19.11.2014 Views

tc süleyman demđrel ünđversđtesđ sosyal bđlđmler enstđtüsü ...

tc süleyman demđrel ünđversđtesđ sosyal bđlđmler enstđtüsü ...

tc süleyman demđrel ünđversđtesđ sosyal bđlđmler enstđtüsü ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

i<br />

T.C.<br />

SÜLEYMAN DEMĐREL ÜNĐVERSĐTESĐ<br />

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ<br />

ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI<br />

HAZCI (HEDONĐK) TÜKETĐM DAVRANIŞLARINDA<br />

TELEVĐZYONUN ROLÜ: SDÜ ÖĞRENCĐLERĐ ÜZERĐNE BĐR<br />

ARAŞTIRMA<br />

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ<br />

ŞEFĐKA ÖZDEMĐR<br />

Tez Danışmanı<br />

Doç. Dr. NURHAN PAPATYA<br />

ISPARTA, 2007


i<br />

ÖZET<br />

HAZCI (HEDONĐK) TÜKETĐM DAVRANIŞLARINDA TELEVĐZYONUN<br />

ROLÜ: SDÜ ÖĞRENCĐLERĐ ÜZERĐNE BĐR ARAŞTIRMA<br />

Şefika ÖZDEMĐR<br />

Süleyman Demirel Üniversitesi, Đşletme Bölümü<br />

Yüksek Lisans Tezi, 126 sayfa, Haziran 2007<br />

Danışman: Doç.Dr. Nurhan PAPATYA<br />

Çağımızda hızla gelişen teknoloji, iletişim ve bilişim alanındaki değişmeler<br />

tüketim olgusuna farklı bir boyut kazandırmıştır. Tüketiciler giderek temel<br />

gereksinimlerini karşılamak için yapılan tüketimden haz almak için gerçekleştirilen<br />

tüketime yönelmektedirler. Bu bağlamda hedonik tüketim kavramı ön çıkmaktadır.<br />

Hedonik tüketim ürünlerin duygusal yönü, ürünün tahrik ettiği fantezi ve hayaller<br />

nedeniyle tüketimin gerçekleştirilmesini ifade eder. Hedonik tüketimde tüketiciler<br />

ürünlerin duygusal yönünden tatmin olmaktadır. Tüketicinin bazı yoğun duyguları<br />

ekonomik ve yararcı karar vermesine engel olmaktadır. Televizyon ve reklam<br />

sektörü, duygu ve fantezilerin tetiklediği hedonik tüketimi destekleyici niteliktedir.<br />

Televizyonun yoğun yönlendirmesiyle ekran karşısında insanlar yaşamın her<br />

alanında haz arayan bireyler haline dönüştürülmektedir. Televizyon programlarının<br />

eğlence ve haz alma odaklı, daha üst yaşam tarzlarını öven yayın içerikleri insanları<br />

tüketime yönlendirmektedir.<br />

Bu çalışmada tüketiciler için değişen anlamıyla tüketim kavramı, değişen<br />

tüketici davranışları, tüketicilerin hedonik eğilimlerini teşvik eden tüketim kültürü<br />

oluşumu, fantazya ve düşler sunarak insanları gerçeklik duygusundan uzaklaştıran<br />

televizyon incelenmiştir. Bu bağlamda Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri<br />

üzerinde anket çalışması gerçekleştirilerek öğrencilerin hedonik tüketim<br />

davranışlarında televizyonun rolü belirlenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Tüketim, Tüketim Kültürü, Tüketici Davranışı, Hedonik<br />

Tüketim, Televizyon.


ii<br />

ABSTRACT<br />

THE ROLE OF TELEVISION IN THE HEDONIC CONSUMPTION<br />

BEHAVIOUR: A CASE STUDY IN STUDENTS OF SULEYMAN DEMIREL<br />

UNIVERSITY<br />

Şefika ÖZDEMĐR<br />

Süleyman Demirel University, Department of Business Administration, Master<br />

Thesis, 126 pages, June 2007<br />

Supervising Professor: Assoc. Prof. Dr. Nurhan PAPATYA<br />

In today’s world, consumption attains a different dimension because of the<br />

tranformations in fast developing areas of technology, communication and<br />

informatics. Consumers gradually tend to the consumption for having pleasure from<br />

the consumption for filling basic needs. In this context, hedonic consumption concept<br />

looms large. Hedonic consumption states that consumption is implemented by reason<br />

of emotional facet of products, fantasy and daydream that products arouse.<br />

Consumers are gratified by emotional facet of products in hedonic consumption.<br />

Intensive feelings of consumers forestall the economic or utilitarian purchasing<br />

decision. The television and advertising sector have supportive characteristics to<br />

hedonic consumption evoked by emotions and fancy. With the intense orientation,<br />

people in front of the screen, turn into a person seeking pleasure in every field of<br />

life. People are directed to consumption by television programme with their funfocused,<br />

pleasure-focused content and programme content<br />

mode of life.<br />

that commend better<br />

In this thesis, consumption concept with the varying purport for consumer<br />

changing consumer behaviour, constitution of consumer culture that induces hedonic<br />

consumption propensity of consumer, television which estranges people from the<br />

feeling of reality by offering fantasia and aspiration were studied. In this context, a<br />

survey study concerning the role of television in the hedonic consumption behaviour<br />

of student of Süleyman Demirel University were studied and the results were<br />

interpreted.<br />

Key Words: Consumption, Consumption Culture, Consumer Behaviour,<br />

Hedonic Consumption, Television.


iii<br />

ÖNSÖZ<br />

Bu çalışmanın oluşmasında desteğini, güvenini, bilgi ve deneyimlerini<br />

esirgemeyen ve her türlü katkılarını sunmalarından dolayı başta tez danışmanım<br />

Sayın Doç. Dr. Nurhan Papatya’ya ve diğer hocalarıma, manevi desteklerinden<br />

dolayı aileme, tezle ilgili malzeme ihtiyaçlarımın karşılanmasında 1402-YL-06 proje<br />

no’lu yüksek lisans tez projesi desteği sunan Süleyman Demirel Üniversitesi<br />

Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimine,<br />

çok teşekkür ederim.<br />

Şefika ÖZDEMĐR<br />

2007, Isparta


iv<br />

ĐÇĐNDEKĐLER TABLOSU<br />

Sayfa No<br />

ĐÇĐNDEKĐLER TABLOSU ................................................................................... ĐV<br />

ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ ............................................................................................. VĐĐĐ<br />

KISALTMALAR..................................................................................................... XĐ<br />

GĐRĐŞ...........................................................................................................................1<br />

BĐRĐNCĐ BÖLÜM<br />

TÜKETĐMĐN ANTROPOLOJĐSĐ: TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI YARATIMI<br />

1.1. Tüketim Đdeolojisi: Tüketim Tarzları ve Oluşturulması.................................3<br />

1.1.1. Tüketim Olgusu..............................................................................................4<br />

1.1.1.1. Tüketime Sevk Eden Güdüler .................................................................7<br />

1.1.1.1.1.Đnsan Gereksinimleri .........................................................................7<br />

1.1.1.1.1.1. Gereksinimlerin Tüketimden Ayrılması......................................10<br />

1.1.1.1.1.2. Đçeri Alma ve Dışlama Aracı Olarak Tüketim ............................10<br />

1.1.1.1.2. Arzu ve Gereksinimler ...................................................................11<br />

1.1.1.1.3. Haz Duyma Tatmin Olma ..............................................................13<br />

1.1.1.2. Tüketim Tarzları....................................................................................14<br />

1.1.1.2.1.Gösteriş Tüketimi ............................................................................14<br />

1.1.1.2.2.Sembolik Tüketim ...........................................................................16<br />

1.1.1.2.3. Bağımlılık Yapan Tüketim.............................................................17<br />

1.1.1.2.4. Zorlayıcı (Đtekleyici) Tüketim ........................................................18<br />

1.1.1.2.5.Kutsal Tüketim ................................................................................18<br />

1.1.2. Postmodernizm ve Tüketim Kültürü ............................................................19<br />

1.1.2.1. Postmodernizm......................................................................................20<br />

1.1.2.2.Tüketim Kültürü .....................................................................................26<br />

1.1.2.2.1. Tüketimin Yaratılmasında Kültürel Yapılanmalar.........................30<br />

1.1.2.2.1.1. Popüler Kültür .........................................................................32<br />

1.1.2.2.1.2. Kitle Kültürü............................................................................34<br />

1.1.2.3. Arzular, Kimlik ve Tüketim ..................................................................35<br />

1.1.2.3.1. Kimliğin Tüketim ile Đnşası............................................................35<br />

1.1.2.3.2. Sosyal Farklılaşma Yolu Olarak Tüketim ......................................37<br />

1.1.2.4.Yaşam Tarzı ...........................................................................................38<br />

1.1.2.4.1.Yaşam Biçiminin Kullanılışı...........................................................39<br />

1.1.2.4.2. Yaşam Tarzının Sunumu Reklamlar ..............................................39


v<br />

Sayfa No<br />

1.2. Tüketim Teknolojisi: Üretilen Tüketim Ve Değişen Tüketici Davranışları 40<br />

1.2.1. Tüketim Toplumu.........................................................................................41<br />

1.2.1.1.Tüketimi Yeniden Tanımlamak..............................................................43<br />

1.2.1.2.Yeni Tüketim Malları.............................................................................43<br />

1.2.2. Tüketici Davranışları....................................................................................44<br />

1.2.2.1.Tüketici Davranış Modelleri...................................................................46<br />

1.2.2.1.1. Ekonomik Model............................................................................47<br />

1.2.2.1.2. S.Freud’un Psiko-Analitik Modeli ................................................47<br />

1.2.2.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli ...........................................................48<br />

1.2.2.1.4. Veblen Modeli...............................................................................49<br />

1.2.2.2.Tüketici Davranışlarını Etkileyen Faktörlerle Đlgili Kuram ve Modeller<br />

............................................................................................................................49<br />

1.2.2.2.1.Kültürel Faktörler ............................................................................49<br />

1.2.2.2.2. Sosyal Faktörler..............................................................................52<br />

1.2.2.2.3.Kişisel Faktörler ..............................................................................55<br />

1.2.2.2.4. Psikolojik Faktörler ........................................................................58<br />

1.2.2.2.4.1. Güdülenme ..............................................................................58<br />

1.2.2.2.4.2. Algılama ..................................................................................61<br />

1.2.2.2.4.3. Algıda Seçicilik .......................................................................62<br />

1.2.2.2.4.3. Öğrenme ..................................................................................64<br />

1.2.2.2.4.4. Đnanç ve Tutumlar....................................................................65<br />

1.2.2.3.Tüketici Satın Alma Davranışları...........................................................67<br />

1.2.2.3.1. Alışılmış Satın Alma Davranışı......................................................67<br />

1.2.2.3.2. Uyumsuzluğu Azaltan Satın Alma Davranışı ................................67<br />

1.2.2.3.3. Farklılık Araştırıcı Satın Alma Davranışı ......................................68<br />

1.2.2.3.4. Belirsiz (Karmaşık) Satın Alma Davranışı.....................................68<br />

1.2.2.4. Değişen Tüketici Davranışları ve Tüketici Rolleri................................68<br />

ĐKĐNCĐ BÖLÜM<br />

HEDONĐK TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI VE TELEVĐZYON KÜLTÜRÜ<br />

2.1. Hedonizmin Đcadı: Teorisi ve Pratikleri..........................................................70<br />

2.1.1. Hedonizm (Hazcılık) Kavramı .....................................................................70<br />

2.1.1.1.Haz (Zevk)..............................................................................................71


vi<br />

Sayfa No<br />

2.1.1.1.1. Haz (Zevk) Çeşitleri .......................................................................71<br />

2.1.2. Hedonizm Kuramları....................................................................................72<br />

2.1.2.1. Aristippos’un Hazcılık Görüşleri ..........................................................72<br />

2.1.2.2. Epikuros’un Hazcılık Görüşleri.............................................................73<br />

2.1.2.3. Spencer’ın Hazcılık Görüşleri ...............................................................74<br />

2.1.3. Geleneksel Hedonizm...................................................................................75<br />

2.1.4. Modern Hedonizm........................................................................................75<br />

2.2. Hedonik Tüketimin Zihniyeti ve Davranışsal Belirleyicileri.........................76<br />

2.2.1. Hedonik Tüketim..........................................................................................77<br />

2.2.1.1. Hedonik Gereksinimler .........................................................................78<br />

2.2.1.2. Hedonizm, Hayaller, Fanteziler ve Tüketim .........................................79<br />

2.2.1.3. Tüketimin Hedonik Değer Yönü...........................................................80<br />

2.2.1.4. Hedonist Yaşam Tarzı ...........................................................................81<br />

2.2.2. Hedonik Tüketim Zihniyetini Anlamada Kişilik Kuramları ........................82<br />

2.2.2.1. Freud’un Kişilik Teorisi ........................................................................82<br />

2.2.2.2. Carl Jung’ın Kişilik Teorisi...................................................................83<br />

2.2.2.3. Karen Horney’in Kişilik Teorisi............................................................85<br />

2.2.2.4. Alfred Adler’in Kişilik Teorisi..............................................................86<br />

2.3. Televizyon Kültürü............................................................................................86<br />

2.3.1. Televizyonun Günlük Yaşamdaki Yeri........................................................86<br />

2.3.2. Televizyon Đzleme Nedenleri .......................................................................88<br />

2.3.2.1.Oyalanma Kaçış .....................................................................................88<br />

2.3.2.2.Kişisel Đlişkiler .......................................................................................89<br />

2.3.2.3.Kişisel kimlik .........................................................................................89<br />

2.3.3. Televizyon Sektörü ve Tüketim ...................................................................90<br />

2.3.3.1.Televizyonun Yarattığı Gerçeklik ..........................................................91<br />

2.3.3.2. Kodlama ................................................................................................92<br />

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

UYGULAMA: TÜRK TOPLUMUNUN ARA KESĐTĐ ÜNĐVERSĐTE<br />

GENÇLĐĞĐ ÜZERĐNDE HEDONĐK TÜKETĐMĐN ĐZLERĐNĐN ARANMASI<br />

VE TV’NĐN ROLÜNÜN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ<br />

3.1.Araştırmanın Önemi ..........................................................................................93


vii<br />

Sayfa No<br />

3.2. Araştırmanın Evresi, Yöntemi ve Örneklemi.................................................94<br />

3.3. Araştırmanın Bulgularının Değerlendirilmesi ...............................................96<br />

3.3.1. Araştırmanın Hipotezleri..............................................................................96<br />

3.3.2. Demografik Bilgilerin Değerlendirilmesi ....................................................99<br />

3.3.3. Hipotezlerin Test Edilmesi ve Bulgular .....................................................101<br />

SONUÇ VE ÖNERĐLER .......................................................................................114<br />

KAYNAKÇA ..........................................................................................................117<br />

ÖZGEÇMĐŞ............................................................................................................123<br />

EKLER....................................................................................................................124


viii<br />

ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ<br />

Sayfa No<br />

Şekil 1.1: Tüketicinin Gereksinim Tanımlaması..........................................................9<br />

Şekil 1.2: Satın Alma Modeli .....................................................................................46<br />

Şekil 1.3: Algılama Süreci.........................................................................................62


ix<br />

TABLOLAR DĐZĐNĐ<br />

Sayfa No<br />

Tablo 1.1: Arzu Gereklilik Karşıtlığı Olarak Alışveriş..............................................12<br />

Tablo 1.2: Postmodern Koşullar ve Ana Temaları.....................................................23<br />

Tablo 1.3: Postmodern Toplumun Özellikleri............................................................25<br />

Tablo 1.4: Tüketim Kültürü Uygulamaları Hakkındaki Yargılar...............................30<br />

Tablo 2.1: Jung’un Sekiz Psikolojik Tipi.................................................................84<br />

Tablo 3.1: Yaş ve Cinsiyet Dağılımı ........................................................................100<br />

Tablo 3.2: Ortalama Gelir.........................................................................................100<br />

Tablo 3.3: Barınma Konaklama ...............................................................................101<br />

Tablo 3.4: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme<br />

Tutumları ve Mevcut Yeni Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe<br />

Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri..........................................................................101<br />

Tablo 3.5: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını Đzleme<br />

Tutumları ve Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim Đfadesine<br />

Đlişkin Görüşleri........................................................................................................102<br />

Tablo 3.6: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleme Tutumları ve Kendime<br />

Đyi Davranmak Đstediğimde Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri............103<br />

Tablo 3.7: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Mevcut<br />

Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin<br />

Görüşleri...................................................................................................................103<br />

Tablo 3.8: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve Alışveriş<br />

Stresten Kurtulmanın Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri ......104<br />

Tablo 3.9: SDÜ öğrencilerinden Haber Programı Đzleme Tutumları ve Satın Aldığım<br />

Ürünler Đçin Değil Alışverişin Kendisi Đçin Alışverişe Gitmekten Zevk Alırım<br />

Đfadesine Đlişkin Görüşleri ........................................................................................105<br />

Tablo 3.10: SDÜ öğrencilerinin Yarışma Programı Đzleme Tutumları ve Yeni<br />

Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đfadesine Đlişkin Analiz Sonuçları.............106<br />

Tablo 3.11: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş<br />

Kararlarımda Etkilidir ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin<br />

Alışverişe Giderim Đfadelerine Đlişkin Görüşleri......................................................106<br />

Tablo 3.12: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş<br />

Kararlarımda Etkilidir ve Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır<br />

Đfadelerine Đlişkin Görüşleri .....................................................................................107<br />

Tablo 3.13: SDÜ Öğrencilerinin TV Programında ya da Reklamlarda Gördüğüm<br />

Ürünler Beni Cezbeder ve Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım<br />

Đfadelerine Đlişkin Görüşleri .....................................................................................108<br />

Tablo 3.14: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre, Alışveriş Stresten<br />

Kurtulmanın / Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri ..................108


x<br />

Sayfa No<br />

Tablo 3.15: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre Yaptığım Diğer Şeylerle<br />

Karşılaştırdığımda Alışveriş Gerçekten Eğlencelidir Đfadesine Đlişkin Görüşleri....109<br />

Tablo 3.16: SDÜ Öğrencilerinin Program Türlerine Göre Mevcut Yeni Ürünlerin<br />

Neler Olduğunu Görmek için Alışverişe Giderim. Đfadesine Đlişkin Görüşleri .......110<br />

Tablo 3.17: SDÜ Öğrencilerinin Devamlı Đzlenen TV Programları Đle Đlgili Bilgileri<br />

Takip Etme Tutumlarına Đlişkin Görüşleri ...............................................................111<br />

Tablo 3.18: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişe Zaman Ayırması Đle Đlgili Analiz Sonucu<br />

..................................................................................................................................112<br />

Tablo 3.19: SDÜ Öğrencilerinin Alışveriş ve Eğlence Kavramlarına Đlişkin Bakış<br />

Açılarının Analiz Sonucu .........................................................................................112<br />

Tablo 3.20: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişi Zorunluluk Olarak Görüp Görmemelerine<br />

Đlişkin Analiz Sonucu ...............................................................................................112<br />

Tablo 3.21: SDÜ Öğrencilerinin Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đlişkin<br />

Analiz Sonucu ..........................................................................................................113


xi<br />

KISALTMALAR<br />

AMA,<br />

a.g.e. ,<br />

a.g.m.,<br />

C.,<br />

S.,<br />

Amerikan Pazarlama Derneği<br />

Adı Geçen Eser<br />

Adı Geçen Makale<br />

Cilt<br />

Sayı


1<br />

GĐRĐŞ<br />

Yirminci yüzyılın sonlarından itibaren hız kazanan teknoloji, bilişim ve<br />

iletişim alanlarındaki gelişmeler toplumsal ve kültürel yapıyı, yaşam şekillerimizi ve<br />

alışkanlıklarımızı değiştirmektedir. Bu değişim rüzgarı gelişen yeni pazarlarda ve<br />

yoğun rekabet ortamında, rekabetçi üstünlük sağlayabilmek için pazarlama<br />

anlayışında yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni<br />

yaklaşımlar daha çok tüketicinin kendisine, tüketici istek ve gereksinimlerine,<br />

tüketicinin hayal, fantezi ve düşlerine girmeye, zihnini okumaya odaklanmıştır.<br />

Gelişen yeni durum, tüketicinin tercihlerinde ve davranışlarında tüketim olgusunu<br />

sosyolojik bağlamda yeniden anlamlandırmıştır. Tüketim, tüketicinin yaşamını<br />

devam ettirebilmesi için temel gereksinimlerinin karşılanması anlamından farklı bir<br />

boyut kazanmıştır. Son yıllarda bireylerin tüketim eylemlerinde ürün ve hizmetlerin<br />

duygusal yönünden ve tahrik ettiği düş, fantezilerden etkilendikleri görülmektedir.<br />

Tüketici ürünlere, özgürlüğü, belirli bir imajı simgeleyen, gerçeklerden kaçış hissi<br />

veren nesneler gözüyle bakmaktadır. Tüketicinin bu bakış açısının önemli bir sebebi<br />

olarak televizyonu gösterebiliriz. Televizyon insanlara hem görsel hem de işitsel<br />

olarak ulaşması yönüyle iletişim dünyasının en yaygın ve en önemli araçlarından<br />

biridir. Televizyonda insanların tüketici olma bilincini vurgulayan programların<br />

yayınlanması, sürekli olarak daha iyi bir yaşam tarzının övülmesi, her şeyin<br />

eğlenceye dönüştürülmesi ve haz almanın vurgulanmasıyla insanlar tüketime<br />

yönlendirilmektedir. Bu yönlendirmede öne çıkan duygu insanların eğlenme isteği ve<br />

haz duygusu olmaktadır.<br />

Bu bağlamda bu çalışmanın amacı son zamanlarda tüketici davranışlarının<br />

farklı bir boyutu olarak ön plana çıkan hazcı (hedonik) tüketim davranışlarında<br />

televizyonun rolünü tespit etmektir.<br />

Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümünde<br />

tüketimin tarihsel gelişimi, gelişen pazarlar ve değişen tüketici profili doğrultusunda<br />

şekillenen tüketim tarzlarını, tüketiciler için anlamı değişen gereksinim kavramını,<br />

son 20 yılda üzerinde çok tartışılan tam olarak tanımı yapılamayan postmodernizm<br />

akımının tüketici davranışlarını etkileyen oluşum şartlarını, tüketicilerin hedonik


2<br />

eğilimlerinin ortaya çıkmasına olanak tanıyan ve teşvik eden tüketim kültürü<br />

kavramını, tüketimin yaşam tarzlarına yön verişi ve kimliğin oluşumunda etkili rol<br />

oynaması üzerinde durulmuştur. Ayrıca tüketime gereğinden fazla olumlu anlamlar<br />

atfederek tüm bireylerini her manada tüketmeye yönlendirmiş tüketim toplumuna ve<br />

tüketici davranışlarının oluşumunda rol oynayan kültürel, <strong>sosyal</strong>, psikolojik ve kişisel<br />

faktörlere ele alınmıştır.<br />

Çalışmanın ikinci bölümde insan doğduğu andan itibaren içinde var olan<br />

doğal bir eğilim olan haz ve hazcılık kavramları, iyiliğin ne olduğu üzerine kafa<br />

yoran hedonizm teorileri, geleneksel ve modern hedonizm, hedonik gereksinimler,<br />

hedonik tüketim kavramı, hedonizmin tüketim ve hayallerle bağlantısı, hedonik<br />

tüketim zihniyetinin oluşumunda kişilik tipleri ve hedonik tüketim ortaya çıkmasını<br />

teşvik eden ortamın yaratılmasında etkili olan televizyon, televizyonu izleme tutumu<br />

incelenmiştir.<br />

Çalışmanın son bölümünde SDÜ öğrencilerinin hedonik tüketim<br />

davranışlarında televizyonun rolünü belirlemeye yönelik yaptığımız anket<br />

çalışmasının verilerinin istatistiksel analizlere tabi tutularak bulguların<br />

değerlendirilmesi yer almaktadır.


3<br />

BĐRĐNCĐ BÖLÜM<br />

TÜKETĐMĐN ANTROPOLOJĐSĐ: TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI<br />

YARATIMI<br />

1.1. Tüketim Đdeolojisi: Tüketim Tarzları ve Oluşturulması<br />

Günümüz tüketim ideolojisinin oluşma süreci sanayi devrimi öncesi ve sanayi<br />

devrimine kadar gitmektedir. Sanayi devrimi seri teknolojik yeniliğin üretim<br />

alanında kullanılmasıyla, ekonomi, <strong>sosyal</strong>, politik ve kültürel alanlara yansımasını<br />

kapsayan bir süreçtir. Teknolojik açıdan buhar makinesinin bulunması, politik açıdan<br />

Fransız devriminin yaşanması, ekonomik açıdan bazı önemli iktisatçılar eserleri<br />

<strong>sosyal</strong> ve kültürel yapıyı etkileyerek yeniden şekillenmesine neden olmuştur. Sanayi<br />

devrimini gerçekleştiren teknolojilerin üretim alanında giderek daha fazla<br />

kullanılması yeni <strong>sosyal</strong> yapıların oluşmasına neden olmuştur. Sanayi devrimi ile<br />

üretim artık evlerde el tezgahlarında değil fabrikalarda gerçekleştirilmiştir. Bunun<br />

sonucunda ev ve iş yeri kavramı birbirinden ayrılmış ve evleri ile işyerleri arasında<br />

gidip gelen bir insan topluluğu oluşmuştur. Fabrikaların kitlesel üretim yapması<br />

kentleşmeyi ve şehir yapısını değiştirmiştir. Sanayileşme ile belirli bir kesim<br />

zenginleşirken, bir kesim ise sadece karnını doyurabilmek için hiçbir güvencesi<br />

olmaksızın çalışan yığınlar haline geldi. Bu durum toplumun ikiye bölünmüş bir<br />

sınıfsal yapı oluşturmasına neden oldu. Sanayileşme sürecinin devam etmesi<br />

teknolojinin hızlı gelişimi ile insanlar daha çok mal ve hizmetle karşılaştı ve bunları<br />

tüketebilecek zamana sahip oldu. Aile bireylerinin ekonomiye katılmalarıyla birlikte<br />

daha önce ev içi üretimle temin edilen birçok ürün piyasadan satın alınmaya<br />

başlanmış ve tüketim yayılmaya başlamıştır. 1<br />

18. ve 19. yüzyılda sanayileşme ile kentleşme, iş bölümü, refah politikaları ve<br />

kitle iletişim araçlarının gelişmesi tüketimin yaygınlaşmasına ve hız kazanmasına<br />

neden olmuştur. 1930’lardan sonra uygulamaya başlanan refah politikaları ile<br />

tüketiciye ve tüketimin geliştirilmesine odaklanılmıştır. Sanayileşme ile üretim<br />

teknolojisi gelişmiş, üretim hacmi gelişmiş ve emek gücüne gereksinim kalmamıştır<br />

1 ERKAN, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları,<br />

1997, s. 3-11.


4<br />

fakat toplumu oluşturan bireylere tüketici sıfatıyla gereksinim vardır. Bireylerin<br />

tüketici hale getirilmesi için ürün ve hizmet satın alma, kullanma ve harcama<br />

yapmaya olumlu anlamlar yüklenmiş ve tüketimin bireyin yaşamındaki anlamı ve<br />

önemi değişmiştir. 2 Bu bağlamda günümüz tüketim olgusuna bu noktadan<br />

yaklaşarak değişen anlamını, tüketime sevk eden güdüleri, arzu, istek ve hazzın<br />

tüketimi nasıl yönlendirdiğini, gereksinimlerin tüketimden ayrılışını ve tüketim<br />

tarzlarını inceleyeceğiz.<br />

1.1.1. Tüketim Olgusu<br />

Bir malın üretim ve değiş-tokuş sürecini izleyen tüketim, ekonomik<br />

faaliyetlerin nihai amacıdır. Tüketim olgusu gelirin harcanması, piyasadan belli<br />

malların satın alınması ve ev halkının mallardan yararlanması olarak üç farklı<br />

anlamda kullanılabilir. Tüketimin farklı anlamlarda kullanılması tüketim eyleminin<br />

karmaşık bir süreç olduğunu ortaya koyar. Genel olarak tüketim ekonomik mallardan<br />

özel fayda elde etmeye yönelik davranışlar olarak tanımlanır. Tüketim satın alma<br />

kararı sonucu oluşan bir süreç ve bireysel bir davranıştır. 3<br />

Karl Marx 18.yy da, kapitalist sistemin ilk dönemlerinde üretim ve üretim<br />

araçlarının sahipliğinin kapitalistlerin elinde olmasıyla işçilerin kontrol altında<br />

tutulduğu ve sömürüldüğü fikrini ortaya atmıştır. Karl Marx tüketimi geçim için<br />

tüketim ve lüks tüketim olarak ayırmıştır. Hayatı devam ettirmek için zorunlu olan<br />

maddeler örneğin gıda maddeleri geçim için tüketim araçları, lüks otomobil ise lüks<br />

tüketim araçlarıdır. George Ritzer, Karl Marx’ın üretim araçları kuramından yola<br />

çıkarak tüketim araçlarının, insanların mal ve hizmet edinebilmelerini ve insanların<br />

tüketiciler olarak denetim altında tutularak sömürülmelerini sağladığını ileri<br />

sürmektedir. 4<br />

2 ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi: Modern Tüketim Tarihinden Tüketim<br />

Araştırmalarına, ,Glocal Yayınları, Ankara, 2003, s.12-19.<br />

3 ERKAN, Hüsnü, Ekonomi Sosyolojisi,Barış yayınları Fakülte Kitabevi,5. Baskı, Đzmir , 2004, s.<br />

159.<br />

4 RĐTZER, George, Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, Ayrıntı Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 81-<br />

83.


5<br />

17.yy’da Max Weber, Protestan ahlakın günümüz tüketim modellerinin<br />

oluşmasına ve kapitalist sistemin gelişmesine önemli katkıda bulunduğunu iddia<br />

etmiştir. Püritanizm de denilen Protestan ahlak, düzenli yaşama ilkelerine sahip,<br />

inançlı (ekonomik hayatta ancak inançlı kişilere güvenilebilir), orta sınıf bireylerden<br />

oluşmaktadır ve bu bireyler dini inançlarının tesiriyle “çalışmak Tanrı’nın şanını<br />

yüceltmek için bir fazilettir” görüşünden yola çıkarak ekonomik yani dünyevi<br />

başarılarda kurtuluş görürler sonuç olarak kurtuluşu temin etmek için mesleklerinde<br />

aralıksız çalışmışlardır. Akılcı, sürekli, düzenli çalışma Tanrı‘nın emrine boyun<br />

eğmek olarak kabul edilmiştir. Bir Püriten düşünür Benjamin Franklin’in şu sözleri “<br />

Unutma ki vakit nakittir…kredi paradır...paranın doğurgan tabiatı vardır…iyi bir<br />

ödeyici herkesin cüzdanın efendisidir.” Püritenlerin ahlak yaklaşımlarının amacının<br />

yararlılık olduğunu ortaya koyar. Püritenler başarılı ekonomik faaliyetleri ve geliri,<br />

arzulanan dini faaliyet olarak görmüş ve çok çalışıp sermaye biriktirmişlerdir.<br />

Đnandıkları dini kriterler tarafından nefsin arzularına yenilmemeyi, gereksiz lüks<br />

harcamalardan kaçınmaları öğütlenen Püritenler bedensel zevklerden uzak duran bir<br />

ekonomik sistem yaratmışlardır. Çok çalışarak ve gereksiz harcama yapmayarak<br />

biriktirilen sermaye atıl bırakılmamış yeniden yatırıma dönüştürülmüştür bu da bu<br />

günkü refah düzeyinin, üretim ve tüketim yapısının temellerinin atılmasını sağlaması<br />

açışından önemli bir yer tutmaktadır. 5<br />

Tüketimi, belirli gereksinim tatmin etmek için bir ürün ya da hizmeti edinme,<br />

sahiplenme, kullanma ya da yok etmek şeklinde tanımlayabiliriz. Tüketim hakkında<br />

farklı görüşler ve düşünceler mevcuttur. Tüketim günümüz dünyasının ideolojisidir<br />

ve temelinde daha fazla üretim daha fazla tüketim sonucunda daha fazla refah<br />

görüşünde olanlar olduğu gibi tüketimi insan özgürlüğünü kısıtlayan, insanı<br />

başkalarına bağımlı hale getiren, insanın yabancılaşmasındaki önemli bir etken<br />

olarak gören düşünceler de vardır. 6<br />

Modern yaklaşımda iktisatçılar tüketimin gereksinim karşılamak, fayda elde<br />

etmek amacında olduğunu düşünmelerine rağmen Jean Baudrillard bunun tersine<br />

tüketimi faydalılığı ortadan kaldırmak için herhangi bir mala duyulan istek olarak<br />

5 TORUN, Đshak, Max Weber’de, Đktisadi Gelişme Düşüncesi, Okumuş Adam Yayınları, 2003, s.<br />

99-107.<br />

6 ODABAŞI, Yavuz, Tüketim Kültürü: Yetinen Toplumun Tüketen Topluma Dönüşümü, Sistem<br />

Yayıncılık,1999, s.4.


6<br />

gereksinimlerinin tatmin edilmesinden çok bir gösterge sistemi olarak ifade etmiştir.<br />

Tüketim bir anlamlandırma ve iletişim sürecidir, bireyin kendini konumlandırmada<br />

kullandığı bir araçtır. J.Baudrillard tüketimi şu şekilde tanımlar: 7<br />

Tüketim etkin ve kolektif bir davranıştır, bir zorlama bir ahlak ve bir kurumdur. Tüketim<br />

tam olarak bir toplumsal değerler sistemi, bu terimin grup bütünleşmesi ve toplumsal<br />

denetim işlevi olarak içerimlendiği bir toplumsal değerler sistemidir.<br />

Tüketime malların ve hizmetlerin kullanım değerlerinin bireyler tarafından<br />

sahiplenilmesi mantığıyla değil de, eşitsiz bolluk mantığıyla yaklaşıldığında iki temel<br />

tüketim süreci görülür 8 :<br />

• Tüketim faaliyetlerinin kaydolduğu ve anlamlarını kazandığı koda<br />

dayanan anlamlandırma ve iletişim süreci.<br />

• Nesnelerin bir kod içerisinde sadece anlamlandırıcı farklar olarak<br />

değil aynı zamanda statüyle ilgili değerler olarak toplumsal sınıflandırma ve<br />

farklılaşma süreci.<br />

Günümüzde tüketim olgusu, gösterge ve sembollerin yer aldığı <strong>sosyal</strong> ve<br />

kültürel süreç olarak algılanabilir. Günümüzde kültürel bir etkinliğe katılmak bile<br />

tüketimle ilişkilendirilmekte ve bir işaretleme hizmeti sunmaktadır. 9<br />

Đnsanlar modern tüketim ideolojisi kapsamındaki <strong>sosyal</strong> ve kültürel<br />

uygulamalardan etkilendikten sonra, filmlerde, yazılı basında ve televizyonda<br />

sergilenen malları satın almaya güçleri yetmese bile onlara sahip olmayı arzu ederler.<br />

Bu davranış tüketimin, yalnızca gereksinimleri karşılamaya değil, giderek artan<br />

oranda arzulara dayanan bir olgu haline geldiğini göstermektedir. 10 Tüketim sadece<br />

bir çalışmanın amacı ve bir sonucu olarak görülmemeli, tüketim de toplumsal<br />

sistemin bir parçası, insanlarla ilişki kurmada aracılık yapan mallara sahip olmaktır.<br />

Bulunduğunuz ortamda sunulan yiyecekler, içecekler ve konukseverlik, paylaşılan<br />

sevince sembol olan çiçekler veya giysiler yahut üzüntülü bir ortamı yansıtan matem<br />

kıyafetleri ilişki kurucu mallardır. Bu mallar insanlar arasında köprü görevi görür,<br />

7 BAUDRĐLLARD, Jean, Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yayınları, 1997, s. 95.<br />

8 BAUDRĐLLARD, a.g.e.,s. 67.<br />

9 TOPÇUOĞLU, Nur N., Basında Reklam ve Tüketim Olgusu: Türkiye'de Yeni Gazetecilik<br />

Yönelimleri, Vadi Yayınları, Ankara,1996, s.166.<br />

10 BOCOCK, Robert, Tüketim, Dost Yayınları 2. Baskı, Ankara, 2005, s.13.


7<br />

iletişim kurmayı sağlarlar. Mallar iletişim amacıyla kodlanır ve tüketici bir değiş<br />

tokuş dizisi içinde diğer tüketicilerle bağlantıya geçer. 11<br />

Sahip olduğumuz mallar, satın alanın onayladığı değer hiyerarşisi ile ilgili,<br />

gözle görülür ifadeler oluşturur. Mallar kabul görebilir veya uygunsuz olarak<br />

değerlendirilebilir, atılabilir yerine başka mallar alınabilir. Tüketimi atfedilen değer<br />

ile mallar, az çok tutarlı, kasıtlı bir anlamlar seti sunar ve bu anlamı bilen, bilgi<br />

edinmek isteyenler okur. Mallar canlı bir bilgi sisteminin parçasıdır. 12 Tüketim,<br />

sadece ürün ve hizmetlerin belli insan gereksinimlerini karşılayan bir kullanım ve<br />

değişim değerine sahip olunması değildir. Günümüzde tüketim, ürünlerin taşıdıkları<br />

anlamların, simgelerin ve imajların tüketilmesi olarak anlaşılmalıdır.<br />

1.1.1.1. Tüketime Sevk Eden Güdüler<br />

Đnsanlar farklı nedenlerle mal ve hizmetleri tüketirler. Hava, su, barınma gibi<br />

biyolojik gereksinimler, yemek, uyku, dinlenme gibi fizyolojik gereksinimler, belirli<br />

bir grubun üyesi olma, sevilme, onaylanma, statü ve itibar sahibi olma, başarılı olma<br />

gibi psikolojik gereksinimler, ürün ve hizmetlerin kaliteli olması, beklenen faydayı<br />

vermesi gibi faydacı gereksinimler, ürün yoluyla heyecan duyma, fantezi kurma,<br />

günlük rutinlikten kurtulma gibi hazcı gereksinim insanları tüketime sevk eder.<br />

Bunların yanında insanın <strong>sosyal</strong>leşme isteği, güç elde etme isteği, diğerlerinden<br />

farklı, biricik olma isteği de aynı zamanda insanları tüketim için güdüleyen nedenler<br />

arasında sıralayabiliriz. Tüketim bazı durumlarda temel yaşamın devam<br />

ettirilebilmesi için gerekli gereksinimlerin karşılanması, bazı durumlarda içinde<br />

bulunulan topluluğa girebilmek için gerçekleştirilmektedir.<br />

1.1.1.1.1.Đnsan Gereksinimleri<br />

Gereksinimler en basit tanımıyla; herhangi bir şeyin yokluğunun yarattığı<br />

gerilim halidir. Yokluğunda veya karşılanmaması, hayatta kalmak ve kendimizi iyi<br />

hissetmek açısından önemli ise, bu gereksinimlerin yokluğunun yaratacağı gerilim<br />

11 DOUGLAS, Mary, ISHERWOOD, Baron, Tüketim Antropolojisi, Dost Yayınları, Ankara, 1999,<br />

s. 73-77.<br />

12 DOUGLAS, Mary ve ISHERWOOD, Baron, a.g.e. ,s. 45-50.


8<br />

daha kuvvetli hissedilir. Bundan dolayı gereksimler tüketicileri harekete geçirir. 13<br />

Tüketicinin mevcut durumu ile tasarlamış olduğu durumu arasında fark varsa<br />

gereksinimler ortaya çıkacaktır. Mutfakta şekerin bitmesi, banyoda sabunumuzun<br />

azalması, arabada benzinimizin bitmesi gereksinimler sorununu ortaya çıkaracaktır.<br />

Gereksinimin ortaya çıkışı; algısal güdülerin olumlu ya da olumsuz değerleri ile<br />

onların taşıdığı olumlu ya da olumsuz sembollerin çağrışımları arasındaki uygunluk<br />

doğrultusunda gerçekleşir. Örneğin; bir tüketicinin, arkadaşının arabasını görüp<br />

(algısal güdü), onu kendi arabasıyla karşılaştırması (sembolik çağrışım) sonucunda<br />

arkadaşının arabasını kendisininkinden farklı algılayabilir ve bir gereksinim sorunu<br />

ortaya çıkabilir. Gereksinimin fark edilmesi, daha öncelikli amaçlar söz konusuysa<br />

satın alma eylemi ile sonuçlanmayabilir. Gereksinimin, gereksinim olarak kabul<br />

edilmesi konusunda tüketicinin dengede olup olmaması, satın almanın önemi ve<br />

çevresel faktörlerin önemli etkisi vardır. Tüketicinin gereksinimlerini<br />

tanımlamasında rol oynayan değişkenler Şekil 1.1.’de gösterilmektedir.<br />

Gereksinimin ortaya çıkması ve tanımlanması içerden ve dışardan gelen uyarıcıların<br />

tüketicinin psikolojik setini etkilemesiyle harekete geçmektedir. Tüketicinin mevcut<br />

durumu ve tasarladığı durumu etkileyen faktörler şu şekilde sıralanabilir: kültür,<br />

<strong>sosyal</strong> sınıf, referans grupları, gelir durumu, aile, önceki satın alma deneyimleri,<br />

heyecan ve duygular, mal ya da marka performansı, pazarlama kökenli uyarıcılar. 14<br />

13 ODABAŞI, Yavuz, BARIŞ, Gülfidan, Tüketici Davranışı, Mediacat Yayınları 3. Baskı Đstanbul,<br />

2003, s.21.<br />

14 ĐSLAMOĞLU, Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 23-27.


9<br />

Girdi Değişkenler Đçeriden<br />

Tüketicinin geçmiş deneyimleri<br />

Tüketicinin demografik özellikleri<br />

- Yaşam tarzı<br />

- Kişilik özellikleri<br />

Girdi Değişkenler k Dışardan<br />

Çevresel etkiler<br />

Yüz yüze gruplar<br />

Sosyal sınıflar<br />

Kültür<br />

Pazarlama değişkenleri:<br />

Mal<br />

Fiyat<br />

Dağıtım<br />

Tutundurma<br />

Tüketicinin<br />

Psikolojik Seti<br />

Đhtiyaç Kriterleri<br />

Marka Tutumları<br />

Marka Değerleme<br />

Eylem<br />

Umulan Fayda<br />

Güdülere<br />

Maruz<br />

Kalma<br />

Durumsal<br />

gerilim<br />

Gereksinim<br />

Tanımı<br />

Şekil 1.1: Tüketicinin Gereksinim Tanımlaması<br />

Kaynak: ĐSLAMOĞLU,Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 25.<br />

Tüketici kendi imkanları ile diğerlerinin imkanları arasında anlamlı bir<br />

farklılık görürse satın alma eylemini sorun olarak kabul eder. Örneğin; küçük ekran<br />

televizyon alan tüketici komşusunun aynı marka daha geniş ekran televizyonunun<br />

daha iyi görüntü verdiğini görür ve bunu değiştirme şansı olduğunu bilirse, büyük<br />

ekran televizyon almaya karar verecektir. 15<br />

Bir şeyin gereksinim olup olmadığı, yani insanın bir yaşam biçimine katılarak<br />

insani niteliğini geliştirme amacına hizmet edip etmediği, herhangi bir kişisel<br />

inançtan, arzudan yada tercihten bağımsız, nesnel bir konudur. Gereksinimlerin<br />

karşılanma yolları ve onlara yüklenen göreceli önem toplumsal ve tarihsel olarak<br />

değişmekte, gelişmekte ve genişlemektedir. Đnsanlar, gereksinimlerini ancak bir<br />

yaşam biçimine katılmak yoluyla kapasitelerini gerçekleştirerek karşılayabilirler.<br />

Bireyler bilişsel, duyusal-duygusal, uygulayımsal kapasitelerini kullandıkları ve<br />

beslenme, sağlık, barınma, eğitim gibi farklı gereksinimlerini karşıladıkları ölçüde<br />

daha eksiksiz insanlar haline geldiklerini, insani doğalarını gerçekleştirdiklerini ifade<br />

etmektedir. Gereksinimlerini karşılamak için kapasitesini kullanan bireyler yeni<br />

gereksinim nesneleri üretirler, bu, gereksinimi karşılama kalıplarının da<br />

genişlemesine ve farklılaşmasına neden olur. 16<br />

15 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s.2.<br />

16 BUĞRA, Ayşe, Devlet-piyasa Karşıtlığının Ötesinde: Đhtiyaçlar ve Tüketim Üzerine Yazılar,<br />

Đletişim Yayınları, Đstanbul, 2000, s.29-32.


