18.05.2020 Views

Metropol Dergisi - 59.Sayı

Metropol Dergisi Metropol Dergileri- Türkiye- 59.Sayı Ana Kapak Konuğu B2BGain İhracat Destek Platformu www.b2bgain.com ''Her başarılı firmanın bir planı, başarısız firmaların ise her zaman mazereti vardır..'' - Kapak Konukları: Korkmaz Group Yönetim Kurulu Üyesi Gülvezir Korkmaz, ''Kaliteli ürün ve hizmet ile 33 yıldır markayız...'' - Çağlayan Soğutma Yönetim Kurulu Üyesi M. Zahit Ağaçayaklar, ''42 yıldır güvenle soğutuyoruz… Sadece Türkiye’yi değil dünyayı soğutuyoruz…'' - TBT- Turkish Business Team Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Arslan ''Turkish Business Team ile işlerinizikolaylaştırın… - Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı asırların hayalidir” - OSBÜK Başkanı Kütükcü, “Sanayiciyi rahatlatan kararlar, OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak” - Atilla Sinacı- ASKON Konya Şube Başkanı; ''Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…'' - “TIM Export Talks”un ilk konuğu Pekin Büyükelçisi oldu. Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır. - Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu: “Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak” - Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF’de yeterli mesafe alınamadı -Yurtdışı Tanıtım Desteği - İPED Danışmanlık Kobi Danışmanı- İhracat Destek Uzmanı Mehmet EminYıldırım - GÜİD Başkanı Eforganik Genel Müdürü Metin Güneş- ‘‘Amacımız; temiz çevre, güvenilir gıda ve sağlıklı insan…’’ - HGS Has Kahve Genel Müdürü Adnan Şahin- Kahvenin adı damakların tadı… - 3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Oğuzhan Şahin- Teknolojide 3KA Farkı… - Belirsizlik ve yetersizlik- Uzm. Psk. Danışman Duygu Özer: - Okullar açılabilecek mi? - Tekrar işime ne zaman dönebileceğim? - Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp sohbet edebileceğim? - Peki, aşı bulunabilecek mi?... - Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Sahibi Özgür Kanyılmaz- ''‘‘Futbol akıl ve yetenek işidir…’’ - Dyt. Büşra Söylemez- Sürdürülebilir beslenme

Metropol Dergisi
Metropol Dergileri- Türkiye- 59.Sayı
Ana Kapak Konuğu B2BGain İhracat Destek Platformu www.b2bgain.com
''Her başarılı firmanın bir planı, başarısız firmaların ise her zaman mazereti vardır..''
- Kapak Konukları: Korkmaz Group Yönetim Kurulu Üyesi Gülvezir Korkmaz, ''Kaliteli ürün ve hizmet ile 33 yıldır markayız...''
- Çağlayan Soğutma Yönetim Kurulu Üyesi M. Zahit Ağaçayaklar, ''42 yıldır güvenle soğutuyoruz… Sadece Türkiye’yi değil dünyayı soğutuyoruz…''
- TBT- Turkish Business Team Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Arslan ''Turkish Business Team ile işlerinizikolaylaştırın…
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı asırların hayalidir”
- OSBÜK Başkanı Kütükcü, “Sanayiciyi rahatlatan kararlar, OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak”
- Atilla Sinacı- ASKON Konya Şube Başkanı; ''Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…''
- “TIM Export Talks”un ilk konuğu Pekin Büyükelçisi oldu. Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır.
- Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu: “Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak”
- Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF’de yeterli mesafe alınamadı
-Yurtdışı Tanıtım Desteği - İPED Danışmanlık Kobi Danışmanı- İhracat Destek Uzmanı Mehmet EminYıldırım
- GÜİD Başkanı Eforganik Genel Müdürü Metin Güneş- ‘‘Amacımız; temiz çevre, güvenilir gıda ve sağlıklı insan…’’
- HGS Has Kahve Genel Müdürü Adnan Şahin- Kahvenin adı damakların tadı…
- 3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Oğuzhan Şahin- Teknolojide 3KA Farkı…
- Belirsizlik ve yetersizlik- Uzm. Psk. Danışman Duygu Özer: - Okullar açılabilecek mi? - Tekrar işime ne zaman dönebileceğim? - Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp
sohbet edebileceğim? - Peki, aşı bulunabilecek mi?...
- Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Sahibi Özgür Kanyılmaz- ''‘‘Futbol akıl ve
yetenek işidir…’’
- Dyt. Büşra Söylemez- Sürdürülebilir beslenme

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

www.metropoldergileri.com 1


RÖPORTAJ

2


www.metropoldergileri.com 3


4


www.haskahve.com

www.metropoldergileri.com 5


EDİTÖRDEN

6

Ahmet ÇAKIR

Editör

a.cakir@metropoldergileri.com

Yeni dünya kapıda!

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir derken

bu günleri öngörmemiştik…

Tarih kitaplarında okuduğumuz salgınlar, hastalıklar,

ölümler… 21. Yüzyılda okuduklarımızı

idrak ettik, atalarımızın yaşadıklarını biz de yaşadık.

Bir virüsün insanoğlunun dünyasını baştan

sona ne kadar çok değiştirdiğini gördük ve

daha neler olabileceğini tahmin etmek zor değil.

Dünyanın Süper Güç ülkeleri, gelişmiş ülkeler,

her şeyi düşünen 100 yıllık planlar yapan güçler

nedense böyle bir senaryoya hazırlıklı değilmiş!?

buna tüm dünya gözleriyle şahit oldu.

Uzaya giden dünya… ‘’Uzay çağındayız artık,

bunun bir sonrası gezegenler arası yolculuk’’

derken; tarımın, sağlığın, yerel kaynakların ne

kadar önemli olduğunu gösterdi bu süreç bize.

Bir dönemin sonuna geldik…

Yeni dünyadaki değişimi şu andan itibaren hepimiz

hissediyoruz. Artık her zamankinden daha

fazla üretme, milli kaynaklarına sahip çıkma,

birlik ve beraberlik içerisinde akıllı adımlar

atma zamanı.

Şimdi olduğu gibi gelecekte de kesinlikle bilişimin

devleri dünyanın en değerli şirketleri olacak

ama bir 50 yıl sonra değil. Çünkü tüm dünya

aynı anda sağlığın, tarımın, üretimin, önemi çok

trajik bir şekilde kavradı…!

İhracat daha da çok önem kazanacak bunu hep

biliyoruz değil mi? Artık ihracat yapmak eskisi

gibi kolay da olmayacak! Her ülke üretimini

kendi yapmak, kendi kendine yetebilmek için

daha çok çaba harcayacak.

Bizi gerçekten çok farklı kökten değişimli bir

dünya bekliyor!

Hazırlıklı olmalıyız!

Her bir birey, her bir işletme olarak.


www.metropoldergileri.com 7


RÖPORTAJ

8


www.metropoldergileri.com 9


D E R G İ S İ

D E R G İ S İ

Yaygın, Süreli,

Mayıs 2020

YAYINCI / İMTİYAZ SAHİBİ

www.b2bgain.com

Adına Seycan ÇAKIR

Türk şirketlerinin ihracatlarını arttırarak

yeni pazarlarda yer bulmaları için çalışan

B2BGain ihracat destek platformu ve

ekibiyle merak edilenleri konuştuk.

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Ahmet ÇAKIR

GÖRSEL YÖNETMEN

Seycan ÇAKIR

YAYIN KOORDİNATÖRÜ

Beycan AKSOY

PROJE KOORDİNATÖRÜ

Beyzat AKSOY

KURUMSAL İLETİŞİM ASİSTANI

Canan ŞAYİR

GRAFİK TASARIM

HUKUK DANIŞMANI

Av. Seda KARA

YÖNETİM YERİ

Akabe Mh. Şehit Furkan Doğan Cd.

Bey Plaza A Blok 5/503

Karatay/ KONYA

Tel: 0332 323 10 18

Faks: 0332 323 10 19

www.metropoldergileri.com

info@metropoldergileri.com

DİJİTAL TASARIM

Serdika Street, fl. 3, Office 1,

Burgas 8000, Bulgaria

Mayıs 2020

Dergide yayınlanan yazı, fotograf,

illustrasyon ve konuların her hakkı

saklıdır. İzinsiz ya da kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı

yapılamaz.


Mayıs 2020

İÇİNDEKİLER

14

Cumhurbaşkanı

Erdoğan:

“Çanakkale Boğazı‘na köprü

inşaatı asırların hayalidir”

22

OSBÜK Başkanı

Memiş Kütükcü

17

Sağlık Bakanı

Dr. Fahrettin Koca

32

ASKON Konya Şube Başkanı

Atilla Sinacı

“TIM EXPORT TALKS”

KORKMAZ GROUP

Gülvezir Korkmaz

www.metropoldergileri.com 11


RÖPORTAJ

12

D E R G İ S İ

46

Mehmet Zahid

Ağaçayaklar

ÇAĞLAYAN SOĞUTMA

52

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı

Kutlu Karavelioğlu

Antalya OSB Başkanı

Ali Bahar

66

İhracat Destekleri Uzmanı

Mehmet Emin Yıldırım

HGS Has Kahve Müdürü

Adnan Şahin


Mayıs 2020

İÇİNDEKİLER

70

Eforganik Tarım Genel Müdürü

Metin Güneş

TBT Turkish Business Team

Ramazan Arslan

78

Uzm. Psk. Danışman

Duygu ÖZER

86

3KA GRUP

Tahsin Oğuzhan Şahin

Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Kulüp Sahibi

Özgür Kanyılmaz

www.metropoldergileri.com 13


HABER

14

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı

asırların hayalidir”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün

318 metrelik çelik kulelerinin son blokunun yerleştirilmesi dolayısıyla

düzenlenen törene, video konferans ile katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada,

törenin ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını

diledi. Bu işlemle 4 kulenin de tüm bloklarının

tamamlandığına ve köprünün inşasındaki önemli

bir aşamanın geride bırakıldığına değinen Erdoğan,

projenin en başından bugünkü seviyesine kadar tüm

safhalarında emeği geçen bakanlar ve yüklenici firma

yetkililerini tebrik etti. Erdoğan ayrıca, geçmiş Ulaştırma

Bakanları Binali Yıldırım, Ahmet Arslan ve Cahit

Turhan’ı da kutlayarak, teşekkür etti.

Köprünün, Marmara Denizi’ni her iki taraftan kuşatan

büyük otoyol ağının en kritik geçiş noktası olduğuna

işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Esasen Çanakkale Boğazı’na köprü inşaatı, asırların

hayalidir. Ülkemizde pek çok hayal gibi bunu da gerçe-


ğe dönüştürmek, hamdolsun bize nasip oldu. Köprünün

2023 metrelik orta açıklığı, 2023 hedeflerimizin de ifadesidir.

Bu rastgele konulmuş bir hedef değildir. Kendi

alanında ‘dünyanın en uzunu’ unvanına sahip bu köprü,

asırlar boyunca 1915 Çanakkale Zaferimizin sembolü

olarak Boğaz’ı süsleyecektir. Feribotla 1,5 saat süren

Boğaz yolculuğunu köprüyle 6 dakikada tamamlayacak

her vatandaşımızın, bu eseri ülkemize kazandıranları

şükranla Çanakkale’de destan yazan ecdadı da rahmetle

yad edeceğine inanıyorum.”

“Vakit ve yakıt tasarrufu

sağlayacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, köprü sayesinde elde edilecek

vakit ve yakıt tasarrufunun da ülkenin kazanç

hanesine yazılacağını bildirdi.

Yaygın ve hızlı ulaşım altyapısının, bir ülkenin kalkınmasının,

gelişmesinin, büyümesinin temel şartı olduğunu

belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu anlayışla gece gündüz yürüttüğümüz çalışmalarla

bugüne kadar 18 bin kilometreyi aşkın bölünmüş yol

inşa ederek, toplam bölünmüş yol uzunluğunu 27 bin

kilometrenin üzerine çıkardık. Otoyol uzunluğunda

3 bin 100 kilometreye, ülkemizde daha önce olmayan

hızlı tren hatlarında ise 1213 metreye ulaştık. Hava yolu

ulaşımını herkesin erişebileceği seviyeye getirirken, bu

seviyeye gelmede de hedefimiz hep şu oldu: Hava yolu

halkın yolu... 30 yeni havalimanı yaparak, ülkemizin

dört bir yanında 56 havalimanını milletimizin hizmetine

sunduk. Halen inşası devam eden pek çok kara

yolu, demir yolu, hava yolu ve deniz yolu projemiz var.

Bunlar da tamamlandığında Türkiye, kendi ihtiyaçlarını

karşılamanın ötesinde, ulaşımda bölgesel merkez

konumuna gelecektir.”

“Koronavirüs sonrası için

en büyük avantaj”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen haftalarda

Çin’den yola çıkan bir yük treninin Marmaray üzerinden

Boğaz’ı aşıp Avrupa’ya gitmesinin, bu stratejik

konumun örneklerinden olduğunu anlattı.

Koronavirüs sonrası siyasi ve ekonomik olarak yeniden

şekillenecek dünyada ülkenin diğer alanlarla birlikte

ulaşımdaki güçlü altyapısının en büyük avantaj olacağına

dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:

“Bu süreçte sağlık alanında 18 yıldır büyük çabalar ve

mücadeleler sonucunda ülkemizi getirdiğimiz yerin

önemini hep birlikte çok daha iyi görüyoruz. Yurdun

dört bir köşesine binlerce hastane inşa ettik. Bunların

içlerini en modern cihazlarla donattık. Sağlık çalışanlarımızın

sayısını 1 milyonun üzerine çıkarttık. Dünyada

eşi benzeri olmayan Genel Sağlık Sigortası sistemiyle

tüm vatandaşlarımızı, 88 liradan başlayan katkılarla

sağlık hizmeti güvencesine kavuşturduk. Biz tüm

bunları yaparken, CHP’nin başını çektiği bir kesim, hep

işlerimizi engellemenin, yalan ve iftira ile önümüzü

kesmenin gayreti içindeydi. Şehir hastaneleri projele-

www.metropoldergileri.com 15


HABER

16

rimize demediklerini bırakmadılar ama onlara rağmen

ülkemizi şehir hastaneleriyle donatmayı sürdürüyoruz.”

Sağlık alanındaki yatırımlardan bahseden Erdoğan,

ilk bölümü daha önce açılan Başakşehir Şehir Hastanesi’nin

ikinci kısmını 21 Mayıs’ta Japonya Başbakanı

Şinzo Abe ile video konferans vasıtasıyla birlikte hizmete

sunacaklarını söyledi.

Erdoğan, “Maalesef bu zihniyetin salgın sonrasında

ortaya çıkabilecek acil ihtiyaçları karşılamak ve daha

sonra da kaliteli sağlık hizmeti vermek için başlattığımız

hastane inşaatlarına dahi tahammül edemiyor.

Yeşilköy ve Sancaktepe’de yapımını tamamlamak

üzere olan hastanelerimizi israf diyebilecek kadar ufku

dar, vizyonu sığ bir kafa bulunuyor.” diye konuştu.

Vefa Sosyal Destek

Gruplarına yönelik saldırılar

İçişleri Bakanlığının sokağa çıkma sınırlandırmasından

etkilenen 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı olan vatandaşlara

hizmet için oluşturduğu Vefa Sosyal Destek

Gruplarına yönelik saldırıların da aynı alçak zihniyetin

ürünü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Önce Van’ın

Özalp ilçesinde PKK’nın yaptığı ve ipini bu örgüte

teslim etmiş olan HDP’lilerin de işin içinde olduğu

anlaşılan bir terör eylemi yaşandı.” dedi.

Erdoğan, bu saldırının kaymakamlık önünde vatandaşlara

yardım dağıtılırken gerçekleştiğini belirterek, şöyle

devam etti:

“Devletin kaymakamına, polisine ve Vefa Sosyal

Destek Grubu görevlilerine hem hakaret edip hem fiili

saldırıda bulunan güruhun, CHP Yüreğir İlçe Gençlik

Kolları Başkanı ve beraberindekiler olduğu anlaşılmıştır.

PKK’nın Van’da uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği

saldırıyı CHP’liler, Adana’da hakaret ve

yumrukla yapmıştır. Yöntem farklı, zihniyet ve amaç

aynıdır.

Devletin halkına hizmet götürmesine tahammülü

olmayan bu iki kirli yapının bir süredir gizli saklı

yürüttükleri siyasi ittifakı, benzer eylemlerle sahada bir

ileri aşamaya taşıdıkları anlaşılıyor. Hala bu partilerin

riyakar siyasetlerini görememiş olanlar için sadece

bu iki hadise dahi bir başlıbaşına ibret vesikasıdır. Bu

devlet ve millet düşmanlarına evelallah biz bu toprakları

bırakmayacağız. Devletin askerine, polisine,

vatandaşlarımıza hizmet için canla başla çalışan görevlilerine

saldıran herkes bunun bedelini en ağır şekilde

ödeyecektir. Sınırlarımız içinde ve dışında PKK’sından

FETÖ’süne kadar tüm terör örgütlerine hayatı zindan

edeceğiz. PKK’nın kafasını nasıl dağlarda eziyorsak,

milletimize verdiğimiz hizmetlere tahammülü olmayan

siyasi uzantılarını da sandıkta Cumhur İttifakı olarak

hep birlikte hezimete uğratmayı sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşların

Ramazan-ı Şerifi’ni, salı gecesi idrak edilecek

Kadir Gecesi’ni, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı

kutladı.

Erdoğan, Özalp’ın bir mahallesindeki vatandaşlara yardım

götüren Vefa Sosyal Destek Grubu aracına dönüş

yolunda PKK’lı teröristlerin uzun namlulu silahlarla

ateş açtıklarını anımsatarak, saldırıda Vefa Sosyal Destek

Grubu görevlisiyle yoldan ilçeye götürmek üzere

araca alınan bir vatandaşın şehit olduğunu hatırlattı.

Her iki şehide de Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş

sağlığı dileyen Erdoğan, daha Özalp’taki şehitlerin kanı

kurumadan bu defa Adana’da Yüreğir Kaymakamlığı

bünlesindeki Vefa Destek Grubu’nun saldırıya uğradığını

söyledi.


HABER

Sağlık Bakanı Koca,

Türk Konseyi Sağlık Bakanları Toplantısına Katıldı

10 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın

da katılımıyla gerçekleştirilen Türk Konseyi Liderler

Zirvesinde alınan karar gereği, Türk Konseyi Sağlık

Bakanları Toplantısı düzenlendi. Video konferans

yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, üyeler arasında

işbirliğini güçlendirme konusunda mutabakata varıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’ni Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin

Koca’nın temsil ettiği toplantıya; Azerbaycan, Kazakistan,

Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan Sağlık

Bakanlarının yanı sıra DSÖ Avrupa Direktörü ve Türk

Konseyi Genel Sekreteri de katıldı. Dönem başkanı

olan Azerbaycan tarafından açılışı yapılan toplantıda,

üye ülke temsilcileri sırayla söz aldı.

Sağlık Bakanı Koca, salgınlarla mücadelede ülkelerin

kendi aldıkları önlemlerin yeterli olmadığını ve küresel

düzeyde tedbirler alınarak iş birliği içinde bulunulması

gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Koronavirüs salgınıyla

mücadelede tedbirleri ilk uygulayan ülkelerden

biri olduğunu ifade eden Bakan Koca, ülkede erken

dönemden itibaren alınan önlemleri özetledi. Türkiye’nin

iyi uygulama örneklerini “Pandemi Planlaması”,

“Destekleyici Stratejiler” ve “Araştırma ve Geliştirme”

olmak üzere üç ayrı başlık altında katılımcılarla paylaşan

Bakan Koca, şunları kaydetti:

“Bugün Türkiye, şüpheli vakaların tüm temaslılarının

test edilmesini ve sıkı takibini sağlayan geniş kapsamlı

bir strateji takip etmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak, virüsü

kendi laboratuvarımızda başarıyla izole ettik. Bu,

araştırma kuruluşlarımızda aşı çalışmaları için daha

fazla araştırma yapılmasının yolunu açacaktır. Bakanlık

olarak ayrıca Covid-19 araştırması üzerine yenilikçi

projeler için bir veri tabanı oluşturduk.”

Başta bilim insanları arasında olmak üzere tüm alanlarda

işbirliğine hazır olduklarını kaydeden Bakan

Koca, üye ülkelere dayanışma çağrısı yaptı. Bakan

Koca, salgının ticari ve ekonomik etkilerini minimize

etmek adına tedarik zinciri oluşturulmasını ve Sağlık

İş Forumlarının her yıl bir üye ülkenin ev sahipliğinde

gerçekleştirilmesini önerdi.

Koronavirüs gündemiyle ilgili Türkiye’de “Sorun

küresel, çözüm ulusal” sloganını benimsediklerini ifade

eden Bakan Koca, bu sloganı “Sorun küresel, çözüm

dostlarımızla” şeklinde güncellemek istediğini açıkladı.

www.metropoldergileri.com 17


HABER

18

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

“Dünyada bu hastalığın kökü kazınmadığı

müddetçe teyakkuz halinde bulunmayı

sürdürmemiz şarttır”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel

Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,

video konferans yöntemiyle

yapılan AK Parti Merkez Yürütme

Kurulu (MYK) toplantısında

yaptığı konuşmada, Türkiye’nin koronavirüsle

mücadeleyi başarıyla sürdürdüğünü, yeni hasta

sayısı, ölüm sayısı, yoğun bakım ve solunum

cihazına bağlı hasta sayısı bakımından olumlu

bir çizgide ilerlediğini dile getirdi.

Pek çok ülkenin çaresiz kaldığı, salgına teslim olduğu

bir dönemde Türkiye’nin, sağlık altyapısının ve

sosyal güvenlik sisteminin gücü sayesinde pozitif bir

ayrışma gösterdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam

etti:

“Salgınla mücadelenin başarısına paralel olarak aldığımız

tedbirleri her hafta kabine toplantımızda gözden

geçiriyoruz. İnsanlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak

adımları, önümüzdeki tabloya uygun şekilde yeni

normalleşme programımıza özellikle bu çerçevede

atıyoruz. Geçtiğimiz hafta bu çerçevede ilk kararları


almıştık. Bunlar arasında yer alan kimi işletmelerin

faaliyetlerine izin verilmesiyle ilgili uygulama dün

başladı. Her ne kadar bazı yerlerde yine arzu etmedik

sahnelere rastlasak da genel olarak halkımızın belirlenen

kurallara riayet ederek, işinin başına geçtiğini,

alışverişini yaptığını gördük.”

Erdoğan, dünkü kabine toplantısında yeni normalleşme

kararları alındığını hatırlatarak, daha önce 7

ilde kaldırılan şehirler arası giriş-çıkış yasağının 9

il için genişletildiğini, çay hasatı için bahçelerine

gidecek müstahsillere izin verilmesinden noterlerin

normal çalışma düzenine dönmesine kadar insanların

hayatını kolaylaştırmaya yönelik yeni adımlar

atıldığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki hafta sonunu

takip eden 19 Mayıs tatilinde herhangi bir olumsuzluk

yaşamamak için 16-19 Mayıs günlerinde 4

gün süreyle sokağa çıkma sınırlaması getirdik. Her

fırsatta altını çizdiğim gibi uzunca bir süre maske

kullanımı, fiziki mesafeye riayet, temizlik, zorunlu

olmadıkça dışarı çıkmama, kalabalıklardan uzak

durma ilkelerine uygun şekilde yaşamak mecburiyetindeyiz.”

diye konuştu.

