24.02.2019 Views

HOTEL_GAZETESI_20_sayi_subat_2019_

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

15 geziyorum<br />

et yerine süzme yoğurt olan bir<br />

çeşit mantıdan istedi. Önceki<br />

gittiğimizde Beyran çorbası<br />

(Gaziantep yöresinden) ve yaprak<br />

sarma yemiş tadına doyamamıştık.<br />

Zaten meze ve ekmekle doyduğumuz<br />

için bitirmek biraz<br />

zor oldu. Ardından ikram ettikleri<br />

Bulgur Tatlısını ise sadece<br />

tadabildik..<br />

BÖYLE ‘UYGULAMA’ OLMAZ<br />

Çaylarımızı içtikten sonra<br />

doğruca otelimize geçtik. Bu<br />

defa taş merdivenlerden çıkarak,<br />

bize verdikleri Çiçekler Konukevi’ne<br />

döndük. Adları farklı<br />

farklı birkaç tarihi binadan<br />

oluşan otelin bizim kaldığımız<br />

bölümü diğer evler gibi iki katlı<br />

ve odalarımız da ikinci kattaydı.<br />

Yol yorgunluğu nedeniyle<br />

dım. İyi ki de sadece bizim kaldığımızı<br />

bize söylememişlerdi.<br />

Çünkü en az 100 yıllık binada<br />

sadece bizim kalıyor olmamız<br />

beni ürkütürdü ve uykusuz bir<br />

gece geçirebilirdim.<br />

Otelin dekorasyonu oldukça<br />

aslına uygun ve etkileyici idi..<br />

Huzur veriyordu. Koridorlarında<br />

biraz oturup fotoğraflar çektirdik.<br />

Odalar da aynı şekilde. Kendinizi<br />

evinizde kendi yatak odanızda<br />

hissettiriyor. Ancak içinde<br />

duş ve tuvaletlerin bulunduğu<br />

dolapların kapılarının hem gürültü<br />

ile açılıyor olması, hem de<br />

içeriye döşenen fayansların bugüne<br />

ait, işçiliğinin de özensiz<br />

Sayı: <strong>20</strong> Yıl: 3 / Şubat <strong>20</strong>19<br />

olmasına rağmen güneşliydi.<br />

Resepsiyondakilere suyun soğukluğunun<br />

nedenini sorduğumda<br />

yine yanıt şaşırtıcıydı..<br />

Görevli öğrenci bilmediğini<br />

www.hotelgazetesi.com<br />

evlerini ne satabiliyorlar, ne de<br />

yıkıp yenisini yaptırabiliyorlarmış.<br />

Daha sonra bu mirasları<br />

devralan çocuklar ve torunlar<br />

bunun değerini anlamışlar.<br />

Çünkü Safranbolu’nun geçim<br />

kaynağı neredeyse tamamen<br />

bu. Bir turistik kente yakışır<br />

şekilde hem temiz, hem dokusu<br />

korunmuş, hem de her yer<br />

tesis haline gelmiş. Bütün eski<br />

binalar ya otel, ya pansiyon, ya<br />

hatıra eşya satan dükkan ya da<br />

turistik restoran.<br />

KRİSTAL CAM TERAS’I<br />

ZOR BULDUK!<br />

Biraz dolaştıktan sonra adını<br />

çok duyduğumuz kristal cam<br />

ATÖLYE DEĞİL<br />

RESTORANT OLSUN<br />

Restoranın hikayesi de oldukça<br />

ilginç. Zuhal hanım, eşiyle<br />

birlikte ahşap ürün imalatı<br />

yaparken, işyerlerini buraya<br />

taşımak için evi satın almışlar.<br />

Ancak turistik merkezin tam<br />

göbeğinde yer alan bu binaya<br />

böyle bir iş için izin vermemişler.<br />

Aile de bir iki yıl bina boş<br />

kaldıktan sonra bu restoranı<br />

açmaya karar vermiş. Ancak<br />

bu işten hiç anlamadıkları için<br />

Adapazarı’nda yaşayan eğitimci<br />

usta Bekir Ülter ile anlaşıp 1,5<br />

yıl boyunca hem işletme hem<br />

aşçılık üzerine eğitim almışlar.<br />

Bu arada Bekir Ülter genç birini<br />

usta olarak yetiştirmiş ve işler<br />

yoluna girince memleketine<br />

dönmüş. Şu an arada bir gelip<br />

kontrol ediyor, yanlış giden bir<br />

şeyler varsa müdahale ediyormuş.<br />

Bir nevi danışmanlık yapıyor<br />

yani. Ben buradan hem ev<br />

sahipliği, hem girişimciliği hem<br />

de o güzel lezzetler için Zuhal<br />

