Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Onu kaç kere görmüştüm? Bir, iki, üç… Beni aldattığında da, ona fısıldayıp ‘Sus sakın<br />
kimseye söyleme’ dediğinde de, saatlerce onun karşısında yavaşça soyunup bir yandan<br />
ağlayıp acı çekerken de tüm yansımamla gördüm seni. Bornozun sıyrıldığında bir erkeğin<br />
kanamasına şahit oldum ben Havva! Bana rujunla ‘Ben bir ölü yaşayanım’ yazıp, banyodaki<br />
aynaya tıraş köpüğüyle ‘Ben yalınkat Ademim’ yazdığında da gördüm seni. Evlerimize gelen<br />
onca insanın bir tekiyle bile yatağını paylaşmadığında da gördüm. Kadın erkek herkese aynı<br />
gözyaşını akıttığında da, insanlara değil insanlığa koştuğunda da, ölmeden evvel sıkışıp<br />
kaldığın Araf’ta da… Ölemediğine ağlayıp, yaşayamadığına kederlendikçe bana olan<br />
öfkende… Ben, evden eve taşıyıp durduğun sırrına mahkum ayna! Seni tekrarladıkça kendimi<br />
tekrarladım. Kurtaramadığın bütün savaş çocuklarını seninle birlikte ben de evlat edinmek<br />
istedim. Etini, adamlık taslayan maganda mangallarında pişiren bir manga dolusu kadın<br />
kurtardım bütün yazılarında. Çöp kutularının yanına taze ekmek bıraktım, minderinde güzel<br />
rüyalar görsün diye bütün çocukların minderlerine seninle birlikte oturup dilendim. Kırma<br />
artık kalbimi Havva, seni en çok ben anladım. Sonra oturdum senin ellerinle, bir aynanın<br />
dilinden seni anlattım. İşte döktüm ben de sırrımı. Ne artık önüm saydam, ne ardım kapkara.<br />
Senin gibi ben de kaldım işte dünya içinde Araf’ta!<br />
Sus artık Ayna! Sus artık Ayna!<br />
Sus artık Adem! Sus artık Havva!<br />
Ayna ayna, benden daha acizi var mı dünyada?<br />
Sayfa20