11.07.2015 Views

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

o_001081_2012-06-01-222034_e-kitap-arsivi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çıkmayı gerçekleştirmiştir. Ünlü gizemci Hasan Basri'nin öğrencisi olan Vasıl bin Ata, büyük suçlu (Ar. Mürtekibikebir) konusunda öğretmeniyle anlaşamayarak ondan ayrılmış ve bundan ötürü onun ve izleyicilerinin öğretisineArapça ayrılma anlamındaki itizal sözcüğünden türetilen ehli sünnetten ayrılanlar anlamında mutezile denmiştir.Budavranış, İslam dünyasında, dogmatik çelişkilere karşı insan usunun ilk şahlanışıdır. Vasıl bin Ata'nın başkaldırdığısorun şuydu: Mademki ceza ölümden sonra verilecek, demek ki cezayı ruh çekecektir. Mademki ruh ölümsüzdür,öyleyse nasıl yanıp kül olacak? Mutezileciliğin temel fesefesi bu çok haklı sorudan türemiştir. Cahiz ( ? - 868),Muammer ibni Abbad, Ebül Hüseyin Basri, El Nusaybini, Hişam vb. gibi düşünürler yetiştiren mutezile akımı Basramutezilesi (Ar. Mutezilei Basriyye, Fr. Ecole dissideute de Bassora) adıyla anılır. Başlıca sorunları kader, ceza,tanrının nitelikleri konularıdır. Mutezileciler kaderi yadsırlar, onlara göre kul kendi eylemlerinin yaratıcısıdır.Böyle olmasaydı, tanrıca belirlenen eylemlerinden sorumlu olamazdı. Eğer kader varsa ve insana bütüneylemlerinitanrı yaptırıyorsa neden kendi yaptırdığını gene kendisi cezalandırıyor? Mutezileciler bir bakıma, aklın almadığınıaklın aldığına indirgeyerek İslam dinini güçlendirmeye alışmışlardır. Bu açıdan İslam felsefesinde akılcılaranlamında Arapça Akliyyun adıyla da anılırlar. Cennet, cehennem, vahiy vb. gibi Kuran'da bulunan bütün usdışıtasarımları da yadsımışlardır. Özellikle Cahiz, bilginin ilk koşulu şüphedir, diyecek kadar ileri gitmiş vebilimseleşmiştir. İslam felsefesinin ilk Kelamcılar'ı da mutezilecilerdir. İslam felsefesinde insan usununyadırgamayacağı bütün tezler mutezilecilerce ilerisürülmüştür. Bu açıdan da mutezileciler, İslam felsefesindeözgürfelsefeyi gerçekleştiren ilk ve tek felsefe akımıdır. Mutezileciler, tanrının nitelikletini de yadsırlar ve tanrının zat(öz)'ını sıfat (nitelik)'ından ayırırlar. Onlara göre tanrıya insansal nitelikler yakıştırmak; onu öc alıcı, cezalandırıcı,armağan verici saymak tanrılık düşünceye aykırıdır. Kuran da tanrı kelam (söz)ı değil kul kelamıdır ve mahluk(sonradan meydana getirilmiş)'tur. Mucize (tansık) diye bir şey yoktur, evrende usdışı hiçbir olgu gerçekleşemez.Sünnilerce sapkınlık sayılan Mutezile düşünceleri beş ilkede toplanabilir: 1- İnsan, eylemini kendisi yaratır.Özgürdür ve kadere bağlı değildir. Böyle olmasaydı kendi eyleminden sorumlu olmaması gerekirdi. Tanrıcacezalandırılması da onun kendi eylemini kendisinin yarattığına en büyük kanıttır. Yoksa tanrılık ceza, tanrılıktüzeye (adalete) aykırı olurdu. Bu düşünceden ötürü Mutezile'ye Ashap al- Adl (Adaletçiler) da denir. Oysa kaza vekader'e inanmak İslamlığın baş koşullarından biridir. Mutecileciler bu düşünceleriyle açıkça Kuran'a karşıçıkmaktadırlar. Kader inancını yadsımaları nedeniyle onlara Kaderiyye de denmiştir. 