hanım ve Erzurumlu eşini kutluyor<br />

ve teşekkür ediyorum.<br />

Safranbolu’ya yolunuz düşerse<br />

İki Kaşık’a uğramadan<br />

dönmeyin. İçeri girince ister iki<br />

kaşık ister bol bol yiyin, orası<br />

sizin bileceğiniz iş. Sonrasında<br />

bana teşekkür etmek isterseniz,<br />

gazetemizin iletişim adreslerini<br />

kullanabilirsiniz.<br />

gezmeyi sabaha bırakıp odalarımıza<br />

çekildik. Otelimizin merdivenlerini<br />

çıkarken çıkardığı<br />

ses nedeniyle dikkatli yürümeye<br />

çalışıyorduk. Odalarımızda<br />

gezerken de, tuvalete giderken<br />

de kapıların çıkardığı ses insanı<br />

tedirgin ediyor ama, diğer odalardan<br />

benzer seslerin gelmeyişi<br />

mevsim nedeniyle bizden<br />

başka kalan olmayabileceği hissini<br />

veriyordu.<br />

Sabah sorduğumda öğrencilerden<br />

beklediğim cevabı alma-<br />

olması beni şaşırttı. Ancak perdeler,<br />

o küçük ve giyotin tarzında<br />

açılıp kapanan pencereler,<br />

insana adını koyamayacağı bir<br />

duygu veriyor. İster yıllarca dışardan<br />

bakıp hiç merak etmediğim<br />

yerin bu defa içinde olmak<br />

deyin, ister aradan geçen 40 yılı<br />

unutup, çocukluğuma dönmek.<br />

Garip bir duyguydu işte.<br />

Ertesi günü duş almak için<br />

girdiğimde suyun soğuk olduğunu<br />

görünce biraz sinirlendim..<br />

Kahvaltının da beklediğimiz<br />

çeşitliliğin çok altında<br />

olması biraz neşemizi kaçırsa<br />

da aldırmadık. Çünkü ‘ucuz etin<br />

yahnisi’ diye bir deyimimiz var<br />

ya onu hatırladım ve kendimi<br />

teselli ettim.<br />

Şansımıza hava çok soğuk<br />

söyledi. Sistemi nasıl kurdularsa<br />

artık, yazık ediyorlar o güzelim<br />

tesislere ve yatırıma. Bunu<br />

daha sonra arayıp Üniversite<br />

yönetimine de ilettim.<br />

SAFRANBOLU KENDİNİ<br />

NASIL KORUDU?<br />

UNESCO’nun Dünya Mirası<br />

listesinde bulunan Safranbolu’nun<br />

nasıl böyle kaldığını<br />

daha önceki bir seyahatimizde<br />

Karabük Belediye Başkanı<br />

Rafet Vergili anlatmıştı. 70’li<br />

yıllarda Safranbolu Belediye<br />

Başkanı olan bir zat, insanların<br />

evlerini yıkmalarını, tadilat<br />

yapmalarını yasaklamış ve bu<br />

yasaklamadan dolayı büyük<br />

tepkiler almış. Çünkü insanlar<br />

terası görmek üzere yola çıktık.<br />

Tabelalar bizi Bartın yoluna<br />

soktu. Ancak neredeyse 15-<strong>20</strong><br />

dakika gitmemize rağmen terasa<br />

sapacak bir tabela göremeyince<br />

telaşa kapıldık. Birkaç<br />

kilometre daha gittikten sonra<br />

uygun bir yer bulup döndük ve<br />

navigasyonu açtık. Onun tarifiyle<br />

terasa geldik. Yine mevsim<br />

nedeniyle pek hareketlilik<br />

yoktu ama en azından görmüş<br />

olduk. Kristal Cam Terasın hemen<br />

yanına yapılmış ancak ters<br />

duran ev dikkatimizi çekti çekmesine<br />

ama, neden böyle bir<br />

şey yapma gereği duyduklarını<br />

anlamadım.<br />

KASTAMONU<br />

GELECEK SAYIDA<br />

Ardından Karabük içinde<br />

bir-iki tur attıktan sonra her<br />

yıl tatil dönüşü bana işkence<br />

gibi gelen Kastamonu yollarına<br />

düştük. Ama bu defa yanımda<br />

eşim ve oğlumla birlikte, gezmek,<br />

görmek, incelemek, farkına<br />

varmak amacıyla.. ‘Burası<br />

tarihi bir şehir değil, tarihin şehir<br />

halini aldığı yer’ diye tanımladığım<br />

Kastamonu’yu ise gelecek<br />

sayımızda anlatacağım.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!