10.11.2020 Views

Hotel Restaurant & Hi-Tech Kasım 2020

Hotel Restaurant & Hi-Tech Dergisi Kasım 2020 Sayısı

Hotel Restaurant & Hi-Tech Dergisi Kasım 2020 Sayısı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Etin Kralı

Cüneyt Asan

"Dünyaya kasaplık

için gönderildim"

iş’te kadın röportaj

Tuğçe

Aydemir

“Aradığım tutku ve heyecanı

turizmde buldum”

The Steeve

yeni yeri

Kuruçeşme’de

Açık otellerde sonbahar

%44.9 dolulukla başladı

Pandemi bile lezzet ateşine

gölge düşüremedi!

4. Uluslararası Adana Lezzet

Festivali meydan okudu








İstanbul hâlâ ekside, Antalya %60’ı gördü

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Eylül 2020’ye

ilişkin konaklama sektörü doluluk oranlarını açıkladı.

Türkiye genelinde otellerin önemli bir bölümü

pandemi nedeniyle verdikleri ‘mola’ya devam

ederken, açık olan otellerden sağlanan verilere göre

Eylül 2020’de Türkiye'nin otel dolulukları, 2019’un

aynı ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama yüzde

44.9 oldu. Doluluklarda İstanbul hâlâ ekside iken

Antalya %60’ı gördü. Dünya çapında veri ve analiz

şirketi STR'nin TÜROB için hazırladığı ‘Eylül 2020

Ülke Performans Raporu’nun ayrıntılarını gündem

sayfalarımızdan okuyabilirsiniz.

Dorak MICE Grup Direktörü. Bir turizm firması

ajansında grafikerlikle başladığı kariyer yolculuğunu

bugün Dorak Holding çatısı altında etkinlik sektörü

yöneticiliğiyle devam ettiren Tuğçe Aydemir, aradığı

tutku ve heyecanı turizmde bulduğunu belirterek,

“Turizm sektörü bana isteklerimi, aradığım tutkuyu

ve heyecanı sonuna kadar verdi. Organizasyon ile

uğraşmak, tasarlamak, içerik üretmek ve yönetmek

elbette büyük bir planlama işi. Ancak her an her

şey değişebilir. Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her

zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi bir karar

alıcı, lider olmalısınız. Ben işimde kendimi buldum”

diyor. Genç ve deneyimli turizmci Tuğçe Aydemir’in

kariyer yolculuğu sizlerle.

Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı Cem

Polatoğlu, rehber eşleri için Odalar’a seslendi:

Mesleki eğitime psikolojiyi de eklemeleri tavsiyesinde

bulunan yazısında “Kahve kültürü de olmayan

rehber arkadaşlarımız evlere kapandı. Eşlerin,

bilgisi, kültürü ve karizması ile aşık oldukları

adam, bu süreçte değişmiş, evde, mutfakta,

temizlikte, alışverişte, çocuk idaresinde işlerine

karışmaya başlamış, evde kendilerine neredeyse

söz hakkı bırakmamıştır. Aksi takdirde bu süreçte

kulağımıza gelen çatırdama sesleri yerini kırılmalara

bırakacaktır.” dedi. Yazının devamı gündem makale

sayfamızda…

Adana Valiliği himayesinde bu yıl dördüncüsü

düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali,

ilham veren tüm renkleriyle lezzet ateşini bu

yıl da dijital dünya için yaktı. Salgın önlemleri

kapsamında halkın katılımı olmaksızın, ağırlıklı

gastronomi profesyonellerinin nitelikli desteği ve

katkısıyla gerçekleşen etkinliğe Covid-19 bile gölge

düşüremedi! Etin Diyarı Adana, Adanalılığını yaptı,

Türkiye’nin ilk dijital lezzet etkinliğiyle rakiplerine

meydan okudu… En renkli kareleriyle gastro etkinlik

bölümümüzde.

Yarım asırdır et kesiyor. Öyle gelişine satır vurur

gibi değil üstelik! ‘Canlı’ demeyi yeğlediği o

insandan da cömert hayvana değer ve kutsallığını

hissettirme özverisi ve ustalığıyla… Aşkla, şefkatle,

tutkuyla, emekle… Türkiye’de kasaplığıyla övünen

kim varsa onun dükkanından mezun. Kim “bu işte

en iyi benim” diyorsa, o var olduğu için! Günaydın

Et’in ortaklarından Cüneyt Asan, nam-ı diğer etin

kralı, “Türkiye’de kasaplığı kökünden, A’sından

Z’sine ben değiştirdim, geliştirdim.” diyecek kadar

kıdemli, emektar. “Sadece kasaplık mı? Şişman

ve göbekli kasapları bile değiştirdim. Manken gibi

yaptım. Çünkü rol modeldim. Dünyaya kasaplık için

gönderilmiştim.” sözlerini sarf edecek kadar da cesur

ve iddialı! Etin Kralı Cüneyt Asan’ın ilham veren

hikayesi en çarpıcı fotoğraflarıyla bu sayımızda.

Keyifli okumalar dilerim.

K

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

TEKNIK MÜDÜR

EMİR ÖMER ÖCAL

emir.ocal@img.com.tr

TOLGA ÇAKMAKLI

tolga.cakmakli@img.com.tr

TAYFUN AYDIN

tayfun.aydin@img.com.tr

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY

HÜSEYİN KURT

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği

Başkanı

GÜRKAN BOZTEPE

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı

TEZER ÖNER

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve

İşletme Yatırım Danışmanı

TURGUT AY

Türkiye Aşçılar ve Şefler

Federasyonu Başkan Yrd.

ORHAN GENCELİ

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)

Yönetim Kurulu Üyesi

CTP - BASKI

İRTİBAT BÜROLARIMIZ

ADRES

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94

www.ihlasmatbaacilik.com

BURSA +90.224 211 44 50-51

KONYA +90.332 238 10 71

İSTMAG

Magazin Gazetecilik Yayıncılık

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.

İHLAS MEDIA CENTER

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi

No: 11 Medya Blok Kat: 1

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey

Tel: 0212 454 22 22

Faks: 0212 454 22 93

BILGI İŞLEM

İMG WEB TEAM MAIL

web@img.com.tr

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.



içindekiler

28

26 30

antre

10 Sektörden kısa haberler

gündem

16 Açık otellerde sonbahar %44.9

dolulukla başladı

18 2021 öngörülerine göre

Türkiye’nin turizm gelirleri ve

turist sayısı…

20 Öner: Şimdi en çok da umut

aşısı lazım

22 Dünyada turizme güven dipte!

Her 5 kişiden 3’ü…

24 Polatoğlu rehber eşleri için

Odalar’a seslendi: Psikolojik

eğitim de verin!

25 Ve Divan yeşil sahaya indi,

artık etkinlikler…

yeni yatırımlar

26 Ekimde dünya çapında 321

yeni otel açılacak

28 Net Holding’in Avrupa’daki

ikinci oteli Budva’da

açılacak

iş’te kadın

30 Aydemir: Aradığım tutku ve

heyecanı turizmde buldum

marka

36 Yönter: Pandemi, Ar

Yıldız’ın marka değerini bir

kat daha artırdı

38 Simfer’in 2023 hedefinde

300 Milyon USD’ye ulaşmak

var!

40 Tayalı: Horeca alımlarında

öncelik, hijyenik ürünlerde

42 Günden güne, fincandan fincana

memnuniyet JURA

44 Çukurova Isı uyardı: Kafe ve

restoran ısıtmasında bunlara

dikkat!

şefin gözünden

46 Etin Kralı Cüneyt Asan: Dünyaya

kasaplık için gönderildim

gastro etkinlik

50 Pandemi bile lezzet ateşine

gölge düşüremedi! Adana Lezzet

Festivali meydan okudu

52 Yavuz: Gastronomide fark

oluşturan hikayeleri birlikte

yazmalıyız

www.hotelrestaurantmagazine.com


58 46

64

gastro güncel

54 Metro Türkiye 4.

Sürdürülebilirlik Raporu’nu

yayımladı

56 Balta: Az mı çile çektik!

gastro aktüel

58 Gastronomi sektöründen kısa

haberler

fuar

hotel-tech

66 Pos Sistemine entegrasyonda

bunlara dikkat!

70 Siber dolandırıcıların gözü

seyahat ve konaklama

sektörlerinde

ürün

72 Özel tatlar deneyimlemek için:

RATIONAL’den yeni VarioSmoker

60 Messe Frankfurt İstanbul

Türk ihracatını artırıyor

42

yeni mekan

64 The Steeve, yeni yeri

Kuruçeşme’de

www.hotelrestaurantmagazine.com


10

hotel restaurant

& hi-tech

antre

EMITT’e pandemi ertelemesi:

Yeni tarih 9 – 12 Şubat 2022

Dünyanın en büyük 5 turizm fuarı arasında yer alan, Türkiye’nin tanıtımına ve turizm

sektörünün marka haline gelmesine hizmet eden, dünya turizmine yön veren sektör

temsilcilerinin buluşma platformu olan Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm Fuarı – EMITT,

tarih değişikliğine gitti. Daha önce 10 – 13 Şubat 2020 olarak duyurulan fuarın tarihi, Hyve

Group’un iş ortakları başta olmak üzere geniş katılımcı, ziyaretçi ve yerli ve yabancı paydaşları

ile yaptığı görüşmeler neticesinde Fuarın 9 – 12 Şubat 2022 tarihinde düzenlenmesine karar

verildi. EMITT Fuarı’nı düzenleyen küresel fuarcılık şirketi Hyve Group’un Bölge Direktörü

Kemal Ülgen, fuarın yerel ve uluslararası tüm paydaşlar için daha verimli bir şekilde

gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Ülgen, şöyle devam etti: “Daha önce 2022 yılına

ertelediğimizi duyurduğumuz fuarımızın yeni tarihi 9-12 Şubat 2022 olarak belirlenmiştir.

9-12 Şubat 2022 tarihinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirmeyi planladığımız

25. EMITT Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda, iş birliklerimizi her

zaman olduğundan daha kapsamlı ve güçlü bir şekilde hayata geçirmeyi ve sizleri ağırlamayı

heyecanla bekliyoruz. Bizlere verdiğiniz daimi destek için bir kez daha teşekkür ediyor, sizlere

ve sevdiklerinize sağlıklı günler diliyoruz.”

Karaküçük: “Kayak sezonunda talep

daralmayacak, aksine artacak”

Bu yıl Avrupa’daki birçok kayak merkezinin açılmayacak olması, karantina şartları, Rus ve

Ukrayna Hükümetlerinin sadece Türkiye’ye turistik seyahate izin vermesi gibi sebeplerden

ötürü, Türkiye’deki kış turizm merkezleri, özellikle de Kapadokya’ya yakınlığı ile Erciyes’te

patlama bekleniyor. Kayak turizminin ve şehrin lokomotif oteli olan Radisson Blu Hotel

Kayseri Genel Müdürü Menderes Karaküçük, kayak sporunun doğası nedeniyle pandeminin

yayılması riskini arttıracak bir spor dalı olmadığının altını çizerek “Kayak sporu, bulaşma

riskinin minimum olduğu bir spor dalıdır. Öncelikle kayak sporunda, sporcular arasındaki

kaza riskini azaltmak için sosyal mesafenin gerektirdiğinden kat kat fazla olan bir mesafe

gerekiyor. Bu sebeple, kayak sezonunda talebin daralacağını düşünmüyoruz. Bu sene kayak

sezonunda otelimizin yüksek doluluklar gerçekleştirmesini öngörüyoruz. Geçen senelerde

olduğu gibi bu sene de, ilk sıralarda Ukrayna, Rusya ve Türkiye’den misafirlerimizi ağırlamayı

hedefliyoruz” diye konuştu.

Dünyanın ilk açık hava M.I.C.E

festivali geliyor!

Dünyanın networking içeren ilk ve tek açık hava M.I.C.E Festivali olma özelliğini

taşıyan “Summer MICE Fest & Networking”, 4-5 Haziran 2021 tarihlerinde,

İstanbul Lifepark’ta gerçekleşecek. Summer MICE Fest tarafından 15 bin

metrekare alanda düzenlenecek olan festival kapsamında, pandemi sonrası

yeniden yapılanmaya giden pek çok ajans, otel, mekan ve tedarik zincirleri ile

ilk buluşma ve son pozisyonlarını anlatma imkanı vermesi hedefleniyor. Festival

alanında 2.500 metrekare açık hava standları ve sergi alanları, yaz temalı açık

hava smf food court alanı, 2.000 metrekare dinlenme ve aktivite alanız SMF

Experience Court, SMF Talk Corner Garden, VIP B2B Lounge, Press Lounge, 2.000

metrekare parti alanı ve 1.000 metrekare 2 SMF VIP Party Lounge bulunuyor.

TIES'in Türkiye Yetkili Elçisi Kalender,

ilk ekoturizm ödülleri için düğmeye bastı

Ekoturizmde farkındalık oluşturmak, sürdürülebilir turizmi teşvik ederken, alanının

başarılı isimlerini onore etmek amacıyla Uluslararası Ekoturizm Topluluğu TIES (The

International Ecotourism Society) tarafından düzenlenecek olan Ekoturizm Ödülleri,

2 Ekim 2021’de Azerbaycan Bakü’de sahiplerini bulacak. En az 5 milyon kişinin

oy kullanmasının beklendiği ödüller için Türkiye’den katılım yapacak firmalardan

kayıt ücreti alınmayacak. Uluslararası Ekoturizm Başkan Yardımcılığı görevinin

yanı sıra Avrupa ve Asya’dan Sorumlu Başkanı olarak da atanan TravelShop Turkey

Genel Müdürü Murtaza Kalender, “Ekoturizm Ödül törenini çok önemsiyorum.

Yaklaşık beş milyon kişinin oy kullanacağı törene ülkemizdeki tüm turizmciler aday

olabilir. Milyonlarca kişinin oy kullanacağı bu platforma kaydolarak sesinizi dünyaya

duyurabilirsiniz.” dedi.



12

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Havacılığın en hızlı toparlanan

5’inci ülkesi, Türkiye!

Küresel ticaretin nabzını tutan ödeme sistemleri lideri Mastercard, Recovery Insights: Travel Check-In raporu

ile turizm ve eğlence sektörlerindeki toparlanmayı mercek altına alındı. Havacılık, konaklama gibi sektörlerin

yanı sıra restoran, kafe gibi yerlerde yapılan harcamaları da kapsayan rapora göre, Avrupa bölgesel seyahatlerin

sağladığı avantaj nedeniyle ipi göğüsledi. Özellikle Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC) ülkelerinde olduğu

gibi geniş coğrafya ve kalabalık nüfusa sahip bazı ülkelerde ise, toparlanma iç hat uçuşlarından geldi. Çin ve

Rusya’nın havacılık sektöründe toparlanmada küresel uçuşlar önemli rol oynarken, Brezilya ve Hindistan’da ise

bölgesel uçuşlar etkili oldu. Çin ve Rusya havacılığın hızlı toparlandığı ülkeler olarak dikkat çekerken, Hindistan

ve Brezilya sekizinci ve dokuzuncu sıraya yerleşti. Türkiye ise, yine geniş coğrafyasından kaynaklı iç hatlar ve

özellikle Avrupa’dan yapılan uçuşların da etkisiyle havacılıkta en hızlı toparlanma yaşanan beşinci ülke oldu.

2020 yılının başında ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan COVID-19 salgını, seyahat yasağı, fiziksel izolasyon

ve karantina gibi uygulamalar nedeniyle turizm ve eğlence sektörünü de önemli derecede etkiledi. Birleşmiş

Milletler Dünya Turizm Organizasyonu (UNWTO) verilerine göre yılın ilk 7 ayında uluslararası seyahat edenlerin

sayısı yüzde 65 düşerken, dünya çapında turizmden elde edilen gelirler de 460 milyar dolar azaldı.

Türkiye’de mavi tur pazarı 300 milyon dolara ulaştı

Yoğun stres altında geçen pandemi dönemiyle beraber vatandaşlar tatil tercihlerinde değişime gitti. Bu süreçte

güvenli tatil yapma ihtiyacı tekne ve yat tatilini ön plana çıkardı. Türkiye’nin yüzde 100 online ilk ve tek tekne

kiralama platformu viravira.co’nun CEO’su Baran Yıldırım, “Pandemi sonrasında, alternatif tatil turizmine

yönelen kişilerin ilk tercihlerinden biri kalabalıklardan uzak tekne tatili oldu. Yurt içinde birçok kişi bu sene

ilk defa mavi tur tatil konseptini deneyimledi. Türkiye mavi tur pazarı büyüklüğü 300 milyon dolar, toplam

deniz deneyimleri pazarı ise 1 milyar dolara yaklaştı” dedi. Yıldırım, “Ülkemizin bir yarımada olması ve eşsiz

güzellikteki koylarımızla yat turizminde oldukça avantajlı konumdayız. Türkiye’nin deniz turizminin toplam

turizm gelirleri içerisindeki payı yüzde 20 seviyesinde ancak bu alanda faaliyet gösteren tek platform biziz. Bu

süreçte pandemiye rağmen operasyonlarımızı büyütmeyi başardık ve 2020 sezonunu, geçtiğimiz yıla göre yüzde

60 civarında bir büyüme ile kapatmayı hedefliyoruz. Turizm Bakanlığı’ndan belgeli 1.900 civarındaki Türk ve

yabancı bayraklı mavi tur teknesinin yüzde 60’tan fazlası sistemimizde bulunuyor. 41 ülkede 900’ün üzerinde

lokasyonda 11 bin tekneyi misafirlerimizin erişimine sunuyoruz. 2021 sezonunda bu oranı yüzde 80 seviyesine

çıkarmayı ve gün içi kiralanan teknelerin de gelmesiyle, Türkiye’de kayıtlı tekne sayısını 2 binin üzerine çıkarmayı

hedefliyoruz” diye konuştu.

Bulgaristan - Türkiye heyetleri turizmde

iş birliği için toplandı

Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Mariyana Nikolova ve beraberindeki 7 kişilik heyetle Türkiye’ye

gerçekleştirdikleri resmi ziyaret kapsamında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alparslan’ın ev sahipliğinde,

22 Ekim Perşembe günü İstanbul CVK Bosphorus Hotel’de aralarında TÜRSAB’ın da bulunduğu turizm sektör

kuruluşlarının temsilcilerinin de katılımıyla bir toplantı düzenlendi.Toplantıda Bakan Yardımcısı Sayın Alparslan

konuşmasında 3. Turizm Karma Komisyonu Toplantısı’nın bu yıl bahar ayında Bulgaristan’da düzenlenmesi, vize

süreçlerinde Yunanistan modelinin uygulanarak Türkiye’den Bulgaristan’a ziyaretlerin artırılması, TGA ile ortak

projeler geliştirilmesi ve uzak ülkelerden ülkemize gelen turistlere yönelik Bulgaristan turizminin canlandırılması

önerilerinde bulunarak; karşılıklı turizm ilişkileri ve iş birliğinin devamı temennilerini yineledi. TÜRSAB Başkanı

Firuz Bağlıkaya, özellikle pandemi sürecinde komşu ülkelerle birçok alanda ortak hareket etmenin öneminde

değindi. Bağlıkaya konuşmasında Türkiye ve Bulgaristan arasında karşılıklı ziyaretçi akışının artırılması, yeni turizm

ürünleri, pazarlama ve eğitim gibi iş birliğini daha ileriye taşımak amacıyla yapılacak çalışmalara her zaman hazır

olduklarının altını çizdi.

Seyahate en hevesliler,

zenginler!

Dünyanın önde gelen vergisiz (Tax free) alışveriş sağlayıcısı Global Blue, 30 bin

uluslararası müşteri ile gerçekleştirdiği araştırma raporunu açıkladı. Raporun

sonuçlarına göre, ankete katılanların yüzde 55'i seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle

birlikte yurt dışına çıkmaya hazır olduklarını belirtiyor. Temmuz ayında yapılan

ankette, uluslararası alışveriş yapanların yarısından fazlası (% 55), sınırların açılması

ve karantina gerekliliği olmaması halinde ertesi ay yurt dışına seyahat etmeye istekli

olduklarını söylüyor. Ülke bazında bakıldığında ise, Rusya yüzde 60 ve Ortadoğu ülkeleri

yüzde 35 oranında 2020 yılında seyahat etme arzusundayken, Çin yüzde 45, ABD yüzde

50 ve Güney Doğu Asya vatandaşlarının yüzde 50’si seyahatlerini 2021'in ilk yarısına

kadar erteleme eğiliminde. Rapora göre, elit ve sık seyahat eden müşterilerin yüzde 60'ı,

ertesi ay seyahat etme eğiliminde olduklarını belirtiyor. Sık seyahat etmeyen müşteriler

arasında bu oran yüzde 50’ye, elit ve sık seyahat eden müşteriler arasında ise, bu oran

Amerika'da yüzde 65'e, Rusya'da ise yüzde 80'e ulaştı.


guralporselen.com.tr


14

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Turizmde yaz sezonu hasatsız geçti.

Bir tek…

2019 yılı turizm sektörü açısından oldukça hareketli bir yıl olurken, yeni yatırımların etkisiyle sektörün 2020

yılında daha da hız kazanacağı öngörülürken koronavirüs tüm planları altüst etti. Türkiye’nin virüs ile başarılı

mücadelesi ve ‘Güvenli Turizm Modeli’ diğer ülkelere oranla sektörde hareketlenmelere neden olsa da

geçtiğimiz yıllara göre düşüş gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre Haziran,

Temmuz ve Ağustos aylarında Türkiye'yi ziyaret eden turistlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre

yüzde 81,5 geriledi. İç turizmin de geçtiğimiz yıla göre gerilediğini belirten biletall.com CEO’su Yaşar Çelik,

“Koronavirüste aşı ve tedavinin hala olmaması belirsizlik havası oluşturuyor. Bu durum seyahatseverlerin dahi,

seyahat etmekten çekinnmesine neden oluyor. Kişileri ürkütüyor. Geçen yıla göre planladığımız büyümeleri de

gözönüne aldığımızda 2020 yaz sezonunda olması gerekenin yüzde 30’u kadar iş yaptık diyebiliriz. Bu konuda

bizler online seyahat sektörü oyuncuları kısmen, geleneksel satış kanallarında göre daha az kaybettik ve

geleneksel kanallara göre pandemi sonrası daha hızlı toparlanıp, daha hızlı büyüyeceğiz gibi görünüyor. Pandemi

döneminde online alışverişin artması ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi seyahat sektöründe de önümüzdeki

yıllarda köklü değişiklikler getirecek ‘’ dedi.

Fairmont İstanbul’a yeni genel müdür

Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu çatısı altındaki Fairmont

İstanbul’un yeni genel müdürü Nicolas Kipper oldu. Kipper, genel müdürlük

görevini 1 Ekim 2020 tarihinden itibaren üstlenecek. Strasbourg Üniversitesi'nden

konukseverlik alanında yüksek lisans derecesine sahip olan Kipper, kariyerine

yeme ve içme alanında başladı. Kipper, Rusya ve Londra'daki birçok uluslararası

lüks markanın Genel Müdürü olmak üzere sektörde uluslararası deneyime

sahip. Nicolas Kipper, Fairmont İstanbul'un faaliyetlerini Fairmont marka

standartlarına uygun olarak denetlerken, bir yandan da finansal performansı ve

misafir memnuniyetini güçlendirmekten sorumlu olacak. Kipper ayrıca Accor Otel

Grubu’nun tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele

kapsamında çalışanlarına, ortaklarına ve topluma destek vermek amacıyla

oluşturduğu “ALL Heartist” fonuna katılımı ve fonun gelişimini de en üst düzeye

çıkarmaya çalışacak.

Sadece 12 otel projesini iptal etti

Bünyesinde çeşitli markalardan toplam oda sayıları 883 bine ulaşan 5 bin 900 otel bulunan

InterContinental Hotels Group (IHG) yönetimi, Covid-19’a rağmen otel yatırımlarına devam ediyor. 2020

yılının son çeyreğinde sadece 12 otel projesini iptal eden şirket yönetiminin devam eden 2bin 758 ve

bekletilen 317 yeni otel projesi bulunuyor. Kerem Köfteoğlu’nun TOPHOTELPROJECTS verilerinden

derlediği bilgilere göre, bünyesinde InterContinental, Kimpton, Six Senses, Regent, avid, Crowne Plaza,

Hotel Indigo, Even Hotels, Voco, Hualuxe ve Holiday Inn otel markalarını barındıran InterContinental

Hotels Group’un (IHG) geçmişi, girişimci William Bass'ın 1777’de kurduğu Burton Biracılığa dayanıyor.

Günümüzde gerek bünyesindeki otel markaladı ve 100’ü aşkın ülkede işlettiği otel sayılarıyla dünya otel

devleri arasında bulunan IHG yönetimi, pandemi döneminde de otel yatırımlarına devam ediyor. Covid-19

salgınına rağmen, 13 Mayıs 2020 itibarıyla şirketin ABD ve Avrupa'da devam eden 453 otel projesi vardı.

Bu sayı daha sonraki aylarda 476'ya ulaştı. Şirketin söz konusu tarihte bekleyen 51 otel projesi de vardı.

Global, Port Akdeniz’i QTerminals’e

devrediyor

Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding

iştiraki Global Ports Holding, portföyünde bulunan Antalya’daki ticari limanı Port

Akdeniz’in devri için Katar merkezli ticari liman işletmecisi QTerminals ile hisse

satım sözleşmesi imzaladı. Gerekli onayların alınmasının ardından gerçekleşecek

satışın toplam bedeli ise 140 milyon dolar olacak. Global Yatırım Holding ve

Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, Port Akdeniz’in

QTerminals’e devrinin zaten güçlü olan Türkiye ve Katar ilişkilerini daha da ileriye

taşıyacağını kaydetti. Kutman, satış işleminin tamamlanması ile birlikte Global

Ports Holding’in, stratejisi doğrultusunda kruvaziyer odağının daha da arttığını

söyleyerek, “Kruvaziyer operasyonları Covid-19 pandemisinden önemli ölçüde

etkilenmeye devam etse de kruvaziyer turizmi uzun vadede önemini koruyor. Bu

dönemde de dünyadaki önemli kruvaziyer limanları için önümüze çıkan fırsatları

değerlendirmeye devam ediyoruz” dedi.



16

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Açık otellerde sonbahar %44.9

dolulukla başladı

TÜROB, açık olan otellerden sağlanan verilere göre Eylül 2020’de Türkiye'nin otel doluluklarının

2019 yılının aynı ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama yüzde 44.9 olduğunu açıkladı.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Eylül

2020’ye ilişkin konaklama sektörü

doluluk oranlarını açıkladı. Türkiye

genelinde otellerin önemli bir bölümü

pandemi nedeniyle verdikleri ‘mola’ya

devam ederken, açık olan otellerden

sağlanan verilere göre Eylül 2020’de

Türkiye'nin otel dolulukları, 2019’un aynı

ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama

yüzde 44.9 oldu. Dünya çapında veri ve

analiz şirketi STR'nin TÜROB için hazırladığı

‘Eylül 2020 Ülke Performans Raporu’na

göre, eylül ayında ortalama günlük satılan

oda bedeli (ADR) yüzde 4.8 artışla 87.2 Euro

olarak gerçekleşti. Konaklamada en önemli

gelir kalemi olarak kabul edilen toplam

oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen

gelirler (RevPAR) ise yüzde 36.8 düşüşle

39.1 Euro’ya geriledi. Türkiye’nin Ocak–

Eylül 2020 dönemini kapsayan 9 ayda ise

ortalama doluluk oranı yüzde 47.8 düşüşle

yüzde 35.4, günlük satılan oda bedeli yüzde

9 düşüşle 72.0 Euro, oda başı elde edilen

gelir yüzde 52.5 düşüşle 25.4 Euro oldu.

Eresin: “2021’e hazırlanıyoruz”

TÜROB Başkanı Müberra Eresin konuyla

ilgili değerlendirmesinde, sektörün 2-3

aylık kısmi bir kımıldamanın ardından

sonbaharla birlikte pandeminin de etkisiyle

yeniden sakin bir döneme girdiğini belirtti.

Hem şehir hem de kıyı bölgelerde otellerin

büyük bölümünün halen kapalı olduğuna

dikkat çeken Eresin, “Tüm umut ve

beklentimiz pandemiyi geride bırakarak

2021’in ikinci yarısından sonra yeniden

ekonominin lokomotif sektörü haline

gelebilmek” dedi.

İstanbul hâlâ ekside

İstanbul'un Eylül 2019’da yüzde 80.7

olan doluluk oranı, Eylül 2020'de yüzde

45.3 azalarak, yüzde 44.1 olarak ölçüldü.

İstanbul’da ortalama günlük satılan oda

bedeli 88.6 Euro ile Eylül 2019’a göre yüzde

7.6 düştü. Odabaşı elde edilen gelirler ise

geçen yıla oranla yüzde 49.5 gerileyerek

39.1 Euro olarak ölçüldü. İstanbul’da Ocak-

Eylül 2020 döneminde ise geçen yılın aynı

dönemine göre ortalama doluluk yüzde 50.2

düşüşle yüzde 36.9, ortalama günlük satılan

oda bedeli yüzde yüzde 14.8 düşüşle 76.7

Euro, oda başı elde edilen gelir yüzde 57.6

düşüşle yüzde 28.3 Euro olarak gerçekleşti.

