You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Etin Kralı
Cüneyt Asan
"Dünyaya kasaplık
için gönderildim"
iş’te kadın röportaj
Tuğçe
Aydemir
“Aradığım tutku ve heyecanı
turizmde buldum”
The Steeve
yeni yeri
Kuruçeşme’de
Açık otellerde sonbahar
%44.9 dolulukla başladı
Pandemi bile lezzet ateşine
gölge düşüremedi!
4. Uluslararası Adana Lezzet
Festivali meydan okudu
İstanbul hâlâ ekside, Antalya %60’ı gördü
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Eylül 2020’ye
ilişkin konaklama sektörü doluluk oranlarını açıkladı.
Türkiye genelinde otellerin önemli bir bölümü
pandemi nedeniyle verdikleri ‘mola’ya devam
ederken, açık olan otellerden sağlanan verilere göre
Eylül 2020’de Türkiye'nin otel dolulukları, 2019’un
aynı ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama yüzde
44.9 oldu. Doluluklarda İstanbul hâlâ ekside iken
Antalya %60’ı gördü. Dünya çapında veri ve analiz
şirketi STR'nin TÜROB için hazırladığı ‘Eylül 2020
Ülke Performans Raporu’nun ayrıntılarını gündem
sayfalarımızdan okuyabilirsiniz.
Dorak MICE Grup Direktörü. Bir turizm firması
ajansında grafikerlikle başladığı kariyer yolculuğunu
bugün Dorak Holding çatısı altında etkinlik sektörü
yöneticiliğiyle devam ettiren Tuğçe Aydemir, aradığı
tutku ve heyecanı turizmde bulduğunu belirterek,
“Turizm sektörü bana isteklerimi, aradığım tutkuyu
ve heyecanı sonuna kadar verdi. Organizasyon ile
uğraşmak, tasarlamak, içerik üretmek ve yönetmek
elbette büyük bir planlama işi. Ancak her an her
şey değişebilir. Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her
zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi bir karar
alıcı, lider olmalısınız. Ben işimde kendimi buldum”
diyor. Genç ve deneyimli turizmci Tuğçe Aydemir’in
kariyer yolculuğu sizlerle.
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı Cem
Polatoğlu, rehber eşleri için Odalar’a seslendi:
Mesleki eğitime psikolojiyi de eklemeleri tavsiyesinde
bulunan yazısında “Kahve kültürü de olmayan
rehber arkadaşlarımız evlere kapandı. Eşlerin,
bilgisi, kültürü ve karizması ile aşık oldukları
adam, bu süreçte değişmiş, evde, mutfakta,
temizlikte, alışverişte, çocuk idaresinde işlerine
karışmaya başlamış, evde kendilerine neredeyse
söz hakkı bırakmamıştır. Aksi takdirde bu süreçte
kulağımıza gelen çatırdama sesleri yerini kırılmalara
bırakacaktır.” dedi. Yazının devamı gündem makale
sayfamızda…
Adana Valiliği himayesinde bu yıl dördüncüsü
düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali,
ilham veren tüm renkleriyle lezzet ateşini bu
yıl da dijital dünya için yaktı. Salgın önlemleri
kapsamında halkın katılımı olmaksızın, ağırlıklı
gastronomi profesyonellerinin nitelikli desteği ve
katkısıyla gerçekleşen etkinliğe Covid-19 bile gölge
düşüremedi! Etin Diyarı Adana, Adanalılığını yaptı,
Türkiye’nin ilk dijital lezzet etkinliğiyle rakiplerine
meydan okudu… En renkli kareleriyle gastro etkinlik
bölümümüzde.
Yarım asırdır et kesiyor. Öyle gelişine satır vurur
gibi değil üstelik! ‘Canlı’ demeyi yeğlediği o
insandan da cömert hayvana değer ve kutsallığını
hissettirme özverisi ve ustalığıyla… Aşkla, şefkatle,
tutkuyla, emekle… Türkiye’de kasaplığıyla övünen
kim varsa onun dükkanından mezun. Kim “bu işte
en iyi benim” diyorsa, o var olduğu için! Günaydın
Et’in ortaklarından Cüneyt Asan, nam-ı diğer etin
kralı, “Türkiye’de kasaplığı kökünden, A’sından
Z’sine ben değiştirdim, geliştirdim.” diyecek kadar
kıdemli, emektar. “Sadece kasaplık mı? Şişman
ve göbekli kasapları bile değiştirdim. Manken gibi
yaptım. Çünkü rol modeldim. Dünyaya kasaplık için
gönderilmiştim.” sözlerini sarf edecek kadar da cesur
ve iddialı! Etin Kralı Cüneyt Asan’ın ilham veren
hikayesi en çarpıcı fotoğraflarıyla bu sayımızda.
Keyifli okumalar dilerim.
K
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
TEKNIK MÜDÜR
EMİR ÖMER ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
TOLGA ÇAKMAKLI
tolga.cakmakli@img.com.tr
TAYFUN AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY
HÜSEYİN KURT
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği
Başkanı
GÜRKAN BOZTEPE
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı
TEZER ÖNER
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve
İşletme Yatırım Danışmanı
TURGUT AY
Türkiye Aşçılar ve Şefler
Federasyonu Başkan Yrd.
ORHAN GENCELİ
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)
Yönetim Kurulu Üyesi
CTP - BASKI
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
ADRES
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
İSTMAG
Magazin Gazetecilik Yayıncılık
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No: 11 Medya Blok Kat: 1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
BILGI İŞLEM
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
28
26 30
antre
10 Sektörden kısa haberler
gündem
16 Açık otellerde sonbahar %44.9
dolulukla başladı
18 2021 öngörülerine göre
Türkiye’nin turizm gelirleri ve
turist sayısı…
20 Öner: Şimdi en çok da umut
aşısı lazım
22 Dünyada turizme güven dipte!
Her 5 kişiden 3’ü…
24 Polatoğlu rehber eşleri için
Odalar’a seslendi: Psikolojik
eğitim de verin!
25 Ve Divan yeşil sahaya indi,
artık etkinlikler…
yeni yatırımlar
26 Ekimde dünya çapında 321
yeni otel açılacak
28 Net Holding’in Avrupa’daki
ikinci oteli Budva’da
açılacak
iş’te kadın
30 Aydemir: Aradığım tutku ve
heyecanı turizmde buldum
marka
36 Yönter: Pandemi, Ar
Yıldız’ın marka değerini bir
kat daha artırdı
38 Simfer’in 2023 hedefinde
300 Milyon USD’ye ulaşmak
var!
40 Tayalı: Horeca alımlarında
öncelik, hijyenik ürünlerde
42 Günden güne, fincandan fincana
memnuniyet JURA
44 Çukurova Isı uyardı: Kafe ve
restoran ısıtmasında bunlara
dikkat!
şefin gözünden
46 Etin Kralı Cüneyt Asan: Dünyaya
kasaplık için gönderildim
gastro etkinlik
50 Pandemi bile lezzet ateşine
gölge düşüremedi! Adana Lezzet
Festivali meydan okudu
52 Yavuz: Gastronomide fark
oluşturan hikayeleri birlikte
yazmalıyız
www.hotelrestaurantmagazine.com
58 46
64
gastro güncel
54 Metro Türkiye 4.
Sürdürülebilirlik Raporu’nu
yayımladı
56 Balta: Az mı çile çektik!
gastro aktüel
58 Gastronomi sektöründen kısa
haberler
fuar
hotel-tech
66 Pos Sistemine entegrasyonda
bunlara dikkat!
70 Siber dolandırıcıların gözü
seyahat ve konaklama
sektörlerinde
ürün
72 Özel tatlar deneyimlemek için:
RATIONAL’den yeni VarioSmoker
60 Messe Frankfurt İstanbul
Türk ihracatını artırıyor
42
yeni mekan
64 The Steeve, yeni yeri
Kuruçeşme’de
www.hotelrestaurantmagazine.com
10
hotel restaurant
& hi-tech
antre
EMITT’e pandemi ertelemesi:
Yeni tarih 9 – 12 Şubat 2022
Dünyanın en büyük 5 turizm fuarı arasında yer alan, Türkiye’nin tanıtımına ve turizm
sektörünün marka haline gelmesine hizmet eden, dünya turizmine yön veren sektör
temsilcilerinin buluşma platformu olan Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm Fuarı – EMITT,
tarih değişikliğine gitti. Daha önce 10 – 13 Şubat 2020 olarak duyurulan fuarın tarihi, Hyve
Group’un iş ortakları başta olmak üzere geniş katılımcı, ziyaretçi ve yerli ve yabancı paydaşları
ile yaptığı görüşmeler neticesinde Fuarın 9 – 12 Şubat 2022 tarihinde düzenlenmesine karar
verildi. EMITT Fuarı’nı düzenleyen küresel fuarcılık şirketi Hyve Group’un Bölge Direktörü
Kemal Ülgen, fuarın yerel ve uluslararası tüm paydaşlar için daha verimli bir şekilde
gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Ülgen, şöyle devam etti: “Daha önce 2022 yılına
ertelediğimizi duyurduğumuz fuarımızın yeni tarihi 9-12 Şubat 2022 olarak belirlenmiştir.
9-12 Şubat 2022 tarihinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirmeyi planladığımız
25. EMITT Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda, iş birliklerimizi her
zaman olduğundan daha kapsamlı ve güçlü bir şekilde hayata geçirmeyi ve sizleri ağırlamayı
heyecanla bekliyoruz. Bizlere verdiğiniz daimi destek için bir kez daha teşekkür ediyor, sizlere
ve sevdiklerinize sağlıklı günler diliyoruz.”
Karaküçük: “Kayak sezonunda talep
daralmayacak, aksine artacak”
Bu yıl Avrupa’daki birçok kayak merkezinin açılmayacak olması, karantina şartları, Rus ve
Ukrayna Hükümetlerinin sadece Türkiye’ye turistik seyahate izin vermesi gibi sebeplerden
ötürü, Türkiye’deki kış turizm merkezleri, özellikle de Kapadokya’ya yakınlığı ile Erciyes’te
patlama bekleniyor. Kayak turizminin ve şehrin lokomotif oteli olan Radisson Blu Hotel
Kayseri Genel Müdürü Menderes Karaküçük, kayak sporunun doğası nedeniyle pandeminin
yayılması riskini arttıracak bir spor dalı olmadığının altını çizerek “Kayak sporu, bulaşma
riskinin minimum olduğu bir spor dalıdır. Öncelikle kayak sporunda, sporcular arasındaki
kaza riskini azaltmak için sosyal mesafenin gerektirdiğinden kat kat fazla olan bir mesafe
gerekiyor. Bu sebeple, kayak sezonunda talebin daralacağını düşünmüyoruz. Bu sene kayak
sezonunda otelimizin yüksek doluluklar gerçekleştirmesini öngörüyoruz. Geçen senelerde
olduğu gibi bu sene de, ilk sıralarda Ukrayna, Rusya ve Türkiye’den misafirlerimizi ağırlamayı
hedefliyoruz” diye konuştu.
Dünyanın ilk açık hava M.I.C.E
festivali geliyor!
Dünyanın networking içeren ilk ve tek açık hava M.I.C.E Festivali olma özelliğini
taşıyan “Summer MICE Fest & Networking”, 4-5 Haziran 2021 tarihlerinde,
İstanbul Lifepark’ta gerçekleşecek. Summer MICE Fest tarafından 15 bin
metrekare alanda düzenlenecek olan festival kapsamında, pandemi sonrası
yeniden yapılanmaya giden pek çok ajans, otel, mekan ve tedarik zincirleri ile
ilk buluşma ve son pozisyonlarını anlatma imkanı vermesi hedefleniyor. Festival
alanında 2.500 metrekare açık hava standları ve sergi alanları, yaz temalı açık
hava smf food court alanı, 2.000 metrekare dinlenme ve aktivite alanız SMF
Experience Court, SMF Talk Corner Garden, VIP B2B Lounge, Press Lounge, 2.000
metrekare parti alanı ve 1.000 metrekare 2 SMF VIP Party Lounge bulunuyor.
TIES'in Türkiye Yetkili Elçisi Kalender,
ilk ekoturizm ödülleri için düğmeye bastı
Ekoturizmde farkındalık oluşturmak, sürdürülebilir turizmi teşvik ederken, alanının
başarılı isimlerini onore etmek amacıyla Uluslararası Ekoturizm Topluluğu TIES (The
International Ecotourism Society) tarafından düzenlenecek olan Ekoturizm Ödülleri,
2 Ekim 2021’de Azerbaycan Bakü’de sahiplerini bulacak. En az 5 milyon kişinin
oy kullanmasının beklendiği ödüller için Türkiye’den katılım yapacak firmalardan
kayıt ücreti alınmayacak. Uluslararası Ekoturizm Başkan Yardımcılığı görevinin
yanı sıra Avrupa ve Asya’dan Sorumlu Başkanı olarak da atanan TravelShop Turkey
Genel Müdürü Murtaza Kalender, “Ekoturizm Ödül törenini çok önemsiyorum.
Yaklaşık beş milyon kişinin oy kullanacağı törene ülkemizdeki tüm turizmciler aday
olabilir. Milyonlarca kişinin oy kullanacağı bu platforma kaydolarak sesinizi dünyaya
duyurabilirsiniz.” dedi.
12
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Havacılığın en hızlı toparlanan
5’inci ülkesi, Türkiye!
Küresel ticaretin nabzını tutan ödeme sistemleri lideri Mastercard, Recovery Insights: Travel Check-In raporu
ile turizm ve eğlence sektörlerindeki toparlanmayı mercek altına alındı. Havacılık, konaklama gibi sektörlerin
yanı sıra restoran, kafe gibi yerlerde yapılan harcamaları da kapsayan rapora göre, Avrupa bölgesel seyahatlerin
sağladığı avantaj nedeniyle ipi göğüsledi. Özellikle Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin (BRIC) ülkelerinde olduğu
gibi geniş coğrafya ve kalabalık nüfusa sahip bazı ülkelerde ise, toparlanma iç hat uçuşlarından geldi. Çin ve
Rusya’nın havacılık sektöründe toparlanmada küresel uçuşlar önemli rol oynarken, Brezilya ve Hindistan’da ise
bölgesel uçuşlar etkili oldu. Çin ve Rusya havacılığın hızlı toparlandığı ülkeler olarak dikkat çekerken, Hindistan
ve Brezilya sekizinci ve dokuzuncu sıraya yerleşti. Türkiye ise, yine geniş coğrafyasından kaynaklı iç hatlar ve
özellikle Avrupa’dan yapılan uçuşların da etkisiyle havacılıkta en hızlı toparlanma yaşanan beşinci ülke oldu.
2020 yılının başında ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan COVID-19 salgını, seyahat yasağı, fiziksel izolasyon
ve karantina gibi uygulamalar nedeniyle turizm ve eğlence sektörünü de önemli derecede etkiledi. Birleşmiş
Milletler Dünya Turizm Organizasyonu (UNWTO) verilerine göre yılın ilk 7 ayında uluslararası seyahat edenlerin
sayısı yüzde 65 düşerken, dünya çapında turizmden elde edilen gelirler de 460 milyar dolar azaldı.
Türkiye’de mavi tur pazarı 300 milyon dolara ulaştı
Yoğun stres altında geçen pandemi dönemiyle beraber vatandaşlar tatil tercihlerinde değişime gitti. Bu süreçte
güvenli tatil yapma ihtiyacı tekne ve yat tatilini ön plana çıkardı. Türkiye’nin yüzde 100 online ilk ve tek tekne
kiralama platformu viravira.co’nun CEO’su Baran Yıldırım, “Pandemi sonrasında, alternatif tatil turizmine
yönelen kişilerin ilk tercihlerinden biri kalabalıklardan uzak tekne tatili oldu. Yurt içinde birçok kişi bu sene
ilk defa mavi tur tatil konseptini deneyimledi. Türkiye mavi tur pazarı büyüklüğü 300 milyon dolar, toplam
deniz deneyimleri pazarı ise 1 milyar dolara yaklaştı” dedi. Yıldırım, “Ülkemizin bir yarımada olması ve eşsiz
güzellikteki koylarımızla yat turizminde oldukça avantajlı konumdayız. Türkiye’nin deniz turizminin toplam
turizm gelirleri içerisindeki payı yüzde 20 seviyesinde ancak bu alanda faaliyet gösteren tek platform biziz. Bu
süreçte pandemiye rağmen operasyonlarımızı büyütmeyi başardık ve 2020 sezonunu, geçtiğimiz yıla göre yüzde
60 civarında bir büyüme ile kapatmayı hedefliyoruz. Turizm Bakanlığı’ndan belgeli 1.900 civarındaki Türk ve
yabancı bayraklı mavi tur teknesinin yüzde 60’tan fazlası sistemimizde bulunuyor. 41 ülkede 900’ün üzerinde
lokasyonda 11 bin tekneyi misafirlerimizin erişimine sunuyoruz. 2021 sezonunda bu oranı yüzde 80 seviyesine
çıkarmayı ve gün içi kiralanan teknelerin de gelmesiyle, Türkiye’de kayıtlı tekne sayısını 2 binin üzerine çıkarmayı
hedefliyoruz” diye konuştu.
Bulgaristan - Türkiye heyetleri turizmde
iş birliği için toplandı
Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Mariyana Nikolova ve beraberindeki 7 kişilik heyetle Türkiye’ye
gerçekleştirdikleri resmi ziyaret kapsamında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alparslan’ın ev sahipliğinde,
22 Ekim Perşembe günü İstanbul CVK Bosphorus Hotel’de aralarında TÜRSAB’ın da bulunduğu turizm sektör
kuruluşlarının temsilcilerinin de katılımıyla bir toplantı düzenlendi.Toplantıda Bakan Yardımcısı Sayın Alparslan
konuşmasında 3. Turizm Karma Komisyonu Toplantısı’nın bu yıl bahar ayında Bulgaristan’da düzenlenmesi, vize
süreçlerinde Yunanistan modelinin uygulanarak Türkiye’den Bulgaristan’a ziyaretlerin artırılması, TGA ile ortak
projeler geliştirilmesi ve uzak ülkelerden ülkemize gelen turistlere yönelik Bulgaristan turizminin canlandırılması
önerilerinde bulunarak; karşılıklı turizm ilişkileri ve iş birliğinin devamı temennilerini yineledi. TÜRSAB Başkanı
Firuz Bağlıkaya, özellikle pandemi sürecinde komşu ülkelerle birçok alanda ortak hareket etmenin öneminde
değindi. Bağlıkaya konuşmasında Türkiye ve Bulgaristan arasında karşılıklı ziyaretçi akışının artırılması, yeni turizm
ürünleri, pazarlama ve eğitim gibi iş birliğini daha ileriye taşımak amacıyla yapılacak çalışmalara her zaman hazır
olduklarının altını çizdi.
Seyahate en hevesliler,
zenginler!
Dünyanın önde gelen vergisiz (Tax free) alışveriş sağlayıcısı Global Blue, 30 bin
uluslararası müşteri ile gerçekleştirdiği araştırma raporunu açıkladı. Raporun
sonuçlarına göre, ankete katılanların yüzde 55'i seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle
birlikte yurt dışına çıkmaya hazır olduklarını belirtiyor. Temmuz ayında yapılan
ankette, uluslararası alışveriş yapanların yarısından fazlası (% 55), sınırların açılması
ve karantina gerekliliği olmaması halinde ertesi ay yurt dışına seyahat etmeye istekli
olduklarını söylüyor. Ülke bazında bakıldığında ise, Rusya yüzde 60 ve Ortadoğu ülkeleri
yüzde 35 oranında 2020 yılında seyahat etme arzusundayken, Çin yüzde 45, ABD yüzde
50 ve Güney Doğu Asya vatandaşlarının yüzde 50’si seyahatlerini 2021'in ilk yarısına
kadar erteleme eğiliminde. Rapora göre, elit ve sık seyahat eden müşterilerin yüzde 60'ı,
ertesi ay seyahat etme eğiliminde olduklarını belirtiyor. Sık seyahat etmeyen müşteriler
arasında bu oran yüzde 50’ye, elit ve sık seyahat eden müşteriler arasında ise, bu oran
Amerika'da yüzde 65'e, Rusya'da ise yüzde 80'e ulaştı.
guralporselen.com.tr
14
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Turizmde yaz sezonu hasatsız geçti.