2- Tanrının kendisindenayrı nitelikleri yoktur. Nitelik (sıfat) öz (zat)'den ayrı ve bağımsızdır, bundan ötürüdür ki, tanrının özünde ya daözüne eklenen nitelikler kabul etmek birçok tanrıların varlığını kabul etmek demektir. Tanrı nitelikleriniyadsıdıklarından ve tanrıyı böylesine bir birlikte tasarladıklarından ötürü Mutezile'ye Ehl-i Tevhid (Birlikçiler) dedenir. Mutezileciler bu düşünceleriyle de açıkça Kuran'a karşı çıkmaktadırlar, çünkü bizzat tanrı sözlerine görenitelik ve öz birbirinin aynıdır ve tanrının nitelikleri vardır. Birbirine pek benzeyen her iki düşünce arasındakiayrılık şuradadır: Sünnet ehline göre tanrı bilgindir ve bilgisi vardır.Mutezile'ye göre tanrı bilgindir ama, bilgisi olduğundan ötürü değil. Bunun gibi, tanrı her şeyi görür ama, görmeniteliği olduğundan değil. Tanrı demek, her şey demektir. Ona ayrıca nitelikler yüklemek gerekmez. Görüldüğü gibiher iki, düşünce de birlik (tevhid)'çidir. Mutezileciler bu savlarıyla İslamın tevhid anlayışına karşı çıkmaktadırlar,tevhid'in kendi anlayışlarında olduğu gibi anlaşılmasını ilerisürmektedirler. Ehli sünnet de tevhidcidir, çünkütanrının özüyle nitelikleri birbirinden ayrılamaz der, bütün nitelikler tanrının zatında birliğe ulaşır. Ne var kisünniler niteliklerin varlığını kabul eder, Mutezile yadsır. 3- Mutezile'nin üçüncü ana ilkesi ayrılık (İtizal)'a nedenolan büyük günah sorunu üstündedir. Eşdeyişle Mutezileciler bu sorun üstündeki ayrılıklarından ötürü Mutezileadını almışlardır. Mutezile'ye göre inanlı (Mü'min)'yla inansız (Kafir) arasında bir rütbe daha vardır ki o dakabahatli (Fasık)'dir. Büyük günah işleyenler ne kafir, ne de mümindirler, ancak fasıktırlar. Ölmeden önce tövbeederlerse mü'min olurlar, etmezlerse kafir olurlar. Mutezileciler, sünni anlayışına aykırı olan bu duruma ortaderece (Ar. Menzile beyn al-menzileteyn) derler. 4- Mutezile'nin tia'd val-vaid adını verdiği dördüncü ilke,birinci ve üçüncü ilkeleriyle ilgilidir. Bu ilkeye göre kötülerin cezalandırılması ve iyilerin armağanlandırılmasıtanrı için zorunlu (vacip)'dur. Bağışlama (şefaat) ancak tanrının haklarıyla ilgili (Hak-ullaha müteallik) tapımalanında olabilir. Yoksa kulların kendi yarattıkları eylemlerinden ötürü tanrıca bağışlanmaları tanrının adaletineaykırı olur. Tanrının yasakladığı bir eylemi yapanın gene tanrıca bağışlanabileceğine inanmak usaaykırıdır. 5-Mutezilecilerin beşinci ilkesi, iyi şeylerin yapılması ve kötü şeylerin yapılmaması (Ar., Emr bi'1-maruf va'n-nehyani'1 münker) zorunluğunu ilerisürer. Bir bakıma ehli sünnet de bu düşüncededir ama, iyinin ve kötünün Kuran'daaçıklanmış olmasını, eşdeyişle Kuran'da yasaklanan ve izin verilen şeylerle sınırlı olmasını şart koşar. Mutezileysebu konuda usun ölçütlüğünü kabul eder, eşdeyişle Mutezile'ye göre, iyiyi ve kötüyü us ayırır. Bu beş ilkenindışında Mutezileciler İslamlığın temel ilkelerine iki aykırı görüş daha ilerisürmüşlerdir: Tanrının ötedünyada gözlegörülemeyeceği ve tanrının söz (kelam), buyruk (emir) ve yasaklarının (nehiy) yaratılmış (mahluk) olduğu.Mutezilecilik çeşitli Abbasi halifeleri ve özellikle halife Ma'mun tarafından korunmuştur. Us'a dayananMutezileciliğin karşısına bir zaman sonra inan'a dayanan gerici Eş'arilik dikilmişse de usçuluk akımınıngizemcilikte gizlenerek sürüpgitmesine engel olunamamıştır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!