21.02.2020 Views

Pharma Turkey March/April 2020

Pharma Turkey March 2020

Pharma Turkey March 2020

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

March - April 2020

All over the world for the health industry, the core of exports!

İhracatın Kimyası, Sağlık Sektörü için Dünya’nın her yerinde


Adres: Ferhatpaşa Mah. Yeditepe Cd. 14. Sokak No: 11-13A 34888 Ataşehir / İSTANBUL

Genel Merkez Tel.: +90 (216) 455 43 43 web: www.ankaferd.com.tr Mail : info@andilac.com





Publisher

H. Ferruh IŞIK

on behalf of

İSTMAG Magazin Gazetecilik

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.

Managing Editor

(Responsible)

Mehmet SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

Editors

Duygu SAZAN

duygu.sazan@img.com.tr

Recep ARSLANTAŞ

recep.arslantas@img.com.tr

Graphic & Design

Tayfun AYDIN

tayfun.aydin@img.com.tr

Advertising Coordinator

Recep ARSLANTAŞ

recep.arslantas@img.com.tr

Foreign Relations Manager

İsmail ÇAKIR

ismail.cakir@img.com.tr

IT Manager

İMG Bilgi Teknolojileri

web@img.com.tr

Accounting Manager

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

Finance Manager

Yusuf Demirkazık

yusuf.demirkazik@img.com.tr

Subscription

İsmail ÖZÇELİK

ismail.özcelik@img.com.tr

Head Office

İHLAS MEDIA CENTER

Merkez Mahallesi 29 Ekim

Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1

34197 Yenibosna / İstanbul /

Turkey

Tel: 0212 454 22 22

Faks: 0212 454 22 93

Printing

İhlas Gazetecilik A.Ş

Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.

İhlas Plaza NO: 11/A 41

Yenibosna / İstanbul / TURKEY

Tel: 0 212 454 30 00

Index

İçindekiler

6

Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical

Company to Sign the CEO Water Mandate Statement

Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan

İlk Türk İlaç Şirketi Oldu

10

AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected

AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi

12

Turkey Dental Sector Showed Up at AEEDC 2020 Fair for the

Second Time

Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi

14

BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its Microbiota Vision

Creating Global Solutions

BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor,

Global Çareler Üretiyor

22

“Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca

AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y

AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı”

AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır

24

Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health

Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor

53

Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad Face

Aslı Enver!

Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le

Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen!


Letter From the Editor

İlaç Üretenleriniz

Çok Olsun!

İnsanoğlunun tarihinin ilk gününden beri muhtaç olduğu şey

sağlık, derdine derman bulduğu ise şifadır. Bu yüzdendir ki,

dert arttıkça şifaya giden çareler de çoğalır.

Günümüz teknolojik şartlarının hızlı ilerleyişini de

düşünürsek, ilaç üretim endüstrisinin gelişimi, biyoteknolojik

üretimdeki çalışmalar ve hatta yapay zekâ ile ilaç üretimi

yapılması şifaya ulaşmanın dünya çapındaki önemine vurgu

yapıyor.

Geliştirilen ilaçlar, kimi zaman hastalıklara çare kimi

zamansa bir önlem olabiliyor. İşte bu yüzden, Ar-Ge

çalışmalarına yapılan yatırımlar hızlı bir şekilde artıyor ve

sağlık endüstrisi dünyanın en büyük endüstrilerinden biri

olma yolundaki adımlarını hızlandırıyor.

Türkiye’de durum, dünyadakiyle paralel şekilde ilerliyor.

Ülkemiz AB ülkeleri ile aynı standartlara sahip teknolojik bir

düzeye ulaşmış durumda. 2013 yılı sonrasında ilaç

sektörünün gelişimine yönelik uygulanan teşviklerin ise

imalat tarafında önemli bir role sahip olduğu söylenebilir.

Son yıllarda dünyanın biyoteknolojik ilaç üretimine yönelimi

sonucunda, Türkiye de bu alandaki çalışma ve hedeflerini

gözden geçirerek adımlarını sağlamlaştırdı. Bilindiği üzere,

biyoteknolojik ilk ilaç üretimi 1928’de Alexander Fleming’in

penisilini üretmesiyle gündeme geldi ve 1980’lerin başında

rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen insan insüliniyle

diyabet tedavisinde kullanıldı. Türkiye ise, 2018 yılı itibariyle

biyoteknolojik ilaç üretim listesinde dünyadaki sayılı ülkeler

arasında yer almayı başardı. Türkiye’deki birçok ilaç firması,

yatırımlarını biyoteknolojik üretime kaydırdı ve bu alana

yapılan toplam yatırımların tutarı 5 milyar Türk lirasını aştı.

Araştırmanın, geliştirmenin, ön görünün, çalışmanın ve

azmin olduğu her yerde mutlaka ki başarı da olur. Türkiye

gibi başarılı ilaç firmalarının hizmet verdiği ülkelerde ise

sağlık ihtiyacı, mutlak şifasını bulur…

Bir sonraki sayımızda tekrar buluşuncaya dek sağlıkla kalın!

DUYGU SAZAN

Editor

Many Happy Drug Producers!

What mankind has been in need of since the first day of his

history is health, and healing his problems is the way he has

to find ways for. That is why, as the problem increases, the

remedies that go to healing also increase.

Considering the rapid progress of today’s technological

conditions, the development of the pharmaceutical

manufacturing industry, studies in biotechnological

production, and even manufacturing with artificial

intelligence emphasize the importance of achieving healing

worldwide.

Developed drugs can sometimes be a cure for diseases and

sometimes a measure. This is why investments in R&D are

growing rapidly, and the healthcare industry is stepping up

its steps to become one of the largest industries in the

world.

Situation in Turkey, as in the world is progressing in parallel.

Our country has reached a technological level with the same

standards as EU countries. It can be said that the incentives

applied to the development of the pharmaceutical sector

after 2013 have an important role on the manufacturing side.

As a result of the orientation of the biotechnological

production of drugs in the world in recent years, Turkey has

also strengthened its passing steps and objectives of the

review work in this area. As it is known, the first

biotechnological drug production came to the agenda in 1928

with Alexander Fleming producing penicillin and was used in

the treatment of diabetes with human insulin produced with

recombinant DNA technology in the early 1980s. In Turkey,

the year 2018 was able to take place among the world’s few

countries in biotechnological drug production list. many

pharmaceutical companies in Turkey, slid to the

biotechnological production of investment and the amount of

total investment in this area has exceeded the 5 billion

Turkish liras.

Wherever there is research, development, foresight, work

and perseverance, there is always success. In countries

where health needs are served by the successful

pharmaceutical companies, such as Turkey, finds the

absolute healing...

See you our next issue, good bye!

Pharma 5


Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical

Company to Sign the CEO Water Mandate Statement

Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan İlk

Türk İlaç Şirketi Oldu

Abdi İbrahim, playing a leading role in the field

of sustainability, was included in an important

declaration with its water efficiency studies. Abdi

İbrahim was among the supporters of the CEO of

Water Mandate, the UN Global Compact (UNGC)

initiative, and was among the first companies to

achieve this success in the Turkish pharmaceutical

industry.

Abdi İbrahim, which has been working for 108 years

without losing his passion for “improvement” to

contribute to a better and happier life every day, takes

an important step towards improving the “future” and

“the world”, became among the signers of Mandate

CEO Water, the initiative of the United Nations Global

Compact. Thus, it became the first Turkish pharmaceutical

company to join the CEO Water Mandate signers.

Leading the sector in this field, Abdi İbrahim joins CEO

Water Mandate supporters and supports sustainable

water policies and practices with a global commitment.

The company will prepare the water usage values

according to the criteria deemed appropriate by the Water

Mandate initiative and will report annually. With this

declaration, Abdi İbrahim, a stakeholder of an important

international initiative on water, will support the water

conservation policies carried out simultaneously all over

the world with company commitments.

Sürdürülebilirlik alanında öncü rol oynayan Abdi

İbrahim, su verimliliği çalışmalarıyla önemli bir

bildiriye dahil oldu. Abdi İbrahim, Birleşmiş Milletler

Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC) girişimi olan CEO

Water Mandate destekçileri arasına girerek, Türk ilaç

sektöründe bu başarıyı elde eden ilk şirket olarak yer

aldı.

Her gün milyonlarca insanın daha iyi ve mutlu bir yaşam

sürmesine katkıda bulunmak için “iyileştirme” tutkusunu

hiç kaybetmeden 108 yıldır çalışmalarını sürdüren Abdi

İbrahim, “geleceği” ve “dünyayı” iyileştirmek yolunda

önemli bir adım atarak, Birleşmiş Milletler Küresel

İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water Mandate’nin

imzacıları arasında yer aldı. Böylece CEO Water Mandate

imzacıları arasına katılan ilk Türk ilaç şirketi oldu.

Sektörüne bu alanda da öncülük eden Abdi İbrahim,

CEO Water Mandate destekçileri arasına katılarak

sürdürülebilir su politikaları ve uygulamalarını küresel

ölçekte bir taahhüt ile destekliyor. Şirket, su kullanım

değerlerini Water Mandate insiyatifinin uygun gördüğü

kriterlere göre hazırlayacak ve yıllık olarak raporlayacak.

Bu bildiriyle su konusunda önemli uluslararası bir

inisiyatifin paydaşı olan Abdi İbrahim, dünyanın her yerinde

eş zamanlı olarak sürdürülen su koruma politikalarına,

şirket taahhütleriyle destek verecek.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Abdi İbrahim

Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M.

Oğuzcan Bülbül, “Tüm canlılar için vazgeçilmez bir

doğal kaynak olan su kaynaklarının sürdürülebilirliğini

sağlamak şirketlerin büyük bir sorumluluğu haline geldi.

Gelecek nesiller için en kıymetli miraslardan biri olan

suya sahip çıkmak hepimizin görevi. Abdi İbrahim olarak

bu sorumluluk bilinciyle, bütünsel bir strateji izliyoruz.

Sürdürülebilirlik Raporumuzun ana performans kriterleri

arasında yer alan etkin geri kazanım yöntemleriyle su

tüketiminin azaltması konusu bizim için büyük önem

taşıyor. Bu kapsamda 2012-2016 yılları arasında 46.524

m³ olarak sağlanan su tasarrufu, 2017’de belirli ürünlerde

kampanya sayılarının artırılması ve mikrobiyolojik testlerin

6 Pharma


Abdi İbrahim

Public Relations

and Corporate

Communications Director,

who made evaluations on the

subject, M. Oğuzcan Bülbül said “It

has become a major responsibility of

companies to ensure the sustainability of water

resources, an indispensable natural resource for

all living things. It is our duty to protect water, one of

the most precious heritages for future generations. As Abdi

İbrahim, with this awareness of responsibility, we follow a holistic

strategy. The issue of reducing water consumption with effective

recovery methods, which are among the main performance criteria of

our Sustainability Report, is of great importance to us. Within this scope,

water savings of 46,524 m³ between 2012 and 2016 increased by 47

thousand m³ by increasing the number of campaigns in certain products

and decreasing microbiological tests at 7 water points, and it reached to

47.621 m³ in 2018 by increasing by 1,050 m³ with a decrease of certain

products. As part of our awareness of water efficiency, we are proud to be

the first Turkish pharmaceutical company to be among the signers of the

CEO Water Mandate, the United Nations Global Compact initiative. With this

step, we will support global water conservation policies. We believe that this

initiative will provide important support for water management. We hope that

he will set an example for our industry”.

7 su noktasında azaltılmasıyla 47 bin m³, 2018 yılında ise belirli ürünlerde yıllık

üretim sayısının azaltılmasıyla 1.050 m³ artarak toplam 47.621 m³’e ulaştı.

Su verimliliği konusundaki farkındalığımız çerçevesinde, Birleşmiş

Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water

Mandate’nin imzacıları arasında yer alan ilk Türk ilaç şirketi

olmaktan gururluyuz. Bu adımla birlikte küresel anlamda

su koruma politikalarını da destekler hale geleceğiz.

Bu girişimin su yönetimi konusunda bize

önemli destek sağlayacağına inanıyoruz.

Umarız sektörümüze de örnek

olur” dedi.

Pharma 7


Drug Production in Turkey

Türkiye’de İlaç Üretimi

The world pharmaceutical industry is working fast

to find solutions to diseases that have not been

remedied so far in the field of health and medicine.

Pharmaceutical research and development works

available in all areas. We see that Turkey activities of

drug research and development increase every day

exponentially. The vision of facilitating the access

of patients in our country to innovative drugs and

treatments is an indicator of this development.

Considering that the patients are always at the center

of the health system, our organizations aiming to offer

advanced treatments with advanced technologies make

our industry very excited and hopeful for the future.

Drug production in Turkey is an important

progress for both meeting the demand

of domestic market and also adding

significant in exports.

The 8th Pharmaceutical Chemistry

Congress, where scientists,

pharmaceutical industry

researchers and staff will

come together and have the

opportunity to establish new

collaborations in this field,

and where Pharma Turkey

is the press sponsor, will

be held in Antalya between

February 27 and March 01,

2020.

As Pharma Turkey magazine,

we congratulate March 14

Medical Day of our health

sector. Stay healthy by the

time we meet again with

the May-June 2020 issue of

Pharma Turkey magazine.

Recep Aslantas

Coordinator

Dünya ilaç endüstrisi, sağlık ve tıp alanında şu

ana kadar çaresi bulunamamış hastalıklara karşı

çözüm üretmek için büyük bir hızla çalışmakta.

İlaç araştırma, geliştirme çalışmaları her alanda

gelişmekte. Türkiye’de de ilaç araştırma geliştirme

faaliyetlerinin her geçen gün, katlanarak arttığını

görmekteyiz. Ülkemizdeki hastaların, yenilikçi

ilaçlara ve tedavilere erişimlerinin kolaylaştırılması

vizyonu da bu gelişmenin bir göstergesi.

Sağlık sisteminin odağında her zaman hastaların

var olduğunu dikkate alarak, ileri teknolojilerle

geliştirilmiş tedaviler sunmayı hedef edinen

kuruluşlarımız varlığı, sektörümüzü oldukça

heyecanlandırarak gelecek açısından

umutlandırmakta. Türkiye’de ilaç üretiminin

hem yurt içi talebi karşılamak hem de ihracatta

önemli mesafeler kat etmek amacıyla

konumlanıyor olması ise oldukça önemli bir

gelişme.

Bilim insanları, ilaç endüstrisi araştırmacı

ve personelleriyle, bu alanda tüm

paydaşların bir araya geleceği ve

yeni iş birlikleri kurma imkanına

erişebileceği, Pharma Turkey

dergisinin de basın sponsoru

olduğu 8. İlaç Kimyası

Kongresi, 27 Şubat- 01

Mart 2020 tarihleri arasında

Antalya’da gerçekleşiyor

olacak.

Pharma Turkey dergisi olarak

sağlık sektörümüzün 14 Mart

Tıp Bayramını tebrik ediyoruz.

Pharma Turkey dergisinin

Mayıs-Haziran 2020 sayısında

buluşuncaya kadar esen kalın.

8 Pharma


14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE

Your regional partner for innovation & networking in pharma

14 – 15 September 2020 I Abu Dhabi, UAE

Your regional partner for innovation & networking in pharma

The ONLY event in the region dedicated

to pharmaceutical manufacturing

Connecting local, regional and international professionals from across the

entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution,

the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma

market through a cost-effective platform.

4,900+

attendees

98

countries

participating

5 events

in 1 location

2 days

of business, learning &

networking opportunities

Book your stand at: gotocphi.com/mea2020

For more information contact:

salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com

or visit gotocphi.com/mea2020


AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected

AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi

The 17th Ordinary General Assembly Meeting of

the Research-Based Pharmaceutical Companies

Association (AIFD) was held on 14 February. In the

General Assembly, the permanent and alternate

members of AIFD’s new term management and

supervisory board were determined. AbbVie Turkey

General Manager Dr. Mete Hüsemoğlu was elected

Chairman of the AIFD Board of Directors.

The 17th Ordinary General Assembly of the Research-

Based Pharmaceutical Companies Association (AIFD) was

held on 14 February in Istanbul. In the General Assembly,

new board of directors and members of the supervisory

board of the association were elected. As a result of the

distribution of duties at the first meeting of the new

board of directors, Dr. Mete Hüsemoğlu was elected

Chairman of the Board.

New board members of the new term are as follows: Ali

Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak

Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly),

Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan

Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu

(AbbVie), Şehram Zayer (Merck) and Uğur Bingöl (İ.E

Menarini) were selected. The AIFD Auditing Board

consists of Demet Russ (Johnson & Johnson), Muhittin

Bilgütay (Bausch + Lomb) and Serkan Barış (AstraZeneca).

At the AIFD General Assembly, the 2019 activities of

the association were evaluated and priorities for 2020

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD)

17’nci Olağan Genel Kurul toplantısı 14 Şubat’ta

gerçekleştirildi. Genel Kurul’da AIFD’nin yeni dönem

yönetim ve denetim kurulu asil ve yedek üyeleri

belirlendi. AbbVie Türkiye Genel Müdürü Dr. Serhat

Mete Hüsemoğlu AIFD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD) 17’nci

Olağan Genel Kurulu, 14 Şubat’ta, İstanbul’da yapıldı.

Genel Kurul’da, derneğin yeni dönem yönetim kurulu ve

denetleme kurulu üyeleri seçildi. Yeni yönetim kurulunun

ilk toplantısında yapılan görev dağılımı sonucunda, Dr.

Serhat Mete Hüsemoğlu Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.

Yeni dönemde AIFD Yönetim Kurulu üyeleri olarak Ali

Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak

Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly),

Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan

Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu

(AbbVie), Şehram Zayer (Merck) ve Uğur Bingöl (İ.E

Menarini) seçildi. AIFD Denetleme Kurulu ise Demet Russ

(Johnson & Johnson), Muhittin Bilgütay (Bausch+Lomb)

ve Serkan Barış (AstraZeneca) isimlerinden oluşuyor.

AIFD Genel Kurulu’nda ayrıca, derneğin 2019 faaliyetleri

değerlendirilerek, 2020 yılına dair öncelikler görüşüldü.

Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Dr. Mete

Hüsemoğlu, AIFD’nin kuruluşundan bu yana “Türkiye’deki

hastaların yenilikçi ilaçlara ve tedavilere erişimlerini

artırmak, iyileştirmek ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir

10 Pharma


were discussed. Speaking at the opening speech of the

General Assembly. Mete Hüsemoğlu stated that the

foundation of AİFD “works to improve patients’ access to

innovative medicines and treatments in Turkey, provide

ethical and transparent business and work environment

in the healthcare field, and in line with the vision as well

as with a constructive approach, we try to contribute

to our country’s growing healthcare and economy in

partnership with stakeholders and will continue to do so

in the future.”

Hüsemoğlu noted that drug research and development

improved in every sense that the results of these

developments would be seen in Turkey,too. Saying that

personalized treatments, gene treatments and advanced

treatments will be on the agenda, Hüsemoğlu said,

“The pharmaceutical industry is currently working at an

incredible pace to produce solutions to diseases and

unmet needs in the field of health and medicine. In 2020

and the following few years, we will witness important

developments and innovations both in Turkey in the

world of medicine which will provide solutions for the

unmet needs of patients and submit to the service of

humanity.”

“As we always say, there are always patients at the center

of the healthcare system. As stakeholders of this system,

our reason for being is to create value for the patient.

In 2020, it will be our priority to keep patients in our

focus and increase their access to the best and advanced

treatments,” he added.

While ending his speech, Hüsemoğlu congratulated the

new board members and stated that he firmly believed

that AIFD would continue to contribute increasingly to

the healthcare industry and economy of our country in

2020.

iş ve çalışma ortamı sağlamak” vizyonu doğrultusunda,

yapıcı bir yaklaşımla, paydaşlarıyla ortaklaşa, ülkemizin

sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda bulunmaya

çalıştığını ve gelecekte de bunu sürdüreceğini belirtti.

Hüsemoğlu, ilaç araştırma geliştirme çalışmalarının

her açıdan geliştiğine dikkat çekerek, bu gelişmelerin

sonuçlarını Türkiye’de de göreceğimizi belirtti.

Kişiselleştirilmiş tedaviler, gen tedavileri ve ileri

teknoloji ile geliştirilmiş tedavilerin daha çok gündemde

yer alacağını söyleyen Hüsemoğlu, “İlaç endüstrisi şu

anda sağlık ve tıp alanında henüz çaresi bulunamamış

hastalıklara ve karşılanmamış ihtiyaca yönelik çözüm

üretmek için inanılmaz bir hızla çalışıyor. 2020 ve

takip eden birkaç yıl içerisinde bu anlamda çok önemli

gelişmelerin yaşanacağını ve yeniliklerin hem Türkiye’de

hem de dünyada tıbbın ve hastaların karşılanmayan

ihtiyaçlarına çözüm sağlamak üzere, insanlığın hizmetine

sunulacağını göreceğiz.

Hep dile getirdiğimiz gibi sağlık sisteminin odağında her

zaman hastalar vardır. Hepimiz bu sistemin paydaşları

olarak hastaya değer yaratmak için varız. 2020’de de

hastaları hep odağımızda tutarak, onların en iyi ve ileri

tedavilere erişimini artırmak önceliğimiz olacak.” dedi.

