28.12.2019 Views

Panorama Gazetesi Sayı 5-6

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

06 ekonomi

Ev alırken dikkat

edilmesi gerekenler

Ev satın almak detaylı

bir araştırma gerektiriyor.

Lokasyon ve

bütçe gibi karar verilmesi

gereken noktalar

var. Bunun dışında

krediye uygunluk,

sosyal olanaklar, toplu

taşımaya yakınlık

gibi etkenler de bulunuyor.

RE/MAX, ev

satın alma sürecinde

dikkat edilmesi gereken

noktaları sıraladı.

Ev satın almak birçok karar vermeyi

gerektiriyor. Nerede olsun,

bütçe ne kadar, kaç odalı olmalı…

Bunun dışında krediye uygunluğu,

rutubetli olup olmaması, toplu taşıma

ve sosyal alanlara yakınlık gibi dikkat

edilecek pek çok nokta var. RE/MAX,

ev satın alma sürecinde dikkat edilmesi

gereken noktaları şöyle sıralıyor:

Bütçenize karar verin

Ev aramaya başlarken öncelikli kriter

lokasyon ardında da genellikle bütçe

oluyor. Bunlara karar vermek ve bütçeyi

doğru belirlemek boşuna vakit kaybetmemek

için önemli. Bütçe belirlenmesindeki

en önemli detaylardan biri de

gelire göre ne kadar kredi çekilebileceğini

yaklaşık olarak belirlemek olarak

öne çıkıyor. Bütçe yaparken ödenmesi

gereken tapu alım masraflarının, döner

sermaye giderlerinin ve hizmet bedelinin

de bu bütçeye eklenmesi gerekiyor.

Krediye uygun mu?

Bu süreçte krediye uygun olmayan

bir ev için çaba harcamak, zaman

kaybının yanında bu durumu bankaya

ekspertiz ücreti ödedikten sonra

Balkanlarla

ilişkilerde

ekonomik hamle

öğrenmeniz durumunda, ekspertiz

ücreti iade edilmediği için nakit kaybı

yaşamanıza da neden olur.

İpotek ve haciz

Almak istediğiniz evin üzerinden

haciz kaydı olması durumunda, haciz

kalkmadığı sürece kredili ya da kredisiz

olarak hiçbir şekilde evin tapusunu

almanız mümkün değil. Evin ipotekli

olması durumda ise ipoteği kabul ettiğiniz

sürece tapuyu üzerinize alabilirsiniz.

Ancak banka ipoteği haricinde, şahıs

veya kurum ipoteği olması durumunda

konut kredisi kullanmazsınız.

Rutubet

Yeni konut alımlarında sıklıkla şikâyet

edilen konuların başında evin rutubet

alması gelir. Özellikle evin boyasının

yeni yapılması durumunda evin rutubet

alıp almadığını anlamak güç olmakla

birlikte, ev dış yalıtımından incelenmesi

durumunda fikir edinme şansı var. Eğer

evin rutubet alma ihtimali varsa, bir

uzmanın incelemesi faydalı olacaktır.

Çünkü rutubet alan evin rutubetini

kesmek, çoğu zaman fazlaca masraf

yapmanıza neden olur.

Toplu taşıma, ulaşım ve sosyal olanaklar

Ulaşım imkanlarının almak istediğiniz

eve yakın olması, özellikle büyükşehirlerde

yaşayanlar için yaşam kalitesini

büyük oranda artıran ve evin ileride

değerlenmesindeki en önemli unsurların

başında gelir. Ulaşım seçenekleri

yanında, okul, hastane, park gibi alanlara

yakınlık ise eve artı değer katan ve

zaman tasarrufu yapmanızı sağlar.

Komşular

Ev alma komşu al diye boşuna denmemiş.

