EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA SEPTEMBER2017
www.europa-journal.net
www.europa-journal.net
Erfolgreiche ePaper selbst erstellen
Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.
© Jork Weismann<br />
Wir sagen JA<br />
Avusturya Cumhurbaşkanı<br />
Alexander Van der Bellen:<br />
‘‘15 Ekim’de Avusturya’nın<br />
geleceğine, refahına ve<br />
esenliğine yönelik bir<br />
karar vereceğiz. Bu küçük<br />
bir mesele değildir.<br />
Lütfen ciddiye alın...’’<br />
Avusturya’da Sosyal Yardım Alan Türklere Kötü Haber<br />
© Thorben Wengert / pixelio<br />
zu<br />
ÖSTERREICH<br />
BİRÇOK TÜRK<br />
SOSYAL YARDIM<br />
ALAMAYACAK!<br />
SAYFA 5<br />
ÇiFTE VATANDAŞ<br />
TÜRKLER<br />
SORUŞTURMASI<br />
NE DURUMDA?<br />
SAYFA 16<br />
UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />
<strong>HABER</strong><br />
VRUP<br />
A A<br />
<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />
SAYI: 68 EYLÜL 2017 - AUSGABE: 68 SEPTEMBER 2017<br />
Österreichische Post AG - MZ 11Z038817M - Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
R<br />
E<br />
C H<br />
www.europa-journal.net<br />
Avusturya’nın gelecek 5 yılını kim yönetecek<br />
TÜRKLER<br />
I<br />
PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
Daktilonun<br />
internet<br />
bağlantısı yoktu<br />
SAYFA 3<br />
15.<br />
Oktober<br />
2017<br />
15 EKİM’DE<br />
OY VERMELİ!<br />
Avusturya yine büyük bir seçimin<br />
arefesinde ve göçmenler, mülteciler<br />
özellikle de Türkler bazı partilerin<br />
hedef tahtasında.<br />
GERGİNLİK TÜRKLERİ ETKİLİYOR<br />
Avusturyalı partiler, Avrupa Birliği’nden<br />
(AB) bazı ülkeler ile Türkiye<br />
arasında yaşanan siyasi gerilimin<br />
etkisiyle yerli halkı etkileme ve<br />
oylarını kapma adına Avrupalı<br />
Türkler ve Müslüman göçmen ve<br />
mülteciler üzerine oynamaya<br />
devam ediyorlar.<br />
TÜRKLER HEDEFTE AMA<br />
SEÇİMLERE DUYARSIZ<br />
Avusturya vatandaşı olan Türkiye<br />
kökenli “Avusturyalıların” sandığa<br />
gidip oy kullanma oranı oldukça<br />
düşük. Bu oranın yükselmesi ve<br />
göçmenlerin istek ve taleplerini<br />
yerine getirebilecek adayların<br />
meclise girmesine katkı sunulması<br />
gerekiyor. Bu bilinçle her bireyin<br />
kendisini en iyi temsil edecek aday<br />
ve partiye oy vermesi son derece<br />
önemli.<br />
Kadın acil yardım hattı<br />
- 7 gün 24 saat hizmet verir<br />
- Danışma hizmeti anonim ve<br />
ücretsiz olarak verilmektedir<br />
- Şiddet mağduru kadın, çocuk ve<br />
gençlerin yanısıra, mağdur<br />
yakınlarına da danışma hizmeti<br />
verir.<br />
Bizi arayın.<br />
Bir çıkış yolu bulunacaktır.<br />
Türkçe Danışma Hizmeti:<br />
Cuma 8 - 14 arası<br />
ANKETLER: ÖVP ÖNDE<br />
15 Ekim Genel Seçimleri (Milli<br />
Meclis) öncesi yapılan anketlerin<br />
tamamı Avusturya Halk Partisi<br />
(ÖVP)’nin açık ara önde olduğunu<br />
gösteriyor. Sosyal Demokrat Parti<br />
(SPÖ) ve aşırı sağcı Avusturya<br />
Özgürlük Partisi (FPÖ) arasında ise<br />
kıyasıya bir ikincilik mücadelesi<br />
var. Yeşiller Partisi ise oy kaybına<br />
rağmen dördüncü sırada yer alıyor.<br />
Neos ve Liste Pilz ise meclise girebilmek<br />
için yarışacaklar.<br />
AVUSTURYADA<br />
HER BEŞ KADINDAN<br />
BİRİ ŞİDDETE MARUZ<br />
KALMAKTADIR!<br />
Die Frauenhelpline bietet<br />
- an 365 Tagen im Jahr, rund um<br />
die Uhr,<br />
- anonyme und kostenlose Erstund<br />
Krisenberatung<br />
- für Frauen, Kinder und Jugendliche,<br />
die von Gewalt betroffen<br />
sind, sowie für ihre Angehörigen.<br />
Rufen Sie uns an.<br />
Wir finden einen Weg.<br />
Türkische Beratung:<br />
Freitag 8 - 14 Uhr<br />
BAŞBAKAN SEBASTİAN KURZ<br />
Bütün anketler Sebastian Kurz başkanlığındaki<br />
ÖVP’nin seçimi açık<br />
ara kazanacağına ve Kurz’un hükümeti<br />
kurma yetkisi alarak yeni bir<br />
koalisyon hükümeti ile Başbakan<br />
olacağına işaret ediyor.<br />
TAHMİNİ OY ORANLARI:<br />
ÖVP: %32<br />
SPÖ: %26<br />
FPÖ: %25<br />
Yeşiller: %7<br />
Neos: %5 - Liste Pilz: %3<br />
AŞIRI SAĞCILARA DUR DEME<br />
ADINA HER OY ÇOK DEĞERLİ<br />
Aşırı sağcı söylemlerin giderek<br />
arttığı ve halkı ikna edebilmek<br />
adına birşey üretemeyen partilerin<br />
de bu yönde politikalar izlemesi 15<br />
Ekim Seçimlerini daha önemli bir<br />
duruma getiriyor. Oy kullanma<br />
hakkı olan her bireyin sandığa gitmesi<br />
ve aşırı sağa dur diyebilecek<br />
parti ve adaylara destek olması<br />
gelecek nesiller adına da bir<br />
sorumluluktur.<br />
FRAUENHELPLINE<br />
YARDIMCI OLUYOR
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 2<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Ünal(Devrim): “Bazı konulara dikkat edildiği zaman otizmli bir kişi şirkete daha faydalı olabilir.”<br />
OTİZMLİ KİŞİLER VE İŞ ORTAMI<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Ünal(Devrim):<br />
Son yıllarda otizmli kişilerin normal iş ortamında<br />
çalışmalarına dair yaşanılan<br />
zorluklar konusunda bir çok bilimsel<br />
araştırma yapıldı. Otizmli olmayan kişilerin<br />
hiç etkilenmediği konularda otizmli<br />
kişiler ise çok büyük etki gösterebilirler.<br />
Bu etkenlerden bir kaç tane örnek ise:<br />
parfüm kokusu, yemek kokusu, kalemiyle<br />
oynayan iş arkadaşı, ortamda bulunan<br />
lambadan çıkan ses v.s.<br />
Etkenler sonucunda bir anda otizmli<br />
olan kişi irite olabilir ve agresif davranışlar<br />
sergileyebilir.<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Ünal’ın (Devrim)<br />
yayımlanan kitapları...<br />
İŞ ORTAMINDAKİ ETKENLER NELER<br />
OLABİLİR?<br />
Otizmli bir kişinin beyni farklı çalışır ve<br />
bilgi farklı bir şekilde beyne ulaşır. İş<br />
arkadaşının gülmesi veya kalemiyle oynaması,<br />
ortamda bulunun lambadan<br />
çıkan ses otizmli bir kişi için büyük bir<br />
etken olabilir. Bu tür sesler onun konsantresinin<br />
bozulmasına yol açabilir,<br />
oysa otizmli olmayan bir kişi bu seslerden<br />
etkilenmeyip işine normal bir<br />
şekilde devam eder.<br />
Otizmli kişiler bazı sesleri filtreleyemiyor<br />
ve bu yüzden sürekli konsantre problemi<br />
yaşayabiliyorlar. Sonuç olarak işlerini<br />
daha uzun sürede bitirebiliyorlar. Bazı<br />
otizmli kişiler ise ilgi alanı olan işte<br />
çalıştıkları zaman bu konuya kendilerini<br />
işe verip etraftaki etkenlere kendilerini<br />
tamamen kapatabilirler. Önemli olan<br />
otizmli kişilerin ilgi alanları olan bir işte<br />
çalışmalarıdır.<br />
OTİZMLİ KİŞİLERİN ETKİLENDİKLERİ<br />
ZAMAN GÖSTERDİKLERİ BELİRTİLER:<br />
- iş arkadaşlarının anlattıklarını duymamak<br />
ve bu yüzden tepki göstermemek<br />
- acı hissinin yok olması örn. elinin<br />
yandığında tepki göstermemesi<br />
- aynı anda iki konuyla uğraşamamak<br />
- konsantre problemi örn. anlatılan konuyu<br />
anlamayıp defalarca yine<br />
aynı soruyu sormak<br />
- uyku problemi<br />
- aşırı yorgunluk<br />
İş yerinde bu problemlerin<br />
devam etmesi burn-out,<br />
ağır kronik yorgunluk ve<br />
psikotik gibi rahatsızlıklara<br />
yol açabilir.<br />
OTİZMLİ KİŞİLERİN BAŞARILI BİR İŞ<br />
SERGİLEMELERİ İÇİN HANGİ KONULARA<br />
DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR?<br />
Otizmli kişiler ilgi alanları olan bir ortamda<br />
çalıştıkları zaman daha çok faydalı<br />
olabilecek kişilerdir. Örneğin<br />
bilgisayar arkasında saatlerce kontrol<br />
işlemi ve işlerini hızlı bir şekilde yapabilirler<br />
çünkü sosyal iletişim onlar için çok<br />
önemli değildir. Bu konuda başarılı olmaları<br />
için gerekenler:<br />
- sessizliğin olduğu bir ortam (örn. telefon<br />
sesleri, iş arkadaşlarının olmadığı<br />
ortam)<br />
- ağır renklerin olmadığı bir ortam (örn.<br />
kırmızı renk)<br />
- ağır yemek, parfüm kokusu olmayan<br />
bir ortam<br />
- çok ışığın olmadığı bir ortam<br />
- yapılacak işin kısa ve öz cümlelerle belirtilmesi<br />
Sonuç olarak yukarıdaki unsurlara dikkat<br />
edildiği zaman otizmli bir kişi şirkete<br />
daha faydalı olabilir. Konsantresini<br />
daha fazla verebilir ve otizmli olmayan<br />
kişiden daha fazla dikkatli olup yanlışları<br />
ve problemleri dikkatli görüp çözümleyebilir.<br />
Daha fazla bilgi ve iletişim için:<br />
www.sebihadevrim.com<br />
info@sebihadevrim.com<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Ünal(Devrim), Otizm ve İlişki uzmanıdır.<br />
Daha önce kendi hikâyesi hakkında ''Anne, ben uzaylı mıyım?'' adlı kitabı,<br />
sonrasında ''Otizm'e pozitif bakış açısı ve Otizm'i anlamak adlı kitapları<br />
yazdı. Şuan Uzm. Psikolog olarak Türkiye ve Avrupa da yaptığı çalışmaları,<br />
verdiği eğitim ve sunumları pozitif psikoloji yönünden sürdürüyor.<br />
Kendi yaptığı çalışmalar ve edindiği tecrübeler sonucunda pozitif<br />
psikolojinin otizmli kişilerde ne kadar güzel sonuçlar getirdiğini gördü ve<br />
bu yüzden uzmanlık alanını pozitif psikoloji ile geliştirdi ve bunu kendi<br />
merkezinde uyguluyor. Yetenekleri vurgulamak ve bunlara yönelmenin<br />
otizmin zayıf yönlerinden daha da önemli olduğunu düşünüyor.<br />
6€<br />
Hızlı Havale*<br />
Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />
• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />
bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />
memlekete gönderiyoruz.<br />
• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />
ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />
güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />
Haftaiçi uzun çalışma<br />
saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />
Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />
Cumartesi günleri de açık!<br />
* Bireysel müşterilerin DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />
Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />
DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />
Entgeltliche Einschaltung
3 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
EYLÜL 2017<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Okullar açıldı; aile ortamlarında<br />
da “Çocuğum ders çalışmıyor”<br />
“Tembellik ediyor” “Odasında<br />
saatlerce oturuyor” gibi konuşmaları<br />
duymak şaşırtıcı gelmiyor.<br />
Çocuk ve aile ilişkileri konusunda<br />
çalışan uzmanlar, bu konuşmayı<br />
değerlendirirken, bir dizi nedenler<br />
üzerinde duruyor ve en başa<br />
da interneti koyuyorlar.<br />
Benim kuşağım öğrencilik yıllarında<br />
on parmak daktilo yazabiliyor<br />
olmayı bir ayrıcalık olarak<br />
görüyordu. Okullarda daktilo<br />
dersleri vardı. Bugünkü gibi uyarlanmış<br />
Türkçe-Q değil; dilimizin<br />
yapısına uygun gerçek Türkçe<br />
F-Klavye kullanılıyordu. Gerek<br />
kamu gerekse özel sektör eleman<br />
alırken, en hızlı ve hatasız yazan<br />
daktilografları tercih ediyordu.<br />
Hal böyle olunca da özel girişimciler,<br />
eğitim kurumları dışında<br />
özel kurslarda daktilo eğitimi<br />
veriliyor, eğitim sertifikalar ile<br />
belgelendiriliyordu.<br />
Zaman içinde bilgisayar çıktı.<br />
Okullardaki daktilo dersleri temel<br />
bilgisayar kullanımına dönüştü,<br />
özel girişimciler de kurslarda daktilo<br />
yerine bilgisayar ve değişik<br />
yazılım-donanım eğitimleri vermeye<br />
başladılar. Daktilografların<br />
sertifikaları yerini artık bilgisayar<br />
kullanıcı yetkinlik belgesi olan<br />
ECDL (European Computer Driving<br />
Licence)’e bıraktı.<br />
Başlarda masaların üzerinde<br />
ekranı, mouse ve klavyesi ile<br />
ayrıcalıklı bir yer işgal eden,<br />
büyük ve gösterişli aletler, giderek<br />
küçüldü ve mikro boyutlara<br />
geldi. Sağladığı imkânlar sayılamayacak<br />
düzeyde gelişti; telefonlar<br />
akıllandı; bilgisayarları da artık<br />
ceplerimizde taşımaya başladık.<br />
Onun sağladığı imkânlardan yararlanılmayan<br />
bir günün geçirilmesi<br />
hayal dahi edilemiyor.<br />
Bilgisayar kullanımı ile internet<br />
ağı erişimi artık birbiri ile özdeş<br />
hale geldi. Bu birliktelik bir yandan<br />
hayatımızı kolaylaştırırken,<br />
öte yandan kullanıcılarını öğrenilmiş<br />
bir çaresizliğin içine de<br />
yönlendirmeye başladı. Geçmişte<br />
akıllara gelmeyen nice sorunlar<br />
ile başa çıkmak zorunda kalan<br />
veliler, okula giden çocuklarına<br />
arkadaş seçimleri konusunda<br />
uyarılarda bulunurken, bilgisayar<br />
başına oturanlara nasıl müdahale<br />
edebileceklerini kestiremez hale<br />
geldiler. Yani ve kendilerinin tam<br />
hâkim olamadığı bir alan olan<br />
internetin, çocuklarının hayatını<br />
kolaylaştırması bir yana onların<br />
bu yolla yanlış arkadaş edinmesine<br />
de zemin oluşturabileceğini<br />
gördüler. Çocuklar bazen ders<br />
çalışma bahanesi ile kontrolsüz<br />
şekilde bırakılınca, saatlerce<br />
tanımadığı kişilerle yazışabilecekleri<br />
bir ortamda doğru-yanlış<br />
arkadaşlar edinmeye başladılar.<br />
Yanlış arkadaşı uzun uzun anlatmaya<br />
gerek yok. Yanlış arkadaş;<br />
yanlış, toplumun benimsemediği<br />
işlerle uğraşan kişi demektir.<br />
Bunun başka bir tanımı yoktur.<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
Anne baba hayatın türlü dertleri<br />
ile başa çıkmaya çalışırken, çocuklar<br />
da ya televizyon karşısında<br />
ya da odalarında veya evin bir<br />
köşesinde bilgisayar başında saatler<br />
geçiriyor. Bu durum ilk<br />
başlarda önemsiz gibi görünse de<br />
gerekli tedbirler alınmadığı takdirde,<br />
geleneksel aile yapısının<br />
bozulmasına neden olabiliyor.<br />
Şöyle ki bir çatının altında<br />
yaşayan insanlar zamanla birbirine<br />
yabancılaşmaya başlıyor.<br />
Çocuk aile içinde yalnızlığa itildikçe,<br />
her türlü oyalanma ve vakit<br />
geçirme aracı olarak bilgisayar ve<br />
interneti görüyor. Bu durum<br />
zaman içinde içinden çıkılmaz bir<br />
hal alıyor; karışık bir sarmala dönüyor.<br />
Huzur ve güven kalmıyor.<br />
Oysa mutlu aile; birbiriyle<br />
paylaşımda bulunan, ruh sağlığı<br />
yerinde, birbirlerine karşı anlayışlı<br />
davranan insanların<br />
oluşturduğu bir gruptur ve mutlu<br />
çocuklar da bu mutlu ailelerde<br />
yetişir. Bu aileler de toplumun<br />
çekirdeğini oluşturur.<br />
Mutluluk ne ki diyebilirsiniz.<br />
İnsanlar mutluluğu bazen uzaklarda,<br />
kendi dışında ararlar.<br />
Bazen de duyguların bir dizi<br />
maddi ihtiyaçların karşılanmasıyla<br />
elde edileceğini düşünürler.<br />
Bunlara ulaşamayınca da<br />
kendilerine sanal dünyalar yaratarak<br />
mutlu olmaya çalışır, kendilerini<br />
mutlu olduklarına inandırmaya<br />
gayret ederler. Oysa<br />
mutluluk, bazen küçük bir teşekkür<br />
ile ilişkili, bazen de küçük bir<br />
gülümsemenin ucundadır. Mutluluk,<br />
hemdem olabilmektir.<br />
Çocuğu mutlu etmek için her istediğinin<br />
yerine getirilmesi gibi bir<br />
yaklaşım doğru değildir. Ayrıca<br />
her akşam birbiri ile didişen, birinin<br />
ötekine bağırıp çağırdığı bir<br />
aile ortamında da mutluluğun, bir<br />
anlık huzurun yeri olamaz. Böyle<br />
bir ortamın tutsağı olan çocuk,<br />
içine kapanacak, tedirgin olacak;<br />
aradığı huzuru ve mutluluğu<br />
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />
Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />
mcakir@anadolu.edu.tr<br />
Daktilonun internet bağlantısı yoktu<br />
...Çocukların aklı, fikri işlenmemiş,<br />
nadasa bırakılmış bir tarla<br />
gibidir. İşlenmeyen tarlada nasıl<br />
yabani otlar çıkar, etrafı sararsa;<br />
boşluğa düşen, zihni de hedeflerinden<br />
şaşmış bir çocuğun<br />
zihnini de olumsuz düşünceler<br />
işgal edecektir. Boş, hedeflerinden<br />
sapmış zihin; patlamaya<br />
hazır bir bomba gibidir...<br />
kendi oluşturduğu sanal dünyada<br />
arayacaktır. Bu sanal dünya internet<br />
üzerinden oluşturulan arkadaş<br />
zinciri, oyun grupları ve<br />
benzerleri ile oluşabilir; gerçek<br />
dünyada kontrol edilemeyen bir<br />
sosyal çevrede de olabilir.<br />
Bir toplumun bireyleri kendi<br />
çocuğunun mutlu olmasını istiyorsa,<br />
komşunun çocuğunun da<br />
mutlu olması için çalışması gerekir.<br />
Bunun için de çocukların toplumsal<br />
ve sosyal hayatın içinde<br />
özgür yaşayacağı, sanal “online”<br />
hayatın, özel ders ve sınavların<br />
oluşturduğu olumsuz koşulların<br />
dışında bir hayat kurulmalıdır.<br />
Gün be gün ağırlaşan hayat şartlarına<br />
rağmen yaşadığı her bir<br />
günü bir sonraki güne aktarmaya<br />
çalışan veya bir önceki günün telafisini<br />
yapma umut ve gayreti<br />
içinde yaşayan mutsuz ailelerin<br />
çocukları da mutsuz, başarısız ve<br />
umutsuz oluyor. Kendilerini kapattıkları<br />
odalarında güzel bir<br />
söze veya latif bir davranışa duydukları<br />
özlemle yaşıyorlar. Zehir<br />
gibi zekâsıyla, üstün başarılar<br />
beklediğimiz bu mutsuz ve huzursuz<br />
çocuklar, kendilerini bilgisayar<br />
