22.11.2014 Views

Pdf indir - Beşiktaş Belediyesi

Pdf indir - Beşiktaş Belediyesi

Pdf indir - Beşiktaş Belediyesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aya ait hissetmeme, İstanbullu olamama duygusuyla mücadele etmek için<br />

Beşiktaş çok doğru bir çekirdek nokta. Kentli olma bilincini geliştirmek, göçlerle<br />

genişleyen bir kenti yönetebilmenin, merkez ile çeper arasındaki bağı<br />

kurabilmenin yegane yolu. Bu bakımdan Beşiktaş, İstanbul içinde türetilmesi<br />

gereken bir model.<br />

Bir marka şehir, bir bölge olarak baktığınızda neler<br />

görüyorsunuz Beşiktaş’ta?<br />

A.M: Bir marka olarak tanımla derseniz Beşiktaş’ın şöyle bir yönü var; aynen<br />

İstanbul ve Türkiye örneğinde olduğu gibi gücünü çelişkilerinden alıyor. Bünyesinde<br />

yoksulu da, varsılı da; moderni de gelenekseli de, teknolojiyi de zanaatı<br />

da barındırıyor… Bütün bunlardan oluşan çelişkiden beslenen bir dinamizm<br />

var. İkincisi; değindiğim gibi katılıma açık bir insan dokusu var. Kentli<br />

olma bilinci var. Üçüncüsü; bu nefes olarak tanımladığımız hakikaten kentin<br />

nefes alan alanı, nefes veren, bir başka anlamda can veren alanı olma özelliği<br />

var. Dördüncüsü; demokratik bir yerel yönetim anlayışı var; katılıma açık,<br />

kent yaşamını zenginleştiren, buna öncelik veren bir yerel yönetim anlayışı<br />

var. Beşincisi; iletişimde çokça söylediğimiz bir şeydir, sadece somut değerlerden<br />

oluşmuyor marka varlığı, soyut değerlerden de oluşur. Duygular da<br />

barındırır içerisinde. Beşiktaş’ta ferah ve hafif bir şey var. Bazı bölgeler var<br />

ki, ağır, baskıcı, karanlık, insanı emen, aşağı çeken duygular yaratan yerler…<br />

Beşiktaş tam tersi, ferah, hafif, neşeli, yaşanılası duygular veriyor. Beşiktaş’ın<br />

böyle ayrışan bir yanı var İstanbul’un diğer bölgelerinden. Belki sahil bandının,<br />

Boğaz’ın katkısı var, sosyal demokrat olmanın katkısı var. Pek çok katmanın<br />

katkısı var. Beşiktaş’ta bir renk faktörü de var bence. Çok yeşili çağrıştırıyor,<br />

koru, yeşillik, erguvanlar… İstanbul’u temsil eden şeylerden bir tanesi<br />

erguvan, aslında Beşiktaş’ı da temsil ediyor.<br />

B+ olarak bizim saptamamız da bu yönde. Bunu sık sık<br />

işliyoruz dergide.<br />

A.M: İstanbul imgesinin de bir taşıyıcısı Beşiktaş. Ona erguvan üzerinden<br />

baktığınızda… Şöyle bir bağlarsak sözü; hafif, ferah, neşeli, rengiyle öne çıkan,<br />

baskıcı olmayan …<br />

Belki biraz San Francisco diyebilir miyiz, daha köklü, karakterli diye bakarsak.<br />

Biraz da zorlamış oluruz. Bir benzersizlik de söz konusu , kendine özgülük<br />

de söz konusu…<br />

“Avrupa Kültür Başkenti” İstanbul’a Beşiktaş bölgesi<br />

neler katıyor?<br />

A.M: “Avrupa Kültür Başkenti” projesiyle ilgili biraz yakınmak isterim. O projenin<br />

başlangıç aşamasında hem dernek hem de kişisel olarak emek verdim.<br />

Sonrasında ayrı düştüm. Profesyonel gerekçelerle... Beni asıl üzen tarafı,<br />

duyduğumuz heyecanla gerçekleşen arasındaki farktı. Şu anda Türkiye’de<br />

çok şey yapıldı mı, yapıldı. Etkinlikler yapıldı mı, yapıldı. Belli bir sistematik yönetişimin<br />

olması için çaba harcandı mı harcandı. Belli ölçekteki projeler yapıldı<br />

mı, yapıldı. Ancak benim “Avrupa Kültür Başkenti”nden anladığım bir tür<br />

kültürlerin buluşması ve bir kent kültürünün doğması için yapılması gereken<br />

şeylerdi. Az evvel sözünü ettiğimiz, İstanbul’da yaşayanların İstanbullulaşma<br />

sürecini pekiştirmekle ilgili olmalıydı. Burada projeler yönetildi. Kent halkı katılmıştır<br />

eminim, bunların verileri vardır. Oldukça büyük bir grup mobilize edilmiştir.<br />

Bundan da eminim. Ama daha da önemli olan birilerinin etkinliklere,<br />

projelere katılmasından çok kalitatif zihinsel bir dönüşüm için emek vermekti.<br />

