Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
41<br />
toplumsal hizmetleri geliştirmiştir. Perikles’in devleti,<br />
yoksulların tiyatro paralarını bile öder olmuştur. Güzel<br />
sanatlara yardım etmiş, Akropolis’teki Parthenon<br />
onun zamanında dikilmiştir, süslemelerini de dostu<br />
heykeltıraş Phidias’a yaptırmıştır. Perikles bunlar için<br />
gerekli parayı yayılımcı ve emperyalist bir dış politika<br />
güderek, bu arada Delos-Attika birliği hazinesini<br />
Atina’ya aktarmakla sağlamıştı. İ. Ö. 450’den itibaren,<br />
Perikles’in yönetimindeki yeri öylesine sivrilmişti ki,<br />
sonradan Thukydides bu dönem Atinasının sözde bir<br />
demokrasi olduğunu, aslında her şeyi bir numaralı<br />
yurttaşın yürüttüğünü söyleyecekti.<br />
Atina’ya “Altın Çağı”nı yaşatan Perikles’in ömrünün<br />
son yılları, bir yandan Atina’nın başarılarını kıskanan<br />
Sparta’nın tehdidi, bir yandan da halkın bağnazlığı<br />
yüzünden çeşitli sıkıntılar içinde geçmiştir. Sonunda<br />
Peloponnesosluların Atina’ya karşı açtıktan savaşın<br />
üçüncü yılında baş gösteren veba salgını Perikles’i de<br />
ölüme sürüklemiştir. (İ. Ö. 429).<br />
Savaşta ölenler için yapılan geleneksel konuşmada<br />
öz söyleme vakti gelince mümkün olduğu kadar çok<br />
kimsenin sesini işitebilmesi için mezarlığın önünde<br />
kurulmuş olan yüksek bir kürsüye çıkan Perikles şunları<br />
söyledi: “Başka ulusların yasalarına bakarak kurulmamış<br />
olan bir idare şeklimiz var; başkalarını taklit etmek<br />
şöyle dursun, biz kendimiz başkalarına örnek oluyoruz.<br />
İdare şeklimizin adı Demokratia’dır. Bu ad ona bir kaç<br />
kişiye değil, bütün yurttaşlara dayandığı için verilmiştir.<br />
Yasalarımız kişisel işlerde herkese aynı hakkı veriyor;<br />
devlet işlerinde herkesin alabileceği yer şu veya bu<br />
soydan oluşuna değil, gösterdiği yüksek yetenekle<br />
kazandığı üne göredir. Yurda iyiliği dokunabilecek bir<br />
yurttaşın şerefli bir yer kazanmasına da fakirliği, alçak<br />
bir sınıftan oluşu engel değildir. Devlet işlerinde çok<br />
serbest düşünüyoruz. Bu serbest düşünüşü günlük<br />
uğraşlarımızda da gösteriyor, birbirimizi tenkit için<br />
gözetlemiyoruz. Birisi bir kere gönlünün dilediği<br />
gibi işlemişse ona kızmadığımız gibi başkalarını<br />
cezalandırmayan, fakat can sıkan somurtkan bir yüz de<br />
takınmıyoruz. Özel yaşayışımızda hepimiz dilediğimizi<br />
işlediğimiz halde bütün yurttaşları ilgilendiren işlerde<br />
kötü bir şey yapmak korkusuyla çok sıkı davranıyor,<br />
baştakilerin, yasaların, bilhassa haksızlığa uğrayanları<br />
korumak için konulmuş olan, yazılı olmadıkları halde<br />
onları ayakları altına alanlara herkesin pek doğru ve<br />
yerinde bulduğu kötü bir ad kazandıran yasaların<br />
buyruklarından dışarı çıkmaktan çok çekiniyoruz.<br />
İyilik etmekten anladığımız da, birçoklarınınkinden<br />
büsbütün başkadır. İyilik görerek değil, iyilik ederek<br />
dost kazanıyoruz. İyilik edenin durumu daha sağlamdır.<br />
Çünkü yaptığı iyilik, iyilik ettiği kimseyi sevgi ile<br />
karşılığını yapmaya borçlu kılmaktadır. Yapacağı iyiliğin<br />
bir sevgi eseri değil, ödenen bir borç yerine geçeceğini<br />
bildiğinden teşekküre borçlu olan sallantıdadır. Yalnız<br />
biz sağlayacağımız yararı göz önünde tutarak değil,<br />
fikir ve ruh asilliğimizin bir kanıtı olarak hiç korkmadan<br />
başkalarına iyilik ediyoruz.<br />
Yavuz insanların gömüldüğü yer bütün topraklardır.<br />
Onların adını yalnız yurtlarındaki mezar taşı yazıları<br />
bildirmez, yabancı illerde de yazısız anıları taş, tunç<br />
üzerinde değil her insanın gönlünde, düşüncesinde<br />
yaşar durur. Siz şimdi onlar gibi olmaya çalışın;<br />
özgürlüğün öz mutluluk, yürekli olmanın özgürlük demek<br />
olduğunu düşünerek savaşın tehlikelerinden yılmayın.<br />
Yoksulluk içinde yaşayan, kendileri için iyi bir yaşayışa<br />
kavuşmak ihtimali olmayan kimselerin, mutluluklarını<br />
yitirerek bahtsızlığa düşmek tehlikesine uğrayacak,<br />
ayakları kayıp düşünce eskisinden pek başka şartlar<br />
içinde yaşayacak olanlardan daha haklı olarak canlarını<br />
tehlikeye atabilecekleri doğru değildir. Şeref duygusu<br />
olan bir insan için korkak davranmadan doğacak alçalma,<br />
yüreklilikle yurdunun zaferini umarak döğüşürken<br />
duyulmadan gelen ölümden pek daha acıdır.<br />
Artık hayatta olmayanı herkes över; ne kadar<br />
yavuzluk gösterirseniz gösterin, sizi bunlara denk<br />
tutmayacaklar, onlardan biraz aşağı olduğunuzu<br />
söyleyecekler. Hayatta olanlar rakiplerinin kıskançlığıyla<br />
çarpışırlar, kimseye engel olmayanın ise kıskanmadan<br />
iyiliği istenir, kendisine saygı gösterilir.<br />
YAZI MÜNÜR KUNDURACI