öğrenme psikolojisi ders notları - KPSS EĞİTİM MERKEZİ
öğrenme psikolojisi ders notları - KPSS EĞİTİM MERKEZİ
öğrenme psikolojisi ders notları - KPSS EĞİTİM MERKEZİ
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ DERS NOTLARI<br />
TEMEL KAVRAMLAR ÖĞRENME:<br />
**Tekrar ve yaĢantı yoluyla organizmanın davranıĢlarında meydana gelen oldukça kalıcı, izli/sürekli<br />
davranıĢ değiĢiklikleridir.<br />
**Büyüme ve vücutta değiĢik etkilerle oluĢan geçici değinmelere atfedilmeyecek, yaĢantı ürünü olarak<br />
meydana gelen davranıĢta potansiyel davranıĢtaki nispeten kalıcı izli değiĢmedir.<br />
DĠKKAT: Sınav için <strong>ders</strong> çalıĢan bir öğrenci kazandığı ediminleri sınavdan önce unutursa kalıcı izli özelliği kaybolur<br />
2007 ÖSYM TANIMI: YaĢantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranıĢ değiĢikliği.<br />
**BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN AġAĞIDAKĠ SORULARA CEVAP VERMESĠ GEREKĠR<br />
1-DavranıĢ tekrar ya da yaĢantı yoluyla mı oluĢmuĢtur?<br />
2-DavranıĢta değiĢiklik meydana gelmiĢ midir?<br />
3-DeğiĢiklik oldukça kalıcı izli midir?<br />
DĠKKAT: Bu sorulardan herhangi birine HAYIR yanıtı veriliyorsa o davranıĢ <strong>öğrenme</strong> ürünü değildir. Mesela bazı<br />
psikolojik rahatsızlıklarda ve tiklerde de davranıĢ değiĢikliği ortaya çıkmaktadır ve bu davranıĢ değiĢiklikleri de oldukça<br />
kalıcıdır fakat <strong>öğrenme</strong> ürünü değildir, çünkü bireyin kendi isteğiyle meydana gelmemiĢtir ve tekrar ve yaĢantı sonucu<br />
oluĢmamıĢtır.<br />
BĠR DAVRANIġIN ÖĞRENME OLABĠLMESĠ ĠÇĠN SAHĠP OLMASI GEREKEN ÖZELLĠKLER:<br />
1-DavranıĢta gözlenebilir bir değiĢme meydana gelmeli.<br />
2-DavranıĢta değiĢme nispeten kalıcı izli olmalı.<br />
3-DavranıĢta değiĢme yaĢantı sonucu meydana gelmeli.<br />
4-Kazanılan davranıĢ farklı durumlarda kullanılabilmeli.<br />
5-Önceki <strong>öğrenme</strong>lerden farklı olmalı.<br />
6-DavranıĢ: Sakatlık, hastalık, yorgunluk, ilaç, alkol, uyuĢturucu kullanımı sonucu ortaya çıkmamalı.<br />
7-Refleksif ve içgüdüsel davranıĢlar olmamalı. DoğuĢtan getirilmemiĢ olma.<br />
8-Büyüme ve olgunlaĢma sonucu ortaya çıkmamalı.(yürüme, ayakta durabilme, değiĢik sesler çıkarma gibi) DĠKKAT:<br />
9-Öğrenme sonucu yeni farklı sonuçlara varılmalı-eskisinden farklı tepkilerde bulunma.<br />
10-Öğrenme sonucunda yaĢantıya dayalı iliĢkiler kurulabilmeli.<br />
11-Geçici davranıĢ değiĢiklikleri <strong>öğrenme</strong> değildir. Kolu kırıldığı için yüzemeyen bir çocuğun durumu<br />
12-DavranıĢ değiĢmesinde birey aktif ve etkileĢim içindedir.<br />
NOT: Eğitim ile kazanılmıĢ davranıĢların tamamı öğrenilmiĢ davranıĢlardır.<br />
BĠRLĠKTE KARAR VERELĠM:<br />
1-Bir annenin bebeğinin altını değiĢtirmesi,,__________________________________________<br />
2-ĠĢine hep zamanında giden bir kiĢinin çalar saati bozulduğu için iĢine geç kalması_________<br />
3-Bir bebeğin annesini görünce gülümsemesi,,_______________________________________<br />
4-Bisikletten düĢen bir çocuğun ayağını incitip pedal çevirememesi______________________<br />
5-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması,,______________________<br />
6-Bir bebeğin biberondan emdiği süt çok sıcak olduğunda ağzından püskürtmesi___________<br />
7-Bir bebeğin hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip etmesi______________________<br />
8-Bir bebeğin değiĢtirilmek için alt bezi açıldığında ellerini ayaklarını oynatması______________<br />
9-Bir bebeğin elini,ayağını ısırarak seven bir yetiĢkini görünce ağlamaya baĢlaması(Ö.Y.),,___________<br />
10-Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi_______________<br />
11-Limon kelimesini duyan bir kiĢinin ağzının sulanması,,_________________________<br />
12-Alkolün etkisiyle ya da hastalığından kaynaklanan ateĢin etkisiyle bir kiĢinin sayıklaması_____<br />
YAġANTI: Taklit-Tekrar-Deneyim<br />
Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde kalan izdir. Büyüme ve olgunlaşma düzeyine erişen<br />
organizmanın çevresi ile etkileşime geçmesi.<br />
**Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması.<br />
Dikkat: Bireyin çevresi ile etkileşimi sonucu davranışında meydana gelen değişim ise <strong>öğrenme</strong> yaşantısı<br />
olarak açıklanır.<br />
Bir anaokulu öğrencisinin öğretmenini gözleyerek yazı yazmaya çalışması, YAŞANTI iken aynı şekilde<br />
yazmayı <strong>öğrenme</strong>si ÖĞRENME YAŞANTISI olarak ifade edilebilir.<br />
*-*-Günlük yaşantımızda sokak ve caddelerde yüzlerce kişi ile karşılaşırız. Ancak bu etkileşimler, yaşantı<br />
eşiğini aşmadığı için kalıcı izli olmazlar. SAYFA 1
DAVRANIġ:<br />
**Organizmanın etkiye karĢı gösterdiği tepki U->T<br />
**Organizmanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleĢtirdiği her türlü etkinlik<br />
NOT: Aynı uyarıcıya bütün organizmalar aynı tepkiyi göstermek zorunda değildir. Aynı uyarıcıya<br />
farklı tepkiler gösterilebilir.<br />
Davranışlar;<br />
1. Doğuştan gelen davranışlar (içgüdüsel-Refleksif)<br />
2. Geçici davranışlar (alkol, ilaç, vb. etkisiyle oluşan davranışlar).<br />
3. Sonradan kazanılan davranışlar (<strong>öğrenme</strong> ürünü davranışlar)- istendik ve istenmedik davranış<br />
DAVRANIġ TÜRLERĠ<br />
ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar ÖğrenilmiĢ DavranıĢlar<br />
DoğuĢtan Gelen DavranıĢlar<br />
(İçgüdüsel-Refleksif<br />
-Kuşların yuva yapması-arının bal yapması<br />
-Gök gürültüsünde irkilme<br />
Geçici DavranıĢlar:<br />
Alkol-ilaç-narkoz alma-uyuĢturucu kullanımıhastalık<br />
yorgunluk gibi durumlarda gösterilen<br />
davranıĢlar.<br />
Büyüme Sakatlanma-OlgunlaĢma Sonucu<br />
Ortaya Çıkan DavranıĢlar:<br />
Yürüme-dik durma-ses çıkarma-sesin<br />
kalınlaĢması,üreme sistemini kazanma<br />
Sonradan Kazanılan DavranıĢlar:<br />
Öğrenme Ürünü Davranışlar<br />
ĠSTENDĠK-ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR<br />
ĠSTENDĠK DARANIġLAR:<br />
Planlı eğitim ürünü davranıĢlar<br />
A-Ġnformal-aile, akran, TV, internet<br />
B-Formal-okul kurs v.b<br />
ĠSTENMEDĠK DAVRANIġLAR:<br />
Eğitimin hatalı yan ürünü davranıĢları<br />
Argo konuĢma-kopya çekme<br />
ÖNEMLĠ UYARI:<br />
**AlıĢma ve duyarsızlaĢma sonucunda kazanılan davranıĢlar öğrenilmiĢ davranıĢ değildir.<br />
-Sürekli aynı kokunun olduğu ortamda çalıĢan bir kiĢinin bir süre sonra o kokuya alıĢması<br />
**Çocukluk ve ergenlikteki benmerkezci düĢünme eğilimine bağlı olarak ortaya çıkan<br />
davranıĢlar da öğrenilmiĢ davranıĢlar değildir.<br />
-Kıskançlık sahiplenme kuĢkulanma saldırganlık<br />
ĠÇGÜDÜ:<br />
Ġnsanlarda OLMAYAN (Ġnsanlarda içgüdüsel davranıĢlar vardır(TARTIġMALI BĠR KONUDUR)-en<br />
güzel örneği ise ANNELĠK içgüdüsü),doğuĢtan getirilen türe özgü ve bir türün tüm üyelerinde<br />
aynı olan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. Çok kısa bir ifade ile Doğal Güç<br />
NOT: Ġnsanlarda görülen cinsel istek tepkileri-yemek yeme, nefes alma korunma, beslenme gibi<br />
davranıĢları da içgüdüsel (ĠÇGÜDÜ DEĞĠL) davranıĢ olarak açıklayanlar vardır<br />
Temel Özellikleri:<br />
1-DoğuĢtandır-kalıtsal<br />
2-Bir türün tüm üyelerinde vardır ve aynıdır<br />
3-KarmaĢık davranıĢ örüntüsü olmalıdır.<br />
4-BaĢka türlerde olmamalıdır.<br />
5-Ertelenemezler.<br />
6-Amaca yöneliktir, düĢünme yoktur, kendiliğindendir.<br />
Arıların bal yapması-kuĢların göç etmesi-hayvanların depremi önceden hissetmesi v.b<br />
REFLEKS:<br />
**DoğuĢtan getirilen belirli bir uyarıcıya karĢı organizmanın gösterdiği hızlı tutarlı ve basit istem<br />
dıĢı öğrenilmemiĢ davranıĢlardır.<br />
**Bilinçli ve iradeli olarak yapılmazlar.<br />
**Sonradan öğrenilmez.<br />
**Bir süre ertelenebilirler fakat engellenemezler. Organizma rahatladığı ilk anda refleks ortaya<br />
çıkacaktır.<br />
ÖRNEKLER: ÜĢüyen birinin titremesi-tozlu ortamda hapĢırma-ani gürültü karĢısında irkilmekaranlıkta<br />
gözbebeğinin büyümesi-Soğan doğrayan birinin gözlerinin sulanması-bir bebeğin ağzına<br />
gelen bir nesneyi emmesi-köpeğin eti görünce salya akıtması SAYFA 2
ĠÇGÜDÜ-REFLEKS KARġILAġTIRMASI<br />
ĠÇGÜDÜLER REFLEKSLER<br />
1-ERTELENEMEZ-ZAMANI GELDĠĞĠNDE ORTAYA ÇIKAR<br />
Örümcek ağ yapmayı erteleyemez<br />
2-KARMAġIKTIR<br />
3-BELLĠ BĠR UYARICI YOKTUR<br />
4-TÜRE ÖZGÜDÜR<br />
KuĢlar bal yapamaz<br />
1-ERTELENEBĠLĠR<br />
Nefes alma ile oksijen alma ihtiyacımız bir süre erteleyebiliriz<br />
2-BASĠTTĠR<br />
3-UYARICI VARDIR<br />
4-TÜRE ÖZGÜ DEĞĠLDĠR<br />
Nefes alma-kabin atması bütün türlerde vardır<br />
UYARICI: Organizmayı harekete geçiren organizmada tepkiye yol açan iç ve dıĢ etkilerdir.<br />
Açlık susuzluk-ĠÇSEL UYARICILAR<br />
Isı ıĢık ses v.s-DIġġAL UYARICILAR<br />
TEPKĠ: Organizmanın uyarıcılara karĢı göstermiĢ olduğu davranıĢlardır. Uyarıcı ile tepki<br />
arasındaki iliĢki karĢılıklıdır. Bir durumda tepki olan bir davranıĢ baĢka bir durumda uyarıcı olabilir.<br />
Aynı uyarıcı farklı organizmalarda farklı tepkilere yol açabilir.<br />
Gülme: Fiziksel tepki<br />
Terleme: Biyolojik tepki<br />
Hayal Kurma: Psikolojik tepki<br />
KARġILIK: Organizmanın tepkisinin ortaya çıkardığı sonuçtur. KarĢılık üç türlü sonuç doğurur.<br />
Görmezden Gelme Veya<br />
PekiĢtirme<br />
DavranıĢın tekrar edilme<br />
olasılığını artırıyorsa pekiĢtirme<br />
**Sorduğu soruya doğru cevap<br />
veren öğrenciye öğretmenin<br />
aferin demesi<br />
Ceza<br />
DavranıĢın tekrar edilme<br />
olasılığını azaltıyor ya da<br />
ortadan kaldırıyorsa ceza<br />
**Öğrencinin verdiği yanlıĢ<br />
cevaba karĢılık öğretmenin<br />
öğrenciye bağırması<br />
KarĢılık Vermeme<br />
DavranıĢ ile ilgilenmeme<br />
durumu<br />
Ġstenmeyen davranıĢı azaltmak<br />
için kullanılır.<br />
**Sınıfta <strong>ders</strong> anlatırken<br />
öğretmenin öğrencinin dikkat<br />
çekmek için yaptığı davranıĢı<br />
görmezden gelerek ona pirim<br />
vermemesi<br />
UYARICI----------------------------TEPKĠ-----------------------------------KARġILIK<br />
Bir soru soruldu Soru cevaplandı Aferin denildi<br />
EDĠM-PERFORMANS: Öğrenilenlerin gözlenebilir duruma gelmesidir. Öğrenmenin gerçekleĢip<br />
gerçekleĢmediğini anlamak için performansa bakmak gerekir.<br />
DOĞRU-YANLIġ-BOġLUK DOLDURMA<br />
1-Alkol kullanan bir kiĢinin sokakta nara atması______________öğrenilmemiĢ davranıĢa örnektir.<br />
2-Limon sözcüğünü duyan bir kiĢinin ağzının sulanmasının öğrenilmiĢ bir davranıĢ<br />
olabilmesi için aynı anda limonu görmesi gerekir.________________<br />
3-Kartalın yuva yapması, örümceğin ağ örmesi ve ani bir gürültü karĢısında irkilme<br />
sonradan öğrenilmemiĢ karmaĢık davranıĢ örüntüleridir. _______________<br />
4-Ertelenebilir ve engellenebilir niteliklere sahip davranıĢlar reflekslere ait özelliklerdir____<br />
5-Refleksler organizma için uyum sağlayıcıdır, hem de organizmanın rahatsız edici<br />
uyarıcılardan kaçmasını sağlar.____________<br />
6-Uyurgezer bir kiĢinin gece dıĢarı çıkması bir davranıĢ değiĢikliği olduğu için bir <strong>öğrenme</strong>dir._____________<br />
7-Bir kuĢun uçması, kuĢun yuvanın kenarına gelmesini, yuvanın üstüne ya da uçabileceği bir açıklığa<br />
çıkmasını, etrafına bakmasını ve kanatlarını çıkmasını gerektirir ve ani bir gürültüde irkilen bir insanın<br />
davranıĢı kadar basit değil ________________davranıĢ örüntüsüdür.<br />
*********************************************************************************************************************************<br />
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk<br />
almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?.." Bu<br />
herhalde bir çeşit oyun olmalıydı.<br />
Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50´lerinde falan olmalıydı. Ama adını<br />
nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına<br />
dahil olup olmadığını sordu. "Tabii dahil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden<br />
farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve ´Merhaba´ demeniz<br />
gerekse bile...<br />
Bu <strong>ders</strong>i hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.<br />
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 3
A-Öğrenen<br />
Ġle Ġlgili Faktörler<br />
>DoğuĢtan donanım-Türe özgü<br />
hazıroluĢ<br />
>Genel uyarılmıĢ hali-kaygı<br />
>OlgunlaĢma<br />
>GeçmiĢ yaĢantılar ve <strong>öğrenme</strong>lerimiz-<br />
Aktarım-Transfer<br />
>Güdü-güdülenme-motivasyon<br />
>Fizyolojik Durum<br />
>Dikkat<br />
>YaĢ<br />
>Zekâ<br />
>Ġhtiyaçlar<br />
>Ket vurma-engelleme<br />
ÖĞRENMEYĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />
B-Öğrenme Malzemesi-<br />
Konusu<br />
(Öğrenilen ġey)<br />
>Telaffuz edilebilirlik<br />
>Algısal ayırt edilebilirlik<br />
>Anlamsal çağrıĢım<br />
>Kavramsal gruplandırma<br />
C-Öğrenme Yöntemi ve<br />
Stratejisi<br />
Faktörleri<br />
>Konunun yapısı<br />
>Öğrenmeye ayrılan zaman<br />
>Geri bildirim-feedback<br />
>Öğrenci katılımı-aktivitesi<br />
Not=Dikkat: Öğreten ve <strong>öğrenme</strong> ortamı da <strong>öğrenme</strong>yi etkileyen faktörler arasında yer alır.<br />
Öğretmenin niteliklerin, niteliklerine bağlı olarak kullanacağı öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan araçgereç<br />
ve materyaller, ortamın <strong>öğrenme</strong> için uygun olup olmaması gibi faktörlerinde <strong>öğrenme</strong>yi etkilediğini<br />
bilmeliyiz.<br />
A-ÖĞRENEN ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER<br />
1-TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ (DoğuĢtan donanım)<br />
*-Kaz uçar Laz uçamaz- KuĢ uçabilir ama insana uçmayı öğretemezsiniz.<br />
*Bir papağana konuĢmayı öğretebilirsiniz fakat serçeye öğretmezsiniz<br />
*Öğrenme organizmanın genetik donanımıyla sınırlıdır.<br />
*Türe özgü hazır oluĢ: Organizmanın öğrenilecek davranıĢı öğrenebilmesi için gerekli biyolojik<br />
donanıma sahip olarak dünyaya gelmesini ifade eder.<br />
*6 yaĢındaki Sevgi ile 3 yaĢındaki Harun tenis <strong>öğrenme</strong>ye baĢlarlar aradan geçen zaman içinde<br />
Sevgi raketi kavramayı kardeĢinden çabuk ve iyi öğrenmiĢtir. Dikkat: Çocukların raketi kavrama<br />
ve temel hareketleri yapma hızları arasındaki farkın nedeni ne olamaz diye bir soru sorulmuĢ.<br />
TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ nedeni olamaz kardeĢler doğuĢtan gerekli donanıma sahipler ve<br />
eksiklikleri yok, beklenen davranıĢı yapabilirler. Burada kardeĢler arasındaki temel fark<br />
olgunlaĢma ve ayrıca hazır bulunuĢluk, ilgi düzeyi yetenekler sayılabilir<br />
*Bir kedinin elleri olmadığı için muz soymayı öğrenememesi türe özgü hazır oluĢ a örnektir.<br />
*Bir banka reklamı için rakunlardan yararlanmaya karar verilmiĢtir. Bu hayvanlara, bozuk paraları kumbaraya atmaları<br />
öğretilmeye çalıĢılmıĢtır. Köpekler kısa sürede bu beceriyi kazanmıĢlar, bozuk paraları ağızlarıyla kumbaraya<br />
atmıĢlardır. Rakunlar ise parayı kumbaraya atmak yerine ön ayakları arasında tutmuĢlardır. Pek çok deneme<br />
yapılmasına karĢın, hiçbir rakuna bu beceri öğretilememiĢtir.<br />
Köpekler ile rakunlar arasında gözlenen bu fark aĢağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir? TÜRE ÖZGÜ HAZIR OLUġ<br />
2-OLGUNLAġMA:<br />
**Organizmanın bir davranıĢı öğrenebilmesi için belirli bir olgunluğa yani geliĢmiĢlik düzeyine ulaĢması<br />
gerektiğini ifade eder.<br />
**Fiziksel, yaĢ ve zekâ anlamında olgunlaĢma Ģeklinde de ifade edilebilir.<br />
**Bireyin herhangi bir organının, o organdan beklenen görevi yapabilecek duruma gelmesidir.<br />
**Mesela 3 yaĢındaki bir çocuk okuma yazmayı <strong>öğrenme</strong>z.<br />
YAġ: Örneğin çocuğun yürümeyi öğrenebilmesi için yaklaĢık on aylık olması gerekmektedir. Genellikle en iyi <strong>öğrenme</strong> yaĢı genç<br />
yetiĢkinlik yaĢıdır. Ne çok gençler ne de çok yaĢlılar genç yetiĢkinler kadar kolay öğrenemezler.<br />
ZEKÂ: Bir insan yaĢ olarak ne kadar olgunlaĢmıĢ olursa olsun, zihinsel anlamda yeterli düzeye ulaĢmamıĢsa<br />
<strong>öğrenme</strong> gerçekleĢemeyecektir. Zihinsel anlamdaki bu olgunluk kendini zekâ olarak gösterecektir. SAYFA 4
3-GENEL UYARILMIġLIK HALĠ VE KAYGI:<br />
UYARILMIġLIK HALĠ:<br />
**Bireyin dıĢarıdan gelen uyarıcıları alma derecesidir. Birey dıĢarıdan yeterli düzeyde uyarıcı<br />
almıyorsa bireyin uyarılmıĢlık hali yok ya da çok düĢüktür. (Örn, Uyku hali ).<br />
**Birey çok sayıda uyarıcı alıyorsa genel anlamda uyarıcılara açıktır ve genel uyarılmıĢlık hali<br />
yüksektir. (Örn; Panik hali).<br />
Dikkat: UyarılmıĢlık halinin düĢük ya da yüksek olması <strong>öğrenme</strong>yi olumsuz yönde etkiler. Bu<br />
nedenle iyi bir <strong>öğrenme</strong>nin meydana gelebilmesi için uyarılmıĢlık halinin orta düzeyde olması<br />
gerekmektedir.<br />
ÖRNEK: Yatarak, uykulu halde, isteksiz, yorgun bir Ģekilde sınava çalıĢma uyarılmıĢlık halini<br />
düĢüreceği için <strong>öğrenme</strong> olumsuz yönde etkilenir.----Kalabalık ortamlarda, tv izleyerek ya da müzik<br />
dinleyerek <strong>ders</strong> çalıĢma genel uyarılmıĢlık halini artıracağı için <strong>öğrenme</strong> yine olumsuz yönde<br />
etkilenecektir.<br />
** Öğrenme için oldukça önemli bir Ģarttır.<br />
** ―Bugün canım <strong>ders</strong> çalıĢmak istemiyor‖ diyenlerin genel uyarılmıĢlık hali düĢüktür.<br />
*-*-* Genel uyarılmıĢlık düzeyi ile <strong>öğrenme</strong> hızı arasında çan eğrisi biçiminde iliĢki bulunmaktadır.<br />
Bunun anlamı ise genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, <strong>öğrenme</strong> hızını bir noktaya kadar olumlu, bir<br />
noktadan sonra olumsuz etkilemektedir.<br />
*-*-*ÇalıĢma ortamını düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına bir masa ve sandalyede<br />
çalıĢılmasına özen gösteriniz—Bu tavsiyenin temel dayanağı olarak uyarılmıĢlık halinin ayarlanması<br />
gösterilebilir.<br />
KAYGI:<br />
**Kaygının <strong>öğrenme</strong>ye etkisi uyarılmıĢlık hali ile benzerdir.<br />
**Kaygı, güçlü bir istek ya da dürtünün, ihtiyacın karĢılanmayacak ya da gerçekleĢmeyecek gibi<br />
görüldüğü durumlarda ortaya çıkan tedirgin edici bozucu duygudur.<br />
**Kaygıda uyarılmıĢlık hali gibi orta düzeyde olmalıdır.<br />
**Sonuç: Kaygısızlık <strong>öğrenme</strong>yi olumsuz etkilediği gibi aĢırı kaygıda <strong>öğrenme</strong> için zararlıdır.<br />
EK YORUM:<br />
1- Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların<br />
<strong>öğrenme</strong>lerini pek fazla etkilemez. Çünkü <strong>öğrenme</strong> iĢlemi o birey için çok kolay bir iĢtir.<br />
2- Akademik yeteneği düĢük olan öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için baĢlı baĢına<br />
bir nedendir. Söz konusu edilen birey öğrenirken çok fazla zorlanır. Buna bağlı olarak kaygı düzeyi de<br />
yükselir<br />
4-GEÇMĠġ (ESKĠ) YAġANTILAR (ÖNCEKĠ ÖĞRENMELERĠMĠZ-DENEYĠMLERĠMĠZ)<br />
-AKTARIM-TRANSFER (OLUMLU-OLUMSUZ)<br />
**Bireylerin yeni <strong>öğrenme</strong>lerinde eski yaĢantı ve deneyimlerinin, önceden öğrendiklerinin, ön<br />
bilgilerinin önemli derecede etkisi söz konusudur. Kısaca bunlar yeni öğrenilecek olanları olumlu<br />
ya da olumsuz etkiler. Bu duruma transfer ya da akarım adı verilir.<br />
>>AKTARIM-TRANSFER:<br />
** Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenilenleri kolaylaĢtırması ya da zorlaĢtırmasıdır.<br />
** Her <strong>öğrenme</strong> bir önceki <strong>öğrenme</strong>nin üstüne kuruludur. Hiçbir <strong>öğrenme</strong> temelsiz değildir. KiĢinin ön bilgileri bazen<br />
yeni <strong>öğrenme</strong>yi kolaylaĢtırır, bazen de zorlaĢtırır. Buna aktarma (transfer) denir.<br />
KolaylaĢtırması: Olumlu-pozitif transfer (aktarım)<br />
ZorlaĢtırması: Negatif-olumsuz transfer (aktarım)<br />
^^^^^^^^^^ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI:^^^^^^^^^^<br />
*Transfer olumlu olduğunda <strong>öğrenme</strong>ye katkıda bulunurken, olumsuz<br />
olduğunda <strong>öğrenme</strong>yi güçleĢtirir.<br />
*Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki<br />
durumda da hatırlama üzerinde bozucu etkiye sahiptir.<br />
TRANSFER>>>>>>>>>>ÖĞRENME<br />
KET VURMA>>>>>>>>>HATIRLAMA-UNUTMA<br />
SAYFA 5
KET VURMA:<br />
** Ket vurma, öğrenilmiș bir materyalin hatırlanma sürecinde ortaya çıkan bozucu bir etkidir.<br />
**Öğrenilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaĢtırma durumu ya da unutturma durumu<br />
**Ġleriye ya da geriye her iki durumda da hatırlamaya bozucu etki söz konusudur. OLUMSUZ TRANSFER ĠLE<br />
YAKINDAN ĠLGĠLĠ GĠBĠDĠR. Olumsuz transfer ile ileriye ket vurma bazen çok karıĢtırılmaktadır.<br />
Olumsuz transferin ―<strong>öğrenme</strong>yi‖,<br />
Ġleriye ket vurmanın ise ―hatırlamayı‖ engellediği unutulmamalıdır<br />
**Ket vurma iki türlü gerçekleĢir.<br />
1. Ġleriye ket vurma: ESKĠ YENĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma<br />
2. Geriye ket vurma: YENĠ ESKĠYĠ UNUTTURUR. Hatırlamayı zorlaĢtırma<br />
Örneklere Birlikte Karar Verelim : Olumlu Olumsuz AktarmaĠleri-Geri Ket Vurma<br />
1-Otomobil kullanmayı öğrenen bir kiĢi, değiĢik bir model ya da marka otomobili de kullanabilir._____________<br />
2- Ġki parmak yöntemiyle klavye öğrenen birisi, on parmak ile yazmaya çalıĢtığında zorlanarak daha yavaĢ yazması.<br />
Ya da F klavyeyle yazmaya alıĢmıĢ bir kiĢinin Q klavye ile yazarken zorlanması_________________<br />
3-Yeni aldığımız bir telefonun numarasını söylerken aklımıza sürekli eski telefon numaramızın gelmesi____________<br />
4-Bir yabancı dil bilen bir kiĢinin yeni bir yabancı dili daha kolay <strong>öğrenme</strong>si_____________________<br />
5-Yeni evlenen birinin eĢine dikkatsiz bir anında eski sevgilisinin adıyla hitap etmesi__________________<br />
6-Matematik <strong>ders</strong>indeki eksikliklerini tamamlayan bir öğrencinin fizik <strong>ders</strong>inde de baĢarılı olmaya baĢlaması ya da<br />
<strong>öğrenme</strong> <strong>psikolojisi</strong>ni çok iyi kavrayan bir öğretmen adayının geliĢim <strong>psikolojisi</strong> <strong>ders</strong>ini almamıĢ olmasına rağmen<br />
deneme sınavlarında netlerinin öncekine göre daha yüksek olması_______________________________<br />
7-Ġngiltere ye yerleĢen bir gurbetçimizin daha önce Türkiye de araba kullandığı için, Ġngiltere de araba kullanırken sık<br />
sık kaza yapması___________________________<br />
8-Sıddıka Hanım yeni taĢındığı evde mutfağının uygun olmaması nedeniyle sağa doğru açılan buzdolabı kapağını<br />
sola doğru açılacak Ģekilde ayarlamıĢtır. Ancak kapağı açması gerektiğinde uzun bir süre dolap kapağını önce sağa<br />
doğru açmıĢtır__________________________________<br />
9- Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin atılması sık karĢılaĢılan bir hatadır_______________<br />
5-GÜDÜ (MOTĠVASYON)<br />
**Organizmayı harekete geçiren, onu davranıĢa yönelten güçtür.<br />
**Güdüler organizmanın ihtiyaçlarından doğar ve bu ihtiyaçların giderilmesi için organizmayı<br />
harekete geçirirler.<br />
**ĠHTĠYAÇ: Organizmada herhangi bir eksikliğin hissedilmesidir. Bu ihtiyaçların giderilmesine<br />
yönelik organizmada oluĢan iç gerilime ise DÜRTÜ denir. Dürtüler organizmada bir DENGESĠZLĠK<br />
oluĢtururlar.<br />
**Güdüler insanları harekete geçiren güçlerdir. Yani davranıĢı bir amaca doğru baĢlatan ve<br />
sürdüren bir iç Ģarttır.<br />
**Organizmanın <strong>öğrenme</strong>ye güdülenmiĢ olması bireyin <strong>öğrenme</strong>sini kolaylaĢtırır.<br />
**Güdülenme; önce ihtiyacın hissedilmesi, sonra ihtiyacın giderilmesi için harekete geçme ve<br />
ihtiyacın giderilmesiyle rahatlama Ģeklinde süreklilik göstermektedir.<br />
**Acıkmayan insan yemek yemeye güdülenmemiĢtir.<br />
**Yeterince güdülenmeyen bir kiĢi, diğer koĢulların (yaĢ, zekâ vb.) uygun olduğu durumlarda bile<br />
gerekli olan, beklenen <strong>öğrenme</strong>yi gerçekleĢtiremeyebilir<br />
**Fizyolojik ihtiyaçlar birincil güdü, sevme, sevilme. BaĢarı gibi güdülerde ikincil güdü<br />
olarak adlandırılır.<br />
**Güdüler öncelikle organizmayı uyarır sonra uyarılan organizmayı eyleme sevk eder ve eylemde<br />
bulunan organizmayı belli amaçlara yöneltir.<br />
**Ġnsan <strong>öğrenme</strong>sindeki güdülenme, yalnızca fizyolojik gereksinimlerin karĢılanmasına yönelik<br />
değildir. Onaylanmak, beğenilmek vb. güdüler insan yaĢamında çok fazla önem taĢır.<br />
ĠHTĠYAÇ>>>DÜRTÜ>>>>GÜDÜ>>>>>DAVRANIġ SAYFA 6
BĠRĠNCĠL<br />
GÜDÜLER<br />
**DoğuĢtan ve<br />
fizyolojik kökenlidirler<br />
**ÖğrenilmemiĢlerdir.<br />
**Açlık, susuzluk,<br />
cinsellik, ısıyı koruma,<br />
sevgi<br />
BAġLICA GÜDÜLER<br />
ĠÇTEN<br />
ĠKĠNCĠL<br />
GÜDÜLER<br />
**Sonradan kazanılansosyal<br />
ya da psikolojik<br />
kökenlidirler<br />
**ÖğrenilmemiĢlerdir<br />
**Bilme anlama tanıma<br />
Kendini gerçekleĢtirme<br />
**Para baĢarılı olma<br />
dikkati çekme, mevki,<br />
Statü,<br />
ÖRNEKLER<br />
GÜDÜLENME<br />
*Birey kendi içinden<br />
geldiği için davranıĢta<br />
bulunur.<br />
*Öğrencinin merakını<br />
gidermek için <strong>ders</strong><br />
çalıĢması<br />
**BaĢarılı olma, merakı<br />
giderme, kiĢilerin<br />
ihtiyaçları, yetenekleri<br />
****BaĢkasını<br />
beklemez, kendi<br />
harekete geçer<br />
DIġTAN<br />
GÜDÜLENME<br />
*Birey dıĢarıdan bir<br />
ödül almak için<br />
davranıĢta bulunur.<br />
*Öğrencinin öğretmenin<br />
gözüne girmek için <strong>ders</strong><br />
çalıĢması<br />
**BAġKASI-etkili<br />
**Ödül alma, iyi not alma,<br />
cezadan kaçma, göze<br />
girme, dikkat çekme<br />
1-Derste öğretilecek bilgilerin nerede, ne iĢe yarayacağını söyleme<br />
2-Bir öğrencinin, öğretmenin vereceği ödülü kazanmak için sınavda baĢarılı olmak istemesi-DIġ<br />
3- Bir gencin, sağlığına önem verdiği için dengeli beslenmeyle ilgili konuları <strong>öğrenme</strong>k istemesi-ĠÇ<br />
4- Bir gencin, arkadaĢları ısrar ettiği için onlarla birlikte resim sergisine gitmeyi kabul etmesi-DIġ<br />
5- Bir öğrencinin, ceza almak istemediği için sınıfta disiplin sorunu çıkarmaktan çekinmesi-DIġ<br />
6- Bir gencin, eleĢtirmenler tavsiye ettiği için bir film izlemesi-DIġ<br />
7-Vatan uğruna ölmek-ifadesinin güdüler açısından bir cümleyle açıklayınız<br />
___________________________________________________________________________________________<br />
AġAĞIDAKĠ ĠFADELER ARASINDA 1 TANE YANLIġ VAR BULUNUZ<br />
8-Eğitim-öğretim ortamında öğrencinin istenilen davranıĢı göstermesinin hemen arkasından<br />
yapılan ödüllendirme, <strong>öğrenme</strong> güdüsünü güçlendirir<br />
9- BaĢarı güdüsü düĢük bir öğrencide gözlenebilecek özellik dıĢsal faktörlere yükleme yapma<br />
davranıĢını gösterir<br />
10-Öğretme-<strong>öğrenme</strong> sürecinde öğrencinin baĢarı güdüsünün yüksek olması, etkili <strong>öğrenme</strong>nin<br />
sağlanmasında oldukça belirleyici bir etkendir. baĢarı güdüsü yüksek olan bir öğrenci tarafından<br />
genellikle gösterilen davranıĢ karĢılaĢtığı güçlüklerden yılmamaktır<br />
11-Öğrencinin <strong>öğrenme</strong>ye güdülendiğinin en güçlü kanıtı, DavranıĢlarıyla <strong>ders</strong>e katılmaya istekli<br />
olduğunu göstermesidir.<br />
12-Öğrenme güdüsünün (motivasyon) bir göstergesi olarak aĢağıdakilerden hepsi doğrudur.<br />
-Öğrenme sürecinin öğrencide yarattığı ilgi ve merak uyandırma düzeyi<br />
-Öğrenme sürecinin bireysel ihtiyaçlarını karĢılama ve amaçlarına uygunluk derecesi<br />
-Öğrencinin baĢarısına iliĢkin beklenti düzeyi<br />
-Öğrencinin <strong>öğrenme</strong> sürecinde tatminlik derecesi<br />
13-Öğrenciler <strong>öğrenme</strong>ye güdülenerek süreçte etkin Ģekilde yer aldıklarında sınıf içinde disiplin<br />
sorunları azalır<br />
14-Hedeflenen davranıĢı <strong>öğrenme</strong>ye güdüleme, <strong>ders</strong>in baĢında öğrencilerin <strong>öğrenme</strong>ye istekli hale<br />
getirilmesinin nedenleri arasında sayılabilir.<br />
SAYFA 7
6-DĠKKAT:<br />
**Bilincin belli bir noktada toplanmasıdır.<br />
**Öğrenmenin gerçekleĢebilmesi için dikkatin öğrenilecek konuya toplanması gerekir, bu<br />
sebepten dolayı öğretmenler <strong>ders</strong>lerinde dikkati artırmaya yönelik çalıĢmalar yapmalıdırlar.<br />
**Dikkati etkileyen iki önemli faktör vardır<br />
1-Uyarıcı ile ilgili olanlar: Uyarıcının Ģiddeti, büyüklüğü hareketliliği parlaklığı bulunduğu ortam<br />
2-Bireyle ilgili faktörler: Bireyin ilgileri inançları beklentileri ihtiyaçları<br />
ÖĞRENCĠLERĠN ÖĞRENME SÜRECĠNDE DĠKKATĠNĠ ÇEKMEK ĠÇĠN YAPILABĠLCEKLER:<br />
1-Günlük yaĢamdan örnekler sunma-öğrencilerin yakın çevresinden örnekler sunma, güncel olayları sınıfa taĢıma<br />
2-Ġlginç durumlar resimler Ģekiller örnekler sunma<br />
3-Birbirlerinden farklı uyarıcıları kullanma, hareketlilik, zıtlık, beden dili ses tonu araç gereç soru<br />
4-Sınıfta farklı oturma düzenleri oluĢturulabilir.<br />
5-TartıĢma, panel soru cevap v.s<br />
6-Öğrencinin öğreneceklerini nerede kullanabileceği, ne iĢe yarayacağını söyleme v.b<br />
7-FĠZYOLOJĠK DURUM:<br />
**Öğrenmenin gerçekleĢmesi kiĢinin sağlığıyla da doğru orantılıdır.<br />
**Özellikle görme, iĢitme gibi duyum bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık<br />
bozukluğu durumlarında <strong>öğrenme</strong>nin tam olarak gerçekleĢmesi mümkün değildir.<br />
B-ÖĞRENME MALZEMESĠ-KONUSU ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER:<br />
(Öğrenilen ġey)<br />
1-ALGISAL AYIRT EDĠLEBĠLĠRLĠK<br />
**Etraftaki diğer uyarıcılardan ayırt edilmeyen bir uyarıcının öğrenilmesi zor olacaktır.<br />
**Öğrenme malzemesinin çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilmesidir.<br />
**Zıtlıklar ve farklılıklar ayırt edilebilirliği güçlendirir.<br />
**Konuyu anlatırken öğretmenin konunun önemini vurgulayıp sınavda çıkabileceğini söylemesi<br />
buna örnek gösterilebilir<br />
**Öğrenilecek metindeki bazı cümlelerin renkli ya da koyu yazılması, öğretmenin bazı konulara<br />
dikkat çekmesi algısal ayırt edilebilirliğe örnektir.<br />
2-ANLAMSAL ÇAĞRIġIM:<br />
**Zihinde bir takım çağrıĢımlara yol açan <strong>öğrenme</strong> malzemesi <strong>öğrenme</strong>yi kolaylaĢtıracaktır.<br />
Ġnsanlarda çağrıĢım genellikle zıtlıklarda ve eĢ anlamlılarda görülür<br />
**Öğrenme malzemesinin öğrencinin zihninde çeĢitli çağrıĢımlar yapması, öğrencinin önceki<br />
<strong>öğrenme</strong> ve yaĢantılarıyla ilgilidir, <strong>öğrenme</strong>de transferi sağlar.<br />
**Mesela <strong>KPSS</strong> KAVRAMI ZĠHĠNDE NELER CANLANDIRIR? Yazınız<br />
1- 4-<br />
2- 5-<br />
3- 6-<br />
**Öğretmenlerin algısal ayırt edilebilirliği kullanması aynı zamanda bilgilerin kalıcılığı açısından<br />
anlamsal çağrıĢımı güçlendirecektir. KAVRAMLARIN BĠRBĠRLERĠNĠ ÇAĞRIġTIRMASI<br />
3-KAVRAMSAL GRUPLANDIRMA<br />
**Öğrenilen konunun benzerliklerine göre gruplandırılması <strong>öğrenme</strong>yi kolaylaĢtıracaktır.<br />
**Kavramsal gruplama bilginin zihinde somut ve görsel bir Ģekilde düzenlenmesini ve öğrenilmesini sağlar<br />
**Novak tarafından geliĢtirilen kavram haritaları bu amaç için kullanılmaktadır. Anlamlı <strong>öğrenme</strong>yi sağlayan önemli<br />
tekniklerden biridir. Mesela canlıların sınıflandırılması-ġEMAYI OLUġTURUNUZ-uygulama<br />
**Öğrenilen konunun kavramsal benzerliklere göre gruplandırılması, bütünleĢtirilmesi örgütlenmesi söz konudur.<br />
4-TELAFFUZ EDĠLEBĠLĠRLĠK:<br />
**Dil ile düĢünce arasında sıkı bir iliĢki vardır. Dile getirilemeyen, telaffuz edilemeyen <strong>öğrenme</strong><br />
malzemesi öğretici tarafından aktarılmaz, öğretilemez<br />
SAYFA 8
C-ÖĞRENME YÖNTEMĠ / STRATEJĠSĠ ĠLE ĠLGĠLĠ FAKTÖRLER<br />
1-Konunun Yapısı,<br />
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)<br />
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)<br />
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci Aktivitesi<br />
1-Konunun Yapısı<br />
**Genel kural önce bütün sonra parçalara bölerek ve daha sonra tekrar bütün olarak öğrenilmesidir.<br />
Öncelikle konunun bütünü hakkında bilgi sahibi olduktan sonra konuyu parçalara bölerek çalıĢmak ve son<br />
aĢamada toparlamak bütünleĢtirmek tavsiye edilir<br />
**Fakat konunun yapısına göre bu genel kural değiĢim gösterir. Konunun uzun ya da kısa olması bunda etkili<br />
olabileceği gibi Öğrencinin düzeyi de burada etkili olmaktadır. Hangi yöntemin daha faydalı olacağı konuya<br />
göre değir.<br />
**Eğer öğrenilecek konu kısa ve birbirleriyle bütünleĢmiĢ ise parçalara ayrılması durumunda tekrar<br />
bütünleĢtirmede ve anlamlı hale getirmede zorluk çekilecektir. Konu uzun ise parçalara ayırmak<br />
daha faydalı olacaktır.<br />
**Unutulmaması gereken öğrenci yapısı ve düzeyine göre ve konunun yapısına göre yöntem<br />
değiĢecektir.<br />
2-Öğrenmeye Ayrılan Zaman-(Aralıklı veya Toplu ÇalıĢma)<br />
**Öğrenmeye ayrılan ve bunun nasıl kullanılacağı önemlidir. Bu durum karĢımıza 2 Ģekilde çıkar.<br />
1-ARALIKLI ÇALIġMA: Konuların belirli programa göre düzenli aralıklarla tekrar edilmesidir. Konu<br />
ya da <strong>ders</strong>lerin zamanında günü gününe çalıĢılması ya da haftalık düzenli tekrarların yapılmasını<br />
ifade eder.<br />
2-TOPLU ÇALIġMA: Sınavlardan önce yapılan sıkıĢık ve yoğun çalıĢması buna örnektir. Vize ve<br />
final haftalarındaki yoğun çalıĢmalar buna örnektir<br />
Not: Her iki durumunda olumlu ya da olumsuz yanları vardır. Genel olarak aralıklı çalıĢma<br />
tavsiye edilir. Parçalara bölerek yapılan <strong>öğrenme</strong>lerin genelde <strong>öğrenme</strong>yi kolaylaĢtırdığı<br />
söylenebilir.<br />
**AMAÇ YÜKSEK NOT ALMAK VE BĠLGĠLERĠ DAHA SONRA KULLANMAK NĠYETĠ YOKSA-TOPLU<br />
**AMAÇ BĠLGĠLERĠN KALICILIĞI ĠSE-ARALIKLI ÇALIġMA<br />
<strong>KPSS</strong>: Bir hafta sonra gireceği sınava hazırlanan öğrencisine ―Her gün yarım saatini ayırıp<br />
çalıĢman sınavdan bir gün önce 15 saat çalıĢmandan daha yararlı olur.‖ Biçiminde öneride<br />
bulunan bir öğretmen, Öğretmen burada aralıklı-toplu <strong>öğrenme</strong> üzerine vurgu yapmıĢtır.<br />
3-Feedback-Geri Bildirim (Dönüt-Düzeltme)<br />
**Sonuç hakkında bilgi verme-Öğrenen <strong>öğrenme</strong> durumu hakkında bilgi sahibi olur. Öğrenenin ne<br />
düzeyde öğrenip <strong>öğrenme</strong>diği hakkında bilgi sahibi olması önemlidir. Öğrenmesi yeterli mi yetersiz<br />
mi? Öğrenen bunu fazla gecikmeden <strong>öğrenme</strong>lidir.<br />
**Öğretmen, öğrencilerini ne kadar öğrenip ne kadar öğrenemedikleri konusunda mutlaka<br />
bilgilendirmelidir. Bunu da öğrencinin <strong>ders</strong>e motivasyonunu kaybetmeden yapması doğru olacaktır.<br />
**Öğrenciye öğrendikleri hakkında bilgi vermeye ne kadar doğru ya da yanlıĢ yaptığını bildirmeye<br />
Geri Bildirim-Dönüt denir.<br />
**Aferin denilerek pekiĢtirilmesi de güdülenmeyi artırır.<br />
**Sınav sonuçlarının öğrencilere zamanında duyurulması, sınav kâğıtlarını dağıtılarak kontrol<br />
ettirilmesi bu açıdan önemlidir.<br />
**Skinner in Programlı Öğrenmesi ve Bloom un tam <strong>öğrenme</strong>si bu konuyu çok önemser.-dönüt ya<br />
da anında dönüt kavramları vurgulanır.<br />
4-Öğrenmede Öğrencinin Etkinlik Düzeyi-Aktif katılımı-Öğrenci<br />
Aktivitesi<br />
**Öğrencilerin duyu organlarıyla <strong>öğrenme</strong>ye katılması önemlidir. Öğrenmede en yüksek kalıcılık<br />
aktif katılım ve yaparak yaĢayarak yapılan <strong>öğrenme</strong> ilkelerindendir.<br />
**Öğrenci sürece aktif olarak katılmalıdır.<br />
**Dinlemeli okumalı yazmalı sormalı tartıĢmalıdır. Kısaca öğrenci yaparak yaĢayarak <strong>öğrenme</strong>lidir<br />
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 9
DAVRANġCI<br />
ÇAĞRIġIMCI<br />
BAĞSAL<br />
KURAMLAR<br />
BĠLĠġSEL<br />
KURAMLAR<br />
BĠLĠġSEL<br />
AĞIRLIKLI<br />
DAVRANIġCI<br />
KURAMLAR<br />
ĠNSANCIL<br />
DUYUSAL<br />
KURAMLAR<br />
BEYĠN TEMELLĠ<br />
ÖĞRENME<br />
KURAM<br />
ÖĞRENME KURAMLARI<br />
1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel-------------ĠVAN PAVLOV<br />
2-Edimsel KoĢullanma-Operant-----------SKĠNNER<br />
3-BitiĢik kuramlar------------------------------WATSON-GUTHRĠE<br />
4-Bağ Kuramı-----------------------------------THORNDĠKE<br />
5-Sistematik DavranıĢ Kuramı-------------HULL<br />
1-Gestalt Kuramı--------------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka<br />
2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı-----------------------GAGNE<br />
3-Yapılandırmacı Kuram----------------------PĠAGET-VGOTSKY<br />
1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN<br />
2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA<br />
(Gözlem Yoluyla Öğrenme)<br />
1-Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi----------------------MASLOW<br />
2-Benlik GeliĢimi------------------------------ROGERS<br />
3-Ahlak GeliĢimi-------------------------------KOHLBERG<br />
1-Nöro-Fizyolojik Kuram-------------------HEBB<br />
DAVRANIġCI KURAMIN TEMEL ĠLKELERĠ<br />
GENEL BĠLGĠ:<br />
Ġlk kurucu ve savunucu J.B. Watson. Öğrenmeyi uyarıcı-tepki arasında bağ kurulması ve<br />
pekiĢtirme yoluyla davranıĢın sürdürülmesi Ģeklinde açıklanır.<br />
DavranıĢçı kuramların;<br />
Felsefi alt yapısını; John Locke<br />
Fizyolojik alt yapısını; Ġvan Petroviç Pavlov<br />
Psikolojik alt yapısını ise; E.L. Thorndike, B.F. Skinner, Hull ve L.L Bernard<br />
1-Ġnsan ve hayvan davranıĢları benzerdir. Bundan dolayı çalıĢmalarını hayvanlar üzerinde<br />
yapmıĢlardır, insan <strong>öğrenme</strong>lerini bu çalıĢmalara dayalı olarak açıklamaya çalıĢmıĢlardır.<br />
2-Öğrenme için gözlenebilir davranıĢlar Ģarttır. Organizmanın gözlenebilir davranıĢlarında<br />
değiĢiklik olduğunda <strong>öğrenme</strong>den bahsetmek mümkündür. Bunun dıĢında kalanlar bilimsel olarak<br />
ele alınamazlar. Mesela inançlar, değerler duygu ve hisler, hayaller doğrudan gözlenemediği ve<br />
ölçülemez. Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde durmuĢlardır.<br />
3-Ġnsan zihni doğuĢtan TABULA RASA dır, Yani boĢ levhadır. Sonradan bu levha yaĢantı ve<br />
deneyimlerle doldurulur. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değilizdir hepsini sonradan öğreniriz.<br />
J.LOCKE<br />
-Üzerine hiçbir Ģey yazılmamıĢ boĢ beyaz kâğıt gibidir.<br />
-Watson: Bana çocuklar getirin ben onları istediğiniz insan olarak yetiĢtireyim derken zihnin<br />
sonradan doldurulduğunu <strong>öğrenme</strong>lerin sonradan kazanıldığını vurgulamıĢtır.<br />
4-UT YAKLAġIMI olarak da bilinir. Veya BAĞSAL ÖĞRENME<br />
5-DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır<br />
6-PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan verilen pekiĢtireç önemlidir. SAYFA 10
7-DavranıĢçılar, <strong>öğrenme</strong>nin oluĢumunu, uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak<br />
nitelendirirler.<br />
8-1960'lı yılların sonuna kadar egemenliğini sürdüren davranıĢçı akımlar eğitim alanında çok derin<br />
izler bırakmıĢ ve o dönemde çok kabul görmüĢ bir yaklaĢım sergilemiĢtir. Algılama, benlik, dikkat,<br />
problem çözme vb. karmaĢık biliĢsel süreçleri, duyguları hisleri düĢünme ve inançları açıklamada<br />
yetersiz kalmıĢ ve 1970'lerden itibaren etkisini yitirmeye baĢlamıĢtır. Aynı zamanda<br />
davranıĢçılıktan biliĢselciliğe geçiĢ dönemi baĢlamıĢtır. DavranıĢçı kuramlar günümüz <strong>öğrenme</strong><br />
kuramlarını etkilemiĢtir.<br />
9-Somut olmayan, gözlenemeyen, ölçülemeyen, hiçbir davranıĢ ya da yaklaĢımın önemi<br />
yoktur. Objektif olabilenler geçerlidir. DavranıĢların somut sonuçları ve nasıl olduğu<br />
sebeplerinden daha önemlidir.<br />
10-Bilgi insandan bağımsız olarak nesnel-objektif olarak vardır ve öğreten tarafından aktarılır. Bilgi<br />
nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır. Uyarıcıya yöneltilen tepkilerle edinilir<br />
11-Öğrenci <strong>öğrenme</strong> sürecinde pasiftir. Birey yeni bir problem durumuyla karĢılaĢtığında<br />
deneme yanılma yoluyla çözüm üretir.<br />
12-Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar üzerinde araĢtırmalar yaparak <strong>öğrenme</strong>yi<br />
açıklamıĢlardır. Ġnsan <strong>öğrenme</strong>si ile diğer canlıların <strong>öğrenme</strong>si benzerlik göstermektedir.<br />
13-DavranıĢçılar uyaranların ortaya çıkardığı tepkileri gözleyerek <strong>öğrenme</strong> ve hatırlamayla<br />
ilgili temel yasaları keĢfetmeye çalıĢmıĢlardır. Gözlenen davranıĢa ilgi duymuĢlar ve uyaran<br />
tepki bağını oluĢturan süreçleri incelemiĢlerdir.<br />
14-ÖNEMLĠ ELEġTĠRĠ: Öğrenmeyi yalnızca U-T etkileĢimine bağlayarak sadece gözlenebilir -<br />
ölçülebilir olanları dikkate alıp basite indirgediği, öğreneni süreçte pasif kabul ettiği için hayvan<br />
davranıĢlarını insanlara genellediği için VE Ġçsel pekiĢtireçleri, zihinsel süreçleri -beyin<br />
fonksiyonlarını önemsemediği ELEġTĠRĠLER ALMIġTIR.<br />
15-Ġnsan zihnini bir kara kutuya benzeten davranıĢçılar, kara kutu içinde olup bitenleri değil,<br />
kara kutuya girip çıkanları dikkate alırlar. Kara kutuya girip çıkanlar ayarlanabilir, kontrol<br />
edilebilir ve düzenlenebilir. DavranıĢçılığın hedef alanı davranıĢtır ve hisler ve diğer biliĢsel<br />
süreçler gibi kavramlara kuĢkuyla yaklaĢmaktadırlar.<br />
16-Çevrenin ve çevredeki uyarıcıların <strong>öğrenme</strong> üzerinde etkisi vardır bundan dolayı çevre<br />
düzenlemesi gerekmektedir bu görev ise öğretmene düĢmektedir.<br />
17-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak<br />
ölçülüp değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla<br />
kanıtlanamayacağına göre davranıĢçılar temelde insan davranıĢlarını açıklayan ilkelere<br />
odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler.<br />
ÖNEMLĠ KĠġĠLER GENEL ÖZET<br />
J.LOCKE Felsefi alt yapıyı oluĢturmuĢtur. Öğrenme uyarıcı tepki arasındaki bağın kurulması<br />
ve pekiĢtirilmesi ile açıklanabilir. DoğuĢtan hiçbir bilgiye sahip değiliz.<br />
Bilinen kuramı klasik koĢullanmadır. BaĢlangıçta tanınmayan bir uyaranın<br />
ĠVAN yaĢantılar yoluyla tanınarak koĢullu uyarıcı haline gelmesi olarak <strong>öğrenme</strong><br />
PAVLOV açıklanır. Doğal uyarana gösterilen tepkinin yapay uyarana da gösterilmesi.<br />
GUTHRĠE BitiĢiklik-Bir uyarana verilen tepki, uyaran her görüldüğünde ya da benzer uyaran<br />
görüldüğünde tekrarlanır, tekrar ortaya çıkar.<br />
THORNDĠKE Öğrenme deneme-yanılma yoluyla problem çözme süreci olarak açıklanır.<br />
BAĞ KURAMI<br />
-Otomatik tepki yok iradeli davranıĢlar vardır<br />
-Operant: KarmaĢık uyarıcılara karĢı gösterilen edim<br />
SKĠNNER -Bu edimler sonucu etkiler ve pekiĢtirildikçe davranĢın devamı sağlanır Bu durum<br />
ise EDĠMSEL KOġULLANMA olarak adlandırılır.<br />
-Programlı <strong>öğrenme</strong>-Anında dönüt-Düzeltme<br />
obsesyon52@hotmail.com SAYFA 11
BĠLĠġSEL VE DAVRANIġCI KURAMLARIN<br />
KARġILAġTIRILMASI<br />
DAVRANIġCILAR BĠLĠġSELCĠLER<br />
Gözlenen ölçülebilen davranıĢlara ilgi<br />
duymuĢlardır. Uyaran-tepki arasındaki bağa<br />
dikkat çekmiĢlerdir<br />
DavranıĢ öğrenilir. Önemli olan davranıĢın<br />
gözlenebilir ve ölçülebilir olmasıdır<br />
PekiĢtireç davranıĢı kuvvetlendirir, dıĢtan<br />
verilen pekiĢtireç önemlidir.<br />
Öğrenci <strong>öğrenme</strong> sürecinde pasiftir. Birey yeni<br />
bir problem durumuyla karĢılaĢtığında deneme<br />
yanılma yoluyla çözüm üretir.<br />
Laboratuar ortamında çoğunlukla hayvanlar<br />
üzerinde araĢtırmalar yaparak <strong>öğrenme</strong>yi<br />
açıklamıĢlardır. Ġnsan <strong>öğrenme</strong>si ile diğer<br />
canlıların <strong>öğrenme</strong>si benzerlik göstermektedir<br />
Basit davranıĢların nasıl oluĢtuğu üzerinde<br />
durmuĢlarıdır.<br />
DavranıĢçılar, <strong>öğrenme</strong>nin oluĢumunu, uyarıcı<br />
ile davranıĢ arasında bağ kurma iĢi olarak<br />
nitelendirirken<br />
1-Somut sonuç-ürün önemli<br />
2-Bilginin nasıl elde edildiği-olgulara dayalı bilgi<br />
önemli<br />
3-Sınama-yanılma yoluyla <strong>öğrenme</strong><br />
4-Geri bildirim ölçme değerlendirme amaçlı<br />
yapılır<br />
DavranıĢçıların açıklayamadıkları ve eksik<br />
bıraktıkları konuları tamamlamıĢlardır. Zihinsel<br />
yapıdaki (algılama, kavrama, bilme, düĢünme)<br />
değiĢmeleri, içsel süreçleri, bilgiyi iĢleme<br />
tarzındaki değiĢmeyi ve <strong>öğrenme</strong>ye etki eden<br />
bireysel özellikleri ele almıĢladır.<br />
Bilgideki değiĢme davranıĢa yansır ve davranıĢı<br />
yönlendirir.<br />
PekiĢtireç; baĢarılı olma, belirsizlikten kurtulma,<br />
keĢfetme gibi içsel özelliklerdir<br />
Öğrenci dikkatini kullanarak, uyarıcıları seçerek<br />
ve anlamlı hale getirerek kavrama yoluyla<br />
<strong>öğrenme</strong>de aktiftir.<br />
Bireyin doğal çevre içinde, değiĢik ortamlarda<br />
nasıl öğrendiğini ele almıĢlardır<br />
Kavram ve ilke <strong>öğrenme</strong>, problem çözme,<br />
eleĢtirel düĢünme gibi biliĢsel yönü ağır basan<br />
karmaĢık davranıĢların öğrenilmesinde kullanılır<br />
BiliĢselciler, <strong>öğrenme</strong>yi, algıların belli kurallara<br />
göre zihinde yeniden organizasyonu olarak<br />
ifade etmektedirler.<br />
1-Süreç nasıl öğrendiği önemli<br />
2-Kuramsal bilgi-sebep ve niçin önemli<br />
3-KeĢfetme-problem çözme öğrencinin<br />
kendisinin sonuca gitmesi önemli<br />
4-Geribildirim ve ölçme değerlendirme bilgi<br />
vermek ve geliĢtirmek amaçlı yapılır.<br />
BĠLĠġSEL, DAVRANIġÇI ve YAPILANDIRMACI<br />
KURAMLARIN KARġILAġTIRILMASI<br />
DAVRANIġCILAR BĠLĠġSELCĠLER YAPILANDIRMACILAR<br />
Öğrenme; uyarıcı ve tepki<br />
arasında bağ kurmadır.<br />
Bilgi nesneldir ve<br />
öğrenenden bağımsızdır.<br />
Uyarıcıya yöneltilen<br />
tepkilerle edinilir<br />
Öğrenme; algıların belli<br />
kurallara göre zihinde yeniden<br />
organizasyonudur.<br />
Bilgi nesneldir, öğrenenin<br />
ön bilgilerine ve zihinsel<br />
süreçlerine bağlı olarak<br />
edinilir.<br />
Öğrenme; öğrencilerin somut<br />
yaĢantıları sonucunda anlamda<br />
meydana gelen değiĢimleridir<br />
Bilgi özneldir ve öğrenenin<br />
somut yaĢantıları ile<br />
oluĢturulur<br />
SAYFA 12
ÖĞRENDĠKLERĠMĠZĠ PEKĠġTĠRELĠM<br />
1- Öğrenme, uyarıcıya verilen tepki olarak açıklanır./Bir davranıĢın ölçülebilir olması<br />
gerekmektedir./Yalnızca gözlenebilir etkinliklerle ilgilenir./Öğrenme sürecinde, öğrenen edilgen bir<br />
role sahiptir. Bu eleĢtiriler aĢağıdaki hangi öğretme-<strong>öğrenme</strong> yaklaĢımı için yapılabilir? (<strong>KPSS</strong><br />
2005)_________________________<br />
2-<br />
-Uyarıcı davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi__________________<br />
-DavranıĢın tekrarlanma sıklığının, sonuçları tarafından kontrol edilmesi____________________<br />
-Deneme-yanılma yoluyla gerçekleĢmesi__________________________________<br />
-Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi_____________________________<br />
3- Bebeklerin kiĢilikleri doğduklarında ĢekillenmemiĢ bir kil kütlesi gibidir. Geçirdikleri yaĢantılar,<br />
kiĢiliklerini bir heykeltıraĢın kil kütlesini Ģekillendirmesine benzer biçimde Ģekillendirir. Yukarıdaki<br />
görüĢü savunan yaklaĢım hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2007)_______________________<br />
4- Öğrenme kuramlarına göre bilgi,<br />
I) nesnel ve öğrenenden bağımsız______________________________<br />
II) nesnel ve öğrenenin ön bilgileriyle iliĢkili,______________________________<br />
III öznel ve öğrenenin oluĢturduğu___________________________________<br />
5-Canlı organizmalar sürekli bir etkinlik içerisindedir. Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenebilir<br />
davranıĢlar incelenmelidir. Bir davranıĢ ne kadar karmaĢık görünürse görünsün, en küçük birimine<br />
kadar incelendiğinde bir uyarıcı tepki bağlantısı görülecektir ifadesi biliĢsel yaklaĢımın temel<br />
varsayımıdır. D-Y_____________________<br />
6-<br />
-Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur____________<br />
-Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler <strong>öğrenme</strong>yi etkiler____________________<br />
-Birey maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar__________________<br />
-Anlamlandırma ve yorumlama süreci <strong>öğrenme</strong>yi etkiler__________________<br />
-Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir._________________________<br />
-Bütün davranıĢlar öğrenilmiĢtir____________________<br />
-Ġnsan davranıĢları çevresel uyarıcılar tarafından baĢlatılır________________<br />
-Ġnsan davranıĢlarını anlamak için gözlenemeyen etkenleri izlemek yersizdir____________<br />
-DavranıĢların mekanizmasını anladıktan sonra onları kontrol etmek mümkündür____________<br />
7<br />
-Oyun sırasında rolünü unutan bir aktörü eleĢtiren yönetmen aktörün kendisini rolümü çok iyi<br />
öğrenmiĢtim diyerek savunması üzerine. Ben rolünü öğrenip <strong>öğrenme</strong>diğini sahnede yaptıklarına<br />
bakarak karar veririm yanıtını verir.2003___________________________<br />
-Sınavdan düĢük not alan öğrenci, ben çok çalıĢmıĢtım sözcüklerin anlamını biliyordum diyerek<br />
notuna itiraz eder,öğretmen:______________________________________________________<br />
____________________________________________(davranıĢçı kurama göre öğretmenin<br />
verebileceği yanıtı boĢluk kısma yazınız)<br />
8-AĢağıdakilerin hepsi biliĢsel kuramın ilkelerdir. D-Y_________________<br />
-Öğrenci verilen bilgiyi daha önce öğrendikleri ile karĢılaĢtırarak zihninde anlamlı hale getirir<br />
-Anlayarak kavrayarak <strong>öğrenme</strong> ezber <strong>öğrenme</strong>den daha kalıcıdır<br />
-Öğrenci öğrenebileceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfe<strong>ders</strong>e öğrendikleri daha kalıcı olur.<br />
-Bilgi öğrenciye anlamlı bütünler halinde sunulmalıdır<br />
9- AĢağıdakilerin hepsi yapılandırmacı kuramın ilkelerdir. D-Y_________________<br />
* Yapılandırmacı <strong>öğrenme</strong>de temele alınanlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir.<br />
1- Bilgiyi araĢtırma yorumlama ve analiz etme.<br />
2- Bilgiyi ve düĢündürme sürecini geliĢtirme.<br />
3- GeçmiĢteki yaĢantılarla yeni yaĢantıları bütünleĢtirme.<br />
*Öğrenenler, bilgiyi olduğu gibi kabul etmezler, bilgiyi yaratır ya da tekrar keĢfederler.<br />
* Yapılandırmacı <strong>öğrenme</strong>de asıl olan bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul görmesi değil, bireyin bilgiden nasıl bir<br />
anlam çıkardığıdır. Bilgi, öğrenenin var olan değer yargıları ve yaĢantıları tarafından üretilir.<br />
*Öznel bilgi anlayıĢından dolayı herkes için geçerli evrensel bilgileri edinme çabasından çok anlamlandıran kiĢi sayısı<br />
kadar bilgi önemlidir. Herkes aynı doğruya ulaĢmak zorunda değildir. SAYFA 13
1-Klasik KoĢullanma-Tepkisel<br />
ĠVAN PAVLOV<br />
Ġvan Pavlov 1849-1936 yılları arasında yaĢamıĢ Rus Fizyologdur. Köpeklerin sindirim<br />
sistemleri ile ilgili yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada köpeklerin henüz yiyecekler gelmeden<br />
önce salya salgıladıklarını görmüĢ, bu durumun bir baĢka uyarıcıdan dolayı gerçekleĢtiğini<br />
fark etmiĢtir. Daha sonra bu durumu kontrollü bir ortamda gözlemeye karar vermiĢtir<br />
ÖRNEK: Bir çocuğun doktora götürüldüğünü düĢününüz. Eğer çocuk daha önce doktora gitmediyse,<br />
doktorla herhangi bir yaĢantı geçirmediği için doktordan korkmayacaktır. Bu sebeple herhangi bir tepki<br />
vermeyecektir. Yani çocuk için doktor ―nötr‖ bir uyarıcıdır. Ama çocuk doktora gi<strong>ders</strong>e ve doktor<br />
da çocuğa iğne yaparsa bu iğne de çocuğun canını yaktığı için çocuğun ağlamasıyla sonuçlanıyorsa o<br />
zaman koĢullanma gerçekleĢecektir. Artık doktor veya iğne çocuğun canının yanması ve ağlamasıyla iliĢkili<br />
hale gelir. Çocuk için bundan sonra doktor; ―koĢullu uyarıcı‖, doktora karĢı duyulan tepki de<br />
―koĢullu tepki‖dir.<br />
BU PARÇAYI TABLOLAġTIRIRSAK<br />
1.Uyarıcı 2.Uyarıcı Tepki<br />
Doktor<br />
(nötr)<br />
Doktor<br />
(nötr)<br />
Doktor<br />
(Ģartlı)<br />
***<br />
Ġğnenin<br />
Yapılması<br />
(Ģartsız)<br />
****<br />
Yok<br />
Ağlama<br />
(Ģartsız)<br />
Ağlama<br />
(Ģartlı)<br />
PAVLOV UN DENEYĠ<br />
ĠġLEM SAYISI 1.UYARICI 2.UYARICI TEPKĠ<br />
1 Zil (Nötr) *** YOK<br />
2 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya<br />
(ġartsız Tepki)<br />
3 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya<br />
(ġartsız Tepki)<br />
4 Zil (Nötr) Et (ġartsız) Salya<br />
(ġartsız Tepki)<br />
5 Zil (ġartlı)<br />
Salya<br />
***<br />
(ġartlı Tepki)<br />
6 Zil (ġartlı)<br />
Salya<br />
*** (ġartlı Tepki)<br />
AÇIKLAMA-1: Pavlov organizmanın başlangıçta nötr olan ve herhangi bir tepkiye yol<br />
açmayan bir uyarıcının organizmanın herhangi bir tepkisine neden olan bir uyarıcıyla birlikte<br />
verilmesi durumunda nötr olan uyarıcıya organizmanın tepki verebileceğini ileri sürmüştür.<br />
Pavlov deney düzeneğini hazırlarken köpek için herhangi bir şey ifade etmeyen zil sesini (nötr<br />
uyarıcı), köpeğin hoşuna giden eti (koşulsuz – doğal uyarıcı) birlikte ard arda vererek<br />
köpeğin ete karşı göstermiş olduğu salyayı (koşulsuz – doğal tepki) zil sesine vermesini<br />
sağlamıştır.<br />
AÇIKLAMA-2:Klasik koşullanma sürecinde köpeğin hoşuna giden ve salya tepkisine neden olan doğal<br />
uyarıcı olan et, zil sesinden hemen sonra verilerek köpeğin zil sesine şartlanması sağlanılmaktadır. Önce<br />
zil sesi, hemen ardından verilen et birkaç kez tekrar edildikten sonra zil sesi tek başına verilse bile salya<br />
tepkisi ortaya çıkmaktadır. Zile karşı gösterilen bu tepki doğal bir tepki olmadığından bu tepkiye koşullu<br />
ya da şartlı tepki denilmektedir. SAYFA 14
Klasik KoĢullanmanın Temel Kavramları<br />
Nötr Uyarıcı: Organizma için bir tepkiye neden olmayan, henüz koĢulsuz uyarıcı ile<br />
iliĢkilendirilmemiĢ olan uyarıcılardır. BaĢlangıçta organizma için bir Ģey ifade etmez. ZĠL<br />
KoĢulsuz(ġartsız-Doğal) Uyarıcı: Organizma için doğal olan tepkilere yine doğal olarak<br />
ortaya çıkaran uyarıcılardır. Organizmanın doğası gereği tepki gösterdiği uyarıcılar. DoğuĢtandır,<br />
öğrenilmemiĢtir. ET<br />
KoĢulsuz (ġartsız-Doğal)Tepki: Organizmaya sunulan koĢulsuz uyarıcının oluĢturduğu doğal tepkidir.<br />
Organizmanın doğası gereği gösterdiği tepkiler. DoğuĢtandır, öğrenilmemiĢtir. ETE KARġI SALYA<br />
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Uyarıcı: Zil gibi önceden nötr olan bir uyarıcının; et gibi koĢulsuz, doğal<br />
bir uyarıcı ile iliĢkilendirilerek aynı tepkiyi oluĢturmasıdır. Burada zil koĢullanmıĢ bir uyarıcıdır.<br />
YaĢantılar sonucu öğrenilmiĢtir.<br />
KoĢullu(ġartlı-Yapay) Tepki: Organizmanın koĢullu uyarıcıya verdiği tepkidir. Zil sesine<br />
verilen salya tepkisi. YaĢantılar sonucu kazanılmıĢ, öğrenilmiĢtir.<br />
EK BĠLGĠ: Konorski tipi Ģartlı tepki:<br />
Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra deneyci tarafından<br />
bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam eden tekrarlardan<br />
sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir. Buna sinyal <strong>öğrenme</strong> denir.<br />
UYGULAMA SORULARI: Tablo OluĢturunuz. Tüm Kavramları Gösteriniz<br />
1-Kullanılacak Kavramlar: El-Soğuk Sus-Vuvuzela Sesi-Kan Damarlarının BüzüĢmesi<br />
2-Öğretmen-Ceza-Korkma<br />
3-Okul-Güler Yüzlü Öğretmen-Sevinme<br />
4-Sıcaklık-Terleme-KarĢı Cins<br />
AĢağıdaki Açıklamaların DOĞRU-YANLIġ Olup Olmadığına Karar Veriniz. HATA VARSA ALTINI<br />
ÇĠZEREK DOĞRUSUNU YAZINIZ.<br />
1- KoĢullu uyarıcıya gösterilen tepki de koĢullu tepkidir. Et ve salya arasında görülen doğal iliĢki,<br />
zil sesi ve salya arasında da yaratılmıĢtır. Bu durumda, zil sesi koĢullu uyarıcı, zil sesini duyunca<br />
salya salgılama ise koĢulsuz tepkidir.____________________________________________<br />
2- koĢulsuz uyarıcı organizmada doğal ve otomatik olarak tepkiyi oluĢturan uyarıcı, koĢulsuz tepki<br />
ise koĢulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve öğrenilmiĢ tepkidir.____________<br />
3-Özetle klasik koșullanma önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile tepki arasında<br />
bağ kurulması sonucu oluĢur. Koșullanma nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıyla eșleșmesi sonucu<br />
oluĢan koĢullu uyarıcıya doğal tepkinin verilmesiyle gerçekleșir.___________________________<br />
4-KoĢulsuz tepki yaĢantıya bağlı değildir ve doğal bir davranıĢtır. DoğuĢtan geldiği için öğrenilmiĢ<br />
değildir. KoĢulsuz uyarıcı karĢısında gösterilen yapay tepki otomatiktir._____________________<br />
OKUMA PARÇASI: Klasik koĢullanma olayı anlatılırken örnek olarak salya koĢullanmasının seçilmesi, bu olayın<br />
her günkü hayatta çok önemli bir rol oynamasından değil, önemli koĢullanmaların nasıl meydana geldiğine bir<br />
örnek oluĢturmasındandır. Aslında çoğumuz bu tür koĢullanmaya maruz kalmıĢızdır. Günümüzde artık, eski<br />
büyük Amerikan çiftliklerinde olduğu gibi, çalıĢanlarda masaya koĢuĢma ve ağız sulanması davranıĢlarına yol açan<br />
büyük sirenler ve ziller çalınmıyor ama, modern hayatta da yiyeceğin kokusu, yemekten söz edilmesi, hatta<br />
yemeğin düĢünülmesi bile ağzımızı sulandırmaya yetiyor.<br />