üzerinden hapsettikleri<br />
sanal dünyada boş ve olumsuz<br />
uğraşılar arasında kaybolup gidiyor;<br />
var olan potansiyelleri sıradanlaşıyor,<br />
cılızlaşıyor ve kuruyup<br />
gidiyor. Bu yolla kaybolan gençler<br />
değil, toplumun geleceği de bundan<br />
nasibini alıyor.<br />
Uygun sosyal ortamları hazırlamak<br />
kaydı ile çocuklarımıza bilgisayarda,<br />
internet üzerinden sanal<br />
oyun oynamanın eğlence değil,<br />
vakit kaybı olduğu; sokak oyunlarının,<br />
arkadaş ve aile ortamlarının<br />
sağladığı geleneksel<br />
değerleri kendi hayatımızdan örnekle<br />
anlatmak, kendi içinde bulunduğumuz<br />
tembelliği kırmak ve<br />
rol model oluşturmak gerekiyor.<br />
Çocuklar, yetişkinlerin sanal dünyada<br />
gördüğü olumsuzlukları ve<br />
tehlikeleri kendileri için tehdit<br />
...İlkbahar mevsimi gibi olan<br />
ilk gençlik çağında kendini<br />
bulma çabası içindeki ergen<br />
gençlerin hazan rüzgârına<br />
kapılan yaprak gibi amaçsızca<br />
oradan oraya savrulmasına,<br />
akan bir su gibi olumsuz<br />
ortamlara akmasına izin verilmemeli;<br />
onlara belli idealler,<br />
hedefler gösterilmelidir...<br />
olarak algılayamayabilir, kendini<br />
gördüğü sanal ortamın cazibesine<br />
kaptırabilir. Bu nedenle, çocuğun<br />
sanal ortamda ne yaptığı, ne izlediği<br />
ve bunların ne kadar etkisinde<br />
kaldığı takip edilmeli ve<br />
çocukla gerçek hayata dair, örnek<br />
olaylar üzerinden paylaşımlarda<br />
bulunulmalıdır.<br />
Çocukların aklı, fikri işlenmemiş,<br />
nadasa bırakılmış bir tarla gibidir.<br />
İşlenmeyen tarlada nasıl yabani<br />
otlar çıkar, etrafı sararsa; boşluğa<br />
düşen, zihni de hedeflerinden<br />
şaşmış bir çocuğun zihnini de<br />
olumsuz düşünceler işgal edecektir.<br />
Boş, hedeflerinden sapmış<br />
zihin; patlamaya hazır bir bomba<br />
gibidir. Dünyadaki olumsuzlukların<br />
önemli bir kısmı da bu<br />
şekilde yoldan çıkmış ve toplumda<br />
kabul görmeyen kişi<br />
veya grupların duygu ve düşüncelerinin<br />
somut bir şekilde<br />
yansımasıdır.<br />
İlkbahar mevsimi gibi olan ilk<br />
gençlik çağında kendini bulma çabası<br />
içindeki ergen gençlerin<br />
hazan rüzgârına kapılan yaprak<br />
gibi amaçsızca oradan oraya savrulmasına,<br />
akan bir su gibi olumsuz<br />
ortamlara akmasına izin<br />
verilmemeli; onlara belli idealler,<br />
hedefler gösterilmelidir. Unutulmamalıdır<br />
ki gençlerin bu dönemde<br />
deneyimleyeceği her bir<br />
olumsuz davranış, hayatlarında<br />
kalıcı izler bırakabilir.<br />
Hayatın gerçeklerinden kopuk,<br />
kendi sanal dünyalarında özgür<br />
bir hayatı benimseyen gençler,<br />
internet üzerinden kurdukları<br />
sanal ilişkileri gerçek hayata aktardıklarında<br />
da hayal kırıklıkları<br />
yaşayabilirler. Bu nedenle, okula<br />
giderken arkadaş seçimi konusunda<br />
uyarılan gençlerin, bilgisayar<br />
ortamında da arkadaş<br />
seçerken bilinçli olması gerekir.<br />
Bilinç, insanı tehlikelerden koruyan<br />
bir kalkandır. Hiçbir kötü<br />
arkadaş iyi planın içinde olmaz.<br />
Arkadaş uçurumun kenarına gelmiş<br />
kişileri kurtarabileceği gibi,<br />
aşağıya da atabilir. Arkadaş, arkadaşının<br />
sözünden çıkmaz. Ergenlik<br />
dönemlerinde arkadaşlarının<br />
etkisi ile içkiye, sigaraya başlayan<br />
gençler, yine internet forumlarında<br />
uyuşturucu ve madde<br />
bağımlılığına kapılabilir. Bunun<br />
arkasında yine arkadaş seçimi ve<br />
internet tutkusu bulunmaktadır.<br />
İnternette kötü niyetli kişilere<br />
ve onların oluşturduğu olumsuz<br />
grupları haber veren de arkadaştır.<br />
Gencin gerçek hayattaki<br />
arkadaşı iyi ise, kendisi de iyi ve<br />
mutlu; kötü ise kendisi de kötü<br />
ve mutsuzlardan olur.<br />
Olumsuz aile içi iletişimler ve<br />
yanlış tutumlar gençleri toplum<br />
dışına iter. Antisosyal gruplar bu<br />
şekilde oluşur. Bazı aileler, çocuklarının<br />
bu grup içinde yer almasından<br />
kendileri için olumlu<br />
pay çıkarsa da bu durum tasvip<br />
edilecek bir yol değildir. Antisosyal<br />
grupların dikkat çeken özelliği,<br />
toplumsal ahlak normlarının<br />
dışında davranması, aksi ve şiddet<br />
yanlısı davranış sergilemesidir.<br />
Çevrelerinde bulunan ve<br />
kendi özelliklerinde olanlarla arkadaşlık<br />
ederler. Ergenlik döneminde<br />
başlayan bu davranışlar,<br />
tedavi edilmediği takdirde ileri<br />
dönemlerde yaşam biçimine dönüşür<br />
ve kriminal bir yapıya evrilir.<br />
Bu kişilerin bir diğer özelliği de<br />
saç modelleri, ayakkabı ve kıyafetlerinin<br />
de alışılmışın dışında<br />
bir tarza sahip olmasıdır. Karşı<br />
cinsten olanların bu tarzlarından<br />
hoşlandığı gibi bir algıya sahiptirler.<br />
Bunların bu şekilde davranmaları<br />
tasvip edilmese de<br />
kendilerinin “çizgi dışında” olduklarını<br />
kabul etmezler.<br />
Böyle bir ortamda yaşayan gençler,<br />
internet ile olan ilişkisini<br />
sınırlandıramadığında, ortaya<br />
önemli bir sorun çıkabilmektedir.<br />
Bunlardan biri de ders çalışmamaktır.<br />
Bu konuya gelecek<br />
yazılardan birinde ayrıca yer vermek<br />
isterim. Ancak şu kadarını<br />
belirteyim ki hafıza ve zekâ oyunları<br />
çocuğun beyin fonksiyonlarını<br />
geliştirdiği için, internet ortamında<br />
yer alan bu oyunlara etkili<br />
bir zaman planlaması ile izin<br />
verilmesinde yarar görülebilir.<br />
İnsanlar artık daktilonun şeridinin<br />
mürekkebine değil; bilgisayarın,<br />
tabletin, akıllı telefonun ekranına<br />
bakar oldu. Yani internet<br />
bağlantısı olmayan daktilo gitti;<br />
yerine türlü çeşit bilgisayar geldi.<br />
Bu değişiklik insanların hayatına<br />
yeni ufuklar açarken, öngörülmeyen<br />
sorunları da beraberinde<br />
getirdi. Unutulmamalıdır ki<br />
değişmeyen tek şey değişimin<br />
kendisidir. Bize düşen; bu<br />
durumdan yakınmak yerine,<br />
değişen çağın gereklerini yerine<br />
getirmeye çalışmak ve oyunu<br />
kuralına göre oynamaktır.
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 4<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Çocukların dini eğitimi konusunda<br />
yazılmış binlerce kitap ve tavsiyeler<br />
vardır. Bu işin bir formülü yoktur<br />
ama herkesin kafasında<br />
kalıplaşmış, ezberlenmiş, birçok<br />
fikir ve inanış mevcuttur. Acizane<br />
bu makalemde, ben de çocuklarda<br />
„Din Eğitimi„ konusunu ele almayı<br />
hedefledim. Zira ebeveynlerin zihnini<br />
en çok meşgul eden konulardan<br />
biri olduğunu biliyorum.<br />
Her anne-baba çocuğunun dindar<br />
olmasını, doğru bilgiyi almasını,<br />
inandığı değerlere sahip, hem<br />
kendine hem çevresine faydalı olmasını<br />
ister.<br />
Çocuklarda din eğitimi nedir?<br />
Nasıl olmalıdır veya nelere dikkat<br />
edilmelidir? Dini sorumluluklar çocukların<br />
yaşlarına uygun olarak<br />
nasıl verilebilir? Sorularına cevap<br />
bulmaya çalışalım.<br />
„Bir konudan sorumluysanız, o<br />
konu hakkında bilgi edinmek zorundasınız“<br />
der Peygamber Efendimiz<br />
bir hadisinde. Sorumlu<br />
olduğumuz konuya hakim değilsek,<br />
işimiz çok zordur. Yani biz dini<br />
konularda yetersiz isek veya inandıklarımızı<br />
uygulamada sorun yaşıyorsak,<br />
çocuğumuza da faydalı<br />
olamayız.<br />
Din demek ahlak demektir. Güzel<br />
ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş<br />
bir Peygamberin ümmeti<br />
SEVGİ Mİ KORKU MU?<br />
olan bizler, güzel ahlakı öğrenmek<br />
kadar, uygulamak konusunda da<br />
mükellefiz. Dini vecibelerini yerine<br />
getiren bir çocuğa verilen<br />
ödül, ne kadar yanlış ise, onu<br />
yapmayan çocuğa verilen ceza da<br />
bir o kadar yanlıştır. Neden mi?<br />
İleriki hayatında onun yanlış „Din<br />
algısına„ sebebiyet verebilir de<br />
ondan. Konuyu biraz daha açacak<br />
olursak; çocukken tuttuğu bir günlük<br />
oruç için alınan hediye, kısa vadede<br />
çocuğu teşvik etme babında<br />
işe yarasa da, uzun vadede kalıcı<br />
olmaz. Çünkü çocuk yaptığı işlevin<br />
karşılığını alacağını düşünür ve<br />
onu gerçek manada Allah rızası<br />
için değil de ödülü alabilmek için<br />
yapar. Tersini düşünecek olursak;<br />
oruç veya namaz gibi bir ibadeti<br />
yapmayan çocuğa verilen ceza,<br />
onu dinden soğutmaya veya uzaklaştırmaya<br />
itebilir. Oysa Allah Rahman<br />
sıfatıyla sonsuz sevgiyi,<br />
Rahim sıfatıyla da sonsuz bağışlayıcı<br />
olduğunu bize bildirir. Allah ve<br />
peygamber sevgisi verilmeden,<br />
din eğitimi verilmiş olmaz.<br />
Çocuklar ergenlik çağına kadar<br />
yaptıklarından henüz sorumlu değildir.<br />
Çünkü bu dönemde çocuğun<br />
doğru ve yanlış algılaması<br />
henüz gelişmemiştir. Akıl melekeleri<br />
gelişmediği için duygularıyla<br />
hayatına şekil verir. Yaramazlık<br />
Avusturya Gençliği Avrupa Birliği’ne Güveniyor<br />
Avusturya Avrupa Siyaseti Topluluğu’nun<br />
(ÖGfE) yeni bir araştırması<br />
yayınlandı. Bu araştırmaya göre katılımcı<br />
Avusturya gençliğinin 2/3’ü<br />
AB’nin tarafında yer alıyor, %7<br />
ise karşısında saflaşmış durumda.<br />
Avusturya’nın AB üyeliğini %26 ne<br />
iyi ne de kötü olarak değerlendiriyor.<br />
Araştırmaya katılan gençlerin<br />
yaptığında „Allah seni yakar, cezalandırır“,<br />
„Sen nasıl müslümansın?“<br />
gibi sorgulayıcı ve korkutucu<br />
kelimlerle çocuğun bilinçaltında,<br />
ceza veren bir yaratıcı imajı verilmiş<br />
olur. Çocuğun doğal reflekslerine<br />
yapılan bu müdahale, onun<br />
kendini suçlu hissetmesine, yargılamasına<br />
ve psikolojik yıpranmasına<br />
sebep olabilir. Anne-baba<br />
sürekli kontrol eden, yargılayan,<br />
suçlayan olursa çocuk duygusal<br />
bağ kuramaz ve yanlış davranışlar<br />
sergiler. Mahrem duygusu gelişmemiş<br />
küçük bir kıza başörtüsü<br />
takma dayatması veya zorla camiye<br />
gönderilmesi gibi. „Kolaylaştırın!,<br />
zorlaştırmayın, sevdirin!<br />
nefret ettirmeyin„ Hadisine ters<br />
düşer mahiyette.<br />
Bu ve benzeri zorlamalar, korkudan<br />
yapılan bir hareket olacağından,<br />
çocukta bir anlam ifade<br />
etmez. Bir anlamı olmayan, hissedilmeyen<br />
şeyler sadece taklidi olduğundan<br />
uzun ömürlü olmaz.<br />
Neyi neden yapması gerektiği yaşanarak<br />
anlatılmaya çalışılmadıkça,<br />
sevdirilmedikçe bir anlam<br />
ifade etmez.<br />
Sonuç olarak ihlaslı bir din anlayışının<br />
önüne set çekilmiş olur. Oysa<br />
İslam inancı çocuğa çok farklı<br />
bakar. „Allah insanı fıtrat üzerine<br />
yaratmış ve insanların çoğu bunu<br />
YASEMİN KARAGÖZ<br />
yasemin-ka@hotmail.com<br />
bilmezler...“ (Rum suresi 30.) Ayetinden<br />
yola çıkacak olursak dünyaya<br />
gelen her çocuğun İslam<br />
fıtratı üzerine yaratıldığı sonucuna<br />
ulaşırız. (Ahsen-i Takvim ) Yani,<br />
Allah inancı çocuğun genlerinde<br />
zaten vardır. Çocuğu bir tohuma<br />
benzetirsek, anne babanın görevi<br />
o tohumun karakter yapısını değiştirmek<br />
değil, tohumun açıp yeşermesi<br />
için, ona iklim şartlarını<br />
sunmaktır. Gerekli ışığı ve ısıyı<br />
alan tohumun yeşermesi gibi, ihtiyacı<br />
olan sevgi, şefkat ve güven<br />
ortamında büyüyen çocuk, içinde<br />
zaten var olan inancı, zamanı<br />
geldiğinde soracak, sorgulayacak,<br />
doğru cevabı alırsa hissedecek ve<br />
doğal olarak hayatına uygulayacaktır.<br />
Yeter ki anne-baba kendi<br />
hal, hareket, ibadet ve davranışlarıyla<br />
örnek teşkil etsin. Sabır ve<br />
dua ile, emek verip çocukla olan<br />
bağını geliştirsin.<br />
Çocuk sevdiği ve güven duyduğu<br />
kişiyi taklit eder. Taklit yoluyla<br />
hayata adım attığını da hesaba<br />
katarsak bu işi daha da kolaylaştıracaktır.<br />
İşin temel felsefesi, dini<br />
doğru anlamak, yaşamak ve yaşayarak<br />
örnek olmaktır. Sınırları<br />
aşıp, hayatta başarıya ulaşamayışımızın<br />
tek sebebi, inandığımız değerleri<br />
uygulamadığımızdan değil<br />
midir?<br />
yaşları küçüldükçe, AB’ye pozitif bakışları<br />
o derece artıyor. AHS öğrencileri<br />
BHS öğrencilerine göre AB<br />
üyeliğine daha pozitif bakıyor<br />
(Genel lise 'AHS' %78 ; Yüksek dereceli<br />
mesleki eğitim okulu 'BHS'<br />
%67). Mesleki ve teknik okul öğrencilerinin<br />
ise %52’si AB üyeliğinin iyi<br />
bir şey olduğunu söylüyor. Katılımcıların<br />
%71’i birliğin karmaşık bir yapısı<br />
olduğunu savunuyor.<br />
%83 kendini AB’li hissediyor<br />
Genel olarak %83 her halükârda<br />
kendini AB vatandaşı olarak hissediyor<br />
ancak AB’de gelişen siyasi<br />
olaylar yalnızca %57’nin ilgisini<br />
çekiyor. İç politika konu olunca<br />
durum değişiyor. Araştırmaya göre<br />
Avusturya'da<br />
Kiralar<br />
Artmaya<br />
Devam Ediyor<br />
Avusturya'da 2017 yılının ilk yarısında<br />
kiralar yine yükseldi. Tirol<br />
eyaletinin başkenti Innsbruck'da<br />
metrekare fiyatı 16 Euro'yu gördü.<br />
Bu rakamlarla Innsbruck, kira fiyatlarında<br />
Avusturya'nın en pahalı<br />
şehri olmaya devam ediyor. İkinci<br />
sırada 14,90 Euro ile Viyana ve<br />
14,40 Euro ile Salzburg üçüncü sırada<br />
yer aldı. Avusturya'nın en hesaplı<br />
şehri 9,30 Euro ile Eisenstadt<br />
olarak tespit edildi. Orta sıralarda<br />
ise Linz (11,20 Euro), Graz (11,10<br />
Euro) ve Bregenz (10,90 Euro) yer<br />
aldı.<br />
EN UCUZ ve EN PAHALI EYALETLER<br />
Avusturya'nın batısı ve Viyana kiralarda<br />
en yüksek yerler olurken,<br />
Aşağı ve Yukarı Avusturya, Burgenland<br />
ve Kärnten daha hesaplı eyaletler<br />
olarak ön plana çıktı.<br />
katılımcı gençlerin %80’i Avusturya’da<br />
gelişen iç siyasi olaylarla<br />
''çok'' ya da ''oldukça'' ilgililer.<br />
Gençlerin %20’si ise çoğunlukla<br />
ya da hiç ilgilenmiyor.<br />
Araştırma 2016/17 öğretim yılında<br />
2.510 AHS, BHS, mesleki ve teknik<br />
okul öğrencisinin katılımıyla gerçekleşti.<br />
A<br />
VRUP<br />
<strong>HABER</strong><br />
A<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />
Katrin VORHAUSER<br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />
Mehmet İNAK<br />
Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />
Hasan KESKİN<br />
Türkiye Temsilcisi<br />
Mag. Ahmet ZUBİ<br />
14.09.2017 - 02.10.2017<br />
SAYI: 68 EYLÜL 2017 - SEPTEMBER 2017 AUSGABE: 68<br />
ANSCHRIFT - ADRES<br />
<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />
Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />
Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />
gazetemiz sorumlu değildir.<br />
Web: www.europa-journal.net<br />
E-Mail: info@europa-journal.net<br />
Gelecek sayımız 6 Ekim 2017 tarihinde<br />
Unsere nächste Ausgabe erscheint am 06.10.2017<br />
R<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
AVUSTURYA GENELİNDE OKULLAR AÇILDI...<br />
GÖÇMEN ÖĞRENCİLERİN SAYISI KAÇ?<br />
Geçen yıl Avusturya’daki okullardaki<br />
yabancı uyruklu öğrenci oranı<br />
%13’e yükseldi ve 2014/15 öğretim<br />
yılına göre artış %1.1 oldu. 18 bin<br />
mülteci çocuk dersliklerde yerini<br />
aldı. Mülteci öğrencilerdeki artış ise<br />
%28.8 oldu.<br />
Öğrencilerin %10’unun<br />
Avusturya pasaportu yok<br />
Avusturya pasaportu olmayan öğrencilerin<br />
oranı geçtiğimiz yıllarda<br />
devamlı arttı. Oran 90’lı yılların<br />
ortalarından itibaren sabit kalırken<br />
(%9 civarında) 2011/12 öğretim yılında<br />
ilk kez %10’a ulaştı. Avusturya<br />
İstatistik Kurumunun verilerine göre<br />
2014/15 öğretim yılında oran %11.9<br />
oldu. Açık farkla en çok yabancı uyruklu<br />
öğrenci Viyana eyaletindeki<br />
okullarda yer alıyor (%24.2). Avusturya<br />
ortalamasının üstünde olan<br />
diğer eyalet ise Salzburg (%13.7).<br />
Viyana’dan (55.757 yabancı uyruklu<br />
öğrenci) sonra en çok yabancı<br />
öğrenciyi okullarında barındıran<br />
eyalet Yukarı Avusturya (20.784 yabancı<br />
öğrenci). En düşük yabancı<br />
öğrenci oranı Burgenland (%9.1) ve<br />
Aşağı Avusturya’da (%8.4).<br />
Yabancı uyruklu öğrencilerin<br />
gittikleri okulların türleri ise şöyle:<br />
Her 5 yabancı öğrenciden 1’isi politeknik<br />
okula, %19.3’ü 'özel' eğitim<br />
okuluna, yeni tip ortaokullara<br />
%15.8, halk eğitim okullarına %15.3<br />
ve genel liselere %10.<br />
Sayıca en fazla grubu Türkiye’den<br />
(15.463) ve Almanya’dan (14.693)<br />
gelen öğrenciler oluşturuyor. Onları<br />
13.887 ile Sırbistan ve Karadağ’dan,<br />
10.752 ile Bosna Hersek’ten ve<br />
8.997 ile Hırvatistan’dan gelen yabancı<br />
öğrenciler izliyor.<br />
Doğum oranlarındaki düşüş nedeniyle<br />
azalan öğrenci sayısı geçen<br />
yıldan itibaren tekrar yükseliş trendine<br />
girdi. Avusturya İstatistik Kurumu<br />
tahminlerine göre 2017/18<br />
öğretim yılında yaklaşık 1.118.000<br />
öğrenci okul sıralarını doldurmuş<br />
durumda, bu da geçen yıla göre<br />
%0.72'lik bir artış demek.