Türkiye’nin salgını tamamen bitirse bile dünyada

hastalığın kökü kazınmadığı müddetçe sürekli teyakkuz

halinde bulunmayı sürdürmek gerektiğinin

altını çizen Erdoğan, “AK Parti olarak teşkilatlarımızla

ve tüm insanlarımızla bu gerçeği anlatmalı,

halkımızı psikolojik ve fiili olarak önümüzdeki

döneme hazırlamalıyız.” dedi.

“Spesifik kesimlere yönelik çalışmalar

yapan birimlerimizin daha fazla

gayret etmesi gerekiyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,

“Ülke olarak salgından terörle mücadeleye, sınır

ötesi operasyonlardan ekonomik saldırılara kadar

pek çok cephede mücadelemizi sürdürürken, maalesef

muhalefetin sinsi ayak oyunlarıyla da uğraşmak

zorunda kalıyoruz.” diye konuştu.

Böyle bir dönemde dahi darbe çığırtkanlığından,

sağlıktaki ve diplomasideki başarılarını gölgelemeye

çalışmaya kadar her yola başvuran karanlık

bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını dile getiren

Erdoğan, şöyle devam etti:

“CHP’nin başını çektiği gazete ve televizyonlardan,

sosyal medyaya kadar da azımsanamayacak

kadar bir alıcısı olan bu kesimin hamlelerini boşa

çıkarmak, Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak bizim

görevimizdir. Meydanı, sırf bize zarar vermek için

ülkesine ve milletine zarar vermeyi göze alabilecek

kadar muvazenesini kaybetmiş bu faşist zihniyete

bırakmayacağız. Bunların cüreti, sırtlarını her türlü

kirli ve sinsi senaryoya adeta balıklama atlayan bir

kesime dayamış olmalarından geliyor. Her yalanı,

her iftirayı her çarpıtmayı anında cevaplamanın yanında,

kendi davamızı, icraatlarımızı, vizyonumuzu

sürekli anlatarak bu kesimi en azından ortada bir

yere getirmeliyiz.”

Erdoğan, salgın döneminde yaşananların, sağlık

alanında yaptıklarının önemini ve kendilerine atılan

iftiraların altının ne kadar boş olduğunu gösterdiğini

belirterek, “Sınır ötesi harekatlarımızda, savunma

sanayindeki icraatlarımızla ilgili benzer bir tablo

ortaya çıkmıştı. Diğer alanlarda da aynı şekilde ülkemizi

nereden nereye getirdiğimizi ve nereye götürmek

istediğimizi, bıkmadan, usanmadan anlatmayı

sürdürmeliyiz. Özellikle kadın ve gençlik kollarımız

başta olmak üzere, toplumun spesifik kesimlerine yönelik

çalışmalar yapan birimlerimizin çok daha fazla

gayret etmesi gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Salgın sonrası sadece küresel, siyasi ve ekonomik

ilişkilerin değil, zihinlerin de yeniden yapılanma

sürecine gireceğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu sürecin, ülkemizde de yansımaları olması kaçınılmazdır.

AK Parti olarak kendimizi dünyadaki ve

ülkemizdeki bu yeni döneme süratle hazırlamalıyız.

Milletimizin karşısına donanımlı bir şekilde çıkmalıyız.

Her alanda hazırlıklarımızı yaparak belki birkaç

ay belki birkaç yıl sonra başlayacak bu tartışma ve

dönüşüm sürecini en iyi şekilde karşılamalıyız. Önümüzdeki

tarihi fırsatı değerlendirme konusunda buradaki

heyete, sizlere çok önemli görevler düşüyor.”

www.metropoldergileri.com 19


HABER

20

OSBÜK BAŞKANI KÜTÜKCÜ,

“Sanayiciyi rahatlatan kararlar,

OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak”

OSB Uygulama Yönetmeliğinde yeni düzenlemeler yapılarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Organize Sanayi

Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, OSBÜK’ün talepleri arasında yer alan emsal

artışı, OSB katılımcısının kendi ihtiyacı için elektrik üretim tesisi kurabilmesi gibi pek çok yeni düzenleme

getiren yönetmeliğin OSB’lerin rekabet gücünü artıracağını söyledi.


Organize sanayi bölgelerinin Türkiye’de sanayi

üretiminin yüzde 33’ünü gerçekleştirdiğinin

altını çizen Kütükcü, OSB’lerin sorunlarını

çözmeye yönelik atılmış her adımın son

derece kıymetli olduğunu ifade etti. Kütükcü, “OSBÜK

olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından

hazırlanan OSB Uygulama Yönetmeliğine katkıda

bulunmak üzere sunduğumuz rapordaki taleplerimizin

karşılanması son derece memnuniyet verici. Her zaman

olduğu gibi, bu yönetmelik değişikliğinde de üretimin,

organize sanayi bölgelerimizin taleplerini karşılayan

Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank’a

teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

OSB’lerde emsal

yüzde 1’e çıktı

Kütükcü, açıklamasında tüm dünyanın koronavirüs

(Covit-19) ile mücadele ettiği bu dönemde Türkiye’nin

sanayi üretimini güçlendirecek önemli kararlar aldığını

vurgulayarak “Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe

giren yeni OSB yönetmeliğine göre, OSB’lerimizde

sanayi parsellerinde emsal, taleplerimiz doğrultusunda

yüzde 1’e çıktı. Organize sanayi bölgelerimiz, imar planı

tadilatı yaparak yüzde 10 karşılığını ayırmak suretiyle

emsali yüzde 1’e çıkarabilir. Böylece sanayicilerimiz

yatırımlarına daha fazla yer ayırabilecekler” dedi.

OSB’lerde GES ve

RES’e yeni düzenleme

Daha önce çatı ve cephe uygulaması ile sınırlanan

OSB’lerde güneş enerjisi santrali kurulmasına dair yeni

düzenlemeler de yapıldığını hatırlatan Kütükcü, “Sanayi

ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından yapılan yönetmelik

değişikliği ile OSB’de yer alan sanayi ve hizmet

destek parselinin boş kalan kısımlarında katılımcının

kendi ihtiyacı için gerekli olan rüzgar ve güneş enerjisine

dayalı elektrik üretim tesisi kurabilmesine imkan

tanındı. Ayrıca yeni yönetmelikte, arsa tahsisinin iadesi

veya iptali halinde katılımcıya iade edilecek tutarın,

güncel parsel tahsis bedelinin üzerinde olamayacağı

kuralı getirilmesi de sanayicilerimizin kaynaklarının

daha etkin kullanılması açısından son derece yerinde

bir karar olmuştur. Bunlarla birlikte camiamızın

taleplerini dikkate alarak sanayicilerimizi rahatlatacak

pek çok yeni düzenlemeyi içeren yönetmeliğin hayırlı

olmasını diliyorum”

www. osbuk.org

www.metropoldergileri.com 21


HABER

22

Atilla SİNACI

ASKON Konya Şube Başkanı

konya@askon.org.tr

Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…

Değerli okuyucular;

uzun yıllar çatısı altında birçok birimde hizmet etmekten

gurur duyduğum ASKON Konya Şubesi’nin 18 Ocak tarihinde

yeni başkanı seçildim. Genel Başkanımızın tensipleri,

ASKON’un çok kıymetli üyelerinin teveccühü ile bu göreve

geldik. Buradan tüm üyelerimize ve kıymetli genel başkanımıza

tekrar teşekkür ediyorum.

Bu yola çıkarken, çok güzel hedefler ve yol arkadaşları

belirledik. Gayemiz, ASKON’u daha güçlendirmek ve tüm

işadamlarımıza faydalı bir STK haline getirmek.

Bizim için önemli olan bundan sonrası… Üye talep ve tavsiyeleri

odaklı bir yönetim anlayışı, üyelerimizin kazanması

ve ülkemize kazandırması noktasında bir çalışma sistemi,

samimiyet, doğruluk, milli ve manevi değerlere bağımlılık

esasıyla görevimizi yapma gayreti içerisinde olacağımızdan

kimsenin kuşkusu olmasın.

Burası bir iş dünyası STK’sı ve çalışmaları bu esasta olacak.

Konya sanayisine olan güvencimiz ile bu şehri Marmara

Havzası’nın en büyük alternatifi haline getirme mücadelesini

vereceğiz.

Üniversite sanayi işbirliğini

artırmaya yönelik yürüteceğimiz

çalışmalar ile teorikteki

bilimsel çalışmaların pratiğe

çevrilmesini sağlayacağız.

AR-GE merkezlerinin sayısının

artmasına yönelik çalışmalar

ile Konya sanayisindeki

ürün çeşitliliğinin de artması

için projeler yürüteceğiz.

Konya’da daha fazla fuar

yapılması ve mevcut fuarların

daha da nitelikli hale gelmesi

için teşvik edici çalışmalar yapacağız.

Ayrıca şehrimiz adına faydalı, işadamlarımızın ufkunu

açan konferans, panel, sempozyumlar düzenleyeceğiz.

Önemli bir nokta da DEİK çalışmaları. Bugün Türkiye için

son derece stratejik bir kuruluş olan DEİK’te ASKON önemli

bir yere sahip. Birçok ASKON üyemiz orada ülkemiz adına

çalışma yürütüyor. Biz Konya olarak da burada aktifliğimizi

artıracağız ve şehrimize katkı sunacağız…

Bugün kelimelere sığmayacak, hayallerimiz, hedeflerimiz

ve planlarımız var.

Heyecanımızı yitirmeden,

yönetimiz

ve üyelerimiz ile

el vererek; şehrimize

ve ülkemize

elimizden geldiğince

hizmet edeceğiz…

www.askon.org.tr


‘‘Çalışanlarımız bizlere

ailelerinin emanetleridir’’

Konya’dan istihdama destek,

ASKON ASKON Genel merkezi ve 29

STK’nın yaptığı ‘Çalışanını işten çıkarma, istihdamı

koru, ihtiyacın olan kaynak kısa çalışma ödeneğinde’

çağrısına, ASKON Konya İl Başkanlığı’ndan destek

geldi.

ASKON Konya İl Başkanı Atilla Sinacı, çağrıya kulak

vererek ASKON Konya yönetimi ve üyeleri olarak

istihdamı koruyacaklarını bildirdi.

Başkan Sinacı, “Şu an dünyanın neredeyse tamamı,

son yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak

tanımlanan Covid-19 salgınıyla mücadele ediyor. 174

ülkede yaşanan salgın nedeniyle, büyük bir krizle karşı

karşıyayız. Bu anlamda devletler ve halk ortak bir mücadele

yürütüyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de bu

süreçte örnek bir mücadele veriyoruz. Sağlık Bakanlığı

öncülüğünde, hastalığın yayılmasını önlemek adına

sergilenen politikalar takdire şayan. Yine Devletimizin

iş dünyası adına ortaya koyduğu destekler de bizleri

memnun etmektedir. Tabii ki iş dünyası zor günlerden

geçiyor. Bu süreçte bizim yapmamız gereken, dayanışma

içinde olmaktır. Bu salgına karşı 83 milyon

hep birlikte mücadele vermektir. Bir olduğumuzu, iri

olduğumuzu, diri olduğumuzu herkese göstermektir.

Korona virüse karşı belirlenen tedbirleri alarak ve

kurallara sıkı sıkıya uyarak hem çalışanlarımızı hem de

firmalarımızı korumaktır”

Hepimizin bu topraklardan aldığını yine bu topraklara

gönülden verme zamanıdır, bizler iş insanları olarak

bu günlere çalışanlarımız ile birlikte geldik ve çalışanlarımız

ile birlikte bu salgının üstesinden geleceğiz.

Çalışanlarımız bizlere ailelerinin emanetleridir, onların

ailesi bizlerinde ailesidir dedi.

ASKON Genel Merkezi ve 29 STK’nın çağrısına

uyarak, ASKON Konya İl Başkanlığı yönetimi olarak

istihdamı koruma sözü verdiklerini dile getiren Sinacı,

korona virüs tedbirleri kapsamında sağlanan Kısa Çalışma

Ödeneğinden yararlanılması gerektiğine vurgu

yaparak, “Faaliyetlerini durduran veya azaltan firmalarımız,

3 ay süreyle çalışanlarının maaşlarını kısa

çalışma ödeneğiyle karşılayabilir. Tüm firmalarımızı,

bu imkânı kullanmaya çağırıyoruz. El ele verelim, bu

zor günleri hep birlikte geride bırakalım” ifadelerini

kullandı. Başkan Sinacı, bu süreçte canı pahasına

fedakârca çalışan, bizi bizlerden daha fazla düşünen,

ailelerinden ve çocuklarından uzak durmaya çalışarak

manevi anlamda da bizlere örnek olan sağlık çalışanlarına

da teşekkür ettiklerini sözlerine ekledi.

www.metropoldergileri.com 23


KAPAK KONUSU

24

www.b2bgain.com

Türk şirketlerinin ihracatlarını arttırarak

yeni pazarlarda yer bulmaları

için çalışan B2BGain ihracat

destek platformu ve ekibiyle merak edilenleri

konuştuk.

Konuyla ilgili B2BGain platformunun

Editörlüğünü ve Ekip Koordinatörlüğünü

yürüten Beycan Aksoy sizler için sorularımızı

yanıtladı.

B2BGain platformunun çalışma koşulları

ve işleyişini bizlerle paylaşan Beycan Bey

sektörde iddialı olduklarını dile getirdi.

İhracat destek

platformumuza

üye olun, işinizi

büyütmenize

yardımcı olalım

Her başarılı firmanın bir planı, başarısız

firmaların ise her zaman mazereti vardır


Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir

misiniz?

Kocaeli Üniversitesi Otomotiv Tasarım İmalatı ve İktisadi İdari

Bilimler Fakültesi İşletme mezunuyum. Uzun yıllar çeşitli firmalarda

Satın Alma departmanından Üretim Müdürlüğü görevine kadar

çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 2019 yılı başlarında B2BGain

ekibinin bir parçası oldum. Görevim www.b2bgain.com platformu

Editörlüğü ve Ekip Koordinatörlüğüdür.

B2BGain platformunun kuruluş fikrinden ve sürecini

merak edenler için anlatabilir misiniz?

Platform fikri çok öncelere dayanmakta fakat çalışmalara 2018 yılında

başlanmış. Firuze Medya İletişim Reklam Ltd. Şti. olarak reklam,

tanıtım ve yayıncılık faaliyetleri sürdürmekteyiz, dolayısı ile üretici

ve ihracatçı firmalar ile her daim ortak çalışmalar yapmaktayız.

Fikrin sahibi Müdürümüz Seycan Çakır; Firmalar arası iletişim ve

tanıtım eksikliğini görmesi ile B2BGain gibi bir oluşuma ihtiyaç

olduğunu tespit etmiş ve ekibi ile bunu paylaşmış. Bir yıl gibi kısa

bir sürede fikri şekillendirilerek 2018 yılı sonunda B2BGain Platformu

hayata geçirilmiş. B2BGain’in ( İşten İşe Kazanç) isim babası

da Afrika Ekip Koordinatörü – Zambiya Temsilcimiz Ben Mukosa

Meki.

Platform Editörü - Ekip

Koordinatörü

Beycan AKSOY

Dediğim gibi ben ekibe katıldığımda platform ana hatları ile oluşmuştu

son şeklini de tüm ekip ihtiyaçları detaylandırarak vermiş olduk.

Benim katılma sebebim pek çok sektöre vakıf olmam ve teknik

bilgi konusunda tecrübeli olmam. Neticede ne olduğu hakkında fikir

sahibi olmadığınız bir ürünü tanıtıp, potansiyel alıcıların taleplerini

doğru anlayamazsınız.

B2BGain, firmalara ve bireysel müşterilere ne

gibi çözümler sunuyor?

B2BGain, üyesi olan firmanın kendi dış ticaret departmanı gibi

firma adına tanıtım ve sunum yapmakta. Sektörle alakalı potansiyel

alıcılar ile iletişim kurarak bu kişilerin iletişim bilgilerini ve taleplerini

firmaya iletmekte.

B2BGain üye firmalarına kazandırdıklarını kısaca

şöyle sıralayabilirim:

- Üye Firma Platformda tüm bilgileri ile (Adres, iletişim

bilgileri vs.) listelenir. Üyemiz olan firmanın tüm bilgilerini

herkese açık şekilde platformda listelemekteyiz. Dileyen alıcı

Afrika Ekip Koordinatörü – Zambia

Temsilcimiz

Ben Mukosa MEKİ

www.metropoldergileri.com 25


KAPAK KONUSU

26

bizimle iletişime geçmeden direkt olarak firma

ile de irtibat kurabilir.

- Platform Google aramalarında da üye

firmaya ön sıralarda çıkma avantajı sağlamakta.

- Yıl boyunca kendi ürün resimleri,

katalogları ve markaları ile Afrika Ülkeleri,

Arap yarımadası ve yakın coğrafyadaki (Irak,

Afganistan, İsrail, Azerbaycan, v.b) potansiyel

alıcılara tanıtımlar, birebir görüşmeler ve

çeşitli iletişim yöntemleri ile organik bir bağ

kuruluyor.

- Her gelen talep firmaya bir kartvizit formatında

iletilir; talep eden kişinin adı, talebi,

mail adresi, iletişim numarası ( Whatsapp iletişimi

kurulabilir) yer alacak şekilde iletiliyor.

- Yıl içerisinde Minimum üç aylık periyotlarda

bu süre içerisinde gelen taleplerin

tamamı tekrar iletilerek talep atlamanın önüne

geçilmiş oluyor.

- Bu üç aylık dönemde gelen taleplerin

bir kısmına kendi bünyemizde

irtibata geçerek firma temsilcilerinin

kendilerine yardımcı olup olmadığını

da sorgulamaktayız.

- Yılda 1 yayınlanan B2BGain Dijital

dergisinde 2 sayfa etkileşimli(Web

sayfası yönlendirmeli) firma tanıtımı

ve ürün tanıtımına yer veriliyor.

Bu dijital dergi ekibimizin platform

tanıtımında kullanıldığı gibi çevrimiçi

olarak herkes tarafından okunabilir

özellikte olmuş oluyor. Firmanın

bizimle anlaşması bitse bile dergide

ki reklamı tanıtım yapmaya devam

ediyor.

- Bir yıllık anlaşma yaptığımız firmanın

yılsonunda çalıştığımız ülkelerle

ilgili kendi sektörleri ile alakalı ciddi bir alıcı rehberine sahip olmuş

oluyorlar (isim, cep telefonu numarası, mail adresi).

- Aynı zamanda ülke temsilcilerimizin vasıtası ile tanıtım yapmak

ve iletişim kurmak firmaya o bölgede güven ve sempati kazandırmış

oluyor.

- Birkaç dilde konuşan çalışan istihdamını ortadan kaldırıyor.


Bu bahsetmiş olduğunuz işlemleri

firmaların diş ticaret departmanları

yapmıyor mu?

Dış ticaret departmanları yapıyor tabi ama bizim

kadar detaya inecek zamanları olmuyor çoğu

zaman. Genelde firmalardaki dış ticaret ekipleri

fuar, gelen yabancı konuk, yabancı mail trafiği

v.s gibi mevcut görevlerinin yanı sıra bizim gibi

detaylı tarama yapma fırsatı bulamayabiliyorlar.

Bizim yapmış olduğumuz çalışmalar ile firmaların

dış ticaret departmanları daha çok alıcı ile

iletişim kurma fırsatı yakalıyor. Ve dış ticaret

departmanından bir eleman işten ayrılsa bile

müşteri iletişim bilgileri firmanın kendisinde kalıyor.

Yani kısaca şöyle özetleyebiliriz: B2BGain

Ekibi üye firmasının bünyesinde bir çalışanı gibi

yıl boyunca potansiyel alıcılar hakkında firmaya

talep ve iletişim bilgisi topluyor. Bu bilgileri de

firmaya iletiyor. Hem de bir çalışanın maliyetinden

çok daha düşük bir rakama.

Türkiye’de sizin gibi çalışan başka

platformlar var mı?

Bildiğim kadarıyla yok. Rehber platformlar var

ama burada firmalar kendi sektör adı altında

toplu olarak yer alıyor ve sadece üyeler firma

iletişim bilgilerine ulaşabiliyor. Biz firmaya özel

ülke temsilcileri ile kalabalık bir ekip olarak

birebir çalışma yapıyoruz, bir dış ticaret firması

gibi.

B2BGain’in gelecek dönem hedeflerinden

bahsedebilir misiniz?

Çok kısa dönemde hızlı adımlar atarak güzel bir

ekip oluşturduk. Yaptığımız çalışmalar ile güzel

dönüşler alıyoruz. Görüştüğümüz ülkelerde ki alıcılar

farklı talepleri olduğunda referans için tekrar

bizimle iletişim kuruyor. Bu bizi mutlu ediyor.

Önümüzde ki hedefimiz farklı ülkelerde temsilcilikler

kurmak. Bununla ilgili çalışmalarımız

ve görüşmelerimiz sürüyor, en kısa sürede bunun

da haberini vermek istiyoruz. Ayrıca geçtiğimiz

yıl Bulgaristan’da kurmuş olduğumuz şirketimiz

ile Balkanlar, Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve

Rusya pazarına yönelik çalışmalara da farklı bir

platformumuz ile başlatmış olduk. Teknoloji hızla

ilerlerken bizim hız kesmemiz olanaksız.

Hangi ülkelerde çalışmalar yapılıyor?

Bu süreci nasıl takip ediyorsunuz?

B2BGain olarak Afrika ülkeleri(Cezayir, Angola,

Benin, Botsvana, Burkina Faso, Burundi, Cape

Verde (Yeşil Burun Adaları) ,Orta Afrika Cumhuriyeti,Çad,

Komorlar, Kongo, Kongo Dem. Cumh.,Kamerun

Cumhuriyeti,Cibuti, Mısır, Ekvator

Ginesi, Eritre, Etiyopya, Gabon, Gambiya, Gana,

Gine, Gine Bissau,IvoryCoast (Fildişi Sahili),

Kenya,Lesotho, Liberya, Libya, Madagaskar,

Malavi, Mali,Moritanya, Mauritius, Mayotte, Fas,

Mozambik, Namibya, Güney Sudan, Nijer, Nijerya,

Réunion, Ruanda, Sahra, Saint Helena, SãoTomé

ve Príncipe, Senegal, Seyşeller Cumhuriyeti, Sierra

Leone, Somali, Güney Afrika, Sudan, Esvatini,-

Tanzanya,Togo, Tunus, Uganda, Zambiya, Zimbabve.),

Arap ülkeleri(Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri

(BAE), Cezayir, Cibuti, Fas, Filistin, Irak,

Katar, Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Mısır,

Moritanya, Oman, Somali, Sudan, Suriye, Suudi

Arabistan, Tunus, Ürdün ve Yemen.), ve Komşu

ülkelere ( İsrail, Lübnan, Gürcistan, Irak, Suriye ve

Bulgaristan v.s) yönelik çalışmalar yapmaktayız.

