26.02.2013 Views

okumalarım - Zeki Zikrullah Kırmızı * Okumanın Sonuna Yolculuk

okumalarım - Zeki Zikrullah Kırmızı * Okumanın Sonuna Yolculuk

okumalarım - Zeki Zikrullah Kırmızı * Okumanın Sonuna Yolculuk

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sorunsuz bir çeviri ama çevirmeyle Türkçe söyleme arasında bir yerde durup<br />

durmadığını kestiremiyorum, üstelik bunun iyi mi kötü mü olduğunu da.<br />

Akutagava‟yla lise yıllarında (60‟lar) tanıĢmıĢtım Bilgi‟deki yanılmıyorsam<br />

Raşomon çevirisiyle. Hep dönmeyi umduğum, tanımayı istediğim bir yazardı. Ve<br />

onyıllar sonra, Japon yazınına çeviri üzerinden daldığım bugünlerde Akutagava‟ya<br />

uğramadan edemezdim. Yazın dünyasına Raşomon‟la (1915) çıkan Akutagava<br />

(1892-1927) hepi topu 35 yıl yaĢamıĢ ve değiĢik türlerde sayısız yapıt verebilmiĢ<br />

(Toplu yapıtları Japonya‟da 19 ciltte derlenmiĢ) biri. Kuruntulu, korkulu yazar, uyku<br />

ilacı alarak yaĢamına son veriyor.<br />

Benim Akutagava okumamda gözlediğim birkaç noktaya değinmekle<br />

yetineceğim. Ġlki yeni Japon yazınının sanırım 19.yüzyılla baĢlayan serüveni batıya<br />

açık, batıyı içselleĢtirmiĢ oluĢu. Batının yalnızca yazınsal kaynakları değil, ekinsel<br />

kaynakları da bu yazarların birçoğunca özümsenmiĢ, hatta belki bu nedenle tersi<br />

savrulmalar sözkonusu (MiĢima, bir örnek). Mendil (1916) örneklerden biri yalnızca.<br />

Bir ikinci nokta, Akutagava dili ve yazısının, ne olduğunu tanımlamakta güçlük<br />

çekeceğim okur beklentimi karĢılayamadığı. Ġkinci dilden çevirilerde bile<br />

Kavabata‟da yakalar gibi olduğum Ģey burada önüme gelmedi. Çok ilginç, batı<br />

dillerinden, parlak, kusursuz öykü metinleriydi okuduklarım. ĠĢte benim de istediğim<br />

bu değildi. Peki oryantal (ilkel) bir beklenti miydi o zaman? Yerel tin, öteki sürprizi<br />

mi? Doğrusu buna da evet diyemeyeceğim. Belki dünyanın bir yerinde, orada bir<br />

ekinin kendi içsel imge dinamikleriyle ilgili bir deneyimi umuyorum. Bir umu…<br />

Ayrıca yazarın dünya duyarlığına saygı duymamak elde değil. Pasajları açık,<br />

renkleri arı, saf ve anlatısına koyduğu inanç rahatsız edici değil. Onun öyküleri<br />

amaçsız (etik göndermesiz) değil. Ama amaca harcanmıĢ da değil. Canlı, parlak<br />

betimlemelerinden anlaĢılan bu...<br />

Bu seçiklik anlatı(m) tekniğindeki sağlamlıktan da belli zaten.<br />

Gotik, coĢumcu (romantik), masalsı etkileri taĢımasını yadırgamıyorum<br />

kaynakları tüm dünya olan yazarın. Gogol (Burun, 1916), Balzac (Bilinmeyen<br />

Şaheser, 1831) vb. neredeyse uyarlanıyor. Cehennem Tablosu (1918), yazarın<br />

çılgın imgeleminin çarpıcı, renkli bir kanıtı uzun öykü.<br />

Klasik yerel anlatıcıya, batının üst anlatıcısı eĢlik ediyor. Yazarın öyküleri iki<br />

anlatım tekniğinin dönüĢümlü, sıralı uygulaması… Tekniği açısından bu nedenle<br />

yapıtı iki eksenli, boyutlu diyebiliriz Akutagava‟nın. Ama evrensel anlatıcı genelde<br />

baskın, bunu da kabul etmeli.<br />

Ve tinbilimsel incelikler, Sonbahar (1920) gibi öykülerde insanı buracak kerte<br />

doruk yapıyor. Aynı adama ilgili iki kızkardeĢin Çehov‟u aratmayacak öyküsü<br />

gerçekten dokunaklı, hüzünlü. 1922‟de yazdığı Çalılıklar Arasında‟yı Kurosava<br />

uyarlamıĢtı (Raşomon, 1951). Aynı (!) gerçeğin değiĢik tanıkların ağzından nasıl<br />

farklılaĢtığının bu hoĢ anlatımı Kurosava‟da eĢsiz bir filme dönüĢmüĢtü.<br />

Tüm bu öyküleri topluca değerlendirdiğimde gerçekten engin bir entelektüel<br />

donanımı duyumsuyorum. Örneğin Vagon (1918) bir çocuğun kopuĢ, yitme<br />

duygusunu öylesine etkili bir uzamda (demiryolları, drezin, iki demiryolcu, vb.)<br />

kurguluyor ki onu kendi geçmiĢime, anılarıma katıyorum daha okurken. Ve belki<br />

Çarklar (1927), Serap (1927) Ģizofrenik bir dağılmanın son iĢaretleriydi.<br />

12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!