Bir tek…
2019 yılı turizm sektörü açısından oldukça hareketli bir yıl olurken, yeni yatırımların etkisiyle sektörün 2020
yılında daha da hız kazanacağı öngörülürken koronavirüs tüm planları altüst etti. Türkiye’nin virüs ile başarılı
mücadelesi ve ‘Güvenli Turizm Modeli’ diğer ülkelere oranla sektörde hareketlenmelere neden olsa da
geçtiğimiz yıllara göre düşüş gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre Haziran,
Temmuz ve Ağustos aylarında Türkiye'yi ziyaret eden turistlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre
yüzde 81,5 geriledi. İç turizmin de geçtiğimiz yıla göre gerilediğini belirten biletall.com CEO’su Yaşar Çelik,
“Koronavirüste aşı ve tedavinin hala olmaması belirsizlik havası oluşturuyor. Bu durum seyahatseverlerin dahi,
seyahat etmekten çekinnmesine neden oluyor. Kişileri ürkütüyor. Geçen yıla göre planladığımız büyümeleri de
gözönüne aldığımızda 2020 yaz sezonunda olması gerekenin yüzde 30’u kadar iş yaptık diyebiliriz. Bu konuda
bizler online seyahat sektörü oyuncuları kısmen, geleneksel satış kanallarında göre daha az kaybettik ve
geleneksel kanallara göre pandemi sonrası daha hızlı toparlanıp, daha hızlı büyüyeceğiz gibi görünüyor. Pandemi
döneminde online alışverişin artması ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi seyahat sektöründe de önümüzdeki
yıllarda köklü değişiklikler getirecek ‘’ dedi.
Fairmont İstanbul’a yeni genel müdür
Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu çatısı altındaki Fairmont
İstanbul’un yeni genel müdürü Nicolas Kipper oldu. Kipper, genel müdürlük
görevini 1 Ekim 2020 tarihinden itibaren üstlenecek. Strasbourg Üniversitesi'nden
konukseverlik alanında yüksek lisans derecesine sahip olan Kipper, kariyerine
yeme ve içme alanında başladı. Kipper, Rusya ve Londra'daki birçok uluslararası
lüks markanın Genel Müdürü olmak üzere sektörde uluslararası deneyime
sahip. Nicolas Kipper, Fairmont İstanbul'un faaliyetlerini Fairmont marka
standartlarına uygun olarak denetlerken, bir yandan da finansal performansı ve
misafir memnuniyetini güçlendirmekten sorumlu olacak. Kipper ayrıca Accor Otel
Grubu’nun tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele
kapsamında çalışanlarına, ortaklarına ve topluma destek vermek amacıyla
oluşturduğu “ALL Heartist” fonuna katılımı ve fonun gelişimini de en üst düzeye
çıkarmaya çalışacak.
Sadece 12 otel projesini iptal etti
Bünyesinde çeşitli markalardan toplam oda sayıları 883 bine ulaşan 5 bin 900 otel bulunan
InterContinental Hotels Group (IHG) yönetimi, Covid-19’a rağmen otel yatırımlarına devam ediyor. 2020
yılının son çeyreğinde sadece 12 otel projesini iptal eden şirket yönetiminin devam eden 2bin 758 ve
bekletilen 317 yeni otel projesi bulunuyor. Kerem Köfteoğlu’nun TOPHOTELPROJECTS verilerinden
derlediği bilgilere göre, bünyesinde InterContinental, Kimpton, Six Senses, Regent, avid, Crowne Plaza,
Hotel Indigo, Even Hotels, Voco, Hualuxe ve Holiday Inn otel markalarını barındıran InterContinental
Hotels Group’un (IHG) geçmişi, girişimci William Bass'ın 1777’de kurduğu Burton Biracılığa dayanıyor.
Günümüzde gerek bünyesindeki otel markaladı ve 100’ü aşkın ülkede işlettiği otel sayılarıyla dünya otel
devleri arasında bulunan IHG yönetimi, pandemi döneminde de otel yatırımlarına devam ediyor. Covid-19
salgınına rağmen, 13 Mayıs 2020 itibarıyla şirketin ABD ve Avrupa'da devam eden 453 otel projesi vardı.
Bu sayı daha sonraki aylarda 476'ya ulaştı. Şirketin söz konusu tarihte bekleyen 51 otel projesi de vardı.
Global, Port Akdeniz’i QTerminals’e
devrediyor
Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding
iştiraki Global Ports Holding, portföyünde bulunan Antalya’daki ticari limanı Port
Akdeniz’in devri için Katar merkezli ticari liman işletmecisi QTerminals ile hisse
satım sözleşmesi imzaladı. Gerekli onayların alınmasının ardından gerçekleşecek
satışın toplam bedeli ise 140 milyon dolar olacak. Global Yatırım Holding ve
Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, Port Akdeniz’in
QTerminals’e devrinin zaten güçlü olan Türkiye ve Katar ilişkilerini daha da ileriye
taşıyacağını kaydetti. Kutman, satış işleminin tamamlanması ile birlikte Global
Ports Holding’in, stratejisi doğrultusunda kruvaziyer odağının daha da arttığını
söyleyerek, “Kruvaziyer operasyonları Covid-19 pandemisinden önemli ölçüde
etkilenmeye devam etse de kruvaziyer turizmi uzun vadede önemini koruyor. Bu
dönemde de dünyadaki önemli kruvaziyer limanları için önümüze çıkan fırsatları
değerlendirmeye devam ediyoruz” dedi.
16
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Açık otellerde sonbahar %44.9
dolulukla başladı
TÜROB, açık olan otellerden sağlanan verilere göre Eylül 2020’de Türkiye'nin otel doluluklarının
2019 yılının aynı ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama yüzde 44.9 olduğunu açıkladı.
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Eylül
2020’ye ilişkin konaklama sektörü
doluluk oranlarını açıkladı. Türkiye
genelinde otellerin önemli bir bölümü
pandemi nedeniyle verdikleri ‘mola’ya
devam ederken, açık olan otellerden
sağlanan verilere göre Eylül 2020’de
Türkiye'nin otel dolulukları, 2019’un aynı
ayına göre yüzde 39.6 azalarak ortalama
yüzde 44.9 oldu. Dünya çapında veri ve
analiz şirketi STR'nin TÜROB için hazırladığı
‘Eylül 2020 Ülke Performans Raporu’na
göre, eylül ayında ortalama günlük satılan
oda bedeli (ADR) yüzde 4.8 artışla 87.2 Euro
olarak gerçekleşti. Konaklamada en önemli
gelir kalemi olarak kabul edilen toplam
oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen
gelirler (RevPAR) ise yüzde 36.8 düşüşle
39.1 Euro’ya geriledi. Türkiye’nin Ocak–
Eylül 2020 dönemini kapsayan 9 ayda ise
ortalama doluluk oranı yüzde 47.8 düşüşle
yüzde 35.4, günlük satılan oda bedeli yüzde
9 düşüşle 72.0 Euro, oda başı elde edilen
gelir yüzde 52.5 düşüşle 25.4 Euro oldu.
Eresin: “2021’e hazırlanıyoruz”
TÜROB Başkanı Müberra Eresin konuyla
ilgili değerlendirmesinde, sektörün 2-3
aylık kısmi bir kımıldamanın ardından
sonbaharla birlikte pandeminin de etkisiyle
yeniden sakin bir döneme girdiğini belirtti.
Hem şehir hem de kıyı bölgelerde otellerin
büyük bölümünün halen kapalı olduğuna
dikkat çeken Eresin, “Tüm umut ve
beklentimiz pandemiyi geride bırakarak
2021’in ikinci yarısından sonra yeniden
ekonominin lokomotif sektörü haline
gelebilmek” dedi.
İstanbul hâlâ ekside
İstanbul'un Eylül 2019’da yüzde 80.7
olan doluluk oranı, Eylül 2020'de yüzde
45.3 azalarak, yüzde 44.1 olarak ölçüldü.
İstanbul’da ortalama günlük satılan oda
bedeli 88.6 Euro ile Eylül 2019’a göre yüzde
7.6 düştü. Odabaşı elde edilen gelirler ise
geçen yıla oranla yüzde 49.5 gerileyerek
39.1 Euro olarak ölçüldü. İstanbul’da Ocak-
Eylül 2020 döneminde ise geçen yılın aynı
dönemine göre ortalama doluluk yüzde 50.2
düşüşle yüzde 36.9, ortalama günlük satılan
oda bedeli yüzde yüzde 14.8 düşüşle 76.7
Euro, oda başı elde edilen gelir yüzde 57.6
düşüşle yüzde 28.3 Euro olarak gerçekleşti.
Antalya %60’ı gördü
Antalya’da Eylül 2020 otel dolulukları bir
önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
23.2 azalarak yüzde 60.5 oldu. Ortalama
günlük satılan oda bedeli 138.3 Euro ile
Eylül 2019'a göre yüzde 39.7 arttı. Odabaşı
elde edilen gelirler geçen yıl eylül ayına
göre yüzde 7.2 artarak 83.6 Euro olarak
ölçüldü. Antalya’da Ocak-Eylül 2020
döneminde ise geçen yılın aynı dönemine
göre ortalama doluluk yüzde 41 düşüşle
yüzde 39.8, günlük satılan oda bedeli yüzde
10 artışla 106.8 Euro, oda başı elde edilen
gelir yüzde 35 düşüşle 42.5 Euro oldu.
Avrupa’da durum
Eylül 2020’de Avrupa destinasyonları
doluluk ortalaması yüzde 51.7 düşüşle
yüzde 38.9 olurken, ortalama oda fiyatı
yüzde 29.9 düşüşle 86.4 Euro, oda geliri
yüzde 66.1 düşüşle 33.6 Euro olarak tespit
edildi. 9 ayda ise Avrupa destinasyonları
doluluk ortalaması yüzde 51 düşüşle yüzde
35.7 olurken, ortalama oda fiyatı yüzde
17 düşüşle 94.4 Euro, ortalama oda geliri
yüzde 59.3 düşüşle 33.7 Euro oldu.
18
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
2021 öngörülerine göre Türkiye’nin
turizm gelirleri ve turist sayısı…
Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2020 Raporu’na göre; haziran ayından itibaren uçuşların
açılmaya başlaması ve ağustos ayında Rusya’dan turistlerin gelmeye başlamasının
etkisiyle turizm sektörünün Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasına doğrudan katkısında
yılsonuna kadar toparlanma yaşanacağı öngörülüyor. Turizm sektörünün Türkiye’nin
gayrisafi milli hasılasına doğrudan katkısının 2020 yılında 15 milyar dolar civarında
gerçekleşmesi beklenirken, 2021 yılında 20 - 27 milyar dolar arasında gerçekleşebileceği
ifade ediliyor.
Uluslararası denetim ve danışmanlık
şirketi EY (Ernst & Young), Türkiye’nin
turizm ve konaklama piyasasına
ilişkin hazırladığı Turizm Sektörü
Değerlendirmesi raporunun sonuçlarını
açıkladı. Raporda haziran ayından itibaren
uçuşların açılmaya başlaması ve ağustos
ayında Rusya’dan turistlerin gelmeye
başlamasının etkisiyle sektörün Türkiye’nin
gayrisafi milli hasılasına doğrudan
katkısında yılsonuna kadar toparlanma
yaşanacağı öngörülüyor. Turizmin
Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasına
doğrudan katkısının 2020 yılında 15 milyar
dolar civarında gerçekleşmesi beklenirken,
2019 yılına göre yaklaşık %60 düşüş
görülebileceği belirtiliyor. 2021 yılında ise,
bu rakamın 20-27 milyar dolar arasında
gerçekleşebileceği ifade ediliyor. Turizmin
gayrisafi milli hasılaya doğrudan katkısı
2019 yılında ise 37,5 milyar dolar olarak
gerçekleşmişti.
Gelirler 2021’de %35 yükselebilir
Rapora göre; salgının seyri mevcut
şekliyle devam ettiği ve otellerin 2021
yılında Haziran-Temmuz aylarında aktif
olarak ziyaretçi ağırlayabildiği durumda
Türkiye’nin 2021 yılı turizm gelirlerinde bir
önceki yıla göre %35 artış görülebilir. Daha
hızlı bir toparlanma kaydedilmesi halinde
ise Türkiye’nin turizm gelirlerinin 2021’de
2020’ye göre %60 yükseleceği öngörülüyor.
Sermaye yatırımlarının 15 milyar
doları aşmayacağı öngörülüyor
Konaklama, yolcu transferi ekipmanları,
restoran ve eğlence tesisleri gibi turizm
varlıklarına sahip diğer sektörler tarafından
gerçekleştirilen harcamaların dâhil
olduğu sermaye yatırımlarının son 9 yıllık
dönemde 15-20 milyar dolar aralığında
olduğu belirtiliyor. 2019’da 16,2 milyar dolar
olarak gerçekleşen sermaye yatırımlarının
pandeminin etkili olduğu 2020’de 15 milyar
dolar seviyesini aşmayacağı öngörülüyor.
Türkiye 2020’de 15 milyon turist
ağırlayacak
Rapora göre; dünya genelinde seyahat
yasağı uygulanmaması ve uçuşların
mevcut haliyle devam etmesi durumunda
2020 yılsonuna kadar Türkiye’ye yaklaşık
15 milyon turistin gelmesi bekleniyor.
Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı 2019
yılında 51,7 milyon olarak gerçekleşti ancak
2020 yılında pandemi sebebiyle uçuşların
kapatılması ve pandeminin devam etmesi
sebebiyle turist sayısında ciddi düşüşler
yaşandı. Bununla birlikte uçuşların
açılmasıyla Haziran ayından itibaren bir
toparlama olduğu görülüyor. Türkiye’yi
en çok Rusya ve Almanya’dan turistlerin
ziyaret ettiğinin belirtildiği raporda, bu
trendin devam edeceği öngörülüyor.
2020 yılının ilk 8 ayında gelen turistlerin
ülkelerine bakıldığında ise 790 bin kişi ile ilk
sırada Almanya, 773 bin kişi ile ikinci sırada
Rusya yer alıyor.
“Türkiye yurt içi talebin yüksek
olduğu turizm ekonomilerinden
biri”
EY Türkiye Yönetici Ortaklarından,
Gayrimenkul, Turizm ve İnşaat Sektör
Lideri, Avukat Mehmet Küçükkaya konu
ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye turizm sektöründe son birkaç
yılda gerek global gerekse yakın
coğrafyada yaşanan sorunlar sebebiyle
dönem dönem düşüşler yaşandı. Ancak,
Türkiye’nin bu gibi durumlarla daha önce
karşılaşmış olmasının sektörde çeviklik
oluşturduğunu ve bu durumun COVID-19
krizinde bir avantaj yarattığını görüyoruz.
Bununla birlikte yurtiçi talebin yüksek
olduğu turizm ekonomilerinden biri
olan Türkiye’de sektörün diğer ülkelere
göre kendini toparlamada daha başarılı
olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan
COVID-19 pandemisinin gidişatına bağlı
olmakla birlikte, turizmin 2023’ten önce
2019 ve öncesi seviyesine ulaşmayacağını
öngörüyoruz. 2021 yılında Türkiye’ye 20-24
milyon arasında turist geleceği beklentisi
içerisindeyiz.”
20
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su
Tezer Öner
Şimdi en çok da
umut aşısı lazım
Sevgili meslektaş ve dostlar,
sonbahar geldi. Hepimizin aklında
iki ana konu var. Birincisi bir sezonu
nasıl telafi edeceğiz? İkincisi, bu
Covid dalgaları gelmeye devam
edecek mi? Bu aşamada elbette
aklın aradığı cevap nasıl korunacağız
sorusuna ait. Bu hem ekonomik hem
de fiziksel korunma olarak aklımızı
kurcalıyor. Tüm çabalar, önlemler ve
hazırlıkların yanında herkes elbette
aşıları bekliyor. Aşı listemiz bayağı
kalabalık. Bu seneye kadar hiç
umursamadığımız grip aşısı, bu sene
aydığımız zatürre aşısı ve elbette
problemin ana çözümü Covid aşısı…
Ama bence esas ihtiyacımız olan
umut aşısı…
Bu tarz bizi gülümseten pozitif veya
hafif nüktedan deyimler vardır. Bu
deyimlere ileride değineceğim. Ama
acilen sektöre umut aşısı olacak
haberlere ihtiyacımız var. Çünkü
Avrupa gene kapanmaya başladı.
Amerika aldı başını gidiyor zaten.
Tek umudumuz Ruslardı onlardan
da istediğimiz oranı yakaladığımızı
söyleyemeyeceğim. İngilizler de çok
hafif kaldı. Para bırakacak turisti
dışarıdan getirmeyi bir kenara
bırakın, iç turizm bile ayvayı yemiş
durumda. İşim gereği satılık otel
ve tesisleri takip ediyorum. Hiç
bu kadar tesis satılık olmamıştı
Türkiye’de hem de bu fiyatlara…
Sektörel çözümler konusunda
bakanlık ve bölgesel yönetimler
elinden geleni yapıyor, buna
inanıyorum. Ancak sadece bu
mudur? Her zaman matematiksel
ve reel çözümler peşinde koşuyoruz.
Ölçülebilir ve süreçleri takip
edilebilir başlıklar altında her gün
televizyon ekranlarında ekonomik ve
siyasal gelişmeleri takip ediyoruz.
Ancak benim gözlemim şudur ki,
esas ihtiyacımız olan umut ışığı… Bu
ışığı bize gösterecek devlet ve sektör
büyüklerinin elinde sağlam bir umut
aşısı olması gerekiyor. Her şey de
matematik ve ekonomi değildir!
Umut aşısı bize kazanma azmi, bir
inanç ile oluşturulmuş hedefler
ve bu amaç uğruna katlanılacak
zorluklar olsa da dayanma gücü
verecektir. Ama henüz bence bu
aşıyı yapan olmadığı gibi hatta bulan
da yok.
Ben dahil kimse bu sene için plan
ya da program yapamıyoruz. Vadesi
gelmiş destek kredilerinin geri
ödemesi bile karalar bağlamamıza
yeterli. Zaten sonbahar geldi. Bunun
arkası kış. Sektörde işsizlik had
safhada. Bir de can derdindeyiz.
Ülke olarak, millet olarak, bölge
olarak, sektör olarak grubu
küçülterek gidersek en son aile
olarak yaşayan bir organizma gibiyiz.
Hayatta kalmalıyız, sağlıklı olmalıyız,
hedeflerimiz ve inançlarımız
olmalı. Nasıl ki kişi olarak gripten
korunmak için aşı oluyorsak sektör
olarak oluşturduğumuz organizmayı
da korumak için arada aşılara,
desteklere, sevgi ve heyecana
ihtiyacımız var. Heyecan bu sene
tersten geldi ama buna karşı ya da
her şeye karşı aşılarımız olmalı.
Maddi veya manevi destekler olmalı.
Sözler, kural veya kanunlarda bazı
esneklikler, güzellikler ve gücü
hissetmeliyiz. Özellikle devletin
gücünü… Her ülke kendi paçasını
kurtarma telaşında olduğuna göre
bize bizden başka yar yok. İşte
bu zamanlarda devletin şefkati
ve sarmalayan gücü bize destek
olmalıdır. Aşı olmalıdır.
Umut aşısı yaptırırsak belki hayat
öpücüğü almamıza gerek kalmaz. İş
oraya gelir de hayat öpücüğü bile işe
yaramazsa sektöre veda öpücüğünü
kim verecek merak ediyorum.
ARDINART Wine Cellars
Kavına Sığmayan Tasarımlar
ARDINART; boyutu ve yüzeyleri
tamamen size özel olarak tasarlanmış, şarap
kavları ve şarap depolama çözümleri sunar.
Profesyonel ve kişiselleştirilmiş ürün üretimi
konusunda yetkin ve uzman ekibimizle her
türlü şarap depolama fikrinizi, kalite ve
estetik odağında projelendiriyoruz.
22
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Dünyada turizme güven dipte!
Her 5 kişiden 3’ü…
KPMG, Covid-19 nedeniyle tüketicilerin seyahat ve turizm tercihlerinin nasıl değiştiğini
araştırdı. 12 ülkede 70 bin kişiyle yapılan araştırmadan çıkan sonuçlara göre dünyada
turizm sektörüne güven dipte. Tüketiciler turizme dönmeye hazır değil!
