27.03.2017 Views

Vecihi_Dergi_03 sayi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

EKONOMİ<br />

düşük olacaktır. Yetersiz, ve etkin biçimde dağıtılamayan<br />

kaynaklar sebebiyle üretim yapılamaması, arz-talep<br />

dengesini arz aleyhine bozacak ve enflasyon sorunu<br />

yaşanacaktır. Çünkü kaynakların kıt olması onları daha<br />

pahalı hale getirecek bu durumda üretim maliyetleri<br />

artacak, firmalar da maliyet artışlarını fiyatlara<br />

yansıtacaktır (maliyet enflasyonu). Zaten arz ve talep<br />

arasındaki uyumsuzluğun ilk ve en belirgin göstergesi<br />

fiyatlardır. İktisadi büyümenin temel bileşenleri olan<br />

eğitimli emek (beşeri sermaye), sabit sermaye ve<br />

teknoloji ülkelerin kaderini belirler. Türkiye gibi beşeri<br />

sermaye birikimi yetersiz olan ve yatırım mallarıyla<br />

(sabit sermaye) teknolojiyi çoğunlukla ithal ederek<br />

üretim yapmaya çalışan ekonomiler uzun dönemde<br />

önemli yapısal sorunlara maruz kalırlar. Ayrıca Türkiye<br />

gibi yeterli düzeyde doğal kaynaklara (petrol, doğalgaz<br />

vs.) sahip olmayan ülkeler bu üretim faktörünü de<br />

hem tüketimde hem de üretimde kullanmak için ithal<br />

etmek zorundadırlar. Doğal kaynağı ve sabit sermayesi<br />

yeterli olmayan ülkelerin cari açık (X < M) sorunları da<br />

kronik bir hâl alır. Çünkü Türkiye gibi ihraç mallarının<br />

üretilmesi için enerji, sermaye ve teknolojiye ihtiyaç<br />

duyan ekonomiler bunları ithal edemedikçe ihracatlarını<br />

artıramazlar. İthalatın büyük bir kısmı bu pahalı<br />

faktörlerden oluştuğundan ihracatı artırmak istedikçe<br />

ithalat da artar ve cari açık sorunu süreklilik kazanır.<br />

Kısaca faktör talebinin faktör arzından fazla olması,<br />

yeterli üretim yapılamayacağından ülke ekonomisinin<br />

büyüyememesine, işsizliğe, enflasyona ve cari açığa<br />

sebep olacaktır. Ayrıca enerji maliyetlerinin yükselmesi<br />

1970’lerin başında dünya ekonomisinde gözlendiği gibi,<br />

aynı anda hem resesyona hem de maliyet enflasyonuna<br />

sebep olabilir (stagflasyon).<br />

Mal ve hizmet piyasalarında arzın, artan talebi<br />

karşılayamaması (AS < AD) ekonomide talep<br />

enflasyonuna sebep olabilir. Toplam talebin düşmesi<br />

ise resesyon ve deflasyon sorunlarını ortaya<br />

çıkarabilir. Çünkü düşük talep karşısında ürünlerini<br />

satamayan üreticiler, fiyatları daha da düşürecek ve<br />

bir sonraki dönem için de üretim motivasyonlarını<br />

kaybedeceklerdir. Bu durumda işten çıkarmalar<br />

da (işsizlik) artacaktır. Öte yandan, mal ve hizmet<br />

piyasasındaki aksaklığın ya da değişmenin müsebbibi<br />

–piyasadaki arz ve talep dengesizliği değil- direkt kamu<br />

sektörü de olabilir. Örneğin kamu harcamalarını artıran<br />

yani piyasadan mal ve hizmet talebini yükselten devlet<br />

bir süre GSYH’nin artmasına sebep olur. Ancak kamunun<br />

büyük miktarlı harcamaları genel fiyat düzeyinin<br />

artmasına ve dolayısıyla paranın fiyatı olan faizin<br />

de artmasına sebep olup özel sektörü (özel yatırım<br />

taleplerini) mal ve hizmet piyasasından dışlayabilir<br />