5 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
EYLÜL 2017<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
'Nazi Gelini'ne<br />
Ömür Boyu Hapis<br />
Almanya'da 8'i Türk 10 kişinin ölümünden sorumlu<br />
NSU örgütü davasında Başsavcı, davanın baş sanığı<br />
Beate Zschäpe için ömür boyu hapis cezası talep etti...<br />
Almanya'da 2000 ile 2007 yılları arasında<br />
8'i Türk 10 kişiyi öldürmekten sorumlu tutulan<br />
aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı<br />
(NSU) örgütüyle ilgili davada karar<br />
yakında çıkacak.<br />
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde<br />
devam eden davada Başsavcı Herbert<br />
Diemer, başsanık Beate Zschäpe'nin<br />
ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını<br />
talep etti.<br />
Başsavcı Diemer, davanın başsanığı<br />
‘Nazi Gelini’ Beate Zschäpe<br />
Zschäpe'nin işlenen 10 cinayet için ömür<br />
boyu hapis cezası, ayrıca her cinayet için<br />
de ayrı ayrı ömür boyu hapis cezası almasını<br />
talep etti. Başsavcı mütalaasında<br />
Zschäpe'nin aşırı sağcı örgütün tüm eylemlerindeki<br />
suç ortaklığının sabit bulunduğu<br />
belirtti.<br />
Savcının hakkında ömür boyu hapis cezası<br />
istediği "Nazi Gelini" Beate Zschäpe<br />
hakkındaki kararın birkaç ay içinde<br />
çıkması bekleniyor.<br />
KATİLLER ‘İNTİHAR’ ETTİ<br />
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve<br />
Uwe Mundlos 4 Kasım 2011'de bir<br />
banka soygununun ardından saklandıkları<br />
karavanda ölü bulunmuş,<br />
terör örgütü üyelerinin intihar ettiği<br />
öne sürülmüştü.<br />
Davada, NSU terör örgütünün hayattaki<br />
tek üyesi Zschäpe ile örgüte<br />
yardım ve yataklık yapan 4 kişi daha<br />
yargılanıyor.<br />
Dava süresince şimdiye kadar 815<br />
tanık ve 42 uzman kişi dinlendi, 373<br />
duruşma görüldü. Davadaki her bir<br />
duruşmanın ortalama 150 bin euroya<br />
mal olduğu tahmin ediliyor.<br />
foto: screenshot<br />
Bis zu zwei Jahre Haft bei Angriffen auf Zug- und Buspersonal<br />
Tren ve otobüs personeline<br />
saldırıya iki yıla kadar hapis<br />
(OTS)- 1 Eylül’den itibaren yürürlüğe giren<br />
ceza kanunundaki değişiklikle toplu taşım<br />
araçları personeli, şiddet ve saldırılara karşı<br />
daha iyi korunacak. Failleri, şimdiye kadar bir<br />
sene olan hapis cezası yerine iki yıla kadar<br />
ceza bekliyor.<br />
Ulaştırma Bakanı Jörg Leichtfried bu yeni düzenlemeyle<br />
toplu taşım araçlarında şiddete<br />
karşı açık bir dur sinyali koyduklarını, saldırıda<br />
bulunanların trafikten men edileceklerini,<br />
yaralamalarda failin 2 yıla kadar hapis<br />
cezasına çarptırılacağını, etkili saldırılarda 6<br />
aya kadar ya da 360 gün oranı cezasının uygulanacağını<br />
ifade etti. Bakanın beklentisi<br />
kanun değişikliğinin açık bir caydırıcı etkisinin<br />
olması.<br />
Vida adlı sendika başkanı Roman<br />
Hebenstreit ise kanun değişikliğiyle<br />
ilgili şöyle konuştu: "Toplu taşıma<br />
araçlarında son yılarda ne yazık ki oldukça<br />
sık personele saldırılar oldu.<br />
Çalışanlarımızın sağlığı çok önemlidir.<br />
Değişiklik Ulaştırma Bakanı<br />
Leichtfried ve Adalet Bakanı Brandstätter’in<br />
katkılarıyla gerçekleşti.<br />
Bundan sonra metro ve otobüslerde<br />
daha çok güvenlik olacak."<br />
Yeni düzenleme için ceza kanunun<br />
iki yerinde eklemeler yapıldı. Etkili<br />
saldırılar örneğin, tekme, bilinçli sert<br />
çarpma ve fırlatma gibi. Saldırıya uğrayanda<br />
yaralanma olup olmadığına<br />
bakılmadan ceza verilecek. Yeni paragraflarla<br />
toplu taşıma araçları personeli bu konuda<br />
emniyet ve adalet bakanlığı memurları<br />
ile eşit düzeye getirildi.<br />
Roman Hebenstreit devamla: "Tedbirlerin<br />
nasıl işlediğini tam olarak gözlemleyeceğiz,<br />
gerekirse daha da sertleştirilmesini talep<br />
edeceğiz. Diğer alanlarda da genişleme<br />
düşünülmesi gerekiyor. Saldırılar yalnız taşıtlarda<br />
değil, hizmet sektöründe, gardiyanlara<br />
ve turizmde de gündemde. Burada<br />
sendika olarak şiddete başvuranlara karşı<br />
duracağız ve rahatsız edici olacağız. Çalışanlarımızın<br />
hakları için en güçlü şekilde mücadele<br />
edeceğiz."<br />
Verkehrsminister Jörg Leichtfried<br />
© Bundespressedienst / Andy Wenzel<br />
Avusturya’da Sosyal Yardım<br />
Alan Türklere Kötü Haber<br />
Yaşadıkları ülkelerde sosyal yardım alan gurbetçilerin Türkiye’de bulunan mal varlıkları mercek altına alınacak<br />
Terörizmle mücadele ve kara para<br />
aklamayla mücadele eden Avrupa<br />
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı<br />
(AGİT), kişilerin farklı ülkelerdeki<br />
mali kayıtlarının devletler arasında<br />
paylaşımını kolaylaştırmak<br />
için yeni bir çalışmayı hayata geçiriyor.<br />
Özellikle Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma<br />
Örgütü’ne (OECD) üye ülkelerde<br />
yaşanan vergi kaçakçılığını<br />
ve kara para aklamayı engellemek<br />
için ülkeler arasında “Otomatik<br />
Bilgi Değişimi” (AEOI) adı altında<br />
bir sistemi kuruldu.<br />
Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD<br />
bünyesindeki 35 ülke ile 22 farklı<br />
ülkenin de katıldığı bu sistem uyarınca<br />
ülkeler kişi ve kuruluşların<br />
gelir, banka hesabı, vergi ödemesi<br />
ve mal varlığı bilgilerini birbirleriyle<br />
ortak paylaşıma açacak.<br />
<strong>AVRUPA</strong>LI TÜRKLER<br />
MAĞDUR OLABİLİR<br />
“Otomatik Bilgi Değişimi” sistemi<br />
hayata geçince, AGİT üyesi ülkeler<br />
arasında bilgi paylaşımı başlayacak<br />
ve özellikle Avrupa’da sosyal<br />
yardım alan Türk Vatandaşları bu<br />
durumdan etkilenecek. Çünkü yaşadıkları<br />
ülkelerde sosyal yardım<br />
alan gurbetçilerin Türkiye’de bulunan<br />
mal varlıkları, uluslararası<br />
anlaşma kapsamında mercek altına<br />
alınabilecek.<br />
BİRÇOK GURBETÇİ YARDIM<br />
ALAMAYACAK<br />
AGİT üye ülkeleri arasındaki “Otomatik<br />
Bilgi Değişimi” anlaşmasına<br />
göre üye bir ülke kendisinden istenmesi<br />
koşulunda vatandaşlarının<br />
banka bilgilerini diğer üye<br />
ülkelere verecek. Bu gelişme<br />
doğrultusunda, yaşadığı yabancı<br />
ülkede sosyal yardım almakta<br />
olup, Türkiye’de mal varlığı olan,<br />
bankada parası ve faiz geliri olanların<br />
haksız yere yardım aldıkları<br />
sonucuna varılabilecek ve haklarında<br />
kanuni takip ve işlemler<br />
yapılabilecek.<br />
GEÇMİŞE DÖNÜK HESAPLAMA<br />
“Otomatik Bilgi Değişimi” anlaşması<br />
1 Ocak 2018’den itibaren<br />
AGİT ülkeleri arasında yürürlüğe<br />
girecek. Amaç öncelikle vergi<br />
kaçakçılığının önüne geçmek. Bu<br />
anlaşma çerçevesinde Avrupa ülkelerinde<br />
yaşayan Türklerin, sosyal<br />
yardımlaşma parası aldıkları<br />
gerekçesi ile 10 yıl geçmişe dönük<br />
olarak hesaplarının incelenebileceği<br />
uzmanlar tarafından<br />
ifade ediliyor.<br />
İNGİLTERE’DE BAŞLIYOR<br />
İmzalanan anlaşma çerçevesinde<br />
ülkeler arasında<br />
vatandaşların banka bilgileri<br />
dahil olmak üzere mal<br />
varlıklarının ne durumda<br />
olduğunun bilgisine ulaşılabilecek.<br />
Bu çerçevede yıllardır<br />
biriktirdikleri parayla<br />
Türkiye’de yatırım yapan<br />
gurbetçiler önceki yıllarda<br />
almış oldukları sosyal<br />
yardımlaşma paralarından<br />
dolayı işleme maruz kalabilecekler.<br />
Bu anlaşma İngiltere’de<br />
15 Ekim 2017<br />
tarihinden itibaren uygulamaya<br />
giriyor.<br />
Toplam 57 ülke arasında imzalanan<br />
“Otomatik Bilgi Değişimi” anlaşması<br />
nedeniyle sıkı denetimden<br />
geçecek olan gurbetçilerin birçoğunun<br />
sosyal yardımının kesileceği<br />
belirtiliyor.<br />
UZMAN DESTEĞİ ALINMALI<br />
Uzmanlar özellikle nakit para ve<br />
faiz gelirlerinin inceleneceğini,<br />
miras ya da sonradan edinilen<br />
mallarında bu kapsama girebileceğini<br />
ve “Otomatik Bilgi Değişimi”<br />
anlaşmasından olumsuz<br />
etkilenmemeleri için insanların<br />
özellikle mali müşavirlerden ve<br />
konuya hakim avukatlardan bilgi<br />
almasını tavsiye ediyolar.<br />
1 Ocak 2018’de başlayacak uygulama,<br />
maddi imkânları olmasına<br />
rağmen bulunduğu ülkeden sosyal<br />
yardım alanları hedef alsa da, bu<br />
anlaşmanın uygulamaya koyulmasıyla<br />
bir çok mağduriyete yol açabileceği<br />
tahmin ediliyor. Dava<br />
açma ve itiraz yollarının sınırlı ve<br />
uzun uğraşlar gerektiğini belirten<br />
uzmanlar, henüz örneği bulunmadığı<br />
için emsal dava bulunmadığını<br />
fakat haklı ya da haksız bir çok<br />
insanı etkilemesinin beklendiği<br />
konusunda uyarıyorlar.