10<br />

Gereksinim kavramı farklı bilim dallarında farklı tanımlanmıştır. Bir<br />

ekonomiste göre gereksinim faydalılıktır. Marshall’a göre gereksinimler karşılıklı<br />

olarak birbirine bağlıdır ve rasyoneldir, Gervasi tercihler iknayla dayatılır demektedir<br />

yani tercihler toplumsal olarak denetlenirler ve içinde bulundukları kültürel modeli<br />

yansıtırlar. Mallar bir değerler sistemi açısından bir anlam taşırlar ve gereksinimler<br />

bu malların kendilerinden çok anlamlarını hedef alır, gereksinimlerin tatmini bu<br />

anlamların elde edilmesi ile sağlanır. Zamanla tercih ettirilenler gereksinimlerimiz<br />

haline dönüşmektedir ve tüketici bilinçdışı toplumun yaşam tarzını kabul edecektir. 17<br />

1.1.1.1.1.1. Gereksinimlerin Tüketimden Ayrılması<br />

Günümüzde gerçek gereksinimlerin karşılanmasına yönelmiş tüketimle,<br />

saygınlık kazanmayı amaçlayan ya da başkalarına benzeme arzusu tarafından<br />

belirlenmiş tüketim arasında belirli sınırlar vardır. Daha yüksek bir yaşam<br />

standardına ulaşma başlıca toplumsal hedef haline gelmesi sonucu daha kaliteli<br />

mallara sahip olma isteği bir yaşam biçimi halini almıştır. Duesenbery’nin bakışıyla<br />

hangi türden olursa olsun bir gereksinimin karşılanması açısından hiçbir yararı<br />

olmayan bir malı edinmek saygınlık kazandırmaktadır. Toplumda hiçbir sınıf,<br />

yoksullar, bile gösterişli tüketimden vazgeçmeyecektir. Bir ailenin tüketim<br />

harcamaları, salt aile gelir düzeyine değil, farklı gelir gruplarının oluşturduğu<br />

toplumsal hiyerarşide ailenin kendini içinde bulduğu gelir grubuna bağlıdır. Statü ve<br />

beğenilme arzusu, fiziksel gereksinmeler ve rahatlık duygusu ile yarışmakta hatta<br />

fiziksel gereksinmelerin karşılanma tarzı da başkalarına benzeme isteği (özenme) ile<br />

toplumsal olarak şekillendirilmektedir. 18<br />

Đnsanlar eskiden gereksinimlerini satın alırken, daha sonra kalite ve<br />

beğenilerini satın almaya başladılar, şimdi ise insanlar lüks peşinden koşmaktadır. 19<br />

1.1.1.1.1.2. Đçeri Alma ve Dışlama Aracı Olarak Tüketim<br />

Tüketim, üretim faaliyeti dışında, piyasanın, devletin ya da tüketicinin<br />

kendisinin sağladığı mal ve hizmetlerden yararlanmasıdır diyebiliriz. Tüketim<br />

faaliyetlerinin çifte bir niteliği vardır: hem toplumsal yaşama anlamlı bir katılma hem<br />

17 BAUDRĐLLARD, a.g.e.,s. 80.<br />

18 BUĞRA,a.g.e. s.40-41.<br />

19 CHANEY,David, Yaşam Tarzları, Dost Yayınları, Ankara, 1999, s. 26.


11<br />

de acı bir yabancılaşmaya; hem içermeye hem dışlamaya hizmet etmektedir. Bir kişi<br />

bir elbise alıp giydiğinde bu maldan yalnızca ısınma gereksinimini karşılamak gibi<br />

maddi bir yarar sağlamaz, aynı zamanda bu malın kişinin beğenisini ve toplumdaki<br />

konumunu ortaya koyduğu, başkalarına toplumdaki varlığıyla ilgili bir mesaj iletmek<br />

gibi sembolik bir yararı da vardır. Bu açıdan, gerçekte benzerlerinden hiç bir farkı<br />

olmayan belli bir marka sahibi tüketim malı diğerlerine tercih edilmektedir. 20 Max<br />

Weber <strong>sosyal</strong> statü kavramını geliştirerek toplumdaki farklı tercihlerin nedenini<br />

ortaya koymuştur. Sosyal statüyle, belli bir çevreye sahip olmak isteyen herkesin<br />

belirli bir hayat tarzına sahip olması beklenir. Belirli bir hayat tarzının oluşturulması<br />

için özel giysilerin giyilmesi, başkaları için tabu olan özel yemeklerin yenmesi, sanat<br />

etkinliklerinde bulunma gibi tüketim biçimlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Sosyal<br />

statü gruplarının devam ettirilmesi ve korunması için bu gruplara ait farklı tüketim<br />

kalıpları oluşmuştur. Sosyologlar bu açıdan tüketimi, arz-talep ve üretime bağlı,<br />

ekonomik bir hareket olmaktan çok <strong>sosyal</strong> bir olgu olarak ele almışlardır. 21<br />

1.1.1.1.2. Arzu ve Gereksinimler<br />

Gereksinimler mantıklı araçsal süreçler vasıtasıyla ertelenebilir, kontrol<br />

edilebilir, inkar edilebilir, planlanır, tatmin edilir, yerine getirilir, derecelendirilir.<br />

Arzular, boyun eğdirici; pes ettiğimiz şey; bizi kontrol altına alan şey ve<br />

düşüncelerimize, hareketlerimize, duygularımıza tamamen hükmedendir. Arzular<br />

uyarır, ele geçirir, hoş bir heyecan verir ve tahrik eder. Arzularımızla savaşırız,<br />

direniriz, mücadele ederiz ya da yenilir, teslim olur, müptela oluruz, hırs potansiyelli<br />

tüketiciler arzuları tarafından tüketilirler. Gereksinimler ve arzular arasındaki fark<br />

şiddetleri ve duygululukları kadar basit değildir. Gereksinimler içten içe meydana<br />

geldiği, arzular ise haricen meydana geldiği anlaşılmaktadır. Gereksinimler iter,<br />

arzular ise çeker. Gereksinimler davranışlara akılcıl bir açıklama getirir, arzular<br />

açıklama yapmaz. Bolluk kültüründe bir şeye gerçekten gereksinimimiz olup<br />

olmadığını tartışıyoruz ama arzuladığımız şeylere gelince onun şüphesiz cazibesini<br />

hissediyoruz. 22 Gereksinimler genellikle arzularla zıt karakterlidir. Gereksinimler<br />

20 BUĞRA, a.g.e., s. 40.<br />

21 WEBER, Max, Sosyoloji Yazıları,Đletişim Yayınları,1998, s. 278-283.<br />

22 RATNESHWAR,S., The Why of Consumption: Contemporary Perspectives on Consumer<br />

Motives, Goals and Desires, Routledge, London, 2000, s. 99.


12<br />

yaşam için zorunlu, nesnel ve evrenseldir. Arzular ise kültürel çevreye göre değişen,<br />

değer yüklü, zorunlu olmayan bir tercih alanıdır ve moda, lüks, yaşanan ortamın<br />

kültüründen etkilenir. Nelerin arzulara yönelik olduğunu anlamak için en iyi dönem<br />

ekonomik kriz dönemleridir. Ekonomik kriz dönemlerinde ilk vazgeçilenler<br />

arzulardır lüks markalardan yavaş yavaş sıradan markalara kayma gerçekleşir.<br />

Arzular endüstrileşme ve kentleşme ile ilgili iken gereksinimler endüstri öncesi köy<br />

toplumlarıyla ilişkilidir. Bireylerin, kültürün ve estetiğin önem kazandığı postmodern<br />

dönemde arzular yönelme revaçtadır. Yaşam tarzlarımız gereksinimlerimize göre<br />

değil giderek arzularımıza göre şekillenmektedir. Bunu en iyi alışveriş<br />

deneyimlerimizde gözlemleyebiliriz. Alışveriş bir yanda yaşamımızı devam ettirmek<br />

için zorunlu ürün ve hizmetleri temin etme bir yandan arzular bakımından hoşa giden<br />

deneyimleri yaşatacak ürün ve hizmetleri satın almaktır. Alışveriş faaliyetimizi<br />

gereksinim ve arzu açısından şu şekilde tablolaştırılmıştır: 23<br />

Tablo 1.1: Arzu Gereklilik Karşıtlığı Olarak Alışveriş<br />

Hoşa giden deneyim olarak Zorunlu bir faaliyet olarak<br />

alışveriş<br />

alışveriş<br />

Zaman geçirme<br />

Alışverişin kendisi önemli<br />

Gereksinim doğmadan plansız satın<br />

alma<br />

Hayalperest ve hedonist<br />

Fayda önemli değil<br />

Arzular<br />

Günlük rutinin dışına çıkma<br />

Deneyimler baskın<br />

Çok az vakit ayırma<br />

Alışveriş bir araç<br />

Planlayarak satın alma<br />

Gereksinim tatminine yönelik<br />

Faydalı olması olası<br />

Đhtiyaçlar<br />

Günlük rutinlerden biri<br />

Rasyonel baskınlık<br />

Eğlence-oyun<br />

Ciddiyet<br />

Kaynak: ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi, Glocal Yayınları, Ankara,2006 s.68.<br />

Đnsanlar modern tüketim ideolojisi ile ilgili <strong>sosyal</strong> ve kültürel uygulamalardan<br />

etkilendikten sonra filmlerde, gazete ve dergilerde, televizyonda sergilenen malları<br />

23 ZORLU, a.g.e., s.67-68.


13<br />

satın almaya yeterli ekonomik güçleri olmasa bile o mallara sahip olma arzusu<br />

duyacaklardır. Bu açıdan tüketim sadece gereksinim duyduğumuz malların satın<br />

alınması değil artan oranda arzulara dayanan bir olgu halini almaya başlamıştır.<br />

Tüketim ve arzular arasındaki ilişki malların gösterge ve semboller kullanılarak<br />

tüketicilere satılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Satın aldığımız giysiler, belli bir tarzda<br />

mobilyalar ve aksesuarlar vasıtasıyla belli bir kişilik kalıbına girme arzusundan<br />

ekonomik durgunluk dönemlerinde bile vazgeçilmemektedir. Arzular belki bir<br />

dönem ikinci plana itilebilir bir anlamda bastırılabilir ama kişinin refah düzeyindeki<br />

artışla beraber arzular ön plana çıkacaktır. 24<br />

Ekonomik ve <strong>sosyal</strong> gelişmeler sonucunda temel gereksinimlerimiz<br />

tanımlamasına giren ürünler değişmektedir, dün gereksinim duymadığımız ürünler<br />

çamaşır ve bulaşık makinesi, cep telefonu, DVD, LCD ekran televizyon gibi<br />

gereksinim halini alabilir. Ekonomik ve <strong>sosyal</strong> sistemin devamlı yeni gereksinimler<br />

yarattığını söyleyebiliriz, bu yeni gereksinimlerimiz<br />

“sahte gereksinimler” yada<br />

yaratılan gereksinimler olarak tanımlanmaktadır. 25<br />

1.1.1.1.3. Haz Duyma Tatmin Olma<br />

Đnsanlar bazı durumlarda yaptıkları bir faaliyetten diğerlerine göre daha fazla<br />

tatmin olma ve haz almak isterler. Kendini gösterme, çok istenen bir şeyi elde etme<br />

veya bir başkasına yardım etme gibi durumlarda kişi arzularını hızlı ve önüne<br />

geçilemeyecek şekilde gerçekleştirebilir. Bireyin arzu ve istekleri tatmin olma ve haz<br />

duyma haline gelebilir ve kişi bu duygularını karşılamak için harekete geçer. Belli bir<br />

sınıra kadar arzu ve istekler kabul edilebilir ve gerçekleştirilebilir fakat kişi kısa<br />

süreli haz duyma için uyuşturucu kullanır, kendini ispat etmeye yönelik uygunsuz<br />

ilişkilere girer, tatmin olmak için kabul edilemeyecek giysiler giyerek hazcı tüketim<br />

davranışlarına yönelirse kabul alanlarını zorlar. Genellikle insanlar normal kabul<br />

edilebilir tüketim faaliyetleri karşılanan gereksinime göre maddi yada manevi olarak<br />

tatmin sağlamakla birlikte tatmin ve haz duygularının etkisi ile tüketime de<br />

yönelmektedirler. Haz alma güdüsü ile tüketimi hayatın anlamı olarak algılamaya<br />

başlayan insan toplum değerlerinin korunması ve sağlıklı ilişkiler kurmak açısından<br />

24 BOCOCK, a.g.e., s.13-15.<br />

25 ZORLU, a.g.e., s.68.


14<br />

sakıncalı olacaktır. Hazcı duyguların yaygınlaşması üretimde bulunma endişesi<br />

taşımayan, kimliğinden yabancılaşmış, değerlerinden uzaklaşmış, sorumluluk<br />

üstlenmeyen ve haz arayıcısına dönüşmüş bir toplum yaratabilir. Đnsanın tatmin ve<br />

haz alma duygularını olumlu yönlendirebilmesi bu açıdan çok önemlidir. 26<br />

1.1.1.2. Tüketim Tarzları<br />

Ürünler toplumsal ilişkilerde sınırlar çizmek için kullanılmaktadır. Bireyler<br />

giderek daha fazla ürün ve hizmet alabilecek daha fazla boş zamana sahiptir.<br />

Ürünlerin mal statüsüne girip çıkış şekillerine göre ve malların üretimden tüketim<br />

aşamasına geçerken farklı ömürlere sahiptirler. Genellikle gıda mallarının ömrü<br />

kısadır tüketilip biterler fakat bazı gıda malları tam olarak hiç tüketilmez. Nadir<br />

bulunan yüksek ücretli bir içeceğin hayalinin kurulması yada nasıl bir hatırayı<br />

canlandırdığının yad edilmesi gibi. Bu açıdan günümüz dünyasında ürünlerin/<br />

hizmetlerin “çifte simgesel boyutu” söz konusudur. Ürünlerin/ hizmetlerin bu çifte<br />

simgesel anlamı toplumsal ilişkilere sınırlar çekerek hayat farklılıklarını ortaya<br />

koymaktadır. Yüksek fiyatlı bir mal sırf itibar için satın alınabileceği gibi (gösteriş<br />

için), miras kalan bazı antikalar kişisel ilişkileri yansıttığı için aynı şekilde piyasada<br />

bulunamayan bir sanat ürünü de (Elvis Presley’ in gerçek plakları ) kutsallaştırılarak<br />

elde edilmek istenebilir. 27 Malların bu çifte simgesel boyutu, tüketicilerin ürünlere/<br />

hizmetlere yükledikleri anlam ve algılamalara göre tüketim tarzlarını yaratmaktadır.<br />

1.1.1.2.1.Gösteriş Tüketimi<br />

Đnsanlar mal ve hizmetleri tüketerek temel fizyolojik (yemek, içmek, barınma<br />

vs.) ve güvenlik gereksinimlerini (can ve mal güvenliği) karşılarlar. Fakat her<br />

toplumda bazı bireyler bu tür gereksinimleri dışında sadece başkalarını etkileme ve<br />

gösteriş amacıyla da tüketimde bulunabilirler. Bazı bireyler için gösterişe yönelik<br />

mal ve hizmetlere olan talep, fizyolojik ve güvenlik gereksinimlerinden öne<br />

26 TORLAK, Ömer, Tüketim, Đnkılab Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 45-46.<br />

27 FEATHERSTONE, Mike, Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, (çev. Mehmet Küçük), Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul,1996, s.41-42.


15<br />

geçebilir. Bireylerin bu türde psikolojik tatmin sağlayan mal ve hizmet için para<br />

harcamasına “gösteriş tüketimi” adı verilmektedir. 28<br />

Gösterişçi tüketimi ilk inceleyen <strong>sosyal</strong> analist Thorstein Veblen’ dir. Veblen<br />

bireysel farklılıkların oluşturulabilmesinde ürünlerin büyük bir rolü olduğunu ve<br />

ürünlerin, güç ve zenginliğin sergilenmesi yoluyla diğerlerinde imrenme telkin etmek<br />

amacıyla kullanıldığını ileri sürmüştür. Veblen lüks malları satın alma gücünün göze<br />

çarpan açık kanıtını sağlamak için insanların arzularını işaret eden gösterişçi tüketimi<br />

üzerinde çalışarak çoğu insan faaliyetinin arkasındaki güdünün taklit etmek olduğunu<br />

ve servetin onur ihsan ettiğini varsaymıştır. 29 Ekonomistler Veblen’in<br />

açıklamalarından yola çıkarak şu sonuçlara ulaşmışlardır; eğer tüketimin işlevi<br />

parasal gücü göstermek ise talebin artışıyla fiyatlar artabilmekte ve bireylerin mal<br />

tüketimi diğer tüketicilerin davranışından etkilenebilmektedir. Bir bireyin mal ve<br />

hizmetlere olan talebi hem diğerlerinin (sürü halinde tüketme) bu malı tükettiğini<br />

görmesiyle artar hem de diğerlerinin bu malları tüketmesiyle azalır (züppelik). Bu<br />

açıdan gösteriş tüketiminde malların fiyatı önemli kültürel bir semboldür, satışta ve<br />

açık şekilde çevredeki kişilere az da olsa şu mesajı iletir “görüyor musunuz ne kadar<br />

zenginim, bu çok pahalı şeyleri satın alabilirim”. Ürün ve hizmetlerin satın alınması<br />

ve teşhiri bu tarz mesajların iletilmesi arzusundan kaynaklanabilir. 30<br />

Toplumsal yaşamda insanlar giderek sahip olmaktan çok gibi görünmeye<br />

başlamıştır. Tüm bireysel gerçeklikler doğrudan toplumsal güce bağımlı ve onun<br />

etrafında biçimlenen toplumsal gerçeklikler haline gelmiştir. Toplumsal yaşam, kişi<br />

ancak olduğundan farklıymış gibi davranırsa bireysel gerçekliğin ortaya çıkmasına<br />

izin vermektedir. Günümüzde modern tüketimin dayattığı sahte gereksinimler ve<br />

toplumun şekillendirdiği sahte istek ve gereksinimler vardır. Malların bolluğu sahte<br />

gereksinimlerin gelişmesine olanak verir. Malların birikimi karşısında insanın<br />

arzusuna yenik düşecektir. 31<br />

28 http://www.canaktan.org/ekonomi/ekonomik-hastaliklar/hastaliklar/gosteris-tuketim.htm-<br />

(30.10.2006)<br />

29 SOLOMON, Michael R., Consumer Behavior: Buying, Having and Being, Prentice Hall,7th. Ed.,<br />

2006, s.474.<br />

30 CAMPELL, Colin, The Romantic Ethic and The Spirit of Modern Consumerism, Blackwell,<br />

New York, USA,1987, s.50.<br />

31 DEBORD, Guy, Gösteri Toplumu, (çev. A. Ekmekçi ve O. Taşkent), Ayrıntı Yayınları, 2. Basım,<br />

Đstanbul, 1996, s. 40-69.


16<br />

1.1.1.2.2.Sembolik Tüketim<br />

Đnsanın, büyük bir olasılıkla diğer türlerde bulunmayan özellikleri, biyolojik<br />

kökenli olmadığı açıkça belli olan amaçlarını, arzulu fantezilerini, değer bilincini,<br />

olanaksız heyecanlarını ve kutsallık dolu yaşam ötesi bilincini harekete geçiren<br />

öncelikli gereksinimidir. Bu temel gereksinimler insana özgü sembolleştirme<br />

gereksinimleri olup, sembol oluşturma işlevi insanın yemek yemek, bakmak, hareket<br />

etmek gibi öncelikli etkinlikleri arasındadır. 32<br />

Sembolik tüketim, ürünlerin kısmen sembolik değerlerine göre<br />

değerlendirilip, satın alınması ve tüketilmesidir. 33<br />

Đnsanlar, tüketimleri aracılığıyla arzu ve isteklerinin özelliklerini belirtmek<br />

yada iletişimde bulunmak isterler, bu ürünlerin sembolik yönüdür buna uzatılmış<br />

benlik ya da sembolik benlik tamamlama denilmektedir. Sembol, nesne ya da fikir<br />

gibi başka bir şeyin yerine geçen işaretle olarak açıklanır. Tüketimin sembolik bir<br />

boyutu vardır ve tüketiciler tüketimin sembolik yönünden faydalanarak kendileri<br />

hakkında bir şeyler iletmek isterler. Ürün ve hizmetler, sembolik olarak tüketicinin<br />

bu ürünler sayesinde ne olabileceğini ve onlar olmadan ne olamayacağını gösterir.<br />

Çevreye zarar vermeyen ürünler kullanarak çevreye duyarlı bir kişiliğe sahip<br />

olduğumuz, rahat giyim ve spor arabaları tercih ederek özgürlük ve bireyselliği tam<br />

olarak yaşayabildiğimiz, diet ürünler kullanarak sağlığımıza ne kadar önem<br />

verdiğimiz gibi konularda çevremizdekilere mesaj vermiş oluruz. Ürünlerin sembolik<br />

anlamları doğrultusunda kullanılmalarının nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz;<br />

kimliğini yansıtmak, <strong>sosyal</strong> varlığını oluşturmak ve koruyabilmek, statü ya da <strong>sosyal</strong><br />

sınıfını belirtmek, kendini tanımlayıp bir role bürünmek, bireyin kendisini<br />

başkalarına ve kendisine ifade edebilmesi. Birey olarak tüketici, <strong>sosyal</strong> yapıdaki<br />

yerini, sahip olduğu ve tükettiği ürünler aracılığıyla elde edebilmektedir. 34<br />

Bireyin toplumda önemli konumlarda olan diğer bireylerle olan ilişkisine<br />

göre toplumda kendine yer bulması sınıflandırma olarak tanımlanabilir.<br />

32 BOCOCK, a.g.e., s.77.<br />

33 ODABAŞI,(a),a.g.e., s. 69.<br />

34 ODABAŞI,(a), a.g.e.,s. 57-58.


17<br />

Sınıflandırma aracılığıyla, toplum faaliyetleri yönlendirilir ve duyarlı bir şekilde<br />

organize edilir. Moda olan ürünlerin toplumun belli bir kısmı tarafından satın alınıp<br />

kullanılması ve modası geçtiği zaman satın alma eyleminin sona ermesi sembolik bir<br />

sınıflandırma örneğidir. Sembolik sınıflandırma, IN’ler ve OUT’lar şeklinde<br />

gösterebilir veya kitle iletişim araçları tarafından gerçekleştirilebilir. Sembolizm ve<br />

sınıflandırma birbirini destekleyerek, tüketicilerin davranışlarını yönlendiren ve<br />

etkileyen iletişim araçları halini alırlar. Reklamcılar, marka yöneticileri ve<br />

tasarımcılar ürün sembolizmini üreten kişilerdir. Tüketim anlamlar ve değerler<br />

sunarak, tüketicinin bireysel ve <strong>sosyal</strong> dünyasının yaratılmasında ve bunun devam<br />

ettirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Reklamlarda tüketiciler için sembolik<br />

anlamlar yaratan önemli bir kaynaktır. 35 Baudrillard’a göre, semboller bir anlam<br />

dizisini ifade etmezler bilakis anlamlar tüketicinin ilgisini çeken bu sembollerin<br />

içerisinde oluşmaktadır. 36<br />

1.1.1.2.3. Bağımlılık Yapan Tüketim<br />

Tüketici tiryakiliği ürün veya hizmetlere fizyolojik ya da psikolojik olarak<br />

bağlı olmaktır. Bu problem tabi ki alkol bağımlılığı, ilaç bağımlılığı ve nikotin<br />

bağımlılığını içerir ve birçok firma bu bağımlı ürünlerden kar elde etmektedir. Çoğu<br />

insan bağımlılığı ilaçlarla eşit tutmasına rağmen, tüketiciler gerçekte herhangi bir<br />

ürün veya hizmeti bir problemden kurtulmak veya<br />

uç değer olmaya dayanan<br />

noktadaki gereksinimini tatmin için kullanabilirler. Sigarayı bırakmak için<br />

oluşturulan kurumların her birini destekleyen hali hazırda 250 aktif üyesi vardır. Bazı<br />

psikologlar giderek daha fazla oranda internet bağımlılığı hakkında hem fikirdir,<br />

onların gerçek yaşamlarındansa sanal yaşamlarının öncelikle yer aldığını gösteren<br />

çevrimiçi sohbet odaları tarafından<br />

takıntılı olan insanların içinde bulunduğu<br />

durumdur internet bağımlılığı. 37<br />

35 ODABAŞI,(a), a.g.e., s. 59,<br />

36 BOCOCK, a.g.e., s.74.<br />

37 SOLOMON,a.g.e., s.29.


18<br />

1.1.1.2.4. Zorlayıcı (Đtekleyici) Tüketim<br />

Bazı tüketiciler deyimin tam anlamıyla alışveriş için doğmuştur. Bazı<br />

tüketiciler alışveriş yapmanın zevkli olması ya da işlevsel görevi nedeninden farklı<br />

olarak kendilerini alışveriş yapmak zorunda hissettikleri için alışveriş<br />

yapmaktadırlar. Zorlayıcı tüketim, çoğu zaman endişe, depresyon, ya da can<br />

sıkıntısına panzehir olarak gerçekleştirilen aşırı tüketimi ve tekrarlayan alışverişi<br />

işaret eder. Alışverişkolikler, bağımlı insanların alkol ve uyuşturucuya yöneldikleri<br />

gibi bir yolla aşırı alışverişe yönelmektedirler. Bir kişi zorlayıcı alışveriş bozukluğu<br />

tanısı konduysa 2000 adet cıvata anahtarı alacak fakat hiç birini asla<br />

kullanmayacaktır. Terapistlerin raporuna göre klinik olarak zorlayıcı alışveriş<br />

bozukluğu tanısı konanlar arasında bayanlar erkeklerden dört kat daha fazladır.<br />

Erkekler cihazlara, araçlara ve güç hissini elde etmek için silahlara odaklanmaya<br />

meyilliyken, kadınlar kişiler arası ilişkileri geliştirme yolu olarak kozmetik ve<br />

kıyafet gibi unsurlardan etkilenecektirler. Bazı durumlarda tüketiciler bir ilaç<br />

bağımlısından farksız bir şekilde, aşırı tüketimlerini ya çok az kontrol edebilirler<br />

yada hiç kontrol edemezler. Alkol, sigara, çikolata ve diyet kola gibi ürünlerde<br />

tüketiciler denetimi yitirmektedir. Olumsuz ya da yıkıcı tüketici davranışlarını<br />

niteleyen üç genel eleman şunlardır; 38<br />

- Davranış seçimle yapılmaz.<br />

- Zevk davranışın kısa ömürlü olmasından ileri gelir.<br />

eder.<br />

- Kişi sonradan suçluluk ya da pişmanlığın güçlü hislerini deneyim<br />

1.1.1.2.5.Kutsal Tüketim<br />

Birçok tüketici faaliyeti türü sınır çizme, iyiye karşı kötü, kadına karşı erkek<br />

gibi ikili zıtlıklar oluşturma eğilimine girmiştir. Tüketim faaliyetlerinde ön plana<br />

çıkan ikili zıtlıklardan biri de kutsal ve kutsal olmayan yaklaşımıdır. Kutsal tüketim<br />

normal faaliyetlerden ayrılan, saygı ve huşu içinde ikram edilen nesne ve olayları<br />

içerir. Kutsal tüketim din ile ilgili olabilir ya da olmayabilir fakat insanlar birçok<br />

olay ve dinsel unsuru kutsal kabul etme eğilimindedir. Kutsal tüketim olayı tüketici<br />

38 SOLOMON,a.g.e.,s.30.


19<br />

deneyiminin içine işlemiştir. Kutsal yerler, kutsal insanlar ve kutsal olaylar dini ve<br />

gizeme sahiptir. Kutsal yerler, kutsal olmayan dünya dan yaratılmış ve kutsal<br />

niteliklerle doldurulmuştur. Örneğin konulu parklar her bakımdan kutsallık üstlenen<br />

seri üretilmiş fantezinin bir biçimidir. Özellikle Disneyland dünya çapında<br />

tüketiciler tarafından hac için varış noktasıdır. Disney dünyası daha geleneksel<br />

kutsal yerlerin birçok özelliğini sergiler. Çoğu kültürde ev özellikle kutsal bir yerdir.<br />

Birçok tüketici harcamalarının yüksek bir oranını ev eşyaları ve iç dekorasyon için<br />

harcamaktadır. Ev tüketicinin fikirlerinin şekillendiği, farklı tasarımlar uygulayarak<br />

bireyselleşebilen bir yerdir. Sadece mekanlar değil birçok tüketim faaliyeti de özel<br />

bir statüde gerçekleştirilir. Kamu olayları, dini törenler, müzik ve spor etkinlikleri<br />

kutsal bir havada gerçekleşmektedir. 39 Müzik ve spor etkinliklerinde insanlar<br />

taraftarı oldukları takımların aksesuarlarını, formalarını; hayran oldukları<br />

sanatçıların, kasetlerini posterlerini satın alarak; spor müsabakalarına ve konserlere<br />

giderek bir inanç ve ortak bir duyguyu paylaşmaktadır. Bu olaylara özel bir anlam<br />

atfetmekte ve kutsallaştırmaktadırlar. Kutsallaştırma, tören sürecini eksiksiz<br />

tamamlayacak harcamaların yapılmasını yapılması normal bir faaliyet haline<br />

getirecektir.<br />

1.1.2. Postmodernizm ve Tüketim Kültürü<br />

Postmodernizm kavramı son yıllarda oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

Postmodernizm şüpheciliğin kutlanışı, yıkıcılık, alay, anaşi, oyunculuk, çelişki, stil,<br />

görünüş ve tüm bunlarla birlikte genelleştirmelere karşı olma ile tanımlanmaktadır.<br />

Postmodern durum yirminci yüzyıl düşünsel çalışmaların mimariden ekonomiye<br />

neredeyse her alanını etkilemiştir. Bugün düşünsel çevrelerde hakim olan<br />

postmodern söylev pazarlama ürün ve uygulamalarında göze çarpmaktadır;<br />

postmodern reklam kampanyaları; her köşe başını işgal eden postmodern alışveriş<br />

merkezleri; postmodern ürünlerin geliştirilip dağıtılması; postmodern fiyat savaşları<br />

postmodern tüketiciler sözde, pazarlamacıların çılgınlığında uyarılmış tüketime<br />

düşkünlüğü. Tüketicilerin bu düşkünlüğü,“ yorulana kadar alışveriş yap” ve “satın<br />

alıyorum öyleyse varım” ifadelerinde kendini göstermekte ve belki de bu tüketme<br />

39 SOLOMON,a.g.e., s.558-559.


20<br />

dürtüsü postmodern durumun tanımlayıcı niteliğidir. 40 Zaman içinde pazardaki<br />

verilerin değişmesi, sürekli olarak kültür ve <strong>sosyal</strong> dinamiklerin değişmesi, müşteriye<br />

vaat edilenlerden çok, müşterinin vaadi modern anlayışın sert varsayımlarından çok<br />

yumuşak, duyarlı ve duygusal bir alana ihtiyaç duymuştur. Müşteri odaklılık gerçeği<br />

pazarlamada yetersizlik alanının genişlemesine neden olmuştur. Pazarlama kendini<br />

yeniden konumlandırmayı postmodern yaklaşım ekseninde gerçekleştirmiştir. Bu<br />

yeni açılımda müşteri hoşnutluğu ve bağlılığı, deneyim çerçevesinde müşteri için<br />

farklı imaj ve ürün üretilmesi, müşteriye verilen değer ve beraberinde gelişen bilgi<br />

stratejileri ön plana çıkmıştır. Modernist pazarlama anlayışının “kendi kendine<br />

yeterli” olmadığını ifade eden tartışmalarda öne çıkan bazı maddeler şunlardır: 41<br />

• Modernizmde yeterlilik alanı birey ve toplumun özellikle bilim akılcılık ve<br />

teknoloji tarafından yönlendirilmesine karşılık, postmodern anlayışta kültürün<br />

ve <strong>sosyal</strong> dinamiklerin temel belirleyiciliği aranmalıdır.<br />

• Modernizmin vaat ettiği düzen gerçekleşmemiştir hatta dengeler daha da<br />

bozulmuştur.<br />

• Modernizmin alanını başarısızlık ve düşmanlık oluşturmaktadır.<br />

Üretici/tüketici, kültür/doğa, kadın/erkek olası çabalar içinde düşmanlık<br />

üretmekten çok bütünleşmeyi tamamlamaya çalışmaktadır. Müşteri üreticinin<br />

zıddı değildir. Ürettiği kadar müşteri de değer yaratır ve tüketimi de üretim<br />

kadar değer yaratan bir faaliyet olarak görmek gerekir.<br />

• Müşteri ne bir metadır ne de bir mittir. Müşteriyi egemen kılmak ve modern<br />

anlayış çerçevesinde “müşteri kraldır” demek tutarsız bir çelişkidir.<br />

Postmodern durum belirtilen niteliklerine bakıldığında tüketimi teşvik eden<br />

bir ortamı yaratarak tüketim kültürünün oluşumuna yardımcı olmuştur.<br />

1.1.2.1. Postmodernizm<br />

21. yy’ da bilişim, iletişim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı değişim yeni<br />

bir toplum düzeni, yeni kültürel değer ve süreçler ortaya çıkarmıştır. Bu değişim<br />

40 BROWN, Stephen, “ Postmodern Marketing? ”, European Journal Of Marketing, Vol. 27, No:4,<br />

1993, s. 19-25.<br />

41 PAPATYA, Nurhan, “ Pazarlamada Paradigmik Değişim yada Postmodern Devrim: Tarihsel ve<br />

eleştirel Bir Deneme”, Pazarlama ve Đletişim Kültürü Dergisi, S. 6, C. 2, 2003, s. 25-30.


21<br />

bilgiyi ön plana çıkararak üretimin temel girdisi ve çıktısı haline getirmiştir. Đnsanları<br />

neyi, nasıl bileceklerini, hangi tutumları sergileyecekleri ve davranışları iletişim<br />

süreciyle yönlendirilmeye ve biçimlendirilmeye başlamıştır. Đnsan ve toplum<br />

yaşamında ortaya çıkan değişim süreçlerinden biri postmodernizmdir.<br />

Postmodernizm ilk olarak 1960’lı yıllarda sanat ve mimaride yeni bir oluşumu ifade<br />

etmek için kullanılmıştır.1980’li ve 1990’lı yıllarda ağırlık kazanan postmodernizm<br />

yaklaşımına ait tartışmalar modern kavramların bitip bitmediği, bittiyse yerine gelen<br />

postmodern kavramların ne olduğu üzerine odaklanmıştır. Birçok düşünür ve bilim<br />

adamı postmodernizmi olumlu ve olumsuz bakış açılarıyla farklı tanımlamış ve<br />

yorumlamıştır. Postmodernizm, modernizmi eleştirmesi, modernizmin devamı<br />

olmaması ve ondan kopması nedeniyle tanımının yapılması zorlaştırmıştır.<br />

Postmodern kelime anlamı ile modern dönemin sonrasını, modern dönemin aşıldığını<br />

ifade etmektedir bu bağlamda postmodernizmi daha iyi anlayabilmek için<br />

modernizm sözcüğünden yola çıkmak gerekmektedir. Modernite/ Postmodernite<br />

kavramları, tarih içerisinde iki farklı dönemi; modern/postmodern kavramları bu<br />

döneme özgü nitelikleri;modernleşme/ postmodernleşme kavramları iki farklı aşama<br />

oluşumunu; modernizm / postmodernizm kavramları ise bu dönemin ideolojik<br />

boyutunu ifade etmektedir. Modernizm, toplumun herhangi bir dış otorite veya<br />

tanrısal kökenli otorite olmaksızın kendi kendine belirlediği ilkelere dayanarak<br />

meşruluğunu oluşturması olarak tanımlanmıştır. Modernizmin belirleyici özellikleri<br />

insana ve insan aklına sınırsız güven duyulması, eşitlik, insancıllık (hümanizm) ve<br />

özgürlüktür. Modernizm ile akıl ve bilim insan ve toplum yaşamında belirleyici hale<br />

gelmiştir. 42<br />

Modernizm, insan davranışının mükemmeliyetine ve <strong>sosyal</strong> gelişmeye inanır.<br />

Bilim, bilgi, değerler ve inançlar; ortak insani değerler, kesin doğrular ve evrensel<br />

değerler modernizmi karakterize eden unsurlardır. 43<br />

Modernizmin öne çıkarttığı<br />

koşullar şu şekilde sıralanabilir: 44<br />

• Mantık kuralları ve rasyonel düzenin kurulması<br />

42 ŞAYLAN, Gencay, Postmodernizm, Đmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı, 2002, s. 26-58.<br />

43 BROWN, Doug, “Postmodernizme Kuramsal Bir Yaklaşım”,(çev.Yrd.Doç.Dr. Mustafa Sakal),<br />

Journal of Economic Issue,Vol.XXV, December, 1991, s. 5-6.<br />

44 FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi,”Liberatory Postmodernism and The Reenchantment of<br />

Consumption”, Journal of Consumer Research,Vol.22, December, 1995, s. 240.


22<br />

• Bilişsel nesnelerin gelişimi<br />

• Bilimin yükselişi ve bilimsel teknolojik uygulamalar aracılığıyla<br />

madde gelişimini vurgulama<br />

• Gerçeklik, mimari ve sanatta amaç ve temsil birliği<br />

• Endüstriyel kapitalizmin gelişmesi<br />

• Üretim alanı ve tüketim alanının birbirinden ayrılması.<br />

Postmodernizmde gösterim, aynı zamanda nesnel gerçekliğe başvurmaksızın<br />

insan hayali aracılığıyla canlandığı için gerçeğin inşası anlamına gelmektedir. Bu,<br />

gerçeklere müdahalenin sadece teknoloji uygulamaları ile değil aynı zamanda insanın<br />

kontrol biçimleri ile de gerçekleştiği anlamına gelmektedir. Gerçeğin inşası bu<br />

nedenle, gerçek genellikle verildiği gibi ikram edilmez ve ticari ya da estetik amaçlar<br />

için hilelere maruz kalır. Böyle bir gösterim kavramı ürünlerin tasarımında ve<br />

paketlenmesinde, mükemmel mağaza çevresi yaratılmasında ve diğer özel ve kamu<br />

ticari yerlerde ve hatta insan vücudunun yeniden yapılmasına gözlendiği gibi<br />

postmodern pazarlama kültürünün kalbinde yer almaktadır. Postmodern hayal, bu<br />

gösterim sürecini bireysel tüketicilere bu sürece katılmalarına izin vererek şu anki<br />

pazarlama örgütlerinin kontrolünden kurtarma eğilimindedir. Postmodern koşullar<br />

ve ana temaları ile ilgili; 45<br />

45 FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi, a.g.m., s. 251-252.


23<br />

Tablo 1.2: Postmodern Koşullar ve Ana Temaları<br />

Üst Gerçeklik Parçalanma Üretim ve Tüketimin Ters<br />

Çevrilmesi<br />

Öznenin Merkezileştirilmemesi Zıtlıkların Birlikteliği<br />

Gerçek sembolik dünyanın<br />

bir parçası olarak ve<br />

verilenden ziyade inşa<br />

edilmiştir.<br />

Anlam, sonsuz işaretleyici<br />

kavram ile yer<br />

değiştirmiştir<br />

Gerçek ve gerçek olmayan<br />

arasındaki fark<br />

bulanıklaşmıştır.<br />

Gerçeğin temeli olarak<br />

gösteri ve sembollerin<br />

ortaya çıkması<br />

Tüketim deneyimi çoklu ve<br />

kopuktur.<br />

Herhangi bir temaya bağlılık<br />

yoktur.<br />

Đnsan öznesi parçalanmış bir<br />

kişiliğe sahiptir.<br />

Çevre ve şartları, tarih ve<br />

kökeni terk eder.<br />

Pazarlama tüketim işaretlerini<br />

ve çevresini parçalayan ve<br />

onları moda ve stil aracılığıyla<br />

yeniden yapılandıran bir<br />

faaliyettir.<br />

Modernizm bir üretim kültürü<br />

sunarken, postmodernizm<br />

temel olarak bir tüketim<br />

kültürüdür.<br />

Üretimin değer yaratıp,<br />

tüketimin bunu yok ettiğini<br />

reddeder.<br />

Tüketici paradoksu:<br />

Tüketiciler tüketim sembol ve<br />

işaretlerinin aktif üreticileridir.<br />

Tüketiciler aynı zamanda<br />

ürünler aktif etken iken<br />

pazarlama sürecinde<br />

nesnedirler.<br />

Modernist fikre göre;<br />

Özne olarak insan kendini bilen<br />

bağımsız temsilcidir.<br />

Kavramsal özne olarak insan<br />

öznesi<br />

Birleşmiş özne olarak insan öznesi<br />

Postmodern fikre göre insan<br />

öznesi;<br />

Đnsan öznesi tarihsel ve kültürel<br />

olarak yapılandırılmıştır.<br />

Öznelliğin temeli dildir, idrak<br />

değil.<br />

Hakiki kişilik makyajlanmış<br />

kişilikle yer değiştirmiştir.<br />

Tüketim deneyimi çelişki ve<br />

farklılıkların uzlaştırılması<br />

anlamına gelmez fakat onların<br />

özgürce varolmalarına izin<br />

verir.<br />

Birleşmekten ziyade<br />

parçalanmanın tüketimin esası<br />

olduğunu onaylar.<br />

Zıtlıkların birlikteliğinin<br />

altında yatan ilke olarak taklit.<br />

Kaynak: FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi,”Liberatory Postmodernism and The Reenchantment of Consumption”, Journal of Consumer<br />

Research,Vol.22, December, 1995, s. 251-252.