(crowding-out). Bu durumda uzun dönemde GSYH<br />

düşecektir. Mal ve hizmet piyasaları yabancı alıcı ve<br />

satıcılara da hitap etmektedir. Yabancılarla alışveriş, dış<br />

ticaret firmaların sorumluluğundadır. Dışa açık bir ülke<br />

ekonomisinin ihraç ettiği mallarına karşı talep esnekliği<br />

ne kadar yüksek, ithal ettiği mallara karşı kendi talep<br />

esnekliği de ne kadar düşükse cari açık o düzeyde<br />

yüksek olacaktır. Tabii ki dış ticaret, ülke gelirlerine<br />

de bağlıdır. İthalat yapan ülkelerin gelirleri ne kadar<br />

azalırsa, onlara mal satan ihracatçı ülkenin geliri de<br />

o kadar azalacak ve cari açık büyüyecektir. Cari açığı<br />

azaltmak isteyen hükûmetler, ihracat firmalarına vergi<br />

indirimi sağlama, lüks ithal mallarının gümrük vergilerini<br />

artırma gibi çeşitli politikalar uygulayabilirler.<br />

Makro sektörlerin finansal piyasalarda fon alışverişinde<br />

yaşadıkları aksaklıklar ya da amaç farklılığı<br />

da, makroekonomik sorunlara sebep olabilir. Örneğin<br />

–gerçekleşme sırasına göre açıklarsak- para arzının<br />

para talebini aşması (Ms > Md ) faizlerin düşmesine,<br />

yurtiçi ve ihracatçı firmaların yatırım taleplerinin<br />

artmasına, tüketimin artmasına ve sonuçta enflasyona<br />

yol açabilir. Para arzının azaltılması ya da faizlerin<br />

artırılması ise, tüketimin azalmasına, yatırım talebinin<br />

düşmesine ve dolayısıyla üretimin düşmesine<br />

(büyümenin azalmasına ya da daralmaya) ve işsizliğe<br />

sebep olabilir. Diğer yandan, reel faizlerin yükselmesi<br />

yabancıların tahvil, bono gibi enstrüman alımlarını<br />

(ülkeye sıcak para girişini) artırır. Sıcak para girişinin<br />

koşullara göre farklı sonuçları olabilir. Örneğin yüksek<br />

oranda finansal sermaye girişinin yaşandığı 2000’li<br />

yıllar Türkiye’sinde sıcak para girişiyle birlikte Türk<br />

Lirası (TL) yabancı paralar karşısında değer kazanmış,<br />

TL’nin değer kazanması döviz cinsinden borcu olan<br />

firmaların net değerini ve dolayısıyla yatırım taleplerini<br />

artırmıştır. Ayrıca değerli TL, sabit sermaye ithalatının<br />

ucuzlamasına, satın alım gücünün artması sebebiyle<br />

tüketimin artmasına ve dolayısıyla ekonominin<br />

canlanmasına sebep olmuştur. Ancak sıcak para<br />

girişinin (yüksek reel faiz-düşük kur) uzun vadeli<br />

sonuçları Türkiye için olumsuzdur. Türk Lirası’nın<br />

değerlenmesi, ihraç mallarının pahalılaşmasına yol<br />

açarak cari açığın artmasına sebep olmuştur. Sıcak<br />

paranın diğer bir olumsuz sonucu da kısa vadeli<br />

finansal sermaye akışkanlığının, Merkez Bankasının<br />

tam anlamıyla bağımsız bir para politikası uygulama<br />

becerisini zorlaştırmasıdır. Sonuçta, cari açığın artması<br />

ve iç tasarruf hacminin daralması gibi sorunlar üreten<br />

bu süreç, Türkiye’de iktisadi kaynakların etkin biçimde<br />

dağılımını bozarak özel sektörün dış borçlanmasına<br />

dayalı istikrarsız ve vasat bir büyüme trendi yaratmıştır.<br />

Şimdi de para piyasasında, reel döviz kurlarının

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!