GEZİYORUM ÖYLEYSE VARIM yatından izler bulmak için burayı ziyaret etmeye değer. Daha sonra Baristocrat veya 15 Eylül Kıraathanesi’nde bir kahve molası verebilirsiniz. Hadi akşam oldu şöyle harika bir şeyler yiyerek günü bitirelim diyenlere ise et için merkezdeki Seyhan Et Restoran, balık için ise İskele’deki Sahil ve Yosun Restoranı öneriyorum. Bu üç restoranda da yediğiniz her şey damağınızda iz bırakacaktır. Benim Urla’da yapmayı en sevdiğim şeylerden biri Bağ Yolu Rotası’dır. Ne yalan söyleyeyim burada yaşamama rağmen her sene en az bir kere bu rotayı yapıyorum. Hem Urla’nın son yıllarda bu kadar popüler olmasının, hem de bizim köy yolunun bazen otoban gibi çalışmasının nedeni Urla’nın Türkiye’nin en güzel bağ rotalarından birine sahip olması. Bu rotayı yapacaksanız ve bir güne hemen hemen hepsini sığdırmayı düşünüyorsanız, biraz kendinizi zorlayacaksınız onu belirteyim. Bu rotayı ikiye bölmek, rotanın keyfini çıkarmak açısından iyi olabilir. Bazı şeyleri sindire sindire, tadını çıkara çıkara yaşamak her zaman daha keyiflidir. Bol bol fotoğraf çekerek, oksijene doyarak, tattıklarınızı damağınızda hissederek bir tur yapmak istiyorsanız, iki farklı günde tamamlamak çok daha güzel olacaktır. Tabii bu rota için en büyük tavsiyem gideceğiniz yerlere daha önceden rezervasyon yaptırmak. Bazı dönemlerde yer bulmak neredeyse imkânsız olabiliyor. Sabah saatlerinde Urla’ya gelirseniz Zeytinli Köşk veya Rahatla’da güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Urla’nın ufak tefek, insana romantizm aşılayan butik şaraphanesi Urlice’de tadım yapabilirsiniz. Urlice’den çıktıktan sonra istikamet Kuşçular Köyü’ndeki USCA olacaktır ki, ben ortamını da tadımını da çok beğenirim. USCA’dan sonra sıra yine Kuşçular’daki Urla Şarapçılığa geliyor. Bence burası Urla’nın en özel yerlerinden birisi... Çünkü Urla’nın en büyük şaraphanesi olmasının yanında Bağyolu Rotası’ndaki tüm butik şaraphanelere de sonsuz destek sunarak, hem şarapçılığın hem de Urla’nın gelişimine inanılmaz katkıda bulunan bir işletme. Aynı zamanda Two Rooms adında 2 odalı oldukça şık bir butik oteli de bulunan Urla Şarapçılık, insana kendini Toscana Vadisi’nin minyatüründe hissettiriyor. Şaraplarının tadımdan sonra Avrupa’nın en büyük palmiye üretim çiftliği olan Uzbaş Arboretum’a giderek gözünüzü yeşile doyurmak mümkün. Yine Kuşçular’daki Mozaik Şarapçılık’ta henüz tadım yapılamıyor ama içinde bulunduğu at çiftliğinin güzelliğini görmek isterseniz direksiyonu çevirebilirsiniz. Gerek yok derseniz, Kuşçular Köyü’nü bir sanat merkezi haline getiren Kırmızı’ya uğrayarak, ahırdan dönüştürülerek yapılan sanat galerisini gezebilir, hem de bir Türk Kahvesi içerek soluklanabilirsiniz. Rotadaki en uzak şarapçılık ise MMG şarapçılık. Ama buraya gitmeden önce güzel bir yemek yiyeyim derseniz, Yağcılar Köyü’ndeki Urla Bağ Evi’ne gidebilirsiniz. Aynı zamanda butik otel olan restoranın ortamı da, lezzetleri de denemeye değer. Seferihisar yolunda olan ve Kuşçular Köyü’ne yaklaşık 25 dakika uzaklıktaki MMG şarapçılığa giderken ise, Bademler Köyü’nden geçeceksiniz ve burada bir mola verip, köy kahvesinde bir çay içmeniz şart! Türkiye’nin en iyi korunan Alevi köylerinden biri olan Bademler, aynı zamanda Türkiye’nin ilk köy tiyatrosunu da barındırıyor. Aktif olarak çocuk, genç, yaşlı köyde yaşayan herkesin sahne aldığı Bademler Köyü; kültürüne sahip çıkması, Susuz Yaz filmine ev sahipliği yapması ve entelektüel dokusuyla bence Türkiye’nin en özel köylerinden biri. Buradan gideceğiniz MMG Şarapçılıkta da tadım yaptıktan sonra artık evinize dönme zamanı… “Urla’ya gelip de yapmadan dönmeyin dediğin şeyler var mı Sema?” derseniz, var tabii olmaz mı? Ağaçlı yoldan ister arabayla, ister dolmuşla, ister yürüyerek mutlaka geçin. Ama geçerken yolun keyfini çıkarmayı unutmayın. Urla İskele’ye mutlaka gidip, limanının fotoğrafını çekip, sosyal medyada paylaşanlardan eksik kalmayın. Gitmişken balık yemeyi de ihmal etmeyin. Özbek Köyü’ne uğrayıp, Akın’ın yerinde mezelerin lezzetinde kaybolun. Mutlaka ama mutlaka bir sabah kahvaltıya gelin. Bağ yolundaki şarapçılardan en az birinde tadım yapın. Demircili ve Yağcılar Koyu’nun buz gibi sularında kendinize gelin. Köylerde arabayı kenara çekip, yemyeşil çam ormanlarında çiçek toplayın. “Adrenalin istiyorum yahu, hiç yok mu?” derseniz, Enduro yarışlarına da ev sahipliği yapan Titus Feronia’ya gidin. Demircili Koyu’nda ister offroad, ister ATV, ister paintballun tadını çıkarın, hatta isterseniz kamp yapın. Her bir köyünün havası farklı olan, sabah mezatlarında balıkların neredeyse tezgâhta dans ettiği, pazarlarında kokusu insanın burnuna işleyen domateslerin satıldığı, benim evim Urla... “Gelişsin ama dokusu bozulmasın, insanlar huzuru bulmak için yerleşirken Alaçatı’nın gittiği yoldan gitmesin” diye umut ettiğim Urla… Bir Çeşme, Alaçatı olmayan… Olmasını da istemediğim benim canım kasabam Urla… 82 Ocak / Şubat / Mart | 2018 January / February / March
#aceofmice www.ameistanbul.com ACE of M.I.C.E Uygulamasını İndirmeyi Unutmayın! 21 - 23 Şubat 2018 İstanbul Kongre Merkezi - ICC MICE SEKTÖRÜ 5 BİR ARAYA GELİYOR! KONGRE, TOPLANTI ve ETKİNLİK SEKTÖRÜ FUARI RAKAMLARLA AME’17 ● 15.000+ professional ziyaretçi ● 220 stantlı katılımcı ● 39 ülkeden 746 hosted buyer (satın alıcı) ● 9.791 B2B (yüz yüze) görüşme ● 19 oturum, 35 konuşmacı ● 4.975 m² stant alanı ● 3.410.242,00 değerinde iletişim kampanyası ● 160 sponsor & partner T:(+90) 216 465 95 56-57 F: (+90) 216 465 95 58 E: info@ameistanbul.com BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR January / February / March