24<br />

Postmodernizm bağlantılı olduğu üç önemli konuyla olan ilişkisi sonucu,<br />

tüketimi etkilemektedir. Bu konular; imaj ve göstergelere dayalı küreselleşen<br />

ekonomi, üretim ve tüketimin esnek yapısı ve bilgi ekonomisidir. Tüketiciler ürünleri<br />

sadece işlevsel özelliklerinden dolayı değil, sembolik değerlerinden, imajlarından<br />

dolayı alıp tüketmektedirler. Gösterge ekonomisinde, tüketim üretimi<br />

yönlendirmekte, tüketim üretimden daha üst düzeyde <strong>sosyal</strong> öneme sahiptir aynı<br />

zamanda benzer ürünler benzer özelliklere sahip oldukları için ürünler arası farklılık<br />

sadece bağlantı değerleri ya da taşıdıkları imaj ile gerçekleşmektedir. Tüketimin<br />

üretimden daha fazla öne çıkmasında şu eğilimler kendini göstermektedir: 46<br />

• Kültürün, tüketimi <strong>sosyal</strong> bir zorunluluk olarak değerlendirmesi<br />

• Kredi imkanlarının genişlemesi ile yaratılan satın alma gücünün<br />

tüketime yönlendirilmesi<br />

• Yüksek düzeyde eğitim, pazar deneyimlerini, pazar karmaşıklığını,<br />

pazar yaratıcılığını oluşturması.<br />

• Türdeş olmayan pazarların, yüksek düzeyde farklılaşmış tüketici<br />

tercih yapılarını oluşturması.<br />

Postmodernizm modernizmin keskin sınıflandırmalarını (kadın-erkek,kentkırsal,kamu-özel…..)<br />

reddeder ve üretim kadar hatta daha fazla tüketime önem verir.<br />

Postmodern düşünce her eylemi bir tüketim eylemi olarak kabul etmektedir.<br />

Birbirimizle olan ilişkilerimizden, eğitim, din, sağlık, ölüme kadar her şey tüketime<br />

konu olabilmektedir. Modern düşüncenin değer verdiği tutumluluk ,tasarruf yerine<br />

harcama, boş zaman uğraşları ve tüketimi teşhir etme yoluyla kendini gerçekleştirme<br />

onaylanmaktadır. 47<br />

Postmodernizm, tüketimi önemli bir <strong>sosyal</strong> ve kültürel bir süreç, tüketiciliği<br />

bir ideoloji ve postmodernizmin önemli özelliklerinden biri olarak vurgular. 48<br />

46 ODABAŞI, Yavuz, Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici, Mediacat Yayınları,Đstanbul,<br />

2004, s. 76.<br />

47 ODABAŞI,(c), a.g.e., s. 79,<br />

48 BOCOCK, a.g.e., s. 84.


25<br />

Postmodernizm, kültürü ekonomiden daha önemli bir yere oturtarak kültürün<br />

belirleyici rolünü vurgular. Kültürel değişimler ve toplumsal özellikler,<br />

postmodernizmin özelliklerine göre şekillenir.Tüm zıtlıkların aynı anda olabilme<br />

olasılığı, siyah ve beyazın birlikteliği gibi zıtlıkların birlikteliğinin toplumda<br />

hoşgörüyle karşılanacağı düşüncesini getirir. Modernizmin getirdiği <strong>sosyal</strong> sınıfların<br />

yerini, postmodern toplumlarda ortak ilgi ve ortak yaşam tarzına sahip bireylerin<br />

oluşturduğu grup ve cemaatler alır. Postmodern toplumun kültürü, istikrarlı ve<br />

hiyerarşik yaşam biçimini reddeder, bilgi ve imaj bolluğuna dayanan yaşam biçimini<br />

benimser. Postmodern toplumda bireyler arası ve kültürler arası yoğun etkileşim,<br />

modernizmin katı ve keskin tutumlarını ortadan kaldırmaktadır. 49<br />

Tablo 1.3: Postmodern Toplumun Özellikleri<br />

Tüm zıtlıkların aynı Gerçeğin ne olduğunun kararlaştırılmasında tek bir ölçüt yoktur.<br />

anda olabilme olanağı<br />

Sosyal sınıfların yerini<br />

cemaatlerin alması<br />

Her birey anlamlar ve semboller kompleksini geliştiren birden fazla<br />

cemaate dahildir. Bu cemaatlerde her birey farklı roller oynar<br />

Değer<br />

değişimi<br />

Moda<br />

Parçalanma<br />

Farksızlaşma<br />

Üst-gerçeklik<br />

Zaman<br />

sistemini<br />

Farklı stillere açık olma, kendi olma, yaşama gösterilen hoşgörü, ben<br />

merkezli postmodern toplumun parçası olma<br />

Đçerikten çok şekil önemli<br />

Yaşam arka arkaya olaylardan çok, birbirinden kopuk anlar ve<br />

deneyimlerin birleşiminden oluşur<br />

Oluşturulmuş hiyerarşinin yok edilmesi, silinmesi ve aşınmasıdır.<br />

Benzetim yapılarının gerçek haline gelmesi, Disneyland, eğlence parkları,<br />

bilgisayar oyunları gibi benzetim yoluyla yaratılan model temsil ettiği<br />

gerçekten daha gerçek hale geliyor.<br />

Bugün, geçmiş ve gelecek arasında köprü görevi yaparken, gerçeğe geçici<br />

sınırlama getirir ve onun yapılanmasında araç görevi görür.<br />

Kaos kriz dengesizliğin<br />

norm olarak kabulü<br />

Taklit, alıntı<br />

Süregelen durum yeni seçeneklerin çıkışına fırsat tanımadığı için denge<br />

durumu arzulanmaz.<br />

Kabul görmektedir.<br />

Kaynak: ODABAŞI, Yavuz, Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici, Mediacat<br />

Yayınları, Đstanbul, 2004, s.81-83.<br />

49 ODABAŞI,(c), a.g.e., s. 81-83.


26<br />

Postmodernizmin özellikleri itibariyle bireylerin değer sistemlerini<br />

değiştirmesi, içerikten çok biçime önem vermesi, çok kültürlü yapısı, tüketime<br />

odaklanan yapısıyla tüketim toplumu ve tüketim kültürü oluşumunu ve gelişimini<br />

hızlandırdığını söyleyebiliriz. Postmodernizm düşünce sistemi aracılığıyla bireylerin<br />

davranışlarında, yaşam tarzlarında ve tercihlerinde değişmelere neden olmuştur.<br />

Toplumun genelini içine alan bu akımdan tüketiciler de etkilenmiş sonuçta tüketici<br />

davranışları da postmodernizmin özellikleri çerçevesinde yeniden şekillenmiştir.<br />

1.1.2.2.Tüketim Kültürü<br />

Tüketim kültürü; maddi ürünlere ve hizmetlere olumlu anlamlar atfeden<br />

hedonist, gösteriş ve bir gruba ya da kültüre ait olma gibi amaçlar için özelleştirilmiş<br />

ürünler ve hizmetlerin satın alındığı, sahiplenildiği, tüketildiği bir ortamın<br />

kültürüdür. Tüketim kültürü kavramı; üretilen ürün veya hizmetlerin tüketiciye<br />

ulaştırılması için kültürün baskın hale gelmesi veya bireysel beğeniler, <strong>sosyal</strong><br />

değerler ve tüketicilerin bireysel yaşam tarzlarının ifade ediliş tarzı şeklinde iki farklı<br />

anlamda da kullanmaktadır. 50<br />

Tüketim kültürü, tüketicilerin çoğunluğunun statü arama, ilgi uyandırma,<br />

yenilik arama gibi özellikleriyle öne çıkan ürün ve hizmetleri arzuladıkları, peşine<br />

düşüp, edinip sergiledikleri kültüre denilmektedir. 51 Tüketim pazar ilkelerinde ve<br />

pazarın varlığında gerçekleşeceği için tüketim kültürü de pazar dinamiklerinin<br />

egemen olduğu, pazar ekonomisinin var olduğu toplumların kültürüdür. Tüketim<br />

kültürünün hâkim olduğu toplumlarda tüketiciler arzu ve zevklerini karşılamaya<br />

yetecek maddi güce ve demokratik haklara sahiptirler bunun sonucu olarak kültür<br />

tüketime indirgenmiştir. 52<br />

Tüketimin kültürel sistem içinde yer alması tüketim-kültür ilişkisinde bazı<br />

yanılgılara yol açmıştır. Tüketim toplumu içinde tüketim idolleştirilmiş, marka ve<br />

50 ZORLU, Abdülkadir, “Batılı bir Yaşam Tarzı Olarak Tüketim: Türkiye’de Tüketim Ürünlerinin<br />

ve Kültürünün Tarihi Gelişimi”,Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar Dergisi, S.<br />

Ekim 2003, s. 9.<br />

51 ODABAŞI,(a),a.g.e., s. 25.<br />

52 ODABAŞI,(a), a.g.e., s. 26-27.


27<br />

imajlara bağlı olarak kültür ile tüketim zaman zaman yer değiştirmiş ve sonucunda<br />

tüketimin sahip olmadığı ve kültürle etkileşiminin bir sonucu olmayan tüketim<br />

kültürü kavramı geniş çevrelerce kabul görmüştür. 53<br />

Mike Featherstone günümüz toplumunun anlaşılması açısından tüketim<br />

kültürü kavramıyla; ürünler dünyasının ve bunların yapılanma ilkelerinin merkezi<br />

bir yer işgal ettiğini vurgulamaktadır. Featherstone’a göre, maddi ürünler sadece<br />

faydalar olarak değil, aynı zamanda “iletişim vasıtaları " olarak kültürel ürünlerin<br />

iktisadı üzerinde, hayat tarzları, kültürel ürünler ve metalar alanı içerisinde işleyen<br />

arz, talep, sermaye birikimi, rekabet ve tekelleşme gibi piyasa ilkelerine<br />

odaklanmaktadır. 54<br />

Baudrillard’a göre tüketim kültürü tüm değerlerin aşırı<br />

değerlendiği, sanatın gerçeklik karşısında zafer kazandığı postmodern bir kültürdür. 55<br />

Mike Featherstone tüketim kültürünü üç farklı bakış açısıyla ele almaktadır.<br />

Đlk bakış açısıyla, malların üretiminin genişlemesi sonucu maddi kültürün tüketim<br />

malları, alışveriş ve tüketim alanları şeklinde çok miktarda birikmesi ile tüketim<br />

kültürü desteklenmiştir. Đkinci bakış açısı ürünlerin insanlar tarafından toplumsal<br />

bağlar ya da farklılıklar yaratmak amacıyla kullanılması üzerinde durur. Üçüncü<br />

yaklaşım, tüketicinin kültürel hayalinde ve özel tüketim alanlarında memnuniyetle<br />

karşılanan tüketimin, duygusal hazlarının, rüyalarının ve arzularının çeşitli şekillerde<br />

doğrudan bedensel tahrik ve estetik hazlar yaratması üzerine yoğunlaşır. Bu<br />

yaklaşımlardan yola çıkarak diyebiliriz ki tüketim deneyimlerinden kaynaklanan<br />

hazlar ve arzular, duygusal ve estetik doyumlar, özellikle Batı toplumlarında<br />

ürünlerin kullanım faydalarından çok onlara atfedilen anlamlar doğrultusunda aşırı<br />

arz edilmesi, kültürel başıboşluk ve toplumsal sınıflandırmaların bozulması tüketim<br />

kültürünün gelişimine yardımcı olmuştur. 56<br />

Tüketici satın aldığı yani birçok seçenek arasından tercih ettiği mallar<br />

vasıtasıyla içinde yer aldığı toplumun kültürünü dışa vurur. Alışveriş yapan ev<br />

hanımının satın aldığı malların bir kısmı baba için, bir kısmı çocuklar için, bir kısmı<br />

da eve gelecek olan konukları ağırlamak içindir. Eve gelen konukları evin hangi<br />

53 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s.161.<br />

54 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 144.<br />

55 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 145.<br />

56 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 36.


28<br />

bölümünde ağırladığı, onlara yiyecek, içecek, müzik ve sohbet olarak ne sunduğu, bu<br />

tercihlerin tamamı kültürü yansıtır. Bu kültür sunumunun tam ortasında mallar ve<br />

tüketimle oluşturulan bir sunumlar ağı vardır. Evin erkeğinin maaşının ne kadarını<br />

eşine tahsis ettiği, ne kadarını arkadaşları ile harcadığı, ne kadarını gereksinimi olan<br />

birine yardım amaçlı verdiği, ne kadarını çocuklarının geleceği için harcadığı gibi<br />

kararlar bir dizi faaliyetlerle sonuçlanır. Bu faaliyetler ve tüketim tercihleri evin<br />

erkeğinin toplum içindeki yerini belirler. 57<br />

Tüketim kültürü; işaretler, anlamlar, imajlar ve gösterilerle sürekli genişler.<br />

Reklam, ambalaj, mağaza düzenlemeleri, teşhir-tanzim, ürün tasarımları nesneler<br />

hakkında bize görsel ve işitsel anlatımlar sunar. Tüketim kültüründe gereksinimler<br />

sınırsız ve doyumsuz olarak kabul edilmekle beraber sürekli daha fazla isteme, daha<br />

fazla arzuların yaratılması anlamına gelir ve gelişme için vazgeçilmez olarak görülür.<br />

Đnsanlar sürekli olarak kendilerini <strong>sosyal</strong> ve ekonomik olarak daha yüksek seviyeye<br />

çıkarma arzu ve gayretindedirler. Sürekli değişen yeni ürünler karşısında tüketici<br />

tatmin olmak ve arzularını gerçekleştirmek için daha yükseğe çıkartılmakta ve<br />

tüketicinin sürekli talep etmesi sağlanmaktadır. 58<br />

Tüketim kültürüne çalışmak ve harcamak, harcamak için çalışmak kısır<br />

döngüsünden bakabiliriz. Bir kişi ne kadar çok şeye sahip olsa da sahip oldukları<br />

yine de yetersizdir, kişi için mutluluk sağlayan bir sonraki alışveriştir. Đnsanları satın<br />

almaya yönlendiren tüm yöntemler, mutluluğun mallara sahip olma ve bu malların<br />

kullanılmasıyla ortaya çıkacağı fikrini kullanır. Sonuçta, tüketimle insanların mutlu<br />

olacağı düşüncesi yaygın hale gelmiştir. 59<br />

Tüketim kültürünün öne çıkan bazı özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz: 60<br />

a) Tüketici kültürü tüketmenin kültürüdür.<br />

b) Tüketici kültürü pazar toplumunun kültürüdür.<br />

c) Tüketici kültürü esas itibariyle evrensel ve kişisel olmayan<br />

özelliktedir.<br />

57 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e., s. 73-83.<br />

58 FEATHERSTONE, a.g.e., s. 28-29.<br />

59 AYDOĞAN, Filiz, Medya ve Popüler Kültür Üzerine Yazılar, Mediacat Yayınları, Đstanbul,<br />

2004, s. 118.<br />

60 SLATER, Don, Consumer Culture & Modernity, Polity Press, 1997,s. 24-31.


29<br />

d) Tüketim kültürü, özgürlüğü özel yaşam ve özel seçim ile<br />

özdeşleştirir.<br />

e) Tüketici gereksinimleri sınırsız ve doyurulmazdır.<br />

f) Tüketim kültürü post-geleneksel toplum içerisinde kimlik ve statü<br />

belirlemede ayrıcalıklı bir ortamdır.<br />

g) Tüketim kültürü, modern güç kullanımında kültürün artan<br />

önemine işaret eder.<br />

Tüketim kültürünün temel özelliklerinden biri de genel nüfus tarafından<br />

tüketilecek, muhafaza edilecek, tasarlanıp, hayal edilecek kapsamlı mallar ve<br />

deneyimler zincirinin varlığıdır. 61<br />

Tüketim kültürünün olumlu ve olumsuz yönleri Tablo 1.4’te gösterilmektedir.<br />

Sosyo-kültürel, politik ve din açısından tüketim kültürüne yönelik farklı yaklaşımlar<br />

mevcuttur. Tüketim kültürü, bireyi ve serbest piyasa ekonomisini ön plana<br />

çıkartmasını destekleyen görüşler olduğu gibi toplumsalın, manevi inanç ve moral<br />

değerlerin ön plana çıkartılmasını savunan görüşler de bulunmaktadır. Tüketim<br />

kültürüne yönelik eleştiriler genel anlamda iki noktada birleşir: 62<br />

1. Ürünlerin tüketiminin aşırı boyutlara ulaşması, ürünlerin peşinden<br />

koşturmanın bireyin hayatın gerçek anlamını kavramasını engellemektedir.<br />

Tüketicinin hayatın anlamını markalı bir kıyafette aramasını eleştirmektedir.<br />

2. Tüketim kültürü toplum değerlerini yıpratmakta ve toplumdaki gerçek<br />

konuların ciddiye alınmasını önlemektedir. Kitle iletişim araçları bireylerin daha<br />

ilgiyle izleyecekleri magazinsel olaylara ağırlıkla yer verirken toplumun bir sorunu<br />

olan özürlü çocuklarla ilgili konuları gündeme taşımamaktadırlar.<br />

61 FEATHERSTONE, a.g.e.,s. 186.<br />

62 ODABAŞI, (a), a.g.e.,s. 30-32.


30<br />

Tablo 1.4: Tüketim Kültürü Uygulamaları Hakkındaki Yargılar<br />

Sosyo-kültürel<br />

Olumlu<br />

Ürünler; kişisellik, hareket, kendini anlatım<br />

için fırsat yaratır ve yaşamın kalitesini<br />

arttırır.<br />

Olumsuz<br />

Geleneksel toplum, aile ve kültürel<br />

değerleri zayıflatır, rekabetçi tüketimi<br />

arttırır<br />

Politik Despotların gücünü azaltır, ticareti<br />

güçlendirerek savaş olasılıklarını ortadan<br />

kaldırır.<br />

Moral/Din Yoksulluk en büyük adaletsizliktir.<br />

Tüketim kültürü refahı getirir ve dini<br />

kurumlar bile iş hayatı gibi pazarlamadan<br />

yararlanabilir<br />

Đş dünyası politikacıları yozlaştırır, kitle<br />

iletişim propoganda mekanizmalarını ele<br />

geçirir<br />

Dini inançları azaltır. Bencil davranışlara<br />

ve toplum sorunlarının gözden uzak<br />

tutulmasına ödün verir.<br />

Psikolojik<br />

Ekonomik<br />

Tüketim içsel bir olaydır. Tüketim sonrası<br />

alınan tatmin mutluluk getirir ve kişilik<br />

kazandırır.<br />

Pazar etkinliğini arttırır. Fiyatları düşürür.<br />

Đş olanağı yaratır ve refah getirir.<br />

Ürünler yüksek düzeydeki gereksinimleri<br />

tatmin edemezler. Tüketimle elde edilen<br />

anlam sahtedir.<br />

Yüksek fiyatlar ve güvenilir olmayan<br />

ürünlere yol açar. Hava kirliliği gibi kontrol<br />

edilemeyen çıktıları olabilir.<br />

Kaynak: ODABAŞI,Yavuz,Tüketim Kültürü; Yetinen Toplumun Tüketen Topluma<br />

Dönüşümü,Sistem Yayıncılık,Đstanbul, 1999, s. 32.<br />

1.1.2.2.1. Tüketimin Yaratılmasında Kültürel Yapılanmalar<br />

Kültür insanın toplumsal yaşamının her alanında kendisi ve kendisine ait<br />

olanın bir ifadesidir. Genel bir yaklaşımla kültür kavramını tanımlarsak kültür;<br />

insanın ortaya koyduğu, içinde insanın var olduğu tüm gerçeklik yani insan<br />

dünyasını taşıyan, insan varlığını taşıyan her şeydir diyebiliriz. 63<br />

Daha teorik olarak Anthony Giddens’ın tanımıyla kültür; “ Belirli bir grubun<br />

üyelerinin sahip oldukları değerler, izledikleri normlar ve yarattıkları maddi<br />

ürünlerdir”. Giddens kültür ve toplum arasında ilişkiyi şu şekilde işaret eder:<br />

“Toplum ortak bir kültürü paylaşan bireyleri bir arada tutan karşılıklı ilişkiler<br />

63 UYGUR, Mermi, Kültür Kuramı, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996, s.17.


31<br />

sistemidir. Toplum olmadan kültür var olamaz ama aynı şekilde kültür olmadan da<br />

toplum var olamaz.” 64<br />

Kültür, insanın kendi yaşamını, geçmişten gelen deneyimler ve birikimlerle<br />

ve kendinin yarattıklarıyla nasıl ürettiğini anlatır. Đnsan kendini nasıl üretirse, üretme<br />

yolu onun kültürüdür. Kültür, belli bir topluluğun belli zaman ve şartlarda üretim<br />

biçimindeki <strong>sosyal</strong> kişiliğidir. Đnsanların yaşamlarını gerçekleştirme şekillerinde,<br />

maddi veya maddi olmayan ürünleri ve bu ürünleri açıklayan kültürel ve simgesel bir<br />

anlatım söz konusudur. Örneğin, süslü şimşir kaşık, eski zamanlarda, bunu kullanan<br />

ağaların, beylerin ve egemen güçlerinin simgesidir. Zaman ilerledikçe insan yaşamını<br />

gerçekleştirme şekli belli bir kesimin tekeline geçmiş, çoğunluk ise bundan yoksun<br />

kalmıştır. Bu olanaklara sahip olanlar ve bundan yoksun kalan çoğunluk arasındaki<br />

ilişki, işçi ve satın alıp tüketen tüketici şekline dönüşmüştür. Bu dönüşüm esnasında<br />

çoğu olanağa sahip, kontrolü elinde tutan azınlığa karşı tepki kültürleri gelişmiştir.<br />

Bu iki grubun birbirine olan yaklaşımları, birinin hayranlık duyma ve özenme,<br />

diğerinin ise küçümseme şeklinde gerçekleşmiştir. Bu yaklaşımlar toplumda<br />

kültürsüz, maganda kültürü, alt kültür ve yüksek kültür ∗ şeklinde nitelendirilen farklı<br />

grupların oluşmasına neden olmuştur. Kültür oluşum yerinin ve yapılış biçiminin<br />

niteliğine göre siyasal, <strong>sosyal</strong>, ekonomik, eğlence, aristokrat, işçi sınıfı, gençlik,<br />

sanat, aile, çevre, arkadaşlık, kent, başkaldırı ve teknolojik kültür gibi gruplara<br />

ayrılır. 65 Kültür toplumu oluşturan temel unsurdur ve kültür toplumu şekillendirir.<br />

Kültürel değişimler, toplumu oluşturan bireyleri yani tüketicileri ve tüketim tarzlarını<br />

etkileyecektir. Bu açıdan kültürel değişmelerin, tüketim tarzlarını ve tüketicileri<br />

etkilemesi nedeniyle incelenmesi faydalı olacaktır.<br />

64 ĐRVANĐ, Süleyman, Medya Kültür Siyaset, Bilim ve Sanat Yayınları/Ark Kitapları, Ankara, 1997,<br />

s. 14.<br />

∗ Bkz. Rowe, David, Popüler Kültürler: Rock ve Sporda Haz Politikası.(çev.Mehmet Küçük), Ayrıntı<br />

Yay., Đstanbul; Tomlinson ,John (1999), Kültürel Emperyalizm,(çev. Emrehan Zeybekoğlu),<br />

Ayrıntı Yay., Đstanbul.<br />

65 GÜNGÖR,Nazife, Popüler Kültür ve Đktidar: Popüler Kültür Üzerine Kuramsal Đncelemeler,<br />

Vadi Yayınları, Anakara, 1999, s. 19-21.


32<br />

1.1.2.2.1.1. Popüler Kültür<br />

Bir toplumda yaygın biçimde paylaşılan, inançlar, pratikler, nesneler ve<br />

kitlelerin ya da bağımlı sınıfların kültürüne popüler kültür denir. Popüler kültür<br />

kökleri yerel geleneklerde bulunan “halk” inançları, pratikleri, nesneleri ve “popüler”<br />

olan inanç, pratik ve nesneleri bunlara ek olarak siyasi ve ticari yapılardan gelen<br />

“kitlesel” inanç, nesne ve pratikleri içerir. Temelinde eğlence olan kolayca satın<br />

alınabilen günlük yaşamın kültürüdür. Genel şaka, dedikodu, günlük şarkı, dans,<br />

moda giysiler ve renk cümbüşü içinde varlığını devam ettirir. Popüler kültür<br />

ideolojiktir ve kültürel değerleri ve gelenekleri belirli şifre ve kodlarla insanlara<br />

aktarır. 66 Halkın içinden çıkan halk tarafından üretilen popüler kültür halkın varlığının<br />

ve gücünün önemli bir göstergesidir. Popüler kültür belli davranış biçimlerinde<br />

bulunulmasını teşvik eder, özgürlük sloganı altında belli davranış biçimleri<br />

gerçekleştirilerek bireylerin kendini bulması ve kendine güven duygusunu elde<br />

edeceği benimsetilmeye çalışılmaktadır. Piyasa malları ve ideolojileri kullanılarak<br />

özgürlük, kendine güven ve kimliğini bulma gerçekleşecektir. Herhangi bir yerdeki<br />

gazete bayisinde her yaş ve cinsiyette birey için zevklerine uygun özgürlük temsilcisi<br />

yayınlar bulunabilmektedir. 67<br />

Popüler kültüre yaklaşımları üç ana grupta toplayabiliriz: 68<br />

• Birinci grup, popüler kültürü kitle kültürü ile aynı kabul eder, popüler kültür<br />

yüksek ve alçak kültür tartışmasını da beraberinde getirir. Batı’nın klasik<br />

aristokrat kültür ve geleneği yüksek kültür, popüler kültür ise alçak kültürdür.<br />

Popüler kültür, alçak zevk ve ilgilerin kültürü olduğu için<br />

ciddi ve saf<br />

kültürler açısından tehlike taşır.<br />

• Đkinci grup, popüler kültürü demokratikleşmenin, çoğulcu demokrasinin ve<br />

bireysel özgürlüğün belirtisi olarak kabul eder. Popüler kültürü eleştirisiz<br />

olarak övücü, demokrasinin bir nimeti olarak kabul ederler.<br />

66 YENGĐN, Hülya, Medyanın Dili: Đletişimi Kurumsal Bir Yaklaşım Popüler Kültür Türlerinin<br />

Çözülmesi, Der Yayınları, Đstanbul, 1996, s. 191.<br />

67 GÜNGÖR, a.g.e., s. 27-28.<br />

68 GÜNGÖR, a.g.e., s. 44-47.


33<br />

• Üçüncü yaklaşım, kültür üretimi ve mülkiyet ilişkileri açısından inceler.<br />

Popüler kültürü, kültürel üretimde hem maddi hem de ideolojinin üretimiyle<br />

ele alan ve ideolojik fikirler, kültürler üst yapısının ekonomik alt yapıyla<br />

karşılıklı destekleyici bağımlılık kurulduğunu ileri sürer.<br />

Popüler kültür duygusal olarak yıkıcıdır çünkü sahte hayat sağlar ve şiddete,<br />

cinselliğe verdiği ağırlık insanları kabalığa, yabanlığa iter; zihinsel olarak yıkıcıdır<br />

çünkü cicili bicili, hayattan kaçan, hayali bir içerik sunarak insanların gerçeklikle baş<br />

etme yeteneklerini engeller; kültürel olarak yıkıcıdır çünkü insanların yüksek kültüre<br />

katılma olanaklarını azaltır. Örneğin Mac Donald popüler kültürü, “ hem ( cinsellik,<br />

ölüm, başarısızlık, trajedi gibi) derin gerçeklikleri, hem de basit, anlık mutlulukları<br />

hükümsüz kılan, değersiz önemsiz bir kültür olarak tanımlamaktadır. 69<br />

Bu açıdan popüler kültür, pazar tarafından pazarda tüketilmek için ısmarlanan<br />

kitle kültürünün en çok tercih edilen ürünlerini, bunların tüketilmesini ve bu ürünleri<br />

teşvik eden düşünceleri ve duyarlılıkları anlatır. Son zamanlarda en popüler olan<br />

düşünceler arasında olarak post-modernlik, özelleştirme, esnek üretim, küreselleşme<br />

yer almaktadır. Popüler kültürde kalıcılık değil değişim esastır. Popüler olma, her<br />

hafta müzik top 40 listelerini dinlemek, mevsimlerle değişen modaya göre giyinmek,<br />

Pepsi - Coca Cola; Pizza Hut ile Pizza Pizza ; Burger King ve McDonalds arasında<br />

özgürce seçim yapmaktır. 70 Popüler kültür gündelik yaşamın kültürüdür. Geniş<br />

anlamda belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesi için gerekli<br />

koşulları sağlar ve bu gündelik ideolojinin onaylanması ve yaygınlaşması için gerekli<br />

ortamı sağlar. 71 Popüler kültürün kültürel deneyim ideali eğlenme, oyalanmadır,<br />

gündelik olandan daha üstün ama gündelikle iç içe geçmiş rutinleşmiş hazlar sağlar<br />

coşkusal doyumu arzu ile disiplin oyununu meşrulaştırır. 72<br />

69 GANS, Herbert J., Popüler Kültür ve Yüksek Kültür, YKY, Đstanbul, 2005, s. 53-54.<br />

70 ERDOĞAN, Đrfan, “Popüler Kültürün Ne Olduğu Üzerine” Bilimin ve Aklın Aydınlığında Eğitim<br />

Dergisi, s. 1-5, 2004, S. 57.<br />

71 TOPÇUOĞLU,.a.g.e., s.116.<br />

72 MUTLU, Erol, Globalleşme,Popüler Kültür ve Medya,Ütopya Yayınları, Ankara, 2005, s. 314.


34<br />

1.1.2.2.1.2. Kitle Kültürü<br />

Kitle kültürü uzmanlaşmış özel bir sektör olarak, sürekli artan endüstri<br />

üretimi olarak öncelikle işçi sınıfına yöneltilen ve onların tüketimi için üretilen bir<br />

kültürdür. Kitle kültürünü, kitle üretim yapan bir endüstriyel yapının oluşturduğu<br />

maddi yaşamı gerçekleştirme ve bu gerçekleştirmenin maddi ve düşünsel biçimidir.<br />

Standartlaşmış kitle üretim biçimi ve tekniği kitle tüketicileri gerektirir ve<br />

günümüzde kitle kültürü kitle iletişim araçlarının desteklediği küresel pazarın mal,<br />

hizmet ve ideolojisiyle birlikte düşünülmelidir. 73<br />

Ünsal Oskay’a göre kitle kültürü varlıklı ile yoksulu, yöneten ile yönetileni,<br />

özgür olan ile özgür olmayanı, mutsuz bireyi ve onu mutsuz yapan toplumsal<br />

gerçekliği özdeş kılacak yanılsama oluşturması için üretilmiştir. Yaşanılan<br />

gerçeklerin üstesinden gelinemeyeceğinin düşünüldüğü anlarda, gerçekliklerden<br />

kaçmak için kitle kültürünün tüketicisi haline gelinir. Kitle kültürünün ürünü olan<br />

kitap, film, müzik, konfeksiyon işi kıyafetler, TV programlarındaki espri ve<br />

konuşmaları üreten insanlar tüketicilerin neleri sevip neleri sevmeyeceğine, nelerden<br />

korkacağına, kimleri kıskanıp kimlere hayranlık duyacağına, kimleri küçük görerek<br />

kendilerinden memnun olacağına araştırmalar yaparak tüketicinin kimliğini<br />

tanımlamaya çalışırlar. Tüketiciler, kitle kültürünün yaratılmasında, tasarlanmasında,<br />

basılıp yayınlanmasında pasif roldedir. Đnsan, bireylerdeki sürüye uyma psikolojisi,<br />

örgütlenememe, illaki kıskanma ve birilerini ezme tutumlarıyla homojenleştirilmeye<br />

farkında bile olmadan boyun eğer. 74<br />

Kitle kültürü kültür endüstrisinin etkisiyle yaygınlık kazanmış ve toplumda<br />

güç sahibi olan kesimlerin elinde, güçten yoksun kitleyi yönetmek ve yönlendirmek<br />

için kullanılmaktadır. Kitle kültürü, piyasa ekonomisinin hem mal hem imaj satışını<br />

yapan, uluslararası pazarın değişmelerine ve gereksinimlerine göre biçimlenip<br />

değişen, önceden tasarlanmış ve paketlenip sunulmuş bir kültürdür. 75<br />

Kitle kültürü, kitle toplum kavramları Frankfurt okulu kuramcıları tarafından<br />

geliştirilmiştir. Frankfurt okulu kitle toplumunu, “halkın pasif, ilgisiz ve atomize bir<br />

73 ERDOĞAN, a.g.m., s.57.<br />

74 OSKAY, Ünsal,Yıkanmak Đstemeyen Çocuklar Olalım, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları ,5.<br />

basım, 2003, s. 152<br />

75 GÜNGÖR, a.g.e., s. 11-12.


35<br />

şekilde çoğaldığı, geleneksel sadakat, bağ ve ortaklıkların gevşediği ya da çözüldüğü,<br />

açık çıkarlar ve görüşleri temsil eden tutarlı grupların yok olduğu ve içindeki<br />

insanların tükettikleri ürün, değer ve eğlence gibi kitlesel şekilde üretilen birer<br />

tüketici haline geldikleri, yarı-refah ve rahat toplum” olarak tanımlamışlardır. F.R.<br />

Leavis’in kitle toplumuna yorumu şu şekildedir; kitlesel üretim ve standartlaşma<br />

insanın duygusal deneyimini zayıflatırken reklam, radyo, TV ve filmler de insanın<br />

ruhunu yoksullaştırmaktadır. 76<br />

Kitle kültürü, günlük yaşamda ve serbest zaman içinde kitle iletişim<br />

araçlarının payının giderek artması ile nicel ve nitel olarak uyutucu etki yapmaktadır.<br />

Kitle iletişim araçlarının oluşturdukları yapay gerçeklik içerisinde gerçek ve simgesel<br />

olan şeyleri eritir birbirine karıştırır. 77<br />

1.1.2.3. Arzular, Kimlik ve Tüketim<br />

Tüketici arzusu, tüketim fantezileriyle <strong>sosyal</strong> durumsal şartlar arasında<br />

tutkulu bir doğumdur. Tüketiciler henüz sahip olmadıkları ve onları iştahlandıran<br />

ürünlerle büyülenebilir ve yaşamda sihirsel bir anlam vaat ediyor gibi gelebilir. Bu<br />

malların büyülemesine yardım eden sihirbazlar reklamcılar, perakendeciler ve gizem<br />

tüccarlarıdır. Bu büyülü sistemin desteklenmesi ve hayal dünyasının gösterimi<br />

insanları cezbetmenin tek süreci değildir. Öncelikle tüketiciler, vitrinlere bakarak,<br />

hayal kurarak, televizyon izleyerek, magazin okuyarak, internette gezinerek, ağızdan<br />

ağza konuşarak ve diğerlerinin tüketimini gözlemleyerek sihirbazların çıraklarıymış<br />

gibi davranırlar. 78<br />

1.1.2.3.1. Kimliğin Tüketim ile Đnşası<br />

Günümüzde tüketimin önemli bir yere sahip olmasının nedeni, tüketimin<br />

kimliğin oluşumu ve korunmasında önemli rol oynamasıdır. Tüketim yoluyla<br />

kimliğin seçilebildiği, inşa edildiği, değiştirilebildiği bir süreç oluşmaktadır. Birey<br />

76 SWĐNGEWOOD, Alan, Kitle Kültürü Efsanesi,(çev. Aykut Kansu),Bilim ve Sanat Yayınları,<br />

Đstanbul, 1996, s. 26-29.<br />

77 TOPÇUOĞLU, a.g.e.,s.120-121.<br />

78 BELK, Russell W.,GER Güliz, ASKEGAARD, Soren, “The Fire Of Desire:A Multisited Đnquiry<br />

into Consumer Passion, Journal of Consumer Research, Vol. 30, December 2003, s. 327.


36<br />

artık serbest zaman olanaklarının artması ve tüketim imajı sayesinde kimliğini<br />

değiştirebilir ve çoklu kimliklere sahip olabilir. 79<br />

Günümüzde tüketim, tüketicilerin yaşamlarında önemli rol oynamakta ve<br />

tüketicilerin diğer <strong>sosyal</strong> statü gruplarından ayırt edilebilmelerini sağlamaktadır.<br />

Tüketim belirli grupları oluşturan insanların bir toplumsal kimlik duygusuna sahip<br />

olmalarına olanak tanımaktadır. Modern yaşam şehirlerde sürmekte ve modern<br />

tüketim kalıpları da bu bağlamda metropolde yaşamanın bir sonucu olarak ortaya<br />

çıkmaktadır. Şehir yaşamı, bir tarza sahip olma bilincini, bireysel seçimleri ve belirli<br />

bir gruba has özellikleri yansıtabilecek bir tüketim alanı gereksinimi oluşturmaktadır.<br />

Şehirdeki birey, bir kimlik duygusu yaratabilmek, kim olarak algılanmayı istediğini<br />

belirtmek amacıyla tüketir ama bireyin kimlik oluşturabilmek için kullandığı giyim<br />

tarzı diğer bireyler tarafından da anlaşılıp yorumlanabildiği ölçüde birey amacına<br />

ulaşabilecektir. Bu açıdan birey kendisi dışındakilerle ortak kültürel sembolleri<br />

paylaştığı oranda kimliğini oluşturabilir. 80 (Örneğin;13-30 yaş arası gençler arasında<br />

kimlik oluşumu, belirli giyim eşyaları ve ayakkabılar gibi tüketim malları kullanımı,<br />

belirli müzik gruplarının, şarkıcıların veya futbol takımlarının taraftarlığını içerecek<br />

şekilde, müzik veya spor etkinliklerine katılım yoluyla sağlanabilecek bir süreç<br />

olarak algılanabilir.)<br />

Bu şekilde tüketim kalıpları, kimin grup üyesi olup kimin olmadığını<br />

tanımlayan temel unsurlardır. Kimlik oluşturma yarışında, alt ve orta seviye <strong>sosyal</strong><br />

statüye sahip kişiler yüksek statüye sahip grupların birtakım alışkanlıklarını kopya<br />

ettikçe, yüksek statü sahibi kesim tüketim kalıplarını değiştirecektir. Örnek vermek<br />

gerekirse, viski bir zamanlar sadece Đngiliz aristokrasisinin<br />

tekelinde iken, son<br />

zamanlarda <strong>sosyal</strong> statü hiyerarşisinde aşağılara kaymış, bu yüzden yüksek statü<br />

grupları bu içeceği içmekten vazgeçmiş, daha özel ve pahalı markaları tüketmeye<br />

başlamışlardır. 81<br />

Tüketimin kimliğin oluşmasında oynadığı role bakarak düşünülmesi<br />

gereken şey; giderek daha fazla insan kendini ifade etme, benlik duygularını<br />

tanımlamak, daha iyi bir yaşam oluşturabilmek için gereken özgürlük ve güç<br />

79 AYDOĞAN, a.g.e., s. 112.<br />

80 BOCOCK, a.g.e.,s. 24-27.<br />

81 BOCOCK, a.g.e., s. 27-37.


37<br />

duygusunu işyerlerinden, başarılarından, politik yapılanmalardan alması gerekirken,<br />

bu duyguyu tatil yörelerinden, büyük alışveriş merkezlerinden ve<br />

tüketim<br />

eyleminden almaktadır. 82<br />

1.1.2.3.2. Sosyal Farklılaşma Yolu Olarak Tüketim<br />

Toplumda önemli miktarda sermayeye, endüstriyel sanayi gücüne ya da ticari<br />

mala sahip olanların veya tarihsel gelişmelere yön verebilecek nitelikteki insanların<br />

oluşturduğu grup, diğer kişi ve gruplarla ilişkilerinde onlara üstünlük sağlayan bir<br />

<strong>sosyal</strong> statü grubunu oluşturur. Bu <strong>sosyal</strong> grup farklılık yaratabilmek için, sofra<br />

adabı, konuşma biçimi ve tüketim şekilleriyle farklı bir yaşam tarzı oluşturmaya<br />

çalışır. Bu <strong>sosyal</strong> statü grubunun farklı bir yaşam tarzı, yeme, içme, giyinme yani<br />

farklı bir tüketim şekli vardır ve <strong>sosyal</strong> statü grubunun devamlılığının sağlanması<br />

için bu farklılıkların korunması gerekir. Üst düzey <strong>sosyal</strong> statü gruplarının farklı<br />

tüketim şekilleri, onları, ortak kültürel değerleri paylaştıkları diğerlerinin gözünde<br />

daha üst <strong>sosyal</strong> ve kültürel saygınlıkları olduğu izlenimi yaratır. Yüksek <strong>sosyal</strong> statü<br />

sahibi olarak algılanan grupların tüketim şekilleri, bu <strong>sosyal</strong> statüyle ilgilenenler<br />

tarafından taklit edilecektir. 83<br />

Modern toplumlarda özel estetik zevkler ve spor etkinlikleri, sonradan<br />

kazanılmış zevkler edinmeyi gerektirir. Tüketimin bir unsuru da olan, bir roman alıp<br />

okuma, tiyatro ve sinemaya gitme, sanat eserleri satın alma, spor etkinliklerine<br />

katılma, müzik konserlerine gidebilmek bu zevklerdendir ve bu etkinlikler çeşitli<br />

statü grupları arasında farklılıklara olanak sağlar.Bu etkinlikler için sadece para ve<br />

boş zaman yeterli değildir. Örneğin, yiyecek, içecek, giyecek, televizyon ve video<br />

izleme, ev eşyaları ve ev döşeme gibi konularda çalışan sınıfların tüketim tarzlarıyla<br />

orta sınıfın alt gelir grubunun tarzları arasında önemli farklılıklar vardır. Çalışan sınıf<br />

bu tüketim malları ile iyi vakit geçirmeye çalışırken, orta sınıfın alt gelir grubu orta<br />

sınıfın neyi nasıl tükettiğini anlamaya çalışır. 84<br />

82 AYDOĞAN, a.g.e., s. 117.<br />

83 BOCOCK, a.g.e.,s. 16.<br />

84 BOCOCK, a.g.e.s. 71-73.


38<br />

Günümüzde uygun bir zevke sahip olmak, belli davranışlar göstermek,<br />

başarının ve ayrıcalıklı bir toplumsal grup üyeliğinin sürdürülebilmesi açısından<br />

önemlidir. Ayrıcalıklı sınıflar tüketim alışkanlıklarını üstün kimliklerini korumak ve<br />

kendilerinden aşağıdakileri dışarıda bırakmak için kullanırlar. 85<br />

Toplumsal ilişkilerin kopuk olduğu toplumlarda alt ve orta sınıf mensubu<br />

bireyler, üst konumdaki toplumsal sınıf üyesi gibi görünmek adına ekonomik<br />

koşulları uygun olmamasına rağmen üst sınıfın<br />

yaşam biçimini ve tüketim<br />

kalıplarını taklit etmektedir. Tüketim bu açıdan alt ve orta sınıf mensubu bireylerin<br />

sınıf atlamasını sağlayan araç konumundadır. Bireylerin<br />

toplumsal sınıf ve<br />

katmanlar içindeki yerinin belirgin olmaması nedeniyle tüketim, bu toplumlar için<br />

önem taşımaktadır. 86<br />

1.1.2.4.Yaşam Tarzı<br />

Yaşam biçimleri insanları birbirinden farklı kılan davranış kalıplarıdır.<br />

Đnsanların neler yaptıklarını, niçin yaptıklarını ve bunu yapmalarının kendileri ve<br />

başkaları için ne anlama geldiğini açıklamaya ve anlatmaya yardımcı olur. Sosyal<br />

yaşamın belirleyici kalıpları genel olarak kültür kavramı ile anlatılır ama yaşam<br />

biçimleri kültürel yapılara bağlı olmakla beraber, her biri ayrı ayrı bir biçim, bir tavır<br />

ve bir gruba ait bazı eşyaları, yerleri ve zamanları kullanış şeklidir. 87<br />

Yaşam tarzının genellikle tüketimle bağlantılı toplumsal düzenlemelere<br />

dayandığı varsayılır. Yaşam tarzı bir kişinin parasını ve zamanını nasıl harcadığı ile<br />

ilgili tercihlerini yansıtan tüketim modelini gösterir. Ekonomik bakış açısıyla birinin<br />

yaşam biçimi, gelirini tahsis etme şeklini ve çeşitli mal ve hizmetlere nasıl dağıttığını<br />

gösterir.Bir dereceye kadar benzer<br />

belirtiler geniş tüketim modelleri açısından<br />

gıdaya en yüksek katkıyı veren gibi ya da ileri teknoloji ve bilgi yoğun mallar<br />

tüketicileri tanımlar. 88<br />

85 AYDOĞAN, a.g.e.s. 116.<br />

86 TOPÇUOĞLU, a.g.e.,s. 208.<br />

87 CHANEY, a.g.e., s. 14-15.<br />

88 SOLOMON, a.g.e.,s. 209.


39<br />

1.1.2.4.1.Yaşam Biçiminin Kullanılışı<br />

Malların kullanılış şekilleri yaşam biçimlerini oluşturmaktadır. Tüketicilerin<br />

mal ve hizmetlere yönelik yaptıkları harcamalar yaş, cinsiyet, gelir durumu, boş<br />

zamana sahip olmaları, kültürleri, kişilikleri ve referans gruplarına göre<br />

farklılaşmaktadır. Pazar araştırmacıları tüketicilerin davranışlarını ve alışkanlıklarını<br />

incelemeleri yaşam biçimleri ve harcamaları arasındaki ilişkilerden yararlanarak<br />

harcama eğilimlerini öğrenebilmeleri mümkündür. Para harcama alışkanlıkları<br />

üzerine yapılan araştırmalar sonucunda bir hanenin uzun vadeli harcama eğilimleri<br />

ortaya çıkartılabilmektedir. Đşletmeler tüketicileri kendine çekebilmek ve mevcut<br />

müşterileri korumak için hedef pazarındaki tüketicilerin yaşam tarzları ve değerleri<br />

ile uyumlu bir imaj çizmeye çalışmaktadır. Đşletmeler yoksulluğa karşı protesto gibi<br />

ticari olmayan olaylara parasal destek sağlayarak veya kendilerini olimpiyatlarla<br />

ilişkilendirerek (sponsor olarak) bu imajı oluşturmaya çalışmaktadır. Günümüzde<br />

mal ve hizmetlerin toplumsal değeri giderek parasal değerinin yerini almaktadır. Mal<br />

ve hizmetler yaşam biçimleri değerleri ile uyumlu konumlandırıldıkları zaman<br />

simgesel ve toplumsal değerlere bürünecek ve yaşam biçimi pazarlaması daha net<br />

şekilde ortaya çıkacaktır. 89<br />

1.1.2.4.2. Yaşam Tarzının Sunumu Reklamlar<br />

Reklamlar insanlara, bireyin mutluluk kaynakları olan aile yaşamı,<br />

arkadaşlık, serbest zamanları, bağımsızlık ve yaşamın denetimini sunar. Reklamlar<br />

insanların aslında nasıl davrandıklarını değil de bunların yerine insanların neyi hayal<br />

ettiklerini gösterir. Tüketim toplumunun yarattığı kültürün bir unsuru olan reklamlar<br />

insanlara ürünler arasından seçim yapma özgürlüğü sunuyor görünümü altında<br />

aslında bir ürün daha satarak, insanlara kendisini ve yaşamını değiştirmeyi teklif<br />

etmektedir. Kişi bir ürün satın alarak bir yandan zenginleşirken diğer yandan o ürünü<br />

satın almak için para harcamakta ve yoksullaşmaktadır. 90<br />

Televizyonun başarılı bir şekilde yansıttığı gibi şiddetin ve kana susamışlığın<br />

en üst noktasında<br />

daha iyi bir yaşamı simgeleyen tüketimin insanın iştahını<br />

kabartması söz konusudur. Heyecanla izlenen şiddet filmi, film içinde geçen<br />

89 CHANEY, a.g.e., s. 35-45.<br />

90 AYDOĞAN, a.g.e., s. 118-119.; Bkz. Stherland Max, Alice K. Sylvester (2000), Reklam ve Tüketici<br />

Zihni (çev. Đnci Berna Kalınyazgan), Mediacat Kitapları, Ankara.