Bölge bölge ayırarak takibini yapıyoruz. Kendi

aramızda ortak bir ağ kurduk herkes görüşmesini,

çalışmasını, ulaştığı bilgileri varsa özel notlarını

burada paylaşıyor ve haftalık toplantılarla her

verinin üzerinden tekrar geçiliyor. Farklı ülkelerden

temsilcilerin önemi burada ortaya çıkıyor. Her

ülkenin dili farklı İngilizce, Fransızca, Arapça v.s

yanı sıra özellikle Afrika ülkelerinde yerel diller

de oldukça fazla ve alıcı ile kendi dilinde iletişim

kurulması olumlu dönüşler sağlıyor.

Dış ticarete başlamak isteyen ihracat

yapmak isteyen kişi ve kuruluşlara

tavsiyeleriniz nelerdir?

www.metropoldergileri.com 27


KAPAK KONUSU

28

Dünya her geçen yıl daha da küçülüyor. Firmalar

öncelikle kendi varlıklarını tescillemeli

kalitelerini, markalarını ve kurumsallarını tam

olarak oluşturarak altını kalınca bir çizgi ile

çizmeli. Devamında da bununla ilgili tanıtıma

yönelmeli. Maliyetlerini hesaplamalı ve belli bir

fiyat politikası benimsemeli. Birine 3 lira birine

5 lira dönemi dünyada kapandı ithalatçı tüm

dünyadan teklif alıyor ve buna göre değerlendirme

yapıyor. ‘’Benim ürünümden dünyada satan

çok!’’ demesin, bir söz vardır ‘’ Her malın alıcısı

var’’. Yeter ki kendini doğru tanıtıp, doğru fiyat

politikası ile yola çıksın.

İnternet ortamındaki hızlı gelişimin

ihracat sektörüne avantaj ve dezavantajlarından

bahseder misiniz?

İnternet ve teknolojideki bu hızlı gelişim ticaretin

kurallarını da yeniden yazdırdı desek yanlış

olmaz. Avantajı; doğru bir çalışma ile tüm dünya

da tanınmak, ticaret yapmak, dezavantajı ise

yanlış hamlelerle kolayca yok olabilme tehlikesi.

Herhangi ülkedeki bir müşteri benim sabit müşterim

veya sürekli alıcım deme şansı ortadan

kalkıyor. Bir önceki soruda da belirttiğim gibi

alıcılar artık tüm dünyadan teklif alıyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan

Covid- 19 salgını ihracatı nasıl

etkiler?

İhracatta da elbette ki her sektörde olduğu gibi

ana gündem konusu Coronavirüs salgını. Coronavirüs

salgınının ilk ortaya çıktığı Çin’de üretimin

yavaşlamasıyla ilk başlarda Türk firmalarına

talep artmış bununla beraber siparişlerde de

artış olmuştu. Çin’deki fabrikaların üretime ara

vermeleri dünya ticaretinde değişikliğe ve farklı

yeni pazarlar, üreticiler arayışına yol açtı.

Coronavirüs salgınının Çin’den sonra tüm dünyada

hızlıca yayılması tüm ülkelerin ihracatına

darbe vurduğu gibi Türkiye’nin de ihracatını

etkiledi. Birçok insan bu süreçte de ayakta

kalabilmek için e-ticaret sitelerine yönelmiş ve

alıcılara ulaşmaya çalışmaktadır. Sadece ülke

olarak değil tüm dünya olarak dijital teknoloji ile


ayakta kalmaya çalışmaktayız. Virüs nedeniyle

ihracat yapılsa bile şuan ürünün ulaşma noktasında

bile zorluklar yaşanmakta. Coronovirus

teknolojinin ne kadar önemli olduğunu ve insanların

dijital dünyaya ayak uydurarak tüm faaliyetlerini

çevrimiçi yürütmeleri, teknolojinin ne kadar

önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Coronovirüs nedeniyle teknolojinin

ön plana çıktığını söylediniz. Teknolojinin

gelişmesine firmanız hazır

mı? Teknolojiye ayak uydurmak için

neler yapıyorsunuz?

Biz firma olarak teknolojiye ve yeniliklere her

zaman yakından takip eden ve teknoloji anlamında

insanların hayatlarını nasıl kolaylaştırabiliriz,

firmalara nasıl yardımcı olabiliriz düşüncesine

sahibiz. Bu manada ekibimizle beraber

toplantılar gerçekleştirip nasıl farklılık yaparız

düşüncesindeyiz.

İhracatta farklı bir konsept ile firmalarda farkındalık

yarattık. B2BGain ile bire bir firmaların

ihracatlarını kolaylaştıracak bir platforma sahibiz.

Türkiye’de hatta Dünya’da bir ilk’i başlatmanın

gururunu yaşıyoruz. İhracat destek üzerine birçok

platform var ama konsept olarak B2BGain çok

farklı. Birebir talepler toplanıp firmaya iletilmesi,

bünyemizde kendi ülkelerinde çalışmalar gerçekleştiren

ülke temsilcilerimizin bulunması gibi

birçok farklı işleyişe sahibiz.

2020 yılı ile birlikte firma olarak birçok noktada

değişiklik yaptık. Bunlardan biri dijital dergi

ile yayın hayatına devam edecek olmamız. Bir

diğeri hazırlanacak olan B2BGain özel sayısının

da dijital ve etkileşimli olması. Bu özel sayımız

ülke temsilcilerimiz tarafından tanıtım amacı ile

kullanılacak bir mecra olmuş olacak.

Son olarak neler söylemek

istersiniz?

Herkese sağlık dolu günler diliyorum. Ülkemiz ve

dünya olarak bu salgını atlatıp sağlıklı ve ticaretin

hız kesmeden devam etmesini diliyorum.

www.metropoldergileri.com 29


30


www.metropoldergileri.com 31


HABER

32

“TIM EXPORT TALKS”UN

İLK KONUĞU PEKİN BÜYÜKELÇİSİ OLDU

Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), büyükelçilerle “TİM Export Talks” online panelleri düzenleyerek

Covid-19 süreci ve sonrasında ticaretin yönünü çiziyor. İlk paneli Türkiye Pekin Büyükelçisi

Abdülkadir Emin Önen ile gerçekleştiren TİM, panellerin ardından hazırlayacağı raporu da

ihracatçılarla paylaşacak.

TİM Başkanı İsmail Gülle, “Toplantıların ilkine dünya ekonomisinde vazgeçilmez bir ağırlığı

olan Çin pazarı ile başladık. Çin küresel ticarette yüzde 12,4 ile en büyük paya sahip bir ülke ve

dünya milli gelirinde 2. sırada yer alıyor. Online toplantımızdan çıkacak önemli konuların da yer

alacağı Çin raporumuzu panelin ardından 95 bin ihracatçımızın kullanımına sunacağız. İhracatçılarımız

birçok krizi gördü ve çok başarılı bir şekilde yönetti. İnşallah, ilk kez yaşadığımız bu

pandemi krizini de en iyi şekilde yöneterek, başarılı olacağız “ dedi. Türkiye Pekin Büyükelçisi

Abdülkadir Emin Önen ise ülkede hayatın normale dönmeye başladığını belirterek “Çin’de her

kesimle güçlü temaslarımız var. İhracatçılarımız için güçlü fırsat ve imkanlar hazır” dedi.


61

ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 95 bin ihracatçının

Türkiye’de ihracatın tek çatı kuruluşu olan Türkiye

İhracatçılar Meclisi (TİM), Covid-19 sürecinde daralan

uluslararası ticaretin etkilerini, ihracatta yaşanan kaybı telafi

edecek başlıkları ve süreç sonunda oluşacak yeni dünya düzeninde

daha güçlü bir şekilde yer almak için eylem planlarını

devreye alıyor. TİM, bu kapsamda büyükelçileri ağırladığı

“TİM Export Talks” online paneller serisine başladı.

“Covid-19 sonrası Çin’de ihracatçılar için hangi fırsatlar

var?” konulu ilk panel, TİM Başkanı İsmail Gülle ve Türkiye

Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen’in katılımıyla

TİM’in sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleştirdi.

Panelde, Covid-19 sürecinde Çin’de alınan tedbirler,

Çin ekonomisinin salgın sonrasındaki durumu, iki ülkenin

dış ticaretindeki gelişme-ler ve önümüzdeki döneme dair

fırsatlar değerlendirildi.

Türkiye’nin ihracatının yıla iyi başladığını ancak pandeminin

etkisiyle mart ayında dünya ihracatına paralel

kayıplar yaşadığını belirten TİM Başkanı İsmail Gülle,

“Normal günler yaşamıyoruz. Bizler ilk defa böyle bir

süreç yaşıyoruz ve yönetmeye çalışıyoruz. Sağ olsun

Sayın Cumhurbaşkanımız bizim daha az etkilenmemiz

adına bir paket açıkladı. Bu tedbirleri uygulamaya

çalışıyoruz. İhracatçılarımız birçok krizi gördü ve çok

başarılı bir şekilde yönetti. İnşallah, ilk kez yaşadığımız

bu pandemi krizini de en iyi şekilde yöneterek, başarılı

olacağız. Bu sürecin geçeceğine inanıyoruz. Dünyada bu

süreçten sonra her şeyin değişeceği yönünde beklentiler

var. Biz de buna inanıyoruz. Mutlaka dünya ve Çin bu

süreçten etkilendi. Bizim iki ülke arasındaki ticareti daha

iyi noktalara getirmek için gerekli altyapıyı kurmamız

gerekiyor. Sanal B2B’ler yapma konusunda çalışmalara

başladık. Biz TİM olarak bu zamana kadar yaptığımız

gibi bundan sonra da elimizden geleni yapmaya devam

edeceğiz. Bu süreçten sonra sahaya çıkarak ihracatımızı

artıracağız“ dedi.

www.metropoldergileri.com 33


HABER

34

‘‘Türkiye’de kimin hangi ürünü varsa, Çin’e ülke olarak

bakmasın, kıta olarak baksın. Her eyaletin başka bir özelliği var

çünkü. Biz her türlü desteği vermeye hazırız’’

“Çin Raporumuzu

hemen 95 bin

ihracatçımızın

kullanımına

sunacağız’’

“TİM Export Talks” ile TİM’in

dijitalleşmesi adına son 1,5 yılda

gerçekleştirdikleri projelere bir

yenisini daha eklediklerini

söyleyen TİM Başkanı İsmail

Gülle, şunları kaydetti: “Toplantıların

ilkine, dünya ekonomisinde

vazgeçilmez bir ağırlığı olan Çin

pazarı ile başladık. Çin’in küresel

ticarette yüzde 12,4 ile en büyük

paya sahip olması ve dünya milli

gelirinde 2. sırada yer alması,

haliyle bu ülkeyle başlamamızı

gerektiriyordu. Ayrıca, bugün

ilkini gerçekleştirdiğimiz ‘TİM

Export Talks’ için özel bir ‘Çin

Raporu’ hazırladık. Online toplantımızdan

çıkacak önemli hususları

ve önemli ipuçlarını da ekleyerek,

Çin Raporumuzu hemen 95

bin ihracatçımızın kullanımına

sunacağız. Yeniden yapılandırdığımız

Ekonomik Araştırmalar

Şubemiz 1,5 yıldan bu yana, yeni

nesil pazar araştırma raporlarıyla,

küresel ticareti analiz eden yeni

yaklaşımlarla, ihracatçımızın

hedeflerini karşılayacak, mevcut

ve yeni pazarlara yönelik ihracat

hamlelerine ışık tutacak raporlar

hazırlamakta. TİM mobil apli-


kasyonumuzdan ve TİM web sayfamızdan bu raporların

tümüne ulaşabilirsiniz.”

“Çin’i alternatif

pazar olarak değil,

ana pazar olarak görmeliyiz”

Çin’in koronavirüsle mücadelesinde başarıdan bahsetmek

için henüz erken olduğunu söyle-yen Türkiye Pekin Büyükelçisi

Abdülkadir Emin Önen ise “Çin’de tedavi süreci devam

ediyor. Sevindirici durum, son 1-2 haftada çok az vaka

oldu. Şu anda Çin’de yurtdışı kaynaklı ikinci bir salgından

korkuluyor. Bu nedenle yurtdışından giriş çıkışlar kısıtlandı.

Ancak kademeli olarak tedbirler azaltılıyor. Hayat biraz olsun

normale dönüyor. Tarım, perakende gibi bazı sektörlerde

tekrar iş başı yapılıyor. Çarklar dönmeye başlıyor. Çin’de her

kesimle güçlü temaslarımız var. İhracatçılarımız için güçlü

fırsat ve imkanlar hazır” dedi.

Önen, Çin ekonomisindeki son durum ve Türkiye için

Çin’deki fırsatlarla ilgili şu bilgileri verdi: ”2019 sonu

itibariyle dünya ekonomisinin büyüklüğü 86,7 trilyon dolar,

Çin ekonomisinin büyüklüğü ise 14,2 trilyon dolar. Dünya

ekonomisinden aldığı pay ise yüzde 16,3. 2,6 trilyon dolar

ihracatı, 2,2 trilyon dolar ithalatı var. 56 ülkenin birinci ihraç

ülkesi, 64 ülkenin de birinci ithalat kaynağı. Çin ilk çeyrekte

yüzde 6,8 daraldı. İhracatı yüzde 13,3, dış ticaret hacmi yüzde

8,4 daraldı. İlk 2 ayda Çin’den hizmet sektöründeki kayıp

300 milyar doların üzerinde oldu. Ülkede otomotiv sektörü

bu dönemde yüzde 80 kadar daraldı. Tekstil, bilgisayar,

elektronik gibi sektörler, Çin’de üretim aksaklığına en duyarlı

sektörler. Dünya Çin’le çok ciddi entegre olmuş durumda.

Çin ekonomisindeki küçülme dünya ekonomisinde birçok

şeyi tetikleyecek. Gerçekten zor bir süreçten geçiyoruz.

Ancak bu kriz nasıl olsa bitecek. Bittiği zaman da hepimizin

çok daha hazırlıklı hareket etmeliyiz. 2018’de Çin’de ithalat

fuarı gerçekleştirildi. Türkiye olarak 700 metrekarede 35

firma ile yer alabildik. 2019 ayında Sayın İsmail Gülle ve

ihracatçılarımız adeta Çin’e çıkartma yaptılar. Bir önceki

seneye göre iki katından fazla işadamı geldi, metrekare iki

katından fazlaya çıktı. Biz bir şeyler satmak ve Çin’i keşfetmek

istiyorsak buna benzer işler yapmamız lazım. Sanal

B2B’lerle ilgili gerekli altyapının kurulması için elimizden

geleni yaparız. Eğer burada bir fırsat yakalamak istiyorsak,

Çin’i alternatif pazar olarak görmememiz lazım. Böyle

görürsek, burası ana pazar olamaz. Önce büyük şirketlere iş

düşüyor. Burada 400 milyon nüfuslu orta sınıf var. Bu kesimin

yıllık geliri 25 bin doların üzerinde. Biz Çin’de birçok

markamızla olabiliriz. Hem buraya ihracatımızı artırmalı,

hem de Çin’deki yatırımcının Türkiye’de daha fazla yatırım

yapmasını sağlamalıyız. Bunun için çok iyi rakip analizleri

ve sektör analizleri yapmamız gerekiyor. Türkiye’de kimin

hangi ürünü varsa, Çin’e ülke olarak bakmasın, kıta olarak

baksın. Her eyaletin başka bir özelliği var çünkü. Biz her

türlü desteği vermeye hazırız. “

E-Heyet çıkarması Güney Kore ile

başlıyor

TİM Başkanı İsmail Gülle ayrıca, 2020 yılının ilk ticaret

heyetini 28 firmadan 34 ihracatçının katılımıyla 29 Şubat- 4

Mart tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’ya düzenlediklerini

hatırlatarak şunları söyledi: “Bu yıl da hedeflerimiz

doğrultusunda TİM ve İhracatçı Birlikleri olarak 202 heyet

gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu hedefimiz için bugün

küresel virüs salgının sebep olduğu engellere aldırmadan,

TİM’in koordinasyonunda, dünya genelinde, ülkelerin

öncelikle küresel virüs salgınından kaynaklanan tedarik sorunlarını

ve ithalatta karşılaştıkları sorunları yakından takip

ederek, Afrika ve Orta Doğu’dan başlayarak Orta Asya’dan

Uzakdo-ğu’yu uzanan bir hinterlantta, ticaret müşavirlerimizle

yoğun temas içerisinde, seri halde gerçekleştireceğimiz

sanal ticaret heyetlerine hızla dönüştürüyoruz. Bakanlığınız

tarafından 2020-2021 dönemi için belirlenen 45 hedef

ve öncelikli pazar arasından, Türkiye ile maksi-mum 3 saat

fark olan 28 ülkenin Ticaret Müşavir ve Ataşelikleriyle

görüş alışverişi gerçekleştirerek, sanal ticaret heyetlerine bir

an önce başlamak adına, 18 ülkeden dönüş aldık, 10 ülkeden

dönüş bekliyoruz. Güney Kore, Çekya, Nijerya, Özbekistan

ve Hindistan’da hızlı aksiyon alarak sanal ticaret heyeti

düzenlenebileceğini belirledik. İlk sanal ticaret heyetini kısa

süre içerisinde Güney Kore ile gerçekleştireceğiz. Ticaret

müşavirlerimizden aldığımız görüşlere göre, öncelikli olarak

gıda ve gıda dışı tüketim mallarının yanında her ülke için

potansiyel olabilecek sektörleri de hızla belirliyoruz.”

ALO TİM 444 0 846

www.tim.org.tr

www.metropoldergileri.com 35


RÖPORTAJ

36


www.metropoldergileri.com 37


RÖPORTAJ

38

Kaliteli ürün ve hizmet ile

33 yıldır markayız...

Konya’nın önde gelen en köklü şirketlerinden biri olan ve geçmişte olduğu

gibi bugün de müşterilerine kalite ve güveni sunan, yeni yatırımlarıyla

büyümede hızı kesmeyen Korkmaz Group firmasını Gülvezir Korkmaz ile

konuştuk. Yeni yatırımlarından bahseden Gülvezir Bey, projeleri ve yatırımları

hakkında bilinmeyenleri bizlerle paylaştı.

KORKMAZ GROUP

Yönetim Kurulu Üyesi

Gülvezir KORKMAZ


Konya’da sevilen ve tanınan bir işadamısınız. Sizi tanımayanlar

için kendinizi tanıtır mısınız?

1974 Kulu/Kozanlı doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum.

Evliyim ve 2 kızım var. Aile olarak 1980 yılından beri Konya’da

yaşıyoruz.

Korkmaz Group’un kuruluşu ve kısa tarihçesinden

bahsedebilir misiniz?

Korkmaz Group, Korkmaz Beton’la beraber şirketimizin tescilli

markasıdır. Asıl ana şirketimiz Arslan Otomotiv Sanayi

ve Ticaret Anonim Şirketi’dir. 1988 yılında kurulan firmamızın

bu sene 33. yılıdır. Konya’nın eski ve köklü şirketlerinden

biridir.

İş alanlarınız neler?

1988 yılından beri hazır beton sektöründe faaliyet gösteriyoruz.

Şuanda Korkmaz Group çatısı altında; Konya/ Merkez,

Konya/ Hadim-Taşkent, Konya/ Çumra, Mersin/ Anamur,

Antalya / Gazipaşa, Antalya/ Alanya olmak üzere 6 tane hazır

beton tesisimiz ile faaliyet göstermekteyiz. İnsanlar firmamızı

piyasada Korkmaz Group olarak değil Korkmaz Beton olarak

bilirler. Bunun sebebi bugüne kadar Korkmaz Beton olarak

daha aktif işler yapmamız ve betonun bizim ana lokomotifimiz

işimiz olmasıdır. Şuanda firma olarak yeni yatırımlarla

başka faaliyet alanlarında güzel ve başarılı işler yaptığımız

için Korkmaz Group firmamızı da ön plana çıkarmak için çalışıyoruz.

Bu faaliyet alanlarımızdaki en büyük yatırımımız

Güneş Enerji Santrali. Şu anda şirketimiz bünyesinde 8 MW

kapsayan enerji santralimiz

mevcut.

Korkmaz Hazır Beton olarak

bir inşaatın taşıyıcısıyız

Mesleğe başladığınız ilk

yılları düşünecek olursanız

sizdeki ve mesleğinizdeki

değişimlerle

ilgili neler söylersiniz?

Biz mesleğe ilk başladığımız

yıllarda hazır beton

teknolojisi kolaylığı yok-

www.metropoldergileri.com 39


RÖPORTAJ

40

tu. Torba çimento ilkel şartlarda hazırlanıp, binaların taşıyıcı

betonları üretilerek inşaatlar yapılıyordu. Hazır beton teknolojisi

günümüz de çok iyi durumda. Şuanda teknolojinin

gelişmesiyle bizlerde en son sistem araçlarla, en son sistem

laboratuvarlarda en kaliteli betonu üreterek yerine teslim diyoruz.

Eskiye göre beton kalitesi de arttı bu sayede inşaatların

taşıyıcı sistemlerinde ki kalitesi de arttı.

Türkiye’de ve Konya’da beton

sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de ve Konya’da yoğun, kaliteli ve hızlı bir çalışma

gerçekleştirdik. Yalnız 2019 yılında yaşamış olduğumuz küresel

ekonomiden dolayı ülkemizde daralmalar oldu ve yapılan

yatırımlarda azalmalar mevcut. Ülkemizin bu durumları

da en kısa sürede atlatacağına sektörün hızlanıp eski gücüne

döneceğine inanıyorum.

Herkes şuanda ayağını yorganına göre uzatmanın hatta o yorganın

içine çekmenin derdinde. Özel sektörde yatırımlar yavaşladı,

devlette bu dönemde çok fazla yatırım yapmamakta.

Elbette bu durum geçici bir süreci kapsıyor ve yakın zamanda

sektörün önünün açılacağını kanaatindeyim. Çevre ve Şehircilik

Bakanımız Murat Kurum Beyefendi Konyalı olduğu

için Konya’ya gerçekten çok değer veriyor. Bu yüzden Konya’da

yeni yatırımlar yapılacağını ve bu yatırımlarla sektöre

canlılık geleceğini düşünüyorum.

Faaliyet gösterdiğiniz sektörlerin zorluklarından

bahseder misiniz? Ne gibi önlemler alıyorsunuz ve bu

konuda önerileriniz neler?

Toplumlarda oluşan algılar aslında sektörlerin karşılaşmış

oldukları en büyük problemlerden bir tanesidir. Hazır beton

işi yapan firmalar için “Allah’ın taşını toprağını getirip satıyorsunuz”

algısı mevcut. Oysaki hazır beton sektörü zor ve

meşakkatli bir iş olmasının yanında çimentosundan tutunda

elemanına kadar birçok zorlukla karşı karşıyayız. Mesai

saatleri dışında ve gece çalışacak eleman bulma konusunda

sıkıntı yaşıyoruz.

Hazır beton yapan her firma şehrin her noktasına girmek

zorundadır. Bizim işimiz bu çünkü. Koca koca araçlar 7/24

saat trafiğin içinde var olmak ve işleri tamamlamak zorunda.

Konya’da Mevlana Müzesi yakınlarında otel yapılıyor beton

veriyoruz. Zafer’in göbeğine yurt, dershane yapılıyor beton

veriyoruz. Son zamanlarda şehir merkezlerindeki eski binalar

yıkılıp yerlerine yeni binalar yapılıyor. Kentsel dönüşüm

kapsamında olan bu alanlara beton verdiğimiz için mecburen

trafiğin içinde büyük araçlarla olmak zorundayız. Bu konuda

insanlardan anlayışlı düşünmelerini ve davranmaları bekliyoruz.