Antalya %60’ı gördü

Antalya’da Eylül 2020 otel dolulukları bir

önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde

23.2 azalarak yüzde 60.5 oldu. Ortalama

günlük satılan oda bedeli 138.3 Euro ile

Eylül 2019'a göre yüzde 39.7 arttı. Odabaşı

elde edilen gelirler geçen yıl eylül ayına

göre yüzde 7.2 artarak 83.6 Euro olarak

ölçüldü. Antalya’da Ocak-Eylül 2020

döneminde ise geçen yılın aynı dönemine

göre ortalama doluluk yüzde 41 düşüşle

yüzde 39.8, günlük satılan oda bedeli yüzde

10 artışla 106.8 Euro, oda başı elde edilen

gelir yüzde 35 düşüşle 42.5 Euro oldu.

Avrupa’da durum

Eylül 2020’de Avrupa destinasyonları

doluluk ortalaması yüzde 51.7 düşüşle

yüzde 38.9 olurken, ortalama oda fiyatı

yüzde 29.9 düşüşle 86.4 Euro, oda geliri

yüzde 66.1 düşüşle 33.6 Euro olarak tespit

edildi. 9 ayda ise Avrupa destinasyonları

doluluk ortalaması yüzde 51 düşüşle yüzde

35.7 olurken, ortalama oda fiyatı yüzde

17 düşüşle 94.4 Euro, ortalama oda geliri

yüzde 59.3 düşüşle 33.7 Euro oldu.



18

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

2021 öngörülerine göre Türkiye’nin

turizm gelirleri ve turist sayısı…

Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2020 Raporu’na göre; haziran ayından itibaren uçuşların

açılmaya başlaması ve ağustos ayında Rusya’dan turistlerin gelmeye başlamasının

etkisiyle turizm sektörünün Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasına doğrudan katkısında

yılsonuna kadar toparlanma yaşanacağı öngörülüyor. Turizm sektörünün Türkiye’nin

gayrisafi milli hasılasına doğrudan katkısının 2020 yılında 15 milyar dolar civarında

gerçekleşmesi beklenirken, 2021 yılında 20 - 27 milyar dolar arasında gerçekleşebileceği

ifade ediliyor.

Uluslararası denetim ve danışmanlık

şirketi EY (Ernst & Young), Türkiye’nin

turizm ve konaklama piyasasına

ilişkin hazırladığı Turizm Sektörü

Değerlendirmesi raporunun sonuçlarını

açıkladı. Raporda haziran ayından itibaren

uçuşların açılmaya başlaması ve ağustos

ayında Rusya’dan turistlerin gelmeye

başlamasının etkisiyle sektörün Türkiye’nin

gayrisafi milli hasılasına doğrudan

katkısında yılsonuna kadar toparlanma

yaşanacağı öngörülüyor. Turizmin

Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasına

doğrudan katkısının 2020 yılında 15 milyar

dolar civarında gerçekleşmesi beklenirken,

2019 yılına göre yaklaşık %60 düşüş

görülebileceği belirtiliyor. 2021 yılında ise,

bu rakamın 20-27 milyar dolar arasında

gerçekleşebileceği ifade ediliyor. Turizmin

gayrisafi milli hasılaya doğrudan katkısı

2019 yılında ise 37,5 milyar dolar olarak

gerçekleşmişti.

Gelirler 2021’de %35 yükselebilir

Rapora göre; salgının seyri mevcut

şekliyle devam ettiği ve otellerin 2021

yılında Haziran-Temmuz aylarında aktif

olarak ziyaretçi ağırlayabildiği durumda

Türkiye’nin 2021 yılı turizm gelirlerinde bir

önceki yıla göre %35 artış görülebilir. Daha

hızlı bir toparlanma kaydedilmesi halinde

ise Türkiye’nin turizm gelirlerinin 2021’de

2020’ye göre %60 yükseleceği öngörülüyor.

Sermaye yatırımlarının 15 milyar

doları aşmayacağı öngörülüyor

Konaklama, yolcu transferi ekipmanları,

restoran ve eğlence tesisleri gibi turizm

varlıklarına sahip diğer sektörler tarafından

gerçekleştirilen harcamaların dâhil

olduğu sermaye yatırımlarının son 9 yıllık

dönemde 15-20 milyar dolar aralığında

olduğu belirtiliyor. 2019’da 16,2 milyar dolar

olarak gerçekleşen sermaye yatırımlarının

pandeminin etkili olduğu 2020’de 15 milyar

dolar seviyesini aşmayacağı öngörülüyor.

Türkiye 2020’de 15 milyon turist

ağırlayacak

Rapora göre; dünya genelinde seyahat

yasağı uygulanmaması ve uçuşların

mevcut haliyle devam etmesi durumunda

2020 yılsonuna kadar Türkiye’ye yaklaşık

15 milyon turistin gelmesi bekleniyor.

Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı 2019

yılında 51,7 milyon olarak gerçekleşti ancak

2020 yılında pandemi sebebiyle uçuşların

kapatılması ve pandeminin devam etmesi

sebebiyle turist sayısında ciddi düşüşler

yaşandı. Bununla birlikte uçuşların

açılmasıyla Haziran ayından itibaren bir

toparlama olduğu görülüyor. Türkiye’yi

en çok Rusya ve Almanya’dan turistlerin

ziyaret ettiğinin belirtildiği raporda, bu

trendin devam edeceği öngörülüyor.

2020 yılının ilk 8 ayında gelen turistlerin

ülkelerine bakıldığında ise 790 bin kişi ile ilk

sırada Almanya, 773 bin kişi ile ikinci sırada

Rusya yer alıyor.

“Türkiye yurt içi talebin yüksek

olduğu turizm ekonomilerinden

biri”

EY Türkiye Yönetici Ortaklarından,

Gayrimenkul, Turizm ve İnşaat Sektör

Lideri, Avukat Mehmet Küçükkaya konu

ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye turizm sektöründe son birkaç

yılda gerek global gerekse yakın

coğrafyada yaşanan sorunlar sebebiyle

dönem dönem düşüşler yaşandı. Ancak,

Türkiye’nin bu gibi durumlarla daha önce

karşılaşmış olmasının sektörde çeviklik

oluşturduğunu ve bu durumun COVID-19

krizinde bir avantaj yarattığını görüyoruz.

Bununla birlikte yurtiçi talebin yüksek

olduğu turizm ekonomilerinden biri

olan Türkiye’de sektörün diğer ülkelere

göre kendini toparlamada daha başarılı

olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan

COVID-19 pandemisinin gidişatına bağlı

olmakla birlikte, turizmin 2023’ten önce

2019 ve öncesi seviyesine ulaşmayacağını

öngörüyoruz. 2021 yılında Türkiye’ye 20-24

milyon arasında turist geleceği beklentisi

içerisindeyiz.”



20

hotel restaurant

& hi-tech

gündem / makale

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su

Tezer Öner

Şimdi en çok da

umut aşısı lazım

Sevgili meslektaş ve dostlar,

sonbahar geldi. Hepimizin aklında

iki ana konu var. Birincisi bir sezonu

nasıl telafi edeceğiz? İkincisi, bu

Covid dalgaları gelmeye devam

edecek mi? Bu aşamada elbette

aklın aradığı cevap nasıl korunacağız

sorusuna ait. Bu hem ekonomik hem

de fiziksel korunma olarak aklımızı

kurcalıyor. Tüm çabalar, önlemler ve

hazırlıkların yanında herkes elbette

aşıları bekliyor. Aşı listemiz bayağı

kalabalık. Bu seneye kadar hiç

umursamadığımız grip aşısı, bu sene

aydığımız zatürre aşısı ve elbette

problemin ana çözümü Covid aşısı…

Ama bence esas ihtiyacımız olan

umut aşısı…

Bu tarz bizi gülümseten pozitif veya

hafif nüktedan deyimler vardır. Bu

deyimlere ileride değineceğim. Ama

acilen sektöre umut aşısı olacak

haberlere ihtiyacımız var. Çünkü

Avrupa gene kapanmaya başladı.

Amerika aldı başını gidiyor zaten.

Tek umudumuz Ruslardı onlardan

da istediğimiz oranı yakaladığımızı

söyleyemeyeceğim. İngilizler de çok

hafif kaldı. Para bırakacak turisti

dışarıdan getirmeyi bir kenara

bırakın, iç turizm bile ayvayı yemiş

durumda. İşim gereği satılık otel

ve tesisleri takip ediyorum. Hiç

bu kadar tesis satılık olmamıştı

Türkiye’de hem de bu fiyatlara…

Sektörel çözümler konusunda

bakanlık ve bölgesel yönetimler

elinden geleni yapıyor, buna

inanıyorum. Ancak sadece bu

mudur? Her zaman matematiksel

ve reel çözümler peşinde koşuyoruz.

Ölçülebilir ve süreçleri takip

edilebilir başlıklar altında her gün

televizyon ekranlarında ekonomik ve

siyasal gelişmeleri takip ediyoruz.

Ancak benim gözlemim şudur ki,

esas ihtiyacımız olan umut ışığı… Bu

ışığı bize gösterecek devlet ve sektör

büyüklerinin elinde sağlam bir umut

aşısı olması gerekiyor. Her şey de

matematik ve ekonomi değildir!

Umut aşısı bize kazanma azmi, bir

inanç ile oluşturulmuş hedefler

ve bu amaç uğruna katlanılacak

zorluklar olsa da dayanma gücü

verecektir. Ama henüz bence bu

aşıyı yapan olmadığı gibi hatta bulan

da yok.

Ben dahil kimse bu sene için plan

ya da program yapamıyoruz. Vadesi

gelmiş destek kredilerinin geri

ödemesi bile karalar bağlamamıza

yeterli. Zaten sonbahar geldi. Bunun

arkası kış. Sektörde işsizlik had

safhada. Bir de can derdindeyiz.

Ülke olarak, millet olarak, bölge

olarak, sektör olarak grubu

küçülterek gidersek en son aile

olarak yaşayan bir organizma gibiyiz.

Hayatta kalmalıyız, sağlıklı olmalıyız,

hedeflerimiz ve inançlarımız

olmalı. Nasıl ki kişi olarak gripten

korunmak için aşı oluyorsak sektör

olarak oluşturduğumuz organizmayı

da korumak için arada aşılara,

desteklere, sevgi ve heyecana

ihtiyacımız var. Heyecan bu sene

tersten geldi ama buna karşı ya da

her şeye karşı aşılarımız olmalı.

Maddi veya manevi destekler olmalı.

Sözler, kural veya kanunlarda bazı

esneklikler, güzellikler ve gücü

hissetmeliyiz. Özellikle devletin

gücünü… Her ülke kendi paçasını

kurtarma telaşında olduğuna göre

bize bizden başka yar yok. İşte

bu zamanlarda devletin şefkati

ve sarmalayan gücü bize destek

olmalıdır. Aşı olmalıdır.

Umut aşısı yaptırırsak belki hayat

öpücüğü almamıza gerek kalmaz. İş

oraya gelir de hayat öpücüğü bile işe

yaramazsa sektöre veda öpücüğünü

kim verecek merak ediyorum.


ARDINART Wine Cellars

Kavına Sığmayan Tasarımlar

ARDINART; boyutu ve yüzeyleri

tamamen size özel olarak tasarlanmış, şarap

kavları ve şarap depolama çözümleri sunar.

Profesyonel ve kişiselleştirilmiş ürün üretimi

konusunda yetkin ve uzman ekibimizle her

türlü şarap depolama fikrinizi, kalite ve

estetik odağında projelendiriyoruz.


22

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Dünyada turizme güven dipte!

Her 5 kişiden 3’ü…

KPMG, Covid-19 nedeniyle tüketicilerin seyahat ve turizm tercihlerinin nasıl değiştiğini

araştırdı. 12 ülkede 70 bin kişiyle yapılan araştırmadan çıkan sonuçlara göre dünyada

turizm sektörüne güven dipte. Tüketiciler turizme dönmeye hazır değil!

KPMG’nin yaptığı ‘Tüketici ve Yeni

Gerçeklik Araştırması’, tüketicin

turizm sektörüne bakışını

ortaya koyuyor. Pandemiden en fazla

etkilenen sektörlerin başında gelen

turizm endüstrisine duyulan güven

2020 yaz sonu itibarı ile yüzde 15 azaldı.

Ankete yanıt veren her beş katılımcıdan

üçü turistik seyahatlere çıkmak için

kendisini hazır hissetmiyor.

Araştırmadan çıkan bazı başlıklar

şöyle:

Tüketiciler yurt dışı seyahatler

konusunda kararsız

Kanada, ABD, Brezilya, Fransa,

Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere, Çin,

Hong Kong, Japonya ve Avustralya’da

70 binden fazla katılımcıyla yapılan

ankete göre, turizm sektörüne

dönmeye en fazla hazır hisseden üç

ülke yüzde 54 ile Brezilya, yüzde 53

ile İtalya, yüzde 51 ile Fransa. Turizmi

hayatlarından neredeyse çıkaran

ülkeler ise Çin ve Japonya.

Tüketiciler yurt dışı seyahatler

konusunda kararsız. Katılımcıların üçte

biri Covid-19’un hayatlarına etkisinin

bir yıldan fazla süreceğini düşünüyor.

Katılımcıların yüzde 63’ü Covid-19

öncesi tatillerini planlayıp

rezervasyonları yaptırdıklarını söyledi.

Rezervasyonların yüzde 40’ını yurt

dışı yüzde 31’ini ise yurt içi tatiller

oluşturuyordu. Katılımcıların yüzde

82’si bu tatilleri iptal etti ya da ileri bir

tarihe erteledi.

Yerel tatiller tercih ediliyor

Artık ‘staycations’ diye adlandırılan

yerel tatiller tercih ediliyor. Gerekli

güvenlik ve hijyen kuralları sağlanırsa

tüketiciler yurt içi seyahatleri

sürdürmeye eğilimli. Tüketicilerin

yüzde 22’si Covid-19 vaka durumunu

dikkate alarak yurt içi tatile

çıkabileceğini söylüyor. Bu trend, güven

sağlayan işletmelerle yurt içi turizmi

hareketlendirebilir.

Katılımcılar araç kiralama ve trenle

yolculuğu tercih ediyor. Uçakla

seyahat hala soru işaretleri taşıyor.

Katılımcıların yüzde 23’ü uçak

yolculuğunu güvenli bulmadığını

belirtiyor.

Uçak seyahatinde tüketicileri en çok

endişelendiren ilk üç konu; ‘uçakta

geçirilen süre’ (yüzde 52), ‘güvenlik’

(yüzde 37), ‘uçağın kalkışını bekleme’

(yüzde 32).

Tüketicilerin yüzde 55’i uçak

yolculuklarında kapasitenin

sınırlandırılmasını bekliyor. Yüzde 49’u

ise havaalanlarında sosyal mesafe

kurallarının uygulanmasını istiyor.

Özcan: “Türkiye, kriz yönetiminde

daha tecrübeliydi”

Araştırmayı yorumlayan KPMG Türkiye

Turizm Sektör Lideri Uluç Özcan,

şunları söyledi: “Dünya genelinde

olduğu gibi Türkiye’de de turizm

pandemiden en çok etkilenen sektörler

arasında üst sıralarda yer alıyor.

2020 yılı Ocak-Ağustos dönemine

baktığımızda, Türkiye’ye gelen

ziyaretçilerin sayısının, 2019’un aynı

dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 74’lük

ciddi bir düşüş kaydettiği göze çarpıyor.

TÜİK’in verilerine göre, Covid-19’un

etkilerinin en yoğun hissedildiği ikinci

çeyrekte, yerli turist sayısında ve yurt

içi seyahat harcamalarında yıllık bazda

yüzde 70’e yakın bir azalma söz konusu

oldu. Ancak Türkiye turizm sektörünün

kriz yönetimi konusunda diğer ülkelere

kıyasla daha fazla tecrübe sahibi

olması, bir avantaj olarak düşünülebilir.

Aynı zamanda sektörde pandeminin

etkilerinin azaltılması ve istihdamın

korunması amacıyla destekler de

söz konusu. Türkiye Bankalar Birliği,

Turizm Destek Paketi Uygulaması

kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı

garantisi ve Kredi Garanti Fonu kefaleti

ile toplam 10 milyar TL değerinde kredi

sağlayacak. 1 Kasım 2021 tarihine

kadar 12 aya varan ödemesiz bir dönem

olacak, bu da turizm sektörünün

kısa ve orta vadede nefes almasını

sağlayacaktır.”


natural

Hijyenik ve konforlu bir uyku

için üstün koruma sağlayan

Boyteks Hijyen Konsepti ile

misafirleriniz daima güvende.

hygieneconcept

protection


24

hotel restaurant

& hi-tech

gündem / makale

Cem Polatoğlu rehber eşleri için

Odalar’a seslendi: Psikolojik eğitim

de verin!

,

Cem

Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı

Polatoglu

Cem Polatoğlu, rehber eşleri için

Odalar’a seslendi: Mesleki eğitime

psikolojiyi de eklemeleri tavsiyesinde

bulunan yazısında “Kahve kültürü

de olmayan rehber arkadaşlarımız

evlere kapandı. Eşlerin, bilgisi,

kültürü ve karizması ile aşık oldukları

adam, bu süreçte değişmiş, evde,

mutfakta, temizlikte, alışverişte,

çocuk idaresinde işlerine karışmaya

başlamış, evde kendilerine neredeyse

söz hakkı bırakmamıştır. Aksi

takdirde bu süreçte kulağımıza gelen

çatırdama sesleri yerini kırılmalara

bırakacaktır.” dedi.

Neredeyse yarı ömrüm rehberlikle

geçti. Zordur rehberlik... Su gibi

yabancı dil ister, eğitim ister, bilgi,

görgü ister. Rehbersen, siyaseti

bileceksin, sporu, mutfağı, fauna,

florayı, arkeoloji, sanat tarihi,

ikonografi, mitoloji, dinler tarihi,

coğrafya, edebiyat, genel ve Anadolu

medeniyetleri tarihi, hatta güvenlik ve

ilk yardım bileceksin.

Bir senelik eğitimin sonunda tüm

bu konulardan sözlü ve yazılı sınav

olup, 100 üzerinden en az 75 puan

alacaksın. 2 ay tüm Türkiye'yi karış

karış dolaşıp, bir de bitirme tezi

hazırlayacaksın. Hepsini başarırsan

rehberlik kokartı alma hakkın olacak.

Sonra da dünyanın binbir tarafından

gelen binbir kültür düzeyindeki

insanlara kendi dillerinde rehberlik,

liderlik yapacaksın. Gerekirse

profesörüne, sanat tarihçisine,

siyasetçisine kendi bildiklerinden

daha farklısını, daha fazlasını

anlatacaksın.

Elbette ego tavan yapar

Müşterilerin yanı sıra şoförüne,

otelciye, garsona sözünü

dinleteceksin. İşte bu evrende, en

üst seviyede, her yönden bezenmiş

kültür, zeka ve bilgideki adamda

elbette ego tavan yapar. Çünkü,

her şeyi en iyi o bilir, o yapar, görür,

konuşur. Hep haklıdır. Bu nedenle

sosyal hayatta biraz yalnızdırlar. En

iyi anlaşabildikleri, egolarını bir yana

bırakabildikleri ortam, yine rehber

arkadaşlarının yanıdır.

Zordur işleri rehber eşlerinin. Hele bu

günlerde daha da zor. Turizmin güzel

olduğu günlerde birbirini haftada,

ayda bir gün görmeye hasret kalan

aile, pandemi döneminde dokuz aydır

hiç olmadığı kadar dipdibe, burun

buruna. Kahve kültürü de olmayan

rehber arkadaşlarımız evlere kapandı.

Eşlerin, bilgisi, kültürü ve karizması

ile aşık oldukları adam, bu süreçte

değişmiş, evde, mutfakta, temizlikte,

alışverişte, çocuk idaresinde işlerine

karışmaya başlamış, evde kendilerine

neredeyse söz hakkı bırakmamıştır.

Bence Rehber Odaları, bu süreçte

arkadaşlarımızın mesleki eğitimlerini

arttırıcı kursların yanı sıra,

profesyonel kuruluşlardan psikoloji

eğitimi de vermeleri gerekmektedir.

Aksi takdirde bu süreçte kulağımıza

gelen çatırdama sesleri yerini

kırılmalara bırakacaktır.


MST - 8060 - ACNC

MST - 8060 - PCNC

MST - 8060 - MCNG

MST - 8060 - PPNC

FIRSAT

95€

MGP 40 PC

400€

MLA-17-C MLA-17-G MLA-22-B MLA-22-ESB

MONOTECH Endüstrryel Mutfak Ekkpmanları A.Ş.

Kepez Mah. Yeşşl Antalya Sanayy SStess 3189/9 Sok. no:13 Kepez/ANTALYA

+90 242 221 44 65 / +90 242 221 44 66


26

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Ve Divan yeşil sahaya indi,

artık etkinlikler…

Divan Grubu, Vodafone Park Arena’da sosyal mesafe kuralları kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte

sektörün önde gelen acenteleriyle buluştu. Divan Grubu’nun “Divan Demek Güven Demek” söyleminden

hareketle pandemi döneminde gerçekleştirdiği çalışmalarının aktarıldığı etkinlikte, acentelere birlik mesajı

verildi.

Divan Grubu, “Divan Dostlar

Buluşmaları” adı altında acentelere

yönelik başlattığı etkinliklerin

ikincisini 16 Ekim Cuma günü Beşiktaş

Vodefone Park’ta düzenledi. “Sahada

Buluşalım” sloganıyla 30’a yakın acente

temsilcisi ve basın mensubunun pandemi

koşullarına uygun bir yapıda ağırlandığı

organizasyonda, davetliler saha kenarında

yaptıkları açık büfe kahvaltının ardından

stat içindeki toplantı ve etkinlik alanlarını

kapsamlı bir stat turuyla gezme imkanı

buldu. Organizasyonda ayrıca Divan İstanbul

Satış & Pazarlama Direktörü Şirin Aykut’un

canlı olarak sunumunu gerçekleştirdiği

Divan Dijital Stüdyo Proje tanıtımı büyük ilgi

çekti.

Dikkaya: “Niye bu stattayız?”

Organizasyona ev sahipliği yapan Divan

Oteller Grubu Satış Direktörü Deniz

Dikkaya, etkinliğe ilişkin şu bilgileri

aktardı: “Beşiktaş Vodefone Park’tayız.

Niye bu stattayız? Divan bildiğiniz gibi;

oteller, restoranlar, pastaneleriyle büyük

bir yiyecek içecek ve otel işletmesi grubu.

Statın toplantı salonları ve organizasyon

hizmetleri dahil tüm işletmesi Divan

güvencesi altında sunuluyor. Pandemi

döneminde de hiçbir şekilde boş durmadık.

1 Haziran itibari ile başlayan normalleşme

süreci ile otellerimizi ve etkinlik

mekanlarımızı tekrar hayata geçirdik. Biz

de artık yavaş yavaş butik organizasyonlarla

dostlarımızla buluşmaya başlıyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda yine Divan İstanbul’da

acenteci dostlarımızla buluştuk. Bugün de

aynı şekilde Beşiktaş Vodefone Park içinde

özellikle MICE acentelerimiz ve turizm

medyamızın da davetli olduğuçok özel bir

kahvaltı düzenliyoruz. Kahvaltımızı da statın

içinde yapıyoruz.”

“Burası sadece bir stat değil, iyi de

bir etkinlik mekanı”

Beşiktaş Vodefone Park Statı’nda yeşil

çimenin kale araları haricindeki tüm

mekanlarında; bunlar trübünler, arka

taraftaki toplantı salonları, etkinlik

merkezleri, istersek trübünün arkasındaki

boşluklar, localar olmak üzere Divan

organizasyonu yapabiliyorsunuz. Her türlü

toplantı organizasyonlarınızı, kurumsal

etkinliklerinizi, bayi toplantılarınızı ve

yemeklerinizi düzenleyebiliyorsunuz. Burası

çok özel bir etkinlik mekanı aslında. Burası

sadece bir stat değil, iyi de bir etkinlik

mekanı. Bu etkinliği de, statın bu özelliğini

tüm MICE acentelerimize ve turizm

medyamıza tanıtmak için düzenledik.”

“Pandemide de uyumadık, çok

çalıştık”

Divan Grubu’nun pandemi döneminde de

çok çalıştığını ve hiçbir zaman uyumadığını

ifade eden Dikkaya, sözlerini şöyle

sürdürdü: “Pandemi sürecinin başından

beri sürekli misafirlerimizin ya da beraber

çalıştığımız partnelerimizin yanında

olmaya çalıştık. Aslında biliyorsunuz

tüm otellerimizi, etkinlik mekanlarımızı,

restoranlarımızı kapatmıştık. Haziran

ayından itibaren tüm otellerimizi artık

hayata geçirmeye başlıyoruz. 13. otelimizi

tekrar açtık. Önümüzdeki iki aylık dönemde

de kalan altı tane otelimizi açacağız.

Böylece tüm oteller, etkinlik mekanları,

pastaneler, restoranlar olarak Divan

işletmelerimiz hayatta olacak.”

“Lütfen etkinliklerinizi

gerçekleştirin!”

Sosyal mesafeye uygun katılımcı sayısıyla

grubun farklı mekanlarında devam

ettirmeyi planladıkları etkinlik dizileri

ile “Divan Güven” sloganı altında fiziki

organizasyonların düzenlenebileceği

mesajını vermek istediklerini belirten Deniz

Dikkaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Bana

hep şu soru geliyor, toplantı yapacağız,

toplantı yapmak yasak mı, yemek yapacağız,

yemek yapmak yasak mı? Sosyal mesafe,

maske, güven, hijyenin uygulandığı her

yerde özellikle de kalitesine, markasına,

hijyenine güvendiğiniz bütün mekanlarda

lütfen etkinliklerinizi gerçekleştirin. Çünkü

turizmin özellikle turizm mekanlarının

bu dönemde siz değerli dostlarımıza çok

ihtiyaçları var. Ama markayı iyi seçin! Sosyal

mesafe ve hijyen kurallarına uyan hangi

işletme varsa, bu işletmeler ile toplantı ve

yemek gibi her türlü organizasyonunuzu

rahatlıkla yapabilirsiniz.”


Ekimde dünya çapında

321 yeni otel açılacak

yeni yatırımlar

27

hotel restaurant

& hi-tech

Bu yılın ekim ayında dünya çapında toplam oda sayıları 52 bin 810'a ulaşan 321 yeni otelin hizmete

girmesi planlanıyor. Yeni otellerin bölgelere göre dağılımına baktığımızda Kuzey Amerika'nın 112

otelle açık ara birinci olduğunu görüyoruz.

Kerem Köfteoğlu'nun

TOPHOTELPROJECTS

verilerinden derlediği bilgilere

göre, Kuzey Amerika'da bu ay hizmete

girmesi planlanan 112 yeni otelin

oda kapasiteleri 19 bin 559 olarak

belirleniyor. Kapılarını ziyaretçilere

açması beklenen yeni otellerin bölgesel

dağılımında Asya-Pasifik (APAC)

bölgesi 18 bin 868 oda kapasiteli

81 otel projesiyle ikinci sırada yer

alıyor. APAC bölgesi, yeni otel proje

sayısı bakımından Kuzey Amerika'nın

gerisinde olmasına karşın, hizmete

girecek tesislerin büyüklüğü ve oda

sayısı bakımından Kuzey Amerika'daki

kapasiteye çok yakın seviyede

bulunuyor. Oda kapasiteleri 11 bin 158'i

bulan 73 yeni otel projesiyle Avrupa

üçüncü sırada yer alırken, Avrupa'yı

8 bin 663 oda kapasiteli 29 yeni otelle

Ortadoğu dördüncü, 4 bin 10 oda

kapasiteli 22 otelle beşinci ve 552 oda

kapasiteli dört yeni otelle de Latin

Amerika altıncı sırada bulunuyor. Bu ay

hizmete girecek 321 otelden 207'si dört

yıldızlı geri kalan 114 otel ise 5 yıldızlı

ve lüks kategorisinde olacak.

Ülkelerin birincisi; ABD

Hizmete girmek için gün sayan yeni

otelleri ülkeler bazında incelediğimizde

16 bin 957 oda kapasiteli 98 projeyle

ABD'nin ilk, 8 bin 185 odalı 32 projeyle

Çin'in ikinci, Almanya ve İngiltere'nin

de sırasıyla 17 ve 12 projeyle takipte

olduklarını görüyoruz. BAE ve

Hindistan'da 11'er yeni otel projesine,

Tayland ve Avustralya'da 10'ar

İspanya'nın sekiz Rusya'nın ise yedi otel

projesine sahip. Projelerin şehirlere

dağılımına baktığımızda ise Dubai'nin

2 bin 982 oda kapasiteli dokus yeni

tesisle New York'un önünde olması

dikkat çekiyor. "Büyük Elma"'da gün

sayan yedi otelin oda kapasiteleri de

bin 61 olarak karşımıza çıkıyor. Katar'ın

başkenti Doha'da 1.532 odalı beş tesis,

Bangkok ve Dublin, sırasıyla bin 48 ve

896 odalı dört yeni otel hizmete girecek.