40<br />

reklamlar ve film sonrası tekrarlanan haber bandı kendi içinde birbirini tamamlar.<br />

Reklam ve haberler gerçek yaşamın dışında üretilmiş yapay duygu formatında<br />

ekrandan tüketiciye aktarılan ilişkilerdir. 91<br />

1.2. Tüketim Teknolojisi: Üretilen Tüketim Ve Değişen Tüketici Davranışları<br />

Tarih boyunca birçok kültürde çalışma ve oyun, zahmet çekme ve eğlenme iç<br />

içe geçmiştir. Bugün toplumun aldığı yeni şekilde iş yeri evden, iş zamanı oyun<br />

zamanından ve kamu alanındaki faaliyetlerle özel alandaki faaliyetler birbirinden<br />

ayrılmıştır. Tüketim boyutuyla oyun ve eğlence özel alan olan evde, üretim ise iş<br />

yeri, ofis ve fabrika gibi kamu alanlarına gönderilmiştir. Boş zaman ve eğlenme<br />

kavramları bu açıdan yenidir. Sürekli ve bağımsız uzmanlaşmanın olduğu insan<br />

topluluğu meydana gelinceye kadar, bir grup insan karar verici konumda bir grup<br />

insan işçi konumundaydı. Hayat geçimini sağlayabilmek için gerekli olan bazısı<br />

eğlenceli daimi bir görevler seti halindeydi. Mal üretiminin artmasıyla, görevler,<br />

gelecekteki gereksinimler ve sadece gereksinim olduğu yerde değil ticaret, değiştokuş<br />

için biriktirmek amaçlı yapılır hale geldi. Pazarların gelişmesiyle özellikle iş<br />

zamanı (üretim) ve tüketim zamanı (malların kullanıldığı) ayrımı genel kabul gördü.<br />

Bu ayrım çağdaş toplum içinde bildiğimiz pazarların bugünkü yapısını almasında<br />

önemli rol oynamıştır. Ev ve işyeri, kamu ve özel, iş ve eğlence birbirinden<br />

ayrılmasaydı pazarlar sadece topluluklar arasında ticaret ve mübadele yapılan<br />

mekanlar olarak kalırdı. Pazar, potansiyel ve gerçek tüketici birimler olarak bireyler,<br />

ev halkı, işletmeler ve tüketiciler topluluğu olarak kavramsallaştırılmıştır.<br />

Đşlenmemiş yün, dikiş makinesi, örgü malzemeleri, zirai araçlar ve ev yapımı araçlar<br />

son ürünleri ile yer değiştirdi artık insanlar özel alanlarında bu araçları kullanarak<br />

kazak örmek, ip yapmak, sebze yetiştirmek zorunda değiller pazardan tüketim için<br />

hazır bu ürünleri temin edebilecektirler. Pazarlar başlangıçta çağdaş toplumun sahip<br />

olduğu sosyoekonomik deneyimler, değerler, anlamlar ve kültürü meşrulaştırmada<br />

baskın güç olmadı. Yaratıcı faaliyetlerin evden, <strong>sosyal</strong> olarak organize edilmiş iş<br />

91 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 14.


41<br />

yerlerine aktarılması ile günümüz tüketim toplumu, tüketim kalıpları ve kültürünün<br />

yapılanması için önemli olan bazı karakterler oluşmuştur. 92<br />

1.2.1. Tüketim Toplumu<br />

Tüketime önem vererek, aşırı derecede tüketmeyi hedefleyen ve tüketime<br />

yönelik bir yaşam biçimini benimseyen toplumlara tüketim toplumu denilmektedir. 93<br />

Tüketim toplumunun var olabilmesi için tüketimin; pazar koşullarında, fiyatmübadele<br />

ilişkileri kapsamında, uzman yöneticiler tarafından gerçekleştirilip,<br />

tüketiciler tarafından tüketilmesi gerekir. Tüketim toplumlarında kitlesel üretim ve<br />

kitlesel tüketim söz konusudur bu bağlamda endüstrileşmesini tamamlamamış<br />

toplumlar sadece taklit etme ve diğerlerine benzeme çabasının ötesine geçemezler.<br />

Tüketim toplumu kavramı farklı ülkelerde farklı anlamlar taşımaktadır. Tüketim<br />

imkanlarının yeni yeni geliştiği, gelişmekte olan ülkelerde tüketim toplumu<br />

kavramları refah, büyüme, gelişme ile aynı anlamda kullanılabilir. Aşırı tüketim ve<br />

israfın hakim olduğu belli bir <strong>sosyal</strong> sınıfın davranışları dikkate alındığında tüketim<br />

toplumu kavramı eleştirilse bile toplumu oluşturan farklı <strong>sosyal</strong> sınıfların aynı<br />

davranış biçimini göstermeyeceği açıktır. 94 Baudrillard tüketim toplumunu şu şekilde<br />

açıklamaktadır: 95<br />

“Tüketim toplumu, tüketimin öğrenilmesi toplumu, tüketim toplumsal bir<br />

biçimde alıştırma toplumudur, yani yeni üretim güçlerinin ortaya çıkması ve<br />

verimlilik taşıyan ekonomik bir sistemin tekelci yeniden yapılanmasıyla orantılı yeni<br />

ve özgül bir toplumsallaşma tarzı” dır.<br />

Tüketim toplumu var olmak için nesnelere daha doğrusu onları yok etmeye<br />

gereksinim duyar. Nesnelerin “kullanımı” sadece nesnelerin yavaş yavaş kaybolması<br />

değildir nesnelerin şiddetle yitirilmesinde yaratılan değer çok daha yoğundur. Bu<br />

92 FIRAT, A. Fuat, VENKATESH Alladi, Consumption and Marketing: Macro Dimensions içinde<br />

“Postmodern Perspectives on Consumption” , Russell W BELK, Nikhilesh DHOLAKĐA ve Alladi<br />

VENKATESH(der.), South-Western Publications, 1995, s. 242-243.<br />

93 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 208.<br />

94 ODABAŞI,(a), a.g.e., s.21-22.<br />

95 BAUDRĐLLARD, (2004), a.g.e., s. 95.


42<br />

yüzden yok etme, üretime temel alternatif olarak kalır. Tüketim sadece üretimle yok<br />

etme arasındaki aracı bir terimdir. 96<br />

Tüketim toplumunda tüketiciler, konumlarını işaretlemek ve hüviyetini tayin<br />

etmek, üyesi olduğu grubu göstermek için konumsal mallar arar. Konumsal mallarla,<br />

kendi <strong>sosyal</strong> grubuna mahsus olma ve bir ürünün kıt olması büyük oranda tatmin<br />

sağlamaktadır. Biriktirme, tüketim, elden çıkarma hayata anlam vermek için yaşamın<br />

özü haline gelmiştir. Araştırmalar göstermektedir ki, satın alma, kullanma ve<br />

ürünlerin ıskartaya çıkartılması yaşamın en büyük amacı ve alternatif bir kendini<br />

ifade etme haline dönüşmüştür. Toplulukların yakın ilişkileri bozulduğu zaman,<br />

insanlar geçici izleyicilerin kendilerini devamlı bir yeniden ifade edişleriyle zayıf<br />

toplulukların düzenini kurtarırlar. Bir fantezi durumuna düşkün bireyselliğin anlatımı<br />

için bir araştırmada insanlar, hiç kayak yapmadan kayakçı gibi, hiç uçmadan pilot<br />

gibi, ordu hayatını hiç görmeden asker gibi giyinmektedirler. Đnsanlar toplumun<br />

ortak işaretleri (tüketicileri benzer diğerlerine bağlayan işaretler) aracılığıyla toplumu<br />

anlarlar. 97 Ekonomik sistem içinde bireylere emekçiler, tasarrufçular olarak değil,<br />

giderek daha yoğun şekilde tüketiciler olarak gereksinim duyulmaktadır. Birey<br />

sadece sisteme tasarruflarını yatırmak ve sistemi sermayesi ile beslemek şeklinde<br />

değil, sistemin ürünlerini tüketerek hizmet etmektedir. 98<br />

Tüketim toplumu, medyanın kendisine gösteri biçiminde sunduğu bilgiyi tam<br />

olarak tüketen fakat bu tüketimden anlam üretme yeteneklerini yitirdikleri için yeni<br />

anlamlar üretemeyen kitlelerden oluşur. Medyanın görüntü sihirbazlıklarına bağımlı<br />

hale gelen tüketim toplumunun bireyleri gösterinin içeriklerini tabulaştırarak<br />

anlamlarını tüketmektedirler bunun sonucunda düşünmek yerine tüketime güdülenen<br />

bir kitle ortaya çıkmaktadır. Düşünme yetisini yitirmeye başlayan bireyler için<br />

toplumsal değerler yıpranır, kişinin dünyası anlamsızlaşır ve bir görüntüler dünyası<br />

haline gelir. 99<br />

96 BAUDRĐLLARD, (2004), a.g.e., s. 46<br />

97 O’SHAUGHNESSY, John, O’SHAUGHNESSY, Nicolas J.,“Marketing, The Consumer Society<br />

and Hedonism”, European Journal of Marketing, Vol. 36, No. 5/6,2002, s. 531.<br />

98 BAUDRĐLLARD, a.g.e., s. 99<br />

99 ATĐKER, Erhan, Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi Yayınları, Ankara,1998, s. 67.


43<br />

1.2.1.1.Tüketimi Yeniden Tanımlamak<br />

Tüketim, birincil amacı olayların tamamlanmamış akışına anlam vermek<br />

olan bir tören sürecidir. Sünnetten önce oğlan çocuğu iken, sonra erkek olunur;<br />

evlilik töreninden önce iki özgür insanken, törenden sonra iki kişi bir kişi olur, resmi<br />

şahitlik olmadan yapılan suçlama, suçlama sayılmaz. Törenler olmaksızın yaşama net<br />

anlamlar ve anılar olmaksızın yaşamaktır. Etkili törenler için, hayatın daha anlamlı<br />

hale gelebilmesi için tüketimin törenlere eşlik etmesi gerekir. Birey, tüketimi,<br />

mümkün olan mekan ve zamanda, şehirde ya da köyde, evde ya da işte kendisi, ailesi<br />

ve toplumsal çevresi hakkında bir şeyler söylemek için kullanır. Tüketim faaliyetleri<br />

yoluyla kişiler, daha önce önemsiz sayılan bazı olaylara önem atfederek yeniden<br />

tanımlamak ve başka olayları da tümüyle unutulmaya bırakmak için, birlikte tüketim<br />

yaptığı kimselerden onay almaya girişebilir. Tüketim, tüm toplumsal kategorilerin<br />

sürekli yeniden tanımlandığı aktif bir süreçtir. 100<br />

Tüketim günümüz dünyasında klasik tanımından uzaklaşmış farklı anlamlar<br />

kazanmıştır. Tüketim artık nesnelerin işlevsel pratiği, mülkiyeti değil, basit birey ya<br />

da topluluk prestiji işlevi olarak değil, iletişim ve değiş tokuş sistemi içinde yaratılan<br />

bir göstergeler kodu yani bir dildir. 101 Birey nesnelere yüklediği anlamlar ve kodlar<br />

vasıtasıyla kendini ifade etmeye çalışır.<br />

Tüketim gerçek dünyayla başa çıkmak için geliştirdiğimiz toplumsal savunma<br />

stratejisi olarak düşünülebilir; tüketim aracılığıyla dünyayla olan ilişkilerimizden<br />

kaynaklanan korku, acı ve kaygılardan uzaklaşabiliriz. 102<br />

1.2.1.2.Yeni Tüketim Malları<br />

Ürünler sadece insan gereksinimlerini karşılaması bakımından kullanım<br />

değeri ve değişim değerine sahip faydalar görülmekten uzaklaşmıştır. Günümüzde<br />

ürünlerin tüketimi, kullanım değerlerinin tüketimi ve faydalarının tüketiminden çok<br />

100 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e., s. 81-83.<br />

101 BAUDRĐLLARD,,a.g.e., s. 111.<br />

102<br />

ROBĐNS,Kevin, Đmaj; Görmenin Kültür ve Politikası, (çev.Nurçay Türkoğlu), Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul, 1999, s. 179.


44<br />

göstergelerin tüketilmesi olarak anlaşılması gerekmektedir. 103 Đnsanlar ürünleri temel<br />

işlevleri nedeniyle değil, içerdikleri anlamlar nedeniyle satın almakta, ürün ve<br />

hizmetler gördükleri işlevlerin ötesinde bir rol oynamaktadırlar. Örneğin; Casio<br />

marka ya da Seiko marka saat kullanalım hepimiz bir günü 24 saat olarak yaşarız<br />

sonuçta bu markalara karşı bazı fikirlerimiz ve inanışlarımız vardır. Birey ürün ile<br />

kendisi arasında bir bağlantı kurduğu için, ürün ve hizmetler gerçek işlevlerinin<br />

haricinde rol oynamaktadır. Ürünlerle tüketiciler arasındaki ilişki şunlar olabilir; 104<br />

• Benlik kavramı ile bağıntı: Ürün kullanıcısının kimliğini ifade etmesine<br />

yardımcı olur. A ürünü ile daha sofistike olunurken, B ürünü ile daha<br />

maceracı oluruz.<br />

• Nostaljik bağıntı: Ürün tüketicinin geçmişinden bir şeyler sunar. Hazır çorba<br />

tıpkı annemizin yaptığı gibidir ya da reklamı yapılan yoğurt doğal, katıksız,<br />

halis köy yoğurdudur.<br />

• Karşılıklı bağımlılık: Ürün kullanıcının günlük faaliyetlerinin bir parçasıdır.<br />

Diş macunumuz, sigaramız, okuduğumuz gazete, saçımız için jöle.<br />

• Sevgi: Ürün sıcaklık, ihtiras veya benzeri güçlü duyguları vurgular. Lassa<br />

lastikleri yuvaya ulaştırır.<br />

Tüketim antropolojisinde Mary Douglas malların, yemeğe, giyinmeye ve<br />

barınmaya yaradığını unutulmasını; kullanımdaki faydalarını unutulmasını bunun<br />

yerine malların düşünmeye yaradığını, insanı yeniden yaratmanın sözel bir yolu<br />

olarak ele alınmasını önermektedir. 105<br />

1.2.2. Tüketici Davranışları<br />

Bireylerin ekonomik ürünleri ve hizmetleri satın alma ve kullanmadaki<br />

kararları ve bunlarla ilgili faaliyetleri tüketici davranışı olarak tanımlanabilir.<br />

Tüketici faaliyetleri zihinsel, duygusal ve fiziksel nitelikte olabilir. Tüketici<br />

103 FEATHERSTONE, a.g.e., s.145.<br />

104 ODABAŞI ve BARIŞ, (c), a.g.e., s. 23.<br />

105 DOUGLAS ve ISHERWOOD, a.g.e ,s. 77.


45<br />

davranışı, tüketicilerin zaman, enerji ve para gibi kısıtlı kaynaklarını tüketime<br />

yönelik olarak nasıl kullandığını incelemektedir. 106<br />

AMA ( American Marketing Association) tüketici davranışlarını tanımlarken<br />

üç önemli unsuru vurgulamıştır. Bunlar; tüketici davranışları dinamiktir, çevresel<br />

olaylar, davranışlar, kavrama ve duygulanım arasında etkileşim ve değişim içerir.<br />

Tüketici davranışları dinamiktir çünkü bireysel tüketiciler, tüketici grupları ve<br />

toplum zaman içerisinde devamlı değişir ve gelişir. Duygulanım aşk, öfke gibi yoğun<br />

duyguları, tatmin ve hayal kırıklığı gibi daha az kuvvetli olan duygusal durumları<br />

yada bunalma ve rahatlama gibi dağılmış ruh halini içerir. Kavrama insanların<br />

çevreye verdikleri tepkilere ilişkin bilgi yapısını ve zihinsel süreçleri ifade eder.<br />

Đnsanların önceki deneyimlerinden elde ettikleri bilgiyi içerir. Kavrama çevreyle<br />

ilgilenme, geçmiş olayları hatırlama, değerlendirme ve satın alma karar verme gibi<br />

psikolojik süreçlerle de ilgilidir. 107 Tüketici davranışları bir sektörden diğer bir<br />

sektöre çeşitli ürünler oldukça farklılaşmaktadır. Tüketicilerin neden bir A ürününü<br />

değil de B ürününü tercih ettiklerinin anlaşılabilmesi için ekonomi, psikoloji ve<br />

sosyoloji gibi davranışsal disiplinlerden yararlanılmaktadır. 108 (Tüketici<br />

davranışlarını etkileyen faktörler ve tüketici satın alma davranışı için bkz. Şekil 1.2.)<br />

106 ODABAŞI ve BARIŞ,(c), a.g.e, s. 29.<br />

107 PETER, Paul J., OLSON Jerry C., Consumer Behavior and Marketing Strategy, Irwin Pub.,<br />

1996, s. 10-26.<br />

108 McCARTHY, E. Jerome, PERREAULT,William D., Basic Marketing A Global-Managerial<br />

Approach, Irwin Pub.,1996, s.214-216.


46<br />

Pazarlama Karması<br />

Diğer Tüm Uyarıcılar<br />

Psikolojik Değişkenler<br />

• Güdülenme<br />

• Algılama<br />

• Öğrenme<br />

• Tutum<br />

• Kişilik-Yaşam Tarzı<br />

Satın Alma<br />

Durumu<br />

Satın alma nedeni<br />

Zaman<br />

Sosyal Etkileyenler<br />

• Aile<br />

• Sosyal Sınıflar<br />

• Referans Grupları<br />

• Kültür<br />

Birey karar verir<br />

Sorun Çözme Süreci<br />

Satın alma veya almama<br />

Şekil 1.2: Satın Alma Modeli<br />

Kaynak: McCARTHY, ve PERREAULT, a.g.e., s.214-216.<br />

1.2.2.1.Tüketici Davranış Modelleri<br />

Tüketici davranış modeli; tüketicilerin satın alma faaliyetlerini nasıl<br />

sürdüklerini ve bunların ortaya çıkış biçimlerini açıklayan kalıplar olarak<br />

tanımlanabilir. Modelleri tasvir etmeye, analiz etmeye, tahminde bulunmaya yarayan<br />

düşünce araçlarıdır. Tüketici davranış modeli tüketicinin satın alma kararında tüm<br />

süreçleri ve işlemleri dikkate alır ve bu süreç ve işlemleri etkileyen değişkenleri<br />

açıklar, tanımlar. Tüketici davranışları açıklayıcı ve tanımlayıcı modellerle<br />

açıklanmaktadır. Tanımlayıcı modeller tüketiciyi bir karar verici olarak kabul eder.<br />

Çok sayıda tanımlayıcı model vardır bunların ortak özellikleri şu şekildedir: tüketici<br />

satın alma karar sürecini bir problem çözme süreci olarak kabul eder; tüketici satın<br />

alma karar sürecinde iç ve dış faktörlerden etkilendiği varsayılır; her satın alma karar<br />

süreci aynı ölçüde önemli problem çözme süreci olarak görülmez. Burada açıklayıcı<br />

modeller üzerinde duracağız. Açıklayıcı modeller tüketici davranışlarını güdüler<br />

yoluyla açıklamaktadırlar yani bir malın ya da markanın neden diğerlerine göre<br />

tercih edildiğini açıklar. Bu modellere motivasyon modelleri de diyebiliriz. 109<br />

109 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 9.


47<br />

1.2.2.1.1. Ekonomik Model<br />

Tüketicilerin satın alma davranışlarını öncelikli olarak iktisatçılar<br />

incelemişlerdir. Đktisatçılara göre insanların ekonomik ve rasyonel davranma özelliği<br />

tüketici davranışlarını belirler yani satın alma kararları rasyonel ve ekonomiktir.<br />

Tüketici harcama yaparken kendisine en fazla faydayı sağlayacak şekilde hareket<br />

eder. 110<br />

Tüketici gelirini beğeni ve göreceli fiyatlarına göre kendisine en fazla<br />

faydayı sağlayan ürünlere harcayacaktır. Bu kurama marjinal fayda kuramı<br />

denilmektedir. Bu kuramın bazı varsayımlarını şöyle sıralayabiliriz; malın fiyatı<br />

düştükçe satışları artar, ikame malın fiyatı düştükçe, firmanın ikame edilen malının<br />

satışları düşer. Örneğin, sıvı sabun fiyatları düştükçe kalıp sabun satışları düşer.<br />

Fakat bu ekonomik varsayımlardan yola çıkarak tüketicinin her zaman satın<br />

alımlarında rasyonel davrandığını söylemek yanlış olacaktır. Tek başına ekonomik<br />

faktörler tüketici davranışlarını yönlendirmez ve sadece bu faktörlerle satışlardaki<br />

değişiklikler açıklanamaz. 111<br />

1.2.2.1.2. S.Freud’un Psiko-Analitik Modeli<br />

Freud bu modelde kişiliği benlik (ego), alt-benlik (id) ve üst-benlik (süperego)<br />

olarak ayırmıştır. Bazı durumlarda “bir yanım bir şey yapmayı istiyor diğer<br />

yanım başka bir şey “ dediğimiz zamanlar olmuştur bu göstermektedir ki Freud’un<br />

da belirttiği gibi insan kişiliğinde birbiri ile barış içinde olmayan bazı bölümler<br />

vardır. Alt-benlik (id) insanın bencil kısmıdır ve kişisel istekleri tatmin etmeye<br />

çalışır. Đd haz ilkesine göre hareket eder yani toplumsal ve fiziksel sınırlamaları<br />

dikkate almaz, yalnızca kişisel tatmin sağlayacak şeylere yönelir fakat sağlıklı bir<br />

yetişkin kişilikte alt-benlik, ego ve süper ego tarafından denetim altında tutulur. Ego,<br />

alt-benliğin dürtülerini tatmin eder fakat bunu yaparken içinde bulunulan durumun<br />

gerçeklerini de dikkate alır. Üst-benlik (süperego) toplumun değer yargılarını ve<br />

standartlarını temsil eder. Üst-benlik neyi yapabileceğimiz ve yapamayacağımız<br />

konusunda kısıtlamalar getirir. Ego, id ve süperegoyu bir örnekle şu şekilde<br />

özetleyebiliriz. Bir arkadaşınızın evinde ortada bir miktar para gördüğünüzde alt-<br />

110 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. , s. 10.<br />

111 TEK, Baybars Ö., Pazarlama Đlkeleri Global Yönetimsel Yaklaşım Türkiye Uygulamaları,<br />

Beta Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s. 208.


48<br />

benlik parayı almak ister,<br />

benlik yakalanmadan bu parayı nasıl alabileceğini<br />

düşünür, üst-benlik ise yakalanmadan parayı almanın bir yolunu bulsanız bile<br />

toplumun ahlaki değerlerine aykırı olduğu için buna izin vermeyecektir. 112<br />

Maddi ve manevi gereksinimlerimiz karşılanmadığı zaman bir gerginlik<br />

yaşarız bu nedenle davranışlarımız her zaman<br />

bu gerginlikten uzaklaşma<br />

eğilimindedir. Freud’un psiko-analitik modeli uyarınca<br />

tüketici davranışları altbenlik,<br />

benlik ve üst benliğin etkileşiminden etkilenmektedir. Alt-benliğin istekleri<br />

sonucu bireyler, ekonomik ve fonksiyonel özelliklerinden öncelikli olarak ürünleri<br />

sembolsel özelliklerinden dolayı tercih etmektedirler. Spor araba satın alan bir bireye<br />

neden spor araba tercih ettiği sorulduğunda hız yapma performansı sebep gösterilse<br />

de aslında gerçek sebep genç görünme güdüsü olabilmektedir. 113<br />

1.2.2.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli<br />

Đnsan davranışlarının çoğu öğrenilmiş davranışlardır ve kişinin<br />

deneyimlerinden kaynaklanır. Ivan Pavlov’ un “Şartlandırılmış Öğrenme” modeline<br />

dayalı öğrenme dört temel kavrama dayanır; istek, uyarıcı, tepki ve pekişme. Bu dört<br />

temel kavramın etkileşimi ile öğrenme gerçekleşmektedir. Öğrenme modeli varolan<br />

marka alışkanlığının kırılması ve yeni marka alışkanlıklarının yaratılabilmesini<br />

sağlar. Đşletme ürünlerini, insanlarda güçlü istekler uyandıracak şekilde uyarıcılarla<br />

ilişkilendirip olumlu pekiştirme ile ürününe talep yaratabilir. 114 Pavlov’un öğrenme<br />

modeli pazarlama alanında özellikle reklamcılık sektöründe sıkça kullanılmaktadır.<br />

Televizyonda yayınlanan içecek reklamları örneğin, Coca-Cola’nın bardağa<br />

dökülürken görüntüsü ve sesi izleyiciler üzerinde susuzluk hissi yaratmakta ve içme<br />

isteğini harekete geçirmektedir. Reklamlarda değişik uyarıcı etkenler kullanılarak<br />

izleyicileri satın alma yönünde güdülemek mümkündür fakat her izleyici uyarana<br />

aynı tepkiyi vermeyebilir, aynı izleyici bile aynı uyarana farklı zamanlarda farklı<br />

tepkiler verebilecektir. 115<br />

112 BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair Söyledikleri, (çev.Đnan D.<br />

Erguvan Sarıoğlu), Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 77-80.<br />

113 TEK, a.g.e. s. 206.<br />

114 TEK, a.g.e. s. 208-209.<br />

115 PAPATYA, Nurhan, “Tüketici Davranışları ile Đlgili Motivasyon Modelleri: Bir Perakende<br />

Đşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir Araştırma”, Süleyman Demirel<br />

Üniversitesi Đ.Đ.B.F Dergisi, S.1,C.10, Y. 2005, s.225.


49<br />

1.2.2.1.4. Veblen Modeli<br />

Veblen’e göre insan içinde yaşadığı grubun normlarına ve kültür<br />

standartlarına uygun hareket eden bir varlıktır. Đnsanın gereksinim ve istekleri de<br />

içinde yer aldığı bu grup ve kültür tarafından belirlenmektedir. Veblen zengin üst<br />

kesimin boş zaman etkinliklerini, yaşam tarzlarını ve satın alma davranışlarını<br />

inceleyerek gösteriş için lüks tüketim yaptıkları sonucuna ulaşmıştır. 116<br />

Tüketim olayı derin sosyo-kültürel işaretlere sahip olduğu ve basit ekonomik<br />

terimlerle bakılmaması gereken bir gerçektir ve mallar sadece sağladıkları gerçek<br />

tatmin için değil işaret ve semboller olarak öneme sahiptirler. Veblen, endüstri<br />

toplumlarında malların nasıl meydana getirildiği değil nasıl anlam kazandıklarını<br />

anlamanın gerektiğini vurgulamıştır. 117<br />

1.2.2.2.Tüketici Davranışlarını Etkileyen Faktörlerle Đlgili Kuram ve Modeller<br />

Đnsanlar neden bir ürünü satın alırken diğerini tercih etmez, bu soruyu<br />

tutundurmadan ürün geliştirmeye kadar farklı pazarlama stratejileri nedeniyle<br />

olduğunu söyleyebiliriz fakat temelde tüketici davranışlarını, tüketici davranışlarını<br />

etkileyen faktörleri ve satın alma karar sürecini anlamamız gerekir. 118 Tüketici<br />

davranışlarını farklı birçok faktörün etkisiyle şekillenmektedir. Bu faktörleri kültürel<br />

faktörler, <strong>sosyal</strong> faktörler, kişisel faktörler ve psikolojik faktörler olarak<br />

sıralayabiliriz.<br />

1.2.2.2.1.Kültürel Faktörler<br />

Kültürel faktörler tüketicinin satın alma kararlarında oldukça etkilidir. Bu<br />

faktörler şunlardır; kültür, alt kültür ve <strong>sosyal</strong> sınıflar. Kültürel faktörler günlük<br />

hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Ürün ve hizmetlere ilişkin satın alma<br />

kararlarımız yaşadığımız toplumda paylaştığımız ortak inanç, değer, tutum, tören,<br />

gelenek ve davranışlara göre şekillenir. Đçinde yaşanılan toplumda nasıl<br />

116 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. s. 14.<br />

117 CAMPELL, a.g.e., s.49.<br />

118 BOONE, Louis E. ve David L. Kurtz, Contemporary Marketing, Dryden Pres, Orlando,1999, s.<br />

268.


50<br />

davranılacağı, neyin giyilip, nelerin yeneceği kültür tarafından belirlenir. Bir<br />

kültürde bir düğün, gösterişli bir töreni, şık kıyafetler ve misafirlere yemek ziyafetini<br />

gerektirirken, bir başka kültürde sade bir imza töreninden ibaret olabilir. Farklı bir<br />

alt kültüre veya <strong>sosyal</strong> sınıfa ait olma, konumlandığı grup içinde farklı davranışlara<br />

ve farklı yaşam tarzlarını oluşturan tüketim kalıplarına neden olacaktır. Ürün ve<br />

hizmetler, kişinin ait olduğu <strong>sosyal</strong> sınıfı ve sahip olduğu kültürü yansıtmak<br />

açısından belirleyiciler olacaktır.<br />

Kültür: Kültür, dil ve semboller aracılığıyla üyelerine aktardığı ve toplumun<br />

tümüyle kabul ettiği <strong>sosyal</strong> olarak kazanılmış değerler grubudur. Bu değerler grubu<br />

öğrenilmiştir. Küçük yaşta ailede ve çevrede öğrenilmeye benimsenmeye başlanır,<br />

kültürel kurallar aracılığıyla bireyin davranışları yönlendirir ve bu değerler aileden<br />

çocuklara geçerek kalıcılık kazanır. Toplum değiştikçe ve geliştikçe kültür de<br />

değişir. Her toplum kendine has farklı kültürel değerlere sahiptir. 119 Kültür insanın<br />

düşünme ve davranış sürecini etkileyen her şeyi kapsar. Đnsanın biyolojik yetenek ve<br />

özelliklerini belirlemez ve etkilemez fakat bunların ne zaman nasıl kullanılacağına<br />

yön verir. Kültürün öğrenilmesinde kültür değerleri önemli rol oynar. Kültür<br />

değerleri makul ve onaylanmış inançlar setidir ve neyin uygun olduğunu onaylayan<br />

bir inançlar bütünüdür. Bir hareketin ortaya konmasında, isteklerin açığa<br />

vurulmasında ve tutumun belirlenmesinde standart ve kriterleri kültürel değerler<br />

belirler. Kültürel değerlerin tüketicilerin marka seçimlerini etkilediğine dair<br />

araştırma sonuçları vardır. Örneğin yerli otomobile sahip olanlarla yabancı otomobile<br />

sahip olanların farklı kültürel değerlere sahip olduğu bir araştırma sonucu ortaya<br />

çıkmıştır. Pazarlamacılar açısından kültürel değerlerin yerine geçebilecek yeni<br />

değerlerin tüketicilere benimsetilmesi ya da kültürel değerleri tamamlayacak tüketim<br />

kalıplarının oluşturulması önemlidir. Ramazan sofralarında su ve hurmanın yerini<br />

tutabilecek içecek ve yiyeceklerin ya da öğretmenler günü hediyesi olarak kalem ve<br />

kravatın yerine geçecek tüketim kalıplarıyla uyumlu hediyelerin bulunması<br />

önemlidir. 120<br />

119 ASSAEL, Henry, Consumer Behavior and Marketing Action, Thompson, Ohio, 1995, s 453-<br />

456.<br />

120 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 159-163.


51<br />

Alt Kültür: Benzer davranış kalıpları ve değerlere sahip olan ve aynı<br />

kültürün diğer gruplarındaki insanlardan farklı olan bireylerin oluşturduğu gruba alt<br />

kültür denmektedir. Alt kültürün sınırları coğrafik isimlere ve yaş, din, ırk ve etnik<br />

köken gibi demografik özelliklere dayanır. Alt kültür içerisinde insanların tutumları,<br />

değerleri ve hareketlerinde kültürden daha fazla benzerlikler bulunmaktadır. Diğer<br />

alt kültürlere göre bir alt kültürdeki bireyler giyim, gıda ev döşeme konularında daha<br />

güçlü özel tip tercihlere sahip olabilirler. Örneğin lise öğrencilerinin önemli bir kısmı<br />

tam anlamıyla etsiz diet yapmamalarına rağmen vejeteryanlığı desteklemektedirler.<br />

Pazarlamacılar, alt kültürdeki bireylerin ürünleri satın alma zamanları ve şekillerinde,<br />

tercih edilen ürünlerde farklılıklar olduğunu belirleyerek alt kültür üyelerini tatmin<br />

etmek için ürün, dağıtım, fiyat ve tutundurmada çeşitliliğe gitmiştir. 121<br />

Alt kültür, değişik bakış açılarından sınıflandırılabilir. Irk, milliyet, din<br />

temelli ya da gençlik, yaşlılık gibi bir ayrıma tabi tutulabilir. Irk, alt kültürü<br />

tanımlayan önemli bir değişkendir. Türkiye de yaşayan Araplar Türk kültürünün bir<br />

üyesi olmakla beraber kendi ırklarının da özelliklerini taşırken öte yandan Mısır’da<br />

yaşayan Araplardan ise milliyet ve coğrafik farklılık sebebiyle farklı bir kültürü<br />

yaşarlar. Göç yoluyla gelen etnik gruplar geldikleri bölgelerden kültürel değerlerini<br />

de beraberlerinde getirirler. Sağlıklı bir toplumda alt kültürlerin çeşitliliği bir<br />

zenginliktir ve pazarlamacıların farklı kültürel motifleri dikkate alarak stratejilerine<br />

buna göre yön vermeleri gerekir. 122<br />

Sosyal Sınıf :Tüm toplumlarda insanlar itibarlarının düşük ya da yüksek<br />

konuma göre diğerlerini sınıflandırır. Bu sınıflama <strong>sosyal</strong> sınıflarla sonuçlanır.<br />

Sosyal sınıf, aynı <strong>sosyal</strong> sıralamadaki bireylerden oluşan açık gruplardır. Đnsanlar<br />

<strong>sosyal</strong> sınıflar arasında aşağı ya da yukarı hareket edebildiği için açıktırlar. Đnsanları<br />

bir sınıfta toplama kriterleri toplumdan topluma değişmektedir. Đnsanlar meslek,<br />

eğitim, gelir, ırk, etnik grup ve sahip olduğu malvarlığına göre sınıflandırılabilir.<br />

Gelir <strong>sosyal</strong> sınıfları belirlemeye yardımcı olmasına rağmen, <strong>sosyal</strong> sınıflar<br />

içerisinde gelir ve harcama alışkanlığı <strong>sosyal</strong> sınıfın üyeleri arasında önemli derecede<br />

farklılaşabilmektedir. Bir dereceye kadar aynı <strong>sosyal</strong> sınıf içindeki kişiler benzer<br />

121 PRIDE, William M. Ve O. C. Ferrell, Marketing: Concept and Strategies, Houghton Mifflin<br />

Company, Virginia,1997, s. 148.<br />

122 ĐSLAMOĞLU, a.g.e., s. 168-169.


52<br />

tutumlar, değerler, konuşma kalıpları gibi genel davranış kalıpları geliştirirler ve<br />

kabul ederler. Sosyal sınıflar kişinin harcama, tasarruf ve kredi uygulamalarını<br />

yönlendirir. Ev döşeme, eğlenme, tatil, sağlık hizmetleri, finans, gıda ve giysi satın<br />

alımlarımızı ve bir dereceye kadar kişinin alıp kullandığı ürünlerin tipi, miktarı ve<br />

kalitesini belirler. Đşletmeler, mağaza yeri seçiminde, iç tasarımının yapılmasında,<br />

ürünün özelliklerinde, ürünün fiyatlanması, reklamı ve kişisel satışında <strong>sosyal</strong><br />

sınıfları dikkate almaktadır. 123<br />

Sosyal sınıflar giyim kuşam, ev döşemesi, eğlence ve oyun faaliyetleri,<br />

otomobil ve birçok alanda belirli ürün ve marka tercih ederler. Sosyal sınıflar<br />

arasında tercih farklılıkları vardır. Örneğin üst sınıf tüketiciler dergi ve kitap tercih<br />

ederken, alt sınıf tüketici televizyonu tercih eder, üst sınıf televizyonda haber ve<br />

dramaları tercih ederken, alt sınıf dizi ve spor programlarını izler. 124<br />

1.2.2.2.2. Sosyal Faktörler<br />

Sosyal faktörler tüketicileri üç şekilde etkilemektedir. Bunlar; kişiye uyum<br />

sağlaması için uygulanan baskı, özel bir grupla psikolojik yakınlık kurma<br />

gereksinimi, ilgi duyduğu ürün hakkında gruptan bilgi alma gereksinimidir. Kişi<br />

belirli bir şekilde davranarak çevresinden, ailesi ve arkadaşlarından onay almak ister<br />

bundan dolayı bu etkileme yolları arasında en etkilisi kişinin uyum göstermesi için<br />

yapılan baskıdır. Kişi kendi yaşıt grubu içinde kabul görmek için bir satın almayı<br />

gerçekleştirmesi veya örneğin sigara kullanması gerekebilmektedir. Bir gruba<br />

katılma ve onaylanma isteği kişinin sağlığından ve mantıklı kararlarından baskın<br />

olmaktadır. 125<br />

Referans (Danışma) Grubu: Kişilerin tutum ve davranışlarını doğrudan ya<br />

da dolaylı olarak etkileyen gruplardır. Aile, arkadaş, aynı iş yerinde çalışanlar, aynı<br />

klüp ya da dernek üyeleri danışma grubudur. Bazı durumlarda insanlar herhangi bir<br />

kuruluşun üyesi olmadıkları halde, gelecekte o kuruluşa üye olabilecekleri<br />

varsayımıyla bu grubun davranış kalıplarını taklit ederler. Sanatçıların, yıldızların,<br />

123 PRIDE, ve FERRELL, a.g.e. s. 145-146.<br />

124 KOTLER, Philip, Pazarlama Yönetimi, (çev. Nejat Muallimoğlu), Beta Yayınları ,Đstanbul, 2000,<br />

s. 162.<br />

125 BLYTHE, Jim, Pazarlama Đlkeleri, (çev. Yavuz Odabaşı), Bilim Teknik Yayınevi, Đstanbul, 2001,<br />

s. 52-53.


53<br />

futbolcuların yaşantıları taklit edilebilir bu gibi davranışlar tüketicinin satın alma<br />

davranışına yön verir. Bir arkadaşının tavsiyesi bireyin ürünle ilgili tutumunun<br />

değişmesine yol açabilir. 126<br />

Đnsanlar üç nedenden dolayı özellikle referans grupları ile özdeşleşir ve bu<br />

gruplara bağlanırlar: yararlı bilgi elde etmek için, ödül kazanmak ya da cezadan<br />

kaçınmak, kendi değerlerini korumak, tanımlamak ve inşa etmek için anlam<br />

kazanmak (kimlik elde etme). Bu amaçlar üç referans grubunu etkisini yansıtır;<br />

bilgilendirici, faydacı ve değer manalı. Bu referans grubu etkilerini şu şekilde<br />

açıklayabiliriz: 127<br />

• Bilgilendirici Referans Grup Etkisi, tüketicilere kendileri, diğer insanlar ve<br />

ürün, hizmet ve mağazalar gibi fiziksel çevre görünüm hakkında yararlı bilgi<br />

sağlar. Bu bilgilendirmeden doğrudan hem sözlü hem de sergileme şeklinde<br />

olabilir. Örneğin bir tüketici spor ayakkabı satın alma kararında bu konuda<br />

bilgisi olduğunu düşündüğü bir arkadaşının tavsiyelerini rica etmekte ya da<br />

tenis oynamayı öğrenmeye çalışan bir kişi nasıl tenis oynandığını arkadaşına<br />

sormaktadır. Eğer bilgi söz konusu problemle ilgili ve güvenilir olarak<br />

algılanıyorsa ve bilginin kaynağı güvenilir olarak algılanıyorsa, tüketiciler<br />

referans gruplarından daha fazla etkilenme eğiliminde olacaktır. Başkasının<br />

ürün ve hizmetle ilgili gözlemler aracılığıyla da bilgi edinilebilir. Dağa<br />

tırmanan, spor yapan, balık avlayan birçok insan referans gruplarından<br />

gözlemledikleri ürünleri tercih ederler.<br />

• Faydacı Referans Grup Etkisi, referans grup önemli ödül ve cezayı kontrol<br />

ettiği zaman tüketici davranışları üzerinde görülür. Eğer tüketiciler referans<br />

grubun ödül ve cezayı kontrol ettiğine inanıyorsa, davranış grup tarafından<br />

biliniyorsa ve ödülü elde etme cezadan kaçma yönünde güdülenmişlerse<br />

genellikle referans grubun isteklerine itaat edeceklerdir. Kendi denk referans<br />

grubumuzda arkadaşlarınız giyim tarzımızı etkilemektedir, grupta hayran<br />

bakışları üzerimize toplanmasını ya da arkamızdan kötü konuşmalardan<br />

kaçınmayı isteriz. Reklamcılar bu etkiyi güzel bir şekilde kullanmaktadır.<br />

126 YÜKSELEN, Cemal, Pazarlama Đlkeler- Yönetim, Detay Yayıncılık,Ankara, 2006, s. 103.<br />

127 PETER, ve OLSON, a.g.e., s. 448-450.


54<br />

Đnsanlar televizyonda saldırgan kokulardan kaçar, kötü nefes kokusu fark<br />

edilirse ve saçındaki kepek görünürse nasıl bir duruma düşeceği gösterilir. Bu<br />

durumları yaşamamak için X ürünlerini kullanmalıdır.<br />

• Değer Manalı Referans Grup Etkisi, insanların kendi değerlerini<br />

etkilemektedir. Kültürel birimler olarak referans grupları yaşam tarzı, inanç,<br />

değer, amaç ve davranışsal kurallar gibi kültürel anlamları içerir ve yaratırlar.<br />

Đnsanlar devamlı olarak kendi değerlerini oluşturma, geliştirme ve<br />

sürdürmede kullanmak üzere istenen kültürel değerler ararlar. Bu kültürel<br />

değerleri belirten referans gruplarına bağlı olarak ve özdeşleşerek tüketiciler<br />

kendilerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Harley Davidson motosikletlerini alan<br />

tüketiciler orta ve üst orta sınıf doktor, avukat, diş doktoru, mühendis gibi<br />

profesyonel insanlardır. Harley binicileri aile ve işten ayrı özgürlük hissi,<br />

kökten bağımsızlık, ruhsal özgürlük ve özel bir gruba ait olma hissini<br />

yaşarlar. Bu referans grubu değerleri kavrama, duygulanım ve biniş<br />

malzemeleri ve biniş kıyafetlerinin satın alımını da içeren davranışları<br />

etkilemektedir. Harley Davidson bu değer anlamlı istek ve gereksinimleri<br />

anlayarak siyah deri ceket gibi onları tatmin edecek değişik ürünleri piyasaya<br />

sürmüştür.<br />

Aile: Aile birincil dereceden bir referans grubudur ve bireyin satın alma<br />

kararlarını birçok yönden etkiler. Aile, bireysel gereksinimler için yapılan satın<br />

almaları ve aile için satın alma kararlarını yönlendirir. Ailenin çekirdek ya da ataerkil<br />

oluşu, ailenin gerçekleştirmek istediği amaçları, aile üyelerinin rolleri ve haberleşme<br />

düzeyleri, aile hayat eğrisine bağlı olarak bireylerin etkilenmeleri değişecektir. Aile<br />

içi rollerin değişmesi örneğin kadının çalışma hayatına girmesi, para kazanması<br />

önceki dönem satın alma kararlarının ve satın alınan ürünlerin niteliğini<br />

değiştirmiştir. Aile için satın alınan bir otomobil, televizyon müzik seti, mobilya ya<br />

da apartman dairesi aile üyelerinin değişik gereksinim ölçütüne göre değerlendirilir.<br />

Bir apartman dairesi seçiminde anne ve baba için toplumsal statü, komşu, işe<br />

yakınlık önem taşırken; çocuklar için arkadaş gruplarına, okula, oyun alanlarına<br />

yakınlık önem taşır. 128<br />

128 ĐSLAMOĞLU, a.g.e. , s. 196-198.