Diğer bir tür koĢullanma, korku koĢullanması, gündelik hayatta daha önemli bir rol oynar. Çoğumuz korku<br />
koĢullanması türünde deneyimler geçirmiĢizdir; bu deneyim ve korkular çevreye yaptığımız uyum (veya<br />
uyumsuzluğun) temelini oluĢturmuĢtur, insanlarda korku koĢullanmasının psikolojide çok ünlü bir örneği, Albert<br />
adlı 11 aylık bir erkek çocuğun vakasıdır (VVatson ve Rayner, 1920).<br />
Deneyin baĢlangıcında Albert'in hayvanlardan korkusu yoktur. Kendisine beyaz bir tavĢan sunulduğunda sevinç<br />
gösterilerinde bulunmuĢ ve hayvandan uzaklaĢmak için hiç bir çaba göstermemiĢtir. Ancak daha sonra kendisine<br />
bir fare gösterilirken çok Ģiddetli bir gürültü duyması sağlanmıĢtır. ġiddetli gürültüler genellikle çocuklar için, hatta<br />
hepimiz için, korku uyandırıcı uyarıcılardır. Ses Albert'in geriye doğru çekilmesine neden olmuĢtur. Beyaz farenin<br />
gösterilip hemen arkasından Ģiddetli bir gürültünün verilmesi iĢlemi, birçok kez tekrar edilmiĢtir. Daha sonra,<br />
önceleri korku uyandırmamıĢ olan beyaz tavĢan Albert 'te yeniden gösterilince, bu kez tavĢanın sadece<br />
görünümünden bile korkan Albert ondan uzaklaĢmaya çabalamıĢtır. Hatta bu korku diğer tüylü beyaz nesnelere,<br />
örneğin bir insanın yüzündeki beyaz sakala karĢı da gösterilmeye baĢlamıĢtır. TavĢana ve diğer<br />
tüylü beyaz nesnelere bu geçiĢ, bir sonraki bölümde ele alınacak olan uyarıcı genellemesi olayını göstermektedir.<br />
ġu halde, korkuyu koĢullanmak için gerekli olan Ģey nötr bir uyarıcıyı, doğal ya da koĢulsuz bir korku<br />
uyarıcısıyla eĢleĢtirmektir. Korku koĢullanmasının önemli bir özelliği çok çabuk, adeta bir anda oluĢmasıdır. Salya<br />
koĢullanmasının gerçekleĢmesi için birçok tekrar gerekir, oysa korku koĢullanması birkaç tekrarda oluĢur.<br />
Boğulma geçiren bir insanın suya karĢı çok Ģiddetli bir korku geliĢtirmesi sık sık görülen bir olaydır. "The<br />
Locomotive God" (Leonardo, 1927) adlı kitapta Ģöyle bir yaka anlatılmaktadır: Evinden birkaç sokak uzakta<br />
dolaĢırken tren raylarına çok yaklaĢan bir çocuk, geçen bir trenin çıkardığı buharla haĢlanmıĢtır. Yıllar sonra, bir<br />
profesör ve ozan olan bu aydın kiĢi evinden ya da evinin yakın çevresinden uzaklaĢması gerektiğinde çok Ģiddetli<br />
bir korku göstermektedir. SAYFA 15
KLASĠK-TEPKĠSEL KOġULLANMA YOLUYLA ÖĞRENME<br />
ÖRNEKLERĠ<br />
1-Korkular ve fobilerde klasik koĢullanma yoluyla kazanılmaktadır.<br />
-Öğretmen, köpek, enjektör görünce korkma.<br />
2-Duyusal davranıĢlarda klasik koĢullanma yoluyla oluĢmaktadır.<br />
-Birini sevme, birinden hoĢlanma, birinden nefret etme.<br />
3-Kapı zili çaldığında kapıya yönelme. Teneffüs zili çaldığında ayağa kalkma.<br />
4-Kırmızı ıĢık gördüğünde durma, bayrak görünce saygı duyma, polis görünce heyecanlanma.<br />
5-Otobüs görünce midenin bulanması, limon görünce ağzın sulanması, fren sesi duyunca<br />
heyecanlanmak, sınav sırasında heyecanlanmak,<br />
6-Sevdiğimiz bir insanı ya da karĢı cinsi gördüğümüzde mutlu olmamız<br />
7-Ağlayan çocuğun annesini görünce susması. Ayakları yerden kesilen birinin tedirgin olması<br />
8-Parfümün bir yakını hatırlatması, Ģarkı sözlerinin sevdiğimiz birini çağrıĢtırması.<br />
Klasik KoĢullanma Yoluyla Öğrenme Olmayanları KarĢılarına Yazınız<br />
-Sıcak havada terlememiz_____________<br />
-Elimizi suya soktuğumuzda kan damarlarımızın büzüĢmesi_______________<br />
-Bozuk yiyecekleri yediğimizde midemizin bulunması__________________<br />
-Bozuk yiyecekleri gördüğümüzde midemizin bulunması________________<br />
Bir Örnekle klasik koşullanmayı açıklamaya devam edelim;<br />
Ayı oynatıcıların ayıları tef sesiyle nasıl oynattığını biliyor musunuz?<br />
Ayı oynatıcısı tef çaldığında ses başlangıçta ayı için herhangi bir şey ifade etmez tef sesi ayı için nötr<br />
uyarıcıdır. Ayı bir sac üzerine çıkarılıp altı açıldığında ayakları yanmaya başlayacaktır. Bu da ayı için<br />
koşulsuz yani doğal bir uyarıcıdır. Bu uyarıcı karşısında ayı ayaklarını kaldırma eğilimi gösterecektir. Bu<br />
gösterilen tepki koşulsuzdur. Önce tef sesi verilip hemen ardından ayı kızgın sac ile karşı karşıya<br />
kaldığında göstereceği tepki ayaklarının yanmasından dolayı koşulsuz bir tepki olan ayaklarını kaldırma<br />
davranışı olacaktır. Tef sesi ve kızgın sac yeterince birlikte verildiğinde artık kızgın sac olmasa bile ayı<br />
ayaklarını kaldırma davranışını gösterecektir. Ayının kızgın sac olmadığı halde daha doğrusu ayakları<br />
yanmadığı halde ayaklarını kaldırma davranışı koşullu bir tepki bu koşulu tepkiye neden olan tef sesi ise<br />
koşullu uyarıcı olacaktır.<br />
Tef sesi (nötr uyarıcı)<br />
Kızgın sac (koşulsuz uyarıcı)<br />
Ayının ayaklarını kaldırması (koşulsuz tepki)<br />
Tef sesi kızgın sac ayının ayaklarını kaldırması (nötr uy.) (koşulsuz uy) (koşulsuz tepki)<br />
Tef sesi ayının ayaklarını kaldırması (koşullu uy.) (koşullu tepki)<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
Uyaranlar<br />
Arasındaki<br />
Zaman Aralığı-<br />
Yakınlığı<br />
KOġULLANMA-ġARTLANMA ĠLKELERĠ<br />
--Klasik koĢullanmada koĢullanmanın gerçekleĢmesi için nötr uyarıcı ile koĢulsuz<br />
uyarıcının birlikte ve ard arda verilmesidir. Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için<br />
temel ilke nötr uyarıcının koĢulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesidir.<br />
--KoĢullama sürecinde, koĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanının<br />
birbirine yakın olması önem taĢımaktadır. Genel olarak, koĢullu uyarıcı, koĢulsuz<br />
uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koĢullamanın<br />
oluĢtuğu ileri sürülmektedir. Fakat genel süre ortalaması 5-30 saniye arasındadır<br />
-- Watson‘a ait bir açıklama: KoĢullu ve koĢulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine<br />
çok yakın olmalıdır. KoĢullanma da koĢullu uyaran, koĢulsuz uyarandan önce<br />
verilmelidir. Yani önce zil sonra et verilmelidir. Klasik koĢullanma yoluyla kazanılan<br />
davranıĢlar koĢullu uyarıcı – koĢulsuz uyarıcı bitiĢikliği ortadan kaldırıldığı zaman<br />
giderek azalır ve kaybolur, söner.<br />
ÜÇ AYRI ġEKLĠ VARDIR:<br />
>ĠZE KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra<br />
koĢulsuz uyarıcı verilir.<br />
>GEÇĠKMELĠ KOġULLAMA: Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden<br />
koĢulsuz uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir.<br />
>AYNI ANDA KOġULLAMA: Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki<br />
gösterilence nötr uyarıcı kesilir. SAYFA 16
HABERCĠLĠK<br />
Uyarıcı<br />
Sıralaması<br />
ÜST DÜZEY<br />
Veya<br />
DERECELĠ<br />
Veya<br />
SIRA<br />
KOġULLAMA<br />
Birden Fazla<br />
Uyarıcıya<br />
koĢullama<br />
ÖN<br />
KOġULLANMA<br />
**BÜTÜN KOġULLU UYARICILAR AYNI ZAMANDA HABERCĠ NĠTELĠĞĠ TAġIR.<br />
**Koşullu uyarıcı kendisinden sonra gelecek koşulsuz uyarıcının haber vericisi nitelikte<br />
olmasıdır. Zil, etin geleceğinin habercisidir. Koşullu uyaranın (zil) kendisinden sonra<br />
koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya anımsatmasıdır.<br />
>>Gök gürültüsünden korkan insanların, gök gürültüsünün habercisi olabilen şimşek<br />
çakması, havanın kararmasından da korkması olarak verilebilir.<br />
*OLUMLU HABERCİLİK: İleriye Yönelik Koşullanma<br />
-Zil etin geleceğinin habercisidir. Saatin zil sesi uyanma zamanının geldiğinin<br />
habercisidir.<br />
-KoĢullu uyarıcının kendisinden sonra gelecek olan koĢulsuz uyarıcıyı<br />
haber vermesidir.<br />
-Uyarıcının olumlu haberci olabilmesi için haber verdiği durumun olumlu olması<br />
gerekmez.<br />
Örnek: Siren sesi duyulduğunda tehlikenin geleceğini anlamak<br />
*OLUMSUZ HABERCİLİK: Geriye Yönelik Koşullanma<br />
-KoĢullu uyarıcının, artık koĢulsuz uyarıcının verilmeyeceğini yani geride<br />
kaldığını, haber vermesidir.<br />
Örnek: Köpeğe önce elektrik Ģoku verilir, ardından zil sesi. Bu durumda köpek zil<br />
sesini duyunca Ģokun geçtiğini anlar.<br />
Dikkat: Teneffüsün baĢlangıcında çalan zil, teneffüs zamanının geldiğini haber<br />
verir(olumlu habercilik)-Teneffüsün bitiminde çalan zil ise teneffüsün bittiğini<br />
haber verir(olumsuz habercilik) Ayrıca maçın bitiminde çalan düdük maçın<br />
bittiğine dair olumsuz haberciliktir.<br />
DĠKKAT: Habercilik tepki oluĢuncaya kadar nötr uyarıcıdan sonra doğal<br />
uyarıcının sürekli verilmesidir, organizmanın doğal uyarıcıdan sonra neyin<br />
geleceğini bilmesi fakat BĠTĠġĠKLĠKTE ise doğal uyarıcı ile nötr uyarıcı<br />
arasındaki zaman aralığının kısa yada uzun olması yada birlikte verilmesi<br />
durumu üzerinde durulur.<br />
Kervanbaşı gökyüzüne bakar kararmış bulutları fark eder ve kervanın bir süre konaklaması<br />
gerektiğini yağmur yağacağını söyler. Bir gün sonra kervanbaşı kararmış bulutların yerini beyaz<br />
bulutların aldığını görünce yola devam der.<br />
Bu örnekte hem olumlu hem de olumsuz habercilik vardır.<br />
KararmıĢ bulutlar------olumlu habercilik-yağmur geliyor<br />
Beyaz bulutlar----------olumsuz habercilik- yağmur yok atık<br />
-- Organizmaya koĢullu tepki yerleĢtikten sonra aynı sistem içinde yapılan<br />
çalıĢmalarla baĢka bir koĢullu uyarıcıya karĢı da koĢullanmanın sağlanmasıdır.<br />
Zil – et arasında kurulan tepki bağı aynı iĢlem sonun da ıĢık (2. koĢullu uyarıcı)<br />
uyarımına da geliĢtirilmesi zil etin, ıĢık ise zilin yerine geçer.<br />
Örnek: Otobüs görünce midesi bulanan biri, otobüs terminalini görünce de<br />
midesi bulanır.<br />
1-Önce nötr uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı eĢleĢtirilir (zil sesi-et)<br />
2-Yeni bir nötr uyarıcı koĢullu uyarıcı ile eĢleĢtirilir.(ıĢık-zil)<br />
ÖRNEK: Kendisini tırmalayan kediyi her gördüğünde korku tepkisi veren çocuğun daha<br />
sonra aynı kediyi sahibiyle görür ve bundan sonra yanında kedi olmasa bile sahibini<br />
görünce korku tepkisi verir.<br />
NOT: 1.KoĢullu uyarıcıya tepki daha güçlüdür. Sönme durumunda önce 2.koĢullu<br />
uyarıcı ile baĢlar.<br />
**Ön koşullanma nötr olan ve genelleştirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte<br />
uygulanması, sonra da birisinin koşulsuz uyarıcı ile birleştirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının<br />
da tepki yaratma gücü kazanmasıdır.<br />
**Tepkisel koşullanma bazı durumlarda koşul ilişkisi oluşmadan önce aralarında bağlantı<br />
kurulmuş uyarıcıları da etkisi altına alır.<br />
DİKKAT: Dereceli koşullanmada koşullanma gerçekleştikten sonra diğer uyarıcı ile ilişki kurulur.<br />
Ön koşullanmada ise uyarıcılar arasında zaten ilişki vardır. SAYFA 17
Veya<br />
Duyusal Ön<br />
ġartlanma<br />
PEKĠġTĠRME<br />
ÖĞRENĠLMĠġ<br />
ÇARESĠZLĠK<br />
ACĠZLĠK<br />
Ön koşullanma sürecinin aşamaları:<br />
1. Zihinde Çağrışım: Otomobil (içerisinde) köpek görüldü.<br />
2. Klasik koşullanma ile <strong>öğrenme</strong> oluştu: Köpek + saldırı sonucu canı yandı ve korku oluştu.<br />
3. Organizma otomobil ile olumsuz bir yaşantı geçirmediği halde daha önce koşullu<br />
uyaran (köpek) ile geçirilen yaşantı sonucunda zihinde oluşan bağa göre koşullu tepki<br />
ortaya çıktı ve ön koşullanma oluştu: Otomobil görünce korku oluştu.<br />
ÖRNEK: Sinan Hoca ile İsmail Hoca sürekli birlikte gezerler. Sinan Hocanın sınıfı bu duruma<br />
alışmıştır. Sinan Hocanın sınıfı bir gün İsmail Hocayı öğrencileri döverken görürler ve artık<br />
masum olmasına rağmen Sinan Hocaya karşı da korku tepkisi geliştirirler.<br />
--Klasik ġartlanmada PekiĢtireç koĢulsuz uyarıcıdır ve pekiĢtirme koĢulsuz<br />
uyarıcının tekrar verilmesi yoluyla gerçekleĢir.<br />
--KoĢulsuz uyaranın meydana getirdiği etkidir. Bir davranıĢın gelecekte<br />
olma olasılığını artıran uyarıcılardır. Klasik koĢullanmada pekiĢtirme<br />
koĢulsuz uyarıcının tekrar verilmesidir. KoĢulsuz uyarıcının meydana<br />
getirdiği etki pekiĢtirme görevini yerine getirir. Böylece köpek salya<br />
tepkisine devam eder. KoĢulsuz uyarıcı (et) pekiĢtireçtir. Klasik<br />
koĢullandırmada pekiĢtirme tepkiye bağlı olarak verilmez, tepkiden önce<br />
verilir.<br />
--DĠKKAT: Klasik koĢullanmada pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak verilmez. Tepkinin<br />
meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır. Bu yönüyle<br />
klasik koĢullama, gerek araçsal koĢullanmadan gerekse edimsel koĢullanmadan<br />
ayrılır. Çünkü diğer iki koĢullanmada da pekiĢtireç tepkiye bağlı olarak<br />
verilmektedir.<br />
ĠKĠ TÜR PEKĠġTĠREÇ VARDIR:<br />
Birincil Pekiştireçler: Temel gereksinimsizleri karĢılayan öğrenilmemiĢ davranıĢlar.<br />
Gıda gibi. Et klasik koĢullanmada birincil pekiĢtireçtir. Çikolata sevgi cinsellik elma<br />
suyu DOĞAL PEKİŞTİREÇLER-ÖĞRENİLMEMİŞ<br />
İkincil Pekiştireçler: ÖğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir. I.’den yola çıkarak oluĢurlar. Aferin<br />
not, para, zil ÖĞRENĠLMĠġ<br />
**Klasik koşullanmada organizma çaresizdir. Organizma ne yaparsa yapsın durumu<br />
değiştiremeyecektir. Herhangi bir ödül elde etmek ya da cezadan kaçmak için tepki<br />
gösterilir. Organizma ne kadar çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini<br />
öğrenerek pasif kalır ve bu pasifliği de istenmeyen tüm durumlara geneller.<br />
ÖRNEKLER:<br />
--Okuldaki <strong>ders</strong>lerde ve sınavlarda sürekli başarısız olan bir öğrenci hayatı<br />
boyunca başarısız olacağını düşünür.<br />
--Bir genç erkek kızların kendisini beğenmediğini ve kendisinden sürekli<br />
kaçtıklarını düşünerek buna inanır.<br />
--Öğrenilmiş çaresizliğin başlıca belirtileri; herhangi bir pekiştireci elde etmek ya da cezadan<br />
kaçmak için davranış göstermeye isteksiz olma, pasif olma, depresyon, korku, her türlü sonucu<br />
kabul etmeye isteklilik, boyun eğmedir.<br />
-- Gökhan, okuldaki <strong>ders</strong>lerde isteksiz davranmakta ve sınavlarda başarısız olmaktadır.<br />
Bu nedenle yaşamı boyunca başarısız olacağını düşünerek, bu durumunu düzeltmek için<br />
hiçbir çaba içersine girmemektedir. Gökhan’ın bu durumu koşullanma sürecinde<br />
öğrenilmişlik çaresizlik ile açıklanabilir.<br />
ÖRNEK: Fillerin önce kalın kıramayacağı iplerle ve sökemeyeceği kazıklara<br />
bağlanması. Bu durumda fil ne kadar uğraşırsa uğraşsın başarılı<br />
olamamaktadır. Belli bir süre geçtikten sonra artık bunu başaramayacağını<br />
anlar ve kurtulmak için çaba harcamaz. Daha sonra çok basit bir ip ya da kazık<br />
olsa bile kendilerini zorlamazlar. SAYFA 18
GARCĠA<br />
ETKĠSĠ<br />
Olumsuz Tat<br />
ġarlanması<br />
GENELLEME<br />
Benzer Olan<br />
Uyarıcılara<br />
--Garcia etkisi (Olumsuz Tat koĢullanması) tepkisel koĢullamanın özel bir halidir.<br />
Temel mantığı bitiĢiklik olmadan koĢullama gerçekleĢebilir. Yani uyarıcı ile tepki<br />
arasında geçen süre oldukça uzundur. Ancak tepkisel koĢullamada bitiĢiklik<br />
söz konusudur.<br />
--Olumsuz tat koĢullanması (Garcia Etkisi), organizmanın yediği her hangi bir<br />
yiyecekle, o an içinde bulunduğu hastalıkla (mide bulantısı, zehirlenme vb.)<br />
arasında iliĢki kurması sonucu yediği yiyecekten kaçınması durumudur.<br />
--Olumsuz tat koĢullanması bir seferde geliĢebilir. Tekrara gerek yoktur.<br />
--Kemoterapi tedavisi gören hastalarda da kemoterapi süreci devam ederken<br />
bazı yiyecekler kemoterapiyle birleĢince mide bulantısını neden olabilir. Mide<br />
bulantısını ise daha sonra kiĢi yediği yiyeceklere bağlayarak bu yiyeceklerden<br />
uzak durabilir (Olumsuz tat koĢullanması)<br />
DĠKKAT: Bazı kpss kitaplarında Garcia etkisi genellemenin karĢılığı olarak<br />
verilmektedir. Ancak bu doğru değildir. Garcia etkisi bitiĢikliğin olmadığı durumlarda<br />
gerçekleĢir.<br />
** Örneğin öğle arası tavuk döner yiyen birisi belli bir süre sonra rahatsızlanırsa, bu<br />
rahatsızlığı tavuk dönere bağlarsa bu durum Garcia etkisidir. Ayrıca kiĢinin tavuk döneri<br />
çağrıĢtıran diğer Ģeylerden de tiksinmesi ya da kaçınması da Garcia etkisi olarak<br />
açıklanabilir. Yani burada koĢullanma gerçekleĢtikten sonra koĢullanmanın iliĢkili diğer<br />
öğelere gösterilmesi durumu söz konusu iken genelleme de benzer tüm uyaranlara aynı<br />
tepkiyi verme durumu söz konusudur.<br />
DOLAYISIYLA; Garcia etkisinde iliĢkili uyarıcılara, genelleme de benzer uyarıcılara<br />
tepki söz konusudur.<br />
ÖRNEK: ArkadaĢlarıyla birlikte hamama gider Hakan diğer gün ateĢlenir, hastalanır<br />
Bunun üzerine Hakan hamamda mikrop kaptığını hatta üĢüdüğünü düĢünerek<br />
hastalığının sebebini buna bağlar ve bir daha hamama gitmez.<br />
Dikkat: Garcia bu çalıĢmasıyla koĢullu uyarıcı ile koĢulsuz uyarıcı arasındaki<br />
sürenin kısa olması gerektiği kuralına karĢı gelmiĢ ve kanıtlamıĢtır. BitiĢiklik<br />
ilkesine karĢı bir durumdur.<br />
--Garcia etkisi ile kurtların kuzu yemesi kuzu etine karĢı tiksinti duymaları<br />
sağlanarak engellenebilir.<br />
--Koşullu uyarıcı benzer diğer uyarıcılara da koşullu tepkinin verilmesidir.<br />
--Örneğin; beyaz tüylü her hayvanın tavşana benzetilmesi, köpeğin zil sesine<br />
benzer başka uyarıcılara da salya akıtması, sobada eli yanan çocuğun diğer ısı<br />
yayıcı aletlerden kaçınmayı <strong>öğrenme</strong>si.<br />
--Genelleme olmasaydı, <strong>öğrenme</strong> pek iĢe yaramazdı. Öğrendiğimiz bir Ģey<br />
tıpatıp benzer bir durum ortaya çıkmadıkça uygulanamaz, bizim de aynı<br />
Ģeyleri tekrar tekrar <strong>öğrenme</strong>miz gerekirdi. Neyse ki genelleme, öğrenilmiĢ<br />
bir davranıĢın çok çeĢitli durumlarda iĢe yaramasını sağlamaktadır.<br />
--Temel koĢullanma sürecinde, koĢullu uyarıcı olarak ses, koĢulsuz uyarıcı<br />
olarak da et kullanılmıĢtı. Ses ve et, yeterince birlikte verilerek ete karĢı<br />
tepki (salya), tek baĢına ses verildiğinde de oluĢturulduktan sonra, orijinal<br />
sese benzer farklı tonlardaki seslere de aynı tepki gösterilmektedir. Verilen<br />
ses ton, koĢullanan ses tonundan farklılaĢtığı ölçüde ise salyanın azaldığı<br />
gözlenmektedir. Bu durumda, genellemenin meydana gelmesinde, verilen<br />
uyarıcının önceki koĢullu uyarıcıya benzerliği önemlidir.<br />
--Sürekli olarak 75 desibel düzeyinde zil sesinde et verildiğinde köpeğin 50 ve<br />
100 desibellik zil sesine de salya salgılaması genellemedir.<br />
--Bir çocuğun kuzuya köpek demesi, köpekten korkan çocuğun tüylü<br />
hayvanlardan da korkması<br />
**Kahraman Hocanın okuttuğu bir <strong>ders</strong>te zorlanan öğrencilerin onun verdiği<br />
diğer <strong>ders</strong>lerden de ürkmeye başlaması UYARICI GENELLEMESİDİR<br />
**Gölde boğulmaktan son anda kurtulan kişinin daha sonra havuzdan da<br />
korkmaya başlaması SAYFA 19
AYIRT ETME<br />
GÖLGELEME<br />
ENGELLEME<br />
-Genellemenin tersidir. Organizmanın koĢullanma sürecinde kullanılan koĢullu<br />
uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek ona tepkide bulunmasıdır. Benzer olan diğer<br />
uyarıcılardan farkını görebilme<br />
-Organizmanın iki uyarıcı arasındaki farkı ayırt ederek koĢullanmıĢ olduğu sese<br />
tepki vermesidir.<br />
ÖRNEKLER<br />
-DeğiĢik tondaki zil seslerini ayırt ederek sadece koĢullandığı ses tonuna tepki<br />
vermesi gibi.<br />
-Çocuğun beyaz önlüklü kiĢilerden sadece elinde iğne olandan korkması<br />
-Bir çocuğun askerle polisi birbirlerinden ayırabilmesi ve çocuğun annesini diğer<br />
bayanlardan ayırabilmesi<br />
-Köpeğin zil sesine salya ile tepki verirken Vuvuzela sesine salya ile tepki<br />
vermemesi<br />
-Okula geç gelmeyi alışkanlık haline getiren Ahmet Tarih hocasından<br />
çekindiğinden dolayı onun <strong>ders</strong>ine zamanında gelmeye dikkat etmesi.<br />
-Organizmaya iki koĢullu-nötr uyarıcı aynı anda-birden verildiğinde birinin<br />
etkisinin diğerinin etkisini yok etmesidir.<br />
-Ġki uyarıcıdan dikkati çeken uyarıcıya karĢı Ģartlanmanın gerçekleĢmesi ve<br />
diğerinin etkisiz kalmasıdır.<br />
ÖRNEKLER<br />
- Köpeğe güçlü bir ıĢık ile birlikte hafif düzeyde müzik beraber verilmiĢ ancak<br />
köpek güçlü ıĢığa salya tepkisi vermiĢ fakat müziğe salya tepkisi vermemiĢtir.<br />
Burada güçlü ıĢık gölgeleyen müzik ise gölgelenendir. Çünkü ıĢık baskın<br />
olandır<br />
-Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha yüksek bir ses var ise ortamda<br />
(gök gürültüsü gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne koşullanabilir.<br />
-Önceden oluĢturulan bir koĢullu uyarıcının daha sonra eĢleĢtirildiği farklı nötr bir<br />
uyarıcının koĢullanmasına engel olmasıdır.<br />
-Üst düzey koĢullamanın gerçekleĢmemesi olarak değerlendirilebilir veya bir tür<br />
ayırt etme vardır.<br />
ÖRNEK: Annesinden çikolata almaya alıĢmıĢ bir çocuk, annesinden<br />
çikolata aldığında sevinme tepkisi gösterir. Çocuğa daha sonra teyzesi de<br />
çikolata almıĢtır, fakat çocuk sevinmemiĢtir çünkü teyzesi çocuk için<br />
koĢullu uyarıcı durumunda değildir<br />
GENELLEME DERECELĠ KOġULLAMA ÖN KOġULLANMA<br />
-Uyarıcılar arasında benzerlik<br />
vardır ve bundan dolayı verilen<br />
tepki aynıdır<br />
ÖRNEK: Sevgi doğa resimleri<br />
çekerken dere kenarında bir<br />
kurdun saldırısına uğramıĢ ve<br />
daha sonra köpeklerden de<br />
korkmaya baĢlamıĢtır.<br />
Burada kurdun saldırısına<br />
uğrayan sevginin kurda<br />
benzediği için köpeklerden de<br />
korkması uyarıcı<br />
genellemesidir.<br />
**Benzerlik<br />
-Önce bir uyarıcıya koĢullanma<br />
meydana gelir, sonra ise<br />
koĢullanılan uyarıcı ile yeni bir<br />
nötr uyarıcı eĢleĢtirilir. En son<br />
koĢullanılan uyarıcıya da ayını<br />
tepki verilir.<br />
ÖRNEK: Sevgi daha sonra kurdu<br />
hayvanat bahçesinde görmüĢtür.<br />
Hayvanat bahçesine karĢıda<br />
Sevgi de bir korku oluĢmuĢtur.<br />
Burada Sevgi‘nin sadece<br />
kurttan korkarken kendisi için<br />
nötr uyarıcı olan hayvanat<br />
bahçesinden de korkmaya<br />
baĢlaması dereceli<br />
koĢullamadır.<br />
-Koşullanma gerçekleştikten<br />
sonra başka uyarıcı ile ilişki<br />
kuruluyor<br />
-Bir uyarıcıya koĢullanma<br />
gerçekleĢir, bu koĢullanma<br />
gerçekleĢtikten sonra, daha önce<br />
bu uyarıcı ile iliĢkili uyarıcılara da<br />
aynı tepki verilir.<br />
ÖRNEK: Sevgi‘nin daha önce dere<br />
kenarından geçerken ürpermemesine<br />
korkmamasına rağmen daha sonra<br />
dere kenarından da korkmaya,<br />
ürpermeye baĢladığı görülmüĢtür.<br />
Burada Sevgi‘nin kurdun<br />
saldırısına uğradığı yeri kurt ile<br />
iliĢkilendirmesi ise ön<br />
koĢullamadır. Kurt+dere kenarı<br />
daha sonra iliĢkilendiriliyor.<br />
-Koşullanma gerçekleşmeden<br />
önce zaten uyarıcılar arasında<br />
ilişki vardı kurt dere kenarındaydı<br />
ve saldırıda orada gerçekleşti<br />
SAYFA 20
GÖLGELEME ENGELLEME<br />
-Ġki nötr uyarıcı aynı anda verilir ve<br />
koĢullanmaya çalıĢılır fakat uyarıcılardan biri<br />
daha baskın olduğu için, baskın, güçlü olana<br />
organizma koĢullanır, baskın olmayan ise devre<br />
dıĢı yani nötr olarak kalır.<br />
-Ġki koĢuĢu uyaran aynı anda yakın zamanda<br />
verilir. KoĢullu uyarandan biri daha baskındır,<br />
durumlar değiĢse bile baskın olan uyarana tepki<br />
gösterme devam eder.<br />
ÖRNEK:<br />
Zil sesine koşullandırılırken, zil sesinden daha<br />
yüksek bir ses var ise ortamda (gök gürültüsü<br />
gibi) o zaman köpek gök gürültüsüne<br />
koşullanabilir.<br />
-Hem köpekten hem de yüksekten korkan bir kiĢinin<br />
köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması<br />
gölgelemedir.<br />
-Bir personelin görevine son verecek olan bir patron<br />
tebliği kendisi değil de herhangi bir çalıĢanına<br />
yaptırması gölgelemedir. Burada tepkiler çalıĢana<br />
olacağından patron kendini gölgelemiĢtir<br />
Çünkü gök gürültüsü daha baskındır.<br />
Organizma baskın olan nötr uyarıcılardan<br />
birine koşullanır.<br />
-Önce ilk koĢullu uyaranla koĢullama yapılır.<br />
Daha sonra ikinci koĢulu uyaran devreye girer<br />
ve üst düzey koĢullama denenir. Fakat<br />
gerçekleĢmez.<br />
DĠKKAT: Burada uyaranlar arsında baskınlık<br />
durumu yoktur, uyaranlar aynı anda verilmez.<br />
-Burada bir tür olumsuz transfer söz konusudur çünkü<br />
önceki öğrendiği yeni öğreneceğini zorlaĢtırmaktadır.<br />
-Uyarıcıların yanlıĢ sıra ile verilmesi olarak<br />
açıklanabilir. Ġlk öğrendiği uyaranın organizmaya ilk<br />
önce sunulması, diğer ilk koĢullu uyarandan sonra<br />
sunulması önemlidir.<br />
ÖRNEK:<br />
Zil-Ortama verildi tepki yok<br />
Zil+Et. Tepki salya Bu durum 5 defa tekrarlandı<br />
Zil. Et yok. Tepki ---salya- koĢullu tepki<br />
ZĠL KOġULLU UYARICI HALĠNE GELDĠ<br />
ZĠL verildi ardından ıĢık veridi tepki SALYA<br />
IĢık Nötr uyarıcı durumunda zil ise koĢullu uyarıcı<br />
DAHA SONRA<br />
SADECE IġIK VERĠLDĠ TEPKĠ YOK<br />
Burada zil sesi ıĢığın öğrenilmesini<br />
engellemiĢtir. Dikkat önce nötr uyarıcı<br />
verilmeliydi, daha sonra ise koĢullu uyarıcı<br />
zil-ıĢık yerine ıĢık sonra zil olmalıydı<br />
GÖLGELEME- ENGELLEME ORTAK ÖZELLĠKLERĠ<br />
-Birden fazla Ģartlı-koĢullu uyaran vardır.<br />
-Her iki uyarana da aynı tepki verilmesi beklenir.<br />
-Fakat uyaranlardan birine tepki gösterilmesi sağlanamaz. Yani sonunda uyaranlardan sadece<br />
birine tepki verilmesi gerçekleĢir.<br />
-Uyarıcılardan biri nötr uyarıcı olarak kalırken biri koĢullu uyarıcı olur.<br />
SÖNME<br />
Deneysel<br />
Çözülme<br />
- Koşulsuz uyarıcı (et) olmadan, koşullu uyarıcı (zil) tek başına verildiğinde,<br />
bir müddet sonra koşullu tepkinin (salya) azaldığı ve yok olduğu görülür.<br />
-Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturmamasıdır. Bir<br />
süre zil verilip et verilmezse salya gözlenmez.<br />
-Pekiştirilmeyen davranışlar söner, koşullu uyarıcı eski haline döner, ama<br />
tamamen yok olmaz, sadece güçlü bir şekilde bastırılır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
-İlk defa iğne vurulduğunda iğneyi vuran doktordan korkan bir çocuk daha<br />
sonra bir doktor gördüğünde korkar. Daha sonra uzun süre doktora<br />
gitmediğinde bu korkuyu unutabilir, korku duygusu sönebilir.<br />
-Düzenli <strong>ders</strong> çalışarak girdiği sınavlardan düşük not alan Ahmet bir süre<br />
sonra düzenli <strong>ders</strong> çalışmayı bırakması.<br />
-2010-Bindiği uçağın düşmekten kıl payı kurtulması nedeniyle Mehmet<br />
Bey’de uçma korkusu gelişmiştir. Ancak görevi gereği sık sık uçakla seyahat<br />
etmek zorunda kalan Mehmet Bey’in uçma korkusu zamanla zayıflamıştır,<br />
sonuçta ortadan kalkmıştır. SAYFA 21
KENDĠLĠĞĠNDEN<br />
GERĠ GELME<br />
GEÇĠCĠ<br />
KOġULLANMA<br />
KENDĠNĠ<br />
GERÇEKLEġTĠREN<br />
Pygmalion etkisi<br />
KENDĠNĠ<br />
KEHANET<br />
Pygmalion etkisi<br />
-Bazı tepkilerin unutulduğu zannedilirken, sönmeden bir süre sonra uyarıcı aldığında<br />
davranıĢ yeniden gösterilebilir. Unutulduğu sanılan bilgiler geri gelebilir.<br />
-Sönme tepkinin tamamen bellekten silinmesi değildir. Sönmeyi takip eden bir<br />
süreçten sonra koĢullu tepkinin yeniden ortaya çıkmasıdır.<br />
-KoĢullu uyaran yada koĢullu uyaranı çağrıĢtıran bir uyaranın ortaya çıkması<br />
durumunda koĢullu tepki yeniden ortaya çıkabilir. Bu tepki az ve kısa sürelidir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
-Caddede kaza tehlikesi geçirdiği için o caddeden uzun süre geçemeyen, bir<br />
daha kaza yaĢanmadığında o korkusunu üzerinden atan (sönme) bir bireyin<br />
korkuyu yenmiĢ olmasına rağmen aynı caddeden geçiĢinde aynı korkuyu<br />
duyabilir (kendiliğinden geri gelme).<br />
-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek onlara<br />
her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının<br />
durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine<br />
bu davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk<br />
arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır<br />
giderim‖ demeye baĢlamıĢtır.<br />
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi<br />
-KoĢullanma boyunca (yalnızca) koĢulsuz uyarıcı kullanılıp bu koĢulsuz<br />
uyarıcı organizmaya eĢ zaman aralıklarıyla verilir. Artık eĢ zaman aralıkları,<br />
koĢullu uyarıcı hale gelir.<br />
-Sadece koĢulsuz uyaran verilir.<br />
ÖRNEK:<br />
-Köpeğe 2 saat aralıklarla et verilir. Bu durum belirli aralıklarla tekrarlanır. Belli<br />
bir süre sonra köpeğin zamanı geldiğinde ağzının sulandığı görülür. Burada<br />
aradaki zaman köpek için koĢullu uyaran haline gelmiĢtir<br />
-Rosenthal literatüre "Pygmalion Etkisi" kavramını getiren kiĢi. Mitolojiye göre,<br />
Pygmalion bir kadın heykeli yarattı ve ona öylesine bir sevgi gösterdi ki, Afrodit''in<br />
müdahalesi ile heykel bir canlıya dönüĢtü ve onun sevgisine yanıt verdi. Kendini<br />
gerçekleĢtirme kehanetine göre de neyi beklersek onun gerçekleĢme olasılığı daha<br />
yüksektir. Teorinin gerçek hayattaki karĢılığına bakarsak, kendisine saygı duyulmadığını<br />
düĢünen bir kiĢi, gerçekte böyle bir durum söz konusu olmasa da, bu algısı nedeniyle<br />
çevresindeki insanların tavırlarını düĢmanca algılayacak, pek çok durumda aĢırı hassas<br />
davranacak ve çevresine karĢı Ģüpheci yaklaĢacaktır. Bu durumda çevresi de ona<br />
düĢmanca davranacaktır. Yani kehanet gerçekleĢir.<br />
-Her sınıftan eĢit sayıda öğrenci iki gruba ayrılır. Rosenthal, gruplardan birine "zeki<br />
grup" der. Öğretmenlere "zeki grubun" içinde yer alan öğrencilerin adını vererek, bu<br />
öğrencilerin öyle olmadığı halde "ileri zekalı" olduğunu ve yüksek potansiyelleri olduğunu<br />
söyler. Bir yılın sonunda bu çocukların diğerlerine oranla akademik açıdan çok daha fazla<br />
geliĢtikleri görülür. Üstelik zeka puanları bile anlamlı derecede artar. Rosenthal''a göre,<br />
öğretmenlerin yüksek performans beklentisi, öğrencilere söyledikleri Ģeyler, yüz ifadeleri,<br />
gibi sözel ve sözel olmayan çeĢitli Ģekillerde iletilmiĢ olabilir. Bu deneyde her iki grup<br />
arasında öğretmenlerin öğrencilerle geçirdiği süre açısından bir fark bulunmamaktadır,<br />
ancak öğrencileri ile kurdukları iliĢkinin niteliği daha farklıdır. Bu Ģekilde gruba hissettirilen<br />
olumlu beklentinin öğrencilerin benlik kavramları üzerinde etki etmiĢ ve motivasyonlarını,<br />
kavrama becerilerini yükseltmiĢ olduğu düĢünülmektedir. Yani bir hastaya uzmanından<br />
aile bireylerine kadar herkes "sen Ģizofreniksin ve de iyileĢemezsin" <strong>ders</strong>e, o hasta hayat<br />
boyu Ģizofren gibi davranmaya devam eder.<br />
-Bir çocuğa baĢarabileceğine inandığınızı belli e<strong>ders</strong>eniz baĢarılı olma ihtimali<br />
artar. Yani kehanet gerçekleĢir.<br />
-Yoksa ya "kötü" ya da "deli" olacağım. Einstein "Neyi gözlemleyebileceğimizi teorimiz<br />
belirler" derken aynı Ģeyi kast ediyordu.<br />
-Nick adında bir demiryolu isçisinin öyküsü bu. Nick güçlü, sağlıklı bir iĢçi<br />
manevra sahasında çalıĢıyor. ArkadaĢlarıyla iliĢkisi iyi ve iĢini iyi yapan<br />
güvenilir bir insan. Ne var ki, kötümser biri, her Ģeyin kötüsünü bekler ve<br />
baĢına kötü Ģeyler geleceğinden korkar. SAYFA 22
KENDĠNĠ<br />
KEHANET<br />
Pygmalion etkisi<br />
KENDĠNĠ<br />
KEHANET<br />
Pygmalion etkisi<br />
ALIġMA<br />
Bir yaz günü, tren isçileri, ustabaĢının doğum günü nedeniyle bir saat<br />
önceden serbest bırakılırlar. Tamir için gelmiĢ olan ve manevra alanında<br />
bulunan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlıĢlıkla içerden kapıyı<br />
kapatır, kendini soğutucu vagona kilitler. Diğer iĢçiler Nick'in kendilerinden<br />
önce çıktığını düĢünürler. Nick kapıyı tekmeler, bağırır, ama kimse duymaz,<br />
duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduğu için pek kulak<br />
vermezler. Nick burada donarak öleceğinde korkmaya baĢlar. Eğer buradan<br />
çıkmazsam, burada kaskatı donacağım, diye düĢünmeye baĢlar. Ġçerde yarısı<br />
yırtılmıĢ bir karton kutunun içine girer. Titremeye baĢar. Eline geçirdiği bir<br />
kağıda karısına ve ailesine son düĢündüklerini yazar: Çok soğuk, bedenim<br />
hissizleĢmeye baĢladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir?<br />
Ertesi günü soğutucu vagonun kapısını açan iĢiler, Nick'in donmuĢ bedenini<br />
bulurlar. Üzerinde yapılan otopsi, onun donarak öldüğünü göstermektedir.<br />
Fakat bu olayı olağanüstü yapan, soğutucu vagonun soğutma motorunun<br />
bozuk ve çalıĢmıyor olmasıydı. Vagonun içindeki ısı 18 C idi, ve vagonda bol<br />
hava vardı. Nick'in korkusu, kendini gerçekleĢtiren bir kehanet oluĢturmuĢtu.<br />
MEMURLAR NET TARTIġMA FORMUNDAN: DĠKKAT<br />
ÖğrenilmiĢ çaresizlikte bir iĢi defalarca denersin ve o iĢte baĢarısız olursun ve sen<br />
bu baĢarısızlığını bu deneyimlerin sonucunda kabullenirsin.<br />
ÖRNEK: matematik yazılısına sürekli çalıĢan ama bir türlü iyi not alamayan biri<br />
öğrenilmiĢ çaresizlik yaĢar.<br />
Kendini gerçekleĢtiren kehanette ise kiĢi deneyimleriyle değil<br />
düĢünceleriyle hareket eder. Yani bir olaya karĢı sürekli olumsuz tavır takınır.<br />
ÖRNEK: Bir kızın erkekler beni beğenmez düĢüncesiyle hareket etmesi ve bu<br />
olumsuz düĢünceleri sonucunda gerçekten de erkekleri kendinden uzaklaĢtırması.<br />
Hiç bir deneyim yok sadece olumsuz düĢüncelerin kendini doğrulaması vardır.<br />
ÖRNEK: Ben bu yazılıdan zaten 1 alacağım demek öğrenilmiĢ çaresizlik yazılıya<br />
girdikten sonra 1 alıp ben zaten demiĢtim, biliyordum 1 alacağımı demek kendi<br />
kendini gerçekleĢtiren kehanettir. Bu örneği unutmazsan sınava kadar tamamdır<br />
bu konu abicim<br />
ÖRNEK: K.G.K de kendini olmayacağı konusuna Ģartlıyorsun olmayacak<br />
olmayacak diyorsun, beyin de senin emirleri yerine getirdiği için evet sonuçta<br />
olmuyor. örnek vereyim; cafede oturuyorsun karĢında güzel bir kız var, bu kız<br />
benim neyime baksın asla bakmaz diyorsun. bakmayacağına eminsin ve ona göre<br />
davrandığın için o kız sana bakmıyor.<br />
SONUÇ: K.G.K. Bir kiĢi neyi beklerse onun gerçekleĢme ihtimali yüksektir<br />
Ģeklinde açıklanır. Yani duygu ve düĢüncelerimiz hangi yönde ise baĢımıza da<br />
muhtemelen bu örnekler gelir.<br />
ÖĞ. ÇARESĠZLĠK ĠLE K.G.K arasında yakın iliĢki vardır. ÖğrenilmiĢ<br />
çaresizliğe sahip kiĢiler ne yaparlarsa yapsınlar durumun değiĢmeyeceğine<br />
inanırlar, çaresizliği, imkansızlığı kabullenirler(ÖğrenilmiĢ çaresizlik). Böylece<br />
beklentileri de bunun üzerine kurulur, pasif duruma geçerler ve bu noktada artık<br />
baĢarısız olurlar ve K.G.K gerçekleĢir.<br />
Ben zaten baĢarısız olacağım der ve yatmaya baĢlar, direnmez-Öğr. çaresizlik<br />
Yatan insan zaten baĢarısız olur ve kehanet gerçekleĢir<br />
-Daha önce çok sık pekiĢtirilen ya da sürekli pekiĢtirme tarifesi kullanılarak<br />
kazandırılan tepkinin Ģiddetinde bir süre sonra azalma olur. Alışma etkisi denir.<br />
-Tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının sürekli verilmesi sonucunda, bu<br />
uyarıcının tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması durumudur.<br />
ÖRNEK: Zile ilk etapta gösterilen tepkinin Ģiddeti ile sonradan gösterilen<br />
tepkinin Ģiddeti arasında azalmaya dönük bir fark vardır.<br />
DĠKKAT: AlıĢmada tepki devam etmektedir ve bitmemiĢtir sadece görülme<br />
sıkılığı azalmıĢtır. Sönme ile karıĢtırmayınız.<br />
2006-KoĢullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi<br />
sonucunda, bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma kuvvetinin<br />
azalması-ALIġMA SAYFA 23
ALIġMA<br />
DUYARLILAġMA<br />
DUYARSIZLAġMA<br />
2009-Ġrem öğretmen bir öğrencisine düzenli olarak ödev yapma alıĢkanlığı<br />
kazandırmak amacıyla her ödev yapıĢında onu arkadaĢlarının önünde<br />
ödüllendirir. Bunun sonucunda öğrenci ödevlerini düzenli olarak yapmaya<br />
baĢlar. Ancak bir süre sonra, ödüllendirme devam etmesine rağmen<br />
öğrencinin ödev yapmayı ihmal etmeye baĢladığı görülür. ALIġMA<br />
-Çıkan 2 sorudan da anlaĢılacağı gibi bir doyum söz konusu.<br />
-Önceden öğretmeninin aferin demesi ile gaza gelen öğrencinin sürekli aferin<br />
duyması sonucu artık eskisi kadar önemsememesi<br />
-Çocuğa yeni cep telefonu aldığında telefonu ilk eline aldığında göstermiĢ<br />
olduğu tepkiyi bir süre sonra göstermeyecektir.<br />
--Balık pazarındaki satıcıların balık kokusundan rahatsız olmaması- ĠnĢaat<br />
iĢçilerinin gürültüden rahatsız olmaması<br />
DAHA ÇOK FĠZĠKSEL<br />
-AlıĢmanın tersi olan tepkideki artıĢa da Duyarlılaşma etkisi denir. KoĢullu<br />
uyarıcının hoĢa gitmesiyle verilen tepkinin Ģiddetinin artmasıdır.<br />
ÖRNEK: Normal koĢullarda nabzı ortalama 70 atan bir genç kızın sevgilisini<br />
gördüğünde nabız atıĢlarının<br />
- 90 Olması-DuyarlılaĢma<br />
-73 Olması-AlıĢma<br />
-70 Olması-Sönme<br />
-DuyarsızlaĢma; Olumsuz uyarıcılara baĢlangıçta verilen tepkinin<br />
verilmemesi durumudur. En bilineni acil servis örneğidir. Daha çok biyolojik<br />
örnekler karĢımıza çıkar<br />
-Yeni atanan doktorlar önceleri kan-revana dayanamazken sonraları bu durumu<br />
kanıksarlar. Hastaneye ilk giden bir kiĢi oradaki kokuyu hemen fark eder ama<br />
orda çalıĢanlar o kokudan habersizdir<br />
-Kadavra görmeye alıĢan bir doktor ya da hemĢire duyarsızlaĢır çünkü sürekli<br />
aynı ortamda bulunurlar.<br />
DAHA ÇOK DUYGUSAL<br />
DĠKKAT<br />
Küçük çocuk evde canı sıkılmıĢtır ve etrafı dağıtmıĢtır. Annesi mutfaktan döndüğünde her Ģeyi çok dağınık görür ve<br />
sinirlenir çocuğu terlikle döver. Küçük Ġsmail annesinin mutfaktan dönüĢüne denk gelen zamanlarda birkaç defa daha<br />
dayak yemiĢtir sonra. Küçük Ġsmail‘in daha sonra misafirlikte iken mutfaktan çıkan bayandan korktuğu saptanmıĢtır. Evde<br />
mutfağın yakınından geçerken tedirgin olduğu gözlenmiĢtir. Ayrıca annesinden baĢlangıçta korkmayan Ġsmail‘in dayak<br />
yediği için annesinden korktuğu saptanmıĢtır. Artık annesi ne zaman mutfaktan terlikle çıksa anlar ki dayak yiyecek,<br />
annesi elinden terliği bıraktığında anlar ki tehlike geçti. Uzun bir zaman geçtikten sonra Ġsmail annesinden korkmaktadır<br />
fakat önceki kadar değildir. Zavallı Ġsmail‘in terliğe benzer nesnelerden ve elinde terlik gördüğü bayanlardan korkması da<br />
bir baĢka çilesidir. Annesinin mutfaktan gelip Ġsmail‘Ġ dövmesinden dolayı mutfağın yanından geçip tuvalete gidememesi<br />
daha da düĢündürücüdür. Aradan yıllar geçer Ġsmail de bu korkuların hiçbiri kalmaz. Aradan yıllar geçer Ġsmail Okulu<br />
bitirir öğretmen olarak atanır ve gider bir baĢka memlekete bir gün arkadaĢları Koskoca Ġsmail‘in mutfağın yanından<br />
geçerek tuvalete gidemediğini anlayınca baĢlarlar gülmeye. Ġsmail o an düĢünür aklına çocukluğu gelir ve anlar mutfaktan<br />
neden korktuğunu çünkü annesi mutfaktan çıktıktan hemen sonra onu döverdi. Derin bir ah çeker ve bu andan itibaren<br />
bayanlara annelere, onların yaptıkları iĢlere nefretle bakmaya baĢlar. DüĢünür yine ben demiĢtim der bütün bayanlar<br />
kötüdür, beni sevmezler zaten diye ve bu düĢüncesinden yola çıkarak, bayanları kırmaya baĢlar, birde ne görsün bu<br />
hareketleri tüm bayanları kendinden uzaklaĢtırmıĢ ve gerçekten sevilmeyen biri olmuĢ bayanlar Ġsmail‘den uzaklaĢmıĢ.<br />
KÜÇÜK ĠSMAĠL‘ĠN ÇOCUKLUĞU ADLI PARÇADAN 1‘ER<br />
BĠTĠġĠKLĠK:____________________________________________________________________<br />
ÜST DÜZEY KOġULLAMA:_______________________________________________________<br />
______________________________________________________________________________<br />
UYARICI GENELLEMSESĠ:_______________________________________________________<br />
SÖNME_______________________________________________________________________<br />
KENDĠLĠĞĠNDEN GERĠ GELME:___________________________________________________<br />
ALIġMA:_______________________________________________________________________<br />
GARCĠA ETKĠSĠ:________________________________________________________________<br />
KENDĠNĠ GERÇEKLEġTĠREN KEHANET:____________________________________________<br />
OLUMLU HABERCĠLĠK:__________________________________________________________<br />
GERĠYE YÖNELĠK KOġULLANMA:_________________________________________________<br />
OLUMSUZ HABERCĠLĠK_________________________________________________SAYFA 24
KLASĠK KOġULLANMA YOLUYLA<br />
ÖĞRENĠLEN DAVRANIġLARI ORTADAN<br />
KALDIRMA YOLLARI<br />
Klasik koĢullamada koĢullu tepkileri (korku, sınav kaygısı, huzursuzluk, mide bulantısı gibi) ortadan<br />
kaldırmada kullanılabilecek beĢ ayrı teknik vardır. Bu teknikler:<br />
KarĢıt<br />
KoĢullanma<br />
TERSĠNE<br />
DavranıĢın<br />
Sönmesini<br />
Bekleme<br />
Sistematik<br />
DuyarsızlaĢtırma<br />
-Bir tepkinin oluĢmasına neden olan uyarıcılar değiĢtirilerek karĢı tepkinin<br />
oluĢturulması sürecine denir.<br />
- KoĢullu uyarıcı, istenmeyen koĢullu tepki yerine zıt bir tepki yaratan bir uyarıcı ile<br />
eĢlenmektedir<br />
- Ġstenmeyen bir davranıĢı bu davranıĢla uyuĢmayan karĢıt uyarıcılar ile koĢullayarak<br />
önceki koĢullanmanın etkisinin zayıflatılması böylece koĢullu tepkinin tersi olan<br />
davranıĢın ortaya çıkartılmasıdır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
- Okulunda sinirli, suratı asık ve sürekli bağıran öğretmenler olduğu için nefret eden<br />
ve devamsızlık yapan bir öğrenci için, öğretmenlerin sevecen ve yakın ilgi gösterdiği<br />
bir okulu olan nefret ve devamsızlık davranıĢları okula olan ilgiye dönüĢür.<br />
-Sürekli saldırdığı ve havladığı için bir köpekten korkan çocuk için uyumlu ve sevecen<br />
köpekle etkileĢime geçtiğinde köpeğe olan nefretin yerini köpek sevgisi alır.<br />
- Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek karĢıt koĢullanma etkisi<br />
yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise, bu<br />
olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir.<br />
-2010-Sınav kaygısından yakınan bir öğrenciye verilebilecek ‗‘Kaygı duyduğun anda<br />
sınavla ilgili geçmiĢteki hoĢ yaĢantılarını düĢünmelisin‘‘ yanıtı karĢıt koĢullamadır.<br />
- DiĢçiye dönük korkunun sevgiye dönüĢtürülmesi<br />
DiĢçi + DiĢin Çekilmesi can yanması.. Korku<br />
DiĢçi + Çocukla ilgilenme oyun oynama.. Sevgi<br />
Dikkat: Bazen olumlu bir tutum olumsuz bir tutuma da yol açabilir.<br />
ÖRNEK: Havuzda yüzmeyi çok seven Ġsmail bir gün havuzda boğulma<br />
tehlikesi geçirir ve o günden sonra bir daha havuza gitmez ve havuzdan<br />
korkmaya baĢlar.<br />
- KoĢullu tepkinin ortadan kalkması için koĢulsuz uyarıcı ortamdan çekilmeli ve<br />
uzun süre verilmemelidir. Böylelikle davranıĢ sönecektir.<br />
- PekiĢtirilmeyen davranıĢlar söner. KoĢullu uyarıcı bir süre (zil) tek baĢına verildiğinde,<br />
(koĢulsuz uyarıcı olan et verilmeden) bir süre sonra koĢullu tepki (salya) görülmez<br />
ÖRNEKLER:<br />
2007-Bir bebeği annesi, ayağında sallayarak uyutmaya alıĢtırmıĢtır. Bir<br />
psikoloğun tavsiyesi üzerine anne bebeği ayağında sallayarak uyutmaktan<br />
vazgeçmiĢ ve onun ağlamasına aldırmadan yatağında kendi kendine<br />
uyumasını beklemeye baĢlamıĢtır. Ġlk günlerde bebeğin ağlama davranıĢında<br />
bir artma olmuĢ ama daha sonra ağlama davranıĢı azalarak ortadan<br />
kalkmıĢtır.<br />
— Daha çok korkuların ve fobilerin ortadan kaldırılmasında kullanılan<br />
sistematik duyarsızlaĢtırma, korku veren uyaranın korku vermeyen durumlarda<br />
alıĢtırarak verilmesini tanımlar.<br />
—KiĢi korktuğu uyarıcı ile kendisi için korkutucu olmayan bir derecede karĢı<br />
karĢıya getirilir. Bu düzeye alıĢtıktan sonra uyarıcının düzeyi, "kiĢiyi rahatsız<br />
etmeyecek" derecede artırılır.<br />
—Ardından kiĢi çok fazla tedirgin olmadan uyarıcının düzeyi artırılmaya devam<br />
eder ve bu Ģekilde aĢamalandırılarak korku tedavi edilmiĢ olur.<br />
—Bu yolla öğrenilen korkular ve fobiler tedavi edilir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
—Topluluk karĢısında konuĢmaktan korkan bir öğrenciye, önce tanıdığı ve<br />
sevdiği arkadaĢlarına, sonra çok kalabalık olmayan ve yabancıların da olduğu<br />
gruba en sonunda kalabalık bir gruba karĢı sunu yapmasını sağlayarak<br />
kalabalık karĢısında konuĢma korkusunu ortadan kaldırmak mümkündür.<br />
SAYFA 25
Sistematik<br />
DuyarsızlaĢtırma<br />
KarĢı karĢıya<br />
Getirme<br />
Ġtici uyarıcılara<br />
KoĢullama<br />
--Köpek korkusu olan bir çocuğa önce sevimli köpek resimleri gösterme, daha<br />
sonra evci hayvanların satıldığı yerde köpek gösterme, daha sonra köpeğe<br />
dokundurma sonucunda çocuğun köpek korkusunu yenmesi.<br />
-2007- Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce<br />
köpek resimleri, daha sonra oyuncak köpekler gösterilmiĢtir. Bunların<br />
ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra yakınlaĢarak<br />
izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu<br />
sevmiĢtir.<br />
AġAMA-KADEME-AĞIR AĞIR YAKLAġTIRMA KELĠMELERĠ ĠPUCUDUR<br />
EDĠMSEL KOġULLAMADA DETAYLI ĠġLENECETĠR<br />
- KoĢullu tepkinin sönmesi için koĢullu (korkulan) uyarıcı ile kiĢi belli bir süre<br />
bir arada tutulur. Bir süre sonra koĢullu tepkinin sönmesi beklenir.<br />
- KoĢullu tepkinin sönmesi için korkulan uyarıcı ile organizma uzun süreli<br />
olarak bir arada tutulur.<br />
ÖRNEKLER<br />
- Balon fobisi olan bir çocuk içi balon dolu bir odaya konur<br />
- Kediden korkan bir çocuğun kedi olan bir odaya sokularak orada bir<br />
süreliğine kalması sağlanır. Kedi korkusunun bir süre sonra ortadan kalkması<br />
beklenir<br />
** KORKUNLA KARġI KARġIYA GEL<br />
- Bazı uyarıcılar çekici olduğu için organizma tarafından tercih edilir.<br />
Ancak bu durum bazı problem davranıĢları ortaya çıkarır. Problemli<br />
davranıĢı ortadan kaldırmak için bu uyarıcının çekiciliği ortadan kaldırılır.<br />
- Bazı uyarıcılar kiĢi için çekici durumda olduğundan tercih edilmektedir. Bu<br />
çekicilik bazı problem durumlarının yaĢanmasına da sebep olur. Ortaya çıkan<br />
bu problemli davranıĢı ortadan kaldırmak için uyarıcının çekiciliğini azaltmak<br />
gerekir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
- Alkol bağımlısı birine alkolün çekiciliğine karĢı kokusuyla mide bulantısı eĢleĢtirilerek<br />
tedavi yapılır. Önce mide bulantısı yapan ilaç verilir hemen arkasından alkol verilir bu<br />
birkaç kez tekrarlanınca bireyin alkole dönük alıĢkanlığı ortadan kaldırılır.<br />
- Sigara içmekten hoĢlanan bir bireye sigara içmeden önce mide bulantısına yol açan<br />
bir ilaç verilir. Bir süre sonra bireyin içtiği sigara ile mide bulantısı arasında bir iliĢki<br />
kurması sağlanır. Böylelikle itici bir uyarıcıyla iliĢkilendirilen sigara çekiciliğini yitirecek<br />
ve sigara istenmeyen bir uyarıcı haline dönüĢecektir.<br />
-Tırnak yeme alıĢkanlığı olan çocuğun tırnaklarına oje sürülmesi<br />
Teddy’den Üç Mektup<br />
Tedyy Stallard’ı 15 yıl önce, beĢinci sınıfta, iki yıllık bir öğretmenken tanıdım. Sınıfıma ilk girdiği günden beri<br />
Teddy’den nefret etmiĢtim. Hiçbir çocuğa özel bir antipati göstermemem gerektiğini biliyor. Ama insan doğası<br />
gereği, parlak, güzel ve zeki insanları tercih etme eğilimindedir. Tedyy pis bir çocuktu. Hem de ara sıra değil, sürekli<br />
olarak pis kokan bir çocuktu. Ayrıca, bir türlü adlandıramadığım tuhaf bir kokusu vardı. Fiziksel kusurlarının<br />
çokluğuna ek olarak, zihinsel durumu da pek parlak değildi. Ġlk haftanın sonunda, onun sınıftaki diğer çocuklara<br />
göre umutsuz bir biçimde geri kaldığını anlamıĢtım. Yalnız yetersiz bilgiye sahip olmakla kalmıyordu, yavaĢ öğrenen<br />
bir çocuktu. Hızla ondan uzaklaĢmaya baĢladım. O yıl en iyi öğrencilerim ve onları izleyenler üzerinde yoğunlaĢtım.<br />
Ġtiraf etmeye utanıyorum, kırmızı kalemimi kullanmaktan sapıkça bir zevk alıyor ve ne zaman Teddy’nin ödevlerini<br />
kontrol etsem, zaten bol kullandığım yanlıĢ iĢaretlerini iyice koyu kırmızı yapıyordum. “Yetersiz bir çalıĢma” diye<br />
yazıyordum kağıtların üstüne. Çocuğu açıkça hırpalamadığım halde, sınıf tutumumu fark etmiĢti. Kısa sürede Teddy<br />
sınıfın günah keçisi oldu. Sevilmeyen ve sevilmesi mümkün olmayan, dıĢlanmıĢ bir kiĢi haline geldi. Ondan<br />
hoĢlanmadığımı biliyor, fakat nedenini anlamıyordu. Aslında ben de ona karĢı neden böyle yoğun bir hoĢnutsuzluk<br />
duyduğumu bugün bile anlayabilmiĢ değilim. Tek bildiğim, bu küçük çocuğa kimsenin aldırmadığı ve benim de<br />
durumu düzeltecek hiçbir Ģey yapmadığımdır. Bir yılbaĢı günü çocuklardan gelen hediyeleri açıyordum. Sıra<br />
Teddy’ninkine geldi, paketin içinden taĢların çoğu dökülmüĢ gösteriĢli bir bilezik ve yarısı boĢalmıĢ bir kolonya<br />
düĢtü. Bileziği koluma taktım ve kolonyayı sürdüm. Teddy yanıma gelerek “Tıpkı annem gibi kokuyorsunuz, bileziği<br />
size çok yakıĢtı, beğendiğinize sevindim.” dedi ve hızla sınıfı terketti. Ben kapıyı kilitleyip, masama oturdum ve<br />
ağlayarak, Teddy’ye çektirmiĢ olduğum yoksunluğu telafi etmeye, ilgili bir öğretmen olmaya karar verdim. Teddy ile<br />
özel olarak ilgilendim. Ders çalıĢtırdım, ödevlerini kontrol ettim ve eksikliklerini tamamlamaya çalıĢtım. Hızlı fakat<br />
emin adımlarla sınıf seviyesine yetiĢiyordu. Notlar giderek yükseldi, sınıfın en iyileri arasına girdi. O yıl okuldan<br />
ayrıldı. Daha sonra üç mektup aldım. 15 yıl sonra aldığım üçüncü mektubunda “Bugünden itibaren ben tıp doktoru<br />
Theodore J. Stallard’ım.” diyordu ve beni nikâhına davet ediyordu. Ben de kendisini tebrik ettim ve “kutlarım,<br />
baĢardın, hem de kendi baĢına, benim gibilere rağmen” diye cevap yazdım. Nikâhında SAYFA 26
KLASĠK(TEPKĠSEL)KOġULLANMA<br />
GENEL ÖZELLĠKLERĠ VE EĞĠTĠM AÇISINDAN DEĞERLENDĠRLMESĠ<br />
--Okula, <strong>ders</strong>e, öğretmene, <strong>ders</strong> çalıĢmaya karĢı ilgi ve tutum geliĢtirmede kullanılır<br />
--Bazı durum ve varlıklara karĢı olan korku, kaygı, sevgi, nefret, olumlu, olumsuz düĢünceler gibi duygular koĢullanma<br />
yoluyla öğrenilir. Ödev yapmayan öğrenci azar iĢitirse öğretmenden korkmayı öğrenir.<br />
--Bazı alıĢkanlıklar ve fobiler de koĢullanma ile oluĢur.<br />
--Otonom sinir sistemine bağlı fizyolojik tepkiler klasik koĢullanma yoluyla olur (fare görünce irkilme)<br />
--Refleksif bazı davranıĢlar da klasik koĢullanma yoluyla öğrenilir, (limonu gören ya da ismini duyan birinin ağzının sulanması)<br />
--Korku koĢullanması kolay olan ama zor ortadan kaldırılan bir Ģartlanmadır.<br />
--KoĢullanma ile ilk ve basit düzeydeki <strong>öğrenme</strong>ler zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaygın olarak kullanılır<br />
--KoĢullanmada organizma pasif durumdadır. Olayı ya da durumu değiĢtiremez. KoĢullanma otomatiktir.Tepkiyi<br />
seçmek için düĢünememektedir.<br />
--Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve koĢullanmanın sağlanabilmesi için davranıĢa neden olan uyarıcının bilinmesi gerekir.<br />
--Tepkisel koĢullanmada doğal uyarıcı nötr uyarıcı ve bunların iliĢkilendirilmesi Ģarttır. Ayrıca bitiĢiklik ilkesi de gereklidir.<br />
NOT: Garcia etkisi bu durumun dıĢındadır. BitiĢiklik ilkesi olmadan gerçekleĢebilmektedir.<br />
--Duygusal tepkilerin hepsi doğaldır. Hangi tepkilerin hangi uyarıcıya karĢı yapılacağı ve tepkilerde görülen zenginlik<br />
<strong>öğrenme</strong>nin sonucudur. Bazı öğrencilerin okula, bazı öğrencilerin öğretmenlere ya da belli <strong>ders</strong>e karĢı kaygıları ve<br />
yersiz korkuları, okul içi ve okul dıĢı yaĢantıları meydana gelen Ģartlandırmaların bir sonucudur.<br />
Örnek: Bir üniversite öğrencisinin sezonun ilk maçında hakemin baĢlangıç düdüğü ile birlikte binlerce kuĢun sahaya<br />
dolmasını sağlamak amacıyla yaptığı iĢlemler Ģartlanmadır.<br />
Klasik koĢulmamanın eğitim öğretim ortamında kullanımı sınırlıdır. Buna karĢın duyuĢsal<br />
özelliklerin kazandırılmasında önemli roller üstlenebilir. Örneğin;<br />
---Öğrencilerde kendilerine olan özgüvenin, olumlu benlik kavramının geliĢtirilmesi,<br />
---Okula karĢı olumlu tutum oluĢturulması, sınav korkusunun, kaygısının azaltılması,<br />
ÖRN. Matematik <strong>ders</strong>ine karĢı olumsuz tutum geliĢtirmiĢ bir öğrenciyi klasik koĢullanma ile matematik<br />
<strong>ders</strong>ini seven baĢarılı olan bir duruma getirmek mümkün olabilmektedir.<br />
ÖRN. Küçük çocuklara yaramazlık yaptıkları zaman iğneciye, polise vereceklerini söylemek çocukların<br />
hemĢirelerden polislerden korkmalarına (koĢullanmalarına) neden olmaktadır. Çocukların normal olarak<br />
yapması gereken etkinlikleri ceza aracı olarak kullanmamak gereklidir.<br />
ÖRN. Klasik koĢullanma ilkeleri eğitim alanından çok reklam sektöründe oldukça etkili bir Ģekilde<br />
kullanılmaktadır. Bir banka reklamında güven verici bir kiĢi ile birlikte kredi kartı birleĢtirilmekte ve kredi<br />
kartlarına karĢı bir süre sonra tek baĢına güven biri hizmet olarak algılanmasına neden olmaktadır.<br />
Diğer önemli bir nokta ise öğrencileri öğrenilmiĢ çaresizlikten kurtarıp, kendilerine olan özgüven<br />
kazandırılabilir. Öğrencilere yapabilecekleri problemler verip kendilerine özgüven kazanmaları sağlanabilir.<br />
--Klasik koĢullama ilkelerinin, sınıfta öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamında kullanılma alanının sınırlı olduğu ileri<br />
sürülmekle birlikte, duyuĢsal ve duygusal özelliklerin kazandırılmasında önemli rol oynamaktadır. Okullarda ilgi,<br />
olumlu tutum, olumlu benlik kavramı, akademik özgüven ve diğer olumlu duyguların geliĢiminde, öğrenilmesinde,<br />
klasik koĢullanma etkili olmasına rağmen, bu tür <strong>öğrenme</strong>ler tesadüfen oluĢmaktadır. Oysa, bu özelliklerin<br />
kazandırılması için klasik koĢullanma ilkelerinin etkili bir Ģekilde iĢe koĢulmasını sağlayacak eğitim programlarının<br />
düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece tesadüfen değil, bilinçli bir Ģekilde, çocuklarımızın okulu,<br />
<strong>öğrenme</strong>yi, okumayı seven, olumlu tutumlara sahip, öğrenilmiĢ çaresizlikten uzak, özgüveni yüksek olan bireyler<br />
olarak yetiĢmelerine yardımcı olabiliriz.<br />
-- Bazı çocukların mutlu ve istekli bir Ģekilde, bazılarının da ağlayarak ve korkarak okula gitmelerinin nedeni<br />
acaba nedir? Çocukların farklı duygulara sahip olmalarının nedeni; okul ile çevrelerinde, kendilerine mutluluk veren<br />
ya da kaygı, korku yaratan uyarıcıları iliĢkilendirmeleridir. Okul, baĢlangıçta nötr bir uyarıcıdır. Çocuk, okula, ilk<br />
gittiği gün, kendisini seven, yumuĢak davranan, kendisiyle oynayan bir öğretmenle karĢılaĢtıysa, bu sevecen<br />
öğretmenin yarattığı olumlu etki, öğretmenle birlikte olan okul tarafından da paylaĢılacak, öğretmenin oluĢturduğu<br />
mutluluk duygusunu okul da meydana getirecektir. Ayrıca öğretmenin yarattığı bu mutluluk duygusu öğretmenle<br />
iliĢkili diğer uyarıcılara da genellenebilir. Örneğin; <strong>ders</strong> çalıĢmaya, kitap okumaya, diğer öğretmenlere v.b.””<br />
• Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi okulda yaĢanan olaylarla ilgili olumsuzluk, okul ve okulla ilgili diğer öğelere<br />
genellenebilir. Hatta bu etki öyle güçlü olabilir ki (garca etkisi) çocuk yaĢamı boyunca eğitime, okula, öğretmenlere<br />
karĢı olumsuz tutum geliĢtirebilir; eĢyalarına zarar vermek isteyebilir.<br />
• Öğrencilerin duyuĢsal ve duygusal özelliklerinin olumlu hale getirilebilmesi için, öğretmenler, öncelikli<br />
çocukların özelliklerini ve özel ihtiyaçlarını tanımalı, onlara karĢı duyarlı olmalıdırlar. Böylece, çocuklara her<br />
herhangi bir Ģeyi sevme, ilgi duyma, olumlu tutum geliĢtirme, mutlu olma gibi olma özellikler, onların daha önce<br />
istedikleri, sevdikleri, hoĢlandıkları durumlarla, nesnelerle, olaylarla iliĢkilendirilerek kazandırılabilir. SAYFA 27
EDĠMSEL –OPERANT ġARTLANMA<br />
SKĠNNER<br />
DavranıĢ bilimlerine sayısız katkısı bulunan Skinner gerek deneyleriyle gerek geliĢtirdiği edimsel<br />
koĢullanma gibi kavramlarla özellikle davranıĢçı yaklaĢıma öncülük etmiĢtir. Programlı öğretimin<br />
kurucusu olarak tanınmaktadır. YaĢamının son dönemine kadar etkin olarak <strong>ders</strong> vermeye ve<br />
araĢtırma yapıp yayın hazırlamaya devam etti. 1990 yılında lösemi nedeniyle hayata veda etti.<br />
1<br />
2<br />
KLASĠK-TEPKĠSEL<br />
KOġULLANMA<br />
U-T Bağı vardır<br />
ġartlanma sürecinde önce uyarıcı(Et) verilir,<br />
sonra tepki beklenir.<br />
Organizma pasiftir, sadece dıĢarıdan gelen<br />
uyarıcıya tepkide bulunur. Mevcut durumu<br />
değiĢtiremez. ĠstemdıĢıdır. Kontrol kendi elinde<br />
değildir. Genellikle tepkisel olarak yapılan ve<br />
doğuĢtan gelmedir<br />
Klasik koĢullanmanın gerçekleĢebilmesi için<br />
davranıĢa neden olan uyarcının mutlaka<br />
3<br />
bilinmesi gerekir. Bir ıĢık ya da ses gibi bir olaydır<br />
ve kısa bir süre için sunulur<br />
4 DuyuĢsal, psiklojik davranıĢlarda ve<br />
reflekslerde kullanılır.<br />
PekiĢtirme, organizmanın yaptığından bağımsız<br />
5 olarak koĢullu uyarıcıdan hemen sonra yapılır.<br />
PekiĢtirme yapılan davranıĢtan bağımsızdır.<br />
6 Klasik koĢullanmada aynı türlerden aynı<br />
7<br />
8<br />
9<br />
tepkiler beklenir.<br />
Otonom sinir sistemi tarafından yöneltilen<br />
davranıĢlardır.(Kalp atıĢı, salya salgılama,<br />
mide bulantısı)-Ġstemsiz<br />
PekiĢtireç davranıĢtan önce verilir. KoĢulsuz<br />
uyarıcı birincil koĢullu uyarıcı ikincil<br />
pekiĢtireçdir.<br />
Organizmada var olan ve bir uyarıcı<br />
