Genç Hayat 361. Sayı
İşçi, işsiz, öğrenci gençliğin özgürce yazıp çizebileceği gençliğin dergisi, gençliğin kürsüsü Genç Hayat'ın 361. sayısı ile sizlerle.
İşçi, işsiz, öğrenci gençliğin özgürce yazıp çizebileceği gençliğin dergisi, gençliğin kürsüsü Genç Hayat'ın 361. sayısı ile sizlerle.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
MEKTUP16
Tıp öğrencilerinin ihtiyacı olan...
Gamze SAHİLLİOĞULLARI
Tokat Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci
her kesimden insanların bilhassa
işçinin, emekçinin hayatının belirli
derecede kısıtlanmasına sebep olan
çeşitli kararların alınmasına sahne oldu.
Bu kararlardan en çok etkilenen
kesimlerden biri de biz öğrenciler oldu.
Salgının önüne geçebilmek adına önce üç
hafta olarak belirtilen ve YÖK Başkanı’nın
özellikle “Uzaktan eğitim olmayacak”
söylemine güvenen biz öğrencilerin büyük
bir çoğunluğu kitaplarını, eşyalarını
okudukları şehirlerde bırakarak evlerimize
döndük. Ardından uzayan salgın süreci ile
beraber 2019-2020 eğitim yılı bahar
döneminin uzaktan yapılacağı belirtildi.
Birçok üniversitede YÖK’ün kararı ile
tercih edilecek dijital imkanlar veya ödev
proje gibi alternatif yöntemler kullanacak
şekilde hemen hemen her an yeni kararlar
alındı.
Bizler hemen hemen her şehirdeki tıp
fakültesi öğrencileri olarak kendi
üniversitemizin bizler adına karar almasını
bekledik. Bu bekleme sürecinde kimi
okullar video, online ders portalı gibi
imkanları öğrencilere sunarken; kimi
okullarda bu dönemde herhangi bir
açıklama bile yapılmadı. Sıra sınavlara
gelince ise öğrencinin süreci en az şekilde
etkilenerek atlatacağı vaatleri kenara
bırakılarak ve her öğrencinin eşit ve en iyi
imkanlara sahip olduğu varsayılarak
çeşitli absürt sayılabilecek kararlar alındı.
YAŞANAN MAĞDURİYETLER DEVAM
EDİYOR
Bunlardan bazıları online sınavın iki
cihazla yürütülmesi, sınavdaki sorulara
birer dakika bile tanınmaması, sorulara
dönüş hakkı verilmemesi gibi kararlardı.
Aynı zamanda sınav sorularının kısıtlı
zamana rağmen zorlaştırılması, az
zamanda çok sayıda sınav yapılmak
istenmesi ve en önemlisi sosyal veya
ekonomik imkanları yeterli olmayan
öğrencilerin okula çağrılabilmesi gibi
öğrenciye güvenmeyen ve onun sağlığını
hiçe sayan kararlardı bunlar. Bizler tıp
fakültesi öğrencileri olarak yaşadığımız
mağduriyetin bir kaynağını da hala
alınamayan ve öğrenciyi mağdur etmeye
devam eden kararlarda da görüyoruz.
Tüm bunların yanı sıra diğer tıp fakülteleri
arasında da bir denge kurulamamaktadır.
Mağduriyet yaşayan öğrencilerin
akıllarında ister istemez beliren “Neden şu
üniversitenin tıp fakültesi kolaylık
sağlarken benim okulum beni bu kadar
mağdur ediyor” sorusu akılları
kurcalamakta, aynı bölümün farklı
üniversitelerinin arasındaki eşitsizlik de
gün geçtikçe artıyor. Özellikle
Anadolu’daki üniversitelerinin bu süreçte
bu kararları alma açısından sınıfta
kaldığını söyleyebiliriz.