Beton dökülürken ve döküldükten sonra her noktaya dikkat

edilmesi gereken bir sektördür. Hazır beton binanın taşıyıcı

sistemi olduğu için çok iyi korunması ve yapılan binanın iskelet

sisteminin çok iyi bir kalitede olması gerekmektedir. Şayet


www.metropoldergileri.com 41


RÖPORTAJ

42

• İnşaat sektöründe

Yaşamkent, Yaşamkent

Class, Yaşamkent Plus,

Yaşamkent Kanyon projeleri

ile devam etmekteyiz.

Elbette inşaat sektöründe

de sürprizlerimiz olacak.

• 2018 yılı Mayıs ayında

faaliyete geçen İç Anadolu

Bölgesinin en büyük

kırma taş tesisi bize ait.

Hem kendi kırma taşımızı

üretiyoruz hem de piyasaya

pazarlıyoruz.

Faaliyet alanlarımız ve sektördeki

başarılarımız sayesinde

var olmaya, var oldukça

da korkmadan yeni

yatırımlar yapmaya devam

etmekteyiz. Bu yüzden biz

Korkmaz Gruop’uz…

Yapmış olduğunuz

projeler hakkında bilgi

verir misiniz? Bekleyen

yeni projeleriniz var mı?

iskeleti iyi olmayan binanın dışını siz ne kadar süslerseniz

süsleyin hiçbir şey ifade etmez. Kemik sisteminin çok iyi olması

gerektiği için bizlerde diyoruz ki “Korkmaz Hazır Beton

olarak bir inşaatın taşıyıcısıyız”

2019 yılı sizin için nasıl geçti? 2020 yılından beklentileriniz

neler?

“Görünen köy kılavuz istemez” sözüyle cümlelerime başlamak

istiyorum. 2019 yılını Türkiye ve bizler için imtihan yılı

olarak görüyorum. 2017 ve 2018 yılındaki rakamları 2019 yılında

yakalayamadık. 2020 yılında da her sene olduğu gibi var

gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Korkmaz Group’u diğer firmalarından ayıran en belirgin

özellikler sizce neler?

Korkmaz Group olarak özellikle Korkmaz Beton markası

2006 yılından beri bize ait olan şirketin tescilli markasıdır.

Korkmaz Group’unda tescilini alarak faaliyet alanını geliştirdik.

Elbette ki hazır beton firmamızın olmazsa olmazıdır.

Korkmaz Group olarak yeni yatırımlarımız var;

• Güneş enerjisi ile ilgili ciddi yatırımlar yaptık.

• Şuanda yenilenebilir enerji olarak yatırımlarımız

var ve bu yatırımlarımız devam edecek.

• Firma olarak her yere dökme ve torba çimento

satışlarımız mevcut.

Korkmaz Group olarak inşaat

projelerinde yer almaya devam ediyoruz. Bu sene için

yeni ve güzel inşaat projelerimiz var. 2009 yılında Yaşamkent

serüveni ile başlayan serüvenimiz devam etmekte. Konut ve

iş merkezi olarak projelerimiz mevcut. Ayrıca yurt ve otel

projelerimiz var. Yatırımlarımıza ve yeni projelerimize her

şartta ve koşulda devam etmekteyiz.

Ülkemizde inşaat sektörü hakkında neler söylemek

istersiniz?

İnşaat sektörü ülkemizde önü her daim açık sektörlerden bir

tanesidir. Şuan da geçici süreli bir daralma yaşansa da genç

bir nüfusa sahip olan yatırım yapan ve büyüyen bir ülkeyiz.

Gelecekte inşaat sektörünün Türkiye’de çok daha iyi olacağını

düşünüyorum. Kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların

yıkılarak yerlerine yeni binalar yapılmasından dolayı

ülkemizde inşaat sektörü bitmez.

Enerji ve madencilik sektörlerinde de çalışmalarınız

mevcut. Bu alanlarda piyasa için neler söylemek

istersiniz? Bu sektörlerde Korkmaz Group’un yeri ve

öneminden bahseder misiniz?

Madencilik sektöründe bizim hazır beton sektöründe kullanmış

olduğumuz en önemli argüman olan agrega kırma taş

kaliteyi arttıran yada düşüren en önemli maddedir. Kalitemizi


düşürmemek ve stabil kalmasını sağlamak için Korkmaz Group

bünyesinde yeni bir agrega tesisi kurduk. Kurduğumuz bu tesis

şuanda İç Anadolu Bölgesinin en büyük tesisi olma özelliğine

sahip. Günde 10 bin ton kapasiteli fakat piyasadaki durgunluktan

dolayı şuanda bu kapasitenin tamamını kullanmıyoruz.

Enerjiyle alakalı olarak da firmamız son 2 yıldır enerji sektöründe

özellikle güneş enerjisi üzerine ciddi yatırımlar yaptı.

Hem ülkemiz için hem de bizim için faydalı olacak yatırımlar

olduğunu düşünmekteyim. Yenilenebilir enerji olarak Nevşehir

bölgesinde ve kendi köyümüz olan Kulu/Doğutepe köyünde

firmamıza ait güneş enerji santralleri mevcut. Yeni güneş

enerjisi yatırımlarımız olacak, konuyla alakalı görüşmelerimiz

devam etmekte. Enerjiyle alakalı yeni bir firmayız fakat

enerjide de ciddi yatırımlar peşindeyiz.

Enerji sektörüne hangi alanlarda katkı sağlıyorsunuz?

Güneş enerji santrallerimiz var. İlk defa bu haberi size söylüyorum

sadece güneş enerjisi değil rüzgâr enerjisi ile ilgili

de şirketimizin çalışmaları mevcut. Önümüzdeki günlerde

rüzgar enerjisi santrali işini de Korkmaz Group bünyesine

katmak için çabalıyoruz. Bu konuda görüşmelerimiz devam

etmekte. Korkmaz Group ailesi olarak enerji sektöründe özellikle

güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik enerji santrallerine

firma olarak yatırımlarımıza devam etmek istiyoruz.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Korkmaz Group olarak aile şirketiyiz. Babam Kemal Korkmaz,

kardeşim Sıtkı Korkmaz ve ben sırt sırta verdik ve Korkmaz

Group markasını daha yukarılara taşımak, istihdam yaratmak,

vatana, millete ve memlekete faydalı olabilmek için

var gücümüzle çalışıyoruz. Amatör ruhla profesyonel çalışan

bir firmayız. Kalitemizden ödün vermeden şirketimizi daha

ileriye nasıl taşırız, vatanımıza milletimize nasıl daha fazla

faydalı oluruz bunun derdindeyiz.

www.korkmazbeton.com

www.metropoldergileri.com 43


RÖPORTAJ

44


www.metropoldergileri.com 45


RÖPORTAJ

46

‘‘

42 Yıldır Güvenle Soğutuyoruz…

Sadece Türkiye’yi Değil

Dünyayı Soğutuyoruz…

Satış Direktörü

Yönetim Kurulu Üyesi

Mehmet Zahid

AĞAÇAYAKLAR

42 yıldır soğutma sistemleri imalatı yapan Çağlayan Soğutma, hız kesmeden yapmış olduğu

yeni ürünleri ile müşterilerine hizmet vermeye devam etmekte. Sadece Türkiye’de

değil neredeyse tüm dünya ülkelerinde sektöründe söz sahibi olan, bilinen ve güvenilen ismi

Çağlayan Soğutma’ yı Firma Genel Müdürü Mehmet Zahid Ağaçayaklar ile konuştuk.

Röportajımızda Firma Genel Müdürü Mehmet Bey, kalitelerinden asla ödün vermeden

üretim yaptıklarını ve insan sağlığı için her detayı düşündüklerini dile getirdi. 55 ülkeye

ürettikleri ürünleri ihraç ettiklerini belirtirken, dünyamızın geleceği için minimum enerji

tüketen, yüksek kalitede, değer yaratan, estetik, fonksiyonel ve esnek ürünler üretmeye

devam edeceklerini sözlerine ekledi.


Öncelikle bize biraz kendinizden

bahseder misiniz?

1983 yılında Konya’da doğdum. Üniversite

eğitimimi 2010 yılında Kıbrıs’ta, Uluslararası

İlişkiler bölümünde tamamladıktan sonra Dış

Ticaret Müdürü olarak aile şirketimiz Çağlayan

Soğutma’da göreve başladım. Evli ve iki

çocuk babasıyım.

Firmanızın kuruluş sürecinden ve gelişim

sürecinizi bizlerle paylaşır mısınız?

Şirketimiz 1978 yılında Sayın Merhum Ahmet Ağaçayaklar

(1957-2019) tarafından kurulmuş olup beyaz eşya teknik servis

alanında hizmet vererek sektöre giriş yapmıştır. 1981 yılında

180 m2 alanda endüstriyel tip buzdolabı imalatına başlamıştır.

İlk ihracat 1997 yılında Almanya’ya gerçekleşmiştir. 2000

yılında tüm birimleri ile birlikte 5000 m2 alana sahip Büsan

www.metropoldergileri.com 47


RÖPORTAJ

48

‘‘

Kusursuz ürünlerimiz ve

engin tecrübemizle

muhteşem mağazalar

kuruyoruz...

... ve bunu çok sevdiğimiz doğayı

koruyarak yapıyoruz!

OSB’deki yerine taşınmıştır. 2003 yılında ise

yurtiçinde farklı şehirlere anahtar teslim soğutma

sistemleri kurmaya başlamıştır. 2005 yılında

Soğuk oda panelleri imalatını ürün gamına eklemiştir.

2016 yılına gelindiğinde ise Konya 3. OSB

sınırları içerisinde, 40.000 m2 açık alan üstünde

30.000 m2 kapalı alana sahip fabrikamızda soğutmalı

reyonlar ve soğutma sistemleri üretimimize

devam etmekteyiz. Aynı zamanda uluslararası ticarette

daha aktif olabilmek için de geçtiğimiz 2019

yılında Almanya’nın Köln şehrinde Linn GmbH

adı ile ilk uluslararası ofisimizi faaliyete geçirmiş

bulunmaktayız.

Şirketinizin taviz verilemez

prensipleri nelerdir?

Ailemizin oluşturmuş olduğu etik temelli kurum

kültürümüzden ödün vermeden, kaynakları en verimli

şekilde kullanarak oluşturduğu üretim, çalışma

ve teknolojiyi takip etme tarzı sayesinde uluslararası

standartlarda daima aranılan, ülkesi, müşterileri ve

tedarikçileri için güven, kalıcılık ve saygınlık kavramıyla

anılan bir şirket olarak yolumuza devam etme

çabasındayız. Bunu devam ettirebilmek için de bugüne

kadar hep yaptığımız gibi müşterilerimize; insan

sağlığı ve gıda güvenliği için uzun raf ömrüne sahip,


dünyamızın geleceği için minimum enerji

tüketen, yüksek kalitede, değer yaratan, estetik,

fonksiyonel ve esnek ürünler sunmaya devam

edeceğiz.

Çağlayan Soğutma olarak sektöre

sunduğunuz soğutma sistemlerinden

kısaca söz edebilir

misiniz?

Çağlayan Soğutma olarak 4 ana kategoride

faaliyet gösteriyoruz;

1-Süpermarket Reyonları (Dikey Reyonlar, Servis

Reyonları, Dikey ve Yatay Dondurucular)

2- Pasta ve Özel Teşhir Reyonları (Yaş Pasta,

Kuru Pasta, Salatbar, Benmari)

3- Soğuk Hava Depoları (Monoblok Soğuk

Odalar, Endsütriyel Soğuk Hava Depoları)

4- Soğutma Sistemleri (Merkezi soğutma sistemleri

ve Split Soğutma Sistemleri)

Sektörde bizi öne çıkaran özelliklerimizden en

önemlisi endüstriyel / gıda üzerine soğutmaya

yönelik her şeyi tek çatı altında üretip anahtar

teslim komple çözümler sunmamızdır.

Satış sonrasında müşterilerinize

destek sağlıyor musunuz?

Sektör olarak bizler bazen büyük süpermarketler

ile direkt olarak bazen ise bayilerimiz

aracılığıyla çalışıyoruz. Direkt çalıştığımız

müşterilerimizin teknik servis hizmetleri tamamen

tarafımıza aittir. Sonuçta gıda sektörüne

yönelik hizmet veriyoruz ve ürünlerimizin

içinde olan gıdalardan sorumlu olduğumuzun

bilincinde hareket ediyoruz. Bu sebeple Satış

Sonrası Teknik Hizmetler departmanımız yurtiçi

ve yurtdışındaki anlaşmalı teknik servislerimiz

ile 7/24 müşterilerimizin hizmetindedir.

Teknolojik gelişmelere uygun

yatırımlar yapıyor musunuz?

Sektörünüzde yapmayı planladığınız

yenilikleri bizlerle paylaşır

mısınız?

Bildiğiniz üzere küresel dünyada enerji tasarrufu

artık çok önemli bir konu. Biz Çağlayan

Soğutma olarak her şeyden önce temiz, sağlıklı

ve yeşil bir çevrenin gelecek nesillere aktarılmasının

doğaya saygıdan geçtiği bilincine

sahip bir şirketiz. Bu sebeple her yeni ürünü-

‘‘

Kalite ve güvenin

doğru adresi…

www.metropoldergileri.com 49


RÖPORTAJ

50

müzde öncelikle çevreye daha duyarlı,

yüksek enerji tasarrufu sağlayan ürünler

için Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Plugin

olarak çalışan dolaplarımız ağırlıklı

olarak R290 (Propan) soğutucu akışkanlı.

Transcritical Booster System bir CO2

(R744) merkezi soğutma sistemimizi geliştirdik.

Patentini aldığımız ve aMETair

sytem adını verdiğimiz özel hava dağılım

sistemli açık duvar tipi sütlük modelimiz

var. Sektör için inovatif ürünler yapmak en temel hedeflerimizden. Tabi

ki bu ürünleri geliştirmek için de öncelikle Ar-Ge departmanımıza ve

makine parkurumuza ciddi yatırımlar yapıyoruz.

2020 yılında başta ABD olmak üzere, 3 farklı şehirde daha ofis ve

depo açmayı hedefledik. Bu sene ve bundan sonraki senelerde öncelikli

hedefimiz yüksek enerji tasarrufu sağlayan ürünlerimizi geliştirmek ve

bu ürünleri uluslararası büyük market zincirlerinde Çağlayan markamızla

ürünlerimizi buralarda görmek.

2019 yılı yurtiçi ve yurtdışı hedeflerinize ulaşabildiniz

mi? 2020 yılında hedefleriniz neler?

2019 yılında üretim hacmimizi %40 oranında artırmak ve buna bağlı

olarak düşük maliyet ile yüksek kaliteyi yakalama hedefi koymuştuk.

Aynı zamanda Afrika’da yeni pazarlara giriş yapmayı hedeflemiştik.


Hem rakamsal olarak hem de yeni pazarlar bağlamında

da hedeflerimize ulaşmış olarak yılı kapattık. 2020 yılında

ise bu güçlü altyapı ile Avrupa’da lider süpermarket

firmaları ile çalışmayı hedefliyoruz. Bu hedefimizi

gerçekleştirebilmek için, 3 yılda bir Almanya’da düzenlenen

Euroshop fuarına katılmakta ve orada ziyaretçilerimizi

ağırlamaktayız. Bu sayede Avrupa’da şirketimizi

ve inovatif ürünlerimizi tüm dünyadan gelen potansiyel

müşterilerimize tanıtma fırsatını yakalıyoruz. Ayrıca

2020/21 yılları için, 4 adet akredite test odası, Çağlayan

AR-GE merkezi ve UL Sertifikası hedeflerimiz bulunmaktadır.

Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında

bilgi verebilir misiniz?

Firmamız geçen yılı %80 ihracat ile kapatmıştır.

Bununla birlikte 55 ülkeye ürettiğimiz ürünleri ihraç

etmekteyiz. İhracat yaptığımız ülkelerin başında Batı

Avrupa ülkeleri, Amerika, Kuzey Afrika ve Arap ülkeleri

gelmektedir. Gelişen Orta ve Güney Afrika pazarı

ise yeni pazar hedeflerimizdendir.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

İnsanın en temel ihtiyacı olan gıdanın sağlıklı koşullarda

teşhir edilebilmesi ve uzun süre bozulmadan depolanabilmesi

için sektörümüz çok önemlidir ve dolayısıyla

insanlık için temel bir rolü vardır. Soğutma sistemlerine

her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Ülkemizde de sektörümüzün

uluslararası alanda çok güzel bir payı vardır.

Bizde şirket olarak ülkemizin uluslararası alandaki pazar

payını büyütmek için tüm gücümüzle çalışmaya ve

ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz.

İlerleyen yıllarda ise dışarıya bağımlı olduğumuz temel

hammaddeleri kendi çatımız altında üreterek ithalatın

azalmasına katkıda bulunmak ve bu topraklarda daha

çok değer yaratan teknolojik ürünler üretmek de her

daim temel hedeflerimiz arasında olacaktır.

info@caglayansogutma.com

www.caglayansogutma.com.tr

www.metropoldergileri.com 51


HABER

52

Koronavirüs salgınının küresel ticaret

üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle,

yılın ilk çeyreğinde makine ihracatı

4,3 milyar dolarda kalırken, ihracat

artış oranı geçtiğimiz yılın aynı dönemine

göre gerileyerek yüzde 0,4 oldu.

Sektörde faaliyet gösteren firmaların

yüzde 80’inin Mart ayında sipariş kaybı

yaşadığını, yüzde 50’sinin ise hiç sipariş

alamadığını vurgulayan Makine

İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu

Karavelioğlu, “İhracat rakamlarımıza

hızla yansıyacak bu kaybı yılın ikinci

yarısında telafi edebilmemiz için, kamu

planlarında odak ve pilot sektör olarak

seçilen makine sanayiinin mutlaka

mücbir sebep kapsamına alınması gerekiyor.

Çin ve Almanya, iki küresel güç

olarak 2030 stratejilerine bağlı kaldılar

ve normalleşme sürecinde asıl rekabet

alanı olacak makine sektörlerine destek

verdiler. Pandeminin kontrol altına

alınmasıyla birlikte hızla sertleşecek

küresel rekabette güçlü kalabilmemiz,

firmalarımızın likidite ve kadrolarını

korumalarıyla ancak mümkün olabilir.

Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa

pazarı olacak” dedi.

Makine İhracatçıları Birliği

Başkanı Kutlu Karavelioğlu:

“Çin ile ilk kapışma alanımız

Avrupa pazarı olacak”


Dünya ticaretindeki duraksamadan ciddi

şekilde etkilenen makine sektörünün ilk

üç aydaki toplam ihracatı 4,3 milyar dolar

olurken, bir önceki yılın ilk çeyreğine

göre ihracat artışı yüzde 0,4 seviyesinde

kaldı. En büyük pazarı AB’ye ihracatı daralan makine

sektörü, buradaki kayıplarını ABD’de yüzde 6,2 Rusya’da

da yüzde 31,7 olarak gerçekleşen ihracat artışıyla

telafi etti. İhracatı yüzde 32,1 artan elektrikli motor ve

jeneratörlerin en yüksek artış gösteren ürün grubu olduğu

bu dönemde traktör, tarım ve ormancılık makineleri

yüzde 15,6 türbin, turbojet ve hidrolik sistemler de

yüzde 13,7 artış sağladı.

Virüsün etkileri ve alınan tedbirlerin yeterliliğine dair

yaptıkları sektörel anketin makine imalatçısı firmaların

yüzde 80’inin Mart ayında sipariş kaybı yaşadığını,

yüzde 50’sinin ise hiç sipariş alamadığını belirlediğine

dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı

Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:

“Biz sipariş kaybı yaşarken, orta teknolojili makine imalatının

en büyük merkezi Çin’in toparlandığını ve yeniden

üretime başladığını görüyoruz. Çin şu an Avrupa’da

yaşanan duraksamayı kendi lehine çevirmeyi amaçlıyor.

Yaşadığımız ekonomik kaybı yılın ikinci yarısında telafi

edilebilmemiz için, küresel entegrasyonumuzu güçlendirecek

yeni bir planlama yapmamız gerekiyor.”

“Uzak Asya ülkeleri Almanya ve

Türkiye ile sert rekabet içinde olacak”

Salgın sebebiyle makine üretimini asgariye indiren

Avrupa’nın sınırlı üretime geçmesinin Nisan sonunda

gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Karavelioğlu,

“Bu süreçte başta İtalyan, İspanyol ve Fransız makine

imalatçıları olmak üzere, pek çok Avrupalı KOBİ pazar

kaybı yaşayacaktır. Daha erken üretime başlayan Uzak

Asya ülkeleri de burada oluşacak boşluğu doldurmak

için Almanya ve Türkiye ile sert rekabet içinde olacaktır.

Dünyanın yeni normal arayışlarının odağında

yine makine sektörü var. Türkiye’de üretim süreçlerinin

planlaması, Avrupa yeniden üretime başladığında

makine imalat sanayiimizin buradaki talebe hızlı yanıt

verebileceği şekilde yapılmalı ve alınacak önlemlerin

zamanlaması dikkatle planlanmalı” dedi.

“Çin ve Almanya 2030 stratejilerine

bağlı kalıyor”

Geçtiğimiz yıl Türkiye’de kamu tarafından açıklanan

strateji planlarında odak ve pilot sektör olarak seçilen

makine sanayiinin, bu dönemde mutlaka mücbir sebep

kapsamına alınması gerektiğine de dikkat çeken Karavelioğlu

şunları ifade etti:

“Makine imalatçıları, üretim ekosisteminde sanayi,

tarım ve hizmet alanlarındaki bütün sektörlerin tedarikçisidir

ve biz bu ekonomik bütünsellik içinde hiçbir

sektörün herhangi bir desteğin kapsamı dışında kalmaması

gerektiğine inanıyoruz. Küresel makine ticaretinde

rekabetin koşulları tamamen değişirken, kamu

stratejilerinin merkezinde odak sektör olan makine sanayiinin

ihtiyaçlarına da çok dikkatli ve özenli şekilde

yaklaşılması gerektiğini savunuyoruz.”

Çin ve Almanya’nın iki küresel güç olarak 2030 stratejilerine

bağlı kaldıklarını ve normalleşme sürecinde asıl

rekabet alanı olan makine sektörlerine destek verdilerini

belirten Karavelioğlu, “Uluslararası rekabet kızışıyor.

Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak.

Bu süreçte kapasitelerini düşürmek zorunda kalan

firmalarımızın esnek ve kısmi çalışma imkânlarından

yararlanarak kadrolarını koruyacak olmaları önemlidir.

Firmalarımızın elinde tamamlamaları gereken uluslararası

taahhütler var. Mücbir sebep kapsamına alınmak,

teslimatlarda yaşanmakta olan gecikmeler nedeniyle

ileride doğacak hukuki süreçler için de gerekmektedir ”

“Tedarik zincirlerini gözden geçiren

Almanya ile yakın temastayız”

Pandemi sonrası normalleşme sürecinde küresel makine

ticaretinde Almanya’nın çok önemli bir rol oynayacağını

belirten Karavelioğlu şöyle konuştu:

“Makine sektörünün teknolojik lideri Almanya tam

kapasiteli üretime yeniden başladığı zaman, belli ürün

gruplarındaki pazarını Çin’e kaptırmamak için reexport

stratejisini güçlendirecek ve kendi üretmediği

makine ürünlerinin ithalatına öncelik verecektir. Biz bu

zincirde yer almanın önemine uzun zamandır dikkat

çekiyoruz. Almanya’da tamamına yakını açık tutulan

büyük işletmeler, tedarik zincirlerini gözden geçirmeye

çoktan başladılar. Hangi ülkede, hangi tedarikçi, ne

kadar sürede ihtiyacı karşılayabilir araştırması içindeler.