Markaların lideri; Hilton ve Marriott

Dünya çapında 2020 Ekim ayında

hizmete girecek yeni otelleri markalar

bazında incelediğimizde dünya

devi zincirlerden Hilton Worldwide

ve Marriott International'ın lider

konumda olduğunu görüyoruz. Hilton

bünyesindeki Hampton by Hilton

mevcut tesislerine 2 bin 279 oda

kapasiteli 15, Marriott Hotels & Resorts

da 2 bin 987 oda kapasiteli 11 yeni tesis

ekleyecek. Ayak sesleri duyulan Hilton

Garden Inn ve Home2 Suites by Hilton

biri 937 diğeri 618 odalı altı otelde

portföyünü büyütecek. Courtyard by

Marriott listeyi beş yeni açılış ve 889

oda ile tamamladı.

Bazı otel projeleri

362 odalı Kimpton Maa-Lai

Bangkok , konuklarına yakındaki

büyükelçiliklere, perakende satış

tesislerine ve Bangkok Skytrain

ağına kolay erişim sağlayacak.

Bu tesis, 22 dönümlük yemek,

alışveriş ve eğlence mekanları sunan

Sindhorn Village gelişiminin bir

parçası olacaktır. Bangkok merkezli

Plan Architect Co, Kimpton'un zarif

ama eklektik tarzıyla mükemmel

bir uyum içinde olan otelin sanatsal

tasarımını ele aldı. Çin'in liman

kenti Xiamen'deki Andaz'a ait mülk

üstünde devreye girecek olan 304

odalı tesis kendine özgü tasarımıyla

dikkat çekiyor. Şanghay'dan Blink

Design Group ve RBS Architectural

Engineering, yerel Nanyang

tarzından esinlenerek modern lüks

bir tesis oluşturduı. Bu yüzden hem

binanın durumu hem de geliştirilen

modern tarzdan dolayı Eski yeniyle

buluşuyor" mottosunu benimsiyor.


28

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

Net Holding’in Avrupa’daki

ikinci oteli Budva’da açılacak

Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti’nin en büyük

turizm yatırım grubu olan

Net Holding, Avrupa’daki

yatırımlarına devam ediyor.

Bulgaristan’ın sınır şehri

Svilengrad’da faaliyet

gösteren otelin ardından

Montenegro’nun Budva

şehrinde yapımı süren ikinci

otelin 2021’in Haziran ayında

hizmete girmesi planlanıyor.

Merit markası altında işletilen 6

otel ve 5 talih oyunları salonu

ile 20 yıldır bulundukları Kuzey

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük

turizm yatırım grubu olduklarını

belirten Net Holding A.Ş. Yönetim

Kurulu Murahhas Üyesi Hande Tibuk,

2016 yılında Merit bayrağını taşıdıkları

Balkan ülkelerinde yatırımların hız

kesmeden devam ettiğini söyledi.

Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir otel ve lüks

konut projesiyle Montenegro’daki otelcasino-rezidans

projesinin aynı anda

devam ettiğini söyleyen Hande Tibuk,

“2016 yılında başlattığımız Balkan

açılımı sonucu bugün Montenegro’da

Budva ve Podgorisa’da olmak üzere 2,

Hırvatistan’ın Dubrovnik şehrinde bir ve

Bulgaristan’ın sınır şehri Svilengrad’da

da bir adet olmak üzere toplam 4 adet

talih oyunları salonu ve Svilengrad’da

yer alan ilk Avrupa otelimiz ile Merit

misafirlerine hizmet veriyoruz. Yeni

yatırım kararı verirken uyguladığımız

minimum yatırım ve kolay çıkış

stratejisiyle, girdiğimiz her yeni ülkede

yatırım imkânlarını da yakından takip

etmekteyiz” dedi.

İkinci beş yıldızlı otel

Montenegro’nun sahil şehri, “Adriyatik

rivierasının incisi” konumundaki

Budva şehrinin merkezinde bulunan

otel-casino-rezidans projesiyle ilgili

güçlü bir yerel ortakla anlaşma

imzaladıklarını açıklayan Hande

Tibuk şöyle devam etti; “Kaba inşaatı

tamamlanmış olan projede 15 bin

132 metrekare kapalı alanda, 39 süit

odalı otel, 50 adet lüks rezidans daire

ve 2 bin 500 metrekare talih oyunları

salonu bulunmaktadır. Mülkiyetinde

yarı yarıya ortak olduğumuz projenin

tamamlanmasının, hâlihazırda

yaptığımız yatırım seviyesi ve başlamış

olan konut satışlarımıza paralel olarak

şirketimizin nakit akışına ilave bir yük

getirmemesi beklenmektedir. Otel ve

talih oyunları salonu işletmesi ve lüks

rezidans yönetimi Merit markamız

altında yapılacak. Böylece Avrupa’da

ikinci beş yıldızlı Merit oteli ve beşinci

Merit casinosu faaliyete geçmiş

olacak. Projemizin Haziran 2021’de

tamamlanması beklenmektedir.”

Yatırım fırsatları sunuyor

2006 yılında Sırbistan’dan ayrılarak

tam bağımsızlığını ilan eden

Montenegro, 620 bin nüfusa sahip.

Turizm ve gayrimenkul sektörü ile

hızlı büyüme içerisinde olan ülkenin

yakın bir zamanda AB üyeliğini

alması bekleniyor. Yatırımcı dostu

hükümet politikaları, yatırım karşılığı

vatandaşlık verilmesi ile ağırlıklı olarak

Türkiye ve Rusya gibi pazarlara hitap

ederken bu ülke vatandaşlarına vize

uygulanmaması, bir çok ülkeye direk

tarifeli ve charter uçuşların yapılıyor

olması ve bulunduğu coğrafi konumun

avantajları Montenogro’yu özellikle

turizm ve konut yatırımları için cazip

hale getiriyor.



30

hotel restaurant

& hi-tech

iş’te kadın

Tuğçe

Aydemir

“Aradığım tutku

ve heyecanı

turizmde

buldum”

Dorak MICE Grup Direktörü.

Bir turizm firması ajansında

grafikerlikle başladığı kariyer

yolculuğunu bugün Dorak Holding

çatısı altında etkinlik sektörü

yöneticiliğiyle devam ettiren Tuğçe

Aydemir, aradığı tutku ve heyecanı

turizmde bulduğunu belirterek, “Turizm

sektörü bana isteklerimi, aradığım

tutkuyu ve heyecanı sonuna kadar

verdi. Organizasyon ile uğraşmak,

tasarlamak, içerik üretmek ve

yönetmek elbette büyük bir planlama

işi. Ancak her an her şey değişebilir.

Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her

zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi

bir karar alıcı, lider olmalısınız. Ben

işimde kendimi buldum” diyor.

Genç ve deneyimli turizmci Tuğçe

Aydemir’in kariyer yolculuğu bu

röportajımızda…

Turizm sektörüyle nasıl tanıştınız?

Eğitim hayatınızdan ve ilk

ideallerinizden başlayarak anlatır

mısınız?

Lise hayatında güzel sanatlara olan

yeteneğim, üniversite eğitimimde

Uludağ Üniversitesi Grafik Tasarım

bölümünün ardından resim bölümü

lisans eğitimime yönelmeme sebep

oldu. Kariyer hayatımdaki farklı sektör

pozisyon değişikliklerim sebebi ile

görevimi başarıyla sürdürebilmek

adına işletme alanında lisans eğitimimi

tamamladım. Mezuniyetimin ardından

bir turizm firması ajansında grafiker

olarak çalıştım. Orada edindiğim

tecrübeler ve ilgi alanımın değişmesi

ışığında bir başka turizm firmasında

müşteri ve etkinlik yönetimi görevini

üstlendim. Turizm ile ilgilenmek, birçok

sektöre hizmet verirken bilgi sahibi

olmak ve hareketin içerisinde olmak

beni inanılmaz etkiledi. İş hayatım,

müşteri yöneticiliği, satış pozisyonları

ile adım adım gelişti ve ilerledi.

Turizmin ajans faaliyetlerinden

operasyonun merkezine geçiş

kararını nasıl aldınız?

Çalıştığım yöneticilerimin ortak

özellikleri hırslı, yıllık hedefleri ve

rotası belli olan, planlı ve iş takibi hep

kâğıt üzerinde yazılı olan kişilerdi.

Tasarlamaktan, hayal etmekten ve yeni

bir şey oluşturmaktan her zaman keyif

aldım. Ancak reklam ajansların masa

başında olması beni sınırlandırıyordu.

Belli bir çalışma ortamına bağlı kalmak

yerine sürekli değişen bir zeminde

karşıma çıkan seçeneklerden en iyisini

bulabilmek, iletişim içerisinde olmak,

performansımı ortaya çıkarabilmek,

hizmet haline sunabilmek benim için

daha keyifli ve heyecanlı geliyor.

Turizm sektörü bana isteklerimi,

aradığım tutkuyu ve heyecanı

sonuna kadar verdi. Organizasyon ile

uğraşmak, tasarlamak, içerik üretmek

ve yönetmek elbette büyük bir planlama

işi. Ancak her an her şey değişebilir.

Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her

zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi

bir karar alıcı, lider olmalısınız. Ben

işimde kendimi buldum diyebilirim.

“Hedeflediğim yolda

ilerlediğim için mutluyum”

Dorak MICE ile yollarınız nasıl

kesişti?

Bir noktadan sonra turizm sektörünün

lider marka oyuncuları arasında yer


Dorak MICE Grup Direktörü

Tuğçe Aydemir kendi ağzından

düzenli, hırslı, planlı, enerjik

ve yaptığı işten keyif almasını

bilen bir yönetici. Enerjisini ve

mutluluğunu evde sevdiklerine

ve kendine bolca ayırdığı

zamanlara borçlu olduğunu

dile getiren Aydemir, işten

arta kalan zamanlarda spor

yapmaya, yeni açılan restoran

menülerini deneyimlemeye ve

yorumlamaya bayılıyor. Yeni

yerleri keşfetmekten büyük bir

haz duyduğunu anlatıyor.

almak istediğimi, bu hedefe duyduğum

tutkuyu fark ettim. Organizasyon

firması deneyimim beni MICE’a

sürükledi. Kapadokya benim için çok

özel bir şehir. Oraya âşık olduğumu

söyleyebilirim. Dorak Holding’in

Kapadokya bölgesindeki yatırımları,

turizme yön vermesi, referans ile

teklif gelmesi ve karşılıklı olumlu

değerlendirmesi ile şirketin bünyesine

katıldım. 2014 yılında başladığım Dorak

Holding kariyerim, 2015 yılında Dorak

MICE ile devam etti. 2017 yılında ise

Grup Direktörü pozisyonuna yükseldim.

Sektörün öncü firması Dorak Tur’un

Dorak MICE Grup Direktörü olarak

hedeflediğim yolda ilerlediğim için

mutluyum. Tecrübelerimiz her farklı

deneyimimize renk katarak, farklı

bakış açılarından bakmamızı sağlıyor.

Hayat durağan değil, hareketli. Ona

ayak uydurabileceğim ve ilerleyen bir

yol çizdim. Dorak MICE terfimden,

bugüne çok keyifli ve çok heyecanlı,

müşterilerime hizmet vermekten

keyif aldığım bir iş deneyimi serüvenin

içerisindeyim.

Dorak MICE bünyesinde

yürüttüğünüz genel aksiyonlardan

kısaca bahseder misiniz?

Dorak MICE Grup Direktörü olarak,

“Yıllık genel ve pazarlama bütçe

planlaması ve yönetimi, sosyal medya

hesaplarının yönetimi, ekip yönetimi,

yurtdışı ve yurtiçi ofislerimizin

hizmet verdiği pazarların hizmet

vereceği markaların ve özel grupların

organizasyonlarının yürütülmesi ve

planlanması, Dorak otel ve marka

yatırımlarımızın tanıtım ve satış

faaliyetlerinin yürütülmesi, müşteri

ve marka yönetimi” görevlerini

üstleniyorum.

Dorak, turizmin köklü

yapılanmalarından biri. Pandemi

sürecinde yol haritanız ne oldu?

Malum, MICE sektörü salgından en

fazla etkilenen alanlardan biriydi,

süreci nasıl yönettiniz?

Pandemi sürecinde şirket olarak

hayatta kalmayı ve bunu minimum

enerjiyle gerçekleştirmeyi hedefledik.

Dorak Holding, 49 yıllık köklü bir

turizm şirketi. Bu süreci atlatacak

yeterli imkâna sahiptik. Normalleşme

süreciyle pandemi nedeniyle ertelenen

bazı etkinlere yeni takvim belirledik.

Bazılarını gerçekleştirme fırsatı

yakaladık. İptal edilen etkinliklerimizin

yeniden gerçekleştirilebilmesi için çaba

sarf ettik ve bu etkinliklerin gelecekte

bir tarihte hayat bulması için çalıştık.

Koronavirüs pandemisi, insanlığın uzun

yıllardır deneyimlemediği bir sağlık

ve ekonomik kriz ortamı oluşturdu.

Ne zaman son bulacağı hakkında ne

yazık ki bir fikrimiz yok. Ancak son

bulmasıyla işlerin uzun vadede normale

döneceğini söylememiz mümkün.

2020 yılı kayıp bir yıl oldu. Ertelenen

etkinliklerimiz, iptal edilen ancak

gerçekleşmesi için çabaladığımız işler

ve pandeminin son bulmasıyla gelecek

yeni organizasyonlarla bizi iş dolu bir

gelecek bekliyor.

“Yıllık hedefimizin %10’nu

gerçekleştirmeyi bekliyoruz”

Yılı ne şekilde kapatmayı

hedefliyorsunuz?

Dediğiniz gibi salgından en çok

etkilenen sektörlerden biri de turizm

oldu. Bu sene planlarımızdan ve

hedeflerimizden çok farklı/uzak

noktadayız, yıllık hedefimizin yüzde

10’nu gerçekleştirmeyi bekliyoruz.

Turizm, MICE cephesinde 2021

yılına ilişkin tespit ve öngörüleriniz

neler olur? Türkiye ve dünya

turizmini neler bekliyor?

2020 yılını turizm sektöründeki tüm

oyuncular büyük bir umutla ve hazırlıkla

bekledi. Pandemi tüm beklentileri

boşa çıkarsa da 2021 için umudumuzu

korumak ve iyi dileklerimizle umutlu

olmak istiyoruz. Burada belirleyici

faktör, pandeminin son bulup,

bulmayacağı. Sınırların açıldığı, seyahat


32

hotel restaurant

& hi-tech

iş’te kadın

serbestliğinin sağlandığı ve sağlık

korkusunun olmadığı bir dünyada

turizmin ve MICE sektörünün hızla

toparlanacağını söyleyebiliriz.

Ancak pandemi varlığını sürdürürse ve

yaydığı korku bireylerin davranışlarını

etkilerse, 2021 yılının bu yıldan daha

zor ve ekonomik olarak daha büyük

sıkıntılar doğuracağı bir yıl olarak

geçeceğini söyleyebilirim.

Çağımızda dijital ve sosyal

medya akımları ile iletişim, satış,

pazarlama alanları geleneksel

metotlardan yeni akımlara

yönelmiş durumda. İş yapma stili

olarak siz ne kadar gelenekselci,

ne kadar yenilikçisiniz? Değişen

dünyada sosyal medya ve dijitalin

gücü hakkındaki görüşleriniz

nelerdir? Bunu Dorak MICE çatısı

altındaki çalışmalarınıza ne oranda

yansıtıyorsunuz?

İş yapma şeklimizde geleneksel

olduğumuz tek konu, müşteri

memnuniyeti ve mutluluğudur.

Çalıştığımız markanın sorumlulukları

söz konusu olduğunda Dorak

Holding’in 49 yıldır değişmeyen hizmet

mükemmeliyetçiliği devreye giriyor.

Bizce, işin yürütülmesini sağlayan

her şart yerine getirilmeli ve sürecin

tüm aşamaları tamamlanmalı. MICE

sektöründe yenilikçi olmalısınız,

gelişmelisiniz, geliştirmelisiniz ve

bunu müşterilerinize ve rakiplerinize

göstermelisiniz. Dünya bugün

değişmedi, her gün değişiyor ve bizler

bu değişime ayak uydurabildiğimiz

kadar varız.

Dorak MICE olarak, hızlı aksiyon

alabilen, genç ve dinamik bir ekibe

sahibiz. Dijitalleşme konusunda

çalıştığımız markaların istekleri

doğrultusunda gerekli adımları

atmaktan asla çekinmedik ve proaktif

davranarak onlara hep daha iyisini

sunmayı hedefledik.

“Kadınlar MICE sektörüne

erkeklerden daha yatkın”

Turizmde kadın olmak üzerine

neler söyleyebilirsiniz? Dorak

MICE’ın kadının turizmdeki

istihdamına yönelik bakış açısı

nedir?

MICE sektörü için Türkiye’de ve

dünyada kadın dominant bir sektör

diyebiliriz. Bilindiği üzere sektörümüz,

ayrıntıların önemli olduğu, organizasyon

ve empati yeteneğinin öne çıktığı

bir alan. Kadınlar bu konularda

erkeklere göre daha yatkın. İşe bakış

açımız başarımızı etkiliyor. Fakat

biz bu konuyu ayrı düşünemiyoruz,

kadın ve erkeklerin her sektörde

birlikte çalışması önceliğimiz. Dorak

Holding en başından beri kadınlara

yönetici pozisyonlarında görevler

vererek onların fikirlerine ve bakış

açısına değer veren bir organizasyon

oldu. Holding bünyesinde pozitif

ayrımcılığın uygulandığını söyleyebiliriz.

Kadın çalışanlarımızın sayısı erkek

çalışanlarımızla kıyaslandığında daha

fazla. Kadınlar, Türkiye’de pek tercih

edilmeyen görevler hariç, (şoförlük,

güvenlik görevlileri vb.) diğer tüm

alanlarda şirketimizin pozisyonlarını

dolduruyor.

Bundan sonraki hayallerinizde,

ideallerinizde neler var?

Kapadokya’yı çok sevdiğimi

belirtmiştim. Kapadokya’da dünyaca

ünlü, her yıl gerçekleştirilecek hedef

kitlenin 7’den 70’e uzandığı bir festival

organize etmek istiyorum. Bu yakın

gelecekteki en büyük hayalim. Ayrıca

insanlar tek başına tatile gitmek istiyor.

Fakat turlara kimlerle gideceğini

bilemiyor ve vazgeçiyor. Buradan

hareketle bireysel tatillerin kategorize

edilerek ve bireysel hobi ve tercihlere

göre belirlenen tur programları

düzenlemeyi planlıyoruz. İnsanların

keyif aldıkları, arkadaşları ile birlikte

yeni tatil rotası çizebilecekleri bir

programın hazırlığı içerisindeyiz ve

yakın tarihte hayata geçireceğiz.




marka güncel

33

hotel restaurant

& hi-tech

Güral Porselen’e birincilik ödülü

1989 yılından bu yana 60 ayrı ülkeye ihracat gerçekleştiren Güral Porselen, TİM’in açıkladığı

‘Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı’ raporuna göre 2019’da Porselen ve Seramik Sofra Mutfak ve Seramik

Süs Eşyası kategorisinde en çok ihracat yapan Türk firması olarak birincilik ödülünün sahibi oldu.

Deneyimini dünyaya aktararak her geçen yıl daha fazla büyüyen Güral Porselen, ‘Türkiye’nin İlk 1000

İhracatçısı Prestij Kitabı’na bir kez daha adını yazdırdı. 2019 yılında Türk firmaları tarafından 127

ülkeye yapılan toplam 81.000.000 dolarlık ihracat gelirinin 25.500.000 dolarını Türkiye ekonomisine

kazandıran Güral Porselen, ülkenin milli ve yerli markası olmanın gururunu yaşıyor. Katma değer

odaklı olarak ihracat kapasitesini bu yıl da hızlı bir şekilde artıran Güral Porselen, Kütahya’da

üretimine devam ediyor. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Güral Şirketler Grubu Yönetim

Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, “Güral Porselen ailesi olarak Türkiye ekonomisine yön

veren, iş dünyasının dev ihracatçı markaları arasında yer almanın ve kendi sektörümüzde ihracat

şampiyonu olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu başarı için ülkemize değer katıp yüreğini ortaya koyan tüm

çalışanlarımızı hak ettikleri başarı için tebrik ediyoruz. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da ihracat

şampiyonları arasında yer alan Güral Porselen’in önümüzdeki yıllarda da aynı istikrarı koruyacağına

yürekten inanıyoruz.” dedi.

Titanyum PVD kaplama tesisine

yatırım yaptı

5 kıtada 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında imzası bulunan Hotelya, 5 milyon

TL’ye yakın bir yatırım yaparak ve KFK Metal ile ortaklık kurarak yeni bir titanyum kaplama tesisi

kurdu. Bu yeni titanyum PVD kaplama tesisi sayesinde Hotelya, sadece üretim kapasitesini ve

çeşitliliğini arttırmakla kalmayıp aynı zamanda istihdam da sağlamış oldu. Yurt dışında titanyum PVD

kaplamanın özellikle tercih edildiğini ancak Türkiye’de bu kaplamayı yapabilen çok az sayıda üretici

olduğunu belirten Hotelya Kurucu Ortağı ve Yüksek Mimar Zümrüt Doyran, ihracat yapan üreticiler

için bu teknolojinin olmazsa olmaz olduğunun altını çizdi. Pandemi döneminde mobilya sektörünün

neredeyse durma noktasına geldiğini, buna rağmen yatırım yaptıklarını söyleyen Doyran, “Birçok

firmanın küçüldüğüne tanıklık ettik. Ancak biz durmayı değil, üretmeyi tercih ettik. Üretimimizin

%80’den fazlası ihraç ediyoruz. Dünyanın en büyük zincir otellerinin çözüm ortağı olarak, dünyada

son zamanlarda titanyum kaplama ürünlere olan ilginin ve talep artışının farkında olduğumuz için

yatırımımızı bu alanda yaptık. Ancak yatırım amacımız KFK Metal’in sadece Hotelya için üretmesi

değil. Bu teknolojiye yatırım yapma imkanı olmayan küçük ve orta ölçekli tüm üreticilerin bu

teknolojiden faydalanmasını sağlamak” dedi.

Kütahya Porselen’e ödül

Sofra estetiğine her zaman önem veren Kütahya Porselen, koleksiyonlarıyla tasarım ödüllerine

her yıl yenilerini eklemeye devam ediyor. Bu sene 50’nci yılını kutlayan Kütahya Porselen’in

Galaxy koleksiyonu German Desing Ödülü’nü alırken, Ayla koleksiyonu ise Japonya’nın en prestijli

ödüllerinden biri olan Good Design Award 2020’de ödül kazandı. Dünyanın en prestijli tasarım

ödüllerinden biri olarak anılan “Good Design Award” ile en iyi endüstriyel tasarım ödülü kazanan

Kütahya Porselen’in Ayla koleksiyonu, Kunter Şekercioğlu tarafından saf ve yalın bir malzeme olan

porselenin tabiatından ilham alınarak tasarlandı. Ayla koleksiyonu ve Kütahya Porselen tasarımcıları

tarafından hayata geçirilen Aura koleksiyonu, Design Turkey’de iki ‘‘Üstün Tasarım’’ ödülünü birden

kazandı. Aynı zamanda Aura, Ayla ve Galaxy koleksiyonlarının her biri Plus X Award 2020’de ‘’Yüksek

Kalite’’ ve ‘’Tasarım’’ ödüllerine layık görülürken Galaxy serisi German Design Award’da ödül kazandı.

Bu sene 50’nci yılını kutlayan Kütahya Porselen; ev serileri, otel koleksiyonları, porselen tencere ve

sofra aksesuarları üretimi gerçekleştiriyor.

Porland rotayı ABD, Avustralya

ve Afrika’ya çevirdi

Porselen sektörünün öncü markası Porland, hem tasarladığı hem de ürettiği inovatif

ürünleri tüm dünyadan müşterileriyle buluşturmayı hedefliyor. 4 kıtada 30’dan fazla ülkeye

ihracat yapan porselen devi, pandemi döneminde yeni pazarlara ve iş birliklerine odaklandı.

Gastronomi alanında İngiltere pazarından yüzde 8’lik pay alan şirket, son dönemde rotayı

Afrika, Avusturalya ve ABD’ye çevirerek formülünü kendi geliştirdiği premium ürünlerini

yeni pazarlara sunmayı planlıyor. Pandeminin ihracatı olumsuz etkilediğini ancak bu süreci

yeni pazarlara odaklanarak fırsata dönüştürdüklerini söyleyen Porland İhracat Direktörü

Oğuz Uçar, “ABD pazarına yeni iş birlikleri ile hızlı bir giriş yaptık. Avustralya ve Afrika

da radarımızda olan niş pazarlar arasında. Pandemi sürecinde Avrupa’da güçleşen ve

yavaşlayan ticaret, Orta Doğu’da yeni yatırımlarla devam ediyor. Her yıl katıldığımız dünyanın

en önemli fuarları bu yıl ertlendiğinden global pazarlardaki ağımızı daha da genişleterek yeni

fırsatlar ve pazarlar yaratmaya odaklanıyoruz.” dedi.


34

hotel restaurant

& hi-tech

marka güncel

Form’da üst düzey atama

Türkiye’de iklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Form Şirketler

Grubu’nun Japon Mitsubishi Heavy ile ortaklığı bulunan iştiraki Form MHI

Klima Sistemleri’nde üst düzey bir atama gerçekleştirildi. Uğur Bayülgen,

Form MHI Klima Sistemleri şirketinde VRF Satış Müdürü görevine getirildi.

Bayülgen, 2007 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği

bölümünden mezun oldu. 2006 yılında profesyonel iş hayatına adım atan

Uğur Bayülgen, 2010- 2012 yılları arasında Demtek Ltd şirketinde Satış

Mühendisliği görevini yürüttü. Ardından 2014 yılına kadar Levent Group’da

Satış Mühendisi olarak iş hayatına devam etti. 2014- 2020 yılları arasında ise

Johnson Controls şirketinde VRF Ülke Satış Müdürü pozisyonunda görev aldı.

Gerçekleşen bu atamayla beraber Form MHI Klima Sistemleri’nde yönetim

kadrosu Genel Müdür Mehmet Oral ve Genel Müdür Yardımcısı Zafer Sarı ile

beraber Bireysel Sistemler Satış Müdürü Taner Özdoğan ve VRF Sistemler

Satış Müdürü Uğur Bayülgen ile tamamlanmış oldu.

Arma Kontrol 2020 yılında

hedef büyüttü

Dünyaca ünlü aydınlatma

markaları bu mağazada

35 yılı aşkın bir süredir dekorasyonun aydınlatma sektörüne yön veren

Highlight Aydınlatma, Etiler Nispetiye On mağazası ile dünyaca ünlü

aydınlatma markalarının ürünlerini dekorasyon tutkunlarının hedefine

sunmaya devam ediyor. Zeynep Fadıllıoğlu’nun hayat verdiği Nispetiye

On projesinin giriş katında 700 metrekarelik bir alanda bulunan marka,

özel olarak İtalya Milano’daki RDM’s Architects mimarlık ofisi tarafından

tasarlanan exclusive mağazasıyla özgün bir stil yansıtıyor. Keyifli ve ferah bir

alışveriş ortamı sunan Etiler Nispetiye On Highlight mağazası dünyaca ünlü

aydınlatma markasını barındırırken, kendi tasarımları ile de ön plana çıkıyor.

Ürettiği bariyer ve güvenlik sistemleriyle dünyanın 52’den fazla ülkesine

ihracat gerçekleştiren Arma Kontrol, 2020 yılında pandemide yaşanan

talep artışı ve yeni pazarlarla birlikte hedef büyüttü. 2019 yılında yüzde

22’lik büyüme gerçekleştiren Arma Kontrol, 2020 yıl sonu büyüme hedefini

yaklaşık yüzde 30 olarak açıkladı. Bu hedefi gerçekleştirmek için yeni bir

fabrika yatırımı ve yazılım şirketi ortaklığı yapan şirket, değişen talepleri

karşılamak için cirosunun büyük bir kısmını Ar-Ge’ye yatırıyor. Tamamı Türk

mühendislerden oluşan Ar-Ge ekibiyle yüksek güvenlik ürünleri sunan Arma

Kontrol, 2020 yılı büyüme hedeflerini açıkladı. Türkiye bariyer ve güvenlik

sistemleri pazarının yüzde 40’ına hakim olan ve iç satışlardan 14 milyon gelir

elde eden Arma Kontrol, 2020 yılında yüzde 30'a yakın bir büyüme hedefliyor.

2019 yılında yüzde 22 büyüyen şirket, 2020 yılında pandemiye bağlı yüzde

25 büyümesi beklenen sektörün de üstünde bir büyüme gerçekleştirmeyi

hedefliyor.

