28.12.2019 Views

Panorama Gazetesi Sayı 5-6

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

02 röportaj

TEKNOLOJİ ÇOCUĞU

YALNIZLAŞTIRIYOR

Teknoloji kullanımının artmasıyla birlikte değişen yaşam biçimimiz sosyal hayatımızı da etkiliyor. Sanal

dünyada var olma çabası bireyi yalnızlığa iterken, farklı davranış bağımlılıklarını da beraberinde getiriyor.

“Ailelere sınırlı

internet sınırlı

zaman diyoruz”

Hafta içi yarım saat, hafta

sonu bir saat şeklinde zaman

ayarlanabilir. Sınırsız interneti

sağlamayalım. Bu süre ergenlik

döneminde biraz arttırılabilir.

Aile kullanım sınırını ve zamanını

çocuğa önceden söylemeli ve

beraber karar almalıdır. Sorumluluklarını

hatırlatarak o zamanın

kısıtlı bir süre olduğunu

başlangıçta söylemeleri önemli.

Bağımlılık, bir nesne ya da

eylem üzerinde kişinin

kontrolünü kaybetmesi

olarak tanımlanıyor. Kişi madde

üzerinde kontrolünü kaybederse

eğer bu madde bağımlılığı,

bir eylem üzerinde kontrolünü

kaybederse de davranış bağımlılığı

oluyor. Madde bağımlılığı ve

kumar bağımlılığı en bilineni ama son

zamanlarda bizi etkisi altına alan teknoloji

bağımlılığından sanırım hepimiz

muzdaribiz. İşin içine teknoloji ve oyun

bağımlılığı girdiği zaman en çok da çocuklar

etkileniyor bu durumdan. Hekim,

Psikolojik Danışman ve Psikoterapist Dr.

Figen ÜZER, bağımlılık nedir ve teknoloji

bağımlılığı çevresinde gelişen oyun bağımlılığı

hakkında sorularımızı cevapladı.

Kişi, bağımlılığa nasıl gider?

Kişi, keyif ya da merak nedeniyle, bir şekilde

o maddeyi kullanmaya başlıyor ve

sonrasında tolerans gelişiyor. Özellikle

zararlı bir madde kullanmışsa, dopamin

dediğimiz mutluluk hormonu vücutta

belli bir seviyeye geldikten sonra beyin

fonksiyonları ciddi şekilde bozuluyor.

Kişi bunun farkında bile olmuyor ve bu

sefer başlangıçta aldığı hazzı alamıyor.

Biz buna tıpta tolerans diyoruz. Tolerans

geliştiği zaman vücutta yoksunluk

belirtileri başlıyor. Bazen çarpıntı hissi,

mutsuzluk hissi, el ayak titremesi gibi

vücudunda fiziksel ve psikolojik yoksunluk

belirtileri ortaya çıkıyor.

Teknoloji bağımlılığı nedir?

Teknoloji bağımlılığı içerisinde çok şeyi

kapsıyor. Bunlardan oyun bağımlılığı ve

sosyal medya bağımlılığı en sık rastlananı.

Televizyon bağımlılığı da teknoloji

bağımlılığının içerinde yer alıyor. Burada

önemli olan kriter, günlük ne kadar vakit

geçiriyor, onu yapmadığı zaman kendisinde

bir huzursuzluk hissi oluyor mu,

sorumluluklarını ne kadar terk ediyor?

gibi sorulara odaklanmak lazım. Ayrıca

sorumlulukların ihmali de bağımlılık

kriterlerindendir.

NEŞE

özelçİ

Çocuklar teknolojiyi ne kadar kullanmalı?

Çocukların hem zihinsel hem de bedensel

gelişimini etkilediği için 0-2 yaş döneminde

hiçbir şekilde teknoloji ile tanıştırılmamalı.

İki yaşından sonra dakikalarla

sınırlandırıyoruz. Yani çocuk 2 ile 6 yaş

arasında günde 10 -15 dakika vakit geçirebilir.

Bu çizgi film ya da yararlı bir oyun

olabilir. Ama bakın dakikalar diyoruz,

saatler değil. Okul çağına geldiğinde günlük

yarım saat ile bir saat arasında

bu değişebilir. Okul dönemi için en

fazla 2 saat olabilir. Yararlı şeyler

için bile kullansa çok fazla teknoloji

kullanmasını önermiyoruz.

Oyun bağımlılığına indirgersek

nelerden bahsedebilirsiniz?