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 6<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Die kommende Nationalratswahl ist eine<br />
Richtungsentscheidung. Schon jetzt ist glasklar:<br />
Nur gemeinsam können wir an einer guten<br />
Zukunft arbeiten – für ALLE Menschen in Österreich.<br />
Die Grünen stehen für das gleichberechtigte<br />
Miteinander in unserer Gesellschaft ein, mit<br />
Vernunft und Verstand.<br />
Wir arbeiten seit unserer Gründung daran, die<br />
Schere zwischen Reich und Arm zu schließen.<br />
Wir fordern eine Solidarabgabe der reichsten<br />
zehn Prozent unseres Landes in Form einer<br />
Erbschafts- und Schenkungssteuer. Damit lässt<br />
sich eine gute Zukunft mit menschenwürdiger<br />
Pflege und einem ausfinanzierten Bildungssystem<br />
gestalten.<br />
Das ist Grün:<br />
• für einen Mindestlohn von 1.750 Euro, damit<br />
das Leben wieder leistbar wird.<br />
• für eine Mietzinsobergrenze. Wohnen darf<br />
Alev Korun<br />
Abgeordnete zum<br />
Naonalrat (Die Grünen)<br />
alev.korun@gruene.at<br />
Am 15. Oktober geht es um<br />
Zusammenhalt statt Hetze.<br />
DARUM GRÜN WÄHLEN.<br />
kein Luxus sein.<br />
• für einen Subventionsstopp bei Öl, Gas und<br />
Kohle. Die vier Milliarden müssen in den Ausbau<br />
Erneuerbarer Energien gehen – und Grüne<br />
Jobs schaffen.<br />
• für kostenlose Kinderbetreuungsplätze ab<br />
dem 1. Geburtstag.<br />
• für gleichen Lohn für gleiche Leistung – Frauenbranchen<br />
müssen aufgewertet werden,<br />
finanziell und auch gesellschaftlich.<br />
• für freien Zugang zu Bildung.<br />
• für Präventionsprogramme gegen Extremismus.<br />
• Bekämpfung von Fluchtursachen.<br />
• Solidarisches Asylsystem in Europa.<br />
• Schutz vor Hass im Netz.<br />
Diese positive Vision haben wir für Österreich.<br />
Mit euch gemeinsam möchten wir sie<br />
umsetzen. Darum GRÜN bei der Wahl am 15.<br />
Oktober.<br />
Göçmenlerin Eğitim Seviyesi Yükselişte...<br />
Yeni Avusturyalılar Medya Servis Merkezi'nin<br />
açıkladığı ve İstatistik Avusturya Kurumu'ndan<br />
alınan verilere göre 1971 yılından günümüze<br />
kadar göçmenlerin eğitim seviyesinde çok<br />
önemli bir artış görüldü. 1971 yılında sadece<br />
%4'lük bir göçmen kesim akademik mezuniyete<br />
sahipken, günümüzde bu oran %23'e çıkmış<br />
durumda. Avusturyalılarda ise bu oran %3'ten<br />
%17'ye yükseldi.<br />
18 Yaşına Kadar Eğitim Alan Gençlere İşgücü Piyasasında Daha Çok Fırsat<br />
EĞİTİM BÜTÜN KAPILARI AÇIYOR<br />
Eğitim düzeyi ne kadar düşükse,<br />
işsiz kalma riski o<br />
kadar yüksektir. Bu özellikle<br />
yalnız mecburi eğitimi<br />
yapan gençler için geçerlidir.<br />
IHS adlı kuruluşun bir<br />
araştırmasına göre her<br />
geçen yıl 14-17 yaş arası<br />
5000 genç eğitime veda etmekte.<br />
Bu nedenle federal<br />
hükümet 2017 sonbaharından<br />
geçerli olmak üzere<br />
zorunlu eğitim yaşını 18’e<br />
çıkarma kararı aldı. Sosyal<br />
İşler Bakanı Alois Stöger bu<br />
kararla Avusturya’da yaşayan<br />
gençlerin işgücü piyasasının<br />
artan taleplerine cevap<br />
verecek şekilde yetişmelerinin<br />
sağlanacağını ifade etti.<br />
Bakan Stöger: ''Gençler iyi<br />
bir başlangıcın avantajlarını<br />
kullanabilecek. Eğitim ve<br />
formasyon daha çok fırsat<br />
ve daha iyi mesleki perspektifler<br />
sunacak. Sadece zorunlu<br />
eğitimi bitirmiş olmak<br />
gelecekte işsiz kalma riskini<br />
arttırıyor ve böyle kişiler<br />
çok düşük emekli maaşlarıyla<br />
zor şartlarda yaşamak<br />
durumunda kalıyor.''<br />
Geniş kapsamlı reform<br />
Avusturya federal hükümeti<br />
2016’da 18 yaşına kadar formasyon<br />
kararıyla önemli bir<br />
AusBildung bis 18 eröffnet<br />
Jugendlichen neue Chancen<br />
am Arbeitsmarkt<br />
www.ausbildungbis18.at<br />
TÜRKLERE KÖTÜ NOT<br />
Göçmenlerin eğitim seviyesindeki bu önemli<br />
artışa rağmen Türkler arasında sadece %4 akademisyen<br />
bulunması düşündürücü. Avusturya’da<br />
akademik kariyer yapan göçmenlerin<br />
ülkelere göre dağılımı: Eski Yugoslavya ülkeleri:<br />
%7, Türkiye: %4, Avrupa Birliği (AB) üye ülke<br />
vatandaşları: %40 ve AB üyesi olmayanlar: %35<br />
olarak açıklandı.<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
4. bun deswe ite r Lehrgang Muttersprach lich er Unte rrich t:<br />
„Erstsprachen unterrichten<br />
im Kontext von Migration“<br />
Der Lehrgang wurde 2012 vom ehemaligen<br />
Referat für Migraon und Schule im BMB<br />
unter der Leitung von Mag. Elfie Fleck ins<br />
Leben gerufen und im Studienjahr 2012/13<br />
zum ersten Mal angeboten. Nach den<br />
ersten beiden Lehrgängen an der PH Wien<br />
und dem drien Lehrgang unter der<br />
gemeinsamen Verantwortung der PH OÖ,<br />
der PH Linz und der PH Salzburg ist der<br />
Lehrgang nun wieder an die PH Wien<br />
zurückgekehrt, da weit mehr als die Häle<br />
der in Betracht kommenden Lehrkräe in<br />
Wien täg ist.<br />
Der Lehrgang unter der Leitung von Dr. Elisabeth<br />
Furch und Dr. Rainer Hawlik (beide<br />
IBS) verfolgt als Ziel die weitere Professionalisierung<br />
des muttersprachlichen Unterrichts<br />
und eine optimale Qualifizierung der<br />
muttersprachlichen Lehrkräfte in ganz<br />
Österreich. Wesentlich erscheint hierzu<br />
die Spezialisierung der Teilnehmerinnen<br />
und Teilnehmer in den Bereichen der<br />
Linguistik, Methodik und Didaktik von<br />
adım daha attı. Hedef, tüm<br />
18 yaş altı gençlerin zorunlu<br />
eğitimi aşan bir formasyon<br />
alması. Reformun özü ise<br />
18 yaşa kadar yasal zorunlu<br />
eğitim. 18 yaşına kadar<br />
eğitim, gençlerin ve eğitimcilerin<br />
en iyi şekilde desteklenmesini<br />
ve sunulan<br />
hizmetlerin arttırılmasını da<br />
kapsıyor. Sosyal İşler Bakanlığı’nın<br />
gençler, ebeveynleri,<br />
eğitimciler ve eğitim kurumları<br />
için de bilgilendirme<br />
kampanyası ''18’e kadar<br />
eğitim, kim daha bilgili ise<br />
daha iyi yerdedir'' sloganıyla<br />
başlatılıyor. Bu kampanya<br />
ile eğitim ve formasyonun<br />
üç önemli işlevi gösteriliyor:<br />
1. Okul ve/veya stajın yapıldığı<br />
işletme arkadaş edinilen<br />
ve ait olma bilincinin<br />
kazanıldığı yerlerdir.<br />
2. Her genç insanın bir becerisi<br />
vardır.<br />
3. Kim iyi bir eğitim almışsa<br />
iyi bir işe sahip olma şansı<br />
vardır, daha çok para kazanır<br />
ve başarılı bir hayat için<br />
iyi bir başlangıç yapma şansına<br />
sahiptir.<br />
Başarının anahtarı: Eğimden<br />
kopmanın engellenmesi<br />
Eğitimden kopmaların önüne<br />
geçilmesi (Prävention)<br />
gençlerin başarısızlığı tecrübe<br />
etmelerine ve ilerde<br />
doğabilecek büyük masraflı<br />
• Gençlik koçluğu,<br />
• Uygulamalı ticaret okulu,<br />
• Tam gün okullar, yeni orta<br />
okullar,<br />
• Dil geliştirme kursları, dile<br />
başlama grupları,<br />
• Geçiş basamakları - Mülteciliğe<br />
başvuranların okula<br />
girişleri için,<br />
• Mesleğe yönlendirme ve<br />
eğitim danışmanlığı,<br />
• Okul sosyal çalışması ve<br />
okul psikologluğu,<br />
• Eğitim ve formasyon güvencesi<br />
(işletmeler arası<br />
eğitim de dahil),<br />
• Üretim okulları,<br />
• Kısmi nitelikleştirme ve<br />
uzamış eğitim süresinde çıraklık<br />
eğitimi,<br />
• Çıraklık ve çıraklık eğitimi<br />
yapan işletmelere yönelik<br />
koçluk hizmeti<br />
Sprachunterricht im Kontext der aktuellen<br />
Bildungssituation. Der Lehrgang basiert<br />
auf wissenschaftlichen Standards unter<br />
Berücksichtigung einer Vielfalt wissenschaftlicher<br />
Theorien, Methoden und<br />
Lehrmeinungen, wobei auch dem Praxisbezug<br />
ausreichend Aufmerksamkeit<br />
geschenkt wird.<br />
Gezielt eingesetzter muttersprachlicher<br />
Unterricht, der seit 1992 Teil des österreichischen<br />
Regelschulwesens ist, steht<br />
insbesondere nach den Fluchtbewegungen<br />
im Sommer 2015 vor neuen Herausforderungen:<br />
“Muttersprachlicher Unterricht”<br />
wird als “Migrationssprachenunterricht”<br />
verstanden, der die Erstsprachen<br />
der Schülerinnen und Schüler umfasst.<br />
Die 29 im Lehrgang aufgenommenen<br />
muttersprachlichen Lehrerinnen und Lehrer aus ganz<br />
Österreich unterrichten Albanisch, Arabisch,<br />
Bosnisch/Kroatisch/Serbisch, Persisch (Farsi), Romanes,<br />
Russisch, Somali und Türkisch begleitend und parallel<br />
zur schulischen Zielsprache Deutsch (als Zweitsprache).<br />
müdahalelere olanak vermeyeceğinden<br />
son derece<br />
önemlidir. Bunun için oluşturulmuş<br />
ve halen sunulmakta<br />
olan hizmetlere<br />
www.ausbildungbis18.at<br />
adresinden ulaşılabilirsiniz.<br />
SUNULAN HİZMETLER / ANGEBOTE:<br />
• Jugendcoaching<br />
• Praxis-Handelsschule<br />
• Ganztagsschulen, Neue<br />
Mittelschule<br />
•Sprachförderkurse, Sprachstartgruppen<br />
• Übergangsstufen - Angebot<br />
für Asylwerberinnen<br />
und Asylwerber in Form von<br />
Schulversuchen<br />
• Berufsorientierung und<br />
Bildungsberatung<br />
• Schulsozialarbeit und Schulpsychologie<br />
• Bildungsgarantie und Ausbildungsgarantie<br />
(inkl. Überbetriebliche<br />
Ausbildung)<br />
• Produktionsschulen<br />
• Teilqualifizierungen und<br />
Lehrausbildung in verlängerter<br />
Lehrzeit<br />
• Lehrlings- und Lehrbetriebscoaching
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 8<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Rechtskonservative und nationalistische<br />
PolitikerInnen spielen benachteiligte Gruppen<br />
gegeneinander aus. Sie säen Zwietracht,<br />
Misstrauen und verunsichern mit<br />
dem Boulevard die öffentliche Stimmung.<br />
MigrantInnen dienen ihnen dabei als Sündenböcke<br />
für das eigene Versagen. Indem<br />
sie migrantischen ArbeiterInnen nur ihre<br />
Defizite und Probleme vorhalten, beschämen<br />
sie anständige Mitmenschen. Arbeiterinnen,<br />
die eigentlich Unterstützung und<br />
Anerkennung verdient hätten.<br />
Zusammenleben in Vielfalt<br />
Dieser Politik der Aus- und Abgrenzung setzen<br />
wir SozialdemokratInnen eine Politik<br />
entgegen, die den solidarischen Zusammenhalt<br />
und die Teilhabe betont. Eine<br />
Politik, die unsere Zukunft zuversichtlich<br />
angeht und dafür sorgt, dass ein Zusammenleben<br />
in Vielfalt gelingt. Eine Politik, die<br />
auf die Freiheit jeder einzelnen Person abzielt<br />
und ihre ökonomische Unabhängigkeit<br />
fördert. Eine Politik, die Frauen und Kinder<br />
stärkt. Ohne Naivität - aber mit dem Wissen,<br />
dass es nur gemeinsam gehen kann.<br />
Sozialdemokratische Integrationspolitik<br />
stellt das Miteinander und die sozialen<br />
Fragen ins Zentrum. Pragmatisch und mit<br />
Nurten YILMAZ<br />
Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />
nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />
Respekt und Teilhabe –<br />
Dafür kämpfe ich auch<br />
die nächsten 5 Jahre!<br />
Zuversicht schaffen wir Projekte und Strukturen,<br />
die neuen ÖsterreicherInnen dabei<br />
helfen, anzukommen, ihre Qualifikationen<br />
einzusetzen, sich einzubringen und zu<br />
lernen. Wir geben Chancen und schaffen<br />
die Möglichkeiten, dass sich alle Menschen<br />
auf Augenhöhe und mit Respekt begegnen.<br />
Aufeinander schauen, zusammenhalten<br />
und gemeinsam die Zukunft meistern - das<br />
macht unser Österreich aus.<br />
Vorzugsstimme in Wien<br />
Diesen Weg werde ich auch die nächsten<br />
5 Jahre im Parlament weitergehen. Die<br />
Nationalratswahl am 15.Oktober 2017 wird<br />
eine Richtungsentscheidung über die<br />
Zukunft Österreichs: Wollen wir eine<br />
Regierung zwischen ÖVP und FPÖ, die<br />
unseren mühsam aufgebauten Sozialstaat<br />
demontiert, einen Niedriglohnsektor aufbaut<br />
und die ökonomisch schwächeren<br />
Personen gegeneinander ausspielt?<br />
Als Integrationssprecherin meiner Partei<br />
bitte ich Sie, mir weiterhin ihr Vertrauen zu<br />
schenken. Wenn Sie mich unterstützen<br />
wollen, würde ich mich über ein Kreuz bei<br />
der SPÖ sehr freuen – und eine regionale<br />
Vorzugsstimme in den Wiener Bezirken<br />
Ottakring, Hernals, Währing und Döbling.<br />
Avusturya'ya Göç Azalıyor<br />
Geçtiğimiz günlerde 2017 Entegrasyon<br />
Raporu yayınlandı. Rapora<br />
göre 2015’e kıyasla 2016’da göçte<br />
büyük bir düşüş olsa da oran hala<br />
yüksek ve Avusturya’da entegrasyon<br />
konusunda kötümserlerin<br />
oranı giderek artıyor. Geçtiğimiz yıl<br />
Avusturya’ya gelenlerin sayısı,<br />
Avusturya’dan gidenlerin sayısından<br />
64.676 fazla oldu. Bu fark<br />
2015’de 113.067 idi.<br />
Entegrasyon uzmanlar komitesi<br />
başkanı Heinz Fassmann 2015 yılının<br />
göç yönünden rekor bir yıl olduğunu,<br />
son zamanlarda göç hızının çok<br />
büyük bir azalma göstermesine karşın göçün<br />
Avusturyanın yüksek ücretler, sosyal güvenlik,<br />
iyi ve ödenebilir bir eğitim sistemine<br />
sahip olması sebebiyle hatırı sayılır şekilde<br />
devam ettiğini açıkladı. Avusturya’nın bu<br />
cezbedici nitelikleri nedeniyle diğer AB ülkelerinden<br />
öğrencileri, sığınmacıları ve iş<br />
gücünü çekmeye devam ettiğini hatırlattı.<br />
''Avusturya cazibe merkezi olmaktan vazgeçmeyecekse,<br />
ülkeye göç de ciddi şekilde<br />
hesaba katılmalıdır'' uyarısında bulundu.<br />
Kaygılar giderek büyüyor<br />
Fassmann’a göre 2016 entegrasyon politikası<br />
yönünden zorlu bir yıl oldu. Türk kökenli<br />
nüfusta bir yabancılaşma süreci oluştu.<br />
Bunun karşılığında yerli halkta entegrasyonun<br />
başarıya ulaşacağı konusunda kaygılar<br />
artmaya başladı. ''GfK Avusturya''nın yaptığı<br />
Entegrasyon Monitoring'de 2017’de araştırmaya<br />
katılan Avusturyalıların %64’ü göçmenlerin<br />
entegrasyonunu ''oldukça kötü'' ya<br />
da ''çok kötü'' olarak değerlendirdi. Bu oran<br />
2016’da %52 idi. Düşüncelerin yerine oturması<br />
için zamana ihtiyaç var, diğer yandan<br />
bu düşünceleri etkileyen olayların haber ediliş<br />
tarzının da -terör saldırılarının haber yapılış<br />
tarzı gibi- kamuoyunda etkisi büyük.<br />
Entegrasyon kötümserlerine karşı iyimserlerin<br />
oranı oldukça yüksek. Araştırmaya katılan<br />
göçmenlerin %89’u Avusturya’da<br />
kendilerini ya tamamıyla ya da oldukça<br />
evinde hissettiklerini söyledi. Sadece %5<br />
kendini yabancı hissettiğini açıkladı.<br />
Gidilecek uzun bir yol var<br />
2017 Entegrasyon raporuna göre sığınmacılar<br />
liberal bir hukuk devletinin kurallarını<br />
prensipte kabul etseler de kendileri bunu<br />
özümseyememiş durumda. Fassmann’a göre<br />
dinlerin eşitliği gibi ilkelerde uygulamada<br />
sıkıntılar yaşanıyor. Kalış sürelerinin uzaması<br />
durumu değiştirir mi? Bu sorunun cevabı<br />
araştırmanın süre azlığı nedeniyle raporda<br />
yer almıyor.<br />
© Oliver Weber / pixelio.de<br />
Avusturya Genel Seçimlere Hazır, Bütün Bilgiler İnternette...<br />
© Dieter Schütz / pixelio.de<br />
15 Ekim’de<br />
Sandığa Gidin<br />
Avusturya’nın geleceği açısından çok<br />
önemli olan Genel Seçimler 15 Ekim<br />
tarihinde yapılacak. En çok seçmenin<br />
olduğu Viyana bütün hazırlıklarını tamamladı.<br />
Viyana ili seçimden sorumlu<br />
meclis üyesi Andreas Mailath-Pokorny<br />
Viyana’nın seçimlere her bakımdan<br />
en iyi şekilde hazırlandığını ve ülkenin<br />
geleceğini birlikte inşa etme adına her<br />
bireyin oy kullanma hakkını değerlendirmesi<br />
gerektiğini ifade etti.<br />
Seçimle ilgili bütün detaylar internette<br />
www.wahlen.wien.at adresinde bulunabilir.<br />
Kim oy kullanabilir? Seçime nasıl<br />
katılınabilir? gibi merak edilen soruların<br />
cevapları ayrıca bütün sandık bilgileri,<br />
mektuplu oylar ile ilgili soruların cevapları<br />
da bu adreste.<br />
Seçmen kartıyla oy kullanma<br />
Seçim gününde seçim sandığında oy<br />
kullanamayacak kişi, posta ile oy seçeneğini<br />
tercih edebilir.<br />
Seçmen kartı başvuruları ise hemen<br />
en basit şekilde www.wahlen.wien.at<br />
adresinde internet üzerinden yapılabilir.<br />
Viyana Eyaletinde seçmen kartları,<br />
18 Eylül tarihinden itibaren talep eden<br />
vatandaşların adresine postalanmaya<br />
başlandı.<br />
Online seçim, seçmen kartlarına başvuru<br />
ve bütün detaylı bilgiler<br />
www.wahlen.wien.at internet adresinden<br />
elde edilebilir. Ayrıca detaylı<br />
enformasyon için de Viyana il bilgilendirme<br />
merkezi, 01/525 50 numaralı<br />
telefonla hizmet sunmaktadır.
