Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
NİSAN <strong>2018</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 2<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
Bu yazımı Almanya’ya geldikten<br />
sonra sıkça duyduğum bir ifadeden<br />
yola çıkarak yazmak, Türklük, vatan,<br />
millet konularına ayırmak, siz okuyucular<br />
ile hasbihal etmek istedim.<br />
Bugünkü dille konuşup dertleşme,<br />
halleşme yahut sohbet anlamına<br />
gelen hasbihal, zor zamanların en<br />
pratik medetkârı, yol göstericisidir.<br />
Son zamanlarda konuştuğum hemen<br />
herkes lafa “Türkiyeli” diye giriyor;<br />
Avrupalı Türk diye sürdürüyor. Türkiyeli<br />
sözü üzerinde uzun süre düşündüm.<br />
Hatta Türkiye’de bulunduğum<br />
dönemde bazı yazılarımda ben de<br />
kullanmışım; sonra kendi kendime<br />
“No’luyor?” diye sorma, “Biz Türkiye’den<br />
geliyoruz ama Türkiyeli<br />
değil, Türküz” deme ihtiyacı hissettim.<br />
Türk milletinin Avrupa veya diğer<br />
ülkelerde yaşayan fertleri olarak nerede,<br />
hangi coğrafyada yaşıyor olsak<br />
da bizler Türküz ve Türk milletinin<br />
birer ferdiyiz. Türk, Amerikalı gibi<br />
toplama bir millet değil; İngiliz,<br />
Fransız gibi geleneği olan bir millettir;<br />
çağlar ötesinden atiye uzanan<br />
büyük devletler kuran, Türkçeyi<br />
değişik ağız ve lehçeleri ile konuşan<br />
ve kendini bu milletin ferdi olarak<br />
görüp, ortak duygularla yaşayanlara<br />
verilen addır. Bu öyle bir duygu ki<br />
onu yüreğinde hissedenlerin bağrı<br />
yanıp tutuştuğunda bazen bir sevda<br />
türküsü olur; bazen de sırf Türk olduğunu<br />
çekinmeden söylediği için<br />
hak etmediği ağır bedelleri ödemeye<br />
mecbur bırakılır. Bu bedeller ödendikçe<br />
de bu kavram anlam kazanır,<br />
içi dolar, ete kemiğe bürünür.<br />
Sahi biz Türkiyeli derken neyi kastediyoruz?<br />
Anadolu’dan gelen herkese<br />
Türk değil, Türkiyeli derken,<br />
bazılarının yakıştırması ile “Anadolu<br />
halklarını” mı vurgulamak istiyoruz?<br />
Bu ifade öyle göründüğü gibi masum<br />
olmaktan çıkıyor ve bizleri ayrıştırmaya<br />
çalışan ideolojinin söylemine<br />
dönüşüyor. Biz Türk dersek,“Birileri<br />
rahatsız olmasın” diye bir çekincemiz<br />
mi var? Türk derken, bu kavramın<br />
etnik bir grubu tanımlamadığını, hissetmekle<br />
ilişkili olduğunu söyledik.<br />
Türk, kederde, kıvançta bir olmayı,<br />
ortak hedeflere birlikte yürümeyi<br />
bilenleri bir araya getiren bir kavramdır.<br />
Aşık Veysel’in deyişi ile<br />
“Babadan kalan mirastır”. Anayasamızda<br />
öyle tanımladık; evimizde<br />
öyle öğrendik, okullarımızda da öyle<br />
öğretiyoruz. Türk, Avrupa ya da<br />
Asya’da, hangi coğrafyada yaşarsa<br />
yaşasın, bitip tükendi denilen her<br />
zaman, yeniden küllerinden doğmasını<br />
bilmiş, başarıları ile güneş gibi parlarken,<br />
mazlum milletlerin umudu ve<br />
rol modeli olmuştur. Zaman zaman<br />
kim olduğumuzu umursamaz hale<br />
gelsek, unutsak bile; muhataplarımız<br />
unutmuyor, hiç beklemediğimiz bir<br />
anda bize kim olduğumuzu gayet<br />
güzel hatırlatıyorlar.<br />
Her nereye gitsem, geride bıraktığım<br />
ve artık bacası tütmeyen evime duyduğum<br />
özlemi, yüreğimi kavuran kor<br />
ateşe dönüştüren memleket hasretini<br />
meftunu olduğum aziz milletimizin<br />
fertleri ile bir araya gelerek<br />
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />
Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />
Avrupalı Türkler<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
hafifletiyor; rahata ermenin yolunu<br />
onlarla hasbihal etmekte buluyor;<br />
onlarla aynı havayı teneffüs ederek<br />
memleket özlemini gideriyorum.<br />
Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş<br />
ve dayanışma içinde ortak hareket<br />
edenlerin oluşturduğu dostluğun<br />
sıcak esintisini her hangi bir bahar<br />
sabahında açan nergis kokusu gibi<br />
içime çekerek rahatlıyorum. Yaşadığım<br />
toplumun sıradan bir ferdi olmak<br />
yerine, milletime hadim olmayı, atide<br />
Türk adı oldukça onun varisi olan<br />
evlatlarımızı içinde bulundukları<br />
derin gaflet ve uykudan uyandırmayı,<br />
ilahi bir güneş gibi parlayan eğitim<br />
ve bilimin ateşi ile aydınlatmayı, milletimizin<br />
bu vesile ile kendine geldiğini<br />
görmeyi hayal ediyorum. Bu<br />
hayali benimle birlikte yaşayanlara<br />
Türk diyor; Türkiyeli demekten imtina<br />
ediyorum.<br />
Avrupa ülkelerinde yaşayan kardeşlerim;<br />
bu aziz milletin tarihi öyle<br />