Çocuk keyifli bir oyun oynuyorsa

dürtülerini kontrol etmesi zordur. Biz

ailelere şunları öneriyoruz. Diyelim ki

çocuklar internetten bir oyun indiriyor ya

da satın alıyor. Bu oyunu nerden buldu ve

kimlerle oynuyor? bunları takip etmeleri

gerekiyor. Oyunu seçerken beraber karar

versinler. Ve bu oyunlar daha çok eğitici

öğretici olsun. Aile ve çocuk için uygun

oyunlar da var onları bulup bir oyun

düzeneği kursunlar. Çocuk kendi başına

bulmasın oyunları. Ya da kendi başına buluyorsa

aile bunu bilsin ve çocuğuna ona

göre serbestlik alanı sunsun. Hatta bazı

oyunları beraber oynasınlar. Beraber oyun

oynandığında çocukla bir bağ kurulmuş

olur. Bu sefer oyun bağımlılıktan çıkar

yararlı ve keyifli bir etkinliğe dönüşebilir.

Oyun bağımlısı olduğumuzu nasıl anlarız?

Bağımlılık kriteri, yaşa ve kullanım süresine

göre değişir. İlkokul çağındaki bir

çocuğun 2- 3 saat oyun oynaması onun

bağımlılığa doğru gittiğini gösterir. Bir

lise öğrencisinin 2 saatten fazla internetin

başında olmaması gerekirken eğer bu

4 -5 saate çıkıyorsa hatta uykularını da

etkiliyorsa evet bağımlılığa doğru gidiyor

diyebiliriz. Kullanım zamanının artması

demek çocuğun bağımlı olduğu anlamına

da gelmiyor. Burada sadece süre

aşılıyor demektir ve bu bize sinyal verir.

Fazla uğraş evresindedir. Zaten buradan

itibaren dur demek lazım. Çocuğun elinden

onu aldığınız zaman; öfke belirtileri,

kendini yerden yere atma, huzursuzluk

hissi, saldırganlık, okula devam etmeme

isteği gibi belirtiler gösteriyorsa bunlar

yoksunluk belirtileridir. Bu bize şunu

gösterir, fazla uğraşla başladı artık bağımlılığa

doğru gidiyor diyebiliriz.

Teknoloji bağımlılığı ya da oyun

bağımlılığı için yardım isteyen oluyor mu?

Teknoloji bağımlılığında, “saatlerce başından

kalkmıyor hocam ne yapabiliriz?”

gibi şikayetleri çok alıyoruz. Önce bir

risklere bakıyoruz. Ailede eksik olan ne,

bu çocuğu ona yönelten şey ne? o bizim

için önemli. Aile ile konuşuyoruz. Bütün

risklere bakıp, risk analizi yaptıktan

sonra öncelikle eksiklik ne ise onu telafi

etmeye çalışıyoruz.

Ödevleri için kullanacak, dünyayı

tanıyacak biz bunu reddetmiyoruz zaten.

Biz sadece neyi söylüyoruz. Kontrollü

olalım diyoruz. Ergenlik döneminde biraz

kontrollü serbestlik vererek uzaktan takip

ediyoruz. Devamlı müdahale edici bir

tutum değil de daha öncesinde kararlar

Dr. Figen ÜZER

aman

dikkat!

“Bir madde ya da

eylemle aşırı uğraş, toleransın

olması, yoksunluk

belirtilerinin olması,

kişinin hem kendi

sağlığının hem de çevre

ile ilişkilerinin bozulmaya

başlaması, bırakmayı

denemesine rağmen

hep başarısız olması

bağımlılığın kriterlerini

gösteriyor.”

Biz sıfır internet demiyoruz

kontrollü internet diyoruz

alınmış, belli başlı şeyler çizilmiş ama ona

da özgürlük hakkı tanınarak. Ailelerin

dedektif gibi olmalarını önermiyoruz. Bir

dedektif gibi durmak o çocukla bağınızı

zayıflatır. O zaman size ve kendisine olan

güveni sarsılır, sizden uzaklaşmaya başlar.

Bu sefer yalan söylemeye doğru gidebilir.

Bazı aileler diyor ki “hocam hiç benimle

konuşmuyor. Sanal ortamda bir sürü arkadaşı

var onlarla sürekli iletişim halinde”. Aile

burada şunu sormalı, benim çocuğum nasıl

bir yapıya sahip ve ben o çocukla şimdiye kadar

nasıl bir iletişim kurdum. Tutumum neydi,

baskıcı mı yaklaştım, yoksa aşırı serbest

mi bıraktım? Kendi duygu ve düşüncelerini

ifade edemediği bir ortamda büyümüşse

eğer çocuk, kendisine sanal bir dünya kurar.

Çünkü orada rahat. Orada kendisini anlayan

eleştirmeyen yargılamayan kişiler var.

Teknoloji çağındayız, kendimizi ve çocuğumuzu

bu bağımlılıktan nasıl koruyabiliriz? Bu bağlamda

koruyucu önleyici neler yapılıyor ya da yapılabilir?

Koruyucu önleyici olarak farkındalık

çalışması yapıyoruz. Okullarımızda ekipler

kuruyoruz. Özellikle rehber öğretmenler risk

taşıyan çocukları gözlemliyor. Daha sonra

çocuklar aileleriyle beraber de gözlemleniyor.

