- Kanuni hâkim güvencesi ( Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüneçıkarılamaz )- Temel hakların güvence altına alınması- Kuvvetler ayrılığının benimsenmesi ve hukukun genel ilkelerine (ahde vefa, kazanılmış hakka saygı,kesin hükme saygı, mücbir sebep, sahip olunandan fazla hakkın devredilememesi, kimsenin kendi davasınınhakimi olamaması, hakkın kötüye kullanılamaması, gecikme faizi talep hakkı) bağlılık- Kanun Önünde Eşitlik- İdarenin bireylere vermiş olduğu zararlardan dolayı mali sorumluluğuHukuk devleti ilkesinin amacı; bireylerin hukuki güvenliğini sağlamaktır. Sosyal Devlet anlayışı hâkimdir,Sosyal Devletin başvurduğu araçlar şunlardır:- Vergilemede adalet,- Kamulaştırma ve devletleştirme,- Planlama,- İnsanca bir yaşam için gerekli olan tedbirlerin alınması,- Sosyal ve ekonomik haklara yer verilmesi.Sosyal devlet ilkesinden hareketle Anayasa’nın 61. maddesinde sosyal güvenlik açısından özel olarakkorunacak olan kimseler sayılmıştır. Anayasanın 61. maddesine göre:“ Devlet harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumdakendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklarkanunla düzenlenir.Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Buamaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.”Kadınlar, sosyal güvenlik açısından özel olarak korunacak kimseler arasında sayılmamıştır. 1982 Anayasası Eşitlikçi bir sistem öngörmektedir.Anayasa eşitliğe ilişkin şu hükümleri içermektedir:Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerleayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamaklayükümlüdür (2004 Değişikliği).Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. (2010 Değişikliği-Kadınlar lehine pozitif ayrımcılık hükmü)Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazileriçin alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. (2010 Değişikliği)Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarakhareket etmek zorundadırlar.1982 <strong>ANAYASA</strong>SINDA BAŞLANGIÇ METNİ1961 Anayasası ile ilk kez düzenlenen Anayasaya BAŞLANGIÇ koyma usulü, 1982 Anayasasında datekrarlanmıştır. Başlangıç metni Anayasa Metninden sayılır ve DEĞİŞTİRİLEBİLİR.Ayrıca Anayasa’nın 176. maddesine göre:“ Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı, Anayasa metninedâhildir.Madde kenar başlıkları, sadece ilgili oldukları maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki sıralamave bağlantıyı gösterir. Bu başlıklar, Anayasa metninden sayılmaz.”Başlangıç metni, Anayasa Mahkemesi’nin yapacağı anayasa yargısı denetiminde ölçü normolarak kullanılmaktadır.1982 <strong>ANAYASA</strong>SI BAŞLANGIÇ METNİTürk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı veO’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;6
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedî varlığı, refahı,maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adınakullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bununicaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki vegörevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancakAnayasa ve kanunlarda bulunduğu;(Değişik: 3.10.2001-4709/1 md.) Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti veülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları vemedeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının,Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerinceyararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını buyönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak veödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerinekesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde,huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıpuygulanmak üzere,TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdiolunur.1982 <strong>ANAYASA</strong>SINDA TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER1961 Anayasası insan haklarına dayalı ifadesine yer vermiş iken, 1982 Anayasası insan haklarınasaygılı devlet ibaresine yer vermiştir. İnsan haklarına dayanan devlet ibaresi anayasanın değişmez maddeleriiçerisinde yer almaktadır.Türkiye 1987 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne BİREYSEL BAŞVURU HAKKINITANIMIŞ,1989 yılında ise Avrupa İnsan Hakları Divanının zorunlu yargı yetkisini kabul etmiştir.TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLANDIRILMASIHer temel hak ve hürriyetin Anayasa ve yasalarda yer alan sınırlarının yanında bir de doğalsınırlamaları vardır. Örneği, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin silahsız ve saldırısız olması, düşünceaçıklamasının hakaret ve iftira içermemesi gibi..Anayasada temel hak ve hürriyetlerin bazıları için özel sınırlama sebepleri öngörülmüştür. 1971yılında Anayasaya giren GENEL SINIRLAMA SEBEPLERİ 2001 YILINDA <strong>ANAYASA</strong>DAN çıkarılmışve her bir temel hak ve hürriyet için ilgili olduğu maddede ÖZEL SINIRLAMA SEBEPLERİÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Sınırlama mutlaka KANUN İLE YAPILAMALIDIR. İdare düzenleyici işlemlerle temel hak vehürriyeti sınırlayamaz. Ancak Anayasamız, Olağanüstü KHK lar ile temel hak ve hürriyetlerindüzenlenebileceği konusunda ve sosyal ve ekonomik hak ve hürriyetlerin olağan KHK lar iledüzenlenmesi konusunda KANUNLA SINIRLAMA KURALINA İSTİSNA GETİRMİŞTİR.Temel hakların YASA KOYUCU tarafından KANUN ile sınırlanması konusunda getirilmiş olanÖLÇÜLÜLÜK, ÖZE DOKUNMAMA vs. kriterleri <strong>ANAYASA</strong> KOYUCU İÇİN GEÇERLİ DEĞİLDİR.Anayasanın 13. Maddesine göre temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması kriterleri:- Sınırlamalar, Anayasa’nın SÖZÜNE ve RUHUNA uygun olmalıdır.- ÖZLERİNE DOKUNMAMA ( öze dokunmama 1961 Anayasasının temel kriteri iken 1982Anayasasına alınmamış fakat 2001 yılında Anayasaya eklenmiştir. Ancak 1982 ile 2001 yılları arasındaAnayasa Mahkemesi tarafından yargısal denetimde kullanılmıştır. ). Öze dokunmak, hakkınkullanılamaz hale getirilmesi demektir.- Anayasada belirtilen DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİNİN GEREKLERİNE UYGUN OLMA( İlk kez 1982 Anayasası ile benimsenmiştir )- ÖLÇÜLÜLÜK ( İlk kez 2001 yılında Anayasaya girmiştir )7