KPMG’nin yaptığı ‘Tüketici ve Yeni
Gerçeklik Araştırması’, tüketicin
turizm sektörüne bakışını
ortaya koyuyor. Pandemiden en fazla
etkilenen sektörlerin başında gelen
turizm endüstrisine duyulan güven
2020 yaz sonu itibarı ile yüzde 15 azaldı.
Ankete yanıt veren her beş katılımcıdan
üçü turistik seyahatlere çıkmak için
kendisini hazır hissetmiyor.
Araştırmadan çıkan bazı başlıklar
şöyle:
Tüketiciler yurt dışı seyahatler
konusunda kararsız
Kanada, ABD, Brezilya, Fransa,
Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere, Çin,
Hong Kong, Japonya ve Avustralya’da
70 binden fazla katılımcıyla yapılan
ankete göre, turizm sektörüne
dönmeye en fazla hazır hisseden üç
ülke yüzde 54 ile Brezilya, yüzde 53
ile İtalya, yüzde 51 ile Fransa. Turizmi
hayatlarından neredeyse çıkaran
ülkeler ise Çin ve Japonya.
Tüketiciler yurt dışı seyahatler
konusunda kararsız. Katılımcıların üçte
biri Covid-19’un hayatlarına etkisinin
bir yıldan fazla süreceğini düşünüyor.
Katılımcıların yüzde 63’ü Covid-19
öncesi tatillerini planlayıp
rezervasyonları yaptırdıklarını söyledi.
Rezervasyonların yüzde 40’ını yurt
dışı yüzde 31’ini ise yurt içi tatiller
oluşturuyordu. Katılımcıların yüzde
82’si bu tatilleri iptal etti ya da ileri bir
tarihe erteledi.
Yerel tatiller tercih ediliyor
Artık ‘staycations’ diye adlandırılan
yerel tatiller tercih ediliyor. Gerekli
güvenlik ve hijyen kuralları sağlanırsa
tüketiciler yurt içi seyahatleri
sürdürmeye eğilimli. Tüketicilerin
yüzde 22’si Covid-19 vaka durumunu
dikkate alarak yurt içi tatile
çıkabileceğini söylüyor. Bu trend, güven
sağlayan işletmelerle yurt içi turizmi
hareketlendirebilir.
Katılımcılar araç kiralama ve trenle
yolculuğu tercih ediyor. Uçakla
seyahat hala soru işaretleri taşıyor.
Katılımcıların yüzde 23’ü uçak
yolculuğunu güvenli bulmadığını
belirtiyor.
Uçak seyahatinde tüketicileri en çok
endişelendiren ilk üç konu; ‘uçakta
geçirilen süre’ (yüzde 52), ‘güvenlik’
(yüzde 37), ‘uçağın kalkışını bekleme’
(yüzde 32).
Tüketicilerin yüzde 55’i uçak
yolculuklarında kapasitenin
sınırlandırılmasını bekliyor. Yüzde 49’u
ise havaalanlarında sosyal mesafe
kurallarının uygulanmasını istiyor.
Özcan: “Türkiye, kriz yönetiminde
daha tecrübeliydi”
Araştırmayı yorumlayan KPMG Türkiye
Turizm Sektör Lideri Uluç Özcan,
şunları söyledi: “Dünya genelinde
olduğu gibi Türkiye’de de turizm
pandemiden en çok etkilenen sektörler
arasında üst sıralarda yer alıyor.
2020 yılı Ocak-Ağustos dönemine
baktığımızda, Türkiye’ye gelen
ziyaretçilerin sayısının, 2019’un aynı
dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 74’lük
ciddi bir düşüş kaydettiği göze çarpıyor.
TÜİK’in verilerine göre, Covid-19’un
etkilerinin en yoğun hissedildiği ikinci
çeyrekte, yerli turist sayısında ve yurt
içi seyahat harcamalarında yıllık bazda
yüzde 70’e yakın bir azalma söz konusu
oldu. Ancak Türkiye turizm sektörünün
kriz yönetimi konusunda diğer ülkelere
kıyasla daha fazla tecrübe sahibi
olması, bir avantaj olarak düşünülebilir.
Aynı zamanda sektörde pandeminin
etkilerinin azaltılması ve istihdamın
korunması amacıyla destekler de
söz konusu. Türkiye Bankalar Birliği,
Turizm Destek Paketi Uygulaması
kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı
garantisi ve Kredi Garanti Fonu kefaleti
ile toplam 10 milyar TL değerinde kredi
sağlayacak. 1 Kasım 2021 tarihine
kadar 12 aya varan ödemesiz bir dönem
olacak, bu da turizm sektörünün
kısa ve orta vadede nefes almasını
sağlayacaktır.”
natural
Hijyenik ve konforlu bir uyku
için üstün koruma sağlayan
Boyteks Hijyen Konsepti ile
misafirleriniz daima güvende.
hygieneconcept
protection
24
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
Cem Polatoğlu rehber eşleri için
Odalar’a seslendi: Psikolojik eğitim
de verin!
,
Cem
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı
Polatoglu
Cem Polatoğlu, rehber eşleri için
Odalar’a seslendi: Mesleki eğitime
psikolojiyi de eklemeleri tavsiyesinde
bulunan yazısında “Kahve kültürü
de olmayan rehber arkadaşlarımız
evlere kapandı. Eşlerin, bilgisi,
kültürü ve karizması ile aşık oldukları
adam, bu süreçte değişmiş, evde,
mutfakta, temizlikte, alışverişte,
çocuk idaresinde işlerine karışmaya
başlamış, evde kendilerine neredeyse
söz hakkı bırakmamıştır. Aksi
takdirde bu süreçte kulağımıza gelen
çatırdama sesleri yerini kırılmalara
bırakacaktır.” dedi.
Neredeyse yarı ömrüm rehberlikle
geçti. Zordur rehberlik... Su gibi
yabancı dil ister, eğitim ister, bilgi,
görgü ister. Rehbersen, siyaseti
bileceksin, sporu, mutfağı, fauna,
florayı, arkeoloji, sanat tarihi,
ikonografi, mitoloji, dinler tarihi,
coğrafya, edebiyat, genel ve Anadolu
medeniyetleri tarihi, hatta güvenlik ve
ilk yardım bileceksin.
Bir senelik eğitimin sonunda tüm
bu konulardan sözlü ve yazılı sınav
olup, 100 üzerinden en az 75 puan
alacaksın. 2 ay tüm Türkiye'yi karış
karış dolaşıp, bir de bitirme tezi
hazırlayacaksın. Hepsini başarırsan
rehberlik kokartı alma hakkın olacak.
Sonra da dünyanın binbir tarafından
gelen binbir kültür düzeyindeki
insanlara kendi dillerinde rehberlik,
liderlik yapacaksın. Gerekirse
profesörüne, sanat tarihçisine,
siyasetçisine kendi bildiklerinden
daha farklısını, daha fazlasını
anlatacaksın.
Elbette ego tavan yapar
Müşterilerin yanı sıra şoförüne,
otelciye, garsona sözünü
dinleteceksin. İşte bu evrende, en
üst seviyede, her yönden bezenmiş
kültür, zeka ve bilgideki adamda
elbette ego tavan yapar. Çünkü,
her şeyi en iyi o bilir, o yapar, görür,
konuşur. Hep haklıdır. Bu nedenle
sosyal hayatta biraz yalnızdırlar. En
iyi anlaşabildikleri, egolarını bir yana
bırakabildikleri ortam, yine rehber
arkadaşlarının yanıdır.
Zordur işleri rehber eşlerinin. Hele bu
günlerde daha da zor. Turizmin güzel
olduğu günlerde birbirini haftada,
ayda bir gün görmeye hasret kalan
aile, pandemi döneminde dokuz aydır
hiç olmadığı kadar dipdibe, burun
buruna. Kahve kültürü de olmayan
rehber arkadaşlarımız evlere kapandı.
Eşlerin, bilgisi, kültürü ve karizması
ile aşık oldukları adam, bu süreçte
değişmiş, evde, mutfakta, temizlikte,
alışverişte, çocuk idaresinde işlerine
karışmaya başlamış, evde kendilerine
neredeyse söz hakkı bırakmamıştır.
Bence Rehber Odaları, bu süreçte
arkadaşlarımızın mesleki eğitimlerini
arttırıcı kursların yanı sıra,
profesyonel kuruluşlardan psikoloji
eğitimi de vermeleri gerekmektedir.
Aksi takdirde bu süreçte kulağımıza
gelen çatırdama sesleri yerini
kırılmalara bırakacaktır.
MST - 8060 - ACNC
MST - 8060 - PCNC
MST - 8060 - MCNG
MST - 8060 - PPNC
FIRSAT
95€
MGP 40 PC
400€
MLA-17-C MLA-17-G MLA-22-B MLA-22-ESB
MONOTECH Endüstrryel Mutfak Ekkpmanları A.Ş.
Kepez Mah. Yeşşl Antalya Sanayy SStess 3189/9 Sok. no:13 Kepez/ANTALYA
+90 242 221 44 65 / +90 242 221 44 66
26
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Ve Divan yeşil sahaya indi,
artık etkinlikler…
Divan Grubu, Vodafone Park Arena’da sosyal mesafe kuralları kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte
sektörün önde gelen acenteleriyle buluştu. Divan Grubu’nun “Divan Demek Güven Demek” söyleminden
hareketle pandemi döneminde gerçekleştirdiği çalışmalarının aktarıldığı etkinlikte, acentelere birlik mesajı
verildi.
Divan Grubu, “Divan Dostlar
Buluşmaları” adı altında acentelere
yönelik başlattığı etkinliklerin
ikincisini 16 Ekim Cuma günü Beşiktaş
Vodefone Park’ta düzenledi. “Sahada
Buluşalım” sloganıyla 30’a yakın acente
temsilcisi ve basın mensubunun pandemi
koşullarına uygun bir yapıda ağırlandığı
organizasyonda, davetliler saha kenarında
yaptıkları açık büfe kahvaltının ardından
stat içindeki toplantı ve etkinlik alanlarını
kapsamlı bir stat turuyla gezme imkanı
buldu. Organizasyonda ayrıca Divan İstanbul
Satış & Pazarlama Direktörü Şirin Aykut’un
canlı olarak sunumunu gerçekleştirdiği
Divan Dijital Stüdyo Proje tanıtımı büyük ilgi
çekti.
Dikkaya: “Niye bu stattayız?”
Organizasyona ev sahipliği yapan Divan
Oteller Grubu Satış Direktörü Deniz
Dikkaya, etkinliğe ilişkin şu bilgileri
aktardı: “Beşiktaş Vodefone Park’tayız.
Niye bu stattayız? Divan bildiğiniz gibi;
oteller, restoranlar, pastaneleriyle büyük
bir yiyecek içecek ve otel işletmesi grubu.
Statın toplantı salonları ve organizasyon
hizmetleri dahil tüm işletmesi Divan
güvencesi altında sunuluyor. Pandemi
döneminde de hiçbir şekilde boş durmadık.
1 Haziran itibari ile başlayan normalleşme
süreci ile otellerimizi ve etkinlik
mekanlarımızı tekrar hayata geçirdik. Biz
de artık yavaş yavaş butik organizasyonlarla
dostlarımızla buluşmaya başlıyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda yine Divan İstanbul’da
acenteci dostlarımızla buluştuk. Bugün de
aynı şekilde Beşiktaş Vodefone Park içinde
özellikle MICE acentelerimiz ve turizm
medyamızın da davetli olduğuçok özel bir
kahvaltı düzenliyoruz. Kahvaltımızı da statın
içinde yapıyoruz.”
“Burası sadece bir stat değil, iyi de
bir etkinlik mekanı”
Beşiktaş Vodefone Park Statı’nda yeşil
çimenin kale araları haricindeki tüm
mekanlarında; bunlar trübünler, arka
taraftaki toplantı salonları, etkinlik
merkezleri, istersek trübünün arkasındaki
boşluklar, localar olmak üzere Divan
organizasyonu yapabiliyorsunuz. Her türlü
toplantı organizasyonlarınızı, kurumsal
etkinliklerinizi, bayi toplantılarınızı ve
yemeklerinizi düzenleyebiliyorsunuz. Burası
çok özel bir etkinlik mekanı aslında. Burası
sadece bir stat değil, iyi de bir etkinlik
mekanı. Bu etkinliği de, statın bu özelliğini
tüm MICE acentelerimize ve turizm
medyamıza tanıtmak için düzenledik.”
“Pandemide de uyumadık, çok
çalıştık”
Divan Grubu’nun pandemi döneminde de
çok çalıştığını ve hiçbir zaman uyumadığını
ifade eden Dikkaya, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Pandemi sürecinin başından
beri sürekli misafirlerimizin ya da beraber
çalıştığımız partnelerimizin yanında
olmaya çalıştık. Aslında biliyorsunuz
tüm otellerimizi, etkinlik mekanlarımızı,
restoranlarımızı kapatmıştık. Haziran
ayından itibaren tüm otellerimizi artık
hayata geçirmeye başlıyoruz. 13. otelimizi
tekrar açtık. Önümüzdeki iki aylık dönemde
de kalan altı tane otelimizi açacağız.
Böylece tüm oteller, etkinlik mekanları,
pastaneler, restoranlar olarak Divan
işletmelerimiz hayatta olacak.”
“Lütfen etkinliklerinizi
gerçekleştirin!”
Sosyal mesafeye uygun katılımcı sayısıyla
grubun farklı mekanlarında devam
ettirmeyi planladıkları etkinlik dizileri
ile “Divan Güven” sloganı altında fiziki
organizasyonların düzenlenebileceği
mesajını vermek istediklerini belirten Deniz
Dikkaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Bana
hep şu soru geliyor, toplantı yapacağız,
toplantı yapmak yasak mı, yemek yapacağız,
yemek yapmak yasak mı? Sosyal mesafe,
maske, güven, hijyenin uygulandığı her
yerde özellikle de kalitesine, markasına,
hijyenine güvendiğiniz bütün mekanlarda
lütfen etkinliklerinizi gerçekleştirin. Çünkü
turizmin özellikle turizm mekanlarının
bu dönemde siz değerli dostlarımıza çok
ihtiyaçları var. Ama markayı iyi seçin! Sosyal
mesafe ve hijyen kurallarına uyan hangi
işletme varsa, bu işletmeler ile toplantı ve
yemek gibi her türlü organizasyonunuzu
rahatlıkla yapabilirsiniz.”
Ekimde dünya çapında
321 yeni otel açılacak
yeni yatırımlar
27
hotel restaurant
& hi-tech
Bu yılın ekim ayında dünya çapında toplam oda sayıları 52 bin 810'a ulaşan 321 yeni otelin hizmete
girmesi planlanıyor. Yeni otellerin bölgelere göre dağılımına baktığımızda Kuzey Amerika'nın 112
otelle açık ara birinci olduğunu görüyoruz.
Kerem Köfteoğlu'nun
TOPHOTELPROJECTS
verilerinden derlediği bilgilere
göre, Kuzey Amerika'da bu ay hizmete
girmesi planlanan 112 yeni otelin
oda kapasiteleri 19 bin 559 olarak
belirleniyor. Kapılarını ziyaretçilere
açması beklenen yeni otellerin bölgesel
dağılımında Asya-Pasifik (APAC)
bölgesi 18 bin 868 oda kapasiteli
81 otel projesiyle ikinci sırada yer
alıyor. APAC bölgesi, yeni otel proje
sayısı bakımından Kuzey Amerika'nın
gerisinde olmasına karşın, hizmete
girecek tesislerin büyüklüğü ve oda
sayısı bakımından Kuzey Amerika'daki
kapasiteye çok yakın seviyede
bulunuyor. Oda kapasiteleri 11 bin 158'i
bulan 73 yeni otel projesiyle Avrupa
üçüncü sırada yer alırken, Avrupa'yı
8 bin 663 oda kapasiteli 29 yeni otelle
Ortadoğu dördüncü, 4 bin 10 oda
kapasiteli 22 otelle beşinci ve 552 oda
kapasiteli dört yeni otelle de Latin
Amerika altıncı sırada bulunuyor. Bu ay
hizmete girecek 321 otelden 207'si dört
yıldızlı geri kalan 114 otel ise 5 yıldızlı
ve lüks kategorisinde olacak.
Ülkelerin birincisi; ABD
Hizmete girmek için gün sayan yeni
otelleri ülkeler bazında incelediğimizde
16 bin 957 oda kapasiteli 98 projeyle
ABD'nin ilk, 8 bin 185 odalı 32 projeyle
Çin'in ikinci, Almanya ve İngiltere'nin
de sırasıyla 17 ve 12 projeyle takipte
olduklarını görüyoruz. BAE ve
Hindistan'da 11'er yeni otel projesine,
Tayland ve Avustralya'da 10'ar
İspanya'nın sekiz Rusya'nın ise yedi otel
projesine sahip. Projelerin şehirlere
dağılımına baktığımızda ise Dubai'nin
2 bin 982 oda kapasiteli dokus yeni
tesisle New York'un önünde olması
dikkat çekiyor. "Büyük Elma"'da gün
sayan yedi otelin oda kapasiteleri de
bin 61 olarak karşımıza çıkıyor. Katar'ın
başkenti Doha'da 1.532 odalı beş tesis,
Bangkok ve Dublin, sırasıyla bin 48 ve
896 odalı dört yeni otel hizmete girecek.
Markaların lideri; Hilton ve Marriott
Dünya çapında 2020 Ekim ayında
hizmete girecek yeni otelleri markalar
bazında incelediğimizde dünya
devi zincirlerden Hilton Worldwide
ve Marriott International'ın lider
konumda olduğunu görüyoruz. Hilton
bünyesindeki Hampton by Hilton
mevcut tesislerine 2 bin 279 oda
kapasiteli 15, Marriott Hotels & Resorts
da 2 bin 987 oda kapasiteli 11 yeni tesis
ekleyecek. Ayak sesleri duyulan Hilton
Garden Inn ve Home2 Suites by Hilton
biri 937 diğeri 618 odalı altı otelde
portföyünü büyütecek. Courtyard by
Marriott listeyi beş yeni açılış ve 889
oda ile tamamladı.
Bazı otel projeleri
362 odalı Kimpton Maa-Lai
Bangkok , konuklarına yakındaki
büyükelçiliklere, perakende satış
tesislerine ve Bangkok Skytrain
ağına kolay erişim sağlayacak.
Bu tesis, 22 dönümlük yemek,
alışveriş ve eğlence mekanları sunan
Sindhorn Village gelişiminin bir
parçası olacaktır. Bangkok merkezli
Plan Architect Co, Kimpton'un zarif
ama eklektik tarzıyla mükemmel
bir uyum içinde olan otelin sanatsal
tasarımını ele aldı. Çin'in liman
kenti Xiamen'deki Andaz'a ait mülk
üstünde devreye girecek olan 304
odalı tesis kendine özgü tasarımıyla
dikkat çekiyor. Şanghay'dan Blink
Design Group ve RBS Architectural
Engineering, yerel Nanyang
tarzından esinlenerek modern lüks
bir tesis oluşturduı. Bu yüzden hem
binanın durumu hem de geliştirilen
modern tarzdan dolayı Eski yeniyle
buluşuyor" mottosunu benimsiyor.
28
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Net Holding’in Avrupa’daki
ikinci oteli Budva’da açılacak
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin en büyük
turizm yatırım grubu olan
Net Holding, Avrupa’daki
yatırımlarına devam ediyor.
Bulgaristan’ın sınır şehri
Svilengrad’da faaliyet
gösteren otelin ardından
Montenegro’nun Budva
şehrinde yapımı süren ikinci
otelin 2021’in Haziran ayında
hizmete girmesi planlanıyor.