Rehber öğretmenler tarafından bazen ev

ziyaretleri de yapılıyor ve bağımlılık danışma

birimlerine çocukları ve aileleri yönlendirebiliyorlar.

Yani hem tedavi rehabilitasyona

destek hem de koruyucu önleyici çalışmalar

yapmış oluyoruz. Ailenin kendi kendine

farkındalık kazanması zor olabiliyor.

Teknoloji bağımlısı olan çocukların

aileleriyle nasıl vakit geçirmesi gerektiğini

bilmediğini fark ettik. Ailelerimize soruyoruz

“Çocuk sizinle keyifli vakit geçirmenin tadını

aldı mı?” Bu lezzeti aldıysa eğer o çocuk

zaten sosyalliği ve sizi tercih edecek. En fazla

koruyucu önleyici çalışma işte bu. Çocuğa

biz keyifli sağlıklı oyun alanı sunacağız.

Çocuğumuzla ne kadar oyun oynuyoruz?

Aileler “Hocam ben yemeğimi yaparken ya

da bulaşık yıkarken çocuk oynuyor zaten”

diyor. Biz de diyoruz ki “O çocukla kendin

oynayacaksın!” Bu hem aradaki bağı

kuvvetlendirir hem de oyun anında çocuğu

daha yakından tanıma fırsatı verir. Ayrıca

çocuğun oyundan beklentisi, ihtiyaçları gibi

durumlarda da ailelerde farkındalık yaratır.

Kardeşiyle, arkadaşlarıyla ve aile içinde

hep beraber oynayabilecekleri birçok oyun

var. Özellikle çocuğun hayal gücünü geliştirecek

oyunlar oynanabilir. Satranç, puzzle,

mangala, sayıları ve meslekleri öğreten

oyunlar, zıt kavramları öğreten oyunlar,

hafıza oyunları, strateji ve zekâ oyunları

gibi yani çocuklarımızın hem bedensel hem

de psikolojik gelişimini destekleyen tüm

oyunlar olabilir. Uzman veya öğretmenlere

danışabilirler. Bu oyunlar bağımlılığa giden

yolda kurtarıcı rol üstleniyor diyebiliriz.

Niçin oyun oynarız?

Oyun, hayatın bir yansımasıdır. Küçüklükten

itibaren çocuk oyun oynarken aslında

hayatı öğrenir. Oyunda gösterdiği tepkilerle

sosyalliği öğrenir. Sadece internette oyun

oynayan bir çocuk maalesef bunu öğrenemiyor,

bundan mahrum kalıyor. En basitinden

rekabeti öğrenemiyor. Daha doğrusu

sağlıklı rekabeti öğrenemiyor. Oyun

içindeki kurallara uymayı, düzene uymayı

öğrenemiyor. Her oyunun bir kuralı, bir

düzeni vardır dimi? O düzeni kurarsan bir

oyun kurabilirsin ve eğlenebilirsin. Hayatta

böyle değil midir? Sen üzerine düşeni yaptığın

taktirde etrafınla huzurlu geçinebilirsin.

Oyun, işte bunun bir ön basamağı gibidir.

Madde bağımlılığı

kadar tehlikeli!

Sosyal fobi oluşmuş, insanlarla

iletişimi kesilmiş, psikolojik

yönden tamamen çökmüş,

sorumluluklarını ihmal eden bir

birey düşünün. Böyle bir çocuk

ya da gencin madde bağımlısı biri

ile karşılaştırıldığını düşünürsek

o kadar benzer özellikleri var ki.

Teknoloji bağımlılığı çocuğu hem

kendisinden uzaklaştırıyor hem

de çevresinden. O yüzden madde

bağımlılığı kadar gerçekten

tehlikeli bir durum.

Ailelerin en

büyük problemi

“çocuğumun

arkadaşı yok!”

“Dışarıya bırakamıyorum,

güvenli bir ortam yok!” diyorlar

ya işte şunu yapabilirler. Çocuğun

arkadaşlarının ailesiyle

anlaşıp sırayla çocuklar ev

gezmeleri yaparak oyunlar

oynayabilirler. Evde güvenli,

sıcak bir ortam sunarak, çocuğun

hem oyun oynayıp hem de

kendini geliştirebileceği aynı

zamanda sosyalleşebileceği bir

alan hazırlamış oluruz.

Çocuklar dışarıda

oynamanın ne

olduğunu da

bilmiyorlar

Çağımızın sorunlarından biri

de çocukların oyun alanlarının

yetersiz olmasıdır. Bizim çocukluğumuzda

arkadaşlarımızı çağırıp

dışarıda oyun kurabiliyorduk.

Çocuklar bunu da bilmiyorlar,

görmemişler. Anne babalarından

haberdar olduğumuz, bildiğimiz

ailelerin çocuklarını bir araya

getirerek dışarıda oyun kurmalarını

da sağlayabiliriz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!