Burada Türkiye adına önemli fırsatlar var. Almanya’daki

temaslarımızı sürüyor, fuarların tamamına

yakınının iptal edildiği bu yıl hedef mecralarda tanıtım

çalışmalarına ve özellikle dijital etkinliklere büyük

önem veriyoruz.”

www.makinebirlik.com

www.metropoldergileri.com 53


HABER

54

OSBÜK aylık olağan yönetim kurulu toplantısına video konferans ile katılan

Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF

destekli işletme kredisi için özel bankalarla acilen protokol yapılması gerektiğini

belirterek mesai mefhumu gözetmeden ve risk alarak işletmelerin ve

vatandaşların dertlerine çare olan kamu ve özel bankaların çalışanlarına

teşekkür etti.

KGF’DE

YETERLİ MESAFE

ALINAMADI

Antalya Organize Sanayi Bölgesi Başkanı

ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst

Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu

Üyesi Ali Bahar, video konferans yoluyla

gerçekleşen OSBÜK Nisan ayı yönetim

kurulu toplantısında, Covit-19 salgınının

ekonomiye ve organize sanayi bölgesine

etkisi, hayata geçirilen düzenlemeler ile

sanayicilerin taleplerini dile getirdi.

ÖZEL BANKALAR İLE PROTOKOL

YAPILMALI

Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli

işletme kredisi konusunda bekledikleri

düzenlemelerin henüz hayata geçirilemediğini

belirten Başkan Bahar, “KGF

destekli işletme kredisi konusunda mesafe

alınamamış olması önümüzdeki en

önemli konulardan bir tanesidir. Sürecin

sadece devlet bankaları ile yürütülmesi,

yeterli değildir. Çünkü devlet bankaları

ellerinden geleni yapmasına rağmen

derde çare olamamaktır. Tüm dünyanın

etkilendiği küresel bir sorun karşısında

kamu bankalarının her kanala ulaşması,

çözüm sağlaması haliyle pek mümkün

değildir. KGF destekli işletme kredisi için

özel bankalarla hemen bu gün ya da en

geç yarın bir protokol yapılarak sanayicinin

ve iş dünyasının finansmana erişimi

kolaylaştırılmalıdır” dedi.

BANKALARIN FEDAKAR

ÇALIŞANLARI

Bankalarda aşırı talepten dolayı oldukça

yoğun mesailerin yaşandığına dikkat çeken

Başkan Bahar, “Bu süreçte tüm banka

çalışanlarının da sağlık çalışanlarımızdan

ayrı tutulmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bankacı dostlarımız en az sağlık

çalışanlarımız kadar özverili davranıyor,

mesai mefhumu gözetmeden işletmelerimizin

yaralarına merhem olmak, vatandaşların

acil ihtiyaçlarını karşılamak için

gece-gündüz demeden çalışıyorlar. Hem

üretmeye devam eden iş gücümüz hem de

banka çalışanlarımız sağlık açısından da

önemli bir risk alarak sorumluluklarını

yerine getiriyor ve büyük bir teşekkürü

hak ediyor. Tüm kamu ve özel bankalarımız

ve çalışanlarının özverisi ile bu

krizden hep birlikte, alnımızın akıyla

çıkacağımıza inancımız tamdır” ifadelerini

kullandı.

www.antalyaosb.org.tr


www.metropoldergileri.com 55


KÖŞE

56

Mehmet Emin YILDIRIM

KOBİ Danışmanı -İhracat Destekleri Uzmanı

D E R G İ S İ

yildirim@iped.com.tr

YURTDIŞI TANITIM

DESTEĞİ

Sevgili okurlar,

Dokuz yılı aşkın bir süredir eğitim ve danışmanlık sektöründe faaliyet gösteren IPED Danışmanlık

Eğitim Ve Bilişim LTD. ŞTİ. olarak Metropol Dergileri vasıtası ile bilgi ve tecrübelerimizi firmalarımız

ile paylaşarak bu süreçte üreticimize güç katmayı amaçladık.

İhracatçı firmalarımıza yönelik destekler hakkında en merak edilen soruları yanıtlayarak konu hakkında

detaylı bilgi vermek istedik.

Yurtdışı Tanıtım Desteği Nedir?

Yurtdışı Tanırım Desteği; Ticaret Bakanlığı tarafından,

Türkiye’de üretilen ürünlerle ilgili olarak yurt

dışında gerçekleştirilen reklam, tanıtım ve pazarlama

faaliyetlerine ilişkin giderlere verilen destektir.

Kimler Faydalanabilir?

Türkiye’de sınaî ve ticari faaliyet gösteren şirketler

Başvuru Yeri Neresidir? Nasıl Gönderiyoruz?

Destek dosyaları bağlı bulunduğunuz İhracatçı Birlikleri

tarafından incelenmektedir. Dosyalarımızı

30.06.2020 tarihine kadar E-imzalı şekilde KEP (Kayıtlı

Elektronik Posta) üzerinden gönderiyoruz. Temmuz

ayından itibaren bakanlığın DYS (Dosya Yönetim

Sistemi) üzerinden gönderim yapılacaktır.


• İç ve Dış Mekanlarda Gerçekleştirilen

Tanıtım

Elektronik ekranlar

Billboard/pano/tabela

Bina/cephe/duvar/çatı reklamı

Durak/taşıtlarda yer alan reklam/giydirme

Totem Reklamı

Tanıtım Desteği Kapsamında Neler Vardır?

• TV ve Radyo

TV/Radyo reklamları

TV/Radyo programlarına sponsorluk

• İnternet

İnternet ortamında verilen reklamlar

Destek kapsamına alınan yurt dışı birimlerin

ya da yurt dışında tescilli markaların web sitesi tasarımı

Sosyal medya tasarımı

Online satış sitesi tasarımı

Sosyal medyada verilen reklamlar

Akıllı cihazlara yönelik uygulama giderleri

Arama motoru ve dijital platformlarda firma/

ürün/ marka tanıtımı

Yabancı dilde hazırlanmış dijital kataloglara

ilişkin giderler

• Basılı Tanıtım

Afiş/Broşür/ El ilanı

Gazete/dergi reklamları

Periyodik mağaza dergilerinde/kataloglarında

yer alma/reklam verme

Katalog/kartela

• Özel Tanıtım Giderleri

Online olanlar da dahil olmak üzere zincir

marketlerin raflarına girmek için bir defalığına mahsus

yapılan ödemeler (Listeleme bedeli)

Satışa konu olmayan ve üzerinde markanın yer

aldığı tanıtım malzemeleri

Ürünlerin satışa sunulduğu (üzerinde markanın

iletişimi yapılan) standlar/soğutucular

Tadım Aktiviteleri

Defile/show/seminer/konferans düzenleme

gideri

3 aya kadar geçici (pop-up) mağazacılık gideri

Halkla ilişkiler (PR) ajansı ücretleri/komisyonları

• Diğer Tanıtım Harcamaları

Toplu e-posta/SMS/MMS

Tanıtım filmi yapımı

Sponsorluk

Destek Oranları ve Miktarı Nedir?

Yıllık %60 oranında 250.000 ABD Dolar (4 yıl geçerli)

Başvuru Zamanı ve Süresi Nedir?

Yurtdışı tanıtım desteği her zamana açık olan başvuru

yapabileceğimiz bir destektir. Başvurumuzun geçerli

www.metropoldergileri.com 57


KÖŞE

58

sayılabilmesi için ödeme tarihinden itibaren 6 ay içerisinde

başvuru yapılmalıdır.

Paramız Ne Zaman Yatar?

Paranın yatması, başvuru yaptığınız birliğin yoğunluğuna

göre değişiklik gösterebilmektedir. Eksiksiz dosya

gönderiminizde ortalama 4 ay içerisinde geri dönüş

olmaktadır.

Vergi Borcumuz Var Desteğe Başvurabilir

miyiz?

Vergi borcunuzun olması desteğe başvuruyu yapmanıza

engel değildir. Başvurunun onaylanıp hak edişiniz

hesaplandıktan sonra vergi borcunuza kesilmektedir.

Başvuru Şartları Nelerdir?

Türkiye’de sınai ve ticari faaliyet gösteren şirket

olmanızın yanı sıra tanıtım yapmanız gereken ülkede

aşağıda ki şartlardan en az birini sağlamış olmanız

gerekmektedir.

İlgili ülkede biriminizin olması

Yurt içi marka tescil belgenizin olması ve ilgili

ülke ile alakalı da marka tescil belgeniz olmalı ya da

başvurusu yapılmış olmalı.

Başvuru Yol Haritası Nedir?

Aklınıza takılan tüm soruları yukarıda cevaplamaya

çalıştım, bu destekler sizlerin ticaretinizi, ihracatınızı

artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamanız için verilmektedir.

Başvuru yapmak gözünüzü korkutmasın!

Başvuru aşamalarını özetlemek gerekirse;

Tanıtım yapacağınız ülkeye karar verip başvuru için

şartları sağladığınızı düşünüyorsanız, tanıtım faaliyetini

gerçekleştirin, ödeme belgelerinizi, faturanızı ve

istenen diğer belgeleri hazırladıktan sonra eğer gerekiyorsa

ilgili ülke ticari ateşesine onay yaptırarak 6 ay

içerisinde tüm hazırladığınız belgeleri bağlı bulunduğumuz

ihracatçı birliklerine 6 ay içerisinde göndermeniz

yeterlidir.

www.iped.com.tr

E-mail: bilgi@iped.com.tr


www.metropoldergileri.com 59


RÖPORTAJ

60

Turkish Business

Team ile işlerinizi

kolaylaştırın…

TBT Turkish Business Team

Yönetim Kurulu Başkanı

Ramazan ARSLAN

Bir araya gelmenin bir başlangıç olmasının bilincinde, beraber çalışabilen güvenilir

ve samimi insanları bünyesine katan, üyelerini bir dünya markası haline getirme

hedefinden asla vazgeçmeyen en etkili Business Networking organizasyonu

olan Turkish Business Team’ı kurucusu Ramazan Arslan ile konuştuk.

TBT hakkında merak ettiklerimizi cevaplayan Arslan, Turkish Business Team’ı gerek

üyeleri gerek kuruluşu ile dünya markası haline getirmek için çalışmalarının var gücüyle

devam ettiğini dile getirdi.

“Öğrenmeyi bıraktığınızda, ölmeye başlarsınız!” mottosuyla hareket eden kuruluş üyelerine

kişisel eğitim hizmetlerinin yanı sıra iş geliştirme eğitimleri de vererek iş hayatına ve

kişisel becerilerine katkı sağlamaya devam ediyor.


Ramazan Bey okuyucularımız için

öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim Ramazan Arslan, Konya Hadim’liyim.

Uzun yıllar Cihanbeyli’de tarım makineleri imal

eden Arslan Makina isimli bir iş yerimiz vardı, ancak

aile kararı ile 2007’de Konya Merkeze taşındık.

Aile şirketleri olarak; ARS Park, BRS Plastik ve

CRS Metal isimli 3 anonim şirketimizin olduğunu

söyleyebilirim. Sonrasında her aile şirketinin genelde

başına gelen kronik ayrılma hastalığı sorununu

bizde yaşadık. Firmalarımızdan BRS Plastiği kendi

bünyeme alarak aile şirketinden ayrıldım.

Hayata farklı bakan bir insan olmanın yanında,

hızlı kararlar alıp hızlı adımlar atan bir kişiyim.

Bu ayrılık sürecinden sonra yeni iş yerleri kurmaya

yeni yatırımlar yapmaya devam ettim. İkinci şirket

olarak Ümit Dış Ticaret firmasını kurduk. Ülkemizde

son üç dört yılda yaşanan iç piyasalardaki

daralmayı öngördüğümüz için böyle bir girişim

içerisinde bulunup ihracatta yaşanabilecek sorunları

önceden sezip tedbirimizi alarak şirketimizi

faaliyete geçirdik. Mevcut firmalarımız ile geçen

sene %98 oranında ihracat yaparak başarılı bir yıl

geçirdik. 30 ülkeye ihracat yapan bir firma haline

geldik. Genelde ihracat yaptığımız ülkeler; İngiltere,

İtalya, Malta ve Amerika gibi Avrupa ve Batı

ülkeleridir.

İhracat yaptığımız ülkelerin bizden talepleri,

istekleri bizlerin gelişimine katkı sağlarken, ürün

çeşitliliğimizde de artışa vesile oldu. Gelen talepler

doğrultusunda kendimizi, fabrikamızı, üretimimizi

şekillendirmiş olduk. Ümit Dış Ticaret ile ihracat

üzerine çalışırken farkına vardığımız eksiklerimizi

tamamlaya çalıştık. Bunun için öncelikle kalıp

atölyesi açtık. Çelik rotasyon kalıplarını dünya

standartlarında üreten Türkiye’deki tek firmayız.

Dünyada da bu konuda sayılı firmalardan olmayı

başardık. Kalıp ihracatı ile ihracatımız daha da

artmış oldu. Sonrasında CNC makinelerimizle

kalıphanelerimizi biraz daha büyüttük.

Doğanın bizlere sunmuş olduğu imkanları değerlendirmek

adına yenilenebilir enerji kaynaklarının

kullanılması zorunluluğunu ön görüp gelecek

yıllara yatırım olması amaçlı güneş paneli işine

girerek, Ram Solar adında bir firma kurduk. Bu

sayede geleceğin teknolojisine adım atmak istedik.

Bu konuda şimdilik çok iddialı değiliz ama

hedeflerimiz doğrultusunda bir girişimde bulunmuş

olduk bu konuda yeni yatırımlar planlıyoruz.

Hedefimiz; önümüzdeki süreçte önce Türkiye’de

sonra dünyada tanınan bir teknoloji firması olmak.

İleriki dönemlerde ev ve sokak aydınlatmalarının

bu paneller ile zorunlu hale dönüşebileceğini düşündüğümüzden

ve bu teknolojinin doğaya hiçbir

www.metropoldergileri.com 61


RÖPORTAJ

62

zararı olmaması yatırımımızı hızlandırmış oldu. Bu

konuda ki Ar-Ge çalışmalarımız devam etmekte.

TBT nedir? TBT- Turkish Business Team’ın

kuruluş sürecinden bahseder misiniz?

TBT bir dernek ya da bir vakıf değildir! TBT özel

bir şirkettir. TBT, Turkish Business Team adında

tüzel bir kuruluştur ve aynı zamanda TBT geçmiş

zamanlardaki güvene ve referansa dayalı ticaretin

kısaltmasıdır. Günümüz teknolojinin gelişmesi ve

nüfusun artmasıyla insanlar iş yapmak istedikleri

kişileri sosyal medyadan veya sanal dünyadan

araştırıyor. Biz ise insanları bir araya getirerek

tanışmalarına vesile olup sistemli ve düzenli olarak

ticaretlerini takip etmelerini, geliştirmelerini sağlamış

oluyoruz. Bunun yanı sıra planlı toplantılarla

sağladığımız eğitimlerle onlara destek olup para

ve dost kazanmalarını sağlamayı amaçlayan bir

şirketiz.

Turkish Business Team’ın kuruluş sürecini de aynı

fikirde olduğum sekiz on arkadaşımla bir araya

gelerek hiçbir siyasi bağlantısı olmayan, hiçbir dini

gruba bağlı olmayan, siyasetin, sporun, dini konuşmaların

yasak olduğu, sadece ticaretin ve ticari eğitimin

konuşulduğu bir platform oluşturmak istedik.

Araştırmalarımız sonucunda yabancı firmalarının

Türkiye’de bu tarz hizmetleri olduğunu öğrendik.

Bizler de bu sistemin milli bir sistem olmasını istediğimiz

için faaliyet veren firmaların franchising’i

olmak istemedik. Firma bilgilerini yabancı kaynaklı

şirketlerle paylaşmak istemememizin yanı sıra bu

kuruluşun bizi yansıtan bize özgü olmasını istedik.

Bu süreçte ilk olarak bazı arkadaşlarla çay toplantıları

gerçekleştirerek kuruluş sürecimize başlatmış

olduk. Sonrasında kurumsallaşma düşüncemiz ve

devlete katkımızın olması için faturalandırma sistemine

geçmemiz gerektiği için şirketimizi kurduk.

Kuruluş amacınız neydi ve bu amaçlara

ulaşabildiniz mi?

Kuruluş amacımız insanların ticaretten para kazanmaları

ve para kazanmalarını sağlayacak bir ortam

oluşturmaktı. Üyelerimize para kazanmalarının

yanı sıra işlerinin kolaylaşmasına da olanak sağlıyoruz.

Örneğin bir kişiye veya firmaya ulaşmak

isteyen yahut ticaret yapmak isteyen üyemiz grup içi

kanalları kullanarak isteğine daha çabuk ulaşıyor.

Biz aslında 40 kişilik bir grup değil 40 ailenin

dahil olduğu samimi, güvenilir kocaman aileler

oluşturma niyetindeyiz. Yurt dışında bunun örneklerini

görüyoruz, iş dünyası gruplarda, kulüplerde

bu güven ve samimiyetle 40 yıldır dostlukla ortak

şirketler kurarak işlerini geliştiriyor ve akrabalık

bağları kuruyorlar.

TBT’nın üyelerine sağlamış olduğu avantajlar

nelerdir?

İlk olarak grubumuz güvenebileceğiniz,tanımadığınız

minimum 40 iş insanı ile tanışmanıza vesile

oluyor. Üyelerimiz grup içindeki indirimlerden

faydalandığı için ihtiyaçlarını kuruluşumuz üyeleri

içinde daha uyguna karşılayabilmektedir. Faaliyet

yapabileceği, sosyalleşebileceği bir çevre sunmanın

yanı sıra üyelerimize sunmuş olduğumuz en önemli

avantaj para kazanmalarının kolaylaşmasıdır.

Her isteyen kişi TBT’ ye üye olabilir mi?

Üye olmanın şartları neler?

Her isteyen TBT’ye üye olamaz! Öncelikle bir

firmanın sahibi ya da yönetim kurulu üyesi olması

gerekmektedir. Ulusal şirketlerin Konya Bölge

Temsilcileri de üye olabilmektedir. Kişi öncelikle

bize başvurur ve başvurusu incelenir. Sağlam ve

güvenilir bir firma ise başvurusu onaylanarak ailemize

katılabilir. Üyeliğin devamında ise toplantılara

düzenli olarak katılma şartı aranmaktadır. Eğitimlerimizin

önemli olduğunu düşünmekteyiz ve bu

yüzden toplantılara üst üste 3 kez kendi veya vekili

katılmayan üyemizin üyeliği iptal edilmektedir.

Üyelerimizin grupta din, siyaset veya spor üzerine

konuşması yasak olup bunu kendilerine en başta

belirtmekteyiz.

TBT üye iş geliştirme toplantıları hangi aralıklarla

gerçekleşmektedir. Bu toplantılarda

ele alınan konulardan biraz olsun bahseder

misiniz?

Toplantılarımız haftada 1 olmak üzere Konya’daki 5

yıldızlı otellerimizden birinde gerçekleşmektedir. 3

hafta sabah bir hafta akşam yemekli olacak şekilde

düzenlenmektedir. Lakin grup üyelerimizden farklı

bir talep geldiyse bunu değiştirebilmekteyiz.


Toplantımız ilk olarak herkesin kendini ve firmasını

kendilerine verilen 1 dakikalık süre boyunca grup

üyelerine tanıtmasıyla başlar. Sonrasında gündemle

alakalı ya da ticari konularda bizi bilgilendiren, konusunda

uzman arkadaşlarımızı ve ya konuğumuzu

dinleyerek toplantılarımız devam etmektedir. Bunun

yani sıra mali müşavir arkadaşlarımız mali yönetmelikler

konusunda bizleri bilgilendirirken, avukat

arkadaşlarımız değişen yasa ve kanun konusunda

bilgi paylaşımlarında bulunurlar.

Üyelerimizin hafta içerisinde kendi aralarında en az

iki kişiyi ziyaret etmesi gerekmektedir. Bu ziyaretler

ve birbirlerine yapmış oldukları iş yönlendirmeleri toplantıda

ele aldığımız bazı konulardandır. Grubumuzun

ayrıca kişisel gelişim danışmanı mevcuttur. Danışmanımız

haftalık toplantılarımızda vücut dilinden ticari

yönlendirmelere kadar her konuda eğitim vermektedir.

Kimi zaman üyelerimize danışmanımız önderliğinde

konu anlatması istenmekte olup böylelikle üyelerimizin

sunum sunma yetkisini ve grup önünde kendini

ifade yetkisini arttırmayı hedeflemekteyiz.

www.metropoldergileri.com 63


RÖPORTAJ

64

İş geliştirme toplantılarına sadece üyeleriniz

mi katılmakta yoksa misafir

getirebilirler mi?

İş geliştirme toplantılarımıza sabit olarak her hafta

katılacak olan kişiler üyelerimizdir. Üyelerimizin

haftalık toplamda 5 misafir getirme hakları vardır

ve her hafta aynı misafirler katılamaz. Fakat öncesinde

genel sekreter arkadaşımızı arayarak bilgisini

vermeleri gerekmektedir. Misafirlerimiz geldikleri

zaman ortamı görür ve yer almak aramıza katılmak

isterlerse üyemiz olabilirler.

Covid 19 salgını nedeniyle iş geliştirme toplantılarınızda

iptaller oldu mu? Bu süreçte

iletişimi nasıl gerçekleştirdiniz?

Covid 19 salgını Dünya’yı ve Türkiye’yi çok ciddi

etkileyen sosyalleşmeyi önemli ölçüde engelleyen,

bir an önce düzelmesini, hayatın normale dönmesini

beklediğimiz bir süreç. Bu dönem bizleri derinden

sarsan bir olay olarak akıllarda kalacak.

İş geliştirme toplantılarımızın birebir yapılması

gerektiği için Covid 19 salgını süresince toplan-


tılarımıza ara verdik. Çünkü üyelerimizin sağlığı

bizler için önemli ve sağlık konusunda sıkıntı

çekmelerini istemiyoruz. Sosyal mesafemizi koruyarak

daha güvenli bir şekilde bire birde görüşmelerimize

zaman zaman devam etmekteyiz.

Turkish Business Team’in için gelecek

planlarınız neler?

Turkish Business Team için gelecek planlarımız

elbette mevcut. Büyük ve heyecan verici planlar

olduğunu söyleyebilirim. Turkish Business Team’i

gelecekte bir kulüp olarak düşünüyoruz. İleriki

dönemlerde sadece Konya’da değil önce tüm Türkiye’de

sonrasında tüm Dünya’da bir kulüp gibi

ya da iş adamları topluluğu gibi bir yapıya sahip

olmasını istiyoruz. Amacımız tüm dünya ile bağlantıyı

sağlamak, tüm dünya ile ticaret yapmaktır.