öykülerle bezenmiş ki hangi sayfasını<br />
açsanız, boğucu bir zulmetten sonra<br />
ilahi bir ışık gibi parlayan yeni bir<br />
destanla, kutsal bir zaferle karşılaşıyorsunuz.<br />
Bir yanda bu kadim milletle<br />
dost olmayı beceremeyen ve Türk<br />
adını duyunca korkudan ödleri kopanları,<br />
öbür yanda onun dostluğunu<br />
kazanmak için mütemadiyen çaba<br />
sarf edenleri görüyoruz. Tarihin her<br />
döneminde Türk milletini bir umut,<br />
Anadolu’yu kurtuluş vesilesi olarak<br />
görenlerin oluşturduğu Türk yurduna<br />
ve onu yüceltmek için duyulan ortak<br />
güvene layık olmaya çalışıyoruz.<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
mcakir@anadolu.edu.tr<br />
Hangi coğrafyada yaşarsak yaşayalım,<br />
çocuklarımıza kendini öteki milletlerle<br />
körü körüne yarıştırmaya kalkışmanın,<br />
kendini diğerlerinden ayrıcalıklı,<br />
üstün görmenin bireyi ırkçılığa<br />
sevk ettiğini; ırkçılığın ise sağlıklı bir<br />
ruh halini yansıtmadığını, buna karşılık<br />
kendini ait hissettiği milleti sevmenin<br />
takdir edilmesi gereken, utanılacak<br />
bir durum olmadığını anlatalım.<br />
Bunları yaparken de her milletin<br />
kendi kültürüne bağlı olmasının doğal<br />
olduğunu, milletlere saygı ile yaklaşıldığı<br />
durumlarda mütemadiyen tekrar<br />
edilen olumlu duygu ve davranışların<br />
bireyin özgüvenini pekiştirirken<br />
dünya barışına da olumlu katkıları<br />
olacağını; buna mukabil ötekine karşı<br />
düşmanca hisler beslemenin, kendini<br />
yüceltirken ötekini aşağılamanın, kin<br />
ve nefret duygularını körükleyerek<br />
telafisi imkânsız insanlık suçlarının<br />
oluşmasına zemin hazırlayacağını<br />
unutturmayın.<br />
Türk olmamız, Türkçe konuşmamız<br />
yaşadığımız coğrafyaya uyum sağlamamız<br />
için bir engel değil. Bununla<br />
birlikte yaşadığımız coğrafyada saygın<br />
bireyler olarak toplumsal ve sosyal<br />
hayatın içinde yer almak istiyorsak,<br />
yaşadığımız çevrenin dilini ve dolayısı<br />
ile kültürünü de iyice öğrenmemiz,<br />
onlara saygı ile yaklaşmamız ve<br />
muasır medeniyetler seviyesine<br />
ulaşmanın anahtarı olan eğitim<br />
hakkını ihmal etmememiz gerektiğini,<br />
saygı göstermeyenin saygı görmeyeceğini<br />
unutmayalım.<br />
Buraya kadar anlattığım bilinç düzeyine<br />
ulaşılmakla, Avrupalı Türklerin<br />
aydınlanma hareketi de kendiliğinden<br />
başlayacaktır. Aydınlanma, bireyin<br />
öncelikle kendinden kaynaklanan<br />
vesayetten kurtulması; yani,<br />
kendi idrak gücünden başkasının yönlendirmesi<br />
olmadan yararlanamaması<br />
halinden çıkmasıyla mümkündür.<br />
Aydınlanmayı yakalayan birey,<br />
yaşadığı toplum içinde tutunmak,<br />
kabul görmek ve yükselmek için her<br />
şeyi mubah saymaz. Kişilikli bireyler<br />
uyum gösterdiğini kanıtlamak için bir<br />
yerlerde yama gibi durmaz; gerektiğinde<br />
“Buraya dikkat edin, bir sorun<br />
var” diyerek hak ve hukukun takipçisi<br />
olur. Kant’ın 1784’te dediği gibi,<br />
“Vesayetin, yani medeni hakları kullanamamanın<br />
nedeni, akıl yoksunluğu<br />
değil; insanın aklını başkasının<br />
yönlendirmesine gerek kalmadan<br />
kullanacak kararlılık ve cesaretten<br />
yoksun olmasıdır. Yani vesayetin<br />
sebebi yine insanın kendisidir.”<br />
O halde, bir yerde çekinmeden Türk<br />
olduğunuzu söylerken, yurttaşı olduğunuz<br />
ülkenin yasal hak ve yükümlülüklerini<br />
yerine getirip, sağlanan<br />
imkânlardan yararlanmak için de<br />
aklınızı kullanacak cesaretiniz olsun!<br />
Martin Luther King’in deyişiyle<br />
“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı<br />
öğreneceğiz, ya da aptallar olarak<br />
hep beraber yok olacağız”.<br />
7€<br />
Hızlı Havale*<br />
Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />
• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />
bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />
memlekete gönderiyoruz.<br />
• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />
ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />
güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />
Hafta içi uzun çalışma<br />
saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />
Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />
Cumartesi günleri de açık!<br />
* Bireysel müşterilerin DenizBank AG şubelerinden, DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />
Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />
DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />
Entgeltliche Einschaltung