12.07.2015 Views

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SÂMİHA AYVERDİ İNSAN20Gönlüme sultan efendimSana feda can, efendim,Mevlâna!.. aman… Efendim!Çiçeklenmiş Nağmeler*1959‟da Sâmiha Anne‟nin delâletiyle mutrıp heyetine alınan arkadaşlarımYusuf, Dinçer, Erhan ve Zeki ile berâber ben de âyin meşkinekatılmıştım. Haftada bir akşam, kudümzenbaşı olan Sâ-deddin Heper‟inKuzguncuk‟taki evinde toplanıyorduk. İskelenin yanıbaşında, tam sâhildeiki katlı, küçük bir evdi. Bizlerle beraber yirmi civârında misâfir, küçüksalona zorlukla sığıyordu. Gelenler arasında neyzenbaşı Halil Can, HâfızKâni Karaca ve Hopçuzâde Şâkir Efendi de vardı. Âmâ olan Kâni Karacaçok çabuk ezberliyor-du. Şâkir Efendi ise yüzlerce beste ve yirmi beş âyiniezberlemiş, hâfızasında taşıyordu.Konya‟da hangi âyini okuyacaklarına karar verememişlerdi. İki âyinibirden meşk ediyorlardı: Dede‟nin Hüzzam‟ı ile Üçüncü Se-lim‟inSûzidilârâ‟sı. Hârikulâde bir beste olan Hüzzam âyininin ya-nındaSûzidilârâ, bütün güzelliğine ve parıltısına rağmen, biraz ba-sit kalmıştı.“Efendim,” demişti Halil Can, “elimizde Sûzidilârâ‟nın iki ayrı no-tasıvar. Birisi, az önce okuduğumuz gibi, bir hayli hareketli. Diğeri ise sâde,nağmeler düz, vakur.”Sonra her iki nota, muhtelif bölümleri okunup mukayese edildi.Heybetli gövdesiyle oturduğu koltuğu dolduran Hopçuzâde Şâkir Efendi,kalın camlı gözlüklerinin üstünden bakarak, “bu bestenin nağmeleriağızdan ağıza geçerken çiçeklenmiş. Siz de bilirsiniz, bir çok bes-te,tevşihler ve ilâhiler de zamanla küçük nağmeler eklenerek böyle çiçeklenmişlerdir.Biz öbür notaya bakalım, aslında bu eserde bir pâdişah ihtişâmı,mânevî bir saltanat var” demişti.Sonunda onun dediğinde karar kılındı. O sene Şeb-i Arûs‟daSûzidilârâ Âyini okundu ve Dede‟nin Hüzzam‟ı ertesi yıla bırakıldı.*Mevlânâ ve Mesnevî Hakkında1959‟da Şeb-i Arûs münâsebetiyle Konya‟ya daha kalabalık bir gruplagitmiştik. Kâzım Büyükaksoy ve hanımı, Sofi Huri, Nihad Sâmi Banarlı,Şeyh İzzi ve Râşid Beyler, hanımları, Eskici Muammer Efendi, <strong>Ve</strong>hbi,benim gibi talebe olan arkadaşlarımız; Bayram, Ömer Yılmaz semâzen,Erhan ve Zeki neyzen, Dinçer rebabî, Yusuf âyinhan olarak katılmışlar;Manisa‟dan Annem, Mehmet bey ve eşi Fethiye Hanım, Müşerref Hanımlakardeşi Câvide Hanım; Ankara‟dan hocam Nazik Erik Hanım, Işık, Orhan,Ömer, Rûhi, Öz-ger v.b. gelmişlerdi. Bizim gözümüzde, tevâzu ve gönülgüzelliğiyle bütün bir Konya‟yı temsil eden Mehmet Emiroğlu ve diğerKonya‟lı dostlarla günler daha bir zenginleşmiş, âdeta doyulmaz olmuştu.Her akşam merâsime gidiyorduk; muhtelif konuşmalar arasında, bilhassaSâmiha Anne‟nin veciz sözlerini dinliyorduk. Sonra âyin başlıyor, kimimizsemâ ediyor, kimimiz ney üflüyor, âyin okuyor-duk.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!