SEPTEMBER 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
INTEGRATION / SPRACHE - 9<br />
eljub-Woche in Krems an der Donau<br />
70 Jugendliche aus 13 Ländern<br />
Mehr als 70 Jugendliche aus 13 Ländern waren<br />
heuer in Krems an der Donau bei der eljub<br />
Woche dabei. Heuer fanden erstmals parallel<br />
zwei internationale eljub Jugendtreffen statt:<br />
Der Großteil der Jugendlichen schrieb gemeinsam<br />
das bereits fünfte eljub E-Book – heuer<br />
unter dem Titel „Jugend am Horizont“ (Projekt<br />
E-Book Woche). Eine weitere Gruppe beschäftigte<br />
sich mit dem Themenbereich „Gemeinsame<br />
Werte in der globalisierten Welt“: Es<br />
ist das Kernthema des eljub Dialogs (einem<br />
zweiten, ganzjährigen Projekt von eljub). Zur<br />
Unterstützung dieser Gruppe war ein junger<br />
Filmemacher dabei: Nori Dher ermöglichte<br />
interessierten Jugendlichen, einen Film zu<br />
gestalten, der im Rahmen der eljub Dialog Konferenz<br />
am 16. November 2017 präsentiert<br />
wird.<br />
Beide eljub-Projekte stehen im Zeichen der<br />
gelebten interkulturellen Begegnungen und<br />
Foto: eljub/Europäische Jugendbegegnungen<br />
widmen sich Fragen der Integration. Ein Rahmenprogramm<br />
– vom Sportnachmittag, Kino<br />
und Museum über einen gemeinsamen Kochabend<br />
bis hin zur Donauschifffahrt – rundeten<br />
die Woche ab. Die Woche bot viele Gelegenheiten<br />
zum Kennenlernen und zu gemeinsamen<br />
Aktivitäten.<br />
Das gemeinsam erarbeitete Werk wurde<br />
bei einem feierlichen Abschlussabend in Spitz<br />
an der Donau am Freitag, dem 7. Juli 2017<br />
präsentiert.<br />
eljub ist ein Projekt des NÖ Landesjugendreferates<br />
und des Vereines p&s melk in Kooperation<br />
mit Literaturhaus Europa, der ARGE<br />
Donauländer, der Abteilung Kunst und Kultur<br />
sowie der Integrationsstelle im Amt der NÖ<br />
Landesregierung. eljub wird EU-Programm<br />
Erasmus+ gefördert.<br />
Link zum Buch: www.eljub.eu<br />
Weitere Infos zum Projekt: www.eljub.eu<br />
Kommende Termine für Eltern:<br />
Ich erziehe mein Kind mehrsprachig - wie es mir gelingt: Samstag, 30.09.2017, 10.00 - 14.00 Uhr<br />
Mehrsprachige Erziehung von Geburt an: Freitag, 24.11.2017, 12.00 - 16.00 Uhr<br />
Statement von<br />
Sebastian Kurz,<br />
Außen- und Integrationsminister<br />
Intercultural<br />
Achievement<br />
Award<br />
Verleihung des Intercultural Achievement Award<br />
zur Förderung des interkulturellen Dialogs<br />
Zum vierten Mal wird heuer der Intercultural<br />
Achievement Award (IAA), der impulsgebende<br />
Projekte der Zivilgesellschaft prämiert,<br />
verliehen.<br />
Die internationalen und heimischen Gewinner-Projekte<br />
wurden von einer unabhängigen<br />
Jury in den Kategorien Nachhaltigkeit,<br />
Aktualität, Innovation, Medien und der<br />
Sonderkategorie Integration nominiert. Ziel<br />
ist es, Best Practice Modelle aufzuzeigen und<br />
Menschen zu motivieren, sich für interkulturellen<br />
Dialog zu engagieren und nachhaltige<br />
Integration zu fördern.<br />
Diesjähriger Gewinner des IAA in der Kategorie<br />
Nachhaltigkeit ist die Sommerakademie<br />
“Sources of Tolerance”, die junge MoldawierInnen<br />
unterschiedlicher Ethnien und<br />
Religionen zusammen bringt, um in gemeinsamen<br />
Gesprächen und Workshops existierende<br />
Vorurteile abzubauen.<br />
Der Aktualitätspreis geht an ein Projekt<br />
des jordanischen „Al Hayat Center for Civil<br />
Society Development“. Die Initiative bildet<br />
Mehrsprachigkeit in der Schule:<br />
Kinder wertschätzen, nicht demotivieren<br />
von Mag. Zwetelina Ortega<br />
Wie man vielsprachigen Kindern aus allen Bildungsschichten in der Schule gerecht wird.<br />
Und was es neben der reinen Sprachförderung noch braucht.<br />
Am Anfang des Schuljahres machen sich Eltern<br />
Gedanken, wie sich ihr Kind in der Schule weiterentwickeln<br />
wird. Die meisten Eltern, egal<br />
aus welcher Bildungsschicht, haben den Anspruch,<br />
dass ihr Kind in der Schule reüssiert.<br />
Für die schulische Laufbahn entscheidend<br />
ist die sprachliche Entwicklung des Kindes.<br />
Die sprachliche Entwicklung nimmt weit<br />
komplexere Formen an als bis jetzt. Die Fähigkeit<br />
zu erzählen, Sprache in Kontext zu setzen,<br />
aber auch diese der jeweiligen Situation anzupassen,<br />
sind Fertigkeiten, die zu einem großen<br />
Teil in der Schule weiterentwickelt werden.<br />
Was macht aber den Unterschied, dass sich ein<br />
Kind im Hinblick auf seine Sprache – oder<br />
Sprachen, wenn es davon mehrere im Leben<br />
des Kindes gibt – besser entwickelt als ein anderes?<br />
Vielseitige Sprachkompetenzen<br />
Neulich war ein Kindergartenfreund meiner<br />
Tochter bei uns zu Hause. Der Bub kommt in<br />
diesem Jahr in die Schule. Er spricht Slowakisch<br />
mit seiner Mutter, eine indische Sprache mit<br />
seinem Vater und Deutsch im Kindergarten.<br />
Sein Verständnis für Englisch ist auch ganz gut.<br />
Er hat eine einzigartige Mischung von Sprachkompetenzen.<br />
Im Gespräch mit ihm fällt auf,<br />
dass er sich geschickt mit den anderen Sprachen<br />
hilft, wenn er ein Wort auf Deutsch nicht<br />
weiß. Und wenn ich mit meinen Kindern auf<br />
Bulgarisch spreche, schnappt er Worte auf, die<br />
er versteht, und erzählt es mir ganz stolz. Er<br />
hat offensichtlich eine sehr harmonische<br />
Beziehung zu seiner Mehrsprachigkeit und<br />
ein geschultes Gehör, wenn es um Sprachen<br />
geht. Sein Erfolg in der Schule wird auch davon<br />
abhängen, wie sehr er sich weiterhin positiv<br />
wahrnehmen kann. Als Sechsjähriger spricht<br />
er bereits vier Sprachen, und er wird diese<br />
Schritt für Schritt weiter ausbauen. Wichtig<br />
ist, dass dies auch gesehen wird und nicht<br />
das Defizit im Vordergrund steht, wenn er<br />
nicht so gut Deutsch kann wie einige seiner<br />
Mitschüler.<br />
Wertschätzung vermitteln<br />
Die Antwort auf meine Frage ist also vielschichtig.<br />
Angesichts einer Schülerschaft, die<br />
unterschiedliche Erstsprachen und Familiensprachen<br />
mitbringt und natürlich auch sozial<br />
und familiär sehr durchmischt ist, braucht<br />
es auch unterschiedliche Förderansätze und<br />
Maßnahmen. Vor allem aber muss den Kindern<br />
vermittelt werden, dass sie Kompetenzen<br />
mitbringen und ihre Mehrsprachigkeit ein<br />
Mehrwert ist. Die Herausforderung liegt darin,<br />
diese Einstellung selbst zu verinnerlichen und<br />
daran zu glauben.<br />
Ein neues Sprachbewusstsein<br />
Sprache ist ein komplexes Konstrukt, in dem<br />
kindliche Entwicklung, Emotionen, Identität<br />
und Persönlichkeit ebenso eine zentrale Rolle<br />
spielen. Somit muss sich auch ein neues<br />
Sprachbewusstsein einstellen, wie es Sprachwissenschaftler<br />
Hans Jürgen Krumm nennt.<br />
Weg von der veralteten Idee einer einheitlichen<br />
Sprache, hin zur Tatsache einer sprachlichen<br />
Durchmischung. Für diese neue<br />
Wahrnehmung braucht es Zeit und eine stetige<br />
Weiterbildung, sowohl von Lehrkräften als<br />
auch von Eltern. Eine realistische Einschätzung<br />
der Ziele, die Lehrer erreichen können, um<br />
unnötigen Druck rauszunehmen, und vor<br />
allem mehr Ressourcen, um tatsächlich alle,<br />
die es betrifft, zu unterstützen: Kinder, Eltern<br />
und Pädagogen.<br />
Wertung der Sprachen<br />
Das sogenannte Barcelona-Ziel ist es, dass alle<br />
Bürger der EU neben ihrer Erstsprache noch<br />
weitere zwei Sprachen können. Eine Erhebung<br />
des Österreichischen Sprachenkompetenzzentrums<br />
zeigt, dass sich Fremdsprachen wie<br />
Englisch und Spanisch steigender Beliebtheit<br />
erfreuen, diesbezüglich steigt auch das Angebot.<br />
Das Interesse, Sprachen der Nachbarländer<br />
oder der autochthonen Minderheiten<br />
Österreichs zu erlernen aber, geht zurück.<br />
Und wieder sind wir bei der Frage der<br />
Wertung. Migrationsbedingte Mehrsprachigkeit<br />
und sogenannte Minderheitensprachen<br />
werden als weniger attraktiv und sinnvoll<br />
wahrgenommen. Diese gesellschaftliche<br />
Einstellung wirkt sich auf die Kinder und deren<br />
Lernerfolg aus. In Wien hat knapp die Hälfte<br />
jordanische Frauen zu „intercultural ambassadors“<br />
aus, mit dem Ziel, ihnen zu einem<br />
selbstbestimmteren Leben zu verhelfen.<br />
In der Kategorie Innovation wird die israelische<br />
Organisation „Jordan River Village“<br />
ausgezeichnet, die arabisch-israelische und<br />
jüdisch-israelische sowie palästinensische<br />
Familien mit schwer kranken Kindern zusammen<br />
bringt.<br />
Die Medienplattform „uchodzcy.info“ gewinnt<br />
in der Kategorie Medien. Mit objektiven<br />
und verständlich aufbereiteten Fluchtund<br />
Migrationsbeiträgen fördert sie den kritischen<br />
Medienkonsum im Zusammenhang<br />
mit Migrationsthemen.<br />
Der diesjährige Sonderpreis in der Kategorie<br />
Integration in Österreich geht an das<br />
Projekt chanceBuddy/FAIRbesserer. Hierbei<br />
engagieren sich Schüler, Lehrlinge sowie<br />
Ausgelernte bis 24 Jahre auf Basis eines<br />
Peer-to-Peer Systems, jungen Geflüchteten<br />
den Start in der neuen Heimat zu erleichtern.<br />
Zur Autorin:<br />
Mag. Zwetelina Ortega ist Sprachwissenschaftlerin, Autorin<br />
und Expertin für Mehrsprachigkeit. Sie ist Gründerin des<br />
"Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung<br />
und kreative Sprachförderung" (www.linguamulti.at).<br />
Dort bietet sie individuelle Beratung und Workshops für<br />
mehrsprachige Erziehung an und arbeitet mit Eltern,<br />
PädagogInnen und Kindern. Ortega ist mit Bulgarisch,<br />
Spanisch und Deutsch aufgewachsen. In diesen drei Sprachen<br />
verfasst sie auch ihre literarischen Texte. 2012 erschien der<br />
Gedichtband "Aз und tú" (Edition Yara).<br />
Sie lehrt an der Universität Wien und leitet unter anderem<br />
Fortbildungen an der Pädagogischen Hochschule Wien,<br />
dem Landesinstitut für Schule in Bremen etc.<br />
Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775<br />
der Volksschüler eine andere Umgangssprache<br />
als Deutsch. Der mehrsprachige kleine Freund<br />
meiner Tochter ist heuer einer von ihnen.<br />
Versuchen wir alle, ihm den Weg zu ebnen,<br />
und er wird es als ein engagierter Bürger dieser<br />
Gesellschaft zurücktragen.<br />
Ursprünglich erschienen am 04.09.2017, www.derstandard.at<br />
Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung und kreative Sprachförderung,<br />
Beratung und Workshops für mehrsprachige Erziehung<br />
Therapiezentrum Gersthof, Klostergasse 31-33, 1180 Wien<br />
Anmeldung ist erforderlich, bitte unter www.linguamulti.at/anmeldung/ oder +436769669775<br />
© Felicitas Matern / feelimage.at<br />
© Magdalena Possert
SEPTEMBER 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
GESUNDHEIT UND PFLEGE - 10<br />
Mitmachen bei der größten Bewegungsinitiative Österreichs!<br />
50 Tage Bewegung<br />
Wien (OTS) - „Gemeinsam fit. Beweg<br />
dich mit!“ ist das Motto der Initiative<br />
„50 Tage Bewegung“, die bis<br />
zum 26.10.2017 läuft.<br />
50 Tage Bewegung<br />
50 Tage lang haben Interessierte die<br />
Möglichkeit, Bewegungsveranstaltungen,<br />
Aktionstage oder Events in<br />
ihrer Nähe zu besuchen und an<br />
Schnupperaktionen in den Vereinen<br />
und Gemeinden teilzunehmen. Es<br />
gibt über 600 Bewegungsangebote<br />
in ganz Österreich! Die regionalen<br />
Veranstaltungen sind unter<br />
www.gemeinsambewegen.at<br />
abrufbar.<br />
150 Minuten Bewegung<br />
pro Woche<br />
„Man muss nicht sehr sportlich sein,<br />
um etwas für die eigene Gesundheit<br />
zu tun“, so Dr. Klaus Ropin, Leiter<br />
des Fonds Gesundes Österreich,<br />
„schon 150 Minuten Bewegung pro<br />
Woche haben einen nachgewiesen<br />
positiven Effekt auf die Gesundheit.<br />
Die Bewegungsempfehlungen für<br />
Kinder und Jugendliche liegen übrigens<br />
bei 60 Minuten am Tag.“<br />
Regelmäßige Bewegung hält nicht<br />
nur fit, sie verbessert auch die Lebensqualität<br />
und das Wohlbefinden.<br />
Bewegung stärkt vor allem das Herz-<br />
Kreislauf- und das Immunsystem,<br />
baut Stress ab und hilft das Gewicht<br />
zu halten oder Übergewicht vorzubeugen.<br />
Alles in Bewegung<br />
Im Initiativenzeitraum motiviert ein<br />
Gewinnspiel zusätzlich zum Mitmachen.<br />
Mit einem Sammelpass, der<br />
über Sportvereine, Gemeinden oder<br />
als Download erhältlich ist, sollen<br />
Fahrplan Gesundheit 2021<br />
E-Impfpass kommt<br />
Wien (OTS) – Übergeordnetes Ziel des Fahrplans<br />
Gesundheit 2021 ist es, allen Menschen<br />
in Österreich ein längeres, selbstbestimmtes<br />
Leben bei guter Gesundheit zu ermöglichen<br />
und die umfassenden Leistungen des österreichischen<br />
Gesundheitssystems auch in Zukunft<br />
sicherzustellen.<br />
Ein zentraler Schwerpunkt im Fahrplan<br />
Gesundheit 2021 ist der Ausbau moderner<br />
Technologien. So wurde etwa der Elektronische<br />
Impfpass, der schon 2018 in Pilotbetrieb<br />
gehen soll, in Auftrag gegeben. „Mit dem<br />
e-Impfpass ist eine lückenlose Dokumentation<br />
und ein individuelles Erinnerungsservice möglich<br />
– vergessene Impfungen oder unnötige<br />
Mehrfachimpfungen gehören damit der<br />
Vergangenheit an“, freut sich Gesundheitsund<br />
Frauenministerin Pamela Rendi-Wagner,<br />
denn derzeit ist der Impfstatus in Österreich<br />
meist unvollständig oder nicht durchgängig<br />
dokumentiert.<br />
Erste Punkte des Fahrplans Gesundheit 2021<br />
bereits abgearbeitet<br />
Auch die Wiener Gesundheitsstadträtin Sandra<br />
Frauenberger begrüßt diesen Schritt: „Der<br />
