You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
14 -> 69<br />
hareket vardır. O, bir yere koyduğun zaman o noktada kalamaz. Hayır, hareket etmek zorundadır. O,<br />
hayattır. O yüzden aşağıya doğru hareket etmesi için bir neden yoksa, gidecek tek bir yeri kalır: Yukarıya.<br />
Gidecek başka bir yeri kalmaz. O zaman bilinç üstüne vurmaya başlar ve onun bilinç üstüne vurması o<br />
kadar büyük bir zevk ve mutluluktur ki, onun yanında bütün cinsel orgazmların sönük kalır. Onu hayal<br />
edemezsin. Çünkü arada nicelik farkı olmadığı için, "on bin kat daha zevkli" diyemiyorum. Arada nitelik<br />
farkı olduğu için onu hayal etmen mümkün değil. Onu cinsel orgazmla nasıl kıyaslayabilirsin? Ancak, daha<br />
üst bir şeyi işaret edebilmek için hayatında var olan tek şey odur.<br />
Enerjin şu ana kadar farkında olmadığın üst dünyana vurmaya başladığında, sürekli bir zevk yağmuru<br />
oluşur. Cinsel orgazm o kadar anlıktır ki, yaşadığını hissettiğin an bitmiş olur. Sadece hafızanda hatırlarsın.<br />
Yaşandığı an pek farkında olmazsın. Bu anlık yaşanma durumu nedeniyle ona daha fazla bağımlı olmaya<br />
başlarsın. Çünkü bir şey olduğunu hatırlıyorsun. Harika bir şey. O yüzden tekrar yapalım, tekrar yapalım<br />
diyorsun. Ama bu mümkün değil.<br />
Yaşanmadan önce onun geldiğini hissediyorsun. Çünkü kafanda ziller çalmaya başlıyor. Kafanda<br />
gerçekten bir zil çalmaya başlıyor. Geliyor! Geldiğini biliyorsun. Gittiğini de biliyorsun. Zil durmuştur.<br />
Artık çalmıyordur. Ve sen çok komik görünmektesin. Zilin çalmasıyla durması arasındaki zamanda aptal<br />
gibi görünürsün. Belki de erkekler daha fazla utanır. O yüzden seviştikten sonra arkasını dönüp uyur.<br />
Kadın o kadar utanmaz. Çünkü bu olayda o kadar aktif bir rol almaz. Erkek, aktif taraf olduğu için komik<br />
görünür.<br />
Enerjinin daha üst bilinç seviyesine dokunması, üst bilincine dokunması ile sürekli bir keyif yağmuru<br />
yaşanır. Enerji yavaş yavaş vurmaya devam eder ve üst bilincinin merkezine doğru yol alır. Sen bir şey<br />
yapmazsın. Duygularını bastırmayı bırakıp, bilinçaltını temizlediğin zaman senin işin bitmiştir. Artık<br />
yapacak bir şey yok. Geri kalan her şeyi senin enerjin yapar. Ve merkeze ulaştığın zaman, içinde yeni bir<br />
öğreti işlemeye başlar. Bu da <strong>sezgi</strong>dir.<br />
Bilinçaltının merkezinde içgüdü vardır. Bilincin merkezinde akıl vardır. Üst bilincin merkezinde ise <strong>sezgi</strong><br />
vardır. İçgüdü seni bir şeyler yapmaya zorlar. Hatta bazıları senin iradenin dışında olur. Akıl belirli bir şey<br />
yapmak ya da yapmamak için bir yol bulmana yardımcı olur. Sezginin işlevi ise yol bulmaktır.<br />
Eğer içgüdünle gitmek istiyorsan, akıl sana bir yol bulur. Eğer dindar bir kişiysen, dinci bir kişiysen ve<br />
içgüdülerine karşı gitmek istiyorsan, akıl bunun yolunu bulacaktır. Bunlar garip yollar olabilir, ancak akıl<br />
hizmetindedir. Ne yapmak istersen onu yapar. Herhangi bir şeyin yanında ya da karşısında değildir. Sadece<br />
hizmetindedir.<br />
Eğer bir insan deli değilse, aklını kullanarak bilinçaltını tatmin etmeye çalışır. Ne kadar çabuk tatmin<br />
edilirse, o kadar çabuk özgür kalırsın. Tatmin, özgürleşmek demektir.<br />
Eğer çatlak olmayı tercih ediyorsan, Katolik, Protestan, her tür. Dünyada çok çeşitli çatlaklar vardır. Sen<br />
hangi çatlaklardan olacağını seçebilirsin. Hindu, Müslüman, Jaina, Budist. Çok çeşitli türler var. Benim<br />
istediğim tür ortada yok diyemezsin. Bunu söyleyemezsin. Binlerce yıl içinde insanoğlu, neredeyse her<br />
çeşit çatlaklığı yaratmıştır. Seçebilirsin. Seçim sana ait. Ama hangisini seçersen seç, hepsi aynıdır.<br />
Kimse sana bilinçaltını, doğanı, biyolojini, kimyanı tatmin etmek için aklını kullanmayı söylemez. Onlar<br />
senin. Kimya, biyoloji ya da fizyoloji olması neyi değiştirir? Onlar senin bir parçan. Ve doğa hiçbir şeyi<br />
nedensiz vermez. Onu tatmin et. Ve bu tatmin, daha yüksek bir potansiyel için sana yol açacaktır.<br />
Bütün dindar insanlar, varlıklarının en düşük bölümüne takılmıştır. O yüzden o kadar üzgün ve suçlu<br />
görünürler. Keyif alamazlar. İsa insanlara sürekli keyif alın der. Ama diğer taraftan, sürekli cehennemi<br />
hatırlatır, insanlar için bir ikilem yaratıyor. Onlara cehennemin yolunu gösteriyor. Cehennemin yolu<br />
doğanı tatmin etmektir. Cennetin yolu ise doğana karşı gelmektir.<br />
Ancak doğana karşı gelmek, dünyanın üzerinde bir cehennem yaratıyor.<br />
Ben cenneti burada yaratmak istiyorum. Böyle güzel bir şeyi neden erteleyeyim?