Hüsemoğlu konuşmasına son verirken, yeni yönetim

kurulu üyelerini tebrik etti ve 2020 yılında da AIFD’nin,

ülkemizin sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda

bulunmaya devam edeceğine inancının sonsuz olduğunu

ifade etti.

Pharma 11


Turkey Dental Sector Showed Up at

AEEDC 2020 Fair for the Second Time

Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez

AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi

Dental sektörüne yönelik Orta Doğu, Kuzey Afrika ve

Güney Asya bölgesinin en önemli fuarı olan AEEDC

Dubai 2020, 4-6 Şubat 2020 tarihleri arasında Dubai’de

gerçekleştirildi. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri

İhracatçıları Birliği (İKMİB) organizatörlüğünde ve Diş

Malzemeleri Sanayici ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD)

iş birliği ile bu yıl ikinci kez Türkiye milli katılım

organizasyonu gerçekleştirilen fuarda toplam 34 firma

Türkiye’yi temsil etti.

Adil Pelister, President of IKMIB

AEEDC Dubai 2020, which is the most important fair of

the Middle East, North Africa and South Asia region

for the dental sector, was held in Dubai between 4-6

February 2020. A total of 34 companies represented

Turkey at the fair with the Turkey’s national

participation organization for second time this

year organized by Istanbul Chemicals and Chemical

Products Exporters ‘Association (IKMIB) and in

cooperation with Dental Materials and Industrialist

and Businessmen’s Association (DİŞSİAD).

AEEDC Dubai 2020 fair, organized for the 24th time

this year, was held in Dubai on February 4-6 with the

participation of approximately 4 thousand brands. Turkish

companies introduced their state-of-the-art products

to buyers from different parts of the world, which was

visited by 55 thousand people from 155 countries.

A total of 34 Turkish companies with 18 of companies

with national participation for the second time this

year of IKMIB and DİŞSİAD and 16 of companies on an

individual basis participated in the show. In the fair, which

showed great interest in Turkish products, Dubai Consul

General Mustafa İlker Kılıç, Dubai Trade Attaché Ahmet

Canlı and Hasan Önal, DİŞSİAD President Erkan Uçar and

TİM Delegate Adil Boz wished success to the participants.

Stating the importance of the fair for the dental sector,

Bu yıl 24’üncüsü düzenlenen AEEDC Dubai 2020 fuarı, 4-6

Şubat tarihleri arasında yaklaşık 4 bin markanın katılımıyla

Dubai’de gerçekleştirildi. 155 ülkeden yaklaşık 55 bin

kişi tarafından ziyaret edilen fuarda Türk firmaları, son

teknolojiye sahip ürünlerini dünyanın farklı noktalarından

gelen alıcılara tanıttı.

İKMİB organizatörlüğünde DİŞSİAD iş birliğiyle bu yıl ikinci

defa Türkiye milli katılım organizasyonu gerçekleştirilen

fuara, milli katılım ile 18 firma ve bireyselde 16 firma

olmak üzere toplam 34 Türk firması katılım gösterdi.

Türk ürünlerine yoğun bir ilgi gösterilen fuarda, Dubai

Başkonsolosu Mustafa İlker Kılıç, Dubai Ticaret Ataşeleri

Ahmet Canlı ve Hasan Önal, DİŞSİAD Başkanı Erkan

Uçar ve TİM Delegesi Adil Boz firmaları ziyaret ederek

katılımcılara başarılar diledi.

Fuarın dental sektörü açısından önemine değinen İKMİB

Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu yıl ikinci

kez İKMİB ve DİŞSİAD iş birliği ile Türkiye milli katılım

organizasyonunu düzenlediğimiz AEEDC Dubai 2020 fuarı,

12 Pharma


Adil Pelister, President of IKMIB said, “This AEEDC

Dubai 2020 fair, we have organized the Turkey national

participation organization for the second time with IKMIB

and DİŞSİAD cooperation, is one of the world’s largest

dental exhibition. As Turkey Pavilion with 216 square

meters we participated in the fair displaying dental

products, instruments and equipment, our total of 34

companies and 18 of them with national participation

this year. There is a very high interest in Turkish products

in this region and there are potential cooperation

opportunities. We attach importance to participation in

the fair in order for our exporters in the sector to use

these opportunities. As IKMIB, we will continue to be with

our exporters.”

dünyanın en büyük dental fuarlarından biri. Dental ürün,

cihaz ve ekipmanların sergilendiği fuara bu yıl, Türkiye

Pavilyonu olarak 216 metrekare ile ve 18’i milli katılım

olmak üzere toplam 34 firmamız ile katılım sağladık. Bu

bölgede Türk ürünlerine karşı oldukça yüksek bir ilgi var

ve potansiyel iş birliği fırsatları bulunuyor. Sektördeki

ihracatçılarımızın bu fırsatları değerlendirebilmesi

açısından fuara katılımı önemsiyoruz. İKMİB olarak

ihracatçılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Pharma 13


BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its

Microbiota Vision Creating Global Solutions

BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor,

Global Çareler Üretiyor

‘Probiyotik’ kavramını birçok defa duyduk. Bazılarımız

araştırdık, bazılarımız satın aldık ve bazılarımız

da kullandık. Peki, tüm bunları belirli bir bilinç

doğrultusunda mı yaptık ya da bu konuda bildiklerimiz

ne kadar doğru? Tüm bu sorular zihnimizi kurcalarken

probiyotik kavramı evrilerek ‘Mikrobiyota’ seviyesinde

kendinden bahsettirmeye başladı.

Dünyada ‘Mikrobiyota’ araştırmaları trend haline

gelmişken, Biocodex de yatırım rotasını bu yöne çevirdi

ve bu alanda lider olma vizyonunu açıkladı. Biocodex’in

global adımlarını ve Türkiye yatırım hedeflerini Firma

Genel Müdürü Önder Işınay’dan dinledik…

We’ve heard the word “probiotics” many times. Some

of us have made research, some of us have already

bought and used. So have we done these based on

certain knowledge or how true are the things we know

about probiotics? While all these questions occupy

our minds, the word “probiotics” have expanded its

reach and become a subject of “microbiota”.

“Microbiota” research has become a trend in the

world and Biocodex has switched its investments on

this area and declared its vision to become a leader.

We asked questions about global steps of Biocodex

and investment goals in Turkey to Önder Işınay,

General Director of the company in Turkey...

Can you provide some background information about

your company?

Biocodex is a multinational pharmaceutical company built

on high scientific and production standards and has sixty

years of successful history in the sector .Founded in 1952

the first focus of the company was gastroenterology and

showcased its unique probiotic product Saccharomyces

boulardii CNCM I-745®that has a positive effect on the

gut microflora.

The company penetrated into the global markets starting

from the beginning of 1960s and spread its human health

policy in many countries. Today, Biocodex operates in

more than 100 countries and continues to expand its

operations in other countries.

What are your therapeutic areas and product groups?

In addition to gastroenterology, Biocodex is concentrated

on MSS, pain management and paediatrics.

Firmanızın geçmişi hakkında kısaca bilgi verebilir

misiniz?

Biocodex, altmış yıllık kanıtlanmış başarısıyla yüksek

bilim ve imalat standartları üzerine oluşmuş bağımsız çok

uluslu bir farmasötik şirketidir. 1953’de kurulan şirketin

ilk odak noktası gastroentroloji olmuştur ve bağırsak

mikroflorası üzerinde olumlu etkiye sahip türünün ilk

probiyotik ilacı olan eşsiz probiyotik Saccharomyces

boulardii CNCM I-745®, ’yi ön plana çıkarmıştır.

1960’ların başından itibaren dünya pazarına açılarak insan

sağlığı politikasını birçok ülkeye yaymıştır. Günümüzde

Biocodex 100’den fazla ülkede çalışmalarını artırarak

büyümeye ve coğrafi olarak gelişmeye devam etmektedir.

Hizmet verdiğiniz tedavi alanları ve ürün grupları

nelerdir?

Biocodex gastroentroloji dışında MSS, Ağrı yönetimi ve

pediatri alanlarında çalışmaktatır.

Biocodex’in Türkiye pazarına girişi nasıl oldu?

Biocodex, hem üretim hacmi hem de satış oranları

anlamında baktığınızda dünyanın en büyük probiyotik

firması. Tek ürünün domine ettiği portföyü ile dünyadaki

yayılmasını genelde partnerler aracılığıyla gerçekleştirmiş.

Türkiye’de de Sanofi ile yapmış olduğu bir distribütörlük

anlaşmasıyla Reflor’un 20 yıl önce piyasaya verilmesiyle

Biocodex’in Türkiye pazarındaki faaliyeti başlıyor.

2009 yılı itibariyle de –yani Biocodex’in Türkiye’deki 10.

yılında- Reflor’a duyulan güvenle Türkiye’de Biocodex’in

kendisine ait ilk ofisi açılıyor ve Sanofi ile olan distribütörlük

ortaklığı sonlandırılıyor. Aslında bu dönem, Biocodex için

çok şanslı bir zamana denk gelmedi diyebilirim.

14 Pharma


How did Biocodex enter in the Turkish market?

Biocodex is the biggest probiotics company in the world

in terms of production volume and sales figures. With its

portfolio dominated by one product, the company often

chooses to penetrate into markets through its partners.

Biocodex started its operations in Turkey when the

company signed a distributorship agreement with Sanofi

and launched Reflor 20 years ago.

With the huge interest in Reflor, Biocodex opened its

first office in Turkey in 2009 - i.e. on 10th anniversary of

Biocodex in Turkey - and ended its distributor agreement

with Sanofi. Actually I can say that this was not a very

lucky period for Biocodex. Because there had been some

important changes in the market access policies. Reflor

was excluded from the medicine reimbursement scheme.

This caused a serious decrease in volume. Certain

decisions were taken for the new market conditions. One

of these decisions was to meet the needs of the portfolio

in as well as the work model. So working on different

portfolios both locally and abroad started with business

development agreements. However such work did not

bring good results. In 2014 there was a restructuring in

the organization. This was when I joined Biocodex. After

that we clarified our midterm strategy and shaped our

portfolio structure. We developed a portfolio mainly of

4 products in which our probiotic product was still the

flagship of the portfolio. Thus we both reinforced short

term financial structure and built the foundation for

sustainable success. We managed to double the size of

the organization and triple the volume in the past 5 years.

What was the global course taken by Biocodex?

There were serious changes in the world when we were

busy working in Turkey. The company’s vision had a big

revision 2 years ago and the company announced its

“Microbiota Vision”. Today all R&D work and all early

stage investments are focused on microbiota.

Can we learn more about Microbiota?

Microbiota is the aggregate of all organisms which consist

of bacteria, viruses and yeasts in our body. It is also known

as the super organ and is one of the building blocks of a

healthy life. Microbiota has been in the limelight in recent

years and is one of the subjects for which the number of

research and studies has increased the most in the last

5 years. There are many studies which investigate the

potential of probiotics both to contribute to healthy

living and to treat diseases.

What does Biocodex do in this area?

Biocodex has declared its vision to be a global leader.

There are three main constituents of this vision. First

one is to increase the company’s experience in this

area with early stage investments. Recently Biocodex

had collaborative work with MaaTPharma and Exeliom

Çünkü pazara erişim politikalarında bazı önemli

değişiklikler yapılmıştı. Reflor, geri ödemeden çıkmıştı.

Bu durum ciddi bir hacim kaybına neden oluyor. Yeni

Pazar şartlarında belli kararlar alınıyor. Bu kararlardan

biri de çalışma modelinin yanında portföy ihtiyaçlarını

karşılamak. Dolayısıyla, iş geliştirme anlaşmaları ile

hem lokal hem de yurt dışında farklı portföyler üzerine

çalışmalar başlıyor. Fakat bu çalışmalardan sağlıklı

sonuçlar alınamıyor. 2014 yılında ise organizasyon

üzerinde yeniden bir yapılanma oluyor. Bu süreç, benim

Biocodex’e başladığım dönem. Bu tarih sonrasında,

orta vadedeki stratejimizi netleştirerek portföy yapımızı

şekillendirdik. Öz ve spesifik şekliyle yine proiyotiğimizin

dominant pozisyonda olduğu 4 ürünlü bir portföy gelişimi

gerçekleştirdik. Böylelikle hem kısa vade finansal

yapıyı sağlmalaştırıp hem de sürdürülebilir başarının

temellerini attık. Son 5 yıldır da firmanın organizasyonunu

2’ye, hacmini de 3’e katlamış durumdayız.

Biocodex’in globaldeki gelişimi nasıl ilerledi?

Türkiye’de biz bu işleri yaparken globalde de çok ciddi

değişimler oldu. 2 yıl önce net bir vizyon yenilemesi

oldu ve “Mikrobiyota Vizyonu”nu açıkladılar. Bugün

Ar-Ge çalışmaları ve tüm erken evre yatırım kararları

mikrobiyota çerçevesinde yapılıyor.

‘Mikrobiyota’yı biraz daha yakından tanıtabilir misiniz?

Mikrobiyota, vücudumuzdaki bakteri, virüs ve mayalardan

oluşan tüm mikroorganizmaların bütünüdür. Süper

organ olarak da tanımlanıyor ve sağlıkı yaşamın temel

yapıtaşlarından biri.

Mikrobiyota son yılların odak noktası ve artan bir ilgiye

sahip, geçtiğimiz 5 yıl içerisinde üzerinde yapılan çalışma

sayısı en çok artan konulardan bir tanesi olma özelliğine

sahip. Hem sağlıklı yaşama katkı sağlanması hem de

birçok hastalıkla ilgili etkilerinin bulunmasına yönelik bir

çok araştırma yapılmakta.

Biocodex’in bu alanda yaptığı çalışmalar neler?

Biocodex, global çerçevede bu alanda lider olma

vizyonunu açıkladı. Bu vizyonun üç tane temel yapı

taşı var. Bunlardan birincisi erken evre yatırımları ile

şirket bu alandaki deneyimini artırmakta. Biocodex, son

dönemde MaaTPharma ve Exeliom Bioscience (Netbiotix)

firmalarıyla ortaklık yaparak Ar-Ge çalışmalarını bu alana

kaydırdı.

İkincisi, kamuda ve sağlık çalışanları arasında

mikrobiyota ile ilgili bilinirliği arttırmak. Biocodex, bu

amaç doğrultusunda Mikrobiyota Enstitüsü’nü kurdu. Bu

enstitünün tamamı Biocodex çalışanlarından oluşuyor.

Hem online hem de basılı malzemeler kullanılarak

kamuya, halka ve sağlık mesleği mensuplarına ayrı

ayrı iletişimlerle mikrobiyota bilinçlendirmesi yapılıyor.

Bununla ilgili Türkiye’deki öncelikli hedefimiz, web

sitesinin Türkçe versiyonunu tamamlamak ve bunda da

sona yaklaştığımızı söyleyebilirim.

Pharma 15


Bioscience (Netbiotix) and focused its R&D work

on this area. The second is to increase awareness

about microbiota among the public and healthcare

professionals. Biocodex founded the Microbiota Institute

for this purpose. The Institute’s staff consists entirely

of Biocodex employees. The institute raise awareness

about microbiota by communicating individually with the

public, society and healthcare professionals using online

sources and printed materials. Our priority goal in Turkey

is to make the Turkish version of the website ready and I

can say that it will be ready soon. The latest addition to

the microbiota vision is the Microbiota Foundation. The

purpose of the foundation is to support independent

clinical studies on microbiota. Only 40% of the staff of

this foundation are Biocodex employees. The remaining

60% are independent scientists. The main purpose of

the foundation is to support clinical studies and research

on microbiota and its effect on health. In additional to a

global budget, 11 countries including Turkey contribute

local research funding. Being part of this project, Biocodex

Turkey gives Euro 25,000 worth of research grant every

year. The process for the third year will soon begin with

the announcement of our 2020 research grant.

How would you evaluate the general situation today

concerning probiotics and microbiota? What are your

anticipations?

I think there is confusion and lack of information about

probiotics and their effects. Everyone has an opinion

about probiotics. You support your immune system or

your digestive system with bacteria and yeast you ingest.

However microbiota is a world which immensely exceeds

this. Today there is a system which can have serious effect

on health starting from newborns to elderly people. I

think we can start to help people have a healthier life,

offer solutions to many problems which we cannot

pinpoint now or start to play a role in the treatment of

diseases by providing external support to the system.

What are your goals and dreams for the future as the

general director of Biocodex?

Bringing probiotics competency, knowledge and

experience to Turkey is one of my biggest goals.

Furthermore I would love to start production in Turkey.

With the increasing awareness about probiotics I believe

the use of probiotics will increase and a need to increase

production capacity will arise. Today Biocodex has

probiotics production only in France and Turkey could

present an option when the company starts to think

about increasing its production capacity. There is an

incentive system for local production under the national

health policy. Therefore in the long term, my goal is to

transfer all knowledge and experience about production

to Turkey to make Biocodex a bigger and better known

company.

Mikrobiyota vizyonun son halkası da Mikrobiyota Vakfı’nın

kuruluşudur. Vakfın amacı mikrobiyota alanındaki

bağımsız klinik çalışmaların desteklenmesidir. Bu vakfın

sadece yüzde 40’ı Biocodex çalışanlarından oluşuyor.

Kalan yüzde 60’ı ise bağımsız bilim adamları. Vakfın

temel amacı mikrobiyota ve sağlığa etkileri ile ilgili klinik

araştırma ve çalışmalara destek vermek. Global bir

bütçenin yanında, Türkiye’nin de arasında bulunduğu 11

ülkede lokal destekler verilmektedir. Türkiye Biocodex bu

projenin parçası olarak her yıl yirmibeş bin Avro değerinde

karşılıksız destek vermekte. 2020 araştırma desteğimizin

duyurusu ile 3. yılın süreci yakında başlayacak.

Gerek probiyotik gerekse mikrobiyota ile ilgili

günümüzdeki genel durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Bu konudaki öngörüleriniz neler?

Günümüzde probiyotikler ile ilgili çok sağlıklı bir bilinç

seviyesinin olmadığını düşünüyorum. Probiyotiklerle

ilgili herkesin bir fikri var. Dışarıdan aldığınız bakteri ve

mayalarla bağışıklık sisteminize veya sindirim sisteminize

destek oluyorsunuz. Ama mikrobiyota dediğimizde,

bunun çok ötesinde bir dünyadan bahsediyoruz. Bugün

yenidoğandan yaşlılık dönemi dahil sağlığa ciddi anlamda

etki edebilecek bir sistem var. Biz de bu sisteme

dışarıdan destek olarak sağlıklı yaşamı sürdürmeye, şu

an söyleyemediğimiz çeşitli sorunlara çözüm önerisinde

bulunmaya veya hastalıkların tedavisinde rol oynamaya

başlayabileceğiz diye düşünüyorum.

Biocodex genel müdürü olarak geleceğe yönelik hedef

ve hayalleriniz neler?

Probiyotik yetkinliğini, bilgi birikimini ve tecrübesini

Türkiye’ye getirmek en büyük hedeflerimden biri.

İlaveten, Türkiye’de üretime başlanmasını çok isterim.

Probiyotik bilinçlenmesi ile birlikte kullanım oranları

artacak ve üretim kapasitesi zorlanmaya başlayacak

diye düşünüyorum. Günümüzde sadece Fransa’da

probiyotik üretimi yapan Biocodex için üretim kapasitesi

konuşulmaya başlandığında farklı alternatifler arasında

Türkiye bir seçenek olabilir. Ülke içi sağlık politikalarında

da lokal üretiminin teşviki söz konusu. Dolayısıyla uzun

vadede, üretim ile ilgili tüm bilgi ve birikimi Türkiye’ye

aktararak, Biocodex’i daha büyük ve bilinen bir firma

haline getirebilmiş olmayı hedefliyorum.

16 Pharma


Notice for Research Projects in Turkey

by Biocodex Microbiota

Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın Türkiye Proje Çağrısı

The purpose of Biocodex Microbiota Foundation is to

support microbiome research by making donations to

education institutions in the world.

Biocodex Microbiota Foundation was founded in 2017

to support base and clinical studies about “the Role of

Intestinal Microbiota in Human Health and Diseases”,

which are scientifically accepted and guided by leading

scientists.

There has been an increasing interest in the world

about microbiota and its importance for global health.

Scientists, academicians, governments and general public

support research on microbiota.

Biocodex Microbiota Foundation will support research

on human microbiome in intestines, skin, gynaecological

systems etc. by international opinion leaders.

Studies on “Changing Microbiota and Its Effects on

Health” are financially supported in Turkey.

11 countries which also include Turkey have reserved

funds for National Research Grants to support national

research studies in 2019 and beyond. These 11 countries

include Belgium, USA, France, Mexico, Poland, Canada,

Russia, Morocco, Baltic States, Ukraine and Turkey and

each country will support 11 studies located in that

country.

Among 13 studies on microbiota in 2019, the study of

Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, Gastroenterology Department

in the Internal Diseases Division of Marmara University

School of Medicine titled “evaluation of trimethylamine-

N-oxide(TMAO) related mechanisms in non-alcoholic fatty

liver disease using clinical and histological characteristics

of the disease” came first.

Applications for the new research grants in Turkey for

2020 will start in March 2020. The total research grant

to be given to the research chosen by the scientific

committee in our country is Euro 25,000. Application

period will end on November 30, 2020.

