05.05.2016 Views

Cinedergi 35

Binder35

Binder35

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

n Sinemamızda bazen çok garip şeyler oluyor.<br />

Gişeye oynayan filmlerin çekilmesini eleştirirken<br />

bazen büyük riskleri göze alıp sanatsal dürtüyle film<br />

yapanları es geçebiliyoruz. Kerem Alışık ve Yavuz<br />

Bingöl’ün yapımcılığını yaptığı 72. Koğuş böyle<br />

bir film. Uzun zamandır Sadri Alışık Tiyatrosu’nda<br />

oynanan 72. Koğuş bu sefer sinemada karşımıza<br />

çıkıyor. 1940’larda Bursa Ceza evinde en sefil,<br />

fakir ve düşmüş mahkumların kaldığı 72.Koğuş’ta<br />

yaşananların hikayesi bu. Orhan Kemal gibi<br />

insanlığa güveni olan bir yazarın suratımıza attığı<br />

bir tokat film. Nazım Hikmet’in etkisiyle de yazılan<br />

romanda 72. Koğuşta Kaptan denen bir mahkûm<br />

vardır. Aç biilaç, soğuktan donan diğer mahkûmlarla<br />

beraber kalır koğuşta Kaptan. Diğer mahkumlar<br />

bir tavuk kemiği için birbirlerini döverken o acı acı<br />

bakar bu insanlara. İnsanlığın düştüğü haller acı<br />

verir ona açlıktan ve soğuktan daha çok. Delikanlılık<br />

ve saflık birleştiğinde sefaletin yarattığı şeytanların<br />

en kolay hedefi olur bu adam. Annesinden gelen<br />

paralar için etrafını çeviren ve onu omuzlarına alan<br />

mahkûmlar paralar suyunu çekince onun üstündeki<br />

ceketi bile almaya tenezzül ederler. Çok ağır bir<br />

drama sahip olan romanın benim için ayrı bir önemi<br />

vardır. Erkekler ve kadınlar koğuşunun dünyasını<br />

ayrı ayrı anlatır roman. Orhan Kemal’in bu cinsiyet<br />

ayrımının yarattığı dünyaları bu kadar doğru<br />

satırlarına dökmesi beni hep şaşırtmıştır. Erkekler<br />

koğuşundaki karakterler gerçek insanlardan<br />

alınmıştır. Belki hikayenin dramatikliğinin en büyük<br />

sebebi budur. Çünkü insan onurunun en alçaklara<br />

düştüğü yerdir hapishane. Hele 1940’ları ve ülkenin<br />

o dönemki sefaletini düşünürsek.<br />

Yavuz Bingöl Kaptan karakterini oynuyor. Kerem<br />

Alışık ise adı gibi Berbat olan bir karakteri<br />

canlandırıyor. Koğuşta Kaptan’ın otoritesini sorgulayan,<br />

kıskanan bir kumarbaz Berbat. Yavuz<br />

Bingöl’ün fiziği ve sesi filmin finalinde canlandırdığı<br />

karakterin düştüğü durumu destekleyen bir renge<br />

sahip. Kadınlar koğuşunda dik başlılığı için birçok<br />

hapishaneyi gezmiş Fatma karakterini ise Hülya<br />

Avşar oynuyor. Muhteşem bir fizik. Karanlık ve derin<br />

bakışlar, sinemanın gerektirdiği her türlü avantaja<br />

sahip bir oyunculuk. Eğer Hülya Avşar ABD’de veya<br />

Avrupa’da doğmuş olsaydı biz şimdi onu bambaşka<br />

bir şekilde anabilirdik. Songül Öden ise Fatma’nın<br />

sırdaşı idam mahkumu Meryem olarak karşımızda.<br />

Songül Öden’in fiziğini bu rol için çok uyumlu bulmasam<br />

da role kendini kaptırdığını ve Avşar ile iyi bir ikili<br />

oluşturduklarını söyleyebilirim. Yan rollerde Ahmet<br />

Mekin, Volga Sorgu, Ayça Damgacı gibi çok başarılı<br />

isimler var. Özellikle Ahmet Mekin sinemamızın efsanesi.<br />

Yılların tecrübesini bakışlarıyla bize taşıyabiliyor,<br />

hissettiriyor. Kötü adam Civan Canova ise biraz karikatürize<br />

oynuyor. Hani sinemadan daha çok tiyatro<br />

yapar gibi. Filmin Kerem Alışık ile ikinci zayıf halkası<br />

oluyor. Kerem Alışık’ı böyle bir projeye cesaret ettiği<br />

için ve Songül Öden’den öğrendiğim kadar bu projenin<br />

baş mimarı olduğu için tebrik ediyorum. Para<br />

kazanmak için her türlü saçmalığın sinema diye önümüze<br />

getirildiği bu dönemde Orhan Kemal gibi büyük<br />

bir ustanın edebi zenginliğini gişe endişesi taşımadan<br />

film yapmaları her türlü övgüye değer.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!