tarafından ortaya çıkarılan davranıĢlardır.<br />
Operant KoĢullama Genel Açıklamalar-Örnekler<br />
EDĠMSEL-OPERANT-VASITALI-ARAÇSAL<br />
KOġULLANMA<br />
T-U Bağı vardır.<br />
KoĢullanma sürecinde davranıĢ yapıldıktan sonra<br />
pekiĢtireç verilir.<br />
Denetim organizmanın kendi elindedir. Organizma<br />
davranıĢının sonucuna göre hoĢnutsa davranıĢı<br />
tekrarlama sıklığını artırır, hoĢnut değilse<br />
davranıĢtan kaçınır. Uyarıcı durumunda yapılan<br />
rastlantısal davranıĢlardır ve baĢlangıçta çeĢitlilik<br />
gösterirler.<br />
Vasıtalı koĢullanmada davranıĢa neden olan<br />
uyarıcı net olarak tahmin edilemez. Belirli bir olay<br />
değildir. Çok daha uzun süreli ve birçok öğesi olan<br />
durumdur.Uyarıcıyı görmek mümkün değil.<br />
Psikomotor davranıĢlarda kullanılır. Bilgi ve<br />
becerilerde kullanılır.<br />
PekiĢtirme davranıĢa bağımlıdır. Denek doğru<br />
davranıĢı yaparsa pekiĢtirilir, aksi halde<br />
pekiĢtirilmez.<br />
Bireysel ayrılıklar edimsel koĢullanmada<br />
etkilidir, aynı türler aynı tepkiyi vermeyebilir.<br />
Organizma aktif olduğu için merkezi sinir<br />
sistemi tarafından bilinçli ve kasıtlı yöneltilen<br />
davranıĢlardır.<br />
Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür<br />
pekiĢtireç vardır ve yapılan davranıĢa bağlı<br />
olarak organizmaya verilir.<br />
Kontrol eden uyarıcıların davranıĢtan sonra<br />
verilmesi ve organizma tarafından bilinçli<br />
istemli olarak ortaya konan uyarıcılardan<br />
bağımsız davranıĢlardır.<br />
1-Skinner, iki tür koĢullanmadan söz etmektedir. Bunlar; tepkisel ve edimsel koĢullanmadır. Skinner,<br />
tepkisel ve edimsel davranıĢın ayrımını yaparak geleneksel uyarıcı-tepki psikologlarından büyük ölçüde<br />
ayrılmıĢtır. Watson‘dan beri geleneksel uyarıcı tepki <strong>psikolojisi</strong>ne göre, uyarıcının olmadığı yerde tepki de<br />
yoktur. Oysa Skinner bu görüĢü meydana getirilen tepki ve meydana gelen tepki ayrımını yaparak farklı<br />
hale getirmiĢtir. Skinner‘e göre tepkisel davranıĢlar bir uyarıcı tarafından oluĢturulur. Klasik koĢullanmada<br />
koĢulsuz tepki, koĢulsuz uyarıcı tarafından meydana getirildiğinden tepkisel davranıĢa örnektir ve tepkisel<br />
davranıĢlar tüm refleksleri kapsar (Senemoğlu, 2005).<br />
Klasik Ģartlanmayla birçok <strong>öğrenme</strong> durumunu açıklamak mümkün değildir. Çünkü insanlar sadece<br />
çevrelerindeki uyaranlara tepki vermekle kalmayıp bilinçli ve açık bir Ģekilde birçok davranıĢlar<br />
sergilerler. Klasik Ģartlanma yoluyla <strong>öğrenme</strong>yi sağlamak için, yapılan bir davranıĢa neden olan uyarıcının<br />
bilinmesi gerekir. Edimsel koĢullamada karmaĢık bir yapı söz konusudur.<br />
Ama insan davranıĢlarına neden olan uyarıcıları her zaman tahmin etmek mümkün değildir. Bu gibi<br />
durumlarda edimsel koĢullanma karĢımıza çıkmaktadır SAYFA 28
2-Skinner‘e göre, tepkisel ve edimsel olmak üzere iki çeĢit davranıĢ vardır.<br />
-Tepkisel davranıĢa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulur.<br />
Örnek; Etin salya meydana getirmesi Tüm refleksler tepkisel davranıĢa bir örnektir Karanlıkta göz bebeğinin<br />
büyümesi bir tepkisel davranıĢtır.<br />
-Edimsel davranıĢa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz;<br />
organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir.<br />
3-Klasik koĢullanmada önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. (U-T)<br />
Edimsel davranıĢta önce tepki yapılır sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. (T-U)<br />
4- DavranıĢın sonunda organizma için hoĢa giden ya da gitmeyen bir durum vardır.<br />
DavranıĢ sonucunda organizmanın hoĢuna giden bir durum ortaya çıkar. HoĢa giden sonuç<br />
oluĢabilir. Bu durumda davranıĢın tekrar ortaya çıkma, yani öğrenilme olasılığı artar.<br />
ÖRNEK: Skinner deneyinde, edimsel davranıĢ olarak manivelaya basmayı kullanmıĢtır. Skinner edimsel koĢullama<br />
ile <strong>öğrenme</strong>yi açıklamak amacıyla Skinner Kutusu olarak bilinen bir deneysel düzenek geliĢtirmiĢtir. Bu düzenek,<br />
içeriye doğru çıkıntılı bir pedal ve altındaki yemek kabından oluĢmaktadır.<br />
Skinner'in deneyde kullandığı fare kutuya bırakıldığında, merak güdüsüyle sağa sola hareket eder ve çevreyi<br />
inceler. Bu esnada rastlantısal olarak pedala dokunur ve böylece yiyeceğe ulaĢır. Fare yiyeceği yedikten<br />
sonra, tekrar pedala basar. Bu süreçte yiyeceğe ulaĢma, pedala basma davranımını pekiĢtirir. Böylece pedala basma<br />
fareyi amaca ulaĢtırdığı için pedala basma davranımı daha sık yapılır. Ancak Skinner, deney sırasında kutu içerisinde<br />
değiĢiklikler yapar ve bazen fare düğmeye bassa bile yiyecek gelmez. Bu durumda farenin pedala basma hızı düĢer.<br />
Yani davranım pekiĢtirilmezse, klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel <strong>öğrenme</strong>de de sönme baĢlar<br />
--Aç olan hayvan, manivelaya basarak yiyeceği elde eder, yiyeceği elde eden hayvan manivelaya<br />
basma davranıĢını sürdürür<br />
--Yeni aldığınız bir kazağı giydiğiniz zaman arkadaĢlarınız ―Kazağın çok güzel, sana çok yakıĢmıĢ‖ <strong>ders</strong>e, o<br />
kazağı giyme davranıĢınız devam eder.<br />
DavranıĢın sonucunda organizmanın hoĢuna gitmeyen bir durum ortaya çıkar. HoĢa<br />
gitmeyen bir sonuç oluĢabilir. Bu durumda davranıĢtan kaçınma durumu ortaya çıkabilir.<br />
ÖRNEK: Yeni kazağınızı giydiğiniz gün değer verdiğiniz bir arkadaĢınız size yakıĢmadığını söylerse, o<br />
kazağı giymek istemezsiniz.<br />
5- Thorndike gibi Skinner de davranıĢ ve sonuç iliĢkisi üzerinde durmuĢtur. Örneğin, bireyin davranıĢı hoĢ<br />
bir Ģeyle sonuçlanırsa o davranıĢı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. HoĢ veya hoĢ olmayan sonuçların<br />
bireyde yarattığı değiĢikliklere edimsel koĢullanma denir.<br />
Gereksinimleri organizmayı eyleme iterken, davranıĢlarına yön veren kuvvetlerin de güdüler olduğu<br />
bilinmektedir. Herhangi bir güdünün etkisiyle eyleme geçen organizma hedefine ulaĢabilmek için<br />
güdülenmenin etkisiyle çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunacaktır. O anda içinde bulunduğu Ģartlarla ilgili<br />
önceden öğrenmiĢ olduğu deneyimleri yoksa hedefe varmak için çeĢitli tepki ve davranıĢlarda bulunarak<br />
denemeler yapacaktır. Duruma göre belli sayıda deneme yanılmanın sonunda hedefe ulaĢacaktır.<br />
Böylelikle organizma ya bir ödül elde edecek ya da bir cezadan kurtulacaktır. Süreç içinde yaĢanan<br />
tekrarlar sonucu hedefe ulaĢtırıcı tepkilerin sayısı artarken sonuca götürmeyen davranıĢlar elenir ve hedefe<br />
ulaĢtırıcı tepkiler giderek öğrenilmiĢ davranıĢ durumuna gelir<br />
Sınıf ortamında yapılan bir deneyi ele alalım;<br />
Pazartesi: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın dünya üzerindeki yerini sorar. Mark, nerede olduğunu bilmektedir<br />
ve oturduğu yerden kollarını bağlayıp gülümser, öğretmeninin onu kaldıracağını umar. Fakat aksine<br />
öğretmen baĢkasına söz verir.<br />
Salı: Öğretmen sınıfa Colombya‘nın ismini nereden aldığını sorar. Mark bu ismin Christopher<br />
Coloumbus‘tan geldiğini bilir ve elini çekimser Ģekilde çok az kaldırır. Öğretmen baĢkasına söz verir.<br />
ÇarĢamba: Öğretmen Colombya‘da insanların Ġngilizce ve Fransızca yerine neden Ġspanyolca<br />
konuĢtuklarını sorar. Mark bu sorunun da cevabını bilmektedir. Elini görülecek Ģekilde yükseğe kaldırır ve<br />
sağa sola sallar. Öğretmen ona söz hakkı verir.<br />
Cuma: Ne zaman öğretmen Markın cevabını bildiği soru sorsa Mark artık elini yükseğe kaldırır ve iki yana sallar<br />
6- Edimsel koĢullanmada davranıĢ A B C formülü içinde ele alınır. Yani davranıĢı anlayabilmek için<br />
öncülünü, davranıĢını ve sonucunu incelemek gerekir. DavranıĢ değiĢtirilmek istenildiğinde öncülü ve<br />
sonucu değiĢtirerek davranıĢın değiĢmesi sağlanabilir. DavranıĢçı yaklaĢım ele alındığında davranıĢın<br />
sonucunu değiĢtirerek davranıĢı değiĢtirmek mümkündür SAYFA 29
7-KARġILAġTIRMALI ÖRNEKLER<br />
TEPKĠSEL KOġULLAMA VASITALI KOġULLAMA<br />
Köpek görünce irkilme Köpeğin yanından uzaklaĢma<br />
Fren sesiyle irkilme Araç kullanırken ani fren yapmama<br />
Limon görünce ağzın sulanması Limon satın almama<br />
Sınav sırasında heyecanlanma Sınava girmeme<br />
Sinemaya gidince sevinme Yeniden sinemaya gitme<br />
Asansörden korkma Asansörlü binalara girmeme<br />
Kırmızı ıĢığı görünce durma ĠĢe geç kalmamak için kırmızı ıĢıklı durakları<br />
kullanmama<br />
Parayı sevme Para kazanmak için 2 farklı iĢte çalıĢma<br />
Kan görünce bayılma Kan vermeme<br />
Parfüm kokusundan etkilenme Parfüm almama ya da kullanmama<br />
Köpek sevgisi Evde köpek besleme<br />
Öğretmenini gördüğünde ayağa kalkma Öğretmeniyle soruyu tartıĢma<br />
Çocuk parkını görünce sevinme Çocuk parkına gitmeme<br />
Okulu ve çalıĢmayı sevme Düzenli olarak okula gitme ve ödev yapma<br />
<strong>KPSS</strong> SORULARINDAN<br />
1- Matematik sınavına hazırlanıp sınavdan iyi bir puan alan öğrencinin matematik <strong>ders</strong>ine daha<br />
fazla çalıĢmaya baĢlaması, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2002)--- Edimsel<br />
(Operant) koĢullanma<br />
2-AĢağıdakilerden hangisi edimsel (Operant) koĢullanmanın temelidir? (<strong>KPSS</strong> 2002)--- DavranıĢ,<br />
ortaya çıkardığı sonuçtan etkilenir.<br />
3-Bir davranıĢın tekrarlanma olasılığını edimsel (Operant) koĢullanma yoluyla kontrol edebilmenin<br />
önkoĢulu aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2003)--- DavranıĢın en az bir kere yapılmıĢ olması<br />
4- Bir psikolog utangaçlık Ģikâyetiyle kendisine baĢvuran bir kiĢiye tedavi sürecinin ilk adımı olarak,<br />
oturduğu apartmandaki komĢularına her rastladığında "Merhaba, nasılsınız?" demesini söyler.<br />
KomĢularının bu tür bir yakınlığa olumlu tepki verdiklerini gören bu kiĢi, karĢılaĢtığı kiĢilere çekinmeden<br />
selam vermeye ve onların hatırlarını sormaya baĢlar. Bireyin selam verme davranıĢında görülen değiĢme,<br />
aĢağıdaki <strong>öğrenme</strong> türlerinden hangisiyle açıklanır? (<strong>KPSS</strong> 2004)--- Edimsel koĢullanma<br />
5-Edimsel koĢullanma yoluyla <strong>öğrenme</strong>de pekiĢtirece iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi<br />
doğrudur? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
A) DavranıĢın sonunda ortaya çıkar. B) DavranıĢla eĢ zamanlı olarak verilir. C) DavranıĢı<br />
engeller. D) DavranıĢtan önce verilir. E) DavranıĢtan bağımsız olarak ortaya çıkar.<br />
6-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden<br />
yakınmaktadır. Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan<br />
kaldırılabilmesi için babaya aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (<strong>KPSS</strong> 2007)---<br />
Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi<br />
7-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullanmanın özelliklerinden biri değildir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
A) DavranıĢ ayırt edici bir uyarıcı tarafından kontrol edilir. B)PekiĢtireç alma iĢlemi, tamamen,<br />
öğrenenin denetimi dıĢındadır. C) PekiĢtireç belirli bir davranıĢı izler. D)Öğrenilecek davranıĢ,<br />
pekiĢtireç almayı sağlayan bir araçtır. E) Edim, istemli olarak ortaya konur.<br />
8-AĢağıdakilerden hangisi, edimsel koĢullama yoluyla <strong>öğrenme</strong> sürecinde davranıĢın özelliklerini<br />
ve ortaya çıkma sıklığını belirleyen etkenlerden birisi değildir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
A) DavranıĢtan önce gelen çevresel koĢullar B) DavranıĢın bir sonucu olarak değiĢen çevresel<br />
olaylar C) Organizmanın doğuĢtan getirdiği potansiyel D) Organizmanın çevreyle ilgili geçmiĢ<br />
yaĢantıları E) DavranıĢla birlikte bulunan çevresel koĢullar<br />
9- Edimsel koĢullama yoluyla <strong>öğrenme</strong> ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin<br />
<strong>ders</strong>lere katılmasını sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden<br />
hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2008)---Öğrencinin <strong>ders</strong>te konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını<br />
pekiĢtirmek<br />
SAYFA 30
10-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya baĢladığı ilk gün oynadığı<br />
oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o<br />
günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine<br />
oyuncakları toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları<br />
toplamayı <strong>öğrenme</strong>si ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla<br />
aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?--- (<strong>KPSS</strong> 2009)--- Edimsel koĢullanma – Ayırt<br />
etmeyi <strong>öğrenme</strong><br />
11-Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip oyuncuyu oyundan<br />
atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak rakibini oyundan<br />
attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği diğer maçlarda da kendini<br />
yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu denemelerde baĢarısız olan futbolcu<br />
sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği maçlarda bu numarayı denemeye devam<br />
etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki<br />
kavramlardan hangileriyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2009)---Edimsel KoĢullama-Genelleme-Ayırt Etme<br />
SONUÇ OLARAK:<br />
Ġnsanlar çevrelerinden karmaĢık birçok uyarıcı almaktadır. Bu uyarıcılara karĢı organizma değiĢik<br />
tepkilerde bulunur. ĠĢte bu tepkisel davranıĢları uyarıcılar meydana getirir. Bunun yanı sıra<br />
organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlarda edimsel (Operant) davranıĢlardır.<br />
Bu bağlamda Ģu yargıya varmak doğru olacaktır; iki tür koĢullanma vardır.<br />
a) Tepkisel KoĢullanma b) Edimsel KoĢullanma<br />
Tepkisel KoĢullanma Önceleri etkisiz olan bazı uyarıcıların sonraları organizmada bazı tepkileri<br />
uyandırmaya baĢlamasıdır.<br />
Edimsel KoĢullanma B.F. Skinner tarafından geliĢtirilen bir diğer <strong>öğrenme</strong> yolu da edimsel<br />
koĢullanmadır. Edimsel koĢullamada uyarıcı, yapılan tepkinin sonucunda ortaya çıkmaktadır.<br />
Edimsel koĢullanmada önemli olan nokta; davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Bir davranıĢın sık olarak<br />
ortaya çıkmasında, davranıĢın sonucu önemlidir.<br />
Bütün bu bilgiler ışığında; Organizmayı, ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine<br />
ya da bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine Edimsel Koşullanma denir.<br />
EK BİLGİLER:<br />
1-Skinner‘in edimsel-operant-vasıtalı koĢullanma kuramı THORHDĠKE‘nin ETKĠ YASASI ‗na dayanmaktadır<br />
2- Kuramın Kapsamı / Uygulamaları<br />
Edimsel davranıĢ bilinen bir uyarıcı tarafından oluĢturulmaz. Organizma tarafından ortaya konur. Edim, herhangi bir<br />
ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢtır. Edimsel davranıĢ kendiliğinden ortaya<br />
çıkar ve sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel koĢullanma özellikle çocuk eğitiminde sınıfta disiplinin<br />
sağlanmasında Psikomotor ve duyuĢsal davranıĢların kazanılmasında önemli rol oynar.<br />
3-Herhangi bir ihtiyaç durumunda, organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranıĢlara edim denir.<br />
4- Klasik koĢullamayla edimsel koĢullama arasındaki en önemli fark, klasik koĢullamanın refleksif davranıĢlarla,<br />
edimsel koĢullamanın ise bilinçli ve kasıtlı davranıĢlarla ilgilenmesidir.<br />
5- Edimsel (operant) koșullanma da davranıĢ sonuçları tarafından kontrol edilir. Olumlu sonuçlanan davranıĢ devam<br />
ettirilir. DavranıĢın olumlu sonuç olușturması (pekiĢtirilmesi) tekrar yapma olasılığını güçlendirir.<br />
Olumsuz sonuçlanan davranıĢ (pekiĢtirilmeyen) ise söner<br />
6- Skinner (1904-1990); edimsel koĢullama kuramını Thorndike'nin etki kanunu uyarlayarak oluĢturmuĢtur.<br />
Klasik koĢullamanın birçok davranıĢı açıklamada sınırlı kaldığını belirtmiĢtir. Skinner, Pavlov'un klasik koĢullamayı<br />
açıklamada kullandığı temel ilkeleri kabul etmekle birlikte bu ilkelerin yalnızca psikolojik ve duygusal <strong>öğrenme</strong>ler için<br />
geçerli olduğunu düĢünmektedir. Tepkiler yüksek düzeydeki organizmaların davranıĢlarının ancak çok küçük<br />
bir kısmını meydana getirir. Ġnsanlar çevrelerinde karmaĢık uyarıcı durumlarıyla karĢılaĢırlar. Bu durumda<br />
organizmanın kendisi tarafından yapılan davranıĢ önemlidir. Bunlara edimsel (operant) davranıĢ adı verilir. "Operant"<br />
kelimesiyle hayvanın çevresi üzerinde bir iĢlemde, edimde bulunduğu kastedilir<br />
7- Edimsel koĢullama durumundaki bir organizma bir takım davranımlar ortaya koyar; etrafta dolaĢır, koklar,<br />
nesnelere bakar, onları iter, fakat belirli bir uyandırılmıĢ davranım göstermez. Sonunda yaptığı davranımlardan biri bir<br />
ödül alır ya da cezadan kaçınmasını sağlar.<br />
8- Klasik koĢullamada <strong>öğrenme</strong>, davranıĢın nedeni olan uyarıcı temeline dayandırılırken, edimsel koĢullamada<br />
davranıĢın sonucu önem kazanmaktadır. Çünkü davranıĢın nedenlerini tahmin etmek ve kontrol etmek mümkün<br />
değildir. SAYFA 31
OPERANT ġARTLANMANIN<br />
ĠLKELERĠ VE KAVRAMLARI<br />
1-Önemli olan nokta davranıĢ ve onun sonuçlarıdır. Yani bu tür koĢullanmada öneli olan tepkidir.<br />
Tepki olumlu ve doğru olduğunda pekiĢtirici uyarıcı verilir ve davranıĢın tekrarlanma olasılığı artırılır.<br />
2-Edimsel koĢullama insan davranıĢlarının biçimlendirilmesinde kullanılır.<br />
3-Derse katılımın pekiĢtirilmesi, soru sormak için parmak kaldırma davranıĢının pekiĢtirilmesi, arkadaĢının<br />
kalemini geri verirken teĢekkür etmesinin pekiĢtirilmesi<br />
4-Skinner kutunun içine koyduğu farenin düğmeye basarak yiyecek almayı <strong>öğrenme</strong>sini istemiĢtir.<br />
Aç olan fare kutunun içinde rastgele dolaĢırken ve tesadüfen düğmeye her yaklaĢtığında yiyecek<br />
verilmiĢtir. AĢama aĢama yaklaĢtıkça yiyecek alan fare daha sonra düğmeye basma davranıĢını<br />
göstermiĢtir. Daha sonra fare her acıktığında düğmeye basarak yiyeceğini almıĢtır.<br />
Daha sonra farenin bir ceza karĢısında nasıl davrandığını <strong>öğrenme</strong>k için kutu içine birkaç düğme<br />
daha koyulmuĢ ve bunlardan birine elektrik Ģoku verilmiĢtir. Aç fare Ģok olan düğmeye bastığında<br />
Ģok sonrası o gün tekrar düğmeye basmamıĢtır.2.günde aynı uygulama devam etmiĢ fare yine<br />
Ģoklanan düğmeye basmıĢ yine o gün baĢka düğmeye basmamıĢtır. 3.günde Ģok verilmemiĢtir.<br />
Böylece ceza ortadan kalktığında farenin davranıĢının nasıl değiĢeceği görülmek istenmiĢtir. Fare<br />
düğmeye bastığında Ģok olmadığını anlamıĢ ve davranıĢın tekrarlanma olasılığının arttığı<br />
gözlenmiĢtir.<br />
SONUÇ: PekiĢtireç davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırmaktadır, Ceza istenmeyen<br />
davranıĢı ortadan kaldırmaz o an için bastırır ve yapılma olasılığını azaltır, Ceza ortamdan<br />
çekildiğinde istenemeyen davranıĢta artma görülür.<br />
5-Organizmanın ihtiyaç hissetmesi gerekir ve deneyde de görüldüğü gibi farenin aç olması onu<br />
arayıĢa ve davranıĢa sürüklemiĢtir.<br />
6-Edimsel Ģartlanmada davranıĢ organizma tarafından baĢlatılır ve tesadüfen rastlantısal olarak<br />
baĢlayan davranıĢ zamanla bazı ipuçlarından yararlanarak tam sonuca gider. DavranıĢın sonunda<br />
edinilen doyum pekiĢtireç niteliği taĢır ve davranıĢın tekrarlanmasını sağlar. Unutulmaması<br />
gereken nokta davranıĢın sonundaki baĢarı ya da baĢarısızlık organizma için DÖNÜT niteliği taĢır.<br />
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI<br />
1-PEKĠġTĠREÇ: DavranıĢı izleyen ve organizma üzerinde hoĢa gidici bir tepki yaratarak<br />
davranıĢın (edim) ortaya çıkma olasılığını arttıran uyarıcılara pekiĢtireç denir.<br />
-PekiĢtireçler meydana getirdikleri etkilere göre tanımlanmakta ve bu bakımdan iki gruba<br />
ayrılmaktadır.<br />
1. Olumlu PekiĢtireç: Ortama konduğunda belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.<br />
HoĢa giden uyarıcıların ortama konulmasıdır. Para-bisiklet-not-sinemaya gitmek, yiyecek, içecek,<br />
cinsellik, uyku<br />
2. Olumsuz PekiĢtireç: Ortamdan çıkarıldıklarında belirli bir davranıĢın yapılma olasılığını arttıran uyarıcılardır.<br />
HoĢa gitmeyen uyarıcı ortamdan çıkarılır. Azar-düĢük not-yüksek rahatsız edici ses-gürültü-tokat-elektrik<br />
Ģoku, ateĢ, ütü<br />
UYARI-1: Unutmamak gerekir ki hem olumlu, hem de olumsuz pekiĢtireç organizmanın hoĢuna giden<br />
bir etki yaratır ve davranıĢın tekrar ortaya çıkma olasılığını arttırır. PekiĢtireçler yoluyla istendik veya<br />
istenmedik yönde davranıĢlar öğrenilebilir. Bu nedenle pekiĢtireçler çok dikkatli kullanılmalı ve sadece<br />
doğru davranıĢlar pekiĢtirilmelidir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
OLUMLU PEKĠġTĠREÇ OLUMSUZ PEKĠġTĠREÇ<br />
-Sınıfta soruya doğru cevap veren öğrenciye, aferin<br />
denmesi<br />
-Bayramlarda el öpen çocuklara şeker veya para<br />
verilmesi<br />
-Yerdeki çöpü kaldıran bir öğrencinin başının<br />
okşanması<br />
-Odasını toplayan çocuğa annesinin aferin demesi<br />
-Ödevlerini sürekli ve düzenli olarak yapan<br />
öğrenciye +10 puan verilmesi<br />
-Bir çocuğun arkadaş ve aile ortamındaki<br />
huzursuzluktan kaçarak okula gelmesi<br />
-Ayakkabısı sıkan bir çocuğun ayakkabısının<br />
çıkarılması<br />
-Dişi ağrıyan bir çocuğa ilaç verilmesi<br />
-Bir çocuğun, annesinin kendisine kızmaması için<br />
odasını toplaması<br />
-Arkadaşına küfür eden öğrenciyi öğretmen<br />
çağırarak bir tokat attı.(Öğretmen açısından tokat<br />
olumsuz pekiştireçtir) SAYFA 32
BĠRĠNCĠL(KOġULSUZ) PEKĠġTĠREÇLER ĠKĠNCĠL(KOġULLU) PEKĠġTĠREÇLER<br />
-Organizma tarafından öğrenilmemiĢ olan bir değiĢkendir.<br />
Ġnsanların temel fizyolojik-biyolojik ihtiyaçlarını<br />
karĢılayanlardır<br />
-YaĢamsal nitelik taĢır<br />
- Yiyecek, su, kendine güven, hava, cinsellik ve yakınlık<br />
duygusu gibi.<br />
BĠRĠNCĠL OLUMLU<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
-Organizmanın sahip<br />
olmak istediği hoĢa<br />
giden yaĢamsal nitelik<br />
taĢıyan uyarıcılardır<br />
ÖRNEKLER<br />
Yiyecek, su, cinsellik,<br />
sevgi gibi biyolojik<br />
ihtiyaçlardır<br />
SOSYAL<br />
PEKĠġTĠREÇ-2010 <strong>KPSS</strong><br />
Bireyin onura edilmesi<br />
vardır. Sosyal açıdan<br />
bireyin desteklenmesiolumlu<br />
tepki verilmesi.<br />
ÖRNEK:<br />
Gülümseme, aferin tebrik<br />
ĠKĠNCĠL OLUMLU<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
Önceden nötr olan,<br />
sonradan birincil<br />
pekiĢtireçlerle<br />
iliĢkilendirilerek hoĢa giden,<br />
öğrenilmiĢ pekiĢtireçlerdir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
Para, aferin, not aferin,<br />
marka, jeton, sinemaya ya<br />
da tatile gitmek,<br />
bilgisayarda oyun<br />
oynamak, oyuncak araba,<br />
kalem<br />
V<br />
-Birincil pekiĢtireçlerle birlikte ortaya çıkan<br />
pekiĢtireçlerdir, bu nedenle koĢullu pekiĢtireçler de<br />
denilebilir.<br />
-Ġkincil pekiĢtireçler; organizma tarafından öğrenilen<br />
ve onu amaca ulaĢtıran kuvveti tanımlamaktadır<br />
- Para ve not ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü<br />
tek baĢlarına bir değerleri yoktur. Sadece birincil<br />
pekiĢtireçlerle beraber veya çok iyi yapılanmıĢ ikincil<br />
pekiĢtireçlerle beraber bir anlam ifade etmektedir.<br />
BĠRĠNCĠL OLUMSUZ ĠKĠNCĠL OLUMSUZ<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
YaĢamı tehdit<br />
edebilecek, organizmaya<br />
zarar verebilecek<br />
uyarıcılardır<br />
ÖRNEKLER:<br />
Elektrik çarpması, ateĢ,<br />
dayak, yüksek tonda<br />
ses, radyasyon, gibi<br />
durumlardır.<br />
ĠKĠNCĠL OLUMLU PEKĠġTĠREÇLER 4 E AYRILIRLAR.<br />
ETKĠNLĠK-FAALĠYETSEL SEMBOLĠK<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
Bireylerin yapmayı istediği YaĢamsal önemi olmayan<br />
faaliyetlerdir.<br />
fakat elle tutulabilir-gözle<br />
ÖRNEK:<br />
görülebilir maddesel<br />
Yüzmeye gitme, saz pekiĢtireçlerdir.<br />
çalma, tatile gitme<br />
ÖRNEK:<br />
Kart, para, jeton, yıldız<br />
PEKĠġTĠREÇ<br />
Önceden nötr olan ve<br />
sonradan birincil olumsuz<br />
pekiĢtireçlerle<br />
iliĢkilendirilerek kaçınılan<br />
durumlardır. Organizmaya<br />
fizyolojik olarak zarar<br />
vermeyen fakat yinede<br />
organizma tarafından<br />
istenmeyen uyarıcılardır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
Azar, küfür, hakaret, kötü<br />
söz, düĢük not<br />
NESNEL<br />
PEKĠSġTĠREÇ<br />
Somut nesnelerdir.<br />
ÖRNEK<br />
Kalem, top, silgi<br />
NOT: Ġkincil pekiĢtireçler tepkisel koĢullamadaki koĢullu uyarıcılara karĢılık gelirler ve fizyolojik ihtiyaç<br />
karĢılamazlar. Sonradan <strong>öğrenme</strong> yoluyla nötr uyarıcı olmaktan çıkıp koĢullu uyarıcı durumunu alırlar.<br />
Bütün koĢulsuz uyarıcılar birincil ve bütün koĢullu uyarıcılar ikincil pekiĢtireçtir<br />
ÖRNEK:<br />
Para ikincil pekiĢtireçtir. Çünkü yeni doğan bir çocuk için paranın hiçbir değeri yoktur ama çikolata birincil pekiĢtireçtir.<br />
Zamanla çocuk para ile çikolatayı iliĢkilendirir ve para ikincil pekiĢtireç değerini alır. Nötr uyarıcı olan para koĢulsuz<br />
uyarıcı olan çikolata ile eĢleĢmiĢ ve koĢullu uyarıcı olmuĢtur yani ikincil pekiĢtireçtir<br />
2-PEKĠġTĠRME VE CEZA<br />
Bir pekiĢtirecin (olumlu veya olumsuz) ortama eklenmesi ya da çıkarılması durumunda dört<br />
faklı olay meydana gelir.<br />
1-Olumlu pekiĢtirme<br />
2-Olumsuz pekiĢtirme<br />
3-I. Tip Ceza<br />
4-II. Tip Ceza<br />
PEKĠġTĠRME CEZA<br />
OLUMLU OLUMSUZ I.TĠP CEZA II. TĠP CEZA<br />
-Organizmanın<br />
hoĢuna giden bir<br />
uyarıcı ortama eklenirolumlu<br />
pekiĢtireç<br />
-Organizmanın hoĢuna<br />
gitmeyen uyarıcı<br />
ortamdan çıkarılırolumsuz<br />
pekiĢtireç<br />
Olumsuz pekiĢtireçorganizmanın<br />
hoĢuna<br />
gitmeyen uyarıcı<br />
ortama eklenir.<br />
-Organizmanın istediği<br />
bir uyarıcı ortamdan<br />
çekilir.<br />
Olumlu pekiĢtireçten<br />
mahrum edilir.<br />
DAVRANIġLARDA ARTIġ GÖRÜLÜR DAVRANIġLARDA AZALMA GÖRÜLÜR<br />
Olumlu pekiştireç Olumsuz pekiştireç<br />
Ortama Eklendiğinde Olumlu Pekiştirme I.TİP CEZA<br />
Ortamdan Çıkarıldığında II. TİP CEZA Olumsuz pekiştireç. SAYFA 33
OLUMLU PEKĠġTĠRME OLUMSUZ PEKĠġTĠRME<br />
-Kahraman Hocanın odasını toplayan Ġsmail‘e<br />
çikolata alması<br />
-Fizik öğretmeninin yıl boyunca <strong>ders</strong>e düzenli<br />
olarak katılan öğrencilerin yılsonunda geçme<br />
<strong>notları</strong>na 10‘ar puan eklemesi<br />
Olumsuz DavranıĢlarda PekiĢtirilebilir<br />
-Ağlayan çocuğun susturulması için çocuğa<br />
oyuncak alınması.<br />
Simgesel Ödüllerle de PekiĢtirme Yapılabilir<br />
(Simgesel Ödülle PekiĢtirme)<br />
*Tarih öğretmeninin her olumlu davranıĢtan sonra<br />
bir yıldız vermektedir. OnbeĢ yıldız alan öğrenciye<br />
ise bir kitap verecektir.2009<br />
*Yıldızlar burada simgesel pekiĢtireçlerdir.<br />
*Yıldız, plaket, marka, fiĢ gibi semboller<br />
kullanılabilir. Ġhtiyacı doğrudan karĢılamaz.<br />
-Ders çalıĢırken dıĢarıdan gelen gürültüden<br />
rahatsız olan öğrencinin kalkarak pencereyi<br />
kapatması<br />
-Kısa boylu bayanların yüksek topuklu ayakkabı<br />
giymeleri ve çevrelerinde beğenilmeleri -2010<br />
Yapılan davranıĢ ile istenmeyen durum kısa<br />
boyluluktan kurtulurlar.<br />
-Derslerde kendisinin yerine imza atmasını<br />
konusunda sürekli ısrar eden arkadaĢının bu sıkıcı<br />
ısrarından kurtulmak isteyen Ali‘nin arkadaĢının<br />
yerine imza atmayı kabul etmesi-2010<br />
-Ödevini yapan çocuğun bilgisayarla oynanmasına<br />
izin verilmesi (çocuğun bilgisayarla oynamasına izin<br />
verilmemesi; olumsuz pekiĢtireçtir. Ġzin verilmeme<br />
durumunun ortadan kalkması ise kiĢinin olumsuzluktan<br />
kurtulması, dolayısıyla olumsuz pekiĢtirmedir)<br />
-Ödevleri çok iyi yapan öğrencilerini sınavdan muaf<br />
tutmak da bir olumsuz pekiĢtirmedir. Yapılan ödevler<br />
istenilen davranıĢtır. Bu istenilen davranıĢın öğrenciler<br />
tarafından gösterilmesi istenmeyen durumdan<br />
(sınav) öğrencileri kurtarmıĢtır.<br />
-Kaza riskini azaltmak için trafik kurallarına uyulması<br />
-BaĢ ağrısını gidermesi için bitki çayının içilmesi<br />
birer olumsuz pekiĢtireçtir.<br />
-Odası karanlık olduğu için odasında yatmak<br />
yerine ailesinin yanında yatmak istediğinde ona<br />
kızmak yerine, karanlık engelini ortadan<br />
kaldırarak; ıĢığı açık bırakarak olumsuz pekiĢtirme<br />
yapılır.<br />
I.TĠP CEZA II. TĠP CEZA<br />
Organizmanın istemediği bir olumsuz<br />
pekiĢtireç ortama eklenir. Organizma için<br />
kötü bir durumdur.<br />
Organizma istediği bir Ģeyden mahrum<br />
bırakılır. Organizma için kötü bir durumdur.<br />
-Olumlu pekiĢtirecin ortamdan çekilmesi<br />
ÖRNEKLER ÖRNEKLER<br />
-Yaramazlık yapan öğrenciyi öğretmeninin<br />
azarlaması<br />
-BaĢarısız öğrenciye düĢük not verilmesi<br />
-Yaramazlık yapan çocuğun babası tarafından<br />
dövülmesi<br />
-Kural ihlali yapan sürücüye para cezası verilmesi<br />
-I.tür cezada çocuğun dövülmesi,<br />
azarlanması<br />
Tüm bu örneklerde ortama giren ve bireye<br />
rahatsızlık veren uyarıcılar vardır (azarlama,<br />
düĢük not, dövmek, para cezası, elektrik Ģoku,<br />
pis koku).<br />
_<br />
-Ödevini yapmayan çocuğun teneffüse<br />
çıkarılmaması<br />
-Ders çalıĢmayan öğrenciye TV izletilmememsi<br />
-Yemeğini bitirmeyen çocuğa çikolata verilmemesi<br />
-Kural ihlali yapan sürücünün ehliyetine el<br />
konulması<br />
-II. tür cezada çocuktan sevgiyi esirgeme,<br />
çocuğun teneffüse çıkarılmaması<br />
Tüm bu örneklerde ortamdan çekilen ve<br />
çekilmesi bireyde rahatsızlık uyandıran hoĢ<br />
uyarıcılar vardır (teneffüs, TV, çikolata, ehliyet).<br />
1- AĢağıdakilerden hangisi olumsuz pekiĢtirmeye bir örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2002)<br />
CEVAP: Çizgi film izlemesine izin verilmeyen bir çocuğa, ödevlerini zamanında tamamladığında çizgi film izlemesi<br />
2- Ġki yaĢındaki çocuğuna tuvalet terbiyesi kazandırmak isteyen bir anne, kendi baĢına her tuvalete<br />
gidiĢinin ardından çocuğunu çikolatayla ödüllendirmektedir. Bu örnekte annenin çocuğuna verdiği çikolata<br />
aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini karĢılamaktadır? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Birincil pekiĢtireç SAYFA 34
3- Öğretmen öğrencilerine bir soru sorduktan sonra cevaplamak isteyenlerin el kaldırmalarını ister. Bir<br />
öğrenci söz alarak soruyu cevaplar. Öğretmen cevaplayan ve el kaldırıp söz isteyen herkese teĢekkür eder.<br />
Öğretmenin bu davranıĢı, söz isteyen öğrenciler açısından nasıl bir iĢlev görmektedir?(<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
CEVAP: PekiĢtireç<br />
4- Bir öğretmenin <strong>ders</strong>e düzenli devam eden öğrencilerin sınav sonuçlarına beĢer puan eklemesi<br />
aĢağıdakilerden hangisine bir örnek olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
CEVAP: Olumlu pekiĢtirme<br />
5- Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına<br />
karar vermiĢtir. Örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir?<br />
(<strong>KPSS</strong> 2006)---Olumsuz pekiĢtirme<br />
6- ArkadaĢlarının kendisiyle alay etmesinden rahatsız olan bir ilköğretim okulu öğrencisi onları öğretmenine Ģikâyet<br />
etmiĢ ve öğretmeni duruma müdahale ederek arkadaĢlarının onunla alay etmekten vazgeçmelerini sağlamıĢtır. Bu<br />
olaydan sonra, arkadaĢları hoĢlanmadığı bir davranıĢta bulunduğunda öğrenci hemen öğretmenine baĢvurmaya<br />
baĢlamıĢtır. Öğrencinin arkadaĢlarının kendisini rahatsız eden her davranıĢını öğretmene Ģikâyet etmeye baĢlaması<br />
aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme<br />
7- BaĢı ağrıyan bir kiĢi, arkadaĢının tavsiye ettiği bitki çayını içtikten sonra ağrısının geçtiğini fark etmiĢ ve bu<br />
olaydan sonra ne zaman baĢı ağrısa bu bitki çayından içmeye baĢlamıĢtır. Bu kiĢinin baĢı ağrıdığında bitki çayı<br />
içmeye baĢlaması aĢağıdakilerden hangisinin sonucudur? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme<br />
8- Ayağına batan dikeni ayağını yere sürterek çıkarmayı baĢaran bir köpeğin benzer bir durumda aynı davranıĢı<br />
tekrarlaması aĢağıdaki kavramlardan hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Olumsuz pekiĢtirme<br />
9- Bir teknik direktörün baĢarıyı artırmak amacıyla, en iyi performans gösteren sporcusuna her ayın sonunda bir<br />
spor malzemesi hediye etmesi aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Olumlu pekiĢtirme<br />
10- Bir deneyde Ģempanzeye tavanda bulunan kırımızı- ıĢık yandığında bir düğmeye bastığı takdirde bir kart elde<br />
edebileceği ve bu kartı muzla değiĢtirebileceği öğretilmiĢtir. Bu deneyde kart Ģempanze için aĢağıdakilerden hangisinin<br />
iĢlevini görmektedir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Ġkincil pekiĢtireç<br />
11-Gürültü yaparak çevresini rahatsız eden çocuğunu bu davranıĢı yapmaması için ona hoĢlandığı masallar okuyan<br />
bir anne, bir süre için bu amacına ulaĢabildiğini, ancak çocuğun gürültü yapma davranıĢını giderek artırdığını<br />
gözlemiĢtir. Çocuğun gürültü yapma davranıĢının artma nedeni aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: Çocuğun gürültü yapma davranıĢı pekiĢtirilmektedir<br />
12-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna bir hafta boyunca yatağını düzelttiği<br />
her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın<br />
yararlarını anladığını düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ yavaĢ<br />
yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?(<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin gerekmesi<br />
13-Bir anne, ödevini yaparken kendisinden yardım isteyen çocuğunun ödevi kendisinin yapmasını sağlamak için<br />
ona: "Ödevini kendin yaparsan seni hafta sonu çarpıĢan arabalara götürürüm" demiĢtir. Fakat çocuk, vaat edilen<br />
ödüle rağmen, annesinden yardım istemeyi sürdürmüĢtür. KoĢullanma yoluyla <strong>öğrenme</strong> ilkeleri çerçevesinde<br />
düĢünüldüğünde çocuğun isteğinde ısrarcı olmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisi olamaz? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Kullanılan ödülün davranıĢtan hemen sonra verilmiyor olması<br />
14-Bir ilköğretim okulunun ikinci sınıfında eğitim gören öğrenciler yazı yazma alıĢtırmasından hoĢlanmamakta,<br />
bunun yerine resim yapmayı tercih etmektedir. Bu durumda, öğrencilerin bazı yazı yazma alıĢtırması yapmalarını<br />
sağlamak isteyen öğretmen için aĢağıdaki yöntemlerden hangisi en uygundur? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Öğrencilere yazı yazma alıĢtırmasını tamamlayanların resim yapabileceklerini söylemek<br />
15-AĢağıdakilerin hangisi olumsuz pekiĢtirme ile ceza arasındaki farka iliĢkin yanlıĢ bir ifadedir? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
A) Olumsuz pekiĢtirme sadece ortamdan itici bir uyarıcının çıkması ile gerçekleĢirken ceza, pekiĢtirici bir uyarıcının<br />
ortamdan çıkmasıyla da gerçekleĢebilir.<br />
B) Olumsuz pekiĢtirme istenmedik davranıĢların, ceza ise istenilen davranıĢların tekrarlanma olasılığını azaltır.<br />
C) Olumsuz pekiĢtirmenin gerçekleĢebilmesi için baĢlangıçta ortamda itici bir uyarıcının bulunması gerekliyken<br />
cezanın gerçekleĢmesi için böyle bir gereklilik yoktur.<br />
D) Olumsuz pekiĢtirmede ortamdan itici bir uyarıcının çıkması, cezada ise ortama itici bir uyarıcının girmesi söz konusudur.<br />
E) Olumsuz pekiĢtirme davranıĢın tekrarlanma olasılığını artırır, ceza ise azaltır.<br />
16-Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir öğretmen, onların bu davranıĢını<br />
aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler<br />
kullanmasının nedeni aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
CEVAP: Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek SAYFA 35
17-Bisikleti bozulan Rüveyda'yı babası: "Bisikletine herkesi bindirirsen bozulur tabi." diyerek azarlamıĢtır. Bu olaydan<br />
önce bisikletine arkadaĢlarını bindiren Rüveyda, artık bisikletine arkadaĢlarının binmesine izin vermemiĢtir. Rüveyda'da gözlenen<br />
bu davranıĢ değiĢikliği aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
CEVAP: Ceza<br />
18-Öğrenmede cezanın rolüyle ilgili aĢağıdaki ifadelerden hangisi yanlıĢtır? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
A) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik davranıĢ sergileyen bir öğrenciyi sahip olduğu pekiĢtirici bir uyarıcıdan mahrum bırakmaktır.<br />
B) Ġstenmedik davranıĢı cezalandırılan bir öğrencinin bu davranıĢının gelecekte aynı koĢullarda tekrarlanma olasılığı azalır.<br />
C) Ceza uygulamanın bir yolu, istenmedik bir davranıĢ sergileyen öğrenciyi itici bir uyarıcıya maruz bırakmaktır.<br />
D) Ceza ne kadar Ģiddetli olursa cezalandırılan davranıĢ o kadar çabuk unutulur.<br />
E) Ceza, sadece hangi davranıĢın uygun olmadığını öğretir.<br />
19-<br />
I-Bilgisayarda bir saat oyun oynamasına izin verilen Muratcan kardeĢiyle kavga ettiği için annesi tarafından oyun<br />
süresi yarım saate indirilmiĢtir.<br />
II-Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, öğretmeni Okan'ın bir sonraki sözlü sınavdan muaf olmasına<br />
karar vermiĢtir. Bu iki örneği açıklayan kavramlar aĢağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiĢtir? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
CEVAP: II. tip ceza / Olumsuz pekiĢtirme<br />
20-Bireyin, üyesi olduğu sosyal gruplar tarafından onaylanan davranıĢlarının tekrarlanma olasılığı artar. Buna göre,<br />
sosyal onay aĢağıdakilerden hangisinin iĢlevini yerine getirmektedir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Olumlu pekiĢtireç<br />
21-AĢağıdaki anne-baba davranıĢlarından hangisi II. Tip cezaya örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
A) Ellerini iyi yıkamayan çocuğu tekrar yıkaması için banyoya geri göndermek<br />
B) Odasını toplamadığı için çocuğun bilgisayarda oyun oynama iznini kaldırmak<br />
C) Matematik <strong>ders</strong>inden zayıf aldığı için çocuğu özel kursa göndermek<br />
D)Ödevlerini yapmadığı için çocuğu öğretmenine Ģikâyet etmek<br />
E) KardeĢiyle tartıĢtığı için çocuğu azarlamak<br />
22-Bir baba çocuğunun sürekli televizyon izlemesinden ve bu nedenle ödevlerini ihmal etmesinden yakınmaktadır.<br />
Edimsel koĢullanma ilkeleri dikkate alındığında, çocuğun bu davranıĢının ortadan kaldırılabilmesi için babaya<br />
aĢağıdakilerden hangisinin önerilmesi en uygun olur? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Televizyon izlemeyip ödev yaptığı zaman çocuğu uygun biçimde ödüllendirmesi<br />
23-Edimsel koĢullama yoluyla <strong>öğrenme</strong> ilkelerinden yararlanarak çekingen bir öğrencisinin <strong>ders</strong>lere katılmasını<br />
sağlamak isteyen bir öğretmenin izleyeceği en uygun yol aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Öğrencinin <strong>ders</strong>te konuyla ilgili her konuĢma davranıĢını pekiĢtirmek<br />
24-AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde<br />
yemek yediği her öğün için bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört güneĢ<br />
topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek<br />
diyetisyenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2008<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme<br />
25-BeĢ yaĢındaki Ata, evde sürekli olarak çalıĢan annesinin dikkatini çekmek için bilgisayarın ekranını boyalı kalemle<br />
karalamıĢtır. Bu duruma çok öfkelenen annesi de, bu davranıĢı bir daha yapmaması için Ata‘nın en sevdiği oyuncağını ortadan<br />
kaldırmıĢtır. Annenin bu durumda oyuncakları ortadan kaldırması aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: II. tip ceza<br />
26-Yalçın yeni aldığı kırmızı beresiyle okula gelince, tüm dikkatleri üzerine toplamıĢtır. Birçok arkadaĢı, Yalçın‘a<br />
beresinin çok güzel olduğunu söylemiĢtir. Bu durumu izleyen Altan da, kendisine kırmızı bir bere almaya karar<br />
vermiĢtir. Altan‘ın kırmızı bere almaya karar vermesi aĢağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Dolaylı pekiĢtirme<br />
27-―Her gün baklava, börek yense bıkılır.‖ atasözü <strong>öğrenme</strong>yle ilgili aĢağıdaki süreçlerden hangisine bir örnek<br />
olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Sürekli olarak aynı pekiĢtirecin kullanılmasının, bir süre sonra bu pekiĢtirecin pekiĢtirme gücünün<br />
azalmasına yol açması<br />
28-Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve<br />
toplam on yıldız kazananlara bir kitap hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden<br />
hangisini kullanmaktadır? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme<br />
29-Yalancı emziği bırakma zamanı gelen bir bebek emzik verilmediğinde ağlar. Anne bebeğinin<br />
ağlamasına dayanamaz emziği verir; bebek susar, anne rahatlar. Böylelikle emzik isteyince ağlama,<br />
emziğin verilmesi, bebeğin susması ve annenin rahatlaması Ģeklinde bir kısır döngü oluĢur ve bebeğe<br />
yalancı emziği bıraktırma çabası sonuçsuz kalır. Bu kısır döngünün devam etmesinin nedeni,<br />
aĢağıdakilerden hangisinde doğru olarak açıklanmaktadır? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Bebeğin ağlama davranıĢı olumlu, annenin emzik verme davranıĢı olumsuz pekiĢmektedir<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA 36
3-PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ<br />
TARĠFELER<br />
Sürekli<br />
PekiĢtirme<br />
Bunun<br />
dıĢındakiler<br />
kısmidir<br />
Sabit<br />
Aralıklı<br />
Sabit zaman<br />
aralıklı<br />
Sabit<br />
Oranlı<br />
Sabit oran<br />
aralıklı<br />
DeğiĢken<br />
Aralıklı<br />
DeğiĢken<br />
zaman aralıklı<br />
DeğiĢken<br />
Oranlı<br />
DeğiĢken oran<br />
aralıklı<br />
AĢağıdaki Tablo:<br />
1-Basitten karmaĢığa doğru<br />
2-En çabuk sönenden en zor sönene doğru<br />
3-En kolay kazanılandan en zor kazanılana doğru<br />
4-Sönmeye karĢı en zayıf olandan en güçlü olana doğru<br />
-Her davranıĢ pekiĢtirilir<br />
-Yapılan her davranıĢın pekiĢtirilmesidir. Fakat sürekli pekiĢtirme belli bir süre<br />
sonra organizmada ilgisizlik-alıĢma ya da sönme gibi süreçler oluĢur.<br />
- Özellikle yeni öğrenilen davranıĢların pekiĢtirilmesinde kullanılır.<br />
-Okuma yazma <strong>öğrenme</strong>kte olan çocuklara verilen pekiĢtirmeler<br />
- En basit pekiĢtirme tarifesidir. Bu tarife yeni, zor ve karmaĢık konuların öğretilmesinde<br />
kullanılır. Tepki öğrenildikten sonra sürekli pekiĢtirme bırakılıp, diğer pekiĢtirme tarifeleri<br />
uygulanmalıdır. PekiĢtireç sürekli verilirse, değerini kaybeder. Öğrenme olduktan sonra<br />
diğerleri kullanılmalıdır. Sönmeye karĢı en az dirençli pekiĢtirme tarifesidir.<br />
DavranıĢ sabit süreler sonunda pekiĢtirilir ZAMANLI-HER…<br />
-Sabit aralıklı pekiĢtirmede belli bir zaman diliminde tekrarlanan pekiĢtirme söz<br />
konusudur. 10 dakika ara ile, saat baĢı, her ayın onbeĢi, yılda bir kez gibi…<br />
-Memur maaĢları, Evlilik yıl dönümleri<br />
-Bu tarife uygulandığında durumlarda canlılar, pekiĢtireç aldıktan sonra davranıĢı<br />
sergilemeyi durdurur, pekiĢtirme zamanı yaklaĢtıkça tekrar davranıĢı sergilerler.<br />
- Bu pekiştirmede doğru davranış sayısı önemli değildir. Belirli bir sürenin geçmesi sonucunda organizma<br />
pekiştireç alır. ÖR: Hayvan her iki dakika sonunda pekiştirilir. Bu iki dakika içerisinde doğru davranışı ne<br />
kadar gösterirse göstersin pekiştireç süre sonunda verilir. Bu şekilde tepki, zaman aralığının bitimine<br />
doğru hızlanırken zaman aralığının başında yavaştır. ÖR: Belli bir sürede tamamlanacak işler (tez), dönem<br />
ödevleri, maaş, teneffüs sabit aralıklı pekiştirmeye örnektir.<br />
● Sabit oranlı pekiştirmede olduğu gibi pekiştirme yapıldıktan sonraki zamanda, organizma yavaş hareket<br />
eder.<br />
Belirli sayıda tekrar edilen davranıĢ pekiĢtirilir SABĠT TEPKĠ SAYILI-HER…<br />
Sabit sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir.<br />
-Bir <strong>ders</strong>te her üç doğru cevapta çocuğa 5 verilmesi.<br />
-Konfeksiyon iĢçisinin her beĢ parça için 1 lira alması, her 100 liralık akaryakıt için 5<br />
liralık bonus kazanılması…<br />
- Organizmanın belli bir sayıdaki davranışı pekiştirilir. Ör: Hayvanın her 10 doğrudan sonra<br />
yiyecek alması, 5 doğru cevaba artı vermek, 10 gömlek diken işçiye belli bir ücret vermek.<br />
● Sabit oranlı pekiştirmede zaman önemli değil, doğru davranışın sayısı önemlidir.<br />
● Organizma pekiştirildikten sonra hemen pekiştirilmeyeceğini bildiği için durgunluk içine girer.<br />
DavranıĢ farklı süre aralıkları sonunda pekiĢtirilir. ZAMANLI<br />
PekiĢtirme zamanı belli değildir. Canlı davranıĢı sergiledikten sonra her an pekiĢtireç<br />
verilebilir.<br />
-Farklı zamanlarda eĢini yemeğe götürmek<br />
-ĠĢini düzgün yapan bir iĢçiye ayın farklı günlerinde erken paydos izni vermek…<br />
- Bu pekiştirmede zaman sabit değildir. Pekiştirecin ne zaman geleceğini birey bilmez. Bu<br />
nedenle davranış uzun süre devam eder.<br />
● Sabit aralıklıya göre tepkiyi arttırır ancak değişken oranlı pekiştirmeden daha az etkilidir. ÖR:<br />
Bazen haftada bir bazen iki kez sınav yapmak (Öğrenci sınava her zaman hazırdır)<br />
● Sabit aralıklı pekiştirmeden sonra görülen tepkisizlik görülmez.<br />
DavranıĢ farklı sayıdaki tekrarlar sonunda pekiĢtirilir. SABĠT OLMAYAN TEPKĠ SAYILI<br />
Farklı sayıda tepkiye karĢılık pekiĢtirme iĢlevinin gerçekleĢtirilmesidir.<br />
- Ġlk üç davranıĢtan sonra bir pekiĢtirme, sonraki 5 davranıĢtan sonra pekiĢtirme, sonraki<br />
2 davranıĢtan sonra pekiĢtirme…<br />
-Kumar makineleri-piyango<br />
- Kaç doğru davranışa pekiştireç verileceği belli değildir. Değişen sayıdaki davranışlar pekiştirilir.<br />
Bu tarifede organizma, kaç doğru davranıştan sonra pekiştireç geleceğini bilmediği için sürekli<br />
olarak etkin olmaktadır.<br />
● Sönmeye karşı en dirençli pekiştirme türüdür.<br />
● En etkili pekiştirme tarifesidir.<br />
SAYFA 37
PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠNE EKLER:<br />
1-Sürekli pekiĢtirme yeni bir Ģey öğretirken- ilköğretim birinci kademe-okul öncesi ve engelli çocukların eğitiminde<br />
tercih edilen bir tarifedir.<br />
2-Sabit aralıklı pekiĢtirmede zaman aralıklarının eĢit zamanlarda olması Ģartı yoktur.<br />
Örnek: Öğretmenin öğrencilerine sınav tarihlerini söylemesi 1 Kasım-5 Ocak-25 Ocak<br />
Burada araklıklar eĢit değil fakat öğrenciler sınavların hangi tarihlerde yapılacaklarını bilmektedirler. Organizma<br />
davranıĢın ne zaman pekiĢtirileceğini bilir.<br />
3-Sabit oranlı pekiĢtirmede organizma kaçıncı davranıĢın pekiĢtirileceğini bilir.<br />
4-DeğiĢken oranlıda pekiĢtirmeyi uygulayan kiĢi belli bir kurala göre uyguluyor ve organizma bunu fark ediyorsa ona<br />
göre davranıyorsa sabit oranlı olur. Organizmanın kuralı çakmaması gerekir.<br />
5-TABLOYU ĠNCELEYĠNĠZ<br />
PekiĢtireç Neden Sonra VerilmiĢ?<br />
DavranıĢın Ardından Aradan Geçen Zamanın Ardından<br />
PekiĢtirme Her Doğru DavranıĢtan<br />
Sonra mı YapılmıĢ?<br />
Organizma pekiĢtirmenin yapılacağı<br />
zamanı biliyor mu?<br />
EVET HAYIR EVET HAYIR<br />
SÜREKLĠ TARĠFE<br />
Organizma Kaçıncı<br />
davranıĢtan sonra<br />
pekiĢtirecin geleceğini<br />
biliyor mu?<br />
V<br />
EVET HAYIR<br />
SABĠT<br />
ORANLI TARĠFE<br />
DEĞĠġKEN<br />
ORANLI TARĠFE<br />
SABĠT<br />
ARALIKLI TARĠFE<br />
DEĞĠġKEN<br />
ARALIKLI TARĠFE<br />
PEKĠġTĠRME TARĠFELERĠ <strong>KPSS</strong> SORULARI<br />
1- Öğretmen, doğru çözdükleri her sekiz problem için öğrencilerine bir puan vermektedir. Bu öğretmenin<br />
kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2002)<br />
CEVAP: Sabit oranlı<br />
2- Bir öğretmen öğrencilerin <strong>ders</strong>e devamlı çalıĢmalarını sağlamak için önceden tahmin edilemeyen değiĢik<br />
<strong>ders</strong> saatlerinde küçük sınavlar yapmaktadır. Böylece öğrencilerinin daha iyi <strong>öğrenme</strong>sini sağlamaya<br />
çalıĢmaktadır. Bu davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: DeğiĢken aralıklı<br />
3- Bir anne oğlu dıĢarıdan gelip elini her yıkayıĢında onun bu davranıĢını çeĢitli Ģekillerde pekiĢtirmiĢ ve bir<br />
süre sonra çocuk dıĢarıdan geldiğinde kendiliğinden elini yıkamaya baĢlamıĢtır. Anne, oğlunun el yıkama<br />
davranıĢını aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine göre pekiĢtirmeye devam e<strong>ders</strong>e, davranıĢın<br />
sönmeye karĢı dirençli olma olasılığı daha yüksek olacaktır? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: DeğiĢken oranlı<br />
4- Her sabah uyandığında kapısının önüne bırakılmıĢ olan gazetesini alan bir kiĢinin kapısının önüne her sabah<br />
bakma davranıĢı, aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisine bir örnek olarak gösterilebilir? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: Sabit aralıklı<br />
5-Bir annenin odalarını temizleme görevi verdiği çocuklarının odalarını bazen iki, bazen üç, bazen de bir<br />
hafta arayla kontrol edip tebrik etmesi hangi pekiĢtirme tarifesine örnektir? (2006 <strong>KPSS</strong>)<br />
CEVAP: DeğiĢken aralıklı<br />
6- Bir öğretmen her yapılan ödevi bir ödülle pekiĢtirmek yerine bazen iki, bazen üç ödevi<br />
ödüllendirmektedir. Bu öğretmen aĢağıdaki pekiĢtirme tarifelerinden hangisini kullanmaktadır? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
CEVAP: DeğiĢken oranlı<br />
7- Bir öğretmen, bir eğitim dönemi içinde bazen iki hafta, bazen de bir hafta arayla kısa sınav yaparak<br />
öğrencilerinin <strong>öğrenme</strong> çabalarında süreklilik sağlamaya çalıĢmaktadır. Öğretmenin bu uygulamasının,<br />
pekiĢtirme tarifelerindeki karĢılığı aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: DeğiĢken aralıklı<br />
8- Dersi soru cevap yöntemiyle iĢleyen bir öğretmen, sorulara doğru cevap veren öğrencilerine bazen beĢ soruda,<br />
bazen de üç soruda bir puan vermektedir. Öğretmenin kullandığı pekiĢtirme tarifesi aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
(<strong>KPSS</strong> 2008) CEVAP: DeğiĢken oranlı<br />
9-Bir baba çocuğunun baĢlangıçta her çözdüğü 10 test için bir bilgisayar oyunu oynamasına izin verir. Daha<br />
sonra aynı pekiĢtireci elde edebilmesi için çözmesi gereken test sayısını her pekiĢtirme sonrası sabit bir<br />
miktar artırır. AĢağıdakilerden hangisine uygun pekiĢtirme tarifesi vardır? <strong>KPSS</strong> 2010<br />
CEVAP: Artan oranlı SAYFA 38
CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI<br />
Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler<br />
CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR<br />
1- CEZANIN OLUMSUZ SONUÇLARI<br />
1-Ceza, istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olabilir. Ancak davranıĢ değiĢikliğine neden<br />
olmaz. Diğer bir deyiĢle istenmedik bir davranıĢı istendik yönde değiĢtirmez. Cezanın diğer bir<br />
olumsuz yönü ise saldırgan davranıĢlara neden olmasıdır<br />
2-Organizmaya istemediği bir uyarıcının verilmesi veya istediği bir uyarıcının verilmemesidir. Diğer<br />
bir ifadeyle, organizmaya olumsuz pekiĢtireçlerin verilmesi ya da olumlu pekiĢtireçlerin<br />
verilememesidir.<br />
3-Ceza yapılmaması istenen davranıĢı yok etmez, baskı altına alır. (Eğer yok etseydi hapse giren<br />
hırsız, çıkınca hırsızlık yapmazdı)<br />
4- Skinner ve Thorndike, ―cezalandırılan davranıĢ, cezanın etkisi ortadan kalkınca tekrar ortaya<br />
çıkar‖ demiĢtir.<br />
5- Skiner‘e göre ceza ilk aĢamada etkili görülebilir ancak, ceza kalktığı zaman cezalandırılan<br />
davranıĢ eski haline döner.<br />
6- Cezalandırılan bireyde korku meydana gelir ve bu korku çevrede bulunan diğer uyarıcılara da genellenir.<br />
7-Ceza, organizmaya ne yapmamasını göstermekle birlikte, ne yapması gerektiğini göstermez.<br />
(Doğru davranıĢı pekiĢtirmez. Para çalan çocuğu döversin ama bu dayak ona doğru davranıĢı göstermez)<br />
8- Verilen ceza, istenmeyen baĢka bir davranıĢa sebep olur.<br />
ÖRNEK: Öğrencinin harçlığını kesmek, arkadaĢının parasını çalmasına sebep olabilir.<br />
9- Bir davranıĢı yapmamayı değil, yaptıktan sonra yakalanmamayı öğretir<br />
10-cezalandırılan davranıĢı –alıĢkanlığı- yok etmeyip sadece baskı altına almaktadır.<br />
Cezalandırılan davranıĢ cezanın etkisi yok olunca tekrar ortaya çıkmaktadır. Cezanın bu kadar<br />
yaygın olarak kullanılmasının sebebi ise cezanın etkisini hemen göstermesidir. Oysa uzun<br />
dönemde ceza etkisizdir.<br />
11-Ceza; istenmedik davranıĢların bastırılmasında etkili olur. Ancak davranıĢı değiĢtirmede<br />
etkisizdir. Ayrıca cezalandırılan kiĢide, korku, nefret gibi duygusal tepkiler meydana getirir ve bu<br />
tepkiler ortamda bulunan öğretmen, okul, sınıf vb. diğer uyarıcılara da genellenir. Ayrıca ceza<br />
saldırgan davranıĢlara neden olabilmektedir.<br />
2-Cezanın Uygulanması ile Ġlgili Genel Ġlkeler<br />
● Ceza geciktirilmeden verilmelidir.<br />
● Hatalı davranıĢların ne tür cezayı gerektirdiği önceden belirlenmelidir.<br />
● Ġstenmeyen davranıĢ gösterilmeden ceza verilmemelidir.<br />
● Ceza, korkutma amacıyla kullanılmamalıdır.<br />
● Bireyin kiĢiliğine olumsuz etkide bulunacak türde olmamalıdır.<br />
● Ceza yanlıĢ olan davranıĢa verilmeli, kiĢiliği hedeflememelidir.<br />
● Ders çalıĢma gibi istenilen özellikler ceza olarak verilmemelidir.<br />
Cezada tutarlılık,objektiflik önemlidir.Cezalar net ifade edilmelidir.Ayrıca hangi davranıĢın<br />
karĢılığında hangi cezanın verileceği önceden bildirilmelidir.<br />
3- CEZAYA ALTERNATĠF DURUMLAR<br />
Cezaya alternatif olarak gösterilen en etkili yöntem sönmesini beklemektir.<br />
Görmezden<br />
Gelme<br />
Ġlgilenmeme<br />
KarĢılık<br />
vermeme<br />
Umursamama<br />
- Ġstenmeyen davranıĢ görmezden gelinerek gerçekleĢtirilir. Görmezden gelmede, olumsuz<br />
davranıĢ bir süre için sıklaĢır ve tekrarlanır fakat daha sonra ortadan kalkma eğilimi gösterir.<br />
ÖRNEK:<br />
Yaramazlık yapan çocuğu görmezden gelme. Yaptığı olumsuz davranıĢları ön plana çıkarmak<br />
yerine olumlu davranıĢlara odaklanmak için bu teknikten yararlanılır. Görmezden gelme özellikle<br />
dikkat çekmeye yönelik davranıĢlarda çok etkili olabilir. Çocuk olumsuz davranıĢın tepkiye neden<br />
olmadığını gördükçe bu davranıĢı yapmaktan vazgeçebilir. Çocukla fiziksel olarak ilgilenmek<br />
zorunda kalınsa bile göz kontağı kurmamaya, konuĢmamaya dikkat edilmelidir. Bazı durumlarda<br />
görmezden gelmek olanaksız olabilir.<br />
-Öğretmen sınıfta söz almadan sorulan soruların yanıtını veren öğrenciyi umursamayarak<br />
öğrenciyi bu davranıĢtan vazgeçirebilir SAYFA 39
Ara Verme<br />
Time Out)<br />
Bıktırma<br />
Yorma<br />
Usandırma<br />
Ortamı<br />
DeğiĢtirme<br />
Sabırla<br />
Bekleme<br />
-Mola uygulamasında çocuk, istenmeyen davranıĢı yaptıktan hemen sonra yaklaĢık 5<br />
dakika gibi kısa bir süreliğine, bulunduğu ortamdan çıkartılarak yalnız bırakılır. Çocuğa<br />
neden dıĢarı çıkarıldığı söylenir ama baĢka bir açıklama yapılmaz.<br />
-Burada amaç çocuğun bir süreliğine yalnız kalarak yaptığı<br />
davranıĢı sorgulamasını sağlamaktır.<br />
-<strong>KPSS</strong>-Ġstenmeyen davranıĢ karĢısında cezanın kullanılması yerine öğretmene önerilen<br />
teknik aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2005) CEVAP: ARA VERME (TĠME OUT)<br />
Bu sorunun seçeneklerinde karĢıt koĢullama ve olumsuz pekiĢtirme de vardır.<br />
Bazı kaynaklarda cezaya alternatif yöntem olarak verilmiĢlerdir.<br />
-<strong>KPSS</strong>- Tüm uyarılara rağmen sofrada sürekli olarak konuĢmaya, herkesin sözünü<br />
kesmeye ve küçük kardeĢine sataĢmaya devam eder. Bunun üzerine annesi Ali'yi,<br />
ilgisini çekebilecek hiçbir nesnenin bulunmadığı bir odaya göndererek 10 dakika süreyle<br />
orada kalmasını söyler. Ali'nin annesi aĢağıdaki davranıĢ kontrol ve değiĢtirme<br />
tekniklerinden hangisini kullanmaktadır?<br />
(<strong>KPSS</strong> 2006)-CEVAP: ARA VERME<br />
- Ġstenmeyen davranıĢın bıkıncaya kadar yaptırılması (Guthrie‘nin bıktırma<br />
yöntemi)<br />
ÖRNEK:<br />
Çocuğunun kilo sorunu nedeni ile hamburger yemesini engellemeye çalıĢan bir<br />
babanın çocuğuna bıkıncaya kadar hamburger yedirmesi.<br />
-Kibrit yaktırma örneği<br />
-Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmektir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
-Çocuk sıkıldığı için sınıfta disiplin sorunu çıkarıyorsa, sıkılmasını önleyecek bir<br />
öğretim hizmeti sunulmalıdır.<br />
– Salonda kırılmasını istemediğiniz bir vazo varsa, vazoyu kaldırırız.<br />
– Kopyayı engellemek için öğrencileri aralıklı oturtmak.<br />
-Özellikle ergenlik dönemlerinde çocuklar asi ve huysuz olurlar bu dönemlerin<br />
özellikleri olarak bu davranıĢları değiĢtirmek yerine sabırla bu dönemlerin<br />
geçmesini beklemek gereklidir.<br />
-Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, çocuğun<br />
bu dönemi atlatmasını sabırla bekleyiniz.-SKĠNNER<br />
SONUÇ OLARAK<br />