Distinguished members of the Scientific Committee

in Turkey will choose the winner research.

Scientific committee whose members are leading

physicians in respective fields will choose the research

to be supported in December 2020 and announced it in

January 2021.

Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın amacı dünya çapında

akademik bağışlar ile mikrobiyom araştırmalarını

desteklemektir.

Biocodex Mikrobiyota Vakfı 2017 yılında, alanında bilimsel

kabul görmüş, öncü bilim insanlarının danışmanlığında ve

“İnsan Sağlığı ve Hastalıklarında Bağırsak Mikrobiyotası”

ile ilgili temel veya klinik çalışmaları desteklemek üzere

kurulmuştur.

Mikrobiyota ve onun dünya sağlığı ile ilgisi konusunda

gittikçe artan küresel bir ilgi söz konusudur. Bilim

insanları, akademik çevreler, hükümetler ve genel

kamuoyu mikrobiyota çalışmalarını desteklemektedir.

Biocodex Mikrobiyota Vakfı insan mikrobiyomunun

bağırsak, deri, jinekolojik vb. gibi her türlü alanındaki

uluslararası kanaat liderlerinin araştırmalarını

destekleyecektir.

Türkiye’de “Değişen Mikrobiyota ve Sağlığa Etkileri”

başlıklı çalışmalarda desteklenmektedir.

Bu çerçevede, 2019 yılı ve sonrasında içerisinde ülkemizin

de seçilmiş olduğu 11 ülkede ulusal çalışmaları

desteklemek üzere Ulusal Araştırma Bursu için fon

ayırmış durumdadır. Bu 11 ülke Belçika, Amerika, Fransa,

Meksika, Polonya, Kanada, Rusya, Fas, Baltık, Ukrayna ve

Türkiye şeklindedir ve her ülkede ayrı ayrı o ülke adresli

11 çalışma desteklenecektir.

2019 yılında Mikrobiyota konusundaki 13 çalışma arasında

yapılan değerlendirme sonucunda ”Nonalkolik yağlı

karaciğer hastalığında trimethylamine-N-oxide(TMAO)

ilişkili mekanizmaların hastalığın klinik ve histolojik

özellikleri ile değerlendirilmesi“ çalışması ile Marmara

Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf

Yılmaz birinci olmuştur.

2020 yılında Türkiye’de verilecek yeni destek için

başvurular Mart 2020’de açılacaktır. Ülkemizden bilimsel

komite tarafından seçilecek olan araştırmaya verilecek

toplam destek miktarı 25.000 avroya kadardır. Başvuru

süresi 30 Kasım 2020’de sonlanacaktır.

Alanında lider Türkiye Bilimsel Komite üyeleri seçimini

yapacak.

Alanında lider hekimler tarafından oluşturulmuş bilimsel

komite üyeleri Aralık 2020 tarihinde seçimlerini yapacaklar

ve Ocak 2021 yılında sonuç açıklanacaktır.

Deadline for applications

Son Başvuru Tarihi

30/11/2020

Amount of Grant

Destek Miktarı

Euro 25,000

E-mail address for application / Başvuru için E-Posta adresi: researchturkeybmf@biocodex.com

For detailed information / Detaylı bilgi için: www.biocodexmicrobiotafoundation.com

Decision Announcement Date

Karar Bildirim Tarihi

01/01/2021

Pharma 17


Roche Diagnostics Turkey Has Been Officially Recognised by the

Top Employers Institute as a Top Employer 2020 in Turkey

Roche Diagnostik Türkiye, Top Employers Institute Tarafından

“En İyi İşveren” Seçildi

Ana stratejisinin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana

Değer’’ olarak belirlemiş olan Roche Diagnostik Türkiye,

bağımsız bir kuruluş olan Top Employers Institute

tarafından “En İyi İşveren” unvanına layık görüldü.

Roche Diagnostik Türkiye çalışanlarıyla ilgili başarılı

politikaları ve uygulamaları ile “En İyi İşveren”

sertifikasının sahibi oldu. Bağımsız bir kuruluş olan Top

Employers Institute tarafından yürütülen sertifikalandırma

süreci, titizlikle yapılan bir İK araştırmasının sonuçlarına

dayanıyor.

Firma olarak tüm odağı hastalar olan Roche Diagnostik

Türkiye, bu kapsamda tüm yatırımlarını sürdürülebilirlik

temelinde gerçekleştiriyor. Sağlık profesyonellerine

değer katacak inovatif ürün ve hizmetleri keşfederek

hasta yararına sunmak ve hastaların yaşam kalitesini

iyileştirmek, şirketin en temel misyonunu oluşturuyor.

Organizations certified as Top Employers dedicate

themselves to providing the very best working

environment for employees through their progressive

“people-first” HR practices.

Roche Diagnostics Turkey whose sole focus is on patients,

realizes all its investments on the basis of sustainability.

The most fundamental mission of the company is to

discover innovative products and services that will add

value to healthcare professionals, to offer them for the

benefit of patients and to improve the quality of life of

patients.

“Being shown among the Best Employers by a wellestablished

and respected organization such as the Top

Employers Institute is the most important indicator of our

company’s successful efforts to value People” says Banu

Gülsün, Roche Diagnostics Turkey Human Resources and

Communications Director.

Roche Diagnostik İnsan Kaynakları ve İletişim Direktörü

Banu Gülsün “Roche Diagnostik Türkiye olarak ana

stratejimizin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana

Değer’’ oluşturuyor. Bir şirketin en iyi işveren olmasının

temeli çalışanlarıdır. Başarının insana verilen değer ve

çalışanların katkısıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz

ve tüm çalışmalarımızın merkezine İnsana Değer

bileşenimizi alarak hareket ediyoruz. En İyi İşverenler

Enstitüsü gibi saygın bir dış kuruluş tarafından en iyi

işverenler arasında gösterilmek, Roche Diagnostik

Türkiye’nin, çalışanların her sabah işe gelmekten keyif

aldığı, katkılarından ötürü takdir edildikleri, profesyonel

olarak kendilerini geliştirebildikleri ve potansiyellerini

ortaya koyabildikleri en iyi çalışma ortamını sunması

için harcadığımız çabaların en önemli göstergesi. Bu

başarımızı sürdürülebilir kılmak için çalışanlarımızı

çeşitli kanallardan dinlemeye ve ihtiyaçları anlayarak tüm

İK uygulamalarımızı buna yönelik geliştirmeye devam

edeceğiz.”

Top Employers Institute, şirketleri lider gelişimi,

performans yönetimi, kariyer yönetimi, ücretlendirme

ve yan haklar, işgücü planlaması, yetenek stratejisi, işe

alım, öğrenme, gelişim ve kültür gibi kilit disiplinlerdeki

başarıları göz önüne alınarak değerlendiriyor. “En

İyi İşveren” unvanını da tüm şartları yerine getirerek

çalışanların mesleki ve kişisel gelişimi için en iyi çalışma

koşullarını sağlayan şirketlere veriyor.

18 Pharma


Pharma Global Events

pharmapackeurope.com

5 - 6 February 2020

Paris, France

cphi.com/sea

4 - 6 March 2020

Bangkok, Thailand

cphi.com/japan

16 - 18 March 2020

Tokyo, Japan

cphinorthamerica.com

5 – 7 May 2020

Pennsylvania Convention Center, Philadelphia, USA

cphi.com/china

22 – 24 June 2020

SNIEC, Shanghai, China

cphi.com/korea

26 – 28 August 2020

COEX, Seoul, South Korea

cphi.com/mea

14 - 15 September 2020

ADNEC, Abu Dhabi, UAE

cphi.com/europe

13 - 15 October 2020

Milan, Italy

cphi.com/india

25 - 27 November 2020

Greater Noida, Delhi NCR, India

For more information and stand

bookings, please contact:

salesoperations@ubm.com /

cigdem.celen@informa.com

Organised by:


Taking the Production Facility in Gebze, Generica

Pharmaceuticals Starts Pharmaceutical Production

Generica İlaç, Gebze’deki Üretim Tesisini Alarak

İlaç Üretimine Başlıyor

Akut ve kronik pazarlarda orijinal, eşdeğer ve OTC

ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son yıllarda

ilaç sektörünün en hızlı büyüme gösteren firmalarından

biri olan Generica İlaç, Novartis’in Gebze’de bulunan

iki üretim tesisinden birini satın almak için sözleşme

akdettiğini açıkladı.

Generica Pharmaceuticals, one of the fastest growing

companies of the pharmaceutical industry in recent

years with its wide product portfolio consisting

of original, generic and OTC drugs in the acute

and chronic markets, has announced that Novartis

has signed a contract to purchase one of the two

production facilities in Gebze.

“With this acquisition will accelerate our continuous

process to give Turkey market new products”

Alp Karaağaç, Generica Pharmaceuticals Chairman and

Founder is a member of a family who has been in the

Turkish pharmaceutical industry for 60 years. Pointing out

that they aim to add new equivalent and OTC products

to their portfolios and the market with this acquisition,

Karaağaç;

“We are in the process of taking over the production

flag in one of the production facilities from the global

pharmaceutical leader Novartis. We are pleased to include

an excellent production facility that will take Generica

even further, with an expert team. This acquisition

will bring high quality production that meets or even

exceeds the expectations of all our stakeholders. After

this stage, we will continue production in a nice working

environment with the factory employees and provide job

opportunities to the young generation. We will also add

important values to Turkish pharmaceutical R&D. Our

most important goal is to continue sustainable excellence

in production with this facility that has global quality

standards and to produce for many countries, especially

“Bu satın alma ile Türkiye pazarına sürekli yeni ürünler

kazandırma sürecimiz hızlanacak”

Generica İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Alp

Karaağaç, 60 yıldır Türk ilaç sanayi içerisinde yer alan bir

ailenin üyesidir. Karaağaç, bu satın almayla, portföylerine

ve pazara yeni eşdeğer ve OTC ürünleri eklemeyi

hedeflediklerinin altını çizerek;

”Global ilaç lideri Novartis’ten üretim tesislerinden

birinde üretim bayrağını devralma aşamasındayız.

Generica’yı daha da ileriye taşıyacak mükemmel bir

üretim tesisini uzman bir ekip ile bünyemize katmaktan

mutluluk duyuyoruz. Bu satın alma tüm paydaşlarımızın

beklentilerini karşılayan ve hatta aşan yüksek kaliteli

üretimi de beraberinde getirecek. Biz bu aşamadan

sonra fabrika çalışanları ile güzel bir çalışma ortamı

içerisinde üretime devam edip, genç nesle iş olanakları

da sağlayacağız. Türk ilaç AR-GE’sine de önemli değerler

katacağız. En önemli hedefimiz global kalite standartlarına

sahip bu tesisle üretimde sürdürülebilir mükemmelliğe

devam etmek ve başta Avrupa olmak üzere birçok ülke

için üretim yapmak. Novartis gibi bir dünya lideri ile

20 Pharma


Europe. This cooperation and technology transfer with a

world leader like Novartis is a great achievement for the

Turkish pharmaceutical industry.”

“Our main priority at the planned transfer stage of our

production facility is employment of our employees

and the continuation of the production process ”

Regarding the planned sales of production facilities,

Dr. Altan Demirdere, president of Novartis Group in

Turkey, said, “We still are consolidating our existing four

production facilities in Turkey and we are downloading

2. Our aim here is to increase our efficiency. Our total

production at our plants in Turkey and exports will

continue to increase in the coming years. As Novartis,

our priority is our responsibilities towards our patients,

employees and society. By continuing production and

supply for Novartis which has its production facilities

in Gebze equipped with Solid, Pellet, HGC, Semi-Solid,

Liquid and Suppository Technologies in Turkey exporting

to 67 countries including EU, Japan, Canada, Australia,

Generica will continue to provide uninterrupted medicine

to the healthcare system and patients worldwide.

Stating that they will pursue business development

opportunities and focus on exports to optimize

production and expand their customer base by investing

in the facility after the transfer; Alp Karağaç, said,

“After the transfer is completed; we aim for a seamless

transition for employees, patients, customers, business

partners and all other stakeholders.”

yapmış olduğumuz bu iş birliği ve teknoloji transferi Türk

ilaç sektörü için büyük bir kazanımdır.” açıklamasında

bulundu.

“Üretim tesisimizin planlanan devri aşamasında en

temel önceliğimiz; çalışanlarımızın istihdamı ve üretim

sürecinin devamı oldu”

Novartis Grup Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere de

üretim tesislerinin planlanan devren satışı ile ilgili olarak;

“Halen Türkiye’de mevcut 4 üretim tesisimizi konsolide

ediyor ve 2’ye indiriyoruz. Burada amacımız verimliliğimizi

artırmaktır. Türkiye’deki tesislerimizde toplam üretimimiz

ve ihracatımız önümüzdeki yıllarda da artarak devam

edecektir. Novartis olarak önceliğimiz hastalarımız,

çalışanlarımız ve içinde bulunduğumuz topluma karşı

sorumluluklarımızdır. Generica; Türkiye’deki Katı,

Pelet, HGC, Yarı Katı, Sıvı ve Supozituvar teknolojileri

ile donatılmış olan Gebze üretim tesisi ile EU, Japonya,

Kanada, Avustralya dâhil 67 ülkeye ihracat yapan Novartis

için üretim ve tedariğe devam ederek tüm dünyada sağlık

sistemine ve hastalara kesintisiz ilaç sağlamaya devam

edecektir.” dedi.

Devrin ardından tesise yatırım yaparak üretimi optimize

etmek ve müşteri tabanını genişletmek için iş geliştirme

fırsatlarını takip edeceklerini ve ihracata ağırlık

vereceklerini belirten Alp Karağaç;

“Devrin tamamlanmasının ardından; çalışanlar, hastalar,

müşteriler, iş ortakları ve diğer tüm paydaşlar için

kesintisiz bir geçiş hedefliyoruz.“ dedi.

Pharma 21


“Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca

AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y

AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı”

AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır

Dünya nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan Y

Kuşağı, iş dünyasındaki bayrağı X ve “Baby Boomer”

kuşaklarından yavaş yavaş devralıyor. Dünyanın

sürdürülebilir geleceği için çalışan markalar Y kuşağı

gençlerin ne istediklerini, neye önem verdiklerini

anlamak için çalışmalar yapıyor. Türkiye’nin En İyi

İşverenleri arasında yer alarak 2 yıldır üst üste “Great

Place to Work” ödülünü almaya hak kazana AstraZeneca,

Dinamo Danışmanlık tarafından projelendirilen ve

yürütülen “180° Tersine Mentorluk” programını 2016

yılından bu yana sürdürüyor. Her yeni partide farklı

kişileri seçip eşleştirilerek toplamda 40 mentee ve 120

mentor katılımcı sayısına ulaşıldı.

Feyzan Aysan AstraZeneca Turkey’s

Human Resources Director

Generation Y constitutes almost 40% of the world

population is gradually taking over the business

flag from the X and “Baby Boomer” generations.

The brands, working for the sustainable future of

the world Generation Y, is working to understand

what young people want and what they care about.

Turkey is taking place among the Best Employers

for 2 consecutive years of “Great Place to Work”

awards the right to receive the AstraZeneca Dynamo

projected by counseling and conducted “180

conversely Mentoring” program it continues since

2016. By choosing and matching different people in

each new party, a total number of 40 mentee and 120

mentor participants were reached.

“Yarının yeni dünyasına şimdiden hazırlanıyoruz”

AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü

Feyza Aysan, Y kuşağının iş dünyasında aktif rol aldığı

günümüzde; bu kuşağın, X ve “Baby boomer” kuşakları ile

iletişiminin ve aynı dilden konuşmalarının; hem kişilerin

hem de şirketlerin performansı ve geleceği açısından çok

önemli bir yer kapladığına inanıyor. Zaman zaman farklı

bakış açıları sergileyen farklı kuşaklardan çalışanların,

bir harmoni içerisinde başarılı işler yapabilmesi için

aralarındaki uyum çok kritik. AstraZeneca’nın, kendi

sektöründe bir ilk olarak uyguladığı Tersine Mentorluk

Programı, bu noktalarda devreye girerek, hem kişilerin

esneyerek gelişmeleri ve empatik yaklaşımlarını

“We are already preparing for the new world of

tomorrow”

AstraZeneca Turkey’s Human Resources Director Feyzan

Aysan, believes that nowadays in which Generation Y takes

an active role in the business world, the communication

of this generation with the X and “Baby boomer”

generations and their speaking in the same language take

a very important place in terms of the performance and

future of both individuals and companies. The harmony

between them is very critical in order for employees from

different generations to exhibit different perspectives

from time to time to do successful work in a harmony.

Evrim Kuran, the founding partner of

Dinamo Consulting Partner

22 Pharma


The Reverse Mentoring Program, which AstraZeneca

has implemented as a first in its sector, has stepped in at

these points, increasing the development and empathic

approach of both individuals; it also has a great meaning

in preparing the culture of the company for the future.

In addition, thanks to the culture of learning from each

other, the participants can realize the information and

views they receive from a mentor while doing their

work and they can get more productive results from this

collaborative perspective. This group, we can think of

as pieces of a puzzle, brings together the appropriate

pieces and brings out a whole and contributes to the real

potential of the company.

Mentorship from those who say “I am young now” to

those who say “I was young…”

Evrim Kuran, the founding partner of Dinamo Consulting

Partner, which bridges the generations with the

Reverse Mentoring programs she has applied to many

national and global giant brands, about the program

she specially developed for AstraZeneca, said “Young

employees mentor experienced managers. Since 2016,

we have been running the Reverse Mentoring program

with AstraZeneca, where a new generation of beginner

employees convey their insights about the new world of

consumption, new generation communication and new

business from an upper generation to an experienced

manager. We are enjoying the pleasure of moving forward

by measuring the benefits of this program for both young

mentors, experienced clients and AstraZeneca”.

arttırmaları; hem de şirketin kültürünün geleceğe

hazırlanması konularında büyük anlam taşıyor. Ayrıca,

birbirinden öğrenme kültürü sayesinde katılımcılar,

işlerini yaparken bir mentordan aldıkları bilgileri ve

görüşleri hayata geçirebiliyor ve bu iş birlikçi bakış açısıyla

daha verimli sonuçlar alabiliyorlar. Bir yapbozun parçaları

gibi düşünebileceğimiz bu grubun, uygun parçaları bir

araya getirerek ortaya bir bütün çıkarması şirketin gerçek

potansiyeline ulaşması konusunda katkı sağlıyor.

“Ben gençken…” diyenlere, “Ben şimdi gencim”

diyenlerden mentorluk…

Ulusal ve global birçok dev markaya uyguladığı Tersine

Mentorluk programlarıyla kuşaklar arasında köprü

kuran Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı Evrim Kuran,

AstraZeneca’ya özel olarak geliştirdiği program ile ilgili

olarak, “Bu platformda, bilindik mentorluğu ters yüz

ediyoruz. Genç çalışanlar deneyimli yöneticilere akıl

hocalığı yapıyor. Yeni jenerasyon bir başlangıç seviye

çalışanın, üst kuşaktan deneyimli bir yöneticiye tüketimin

yeni dünyası, yeni nesil iletişim ve yeni iş yapma biçimlerine

dair iç görülerini aktardığı Tersine Mentorluk programını

AstraZeneca ile 2016 yılından bu yana yürütüyoruz. Bu

programın hem genç mentorlar, hem deneyimli danışanlar

hem de AstraZeneca için sunduğu faydaları ölçümleyerek

yol almanın keyfini de birlikte yaşıyoruz.” dedi.

Pharma 23


Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health

Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor

Combining their powers with Amgen, which produces

the world’s most advanced solutions in biotechnology

in 2012, Mustafa Nevzat İlaç is renamed to the future

of health with the power it takes from its deeprooted

history. Stating that they work with the aim

to support healthy lifestyles of the people and serve

patients in all areas from generic to biotechnology,

Amgen Turkey and Gensenta General Manager

Güldem Berkman said “With our new identity and

vision we will continue to support Turkey’s domestic

production and exports move. We want to export to 5

continents from Turkey with Gensenta”.

Representing the power of production, employment

and export in the pharmaceutical industry with two

factories and over 1000 employees, Mustafa Nevzat

is being renewed with the strength it takes from its

deep-rooted past. Mustafa Nevzat İlaç, taking the name

Gensenta, continues its studies in order to offer new

and comprehensive solutions to more patients in a wider

geography. While Gensenta makes the patients to access

to the medicine with the innovative solutions and 40

year of experience of Amgen Global in biotechnology

field, it aims to contribute to the export step of Turkey

by exporting from Turkey to the field consisting of 70

2012 yılında biyoteknolojide dünyanın en ileri

çözümlerini üreten Amgen ile güçlerini birleştiren

Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak köklü

geçmişinden aldığı güçle sağlığın geleceğine doğru

yenileniyor. Biyoteknolojiden jeneriğe tüm alanlarda

halkın sağlıklı yaşamına destek verme ve hastalara

hizmet etme hedefiyle çalıştıklarını belirten Amgen

Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman,

“Yeni kimliğimiz ve vizyonumuzla Türkiye’nin yerli

üretim ve ihracat hamlesine destek vermeye devam

edeceğiz. Gensenta ile Türkiye üzerinden 5 kıtaya

ihracat yapmayı planlıyoruz” dedi.

