You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SEPETLER ELİMİZDE<br />
BİR GÜN ORMANDA<br />
MANTAR<br />
PEŞİNDE...<br />
“Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana<br />
hop ormana...”<br />
SERAP GÜRSES<br />
Çocukluğumuzda en sevdiğimiz şarkılardan biriydi<br />
bu… Sonraları ağaçlara olan sevgimizden ve çevre<br />
bilincimizden dolayı şarkıdan baltaları çıkardık, hatta<br />
ve hatta söylemez olduk. Geçtiğimiz günlerde ise<br />
yıllardan sonra tekrar bu şarkıyı söylerken buldum<br />
kendimi. Yalnız bu kez “sepetler elimizde” diyerek…<br />
En iyisi her şeyi en başından anlatmak...<br />
Kendimi bildim bileli mantarlara ilgim ve merakım vardır.<br />
Doğadaki hiçbir bitkiye benzemeyen formları ile<br />
ağaçların diplerinde, kuru yaprakların arasında öylesine<br />
bitivermiş gibi duran pervasız hallerinden mi, yoksa bir<br />
yandan müthiş bir lezzet vaad ederken diğer yandan<br />
insanı zehirleyip öbür tarafa gönderiverme potansiyellerinin<br />
yarattığı o garip macera ve heyecan hissinden<br />
midir bilinmez, bu enteresan canlı türüne dair hiçbir yazıya,<br />
habere ve olaya kayıtsız kalamam. Son birkaç yıldır<br />
Türkiye’nin çok değerli mikologu yani mantar uzmanı<br />
olan Jilber Barutçiyan’ın küçük gruplar ile yaptığı mantar<br />
toplama turlarını basından takip ediyordum. Sonunda<br />
bu sene harika giden sonbahar havalarını da fırsat bilerek<br />
bu turlardan birine katılmaya karar verdim.<br />
Bir Pazar sabahı mantar meraklıları olarak Belgrad<br />
Ormanları’nda Jilber Üstadın belirleyip paylaştığı<br />
konumu takip ederek buluşuyoruz. Hava pırıl pırıl<br />
güneşli, yani çok şanslıyız çünkü şartlar mantar toplamak<br />
için ideal. Geçen haftalarda yağan yağmurların<br />
ardından birkaç gündür güneş açtığı için oldukça<br />
bolca mantara rastlamayı umuyoruz.<br />
Hafif bir kahvaltının ardından Jilber Bey mantarlar<br />
hakkında kısaca bir bilgilendirme yapıp, onları nasıl<br />
toplamamız gerektiğini anlatıyor ve her birimize birer<br />
sepet ve çakı dağıtıyor. İlk öğrendiğimiz şey mantarların<br />
asla toplandıktan sonra naylon poşete konmaması<br />
ve bekletilmemesi gerektiği. Mutlaka hava alan, delikli<br />
sepetlerde muhafaza edilmesi ve mümkünse o gün pişirilmesi<br />
gerekiyor. Hepimiz sepetlerimiz kolumuzda<br />
ormanın değişik yönlerine ve patikalarına dağılıp kendi<br />
kısmetimizi aramaya başlıyoruz.<br />
Mantar aramak çok keyifli ve aynı zamanda sportif bir<br />
aktivite... İlk başta gözleriniz kahverengi-sarı-turuncu<br />
her tonda yaprakların, yosunların ve çamurun arasında<br />
onları seçemiyor. Ama bir süre sonra dikkat testi<br />
çözer gibi her dipte, her kuytuda bir mantar görmeye<br />
başlıyor, onları çakınızla alıp sepetinize atabilmek<br />
için adeta bir keçi gibi tepelere, en olmadık bayırlara<br />
tırmanmaya başlıyor, oradan oraya sekiyorsunuz. Ben<br />
ormanın içlerine doğru yola koyulurken en fazla 10-15<br />
tane mantar bulabilirsem kendimi şanslı sayacağımı<br />
düşünüyordum. Ayrıca neredeyse İstanbul’un hemen<br />
yanı başı diyebileceğim Belgrad ormanlarında en fazla<br />
iki-üç değişik türe rastlayacağımızı umuyordum.<br />
Ancak iki saatten az bir sürede sepetim ağzına kadar<br />
dolmuş, neredeyse 2-3 kiloya yakın da mantar toplamıştım.<br />
Üstelik kar beyaz, gri, pembe, mor, siyah, sarı<br />
ve zeytin yeşili renklerde olmak üzere 10’a yakın farklı<br />
tür bulmuştum. Son derece keyifli bir şekilde toplanma<br />
yerimize doğru yürürken inanılmaz güzel sonbahar<br />
manzarası ve ağaçların arasından süzülen güneş<br />
ışıklarının yarattığı tablo gözlerimi kamaştırıyordu.<br />
Birden rüzgâr esti ve küçücük yüzlerce sarı yaprak<br />
ağaçların tepelerinden yere doğru dökülmeye başla-<br />
72 Ocak / Şubat / Mart | 2018<br />
January / February / March