Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
38 -> 69<br />
Çünkü sana ulaşan her neyse, o filtrelerden geçerken bozularak gelir.<br />
Hiçbir şey sana olduğu gibi ulaşmaz. Sen de onu kaçırırsın. Arada birçok çevirmen vardır. Bir şey<br />
görürsün, önce gözlerin sonra duyuların onu yalanlar. Sonra ideolojin, dinin, toplumun, kilisen yalanlar.<br />
Ondan sonra duyguların yalanlar. Bu böyle devam eder. Sana ulaştığı zaman, neredeyse aslından hiçbir<br />
şey kalmamıştır. Aslı o kadar azalmıştır ki, hiçbir fark yaratmaz. Sen sadece filtrelerinin izin verdiği şeyleri<br />
görürsün ve o filtreler çok fazla şeyin geçmesine izin vermez.<br />
Bilim adamları buna katılıyor. Bizim gerçeğin sadece yüzde ikisini gördüğümüzü söylüyorlar. Sadece<br />
yüzde iki! Yüzde doksan sekizi kaçırılıyor. Beni dinlerken, sadece söylenenin yüzde ikisini duyacaksın.<br />
Yüzde doksan sekizi kaybolacak. Yüzde doksan sekizi kaybolunca da, o yüzde iki hiçbir şey ifade<br />
etmeyecek. Sanki bir romanın rasgele iki sayfasını almış gibi. Bir buradan, bir oradan. Sonra bütün romanı<br />
bu iki sayfadan yola çıkarak tekrar oluşturmaya çalışacaksın. Doksan sekiz sayfası eksiktir. Ne olduklarına<br />
dair en ufak bir fikrin yok. Varolduklarını bile bilmiyorsun. Elinde sadece iki sayfa var ve bütün romanı<br />
onlardan yola çıkarak tekrar oluşturuyorsun. Bu oluşturulan şey senin icadındır. Gerçeğin keşfi değil, senin<br />
hayal gücündür.<br />
Ayrıca içinde, boşlukları doldurma ihtiyacı vardır. Birbiriyle ilgisiz iki şey gördüğün zaman, zihin onlar<br />
arasında bir bağ kurmaya çalışır. Aksi halde huzursuz olur. Bu yüzden bir bağ icat edersin. Bağlantısız<br />
şeyler arasında bir köprü kurarak, aslında orada olmayan bir dünya yaratırsın.<br />
George Gurdjieff bu filtrelere, tampon derdi. Onlar seni gerçeğe karşı koruyor. Yalanlarını, hayallerini ve<br />
gelecek düşüncelerini koruyor. Senin gerçekle temas etmene izin vermiyor. Çünkü o temas seni<br />
paramparça edecektir. İnsan yalanla yaşar.<br />
Friedrich Nietzsche'nin şöyle dediği söylenir: "Lütfen insanoğlundan yalanı almayın. Aksi halde insan<br />
yaşayamaz. İnsan yalanla yaşar. Hayalleri almayın. Efsaneleri yok etmeyin. Gerçeği söylemeyin. Çünkü<br />
insan gerçeklerle yaşayamaz." Yüzde doksan dokuz nokta dokuz söz konusu olduğunda haklı. Ancak<br />
yalanlarla nasıl bir hayat olabilir? Hayatın kendisi büyük bir yalan olur. Yalanlarla ne tür bir mutluluk<br />
mümkün olur? Bu mümkün değildir. O yüzden insanoğlu mutsuzdur. Gerçek örtülünce, yalanlarla sadece<br />
mutsuzluk olur. Ancak biz o yalanları korumaya devam ederiz.<br />
O yalanlar, sana rahatlık verir. Seni doğrulardan, gerçekten ve varoluştan korur.<br />
İnsan tıpkı bir soğan gibidir. Önemli olan, bu soğanı nasıl soyup, içindeki öze nasıl ulaşacağındır.<br />
1. FİZİKSEL DUYULAR: İlk tabaka, bozuk fiziksel duyulardan oluşur. Bir an için bile fiziksel<br />
duyularının olmaları gerektiği gibi olduğunu düşünme çünkü değiller. Onlar eğitilmiştir. Bir şeyi, eğer<br />
toplumun izin veriyorsa görürsün. Toplumun izin veriyorsa duyarsın. Toplumun izin veriyorsa dokunursun.<br />
İnsan birçok duyusunu kaybetmiştir. Örneğin, koku alma duyusu. İnsan neredeyse koku alma duyusunun<br />
tamamını kaybetmiştir. Bir köpeğe ve koku alma kapasitesine bak. Burnu ne kadar da hassas. İnsan bu<br />
konuda çok fakir. İnsanın burnuna ne oldu? Neden bir köpek ya da at kadar derinden koku alamıyor?<br />
Atlar kilometrelerce öteden koku alabilir. Köpeğin inanılmaz bir koku hafızası vardır. İnsanın böyle bir<br />
hafızası yoktur. Bir şey burnu bloke ediyor.<br />
Bu tabakaları derinden inceleyenler, koku duyusunun kaybolmasını seksin bastırılmasına bağlıyor. Fiziksel<br />
olarak, insan her hayvan kadar duyarlıdır. Ancak psikolojik olarak burnu bozulmuştur. Koku, bedenine<br />
açılan cinsel kapılardan biridir. Hayvanlar koku aracılığıyla bir erkeğin, bir dişiyle uyumlu olup olmadığını<br />
hisseder. Koku, ince bir işarettir. Dişi ilişkiye hazır olduğu zaman belirli bir koku salgılar. Sadece koku<br />
sayesinde, erkek kabul edildiğini anlar. Eğer koku salgılanmazsa, erkek ayrılır. Kabul edilmediğini bilir.<br />
İnsan koku duyusunu yok etmiştir. Çünkü eğer koku duyun doğal olarak kalırsa, kültürlü denen toplumu<br />
yaratmak çok zor olur. Sen sokakta yürüyorsun ve bir kadın, koku salgılayarak sana ilişkiye hazır olduğu<br />
sinyalini veriyor. O bir başkasının eşi, kocası yanında. Sinyal seni kabul etmeye hazır olduğunu söylüyor.<br />
Ne yapacaksın? Çok zor olur. Çok utanç verici olur. Sen eşinle yolda yürüyorsun ve ondan koku gelmiyor.<br />
Birden bir adam geçince, o koku salgılanıyor. Bunlar bilinçsiz sinyallerdir. Onları bir anda kontrol