İki fabrikası ve 1000’in üzerinde çalışanı ile ilaç sektöründe

üretim, istihdam ve ihracat gücünü temsil eden Mustafa

Nevzat, köklü geçmişinden aldığı güçle yenileniyor.

Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak daha geniş

bir coğrafyada, daha fazla hastaya, yeni ve kapsamlı

çözümler sunma yolunda çalışmalarına devam ediyor.

Gensenta, Amgen Global’in biyoteknoloji alanındaki

yenilikçi çözümleri ve 40 yıla yakın tecrübesi ile hastaların

ilaca erişimini kolaylaştırırken, küresel ilaç pazarının

yüzde 70’ini oluşturan bölgeye Türkiye üzerinden ihracat

yaparak Türkiye’nin ihracat hamlesine katkıda bulunmayı

hedefliyor.

24 Pharma


percent of global medicine market.

Stating that the companies have the opportunity to add

value to more people’s lives in a wider geography with

the effect of digitalization Amgen Turkey and Gensenta

General Manager Güldem Berkman said “Our Company

and our vision are being refreshed in this direction. We aim

to be one of the leading pharmaceutical manufacturing

facilities and the largest exporters of Turkey in the

medicine field. This vision of us will be introduced wiün

Gensenta brand which can be easily pronounced in many

international languages in the mare different cultural and

lingual geographies as well as Turkey”.

Stating that they will continue to realize their ambitious

goals in the field of generic medicine under the name of

Gensenta, Güldem Berkman said “Our goal is to support

the healthy life of our citizens and serve our patients with

our products in all areas from biotechnology to generic”.

Dijitalleşmenin etkisiyle şirketlerin artık daha geniş bir

coğrafyada daha fazla insanın hayatına değer katma

olanağına sahip olduğunu dile getiren Amgen Türkiye ve

Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman, “Şirketimiz

ve vizyonumuz bu doğrultuda yenileniyor. Türkiye’nin

ve bölgenin önde gelen ilaç üretim tesislerinden ve

Türkiye’nin ilaç alanındaki en büyük ihracatçılarından

biri olmayı hedefliyoruz. Bu vizyonumuz, Türkiye’nin yanı

sıra daha farklı kültür ve dil coğrafyalarında uluslararası

birçok lisanda çok daha rahat telaffuz edilebilen Gensenta

markasıyla tanıtılacak” dedi.

Gensenta adı ile jenerik ilaç alanında iddialı hedeflerini

hayata geçirmeye devam edeceklerini belirten Güldem

Berkman, “Hedefimiz; biyoteknolojiden jeneriğe tüm

alanlarda ürünlerimizle vatandaşlarımızın sağlıklı

yaşamına destek vermek ve hastalarımıza hizmet etmek”

dedi.

Pharma 25


Berko Pharmaceuticals Employees Read Tale to Sick Children

Berko İlaç Çalışanları Hasta Çocuklara Masal Okudu

Berko Pharmaceuticals employees have read fairy

tales for children undergoing cancer treatment.

Berko İlaç employees, who contributed to the “Happy

Tales” project run by the Gülmek İyileştirir Derneği,

gifted the tales to sick children.

Working and producing for healthy tomorrows, Berko

Pharmaceuticals continues to support sick children.

Berko Pharmaceuticals employees read fairy tales to

children undergoing cancer treatment within the scope

of the “Happy Tales” project run by the Gülmek İyileştirir

Derneği. These fairy tales are uploaded to MP3 players

and given to children who are

hospitalized.

Berko Pharmaceuticals

employees gifted the tales

they read to children who

received inpatient treatment

at Sabahattin Gazioğlu

Children’s Hematology and

Oncology Hospital. Berko

Pharmaceuticals Board

Member and Corporate

Communications Director

Eylem Beran said “We are

very happy to be involved in

this project. This project was

a special project that touched

the heart of us as Berko

Pharmaceuticals employees,

because we read our fairy

tales and gave gifts to the

hospital where a friend of our

team, TST, was treated for

leukemia. It was an emotional

and happy moment for us”.

Berko İlaç çalışanları, kanser tedavisi gören çocuklar

için masal okudu. Gülmek İyileştirir Derneği’nin

yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesine katkı sağlayan

Berko İlaç çalışanları, okuduğu masalları hasta

çocuklara hediye etti.

Sağlıklı yarınlar için çalışan ve üreten Berko İlaç,

hasta çocukları desteklemeye devam ediyor. Gülmek

İyileştirir Derneği’nin yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesi

kapsamında Berko İlaç çalışanları kanser tedavisi gören

çocuklara masal okudu. Bu masallar, MP3 çalarlara

yüklenerek hastanede yatarak tedavi gören çocuklara

hediye ediliyor.

Berko İlaç çalışanları okudukları masalları, Sabahattin

Gazioğlu Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesi’nde

yatarak tedavi gören çocuklara hediye etti. Berko İlaç

çalışanları adına çocukları ziyarete giden ve MP3 çalarları

hediye eden Berko İlaç YK Üyesi ve Kurumsal İletişim

Direktörü Eylem Beran, “Bu projede yer aldığımız için çok

mutluyuz. Bu proje, Berko İlaç çalışanları olarak bizlerin

yüreğine dokunan özel bir proje oldu, çünkü ekibimizden

TST bir arkadaşımızın oğlunun lösemi tedavisi gördüğü

hastaneye, onun adına masallarımızı okuduk ve hediye

ettik. Bizim için duygu yüklü ve mutluluk veren bir anı

oldu.” şeklinde açıklamada bulundu.

26 Pharma


İlacın Geleceğine

Yatırım Yapmak

Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma

Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki

sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor.

Toplamda 1100 m 2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)

formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji

uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini

sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme

ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara

kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini

hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.

Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com

adresinden iletişime geçebilirsiniz.

GPSC’nin sundukları;

• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda

müşteri demonstrasyonları ve denemeler,

• eğitim programları ve kursları,

• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,

• farmasötik ürün geliştirme desteği,

• CQA değerlendirmesi,

• yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),

• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,

• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak

için proses geliştirme / iyileştirme.


Another Award Comes From Prida To

“My Biggest Disease” Campaign of Gilead Sciences

Gilead Sciences’ın “En Büyük Hastalığım”

Kampanyası’na Bir Ödül de Prida’dan Geldi

“My Biggest Disease” campaign, carried out Gilead

Sciences Turkey under the umbrella of “We are

together stronger than HIV” platform in order to

support the anti-discrimination goals for individuals

living with HIV, taken place in HIV/AIDS Control

Program of Ministry of Health, was deemed worthy

of an award in the field of “Corporate Social

Responsibility Communication” at the Prida Awards

held for the third time this year, arranged by

Communications Consultancy Companies Association.

“My Biggest Disease” campaign, Gilead Sciences Turkey

has started to increase awareness of HIV, was awarded

a prize by taking maximum points from the jury among

the twenty projects, in the field of Corporate Social

Responsibility Communication at Prida Awards held for

the third time this year, arranged by Communications

Consultancy Companies Association. The short video film

shot under the roof of the campaign was also entitled

to receive the Gold Award and Felis success award in the

health communication category at the Istanbul Marketing

Awards.

The US science company Gilead Sciences, which ranks

first in the world in pharmaceutical innovation as of 2019,

Sağlık Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda

yer alan HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı

önleme hedefine destek vermek amacıyla Gilead

Sciences Türkiye tarafından “Birlikte HIV’den

Güçlüyüz” platformu çatısı altında yürütülen “En Büyük

Hastalığım” kampanyası İletişim Danışmanlığı Şirketleri

Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida

Ödülleri’nde “Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi’’

alanında ödüle değer bulundu.

Gilead Sciences Türkiye’nin HIV konusundaki farkındalığı

artırmak amacıyla başlattığı “En Büyük Hastalığım”

kampanyası, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği

tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida Ödülleri’nde

Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında aday olan

yirmi proje arasında jüriden en yüksek puanı alarak ödüle

layık görüldü. Kampanya çatısı altında çekilen kısa video

filmi de, İstanbul Marketing Awards’da sağlık iletişimi

kategorisinde Altın Ödül ve Felis başarı ödülü almaya hak

kazanmıştı.

2019 yılı itibariyle ilaç alanında inovasyonda dünyada

ilk sırada yer alan ABD’li bilim şirketi Gilead Sciences,

“En Büyük Hastalığım” kampanyası ile özellikle Sağlık

Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda açıklanan

HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı önlemek

hedefine uygun olarak HIV pozitif bireylerin toplumun

içinde yer alabileceklerine ve hayatlarını normal bir

şekilde sürdürebileceklerine vurgu yapıyor.

Gilead Sciences Türkiye’nin “En Büyük Hastalığım”

kampanyası; Yönetmenliğini Selim Demirdelen’in yaptığı,

başrolünde Alp Tuğhan Taş’ın yer aldığı ve kuşlara hastalık

derecesinde merakı olan HIV Pozitif bir gencin hikayesinin

anlatıldığı bir film ile başlamış, fotoğraf sanatçısı Nihat

Odabaşı’nın gönüllü ünlülerin ‘en büyük hastalıklarını’

fotoğrafladığı ‘‘Nihat Odabaşı ile En Büyük Hastalığım

Fotoğraf Sergisi’’ ile geniş kitlelere ulaşmıştı.

Kampanyanın çatısını oluşturan ‘Birlikte HIV’den Güçlüyüz’

platformu altında ‘En Büyük Hastalığım’ kampanyasının

yanında, HIV enfeksiyonunun en yaygın görüldüğü 17-45

yaş arasındaki bireylerde HIV farkındalığının artırılması ve

risk grubundaki bireylerin düzenli HIV testi yaptırmalarına

yönelik sosyal medya iletişimi, ülkemizde bir ilk olan

“Türkiye’de HIV” belgeseli ve Sabancı Üniversitesi iş

birliği ile geçtiğimiz Kasım ayında gerçekleştirilen IV.

Ulusal Duyarlılık Konferansı gibi farklı projelerle HIV

28 Pharma


with the “My Biggest Disease”

campaign, emphasizes that

the individuals with positive

HIV can take place in the

society and live normally

according to the goal to

prevent discrimination

against the individuals living

with HIV, described in HIV/

AIDS Control Program of

Ministry of Health ally.

”My Biggest Disease”

campaign of Gilead Sciences

Turkey began with a film,

in which a story of a young

man with positive HIV and

extremely curious for the

birds is told and in which Alp

Tuğhan Taş was leading actor

and the manager was Selim

Demirdelen, and “photograph

exhibition of My Biggest

Disease by Nihat Odabaşı”

that the photographer Nihat

Odabaşı as a volunteer took

the pictures of the “the

biggest diseases” of the

celebrities reached large

audiences.

Beside the “My Biggest

Disease” campaign under “We

are together stronger than

HIV” platform that is the roof

ıf the campaign, the studies

for increasing the awareness

about HIV are continuing with

the various projects such as

social media communication,

“HIV” documentary that is

the first document in our

country and IV. National

Awareness Conference held

by Sabancı University on last

November, about that HIV awareness must be increased

among individuals between 17-45 years, HIV infection is

commonly seen, and the individuals in the risk group must

make HIV test.

Assessing the award in the communications field of

Corporate Social Responsibility, Gilead Sciences Turkey

Foreign Relations Director Toros Şahin said “We are very

proud about that this campaign about increasing the

awareness of HIV and raising awareness was awarded with

the Prida. We believe that the campaign is an important

step in the fight against HIV in Turkey. Our work in this

direction will continue increasingly in the coming period”.

konusunda farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar

sürdürülüyor.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında verilen

ödülü değerlendiren Gilead Sciences Türkiye Dış İlişkiler

Direktörü Toros Şahin, “Toplumu HIV konusunda

bilinçlendirmeye ve farkındalığı artırmaya yönelik bu

kampanyanın Prida ödülüne layık görülmesi bizleri

çok gururlandırdı. Kampanyanın Türkiye’de HIV ile

mücadelede önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu

yöndeki çalışmalarımız önümüzdeki süreçte de artarak

devam edecek” dedi.

Pharma 29


Boehringer Ingelheim Realized “Making More Health

Approach” Week in Kenya

Boehringer Ingelheim, Making More Health Yaklaşımı

Haftası’nı Kenya’da Gerçekleştirdi

Boehringer Ingelheim realized the “Making More

Health Approach Week” leadership project in Kenya

within the scope of the project named “More Health”

(Making More Health).

Arif Ok, Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular

and Metabolism Business Unit Director, and Kubilay

Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Animal Health

Country Manager from Turkey, joined the program,

where the leaders are aimed to gain diversity

experience by interacting with local communities

and social entrepreneurs in Kenya and to transfer

their professional experiences to those in need in the

region.

Boehringer Ingelheim continues to make better health

solutions for both humans and animals within the scope

of the “Making More Health” project, which was launched

in 2010 with the mission of “More Health”.

“Making More Health Approach Week” (MMH Insights)

program, one of the four leadership programs

implemented by Boehringer Ingelheim under the Making

More Health project, was held in Kenya.

In the program, the managers, acting at Boehringer

Ingelheim from 9 different countries, especially Turkey,

Germany, China and England, took place. From Turkey

Arif Arrow, Turkey Boehringer Ingelheim Cardiovascular

and Metabolism Business Unit Director and Kubilay

Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Turkey Animal

Health Country Director attended.

Boehringer Ingelheim, “Daha Fazla Sağlık” (Making

More Health) adıyla hayata geçirdiği proje kapsamında,

“Making More Health Yaklaşımı Haftası” liderlik

projesini Kenya’da gerçekleştirdi.

Liderlerin, Kenya’daki yerel topluluklar ve sosyal

girişimcilerle etkileşime girerek çeşitlilik deneyimi

kazanmasının ve mesleki tecrübelerini bölgedeki

ihtiyaç sahiplerine aktarmasının hedeflendiği

programa; Türkiye’den Boehringer Ingelheim Türkiye

Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif

Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı

Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katıldı.

Boehringer Ingelheim; 2010 yılında “Daha Fazla Sağlık”

misyonuyla hayata geçirdiği “Making More Health” projesi

kapsamında hem insanlar hem de hayvanlar için daha iyi

sağlık çözümleri oluşturmaya devam ediyor.

Boehringer Ingelheim tarafından Making More

Health projesi kapsamında hayata geçirilen dört

liderlik programından biri olan “Making More Health

Yaklaşımı Haftası” (MMH Insights) programı Kenya’da

gerçekleştirildi.

Programda Türkiye, Almanya, Çin, İngiltere başta olmak

üzere 9 farklı ülkeden Boehringer Ingelheim bünyesinde

görev yapan yöneticiler yer aldı. Türkiye’den ise Boehringer

Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi

Direktörü Arif Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye

Hayvan Sağlığı Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katılım

gösterdi.

Boehringer Ingelheim, Ashoka ve Kenya’daki sağlık

inisiyatifi AMPATH iş birliği ile hayata geçirilen program

kapsamında, bir hafta boyunca Kenya’daki bölge halkının

sorunlarına tanıklık eden katılımcılar, Eldoret ve Webuye

bölgelerindeki yerel topluluklarla etkileşime girerek

çeşitlilik deneyimi kazandılar ve mesleki tecrübelerini

bölgedeki sosyal girişimcilere aktardılar.

Kenya’da sosyal girişimcilik bilgiyle buluştu

Boehringer Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler

Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Making More

Health Insights programının temel amacı; yenilikçi

iş modellerini keşfetmek, eşsiz bir liderlik deneyimi

kazanmak ve MMH projesinin hem şirketimize hem

de topluma sağladığı katma değeri deneyimlemek.

30 Pharma


As part of the program which was implemented in

collaboration with the health initiative AMPATH in

Boehringer Ingelheim, Ashoka and Kenya, the participants

who witnessed the problems of the local people in Kenya

for a week, gained diversity experience and transferred

their professional experience to social entrepreneurs in

the region.

Social entrepreneurship meets information in Kenya

Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular Metabolism

Business Unit Director Arif Ok said “The main purpose of

the Making More Health Insights program is discovering

innovative business models, gaining a unique leadership

experience and experiencing the added value of the

MMH project to both our company and the community.

This one-week program in Kenya has increased our

experience in diversity and natural resource management

as well as unity. Participating in this program, witnessing

a very different culture from our country and getting

to know the society so closely was a truly unique

experience. We have seen in the trainings we provide to

social entrepreneurs in the region that when we support

entrepreneurship with knowledge, new perspectives and

new job opportunities that will change societies become

possible”.

Management training for 1200 Kenyan farmers

Boehringer Ingelheim Turkey Animal Health Country

Manager Kublay Destegüloğlu said “We as managers

attending from Turkey have given a business

management training to a cooperative where 1200

Kenyan farmers took place for a week. Regional farmers

have serious problems about producing, selling, finding

markets, storage, and the most important reason for

these problems is the lack of information. We also aimed

to expand their perspectives by sharing our knowledge

and experience in the business world with them”.

Underlining that Boehringer Ingelheim’s contribution

to the region is not limited to this, Destegüloğlu said

“Boehringer Ingelheim carries out long-term projects in

the region with the cooperation of Ashoka and Ampath.

It builds school for 500 children with no financial situation

in the Eldoret region. Ampath healthcare professionals

provide health-related training to those living in the

slums by regularly visiting Solwodi. At the same time,

awareness raising activities on diabetes and Aids, which

are among the important health problems of the region,

continue”.

Kenya’da gerçekleştirilen bu bir haftalık program hem

çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi alanında hem de birlik

olma konusunda deneyimlerimizi artırdı. Bu programa

katılmak, ülkemizden çok farklı bir kültüre tanıklık

etmek ve toplumu bu kadar yakından tanımak gerçekten

eşsiz bir deneyim oldu. Bölgedeki sosyal girişimcilere

verdiğimiz eğitimlerde gördük ki, girişimciliği bilgi

ile desteklediğimizde yeni bakış açıları ve toplumları

değiştirecek yeni iş olanakları mümkün hale gelebiliyor”

dedi.

1200 Kenyalı çiftçiye işletmecilik eğitimi

Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı Ülke

Müdürü Kubilay Destegüloğlu ise; “Programa Türkiye’den

katılan yöneticiler olarak bir hafta boyunca 1200 Kenyalı

çiftçinin olduğu bir kooperatife işletme yönetimi eğitimleri

verdik. Bölge çiftçileri ürünlerini üretme, satma, pazar

bulma, depolama gibi konularda ciddi sorunlar yaşıyorlar

ve bu sorunların en önemli nedeni bilgi eksikliği. Biz de iş

dünyasındaki birikim ve deneyimimizi onlarla paylaşarak

bakış açılarını genişletmeyi hedefledik” dedi.

Boehringer Ingelheim’ın bölgeye katkısının bununla sınırlı

olmadığının da altını çizen Destegüloğlu, “Boehringer

Ingelheim, Ashoka ve Ampath iş birliği ile bölgede uzun

vadeli projeler gerçekleştiriyor. Eldoret bölgesinde

maddi durumu yerinde olmayan 500 çocuk için okul inşa

ediyor. Ampath sağlık çalışanları Solwodi’ye düzenli

ziyaretler yaparak gecekonduda yaşayanlara sağlıkla ilgili

eğitimler veriyor. Aynı zamanda bölgenin önemli sağlık

sorunlarından olan diyabet ve Aids ile ilgili bilinçlendirme

çalışmaları da devam ediyor” dedi.

Pharma 31


Toksöz Group Announces that They Sold 30 % Share of

Sanovel to Yamma Investments for 200 Million Dollars

Toksöz Grup, Sanovel’in %30 Hissesini 200 Milyon Dolar

Karşılığında Yamma Investments’a Sattığını Duyurdu

Luxembourg-based Yamuna Investments agreed on the

purchase of the minority stake from Sanovel, one of

Turkey’s leading developers and manufacturers in the

production of generic drugs. This transaction will enable

Toksöz Group companies to reduce their balance sheets

and pay their tax liabilities, as well as R&D studies and

export investments of Sanovel’s new products.

The sale process is expected to be completed after

obtaining legal approvals.

Lüksemburg merkezli Yamma Investments, jenerik

ilaç üretimi alanında Türkiye’nin lider geliştirici ve

üreticilerinden biri olan Sanovel’den azınlık hissesi

satın alımı konusunda anlaştı. Bu işlem, Toksöz Grup

şirketlerinin bilançolarını küçültüp vergi yükümlülüklerini

ödemelerine, bununla beraber Sanovel’in yeni

ürünlerinin Ar-Ge çalışmalarına ve ihracat yatırımlarına

olanak sağlayacak.

Satış işleminin yasal onaylar alındıktan sonra

tamamlanması bekleniyor.

32 Pharma


The Sixth International Mediterranean

Symposium on Medicinal and Aromatic Plants

April 16-19, 2020 / Ephesus, İzmir - TURKEY

April 16-19, 2020

Richmond Ephesus

Resort Hotel

Selcuk (Ephesus)

İzmir, TURKEY


Survival Rate in Cancer Increases with Targeted Treatments

Hedefe Yönelik Tedavilerle Kanserde Sağkalım Oranı Artıyor

Cancer cases are increasing rapidly in the world. While

18 million people are diagnosed with cancer annually,

about 10 million people die from cancer. In 2030, 22

million new cases are expected to appear in the year.

Pierre Fabre General Manager Dr. Hande Demirdere

stated that with targeted treatments developed for

each cancer type, survival rate and quality of life are

increased.