Merit markası altında işletilen 6
otel ve 5 talih oyunları salonu
ile 20 yıldır bulundukları Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük
turizm yatırım grubu olduklarını
belirten Net Holding A.Ş. Yönetim
Kurulu Murahhas Üyesi Hande Tibuk,
2016 yılında Merit bayrağını taşıdıkları
Balkan ülkelerinde yatırımların hız
kesmeden devam ettiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir otel ve lüks
konut projesiyle Montenegro’daki otelcasino-rezidans
projesinin aynı anda
devam ettiğini söyleyen Hande Tibuk,
“2016 yılında başlattığımız Balkan
açılımı sonucu bugün Montenegro’da
Budva ve Podgorisa’da olmak üzere 2,
Hırvatistan’ın Dubrovnik şehrinde bir ve
Bulgaristan’ın sınır şehri Svilengrad’da
da bir adet olmak üzere toplam 4 adet
talih oyunları salonu ve Svilengrad’da
yer alan ilk Avrupa otelimiz ile Merit
misafirlerine hizmet veriyoruz. Yeni
yatırım kararı verirken uyguladığımız
minimum yatırım ve kolay çıkış
stratejisiyle, girdiğimiz her yeni ülkede
yatırım imkânlarını da yakından takip
etmekteyiz” dedi.
İkinci beş yıldızlı otel
Montenegro’nun sahil şehri, “Adriyatik
rivierasının incisi” konumundaki
Budva şehrinin merkezinde bulunan
otel-casino-rezidans projesiyle ilgili
güçlü bir yerel ortakla anlaşma
imzaladıklarını açıklayan Hande
Tibuk şöyle devam etti; “Kaba inşaatı
tamamlanmış olan projede 15 bin
132 metrekare kapalı alanda, 39 süit
odalı otel, 50 adet lüks rezidans daire
ve 2 bin 500 metrekare talih oyunları
salonu bulunmaktadır. Mülkiyetinde
yarı yarıya ortak olduğumuz projenin
tamamlanmasının, hâlihazırda
yaptığımız yatırım seviyesi ve başlamış
olan konut satışlarımıza paralel olarak
şirketimizin nakit akışına ilave bir yük
getirmemesi beklenmektedir. Otel ve
talih oyunları salonu işletmesi ve lüks
rezidans yönetimi Merit markamız
altında yapılacak. Böylece Avrupa’da
ikinci beş yıldızlı Merit oteli ve beşinci
Merit casinosu faaliyete geçmiş
olacak. Projemizin Haziran 2021’de
tamamlanması beklenmektedir.”
Yatırım fırsatları sunuyor
2006 yılında Sırbistan’dan ayrılarak
tam bağımsızlığını ilan eden
Montenegro, 620 bin nüfusa sahip.
Turizm ve gayrimenkul sektörü ile
hızlı büyüme içerisinde olan ülkenin
yakın bir zamanda AB üyeliğini
alması bekleniyor. Yatırımcı dostu
hükümet politikaları, yatırım karşılığı
vatandaşlık verilmesi ile ağırlıklı olarak
Türkiye ve Rusya gibi pazarlara hitap
ederken bu ülke vatandaşlarına vize
uygulanmaması, bir çok ülkeye direk
tarifeli ve charter uçuşların yapılıyor
olması ve bulunduğu coğrafi konumun
avantajları Montenogro’yu özellikle
turizm ve konut yatırımları için cazip
hale getiriyor.
30
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
Tuğçe
Aydemir
“Aradığım tutku
ve heyecanı
turizmde
buldum”
Dorak MICE Grup Direktörü.
Bir turizm firması ajansında
grafikerlikle başladığı kariyer
yolculuğunu bugün Dorak Holding
çatısı altında etkinlik sektörü
yöneticiliğiyle devam ettiren Tuğçe
Aydemir, aradığı tutku ve heyecanı
turizmde bulduğunu belirterek, “Turizm
sektörü bana isteklerimi, aradığım
tutkuyu ve heyecanı sonuna kadar
verdi. Organizasyon ile uğraşmak,
tasarlamak, içerik üretmek ve
yönetmek elbette büyük bir planlama
işi. Ancak her an her şey değişebilir.
Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her
zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi
bir karar alıcı, lider olmalısınız. Ben
işimde kendimi buldum” diyor.
Genç ve deneyimli turizmci Tuğçe
Aydemir’in kariyer yolculuğu bu
röportajımızda…
Turizm sektörüyle nasıl tanıştınız?
Eğitim hayatınızdan ve ilk
ideallerinizden başlayarak anlatır
mısınız?
Lise hayatında güzel sanatlara olan
yeteneğim, üniversite eğitimimde
Uludağ Üniversitesi Grafik Tasarım
bölümünün ardından resim bölümü
lisans eğitimime yönelmeme sebep
oldu. Kariyer hayatımdaki farklı sektör
pozisyon değişikliklerim sebebi ile
görevimi başarıyla sürdürebilmek
adına işletme alanında lisans eğitimimi
tamamladım. Mezuniyetimin ardından
bir turizm firması ajansında grafiker
olarak çalıştım. Orada edindiğim
tecrübeler ve ilgi alanımın değişmesi
ışığında bir başka turizm firmasında
müşteri ve etkinlik yönetimi görevini
üstlendim. Turizm ile ilgilenmek, birçok
sektöre hizmet verirken bilgi sahibi
olmak ve hareketin içerisinde olmak
beni inanılmaz etkiledi. İş hayatım,
müşteri yöneticiliği, satış pozisyonları
ile adım adım gelişti ve ilerledi.
Turizmin ajans faaliyetlerinden
operasyonun merkezine geçiş
kararını nasıl aldınız?
Çalıştığım yöneticilerimin ortak
özellikleri hırslı, yıllık hedefleri ve
rotası belli olan, planlı ve iş takibi hep
kâğıt üzerinde yazılı olan kişilerdi.
Tasarlamaktan, hayal etmekten ve yeni
bir şey oluşturmaktan her zaman keyif
aldım. Ancak reklam ajansların masa
başında olması beni sınırlandırıyordu.
Belli bir çalışma ortamına bağlı kalmak
yerine sürekli değişen bir zeminde
karşıma çıkan seçeneklerden en iyisini
bulabilmek, iletişim içerisinde olmak,
performansımı ortaya çıkarabilmek,
hizmet haline sunabilmek benim için
daha keyifli ve heyecanlı geliyor.
Turizm sektörü bana isteklerimi,
aradığım tutkuyu ve heyecanı
sonuna kadar verdi. Organizasyon ile
uğraşmak, tasarlamak, içerik üretmek
ve yönetmek elbette büyük bir planlama
işi. Ancak her an her şey değişebilir.
Değişkenliğe hazır olmalısınız. Her
zaman en doğru olanı seçmelisiniz. İyi
bir karar alıcı, lider olmalısınız. Ben
işimde kendimi buldum diyebilirim.
“Hedeflediğim yolda
ilerlediğim için mutluyum”
Dorak MICE ile yollarınız nasıl
kesişti?
Bir noktadan sonra turizm sektörünün
lider marka oyuncuları arasında yer
Dorak MICE Grup Direktörü
Tuğçe Aydemir kendi ağzından
düzenli, hırslı, planlı, enerjik
ve yaptığı işten keyif almasını
bilen bir yönetici. Enerjisini ve
mutluluğunu evde sevdiklerine
ve kendine bolca ayırdığı
zamanlara borçlu olduğunu
dile getiren Aydemir, işten
arta kalan zamanlarda spor
yapmaya, yeni açılan restoran
menülerini deneyimlemeye ve
yorumlamaya bayılıyor. Yeni
yerleri keşfetmekten büyük bir
haz duyduğunu anlatıyor.
almak istediğimi, bu hedefe duyduğum
tutkuyu fark ettim. Organizasyon
firması deneyimim beni MICE’a
sürükledi. Kapadokya benim için çok
özel bir şehir. Oraya âşık olduğumu
söyleyebilirim. Dorak Holding’in
Kapadokya bölgesindeki yatırımları,
turizme yön vermesi, referans ile
teklif gelmesi ve karşılıklı olumlu
değerlendirmesi ile şirketin bünyesine
katıldım. 2014 yılında başladığım Dorak
Holding kariyerim, 2015 yılında Dorak
MICE ile devam etti. 2017 yılında ise
Grup Direktörü pozisyonuna yükseldim.
Sektörün öncü firması Dorak Tur’un
Dorak MICE Grup Direktörü olarak
hedeflediğim yolda ilerlediğim için
mutluyum. Tecrübelerimiz her farklı
deneyimimize renk katarak, farklı
bakış açılarından bakmamızı sağlıyor.
Hayat durağan değil, hareketli. Ona
ayak uydurabileceğim ve ilerleyen bir
yol çizdim. Dorak MICE terfimden,
bugüne çok keyifli ve çok heyecanlı,
müşterilerime hizmet vermekten
keyif aldığım bir iş deneyimi serüvenin
içerisindeyim.
Dorak MICE bünyesinde
yürüttüğünüz genel aksiyonlardan
kısaca bahseder misiniz?
Dorak MICE Grup Direktörü olarak,
“Yıllık genel ve pazarlama bütçe
planlaması ve yönetimi, sosyal medya
hesaplarının yönetimi, ekip yönetimi,
yurtdışı ve yurtiçi ofislerimizin
hizmet verdiği pazarların hizmet
vereceği markaların ve özel grupların
organizasyonlarının yürütülmesi ve
planlanması, Dorak otel ve marka
yatırımlarımızın tanıtım ve satış
faaliyetlerinin yürütülmesi, müşteri
ve marka yönetimi” görevlerini
üstleniyorum.
Dorak, turizmin köklü
yapılanmalarından biri. Pandemi
sürecinde yol haritanız ne oldu?
Malum, MICE sektörü salgından en
fazla etkilenen alanlardan biriydi,
süreci nasıl yönettiniz?
Pandemi sürecinde şirket olarak
hayatta kalmayı ve bunu minimum
enerjiyle gerçekleştirmeyi hedefledik.
Dorak Holding, 49 yıllık köklü bir
turizm şirketi. Bu süreci atlatacak
yeterli imkâna sahiptik. Normalleşme
süreciyle pandemi nedeniyle ertelenen
bazı etkinlere yeni takvim belirledik.
Bazılarını gerçekleştirme fırsatı
yakaladık. İptal edilen etkinliklerimizin
yeniden gerçekleştirilebilmesi için çaba
sarf ettik ve bu etkinliklerin gelecekte
bir tarihte hayat bulması için çalıştık.
Koronavirüs pandemisi, insanlığın uzun
yıllardır deneyimlemediği bir sağlık
ve ekonomik kriz ortamı oluşturdu.
Ne zaman son bulacağı hakkında ne
yazık ki bir fikrimiz yok. Ancak son
bulmasıyla işlerin uzun vadede normale
döneceğini söylememiz mümkün.
2020 yılı kayıp bir yıl oldu. Ertelenen
etkinliklerimiz, iptal edilen ancak
gerçekleşmesi için çabaladığımız işler
ve pandeminin son bulmasıyla gelecek
yeni organizasyonlarla bizi iş dolu bir
gelecek bekliyor.
“Yıllık hedefimizin %10’nu
gerçekleştirmeyi bekliyoruz”
Yılı ne şekilde kapatmayı
hedefliyorsunuz?
Dediğiniz gibi salgından en çok
etkilenen sektörlerden biri de turizm
oldu. Bu sene planlarımızdan ve
hedeflerimizden çok farklı/uzak
noktadayız, yıllık hedefimizin yüzde
10’nu gerçekleştirmeyi bekliyoruz.
Turizm, MICE cephesinde 2021
yılına ilişkin tespit ve öngörüleriniz
neler olur? Türkiye ve dünya
turizmini neler bekliyor?
2020 yılını turizm sektöründeki tüm
oyuncular büyük bir umutla ve hazırlıkla
bekledi. Pandemi tüm beklentileri
boşa çıkarsa da 2021 için umudumuzu
korumak ve iyi dileklerimizle umutlu
olmak istiyoruz. Burada belirleyici
faktör, pandeminin son bulup,
bulmayacağı. Sınırların açıldığı, seyahat
32
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
serbestliğinin sağlandığı ve sağlık
korkusunun olmadığı bir dünyada
turizmin ve MICE sektörünün hızla
toparlanacağını söyleyebiliriz.
Ancak pandemi varlığını sürdürürse ve
yaydığı korku bireylerin davranışlarını
etkilerse, 2021 yılının bu yıldan daha
zor ve ekonomik olarak daha büyük
sıkıntılar doğuracağı bir yıl olarak
geçeceğini söyleyebilirim.
Çağımızda dijital ve sosyal
medya akımları ile iletişim, satış,
pazarlama alanları geleneksel
metotlardan yeni akımlara
yönelmiş durumda. İş yapma stili
olarak siz ne kadar gelenekselci,
ne kadar yenilikçisiniz? Değişen
dünyada sosyal medya ve dijitalin
gücü hakkındaki görüşleriniz
nelerdir? Bunu Dorak MICE çatısı
altındaki çalışmalarınıza ne oranda
yansıtıyorsunuz?
İş yapma şeklimizde geleneksel
olduğumuz tek konu, müşteri
memnuniyeti ve mutluluğudur.
Çalıştığımız markanın sorumlulukları
söz konusu olduğunda Dorak
Holding’in 49 yıldır değişmeyen hizmet
mükemmeliyetçiliği devreye giriyor.
Bizce, işin yürütülmesini sağlayan
her şart yerine getirilmeli ve sürecin
tüm aşamaları tamamlanmalı. MICE
sektöründe yenilikçi olmalısınız,
gelişmelisiniz, geliştirmelisiniz ve
bunu müşterilerinize ve rakiplerinize
göstermelisiniz. Dünya bugün
değişmedi, her gün değişiyor ve bizler
bu değişime ayak uydurabildiğimiz
kadar varız.
Dorak MICE olarak, hızlı aksiyon
alabilen, genç ve dinamik bir ekibe
sahibiz. Dijitalleşme konusunda
çalıştığımız markaların istekleri
doğrultusunda gerekli adımları
atmaktan asla çekinmedik ve proaktif
davranarak onlara hep daha iyisini
sunmayı hedefledik.
“Kadınlar MICE sektörüne
erkeklerden daha yatkın”
Turizmde kadın olmak üzerine
neler söyleyebilirsiniz? Dorak
MICE’ın kadının turizmdeki
istihdamına yönelik bakış açısı
nedir?
MICE sektörü için Türkiye’de ve
dünyada kadın dominant bir sektör
diyebiliriz. Bilindiği üzere sektörümüz,
ayrıntıların önemli olduğu, organizasyon
ve empati yeteneğinin öne çıktığı
bir alan. Kadınlar bu konularda
erkeklere göre daha yatkın. İşe bakış
açımız başarımızı etkiliyor. Fakat
biz bu konuyu ayrı düşünemiyoruz,
kadın ve erkeklerin her sektörde
birlikte çalışması önceliğimiz. Dorak
Holding en başından beri kadınlara
yönetici pozisyonlarında görevler
vererek onların fikirlerine ve bakış
açısına değer veren bir organizasyon
oldu. Holding bünyesinde pozitif
ayrımcılığın uygulandığını söyleyebiliriz.
Kadın çalışanlarımızın sayısı erkek
çalışanlarımızla kıyaslandığında daha
fazla. Kadınlar, Türkiye’de pek tercih
edilmeyen görevler hariç, (şoförlük,
güvenlik görevlileri vb.) diğer tüm
alanlarda şirketimizin pozisyonlarını
dolduruyor.
Bundan sonraki hayallerinizde,
ideallerinizde neler var?
Kapadokya’yı çok sevdiğimi
belirtmiştim. Kapadokya’da dünyaca
ünlü, her yıl gerçekleştirilecek hedef
kitlenin 7’den 70’e uzandığı bir festival
organize etmek istiyorum. Bu yakın
gelecekteki en büyük hayalim. Ayrıca
insanlar tek başına tatile gitmek istiyor.
Fakat turlara kimlerle gideceğini
bilemiyor ve vazgeçiyor. Buradan
hareketle bireysel tatillerin kategorize
edilerek ve bireysel hobi ve tercihlere
göre belirlenen tur programları
düzenlemeyi planlıyoruz. İnsanların
keyif aldıkları, arkadaşları ile birlikte
yeni tatil rotası çizebilecekleri bir
programın hazırlığı içerisindeyiz ve
yakın tarihte hayata geçireceğiz.
marka güncel
33
hotel restaurant
& hi-tech
Güral Porselen’e birincilik ödülü
1989 yılından bu yana 60 ayrı ülkeye ihracat gerçekleştiren Güral Porselen, TİM’in açıkladığı
‘Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı’ raporuna göre 2019’da Porselen ve Seramik Sofra Mutfak ve Seramik
Süs Eşyası kategorisinde en çok ihracat yapan Türk firması olarak birincilik ödülünün sahibi oldu.
Deneyimini dünyaya aktararak her geçen yıl daha fazla büyüyen Güral Porselen, ‘Türkiye’nin İlk 1000
İhracatçısı Prestij Kitabı’na bir kez daha adını yazdırdı. 2019 yılında Türk firmaları tarafından 127
ülkeye yapılan toplam 81.000.000 dolarlık ihracat gelirinin 25.500.000 dolarını Türkiye ekonomisine
kazandıran Güral Porselen, ülkenin milli ve yerli markası olmanın gururunu yaşıyor. Katma değer
odaklı olarak ihracat kapasitesini bu yıl da hızlı bir şekilde artıran Güral Porselen, Kütahya’da
üretimine devam ediyor. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Güral Şirketler Grubu Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, “Güral Porselen ailesi olarak Türkiye ekonomisine yön
veren, iş dünyasının dev ihracatçı markaları arasında yer almanın ve kendi sektörümüzde ihracat
şampiyonu olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu başarı için ülkemize değer katıp yüreğini ortaya koyan tüm
çalışanlarımızı hak ettikleri başarı için tebrik ediyoruz. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da ihracat
şampiyonları arasında yer alan Güral Porselen’in önümüzdeki yıllarda da aynı istikrarı koruyacağına
yürekten inanıyoruz.” dedi.
Titanyum PVD kaplama tesisine
yatırım yaptı
5 kıtada 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında imzası bulunan Hotelya, 5 milyon
TL’ye yakın bir yatırım yaparak ve KFK Metal ile ortaklık kurarak yeni bir titanyum kaplama tesisi
kurdu. Bu yeni titanyum PVD kaplama tesisi sayesinde Hotelya, sadece üretim kapasitesini ve
çeşitliliğini arttırmakla kalmayıp aynı zamanda istihdam da sağlamış oldu. Yurt dışında titanyum PVD
kaplamanın özellikle tercih edildiğini ancak Türkiye’de bu kaplamayı yapabilen çok az sayıda üretici
olduğunu belirten Hotelya Kurucu Ortağı ve Yüksek Mimar Zümrüt Doyran, ihracat yapan üreticiler
için bu teknolojinin olmazsa olmaz olduğunun altını çizdi. Pandemi döneminde mobilya sektörünün
neredeyse durma noktasına geldiğini, buna rağmen yatırım yaptıklarını söyleyen Doyran, “Birçok
firmanın küçüldüğüne tanıklık ettik. Ancak biz durmayı değil, üretmeyi tercih ettik. Üretimimizin
%80’den fazlası ihraç ediyoruz. Dünyanın en büyük zincir otellerinin çözüm ortağı olarak, dünyada
son zamanlarda titanyum kaplama ürünlere olan ilginin ve talep artışının farkında olduğumuz için
yatırımımızı bu alanda yaptık. Ancak yatırım amacımız KFK Metal’in sadece Hotelya için üretmesi
değil. Bu teknolojiye yatırım yapma imkanı olmayan küçük ve orta ölçekli tüm üreticilerin bu
teknolojiden faydalanmasını sağlamak” dedi.
Kütahya Porselen’e ödül
Sofra estetiğine her zaman önem veren Kütahya Porselen, koleksiyonlarıyla tasarım ödüllerine
her yıl yenilerini eklemeye devam ediyor. Bu sene 50’nci yılını kutlayan Kütahya Porselen’in
Galaxy koleksiyonu German Desing Ödülü’nü alırken, Ayla koleksiyonu ise Japonya’nın en prestijli
ödüllerinden biri olan Good Design Award 2020’de ödül kazandı. Dünyanın en prestijli tasarım
ödüllerinden biri olarak anılan “Good Design Award” ile en iyi endüstriyel tasarım ödülü kazanan
Kütahya Porselen’in Ayla koleksiyonu, Kunter Şekercioğlu tarafından saf ve yalın bir malzeme olan
porselenin tabiatından ilham alınarak tasarlandı. Ayla koleksiyonu ve Kütahya Porselen tasarımcıları
tarafından hayata geçirilen Aura koleksiyonu, Design Turkey’de iki ‘‘Üstün Tasarım’’ ödülünü birden
kazandı. Aynı zamanda Aura, Ayla ve Galaxy koleksiyonlarının her biri Plus X Award 2020’de ‘’Yüksek
Kalite’’ ve ‘’Tasarım’’ ödüllerine layık görülürken Galaxy serisi German Design Award’da ödül kazandı.