elektronische Impfpass stellt eine enorme<br />
praktische Erleichterung sowohl für die<br />
PatientInnen wie auch für die ÄrztInnen dar.“<br />
Weiters soll die telefonische Gesundheitsberatung<br />
1450, nach dem erfolgreichen Start im<br />
April 2017 in drei Pilotbundesländern, rasch<br />
ausgebaut und den Menschen bald österreichweit<br />
zur Verfügung gestellt werden.<br />
Pilotprojekt für Menschen mit Behinderungen<br />
mindestens einmal innerhalb der<br />
„50 Tage Bewegung“ 150 Minuten<br />
Bewegung pro Woche nachweislich<br />
gesammelt werden.<br />
Gemeinsam bewegen<br />
Seit 2009 besteht die Kooperation<br />
des Fonds Gesundes Österreich mit<br />
der Fit Sport Austria GmbH und den<br />
drei Breitensportverbänden ASKÖ,<br />
ASVÖ und SPORTUNION sowie dem<br />
Verband alpiner Vereine (VAVÖ).<br />
Basierend auf den zahlreichen Aktivitäten<br />
rund um den 26. Oktober<br />
erfolgte 2016 erstmals eine Ausweitung<br />
auf den Zeitraum von 50 Tagen<br />
mit einer kompletten Neuausrichtung:<br />
die Initiative „50 Tage Bewegung“.<br />
Mit Erfolg! So viele<br />
Bewegungsangebote wie heuer gab<br />
es noch nie! „Ohne das großartige<br />
Engagement vieler ehrenamtlich Tätigen<br />
in den Regionen, wäre eine<br />
solche Zahl und breite Palette von<br />
Angeboten niemals zustande gekommen“,<br />
freut sich Mag. Werner<br />
Quasnicka, der Geschäftsführer der<br />
Fit Sport Austria.<br />
Spannendes Präventionsprogramm der NÖGKK<br />
Kostenlose Schnupperkurse und Vorträge<br />
St. Pölten (OTS) - Die NÖ Gebietskrankenkasse<br />
(NÖGKK) startet<br />
im September wieder ein<br />
flächendeckendes Präventionsprogramm<br />
für alle Gesundheitsbewussten.<br />
In ganz Niederösterreich<br />
werden kostenlose<br />
Schnupperkurse und Vorträge<br />
zu folgenden Themen angeboten:<br />
• Vortragsreihe „Unbeschwert<br />
durch die Wechseljahre“<br />
Die Wechseljahre sind nach<br />
wie vor für die meisten Frauen<br />
ein sensibles Thema. Viele<br />
sind unsicher, was sie erwartet.<br />
In den Vorträgen vermitteln<br />
Fachleute ihr medizinisches<br />
Fachwissen und zeigen, wie<br />
ein gesunder Lebensstil helfen<br />
kann.<br />
• Schnupperkurse „Faszientraining“<br />
Die NÖGKK bietet Faszientraining<br />
an. Dabei werden von den<br />
Beinen bis zum Rücken alle<br />
Muskelgruppen mit einer Faszienrolle<br />
und einem Ball bearbeitet.<br />
So wird das Bindegewebe<br />
traininert und Verspannungen<br />
lösen sich.<br />
• Vortragsreihe „Kraft der<br />
Psyche: Motivation zur Bewegung“<br />
In den Vorträgen gehen Fachleute<br />
auf die psychologischen<br />
Hintergründe der Motivation ein<br />
und machen Lust auf Sport<br />
und Bewegung.<br />
Mehr Infos unter:<br />
www.noegkk.at<br />
„Persönliche Assistenz“ für ein selbstbestimmtes Leben<br />
(LK) Monika Schmerold wird anlässlich des<br />
Pilotprojektes des Landes "Persönliche Assistenz"<br />
seit Juni dieses Jahres von Roswitha<br />
Kreuzer in ihrem Alltag und auch in der Freizeit<br />
unterstützt.<br />
Gegenseitiges Vertrauen und ein<br />
harmonisches Miteinander<br />
Monika Schmerold lebt mit einer angeborenen<br />
Muskeldystrophie, bei der es zu Muskelschwund<br />
kommt. "Begonnen hat alles im Alter<br />
von 15 Jahren. Da ist mir zum ersten Mal aufgefallen,<br />
dass etwas mit meinem Körper nicht<br />
stimmt. Die Diagnose wurde mir aber erst viel<br />
später gestellt", so Schmerold, die Mutter von<br />
zwei erwachsenen Kindern ist und an der FH<br />
Puch/Urstein studierte. Rund 33 Stunden pro<br />
Woche erhält sie Unterstützung bei Körperpflege,<br />
Ankleiden, Einkaufen, Kochen, Erledigungen<br />
des Alltags und Freizeitgestaltung.<br />
"Ein einschneidendes Lebensereignis hat dazu<br />
geführt, meine Beschäftigung als Buchhalterin<br />
aufzugeben und mich endlich einer sinnvollen<br />
Tätigkeit zu widmen, denn was kann es schöneres<br />
geben, als Menschen zu helfen", so<br />
Kreuzer. Um als Persönliche Assistentin arbeiten<br />
zu können, bedarf es keiner eigenen Ausbildung<br />
dafür. "Die Chemie muss stimmen,<br />
man muss gut harmonieren, und das Wichtigste<br />
ist das Vertrauen", sind sich Schmerold<br />
und Kreuzer einig.<br />
17 Menschen mit Behinderungen<br />
nehmen an Pilotprojekt teil<br />
In Salzburg haben anlässlich des Pilotprojektes<br />
„Persönliche Assistenz“ insgesamt 17 Menschen<br />
mit Behinderungen eine Förderbewilligung<br />
für Assistenzleistungen ab dem 1. Juni<br />
erhalten. Sie können in einem monatlich festgelegten<br />
Ausmaß selber Assistentinnen und<br />
Assistenten beschäftigen (Dienstgebermodell)<br />
oder Assistenzleistungen bei einem Dienstleister<br />
(Dienstleistermodell) zukaufen.<br />
Das Salzburger Modell „Persönliche Assistenz“<br />
© LMZ / Neumayr / Leo<br />
ist offen für alle Menschen mit Behinderungen,<br />
ob Menschen mit Lernschwierigkeiten<br />
oder psychischen Erkrankungen. Auch eine<br />
Sachwalterschaft stellt im Projekt kein Hindernis<br />
dar. "Das unterscheidet das Salzburger<br />
Modell deutlich von den Assistenzkonzepten<br />
in anderen Bundesländern", betonte Schellhorn.<br />
"Mit diesem Pilotprojekt haben wir den<br />
Anfangsschritt gesetzt. Das politische Ziel<br />
jedoch ist, dass dies in den Regelbetrieb übergeht",<br />
so der Soziallandesrat.<br />
Infos auf www.salzburg.gv.at/themen/soziales/menschen-mit-behinderungen
Landesrätin Wiesflecker präsentierte Jahresbericht 2016<br />
Case Managementgewinntan Bedeutung<br />
Bregenz - (VLK) – Im Oktober 2011 wurde in<br />
Vorarlberg Case Management in der Betreuung<br />
und Pflege eingeführt und im Juli 2013 in<br />
den Regelbetrieb übernommen. Ziel ist es,<br />
den betroffenen Menschen und ihren Angehörigen<br />
eine maßgeschneiderte Unterstützung<br />
zu vermitteln und dadurch die häusliche<br />
Pflege bestmöglich zu entlasten. "Heute ist<br />
Case Management eine etablierte Dienstleistung,<br />
die insbesondere nach dem Wegfall des<br />
Pflegeregresses noch an Bedeutung gewinnt",<br />
sagte Landesrätin Katharina Wiesflecker bei<br />
der Vorstellung des Jahresberichts 2016.<br />
Case Management ist vor allem dann gefragt,<br />
wenn bei körperlich und/oder psychisch<br />
erkrankten Menschen eine komplexe Betreuungs-<br />
und Versorgungssituation vorliegt oder<br />
wenn die Betroffenen und ihre Angehörigen<br />
allein überfordert sind. "Gemeinsam wird ein<br />
individuell und bedarfsorientiert abgestimmtes<br />
Versorgungspaket erarbeitet. Grundsätzlich<br />
gilt dabei aber, die Selbstbestimmung<br />
einzelner Klientinnen und Klienten sowie<br />
deren Angehöriger zu wahren bzw. zu<br />
stärken", so Wiesflecker.<br />
Den Betroffenen steht das Case Management<br />
bei Bedarfkostenlos zur Verfügung. Inklusive<br />
Stellvertretungen waren 2016 insgesamt<br />
43 Personen–davon40Frauen–imCase<br />
Management tätig. Sie haben 1.507 Personen<br />
begleitet bzw. betreut.<br />
"Im Schnitt dauert die Begleitung drei bis<br />
sechs Monate, in komplexen Fällen aber<br />
auch ein Jahr oder länger", berichtete Case<br />
Managerin Ursula Marte. Besondere Herausforderungen<br />
in der täglichen Einzelfallarbeit<br />
seien vor allem dann gegeben, wenn Klientinnen/Klienten<br />
keine Angehörige haben oder<br />
wenn sie gleich in mehreren Lebensbereichen<br />
Hilfe benötigen. Neben dem Pflegebedarf<br />
gebe es auch häufig Probleme im Umfeld<br />
(beispielsweise durch mangelnde soziale<br />
Kontakte) oder bei schwierigen/ungeklärten<br />
finanziellen Situationen.<br />
Für Landesrätin Wiesflecker hat die<br />
Stärkung und Weiterentwicklung<br />
des Case Managements hohe Priorität:<br />
"Das Case Management stellt<br />
eine zentrale Schnittstelle im Gesamtversorgungssystem<br />
Pflege und<br />
Betreuung dar. Es zielt daraufab,<br />
das passende individuelle Unterstützungsangebot<br />
zu vermitteln,<br />
und hat dadurch eine wichtige<br />
Steuerungsfunktion. Im Zusammenhang<br />
mit der Abschaffung des<br />
Pflegregresses kommt dieser Rolle<br />
eine zunehmende Bedeutung zu."<br />
Gute Pflege für alle<br />
Es braucht attraktive Arbeitsbedingungen<br />
Sozialwirtschaft Österreich sowie die<br />
Gewerkschaften vida und GPA-djp legen<br />
Vorschläge für Weichenstellungen für hochwertige<br />
Pflege der Zukunft auf den Tisch<br />
Wien (OTS) - Die Zahl der pflegebedürftigen<br />
Menschen wird sich bis ins Jahr 2050 fast verdoppeln<br />
und aufknapp 750.000 in Österreich<br />
steigen. Das ist keine ferne Zukunftsmusik,<br />
sondern betrifft schon jene, die heute<br />
etwa 50 Jahre alt sind. Insbesondere der<br />
Bereich der Langzeitpflege (Pflegeheime und<br />
mobile Pflege) steht vor enormen Herausforderungen,<br />
welche dringend konkrete Maßnahmen<br />
der heute politisch Verantwortlichen<br />
benötigen.<br />
Das Thema Pflege lässt niemanden kalt –<br />
gerne übersehen wird, dass der Schlüssel für<br />
eine gute Pflegeversorgung darin liegt, ob es<br />
gelingt, ausreichend gut qualifiziertes Personal<br />
für diesen Bereich zu gewinnen. „Mit der<br />
Abschaffung des Pflegeregresses und der<br />
aktuellen Pensionserhöhung wurden Verbesserungen<br />
für die Betroffenen und einen Teil<br />
ihrer Angehörigen gesetzt. Jetzt ist die Politik<br />
gefordert, auch für die Pflegeberufe etwas<br />
zu tun.<br />
Zu einem attraktiven Berufsbild gehört auch<br />
eine attraktive Bezahlung. Die öffentliche<br />
Hand ist gefordert, die Finanzierung der Pflegeleistungen<br />
auch in den kommenden Jahren<br />
und Jahrzehnten sicherzustellen, erklärt der<br />
Vorsitzende der GPA-djp, Wolfgang Katzian.<br />
Willibald Steinkellner, stellvertretender Vorsitzender<br />
der Gewerkschaft vida, betont, dass<br />
der derzeitige Mindestpflegepersonalschlüssel<br />
alles andere als ein gutes Rüstzeug für eine<br />
zukunftsorientierte Altenarbeit<br />
im 21. Jahrhundert<br />
bietet. Er entspricht schon<br />
lange nicht mehr den<br />
tatsächlichen Herausforderungen:<br />
Die Realität sieht<br />
derzeit so aus, dass es prinzipiell<br />
zu wenig Personal in<br />
der Pflege gibt. Viele stoßen<br />
an ihre Belastungsgrenze.<br />
Die Ausfälle durch<br />
beruflich bedingte Krankheiten<br />
und Burn-out steigen.“<br />
Steinkellner ergänzt,<br />
dass es in Punkto Bezahlung<br />
für die wertvollen<br />
Tätigkeiten noch einiges an<br />
Luft nach oben gibt.<br />
Entgeltliche Einschaltung
SEPTEMBER 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
SALZBURG - 12<br />
25 verschiedene Sportarten begeistert ausprobiert<br />
5.500 Kinder bei "Jugend zum Sport"<br />
(LK) 5.500 Kinder und Jugendliche kamen in das<br />
Universitäts- und Landessportzentrum Rif in<br />
Hallein, um die Vielfalt der angebotenen 25<br />
Sportarten auszuprobieren. Höhepunkt war<br />
der Besuch von Torhüterin Carolin Größinger<br />
vom FC Bergheim. Sie ist Mitglied des österreichischen<br />
Fußball-Naonalteams und war<br />
heuer bei der Europameisterscha in den<br />
Niederlanden live dabei.<br />
"Bei der Akon Jugend zum Sport konnten auch<br />
heuer wieder junge Menschen viel Neues<br />
ausprobieren. Rund 80 kompetente Übungsleiterinnen<br />
und –leiter, darunter Spitzensportlerinnen<br />
und Spitzensportler, weckten bei den<br />
Mädchen und Burschen die Begeisterung für<br />
unterschiedliche Sportarten", zeigte sich Sportlandesrän<br />
Marna Berthold begeistert.<br />
Karl Weilguny, langjähriger und erfahrener<br />
Organisator des Landessportbüros betonte: "Es<br />
ist immer wieder erfreulich, mit welcher<br />
Begeisterung die Kinder neue Sportarten ausprobieren<br />
und das umfangreiche Angebot der<br />
Akon nutzen. Interessant ist aber auch, dass<br />
„Jugend zum Sport“ von immer mehr Vereinen<br />
zur Suche von Talenten genutzt wird."<br />
Turnen hat die Nase vorne<br />
Von den angebotenen Sportarten war die<br />
Grundsportart Turnen mit 546 Teilnehmenden<br />
absoluter Spitzenreiter, gefolgt von Trampolinspringen<br />
(414), Rhönradturnen (391), Showdance<br />
(350) und Tischtennis (340). Sportarten,<br />
bei denen die Zahl der Teilnehmenden<br />
begrenzt werden musste, wie Fechten, Golf,<br />
Kleern und Squash, waren voll ausgelastet.<br />
Die am besten besuchte Kampfsportart war<br />
Taekwondo.<br />
Seit Bestehen der Akon konnten mehr als<br />
111.000 TeilnehmerInnen begrüßt werden.<br />
© LMZ / Neumayr / SB<br />
Neue Lehrlingsakademie des Landes Salzburg<br />
(LK) Insgesamt zwölf neu in den Landesdienst<br />
aufgenommene Lehrlinge haben mit der Ausbildung<br />
in der neuen Lehrlingsakademie des<br />
Landes in Salzburg begonnen.<br />
Den neuen Lehrlingen stehen mit dem neuen<br />
Gehaltssystem und den neu aufgestellten Ausund<br />
Weiterbildungsangeboten im Landesdienst<br />
viele Karrieremöglichkeiten offen. Und<br />
sie profitieren nun unmittelbar von der neuen<br />
Grundausbildung, die mit der Lehrlingsakademie<br />
beginnt.<br />
"Praxisorientierung statt auswendig lernen<br />
steht im Mittelpunkt der Lehrlingsausbildung<br />
des Landes", sagte Personallandesrat Josef<br />
Schwaiger heute. "In der neuen Lehrlingsakademie<br />
werden unter anderem die Spielregeln<br />
im Landesdienst, rechtliche Aspekte<br />
und EDV-Grundlagen vermittelt<br />
und auch großer Wert<br />
auf die soziale Kompetenz der<br />
neuen Mitarbeiterinnen und<br />
Mitarbeiter gelegt. Mit guten<br />
handwerklichen und menschlichen<br />
Fähigkeiten ausgestattete<br />
Lehrlinge sind die Fachkräfte der<br />
Zukunft im Landesdienst und<br />
das Fundament einer modernen<br />
Verwaltung."<br />
Salzburg zum Radfahren animieren<br />
