Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların - Yeni Ümit
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İşte bu benzeme kapsamında değerlendirilen durumlardan<br />
birisi, kadın <strong>ve</strong> erkeklerin karşı cinse ait <strong>ve</strong>ya<br />
onlara benzer elbiseleri giymemesidir. Dolayısıyla şer’î<br />
açıdan elbise modelinin bu çerçe<strong>ve</strong>yi koruması gerekir.<br />
C. Gayri Müslimlere Benzememek:<br />
İslâm müstakil bir din olarak gelmiş <strong>ve</strong> kendine özgü<br />
yönleriyle tebarüz etmiştir. Bu sebeple kendi müntesiplerinin<br />
her yönüyle özgün olmasına önem <strong>ve</strong>rmiştir. Allah<br />
Resulü (s.a.s.)’in hadislerinde beyan olunan pek çok<br />
husus bunu teyit eder.<br />
Mesela henüz ezan emri ortaya çıkmadan önce cemaatin<br />
namaza nasıl çağrılacağı düşünülürken, Hıristiyanlara<br />
ait olduğu gerekçesiyle çanın kabul görmemesi;<br />
müşrikler bıyıklarını uzattığı için Müslümanların kısaltması,<br />
yine onlar sakallarını kısalttıkları için Müslümanların<br />
uzatması gereği bunlardandır. Ayrıca açık bir beyan-ı<br />
nebevide مَنْ تَشَ بَّهَ بِقَوْمٍِ فَهُوَ مِنْهُمْ “Kim bir kavme benzerse<br />
ondandır” buyrulmuştur. 1 Hadiste bildirilen teşebbuh<br />
“teşebbehe” (benzeme) fiili, tefe’ul babındandır. Bu babın<br />
hususiyeti de tekellüf için olmasıdır. Bu da insanın<br />
kendini, sürekli başkalarına benzemeye zorlaması demektir.<br />
Böyle bir zorlanma içine girmeyenler için tehlike<br />
bahis mevzûu değildir. Bu sebeple bir yenilik olarak<br />
ortaya çıkan giyim tarzının müslümanlara özgün olması<br />
<strong>ve</strong> gayri müslimlere benzememesi giyim konusunda İslâm’ın<br />
gözettiği temel bir kuraldır.<br />
Tabii burada şu hususu da vurgulamak gerekir; insan<br />
yüce bir dava uğruna üzerine farz olan vazifeyi eda<br />
ederken, “giyim <strong>ve</strong> kuşamımla <strong>toplum</strong> dışı olmayayım”,<br />
düşüncesi <strong>ve</strong> niyeti ile, <strong>toplum</strong> telâkki, örf, adet, gelenek<br />
<strong>ve</strong> göreneklerine göre giyiniyorsa, bunda bir mahzur<br />
yoktur.<br />
D. İsraftan Uzak Olmak:<br />
İslâm dini temel bir kural olarak israfı yasaklamıştır.<br />
Kelime olarak israf, mal <strong>ve</strong> parayı lüzumsuz yere harcamak<br />
olduğundan, İslâmi emirler doğrultusunda elbise<br />
konusunda israfa düşmemek için onun asgari <strong>ve</strong> azami<br />
sınırını tespit etmek önemlidir. Bu sebeple Allah Resulü<br />
(s.a.s.) döneminde olmayan fakat şimdi herkesin sahip<br />
bulunduğu gecelik, spor, iş <strong>ve</strong> bayramlık gibi şeyler için<br />
özel elbiselerden hangileri <strong>ve</strong> kaç tanesi ihtiyaç kapsamında<br />
olduğu düşünülmek zorundadır.<br />
Bu noktada senede bir <strong>ve</strong>ya birkaç defa giyilen elbiselere<br />
ihtiyaç denip denmeyeceği sorusuyla karşılaşmaktayız.<br />
Keza giyilen tür bir elbiseden kaç tane edinilebileceği<br />
de israf konusunda çözümlenmesi gereken bir<br />
sorudur. Mesela dört beş tane ceket, on tane pantalon,<br />
on beş civarında gömlek... pek çok şahısta bulunmaktadır.<br />
Halbuki iki ceket, üç pantolon <strong>ve</strong> üç gömlekten<br />
fazlasının ne kadar ihtiyaç olduğu sorgulanmalıdır.<br />
Üstelik dünyanın pek çok yerinde elbise bulamadığı<br />
için çıplak gezen insanlar <strong>ve</strong> özellikle de çocuklar vardır.<br />
Kendi akraba, tanıdık, mahalle, şehir <strong>ve</strong> ülkemizdekiler<br />
bir tarafa, bunların farklı ülkelerde olması bizlerin onlar<br />
üzerindeki sorumluluğunu kaldırır mı?! Maddî açıdan<br />
almaya güç yetirmek, alınabileceğine cevaz <strong>ve</strong>rir mi?<br />
Şayet bu noktada aç <strong>ve</strong> açık olanlar bizler olsaydık, aksine<br />
zengin konumda bulunanlar, türlü türlü giyenler,<br />
bir gelinlik için milyarlar <strong>ve</strong>renler onlar olsaydı, neler<br />
düşünürdük? Özellikle de bu şahıslar Müslüman olsaydı,<br />
yaptıklarını israf çerçe<strong>ve</strong>sinde nasıl değerlendirirdik?<br />
Bu sebeple giyim konusundaki çerçe<strong>ve</strong> hükümlerden<br />
birisinin israfa düşmemek olduğu kesindir.<br />
E. Riya <strong>ve</strong> Kibirden Uzak Olmak:<br />
İslâm’a göre giyim kuşam konusunda dikkate alınması<br />
gereken temel kıstaslardan birisi de elbisenin gurur,<br />
kibir <strong>ve</strong> riyaya sevk etmemesidir. Çünkü hem şekil, hem<br />
renk <strong>ve</strong> hem de kalite açısından kişiler, giydikleriyle bu<br />
tür haram olan duygulara kapılabilirler. Bu sebeple Allah<br />
Resulü (s.a.s.) bazı şahısları elbisesi sebebiyle uyarmıştır.<br />
2 Bu uyarılar; riya, gurur <strong>ve</strong> kibirden uzaklığı temel<br />
bir giyim ilkesi haline getirmektedir.<br />
F. Renklerin Önem <strong>ve</strong>ya Önemsizliği:<br />
Giyim kuşam konusunda gözetilmesi gereken unsurlardan<br />
birisi de elbisenin rengidir. Elbisedeki renkler<br />
birinci olarak kişinin gurur, kibir <strong>ve</strong> gösterişini destekleyebilir.<br />
Şayet böyle bir sonuç varsa haram olacağında<br />
şüphe yoktur.<br />
İkinci olarak elbise renkleri gayr-ı müslimlerinkine<br />
benzeyebilir. Çünkü bazı kültür <strong>ve</strong>ya dinlerde rengin<br />
önemi büyüktür. Tabii olarak Müslüman bir şahsın buna<br />
dikkat etmesi zorunludur.<br />
Üçüncü olarak ise özellikle kadınlar açısından ehemmiyet<br />
arz eden bir durum vardır. Çünkü cins-i latif kabul<br />
edilen kadınlar konusunda tesettürün örtünme dışında<br />
onların cazibelerini kırma gibi bir görevi de vardır. Kadının<br />
üzerine giydiği elbisenin düzgün, uyumlu olması<br />
esastır. Ama erkeklerin dikkatini çekecek şekilde renkli,<br />
51