55<br />

Roller ve Statü: Đnsanlar yaşadığı toplumda belirli bir statüye ve role<br />

sahiptir. Statü aileden, maddi imkanlarımızdan (sahip olduğumuz ev, araba, kıyafet,<br />

markalı eşyalar…gibi), iş yaşamımızdaki başarıdan ve<br />

fiziksel ayrıcalıklardan<br />

kaynaklanabilir. Statü <strong>sosyal</strong> alanda diğer insanlarla olan ilişkilerimizde belirleyici<br />

rol oynamaktadır. Đnsanlar toplum içinde sahip olmak istediği konuma göre<br />

kendilerine bu statüyü sağlayacak tüketim faaliyetlerini gerçekleştirmeye<br />

çalışmaktadırlar.<br />

Yaşantımızda ve gündelik faaliyetlerimizde birçok rol üstleniriz ve bu rollere<br />

uygun ürünleri tercih ederiz. Bir kutlama törenine katılacak kişi gideceği ortamda en<br />

iyi olmak için kendisine kıyafetler alacak böylece kalabalık içinde küçük<br />

düşmeyecek ve gününü en iyi şekilde geçirecektir. Aşık rolü sevdiğinin gözüne<br />

girmek için çiçek almayı ya da parfüm sürmeyi, arkadaş rolü arkadaşa yemek<br />

ısmarlamayı, kız evlat rolü anneler günü için uygun bir hediye almayı<br />

gerektirecektir. 129<br />

Bir bayan anne-babası için kızları rolünde, çalıştığı yerde işçi<br />

rolünde ve evde eş rolündedir. Her rolün toplumda belirli bir statüsü vardır. Bir<br />

yüksek mahkeme üyesinin statüsü, bir banka yetkilisinin statüsünden fazladır, banka<br />

yetkilisinin statüsü de bir büro sekreterinin statüsünden fazladır. Đnsanlar toplumda<br />

rol ve statülerini yansıtan ürün ve hizmetleri tercih ederler. Şirket genel müdürü<br />

genellikle Mercedes arabaya biner, pahalı ve markalı giysiler giyer ve belirli<br />

restoranlarda yemek yer. Ürünler ve markalar bireyler için birer statü sembolüdür. 130<br />

1.2.2.2.3.Kişisel Faktörler<br />

Tüketicilerin davranışları yaşlarına, kişilik ve yaşam tarzlarına göre<br />

farklılaşmaktadır. Tüketicilerin farklı yaş dönemlerinde farklı gereksinimleri ortaya<br />

çıkacağı için satın alacakları ürün ve hizmetler farklıdır. Đnsanlar genelde yaşıtlarının<br />

sahip olduğu şeylere sahip olmak isterler. Yaşam tarzı, içinde bulunulan toplumda<br />

satın alınan ürün ve hizmetler yoluyla <strong>sosyal</strong>leşmeyi sağlar. Tüketicilerin ürün ve<br />

hizmetler konusunda tercihleri, nelere zaman ve para ayırdıkları, boş zamanlarını<br />

nasıl değerlendirdikleri onlara bir kimlik sunar. Kişilik de tüketicilerin satın alma<br />

davranışlarını etkileyen faktörlerden biridir. Kişilik özellikleri tüketicinin<br />

algılamasını ve satın alma davranışlarını etkilemektedir. Đnsanlar farklı kişilik<br />

129 BLYTHE, a.g.e. , s. 54.<br />

130 KOTLER, a.g.e., s. 167.


56<br />

özelliklerine sahiptir. Kişilik özelliklerine göre insanlar sakin, utangaç, içe dönük,<br />

dinamik, arkadaş canlısı, sinirli, kendine güvenli ve güvenilir olarak farklı kişilik<br />

tipleri sergilemektedirler. Bu kişilik özellikleri tüketicilerin tercihlerini<br />

farklılaştıracaktır. 131<br />

Yaş ve Yaşam Dönemi: Đçerisinde tüketicilerin büyüdüğü çağ aynı zaman<br />

periyodu boyunca reşit olan milyonlarca diğerleriyle birlikte kültürel bir bağ yaratır.<br />

Büyüdükçe, bizim yaşımıza yakın olan diğerleriyle birlikte sık sık gereksinimlerimiz<br />

ve tercihlerimiz değişir. Bu nedenle bir tüketicinin yaşı onun kişiliğinde önemli bir<br />

etki gösterir. Her şey eşit olduğu zaman, bizden daha genç ya da daha yaşlı<br />

olanlardan ise yaşıtlarımız olan diğerleri ile ortaklaşa şeylere sahip olma olasılığımız<br />

daha fazladır. Pazarlamacıların bir yaş grubunun üyeleriyle kendi dillerinde iletişim<br />

kurmaya gereksinimi vardır. Örneğin, Sony genç insanların dikkatini çekmek için<br />

plaj voleybolu gibi spor olaylarına sponsor olması gerektiğini fark etti. Elektrik<br />

devleri Amerikan araba radyo pazarına girdikleri zaman, teknik üstünlük ve kalite<br />

genel temasına odaklandılar fakat bu ürünlerin tüketicilerinin yarısını oluşturan grup<br />

16 ile 24 yaş aralığına kadar genişlemişti ve bunu öngöremeyen Sony 10 yıl sonra<br />

pazarda değersiz yedinci sıradaydı. Sonuçta, firma durumu anladı ve tamamen<br />

yaklaşımını yenileştirdi ve araba radyo gelirlerini ikiye katladı. Şuanda Sony<br />

Elektronik tamamen iç pazarlama örgütünü yeniden örgütledi böylece değişik yaşam<br />

devrelerinde olan tüketiciler için ürünleri hedefledi. Ürün yöneticileri atamak yerine<br />

onları yaşla bağlantılı bölümlerden sorumlu hale getirdi. Yaş grubu benzer<br />

deneyimlere sahip benzer yaşlardaki insanları içerir. Onlar kültürel kahramanlar<br />

(John Wayne e karşı Brad Pitt), önemli tarihi olaylar (II. Dünya savaşına karşı 2001<br />

terörist saldırılar)v.b. hakkında birçok genel anıyı paylaşırlar. Đnsanları yaş<br />

gruplarına bölmek için kabul edilmiş evrensel yöntemler olmamasına rağmen<br />

herkesin bizim nesil’e atıfta bulunulduğunda ne demek istendiğine dair güzel bir<br />

fikri vardır. Pazarlamacılar belirli bir yaş grubu için ürün ve hizmetleri hedefler ve<br />

sahip olunanlar, her bir yaşam devresinde mücadele edilen gereksinim ve öncelikleri<br />

131 STANTON, William J., ETZEL Michael J. ve WALKER, Bruce J., Fundamentals of Marketing,<br />

Mc Graw-Hill, 1994, s. 171.


57<br />

belirtmenin yanında belirli bir yaşta diğerleri ile özdeşleşmeye izin vermesi açısından<br />

anahtar bir rol oynar. 132<br />

Yaşam Tarzı:Yaşam tarzı, bir kimsenin eylemleriyle, ilgileriyle ve<br />

düşünceleriyle ifade edilen yaşama ölçüsüdür ve o bireyin bir bütün olarak<br />

kendisinin çevresiyle karşılıklı temasını belirler. Aynı alt kültürden, aynı <strong>sosyal</strong><br />

sınıftan, aynı meslek grubundan insanların yaşam tarzları birbirinden oldukça farklı<br />

olabilir. 133<br />

Kişilik: Kişilik bireyin tüm özelliklerini yansıtan bir kavramdır. Üzerinde<br />

uzlaşılmış ortak bir kişilik tanımı yoktur. Genel bir ifadeyle kişilik; bireyin yaşama<br />

biçimi, çevresi ile kurduğu diğer bireylerden farklılaştırıcı tutarlı ilişki biçimi veya<br />

bireyin zihinsel, bedensel ve ruhsal farklılıklarının davranış biçimlerine ve yaşama<br />

şekline yansımasıdır. Kişiliğin oluşmasında, kalıtımsal faktörler, bedensel faktörler,<br />

bireyin içinde yaşadığı toplumun <strong>sosyal</strong> özellikleri, bireyin ailesi, bireyin ait olduğu<br />

<strong>sosyal</strong> grup ya da sınıf, bireyin yaşadığın bölgenin coğrafi ve fiziki şartları, kitle<br />

iletişim araçları, referans grupları etkilidir. 134<br />

Kişilik, bireyin kendisiden kaynaklanan tutarlı davranış kalıpları ve kişilik içi<br />

süreçler olarak tanımlanabilir. Tutarlı davranış kalıplarını her zaman ve her durum<br />

içinde gözlemleyebiliriz. Bugün dışa dönük bir insan yarın da dışa dönüktür, iş<br />

yerinde rekabetçi bir insan büyük ihtimalle sporda da rekabetçi bir yapıdadır,<br />

davranışlar sadece içinde bulunulan duruma verilen tepkiden oluşmaz bu nedenle<br />

insanların davranışlarından tutarlılık beklememiz normaldir. Kişilik içi süreçler, nasıl<br />

davranacağımızı ve nasıl hissedeceğimizi etkileyen, içimizde gelişen tüm duygusal,<br />

bilişsel ve düşüncesel süreçleri kapsar. Bu süreçleri nasıl kullandığımız ve bu<br />

süreçlerin bireysel farklılıklarla nasıl bir etkileşime girdiği bizim bireysel<br />

karakterimizi belirlemede rol oynar. 135 Kişilik tiplerine ikinci bölümde ayrıntılı yer<br />

verilmiştir.<br />

132 SOLOMON, a.g.e. ,s. 512.<br />

133 KOTLER, a.g.e., s. 168.<br />

134 ZEL, Uğur, Kişilik ve Liderlik: Evrensel Boyutlarıyla Yönetsel Açıdan Araştırmalar, Teoriler<br />

ve Yorumlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2001, s. 21-26.<br />

135 BURGER, a.g.e., s. 23.


58<br />

1.2.2.2.4. Psikolojik Faktörler<br />

Tüketici davranışlarını başlıca dört faktörün etkisi altındadır; güdülenme,<br />

algılama, öğrenme, inanç ve tutumlar. Tüketicilerin neden bazı ürün ve hizmetleri<br />

tercih ettiklerini, satın alma amaçlarının ne olduğunu anlamak ve onları satın almak<br />

için harekete geçiren unsurların neler olduğunu anlamak bakımından psikolojik<br />

faktörler önemlidir. Ürün ve hizmetlerin tüketiciler için ne ifade ettiğinin, nasıl<br />

algılandığının net bir şekilde açıklanması, tüketicileri tatmin edecek doğru ürünlerin<br />

ve hizmetlerin üretiminin sağlanması veya ürünlerin, hizmetlerin tüketicilere nasıl<br />

sunulacağının belirlenmesi açısından önemlidir.<br />

1.2.2.2.4.1. Güdülenme<br />

Güdü istekleri, arzuları, gereksinmeleri ve dürtüleri kapsayan genel bir<br />

kavramdır. Güdüler insan ve hayvan davranışlarının temelinde yatan nedenlerdendir.<br />

Güdüler organizmayı uyarır, harekete geçmesini ve organizmanın davranışının belli<br />

bir amaca yönelmesini sağlar. 136 Güdülenme, bir amacı hedef alan dürtü ya da<br />

davranışı harekete geçiren psikolojik ya da fizyolojik eksiklik ya da gereksinimlerle<br />

başlayan bir süreçtir. Gereksinimler, dürtü ve teşvik birbirine bağlı ve birbiriyle<br />

etkileşim içerisinde güdülenme sürecini oluşturur. 137<br />

Đnsanın düşünceleri, duyguları, umutları, inançları, arzuları, gereksinimleri ve<br />

korkuları onları harekete geçirir ve hareketlerini yönlendirir. Đnsan davranışları her<br />

ne kadar arzu, duygu, düşünceleri ve psikolojik yapısının etkisiyle oluşsa da çevresel<br />

koşullar, kişisel izlenimler, <strong>sosyal</strong> alışkanlıklar ve tutumlar gibi uyarıcı unsurlar<br />

davranışları yönlendirir. Đnsanın arzu ve gereksinimleri tatmin edilmedikçe kişide bir<br />

gerginlik hali yaratacaktır. 138<br />

Đnsanların nasıl güdüleneceğine ilişkin bazı teoriler vardır. Bu teorilerden<br />

bazıları, kişinin ilgileri, arzuları, hisleri, düşünceleri ve yeteneklerini temel alarak<br />

kişiyi anlamaya ve bunlar aracılığı ile kişileri güdülemeye çalışırken bazı teoriler de<br />

136 CÜCELOĞLU, Doğan, Đnsan ve Davranışı; Psikolojinin Temel Kavramları,Remzi Kitabevi,<br />

Đstanbul, 2004, s. 229-230.<br />

137 LUTHANS, Fred, Organizational Behavior,7th ed.,Literatür Yayıncılık, Đstanbul, 1995, s.140-<br />

141.<br />

138 EREN, Erol, Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, Đstanbul,1998, s. 398.


59<br />

kişinin dışında kişinin davranışlarına yön veren faktörleri anlamaya yöneliktir. Bu<br />

teoriler şu şekildedir: 139<br />

1. Kapsam Teorileri; kişinin içinde yer alan ve kişiyi belli bir yönde harekete sevk<br />

eden faktörleri ele alır.Abraham Maslow’un Gereksinimler Hiyerarşisi Yaklaşımı, F.<br />

Herzberg’in Çift Faktör Teorisi, D. McClelland’ın Başarma Gereksinimler Teorisi<br />

kapsam teorileri içinde yer alır.<br />

• Gereksinimler Hiyerarşisi Yaklaşımı, bu yaklaşımda iki temel varsayım<br />

bulunmaktadır. Birincisi, kişinin her davranışı belli bir gereksinimi<br />

karşılamaya yöneliktir. Gereksinimler davranışı belirler. Đkincisi, kişinin<br />

gereksinimleri belirli bir sıralama içindedir. Alt sıradaki gereksinim tatmin<br />

edilmeden üst sıradaki gereksinime geçilemez. Maslow gereksinimleri<br />

fizyolojik, güvenlik, <strong>sosyal</strong>, kendini gösterme ve kendini tamamlama şeklinde<br />

gruplandırmıştır. Fakat tüm insanların gereksinimlerini aynı sırada aynı<br />

şiddette olması zordur. Đnsanlar farklı kademelerdeki gereksinimler nedeniyle<br />

davranışa sevkedilecektir. Kişileri belli bir davranışa yönlendirmek için sahip<br />

olmak istedikleri şeyler ve gereksinimleri araç olarak kullanılabilir.<br />

• Çift Faktör Etkisi, Herzberg iş yerinde güdülenmeyi incelemek üzere bir<br />

denek grubunun iş yerinde kendilerini ne zaman iyi, ne zaman kötü<br />

hissettiklerini sormuş ve sonuçta iki faktör grubu elde etmiştir. Birincisi,<br />

Motive Edici Faktörler, ilerleme imkanı, statü, başarı, tanınma ve sorumluluk<br />

gibi kişiye kişisel başarısından dolayı motive sağlayacak faktörlerdir. Đkincisi,<br />

Hijyen Faktörleri, ücret, maaş, çalışma koşulları, iş güvenliği gibi kişiye<br />

motive olmasını sağlayacağı asgari imkanları sağlayan faktörlerdir. Hijyen<br />

faktörler, kişilerin motive olması için gerekli ortamı sağlar, motive edici<br />

değildirler.<br />

• Başarma Đhtiyacı, bu teoriye göre insanlar ilişki kurma gereksinimi, güç<br />

kazanma gereksinimi, başarma gereksinimi etkisiyle davranış gösterirler.<br />

Đlişki kurma gereksinim, ilişki kurma, gruba girme ve <strong>sosyal</strong> ilişkileri<br />

geliştirmeyi ifade eder. Đlişki kurma gereksinimi yüksek insanlar ilişki kurma<br />

139 KOÇEL, Tamer, Đşletme Yöneticiliği; Yönetim ve Organizasyon, Organizasyonlarda Davranış<br />

Klasik –Modern-Çağdaş Yaklaşımlar, Beta Yayınları, Đstanbul, 1999, s. 467-482.


60<br />

yoluyla güdülenecektir. Güç kazanma gereksinim olan kişiler, başkalarını<br />

kontrol etme, gücünü koruma eğiliminde olacaktır. Başarma gereksinimi<br />

yüksek olan kişiler, belirledikleri hedeflere ulaşmak için bilgi ve yetenek<br />

kazanmaya çalışacak, başarılı olmak için gerekli olan davranışları<br />

gösterecektir. Đnsanların bu üç gereksinimden hangisine daha eğilimli<br />

olduklarını belirleyerek güdülenmeleri sağlanabilir.<br />

2. Süreç Teorilerine; Gereksinimler insanları güdüleyen faktörlerden bir tanesidir.<br />

Belirli bir davranışı sergileyen kişinin aynı davranışı tekrarlamasının nasıl<br />

sağlanabileceği üzerinde durmuştur.<br />

• Davranış Şartlandırma, klasik ve sonuçsal şartlandırma olarak iki<br />

şekildedir. Klasik şartlandırma Ivan Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı<br />

deneylerde gözlemlediği davranışların belirli uyaranlar tarafından harekete<br />

geçirilmesidir.<br />

B. F. Skinner’in geliştirdiği sonuçsal şartlandırmada, kişi çeşitli sebeplere<br />

bağlı olarak bir davranış sergiler, davranışının sonucuna göre bu davranışı tekrarlama<br />

ya da tekrarlamama kararı alır. Kişi, davranışı neticesinde haz verici bir sonuçla<br />

karşılaşıyorsa davranışını tekrarlama, üzüntü verici bir sonuç elde ediyorsa<br />

tekrarlamama eğiliminde olacaktır.<br />

• Vroom’un Bekleyiş Teorisi, kişilerin belirli bir davranışa yönelik<br />

güdülenmesi kişinin ödülü arzulama derecesi ve bekleyişine bağlıdır. Valens,<br />

kişinin belirli bir davranışı sergileyerek elde edeceği ödülü arzulama<br />

derecesidir. Ödül bir anlamda kişinin belirli bir gereksinimi ne kadar tatmin<br />

ettiğini göstermektir. Bazıları için bu ödül anlamsız, bazıları için çok değerli<br />

olabilir. Bekleyiş, belirli bir davranışın belirli bir ödülle ödüllendirileceği<br />

olasılığı, umududur. Kişi davranışı sonucu ödüllendirileceğine olan bekleyişi<br />

yüksekse daha fazla gayret gösterecektir.<br />

• Lawler-Porter Bekleyiş Teorisi, Vroom’un modelini esas alarak bazı<br />

eklemeler yapılmıştır. Kişinin belirli bir davranışı göstermesi istediği sonucu<br />

elde etmesi için yeterli olmayabilir. Kişinin arzulanan sonuca ulaşabilmesi<br />

için yeterli bilgi ve yeteneğe de sahip olması ve kişinin kendisi için algıladığı<br />

rolün ne olduğu önemlidir.


61<br />

• Eşitlik Teorisi, kişinin iş başarısı ve tatmin olma derecesi çalıştığı iş<br />

ortamında algıladığı eşitliğe bağlı değişecektir. Kişinin iş ortamında<br />

gösterdiği performans ile elde ettiği sonuçla, iş ortamındaki diğerlerinin<br />

performans ve elde ettikleri sonuçları karşılaştırarak eşit olmayan bir durum<br />

algılıyorsa eşitsizliği giderecek yönde davranış sergileyecektir.<br />

• Amaç teorisi, kişi kendine ulaşılması zor hedefler seçtiyse, ulaşılması kolay<br />

hedefler seçen kişilere göre daha fazla güdülenecektir.<br />

Güdüleme insanları oldukları gibi davranmaya yönelten süreci gösterir.<br />

Tüketicinin tatmin olmasını istediği gereksinimlerinin kışkırtılması ile ortaya çıkar.<br />

Bir gereksinim aktif hale geldiği zaman, tüketiciyi gereksinimi ortadan kaldırma ya<br />

da reddetme girişimine sürükleyen gerilim durumu var olur. Bu gereksinim faydacı<br />

ya da hazcı olabilir fakat arzulanan son durum tüketicinin hedefidir. Pazarlamacılar<br />

arzulanan yararları sağlayacak ürün ve hizmetleri yaratmaya çalışırlar ve tüketicinin<br />

bu gerginliği azaltmasına izin verirler. Eğer gereksinimler hazcı ya da faydacı ise,<br />

tüketicinin şimdiki durumu ile ideal durumu arasında çelişki oluşur ve bu uçurum<br />

gerilme durumu yaratır. Bu gerilimin şiddet, gerilimi azaltmak için tüketicinin<br />

hislerinin zorunluluğunu belirler. Basit bir gereksinimlerimiz birçok çeşitli yolla<br />

tatmin edilebilir ve kişinin tercihleri onun deneyimler setinden ve içinde yetiştiği<br />

kültürün telkin ettiği değerlerden etkilenir. 140<br />

1.2.2.2.4.2. Algılama<br />

Algılama, dünyanın gerçeğinden oldukça farklı olabilen bir resmini sağlayan<br />

çok karışık bilişsel bir süreçtir. Bireyler etrafındaki dünya yani gerçekliği bireyin<br />

duyularına dayanır. Birey çevresindeki dünyayı anlamak için görme, duyma,<br />

koklama, dokunma, tat alma duyuları ile elde ettiği verileri işler. Duyular,<br />

vücudumuzdan ve dış dünyadan kaynaklanan sayısız uyarıcının etkisi altındadır, bu<br />

yüzden algılama duyulardan daha karmaşık ve sınırları daha geniştir. Algılama,<br />

birey bir durum ya da uyarıcıyla karşılaştığı zaman başlar. Bu karşılaşma ani fiziksel<br />

uyarılmayla ya da tamamen fiziksel sosyokültürel çevrede olabilir. 141<br />

Algılama<br />

insanların ses, koku, renk, doku, ışık gibi uyarıcılara verdiği tepkilerin seçilmesi,<br />

140 SOLOMON, a.g.e., s.118-119.<br />

141 LUTHANS, a.g.e., s. 86-87.


62<br />

düzenlenmesi ve yorumlanması sürecidir. Algılama, ham duyulara anlam vermek<br />

için onlara neler eklediğimize odaklanır. Bir ürün ya da hizmet değerlendirilirken<br />

paketleme tarzı, marka ismi, ürün ya da hizmetin teşhir edildiği mağazanın ortamı<br />

gibi faktörler etkili olur. Tüketicinin ürün ve hizmetlerden beklentilerine ve<br />

tüketicinin kültürel yapısına göre algılamalar farklılaşacaktır. Đlk başta biz<br />

çevremizdeki çok az sayıda uyarıcıya dikkat ederiz, dikkat ettiklerimizin azına<br />

bakarız ve nesnel olarak bilincimize giren uyarıcıları işleme almayabiliriz. Birey bir<br />

dürtünün anlamını deneyim, gereksinim ve eğilimlerine uyumlu olacak şekilde<br />

yorumlar. Keşfetme, dikkat ve yorumlama algılama sürecini oluşturan üç aşamadır.<br />

Şekille algılama sürecini şu şekilde gösterebiliriz. 142<br />

Duyu Uyarıcı<br />

Görüntüler<br />

Sesler<br />

Kokular<br />

Tat<br />

Dokunma<br />

Duyu Alıcıları<br />

Göz<br />

Kulak<br />

Burun<br />

Ağız<br />

Deri<br />

Keşif Dikkat Yorumlama<br />

Kaynak: SOLOMON, a.g.e., s. 49.<br />

Şekil 1.3: Algılama Süreci<br />

1.2.2.2.4.3. Algıda Seçicilik<br />

Birey devamlı olarak çok sayıda uyarıcının etkisi altındadır. Sokakta yürüyen<br />

insanların sesi, trafikte araçların korna sesleri, komşunuzun gürültüsü hepsi<br />

duyularımızı etkiler. Bu farklı uyarıcıların bazıları seçilir sadece bir kısmı algılanır.<br />

Sadece bazı uyarıcıların seçilmesinde iç ve dış bazı dikkat faktörleri etkilidir.Bu<br />

faktörleri şunlardır: 143<br />

142 SOLOMON,a.g.e. ,s. 49.<br />

143 LUTHANS, a.g.e. , s. 90-97.


63<br />

1. Dış Dikkat Faktörleri; şiddet, boyut, zıtlık, hareket, tekrarlama, yenilik ve<br />

alışıklıktır.<br />

• Şiddet, dış uyarıcılar arasında daha yoğun, daha şiddetli olan<br />

muhtemelen algılanacaktır. Yüksek ses, parlak ışık ve güçlü kokular<br />

diğerlerine göre daha çok dikkat çekecektir. Reklamcılar tüketicinin<br />

dikkatini çekmek için yoğunluktan sıkça faydalanmaktadırlar.<br />

• Boyut, şiddette olduğu gibi nispeten büyük boyutlu nesneler<br />

diğerlerine göre daha iyi algılanacaktır. Tam sayfa alana yayılan<br />

reklam, birkaç satır geçen reklamdan daha çok dikkat çekecektir.<br />

• Zıtlık, çevresine göre göze çarpan dış uyarıcılardır.<br />

• Tekrarlama, dış uyarıcının tekrarlanması birden fazla dikkat<br />

toplamasını sağlayacaktır. Sıkıcı, rutin işlerde çalışan işçiler<br />

dikkatlerini kolaylıkla kaybedebilirler bunu önlemek için işletme<br />

müdürleri direktifleri tekrarlamayı tercih ederler. Rakiplerin<br />

ürünlerinden fazla farklılaşamayan aspirin, sabun ve deodorant gibi<br />

ürünlerde eşsiz bir ürün imajı yaratmak için reklamcılar tekrarlama<br />

tekniğini kullanırlar.<br />

• Hareket, insanlar görüş alanları içerisindeki sabit nesnelere göre<br />

hareketli nesnelere daha çok dikkat etmektedir. Reklamcılar hareketli<br />

nesnelerin dikkat çekme özelliğinden yararlanarak ürün ve hizmetleri<br />

pazarlamışlardır. Las Vegas şehrinde geceleri kullanılan hareketli<br />

parçalardan oluşan işaretler insanların dikkati toplamaktadır.<br />

• Yenilik ve alışıklık, hem yenilik hem de aşina olduğumuz durumlar<br />

dikkatimizi daha çok çeker. Alışkın olduğumuz durumlar içinde<br />

yeniliklerin olması veya yeni durumlar içinde tanıdık nesneler daha<br />

çok dikkatimizi çeker. Đş rotasyonunda olduğu gibi, iş görenin işini<br />

zaman zaman değiştirirseniz görevine olan dikkati artacaktır.<br />

2. Đç Dikkat Faktörleri, daha genel olarak bireyin karmaşık psikolojik<br />

yapısına bağlıdır. Đnsanlar kişilikleriyle, öğrendikleriyle ve güdüleriyle bağdaşan<br />

bulundukları çevreden uyarıcı ve durumları seçerler.


64<br />

• Öğrenme, öğrenme etkisi kesin bir durumu algılamada bir beklenti<br />

yaratır. Daha önce öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda ne görmeyi ve<br />

duymayı bekliyorsak onu duyar ve görürüz.<br />

• Güdüleme, temel güdüleyicilerden açlık ve cinsellik güdülemenin<br />

algılamadaki rolünü ortaya koymada kullanılabilir.<br />

• Kişilik, kişilik özelliklerine bağlı olarak uyarıcılara anlam verecektir.<br />

1.2.2.2.4.3. Öğrenme<br />

Öğrenme, geçmiş deneyimlerin sonucu olarak davranışlarda meydana gelen<br />

bir değişim olarak tanımlanabilir. Tüketiciler ürünleri satın alırken ve tüketirken<br />

deneyim kazandıkları için sadece hangi markayı sevdiklerini ve sevmediklerini<br />

öğrenmezler, aynı zamanda özellikle sevdikleri markaların özelliklerini de öğrenirler.<br />

Daha sonra geçmiş deneyimlerine dayanarak gelecek davranışlarını ayarlar. Örneğin,<br />

Reebok marka bir koşu ayakkabısı alan tüketici çok rahat olduğunu belirleyebilir.<br />

Markanın sürekli tatmin sağlaması tüketicinin bir sonraki spor giysi ya da malzeme<br />

gereksinimlerini Reebok’ tan almasını sağlayacaktır. Böylece, sürekli tatmin eski<br />

deneyimleri kuvvetlendirir ve gelecek sefer tüketicinin aynı markayı alma olasılığını<br />

arttırır. 144<br />

Öğrenme davranışçı öğrenme ve bilişsel öğrenme olarak iki temel grupta<br />

incelenmektedir. Davranışsal öğrenme, kendi içinde edimsel ve tepkisel şartlanma<br />

olarak ikiye ayrılır. Tepkisel şartlanma; Ivan Pavlov’ un çalışmalarının sonuçlarına<br />

göre, öğrenme uyaranlara verilen tepkinin sonucu gerçekleşmektedir. Pavlov<br />

deneyinde, köpeğe et verilir ve salya salgıladığı görülür bu sırada aralıklarla zil<br />

çalınır ama köpek buna bir tepki vermez. Đkinci aşamada köpeğe et verilmeden<br />

hemen önce zil çalınır ve ardından et verilir bundan sonra her zil çalışında köpeğin<br />

salya salgıladığı görülmüştür. Köpek zil ile et arasında ilişki kurarak şartlanmıştır.<br />

Bu teoriye göre uyarıcı olmadan tepki de olmaz normalde tepkiye neden olmayan<br />

uyarıcılar şartlanma sonucu tepkiyi ortaya çıkartmıştır. Pazarlama açısından da süper<br />

marketlerde fırın kısımlarından gelen hoş pohaça, börek kokuları bizi gıda satın<br />

144 ASSAEL, a.g.e., s 110-111.


65<br />

almaya koşullandırabilir bu bağlamda tüketici gruplarının hangi tür uyarıcılara<br />

koşulsuz tepki vereceğini bilmek gerekir. 145<br />

Edimsel şartlanma ise hareketin (tepkinin) sonuçları gelecek davranışı<br />

etkileyecektir. Davranış, geçmiş davranışlardan elde edilen ödül ya da ceza<br />

derecesinin değerlendirilmesi oluşur. Ödül davranışın tekrarlanması olasılığını<br />

arttıracak, ceza ise tekrarlanma olasılığını azaltacaktır. Sigara karşıtları edimsel<br />

şartlanma ilkelerine dayanarak sigarayı kısa yaşam anı ile ilişkilendirmektedir. Bu<br />

bağlantı elektrik şokunun etkisine benzer sakınma yaratmak için bir araçtır. Tam<br />

tersine, Philip Morris tepkisel şartlanma ilkelerine dayanarak ürün kovboy pozitif<br />

bağlantısına dayanarak sigara içenlerin tepkilerini şartlamaya çabalamıştır. 146<br />

Bilişsel Öğrenme kuramına göre tepki ve şartlanma kavramları ile açıklamak<br />

yeterli değildir. Öğrenme anlama, sezme ve bilme gibi zihinsel etmenlerle ortaya<br />

çıkmaktadır. Bu kurama göre, öğrenme insandaki hemostatik dengenin bozulması<br />

nedeniyle, ortaya çıkan gereksinimi karşılamak için en uygun içsel davranışları<br />

bulmaya yöneliktir.<br />

Birey model alarak da öğrenmeyi gerçekleştirebilir. Birey,<br />

çekici ya da uygun olarak algıladığı bir modelle kendini özdeşleştirir. Televizyon<br />

dizisindeki bir karakter beğenilerek davranışları model olarak alınabilir. Sinema<br />

filmlerinde beğenilen artistlerin giysi veya aksesuarları moda olarak sunulmuş ve<br />

tüketiciler tereddütsüz bu modayı benimsemektedir. Đnsanlar olmak istediklerini<br />

model olarak alacakları için sunulacak modelin hedef tüketicilerin<br />

benimseyebilecekleri tarzda olması gerekmektedir. 147<br />

1.2.2.2.4.4. Đnanç ve Tutumlar<br />

Tutum olayların, reklamların, nesnelerin ve insanların devamlı bir genel<br />

değerlendirmesidir. Zaman boyunca tüm yüksek seslere negatif tutum geliştirmiş<br />

olsanız bile yüksek bir sesi duymak gibi anlık olaydan daha fazlasına uygulandığı<br />

için geneldir. Gelecek bir zamanda benzer bir durumla karşılaşacağını bekleyen<br />

tüketiciler bu olayı beklerken tutum oluşturmaya başlama olasılıkları yüksektir. Đki<br />

insan her biri değişik sebeplerle bazı nesnelere yönelik bir tutuma sahiptirler.<br />

145 ODABAŞI, BARIŞ,(b), a.g.e., s. 79-80.<br />

146 ASSAEL, a.g.e., s. 117.<br />

147 ĐSLAMOĞLU,a.g.e. , s. 66.


66<br />

Psikolog Daniel Katz tutumların <strong>sosyal</strong> davranışlara nasıl yardımcı olduğunu<br />

açıklamak için tutumların fonksiyonel teorisini geliştirmiştir. Bu yaklaşıma göre<br />

tutumlar kişiler için bazı fonksiyonları sundukları için vardır yani tutumlar bir kişinin<br />

güdüleri tarafından belirlenir. Katz’ın tanımladığı tutum fonksiyonları şunlardır: 148<br />

Yararcı Đşlev: Faydacı tutum temel olarak ödül-ceza ilkelerine göre çalışır.<br />

Biz ürüne yönelik tutumumuzu, ürünün sağlayacağı acı ya da memnuniyete göre<br />

geliştiririz. Eğer bir kişi tostun tadını sevmiş ise tosta yönelik pozitif tutum<br />

geliştirecektir. Reklamlar da ürünlerin faydalarına vurgu yapar.<br />

Değer Temelli Đşlev: Değer temelli fonksiyon tüketicinin temel değerlerini<br />

ve kişisel görüşünü vurgular. Bir kişi ürünü sağladığı fayda için değil, ürünün o kişi<br />

hakkında yansıttıklarından dolayı ürün tutumu geliştirebilir. Değer temelli fonksiyon<br />

yaşam tarzı ile bağlantılıdır.<br />

Savunmacı Đşlev: Kendimizi dış tehditlerden ve iç duygulardan korumak için<br />

oluşturduğumuz tutumlardır. Önceki dönemlerde yapılan çalışmalara göre 1950’li<br />

yıllarda bayanlar, kendilerinin becerikli ev hanımı konumunu tehdit ettiği için hazır<br />

kahve kullanımına direnç göstermiştir. Bazı ürünler kişiye imaj oluşturmada<br />

yardımcı olur örneğin Marlboro sigaraları belki erkekliği konusunda güvensizlik<br />

hisseden kişiye bu hissini örtecek bir imaj çizmektedir.<br />

Bilgilendirme Đşlevi: Tutum tüketicilere günlük maruz kaldıkları bilgi<br />

kitlesini yönetmesine yardımcı olur. Tüketici tüm mesajları en az ilgilileri göz ardı<br />

ederek sınıflandırır. Bilgilendirme karmaşa ve belirsizliği azaltır. Reklamlar yeni<br />

marka ya da varolan markaların yeni karakterleri hakkında bilgi sağlar. Tutumların<br />

farklı fonksiyonları vardır. Sergilenen fonksiyon bireyin nesne ile ilgili tüm<br />

değerlendirmesini etkileyecektir. Örneğin X ağız temizleyicisine karşı tutumları eşit<br />

mesafede iki bireyin bu tutumlarının doğasında faydacı ya da savunmacı fonksiyon<br />

yansıtmalarına göre net bir şekilde farklılaşmaktadır. Faydacı tüketicileri X ürününün<br />

kötü nefesten koruduğunu söyleyerek etkilemeye çalışmak kendini önemseyen<br />

tüketiciyi X ürününün ağzı ferahlattığını söyleyerek etkilemeye çalışmak kadar<br />

etkisizdir. Tutumların birden fazla fonksiyon yerine getirdiğini anlamak önemlidir.<br />

148 SOLOMON, a.g.e.,s. 234.


67<br />

Örneğin, marka tutumları tüketicinin bilginin değerine karar vermesine yardım<br />

ederken aynı zamanda arzuladığı faydayı elde etmesi için yol gösterir. 149<br />

1.2.2.3.Tüketici Satın Alma Davranışları<br />

Tüketiciler her ürün için aynı satın alma davranışını göstermez. Ürünlerin<br />

kullanım amaçları, özellikleri, fiyatı, ürünün nitelikleri satın alama davranışını<br />

değiştirir. Yiyecek maddeleri için tüketicinin belirli alışkanlıklara sahip olması daha<br />

basit bir satın almayı,<br />

yüksek tutarlı teknolojik ürünler için ödeme koşulları,<br />

markaların ayrıntılarının araştırılması daha karmaşık bir satın davranışını<br />

gerektirir. 150<br />

1.2.2.3.1. Alışılmış Satın Alma Davranışı<br />

Markalar arasında büyük farklılıkların olmadığı tüketicinin markalarla ilgili<br />

ayrıntılı bilgi edinmesi gerektirmeyen mallarda alışılmış satın alama davranışı<br />

görülmektedir. Mallar arasında kalite, fiyat ve diğer özellikleri açısından çok<br />

farklılıklar yoktur. 151 Tüketicilerin üzerinde fazla düşünmeden yaptıkları<br />

alışverişlerde bu davranış şekli görülür. Tüketici mağazaya girdiğinde belli bir<br />

markayı tercih eder ve satın alır ama bu tercih güçlü bir marka sadakati nedeniyle<br />

değil bu ürüne alışmış olmanın getirdiği bir sonuçtur. Tuz, sigara, ekmek ve kibrit<br />

gibi mallarda....... 152<br />

1.2.2.3.2. Uyumsuzluğu Azaltan Satın Alma Davranışı<br />

Tüketici ürün üzerinde çok düşünmesine rağmen markalar arasında fazla fark<br />

görmez. Ürünün pahalı olması, bu tür alışverişlerin sık yapılmaması ve ürünün risk<br />

taşımasından dolayı tüketici ürün üzerinde durur. Tüketici, pazarda nelerin<br />

bulunduğunu araştırır, iyi bir fiyat bulduğunda veya satın alma kolaylığı sağlandığı<br />

için satın alma işi hemen tamamlanacaktır. Örneğin tüketici üzerinde fazlaca<br />

düşünerek bir halı alımı gerçekleştirir, ürün pahalıdır, sık sık alınacak bir ürün<br />

değildir ve bir tarzı ifade eder. Ürünü aldıktan sonra tüketici aynı fiyat<br />

149 ASSAEL, a.g.e., s. 277-278.<br />

150 YÜKSELEN, a.g.e., s. 109.<br />

151 YÜKSELEN, a.g.e., s. 110.<br />

152 KOTLER, a.g.e. s. 178.


68<br />

kategorisindeki diğer halılarla ilgili olumlu fikirler edinirse ve ya kendi ürününde<br />

istenmeyen bir özelliği fark ederse kendisini rahatsız hissedebilir bu noktada<br />

tüketiciye ürünü satın almakla doğru bir karar verdiğini hissettirecek iletişim<br />

programlarıyla tüketicinin inanç ve tutumları işletme yararına çevrilmelidir. 153<br />

1.2.2.3.3. Farklılık Araştırıcı Satın Alma Davranışı<br />

Tüketici ürün hakkında fazla düşünmemesine rağmen markalar arasında<br />

önemli farklılıklar varsa bu davranış şekli görülür. Markayı satın alırken fazla<br />

düşünmez ve tüketici ürünü tüketirken değerlendirir, bir dahaki satın almada önceki<br />

üründen tatmin olmadığından dolayı değil farklı bir ürün denemek için, çeşitlilik için<br />

başka bir markayı tercih eder. Üretici, tüketicinin satın alma davranışını kendi<br />

markasını sürekli tercih etme şeklinde değiştirmeye çalışır. 154<br />

1.2.2.3.4. Belirsiz (Karmaşık) Satın Alma Davranışı<br />

Tüketicinin ürüne yönelik ilgi düzeyi yüksek ve markalar arasında önemli<br />

farklılıklar vardır. Pahalı, riskli, sık sık alınmayan mallarda muğlak satın alma<br />

davranışı görülür. Tüketici öncelikle ürün hakkında bazı inanç ve tutumlar geliştirir,<br />

daha sonra hangi markayı satın alacağına karar verir. Örneğin bir klima satın<br />

alımında tüketici klimanın özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi toplar, mamulün teknik<br />

özellikleri hakkında bilgi edinir ve deneyimlerden yararlanarak satın alır. 155<br />

1.2.2.4. Değişen Tüketici Davranışları ve Tüketici Rolleri<br />

Postmodern akımı ve modern akımla olan farklılıklarını, ortaya çıkan<br />

postmodern kültürü birinci bölümde incelemiştik. Postmodern kültürün etkisiyle<br />

değişen günümüz tüketicisinin davranışları inceleyeceğiz.<br />

Günümüz tüketicileri postmodern kültürün etkisiyle postmodern insanlara<br />

dönüşmüştür. Tüketiciler artık, yeni ve denenmemiş deneyimler peşinde koşan,<br />

macera hissine çabuk kapılan ve seçeneklerin açık olmasını istemektedir. Pazarın<br />

tümüyle tüketim taleplerine odaklanması, talebi doyumsuz hale getirmeye çalışması,<br />

153 KOTLER, a.g.e., s. 177.<br />

154 KOTLER, a.g.e., s. 178.<br />

155 YÜKSELEN, a.g.e., s. 110.


69<br />

bireylerin edindiği her türlü alışkanlığın yerleşmesini engelleyerek daha yoğun<br />

duygular ve yepyeni tecrübeler için tüketiciyi cezp etmektedir. 156<br />

Yeni tip tüketici daha aktif, kendisini gerçekleştirici, ürünü sadece fiziksel,<br />

işlevsel özellikleri ile değil sunduğu imajlarla daha çok önemsemektedir. Yaşamı bir<br />

tüketim deneyimi olarak düşünen tüketicinin amacı, duygusal imajlar, anlamlar<br />

taşıyan markaları tüketmektir. Postmodern tüketici, postmodernizmin kuralcı<br />

olmayan yapısı ve zıtlıkların birlikteliğini özelliğinden etkilenerek “istediğim gibi,<br />

istediğim zaman” davranışlarını sergiler. Postmodern tüketiciyi bir gün indirimler<br />

sunan bir mağazadan ya da fabrika satış mağazasından başka bir gün ünlü bir<br />

mağazadan alışveriş yaparken görebilirsiniz. 157 Günümüz tüketicisi yapacağı<br />

tercihlerde ve alacağı kararlarda kendi ekonomik çıkarlarını düşünen, en kaliteli malı<br />

en ucuza almaya çalışan, satın alma kararı verirken milliyetçilik yapmayan, soyut<br />

kavramlardan ziyade çıkarını düşünen, en az gayretle en çok kazancı elde etmeyi<br />

amaçlayan “homo economicus” olarak da tanımlanmaktadır. 158<br />

156 BAUMAN, Zygmunt, Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları, (çev. Đsmail Türkmen), Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul,1997, s. 24.<br />