Şişecam’dan Polatlı’ya 1 milyar TL’lik yatırım

Cam sanayinin yanı sıra soda ve krom bileşiklerini kapsayan kimyasallar alanında

küresel bir oyuncu olan Şişecam, Türkiye’deki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor.

Şişecam’ın özellikle yurt içi pazar talebi paralelinde üretim kapasitesinde artış sağlanması

ihtiyacına yönelik olarak Ankara’nın Polatlı ilçesindeki düzcam üretim tesisinde 1 milyar

TL seviyesinde bir yatırımla hayata geçirdiği yıllık 240 bin ton kapasiteli yeni fırın 2 Ekim

2020 tarihinde ateşlenerek devreye alınacak. Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve

Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Endüstri 4.0’a uygun şekilde ileri teknolojiyle

donatılan yeni düzcam fırınımızın devreye girmesiyle önemli bir yatırıma daha imza

attık. Yeni yatırımımızla birlikte yıllık üretim kapasitesi 540 bin tona ulaşan Polatlı’daki

tesisimiz Avrupa’nın en büyük düzcam üretim üslerinden biri haline geldi. Toplam düzcam

üretim kapasitemiz ise yıllık 3,4 milyon tona ulaşırken, düzcam üretiminde Avrupa’daki

liderliğimizi daha da pekiştirdik. Sürdürülebilir büyüme hedefimiz doğrultusundaki

yatırımlarımızla ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.



36

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

Yalım Yönter

“Pandemi, Ar Yıldız’ın

marka değerini bir kat

daha artırdı”

1948 yılından bu yana çelik mutfak

sektörünün öncü ve lider firmaları

arasında yer alan Ar Yıldız, yüksek

üretim standardı, alt yapısı, teknolojisi ve

ihracata yönelik performansı ile her geçen

yıl dünya pazarındaki rekabet gücünü

artırıyor. Verimli geçen 2019’un ardından

pandeminin olumsuz koşullarına rağmen

marka değerlerini bir kat daha artırdıklarını

belirten Ar Yıldız Genel Müdürü Yalım

Yönter ile firmanın Horeca kanalına yönelik

yatırımlarını, ihracat hedeflerini ve sektörel

değerlendirmelerini konuştuk.

Ar Yıldız Professional’ın 2019 yılını verimli

geçirdiğini, cirosal bazda her geçen yıl

büyüdüğünü belirten Ar Yıldız Genel Müdürü

Yalım Yönter, “Geçtiğimiz yıl 2018'e göre

sadece profesyonelde %33’lük bir büyüme

hızımız vardı. Firmamızın genel cirosal

oranlarına baktığımızda %42’lere varan

bir büyüme söz konusuydu. Bunun %33’ü

profesyonel kanaldan geldi.” dedi. Bu

süreçte döviz artışı ve ithalata getirilen

ek vergilerin Türk üreticisinin konumunu

farklılaştırdığını ifade eden Yönter, “Biz

Ar Yıldız olarak hem kalite hem tasarım

anlamında zaten dünya markaları ile birebir

rekabet edebilen bir konumdaydık. Bugün

dünyanın zincir otellerine baktığınızda Ar

Yıldız markasını görmemiz mümkün. Bu da

bizim kalite standardımızı hangi noktalara

taşıdığımızı gösteriyor.” dedi.

“Bir dünya markasıyız”

Yönter, pandemi kaynaklı ekonomik krizden

sonra Ar Yıldız’ın değerinin bir kat daha

arttığını ifade ederek, “Ar Yıldız, Türkiye

için bir değer. 1948 yılından bu yana hem

çatal kaşık ve diğer grupları üreten hem

de çelikte bir dünya markası olma yolunda

adım adım ilerleyen bir konumdayız. Sürekli

yeni ürünler ve inovasyona önem veren bir

yapıda yürümekteyiz. Üretim ve pazarlama

ağımızla entegre bir şekilde dünya

pazarlarında ve ülkemiz turizm - hizmet

sektörlerinde kendimizi geliştirebilen

yenilikçi bir yapı ile devam ediyoruz. Yüksek

kalite standartlarımızla iç ve dış pazarda

rekabet gücümüzü artırarak bir dünya

markası haline geldik.”

“Fabrikamızı bir hafta bile

kapatmadık”

Yalım Yönter, firma olarak pandemi

sürecini ne şekilde yönettiklerine dair

“Baktığımızda planlarımızda hiçbir

değişim olmadı. Hatta personelimizi işten

çıkartmak değil, kapasitemize yön verme

yoluna gittik. Fabrikamızı bir hafta bile

kapatmadık. Üretim çalışmalarımıza son

gaz devam ettik. Bunun da stoklarımızı

normal seviyeye getirme bakımından bizi bir

noktaya getirdiğini düşünüyorum. Pandemi,

firmamız için hiçbir şekilde geriye dönüş

değil, olumlu bir bakış açısıyla daima

ilerinin planlandığı bir süreç oldu.” bilgisini

verdi.

“Sadece yazılım alt yapımıza 52 bin

dolar harcadık”

Bu süreçte dijital, sosyal medya ve

teknolojiye yatırımın önemine dikkat

çeken Yönter, yeni normalle birlikte dijital

ve teknolojiye evrilen dünyadan satış

kanallarının da etkilendiğini belirterek,

“Hem ev grubu hem de gastronomi

alanlarında e-ticaretin arttığını görüyoruz.

Ar Yıldız olarak hem alt yapı hem de insan

gücüne yaptığımız yatırımlarla işi biraz

daha büyüttük. Sadece yazılım alt yapısına

ortalama 52 bin dolar harcadık. Aynı şekilde

insan kaynaklarına da yatırımlarımız

oldu. İstanbul ve Çorlu’da çok ciddi bir

insan kaynağı oluşturduk. Çünkü çok sıkı

takip edilmesi gereken bir konu olduğunu

düşünüyoruz. Sürekli olarak yaşayan bir

organizma. Günün 24 saati takip etmeniz

gereken bir organizma. Çünkü siparişin

ne zaman, saat kaçta veya kampanyanın

ne zaman oluşturulacağı belli olmayan

bir konu. Satışın en çok yapıldığı saatler,

aslında televizyonların prime time dediğimiz

insanların evlerinde ellerine telefonlarını

aldıkları sakin saatler olduğunu

gözlemliyoruz. Bu iş ev grubunda çok yoğun

ama ev dışı tüketim kanalında da her geçen


gün büyüyor. Biz de bu farkındalıkla konuya

birebir eğiliyoruz.”

“Yeni modeller üzerinde

çalışıyoruz”

Ar Yıldız’ın 2020’ye toplam beş yeni

çatal bıçak modeliyle girdiğini anlatan

Yönter, set üstü grubuna yeni modeller

eklediklerini söyledi. Gelecek yıla özel

tasarım çalışmalarının halen devam ettiğini

belirten Yönter, “Kesinleşmiş iki model var.

Ekstra üç model üzerinde de çalışıyoruz

ama bu konu dediğim gibi, o üç modelin

ne zaman çıkacağı veya nasıl olacağı

değil, tasarım olayı biraz daha farklı. İş

sadece ürünü çizmekle bitmiyor, kalıphane

ve üretim aşamaları da ayrı bir süreç.

Tabii bu süreçleri hep birlikte yürütmek

gerekiyor. Bunu da en iyi şekilde yaptığımızı

düşünüyorum. İnşallah 2021'de daha farklı

modellerle, dünya trendlerini hem takip

eden hem de artık yön vermeye başlayan bir

marka olarak yürütmek amacındayız.” dedi.

“2021 turizm sezonu çok daha iyi

olacak”

Ar Yıldız’ın Türkiye’de Galeri Kristal

ile birlikte 1955 yılından beri mutfak

sektörüne profesyonel yaklaşan firmaların

en başında geldiğini belirten Yalım

Yönter, “Galeri Kristal’in Ar Yıldız’a

sahip olması da önemli bir itici güçtü

oldu ki, hem kendi otellerimizde hem

de dışarıda birebir F&B’cilerle temas

halinde üretimlerimize yön verdik. Hatta

bir ara üretimi resmen terzi üretimine

döndürmek suretiyle onlardan gelen talep

ve görüşler doğrultusunda yönümüzü çizdik.

Bilhassa set üstü ürünlerde kendimizi çok

geliştirdiğimizi düşünüyorum. Tabii bilhassa

bu dönemde açık büfelerde sürekli olarak

değişen, yenilenen birtakım trendler söz

konusu. Açık büfeler halen devam ediyor.

Fakat dediğim gibi, otellerin pandemi

kaynaklı durumları, sezonun çok geç

açılması, beraberinde bir miktar da olsa

kendini toparlaması paralelinde 2020’de

çok büyük yatırımlar gelmedi. Herkes

elindekilerle yetindi.” dedi.

2021’in turizm açısından çok farklı olacağını

düşündüğünü belirterek sözlerini sürdüren

Yönter, “2021 turizm sezonunun çok daha iyi

olacağına inananlardanım ben de. İnsanlar

Covid-19 ile nasıl yaşamaları gerektiğini

öğrendiler. Gelecek sene mart-nisan

aylarında sektörde bir toparlanmanın

olacağını düşünüyorum. Rusya ile olan

ilişkilerimiz de tabii buna ön ayak olacak. Bu

sene turizmden 40 milyar doların üzerinde

bir gelir bekleniyordu. Bu sene olmasa

da 2021’de bu hedefin çok daha üzerine

çıkılacağını ve farklı noktalara gelineceğini

düşünüyorum.” dedi. Türkiye’nin sadece

deniz kum güneş ve kültürel zenginlikleri

ile değil, hizmet sektörüyle de ön planda

olduğunu ifade eden Yönter, “Yurt dışındaki

oteller ile kendimizi kıyasladığımızda

çok daha yukarıda olduğumuzu test

edebiliyoruz.” dedi.

“Türkiye’nin İtalya’nın seviyesine

çıkabilmesi için…”

Ar Yıldız’ın ihracat rakamlarına değinerek

sektörel bir analiz yapan Yönter,

Türk mutfak sektörü ihracatının 2019

rakamlarını anımsatarak, geçtiğimiz

yıl ihracatın 3.6 milyar dolar, ithalatın

ise 0.9 milyon dolar olduğunu söyledi.

Mutfak grubunun dış fazlasıyla kar eden

bir sektör olduğunun altını çizen Yönter,

“Endüstriyel mutfak, şanslı sektörlerden

bir tanesi. Turizmin Türkiye ve dünyadaki

gelişimi ve hızlı büyüme potansiyeline

paralel olarak sektörümüz de her geçen

gün kendini geliştirmekte ve yenilemekte.

Hizmet sektöründe Avrupa ve dünya

pazarlarına göre çok iyi bir konumdayız.

Hem endüstriyel hem ev grubu ihracat

sıralamasında fazla veren dördüncü

sektörüz. Bu da bizleri üretici olarak farklı

konumlara ve yenilikçi bakış açılarına

taşımakta. Her geçen gün yeni pazarlar,

yeni ürünler ile kendimizi geliştiriyoruz.

Önümüzdeki dönem daha da büyüyeceğimizi

ve farklılaşacağımızı düşünüyorum.” dedi.

Sözlerinde Türkiye’deki kilogram birim

fiyatınlarına da dikkat çeken Yönter,

ülkemizde bu rakamın 3.6 dolar olmasına

karşın İtalya’da 5.5 dolar’ları bulduğunu

belirtti. Türkiye’nin İtalya’nın bulunduğu

seviyeye çıkabilmesi için daha inovatif ve

yüksek katme değerli ürünlere ihtiyaç

duyduğuna vurgu yapan Yönter, “İhracat ve

kilogram birim fiyatlarımızı artırdığımızda

Türk üreticilerinin dünya pazarlarındaki

rekabet gücü ve kapasitesinin

yükseleceğine ve dışarıdaki yerinin daha da

sağlamlaşacağına inanıyorum.” dedi.

“Kalitemizi Amerika kıtasına da

taşıyabilirsek…”

Salgın öncesi Amerika kıtasının 2020’ye

dönük çok ciddi hedeflerinin olduğunu

ifade ederek sözlerine devam eden Yönter,

“Türkiye'nin genel ihracatında Amerika

kıtasına yaptığı ihracat, Amerika'nın genel

ithalatının %1.70 seviyelerinde. Biz bu

rakamı %5 hatta %10’lara çekebilirsek,

Türkiye mutfak sektörü ihracatta, 500 milyar

doları aşan 2023 hedeflerine çok daha

kolay çıkabilecek. Fakat o pazar çok kolay

değil.” dedi. Bugün Türkiye’nin en büyük

ihracatını 2019 rakamlarına göre %50.

2’lik oranla Avrupa'ya yaptığını kaydeden

Yönter, “Avrupa’ya jeopolotik ve kalite

anlamındaki yakınlığımızı Amerika kıtasına

da taşıyabilirsek, sadece sektör olarak değil,

ülkemizin dünyada da çok farklı konumlara

geleceğine inanıyorum.” dedi.

“Otomasyona 1 milyon euroluk

yatırım yaptık”

Gündemdeki yatırımlarına ilişkin bilgiler

de aktaran Yalım Yönter, grup olarak

Kütahya'da yeni bir porselen fabrikası

açtıklarını belirterek, “Bir fırın çalıştı, bir

fırın da çalışmak üzere. Bununla beraber

Ar Yıldız tarafında ciddi otomasyon

yatırımlarımız söz konusu. Şu anda 1

Türkiye'de pandemi öncesi artan

dışarıda yemek yeme eğiliminin

salgınla beraber büyük bir geri dönüş

sürecine girdiğini anlatan Yalım

Yönter, "Her aile kendi bütçesine göre

dışarıda yemek yerken pandemiyle

bilhassa kafe ve restoran bölümünde

işler tam tersine dönmeye başladı. Bu

dönemde tüketici eğilimleri çok mu

değişir, ben aman aman değişeceğini

düşünmüyorum. Çünkü dışarıda

yemek yeme kültürü sosyalleşme

gereksinimi ile de çok alakalı. Evet,

hanımlar beş çaylarını kolay kolay

dışarıda yapmıyor ama iş dünyası

halen öğle, akşam yemeklerini

dışarıda yemeye devam ediyor." dedi.

milyon euro gibi bir rakamla üç istasyona

otomasyon çalışmamız sürmekte. Bu

yatırımla hem verimliliği hem de adetleri

arttırmayı hedefliyoruz. Çünkü Çin'de

yaşanan bu problemler ve ithalata gelen ek

vergiler sonucunda Türkiye'deki üretimin

hem ihracat hem iç pazar olarak biraz da

artması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu

pozisyonda dışarıdan ürün getirip satmak

çok kolay değil.” dedi.


38

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

2023 HEDEFINDE 300 MILYON USD’YE

ULAŞMAK VAR!

1977’de Türkiye'nin ilk entegre katı

yakıt sobası üretimi ile faaliyete

başlayan Simfer, süreç içerisinde ürün

yelpazesini ısıtıcı -pişirici ve soğutucu grubu

ürünlere çevirerek 43 yıldır hız kesmeden

büyümeye devam ediyor. Mehmet

Ustaoğlu’nun Kayseri’de kurduğu ve kısa

sürede ihracat rekortmeni haline getirdiği

Simfer Grup, bugün İbrahim Ustaoğlu ve

Mustafa Ustaoğlu kardeşler tarafından

yönetilerek aile şirketleri olma özelliklerini

ve ihracatçı kimliklerini devam ettiriyor.

Sadece son 10 yıl içerisinde 100 Milyon

USD üzerinde yatırım tutarı ile Kayseri’de

toplam 250 bin metrekare alan üzerine

kurulu 200 bin metrekare kapalı üretim

alanına ulaşan ve 3 farklı üretim tesisinde

2.500 kişiye istihdam sağlayan grubun bu

yılki faaliyetlerini ve 2021’e ilişkin yatırım

planlamalarını İbrahim-Mustafa Ustaoğlu

kardeşler ile konuştuk.

2020 nasıl bir dönemdi, 2021

hedefleriniz neler?

İbrahim Ustaoğlu: “2020, her dönem

olduğu gibi başarılı bir yıl oldu. Yurt içi

pazarında yaşadığımız Nisan ve Mayıs

ayları pazar daralmasını tabii ki yurt dışında

da yaşadık. Ancak 2020 3. çeyrekte USD

bazlı satışlarımızı, geçtiğimiz yılın aynı

dönemine göre neredeyse %20 artırdık. Son

çeyrek ihracatımız rekor seviyeye ulaştı, 4.

çeyrekte de yeni rekorlar ile yılı kapatmak

istiyoruz. 2020 dönemini pandemiye rağmen

USD bazlı %6 seviyesinde büyüme ile

kapatacağımızı düşünüyorum. 2019 son

çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz bütçeleme

çalışmalarında, 2020 hesap döneminde

özellikle payımızın olmadığı ABD pazarına

girmek ve Avrupa pazar payımızı ise

yükseltmek olarak belirlemiştik. Ancak

bütçelememiz Covid-19 nedeni ile

sekteye uğradı. Özellikle ABD pazarı için,

standardizasyon gibi alt yapı çalışmalarımızı

tamamlayarak kazanım sağladık. 2020

dönemini yurt dışı pazar için 150 Milyon

USD gibi bir satış rakamı ile kapatmak

istiyoruz. 2021 yılı için ise hedefimiz 200

Milyon USD. Tabii ki, tüm ülkenin seferber

olduğu 100. yıl 2023 hedefimiz ise 300

Milyon USD. Ülkemize hem istihdam hem

de ihracat ve daha fazla dış ticaret fazlası

oluşturan şirketler olarak katkımız olsun

istiyoruz.

Mustafa Ustaoğlu: “2020 hem ülkemiz

hem de dünyayı oldukça etkileyen ve bir

an önce kurtulmak istediğimiz Covid 19

ile yaşadığımız bir dönemdi. Öncelikle

tüm markalar gibi biz de virüse karşı tüm

önlemlerimizi aldık, fabrikalarımızda

üretim proseslerini, belirli bir süre içinde

Covid-19 önlemlerine göre adapte ettik.

İş ortaklarımızın, tüketicilerimizin ve

personelimizin sağlığını her şeyin üstünde

tutarak TSE Covid- 19 Güvenli Üretim

Belgemiz ile üretimlerimize daha güçlü

şekilde devam ediyoruz. Nisan ve Mayıs

aylarına baktığımızda ülkemiz ve dünyada

alınan tedbirler kapsamında kapasite

kullanım oranlarımız oldukça aşağı

seviyelerde gerçekleşti. Türkiye’de Pandemi

döneminde insanların eve kapanması

ve mutfakta geçirilen sürenin artması

iç piyasa satışlarımıza yepyeni bir ivme

kazandırdı. Burada tabii ürünlerimizin

kalitesi, tüketicideki güçlü marka algımızın

etkisi de çok büyük. Pandemi döneminde

evde geçirilen sürenin artmasıyla

orantılı olarak sektör ürünlerine ilgi ve

talep arttı. Bu talebi görerek AR-GE ve

yatırımlarına devam eden şirketler krizi

fırsata dönüştürmeyi başardı. Pandemi

sürecinde tedarik, teminde sıkıntılar ile

karşılaşmamız dışında 2020 döneminin bize

kazanımları da oldu. Hem yurt içinde hem

yurt dışında e-ticaret alanına daha fazla

dikkat çekmemizi sağladı. Bugün simfer.

com.tr ve diğer yaygın e-satış kanalları ile

ürünlerimizin aktif olarak satış ve dağıtımını

gerçekleştiriyoruz. İlk 9 ay içerisinde

pandemiye rağmen, geçen yıla oranla %25

oranında yurt içi satışlarımızı artırdık. 2020

dönemini yurt içi satış olarak %35 gibi

bir büyüme ile 450 Milyon, 2021 dönemini

ise 700 Milyon TRY gibi bir seviyede

tamamlamak istiyoruz.

Yeni yatırım planlarınız var mı?

Mustafa Ustaoğlu: Grubumuz son 10

yıl içerisinde 100 Milyon USD üzerinde

faaliyete yönelik yatırım gerçekleştirdi.

Bu yatırımların en önemlisi ise Kayseri

Serbest Bölge’de tamboy ve ankastre

fırınlar ile davlumbaz, ocak ve soğutucu

grubu ürünlerin imalatını gerçekleştirerek

faaliyetlerini devam ettiren tesisimiz.

Yaklaşık 60 Milyon USD gibi bir yatırım

bütçesine sahipti. Bu tesisimiz ile hem

kapasitemizi artırdık hem de yelpazemize

dondurucu ve soğutucu grubu ürünleri

dahil ettik. Yönetim olarak kararımız

doğrultusunda kapasite kullanım

oranlarımız hedeflediğimiz optimum

seviyelere geldiğinde, yeni yatırımları

gündeme alıyoruz. Ancak, mevcut adetsel

artışlarımızı da düşünerek, faaliyet

gösterdiğimiz alanın bitişik parselinde

bulunan 200.000 metrekare arsanın alımını

tamamladık. Orta vadeli planlamalarda

400.000 metrekare alan üzerine kurulu

bir üretim üssü haline getirmeyi

hedefliyoruz. Grup firmalarımız, yıllardan

beri oluşturduğu kaliteli ürün yapısı ile

sektöründe Dünya’nın önde gelen firmaları

ile iş birliği ve partner şekilde faaliyetlerini

sürdürüyor. Süreç içerisinde birçok ortak

iş fikri oluşturuldu, talepler geldi. Ancak

belirttiğim gibi istediğimiz optimizasyonu

gerçekleştirdikten sonra bu fikirleri ve

süreçleri değerlendireceğiz.

Halka arz veya stratejik ortak

düşünüyor musunuz?

İbrahim Ustaoğlu: Son 20 yıldır

firmalarımıza oldukça emek verdik, ciddi

yatırımlar yaptık. Ancak halka arz için

henüz zamanımız olduğunu düşünüyorum,

daha gidecek oldukça yolumuz var.

Hedeflediğimiz noktaya geldiğimizde

halka arz düşünülebilir. Zaten profesyonel

kadromuz ile yönetim toplantılarımızda

bu konuyu gündemde tutuyoruz. İhracat

hacmini her geçen gün artırarak büyüyen

firmalarımıza hem yurt içinden hem de yurt

dışından stratejik ortaklık talepleri düzenli

olarak geliyor. Şu ana kadar hisse satış

görüşmelerini kabul etmedik.

Kısaca ekonomi ile ilgili görüş ve

beklentileriniz, önerileriniz neler?

Mustafa Ustaoğlu: Yıllık 200 Milyon USD

dış ticaret hacmimiz olması dolayısıyla

ekonomik gelişmeleri de yakından takip

etmemiz gerekiyor doğal olarak. Cds,

Pmi, istihdam, emtia, faiz ve kur gibi

temel verileri sürekli olarak izliyoruz.

Temel ekonomik verilerde volatilite

aralığının geniş olmasından şirketler fayda

sağlamamaktadır. Bu doğrultuda sürekli

istikrarlı bir yapı olmasını temenni ediyoruz.

Ülkemizin hem istihdam yaratacak hem de

dış ticaret fazlası verecek birçok firmaya

ihtiyacı bulunuyor. 2023 hedeflerine hep

birlikte koşmalıyız. Markalaşma, teknolojik

yapı, inovasyon, e-ticaret, alternatif satış

kanalları oluşturma, verimlilik ve benzeri

birçok konuya önem veriyor olmalıyız.

Baktığımızda gelişmiş ülke şirketleri

bu unsurlardan asla vazgeçmiyor. Bu

kapsamda şirket/varlık fiyatlamaları ise

bizlerin kat be kat üstünde. Ülkelerin

lokomotifi, ihracat yapan, ihracatın yanında

ise dış ticaret fazlası oluşturan firmalar.

Özellikle bu kuruluşların hem yatırımları

hem de büyüyen işletme sermayesi

finansmanlarına erişimi ve fiyatlamalarında

daha fazla destek olunması gerektiğini

düşünüyorum. Bu kapsamda özellikle

kamu bankalarına daha fazla misyon

yüklenmelidir.



40

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker Tayalı

“Horeca alımlarında öncelik,

Otel ekipmanları üreticisi gioielli

DEMO, olumsuz pandemi koşullarına

rağmen proje bazlı teslimatlarına

hız kesmeden devam ediyor. Pandemi

sürecinde mevcut işleri sürdürdükleri için

üretim tarafında bir kayıplarının olmadığını

ancak faaliyette olan otellerin açılmaması

ve yeni otel inşaatlarının durmasının tüm

dünya gibi firmalarını da etkilediğini belirten

gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker

Tayalı ile küresel salgının yurt içi ve yurt

dışı pazarlara etkilerini ve gelecek döneme

ilişkin planlarını konuştuk.

gioielli DEMO için 2020 yılı nasıl

başladı? Sektöre hangi yeni ürünler

ve yatırım planlamaları ile girdiniz?

Açıkçası 2020 çok iyi başlamıştı. Ocak –

Şubat aylarında biri yurt içinde, yedisi yurt

dışında olmak üzere sekiz otel projesi

almıştık. Mayıs – Haziran aylarında da

hepsini teslim etmiş olacaktık. Pandemi

ile birlikte işlerin yavaşlamasına rağmen

biz hiç ara vermeden tüm projelerimizi

söz verdiğimiz tarihlerde hazır edip,

fabrikamızdan teslim ettik. Ancak halen

yurt dışı seyahat kısıtlamalarından

dolayı montajına gidemediğimiz iki

projemiz bulunmakta. Bununla otel oda

mobilyalarındaki yeni modellerimizle yurt

dışında çok daha geniş bir pazara hitap

etmeyi planlıyorduk. Yine de bu süreçte

elimizdeki işlere devam ettiğimiz için üretim

tarafında kaybımız olmadı ama neredeyse

tüm dünyada faaliyette olan otellerin kapalı

olması, yeni otel inşaatlarının durması veya

yavaşlaması herkes gibi bizi de etkiledi.

hijyenik ürünlerde”

Pazarın şu anki cirosal ve adetsel

büyüklüğü nedir? Firma olarak

pazarda kendinizi ne şekilde

konumlandırıyorsunuz?

Dünyada yaklaşık 1.100.000 konaklama

tesisi olduğunu ve açılacak binlerce yeni

otel olacağını düşünürsek, sektörün

büyüklüğünü hayal bile edemeyiz.

Böyle bir pazar içinde kendimizi

konumlandırmak çok şık olmaz ama

bugüne kadar İngiltere, İrlanda,

Hırvatistan, Almanya, İtalya, Fransa,

Yunanistan, Gürcistan, Irak, Nijerya ve

Somali’de yüksek kalite standartlarımız,

hızlı üretimimiz ve zamanında teslim

ettiğimiz projelerimiz referanslarımız

olarak pazardaki konumumuza bir

gösterge olabilir diye düşünüyorum.

İhracat yapan bir firmasınız.

Yeni normalde kaynak pazarlara

yönelik nasıl bir yol haritası

izlemektesiniz? Ağırlıklı ihracat

yaptığınız pazarlarda durum nedir?

Açıkçası bu süreçte tüm planlar alt üst

olmuş durumda. Ama bu bir süreç ve bu

doğrultuda çok şey değişecek. Şu anda

duran ya da ağır giden yeni projeler belli

bir süre sonra tekrar normale dönecek.

Biz de ağırlıklı olarak çalıştığımız ülkelerde

pazarlama faaliyetlerimize ara vermeden

devam ediyoruz.

Bağlı bulunduğunuz alanda ürün

tercihlerini neler belirliyor?

Pandemi süreci pazarın üretim

kriterlerini, standartlarını ne yönde

şekillendirdi?

Mart ayından beri gündemimiz pandemi

ile birlikte hijyen. Şu anda faal olan

otellerde alımlar, sadece hijyen standartları

çerçevesinde bulunabilecek ürünler

doğrultusunda yapılmakta. Bugün bizim

müşterilerimiz olan otel, restoran ve

kafelerin ve onların müşterilerinin de

önceliği, hijyen koşullarının sağlanması.

Bu durumda mobilyalarda antibakteriyel

ürünlerin önemi artıyor. Özellikle sık temas

edilen mobilya yüzeylerinin antibakteriyel

ve kendi kendini temizleyen malzemelerden

üretilmesi noktası çok önemli. Ayrıca

kişiye özel, kolay dezenfekte edilebilen,


“Mobilyalarda antibakteriyel

ürünlerin önemi artıyor.

Özellikle sık temas edilen

mobilya yüzeylerinin

antibakteriyel ve kendi

kendini temizleyen

malzemelerden üretilmesi

noktası çok önemli.

Ayrıca kişiye özel, kolay

dezenfekte edilebilen, sıklıkla

kullanılabilen ekipmanlara

talep ön planda.”

sıklıkla kullanılabilen ekipmanlara talep ön

planda. Bize gelir isek, bu dönemde mobilya

ve ekipmanlar için de çok kısıtlı bir ürün

gamından söz etmemiz gerekiyor. Pandemi

süreci mobilyada üretim kriterlerini hijyen

standartlarına bağlı olarak etkiliyebilir ama

biz pandemi öncesinde de ürünlerimizi

bu koşulları sağlayarak üretiyorduk.