Karantina sürecinin ilk dönemlerinde
söylenen “Sizleri mağdur etmeyeceğiz”
söylemleri bir yalandan ibaret olup hala
ülkenin dört bir yayından seslerini
duyurmaya çalışan fakat bir türlü
dinlenmeyen hekim adayları özellikle de
psikolojik açıdan son derece mağdur
edilmiştir. İlerde yaşanabilecek başka bir
salgın sürecinde şu anın hekim adaylarının
daha profesyonel davranan, öğrenciyi
gerçekten düşünen kararlar almaya
çalışan üniversite yetkililerine ihtiyacı
olduğu açıktır.
Fotoğraf: Pixabay
Hiçbir kupa sağlıktan
önemli değildir
Fotoğraf: Pixabay
Ali ALTUN
Hacettepe Üniversitesi
Salgınla birlikte kapatılan liglerin geri açılma
tartışmalarını Hacettepe Üniversitesi
UNIGFB sorumlu üyesi Onur Öktem ile konuştuk.
Futbolun endüstrileşmesiyle birlikte okumamız
gereken bu liglerin açılması durumu ilk
Almanya’da başladı. Türkiye’de buna itiraz edilse
de sonradan Fatih Terim’in açıklaması ile
durum tekrar tartışılmaya başlandı. Başlamadaki
bu ısrara karşı Onur: “Geri açılması şu dönemlerde
çok riskli bir durum öncelikle. Israr
eden kulüplerin ısrarı da ligde iyi bir form yakalamış
oldukları için diye tahmin ediyorum” dedi.
Bunun akabinde ligin devamı durumuna dair
açıklamalarda seyircisiz oynama ve takımlara
sürekli test yapılacağı belirtildi. Pozitif çıkan
kulüplerde eleme olacak ve lig böyle devam
edecek. Buna dair futbolcuların ve teknik direktörlerin
tavrını konuştuğumuzda “Sezon iptali
olmalı veya tamamen şu durumu atlattığımız
zaman devam etmeli geri kalan maçlar.
Yüksek mevkideki insanlar maça çıkalım para
alalım, kazanalım derdinde fakat sahada, salonda
vs. durum böyle değil oyuncular tedirgin.
Her ne kadar önlem alınsa da orda her türlü iletişim
yakın mesafe olacak. Mesela gol atmaya
giden bir futbolcu ya sosyal mesafeye uyalım
diye rakip takım müdahale etmeyecek mi? Futbolcuların
ve teknik direktörün tavrı gayet ciddi
olmalı maça çıkmak istememeli ki zaten
bence kulüpler karşı çıkmalı ilk önce. Hiçbir kupa
sağlıktan daha önemli değil.” dedi.
TAKIMIMIZI DESTEKLEMEK
İSTESEK DE...
Bu süreçte taraftarların tartışmalara ve sürece
dâhil edilmemesine karşı şunları söyledi:
“Ben de tutkulu bir taraftarım. Tekrar lig başlasın
bağıralım, hayatımızı adadığımız takım uğruna
maçlara gitmek istiyoruz ama maalesef
buna biraz ara vermek durumundayız. Her takımın
kendi renklerine bağlı tutkulu taraftar
kitlesi vardır. Ne yaparsanız yapın ne yasaklar
ne kurallar engel olabilir buna. Taraftarların olmaması
ev sahibi takımlar için olumsuz bir etkendir
ama eğer olur da maçlar başlarsa taraftarların
tribünlerde olması daha riskli sonuçlar
verebilir. Bundan dolayı taraftarın maçlara dâhil
olmaması lazım. Bildiğimiz gibi salgın sürecinde
işçi ve emekçiler çalışmaya devam ettiler.
Bu dönemde çalışmaya devam edilmesinin
nedeni işçi ve emekçilerin sağlığının düşünülmesi
değil aslında sermayenin sürekliliğin devamının
garantisidir. Birçok alanda bunun örneklerini
görmüş bulunuyoruz. Önemli olan kulüp
çalışanları, işçiler ve emekçiler, değil ligin
devamıyla birlikte sağlanacak kazançtır.”