(LK) Das Land Salzburg steht im laufenden Jahr<br />
ganz im Zeichen des Fahrrads. Damit will das<br />
Land die Bürgerinnen und Bürger in Stadt und<br />
Land Salzburg zum Radfahren animieren und<br />
hat dafür die Gemeinden, Vereine, Initiativen<br />
und Privatpersonen eingeladen, verschiedene<br />
Veranstaltungen zum Thema Rad zu organisieren.<br />
Den Hintergrund für die Jahresaktion<br />
bildet die Erfindung des Fahrrads vor 200<br />
Jahren.<br />
Einer der Höhepunkte war die 2. EuRegio-Genuss-Radtour.<br />
Bei dieser fahren Radfahrerinnen<br />
und Radfahrer von Salzburg zum<br />
Chiemsee und durch das Berchtesgadener<br />
Land zurück nach Salzburg. Auch in der<br />
Bachschmiede in Wals-Siezenheim dreht<br />
sich noch bis Ende September alles um das<br />
Thema Rad. Eine Ausstellung widmet sich hier<br />
der Entwicklung sowie dem technologischen<br />
und kulturellen Werdegang des Fahrrads.<br />
Aktionen finden in den kommenden Wochen<br />
unter anderem auch in der Stadt Salzburg,<br />
in Saalbach Hinterglemm, in Fuschl am See<br />
und in Schleedorf statt. Alle Veranstaltungen<br />
zum Thema Rad sind auf der Internetseite<br />
www.salzburgrad.at einzusehen.<br />
© LMZ<br />
Für junge Familien in belastenden Situationen<br />
"Birdi" bietet Unterstützung<br />
Salzburg (LK) - "Birdi" bietet Unterstützung<br />
durch ausgebildete Familienbegleiterinnen<br />
für Familien, in denen aus sozialen, finanziellen<br />
oder psychischen Gründen ein<br />
Gefühl der Belastung oder Überforderung<br />
entsteht. Ziel ist die Stabilisierung junger<br />
Familien.<br />
Frühe Hilfen<br />
Familien brauchen Unterstützung, damit sie<br />
ihren Kindern gute Bedingungen für das<br />
Aufwachsen bereitstellen können, sei es<br />
durch Familie, Freunde und Nachbarn<br />
oder durch Unterstützung und Hilfe von<br />
Fachleuten und Institutionen. Dies gilt<br />
insbesondere für Familien in belastenden<br />
Situationen. Hier setzen "Frühe Hilfen" an.<br />
"Hilfe zur Selbsthilfe" als Ziel<br />
"Birdi" ist als Familienbegleitung über einen<br />
längeren Zeitraum konzipiert. Familien<br />
erhalten auf Wunsch Begleitung auch im<br />
Alltag und zuhause. Ziel ist die "Hilfe zur<br />
Selbsthilfe", also die Familien zu befähigen,<br />
mit den belastenden Situationen selber<br />
besser umgehen zu lernen bzw. aus ihnen<br />
herauszufinden.<br />
"Wenn wir gleich am Anfang unterstützen,<br />
geben wir jungen Familien die Chance, ihr<br />
Leben selber in den Griff zu bekommen.",<br />
so Gesundheits- und Spitalsreferent<br />
Landeshauptmann-Stellvertreter Christian<br />
Stöckl und SGKK-Obmann Andreas Huss.<br />
Beispiele für belastende<br />
Lebenssituationen können sein:<br />
• Unerwartete Probleme in der<br />
Schwangerschaft;<br />
• wenig Unterstützung im<br />
familiären Umfeld;<br />
• wenn das Kind mehr Aufmerksamkeit<br />
braucht, als die Eltern geben können;<br />
• finanzielle Engpässe;<br />
• wenn es einem Familienmitglied<br />
körperlich oder seelisch schlecht geht;<br />
• wenn das tägliche Zusammenleben<br />
in der Familie schwierig ist.<br />
BEI SCHIEFLAGE AKTIVIEREN:<br />
ak-salzburg.at<br />
Vom Arbeitsrecht bis zum Thema<br />
Wohnen, von Karenzfragen bis zu<br />
gerechten Preisen: Die AK ist für Sie<br />
da. Alles, was Arbeitnehmer brauchen,<br />
auf www.ak-salzburg.at.<br />
Entgeltliche Einschaltung
13 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
EYLÜL 2017<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Aşk isyankâr bir kuştur…<br />
“Aşk isyankâr bir kuştur” Böyle<br />
der George Bizet’in Carmen’i 4<br />
perdelik operanın birinci perdesinde<br />
sahneye geldiğinde. 3 Mart<br />
1875 yılında Paris’teki Comique<br />
operasında ilk gösterime girdiğinde<br />
aristokrat kesim tarafından fazlaca<br />
eleştiriye maruz kalır. Çingene bir<br />
kadının ve operaya uygun olmayan<br />
kesimin sahnelenmesinden hoşnut<br />
olmazlar ve aynı yıl George Bizet<br />
bu duruma dayanamayarak hayatını<br />
kaybeder. Fakat kısa bir süre<br />
sonra Carmen dünyanın en saygın<br />
ve ünlü operası haline gelir. Günümüze<br />
kadar dayanan bu başarı<br />
hikâyesi halen devam etmekte ve<br />
Carmen dünyanın en ünlü tiyatrolarında,<br />
sahnelerinde ve opera<br />
binalarında sahnelenmektedir.<br />
Ağustos ayının ortalarında, gün güneşten<br />
kavrulmuş bir şekilde kendini<br />
akşama bırakmak üzereyken<br />
Avusturya<br />
Organik<br />
Ürünlere<br />
Ne Kadar<br />
Harcıyor?<br />
Gallup adlı kuruluşun araştırmasına<br />
göre brüt aylığı 1.500 Euro’nun altında<br />
olanların %17’si daima ya da<br />
sıkça organik (Bio) ürünler alıyor.<br />
Aylık geliri 3000 Euro’nun üstünde<br />
olanlarda ise bu oran %39. Yine<br />
öğrencilerin %39’u her zamandan<br />
sıkçaya kadar organik ürünleri kullanıyor,<br />
emeklilerin %28’i geçen yıl<br />
organik ürünleri satın almış.<br />
Yaşlı aileler yılda bu ürünler için en<br />
fazla ödeyen kesim (ortalama 268<br />
Euro). Çocuksuz genç aile 185 Euro,<br />
yaşlı bekârlar 174 Euro ile genel ortalama<br />
içinde yer alıyor. Çocuklu<br />
genç aileler 165 Euro ve genç bekârlar<br />
105 Euro ile son sırada yer alıyor.<br />
Organik üreticileri temsilcisi Bio<br />
Austria’ya göre hergün beş yeni<br />
‘Bio İşletme’ faaliyete geçiyor. Gallup<br />
araştırmasına katılanların %63’ü<br />
organik ürün alma nedenini bölgesel<br />
menşei, %52’si ise Avusturya menşeili<br />
olmasını gösteriyor. Organik tavukta<br />
dış talebin yüksek olması<br />
nedeniyle üretimde %50 bir artış<br />
kaydedildi.<br />
dünyanın en büyük göl sahnesinin<br />
tribününde koşuşturmaca çok<br />
erken saatlerde başlamıştı bile.<br />
Avusturya-Almanya-İsviçre üçgeninin<br />
birbirinden hem ayırmakta<br />
hem de olağanüstü gücüyle bu üç<br />
ülkeyi birbirine bağlamakta olan<br />
Konstanz gölü üzerine kurulmuş bir<br />
sahne her yıl “Bregenzer Festpiele”<br />
(Bregenz Festivali) kapsamında<br />
dünyaca ünlü operalara ev sahipliği<br />
yapmaktadır. 1946 yılında henüz<br />
savaştan yeni çıkmış topraklarda<br />
halkın üzüntüsünü gidermek ve<br />
hayata yeniden döndürmek amacıyla<br />
inşa edilmiş bu sahne, yılda 2<br />
Milyon Euroluk getirisiyle ve 200<br />
bini aşkın izleyicisiyle ekonomiye<br />
büyük kazanç sağlamakta. Bunun<br />
yanı sıra sahnenin en büyük ve sanırım<br />
en önemli özelliği, dünyanın<br />
en önemli orkestralarından biri<br />
olan Viyana Senfoni Orkestrası’nın<br />
müzikleri icra ediyor<br />
olmasıdır. 2005 yılına<br />
kadar sahnenin alt<br />
kısmında bulunan Çekirdek<br />
diye adlandırılan<br />
kısımda orkestralarıyla<br />
ve orkestra<br />
şefleriyle bulunan<br />
Viyana Senfonisi bu<br />
tarihten sonra seslerin<br />
daha iyi algılanabilmesi<br />
ve tınıların<br />
öneminden dolayı iç<br />
kısma yani sahneden<br />
uzakta bir binaya<br />
alınmıştır.<br />
Ömer Erkan<br />
omererkan92@hotmail.com<br />
Vorarlbergs Landeshauptmann Markus Wallner:<br />
"Integration gelingt durch Qualifikation, Bildung und Sprache"<br />
"Entegrasyon nitelik, eğitim<br />
ve dille başarıya ulaşır"<br />
Bregenz (VLK)- Vorarlberg eyaleti<br />
valiliği bu yıl eyaletin her yerine<br />
yayılmış göç ve entegrasyon proje<br />
merkezi ‘okay.zusammen leben’e<br />
520 bin Euro’luk mali bir destek<br />
sunuyor. Eyalet Valisi Markus<br />
Wallner: “Nitelikleştirme, eğitim<br />
ve dil entegrasyonu başarıya götürür,<br />
aynı zamanda adı konan<br />
yaşam tarzı ve değerlerin de kabul<br />
görmesi entegrasyon süreci için<br />
önemlidir. Bu proje ajansı da artık<br />
vazgeçilmez bilgi ve yetkili merkez<br />
olmuştur.”<br />
Entegrasyondan sorumlu eyalet<br />
meclisi üyesi Erich Schwärzler ise<br />
proje merkezinin belediyeler, kurumlar<br />
ve dernekler için vazgeçilmez<br />
bir ortak olduğunu ifade<br />
ediyor. ‘Aktion Mitarbeit’ adlı dernekten<br />
vazgeçilmez bir çalışma ortağına<br />
dönüşen proje merkezi<br />
baştan beri Eva Grabherr tarafından<br />
yönetiliyor. Merkez eyalet<br />
yönetiminin yetkili ortak olarak<br />
Sahne her iki yılda bir değişmektedir.<br />
Bu yılki sahne konsepti Lady<br />
Gaga, Beyonce, Adele gibi ünlü<br />
yıldızların sahnelerini de tasarlayan<br />
İngiliz sahne ve kostüm tasarımcısı<br />
Es Devlin’e aittir. Kendisi bu sahne<br />
için 3 yıl çalıştığını ve yıllardır Bregenz’de<br />
çalışmak için<br />
sabırsızlandığını belirtmektedir.<br />
Kendisine hayalin ne diye sorulduğunda<br />
ise tüm ekibini toplayarak<br />
Bregenz’de göl kenarında bir ev<br />
alıp sonsuza kadar burada<br />
yaşamak istediğini ve bu sahne için<br />
çalışmak istediğini söyler.<br />
Sahne yönetmenliğini ise sımsıcak<br />
karakteri, olağanüstü insancıl tavrı<br />
ve inanılmaz üstün yeteneğiyle<br />
dünyaca ünlü Londra Royal Opera<br />
Binası’nın yönetmeni Kasper Holten<br />
yapmaktadır.<br />
Bu yıl festivalin rekor kırmasına ve<br />
biletler henüz yeni satışa sunulmuşken<br />
tükenmesine, bilet satış<br />
noktalarında insanların metrelerce<br />
kuyruk oluşturup, bilet olmamasını<br />
bilmelerine rağmen beklemelerine<br />
ve kimi biletlerin karaborsaya<br />
düşüp de en ucuz biletin bile 500<br />
Euro’ya satılmış olmasının sebebi<br />
de biraz da bunca yetenekli ve ünlü<br />
insanların bir arada olağanüstü<br />
efor sarf ederek ve birbiriyle kenetlenerek<br />
sadece sanat ve kültür<br />
için çalışmasından dolayıdır. İnsanların<br />
amaçları yalnızca kültür adına<br />
çalışmak olunca ortaya da böyle<br />
muazzam bir işin çıkması da kimseyi<br />
şaşırtmıyor.<br />
yanında yer alıyor. Entegrasyon<br />
çalışmalarının ilerlemesinde merkezin<br />
katkısı çok büyük ve katalizör<br />
olarak işlevi de çok önemli.<br />
Hazır bulunan finansmanın büyük<br />
bir bölümü merkezin işletmesine<br />
veriliyor. Merkezin ana çalışma<br />
alanı bilgi ve yetki yeri olması<br />
ve entegrasyon eğitimi üzerine<br />
tedbirler. Diğer bir program ise<br />
toplumda çeşitlilik olgusuna katkı<br />
sağlamak.<br />
Ağırlık Noktası:<br />
‘okay.zusammen lernen’ programının<br />
4 ağırlıklı noktası var: Mültecilerle<br />
Almanca konuşmak için<br />
eşlik edenler, Vorarlberg'de uzun<br />
zamandır yaşayan kadınlar için Almanca<br />
ve yönlendirme hizmetleri,<br />
mültecilere destek çıkan gönüllü<br />
çalışanlar için çalışmalar ve son<br />
olarak en önce ailede ve eğitim<br />
kurumlarında çok dilliliği destekleyici<br />
çalışmaları daha da geliştirici<br />
inisiyatifler.<br />
Landespressestelle, Amt der Vorarlberger Landesregierung<br />
Toplumda çeşitliliğe büyük katkı<br />
Bu program sosyal entegrasyonu<br />
destekliyor. İletişim ve karşılaşma<br />
potansiyeli, gruplar üzerinde bu<br />
program sayesinde görünür kılınacak<br />
ve önyargılar yıkılacak. Asıl<br />
önemli konu birlikte yaşamanın<br />
Festival her yıl Temmuz ayının ilk<br />
haftalarında Avusturya Cumhurbaşkanı’nın,<br />
bakanların, belediye<br />
başkalarının çevre ülkelerinin<br />
başkanları ve eşlerinin katılımıyla<br />
açılıyor. Yöresel kıyafetli çocuklar<br />
ve askeri bando eşliğinde büyük<br />
opera salonuna geldiğinde misafirler<br />
festival başkanının konuşmasıyla<br />
ve Cumhurbaşkanı’nın<br />
da kürsüye çıkmasıyla festival<br />
başlamış bulunur. Festival kapsamında<br />
şehirde çeşitli operalar,<br />
müzik etkinlikleri, konserler, müze<br />
ziyaretleri kısacası kültür ve sanata<br />
dair onlarca etkinlik düzenlenir.<br />
Bunlardan biri de savaş nedeniyle<br />
ülkelerinden kaçıp da başka bir<br />
yere sığınmak zorunda kalan mülteciler<br />
için göl kenarına bırakılan<br />
piyanodur. Piyano bir hafta<br />
boyunca göl kenarında durmuş<br />
ve yoldan gelip geçen yetenekli<br />
parmakları gözlemiştir ve inanın<br />
bana o piyano sesi bir an olsun<br />
yankılanmayı bırakmadı. Ayrıca<br />
Avusturya Devlet Televizyonu ORF<br />
canlı yayın yaparak, İsviçre ve Almanya<br />
kanalları da daha sonra<br />
bant yayın yaparak toplamda ayriyeten<br />
44 milyon seyirciye de<br />
hitap etti Carmen.<br />
Tüm bunlar zihnimdeyken ve her<br />
aklıma gelişinde beni inanılmaz<br />
heyecanlandıran, her bir ayrıntısıyla<br />
bana muhteşem tecrübe kazandıran<br />
bu festivalin bir parçası<br />
olduğum için ve hayatıma onlarca<br />
yaşanmışlık sığdırdığım için mutluluğumu<br />
anlatacak kelimelerim tabii<br />
ki de yok. Carmen’de sahne almak,<br />
kimisi küçük de olsa 6 farklı rolle o<br />
sahnede bulunmak, sahnenin tozunu<br />
bu denli bir sanat harikasında<br />
yutmanın zevkini hiçbir şekilde tasvir<br />
edemem. Hatta öyle ki yönetmenimizin<br />
de izniyle sahneye<br />
kendi oyunculuğumuzu katmamıza<br />
izin vermesinden dolayı eğer seneye<br />
yolunuz düşer de izleme<br />
fırsatınız olursa kendimizden de bir<br />
şeyler kattığımızı görebilirsiniz.<br />
Oyuncularıyla, solistleriyle, teknik<br />
ekibi, sahne sorumlusu, olağanüstü<br />
kostümcümüzle, makyaj artistleriyle<br />
Bregenz yine kendine<br />
yakışır bir iş çıkarıp ortaya olağanüstü<br />
bir Carmen çıkardı.<br />
Dediğim gibi yolunuz bir dahaki yaz<br />
Bregenz’e düşerse gündüz sahilde<br />
gezip Bregenz’i keşfettikten sonra<br />
güneşin de hafiften batmasıyla<br />
birlikte akşam 21:30’da Carmen<br />
sahnede olacak. ‘Aşk isyânkar<br />
bir kuştur’ diyerek. Ve tüm cazibesiyle,<br />
ihtirasıyla çevresindeki<br />
tüm erkekleri kasıp kavururken,<br />
elindeki sigarasını içine çekerkenki<br />
yüz ifadesine aşık olabilirsiniz.<br />
Beklerim…<br />
nasıl olacağı, görüşme ve işbirliği<br />
kültürü.<br />
“okay.zusmmen leben” proje<br />
ajansının programları ve hizmetleri<br />
için detaylı bilgilere internet<br />
üzerinden www.okay-line.at adresinden<br />
ulaşabilirsiniz.