Cezaya alternatif uygulamalar:<br />
1. Ġstenmeyen davranıĢa neden olan ortamı değiĢtirmek,<br />
2. Ġstenmeyen davranıĢı bıktırıncaya kadar yaptırmak,<br />
3. Eğer istenmeyen davranıĢ çocuğun geliĢim döneminin bir özelliği ise, bu<br />
dönemi atlatmasını sabırla beklemek,<br />
4. Ġstenmeyen davranıĢı görmezlikten gelip, istenen davranıĢ görüldüğünde<br />
hemen pekiĢtirmek,<br />
5. Sönme meydana getirmek.<br />
DĠKKAT:<br />
AĢağıdakilerden hangisi cezaya alternatif olarak kullanılması önerilen davranıĢ<br />
kontrol tekniğidir? 2005 <strong>KPSS</strong><br />
A - KarĢıt koĢullanma<br />
B - DavranıĢı Ģekillendirme<br />
C - Olumsuz pekiĢtirme<br />
D - Olumsuz aktarma<br />
E - Ara verme ( Time Out )<br />
KAHRMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA 40
GENEL TEKRAR SORULARI<br />
A-DOĞRU-YANLIġ<br />
1-PekiĢtirme tarifelerinin kullanılmasındaki temel amaç, ilgili davranıĢlar için pekiĢtireçlerin etkisini azaltarak<br />
davranıĢları pekiĢtireçlerden bağımsız hale getirmektir_________________<br />
2-Operant Ģartlanmada davranıĢın devamlılığı davranıĢtan elde edilen doyuma bağlıdır.____________<br />
3-Cezada ortamdaki istendik uyarıcıdan mahrumiyet olabilirken olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen bir<br />
uyarıcı eklenebilir.________________<br />
4-Olumsuz pekiĢtirmede ortama istenen uyarıcı eklenebilirken II. tip cezada ortamdan istenilmeyen bir<br />
uyarıcı çıkarılır.________________<br />
5-Transfer olumlu olduğunda <strong>öğrenme</strong>ye katkıda bulunurken, olumsuz olduğunda <strong>öğrenme</strong>yi güçleĢtirir.<br />
Buna karĢılık ket vurma ise, ister ileriye olsun ister geriye olsun iki durumda da hatırlama üzerinde yapıcı<br />
etkiye sahiptir.______________________<br />
6-Kavram haritaları: Öğrencilerin bir konuya yönelik tutum ve becerilerini ortaya çıkarmada, öğrencilere<br />
öğretilecek yeni bir ünitenin kapsamını tanıtmada, öğrencilerin konuya hazır bulunuĢluk düzeylerini<br />
tespit etmede, öğrencilerin kavram yanılgılarını belirlemede,öğrencilerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarını<br />
ortaya çıkarmada ,tüm bunların hepsinde etkin bir Ģekilde kullanılabilir.____________________<br />
7-AraĢtırma sonuçlarına göre, genel uyarılmıĢlık düzeyi ile <strong>öğrenme</strong> hızı arasında çan eğrisi biçiminde bir<br />
iliĢki<br />
bulunmaktadır. Bu iliĢkinin anlamı Genel uyarılmıĢlık düzeyinin artması, <strong>öğrenme</strong> hızını bir noktaya kadar<br />
olumsuz, bir noktadan sonra sürekli olumlu etkilemektedir.<br />
8-Sigara içen birinin, içmeyen birine göre kibriti daha kolay yakması, bir yabancı dili <strong>öğrenme</strong>de güçlük<br />
çeken birinin bir baĢka yabancı dili öğrenirken de aynı ölçüde güçlük çekmesi örneklerinin en az birinde<br />
<strong>öğrenme</strong>nin aktarılması söz konusudur__________________<br />
B-BOġLUK DOLDURMA<br />
1-________________ortama eklendiğinde istenen davranıĢın yapılma sıklığını artırabilir, bu duruma<br />
______________________denir.________________________________ortamdan çekildiğinde ise<br />
istenmeyen davranıĢın yapılma sıklığında artıĢ görülebilir, bu duruma ise _______________________denir<br />
2-Burak öğretmen, öğrencilerine her doğru yanıtları için birer boncuk vermekte ve topladıkları her 10<br />
boncuk için üzerinde gülen adam resmi olan kartlardan dağıtmaktadır. Öğrencilerin yılsonunda<br />
düzenlenecek olan geziye katılabilmeleri için bu kartlardan en az 2 tane biriktirmeleri gerekmektedir.<br />
Burak öğretmen _____________________gerçekleĢtirmiĢtir. VermiĢ olduğu boncuklar ____________gülen<br />
adam resmi______________,gezi ____________________________pekiĢtireçtir.<br />
3-Önce nötr uyarıcı verilerek sonlandırılır, birkaç saniye sonra koĢulsuz uyarıcı verilir, bu<br />
duruma_______________________denir. Önce nötr uyarıcı verilir ve nötr uyarıcı kesilmeden koĢulsuz<br />
uyarıcı verilir. Organizma tepkiyi gösterince nötr uyarıcı bitirilir, bu duruma ______________________denir.<br />
Nötr ve koĢulsuz uyarıcı birlikte verilir, tepki gösterilence nötr uyarıcı kesilir, bu duruma ise _________denir.<br />
4-Okulda zorba öğrenciden korkan bir çocuğun, zorba öğrencinin yanındaki arkadaĢlarından da korkması<br />
gibi ______________________koĢullanmadır.<br />
5-Son öğrenilen madde ya da yaĢantılar en iyi hatırlanır. Eğer uzun bir kelime listesi ile karĢılaĢırsanız,<br />
listenin orta sıralarında bulunanlardan çok, listenin sonunda bulunan kelimeleri en iyi hatırlarsınız. Buna<br />
___________denir. Listenin baĢında yer alan kelimeleri de listenin ortasında bulunanlara göre daha kolay<br />
hatırlamanız mümkündür. Buna da _______________ denir.<br />
6-ÇalıĢma ortamınızı düzenlerken ıĢık ve ısının uygun olmasına, bir masa ve sandalyede çalıĢılmasına<br />
özen gösteriniz. Lise öğrencilerine yönelik böyle bir önerinin temel dayanağı Öğrenme için öncelikle genel<br />
bir __________________________ durumunun gerekli olması SAYFA 41
7-Bankadaki parasını alıĢtığından farklı bir tipteki ATM makinesinden çekmek zorunda kalan bir birey, bu<br />
makineyi kullanırken yanlıĢ tuĢlara basmıĢ ve kartını makineye kaptırmıĢtır. Bu durum<br />
_______________________bir örnektir.<br />
8-Bir öğrencinin sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okuduğu Ģiiri hatırlaması nedeniyle bu yıl ki<br />
müsamerede okuyacağı Ģiiri <strong>öğrenme</strong>kte güçlük çekmesi_________________________________dir<br />
9-Bir papağana bazı kelimeleri söylemeyi öğretebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız çabalayın bir<br />
serçeye bir<br />
kelime bile öğretmeniz mümkün değildir. Öğrenme açısından papağanla serçe arasında görülen<br />
bu fark,__________________________________________açıklanabilir<br />
10-Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması______________________bir<br />
davranıĢtır, limon görünce ağzın sulanması da _____________________________________davranıĢtır.<br />
11-PekiĢtireçler<br />
a-Yiyecek içecek maddeleri, uyku cinsellik_____________________________<br />
b- Gülümseme övme kucaklama baĢını okĢama aferin tebrik______________________<br />
c-Sokağa çıkma bilgisayarda oyun oynama, tatile sinemaya götürme, gitar çalma______________<br />
d-Para marka jeton kart yıldız______________________<br />
e-Oyuncak araba kalem _________________________<br />
f-Tokat azarlamak sıfır puan elektrik Ģoku__________________________<br />
g-Tokat saç ve kulak çekme ateĢ elektrik Ģoku radyasyon yüksek tonda ses_________________<br />
h-Azar hakaret düĢük puan kötü söz küfür________________________<br />
12-Bu yaklaĢımın dayandığı anlayıĢ; "objektif olmayan, kanıtlanamayan, somut olarak ölçülüp<br />
değerlendirilemeyen hiçbir yaklaĢımın değeri yoktur." Zihin, gözlenen davranıĢlarla<br />
kanıtlanamayacağına göre ________________________________________temelde insan<br />
davranıĢlarını açıklayan ilkelere odaklanmıĢlardır. Bu sebeple içsel yaĢantıları tümden reddederler<br />
13-Klasik koĢullanmada ilginç bir Ģartlanma tipidir. Örneğin; köpeğin ayağı bir sinyal sesinden sonra<br />
deneyci<br />
tarafından bükülmektedir ve hemen bunun ardından da köpeğin karnı doyurulmaktadır. Bu Ģekilde devam<br />
eden tekrarlardan sonra, sinyal sesinin ardından köpeğin kendiliğinden ayağını büktüğü görülmektedir.<br />
Buna sinyal <strong>öğrenme</strong> de denir.____________________________________<br />
14-Gürültüde <strong>ders</strong> çalıĢan bir çocuk giderek gürültüye alıĢır ve etkilenmeden <strong>ders</strong>ine çalıĢmaya<br />
devam eder_______________. Çok sevdiği bisiklete kavuĢan bir çocuk bisiklet sürekli yanında olduğu için<br />
artık ona karĢı bir heyecan davranıĢı göstermez _____________________./_______________ daha çok<br />
fiziksel,____________ ise duygusaldır.<br />
15-Nötr olan ve genelleĢtirilme özelliği bulunmayan iki uyarıcının önce birlikte uygulanması, sonra<br />
da birisinin koĢulsuz uyarıcı ile birleĢtirilmesi sonucu her iki nötr uyarıcının da tepki yaratma gücü<br />
kazanmasıdır___________________________<br />
16-Ali bir kafeteryada Ahmet ile tanıĢır. Bir gün Ahmet‘le yolda yürürken bir arabanın çarpması sonucu Ali<br />
yaralanır ve bu olaydan sonra büyük bir korku yaĢar. Daha sonra Ali, Ahmet‘le tanıĢtığı kafeteryaya<br />
gittiğinde yanında Ahmet olmadığı halde aynı korkuyu yaĢadığını hisseder. Bu durum bir<br />
_______________________________dır.<br />
17-Bir koĢulsuz uyarıcının güvenilir bir yordayıcısı olarak bir koĢullu uyarıcı öğrenilirse, örneğin güvercin<br />
ıĢık yandıktan sonra elektrik Ģoku geldiğini öğrenirse, Ģokun hemen baĢında verilen ve Ģokun geldiğini<br />
gösteren baĢka bir koĢullu uyarıcıyı <strong>öğrenme</strong>yecektir. Buna _______________________denir<br />
18-Çocuğa iğne yaparak onun canını acıtan hemĢire çocuktan özür diler ve ona bir çikolata verirse bu da<br />
bir __________________________./ Hastanede yatan bir hastaya gönderilecek olan çiçek<br />
_______________________ etkisi yaratabilir. Hastane bireyde olumsuz duyguya yol açacaktır. Çiçek ise,<br />
bu olumsuzluğu giderebilecek hoĢ bir etkiye sahiptir<br />
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 42
YANAġMA<br />
YAKLAġMA<br />
KAÇMA<br />
Ve<br />
KAÇINMA<br />
BATIL<br />
DAVRANIġ<br />
BATIL ĠNANÇ<br />
OPERANT ġARTLANMA KAVRAMLARI<br />
**Organizmanın istediği bir etkinliğe yönelmesidir.<br />
**AYIRT ETME VE OLUMLU PEKĠġTĠRME ÖNEMLĠDĠR.<br />
ÖRNEK:<br />
**Derse katıldığı için öğretmeni tarafından ödüllendirilen öğrencinin o öğretmenin<br />
<strong>ders</strong>inde sürekli <strong>ders</strong>e katılmak istemesi<br />
**Farenin iki maniveladan birine bastığında elektrik şokuyla, diğerine bastığında<br />
yiyecek alacağını bilerek yiyecek düğmesine basıp yiyecek alması yaklaşmadır.<br />
**Kaçma ve kaçınma birbirleriyle iliĢkili ancak farklı kavramlardır.<br />
** Kaçma, bireyin bir nesneyi ya da herhangi bir fiziki, psikolojik, sosyal durumu tehdit<br />
olarak algılayarak o durumdan korunmak amacıyla yaptığı davranıĢtır. Organizmanın<br />
istemediği uyarıcıya maruz kaldığında ondan kurtulmak için giriĢimlerde bulunmasıdır.<br />
Kaçma durumunda bir itici uyarıcı ortama girdiğinde yapılan davranım o uyarıcının sona<br />
ermesini sağlar.<br />
**Kaçınmada ise daha önce kaçma davranıĢıyla ilgili bir yaĢantı söz konusudur.<br />
Tehdit olarak algılanan uyaran yoktur ancak ortaya çıkma ihtimali vardır. Organizmanın<br />
istemediği bir uyarıcıya maruz kalmamak için uyarıcının ortaya çıkmasını engelleyecek<br />
davranıĢlarda bulunmasıdır.<br />
---BaĢka bir deyiĢle kaçma durum ortaya çıktıktan sonra, kaçınma ise durum ortaya<br />
çıkmadan önce uzaklaĢmadır. Yani kaçınma ise; Ġtici uyarıcının baĢlamasını engeller ya<br />
da geciktirir. Uyarıcının kötü olduğu öğrenilmiĢtir. Artık organizma o kötü uyarıcıya maruz<br />
kalmamak için o uyarıcı ile karĢılaĢmak istemez ve o uyarıcıya karĢı tedbir alır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
**Çok sıcak bir havada gezen bir kiĢinin geziyi bırakıp eve gitmesi bir kaçmadır. Bu<br />
durum olumsuzluğu ortadan kaldırmıĢtır.<br />
** Havanın sıcak olduğunu bilip, dıĢarıya çıkmamak bir kaçınma durumudur.<br />
**Bir çocuğun sobaya dokunur dokunmaz elini çekmesi kaçma, bir daha sobaya yaklaĢmaması<br />
da kaçınma davranıĢı olarak adlandırılır<br />
<strong>KPSS</strong>-2007 Anaokulu öğrencisi Çiçek bir sabah uyandığında okula gitmek istemediğini<br />
söylemiĢ ve ağlamaya baĢlamıĢtır. Böyle bir durumla ilk kez karĢılaĢan anne ve baba okula<br />
giderek Çiçek‘in öğretmeniyle görüĢtüklerinde, bir gün önce öğretmeninin Çiçek‘i azarladığını<br />
öğrenmiĢlerdir. Çiçek‘in okula gitmek istememesi, aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Kaçınma DavranıĢı<br />
Burada Çiçek öğretmeni tarafından azarlandığı için I.tip cezaya maruz kalmaktadır. Ve<br />
Çiçek Okulu öğretmenle eĢleĢtirek bu durumun doğal sonucu olarak okula gitmek<br />
istememektedir.<br />
<strong>KPSS</strong>-2006 Kaçınma davranıĢının kazanılmasında edimsel koĢullanmayla ilgili,<br />
Kademeli yaklaĢma-Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme-Sönme<br />
CEVAP: Ayırt etme-Olumsuz pekiĢtirme<br />
ÖRNEK: Yağmur yağarken daha az ıslanmak için eve koşarak ya da eve gitmek<br />
KAÇMA iken bulutlara bakıp yağmur yağacağını anladığı için eve koşarak giden<br />
kişinin davranışı ise KAÇINMADIR.<br />
** Batıl davranıĢların birçoğu edimsel koĢullama ilkelerine göre meydana gelir.<br />
Organizma, tesadüfen bir davranıĢı yaptığı sırada, o davranıĢla iliĢkili olmamasına<br />
rağmen, olumlu bir pekiĢtireç alırsa, zaman içersinde aldığı bu pekiĢtireci davranıĢla<br />
iliĢkilendirir ve o davranıĢı yapma eğilimi gösterir.<br />
**Edimsel koĢullanmada pekiĢtirme gösterilen tepkiye bağlı olarak yapılır. **Batıl<br />
davranıĢlar, davranıĢ ve çevresel olay arasında izlerlik iliĢkisinin bir sonucudur ve<br />
davranıĢın tesadüfen pekiĢtirilmesi sonucu ortaya çıkar.<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Hayvan pekiĢtirilen davranıĢı yapma eğiliminde olur. Fare tesadüfen baĢını kaĢıdığında yiyecek<br />
verilirse ve bu durum tekrar edilirse, arasında hiçbir iliĢki olmamasına rağmen yiyecek elde etmek<br />
için baĢını kaĢıma davranıĢı tekrar eder. SAYFA 43
BATIL<br />
DAVRANIġ<br />
BATIL ĠNANÇ<br />
PREMARCK<br />
ĠLKESĠ<br />
BÜYÜK ANNE<br />
KURALI<br />
Tesadüfen yan yana gelen iki olay gerçekle iliĢkisi olmayan batıl davranıĢların meydana<br />
gelmesine sebep olur.<br />
** Sol ayakla gider ve iĢi ters gi<strong>ders</strong>e gelecek sefer sağ ayakla gider. – uğurlu gün –<br />
uğurlu sayı – solundan kalkma – merdiven altından geçmeme GĠBĠ BATIL ĠNANÇLAR<br />
BU DAVRANIġLARA SEBEP OLUR.<br />
<strong>KPSS</strong> 2003-ArkadaĢından aldığı kalemle girdiği bir sınavda çok baĢarılı olan bir öğrenci, daha<br />
sonra girdiği sınavlarda aynı kalemi kullanmıĢtır. Öğrencinin daha sonraki sınavlarda aynı kalemi<br />
kullanması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Batıl davranıĢ<br />
<strong>KPSS</strong> 2006-Bir iĢ adamı, iĢ görüĢmesi yapacağı kiĢileri etkilemek için görüĢmeye yeni aldığı<br />
Ģık bir takım elbiseyi giyerek gitmiĢ, ancak görüĢme baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. Bu olaydan<br />
sonra bu iĢ adamı iĢ görüĢmelerine giderken yeni bir Ģey giymemeye özellikle dikkat etmeye<br />
baĢlamıĢtır. Edimsel koĢullama yaklaĢımında bu tür davranıĢ ne olarak nitelendirilir?<br />
CEVAP: Batıl<br />
<strong>KPSS</strong> 2007-Ebru otobüsle okula giderken yaĢlı bir hanıma yer verir ve o gün okuldaki zor bir<br />
sınavı çok iyi geçer. O günden sonra Ebru ne zaman önemli bir sınavı olsa otobüste büyüklerine<br />
yer vermeye özen gösterir. Ebru‘nun bu davranıĢı aĢağıdakilerden hangisine örnektir?<br />
CEVAP: Batıl davranıĢ<br />
<strong>KPSS</strong> 2008-Bir futbolcunun gol attığı bir maçta taktığı kolyeyi, daha sonraki maçlarda da<br />
mutlaka takması ve kolyeyi takmadan maça çıkmak istememesi aĢağıdaki kavramlardan<br />
hangisiyle en iyi açıklanabilir?<br />
CEVAP: Batıl davranıĢ<br />
** Büyük Annenin Kuralları-DavranıĢçı psikolog David Premack tarafından geliĢtirilen bir<br />
ilkedir. Ancak bu ilke aileler tarafından çok eski zamanlardan beri kullanıldığı için<br />
'büyükannenin kuralı' olarak da bilinmektedir.<br />
**Bu ilkeye göre çok sık görülen (tercih edilen-ĠSTENĠLEN) davranıĢ pekiĢtireç olarak<br />
kullanılarak, az gösterilen (tercih edilmeyen-ĠSTENĠLMEYEN) davranıĢ tipĠ ortaya<br />
çıkarılmaya çalıĢılır.<br />
** Bu ilke kullanılırken az gösterilen davranıĢtan baĢlanılır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Sebze yemeğini sevmeyen, ancak tatlıyı çok seven bir çocuğa, sebze yedirmek için<br />
"Sebze yemeğini bitirdikten sonra, tatlı yiyebilirsin" denebilir.<br />
**Okulda öğretmen, yazı yazmada isteksiz olan, ancak oyun oynamaktan zevk alan<br />
çocuklara 'Yazı yazarsanız, teneffüse çıkabilirsiniz" diyerek onların yazı azı yazmalarını<br />
sağlayabilir<br />
** Oyuncaklarını toplarsan top oynayabilirsin. – Yemeğini yersen bilgisayarda<br />
oynayabilirsin.<br />
** Annenin, çocuğuna; matematik <strong>ders</strong>ini yaptıktan da sonra çikolata yiyebileceğini<br />
söylemesi<br />
** Eğer yemeğini bitirirsen çikolata yiyebilirsin<br />
UYARI: Premack ilkesini kullanırken öğrencinin hangi davranıĢları çok sık, hangilerini<br />
daha az gösterdiğinin belirlenmesi ve daima az görülen davranıĢın ilk önce yaptırılması<br />
gerekir. Örneğin öğrenciye "Teneffüsten döndükten sonra ödevini tamamla" dediğimiz<br />
zaman, öğrenci ödülünü önceden aldığı için davranıĢı göstermeyebilir.<br />
<strong>KPSS</strong> 2004-Bir anne, bisiklete binmek isteyen çocuğuna odasını düzeltirse bisiklete<br />
binebileceğini söyler. Annenin kullandığı davranıĢ kontrol tekniği aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
CEVAP: Premack ilkesi<br />
<strong>KPSS</strong> 2004-Öğrencilerinin fizik güçlerini artırıcı idman yapmayı sevmediklerini, buna karĢılık<br />
antrenmanı kendi aralarında maç yaparak geçirmekten çok hoĢlandıklarını fark eden bir beden<br />
eğitimi <strong>ders</strong>i öğretmeni, onlara fizik gücü artırıcı idmanı gereken biçimde yaptıkları günlerde kendi<br />
aralarında maç yapmalarına izin vereceğini, bunu yapmadıkları günlerde ise izin vermeyeceğini<br />
açıklar. Öğretme ilkeleri çerçevesinden bakıldığında, öğretmenin temel amacı aĢağıdakilerden<br />
hangisi olabilir?<br />
CEVAP: Yapılma olasılığı yüksek olan davranıĢları, yapılma olasılığı düĢük olan davranıĢları<br />
kazandırmak için kullanmak. BURADA DA PREMARCK KULLANILMIġTIR.<br />
SAYFA 44
KOġULLU<br />
ANLAġMA<br />
<strong>KPSS</strong> 2006-Ders dinlemek yerine oyun oynamak isteyen öğrencilerine sessiz bir biçimde <strong>ders</strong><br />
dinleme alıĢkanlığı kazandırmayı amaçlayan bir ilköğretim 1. sınıf öğretmeninin Premack<br />
ilkesinden yararlanarak izleyeceği yol aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
CEVAP: Öğrencilerine sessizce <strong>ders</strong>i dinledikleri takdirde oyun oynamalarına izin vereceğini<br />
söylemek.<br />
<strong>KPSS</strong> 2007-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin uygulanmasına örnektir?<br />
CEVAP: Çocuğun pek hoĢlanmadığı sebze yemeğini bitirdikten sonra dondurma yemesine izin<br />
verme.<br />
<strong>KPSS</strong> 2008-Matematik ödevini yapmamak için bahaneler öne süren kızına; ―Ödevini bitir de<br />
birlikte gezmeye çıkalım.‖ diyen bir annenin bu yaklaĢımı aĢağıdakilerden hangisine örnek<br />
olabilir?<br />
CEVAP: Premack ilkesi<br />
<strong>KPSS</strong> 2009-AĢağıdakilerden hangisi Premack ilkesinin kullanılmasına bir örnek olabilir?<br />
CEVAP: Fazla mesai yapmak istemeyen bir çalıĢana, fazla mesai yaptığı takdirde ertesi gün<br />
tuttuğu takımın maçına gidebilmesi için iĢten erken çıkmasına müsaade edileceği sözünün<br />
verilmesi.<br />
<strong>KPSS</strong> 2010 Bir annenin ödevlerini yapmak yerine arkadaĢlarıyla oyun oynamak isteyen oğluna,<br />
ödevini bitirdiği takdirde arkadaĢlarıyla oyun oynayabileceğini söylemesi. AĢağıdakilerden hangisi<br />
ile açıklanır.<br />
CEVAP: Premack ilkesi<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-Bir fen ve teknoloji öğretmeni laboratuar <strong>ders</strong>i bitiminde öğrencilerin<br />
laboratuvarı temiz bırakmalarını istemiĢ ancak öğrenciler temizlik yapmaktan<br />
hoĢlanmadıkları için temizlikten kaçmıĢlardır. Bunun üzerine öğretmen de temizliği<br />
yaptırmak için masasını temizleyen öğrencilerin bir sonraki teneffüse çıkabileceğini<br />
söylemiĢtir. Bu öğretmen öğrencilerin masaları temizlemelerini sağlamak için<br />
aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır?<br />
CEVAP: Premack ilkesi<br />
**Bireyin belli bir davranıĢı göstermesi için yapılan sözleĢmedir. Birey belli bir Ģekilde davrandığı<br />
takdirde pekiĢtirilir. Diğer durumda ise pekiĢtirilmez. Yani istediği Ģeyi elde edemez. Çocuğun<br />
istediklerini elde etmesi için belli davranıĢları ve etkinlikleri yapması gerekir.<br />
** KoĢullu anlaĢma bireyin kendi kendisiyle de olur.<br />
ÖRNEK:<br />
Dersimi bitirirsem sinemaya gideceğim. / bu gün hiç sigara içmezsem<br />
akĢam____________Yapacağım vs. demesi<br />
ÖRNEK SORU<br />
-I. Uyku vakti gelmesine rağmen uyumak istemeyip oyun oynamak isteyen bir çocuğa<br />
babasının―Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖ demesi,<br />
II. Ġstediklerini bağırarak yaptırmak isteyen bir çocuğa annesinin ―Bağırmadan<br />
istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ Demesi. Sırasıyla aĢağıdakilerden hangisinde<br />
doğru olarak verilmiĢtir? I ve II numaralar sırasıyla hangi seçenektedir?<br />
CEVAP: Premack ilkesi/KoĢullu anlaĢma<br />
Premack ilkesi<br />
Ispanağını yersen dondurma yiyebilirsin örneğinde<br />
Ispanağı yemek=bireyin istemediği durum<br />
Dondurma yemek=bireyin istediği durum<br />
yani; ödülün öncesinde bireyin istemediği durum var(asıl fark bu iĢte.)<br />
KoĢulla anlaĢma<br />
Ġsteklerini ağlamadan söylersen onları alırım örneğinde<br />
Ġsteklerini ağlamadan söylersen=rahatsız olan anne<br />
Onları alırım=Alınmasını isteyen çocuk yani; iki kiĢi arasında olacak<br />
*Ama birey kendisiyle de anlaĢma yapabilir (bu ay sonuna kadar bir Ģey<br />
almazsam ay sonunda istediğimi alabilirim)<br />
PREMARCK: Eğer Ģimdi yatağına gidip uyursan yarın bütün gün birlikte oynayabiliriz‖<br />
KOġULLU ANLAġMA: Bağırmadan istediklerini söylersen bunları yapabilirim.‖ SAYFA 45
KOġULLU<br />
ANLAġMA<br />
KENDĠLĠĞĠNDEN<br />
GERĠ<br />
GELME<br />
BĠÇĠMLENDĠRME<br />
ġEKĠLLENDĠRME<br />
KADEMELĠ<br />
YAKLAġTIRMA<br />
**Kpss sınavında yeterli puan alırsan atanabilirsin, Neslihan kpss sınavından<br />
90 alırsan öğretmen olarak göreve baĢlayabilirsin.<br />
**Bir babanın oğluna "Sınıfını geçersen seni tatile götürürüm" demesi. Bu cümle koĢullu<br />
anlaĢmaya örnek. Bu cümleyi Premack ilkesi için düĢünemeyiz. Çünkü Premack<br />
ilkesinde öğrencinin yapmayı istemediği ya da sevmediği bir davranıĢ var. Öğrenci<br />
sınıfını geçmeyi elbette ister.<br />
**Bu hafta üç kilo verirsen istediğin elbiseyi alacağım.<br />
** Sigara içmezse saygı göreceği, zayıflarsa beğenileceğini söylemek<br />
** 5 yıldır kpss ye hazırlanan Selma'ya babası "Bu yıl sınavı kazanıp ta atanırsan sana<br />
araba alacağım<br />
** Koşullu anlaşmada ''Yaparsan Yaparım''<br />
Premack ilkesinde ''Yaparsan Yaparsın'<br />
** Premack’ta pekiĢtirme hiyerarĢisi var. Yani bireyin daha çok sevdiği Ģeyler daha az<br />
sevdiği Ģeyleri yapması açısından bir pekiĢtireç olarak kullanılır. Ancak koĢullu<br />
anlaĢmada böyle bir hiyerarĢi yoktur. Örn: <strong>KPSS</strong> den yeterli puan alırsan atanırsın<br />
**Edimsel koĢullanmada pekiĢtirilmediği için sönen bir davranıĢ (tepki) bir süre<br />
sonra pekiĢtirme ya da herhangi bir sebep yokken geri gelebilir.<br />
ÖRNEK<br />
**Pavlov‘un deneyinde ödüllenmeyen (et verilmeyen) köpeğin salya akıtmamakla<br />
birlikte bir süre sonra tekrar zil+et verilmesi halinde salya akıtması kendiliğinden<br />
geri gelmeye örnek oluĢturur.<br />
<strong>KPSS</strong>-Okulda arkadaĢlarıyla top oynarken, ―top benim alır giderim‖ diyerek<br />
onlara her istediğini kabul ettirebileceğini öğrenen bir çocuk, arkadaĢlarının<br />
durmadan sıkılıp birkaç kez üst üste ―istiyorsan al topunu git‖ demeleri üzerine bu<br />
davranıĢı bir daha tekrar etmemiĢtir. Ancak, yarıyıl tatili dönüĢünde çocuk<br />
arkadaĢlarıyla oynarken istediklerini yaptırmak için tekrar ―top benim alır giderim‖<br />
demeye baĢlamıĢtır.<br />
Çocuğun tatil dönüĢünde ―top benim, alır giderim‖ demesi<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-Kırmızı ıĢık yandığında kafesinin duvarında bulunan renkli bir daireyi<br />
gagaladığı takdirde yiyeceği elde edeceğini öğrenen bir güvercinin bu davranıĢı<br />
kırmızı ıĢığın yanmasının ardından daireyi gagalamasına rağmen yiyecek<br />
verilemeyerek söndürülmüĢ ve güvercin artık daireyi gagalamaz olmuĢtur. Ancak<br />
aradan birkaç gün geçtikten sonra, güvercin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık<br />
yanar yanmaz, daireye doğru yönelmiĢ ve gagalamaya baĢlamıĢtır.<br />
Güvercinin kafese konduktan sonra kırmızı ıĢık yanar yanmaz renkli daireyi tekrar<br />
gagalamaya baĢlaması neyin sonucudur?<br />
CEVAP: Kendiliğinden geri gelme<br />
** Edimsel koĢullamada organizma baĢlangıçta rastgele bir takım davranıĢlarda bulunur.<br />
Bu davranıĢlardan bazıları pekiĢtirilir. Ancak burada istediğimiz davranıĢın ortaya<br />
çıkmama ihtimali de vardır.<br />
**DavranıĢın en küçük biriminden baĢlanarak kademe kademe ara davranıĢların<br />
pekiĢtirilmesiyle organizmaya yeni bir davranıĢın kazandırılması tekniğine ―kademeli<br />
yaklaĢma‖ adı verilir.<br />
** Kademeli yaklaĢtırma, beklenen tepkiye yakın olarak görülen bir tepkinin<br />
pekiĢtirilmesiyle baĢlayan ve kademeli bir Ģekilde daha yakın tepkilerin pekiĢtirilmesiyle<br />
sağlanan bir süreçtir.<br />
BASAMAK ANALĠZĠ: Ġstenilen davranıĢa ulaĢmak için davranıĢın hangi basamaklara<br />
bölüneceğinin belirlenmesidir.<br />
** Biçimlendirme, tepkiyi farklılaĢtırmadır. Önce, gösterilen davranıĢlardan istenilen davranıĢa en<br />
yakın olan davranıĢ pekiĢtirilir, bir müddet sonra daha yakını ve giderek daha yakını pekiĢtirilerek,<br />
en sonunda beklenen davranıĢın gösterilmesi sağlanır. SAYFA 46
BĠÇĠMLENDĠRME<br />
ġEKĠLLENDĠRME<br />
KADEMELĠ<br />
YAKLAġTIRMA<br />
ÖRNEK SORU:<br />
Yapılması zor bir psiko-motor davranıĢı öğretmek için öğretmen, hedef davranıĢı küçük<br />
birimlere ayırmıĢ ve her birim doğru yapıldıkça pekiĢtirerek diğer birime geçilmesini<br />
sağlamıĢtır. Böylece öğrencinin küçük birimlere bölünmüĢ bu iĢi tamamlaması<br />
sağlanmıĢtır. Öğretmenin bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
DĠKKAT UYARI: Kademeli yaklaĢtırma ile sistematik duyarsızlaștırma arasında Ģu farklılık vardır:<br />
**Kademeli yaklaĢtırmada<br />
Amaç bir iĢi yapabilecek düzeye ulaĢmaktır.<br />
ĠSTENĠLEN DAVRANIġIN KAZANDIRILMASI VE HER KADEMENĠN PEKĠġTĠRLMESĠ<br />
**Sistematik duyarsızlaștırma<br />
Amaç bir iĢi yapmak değil, korku, kaygı gibi olumsuzluklardan uzaklaĢmaktır.<br />
ĠSTENMEYEN BĠR DAVRANIġIN GĠDERĠLMESĠ VE PEKĠġTĠRME YOK<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Skinner'in deneyinde fare peyniri düĢüren kola ilk defa 72. dakikada, ikinci kez ise 80. dakikada<br />
basmıĢtır. Fare eğer kola hiç basmasaydı davranıĢ öğrenilemeyecekti. Bunun için aĢama aĢama<br />
pekiĢtireç verilip farenin kola basmasının sağlanması gerekecektir.<br />
** 19 Mayıs'ta topluluk önünde bir kompozisyon okuyacak olan ancak daha önce böyle bir<br />
konuĢma yapmamıĢ olan bir lise öğrencisine rahat konuĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir<br />
öğretmen, öğrencisinin önce sınıf arkadaĢlarına sunusunu yaptırması sonra giderek daha<br />
kalabalık gruplarda sunusunu yapması böylelikle günü geldiğinde de topluluk karĢısında<br />
konuĢmasını yapması mümkün olacaktır<br />
KALABALIK KARġISINDA KONUġMA ALIġKANLIĞI KAZANDIRMA-KADEMELĠ YAKLAġTIRMA<br />
KALABALIK KARġISINDA KONUġMA KORKUSUNU YENME-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA<br />
<strong>KPSS</strong> SORULARI<br />
<strong>KPSS</strong>-2002 Öğrencilere büyük grup önünde rahat olma davranıĢı kazandırılmak isteyen bir<br />
öğretmen, önce bir iki kiĢi, sonra giderek büyüyen gruplar önünde öğrencileri bulundurarak uygun<br />
davranıĢları pekiĢtirir ve böylelikle öğrencileri büyük gruplar önünde rahat olabilecek hale getirir.<br />
Yukarıdaki durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
<strong>KPSS</strong>-2003-Bir sınıf öğretmeni, okula yeni baĢlayan öğrencilerine sınıfta gürültü yapmadan<br />
kendilerinden istenen çalıĢmaları yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla ilk gün, 10 dakika<br />
süreyle gürültü yapmadan çalıĢtıkları takdirde bir ödül vereceğini söylemiĢ ve bu süre sonunda<br />
onları ödüllendirmiĢtir. Öğretmen, ödül alabilmek için gerekli olan, sorun çıkarmadan istenen<br />
çalıĢmaları yapma süresini her gün artırmıĢ ve sonuçta öğrencilerin bir <strong>ders</strong> saati boyunca sınıf<br />
düzenini bozmadan kendilerinden beklenen çalıĢmaları yapar hale gelmelerini sağlamıĢtır.<br />
Öğretmenin, öğrencilerine sınıf düzenini bozmadan çalıĢmalarını yapma alıĢkanlığı kazandırmak<br />
amacıyla kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
<strong>KPSS</strong>-2004 Bir futbol okulu öğretmeni okula yeni baĢlayan bir öğrencisine gol vuruĢu yapmayı<br />
öğretmek amacıyla, ilk baĢlarda, topa yaptığı her düzgün vuruĢtan sonra onu ödüllendirmiĢtir.<br />
Daha sonra sadece kalenin yakınından geçen vuruĢlarını, en sonunda da sadece kaleye isabet<br />
eden vuruĢlarını ödüllendirmiĢtir. Öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
<strong>KPSS</strong>-2006 Bir futbol takımının teknik direktörü genç bir oyuncusunun kalabalık seyirci kitlesi<br />
önünde rahat oynamasını sağlamak için, onu önce küçük bir seyirci grubunun izlediği bir hazırlık<br />
maçında, sonra önemsiz bir lig maçında, daha sonra da giderek daha fazla seyircinin izlediği<br />
önemli maçlarda oynatıp her seferinde gösterdiği performansı sözel olarak pekiĢtirmiĢtir.<br />
Teknik direktörün bu uygulaması aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
<strong>KPSS</strong>-2007 BeĢ yaĢındaki çocuğuna gömleğini kendi baĢına giymeyi öğretmeye çalıĢan bir anne,<br />
ona sırasıyla önce gömleğin bir kolunu daha sonra da iki kolunu birden giymeyi baĢardığında bir<br />
ödül verir. Çocuk gömleği üzerine geçirmeyi öğrendikten sonra anne onu iliklemeyi baĢardığı her<br />
düğme için ödüllendirmeye devam eder. Örnekteki anne, çocuğuna gömleğini giymeyi öğretmek<br />
için aĢağıdakilerden hangisini kullanmaktadır?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
<strong>KPSS</strong>-2009 Bir davranıĢın edimsel koĢullanma yoluyla öğrenilebilmesi için bu davranıĢın<br />
pekiĢtirilmesi, davranıĢın pekiĢtirilebilmesi için de en az bir kez yapılması gerekir. Buna göre,<br />
çocuğuna pekiĢtirme yoluyla paltosunu sağa sola fırlatmak yerine vestiyere asma alıĢkanlığı<br />
kazandırmak isteyen, ancak çocuğu paltosunu hiçbir zaman vestiyere asmadığı için<br />
pekiĢtiremeyen bir annenin aĢağıdaki tekniklerden hangisini kullanması gerekir?<br />
CEVAP: Kademeli yaklaĢma<br />
SAYFA 47
SÖNME<br />
SÖNME<br />
DAVRANIġTA<br />
KONTRAST<br />
**Organizmanın yaptığı davranıĢın ardından pekiĢtireç verilmez ise bir süre sonra<br />
davranıĢın ortadan kalktığı görülecektir. Sönme öncesinde davranıĢta mutlaka bir miktar<br />
artıĢ gözlenecektir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
Her alıĢveriĢte kendisinden çikolata isteyen Damla‘nın bu davranıĢını söndürmek isteyen<br />
annesi Damla‘nın çikolata isteğini pekiĢtirmemesi gerekir. Eğer anne çikolata almama<br />
konusunda kararlı davranırsa bu sefer Damla‘nın çikolata isteme davranıĢında artıĢ<br />
gözlenecek, sönmenin baĢladığını gösteren bu artıĢın (SÖNME PATLAMASI).<br />
sonucunda çikolata isteme davranıĢı giderek azalacak ve ortadan kalkacaktır(SÖNME).<br />
Fakat Damla‘nın annesi değiĢken aralıklı bir tarife kullanıyorsa, (ara sıra çikolata isteme<br />
davranıĢını pekiĢtiriyorsa) davranıĢın ortadan kalkması daha zor olacaktır<br />
ÖNEMLĠ NOT: Edimsel ve tepkisel koĢullanmada sönme süreçleri arasındaki temel fark<br />
sönme patlamasıdır. Edimsel koĢullanma ile ĢekillendirilmiĢ bir organizma davranıĢlarıyla<br />
istediği uyarıcıya kavuĢamazsa her seferinde sönme patlaması ortaya çıkarken tepkisel<br />
koĢullamada böyle bir durum yoktur. Sönme patlamasının baĢlangıcı sönmenin<br />
baĢlangıcı kabul edilir.<br />
<strong>KPSS</strong> 2002:Tuttuğu futbol takımının her maçına giden bir taraftar, takımının sürekli kaybetmesi<br />
üzerine, yavaĢ yavaĢ maçlara gitmekten vazgeçmiĢtir. Taraftardaki bu davranıĢ değiĢikliği edimsel<br />
(operant) koĢullanma ilkelerine göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir?<br />
CEVAP: SÖNME<br />
<strong>KPSS</strong> 2009:Gülce Hanım, bebeğinin ayakta sallanarak uyumak istediğini ve ayakta<br />
sallanmadığı takdirde ağladığını bir psikoloğa anlatır. Psikolog ona bebeğini yatağına<br />
koymasını ve ağlamasına aldırmadan kendi kendine uyumasını beklemeyi tavsiye eder.<br />
Psikologun önerilerine Gülce Hanım‘ın uyması durumunda, aĢağıdakilerden hangisinin<br />
ortaya çıkma olasılığı en yüksektir?<br />
CEVAP: Ağlama davranıĢı ilk günlerde artma gösterecek, ancak giderek azalıp ortadan kalkacaktır.<br />
<strong>KPSS</strong> 2009-Antrenmanlarda son derece gayretli çalıĢtığı halde maçlarda<br />
oynatılmayan bir futbolcu antrenmanlarda giderek daha az çalıĢır hale gelmiĢ<br />
ancak bir maçta oynatılmasının ardından, antrenmanlarda tekrar aynı gayretle<br />
çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Buna göre aĢağıdaki sonuçlardan hangisine ulaĢılabilir?<br />
CEVAP: Sönmeye yüz tutan bir davranıĢın yeniden gösterilmesi için birkaç kez pekiĢtirilmesi yeterli olabilir.<br />
**Bir ayırt edici uyarıcı durumunda davranıĢın pekiĢtirilmesiyle davranıĢta artma,<br />
pekiĢtirilmeme durumunda azalma görülmesidir.<br />
ÖRNEKLER:**1000 TL maaĢ alan birinin; maaĢı 800 TL ye düĢürülürse performansında<br />
azalma (Negatif DavranıĢta Kontrast), 1200 TL ye çıkarılırsa performansında<br />
artma(Pozitif DavranıĢta Kontrast) gözlenecektir.<br />
<strong>KPSS</strong>-2010 Evde istediklerini ağlayarak yaptırabilen bir çocuk, okula baĢladıktan sonra<br />
kısa bir süre içinde aynı davranıĢın iĢe yaramadığını öğrenir ve okulda istediklerini<br />
ağlayarak yaptırmaktan vazgeçer. Buna karĢın evde ağlayarak istediklerini yaptırmaya<br />
çalıĢma sıklığında bir artma görülür.Çocuğun evde isteklerini ağlayarak yaptırmaya<br />
çalıĢmasının sıklığındaki artıĢ aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: DavranıĢta kontrast<br />
AÇIKLAMA: Çocuk, evde istediklerini ağlayarak yaptırabilme davranıĢını genelleyerek<br />
okulda da sürdürmek istemiĢtir. Ancak okulda, ağlayarak istediklerini yaptıramamıĢtır.<br />
Ancak evde istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı artarak devam etmiĢtir. Buna göre<br />
ayırt edici uyarıcı tarafından kontrol edilen istediklerini ağlayarak yaptırma davranıĢı,<br />
evde pekiĢtirilmiĢ daha sık sergilenmeye baĢlamıĢtır. Ayırt edici uyaran tarafından kontrol<br />
edilen bir davranıĢın pekiĢtirilmesi durumunda davranıĢta artma, pekiĢtirilmemesi<br />
durumunda davranıĢın yapılma sıklığında azalma görülmesine, davranıĢta kontrast denir.<br />
2010-EKĠM-Evde oldukça saldırgan olan okulda ise cezalandırıldığı için aynı<br />
davranıĢları yapmayan bir çocuğun evde bu davranıĢları yapma sıklık ve süresinin<br />
artması aĢağıdakilerden hangisi ile açıklanır?<br />
CEVAP: DavranıĢta kontrast SAYFA 48<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com
GENELLEME<br />
GENELLEME<br />
**Klasik koĢullamada olduğu gibi edimsel koĢullamada da organizma bir uyarıcıya<br />
karĢı gösterdiği tepkiyi baĢka bir uyarıcıya da gösterebilir.<br />
** Veya farklı uyarıcılar karĢısında yanı tepki gösterilebilir.<br />
ÖRNEK:<br />
**Yaptığı bir espriye herkesin güldüğünü gören bir kiĢi her ortamda espri yapması<br />
** 6 yaĢındaki Bilge sürekli bağırıp çağıran uzun sakala sahip dedesinden çok<br />
korkmaktadır. Annesi ile ne zaman dıĢarı çıksa, uzun sakala sahip adamları<br />
görünce ağlamaya baĢlaması.<br />
**Evde annesiyle konuĢarak ihtiyacını karĢılayan ve bundan keyif alan bir<br />
çocuğun, dıĢarıda da okulda da insanlarla konuĢması<br />
**Tarih öğretmeni tarafından ödevlerini zamanında yaptıkları için ödüllendirilen<br />
öğrencilerin, diğer <strong>ders</strong>lerin ödevlerini de zamanında yapmaya baĢlamaları.<br />
**Kendisine aĢı yapan beyaz önlüklü hemĢireden korkan çocuğun daha sonra<br />
tüm beyaz önlüklülere karĢı korku tepkisi geliĢtirmesi<br />
**<strong>KPSS</strong>-2009 Bir futbolcu, rakibinin sert bir hareketiyle yere düĢmüĢ ve hakem rakip<br />
oyuncuyu oyundan atmıĢtır. Bu olaydan sonra, bu futbolcu canı yanmıĢ gibi davranarak<br />
rakibini oyundan attırabileceğini öğrenmiĢtir (I). Aynı oyuncu farklı hakemlerin yönettiği<br />
diğer maçlarda da kendini yere atarak rakibini oyundan attırmayı denemiĢtir (II). Bu<br />
denemelerde baĢarısız olan futbolcu sadece rakibini oyundan atan ilk hakemin yönettiği<br />
maçlarda bu numarayı denemeye devam etmiĢtir (III). Yukarıdaki parçada I, II ve III<br />
rakamlarıyla ifade edilen durumlar, sırasıyla aĢağıdaki kavramlardan hangileriyle<br />
açıklanabilir?<br />
CEVAP: Edimsel koĢullanma – Genelleme – Ayırt etme<br />
DĠKKAT: Genelleme deyince aĢağıdaki kavramlarla karĢılaĢmaktayız<br />
DĠKKATLĠ OKUYUNUZ<br />
Duyduğu siren sesinin itfaiye aracına ait olduğunu öğrenen bir çocuk bu sese<br />
benzer sesler duyduğunda (polis aracının ya da ambulans gibi) hemen cama<br />
doğru koĢup itfaiye arabası geçiyor demesi UYARICI GENELLEMESĠ iken.<br />
Dedesini görüp tanıyan bir çocuğun daha sonraları dedesini gördüğünde bazen<br />
gülümsemesi bazen koĢup onun kucağına oturması, bazen onunla oyun<br />
oynamak için saklanması TEPKĠ GENELLEMESĠ OLUR.<br />
UYARICI GENELLEMESĠ<br />
**Tepkisel KoĢullanma da<br />
**ÇeĢitli uyarıcılara benzer tepkilerin gösterilmesi-Y<br />
**Farklı uyarıcılara aynı ya da benzer tepkiler verilmesidir-Ġ<br />
**Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir-YE<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Küçük bir çocuğun annesine verdiği tepkiyi ve annesinin eĢarbını takmıĢ olan<br />
baĢka bir bayana verdiği tepkinin aynı olması<br />
** Bir köpek ısırması sonucu o köpekten korkarken daha sonra tüm köpeklere<br />
karĢı korku tepki vermesi...<br />
**Zil sesine salya tepkisi veren köpeğin, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi<br />
**Fareden korkan bir çocuğun, bütün tüylü hayvanlardan korkması<br />
**Denizde boğulmanın eĢiğinden dönmüĢ bir kiĢinin havuzdan da korkması<br />
2010 <strong>KPSS</strong>-Oğuz öğretmenin okuttuğu bir <strong>ders</strong>te zorlanan öğrencilerin, onun<br />
verdiği diğer <strong>ders</strong>lerden de ürkmeye baĢlaması AĢağıdakilerden hangisi ile<br />
açıklanabilir?<br />
CEVAP: Derslere uyarıcı genellemesi oluĢması<br />
<strong>KPSS</strong>-2004-AĢağıdaki özdeyiĢlerden hangisi koĢullanma yoluyla <strong>öğrenme</strong>de<br />
gerçekleĢen UYARICI GENELLEMESĠ olgusunu çağrıĢtırmaktadır?<br />
CEVAP: Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer SAYFA 49
GENELLEME<br />
GENELLEME<br />
TEPKĠNĠN GENELLENMESĠ<br />
**-Edimsel KoĢullanma da<br />
** Benzer uyarıcılara farklı tepkilerin gösterilmesi-Y<br />
**Organizmanın bir uyarıcı karĢısında farklı tepkiler sergilemesi-Ġ<br />
**GerçekleĢtirdiği davranıĢın ardından pekiĢtirilen organizma, zaman içinde pekiĢtirilmesine<br />
neden olan davranıĢa benzer nitelikte yeni davranıĢlar yapması-YE<br />
ÖRNEKLER:<br />
**Ellerini yıkadığı için babası tarafından bisiklet ile ödüllendirilen Betül‘ün diğer<br />
günlerde ayaklarını da yıkamaya baĢlaması<br />
**Kendi baĢına ayakkabılarını bağlayan çocuğun annesi tarafından<br />
ödüllendirilmesinden sonra birçok iĢini kendi baĢına yapmaya baĢlaması<br />
**Çocuğun annesini öpmesi sevmesi ısırması<br />
**Kırmızı ıĢığı her gördüğünüzde farklı tepkiler vermemiz<br />
<strong>KPSS</strong>-2010 Notaları sırasıyla eksiksiz olarak okuyabildiği için müzik<br />
öğretmeninden övgü alan bir ilköğretim okulu öğrencisinin daha sonra girdiği<br />
<strong>ders</strong>te öğretmenine alfabedeki harfleri sırasıyla söyleyebileceğini göstermeye<br />
çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Tepki genellemesi Fakat seçeneklerde Uyarıcı genellemesinin de<br />
olduğu unutulmamalı<br />
ÖĞRENMENĠN GENELLENMESĠ<br />
**Edimsel koĢullanma da<br />
**Organizmanın bir durumda öğrendiği davranıĢı benzer diğer durumlarda da<br />
kullanmasıdır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
**Tarih <strong>ders</strong>ine geç kaldığında öğretmenine-dedem rahatsızlandı o yüzden geç kaldım<br />
diyerek azarlanmaktan kurtulan bir öğrencinin baĢka bir gün matematik <strong>ders</strong>ine geç<br />
kaldığında aynı yalanı kullanması<br />
<strong>KPSS</strong>-2003 Okula geç kalan bir öğrenci, hasta olduğu için uyanamadığını söyleyerek<br />
azar iĢitmekten kurtulmuĢtur. Aynı öğrenci birkaç gün sonra sözlü sınavda sorulan<br />
cevaplayamayınca, düĢük puan almaktan kurtulmak için, öğretmenine hasta olduğundan<br />
sınava iyi çalıĢamadığını söylemiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi<br />
ÖRNEK SORU ĠĢe geç kalan Ahmet, patronuna arabasının lastiğinin patladığını söyler<br />
ve patronu ona tepki göstermez. Bir gün evine de geç kalan Ahmet aynı yalanı eĢine de<br />
söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢır. Ahmet‘in eĢine de patronuna söylediği yalanın<br />
aynısını söyleyerek durumdan sıyrılmaya çalıĢması aĢağıdakilerden hangisiyle<br />
açıklanabilir?<br />
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi<br />
<strong>KPSS</strong>- Ders zili çaldığı hâlde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam ettiği için<br />
öğretmeninden azar iĢiten AyĢe, izleyen hafta sonunda gittiği sinema da filmin<br />
baĢlayacağını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona doğru<br />
koĢmaya baĢlamıĢtır. AyĢe‘nin sinemada zil sesini duyunca salona doğru koĢması<br />
aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi<br />
ÖRNEK SORU Öğretmen ilköğretime yeni baĢlayan esma‘nın yapmıĢ olduğu ödevinde<br />
yanlıĢların üstünü bu hatalı diyerek kırmızı kalemle çizmiĢtir. Ġlerleyen zamanlarda<br />
annesiyle alıĢveriĢe giden esma annesinin onun için beğendiği kırmızı elbiseyi bu hatalı<br />
diyerek istememiĢtir. Esma‘nın elbiseyi reddetmesi nasıl açıklanır.<br />
CEVAP: Öğrenmenin genellemesi<br />
SONUÇ:<br />
Tepki genellemesinde tepkiyi genelliyorsun<br />
Öğrenme genellemesinde <strong>öğrenme</strong>yi genelliyorsun<br />
Uyarıcı genellemesinde uyarıcı genelliyorsun. SAYFA 50
AYIRT ETME<br />
AYIRT EDĠCĠ<br />
UYARICI<br />
AYIRT EDĠCĠ<br />
EDĠM<br />
UYARICI<br />
KONTROLÜ<br />
AYIRT ETME: Organizmanın uyarıcıları ayırt etmeyi <strong>öğrenme</strong>sidir. Uyarıcılar<br />
arasındaki farkı anlaması bilmesi <strong>öğrenme</strong>sidir. Genellemenin tersi ayırt etmedir.<br />
* Ayırt etmede, genellemenin tersine organizmanın koĢullama sürecinde<br />
kullanılan uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir.<br />
ÖRNEK:<br />
**Evde her Ģeyi ağlayarak yaptıran bir çocuğun anaokuluna baĢladığında da<br />
öğretmenine ağlayarak her Ģeyi yaptırmaya çalıĢması genelleme, daha sonra<br />
anaokulunda ağlamanın fayda etmediğini görmesi de ayırt etmedir.<br />
**Daha önce maydanoza da çiçek diyen çocuğun daha sonra çiçeğe çiçek<br />
maydanoza, maydanoz demeyi <strong>öğrenme</strong>si<br />
<strong>KPSS</strong>-2009-Evde oyuncaklarını toplama alıĢkanlığı olmayan Özgür, yuvaya<br />
baĢladığı ilk gün oynadığı oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı<br />
için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmıĢ ve o günden sonra yuvadayken<br />
her zaman oyuncaklarını toplamıĢtır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları<br />
toplamama alıĢkanlığını devam ettirmiĢtir. Özgür‘ün yuvadayken oyuncakları<br />
toplamayı <strong>öğrenme</strong>si ancak evdeyken toplamama alıĢkanlığını devam ettirmesi,<br />
sırasıyla aĢağıdaki süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: Edimsel koĢullanma – Ayırt etmeyi <strong>öğrenme</strong><br />
Ayırt Edici Uyarıcı:<br />
**Organizmanın hangi uyarıcılarda davranıĢı göstereceğini <strong>öğrenme</strong>sidir. DavranıĢı<br />
gösterdiği uyarıcı ayırt edici uyarıcıdır. Organizmanın davranıĢına yön veren uyarıcı<br />
ÖRNEK<br />
**Ahmet Bey eĢini ve çocuklarını rahatsız etmemek için sigara içeceği zaman balkona<br />
çıkmaktadır. Bir süre sonra baĢka sebepler için bile balkona çıksa sigara yaktığını fark<br />
eder. Burada BALKON sigara içmek için Ayırt Edici Uyarıcı, Balkona çıktığında sigara<br />
yakması ise Ayırt Edici edimdir. Genel olarak ise burada bir uyarıcı kontrolü vardır.<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-Salih Bey trafikte aracını sıkıĢtıran bir kamyonet sürücüsüne korna<br />
çalmıĢ ve küfür etmiĢtir. Bu sırada araçta bulunan oğlu bu olaya tanık olmuĢtur.<br />
Daha sonra babasının her korna çalıĢında çocuk küfür etmiĢtir. Korna sesi<br />
çocuğun küfür etme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?<br />
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı<br />
<strong>KPSS</strong>-2006-Ücreti düzenli bir biçimde her haftanın son iĢ günü ödenen bir çalıĢan,<br />
diğer günlerde değil, sadece haftanın son iĢ gününde ücretini almak üzere muhasebe<br />
bürosuna gitmektedir. Bu durumda haftanın son iĢ günü söz konusu çalıĢanın muhasebe<br />
bürosuna gitme davranıĢını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?<br />
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-Bir çalıĢan patronundan maaĢına zam istemeye karar verir, ancak o<br />
sırada patronun telefonda öfkeyle birini azarladığını duyduğu için zam istemeyi<br />
erteler, çalıĢanın zam isteme davranıĢını kontrol eden bir uyarıcı vardır. Edimsel<br />
koĢullanma sürecinde bu tür uyarıcılara ne ad verilir?<br />
CEVAP: Ayırt edici uyarıcı<br />
Ayırt Edici Edim: Sadece belli bir durumda yani belli bir ayırt edici uyarıcıya<br />
yapılan edimsel tepkidir. AYIRT EDĠCĠ UYARICININ kontrolündeki davranıĢ AYIRT<br />
EDĠCĠ EDĠM‘ dir<br />
ÖRNEK:<br />
Yolda karĢıdan karĢıya geçerken kırımızı ıĢık (ayırt edici uyarıcı) gördüğümüzde bekler<br />
(AYIRT EDĠCĠ EDĠM) kaza geçirmekten kurtuluruz SAYFA 51
AYIRT ETME<br />
AYIRT EDĠCĠ<br />
UYARICI<br />
AYIRT EDĠCĠ<br />
EDĠM<br />
UYARICI<br />
KONTROLÜ<br />
ALIġMA<br />
ALIġKANLIK<br />
KAZANMA<br />
UYARICI KONTROLÜ:<br />
**Ayırt edici uyarıcının sunulması ya da ortamdan çekilmesine göre organizma<br />
belirli bir davranıĢta bulunur, Skinner bunu uyarıcı kontrolü olarak görmektedir.<br />
DavranıĢın gerçekleĢme olasılığı ayırt edici uyarıcının kontrolündedir.<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-AĢağıdaki davranıĢlardan hangisi bir ayırt edici uyarıcı tarafından<br />
kontrol edilmesi söz konusudur?<br />
CEVAP: Hatice ne zaman resim çekilecek olsa saçını düzeltmektedir (Resim<br />
çekimi Hatice için ayırt edici uyarıcıdır.)<br />
GENEL BĠR ÖRNEK: Bir çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve ambulans siren sesleriyle<br />
karıĢtırmaması AYIRT ETME, duyduğu sesin itfaiye aracının siren sesi olduğunu söylemesi<br />
davranıĢı AYIRT EDĠCĠ EDĠM, itfaiye aracının siren sesi ise AYIRT EDĠCĠ UYARICI, Bu arada<br />
çocuğun sesi bir uyarıcı tarafından kontrol edilmektedir. DavranıĢa sebep olan davranıĢı<br />
yönlendiren bir uyarıcı vardır. Bu duruma ise UYARICI KONTROLÜ denir.<br />
ALIġMA: PekiĢtireç devam eder ama davranıĢ yine de ortadan kalkar. PekiĢtireç<br />
verilmesine rağmen davranıĢın ortadan kalkmasının nedeni organizmanın pekiĢtirece<br />
alıĢması ve pekiĢtirecin değerinin azalmasıdır. AlıĢmayı önlemek için sürekli aynı<br />
pekiĢtireç kullanılmamalı ara sıra değiĢtirilmedir<br />
UYARI-1:AlıĢmada sürekli aynı pekiĢtirec verildiğinden dolayı gücün azalmasından<br />
kaynaklı davranıĢın yapılma durumunun azalması ya da yok olması vardır. Sönme de<br />
ise pekiĢtireç verilmediği için davranıĢın yok olması söz konusudur.<br />
ÖRNEK: Öğretmeni öğrencisine <strong>ders</strong>e katıldığında sürekli aferin dediği halde <strong>ders</strong>e<br />
katılmamaya baĢlaması ALIġMA-Nasıl olsa katılıyor diyerek aferin demeyi kestikten<br />
sonra öğrencinin bir süre sonra <strong>ders</strong>e katılması ise SÖNME dir<br />
UYARI-2-AlıĢmanın önlenmesi için sürekli aynı pekiĢtireç kullanılmamalı, pekiĢtireç<br />
değiĢtirilerek davranıĢ pekiĢtirilmeye devam edilmeli, bazı davranıĢlar bu Ģekilde bazen<br />
uzun süre pekiĢtirmeyi gerektirebilir.<br />
UYARI-3 Farklı pekiĢtireçler kullanarak davranıĢı kazanana kadar devam ettirmeye ise<br />
ALIġKANLIK KAZANMA denir<br />
ALIġKANLIK KAZANMA: AlıĢkanlıklar uzun sürede kazanılır ve otomatik hale gelir.<br />
Kazanılan bir alıĢkanlıktan vazgeçmek çok zordur ve alternatifleri göremeyiz.<br />
Kazandığımız alıĢkanlıkları otomatik olarak yaparız.<br />
Tilki <strong>ders</strong>inden vazgeçer de alıĢkanlığından vazgeçemez-AlıĢkanlıklar insanların ikinci<br />
huylarıdır sözleri de alıĢkanlıkların otomatik hale geldiğine iĢaret eder.<br />
<strong>KPSS</strong>-2010-AyĢegül Hanım akĢam evdeyken elektrikler kesilmiĢtir. DıĢarı çıkacak olan<br />
AyĢegül Hanım hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu bilmediğini fark etmiĢtir. Odaların<br />
düğmelerini tek tek kontrol etmiĢ ancak hangi yöne doğru açıldıklarını hatırlayamadığını<br />
görmüĢtür. Emin olmak için odalara ilk kez giriyormuĢ gibi yapıp düğmelere basmıĢ<br />
böylelikle düğmeler hangi yöne doğru basılı olduklarında ıĢığın açık olduğundan aĢağı<br />
yukarı emin olmuĢtur. AyĢegül Hanım‘ın hangi odaların ıĢıklarının açık olduğunu<br />
anlamak için bilmeden <strong>öğrenme</strong> ile ilgili aĢağıdaki süreçlerin hangisinden yararlanmıĢtır?<br />
CEVAP: AlıĢkanlık<br />
<strong>KPSS</strong>-2003-Odasını düzenli tutma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir anne, çocuğuna<br />
bir hafta boyunca yatağını düzelttiği her gün için ona sütlü kakao vermiĢ; bir haftanın<br />
sonunda, artık yatağını her gün düzelten oğlunun düzenli olmanın yararlarını anladığını<br />
düĢünerek sütlü kakao vermeyi kesmiĢtir. Ancak bu düĢüncenin aksine, çocuğu yavaĢ<br />
yavaĢ yatağını düzeltmekten vazgeçmiĢtir. Bu durum aĢağıdakilerden hangisiyle<br />
açıklanabilir?<br />
CEVAP: Bazı davranıĢların alıĢkanlık haline gelmesi için çok uzun süre pekiĢtirilmesinin<br />
gerekmesi<br />
<strong>KPSS</strong>-2005- Öğrencilerine öğrettiği istenen davranıĢın sürekliliğini sağlamak isteyen bir<br />
öğretmen, onların bu davranıĢını aralıklarla pekiĢtirmekte, ancak her seferinde aynı<br />
pekiĢtireci kullanmamaktadır. Bu öğretmenin farklı pekiĢtireçler kullanmasının nedeni<br />
aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
CEVAP Bir pekiĢtirece alıĢmanın gerçekleĢmesini önlemek<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA:52
Simgesel<br />
Ödülle<br />
PekiĢtirme<br />
ZĠNCĠRLEME<br />
** Ġstenilen davranıĢları ortaya koyan öğrencilere aferin, not, para, Ģeker, oyun<br />
gibi uyarıcılar yerine pekiĢtireç olarak puan, fiĢ, boncuk, çiçek figürü, yıldız, marka<br />
gibi nesnelerin verilmesi temeline dayanır. Birey belirli sayıda davranıĢı yaptıktan<br />
sonra ödüle kavuĢur. Belirlenen sayıdaki davranıĢa ulaĢmada gösterdiği her<br />
davranıĢa bir simge ya da sembol verilir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
Trafik kazası sonucu kısmi felç geçiren 4 yaĢındaki Tuana‘ya fizyoterapisti doğru<br />
yaptığı her üç harekete bir pembe boncuk vermektedir. Her 10 boncuktan<br />
sonrada Tuana‘ya sevdiği Ģekerlerden vermektedir. Bu durum aĢağıdaki<br />
kavramlardan hangisi ile açıklanabilir?<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme Geceleri tuvaletini tutamayan 5 yaĢındaki<br />
Murat‘a, okul öncesi öğretmeni bir pano verir. Altını ıslattığı gecelerde, yağmurlu<br />
havayı temsil eden bir iĢareti koymasını, ıslatmadığı günlerde de güneĢi temsil<br />
eden iĢareti koymasını söyler art arda altını ıslatmadığı üç günde bir tane<br />
fazladan güneĢ iĢareti koymakta on beĢ günün sonunda dokuz güneĢ topladığın<br />
da ise istediği bir çizgi filmin dvd‘sini hediye etmektedir. Murat‘ın altını<br />
ıslatmasını önlemek için öğretmenin kullandığı teknik aĢağıdakilerden<br />
hangisine örnek olabilir?<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme<br />
<strong>KPSS</strong>-2008- AĢırı kilolu bir genç, diyetisyeniyle bir anlaĢma yapmıĢtır. Bu<br />
anlaĢmaya göre belirli bir kaloriyi aĢmayacak biçimde yemek yediği her öğün için<br />
bir yıldız kazanacak altı yıldız topladığında ise bir güneĢ elde edecektir. Dört<br />
güneĢ topladığı zaman kendisine sevdiği bir sanatçının konseri için bilet<br />
verilecektir. Gencin belirli kaloride yemek yemesini sağlamak için diyetisyenin<br />
kullandığı teknik aĢağıdakilerden hangisine örnek olabilir?<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme<br />
<strong>KPSS</strong>-2009- Öğrencilerine ödev yapma alıĢkanlığı kazandırmak amacıyla<br />
yaptıkları her ödeve bir yıldız veren ve toplam on yıldız kazananlara bir kitap<br />
hediye eden bir öğretmen, aĢağıdaki davranıĢ kontrol tekniklerinden hangisini<br />
kullanmaktadır?<br />
CEVAP: Simgesel ödülle pekiĢtirme<br />
**Bazı <strong>öğrenme</strong>ler aĢamaların izlenmesiyle ve pekiĢtirilmesiyle gerçekleĢtirilir. Her<br />
aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi durumundadır ve her aĢama pekiĢtirilerek<br />
davranıĢ geliĢtirilir.<br />
**Her aĢama bir sonraki aĢamanın ayırt edicisi olur. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ<br />
geliĢtirilir.<br />
ÖRNEKLER<br />
**Bir kiĢiye patates kızartmayı öğretmek zincirleme yolla olur. Önce patatesler soyulacak, sonra<br />
tava ocağa koyulacak, ardından yağ eklenecek, patatesleri tavaya atılacak gibi sıra ile ve her<br />
aĢamanın pekiĢtirilmesiyle davranıĢın öğretilmesi mümkündür.<br />
** Çay demleme davranıĢını öğrenebilmek için aĢamalar belirlenir. Çaydanlığa su<br />
koyma, çaydanlığı ateĢe koyma, suyun kaynaması, çayı demleme vb. aĢamalar birbirini<br />
izler. Her aĢama pekiĢtirilerek davranıĢ öğrenilmiĢ olur.<br />
** Alfabenin öğretilmesinde A, B, C, D, E... gibi aĢamalar birbirinin ön koĢulu ve<br />
pekiĢtirme ilkelerine göre öğretilir.<br />
** Bazı davranıĢlar vardır ki yapı olarak aĢamalardan oluĢur. Bu aĢamaların izlenmesi<br />
ve tüm davranıĢın gerçekleĢmesi biçimlendirmeye benzer bir mekanizmayla<br />
gerçekleĢtirilir. Bu mekanizmaya zincirleme denir. Örneğin, sizin arkadaĢınızı görmeniz<br />
ayırt edici uyarıcı görevi yapar ve arkadaĢınıza ―Merhaba‖ <strong>ders</strong>iniz, sizin yaptığınız bu<br />
tepki arkadaĢınızın size ―Merhaba‖ demesi için ayırt edici bir uyarıcıdır. Onun size<br />
merhaba demesi ise sizin ―Nasılsınız?‖ demeniz için hem ayırt edici uyarıcı hem de<br />
pekiĢtirici uyarıcıdır.(Senemoğlu 2005)<br />
SAYFA 53
YOKSUNLUK<br />
PROGRAMLI<br />
ÖĞRENME<br />
(ÖĞRETĠM)<br />
**Denek olacak hayvan bir yoksunluk programına tabi tutulur. Eğer<br />
pekiĢtireç olarak yiyecek kullanılacaksa hayvana deneyden önceki birkaç gün<br />
23‘er saatlik periyotlarla yiyecek verilmez. PekiĢtireç olarak su kullanılacaksa da<br />
hayvan aynı Ģekilde susuz bırakılır. Bu yolla Skinner, hayvanı güdülemek için<br />
baĢvurmadığını söylemektedir. Ona göre yoksunluk sadece belli bir durumda<br />
gösterilecek performansla iliĢkilidir. Bir baĢka deyiĢle, yoksunluk yoksunluğu<br />
gidermek içim gerekli olan performansı etkilemekte, performansı<br />
yükseltmektedir.<br />
Edimsel KoĢullama Süreci<br />
a. Yoksunluk (Deprivation)<br />
b. Beslenme Mekanizması (MagazineTraining) Eğitimi)<br />
c. Manivelaya Basma (Lever Pressing)<br />
PROGRAMLI ÖĞRENME__SKİNNER<br />
PROGRAMLANDIRILMIġ ÖĞRETĠM<br />
*DavranıĢçı <strong>öğrenme</strong> kuramına bağlı olarak Skinner tarafından<br />
geliĢtirilmiĢtir. DavranıĢçı yaklaĢımı benimsemiĢ öğretmenlerin pekiĢtirme<br />
ilkelerini temel alan bilgi parçacıklarını adım adım düzenleyerek öğrenciyi<br />
ilerlemeye yönelten modeldir.<br />
*Programlı <strong>öğrenme</strong>nin en önemli noktası bireyin kendi hızına göre <strong>öğrenme</strong>sine<br />
hizmet etmesi ve bireysel farklılıkları dikkate almasıdır.<br />
*Öğretimin bireyselleĢtirilmesini ve hatanın en aza indirilmesinin<br />
amaçlandığı pekiĢtirme ilkeleri temel alınır ve dönüt-düzeltme hemen<br />
yapılır. Bu modelde Skinner in PekiĢtirme Ġlkeleri kavramına dikkat etmek<br />
gerekir.<br />
*Üniteler küçük adımlara ayrılır, önkoĢul <strong>öğrenme</strong>ler dikkate alınarak belli bir sıra<br />
içinde iĢlenir. Öğrenilecek konuların öğrencilere karmaĢık gelmesi ve hazırbulunuĢluk<br />
düzeyi üzerinde olması durumunda konu aĢamalılık ilkelerine göre iĢlenir.<br />
-Küçük adımlar (Parçalara bölme)<br />
-Etkin katılım (Öğrencinin sürece dâhil edilmesi)<br />
-BaĢarı ilkesi (PekiĢtireç kullanımı-her baĢarılı davranıĢ pekiĢtirilir)<br />
-Anında düzeltme(DavranıĢ doğruluğunun hemen bildirilmesi-geribildirim-dönüt)<br />
-Bireysel hız(Öğretimin bireyselleĢtirilmesi-bireysel farklılıklar)<br />
*Okulda ya da okul dıĢında yapılan bireyselleĢtirilmiĢ öğretme ve <strong>öğrenme</strong><br />
yaklaĢımıdır.<br />