Bu sene 50’nci yılını kutlayan Kütahya Porselen; ev serileri, otel koleksiyonları, porselen tencere ve
sofra aksesuarları üretimi gerçekleştiriyor.
Porland rotayı ABD, Avustralya
ve Afrika’ya çevirdi
Porselen sektörünün öncü markası Porland, hem tasarladığı hem de ürettiği inovatif
ürünleri tüm dünyadan müşterileriyle buluşturmayı hedefliyor. 4 kıtada 30’dan fazla ülkeye
ihracat yapan porselen devi, pandemi döneminde yeni pazarlara ve iş birliklerine odaklandı.
Gastronomi alanında İngiltere pazarından yüzde 8’lik pay alan şirket, son dönemde rotayı
Afrika, Avusturalya ve ABD’ye çevirerek formülünü kendi geliştirdiği premium ürünlerini
yeni pazarlara sunmayı planlıyor. Pandeminin ihracatı olumsuz etkilediğini ancak bu süreci
yeni pazarlara odaklanarak fırsata dönüştürdüklerini söyleyen Porland İhracat Direktörü
Oğuz Uçar, “ABD pazarına yeni iş birlikleri ile hızlı bir giriş yaptık. Avustralya ve Afrika
da radarımızda olan niş pazarlar arasında. Pandemi sürecinde Avrupa’da güçleşen ve
yavaşlayan ticaret, Orta Doğu’da yeni yatırımlarla devam ediyor. Her yıl katıldığımız dünyanın
en önemli fuarları bu yıl ertlendiğinden global pazarlardaki ağımızı daha da genişleterek yeni
fırsatlar ve pazarlar yaratmaya odaklanıyoruz.” dedi.
34
hotel restaurant
& hi-tech
marka güncel
Form’da üst düzey atama
Türkiye’de iklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Form Şirketler
Grubu’nun Japon Mitsubishi Heavy ile ortaklığı bulunan iştiraki Form MHI
Klima Sistemleri’nde üst düzey bir atama gerçekleştirildi. Uğur Bayülgen,
Form MHI Klima Sistemleri şirketinde VRF Satış Müdürü görevine getirildi.
Bayülgen, 2007 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği
bölümünden mezun oldu. 2006 yılında profesyonel iş hayatına adım atan
Uğur Bayülgen, 2010- 2012 yılları arasında Demtek Ltd şirketinde Satış
Mühendisliği görevini yürüttü. Ardından 2014 yılına kadar Levent Group’da
Satış Mühendisi olarak iş hayatına devam etti. 2014- 2020 yılları arasında ise
Johnson Controls şirketinde VRF Ülke Satış Müdürü pozisyonunda görev aldı.
Gerçekleşen bu atamayla beraber Form MHI Klima Sistemleri’nde yönetim
kadrosu Genel Müdür Mehmet Oral ve Genel Müdür Yardımcısı Zafer Sarı ile
beraber Bireysel Sistemler Satış Müdürü Taner Özdoğan ve VRF Sistemler
Satış Müdürü Uğur Bayülgen ile tamamlanmış oldu.
Arma Kontrol 2020 yılında
hedef büyüttü
Dünyaca ünlü aydınlatma
markaları bu mağazada
35 yılı aşkın bir süredir dekorasyonun aydınlatma sektörüne yön veren
Highlight Aydınlatma, Etiler Nispetiye On mağazası ile dünyaca ünlü
aydınlatma markalarının ürünlerini dekorasyon tutkunlarının hedefine
sunmaya devam ediyor. Zeynep Fadıllıoğlu’nun hayat verdiği Nispetiye
On projesinin giriş katında 700 metrekarelik bir alanda bulunan marka,
özel olarak İtalya Milano’daki RDM’s Architects mimarlık ofisi tarafından
tasarlanan exclusive mağazasıyla özgün bir stil yansıtıyor. Keyifli ve ferah bir
alışveriş ortamı sunan Etiler Nispetiye On Highlight mağazası dünyaca ünlü
aydınlatma markasını barındırırken, kendi tasarımları ile de ön plana çıkıyor.
Ürettiği bariyer ve güvenlik sistemleriyle dünyanın 52’den fazla ülkesine
ihracat gerçekleştiren Arma Kontrol, 2020 yılında pandemide yaşanan
talep artışı ve yeni pazarlarla birlikte hedef büyüttü. 2019 yılında yüzde
22’lik büyüme gerçekleştiren Arma Kontrol, 2020 yıl sonu büyüme hedefini
yaklaşık yüzde 30 olarak açıkladı. Bu hedefi gerçekleştirmek için yeni bir
fabrika yatırımı ve yazılım şirketi ortaklığı yapan şirket, değişen talepleri
karşılamak için cirosunun büyük bir kısmını Ar-Ge’ye yatırıyor. Tamamı Türk
mühendislerden oluşan Ar-Ge ekibiyle yüksek güvenlik ürünleri sunan Arma
Kontrol, 2020 yılı büyüme hedeflerini açıkladı. Türkiye bariyer ve güvenlik
sistemleri pazarının yüzde 40’ına hakim olan ve iç satışlardan 14 milyon gelir
elde eden Arma Kontrol, 2020 yılında yüzde 30'a yakın bir büyüme hedefliyor.
2019 yılında yüzde 22 büyüyen şirket, 2020 yılında pandemiye bağlı yüzde
25 büyümesi beklenen sektörün de üstünde bir büyüme gerçekleştirmeyi
hedefliyor.
Şişecam’dan Polatlı’ya 1 milyar TL’lik yatırım
Cam sanayinin yanı sıra soda ve krom bileşiklerini kapsayan kimyasallar alanında
küresel bir oyuncu olan Şişecam, Türkiye’deki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor.
Şişecam’ın özellikle yurt içi pazar talebi paralelinde üretim kapasitesinde artış sağlanması
ihtiyacına yönelik olarak Ankara’nın Polatlı ilçesindeki düzcam üretim tesisinde 1 milyar
TL seviyesinde bir yatırımla hayata geçirdiği yıllık 240 bin ton kapasiteli yeni fırın 2 Ekim
2020 tarihinde ateşlenerek devreye alınacak. Şişecam Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve
Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Endüstri 4.0’a uygun şekilde ileri teknolojiyle
donatılan yeni düzcam fırınımızın devreye girmesiyle önemli bir yatırıma daha imza
attık. Yeni yatırımımızla birlikte yıllık üretim kapasitesi 540 bin tona ulaşan Polatlı’daki
tesisimiz Avrupa’nın en büyük düzcam üretim üslerinden biri haline geldi. Toplam düzcam
üretim kapasitemiz ise yıllık 3,4 milyon tona ulaşırken, düzcam üretiminde Avrupa’daki
liderliğimizi daha da pekiştirdik. Sürdürülebilir büyüme hedefimiz doğrultusundaki
yatırımlarımızla ülkemiz ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.
36
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Yalım Yönter
“Pandemi, Ar Yıldız’ın
marka değerini bir kat
daha artırdı”
1948 yılından bu yana çelik mutfak
sektörünün öncü ve lider firmaları
arasında yer alan Ar Yıldız, yüksek
üretim standardı, alt yapısı, teknolojisi ve
ihracata yönelik performansı ile her geçen
yıl dünya pazarındaki rekabet gücünü
artırıyor. Verimli geçen 2019’un ardından
pandeminin olumsuz koşullarına rağmen
marka değerlerini bir kat daha artırdıklarını
belirten Ar Yıldız Genel Müdürü Yalım
Yönter ile firmanın Horeca kanalına yönelik
yatırımlarını, ihracat hedeflerini ve sektörel
değerlendirmelerini konuştuk.
Ar Yıldız Professional’ın 2019 yılını verimli
geçirdiğini, cirosal bazda her geçen yıl
büyüdüğünü belirten Ar Yıldız Genel Müdürü
Yalım Yönter, “Geçtiğimiz yıl 2018'e göre
sadece profesyonelde %33’lük bir büyüme
hızımız vardı. Firmamızın genel cirosal
oranlarına baktığımızda %42’lere varan
bir büyüme söz konusuydu. Bunun %33’ü
profesyonel kanaldan geldi.” dedi. Bu
süreçte döviz artışı ve ithalata getirilen
ek vergilerin Türk üreticisinin konumunu
farklılaştırdığını ifade eden Yönter, “Biz
Ar Yıldız olarak hem kalite hem tasarım
anlamında zaten dünya markaları ile birebir
rekabet edebilen bir konumdaydık. Bugün
dünyanın zincir otellerine baktığınızda Ar
Yıldız markasını görmemiz mümkün. Bu da
bizim kalite standardımızı hangi noktalara
taşıdığımızı gösteriyor.” dedi.
“Bir dünya markasıyız”
Yönter, pandemi kaynaklı ekonomik krizden
sonra Ar Yıldız’ın değerinin bir kat daha
arttığını ifade ederek, “Ar Yıldız, Türkiye
için bir değer. 1948 yılından bu yana hem
çatal kaşık ve diğer grupları üreten hem
de çelikte bir dünya markası olma yolunda
adım adım ilerleyen bir konumdayız. Sürekli
yeni ürünler ve inovasyona önem veren bir
yapıda yürümekteyiz. Üretim ve pazarlama
ağımızla entegre bir şekilde dünya
pazarlarında ve ülkemiz turizm - hizmet
sektörlerinde kendimizi geliştirebilen
yenilikçi bir yapı ile devam ediyoruz. Yüksek
kalite standartlarımızla iç ve dış pazarda
rekabet gücümüzü artırarak bir dünya
markası haline geldik.”
“Fabrikamızı bir hafta bile
kapatmadık”
Yalım Yönter, firma olarak pandemi
sürecini ne şekilde yönettiklerine dair
“Baktığımızda planlarımızda hiçbir
değişim olmadı. Hatta personelimizi işten
çıkartmak değil, kapasitemize yön verme
yoluna gittik. Fabrikamızı bir hafta bile
kapatmadık. Üretim çalışmalarımıza son
gaz devam ettik. Bunun da stoklarımızı
normal seviyeye getirme bakımından bizi bir
noktaya getirdiğini düşünüyorum. Pandemi,
firmamız için hiçbir şekilde geriye dönüş
değil, olumlu bir bakış açısıyla daima
ilerinin planlandığı bir süreç oldu.” bilgisini
verdi.
“Sadece yazılım alt yapımıza 52 bin
dolar harcadık”
Bu süreçte dijital, sosyal medya ve
teknolojiye yatırımın önemine dikkat
çeken Yönter, yeni normalle birlikte dijital
ve teknolojiye evrilen dünyadan satış
kanallarının da etkilendiğini belirterek,
“Hem ev grubu hem de gastronomi
alanlarında e-ticaretin arttığını görüyoruz.
Ar Yıldız olarak hem alt yapı hem de insan
gücüne yaptığımız yatırımlarla işi biraz
daha büyüttük. Sadece yazılım alt yapısına
ortalama 52 bin dolar harcadık. Aynı şekilde
insan kaynaklarına da yatırımlarımız
oldu. İstanbul ve Çorlu’da çok ciddi bir
insan kaynağı oluşturduk. Çünkü çok sıkı
takip edilmesi gereken bir konu olduğunu
düşünüyoruz. Sürekli olarak yaşayan bir
organizma. Günün 24 saati takip etmeniz
gereken bir organizma. Çünkü siparişin
ne zaman, saat kaçta veya kampanyanın
ne zaman oluşturulacağı belli olmayan
bir konu. Satışın en çok yapıldığı saatler,
aslında televizyonların prime time dediğimiz
insanların evlerinde ellerine telefonlarını
aldıkları sakin saatler olduğunu
gözlemliyoruz. Bu iş ev grubunda çok yoğun
ama ev dışı tüketim kanalında da her geçen
gün büyüyor. Biz de bu farkındalıkla konuya
birebir eğiliyoruz.”
“Yeni modeller üzerinde
çalışıyoruz”
Ar Yıldız’ın 2020’ye toplam beş yeni
çatal bıçak modeliyle girdiğini anlatan
Yönter, set üstü grubuna yeni modeller
eklediklerini söyledi. Gelecek yıla özel
tasarım çalışmalarının halen devam ettiğini
belirten Yönter, “Kesinleşmiş iki model var.
Ekstra üç model üzerinde de çalışıyoruz
ama bu konu dediğim gibi, o üç modelin
ne zaman çıkacağı veya nasıl olacağı
değil, tasarım olayı biraz daha farklı. İş
sadece ürünü çizmekle bitmiyor, kalıphane
ve üretim aşamaları da ayrı bir süreç.
Tabii bu süreçleri hep birlikte yürütmek
gerekiyor. Bunu da en iyi şekilde yaptığımızı
düşünüyorum. İnşallah 2021'de daha farklı
modellerle, dünya trendlerini hem takip
eden hem de artık yön vermeye başlayan bir
marka olarak yürütmek amacındayız.” dedi.
“2021 turizm sezonu çok daha iyi
olacak”
Ar Yıldız’ın Türkiye’de Galeri Kristal
ile birlikte 1955 yılından beri mutfak
sektörüne profesyonel yaklaşan firmaların
en başında geldiğini belirten Yalım
Yönter, “Galeri Kristal’in Ar Yıldız’a
sahip olması da önemli bir itici güçtü
oldu ki, hem kendi otellerimizde hem
de dışarıda birebir F&B’cilerle temas
halinde üretimlerimize yön verdik. Hatta
bir ara üretimi resmen terzi üretimine
döndürmek suretiyle onlardan gelen talep
ve görüşler doğrultusunda yönümüzü çizdik.
Bilhassa set üstü ürünlerde kendimizi çok
geliştirdiğimizi düşünüyorum. Tabii bilhassa
bu dönemde açık büfelerde sürekli olarak
değişen, yenilenen birtakım trendler söz
konusu. Açık büfeler halen devam ediyor.
Fakat dediğim gibi, otellerin pandemi
kaynaklı durumları, sezonun çok geç
açılması, beraberinde bir miktar da olsa
kendini toparlaması paralelinde 2020’de
çok büyük yatırımlar gelmedi. Herkes
elindekilerle yetindi.” dedi.
2021’in turizm açısından çok farklı olacağını
düşündüğünü belirterek sözlerini sürdüren
Yönter, “2021 turizm sezonunun çok daha iyi
olacağına inananlardanım ben de. İnsanlar
Covid-19 ile nasıl yaşamaları gerektiğini
öğrendiler. Gelecek sene mart-nisan
aylarında sektörde bir toparlanmanın
olacağını düşünüyorum. Rusya ile olan
ilişkilerimiz de tabii buna ön ayak olacak. Bu
sene turizmden 40 milyar doların üzerinde
bir gelir bekleniyordu. Bu sene olmasa
da 2021’de bu hedefin çok daha üzerine
çıkılacağını ve farklı noktalara gelineceğini
düşünüyorum.” dedi. Türkiye’nin sadece
deniz kum güneş ve kültürel zenginlikleri
ile değil, hizmet sektörüyle de ön planda
olduğunu ifade eden Yönter, “Yurt dışındaki
oteller ile kendimizi kıyasladığımızda
çok daha yukarıda olduğumuzu test
edebiliyoruz.” dedi.
“Türkiye’nin İtalya’nın seviyesine
çıkabilmesi için…”
Ar Yıldız’ın ihracat rakamlarına değinerek
sektörel bir analiz yapan Yönter,
Türk mutfak sektörü ihracatının 2019
rakamlarını anımsatarak, geçtiğimiz
yıl ihracatın 3.6 milyar dolar, ithalatın
ise 0.9 milyon dolar olduğunu söyledi.
Mutfak grubunun dış fazlasıyla kar eden
bir sektör olduğunun altını çizen Yönter,
“Endüstriyel mutfak, şanslı sektörlerden
bir tanesi. Turizmin Türkiye ve dünyadaki
gelişimi ve hızlı büyüme potansiyeline
paralel olarak sektörümüz de her geçen
gün kendini geliştirmekte ve yenilemekte.
Hizmet sektöründe Avrupa ve dünya
pazarlarına göre çok iyi bir konumdayız.
Hem endüstriyel hem ev grubu ihracat
sıralamasında fazla veren dördüncü
sektörüz. Bu da bizleri üretici olarak farklı
konumlara ve yenilikçi bakış açılarına
taşımakta. Her geçen gün yeni pazarlar,
yeni ürünler ile kendimizi geliştiriyoruz.
Önümüzdeki dönem daha da büyüyeceğimizi
ve farklılaşacağımızı düşünüyorum.” dedi.
Sözlerinde Türkiye’deki kilogram birim
fiyatınlarına da dikkat çeken Yönter,
ülkemizde bu rakamın 3.6 dolar olmasına
karşın İtalya’da 5.5 dolar’ları bulduğunu
belirtti. Türkiye’nin İtalya’nın bulunduğu
seviyeye çıkabilmesi için daha inovatif ve
yüksek katme değerli ürünlere ihtiyaç
duyduğuna vurgu yapan Yönter, “İhracat ve
kilogram birim fiyatlarımızı artırdığımızda
Türk üreticilerinin dünya pazarlarındaki
rekabet gücü ve kapasitesinin
yükseleceğine ve dışarıdaki yerinin daha da
sağlamlaşacağına inanıyorum.” dedi.
“Kalitemizi Amerika kıtasına da
taşıyabilirsek…”
Salgın öncesi Amerika kıtasının 2020’ye
dönük çok ciddi hedeflerinin olduğunu
ifade ederek sözlerine devam eden Yönter,
“Türkiye'nin genel ihracatında Amerika
kıtasına yaptığı ihracat, Amerika'nın genel
ithalatının %1.70 seviyelerinde. Biz bu
rakamı %5 hatta %10’lara çekebilirsek,
Türkiye mutfak sektörü ihracatta, 500 milyar
doları aşan 2023 hedeflerine çok daha
kolay çıkabilecek. Fakat o pazar çok kolay
değil.” dedi. Bugün Türkiye’nin en büyük
ihracatını 2019 rakamlarına göre %50.
2’lik oranla Avrupa'ya yaptığını kaydeden
Yönter, “Avrupa’ya jeopolotik ve kalite
anlamındaki yakınlığımızı Amerika kıtasına
da taşıyabilirsek, sadece sektör olarak değil,
ülkemizin dünyada da çok farklı konumlara
geleceğine inanıyorum.” dedi.
“Otomasyona 1 milyon euroluk
yatırım yaptık”
Gündemdeki yatırımlarına ilişkin bilgiler
de aktaran Yalım Yönter, grup olarak
Kütahya'da yeni bir porselen fabrikası
açtıklarını belirterek, “Bir fırın çalıştı, bir
fırın da çalışmak üzere. Bununla beraber
Ar Yıldız tarafında ciddi otomasyon
yatırımlarımız söz konusu. Şu anda 1
Türkiye'de pandemi öncesi artan
dışarıda yemek yeme eğiliminin
salgınla beraber büyük bir geri dönüş
sürecine girdiğini anlatan Yalım
Yönter, "Her aile kendi bütçesine göre
dışarıda yemek yerken pandemiyle
bilhassa kafe ve restoran bölümünde
işler tam tersine dönmeye başladı. Bu
dönemde tüketici eğilimleri çok mu
değişir, ben aman aman değişeceğini
düşünmüyorum. Çünkü dışarıda
yemek yeme kültürü sosyalleşme
gereksinimi ile de çok alakalı. Evet,
hanımlar beş çaylarını kolay kolay
dışarıda yapmıyor ama iş dünyası
halen öğle, akşam yemeklerini
dışarıda yemeye devam ediyor." dedi.
milyon euro gibi bir rakamla üç istasyona
otomasyon çalışmamız sürmekte. Bu
yatırımla hem verimliliği hem de adetleri
arttırmayı hedefliyoruz. Çünkü Çin'de
yaşanan bu problemler ve ithalata gelen ek
vergiler sonucunda Türkiye'deki üretimin
hem ihracat hem iç pazar olarak biraz da
artması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu
pozisyonda dışarıdan ürün getirip satmak
çok kolay değil.” dedi.
38
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
2023 HEDEFINDE 300 MILYON USD’YE
ULAŞMAK VAR!
