21.08.2019 Views

Hursad 2-Sayi

  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

39<br />

de bir hayat duasıdır. Birkaç<br />

sene önce biri telefonda arıyor.<br />

- “Efendim işte Ben filancanın<br />

eşiyim.”<br />

Doktor, filanca…<br />

- “Bilmem ki önce çıkaramadım.<br />

Sonra hatırladım, bir hanım<br />

talebemin eşi.” Adam Estetik<br />

Cerrahı imiş. Ya “hocam” diyor.<br />

- “Ne kadar güzel bir dua<br />

öğretmişsiniz eşime her<br />

Ameliyata girerken bu duayı<br />

okuyorum” diyor. Estetik<br />

cerrahı!...<br />

Dua da şu şekilde;<br />

buna. Bunu ilk Aristo kullanmış<br />

Poetika’sında bu kelimeyi.<br />

Kısaca dimağın arınması<br />

diyebiliriz. Ondan sonra bugün<br />

psikolojide yaygın olarak<br />

kullanılıyor. İnsanı dinginleştirici<br />

etkisi var sanatın. Rahatlatıcı<br />

ve merhameti arttırıcı bir etkisi<br />

var.<br />

Hele günümüzde o kadar<br />

da yoğun bir olumsuz enerji<br />

bombardımanı altındayız ki<br />

kullandığımız kelimelerle bile<br />

biz bunu üretiyoruz. Eskiden<br />

şifahane diyorduk şimdi hastane<br />

diyoruz. Bakın bir Sağlık Evi bir<br />

hastalık evi. Eskiden zihinsel<br />

özürlülerin tedavi edildiği<br />

yerlerin adı Bimarhane idi,<br />

bugün Arapça‘da hala öyledir.<br />

Bir hikâyecik vereyim, bunu<br />

da İskender Pala’dan duydum.<br />

Öksüz ve yetim bir çocuğun<br />

sırtını sıvazladığında aldığı<br />

haz demekmiş Bimar. Bakın ne<br />

kadar güzel bir kelime! Öksüz<br />

ve yetim bir çocuğun sırtını<br />

sıvazladığını da aldığı haz<br />

anlamındadır. Müthiş bir şey!<br />

Onun evi demek ama biz ona<br />

tımarhane dedik. Tımar etmek...<br />

Sonra ondan da vazgeçtik ne<br />

dedik? Ruh ve Sinir Hastalıkları<br />

Hastanesi... İnsan adını duyunca<br />

hasta olur zaten. Bakın ne<br />

kadar olumsuz enerji altındayız.<br />

Haberlere bakamıyoruz, bir<br />

tane mi iyi haber olmaz mı? İyi<br />

haberin haber olma niteliğinin<br />

olmadığı bir dönemde yaşıyoruz.<br />

Bir basit kaza olmuş spiker<br />

anlatıyor işte şans eseri ölü<br />

ve yaralı yok diyor. Ya şans<br />

eseri kimse incinmedi de, değil<br />

mi? Onu söyleme şekli insan<br />

psikolojisinde önemli fark<br />

yaratır. Bu insanlar eğer bir<br />

zanaat eğitiminden geçseydi<br />

sanatla uğraşsaydı böyle nefret<br />

öfke korku dolu kelimeleri belki<br />

de kullanmazlardı. Gıybet,<br />

dedikodu, iftira gibi şeyler<br />

belki de bu kadar toplumda<br />

yer etmezdi. İşte Osmanlı bunu<br />

keşfetmiş ve sanatla daha us,<br />

hilm sahibi insanlar yetiştirip<br />

halka merhametli davransınlar<br />

diye uğraşmış. Şimdi bu<br />

anlattığım yön görünmeyen ile<br />

ilgili olan taraftı. Öteki taraf da<br />

var.<br />

Rahmetli Ahmet Yüksel Özemre<br />

Hoca’dan bahsedeyim. Kendisi<br />

Fizik Profesörü, bir atom<br />

profesörü Üsküdar’da bir<br />

Aktar Dükkânı diye kitabı da<br />

var. Bilmiyorum. Rastladınız<br />

mı? Mustafa Düzgünman’ın<br />

anlatıyor. Onunla zaten<br />

çocukluk arkadaşı kendisi ve<br />

9-10 yaşlarında iken Mustafa<br />

Düzgünman onun fotoğrafını<br />

çekmiş elinde bir kitapla böyle<br />

poz vermiş kısa pantolonlu<br />

çocuk. Bu Ahmet Yüksel<br />

Özemre’de. Allah rahmet<br />

etsin. Neredeyse 10 sene<br />

oldu vefat edeli. Biz ondan<br />

çok şey öğrendik. En önemli<br />

öğrendiğimiz şeylerden biri<br />

ebru duasıdır. Bu aslında<br />

sadece ebru duası değil, hem<br />

İslam sanatlarının evrensel<br />

beyannamesi gibi bir şey, hem<br />

“Bismillâhirrahmânirrrahiym,<br />

İlâhi yâ Rabbi! Ezel’deki<br />

Hükm’üne uygun olarak<br />

bu teknede zuhur edecek<br />

olan nakışların, Hilkat’in<br />

nakışlarında meknuz olan<br />

Hikmet’ini idrâkden âciz olan<br />

bu fakirin nefsini teshir edip<br />

de enâniyyetini azdırmasına<br />

izin verme! Nefsimi, senin<br />

gibi bir Hâlık olma vehminden<br />

de, bu vehmin tevlîd edeceği<br />

bir şirk-i hafîden de,<br />

hubb-ı riyasetten de koru,<br />

yâ Hâfız! Fakiri “Lâ fâile<br />

illallah” sırrının edebiyle<br />

techiz et! Bu tekne başındaki<br />

mesaiyi senin zikrinle taltif<br />

ve sana olan kulluğumun<br />

bir nişanesi olarak kabul<br />

et! Destûr yâ Hakk!”<br />

“Bismillâhirrahmânirrrahiym,<br />

İlâhi yâ Rabbi! Ezel’deki<br />

Hükm’üne uygun olarak<br />

bu teknede zuhur edecek<br />

olan nakışların, Hilkat’in<br />

nakışlarında meknuz olan<br />

Hikmet’ini idrâkden âciz olan<br />

bu fakirin nefsini teshir edip<br />

de enâniyyetini azdırmasına<br />

izin verme! Nefsimi, senin<br />

gibi bir Hâlık olma vehminden<br />

de, bu vehmin tevlîd edeceği<br />

bir şirk-i hafîden de, hubb-ı<br />

riyasetten de koru, yâ Hâfız!<br />

Fakiri “Lâ fâile illallah”<br />

sırrının edebiyle techiz et!<br />

Bu tekne başındaki mesaiyi<br />

senin zikrinle taltif ve sana<br />

olan kulluğumun bir nişanesi<br />

olarak kabul et! Destûr yâ<br />

Hakk!”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!