Doğru olan buydu. Daha kıymetli olan da buydu…<br />

Bir fırsattı aslında…<br />

A.M: Evet çok ciddi bir fırsattı. Bu kente daha fazla sahip çıkmamız için. Bu<br />

kentin içinde Avrupalılaşmak için değil, Avrupa’dan beğendiğimiz kimi değerleri<br />

seçerek alıp, içimize katmamız için bir fırsattı. Böyle bir yüzü olamadı.<br />

Projeden çok yararlandığını söyleyen kent örnekleri var. Bunların raporlarını<br />

okudum. Örneğin Lille gibi. Kente hakiki dönüşüm getiren, kentin tarihinde<br />

kırılma noktası oluşturan “Avrupa Kültür Başkenti”nin hükümleri var. Bizimkisinin<br />

öyle bir etkisi olacağı kanısında değilim. Kentlileşme dönüşümüne<br />

ilişkin doğrusu pek bir ilerleme kaydedilmediğini, meseleye böyle bir eksenden<br />

bakılmadığını düşünüyorum. Onun için bırakın bölge ve “Avrupa Kültür<br />

Başkenti”nin bir araya getirilmesi, topluca büyük bir kent için doğan yararlar<br />

için bile bazı soru işaretlerim var.<br />

Dünyada benzeri var mı?<br />

A.M: Barselona desek, çok da benzemiyor. Orası daha genç, daha cinsel<br />

bir enerjisi var. Plajı ve bedeni içinde barındırmaktan kaynaklanan bir algı bu.<br />

İstanbul<br />

imgesinin de<br />

bir taşıyıcısı Beşiktaş.<br />

Ona erguvan<br />

üzerinden<br />

baktığınızda...<br />

Tekrar Beşiktaş’a dönecek olursak, geçmişten gelen,<br />

belleğinizde izler bırakan neler var?<br />

A.M: Boğaz hattında büyüdüm, okudum, evlendikten sonra da Ulus’ta oturdum.<br />

Çok ağır bir kış yaşamıştık. Dalan’ın belediye başkanı olduğu dönemdi.<br />

Diz boyu kar vardı, evimden 10 dakika mesafedeki üniversiteye gidememiştim.<br />

Eriyen kar sularıyla trafik ulaşıma kapandı, Boğaz’da geçip giden buz<br />

kütleleri vardı. Boğaz tuhaf bir yer, insanın hafızasında kesitler bırakıyor. Yunusların<br />

geçişini çocukluğumda çok gördüm. Boğaz’ın yunusuyla, balığıyla,<br />

insanla kurduğu ayrı bir ilişki var. Bir de zamanın geçişini, mevsimlerin geçişini<br />

sanki seperatörler koyarak insana hatırlatan bir hali var Boğaz’ın. Erguvanların<br />

çıkışı, manolyaların açılması… Tabiat bize bir seperatör koyuyor, sonra da<br />

çekiyor gibi. Ve hâlâ çok sevdiğim vapurlar… Vapurun geçişi, orada içilen çay.<br />

Yoksulu, varsılı yok, tüm kentlinin paylaştığı bir mekândır vapurlar… Mevsimlerin<br />

geliş gidişini size anlatan bir Boğaz’da ne yazık ki, su sporları ile ilgili hiçbir<br />

şey yok, çok ürkütücü bir trafik var, İstanbul’un kirlenen deniz nedeniyle<br />

yüzemediği, trafik nedeniyle spor yapamadığı, bir parça mesafeyle baktığı bir<br />

Boğaz var artık. Bu bizim Boğaz’la olan ilişkimizi hakiki olmaktan, elle tutulur<br />

olmaktan çıkarıyor… Bu durumu iyi düşünmemiz lazım. Bunun nedeni trafik<br />

mi, yoksa bizim korumacı kültümüz mü? Su ile daha hakiki ilişki kurabilir miydik?<br />

Bunlar düşünmeye, sorgulanmaya değer şeyler.<br />

Kaybettiklerimiz bir yana bırakılıp bugünden itibaren<br />

neler yapılabilir sizce?<br />

A.M: Küçük çocukların kentlileşme bilincini kuramıyoruz. Suyun, bu kenti benimsemede<br />

çok olumlu bir etkisi olabilir. Bu kenti sevmek ve benimsemek<br />

için olumlu etkisi olabilir. Acaba çocukların su ile daha iyi ilişkiler kurmalarını<br />

sağlayacak yol ve yöntemler düşünemez miyiz? Boğaz şart değil, birileri<br />

keşke buna kafa yorsa diye düşünüyorum. Bir de Beşiktaş’ın hep dinamik,<br />

genç, neşeli ve ferah bir hali var diyoruz ya, Paris’te bir çocuk parkına götürmüştüm<br />

oğlumu; keşke küçülsem de ben de burada olsam diye düşünmüştüm.<br />

Çok maceracı ama çok korunaklı bir yerdi. Ağlar içerisinden geçebile-<br />

78 B+ SONBAHAR

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!