Pek çok insan komşularından ötürü

taşınmak zorunda kalabiliyor. Apartmanın

ortak alanlarının yönetiminin iyi

yapılması ve komşuluk ilişkilerin düzenli

olması, alınacak evde yaşam kalitesine

arttırmak adına önemli bir etken olarak

kabul edilir. Hatta bazı durumlarda ev

satışı sadece komşuluk ilişkilerinin iyi

olmamasından bile kaynaklanır. Bunun

için eve karar vermeden önce apartman

sakinleri ile konuşmanız faydası olur.

İçinde kiracı var mı?

Almak istediğiniz evde kiracı oturuyorsa,

mevcut kira sözleşmesi şartlarını incelemeniz

ve bu doğrultuda karar vermeniz

büyük önem taşır. Çünkü evi satın

aldığınızda sözlü olarak bile yapılsa kira

sözleşmesini de yasal olarak aynı şartlar

ile devir almış olursunuz. Yani sözleşme

bitimine kadar zam yapmaz ve şartları kiracı

kabul etmediği sürece değiştiremezsiniz.

Ayrıca kira sözleşmesi devam eden

kiracıyı çıkarmak istemeniz durumunda,

yeni ev bulması için yasal olarak 6 ay gibi

bir süre tanımanızda gerekli.

RE/MAX Türkiye Bölge Direktörü

Murat Goldştayn, ev satın alma sürecinde

titizlikle karar verilmesi gerektiğini

söylüyor: “Dört duvar olarak alınan

evler sahipleri tarafından bir yuvaya

dönüşüyor. Bu dönüşümde de karşılarına

herhangi bir sorun, pürüz çıkmaması

için çok iyi seçim yapılması gerekiyor.

Görüntüde harika olan evlerde daha

sonra çeşitli sorunlar çıkabiliyor. Biz RE/

MAX olarak gayrimenkul danışmanlarımızla

ev sahibi olmak isteyenlere

konutlarla ilgili her tür bilgiyi sağlıyor,

konforlu bir yaşam alanı yaratmaları için

elimizden geleni yapıyoruz. Bu önemli

süreçte dilerseniz emlak danışmanlarımızdan,

dilerseniz emlakla ilgili her türlü

detayı bulabileceğiniz Emlaktabugun.

com sitesinden bilgi alabilirsiniz.”

Prof. Dr.

Harun Raşit Uysal

harun.uysal@ege.edu.tr

Gıda alerjilerine

dikkat!!!

Bu haftaki yazımda dünyada milyonlarca

insanı ilgilendiren gıda alerjilerinden

bahsedeceğim. Çünkü gıda alerjileri

bazılarımızın bilmediği, bazılarımızın

da sonradan farkına vardığı bir durum.

Gıdalara karşı immünolojik olarak

gelişen istenmeyen reaksiyonlar

“gıda alerjisi” olarak adlandırılıyor.

Gıdalara karşı istenmeyen reaksiyonlar,

eğer o gıdayı alan kişilerin tümünde oluşuyorsa,

buna “toksik reaksiyon” deniyor.

İstenmeyen reaksiyonlar kişisel hassasiyete

bağlı ise “toksik olmayan reaksiyonlar”

olarak adlandırılıyor ve immünolojik olan

(gıda alerjileri) veya immunolojik olmayan

(gıda intoleransı) şeklinde sınıflandırılıyor.

Gıda alerjilerinde farklı immünolojik

mekanizmalar etkili. Bağışıklık sistemimiz,

vücudumuza burun, nefes yolları,

bağırsaklar ve deriden giren yabancı ve

zararlı maddelere karşı yaşamı devam

ettirmek için engelleyici reaksiyonlarla

karşılık veriyor. Bu reaksiyonlar, ya

zararlı maddeleri ortadan kaldırıyor ya da

girmelerini engelliyor.

Alerjide bağışıklık sistemi, bundan

bir miktar farklı bir yolla ve vücut için

zararlı olmayan maddelere karşı ancak

vücut için zararlı olan aşırı bir reaksiyon

veriyor. Bu reaksiyon, alerjinin görüldüğü

organda kronik yangı şeklinde devam

ediyor ve bazen geride dönüşümsüz

değişikliklere yol açabiliyor.