**Öğrenilecek her davranıĢ(bilgi parçacıkları)sırasıyla hiç atlamadan öğretilir.<br />
Öğrenci bu yöntemde özel hazırlanmıĢ bir materyalle(bilgisayar yazılımı,<br />
programlı <strong>ders</strong> kitapları v.b) kendi kendine öğrenir.<br />
**Öğretmen sürecin her aĢamasında dönüt vererek yönlendirir. Öğretim<br />
bireylerin hızına göredir. Cevaplar <strong>öğrenme</strong> sırasında öğrenciye bildirilir. Okul<br />
içinde ve dıĢında her yerde kullanılır.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA 54
BĠTĠġĠK KURAMLAR-(DAVRANIġCI)<br />
WATSON- GUTHRIE<br />
BİTİŞİKLİK: Ġki değiĢik uyaran – tepki bağlantısının birbirini anımsatmasıdır. Yani iki uyarıcıdan biri ortaya<br />
çıktığın da diğeri onu hatırlatmaktadır. Birçok bilgiyi ve davranıĢı uyarıcı ile doğru davranıĢı tekrarlarla<br />
bitiĢtirerek öğrenmiĢizdir.<br />
WATSON<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
WATSON<br />
**Watson davranıĢçılık kuramının kurucusudur.<br />
**Watson temel olarak davranıĢların yaĢantı yoluyla nasıl değiĢtirilebileceği ile<br />
ilgilenmiĢtir. Yani Watson‘a göre kalıtsal davranıĢlar yoktur. Öğrenmede çevrenin ve<br />
yaĢantıların önemine dikkat çeker. Ġnsan davranıĢı çocukluktan itibaren çevredeki belli<br />
uyarıcılarla belli tepkilerin birleĢmesi sonucu koĢullanma yoluyla, meydana gelir. Ġnsan<br />
davranıĢlarının ve sonuçlarının önceden tahmin edilebileceğini belirtir.<br />
**Çocuklar oyun hamuru gibidirler, onlara istediğimiz Ģekli veririz derken kalıtsal davranıĢ<br />
ve <strong>öğrenme</strong>nin olmadığına dikkat çektiğini tekrar görmekteyiz. Bana bir düzine çocuk<br />
getirin ben onları doktor avukat sanatçı tüccar hatta hırsız ve ya dilenci olarak yetiĢtireceğimi<br />
garanti ediyorum demektedir.<br />
**Watson yürüme, koĢma, konuĢma gibi karmaĢık becerilerimizin hep uyarıcı tepki arasında bağ<br />
kurma yoluyla öğrenilmiĢ davranıĢlar olduğunu ve bütün davranıĢların klasik koĢullanma yoluyla<br />
öğrenilebileceğini savunmuĢtur. Bebekler koĢullanma yoluyla suçlu, müzisyen, ressam haline<br />
getirilebilir. Yani insanda, koĢullanma yoluyla her kiĢilik oluĢturulabilir ve geliĢtirilebilir.<br />
** Watson‘a göre <strong>öğrenme</strong> pekiĢtirmeye bağlı değildir, Ģartlı ve Ģartsız uyarıcıların<br />
birbirlerine çok yakın aralıklarla verilmesi yani bitiĢiklik sayesinde gerçekleĢir.<br />
Ona göre koĢullu ve koĢulsuz uyarıcılar ne kadar sık verilirse <strong>öğrenme</strong> de o kadar<br />
güçlenmektedir. Buradan bitiĢiklik ve tekrarın Watson da ne kadar önemli olduğu<br />
anlaĢılmaktadır.<br />
** Watson <strong>öğrenme</strong>yi davranıĢ geliĢiminin temel süreci olarak kabul etmiĢ ve ― bir insan ne<br />
öğrenmiĢse odur‖ anlayıĢı getirmiĢtir.<br />
** Watson‘a göre insanlar üç temel duygu ile doğarlar: Bunlar; korku, öfke ve sevgidir.<br />
**Gözlenebilir-ölçülebilir davranıĢlar üzerinde durulmalıdır.<br />
**ĠçebakıĢ yöntemini kullandıkları için yapısalcılara karĢı çıkar<br />
WATSON‘DA ÖNEMLĠ KAVRAMLAR.<br />
1-EN SON-EN SIK ĠLKESĠ<br />
** Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya verilmiĢ olan en son tepki<br />
ya da en çok tekrarlanan tepkidir. Watson <strong>öğrenme</strong> sürecinde sadece bitiĢiklik ve sıklık<br />
ilkelerini kabul etmiĢ, pekiĢtirmenin ya da ödüllendirmenin gerekli olmadığını<br />
savunmuĢtur<br />
** Watson‘un ―Sıklık‖ ve ―En son yapılmıș olma‖ ilkeleri de önemlidir. Yani belli bir<br />
uyarıcıya karșı belli tepkiyi ne kadar sık gösterirsek o tepkinin gerçekleșme ihtimali o derece<br />
artar. Aynı șekilde en son gösterilen tepkinin aynı uyarıcıya karșı yapılma ihtimali diğer<br />
tepkilerin gösterilme ihtimalinden daha fazladır.<br />
**Watson‘a göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karĢı en son yapılmıĢ ve en çok<br />
tekrarlanmıĢ tepkidir. Bu ilkeye ― en son ve en sık tepkisi‖ adı verilir. Watson için en önemli<br />
Ģey uyarıcı – tepki ikileminin tekrarlama sıklığıdır. Öğrenmede koĢullu ve koĢulsuz uyaranlar<br />
birbirlerine çok yakın zamanlarda verilmelidir. DavranıĢların en son ve en sık yapılan<br />
davranıĢlar öğrenilen davranıĢlardır. En sık ve en son ilkesi.<br />
2-KORKU KOġULLAMASI VE UYARICI GENELLEMESĠ<br />
** Watson, klasik koĢullanmanın genellemesi deneyini 11 aylık Albert adlı bir bebek üzerinde<br />
çalıĢmıĢtır. Albert‘e beyaz bir fare hediye edildi. BaĢlangıçta bebeğin fareye yönelik herhangi<br />
bir korkusu gözlenmedi. Bir süre sonra bebeğin fareye her yaklaĢımında koĢullu bir uyaran<br />
olarak güçlü bir mekanik ses çıkarıldı. Bu ses doğal olarak Albert‘i korkuttu ve fareden<br />
uzaklaĢtırdı SAYFA 55
WATSON<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
GUTHRIE<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
GUTHRIE<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
** BitiĢiklik ilkesi sonucu zamanla korku tepkisi koĢulsuz uyaran olan fareye karĢıda<br />
gösterilmeye baĢlandı. Zamanla bebek gördüğü beyaza benzer her Ģeyden (beyaz oyuncak,<br />
beyaz tavĢan) uyarıcı genellemesiyle korkmuĢtur(UYARICI GENELLEMESĠ) Bu deneyi ile<br />
Watson, klasik Ģartlanma yoluyla fobi oluĢturulabildiğini göstermiĢtir.<br />
3-SĠSTEMATĠK DUYARSIZLAġTIRMA-ve KORKUNUN GĠDERĠLMESĠ<br />
**Tepkisel koĢullanma yoluyla korku öğrenilebiliyorsa korkmama da öğretilebilir.<br />
**Bu teknikle, korkulan bir objeye adım adım fiziksel yaklaĢma söz konusudur. Korkan kiĢi,<br />
pasiftir, Çocuk hedef davranıĢları yaptığı için ödüllendirilmez.<br />
GUTHRIE<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
**Öğrenmenin tek yasası bitiĢikliktir. Ödül-pekiĢtirece ve tekrara gerek yoktur.<br />
** Öğrenmede tek deneme kuralı vardır. TEK DENEME<br />
ÖRNEK:<br />
Zil et, zil et verildiğinde ilk salya akıtıldığında <strong>öğrenme</strong> gerçekleĢir tekrara gerek yoktur.<br />
**Öğrenmenin en temel kanunu Eġ ZAMANLI KOġULLANMADIR.<br />
Bir uyarıcı tepkinin ortaya çıkmasını sağladığı anda UYARICI-TEPKĠ arasındaki bağ yani<br />
BĠTĠġĠKLĠK hemen kurulur. Organizma bundan sonra aynı uyarıcıyla tekrar karĢılaĢtığında<br />
yine aynı tepkiyi verir. Yani en son verilen tepkiyi verir. SONUNCULUK ĠLKESĠ<br />
UYARI-1: Sonunculuk ilkesi WATSON ile aynıdır. Fakat tekrara gerek yoktur diyerek<br />
Watson ile görüĢ ayrılığına düĢer.<br />
UYARI -2:Tekrar sadece beceriyi geliĢtirir.<br />
Örnek: Arabayı kullanmak çok sayıda hareketi gerektirir.(Gaza basma, debriyaj, vites kolu,<br />
direksiyon hareketi v.b) bu hareketler arasında bağlantı tekrar ile oluĢur. Hareketler tek<br />
baĢlarına TEK DENEME ile öğrenilir.<br />
Kötü alıĢkanlıkların (DavranıĢ DeğiĢtirme)yok edilmesinde üç yöntem önermiĢtir<br />
1-EĢik Yöntemi-(AlıĢtırma):<br />
**Küçük bir adım atılır ve o yolda ilerlenir. Ġstenmeyen davranıĢları, istenen davranıĢlara<br />
dönüĢtürmeyi sağlayan bir <strong>öğrenme</strong> tekniğidir. Ġstenmeyen davranıĢı meydana getiren<br />
uyarıcı organizmaya azar azar ve yavaĢ yavaĢ uzun sürede verilerek, istenmeyen<br />
davranıĢın ortaya çıkması önlenir ve istenen davranıĢın yapılması sağlanır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
**Bütün olarak bir yumurtayı yiyemeyen çocuğa yumurta çok küçük parçalara bölünerek<br />
azar azar verilir. EĢik olarak kabul edilen bir yumurtayı yiyebilme sınırı aĢılır ve kötü<br />
alıĢkanlık ortadan kalkar.<br />
**Spora yeni baĢlayan birinin terlememek için mekik sayısını her gün 10 ar adet artırarak<br />
sonunda 100 mekik çekecek duruma gelmesi<br />
**ġehir dıĢına ÖSS tercihi yapmasına kesinlikle izin verilmeyen bir kız öğrenicinin babasını<br />
EĢik Yöntemiyle ikna etmesi mümkündür. Önce Ģehir dıĢında tercih edeceği okulların<br />
artılarından bahseder, daha sonra yaĢadıkları Ģehirdeki okulların olumsuz yanlarını anlatır.<br />
Bu Ģekilde baĢka olumlu yanları bulur ailesine anlatır. Aileyi sonunda ikna eder.<br />
** Okula korktuğu için gitmek istemeyen çocuğa eğlenceli okul öyküleri anlatılır, okul<br />
arkadaĢlarının eve gelmesi sağlanır, okula yakın yerlerde gezintiye çıkılır, okul<br />
bahçesinde oyun oynanır ve çocuk alıĢtırılır.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 56
GUTHRIE<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
GUTHRIE<br />
BĠTĠġĠKLĠK<br />
2-Bıktırma(Yorma)Yöntemi:<br />
**Çekici olan Ģey fazlasıyla maruz bırakılıyor ve kiĢi bundan bıktırılır. Ġstenmeyen davranıĢ<br />
organizma usanıncaya ya da yerine farklı bir davranıĢ gösterinceye kadar yaptırılır.<br />
Organizma istenmeyen davranıĢı yapmaktan sıkıldığı için, davranıĢ sönme eğilimine girer.<br />
ÖRNEKLER<br />
**Çikolata aĢırı yiyen birisine çok sayıda çikolata verilirse bu zevkinden bıkar.<br />
**Kibrit yakarak tehlike saçan bir çocuğu anne bir sürü kibrit vererek bıkıncaya kadar<br />
yakmasını ister.(<strong>KPSS</strong>-2002-CEVAP: Guthrie)<br />
**Günde bir paket sigara içen birine, günde 5 paket içirilmesi<br />
**Atı eğere alıĢtırmak için atın üzerine eğer yerleĢtirilir. KiĢi ata biner ve at eğeri<br />
atmaktan vazgeçinceye kadar koĢturulur.<br />
3-Zıt Tepki Yöntemi-(ÇatıĢan Uyarcı Verme): Zıt tepkiler uyandıran iki uyaranın bir<br />
araya getirilmesi. Bireye yapmaktan kaçındığı ve hoĢlanmadığı davranıĢ, hoĢlandığı ve<br />
yapmak istediği bir davranıĢ ile birlikte yaptırılır veya gösterilir. Zıt tepki yönteminde,<br />
istenmeyen davranıĢı ortaya çıkaran uyarıcı, tam tersi bir davranıĢa neden olması beklenen<br />
diğer bir uyarıcıyla eĢleĢtirilir.<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Hiç sevmediği bir <strong>ders</strong>i çok sevdiği bir hocadan alması<br />
**Kediden korkan çocuğa korktuğu kedi annesinin (sevdiği birisi) kucağına konularak<br />
gösterilir. Korku kaynağı olan nesne ya da durum sevdiği kiĢi veya durumla iliĢkilendirilir.<br />
Böylece korku yok edilir…<br />
**Sigarayı bırakmak isteyen birinin sakız çiğneyerek sigarayı unutmaya çalıĢması<br />
EK AÇIKLAMALAR:<br />
**Ona göre <strong>öğrenme</strong>k bir defa da ve son yaĢantı sonucunda meydana gelmektedir.<br />
**Günlük yaĢamda insanların isimlerinin bir kez söylendiğinde öğrenilmesi beklenir.<br />
**Bir öğretmenin öğrencisine istemediği halde yaptığı ödevi yeniden yaptırdığını düĢünelim.<br />
Öğretmen bir daha ödev verdiğinde öğrenci en son yaptığı ödevi yeniden<br />
hatırlayacaktır.<br />
**GUTHRĠE‘ göre öğrenciler sınavlara en son eğitim gördüğü yerde girmelidir.<br />
**Yaparak yaĢayarak <strong>öğrenme</strong>ye önem verir ve Yaptığımız Ģeyi öğreniriz ifadesi<br />
ile destekler.<br />
**Öğrenmenin aktarılması-transfere eğitim sürecinde fazla önem vermemektedir.<br />
ÖRNEK: Tahtada matematik problemini çözen bir öğrenci benzer hatta aynı problemi<br />
sırada otururken çözemeyebilir. Çünkü uyarıcılar birbirlerinden farklıdır.<br />
*Yaptığımız Ģeyi öğreniriz, tekrarlar beceriyi geliĢtirir.<br />
* Öğrenmede ödüle ve pekiĢtirmeye gerek yoktur.<br />
* Ceza bitiĢiklikle ilgilidir.<br />
ÖRNEK<br />
Eve her girdiğinde mantosunu ve çantasını yere atan çocuğunu annesi her<br />
seferinde azarlar ve onları yerine astırır. Ve bu hep böyle devam eder. Daha sonra<br />
annesi kızının manto ve Ģapkayı atmasını sağlayan uyarıcının onu azarlaması<br />
olduğunu anlayarak diğer seferinde manto ve Ģapkasını alarak dıĢarı çıkmasını ister<br />
ve içeri girer girmez azarlamaksızın manto ve çantayı asmasını ister; bu kez<br />
davranıĢ düzelir.(BURADA CEZANIN PEK ĠġE YARAMADIĞINI VURGULAMAKTADIR)<br />
AZARLIYOR FAKAT DOĞRU DAVRANIŞI YAPTIRMIYOR(Tahrik edici). SON DAVRANIŞ OLAN<br />
YERE ATMA DAVRANIŞIDA DEĞİŞMİYOR. SON AŞAMADA İSE MANTOYU KIZMADAN<br />
ASTIRIYOR. SON DAVRANIŞ ASMA DAVRANIŞI OLDUĞU İÇİN DEVAM EDİYOR. SAYFA 57
EġĠK YÖNTEMĠ<br />
PekiĢtireç yok<br />
ALIġTIRMA<br />
AlıĢkanlıkların ve tutumların<br />
söndürülmesi-genellikle kötü<br />
alıĢkanlıklar<br />
Organizmaya hissettirmeden<br />
anlamayacağı Ģekilde verilir.<br />
Uyarıcı küçük dozlarda verilir.<br />
Guthrie<br />
KADEMELĠ<br />
YAKLAġTIRMA<br />
BĠÇĠMLENDĠRME<br />
PekiĢtireç var.<br />
AlıĢkanlık beceri kazandırma<br />
ĠĢlem sırası önemli değildir.<br />
Edimsel <strong>öğrenme</strong><br />
ZĠNCĠRLEME SĠSTEMATĠK<br />
DUYARSIZLAġTIRMA<br />
PekiĢtireç var<br />
Seri birbirini takip eden<br />
becerilen kazandırılması-iĢlem<br />
adımları-basamakları sıra ile<br />
yapılır, önceden planlanır.<br />
ĠĢlem sırası önemlidir.<br />
Edimsel <strong>öğrenme</strong><br />
PekiĢtireç yok<br />
Korkuların giderilmesidavranıĢ<br />
ok etme-Basit<br />
refleksif davranıĢlar<br />
Tepkisel koĢullanma<br />
Sistematik duyarsızlaĢtırma: Var olan bir duyguyu ortadan kaldırmak için<br />
kullanılır asla pekiĢtirme kullanılmaz ve yeni bir davranıĢ kazanılmaz. Mesela köpekten korkan bir<br />
çocuğa önce köpek resimleri gösterilir sonra çocuğun yanına küçük sevimli bir köpek getirilir ve böylece<br />
korku ortadan kalkar.<br />
ÖRNEK/2007 <strong>KPSS</strong><br />
Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha sonra oyuncak<br />
köpekler gösterilmiĢtir. Bunların ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, daha sonra<br />
yakınlaĢarak izlemesi sağlanmıĢtır. Son aĢamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiĢtir. Bu<br />
uygulamada aĢağıdaki tekniklerden hangisi kullanılmıĢtır?<br />
A) Aralıklı pekiĢtirme B) Kaçınma koĢullaması C) Sistematik duyarsızlaĢtırma D) BiliĢsel terapi E) Model alma<br />
Kademeli yaklaĢma: Yeni bir davranıĢ kazandırma sürecidir ve her davranıĢtan sonra<br />
pekiĢtirme yapılır.<br />
ÖRNEK: Kalabalık önünde konuĢamayan bir öğrenciyi önce 2-3 kiĢinin önünde konuĢturup<br />
alkıĢlarız(PekiĢtirme) sonra 5-6 kiĢinin önünde konuĢturup alkıĢlarız daha sonra kalabalık bir topluluk<br />
da konuĢtururuz ve alkıĢlarız gibi.<br />
EĢik Yöntemi: Bu yöntem kademeli yaklaĢtırma gibi yani bir davranıĢ kazandırma da<br />
kullanılır tek farkı asla pekiĢtirme yapılmaz. YavaĢ yavaĢ küçük adımlarla davranıĢ kazandırılır.<br />
AlıĢkanlığın değiĢtirilmesi için Guthrie'nin önerdiği yoldur. Uyarıcıyı belli belirsiz verir, zamanla artırırsın.<br />
Aynı uyarıcıyı artırırısın. BĠREYĠN ĠSTEMEDĠĞĠ UYARICI AZDAN ÇOĞA DOĞRU BELĠRLĠ DÜZEYDE VERĠLĠR.<br />
ÖRNEK: Bütün olarak zeytini yiyemeyen ve tüküren çocuğa,zeytin çok ufak parçalara bölünerek azar<br />
azar verilir.Tadı sevimsiz gelse de tükürme tepkisini uyandırmaz.hatta zamanla zeytini zevkle yiyebilir.<br />
ÖRNEK SORU:<br />
Evde çiçek bulundurulmasından hiç hoĢlanmayan Naim Bey’in eĢi Sevgi Hanım, önce salonun uzak bir köĢesine<br />
küçük bir süs çiçeği yerleĢtirmiĢtir. Sevgi Hanım, diğer haftalar geldiğinde de salonun ve evin diğer yerlerine Naim<br />
Bey’in tepkisini çekmeye neden olmayacak büyüklükte birkaç saksı daha yerleĢtirmeyi baĢarmıĢtır. Sevgi<br />
Hanım’ın evini çiçeklerle donatma çabası aĢağıdaki yöntemlerden hangisine uygun bir davranıĢ sayılabilir?<br />
A) EĢik yöntem B) KarĢıt koĢullanma C) KoĢullu tepki D) Ayırt etme eğitimi E) Kademeli yaklaĢma<br />
ÖRNEK SORU: Yüksel doğduğunda ailesinin ekonomik sorunlarından dolayı bir aileye evlatlık olarak<br />
verilmiĢtir. Aradan yıllar geçtikten sonra onu evlatlık alan ailesi Yüksel'e gerçeği anlatmak ister. Bu<br />
amaçla bu konuyla ilgili filmleri seçerek onunla birlikte izler. KonuĢmalarında evlatlık verilen<br />
çocuklardan bahsederler. Belli bir süre sonra onu öz ailesinin olduğu yere götürürler. Evlerini olduğu<br />
çevreyi gösterirler ve en sonunda durumu anlatarak ailesi ile tanıĢtırırlar.<br />
Bu süreçte kullanılan teknik hangisidir?<br />
a)Kademeli yaklaĢma b)Sistematik duyarsızlaĢtırma c)Zıt tepki d)EĢik yöntemi e)KoĢullu anlaĢma<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA 58
BAĞ KURAMI-BAĞSAL KURAM<br />
THORNDĠKE<br />
DENEY<br />
Thorndike, kafesteki kedilerin deneme yanılma yoluyla mandal mekanizmasının iĢleyiĢini<br />
öğrenerek kafesten nasıl kurtulduklarını inceleyen deneyiyle tanınır. Kapalı kafese yerleĢtirilen bir<br />
kedi, kafesin dıĢındaki bir balığa ulaĢmak ya da kafesten kurtulmak için kafesin içinde sağa, sola<br />
koĢar, köĢelere gider gelir, sıçrar, kafesin parmaklıklarını ısırır, fakat dıĢarı çıkamaz. DıĢarı<br />
çıkabilmesi kafesin kapısının açılmasına ve açmayı sağlayan bir kapı mandalına bağlı ipin<br />
çekilmesine ya da gerdirilmesine bağlıdır. Kedi rastgele yaptığı hareketler sonucu mandala bağlı<br />
ipi gerdirince kapı açılmıĢ ve dıĢarıdaki yiyeceği elde etmiĢ ya da kafesten kurtulmuĢtur.<br />
SONUÇ<br />
En temel <strong>öğrenme</strong> deneme – yanılma <strong>öğrenme</strong>sidir. Organizmanın yiyeceğe ulaĢma – para<br />
kazanma gibi ihtiyaçları vardır. Bu amaçlarına deneme – yanılma yoluyla ulaĢmaya çalıĢır. Birçok<br />
yol dener ve bunlardan iĢe yarayanları hoĢnutluk verenleri alır iĢe yaramayanları hoĢ<br />
olmayanları ise eler. Öğrenme bir tür problem çözmedir. (YapmıĢ olduğu deneyde kafes kedi<br />
için bir problemdir ve kedi çıkmayı öğrenir.) Uyarıcı ile tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını<br />
inanır. Büyük atlamalardan çok küçük adımlarla meydana gelir<br />
DENEME-YANILMA-TEKRAR-HOġNUTLUK-HAZ- VEREN-SĠNĠRSEL BAĞ<br />
GENEL BĠLGĠLER<br />
**Organizma amaca ulaĢmak için bir takım tepkilerde bulunur. Bu tepkilerden biri rastlantısal olarak<br />
organizmanın amaca ulaĢmasını sağlar. Bundan sonra amaca götürmeyen tepkiler terk edilirken, amaca<br />
götürenlerin tekrarlanma olasılığı artar.<br />
** BağlaĢımcılık iki uyarıcının aynı anda tekrar tekrar ortaya çıkmasıyla iki uyarıcının bitiĢik duruma gelmesi<br />
ve birinin diğerini hatırlatmasıdır.<br />
** Uyarıcı ve tepkinin sinirsel bir bağla bağlandığını savunur.<br />
Öğrenmenin en temel formu deneme-yanılma <strong>öğrenme</strong>sidir. Daha sonra buna seçme-bağlama yoluyla<br />
<strong>öğrenme</strong> adını vermiĢtir.<br />
**Bireye haz veren ve sonuca götüren davranıĢ kalıcı olur.<br />
**Thorndike‘a göre <strong>öğrenme</strong>, büyük atlamalardan çok, küçük sistemli adımlarla meydana gelir.<br />
Thorndike‘a Göre Öğrenmenin Üç Temel Kanunu<br />
1-HazırbulunuĢluk Kanunu:<br />
**Deneyler sırasında aç hayvanların kafesin dıĢındaki yiyeceklere ulaĢmak için daha çok çaba<br />
gösterdiğini farkeden Thorndike, <strong>öğrenme</strong>de güdülenmenin etkili olduğunu ileri sürmüĢtür.<br />
** Bu kanun üç bölüm halinde açıklanır.<br />
--Bir kiĢi etkinlik göstermeye hazırsa etkinliği yapması da mutluluk verir.<br />
--Etkinliği göstermeye hazır, fakat etkinliği yapmasına izin verilmez ise bu durum kızgınlık yaratır.<br />
--Etkinliği yapmaya hazır değilken etkinliği yapmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.<br />
ÖRNEK:<br />
**Hazır bulunuĢluk ilkesine örnek verecek olursak; çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ve buna izin<br />
verilirse kullanmaktan haz duyar. Çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ancak bilgisayar kullanmasına<br />
izin verilmezse çocukta kızgınlık yaratır. Çocuk bilgisayar kullanmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.<br />
<strong>KPSS</strong>-2009-Bir ilköğretim okuluna bu yıl atanan Stajyer Öğretmen Mehmet Bey, müdür tarafından<br />
2A Ģubesinin sınıf öğretmeni olarak görevlendirilir. Mehmet Öğretmen, öğrencilerin ileriki yıllarda<br />
girecekleri önemli sınavları düĢünerek sadece öğretim programındaki konuların yeterli<br />
olmayacağına inanmaktadır. Bu nedenle öğrencilerinden her hafta en az 50 sayfalık bir hikâye<br />
kitabı okumalarını ve bu kitabın özetini çıkarmalarını istemektedir. Öğretmenin bu davranıĢı,<br />
Thorndike‘ın <strong>öğrenme</strong> ve eğitimle ilgili görüĢlerinden hangisine uygun değildir?<br />
A) Tekrar yasası B) Etki yasası C) Tepki analojisi D) Ait olma yasası E) HazırbulunuĢluk<br />
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 59
2-Tekrar Kanunu:<br />
1930 ÖNCESĠ 1930 SONRASI<br />
**Thorndike göre, uyarıcı ve tepki arasında bağ<br />
kullanıldıkça güçlenir (Kullanılma Yasası) ve ―tekrar‖<br />
devam etmediğinde uyarıcı durumlar ve tepkiler<br />
arasındaki bağlaĢım zayıflar (Kullanılmama Yasası).<br />
**Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygundur<br />
** Tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi,<br />
kullanmamada bağın gücünü azaltmaz. Bununla<br />
birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir geliĢme<br />
sağlayabilir, kullanmamada biraza unutmaya yol<br />
açabilir.<br />
** Ancak her tür amaç için tekrar yasası uygun<br />
değildir.<br />
DĠKKAT:<br />
**Uyarıcı ile tepki arasındaki bağ kullanıldıkça güçlenir. Tekrar devam etmediğinde ise bağlaĢım<br />
zayıflar. Yani yaparak öğrenir yapmayarak unuturuz. (Daha sonra bu görüĢünü değiĢtirmiĢtir.<br />
Tekrar az bir geliĢme sağlar tekrar etmeme ise az bir unutmaya sebep olur demiĢtir.)<br />
**Öğrenme sürecinde tekrarlama ezberlemeden daha önemli bir etkilidir.<br />
** Thorndike, tepkilerin doğruluğu hakkında geribildirim verilmeden yapılan tekrarların etkili<br />
olmadığını ortaya koymuĢtur.<br />
3-Etki Kanunu:<br />
** Thorndike'in etki kanunu, yani davranıĢın, sonuçları tarafından Ģekillendirildiği ilkesi, Skinner'in<br />
edimsel koĢullanma teorisinin temellerini oluĢturmuĢtur.<br />
** Öğrenme <strong>psikolojisi</strong>ne getirdiği en önemli katkı, "etki kanunu" dur. Araçsal koĢullanma adı<br />
verilen etki kanununa göre tepki sonuçları tarafından kontrol edilir. Eğer bir davranıĢ o çevrede bir<br />
doyuma ulaĢıyorsa, aynı ortamda o davranıĢın oluĢma olasılığı artmaktadır..<br />
**Eğer uyarıcının yol açtığı tepkinin sonucu haz verici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ güçlenir.<br />
**Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ zayıflar.<br />
SONUÇ: Etki pekiĢtirilirse uyarıcı tepki arasındaki bağ güçlenir. Tepki cezalandırılırsa uyarıcı<br />
ve tepki arasındaki bağ zayıflar.<br />
**DavranıĢları değiĢtirmede ödül cezadan daha önemlidir.<br />
ÖRNEK:<br />
**Ders çalıĢarak yüksek not alan bir öğrenci bundan haz alır ve çalıĢmaya devam eder.<br />
<strong>KPSS</strong>-2008- Okula yeni baĢlayan öğrencilerine çalıĢma alıĢkanlığı kazandırmak isteyen bir sınıf<br />
öğretmeni verdiği ödevleri yapan öğrencileri çikolatayla ödüllendirmekte, yapmayanları ise<br />
teneffüste dıĢarı çıkarmayarak cezalandırmaktadır. Öğretmenin öğrencilerine <strong>ders</strong> çalıĢma<br />
alıĢkanlığı kazandırmak için izlediği yol Thorndike‘ın hangi ilkesiyle uyuĢmamaktadır?<br />
CEVAP: Etki yasası<br />
1930 ÖNCESĠ 1930 SONRASI<br />
**Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde<br />
etkilidir.<br />
****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu<br />
rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ<br />
zayıflar.<br />
.**Ceza istenmeyen davranıĢların engellenmesinde<br />
etkili değildir.<br />
****Eğer yarıcının yol açtığı tepkinin sonucu<br />
rahatsız edici ise uyarıcı ve tepki arasındaki bağ<br />
zayıflamaz<br />
UYARI:<br />
**Yukarıdan da anlaĢılacağı gibi etki kanununu yarı yarıya değiĢtirmiĢtir<br />
**DavranıĢlar ortaya çıkardığı sonuçlardan etkilenir<br />
**PekiĢtirme cezadan daha etkilidir.<br />
**DavranıĢ sonuca bağlıdır. Sayfa 60
ÖRNEK SORU: BağlaĢımcılık <strong>öğrenme</strong> kuramına iliĢkin aĢağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?<br />
A) Öğrenme birdenbire içgörüsel bir Ģekilde gerçekleĢir.<br />
B) Öğrenmenin en temel formu amaca yönelik deneme- yanılma <strong>öğrenme</strong>sidir.<br />
C) Organizmanın hazırbulunuĢluk düzeyi <strong>öğrenme</strong>nin niteliğini etkilemez.<br />
D) Ceza uyarıcı - tepki bağını zayıflatmaz.<br />
E) Uyarıcı - tepki arasındaki iliĢki sinirsel düzeyde oluĢan bir bağlantı değildir.<br />
THORNDĠKE‘NĠN DĠĞER ĠLKE KANUN VE KAVRAMLARI<br />
BAĞLAġIMCILIK<br />
Etkinin<br />
Yayılması<br />
Ait Olma<br />
**Thorndike; <strong>öğrenme</strong>nin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler<br />
arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul etmektedir. AlıĢkanlıkların meydana<br />
gelmesini ya da yok olmasını, bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların<br />
güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike‘in kuramı ―bağ‖<br />
<strong>psikolojisi</strong> ya da ―bağlaĢımcılık‖ olarak adlandırılmaktadır.<br />
** Ġlgilendiği konu sadece uyarıcı koĢullar ve davranıĢ eğilimleri değil, aynı zamanda<br />
uyarıcı ve tepkiyi bir arada tutan Ģeyin ne olduğudur. Thorndike, uyarıcı ve tepkinin<br />
sinirsel bir bağla bağlandığına ifade etmiĢtir<br />
**PekiĢtirme, pekiĢtirilen doğru davranıĢı arttırmakla birlikte, bu davranıĢla birlikte<br />
görülen yanlıĢ davranıĢı da arttırmaktadır. PekiĢtirmenin etkisi pekiĢtirilen davranıĢla<br />
birlikte görülen diğer davranıĢlara da yayılmaktadır.<br />
**Zamanı geciken bir pekiĢtirme doğru davranıĢın tekrar edilmesini sağladığı gibi<br />
pekiĢtirilmeyen, fakat doğru davranıĢla yan yana olan yanlıĢ davranıĢların da tekrar<br />
edilmesine neden olmaktadır.<br />
**PekiĢtirilen davranıĢın öncesindeki-sonrasındaki-çevresindeki davranıĢlarında<br />
pekiĢtirilmesi anlamında gelir<br />
ÖRNEK:<br />
**Bir annenin kızına oyuncaklarını dolaba kaldırması için" oyuncaklarını hızlı bir<br />
Ģekilde dolaba yerleĢtirirsen en sevdiğin pastayı yiyebilirsin" demesi üzerine çocuk<br />
ödüle ulaĢabilmek için hızlı bir Ģekilde oyuncaklarını dolaba düzgün Ģekilde değil de<br />
dağınık dağınık yerleĢtiriyor. bu durumda annenin vaad ettiği ödül istenmeyen<br />
davranıĢın( oyuncakları dolaba dağınık Ģekilden yerleĢtirme) ortaya çıkmasına<br />
neden oluyor.<br />
**Yemeklerden önce ellerini yıkaması halinde çikolatayla ödüllendirilen bir<br />
çocuğun, ellerini kurulamak için bir ödül almadığı halde, ellerini yıkama davranıĢı<br />
ile birlikte ellerini kurulama davranıĢının da ödüllendirilmesi<br />
**Thorndike‘a göre iki uyarıcı arasında çağrıĢımsal bir iliĢkinin oluĢması için bu<br />
öğelerin bitiĢik ya da yakın olması yeterli değildir. Aynı zamanda bu iki öğenin<br />
birbirleriyle anlamlı bir Ģekilde bir arada olup olmadıkları da önemlidir.<br />
ÖRNEK:<br />
**Tuba bir kız, Orhan bir erkektir. Bu cümlede kız ve Orhan kelimeleri<br />
birbirlerine yakındır fakat bu cümle çok sayıda tekrarlansa yine de bitiĢik ve<br />
yakın olmalarına rağmen Orhan‘a ait olan erkek olma özelliğinden dolayı<br />
ORHAN-ERKEK çağrıĢımı daha güçlü olacaktır.<br />
Ait Olma Örnekleri<br />
Kedi-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok<br />
Köpek-Havlar-BitiĢik ama çağrıĢım yok<br />
Köpek-Havlar-ÇAĞRIġIM VAR. BĠRBĠRLERĠNE AĠT ÖZELLĠKLER.<br />
**Bir uyarıcı durumda iki öğe birbirine aitse, ikisi arasında bir çağrıĢım<br />
olmakta, bitiĢik olmasına karĢın bir birine ait olmayan öğeler arasında<br />
çağrıĢım meydana gelmemektedir.<br />
.**Ayrıca tepkinin meydana getirdiği etki organizmanın ihtiyaçlarıyla iliĢkili ise,<br />
<strong>öğrenme</strong> daha kolay yani tepki ihtiyacı karĢılamalıdır. ÇağrıĢım ve<br />
bağlaĢımcılığı etkiler ve güçlendirir.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 61
ÇağrıĢımsal<br />
Zıtlık<br />
Seçme<br />
Ve<br />
Bağlama<br />
Öğrenmede<br />
Küçük Adımlar<br />
Ġlkesi<br />
Tepkinin<br />
ÇeĢitliliği<br />
**Thorndike bu kavramı Ģu örneklerle açıklamaya çalıĢmaktadır. Bireyler alfabedeki<br />
harfleri ileriye doğru daha kolay tekrar ederken geriye doğru daha zor söylerler.<br />
Ġngilizce Türkçe öğrenen bir kiĢi ―Ġngilizce-Türkçe‖ sözlüğe bakmaya alıĢmıĢsa,<br />
―Türkçe-Ġngilizce‖ sözlüğe bakmakta zorlanabilir. Çarpım tablosunu ileriye doğru<br />
öğrenen kiĢinin geriye doğru sayması zordur.<br />
Dikkat: Uyarıcı tepki arasındaki bağların tek yönlü olduğunu söyleyerek mekanik bir <strong>öğrenme</strong><br />
görüĢü ortaya sürmüĢtür.<br />
Dikkat: Organizma biliĢsel kuramlarda olduğu gibi genel ilkeleri değil, tek bir durumu öğrenir.<br />
**Thorndike'a göre <strong>öğrenme</strong>nin en temel formu deneme-yanılma <strong>öğrenme</strong>sidir.<br />
Ġnsan ya da hayvan olsun, <strong>öğrenme</strong> durumunda olan organizma, belli bir<br />
problemlerle karşılaştığında kendisini amaca götürmeyen başarısız tepkileri<br />
eler. Haz ile sonuçlanan, başarıya götüren tepkiler kalıcı hale gelir.<br />
**Öğrenici olan organizma, kafesten kaçma, bir yiyeceğe ulaĢma, para<br />
kazanma gibi çeĢitli amaçlara ulaĢmak zorunda olduğu problemli bir durumla<br />
karĢılaĢtırılır. Organizma amaca ulaĢmak için değiĢik davranıĢlar yapar.<br />
Bunlardan bazıları amacına ulaĢtırır, bazıları ulaĢtırmaz. Öğrenen organizma<br />
aynı problemle karĢılaĢtığında amaca ulaĢtıran tepkileri seçer. Thorndike bu<br />
duruma daha sonra seçme ve bağlama adını vermiĢtir.<br />
ÖRNEK:<br />
**Bir ressam uygun rengi elde edebilmek için elindeki boyaları farklı farklı<br />
defalar karıĢtıracak, uygun olmayan renkleri eleyecek, kafasında tasarladığı<br />
rengi elde edince ise seçecektir.<br />
**Thorndike, problem çözme sürecinin ard arda sıralanan denemelerin<br />
sonucunda yavaĢ yavaĢ oluĢtuğunu savunur. Thorndike‘a göre <strong>öğrenme</strong>,<br />
büyük atlamalardan ziyade, küçük sistemli adımlar sonucunda gerçekleĢir.<br />
** Öğrenme küçük adımlarla oluĢur‖ ilkesi: Öğrenme birden bire değil, küçük<br />
ve sistematik adımlarla oluĢur. Organizma davranıĢları parça parça yaparak<br />
sonuca ulaĢır.<br />
.**Thorndike‘ye göre <strong>öğrenme</strong> doğrudandır: Öğrenme düĢünme yoluyla veya<br />
mantıkla gerçekleĢmez. Eğer zekâyı kullanarak <strong>öğrenme</strong> olsaydı, kedi kendini<br />
kafesten çıkaracak doğru tepkiyi öğrendikten sonra deney tekrarlandığında,<br />
kafesten çıkmak için sadece bu davranıĢı gösterecekti. Oysa ilk denemede<br />
kafesten çıkmayı baĢaran kedi, ikinci denemede benzer ve baĢka hatalar<br />
yapmıĢ sonunda kafesten çıkmıĢ, üçüncü denemede hataların bir kısmını<br />
tekrarlamıĢ ve daha uzun sürede kafesten çıkmıĢtır. Tekrarlar devam<br />
ettirildiğinde ise, kedinin kafesten çıkma süresi giderek azalmıĢtır.<br />
ÖRNEK:Bir yapboz genellikle parçalar arasındaki iliĢkiler dikkate alınarak<br />
değil,farklı durumların denenmesi sonucunda gerçekleĢir.<br />
** Bu ilke sınama yanılma sürecinde ortaya konulan denemelerin sayısına<br />
bağlı olarak <strong>öğrenme</strong>nin süresine ve hızına açıklık getirir. Buna göre<br />
organizma <strong>öğrenme</strong> sürecinde ―ne kadar fazla tepki gösterirse, <strong>öğrenme</strong>si o<br />
kadar hızlı olacak, <strong>öğrenme</strong>nin süresi de o kadar kısa olacaktır‖<br />
**Organizma aktiftir, doğru çözüme ulaĢıncaya kadar çeĢitli tepkiler dener.<br />
**Tek tepki yoktur organizma problem durumundan kurtuluncaya kadar birçok<br />
farklı tepkilerde bulunur. ĠĢine yarayanları seçer iĢine yaramayanları eler. Bu<br />
durum aynı zamanda deneme yanılma <strong>öğrenme</strong>sinin de temelini oluĢturur<br />
SAYFA 62
Dikkat Çekici<br />
Uyarıcılar<br />
Unsurların<br />
Kuvveti<br />
Öğrenici<br />
Özellikleri<br />
Transferde<br />
Benzer Öğeler<br />
(Tepki analojisi)<br />
ÇağrıĢımsal<br />
GeçiĢ<br />
Eski Uyarıcıyı<br />
Ortamdan<br />
Çıkarma<br />
:**DavranıĢı yönlendiren çevredeki dikkat çeken bazı uyarıcılardır.<br />
** Öğrenici, problem ya da uyarıcı durumundaki, dikkati çeken, daha baskın<br />
olan öğeleri ya da uyarıcıları seçerek onlara tepkide bulunur. DavranıĢı<br />
yönlendiren çevredeki bütün uyarıcılar değil dikkati çeken uyarıcılardır.<br />
**Organizma dikkati daha çok çeken uyarıcıya tepkide bulunur.<br />
ÖRNEK SORU:<br />
Bir lokantada misafirlerini ağırlayan ve hizmetten çok memnun kalan Ömür Bey,<br />
misafir ağırlayacağı zaman pek çok lokanta arasından yine o lokantayı tercih edip<br />
oraya gitmektedir. Bu durum Thorndike'ın uyarıcı-tepki bağını güçlendirdiği söylediği<br />
faktörlerden hangisi için örnek olabilir?<br />
CEVAP: Unsurların Kuvveti<br />
:**Bir uyarıcıya yapılan tepkiyi hem dıĢsal hem de kalıtım, yorgunluk, açlık,<br />
güdü vb. içsel uyarıcılar, daha önceki yaĢantıları ve bunlara bağlı oluĢmuĢ<br />
tutumları <strong>öğrenme</strong>yi etkiler. Bireysel farklılıkların önemi<br />
** Organizmanın çevredeki uyarıcılara verdiği tepki dıĢsal uyarıcılara bağlı<br />
olduğu kadar, insanın koĢullarına da bağlıdır. Bunlardan biri kalıtımdır ve<br />
değiĢtirilemez, diğeri ise organizmanın tutumları ve eğilimleri gibi daha<br />
değiĢmeye açık geçici koĢullardır.<br />
**Yeterli problem yaĢantısı kazanmıĢ hayvan acemi hayvana göre problemi<br />
daha hızlı çözecektir.<br />
** Tepkiler, belirli bir oranda, bireyin içinde yaĢadığı kültür tarafından belirlenir.<br />
Tepkiler, aynı zamanda, içinde bulunulan anın eğilimleri tarafından da etkilenirler.<br />
Tutumlar, bireyin hangi koĢullarda tatmin olacağını veya hangi koĢullarda rahatsız<br />
olacağını belirler.<br />
**Ġki durumdaki öğelerin benzerliği ölçüsünde yeni duruma gösterilecek tepki, önceki<br />
durumda yapılan tepkiye benzerdir. Uyarıcı genellemesi olarak tanımlanabilecek bu<br />
duruma göre, iki durum arasında ne kadar benzer öğe varsa transfer o ölçüde artar.<br />
** Organizmalar, yeni durumlara benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilirler. Yeni bir<br />
duruma giren organizma, bu duruma benzer diğer durumlarda yaptığı tepkileri<br />
tekrarlayabilir.<br />
** Öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamının gerçek yaĢamın bir temsilcisi olmasına özen<br />
gösterilmelidir. Thomdike'ın "benzer öğeler transfer teorisine göre iki durum<br />
arasındaki ortak öğeler ne kadar çok olursa, transfer o kadar yüksek olur.<br />
** Benzer durumlarda daha önce gösterilen tepkinin gösterilmesi.<br />
ÖRNEK:<br />
**Hayatında hiç motorlu taĢıt görmemiĢ bir Afrikalı çocuğun ilk defa motorlu bir taĢıt<br />
görünce, daha önce ormanda gördüğü yırtıcı hayvanlardan korunmak için yaptığı gibi<br />
koĢarak ağaca tırmanması<br />
** ÇağrıĢımsal geçiĢ bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni<br />
uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen<br />
yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. GeçiĢ sırasında orijinal uyarıcı<br />
yavaĢ yavaĢ ortamdan çıkarılır; bu orijinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiĢ<br />
yeni uyarıcıya da gösterilir veya yeni bir durum oluĢturulur.<br />
ÖRNEK SORU<br />
Orhan Bey 6. sınıfa giden çocuğunun resimli kitapları okumayı sevdiği halde resimsiz<br />
kitapları okumaya pek yanaĢmadığını gözlemlemiĢtir. bu durumu değiĢtirmek içinde<br />
çocuğunun severek okuduğu resimli kitaplar okuduğu kimi günler ona resimsiz bazı<br />
hikaye kitaplarından kısa kısa bölümler okumaya baĢlamıĢtır. Orhan Bey daha sonra<br />
ise resimli kitap olmadan resimsiz hikâye kitabı verildiğinde çocuğunun bu kitaplara<br />
da ilgi gösterdiğini görmüĢtür. Orhan beyin çocuğunun bu davranıĢı değiĢtirmede<br />
kullandığı yol THORHDĠKE ilkelerinden hangisiyle açıklanabilir?<br />
CEVAP: ÇağrıĢımsal GeçiĢ<br />
DENEY: Kedilere deneyde önce bir balığı göstermiĢ daha sonra ayağa kalk<br />
komutunu vermiĢtir. Bir süre devam ettikten sonra balığı yavaĢ yavaĢ<br />
ortamdan çekmiĢ ve kedi sadece ayağa kalk komutuna tepki verir hale geliĢtir.<br />
SAYFA 63
THORNDĠKE-EĞĠTĠME ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ<br />
**Öğretimin düzenlenmesine, öğrenciye kazandırılacak hedef davranıĢları belirleyerek baĢlamalıdır.<br />
Eğitim bilimsel bir nitelik taĢımalıdır. Bunun için çıktılar, nesnel olarak gözlenebilir, ölçülebilir özellikler<br />
taĢımalıdır. Bu özellikler öğrenciye kazandırılacak davranıĢlardır. Bu nedenle öncelikle hedef ve<br />
davranıĢlar belirlenmelidir.<br />
** Hedef davranıĢları belirlerken öğrencinin hazır bulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır.(Hazır bulunuĢluk kanunu)<br />
**Thorndike için güdüleme, öğrenciye haz veren durumun belirlenmesi için önemlidir. Öğrenciye<br />
kazandırılacak davranıĢların öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması gerekir. Ġçsel<br />
pekiĢtireç yerine dıĢsal pekiĢtireçler daha önemlidir.<br />
**Öğrenme küçük birimler halinde oluĢtuğundan, <strong>öğrenme</strong> adım adım sağlanmalıdır. Kolaydan zora doğru olmalıdır.<br />
**Öğrenci, uyarıcı durumdaki dikkati çeken baskın öğelere tepkide bulunur, diğer önemsiz ayrıntıları eler.<br />
Bu durumda, öğretme-<strong>öğrenme</strong> sürecinde, hedef davranıĢa yöneltecek uyarıcıların dikkati çekici<br />
nitelikte olması gerekir.<br />
**Doğru tepkiler hemen pekiĢtirilmeli, yanlıĢlar tekrar edilmeden düzeltilmelidir. Bu nedenle öğrenciye<br />
geribildirim (dönüt) verebilmek için düzenli olarak sınav yapmak gerekmektedir.<br />
**Thorndike'ın sisteminde ceza yoktur. Çünkü ceza, uyarıcı ile tepki arasındaki bağı zayıflatmaz.<br />
● Hedef davranıĢlar belirlenirken hazırbulunuĢluk düzeyi dikkate alınmalıdır.<br />
● Öğrenme adım adımdır. O yüzden <strong>öğrenme</strong> faaliyeti kolaydan zora doğru olmalıdır.<br />
● Öğrenilecek konunun dikkat çekici olmasına özen gösterilmelidir. (Öğelerin baskınlığı)<br />
● Öğrenme – öğretme ortamında öğretmenin değil, öğrencinin etkin olması gerekir.<br />
SĠSTEMATĠK DAVRANIġ KURAMI<br />
HULL<br />
** Clark L. Hull (1884-1952), ilk olarak mühendislik eğitimi almıĢtır. Lisans sonrası eğitimini psikoloji<br />
üzerine yapmıĢtır. Yirmi dört yaĢında çocuk felci geçirmesine rağmen çalıĢmalarına devam etmiĢtir. Ġlk<br />
çalıĢması hipnoz ve telkin üzerine olan Hull, on yıllık süreç sonunda <strong>öğrenme</strong> <strong>psikolojisi</strong>ne ve klasik<br />
koĢullanmaya yönelmiĢ ve davranıĢın nesnel ilkelerini içeren genel davranıĢ kuramını geliĢtirmiĢtir.<br />
**AlmıĢ olduğu mühendislik ve matematik eğitiminden dolayı <strong>öğrenme</strong>yi matematiksel formüllerle<br />
açıklamaya çalıĢması yönüyle diğer davranıĢçı kuramlardan farklılık gösteren önemli bir yöne sahiptir.<br />
** Hull‘a göre ideal bir <strong>öğrenme</strong> kuramı Öklid geometrisi gibi önerme ve teoremlerden kurulan mantıksal bir<br />
yapıya sahip olmalıdır. Bu nedenle Hull‘un kuram oluĢturma anlayıĢı mantıksal tümdengelim olarak Belli bir<br />
düzeyde kaygının olması, kiĢiyi harekete geçireceğinden gerekli olarak görülmüĢtür.<br />
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler öğrenilir.<br />
*****Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için önemli<br />
olması gerekmektedir.<br />
**Önceki <strong>öğrenme</strong>ler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni <strong>öğrenme</strong>leri<br />
etkilemekte, yeni <strong>öğrenme</strong>lere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- <strong>öğrenme</strong> ortamını<br />
düzenlerken, çocuğun ön <strong>öğrenme</strong>lerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve<br />
iliĢkiler kurmasını sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.<br />
****Öğretme <strong>öğrenme</strong> durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları<br />
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün<br />
gün değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık <strong>ders</strong> çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik,<br />
resim, fizik vb. <strong>ders</strong>lerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.<br />
**Öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve<br />
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.<br />
****KoĢullanma yoluyla <strong>öğrenme</strong>de uyarıcı-tepki gruplarının bir arada olmasını ve uyarıcı gruba<br />
yapılan tepkilerin doyumsal sonuçlar vermesi gerektiğini savunmuĢtur.<br />
**Organizmayı <strong>öğrenme</strong>ye götüren ihtiyaçlardır. Ġhtiyaçlar dürtü ve güdülenmeyi etkiler ve davranıĢ<br />
ortaya çıkar.<br />
****Hull‘a göre karmaĢık davranıĢlar aĢama aĢama öğrenilir ve <strong>öğrenme</strong>nin temel mekanizması<br />
koĢullanmadır.<br />
**Bu kurama göre <strong>öğrenme</strong>nin temel kavramı alıĢkanlıktır. AlıĢkanlık tepki ve ipuçları arasında<br />
öğrenilmiĢ bağ gücünü geliĢtirir. SAYFA 64
DıĢsal Uyarıcı<br />
ve<br />
Uyarıcı Ġzi<br />
GenellenmiĢ<br />
AlıĢkanlık Gücü<br />
Uyarıcı<br />
Genellemesi<br />
Reaksiyon Gücü<br />
Tepkisel<br />
(KoĢullu)<br />
Engelleme<br />
Salınım Etkisi<br />
SĠSTEMATĠK KURAMIN TEMEL KAVRAMLARI<br />
**DıĢ uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç<br />
saniye daha sürer. DıĢ çevreden gelen uyarıcılar önce organizmanın sinir<br />
sistemini uyarmakta, bu uyarıcı ortamdan kalksa bile sinir sistemi üzerindeki<br />
etkisi birkaç saniye devam etmektedir. Bu duruma UYARICI ĠZĠ denir.<br />
Hull‘a göre <strong>öğrenme</strong> uyarıcı tepki iliĢkisi değildir.<br />
**DAVRANIġ DĠZGESĠ =UYARICI-UYARICI ĠZĠ-TEPKĠ Ģeklinde formüle edilir.<br />
**Göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢının gelmesi, vücut sıcaklığı düĢtüğünde<br />
titreme gibi. Eğer bir tepki ihtiyacı azaltmıyorsa, bir baĢka tepki biçimi denenir.<br />
**Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı<br />
ve tepki arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça, güdü azalır ve uyarantepki<br />
bağı güçlenir. BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı - tepki bağını ―alıĢkanlık‖<br />
haline getirmek mümkündür. Hull‘a göre PekiĢtireçler, dürtüyü azaltabilen<br />
uyarıcılardır.<br />
**Önceki yaĢantılar yeni <strong>öğrenme</strong>leri etkiler. Benzer uyarıcılar benzer Ģartlı<br />
tepkiler meydana getirir. Hull bu transfer sürecine GENELLENMĠġ<br />
ALIġKANLIK GÜCÜ adını vermektedir.<br />
**Uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücünü gösterir. PekiĢtirilen uyarıcı ve<br />
tepki sayısı artıkça alıĢkanlık gücüde artar.<br />
**Ġlk baĢlarda gösterilen uyarıcı tepki eĢleĢmelerinin alıĢkanlık gücüne olumlu<br />
etkisi daha yüksektir, daha sonra bu olumlu etki zamanla azalmaktadır.<br />
****Uyarıcı tepki arasındaki bağın gücüdür. Bu bağ pekiĢtirildikçe güçlenir. Yani bir<br />
davranıĢ pekiĢtirildikçe alıĢkanlık gücü de artar.<br />
DĠKKAT: AlıĢkanlık gücü azalarak artar yani baĢlangıçta alıĢkanlık gücü hızlı artar<br />
fakat sonraki pekiĢtirmeler alıĢkanlık gücünü artırsa da baĢlangıçtaki kadar olmaz.<br />
ÖRNEK: Karnı çok aç olan bir kiĢi için bir tabak yemek çok önemlidir. Fakat bir<br />
tabak yemeği yedikten sonra ki tabağın gücü bir önceki tabak kadar olmaz.<br />
**ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan)herhangi bir anda yapılması<br />
olasılığı.<br />
**DÜRTÜ VE ALIġKANLIK GÜCÜNÜN FONKSĠYONUDUR.<br />
**DÜRTÜ-ALIġKANLIK GÜCÜNÜN HAREKETE GEÇMESĠ-(REAKSĠYON<br />
GÜCÜ OLUġUYOR)-ÖĞRENĠLMĠġ DAVRANIġ GÖZLENĠYOR.<br />
ÖRNEK: Ġnsanın yemek yemek için mutfağa yönelmesi için aç olması<br />
gerekmektedir. Açlık yoksa mutfağa gitmeyecektir.<br />
**Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleĢmesi<br />
olayıdır.<br />
**Yorgunluk bıkkınlık organizmanın tepkide bulunmasını zorlaĢtırır. Bu duruma<br />
tepkisel engelleme denir.<br />
**Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan duruma, zamandan<br />
zamana farklılığı<br />
**Uyarıcı yoğunluğu ne kadar artarsa salınım etkisi o kadar artar. SAYFA 65
Salınım Etkisi<br />
ÖRNEK SORU: Sistematik davranıĢ <strong>öğrenme</strong> kuramında Clark Leonard Hull,<br />
Ģartlanma yoluyla <strong>öğrenme</strong> için, uyarıcı tepki gruplarının hem bir arada da<br />
meydana gelmesinin, hem de uyarıcı grubuna karĢı tepkilerin doyumsal<br />
sonuçlar vermesinin gerekli olduğuna dikkat çekmiĢtir.<br />
Hull, öğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleyen faktörler bir<br />
durumdan diğerine, bir andan diğerine değiĢme göstermesi durumunu<br />
hangi kavramla ifade etmiĢtir?<br />
CEVAP: Salınım etkisi<br />
Gecikme **Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre<br />
Anlık Etkili **Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır<br />
Reaksiyon Gücü<br />
**PekiĢtirmenin miktarı büyüklüğü arttıkça, etkisi gücü ne kadar fazlaysa tepki<br />
o kadar kuvvetli olur ve artar.<br />
**PekiĢtirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir<br />
Crespi Etkisi<br />
KISMĠ- ÖNCE<br />
GELEN AMAÇ<br />
TEPKĠ<br />
DÜRTÜ AZALMASI<br />
PLASEBO ETKĠSĠ<br />
HALO<br />
VE<br />
HORN ETKĠSĠ<br />
ÖRNEKLER<br />
** Hayvana ne kadar büyük bir pekiĢtirici verilirse, hayvanın ona ulaĢmak için<br />
koĢma hızı o denli artmaktadır.<br />
**Çocuğa vaad edilen ödül ne kadar büyükse çocuk o kadar fazla çalıĢacaktır.<br />
KISMĠ- ÖNCE GELEN AMAÇ TEPKĠ Farenin yiyeceği almadan önce,<br />
labirentte daha önce karĢılaĢtığı uyarıcıların meydana getirdiği koĢullu tepkiye<br />
―kısmi- önce gelen amaç tepkisi‖ adı verilmektedir.<br />
**Organizmanın ihtiyacı karĢılandıkça dürtü azalır. AlıĢkanlık gücünün azalarak<br />
artmasının nedeni de dürtünün azalmasıdır. Yani organizma pekiĢtirildikçe dürtü<br />
azalır.<br />
**Etkisiz bir pekiĢtirecin etkili bir pekiĢtireç gibi tepkiyi ortaya çıkarması.<br />
ÖRNEK:<br />
** BaĢı ağrıyan birine sahte ya da alakasız bir ilaç verildiğinde, bir süre sonra baĢının<br />
ağrımadığını söylemesi<br />
**Organizmanın ya da kiĢilerin bir özelliğine bakılarak o kiĢi ve organizma hakkında<br />
olumlu ya da olumsuz görüĢ bildirmek.<br />
ÖRNEK: Bir kiĢinin baĢvuru cv sindeki bakıp onunla ilgili olumlu ya da olumsuz yargıya<br />
varılması.(Örnek: BaĢvuru cv sindeki resmine bakarak kiĢi hakkında yargıda bulunulması)<br />
HALO: KiĢinin belirli bir alanda sahip olduğu olumlu bir özelliğinin, diğer alanlarda<br />
da onunla ilgili yorum yapılırken göz önünde bulundurularak genel bir yargının<br />
oluĢmasını sağlamasıdır.<br />
**ÖRNEK:<br />
** Zeki birinin bu iyi özelliğinden dolayı aynı zamanda çalıĢkan ve sorumluluk sahibi bir insan<br />
olduğunun düĢünülmesi<br />
** Kurtlar vadisindeki eroin kaçakçısı, katil Halo‘nun, Ģirin siması ve esprilerinden dolayı<br />
gözümüze masum görünmesi ile günlük hayatta örneğini çok güzel bulan etkidir.<br />
HORN: KiĢilerin bir alandaki baĢarısızlığının genele mal edilerek olumsuz değerlendirilmesi<br />
ÖRNEK: Öğrencinin bir alandaki bir <strong>ders</strong>inin zayıf olmasından dolayı (fizik) sayısal <strong>ders</strong>lerde<br />
baĢarılı olmayacağını söyleme<br />
SAYFA 66
HULL‘UN ÖĞRENME KURAMINDAKĠ BAġLICA ÖNERMELERĠ<br />
1. DıĢsal Uyarıcıların Alınması Ve Uyarıcı Ġzi<br />
DıĢsal uyarıcı duyu sinirlerine etkiyi baĢlatmaktadır. Ancak bu duyu sinirleri üzerindeki etki<br />
çevresel uyarıcı yok olduktan sonra da birkaç saniye sürmektedir. Hull bu etkiye uyarıcı izi adını<br />
vermiĢtir.<br />
2. Duyusal Uyarıcıların EtkileĢimi<br />
Duyusal uyarıcılar çok ve çeĢitlidir. Bir davranıĢın sadece bir uyarıcı sonucunda oluĢması çok<br />
nadirdir. Çoğu zaman davranıĢ, birçok uyarıcının etkileĢimlerinin bir sonucudur. DavranıĢ, birçok<br />
uyarıcı kalıntısının etkileĢimlerinin bir ürünü, bir fonksiyonudur.<br />
3. ÖğrenilmemiĢ DavranıĢlar<br />
Hull‘a göre organizma bir ihtiyacı giderebilecek tepkiler, öğrenilmemiĢ davranıĢlar hiyerarĢisiyle donanımlı<br />
olarak dünyaya gelmiĢtir. Örneğin göze yabancı bir cisim kaçtığında gözyaĢı gelmesi, vücut sıcaklığı<br />
düĢtüğünde titreme, arttığında terlemenin meydana gelmesi gibi. Eğer hiçbir içsel tepki biçimi ihtiyacı etkili<br />
bir biçimde gideremiyorsa, bu durumda organizma yeni tepki biçimlerini <strong>öğrenme</strong>k zorundadır.<br />
4. Öğrenmenin KoĢulları:<br />
BitiĢiklik Ve Dürtü Azalması<br />
Uyarıcı tepkiye yol açar; tepki de biyolojik ihtiyacın karĢılanmasını sağlarsa, uyarıcı ve tepki<br />
arasındaki bağ güçlenir. Yani ihtiyaçlar karĢılandıkça güdü azalır ve uyaran-tepki bağı güçlenir.<br />
BaĢarılı pekiĢtirmeler yaparak uyarıcı-tepki bağını ―alıĢkanlık‖ haline getirmek mümkündür.<br />
5. Uyarıcı Genellemesi<br />
Önceki yaĢantıların, yeni meydana gelecek <strong>öğrenme</strong>leri etkilediğini ifade temektedir. Benzer uyarıcılar<br />
benzer Ģartlı tepkiler ortaya çıkarırlar. Hull buna genellenmiĢ alıĢkanlık gücü adını verir.<br />
6. Uyarıcı-Dürtü Bağı<br />
Organizmadaki biyolojik yoksunluk dürtüyü meydana getirir. Örneğin, ağız ve dudakların kuruluğu,<br />
susuzluk dürtüsüyle; açlık hissi, midenin guruldaması gibi belirtiler açlık dürtüsü ile birliktedir.<br />
ÖRNEK: Labirent içindeki bir hayvana susuzluğunu gidermek için sola dönmeyi, açlığını gidermek<br />
için sağa dönmeyi önerebilirsiniz. Belirli bir dürtü ve uyarıcının birlikte olması, bu dürtüyü gidermek<br />
için belirli bir davranıĢın, bir baĢka dürtü içinde baĢka bir davranıĢın öğretilmesini mümkün<br />
kılmaktadır.<br />
7. Dürtü Ve AlıĢkanlık Gücünün Bir Fonksiyonu Olarak Reaksiyon Gücü<br />
ÖğrenilmiĢ bir tepkinin istenen herhangi bir anda yapılma olasılığına reaksiyon gücü (SER) adı<br />
verilmektedir. ÖğrenilmiĢ tepkinin meydana gelmesi için, dürtünün ortaya çıkması ve alıĢkanlık<br />
gücünü harekete geçmesi gerekir. Hayvanın yiyeceği almak için kapıyı açma davranıĢını<br />
göstermesi, aç olmasına bağlıdır. Reaksiyon gücü, dürtünün ortaya çıkması ile pekiĢtirilen tepki<br />
sıklığının bir fonksiyonudur.<br />
8.Tepkide Bulunma, KoĢullu Tepkinin Yapılmasını Engelleyen Yorgunluğa Neden Olur<br />
Hull, sönmeyi sadece pekiĢtirme yapılmamasının bir sonucu değil, aynı zamanda yorgunluk<br />
sonucunda oluĢan tepkisel engellemenin de bir sonucu olarak görmektedir.<br />
9. Tepkide Bulunmamayı Öğrenme<br />
Yorgunluk, olumsuz bir dürtü durumudur ve bu durumda, tepkide bulunmama pekiĢtirici bir etkiye<br />
sahiptir. Tepkide bulunmamayı <strong>öğrenme</strong>ye koĢullu engelleme adı verilmektedir.<br />
10. ÖğrenilmiĢ tepkiyi engelleme eğiliminde olan faktörler bir andan diğerine değiĢir.<br />
ÖğrenilmiĢ tepkinin ortaya çıkmasını engelleme bir durumdan diğerine, bir andan diğerine<br />
değiĢtirme göstermektedir. Hull bu engelleme potansiyeline ―salınım etkisi‖ adını vermektedir.<br />
Çoğu zaman bazı faktörler orta düzeyde engellerken bazen çok az, bazen çok fazla engel teĢkil<br />
edebilmektedir.<br />
11. Anlık etkili reaksiyon gücü, tepkisel <strong>öğrenme</strong> oluĢmadan önce bir reaksiyon eĢiğini geçmelidir<br />
Bu önermeye göre, öğrenilmiĢ tepki anında gösterilen etkili reaksiyon gücü, belli bir reaksiyon<br />
eĢiğini geçtiği takdirde <strong>öğrenme</strong> ortaya çıkabilir.<br />
12. ÖğrenilmiĢ Tepkiler; Etkili Reaksiyon Gücü, Salınım Etkisi Ve Reaksiyon EĢiğinin<br />
BirleĢik Fonksiyonudur<br />
Eğitimin baĢlangıcında, henüz birkaç kez pekiĢtirilmiĢ denemede, etkili reaksiyon gücü ve reaksiyon eĢiği<br />
birbirine çok yakındır. Ancak, ne kadar çok deneme yapılırsa yapılsın, her zaman engelleyici faktörlerin<br />
ortaya çıkıp koĢullu tepkinin meydana gelmesini önleme olasılığı bulunmaktadır. SAYFA 67
13. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Uyarıcı Ve Tepki Arasındaki<br />
Gecikme Zamanı Kısaldığı Ölçüde Artar<br />
Gecikme, organizmaya uyarıcının verilmesiyle organizmanın öğrenilmiĢ tepkiyi göstermesi<br />
arasında geçen süredir.<br />
14. Anında Gösterilen Etkili Reaksiyon Gücünün Değeri, Sönmeye KarĢı Direnci Belirler<br />
Sönme ne kadar geç olursa, anlık etkili reaksiyon gücü de o kadar yükselir.<br />
15: KoĢullu tepkinin gücü, doğrudan anlık etkili reaksiyon gücünün ölçüsüne göre değiĢir.<br />
KoĢullu tepki oluĢtuktan sonra onun yaygın olarak görülmesi, büyük ölçüde herhangi bir anda<br />
gösterilen reaksiyon gücünün değeriyle iliĢkilidir.<br />
16. Aynı durumda birden fazla tepki meydana getirebiliyorsa anlık etkili reaksiyon gücü en<br />
üst düzeydedir.<br />
Bu önermeye göre, ―anlık etkili reaksiyon gücü‖ ne kadar yüksek ise, aynı durumda meydana<br />
getirilen tepki sayısı da o kadar fazladır.<br />
**Hull‘a göre, tepki dürtüyü azaltıcı nitelikte olmalıdır. Ġhtiyacı tatmin eden, pekiĢtirilen tepkiler<br />
öğrenilir. *Öğrenilen davranıĢa yapılacak pekiĢtirmenin etkili olabilmesi için, pekiĢtirecin birey için<br />
önemli olması gerekmektedir.<br />
**Önceki <strong>öğrenme</strong>ler, benzer koĢullar altında meydana gelecek yeni <strong>öğrenme</strong>leri etkilemekte, yeni<br />
<strong>öğrenme</strong>lere transfer edilmektedir. Buna göre, öğretme- <strong>öğrenme</strong> ortamını düzenlerken, çocuğun<br />
ön <strong>öğrenme</strong>lerini kullanmasını, bunların transferlerini gerçekleĢtirmesini ve iliĢkiler kurmasını<br />
sağlayacak benzer nitelikte öğeleri kapsamasına özen gösterilmelidir.<br />
**Öğretme <strong>öğrenme</strong> durumunda organizmanın yorgunluğunu giderecek dinlenme araları<br />
verilmelidir. Aralıklı tekrarlarla performansın geliĢimi sağlanmalı; ayrıca aynı konu alanı bütün gün<br />
değil, belli saatlerde yer almalıdır. Haftalık <strong>ders</strong> çizelgelerinde, bir günde Türkçe, matematik, resim,<br />
fizik vb. <strong>ders</strong>lerin birbiri ardına gelmesi bu duruma örnektir.<br />
**Öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamında verilecek uyarı sayısı ve çeĢidi öğrenciyi harekete geçirecek ve<br />
yorgunluğa neden olmadan beklenen davranıĢın kazanılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır.<br />
**Öğretmenler öğretme-<strong>öğrenme</strong> durumunda çok çeĢitli faktörlerin <strong>öğrenme</strong>yi çeĢitli durumlarda<br />
engelleyebileceğini bilerek, <strong>öğrenme</strong> engellerine karĢı gerekli önlemleri almalıdırlar.<br />
** Eğer tepki ihtiyaçları karĢılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı–tepki<br />
bağı güçlenir ve “alıĢkanlık” haline gelir.<br />
SONUÇ OLARAK: Öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamında, <strong>öğrenme</strong> birimine duyulan ihtiyaç,<br />
güdülenme, uyarıcı yoğunluğu, pekiĢtirilen tepki sayısı ne kadar artırılır; yorgunluğun<br />
meydana getirdiği engellemelerle, diğer <strong>öğrenme</strong>yi engelleyici faktörlerin etkisi ne kadar<br />
azaltılırsa o kadar etkili bir <strong>öğrenme</strong> meydana gelir.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL<br />
obsesyon52@hotmail.com<br />
68
BĠLĠġSEL<br />
AĞIRLIKLI<br />
DAVRANIġCI<br />
KURAMLAR<br />
BĠLĠġSEL AĞIRLIKLI DAVRANIġCI KURAMLAR<br />
1-ĠĢaret Kuramı-------------------------------TOLMAN<br />
2-Sosyal Öğrenme Kuramı ---------------BANDURA<br />
(Gözlem Yoluyla Öğrenme)<br />
ĠġARET ÖĞRENME (ĠĢaret – Beklenti Öğrenme-Amaçlı DavranıĢçılık)<br />
Edward TOLMAN<br />
**Tolman kullandığı yöntem ve yaptığı deneyler yönünden daha çok davranıĢ ekolüne bir yakınlık<br />
göstermekle birlikte, deneylerinin sonuçlarını yorumlama, önerdiği hipotezler ve genel olarak<br />
<strong>öğrenme</strong> konusundaki düĢünceler yönünden alan kuramlarına ve Gestalt kuramlarına eğilimlidir.<br />
Kuramı amaçlı davranıĢçılık olarak nitelendirilmektedir. Daha sonra bu kuram, ĠĢaret-Gestalt ya<br />
da Beklenti Kuramı olarak adlandırılmıĢtır.<br />
**Tolman bulgularını laboratuar deneylerinde farelerin labirentler içindeki davranıĢlarından objektif<br />
olarak elde etmiĢtir. Bu davranıĢların yorumunu kavrama, anlama, algı, alan, Gestalt gibi<br />
açıklayıcı ilkelerle yapmıĢtır.<br />
**Tolman; Guthrie ve Hull gibi davranıĢçılardan farklı olarak labirent içindeki uyarıcıların tepkiyi<br />
boĢaltan birer "tetik‖ olmaktan çok "yol gösteren iĢaretler" niteliğinde olduğunu savunmuĢtur.<br />
** Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere bölüp, analiz ederken, bütünü gözden<br />
kaçırdıklarını savunmuĢtur. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç<br />
doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢikliğe uğrayabilir, Ģekillenir ve uyum sağlayabilir<br />
** Tolman‘a göre <strong>öğrenme</strong>; temel olarak çevreyi tanıma ve keĢfetme sürecidir.<br />
Organizma, araĢtırma yoluyla bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü keĢfeder ve bunları<br />
kullanarak amacına ulaĢır.<br />
**Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız birimler halinde değil, organize<br />
edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye iliĢkin organize edilmiĢ bilgi türü biliĢsel<br />
harita olarak adlandırılır. Organizma, yer <strong>öğrenme</strong> sürecinde bu haritalardan yararlanır.<br />
Tolman, üst düzey organizmaların kendilerini istedikleri amaca ulaĢtıracak yolların ve nesnelerin<br />
uzaysal planını kapsayan bilgilerini kullandıklarını savunur. Organizma biliĢsel haritasını<br />
kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi<br />
olarak adlandırılır.<br />
** Tolman'a göre labirent içinde amaca ulaĢma (farenin yiyeceğe ulaĢması) zincirleme<br />
koĢullanmalardan çok, zihinsel bir sürecin sonunda gerçekleĢmektedir. Ona göre farelerde seziĢ<br />
yeteneği vardır. Fare labirenti öğrenirken yol gösteren iĢaret uyarıcılarının rehberliği sayesinde<br />
labirentin, zihinde "biliĢsel haritasını" ya da bir "alan haritasını" geliĢtirir. Uyarıcıların iĢaret<br />
anlamını taĢımaları farenin labirent içindeki amacıyla ilgilidir. Fare davranıĢı ile umduğu amaç<br />
arasındaki iliĢkiyi öğrenir; bir baĢka deyiĢle uyarıcıların iĢaret ettiği anlama göre davranıĢta<br />
