Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
korumak; tecavüzden, evlenme gayesini bozacak yakışıksız<br />
şeylerden korumak; aile fertleri, çocukları; genel olarak<br />
akraba <strong>ve</strong> hısımlar hakkında da akrabalık inceliğine<br />
yaraşan nazik <strong>ve</strong> çekici bir sevgi beslemek gerekmektedir.<br />
Bütün bunlarda Allah korkusu esas kabul edilip iyi <strong>ve</strong> kötüyü<br />
bu açıdan düşünmek <strong>ve</strong> bundan dolayı bu ilişkilerde<br />
ne erkeğin ne kadının yaratılış hikmetine <strong>ve</strong> neslini devam<br />
ettirme gayesine aykırı olan hırs <strong>ve</strong> nefse ait kibir,<br />
ne de akrabaların Allahın emrine aykırı arzu <strong>ve</strong> meyiller<br />
göz önüne alınmalıdır. Her hususta Allah’ın hükmünün<br />
yerine getirilmesi lüzumuna göre hareket edilmelidir.<br />
“Rabbinizden korkun” ifadesi, genel olarak insanlar arasındaki<br />
umumi kardeşliğin bozulmasından <strong>ve</strong> erkekle kadın<br />
arasındaki cinsel meyillerin kötüye kullanılmasından;<br />
“Allah’tan korkun” ifadesi de aile <strong>ve</strong> akraba haklarının<br />
<strong>ve</strong> ilişkilerinin bozulmasından sakınmayı kapsamaktadır<br />
(Elmalılı, II, 1276-1278). Bu konuda pek çok hadis-i şerif<br />
vardır. Bunlardan bazılarını ele alacak <strong>ve</strong> açıklamaya çalışacağız.<br />
Ebû Hureyre’nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste Resûlullah<br />
(s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Allah mahlûkâtı<br />
yarattıktan sonra rahim ayağa kalkıp (Allah’a yönelerek)<br />
şöyle demiştir: Bu makam, sıla-i rahimi kesenlerden Sana<br />
sığınanın makamıdır. Allah Teâlâ: “E<strong>ve</strong>t, istemez misin<br />
sıla-i rahimi yapanlara ihsan edeyim, sıla-i rahimi kesenlere<br />
de ihsanımı keseyim. Rahim, e<strong>ve</strong>t yâ Rabbî öyle<br />
yap dedi. Allah Teâlâ, senin bu dileğin yerine getirilecek<br />
buyurdu.” Resûlullah (s.a.s.) bundan sonra (Ashaba<br />
yönelerek): İsterseniz şu ayeti okuyunuz: “Demek ki ey<br />
münafıklar! Siz işbaşına geçecek olursanız, ülkede fesat<br />
çıkaracak, nizamı bozacak, akrabalık bağlarını parçalayacaksınız!”<br />
(Muhammed, 47/22) buyurdu (Buhârî, Edeb 13;<br />
Müslim, <strong>Bir</strong>r 16). Diğer bazı hadislerde de rahimin arşa tutunduğu<br />
<strong>ve</strong> “Beni gözetene (sıla-i rahimi yapana) Allah<br />
ihsanda bulunsun, beni gözetmeyip sıla-ı rahimi kesene<br />
Allah ihsanlarını kessin.” (Müslim, <strong>Bir</strong>r 17) dediği rivayet<br />
edilmektedir.<br />
Sıla-i rahim, akrabalık bağı yanında komşuluk bağı,<br />
arkadaşlık bağı, insaniyet bağı gibi beşerî bağları da ifade<br />
eder. Şu halde hadis bu bağın, rahmet eseri olarak insanlar<br />
arasına konmuş, rahmetle kenetlenmiş şekilde irtibatlı<br />
olan bir bağ bulunduğunu, dolayısıyla rahmetin asıl sahibi<br />
Rahmân’la bağlı olduğunu ifade ediyor. Resûlullah’ın<br />
buradaki beyanına göre, gereğini yerine getirerek bu bağı<br />
koruyan, Allah’ın rahmetiyle irtibatını koruyor demektir;<br />
gereğini yapmayarak, bu sıla-i rahmi koparan da Allah’ın<br />
rahmetinden kopmuş olmaktadır (Canan, VI, 279).<br />
İbn Ebî Cemre’ye (v. 695 h.) göre sıla, malla yardım<br />
etme, ihtiyaçları giderme, zararlardan koruma, güleryüz<br />
<strong>ve</strong> dua etmekle olur. Kısacası sıla, akrabaya imkan olduğu<br />
nispette hayırda bulunma, güç yetirebildiği ölçüde kötülükleri<br />
onlardan uzak tutmadır. Akraba, mü’min ise böyle<br />
yapılır. Akraba eğer başka bir dinden ise <strong>ve</strong>ya dinsiz ise o<br />
kimseye nasihat etme, dini anlatma maksadıyla sıla yapılabilir.<br />
Eğer kabul etmezse gıyabında dua etmekle onunla<br />
bağlar korunmuş olur (İbn Hacer, X, 432). Zira dinimiz<br />
mü’min olmayan yakınlarımızla bile irtibatın devam ettirilmesini<br />
istemektedir.<br />
Esmâ binti Ebî Bekr’in müşrik olan annesi, kendisini<br />
ziyarete gelmişti. O da Resûlullah’a, annesiyle görüşüpgörüşmeme<br />
konusunu sormuş, Resûlullah da annesiyle<br />
görüşebileceğini ifade etmişti (Buhârî, Edeb 7). Süfyan ibn<br />
Uyeyne, dinimizden olmayan yakınlarla alakayı devam<br />
ettirme konusunda “Dininizden ötürü sizinle savaşmayan,<br />
sizi yerinizden, yurdunuzdan etmeyen kafirlere gelince,<br />
Allah sizi, onlara iyilik etmekten, adalet <strong>ve</strong> insaf gözetmekten<br />
menetmez. Çünkü Allah âdil olanları se<strong>ve</strong>r.”<br />
(Mümtahine, 60/8) ayetini delil olarak göstermiştir (Buhârî,<br />
Edeb 7). Yine Hz. Ömer, Resûlullah’ın, bir başkasına<br />
hediye etmesi için gönderdiği elbiseyi henüz Müslüman<br />
olmamış kardeşine hediye etmiştir (Buhârî, Edeb 9). Bu durum<br />
onun müşrik kardeşiyle beşerî münasebetlerini devam<br />
ettirdiğini gösterir.<br />
Hadiste geçen “sicne”, ağaçlarda, diğerleriyle kenetlenmiş<br />
damara <strong>ve</strong>ya vadilerdeki ince yola denir. Hadiste,<br />
insanlar <strong>ve</strong> yakınları arasındaki beşerî-manevî bağlara Cenâb-ı<br />
Hakk’ın ne kadar ehemmiyet <strong>ve</strong>rdiği, husûsen Rahmân<br />
vasfıyla rahimin nasıl yakın bir ilgi <strong>ve</strong> alaka içinde<br />
bulunduğu ifade edilmektedir. Hadis, sanki rahim, Rahmân’dan<br />
ayrılmadır, Rahmân’ın bir parçasıdır manasında<br />
bir tefhim ile onun ehemmiyetini belirtmeye çalışmıştır.<br />
Hadis, rahim kelimesinin Rahmân kelimesiyle aynı kökten<br />
geldiğini belirtmiş, bu müşterekliğin de, rahimin<br />
19