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 14<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Foto: Land Tirol / Oss<br />
Herkes için ultra hızlı<br />
internete 100 milyon €<br />
Tirol eyalet yönetimi 2023’e kadar dijitalleşme<br />
için 100 Milyon Euro yatırım yapıyor<br />
Geçtiğimiz günlerde eyalet<br />
hükümeti 25 Şubat 2018‘de<br />
yapılacak eyalet meclisi seçiminden<br />
önceki son toplantısını<br />
yaptı. Bu toplantıda<br />
alınan en önemli karar ise<br />
''digital.tirol' isimli bir strateji<br />
planlamasının ortaya<br />
konması oldu.<br />
Herkes için hızlı internet<br />
Ultra hızlı internete ulaşımın<br />
yaygınlaştırılması sürdürülecek.<br />
2023’e kadar 50 milyon<br />
ilaveyle toplam 100 milyon<br />
Euroluk geniş bant yatırımı<br />
yapılacak. Buna göre evler<br />
ve şirketlerin tamamımın<br />
%60’ı ultra hızlı internetle<br />
donanacak. (Şu an sadece<br />
%38 bu imkâna sahip)<br />
Dijital öğrenme<br />
Dijital yetilerin kazanılması<br />
okullarda yaygınlaştırılacak.<br />
Tirol eyalet valisi Günther<br />
Platter (ÖVP) 2023’e kadar<br />
Tirol’de aşağı yukarı tüm zorunlu<br />
eğitimde ve AHS’nin<br />
alt sınıflarında dijital laboratuvarlar<br />
kurulacağını, eğitmenler<br />
için bilgisayar<br />
destekli ileri eğitim fırsatları<br />
sunarak dijital öğrenmeye<br />
katkı sağlanacağını açıkladı.<br />
Dünya Genelinde Her Yıl 7 Milyon Kişi Sigaradan Ölüyor<br />
Sigara Öldürmeye<br />
Devam Ediyor...<br />
Dünya Sağlık Örgütü dünyada<br />
her yıl 7 milyondan<br />
fazla kişinin sigara ve tütüne<br />
bağlı nedenler yüzünden<br />
öldüğünü açıkladı.<br />
Örgüt, sigaranın ülkelerin<br />
ekonomileri üzerinde giderek<br />
daha büyük bir mali<br />
yük oluşturduğunu bildirdi.<br />
Dünya Sağlık Örgütü,<br />
Sigarasız ve Tütünsüz bir<br />
Dünya çalışması kapsamında<br />
yayınladığı raporda<br />
sigara ve diğer tütün ürünlerinin<br />
çevreye olumsuz etkisine<br />
de dikkat çekti.<br />
Rapora göre tütün yetiştirmek<br />
ormansızlaşmaya yol<br />
açarak toprağa çok büyük<br />
zarar veriyor. Üstelik hükümetlerin<br />
tütün sektörlerine<br />
rapor verme çağrısı yapmadığı<br />
için, veri azlığından<br />
tütünün ekonomilere verdiği<br />
zarar da tam olarak<br />
bilinmiyor.<br />
Tütün ürünlerinin zararları<br />
hakkında farkındalık oluşturmak<br />
için yayınlanan<br />
raporda, tütün atığında,<br />
kanserojen maddeler dahil<br />
olmak üzere çevreyi zehirleyen<br />
7000'den fazla zehirli<br />
kimyasal madde bulunduğu<br />
tespit edildiği bildiriliyor.<br />
Dünya Sağlık Örgütü, sigara<br />
ve diğer tütün ürünleri<br />
kullanmanın erken<br />
yaşta ölümlerin yanısıra,<br />
körlükten, iktidarsızlığa,<br />
ampütasyondan, sağlıksız<br />
ağız hijyenine kadar çok<br />
ciddi sağlık sorunlarına da<br />
neden olduğuna dikkat çekiyor.<br />
Raporda, sigara ve tütün<br />
kullanımını önleyici tedbirlere<br />
rağmen, ölümlerin arttığı,<br />
çünkü bu kişilerin uzun<br />
zamandır sigara kullanan<br />
kişiler olduğu da belirtiliyor.<br />
Bunun nedeni, önleyici<br />
tedbirlerin sigaradan dolayı<br />
ölümlerin sayısını düşürmesinin<br />
oldukça uzun<br />
sürmesi.<br />
Dünyada her 10 kişiden biri obez<br />
Obezite<br />
Artıyor...<br />
The New England Journal of Medicine<br />
tıp dergisi tarafından yapılan ve tarihin<br />
kilo problemleri üzerine yönelik en<br />
büyük araştırması olduğu açıklanan<br />
rapor, dünyadaki her 10 kişiden birinin<br />
obez olduğunu ortaya koydu. Derginin<br />
195 ülkede 37 yıldır sürdürdüğü çalışmalar<br />
tamamlandı ve sonuçları kısa süre<br />
önce yayımlandı.<br />
ARAŞTIRMA 1980’DE BAŞLADI<br />
Tarihin en kapsamlı çalışması 1980 yılında<br />
başladı ve bu yıldan itibaren araştırma<br />
yapılan 73 ülkedeki obez sayısının<br />
iki katına çıktığı tespit edildi. Aşırı kiloların<br />
yanında buna bağlı hastalıklarda da<br />
ürkütücü bir artış yaşanırken bu durum<br />
"Bir Küresel Sağlık Krizi" olarak tanımlandı.<br />
ÖLÜM RİSKİ ARTIYOR<br />
Araştırmaya göre aşırı kilo ve obezitenin<br />
erken ölüm riskini de artırdığı ortaya<br />
çıktı. Avrupa'da erken ölümlerin 7'de 1'i<br />
aşırı kiloya bağlı olarak gerçekleşiyor.<br />
ÇOCUKLAR TEHLİKEDE<br />
Araştırma sonuçlarına göre, çocuklardaki<br />
obezite oranı yetişkinlere göre<br />
düşük ancak, 37 yıllık süreçte aradaki<br />
makasın hızla kapanmaya başladığı ortaya<br />
çıktı.<br />
GENÇLER DİKKAT<br />
Araştırmayla genç insanlardaki aşırı kilonun,<br />
yaşlılara oranla vücuda çok daha<br />
zararlı olduğunun altı çiziliyor. Ayrıca<br />
obez erkeklerin erken ölüm riski kadınlara<br />
oranla daha fazla.<br />
Araştırmaya katkı yapan görevlilerden<br />
Dr. Christopher Murray, "Kilo almayı<br />
umursamayanlar; kalp<br />
damar rahatsızlığını, şeker hastalığını,<br />
kanseri ve diğer hayati tehlike<br />
oluşturan riskleri kabul etmiş<br />
oluyorlar" dedi.<br />
RESMİ RAKAMLAR<br />
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada<br />
1,3 milyar aşırı kilolu yetişkin<br />
bulunuyor. Bu sayının 600 milyondan<br />
fazlasının ise obez olduğu<br />
belirtiliyor.<br />
oder<br />
Geld zurück! 1<br />
Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und<br />
alle Fächer von der Volksschule bis zur Matura!<br />
Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün<br />
sınıflar ve dersler için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />
Rechtzeitig aktiv werden:<br />
Gezieltes & intensives Training<br />
für die Zentralmatura!<br />
Şimdi aktif bir şekilde, hedefe<br />
odaklı ve yoğun bir eğitim<br />
ile Yeni Sınav Sistemi‘ne<br />
(Zentralmatura) hazırlanın.<br />
Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />
Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />
1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />
INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />
HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />
SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />
WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />
TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />
WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />
Entgeltliche Einschaltung
15 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
EYLÜL 2017<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Bertelsmann Vakfı’nın dinlerle ilgili yaptığı son araştırmaya<br />
göre katılımcıların %28’i Müslüman komşu istemiyor...<br />
Müslümanlara karşı en<br />
sert AB ülkesi Avusturya<br />
Bertelsmann Vakfı’nın güncel<br />
araştırmasının sonuçlarına göre<br />
Müslümanların Batı Avrupa’da<br />
entegrasyonu genelde birçok<br />
insanın düşündüğünden daha iyi<br />
işliyor. Bu geçtiğimiz günlerde<br />
kamuoyuna açıklanan Bertelsmann<br />
vakfının dinlerle ilgili yaptığı<br />
"Avrupa’da Müslümanlar" adlı<br />
araştırmasıyla ortaya çıktı. Müslümanlar<br />
dil edinimi ve eğitim<br />
konusunda hatırı sayılır mesafe<br />
almış durumda ve işgücü piyasasına<br />
entegrasyonları eskisinden<br />
çok daha başarılı.<br />
ALMANYA BAŞARILI<br />
Almanya'nın Müslüman göçmenlerin<br />
topluma entegrasyonunda<br />
diğer Batı Avrupa ülkelerinden<br />
daha başarılı olduğu tespit edildi.<br />
Berlin merkezli Bertelsmann Vakfı<br />
yaptığı araştırmada 2010 yılından<br />
önce Almanya, İsviçre, Avusturya,<br />
Fransa ve Büyük Britanya'ya yerleşen<br />
Müslümanların durumunu<br />
dil bilgisi, eğitim düzeyi, çalışma<br />
ve sosyal ilişkiler kriterlerine göre<br />
karşılaştırdı.<br />
Araştırmada göçmenlerin istihdam<br />
piyasasına kazandırılmasında<br />
Almanya'nın diğer ülkeleri açık<br />
farkla geride bıraktığı görüldü.<br />
Müslüman göçmenlerin Almanya'da<br />
dünyaya gelen çocuklarının<br />
yüzde 73'ü anadil olarak Almanca<br />
konuşuyor. Bu gruptaki çocuklar<br />
arasında okul bitirenlerin oranı da<br />
artıyor.<br />
Araştırmada entegrasyonda başarılı<br />
olunamayan noktalara da<br />
işaret edildi. Buna göre Fransa'da<br />
17 yaşını tamamlamadan okulu<br />
terk eden gençlerin oranı yüzde<br />
11 iken Almanya'da bu oran<br />
yüzde 36'yı buluyor. Uzmanlar bu<br />
durumu eğitim sistemlerinin farklı<br />
olmasına bağlıyor. Fransa'da çocuklar<br />
daha uzun süre birlikte öğrenim<br />
görüyor. Bunda Fransa'nın<br />
‘sömürgecilik geçmişinin’ çocukların<br />
dil bilgisi üzerinde olumlu etkisinin<br />
olduğu belirtiliyor. Ancak<br />
okul bitirmelerine rağmen işsiz<br />
kalan ve tam mesaili iş bulamayan<br />
Müslümanların oranı Fransa'da<br />
daha yüksek.<br />
FARKLILIK AZALIYOR<br />
Bertelsmann Vakfının sosyal<br />
uyum uzmanı Stephan Vopel,<br />
uluslararası kıyaslamadan çıkan<br />
sonucu toplumla bütünleşmedeki<br />
başarı şansının dini aidiyet<br />
değil devletin koyduğu kurallar ve<br />
bulundukları ülkenin ekonomik<br />
şartları tarafından belirlendiği<br />
şeklinde özetledi.<br />
Nüfus içindeki payı yüzde 5,7'yi<br />
bulan Almanya'daki yaklaşık 4 milyon<br />
700 bin Müslümanın çalışma<br />
hayatına katılımının memnuniyet<br />
verici düzeyde olduğu, Müslümanların<br />
yüzde 60'ının Almanya<br />
ortalamasındaki gibi tam gün çalıştığı<br />
ve Müslümanlar arasındaki<br />
işsizlik oranının da Almanya ortalamasına<br />
yaklaştığı araştırmada<br />
yer alıyor. Ancak Britanya'dakinin<br />
aksine Almanya'da yaşayan çok<br />
dindar Müslümanların çalışma hayatında<br />
birçok güçlük çektikleri<br />
görülüyor.<br />
AVUSTURYALILAR MÜSLÜMAN<br />
KOMŞUYA SICAK BAKMIYOR<br />
Araştırma Müslümanlara karşı<br />
beslenen çekincelerin de yabana<br />
atılamayacağını gösterdi. "Kimin<br />
komşunuz olmasını istemezdiniz?"<br />
sorusuna Almanya, Avusturya, İsviçre,<br />
Britanya ve Fransa'da "Müslümanların"<br />
yanıtını verenlerin<br />
oranı çok çocuklu aileler, yabancılar,<br />
homoseksüeller, Yahudiler,<br />
ten rengi farklı olanlar, ataistler<br />
ve Hristiyanlar ile komşu olmak istemeyenlerden<br />
yüksek çıktı. Çok<br />
çocuklu ailelerin komşusu olmak<br />
istemeyenlerin oranı Britanya'da<br />
yüzde 28'i buluyor.<br />
Avusturya, Avrupa ülkeleri içinde<br />
İslam’a en fazla kuşkuyla yaklaşan<br />
ülke. Avusturya’da Müslüman<br />
komşuya sıcak bakmayanların<br />
oranı %28. İkinci sırada %21 ile<br />
İngiltere yer alırken, Almanya<br />
%19, İsviçre %17 ve Fransa %14<br />
ile bu ülkeleri izliyor.<br />
SOSYALLEŞME ve DİL EDİNİMİ<br />
Araştırmada işaret edilen bir konu<br />
da sosyalleşmede ülkelerin kendine<br />
has problem ve eksiklileri ve<br />
bu özellikle dil ediminde kendini<br />
belli ediyor. Araştırmaya katılan<br />
Müslümanların yaklaşık yarısı<br />
(%49) yaşadığı ülkenin dilini<br />
henüz çocukluk çağında ilk dil olarak<br />
öğrendiklerini beyan ettiler.<br />
Böyle Müslümanların oranı Fransa’da<br />
%74, İngiltere’de %59, Almanya’da<br />
%49, Avusturya’da %37<br />
ve İsviçre’de %34. Avusturya dinler<br />
arası ilişkiler konusunda da son<br />
sıralarda yer alıyor. Boş vakitlerinde<br />
Gayrimüslimlere ilişki kuran<br />
onlarla vakit geçiren Müslümanların<br />
oranı %64 ile en düşük Avusturya’da.<br />
En yüksek oran %87 ile<br />
İsviçre’de. Vakfın araştırmacılarına<br />
göre dinler arası boş vakit<br />
ilişkilerinin az olduğu ülkelerde<br />
(Avusturya, İngiltere) İslamın reddinin<br />
yüksek olması önemli bir<br />
nokta.<br />
AYRIMCILIK<br />
İslamın reddinin ilişkili olduğu<br />
diğer bir konu ise ayrımcılık.<br />
Ankete katılan Müslümanların<br />
%56’sı son 12 ayda ayrımcılık<br />
yaşamadığını söyledi. Bu konuda<br />
ülkeler arasındaki fark ise çok<br />
aşikar. Avusturya’da Almanya ve<br />
İsviçre’deki Müslüman katılımcının<br />
oranının sadece yarısı kadar<br />
bir oran (%32) ayrımcılık yaşamadığını<br />
belirtti.<br />
Müslümanlar arasında kabul edildiği<br />
ülkeyle kendini özleştirme<br />
yaygın. Genelde katılımcıların<br />
hemen hepsi (%94) yaşadığı ülkeye<br />
kendini bağlı hissediyor (%59<br />
aşırı, %35 oldukça). Bu konuda<br />
ülkeler arasındaki fark az. Bağlı<br />
hissetmenin en yaygın olduğu<br />
ülke İsviçre (%98), İsviçre’yi %96<br />
ile Fransa ve Almanya izliyor.<br />
İngiltere %89, Avusturya %88.<br />
OKUL SİSTEMİNİN<br />
ENTEGRASYONA DESTEĞİ AZ<br />
Vakfın araştırmasında Avusturya’nın<br />
okul sisteminin entegrasyonu<br />
geliştirmesi yönünün<br />
özellikle zayıf olduğu belirtildi.<br />
Avusturya’da doğan Müslümanların<br />
%39’u 17 yaşından önce<br />
diploma alıyor. Fransa yaşayan<br />
Müslümanların eğitim düzeyleri<br />
daha iyi. Her 10 Müslüman<br />
öğrenciden biri diplomasını 17<br />
yaşından önce alıyor. Almanya’da<br />
bu tür öğrencilerin oranı ise<br />
%36 civarında.<br />
İŞGÜCÜ PİYASASI<br />
İşgücü piyasasına erişim yönünden<br />
Almanya diğer ülkelere nazaran<br />
oldukça ileri düzeyde. İşgücü<br />
piyasasının açık olması, çalışma<br />
ortamına katılım ve başarılı bir<br />
entegrasyon açısından büyük bir<br />
önem taşıyor. Buna göre Avusturya’da<br />
Müslümanlar gayrimüslimlere<br />
göre daha fazla çalışma<br />
hayatından mahrum bırakılıyor.<br />
Vakfın toplumsal dayanışma uzmanı<br />
Stephan Vopel entegrasyonun<br />
başarısının ülke ve ekonomik<br />
şartlarına bağlı olduğunu uluslararası<br />
karşılaştırmanın da, din<br />
mensupluğunun önemi olmadığını<br />
vurguluyor.<br />
POPÜLİSTLERİN TUZAĞI<br />
Araştırmayı kaleme alanlar bu<br />
çalışmayla kamuoyunda entegrasyon<br />
tartışmasının nesnelleşirilmesine<br />
katkıda bulunmayı amaçladı.<br />
Sosyal entegrasyon konusu bir<br />
yandan Müslümanların entegrasyonunun<br />
Avrupa toplumu içinde<br />
devamlı sorun olarak gösterilmesi<br />
diğer yandan da kaçak göçler sonrasında<br />
2010’lu yıllarda Avrupa’da<br />
Müslüman nüfusun devamlı artması<br />
dolayısıyla önem kazandı. Bu<br />
gelişmeler Avrupalı Müslümanları<br />
sağcı popülist grupların suiistimaline<br />
maruz bıraktı. Bu gruplar,<br />
İslam dininin batı demokrasisi ve<br />
liyakatın hakim olduğu bir toplumla<br />
uyumlu olup olamayacağı<br />
sorusunu ortaya atarak kamuoyunda<br />
süregelen kuşkuların oluşmasına<br />
neden oldular.
EYLÜL 2017<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 16<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Kaç Türk<br />
Avusturya<br />
Vatandaşı Oldu?<br />
2017’nin ilk yarısında<br />
4.695 kişi Avusturya<br />
vatandaşlığını aldı<br />
Avusturya İstatistik Kurumu verilerine göre<br />
2017’nin ilk yarısında 53’ü yurtdışında yaşayan<br />
toplam 4.695 kişi Avusturya vatandaşlığını aldı.<br />
Artış geçen yılın aynı zamanına göre %9.6 oldu.<br />
Vatandaşlığı alanların 1/3’ü Avusturya’da doğanlardan<br />
oluşuyor. En ön sıradaki 4 ülke %40<br />
ile en çok Avusturya vatandaşlığını tercih edenler<br />
grubunu oluşturuyor: Bosna Hersek (698<br />
kişi), Türkiye (456), Kosova (319) ve Sırbistan<br />
(307). Aynı zaman diliminde 664 AB ülkesi vatandaşı<br />
Avusturya vatandaşlığına geçti; 111<br />
Alman, 96 Rumen, 82 Polonyalı. Avusturya vatandaşlığını<br />
alanların %51.6’sı kadın, 18 yaşın altındakilerin<br />
oranı %37.6.<br />
EYALETLERE GÖRE DAĞILIM<br />
Avusturya’nın altı eyaletinde geçen yılın aynı<br />
zaman dilimine göre bu yıl vatandaş olanların sayısında<br />
artış var. Bu eyaletler: Viyana (+%42.1,<br />
2.019 kişi), Kärnten (+%29.6, 184 kişi), Aşağı<br />
Avusturya (+%19.7, 639 kişi), Steiermark<br />
(+%14.9, 448 kişi), Salzburg (+%13.2, 258 kişi) ve<br />
Burgenland (+%12.7, 80 kişi). Şu eyaletlerde de<br />
vatandaşlık alanların sayılarında düşüş var:<br />
Yukarı Avusturya (-%37.6, 552 kişi), Vorarlberg<br />
(-%31.6, 180 kişi), Tirol (-%7.8, 282 kişi).<br />
FPÖ’nün yasadışı çifte vatandaşlık ile ilgili iddiaları üzerine<br />
başlatılan soruşturma Avusturya genelinde devam ediyor<br />
Çifte Vatandaş Türkler<br />
Soruşturması Sürüyor<br />
Avusturya Özgürlük Partisi<br />
(FPÖ), Türkiye’de yapılan<br />
2017 Mart anayasa referandumundan<br />
sonra Avusturya<br />
İçişleri Bakanlığı’na ülkede yaşayan<br />
Türklerden 100 bininin<br />
adını içeren belge teslim etti<br />
ve Ağustos’ta da bunlardan 20<br />
bininin referandumda oy kullanmaları<br />
nedeniyle Avusturya<br />
vatandaşlıklarını kaybetmesi<br />
gerektiğini ve bunların parlamento<br />
seçimlerine katılmalarına<br />
izin verilmemesini talep<br />
ettiklerini açıkladı.<br />
Şüphe seçme hakkının geri<br />
alınmasına neden olamaz<br />
İçişleri Bakanlığı, bilirkişi kararına<br />
dayanarak FPÖ’nün başvurusunu<br />
reddetti, ancak her<br />
bir durum için seçim kuruluna<br />
itiraz edebileceklerini bildirdi.<br />
FPÖ bundan vazgeçti. Şu an<br />
düzeltme işleminden ziyade<br />
bir itiraz mevcut değil ve kendilerine<br />
konuyla ilgili soru sorulan<br />
seçim görevlilerinin de<br />
ifadelerine göre çifte vatandaşlık<br />
nedeniyle yapılan bir<br />
itiraz da mevcut değil.<br />
Eyaletler, İçişleri Bakanlığı’nın<br />
kendilerine ilettiği bilgilerin<br />
ışığı altında kısmen farklı işlem<br />
uyguladı. Birçok eyalette<br />
tespit prosedürü gerçekten<br />
anlaşılamaz durumlar için uygulandı.<br />
Prosedür öncelikle<br />
Türkiye’den gelen belgelerin 6<br />
hafta içinde ibrazlarını gerektiriyor.<br />
Muhatap ayrıca tarafların<br />
dinlenmesini isteme<br />
hakkına sahip. Karar verilir,<br />
karara eyalet idare mahkemesinde<br />
itiraz edilebilir.<br />
Eyaletlerde son durum<br />
Viyana’da 18.500 'potansiyel<br />
şüpheli durumun' isim listesiyle<br />
ilgili olduğu düşünülürken<br />
şu an için sadece 256<br />
tespit işlemi yapıldı. İncelemeyi<br />
hızlandırmak için MA 35<br />
vatandaşlık bölümünde çalışan<br />
memur sayısı arttırıldı.<br />
Aşağı Avusturya’da 4.000<br />
durum peş peşe incelendi.<br />
Şimdiye kadar 100'e yakın vatandaştan<br />
durumlarının kanıtlarını<br />
sağlaması istendi. Yukarı<br />
Avusturya’da 4.000 kişiye vatandaşlık<br />
şüphesi vakası bildirildi<br />
ancak bunlardan 50’si için<br />
işlem başlatıldı. Parlamento<br />
seçimleri öncesine kadar kesin<br />
son kararların çıkması beklenmiyor.<br />
Salzburg’da 1600 kişinin<br />
çifte vatandaş olduğu<br />
sanılıyor, şimdiye kadar 80<br />
işlem yapıldı. Steiermark’ta<br />
171 vaka detaylı incelendi. Bu<br />
eyalet için 4.188 kuşkulu vaka<br />
mevcut. Kärnten’da 84 tespit<br />
işlemi yapıldı, İçişleri Bakanlığı’nın<br />
bu eyalete ulaştırdığı<br />
verilerde 624 kişi yer alıyor.<br />
Tirol’de 1.838, Vorarlberg’de<br />
19 vaka incelendi.