157 ODABAŞI, (c), a.g.e.,s. 74-80.<br />

158 TOPÇUOĞLU,a.g.e., s. 163.


70<br />

ĐKĐNCĐ BÖLÜM<br />

HEDONĐK TÜKETĐCĐ DAVRANIŞLARI VE TELEVĐZYON<br />

KÜLTÜRÜ<br />

2.1. Hedonizmin Đcadı: Teorisi ve Pratikleri<br />

Bireylerin biyolojik, <strong>sosyal</strong> ve psikolojik açıdan yaşamlarını devam<br />

ettirebilmeleri için gereksinimlerini karşılayabilmeleri gerekir. Haz insanın dünyaya<br />

gözlerini açışından itibaren varolan doğal eğilimidir. Đnsan mutlu olmak için<br />

kendisine haz verecek eylemlere ve nesnelere yönelir. Haz kavramı birçok filozofun<br />

ilgi alanına girmiş, haz ile ilgili bazı noktalardan farklı bazı noktalarda benzer fikirler<br />

ileri sürmüşlerdir.<br />

2.1.1. Hedonizm (Hazcılık) Kavramı<br />

Hazzı ahlak ilkesi olarak kabul eden, yaşamın anlamını hazda bulan dünya<br />

görüşüne hazcılık denir. Öyleyse öncelikle hazzın ne olduğunu açıklamalıyız;<br />

felsefe terimi olarak ‘Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma’ 159 , genel<br />

anlamıyla hoşa giden, eğlendiren, insanda hoşnutluk duygusu uyandıran şeydir. Haz;<br />

acının karşısında yer alan ve psikolojik bir olgu olarak, hoşumuza giden ve bizi<br />

çeken bir şeye sahip olmaktan doğan tatlı ve keyif verici duyumdur. 160 Sokrates<br />

öğrencilerine mutluluğun iyiliğe yönelmek ve onu gerçekleştirmekle elde<br />

edilebileceğini öğretmiştir. Đyiliğin ne olduğu konusundaki arayışlara Sokrates’in<br />

öğrencisi olan Kirene’li Aristippos, en üstün iyiliğin haz olduğunu ileri sürerek<br />

hazcılık kavramını geliştirmiştir. 161<br />

159 http://www.tdk.org.tr/TDKSOZLUK,(01.08.2006)<br />

160 < http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/HAZ>,(01.08.2006)<br />

161 HANÇERLĐOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 14. Basım, Đstanbul, 2004, s. 153.


71<br />

2.1.1.1.Haz (Zevk)<br />

Hazcılık zevki gerçek olgular ve kurallar bakımından insanın hareketlerine<br />

yön veren bir ilke olarak görmüştür. Aristotales’ e göre zevk, insan varlığının doğal<br />

durumunun gerektirdiği bir etkinliktir. Đnsanı en çok tatmin eden zevk, kazanılmış<br />

yahut gerçekleştirilmiş güçlerin etkin bir şekilde kullanılmasıyla sağlanır. Zevk,<br />

etkinlikleri geliştirir ve sonuçta hayatı mükemmelleştirir, zevk ve hayat birbirine<br />

bağlıdır. 162<br />

2.1.1.1.1. Haz (Zevk) Çeşitleri<br />

Birçok araştırmacı ve düşünür tarafından tüm zevklerin özü olarak acı veren<br />

gerginlikten kurtulma duygusu kabul edilir. Bazı istek ve gereksinimlerin bir süre<br />

giderilememesi acı veren bir gerginlik yaratabilir. Acı veren gerginlikten<br />

kurtulmaktan kaynaklanan tatmin duygusu en yaygın zevktir ve psikolojik yönden<br />

ulaşılması en kolay olandır. Birey bedensel gereksinimlerden değil de ruhsal<br />

gereksinimlerden kaynaklanan bir açlık duygusuna kapılabilir. Đnsan sadece susadığı<br />

için değil ruhsal durumuna bağlı olarak da içebilir. Ünlü olmak istemek, başkalarına<br />

hakim olma isteği, kendi değerini kanıtlama isteği gibi gereksinimler bireylerde<br />

şiddetli açlık ve hırsa dönüşebilir. Gereksinimler ne kadar çok arzulanır ve bu<br />

gereksinimin karşılanmaması ne kadar gerginlik yaratırsa, gereksinimin karşılanması<br />

da bu kadar şiddetli zevk verecektir. Bedensel gereksinimlerin giderilememesi bir<br />

eksiklik ve kıtlık olayıdır. Şiddetli açlık duyan bir kişi yemek yediği zaman açlığı ve<br />

gerginliği sona erdiği için zevk duyar. Hoşa giden bir yemeğin tadına bakmak ise<br />

farklıdır bir gerginliğin giderilmesi veya zorunluluk değildir bir özgürlüktür. Bu<br />

şekilde bir zevk çeşidi bolluk durumunda gerçekleşebilecektir. Bahsettiğimiz zevk<br />

çeşitlerinden farklı olarak insan üstlendiği bir sorumluluğu veya görevi yerine<br />

getirdiği zaman da zevk duyacaktır. Bu zevke hoşnutluk da diyebiliriz. Kişi bir<br />

görevi yerine getirirken ya da bir işi yaparken zorluklarla karşılaşması ve sonuca<br />

ulaşması kişiye bir haz verecektir. Son olarak çaba harcamayı gerektirmeyen bir zevk<br />

türü olarak dinlenme ve hoş etkinlikler sonucu ortaya çıkan zevkten bahsedebiliriz. 163<br />

162 FROMM, Erich, Erdem ve Mutluluk, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları, 3. baskı, (çev. Ayda<br />

Yörükan), Đstanbul,1995, s.202.<br />

163 FROMM, a.g.e., s. 213-221.


72<br />

2.1.2. Hedonizm Kuramları<br />

Hedonizm teorileri iyiliğin aslında ne olduğuna cevap verir. Felsefik<br />

öğretilere göre tüm zevkler doğası gereği iyidir ve sırf zevk özü itibariyle iyidir. Tüm<br />

insanlar zevk peşinde koşar. Hedonizm teorilerine benzer teoriler zevkin yerine<br />

kavram olarak mutluluk, tatmin ve eğlenmeyi içerirler. Hedonizmde en çok<br />

incelenen konu acı ve zevkin neleri içerdiğidir. Tüm zevklerin doğası gereği iyi<br />

olduğunu söylemek basitçe tüm zevkler iyi olduğu anlamına gelmez. Aslında iyi<br />

olarak bildiğimiz şeyler sonuçlarına bakıldığında kötü, kötü olarak algıladığımız<br />

şeyler de iyi olabilir. Örneğin, kapanan bir kapıya parmağını uzatıp acıyı<br />

hissetmeyen 16 aylık bebek için acıyı hissetmemek iyi değil kötüdür çünkü bu yanlış<br />

giden bir şeyin işaretçisidir. Başkaları ile dalga geçmek, içki içip sarhoş olmak,<br />

uyuşturucu kullanmak bireyin kendisine zevk veren fakat sonuçlarına bakıldığında<br />

acı vericidir ve iyi olarak kabul edilemez. 164<br />

2.1.2.1. Aristippos’un Hazcılık Görüşleri<br />

Aristippos, Sokrates’in düşüncelerinden sentez yapmıştır. Aristippos mutlu<br />

yaşamın ne olduğu sorusuna yanıt aramış ve cevap olarak mutlu bir yaşamın;<br />

mümkün olduğunca hazzı çok, acısı az bir yaşam olduğunu ileri sürmüştür. Yaşamın<br />

gerçek amacı acılardan kaçmak ve hazzı yakalamaktır. Yaşamdan daha fazla haz<br />

almak ve acıyı yaşamımızdan olabildiğince uzaklaştırmak için gereksinimlerimizi<br />

azaltmalı, sınırlı gereksinimlerle yaşamaya alışmamız gerektiğini belirtmiştir.<br />

Gereğinden fazla haz insanı düş kırıklığına uğratabilir. Aristippos insanın yaşamdan<br />

haz alması için kendisini tutkularının kölesi olmaktan kurtarması gerektiğini<br />

söylemiştir. 165<br />

Aristippos’a göre insanlar en yüksek değer olarak hazzı ister ve acıdan<br />

kaçtıkları kadar hiç bir şeyden kaçmazlar. Hazzı istemek insan için en doğal<br />

duygudur. Hazzı sağlayan her şey iyidir, acı veren her şey kötüdür. Aristippos’un ele<br />

aldığı haz bir anlık haz duygusudur. Hazzın nereden geldiği, hazzı doğuran şeyin ne<br />

164 (11.05.2007)<br />

165 ASTER, Ernst V.,Đlk Çağ ve Orta Çağ Felsefe Tarihi,(çev. Vural Okur), Đm Yayın Tasarım,<br />

Đstanbul, 2000, s. 134.


73<br />

çeşit bir şey olduğu önemli değildir. Her haz bir haz olması nedeniyle iyidir.<br />

Aristippos’a göre iyi oldukça şiddetli anlık hazdır. Bu hazzı elde edebilmek için<br />

bilgiye gereksinim vardır bu açıdan mutluluğa sadece bilgi aracılığıyla ulaşılabilir.<br />

Gelecekteki güzel duygusu henüz ortaya çıkmamıştır, geçmiş de ortadan kalkmış<br />

bitmiştir o halde biricik yaşama bilgeliği yaşadığımız andan tat almaktır. Şu an bize<br />

aittir, hiçbir zaman sahip olamayacağımız şeyler için üzülmenin anlamı yoktur bu<br />

açıdan Aristippos hazzı şimdiki ana bağlayarak maddesel haz ve acılara ruhsal<br />

hazlardan daha fazla değer vermektedir. Hiçbir eğlenceyi kaçırmayan aynı zamanda<br />

her an kendini ve davranışlarına hakim olabilen insan yaşamdan en çok kazanır.<br />

Gelecek ve geçmişten hiç kaygılanmamalı, insan yaşadığı anı yaşamalı hiçbir<br />

durumda neşesini kaybetmemeli. 166<br />

2.1.2.2. Epikuros’un Hazcılık Görüşleri<br />

Epikür de Aristippos gibi yaşamda haz elde etmeyi ve acıdan kaçmayı<br />

benimser. Đnsan aklını kullanarak kendisine acı verecek aşırılıklardan kaçınmalı, şan<br />

ve şeref gibi geçici aldatıcı değerlerden uzak durmalıdır. Đnsan gereğinden fazlasına<br />

sahip olmak istediği zaman buna sahip olamayacağı isteklerin sonu gelmeyeceği için<br />

sürekli bir huzursuzluk hali içinde bulunacak acı duyacaktır. Epikür’e göre mutlu<br />

olmak için ölçülü yaşamalı, insanı manevi olarak devamlı haz içinde hissettirecek<br />

şeylere yönelmeli ve buna uygun davranışlar göstermelidir. 167 Epikür’ün hazcılık<br />

kavrayışında felsefenin temel görevini, hayat nasıl tamamen en zevkli hale getirilir<br />

yer almaktaydı. Epikür, hangi davranışın bireysel olarak en büyük tatmini<br />

sağlayacağını araştırıyordu. Epikür, bireysel acıya barış getirmek için bir teori inşa<br />

etmiştir ve bunun uğrunda başka şeylerle ilgilenmemiştir. 168<br />

Epikuros’a göre benzersiz iyi, hazdır, biricik kötü de acıdır. Bütün canlılar<br />

var oldukları ilk andan itibaren hazzı arar, acıdan kaçar bu nedenle haz doğal bir<br />

iyidir, her varlığı tatmin eder ve her varlığın doğaya uygun olan bir durumudur.<br />

166 AKARSU, Bedia, Mutluluk Ahlakı: Ahlak Öğretileri-I, Đnkılap Kitabevi, Đstanbul, 1998, s. 57-<br />

64.<br />

167 ASTER, a.g.e., s.247-250.<br />

168 WATSON, John, Hedonistic Theories From Aristippos to Spencer, Thoommes Press, 1895<br />

ed.,s. 48.


74<br />

Epikuros bu noktadan yola çıkarak şu ilkeyi ileri sürer: “Haz bütün eylemlerimizin<br />

amacı olmalıdır.” Her hazzın gerçek özü ve amacı acıdan kurtulmada saklıdır çünkü<br />

iyi, kötüden kurtuluştur. Aristippos’un maddesel hazları en yüksek hazlar olarak<br />

görmesine karşılık Epikuros tinsel hazları daha üstte görür. Hazzı en üstün amaç<br />

olarak kabul ederken düşündüğü vücudu acılardan ve ruhu huzursuzluktan kurtaran<br />

hazlardır. Yaşamayı hoş kılan şey, sofra başı eğlenceleri, içki ve bedensel zevkler<br />

değil, tersine yaptıklarımızın temelini araştıran ve önyargılarımızı bulup araştıran,<br />

bizi önyargılarımızdan kurtaran anlayıştır. Bu açıdan bilgi bize özgür yapar ve haz<br />

verir. Bedensel hazlar gelip geçicidir tinsel hazlarsa kısa süreli değildir. Aynı şekilde<br />

ruhsal acılar da diğerlerine kıyasla daha ağır acılardır çünkü beden sadece şimdiki<br />

acıları çeker oysa ruh geçmiş ve gelecekteki acıları çeker. Epikuros’un anlayışında<br />

mutluluk, haz daha çok insanın iç durumuyla ilgilidir. Haz çeşitleri kendi içinde kötü<br />

değildir fakat sonuçları bakımından bizi aşırılıklara götüren hazlardan kaçınılması<br />

gerekir. 169<br />

Epikuros’a göre bedensel hazlar hiçbir zaman tam anlamıyla doyuma<br />

ulaşamayacağı için bu tür hazlar insana mutsuzluk getirecek ve acı doğurabilecektir<br />

bu nedenle bunlardan kaçınılması gerektiğini niceliksel haz yerine niteliksel hazzı<br />

önermektedir. Haz acısızlıktır, acı karşısında özgürlüktür. 170<br />

2.1.2.3. Spencer’ın Hazcılık Görüşleri<br />

Spencer’ a göre zevk ve acıyı evrim kavramını temel alarak geliştirmiştir.<br />

Zevk ve acının bireyi kendisine yararlı olan şeye yönelik hareket etmeye güdüleyen<br />

biyolojik bir fonksiyon olduğunu ileri sürer. Spencer zevk ile ilgili olarak “birey ya<br />

da tür, kendisi için hoş olan şeylerin peşinden koşmak, hoş olmayan şeylerden ise<br />

kaçarak hayatta kalabilmiştir” demiştir. Spencer zevkin biyolojik fonksiyonu<br />

hakkındaki görüşleri ile paralel bir <strong>sosyal</strong> kuram da geliştirmiştir. Spencer’ a göre<br />

<strong>sosyal</strong> hayat için gerekli olan nitelikleri kazanma ve bireyin kendisini geliştirmesi<br />

için yapılan tüm etkinlikler zevkli; <strong>sosyal</strong> hayatın gereklerine aykırı gelen hareketler<br />

169 AKARSU, a.g.e., s. 97-100.<br />

170 GÜNTÖRE, Öztürk Sibel, John Stuart Mill’ in Ahlak Anlayışı, Đlya Yayınevi, Đzmir, 2004, s. 42.


75<br />

ise zevksiz gelecektir. Daha da ileri gidersek bir amaca ulaşmak için kullandığımız<br />

araçların bize verdiği zevk, zamanla tek başına bir amaç haline gelecektir. 171<br />

2.1.3. Geleneksel Hedonizm<br />

Tarih içerisinde gereksinimlerinin düzenli tatmin edilmesi garantilenmiş güç<br />

ve zenginlikten zevk alan küçük seçkin bir grubun üyeleri yaşamlarındaki mutlulukta<br />

azalış yaşamışlardır. Garantilenmiş tatminin sonucu olarak oluşan mutluluğun doğal<br />

olarak azalması ile gereksinim-tatmin deneyimi döngüsünü yapay olarak yeniden<br />

yaratılmaya girişilmiştir. Örneğin, Romanlar yemek olarak dopdolu olmalarının<br />

ötesinde yemek yemekten zevk almaya devam edebilmek için kendilerini kasten<br />

hasta ederlerdi. Bu sürecin kritik bir özelliği yaradılışta var olan eğilimin zorbalığa<br />

doğru gidebilecek olmasıdır. Zevk, şimdiye kadar çevredeki olay ve nesnelerden ileri<br />

gelen duyguların bir fonksiyonu olduğu için sadece başarılı bir şekilde takdir<br />

edilebilir, zevk arayanlar doğal olarak kendilerini çevreleyenler üzerinde giderek<br />

daha fazla kontrol sahibi olmaya doğru itilecektir. Şehvetli gereksinimlerini tatmin<br />

etmek aracılığıyla hile ile zevk elde etmek az sayıda insan ilişkileri mantığıyla<br />

sınırlandırılmış ve onları farklı kılan duyu çeşitliliği kısıtlanmıştır. Tat duyusu<br />

örneğin, ayırt edilebilirliğine göre tuzlu, tatlı, acı ve ekşi olarak dört kategoriye<br />

ayrılmıştır. 172<br />

2.1.4. Modern Hedonizm<br />

Modern hedonizmin gelişmesindeki anahtar birincil ilgi duyulardan heyecan,<br />

coşku ve şiddetli duygulara kaymasında yatmaktadır, bu sadece güçlü ve uzatılmış<br />

uyarıcılar, önemli otonom kontrol derecesi ve doğrudan şiddetli duyguların zihinsel<br />

imajlarla fiziksel uyarıcıları birleştirmesinden ileri gelen şeyleri bir araya<br />

getirebildiği daha sonraki araçların vasıtasıyla olur. Duyguların yüksek tahrik<br />

durumu doğrudan onların varlıklarını takip eden çok yoğun olarak güçlü mutluluk<br />

kaynakları olarak sunma potansiyeli vardır, örneğin, yoğun eğlence ya da korku<br />

171 FROMM, a.g.e., s.208-209.<br />

172 CAMPELL, a.g.e., s.64.


76<br />

insan varlığında psikolojik değişim durumu üretir. Duyguların içeriğinin ne<br />

olduğunun önemi yoktur. Üzüntü, korku gibi duygular zevkli değil iken memnuniyet<br />

ve aşk gibi duygular zevkli olmasına rağmen şu kesindir ki zevk alınamayacak duygu<br />

yoktur. Aslında olumsuz duygular diğerlerine göre kuvvetli hisleri harekete geçirir,<br />

onlar gerçekten zevk için büyük bir potansiyel sağlarlar. Sorun, hangi duyguların en<br />

çok zevki temin ettiği değil herhangi bir duygu hedonistik amaçlar için<br />

kullanılmadan önce hangi şartların hakim olması gerektiğidir. Çok yoğun duyguların<br />

etkisi altında, insanların davranışları çok uç ve karma karışık olmaktadır, onların<br />

deyimiyle “mantık dışı” ya da “bilinçten yoksun” hatta “aklını bozmuş” olabilir.<br />

Đnsanlar kontrolleri dışında gülebilirler, ağlayabilirler, koşabilir, dans edebilir,<br />

birbirini ısırır ya da saçını çekebilir açıkça bu çeşit deneyimler bundan eğlenme<br />

olasılığının düşük olduğu böyle bir uyarıcı aşırılığıyla birey fazla miktarda<br />

bulunur. 173<br />

2.2. Hedonik Tüketimin Zihniyeti ve Davranışsal Belirleyicileri<br />

Hedonik tüketim kavramından ilk olarak 1987 yılında yayınladığı “ Modern<br />

Tüketimciliğin Ruhu ve Romantik Etik” kitabında Colin Campell hedonizm ve<br />

romantik etikten bahsetmiştir.18. yüzyılda insanların aşk romanlarından etkilenerek<br />

romantik duyguların ve güdüleyicilerin etkisiyle tüketime yöneldiklerinden<br />

bahsetmiştir. 174<br />

Hirschman ve Holbrook 1982 yılında yayınladıkları “Hedonik Tüketim:<br />

Ortaya çıkan Kavramlar, Yöntemler ve Öneriler” adlı makalelerinde hedonik<br />

tüketimin, kişinin ürünlerle ilgili deneyiminin heyecanlandırıcı yönlerini, fantezi ve<br />

çoklu duyusal ile ilişkili olan tüketici davranışları görünümünü belirttiğini ifade<br />

etmişlerdir yani hedonik tüketim tüketicilerin ürünün kullanımında duygusal tahrik,<br />

fantezi ve çoklu duyusal düşlerini işaret etmektedir. Hedonik tüketimin bakış açısıyla<br />

173 CAMPELL, a.g.e., s.65.<br />

174 CAMPELL, a.g.e., s.19-45.


77<br />

ürünler nesnel varlıklar olarak değil de daha çok kişisel semboller olarak<br />

görülürler. 175<br />

1994’te Babin, Darden ve Griffin “Đş ya da Eğlence: Hedonik ve Faydacı<br />

Alışveriş Değerinin Ölçülmesi” makalesinde alışverişin hazcı ve faydacı değer yönü<br />

üzerinde durmuş, hazcılık ve faydacılık arasında temel farkı ortaya koymuşlardır.<br />

Hazcı alışveriş değeri tahrik olma, yüksek katılım, algılanan özgürlük, fantezilerin<br />

yerine getirilmesi ve kaçışı içermektedir ve alışveriş satın alma ile ya da satın alma<br />

olmaksızın sonuçlansa da hedonik değer sağlayabileceği ileri sürülmüştür. 176<br />

O’Shaughnessy çalışmasında pazarlama, tüketim toplumu, küreselleşme ve<br />

hedonistik yaşam tarzı arasındaki bağlantıyı incelemiştir. 177<br />

Yavuz Odabaşı Tüketim Kültürü kitabında hedonik tüketimi ele almıştır.<br />

Hedonik tüketimin gerçeğin düş gücüne dayanılarak gerçekleştirildiğini, bu açıdan<br />

tüketici için gerçeğin ne olduğunun önemli olmadığı neyi gerçek olarak görmek<br />

istediklerinin önemli olduğunu belirtmiştir. 178<br />

2.2.1. Hedonik Tüketim<br />

Hedonik tüketim tüketicilerin ürünlerin kullanımında çoklu duyusal düşlerini,<br />

fantezilerini ve duygusal tahriklerini gösterir. Hedonik tüketim perspektifinden<br />

ürünler nesnel varlıklar değil öznel semboller olarak görülürler. Araştırmacılar<br />

ürünün ne olduğunu değil ne sunduğu ile ilgilenmişlerdir. Hedonik bakış açısı,<br />

geleneksel tüketim teorileri yerine geçmeye çabalamaz ama onların<br />

uygulanabilirliğini yükseltir ve genişletir. Pazarlama alanında motivasyon<br />

araştırmaları olarak adlandırılan araştırmaların yayılması ile hedonik tüketim üzerine<br />

incelemeler açısından önemli bir adım olmuştur. Bu araştırmalar 1950 ile 1970’li<br />

yıllar arasında devam etmiş ve ürünleri duygusal yönlerine ve ürünün tahrik ettiği<br />

fanteziler üzerine odaklanmıştır. Motivasyon araştırmacıları tarafından<br />

175 HĐRSCHMAN, Elizabeth C., Morris B. Holbrook ,“ Hedonic Consumption: Emerging Concept,<br />

Methods and Propositions”, Journal of Marketing, Vol.46, Summer 1982,s. 92-97.<br />

176 BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, “Work and /or Fun: Measuring Hedonic and<br />

Utalitarian Shopping Value” , Journal of Consumer Research,Vol. 20, March, 1994, s. 646.<br />

177 O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J, a.g.m. , s. 527-535.<br />

178 ODABAŞI, a.g.e., s.78-93.


78<br />

gerçekleştirilen birçok klinik yönlü çalışmanın geçerliliği ve sertliğine ilişkin<br />

eleştirilere maruz kalmaları ve çalışmaların uzun dönemli katkılarının sınırlı olması<br />

nedeniyle tematik olarak ilişkili ama daha kavramsal olarak hedonik tüketim ürün<br />

sembolizmi ile ilişkilendirilmiştir. Hedonik tüketim kavramının teorik altyapısının<br />

oluşturulmasında davranış bilimlerinden; kültür üretim sistemi ile Becker 1973,<br />

Hirsch 1972; felsefe içerisinde estetik; psikoloji içerisinde fantezi imaj, günlük düşler<br />

çalışmaları ile Singer 1966, Swanson 1978 gibi farklı uzmanlaşmış alt alanlardan<br />

yararlanılmıştır. Levy 1959,1964; Hirchman ve Holbrook 1981,1982 yıllarındaki<br />

çalışmalarında sembolik tüketimin hedonik deneyimle olan ilişkisi ele alınmıştır.<br />

Hirschman ve Holbrook hedonik tüketimin, ürün deneyiminin heyecanlandırıcı,<br />

fantezi ve çoklu duyusal yönlerine ilişkin tüketici davranışları görünümünü<br />

gösterdiğini belirtmiştir. 179<br />

2.2.1.1. Hedonik Gereksinimler<br />

Đnsanlar yaşamlarını devam ettirmek için gerekli olan belirli elementlerin<br />

(hava, su, yiyecek, barınma gibi) gereksinimiyle beraber doğarlar. Đnsanın doğuştan<br />

olmayan başka gereksinimleri da vardır. Belirli bir kültürün üyesi olma, statü, güç ve<br />

bağlı olma gibi gereksinimler yanında hazcı (hedonik) gereksinimler vardır. Hazcı<br />

(hedonik) gereksinimler kişisel ve deneyimseldir; tüketici bir ürüne, heyecan,<br />

kendine güveni ya da fantezi gereksinimi karşılamak için belki dünyevi ya da sıradan<br />

yaşam bakış açısından kaçmak için satın alabilir. Tabi ki tüketiciler birçok fayda<br />

çeşidini sağladığı için bir ürünü satın almaya motive olabilirler. Örneğin; bir vizon<br />

palto tanımladığı lüks imaj yüzünden satın alınabildiği gibi soğuk kışa rağmen sıcak<br />

tuttuğu için de alınabilir. 180<br />

179 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.m.,s. 92-93.<br />

180 SOLOMON, a.g.e. ,s.123.


79<br />

2.2.1.2. Hedonizm, Hayaller, Fanteziler ve Tüketim<br />

Hirchman ve Holbrook hedonik yaklaşım ve tüketiciler arasındaki ilişkiyi<br />

dört noktada ele almıştır. Bu dört nokta şunlardır: 181<br />

Birçok sorun hazcı zihinsel düşüncelerin dikkate alınmasından<br />

kaynaklanabilir. Đlk olarak, ürün seçiminde duygusal istekler faydacı güdülere üstün<br />

gelir. Örneğin motivasyon araştırmacılarının açıkça kabul ettiği gibi aşk, nefret ve<br />

kıskançlık gibi duyguların içerisinde yer aldığı durum kıyasa dayanan tüketicinin<br />

ekonomik karar verme kurallarını geçersiz kılacaktır. Đkincisi, tüketiciler bir ürünü,<br />

sahip olduğu somut niteliklere ek olarak öznel anlamla doldururlar. Bu süreç reklam<br />

içeriklerinin sunulmasıyla desteklenebilir. Estetik nesneler gibi bazı ürünler için<br />

dokunulamazlık, sembolik nitelikler marka seçiminde anahtar belirleyici olabilirler.<br />

Aslında, somut nesneler olarak değil de nesnel semboller olarak ürünlerin<br />

algılanması öznel üstün semboller olarak görülmeyen ürünün somut nitelikleri<br />

açısından iç kısım olan marka seçimini oluşturabilir.<br />

Üçüncüsü, hedonik tüketim gerçeğin düşsel fikrine bağlıdır. Bu suretle,<br />

hedonik tüketim eylemleri tüketicilerin gerçek olarak neyi bildikleri değil, onların<br />

gerçeklik olarak neyi istediklerine dayanmaktadır. Tüketicinin gerçekliğin içten<br />

anlamı nesnel olarak doğrulanabilir dünya da dışarıdaki ile uyumsuz olabilir.<br />

Araştırmacıların tüketicilerin bir ürün gereksinimi etrafında inşa ettikleri zihinsel<br />

imaj araştırmaları tüketicinin kişisel gerçekliğinde ürünün nasıl görüldüğünü ölçer.<br />

Bunu başarmanın bir yolu tüketicilere bir ürünü tükettikleri zaman meydana gelen<br />

gerçeklikten başka diğer şeyleri taklit edip etmediklerini sormaktır. Örneğin son<br />

günlerdeki araştırmalar bir izleyici grubunun üyeleri sinema, tiyatro ya da diğer<br />

performansları izlerken kendilerini başrollerden biriymiş gibi hayal ettiklerini<br />

göstermektedir. Bu tarz tasarlayıcı bir fanteziye katılanlar amaçlı olarak bir<br />

performansa katılabilirler çünkü onlar içerisinde kendilerini hayal etmek istedikleri<br />

rolü içeren ön bilgiye sahiptirler. Benzer olarak, pornografik kitap, film ve alet<br />

edevatları tüketen çoğunluk cinsel fantezilerini arttırmak ve rol yapmak için bunu<br />

yapmaktadır. Bu suretle, çeşitli konularda fanteziler hedonik tüketimin önemli<br />

181 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.m., s. 94-95.


80<br />

belirleyicisi ve sonucudur. Swanson bunları özümsenen deneyimler olarak adlandırır<br />

çünkü tüketici ürün tarafından yaratılan gerçekliğin içine çekilir. Kendiliğinden<br />

kurgulanan gerçekliğe diğer bir örnek ise kendilerini “mallboro erkeği” olarak hayal<br />

etmekten zevk alan sigara kullanıcılarınınkidir. Geleneksel varsayım kovboy<br />

temasının etkililiği ödünç sigara verme ve bu sayede kullanıcısına verdiği güçlü<br />

imaja dayanmaktadır. Bazı Mallboro kullanıcıları tarafından benimsenen imaj<br />

gerçeğe tam uygundur, bu tüketiciler gerçekten ideal kovboy olarak kendiliğinden<br />

imaj üretmek istemektedirler. Tüketim için önemli bir güdüleme seti gerçekliğin<br />

değiştirilmiş durumunu yaratmayı arzulamaktır.<br />

Dördüncüsü, duyusal ve duygusal uyarım arama ve bilişsel bilgi arama iki<br />

bağımsız boyuttur. Hedonik tüketim araştırmaları göstermiştir ki bazı tüketiciler<br />

sadece duyusal uyarım bazıları sadece bilişsel bilgiyi, bazıları her ikisini birden arar.<br />

2.2.1.3. Tüketimin Hedonik Değer Yönü<br />

Değer, alışveriş deneyiminin tamamını, hem kalitatif hem kantitatif, öznel ve<br />

nesnel yapan tüm faktörlerdir. Değer basitçe ürün elde etmekle değil, alışveriş<br />

deneyiminin tamamıyla sağlanır. Hedonik harcamalar faydacı alışverişle<br />

kıyaslandığında şenlikli, komik, keyfine düşkün yönü daha az araştırılmıştır. Hazcı<br />

değer, faydacı karşı taraftan daha kişisel ve özneldir, hedonik alışveriş değeri görev<br />

tamamlamaktan daha fazla oyun ve eğlenceyle sonuçlandığı için alışverişin duygusal<br />

değerini ve potansiyel eğlenceyi yansıtır. Bu bağlamda, hedonik olarak alışveriş<br />

deneyimini ödüllendirmek bir görevi yerine getirmenin olumsuz hissine benzemez.<br />

Yoğun tahrik, yüksek katılım, algılanan özgürlük, fantezi yapma, gerçeklerden<br />

kaçma hedonik değer alışveriş deneyimini belirler. Üstelik başkasının yaşantısına<br />

katıldığını düşünerek yapılan tüketim, tüketiciye ürünleri satın almaksızın ürünlerin<br />

faydalarından zevk almaya izin vererek hedonik değer sağlayabilir. Kuşkusuz,<br />

algılanan hazzın kendisi alışveriş faaliyeti aracılığıyla sağlanan önemli bir hedonik<br />

faydadır. Satın almalı ya da satın almaksızın alışveriş birçok yolla hedonik değer<br />

sağlayabilir. Niteleyici araştırma katılımcıları hedonik değer potansiyel<br />

belirleyicilerini içeren cümlelere vurgu yapmıştır. Đş yönlü alışverişe tam bir karşıt<br />

örnek olarak yılbaşı alış verişleri yapan tüketiciler kendilerini “şeker dükkanında


81<br />

bir çocuk gibi”, oyuncak için alışveriş yapanlar “içindeki küçük çocuk için”, bir<br />

mağazada kendini kaybetmekten zevk alanlar “bu sıradan bir mağaza değil”<br />

cümleleri ile tanımlamıştır. Çalışmalar sonucu elde edilen bulgular alışverişin<br />

gerçeklerden kaçma yararını vurgulamaktadır,“problemlerimi unutmama yardımcı<br />

olduğu zaman alışveriş yapmaktan zevk alıyorum” tüketimin bu yönünü gösteren<br />

yanıtlar “böyle deneyimler aramak ürünlerin sadece elde edilmesinden çok daha<br />

önemlidir” sonucuna varmıştır. Satın alım gerçekleştirmeyen tüketiciler alışveriş<br />

gezilerini tanımlarken bu düşünceleri taklit ediyorlar; “Etrafıma bakınmaya ve bir<br />

gün param olduğunda ne alacağımı hayal etmeye bayılıyorum. Alışveriş bir<br />

maceradır. Bulamazsanız, bakılacak birçok başka yer vardır.”. Özetle, bu<br />

bireyler zevklerini anlık hedonik mutluluktan aldıkları anlaşılmaktadır. Diğer bir<br />

durum, asıl satın alma hareketi hedonik değer yaratabilir ve satın alma sürecinin<br />

doruk noktası olarak sunabilir. Bu örnekte, ürün elde etme onların gördüğü şey<br />

olmayabilir ve somut ürünün niteliğinden başka şeyler tarafından yürütülebilir. Anlık<br />

satın almada, örneğin, kişi bir ürüne gereksinimi olmamasına rağmen satın alma<br />

gereksinimi duyabilir. Tüketiciler hedonik değere pazarlık algılayışıyla da<br />

ulaşabilirler. Fiyat kalite literatürü değeri, ürünün iş görme fonksiyonunun faydası ve<br />

ürün satış fiyatı ile bir tüketicinin iç referans fiyatı arasındaki farklılık olarak<br />

tanımlamıştır. Bir alışverişçi bit pazarına gider ve şunu vurgular; birçok insanla<br />

birlikte burada olmak çok heyecanlı bir duygu gerçekten bir pazarlık yapacağınızı<br />

biliyorsunuz ve ucuza alacaksınız. 182<br />

2.2.1.4. Hedonist Yaşam Tarzı<br />

Tüketimden alınan haz hem geçici hem de görecelidir. Göreceli olarak daha<br />

iyi bir eve taşınmak sadece kısa bir süre için haz verir şöyle ki yeni lüks seviyesi<br />

rutin haline gelince ya da komşunuzun biri daha iyi bir eve geçene kadar. Herhangi<br />

bir ev ya da mal sahibi olmaktan kaynaklanan haz komşuların sahip olduğuna bağlı<br />

olarak öyle bir ev sahibi olmaya bağlanmış statüye dayanır. Eğer lüks mallara daha<br />

az harcansaydı sonucunda uzun saatler boyunca çalışmaya gerek kalmayacak ve<br />

ailelere daha fazla zaman ayrılabilecekti bu durumdan bolluk toplumundaki<br />

182 BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, a.g.m., s. 646.


82<br />

tüketiciler daha çok memnun olacaktır. Zevk, tüm zevkli duygular gibi kısa ömürlü<br />

olmaya eğilimlidir. Demokratik bir toplumu desteklediğini iddia eden kimse<br />

insanların kendileri için tercihler yapma hakkını inkar edemez. Ama asıl suçlama<br />

istekleri yaratmak için varsayılan yeteneği ile reklamlara karşıdır. Ama istekler<br />

yaratılamaz, ürünler için temelinde arzu bulunmalıdır. Galbraith, kendisinden önceki<br />

diğer ekonomistler gibi bazı hileli elemanları içeren istek yaratmadan ziyade istek<br />

tatmin edilmesi ile daha az meşgul olmuşlardır. 183<br />

2.2.2. Hedonik Tüketim Zihniyetini Anlamada Kişilik Kuramları<br />

Kişilik genel anlamda bireyin yaşama tarzıdır. 184<br />

Bireyin yaşama tarzı,<br />

bireyin tüketim davranışını ve alışkanlığını şekillendirir. Bireyin satın alma<br />

davranışlarının altında yatan nedenleri anlayabilmek için kişiliğini çözümleyebilmek<br />

gerekir. Bu bağlamda tüketiciyi ve satın alma davranışlarını yönlendiren kişilik<br />

faktörünün incelenmesi gerekmektedir. Bilim adamları kişilik kavramı ile ilgili farklı<br />

teoriler geliştirmiştir.<br />

2.2.2.1. Freud’un Kişilik Teorisi<br />

Freud’a göre insan kişiliğinin üç birimi bulunmaktadır. Bu birimler id, ego ve<br />

süperegodur. Đd, ego ve süperego arasında ilişkileri maddeler halinde şu şekilde<br />

açıklayabiliriz: 185<br />

• Đd, insanların en kaba, en ilkel, özünde var olan dürtü ve arzularını içeren<br />

kişiliğin bir bölümüdür. Đd zevk ilkesine göre hareket eder ve isteklerinin<br />

hemen yerine getirilmesini bekler. Bu bölümde düşüncenin hakimiyeti<br />

görülemez, arzu ve şehvetin giderilmesi gerekir. Đd’nin bu arzu ve şehveti<br />

bilinçaltı dürtülerden kaynaklanır fakat bu dürtülerin genellikle farkına bile<br />

varamayız. Đd sonuçları ne olursa olsun isteklerinin yerine getirilmesini bu<br />

açıdan kural tanımaz bir yapısı vardır. Freud’a göre rüyalar ve hayal kurma<br />

183 O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J, a.g.m. s. 530.<br />

184 EROĞLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 138.<br />

185 CÜCELOĞLU, a.g.e., s. 406-409.


83<br />

ile id’nin isteklerini doyurulabilir. Eğer insanlar Đd’deki tüm arzu ve<br />

isteklerini ortaya çıkarabilselerdi hayvandan bir farkları kalmazdı.<br />

• Ego, Đd’den kaynaklanan güdü ve dürtüleri dengeler ve bulunduğu ortamın<br />

şartlarına göre isteklerini ifade etmesini sağlar. Đd’den gelen dürtüler<br />

bilinçaltımızda saklı kalır aynı buzdağının büyük bir kısmının su altında<br />

kaldığı gibi. Đd’yi denetim altında tutan ego gerçeklik ilkesine göre hareket<br />

eder. Ego akılcı ve pratiktir, mantıklı ve gerçekçi düşüncelere göre çalışır. Đd,<br />

“Hemen şimdi istiyorum.” derken ego, “Şartlar uygunsa isteğini<br />

gerçekleştirebilirim” şeklinde yanıt verir. Ego Đd’yi denetim altında tutmasına<br />

ve onunla çelişen görümüne rağmen aslında olabildiğince Đd’nin istek ve<br />

arzularını yerine getirmeye çalışır. Günlük yaşamda davranışlarımıza Đd<br />

hakim olsaydı isteklerimizi gerçekleştirmek için önümüzde hiçbir engel<br />

kalmazdı. Đstediğimiz gibi hareket etmeyen kişilere saldırır, bizi sınırlayan ne<br />

kadar kural varsa yok kabul ederdik fakat bu şekilde bir davranış toplumca<br />

kabul görmeyeceği açıktır. Ego Đd’ye hem istediğini yapmasını sağlayacak<br />

hem de toplumdan dışlanmayacak orta yol bir çözüm bulmaya çalışır. Bu<br />

anlamda ego Đd’nin yol göstericisidir diyebiliriz.<br />

• Süperego (Üst-ben), toplumun “doğru” ve “yanlış” olarak tanımladığı<br />

kararların kaynağıdır. Süperego bireyin davranışlarını sürekli olarak<br />

süzgeçten geçirir ve bir yargıya varır “yapılan iş doğru, tebrikler” ya da “<br />

yanlış yaptın, cezalısın” gibi. Ego süperegonun onaylamadığı bir şeyi<br />

yapmamaya diğer yandan Đd’nin arzularını yerine getirmeye çalışır. Ego, id<br />

ve süper ego kavramlarını daha açıklayıcı bir ifade ile id nefis, ego mantık ve<br />

süperego vicdanı simgeliyor diyebiliriz.<br />

2.2.2.2. Carl Jung’ın Kişilik Teorisi<br />

Carl Jung çalışmalarında birçok farklı kişilik yapısı var olduğunu tespit etmiş<br />

ve bu kişilikler arasında bir ayrım yapmıştır. Carl Jung’ a göre bir grup insan belirli<br />

bir durum karşısında olumsuz bir düşüncesi olmasına rağmen geri çekilip sessizce<br />

hayır der, bir grup ise aynı duruma ani bir tepkiyle karşılık verebilir. Bu iki temel<br />

tutumu içe dönüklük ve dışa dönüklük olarak tanımlanmıştır. Đçe dönük bireyler


84<br />

kendi iç dünyaları ile ilgilenirler, dışa dönükler ise dış dünyaya ve insanlara karşı<br />

aktif ve ilgilidirler. Đnsanları sadece içe dönük ve dışa dönük tarzında bir ayrıma<br />

tutmak yanıltıcı olacaktır. Jung, kişilerin dünyayı duyu, sezgi, düşünce ve<br />

duygularına göre algılamalarına ve anlamlandırmalarına bakarak sekiz psikolojik tip<br />

belirlemiştir: 186<br />

Tablo 2.1: Jung’un Sekiz Psikolojik Tipi<br />

Đşlev Dışa Dönüklük Đçe Dönüklük<br />

Düşünme<br />

Duygu<br />

Duyu<br />

Sezgi<br />

Dış dünyayı öğrenmeye<br />

odaklanır. Gerçeklerle ilgilenir.Bazen<br />

soğuk ve mesafelidir.Mantığını<br />

kullanma ve kuralları uygulama<br />

eğilimindedir.<br />

Değişken ve kaprislidir.Grup<br />

kurallarına uyum gösterir.Modaları<br />

izlemeyi sevmez.Bazen aşırı duygusal<br />

olabilir.Yeni bir durumda duyguları<br />

kolayca değişebilir.<br />

Dış dünyayı deneyimleri ile<br />

öğrenmeye çalışır.Genellikle şehvete<br />

düşkündür ve haz takıntısı<br />

olabilir.Anın tadını çıkarmak ister.<br />

Sürekli yeni heyecan ve<br />

ilgiler peşinde koşar.işinden ve<br />

ilişkilerinden çabuk sıkılır.yeni<br />

ortamlarda bulunmaktan zevk<br />

alır.Kararsız ve değişkendir.<br />

Kendi görüşlerini anlamaya<br />

çalışır. Felsefi konular ve yaşamın<br />

anlamıyla ilgilenir.Đnatçı, mesafeli ve<br />

kibirli olabilir.<br />

Derin duygusal deneyimler<br />

yaşar ama kimse ile paylaşmaz. Sessiz<br />

ve soğuk görünür ama içinde güçlü<br />

duygular saklar.<br />

Dış nesnelerden çok kendi<br />

duygu ve düşünceleriyle ilgilenir.<br />

Sanat ve müzik aracılığıyla kendini<br />

yansıtır.<br />

Yeni ve farklı görüşleri<br />

bulmayı sever fakat bunları<br />

başkalarına aktarmakta zorlanır.<br />

Gerçek dünyayı ve toplumsal kuralları<br />

anlamakta zorluk çeker.Kendini<br />

öğretileri başkaları tarafından<br />

uygulanacak hayalperest gibi görür.<br />

Kaynak: BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair<br />

Söyledikleri, Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 191.<br />

Her kişinin deneyimlerinde baskın olan bir işlev vardır. Duyular baskın ise<br />

doğrudan deneyimlere odaklanmak ister kişi, gözlem gücü yüksektir ve tüm<br />

186 BURGER, a.g.e.,s. 189-191.


85<br />

ayrıntıları hafızasında tutabilir. Kişinin sezgileri baskınsa deneyimleri ihtimaller<br />

dahilinde algılar, sağduyuya ve içindeki ses kulak verir. Düşünmeye ağırlık veren<br />

insanlar bir karara vermeden önce bütün iddiaları ve işin içindeki mantığı eleştirel bir<br />

şekilde incelerler. Kişide duygular baskın ise değerleri ve öznel izlenimleri ile bilgiyi<br />

yorumlar. Bir karar vermeden önce mantık ya da kurallardan önce insani yönü ele<br />

alır. 187<br />

2.2.2.3. Karen Horney’in Kişilik Teorisi<br />

Karen Horney kişiliğin, bireyin aile-çocuk ilişkisinden kaynaklanan temel<br />

sorunlarla mücadele etmeyi bireysel olarak öğrenmesiyle geliştiğini düşünmektedir.<br />

Bu sorunlarla baş edebilmek için üç yaklaşım geliştirmiştir: uyma, insanlara<br />

yaklaşarak sorunların üstesinden gelme; saldırganlık, insanlara karşı durma,<br />

mücadele etme; tarafsızlık, insanlardan uzak durarak sorunları kendi başına çözmeye<br />

çalışır. 188<br />

J. B. Cohen, Horney’in çalışmasını temel alarak uyum, saldırganlık,<br />

tarafsızlık ölçeği geliştirmiştir. Bu ölçeği uygularken 35 envanter kalem kullanmıştır.<br />

Cohen çalışması sonucu, uyumlu karakterlerin daha çok gargara, tuvalet sabunu gibi<br />

<strong>sosyal</strong> onaylanma, kabul görme olarak yorumlanan nesneler, saldırgan karakterler<br />

zafer anlamında tıraş kolonyası, tarafsız karakterler ise <strong>sosyal</strong> olmayan bir bağlamda<br />

çay almayı tercih ettiklerini tespit etmiştir. Uyum yönlü insanlar, diğerleriyle yapılan<br />

faaliyetlerin bir parçası olmak isterler. Bu tip insanlar genellikle çatışmadan kaçınır,<br />

sevilmek yükselmek isterler. Saldırgan yönlü insanlar üstün olmak ve hayranlık,<br />

prestij ve başarı elde etmek isterler. Diğer insanlar eğer amaçlarına ulaşmak için<br />

yararlı ise değerlidir ve diğer insanlar üzerinde egemen olmaya gayret eder. Tarafsız<br />

eğilimdeki insanlar diğerleri ile kendileri arasına duygusal mesafe koymak ister.<br />

Böyle insanlar başkalarınca etki altına alınmayı ve deneyimlerini paylaşmayı<br />

sevmezler. 189<br />

Cohen’in çalışması kişilik tiplerinin satın alma davranışlarına olan<br />

etkisi analiz edilerek pazarlama uygulamalarına aktarılması açısından önemlidir.<br />

187 BURGER, a.g.e., s. 190.<br />

188 ASSAEL, a.g.e., s. 379.<br />

189 COHEN, Joel B., “ An Đnterpersonal Orientation to The Study Of Consumer Behavior ”, Journal<br />

of Marketing Research, Vol. 4 ( August 1697), s.270-271.


