21.08.2019 Views

Hursad 2-Sayi

  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

35<br />

Yani görünen ve görünmeyen<br />

yüzü. Ebru sanatını ele alalım<br />

mesela. Görünen yönü nedir?<br />

Boyalı bir kâğıttır ya da bir<br />

laledir. Ebru deyince akla bu<br />

gelir fakat bu sadece işin<br />

görünen tarafıdır. Bu görünen<br />

tarafın peşinden koşanlar, yani<br />

daha evvel yapılmışları taklit<br />

ederek bu zanaatı icra edenler,<br />

işte onlar zanaatkârdırlar.<br />

Çünkü kendileri fikir olarak yeni<br />

bir şey katmıyorlar. Kendileri<br />

işçilikleri ile bir icraatçıdırlar.<br />

Başka bir örnek verelim,<br />

diyelim ki efendim siz çalgı<br />

aleti sanatçısınız ve bana<br />

dediniz ki “Ben ud çalıyorum.”<br />

Aman ne güzel. Ne yaptın ne<br />

ettin? “Efendim Cemal Reşit<br />

Bey’de bir konser verdik.<br />

İsmail Dede Efendi’den Kürdili<br />

Hicazkâr… Eserini çaldık.”<br />

Eee, şimdi bir dakika! Sen<br />

onun sanatçısı olmadın. Sen<br />

onun icraatçısı oldun. Onun<br />

sanatçısı Hamamizade İsmail<br />

Dede Efendi. O bir eser yapmış.<br />

Sen onun bir şekilde icra<br />

ediyorsun. Kendin bir yorumda<br />

katsan, kendinden bir şeyler<br />

de ilave etsen, ana hatlarıyla<br />

onun takip ettiğin zaman sen<br />

onun icraatçısı oluyorsun.<br />

Onun sanatçısı olamıyorsun.<br />

Diyelim ki bir Hattat ‘ben<br />

hat sanatçısıyım’ diyor. Ne<br />

yapıyorsun diye soruyorsun,<br />

“Geçenlerde sülüs bir besmele<br />

yazdım.” diyor. Şimdi bir dakika!<br />

Bak sen sülüs dediğin zaman,<br />

onun bir kalıbı var, ölçüsü var,<br />

şekli var. Onu değiştiremezsin.<br />

Elif’in boyunun bir uzunluğu<br />

var. 7 nokta kadar olacak. Azıcık<br />

uzun yaptım dersen olmaz. Biz<br />

görmüyoruz ama hattatların<br />

çok keskin gözleri var, onlar<br />

görürler o hatayı. Bir kalıba<br />

sokulmuş şeyi yapıyorsan sen<br />

onun icraatçısısın. Peki, sen ne<br />

zaman sanatçı olursun? Yeni bir<br />

yazı tarzı ortaya koyarsan ve<br />

yerine oturursa, hiç yapılmamış<br />

denenmemiş çalınmamış<br />

bilinmemiş bir makam ortaya<br />

koyduğun zaman, onun<br />

sanatçısı olursun. İnovasyon<br />

diye bir şey var. İnovasyon<br />

dediğimiz şey aslında bir yenilik<br />

manasında dört adımlık bir şey.<br />

Birincisi hayal. Yeni bir şeyler<br />

hayal edeceksin. Bu hayal<br />

uygulanabilir olacak. Yani kendi<br />

çağında uygulanamaz da olabilir<br />

aslında. Eğer bir ilham gelmişse<br />

bu mutlaka gerçekleşir. İnsanın<br />

aklına gelen başına da gelir<br />

gerçekleşmeyecek bir şey<br />

cenabı Allah asla ilham etmez.<br />

Üçüncüsü, pazarlanabilir olacak.<br />

Dördüncüsü satılacak. Satılabilir<br />

olacak. Bu dört adım olursa sen<br />

bir yenilik yapmış oluyorsun.<br />

Özetle, yeni bir şey hayal<br />

ediyorsun. Onu uyguluyorsun.<br />

Onu sen teşhir ediyorsun.<br />

Sergi açıyorsun ne bileyim<br />

galeriye götürüyorsun falan<br />

eleştirmenleri geliyor. Eğer<br />

birileri de ona para verirse işte<br />

o gerçekleşmiş olur. Sanatta<br />

başarı takdir tenkit ya da işte<br />

iltifat da değildir bu arada.<br />

Asıl başarı taklittir. Siz bir şey<br />

ortaya koyduğunuzda birileri<br />

de sizi taklit etmeye başlıyorsa<br />

o zaman siz başarıya ulaşmış<br />

oluyorsunuz. Senin işinin<br />

zanaatı yapılıyorsa sen sanatı<br />

yapmışsındır.<br />

-Ebrûyla siz nasıl tanıştınız?<br />

Ahmet Hikmet Barutçugil:<br />

1973 yılında devlet Güzel<br />

Sanatlar Akademisi’nde<br />

eğitime başladım. Tesadüfen<br />

eğitime başladım. Hiç aklımda<br />

yoktu. Benim bütün sülalem<br />

hukukçudur. Ben de hukukçu<br />

olacaktım. Zaten rahmetli<br />

babam noterdi, ben de onun<br />

yanında başkâtiplik yaptım bir<br />

müddet. Ama işte suyolunu<br />

başka bir şekilde buldu. O sene<br />

tanıştığım ve talebesi olduğum<br />

rahmetli hocam Emin Barın,<br />

hat dersi, yazı dersine giriyordu<br />

ama kendisi aynı zamanda Arap<br />

alfabesini de çok iyi biliyor.<br />

O bize hat sanatının ne kadar<br />

yüce bir sanat olduğunu eski<br />

ustalardan menkıbeler anlatarak<br />

sevdirmeye çalıştı. Mesela<br />

meşhur Hafız Osman’ın bir<br />

“Vav” hikâyesi vardır. İlk kez<br />

hocamdan dinlemiştim.<br />

“Hafız Osman fırtınalı bir<br />

günde dolmuş kayıkla<br />

Beşiktaş’a geçecektir. Bir<br />

kayığa biner. Yol bitmek

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!