12.07.2015 Views

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

Akademi Mecmuası - Kubbealtı Akademisi Kültür Ve Sanat Vakfı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SÂMİHA AYVERDİ İNSAN38Bostancı‟ya kadar. Akşamüstü gençler Altıyol‟da toplanır herkes birbirinitanırdı. Arkadaşınız olsa da olmasa da ismen birbirinizi bi-lirdiniz. Amaartık öyle değil.Ahşap evlerin yıkılırken çıkardığı feryat- Bu kitapları yazmaya ve araştırmaları yapmaya sizi ne sevk etti?-Şöyle. Ta çocukluğumdan itibâren bir ahşap ev yıkılırken acıçekiyordum. Bilhassa o kaplamaların, çivilerin çatır çatır sökülmesi, böyleyerlere dizilmesi, kiremitlerin aşağıya indirilmesi beni çok ra-hatsız ederdi.O büyük konakları yıkarken evvela kiremitleri indi-rirlerdi aşağıya… İştebu kiremitler ve kaplamalardan çıkan ses beni çok rahatsız ederdi. Burahatsızlık benimle âdeta bütünleşti. Sonra o ahşap konaklar üzerine biraraştırma hissi başladı. Bir kısmının res-mini çektim, yıkılanlardan birkısmının resimlerini bulmaya çalış-tım. Fakat müşkül şuradan çıkıyor,maalesef bizim milletimizin geç-mişiyle ilgisi yok. Mâziyi bilmeyen debugünü anlamıyor. Yunan başvekili <strong>Ve</strong>nizelos hâtıratında şunu söyler:“Türk milletinin siyâsi hâfızası yok.” Size şöyle söyleyeyim. Mesleğimîcâbı bir çok eve gir-dim çıktım. Eğer ev eski bir evse muâyene bittiktensonra kimden aldıklarını soruyorum. Aldığım cevap şu: “Vallahi Doktorbey, ba-bamız keferenin birinden satın almış”, evin mâzisini bilen yok.Söz dönüp dolaşıp meşhur hat sanatımıza gelirken Müfit Bey bizimiçin renkli ve ilgi çekici bir bahis açıyor.-Hattat Hâmit benim hastamdı. Uzun zaman tedâvi ettim. Sonzamanlarında çenesi dahi titriyordu fakat sağ eli titremezdi. Allah vergisibir şey… Gelişi de şöyle olmuştur. Bir gün benim asistanla-rımdan birigeldi ve şöyle dedi: “Eminönü‟nde yaşlı bir hattat otu-ruyor, biraz rahatsızve zor durumda acaba ona hastanede bir oda bulabilir miyiz?” “Tabiî getir”dedim ve getirdi. Ondan sonra ölün-ceye kadar orada tuttuk onu… HerPazar günü de ziyâretine bir ka-dın gelirdi. Hattat Hâmid‟e Diyarbakır‟danfilan ufak tefek paralar gönderiliyor. Kadın her geldiğinde paraları alıpgidiyordu. Bir gün gene on bin lira kadar para geldi. Ben dedim ki “Bâri buparayı has-tahânenin kasasına koyalım hiç olmazsa taburcu olduğundaveririz.” Ona haber vermeden hastahâne kasasına koydum. Nereden duyduysaduymuş kıyâmeti kopardı. “Vay efendim siz bana gelen pa-rayı nasılhastahânede saklarsınız?” <strong>Ve</strong>rdik, tabiî kadıncağız aldı götürdü. O kadınaâşıktı. Son deminde bana değil ama asistanıma söylemiş. “O kadın iyi birkadın değil galiba” demiş.-Sizin gibi kaç kişi vardır acaba doğduğu evde oturan?-Herhalde çok azdır. Zâten İstanbul‟da İstanbullu‟nun adedi az, yüzdeyedi sekizi geçmiyor.-Sizin için en birinci Kadıköy müdür İstanbul‟da?-Kadıköydür.-Ondan sonra hangileri gelir?-Gene Kadıköyü.._-Ya Boğaziçi?-Gāyet tabiî boğazı severim ama orada mı yaşarsın burada mı deseler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!