bulunur. KoĢullu uyarıcılara otomatik koĢullu tepkiler vererek yolunu bulmaz; ona yolunu gösteren<br />
iĢaret uyarıcılarla amaç arasındaki iliĢkilerin anlamıdır. Bu iĢaret uyarıcılar sayesinde<br />
fare labirenti zihninde yapılaĢtırır, bir bütün (Gestalt) haline getirir. Bu görüĢünden<br />
dolayı Tolman'ın kuramına "ĠĢaret Gestalt Kuramı" denir.<br />
**Tolman'a göre davranıĢa yön veren umulan amaçtır. En basit görülen bir <strong>öğrenme</strong> bile aslında<br />
karmaĢıktır. Öğrendiğimiz Ģey alıĢkanlık değil beklentidir. Hipotez bir beklentinin ifadesidir. Eğer bir<br />
beklenti doğrulanırsa tekrar olasılığı artar.<br />
** Tolman‘a göre davranıĢ, amaçlı etkinliktir yani amaca yönelik etkinliktir.<br />
ÖRNEK: Telefon etmek, su içmek, ekmek almak vs. Farenin amacı yiyeceği elde etmekse,<br />
yiyeceği arama davranıĢı, buluncaya kadar devam eder. Farenin davranıĢı amaçsaldır.<br />
SAYFA 69
**DavranıĢ, organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢebilir.<br />
ÖRNEK: Birey iĢe her gün arabayla gidiyordur. Arabası o gün bozuksa taksiyle, yaya veya<br />
bisikletle gidebilir. Bu tepkisel bir refleks değildir. Organizma değiĢen koĢullara kendi bilgisini<br />
kullanarak, amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular.<br />
**Öğrenmede biliĢsel süreçleri ilk ele alan psikologdur.<br />
**Tolman‘a göre bilgi edinimi, iki ya da daha fazla uyarıcı olaylar arasındaki iliĢki (klasik<br />
koĢullanma) olabilir.<br />
ÖRNEK: saat 12 olduğunda öğle yemeği yeme beklentisi oluĢur. Bu nedenle Tolman uyarıcı –<br />
uyarıcı kuramcısı olarak alınır.<br />
** Organizma çevreden çok Ģey öğrenir ancak bu öğrendiklerini etkinlik olarak göstermez. Bu<br />
bilgiler onlara ihtiyaç duyuluncaya kadar bellekte kalır.<br />
ÖRNEK: Bankanın yerini biliriz ancak bu bilgiyi ihtiyacımız olana kadar kullanmayız.<br />
**Öğrenme ile performans ayrımı yapmıĢtır. Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir<br />
davranıĢa dönüĢmesine performans denir.<br />
ĠġARET ÖĞRENME ĠLE ĠLGĠLĠ KAVRAMLAR<br />
AMAÇLI<br />
DAVRANIġCILIK<br />
BÜTÜNCÜL<br />
(MOLAR)<br />
DAVRANIġ<br />
BEKLENTĠ<br />
VE<br />
DENENCELER<br />
YER<br />
ÖĞRENME<br />
(ĠĢaret)<br />
**Tolman'a göre davranıĢ, amaçlı etkinliklerdir diğer bir deyiĢle, amaca yönelik etkinliklerdir.<br />
Labirent içindeki fare için amaç yiyeceği elde etmek ise, onun yiyeceği arama davranıĢı yiyeceği<br />
buluncaya kadar sürecektir. Bu durumdaki farenin davranıĢı amaçsaldır; yani amaca yöneliktir.<br />
Tolman'a göre de davranıĢ amaca yönelik ise, organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma<br />
çabasını sürdürecektir. Sonuçta her iki durumda da davranıĢ amaçlıdır.<br />
**DavranıĢ aynı zamanda organizmayı amaca ulaĢtıracak Ģekilde değiĢen koĢullara göre değiĢir,<br />
uyum sağlar.<br />
ÖRNEK: Birey iĢyerine kendi otomobiliyle gidebilir. Otomobili o gün yoksa taksiyle, otobüsle,<br />
bisikletle gidebilir. Ya da yürüyebilir. Organizma değiĢen çeĢitli koĢullara, sınırlamalara göre<br />
kendi bilgisini kullanarak amaca ulaĢtıracak en uygun davranıĢı seçer ve uygular.<br />
**Yukarda belirtildiği gibi davranıĢ amaca yönelik olduğunda, amaç bazı Ģeylerden çıkmak,<br />
bazılarını da elde etmek olabilir.<br />
ÖRNEK: Kafesteki kuĢ, kafesten kaçmak için çabalarken; bir satıcı malının satıĢından kar elde<br />
etmeye uğraĢır. Sonuçta davranıĢ, organizmanın ulaĢmak istediği ürün yani amaç tarafından<br />
yönlendirilir. Tolman davranıĢı amaç etrafında organize ettiğinden, kuramına amaçlı davranıĢçılık<br />
adı verilmekle birlikte, moleküler davranıĢ değil, bütüncü (molar) davranıĢ üstünde çalıĢmak<br />
gereğini de vurgulamıĢtır.<br />
** Tolman'a göre davranıĢı küçük parçalara, elementlere ayırarak çalıĢmak, davranıĢın anlamını<br />
kaybettirir. Bu yüzden anlamlı bütünlüğü olan amaca yönelik davranıĢlar üstünde çalıĢmak<br />
gerekmektedir<br />
** Küçük davranıĢ birimleriyle değil, bütüncü davranıĢlarla çalıĢmak gerektiğini savunmuĢtur.<br />
Tolman, davranıĢçıların, davranıĢı çok küçük birimlere analiz ederken, bütünü gözden<br />
kaçırdıklarını ifade etmiĢtir. Ona göre davranıĢ, amaca yöneliktir; davranıĢ, ulaĢılacak amaç<br />
doğrultusunda, çevre koĢullarına göre değiĢtirilebilir, uyum sağlayabilir bir özelliğe sahiptir.<br />
Tolman, yöntem bakımından davranıĢçı, metafizik yönünden biliĢsel bir kuramcıdır. Diğer bir<br />
deyiĢle, davranıĢı biliĢsel süreçleri keĢfetmek amacıyla çalıĢmıĢtır.<br />
**Beklenti: Kapı ziline basıldığında zil sesinin duyulması beklenir. Kapı ziline basıp da zil<br />
sesinin duyulmasını beklemek bir beklentidir<br />
** Denence: YaĢantı geçirmeden önceki ilk geçici beklentilere denir. YaĢantılarla doğrulanır ya<br />
da doğrulanmaz. Doğrulandığında beklenti devam eder. Doğrulanmadığında ise terk edilir.<br />
ÖRNEK: Lezzetli bir yemek yeme beklentisiyle lokantaya giden kiĢi eğer yemeği beğenmemiĢse<br />
denence doğrulanmamıĢtır. Ve gelecek sefer aynı lokantaya gitmez.<br />
**Organizmanın amaçlarına ulaşabilmek için çevre hakkında bilgi edinmesi, ipucu ve çevre<br />
kaynaklarını kullanarak en kısa yoldan amacına ulaşmasıdır.<br />
ÖRNEK: Aç olan birey zihninde yer alan karnın doyurmayla ilgili şemaları harekete geçirir ve<br />
karnını doyurur. SAYFA 70
YER<br />
ÖĞRENME<br />
(ĠĢaret)<br />
EN AZ ÇABA<br />
ĠLKESĠ<br />
GĠZLĠ<br />
(ÖRTÜK)<br />
ÖĞRENME<br />
ÖDÜL<br />
BEKLENTĠSĠ<br />
** Yer <strong>öğrenme</strong> deneyleri organizmanın içinde bulunduğu koĢullara göre uygun alternatif<br />
davranıĢı seçerek amacına ulaĢmayı öğrendiğini göstermek üzere düzenlenmiĢtir. Bir<br />
labirentteki fare yiyeceğe ulaĢabilmek için tüm yolları dener en kısa yolu bulduğu zaman<br />
hep o yolu kullanır.<br />
DENEYĠN AÇIKLAMASI: Fareyi, amaç olan yiyecek kutusuna götüren üç yol vardır. Bunlardan<br />
en çok tercih edilen ve en kısa olan yol birinci yoldur. En uzunu ve en az tercih edileni, ise<br />
üçüncü 'yoldur. Birinci yol A engeli ile kapatıldığında, fareler ikinci yolu tercih etmekte; ikinci yol B<br />
engeli ile kapatıldığında, bir ve ikinci yol birlikte kapatılmıĢ olduğundan bu durumda zorunlu<br />
olarak en az tercih edilen üçüncü yolu seçmektedirler. Elde edilen bu bulgular, farelerin kör bir<br />
alıĢkanlık, ya da alıĢkanlık hiyerarĢisinin otomatik bir performansı olarak değil, duruma göre<br />
oluĢturdukları biliĢsel haritaya göre etkinlikte bulunduklarını desteklemektedir.<br />
*Organizma biliĢsel haritasını kullanarak kendisini en kısa Ģekilde amaca<br />
ulaĢtıran yolu seçer. Bu durum en az çaba ilkesi olarak adlandırılır.<br />
**Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini<br />
en kısa Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir.<br />
**Öğrenmeler <strong>öğrenme</strong> amacı olmadan, hatta kiĢi farkında olmadan gerçekleĢir. Yapılan<br />
çalıĢmalar, gizil <strong>öğrenme</strong>nin zihinsel imge ya da biliĢsel harita olarak depolandığını<br />
göstermektedir. Organizma ilgili bir problemle karĢılaĢtığı zaman bu haritalara baĢvurur<br />
ve onu kullanır. Performansa dönüĢtürülmeyen <strong>öğrenme</strong>dir. Öğrenme, performansa<br />
dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.<br />
ÖRNEK: Bir organizmaya yaptığı davranıĢtan dolayı ödül verilmiyorsa bu organizmanın<br />
davranıĢında hiçbir farklılık meydana gelmez ancak ödül veriliyorsa daha iyi bir<br />
performans gösterir<br />
ÖRTÜK ÖĞRENME<br />
Tolman ve Honzik (1930) tarafından yapılan bu deneyde fareler üç gruba ayrılmıĢtır. Ġki kontrol<br />
grubundan birinde fareler deney boyunca ödüllendirilmiĢ, yiyecek verilmiĢtir. Diğer kontrol<br />
grubunda deney boyunca hiç ödül verilmemiĢtir. Deney grubunda ise onbirinci güne kadar<br />
ödülsüz deneme yapılmıĢ, onbirinci günden itibaren farelere yiyecek verilerek düzenli bir Ģekilde<br />
ödüllendirilmiĢlerdir. Deney 17 gün sürmüĢtür. Elde edilen bulgular Ģöyledir: Hiç yiyecek ödülü<br />
almayan kontrol grubundaki farelerin hata sayısında bir düĢme olmakla birlikte, hata sayısı<br />
düzenli olarak ödül alan kontrol grubundaki kadar azalmamıĢtır. Ancak, onbirinci güne kadar<br />
yiyecek ödülü almayan, onbirinci günden itibaren ödül alan deney grubundaki farelerin hata<br />
sayısı, yiyeceği aldıktan sonra birden bire azalmıĢ, hatta düzenli olarak ödül alan gruptaki<br />
farelerden daha iyi performans göstermiĢlerdir. Bu durum, ilk 10 denemede de <strong>öğrenme</strong>nin<br />
meydana geldiği, ancak yiyecek alıncaya kadar bunu performans olarak göstermediğini ifade<br />
etmektedir.<br />
DENEYĠN AÇIKLMASI: Bu bulgu, aynı zamanda Tolman'ın pekiĢtirmenin bir <strong>öğrenme</strong> değiĢkeni<br />
değil, performans değiĢkeni olduğuna iliĢkin görüĢünü de desteklemektedir.<br />
Sonuç olarak, örtük <strong>öğrenme</strong>, performansa dönüĢtürülmeyen <strong>öğrenme</strong>dir. Öğrenme,<br />
performansa dönüĢtürülünceye kadar bellekte saklı kalmaktadır.<br />
**Organizma belli bir yere gi<strong>ders</strong>e belli bir pekiĢtireci elde edeceğini öğrenir. Tolman<br />
hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının düĢeceğine<br />
inanmaktadır.<br />
** Tolman'a göre, organizma eğer belli bir yere gi<strong>ders</strong>e belli bir pekiĢtireç elde edeceğini<br />
öğrenir. Tolman hayvanın almayı beklediği pekiĢtireç değiĢtirilirse performansının<br />
düĢeceğine inanmaktadır. Ödül beklentisiyle ilgili ilk önemli gözlemlerden birisini<br />
Tinklepaugh yapmıĢtır. Deneyinde maymunun gözü önünde iki kutudan birinin altına muz<br />
yerleĢtirmiĢtir. Ancak, maymunun kutuyu ve muzu hemen alması engellenmiĢtir. Birkaç<br />
saniye sonra maymun hiç yanılmadan doğru kutuyu seçerek muzu almıĢtır. Bu davranıĢ<br />
kazanıldıktan sonra, deneyin diğer aĢamasında; önce muz bir kabın altına saklanmıĢ<br />
sonra maymun görmeden muz kabın altından alınarak, yiyecek olarak sevilmeyen marul<br />
yaprağı konmuĢtur. Maymun yiyeceğin saklandığı doğru kabı bulmasına rağmen, tercih<br />
ettiği muz yerine marul yaprağını bulunca ĢaĢkınlık ve kızgınlık göstermiĢ yiyeceği<br />
reddetmiĢtir. Deney sonucu organizmanın elde edeceği ödülü bilerek tepkide<br />
bulunduğunu doğrular niteliktedir. SAYFA 71
ÖRTÜK<br />
(GĠZĠL)<br />
SÖNME<br />
ÖĞRENMENĠN<br />
DEĞĠġKENLERĠ<br />
ÖĞRENMENĠN<br />
DEĞĠġKENLERĠ<br />
** Tolman'ın kuramına göre, organizma kendisine verilen gözlem yapma fırsatlarıyla<br />
Tepki-Uyarıcı beklentisini <strong>öğrenme</strong>ktedir.<br />
**Fakat daha sonra organizma, artık bu tepkinin, yiyeceğe götürmediğini gözlerse, bu<br />
gözlemler sönmeyi meydana getirir. Bu koĢullarda meydana gelen sönmeye örtük sönme<br />
adı verilmektedir. Diğer bir deyiĢle, daha önce de açıklandığı gibi organizmanın<br />
öğrenilmiĢ beklentilerinin karĢılanmamasıyla sönme oluĢmaktadır.<br />
ÖĞRENMENĠN DEĞĠġKENLERĠ<br />
**Tolman, <strong>öğrenme</strong>nin bağımsız değiĢkenleri olarak çevresel değiĢkenleri ve<br />
bireysel farklılık değiĢkenlerini ele almaktadır. Tolman ayrıca psikolojiye ara<br />
değiĢken kavramını getirmiĢtir. Bireysel farklılık ve çevresel değiĢkenler ara<br />
değiĢkenlerle etkileĢerek bağımlı değiĢkeni yönlendirmektedir.<br />
Çevresel DeğiĢkenler:<br />
Beslenme programı amaç nesnenin uygunluğu, verilen uyarıcıların tür ve biçimleri,<br />
<strong>öğrenme</strong> durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü labirentte ilerleme ve baĢarılı<br />
olma biçimi, deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.<br />
1. Beslenme programı: Bu kavram hayvanın yoksun bırakılıma tarifesine iĢaret etmektedir.<br />
Örneğin; hayvanın yemek yemesinden itibaren geçen zaman miktarı<br />
2. Amaç nesnenin uygunluğu: Verilecek pekiĢtirici uyarıcının hayvanın dürtü durumuna uygun<br />
olmasıdır. ÖRNEK: Susuz bir hayvan için yiyecek pekiĢtirici olamaz.<br />
3. Verilen uyarıcıların tür ve biçimleri: Öğrenme durumunda hayvana sağlanan iĢaret ve<br />
ipuçlarının uygunluğu, açıklığıdır.<br />
4. Öğrenme durumunda gerekli olan motor tepkilerin türü: KoĢma, keskin dönüĢler vb.<br />
5. Labirentte ilerleme ve baĢarılı olma biçimi: Deneyi yapan kiĢi tarafından belirlenen, bir<br />
labirenti çözümlemek için gerekli olan yol, dönüĢ biçimi<br />
6. Deneme sayısı ve bu denemelerin birikik doğası.<br />
Bireysel Farklılık DeğiĢkenleri:<br />
**Tolman, davranıĢı etkileyen çevresel değiĢkenlere ek olarak bireysel farklılık değiĢkenlerini ele<br />
almıĢtır. Bireysel farklılık değiĢkenleri, her bir çevresel değiĢkenle etkileĢimde bulunur ve ara<br />
değiĢkenlerin de etkisiyle bağımlı değiĢken olan davranıĢ meydana getirilir.<br />
Tolman'ın ele aldığı bireysel farklılık değiĢkenleri Ģunlardır:<br />
1. Kalıtım<br />
2. YaĢ)<br />
3. Önceki eğitim<br />
4. Organizmanın hormon, ilaç ve vitamin koĢullan<br />
Ara DeğiĢkenler:<br />
*Ara değiĢken, bağımsız değiĢken ve bağımlı değiĢken arasındaki iliĢkiyi açıklamaya<br />
yardımcı olmak üzere oluĢturulmuĢ bir yapıdır. Tolman ara değiĢken olarak biliĢi<br />
görmektedir. BiliĢ, hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir.<br />
**Organizma, verilen bir hedefe tek bir yolu kullanarak değil, çok çeĢitli alternatif yolları<br />
değerlendirerek ulaĢmaktadır. Bu durumda Tolman, amaca ulaĢmada kullanılan karmaĢık,<br />
bütüncü davranıĢ çeĢitliliğinin nedenlerini açıklamaya çalıĢmıĢtır. Tolman, bu sorunu ara değiĢken<br />
kavramını kullanarak cevaplamıĢtır.<br />
**BiliĢ hem uyarıcıya hem de tepkiye müdahale eden bir öğedir. Bireyin çevresindeki dünyaya<br />
iliĢkin algıları, inançları onun etkinliklerini etkilemektedir.<br />
Ara DeğiĢken Örnekleri: BiliĢleri, beklentileri, amaçları, varsayımları ve istekleri<br />
kapsar.<br />
Beklentiler Ara DeğiĢkenini Açıklarsak: Tolman’a göre bir beklenti, her bir<br />
baĢarılı tepkiyi bir ödül takip ettiğinde ortaya çıkar. Bir beklenti bir kere ortaya çıktığı<br />
zaman, davranıĢın yön bulmasında ve kontrolünde rol oynar.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com SAYFA 72
Güdülenme<br />
Zihinsel<br />
Deneme<br />
Yanılma<br />
Performans<br />
BĠLĠġSEL<br />
SENARYO<br />
BĠLĠġSEL<br />
HARĠTA<br />
KATEKSĠS<br />
ÖĞRENME<br />
**Organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler.<br />
ÖRNEK: Aç bir organizma çevredeki yiyeceklere, susuz bir organizmada<br />
çevredeki su ile ilgili uyarıcılara dikkat eder.<br />
**Tolman'a göre, <strong>öğrenme</strong> için güdülenme gerekli değildir, çünkü güdülenme,<br />
organizmanın çevredeki hangi olaylara dikkat edeceğini belirler.<br />
**Tolman'a göre güdülenme "algısal vurgulayıcı" olarak görev yapar.<br />
**Tolman organizmanın seçimden önce seçme noktasında durup karar verme öğelerini biliĢsel<br />
olarak gözden geçirdiğini belirtmektedir. Bu sürece de zihinsel deneme-yanılma adını<br />
vermektedir.<br />
**Fare labirentte yiyeceğe en kısa yoldan nasıl gidebilirim gibi çözümler ararkenki hareketleri,<br />
alternatif bir yol araması zihinsel deneme yanılmadır. Bu deneme-yanılma çözüm bulununcaya<br />
kadar devam etmektedir.<br />
**Öğrenilenlerin gerek duyulduğunda gözlenebilir davranıĢa dönüĢtürülmesine<br />
performans denir.<br />
ÖRNEK: T bankasının nerde olduğunu biliriz ancak bankaya ihtiyaç<br />
duyduğumuzda bu bilgiyi kullanırız<br />
**Uzun süreli bellekteki iĢlemsel hafıza bilgilerine denir. Bir olayın nasıl<br />
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryo vardır. Bireylerin zihinlerinde bir olayın nasıl<br />
gerçekleĢtiği ile ilgili senaryoları vardır. Fakat bu senaryolar farkında olarak<br />
öğrenilmez. Durum ya da olayla karĢılaĢınca uygun Ģekilde hareket ederiz<br />
ÖRNEK: Ders dinlerken nasıl davranacağımızı farkına varmadan öğreniriz ve<br />
<strong>ders</strong> dinlerken de zihnimizdeki senaryoya uygun dinleriz.<br />
**Eğer organizmaya çevresini keĢfetme imkânı verilirse, çok sayıda uyarıcı ve uyancı<br />
tepki bağlaĢımları kazanabilir. Organizma bu kazandığı bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız<br />
birimler halinde değil, organize edilmiĢ bilgi halinde saklar. Organizmanın çevreye<br />
iliĢkin organize edilmiĢ bu bilgi türüne biliĢsel harita adı verilmektedir.<br />
**BiliĢsel harita denencel nitelikte olan geçici beklentilerin test edilmesi yoluyla geliĢir.<br />
Denence test etme süreci, biliĢsel haritanın geliĢiminde önemli bir yere sahiptir.<br />
Organizma biliĢsel haritasını kullanarak diğer koĢullar eĢit olduğunda kendisini en kısa<br />
Ģekilde amaca ulaĢtıran yolu seçmektedir. Bu duruma en az çaba ilkesi denir.<br />
TOLMAN‘IN ÖĞRENME TÜRLERĠ<br />
**Organizma içinde bulunduğu sosyo-kültürel özelliklere göre belli dürtü<br />
durumlarını belli nesneler ile iliĢkilendirerek öğrenir.<br />
** Kateksis, belli dürtü durumlarıyla belli nesneleri iliĢkilendirme eğiliminin<br />
öğrenilmesidir.<br />
ÖRNEK: Kebap deyince akıllara Adana ve Urfa‘nın, Ġtalyanlar açlığını makarna<br />
ya da pizza ile giderme eğiliminde olabilir.<br />
NOT: Organizmanın belli dürtü durumlarında belli nesnelerden kaçınmayı<br />
<strong>öğrenme</strong>sine ise olumsuz Kateksis demiĢtir.<br />
ÖRNEK: Bir Müslüman açlığını gidermek için domuz eti yemez çünkü açlık ile<br />
domuz etini iliĢkilendirmemiĢtir.<br />
SAYFA 73
Eġ DEĞER<br />
ĠNANÇLAR<br />
ALAN<br />
BEKLENTĠLERĠ<br />
ALAN BĠLĠġ<br />
YÖNTEMLERĠ<br />
DÜRTÜ<br />
AYRIMLARI<br />
**Tolman‘a göre <strong>öğrenme</strong>de fizyolojik dürtülerden çok sosyal dürtülerin<br />
doyurulması önemlidir. Bazen alt amaç gerçek amaçla aynı etkiye sahip<br />
olduğunda alt amaç eĢ değer inancı oluĢturmaktadır. Organizmanın açlık,<br />
susuzluk gibi fizyolojik dürtülerine göre saygı ihtiyacının karĢılanması daha<br />
önemlidir.<br />
ÖRNEK:<br />
** ĠĢ yerinde baĢarılı olma algısı çalıĢanın saygı ve kabul görme ihtiyacını<br />
karĢılar. Yüksek not alma saygı ihtiyacını doyurur<br />
** Alt amaç, ana amaçla aynı tepkiye sahip olduğunda, alt amaç, eĢdeğer inanç<br />
oluĢturur. Bu durum, uyarıcı-tepki kuramlarında ikincil pekiĢtirme kavramına<br />
çok benzemekle birlikte, bu <strong>öğrenme</strong> çeĢidi fizyolojik dürtülerden ziyade ―sosyal<br />
dürtülerin‖ tatmini ile iliĢkilidir<br />
**Tolman, pekiĢtirme olarak, sevgi – saygı ihtiyacının karĢılanmasını görürken,<br />
U-T kuramcıları açlık, susuzluk gibi fizyolojik dürtülerin doyurulmasını tercih<br />
etmektedirler.<br />
TOLMAN DERKĠ: 1949'da bu durumla ilgili Ģu örneği vermektedir. Yüksek not alma algısı,<br />
öğrencinin bir müddet sevgi ve kabul edilme ihtiyacını tatmin edecektir. Hatta arkadaĢlarına<br />
aldığı notlardan söz etmese bile, öğrenci için A almak, sevilme ve kabul edilmeye eĢdeğer olarak<br />
görülecektir.<br />
**Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir iĢaret gördüğünde onu,<br />
belli bir diğer iĢaretin izleyeceğini bekler. Bu <strong>öğrenme</strong>ye uyarıcı-uyarıcı<br />
<strong>öğrenme</strong>si de denir. Bu tür <strong>öğrenme</strong>nin gerçekleĢmesi için tek pekiĢtirme<br />
beklentinin doğrulanmasıdır.<br />
ÖRNEK: Zil çalması <strong>ders</strong>in baĢlaması için bir iĢarettir. ġimĢek gök gürültüsünün<br />
iĢaretidir<br />
TOLMAN DERKĠ: Uyarıcı-Tepki (U- T) <strong>öğrenme</strong> değil, uyarıcı-uyarıcı (U=U) <strong>öğrenme</strong><br />
denmiĢti. Organizma bir iĢareti gördüğünde, bir sonrakinin onu izleyeceğini öğrenir. Bu tür<br />
<strong>öğrenme</strong>nin meydana gelmesi için tek pekiĢtirme, beklentinin yani denencenin doğrulanmasıdır.<br />
**Alan-biliĢ yolu, bir problem çözme stratejisi olarak belli durumlarda algısal alanı<br />
düzenleme eğilimi olarak tanımlanır. Problem çözme stratejisinde önemli olan<br />
nokta, bir problemi çözmede etkin olan bir stratejinin gelecekte benzer<br />
durumlarda da kullanılmasıdır.<br />
**Problem çözme yaklaĢımı ya da yolu da denebilir. Tolman‘a göre en az güvenli<br />
<strong>öğrenme</strong> türüdür. Bir problemi çözmede kullandığı stratejiyi diğer<br />
problemlerde de kullanmadır.<br />
**Organizmanın kendi dürtü durumunu belirlemesini ve buna uygun tepkide<br />
bulunmasını kapsamaktadır. Organizma kendi dürtü durumunu belirlemedikçe<br />
onunla ilgili biliĢ haritasını kullanamaz. Yani ihtiyacını bilmedikçe amacını<br />
belirleyemez ve davranıĢta bulunamaz<br />
ÖRNEK: Bir T labirentinde hayvana aç olduğunda bir yöne, susuz olduğunda diğer yöne<br />
dönme öğretilmiĢtir. Organizma, kendi dürtü durumunu açıkça belirlemedikçe onunla ilgili biliĢ<br />
haritasını kullanamaz. Organizma ihtiyacını bilmediğinde, amacını belirleyemez ve sonuçta da<br />
uygun davranıĢı gösteremez.<br />
**Tolman, fizyolojik dürtülere olduğu kadar sosyal dürtülere de önem verdiğinden onun için dürtü<br />
ayırımı kavramı önemlidir.<br />
ÖRNEK: Sevgiye ihtiyaç duyan birisinin davranıĢı farklı olacaktır, yiyeceğe ihtiyaç duyan birisinin<br />
davranıĢı farklı olacaktır.<br />
KAHRAMAN ÖZKUL SAYFA 74
HAREKET<br />
BĠÇĠMLERĠ<br />
**Tolman kuramından esas olarak fikirlerin iliĢkilenmesiyle ilgilenmiĢtir. Bu<br />
nedenle hareket biçimini <strong>öğrenme</strong>, bir eksiği gidermeye dönüktür.<br />
**Bir eksikliği gidermek için sergilenen hareketler ve bunların nasıl davranıĢa<br />
alıĢkanlığa dönüĢtüğünü belirlemeye yönelik Tolman‘ın yaptığı çalıĢmalar vardır.<br />
**Sonuçta kalıcı tutum ve alıĢkanlıklar oluĢur.<br />
TOLMAN‘IN KURAMININ EĞĠTĠM AÇISINDAN DOĞURGULARI<br />
1 Eğitimle kazanılacak amaçlar, öğrencinin amaçlarıyla tutarlı olduğu, öğrencinin gereksinimlerini<br />
karĢıladığı ölçüde öğrencinin <strong>öğrenme</strong> çabasını sürdürmesini sağlayacaktır.<br />
2 Okuldaki <strong>ders</strong>ler öğrenciye <strong>öğrenme</strong>ye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır.<br />
3 Konular mantıksal ve aĢamalı bir sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır.<br />
4 Öğrencilere denence kurma ve denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatı<br />
verilmeli. Öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamı öğrencinin beklentilerini karĢılamaya yönelik olmalıdır.<br />
5 Öğrencilere yapacakları davranıĢ sonucu performansının artması için ödül verilmelidir.<br />
6 Çevresel bireysel ve ara değiĢkenler öğrencilerin beklentilerine uygun olmalıdır.<br />
7 <strong>öğrenme</strong> konusunda birçok önemli araĢtırma baĢlıkları ortaya atmıĢtır ve psikolojiye 'ara<br />
değiĢken' ve 'biliĢsel harita' kavramlarını kazandırmıĢtır.<br />
OKUMA PARÇASI<br />
Tolman'a göre davranıĢ, amaca yönelik ise organizma çevreyi araĢtırma ve amaca ulaĢma çabasını sürdürür.<br />
DavranıĢ, organizmanın elde etmek istediği ürün, ulaĢmak istediği amaç tarafından yönlendirilir. DavranıĢ belli bir<br />
amaca dönük değilse, organizma <strong>öğrenme</strong> çabasından vazgeçer. O halde eğitimle kazandırılacak amaçlar, öğrencinin<br />
gereksinimlerini karĢıladığı ölçüde, öğrencinin <strong>öğrenme</strong> çabasını sürdürmesini sağlayacaktır. Ayrıca, öğretme<br />
<strong>öğrenme</strong> ortamındaki uyarıcılar, nesneler, olaylar öğrencilerin gerek fizyolojik gerekse sosyal ihtiyaçlarını gidermelidir.<br />
Öğrencilerin <strong>öğrenme</strong> çevresindeki objelerle dürtülerini giderme arasında iliĢki kurmaları sağlanmalıdır. Tolman'ın<br />
kateksisin unutmaya karĢı direnci artırdığı görüĢü dikkate alındığında, öğrencinin ihtiyacını gideren davranıĢları<br />
kazandırmak daha da önem taĢımaktadır. Kısaca, <strong>ders</strong>ler, <strong>öğrenme</strong> birimleri öyle yapılanmalı ki öğrencinin, algıladığı<br />
ihtiyaçları ile <strong>ders</strong>in hedefleri arasındaki iliĢkiyi kolayca keĢfetmesine yardımcı edebilsin.<br />
Tolman'a göre güdülenme, algısal vurgulayıcı olarak önem taĢır ve organizmanın çevrede dikkat edeceği olayları<br />
belirler. O halde <strong>ders</strong>, ünite ya da baĢka bir <strong>öğrenme</strong> birimi öğrencide <strong>öğrenme</strong>ye karĢı istek ve ihtiyaç yaratmalıdır.<br />
Organizma, araĢtırma yoluyla bir olayın baĢka bir olaya yol açtığını; bir iĢaretin diğer bir iĢarete götürdüğünü<br />
keĢfeder ve bu iĢaretleri kullanarak amacına ulaĢır. Buna göre, <strong>ders</strong>ler, üniteler, konular mantıksal ve aĢamalı bir<br />
sıra izleyecek Ģekilde yapılandırılmalıdır. Ayrıca, Tolman'a göre, kazandırılacak davranıĢın bir anlamı, bütünlüğü<br />
olmalıdır. DavranıĢ çok küçük hareket parçalarına ayrıĢtırıldığında anlamını kaybetmektedir. O halde öğrenciye<br />
kazandırılacak davranıĢlar bütüncü olmalıdır.<br />
Tolman'a göre organizmanın denence kurması ve bu denenceleri test etme süreci onun biliĢ haritasının<br />
geliĢiminde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle öğretme-<strong>öğrenme</strong> ortamında öğrencilere denence kurma ve<br />
denenceleri test etme, zihinsel olarak deneme-yanılma fırsatları verilmelidir. Böylece öğrencilerin biliĢ haritalarını<br />
geliĢtirmelerine ve anlamlı etkinliklere yönelmelerine yardım edilebilir.<br />
Organizmayı amaca ulaĢtıran tepkiler, denencenin diğer bir deyiĢle, ön beklentinin doğrulanmasını sağlamaktadır.<br />
Beklentilerin gerçekleĢmesi ise davranıĢı güçlendirir. Bu durumda, öğrenciye davranıĢları ile ilgili verilecek<br />
dönütler, doğrulanan beklentilerle ilgili davranıĢların güçlenmesini sağlarken, doğrulanmayan beklentilerle<br />
ilgili davranıĢların yeniden gözden geçirilmesini ve biliĢsel haritada düzeltmeler yapılmasını sağlar. <strong>öğrenme</strong><br />
Organizma, yapacağı davranıĢ sonucunda bir ödül beklentisine sahiptir. Eğer bu beklediği ödülü elde edemezse<br />
kızgınlık duyar. Bu durumda öğrencinin performansı sonucunda verilecek ödül,.onun için anlamlı ve beklentisine<br />
uygun olmalıdır. Aksi taktirde performansta düĢme gözlenebilir. Tolman‘a göre <strong>öğrenme</strong>yi ve performansı etkileyen<br />
birçok çevresel, bireysel ve ara değiĢkenler bulunmaktadır. Öğrencinin <strong>öğrenme</strong>sini çok çeĢitli faktörlerin<br />
etkilediğinin farkında olan öğretmen, öğretme-<strong>öğrenme</strong> çevresini, öğrencinin beklentilerini karĢılayacak Ģekilde<br />
düzenler. Diğer bir deyiĢle, gerek programın hazırlanmasında, gerekse öğretimin düzenlenmesinde çevresel<br />
faktörler, bireyin ve ara değiĢkenlerin özelliklerine uygun olmalı ki, öğrencinin beklentileri doğrulansın ve<br />
<strong>öğrenme</strong>ye inancı artsın.<br />
SAYFA 75
SOSYAL ÖĞRENME-ALBERT BANDURA<br />
(GÖZLEM YOLUYLA-MODEL ALARAK-DOLAYLI ÖĞRENME)<br />
** Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramı Bandura’nın yaptığı çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bir <strong>öğrenme</strong> kuramıdır. Bu kuram<br />
hem davranışçı hem de bilişsel <strong>öğrenme</strong> kuramından farklı bir yapıya sahip olmakla birlikte her iki kuramın özelliğini<br />
de taşımaktadır. Bandura’ya göre <strong>öğrenme</strong>lerin temelinde mutlaka her davranışı organizmanın yapması ve elde<br />
ettiği sonuçlara bağlı olarak davranışı şekillendirmesi söz konusu değildir. Birçok <strong>öğrenme</strong>nin temelinde gözlem ve<br />
başkalarının yaptığı davranışlar yoluyla <strong>öğrenme</strong> vardır.<br />
**Sosyal <strong>öğrenme</strong>de asıl olan bireyin başkalarını gözlemleyerek <strong>öğrenme</strong>sidir. Öğrenmenin etkililiği, öğrenenin<br />
modelden gözlemlediği davranışı taklit edebilme kabiliyetidir. Bandura Sosyal Öğrenmeyi gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong><br />
olarak da isimlendirmektedir. Ancak taklit yoluyla <strong>öğrenme</strong> ile gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>nin birbirinin yerine<br />
kullanılamayacağını da vurgulamaktadır.<br />
**Model almada birey gözlediği kişinin başarıya ulaştığı ve hoşa giden sonuca ulaşılan davranışlarını alırken,<br />
taklit de ise iyi ya da kötü ayrımı yapılmaksızın gözlenilen kişinin tüm davranışlarının aynen alınması söz<br />
konusudur. Model alma söz konusu olduğunda bir sınıf ortamında yanındaki arkadaşıyla konuşup öğretmeni<br />
tarafından azarlanan arkadaşını gören öğrenci bu davranışı yapmama eğiliminde olacaktır. Azarlanan öğrenci başka<br />
bir <strong>ders</strong>te öğretmenin sorduğu soruları cevaplayarak öğretmeninden övgü almış ise bu davranışlar ise davranışları<br />
gözleyen öğrenci tarafından yapılacaktır.<br />
**Sosyal hayatta karĢılaĢtığımız birçok <strong>öğrenme</strong> durumları sadece koĢullanma teorileriyle açıklanamaz.<br />
Ġnsanlar birçok karmaĢık davranıĢlarını uzun pekiĢtirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri<br />
görülmektedir. Bebekler, konuĢmayı çevresinde bulunan kiĢileri taklit ederek öğrenir. Cinsiyet rolleri;<br />
anne, baba ve kardeĢlerden öğrenilir. Gençler ilgi duydukları alanlarda ünlü kiĢileri model alarak<br />
davranıĢ oluĢturur ve geliĢtirirler. Bandura, çevrenin davranıĢ üzerinde etkili olduğunu ancak<br />
davranıĢında çevre üzerinde etkisi olduğunu ileri sürer. Buna karĢılıklı gerekirlilik adını verir. Daha<br />
sonra daha da ileri giderek kiĢiliğe üç Ģey arasındaki iliĢki olarak bakmaya baĢlar. Bunlar; çevre,<br />
davranıĢ ve kiĢinin psikolojik geliĢimi.<br />
BANDURA’NIN DENEYĠ<br />
Bandura, üç grup çocuğa deney yapmıĢtır. Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karĢı<br />
saldırgan davranıĢlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiĢtir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir.<br />
Birinci grup çocuğa; bu saldırgan davranıĢlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa;<br />
saldırgan davranıĢtan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne<br />
ceza ne de ödül verildiği son izletilmiĢtir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun<br />
odasına bırakılmıĢtır ve Bandura bu çocukların davranıĢlarını gözlemlemiĢtir.<br />
DENEY SONUCUNDA:<br />
BĠRĠNCĠ GRUP: Sonunda ödül alan grup: Yüksek derecede saldırganlık<br />
ĠKĠNCĠ GRUP: Sonunda cezalandırılan grup: DüĢük seviyede saldırganlık<br />
ÜÇÜNCÜ GRUP: Sonunda ne ödül ne ceza: Orta seviyede saldırganlık<br />
DENEYĠN YORUMU:<br />
**Davranışın gözlenmiş olması yapılması için yeterlidir. Pekiştirmeye ihtiyaç yoktur-KANIT 3.GRUP<br />
**Pekiştirme performansı etkiler. KANIT 1.GRUP<br />
**Pekiştirme olmadan da davranış öğrenilir, fakat pekiştirme ile davranış güçlenir ve performans artar.<br />
Burada <strong>öğrenme</strong> ile performans ayrımı vurgulanmaktadır.<br />
****Bandura bu deneyden; <strong>öğrenme</strong>de medyanın özellikle televizyonun çok büyük etkisi<br />
olduğu, çocuğun saldırgan, uysal, paylaĢımsal gibi davranıĢları öğrendiği sonucuna<br />
ulaĢmıĢtır. SAYFA 76
**Körle yatan ĢaĢı kalkar.<br />
**Kır atın yanında duran ya huyun ya suyundan<br />
**Bana arkadaĢını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.<br />
**Anasına bak kızını, al<br />
NOT: BiliĢsel ağırlıklı kuramcılar TOLMAN VE BANDURA‘ YA göre pekiĢtirmeye gerek yoktur. Bandura‘ya<br />
göre pekiĢtirme performansı artırır. Tolman‘a göre ise beklentiye dayalı olarak davranıĢı ortaya çıkarır.<br />
GENEL ÖZET:<br />
**Bandura‘ya göre gözleyerek <strong>öğrenme</strong>, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak<br />
taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir.<br />
● Gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde.<br />
ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören<br />
bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda<br />
öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir.<br />
● Bandura ve Tolman‘ın kuramları birer pekiĢtirme kuramları değil, biliĢsel eğilimli kuramlardır.<br />
● Bandura da Tolman gibi <strong>öğrenme</strong>yle performansı birbirinden ayırmıĢtır.<br />
● Bandura‘ya göre davranıĢların çok büyük bir kısmı, diğer insanların gözlenmesi, yani davranıĢı<br />
gösteren bireylerin model alınması sonucu öğrenilir.<br />
ÖĞRENMEYĠ SAĞLAYAN DOLAYLI YAġANTILAR<br />
DOLAYLI<br />
PEKĠġTĠRME<br />
DOLAYLI<br />
GÜDÜLENME<br />
DOLAYLI CEZA<br />
**DavranıĢı pekiĢtirilen modeli izleyen bireylerin, modelin davranıĢlarını daha kısa<br />
sürede ve sıklıkla taklit ettiği görülür.<br />
ÖRNEK: Derse katılan öğrenciyi öğretmenin övmesi diğer öğrencileri de <strong>ders</strong>e<br />
katılması için cesaretlendirir<br />
**Model yapmış olduğu davranışlar sonucunda ödüllendirilmiş ise, gözlemcinin<br />
(öğrenen) o davranışı tekrar etme olasılığı artacaktır. Dolaylı pekiştirmede<br />
pekiştireç öğrenene değil davranışı yapana yani modele verilmektedir.<br />
**Gözlenen ürünler, bireyi sadece bilgilendirmez, aynı zamanda onu elde etmeye de<br />
güdüler. Gözlenen davranıĢ, değer verilen bir ürünle sonuçlanırsa, birey davranıĢta<br />
bulunmaya istek duyar. Ayrıca gözlemci o davranıĢı yapabileceğine inanmalıdır.<br />
BaĢkalarının baĢarılarını ya da baĢarısızlıklarını gözlemek, belli bir davranıĢı yapmak<br />
için, bireyin kendi yeteneğini değerlendirmesine yardın eder.<br />
ÖRNEK: Sınıfta burs kazanan bir öğrenciyi gören ve kendi düzeyinin de burs<br />
kazanmaya uygun olduğunu gören birey harekete geçer<br />
**Gözlenen davranış sonucunda model hoşa giden bir sonuçla karşılaşır ise, gözleyen<br />
kişi bu davranışı yapmaya istek duyar. Modelin başarısı gözleyenin o davranışı<br />
yapması için onu tetikler ve harekete geçirir<br />
**Modelin olumsuz davranıĢlarının cezalandırılması, gözleyenlerin benzer<br />
davranıĢlarda bulunmalarını engellemekte veya azaltmaktadır. Bir gruptaki bireylerin,<br />
kurallara uymalarını sağlamada ve istenmeyen davranıĢları engellemede önemli role<br />
sahiptir.<br />
ÖRNEK: Yalan söyleyen bir öğrenci cezalandırıldığında diğer bireyler aynı durumla<br />
karĢılaĢmamak için yalan söylemezler. Ancak çocuklar saldırganca ve duygusal<br />
olarak cezalandırılırlarsa, saldırganlığı taklit etme eğilimi doğabilir. Yani saldırganca<br />
cezalandıran anne-babalar, çocuklarının da saldırganca cezalandıran birer annebaba<br />
olmalarına neden olurlar.<br />
** Modelin yapmış olduğu davranış sonunda bir ceza ile karşı karşıya kalır ise,<br />
davranışı gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır ya da ortadan<br />
kalkar. Dolaylı pekiştireçte olduğu gibi ceza öğrenene değil davranışı yapana<br />
yani modele verilmektedir. SAYFA 77
DOLAYLI<br />
DUYGU<br />
DUYGUSALLIK<br />
ĠÇSEL<br />
PEKĠġTĠRME<br />
DOĞRUDAN<br />
PEKĠġTĠRME<br />
**Birçok duygu gözlem yoluyla kazanılır. Birçok insan doğrudan zarar görmedikleri<br />
halde fareden, köpekten, yılandan, hocadan, sınavdan korkmaktadırlar. Bu korkuların<br />
nedeni söz konusu korkulara sahip modellerin gözlenmesidir.<br />
ÖRNEK: Böcek gördüğü zaman çığlık atan annesini gören çocuk, annesini taklit eder<br />
ve böceğin korkulacak bir yaratık olduğu sonucuna ulaĢır<br />
**Gözleyen davranışı yapıp herhangi bir zarar görmese de modelin davranışları<br />
nedeniyle korku ve kaygı hissedebiliriz. Model alınan kişi bizim sevdiğimiz ve bize<br />
yakın bir insansa onun korktuklarından korkma, onun sevdiklerini sevme eğiliminde<br />
oluruz.<br />
**Bireyin baĢkalarının tepkilerine aldırmadan kendi amaçlarını kendi doğrularını<br />
belirlemesi ve uygulamasıdır. Kendi kendini güdüler kendine ve düĢüncelerine önem<br />
verir.<br />
<strong>KPSS</strong>-2009 KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına<br />
aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖<br />
diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık duygusu, sosyal <strong>öğrenme</strong><br />
kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme<br />
Dolaylı pekiĢtirmeden sonra gözleyenin gözlemlediği davranıĢı taklit etmesiyle<br />
birlikte, gösterdiği taklitten sonra davranıĢının ödüllendirilmesi doğrudan<br />
pekiĢtirme olarak adlandırılır. Model alınan davranıĢın pekiĢtirilmesi<br />
SOSYAL ÖĞRENME KURAMININ<br />
ĠLKELERĠ VE ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />
GÖZLEMCĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ MODELĠN ÖZELLĠKLERĠ DAVRANIġIN ÖZELLĠKLERĠ<br />
1-SembolleĢtirme kapasitesi<br />
2-Öngörü kapasitesi<br />
3-Dolaylı <strong>öğrenme</strong> kapasitesi<br />
4-Öz düzenleme kapasitesi<br />
5-Öz yargılama kapasitesi<br />
TEMEL ĠLKELER-6 TANEDĠR<br />
KarĢılıklı<br />
Belirleyicilik<br />
*Benzerlik<br />
*Statü<br />
*Saygınlık<br />
*Uzmanlık v.b<br />
*Basit<br />
*ĠĢlevsel<br />
*Sık tekrarlanması<br />
**Bandura‘ya göre bireyin davranıĢı ile çevre, karĢılıklı olarak birbirini etkilemekte, bunun sonucunda bireyin<br />
sonraki davranıĢları belirlenmektedir. Hem çevre davranıĢı, hem de davranıĢ çevreyi değiĢtirebilir.<br />
● PekiĢtirme ve ceza çevrede potansiyel olarak vardır. Ancak onların ortaya çıkıĢını<br />
davranıĢlar belirler.<br />
ÖRNEK: Sürekli problem yaratan birey olumsuz bir sosyal çevre yaratmaktadır.<br />
● Bandura‘ya göre insanlar çevreyi belli yollarla etkilemekte, değiĢtirmektedir. Çevre de<br />
insanların daha sonraki davranıĢlarını etkilemektedir.<br />
ÖRNEK: Saldırgan bireylerin olduğu bir yerde saldırganlık uygun görülür. Saldırganlığın<br />
uygun görüldüğü ortamdaki birey de saldırgan davranıĢları seçebilir<br />
**Öğrenmeyi; birey, çevre ve davranıĢ olarak üç temel faktör birlikte oluĢturur. Bireyin<br />
karakteristik özellikleri, kiĢiliği, düĢünceleri, beklentileri ve inançları üçgenin bir köĢesinde<br />
yer almaktadır.<br />
-Diğer köĢede ise davranıĢ vardır.<br />
KiĢi kendi davranıĢı ile hem kendi kararlarını etkilemekte, hem de diğerlerinin kiĢiye<br />
göstereceği tepkiye neden olmaktadır.<br />
-Üçüncü köĢede ise; çevre yer almaktadır. Bir yandan çevresel faktörler bireyin<br />
kararlarını etkilerken diğer yanda çevrede olan olaylar, bireye nasıl davranması gerektiği<br />
ile ilgili olarak yol gösterici olabilmektedir SAYFA 78
SembolleĢtirme<br />
Kapasitesi<br />
Öngörü<br />
Kapasitesi<br />
Geleceği<br />
DüĢünme<br />
Dolaylı<br />
Öğrenme<br />
Kapasitesi<br />
Öz<br />
Düzenleme<br />
Kapasitesi<br />
(Kendini)<br />
**GeçmiĢi hafızasında TUTABĠLME, TAġIYABĠLME, meydana gelmemiĢ olayları<br />
da zihinde sembolik KODLAYABĠLME, TEST EDEBĠLME<br />
**Bandura insanların, düĢünme ve dili kullanma gücüme sahip olduğundan geçmiĢi<br />
kafasında taĢıyabilmekte, geleceği iĢi test edebilmektedir. Eğer insanoğlunun<br />
kafasında bir video kaydedici olduğu ve kendisine gelen her Ģeyi kaydettiği düĢünülürse<br />
bu video kaset, her yaĢantının biliĢsel temsilcisini ya da sembolünü hatırlama<br />
kapasitesi olarak düĢünülebilir. Aynı Ģeyler, geçmiĢ için olduğu kadar gelecek için de<br />
geçerlidir. Henüz meydana gelmemiĢ olaylarda zihinde temsil edilir. Gelecekteki<br />
muhtemel davranıĢlar zihinde sembolik olarak yapılır, beklenir, merak edilir, test edilir.<br />
**GeçmiĢ ve geleceğin sembolü ya da biliĢsel temsilcisi olan düĢünceler, sonraki<br />
davranıĢları etkileyen ya da onlara neden olan materyallerdir<br />
** Bandura'ya göre insanlar çevreye uyum sağlamak ya da çevrelerini değiĢtirmek<br />
için dünyada gördüklerini zihinlerinde sembolleĢtirirler.<br />
**Semboller insanların zihninde dünyadaki gördüklerinin temsilcileridir. Bu<br />
durum, insanlara düĢünme ve düĢüncelerini ifade etmede rehberlik<br />
etmesini sağlar.<br />
**Diğerleri ise deneyim ve düĢünce olarak zihnindeki sembollerdir. Ġnsanın<br />
beyninde kendi kapasitesine uygun sanki bir kayıt cihazı vardır ve her Ģeyi<br />
kaydeder, kaydettiklerini hatırlamak içinse sembollerle kodlama yapar.<br />
**SembolleĢtirme özelliğinden dolayı geçmiĢi zihinde tutabilme geleceği zihinde<br />
tasarlayabilme<br />
**Öngörü Kapasitesi: Bireylerin ileriyi görme, plan yapabilme, baĢkalarının<br />
kendilerine nasıl davranacaklarını kestirebilme kapasiteleridir.<br />
**Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramı, sembolik kapasiteyi kullanmanın yanı sıra gelecek için<br />
plan yapabilme kapasitesini de gerektirir. Ġnsanlar, gelecekte baĢkalarının<br />
kendilerine nasıl davranacaklarını tahmin edebilmeli, hedeflerini belirleyebilmeli,<br />
geleceğini planlayabilmelidirler. Kısaca, düĢünme etkinlikten önce geldiğinde,<br />
insanlar ileri düĢünebilmelidirler.<br />
**GeçmiĢte öğrenilenlerden faydalanılır, birleĢtirilir<br />
**Ġnsanlar özellikle çocuklar, genellikle baĢkalarının davranıĢlarını ve davranıĢlarının<br />
sonuçlarını gözleyerek öğrenirler. KuĢkusuz kendileri de bazı Ģeyleri yaparak ve kendi<br />
davranıĢlarının sonuçlarını görerek çok Ģey öğrenebilirler. Ancak, yaĢam sadece<br />
insanların kendi yaptıklarından <strong>öğrenme</strong>lerini içerseydi çok sınırlı kalırdı. Oysa insanlar<br />
baĢkalarının deneylerimi gözleyerek çok Ģey <strong>öğrenme</strong>ktedirler. Bu nedenle, dolaylı<br />
<strong>öğrenme</strong> kapasitesi sahip olma sosyal <strong>öğrenme</strong>de önemli bir ilkedir.<br />
<strong>KPSS</strong>-2010 Ablasının tırnakları kesilirken canı yandığı için ağladığını gören Taylan sıra<br />
kendisine geldiğinde tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmiĢtir. Taylan‘ın<br />
tırnaklarını kestirmemek için uzun süre direnmesi aĢağıdaki kavramlardan hangisi ile<br />
açıklanır? CEVAP: Dolaylı Öğrenme<br />
**Ġnsanların kendi davranıĢlarını kontrol edebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. Ġnsanlar<br />
ne kadar çalıĢacaklarına, ne kadar uyuyacaklarına, ne yiyeceklerine, nereye<br />
gideceklerine kendileri karar verirler ve davranıĢlarını kontrol ederler.<br />
ĠNSANLARIN KENDĠ HAYATLARINI KENDĠLERĠNĠN DÜZENLEMESĠ<br />
**Bireyin kendi davranıĢlarını gözlemleyip, kendi ölçütleriyle karĢılaĢtırarak yargıda<br />
bulunması ve gerekiyorsa davranıĢlarını ölçütlerine uygun hale getirmesidir. Yani bireyin,<br />
kendi davranıĢlarını etkilemesi, yönlendirmesi, kontrol etmesidir. DıĢarıdan baĢkalarının<br />
kontrolüne ihtiyacı yoktur. Kendi planını yapar ve uygular. ĠÇSEL PEKĠġTĠRME<br />
**Birey kendi kendini değerlendirme sonucunda, kendini içsel olarak pekiĢtirir.<br />
DavranıĢların düzenlenmesinde içsel pekiĢtirmeler dıĢsal pekiĢtirmelere göre daha etkilidir.<br />
**Birey, kendi davranıĢlarını gözleyip, kendi ölçüleriyle karĢılaĢtırarak değerlendirir ve<br />
kendini pekiĢtirerek ya da cezalandırarak davranıĢlarını düzenler. SAYFA 79
Öz Yargılama<br />
Kapasitesi-Öz<br />
Yansıtma<br />
ÖZYETERLĠK<br />
** Bireylerin kendileri hakkında düĢünme, yargıda bulunma, kendilerini yansıtma<br />
kapasitesine sahip olması. Bireyler etkinliklerin sonuçlarına göre yargıda bulunurlar. (Bu<br />
yargıya öz yeterlik denir)<br />
**Bireyin, farklı ve güç durumlarla baĢ etme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine,<br />
kapasitesine iliĢkin kendini algılayıĢıdır, inancıdır. Bu güç durumlar, sınava girme,<br />
yarıĢmaya katılma, bir sınıfta öğretmenlik yapma, topluluk önünde konuĢma vb.<br />
● Bireyin kendi kapasitesinin farkında olmasıdır.<br />
** Bireyin öz yeterliliğime iliĢkin algısı kendi gerçek yeterliliğini yansıtmayabilir. Ancak,<br />
algılanan öz yeterlilik bireyin davranıĢlarını düzenlemede önemli bir role sahiptir. Öz<br />
yeterlilik, bireyin etkinliklerinin seçimini, bir etkinlikle harcayacağı çabayı, bir güçlükle<br />
karĢılaĢtığında göstereceği sebat süresini, duyacağı kaygı ya da güven düzeyini<br />
etkiler(Bandura,1982)<br />
** Öz yeterliğe, teknik olarak ―algılanan öz yeterlik‖ denmektedir. Bireyin, becerisini<br />
kullanarak yapabildiklerine iliĢkin yargıların bir ürünüdür, sonucudur. Öz yeterlik, bireyin,<br />
farklı durumlarla baĢetme, belli bir etkinliği baĢarma yeteneğine, kapasitesine iliĢkin<br />
kendini algılayıĢıdır, inancıdır, kendi yargısıdır.<br />
** Ġnsanlar, kendileri hakkında düĢünür ve düĢündüklerini açıklayabilir. Bireyler kendi<br />
fikirlerini ve düĢüncelerini uyguladıktan sonra sonuçları değerlendirir ve kendisini<br />
yargılayabilir.<br />
**BĠREYLERĠN KENDĠ HAKKINDA BĠLGĠ SAHĠBĠ OLMASI KENDĠNE OLAN GÜVENĠ<br />
ĠNANCI VE BUNLARA BAĞLI OLARAK HAREKETE GEÇEBĠLMESĠ VE<br />
YAPTIKLARINI, SONUÇLARINI DEĞERLENDĠREBĠLMESĠ<br />
Öz yeterlik yargıları dört kaynaktan gelir.<br />
1. YaĢantı: Bireyin doğrudan kendi yapığı baĢarılı ya da baĢarısız etkinlikler sonucu elde<br />
ettiği bilgiler.<br />
2. Dolaylı yaĢantılar: Gözlenen modelin baĢarılı ya da baĢarısız ekinlikleri, bireyin aynı<br />
etkinliği baĢaracağına ya da baĢaramayacağına iliĢkin yargıları ortaya çıkarır.<br />
3. Sözel ikna: Bireyin baĢarabileceğine ya da baĢaramayacağına iliĢkin teĢvikler,<br />
nasihatler özyeterlilik algısını etkiler.<br />
4. Psikolojik durum: Bireyin belli bir görevi baĢarma ya da baĢarısız olma beklentisi<br />
özyeterlik algısını etkiler.<br />
Özyeterliği yüksek bireyin özellikleri<br />
● KarmaĢık olaylarla baĢ edebilir ● KarĢılaĢtığı problemleri çözebilir<br />
● Kendine güveni yüksektir ● Kendi ilgi ve yetenek saygı duyar<br />
● Evde, okulda ve meslekte baĢarılı olur ● Cesaret ve inancı geliĢmiĢtir<br />
●BaĢarıya Odaklanır<br />
Öz-yeterliği DüĢük Olan Bireylerin Özellikleri<br />
Olaylarla baĢ edemezler, umutsuz ve mutsuz olurlar, problemlerle<br />
karĢılaĢtıklarında kendilerini yetersiz bulurlar,<br />
Ġlk denemelerinde baĢarısız olurlarsa tekrar denemekten kaçınırlar,<br />
Kendi gayretlerinin sonucu pek fazla değiĢtiremeyeceğine inanırlar<br />
GÖZLEM YOLUYLA (SOSYAL ÖĞRENME) ÖĞRENME SÜREÇLERĠ<br />
DĠKKAT<br />
**Gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>nin birinci basamağı modele dikkat etmektedir.<br />
Birey, model alacağı etkinliklere dikkat edip, doğru bir biçimde algılanamazsa<br />
gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong> meydana gelmez. Gözlemcinin dikkatini etkileyen<br />
birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan bazıları gözlemciye ait bazıları ise<br />
modele aittir. SAYFA 80
DĠKKAT<br />
HATIRLAMA<br />
HATIRDA-TUTMA<br />
Zihinde Tutma<br />
DAVRANIġA<br />
DÖNÜġTÜRME<br />
ÜRETME<br />
UYGULAMA<br />
** Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramında ilk adım dikkattir. Gözleyenin, modelin<br />
davranıĢlarını izlemesi ve algılaması gerekmektedir. Modelin davranıĢlarındaki,<br />
basitlik, açıklık, ilgi çekicilik ve iĢlevsel olması dikkat sürecini etkilerken, gözlemcinin<br />
tercihleri, hazır bulunuĢluğu, duygusal durumu ve algılama kapasitesi bu süreci<br />
etkilemektedir.<br />
** Sonuç olarak, bireyin ilgi, gereksinim ve amaçları, önceki aldığı pekiĢtiriciler,<br />
modele duyulan hayranlık, gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>de ―dikkat etme‖ sürecini önemli<br />
ölçüde etkileyen faktörlerdir.<br />
Gözlemcinin dikkatini etkileyen faktörler Ģunlardır.<br />
● Gözlemcinin duyu organlarının yeterliği (sağır, kör olmamalı)<br />
● Gözlenecek etkinliklerin, gözlemcinin amacına uygun olması (Birçok gözlenecek<br />
etkinlik varsa, birey amacına uygun olanını gözler)<br />
● YaĢ, cinsiyet, saygınlık, statü, çekicilik, güç, ün vb. özellikler.<br />
** Model davranıĢın özellikleri; basit, açık, ilgi çekici ve iĢlevsel değerinin<br />
olmasıdır. Gözlemleyen kiĢinin; algılama kapasitesi, yatkınlığı, eğilimleri,<br />
tercihleri ve duygusal durumu dikkat sağlamada etkilidir.<br />
***Gözlem yoluyla öğrenilen bilgiden yararlanabilmek için, gözlemcinin<br />
modelin davranıĢlarını hatırlaması gerekmektedir. Bu nedenle gözlenen bilgi,<br />
sembolleĢtirilip kodlanmakta ve bellekte saklanmaktadır. Bilgi iki yolla<br />
sembolleĢtirilmektedir. Bunlardan biri, bilginin zihinsel resimlere,<br />
imgelere dönüĢtürülmesidir; diğeri ise sözel sembollere dönüĢtürülerek<br />
saklanmaktadır<br />
**Ġmgesel ya da sözel olarak depolanan bilgilerin zihinsel olarak tekrar<br />
edilmesi, ya da gözlendikten hemen sonra uygulanması davranıĢa<br />
dönüĢtürülmesi gerekmektedir. Bandura‘ya göre ―sembolleĢtirme kapasitesi‖<br />
daha ileri düzeyde olan bireysel gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong> biçiminden daha çok<br />
yararlanmaktadır.<br />
**Model alma sürecinin üçüncü öğesi davranıĢı meydana getirme sürecidir. Bu<br />
aĢama öğrenilenlerin performansa dönüĢtürülmesini belirler.<br />
*** Ancak biliĢsel olarak öğrenilenlerin davranıĢa dönüĢtürülebilmesi için bireyin<br />
fiziksel ve psiko-motor özelliklerinin de uygun olması gerekir. Ayrıca, Bandura, bireyin<br />
fiziksel özellikleri uygun olsa bile, öğrendiklerini performansa dönüĢtürmek için yeterli<br />
isteğe ve baĢarabileceği inancına, yani ―Öz Yeterlilik Kapasitesi‖ne sahip olması<br />
gerektiğini vurgulamaktadır<br />
***Bandura‘ya göre, davranıĢın yapılmasından önce gözlemcinin davranıĢının,<br />
modelin davranıĢına uygun hale gelmesi için, birey davranıĢı zihinsel olarak tekrar<br />
etmelidir. Bu prova etme sürecinde birey kendi davranıĢını gözler ve kendi davranıĢı<br />
ile zihinde tuttuğu modelin davranıĢını karĢılaĢtırır. Bu karĢılaĢtırma sonucuna göre<br />
kendine dönüt verir. Gözlemcinin davranıĢıyla modelin davranıĢı arasındaki farklılık,<br />
düzeltme etkinliklerini baĢlatır. Bu süreç gözlemcinin davranıĢı model alınan davranıĢa<br />
benzeyinceye kadar sürer. Bu süreçte, model alınan yaĢantının sembolik olarak<br />
hatırlanması, gözlemcinin performansının göstermeden önce, kendi<br />
davranıĢını gözlemesini, düzeltmesini ve modelin davranıĢına<br />
yakınlaĢtırmasını sağlamaktadır.<br />
**Sonuç olarak, davranıĢı meydana getirme aĢamasında yapılan zihinsel tekrarlar<br />
davranıĢın daha doğru ve ustaca yapılmasını sağlar. Ayrıca, bireyin davranıĢı<br />
yapabileceğine iliĢkin inancı, yani öz yeterlilik duygusu, davranıĢın meydana<br />
getirilmesinde önemli bir etkiye sahiptir. SAYFA 81
GÜDÜLEME<br />
**Bandura, pekiĢtirme kuramcılarından farklı düĢünmektedir. Ona göre<br />
<strong>öğrenme</strong>nin oluĢması ya da doğrudan yaĢantı kazanılması için sosyal<br />
<strong>öğrenme</strong> yeterlidir.<br />
**Birey sadece modelin ya da baĢkalarının davranıĢlarının sonuçlarını<br />
gözleyerek de öğrenir. Dolaylı pekiĢtirme ya da dolaylı ceza, doğrudan<br />
pekiĢtirme ya da doğrudan ceza kadar etkilidir. Birey hem kendi, hem de<br />
baĢkalarının sonuçlarını gözleyerek bilgilenir ve bu bilgiyi de gelecekte<br />
pekiĢtireç elde etmek ya da cezadan kaçınmak için kullanır<br />
**Bandura‘nın önem verdiği bir baĢka pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir.<br />
Bireyin kendine değer vermesini, yeterliğinin geliĢmesinden zevk almasını<br />
sağladığından dolayı, bireyin kendi kendini pekiĢtirmesi dıĢsal pekiĢtirmeden<br />
daha önemlidir.<br />
***Bandura, <strong>öğrenme</strong> ile performans ayrımı yapmıĢtır. Güdülenme süreci,<br />
öğrenilenleri performansa dönüĢtürmeyi sağlayan bir süreçtir. PekiĢtirilen<br />
davranıĢlar tekrar edilir, cezalandırılan davranıĢlar ise söner. Bundan baĢka<br />
Bandura, dolaylı pekiĢtirme ve dolaylı cezanın da etkili olduğunu belirtmiĢtir.<br />
Bandura‘nın değer verdiği bir diğer pekiĢtirme türü ise içsel pekiĢtirmedir.<br />
(Bireyin kendi yeterliğinden zevk almasıdır.)<br />
**Organizma ihtiyaç duyana kadar davranıĢı performansa dönüĢtürmez.<br />
Ġhtiyaç ortaya çıkınca güdülenme baĢlar.<br />
AÇIKLAYICI ÖRNEK: Annesini tatlı yaparken izleyen Sevim daha sonra kek yapmaya çalıĢmıĢtır.<br />
Annesi kızının çabasını görmüĢ ve sevinmiĢtir. Gülümseyerek kızına iyi bir tatlı yaptığı takdirde,<br />
arkadaĢlarıyla gezmeye gidebileceğini söylemiĢtir.<br />
1-Annesini tatlı yaparken izleme-DĠKKAT<br />
2-Tatlı yapmaya çalıĢması-HATIRLAMA-UYGULAMA<br />
3-Annesinin arkadaĢlarıyla sinemaya gidebileceğini söylemesi-GÜDÜLEME<br />
Not: Canı tatlı yemek isteseydi bu durumda GÜDÜLEME olurdu<br />
Model alma yoluyla kazanılan ürünler<br />
1. Birey baĢkalarını gözleyerek yeni biliĢsel beceriler ve psikomotor becerileri öğrenebilir.<br />
ÖRNEK: Masa tenisi oynama<br />
2. Önceden öğrenilmiĢ olan yasaklar ya güçlenir ya da zayıflar. Kendisinin yapmaktan çekindiği bir<br />
davranıĢı model gösteriyor ve pekiĢtiriliyorsa, gözlemci de bu davranıĢı gösterir hale gelebilir.<br />
3. Gözlemci yeni değerler ve inançlar kazanabilir. Model, gözlemci için sosyal bir harekete geçirici olabilir.<br />
ÖRNEK: Gösteri, miting vs.<br />
4. Modeli gözleyerek çevrenin ve eĢyanın nasıl kullanılacağını öğrenir. YetiĢkinler de bu yöntemi kullanır.<br />
ÖRNEK: Kahve fincanı<br />
5. Duygusal tepkilerin nasıl gösterileceğini de bu yolla öğrenebilir. Özellikle çocuklar bu yolla öğrenirler.<br />
EK BĠLGĠLER<br />
**Bandura‘ya göre gözleyerek <strong>öğrenme</strong>, sadece bir kiĢinin diğer kiĢilerin etkinliklerini basit olarak<br />
taklit etmesi değil, çevredeki olayları biliĢsel olarak iĢlemesiyle kazanılan bilgidir.<br />
● Gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>, taklidi içerebilirde, içermeyebilirde.<br />
ÖRNEK: Sınavda yanındaki arkadaĢının kopya çekerken yakalandığını ve cezalandırıldığını gören<br />
bir öğrenci, böyle bir duruma düĢmemek için soruları kendisi cevaplamaya çalıĢır. Bu durumda<br />
öğrenci gözlemleri yolu ile öğrenmiĢ ancak taklit etmemiĢtir.<br />
● Öğrenmenin etkili olmasında, gözlenen davranıĢların taklit edilmesi ve bunun sonucunda alınan<br />
ödül veya ceza etkilidir. SAYFA 82
Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi<br />
● Özellikle okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların gözünde saygın bir yere sahip olan anne-baba ve<br />
öğretmenler, kendileri iyi birer model olarak, çocuklara pek çok istendik davranıĢları kazandırabilirler.<br />
ÖRNEK: Yere tükürmemesi isteniyorsa büyüklerde tükürmemelidir<br />
● Öğretmenler çocuğa yaratıcılığı, etkili <strong>öğrenme</strong> ya da çalıĢma stratejilerini, problem çözme becerilerini<br />
öğretmede, kendileri model olmalıdırlar.<br />
● Gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>nin temel süreçlerinden biri dikkat etmedir. Bu nedenle anne-baba ya da<br />
öğretmenler, çocukların model almalarını istediği davranıĢları dikkat çekici hale getirmelidirler.<br />
Modelin Nitelikleri ve Model Alma<br />
Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramında model alınanın temel nitelikleri model alma davranıĢına yön veren<br />
önemli bir ölçüttür.<br />
* YaĢ: Model alınan kiĢinin yaĢı gözleyene ne kadar yakınsa model alma davranıĢı o kadar<br />
artacaktır.<br />
* Cinsiyet: Gözlemci kendi cinsinden kiĢilerin davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle<br />
çocukluğun ilk yıllarında bireylerin cinsiyet kavramını <strong>öğrenme</strong>leri için önlerinde kendi cinslerinden<br />
bir modelin olması gereklidir.<br />
* Karakter: Ġçinde bulunduğu grup içerisinde büyük bir güce sahip, karar verme ve uygulama<br />
açısından baskın karakterlerin davranıĢlarının model alınması daha yüksektir. .<br />
* Benzerlik: Gözleyen kendisine benzeyen ortak noktaya sahip olduğunu düĢündüğü kiĢilerin<br />
davranıĢlarını daha çok model alır. Özellikle yakın arkadaĢ gruplarında bireylerin birbirinden nasıl<br />
etkilendiği ve giyim, konuĢma, yürüyüĢ vb. gibi davranıĢların birbirine ne kadar çok benzediğine<br />
dikkat edin.<br />
* Statü: Model almayı etkileyen bir diğer özellikte modelin sahip olduğu statüdür. Eğer model<br />
toplumda yüksek bir statüye sahipse, bu modelin davranıĢlarının model alınması daha yüksek bir<br />
ihtimaldir. .<br />
ÖRNEK SORULAR<br />
1- Bir öğrenci çantasını çok sevdiği bir arkadaĢı gibi, köĢesinden tutarak taĢımaya baĢlamıĢtır.<br />
Öğrencideki davranıĢ aĢağıdakilerden hangisine örnektir? <strong>KPSS</strong> 2002<br />
CEVAP: Modelden <strong>öğrenme</strong><br />
2-Semra, ablası Yasemini model almakta ve onun birçok davranıĢını taklit etmektedir. Ancak, ablasının<br />
aĢırı makyaj yapması nedeniyle cildinin bozulduğuna tanık olduğu için, hiç makyaj yapmamaktadır.<br />
Semra'nın makyaj yapmaktan kaçınması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Ġstenmeyen bir durumla sonuçlandığı görülen davranıĢın taklit edilme olasılığı azalır<br />
3- Çocukların Ģiddet içerikli film veya dizilerin kahramanlarını izleyerek olumlu ya da olumsuz<br />
birçok davranıĢ öğrendikleri iddia edilmektedir. Bu iddia aĢağıdaki yaklaĢımlardan hangisinin öngörüleriyle<br />
tutarlıdır? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Sosyal <strong>öğrenme</strong><br />
4- ―Anasına bak kızını al‖ Ģeklindeki özdeyiĢte aĢağıdaki <strong>öğrenme</strong> türlerinden hangisinin önemine<br />
dikkat çekilmektedir?(<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Model alma yoluyla <strong>öğrenme</strong><br />
5-Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramına göre, aĢağıdakilerden hangisi gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>de rol oynayan<br />
süreçlerden biri değildir? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
A) Güdülenme B) Tekrar C) Zihinsel Ģema D) Hatırlama E) Dikkat<br />
6- Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramı, <strong>öğrenme</strong>de farklı stratejilerin olması gerektiğini savunur. Bu<br />
stratejilerden birisi de gözlem yoluyla <strong>öğrenme</strong>dir. AĢağıdakilerden hangisinin gözlem yoluyla<br />