Kalite standartlarımızdan ödün vermeden

ürünlerimizi en güvenli şekilde üreterek

müşterilerimize hizmet etmeye çalışıyoruz.

Salgınla birlikte satışlar azalırken,

online satışlar hareketlendi.

Firma olarak online satış kanalını

ne oranda kullanıyorsunuz?

Dijitalleşmeye yönelik

çalışmalarınız oluyor mu? Bağlı

bulunduğunuz alan, dijitalleşme

firmalar için ne tür fırsatlar

sunuyor?

Proje bazında üretim yapan bir firmayız.

Seri üretimimiz olamasa da mevcut

otel ekipmanlarımız ve otel oda

mobilyalarımızla ilgili olarak uluslararası

online satış kanalları ile ortak projeler için

görüşmelerimiz sürüyor. Yakında bir satış

kanalında ürünlerimiz pazara sunulacak.

Ayrıca sosyal medya hesaplarımızdan

yaptığımız pazarlama faaliyetlerimizle

ürünlerimizin dijital ortamda beğenilerek

satışlarını sağlıyoruz.

Ar-Ge, Ür-Ge ve teknolojiye yatırım

yapıyor musunuz?

Elbette, özellikle otel ekipmanlarında

yeni ürünler üzerinde çalışarak

müşterilerimize farklılıklar sunmaya

çalışıyoruz. Ayrıca makine parkımıza da

takviyeler yaparak kapasitemizi artırmış

bulunuyoruz.

Yılı ne şekilde kapatmayı

planlıyorsunuz? 2021 için

planlamalarınız neler?

Yurt içi ve yurt dışında görüşmelerimizin

sürdüğü birkaç proje var.

Gerçekleşmesi halinde beklentilerimize

yakın seviyede 2020 yılını kapatmış

olacağız. 2021 yılı yine pandemi ile

başlayacak aşının bulunup kullanıma

başlanması ve seyahat engellerinin

kalkması gibi sıkıntıların aşılması ile

birlikte herhalde altıncı ayı görmüş

olacağız. Bu da zor bir dönemin bizleri

beklediğini gösteriyor.


42

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

Günden güne,

fincandan

fincana

memnuniyet

JURA

1931'den bu yana yenilikçi üst düzey ev

aletleri üretimi gerçekleştiren JURA

Elektroapparate AG; ev, ofis ve gıda

hizmet sektörlerine yönelik geliştirdiği

profesyonel tam otomatik cihazlarıyla

sektördeki gücünü koruyor. 1994 yılının

sonbaharında kahve makinelerini baştan

yaratan İsviçre merkezli markanın

yeni dönemde dijitalleşmiş konsept

çalışmalarıyla öne çıkacağını ifade eden

JURA Türkiye Ürün ve Servis Müdürü

Serhat Özdemir ile firmanın pazar

hedeflerini ve kahve makineleri sektörünün

geleceğini konuştuk.

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir

miyiz? Kahveye olan tutkunuz

nerede ve ne zaman başladı? Bu

konuda nasıl bir eğitim aldınız?

2005 yılından beri kahve sektöründe yer

almaktayım. Türkiye’de kahve kültürünün

gelişmesinde en büyük paya sahip olan bir

İtalyan kahve firmasında, işin mutfağında

satış sonrası destek ekibinde işe başlayarak

kahve sektörüne girdim. Bu zaman dilimi

içerisinde aynı sektörde farklı firmalarda,

farklı departmanlarda çalıştım. Son 8 yıldır

ise JURA Türkiye Ürün ve Servis Müdürlüğü

görevimi icra etmekteyim. Kahve makineleri

benim tutkum ve uzmanlık alanım. Teknik

eğitimimi lise ve üniversitede tamamladım.

Kahve eğitimim ise Lavazza’da başladı.

Bireysel uzmanlardan ve Avrupa

markalarının akademilerinde birçok eğitme

katıldım. Her yıl, JURA İsviçre’de ürün

ve kahve eğitimlerine katılmaya devam

ediyorum. Uzun yıllardır ise, partner

olarak pek çok markaya profesyonel teknik

destek ve eğitim vermekteyim. Sektöre

olan tutkum ve heyecanım artarak devam

etmekte. Çünkü inovasyondan doğrudan

etkilenen bir sektör, sürekli yenilik

içerisindeyiz.

Jura Kahve Makineleri markanızı

tanıtarak, kategoride yer alan

ürünleriniz hakkında bilgi verir

misiniz?

İsviçre şirketi olan JURA Elektroapparate

AG 1931'den beri yenilikçi üst düzey ev

aletleri üretmektedir. Deneyimlerini

ve know-how'ını kullanarak ev, ofis ve

gıda hizmet sektörü için profesyonel

tam otomatik cihazlar geliştirmektedir.

JURA, 1994 yılının sonbaharında kahve

makinelerini baştan yaratmıştır.Tek

bir düğmeye basarak, tam istediğiniz

gibi bir kahve içmeyi ve üstün kahve

keyfini kullanıcıların parmaklarının

ucuna getirmiştir. Bütün bileşenlerinin

kalitesi, dayanıklılık ve uzun ömürlülüğü

markamızın imzasıdır.

Ürünlerimiz Ev ve Profesyonel Segment

olarak kategorilendirilebilir. JURA

,taze kahve çekirdekleri ile mükemmel

bir kahve keyfi sunar. Taze çekilmiş,

kapsülsüz. Bu felsefe sayesinde çok çeşitli

kahve karışımları ve çeşitleri kullanmak

mümkündür. JURA, kullanıcıların kişisel

tercihlerine göre ayarlanabilir. Tüm

makinelerimizde İsviçre kalitesi kendini

gösterir ve akıllı su filtre sistemleri, üstün

barista kalitesi için P.E.P. teknolojisi ile

en iyi aromayı garanti eden darbe çekme

işlemi, AromaG3 değirmenin hızı ve

kahve çekirdeğinin tüm lezzetli aromasını

korumasını sağlaması gibi eşsiz özellikleri

barındırır.

Showroomunuzdan kısaca

bahseder misiniz? Müşterilerinize

ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?

Teknik hizmetleriniz neler?

JURA Hospitality Center, servis ve mağaza

konseptindedir. Dünyanın her yerinde

aynı konsept ve hizmet kalitesi geçerlidir.

Mağazamızda tüm model makinelerimiz

ve aksesuarlarımız sergilenmektedir.

Tüm ürün ve bakım malzemelerimize

mağazamızdan satın alma imkanı

bulunmakta. JURA Makineleri ‘atmak

yerine onarmak’ felsefesi ile gerekli

bakımların servislerde yapılabileceği

şekilde tasarlanmıştır. Bu felsefe ile

servislerimizde bileşenler üzerine çalışılır.

Müşterilerimiz web tabanlı interaktif

ortamlardan alışveriş imkanı sunuyor ve

7/24 JURA Asistan hizmetimiz ile yanlarında

oluyoruz. Servisimize gelen ve ulaşan

tüm müşterilerimize vip standartlarında

hizmet verilir. Her müşterimiz bizim için

çok özel ve değerlidir. Satış sonrası hizmet

kısmında ise, önem verdiğimiz husus kolay

ulaşılabilir olmak ve hiçbir soruyu yanıtsız

bırakmamaktır. Bu konuda çok başarılıyız.

Çünkü tecrübeli, profesyonel ve samimiyiz.

Müşterilerimiz bunu hissettiği için geri

dönüşler her zaman memnuniyet vericidir.


2020'ye ne şekilde girdiniz, yılı ne

şekilde kapatmayı planlıyorsunuz?

2020 yılı dünya ve ülkemiz için görülmemiş

tecrübeleri beraberinde getirdi.

Planlarımızda tabiri caiz ise vites değişikliği

yapmamıza yol açtı. JURA bir tutkudur.

Tecrübe ettiğiniz andan itibaren, farklılığını

hisseder ve algılarsınız. Yeni düzende,

ev ofis çalışma düzenine geçilmesiyle

birlikte kullanıcılar evlerde uzun yıllarca

kullanabilecekleri ve mükemmel sonuç

elde edebilecekelri kahve makinelerini

araştırmaya başladılar. Burada da biz

devreye girerek karamsar olunabilen

bugünlerde kullanıcılarımıza, taze

öğütülmüş kahve ile eşşisiz bir keyif

sunup mutlu olmalarına ve konsantrasyon

sağlamalarına vesile olduk.

Pazarın cirosal ve adetsel olarak

büyüklüğü nedir? JURA’nın pazar

içerisindeki konumu nedir?

Türkiye’de JURA yenilikçi teknolojisi,

tasarımı, uzun ömürlü, dayanıklı PREMIUM

SEGMENT kahve makinesi markasıdır.

JURA sadece Türkiye’de değil, dünya

pazarında tektir. Zincir markalardan ev içi

tüketime, makine üreticilerinden kahve

ekipmanlarına kadar pek çok farklı alanı

kapsayan kahve pazarı, önemli bir ekonomi

haline geldi. Türkiye’de tüketilen toplam

kahve miktarının 30 bin tona, kişi başı yıllık

kahve tüketiminin ise 400 grama ulaştığı

tahmin ediliyor.

Bu kategoride yaptığınız Ar-Ge,

Ür-Ge çalışmalarınız hakkında

bilgi verebilir misiniz? Teknolojiye

dönük çalışmalarınız neler?

JURA İsviçre tasarımı ve mimarisi ile

dünya genelinde üne sahiptir. 70’den

fazla mühenidis donanım, yazılım, bileşen

geliştirme laboratuarlarında çalışmaktadır.

5 milyondan fazla JURA Kahve makinesi

üretilmiştir. Bu da JURA’yı dünyada

sektörün öncü makine üreticisi yapmaktadır.

İnce düşünülmüş, mantıksal bir çerçeveyi

yansıtan kullanım konseptleri sürekli

geliştirilmekte. Çok çeşitli programlama

seçenekleri sayesinde kullanıcı kendi

isteğine uygun tadı bulabiliyor.

Teknolojik çalışmalarımızdan bahsedecek

olursam;

JURA Çalışma Deneyimi: JURA Çalışma

Deneyimi (J.O.E.) JURA kahve makinelerinin

tüm fonksiyonlarını akıllı telefonunuza ve

hatta Apple saatinize getirir. En sevdiğiniz

spesiyal kahvelere istediğiniz isim verebilir

ve istediğiniz bir resmi atayabilirsiniz.

Ayarları kişisel zevkinize uyacak şekilde

uyarlamak için kaydırma çubuğunu kullanın.

J.O.E ile kişisel ürün ayarlarınız istediğiniz

zaman ve istediğiniz yerde elinizin altında.

J.O.E. sizi mevcut durumdan haberdar eder

ve örneğin su veya kahve çekirdeklerini

doldurmanız gerektiğinde size haber verir.

Profesyonel yüksek performanslı değirmen

aromayı korurken kahve çekirdeğini hassas

bir şekilde ve tam olarak doğru inceliğe

öğütmek için tasarlanmıştır. Sağlam

konstrüksiyonu yıllar boyunca sürekli olarak

bileme bile yapılmasını garanti eder.

İnce Köpük Teknolojisi: Yenilikçi ince

köpüklü köpürtücü özel kahvelerin süt ve

süt köpüğü ile taçlandırılması için özel

olarak tasarlanmıştır. Devrim niteliğindeki

ince köpük teknolojisi ile profesyonel barista

standardında uzun süreli tutarlılığa sahip

ince dokulu bir süt köpüğü oluştururlar.

Veri İletişimcisi: Veri İletişim Cihazı ile

her an ve her yerden web sitesi üzerinden

istediğiniz kadar kahve makinesini

izlemenizi sağlar.

Sektörünüzde kahve makineleri

kategorisinin son dönemdeki

gelişimi hakkında neler

düşünüyorsunuz? Bu alanda

Türkiye dünyanın neresinde?

Global kahve zincirlerinin Türkiye’ye

gelmesiyle büyümesi hızlanan sektörde

tüketimin eve kayması, kahve makineleri

pazarının büyümesini sağladı. Kahve

makineleri küçük ev aletleri sektörünün

en hızlı büyüyen kategorileri arasında yer

alıyor.

Önümüzdeki dönemde kahve

kategorisinde tüketicileri neler

bekliyor? Pandemi sonrası değişen

tüketici alışkanlıklarına ilişkin

neler söyleyebilirsiniz?

Kahve sektörünün; Türkiye’de yılda yaklaşık

yüzde 75 oranında büyüme gösterdiğini ve

henüz gelişim sürecinin başında olduğunu

söyleyebiliriz. Perakendenin en hızlı büyüyen

sektörü şüphesiz kahve zincirleriydi. Fakat

artık her kahve tüketicisi evinde barista

olmayı araştırıyor, öğreniyor ve maliyet

kıyaslaması yaptığında makine almanın

daha avantajlı olduğuna karar veriyor.

Bu sebeple yeni düzende de hijyen ve

tasarruf unsurlarını gözönünde bulunduran

kullanıcıların tüketim alışkanlıklarının

değiştiğini gözlemliyoruz.

Marka bu dönemde pazarda kendini

ne şekilde konumlandırıyor?

JURA prensipleri ile değişim ve gelişim

için çok fazla çalıştığımızdan bizim

planlarımızda bir değişiklik olmayacak.

Yirmi yıldan fazla süredir otomatik kahve

makineleri geliştirirken, JURA yeni

standartlar koyan birçok yenilikçi teknoloji

geliştirdi. Bunlar tüm ürün serisine dahil

edilmiştir. Her makine, mühendislerimizin

bilgi birikimi ve deneyimini içerir.

Fonksiyonlar ve bileşenler kullanıcılarımızı

günden güne, fincandan fincana memnun

edecek ve damak tatlarını şımartacaktır.


44

hotel restaurant

& hi-tech

marka

Çukurova Isı uyardı: Kafe ve restoran

ısıtmasında bunlara dikkat!

30 yılı aşkın tecrübesiyle sunduğu yüksek

ısıtma teknolojileri ve sistem çözümleriyle

ısıtma sektörünün öncü markası olan

Çukurova Isı, yaklaşan soğuklarla birlikte

kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılan

teknolojilerin gerekli konfor şartlarını

sağlayabilmesi için sahip olması gereken

özellikler konusunda yatırımcı ve işletmecileri

uyardı.

Doğru sistem seçimi

Kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılacak

teknolojilerin seçiminde birkaç detaya dikkat

ederek hem işletme maliyetlerini düşürmek

hem de müşteriler için gerekli konfor şartını

sağlamak mümkün” diyen Çukurova Isı

Pazarlama Müdürü Osman Ünlü sözlerine

şöyle devam etti: “Yatırımcı ve işletmecilerin,

sistem seçimi yaparken doğru tercihi yapmaları

işletmede ki konfor şartlarını sağlamanın

yanı sıra kullandıkça tasarruf avantajını da

beraberinde getiriyor. Çukurova Isı olarak güçlü

mühendislik altyapımızla sunduğumuz ücretsiz

keşif hizmeti ile iş ortaklarımızın işletmeleri

için en doğru sistem seçimi yapmalarını

sağlıyoruz.

Cihaz seçiminde öncelikli kriter

“mekânın mimarisi”

Kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılacak

cihazların seçiminde öncelikli kriterimiz

mekânın mimarisi oluyor. Bu kapsamda

işletmenin sahip olduğu açık ve kapalı

alanları da ayrı ayrı değerlendiriyoruz. Kafe

ve restoranların kapalı alanlarında havayı

ısıtabilmek için hem radyant ısıtıcılar (borulu

radyant veya seramik plakalı radyant) hem

de “sıcak hava üreticileri” kullanıyoruz.

Ancak kapalı alanlar için öncelikli tercihimiz

“sıcak hava üreticisi” oluyor; çünkü radyant

ısıtıcılar önce cisimleri sonra dolaylı olarak

havayı ısıttığı için ısıtıcı kullanılan kafe ve

restoranlarda ortam istenilen sıcaklığa

geldiğinde, radyant şemsiyesinin içinde kalan

insanlar havayı çok daha sıcak hissederken,

şemsiyenin dışında kalanlar set edilen sıcaklık

değerini hissediyorlar. Ortamda ki ısı, homojen

olarak sağlanamadığı için ısıtma konforunu

bozuyor; ancak sıcak hava üreticisi, doğrudan

havayı ısıttığı için çok daha konforlu bir

ortam sağlıyor ve uygulama yapılan mekanın

her yerinde aynı sıcaklık hissediliyor. Açık

alanlarda ise mekanın yapısına göre yani

yükseklik, masa yerleşim planı, mahalin

rüzgar durumu, mekanın üstünde açılıp

kapanan tente ya da sabit bir tavan olması veya

olmaması durumu gibi detaylara göre proje

hazırlamak gerekiyor. Açık alanlarda borulu

radyant sistemler, seramik plakalı radyant

sistemler veya yüksek yoğunluklu elektrikli

infrared ürünler ile ısıtma yapıyoruz” dedi.

Yüksek yanma ve ışınım verimi

Sistem tercihi yapılırken ürünlerde dikkat

edilmesi gereken teknik detaylar hakkında da

bilgiler paylaşan Ünlü, dış hava şartlarında

uzun süreli kullanım için ısıtıcının dış

kasasının mukavemetinin yüksek olması

gerektiğine dikkat çekti. Ünlü,” Goldsun

seramik plakalı ısıtıcılarımızın dış kasası 600

derece sıcaklığa dayanıklı, elektrostatik toz

boya ile kaplıdır. Cihazların ön yüzeyindeki

ızgaralar ve ısı kalkanları ise 1000 derece

sıcaklığa dayanıklı, paslanmayan ve

dökülmeyen seramik ile kaplıdır. Piyasadaki

en yüksek yanma ve ışınım verimine sahip

olan bu plakaların önüne takılan paslanmaz

çelik ızgaralar sayesinde cihaz veriminde

%20 artış sağlıyoruz. Goldsun seramik plakalı

ısıtıcılarda kullanılan seramikler dünyanın

en iyisi olan Alman malıdır ve brülörleri

patentlidir. Ayrıca cihazların içerisinde

kullanılan selenoid ve beyinlerin de menşeine

dikkat etmek gerekiyor. Biz, dünya tarafından

oldukça iyi tanınan bir marka kullanıyoruz;

ancak sektördeki birçok muadil üründe no

name donanımlar kullanılıyor.

CE işaretine sahip olmayan

komponentler

Yine bir diğer önemli sorun da CE işareti

konusunda karşımıza çıkıyor. Piyasadaki

bazı firmaların CE alırken hazırladıkları şahit

numune ile piyasaya sundukları cihazlar

arasında ciddi farklar bulunuyor. Çünkü

CE alırken cihaz içinde kullanılan her bir

komponentin CE belgesine sahip olması

gerekiyor; ancak CE alındıktan sonra bazı

firmalar no name komponentler kullanıyorlar.

Bu durumun önüne geçmek için denetimlerin

artırılması ve işletmecilerin bu konulara

hassasiyetle yaklaşıp, doğru markayı tercih

etmeleri gerekiyor. Doğalgaz yakan ve yüksek

sıcaklılarda çalışan bu cihazlarda tüketici

güvenliği için cihazların güvenliğinin de tam

olması ve sertifikalandırılması büyük önem

taşıyor.”

Maksimum konfor

Çukurova Isı markalı ürünlerin mekandaki

konfor şartlarını da maksimum düzeyde

sağladığını belirten Ünlü, “Piyasadaki birçok

üründe bulunmayan reflektörün de Goldsun

seramik plakalı ısıtıcıların performansını

arttıran bir diğer unsur olduğunu

söyleyebiliriz. Bu sayede cihazlardan yayılan

enerji, havaya değil, mekandaki müşterilere

doğru yönlendiriliyor. Elite serisi ısıtıcılarda

seramik plakaların önüne yerleştirilen

saydam seramikten üretilen camlar da

karşıdan gelen rüzgar akımlarını %100

kesiyor. Isındıkça saydamlığı artan cam,

ışınımın daha geniş alanlara yayılmasını

sağlıyor. Performa serisi ısıtıcılarda ise

seramik plakalarının önüne yerleştirilen

yüksek ısıya dayanıklı paslanmaz çelikten

mamul dekoratif rüzgar kalkanı ise karşıdan

gelen rüzgar akımlarını büyük oranda

yavaşlatıyor. Cihazların her iki ucunda

bulunan alev hissedici elektrotlar da rüzgârlı

ortamda yanmanın devamını sağlayarak

ortamdaki konfor şartlarını koruyor. Bu

nedenle işletmecilere, mekânlarındaki konfor

şartlarının sürdürülebilir olması açısından

bu tür donanımlara sahip ürünleri tercih

etmelerini öneriyoruz.”

Ünlü, yüksek performansa sahip Goldsun

markalı elektrikli ve doğalgazlı ısıtıcıların,

muadillerine göre %40’a varan enerji

tasarrufu sağlayarak, işletme giderleri

açısından avantaj sağladığını ve sistemin 1-3

yıl kadar kısa sürede kendini amorti ettiğini

vurguladı. Kafe ve restoranlarda özellikle iç

mekanda kullanılan sıcak hava üreticilerinin

ise münferit çalışan standart modellerin yanı

sıra ortamın ihtiyacına göre bir kanal sistemi

vasıtasıyla taze havayla ısıtma sağlayabildiğini

de belirten Ünlü sözlerine şöyle devam

etti: “Bu teknoloji ile %105’lere varan

oranlarda yüksek yanma verimi sağlayarak

kafe ve restoranların işletme giderlerinden

tasarruf etmelerini sağlıyoruz. Sıcak hava

üreticilerinin, yapılan uygulamaya göre klasik

sistemlerden %30 – %65 daha tasarruflu

olduğunu söyleyebiliriz.” Sıcak Hava

Üreticileri”nin işletme kolaylığı sağladığını da

belirten Ünlü, “Her bir cihaz tek başına veya

gruplar halinde termostatik olarak kontrol

edilebiliyor. Bunun yanı sıra yaz ve kış modu

seçeneği de bulunan sıcak hava üreticileri,

yazın da fan konumunda ortamı serinletiyor.”



46

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

Etin Kralı

Cüneyt Asan

"Dünyaya kasaplık

için gönderildim"

Yarım asırdır et kesiyor. Öyle gelişine

satır vurur gibi değil üstelik! ‘Canlı’

demeyi yeğlediği o insandan da cömert

hayvana değer ve kutsallığını hissettirme

özverisi ve ustalığıyla… Aşkla, şefkatle,

tutkuyla, emekle… Türkiye’de kasaplığıyla

övünen kim varsa onun dükkanından mezun.

Kim “bu işte en iyi benim” diyorsa, o var

olduğu için! Günaydın Et’in ortaklarından

Cüneyt Asan, nam-ı diğer etin kralı,

“Türkiye’de kasaplığı kökünden, A’sından

Z’sine ben değiştirdim, geliştirdim.”

diyecek kadar kıdemli, emektar. “Sadece

kasaplık mı? Şişman ve göbekli kasapları

bile değiştirdim. Manken gibi yaptım.

Çünkü rol modeldim. Dünyaya kasaplık için

gönderilmiştim.” sözlerini sarf edecek kadar

da cesur ve iddialı!

O vakit uzun uzun konuşalım diyorum

Asan’ın o çok merak edilen hikayesini…

Hazır da etin, kebabın diyarı Adana’da,

geleneksel lezzet festivalinde keyifli bir

sohbet ortamında yeniden bir araya gelme

fırsatı bulmuş iken…

1959 Erzincan doğumlu olduğunu

söylüyor önce. Doğan 10 çocuktan sağ

kalabilen beş kardeşten biri olduğunu ve

Anadolulu ailenin sırf kalanlar yaşasın diye

İstanbul’a nasıl göç kararı aldığını anlatıyor

devamında. İki inek, üç öküz satılıyor evvela.

Hemen sonra Anadolu Ekspresi ile tutuluyor

taşı toprağı altın İstanbul'un yolları. İlk bir

gecekonduya yerleşiliyor; tek göz oda, bir

yer yatağı... Baba işsiz güçsüz haliyle! En

büyük derdi, ailesini üst üste yatmaktan

kurtarmak. Belki köylerinde olsa komşular

pişirir, taşırır da, büyükşehire daha çok

yabancılar. Ne yapmalı, ne etmeli diye

çareler aranırken, bir apartmana hizmetli

olarak girmek geliyor babanın aklına. Asan’a

göre babası belki de o günlerde ailesi için

yapabileceği en iyi işi buluyor…

"Biz farklıyız, ülkenin gerçeğiyiz"

İlkokul çağına gelinceye kadar nohut oda

bakla sofa bir yaşam. Ama bütün sokaklar

da onun… Sokaklar kocaman bir oda

oluyor adeta; gönlünü de, hayallerini de

besleyip zenginleştiren. Çünkü ona göre

sokakta insanlar çok daha hızlı büyüyüp

olgunlaşıyor. Normal bir çocukluk değil

Asan’ınkisi; birçok akranından neredeyse

10 yaş daha olgun, daha yürekli, daha

gözükara, risk alabilen… "Bu çocuklar

farklıdır" diyen Asan, bugünün Türkiyesini,

hadi bir adım daha öteye taşıyalım, günümüz

dünyasını şekillendiren bir nesilden

bahsediyor sonra. 1945 ile 1975 arasında

doğan çocuklar, bahsettiği. “Bunlar nesli

tükenmek üzere olan çok özel çocuklardır”

diyor ve ekliyor: “İşte biz o neslin çocuğuyuz.

Üzerimizden bir devlet geçti, o da yetmedi,

dünyanın bütün devletleri geçti. Her türlü

oyunları, filmleri çevirdiler. İşte bu farklı

dünyaya doğduğumuz için biz farklıyız. Biz

bu ülkenin gerçeğiyiz."

"Okul önlüğüm hiç olmadı"

O zamanki okullar da farklı o yıllarda.

Herkes aynı okulun yolunu tutuyor, özel okul


"

Bu zorlu yolculukta en

büyük esin kaynağı insanlar

oluyor, Cüneyt Asan’ın.

“Benim kitabım insanlardı.

Hayatımda hiçbir şeyi

okuyarak öğrenmedim. Her

şeyi yaşayarak öğrendim”

diyen usta kasap, dünyayı

gezip gören müşterilerinin

anlattıklarıyla çoğu zaman

da farklılıkları yakalıyor.

Eğitim de paha biçilmez

bir değer elbette onun

dünyasında. Asan, “Ben

bugün eğitimli olsaydım,

çok daha farklı yerlerde

olurdum. Evet, bir yeteneğim

vardı. Allahın beni bu iş için

gönderdiğine inanıyorum.

Zaten yüklemiş diye

düşünüyorum. Bir de

okumuş olsaydım neler

olurdu kimbilir?” demekten

de çekinmiyor.

"

yok! Mercedes ile kapıya bırakılan fabrikatör

kızı da var o sınıfta, yoksul bir ailenin çocuğu

da. Asan, Kamil Yazıcı'nın kızlarıyla aynı

sınıfta okuduğunu örnekleyerek devam

ediyor sözlerine. Her sınıfın beraber olması

yine de “güzel bir şey” ona göre. Zengini de

aynı eğitim imkanlarına sahip, yoksulu da

çünkü. Ne var ki, fakirler listesinde olmak

çok zor, onun çocuk kalbinde. 2-3 ayda

bir süt tozu almak için tahtaya çıkarılmak

mı, o da pek bir ağır! İhtiyaç yardımlarında

onurunun çok kırıldığını anlatan Asan, "O

günlerden birinde hocam bana ekstra bir

şey yapmak istedi. Kıştı ve ben önlüksüz

okula giden bir çocuktum. Hiçbir zaman

önlüğüm olmadı mesela. O zaman da bir kız

önlüğü verdiler bana. Ben de giymedim ve

bir daha da olmadı." diyor.

"Hayatımdaki ilk kırılma noktası,

Gülcan'dı"

Ne zaman ki öğretmeni, Asan’ı, aşık olduğu

‘güzeller güzeli’ Gülcan’ın annesinin evine

gönderiyor. "Hayatımın ilk kırılma noktası

Gülcandır' dediği o olayı şu sözleriyle

anımsatıyor: “Gülcan benim için önemli ve

değerliydi. Hızlı büyüdüğümüz için o yaşta

aşık oluyorduk. Yaşım tam 10'du ama ben

Gülcan'a aşıktım. İşte o yüzden de gururum

çok kırıldı. Gülcan sınıfın en güzel kızıydı.

Güzellik her şeyden önemli. Ben güzel

insan severim. Hayatımdaki her şeyin güzel

olmasını isterim. Güzel olmayan hiçbir

şeyle ilgilenmem. Neyse Gülcan ile o gün

evine gittik. Annesi ölçülerimi aldı, çıktım.

Biriktirdim ben. Hani insan ağlamak ister

de ağlayamaz ya, evden bir çıktım. Sonunda

abi ağla ağla, küfret! Eve bir girdim,

babam gördü, telaşlandı, ‘ne oldu kavga

mı ettin’ diye. ‘Hayır, ben okula gitmek

istemiyorum’ dedim. ‘Niye’ dedi ‘kapıcı

olmak istemiyorum’ dedim. ‘Okumazsan

kapıcı olursun, kapıcı olmamak için başka

bir şey yapman lazım.’ dedi ‘Nasıl olacak?’

dedim ve konuşma bitti!..”