Ayrıca Türkiye’deki gruplar ile Dünya’daki grupları

tanıştırıp toplu organizasyonlar yapmak planlarımız

arasında diyebiliriz. Kuracak olduğumuz internet

sitesinde üyelerimiz kullanıcı adı ve şifreleri ile

siteye girerek tüm Türkiye’deki üyelerimize ulaşıp

ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir site yapmak

düşüncelerimiz arasında.

Tüm Dünya’da milyonlarca üyesi olan bir kuruluş

haline gelmek tek hayalimiz.

Son olarak neler

söylemek istersiniz?

Şahsım olarak söylemem gerekir ki TBT’yi kurarken

para kazancı gibi bir beklentim olmadı. Elbette

her şeyin bir getirisi olduğu gibi bu kuruluşun da

getirileri var. Maddi değil manevi beklentiler

oluşturdu. TBT sayesinde dostlar kazandım ve

birçok güvenilir kişi ile tanıştım. Arkadaşlarımın

desteği ile inşallah dünyaya açılıp ülkemize katkı

sağlamaya devam etmek istiyoruz. Şirketi ben

kurmuş olabilirim ama sahibi tek ben değilim.

Üyelerimiz ile beraber kararlar alıp beraber yönetiyoruz

diyebiliriz.

www.metropoldergileri.com 65


RÖPORTAJ

66

Kahvenin adı

damakların tadı…

Kimi zaman hatır için kimi zaman

huzur bulmak için yudumlarız

kahvelerimizi. Damaklarımızda

eşsiz bir lezzet bırakmasının yanı

sıra her anımızda bizlere eşlik

eder. Bol köpüklü kahvelerimizi

karşılıklı yudumlarken, Türk

kahvesinin bilinen markası olan

Has Kahve’yi HGS Firması Genel

Müdürü Adnan Şahin’le konuştuk.

Türk kahvesinde bilinenin dışında

yeni lezzetler sunan ve sunmaya

devam edeceklerini belirten

Adnan Bey, müşterilerine yeni

lezzetler sunmak için çalışmaların

devam ettiğini belirtti.


‘‘

Sizleri enfes lezzetlerle

buluşturmaya devam ediyoruz

Okuyucularımız için biraz kendinizi anlatır

mısınız?

1967 yılında Karaman Kazım Karabekir’de

doğdum. İlkokul ve Ortaokulu Kazım

Karabekir’de Liseyi Bursa Işıklar Askeri

Lisesinde okudum. 1989’da Kara Harp

Okulunu tamamladıktan sonra Muhabere

subayı olarak mezun oldum. Artvin’de ve

Eğirdir Dağ Komando okulunda görev yaptım.

1997 yılında Kombassan’ın bünyesinde işe başladım.

1997-2004 yılları arasında Afra’nın genel

müdürlüğünü, 2004-2007 yılları arasında ise

Kombassan Holding yönetim kurulu başkan vekilliği

yaptım.

2008 yılında kahve sektörüne ilk adımlarımı attım.

O yıldan beri bu sektörün içerisindeyim.Bunla

beraber Has kahve markasının doğuş yeri olan Aziziye

bölgesinde fabrika satış mağazamız ve Yeni Şekerciler

’de imalat tesisimiz mevcut.

Kaliteli bir kahvenin özellikleri nelerdir ve iyi bir kahveyi

nasıl anlarız?

Kahve Türkiye’ye yurtdışından gelen ülkemizde üretimi

olmayan bir bitkidir. Modern yaşamın en sevilen içeceklerinden

biri olan kahve, kahve meyvesinin çekirdeklerinden

üretilir ve ülkemize çekirdek halinde gelir.

Kahvenin kalitesini

çekirdeğinin büyüklüğüne, rengine ve

nemini kontrol ederek anlayabiliriz. İyi bir kahve iri taneli

olmalı ve çekirdek içerisinde nem olmalıdır. Ayrıca her

gelen kahve çekirdeği partisinde çekirdeği makinemizde

kavurarak kalitesini kontrol ederiz.

Bölgesinde kahve çekirdeklerimizi orta derecede kavurup

kahve severlere bu şekilde sunarız. Çünkü bölge olarak kahveyi

içerken ağzımızda acı bir tat bırakmasını sevmez yumuşak

içimli kahveleri tercih ederiz. Bunu bildiğimiz için

bizlerde orta derecede kahvelerimizi kavurup bu şekilde

müşterilerimize sunarız.

www.metropoldergileri.com 67


RÖPORTAJ

68

Kahve çeşitlerinizden bahseder misiniz?

Bizleri farklı tatlarla buluşturmak

için sürprizleriniz var mı?

Sadece Türk kahvesi ve türevlerini

üretiyoruz.Has Kahve 1952 yılından

beri Türkiye’de bilinen en eski kahve

markalarından birtanesidir.Uzun yıllar

klasik Türk kahvesi ürettikten sonra

toplumuzdaki gençlerin instantcoffee’ye

yönelmesi ile Türk kahvesini

çeşitlendirmek ve insanlara farklı tatlar

sunmak için çalışmalarımız başladı.

Has kahve olarak Türk kahvesinde

müşterilerimize 8 çeşit seçenek sunmanın

yanı sıra bu çeşitlerin her geçen gün

artacağının haberini verebilirim. Şuanda

Müşterilerimize klasik has Türk

kahvesinin yanında;

• Menengiç Kahvesi

• Has Special Osmanlı

Kahvesi

• Damla Sakızlı Türk

Kahvesi

• Çikolatalı Kahve

• Fındıklı Kahve

• Kakuleli Kahve

• Sütlü Kahve

• Dibek Kahvesi

Türk kahvesi çeşitlerimiz mevcut. Ayrıca Türk kahvesi haricinde

filtre kahve seçeneğimizle de hizmet vermekteyiz. Has

Kahve olarak Türk kahvesi için kahve çekirdeğimizi Brezilya’dan

filtre kahvemizi Kolombiya’dan getirerek hizmete

sunuyoruz.

Güllü kahve,Portakallı kahve ve hurmalı kahve yakın zamanda

müşterilerimize sunacağımız yeni tatlar arasında.

Şuanda bu konuda Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor.

Gıda teknisyenlerimiz ile laboratuvar ortamında damak

tatlarımıza en uygun en lezzet verici kahve çeşitlerini müşterilerimize

sunmak için çalışmalarımız devam etmektedir.

Bu aralar en çok tercih edilen kahve çeşidiniz hangisi?

Ebetteki en çok tercih edilen kahve çeşidimiz Klasik Türk

kahvesidir. Sadece Konya’da değil tüm Türkiye’de en fazla

tüketilen kahvedir.Bunun dışında Konya’daHas Special Osmanlı

Kahvesi çeşidimiz sunmuş olduğu lezzetten dolayı tercih

edilen diğer bir kahve çeşidimizdir. İçerisinde menengiç,

kakao, süt tozu, sıcak çikolata, damla sakızı, keçiboynuzu

var. Lezzetinin bozulmaması, damaklarda eşsiz bir tat bırakabilmesi

için içindeki mevcut ürünlerin oranlarını iyi analiz

etmek gerekir.

Sizin kahve tercihiniz hangisi ve kahvenizi nasıl alırsınız?

Biz kahve sektörünün içerisinde olduğumuz için elbette ki

kahvemi sade tercih ederim. Sade içilen kahve de lezzeti ve

kalitesi daha net anlaşılır. Ayrıca çekirdek halinde gelen kahveler

kavrulurken ve çekilirken de lezzetlerini test etmek için

tadına bakarım. Anlayacağınız kahveyi hem yerim hem de

içerim.

İyi kahve nasıl pişirilir?

İyi bir kahveyi pişirmenin püf noktaları elbette var.Buz gibi

suya kahvemizi kaç kişilik kahve yapacaksak o ölçüde ekleyerek

kısık ateşte köpürünceye kadar pişirmek gerekmektedir.Kahve

köpürdükten sonra karıştırıp tekrar köpürünce

üzerindeki köpük alınarak tekrar kaynatılarak servis edilmesi

gerekir.Tek kişilik bir kahve yapacaksak 7 gr kahve yeterli

olacaktır. Kahvenin 40 yıllık hatırı var derler ya, Has kahvenin

hatırı ömürlüktür.


www.metropoldergileri.com 69


RÖPORTAJ

70

Tarımsal faaliyetlerin ülkemizde

gün geçtikçe daha da

önem kazanması ve ülke ekonomisinde

büyük bir paya sahip

olması üreticiyi daha verimli ve

daha kaliteli üretim anlayışına,

tüketiciyi de daha sağlıklı ve

güvenilir ürünler tüketmeye

yönlendirdi. Üretici ve tüketici

ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak

konuyu işin ustasıyla

konuştuk.21 yıllık bilgisini ve

tecrübelerini bizlerle paylaşan

Eforganik Tarım’ın ortağı ve

Genel Müdürü aynı zamanda

Gübre Üreticileri, İthalatçıları

ve İhracatçıları Derneği (GÜİD)

Başkanı Metin Güneş ile tarıma

dair konuştuk. Sağlığımız

için sağlıklı ürünler tüketmenin

önemini vurgulayan Metin

Bey tarımın ülke ekonomisine

katkılarından bahsederken milli

tarım politikası oluşturulması

gerektiğini sözlerine ekledi.

‘‘Amacımız;

temiz çevre, güvenilir gıda

ve sağlıklı insan…’’

Gübre Üreticileri, İthalatçıları ve

İhracatçıları Derneği (GÜİD) Başkanı

Eforganik Tarım Genel Müdürü

Metin GÜNEŞ


Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir

misiniz?

Konya doğumluyum. Öğrenim hayatımın tamamı Konya’da

geçti. Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi

mezunuyum. Ticari hayatıma babam esnaf olduğu için

yaz tatillerinde onun yanında veya onun belirlediği

esnafların yanında çalışarak başladım. Çocukluğumdan

beri ticaretle uğraşıyorum, aktif ticari hayatıma

Reva Tarım ’da satış elemanı olarak başladım. Uzun

yıllar içinde bulunduğum şirketin grup şirketlerinde

hem ortaklık yaptım hem Genel Müdürlük görevine

kadar birçok biriminde görev yaptım. Eşim de benim

gibi ziraat mühendisi olup, kendine ait zirai ilaç bayisi

bulunmaktadır. Bir oğlum var. Akdeniz Üniversitesi

Ziraat Fakültesinde okumaktadır. Aile Boyu ziraat

mühendisiyiz. Rahmetlik dedemin tarlalarında harman

için yardıma gittiğim o zamanlar sevmediğim bir işi

bu kadar severek yapacağım hiç aklıma gelmezdi. 21

yıllık meslek hayatımda sektörün tek ve en önemli sivil

toplum kuruluşu olan GÜİD ( Gübre üreticiler, ithalatçılar

ve ihracatçılar derneği başkanı olmak benim için

ayrıca bir gurur kaynağıdır. Çalışmayı, kitap okumayı,

ailemle vakit geçirmeyi, sporun her dalıyla ilgilenmeyi,

bisiklete binmeyi güzel olan her şeyi seviyorum. Haksızlık

her kime yapılırsa yapılsın, karşısında dururum.

Çünkü adalet yoksa ahlak yoktur. Fenerbahçe kongre

üyesiyim. Fenerbahçe’nin de benim için ayrı bir tutku

olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Kuruluş serüveninizi ve kurulma amacınızı

anlatır mısınız?

İyi bir grupta hem ortak hem genel müdür olarak

çalışırken, uluslararası şirketler de görev yapmak gibi

bir arzum vardı. Bir anlaşma da yapmıştım. Tam bu süreçte

arkadaşlarım kurmuş oldukları şirketlerine ortak

olmamı istediler. Böylelikle hiç düşünmediğim bir iş

olmasına rağmen Eforganik Tarım’ a ortak olmuştum.

Ortaklarım 2 ay sonra tüm sorunlarıyla beş kuruş vermeden

hiçbir sözlerini tutmadan çekip gittiler, önceki

şirketten zaten hiç ödeme yapmamışlardı. Öylece

kalakalmıştım ortada. Maceralı, meşakkatli gerçekten

zor bir başlangıç olmuştu ama artık başlamıştık. Gübre,

bitki besleme ürünleri pazarlama amaçlı yola çıkmıştık.

Bugün gübre konusunda üretim, ithalat ve ihracat

yapan bir firmayız. Bu gün Eforganik gübre sektörünün

en yenilikçi, önder firmalarından biridir. Eforganik

Tarım’ın ortağı ve Genel Müdürü olmaktan son derece

mutluyum.

www.metropoldergileri.com 71


RÖPORTAJ

72

Sektörünüzde sunmuş olduğunuz ürünler ve işlevleri

hakkında bizlerle neler paylaşabilirsiniz?

Gübre ile ilgili her türlü konuyla alakalı faaliyet

göstermekteyiz. Kimyasal, organik, sıvı, katı, suda

çözünür, granül, makro ve mikro besinli her türlü gübreyi

üretmekte, ithal etmekte ve ihracat yapmaktayız.

Ürettiğimiz veya ithal ettiğimiz tüm ürünlerde öncelikli

olarak sağlıklı nesiler için sağlıklı ürünler sloganıyla

hareket ederek çevre dostu ürünleri tercih ediyoruz.

Ürünlerimiz sayesinde birim alanda kaliteli ve yüksek

verim elde ediliyor. Firma olarak sektöre birçok ürünü

ilk biz getirmişizdir. Firmamız yeni ürünleri tanıtma ve

pazara sunma konusun da oldukça yeteneklidir.

Organik tarımda amaç nedir? Organik tarımın

avantajları nelerdir?

Organik tarım kimyasal tarım ilaçları ve gübreler ile

hormonların kullanılmadığı, organik ve yeşil gübrelerin

kullanıldığı doğal düşmanlardan faydalanılarak

bitki direncinin artırıldığı insan ve çevreye dost üretim

şeklidir.

Organik tarımı tarımla uğraşan herkes yapabilir

mi? Bunun için belli bir şart var mı?

Tarımla uğraşan her kişi, kurum, kuruluş tabii ki

organik tarım yapabilir. Ancak bunun belirlenmiş kriter

ve şartları vardır. Bu şartları yerine getiren herkes

organik tarım ile uğraşabilir. Kişi veya kurum öncelikle

üretici sertifikasyon veya kontrol kurumuna başvurur.

Başvurusu uygun bulunduğu zaman üreticinin öncelikle

sözleşmesi yapılır. Kontrol kurumu sonrası için

üreticiye bir kod numarası verir ve aynı zamanda bu

kod numarası ile birlikte sözleşme örneğini en geç bir

ay içerisinde organik tarımın yapılacağı il veya ilçe

tarım müdürlüğüne teslim eder. Böylelikle üretici kayıt

altına alınmış olur. İlk üç yıl boyunca rutin kontroller

ve takipler yapılarak zaman zaman kalıntı analizleri

yapılır. Üçüncü yılın sonunda şartlara uygun üretimi

gerçekleştiren üreticiye sertifikası verilir. Kişi organik

tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildiği gibi bir

proje dahilinde de yapabilir. Üreticinin;

• Projeye uygunluğu,

• Mevcut tarımsal faaliyetleri,

• Girdi kullanım ve depolama koşulları,

• Toprak işleme ekipmanları,

• Ürün depolama olanakları,

• Hayvansal varlıkları,

• Dokümantasyonu,

• Sözleşmesi,

• Kodlaması,

• Ürün etiketlemesi,

• Eğitimi

uygun olmalıdır. Organik tarımın yapılacağı arazinin

sınır komşu arazilerde de kimyasal girdilerin kullanılmamasına

son derece dikkat edilmelidir. Çünkü sınır

komşu arazilerde kullanılan kimyasal girdiler rüzgâr ile

sıçrayarak organik tarım yapılan arazide ilaç zerresinin

kalıntı çıkmasına yol açtığı bilinen bir gerçektir.

Organik tarım da yapılan en büyük hatalar

nelerdir?

Organik tarımda yönetmeliklere üreticilerimiz tam

anlamıyla hakim değiller. Organik tarım yönetmelikleri

kapsamında kullanılabilen gübre ve zirai ilaçların

çoğu organik tarım alanlarında kullanılmıyor veya

bilinmiyor. Yönetmeliklerin müsaade ettiği bu ürünlerin

kullanılmaması verim kayıplarına yol açabiliyor.

Organik tarımda kullanılan gübre sadece hayvan

gübresi ve bitki atıkları olarak algılanmamalı, yönetmeliklerin

müsaade ettiği gübreler kullanılabilir. Hastalık

ve zararlılarla mücadele edebilmek için yönetmeliklerin

müsaade ettiği ürünler kullanılabilir.

Organik tarımın tarım ile uğraşanlara sağlamış

olduğu faydalar nelerdir?

Organik tarımın avantajları zaten amacıyla doğrudan

ilişkilidir. Yani organik tarımın temiz bir çevre, güvenli

gıda ve sağlıklı bir insan avantajı var. Ama bunun

yanında işin üreticiye kazandırdığı maddi boyutu da

elbette var. Organik tarım yapılarak üretilen sertifikalı

yani etikete sahip olan ürünler gerek iç pazarda gerekse

dış piyasalarda konvansiyonel tarım diye ifade

ettiğimiz kimyasal her türlü girdinin kullanıldığı tarım

modelinden fiyatı daha yüksektir.

Türkiye’nin organik ürün açısından ihracattaki

durumunu nasıl değerlendirirsiniz?


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre

Türkiye’de organik hayvancılıkla uğraşan çiftçi sayısı

179’dur. Arıcılıkla uğraşan çiftçi sayısı ise 322’dir. Organik

olarak üretilen et miktarı 2.605 ton iken organik

yumurta sayısı 58 milyondur

Türkiye’nin ihraç ettiği organik ürünlerde %32,1’lik

pay ile fındık ve fındık ürünleri öne çıkarken %24 ile

onu incir ve incir ürünleri, %16 ile kuru üzüm ve %14,1

ile kayısı ve kayısı ürünleri izlemektedir. Türkiye’nin

organik ürün ihracatının %18,4’ü ABD’ye, %17,2’si

Almanya’ya %14,7’si Fransa’ya, %13,6’sını Hollanda’ya

gerçekleştirilmektedir.

Ülkemizden ilk organik ürün ihracatı 1985 yılında

İzmir’den kuru üzüm ve kuru incir olarak yapılmıştır.

Tarım Bakanlığı’mızın resmi internet sitesinde organik

ürün ihracatımız 1999 yılında 11.141.761 kg ve

bunun parasal değeri 20.297.778$ iken 2003 yılında

21.083.351 kg’a yükselerek 36.932.995 $ kazanılmış

10.11.2008 verilerine göre 2007 yılında 9.346.676

kg’a gerilemiş ve bunun da maddi boyutu 19.359.321$

olarak hesaplanmıştır. 2010 – 2012 yılları arasında kötü

giden grafiklerimiz 2013 ve 2014’te Tarım Bakanlığı’ndan

elde ettiğimiz istatistiklere göre yükselişe geçmiştir.

2014 yılında 15.552.638 kg organik ürün ihracatı

yapılmış olup karşılığında 78.779.537$ elde edilmiştir.

Yalnız Tarım Bakanlığı’mız tarafından sunulan veriler

ile ihracatçı birliklerinin sunduğu rakamlar arasında

önemli farklılıklar olabilmektedir. Bunun da üç ana

sebebi vardır:

• Tarım Bakanlığı verileri işlenmemiş ürün değerlerini

yansıtırken ihracatçı birliklerince açıklanan veriler

işlenmiş ürün değerlerini yansıtmaktadır.

• Organik ürünlerin bir kısmı yurtiçi tüketime sunulmakta

ve bu miktar ihracatçı birliklerinin kayıtlarında

yer almamaktadır.

• Organik tarım ürünlerinin ihracatı kayıt altında

olmasına rağmen şirketler zaman zaman belirli periyotlarda

kayıt yaptırmamakta ve düzenli veri göndermemektedir.

Kıtalara Göre 2013 Yılı Organik Tarım Alanları ve Üretici Sayıları

**Türkiye’nin ihraç ettiği organik ürünler (2016) - Kaynak: TÜİK, 2017

Tüketici bir ürünün organik olup olmadığını

anlayabilir mi? Nelere dikkat etmeli?

Ürünün analizleri yapılmadan organik olup olmadığını

ne tadarak nede dokunarak anlaşılması mümkün değildir.

Halk arasında organik ürünlerin şekil itibariyle her

türlü kimyasal kullanılarak üretilen ürüne kıyasla çok

daha bozuk ve şekilsiz olduğu bilinir. Ancak organik

ürünler lezzet, koku ve aroma bakımından daha haz

vericidir. Bunun yanında ürünün kalıntı analiz raporuna

da bakılabilir. En azından kalıntının olup olmadığı

da rapora bakarak anlaşılabilir. Tabi konusunda bizler

gibi uzman meslektaşlarımız açısından bu inceleme

şekli daha kolaydır. Ülkemizde bu işi layıkıyla yapan

güvenilir ve ismen bilinen sertifikasyon kuruluşları

var. Bu kuruluşların verdiği etiketli ürünleri ancak biz

tüketiciler görerek gerçekten organik olup olmadığını

anlayabiliriz. Elbette ki sertifikası olmayan fakat ürünü

daha çok kazanmak adı altında sertifikalı ürün gibi

satan ya da organik üretim yapmayan kişilere sertifika

veren kuruluşlar muhakkak vardır. Bu yüzden önce

vicdanımız rahat bir şekilde, halkı aldatmamak adına

sorumluluk gerektiren bir iş olduğu bilincinde olmamız

gerekmekte.

Dünyada ve Türkiye’de yapılan organik tarımı

değerlendirirsek bu konuda neler söylersiniz?

Dünya’da organik tarım satışlarında Avrupa ve Kuzey

Amerika, öne çıkan ülkelerdendir. Asya ve

Afrika ise organik tarım ürünlerinin önemli üreticilerindendir.

Kişi başına en büyük organik tüketim

miktarında ise İsviçre, lider ülke konumundadır.

Organik tarım arazilerinde 461.396 hektarlık alan ile

Türkiye, dünya sıralamasında on dokuzuncu sırada yer

alırken en yüksek üretici sayısına sahip ülkeler arasında

altıncı sırada yer almaktadır. Türkiye’de organik

üretimde lider bölge ise Ege Bölgesi’dir.

Kaynak: FIBL ve IFOAM (2015) raporundan yararlanılarak oluşturulmuştur.

www.metropoldergileri.com 73


RÖPORTAJ

74

En Büyük Organik Tarım Üretici Sayısına Sahip 10 Ülke (2013)

Kaynak: FIBL ve IFOAM, 2015: 57, https://www.fibl.org/fileadmin/documents/shop/1663-organic-world-2015.pdf, (Erişim

tarihi: 10.02.2016).

Kişi Başına En Büyük Organik Tüketim Miktarına Sahip 10 ülke (2013)

Kaynak: FIBL ve IFOAM, 2015: 64, https://www.fibl.org/fileadmin/documents/shop/1663-organic-world-2015.pdf, (Erişim

tarihi: 10.02.2016).

Gübre bir bitkinin gelişim sürecine nasıl etki

eder? Tarımda tüm bitkilerde gübre kullanılabilir

mi? Gübrenin zararlı olduğu durumlar

var mıdır? Gübre kullanımının avantaj ve

dezavantajlarına değinmek istersek bu konuda

neler söylersiniz?