1977’de Türkiye'nin ilk entegre katı
yakıt sobası üretimi ile faaliyete
başlayan Simfer, süreç içerisinde ürün
yelpazesini ısıtıcı -pişirici ve soğutucu grubu
ürünlere çevirerek 43 yıldır hız kesmeden
büyümeye devam ediyor. Mehmet
Ustaoğlu’nun Kayseri’de kurduğu ve kısa
sürede ihracat rekortmeni haline getirdiği
Simfer Grup, bugün İbrahim Ustaoğlu ve
Mustafa Ustaoğlu kardeşler tarafından
yönetilerek aile şirketleri olma özelliklerini
ve ihracatçı kimliklerini devam ettiriyor.
Sadece son 10 yıl içerisinde 100 Milyon
USD üzerinde yatırım tutarı ile Kayseri’de
toplam 250 bin metrekare alan üzerine
kurulu 200 bin metrekare kapalı üretim
alanına ulaşan ve 3 farklı üretim tesisinde
2.500 kişiye istihdam sağlayan grubun bu
yılki faaliyetlerini ve 2021’e ilişkin yatırım
planlamalarını İbrahim-Mustafa Ustaoğlu
kardeşler ile konuştuk.
2020 nasıl bir dönemdi, 2021
hedefleriniz neler?
İbrahim Ustaoğlu: “2020, her dönem
olduğu gibi başarılı bir yıl oldu. Yurt içi
pazarında yaşadığımız Nisan ve Mayıs
ayları pazar daralmasını tabii ki yurt dışında
da yaşadık. Ancak 2020 3. çeyrekte USD
bazlı satışlarımızı, geçtiğimiz yılın aynı
dönemine göre neredeyse %20 artırdık. Son
çeyrek ihracatımız rekor seviyeye ulaştı, 4.
çeyrekte de yeni rekorlar ile yılı kapatmak
istiyoruz. 2020 dönemini pandemiye rağmen
USD bazlı %6 seviyesinde büyüme ile
kapatacağımızı düşünüyorum. 2019 son
çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz bütçeleme
çalışmalarında, 2020 hesap döneminde
özellikle payımızın olmadığı ABD pazarına
girmek ve Avrupa pazar payımızı ise
yükseltmek olarak belirlemiştik. Ancak
bütçelememiz Covid-19 nedeni ile
sekteye uğradı. Özellikle ABD pazarı için,
standardizasyon gibi alt yapı çalışmalarımızı
tamamlayarak kazanım sağladık. 2020
dönemini yurt dışı pazar için 150 Milyon
USD gibi bir satış rakamı ile kapatmak
istiyoruz. 2021 yılı için ise hedefimiz 200
Milyon USD. Tabii ki, tüm ülkenin seferber
olduğu 100. yıl 2023 hedefimiz ise 300
Milyon USD. Ülkemize hem istihdam hem
de ihracat ve daha fazla dış ticaret fazlası
oluşturan şirketler olarak katkımız olsun
istiyoruz.
Mustafa Ustaoğlu: “2020 hem ülkemiz
hem de dünyayı oldukça etkileyen ve bir
an önce kurtulmak istediğimiz Covid 19
ile yaşadığımız bir dönemdi. Öncelikle
tüm markalar gibi biz de virüse karşı tüm
önlemlerimizi aldık, fabrikalarımızda
üretim proseslerini, belirli bir süre içinde
Covid-19 önlemlerine göre adapte ettik.
İş ortaklarımızın, tüketicilerimizin ve
personelimizin sağlığını her şeyin üstünde
tutarak TSE Covid- 19 Güvenli Üretim
Belgemiz ile üretimlerimize daha güçlü
şekilde devam ediyoruz. Nisan ve Mayıs
aylarına baktığımızda ülkemiz ve dünyada
alınan tedbirler kapsamında kapasite
kullanım oranlarımız oldukça aşağı
seviyelerde gerçekleşti. Türkiye’de Pandemi
döneminde insanların eve kapanması
ve mutfakta geçirilen sürenin artması
iç piyasa satışlarımıza yepyeni bir ivme
kazandırdı. Burada tabii ürünlerimizin
kalitesi, tüketicideki güçlü marka algımızın
etkisi de çok büyük. Pandemi döneminde
evde geçirilen sürenin artmasıyla
orantılı olarak sektör ürünlerine ilgi ve
talep arttı. Bu talebi görerek AR-GE ve
yatırımlarına devam eden şirketler krizi
fırsata dönüştürmeyi başardı. Pandemi
sürecinde tedarik, teminde sıkıntılar ile
karşılaşmamız dışında 2020 döneminin bize
kazanımları da oldu. Hem yurt içinde hem
yurt dışında e-ticaret alanına daha fazla
dikkat çekmemizi sağladı. Bugün simfer.
com.tr ve diğer yaygın e-satış kanalları ile
ürünlerimizin aktif olarak satış ve dağıtımını
gerçekleştiriyoruz. İlk 9 ay içerisinde
pandemiye rağmen, geçen yıla oranla %25
oranında yurt içi satışlarımızı artırdık. 2020
dönemini yurt içi satış olarak %35 gibi
bir büyüme ile 450 Milyon, 2021 dönemini
ise 700 Milyon TRY gibi bir seviyede
tamamlamak istiyoruz.
Yeni yatırım planlarınız var mı?
Mustafa Ustaoğlu: Grubumuz son 10
yıl içerisinde 100 Milyon USD üzerinde
faaliyete yönelik yatırım gerçekleştirdi.
Bu yatırımların en önemlisi ise Kayseri
Serbest Bölge’de tamboy ve ankastre
fırınlar ile davlumbaz, ocak ve soğutucu
grubu ürünlerin imalatını gerçekleştirerek
faaliyetlerini devam ettiren tesisimiz.
Yaklaşık 60 Milyon USD gibi bir yatırım
bütçesine sahipti. Bu tesisimiz ile hem
kapasitemizi artırdık hem de yelpazemize
dondurucu ve soğutucu grubu ürünleri
dahil ettik. Yönetim olarak kararımız
doğrultusunda kapasite kullanım
oranlarımız hedeflediğimiz optimum
seviyelere geldiğinde, yeni yatırımları
gündeme alıyoruz. Ancak, mevcut adetsel
artışlarımızı da düşünerek, faaliyet
gösterdiğimiz alanın bitişik parselinde
bulunan 200.000 metrekare arsanın alımını
tamamladık. Orta vadeli planlamalarda
400.000 metrekare alan üzerine kurulu
bir üretim üssü haline getirmeyi
hedefliyoruz. Grup firmalarımız, yıllardan
beri oluşturduğu kaliteli ürün yapısı ile
sektöründe Dünya’nın önde gelen firmaları
ile iş birliği ve partner şekilde faaliyetlerini
sürdürüyor. Süreç içerisinde birçok ortak
iş fikri oluşturuldu, talepler geldi. Ancak
belirttiğim gibi istediğimiz optimizasyonu
gerçekleştirdikten sonra bu fikirleri ve
süreçleri değerlendireceğiz.
Halka arz veya stratejik ortak
düşünüyor musunuz?
İbrahim Ustaoğlu: Son 20 yıldır
firmalarımıza oldukça emek verdik, ciddi
yatırımlar yaptık. Ancak halka arz için
henüz zamanımız olduğunu düşünüyorum,
daha gidecek oldukça yolumuz var.
Hedeflediğimiz noktaya geldiğimizde
halka arz düşünülebilir. Zaten profesyonel
kadromuz ile yönetim toplantılarımızda
bu konuyu gündemde tutuyoruz. İhracat
hacmini her geçen gün artırarak büyüyen
firmalarımıza hem yurt içinden hem de yurt
dışından stratejik ortaklık talepleri düzenli
olarak geliyor. Şu ana kadar hisse satış
görüşmelerini kabul etmedik.
Kısaca ekonomi ile ilgili görüş ve
beklentileriniz, önerileriniz neler?
Mustafa Ustaoğlu: Yıllık 200 Milyon USD
dış ticaret hacmimiz olması dolayısıyla
ekonomik gelişmeleri de yakından takip
etmemiz gerekiyor doğal olarak. Cds,
Pmi, istihdam, emtia, faiz ve kur gibi
temel verileri sürekli olarak izliyoruz.
Temel ekonomik verilerde volatilite
aralığının geniş olmasından şirketler fayda
sağlamamaktadır. Bu doğrultuda sürekli
istikrarlı bir yapı olmasını temenni ediyoruz.
Ülkemizin hem istihdam yaratacak hem de
dış ticaret fazlası verecek birçok firmaya
ihtiyacı bulunuyor. 2023 hedeflerine hep
birlikte koşmalıyız. Markalaşma, teknolojik
yapı, inovasyon, e-ticaret, alternatif satış
kanalları oluşturma, verimlilik ve benzeri
birçok konuya önem veriyor olmalıyız.
Baktığımızda gelişmiş ülke şirketleri
bu unsurlardan asla vazgeçmiyor. Bu
kapsamda şirket/varlık fiyatlamaları ise
bizlerin kat be kat üstünde. Ülkelerin
lokomotifi, ihracat yapan, ihracatın yanında
ise dış ticaret fazlası oluşturan firmalar.
Özellikle bu kuruluşların hem yatırımları
hem de büyüyen işletme sermayesi
finansmanlarına erişimi ve fiyatlamalarında
daha fazla destek olunması gerektiğini
düşünüyorum. Bu kapsamda özellikle
kamu bankalarına daha fazla misyon
yüklenmelidir.
40
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker Tayalı
“Horeca alımlarında öncelik,
Otel ekipmanları üreticisi gioielli
DEMO, olumsuz pandemi koşullarına
rağmen proje bazlı teslimatlarına
hız kesmeden devam ediyor. Pandemi
sürecinde mevcut işleri sürdürdükleri için
üretim tarafında bir kayıplarının olmadığını
ancak faaliyette olan otellerin açılmaması
ve yeni otel inşaatlarının durmasının tüm
dünya gibi firmalarını da etkilediğini belirten
gioielli DEMO Genel Müdür Yardımcısı İlker
Tayalı ile küresel salgının yurt içi ve yurt
dışı pazarlara etkilerini ve gelecek döneme
ilişkin planlarını konuştuk.
gioielli DEMO için 2020 yılı nasıl
başladı? Sektöre hangi yeni ürünler
ve yatırım planlamaları ile girdiniz?
Açıkçası 2020 çok iyi başlamıştı. Ocak –
Şubat aylarında biri yurt içinde, yedisi yurt
dışında olmak üzere sekiz otel projesi
almıştık. Mayıs – Haziran aylarında da
hepsini teslim etmiş olacaktık. Pandemi
ile birlikte işlerin yavaşlamasına rağmen
biz hiç ara vermeden tüm projelerimizi
söz verdiğimiz tarihlerde hazır edip,
fabrikamızdan teslim ettik. Ancak halen
yurt dışı seyahat kısıtlamalarından
dolayı montajına gidemediğimiz iki
projemiz bulunmakta. Bununla otel oda
mobilyalarındaki yeni modellerimizle yurt
dışında çok daha geniş bir pazara hitap
etmeyi planlıyorduk. Yine de bu süreçte
elimizdeki işlere devam ettiğimiz için üretim
tarafında kaybımız olmadı ama neredeyse
tüm dünyada faaliyette olan otellerin kapalı
olması, yeni otel inşaatlarının durması veya
yavaşlaması herkes gibi bizi de etkiledi.
hijyenik ürünlerde”
Pazarın şu anki cirosal ve adetsel
büyüklüğü nedir? Firma olarak
pazarda kendinizi ne şekilde
konumlandırıyorsunuz?
Dünyada yaklaşık 1.100.000 konaklama
tesisi olduğunu ve açılacak binlerce yeni
otel olacağını düşünürsek, sektörün
büyüklüğünü hayal bile edemeyiz.
Böyle bir pazar içinde kendimizi
konumlandırmak çok şık olmaz ama
bugüne kadar İngiltere, İrlanda,
Hırvatistan, Almanya, İtalya, Fransa,
Yunanistan, Gürcistan, Irak, Nijerya ve
Somali’de yüksek kalite standartlarımız,
hızlı üretimimiz ve zamanında teslim
ettiğimiz projelerimiz referanslarımız
olarak pazardaki konumumuza bir
gösterge olabilir diye düşünüyorum.
İhracat yapan bir firmasınız.
Yeni normalde kaynak pazarlara
yönelik nasıl bir yol haritası
izlemektesiniz? Ağırlıklı ihracat
yaptığınız pazarlarda durum nedir?
Açıkçası bu süreçte tüm planlar alt üst
olmuş durumda. Ama bu bir süreç ve bu
doğrultuda çok şey değişecek. Şu anda
duran ya da ağır giden yeni projeler belli
bir süre sonra tekrar normale dönecek.
Biz de ağırlıklı olarak çalıştığımız ülkelerde
pazarlama faaliyetlerimize ara vermeden
devam ediyoruz.
Bağlı bulunduğunuz alanda ürün
tercihlerini neler belirliyor?
Pandemi süreci pazarın üretim
kriterlerini, standartlarını ne yönde
şekillendirdi?
Mart ayından beri gündemimiz pandemi
ile birlikte hijyen. Şu anda faal olan
otellerde alımlar, sadece hijyen standartları
çerçevesinde bulunabilecek ürünler
doğrultusunda yapılmakta. Bugün bizim
müşterilerimiz olan otel, restoran ve
kafelerin ve onların müşterilerinin de
önceliği, hijyen koşullarının sağlanması.
Bu durumda mobilyalarda antibakteriyel
ürünlerin önemi artıyor. Özellikle sık temas
edilen mobilya yüzeylerinin antibakteriyel
ve kendi kendini temizleyen malzemelerden
üretilmesi noktası çok önemli. Ayrıca
kişiye özel, kolay dezenfekte edilebilen,
“Mobilyalarda antibakteriyel
ürünlerin önemi artıyor.
Özellikle sık temas edilen
mobilya yüzeylerinin
antibakteriyel ve kendi
kendini temizleyen
malzemelerden üretilmesi
noktası çok önemli.
Ayrıca kişiye özel, kolay
dezenfekte edilebilen, sıklıkla
kullanılabilen ekipmanlara
talep ön planda.”
sıklıkla kullanılabilen ekipmanlara talep ön
planda. Bize gelir isek, bu dönemde mobilya
ve ekipmanlar için de çok kısıtlı bir ürün
gamından söz etmemiz gerekiyor. Pandemi
süreci mobilyada üretim kriterlerini hijyen
standartlarına bağlı olarak etkiliyebilir ama
biz pandemi öncesinde de ürünlerimizi
bu koşulları sağlayarak üretiyorduk.
Kalite standartlarımızdan ödün vermeden
ürünlerimizi en güvenli şekilde üreterek
müşterilerimize hizmet etmeye çalışıyoruz.
Salgınla birlikte satışlar azalırken,
online satışlar hareketlendi.
Firma olarak online satış kanalını
ne oranda kullanıyorsunuz?
Dijitalleşmeye yönelik
çalışmalarınız oluyor mu? Bağlı
bulunduğunuz alan, dijitalleşme
firmalar için ne tür fırsatlar
sunuyor?
Proje bazında üretim yapan bir firmayız.
Seri üretimimiz olamasa da mevcut
otel ekipmanlarımız ve otel oda
mobilyalarımızla ilgili olarak uluslararası
online satış kanalları ile ortak projeler için
görüşmelerimiz sürüyor. Yakında bir satış
kanalında ürünlerimiz pazara sunulacak.
Ayrıca sosyal medya hesaplarımızdan
yaptığımız pazarlama faaliyetlerimizle
ürünlerimizin dijital ortamda beğenilerek
satışlarını sağlıyoruz.
Ar-Ge, Ür-Ge ve teknolojiye yatırım
yapıyor musunuz?
Elbette, özellikle otel ekipmanlarında
yeni ürünler üzerinde çalışarak
müşterilerimize farklılıklar sunmaya
çalışıyoruz. Ayrıca makine parkımıza da
takviyeler yaparak kapasitemizi artırmış
bulunuyoruz.
Yılı ne şekilde kapatmayı
planlıyorsunuz? 2021 için
planlamalarınız neler?
Yurt içi ve yurt dışında görüşmelerimizin
sürdüğü birkaç proje var.
Gerçekleşmesi halinde beklentilerimize
yakın seviyede 2020 yılını kapatmış
olacağız. 2021 yılı yine pandemi ile
başlayacak aşının bulunup kullanıma
başlanması ve seyahat engellerinin
kalkması gibi sıkıntıların aşılması ile
birlikte herhalde altıncı ayı görmüş
olacağız. Bu da zor bir dönemin bizleri
beklediğini gösteriyor.
42
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Günden güne,
fincandan
fincana
memnuniyet
JURA
1931'den bu yana yenilikçi üst düzey ev
aletleri üretimi gerçekleştiren JURA
Elektroapparate AG; ev, ofis ve gıda
hizmet sektörlerine yönelik geliştirdiği
profesyonel tam otomatik cihazlarıyla
sektördeki gücünü koruyor. 1994 yılının
sonbaharında kahve makinelerini baştan
yaratan İsviçre merkezli markanın
yeni dönemde dijitalleşmiş konsept
çalışmalarıyla öne çıkacağını ifade eden
JURA Türkiye Ürün ve Servis Müdürü
Serhat Özdemir ile firmanın pazar
hedeflerini ve kahve makineleri sektörünün
geleceğini konuştuk.
Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir
miyiz? Kahveye olan tutkunuz
nerede ve ne zaman başladı? Bu
konuda nasıl bir eğitim aldınız?
2005 yılından beri kahve sektöründe yer
almaktayım. Türkiye’de kahve kültürünün
gelişmesinde en büyük paya sahip olan bir
İtalyan kahve firmasında, işin mutfağında
satış sonrası destek ekibinde işe başlayarak
kahve sektörüne girdim. Bu zaman dilimi
içerisinde aynı sektörde farklı firmalarda,
farklı departmanlarda çalıştım. Son 8 yıldır
ise JURA Türkiye Ürün ve Servis Müdürlüğü
görevimi icra etmekteyim. Kahve makineleri
benim tutkum ve uzmanlık alanım. Teknik
eğitimimi lise ve üniversitede tamamladım.
Kahve eğitimim ise Lavazza’da başladı.
Bireysel uzmanlardan ve Avrupa
markalarının akademilerinde birçok eğitme
katıldım. Her yıl, JURA İsviçre’de ürün
ve kahve eğitimlerine katılmaya devam
ediyorum. Uzun yıllardır ise, partner
olarak pek çok markaya profesyonel teknik
destek ve eğitim vermekteyim. Sektöre
olan tutkum ve heyecanım artarak devam
etmekte. Çünkü inovasyondan doğrudan
etkilenen bir sektör, sürekli yenilik
içerisindeyiz.
Jura Kahve Makineleri markanızı
tanıtarak, kategoride yer alan
ürünleriniz hakkında bilgi verir
misiniz?
İsviçre şirketi olan JURA Elektroapparate
AG 1931'den beri yenilikçi üst düzey ev
aletleri üretmektedir. Deneyimlerini
ve know-how'ını kullanarak ev, ofis ve
gıda hizmet sektörü için profesyonel
tam otomatik cihazlar geliştirmektedir.
JURA, 1994 yılının sonbaharında kahve
makinelerini baştan yaratmıştır.Tek
bir düğmeye basarak, tam istediğiniz
gibi bir kahve içmeyi ve üstün kahve
keyfini kullanıcıların parmaklarının
ucuna getirmiştir. Bütün bileşenlerinin
kalitesi, dayanıklılık ve uzun ömürlülüğü
markamızın imzasıdır.
Ürünlerimiz Ev ve Profesyonel Segment
olarak kategorilendirilebilir. JURA
,taze kahve çekirdekleri ile mükemmel
bir kahve keyfi sunar. Taze çekilmiş,
kapsülsüz. Bu felsefe sayesinde çok çeşitli
kahve karışımları ve çeşitleri kullanmak
mümkündür. JURA, kullanıcıların kişisel
tercihlerine göre ayarlanabilir. Tüm
makinelerimizde İsviçre kalitesi kendini
gösterir ve akıllı su filtre sistemleri, üstün
barista kalitesi için P.E.P. teknolojisi ile
en iyi aromayı garanti eden darbe çekme
işlemi, AromaG3 değirmenin hızı ve
kahve çekirdeğinin tüm lezzetli aromasını
korumasını sağlaması gibi eşsiz özellikleri
barındırır.
