Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Gölgeler ve Suretler Derviş Zaim’in 60’lı yıllarda Kıbrıs’ta yaşananlara<br />
bir bakışı… Film konusu itibariyle ister istemez politik bir çizgiye<br />
oturuyor, Rum ve Türk oyuncuların varlığıyla farklı bir anlam<br />
kazanıyor. Derviş Zaim’le yaptığımız sohbetle bu tarihe uzandık, filmin<br />
oyuncuları Settar Tanrıöğer ve Buğra Gülsoy’la bu tarihin altını iyice<br />
bir çizdik! Herkesin Kıbrıs’la bir bağlantısının olduğunu öğrendiğimiz<br />
röportajı en yalın haliyle sunuyoruz… İyi okumalar…<br />
BANU BOZDEMİR<br />
MURAT TOLGA ŞEN<br />
Bu filmin ne kadarı sizin<br />
hayatınızdan? Tanıklık etmiş birileri<br />
var mı?<br />
Derviş Zaim: Benim yaşayan<br />
akrabalarım arasında birebir burada<br />
resmedildiği şekliyle olaylardan etkilenen<br />
olmadı. Ama olayların dalgaları<br />
bizi vurdu, çocukluk yıllarımda bir<br />
şekilde o çalkantıları yaşadığım için<br />
bu hikayenin benle ilgisi olduğundan<br />
bahsedilebilinir. Biz göçmen olmadık,<br />
ailemizden kimse hayatını kaybetmedi<br />
ama 74’e kadar da bunun etkilerini<br />
hissettik. Ben on yaşındaydım 74’te,<br />
etkilerini hissettik ve bu olaylardan<br />
bağımsız büyümedik.<br />
Şimdi bu konu Türk sinemasında hiç<br />
ele alınmadı, dünya sinemasında da<br />
ele alındığını düşünmüyorum…<br />
D.Z: Yunan sineması ya da Kıbrıs<br />
– Rum sineması 60’lı yıllara ilişkin<br />
olarak bir altın çağdır. Altın Çağ’dan<br />
kasıt adada herhangi bir problem<br />
yoktur, Türk askeri 74’te adaya<br />
gelince problem başlamıştır gibilerinden<br />
bir tablo çizilir. Ampirik olarak o<br />
meselenin üstüne gitmek istemiyorlar.<br />
O taraftan çok fazla film yapılmıyor,<br />
yapılınca da böyle şeyler yapılıyor.<br />
Türk sinemasının ilgili döneme<br />
yaklaşımı Küçük Mücahit Sezercik<br />
gibi filmlerden öteye gitmiş değil. Bu<br />
film o dönemle ilgili yapılan ender<br />
filmlerden. Bu anlamda bir boşluk<br />
doldurma işlevini yerine getirdiğini<br />
söyleyebilirim.<br />
İki taraftan da insan hikayesi anlatan<br />
başka film yok. Diğerleri daha şoven.<br />
Sezercik ya da Önce Vatan gibi. Peki<br />
Rum oyuncuları nasıl ikna ettiniz<br />
filmde oynamaları için…<br />
D.Z: Selanik Film Festivali’nden<br />
tanıyordum Popi Avraam’ı. Oranın<br />
önemli oyuncularından, her anlamda<br />
bir tiyatro insanı. Daha<br />
önce Stockholm’de 1998 yılında<br />
Tabutta Rövaşata’yı izlemişti. Bu<br />
projeyi 2006 yılında Selanik Film<br />
Festivali’nde tekrar kendisine açtım,<br />
sıcak bakabileceğini söyledi. Proje o<br />
zamanda vardı kafamda. Bu benim<br />
içi bir umut teşkil etti. Kesin evet<br />
dememişti, metni görmek istiyordu,<br />
ama bir tane Kıbrıslı Rum oyuncunun<br />
bu projeye sıcak bakması bile<br />
beni kamçıladı. Senaryoyu yazdım,<br />
finansal anlamda birtakım işaretler<br />
gelmeye başlayınca Popi’ye gittim.<br />
Senaryoya karşı çok olumlu<br />
olduğunu fark ettim ve gerisi deyim<br />
yerindeyse çorap söküğü gibi geldi.<br />
Senaryoda hiç itiraz noktaları oldu<br />
mu? Sizin yazdığınız haliyle mi izliyoruz?<br />
D.Z: Hayır, olmadı. Dürüst bir senaryo<br />
olduğunu söyledi zaten taa