11.07.2015 Views

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İyinin ya da kötünün sayısı, yaşayan kişilerin sayısı kadardır. Töre alanında herkesin birleştiği bir temel yoktur. Şuhalde töreye genel, güvenilir bir ölçü aramak boşunadır. Bilgilerimiz duygularımızdan gelir. Duyular, kişilere göredeğişir. İnsan, her şeyin ölçüsüdür.Protagoras'ın bu düşüncesine, Sokrates (İ.Ö. 468-400) karşı çıkıyor. Protagoras'ın hem çağdaşı, hem arkadaşıdır.Elinde, Delf tapınağındaki yazılardan aldığı bir bayrak tutmaktadır: Kendini bil. Çok konuşmuş; hiç yazmamıştır.Platon'un, Ksenofan'ın, Aristoteles'in yapıtları olmasaydı belki de onu tanımayacaktık. Matematiği boş, yararsızbulurdu. Doğa bilimlerine sırt çevirmişti. Cinlere, perilere inanırdı. Tek inandığı bilgi, töre bilgisiydi. Bu bilgiyede, devleti sağlam temeller üstüne oturtmak gerektiğini düşünerek varmıştı. Oysa, devletin tanrılarınainanmamaklasuçlandırıldı, devlet eliyle öldürüldü.Sokrates, sofistlerin okulundan yetişmişti ama, sofist değildi. Oysa, Bir şey biliyorum, o da hiçbir şeybilmediğimdir derken sofistlerle, Protagoras'la birleşmektedir. Fizik alanında kesinliğe inanmamakta, kesin olarakhiçbir gerçeğe varılamayacağını savunmaktadır. Ona göre tek kesinlik, erdem bilgisidir.Çünkü, diyor Prutagoras'a karşı çıkarak, ölçüler kişilere göre değişirse, toplumu hangi değerler üstüneoturtacağız? Devlet gereklidir, sosyal düzen gereklidir. Bu gerekli kuruluşların sağlamlığı, sürekliliği içinse genelbir töre gereklidir. Protagoras, insanları değil, insanı görmeliydi. İnsanlar arasındaki ayrılıklar, başkalıklargörünüştedir. İyice incelenecek olursa iyiye olan eğilim her kişide aynıdır. Kişilerin içinde uyuyan bu ortak eğilim,ancak öğretimle ortaya çıkarılabilir. Erdem, öğrenilir. Kişiler bilmedikleri için kötüdürler. Erdem birdir, bölünmez,ayrılmaz. Bir davranışta, erdemli, başka bir davranışta erdemsiz olunamaz. Erdem varsa kişinin bütün davranışlarıona uygun olmak zorundadır. İnsan, kendini bilmeli, tanımalıdır. Erdem, insanın kendini bilmesi, tanımasıdır. Fizikalanında şey'lerin nedenini çözemeyiz ama, kendimizin ne olmamız gerektiğini bilebiliriz. Erdemli olmamız gerekir,çünkü erdemli yaratılmışız. Erdem, bizim yapımızda saklıdır. Bu bilgi, elde edebileceğimiz tek bilgidir. Törenindışında başkaca hiçbir konuda felsefe yapılamaz. Öğretim, insana hiçbir yabancı şey vermez, ancak insanzihnindegizli bulunan tohumları uyandırır, büyütür, geliştirir.Kişiler, toplumu meydana getirdiklerinden ötürü önemlidirler. Devlet, erdemli kişilere dayanmalıdır. Kişilererdemsiz olursa, toplumları da çürük olur. Devletin sağlam bir temele oturabilmesi için kişilerin kendilerinitanımaları, bilmeleri gerektir. Erdemsizlik, bilgisizliğin sonucudur. Bilgiye kollarını açan her insan, erdeme doğruilerler. Erdem bilgidir. İnsan her şeyin ölçüsüdür ama, Ahmet her şeyin ölçüsü değildir. Erdem, insanın yapısındavardır, bu arada Ahmet'in yapısında da vardır. Ancak öğretimle meydana vuruluncaya kadar Ahmet, değil her şeyinölçüsü, kendi kendisinin bile ölçüsü olmamalıdır. Ahmet, gerçek bir ölçüye varabilmek için, önce kendinibilmelidir. Bu da bilgiyle olur, kendiliğinden olmaz. Yapımızdaki güç, gerçek bir güç olabilmek için deşilmek ister;uyandırılmak, büyütülmek, geliştirilmek ister. İnsan yapısı, Ahmet'in yapısı değil, insanlığın ortak yapısıdır.Oysa, iyiyi kötüden ayırıp seçebilmek için özgürlük gereklidir. Özgür müyüz?Sokrates düşüncesinde, özgürlüğün, hafifçe kımıldamaya başladığını görüyoruz. Düşünce, bütünüyle birkadercilik düşüncesidir ve özgürlüğe yer vermemektedir. Gene de, Devlet'in onuncu bölümünde, çeşitli kaderlerarasında bir seçmenin sözü ediliyor (seçme kavramı, günümüz varoluşçularına kadar sürüp gelecektir): Belkiarayıpbir adamını buluruz da bize iyi ve kötü yaşamları ayırt etme gücünü ve bilgisini kazandırır. İşte Gladukon, insaniçin en zor an, bu seçme anıdır. O zaman belki bütün bu yolların hangilerini birleştirip hangilerini ayırarak,yaşarken hangilerinin bize ne hayrı olacağını hesaplayarak her yerde ve her zaman mümkün olan en iyi yaşamıseçebiliriz. Öyle bir adam bulursak öğrenelim ondan güzelliğin, yoksulukla zenginliğin, şu ya da bu yatkınlıkla netürlü birleşmesinden iyilik ya da kötülük çıkacağını... Bütün bunları düşünür, ruhun aslını da göz önünde tutarsak,yaşamların iyisiyle kötüsünü ayırt edebiliriz. İyisi derken, başka her şeyi bir yana atıp, ruhu daha iyi edecek yaşamıanlarız, kötüsü derken de ruhu daha kötü edecek yaşamı... Çünkü yaşarken de, öldükten sonra da böyle birseçmeden en çok iyilik göreceğimizi biliyoruz artık. Hades'in ülkesine (ölüm ülkesi) giderken bu inanç, çelik gibisert olmalı içimizde. Öyle olmalı ki, orada para hırsı ve o cinsten kötülükler gözlerimizi kamaştırmasın. Ortayaşamları seçelim daha çok. Hem bu yaşamda, hem de daha sonrakilerde (Sokrates Platon düşüncesi, insanınçeşitliyaşamlara kavuşacağına, dünyaya daha birçok kez geleceğine inanmaktadır), yukarı ya da aşağı uçlardankaçınalım.Çünkü insanın mutluluğu buna bağlıdır (Platon, Devlet, onuncu <strong>kitap</strong>, 618 B, C, D, E ve 619 A, B).Bu sözlerde, töresel (ahlaki) anlamda da olsa, bir özgürlük düşüncesi kımıldamaktadır. Sokrates iyiyle kötü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!