Showroomunuzdan kısaca
bahseder misiniz? Müşterilerinize
ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Teknik hizmetleriniz neler?
JURA Hospitality Center, servis ve mağaza
konseptindedir. Dünyanın her yerinde
aynı konsept ve hizmet kalitesi geçerlidir.
Mağazamızda tüm model makinelerimiz
ve aksesuarlarımız sergilenmektedir.
Tüm ürün ve bakım malzemelerimize
mağazamızdan satın alma imkanı
bulunmakta. JURA Makineleri ‘atmak
yerine onarmak’ felsefesi ile gerekli
bakımların servislerde yapılabileceği
şekilde tasarlanmıştır. Bu felsefe ile
servislerimizde bileşenler üzerine çalışılır.
Müşterilerimiz web tabanlı interaktif
ortamlardan alışveriş imkanı sunuyor ve
7/24 JURA Asistan hizmetimiz ile yanlarında
oluyoruz. Servisimize gelen ve ulaşan
tüm müşterilerimize vip standartlarında
hizmet verilir. Her müşterimiz bizim için
çok özel ve değerlidir. Satış sonrası hizmet
kısmında ise, önem verdiğimiz husus kolay
ulaşılabilir olmak ve hiçbir soruyu yanıtsız
bırakmamaktır. Bu konuda çok başarılıyız.
Çünkü tecrübeli, profesyonel ve samimiyiz.
Müşterilerimiz bunu hissettiği için geri
dönüşler her zaman memnuniyet vericidir.
2020'ye ne şekilde girdiniz, yılı ne
şekilde kapatmayı planlıyorsunuz?
2020 yılı dünya ve ülkemiz için görülmemiş
tecrübeleri beraberinde getirdi.
Planlarımızda tabiri caiz ise vites değişikliği
yapmamıza yol açtı. JURA bir tutkudur.
Tecrübe ettiğiniz andan itibaren, farklılığını
hisseder ve algılarsınız. Yeni düzende,
ev ofis çalışma düzenine geçilmesiyle
birlikte kullanıcılar evlerde uzun yıllarca
kullanabilecekleri ve mükemmel sonuç
elde edebilecekelri kahve makinelerini
araştırmaya başladılar. Burada da biz
devreye girerek karamsar olunabilen
bugünlerde kullanıcılarımıza, taze
öğütülmüş kahve ile eşşisiz bir keyif
sunup mutlu olmalarına ve konsantrasyon
sağlamalarına vesile olduk.
Pazarın cirosal ve adetsel olarak
büyüklüğü nedir? JURA’nın pazar
içerisindeki konumu nedir?
Türkiye’de JURA yenilikçi teknolojisi,
tasarımı, uzun ömürlü, dayanıklı PREMIUM
SEGMENT kahve makinesi markasıdır.
JURA sadece Türkiye’de değil, dünya
pazarında tektir. Zincir markalardan ev içi
tüketime, makine üreticilerinden kahve
ekipmanlarına kadar pek çok farklı alanı
kapsayan kahve pazarı, önemli bir ekonomi
haline geldi. Türkiye’de tüketilen toplam
kahve miktarının 30 bin tona, kişi başı yıllık
kahve tüketiminin ise 400 grama ulaştığı
tahmin ediliyor.
Bu kategoride yaptığınız Ar-Ge,
Ür-Ge çalışmalarınız hakkında
bilgi verebilir misiniz? Teknolojiye
dönük çalışmalarınız neler?
JURA İsviçre tasarımı ve mimarisi ile
dünya genelinde üne sahiptir. 70’den
fazla mühenidis donanım, yazılım, bileşen
geliştirme laboratuarlarında çalışmaktadır.
5 milyondan fazla JURA Kahve makinesi
üretilmiştir. Bu da JURA’yı dünyada
sektörün öncü makine üreticisi yapmaktadır.
İnce düşünülmüş, mantıksal bir çerçeveyi
yansıtan kullanım konseptleri sürekli
geliştirilmekte. Çok çeşitli programlama
seçenekleri sayesinde kullanıcı kendi
isteğine uygun tadı bulabiliyor.
Teknolojik çalışmalarımızdan bahsedecek
olursam;
JURA Çalışma Deneyimi: JURA Çalışma
Deneyimi (J.O.E.) JURA kahve makinelerinin
tüm fonksiyonlarını akıllı telefonunuza ve
hatta Apple saatinize getirir. En sevdiğiniz
spesiyal kahvelere istediğiniz isim verebilir
ve istediğiniz bir resmi atayabilirsiniz.
Ayarları kişisel zevkinize uyacak şekilde
uyarlamak için kaydırma çubuğunu kullanın.
J.O.E ile kişisel ürün ayarlarınız istediğiniz
zaman ve istediğiniz yerde elinizin altında.
J.O.E. sizi mevcut durumdan haberdar eder
ve örneğin su veya kahve çekirdeklerini
doldurmanız gerektiğinde size haber verir.
Profesyonel yüksek performanslı değirmen
aromayı korurken kahve çekirdeğini hassas
bir şekilde ve tam olarak doğru inceliğe
öğütmek için tasarlanmıştır. Sağlam
konstrüksiyonu yıllar boyunca sürekli olarak
bileme bile yapılmasını garanti eder.
İnce Köpük Teknolojisi: Yenilikçi ince
köpüklü köpürtücü özel kahvelerin süt ve
süt köpüğü ile taçlandırılması için özel
olarak tasarlanmıştır. Devrim niteliğindeki
ince köpük teknolojisi ile profesyonel barista
standardında uzun süreli tutarlılığa sahip
ince dokulu bir süt köpüğü oluştururlar.
Veri İletişimcisi: Veri İletişim Cihazı ile
her an ve her yerden web sitesi üzerinden
istediğiniz kadar kahve makinesini
izlemenizi sağlar.
Sektörünüzde kahve makineleri
kategorisinin son dönemdeki
gelişimi hakkında neler
düşünüyorsunuz? Bu alanda
Türkiye dünyanın neresinde?
Global kahve zincirlerinin Türkiye’ye
gelmesiyle büyümesi hızlanan sektörde
tüketimin eve kayması, kahve makineleri
pazarının büyümesini sağladı. Kahve
makineleri küçük ev aletleri sektörünün
en hızlı büyüyen kategorileri arasında yer
alıyor.
Önümüzdeki dönemde kahve
kategorisinde tüketicileri neler
bekliyor? Pandemi sonrası değişen
tüketici alışkanlıklarına ilişkin
neler söyleyebilirsiniz?
Kahve sektörünün; Türkiye’de yılda yaklaşık
yüzde 75 oranında büyüme gösterdiğini ve
henüz gelişim sürecinin başında olduğunu
söyleyebiliriz. Perakendenin en hızlı büyüyen
sektörü şüphesiz kahve zincirleriydi. Fakat
artık her kahve tüketicisi evinde barista
olmayı araştırıyor, öğreniyor ve maliyet
kıyaslaması yaptığında makine almanın
daha avantajlı olduğuna karar veriyor.
Bu sebeple yeni düzende de hijyen ve
tasarruf unsurlarını gözönünde bulunduran
kullanıcıların tüketim alışkanlıklarının
değiştiğini gözlemliyoruz.
Marka bu dönemde pazarda kendini
ne şekilde konumlandırıyor?
JURA prensipleri ile değişim ve gelişim
için çok fazla çalıştığımızdan bizim
planlarımızda bir değişiklik olmayacak.
Yirmi yıldan fazla süredir otomatik kahve
makineleri geliştirirken, JURA yeni
standartlar koyan birçok yenilikçi teknoloji
geliştirdi. Bunlar tüm ürün serisine dahil
edilmiştir. Her makine, mühendislerimizin
bilgi birikimi ve deneyimini içerir.
Fonksiyonlar ve bileşenler kullanıcılarımızı
günden güne, fincandan fincana memnun
edecek ve damak tatlarını şımartacaktır.
44
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Çukurova Isı uyardı: Kafe ve restoran
ısıtmasında bunlara dikkat!
30 yılı aşkın tecrübesiyle sunduğu yüksek
ısıtma teknolojileri ve sistem çözümleriyle
ısıtma sektörünün öncü markası olan
Çukurova Isı, yaklaşan soğuklarla birlikte
kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılan
teknolojilerin gerekli konfor şartlarını
sağlayabilmesi için sahip olması gereken
özellikler konusunda yatırımcı ve işletmecileri
uyardı.
Doğru sistem seçimi
Kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılacak
teknolojilerin seçiminde birkaç detaya dikkat
ederek hem işletme maliyetlerini düşürmek
hem de müşteriler için gerekli konfor şartını
sağlamak mümkün” diyen Çukurova Isı
Pazarlama Müdürü Osman Ünlü sözlerine
şöyle devam etti: “Yatırımcı ve işletmecilerin,
sistem seçimi yaparken doğru tercihi yapmaları
işletmede ki konfor şartlarını sağlamanın
yanı sıra kullandıkça tasarruf avantajını da
beraberinde getiriyor. Çukurova Isı olarak güçlü
mühendislik altyapımızla sunduğumuz ücretsiz
keşif hizmeti ile iş ortaklarımızın işletmeleri
için en doğru sistem seçimi yapmalarını
sağlıyoruz.
Cihaz seçiminde öncelikli kriter
“mekânın mimarisi”
Kafe ve restoranların ısıtmasında kullanılacak
cihazların seçiminde öncelikli kriterimiz
mekânın mimarisi oluyor. Bu kapsamda
işletmenin sahip olduğu açık ve kapalı
alanları da ayrı ayrı değerlendiriyoruz. Kafe
ve restoranların kapalı alanlarında havayı
ısıtabilmek için hem radyant ısıtıcılar (borulu
radyant veya seramik plakalı radyant) hem
de “sıcak hava üreticileri” kullanıyoruz.
Ancak kapalı alanlar için öncelikli tercihimiz
“sıcak hava üreticisi” oluyor; çünkü radyant
ısıtıcılar önce cisimleri sonra dolaylı olarak
havayı ısıttığı için ısıtıcı kullanılan kafe ve
restoranlarda ortam istenilen sıcaklığa
geldiğinde, radyant şemsiyesinin içinde kalan
insanlar havayı çok daha sıcak hissederken,
şemsiyenin dışında kalanlar set edilen sıcaklık
değerini hissediyorlar. Ortamda ki ısı, homojen
olarak sağlanamadığı için ısıtma konforunu
bozuyor; ancak sıcak hava üreticisi, doğrudan
havayı ısıttığı için çok daha konforlu bir
ortam sağlıyor ve uygulama yapılan mekanın
her yerinde aynı sıcaklık hissediliyor. Açık
alanlarda ise mekanın yapısına göre yani
yükseklik, masa yerleşim planı, mahalin
rüzgar durumu, mekanın üstünde açılıp
kapanan tente ya da sabit bir tavan olması veya
olmaması durumu gibi detaylara göre proje
hazırlamak gerekiyor. Açık alanlarda borulu
radyant sistemler, seramik plakalı radyant
sistemler veya yüksek yoğunluklu elektrikli
infrared ürünler ile ısıtma yapıyoruz” dedi.
Yüksek yanma ve ışınım verimi
Sistem tercihi yapılırken ürünlerde dikkat
edilmesi gereken teknik detaylar hakkında da
bilgiler paylaşan Ünlü, dış hava şartlarında
uzun süreli kullanım için ısıtıcının dış
kasasının mukavemetinin yüksek olması
gerektiğine dikkat çekti. Ünlü,” Goldsun
seramik plakalı ısıtıcılarımızın dış kasası 600
derece sıcaklığa dayanıklı, elektrostatik toz
boya ile kaplıdır. Cihazların ön yüzeyindeki
ızgaralar ve ısı kalkanları ise 1000 derece
sıcaklığa dayanıklı, paslanmayan ve
dökülmeyen seramik ile kaplıdır. Piyasadaki
en yüksek yanma ve ışınım verimine sahip
olan bu plakaların önüne takılan paslanmaz
çelik ızgaralar sayesinde cihaz veriminde
%20 artış sağlıyoruz. Goldsun seramik plakalı
ısıtıcılarda kullanılan seramikler dünyanın
en iyisi olan Alman malıdır ve brülörleri
patentlidir. Ayrıca cihazların içerisinde
kullanılan selenoid ve beyinlerin de menşeine
dikkat etmek gerekiyor. Biz, dünya tarafından
oldukça iyi tanınan bir marka kullanıyoruz;
ancak sektördeki birçok muadil üründe no
name donanımlar kullanılıyor.
CE işaretine sahip olmayan
komponentler
Yine bir diğer önemli sorun da CE işareti
konusunda karşımıza çıkıyor. Piyasadaki
bazı firmaların CE alırken hazırladıkları şahit
numune ile piyasaya sundukları cihazlar
arasında ciddi farklar bulunuyor. Çünkü
CE alırken cihaz içinde kullanılan her bir
komponentin CE belgesine sahip olması
gerekiyor; ancak CE alındıktan sonra bazı
firmalar no name komponentler kullanıyorlar.
Bu durumun önüne geçmek için denetimlerin
artırılması ve işletmecilerin bu konulara
hassasiyetle yaklaşıp, doğru markayı tercih
etmeleri gerekiyor. Doğalgaz yakan ve yüksek
sıcaklılarda çalışan bu cihazlarda tüketici
güvenliği için cihazların güvenliğinin de tam
olması ve sertifikalandırılması büyük önem
taşıyor.”
Maksimum konfor
Çukurova Isı markalı ürünlerin mekandaki
konfor şartlarını da maksimum düzeyde
sağladığını belirten Ünlü, “Piyasadaki birçok
üründe bulunmayan reflektörün de Goldsun
seramik plakalı ısıtıcıların performansını
arttıran bir diğer unsur olduğunu
söyleyebiliriz. Bu sayede cihazlardan yayılan
enerji, havaya değil, mekandaki müşterilere
doğru yönlendiriliyor. Elite serisi ısıtıcılarda
seramik plakaların önüne yerleştirilen
saydam seramikten üretilen camlar da
karşıdan gelen rüzgar akımlarını %100
kesiyor. Isındıkça saydamlığı artan cam,
ışınımın daha geniş alanlara yayılmasını
sağlıyor. Performa serisi ısıtıcılarda ise
seramik plakalarının önüne yerleştirilen
yüksek ısıya dayanıklı paslanmaz çelikten
mamul dekoratif rüzgar kalkanı ise karşıdan
gelen rüzgar akımlarını büyük oranda
yavaşlatıyor. Cihazların her iki ucunda
bulunan alev hissedici elektrotlar da rüzgârlı
ortamda yanmanın devamını sağlayarak
ortamdaki konfor şartlarını koruyor. Bu
nedenle işletmecilere, mekânlarındaki konfor
şartlarının sürdürülebilir olması açısından
bu tür donanımlara sahip ürünleri tercih
etmelerini öneriyoruz.”
Ünlü, yüksek performansa sahip Goldsun
markalı elektrikli ve doğalgazlı ısıtıcıların,
muadillerine göre %40’a varan enerji
tasarrufu sağlayarak, işletme giderleri
açısından avantaj sağladığını ve sistemin 1-3
yıl kadar kısa sürede kendini amorti ettiğini
vurguladı. Kafe ve restoranlarda özellikle iç
mekanda kullanılan sıcak hava üreticilerinin
ise münferit çalışan standart modellerin yanı
sıra ortamın ihtiyacına göre bir kanal sistemi
vasıtasıyla taze havayla ısıtma sağlayabildiğini
de belirten Ünlü sözlerine şöyle devam
etti: “Bu teknoloji ile %105’lere varan
oranlarda yüksek yanma verimi sağlayarak
kafe ve restoranların işletme giderlerinden
tasarruf etmelerini sağlıyoruz. Sıcak hava
üreticilerinin, yapılan uygulamaya göre klasik
sistemlerden %30 – %65 daha tasarruflu
olduğunu söyleyebiliriz.” Sıcak Hava
Üreticileri”nin işletme kolaylığı sağladığını da
belirten Ünlü, “Her bir cihaz tek başına veya
gruplar halinde termostatik olarak kontrol
edilebiliyor. Bunun yanı sıra yaz ve kış modu
seçeneği de bulunan sıcak hava üreticileri,
yazın da fan konumunda ortamı serinletiyor.”
46
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Etin Kralı
Cüneyt Asan
"Dünyaya kasaplık
için gönderildim"
Yarım asırdır et kesiyor. Öyle gelişine
satır vurur gibi değil üstelik! ‘Canlı’
demeyi yeğlediği o insandan da cömert
hayvana değer ve kutsallığını hissettirme
özverisi ve ustalığıyla… Aşkla, şefkatle,
tutkuyla, emekle… Türkiye’de kasaplığıyla
övünen kim varsa onun dükkanından mezun.
Kim “bu işte en iyi benim” diyorsa, o var
olduğu için! Günaydın Et’in ortaklarından
Cüneyt Asan, nam-ı diğer etin kralı,
“Türkiye’de kasaplığı kökünden, A’sından
Z’sine ben değiştirdim, geliştirdim.”
diyecek kadar kıdemli, emektar. “Sadece
kasaplık mı? Şişman ve göbekli kasapları
bile değiştirdim. Manken gibi yaptım.
Çünkü rol modeldim. Dünyaya kasaplık için
gönderilmiştim.” sözlerini sarf edecek kadar
da cesur ve iddialı!
O vakit uzun uzun konuşalım diyorum
Asan’ın o çok merak edilen hikayesini…
Hazır da etin, kebabın diyarı Adana’da,
geleneksel lezzet festivalinde keyifli bir
sohbet ortamında yeniden bir araya gelme
fırsatı bulmuş iken…
1959 Erzincan doğumlu olduğunu
söylüyor önce. Doğan 10 çocuktan sağ
kalabilen beş kardeşten biri olduğunu ve
Anadolulu ailenin sırf kalanlar yaşasın diye
İstanbul’a nasıl göç kararı aldığını anlatıyor
devamında. İki inek, üç öküz satılıyor evvela.
Hemen sonra Anadolu Ekspresi ile tutuluyor
taşı toprağı altın İstanbul'un yolları. İlk bir
gecekonduya yerleşiliyor; tek göz oda, bir
yer yatağı... Baba işsiz güçsüz haliyle! En
büyük derdi, ailesini üst üste yatmaktan
kurtarmak. Belki köylerinde olsa komşular
pişirir, taşırır da, büyükşehire daha çok
yabancılar. Ne yapmalı, ne etmeli diye
çareler aranırken, bir apartmana hizmetli
olarak girmek geliyor babanın aklına. Asan’a
göre babası belki de o günlerde ailesi için
yapabileceği en iyi işi buluyor…
"Biz farklıyız, ülkenin gerçeğiyiz"
İlkokul çağına gelinceye kadar nohut oda
bakla sofa bir yaşam. Ama bütün sokaklar
da onun… Sokaklar kocaman bir oda
oluyor adeta; gönlünü de, hayallerini de
besleyip zenginleştiren. Çünkü ona göre
sokakta insanlar çok daha hızlı büyüyüp
olgunlaşıyor. Normal bir çocukluk değil
Asan’ınkisi; birçok akranından neredeyse
10 yaş daha olgun, daha yürekli, daha
gözükara, risk alabilen… "Bu çocuklar
farklıdır" diyen Asan, bugünün Türkiyesini,
hadi bir adım daha öteye taşıyalım, günümüz
dünyasını şekillendiren bir nesilden
bahsediyor sonra. 1945 ile 1975 arasında
doğan çocuklar, bahsettiği. “Bunlar nesli
tükenmek üzere olan çok özel çocuklardır”
diyor ve ekliyor: “İşte biz o neslin çocuğuyuz.
Üzerimizden bir devlet geçti, o da yetmedi,
dünyanın bütün devletleri geçti. Her türlü
oyunları, filmleri çevirdiler. İşte bu farklı
dünyaya doğduğumuz için biz farklıyız. Biz
bu ülkenin gerçeğiyiz."
"Okul önlüğüm hiç olmadı"
O zamanki okullar da farklı o yıllarda.
Herkes aynı okulun yolunu tutuyor, özel okul
"
Bu zorlu yolculukta en
büyük esin kaynağı insanlar
oluyor, Cüneyt Asan’ın.
