You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
6 -> 69<br />
İçgüdü çok eski ve o yüzden çok olgun olduğu için, kandırılması neredeyse imkansızdır. Gözlerini<br />
kırpıyorsun. Bunu sen mi yapıyorsun? Kendi kendilerine yapıyorlar. Bu içgüdüdür. Kalbin çarpıyor. Nefes<br />
alıp veriyorsun. Yaşamak için birer zorunluluk olan bu şeylere aklın hiç karışmıyor. Onları içgüdümüze<br />
teslim etmişizdir. Çünkü içgüdü asla yanılmaz. Nefes almayı unutmaz, hiçbir şeyi unutmaz.<br />
Akıl kandırılabilir, çünkü yenidir. Kısa bir süre önce dahil olmuştur. Hâlâ karanlıkta el yordamıyla ne<br />
olduğunu ve nereye ait olduğunu bulmaya çalışır. Deneyime dayanan bir kökeni olmadığı için, deneyim<br />
yerine inançları, felsefeleri ve ideolojileri koyar. Bunlar aklın odak noktalarını oluşturur. Ancak bunlar<br />
şaşmaz değildir, çünkü hepsi insan ürünüdür. Zeki bir adam tarafından üretilmişlerdir ve her duruma<br />
uyarlanamazlar. Bazı durumlarda uygun olmalarına rağmen, başka bir duruma uygun olmayabilirler.<br />
Ayrıca akıl kördür, yeniyle nasıl başa çıkacağını bilmez. Yeni sorulara her zaman eski cevaplar getirir.<br />
Paddy ve Sean, Dublin'deki genelevin önünde otururken Katolik inancının erdemlerini tartışmaktadır.<br />
Birden Haham Gideon Greenberg genelevin kapısına gelir, sağa sola baktıktan sonra hızla içeri girer.<br />
"Onu gördün mü?" diye sorar, Paddy. "İyi ki ben Katolikim." On dakika sonra bir Anglikan rahip kapıya<br />
yanaşır. Etrafına baktıktan sonra hızla içeri girer.<br />
"Bir iki yüzlü daha" der Paddy, gülerek. "İyi ki ben Katolikim."<br />
Birkaç dakika sonra Sean, Paddy'yi dürtükler ve "hey, baksana, Peder O'Murphy bu tarafa doğru geliyor"<br />
der.<br />
Katolik rahip genelevin kapısından içeri girerken iki adam şaşkınlık içinde onu izler. Birden Paddy ayağa<br />
kalkar. İstavroz çıkarır ve Sean'a bağırır. "Saygına ne oldu? Ayağa kalk ve şapkanı çıkar. İçeride biri ölmüş<br />
olmalı."<br />
Akıl önyargılarla yaşar. Asla adil olamaz. Doğası gereği bu mümkün değildir. Çünkü onun hiçbir deneyimi<br />
yok. İçgüdü her zaman adildir ve sana en doğal olanı, en dingin olanı ve evrenin izlediği yolu gösterir.<br />
Ancak garip bir şekilde, içgüdü bütün dinler tarafından lanetlenmiş ve zihin övülmüştür.<br />
Tabii herkes içgüdülerini izlerse dine gerek kalmaz. Tanrı'ya gerek kalmaz, rahiplere gerek kalmaz.<br />
Hayvanların Tanrı'ya ihtiyacı yoktur. Bu şekilde mutlulardır. Tanrıyı aradıklarına dair bir şey<br />
göremiyorum. Ne tek bir hayvan, ne tek bir kuş, ne de tek bir ağaç Tanrı'nın eksikliğini hissediyor. Hepsi<br />
hayatı bütün güzelliği ve basitliği içinde keyifle yaşıyor. Ne cehennem korkuları var, ne cennet hırsı, ne de<br />
felsefi görüş farklılıkları. Katolik aslan yoktur. Protestan ya da Hindu aslan yoktur.<br />
Bütün varoluş, insanoğluna ve onun başına gelenlere gülüyor olmalı. Eğer kuşlar dinler olmadan; kiliseler,<br />
camiler, tapınaklar olmadan yaşayabiliyorsa, insan neden yaşayamasın? Kuşlar arasında din savaşı olmaz.<br />
Hayvanların ya da ağaçların arasında da. Ama eğer sen Müslüman'san ve ben Hindu'ysam, bir arada<br />
yaşayamayız. Ya benim dinime geçmek zorundasın ya da hazır ol, seni hemen cennete göndereceğim.<br />
Eğer içgüdü ön plana çıkarılırsa, bu dinlerin mantığı ve varoluş nedeni ortadan kalkıyor. O yüzden zihni ön<br />
plana çıkartıyorlar.<br />
Geleceğin olan üçüncü şey ise <strong>sezgi</strong>dir. O yüzden bu üç kelimenin iyi anlaşılması gerekiyor.<br />
İçgüdü fizikseldir. Milyonlarca yıllık deneyime dayanan geçmişindir. Asla kanmaz ve asla hata yapmaz.<br />
Bunun yanında, içinde, farkında bile olmadığın mucizeler yaratır. Yediklerin nasıl kan oluyor? Nefes alıp<br />
vermen sen uyurken bile nasıl gerçekleşiyor? Bedenin oksijeni azottan nasıl ayırıyor? Doğanın içgüdüsel<br />
dünyası, bedeninin her parçasına ihtiyacı olan şeyi nasıl sağlıyor? Beyninin işlevini sürdürmesi için başına<br />
ne kadar oksijen gönderilmesi gerekiyor? Gerekli olan miktar bedenini dolaşan kan aracılığıyla her<br />
noktaya gönderiliyor. Taze oksijen dağıtıyor, eskimiş, kullanılmış ya da ölmüş hücreleri yenileriyle<br />
değiştirirken, eskilerini vücuttan atılması için gerekli yerlere götürüyor.<br />
Bilim adamları içgüdünün yerine getirdiklerini bizim henüz yapacak kapasitede olmadığımızı söylüyor.<br />
İçgüdü, küçük bedenimiz içinde birçok mucize gerçekleştiriyor. Eğer bir gün bilim tek bir insan vücudunun