Gübre her bitkide kullanılmak zorundadır. Gübre yani bitki

besinleri bitkilerin tüm canlılarda olduğu gibi gıda ihtiyacını

gidermektedir. Her bitkinin gerekli verim ve kaliteye

ulaşması için topraktan kaldırması gereken besin maddelerine

ihtiyaç duymaktadır. Topraklarımızın hepsinde her

besin maddesi yeterince olmadığı için tarım yaparken gübre

kullanmak zaruridir. Her şeyin fazlasının zararlı olduğu

gibi gübrenin de fazla ve bilinçsiz kullanılmasının zararları

vardır. Gübrenin eksik veya yanlış kullanılması bitkinin

gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir. Gübre kullanımı

bir program şeklinde yapılmalıdır. Öncelikle toprak analizi

yapılmalı, yetiştirilecek bitkinin verim hedeflerine göre bitki

besin ihtiyaçları hesaplanmalı, iklim ve sulama şartlarına


sayısı ve bu ürünleri ithal eden ve üreten firma sayısı

oldukça azdır. Bu ürünleri takip etmek için 1200

firmayı 40binden fazla ürünü takip sistemine dahil

etmek hem amacın dışına çıkmaya hem de gerçek

anlamda takip edilmesi gereken ürünlere gerektiği

kadar odaklanamamaya sebep vermektedir. Ülkemizde

gübre konusunda üretim, ithalat ve ihracat yapan

firmalar Tarım ve Orman Bakanlığından lisanslı,

her ürününe tescil alan kayıt altında olan firmalardır.

Güid üyeleri başta olmak üzere tüm sektör paydaşları

GTS sisteminin kolay uygulanabilir olmaması, kapasiteleri

fazlasıyla düşürmesi, maliyetinin çok yüksek

olması, gübre fiyatlarını artıracak olması ve tüm bu

zorlukların tarımı olumsuz etkileyeceği konularında

hem fikirdir. Tarım ve Orman Bakanlığımızdan

beklentimiz takip sisteminin eksik ve yanlışlarının

giderilerek sadece EYP kapsamında ki ürünlerde

kullanılmasıdır.

Sektöre yönelik amaçlarınız, projeleriniz

hakkında bilgi alabilir miyiz?

Firma olarak her zaman yenilikçi olduk. Birçok

ürünü ülkemizde ilk olarak üretip, ithal ettik. Her

zaman yeni teknolojilerle yepyeni ürünler üretmek

üzerine çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeni nesil

ürünler üreterek Avrupa başta olmak üzere tüm dünya

ile rekabet edecek düzeye gelmek hedefimizdir.

Tüm bunları yaparken sürdürülebilir tarımın parçası

olmaktan, sağlıklı nesiller için sağlıklı ürünler üretmekten

vazgeçmeyeceğiz. Son yıllarda özel gübreler

konusunda Türk firmaları atak yapmaktadırlar.

İspanya, Hollanda, İtalya ve Almanya gibi ülkelerin

pazarında söz sahibi olmaktadırlar. Firma olarak son

yıllardaki bu artışta bizde yerimizi alarak her geçen

gün ihracatımızı artırıyoruz.

göre gübreleme programı yapılmalıdır. Hazırlanan programa

göre 4D sistemine göre gübreleme yapılmalıdır. 4D besin

sistemi; Doğru miktarda, Doğru gübreyi, Doğru zamanda,

Doğru yere uygulamaktır.

Gübre takip sistemi nedir? Bu sistemin avantajlarından

ve uygulanma şeklini anlatabilir

misiniz?

Gübre Takip Sistemi 2017 Nisan ayında piyasaya arz edilen

gübrelerin takip edilmesine dair yayınlanan tebliğ ile gübre

sektöründe uygulanmaya başlanmıştır. Kısaca GTS dediğimiz

sistemde temel amaç EYP dediğimiz yani el yapımı patlayıcı

olarak kullanılan gübrelerin takip edilmesidir. Ancak

tebliğ tüm ürünleri takip edecek şekilde çıkmıştır. Ülkemiz

terörden çok çekti. Bu ülkenin şanlı bayrağının altında yaşayıp

terörle ilgili alınacak önlemlere destek vermemek gibi bir

durum asla söz konusu olamaz. EYP kapsamında olan ürün

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid19 sürecinde

herkesin sağlığına dikkat etmesini rica ediyorum. Bu süreçte

tarımın ne kadar önemli olduğu, gıdanın en önemli konu olduğunu

ve tüm dünya ülkelerinin tarım konusunda atılımlar

yapmaya çalıştığını gördük. Ülkemiz tarım anlamında da

tam bir cennet. Ne yazık ki imara açılan tarım alanlarının

önemini geç anlasak ta sonrasında duyulan pişmanlık fayda

etmeyecektir. Dört mevsimin yaşandığı, hemen hemen her

ürünün yetiştiği, birçok üründe dünyanın en iyisi olduğumuz

gerçeğini bilerek tarımın kalkınması için el birliği ile çalışmak

zorundayız. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi tarıma

elverişli her alan değerlendirilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığımız

önderliğinde, üniversiteler, tarımla ilgili STK’lar

ve özel sektör el ele vererek milli tarım politikası oluşturmak

zorunda. Ülkemizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün dediği

gibi “Tarım milli ekonominin temelidir. “

www.eforganik.com.tr

www.metropoldergileri.com 75


RÖPORTAJ

76


www.metropoldergileri.com 77


RÖPORTAJ

78

Teknolojide 3KA Farkı…

‘‘Kalitemizle memnuniyetin ötesinde,

müşterilerimizin güvenini kazanmaktayız…’’

Babalarından öğrendikleri güven ve dürüstlük

ilkelerini yaşam tarzı olarak benimsemiş olan 3KA

Grup emin ve sağlam adımlarla yoluna devam

etmektedir. Başarılarının sırrının %100 müşteri

memnuniyeti olduğunu dile getiren 3KA Grup

kurucularından Tahsin Oğuzhan Şahin ile teknoloji

üzerine konuştuk. Oğuzhan Bey sadece Konya’da

değil tüm Türkiye’de hatta dünyada 3KA Grup’ un

büyüme hedefleri doğrultusunda sağlam adımlarla

ilerlediğini sözlerine ekledi.

Öncelikle okuyucularımız için kendinizden bahsedebilir

misiniz?

1981 yılında Konya’ da doğdum. İlkokul, ortaokul ve

lise hayatımı Konya’da tamamladım. Anadolu Üniversitesi

İşletme Fakültesini halen okumaktayım. Küçük

yaşlarımda babamın siyaset hayatı başta olmak üzere

ticari hayatına özenle çalışması akranlarıma nazaran

şahsımda çok daha farklı bir enerji oluşturmaktaydı. Şu

anda halen bilinen eski Toptancılar Çarşısında, çocukluğum

dönemi ilk ticari başlangıcımdı. Bununla beraber

şehrimizde “Eski Garaj” tabiriyle bilinen Karatay

Belediye’sinin şuan hizmet vermekte olduğu noktada

birde süpermarketimiz vardı. Ticari ruhumun da

geliştiği dönemlerdi tabi o zamanlar. Hipermarketler,

süpermarketler şehrimizde yeni yeni halkla buluşuyordu.

Aile şirketimiz de yeni gelişmekte olan bu market

zincirlerinin halkalarından bir tanesi olmayı başarmıştı.

Perakende sektöründe de faaliyetimizle birlikte toptan

gıda sektöründe ivme kazanmıştık. Tabi 2001 krizinin

çoğu sektörü etkilemesiyle beraber bizim şirketimizde

de büyük bir kriz yaşanmıştı. Bizde 3 kardeş bir

araya gelerek, değerli büyüğümüz babamızın duaları

ve destekleriyle tam bu dönüm noktasında aile şirketimizin

seyrini değiştirerek günümüzde hızla gelişen

ve büyüyen teknoloji alanına “bilişim elektronik, bilgi

teknolojileri, bilgisayar sektörleri başta olmak üzere bu

sektöre 3KA A.Ş.’ yi kurarak (ÜÇ KARDEŞ) girmiş

3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Tahsin Oğuzhan ŞAHİN

bulunduk. Aile şirketimiz 2. kuşak yeni yönetim, genç,

dinamik kadro ve babamızın tecrübeleriyle bu günlere

gelmemizi Allah nasip etti. 17 MAYIS 2020’ DE 18.

Yılımızı yeni ürünler ve uluslararası pazarda yerimizi

almak adına yeni girişimlerimizle bu günlere gelmemize

vesile olan değerli müşterilerimiz ve büyüklerimizin

duasıyla gelişerek sağlam adımlarla var olmanın

gururunu yaşayarak kutlamanın sevincinde olacağız

İnşallah.

3KA Grup olarak sunmuş olduğunuz hizmetler hakkında

bizlerle neler paylaşabilirsiniz?

3KA Grup olarak birbirinden farklı sektörlerde faaliyetlerimizi

sürdürmekteyiz. Bu sektörlerimizi de 3KA

Grup şirketi altında farklı şirketlere ayırmakla kurumsallaşma

sürecimizi başlatmış bulunmaktayız. 3KA

elektronik, bilişim, güvenlik, bilgi teknolojileri, bina

otomasyon ve yapı teknolojileri alanında başarılarını

sürdürerek, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleriyle istikrarlı

bir şekilde hedefleri doğrultusunda ilerlemenin haklı

gururunu yaşamaktadır. Ayrıca savunma sanayi,

robot teknolojileri, zırhlı balistik sistemler ve ürünler

konusunda da faaliyette bulunmaktadır. Diğer faaliyet

alanlarımızdan bir tanesi de gıda sektörüdür. Bu alanda

kurum ve kuruluşların yemekhane, catering, kantin

ve kafeterya işletmelerinde 30 yılı aşkın bir tecrübeyle

devam etmekteyiz. Faaliyet alanlarımızdan bir diğeri


de gayrimenkul yatırım danışmanlığı, emlak ve inşaat

sektörüdür.

Türkiye’de güvenlik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemizde toplumumuz bu konuda yeterli bilince sahip mi?

Ülkemizde ve dünyada güvenlik sektörünü tek başına

ele almamız mümkün olmadığı gibi teknoloji dünyasının

elektronik ve mekanik donanımlarla da bütünleşmesi

sebebiyle geniş bir kategori de değerlendirmemiz

daha isabetli olacaktır. Globalleşen dünyada teknoloji

ve yan kolları gerek nüfus artışı gerekse coğrafi dağılımı

baz aldığımızdan büyümekte ve gelişmekte olan

süreçte pozitif olguları yanında negatif olgularında baş

göstermesiyle güvenlik teknolojileri sektörü hızla büyümektedir.

Elektronik bilişim bilgi teknolojileri yazılım

sanayi mekanik sistemleri de içine alarak mekatronik

teknolojilerinin pazarının doğmasına sebep olmuştur.

Bununla beraber yapay zekâ ve robotik kodlama unsurları

da teknoloji dünyasında akıl almaz bir halde genişlemesine,

yeni yetişmekte olan genç kuşakların geçmişe

nazaran daha avantajlı gelişmelerine vesile olmuştur.

Devletimizin de özenle üzerinde durduğu teknolojik

gelişmeler, savunma sanayi ve güvenlik bilişim bilgi

teknolojileri başta olmak üzere ülkemizde deha mucitlerin

ortaya çıkmasına ve Ar-Ge destekleriyle tüketen

değil üreten bir neslin infakına katkı sağlamıştır. Bugün

TEKNOFEST organizasyonuyla ülkemizin başarısı

dünya kamuoyu’nda takdirini toplamıştır.

Artık gerçekten eski Türkiye yok. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız

olmak üzere ülkemizin büyük adımlarla

“Teknoloji Devi “ ülkeler arasında anılmasına katkı

sağlayan tüm emeği geçenlere minnet ve şükranlarımızı

sunuyoruz. Devletimizin bilim, savunma sanayi ve

teknoloji alanında yapmış olduğu başarılardan örnek

alarak bizlerde 3KA grup altında gelişmekte olan ve

kendini sektörel anlamda daimi yenileyen teknoloji

dünyasında yerimizi her daimi korumaya özenle dikkat

etmekteyiz. 3KA grup olarak Ar-Ge yatırımlarımız

başta olmak üzere insana dayalı genç nesillerinde aktif,

dinamik, bilgi tecrübesiyle yeni kadroların yetişmesine

itinayla çaba sarf edişimiz tüm enerjimizle sürecektir.

Bilim ve sanayi teknolojisinin içinde bulundurduğu bu

büyük geniş yelpazeye sahip sektörlerde hizmet vermenin

mutluluğunu işimizi severek aşkla yaptığımızı

da söylemeden geçemeyeceğim. Yetişmekte olan genç

beyinlere seslenmek istiyorum; mühendislik fakülteleri

başta olmak üzere tüm eğitim kurumlarında okuyan

kardeşlerime tavsiyem hangi alanlarda okuyorsalar

başarılı olmak istiyorsalar muhakkak uygulamalı bir

eğitim müfredatından faydalanabilecekleri şekilde

kendilerine imkânlar oluşturmalıdırlar. Gerek fabrikalar,

yazılım şirketleri gerekse bizim gibi teknolojiye

hitap eden Ar-Ge yatırımları olan tüm şirketler kapılarını

sonsuz bir şekilde açmış bulunmaktadır. Şu an

ülkemizde ilgili ve yetkili oda, dernek, vakıf, STK’lar

bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktadırlar. Yetkili

merci ve üniversitelerle teknoloji ve sanayi alanında faaliyette

olan kurum kuruluşlarla da gerekli anlaşmalar

yapılmış olup ve imkânlar sunulmaktadır. Üretmeliyiz

ve daha çok çalışmalıyız.

Ülkemizde toplumumuz hızla gelişmekte olan teknolojiye

daha çok ev elektroniği ve asıl amacı haberleşme

aracı olarak gördüğümüz akıllı cep telefon ve tabletlerle

ilgilendiği istatistikler sonucu da maalesef gözden kaçmamaktadır.

Günümüz güvenlik, haberleşme, iletişim,

endüstri teknolojisinde IP, Wİ / Fİ, Wİ / MİX ve FİBER

OPTİK teknolojilerle gelişen sektörümüzde ülkemizde

denetleyici bir sistem bulunmamaktadır. Bu sebeple

merdiven altı diye tabir ettiğimiz eğitim, bilgi, tecrübesi

noksan sadece vitrinden ibaret teknoloji simsarları

da bu pazarda yanlış yönlendirmelerle de küçük veya

büyük projelerde büyük hasarlara tahribatlara sebep

olmaktadırlar. Milli servet ve milli sermayemizi oluşturan

firmaların bütçesine de kalitesiz ürünlerle, ucuz

diye tabir ettiğimiz satış sonrası hizmet sağlayamayan

müşteri memnuniyetsizliğine de yol açarak irtibat kurulmak

istendiğinde muhatabı bulunamayan bu tür aslı

ve ehli olmayan firmalardan uzak durmak gerekiyor.

3KA Grup olarak ilk önceliğimiz satış sonrası 7/ 24

kesintisiz hizmet anlayışıyla bu sektörde helal kazanç

düsturumuzla mükemmel müşteri memnuniyetine tüm

çalışanlarımızla prensip halinde uygulamamız başarı

yolumuzu açan en büyük anahtarımız olmuştur. Kriz

dönemlerinde dahi dürüstlük ilkesinden ödün vermeksizin

18. Yılımızın gururunu yaşamaktayız. Bu günlere

gelmemize vesile olan tüm kıymetli müşterilerimize,

dostlarımıza teşekkür ederiz. Son olarak belirtmek

isterim ki; teknoloji sektörlerimizden projelerinde teklif

www.metropoldergileri.com 79


RÖPORTAJ

80

istemek suretiyle piyasa araştırması yapan kurum,

kuruluş ve firmaların taahhütte bulunacak firmaların

referans listesini talep ederek irtibatlandırarak sorgulamaları

mağduriyet yaşamamaları açısından önem arz

etmektedir. Teklif istemek suretiyle tedarikte bulunulan

markaların ürünlerinin seri numaraları dahil marka,

model, kod numaraları bağlı olduğu yetkili distribütörlerden

sorgulatılması gerekmektedir. Günümüzde

her markanın model ve barkodu orijinalinden ayırt

edilemeyecek şekilde korsan olarak üretilmektedir.

Hizmetini ve ürün tedarikini dürüst ve doğru şekilde

yapan firmaların korunması açısından bu konuda hassasiyet

gösterilmesi bizleri mutlu edecektir. Ayrıca yetki

belgeleri, teknik servis belgeler ve yetkili bayi belgeleri

istenmelidir. Burada bu tarz açıklama yapma sebebimiz

kimseyi yermek veya lekelemek asla değildir. Sadece

art niyetli teşebbüslere karşı sektörden bir müteşebbis

olarak, doğru çalışan insanların haklarına zeval

gelmesini engellemek ve haksız kazanca, ranta mani

olmaktır. Teknoloji dünyası bilindiği üzere ağırlıkta

Çin piyasasının kontrolünde olması sebebiyle birçok

üründe aynı benzerlikte A-B-C vb. kalite sınıflandırması

yapılarak üretilmektedir. Toplumumuzda bunun

ayrımı yapılamamaktadır. Projeleri olanların çözüm

odaklı doğru adrese ve yetkili firmalara fiyattan ziyade

iş bitirme tecrübesi, profesyonel ekip ve satış sonrası

hizmeti baz alarak araştırma yapmaları yine iki taraflı

mağduriyetleri engelleyecektir.

Neden 3KA ? İnsanlar neden sizi tercih etmeli?

Firmamız AHİLİK adabıyla geçmişten bugüne büyüklerimizden

aldığı dürüstlük, cesaret ve nezaket

anlayışıyla hizmetini kesintisiz yarım asra yaklaşan

meşakkatli ve büyük emeklerle marka haline gelmeyi

başarmıştır. Bundan yola çıkarak büyümenin ve

daimiyetinin sağlayabildiğimiz bu uzun yolda Allah

izin verirse başta şehrimiz Konya olmak üzere ülkemiz

sınırları içinde ve uluslararası hedeflerimiz doğrultusunda

daha da büyüyerek TEKNOLOJİDE 3KA’ lite

sloganımızla hizmet vermeye devam edeceğiz. 3KA

Grup olarak tüm projelerde kesintisiz 7/24 hizmet anlayışıyla

tek tercih sebebiniz olabilir.

www.3kaelektronik.com.tr


RÖPORTAJ

İnsanın hayata

bakışını değiştiren

sağlıklı pozitif dokunuşlar…

Hepimizin duyduğu ama hakkında çok da fazla bilgi sahibi

olmadığımız yada kulaktan dolma bilgilerle öğrendiğimiz

bioenerji konusunu işin uzmanı Erol Konuk ile konuştuk.

Okuyucularımız için kendinizden

bahseder misiniz?

1951 Ankara doğumluyum. Üniversite

idari yöneticisi, ilaç firma bölge müdürü ve

Avrupa Birliği araştırma geliştirme uzmanı

olarak görevler yaptım. Şuan da Sağlık

Bakanlığı Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp

Komisyonu ve Çalıştay Danışmanı, Bioenerji

uzmanı ve eğitmeni olarak görevime

devam etmekteyim. Ayrıca İstanbul Aydın

Üniversitesinde de Bioenerji Eğitimleri

yapmaktayım. Tamamlayıcı Tıp ve Bioenerji

Pratisyenleri Derneği Genel Başkan

Yardımcısıyım. Rusya’da alternatif tıp bioenerji

eğitimi gördükten sonra Master Eğitmeni

sertifikasını aldım. Uluslararası Rusya

Alternatif Tıp Akademisi ve Kazakistan

Ruhsal Sağlık ve Psikoloji Bilimini bitirdikten

sonra Kozmik Enerji 1-2-3 dereceleri

eğitimini tamamladım. Avrupa Birliği

Sağlık Örgütü tarafından Tamamlayıcı Alternatif

Tıp Uzmanı diploması ve nişanını

aldım. Daha sonra Amerikalı Doktor Eric

Pearl’den The Reconnection ve Reconnective

Healing (Tekrar Bağlantı Enerji Şifası

ve Uygulaması Level I – II – III eğitimleri

ve diplomasını aldım. 33 yıldır Bioenerji

Uzmanlığı yapmaktayım.

Bioenerji nedir kısaca bahseder

misiniz?

Sinir sistemimiz, doğadaki enerji dengesine

uyum gösterecek şekilde programlanmış

olduğundan, dengenin bozulmaması için,

irademizin dışında reaksiyonlar gösterebilmektedir.

Ne yazık ki, yaşadığımız ortam

(hava kirliliği, hormonlu gıdalar, zararlı

elektromanyetik dalgalar, ozon tabakasının

delinmesi vs.) yaşam tarzımız ( aşırı

stres, dengesiz beslenme, spor yapamama)

ve öfke, korku, üzüntü gibi duyguları içimizde

bastırmamız, enerji dengemizi

ciddi şekilde bozabilmektedir.

Bu aşamada; bedenimizin dili olan

ağrı, uykusuzluk, çarpıntı, terleme,

daralma, sinirlilik, yorgunluk isteksizlik,

iktidarsızlık gibi şikâyetler

belirmeye başlar. Meydana gelen bu

rahatsızlıkların ana nedeni, vücudumuzdaki

bioenerji dengesinin bozulmasıdır.

Bioenerji kozmik bir hayat akımı demektir.

Bioenerji vücudu bir bütün olarak ele alıp

vücudu ruhsal, duygusal, fiziksel, düşünsel

ve zihinsel olarak güçlendirir. Dünyada ve

evrende her şey denge üzerine kurulmuştur

ve devamlı titreşim vardır. Bioenerji şifası

insanı ruhsal ve fiziksel olarak güçlendirir.

Bioenerjimizin dengede olması, sadece rahatsızlıkların

kısa sürede şifa bulması için

değil, aynı zamanda olabilecek rahatsızlıklardan

korunmak için de gereklidir. Bioenerjinin

amacı; enerji kanallarındaki tıkanıklıkları

ortadan kaldırmak ve enerjinin

doğal akışını tekrar sağlamaktır. Bu şekilde

sağlanan denge tamamen doğal olduğu için,

yan etkisi söz konusu değildir.

Bioenerji nasıl uygulanır?

Bioenerji seansında alet, ilaç, iğne, cihaz

kullanılmadan kişinin bedenine dokunulmadan

aktarılmasıdır. Bioenerjinin uygulanması

sırasında yapılan işlem vücudun

(fiziksel ve düşünsel bedeninin) negatif

enerji birikimlerinden temizlenmesinden

ibarettir. Rahatsız olan kişide rahatsız olan

bölgesinde ısınma, yanma, soğuma, karıncalanma

ve uyuşma olarak hisseder. Bioenerji

vücudu duygusal, zihinsel, ruhsal,

düşünsel ve fiziksel olarak dengelenmesini

yaptığı için kişinin rahatsızlıkları, alışkanlıkları,

öfkeleri, üzüntüleri, küskünlüklerinde

değişiklikler meydana gelmektedir.

Bioenerji seansının faydaları

nelerdir?

Bağışıklık sistemini güçlendirir. Hücrelerin

yenilenmesini sağlar. Vücuttaki kan dolaşımını

ve metabolizmayı hızlandırır. Kronik

yorgunluğu ortadan kaldırır ve ruhsal,

zihinsel durumu düzenler. Her türlü ağrıda

etkilidir ve vücudun bozulan fonksiyonlarını

düzenleyip vücut dengesini sağlar.