"Kasaplardan birine çırak oldum"

Ondan sonrası çorap söküğü gibi. Okul

çıkışı soluğu direkt kasaplar çarşısında

aldığını söyleyen Asan’ın kasaba çırak

olurken ki tek gayesi, okuldan hiçbir şekilde

yardım almamak aslında. İlk günler çay,

kahve, sil, getir, götür işleri… Samimi

ifadeleriyle “her şey çok acayip ama güzel

de…” En çok da zengin müşterilere paket

taşırken aldığı 3-5-10 kuruşluk bahşişler

anlatılmaz, yaşanır cinsten! “Elime pıtır

pıtır para veriyorlardı. Bir gün sonra ilk defa

cebimde para ile okula gittim. Çok acayip!

Kral gibi oldum; kral kral! Birgün sonra

hiç gidemediğim kantine gittim, yanıma iki

arkadaşımı da aldım. Kendime bir Coca

Cola, arkadaşlarıma bir Coca Cola. Diktim

ağzıma, kana kana içtim. Ah! Dedim ki:

‘Ben, tamam, bu okul ne? Para!" sözleriyle

o anın heyecanını tekrar yaşayan Asan için

o günden sonra okul hiçbir şey, para ve

iş her şey oluyor. O kadar ki birgün olsun

giyemediği okul önlüğünün boşluğunu her


48

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

okul çıkışı gittiği kasaptan taktığı çırak

önlüğü ile dolduruyor.

Arada tabii babanın nasihatları, zorla okula

gönderme çabaları filan. Ama nafile! Bir

kez paranın tadını almış, Asan. Zor billah

orta birinci sınıfı okuyup, bir de üstüne

kalarak o defteri bir daha açmamak üzere

kapattığını itiraf ediyor. 13 yaşında kasaba

tam gün çırak olarak başlarken içi hiç

olmadığı kadar rahat! Öyle ki, kasabı en

erken kendi açsın diye her gece dükkanda

sabahlıyor. Ta ki vatani görevine kadar…

Dört duvar arasında geçen yaşamında ilk

şehirden çıkışı da askerlikten ötürü zaten.

12 Eylül zamanları bahsettiği. Önce acemi

birliği için Isparta, ardından Gaziantep,

Adıyaman ve Kahramanmaraş… Hayatın

dibini, ülkenin durumunu, çevresinde dönen

filmleri, oyunları idrak etmeye başladığı

yıllar olarak aktarıyor. Yaşına göre fazlasıyla

duyarlı ve olgun bir profil çizen Asan, "Ama

yaşadığımız zaman yüklüyor zaten. Her an

yeni bir şey görüyorsunuz. Ben o güne kadar

dükkandan dışarı çıkmadığım için bir şey

görmemiştim. Oysa askere gittiğimde başka

bir dünya ile karşılaştım. Sağcılar sağda,

solcular solda oturuyordu." diyor.

Laf arasında, peki ya bahsettiği o yıllarda

mutfak, kasaplık, şeflik işleri nasıl

yürüyordu, soruyorum. "Türkiye'de kasaplık

bir iki dükkandan ibaretti. Tabii İstanbul

biraz daha yüksekteydi." diyen Asan neden

kasaplığı seçtiğini ise şöyle anlatıyor:

"Başka işyeri yoktu ki. Kasaplar Çarşısı

vardı, gittim kasaba çırak oldum. Başka iş

olsaydı, oraya çırak olurdum."

"Türkiye'deki kasaplara ilk köfte ve

tavuğu koydum"

Henüz 17 yaşındayken, çırak olarak girdiği

kasap dükkanında pek çok şeyi değiştirmeyi

başarmış biri Asan. "Çünkü benim işe bakış

açım çok farklıydı" diyen etin profesyoneli,

insanlar hayvana 'hayvan' derken, o ise

yüklediği değer ve kutsallıkla 'canlı' demeyi

daha uygun gördüğünü söylüyor. "Çünkü

onlar etiyle, sütüyle, derisiyle hayatımıza

değer katıyordu. İnsanlığın cömertliği,

hayvanınkinin yanında hikayeydi. Hayvan

dedikleriniz daha cömertti. O zaman nasıl

bunlara hayvan dersiniz" düşüncesine

eriştiğinde bir felsefesinin de oluştuğunu

anlatan Asan, "Madem ki bu canlılar,

et bu kadar değerli; ona göre kesilmeli,

doğranmalı, pişirilmeli, paketlenmeli"

hayallerini kurduğu noktada her birini

kendince hayata geçirmeye başladığını

söylüyor.

Bahsettiğine göre de, Türkiye'de köfteyi ilk

kasaba koyması da bu anlayışın bir neticesi

oluyor, ilk tavuğu koyuşu da... Yine 17

yaşında çıraklık yaptığı Bahar Kasap'ın adını

"biz niye herkes gibi olalım" düşüncesiyle

"Günaydın" olarak değiştirtiyor o yıllarda.

Kasaplar Çarşısı'nda çocukların koltuk

altında bağıra bağıra sattıkları Günaydın

gazetesinden alıyor o ilhamı "Her şeyi

biliyor, her şeyi yazıyor. Öleni de biliyor,

doğanı da biliyor. Bir gazete, dünyadaki

her şeyi nasıl bu kadar iyi biliyor" derken

kendince kafasında oluşturduğu o büyüklük

ve güç algısıyla vizyonunu şekillendiriyor.

“İlk Amerikan barlı ve kütüphaneli

kasap bizimdir”

Askere giderken çok iyi bir et ustası

artık o! Vatani görevine 'olmuş' gidiyor,

İstanbul'a ise kendi ağzından "artık ben"

olarak dönüyor. Nerede o çırak çocuk

nerede yepyeni bir felsefeyle işine yön

veren genç, başarılı adam! "Ama artık yeni

ve farklı bir şeyler yapmak lazımdı" diyen

Asan, masanın bir ucuna patronunu, diğer

ucuna "40 yıllık ortaklarım" dediği Niymet-

İsmet Yalçın kardeşleri oturtuyor. Kafa

kafaya verip konuştuklarında işi bırakmak

isteyen patronuna Adapazarı'ndaki köyün

yolları, Asan ve ortaklarına ise zor billah

denkleştirebildikleri paralarıyla dükkanı yedi

ortaklı pay etmek düşüyor.

Onca ortak, bir dükkan için uğraşıp

didinirken, aylar geçiyor, bu defa Asan'ın

kafasında yepyeni fikirler ve hevesler

beliriyor. Gayesi, Anadolu Yakası gibi,

Avrupa tarafında da farkedilmek! Ne var

ki cepte yine para yok! Yine de o dükkan

yıkılıp, yerine dünyadaki ilk Amerikan

barlı ve kütüphaneli kasap dükkanı hayata

geçiriliyor. Asan, “Herkes dedi ki, bunlar

manyak, deli, bu ne?" eleştirileri ardı ardına

sıralanırken, basının "mesleğine çağ atlatan

adam" haberiyle birgünde nasıl bom diye

patladıklarını şöyle anlatıyor: "İşinizde fark

oluşturacaksınız, farklı olacaksınız, aksi

halde sizi fark etmezler. Kendinizi zorla

insanların gözüne sokacaksınız. Başka türlü

olmuyor."

Bu zorlu yolculukta en büyük esin kaynağı

insanlar oluyor, Cüneyt Asan'ın. "Benim

kitabım insanlardı. Hayatımda hiçbir şeyi

okuyarak öğrenmedim. Her şeyi yaşayarak


öğrendim" diyen usta kasap, dünyayı gezip

gören müşterilerinin anlattıklarıyla çoğu

zaman da farklılıkları yakalıyor. Eğitim

de paha biçilmez bir değer elbette onun

dünyasında. Asan, "Ben bugün eğitimli

olsaydım, çok daha farklı yerlerde olurdum.

Evet, bir yeteneğim vardı. Allahın beni bu

iş için gönderdiğine inanıyorum. Zaten

yüklemiş diye düşünüyorum. Bir de okumuş

olsaydım neler olurdu kimbilir?" demekten

de çekinmiyor.

“500 kişilik kebap dükkanı açtık”

Cüneyt Asan, sohbetimizin devamında bu

çoklu ortaklığa kasaplık işinin yetersiz

geldiğinden bahsederek, ilk restoran

açma fikrine getiriyor konuyu. Sözünü

ettiği, herkesin çok rahat para kazanmaya

ve harcamaya başladığı rahmetli Turgut

Özal dönemleri. Anadolu'da o vakitler

birbiri ardına kebap lokantaları açılıyor

ama sanki bir yerlerde de bir yanlışlık

var! Nitekim İstanbul'dakiler bu işi böyle

yapmıyor, kanaatince. Önce bir kebap

dükkanına birleşme önerisi götürüyor.

Bakıyor olmuyor, ortağı Niymet Yalçın ile

ilk kebap dükkanını yeme içme sektörüne

kazandırıyor.

İlk zamanlar zorlu geçiyor tabii. Ama

işini çok iyi yaptığından da emin. Ne var

ki istediği neticeyi alamıyor bir türlü. Ne

zaman ki Medyator programının sunucusu

Aykut Işıklar birgün dükkanında yemek yiyip

de "Acayipsiniz siz, böyle yemek mi olur, bu

bir mucize" diyor, Asan'ın ağzından: "İkinci

kırılma noktası bom! Patladı gitti!" Altı ay

sonra 500 kişilik kebap dükkanı açması

da kaçınılmaz oluyor bu noktada. "100 kişi

yerine 500 kişi. 500 kişi yemek yerken 100

kişi dışarıda bekliyordu" diye de gülümsüyor

keyifle.

"Kasaplığı da, kasapları da ben

değiştirdim"

365 gün, 18 saat, gece gündüz çalıştıklarını

anlatıyor Asan. Sabah kalkıp kasap dükkanı

açılıyor önce. Gece kebapçıyı kapatıp

mezbahanın yolu tutuluyor ardından. İki

saat bile uyumadan haydi dükkana ama…

"Bu dünyaya gönderildiğime inanıyorum. Bu

benim işimdi, ben yapacağım. O iş kutsaldı,

ben de bu iş için gönderilmiş biriydim.

Özeldim. Bu inançla tüm yenilikleri yaptım,

her şeyi geliştirdim. Kasaplığı kökünden,

A'sından Z'sine kadar değiştirdim. Kasapları

bile değiştirdim. Kasaplar şişman, göbekli

insanlardı, hepsini değiştirdim. Manken

gibi yaptım. Çünkü rol model olmuştum."

diyen Cüneyt Asan, kulvarda ilk olduğunu

söyleyecek kadar kendinden emin." Bütün

her şeyi ben değiştirdim, geliştirdim. Varlar

dediğiniz hepsini de ben yetiştirdim" diyecek

kadar iddialı!

Konu konuyu açıyor, sözü yeni nesil et

profesyonellerine getiriyorum. Asan için en

başarılı öğrencisi Nusret ama ağabeyi Uğur

ise karakteri ve kalitesiyle olağanüstü. Öyle

ki ilk olarak ilkokulu bitiren ağabey Uğur'u,

ardından üç kardeşi, sonra da babayı yanına

aldığını anlatıyor. "Bunlar daha ne ki? Daha

yüzlercesi, binlercesi... Şu an dünyanın

her yerindeler" diyor ve ekliyor: "Onlar

varlarsa, ben var olduğum içindir. Bugün

Türkiye'de kasaplık bu boyuttaysa, ben var

olduğum içindir. Bu önemli bir şey de değil.

Gönderilmiş olduğuma inandığım için zaten

görevimdi ve ben de yaptım."

"İnsan yiyorum, insan içiyorum"

İnsanlara sevdiği işi yapmayı şiddetle tavsiye

eden Cüneyt Asan, "O zaman başarılı ve

mutlu olursunuz. İşte ben bunu yaptım.

Belki seçmedim ama sonradan gördüm

ki böyle imiş." diyor. Yaşam felsefesinde

asla şansa ve tesadüfe yer olmadığını

söyleyen Asan için bir tek 'sebepler'

var. Emekle değerlendirirseniz neticeye

ulaşırsınız. Yeryüzünün en kutsal şeyinin

emek olduğunu dile getiren Asan'a

göre emek vermektir, emek sevmektir.

Hümanist bir kişiliğe sahip olduğunu

dile getiren Asan, insanları sınıf ayrımı

yapmaksızın sevenlerden. "Benim için

esas olan insandır" diyen Asan, değer

atfettiği insana hizmet, insana eğitimöğretim

kutsal bir görevdir. Bunu da işin

içine kattığım ve başarabildiğim için çok

mutluyum. Enerjimin hiç tükenmeyeceğini

düşünüyorum. Çünkü ben enerjimi insandan

alıyorum. İnsan yiyorum, insan içiyorum."

diyor. Yaşama dair en güçlü motivasyonu

olarak merkezine çalışmayı, üretmeyi koyan

Asan için insanlara dokunmak, bir katma

değer sağlamaktan öte bir mutluluk yok

çünkü. "Benim hikayemde insanla mutluluk

var, ben insanla mutluyum, başarılıyım,

huzurluyum. O yüzden de enerjim hiç

bitmiyor. Çünkü insanları seviyorum." diyor.

Yeni bir programla bomba gibi

geliyor!

Günaydın Et restoranları ne durumda

pekala? Pandemiden ne şekilde

etkilendi? Sohbetimize 40 yıldır kurucu

ortaklığını üstlendiği markasıyla devam

ediyoruz... "İyiyiz ama çok iyi değiliz. Çok

iyi olmamamızın sebebi de, pandemi. Bu

süreçte birkaç tane dükkan kapadık. Ama

bunun yanında Özbekistan, Bahreyn ve

Erbil'i açıyoruz. Fas'ın inşaatı devam ediyor."

diyen Cüneyt Asan, bu dönemde Türkiye'de

dükkan açmayı düşünmediklerini belirterek,

"Elimizde var olan çalışanları korumak,

onların yaşamlarını devam ettirmek en

büyük amacımız ve arzumuz. Ama bu ara

Türkiye'de dükkan açmayacağız çünkü

sayımız çok yüksek. 43 tane şubemiz var."

diyor. Gündemlerinde yeni birtakım fikirlerin

de olduğunu söyleyen Asan, yeme içme

dışında farklı bir iş yapmadıklarının, bundan

sonra da yapmayı düşünmediklerinin

altını çizerek, şimdi yepyeni ve sıra dışı bir

televizyon projesi üzerinde çalıştıklarını

müjdeliyor. Kendisinden çok değilse de

küçük ayrıntılar aldığım o projede, bir

Anadolu turnesiyle yollara düşen Cüneyt

Asan ve ekibi, yemek yapmanın ve yemenin

neredeyse zirve yaptığı bu dönemde bir

dakikada tüketilen ürünün önemine,

yerelliğine odaklanacak, emeğe ve iş gücüne

hakkını teslim edecek...


50

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

Pandemi bile lezzet ateşine gölge düşüremedi!

4. Uluslararası Adana Lezzet Festivali

meydan okudu…

Adana Valiliği himayesinde bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali, ilham

veren tüm renkleriyle lezzet ateşini bu yıl da dijital dünya için yaktı. Salgın önlemleri kapsamında halkın

katılımı olmaksızın, ağırlıklı gastronomi profesyonellerinin nitelikli desteği ve katkısıyla gerçekleşen

etkinliğe Covid-19 bile gölge düşüremedi! Etin Diyarı Adana, Adanalılığını yaptı, Türkiye’nin ilk dijital

lezzet etkinliğiyle rakiplerine meydan okudu…

Türkiye’nin İlk Dijital Lezzet

Festivali” olma özelliğini taşıyan

4. Uluslararası Adana Lezzet

Festivali, “İlham Veren Tüm Renkleriyle

Adana” temasıyla 9-11 Ekim tarihleri

arasında gerçekleşti. Adana Valiliği

himayesinde düzenlenen festival

kapsamında; Sahrap Soysal, Ebru

Baybara Demir, Cüneyt Asan, Hazer

Amani, Yunus Emre Akkor ve Orhan

Demirok gibi ünlü şefler ağırlanırken,

Adana mutfağını vurgulayan şovlar

ve söyleşiler dijital dünyada lezzet

severlerle buluştu. Yerel ustalardan

şehrin mutfak zenginliğini yansıtan

mutfak atölyeleri ve şovlarıyla kentin

önde gelen lezzet markalarının

hikayelerinin üç gün boyunca

dijital dünyada geniş kitlelerle

buluşturulduğu festival, dördüncüsü

yılında da tüm renkleriyle ilham verdi…

Mangal ateşini dijital dünyada yaktı

“Türkiye’nin İlk Dijital Lezzet Festivali”

olma özelliği taşıyan 4. Uluslararası

Adana Lezzet Festivali, “İlham Veren

Tüm Renkleriyle Adana” temasıyla

9 Ekim’de başladı. Adana Merkez

Park'tan canlı yayın ile Adana Valisi

Süleyman Elban, Adana Büyükşehir

Belediye Başkanı Zeydan Karalar,

şehir protokolü ve konuklar tarafından

mangal ateşinin yakılmasıyla başlayan

festival, Türkiye’nin et profesörü

Cüneyt Asan’ın gastro şovu ile renkli

görüntülere sahne oldu. Pandemi

önlemleri nedeniyle festivali dijitale

aktararak Adana’nın gastronomik

değerini fiziksel sınırların ötesine

taşıyacaklarını söyleyen Adana Valisi

Süleyman Elban, “Geçtiğimiz üç yıl

içerisinde festivalimiz hem Adana’da

hem de dünyada büyük ilgi gördü. 10

aydır hem dünyayı hem Adana’yı kasıp

kavuran pandemi dolayısıyla pek çok

etkinlik ertelendi veya şekil değiştirerek

düzenlendi. Biz de geleneksel hale

gelen ve markalaşan Uluslararası

Adana Lezzet Festivali’ni pandemi

koşullarına uygun olarak dijital dünyaya

taşıdık ve Türkiye’de bir ilke imza attık.

Bu yıl festival takipçilerimize Adana

lezzetlerini yakından tattıramasak da

Adana mutfağını yakından tanıtacağız.”

dedi.

Adana Kebabı’na kadın eli değdi

Bu yıl Adana’nın da sınırlarını aşarak

kentin tüm renklerini ve gastronomik

değerlerini dünyaya tanıtan 4.

Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin

ikinci gününde “Kadın Şefler Mangal

Başında”ydı. Türkiye’nin ünlü şefleri


Sahrap Soysal ve Ebru Baybara Demir

ile Adanalı Kadın Kebap Ustası Melek

Kıyan’ın Adana Kebap yaptığı şovuyla

başlayan festivalin ikinci gününde

dijital dünyayı buram buram mangal

kokusu sardı. Festivalin sosyal medya

kanallarından canlı yayınlanan “Kadın

Şefler Mangal Başında” gastro

şovunda Coğrafi İşaret Tescil Belgesi

ile taçlandırılan Adana Kebabı’nın

tüm detayları konuşuldu. Adana

şehriyle bütünleşmiş Adana Kebabı

hazırlanırken kullanılan malzemelerden

pişirme tekniğindeki püf noktalarına,

pişirilmesinden sunumuna kadar tüm

incelikleri anlatıldı.

Gazeteci Cüneyt Özdemir’den çok

lezzetli gastro sohbet…

Festivalin ikinci gününde gazeteci

Cüneyt Özdemir’in Adana Valisi

Süleyman Elban ve Adana Büyükşehir

Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile

gerçekleştireceği söyleşiler izleyiciler

ile buluştu.

Dünyanın diğer ucundan Adana’yı

selamladı

Bu yıl Adana’nın da sınırlarını aşarak

kentin tüm renklerini ve gastronomik

değerlerini dünyaya tanıtan festivalin

ikinci günü yine birbirinden özel

konukları ağırladı. Et ve barbekü

denildiğinde ilk akla gelen isim olan

dünyanın en ünlü et uzmanlarından

Amerikalı şef, yazar ve televizyon

yıldızı Steven Raichlen, dünyanın

öbür ucundan, ABD Miami’den “Etin

Diyarı Adana”yı selamladı. Izgara

üzerine otuzdan fazla kitabın yazarı

olan, Japonya’dan Amerika’ya birçok

ülkede televizyon şovları yayınlanan

Raichlen, pek çok kez Türkiye’yi ziyaret

ettiğinden bahsetti ve Türkiye’yi çok

sevdiğini söyledi. Raichlen, bu yıl ki

festivale şahsen katılamadığı için

üzgün olduğunu ancak dijital platform

sayesinde yine lezzet severlerle birlikte

olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Master Chef Türkiye de oradaydı…

Festival izleyicileri ünlü şef Türev Uludağ sunuculuğunda Perulu şef Bruno

Santa Cruz ve İtalyan şef Matteo Bertuletti eşliğinde Lezzet Durakları’nı

gezdi. Gastronomi Dergisi yazarı Aliye Gümüş sunuculuğunda gerçekleşen

“Adana Yerel Yemekleri Atölyesi”nde ise Adanalı kadınların geleneksel mutfak

zenginliğini yansıtan yemek yapımları yer aldı. İzleyiciler ayrıca; yöreye özgü

ürünlerin hasat ve üretim süreçleri ile sokak lezzetlerini yakından tanıma fırsatı

buldu. Çukurova Turistik Otelciler Birliği ve Mutfak Dostaları Derneği Yönetim

Kurulu Üyesi Tayyar Zaimoğlu'nun da büyük ölçüde destek ve emek verdiği

festival kapsamında, “Master Chef Türkiye” adlı televizyon program şefleri de

kenti ziyaret etti.


52

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

Özgül Özkan Yavuz: “Gastronomide fark

oluşturan hikayeleri birlikte yazmalıyız”

Gastronomi Turizmi Derneği’nin ‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı GastroTalks konferans

etkinliğinin konuğu olan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, “Gastronomide

fark oluşturan hikayeleri birlikte yazmalıyız” dedi, Türk mutfağı seferberliği çağrısı yaptı…

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD),

ayda bir geleneksel olarak düzenlediği

‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı

GastroTalks konferans dizisinde bu defa

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül

Özkan Yavuz’u ağırladı. 2 Ekim Cuma

akşamı pandemi tedbirleri kapsamında

Swissotel The Bosphorus Istanbul - Chalet

Restaurant’ın bahçesinde gerçekleşen

yemekli toplantıda Gastronomi Turizmi

Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ve

dernek heyetinin yanı sıra Eski Turizm

Bakanı Bülent Akarcalı, İnoksan Yönetim

Kurulu Başkanı Vehbi Varlık gibi önemli

isimler de yer aldı. 2023 gastronomi

stratejilerinin detaylı olarak masaya

yatırıldığı etkinlikte, bakanlık çalışmaları

kapsamında TGA (Turizm Geliştirme Ajansı)

ile yapılabilecekler konuşuldu.

Yavuz: “Türk mutfağı seferberliği

başlatın”

‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı

GastroTalks konferans dizisinin pandemi

sonrası ilk konuğu olan Kültür ve Turizm

Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, yaptığı

konuşmada, “Gastronomide fark oluşturan

hikayeleri birlikte yazmalıyız” dedi, Türk

mutfağı seferberliği çağrısı yaptı. Özellikle

ülkemizdeki restoran menülerinde yemek

adlarının Türkçe yazılması ve yurt dışında

da bunun bir akım haline gelmesi için

derneğin misyon üstlenmesi gerektiğine

işaret eden Özkan Yavuz, bakanlık olarak

GTD’nin yanında olduklarını belirtti.

“Yerel ürünlerimiz yurt içi ve yurt

dışı menülere Türkçe girilmeli"

Şeflerin yanı sıra restoranlarda kullanılması

gereken ev yemekleri ve Türk ürünlerinin

dünyaya yayılması gerekliliğini belirten

Özkan Yavuz, GTD’nin bu alandaki çabalarını

desteklediklerini ve gastronomi turizmi

konusunun bakanlık tanıtımlarında en

önemli argüman olduğunu aktardı. Yoğurt,

pide, mantı vb. yerel ürünlerin yurt içi

ve yurt dışı restoran menülerine Türkçe

olarak girmesinin önemine dikkat çeken

Özkan Yavuz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi

himayesinde İngilizce baskısının yapıldığı

Türk Mutfağı Yemek Tarifleri kitabının yurt

dışına giden resmi heyetler ile first lady’lere

takdim edilmesinin ciddiyetinden bahsetti.

Tüm bunların yanı sıra Türk mutfağının

sağlıklı beslenme konusunda büyük bir

önem arz ettiğini özellikle Akdeniz mutfağı

beslenmesinin yeniden ilgi çekmesinin

ülkemiz için bir fırsat olduğunu ifade etti.

“Üretici firmaların uzun vadeli iş

birlikleri önemli”

Gastronomik ürün üretici firmaların ve

sanayicilerin bu alanda uzun vadeli iş

birliklerinin önemine değinen Özkan Yavuz,

ayrıca çevre, doğa ve sürdürülebilir gıda

politikaları konusunda derneğe büyük iş

düştüğünü aktardı.

Akarcalı: “GTD iş birliği ve

standartları önemli”

Türk mutfağını dünyada markalaştıracak

önerileriyle bir yol haritası çizen Eski

Turizm Bakanı Bülent Akarcalı, GTD iş

birliği ve standartların önemine vurgu yaptı.

Özellikle pandemi sonrasında önemi daha

da artan GT Hijyen Belgesi konusuna dikkat

çeken Akarcalı, Gastronomi Belgesi ve

Gastroköy projesine ilişkin bilgiler aktardı.

Etkinlik, Şef Ali Ronay’ın

sunumlarıyla lezzetlendi

Gastronomi Belgesi –GT Hijyen Belgesi

ve Güvenli Turizm sertifikasyonlarının

öneminin aktarıldığı etkinlikte ayrıca

İstanbul Beyoğlu Kültür Yolu Projesi ile

birlikte Türk dizi ve sinemalarının yurt

dışında gösteriminin Türkiye turizminin

tanıtım çalışmalarına sağlayacağı katkılar

detaylandırıldı. Swissotel Bosphorus

Istanbul’un Executive Şefi Ali Ronay ve

ekibinin hazırladığı Ege Mercanı & Türk

Mutfağı sunumlarıyla lezzetlenen etkinlik,

Gastronomi Turizmi Derneği’ne yeni

üyelerin beratlarının takdiminin ardından,

GTD Başkanı Gürkan Boztepe’nin Kültür

ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan

Yavuz’a teşekkür plaketi ve kendi kitabını

hediye etmesi ile son buldu.



54

hotel restaurant

& hi-tech

gastro güncel

Metro Türkiye 4. Sürdürülebilirlik

Raporu’nu yayımladı

30 yıldır Türk mutfağını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma amacıyla

çalışmalarına güçlü bir şekilde devam eden Metro Türkiye sürdürülebilirlik performansını

değerlendirdiği raporun 4’üncüsünü yayımladı.

Küresel Raporlama Girişimi (Global

Reporting Initiative) tarafından

yayımlanan GRI Standartları’nın

“temel” seçeneğine uygun şekilde

hazırlanan 4. Sürdürülebilirlik Raporu’nda

Metro Türkiye’nin sürdürülebilirlik vizyonu

doğrultusunda 2018 – 2019 dönemindeki

performans, aksiyon, hedef ve gelecek

planları paylaşılıyor. Metro Türkiye’nin

4’üncü raporuyla ilgili değerlendirmede

bulunan Metro Türkiye Kalite Güvence Grup

Müdürü Tülay Özel, “Metro Türkiye olarak,

sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak

ele alıyoruz. Sorumlu kurumsal vatandaş

olarak üreticilerimizle, yerli ürünlerle ve

eğitim verdiğimiz şeflerimizle birlikte insan

odaklı, çevreye saygılı, yerel değerleri

koruyan, anlamlı ve etkin işlere imza atmak

üzere yaklaşık iki milyon müşteriye bu

anlayışla hizmet veriyoruz.” dedi.

Mağaza et üretiminde %100

izlenebilirlik sunuyor

Metro Türkiye, izlenebilirliği tedarik zinciri

süreçlerine dâhil ederek ürünlerinin gıda

güvenliğini ve kalitesini güvence altına

alıyor, türlerin korunmasına destek oluyor.

Bu yaklaşımla tedarik zincirinde şeffaflığı

sağlıyor, müşterileri de sorumlu tüketim

konusunda teşvik ediyor. 2014’te başlayan

Kırmızı Taze Ette İzlenebilirlik projesi

kapsamında mağaza et üretimi için %100

izlenebilirlik hedefine 2018 yılında ulaştı.

2019 sonuna kadar mağazalarında et

izlenebilirlik bilgisini e-faturaya aktardı. Et

tedarikçilerinin %100’ünün barkotlu etiket

sistemine geçmesini sağladı.