86<br />

2.2.2.4. Alfred Adler’in Kişilik Teorisi<br />

Alfred Adler’in teorisine göre bireyin kendisine, çevresine ve topluma karşı<br />

geliştirdiği tutumların ürünüdür. Adler’e göre insan davranışlarının altında yatan<br />

temel neden üstünlük ve egemenlik içgüdüsü ve güç, prestij güdüleyicileridir. Đnsan<br />

karşılaştığı olay, nesne ve durumlara hükmetmeye ve onları denetim altında tutmaya<br />

çalışır. Bireyin fiziksel olarak yetersiz veya özürlü olması ve fakirlik, azınlık, yeterli<br />

eğitimi olmaması kendisinde aşağılık ve yetersizlik duygusu yaratacak ve bu<br />

duygusal durum bireyin davranışlarına yansıyacaktır. Adler bireyin çocukluk<br />

döneminde aile içi ilişkilerin kişiliğin oluşmasında önemli rol oynadığını<br />

belirtmektedir. Aile içinde daha çok ilgilenilen ve şımartılan çocuk her türlü<br />

gereksinimin, sıkıntısının aile tarafından giderileceği bilir ve bu güvenle çevresine<br />

egemen olma eğilimindeyken aile içinde yeterince ilgi sevgi görmeyen çocuk<br />

çevresindekileri düşman olarak görür ve gereksinimlerini mücadele ederek almaya<br />

alışır. 190<br />

2.3. Televizyon Kültürü<br />

En etkili, en yaygın ve en çok tüketilen medya televizyondur. Televizyondan<br />

uzaklaşması zordur ve TV insanların günlük gevezeliği haline gelmiştir.<br />

Televizyondan vazgeçilmiyor daha kötüsü belki de televizyona olan gereksinim bir<br />

yaşama biçimi halini alıyor. Đnsanların neredeyse tek haber ve bilgi kaynağı<br />

televizyon olmuştur. Televizyon izleyicisi adına düşünüp, konuşmaktadır. 191<br />

2.3.1. Televizyonun Günlük Yaşamdaki Yeri<br />

Televizyonun takdimi ve hızlı yayılışı 20.yy’ın en önemli <strong>sosyal</strong> olaylarından<br />

biridir. Birçok yazarın belirttiği gibi televizyon hayatımızı, ailelerimizi, liderleri<br />

seçme şeklimizi sonsuza kadar değiştirdi, <strong>sosyal</strong> politikalar oluşturdu, suçluyu<br />

yargıladı. Televizyon mit söyleyişi ve hikaye anlatma birincil aracımız olarak okuma<br />

ve kişiler arası öykünün yerine geçmiş ve böylelikle temel olarak kültürümüzü<br />

190 EROĞLU, a.g.e., s. 154-156.<br />

191 ŞĐRĐN, M.Ruhi, Televizyon, Çocuk ve Aile, Đz Yayıncılık, Đstanbul, 1999, s. 13-24.


87<br />

değiştirmiştir. Televizyon okul, kilise ve hatta aileler gibi birçok geleneksel<br />

<strong>sosyal</strong>leşme aracı ile yarışmaktadır. Televizyonun etkileri net görülmez. 192<br />

Televizyon izlemek dünya da en önemli boş zaman faaliyetidir. 2004 yılında<br />

yapılan bir anket verisine göre yetişkinler için ortalama günlük televizyon izleme<br />

süresi Batı Avrupa’da en az 217 dk., Doğu Avrupa’da en az 228 dk. ve ABD’de en<br />

az 290 dakikadır. Bu rakamlar ortalama 75 yaşında bir Avrupalı’nın ortalama günlük<br />

8 saat uyuduğu varsayımıyla neredeyse 50 uyanık yılın dışında 12 tam yılını<br />

televizyon izleyerek harcadığını gösterir. Sadece izleme süresi değil aynı zamanda<br />

televizyon izleyerek harcanan saat sayısı da devamlı artmaktadır. 1993-2003 yılları<br />

arası, Batı Avrupa’da yetişkinler için günlük ortalama televizyon izleme süresi 196<br />

dk.’dan 217 dk.’a yükselmiştir. Đnsan yaşamında televizyonun oynadığı rol artmakta<br />

ve göze çarpmaktadır. Televizyonun bireysel davranışlar ve refah üzerindeki etkisi<br />

göz ardı edilemez. Televizyonun etkisi üzerine çoğu kapsamlı literatür, <strong>sosyal</strong><br />

algılamada televizyon içeriğinin etkisi, davranış ve inançlar, bireyin ruhsal süreçleri<br />

üzerine odaklanmaktadır. 193<br />

TV farklı insanlar için farklı anlamlar taşır: mutluluğun kaynağı olabilir,<br />

özellikle yalnız yaşayan insanlar için arkadaşlık sağlayabilir ve aynı zamanda<br />

endişenin, suçun, ev ortamında gerginliğin yaratılmasında kaynak olabilir. TV aile<br />

yapısının bir parçasıdır, bir dereceye kadar aile üyesidir çünkü aile üyelerine her<br />

zaman güvendikleri, onların gülmesini, ağlamasını sağlayan araç olarak TV değişim<br />

dönemlerinde güvenlik hissi sağlar. TV’ nu çok izlemek genellikle olumsuz kabul<br />

edilir. Yoğun bir şekilde TV izlemenin olumsuz etkisi olarak: insanların özellikle<br />

çocukların <strong>sosyal</strong> yetenekleri zayıflar ve gerçek dünyaya uyum sağlamaları<br />

zorlaşmaktadır. Bazı insanlar gün boyu çok fazla TV izledikleri için kendilerini suçlu<br />

hissetmekte ve TV önünde rahatlamak yerine daha üretken bir şeyler yapmaları<br />

gerektiğini vurgulamakta fakat diğer bir yandan görülüyor ki insanlar bir arkadaş<br />

olarak TV’ na değer veriyor ve rahatlamak için fırsat olarak görmektedirler. TV,<br />

bireysel beğenilere, kişisel durumlara, yaş, çevre ve diğer çeşitli faktörlere dayanarak<br />

birçok farklı anlam taşıyabilir. TV rahatlama aracı olarak insanların çalışmadıkları<br />

192 O’GUINN, Thomas C.,SHRUM, L. J., “The Role of Television in The Construction of Consumer<br />

Reality” Journal of Consumer Research, Vol. 23, March, 1997, s.278.<br />

193 BRUNĐ, L.,STANCA, L.,“Wa<strong>tc</strong>hing alone: Relational goods, Television and Happiness”, Journal<br />

of Economic Behavior and Organization, 2005, s. 4-5.


88<br />

zamanları doldurur. Bazı insanlar için TV işte ve evdeki diğer insanlarla<br />

<strong>sosyal</strong>leşmenin bir aracı olarak önemli bir konuşma konusudur. Bu yüzden insanlar<br />

bazı programları dizi ve magazinleri yoğunlukla izlerler. 194<br />

2.3.2. Televizyon Đzleme Nedenleri<br />

Đnsanlar günlük hayatın ve çevresel şartların etkisiyle oluşan sıkıntıdan<br />

kurtulmak, günlük rutin hayatı eğlenceli hale getirmek için televizyon izlemeye<br />

eğilim göstermektedirler. Kişinin sıkıntısından uzaklaşması için en kolay yollardan<br />

biridir. Televizyon kumandasının açma düğmesine basmanızla birlikte sizi<br />

bulunduğunuz ortamdan ve kafanızdaki düşüncelerden uzaklaştıracak birçok farklı<br />

görüntüyle baş başa kalırsınız. 195<br />

2.3.2.1.Oyalanma Kaçış<br />

Kendi içinde cazip bir fantezi dünyası sunan bir televizyon programını<br />

seyrederek izleyici bu dünyayı geçici olarak işgal edebilir. Canı sıkkın olan insanlar<br />

uyarıcı programları seçerken, psikolojik olarak kendini kötü hissedenler sakinleştirici<br />

programlar izleyerek gerginliklerini azaltmaya çalışırlar. Kendini baskı altında<br />

hisseden insan, endişeye neden olan düşüncelerinden uzaklaşmak ve daha rahat bir<br />

ruhsal duruma geçmek için televizyonu kullanmaktadır. Gündelik yaşamın<br />

alışılagelen ve sıkıcı rutinin dayattığı kısıtlamalardan uzaklaşma, sorunların, dertlerin<br />

insana yüklediği sıkıntılardan kaçma, duygusal boşalma, rahatlama sağladığı için<br />

televizyon tercih edilmektedir. Bu anlamda televizyon “bir tür sakinleştirici,<br />

yatıştırıcı ilaç” işlevi görmektedir. 196<br />

194 GAUNTLETT, David ve HĐLL, Annette, TV Living: TV Culture And Everyday Life, Routledge,<br />

1999, s. 110-112.<br />

195 CERECĐ, Sedat, Televizyonun Sosyolojik Boyutu, Şule Yayınları, Đstanbul, 1996, s. 101.<br />

196 MUTLU, a.g.e., s. 94-95


89<br />

2.3.2.2.Kişisel Đlişkiler<br />

Đzleyici başka insanlarla, gerçek kişilerle ya da medya kişilikleriyle,<br />

televizyon izleme eylemi sayesinde ilişki kurar. Đzleyici dizi karakterleriyle, eğlence<br />

programına katılanlarla veya sunucularla sanki dostluk ilişkisi içerisindeymiş gibi bu<br />

karakterler gerçek kişiler yerine geçebilirlermiş gibi arkadaşlık, can yoldaşlığı kurar.<br />

Đzleyiciler tek tek yalnızlık duygularını televizyondaki insanlarla kurdukları “ güya<br />

samimi ilişkiler” aracılığıyla ve kendileri gibi birçok insanın daha aynı programı<br />

izlediğini, aynı uyaranlara maruz kaldığını, ağlama, gülme, heyecanlanma gibi aynı<br />

anda ortak duyguları yaşadıklarını bilerek rahatlamaktadırlar. 197<br />

TV izleme bireysel mutluluğa zarar vererek olumsuz etkisi vardır ve bir<br />

dereceye kadar diğer insanlarla ilişkilerin yerine geçmektedir. TV kendine has<br />

özelliği nedeniyle doğrudan ve dolaylı olarak ilişkisel faaliyetleri dışlamada önemli<br />

rol oynar. TV izlemeye zaman harcama sonucu toplumsal yaşamda yer alma, aile ve<br />

arkadaşlarla iletişimden yani bize yaşam tatmini sağlayan ilişkisel faaliyetlerden<br />

uzaklaşılmaktadır. Özellikle TV izlemek aile içi ilişkilerde daha az iletişim ve<br />

etkileşime neden olmaktadır aynı zamanda arkadaşlarla geçirilen vakit azalmakta,<br />

insanlar çevrelerinde fazla oturmamakta, kimseyi ziyarete gitmemektedir. Gidilen<br />

her yerde televizyonda izlenenlerden bahsedilmekte ve televizyondaki karakterler<br />

arkadaşlarınız ve size eşlik etmesi gereken kişilerden daha fazla evinize ve hayatınıza<br />

girmektedir. 198<br />

2.3.2.3.Kişisel kimlik<br />

Đzleyici bağlılığı, bireyin kişisel ve <strong>sosyal</strong> yaşantısını televizyon izleyerek<br />

deneyimlemesinin ötesine geçen izleyici ve televizyon programı arasında yoğun<br />

ilişki olarak tanımlanır. Televizyon şovları bireyin kişisel ve <strong>sosyal</strong> deneyimlerine<br />

daha yakından bağlı olmaya başladığı zaman sadece izleme deneyiminin dışına<br />

uzanan daha kuvvetli bir etki sahip olur. Yani bağlılık kişinin hem <strong>sosyal</strong> hem kişisel<br />

197 MUTLU, a.g.e., s. 96<br />

198 BRUNĐ, L., STANCA, L., a.g.m. s. 5-6


90<br />

kimliğini göstermesine katkısıyla tanımlanır. 199 Televizyon programlarına olan<br />

bağlılığın doğal bir sonucu olarak kişiler program hayranları ya da popüler kullanımı<br />

ile “program fanları” haline dönüşüyorlar. Sürekli takip edilen o programdan ya da o<br />

programda yer alan karakterlerden bahsetme, o karakterlerle kendini özdeşleştirme,<br />

karaktere benzemeye çalışma ve aşırı bir hayranlık duyma televizyonun sıkı takipçisi<br />

kişilerin tipik davranışları arasına girmektedir.<br />

2.3.3. Televizyon Sektörü ve Tüketim<br />

Televizyon sektör izleyicileri televizyon iletilerinin nesnesi ve bu mesajları<br />

algılama kapasitesine sahip herhangi bir bireyler topluluğu olarak görür. Đzleyicinin<br />

aynı veya farklı zaman ve mekanda televizyonu izlemesi oranını yükseltmesi<br />

önemlidir. Đzleyicilerin programları nasıl izlediği, bu programların izleyicileri nasıl<br />

etkilediği ve izleme deneyimine nasıl gerçekleştiğinden daha fazla izlenme oranı<br />

politikaları önem kazanır. Đzleyiciye sağladığı haz, doyum, keyif, gülmece, eğlence,<br />

korku karşılığında aslında izleyiciler televizyon için çalışmaktadır. Televizyon<br />

programları izleyerek tüketilirken aynı zamanda televizyon sektörünün devamlılığı<br />

için bir üretim gerçekleştirilmiş olur. 200<br />

Ülkemizde 1990’lı yıllarda TV kanallarının artışı ile birlikte medya bir<br />

yandan tüketici olma bilincini telkin ederken diğer bir yandan daha üst düzey bir<br />

yaşam tarzını benimsetmektedir. Bilginin para ettiği yanılgısı üzerine kurulan ithal<br />

edilmiş yarışma programları sayesinde bilmekten çok şans faktörüne bağlı olarak<br />

insanlar bir gecede milyarlar kazanmakta ve kazandıkları paralar ile kredi kartı borcu<br />

ödeyecekleri, yeni ev alacakları, araba yenileyecekleri gibi cevaplar alınmaktadır.<br />

Yarışma programlarında insanlar bilgileri ölçülmekten çok kolay sorular karşılığında<br />

ürünler dağıtılmakta ve eğlence programı halini almıştır. Yarışmada bedava malları<br />

kazanmak için ipucu isteyen “biraz yardım edin memet ali bey” diye yalvaran,<br />

kazandığında çığlıklar atan kadın ve erkekler, sabah kuşağında reklam hatırlatmaları<br />

199 RUSSELL, Cristel A ve Christopher P. Puto, “Rethinking Television Audience Measures: An<br />

Exploration into the Construct of Audience Connectedness ’’, Marketing Letters, S.10:4 (1999),<br />

s. 397.<br />

200 MUTLU , a.g.e., s. 107-108.


91<br />

karşılığında kazanacağı kaşık-bıçak setini çeyizine koyacağını söyleyen genç kızlar<br />

ekranlarda boy göstererek tüketim toplumu profilini gözler önüne sermektedir. 201<br />

Televizyon bize bilişim bolluğu sunar fakat aynı zamanda da görünenin<br />

gerçekliğini ekran dışında tutma ve bilgiye engel olma işlevi de vardır. Dünyanın<br />

gerçekleri ile ilgili bilgi ve haber veren televizyon aynı zamanda bu gerçekleri bilme<br />

ve görme şokuna karşı da bir perde oluşturmaktadır. Televizyon hayal etmekte<br />

zorlanacağımız hayal, deneyim ve fantazyaları mümkün hale getirerek bizi etkiler<br />

aynı zamanda “maddenin yok oluşu” ve deneyimin “duyarlılık dışında tutulması”<br />

beraberinde getirir. 202<br />

2.3.3.1.Televizyonun Yarattığı Gerçeklik<br />

Televizyon dünya ile algısal bir ilişkiden çok düş ve fantazya sunarak<br />

gerçeklik duygusunu bir kenara iter. Televizyon ekranı karşısında insan birbirinden<br />

kopuk ama kendi içlerinde dramatik bir kurguya sahip gerçeklik kırıntılarına<br />

muhatap olmaktadır. Bu durum insanın analiz ve sentez yeteneğinin körelmesine,<br />

şaşırmasına ve sonuçta aptallaşmaya başlamasına neden olmaktadır. 203 Televizyonda<br />

izlediklerimizin gerçekliğinden şüpheye düşmeyiz ve televizyonun bize sunduğu<br />

benimsediğimiz bakış açısının farkına varmayız. Televizyon aracılığı ile bize sunulan<br />

dünyanın garip değil de doğal görünmesi, yabancılık duygusunun kaybolması, bir<br />

uyum sağlama göstergesidir ve ne kadar değiştiğimizi gösterir. Yaşantımız ve<br />

kültürümüz televizyondan bilgi edinmeye o kadar uyum sağlamış durumdaki<br />

televizyonun bilgi ve gerçeklik tanımlarını şüphesiz kabul etmekte, ilgisizlik bize<br />

anlamlı görünmekte ve tutarsızlık ise akıllıca davranmak gibi gelmektedir.<br />

Televizyon görüntü ile çılgınlığın etkileşimini evlerimizin içine kadar getirmiştir.<br />

Hem görüntüyü hem de gerekli gereksiz birçok bilgiyi haberi aramıza getirmiştir. Đlk<br />

ve en yakın öğretmenimiz, en yakın arkadaş, en güvenilir yoldaşımız haline gelen<br />

televizyon ile büyüyen ikinci kuşakla beraber yaşamaktayız. Televizyon bilgi edinme<br />

merkezimiz haline dönüşmüştür. Çok küçük yaştaki çocuklar bile televizyon<br />

201 AYDOĞAN, a.g.e., s. 64-65.<br />

202 ROBĐNS, a.g.e., s. 189-190.<br />

203 MUTLU, a.g.e., s. 78.


92<br />

izlemekten alıkonulamaz, en yoksul halimizde bile televizyondan vazgeçmeyiz, en<br />

mükemmel eğitim sistemi bile televizyonun çizdiği rotadan etkilenir, politika, eğitim,<br />

haber, din, bilim, spor kısaca halkı ilgilendiren hiçbir konu televizyonun ilgi alanı<br />

dışına çıkamaz yani televizyon halkın bu konuları kavrayışını şekillendirmektedir.<br />

Birçok anlamda televizyonun belirleyiciliği söz konusudur. Hangi filmlerin<br />

izleneceği, hangi kitabın, kasetin ve derginin satın alınacağı, hangi radyo<br />

programının dinleneceğine kadar birçok konuda televizyon öğrenme noktası gibi bir<br />

işlev yerine getirir. 204<br />

2.3.3.2. Kodlama<br />

Televizyon eğlendiricidir bunun bir sakıncası da yoktur ama eğlenmek her<br />

türlü eylemimizin doğal çerçevesi halini almıştır, televizyon bize sadece eğlendirici<br />

konular sunmuyor bütün konuları eğlence olarak sunmaktadır bu ise bir soruna yol<br />

açmaktadır. Eğlence, televizyonda görülen her şeyin üst-ideolojisi olur, neyin<br />

gösterildiğinin ya da hangi bakış açısının yansıtıldığının önemi yoktur; önemli olan<br />

biz izleyicilerin eğlenmesi ve haz almasıdır. 205 Tüketim faaliyeti içerisinde<br />

duygularımız, biyolojik gereksinimlerimiz, estetik anlayışımız kodlama ustası<br />

televizyon tarafından yeniden inşa edilir. Duygularımız tümüyle bizim olmaktan<br />

çıkar çünkü konfor, prestij ve kalite bireyin zihninde bağımsızca oluşan değerler<br />

değildir. Bu değerlerde televizyonun belirleyiciliği yüksektir. Televizyon kendi<br />

kodlama teknikleri olan ses, görüntü ve müzikle tamamladığı mesajları aktararak<br />

“ideal, arzulananı” gösterir. 206<br />

204 POSTMAN, Neil, Televizyon: Öldüren Eğlence Gösteri Çağında Kamusal Söylem, Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul, 1994, s. 91-93.<br />

205 POSTMAN, a.g.e., s. 101.<br />

206 TOPÇUOĞLU, a.g.e., s. 182-183.


93<br />

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM<br />

UYGULAMA: TÜRK TOPLUMUNUN ARA KESĐTĐ<br />

ÜNĐVERSĐTE GENÇLĐĞĐ ÜZERĐNDE HEDONĐK TÜKETĐMĐN<br />

ĐZLERĐNĐN ARANMASI VE TV’NĐN ROLÜNÜN<br />

DEĞERLENDĐRĐLMESĐ<br />

3.1.Araştırmanın Önemi<br />

Hirschman ve Holbrook 1982 yılında yaptıkları çalışmada hedonik tüketimi<br />

tanımlamış, gelişimi ve hedonik tüketimin kişinin ürünlerle ilgili deneyiminin<br />

heyecanlandırıcı yönlerini, fantezi ve çoklu duyusal ile ilişkili olan tüketici<br />

davranışları görünümünü belirttiğini ifade etmişlerdir. 207 1994’te Babin, Darden ve<br />

Griffin “Đş ya da Eğlence: Hedonik ve Faydacı Alışveriş Değerinin Ölçülmesi” adlı<br />

çalışmalarında kişisel alışverişin hazcı ve faydacı değer yönü üzerinde durmuş,<br />

hazcılık ve faydacılık arasında temel farkı ortaya koymuşturlar. 208 2003’te Arnold ve<br />

Reynolds, Hedonik Alışveriş Motivasyonları çalışmalarında hedonik alışverişi<br />

güdüleyen altı grup belirlemişlerdir. Bu gruplar; macera alışverişi, <strong>sosyal</strong> alışveriş,<br />

fikir alışverişi, rol alışverişi, değer alışverişi, zevk alışverişidir ve çalışma sonucunda<br />

insanların hedonik nedenlerle alışverişe gittikleri tespit edilmiştir. Çalışma 18-55 yaş<br />

arası denekler üzerinde gerçekleştirilmiştir. 209 Chang, Burns ve Francis hedonik<br />

tüketim ile ilgili çalışmalarında Koreli tüketiciler arasında giysi alışveriş tatmininin<br />

cinsiyet farkı boyutunda hedonik alışveriş değerinin rolünü incelemiştir. Koreli<br />

öğrenciler üzerinde yapılan çalışmada bayan öğrenci grubunun hedonik alışveriş<br />

değerinin alışveriş deneyimi tatminini etkilediği fakat erkek öğrencilerin hedonik<br />

alışveriş değerinin düşük olduğu daha çok faydacı alışveriş sergiledikleri ortaya<br />

207 HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook, a.g.e., s. 92-93.<br />

208 BABĐN, Darden ve Griffin, a.g.m., s. 646.<br />

209 ARNOLD, Mark J. Ve REYNOLDS Kristy E., “ Hedonic Shopping Motivations”, Journal of<br />

Retailing, Vol. 79 (2003), s. 77-79.


94<br />

konmuştur. 210 Muazzez Babacan “Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine<br />

Yansıması” adlı çalışmasında tüketicilerin, duygusal alışverişin yoğunlaştığı anneler<br />

günü, sevgililer günü ve yılbaşı gibi dönemlerdeki tercihlerini belirlemeye yönelik<br />

gerçekleştirmiştir. Çalışma alışveriş merkezleri, hipermarketlerde gerçekleştirilmiş<br />

ve sonucunda hedonik tüketimin özel günler öncesi insanı mutlu eden ve bütçe dışına<br />

çıkan yapısı doğrulanmıştır. 211 Remzi Altunışık ve Levent Çallı 2004 yılında<br />

gerçekleştirdikleri çalışmalarında plansız alışveriş ve hazcı tüketim davranışlarında<br />

satın alma sürecinde bilgi kullanımını incelemişlerdir. Çalışma farklı gelir<br />

gruplarından ve yaşları 15-56 arasında değişen farklı meslek mensuplarından oluşan<br />

katılımcılar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Hazcı tüketim davranışı sergileyen<br />

tüketicilerin satın alma kararlarında daha çok imaj unsurlarının satın alma kararında<br />

rol oynadığını tespit etmişlerdir. 212<br />

Daha önceki çalışmalar incelendiğinde hedonik tüketim farklı açılardan ele<br />

alınmış fakat hedonik tüketim davranışlarında televizyonun rolünü inceleyen bir<br />

çalışmaya rastlanmamıştır. Gençlerin televizyon izleme tutumlarının ölçülmesi ve<br />

hedonik eğilimlerinin ortaya konması açısından çalışmamız farklılık arz etmektedir.<br />

Çalışma sonuçlarının, gençlerin giderek artan oranda satın alma kararlarını kendileri<br />

kontrol etmeleri ve genç nüfusun artıyor olması nedeniyle işletmelerin yoğun rekabet<br />

ortamında gençleri müşteri grupları içine alabilmek için bu eğilimleri analiz etmeleri<br />

açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.<br />

3.2. Araştırmanın Evresi, Yöntemi ve Örneklemi<br />

Araştırma Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri üzerinde<br />

gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 68 milyonluk Türkiye nüfusunun %29’luk kısmını 15-<br />

210 CHANG, E., BURNS L. D. ve FRANCĐS S.K , “Gender Differencesin The Dimensional Structure<br />

of Apparel Shopping Satisfaction Among Korean Consumers: The Role of Hedonik Shopping<br />

Value”, Clothing and Textiles Research Journal, Vol. 22 (4), 2004, s.185-192.<br />

211 BABACAN, Muazzez, “ Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine Yansıması”, 6. Pazarlama<br />

Kongresi, 28 Haziran - 1 Temmuz 2001, Erzurum, s. 97-105.<br />

212 ALTUNIŞIK, Remzi ve ÇALLI, Levent, “ Plansız Alışveriş ve Hazcı Tüketim Davranışları<br />

Üzerine Bir Araştırma: Satınalma Karar Sürecinde Bilgi Kullanımı ”, 3.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve<br />

Yönetim Kongresi, 25 - 26 Kasım 2004, Eskişehir, s.231-238.


95<br />

29 yaş arası gençler oluşturmaktadır. 213 2005 yılında AC Nielsen firması tarafından<br />

yapılan Gençlik Profili Araştırmasının sonuçlarına göre gençler artık kendi<br />

harcamalarını daha çok kendileri kontrol etmektedirler. Gençler <strong>sosyal</strong>leşme ve<br />

<strong>sosyal</strong> alanda kabul görmeyi sağlayan giyim, fast-food ve eğlenceye gibi harcama<br />

kalemlerine daha fazla önem verdikleri ve kişisel bakım ürünlerine daha çok harcama<br />

yaptıkları ortaya çıkmıştır. 214 Bu sonuçlar gençlerin temel gereksinim<br />

algılamalarındaki farklılaşmayı ve hedonik tüketim eğilimini yansıtmaktadır. Bu<br />

açıdan hedonik tüketim eğilimleri ve TV’nun rolünün tespit edilmesi için<br />

Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen öğrencilerden oluşması ve ulaşılabilirlik<br />

açısından uygun olması nedeniyle SDÜ öğrencileri ana kütle olarak belirlenmiştir.<br />

Anketin uygulanması için gerekli örneklem hacmi, %95 güven aralığında,<br />

basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle 321 kişi olarak belirlenmiştir. 215 Araştırmada<br />

veri toplama tekniği olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Anket Isparta’da Süleyman<br />

Demirel Üniversitesinin farklı bölümlerinde eğitimine devam eden 337 öğrenciyle<br />

birebir anket gerçekleştirilmiş, öğrencilerle yüz yüze iletişim olanağı bulunduğu için<br />

mektupla veya telefonla anket teknikleri kullanılmamıştır. Uygulamanın ilk<br />

evresinde, daha önce yapılmış yerli ve yabancı literatür incelenerek anket soruları<br />

hazırlanmıştır. Đkinci evrede, anket soruları hazırlandıktan sonra, 30 kişilik bir denek<br />

grubundan soruları cevaplamaları istenerek deneklerin cevapları ve sorulara yönelik<br />

eleştirileri dikkate alınarak sorular gözden geçirilmiş, düzeltilmiştir. Düzenlenen<br />

anket soruları 337 öğrenciye uygulanmıştır. Ankete katılanların eksik cevaplamaları<br />

nedeniyle 14 anket kullanılamamıştır geçerli 323 anket verileri üçüncü evrede, SPSS<br />

13 paket programında analiz edilmiştir.<br />

Anket formunun birinci bölümünde öğrencilerin demografik özelliklerini<br />

belirlemeye yönelik sorular, anketin ikinci bölümünde öğrencilerin TV izleme<br />

tutumlarını ölçmeye yönelik günlük ortalama TV izleme sıklıkları, TV izleme<br />

nedenlerini, farklı TV programlarının izlenme sıklıkları ve reklam izleme tutumlarını<br />

yansıtan sorular yer almaktadır. Anketin üçüncü ve son bölümünde öğrencilerin<br />

213<br />

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=219 (04.06.2007)<br />

214 http://www.arastirmacilar.org/default.asp?tid=5022&lng=tr (04.06.2007)<br />

215 KURTULUŞ, Kemal, Pazarlama Araştırmaları, 7. basım, Beta Yayınları, Đstanbul, 2004, s. 192.


96<br />

hedonik tüketim eğilimlerini belirlemeye yönelik ifadeler 5’li Likert ölçeği ile yer<br />

almaktadır.<br />

3.3. Araştırmanın Bulgularının Değerlendirilmesi<br />

Araştırmanın verilerinin analiz edilmesi sonucunda anket formunun ikinci<br />

bölümünde öğrencilerin farklı program çeşitlerinin ne yoğunlukta izlendiği sorusuna<br />

verdikleri yanıtlar sonucu belirtilen programların her biri % 50’nin üzerinde izlenme<br />

oranına sahip olduğu görülmüştür. Fakat bu programlardan büyük çoğunluğun<br />

izlediğini ifade ettiği %70 izlenme oranına sahip Eğlence-Güldürü-Talk Show<br />

Programı, Yarışma Programı, Haber Programı ve TV programını izleme açısından<br />

eşit sayıda ve eşit oranda katılımcının izleme ve izlememe tutumuna sahip olduğu<br />

görülen Magazin Programı analize dahil edilmiştir.<br />

Ki-Kare analizi iki veya daha fazla nitelik esas alınarak sınıflandırılan veriler<br />

değerlendirilerek bu nitelikler arasında ilgini derecesini belirlemektedir. 216 Bu<br />

bağlamda öğrencilerin hedonik tüketim davranışlarında TV’nun rolünün<br />

belirlenmesinde Ki-Kare Đlgi analizlerinden ve Tek Örnek T-testinden<br />

yararlanılmıştır.<br />

3.3.1. Araştırmanın Hipotezleri<br />

Hipotez testinde basit ve en yaygın yol sıfır hipotezini (Ho), alternatif<br />

hipoteze (H1) karşı test etmektir. Red edilmesi beklenen hipotez sıfır hipotezidir<br />

çünkü bir hipotezin kabul edilmesi red edilmesinden daha zordur ve test öncesi<br />

belirlenen birinci tip hata derecesi veya α aslında sıfır hipotezi gerçekte doğru<br />

olduğunda alternatif hipotezi kabul etme olasılığını gösterir. Bu açıdan araştırmada<br />

örnekten toplanan bilgi ve verilere uygun düşecek hipotezi alternatif hipotez olarak<br />

yazmakla bu hipotezi kabul ettiğimiz zaman ne kadarlık bir hata yaptığımızı önceden<br />

belirlemiş oluruz. Bu nedenle araştırma hipotezlerinin alternatif hipotezler olarak<br />

216 KURTULUŞ, a.g.e., s. 314.


97<br />

sıralanmasında fayda vardır. 217 Bu noktadan yola çıkarak araştırmada alternatif<br />

hipotezler test edilmektedir. Araştırmanın amacı doğrultusunda geliştirilen<br />

hipotezleri aşağıdaki şekilde belirtebiliriz:<br />

Ki-Kare Testi Hipotezleri<br />

(H A1 ): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü ve Talk Show Programını<br />

izleyenler ile izlemeyenler arasında“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu<br />

Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık<br />

bulunmaktadır.<br />

(H A2 ): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü ve Talk Show Programını<br />

izleyenler ile izlemeyenler arasında “ Sıkıntılı olduğum zaman daha sık alışverişe<br />

giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.<br />

(H A3 ): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “ Kendime iyi davranmak istediğim zaman alışverişe giderim” ifadesi ile<br />

ilgili görüş farklılığı bulunmaktadır.<br />

(H A4 ): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için alışverişe giderim”<br />

ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.<br />

(H A5 ): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “ Alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur” ifadesine ilişkin<br />

farklı görüştedirler.<br />

(H A6 ): SDÜ öğrencilerinden Haber Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe gitmekten<br />

zevk alırım” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık bulunmaktadır.<br />

(H A7 ): SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Yeni ürünler denemek bana heyecan verir” ifadesine ilişkin görüş farklılığı<br />

vardır.<br />

217 KURTULUŞ, a.g.e., s. 94.


98<br />

(H A8 ): SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim tanıtım/reklam alışveriş<br />

kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar arasında “Mevcut Yeni<br />

Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş<br />

farklılığı vardır.<br />

(H A9 ): SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim tanıtım/reklam alışveriş<br />

kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar arasında “Đstediğim<br />

Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A10 ): SDÜ öğrencilerinden, TV programında ya da reklamlarda gördüğüm<br />

ürünler beni cezbeder görüşüne katılanlar ve katılmayanların “Yeni Modaları Takip<br />

Etmek için Alışveriş Yaparım” ifadesine ilişkin bakış açıları farklıdır.<br />

(H A11 ): SDÜ öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre “Alışveriş stresten<br />

kurtulmanın / mutlu olmanın bir yoludur” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A12 ): SDÜ öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre “Yaptığım diğer şeylerle<br />

karşılaştırdığımda alışveriş gerçekten eğlencelidir” ifadesine ilişkin görüş farklılığı<br />

vardır.<br />

(H A13a ): SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”<br />

ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13b ): SDÜ öğrencilerinden Haber Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”<br />

ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13c ): SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleyenler ile<br />

izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin<br />

Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13d ): SDÜ öğrencilerinden Aktüel Programını izleyenler ile izlemeyenler<br />

arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”<br />

ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13e ): SDÜ öğrencilerinden Sinema izleyenler ile izlemeyenler arasında<br />

“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine<br />

ilişkin görüş farklılığı vardır.


99<br />

(H A13f ): SDÜ öğrencilerinden Belgesel izleyenler ile izlemeyenler arasında<br />

“Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine<br />

ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13g ): SDÜ öğrencilerinden Ekonomi Programını izleyenler ile<br />

izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin<br />

Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

(H A13h ): SDÜ öğrencilerinden Eğlence Güldürü Talk Show Programını<br />

izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu<br />

Görmek Đçin Alışverişe Giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır.<br />

Tek Örnek T-Testi Hipotezleri<br />

(H A14 ): SDÜ öğrencileri devamlı izledikleri TV programları ile ilgili<br />

bilgileri(yayın saati, yayın günü, içeriği vb) sıklıkla takip etmektedir.<br />

(H A15 ): SDÜ öğrencileri alış-verişe genellikle 1-2 saatten fazla zaman<br />

ayırmaktadır.<br />

(H A16 ): SDÜ öğrencilerine göre alışveriş gerçekten bir eğlencedir.<br />

(H A17 ): SDÜ öğrencileri zorunda oldukları için değil istedikleri için alışveriş<br />

yapmaktadırlar.<br />

(H A18 ): SDÜ öğrencileri yeni ürün denemekten heyecan duyarlar.<br />

3.3.2. Demografik Bilgilerin Değerlendirilmesi<br />

Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri üzerine yapılan anket<br />

çalışmasında değişik fakültelerden ve meslek yüksek okullarından basit tesadüfi<br />

örnekleme yöntemiyle 323 öğrenci seçilmiştir. Anket formunun birinci bölümünde<br />

yer alan sorularda öğrencilerle ilgili yaş, gelir durumu, ikamet yerleri ve cinsiyet<br />

dağılım bilgileri elde edilmiştir. Öğrenciler lise eğitimini tamamladıkları için 18 yaş<br />

ve üzerindedirler. Tablo 3.1’de de görüldüğü üzere 18-24 yaşları arasında olan<br />

öğrenciler ankete katılan toplam öğrencilerin % 94’ünü oluşturmaktadır. 25 yaş<br />

üzerinde olan öğrenciler ise ankete katılan öğrencilerin yaklaşık % 6’sını


100<br />

oluşturmaktadır. Ankete katılan öğrencilerin % 56’sı bayan öğrenci, % 44’ü erkek<br />

öğrencidir.<br />

Tablo 3.1: Yaş ve Cinsiyet Dağılımı<br />

Yaş Aralığı Kişi Yüzde Cinsiyet Kişi Yüzde<br />

18-24 304 94,1 Bay 142 44,0<br />

25-31 19 5,9 Bayan 181 56,0<br />

Toplam 323 100,0 Toplam 323 100,0<br />

Tablo 3.2’den görüleceği üzere öğrencilerin aylık ortalama gelir düzeyi (burs,<br />

kredi, aile desteği vb.) 500 YTL’den az olanlar 241 kişilik (yaklaşık %75) bir<br />

çoğunluğu oluşturmaktadır.<br />

Tablo 3.2: Ortalama Gelir<br />

Gelir Aralığı (YTL) Kişi Yüzde<br />

0-250 71 22,0<br />

251-500 170 52,6<br />

501-750 59 18,3<br />

751-1000 11 3,4<br />

1001-1250 12 3,7<br />

Toplam 323 100,0<br />

Tablo 3.3’te görüldüğü gibi, öğrencilerin %47’si öğrenci evinde, %26’sı<br />

devlet yurdunda,yaklaşık %15’i apart veya özel yurtta ve %11’i de ailesi ile birlikte<br />

kalmaktadır. Bu sonuca göre öğrencilerin yaklaşık olarak %90’ı ailelerinden ayrı<br />

yaşamakta olduğu ve bireysel tüketim davranışlarında bağımsız karar verdikleri<br />

söylenebilir.


