12.07.2015 Views

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SÂMİHA AYVERDİ İNSAN48Mûsikî söylemek, mûsikî lisânıyla halleşmek anlamına gelen kâr-ınâtıklar, klasik bir beste formu olup, genellikle hocalar tarafın-dan, mûsikîöğretmek için yapılırdı. Her cümlesinde başka bir ma-kam adı ile, adıgeçen makāmın karakteristik nağme ve seyri göste-rilir, her yenicümlesinde de başka bir makāma geçilerek, komşu makamlar gezilir, hattâçok farklı ses dizilerine ulaşılır ve nihâyet baştaki makāma dönülerek kararverilir, böylece beste tamamlanır. Cümle uzunlukları da, şiirdeki mısrâ vebeyit mesâfeleri kadar ola-bilmektedir.Âlim Efendi‟nin “kâr-ı nâtık”ı 15 beyit ve 15 ayrı makam oldu-ğugibi, tatbîkatta pek görülmeyen şekilde, her iki mısradan meyda-na gelenbeyitler de ayrı ve uygulaması zor, çok darplı usuller ile 15 ayrı giriftusûlde bestelenmiştir. Sâdece bu eser dahi, Âlim Efendi‟-nin mûsikî ilminevakıf, esaslı bir hoca-bestekâr olduğuna delâlet eder.Ayrıca, kritiği yapılan diğer eserler: Şehnaz makamındaki beste,“Gerçi ol şeh nâz ederse gönlümüz mahzûn olur”, Bestenigâr makāmımdakibeste, “Mihr ile bakmaz felek bu tâli-i âvâreme” ve Beste-nigarağır semâî, “Öyle bir âfet-i yektâ-yı emelsin meleğim” mısrâ-ları ilebaşlayan parçaların her biri, bestekârının esaslı bir hoca oldu-ğunuanlatmaya kâfidir. Son eser olarak zikri geçen ağır semâînin güftesi,kendisinden 20 yıl sonra yaşamış bestekâr Aleko Bacanos tarafından dasabâ makāmında bestelenmiştir. Bestelediği eserlerin güftelerini dekendisinin yazdığını bildiğimiz Âlim Efendi‟ nin, bu güftesinin, hâlençalınıp, söylenen meşhur bir şarkı olması, pek çok şiiri bulunan ÂlimEfendi‟nin şâir yönü hakkında da fikir vermeye yeterlidir.*İnternetteki mûsikî sitelerinde notasına tesâdüf ettiğim, “şûrîde(perîşan) ve şeydâ kılan-yârin cemalidir beni” mısrâı ile başlayan nihâventilâhînin bestekârının Manisalı Âsım Molla olması beni, Âsım Molla‟yıaraştırmaya yöneltti. Öğrendim ki Âsım Molla (do-ğumu 1839),Manisa‟nın Kadızâdeler nâmı ile mâruf şâir ve mûsikî-şinas bir âilesindengeliyor, en önemli talebesi de, bilâhare Âlim Efendi‟nin mûsikî hocasıolacak, Çerkez Hâfız Mehmet Efendi (ölü-mü 1906).Karşıma çıkan dikkat çekici bir başka vak‟a ise; Manisa‟lı Çelebizâdelerâilesinden gelen müderris (medrese öğretim üyesi) Cev-detEfendi (1839–1939), “Şemsü‟l-irfan” (irfan güneşi) adı ile kur-duğu özelokulda, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Farsça dil dersleriyanında mûsikî dersleri veriliyor ve buranın mûsikî ho-cası da ÇerkezHâfız Mehmet Efendi. Bu okulda öğrenilen eserler ile konserler tertipediliyor ve bu konserlere civar kasabalardan dahi dinleyiciler geliyor.Âlim Efendi‟nin çağdaşı ve Manisalı diğer mûsikîşinaslar ara-sında,aynı zamanda neyzen ve şâir, Manisa Mevlevihânesi Şeyhle-rinden, ÂlimEfendi‟nin de hocalarından Hasan Rüştü Efendi ile müderris hacı MûsâEfendi, Kasapzâde Ahmet Efendi, Asgar Efen-di, Keşfi Bey‟in babasıManisa Mevlevihânesi‟nde naathan ve ney-zen Hâfız Mehmet Efendi veyakın târihe kadar yaşamış olan Ço-rapçı Ahmet Efendi nâmıyla mârufAhmet Esat Uğurlu‟yu sayabi-liriz. Aynı târihlerde bendenizin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!