23.06.2015 Views

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Nasranî mektubu okuyunca, “Demek, O hak peygambermiş, sözü doğru çıktı” diyerek,<br />

Peygamber efendimizin huzuruna giderek müslüman oldu.<br />

“Namaz kılın, zekât verin!”<br />

Kur'an-ı kerimin çeşitli yerlerinde namaz ile zekât birlikte zikredilmektedir. Cenab-ı Hak,<br />

(Namazı kılın, zekâtı verin) buyuruyor. Hadis-i şerifte de, (Zekâtını vermeyenin namazı<br />

kabul olmaz) buyuruldu.<br />

Kur'an-ı kerimde, namazla zekâtın sık sık tekrar edilmesi, bunların çok önemli bir ibadet<br />

olduğunu göstermektedir. Zekât vermeyen, haram işlemiş olur. Haram işleyenin de namazları<br />

kabul olmaz. Yani namaz borcundan kurtulursa da, namazlarının sevabını alamaz. Haramların<br />

hepsinden kaçmak lazımdır. Zekât vermek çok sevap olduğu gibi, farz olduğu hâlde vermemek<br />

de büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:<br />

(Malınızın zekâtını vermekle, müslümanlığınız tam ve mükemmel olur.)<br />

(Kim Allaha ve Resulüne inanıyorsa, malının zekâtını versin!)<br />

(Zekât, İslâmın köprüsüdür.)<br />

Zekât vermeyenin hâli 14 OCAK <strong>1998</strong><br />

“Allahü teâlânın ihsan ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini, zengin<br />

kalacaklarını sanıyor. Hâlbuki, kendilerine kötülük yapmış oluyorlar. O malları,<br />

cehennemde azap aleti olacak.”<br />

Zekât vermek, Peygamber efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinin ikinci yılında,<br />

Ramazan ayında farz oldu. Her müslümanın, nisab miktarındaki zekât malının zekâtını vermesi<br />

şarttır.<br />

Resulullah efendimiz Veda haccında buyurdu ki:<br />

- Malınızın zekâtını veriniz! Biliniz ki, zekâtını vermeyenlerin namazı, orucu, haccı ve<br />

cihadı ve imanı yoktur.<br />

Yani zekât vermeyi vazife bilmez, farz olduğuna inanmaz, vermediği için üzülmezse kâfir<br />

olur. Senelerce zekât vermeyenlerin zekât borçları birikerek, bütün malını kaplar. Malı kendinin<br />

sanıp, müslümanların o malda hakkı olduğunu hatırına bile getirmez. Kalbi hiç sızlamaz. Bu mala<br />

sımsıkı sarılmıştır.<br />

Senden önce başkalarının idi<br />

Böyle kimseler, müslüman olarak tanınır. Fakat bunlardan, imanını kurtaran pek nadir<br />

bulunur. Zekât vermek, Kur'an-ı kerimin otuziki yerinde, namazla birlikte emredilmektedir.<br />

Tevbe suresi, otuzdördüncü ayet-i kerimesinde mealen, (Malı, parayı biriktirip, zekâtını,<br />

müslüman fakirlere vermeyenlere acı azabı müjdele!) buyuruldu.<br />

Bir İslâm büyüğü, zenginlere nasihatında buyurdu ki:<br />

Ey mağrur zengin! Dünyanın çabuk geçip gidici malı, parası seni aldatmasın. Bunlar senden<br />

önce, başkalarının idi. Senden sonra da başkalarının olacaktır. Cehennemin şiddetli azabını<br />

düşün! Zekâtını ayırıp vermediğin o mal, uşrunu vermediğin o buğday, hakikatte zehirdir.<br />

Kur'an-ı kerimde, üç şey üç şeyle beraber bildirildi. Bunlardan biri yapılmazsa, ikincisi kabul<br />

olmaz:<br />

1- Resulullaha itaat edilmedikçe, Allahü teâlâya itaat edilmiş sayılmaz.<br />

2- Ana-babaya şükredilmedikçe, cenab-ı Hakka şükredilmiş olmaz.<br />

3- Malın zekâtı verilmedikçe, namazlar kabul olmaz. Yani namaz kılanlara vâdedilen<br />

büyük sevaptan mahrum kalınır. Sadece namaz borcundan kurtulmuş olunur.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!