Saying that scientists continue their research to fight

cancer, Pierre Fabre General Manager Dr Hande

Demirdere said “Today, new targeted therapies and

immune therapies are being developed for each cancer

type. The purpose of these treatments is not only to

prolong the life of the patient, but also to improve the

quality of life. These treatments are generally in oral

tablet form. They are being developed to improve patient

compliance and survival”.

Stay away from smoking

The most common cancer type in the world and in our

country is lung cancer. Stating that the most important

cause of the disease is smoking Demirdere said “It is

possible to prevent this disease by quitting smoking.

Lung cancer is a serious disease that proceeds insidiously

without any symptoms until later stages. Many new

clinical trials and developments related to the treatment

of this disease have given satisfactory results”.

High success rate in treatment

Dr. Hande Demirdere pointed out that the most common

cancer type women face is breast cancer and said “There

is a possibility of breast cancer in one out of every 8

women.

Dünyada kanser vakaları hızla artıyor. Yılda 18 milyon

insana kanser teşhisi konulurken, yaklaşık 10 milyon

kişi kanserden hayatını kaybediyor. 2030’da yılında

22 milyon yeni vakanın ortaya çıkması bekleniyor.

Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Dr. Demirdere,

her kanser tipi için ayrı geliştirilen hedefli tedavilerle

sağkalım oranının ve yaşam kalitesinin arttırıldığını

belirtti.

Kanser hastalığıyla mücadele için bilim insanlarının

araştırmalarını aralıksız sürdüğünü söyleyen Pierre Fabre

Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Günümüzde her

kanser tipi için yeni hedefli tedaviler ve immuno tedaviler

geliştiriliyor. Bu tedavilerde amaç yalnızca hastanın yaşam

süresini uzatmak değil, aynı zamanda hayat kalitesini de

artırmaktır. Bu tedaviler genelde oral tablet formundadır.

Hastanın tedavi uyumunu ve sağkalımı artırmak için

geliştirilmektedirler” dedi.

Sigaradan uzak durun

Dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanser türü akciğer

kanseridir. Hastalığın en önemli nedeninin sigara içmek

olduğunu belirten Dr. Demirdere “Sigarayı bırakarak bu

hastalığın önüne büyük oranda geçmek mümkündür.

Akciğer kanseri ileri aşamalara kadar belirti vermeden

sinsice ilerleyen ciddi bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisi

ile ilgili yapılan pek çok yeni klinik çalışma ve gelişme yüz

güldürücü sonuçlar vermektedir” diye konuştu.

Tedavide başarı oranı yüksek

Dr. Hande Demirdere, kadınların en sık karşı karşıya

kaldığı kanser türünün meme kanseri olduğuna dikkat

çekerek şunları söyledi: “Her 8 kadından birinde meme

kanseri görülme olasılığı bulunuyor. Meme kanseri erken

teşhis edilebilen ve tedaviye en iyi cevap veren kanser

türlerinden biridir. Özellikle 40 yaşından sonra yapılan

meme kontrolleri ve taramalar erken teşhis açısından çok

önemli ve hayat kurtarıyor. Artık meme kanseri daha erken

safhalarda yakalandığından meme koruyucu cerrahi ile de

hastaların vücut bütünlükleri korunarak, tedavi sürecinin

daha verimli geçmesi sağlanmaktadır. Ayrıca bu alanda

da her gün umut verici tedaviler geliştirilmekte, bunun

sayesinde hastaların yaşam kaliteleri artmaktadır.”

40’ından sonra polip taraması yaptırın

Dr. Demirdere sık görülen kanser türlerinden kolorektal

kanserin de ileri evrelere kadar belirti vermeden sinsice

ilerleyebildiğini anlattı: “Özellikle tarama ile polip varlığı

erken evrede tespit edildiğinde ileride tümör oluşumunun

34 Pharma


Breast cancer is one of the cancer types that can be

diagnosed early and responds best to treatment. Breast

controls and scans, especially made after the age of 40,

are very important for early diagnosis and save lives.

Since breast cancer is caught at an earlier stage, the

body integrity of the patients is protected with breastsparing

surgery and the treatment process is provided to

be more efficient. In addition, promising treatments are

being developed every day in this area, and thanks to this,

the patients’ quality life increases”.

Get a polyp scan after 40

Dr. Demirdere explained that colorectal cancer, which

is one of the most common cancer types can progress

insidiously until advanced stages and said “Especially

when the presence of polyp is detected by screening,

tumor formation can be prevented in the future. Those

with a family history of polyp, cancer, ulcerative colitis or

Chron disease should have their routine check-ups from

the age of 40. By avoiding cigarettes and alcohol, you can

be protected against this cancer by eating healthy and

regular diet and sports”.

Protect from the negative effects of the sun

Stating that malignant melanoma, which is the most

dangerous among skin cancers, threatens 5 percent of

the society. Hande Demirdere declared that harmful sun

rays can cause cancer by disrupting the normal structure

of the cells in the skin, and this disease is more common

especially in light-skinned people. Dr. He underlined

that sunscreens should be used to protect against the

negative effects of the sun. She said “While surgical

treatment is recommended in the early stages, in the case

of advanced skin cancers, new molecules and immune

therapies developed in this field are hopeful”.

Pay attention to the blood seen in urine!

Noting that bladder cancer is a type of cancer that is

found especially in men over the age of 50, Dr Demirdere

said that smoking is also an important risk factor in the

formation of this type of cancer. Stating that the most

important symptom is the blood seen in the urine without

pain Dr. Demirdere said “Treatment is done depending

on the stages of bladder cancer and chemotherapy and

immune therapies are used, especially surgery”.

önüne geçilebiliyor. Ailesinde polip, kanser, ülseratif kolit

veya Chron hastalığı olanlar rutin kontrollerini 40 yaşından

itibaren mutlaka yaptırmalıdır. Sigara ve alkolden uzak

durarark, sağlıklı ve düzenli beslenip spor yaparak bu

kansere karşı korunabilirsiniz.”

Güneşin olumsuz etkilerinden korunun

Cilt kanserleri arasında en tehlikelisi olan Malign

melanomun toplumun yüzde 5’ini tehdit ettiğini ifade eden

Dr. Hande Demirdere, zararlı güneş ışınlarının ciltteki

hücrelerin normal yapısını bozarak kansere yol açabildiğini

ve özellikle açık tenli kişilerde bu hastalığın daha sık

görülebildiğini belirtti. Dr. Demirdere güneşin olumsuz

etkilerinden korunmak için güneş koruyucu kremler

kullanılması gerektiğinin altını çizdi: “Erken evrede

cerrahi tedavi önerilirken ileri evre cilt kanserleri söz

konusu olduğunda son yıllarda bu alanda geliştirilen yeni

moleküller ve immunoterapiler ve umut vadetmektedir.”

İdrarda görülen kana dikkat!

Mesane kanserinin özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerde

rastlanan bir kanser türü olduğunu kaydeden Dr.

Demirdere, sigara içmenin bu tür kanserin oluşumunda

da önemli bir risk faktörü olduğunu söyledi. En önemli

belirtinin ağrı hissedilmeden idrarda görülen kan

olduğunu belirten Dr. Demirdere, “Tedavi mesane

kanserinin evrelerine bağlı olarak yapılmakta ve başta

cerrahi olmak üzere, kemoterapi ve immunoterapiler de

kullanılmaktadır” dedi.

Pharma 35


Federation of Family Physicians Associations (AHEF)

Describes Coronavirus and Its Types

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)

Koronavirüs Tipleri ve Koronavirüs’ü Anlatıyor

Common human corona virus types have been identified

as Type 229E, NL63, OC43 and HKU1. Corona virus is a

large family of viruses that are common in many different

animal species, including camels, cattle, cats and bats.

Animal corona viruses can rarely infect humans. They

generally cause mild and tolerable upper respiratory

diseases such as colds. Most people get these viruses

at some point in their lives. Generally, symptoms such

as runny nose, headache, cough, sore throat, fever,

weakness, malaise are seen and the disease lasts for

a short time. Human corona viruses can cause lower

respiratory diseases such as pneumonia or bronchitis

in people with cardiopulmonary disease, people with

weakened immune systems, patients with chronic

diseases, infants and the elderly. Other corona virus types

are MERS-CoV and SARS-CoV, and the last identified 2019

Novel corona virus. They can cause serious respiratory

infections.

SARS-CoV:

It was first described in China in November 2002. It caused

a worldwide epidemic in 2002-2003. 2003 SARS spread to

many countries in North America, South America, Europe

and Asia before the global epidemic was taken under

control. Since 2004, there have been no known cases of

SARS-CoV infections reported anywhere in the world.

SARS symptoms often include fever, cough, chills, and

common body ache that progress to pneumonia. They

can also cause more serious respiratory diseases, such as

Severe Acute Respiratory Failure Syndrome (SARS).

Yaygın görülen insan koronavirüs tipleri Tip 229E, NL63,

OC43 ve HKU1 olarak tanımlanmıştır. Koronavirüsler,

develer, sığırlar, kediler ve yarasalar da dahil olmak

üzere birçok farklı hayvan türünde yaygın olan büyük bir

virüs ailesidir. Nadiren, hayvan koronavirüsleri insanları

enfekte edebilir. Sıklıkla soğuk algınlığı gibi genellikle

hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalıklarına

neden olurlar. Çoğu insan hayatının bir döneminde

bu virüslere yakalanır. Genellikle burun akıntısı, baş

ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, kırgınlık

gibi belirtiler görülür ve hastalık kısa sürer. İnsan

koronavirusleri kardiyopulmoner hastalığı olan kişilerde,

bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, kronik hastalığı

olanlarda, bebeklerde ve yaşlılarda pnömoni veya bronşit

gibi alt solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. Diğer

koronavirus tipleri MERS-CoV ve SARS-CoV ve son olarak

tanımlanan 2019 Novel koronavirüs’tür. Ciddi solunum

yolu enfeksiyonlarına yol açabilmektedirler.

SARS-CoV:

İlk olarak Kasım 2002’de Çin’de tanımlanmıştır. 2002-

2003 yıllarında dünya çapında bir salgına neden olmuştur.

2003 SARS küresel salgını kontrol altına alınmadan

önce Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya’da

pek çok ülkeye yayılmıştır. 2004’ten bu yana, dünyanın

hiçbir yerinde bildirilen bilinen herhangi bir SARS-CoV

enfeksiyonu vakası olmamıştır. SARS semptomları

sıklıkla pnömoniye ilerleyen ateş, öksürük, titreme ve

yaygın vücut ağrılarını içerir. Şiddetli Akut Solunum

Yetmezliği Sendromu (SARS) gibi çok daha ciddi solunum

yolu hastalıklarına da sebep olabilmektedirler.

MERS-CoV

Orta Doğu Solunum Sendromu Coronavirüs (MERS-CoV)

ilk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan’da bildirilmiştir.

Bugüne kadarki tüm vakalar Arap Yarımadası’ndaki veya

yakınındaki ülkelerle bağlantılıdır. MERS semptomları

genellikle ateş, öksürük ve sıklıkla pnömoniye ilerleyen

nefes darlığıdır. MERS ile bildirilen her 10 hastanın

yaklaşık 3 veya 4’ü ölmüştür. MERS vakaları, özellikle

Arap Yarımadası’nda görülmeye devam ediyor. Solunum

örnekleri veya kan testleri ile tanı konur. Tanıda son

zamanlarda seyahat veya hayvanlarla temas hakkında

bilgiler önemlidir. Çoğu MERS-CoV enfeksiyonu Arap

Yarımadası’ndaki ülkelerden bildirilmiştir. Bu nedenle,

36 Pharma


MERS-CoV

The Middle East Respiratory Syndrome Corona virus

(MERS-CoV) was first reported in 2012 in Saudi Arabia.

All cases to date are linked to countries on or near the

Arabian Peninsula. MERS symptoms are usually fever,

cough, and shortness of breath that often progresses to

pneumonia. Approximately 3 or 4 of every 10 patients

reported with MERS died. MERS cases continue to occur

especially in the Arabian Peninsula. Diagnosis is made

by respiratory samples or blood tests. Information

about travel or contact with animals has recently been

important in diagnosis. Most MERS-CoV infections have

been reported from countries in the Arabian Peninsula.

Therefore, it is very important to report a travel history,

contact with camels or camel products when trying to

diagnose MERS. Death rate is 11 % in SARS outbreak,

while it is 35-50 % in MERS-CoV.

2019 Novel Corona virus (2019-nCoV)

On December 31, 2019, the WHO Country Office for

China reported pneumonia cases of unknown etiology

in Wuhan, China. On January 7, 2020, the factor was

identified as a new corona virus (2019-nCoV), which has

not previously been detected in humans. The majority

of patients present with mild disease, and about 20 % of

cases progress to serious illness. Cases compatible with

sudden onset of high fever, cough, shortness of breath

and pneumonia were found on the radiograph. Other

less common symptoms include muscle pain, fatigue,

confusion, headache, sore throat, runny nose, chest pain,

hemoptysis, diarrhea and nausea, vomiting. Complications

such as acute respiratory distress syndrome, septic shock,

and acute kidney injury were observed in patients. Acute

heart damage and secondary infections have also been

reported. It is stated that the incubation period of 2019-

nCoV is 2-14 days. Infected persons should be rapidly

isolated in hospital settings, with both droplet and contact

contamination measures applied. The total number

of confirmed cases worldwide has been confirmed as

7,848 cases as of 30 January 2020 06:05 UTC. It has been

reported that the number of deaths spread to 170 in 21

countries and regions worldwide. Death cases reported

so far generally consist of elderly people with low-level

immunity and chronic diseases. Some of the outbreaks

in Wuhan have been reported to be related to the

Seafood Market (a wholesale fish and livestock market

selling different animal species). However, an increasing

number of patients are unrelated to animal markets

and the disease is also seen in healthcare professionals,

indicating spread from person to person. Currently, it is

unclear whether this virus spreads easily among humans.

The diagnosis of the virus is made by examining the

genetic material of the virus by molecular microbiological

methods in respiratory samples. There is no vaccine to

prevent disease. The most effective way of protection is

to avoid contact with the virus.

MERS tanısı koymaya çalışırken bir seyahat geçmişi, deve

veya deve ürünleriyle temasın bildirilmesi çok önemlidir.

Ölüm oranı SARS salgınında %11 iken MERS-CoV’da %35-

50 arasındadır.

2019 Yeni Coronavirüs (2019-nCoV)

31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Wuhan şehrinde

etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirdi. 7 Ocak

2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni

bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Hastaların

çoğunluğu hafif hastalık ile başvurmakta ve vakaların

yaklaşık % 20’si ciddi hastalığa ilerlemektedir. Vakalarda

ani başlangıçlı yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve

grafide pnömoniyle uyumlu bulgular tespit edilmiştir.

Diğer daha az yaygın semptomlar arasında kas ağrısı,

yorgunluk, konfüzyon, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun

akıntısı, göğüs ağrısı, hemoptizi, ishal ve bulantı, kusma

bulunur. Hastalarda akut solunum sıkıntısı sendromu,

septik şok ve akut böbrek hasarı gibi komplikasyonlar

görülmüştür. Akut kalp hasarı ve sekonder enfeksiyonlar

da bildirilmiştir.

2019-nCoV’nin kuluçka dönemi 2-14 gün olduğu

belirtilmektedir. Enfekte kişiler hastane ortamlarında

hızla izole edilmeli hem damlacık hem de temas yoluyla

bulaşma önlemleri uygulanmalıdır.

En son dünya üzerinde doğrulanan toplam vaka sayısı

30 Ocak 2020 06:05 UTC itibariyle 7,848 vaka olarak

onaylanmış. Ölen vaka sayısının 170 olduğu dünya çapında

21 ülkeye ve bölgeye yayıldığı bildirilmiştir.

Şu ana kadar bildirilen ölüm vakaları genellikle ileri

yaştaki, kronik hastalığı olan bağışıklığı düşük bireylerden

oluşmaktadır. Wuhan’ daki salgındaki hastaların bir

kısmının, Deniz Ürünleri Pazarı (farklı hayvan türleri

satan bir toptan balık ve canlı hayvan pazarı) ilişkili olduğu

belirtilmiştir. Bununla birlikte, artan sayıda hastanın

hayvan pazarlarıyla ilişkisinin olmaması ve hastalığın

sağlık çalışanlarında da görülmesi kişiden kişiye

yayılmanın meydana geldiğini göstermektedir. Şu anda,

bu virüsün insanlar arasında kolay yayılıp yayılmadığı belli

değildir. Virüsün tanısı, solunum örneklerinde virüse ait

genetik materyalin moleküler mikrobiyolojik yöntemlerle

incelenmesi ile yapılmaktadır. Hastalıktan korunmak

için aşı yoktur. En etkili korunma yolu virüsle temastan

kaçınmaktır.

Pharma 37


4 Promotions in AstraZeneca Turkey

AstraZeneca Türkiye’de 4 terfi

AstraZeneca Türkiye’de gerçekleştirilen terfiler ile

Pınar Özügür Aslaner “Sağlık Politikaları Müdürü”,

Selma Işıkol İstanbul ili yerleşik “Klinik Araştırmalar

Müdürü”, Esra Bayram Ankara ili yerleşik “Klinik

Araştırmalar Müdürü” ve Tuğçe Tunçer “İnsan

Kaynakları Müdürü” oldu.

Pınar Özügür

Pınar Özügür Aslaner became “Health Policy

Manager”, Selma Işıkol “Clinical Research Manager”

located in Istanbul, Esra Bayram “Clinical Research

Manager” located in Ankara and Tuğçe Tunçer

“Human Resources Manager” with the promotions

done in AstraZeneca Turkey.

Pınar Özügür Aslaner kimdir?

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu

olan Pınar Özügür Aslaner, yüksek lisans eğitimini

yine Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Tıbbi

Ürünlerde Ruhsatlandırma Bölümü’nde tamamladı.

Onko-Koçsel’de Kurumsal İlişkiler Uzmanı ve MSD’de

Kıdemli Ruhsatlandırma Uzmanı olarak çalıştı. 2013

yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de görev yapmakta

olan Aslaner, 2016-2019 yılları arasında kariyerine Pazar

Erişim ve Ruhsatlandırma Operasyonları Yöneticisi

olarak devam etti. Bundan sonra AstraZeneca Türkiye

Sağlık Politikaları Müdürü olarak görev yapacak olan

Aslaner, aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi’nde Sağlık

Ekonomisi ve Farmakoekonomi yüksek lisansına devam

etmektedir.

Selma Işıkol kimdir?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu

olan Selma Işıkol, Sanofi Aventis ve Novo Nordisk

şirketlerinde Klinik Araştırmalar departmanında çeşitli

Who is Pınar Özügür Aslaner?

Pınar Özügür Aslaner, who graduated from Hacettepe

University Biology Department, completed her graduate

education at Hacettepe University Faculty of Pharmacy,

Medical Products Licensing Department. Şhe worked

as Corporate Relations Specialist at Onko-Koçsel and

Senior Licensing Specialist at MSD. Since 2013, Aslaner

who works in AstraZeneca Turkey, continued to work

as Market Access and Licensing Operations Manager

between the years 2016-2019. And then Aslaner who

will serve as Director of Health Policy in AstraZeneca

Turkey, also continues post graduate education in

Pharmacoeconomics and Health Economics at Hacettepe

University.

Who is Selma Işıkol?

Selma Işıkol, graduated from the Middle East Technical

University Department of Biology, held various positions

Selma Işıkol

38 Pharma


görevlerde bulundu. 2016 yılından bu yana AstraZeneca

Türkiye’de Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi olarak

çalışan Işıkol, bundan böyle AstraZeneca Türkiye İstanbul

İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak görevini

sürdürecek.

Esra Bayram

at the Clinical Research department at Sanofi Aventis and

Novo Nordisk companies. Since 2016, Işıkol, who works as

Clinical Research Project Manager in AstraZenica Turkey

will continue to hereinafter as Director of AstraZeneca

duty Turkey Istanbul Provincial Resident Clinical Research.

Who is Esra Bayram?

Esra Bayram, who completed her undergraduate

education in the Department of Chemical Engineering

of Middle East Technical University, and her graduate

education in Industrial Engineering of the same

university, has served as a Quality Control Engineer in

Drogsan Pharmaceuticals and in the Clinical Research

Department in Pfizer Pharmaceuticals. Since 2014, Esra

Bayram, working in AstraZeneca Turkey and continued

to work as Clinical Research Project Manager between

the years 2017-2019 will continue to work as Director of

Clinical Research in Ankara.

Esra Bayram kimdir?

Lisans Eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya

Mühendisliği Bölümü’nde, Yüksek Lisan Eğitimini ise aynı

üniversitenin Endüstri Mühendisliği’nde tamamlayan Esra

Bayram, Drogsan İlaçlarında Kalite Kontrol Mühendisi

olarak, Pfizer İlaçlarında ise Klinik Araştırmalar

Departmanında çeşitli rollerde görev almıştır. 2014

yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de çalışan ve 2017-

2019 yılları arasında Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi

olarak kariyerine devam eden Esra Bayram görevine,

Ankara İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak

devam edecek.

Tuğçe Tunçer kimdir?

Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü

mezunu olan Tuğçe Tunçer, iş hayatına Kibar Holding’te

İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. Sırasıyla, Türk

Tuborg’ta Ücretlendirme ve Yan Haklar Uzmanı, Nivea

Beiersdorf Turkey’de İnsan Kaynakları İş Ortağı olarak

görev yaptı. 2015 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de

İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak çalışmakta olan Tunçer

bundan sonra görevine İnsan Kaynakları Müdürü olarak

devam edecek.

Who is Tuğçe Tunçer?

Tuğçe Tunçer, who graduated from Kocaeli University

Industrial Engineering Department, started her business

life as a Human Resources Specialist at Kibar Holding. She

worked as a Remuneration and Benefits Specialist at Türk

Tuborg and Human Resources Business Partner at Nivea

Beiersdorf Turkey, respectively. Since 2015, Tunçer who

works as a Human Resources Manager in AstraZeneca in

Turkey will continue as Director of Human Resources.

Tuğçe Tunçer

Pharma 39


Unknown about the Mysterious Virus, Corona

Gizemli Virüs Corona Hakkında Bilinmeyenler

The new Corona virus, which emerged in Wuhan,

China and started to spread rapidly, caused the whole

world to be vigilant. This novel Corona virus called

2019-nCoV shows itself with symptoms of cough,

sore throat, as well as high fever, muscle and joint

pain, headache, weakness, fatigue and respiratory

failure. Infectious Diseases and Clinical Microbiology

Specialist Dr. Çağrı Büke explained the unknown

aspects of the disease, stating that there is no

effective drug and vaccine yet.

Emphasizing that corona viruses (CoV) is a large family

of viruses that cause more serious diseases such as colds

and Middle East Respiratory Syndrome (MERS-CoV) and

Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS-CoV) in the

past years, Clinical Microbiology Specialist Dr. Çağrı Büke

added that such corona viruses progress to the lower

respiratory tract and progress with pneumonia.

Corona viruses are viruses that can be found in a wide

variety of animal species, such as camels, bats, cats and

snakes. It can be transmitted from animals to humans, and

transmission continues among humans. Examples of this

were seen in MERS CoV and SARS CoVs. Just like seasonal

flu, the symptoms of the virus, whose incubation period

is 5-14 days, can be seen as fever, chills, cough, breathing

difficulties, head, throat, muscle pain.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılmaya

başlayan yeni Coronavirüs tüm dünyanın teyakkuza

geçmesine yol açtı. 2019-nCoV olarak adlandırılan bu

yeni Coronavirüsü, öksürük, boğaz ağrısı yanı sıra,

yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik,

bitkinlik ve solunum yetmezliği yakınmaları ile

kendisini gösteriyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik

Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke; hastalığın

henüz etkili herhangi bir ilacının ve aşısının olmadığını

belirterek bilinmeyen yönlerini anlattı.

Coronavirüslerin (CoV), soğuk algınlığı ve geçmiş yıllarda

ortaya çıkan Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV)

ile Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS-CoV) gibi

daha ciddi hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesi

olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Prof. Dr. Çağrı Büke bu tür coronavirüslerin alt solunum

yollarına ilerleyerek zatürre yani pnömoni ile seyrettiğini

de sözlerine ekledi.

Coronavirüsler deve, yarasa, kedi ve yılan gibi çok çeşitli

hayvan türlerinde de bulunabilen virüslerdir. Hayvanlardan

insanlara bulaşabilir ve insanlar arasında da bulaş devam

eder. Bunun örnekleri MERS CoV ve SARS CoV’lerde

görüldü. Tıpkı mevsimsel grip gibi kuluçka süresi 5-14 gün

olan virüsün belirtileri, ateş, titreme, öksürük, solunum

güçlüğü baş, boğaz, kas ağrısı, şeklinde görülebiliyor.

40 Pharma


No medication yet

Stating that as of 29.01.2020, the number of people

suffering from the disease has reached 6000 and the

number of people who have deceased has reached 136,

Prof Dr Çağrı Büke said that the number of patients is on

the rise, but the number of people who died is less than

those who have lost their lives due to seasonal flu. He

stated that no case of this new corona virus infected case

has been encountered in our country so far.

Emphasizing that the disease does not have any antiviral

drug treatment yet, Prof Dr Çağrı Büke says “It can be

overcome in the form of respiratory infections in a

very large part of the world population. The important

point here is to comply with the flu and corona viruses

infections. Bed rest, balanced nutrition, abundant fluid

consumptions are very important. There are a number

of factors that will increase the body’s immune system.

For example, if vitamins and minerals such as B6, B12,

Vitamin D, and selenium are missing in the body, it is

very important to take it. Taking vitamin C from food

from autumn months has an effect on shortening the

duration of symptoms when such diseases are observed.

Otherwise, taking vitamin C does not have much effect on

symptoms or reducing its severity when there is illness”.

Henüz ilaç tedavisi yok

29.01.2020 tarihi itibarı ile hastalığın görüldüğü kişi

sayısının 6000’e ve hayatını kaybeden kişi sayısının da

136’ya ulaştığını bildiren Prof. Dr. Çağrı Büke hasta

sayısının artışta olduğunu ancak yaşamını kaybeden kişi

sayısının mevsimsel gribe bağlı yaşamına kaybedenlere

göre daha az olduğunu söyledi. Şu ana kadar ülkemizde bu

yeni coronavirus ile enfekte olmuş olguya rastlanmadığını

belirtti.

Hastalığın henüz herhangi bir antiviral ilaç tedavisi

bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çağrı Büke: “Dünya

nüfusunun çok büyük bir kesiminde solunum yolu

enfeksiyonları şeklinde, hafif olarak atlatılabiliyor. Burada

asıl önemli olan nokta grip için de corona virüsleri

enfeksiyonları için de dikkat edilmesi gerekenlere

uymaktır. Yatak istirahati, dengeli beslenme, bol sıvı

tüketimi çok önemlidir. Vücudun bağışıklık sistemini

artıracak bir takım faktörler var. Örneğin B6, B12, D

vitamini, Selenyum gibi vitamin ve mineraller vücutta

eksikse alınması çok önemlidir. C vitamininin ise sonbahar

aylarından itibaren gıdalardan alınması bu tür hastalıklar

görüldüğünde semptomların süresini kısaltmada etkisi

vardır. Yoksa hastalık olduğunca C vitamini almanın ne

semptomlar üzerinde ne de şiddetini azaltmada çok etkisi

yoktur” diyor.

Risk grubu dışında ateşi düşürmek hastalığı uzatır

Risk grubu olarak ifade edilen çocuklar, yaşlılar, hamileler,

kronik kalp, kronik akciğer ya da nörolojik hastalığı

olanlarda yüksek ateşin mutlaka düşürülmesi gerekiyor.

Ancak viral enfeksiyonlarda bu risk grupları söz konusu

değilse ateşi düşürmenin aslında o hastalığı uzattığının

altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, ateşin, şiddetli baş,

Reducing fever outside the risk group prolongs the

disease

High fever must be reduced in children, elderly people,

pregnant women, chronic heart, chronic lung or

neurological disease expressed as risk group. Underlining

that if these risk groups are not in question in viral

infections, reducing fever actually prolongs the disease,

Prof Dr Çağrı Büke states that the fever causes severe

Pharma 41


head, muscle and joint pain, but if the patient is able

to resist these pain, the duration of the disease may be

shortened by one or two days.

Thermal cameras are important but not enough

Pointing out that it is not important but sufficient to

keep track of people over 38 C body temperature by

thermal imaging by the Ministry of Health by scanning

the passengers coming from China at Istanbul Airport

due to the corona virus, Prof Dr Çağrı Büke continued as

follows: “If the person is sick and enter another country,

he can easily enter the country without noticing from

the thermal camera by drinking antipyretics 2 hours in

advance. Therefore, the thermal camera may not be

sufficient alone. So, the information about whether the

person has traveled to China especially in the last 14 days

and if such a situation is examined, it is important and

necessary to increase the control”.

To be protected; wear a mask and do not shake hands

Stating that there is no special protection measure for

corona viruses, Yeditepe University Hospital Infectious

Diseases and Clinical Microbiology Specialist Prof Dr

Çağrı Büke says that the general protection measures are

similar to the protection measures in seasonal flu, and

that the elderly and those with chronic disease should be

avoided entering the crowded and closed environments,

especially as the risk group, and adds “If the person is

working, he / she should wear a mask if it is necessary

to enter crowded environments. Hand cleaning is also

very important. It is necessary to wash hands frequently

during the day and not touch the mouth and nose. It is

also important to keep a balanced diet and avoid readymade

foods”.

kas ve eklem ağrısına yol açtığını ama hasta bu ağrılara

dayanabiliyorsa böyle durumlarda hastalık süresinin biriki

gün kısalabileceğini de ifade ediyor.

Termal kameralar önemli ama yeterli değil

Coronavirüsü nedeniyle, Sağlık Bakanlığı tarafından

İstanbul Havalimanında Çin’den gelen yolcuları termal

kamera ile tarayarak vücut ısısı 38 üstündeki kişilerin

takibe alınmasının önemli ama yeterli olmadığını işaret

eden Prof. Dr. Çağrı Büke, sözlerine şöyle devam etti: “Kişi

eğer hastaysa ve bir başka ülkeye giriş yapmak istiyorsa

2 saat önceden ateş düşürücü içerek rahatlıkla termal

kameradan fark edilmeden ülkeye giriş yapabilir. Bundan

dolayı termal kamera tek başına yeterli olmayabiliyor.

Dolaysıyla kişinin özellikle son 14 gün içerisinde özellikle

Çin’e seyahat edip etmediği bilgisi ve böyle bir durum varsa

muayeneden geçirilmesi kontrolü artırmak açısından

önemli ve gereklidir diyor.

Korunmak için; maske takın ve el sıkmayın

Coronavirüsler için özel bir korunma önlemi bulunmadığını

aktaran Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon

Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı

Büke, burada genel korunma önlemlerinin mevsimsel

gripteki korunma önlemleri ile benzer olduğunu ve

özellikle risk grubu olarak görülen yaşlıların ve kronik

hastalığı olanların kalabalık ve kapalı ortamlara girmekten

kaçınmaları gerektiğini söylüyor ve şunları da ekliyor:

“Kişi çalışıyorsa, kalabalık ortamlara girmesi zorunluysa

maske takmalı. El temizliği de büyük önem taşıyor. Elleri

gün içinde sık yıkaması, ağza ve buruna değdirilmemesi

gerekiyor. Dengeli beslenmek ve hazır gıdalardan uzak

durmak da önem taşıyor”

42 Pharma



İSTAHED: “We Gathered in Ankara to Say Stop to

Terrorism against Healthcare Workers and to Attention to

the Rights of Healthcare Professionals”

İSTAHED: “Sağlık Çalışanlarına Karşı Uygulanan Teröre Dur

Demek Ve Sağlık Çalışanlarının Kaybettikleri Haklara Dikkat

Çekmek İçin Ankara’da Toplandık”

Istanbul Family Medicine Association (İSTAHED)

Chairman of the Board of Directors Kutbettin Demir

said, “We took our place in Ankara Anıtpark together

with non-governmental organizations organized in

the health business line on Saturday, February 8,

upon the call of the Federation of Family Physicians

Associations (AHEF) and the decision of our board of

directors”.

Dr. Kutbettin Demir said “We set out with great hopes

in 2010, on our family medicine journey, which has

been implemented throughout the country. Since

then, we have signed important things in primary

health statistics. This signature we made was a source

of pride for health authorities. It was mentioned that

we are shown as examples all over the world at every

opportunity. However, for real owners of the signature,

for the working people and heroes of the system, family

physicians and family health workers, the situation was

not as expected, the unbearable face of the application

on the employees’ side began to manifest itself no more.

Resignations started from the system, new units became

irreplaceable. Over time, changes in the legislation, the

attitudes of health administrators far from applying the

legislation correctly, real deficiencies in the fees received

in return for the service provided, and the disruption in

the service providers’ feet, due to serious disruptions

in the service of the system, also lead to a decrease in

satisfaction with the system”.

İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim

Kurulu Başkanı Dr. Kutbettin Demir, “Aile Hekimleri

Dernekleri Federasyonu (AHEF)’in çağrısı ve yönetim

kurulumuzun kararı ile 8 Şubat Cumartesi günü, sağlık iş

kolunda örgütlü sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Ankara

Anıtpark’ta biz de İSTAHED olarak yerimizi aldık.” dedi.

Dr. Kutbettin Demir, “2010 yılında büyük umutlarla yola

çıkmıştık, tüm ülke genelinde uygulanmaya başlanan

aile hekimliği yolculuğumuza. O günden bu güne birinci

basamak sağlık istatistiklerinde mucizelere imzalar

attık. Attığımız bu imza bizzat sağlık otoritelerinin övünç

kaynağı oldu. Her fırsatta tüm dünyada örnek olarak

gösterildiğimizden bahsedildi. Ne var ki imzanın gerçek

sahipleri için, sistemin emekçileri ve kahramanları olan

aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları için durum hiç de

umulduğu gibi olmadı, uygulamanın çalışanlar tarafındaki

çekilmez hale gelen yüzü artık sessiz kalınamayacak

kadar kendini göstermeye başladı. Sistemden istifalar

başladı, yeni birimler doldurulamaz oldu. Zamanla

mevzuatlarda yapılan değişiklikler, sağlık idarecilerinin

kötü de olsa mevzuatı doğru uygulamaktan uzak tavırları,

uygulamadaki eksiklikler, iller hatta ilçeler arasındaki

uygulama farkları ve verilen hizmet karşılığı alınan

ücretlerde meydana gelen reel düşüşler artık sistemin

hizmet verenler ayağında ciddi aksamalara dolayısı ile

uygulamayla oluşan memnuniyetin de azalmasına yol

açtı.” diye belirtti.

“Sistem Hizmet Verenler Açısından Sürdürülemez Hale

Geldi”

Sistemin sürdürülemez bir hale geldiğini söyleyen Demir,

“Tüm bunların yanında terör boyutuna ulaşan sağlıkta

şiddet, idarecisinden bankoda oturan sekretere kadar

sağlık sektöründe çalışan her kesin korkulu rüyası oldu,

sağlık kurumlarında çalışanlar kapıdan içeri giren her

vatandaşı birazdan kendisine saldıracak mı endişesi ile

karşılar hale geldi” dedi.

Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıkta şiddet

faillerinin ciddi yaralama suçlarında bile savcılıkça

salıverilmesi, suçu önlemekte yetersiz kalan hatta

suçu teşvik eden ertelemeli paraya çevrilmeli cezalar

konusundaki taleplere de kulaklar tıkandı.

44 Pharma


“System has become unsustainable for Service

Providers”

Saying that the system has become unsustainable, Demir

said “Beside all these, violence in health has reached

the level of terrorism, every dreadful dream of working

in the health sector, from its manager to the secretary

sitting at the bench, the employees working in the health

institutions are worried that the citizens who enter

through the door will attack them soon”.

Demir said “That violence prone people in health,

even in serious injury crimes, have been released by

prosecution, demands about the deferred monetary

penalties which are insufficient to prevent crimes even

promoting crimes are disregarded. Legislation that

brings citizens and healthcare workers face increasingly

has been stronger and healthcare services have become

places to sign signatures demanded by institutions rather

than contributing to the health of citizens. Even being

attentive in making these signatures, which have no

scientific meaning and put employees at great risks, was

an excuse to attack the health worker. The health workers

who got tired of that the violence became ordinary,

generalized and unpunished repeatedly conveyed the

necessary measures to be taken against those concerned.

However, no precautionary measures were taken against

this violence, and the demands were blocked. That’s why,

despite the coldest day of the year, all roads covered

with snow and ice, Ankara’s frost, the call of AHEF was

met and ve On February 8, health workers from all over

the country met at the Anıtpark, the Great Ankara Rally.

İSTAHED was ready with all the Board of Directors and

its members filling three buses, with slogans and banners

expressing their demands in the field. At the end of our

journey, which started in Istanbul at 4 in the morning

and passed in joy despite the adverse weather and road

conditions, we entered the warm rally area of Ankara,

with the Elazig Family Physicians Association (ELAHED)

and İSTAHED banners.

Vatandaş ile sağlık çalışanını karşı karşıya getiren mevzuat

gittikçe güçlendi ve sağlık hizmeti vatandaşın sağlığına

katkıdan çok, kurumların talep ettiği imzaların atılması

için gelinen yerler oldu. Hiçbir bilimsel anlamı olmayan ve

çalışanları büyük risklerin altına atan bu imzaları atmakta

özenli davranmak bile sağlık çalışanına saldırmanın

bahanesi oldu. Sağlıkta şiddetin bu kadar sıradanlaşması,

genele yayılması ve karşılıksız kalması ile canından bezmiş

sağlık çalışanları, örgütleri aracılığı ile buna karşı alınması

gereken önlemleri defalarca ilgililerine iletti. Ne var ki bu

şiddete karşı etkili olacak hiçbir önleme imza atılmadı,

taleplere kulaklar tıkandı. İşte bu yüzden, yılın en soğuk

günü olmasına, tüm yolların kar ve buzla kaplanmasına,

Ankara’nın ayazına rağmen AHEF‘in çağrısı karşılık buldu

ve 8 Şubat’ta ülkenin her yerinden gelen sağlık çalışanları

Anıtpark’ta, Büyük Ankara Mitinginde buluştu. İSTAHED

de tüm Yönetim Kurulu ve üç otobüsü dolduran üyeleriyle,

alanda taleplerini dile getiren döviz ve pankartlarıyla

hazırdı.

Sabahın 4’ünde İstanbul’dan başlayan, olumsuz hava ve

yol koşullarına rağmen neşe içinde geçen yolculuğumuzun

sonunda Ankara’nın meşhur ayazında sıcacık miting

alanına, önde Elazığ Aile Hekimleri Derneği (ELAHED)

ve İSTAHED pankartlarımızla giriş yaptık. Depremin

oluşturduğu yaraları sarmaya devam ettiği için mitinge

gelemeyen Elazığ’lı meslektaşlarımızın kalbinin bizimle

olduğunu biliyorduk ve ‘YÜREKLER ELAZIĞ’DA, ELAHED

ARAMIZDA’ yazan pankartlarıyla fiziksel olarak da alanda

olmalarını istemiştik. Hiç kimse geride kalmamalıydı. Hiç

kimseyi arkamızda bırakmamalıydık.”

“Alanda Taleplerimiz Netti”

Etkin ve caydırıcı bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ istiyorduk

diyen Demir, “Sağlık magandasının aynı suçu ertesi

gün işlemeye cesaret edememesini istiyorduk, şiddete

sebep olan tüm mevzuatın elden geçirilmesini istiyorduk.

Yıllar içinde yitirilen özlük haklarımızın geri verilmesini

istiyorduk. Ücretli vekâletsiz izin hakkı istiyorduk.

Pharma 45


We knew that the hearts of our colleagues from Elazig,

who could not come to the rally because they continued

to heal the wounds caused by the earthquake, were with

us and we wanted them to be physically in the field with

the banners that read, “HEARTS ARE IN ELAZIĞ, ELAHED

BETWEEN US”. Nobody should have been left behind. We

shouldn’t have left anyone behind us.”

“Our demands in the arena were clear”

Saying “We wanted an effective and dissuasive ‘Violence

in Health’ Law”, Demir said “We wanted health hooligans

not to dare to commit the same crime the next day,

we wanted all legislation that caused violence to be

overhauled. We wanted our personal rights lost over

the years to be returned. We wanted the right to paid

non-proxy leave. We wanted the depreciation to work

backwards and to pay wages that we can live humanly. In

short, we wanted to restore the dignity of our profession

and try to preserve their dignity. It was necessary to start

to sing, not to listen to songs, and to do other things in

order to open the ears and eyes that closed to the truths

we showed by supporting with surveys and mentioned

in the files and booklets, we declared to the authorities

repeatedly”.

“Patience is now exhausted. We Won’t End This Story

Until Eyes See”

Saying “We know that there will be obstacles on the path

we are walking, and we know that unobstructed roads

will not lead us anywhere”, Demir said “We say with

our mind, patience and trust in our togetherness that

it is time to personally shout out the demands we have

received by coming to your authorities, and then to feel

our strength that we have not felt enough. We were in

the field on February 8, by knowing you would not hear

our voice, which you had not heard for years, even with

a Saturday rally, to show that we will carry the joy of

going to the fields together as a start and even to the

next actions. The cold Ankara story started in Istanbul,

accepted as such for İSTAHED, continued in Anıtpark, The

rally is over, we return to our homes, but this story is not

over. We will not end this story until the ears will hear and

the eyes will see. Our lives are in danger and we are aware

of this. We want our most sacred right, our right to work

and live in a healthy and safe environment. Greetings to

AHEF Members all provincial associations, ASEF, TAHUD,

Turkish Health Union, General Health Business, AHESEN,

BDS and Chambers of Physicians of provinces, supporting

us and becoming with us in the areas in order to defense

our life rights. We will win together”.

Yıpranma payımızın geriye yönelik de işlemesini ve

insanca yaşayabileceğimiz düzeyde ücretlerin verilmesini

istiyorduk. Kısacası mesleğimizin saygınlığını geri istiyor,

onurunu korumaya çalışıyorduk. Daha önce ilgililerine

defalarca ilettiğimiz, dosyalar kitapçıklarla anlattığımız,

anketlerle destekleyerek gösterdiğimiz gerçeklere

tıkanan kulakları, kapanan gözleri açmak için artık başka

şeyler yapmak, şarkı dinlemek değil şarkı söylemeye

başlamak lazımdı.” dedi.