<strong>öğrenme</strong>de yer alması beklenmez? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
A) Dikkat etme<br />
B) Hatırda tutma<br />
C) DavranıĢı ortaya koyma<br />
D) Güdülenme<br />
E) Uyarıcı-tepki bağı kurma SAYFA 83
7- Ceren annesini kek yaparken izlemiĢtir. Birkaç hafta sonra arkadaĢlarını eve davet ettiğinde<br />
onlara kendisi kek yapmıĢtır. Annesi yaptığı keki çok beğendiğini söyleyerek Ceren‘i arkadaĢlarının<br />
yanında övmüĢtür. Annesinin bu davranıĢından sonra Ceren daha sık kek yapmaya baĢlamıĢtır.<br />
Buna göre, Ceren sırasıyla hangi <strong>öğrenme</strong> süreçlerini yaĢamıĢtır? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Sosyal <strong>öğrenme</strong> – edimsel koĢullanma<br />
8-KreĢte arkadaĢına vuran Mert, öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamıĢ, ―Oh, iyi ki de vurdum, o<br />
da benimle alay etmiĢti, ona gününü gösterdim.‖ Diyerek rahatladığını hissetmiĢtir. Mert‘in yaĢadığı rahatlık<br />
duygusu, sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramına göre aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Ġçsel pekiĢtirme<br />
9- AĢağıdakilerden hangisi Bandura‘nın sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramına uygun bir <strong>öğrenme</strong>dir? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
A) Atletin, çekici doğru biçimde fırlatması<br />
B) Atletin yarıĢın baĢında yavaĢ, sonuna doğru hızlı koĢması<br />
C) Basketbolcunun, antrenörü gibi basket atması<br />
D) Kalecinin atılan topu yakalaması ve golü engellemesi<br />
E) Futbolcunun kurallara uygun oynaması<br />
10-Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramlarına göre, çocukların gözledikleri modellerin davranıĢlarını taklit edip<br />
etmeyecekleri birçok etken tarafından belirlenir. Bu etkenlerden bir tanesi de modelin davranıĢlarının<br />
sonuçlarıdır. AĢağıdaki ifadelerden hangisi bu duruma bir örnek olabilir?(KPSB 2009)<br />
A) Ali‘nin konuĢma tarzı, çok sevdiği beden eğitimi öğretmeninin konuĢma tarzına benzemektedir.<br />
B) Hasan, kendisine örnek aldığı abisinin sigara içtiği için hastalandığını duyunca sigara içmemeye karar vermiĢtir.<br />
C) AyĢe, küçük ablasından çok, büyük ablasının giyim tarzının kendisine daha çok yakıĢacağını düĢünmektedir.<br />
D) Genç bir futbolcu takıma girince, uzaktan hayranlık duyduğu tecrübeli takım arkadaĢının kendini<br />
beğenmiĢ tavırları karĢısında ona öfke duymaya baĢlamıĢtır.<br />
E) Emre saçını, sevdiği bir pop Ģarkıcısının saçlarına benzer Ģekilde kestirmektedir.<br />
11- Televizyondaki reklâmları hiçbir zaman dikkatle izlemeyen bir kiĢi, bir gün kendi kendine<br />
reklâm filminin müziğini sözleriyle birlikte tekrarlamaya baĢlamıĢtır. Bu durum aĢağıdakilerden<br />
hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2002)<br />
CEVAP: Bazı <strong>öğrenme</strong>lerin, bilinçli bir çaba gösterilmeden gerçekleĢebilmesiyle<br />
12- Kibrit kutularıyla Ģekiller oluĢturma oyununu çok seven bir çocuk, kendisine verilen aynı renk<br />
ve büyüklükte, fakat farklı bir marka (yazı) taĢıyan kibrit kutusunu "bu farklı" diye kabul etmemiĢtir.<br />
Bu durum, aĢağıdakilerden hangisine bir örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2002)<br />
A) Yer <strong>öğrenme</strong><br />
B) Uyarıcı - tepki zinciri oluĢturma<br />
C) Kavrama yoluyla <strong>öğrenme</strong><br />
D) Gizil (örtük) <strong>öğrenme</strong><br />
E) Uyarıcı - tepki bağı kurarak <strong>öğrenme</strong><br />
13- Bir gezi sırasında arkadaĢlarının ısrarı üzerine, sözlerini tam olarak bilmediğini düĢündüğü,<br />
son günlerin popüler bir Ģarkısını onlarla birlikte söyleyen bir kiĢi, Ģarkı bitince Ģarkının sözlerini<br />
baĢtan sona kadar eksiksiz söyleyebildiğini hayretle fark eder. Bu kiĢinin Ģarkının sözlerini farkında<br />
olmadan öğrenmiĢ olması aĢağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: Örtük (gizil) <strong>öğrenme</strong><br />
14- Her gün aynı otobüse binip aynı güzergâhtan evine giden bir birey güzergâh üzerindeki otobüs<br />
yazıhanelerinin yerlerini, dikkat etmemesine rağmen öğrenmiĢtir. Bu bireyin daha önce hiç bilet<br />
almadığı yazıhanenin yerini kolayca bulabilmesi aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
CEVAP: Örtük <strong>öğrenme</strong><br />
15-ÇalıĢmak için ailesinden ayrılarak baĢka bir kente yerleĢen bir genç, evde yemek piĢirmeye baĢlayınca<br />
daha önce hiç yemek piĢirmediği ve yemek piĢirmeyi <strong>öğrenme</strong>k için özel bir çaba göstermediği hâlde birçok<br />
yemeğin nasıl piĢirileceğini biraz bildiğini fark eder. Bu gencin, çok iyi olmasa da birçok yemeğin nasıl<br />
piĢirildiğini bilmesi aĢağıdakilerden hangisinin sonucu olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Örtük (gizil) <strong>öğrenme</strong><br />
16-Deneyde fareler iki gruba ayrılmıĢ ve sadece bir grup farenin deneyin yapılacağı labirentte önceden dolaĢmasına<br />
izin verilmiĢtir. Daha sonra, labirentin sonuna yiyecek konulmuĢ ve iki grup fare de labirente bırakılmıĢtır. Deneyin<br />
sonunda, daha önce labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin yiyeceğe daha hızlı ulaĢtığı gözlenmiĢtir. Önceden<br />
labirentte dolaĢmasına izin verilen farelerin ödüle daha hızlı ulaĢması, aĢağıdakilerden hangisinin önemini ortaya<br />
koymaktadır? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Gizil <strong>öğrenme</strong> SAYFA 84
BĠLĠġSEL<br />
KURAMLAR<br />
BĠLĠġSEL KURAMLAR<br />
1-Gestalt Kuramı-------------------------Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin<br />
2-Bilgiyi ĠĢleme Kuramı----------------GAGNE<br />
3-Yapılandırmacı Kuram---------------PĠAGET-VGOTSKY<br />
1-<strong>KPSS</strong>-2007-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel (cognitive) <strong>öğrenme</strong> kuramlarının ilkelerinden biri değildir?<br />
A) Öğrenci, verilen yeni bilgiyi daha önce öğrendikleriyle iliĢkilendirerek zihninde anlamlı hâle getirir.<br />
B) Anlayarak, kavrayarak <strong>öğrenme</strong>; ezberleyerek <strong>öğrenme</strong>den daha kalıcıdır.<br />
C) Öğrenci, öğreneceği bilgideki iliĢkileri kendisi keĢfe<strong>ders</strong>e, öğrenilenler daha kalıcı olur.<br />
D) Bilgi, öğrenciye anlamlı bütünler hâlinde sunulmalıdır.<br />
E) Öğrenci, davranıĢının meydana getirdiği sonuçtan haz duyarsa, uyarıcı-tepki bağı güçlenir.<br />
2-<strong>KPSS</strong>-2008-AĢağıdakilerden hangisi biliĢsel <strong>öğrenme</strong> yaklaĢımının temel sayıltılarından birisi değildir?<br />
A) Öğrenme sürecine aktif olarak katılım zorunludur, <strong>öğrenme</strong> kendiliğinden ortaya çıkmaz.<br />
B) Ön bilgiler ve biliĢsel beceriler <strong>öğrenme</strong>yi etkiler.<br />
C) Birey, maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam verir ve yorumlar.<br />
D) Anlamlandırma ve yorumlama süreci <strong>öğrenme</strong>yi etkiler.<br />
E) Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiĢtireç gereklidir.<br />
**BiliĢsel akım, DavranıĢçı akıma tepki olarak doğmuĢtur. Ġlk çalıĢmalar Gestaltçılar tarafından<br />
yapılmıĢtır. Özellikle algı ile ilgili çalıĢmaları vardır. Daha sonraki yıllarda Piaget, Ausubel, Bruner,<br />
Atkinson ve Gagne‘nin çalıĢmaları ile de desteklenmiĢtir.<br />
**BiliĢ kelimesi, insan zihninin dünyayı anlamasını ve kavramasını içeren tüm zihinsel faaliyetleri<br />
kapsamaktadır. Algılama bilgilerin karĢılaĢtırılması, yeni bilgilerin oluĢturulması, belleğe<br />
depolanması, hatırlanması ve değerlendirilmesi gibi birçok etkinliği içermektedir<br />
**BiliĢsel kuramlar, insanların biliĢsel davranıĢları nasıl öğrendiklerini araĢtırmaktadır. BiliĢsel yaklaĢım,<br />
davranıĢçı yaklaĢımın uyarıcı-tepki iliĢkisinden farklı olarak, uyarıcı-organizma-tepki üçlemesini<br />
vurgulamaktadır. Öğrenenin zihinsel süreçlerinin, <strong>öğrenme</strong> üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir.<br />
**BiliĢsel kuramlar; <strong>öğrenme</strong>yi hafıza, dikkat, algı, problem çözme ve kavram <strong>öğrenme</strong> gibi<br />
baĢlıklarla inceleyip açıklamaktadırlar.<br />
• Bazı <strong>öğrenme</strong> süreçleri insana özgü olduğundan, tüm biliĢsel araĢtırmalar insanlar üzerinde yapılır.<br />
• Hafıza, dikkat, problem çözme gibi zihinsel etkinlikler araĢtırmaların temelini oluĢturur.<br />
• Ġnsan <strong>öğrenme</strong>si, nesnel ve bilimsel bir biçimde araĢtırılır.<br />
• Bireyler, <strong>öğrenme</strong> sürecine aktif bir Ģekilde katılırlar.<br />
• Öğrenme, her zaman gözlenebilen davranıĢ değiĢikliklerine yol açmayan zihinsel bağlantıların oluĢmasıdır.<br />
• Bilgiler örgütlenir.<br />
• Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgiyle yeni öğrenilen bilgiyi iliĢkilendirme sürecidir.<br />
Gestalt Kuramı<br />
Wertheimer-Köhler-Kofka-K.Lewin<br />
GENEL BĠLGĠLER<br />
● Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliĢtirilmiĢtir<br />
● Gestalt, Almanca, bütün, Ģekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların<br />
toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıĢtırarak değil, bütünlük içinde algılar.<br />
ÖRNEK: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek<br />
değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalıĢırız.<br />
● Gestaltçılar, organizmanın dıĢarıdan gelen duyumlara kendisinden bir Ģeyler katarak, yaĢantıyı<br />
yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden<br />
ayrılmıĢ bir Ģekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz.<br />
● ĠçebakıĢ yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlıĢ<br />
kullandığını belirtmiĢlerdir. ĠçebakıĢ, yaĢantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taĢıyan<br />
yaĢantıları incelemek için kullanılmalıdır. (Ġnsanların dünyayı nasıl algıladığını <strong>öğrenme</strong>k için)<br />
SAYFA 85
● DavranıĢsal yaklaĢımı eleĢtirmiĢlerdir. DavranıĢların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının<br />
insan davranıĢlarını basitleĢtirdiğini savunmuĢlardır.<br />
● Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermiĢlerdir.<br />
Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileĢim içindedir.<br />
● Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmiĢlerdir.<br />
Öğrenmeyle ilgili görüĢleri, algılamayla ilgili çalıĢmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme<br />
yasaları <strong>öğrenme</strong>yi de açıklamaya yardım eder.<br />
● Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (Ģekil-zemin, yakınlık, benzerlik,<br />
tamamlama, basitlik)<br />
● Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba<br />
harcamıĢlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermiĢlerdir.<br />
Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır.<br />
** Bunlardan Wertheimer, Koffka ve Köhler'in yanı sıra "YaĢam Alanı‖nı öne süren ve bireyi<br />
gereksinimleri, istekleri ve amaçları ile bir bütün olarak ele alan Kurt Lewin de Gestalt<br />
psikologlarındandır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Herhangi bir yemek piĢtiği zaman, içine konulan yiyeceklerin toplamından değiĢiktir.<br />
**Bir portreye bakarken teker teker burun, göz, dudak, saç gibi parçaları değil, bir portre görürüz.<br />
Gestaltçılar ile davranıĢçılar arasında görüĢ farklılıkları bulunmaktadır.<br />
**Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını kaybetmesine<br />
yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar.<br />
**DavranıĢçı yaklaĢımda öğrenen pasif ve çevresel uyarıcılara bağlı olarak ele alınırken, Gestalt<br />
yaklaĢımında birey aktiftir ve çevrenin yorumlanmasında doğuĢtan algısal kolaylığa sahiptir.<br />
**DavranıĢçılıkta uyarıcı-tepki bağının öğrenildiği, Gestalt'ta algısal yeniden organizasyonların<br />
aracılığıyla anlamlı bütünlerin kazanıldığı ileri sürülmektedir.<br />
ALGI<br />
ALGI VE DUYUM<br />
DUYUM: Uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir.<br />
ALGI: Ġçten ve dıĢtan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesidir.<br />
Örnek: Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum<br />
iken, kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır.<br />
DUYUM ĠLE ALGI ARASINDAKĠ FARKLAR<br />
• Duyum basit fizyolojik bir olaydır. Algı ise karmaĢık psikolojik bir olaydır.<br />
• Duyumda uyarıcılar tek tek değerlendirilir. Algıda ise bir bütün olarak değerlendirilir.<br />
• Duyum her bireyde aynı Ģekilde gerçekleĢir. Algı ise bireyden bireye farklılık gösterir.<br />
1-ALGISAL ÖRGÜTLEME –ORGANĠZASYON YASALARI-PRAGNANZ<br />
PHĠ<br />
FENOMEN<br />
Phi Fenomen (GörünüĢteki Hareket Olgusu)<br />
**Wertheimer, ―görünüĢte devinim (hareket) algısını‖, yani gerçek bir fiziksel<br />
hareket yokken hareket algısını, araĢtırdı. Bir duvarın köĢelerine birer ıĢık konulur<br />
ve ıĢıkların karĢısına bir denekler konulur. IĢıklar 0,2 saniyeden daha uzun<br />
gösterildiğinde denekler iki ardıĢık ıĢık gördüklerini söylerler. IĢıklar arasındaki<br />
boĢluk çok kısa olduğunda ise denekler ıĢıkları sürekli yanıp sönen ve hareketli<br />
tek ıĢık gördüklerini söylerler.<br />
**Zahiri hareket açıklanmaya ihtiyaç duymaz, algılandığı gibi vardır ve daha<br />
basit Ģeylere indirgenemez. Kısaca burada davranıĢçı kuramın davranıĢları<br />
bir U-T ile açıklamalarında yetersiz kaldıkları vurgulanmıĢtır.<br />
**Gestaltçılar, davranıĢçıların en küçük birimler üzerinde çalıĢarak bütünün anlamını<br />
kaybetmesine yol açtıkları ve dolayısıyla yanlıĢ sonuçlar elde ettiklerini savunmaktadırlar.<br />
**Aynı Ģekilde düĢüncelerimizin de anlamlı algılar olduğunu savunan Wertheimer,<br />
bir yerde bir ıĢık söndürüldüğünde ve hemen baĢka bir yerdeki ıĢık yakıldığında,<br />
sanki tek bir ıĢığın bir yerden bir yere hareket ettiği olgusunu yaĢattığına dikkat<br />
çekmiĢ ve bu illüzyonun, ıĢıklı reklâm panolarının görünüĢteki hareketinin temeli<br />
olduğunu vurgulamıĢtır. Sayfa 86
ġEKĠL<br />
ZEMĠN<br />
ĠLĠġKĠSĠ<br />
YAKINLIK<br />
TAMAMLAMA<br />
BENZERLĠK<br />
**Ġnsanın algılama sistemi Ģekil ve zemin arasında bir ayrım yapar. ġekil, bireyin,<br />
dikkatinin odaklandığı Ģeydir. Zemin ise, Ģeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen, algı<br />
alanına girmeyen Ģeydir. Yani çevrede (ya da algısal alanda) dikkati çeken ilk obje Ģekil<br />
olarak bilinirken, onu çevreleyen ortam zemin olarak adlandırılır. ġekil zeminden daha<br />
dikkat çekici özelliklere sahiptir. Bazı durumlarda Ģekil ve zemin yer değiĢtirebilir. Ancak<br />
aynı anda her ikisi de Ģekil ya da zemin olarak algılanamaz.<br />
**Bu okumakta olduğunuz yazılar Ģekil, yazının arkasındaki beyaz alan ise zemindir.<br />
Eğer dikkatimiz yer değiĢtirirse Ģekil ve zemin de yer değiĢtirebilir. ġekil zemine göre<br />
daha etkilidir ve daha iyi anımsanır.<br />
**ġekil, arka yüzeyi oluĢturan zemin içinde bir anlam kazanır. ( Tiyatro oyunlarında<br />
oyuncular ve konu Ģekili, dekor ise zemini oluĢturur ).<br />
**Dikkat ettiğimiz uyarandır. Zemin ise uyaranların bulunduğu ortamdır. Bir sınıfta sınıf<br />
ortamı zemin, öğretmenin sesi Ģekildir. Zil çaldığında zil sesine dikkat eden öğrenciler<br />
için öğretmenin sesi o andan itibaren zemin olmuĢtur.<br />
**Organizma birbirine yakın olan nesneleri gruplandırarak algılama eğilimindedir. ĠĢitsel<br />
uyarıcıların gruplandırarak algılanması ise zaman içinde birbirlerine olan yakınlıklarına<br />
göre gerçekleĢmektedir.<br />
** KonuĢmayı sözcükler ve cümleler arasındaki duraklamalara göre anlamlandırırız.<br />
**Yazma ve okumayı ise sözcükler arasındaki ayrım ve noktalama iĢaretlerine göre<br />
yaparız.<br />
**Okuyarak, yazarak, konuĢarak iletiĢim kurduğumuzda ise yukarıda verilen örneklerden<br />
farklı olarak hem yakınlık faktörünü sürekli olarak kullanırız hem de uyarıcılar anlamlıdır.<br />
**** Müzikteki ritim algılaması, zaman içinde birbirine değiĢik yakınlıklarda bulunan<br />
vuruĢlara dayalıdır.<br />
**Birbiri ardına verilen harfler belli bir özelliğe göre bir araya getirildiğinde daha kolay<br />
anımsanmaktadır.<br />
**Telefon numaralarını tek tek rakamlar değil de 2 Ģerli 3 erli Ģekilde gruplandırarak<br />
zihnimizde tutarız.<br />
**ġekil, renk, cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler<br />
gruplanarak algılanma eğilimindedir.<br />
**Gestalt kuramına göre, tamamlanmamıĢ maddeler tamamlanmıĢ gibi algılanmakta ve<br />
anımsanmaktadır. Bu durum iĢitsel uyarıcılar içinde geçerlidir.<br />
**Tamamlama yasası yalnızca algılarımızı değil motivasyonumuzu da etkilemektedir. Bu<br />
yasa, Gestalt yasaları içinde <strong>öğrenme</strong> ve bellek konularına doğrudan bağlı tek ilke olarak<br />
sunulmaktadır.<br />
**Tamamlama yasası ile tamamlanmamıĢ yaĢantıları tamamlamaya eğilimiz olduğu ifade<br />
edilmektedir. Bu doğal eğilimin yanı sıra insanlar tamamlanmamıĢ yaĢantılarını,<br />
tamamlanmıĢ olanlardan daha önce ve daha net bir Ģekilde anımsama eğilimindedirler.<br />
Lewin'in öğrencilerinden, Bluma Zeigarnik bu eğilimi "Zeigarnik etkisi" olarak<br />
isimlendirmiĢtir.<br />
**Sağır duymaz yakıĢtırır. Sözü de bir algıda tamamlamadır.<br />
**Organizma, önceden tanıdığı nesne, olay, ses ve etkinliklerin bazı parçaları eksik olsa<br />
bile onları tamamlayarak algılar.<br />
**Çocukların kulaktan kulağa oyunu oynarken, oyun sırasında ilk söylenenlerin son kiĢiye<br />
ulaĢtığında büyük farklılıklar göstermesi algıda tamamlama olarak açıklanır.<br />
**Benzer biçimde veya renkte olan nesneler birlikte gruplandırılarak algılanmaktadır.<br />
Örneğin; birbirini izleyen birimler, gruplar Ģeklinde görülmekte ve isimlendirilmektedir.<br />
a) b)<br />
A A A A A A R N T Y<br />
R R R R R A R N T Y<br />
N N N N N A R N T Y<br />
T T T T T A R N T Y<br />
Y Y Y Y Y A R N T Y<br />
Yukarıdaki harfler arasındaki yatay ve dikey uzaklıklar aynı olmasına rağmen a'dakini<br />
sıralar b'dekini sütunlar Ģeklinde algılarız. Çünkü aynı harf tekrarlanmaktadır<br />
**Birbirine benzer birimler algısal bir bütünlük kazanır ( Bir toplumu veya halkı<br />
oluĢturan kiĢiler: Çinliler veya üniversite öğrencileri, bir kalabalık içindeki birbirine<br />
benzeyen kadınlar).<br />
SAYFA 87
SÜREKLĠLĠK<br />
DEVAMLILIK<br />
BASĠTLĠK<br />
PRAGNANZ<br />
YASASI<br />
Anlamlılık<br />
VEYA<br />
ĠYĠ ġEKĠL<br />
**Aynı yönde giden noktalar, çizgiler, sesler vs birlikte gruplandırılarak veya<br />
birbirlerinin devamıymıĢ gibi algılanırlar.<br />
**Süreklilik yasası, ani, birdenbire olan değiĢikliklerden çok, düz giden sürekliliği<br />
algılamaya yöneldiğimizi ifade etmektedir.<br />
**Reklam panolarında yanıp sönen ampuller bireye devamlılık algısı verir<br />
**Diğer unsurlar eĢit olduğu takdirde birey, daha düzenli ve basit olan nesne ve<br />
Ģekilleri algılama eğilimindedir. Bu yasa da algılamanın simetrik, düzenli, düzgün<br />
olan iyi bir biçime, Ģekle, bütüne (Gestalt) doğru olduğunu göstermektedir.<br />
**Ġnsan basit ve düzenli organize edilen Ģekilleri durumları karmaĢık Ģekilde<br />
organize edilenlerden daha kolay algılama eğilimindedir.<br />
**Gestalt kuramcıları algısal örgütlemeye yardımcı olan yasaların hepsini kapsayan daha<br />
genel bir yasa oluĢturmuĢlar ve buna pragnanz yasası adını vermiĢlerdir. **Kofka bunu<br />
Ģu Ģekilde açıklamaktadır : ‖Psikolojik örgütlemeler kontrol eden koĢullar izin verdiği<br />
ölçüde olabildiği kadar iyi olacaktır.‖ Her psikolojik olayda anlamlı tam ve basit olma<br />
eğilimi vardır. Gestaltcılara göre psikolojik yaĢantı ile beyinde var olan süreçler arasında<br />
izomorfizm(eĢ bilimcilik) vardır. DıĢsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta ve<br />
bunun sonucunda yaĢantı kazanılmaktadır.<br />
**Gestaltçılar beyinin kendisine gelen duyusal uyarımları Pragnanz yasasına göre<br />
aktif olarak iĢleyip anlamlı ve tam olan yeni bir forma dönüĢtürdüğünü ileri<br />
sürmektedirler.<br />
**Kofkaya göre dıĢarıdan gelen duyusal uyarımları anlamlandırma ve örgütlemede<br />
sadece pragnanz yasası değil aynı zamanda bireyin inançları, değerleri, gereksinmeleri,<br />
tutumları da etkili olmaktadır. Bu nedenle aynı fiziksel çevrede bulunan kiĢilerin çevreyi<br />
yorumlamaları ve tepkileri farklı olabilmektedir. Bunun için de bireyin davranıĢının<br />
gerisindeki nedenleri anlayabilmek için coğrafi çevresinden çok davranıĢsal çevresi<br />
bilinmelidir.<br />
**Bu yasaya göre psikolojik alanda bir dengesizlik olduğunda pragnanz yasa bu dengeyi<br />
tekrar sağlamaya çalıĢır.<br />
**Her psikolojik olayın anlamlı basit ve tam olma eğilimi, buna göre pragnanz yasası<br />
algılama <strong>öğrenme</strong> ve belleği incelerken yol gösteren bir ilkedir.<br />
NOT: Bütün algı yasalarının özünde algının bütünselliği vardır, bütünlük insanın doğasında vardır.<br />
2-ALGIDA DEĞĠġMEZLĠK- Algısal DeğiĢmezler<br />
**Bir kez algılanan nesnelerin Ģekilleri, renkleri, büyüklükleri değiĢtiği halde, organizma o nesneleri hep aynı biçimde algılar.<br />
**Nesnenin içinde bulunduğu fiziksel koĢullardan dolayı olduğundan farklı görünmesine rağmen<br />
bizim onu orijinal Ģekliyle algılamamıza denir.<br />
• Biçim DeğiĢmezliği: Daha önceden Ģeklini bildiğimiz bir nesneye hangi açıdan bakarsak<br />
bakalım hep aynı Ģekilde görürüz.<br />
ÖRNEKLER<br />
**Felsefe öğretmenine hangi açıdan bakarsak bakalım hep Felsefe öğretmeni olarak algılarız<br />
**Tabakları hangi mesafeden olursa olsun yuvarlak görmemiz<br />
• Renk DeğiĢmezliği: Parlaklık değiĢmezliği, nesnenin üzerine düĢen ıĢık miktarından bağımsızdır<br />
ve daha önce bildiğimiz rengi ile nesneyi hatırlarız<br />
ÖRNEKLER<br />
**Portakalın rengini aydınlıkta da karanlıkta da hep turuncu olarak algılarız.<br />
** Gölgedeki karın beyaz, güneĢ ıĢığındaki kömürün siyah görüldüğü gibi değiĢik ıĢık Ģiddetleri<br />
altındaki renkler ve parlaklıkları aynı algılamamız renk ve parlaklık değiĢmezliğine örnektir.<br />
**Ay Yıldızlı Bayrağımız akĢama doğru kahverengine yakın bir görüntü ile görünse bile biz onu<br />
yinede kırmızı rengi ile ve aynı parlaklıkta algılarız<br />
• Büyüklük DeğiĢmezliği: Büyüklük değiĢmezliği: Bizden uzaklaĢan ya da uzak nesneleri hep aynı büyüklükte<br />
görmeye devam ederiz. Nesnenin bize olan uzaklığının bilinmesi büyüklük değiĢmezliğinin korunmasını sağlar.<br />
ÖRNEKLER<br />
** Uzaktaki ve yakındaki telefon direği hep aynı boyda algılanır.<br />
** Masadaki bardakları değiĢik uzaklıklarda aynı büyüklükte görmemiz<br />
NOT 1: Algıda değiĢmezliğin gerçekleĢebilmesi için o nesnenin daha önceden algılanması gerekir.<br />
NOT 2: Algıda değiĢmezlik olmasaydı, algısal dünyamız karmakarıĢık olurdu. Algıda değiĢmezlik<br />
algısal dünyamıza istikrar kazandırır. Sayfa 88
3-ALGIDA SEÇĠCĠLĠK ( Dikkat )<br />
**Organizma, dikkatini etrafındaki uyarıcılardan yalnızca bir tanesine yoğunlaĢtırıp onunla<br />
ilgili özellikleri algılamasıdır.<br />
** Organizmanın pek çok uyarıcı içerisinden belli uyarıcıları algılamasına denir. Algılanan<br />
uyarıcıların seçilmesinde bireyin ilgi ve ihtiyaçları, uyarıcının büyüklüğü ve Ģiddeti rol oynar.<br />
** Kiralık ev arayan bireyin boĢ evler dikkatini çeker<br />
**Canin dondurma istemesi nedeniyle bütün baĢlıkların içerisinde dikkati "algida" kelimesinin çekmesi<br />
**Bizzat tecrübe ettiğim en net örneğini paylaĢmak isterim efendim algıda seçiciliğin. Hamile olduğumu<br />
öğrendiğim andan doğum yaptığım ana kadar ne zaman dıĢarı çıksam sokakta hep hamile kadınlar<br />
vardı. evet her yerdeydiler; durakta, dolmuĢta, otobüste, alıĢ veriĢ merkezlerinde, kuaförlerde her köĢe<br />
baĢında bir hamile kadın vardı. Sonra doğum yaptım ve sihirli değnekle yok edilmiĢlercesine<br />
kayboldular ortalıktan. Her yerde bebekli kadınlar görmeye baĢladım bu sefer, sırtını dönüp emzirenler,<br />
pusetle gezintiye çıkanlar, kısaca gittiğim her yerdeydiler. ġimdi bebekli kadınlar da yok oldu ortalıktan<br />
2-3 yaĢında çocuğu olan kadınlar var etrafta. Evet, Ģimdi onlar var nereye kafamı çevirsem onları<br />
görüyorum. Bunun iki açıklaması olabilir ya ben hep aynı kadınlar tarafından nereye gitsem ciddi<br />
Ģekilde 3 senedir takip ediliyorum; ya da ben durumumla bağlantılı olan kadınları görmeye<br />
ĢartlanmıĢım etrafta. Ġyi ki algıda seçicilik diye bir kavram var yoksa paranoyak olmamız kaçınılmaz<br />
olurdu maĢallah.<br />
ALGIDA SEÇĠCĠLĠĞĠ ETKĠLEYEN FAKTÖRLER<br />
DıĢ Faktörler:<br />
• Uyarıcının Ģiddeti ve Büyüklüğü: Bir kasa elma içerisinde büyük olan seçilip alınır.<br />
• Tekrar: Ambulansın siren sesi diğer sesler içerisinde seçilerek algılanır.<br />
• Zıtlık: Kısa boylu kiĢilerin içerisinde uzun boylu kiĢiler algılanır.<br />
• Hareketlilik: Otoparkta seyir halindeki aracın algılanması<br />
• Ani DeğiĢiklik: Babanızın bıyığını kesmesi hemen algılanır.<br />
• Tuhaflık: Sokakta pijama ile gezen kiĢi hemen algılanır.<br />
Ġç Faktörler:<br />
• Ġlgi ve Ġhtiyaçlar: Acıkan bir kiĢinin dikkatini yemeklerin üstüne yöneltmesi. Bir insanın<br />
dikkatini mesleğiyle ilgili haberlere yöneltmesi<br />
• Kültür: Almanya’da Ģalvarlı bir kiĢi hemen dikkatimizi çeker.<br />
• GeçmiĢ YaĢantılar: Yıllar sonra memleketine dönen bir kiĢinin okuduğu liseyi algılaması<br />
NOT: Algıda seçicilik üzerinde iç faktörler, dıĢ faktörlerden daha önemlidir.<br />
Dikkat<br />
Duyu organlarının tek bir uyarıcı üzerinde toplanmasıdır. BaĢka bir deyiĢle; Psikofizik enerjinin<br />
bir noktada toplanmasıdır.<br />
Dikkatte Kayma: Organizma dikkat halindeyken, dikkati etkileyen iç ve dıĢ faktörlerden<br />
dolayı, dikkat bir noktadan baĢka bir noktaya yönelmesi.<br />
Örnek: Sınıfta <strong>ders</strong> dinleyen öğrencilerin, kapı çalınca dikkatlerinin <strong>ders</strong>ten kapıya yönelmesi<br />
Sürekli Dikkat: Dikkatin belli bir noktaya odaklanması, bir noktadan baĢka bir noktaya gidip gelmemesi<br />
Örnek: Fanatik bir taraftar Fenerbahçe Galatasaray maçını izlerken, dikkatini hiçbir uyarıcının dağıtamaması<br />
Derinlik Algısı<br />
• Derinlik Algısı: Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasına derinlik algısı denir. Bu algıya<br />
çevresel etkenler ve gözün yapısal özellikleri neden olmaktadır.<br />
Çevresel Etkenler:<br />
- Paralel hatların (tren rayları) uzakta birleĢiyormuĢ gibi görünmesi.<br />
- Yakında olan nesnelerin açık ve net olarak algılanırken, uzaktaki nesneler ayrıntısız ve<br />
puslu algılanır.<br />
- Yakındaki nesnelerin normal, uzaktaki nesnelerin küçük boyda algılanması<br />
- Birbirini kapatan nesnelerden tam görünenin daha önde algılanması<br />
Gözün Yapısal Özellikleri:<br />
Ġki göze sahip olmak derinlik algısına sebep olur. Çünkü iki gözün aldığı ayrı görüntüler<br />
beyinde birleĢtirilir. Gözler uzaktaki ve yakındaki nesnelere bakarken farklı açılar oluĢturur. Bu<br />
fark nesnenin uzakta veya yakında olduğunu belirtir.<br />
Monoküler Ġpuçları: Tek gözümüzü kullanarak algıladıklarımız<br />
Binoküler Ġpuçları: Ġki gözümüzü kullanarak algıladıklarımız<br />
Konveryans: Baktığımız bir nesnenin bize doğru yaklaĢtığında görüntünün netleĢmesi için<br />
gözbebeklerimizin birbirine yaklaĢması SAYFA 89
Algıda Bütünlük: Nesneler tek tek parça halinde değil de bir bütün olarak algılanır.<br />
Ġnsan çevresindeki nesne ve olayları önce bir bütün olarak algılar, sonra ayrıntılar algılanır.<br />
Algıda Organizasyon<br />
Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır. Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında,<br />
gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse Ģekil - zemin iliĢkisi içinde<br />
algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir.<br />
Özellikle çocukların boyama kitaplarındaki kesik çizgili Ģekillerin bir bütün olarak algılanması, farklı<br />
formalar giyen iki takımın ayrı ayrı gruplar olarak algılanması algıda organizasyona birer örnektir.<br />
Uzay ve Zaman Algısı<br />
Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değiĢen sürenin göreli algısı da zaman algısını<br />
ortaya koyar. Buna göre ´önde, ´arkada, ´yanda ifadeleri uzay algısını; ´önce, ´biraz ´sonra,<br />
´yakında gibi ifadeler de zaman algısını belirtir.<br />
ÖRNEK: Siirt, Türkiye‘nin doğusundadır yargısı uzay algısını, 90 dakikalık bir futbol maçında son 5<br />
dakikanın galip olan takım için hiç geçmeyecekmiĢ gibi algılanması, mağlup olan takım ise çok<br />
çabuk geçecekmiĢ gibi algılanması zaman algısını örneklendirir.<br />
ALGI YANILMASI<br />
**Algı yanılmaları fiziksel olayların yanı sıra sosyal durumları, insan davranıĢlarını da içermektedir. DıĢtan<br />
gelen bir uyarının yanlıĢ algılanması veya bir ifadeyi gerçek amacından saptırarak yorumlamak algı<br />
yanılmalarına açıklar<br />
**Bazen bizden veya algı özelliklerinden dolayı uyarıcılar olduğundan farklı olarak ya da hiçbir<br />
uyarıcı yokken bir uyarıcı varmıĢ gibi algılanabilir. Ġki tür algı yanılması vardır.<br />
Bunlar: Ġllüzyon ve Halüsinasyondur.<br />
Ġllüzyon:<br />
Ġllüzyonda gerçekte bir uyarıcı vardır. Fakat bu uyarıcılar olduğundan farklı algılanmaktadır.<br />
Ġllüzyon, fiziksel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılır.<br />
Fiziksel Ġllüzyon:<br />
Algılanan uyarıcının özelliklerinden kaynaklanır. Bütün insanlarda aynıdır<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Bardaktaki çay kaĢığının kırıkmıĢ gibi gözükmesi.<br />
**Tren raylarının uzakta birleĢiyormuĢ gibi algılanması veya ufukta gökyüzü ile yerin birleĢmiĢ gibi görülmesi<br />
Psikolojik Ġllüzyon:<br />
**Algılayan kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklanır.<br />
**Psikolojik yanılsama ise açık seçik olarak algılanamayan uyaranların zihinsel olarak tamamlanmasına dayanır.<br />
Tamamlama yapılırken korkular, kaygılar, geçmiĢ yaĢantılar uyaranın örgütlenmesinde rol oynar.<br />
ÖRNEKLER:<br />
** Yerdeki dal parçasının yılanmıĢ gibi algılanması.<br />
** Asılı olan palto ve Ģapkayı alaca karanlıkta insana benzetmek, hortumu yılana benzetmek,<br />
arkadan gelen ayak sesini takip edilme kuĢkusuyla yorumlamak gibi örnekler verilebilir.<br />
NOT: Fiziksel illüzyon, uyarıcının kendisinden kaynaklandığı için tüm insanlarda aynı Ģekilde algılanırken,<br />
psikolojik illüzyon ise kiĢinin psikolojik özelliklerinden kaynaklandığı için kiĢiden kiĢiye değiĢir.<br />
Halüsinasyon(sanrı):<br />
**Hiçbir uyarıcı yokken kiĢinin bir uyarıcı varmıĢ gibi algılamasıdır.<br />
**Halüsinasyon bireyin akıl sağlığında bir dengesizliği iĢaret eder. Burada algılamayı meydana getirecek hiçbir<br />
uyarıcı yoktur ve hayal ürünüdür<br />
**Herhangi bir uyarıcı olmamasına rağmen, bireyin algıda bulunmasıdır. Akıl hastalarında ve ateĢli hastalık<br />
geçirenlerde görülür. AĢırı alkol alındığı durumlarda da görülebilir. Sanrı (halüsinasyon), algı yanılmasına benzese de<br />
gerçek algı yanılması değildir. Bunlar tamamıyla zihnin yarattığı imgelerdir<br />
ÖRNEKLER:<br />
**KiĢinin vücudunda örümceklerin yürüdüğünü söylemesi<br />
**Ortalık sessiz olmasına karĢın, kiĢi kulağına sesler geldiğini bildirebilir.<br />
NOT: Ġllüzyonda gerçekte bir dıĢ uyarıcı varken halüsinasyonda yoktur. Sanrıda ise bir dıĢ<br />
uyaranın yoktur, zihnin ürettiği imgelerle ortaya çıkmasıdır.<br />
**Sanrılar ruhsal hastalıklar, alkol ve uyuĢturucu etkisi, yüksek ateĢ, aĢırı korku, kaygı vb.<br />
anormal durumlarda ortaya çıkar. SAYFA 90
KAVRAMA YOLUYLA –ĠÇGÖRÜSEL-SEZGĠSEL ÖĞRENME<br />
ÖZEL UYARI: Ġçgörüsel <strong>öğrenme</strong> ile kavrayarak <strong>öğrenme</strong> kaynakların çoğunda aynı kavramlar<br />
olarak verilmektedir. Fakat dikkat edilmesi gerekir.<br />
1-Evine televizyon alan bir kiĢi bu televizyonu odada istediği yere koyduğunda kablosunun elektrik<br />
prizine yetiĢmediğini görür. Mobilyaların yerini değiĢtirme, prizin yerini değiĢtirme gibi farklı çözüm<br />
yollarını düĢündükten sonra, bir uzatma kablosu alması durumunda sorunun çözülebileceğini<br />
anlar. Bu kiĢinin bir uzatma kablosu alarak sorunu çözebileceğini anlaması aĢağıdakilerden<br />
hangisine örnek olur?(<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: Ġçgörü Kazanma<br />
10- Daha önce bilgisayarlarla herhangi bir yaĢantısı olmayan bir kiĢinin aldığı bilgisayarın<br />
kutusundan çıkan fiĢleri ve parçaların arkasında bulunan fiĢ yuvalarının Ģekillerini karĢılaĢtırarak<br />
bilgisayar, ekran ve yazıcıyı birbirlerine doğru olarak bağlamayı baĢarması, aĢağıdakilerden<br />
hangisine örnek olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2009)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla<br />
NOT: Seçeneklerde Ġçgörü kazanma da vardır<br />
KAVRAMA YOLUYLA ÖĞRENME ĠÇGÖRÜ YOLUYLA ÖĞRENME<br />
**Eğer uyarıcılar karĢılaĢtırılır, incelenir<br />
aralarında iliĢki kuruluyorsa ve doğrudan<br />
çözüme ulaĢılır(Y-Ġ)<br />
**0rganizma ipuçlarından faydalanarak çözümü<br />
zihinde bulur ve problemi çözer.<br />
Bu durumda 2009 Kpss sorusunda her iki<br />
kavram aynı soruda verilmiĢ fakat daha<br />
önce herhangi bir yaĢantısı olmadığı ifadesi<br />
açıktır bundan dolayı cevap kavrama yoluyla<br />
<strong>öğrenme</strong>dir.<br />
**Organizma birkaç baĢarısız deneme ardından<br />
bir bekleme süresine girer bekleme süresinin<br />
ardından birden çözüm aklına gelir.(Y-Ġ)<br />
**Ġçgörü kazanma-geliĢtirmede ise önceki<br />
sınama-yanılma deneyimlere bağlı olarak<br />
zihinde çözümlere ulaĢma vardır.<br />
*Her iki kavram birlikte verildiğinde bu<br />
uyarılara dikkat edilmesi gerekir eğer birlikte<br />
verilmemiĢse zaten sorun yoktur.<br />
Hazırlık Evresi: AraĢtırılan konu ile ilgili bilgiler toplanır.<br />
Kuluçka Evresi: AraĢtırılan konunun çözümlenememesi karĢısında bir yana bırakılır. Ancak<br />
düĢünme gizli ya da açık konuyla ilgilidir.<br />
Ġlham (esin) Evresi: AraĢtırılan konu aniden çözümlenir.<br />
Gözden geçirme Evresi: Bulunan çözümün geçerliliği araĢtırılır. Eksikler tamamlanır<br />
ÖRNEK: Yerçekimi kanunu ve suyun kaldırma kuvveti kanunlarının bulunma hikâyesi<br />
MEB-EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ<br />
Aniden problemi kavrama, çözüme ulaĢma yoludur, içgörü yolu ile <strong>öğrenme</strong> deneylerinde deneğe<br />
bir problem sorulur. Bir süre görünürde hiçbir ilerleme olmadan geçer, sonra birdenbire çözüm<br />
gelir. Kavrama yoluyla Öğrenmenin temelinde, benzer durumların genellenmesi yatar. Problemin<br />
parçaları arasındaki iliĢkinin ani olarak görülmesinde sezgi (içgörü)nin ve organizmanın muhakeme<br />
(uslamlama) gücünün rolü büyüktür.<br />
KavrayıĢ yolu ile <strong>öğrenme</strong>nin Ģempanzelerde de olduğu gözlenmiĢtir. DENEY<br />
Wolfgang Köhler, yaptığı deneyde maymunun deneme yanılma yoluna baĢvurmadan problemi<br />
çözdüğünü, basit anlamda da olsa uslamlama yeteneğine sahip olduğunu göstermiĢtir: Köhler<br />
deneyi Ģöyle gerçekleĢtirmiĢtir. Aç bir Ģempanzeyi kafese kapatır. Hayvanın ulaĢamayacağı<br />
bir yere muz asar. Kafesin içine de iç içe girebilecek iki çubuk, üst üste konulabilecek nitelikte<br />
birkaç sandık bırakır. ġempanze aç olduğu için muza ulaĢmak ister. Sandığın üzerine çıkar.<br />
Çubuklardan birini alır. Muza ulaĢmaya çalıĢır ama baĢarılı olamaz. Sonra sandığın üzerine<br />
probleme ilgisizmiĢ gibi çömelir. Bir süre böyle kalır, sonra gider iki çubuğu alır. Bunlarla<br />
oynamaya baĢlar. Çubukları doğru bir hat olacak Ģekilde tutar. Bu Wolfgang Köhler arada<br />
çubukların iç içe girebildiğini fark eder r. Ġnce çubuğu kalın çubuğun içine iter ve derhal kalkıp<br />
sandığın üzerine çıkar. Muzu çift çubukla kendine doğru çeker. Bu deneyde, Ģempanze içinde<br />
bulunduğu durumdaki iliĢkileri birdenbire kavramıĢtır. Ġki çubuğun iç içe sokulduğunda muzları<br />
düĢürebileceğini anlamıĢtır. ġempanze, bu çözümünde geçmiĢ yaĢantılarından yararlanmıĢtır<br />
**(Bu deneyde en önemli nokta, hayvanin ilgisizmiĢ gibi göründüğü durumdayken birden<br />
çubuklara bakması, onları alması ve uygun biçimde kullanmasıdır. Yani deneme<br />
yanılmalarla uğraĢmamasıdır). SAYFA 91
**Maymun Thorndike‘nin ifade ettiği gibi deneme – yanılma yaparak çözüme yaklaĢmaz. Aktif<br />
olarak deneme yanılma yapmadan, zihinsel deneme – yanılmalar sonucu uygun çözümü<br />
bulduğunda harekete geçer.<br />
**Ön çözüm dönemi daha uzun süre almaktadır. Bu dönemde birey, karĢılaĢtığı problemi ve<br />
problemin çözümü için verilen öğeleri, araçları değerlendirir. Problemin çözümü için olası yolları<br />
belirler, bu yolları zihinsel olarak test eder ve problemin çözümü için en uygun yolu keĢfettiğinde<br />
harekete geçer. Bir bakıma biliĢsel deneme – yanılmadır.<br />
Temel Özellikleri<br />
1. Ön çözümden çözüme geçiĢ ani ve tamdır.<br />
2. Ġçgörü yoluyla edinilen performans genellikle hatasız ve pürüzsüzdür.<br />
3. Ġçgörü yoluyla kazanılan problem çözümü uzun süre hatırlanır.<br />
4. Ġçgörü yoluyla kazanılan bir ilke, diğer problemlerin çözümüne kolaylıkla uygulanabilir.<br />
5. Zeki olanlar içgörüsel çözüme daha kısa sürede ulaĢırlar.<br />
Öğrenmeyle Ġlgili GörüĢleri<br />
1. Tekrar etme – pratik yapma: Hatırladıklarımız, algıladıklarımızın bizde kalan izleridir.<br />
YaĢantının tekrar edilmesi, öncekinin yeniden düzenlenmesine ve daha tutarlı, daha anlamlı hale<br />
getirilmesine yardım eder. Aralıklı tekrar bilgilerin bellekteki izini korur.<br />
2. Güdülenme: Ödüllenen davranıĢların tekrar edildiği, cezalandırılan davranıĢların ise baskı<br />
altına alındığı (etki yasası) Gestalt psikologlar tarafından da kabul edilmektedir. Ġçsel ödül dıĢsal<br />
ödüle göre daha etkilidir.<br />
3. Anlama: Problemin mekanik bir Ģekilde, eski alıĢkanlıkları ya da ezberlenen kuralları kullanarak<br />
değil, kavrayarak, sezerek, yapısal olarak çözümlenmesi gerekmektedir. Fiziksel deneme<br />
yanılma değil, içgörüsel deneme yanılma kullanılmalıdır. Çözüm için kullanılan ilke keĢfedilmelidir.<br />
4. Transfer: Bir durumda keĢfedilen ilkelerin bir baĢka durumda da kullanılabilmesidir. Transferi<br />
etkileyen Thorndike‘nin dediği gibi, iki durumun öğeleri arasındaki benzerlikler değil, problemin ve<br />
kullanılan ilkenin anlaĢılmasıdır.<br />
5. Unutma: Unutmada iki öğe rol oynamaktadır. Birinci neden, geriye getirme için kullanılan<br />
ipucunun zayıf bir ipucu olması, yani bellekteki izle iliĢki kurmayı sağlayamamasıdır. Diğer neden<br />
ise, bellekteki izin yeni örgütlenmeler sırasında giderek büyük ölçüde değiĢikliğe uğramasıdır.<br />
Gestalt Kuramının Eğitim Açısından Değerlendirilmesi<br />
● Gestalt psikologlarına göre öğretmen, dönem baĢında öğrenciye önce bütün olarak <strong>ders</strong>in temel<br />
çerçevesini organize edilmiĢ anlamlı bir bütünlük içinde vermesi daha sonra ayrıntıya inmesi<br />
gerekmektedir. Ders yılı için yapılan bu planlama her bir ünite için de yapılmalıdır.<br />
● Konular basitten zora, bilinenden bilinmeyene doğru aĢamalı olarak bir bütün halinde öğrencilere<br />
sunulmalıdır. Bu Ģekilde öğrenciye nerede olduğu ve ne kadar öğrendiği konusunda bilgi verir.<br />
● Öğrencinin içgörüsel problem çözmesi için uzunca bir çözüm dönemine ihtiyacı vardır. Bu<br />
nedenle öğretmen, öğrenciye problemle ilgili yeni bilgi araĢtırması yapması, problemi yeniden<br />
kurması, olası yolları geliĢtirip biliĢsel olarak denemesi için yeterli zamanı vermelidir.<br />
● Eğitime yaptığı en önemli katkılardan biri içgörüsel <strong>öğrenme</strong> ve üretici düĢünmedir. Yani<br />
problemin çözümü için tüm öğeler öğrenciye verilmelidir.<br />
● Öğrenci ihtiyaç duyduğunda küçük ipuçlarıyla rehberlik etmelidir. Ancak çözümü öğrenci bulmalıdır.<br />
● Öğrenmeyle ilgili yapılan tekrarlar, öğrencilerin yeni iliĢkileri keĢfetmesini, bellekteki izlerinin<br />
daha sağlam olmasını sağladığı için çokça problem çözülmelidir. Bu Ģekilde problem çözme<br />
sürecide kısaltılmıĢ olur.<br />
● Transferi kullanmaları için yani öğrenilenleri farklı durumlarda kullanmasını sağlamak için<br />
öğrencilere alıĢılmamıĢ problemlerle karĢılaĢtıracak ödevler verilmelidir.<br />
● Dersin baĢında önceki <strong>öğrenme</strong>ler hatırlatılmalıdır.<br />
● Hatırlamayı kolaylaĢtırmak için algı ilkeleri kullanılmalıdır. SAYFA 92<br />
KAHRAMAN ÖZKUL obsesyon52@hotmail.com
GESTALT ĠLE ĠLGĠLĠ DĠĞER BAZI KAVRAMLAR<br />
ÜRETĠCĠ DÜġÜNME<br />
Wertheimer iki çeĢit problem çözümünden bahseder.<br />
A türü çözümler, Gestalt ilkelere dayalıdır ve içgörüseldir. Problemin temel yapısını anlamayı<br />
gerektirir, çözüm bir baĢkası tarafından değil, birey tarafından bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve<br />
uzun süre hatırlanabilir.<br />
B türü çözümler ise, anlamadan ezberlemeye yöneliktir. Böyle bir <strong>öğrenme</strong> çeĢidi ise, esnekliğe<br />
sahip değildir ve kolayca unutulur, sadece sınırlı durumlarda uygulanır.<br />
ÖRNEK: Bir hemĢirenin, gece uyuyan hastaları uyandırıp onlara uyku ilacı vermesi<br />
Paralel Kenar Problemi:<br />
Wertheimer çocuklara verdiği bir geometri problemi ile bunu kanıtlamayı düşünmüştür. Önce deneklere bir<br />
dikdörtgenin alanının nasıl hesaplanacağını göstermiş; “taban ölçüsünün yükseklikle çarpılması” formülü yerine,<br />
dikdörtgeni küçük karelere bölmüş ve alanın bu karelerin alanlarının toplamı olduğunu göstermiştir. Daha sonra<br />
çocuklara kağıttan bir paralel kenar vermiş ve bunun alanını bulmalarını istemiştir. Bazıları bunun yeni bir problem<br />
olduğunu söylemiş ve çözümü bulamayacaklarını belirtmiştir. Bazıları bir kenarı diğer kenarla çarpan formülü<br />
kullanmıştır (B tipi çözüm). Bir çocuk ise, problemi zor hale getirenin 2 çıkıntılı uç olduğunu fark etmiş, makasla bir<br />
ucu kesmiş, diğer ucun üstüne yerleştirmiş, böylece paralel kenarı bir dikdörtgene dönüştürmüştür.<br />
A-TİPİ ÇÖZÜM:<br />
B-TİPİ ÇÖZÜM:<br />
ZİHİNSEL KURGU:<br />
PROBLEM ÇÖZMEDE KARġILAġILAN SORUNLAR<br />
Problem çözme durumuyla karĢılaĢtığımızda, önceki bilgi ve denemelerimizden faydalanırız. Önceki<br />
deneyimlerimiz problem çözmede bize yardımcı olabildikleri gibi, bazı güçlükler ve engeller de yaratabilirler.<br />
Bu güçlükleri aĢağıdaki biçimde özetleyebiliriz.<br />
ĠĢleve Takılma: Daha önceki deneyimlerimiz bize nesnelerin belirli iĢlevlerini öğretmiĢtir,<br />
**Kalem yazı yazmak için, çanta kitap taĢımak için, ayakkabı giymek içindir. Biz nesnelerin bu<br />
ĠĢleve takılma örnekleri. Çizimdeki kiĢiye, sarkan iplerin uçlarını birbirine bağlaması söylenmiĢtir. (A)<br />
ĠĢlevsel takılmaya saplanan kiĢi, bir süre denedikten sonra bunun olanaksız olduğunu ifade eder ve<br />
vazgeçer. (B) ĠĢlevsel takılmaya saplanmayan kiĢi, makası ipin ucuna bağlar ve makası sallayarak ipi<br />
yakalar ve uçların bağlar.<br />
**Yorgun olan bir kimse otobüs durağında beklerken çantasını iskemle gibi kullanıp oturarak<br />
dinlenebileceğini akıl edemez. Çünkü çantayı kitap taĢımak için gerekli bir araç olarak öğrenmiĢtir, bu<br />
nedenle onun üstüne oturulabileceğini akıl edemez.<br />
Zihinsel Kurgu: Bir sorunu belirli bir yöntemle çözdükten sonra, o yönteme bağlanırız. Bu tür algısal<br />
bağlılığa zihinsel kurgu adı verilir. Zihinsel kurgu benzer problemlerde yeni çözüm yöntemleri uygulamamızı<br />
engeller, sürekli daha önce kullanmıĢ olduğumuz yöntemleri uygulamaya yöneliriz<br />
Alan Kuramı (YaĢam alanı):<br />
** Yaşam alanı, kişinin kendisi ile, onun davranışını etkileyen her şeyden oluşan davranıĢsal çevresini<br />
kapsamaktadır. Yaşam alanında özel bir öneme sahip olanlar ise kişinin peşinde koştuğu amaçlar, kaçınmaya çalıştığı<br />
şeyler ya da durumlar ve onun bunlardan uzaklaşması ve yakınlaşması için hareketini kısıtlayan engellerdir.<br />
** YaĢam alanı kiĢinin bilinçli olarak farkında olduklarından oluĢabileceği gibi, bilincinde olmadığı<br />
faktörlerden de etkilenebilir. Bireyin davranıĢını etkileyen durumlar olumlu (+) ya da olumsuz (-)<br />
değerler alır, sürekli olarak değiĢir ve bir durumdaki değiĢiklik öteki durumları da etkiler<br />
** Dolayısıyla, fiziksel olarak çok yakında olsa bile, kişinin farkında olmadığı ve kişiyi etkilemeyen bir nesne onun<br />
yaşam alanında bulunacaktır. Benzer biçimde, fiziksel olarak bulunmasa bile, kişinin var olduğunu düşündüğü ve<br />
varmış gibi tepki gösterdiği herhangi bir şey onun yaşam alanı içinde bulunur. Eğer bir çocuk yatağının altında<br />
kaplan olduğunu sanıyorsa, bir baĢkası kaplanın yalnızca hayal ürünü olduğunda ısrar etse bile, kaplan<br />
çocuğun yaĢam alanının bir parçasıdır.<br />
ÖRNEK: Bir lise öğretmeni yöneticilik görevi almak isteyebilir ve bu iĢi yapabileceğini hissedebilir.<br />
Bununla birlikte, bu iĢ için bir fırsat çıktığında, baĢvurmamak için bazı mazeretler öne sürer. Bu<br />
durum birkaç kez tekrarlandığında arkadaĢları, kendine güvensizlik gibi bazı engellerin olduğunu<br />
düĢünebilirler. Lewin'e göre bu kiĢinin yaĢam alanında kendisi ile yönetici olma amacı arasında bir<br />
engel vardır. Burada kiĢinin psikolojik gerçekliği önemlidir. SAYFA 93
Koffka Ve Ġz Teorisi:<br />
GeĢtalt öğretisinin bellek kavramına bakıĢı, algıların birer bellek izi olduğu Ģeklinde<br />
özetlenebilir. Bireyin deneyimleri zihinde bir çalıĢmaya yol açar. Bu süreç deneyimin türüne göre<br />
basit veya karmaĢık olabilir. Bu süreç bittiği zaman zihinde bir iz bırakmıĢtır. Daha sonra benzer bir<br />
durumla karĢılaĢtığımızda bu iz davranıĢımızı etkiler. Her bir sürecin sonunda birey biraz daha<br />
değiĢmiĢtir ve gelecek deneyimler bu durumdan etkilenir.<br />
** Bir deneyimin hafızada (zihinde) bıraktığı iz ne kadar güçlüyse sürece etkisi o oranda güçlü<br />
olacaktır. Bir baĢka ifade ile ne kadar çok benzer sorun çözersek o konuda problem çözme<br />
becerisi o oranda geliĢecektir. Her karmaĢık beceri birçok alt süreçten oluĢur ve bu süreçlerin her<br />
birinin zihinde iz bırakması söz konusudur.<br />
** Birbiriyle iliĢkili bireysel izler topluca bir izler sistemi oluĢtururlar. Hafıza da, algı ve <strong>öğrenme</strong><br />
sürecinde olduğu gibi, anlamlı ve bütüncül olma eğilimi vardır. Bir baĢka deyiĢle anlamlı bilgiler<br />
hafızaya kolay yerleĢtirilirken yabancı bilgiler anlamlı veya önceden bilinenlere benzer hale<br />
getirilerek kaydedilmeye çalıĢılır ve böyle hatırlanır.<br />
Bluma Zeigarnik ve Zeigarnik Etkisi<br />
**Lewin, ―gerilim hareket denge sıralaması, ihtiyaç faaliyet rahatlama sıralamasına benzer‖ der. Her ne<br />
zaman bir ihtiyaç hissedilse bir gerilim hali yaĢanır ve organizma dengeyi yeniden oluĢturmaya çalıĢarak bu<br />
gerilimi çözmek için harekete geçer. Burada gerilim motivasyon veya ihtiyaç anlamındadır ve Lewin, bir<br />
amaca ulaĢıldığında gerilimin boĢaldığını düĢünmüĢtür.<br />
DENEY<br />
**1927 yılında Lewin‘in öğrencisi Bluma Zeigarnik tarafından gerçekleĢtirildi. Deneklere bir dizi görev verildi<br />
ve bunların bir bölümünü tamamlayıp kalanları tamamlayamadan çalıĢmaları bölündü. Durumla ilgili olarak<br />
Lewin‘in sisteminden Ģunlar tahmin edilebilirdi: (1) Yerine getirmesi için bir görev verildiğinde denekte bir<br />
gerilim sistemi oluĢur. (2) Görev tamamlandığında bu gerilim dağılır. (3) Görev tamamlanmadığında,<br />
gerilimin sürmesi büyük bir ihtimalle görevin hatırlanması ile sonuçlanır.<br />
Zeigarnik‘in sonuçları, deneklerin tamamlanmamış görevleri, tamamlanmış görevlerden daha kolay hatırladıkları<br />
yönündeki tahminleri pekiştirmiştir. Dürtü davranıĢa geçirilemediğinde doyuma ulaĢılamamıĢtır.<br />
ÖSYM SORULARI<br />
1- Ġnsanlar gördüklerini bütün olarak algılarlar. Bütün, onu oluĢturan parçaların toplamından<br />
fazladır."Bu görüĢ hangi <strong>öğrenme</strong> yaklaĢıma aittir? (<strong>KPSS</strong> 2002)<br />
CEVAP: Gestalt <strong>öğrenme</strong><br />
2- DıĢarıdaki yiyeceği almak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze bir süre hareketsiz<br />
olarak çevresine baktıktan sonra aniden kapının sağ tarafındaki kol kaldırıldığında açılabileceğini<br />
fark etmiĢtir. Bu durum aĢağıdaki problem çözme çeĢitlerinden hangisine bir örnektir?(<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla<br />
3- Organizma kendisini oluĢturan parçaların toplamından öte bir bütündür. Bu görüĢü savunan<br />
yaklaĢım aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2003)<br />
CEVAP: Gestalt<br />
4- Bir çocuk, model uçağının her bir parçasını inceleyerek bunların nasıl ve hangi sırayla bir araya<br />
getirilmesi gerektiğini saptar ve sonuçta model uçağı yapmayı baĢarır. Çocuğun bu davranıĢı<br />
aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2004)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla<br />
5- Murat, yatağının altına kaçan topunu almak için elini uzatmıĢ ve baĢaramamıĢ ardından yatağını çekmiĢ<br />
daha sonra bir baĢka oyuncağını atıp topa çarptırarak dıĢarıya doğru yuvarlanmasın sağlama gibi birçok yol<br />
denemiĢ ve topunu alamamıĢtır. Kısa bir süre düĢündükten sonra uzaktan kumandalı oyuncak otomobilini<br />
yatağının altına yönlendirerek onunla topu dıĢarıya doğru ittirebileceğini aniden fark ederek problemin<br />
sonucunu keĢfetmiĢtir. Murat‘ın topu bu Ģekilde alabileceğini anlaması aĢağıdakilerden hangisine örnek<br />
olabilir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla<br />
7- DıĢarıda bulunan yiyeceğe ulaĢmak için kafesin kapısını açmaya çalıĢan bir Ģempanze, bir süre<br />
hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra ansızın, sol taraftaki kol kaldırıldığında kapının açılabileceğini<br />
fark eder. ġempanzenin kapı ile kol arasındaki iliĢkiyi fark edip kendisini istediği sonuca ulaĢtıracak çözümü<br />
bulması, aĢağıdaki problem çözme yollarından hangisine örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2007)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla<br />
8- Öğrencisinin sorduğu matematik problemini o anda çözemeyen bir öğretmenin, evine giderken<br />
çözümü birden bire bulması aĢağıdakilerden hangisine örnektir? (<strong>KPSS</strong> 2008)<br />
CEVAP: Kavrama yoluyla SAYFA 94
BĠLGĠYĠ ĠġLEME KURAMI<br />
● BiliĢsel <strong>öğrenme</strong> kuramları, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceler<br />
● BiliĢsel açıdan <strong>öğrenme</strong>, bireyin zihinsel yapılarındaki değiĢme olarak tanımlanmaktadır. Bu zihinsel<br />
yapıdaki değiĢme, bireyin davranıĢlarında değiĢmeyi ya da yeni davranıĢlar kazanmayı sağlar.<br />
Bilgiyi iĢleme kuramı temel olarak Ģu dört soruyu cevaplamaya çalıĢmaktadır.<br />
1. Yeni bilgi dıĢarıdan nasıl alınmaktadır.<br />
2. Alınan yeni bilgiler nasıl iĢlenmektedir.<br />
3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır.<br />
4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır.<br />
● Bilgiyi iĢleme kuramına göre <strong>öğrenme</strong> olayı, bilgisayarların çalıĢmasına benzetilmekte,<br />
girdilerin iĢlenip çıktılara dönüĢtürülmesi olarak görülmektedir.<br />
●Duyu organlarına gelen bilgiyi ALMA-Alınan bilginin ĠġLENMESĠ-DavranıĢa DÖNÜġTÜRME<br />
BĠLGĠYĠ ĠġLEME<br />
**GeliĢtirilmiĢ olan bilgiyi iĢleme modeli iki temel öğeye sahiptir. Bu temel öğeler:<br />
Bilgi Depoları-Bellek Türleri BiliĢsel Süreçler-9 Nolu Soru Dikkat<br />
1. Duyusal Bellek (duyusal kayıt)<br />
2. Kısa süreli bellek (çalıĢan bellek)<br />
3. Uzun süreli bellek<br />
1-Dikkat<br />
2-Algılama<br />
3-Tekrar<br />
4-Kodlama<br />
5-Depolama-Saklama<br />
6-Geri Bildirim<br />
BĠLGĠ DEPOLARI –Bellek Türleri<br />
**Bilgi depoları, bilginin tutulduğu ve iĢlemin gerçekleĢtiği depolardır. DıĢ çevreden gelen<br />
uyarıcılar, bu depolarda bilgi formuna dönüĢtürülür, anlamlı yapılar halinde iĢlenir ve daha sonra<br />
kullanılmak üzere örgütlü yapıda bir depolanır<br />
**Bilgi duyusal bellekten kısa süreli belleğe aktarıldıktan sonra artık duyusal belleğe geri<br />
dönemez. Oysa kısa süreli bellekle uzun süreli bellek arasında sürekli bir bilgi akıĢı vardır.<br />
Duyusal Bellek<br />
(Duyusal Kayıt)<br />
• Duyusal kayıtın içeriği bilgi, özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır.<br />
• Görsel duyular, duyusal kayıt tarafından aynı fotoğraf gibi kısa bir süre için<br />
kopyalanır. Aynı biçimde iĢitsel duyularda ses kayıtları olarak kopyalanır.<br />
**Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsız olmakla birlikte, gelen bilgi anında<br />
iĢlenmezse, çok hızlı bir Ģekilde kaybolur.<br />
uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi, kısa süreli belleğe aktarılır<br />
*Saklama süresi kısadır, sınırlıdır. Bilgi miktarı ile saklama süresi ters orantılıdır.<br />
*Bilgiler buradan DĠKKAT -SEÇĠCĠ ALGI yoluyla kısa süresi belleğe aktarılır.<br />
**Depolama Ģekli: Duyusal bellekte kapsanılan bilgi dıĢ çevrenin ilk izidir ve dıĢ<br />
uyarıcıların tam bir kopyasıdır. Duyu organlarının aldığı Ģekilde depolanır.<br />
Görsel bilgi görsel biçimde, iĢitsel bilgi iĢitsel biçimde vb. bir süre için depolanır<br />
** Birey bilginin farkına varmaz, bilgi anlaĢılmaz ve yorumlanamaz, sadece<br />
kısa bir süre için depolanır. Anlamlı hale getirilmek istenen bilgi, iĢleme<br />
sistemi olan kısa süreli belleğe (çalıĢan bellek) aktarılır. Bu aktarma iĢlevini<br />
sağlayan mekanizma "dikkat"tir.<br />
** Bilginin depolanma süresi, alındığı duyu organına göre farklılık gösterir. Görsel<br />
bilgi yarım saniye ile bir saniye arasında tutulabilirken, iĢitsel bilgi iki saniye ile dört<br />
saniye arasında tutulabilmektedir. Duyusal belleğe alınan bilgi kısa bir sürede<br />
iĢleme sistemine aktarılmaz ise kaybolur ve tekrar geri getirilemez. Duyusal<br />
belleğin bilgiyi ne kadar süre tutabildiğine iliĢkin kesin veriler sunmak oldukça<br />
güçtür ve bu noktada psikologlar arasında tam bir fikir birliği yoktur<br />
• Algılamada dört tane kural vardır. Bunlar;<br />
a) Yakınlık b) Benzerlik c) Süreklilik d) Tamamlama SAYFA 95
Kısa Süreli<br />
(ÇalıĢan)<br />
(ĠĢleyen Aktif)<br />
Birincil Uyanık<br />
Bellek<br />
Uzun Süreli<br />
Bellek<br />
• Anlık zihnimizdir. Bilgiler en fazla 20 saniye hafızada kalır.<br />
• Kısa süreli hafızanın kapasitesi 7 ± 2 arasında değiĢebilmektedir. Sınırlı Kapasite<br />
• Kısa süreli hafızanın uzun süreli hafızaya gönderilme yöntemleri Ģunlardır:<br />
a) Gruplama yöntemi b) Tekrarlama c) Anlamlandırma d) Ezberleme<br />
** Kısa süreli bellek, duyusal kayıtları aktarılan sınırlı miktardaki bilgiyi kısa süreli<br />
depolama görevini üstlenmektedir. Bilginin anlamlandırılması ve örgütlenmiĢ bir formda<br />
uzun süreli bellekte depolanmasını sağlayan zihinsel iĢlemleri yapma görevini yerine<br />
getirmektedir.<br />
** Kısa süreli bellekte bilinçli olarak bilginin farkına varılır ve bilgi anlamlı bir Ģekle<br />
dönüĢtürülür. Duyusal bellekte depolama süresi çok kısa olduğundan bilginin<br />
farkına varılmaz.<br />
** Kapasite: Duyusal belleğin tersine, kısa süreli bellek sınırlı miktarda bilgiyi alma<br />
kapasitesine sahiptir. Miller birçok araĢtırmayı incelemiĢ ve araĢtırma bulgularına<br />
dayanarak kısa süreli bellek kapasitesinin sınırlarını "7" birim olarak kabul etmiĢtir.<br />
Ortalama olarak bu bellek kapasitesinin sınırları 7+2 olarak değiĢebilmektedir. Kısa<br />
süreli belek <strong>öğrenme</strong> sürecinin birinci aĢaması olduğu için onun kapasitesi <strong>öğrenme</strong><br />
güçlüğünü etkiler. Bir seferde fazla miktardaki bilginin kısa süreli belleğe gönderilmesi<br />
durumunda ancak 7 birimlik bilgi iĢleme sistemine alınacak ve diğer bilgiler kaybolacaktır.<br />
Bilginin daha geniĢ birimler içerisinde örgütlenmesi bellek yükünü azalttığı için kısa süreli<br />
bellek daha fazla bilgiyi kullanabilmektedir. Simon'un yapmıĢ olduğu bir araĢtırmada, birim<br />
geniĢliği arttıkça bir seferde kısa süreli bellekte daha az sayıda birimin tutunabildiğini<br />
ortaya koymuĢtur.<br />
ÖRNEK: Telefon numaraları tek tek değil de ikiĢerli ya da üçerli gruplar halinde akılda<br />
tutulur. (3-2-1-4-5-1-5) (321-45-15) Burada yapılan iĢlem ―Gruplama‖ dır.<br />
**Depolama ġekli: Kısa süreli bellekte bilgiler çoğunlukla görsel ve iĢitsel olarak<br />
depolanır ve iĢitsel depolama daha baskındır. Özellikle yetiĢkinler, iĢitsel olarak depolanan<br />
durumları daha iyi hatırlamaktadırlar. Ancak kodlama Ģekli, bireyin özelliklerine ve<br />
durumlara farklılık gösterebilir.<br />
ÖRNEK: ĠĢitme özürlü çocuklar muhtemelen bilgiyi görsel biçimde depolarlar. Ayrıca,<br />
küçük çocuklar iĢitsel kodlamayı yetiĢkinlerden daha az kullanırlar<br />
** Depolama süresi: Kısa süreli belleğin sınırlılıklarından biri de bilginin kısa<br />
sürekli bellekte tutulma süresi yaklaĢık olarak 15-20 saniyedir. Bu süre içerisinde bilgi<br />
iĢlenerek uzun süreli belleğe gönderilmezse unutulur ve unutulan bilgi geri getirilemez.<br />
ÖRNEK: Rehberden bir telefon numarasına bakarak telefon edilebilir, ancak bir<br />
kodlama yapmadan ikinci kez numarayı hatırlamak oldukça zordur ve numara<br />
tamamen unutulur. Bu süreyi artırmanın yolu "zihinsel tekrar"dır.<br />
** Bilgiyi iĢleme Ģekli: Kısa süreli bellek bilgiyi iĢleme merkezi olarak kabul<br />
edilir. Kısa süreli bellekte iĢlenen bilgi uzun süreli depoya gönderilir. Bu gönderme iĢlemi<br />
iki türlü yapılabilir.<br />