Gıda güvenliği için bir yılda 5.461

analiz gerçekleştirdi

2019 yılı itibarıyla %99’u yerel tedarikçi

olmak üzere toplam sayısı 5.044 olan

tedarikçileri ile geniş bir değer zincirine

sahip olan Metro Türkiye bu zincir boyunca

yüksek kalite ve güvenlik standartlarını

korumak ve geliştirmek amacıyla

düzenli olarak denetimler ve analizler

gerçekleştiriyor. Tedarik ettiği ürünleri

mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel, pestisitler,

ağır metaller vb. 1.600 parametre açısından

analiz ederken tüm tedarikçilerini

Uluslararası Gıda Güvenliği Girişimi

(GFSI) standartları temelinde hazırlanan

IFS Global Market Food ve MAS (Metro

Assessment Solution) sistemine göre ürün

güvenliği ve hijyen gereklilikleri açısından

denetliyor. 2019 yılında kendi markasını

taşıyan ürünlerdeki tedarikçilerinin %72’si

GFSI gıda güvenliği sertifikasına sahip olan

Metro Türkiye ürün güvenliği denetimlerinin

yanı sıra tedarikçilerini sosyal uygunluk

denetimlerine de tabi tutuyor.

Yüzde 100 alım garantisi veriyor

Türk mutfağının değerlerini gelecek

nesillere aktarmak için yerel üreticilerden

tedarik edilen ürünlerin raflarda tüketici

ile buluşmasına kadarki süreçte “İşin

Mutfağında” olan Metro Türkiye, yerel

tohumların kullanımını ve sürdürülebilir

tarım uygulamalarını teşvik ediyor, yerel

tohum kullanılarak yetiştirilen ürünler

için %100 alım garantisi veriyor. Belirli bir

bölgeye ait ürünleri kooperatiflerden alıyor,

kooperatifleşmeyi teşvik ediyor. Çalıştığı

kooperatifleri ürün seçimi, ürün miktarının

belirlenmesi, etiketleme ve ambalajlama

konularında destekliyor ve belli bir

standardı yakalamalarını sağlıyor. Metro

Türkiye’de tedarikçilerin %99’unu yerel

tedarikçiler, tedarikçi ödemelerinin %98’ini

ise yerel tedarikçilere yapılan ödemeler

oluşturuyor.

Coğrafi İşaretli ürünlerin satışı 330

milyon TL’ye ulaştı

Metro Türkiye “İşin Mutfağında”

olarak, Coğrafi İşaretli ürünlerin tescil

edilmesinden ihracatına ve restoran

menülerine dâhil edilmesine kadar

tüm süreçlere verdiği destekle ürüne,

üreticisine ve ülke ekonomisine fayda

sağlayan bir model oluşturuyor. Coğrafi

İşaret potansiyeli olan ürünlerin Türkiye’de;

Türkiye’de Coğrafi İşaret tescili olan

ürünlerin AB’de tescil edilmesinden

ihracatına kadar bütün süreçleri hayata

geçiriyor. Metro Türkiye raflarındaki Coğrafi

İşaret tescilli ve aday ürün sayısı 2017

yılından bu yana %76 artarak 150’ye ulaştı.

Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünlerin

satışları her yıl artış gösteriyor. 2017

yılına kıyasla 2019 yılında Coğrafi İşaretli

ürünlerin satışı %53 artarak 330 milyon

TL’ye ulaştı.

Pandemide 1.500 işletmenin

ihtiyacını karşıladı

Metro Türkiye pandemi sürecinde de iş

ortaklarının operasyonlarını güvence altına

almalarına destek veriyor. Bu kapsamda

Nisan 2020’de yeme-içme sektörüne destek

olmak amacıyla Küçük İşletmem İçin

projesini başlattı. Hayata geçirilen proje

kapsamında, yeme-içme sektöründeki

küçük işletmelere can suyu olmak amacıyla

5.000 TL’lik ürün ve hizmet yardımı

sağladı. Metro Türkiye bu destekle birlikte

işletmelerin kira, fatura giderleri, personel

ödemesi gibi harcamalarına kaynak

ayırmasını sağlamayı amaçladı ve bugüne

kadar yaklaşık 1.500 işletmenin ihtiyacını

karşıladı. Böylece 8 milyon TL’lik ürün ve

servis hizmeti sağlayarak, 10 bin kişilik

istihdamın korunmasına ve 3 milyar TL’lik

yerel ekonominin canlandırılmasına katkıda

bulundu.

Çevre için 1,5 milyon TL yatırım

yaptı

Metro Türkiye 2019 yılında toplam 1,5

milyon TL’lik çevre yatırım ve harcaması

gerçekleştirdi. Çevresel sürdürülebilirliği

iş yapış şeklinin bir parçası olarak ele alan

Metro Türkiye, gıda atıklarını %50 oranında

azaltma hedefine ulaşabilmek amacıyla da

öncelikli olarak atıkların oluşma sebeplerini

belirlemek üzere bir çalışma yürütüyor.

Fazla Gıda ile gerçekleştirdiği iş birliği

kapsamında da hâlâ satılabilir olan gıdaları

atık olmaktan kurtarıyor. Metro Türkiye

2019’da 385 bin öğün yemeğe denk gelen

163,5 ton gıdayı, 30 gıda bankası aracılığıyla

ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.



56

hotel restaurant

& hi-tech

gastro güncel / makale

Ottoman Hotels Group Genel Müdürü

Serdar Balta

Az mı çile çektik!

Tüm dünyanın içinde bulunduğu bu zor

süreçten Türk turizmi ve gastronomisi de

ne yazık ki nasibini aldı…

Ne var ki ben bu olumsuz sürece başka bir

pencereden bakıyorum, bu süreci adeta

‘az mı çile çektik’ şeklinde yorumluyorum

ve ironi yapıyorum. Hemen aklımıza

birçoğumuzun algı dünyasında üzüntülü,

sıkıntılı zamanları anlatır usulca değil mi?

Osmanlı’da ‘ok atmak’ manasını taşıyan

bu deyim, Türk turizmi ve gastronomisinin

akla hayale gelmeyecek hedefi ve istikameti

işaret ettiğine inanıyorum. Hepimiz, tüm

camiamız, tüm çalışanlar çok çile çektik!

Yay her geçen gün daha da geriliyor ancak

bu musibetin çözümü bulunduğunda ki ümit

ediyorum çok yakın, artık insanoğlunun

yemek içmek gibi ihtiyaç normali olan

tüm dünya seyahat etmek için sabırsızca

bekliyor. İşte bu ‘Ok’, Türk turizmi hayal bile

edemeyeceğimiz hedeflere giden, bu çileyi

de çeken biz Türk turizmcisi!

Haydi gelin bunu biraz da Türk

gastronomisine hatta daha da derinine

inerek otel içerisinde Türk gastronomisini

yaşatmaya çalışan otel restoranlarına

yorumlayalım, en çok çileyi çekenlerden biri

de onlar çünkü...

Dünyada her geçen gün gelişen Gastro

Otel konseptinin eşsiz şehrimiz İstanbul’da

yaşatabilmenin ve sürdürülebilirliği

gerçekten de zor ama zoru da başarabilmek

güzel değil mi zaten?

Toplumumuzda kalıplaşmış bir algı olan

otel içindeki restoranlar pahalı neden mi

turistik!

Hele hele bir de bunu eşsiz Tarihi

Yarımada’da Yedi Tepe İstanbul’da

deneyimletiyorsanız daha da zor, neden

mi? Ramazan aylarında akla gelen ve

gezilen müzeler, tarihi değerlerimiz, Tarihi

Yarımada.

Her bir vatandaşımızın adeta görevi olan

Türk mutfağını tanıtmak ve yaşatmak!

Yalnız bırakılması ve yabancı mutfak

hayranlığı. Yanlış anlaşılıp hemen

eleştirmeyin lütfen tüm yabancı mutfaklara

saygım sonsuz! Ancak öncelikle milli, Türk

mutfağımız değil mi?

Tüm bu zamanla aşabileceğimiz

olumsuzluklara rağmen otel içerisinde

restorancılığın olumlu yanları olumsuz

yanlarından çok daha fazla, neden mi?

Otel yatırımcıları, yöneticileri otel içerisinde

bir restoran yatırımına gerek var mı diye

düşünüler masrafa değer mi? Evet var

çünkü size uçsuz bir ufuk açar, odalar ile

sınırlı bir otelde size ayrı bir karakter, kişilik

kazandır.

Haber değeri taşıyan bir mutfak her zaman

otelinizin ve bölgenizin dolayısı ile ülkenin

en önemli pazarlama enstrümanı olacaktır.

Kültürel etkinlikler ve güne özel reçeteler

ile (Mevlevi Somadı, Fetih Dönemi

Yemekleri, Balık Haftası, Sefarad Yemekleri

vb. ) bir otelin ve restoranın rutin akışını ve

işlevselliğini sürekli dinamik halde getirir.

Geleceğimizin teminatı gençlerimize özel

reçetelerin yaşaması ve yaşatılması için

şans tanıyacaktır.

İletişim! Misafirleri ile iletişim kurmanın en

önemli yoludur, bir misafir resepsiyonda 5

- 7 dakika vakit geçirir iken, restoranınızda

saatler harcayabilir.

Deneyim ve misafir memnuniyeti!

Misafirlere bir deneyim yaşatıyoruz,

‘sosyal mesafe’ terimine karşı olduğum

‘fiziki mesafe ‘ terimini uygun gördüğüm

şu günlerdeki aynı zamanda yemek yeme

deneyimi aynı zamanda ‘sosyalleşmektir’

sosyalleşmeye mesafe konulamaz! Olumlu

deneyim yaşattığımız misafirlerinize

farkındalık oluşturarak tekrar size

dönmelerini ve sürekli misafirleriniz

olmalarını sağlayabilirsiniz.

Extra misafir potansiyeli; Otel

misafirlerinizin dışında kurduğunuz bir

otel restoranınızda otel misafiri dışında

konaklamayan ama gelecekte konaklamayı

da tercih edebilecek bir misafir profili

oluşturabilirsiniz.

En başta istihdama ve Türk turizmi genç

turizmcileri bir ufuk açmak ile beraber,

Türk ekonomisini de ilişkide olduğumuz 54

paydaşa paydaş katar.

Toplantılara, özel etkinliklere,

resepsiyonlara, protokol yemeklerine

hizmet verebilmek her zaman bir ayrıcalık

sağlayacaktır.

Yüzde 85 otel misafiri dışarıyı keşfetmek

ve deneyimlemek ister, eğer konaklayan

misafiri (İstanbul ortalaması 3-4 gece )

restoranınızda öğle veya akşam yemeğinde

1 defa dahi ağırlamış iseniz bu bir başarı

sinyalidir, doğru yoldasınız.

Şunu unutmayın ki; Daha fazla misafir

memnuniyeti daha fazla misafir ile

mümkündür. Tüm odalarınız dolu

olmayabilir ancak tüm sandalyeliniz

dolabilir. Bu işletmeyi, en başta personeli ve

dolayısı ile yatırımcıyı da mutlu eder.

Tüm bu deneyimler bu çileyi çekmeye değer

gerçekten.

Haydi Türk turizmcisi ve Türk gastronomu

birlikte ‘Çile Çekmeye’ devam! Tahmin

bile edemeyeceğimiz hedefleri bulmak ve

vurmak için yarınlar yakında…



58

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

Öğle ve akşam yemeklerinin en şık adresi

Yeniköy’ün kalitesi ve hizmetiyle iddialı balık ve et restoranı Fonduralı,

birbirinden lezzetli ürünlerin yer aldığı mönüsü ve keyifli müziğiyle

misafirlerini ağırlıyor. Muhteşem terası, özenle yapılmış dekorasyonuyla

öğle ve akşam yemeklerinde misafirlerini ağırlayan mekan, özel

günlere de ev sahipliği yapıyor. Ağırlıklı deniz ürünleri yanı sıra et,

vegan ve vejetaryen yemeklerini de sunan Fonduralı, kendine özgü

yorumuyla mönüsünü oluşturuyor. Şef Serdal Akdağ imzalı mekanın

mönüsünde soğuk başlangıçlardan; balık tabağı, sırlanmış somon, sıcak

başlangıçlardan; kalamarlı mücver, ızgara kuzu fındık şiş, salatalardan;

kral yengeç salatası, ana yemekten de tiger karides gibi imza yemekleri

bulunuyor. Fonduralı’ya özgü bıldırcın yumurtalı siyah havyarlı jumbo

karidesi, rokfor soslu buharda mantıyı ve deniz mahsulü ılık tartar

yemekleri hem öğle hem de akşam yemeklerine eşlik ediyor.

Izaka’da balık sezonu

başladı

Tarihi Haliç yarımadasından Boğaz’a uzanan nefes kesici manzarasıyla

CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’un terasında bulunan IZAKA

Restaurant balık sevenler için çok özel bir menü sunuyor. Ekim ayından

itibaren her gün geçerli olacak menüde geniş lezzet yelpazesiyle palamut

lakerda, takoz tava, ızgara ve kiremitte palamutla başlayan balık keyfi,

Kasım ayında barbun tava, ızgara, buğlama ve güveçle, Aralık ayında ise

karidesli dülger şiş, dülger minüer, sebzeli dülger kavurma ve mısır unlu

dülger tava ile bu yolculuk devam ediyor.

Maromi by Divan şimdi de Kalamış’ta

Uzak Doğu mutfağının egzotik örneklerini aynı çatı altında toplayan

Maromi By Divan, yeni tarzıyla Divan İstanbul’un içinde ve Kalamış’taki

yeni mekanında misafirleriyle buluşacak. Mekan tasarımından

menüsüne kadar baştan sona yenilenen Maromi By Divan’da uzun

yıllardır Uzak Doğu mutfağını kendine özgü stiliyle yansıtan Şef Kenji,

menüye yeni dokunuşlar ekledi. Geleneksel Japon öğeleriyle farklılaşan

mekanın en çok tercih edilen lezzetleri arasında yer alan tempura, sake

teriyaki, syabu misafirlerini Uzak Doğu mutfağında lezzetli bir gezintiye

çıkartıyor.

Unilever Ev Dışı Tüketim’den

görme engellilere destek

Hellmann’s, Knorr ve Lipton gibi markaları ile Unilever Food Solutions ve Algida,

birlikte görme engelli bireylerin sosyal hayatın içinde daha konforlu bir şekilde

yer almalarına olanak sağlayan BlindLook’un “SesOl” hareketine destek veriyor.

Hareket kapsamında Unilever Food Solutions ve Algida’nın iş ortakları olan

BigChefs, Cookshop, Kırıntı, Midpoint, The Hunger ve Welldone’a ait toplam 100

işletmenin “engelsiz” bir hale getirilmesi ve görme engelli bireylerin restoranları

tek başlarına ziyaret edebilmeleri hedefleniyor. Restoranların “engelsiz” bir hale

getirilmesi için gereken tüm altyapı çalışmalarının maliyeti ise Unilever tarafından

karşılanıyor. “Sosyalleşmek için kimsenin kimseye muhtaç olmadığı bir dünya”

hayaliyle ortaya çıkan BlindLook adlı mobil uygulama, görme engelli bireylere

akıllı telefonları aracılığıyla sesli yönlendirmeler veriyor; körcül yol tarifleri

sayesinde tek başlarına restoranlara gelmelerini, her bir restorana ait “engelli

haritası” ile restoran içerisinde rahatça hareket etmelerini ve sesli menüler

aracılığıyla kolaylıkla sipariş vermelerine imkân tanıyor. Projeye dahil olan

restoranlarda ayrıca “Engelsiz Restoran” simgelerine yer veriliyor.


Gelirini 3,9 milyar TL’ye yükseltti

Türkiye’nin en yaygın organize toptancı marketi Bizim Toptan Satış Mağazaları (BIZIM), 2020

yılının ilk dokuz ayına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na

(KAP) yapılan açıklamaya göre, organize ve çok kanallı satış yönetimi stratejisi doğrultusunda

Bizim Toptan’ın toplam satış gelirleri 2020’nin ilk dokuz ayında pandemiye rağmen, geçen

yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 3,9 milyar TL’ye ulaştı. Çok kanallı satış stratejisiyle

pandemi döneminde tüm müşteri gruplarının ihtiyaçlarını kesintisiz karşılayan, aynı zamanda

pandeminin ev dışı tüketim sektörüne etkilerini de başarılı bir şekilde yöneterek, güvenli,

hızlı ve avantajlı alışveriş imkanı sunan Bizim Toptan’ın müşteri sayısı da yüzde 19 oranında

artarak 1,9 milyon kişiye yükseldi. Bizim Toptan CEO’su Hüseyin Balcı, “Reyon gezmeden,

daha az temasla, daha hızlı ve avantajlı şekilde alışveriş yapmak isteyen müşterilerimizin

ihtiyacını Tıkla Gel Al hizmetimizle karşılıyoruz. İnternetten ve mağazadan alışveriş yapmanın

en iyi yönlerini bir arada sunduğumuz bu sistem büyük ilgi görüyor. Ürün çeşitliliğimizi de bu

dönemde markalı ürünlerin yanı sıra 300’ü aşkın özel markalı ürünümüzle artırıyoruz. Hızlı

büyümemizde 1.064 iş ortağıyla anonim şirkete dönüşen SEÇ Market iş kolumuzun da önemli

bir etkisi var.” diye konuştu.

Mutfakta Umut Var’ mezunlarını verdi

Fairmont Quasar ile “Kolajen İçeren

Besinler” workshop’u

Mutfakta Umut Var (MUV) projesi kapsamında bu sene meslek edindirme

kursunu tamamlayan 348 geçici koruma altındaki Suriyeli ve Türk vatandaşı

bugün mezun oldu. Türkiye genelinde dokuz ilde gerçekleştirilen proje, özellikle

konuk ağırlama sektöründe iş bulma konusunda hali hazırda zorluk çeken

kişilerin, düzenli gelir elde edebilmeleri için iş olanaklarının iyileştirilmesini

amaçlıyor. Katılımcıların yarısından fazlasını kadınların oluşturduğu meslek

edindirme kursundan mezun olanlar, Aşçı Çıraklığı Sertifikalarını alarak

uygulamalı eğitim programına başlamaya hak kazandı. Sertifika töreni Ankara

Atatürk Meslekî ve Teknik Eğitim Anadolu Lisesi’nde düzenlendi. Adana,

Ankara, İstanbul, İzmir, Kilis, Mardin ve Şanlıurfa olmak üzere yedi ilde başlayan

Mutfakta Umut Var projesi, Hatay ve Mersin’in de eklenmesiyle dokuz ilde

devam ediyor. Uygulamalı eğitim için restoran, kafe ve otellerden oluşan toplam

55 iş yeri projede gönüllü yer alarak mutfaklarını öğrencilere açtı. Birinci grup

mezunlarından 47 kişi, şimdiden iş teklifi alarak mutfaklarda profesyonel olarak

çalışmaya hazırlanıyor.

Fairmont Quasar Istanbul’un Executive Chef’i Soner Kesgin ve Estetik International’ın Uzman

Diyetisyeni Merve Altay, kolajen üretimini arttıran besin öğelerini keşfedip, daha sağlıklı bir yaşam

tarzına adım atmak isteyenler için 28 Kasım 2020, Cumartesi günü 12.00 - 14.00 saatleri arasında

“kolajen içeren besinler” konulu bir workshop düzenleyecek. Katılımcılar, Uzman Diyetisyen Merve

Altay’dan sadece cilt güzelliği için değil tüm vücudun sağlıklı olmasında önemli rol üstlenen bir

protein olan kolajen içeren süper besinler hakkında bilgi alırken, Şef Kesgin’den doğal yollarla

kolajen elde etmenin sağlıklı yollarını öğrenecek. Mantar tapenade, ıspanak ve kuzu cips ile

sunulan kuzu “consommé”, avokado köpüğü, pancar püresi, kuşkonmaz ve kemik suyu soslu ağır

ateşte pişirilmiş dana kürek ve tarçınlı orman meyvelerinin eşlik ettiği geleneksel tavuk göğsü

yapımının gösterileceği workshop sonunda katılımcılar hazırlanan yemekleri tadacak.

Scarlet Etiler’de yeni dönem

Lezzet anlayışı ve alanındaki uzmanlıkla gastronomi dünyasının favori

adreslerinden Scarlet Etiler, yenilediği menüsü ve dekorasyonuyla sezon

keyfini zirvede yaşatıyor. Executive Chef Can Akçay’ın özenle hazırladığı yeni

menüde, kendine hayran bırakan birçok seçenek bulunuyor. Mutlaka denenmesi

gerekenler arasında Taze Burrata, Fırınlanmış Dana İlik, Karides Tempura, Steak

Tempura, Risotto Assado, Brodetto Soslu Dana Yanak, Lavantalı Brûlée gibi

lezzetler yer alıyor. Girer girmez kendini belli eden kristal sarkıt aydınlatmalar,

daha ferah renkler, heybetli sütunlar, konforlu oturma grupları gibi birçok öğeyle

yenilenen dekorasyon da ilgi çekiyor. Mevcut salon ve bahçenin yanı sıra özel

rezervasyonla servis veren 3 ayrı VIP odasında da kişiye özel servis veren mekan,

geniş barıyla da göz dolduruyor. İstanbul’un en büyük barı olma özelliğine sahip

13 metre uzunluktaki göz alıcı mekanın barı, artizan kokteylleriyle tam not alırken,

arzu edilen sosyal mesafeli sosyalliği de keyifle yaşatıyor.


60

hotel restaurant

& hi-tech

fuar röportaj

800 yıllık deneyime sahip olan Messe

Frankfurt, fuar düzenleme endüstrisinin

küresel lideri. Yaklaşık 30 ülkede 100'den

fazla fuardan oluşan portföyü, katılımcılara

uluslararası ticaret hacimlerini artırma ve

dünyanın en dinamik pazarlarını keşfetme

fırsatı sunuyor. Koronavirüs pandemisi,

şirketin programlarında birçok iptal veya

ertelemeye neden olur iken, Türkiye'deki

Messe Frankfurt fuarlarını temsil eden

Messe Frankfurt İstanbul, 20. yılını başarıyla

dolduruyor.

Messe Frankfurt İstanbul Genel Müdürü

Tayfun Yardım ile pandeminin etkilerini,

hastalığın ticaret rahatsızlıklarına reçete,

sektörün mevcut durumu, katılımcı ve

ziyaretçilere öneri ve önerileri sormak için

özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Fuarcılıkta bir efsane olan ve

neredeyse 800. yılını kutlayan Messe

Frankfurt’un yurt dışı yapılanmasından

ve onlar içinde Messe İstanbul’un

öneminden ve pozisyonundan bahseder

misiniz?

Messe Frankfurt, kendi fuar alanına sahip

olan, dünyanın en büyük fuar, kongre ve

etkinlik organizatörüdür. Messe Frankfurt,

190 ülkeye hizmet veren 30 iştiraki ile dünya

çapında 2600 kişiye istihdam sağlamaktadır.

Her yıl, yarısından çoğu Almanya dışında

olmak üzere 150’dan fazla fuar organize

eden şirketimiz, %60 oranındaki hissesi

Frankfurt Belediyesi’ne, %40 oranındaki

hissesi ise Hessen Eyaleti’ne ait olan bir kamu

kuruluşudur.

Messe Frankfurt İstanbul Uluslararası

Fuarcılık Limited Şirketi, 2000 yılında

kurulmuştur. Türkiye’de bir şirket

kurmanın altında yatan temel fikir,

Türkiye pazarının tanımlanması ve üretim

alanlarının benimsenmesidir. Firmamız,

Türk ihracatçılarına yeni pazarlara açılması

konusunda özel bir çaba göstermektedir.

Hizmet verdiğimiz firmaların uluslararası

pazarlara etkin birer oyuncu olduklarını

görmek ve ülkemizin ihracatına katkı

sağlamak bizlere büyük gurur veriyor.

Messe Frankfurt İstanbul’un 20 yılının

kilometre taşlarının ana başlıklarını

söyler misiniz?

20 yıl boyunca dünya çapında 40 şehirde farklı

sektörlere yönelik düzenlenen fuarlarımızda

3000’in üzerinde Türk firması ürün ve

hizmetlerini sergileme, yeni iş bağlantıları

kurma fırsatı buldular. Türkiye’de de başta

Automechanika Istanbul ve Motobike Istanbul

olmak üzere, geçen 20 yılda onlarca başarılı

MESSE FRANKFURT İSTANBUL

TÜRK IHRACATINI ARTIRIYOR!

780 yıllık başarılı geçmişi ile dünya etkinlik sektörünün lider ve efsane kuruluşu Messe Frankfurt’un

önemli bir parçası olan Messe Frankfurt İstanbul 20. yılını kutluyor.

organizasyona imza atmış olmanın haklı

gururunu yaşıyoruz. Ancak bizleri asıl mutlu

eden, firmalarımızın 20 yılda kaydettiği

büyüme ve Messe Frankfurt İstanbul ailesi

olarak ülkece ulaştığımız ihracat hacmine

sağladığımız katkıdır.

Messe Frankfurt İstanbul’un Türkiye

operasyonları dışında Messe Frankfurt

etkinliklerinde rolü var mıdır yoksa

sadece Türk firmalarının Frankfurt

fuarlarına katılımı ile Automechanika

İstanbul’un organizasyonu ile mi

ilgileniyor?

Sadece Frankfurt değil, yurtdışı fuarlarımızın

birçoğunda firmalarımız, her yıl yükselen

katılım grafiği ile ülkemizin üretim

potansiyelini net bir biçimde yansıtıyor.

Dünyanın lider ev tekstili fuarı Heimtextil’de

bu yıl Türkiye’den 300’ün üzerinde firma

standı yer aldı ve katılım gösteren ülkeler

arasında en büyük sergi alanı ülkemize aitti.

Giyimlik kumaş fuarlarımızdan Texworld

Paris’te uzun yıllardır katılımcılarımızın fuara

gösterdikleri ilgi ile Çin’in ardından en çok

katılımcısı olan 2. ülke konumundayız. Lider

otomotiv endüstrisi fuarı Automechanika, yapı

ve enerji sektörlerine yönelik fuarlarımızdan

ISH, Light+Building ve daha birçok fuarımızda

Türkiye, en fazla katılım gösteren ülkeler

arasında yer alıyor. Messe Frankfurt İstanbul

olarak bizler de bu gelişimin sürekliliğini

sağlamak niyetindeyiz. Sadece Türkiye’de

düzenlediğimiz Motobike Istanbul ve

Automechanika Istanbul değil, dünyanın

neresinde olursa olsun her fuarımızda en az

1 Türk firmanın katılımcı olarak yer almasını

hedefliyoruz.

Pandemi sürecinde fuarcılık sektörü

fazla etkilenen sektörlerden birisi

oldu. Normalleşme sürecinde ve

sonrasında neler bekliyorsunuz?

Son dönemde “normalleşme” ve “yeni normal”

ifadelerini sıklıkla duyuyoruz. İnsanoğlunun

yaklaşık 200 bin yıllık tarihi boyunca günlük

yaşamlarını ve yaşam koşullarını değiştirmeye

zorlayan sayısız nedenlerde olduğu gibi,

2020'nin başından itibaren küresel korona

virüs pandemisi etkinlik endüstrisine meydan

okuyor. Fakat takdir edersiniz ki 780 yıllık

süreçte birçok pandemi, savaş, ekonomik ve

politik kriz döneminden geçildi. Bu dönem

hem dünyada hem de Türkiye’de yeni bir

dönemin başlangıcı olacak ve fuar alanı

algısı da değişime uğrayacak gibi bir beklenti

olsa da; pandemi gibi sıkıntılı dönemler

aslında süregelen süreçleri hızlandırıyor ya

da yavaşlatıyor. Dijitalleşme ve güvenlik gibi

konular zaten gündemimizdeydi, pandemi

sadece bu noktada süreci hızlandırıyor. Günün

sonunda ister aydınlatma, ister otomotiv, ister

tekstil işi yapın üretici de, tüketici de insan.

İnsan sosyal bir varlık olarak her zaman

yüz yüze görüşmeyi tercih eder. Fiziksel

görüşmenin kısıtlandığı ya da fizibilitesinin

olmadığı durumlarda dijital platformlar

elbette ki teknolojinin bizlere sunduğu

çok güzel bir fırsat. Ancak, insanlık tarih

sahnesinde olmaya devam ettiği sürece ve

Messe Frankfurt’un platformlarının 780 yıldır

mümkün kıldığı gibi, ticari fuar endüstrisinin

en önemli başarı faktörü, yüz yüze görüşmeler

olmaya devam edecektir.

Messe Frankfurt olarak pandemiden sonra

düzenlediğimiz ve önümüzdeki dönemde

düzenleyeceğimiz tüm organizasyonlarda

koridor genişliklerinin ve minimum stant

alanlarının artırılması, koridorlarda tek/

çift yön trafik uygulamaları, yeme-içme

alanlarındaki düzenlemeler ve düzenli sağlık

kontrolleri ile temelinde sosyal mesafeyi

korumaya yönelik önlemler alıyoruz.

Messe Frankfurt İstanbul’un Türkiye’de

organize edeceği yeni etkinlikler var

mı?