“Artık Sabır Tükendi. Gözler Görene Kadar Bu Hikayeyi

Bitirmeyeceğiz”

“Yürüdüğümüz yolda engeller olacak elbet, engelsiz

yolların bizi hiçbir yere götürmeyeceğini biliyoruz” diye

konuşan Kutbettin Demir, şunları söyledi: “Aklımızla,

sabrımızla ve birlikteliğimize olan güvenimizle diyoruz

ki; Bizzat makamlarınıza gelerek dile getirdiğimiz

talepleri alanlardan haykırmanın ve sonrasında da

şimdiye dek yeterince hissettirmediğimiz gücümüzü

hissettirmenin vakti geldi. 8 Şubat’ta alandaydık, bunca

yıldır duymadığınız sesimizi, bir cumartesi mitingi ile de

duymayacağınızı bile bile, bu mitingin sizi uyarmayacağını

bile bile, bir başlangıç olarak ve birlikte alanlara

inebilmenin coşkusunu sonraki eylemlere taşıyacağımızı

göstermek adına alandaydık. Soğuk Ankara hikayesi,

İSTAHED için böyle kabul edilerek İstanbul’da başladı,

Anıtpark’ta devam etti, miting bitti evlerimize döndük ama

bu hikaye bitmedi. Tıkalı kulaklar açılana, kapalı gözler

görene kadar da bu hikâyeyi bitirmeyeceğiz. Hayatımız

tehlikede ve bizler bunun farkındayız. En kutsal olan

hakkımızı, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma ve

yaşama hakkımızı istiyoruz. Yaşam hakkımızı savunmak

için birlikte alanlarda tek ses olduğumuz; AHEF üyesi

Tüm İl Derneklerine, ASEF’e TAHUD’a, Türk Sağlık Sen’e,

Genel Sağlık İş’e AHESEN’e, BDS’ye ve destekleyen illerin

Tabip Odalarına da selam olsun. Birlikte kazanacağız.”

46 Pharma


Applications are Starting for

Bayer G4A Turkey 2020 için Başvurular Başlıyor!

Bayer, contributes to the entrepreneurship ecosystem

in Turkey with grants, mentoring, training support

and cooperation opportunities by a total value of

1.5 million TL within two years continues to support

entrepreneurs.

The third of G4A Turkey of G4A Initiative Acceleration

Program Bayer, as a “Life Sciences” company, conducts

global in order to support digital initiatives and

entrepreneurship ecosystem in this area begins.

Entrepreneurs, who offer digital solutions to corporate

functions for health, agriculture, radiology and

environmental health (pest and rodent struggle) and

corporate functions and who have passed the idea stage,

have a lean product, prototype or advanced initiative can

participate in the G4A Turkey 2020 program.

The initiatives to be selected by a special jury consisting

of Bayer executives and leading names in the venture

ecosystem will be supported by a grant of 60 thousand

TL, mentorship, training, collaborations and 100 days of

work at the Bayer Head Office. The detailed information

about the G4A Turkey Enterprise Acceleration Program,

whose applications will continue until March 1, 2020, and

the terms of participation are available on the G4A Turkey

website.

Bugüne kadar, hibe, mentorluk, eğitim desteği ve iş

birliği imkanı ile Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine

iki yılda toplam 1,5 milyon TL değerinde katkı sağlayan

Bayer, girişimcileri desteklemeye devam ediyor.

Bayer’in bir “Yaşam Bilimleri” şirketi olarak, bu alandaki

dijital girişimleri ve girişimcilik ekosistemini desteklemek

amacıyla küresel çapta yürüttüğü G4A Girişim Hızlandırma

Programı’nın Türkiye ayağı G4A Turkey’in üçüncüsü

başlıyor. G4A Turkey 2020 programına sağlık, tarım,

radyoloji ve çevre sağlığı (haşere ve kemirgen mücadelesi)

ile kurumsal fonksiyonlara yönelik dijital çözümler sunan

ve fikir aşamasını geçen, yalın bir ürüne, prototipe ya

da ileri seviyede bir girişime sahip olan girişimciler

katılabiliyor.

Bayer yöneticilerinden ve girişim ekosisteminin önde

gelen isimlerinden oluşan özel bir jüri tarafından seçilecek

girişimler 60 bin TL değerinde hibe, mentorluk, eğitim, iş

birlikleri ve Bayer Merkez Ofisi’nde 100 gün süreli çalışma

imkanı ile desteklenecek. Başvuruları 1 Mart 2020 tarihine

kadar devam edecek olan G4A Turkey Girişim Hızlandırma

Programı ile ilgili ayrıntılı bilgiye ve katılım şartlarına G4A

Turkey web sitesinden ulaşılabiliyor.

Pharma 47


Don’t Underestimate Vitamin B12 Deficiency

B12 Vitamini Eksikliğini Küçümsemeyin

Vitamin B12, which is important for blood formation

and brain nerves, is the vitamin that the body suffers

from most. What are the symptoms of vitamin B12

deficiency? So, what causes vitamin B12 deficiency?

Vitamin B12 deficiency, which has an important place

in the protection of the nervous system, memory

and body health, can cause serious health problems

if precautions are not taken. Phytotherapy Specialist

Dr. Ümit Aktaş says “One of the most important

symptoms of vitamin B12 deficiency is fatigue”

and warns “I recommend you not to underestimate

the B12 deficiency and undertake the necessary

treatment under the doctor’s supervision, otherwise

the lack of a vitamin may endanger your health.”

Phytotherapy Specialist Dr. Ümit Aktaş who stated that

it is necessary to check whether there is a B12 deficiency

at the source of the problem, especially in the case

of exhaustion that does not pass, and especially the

concentration disorder and forgetfulness accompanying

this exhaustion warns “If there is a tingling sensation in

your hands and feet, I suggest you consider the possibility

of suffering from this vital vitamin deficiency. Those

who are prone to depression should also have a look at

B12 values. It must be investigated whether there is a

deficiency of vitamin B12 behind the problem in cases of

depression, this should be a gold standard”.

Kan oluşumu ve beyin sinirleri için önemli olan B12

vitamini, vücudun en çok eksikliğini yaşadığı vitamindir.

B12 vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? Peki, B12

vitamini eksikliği nelere sebep olur? Sinir sistemi, hafıza

ile beden sağlığının korunması açısından önemli bir yere

sahip olan B12 vitamini eksikliği önlem alınmadığında

ciddi sağlık sorunlarına sebep olabiliyor. “B12 vitamini

eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri hâlsizliktir”

diyen Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliğini

hafife almamanızı, doktor kontrolünde gerekli tedaviyi

zaman geçmeden yaptırmanızı öneririm, aksi durumda

bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir”

diye uyarıyor.

Bir türlü geçmeyen bitkinlik ve özellikle de bu bitkinliğe

eşlik eden konsantrasyon bozukluğu ve unutkanlık söz

konusu olduğunda, sorunun kaynağında B12 eksikliği olup

olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini belirten

Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş; “El ve ayaklarınızda

karıncalanma hissi oluyorsa, yine bu hayati önem taşıyan

vitaminin eksikliğinden muzdarip olma ihtimalinizi göz

önüne almanızı öneriyorum. Depresyona eğilimi olanlar

da B12 değerlerine mutlaka baktırmalıdır. Depresyon

vakalarında sorunun arkasında B12 vitamini eksikliği

olup olmadığı mutlaka araştırılmalı, bu bir altın standart

olmalıdır.” diye uyarıyor.

48 Pharma


B12 deficiency proceeds insidiously

Underlining that the deficiency of this important vitamin

does not manifest itself immediately, Ümit Aktaş said

“B12 deficiency proceeds insidiously. When deficiency

symptoms appear, your B12 value is now crawling on the

ground. Do not underestimate the problem by saying

“What will it be, it is only a vitamin”. The lack of a vitamin

can endanger all your health, hospitalize you, and even its

results can be fatal”.

Who are at risk?

Emphasizing that B12 deficiency causes depression,

paranoia, memory loss, and even hallucinations, and that

vitamin B12 deficiency is common in our country Ümit

Aktaş also warned those at risk. Dr. Aktas said “Stomach

medications such as roasted chickpea that are used

indiscriminately, and even if so, cause B12 deficiency.

There is not enough vitamin B12 in herbal foods; it should

be taken from animal foods. Therefore, B12 deficiency

may be observed in vegetarians and vegans who do

not consume animal food. I often say how dangerous

stomach surgeries for slimming are. Here, one of the

side effects of these surgeries is B12 deficiency. Diabetes

medications used in the treatment of type 2 diabetes

also cause vitamin B12 deficiency. If you belong to one of

these groups, you should follow your B12 values”.

B12 eksikliği sinsi ilerler

Bu önemli vitaminin eksikliğinin hemen kendini

göstermediğinin altını çizen Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliği

sinsi şekilde ilerler, eksiklik belirtileri ortaya çıktığında

B12 değeriniz artık yerlerde sürünüyordur. ‘Ne olacak

canım, altı üstü bir vitamin’ diyerek sorunu hafife almayın.

Bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir, sizi

hastanelik edebilir, hatta sonuçları ölümcül bile olabilir.”

şeklinde uyarıyor.

Kimler risk altında?

B12 eksikliğinin depresyon, paranoya, hafıza kaybı hatta

halüsinasyonlara neden olduğunu ve ülkemizde B12

vitamini eksikliğinin yaygın olduğunu vurgulayan Dr.

Ümit Aktaş, risk altında olanları da uyardı. Dr. Aktaş;

“Gelişigüzel kullanılan, hatta tabiri yerindeyse leblebi gibi

yutulan mide ilaçları, B12 eksikliğine neden olur. Bitkisel

gıdalarda yeterli B12 vitamini bulunmaz, hayvansal

besinlerden alınması gerekir. Dolayısıyla hayvansal gıda

tüketmeyen vejetaryenler ve veganlarda B12 eksikliği

görülebilir. Zayıflamak için yapılan mide ameliyatlarının

ne kadar tehlikeli olduğunu sık sık dile getiriyorum. İşte,

bu ameliyatların yan etkilerinden biri de B12 eksikliğidir.

Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan diyabet ilaçları da B12

vitamini eksikliğine neden olmaktadır. Bu gruplardan

birine ait iseniz, B12 değerlerinizi takip etmelisiniz.” diyor.

Pharma 49


“Be Brave” call from Merck Employees Against Cancer

Merck Çalışanlarından Kansere Karşı “Cesur Ol” Çağrısı

Turkey Merck employees held an event to raise

awareness against cancer at the World Cancer Day.

The event, which was organized in cooperation with

the Cancer Fighters Association, the awareness about

cancer has been raised and they must be brave in the

fight against disease.

Cancer causes 9.6 million people to die every year, it is

estimated this number will double by 2030. The total

annual cost of the fight against cancer to the world is

1.16 trillion dollars. Authorities point out that at least one

third of common cancers can be prevented. This means

that awareness of cancer, early diagnosis, and timely

treatment will save 3.7 million lives a year.

The theme of this year’s February 4 World Cancer Day was

determined by Union for International Cancer Control as

“I am, I will” and “Be brave”.

In this context, on February 4, World Cancer Day in

Turkey, Merck employees and Cancer Fighters Association

members, drew attention to the subject in order to be

protected against cancer with brochures and stands and

besides, they carried the importance of “Take action” to

the agenda.

They handed out brochures and said, “Take action”

Taking action to raise awareness about cancer disease,

Merck employees in Turkey gave support to the

Association of Cancer Warriors voluntary activity. They

received information from Oncology Specialist Dr. Esat

Namal about the methods of cancer prevention, the

well-known mistakes and the importance of facing and

courage in the fight against this disease. Later on, they

put on their t-shirts that said “Brave and I will act for

cancer awareness” and distributed brochures giving

information about it in a Mall in order to draw attention.

Merck Türkiye çalışanları Dünya Kanser Günü’nde

kansere karşı farkındalığı artırmak için bir etkinlik

gerçekleştirdi. Kanser Savaşçıları Derneği işbirliği ile

düzenlenen etkinlikte, kanser konusunda farkındalık

oluşturarak, hastalıkla mücadelede cesur olunması

gerektiği mesajı verildi.

Kanser her yıl 9.6 milyon insanın ölümüne sebep oluyor,

bu sayının 2030’a kadar neredeyse iki katına çıkacağı

tahmin ediliyor. Kanserle mücadelenin dünyaya yıllık

toplam maliyeti ise 1.16 trilyon dolar. Otoriteler yaygın

kanserlerin en az üçte birinin önlenebileceğine dikkat

çekiyor. Bu da kanser konusunda bilinçlenme, erken

teşhis, zamanında uygun tedavi ile yılda 3,7 milyon insanın

hayatının kurtulması anlamına geliyor.

Bu yılki 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nun teması, Union for

International Cancer Control (Uluslararası Kanser Kontrol

Birliği) tarafından “I am, I will” (Ben kimim, ne yapacağım)

ve “Be bold” (Cesaretli ol) olarak belirlendi.

Bu çerçevede, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde Merck

Türkiye çalışanları ve Kanser Savaşçıları Derneği üyeleri,

kurdukları stand ve dağıttıkları broşürlerle kanserden

korunmak için konuya dikkat çekmenin daha da ötesinde,

günlük hayatın içinden insanlara dokunarak ‘Harekete

Geçme”nin önemini gündeme taşıdılar.

Broşür dağıtıp, “Harekete geçin” dediler

Kanser hastalığı hakkında farkındalık yaratmak için

harekete geçen, Merck Türkiye çalışanları Kanser

Savaşçıları Derneği’nin gönüllülük aktivitesine destek

verdiler. Önce Onkoloji Uzmanı Dr. Esat Namal’dan

kanserden korunma yöntemleri, doğru bilinen yanlışlar

ve bu hastalıkla mücadelede yüzleşme ve cesur olmanın

önemi hakkında bilgiler aldılar. Daha sonra, “Cesurum ve

ben kanser farkındalığı için harekete geçeceğim” yazan

tişörtlerini giyerek bu hastalığın insanlığa ve dünyaya

olan yüküne dikkat çekmek için bir AVM’de bilgilendirici

broşürler dağıttılar.

50 Pharma


Healthcare Professionals Will Be Protected Against

Injuries with E-Training!

Sağlık Çalışanları Yaralanmalara Karşı E-Eğitim ile Korunacak!

54% of healthcare workers in our country are

exposed to cutting-piercing tool injuries at least

once during their professional life. While the Patient

and Healthcare Workers Safety Platform continues

to minimize these rates through awareness studies,

national reports and publications, and legislative

recommendations, it also prepared an online training

for healthcare professionals.

As a result of the survey conducted by the Patient and

Health Worker Safety Platform, the Platform, which

continues its activities in our country where one of

both healthcare workers is exposed to cutting-piercing

tool injuries at least once during their professional

life, to improve the safety culture and to increase the

safety standards of the healthcare professionals in their

working lives, prepared an e-training on cutting-piercing

tool injuries by adding a new one to its work.

Patient and Health Worker Safety Platform Leader Dr.

Serhat Ünal said “As a platform, we have prepared this

e-training module for all valuable healthcare professionals

who use cutting-piercing tools to change awareness,

attitude and behavior change, and to significantly reduce

exposure to injuries. With this module, we aim to raise

the working standards of healthcare professionals and

standardize the necessary measures in this context with

legislation studies”.

In the training, prepared by the 5 expert healthcare

professionals within the Platform, the Definition and

Epidemiology, Protection and Prevention, Cost of Cutting

and Drilling Injuries and Good Practices are included.

Within the scope of the training, while 30 questions

which comprehensive explanations were advanced, were

presented to the participants, the participants were

measured on information such as applications to prevent

cutting-piercing injuries, devices equipped with safety,

management of risk values, things to do after injury,

costs of injuries to the health system, good practices

and standards. Healthcare professionals can also access

the literature information on the topics mentioned

in the comprehensive explanations about the correct

answer presented after each question. A certificate

of participation is given by the Platform to those who

complete the training, where all healthcare professionals

can participate free of charge.

You can access the Cutter-Piercing Tool Injuries E-Training

Module from the Patient and Healthcare Worker Safety

Platform website. http://www.hscgp.org/

Ülkemizdeki sağlık çalışanlarının %54’ü meslek

yaşamları boyunca en az bir kez kesici-delici alet

yaralanmalarına maruz kalıyor. Hasta ve Sağlık

Çalışanları Güvenliği Platformu, bu oranları farkındalık

çalışmaları, ulusal rapor ve yayınlar ve mevzuat önerileri

ile en aza indirme çalışmalarına devam ederken, aynı

zamanda sağlık profesyonelleri için online bir eğitim de

hazırladı.

Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu’nun yürüttüğü

anket çalışması sonucunda her iki sağlık çalışanından

birinin meslek yaşamları boyunca en az bir kez kesicidelici

alet yaralanmalarına maruz kaldığı ülkemizde,

güvenlik kültürünü geliştirmek ve sağlık çalışanlarının

çalışma hayatlarındaki güvenlik standartlarını yükseltmek

amacıyla faaliyetlerini sürdüren Platform, önceki

çalışmalarına bir yenisini ekleyerek kesici-delici alet

yaralanmaları ile ilgili bir e-eğitim hazırladı.

Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri

Prof. Dr. Serhat Ünal, “Platform olarak, konu ile ilgi

farkındalığı, tutum ve davranış değişikliğine çevirmek ve

yaralanmalara maruziyetin ciddi seviyede azalması için

kesici-delici alet kullanan tüm değerli sağlık çalışanları

için bu e-eğitim modülünü hazırladık. Bu modül sayesinde

sağlık çalışanlarının çalışma standartlarını yükseltmeyi ve

bu kapsamdaki gerekli önlemleri mevzuat çalışmaları ile

standart hale getirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Konu ile ilgili 5 uzman sağlık profesyoneli tarafından

Platform bünyesinde hazırlanan eğitimde Tanım ve

Epidemiyoloji, Koruma ve Önleme, Kesici-Delici Alet

Yaralanmaları Maliyeti ve İyi Uygulamalar bölümleri

bulunuyor. Eğitim kapsamında katılımcılara sorular

ilerledikçe kapsamlı açıklamaları sunulan 30

soru yöneltilirken, katılımcıların kesici-delici alet

yaralanmasını önlemeye yönelik uygulamalar, güvenlik

donanımlı cihazlar, risk değerlerinin yönetim süreci,

yaralanma sonrası yapılması gerekenler, yaralanmaların

sağlık sistemine maliyetleri, iyi uygulamalar ve

standartlar gibi konularda bilgileri ölçülüyor. Sağlık

çalışanları her sorunun ardından sunulan doğru cevap

ile ilgili kapsamlı açıklamalarda ayrıca cevaplarda geçen

konular ile ilgili literatür bilgilerine de ulaşabiliyorlar.

Tüm sağlık çalışanlarının ücretsiz katılabileceği eğitimi

tamamlayanlara Platform tarafından bir katılım belgesi

veriliyor.

Kesici-Delici Alet Yaralanmaları E-Eğitim Modülüne Hasta

ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu web sitesinden

ulaşabilirsiniz. http://www.hscgp.org/

Pharma 51


High Protection in both City and Outdoor Sports with

Eau Thermale Avène

Eau Thermale Avène ile

Hem Şehirde Hem Outdoor Sporlarda Yüksek Koruma

Pierre Fabre’nin bir numaralı dermokozmetik ve

güneş bakım markası Eau Thermale Avène hem

günlük kullanıma hem de outdoor spor yapanlara özel

geliştirdiği güneş koruyucu ürünlerle kış aylarında

da cildinizde tam koruma sağlıyor. İçeriğinde Avene

Termal Su bulunan Eau Thermale Avène Fluide Sport

50+ ve B-Protect 50+ cildinize ışıltılı bir görüntü

verirken, güneşin zararlı etkilerini önlüyor.

Eau Thermale Avène, the number one dermocosmetic

and sun care brand of Pierre Fabre, provides

full protection for your skin in the winter months

with sunscreen products developed for both daily use

and outdoor sports. Eau Thermale Avène Fluide Sport

50+ and B-Protect 50+, which contains Avene Thermal

Water, gives a radiant look to your skin and prevents

the harmful effects of the sun.

Eau Thermale Avène, the most preferred brand in

the European dermo-cosmetic market, promises high

protection to your skin with two solar products.

Special for sports enthusiasts

Eau Thermale Avène offers very high sun protection for

ski lovers and outdoor sports with its Fluide Sport 50+

product developed specifically for sports enthusiasts.

Thanks to its special formula, the product does not leave

a feeling of stickiness and white, but at the same time it

is resistant to sweat and water. With its active ingredient,

refreshing and innovative texture, Fluide Sport 50+ is also

effective against oxidative stress associated with physical

exertion.

Indispensable for daily life

In addition to Eau Thermale Avène patented filter

system,, B-Protect 50+, having anti UV, anti pollution and

beautifying effects, and protector from sun, makes it

possible to protect you from the sun in city life. B-Protect

50+ provides a bright and even skin color and bare skin

effect with its micro-reinforced pigments in addition to

sun protection.

Avrupa dermokozmetik pazarının en çok tercih edilen

markası Eau Thermale Avène, iki güneş ürünüyle cildinize

yüksek koruma vadediyor.

