23.06.2015 Views

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

1998 Senesi "Bugünkü Sohbet" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Olumsuz bir tutum içine gireceğinizi hissettiğiniz an, kendinize sorun: “Gerçekten de önemli<br />

mi?” Bu sorunun daha hoş bir ev ortamı meydana getirmede büyük rolü vardır.<br />

Bu durum, büroda, işyerinde, sokakta kısaca hayatımızın her kesitinde geçerlidir. Eve<br />

giderken trafikte birisinin aniden önünüze geçmesinde de. Bu soru, hayatta tartışma meydana<br />

getirmeye açık bütün durumlarda işinize yarar. Her zaman mutlaka bu soruyu kendinize sorun!<br />

Teferruata takılıp kalmak 7 Şubat <strong>1998</strong><br />

Önemsiz şeylerle uğraşmak, kişinin gerçek yeteneklerini köreltir. Ayrıca böyle hareket etmek,<br />

israftır, zamanını boşa harcamaktır. Dinimizde de, çok önemliyi az önemliye tercih etme prensibi<br />

vardır.<br />

Çoğu zaman, önemsiz şeyler önemli şeylere gölge olur. Önemsiz şeylerle uğraşmak, kişinin<br />

gerçek yeteneklerini köreltir. Ayrıca böyle hareket etmek, israftır, zamanını boşa harcamaktır.<br />

Dinimizde de, çok önemliyi az önemliye tercih etme prensibi vardır. İslâm büyükleri, tasavvufu;<br />

“Ehemmi mühimme tercih etmektir” şeklinde tarif etmişlerdir.<br />

Bu prensip her konu için geçerlidir... Mesela, düzgün konuşabilmek... İnsanlara nasihat etmek,<br />

onlara doğru yolu bulmada rehberlik etmek, çoğu zaman düzgün bir konuşma ile mümkün olur.<br />

Bunun için herkes topluluk önünde güzel bir konuşma yapmayı arzular. Ama pek çok insanın bu<br />

arzusu gerçekleşmez. Pek çok kişi, topluluk karşısında kötü birer konuşmacıdır.<br />

“Acaba hata mı yaptım?”<br />

Çünkü, pek çok insan, büyük ve önemli şeyleri değil de, konuşma yapmanın küçük, önemsiz<br />

şeylerine konsantre olur. Konuşma yapmaya hazırlanırken, birçok insan, içinden kendisine şöyle<br />

emirler verir: “Dik durmayı unutma!”, “Dinleyiciler notlarına baktıklarını görmesin!”,<br />

“Gramerde sakın hata yapma!”, “Kravatın düzgün olsun!”, “Yüksek sesle konuş, ama bağırma!”<br />

Buna benzer şeyler...<br />

Konuşmak isteyen korkar, heyecanlanır. Çünkü kendi kendine, müthiş bir yapılmayacaklar<br />

listesi vermiştir. Konuşurken kafası karışır ve kendi kendine, “Acaba hata mı yaptım” diye<br />

sormaya başlar. İyi bir konuşmacı için gerekli olmayan, ufak tefek ve basit şeylere yoğunlaşmış,<br />

ancak bir konuşmacıyı iyi bir konuşmacı yapan şeylere yoğunlaşmayı başaramamıştır. Bir<br />

konuşmacıyı, iyi bir konuşmacı yapan önemli husus, konuşacağı şey konusunda yeterli bilgiye ve<br />

onu diğer insanlara anlatmak için yoğun bir isteğe sahip olmaktır.<br />

Bir konuşmacının gerçek değeri dik durması veya gramer hatası yapmamasıyla değil, öne<br />

sürdüğü noktaların dinleyiciler tarafından anlaşılıp anlaşılmamasıyla ölçülür. En iyi<br />

konuşmacıların pek çoğunda, ufak tefek hatalar vardır. Bazılarının sesleri hoş değildir,<br />

bazılarının şivesi bozuktur vs. Ama topluluk huzurunda başarıyla konuşma yapan bu insanların<br />

hepsinde de tek bir ortak özellik vardır: Onların söyleyecek bir şeyleri vardır ve diğer insanların<br />

bunu duyması için yanıp tutuşmaktadırlar.<br />

Bir yöneticinin anlattıkları:<br />

“Kekeme olmak bile, eğer kişi gerçekten önemli değerlere sahipse, başarılı olmada basit bir<br />

detaydan öteye gitmez... Bunu ispatlamak için yaşadığım bir olayı anlatmak isterim.<br />

Bir arkadaşım var. Zaman zaman bize ilginç şakalar yapmaktan çok hoşlanır. Ancak bu<br />

şakalar bazen şaka olmanın ötesine geçer. Birkaç ay önce genç bir kişi bu arkadaşımı arayıp iş<br />

aradığını söylemiş. Bu kişi aslında ileri derecede kekeme imiş ve arkadaşım bunu anladığı anda,<br />

bana bir şaka yapmaya karar vermiş. Arkadaşım bu kekeme kişiye, o an için eleman ihtiyacı<br />

olmadığını, ama bir arkadaşının boş bir kadrosunun olduğunu söylemiş. Sonra arkadaşım beni<br />

aradı ve adamı öyle bir övdü ki, ben de hiçbir şeyden şüphelenmeden, “Gönder gelsin” dedim.<br />

“Kendini güzel tanıttı”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!