Alerjik hastalıklar son 25–30 yılda,

özellikle gelişmiş ülkelerde önemli oranda

artış göstererek, bir halk sağlığı problemi

haline geldi. Alerjik hastalıkların

gelişmekte olan ülkelerde endüstrileşmiş

ülkelere göre belirgin oranda daha düşük

bir yaygınlığa sahip olduğu gözleniyor.

Gelişmiş ülkelerdeki sanayi tesislerinin

çıkardıkları kimyasallar, araba emisyonları

ile vahşi tarım uygulamalarından gelen

tarım ilacı, gübre gibi kimyasal kalıntılar

ve gıda işlemede kullanılan kimyasal katkı

maddeleri insanlarda önemli ölçüde alerjik

tepkimelere neden oluyorlar. Çünkü vücut

bunların önemli bir kısmını tanımıyor

ve hemen bağışıklık sistemini harekete

geçiriyor. Bu nedenle Türkiye’de her dört

çocuktan birinin alerjen olduğu biliniyor.

Gıdalara baktığımızda en çok alerji

yapanlar; inek sütü, buğday, yumurta,

elma, mısır, balık, fındık, çilek, kereviz,

havuç olarak sıralanıyor.

Örneğin inek sütü proteini alerjisinde,

vücudun bağışıklık sistemi, süt proteinlerine

karşı alerji antikorları üreterek,

iltihap hücrelerini aktif hale geçiriyor veya

bunların bir bileşimiyle tepki gösteriyor.

İnek sütünde, süt alerjisi olan kişilerde

reaksiyona sebep olabilecek 25 ten fazla

farklı protein bulunuyor. Bazıları bu

proteinlerden sadece birine, birçokları da

birden fazlasına alerjik tepki gösteriyor.

Aman dikkat diyelim!!!

Bursa Büyükşehir Belediye

Başkanı Alinur Aktaş, çeşitli

temaslarda bulunmak üzere

Bursa’ya gelen Kuzey Makedonya

Cumhuriyeti Dış Yatırımlardan Sorumlu

Devlet Bakanı Elvin Hasan’ı

Heykel’deki tarihi binada ağırladı.

Bursa Milletvekilleri Refik Özen ve

Ahmet Kılıç’ın da katıldığı ziyarette

konuşan konuk Bakan Elvin Hasan,

Bursa’nın da Balkanlardan çok

fazla göç aldığını, Bursa, Kocaeli ve

Sakarya’ya geldiklerinde kendilerini

evlerinde hissettiklerini söyledi.

Resmi rakamlara göre 2 milyon

nüfusa sahip Makedonya’daki Türk

nüfusun 80 bin civarında olduğunu

kaydeden Hasan, “Yatarım için

cazip bin ülkeyiz. Ağırlıklı olarak

Almanya, İngiltere ve İsviçre’den

yabancı yatırımcılar geliyor.

Türkiye’den de Gebzeli 2 yatırımcımız

var. Türk yatırımcı sayısının

artmasını istiyoruz. İki ülke liderinin

ortak hedefi ticaret hacminin

1 milyar dolara ulaşması. Şuanda

ticaret hacmimiz 500 milyon dolar

seviyesinde. Bu konuda Türk yatırımcıları

bekliyoruz” diye konuştu.

“İşsizlik oranının Azalması

Reformlarla Olacaktır”

Türkiye Genç İşadamları Derneği

(TÜGİAD) Başkanı Anıl Alirıza

Şohoğlu açıklanan TÜİK rakamlarına

dair açıklamada bulundu.

TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde

15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz

sayısı 2019 yılı Ağustos döneminde

geçen yılın aynı dönemine göre 980

bin kişi artarak 4 milyon 650 bin kişi

oldu. Konuyla alakalı konuşan TÜGİ-

AD Başkanı Şohoğlu “İşsizlik oranı

Ağustos döneminde yüzde 14.0 olarak

açıklandı. İşsizlik oranı Temmuz’da

yüzde 13.9, geçen yıl Ağustos 2018’de

yüzde 11.1’di. Tarım dışı işsizlik oranı

da yüzde 16.7 oldu. En büyük sıkıntı

genç işsizlikte yaşandı. Genç nüfusta

(15-24 yaş) işsizlik oranı bir önceki yıl

aynı döneme göre 6.6 puanlık artış

ile yüzde 27.4 oldu ve rekor seviyeye

geldi. Bundan sonra en büyük öncelik;

yapısal reformlarla birlikte yatırımların

artması ve sürdürülebilir büyüme modelini

hayata geçirmek olmalı” dedi.

İşsizlik oranlarının kontrollü biçimde

ele alınması gerektiğine de vurgu yapan

Şohoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“İşçi ve işverenin üzerindeki yüklerin

azaltılması gerektiği kanaatindeyim.

İstihdam sağlayıcı paketlerin hızlıca

hayata geçirilmesi hem işçiyi hem

de işvereni rahatlatacaktır.Bu sayede

toplumda oluşan işsizlik baskısı

da minimum düzeye inecektir. Bir

diğer çağrımızda genç iş insanlarına.

Üretim çarkları durmadan üretmeye ve

ihracat oranlarımızı arttırmaya yönelik

politikalar izlemeliyiz. Bu hem işsizlik

oranlarının azalmasını sağlayacak hem

de ekonomik anlamda Türkiye ekonomisinin

şahlanmasını sağlayacaktır.

“Enflasyonda yakalanan başarı,

istihdamda da yakalanmalıdır”

“Verisi açıklanan OECD ülkelerinin

ortalama işsizlik oranı %5.2 iken Türkiye'nin

%13-%14 aralığında gezinen

işsizlik oranı oldukça yüksek kalmaktadır.”

Diye konuşan Şohoğlu sözlerine

şunları ekledi: ”OECD ülkeleri içerisinde

en yüksek 4. işsizlik oranına sahip olan

Türkiye'nin son dönemde enflasyonda

yakaladığı başarıyı istihdam rakamlarında

da ortaya koyması gerekmektedir.”

Büyükşehir'den

çiftçilere müjde

bitmiyor

Sosyal belediyecilik anlayışı ile hareket

eden Ankara Büyükşehir Belediyesi, hem

çiftçiye destek verecek hem de maddi durumu

olmayan ailelerin mutfak ekonomisine katkı

sağlayacak yeni bir projeye daha imza atıyor.

Büyükşehir Belediyesi tarafından çevre ilçelerde

üretim yapan çiftçilerin elinde kalan soğan

başta olmak üzere diğer bakliyat ürünleri;

Ziraat Odaları, Tarım Birlikleri ve Kooperatifler

üzerinden usulüne uygun olarak satın alınacak.

Ankara'da kırsal kalkınma projelerini birer

birer hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi,

tohum desteğinden sonra şimdi de üreticilerin

elinde kalan ürünleri satın alarak, ekonomilerine

destek sağlayacak.

Kırsal Hizmetler ve Sosyal Hizmetler Dairesi

Başkanlığı'nın ortaklaşa yürüttüğü projenin

uygulanması için çiftçilerin üye olduğu Ziraat

Odaları, Tarım Birlikleri ve Kooperatiflerle

görüşmeler başladı. İlk etapta satın alınması

planlanan soğan, 20'şer kiloluk çuvallar halinde

Büyükşehir Belediyesi'nden sosyal yardım

alan 30 bin aileye ücretsiz dağıtılacak.

Başkent ekonomisinin güçlendirilmesi için

çiftçilerin satamadığı elinde kalan ürünleri satın

alarak, çiftçinin yüzünü güldürecek olan Büyükşehir

Belediyesi, bazı ürünler için doğrudan

alım da yapabilecek.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!