Spor yapanlara özel

Eau Thermale Avène spor yapanlara özel geliştirilen

Fluide Sport 50+ ürünüyle kayakseverlere ve outdoor

sporlarıyla uğraşanlara çok yüksek güneş koruması

sunuyor. Ürün özel formülü sayesinde yapışkanlık hissi ve

beyaz iz bırakmıyor aynı zamanda da tere ve suya karşı

dayanıklı. Aktif içeriği, canlandırıcı ve yenilikçi dokusuyla

Fluide Sport 50+ fiziksel eforla bağlantılı oksidatif strese

karşı da etkili.

Günlük yaşamın vazgeçilmezi

Eau Thermale Avène, patentli filtre sisteminin yanı sıra

anti UV, anti kirlilik ve güzelleştirici etkiye sahip güneş

koruyucusu B-Protect 50+ ise şehir yaşamında güneşten

korunmayı mümkün kılıyor. B-Protect 50+ güneş

korumasının yanı sıra içeriğindeki mikro- güçlendirilmiş

pigmentlerle parlak ve eşitlenmiş cilt rengi ve çıplak ten

etkisi sağlıyor.

52 Pharma


Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad

Face Aslı Enver!

Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le

Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen!

Doğallığı ile tanınan başarılı oyuncu Aslı Enver, cilt

bakımında uzmanlık denilince ilk akla gelen, yediden

yetmişe herkesin sevgilisi Bepanthol’ün yeni yüzü

oldu. Aslı Enver yeni reklam filmlerinde şimdiye kadar

ekranlarda izlediğimizden çok farklı ve aksiyon dolu

sahnelere hayat veren bir karakteri canlandırıyor.

Bir aksiyon filmi setindeki kadar olmasa da sıcak, soğuk,

rüzgar gibi farklı hava koşulları yüzünden gün boyu

kuruyan cildinin korunması ve nemini geri kazanmasında

Bepanthol, Aslı Enver’in her gün yanında olan rol arkadaşı

olarak karşımıza çıkıyor. Reklam filmleri heyecan verici

senaryolarıyla cilt bakımı kategorisine yepyeni bir soluk

kazandırıyor.

Aslı Enver, canlı ve doğal bir görünüme sahip olan

cildinin yardımcısı Bepanthol ile “Her Gün Yeniden, Her

Gün Yenilen” mottosuyla başlayan yeni iş birliğini, 31

Ocak Cuma akşamı The Marmara Esma Sultan’da yakın

çevresinin de katıldığı özel bir etkinlikte duyurdu.

Aslı Enver, the successful actress known for her

naturalness, became the new face of Bepanthol, the

lover of everyone from seven to seventy, which comes to

mind when it comes to expertise in skin care. Aslı Enver

portrays a character that brings life to different scenes

and action-packed scenes than we have seen on screens

until now.

Although it is not as much as in an action movie set,

Bepanthol is seen as a role friend of Aslı Enver every day

in protecting her skin, which dries all day long due to

different weather conditions such as hot, cold and wind.

Commercials bring a brand new breath to the skincare

category with their exciting scenarios.

Aslı Enver announced her new collaboration with

Bepanthol, the assistant of her skin, which has a lively and

natural appearance, with the motto “Every Day Repeat,

Every Day Renew” at a special event in the Marmara Esma

Sultan, on Friday evening, on 31 January.

Pharma 53


Johnson & Johnson Vision’s Multi-Purpose Contact Lens

Disinfectant Solution ACUVUE Revitalens Sales in Turkey

Johnson & Johnson Vision’ın Çok Amaçlı Dezenfektan Kontakt Lens

Solüsyonu ACUVUE Revitalens Türkiye’de Satışta

Johnson & Johnson Vision multipurpose contact lens

disinfectant solution (MPDS) ACUVUE revitalens

began to be sold in Turkey. RevitaLens, the new

product of ACUVUE ®, the contact lens products

brand of Johnson & Johnson Vision, provides peroxide

quality disinfection and all-day comfort.

ACUVUE RevitaLens MPDS was developed as a result

of long research with world-class microbiologists and

contact lens material experts, with information coming

from more than 600 eye health professionals.

The solution uses double disinfectant technology to

provide peroxide quality disinfection and provides allday

comfort. ACUVUE RevitaLens MPDS kills more than

99.9 % of germs (such as Acanthamoeba) that can cause

serious eye conditions. It provides disinfection of the lens,

even if the solution partially evaporates in the lens case.

Indicating the contact lens solutions are an important

part of eye care routine, Johnson & Johnson Professional

Training and Development Manager Of Turkey, Dr. Banu

Arslan said “Most contact lens users in Turkey, prefers

reusable contact lenses that require daily disinfection,

but some users cannot ignore the issue of disinfection.

In this sense, we are happy to add RevitaLens, a multipurpose

contact lens disinfectant solution, to our product

portfolio”.

Johnson & Johnson Vision’ın çok amaçlı kontakt lens

dezenfektan solüsyonu (MPDS) ACUVUE RevitaLens

Türkiye’de satışa sunulmaya başladı. Johnson &

Johnson Vision’ın kontakt lens ürünleri markası

ACUVUE ®’nun yeni ürünü olan RevitaLens, peroksit

kalitesinde dezenfeksiyon ve gün boyu konfor sağlıyor.

ACUVUE RevitaLens MPDS, 600’den fazla göz sağlığı

profesyonelinden gelen bilgilerle dünya standartlarında

mikrobiyologlar ve kontakt lens malzeme uzmanlarıyla

birlikte uzun araştırmalar sonucunda geliştirildi.

Solüsyon, peroksit kalitesinde dezenfeksiyon sağlamak

için çift dezenfektan teknolojisini kullanıyor ve gün

boyu rahatlık sağlıyor. ACUVUE RevitaLens MPDS,

ciddi göz rahatsızlıklarına sebep olabilecek mikropların

(Acanthamoeba gibi) %99,9’undan fazlasını öldürüyor.

Lens kutusunda, solüsyon kısmi olarak buharlaşsa bile

lensin dezenfeksiyonunu sağlıyor.

Kontakt lens solüsyonlarının göz bakımı rutininin çok

önemli bir parçası olduğunu belirten Johnson & Johnson

Türkiye Profesyonel Eğitim ve Gelişim Müdürü Op. Dr.

Banu Arslan, “Türkiye’de kontakt lens kullanıcılarının

çoğu, günlük dezenfeksiyon gerektiren yeniden

kullanılabilir kontakt lensleri tercih ediyor, ancak bazı

kullanıcılar dezenfeksiyon konusunu göz ardı edebiliyor.

Bu anlamda, çok amaçlı kontakt lens dezenfektan

solüsyonu RevitaLens’i ürün portföyümüze katmaktan

mutluluk duyuyoruz” dedi.

54 Pharma


2 nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair

Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients

October 8 - 9 - 10, 2020

ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul

www.beauty-istanbul.com

Tel: +90 212 2229060 |

+90 533 4843030 | info@beauty-istanbul.com

Organizer




Correct the Mistakes You Know Right in Baby and Child Health

Bebek ve Çocuk Sağlığında Doğru Bildiğiniz Yanlışları Düzeltin

Yenidoğan, bebek ve çocuk sağlığı söz konusu

olunca anne-babalar o güne kadar edindikleri tüm

bilgileri unutup, soğukkanlılıklarını kaybederek

panikleyebiliyor. Özellikle kulaktan dolma bilgiler ya da

toplumda yaygın olan ancak yanlış inanışlar, ebeveynleri

ve çocuğun sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.

Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Bölümü’nden Uz. Dr. Seda Günhar, çocuk sağlığında

doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.

Yanlış: “Bebeklerin gözündeki çapaklanmayı önlemek

için çayla pansuman yapılmalıdır.”

Doğrusu: Bebeklerde gözyaşı kanalının doğumsal

tıkanıklığı akıntı, çapaklanma ve sulanma yapabilir. Bunun

birlikte sulanma glokom, çapaklanma ise konjonktivit

belirtisi olabilir. Yenidoğanların yaklaşık yüzde 5’inde

görülen gözyaşı kanalı tıkanıklığı, doğumdan sonraki ilk

birkaç haftada gözyaşı göllenmesi ve çapaklanma atakları

ile kendini gösterir. Bu durum, ilk 1 yıl içinde kendiliğinden

düzelir. Bunun için göz doktorunun öğreteceği teknikle

gözyaşı kanalını açmaya yönelik masaj düzenli olarak

yapılmalıdır.

As for the health of newborns, babies and children,

parents can forget all the information they have

received so far and lose their coolness and panic.

Especially hearsay information or widespread

beliefs in society can negatively affect the health of

parents and children. From Memorial Şişli Hospital

Child Health and Diseases Department, Att. Dr. Seda

Günhar gave information about the mistakes known

in child health.

Yanlış: “Dil bağı kendiliğinden düzelir.”

Doğrusu: Dil bağı, dili ağız tabanına sabitlemeyi

sağlamaktadır. Bu bağın normalden kısa ya da kalın

olması dilin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bu durumda

emme, yeme/yutma problemleri, konuşma bozuklukları,

kötü ağız hijyeni, diş problemleri ve dil şeklinde bozukluk

görülebilir. Bebekte fonksiyon bozukluğu mevcut ise dil

bağına küçük bir müdahale gereklidir.

False: “Tea dressing should be done to prevent burrs

in the eyes of babies.”

True: Congenital obstruction of the tear duct in infants

can cause discharge, burr and watering. Besides, watering

can be a sign of glaucoma and burring may be a sign of

conjunctivitis. Tear duct obstruction, which occurs in

approximately 5 percent of newborns, is manifested by

tear pooling and burring attacks in the first few weeks

after birth. This situation improves spontaneously in the

first year. For this, the massage aimed at opening the tear

canal should be done regularly with the technique that

the ophthalmologist will teach.

58 Pharma


False: “Tongue bond automatically heals.”

True: The tongue bond allows fixing the tongue to the

base of the mouth. If this bond is shorter or thicker

than normal affects then the functions of the language

negatively. In this case, sucking, eating / swallowing

problems, speech disorders, poor oral hygiene, dental

problems and tongue-like defects can be seen. If the

baby has dysfunction, a small intervention in the tongue

ligament is required. In infants younger than 6 months,

the procedure is easily performed with local anesthesia.

Almost all of the tongue is made up of muscle. There is no

muscle information about how to use your baby’s tongue.

It usually starts after the second week when the brain

regulates the work of the tongue and the baby learns to

absorb effectively after the tongue bond is released.

False: “The dandruff is seen in every baby and is

normal.”

True: The dandruff is not a natural formation and

develops as a result of some frequent mistakes.

Washing the baby frequently and treating the head area

with extreme sensitivity, especially when cleaning the

head area, leaves soap, without rinsing, worrying about

the damage to the fontanel, accelerates the formation of

dandruff.

B While the baby’s head is being washed; light touches

should be made with the nails and should be cleaned

thoroughly. To treat dandruff, apply olive oil to the child’s

head and wait at least 2 hours and comb it with a soft

comb or brush. Dandruff must be cleaned; it should

never be considered a normal thing. After the dandruff

is cleaned, only soap or shampoo should be applied once

a week so that it does not start again while taking a bath.

6 aydan küçük bebeklerde çoğunlukla lokal anestezi ile

işlem kolayca yapılır. Dilin neredeyse tamamı kastan

oluşmaktadır. Bebeğinizin dilini nasıl kullanacağına

dair hiçbir kas bilgisi yoktur. Beynin dilin çalışmasını

düzenlemesi ve bebeğin dil bağı serbest bırakıldıktan

sonra etkin bir şekilde emmeyi öğrenmesi genelde ikinci

haftadan sonra başlar.

Yanlış: “Konak her bebekte görülür ve normaldir.”

Doğrusu: Konak, doğal bir oluşum değildir ve sıklıkla

yapılan bazı hatalar sonucu gelişir. Bebeği sık yıkamak ve

özellikle baş bölgesinin temizliği yapılırken aşırı hassas

davranılması, bıngıldağa zarar verilir endişesiyle iyice

durulanmadan sabunlu bırakılması konuk oluşumunu

hızlandırır. Bebeğin kafası yıkanırken tırnaklarla hafif

dokunuşlar yapılmalı ve iyice temizlenmelidir. Konağı

tedavi etmek içinse çocuğun kafasına zeytinyağı sürerek

en az 2 saat beklenmeli ve yumuşak bir tarak ya da fırçayla

taranmalıdır. Konağın mutlaka temizlenmesi gerekir,

bunun normal bir şey olduğu asla düşünülmemelidir.

Konak temizlendikten sonra banyo yaptırırken çocuğa

tekrar başlamaması için haftada bir sadece sabun ya

da şampuan uygulanmalıdır. Onun haricinde sadece

duru suyla banyo yaptırılmalıdır. Şampuan olarak da

nemlendirecek şampuanlar tercih edilmelidir. Özellikle

konağı tedavi etmeye yönelik şampuan önerileri içinse

doktorunuza danışabilirsiniz.

Yanlış: “Bebeğin her yemekten sonra kaka yapması,

sindirim sisteminde bir sorunun işaretidir.”

Doğrusu: Çocuklarda dışkılama sıklığı çocuktan çocuğa

değişiklik gösterir. Çocuk yemeğini ağzına aldığı andan

itibaren sindirim sistemi aktive olur. Bu durum gayet

normaldir.

Pharma 59


Apart from that, only bath with clear water should be

done. Shampoos for moisturizing shampoos should be

preferred. You can consult your doctor for shampoo

recommendations, especially for treating dandruff.

False: “Baby’s pooping after every meal is a sign of a

problem in the digestive system.”

True: The frequency of defecation in children varies from

child to child. From the moment the child gets his food

in his mouth, the digestive system is activated. This is

perfectly normal. However, if your child is not diarrhea,

his growth and development is considered normal by the

pediatrician, and if there is no condition such as resistant

anemia, iron or vitamin deficiency there is no need to

worry about any health problems. If a child has one of

these complaints, a specialist should be consulted.

False: “It is normal for young children to rub their

eyes frequently.”

True: The child’s constant wiping may be a sign of an

allergic eye disease. The eyes can often be itchy because

of a foreign substance that touches the eyes, seasonal

allergies, dry eyes, and scratching of the cornea. When

the complaints of a child who constantly wipes his eyes

are observed, it is necessary to investigate whether there

is an allergic eye disease..

False: “Tropical fruits such as avocado, pineapple,

coconut are also healthy for children.”

True: While giving additional food to babies under the

age of 1, extreme caution should be taken against foods

known to be allergic. Some tropical fruits that mothers

prefer and babies also love can cause serious allergies. In

addition, some fruits, apart from allergies, may trigger

reflux due to their high acid content and cause serious

rash. Avocados and mangoes are fruits with high allergic

properties. Pineapple has high acid content. However,

after the 9th month, it can be given carefully, following

the rule of 3 days. Each food should be started one by

one and tried gradually in 3 days. It is okay to consume

coconut as a grater or milk. Such foods can be consumed

up to 1 coffee cup 1 time per day.

False: “Children with a bottle habit do not have to

drink milk from the glass.”

True: 4 ages and older ages are process in which children

develop rapidly. The fact that a child who has passed the

infancy still drinks milk from the bottle shows that he was

stuck in his infancy. To give up the bottle, it can be said

goodbye by flying the bottle with the balloons, and taking

care of the adults it can be an example of drinking milk

from a small glass with a straw by emulating the adults.

Ancak eğer çocuğunuzda ishal değilse, büyümesi ve

gelişmesi çocuk doktoru tarafından normal olarak

değerlendiriliyorsa, dirençli kansızlık, demir ya da vitamin

eksikliği gibi bir durum söz konusu değilse herhangi

bir sağlık problemi olduğuna dair endişelenilmesine

gerek yoktur. Çocukta bu şikayetlerden biri mevcutsa bir

uzmana mutlaka başvurulmalıdır.

Yanlış: “Küçük çocukların sık sık gözlerini ovuşturması

normaldir.”

Doğrusu: Çocuğun sürekli gözlerini silmesi alerjik bir göz

hastalığının habercisi olabilir. Gözler sıklıkla göze değen

yabancı bir madde, mevsimsel alerjiler, göz kuruluğu ve

korneanın çizilmesi gibi nedenlerle kaşınabilmektedir.

Sürekli gözlerini silen bir çocuğun şikayetleri

gözlendiğinde alerjik bir göz hastalığı olup olmadığının

araştırılması gerekir.

Yanlış: “Avokado, ananas, Hindistan Cevizi gibi tropik

meyveler çocuklar için de sağlıklıdır.”

Doğrusu: 1 yaş altındaki bebeklere ek gıda verirken alerjik

olduğu bilinen gıdalara karşı çok dikkatli olunmalıdır.

Özellikle annelerin çok tercih ettiği ve bebeklerin de

severek yediği bazı tropik meyveler ciddi alerji yapabilir.

Ayrıca alerji dışında bazı meyveler yüksek asitli içerikleri

nedeniyle reflüyü tetikleyip, ciddi pişiklere yol açabilir.

Avokado ve mango alerjik özellikleri yüksek meyvelerdir.

Ananasın ise asit içeriği fazladır. Ancak 9. aydan sonra 3

gün kuralına uyarak dikkatli bir şekilde verilebilir. Her gıda

tek tek başlanıp 3 günde azar azar artırarak denenmelidir.

Hindistan cevizinin rende veya süt olarak tüketilmesinde

sakınca yoktur. Bu gibi gıdalar günde 1 kez 1 kahve fincanı

kadar tüketilebilir.

Yanlış: “Biberon alışkanlığı olan çocuklar bardaktan süt

içmek zorunda değil.”

Doğrusu: 4 yaş ve sonrası çocukların hızlı geliştikleri

bir süreçtir. Bebeklik dönemini geçmiş olan bir çocuğun

hala biberondan süt içmesi onun bebeklik döneminde

takılıp kaldığını göstermektedir. Biberondan vazgeçmesi

için biberonu balonlara bağlayıp uçurarak vedalaşması

sağlanabilir ve yetişkinlere özenerek küçük bir bardaktan

kamışla süt içmesi konusunda örnek olunabilir.

60 Pharma


Pharma 63


Wee Baby, Supplies the Products that Facilitate the

Personal Care of Babies Altogether

Bebeklerin Kişisel Bakımını Kolaylaştıran Ürünler Bir Arada

Personal care of babies becomes crucial for healthy

development of them as of the moment they are

born. Hair, nail and nasal care are among the most

important issues which must be elaborated. Wee

Baby aggregated the products which make baby

personal care easier in the new baby grooming set.

Baby grooming sets include within the grooming set

the following; nail clipper, nasal aspirator, nail file,

digital thermometer, hairbrush, handled scissors,

baby comb care kit.

Regular hair care is becoming a necessity for the scalp and

hair health of newborn babies. Special combs which were

developed for sensitive scalp do not harm babies’ skin.

Furthermore, frequent cleaning of the nose helps them

to sleep regularly, to take nourishment, and to avoid ear

and respiratory infections. The nail care of babies is as

well important from the aspect of preventing them from

scratching themselves. Nail care is recommended to be

fulfilled when babies are sleeping or moving calmly, as

this may be easier.

Baby grooming sets of Wee Baby include products that

make the personal care of babies easier.

Nail scissors, nail clippers and nail file, silicone nasal

aspirator for removing excess mucus in baby’s nose, digital

display thermometer with safe and fast measurement,

baby brush massaging sensitive scalp of babies and

grooming set bag to carry all products easily are available

therein.

Bebeklerin sağlıklı gelişimi için doğdukları andan

itibaren kişisel bakımları önem kazanıyor. Saç, tırnak

ve burun bakımı özen gösterilmesi gereken konuların

başında geliyor. Wee Baby bebek kişisel bakımını

kolaylaştıran ürünleri yeni bakım setinde bir araya

getirdi. Bebek bakım setlerinde; tırnak makası, burun

aspiratörü, tırnak törpüsü, dijital termometre, saç

fırçası, saplı çıt çıt makas, bebek tarağı bakım setinin

özel çantasında yer alıyor

Düzenli saç bakımı yeni doğan bebeklerin kafa derisi

ve saç sağlığı için gereklilik haline geliyor. Hassas kafa

derileri için geliştirilen özel taraklar bebeklerin cildine

zarar vermiyor. Aynı zamanda burunlarının sık sık

temizlenmesi düzenli uyuyabilmeleri, beslenebilmeleri,

kulak ve solunum yolu enfeksiyonlarından korunmalarına

yardımcı oluyor. Bebeklerin kendilerini çizmemesi için

ise tırnak bakımları da bir o kadar önem taşıyor. Tırnak

bakımı, daha kolay olabileceği için bebekler uyuyorken

veya sakin hareket ediyorken yapılması öneriliyor.

Wee Baby’nin bebek bakım setlerinde bebeklerin kişisel

bakımlarını kolaylaştıran ürünler yer alıyor. Tırnak

makası, saplı çıt çıt makas ve törpü, bebeğin burnundaki

fazla mukusun temizlenmesini sağlayan silikon burun

aspiratörü, güvenli ve hızlı ölçüm yapan, dijital ekrana

sahip termometre, bebeklerin hassas kafa derisine masaj

yapan bebek fırçası ve tarak ile tüm ürünlerin rahatlıkla

taşınmasını sağlayacak bakım seti çantası bulunuyor.

62 Pharma





Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!