Uzaktan seans yapılabiliyor mu?

Bioenerjistin yanına seans için hastalık iş

ve zaman nedeni le gelemeyecek olan kişiler

hastanede ve yoğun bakımda yatanlar,

çalışanlar, izin alamayanlar ve yurt dışında

olanlar uzaktan bioenerji seansı alabilirler.

Uzaktan ve yakından aynı etki alınabiliyor.

Bioenerji seansı almak için ne yapmamız

gerekiyor?

İstanbul – Ankara – İzmir’de hizmet vermekteyiz.

Çağrı merkezi numaramızı arayabilirler.

Çağrı Merkezimiz: 0507 358 61 12

Web sitemiz: www.erolkonuk.com /

www.bioenerjiakademisi.com

E – Mail: eekonuk@hotmail.com

Siz bioenerji eğitim seminerleri

veriyor musunuz?

Biz Bioenerji eğitimleri veriyoruz Bioenerjist

olmak isteyen sertifikalı eğitim seminerine

katılıp kendilerine ailelerine ve yakın

çevrelerine faydalı olmak için arayabilirler.

www.metropoldergileri.com 81


PSİKOLOJİ

82

Duygu ÖZER

D E R G İ S İ

Uzm. Psk. Danışman

Belirsizlik ve yetersizlik

- Okullar açılabilecek mi?

- Tekrar işime ne zaman dönebileceğim?

- Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp

sohbet edebileceğim?

- Peki, aşı bulunabilecek mi?

- Bu süreçte yaşadığım ekonomik kayıpları tekrar

geri kazanabilecek miyim?

Bu ve buna benzer pek çok soru var zihnimizde...!

Bizim neslimizin daha önce hiç karşılaşmadığı küresel

anlamda bir salgınla karşı karşıyayız. Dolayısıyla kendimizi

yetersiz hissediyoruz. Belirsizlik ve yetersizlik

birleştiği zaman kişide kaygı oluşturur. Kaygı ise bağışıklık

sistemini düşürür. Nasıl ki yediğimiz içtiğimize

dikkat ediyoruz gerekirse ek takviyeler alıyoruz, aynı

şekilde ruh sağlığımıza da gereken özeni göstermeliyiz.

Peki, bunun için ne yapmalıyız?

Kaygı ile baş etmede en etkili yöntemlerden birisi risk

faktörünü belirleyip buna uygun eylem planları hazırlamaktır.

Covid - 19 daki risk faktörleri kolay bulaşabilir

olması ve ölümcül olması. Bunun için sosyal izolasyon,

maske kullanımı ve hijyen kurallarına uymak. Aynı

zamanda güvenilir ve doğru kaynaktan bilgi almakta

kaygı seviyemizi azaltacaktır. Sağlık Bakanı ve Bilim

Kurulu’nun açıklamalarının dışında hiçbir bilgiye itibar

etmemek gerekir. Sosyal medyada sürekli felaket senaryolarına

maruz kalmak kaygı seviyemizi artıracağı için

bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkileyecektir.

Dolayısıyla bağışıklık sistemi zayıfladığında hastalıklara

açık hale geliriz.

Duygu ÖZER


www.metropoldergileri.com 83


ARAŞTIRMA

84

TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın Yeni Raporu Yayınlandı:

“COVID-19 Salgınına Karşı

Türkiye’nin Direncini Artırmak”

TSKB Ekonomik Araştırmalar son raporunda COVID-19 salgınının dünya

genelinde yarattığı ekonomik sonuçlara ve önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerini

paylaştı. “COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini

Artırmak” başlıklı rapor, finansal kaynaklar dahil tüm imkanların esnek bir

şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekerken, hızlı bir iktisadi iyileşme ve

sağlıklı bir finansman dengesi için çözüm önerileri sunuyor.

Bir sağlık sorunu olarak başlayan COVID-19

salgını, iktisadi, finansal ve sosyal yönleri

olan çok boyutlu bir küresel krize evrildi.

Böylesi kuvvetli bir belirsizliğin nasıl

yönetileceği sorusunun önemi ise gün geçtikçe artıyor.

Hazırladığı raporlarla Türkiye ekonomisine yol haritası

çıkaran Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB),

son raporunda COVID-19 salgınını ele aldı. Ekonomik

Araştırmalar departmanı tarafından hazırlanan

“COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini

Artırmak” başlıklı rapor, salgının derinleşen ekonomik

etkilerini ortaya koyarken, gelecek döneme de ışık

tutuyor.

Feridun Tur, Şakir Turan, Cem Avcıoğlu ve Gül Yücel

tarafından hazırlanan çalışma, Uluslararası Para

Fonu’nun (IMF), 14 Nisan’da yayınladığı ve ilk hasarı

ortaya koyan raporu hatırlatarak, 2020 içerisinde 170

IMF üyesi ülkede, kişi başına milli gelirin daralacağı

beklentisine dikkat çekiyor.

Türkiye için uygun fonlama

imkânlarıyla risklerin sınırlandırılması

mümkün

Rapora göre; Türkiye ekonomisinin, ihracat ve turizmden

dolayı COVID-19 kaynaklı gelişmelere duyarlılığına

paralel olarak, büyüme görünümü üzerindeki

aşağı yönlü riskleri de artıyor. Ancak uygun fonlama

imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilebilmesi,

dolayısıyla risklerin sınırlandırılması mümkün.

Raporda ayrıca önümüzdeki dönemde, şirketlerin arz ve

talep taraflı sorunların yanı sıra küresel değer zincirindeki

bozulmadan kaynaklı sorunlarla da karşılaşmaya

devam edeceğine işaret edilirken, şu ifadelere yer veriliyor:

“Bu nedenle şirketlerin mevcut işgücü ve üretimlerini

koruması, işletme sermaye ihtiyaçlarını makul maliyetlerle

karşılayabilme kabiliyetlerine bağlı olacaktır.

Finansal kriz dönemlerinde, şirketler işletme sermayesi

yönetimlerini iyileştirerek, dış finansman ihtiyaçlarını

azaltmaya çalışırlar. Ancak Covid-19 salgınının

tüketici güvenini kırılganlaştırırken tüm sektörlere

yaygın biçimde olumsuz etki etmesi, işletme sermayesi

yönetimindeki hedeflerin önünde engel teşkil ediyor.

Bu nedenle, şirketlerin somut bir ekonomik toparlanma

gerçekleşene kadar likidite sorunlarının çözümünde dış

finansmana başvurmaları olası görünüyor.”

COVID-19 öncesi dünyanın gerçeklerinin, COVID-19

sonrası dünyanın ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesinin

gerekliliğine işaret edilen raporda, bu yöntemin

uygulanması gereken üç temel alan ise şöyle sıralanıyor:

“Değer zincirinin yaşanan küresel şokun getirdiği


olumsuz etkiden korunması, işgücü piyasasının korunması

ve desteklenmesi ve sanayi ve hizmetler sektörlerinin

dönüşümünün kurgulanması.”

Sıralanan bu alanlara uyumlu olarak şu prensiplerin

de planlama sürecine katılması öneriliyor:

• Her sektör ve sektör oyuncusu için sürdürülebilir

yatırım duruşunun desteklenmesi,

• Kapsayıcılık prensibi gereği en çok ihtiyacı olan

gruplara, en çok

ihtiyaçları olan

dönemde destek

verilmesi,

• Toplumsal

cinsiyet

dengesini gözeten

ve iyileştiren adımların

atılması,

• Proaktif

bir şekilde, iklim

risklerini dikkate

alan bir duruşla

planlamaların

yapılması.

COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin

Direncini Artırmak başlıklı raporda öne

çıkan diğer satır başları ise şöyle:

• Pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileri

karşısında, hükümetlerin şirketlere destek olmak için

attığı adımlar üç başlık altında toplanabilir. Firmaların

nakit akımlarını iyileştirmek adına, hükümetlerin

%65’i finansal koşullarda gevşemeye giderken, %26’sı

firmaların mal ve hizmetlerine talebi canlandırdı.

Hükümetlerin %53’ü ise istihdam ve maaşlara yönelik

destek paketleri açıkladı ve devlete ilişkin ödemelerde

azaltıma ya da iptale gitti.

• Dünya çapında COVID-19’un etkilerini azaltmaya

yönelik çok sayıda finansman fırsatları sunuldu.

Bu fırsatlar, genel olarak işgücünün korunmasına ve

desteklenmesine ve küresel değer zincirindeki bozulmanın

olumsuz etkilerinden sakınılmasına odaklanıyor.

• Türkiye ekonomisinin, dış talep ve turizm

faaliyetlerine olan duyarlılığı artarken, COVID-19

kaynaklı gelişmelerin büyüme görünümü üzerindeki

aşağı yönlü riskleri artırdığı görülüyor. Bununla birlikte,

uygun fonlama imkânlarıyla finansal kanalların

güçlendirilmesi suretiyle bu risklerin sınırlanabilmesi

mümkün.

• Türkiye imalat sanayi katma değerinin %5’i

Çin’den gelen girdilerle yaratılmakta. AB ülkelerinin

imalat sanayi sektöründeki payı %6 dolayında. Bu nedenle,

önümüzdeki dönemde imalat sanayinin %10’undan

fazlasının

tedarik zincirlerindeki

aksamadan

kaynaklı olarak

girdi arzında sorun

yaşama riskiyle

karşı karşıya kaldığı

görülüyor.

• UNC-

TAD’a (2020)

göre Çin’den ürün

tedarikinde sorun

yaşanması durumunda

Türkiye’de

en çok etkilenecek sektörlerin tekstil, giyim ve otomotiv

olduğu görülmekte.

• Konu iklim sorumlu bir perspektiften değerlendirildiğinde

kalkınma bankalarının COVID-19

sonrası dönemin kurgulanmasında daha fazla ön plana

çıkabileceği görülüyor. Aynı bakış açısı, yerel ve

uluslararası kalkınma kuruluşları işbirliği ile pek çok

sektörde yeşil patika ile uyumlu yeniden yatırım ihtiyacının

var olduğuna da işaret ediyor.

• Tüm iktisadi oyuncuların iş yapış şekillerini

ve karar alma mekanizmalarını yeniden gözden geçireceği

bu dönemde, sektörler için de dönüşüm kaçınılmaz

olacak. Bu dönüşümü düşünürken, iki nokta öncelikli

olarak karşımıza çıkıyor: Firmaların, yeni döneme

uyum sağlamak için yelpazelerini genişletmeleri ve bugüne

kadar uyguladıkları iş pratiklerini dönüştürmeleri.

Raporun tamamına linkten ulaşabilirsiniz:

http://www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/TSKB_COVID-19_200420.

pdf

www.metropoldergileri.com 85


RÖPORTAJ

86

‘‘Futbol akıl ve

yetenek işidir…’’

16 yıllık profesyonel futbol hayatının bilgi birikimini ve tecrübelerini paylaşmak için Fenerbahçe

Kadıköy Spor Okullarını kuran kulüp sahibi Özgür KANYILMAZ ile spor ve spor

kulübü üzerine konuştuk. Sporun her yaşta önemli olduğunu vurgulayan Özgür Bey

spor yapan çocukların daha sağlıklı ve daha özgüvenli olduklarını belirtti.

Öncelikle okuyucularımız için

kendinizden bahseder misiniz?

1976 yılında İzmir’de doğdum. İlkokul

öğrenimimi Uşak’ta tamamladıktan

sonra ortaokul ve lise öğrenimime

Konya ‘da devam ettim. Üniversite tercihimi

de Konya’dan yana kullanarak

Selçuk Üniversitesi’nden mezun oldum.

İlk üniversitemi bitirdikten sonra 2.

Üniversite için Avusturalya’ya gittim

ve Sydney’de eğitimimi tamamladım.

Beden Eğitimi öğretmeniyim. Memur

bir babanın evladıyım. 4 kardeşiz ve tek

erkek evlat benim.

13 yıl Türkiye’de 4 yıl da yurt dışında

profesyonel olarak futbol oynadım.

Spora olan merakınız nereden

geliyor?

Spora olan merakım İlkokul zamanından

başladı. 7,8 yaslarından itibaren kar

kış demeden okulda, dışarda devamlı

futbol maçı yapardım.

Kadıköy spor okulu kuruluş sürecinden

biraz bahsedebilir misiniz?

16 yıllık profesyonel futbol hayatımdan

sonra 2012 yılında sporcu yetiştirmek,

kazandığım bilgileri paylaşmak adına

spor okulu açmak istedim. Önce Fenerbahçe

spor okullarını açarak girişimde

bulundum. 1 yıl sonrada Kadıköy Spor

Kulübü adı altında bir kulüp kurdum.

2013 de kurmuş olduğumuz Kadıköy

Spor Kulübü Fenerbahçe okullarımızda

yetiştirdiğimiz çocukların müsabakalarda

görev aldığı kulüp ismidir.

Biraz da tesisleriniz hakkında bilgi

verir misiniz?

Maalesef henüz kendimize ait bir tesisimiz

yok. Şuada kiralama seklinde ilerliyoruz.

Hafta sonları kapalı halı sahada,

hafta içi de akşamları Gençlik Spor Mü-


dürlüğüne bağlı sahada çalışıyoruz.

Eğitim faaliyetleriniz hakkında

neler söylemek istersiniz?

Eğitim faaliyetlerimiz hafta sonları ve

hafta içi olmak üzere 12 ay boyunca devam

etmektedir. Spor okulumuzda eğitimler

hafta sonları yaş gruplarına göre

belirlenip bu doğrultuda değerlendirme

yapılmaktadır. Hafta sonu gruplarında

yetenekli gördüğümüz sporcularımızı

hafta içi büyük sahaya antrenmanlara

davet ediyoruz. Büyük sahada hafta

içi yapmış olduğumuz antrenmanların

daha profesyonel ve daha yorucu olmasının

sebebi sporcularımızı Kadıköy

Spor Kulübü adı altında müsabakalara

hazırlamamızdır.

Velilerle iletişiminiz nasıl, çocuklarının

spor yapmaları konusunda

destek veriyorlar mı?

Velilerimizle uyum içerisinde olmaya

çalışıyoruz. Kışın soğuk havadan dolayı

bazen kısa süreli çözülmesi kolay

sorunlar yaşayabiliyoruz. Kayıt için

gelen velilerimize öncelikle çocuklarının

sporcu kişiliği kazanmalarına

destek olduğumuzu ve eğitimin spordan

önce geldiğini vurguluyoruz. Ders

çalışmayan ya da evde olumsuz hareket

sergileyen sporcumuz için velilerimizle

sorunu bulup çözüm üretmeye çalışıyoruz.

Sporcularımıza önceliklerinin ilk

olarak davranışları

olduğunu

daha sonra

eğitimlerine

önem vermeleri

gerektiğini

belirtiyoruz.

Yapmış

o l d u ğ u m u z

antrenmanların

davranış

ve eğitimden

sonra geldiğini

hissettirmeye

çalışıyoruz.

Bu şartı yerine

getiremeyen

önceliklerinin

bilincinde olmayan

sporcumuzu

kimi

zaman antrenmanlara

dahil

etmiyoruz.

Sporda yetenekli

bir

çocuk ama

ailesi tarafından desteklenmiyor

bu gibi durumlarda nasıl bir yol

izliyorsunuz?

Bazen çok yetenekli çocuklarla karşılaşıyoruz.

Sporu sevmelerine yetenekli

olmalarına rağmen ya yetenekli olduklarının

farkında olmuyorlar ya da aileleri

sporda vakit geçirmelerini istemiyor

çocuklarının yeteneklerine inanmıyor.

Bu gibi durumlarda öncelikle çocuğun

yetenekli olduğunun farkına varması

kendine güveninin artması için elimizden

gelen tüm desteği sağlıyoruz. Sonrasında

ailesi ile birebir görüşmeler gerçekleştirerek

derslerini aksatmayacak

bir şekilde planlama yapıyoruz. Kimi

www.metropoldergileri.com 87


RÖPORTAJ

88

zaman antrenmanlara maçlara biz götürüp

getiriyoruz.

Velilerimiz özellikle annelerimiz çocuklarına

kıyamadıkları için en ufak

bir olumsuzluktan etkilenip çocuklarını

göndermiyorlar. Futbol sert bir spor

hastalanma yada sakatlanma anneyi

olumsuz etkiliyor. Fakat araştırmacılar

düzenli spor yapan çocukların kışın

daha az hastalandığını ve bağışıklık

sistemlerinin güçlendiğini ve derslerinde

daha başarılı olduklarını yaptıkları

araştırmalar sonucu söylüyorlar.

Sizi tercih eden çocuklar ve ailelerine

ne gibi imkanlar sağlıyorsunuz?

Süslü laflarla ne çocuklarımızı ne de velilerimizi

kandırmak gibi bir niyetim yok.

Biz bizi tercih eden çocuklar ve ailelerin

her zaman yanındayız. Hem çocukların

eğitim hayatlarına başarı ile devam etmelerini

sağlayıp hem de yeteneklerini

ortaya çıkarıp geliştiriyoruz. Ailelerinde

çocuklarına inanmalarını sağlıyoruz.

Kim bilebilir belki de geleceğin ünlü futbolcusu

sizin çocuğunuzdur.

Konya’nın spor altyapısı açısından en

büyük ihtiyacı nedir size göre? Spor

okulu olarak hedefleriniz neler?

Türkiye’de altyapıya çok önem verilmiyor.

Hazır sporcular ya da yurt dışından

sporcular transfer ediliyor. Kulüpler çok

zor şartlarda devam edebiliyor. Çoğu

altyapı kulübü de ekonomik nedenlerden

dolayı kapanıyor. Düzenli ve başarılı

altyapılara Türkiye Futbol Federasyonu

her yılbaşında 30.000 bin TL’lik

para yardımı yapsa inanın daha güzel

şeyler olur.

Fenerbahçe Spor Okulları ve Konya

Kadıköy Spor kulübümüzün hedefi vizyonu

öncelikle karakterli iyi sporcular

yetiştirmek. Sonrada onları daha iyi

kulüplere transfer etmektir. Bu güne kadar

birçok çocuğumuzu da profesyonel

takımların altyapısına verdik. Profesyonel

olan sporcumuzda oldu. Milli takıma

giden sporcularımızda oldu. Emeğimizin

karşılığını bu şekilde almak

bizleri çok mutlu etti.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Buradan velilere sunu söylemek istiyorum;

Spor çok önemli çocuklarımızı

kotu alışkanlıklardan uzak tutar kişilik

kazandırır sağlıklı olmalarını sağlar

vücut dirençlerine güç katar paylaşmayı

öğrenirler, sosyal olurlar.

Lütfen çocuklarımızı sevdiği bir spora

yazdıralım ve destekleyelim…


www.metropoldergileri.com 89


KÖŞE

90

Dyt. Büşra SÖYLEMEZ

D E R G İ S İ

SÜRDÜRÜLEBİLİR

BESLENME

Günümüzde artan nüfus ile birlikte besine olan ihtiyaç artmış

durumdadır. Fakat dünyadaki kaynakların azalması,

bilinçsiz bir şekilde artan tüketim ve besin israfları bizden

sonra gelecek nesilleri tehlikeye atmaktadır. Sürdürülebilir beslenme, gelecek nesiller için gıda ve

beslenme güvencesine katkısı olan düşük çevresel etkili beslenme şeklidir.

GIDA ÜRETİMİNİN ÇEVRESEL

ETKİLERİ

Besin üretimi ve tüketimi çevresel

bozulmanın temel nedenleri arasında

yer almaktadır. Tarımın, küresel toprak

kullanımının %48’ini kapsadığı

belirtilmekte ve sera gazı oluşumunun

%30’u tarımsal faaliyetlerden kaynaklı

oluşmaktadır. Hayvansal üretim ise

dünya karasal alanlarının %30’unu

kaplamakta ve toplam sera gazı oluşumunun

%25-40’lık bir kısmına neden

olmaktadır.

SAĞLIKLI VE SÜRDÜRÜLEBİ-

LİR BESLENME İÇİN NELER

YAPMALIYIZ?

BESİNLERİ İSRAF ETME!

Yaşadığımız gezegende 820 milyon

açlıkla mücadele ederken diğer tarafta

aşırı kilo ve obeziteden dolayı ölüm

oranları artmaktadır. Beslenmemizdeki

bu dengesizlik ihtiyaç duyduğumuzdan

daha fazla besin üretimine neden olmakta

ve besin israfını arttırmaktadır.

Avrupa’da her yıl yaklaşık 88 milyon

ton gıda atılmaktadır. Gıda zincirinin

üretim, işleme, depolama, satış gibi tüm

aşamalarında ve son tüketicide israf

gerçekleşmektedir. Hatta yeşil sebzeler

tüketicinin karşısına çıkana kadar yaklaşık

%45’lik bir kayba uğramaktadır.

Neredeyse üretilen mahsülün yarısı

daha sofraya ulaşmadan yok olmaktadır.

Sadece bu da değil, boşa gitmesin

diyerek tüketilen yemek bile israf olarak

kabul edilmektedir çünkü vücudumuzun

ihtiyacından fazlasını almak da

israfın nedenlerindendir.

Bu israfın önüne geçebilmek için gıda

kayıplarının ve atıkların azaltılmasına

yardımcı olabilecek bir yöntem izlenmesi

gerekmektedir. Böylelikle artan

gıda talebi sağlıklı ve sürdürülebilir bir

şekilde karşılanacaktır.

BESLENMENİ DÜZENLE!

Araştırmalar diyet değişikliğinin besin

sistemlerinin sürdürülebilirliğini

arttırmanın en güçlü yollarından biri

olduğunu göstermiştir. Tabiki her birey

için genelleyebileceğimiz bir beslenme

şekli bulunmamaktadır fakat beslenme

alışkanlığımızda yapacağımız küçük

değişiklikler bile sürdürülebilir beslenme

için katkı sağlayacaktır.

Özellikle iç anadolu bölgesi olarak beslenme

kültürümüzde et büyük bir yere

sahiptir. İşe bunu değiştirerek başlanabilir.

Hayvansal gıdaların üretimi bitkisel

gıdaların üretiminden daha fazla

kaynak gerektirmektedir (üretim birimi

başına toprak kullanımı, su tüketimi ve

CO2 emisyonu gibi). Bunun bir sonucu

olarak da çevreye olumsuz etkileri daha

fazladır. Sadece bitkisel kaynaklı beslenmek

de bir çözüm değildir. Önemli

olan et, süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal

kaynaklı gıdaları israf etmeden

ve ihtiyacımız kadar tüketmektir. Bunun

yanında bitkisel besinlerden ağırlıklı

beslenmek sürdürülebilir beslenme

için ve genel sağlık durumunu iyileştirmek

için(tansiyon, kolesterol, kanser

vb) çok iyi bir seçenek olarak karşımıza

çıkmaktadır.

Vücudumuzun ihtiyacı kadar besin tüketmek,

yediğimiz öğünlerde tabağın

yarısını sebze ve meyvelerden, kalan

yarısını çoğunlukla bitkisel protein

kaynakları ve tam tahıllardan oluşacak

şekilde tercih etmek gibi küçük adımlar

beslenmenin küresel boyutta çevresel

sonuçlarını önemli ölçüde değiştirebilir.


www.metropoldergileri.com 91


RÖPORTAJ

92

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!