Yurtdışı fuarlarımızda iş birliği içinde

olduğumuz ihracatçı birlikleri ve derneklerden

Türkiye’de yeni bir etkinlik düzenlemememiz

yönünde sık sık öneriler alıyoruz. Elbette

bizler de doğru zamanda, doğru sektörlere

yönelik bir fuar organizasyonu için

değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz. 18-

20 Kasım 2020 tarihleri arasında Denizli

İhracatçılar Birliği ve Denizli Sanayi Odası’nın

organize edeceği, ev tekstili sektöründen

uluslararası ziyaretçileri firmalarımızla

buluşturacak ‘Virtual Hometex Turkey 2020’

dijital etkinliği için platform altyapısı ve tüm

dünyada 100.000’in üzerinde firma yetkilisine

yönelik uluslararası pazarlama hizmeti

sunacağız. Yakın gelecekte diğer ihracatçı

birliklerimizle de farklı sektörlerde benzer

dijital projeler üzerinde çalışmalarımız

olacaktır.



62

hotel restaurant

& hi-tech

fuar

Sirha fuarlarının tarihleri belli oldu

Etkinlik endüstrisinde büyük pazarlarda

40 yıldan fazla deneyime sahip GL events

Exhibitions, pandemi döneminin etkilerini

değerlendirerek grubun önde gelen gıda

etkinliklerinden biri olan Sirha’nın, hem

Lyon hem de İstanbul organizasyonlarını

2021 için yeni tarihlere göre revize etti.

Fransa’nın Lyon şehrinde her iki yılda

bir düzenlenen Sirha Lyon, 29 Mayıs-2

Haziran 2021’de 20. kez, Sirha İstanbul ise

18-19-20 Kasım 2021’de 8. kez kapılarını

açacak. Sirha Lyon 2019’da, toplam 225

bin profesyonel katılımcıyı, 30 bin 500

uluslararası ziyaretçiyi ve 3 bin 770 marka

ve katılımcıyı bir araya getirirken bin 83

yeni ürün lansmanına da ev sahipliği

yapmıştı. Sirha İstanbul ise, 2019’da 116

katılımcı firma ve 264’ü yabancı olmak

üzere 15 bin 314 ziyaretçiyi ağırlamıştı.

Kasım 2021’de ise 18 bin 400 m2 kapalı

alandaki yeni yerinde, Yenikapı Avrasya

Gösteri ve Sanat Merkezi’nde katılımcılarına

ev sahipliği yapacak. 29 Mayıs- 2 Haziran

2021’de gerçekleştirilecek Sirha Lyon’da

Türkiye’den milli katılım için Demir ve

Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği

(İDDMİB) ile çalışmalar sürdürülüyor. Sirha

İstanbul içinse 2021 hazırlıkları yoğun

şekilde devam ediyor.

Erkanlı: “Yeniliklerle geliyoruz”

GL events Exhibitions Türkiye Genel

Müdürü Gülperi Erkanlı, pandemi sürecinde

HORECA sektörünün kuşkusuz en çok

etkilenen sektörlerin başında olduğunu

belirterek, “Türkiye’de yeme-içme sektörü,

2019 yılında iyimser bir portre çizerek

yılsonunda 19 milyar doların hemen altında

bir büyüklüğe ve toplamda 110 milyar dolar

değere ulaşmıştı. HORECA sektörü, 2020’ye

umutlu ve büyük hedeflerle başlamıştı

ancak yaşanan pandemi sürecinde sektör

büyük ölçüde etkilendi, büyüme durdu.

2021’de pazarın tekrar toparlanmaya

başlayarak, büyümenin devam edeceğini

öngörüyoruz.” dedi. Tüketici alışkanlıkları ve

ihtiyaçlarının yeniden şekillendiğini belirten

Erkanlı; “Tüm sektör ile birlikte tedarikçiler

de bu değişime en esnek şekilde uyum

sağlamak için çabalamakta. Covid-19’la

beraber özellikle uluslararası seyahat

kısıtlamaları, fuarların gerek ticari gerekse

sosyal bağlantı boyutlarının etkin bir şekilde

gerçekleşmesine izin vermediği gibi,

farklı ülkelerin farklı zaman dilimlerinde

alabilecekleri yeni kararlar da belirsizliğe

yol açıyor” şeklinde konuştu. Erkanlı

sözlerine şöyle devam etti: “GL Events

Exhibitions’ın global olarak aldığı karar

doğrultusunda Sirha Lyon 2021’de daha

ileri bir ayda gerçekleştirilmek için yeniden

planlandı. Sirha İstanbul’u da bütün bu

değişimlere doğru cevap verebilmek adına

ve sektörün yeniden yükselişe geçeceğine

inandığımız için 18-19-20 Kasım 2021’de

gerçekleştirme kararı aldık. 2021’de yine

sektörün her alanından katılımcı firmayı

bir araya getirerek, yeni konseptler,

inovasyonlar ve yeni iş bağlantıları ile

beraber süregelen iş bağlantılarını da

pekiştirebilecekleri bir ticari platform

sunacağız”.

Dünya gıda sektörü

İstanbul’da ticarete doyacak

Dünya gıda sektörünün en önemli

buluşmalarından biri olan CNR Food

İstanbul - Gıda ve İçecek Ürünleri,

Gıda İşleme Teknolojileri Fuarı,

devletin ve Uluslararası Fuarlar

Birliği’nin (UFI) belirlediği yeni

normale dönüş kriterleri kapsamında

bir dizi önlem ile kapılarını açıyor.

CNR Holding kuruluşlarından

İstanbul Fuarcılık tarafından,

Türkiye Gıda ve İçecek Federasyonu

(TGDF), Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği (TÜGİDER) ve Tarım Ürünleri Hububat

Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER), Gıda ve İhtiyaç

Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES)

işbirliği, Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB desteğiyle organize edilen fuar, 25

- 28 Kasım 2020 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde

katılımcı ve ziyaretçilerini ağırlayacak. 2.500’ü aşkın yabancı satın almacının

katılımının beklendiği fuar, bu yıl yaklaşık 20 ülkeden 2.000’in üzerinde

markaya ev sahipliği yapacak. Binlerce sektör profesyonelinin ziyaret etmesi

beklenen fuarda global ticarete de yeni bir boyut kazandırılacak. B2B iş

görüşmeleri ile üretici ve alıcının bir araya getirileceği fuarda milyarlarca

dolarlık ticaret sağlanması hedefleniyor. Yarattıkları katma değer ve

gerçekleştirdikleri ihracat ile Türkiye ekonomisinin en önemli sektörleri

arasında yer alan Türk gıda ve içecek sektörü de, öne çıkan firmaları ile

fuarda temsil edilecek. 50 bine yakın işletmenin 600 bine yakın kişiye

istihdam sağladığı Türk gıda ve içecek sektörü, fuarın da katkısı ile 10 milyar

doların üzerindeki ihracatına yeni pazarlar ekleyecek.

28. WorldFood Istanbul da rotasını

hibrite çevirdi

Geleneksel ve sanal ticaret uygulamalarının

birleşeceği, katılımcılar ile yerli ve yabancı

alıcıların yüz yüze ya da sanal ticaret

platformu Hyve Connect aracılığı ile

buluşacağı Uluslararası Gıda Ürünleri

ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood

Istanbul, kapılarını 28’inci kez

açmaya hazırlanıyor. İstanbul

Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar

ve Mamulleri İhracatçıları

Birliği (İHBİR) ve Ev Dışı

Tüketim Tedarikçileri Derneği

(ETÜDER) iş birliğinde, dünyanın

ve Türkiye’nin en büyük fuarcılık

şirketi Hyve Group’un 25 - 28 Kasım tarihleri aralığında

TÜYAP’ta gerçekleştireceği WorldFood Istanbul, özel

etkinlikleriyle Türkiye’nin saygın mutfak şeflerini

ağırlamak, birbirinden özel tekniklerle hazırlanacak yeni

tariflerden oluşan lezzetlere ev sahipliği yapmak için

gün sayıyor. Bu yıl hibrit fuarcılık yaklaşımıyla 25 - 28

Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan

28. WorldFood Istanbul’a sektörünün saygın şefleri yeni

lezzet ve tekniklerini show mutfağı tarif atölyeleri’nde

sergileyecek. Fuar alanına gelemeyenler ise fuar

turundan katılımcı ziyaretlerine, ürün seçiminden yemek

yapımına kadar tüm süreci instagram üzerinden takip

edebilecek.



64

hotel restaurant

& hi-tech

yeni mekan

THE STEEVE, YENI YERI KURUÇEŞME’DE…

Türkiye’de gastronomi denince ilk akla gelen isimler arasında yer alan Şef İsmet Saz sektöre,

özgün, ses getiren, başarılı işleri ile katkı sağlamaya devam ediyor. İsmet Saz Group çatısı altındaki

The Steeve, son derece şık dekorasyonu ve büyüleyici lezzetlerin yer aldığı yeni menüsü ile yeni yeri

Kuruçeşme’de açıldı.

İsmet Saz Group bünyesinde dikkatleri

üzerine çekmeyi başaran, eşsiz

lezzetleri ile gastronomi dünyasının

en iyilerinden olmayı başaran The

Steeve, Şef İsmet Saz’ın yeni yorumladığı

Latin Lokal lezzetler ile bundan böyle

Kuruçeşme’de… Şef İsmet Saz’ın kendine

has bir dille yorumladığı çok özel Latin

menüsü ise The Steeve’de unutulmaz bir

lezzet yolculuğu sunacak.

The Steeve’in yenilenen menüsünde

yer alan ve Latin mutfağının baş

tacı olan Tapas’lar Şef İsmet Saz’ın

geleneksel Türk mutfağı yorumlarıyla

yeni lezzetlere büründü. Her biri kendi

yöresinden taze taze kullanılan ürünlerle

hazırlanan Tapaslar’dan Nachos’un dip

sosu Meksika’dan getirilen Avakado ile

hazırlanıyor. “Taco favorimdir” diyenleri

ise The Steeve tam anlamıyla şaşırtıyor.

“Taco”yu kokoreç, ciğer ve midye ile

yorumlayan The Steeve mutfağı, Tapas

menüsü, et ve deniz ürünleri, taze ve

sağlık deposu sebzelerle hazırlanan

ahtapot salatası yerini başka bir lezzetin

tutamayacağı Tapas seçenekleri arasında

yer alıyor. Et ve deniz ürünü tercih

etmeyenler için The Steeve’nin çok özel

şef sosları ile hazırlanan karnabahar,

patates pravas, tahinli, kırmızı soğanlı

nohut salatası da Tapas’taki iddiasına son

noktayı koyuyor. The Steeve’i aranan her

lezzetin bulunabileceği özel bir mekâna

dönüştürüyor.

Çarşamba akşamları “Beef

Wellington” The Steeve’de

Türkiye’yi Beef Wellington ile tanıştıran

İsmet Saz, bu lezzetteki ustalığını The

Steeve’de de konuşturuyor ve Çarşamba

akşamlarını Beef Wellington’a ayırıyor.

Beef Wellington’ın muhteşem lezzetini

çok sevenler veya merak edenler için The

Steeve, bu nefis tadı bir harika bir sunumla

masanıza getiriyor.

Tüm malzemeler yerinden taze

taze

The Steeve’de kullanılan tüm malzemeler

en iyi yetiştiği yerden özel olarak getirtiliyor.

Şefin tercih ettiği malzemeler arasında

kişniş, anason, juniper, kakule, safran,

zencefil, kereviz sapı, mango, ananas,

avokado gibi ürünler yer alıyor. Ekmek ise

10 yıllık ekşi maya ile özel olarak yapılıyor.

Menüdeki tüm lezzetler, yenilikçi pişirme

teknikleri ve kaliteli yerel malzemeler

ile yorumlanarak Şef İsmet Saz farkıyla

iddiasını ortaya koyuyor. Yengeç Marmaris,

Dalyan’dan, Karides İskendurun,

Mersin’den, İstiridye Fransa’dan özel olarak

getiriliyor.

Marka ve mekân tasarımını

“kitchen-ist”in yaptığı The

Steeve’nin dekorasyonu da menüsü

gibi yenilendi. Şef İsmet Saz’ın

Aztek desenlerinden oluşan

dövme desenleri The Steeve’nin

dekorasyonuna yansıdı. Aztek

piramitlerini temsil eden desenlerin

duvarlara işlendiği The Steeve’in

sade, huzurlu ama son derece

şık dekorasyonunda, sofralarda

kullanılan ürünler de özenle

seçilmiş. Bardaklarda Paşabahçe

Nude, çatal-kaşık-bıçakta Jumbo

tercih edilirken, seramikler

Çanakkale Seramik tarafından özel

olarak üretilmiş. Çizimini Şef İsmet

Saz’ın yaptığı tabaklar ise seramik

sanatçıları Defne Samman ve

Keramikos’a ait.



66

hotel restaurant

& hi-tech

hotel-tech

Pos Sistemine entegrasyonda

bunlara dikkat!

Profesyonel bir POS Sisteminin işletmelere kazandırdığı avantajlar saymakla bitmez.

İşletmenin servis kalitesini artırması, olası kayıp ve kaçakları önlemesi, ihtiyaç duyulan

raporları dakikalar içerisinde sunması elbette çok önemli ama POS Sistemlerinin işleri

kolaylaştıran çok hayati bir fonksiyonu daha var: POS Entegrasyonu’nun ne olduğu,

kurulum esnasında neler dikkat edilmesi gerektiği bu yazımızda…

Kafe, bar veya restoranlarda kullanılan

Satış Noktası (POS) Sistemlerinin

Muhasebe ve Stok Programları,

Online & QR Sipariş ve Ödeme Sistemleri,

Sadakat Sistemleri ve Ödeme Kaydedici

Cihazları ile uyumlu bir şekilde çalışması

anlamına gelen POS Entegrasyon işleminin

işletmelere sağladığı faydalar şunlar:

Restoran sektöründe operasyonlar hızlı

ve sayıca çok olduğundan işlerin takibi

zordur. Entegrasyon sayesinde işletmelerin

muhasebe, stok, paket servis gibi

operasyonların tamamını tek bir program

üzerinden yönetilebilmesi sayesinde işleri

takip etmek kolaylaşır. Kullanıcılarına

hataları engellemek, süreçleri iyileştirmek

için her zaman fırsat verir.

Muhasebe ve Stok Programıyla entegre

olan Pos Sisteminde toplanan satış, stok,

ciro, karlılık gibi rapolarların tüm verileri

tek bir tıkla muhasebe sistemine aktarılır,

işlemlerin manuel veya hatalı yapılması

önlenir.

Online Sipariş platformlarındaki satışların

günlük ciro takibini kolaylaştırır. Örneğin

işletmedeki günlük satışlar ile online

sipariş veya paket servis ile gelen

siparişleri ayrı ayrı toplanmasına gerek

kalmaz. Entegrasyon sayesinde siparişleri

ve raporları kümülatif olarak görmek

mümkün. Elbette tüm alt kırımları ile!

Sadakat Sistemleri ile entegre olan Pos

Sisteminde müşteriler için düzenlenecek

ikram ürün veya özel indirim gibi satış

pazarlama kampanyaları Pos Sistemine

tanımlatılarak kampanya süreçlerinin kolay

ve hızla gerçekleştirilmesi sağlanır.

QR Menü, QR Sipariş ve Ödeme

Sistemlerinde Pos Sisteminde yapılacak

menü kalem fiyat değişikliklerinin Pos

Sistemiyle entegre çalışan QR E-Menü’de

de aynı anda güncellenmesi, Masada Sipariş

ve Masada Ödeme modüllerinde siparişlerin

Pos Sistemine otomatik olarak düşmesi ve

tüm raporlamalara dahil olması gibi yoğun

işlem yükünden kurtarır.

Ödeme Kaydedici Cihazlar ile hatalı fiş

oluşturma durumları önlenerek Pos

Sisteminde oluşan siparişle birebir örtüşen

ürünler ve tutarlar otomatik olarak ÖKC

Sisteminde de oluşur. Pos Sistemine girişi

yapılan siparişlerin ayrıca ÖKC Sistemine

manuel giriş yapmaya gerek kalmadan

işlemlerin hızlı tamamlanmasını sağlar.

Pos Sistemi Entegrasyonu

Yaptırırken Bu Konulara Dikkat!

Pos Sistemi Entegrasyonu işlemi

için seçilecek eksistem/ürün

sağlayıcılarının entegre alt yapısı

güçlü, uyumlu ve profesyonel

olmasının yanı sıra çözüm ortağının

güvenilir bir kurum olduğundan emin

olunmalı, Pos Entegrasyonu uzmanlık

ve deneyim gerektiren bir işlemdir.

Pos Entegrasyonu binlerce kez yapan

deneyimli bir ekip, kötü sürprizler

yaşanmasına asla izin vermez.

Pos Sistemi sağlayıcısından, entegre

çalışan programlarla ilgili demo talep

ederek kullanıma başlamadan önce

işlevselliği test edilmelidir.

Pos Entegrasyonunu gerçekleştirirken

kurulan sistemin esnek olması, birçok

farklı program ile uyumlu bir şekilde

çalışması, entegrasyonu yapan çözüm

ortağının parametrik bir çözüm

sunması işlemlerin hızlı ve sorunsuz

gerçekleşmesini sağlar.



68

hotel restaurant

& hi-tech

hotel-tech

Enerji verimliliği yüksek iklimlendirme

çözümleri sunuyor

Gücünü sektördeki 55 yıllık tecrübesi ve başarılı iş ortaklıklarından alan Form Endüstri

Ürünleri, endüstriyel alanların iklimlendirme ihtiyaçlarını verimliliği ve teknolojisi yüksek

ürünlerle karşılıyor. Form Endüstri Ürünleri, Karan Tekstil üretim tesisine, 48 yıldır

temsilciliğini başarılı bir şekilde yürüttüğü Amerikan kökenli Dunham Bush soğutma

gruplarının yanı sıra Form markalı Klima Santralleri’nin kurulumunu gerçekleştirdi. Gaziantep

Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Karan Tekstil tesislerinin iklimlendirmesi, 1.000

kW soğutma kapasiteli Dunham Bush marka Hava Soğutmalı Vidalı Kompresörlü Soğutma

Grubu ve 6 adet Form marka Klima Santrali ile sağlandı. Tedariği sağlanan döner tamburlu,

bypass damperli, ısı geri kazanımlı, full otomasyonlu ve atomizer buhar nemlendiricili Form

Klima Santralleri, tesise 53.000 m3/h (3 adet), 42.500 m3/h (2 adet) ve 40.000 m3/h olmak

üzere üç farklı boyutta entegre edildi. Hava Soğutma gruplarının sezonsal verimlilik değeri ise

4,1. Tekstil üretiminde doğru iklimlendirme, havalandırma ve nemlendirmenin üretim kalitesi

ve verimlilik açısından son derece önemli olduğu bilinciyle hareket eden Form, bu alanda

doğru sistemler kurgulayarak verimliliğin artmasına katkıda bulunuyor.

Online eğitimlerle sektöre destek oluyor

Sektörün gelişimine katkı sağlayan ve bu konuda her zaman öncü olan Legrand Türkiye, Mayıs 2020

tarihinden itibaren toplamda 1.250’nin üzerinde sektör çalışanına ürün, sistem ve projelerini anlatmak

için online eğitim verdi. Bugüne kadar (IoT) nesnelerin interneti, ev otomasyonu, şalt ürün portföyü, ses ve

görüntü aktarım teknolojileri, ofis çözümleri, anahtar priz serileri, statik ve dinamik UPS, yapısal kablolama

ve data center çözümleri gibi birçok eğitim veren Ülke Pazarlama Direktörlüğü Eğitim Birimi, sektörün

hızla gelişmesine katkı sağlamak amacıyla ilerliyor. Teknik anlamda yeni ürün ve sistemleri anlatan Eğitim

Birimi, aynı zamanda Legrand’ın bugüne kadar piyasaya sunduğu ürünlerin tasarlanmasından üretim

aşamasına kadar birçok heyecan verici bilgiyi de katılımcılarıyla paylaşıyor. Legrand’ın tüm ürün ve sistem

çözümleri online ortamda aktif bir şekilde sergilenirken eğitime katılanlarda sürpriz hediyeler kazanma

şansı yakalıyor. Elektrik, enerji ve teknoloji sektörü hızla değişirken online eğitimlerle birlikte inovasyon ve

teknolojik çözümler hakkında bilgi edinmek herkes için büyük bir gelişim fırsatı oluyor.

Otellerde “temassız”

mobil iletişim dönemi

Konaklama sektörü için 20 yıldır dünya çapında bulut tabanlı iletişim çözümleri

sağlayan Nevotek, otellerin değişen konuk deneyimlerini karşılamalarına

yönelik 2 yeni çözüm duyurdu. Oteller için geliştirilen ve otel yönetim sistemleri

ile entegre çalışan bu çözümlerin fark oluşturan özelliği, hiçbir uygulama

olmaksızın misafirlerin “anında ve temassız” isteklerinin yerine getirilmesini

sağlamaları. GRACE, konukların herhangi bir uygulamayı indirmeden, WhatsApp,

SMS, Messenger, WeChat gibi kendi mesajlaşma araçları ile otellerle istedikleri

zaman karşılıklı iletişim kurmalarına olanak tanıyor. Otelin mevcut Otel Yönetim

Sistemine (PMS) kolayca entegre edilen GRACE ile örneğin, bir misafirin oda

numarasını ya da ismini belirtmeden sadece “İlave yastık” yazarak Whatsapp

veya Messenger üzerinden otele mesaj göndermesi yeterli.

İşletmeler virüse geçit vermeyecek

Sensormatic, Passlogic personel devam takip yazılımına HES (Hayat Eve Sığar) kodu sorgulama

modülü ekledi. Passlogic personel devam takip yazılımı, Sensormatic’in bina otomasyon

ve güvenlik sistemlerinin birbiriyle kolayca iletişim kurmasını sağlayan en önemli yazılım

çözümlerinden biri. Kurumlar bu çözümü kullandıklarında hem personel hem de ziyaretçiler için

uçtan uca kayıt ve yönetim olanağına sahip oluyor. Sensormatic, ihtiyaca göre geliştirilebilme

özelliği ile öne çıkan Passlogic yazılımına son olarak HES (Hayat Eve Sığar) kodu sorgulama

modülü ekledi. Bu özellik sayesinde çözümü kullanan kurumlar personel ve ziyaretçilerinin HES

kodunu Passlogic üzerinden sorgulayabilecek. Pandemi döneminde iş yerinde çalışan sağlığının

korunması bu teknolojik çözümle kolaylaşacak. Sağlık Bakanlığı kısa bir süre önce en az 500

çalışanı olan iş yerlerinin kullanabilmesi için HES kodu kurum entegrasyonu servisini hayata

geçirdi. 500 ve üzeri çalışana sahip iş yerleri Sağlık Bakanlığı’na başvurarak HES kodu sorgulama

iznini alabiliyor. Passlogic uygulamasını kullanan iş yerleri de sisteme kolaylıkla girebiliyor.



70

hotel restaurant

& hi-tech

hotel-tech

Siber dolandırıcıların gözü

seyahat ve konaklama sektörlerinde

Yayınlanan son rapora göre son 2 yılda 100 milyarın üzerinde kimlik bilgisi doldurma

saldırısı gerçekleşti. 60 milyardan fazlasının konaklama, seyahat ve perakende sektörlerinde

gerçekleştiğine dikkat çeken WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, hem

şirketlerin hem de kullanıcıların bu saldırılardan daha fazla zarar görmemesi için çok faktörlü

kimlik doğrulama çözümlerine sahip olması gerektiğini aktarıyor.

Kimlik bilgisi doldurma saldırıları

durdurulamıyor. Temmuz 2018 ile

Haziran 2020 yılları arasında 100

milyardan fazla kimlik bilgisi doldurma

saldırısı gerçekleşirken, bunların

60 milyardan fazlası perakende,

seyahat ve konaklama sektörlerine

yönelik gerçekleşti. Bu saldırıların

şirketlere milyonlarca dolarlık

kayıplara ve kullanıcıların da verilerinin

ifşa edilmesine sebep olduğunu

belirten WatchGuard Türkiye ve

Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez,

çalınan kimlik bilgilerinin başarıyla

kullanılmasını engelleyecek çözümün

çok faktörlü kimlik doğrulama güvenliği

olduğunu vurguluyor.

Hackerlerin kıskacında bu 3 sektör

var

Kullanıcı adı ve şifrelerine erişen

hackerlerin birçok uygulama ve web

sitesinde çeşitli kombinasyonları özel

yazılımlarla denemesi, kimlik bilgisi

doldurma saldırılarını oluşturuyor.

Daha önceden ifşa edilen bilgiler

de olmak üzere birçok kaynaktan

beslenen hackerler adeta bir açık büfe

zenginliğinde kişisel ve finansal verilere

erişiyor. Hem kazanç sağlayabilecekleri

hem de fidye talep edecekleri en uygun

sektörlere hackerlerin yöneldiğini

ifade eden Yusuf Evmez, perakende,

konaklama ve seyahat sektörlerindeki

şirketlerin ve müşterilerinin hedef

tahtasından inmediğini aktarıyor. Son 2

yılda 60 milyarın üzerinde gerçekleşen

saldırılara da dikkat çeken Evmez,

kullanıcı bilgileri ve şifreleri güvende

olmayan kişilerin verileri ve elde

ettikleri maddi kazanç hediyelerinin

hackerlerin eline geçtiğini, şirketlerin

de bu süreçten ciddi anlamda zarar

gördüğünü belirtiyor.

Sadakat programlarının içini

boşaltıyorlar

Hackerlerin konaklama, seyahat ya da

perakende sektörlerine saldırmalarının

altında kazançlı bir neden yatıyor.

Özellikle bu sektördeki birçok

şirketin devamlılık sağlayan ve uzun

yıllardır hizmet alan müşterilerine

sağladıkları kampanya, indirim,

hediye vb. programları, hackerlerin

kazanç kapısı haline gelmiş durumda

bulunuyor. Hackerlerin elde ettikleri

bilgilerle ücretsiz konaklama, indirimli

uçak bileti gibi ödüllere el koyduğunu

belirten Evmez, Dark Web üzerinden

%50 indirimli uçak bileti ödülünün 100

dolara kolayca satılabildiğini aktarıyor.

Hesap bilgileri ele geçirilen

kullanıcıların saldırılardan

etkilenmemesi adına güçlü parolalar

kullanması gerekiyor. Güçlü parolaların

hackerler tarafından ele geçirilip birçok

alanda kullanılmaması ve verilerin ifşa

edilememesi adına çok faktörlü kimlik

doğrulamanın önemli bir savunma

anahtarı olduğunu aktaran WatchGuard

Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü

Yusuf Evmez, MFA’yı devreye alarak

yalnızca kimlik bilgilerini değil, aynı

zamanda VPN erişimini ve bulut

uygulamalarını da korumanın mümkün

olduğunu ifade ediyor.



72

hotel restaurant

& hi-tech

ürün

Özel tatlar deneyimlemek için:

RATIONAL’den yeni VarioSmoker

Tütsülemek; ABD’ de bir gelenek, Avrupa’da ise daha fazla meraklısı oluşuyor. Yiyecekleri

korumanın ve yeni tatlar ortaya çıkarmanın eski ama karmaşık bir yöntemi. Akıllı mutfak

ekipmanları sayesinde günümüzde tütsülemek çok daha kolay ve güvenilir. Örneğin, yeni

iCombiPro buharlı kombi için geliştirilmiş olan yeni VarioSmoker ile. VarioSmoker, pişirme

sistemine USB üzerinden bağlanır, bir açma kapama anahtarı ile başlatılır ve akıllı pişirme

fonksiyonları ile kontrol edilir. Sonuç: bir dokunuş ile tütsülenmiş yiyecekler.

RATIONAL Türkiye Kurumsal Şefi

Melih Kümbüloğlu, “ Balık, et ve

sebzeler VarioSmoker ile aynı

anda pişirilip tütsüleniyor ve çok özel

bir tada sahip oluyor.” diyor. Kullanıcı

için işi olabildiğince kolaylaştırmak

ve başarıyı garantilemek için

VarioSmoker’ı iCombiPro’ya

bağladıktan sonra pişirme fonkiyonları,

buharlı kombi fırının pişirme zekası

olan iCookingSuite’de görüntülenir.

Tütsüleme öncesi aşamalar seçilen

ürünlerin yoğunluğu ve aroması

ayarlanabilir.Talaş veya peletler gibi

tüm yaygın tütsüleme malzemeleri,

tütsüleme kutusu içine yerleştirilir.

Aroma ve yoğunluk, tütsüleme

malzemeleri seçimi, pişirme

kabinindeki sıcaklık ve hammaddelerin

hazırlanması bir kombinasyon sonucu

belirlenir. iCombi Pro istenilen sonucun

sorumluluğunu üstlenir. Ayrıca yoğun

tütsü kokusu da dahil olmak üzere tüm

izleri ortadan kaldıran iCareSystem

programı ile temizlik işininde

üstesinden gelir. Kullanımdan sonra,

VarioSmoker alandan tasarruf sağlayan

bir tutucuya asılabilir. Tutucuyu

doğru yükseklik için ayarlayabilirsiniz.

VarioSmoker, 1997’den beri tüm

RATIONAL buharlı kombi ünitelerinde

manuel modda kullanılabilir. Henüz

füme meraklısı değilseniz, bu çözümün

hem şefleri hem de misafirleri

etkileyeceğinden emin olabilirsiniz.



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!