101<br />

Tablo 3.3: Barınma Konaklama<br />

Đkamet Yeri Kişi Yüzde<br />

Aile 36 11,1<br />

Devlet Yurdu 85 26,3<br />

Apart – Özel Yurt 48 14,9<br />

Öğrenci Evi 152 47,1<br />

Toplam 321 99,4<br />

Cevap Vermeyen 2 0,6<br />

Toplam 323 100,0<br />

3.3.3. Hipotezlerin Test Edilmesi ve Bulgular<br />

Hedonik Đfadelerle ilgili 5’li likert ölçeği kullanılmıştır. Bu ifadeler sırasıyla;<br />

Kesinlikle Katılmıyorum (1), Katılmıyorum (2), Kararsızım (3), Katılıyorum(4) ve<br />

Kesinlikle Katılıyorum (5) şeklinde derecelendirilmiştir. Verilere Ki-Kare<br />

Bağımsızlık Testi ve Tek Örnek T-Testleri uygulanmıştır. Analizler % 95 güven<br />

aralığında hesaplanmıştır.<br />

Tablo 3.4: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını<br />

Đzleme Tutumları ve Mevcut Yeni Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin<br />

Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin Görüşleri<br />

Eğlence<br />

Güldürü Talk<br />

Show<br />

Programı<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Old. Görmek için Alışverişe Giderim<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 17 10 8 16 4 55<br />

Đzlerim 28 81 50 82 24 265<br />

Toplam 45 91 58 98 28 320<br />

χ 2 16,546 Sig. 0,002


102<br />

Ankete katılan öğrencilerin 265’i (%83’ü), Eğlence Güldürü talk Show<br />

programları izlediklerini, 55’i (%17’si) izlemediklerini belirtmişlerdir. Tablo 3.4’den<br />

görüleceği üzere Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Bu sonuç<br />

“Eğlence güldürü ve Talk Show programları izleyen öğrenciler ile bu programları<br />

izlemeyen öğrenciler arasında, mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için<br />

alışverişe giderim ifadesi ile ilgili görüş farklılığı bulunmaktadır” şeklindeki H A1<br />

no’lu hipotezimizi desteklemektedir.<br />

Tablo 3.5: SDÜ Öğrencilerinin Eğlence Güldürü Talk Show Programlarını<br />

Đzleme Tutumları ve Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim<br />

Đfadesine Đlişkin Görüşleri<br />

Eğlence<br />

Güldürü Talk<br />

Show Prog.<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Sıkıntılı Olduğum Zaman Daha Sık Alışverişe Giderim<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 21 14 8 4 8 55<br />

Đzlerim 43 86 38 64 35 266<br />

Toplam 64 100 46 68 43 321<br />

χ 2 17,903 Sig. 0,001


103<br />

Tablo 3.6: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını izleme Tutumları ve<br />

Kendime Đyi Davranmak Đstediğimde Alışverişe Giderim Đfadesine Đlişkin<br />

Görüşleri<br />

Magazin<br />

Programı<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Kendime iyi davranmak istediğimde alışverişe giderim<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 41 54 26 32 7 160<br />

Đzlerim 18 38 29 52 22 159<br />

Toplam 59 92 55 84 29 319<br />

χ 2 24,430 Sig. 0,00


104<br />

Tablo 3.7. analiz sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan<br />

anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca bakılınca, SDÜ öğrencilerinden<br />

Magazin Programını izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin<br />

neler olduğunu görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüşlerinde farklılık<br />

bulunmaktadır” şeklindeki H A4 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.<br />

Tablo 3.8: SDÜ öğrencilerinden Magazin Programını Đzleme Tutumları ve<br />

Alışveriş Stresten Kurtulmanın Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin<br />

Görüşleri<br />

Magazin<br />

Programı<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir yoludur<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 42 44 19 43 12 160<br />

Đzlerim 20 23 25 63 29 160<br />

Toplam 62 67 44 106 41 320<br />

χ 2 26,029 Sig. 0,00


105<br />

Tablo 3.9: SDÜ öğrencilerinden Haber Programı Đzleme Tutumları ve Satın<br />

Aldığım Ürünler Đçin Değil Alışverişin Kendisi Đçin Alışverişe Gitmekten Zevk<br />

Alırım Đfadesine Đlişkin Görüşleri<br />

Haber<br />

Programı<br />

Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe gitm. zevk alırım<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 1 7 6 5 4 23<br />

Đzlerim 86 109 38 48 17 298<br />

Toplam 87 116 44 53 21 321<br />

χ 2 15,021 Sig. 0,005


106<br />

Tablo 3.10: SDÜ öğrencilerinin Yarışma Programı Đzleme Tutumları ve Yeni<br />

Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir Đfadesine Đlişkin Analiz Sonuçları<br />

Yarışma<br />

Programı<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyor<br />

um<br />

Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

Đzlemem 16 21 15 22 7 81<br />

Đzlerim 28 70 42 76 21 237<br />

Toplam 44 91 57 98 28 318<br />

χ 2 3,521 Sig. 0,475>0,05 Sonuç H A7 Red<br />

Tablo 3.10 daki sonuçlara göre %95 güven aralığında sonuçlar anlamlı<br />

değildir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden Yarışma Programını izleyenler ile<br />

izlemeyenler arasında “Yeni ürünler denemek bana heyecan verir” ifadesine ilişkin<br />

farklı görüştedirler şeklindeki H A7 no’lu hipotezimizi desteklememektedir. Yani<br />

yarışma programı izleyen ve izlemeyen öğrenciler arasında yeni ürünler denemek<br />

bana heyecan verir ifadesi açısından anlamlı bir görüş farklılığı yoktur. Bu bağlamda<br />

SDÜ öğrencilerinin yarışma programlarını izlemeleri ya da izlememeleri hedonik<br />

tüketim davranışları üzerinde ayırt edici bir etkisi yoktur<br />

Tablo 3.11: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş<br />

Kararlarımda Etkilidir ve Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek<br />

Đçin Alışverişe Giderim Đfadelerine Đlişkin Görüşleri<br />

TV Tan. Rek.<br />

Alış. Kar.<br />

Etkilidir<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğ. Görmek Đçin Alışverişe Giderim<br />

Katılmıyorum<br />

Kararsızım<br />

Katılıyoru<br />

m<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

14 10 7 10 3 44<br />

Katılmıyorum 14 32 10 23 5 84<br />

Kararsızım 10 23 18 25 4 80<br />

Katılıyorum 7 24 19 37 15 102<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

0 1 4 3 1 9<br />

Toplam 45 90 58 98 28 319<br />

χ 2 35,356 Sig. 0,004< 0,05 Sonuç H A8 Kabul


107<br />

Tablo 3.11. sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlı<br />

olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim<br />

tanıtım/reklam alışveriş kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar<br />

arasında “Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek Đçin Alışverişe Giderim”<br />

ifadesine ilişkin görüş farklılığı vardır şeklindeki H A8<br />

no’lu hipotezimizi<br />

desteklemektedir. Tablo 3.11 ‘den görüldüğü üzere TV’de izlediğim tanıtım/reklam<br />

alışveriş kararlarımda etkilidir ifadesine katılanların büyük çoğunluğu hedonik<br />

tüketim eğilimini yansıtan mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için<br />

alışverişe giderim ifadesine de katılmaktadır. Alışveriş kararlarında tanıtım ve<br />

reklamların etkili olduğunu düşünmeyenlerin büyük çoğunluğu ise hedonik tüketim<br />

ifadesine katılmadıkları görülmüştür.<br />

Tablo 3.12: SDÜ Öğrencilerinin TV Đzlediğim Tanıtım/Reklam Alışveriş<br />

Kararlarımda Etkilidir ve Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır<br />

Đfadelerine Đlişkin Görüşleri<br />

TV Tan. Rek.<br />

Alış. Kar.<br />

Etkilidir<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır.<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

12 9 6 13 4 44<br />

Katılmıyorum 12 22 19 19 13 85<br />

Kararsızım 9 16 18 24 13 80<br />

Katılıyorum 10 22 15 39 16 102<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

1 2 2 3 1 9<br />

Toplam 44 71 60 98 47 320<br />

χ 2 16,064 Sig. 0,449 > 0,05 Sonuç H A2 Red<br />

Tablo 3.12. sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan anlamlı<br />

olmadığını göstermektedir. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV’de izlediğim<br />

tanıtım/reklam alışveriş kararlarımda etkilidir görüşüne katılanlar ve katılmayanlar<br />

arasında “Đstediğim Ürünü Alamamak Bende Üzüntü Yaratır” ifadesine ilişkin görüş<br />

farklılığı vardır, şeklindeki H A9 no’lu hipotezimizi desteklememektedir.


108<br />

Tablo 3.13: SDÜ Öğrencilerinin TV Programında ya da Reklamlarda<br />

Gördüğüm Ürünler Beni Cezbeder ve Yeni Modaları Takip Etmek için<br />

Alışveriş Yaparım Đfadelerine Đlişkin Görüşleri<br />

TV Tan. Rek.<br />

Görd. Ürün<br />

Beni cezbeder<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım<br />

Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

Toplam<br />

19 11 3 6 1 40<br />

Katılmıyorum 42 47 7 9 5 110<br />

Kararsızım 18 30 16 13 3 80<br />

Katılıyorum 19 25 20 19 2 85<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

0 0 2 1 1 4<br />

Toplam 98 113 48 48 12 319<br />

χ 2 43,370 Sig. 0,000< 0,05 Sonuç H A10 Kabul<br />

Tablo 3.13’deki sonuca göre TV programında ya da reklamlarda gördüğü<br />

ürünlerden etkilenmediklerini ifade eden öğrencilerin hedonik ifadeye katılımlarının<br />

daha az olması nedeniyle diğer gruptan daha düşük hedonik tüketim eğilimi<br />

gösterdiklerini söylemek mümkündür. Bu sonuç, SDÜ öğrencilerinden, TV<br />

programında ya da reklamlarda gördüğüm ürünler beni cezbeder görüşüne katılanlar<br />

ve katılmayanların “Yeni Modaları Takip Etmek için Alışveriş Yaparım” ifadesine<br />

ilişkin bakış açıları farklıdır, şeklindeki H A10 no’lu hipotezimizi desteklemektedir.<br />

Tablo 3.14: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre, Alışveriş Stresten<br />

Kurtulmanın / Mutlu Olmanın Bir Yoludur Đfadesine Đlişkin Görüşleri<br />

Alışveriş Stresten<br />

Kurtulmanın<br />

Cinsiyet<br />

Toplam χ 2 Sig. Sonuç<br />

Bay Bayan<br />

Mutlu Olmanın<br />

Bir Yoludur Sayı % Sayı % Sayı %<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

47 14 15 5 62 19<br />

Katılmıyorum 36 11 31 10 67 21<br />

Kararsızım 23 8 21 6 44 14<br />

56,019 0,00


109<br />

Bayanların 114’i (%36) alışveriş stresten kurtulmanın mutlu olmanın bir<br />

yoludur ifadesine katılmakta, 46’sı (%15) bu ifadeye katılmamaktadır. Erkek<br />

öğrencilerin 35’i (%10) bu ifadeye katılmakta, 83’ü (%25) katılmamaktadır. Buradan<br />

hareketle bayan öğrencilerde daha yüksek oranda hedonik tüketim eğilimi olduğu<br />

anlaşılmaktadır. Tablo 3.14 sonuçların Ki-Kare testine göre istatistiksel bakımdan<br />

anlamlı olduğunu göstermektedir. Bu sonuca göre, SDÜ öğrencilerinin cinsiyet<br />

dağılımına göre alışveriş stresten kurtulmanın / mutlu olmanın bir yoludur ifadesine<br />

ilişkin görüş farklılığı vardır, şeklindeki H A11 no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.<br />

Tablo 3.15: SDÜ Öğrencilerinin Cinsiyet Dağılımına Göre Yaptığım Diğer<br />

Şeylerle Karşılaştırdığımda Alışveriş Gerçekten Eğlencelidir Đfadesine Đlişkin<br />

Görüşleri<br />

Yaptığım Diğer<br />

Şeylerle Karş.<br />

Alışv. Gerçekten<br />

Bay<br />

Cinsiyet<br />

Bayan<br />

Eğlencelidir Sayı % Sayı % Sayı %<br />

Toplam χ 2 Sig. Sonuç<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

39 12 12 3 51 15<br />

Katılmıyorum 46 15 48 15 94 29<br />

Kararsızım 18 5 28 9 46 14<br />

Katılıyorum 33 10 65 20 98 30<br />

38,617 0,00


110<br />

Tablo 3.16: SDÜ Öğrencilerinin Program Türlerine Göre Mevcut Yeni<br />

Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek için Alışverişe Giderim. Đfadesine Đlişkin<br />

Görüşleri<br />

Program Türleri<br />

Mevcut Yeni Ürünlerin Neler Olduğunu Görmek için<br />

Alışverişe Giderim.<br />

χ 2 Sig. Sonuç<br />

Yarışma<br />

Haber<br />

Magazin<br />

Aktüel<br />

Sinema<br />

Belgesel<br />

Ekonomi<br />

7,184 0,126 > 0,05<br />

15,021 0,005 < 0,05<br />

15,595<br />

0,004 < 0,05<br />

6,785<br />

0,148 > 0,05<br />

4,869 0,301 > 0,05<br />

4,382 0,357 > 0,05<br />

1,385 0,847 > 0,05<br />

Red<br />

Kabul<br />

Kabul<br />

Red<br />

Red<br />

Red<br />

Red<br />

Eğlence Güldürü<br />

Talk Show<br />

16,546<br />

0,002


111<br />

- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin sinema izleyenler ile<br />

izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için<br />

alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı bulunmamaktadır. H A13e<br />

no’lu hipotezimiz red edilmektedir.<br />

- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin aktüel programı<br />

izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu<br />

görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı<br />

bulunmamaktadır. H A13d no’lu hipotezimiz red edilmektedir.<br />

- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin belgesel izleyenler ile<br />

izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için<br />

alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı bulunmamaktadır. H A13f<br />

no’lu hipotezimiz red edilmektedir.<br />

- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin ekonomi programı<br />

izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu<br />

görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı<br />

bulunmamaktadır. H A13g no’lu hipotezimiz red edilmektedir.<br />

- Tablo 3.16’te görüldüğü üzere SDÜ öğrencilerinin eğlence-güldürü- talk<br />

show izleyenler ile izlemeyenler arasında “Mevcut yeni ürünlerin neler<br />

olduğunu görmek için alışverişe giderim” ifadesine ilişkin görüş farklılığı<br />

bulunmaktadır. H A13h no’lu hipotezimiz kabul edilmektedir.<br />

Tablo 3.17: SDÜ Öğrencilerinin Devamlı Đzlenen TV Programları Đle Đlgili<br />

Bilgileri Takip Etme Tutumlarına Đlişkin Görüşleri<br />

Devamlı izlenen TV programları ile<br />

ilgili bilgileri takip ederim.<br />

t Sig. (2-tailed) Sonuç<br />

3,857 0,000 Kabul<br />

Tablo 3.17’dan görüleceği üzere tek örnekli hipotez testine tabi tutulan H A14<br />

nolu hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,00)


112<br />

Tablo 3.18: SDÜ Öğrencilerinin Alışverişe Zaman Ayırması Đle Đlgili Analiz<br />

Sonucu<br />

Alışverişe 1-2 saatten fazla zaman<br />

ayırırım.<br />

t Sig. (2-tailed) Sonuç<br />

3,017 0,003 Kabul<br />

Tablo 3.18’den görüldüğü gibi tek örnekli hipotez testine tabi tutulan H A15<br />

nolu hipotezimiz %95 güven aralığında p(0,003)


113<br />

Tablo 3.21: SDÜ Öğrencilerinin Yeni Ürünler Denemek Bana Heyecan Verir<br />

Đlişkin Analiz Sonucu<br />

Yeni ürünler denemek bana heyecan<br />

verir.<br />

t Sig. (2-tailed) Sonuç<br />

0,9166 0,360 Red<br />

Tablo 3.21’de görüldüğü gibi tek örnekli hipotez testine tabi tutulan H A18 nolu<br />

hipotezimiz %95 güven aralığında 0.05 < p(0,360) olduğu için red edilmektedir.<br />

Çıkan sonuca göre SDÜ öğrencileri yeni ürünler denemekten heyecan<br />

duymamaktadır. Öğrencilerin bu ifadeye katılmamaları bu noktada hedonik tüketim<br />

davranışı göstermediklerini yansıtmaktadır.


114<br />

SONUÇ VE ÖNERĐLER<br />

Hedonik (hazcı) tüketim, ürünlerin duygusal nedenlerle tüketimini, ürünlerin<br />

tahrik ettiği fantezileri ve düşleri ifade eder. Haz alma insanların doğal bir eğilimidir<br />

çünkü hiç kimse sonunda mutlu olmayacağı, acı duyacağı olay ve nesnelere<br />

yönelmez. Günümüzde ön plana çıkan, tüketimin hedonik yöneliminin altında yatan<br />

neden de insanın mutluluk arayışıdır. Đnsan yabancılaşma, yalnızlaşma ve günlük<br />

rutinlerden sıkılma sonucu kendisine fanteziler sunacak, zevk verecek ürünlere,<br />

hizmetlere ve deneyimlere yönelmektedir. Đnsanlar duygusal olarak bağlantı<br />

kurdukları nesneleri veya mekanları tercih etmektedirler. Đnsanın hissettiği güçlü<br />

duygular bir ürünün tercih edilmesindeki yararcı düşünceyi ve ekonomik faydayı<br />

geçersiz hale getirmektedir. Đnsanın içindeki haz duygusunu ön plana çıkaran<br />

faktörlerden biri görsel ve işitsel olarak tüketicilere ulaşan en yaygın kitle iletişim<br />

aracı olan televizyondur. Televizyonun günlük hayattan kaçış, rahatlatma,<br />

eğlendirme işlevlerini yerine getirmesi ve gerçeği yeniden kurgulamasıyla tüketiciler<br />

aradıkları özgürlük, fantezi yapma ve gerçeklerden kaçma hedonik eğilimlerini<br />

televizyon ekranından sağlayabilmektedirler.<br />

En yaygın kitle iletişim araçlarından biri olan televizyon günümüz<br />

toplumlarının en önemli <strong>sosyal</strong> ve teknik olgularından biridir. Televizyon bireyin<br />

<strong>sosyal</strong>leşmesinde birincil faktör olan aile, arkadaş ve yaşıtlarından daha fazla<br />

etkileyen <strong>sosyal</strong> faktör halini almıştır. Televizyonun sunduğu hazır görsel bilgiye<br />

alışan insanlar aktif bir düşünce tarzına sahip olamamakta ve daha az düşünmeyi, her<br />

şeyin kolay olmasını, çalışmadan kazanmayı, sürekli tüketmeyi ve eğlenmeyi<br />

arzulayan insanlar haline dönüşmektedir. Bugün televizyonun en önemli görevi de<br />

zaten insanların ekran karşısında vakit geçirmesi, eğlenmesi ve terapi niteliğinde<br />

sıkıntılarından uzaklaştırılmasıdır. Araştırma sonuçlarında elde edilen bulgulara göre<br />

öğrencilere niçin televizyon izliyorsunuz sorusu yöneltildiğinde cevaplar eğlenme ve<br />

vakit geçirme seçeneklerinde yoğunlaşmıştır. Televizyon açık bir şekilde sunduğu<br />

programların içeriği dikkate alındığında eğlenme odaklı bir kültürü yayma<br />

eğilimindedir.Bir haber programı bile tam anlamıyla güncel olayların ciddiyetini<br />

(savaş, kaza, ölüm….vb.) sunamamakta mutlaka magazinsel yada eğlenceli bir<br />

haberi programa dahil etmektedir. Televizyonda eğlence ve haz her şeyin üstünde


115<br />

tutularak ve yayınlanan programlarda izleyicilere daha üst seviyede yaşam<br />

olanaklarını sunularak tüketim özendirilmekte, tüketim toplumuna dönüşüm<br />

gerçekleştirilmektedir. Tüketim toplumunda herkesin kendi olanaklarına göre<br />

harcama yapması bir erdemdir. Televizyonda gösterilen reklamlar insanların özgürce<br />

istedikleri ürünü alabilecekleri düşüncesinden çok, bir ürün daha alarak yaşamını ve<br />

kendisini nasıl değiştirebileceğini sunmaktadır. Televizyon tüketim faaliyeti<br />

kapsamında duygularımızı, gereksinimlerimizi ve arzularımızı yeniden inşa<br />

etmektedir.<br />

Televizyonda izlenen eğlence, güldürü, magazin programları gibi yayınlar<br />

insanların düşüncelerinden uzaklaşmasına olanak tanıyarak duygusal boşalma,<br />

rahatlama sağlamaktadır. Bu programların telkin ettiği bilinç rahatlama ve eğlenme<br />

çevresinde odaklanması nedeniyle insanlar günlük sıkıntılardan uzaklaşmak için<br />

kendilerini rahatlatacak eylemlere yönelmektedir. Bu bağlamda tüketiciler alışveriş<br />

yapmayı eğlenceli bulmakta ve sıkıntılarından kurtulmak için alışveriş yapmayı<br />

tercih etmektedir. Özellikle magazin programları içerikleri itibariyle özel hayatları,<br />

gelip geçici ilişkileri, lüks yaşamları, son moda ürünleri ve gözde mekanları ekrana<br />

taşıması sonucu izleyenlerde maddiyata önem verme, son moda ürünlere sahip olma<br />

arzusu ortaya çıkarmaktadır. Araştırma sonucunda magazin programı izleyen<br />

öğrencilerin diğerlerine göre daha yüksek oranda, yeni ürünleri takip etmek için<br />

alışverişe gittikleri ve alışverişi mutlu olmanın bir yolu olarak gördükleri ortaya<br />

çıkmıştır. Magazin programları ve alışveriş kişinin düşüncelerini dağıtarak, görsel<br />

olarak dikkatini başka nesne ve olaylara yönlendirdiği için hedonik fayda sunacaktır.<br />

Araştırma sonucunda televizyonda izlediği reklam ve tanıtımın alışveriş<br />

kararlarında etkili olduğunu ifade edenlerin, bu ifadeye katılmayanlara oranla<br />

hedonik tüketim eğilimleri daha fazladır. Araştırma bulgularına göre öğrenciler<br />

alışverişi eğlence olarak görmektedirler. Öğrencilerin cinsiyet dağılımlarına göre<br />

hedonik tüketim eğilimleri farklıdır. Bayan öğrencilerin, hedonik eğilimleri yansıtan<br />

ifadelere katılımları erkek öğrencilere oranla daha yüksektir. Araştırma sonucunda<br />

öğrencilerin alışverişin hedonik yönüyle ilgilendikleri görülmüştür. SDÜ öğrencileri<br />

zorunda oldukları için değil kendi istedikleri için alışverişe gitmektedirler bu ifade şu<br />

anlamda önemlidir insanlar yaşamını devam ettirmek için temel gereksinimlerini


116<br />

karşılamak üzere tüketim eylemini gerçekleştirmek zorundadır fakat bu ifadedeki<br />

tüketim isteklerin yönlendirdiği hedonik tüketime işaret etmektedir.<br />

Araştırma sonucunda SDÜ öğrencilerinin hedonik tüketim davranışlarında<br />

televizyon izleme ve izlememe tutumlarına göre farklılık vardır. Televizyon izleyen<br />

öğrencilerin izlemeyenlere göre daha çok hedonik tüketim eğiliminde olduğu ortaya<br />

çıkmıştır. Bu sonuç hedonik tüketim davranışı ve televizyon izleme arasındaki<br />

ilişkiyi yansıtması açısından bir ilktir. Gelir dilimi yüksek (1000 YTL ve üzeri) olan<br />

öğrencilerin verdikleri yanıtlar doğrultusunda hedonik eğilimlerinin yüksek olduğu<br />

fakat öğrencilerin belli bir gelir diliminde yoğunlaşmaları (0-500 YTL), gelir<br />

dağılımının dengeli olmaması nedeniyle bu ifade genelleştirilememektedir.Bundan<br />

sonraki çalışmaların satın alma kararlarında bağımsız, ekonomik özgürlüğünü elde<br />

etmiş bireylerde gerçekleştirilmesi hedonik tüketim davranışının daha net şekilde<br />

ortaya konması açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.


117<br />

KAYNAKÇA<br />

Kitaplar:<br />

ASTER, Ernst V., Đlk Çağ ve Orta Çağ Felsefe Tarihi, Đm Yayın Tasarım,<br />

Đstanbul, 2000.<br />

AKARSU, Bedia, Mutluluk Ahlakı: Ahlak Öğretileri-I, Đnkılap Kitabevi,<br />

Đstanbul, 1998.<br />

ASSAEL, Henry, Consumer Behavior and Marketing Action, Thompson,<br />

Ohio, 1995.<br />

ATĐKER, Erhan, Modernizm ve Kitle Toplumu, Vadi Yayınları,<br />

Ankara,1998.<br />

AYDOĞAN,Filiz, Medya ve Popüler Kültür Üzerine Yazılar, Mediacat<br />

Yayınları, Đstanbul, 2004.<br />

BAUMAN, Zygmunt, Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları,(çev. Đsmail<br />

Türkmen), Ayrıntı Yayınları, Đstanbul,1997.<br />

BAUDRĐLLARD, Jean, Tüketim Toplumu, (çev. Hazal Deliçaylı-Ferda<br />

Keskin), Ayrıntı Yayınları, 1997.<br />

BLYTHE, Jim, Pazarlama Đlkeleri,(çev. Yavuz Odabaşı),Bilim Teknik<br />

Yayınevi, Đstanbul, 2001.<br />

BOCOCK, Robert, Tüketim, Dost Yayınları 2. Baskı, Ankara,2005.<br />

BOONE, Louis E. ve David L. Kurtz, Contemporary Marketing, Dryden<br />

Pres, Orlando, 1999.<br />

BUĞRA, Ayşe, Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde: Đhtiyaçlar ve<br />

Tüketim Üzerine Yazılar, Đletişim Yayınları, Đstanbul, 2000.<br />

BURGER, Jerry M., Kişilik; Psikoloji Biliminin Đnsan Doğasına Dair<br />

Söyledikleri, Kaknüs Yayınları, Đstanbul, 2006.<br />

CAMPELL, Colin, The Romantic Ethic and The Spirit of Modern<br />

Consumerism, Blackwell, New York, USA,1987.


118<br />

CERECĐ, Sedat, Televizyonun Sosyolojik Boyutu, Şule Yayınları,<br />

Đstanbul,1996.<br />

CHANEY, David, Yaşam Tarzları, Dost Yayınları, Ankara, 1999.<br />

CÜCELOĞLU, Doğan, Đnsan ve Davranışı; Psikolojinin Temel<br />

Kavramları, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 2004.<br />

DEBORD, Guy, Gösteri Toplumu, (çev. A. Ekmekçi ve O. Taşkent), Ayrıntı<br />

Yayınları, 2. Basım, Đstanbul, 1996.<br />

DOUGLAS, Mary ve ISHERWOOD, Baron, Tüketim Antropolojisi, Dost<br />

Yayınları, Ankara, 1999.<br />

EREN, Erol, Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları,<br />

Đstanbul,1998.<br />

ERKAN, Hüsnü, Ekonomi Sosyolojisi, Barış Yayınları Fakülte Kitabevi, 5.<br />

Baskı, Đzmir, 2004.<br />

ERKAN, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye Đş Bankası<br />

Kültür Yayınları, 1997.<br />

EROĞLU, Feyzullah, Davranış Bilimleri, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000.<br />

FIRAT A. Fuat ve Alladi Venkatesh, “Consumption and Marketing:<br />

Macro Dimensions” içinde Postmodern Perspectives on Consumption, Russell W<br />

BELK, Nikhilesh DHOLAKĐA ve Alladi VENKATESH(der.), South-Western<br />

Publications, 1995.<br />

FEATHERSTONE, Mike, Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul,1996.<br />

FROMM, Erich, Erdem ve Mutluluk, Türkiye Đş Bankası Kültür Yayınları,<br />

3. baskı, (çev.Dr.Ayda Yörükan) , Đstanbul,1995.<br />

GANS, Herbert J., Popüler Kültür ve Yüksek Kültür,YKY, Đstanbul, 2005.<br />

GAUNTLETT, David ve HĐLL, Annette, TV Living: TV Culture And<br />

Everyday Life, Routledge, 1999.<br />

GÜNGÖR,Nazife, Popüler Kültür ve Đktidar: Popüler Kültür Üzerine<br />

Kuramsal Đncelemeler, Vadi Yayınları, Anakara,1999.


119<br />

GÜNTÖRE, Öztürk Sibel, John Stuart Mill’ in Ahlak Anlayışı, Đlya<br />

Yayınevi, Đzmir, 2004.<br />

HANÇERLĐOĞLU, Orhan, Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 14. Basım,<br />

Đstanbul, 2004.<br />

ĐRVANĐ, Süleyman, Medya Kültür Siyaset, Bilim ve Sanat Yayınları/Ark<br />

Kitapları, Ankara, 1997.<br />

ĐSLAMOĞLU, Hamdi A., Tüketici Davranışları, Beta Yayınları, Đstanbul,<br />

2003.<br />

KURTULUŞ, Kemal, Pazarlama Araştırmaları, 7. basım, Beta Yayınları,<br />

Đstanbul, 2004.<br />

KOÇEL, Tamer, Đşletme Yöneticiliği;Yönetim ve<br />

Organizasyonda…….,Beta Yayınları, Đstanbul, 1999.<br />

KOTLER, Philip, Pazarlama Yönetimi, Beta Yayınları, Đstanbul, 2000.<br />

LUTHANS, Fred, Organizational Behavior,7th.ed., Literatür Yayıncılık,<br />

Đstanbul,1995.<br />

McCARTHY, E. Jerome ve PERREAULT, William D., Basic Marketing A<br />

Global-Managerial Approach, Đrwin Pub.,1996.<br />

MUTLU, Erol, Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya, Ütopya Yayınları,<br />

Ankara, 2005.<br />

ODABAŞI, Yavuz,(c) Postmodern Pazarlama Tüketim ve Tüketici,<br />

Mediacat Yayınları, Đstanbul, 2004.<br />

ODABAŞI, Yavuz ve BARIŞ, Gülfidan,(b) Tüketici Davranışı, Mediacat<br />

Yayınları 3. Baskı Đstanbul, 2003.<br />

ODABAŞI,Yavuz,(a) Tüketim Kültürü; Yetinen Toplumun Tüketen<br />

Topluma Dönüşümü, Sistem Yayıncılık, Đstanbul,1999.<br />

OSKAY, Ünsal, Yıkanmak Đstemeyen Çocuklar Olalım, Yapı Kredi Kültür<br />

Sanat Yayınları ,5. Basım, 2003.<br />

PRIDE, William M. Ve O. C. Ferrell, Marketing: Concept and Strategies,<br />

Houghton Mifflin Company, Virginia,1997.<br />

PETER, Paul J. Ve Jerry C. Olson, Consumer Behavior and Marketing<br />

Strategy, Irwin Pub.,1996.<br />

POSTMAN, Neil, Televizyon: Öldüren Eğlence Gösteri Çağında Kamusal<br />

Söylem, Ayrıntı Yayınları, Đstanbul, 1994.


120<br />

RATNESHWAR, S.,The Why of Consumption: Contemporary<br />

Perspectives on Consumer Motives, Goals and Desires, Routledge, London,2000.<br />

RĐTZER, George, Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek, Ayrıntı<br />

Yayınları, Đstanbul, 2000.<br />

ROBĐNS, Kevin, Đmaj; Görmenin Kültür ve Politikası, Ayrıntı<br />

Yayınları,(çev.Nurçay Türkoğlu), Đstanbul, 1999.<br />

SWĐNGEWOOD, Alan, Kitle Kültürü Efsanesi,(çev. Aykut Kansu),Bilim<br />

ve Sanat Yayınları, Đstanbul,1996.<br />

SLATER, Don, Consumer Culture & Modernity, Polity Press, 1997.<br />

SOLOMON, Michael R.,Consumer Behavior: Buying, Having and Being,<br />

Prentice Hall,7th. Ed., 2006.<br />

STANTON, William J., ETZEL Michael J. ve WALKER, Bruce J.,<br />

Fundamentals of Marketing, Mc Graw-Hill, 1994.<br />

ŞAYLAN, Gencay, Postmodernizm, Đmge Kitabevi, Ankara, 2. Baskı, 2002.<br />

ŞĐRĐN, M.Ruhi, Televizyon,Çocuk ve Aile, Đz Yayıncılık, Đstanbul, 1999.<br />

UYGUR, Mermi, Kültür Kuramı, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 1996.<br />

TEK, Baybars Ö.,Pazarlama Đlkeleri Global Yönetimsel Yaklaşım<br />

Türkiye Uygulamaları, Beta Yayıncılık, Đstanbul, 1999.<br />

TOPÇUOĞLU, Nur N., Basında Reklam ve Tüketim Olgusu: Türkiye'de<br />

Yeni Gazetecilik Yönelimleri, Vadi Yayınları, Ankara,1996.<br />

TORLAK, Ömer, Tüketim, Đnkılab Yayınları, Đstanbul,2000.<br />

TORUN, Đshak, Max Weber’de, Đktisadi Gelişme Düşüncesi, Okumuş<br />

Adam Yayınları, 2003.<br />

WATSON, John, Hedonistic Theories From Aristippos to Spencer,<br />

Thoommes Press, 1895.<br />

WEBER, Max, Sosyoloji Yazıları, Đletişim Yayınları,1998.<br />

YÜKSELEN, Cemal, Pazarlama Đlkeler- Yönetim, Detay Yayıncılık,<br />

Ankara, 2006.<br />

YENGĐN, Hülya, Medyanın Dili: Đletişimi Kurumsal Bir Yaklaşım<br />

Popüler Kültür Türlerinin Çözülmesi, Der Yayınları, Đstanbul, 1996.


121<br />

ZEL,Uğur, Kişilik ve Liderlik: Evrensel Boyutlarıyla Yönetsel Açıdan<br />

Araştırmalar, Teoriler ve Yorumlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2001.<br />

ZORLU, Abdülkadir, Tüketim Sosyolojisi: Modern Tüketim Tarihinden<br />

Tüketim Araştırmalarına, ,Glocal Yayınları, Ankara, 2003.<br />

Makale ve Bildiriler:<br />

ALTUNIŞIK, Remzi ve ÇALLI, Levent, “Plansız Alışveriş ve Hazcı Tüketim<br />

Davranışları Üzerine Bie Araştırma: Satınalma Karar Sürecinde Bilgi Kullanımı”<br />

3.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25 - 26 Kasım 2004 ,Eskişehir.<br />

ARNOLD, Mark J. Ve REYNOLDS Kristy E., “ Hedonic Shopping<br />

Motivations”, Journal of Retailing, Vol. 79 (2003), s. 77-79.<br />

BABACAN, Muazzez, “ Hedonik Tüketim ve Özel Günler Alışverişine<br />

Yansıması”, 6. Pazarlama Kongresi, 28Haziran-1 Temmuz 2001,Erzurum.<br />

BABĐN, Barry J.,W. R. Darden ve M. Griffin, “Work and /or Fun: Measuring<br />

Hedonic and Utalitarian Shopping Value” , Journal of Consumer Research,Vol.<br />

20, March, 1994.<br />

BELK, Russell W.,GER Güliz ve ASKEGAARD,Soren, “The Fire Of<br />

Desire:A Multisited Đnquiry into Consumer Passion, Journal of Consumer<br />

Research, Vol. 30, December 2003<br />

BROWN, Doug, “Postmodernizme Kuramsal Bir Yaklaşım”, Journal of<br />

Economic Issue, çev.Yrd.Doç.Dr. Mustafa Sakal),Vol.XXV, December,1991.<br />

BROWN, Stephen, “ Postmodern Marketing? ”, European Journal Of<br />

Marketing, Vol. 27, No:4, 1993.<br />

BRUNĐ, L.,STANCA, L.,“Wa<strong>tc</strong>hing alone: Relational goods, television and<br />

happiness”,Journal of Economic Behavior and Organization, 2005.<br />

CHANG, E., BURNS L. D. ve FRANCĐS S.K , “Gender Differencesin The<br />

Dimensional Structure of Apparel Shopping Satisfaction Among Korean Consumers:<br />

The Role of Hedonik Shopping Value”, Clothing and Textiles Research Journal,<br />

Vol. 22 (4), 2004.<br />

COHEN, Joel B., “ An Đnterpersonal Orientation to The Study Of Consumer<br />

Behavior ”,Journal of Marketing Research, Vol. 4 ( August 1697).<br />

ERDOĞAN, Đrfan, “Popüler Kültürün Ne Olduğu Üzerine” Bilimin ve Aklın<br />

Aydınlığında Eğitim Dergisi, s. 1-5, 2004.


122<br />

FIRAT, Fuat A., VENKATESH, Alladi,”Liberatory Postmodernism and The<br />

Reenchantment of Consumption”, Journal of Consumer Research,Vol.22,<br />

December, 1995.<br />

HĐRSCHMAN, Elizabeth C. Ve Morris B. Holbrook ,“ Hedonic<br />

Consumption: Emerging Concept, Methods and Propositions”, Journal of<br />

Marketing, Vol.46, Summer 1982.<br />

PAPATYA, Nurhan, “Tüketici Davranışları ile Đlgili Motivasyon Modelleri:<br />

Bir Perakende Đşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir<br />

Araştırma”,Süleyman Demirel Üniversitesi Đ.Đ.B.F Dergisi,S.1,C.10, Y. 2005.<br />

PAPATYA, Nurhan, “ Pazarlamada Paradigmik Değişim yada Postmodern<br />

Devrim: Tarihsel ve eleştirel Bir Deneme”, Pazarlama ve Đletişim Kültürü Dergisi,<br />

S.6, C.2, 2003.<br />

RUSSELL, Cristel A ve Christopher P. Puto, “Rethinking Television<br />

Audience Measures: An Exploration into the Construct of Audience<br />

Connectedness’’, Marketing Letters, S.10:4 (1999).<br />

O’GUINN, Thomas C.,SHRUM, L. J., “The Role of Television in The<br />

Construction of Consumer Reality” Journal of Consumer Research, Vol. 23,<br />

March, 1997.<br />

O’SHAUGHNESSY, John ve O’SHAUGHNESSY, Nicolas J.,“Marketing,<br />

The Consumer Society and Hedonism”,European Journal of Marketing, Vol. 36,<br />

No. 5/6, 2002.<br />

ZORLU, Abdülkadir, “Batılı bir Yaşam Tarzı Olarak Tüketim: Türkiye’de<br />

Tüketim Ürünlerinin ve Kültürünün Tarihi Gelişimi”,Hacettepe Üniversitesi<br />

Sosyolojik Araştırmalar Dergisi, S. Ekim 2003.<br />

Đnternet Kaynakları :<br />

(11.05.2007)<br />

http://www.tdk.org.tr/TDKSOZLUK,(01.08.2006)<br />

http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/HAZ>,(01.08.2006)<br />

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=219 (04.06.2007)<br />

http://www.arastirmacilar.org/default.asp?tid=5022&lng=tr (04.06.2007)<br />

http://www.canaktan.org/ekonomi/ekonomik-hastaliklar/hastaliklar/gosteristuketim.htm-<br />

(30.10.2006)


123<br />

ÖZGEÇMĐŞ<br />

Kişisel Bilgiler:<br />

Adı Soyadı : Şefika ÇALIŞKAN (ÖZDEMĐR)<br />

Doğum Yeri : Gelendost-ISPARTA<br />

Doğum Yılı : 10.02.1982<br />

Medeni Hali : Evli<br />

Eğitim Durumu:<br />

Lise : Isparta Fen Lisesi 1997 – 2000<br />

Lisans : Dokuz Eylül Üniversitesi ĐĐBF Đşletme Bölümü 2000 - 2004<br />

Yüksek Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

Đşletme Ana bilim dalı 2004 – 2007<br />

Yabancı Diller ve Düzeyi :<br />

1. Đngilizce – Đyi seviye<br />

2. Almanca – Orta seviye<br />

Đş Deneyimi :<br />

2004 Ağustos -2005 Ocak Mensucat A. Ş. Üretim Planlama<br />

2005 Eylül – 2005 Aralık Isparta TEĐAŞ 7. Đletim Grup Müd. Memur<br />

2005 Aralık - … Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

Đşletme Ana bilim Dalı Araştırma Görevlisi


124<br />

EKLER<br />

Ek-1 Anket Formu<br />

Bu anket SDÜ öğrencilerinin hedonik(hazcı) tüketim davranışlarını incelemek amacıyla bulguları<br />

bilimsel bir çalışmada kullanılmak üzere gerçekleştirilmektedir.<br />

Demografik Bilgiler<br />

Yaş ( )18-24 ( )25-31<br />

Cinsiyet ( )Bay ( )Bayan<br />

Ortalama Gelir Düzeyi<br />

(Burs+kredi+aile vb.)<br />

Đkametgah<br />

Bölüm<br />

( )0 –<br />

250YTL<br />

( )Aile ile<br />

evde<br />

( )251 –<br />

500 YTL<br />

( )Devlet<br />

Yurdu<br />

( )501 – 750 YTL ( )751 – 1000<br />

YTL<br />

( )Özel<br />

( )Öğrenci Evi<br />

Yurt/Apart<br />

( )1.001 –<br />

1250YTL<br />

Öğretim Türü ( )<br />

1.Öğretim<br />

( )<br />

2.Öğretim<br />

Televizyon ile Đlgili Sorular<br />

1.Günde ortalama kaç saat TV izliyorsunuz?<br />

( ) 0 sa ( )1-2 saat ( ) 3-4 saat ( ) 5-6 sa. ( ) 6 sa. fazla<br />

2.Niçin TV seyrediyorsunuz<br />

( ) Vakit geçirme ( ) Eğitim-Bilgilenme ( ) Yalnızlığı Azaltma<br />

( ) Eğlenme ( ) Son modaları takip etme<br />

3.Aşağıdaki TV programlarını ne yoğunlukta izliyorsunuz?<br />

Đzlemem Bazen izlerim Đzlerim<br />

Eğlence, güldürü, talk-showlar ( ) ( ) ( )<br />

Magazin programları ( ) ( ) ( )<br />

Spor programları ( ) ( ) ( )<br />

Yabancı diziler ( ) ( ) ( )<br />

Yerli diziler ( ) ( ) ( )<br />

Yarışma programları ( ) ( ) ( )<br />

Müzik programları ( ) ( ) ( )<br />

Haber programları ( ) ( ) ( )<br />

Ekonomi programları ( ) ( ) ( )<br />

Belgeseller ( ) ( ) ( )<br />

Yerli veya Yabancı sinemalar ( ) ( ) ( )<br />

Aktüel programlar<br />

(silikon vadisi, ev dekorasyon…gibi)<br />

( ) ( ) ( )<br />

4. Devamlı takip ettiğiniz bir TV programı var mı?<br />

( )Evet ( )Hayır<br />

Evet ise 5. ve 6. soruları cevaplayınız.<br />

Hayır ise 7. sorudan devam ediniz.


125<br />

5. Devamlı izlediğiniz TV programı ile ilgili bilgileri (yayın saati, günü,yayın içeriği…..) ne<br />

sıklıkla takip ediyorsunuz?<br />

( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen<br />

( ) Genellikle ( ) Her zaman<br />

6. Devamlı takip ettiğiniz TV programlarının tekrarlarını da izliyor musunuz?<br />

( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen<br />

( ) Genellikle ( ) Her zaman<br />

7. Televizyon izlemek için programlarınızı yada randevularınızı değiştiriyor musunuz?<br />

( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen<br />

( ) Genellikle ( ) Her zaman<br />

8. TV’ da alışveriş kanallarını (Shopping TV, Teleshopping…gibi) ve program arası doğrudan<br />

satışları ne sıklıkla izliyorsunuz?<br />

( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen<br />

( ) Genellikle ( ) Her zaman<br />

9. Telefonla veya internetten ne sıklıkla alışveriş yapıyorsunuz?<br />

( ) Hiç ( ) Nadiren ( ) Bazen<br />

( ) Genellikle ( ) Her zaman<br />

10. Reklam izleme tutumunuz aşağıdakilerden hangisidir?<br />

( ) TV’ u kapatırım ( ) Kanal değiştiririm ( ) Bir kısmını izlerim<br />

( ) Tamamını izlerim ( ) Özellikle reklamları izlerim<br />

11. TV’de izlediğim tanıtım ve reklamlar alışveriş kararlarımda etkili olur.<br />

( ) Kesinlikle katılmıyorum ( ) Katılmıyorum ( ) Kararsızım<br />

( ) Katılıyorum ( ) Kesinlikle katılıyorum<br />

12.TV programlarında ya da reklamlarda gördüğüm ürünler beni cezbeder.<br />

( ) Kesinlikle katılmıyorum ( ) Katılmıyorum ( ) Kararsızım<br />

( ) Katılıyorum ( ) Kesinlikle katılıyorum<br />

13.Aşağıda verilen harcama kalemlerini bütçenizde en çok pay ayırdığınız kalemden en az pay<br />

ayırdığınız kaleme doğru sıralayınız.1’ den 6’ ya kadar sıralayınız.<br />

( ) Eğitim ( ) Eğlence(sinema,konser,tiyatro….)<br />

( ) Giyim ( ) Spor (bowling,futbol,tenis,basketbol….)<br />

( ) Gıda<br />

( ) Teknoloji Ürünleri (i-pod, mp3 çalar, bilgisayar, dvd, cep telefo


126<br />

Hedonik(Hazcı) Tüketim Soruları<br />

Aşağıdaki ifadelere katılma derecenizi belirtiniz.<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Kararsızım<br />

Katılıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılıyorum<br />

1. Haftada 2-3 kez alışverişe giderim.<br />

2. Alışverişe genellikle hafta sonu giderim.<br />

3. Alışverişe genellikle 1-2 saatten fazla zaman harcarım.<br />

4. Alışveriş gerçekten bir eğlencedir .<br />

5. Zorunda olduğum için değil, istediğim için alışveriş yapıyorum.<br />

6. Alışveriş yapmak bana günlük hayattan kaçış hissi verir.<br />

7. Mevcut yeni ürünlerin neler olduğunu görmek için alışverişe<br />

giderim.<br />

8. Satın aldığım ürünler için değil alışverişin kendisi için alışverişe<br />

gitmekten zevk alırım.<br />

9. Alışveriş yaparken, macera hissi yaşarım.<br />

10. Yeni modaları takip etmek için alışveriş yaparım.<br />

11.Yaptığım diğer şeylerle karşılaştırdığımda alışveriş yapmak<br />

gerçekten eğlencelidir.<br />

12. Bana göre alışveriş stresten kurtulmanın/ mutlu olmanın bir<br />

yoludur.<br />

13. Kendime iyi davranmak istediğim zaman alışverişe giderim.<br />

14. Đstediğim ürünü alamamak bende üzüntü yaratır.<br />

15.Sıkıntılı olduğum zamanlarda daha sık alışveriş yaparım.<br />

16.Alışveriş yapmak bana heyecan verir.<br />

17.Son moda bir ürüne sahip olamamak çok da önemli değildir.<br />

18. Alışveriş yaparken kendi hayal dünyama dalarım.<br />

19.Yeni ürünler denemek bana heyecan verir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!