EZBERLEME: Bilgiyi duyusal bellekten alındığı Ģekliyle aynen iĢleme ve depolama<br />
Ezberleme yoluyla <strong>öğrenme</strong>de kullanılan temel biliĢsel süreç "tekrar" dır. Bilgi aynen<br />
tekrarlanarak, alındığı Ģekliyle bağımsız bir birim olarak uzun süreli bellekte depolanır.<br />
Ezberlenen bilgi depolanırken, baĢka bir Ģemayla bağlantı kurulmadığı için, hatırlama<br />
zorluğu yaĢanır. Bir diğer <strong>öğrenme</strong> (iĢleme) Ģekli "anlamlandırma" dır.<br />
ANLAMLANDIRMA: Uzun süreli bellekteki iliĢkili bilgi ile bütünleĢtirerek iliĢkili Ģemalar<br />
içerisine depolama. Anlamlandırma, uzun süreli bellekteki bilginin, yeni gelen bilgi ile kısa<br />
süreli bellekte iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verilmesidir.<br />
NOT: Bu bilgi, etkili bir Ģekilde kodlandıktan sonra uzun süreli bellekteki iliĢkili Ģemalarla<br />
bağlantılı olarak depolanır. Anlamlı bilgi, iliĢkili Ģemaların çağrıĢımı yoluyla<br />
geri getirilebileceği için, hatırlanması daha kolay olur.<br />
** Bir bilginin öğrenilmiĢ kabul edilebilmesi için mutlaka uzun süreli bellekte<br />
depolanmıĢ olması gerekir.<br />
• Gündelik dilde kullandığımız hafızadır.<br />
• Kapasitesi sınırsızdır.<br />
• Tekrar tekrar kullanılabilir.<br />
• Bilgiler kodlanmıĢ Ģekilde bulunur.<br />
** Uzun süreli bellek, bellek deposu olarak kabul edilir. Kısa süreli<br />
bellekte iĢlenmiĢ olan bilgi uzun süreli belleğe gönderilerek depolanır.<br />
Uzun süreli bellekte yer alan bilgiler tekrar tekrar kullanılabilme<br />
özelliğine sahiptir. SAYFA 96
Uzun Süreli<br />
Bellek<br />
** Telefon rehberine bakıp da tuĢladığımız bir numarayı öğrenmiĢ<br />
sayılmayız. Bir müddet sonra o numarayı yeniden aramak istesek numara<br />
hatırlanmaz, yani bilgi kaybolmuĢtur.<br />
**Uzun süreli bellek bir kütüphaneye benzetilebilir. Bir kütüphanede<br />
binlerce kitap vardır. Kitaplar belli bir sisteme göre yerleĢtirildiği için<br />
kullanılmak istenen kitabı bulmak çok zaman almaz. Sistem ne kadar iyi<br />
yapılandırılırsa istenilen kitabı bulmak o kadar kolaylaĢır.<br />
**Sınırsız kapasite ile sonsuza kadar bilgiler saklanabilir. FAKAT geri<br />
getirmede zorluk olabilir Çünkü KarıĢma ileri veya geri ket vurma<br />
olabilir<br />
** Kapasite: Uzun süreli bellek kapasitesi sınırsız olarak kabul edilmektedir. Çok<br />
farklı bilgileri kapsayabilir. Bir bilgi biriminin depolanabilmesi için bazı bilgilerin<br />
kaybolması ve yeni gelenlere yer açılması gerekmez. Eğer çok fazla bilgi aynı<br />
Ģema içinde yer alırsa, büyük Ģema içerisinde bilgiyi bulmak ve geri getirmek<br />
zorlaĢır. Depolamanın etkin olabilmesi için büyük Ģema içindeki bilgilerin küçük<br />
Ģemalar haline dönüĢtürülmesi uygundur.<br />
** Depolama Süresi: Duyusal bellek ve kısa süreli belleğin tersine uzun<br />
süreli belleğin depolama süresi oldukça uzundur. Hatta sınırsız olarak<br />
kabul edilmektedir. Bilginin uzun süreli bellekteki kaydolma Ģekli de<br />
diğer bellek türlerinden farklıdır. Duyusal bellekten kısa süreli belleğe<br />
geçmeyen bilgi tamamen kaybolur, geri getirilemez. Kısa süreli bellek için<br />
de aynı durum söz konusudur. Uzun süreli belleğe gönderilemeyen bilgi<br />
kaybolur, geri getirilemez. Ancak, bilgi uzun süreli bellekte bir kez<br />
depolandıktan sonra kaybolmaz. Sadece geri getirme zorluğu yaĢanabilir.<br />
BĠLGĠLER 2 TÜRLÜ KAYDEDĠLĠR<br />
A) Bildirimsel Bilgi-Bellek: Olgu ve olayların hafızasıdır. Bildirimsel bilgi;<br />
kavramlar, olgular, tanımlar ve kurallarla ilgili olan bilgidir.<br />
Bildirimsel bilgi içinde de 2 türlü hafıza bulunmaktadır.<br />
1) Epizodik Hafıza Anısal Bellek: YaĢantılarla ilgilidir. Anısal (episodik)<br />
bellek: YaĢantı içerisindeki olayların depolanmasıdır. Ġzlediği bir futbol maçındaki<br />
olaylar, bir defile, doğum günü vb. olayların zamanı, geçtiği yer, içinde bulunan<br />
kiĢiler, olayların akıĢı ve sonuçları anısal bellekte depolanır.<br />
ÖRNEKLER:<br />
**Anısal bellekteki olaylar çoğunlukla birbirine bağlı olaylardan oluĢan bir bütün meydana<br />
getirirler ve zihinsel resimler olarak toplanırlar.<br />
**Bireyin yaĢantısında olağan bir tarzda meydana gelen ve özel bir anlam ifade etmeyen<br />
olayların hatırlanması zordur. Birbirinin üzerine gelen benzer olaylar öncekinin<br />
hatırlanmasını zorlaĢtırır.<br />
**Okula baĢlama, iĢe baĢlama, evlilik vb. olaylar, benzerleri meydana gelmediği veya çok<br />
az meydana geldiği için benzer olaylarla karıĢmaz ve hatırlanması daha kolay olur.<br />
2) ġematik-Semantik Hafıza-Anlamsal Bellek: Dünya ile ilgili bilgiler<br />
** Semantik (Olgusal) Bellek: Genel olgu ve bilgilerin depolandığı sistemi<br />
– Finaller Ocak ayında yapılır<br />
– KıĢ ayları soğuktur<br />
– Ġzmir Türkiye‘nin batısındadır<br />
-Jest ve mimiklerin el kol hareketlerinin anlamları, trafik iĢaretlerinin<br />
anlamları gibi nesne ve olayların anlamları<br />
B) ĠĢlemsel Bilgi-Prosedürel Bellek: Beceriler veya biliĢsel iĢlemlerin<br />
hafızasıdır. ĠĢlemsel bilgi; bir iĢin nasıl yapılacağını gösteren bilgidir. Bir iĢin<br />
yerine getirilmesinde, takip edilmesi gereken sıralamadaki her bir iĢlemin<br />
nasıl yapılacağını kapsar. DavranıĢların düzenlenmesinde "bu durumda<br />
Ģöyle yapılır" mantığı güdülür. Sırayla neler yapılması gerektiğini bilme<br />
ÖRNEK:<br />
**Bir otomobil kullanırken sıralamada yapılması gereken her bir iĢleme iliĢkin bilgidir.<br />
** Bir bisiklet kullanırken; Hızlı gitmek istersen pedalı hızlı çevir. YavaĢ gitmek istersen<br />
pedalı yavaĢ çevir. Sağa dönmek istersen direksiyonu saat yönüne çevir gibi.<br />
**Yüzme araba kullanma matematik problemi çözme gibi etkinlikler. SAYFA 97
BĠLĠġSEL SÜREÇLER-Kontrol Süreçleri<br />
**Her bir bilgi deposu arasındaki bilgi akıĢını düzenleyen biliĢsel süreçler ve bunların iĢlevleri<br />
birbirinden farklıdır. Bu süreçler; dikkat, algılama, tekrar, kodlama ve geri getirme olarak<br />
sınıflandırılmaktadır.<br />
Dikkat<br />
/Algı<br />
Tekrar<br />
DĠKKAT<br />
**Öğrenme, dikkat etme süreciyle baĢlar. Ortamdaki uyaran bombardımanına rağmen<br />
sadece dikkat edilen ve birey için önemli olan bilgi kodlanır.<br />
**Dikkat, uyarıcılar üzerinde bilinçli bir odaklaĢma sürecidir. Duyusal bellekten kısa süreli<br />
belleğe geçecek olan bilgilerin bu geçiĢ esnasında dikkat yoluyla farkına varılması ve<br />
bilinçli olarak seçilmesi gerekir. Bu seçimin dıĢında kalanlar ise kısa süre içerisinde duyusal<br />
bellekte kaybolurlar.<br />
**Dikkatin yoğunlaĢacağı bilginin seçiminde "dıĢsal ve içsel" özellikler etkili olur. Dikkati<br />
yoğunlaĢtıran dıĢsal özellikler, uyarıcı ile ilgili olandır. Uyarıcının; büyüklüğü, Ģiddeti,<br />
parlaklığı, değiĢkenlik arz etmesi, hareketliliği ve yeni olması dikkatin odaklaĢmasında etkili<br />
olur.<br />
ÖRNEK; Bir metin içinde koyu veya italik yazılmıĢ cümle veya kelimeler diğerlerine göre<br />
daha fazla dikkat çeker ve daha önemli olarak algılanır. Ġçsel özellikler, bireyin kendisi ile<br />
ilgili olanlardır.<br />
**Bireyin beklentileri, geçmiĢ yaĢantısı, ilgi ve ihtiyaçları odaklanmayı sağlayan özelliklerdir.<br />
Bireyin <strong>öğrenme</strong>si gereken bilgiler olarak gördüğü ve bu yönde beklentiler geliĢtirdiği<br />
yapılar diğerlerine göre daha fazla dikkat çekici olur.<br />
ALGI<br />
** Anlam vermeyi ifade eder. Birey duyusal bellekten gelen bazı uyarıcıları fark ettikten<br />
sonra bu uyarıcıları tanımaya ve yorumlamaya ihtiyaç duyar. Bu süreç algılamadır.<br />
Algılama kısa süreli belleğe giren bilgiyi etkiler. Çünkü kısa süreli belleğe gelen bilgi "doğru<br />
özellikler özellikler"<br />
olmaktan ziyade "algılanmıĢ özelliklerdir." Kısa süreli bellek, ne olduğuna karar verilmiĢ<br />
olan bilgiyi iĢleyerek uzun süreli bellekte depoya gönderme görevini yerine getirir. Oysa<br />
algılanmıĢ bilginin geçersiz olması durumunda kısa süreli bellekte iĢleme ve uzun süreli<br />
bellekte depolama da yanlıĢ olacaktır. Algılama bireyin geçmiĢ yaĢantısından ve uyarıcının<br />
oluĢtuğu ortamdan etkilenir.<br />
**Birey geçmiĢ yaĢantısında edinmiĢ olduğu bilgi ve önermeler için Ģemalar oluĢturmuĢtur.<br />
Algılamayı etkileyen bir diğer faktör uyarıcının nasıl bir durum veya formda sunulduğudur.<br />
Aynı uyarıcı farklı durumlarda farklı algılanır.<br />
**Bir bilgi biriminin Ģeklini değiĢtirmeksizin sesli veya sessiz olarak defalarca<br />
söyleme Ģeklidir. Bilginin kısa süreli bellekte tutulma üresini artırır. Eğer tekrar<br />
edilerek, bellekte tutulma süresi artırılmazsa bilgi kısa süreli bellekte 15-20 saniye<br />
sonra atılır.<br />
Ġki türlü tekrar vardır: Basit tekrar, Anlamlandırıcı tekrar.<br />
**Basit tekrarın fonksiyonu bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre tutulmasını<br />
sağlamaktır. Bu tür tekrarda bilgi defalarca tekrar edilir. Bu yolla bilginin zayıflaması<br />
ve karıĢmaların etkisiyle unutulması önlenir.<br />
** Anlamlandırıcı tekrar eğer tekrar; gruplama veya değiĢik Ģekillerde yeniden<br />
kodlama gibi iĢlemlerle yeni bilginin içsel bağlantılar kurmasını kolaylaĢtırıyorsa,<br />
uzun süreli bellekte depolamayı sağlıyor demektir.<br />
**Tekrar yoluyla kazanılan bilgiler, geçmiĢ yaĢantılar veya Ģemalarla bağlantı<br />
kurularak depolanmaz. Bu tür bilgiler kendi içerisinde bütünlüğü olan Ģema olarak,<br />
diğer Ģemalardan bağlantısız depolanır.<br />
**1. Örtük ya da açık tekrar<br />
**Bilginin zihinsel ya da sesli bir biçimde tekrar edilmesi sürecidir.<br />
**Bilgiyi uzun süreli belleğe aktarmanın en ilkel yolu tekrar etmedir. Çocukların kullandıkları ilk<br />
bellek stratejisi de bilginin tekrar edilmesidir. Diğer bir deyiĢle ezberlemedir.<br />
**Tekrarda zamanlama önemlidir. Öğrenme ve hatırlamada aralıklı yapılan<br />
tekrarlar, bir defada çok yoğun olarak yapılan tekrarlardan çok daha etkilidir.<br />
Sayfa 98
Kodlama<br />
Kodlama<br />
**Bilgiyi uzun süreli belleğe yerleĢtirme sürecidir.<br />
**Kodlamanın amacı, bilgiyi anlamlı kılmak ve uzun süreli bellekteki iliĢkili bir<br />
Ģemanın içine bağlantılı olarak yerleĢtirmektir. Anlamlandırma yapılırken yeni bilgi<br />
ile önceki bilgiler arasında bağ kurulur. Anlamlı kodlama hatırlamayı artırmaya da<br />
yardım eder. Çünkü hatırlama, kodlamanın içinde gerçekleĢtiği bağlamda meydana<br />
gelir. Hatırlama durumu, kodlama durumuyla eĢleĢtiği zaman en iyi hatırlama<br />
meydana gelir. KISA SÜRELĠ BELLEKTEN UZUN SÜRELĠ BELLEĞE<br />
GÖNDERME<br />
** Kodlama, iĢleyen bellekteki bilginin uzun süreli bellekte önceden var olan<br />
bilgilerle iliĢkilendirilerek, uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Yani,<br />
öğrenilecek yeni bilgi ile bireyin önceki bilgileri arasında iliĢkiler kurulması, yeni<br />
bilginin anlamlı hale gelmesini sağlamaktır.<br />
**Bazı bilgiler sadece tekrar etme ve ezberleme ile uzun süreli belleğe gönderilir.<br />
Ancak bilgiler anlamlı olarak kodlandığı takdirde daha kolay geri getirilmektedir.<br />
Yeni gelen bilgi ile eski bilgi arasında ne kadar çok sayıda iliĢki kurulursa, bilgi o<br />
kadar anlamlı hale gelmektedir. (Örnek: Ölçme <strong>ders</strong>inde hangisi güvenirliği<br />
etkiler diye sorulduğunda verilenlerin hangi hata türüne girdiğine bakmak)<br />
Kodlama sürecinde dört temel öğe etkilidir.<br />
a) Etkinlik b) Örgütleme c) Eklemleme d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma<br />
a) Etkinlik: Bilgiyi iĢleme kuramına göre öğrenen kendine gelen bilgiyi sünger gibi<br />
çekmez, uzun süreli belleğinde depolamak üzere kendine özgü bir Ģekilde, bilgiyi<br />
yeniden yapılandırır, organize eder. Bu nedenle bilgiyi iĢleme kuramının kalbidir.<br />
Bilginin alınması ve iĢlenmesinde bireyin yaptığı etkinlikler önem taĢır.<br />
Bu nedenle öğretmenler, <strong>öğrenme</strong> etkinlikleri sırasında öğrencilere daha aktif rol<br />
vermeli ve bilgiyi en iyi Ģekilde kodlamalarına yardım etmelidir. Öğrencileri aktif<br />
kılacak <strong>öğrenme</strong> etkinliklerine önem vermelidir.<br />
Öğrenme etkinlikleri (Anlamlandırma stratejileri).<br />
● Öğrencinin düĢünmesini, analiz etmesini sağlayıcı soru sorma.<br />
● Dersin tanımlamalardan çok örneklerle iĢlenmesi. Uygulama yapılması.<br />
● Problem çözmeye önem verilmesi.<br />
● Ezberlemeden çok anlamlandırmayı gerektiren izleme ve düzey belirleme<br />
testleri verilmesi.<br />
● Öğrencinin metni yorumlayarak kendi cümleleriyle ifade etmesi<br />
● Konunun ana fikrini bulma ve özet yapma. Soru yazma.<br />
gibi daha pek çok strateji vardır. Öğrenme sürecinde öğrencinin aktif olması, bilgiyi<br />
anlamlı bir Ģekilde kodlamasına yardım eder.<br />
b) Örgütleme: Bilgiler birbirleriyle iliĢkisine göre ve bağlantısına göre gruplanır.<br />
KAVRAM HARĠTALARI KULLANILABĠLĠR<br />
c) GeniĢletme (Eklemleme): Yeni bilginin uzun süreli bellekte hazırda var<br />
olan eski bilgiyle iliĢkilendirilmesi yoluyla yeni bilgiye anlam verme ve anlamı<br />
geniĢletmedir. Anlamı geniĢletme, zihindeki Ģemaların geniĢlemesini de sağlar.<br />
ÖRNEK: Birler basamağı büyük olan sayıdan küçüğü çıkarmayı öğrenen ilköğretim<br />
öğrencisi, birler basamağı küçük olan sayıdan büyük olanı çıkarmayı öğrenince<br />
çıkarma iĢlemi ile ilgili Ģemayı geniĢletmiĢ olur. BaĢarılı öğrenciler geniĢletme –<br />
eklemlemeyi daha sık kullanırlar.<br />
d) Bellek destekleyici ipuçları kullanma: Örgütleme ve eklemleme çok güçlü<br />
kodlama türleri olmakla birlikte, tüm bilgiler örgütleme için elveriĢli olmayabilir.<br />
Ayrıca bazı bilgiler de tamamıyla yeni ve eskilerle tümden iliĢkisiz olabilir. Bu<br />
durumda kodlama için bellek destekleyici ipuçları kullanmak gerekir.<br />
Kapsam içerisinde doğal olarak bulunmayan iliĢkileri, çağrıĢımları meydana<br />
getirerek kodlamaya yardım eden stratejilerdir. Eklemlemenin bir türüdür. Özellikle<br />
olgusal bilgilerin, sözcüklerin ve terimlerin öğrenilmesinde kullanılır.<br />
ÖRNEK: Anlamsız heceleri anlamlandırma, baĢ harfleri kullanma (Ağrıdan<br />
Buzullar Sürükleniyor) kafiye oluĢturma vs. SAYFA 99
Kodlama<br />
Geri<br />
Bildirim<br />
Hatırlama<br />
Hafıza Destekleyicileri: Hafıza destekleyicileri doğal olarak var olmayan çağrışımlar<br />
oluşturarak, kodlamaya yardımcı olan stratejilerdir. Bu stratejiler hayal etmeye ve<br />
sözel sembollere dayalıdır.<br />
*Loci Yöntemi-Yerleşim: Bu yöntemde bazı maddeleri doğru sırasında<br />
hatırlayabilmek için çevrenin fiziksel özellikleri ve hayal etme birlikte kullanılır.<br />
Örneğin: Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını doğru sırayla hatırlayabilmek<br />
için bir evin tüm odaları sırayla hatırlanarak, cumhurbaşkanları ile eşleştirilir. Bu<br />
yöntem sırayla hatırlanması gereken tüm listeler için kullanılabilir.<br />
*Kanca-Askı Yöntemi: Bu yöntemi kullanabilmek için öncelikle sayılarla ses<br />
benzerliği olan sözcüklerden bir isim listesi oluşturulur. Bu liste gerek duyulduğu her<br />
zaman kullanılabilir.<br />
Örneğin: Bir-kir, iki-tilki, üç-güç, dört-sert vb… daha sonra saptanan sözcüklerle<br />
hatırlanması istenen sözcükler eşleştirilir ve bunlarla ilgili görsel imgeler oluşturulur.<br />
1)İstanbul----------->Denizi kirli İstanbul<br />
2)Manisa------------>Manisa’da çoktur tilki<br />
3)Ağrı--------------->Çıkması çok güç Ağrı Dağına<br />
4)Afyon------------->Çok serttir Afyon mermeri<br />
*Bağ Yöntemi: Bu yöntem, hatırlanacak sözcükler ile peş peşe gelen görsel imgeler<br />
oluşturulması biçiminde uygulanır. Bu imgelerin alışılmamış ve acayip olması<br />
hatırlamayı kolaylaştırır.<br />
Örneğin: Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve kuş kelimelerinin sırayla<br />
hatırlanması gereksin. Bunun için ilk kelimeyle görsel imge arasında acayip bir ilişki<br />
kurulabilir. Okula bu gün uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde televizyon<br />
seyrettiğimizi hayal edebiliriz. Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak<br />
görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın üzerinde duruyor. Tank karınca<br />
yuvalarını ezerek ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor…<br />
*İlk Harf Yöntemi: Bu yöntem genellikle dizileri hatırlamada kullanılır. Dizideki her<br />
kelimenin ilk harfleri kullanılarak anlamlı bir bütün oluşturulmaya çalışılır.<br />
Örneğin: güneş sistemindeki gezegenleri sırasıyla hatırlamak için gezegenlerin ilk<br />
harflerinden oluşturulmuş bir cümle kurulabilir. Meraklı Veli Dün Mahallede Jiletle<br />
Saldırdığı Uğur’u Neredeyse Parçalıyormuş. 2010 <strong>KPSS</strong><br />
Görüldüğü gibi hafıza destekleyicileri hatırlamayı kolaylaştırmada kullanılarak, bilgilerin<br />
uzun süreli hafızaya yerleşmesinde etkili rol oynamaktadır.<br />
-ANAHTAR SÖZCÜK(ONE-VAN)<br />
**Bilginin uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe getirilmesi "geri getirme" veya<br />
"hatırlama" olarak adlandırılır.<br />
**Fakat uzun süreli bellekteki her bilgi istenildiği zaman hatırlanamaz ve aynı zamanda bazı<br />
bilgiler kolay hatırlanırken diğerleri ya oldukça zor hatırlanır veya hatırlanamaz. Bir bilgi ne<br />
derece iyi kodlanmıĢsa geri çağrılması o derece kolay olur.<br />
**Uzun süreli bellekteki bazı bilgileri hatırlama zorluğu ortaya çıkar. Bu zorluk kodlamadan<br />
kaynaklanabileceği gibi, Ģemaların veya Ģema içindeki bağlantıların değiĢmesinden de<br />
kaynaklanabilir. Bu durum "unutma" kavramı ile açıklanmaktadır. Unutma bilginin<br />
tamamen kaybolmasından farklıdır. Kaybolmada bir daha geri getirmeme söz konusu iken,<br />
unutmada bir hatırlama zorluğu vardır.<br />
** Geri getirme, bilginin uzun süreli bellekten bulunarak açığa çıkarılması sürecidir.<br />
**Birçok bilim adamına göre uzun süreli bellekte unutma yoktur. Unutma denen olay bilgiyi<br />
geri getirmede baĢarısızlık olarak nitelendirilir. Sayfa 100
Geri<br />
Bildirim<br />
Hatırlama<br />
Geri<br />
Bildirim<br />
Hatırlama<br />
(Dilimin ucunda, tanıyorum ama nereden – Kitabın içinde herhangi bir bilginin<br />
yazdığı yeri hatırlayıp bilginin ne olduğunu hatırlayamama)<br />
**Geri getirmenin temel ilkesi etkili kodlamadır. Etkili Ģekilde kodlanmayan bilgi<br />
geri getirilemez.<br />
**Ġçinde bulunulan çevre koĢulları geri getirmede rol oynayan bir diğer faktördür.<br />
ÖRNEK: Bir kiĢiyi iĢ ortamında tanımıĢsak, bir eğlence yerinde gördüğümüzde<br />
adını hatırlamayabiliriz. – Öğrencinin adını sınıftaki oturma yerine göre<br />
kodlarsak dıĢarıda unutabiliriz.<br />
BaĢlıca geri getirme yolları<br />
1. Bilginin öğrenildiği çevreyi ve kapsamı zihinsel olarak yeniden oluĢturma<br />
2. Olayı zihinsel olarak aĢamalı bir Ģekilde yeniden yapılandırma (Kalemi bulmak<br />
için en son kullandığı anı hatırlamaya çalıĢmak)<br />
3. Alfabeyi kullanma<br />
4. Alt sorulara bölme.<br />
**Ön sıralarda ve son sıralarda öğrenilenler daha koyla hatırlanır<br />
ÖNCELĠK ETKĠSĠ: Ön sıralardakilerin daha kolay hatırlanması<br />
SONRALIK ETKĠSĠ: Son sıralarda öğrenilenlerin daha kolay hatırlanması<br />
** Unutma (Geri getirme baĢarısızlığı):Geri getirmeyi zorlaĢtıran bazı<br />
özellikler vardır. Ġleriye ve geriye ket vurma dıĢında ayrıca:<br />
.** Bozulma; Ģemalar içindeki bilgi birimleri birbirleriyle ve Ģemayla bağlantılar kurularak<br />
depolanır. Geri getirmede de bu bağlantılar önemli rol oynarlar. Ancak bilgi kullanılmadığı<br />
zaman bu bağlantılar zayıflar ve istenilen bilgiye ulaĢmak güçleĢir.<br />
KarıĢma; öğrenilen bir bilgi biriminden önce veya sonra öğrenilen benzer bilgiler, bu bilgi<br />
birimi ile karıĢır ve geri getirmede zorluk yaĢanır. Örneğin; olgunlaĢma olgunlaĢma ile<br />
hazırbulunuĢluk kavramları tanımlanırken aralarındaki farklılıklar açıkça ortaya konulmadığı<br />
zaman karıĢma veya birbirlerinin yerine kullanılmaları söz konusu olabilir.<br />
YanlıĢ yerleĢtirme; Bir diğer unutma Ģekli ise bilginin yanlıĢ bir Ģemanın içine<br />
yerleĢtirilmesidir. YanlıĢ algılanan bir bilgi birimi zayıf iliĢkili bir Ģema ile bağlantı kurularak<br />
bu Ģema içerisinde depolanır. YanlıĢ Ģema içinde depolandığı için, içinde bulunduğu Ģema<br />
ile bağlantı kurma ve geri getirme zorlaĢır.<br />
Bilgiyi değiĢtirme; bilgi kısa süreli bellekte iĢlenirken sürekli olarak uzun süreli bellekten<br />
gelen bilgiyle karĢılaĢtırılarak depolanmaya gönderilir. Bu durum mevcut bilgi üzerinde<br />
değiĢiklikler meydana gelmesine yol açabilir. Bu bilgi depolanırken, değiĢtirilmiĢ hali eski<br />
bilginin yerine geçer. Bir süre her iki yapıyı koruyan bellek, yeni yapının sıklıkla kullanılması<br />
sonucu eski yapının yerine geçmesine ve eski yapının bağlantılarının zayıflayarak geri<br />
getirme zorluğu yaĢamasına yol açar. Bu durum da eski yapının unutulmasına neden olur.<br />
Öğrenmeyi sağlayan süreçler<br />
1. Çevredeki uyarıcıların alıcılar (duyu organları) yoluyla alınması.<br />
2. Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi. (Duyusal kayıt)<br />
3. Dikkat ve seçici algı süreçleri harekete geçirilerek, duyusal kayda gelen bilginin seçilerek kısa<br />
süreli belleğe geçirilmesi.<br />
4. Kısa süreli bellekte kısa bir süre zihinsel tekrarın yapılması.<br />
5. Uzun süreli belleğe aktarılabilmesi için kodlamanın yapılması.<br />
6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte depolanması.<br />
7. Depolanan bilginin uzun süreli bellekten iĢleyen belleğe geri getirilmesi.<br />
8. Kısa süreli bellekten tepki (Hareket) üreticiye gönderilmesi.<br />
9. Tepki üreticinin bilgiyi vericilere (Kaslar) göndermesi.<br />
10. Performansın gösterilmesi. SAYFA 101
Öğrencinin Dikkatini Arttırma Yolları<br />
1. Öğrencilere <strong>ders</strong>in hedefleri açıklanmalı, <strong>ders</strong>te öğrenilecek olan Ģeylerin kendileri için yararlı<br />
olduğu benimsetilmelidir.<br />
2. Öğrencilere sorular sorarak merak uyandırılmalıdır.<br />
ÖR: Yerçekimi olmasaydı insanlar nasıl yaĢardı? gibi.<br />
3. Beklenmeyen olaylar yaĢatarak öğrencilerin dikkat kesilmesini sağlamak.<br />
4. Sınıfın oturuĢ düzeni değiĢtirilmeli ve fiziksel uyarıcılar kullanılmalıdır.<br />
5. DeğiĢik araç – gereç ve döküm kullanılmalıdır.<br />
6. Öğrencinin dokunmasını, tatmasını, koklamasını, duymasını, görmesini gerektiren uyarıcılar<br />
kullanılmalıdır.<br />
7. Hareket dilmeli, jest ve mimikler kullanılmalı, ses tonu alçaltılıp yükseltilmeli, yumuĢak ses tonu<br />
kullanılmalıdır.<br />
8. Kalemin baĢıyla oynama, gözü bir noktaya odaklama, hızla sınıfta dolaĢma gibi dikkat dağıtıcı<br />
davranıĢlardan kaçınılmalıdır.<br />
BĠLĠġSEL YAKLAġIM<br />
• BiliĢ; duygusal girdinin dönüĢtürüldüğü, azaltıldığı, iĢlendiği, kaydedildiği, yeniden ele alındığı ve<br />
kullanıldığı süreçlerdir.<br />
• BiliĢsel Süreç; algı, dikkat etme, yorumlama, anlama ve hatırlama gibi zihinsel süreçlerdir.<br />
• Hafıza; Daha önce öğrenilmiĢ bilgiyi hatırlama yeteneğidir.<br />
• Saklama; Yeni bilginin hafızaya yerleĢtirilmesi sürecidir.<br />
• Geri Getirme; Hafızadaki bilgilerin kiĢinin kullanımına yeniden sokulmasıdır.<br />
• Kodlama; Bilginin hafızaya yerleĢtirilmeden önce düzenlenmesidir.<br />
GĠZĠL ÖĞRENME<br />
1) BiliĢsel Harita: Canlı organizmaların fiziksel çevreyle ilgili olarak zihninde harita oluĢturmasıdır.<br />
2) BiliĢsel Senaryo: Bireyin uzun süreli hafızasında oluĢan olayın nasıl gerçekleĢtiğiyle ilgili senaryolardır.<br />
DEKLERATĠF VE ĠġLEMSEL BĠLGĠ<br />
**Tanımsal (dekleratif) bilgi; obje ve olayların tanımlanmasıyla ilgili, açıklayıcı bilgilerdir.<br />
**ĠĢlemsel bilgi; biliĢsel iĢlemlerle elde edinilen (karĢılaĢtırma sebep bulma, sonuç çıkarma, karar vermedeğerlendirme<br />
ve problem çözme gibi<br />
Bir baĢka ifadeyle tanımsal (dekleratif) bilgi; deklere edilen yani söylenen, gerçekler, kavramlar ve<br />
prensipler hakkındaki bilgidir. Çoğunlukla baĢkalarına aktarılır. ĠĢlemsel bilgi ise; fiziksel ve<br />
entelektüel görevlerimizi nasıl yaptığımızı gösteren bilgilerdir<br />
Bu iki bilgi türüne fen bilimlerinden örnek vermeye çalıĢalım.<br />
Merceklerle ilgili özellikleri söyleme ( ıĢığı kırması, bir noktada toplayabilmesi, ıĢığı dağıtması v.b.) dekleratif<br />
bilgi olarak kabul edilebilir. Bu özellikleri kavrayarak çeĢitli mercek sistemleri (örneğin büyüteç, dürbün)<br />
kurup bunlar hakkında sonuç çıkarma, değerlendirme yapma yani biliĢsel iĢlemlerle edinilen bilgiler ise<br />
iĢlemsel bilgi olarak ifade edilebilir.<br />
SORU: Bu bilgiler genellikle "ne" sorusunun cevabını veren bilgilerdir. bu bilgiler yeni bilgilerin<br />
kazanılmasında ve ve bellekte örgütlenmelerinde iĢlev görmektedir. Bu tür bilgiler Piaget'in bilginin<br />
yapılandırılmasıyla ilgili görüĢlerinden olan ĢemalaĢtırma sürecinde de söz konusudur.<br />
Yukarıda sözü edilen bilgi aĢağıdakilerden hangisidir?<br />
A-Prosedürsel bilgi B-MetabiliĢsel bilgi C-Dekleratif bilgi D-Asimile edilmiĢ bilgi E-Animistik bilgi<br />
YÜRÜTÜCÜ KONTROL-Bireylerin tüm biliĢ süreçlerini denetler<br />
Birçok biliĢsel psikolog bazı bireylerin neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve<br />
öğrendiklerini anımsadığı sorusunu yanıtlamaya çalıĢmaktadır. Sorunun yanıtı<br />
yürütücü kontrol sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi<br />
<strong>öğrenme</strong>sinin iki temel yönünü denetlemektedir.<br />
1-Güdüsel süreçler: Güdüsel süreçler bireyin bir Ģeyi elde etmeye niyet etmesi, onu<br />
elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen<br />
durumlardır. SAYFA 102
2-Yürütücü biliĢ: Yürütücü biliĢ öğrenenlerin benimsedikleri belli <strong>öğrenme</strong><br />
stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düĢüncelerine iliĢkin düĢünmeleridir.<br />
Bireyin kendi biliĢ yapısı ve <strong>öğrenme</strong> özelliklerinin ayırtında olmasıdır. Bireyin nasıl<br />
öğrendiğinin farkındalığıdır.<br />
McCrow ve Roop (1992) yürütücü biliĢin iki iĢlevi olduğunu öne sürmektedirler.<br />
Birincisi koĢullu bilginin uygulanmasıdır.<br />
ÖRNEK: Okulda öğrenilenlerin evde uygulanması. Ġkincisi ise, düĢünme sürecini<br />
değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü biliĢli bir öğrenci, düĢünme biçiminin<br />
ayırtındadır, nasıl çalıĢacağına karar verirken yalnızca materyali <strong>öğrenme</strong>ye<br />
odaklanmaz, aynı zamanda biliĢsel güç ve zayıflıklarının da farkındadır.<br />
Yürütücü biliĢ, bireylere <strong>öğrenme</strong> durumlarında öğrenip <strong>öğrenme</strong>diklerini<br />
sınamalarına yardımcı olur. Eğer <strong>öğrenme</strong> gerçekleĢmezse yürütücü biliĢ, duruma<br />
uygun doğru süreçleri iĢe koĢar. Özetleme, eklemleme, Ģematize etme, düzenleme<br />
gibi. Yürütücü biliĢ, <strong>öğrenme</strong>nin gerçekleĢip gerçekleĢmediğini sürekli izler.<br />
DĠKKAT:<br />
MetabiliĢsel bilgi: Bilgiyi işleme kuramcılarına göre bireyin kendi bildikleri hakkındaki<br />
bilgiler. Değerlendirme-Sonuçları hakkında bilgi sahibi olma yorumlama<br />
Dekleratif bilgi: Gelişim çağlarının başlangıcında bir bebeğin “bu ne?” Sorusunu çok sık<br />
sorduğu bilinmektedir. bebekler “bu ne?” Sorusuna karşı aldıkları cevapla dekleratif bilgileri<br />
yapılandırmıştır.<br />
Prosedürel bilgi: “Nasıl?” Sorusunun cevapları ile edinilen bilgiler.<br />
Duyusal Bellek Kısa Süreli Bellek Uzun Süreli Bellek<br />
Sınırsızdır<br />
Kapasite<br />
Duyu organlarının aldığı<br />
Ģekilde<br />
Depolama ġekli<br />
Görsel bilgi, 0.5-1 sn,<br />
iĢitsel bilgi 2-4 sn<br />
Depolama Süresi<br />
Sınırlı<br />
(5-9 birim)<br />
Kapasite<br />
Görsel ve çoğu zaman iĢitsel<br />
olarak depolanır<br />
Depolama ġekli<br />
ĠĢlem yapılmadığında 15-20sn<br />
Depolama Süresi<br />
Sınırsızdır<br />
Kapasite<br />
Açıklayıcı bilgi ve iĢlemsel bilgi<br />
Ģeklinde depolanır, olaylar<br />
anısal bellekte, bilgiler<br />
anlamsal bellekte saklanır<br />
Depolama ġekli<br />
Sınırsızdır<br />
Depolama Süresi<br />
Orijinal ġekil SadeleĢtirilir SadeleĢtirilmiĢ bilgi<br />
Aktarılmayan bilgi yok<br />
olur-Geri gelmez<br />
Aktarılmayan bilgi yok<br />
olur-Geri gelmez<br />
Yok olmaz-sadece geri<br />
getirmek zor olur.<br />
Bilinçsizdir Bilinçlidir Bilinçlidir<br />
SAYFA 103
<strong>KPSS</strong> SORULARI<br />
1- Bir öğretmen öğrencilerine, sayıların gruplandırılarak daha kolay ve çabuk öğrenilebileceğini söylüyor ve<br />
bir örnek gösteriyor 6, 2, 3, 8, 2, 7 sayılarının 623-827 biçiminde gruplanabileceğini belirtiyor. Öğretmenin<br />
bu davranıĢı, öğrencilere hangi konuda yardımcı olmaya çalıĢtığını göstermektedir? (KMS 2001)<br />
CEVAP: Hatırda Tutmayı KolaylaĢtırma<br />
2- AĢağıdakilerden hangisi, öğrenilenin akılda tutulmasını zorlaĢtırır? (KMS 2001)<br />
A) Ġlgi çekici olması. B) Sık kullanılması<br />
C) KarmaĢık olması. D) Anlamlı olması E) Birden çok duyuya hitap etmesi<br />
3- Sözel bir malzemenin öğrenilmesinde kullanılabilecek <strong>öğrenme</strong> yöntemlerinden biri olmayan<br />
seçenek aĢağıdakilerden hangisidir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
A) Önceden bilinenlerle bağlantılandırılması<br />
B) Bütün olarak ya da parçalara bölerek <strong>öğrenme</strong><br />
C) Okuma ve anlatma<br />
D) Olumlu transfer<br />
E) Aralıklı ya da toplu <strong>öğrenme</strong><br />
4- Ġlköğretim dördüncü sınıf öğretmeni, birkaç öğrencinin dikkatlerini yoğunlaĢtırmada<br />
zorlandıklarını belirlemiĢtir. BiliĢsel psikoloji ilkelerine göre, aĢağıdakilerden hangisi bu öğrenciler<br />
için öğretmenin uygulayabileceği yardım stratejilerinden biri değildir? (KMS 2001)<br />
A) Dersi iĢlerken öğrencilerin ihtiyaçlarını karĢılayacak önlemler almak<br />
B) Dikkat dağılmasını önlemek için fiziksel çevrede düzenlemeler yapmak<br />
C) Derste öğrenilmesi gereken önemli bilgileri daha açık bir biçimde vurgulamak<br />
D) Bu öğrencilere, bu durumları nedeniyle bazı konuları öğrenemeyeceklerini söylemek<br />
E) Dikkat dağınıklığı ile baĢ edebilmeleri için bu öğrencilere, kendilerini gözleme ve denetleme<br />
tekniklerini öğretmek<br />
6- Annenize yeni aldığınız telefon numaranızı verirken rakamları gruplar halinde söylemeniz<br />
aĢağıdaki süreçlerden hangisini kolaylaĢtırır? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
A) Kavrayarak <strong>öğrenme</strong>. B) Anlamlı <strong>öğrenme</strong><br />
C) içgörü kazanma. D) Hatırda tutma E) Anlam geliĢtirme<br />
7- AĢağıdaki seçeneklerden hangisi bilgi iĢleme kuramının ilkelerinden biri değildir? (<strong>KPSS</strong> 2005)<br />
A) Öğrenme, daha önce öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilen bilgilerle iliĢkilendirilmesi sürecidir.<br />
B) Uyarıcı ile davranıĢ arasında bağ kurulması sonucunda gerçekleĢmesi<br />
C) Bilgi iĢleme tarzında bir değiĢmeyi içermesi<br />
D) Zihinsel olayları odak noktası olarak kabul etmesi<br />
E) Bilginin örgütlendiğini söylemesi<br />
8- AĢağıdaki <strong>öğrenme</strong> model veya görüĢlerinin hangisinde bilginin algılanması, iĢlenmesi,<br />
kodlanması ve gerekli olduğu zaman geri getirilerek kullanılması üzerinde durulur? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
CEVAP: Bilgi iĢlem modeli<br />
9- Gagne‘nin <strong>öğrenme</strong> yaklaĢımında öngörülen bilgi iĢleme sürecinin basamakları aĢağıdakilerin<br />
hangisinde doğru sırada verilmiĢtir? (<strong>KPSS</strong> 2006)<br />
A) Dikkat – geri bildirim – depolama – kodlama<br />
B) Geri getirme – depolama – kodlama – devir<br />
C) Kodlama – devir – dikkat – depolama<br />
D) Dikkat – kodlama – depolama – geri bildirim<br />
E) DavranıĢ düzenleme – kodlama – depolama – geribildirim<br />
BİLİŞSELCİLER<br />
Bruner-------------------------Bilişsel alan Kuramı<br />
Gagne-------------------------BiliĢsel alan Kuramı<br />
Wertheimer------------------Gestalt<br />
Koffka----------------------- Gestalt<br />
Köhler----------------------- Gestalt<br />
Lewin-------------------------Alan(Gestalt)<br />
DĠĞER KURAMLAR-BiliĢsel<br />
Bilgiyi iĢleme kuramı- Miller- Neisser<br />
Sosyal <strong>öğrenme</strong> kuramı(John Dewey, Rotter, A.Bandura)<br />
Tam <strong>öğrenme</strong> Kuramı(Benjamin S. Bloom)<br />
Çoklu Zekâ Kuramı(Gardner) SAYFA 104
ROTTER VE SOSYAL ÖĞRENME<br />
Sosyal <strong>öğrenme</strong> kavramını ilk kez kullanan kiĢidir.<br />
**Rotter insan davranıĢlarının nedenlerinin hayvanlarınkinden çok daha karmaĢık olduğunu ve bu<br />
karmaĢık davranıĢları açıklamada davranıĢçı yaklaĢımı yararlı fakat sığ bulur. Ġnsanların belli bir<br />
ortamda nasıl tepki göstereceğini kestirmek için algılar, beklentiler, değerler gibi<br />
değiĢkenleri de göz önünde bulundurmalıyız. Rotter insan kiĢiliğini açıklamak için davranıĢ<br />
potansiyeli, beklenti, pekiĢtirme gibi kavramlar kullanmıĢtır.<br />
BiliĢsel Süreçler<br />
**DavranıĢımızın sonucu hakkında, o davranıĢı izlemesi muhtemel pekiĢtirmenin türü ve miktarı<br />
açısından öznel bir beklentimiz vardır. Belirli bir Ģekilde davranmanın belli bir pekiĢtirmeye<br />
sebep olacağı ihtimalini hesaplarız ve davranıĢımızı o doğrultuda ayarlarız.<br />
**Farklı pekiĢtireçlere farklı değerler veririz ve bunların farklı ortamdaki göreli değerini göz önüne<br />
alırız.<br />
**Birey olarak bize has farklı psikolojik çevrelerde yaĢamamız sebebiyle, aynı pekiĢtireç farklı<br />
insanlar için farklı anlamlar ifade edebilir.<br />
Rotter‘ın Sosyal Öğrenme Kuramındaki üç temel kavram Ģöyledir:<br />
DavranıĢ Potansiyeli<br />
**DavranıĢ potansiyeli belirli bir ortamda belirli bir davranıĢın ortaya çıkma olasılığıdır. Bir<br />
eyleme girmeden önce bu eylemin belirli bir pekiĢtirme ile sonuçlanma olasılığının ve pekiĢtirmenin<br />
bizim için taĢıdığı değeri hesaplarız. Eğer belirli bir eylemin pekiĢtirilme olasılığı düĢükse ya da<br />
elde edilecek pekiĢtirmenin ödülü fazla değilse davranıĢ potansiyeli zayıftır. Ancak bir davranıĢ<br />
karĢısında değerli bir Ģey elde edeceksek büyük olasılıkla o davranıĢı gösteririz.<br />
Beklenti<br />
**Beklentilerimizi büyük oranda daha önce aynı durumda yaĢadığımız olaylara göre Ģekillendiriyoruz. Rotter<br />
insanların belirli bir davranıĢı ne kadar sık pekiĢtirilirse o davranıĢın gelecekte pekiĢtirileceğine dair<br />
beklentileri o kadar güçlü olacağını söyler. Öte yandan davranıĢlar pekiĢtirilmediğinde ödüllendirme<br />
beklentisi düĢecektir. Aynı durumda çok sayıda pekiĢtirme yaĢadıktan sonra beklentilerimizin ödül<br />
getireceğine dönük güveniniz artar. Ancak beklentilerimiz ilk defa karĢılaĢtığımız durumlarda<br />
göstereceğimiz davranıĢı nasıl açıklar? Rotter bu tip durumlarda yaĢamıĢ olduğumuz benzer durumlar<br />
tarafından beklentilerimizin belirlendiğini söyler.<br />
**Bunun ötesinde Rotter yeni durumlarda genellenmiĢ beklentilere baĢvurduğumuzu söyler. Bunlar,<br />
eylemlerimizin genel olarak ne sıklıkla pekiĢtirmeye ve cezalandırmaya yol açacağına dair inançlarımızdır.<br />
Bu kavram üzerinde yapılan araĢtırmalar insanların kontrol odağı adı verilen bir süreklilik içerisinde<br />
belirli noktalara düĢtüklerini gösterir. Bu boyutun bir ucunda aĢırı derecede içsel yönlendirme<br />
yaĢayan insanlar vardır, bunlar genelde baĢlarına gelen her Ģeyin kendi eylemlerinin ve özelliklerinin bir<br />
sonucu olduğuna inanır. Diğer uçta ise aĢırı derecede dıĢsal yönlendirmeye sahip insanlar vardır<br />
bunlarda genellikle baĢlarına gelen her Ģeyin Ģans ya da baĢka insanlar gibi kendi kontrolleri dıĢındaki<br />
güçlerin bir sonucu olduğuna inanır.<br />
**Eğer yeni bir durum karĢısında genelde ‗sanırım yapabilirim‘ diyen bir insansanız Rotter, bir<br />
Ģeyler yapabilme becerinize dair beklediğiniz genellenmiĢ inancınızın olduğunu söylemektedir.<br />
Eğer bu yeni duruma Ģüphe ile bakıyorsanız kontrol odağı boyutunda büyük olasılıkla diğer uca<br />
daha akın yerde duruyorsunuzdur.<br />
PekiĢtirme Değeri:<br />
PekiĢtirmelerin eĢit değerde olduğu taktirde, herhangi bir pekiĢtirecin tercih edilmesidir. Rotter<br />
pekiĢtirme değerini bir pekiĢtirmeyi diğerine tercih etme derecemiz olarak tanımlamaktadır. Doğal olarak<br />
belirli bir sonuca vereceğimiz pekiĢtirme değeri, zaman ve duruma göre değiĢiklik gösterebilir. DavranıĢı<br />
kestirmek için, davranıĢ seçeneklerinin beklentisini ve pekiĢtirme değerini bilmemiz gerekir. SAYFA 105
Rotter‘a Göre Denetim Odağı :<br />
**KiĢinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen olayları kendi yetenek, özellik ve davranıĢlarının<br />
sonuçları ya da Ģans, kader, talih ve güçlü baĢkaları gibi kendisi dıĢındaki güçlerin iĢi olarak<br />
algılaması eğilimidir.<br />
Ġçten Denetim Odağı: KiĢinin kendisini etkileyen olayların daha çok, kendi denetiminde olduğu<br />
inancını taĢıma eğilimidir.<br />
DıĢtan Denetim Odağı: Kendilerine olanların daha çok kendileri dıĢındaki güçlerin denetiminde<br />
olduğu inancı taĢıma eğilimidir.<br />
Denetim Odağına Göre Ġçten Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler:<br />
• Ġçten denetimliler entelektüeldirler ve akademik etkinliklere daha fazla zaman<br />
ayırırlar,<br />
• Ġçten denetimliler daha etkili, güvenli ve bağımsızdırlar.<br />
• Ġçten denetimliler olumlu benlik kavramına sahiptirler.<br />
• Ġçten denetimlilerin okul baĢarıları daha yüksektir.<br />
• Ġçten denetimliler aktif ve giriĢimcidirler.<br />
• Ġçten denetimliler daha objektiftirler.<br />
• Ġçten denetimliler daha uyumludurlar.<br />
• Ġçten denetimliler savunma mekanizmalarını daha az kullanırlar.<br />
• Ġçten denetimliler daha iyi iletiĢim kurarlar.<br />
Denetim Odağına Göre DıĢtan Denetimli KiĢilerde Görülen Özellikler:<br />
• DıĢtan denetimliler kendilerini dıĢ güçlerin kurbanı olarak görürler.<br />
• DıĢtan denetimlilerin beklenti düzeyleri daha düĢüktür.<br />
• DıĢtan denetimliler daha kaygılıdırlar.<br />
• DıĢtan denetimliler kuĢkucudurlar.<br />
• DıĢtan denetimliler daha depresiftirler.<br />
• DıĢtan denetimliler daha saldırgandırlar.<br />
• DıĢtan denetimliler savunma mekanizmalarını daha fazla kullanırlar.<br />
• DıĢtan denetimlilerin kendileri ile kimlik kargaĢaları vardır.<br />
HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM (ĠNSANCIL) PSĠKOLOJĠ VE ÖĞRENME<br />
Hümanistik Psikoloji’nin Ana Temaları<br />
**Bilinç deneyimleri üzerinde durmak<br />
**İnsan doğasının bütünlüğüne inanmak<br />
**Özgür irade, spontanlık ve bireyin yaratıcı gücü üzerinde odaklanmak.<br />
**İnsan koşullarına ilişkin tüm faktörleri araştırmaktır<br />
**Hümanisttik Psikolojiye göre, insan kendisinden, davranıĢlarından ve oluĢturacağı kimliğinden kendisi<br />
sorumludur. Hayatı kendisi için yaĢamaya değer ve anlamlı bir hale getirmek kiĢinin kendisine düĢer.<br />
GeçmiĢ ya da gelecek değil, içinde yaĢanılan an önemlidir. Ġnsan davranıĢlarını denetim altına almak<br />
yerine, daha çok özgürlüğe yer verilmelidir. Ġnsanı anlamak için onun içyapısını bilmek gerekir. Bunun için<br />
terapist iç gözleme baĢ vurmak zorundadır. Ġnsan cansız bir nesne olmadığından, dıĢtan bakılarak<br />
davranıĢları yorumlanamaz. Bu akım insanı inceleme yöntemini getirmiĢtir. Psikolojiyi bir bakıma yeniden<br />
felsefeye yaklaĢtırmıĢtır.<br />
MASLOW ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME.<br />
1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, barınma vs.<br />
2. Güvenlik ihtiyaçları: Kendini güven ve emniyet içinde ve tehlikeden uzak hissetmek.<br />
3. Ait olma ve sevgi ihtiyaçları: BaĢkaları ile iliĢki kurmak, kabul edilmek ve bir yere ait olmak.<br />
4. Değer ihtiyaçları: Prestij, baĢarı, yeterli olmak ve baĢkalarınca benimsenip tanınmak<br />
5. Kendini gerçekleĢtirme ihtiyaçları: KiĢinin amacını gerçekleĢtirmesi ve potansiyelini ortaya<br />
çıkarması, kiĢisel tatmin, kiĢisel baĢarı, bilimsel buluĢlar SAYFA 106
AÇIKLAMALI ÖRNEK-MASLOW<br />
**Robinson Crusoe adaya ilk düĢtüğünde parçalanan gemiden sahile savrulmuĢ birkaç yiyecek<br />
paketini topladı, daha sonra da birkaç parça eĢyadan açıktan ve yağmurdan kurtulmak için<br />
korunacak kapalı bir yer yaptı. Önce yiyeceklerini(fizyolojik ihtiyaç),sonra da güvenli bir yeri<br />
düĢündü(Güvenlik ihtiyacı).Daha sonra, Cuma ile iliĢkilerinde öğretmen rolü üstlenerek(dil<br />
öğreterek, araç kullanmayı öğreterek)saygınlık ihtiyacını giderdi. Crusoe, sonra düĢtüğü adayı<br />
keĢfe çıktı ve bütün adayı tanıdı. Bir takvim yaptı. Rahatladığı anda Ģarkı söylemeye baĢladı. Bir<br />
kutudan çıkan kitapları okumaya baĢladı. En son aĢamada da kendisini adadan kurtarmaya<br />
yarayacak bir araç yapıp kendilerini gerçekleĢtirmeye çalıĢtılar.<br />
** ĠĢ yaĢamı açısından bakacak olursak da çalıĢanlar açısından motivasyonun önemi bugün artık<br />
tartıĢmasız bir biçimde kabul edilmiĢtir. Maslow‘un bu kuramına göre Ģöyle bir tablo oluĢturmak<br />
mümkündür.<br />
Basamaklar Örnekler<br />
Fizyolojik ihtiyaçlar Yemek ve barınma için yeterli maaş<br />
Güvenlik ihtiyaçları Uzun süreli iş sözleşmesi, güvenli bir çalışma ortamı, eşit fırsatlar<br />
Ait olma ve sevgi iht. Çalışma arkadaşları tarafından kabul görme. Dostluklar<br />
Değer ihtiyaçları Etkileyici unvan, büyük ofis, şirket arabası<br />
Kendini gerçekleştirme iht. Otonomi ve kendini geliştirmesini sağlayacak bir iş imkâni<br />
Maslow‘un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisinin Sonuçları<br />
**Bireyin aç, susuz, uykusuz, yorgun olmaması ortamdaki ısı, hava sorununun, rahatsız olunan<br />
durumların olmadığı ortamların yaratılması.<br />
**Bireyin tehdit, alay, acımasızca eleĢtiriye maruz kalmaması, görüĢlerini aktaramayacağı<br />
ortamların olmaması Korku ve kaygının olduğu, motivasyonun olmadığı ortamların olmaması. Açık<br />
ve net kuralların olması<br />
**Bireyin ortamdaki diğer kiĢiler tarafından benimsenmesi, sevildiğini hissetmesi, kiĢilerin birbirleri<br />
ile etkileĢimin olması.<br />
**Bireyin yeteneklerinin bilinmemesi, olumlu yönlerinin ve davranıĢlarının ödüllendirilmesi, diğer<br />
arkadaĢları tarafından takdir edilmesi, statü ve saygınlık gereksinimlerinin karĢılanması,<br />
**Bireyin kendilerini gerçekleĢtirmeleri yönünde motive oldukları ortamların yaratılması. Bireyin<br />
yeteneklerini sonuna kadar kullanarak istedikleri yere gelmelerini ve hedeflerini geliĢtirmelerini<br />
sağlayacak ortamların oluĢturulması.<br />
Kendini GerçekleĢtirme Ġhtiyacını Tatmin EtmiĢ,<br />
Psikolojik Açıdan Sağlıklı Ġnsanların Özellikleri<br />
**Nesnel bir gerçeklik algısı.<br />
**Kendi yaratılışlarını olduğu gibi kabullenme.<br />
**Kendini bir tür işe adama ve sorumluluk.<br />
**Davranışlarda sadelik ve doğallık.<br />
**Bağımsızlık, özerklik ve mahremiyet ihtiyacı.<br />
**Yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler.<br />
**Tüm insanlığa yönelik empati ve sevgi.<br />
**Konformist bir yaşam tarzına direnç.<br />
**Demokratik karakter yapısı.<br />
**Yaratıcılık tutumu.<br />
**Yüksek derecede sosyal ilgi.<br />
Maslow’a Göre Kendini GerçekleĢtirmeye<br />
Götüren DavranıĢlar<br />
**YaĢamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve<br />
yoğunlaĢmayla yaĢamak.<br />
**Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir Ģeyler denemek.<br />
**Deneyimleri yorumlarken, geleneğin, otoritenin ya da<br />
çoğunluğun sesinden çok, kendi duygularını dinlemek.<br />
**Dürüst olmak; ―oyunculuktan‖ ya da rol yapmaktan<br />
kaçınmak.<br />
**GörüĢleri çoğu insanın görüĢleriyle çakıĢmıyorsa,<br />
gözden düĢmeyi göze almak.<br />
**Sorumluluk sahibi olmak.<br />
**Karar verdiği Ģey ne olursa olsun o konuda çok<br />
çalıĢmak. SAYFA 107
MASLOW‘UN ĠHTAYAÇLAR TABLOSU<br />
Maslow, gereksinimleri Ģu Ģekilde kategorize etmektedir.<br />
1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boĢaltım)<br />
2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iĢ, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)<br />
3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaĢlık, aile, cinsel yakınlık)<br />
4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, baĢarı, diğerlerinin saygısı, baĢkalarına saygı)<br />
5. Kendini gerçekleĢtirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme,<br />
önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)<br />
ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME<br />
Rogers ve Benlik Kavramı<br />
Ben Neyim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben)<br />
Ben Ne Yapabilirim? (Gerçek Benliğe Ait - Özben)<br />
Benim Ġçin Neler Değerlidir? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı)<br />
Hayatta Ne Ġstiyorum? (Ġdeal Benliğe Ait - Benlik Tasarımı<br />
ROGERS ĠLE HÜMANĠSTĠK YAKLAġIM VE ÖĞRENME<br />
Rogers‘a Göre Psikolojik Olarak Sağlıklı (Kendini Tam Olarak Ortaya Koyan) Ġnsanların Özellikleri:<br />
**Tüm yaşantılara açıklık. Her anı dolu dolu yaşama eğilimi.<br />
**Kişinin başkalarının düşünceleri ve mantığı yerine kendi içgüdüleriyle davranabilmesi yeteneği.<br />
**Düşünce ve davranışta özgürlük duygusu.<br />
**Yüksek düzeyde yaratıcılık.<br />
Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitim Açısından Sonuçları<br />
**Ġnsanda doğal bir <strong>öğrenme</strong> isteği vardır. Öğrenci merkezli bir eğitim yapılmalıdır.<br />
**Öğrenilen konu öğrencilerin gereksinme ve amaçlarına uygun olarak algılandığında, anlamlı <strong>öğrenme</strong><br />
gerçekleĢir.<br />
**Öğrenme tehditin ve hata yapma korkusunun olmadığı özgür ve demokratik bir ortamda gerçekleĢir.<br />
**Öğrenme, öğrencinin kendisi tarafından baĢlatıldığı ve öğrencinin hem biliĢsel hem duyuĢsal yönlerini<br />
içerdiğinde anlamlı ve kapsamlı olur.<br />
**Toplumsal olarak yararlı <strong>öğrenme</strong>nin, <strong>öğrenme</strong> süreci hakkında <strong>öğrenme</strong>dir. Birey için değiĢen dünyada<br />
gereksinmelerini karĢılayacak <strong>öğrenme</strong>leri gerçekleĢtirmek önemlidir. Öğrenmeyi <strong>öğrenme</strong>k<br />
amaçlanmalıdır.<br />
Rogers’ın Hümanistik YaklaĢımı’nın Eğitimdeki Ġlkeleri<br />
**İnsanın tek ve temel güdüsü kendini gerçekleştirme gereksinmesinden kaynaklanmaktadır.<br />
**Davranış bozuklukları, güvensizlik sonucunda ortaya çıkmaktadır.<br />
**İnsan hem reaktif, hem de aktif bir yaratıktır.<br />
**İnsanın davranışlarını kendi öznel gerçeği tayin etmektedir.<br />
**İnsanın davranışlarını tayin eden en önemli gerçek, onun kendini algılayış biçimidir.<br />
**İnsan davranışlarını değiştirmek için önce onun öznel gerçeğini değiştirmek gerekmektedir.<br />
<strong>KPSS</strong> 2003-2004-2009 DA SORU SORULMUġTUR.<br />
1-2003-Rogers‘ın Hümanistik yaklaĢımı en çok aĢağıdakilerden hangisi üzerinde durur?<br />
CEVAP: Öğrenci merkezli eğitim<br />
2-2004-AĢağıdakilerden hangisi özsaygısı yüksek olan bireylerin özelliklerinden olamaz?<br />
CEVAP: Savunma mekanizmalarını sık sık kullanma<br />
3-2009- Fakir bir ailede dünyaya gelen Cahit Bey, ekonomik sıkıntılar yüzünden çocuk yaĢta çalıĢmaya<br />
baĢlar. Bugün büyük bir servete sahip olmasına karĢın Cahit Bey çocukluğundaki yoksul günlere<br />
dönmekten korkar. Bu yüzden ilerleyen yaĢına rağmen iĢiyle ilgili ekonomik geliĢmeleri anlamaya ve<br />
mesleki bilgilerini artırmaya çalıĢır. Maslow'un Ġhtiyaçlar HiyerarĢisine göre, Cahit Bey‘in yaĢam biçimi<br />
öncelikle hangi ihtiyacını doyurmaya yöneliktir? CEVAP: Güvenlik SAYFA 108
GENEL BĠR DEĞERLENDĠRME VE KAVRAMLAR<br />
DUYUSAL-HÜMANĠSTĠK (ĠNSANCIL) ÖĞRENME KURAMLARI<br />
(MASLOW – ROGERS – KOHLBERG)<br />
**Gestaltı merkez alır. Ġnsanın doğuĢtan iyi olduğu ve ve yaĢam boyu kendini geliĢtirme amacına yönelik<br />
hareket etmesi gerekliliğinden bahsederler. Ġnsanın doğasına iyimser bir bakıĢ vardır.<br />
Benlik kavramı<br />
Kendimizle ilgili tüm düĢünceler, algılamalar, duyular ve değerlendirmelerdir.<br />
Özben: Bireyin gerçek benliğidir. Yeme, içme, cinsel gereksinimlerden oluĢur.<br />
Benlik tasarımı: Bireyin ulaĢmak istediği ideal benliktir.<br />
Fenomenal benlik: Ġyi, kötü, güzel ve çirkin gibi değerler bu benliğe aittir. (Kız, erkek, sarıĢın, esmer vs.)<br />
Ayna teorisi: Bireyin kendisini algılayıĢı baĢkalarının kendini nasıl algıladığına bağlıdır. Birey benlik<br />
algısını oluĢtururken etrafı gözler ve bireylerin kendisi hakkındaki düĢüncelerine bakarak benlik algısını<br />
oluĢturur. Bu nedenle çocuklara kötü ifadeler kullanılmamalıdır. (geri zekâlı gibi)<br />
Eğitim Açısından değerlendirilmesi (Öğretim Ġlkeleri)<br />
● Eğitim benlik tasarımı oluĢturmada öğrenciye destek olmalıdır.<br />
● Öğrencilerin kendilerini değerli hissetmeleri ve kendilerine güvenmeleri için baĢarılı oldukları alanlarda<br />
sorumluluk verilmelidir.<br />
● Ne öğreneceğine kendi karar vermelidir. (Tercihleri kendi yapmalıdır)<br />
● Öğrenmede tehdit ve hata yapma korkusu bulunmamalıdır.<br />
● Öğrenciler ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre eğitilmelidirler.<br />
● Ahlaki değerler tek bir <strong>ders</strong>te değil tüm <strong>ders</strong>lerin hedef davranıĢları arasında yer almalı, <strong>ders</strong>lere<br />
serpiĢtirilmelidir.<br />
● Eğitim öğrenci merkezli olarak düzenlenmelidir.<br />
● Eğitim – öğretimin hedefi, bireyin kendini gerçekleĢtirmesini sağlamaktır.<br />
● Bireyler olduğu gibi kabul edilmelidir. (KoĢulsuz kabul)<br />
● Öğrenciye değerli olduğu hissettirilmelidir.<br />
● Sık sık empati ve sempati kullanılmalıdır.<br />
● Eğitimde saygı, empati ve dürüstlük ilkelerine dikkat edilmelidir.<br />
BĠLĠġSEL ÇELĠġKĠ: Bireylerde birbirleriyle çatıĢan tutumların rahatsızlığı<br />
**1950'li yıllarda Festinger (1957) tarafından geliĢtirilen bu teori, biliĢsel harmoniyi konu almaktadır<br />
ve insanların, biliĢsel planda çeliĢki yaratan biliĢ, duygu ve davranıĢlardan kaçındıklarını, biliĢ<br />
öğeleri arasında bir tutarlılık oluĢturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çaba harcadıklarını ön<br />
görmektedir. Güçlü çeliĢkiler tutumlarında değiĢmesine sebep olur.<br />
**BiliĢsel çeliĢki, günlük hayatımızda oldukça sık karĢılaĢtığımız bir olgudur. DavranıĢlarımız, çoğu kez bir<br />
Ģekilde davranmamızı ve bir baĢka Ģekilde davranmamamızı gerektiren bir takım dıĢ talep, emir veya<br />
zorlamalara bağlıdır. Oysa genelde düĢünce ve kanaatlerimize göre davrandığımıza, kendimizle tutarlı<br />
olduğumuza inanırız. ÇeliĢki ortaya çıktığında ise çeliĢkiyi azaltma yönünde giriĢimlerde bulunuruz<br />
**DavranıĢlarımız, hareketlerimiz, eylemlerimiz ile tutumlarımız, görüĢlerimiz, ideolojimiz arasında bir<br />
tutarlılık ararız. Bu nedenledir ki, genellikle bir mesleği seçenler, meslekleri hakkında olumlu görüĢ taĢırlar;<br />
bir kurum veya iĢ yerindeki mevkiimiz ile iĢ yerimiz hakkındaki görüĢümüz arasında bir iliĢki vardır, örneğin<br />
hiyerarĢik konumumuz yükseldikçe, nispeten daha olumlu düĢünürüz ("Taç giyen baĢ akıllanır" sözü, bu<br />
çerçevede değerlendirilebilir).<br />
**Tutarlılık teorisyenlerine göre biliĢsel öğelerin çeliĢkisi, insanların kaçındığı, istemediği bir durumdur.<br />
Dolayısıyla, insanın temel eğilimi biliĢsel tutarlılığı olabildiğince sağlamak ve korumaktır. Tutarsızlık,<br />
biliĢsel öğelerin birinde veya diğerinde değiĢimi güdüleyen bir nitelik taĢımaktadır.<br />
**ÇeliĢkinin azaltılması çeĢitli yollardan sağlanmaktadır. Bunun için ilk yol, çeliĢen öğe sayısını azaltmak<br />
veya uyuĢan öğe sayısını artırmaktır. Ġkinci yol, uyuĢan öğelerin önemini artırırken çeliĢen öğelerinkini<br />
azaltmaktır. Üçüncü yol, bu iki yolu birlikte kullanmak olabilir.<br />
SĠNAN DURMAZ obsesyon52@hotmail.com SAYFA 109
TEMEL YÜKLEME-ATIF HATASI:- Festinger (1957)<br />
Temel Atıf Etkisi ya da Hatası: Sosyal psikolojide, bir insanda gözlemlediğimiz davranıĢı, dıĢ faktörleri<br />
gözardı ederek, o insanın kiĢiliğine bağlama eğilimine verilen ad. Özellikle çok iyi tanımadığımız bir insana bir espri<br />
yaptık ve o da bizi çok pis tersledi. Burada temel atıf hatasına düĢülerek, ulan ne alıngan herif diye düĢünülmesi<br />
**Hâlbuki durum incelenirse farklı sonuçlar ortaya çıkabilir, o kiĢi az önce çok büyük problem yaĢamıĢ olabilir,<br />
kafasında önemli bir takım sorunlar olabilir veya espri yaptığımız konu ile ilgili çok acı bir anısı olabilir.<br />
**Sosyal psikolojiye göre insanlar kendi olumsuz davranıĢları için durumları ve çevreyi suçlamasına<br />
rağmen, baĢkalarının olumsuz davranıĢlarında derhal onun kiĢiliğine yüklerler bunu.<br />
** Genellikle insanların davranıĢlarının nedenlerini davranıĢın gerçekleĢtiği duruma değil, insanların<br />
özelliklerine yükleme eğilimindeyizdir.<br />
**Biz bir <strong>ders</strong>ten yüksek not alınca hakkımızla almıĢızdır, sevmediğimiz biri alırsa kopya çekmiĢ ya da atmıĢ<br />
tutturmuĢtur çalıĢarak almamıĢtır ya da o kadar zeki değildir.<br />
BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENME-DONALD OLDĠNG HEBB<br />
**Beyin temelli <strong>öğrenme</strong> insan beyninin iĢlev ve yapısına dayanan, nörobilim, nörodilbilim ve biliĢsel psikoloji ile<br />
bağlantı kuran bir <strong>öğrenme</strong> yaklaĢımıdır. Geleneksel öğretim yöntemleri beynin doğal <strong>öğrenme</strong> sürecini göz ardı ettiği<br />
için öğrenciyi bilgiyi ezberlemeye yöneltmektedir. Beyin temelli <strong>öğrenme</strong> stratejilerini kullanarak bireyler tam<br />
<strong>öğrenme</strong> düzeyinde anlamlı öğrenir ve kendi bilgilerini yapılandırırlar. Caine ve Caine tarafından ileri sürülen<br />
beyin temelli <strong>öğrenme</strong>nin on iki ilkesi aĢağıda verilmiĢtir.<br />
BEYĠN TEMELLĠ ÖĞRENMENĠN ĠLKELERĠ-Çoklu zekâ kuramına yakın içerikler<br />
1. Beyin paralel işlemcidir: Ġnsan beyni bir defada birçok iĢlem yapmaktadır. DüĢünceler, duygular,<br />
hayal gücü ve eğilimler kendiliğinden iĢleme geçerler, diğer bilgi süreci modelleri ile kültürel ve sosyal bilgi<br />
ağı ile etkileĢimde bulunurlar. Birey karĢıdan karĢıya geçerken beynin beĢ farklı alanı kullanılır: görsel<br />
örüntü hareketi, biçim, hız, ses ve duygular.<br />
.2. Öğrenme fizyoloji ile ilişkilidir: Beyin karmaĢık ve fizyolojik bir organdır. Öğrenme nefes almak kadar<br />
doğaldır; onu engellemek ya da kolaylaĢtırmak mümkündür. Stres, mutsuzluk, alkol, beslenme, egzersiz ve<br />
uykusuzluk <strong>öğrenme</strong>yi etkiler.<br />
3. Anlamı araştırma doğuştandır: Anlamı arama insan beyni için yaĢamsal bir yönelim ve temeldir. Beyin yeni<br />
uyarıcılara yanıt vermek için kendiliğinden araĢtırırken bilinenlere ihtiyaç duyar ve bunları otomatik olarak kaydeder.<br />
Bu ikili süreç beyin uyarıldığında meydana gelir. Ġlgi çekici, anlamlı ve zengin seçenekler sunma.<br />
4. Anlamı Araştırma; Örüntüleme Yoluyla Oluşur: Örüntü anlamlı organizasyon ve bilgilerin<br />
sınıflandırılması anlamına gelir. Bireyin ön <strong>öğrenme</strong>leri ile yeni öğrenilenler arasında anlamlı bir örüntü<br />
oluĢturulduğunda <strong>öğrenme</strong>nin niteliği artar ve anlamlı <strong>öğrenme</strong> gerçekleĢir.<br />
5. Örüntü oluşturmada duygular önemlidir: Örüntü yeni bilgiyi var olan bilgiyle iliĢkilendirmeye ve<br />
organize etmeye fırsat verir. Duygusal ve biliĢsel süreçler birbirinden ayrılmaz. Duygular bellek için çok<br />
önemlidir, çünkü bilginin depolanmasında ve geri getirilmesinde kolaylık sağlar. Duygular süreklidir, özel bir<br />
durumdan sonra bir <strong>ders</strong>in ya da yaĢam deneyiminin duygusal etkisi uzun süre devam eder.<br />
6. Beyin parça ve bütünleri eş zamanlı olarak işlemler ve kendiliğinden yapar: Beynin sol ve sağ yarıküreleri<br />
arasında önemli farklar vardır. Sözcükler matematik, müzik ya da resimle ilgilenen sağlıklı bireyin iki yarıküresi<br />
birbiriyle etkileĢim içindedir. Sol beyin parça bilgileri, sağ beyin bütün bilgileri organize eder.<br />
7. Öğrenme hem odaklanmış dikkati hem de çevresel algılamayı içerir: Beyin bilgileri dikkat ederek ve<br />
bilinçli olarak alır. Öğrenme ortamının öğrencinin dikkatini çekecek Ģekilde düzenlenmesi gerekmektedir.<br />
8.Öğrenme bilinçli ve bilinçsiz süreçleri içerir: Bilinçli <strong>öğrenme</strong>lerin yanı sıra, öğrenenin çevreden<br />
gelen uyarıcılarla farkına varmadan etkileĢmesi sonucu bilinçsiz <strong>öğrenme</strong>ler de oluĢur.<br />
9.İki tür bellek vardır sistemi vardır: Uzamsal (üç boyutlu) bellek sistemi ve ezberleyerek <strong>öğrenme</strong><br />
sistemi. Uzamsal bellek sistemi günlük deneyimlerle, ezberleyerek <strong>öğrenme</strong> sistemi ise olgu ve<br />
becerilerle ilgilenir. Olgu ve beceriler beyin tarafından farklı bir Ģekilde organize edilir ve daha fazla<br />
uygulama ve tekrara gereksinim duyulur.<br />
10.Olgu ve beceriler doğal, uzamsal bellekte yer aldığında en iyi şekilde anlaşılır ve hatırlanır: Beyin<br />
bilgiyi bağlamda ya da içerikte yer almasına dayalı olarak sınıflandırır ve depolar.<br />
11. Öğrenme teşvikle artar ve korkuyla azalır.<br />
12.Her beyin tektir.: Temel duygular ve duyuları kapsayan aynı sisteme sahip olmamıza rağmen bu sistem<br />
her beyinde farklı bütünleĢtirilmiĢtir. Öğrenme beynin yapısına göre değiĢir. Her bireyin beyni kendine<br />
özgüdür ve yaĢantısı birbirinden farklıdır. Öğrenmeler arası kurulan iliĢkiler bireyden bireye farklılık gösterir.<br />
ÖĞRENME NOTLARI BĠTMĠġTĠR obsesyon52@hotmail.com SAYFA 110