“Benim kitabım insanlardı.
Hayatımda hiçbir şeyi
okuyarak öğrenmedim. Her
şeyi yaşayarak öğrendim”
diyen usta kasap, dünyayı
gezip gören müşterilerinin
anlattıklarıyla çoğu zaman
da farklılıkları yakalıyor.
Eğitim de paha biçilmez
bir değer elbette onun
dünyasında. Asan, “Ben
bugün eğitimli olsaydım,
çok daha farklı yerlerde
olurdum. Evet, bir yeteneğim
vardı. Allahın beni bu iş için
gönderdiğine inanıyorum.
Zaten yüklemiş diye
düşünüyorum. Bir de
okumuş olsaydım neler
olurdu kimbilir?” demekten
de çekinmiyor.
"
yok! Mercedes ile kapıya bırakılan fabrikatör
kızı da var o sınıfta, yoksul bir ailenin çocuğu
da. Asan, Kamil Yazıcı'nın kızlarıyla aynı
sınıfta okuduğunu örnekleyerek devam
ediyor sözlerine. Her sınıfın beraber olması
yine de “güzel bir şey” ona göre. Zengini de
aynı eğitim imkanlarına sahip, yoksulu da
çünkü. Ne var ki, fakirler listesinde olmak
çok zor, onun çocuk kalbinde. 2-3 ayda
bir süt tozu almak için tahtaya çıkarılmak
mı, o da pek bir ağır! İhtiyaç yardımlarında
onurunun çok kırıldığını anlatan Asan, "O
günlerden birinde hocam bana ekstra bir
şey yapmak istedi. Kıştı ve ben önlüksüz
okula giden bir çocuktum. Hiçbir zaman
önlüğüm olmadı mesela. O zaman da bir kız
önlüğü verdiler bana. Ben de giymedim ve
bir daha da olmadı." diyor.
"Hayatımdaki ilk kırılma noktası,
Gülcan'dı"
Ne zaman ki öğretmeni, Asan’ı, aşık olduğu
‘güzeller güzeli’ Gülcan’ın annesinin evine
gönderiyor. "Hayatımın ilk kırılma noktası
Gülcandır' dediği o olayı şu sözleriyle
anımsatıyor: “Gülcan benim için önemli ve
değerliydi. Hızlı büyüdüğümüz için o yaşta
aşık oluyorduk. Yaşım tam 10'du ama ben
Gülcan'a aşıktım. İşte o yüzden de gururum
çok kırıldı. Gülcan sınıfın en güzel kızıydı.
Güzellik her şeyden önemli. Ben güzel
insan severim. Hayatımdaki her şeyin güzel
olmasını isterim. Güzel olmayan hiçbir
şeyle ilgilenmem. Neyse Gülcan ile o gün
evine gittik. Annesi ölçülerimi aldı, çıktım.
Biriktirdim ben. Hani insan ağlamak ister
de ağlayamaz ya, evden bir çıktım. Sonunda
abi ağla ağla, küfret! Eve bir girdim,
babam gördü, telaşlandı, ‘ne oldu kavga
mı ettin’ diye. ‘Hayır, ben okula gitmek
istemiyorum’ dedim. ‘Niye’ dedi ‘kapıcı
olmak istemiyorum’ dedim. ‘Okumazsan
kapıcı olursun, kapıcı olmamak için başka
bir şey yapman lazım.’ dedi ‘Nasıl olacak?’
dedim ve konuşma bitti!..”
"Kasaplardan birine çırak oldum"
Ondan sonrası çorap söküğü gibi. Okul
çıkışı soluğu direkt kasaplar çarşısında
aldığını söyleyen Asan’ın kasaba çırak
olurken ki tek gayesi, okuldan hiçbir şekilde
yardım almamak aslında. İlk günler çay,
kahve, sil, getir, götür işleri… Samimi
ifadeleriyle “her şey çok acayip ama güzel
de…” En çok da zengin müşterilere paket
taşırken aldığı 3-5-10 kuruşluk bahşişler
anlatılmaz, yaşanır cinsten! “Elime pıtır
pıtır para veriyorlardı. Bir gün sonra ilk defa
cebimde para ile okula gittim. Çok acayip!
Kral gibi oldum; kral kral! Birgün sonra
hiç gidemediğim kantine gittim, yanıma iki
arkadaşımı da aldım. Kendime bir Coca
Cola, arkadaşlarıma bir Coca Cola. Diktim
ağzıma, kana kana içtim. Ah! Dedim ki:
‘Ben, tamam, bu okul ne? Para!" sözleriyle
o anın heyecanını tekrar yaşayan Asan için
o günden sonra okul hiçbir şey, para ve
iş her şey oluyor. O kadar ki birgün olsun
giyemediği okul önlüğünün boşluğunu her
48
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
okul çıkışı gittiği kasaptan taktığı çırak
önlüğü ile dolduruyor.
Arada tabii babanın nasihatları, zorla okula
gönderme çabaları filan. Ama nafile! Bir
kez paranın tadını almış, Asan. Zor billah
orta birinci sınıfı okuyup, bir de üstüne
kalarak o defteri bir daha açmamak üzere
kapattığını itiraf ediyor. 13 yaşında kasaba
tam gün çırak olarak başlarken içi hiç
olmadığı kadar rahat! Öyle ki, kasabı en
erken kendi açsın diye her gece dükkanda
sabahlıyor. Ta ki vatani görevine kadar…
Dört duvar arasında geçen yaşamında ilk
şehirden çıkışı da askerlikten ötürü zaten.
12 Eylül zamanları bahsettiği. Önce acemi
birliği için Isparta, ardından Gaziantep,
Adıyaman ve Kahramanmaraş… Hayatın
dibini, ülkenin durumunu, çevresinde dönen
filmleri, oyunları idrak etmeye başladığı
yıllar olarak aktarıyor. Yaşına göre fazlasıyla
duyarlı ve olgun bir profil çizen Asan, "Ama
yaşadığımız zaman yüklüyor zaten. Her an
yeni bir şey görüyorsunuz. Ben o güne kadar
dükkandan dışarı çıkmadığım için bir şey
görmemiştim. Oysa askere gittiğimde başka
bir dünya ile karşılaştım. Sağcılar sağda,
solcular solda oturuyordu." diyor.
Laf arasında, peki ya bahsettiği o yıllarda
mutfak, kasaplık, şeflik işleri nasıl
yürüyordu, soruyorum. "Türkiye'de kasaplık
bir iki dükkandan ibaretti. Tabii İstanbul
biraz daha yüksekteydi." diyen Asan neden
kasaplığı seçtiğini ise şöyle anlatıyor:
"Başka işyeri yoktu ki. Kasaplar Çarşısı
vardı, gittim kasaba çırak oldum. Başka iş
olsaydı, oraya çırak olurdum."
"Türkiye'deki kasaplara ilk köfte ve
tavuğu koydum"
Henüz 17 yaşındayken, çırak olarak girdiği
kasap dükkanında pek çok şeyi değiştirmeyi
başarmış biri Asan. "Çünkü benim işe bakış
açım çok farklıydı" diyen etin profesyoneli,
insanlar hayvana 'hayvan' derken, o ise
yüklediği değer ve kutsallıkla 'canlı' demeyi
daha uygun gördüğünü söylüyor. "Çünkü
onlar etiyle, sütüyle, derisiyle hayatımıza
değer katıyordu. İnsanlığın cömertliği,
hayvanınkinin yanında hikayeydi. Hayvan
dedikleriniz daha cömertti. O zaman nasıl
bunlara hayvan dersiniz" düşüncesine
eriştiğinde bir felsefesinin de oluştuğunu
anlatan Asan, "Madem ki bu canlılar,
et bu kadar değerli; ona göre kesilmeli,
doğranmalı, pişirilmeli, paketlenmeli"
hayallerini kurduğu noktada her birini
kendince hayata geçirmeye başladığını
söylüyor.
Bahsettiğine göre de, Türkiye'de köfteyi ilk
kasaba koyması da bu anlayışın bir neticesi
oluyor, ilk tavuğu koyuşu da... Yine 17
yaşında çıraklık yaptığı Bahar Kasap'ın adını
"biz niye herkes gibi olalım" düşüncesiyle
"Günaydın" olarak değiştirtiyor o yıllarda.
Kasaplar Çarşısı'nda çocukların koltuk
altında bağıra bağıra sattıkları Günaydın
gazetesinden alıyor o ilhamı "Her şeyi
biliyor, her şeyi yazıyor. Öleni de biliyor,
doğanı da biliyor. Bir gazete, dünyadaki
her şeyi nasıl bu kadar iyi biliyor" derken
kendince kafasında oluşturduğu o büyüklük
ve güç algısıyla vizyonunu şekillendiriyor.
“İlk Amerikan barlı ve kütüphaneli
kasap bizimdir”
Askere giderken çok iyi bir et ustası
artık o! Vatani görevine 'olmuş' gidiyor,
İstanbul'a ise kendi ağzından "artık ben"
olarak dönüyor. Nerede o çırak çocuk
nerede yepyeni bir felsefeyle işine yön
veren genç, başarılı adam! "Ama artık yeni
ve farklı bir şeyler yapmak lazımdı" diyen
Asan, masanın bir ucuna patronunu, diğer
ucuna "40 yıllık ortaklarım" dediği Niymet-
İsmet Yalçın kardeşleri oturtuyor. Kafa
kafaya verip konuştuklarında işi bırakmak
isteyen patronuna Adapazarı'ndaki köyün
yolları, Asan ve ortaklarına ise zor billah
denkleştirebildikleri paralarıyla dükkanı yedi
ortaklı pay etmek düşüyor.
Onca ortak, bir dükkan için uğraşıp
didinirken, aylar geçiyor, bu defa Asan'ın
kafasında yepyeni fikirler ve hevesler
beliriyor. Gayesi, Anadolu Yakası gibi,
Avrupa tarafında da farkedilmek! Ne var
ki cepte yine para yok! Yine de o dükkan
yıkılıp, yerine dünyadaki ilk Amerikan
barlı ve kütüphaneli kasap dükkanı hayata
geçiriliyor. Asan, “Herkes dedi ki, bunlar
manyak, deli, bu ne?" eleştirileri ardı ardına
sıralanırken, basının "mesleğine çağ atlatan
adam" haberiyle birgünde nasıl bom diye
patladıklarını şöyle anlatıyor: "İşinizde fark
oluşturacaksınız, farklı olacaksınız, aksi
halde sizi fark etmezler. Kendinizi zorla
insanların gözüne sokacaksınız. Başka türlü
olmuyor."
Bu zorlu yolculukta en büyük esin kaynağı
insanlar oluyor, Cüneyt Asan'ın. "Benim
kitabım insanlardı. Hayatımda hiçbir şeyi
okuyarak öğrenmedim. Her şeyi yaşayarak
öğrendim" diyen usta kasap, dünyayı gezip
gören müşterilerinin anlattıklarıyla çoğu
zaman da farklılıkları yakalıyor. Eğitim
de paha biçilmez bir değer elbette onun
dünyasında. Asan, "Ben bugün eğitimli
olsaydım, çok daha farklı yerlerde olurdum.
Evet, bir yeteneğim vardı. Allahın beni bu
iş için gönderdiğine inanıyorum. Zaten
yüklemiş diye düşünüyorum. Bir de okumuş
olsaydım neler olurdu kimbilir?" demekten
de çekinmiyor.
“500 kişilik kebap dükkanı açtık”
Cüneyt Asan, sohbetimizin devamında bu
çoklu ortaklığa kasaplık işinin yetersiz
geldiğinden bahsederek, ilk restoran
açma fikrine getiriyor konuyu. Sözünü
ettiği, herkesin çok rahat para kazanmaya
ve harcamaya başladığı rahmetli Turgut
Özal dönemleri. Anadolu'da o vakitler
birbiri ardına kebap lokantaları açılıyor
ama sanki bir yerlerde de bir yanlışlık
var! Nitekim İstanbul'dakiler bu işi böyle
yapmıyor, kanaatince. Önce bir kebap
dükkanına birleşme önerisi götürüyor.
Bakıyor olmuyor, ortağı Niymet Yalçın ile
ilk kebap dükkanını yeme içme sektörüne
kazandırıyor.
İlk zamanlar zorlu geçiyor tabii. Ama
işini çok iyi yaptığından da emin. Ne var
ki istediği neticeyi alamıyor bir türlü. Ne
zaman ki Medyator programının sunucusu
Aykut Işıklar birgün dükkanında yemek yiyip
de "Acayipsiniz siz, böyle yemek mi olur, bu
bir mucize" diyor, Asan'ın ağzından: "İkinci
kırılma noktası bom! Patladı gitti!" Altı ay
sonra 500 kişilik kebap dükkanı açması
da kaçınılmaz oluyor bu noktada. "100 kişi
yerine 500 kişi. 500 kişi yemek yerken 100
kişi dışarıda bekliyordu" diye de gülümsüyor
keyifle.
"Kasaplığı da, kasapları da ben
değiştirdim"
365 gün, 18 saat, gece gündüz çalıştıklarını
anlatıyor Asan. Sabah kalkıp kasap dükkanı
açılıyor önce. Gece kebapçıyı kapatıp
mezbahanın yolu tutuluyor ardından. İki
saat bile uyumadan haydi dükkana ama…
"Bu dünyaya gönderildiğime inanıyorum. Bu
benim işimdi, ben yapacağım. O iş kutsaldı,
ben de bu iş için gönderilmiş biriydim.
Özeldim. Bu inançla tüm yenilikleri yaptım,
her şeyi geliştirdim. Kasaplığı kökünden,
A'sından Z'sine kadar değiştirdim. Kasapları
bile değiştirdim. Kasaplar şişman, göbekli
insanlardı, hepsini değiştirdim. Manken
gibi yaptım. Çünkü rol model olmuştum."
diyen Cüneyt Asan, kulvarda ilk olduğunu
söyleyecek kadar kendinden emin." Bütün
her şeyi ben değiştirdim, geliştirdim. Varlar
dediğiniz hepsini de ben yetiştirdim" diyecek
kadar iddialı!
Konu konuyu açıyor, sözü yeni nesil et
profesyonellerine getiriyorum. Asan için en
başarılı öğrencisi Nusret ama ağabeyi Uğur
ise karakteri ve kalitesiyle olağanüstü. Öyle
ki ilk olarak ilkokulu bitiren ağabey Uğur'u,
ardından üç kardeşi, sonra da babayı yanına
aldığını anlatıyor. "Bunlar daha ne ki? Daha
yüzlercesi, binlercesi... Şu an dünyanın
her yerindeler" diyor ve ekliyor: "Onlar
varlarsa, ben var olduğum içindir. Bugün
Türkiye'de kasaplık bu boyuttaysa, ben var
olduğum içindir. Bu önemli bir şey de değil.
Gönderilmiş olduğuma inandığım için zaten
görevimdi ve ben de yaptım."
"İnsan yiyorum, insan içiyorum"
İnsanlara sevdiği işi yapmayı şiddetle tavsiye
eden Cüneyt Asan, "O zaman başarılı ve
mutlu olursunuz. İşte ben bunu yaptım.
Belki seçmedim ama sonradan gördüm
ki böyle imiş." diyor. Yaşam felsefesinde
asla şansa ve tesadüfe yer olmadığını
söyleyen Asan için bir tek 'sebepler'
var. Emekle değerlendirirseniz neticeye
ulaşırsınız. Yeryüzünün en kutsal şeyinin
emek olduğunu dile getiren Asan'a
göre emek vermektir, emek sevmektir.
Hümanist bir kişiliğe sahip olduğunu
dile getiren Asan, insanları sınıf ayrımı
yapmaksızın sevenlerden. "Benim için
esas olan insandır" diyen Asan, değer
atfettiği insana hizmet, insana eğitimöğretim
kutsal bir görevdir. Bunu da işin
içine kattığım ve başarabildiğim için çok
mutluyum. Enerjimin hiç tükenmeyeceğini
düşünüyorum. Çünkü ben enerjimi insandan
alıyorum. İnsan yiyorum, insan içiyorum."
diyor. Yaşama dair en güçlü motivasyonu
olarak merkezine çalışmayı, üretmeyi koyan
Asan için insanlara dokunmak, bir katma
değer sağlamaktan öte bir mutluluk yok
çünkü. "Benim hikayemde insanla mutluluk
var, ben insanla mutluyum, başarılıyım,
huzurluyum. O yüzden de enerjim hiç
bitmiyor. Çünkü insanları seviyorum." diyor.
Yeni bir programla bomba gibi
geliyor!
Günaydın Et restoranları ne durumda
pekala? Pandemiden ne şekilde
etkilendi? Sohbetimize 40 yıldır kurucu
ortaklığını üstlendiği markasıyla devam
ediyoruz... "İyiyiz ama çok iyi değiliz. Çok
iyi olmamamızın sebebi de, pandemi. Bu
süreçte birkaç tane dükkan kapadık. Ama
bunun yanında Özbekistan, Bahreyn ve
Erbil'i açıyoruz. Fas'ın inşaatı devam ediyor."
diyen Cüneyt Asan, bu dönemde Türkiye'de
dükkan açmayı düşünmediklerini belirterek,
"Elimizde var olan çalışanları korumak,
onların yaşamlarını devam ettirmek en
büyük amacımız ve arzumuz. Ama bu ara
Türkiye'de dükkan açmayacağız çünkü
sayımız çok yüksek. 43 tane şubemiz var."
diyor. Gündemlerinde yeni birtakım fikirlerin
de olduğunu söyleyen Asan, yeme içme
dışında farklı bir iş yapmadıklarının, bundan
sonra da yapmayı düşünmediklerinin
altını çizerek, şimdi yepyeni ve sıra dışı bir
televizyon projesi üzerinde çalıştıklarını
müjdeliyor. Kendisinden çok değilse de
küçük ayrıntılar aldığım o projede, bir
Anadolu turnesiyle yollara düşen Cüneyt
Asan ve ekibi, yemek yapmanın ve yemenin
neredeyse zirve yaptığı bu dönemde bir
dakikada tüketilen ürünün önemine,
yerelliğine odaklanacak, emeğe ve iş gücüne
hakkını teslim edecek...
50
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Pandemi bile lezzet ateşine gölge düşüremedi!
4. Uluslararası Adana Lezzet Festivali
meydan okudu…
Adana Valiliği himayesinde bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Adana Lezzet Festivali, ilham
veren tüm renkleriyle lezzet ateşini bu yıl da dijital dünya için yaktı. Salgın önlemleri kapsamında halkın
katılımı olmaksızın, ağırlıklı gastronomi profesyonellerinin nitelikli desteği ve katkısıyla gerçekleşen
etkinliğe Covid-19 bile gölge düşüremedi! Etin Diyarı Adana, Adanalılığını yaptı, Türkiye’nin ilk dijital
lezzet etkinliğiyle rakiplerine meydan okudu…
Türkiye’nin İlk Dijital Lezzet
Festivali” olma özelliğini taşıyan
4. Uluslararası Adana Lezzet
Festivali, “İlham Veren Tüm Renkleriyle
Adana” temasıyla 9-11 Ekim tarihleri
arasında gerçekleşti. Adana Valiliği
himayesinde düzenlenen festival
kapsamında; Sahrap Soysal, Ebru
Baybara Demir, Cüneyt Asan, Hazer
Amani, Yunus Emre Akkor ve Orhan
Demirok gibi ünlü şefler ağırlanırken,
Adana mutfağını vurgulayan şovlar
ve söyleşiler dijital dünyada lezzet
severlerle buluştu. Yerel ustalardan
şehrin mutfak zenginliğini yansıtan
mutfak atölyeleri ve şovlarıyla kentin
önde gelen lezzet markalarının
hikayelerinin üç gün boyunca
dijital dünyada geniş kitlelerle
buluşturulduğu festival, dördüncüsü
yılında da tüm renkleriyle ilham verdi…
Mangal ateşini dijital dünyada yaktı
“Türkiye’nin İlk Dijital Lezzet Festivali”
olma özelliği taşıyan 4. Uluslararası
Adana Lezzet Festivali, “İlham Veren
Tüm Renkleriyle Adana” temasıyla
9 Ekim’de başladı. Adana Merkez
Park'tan canlı yayın ile Adana Valisi
Süleyman Elban, Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Zeydan Karalar,
şehir protokolü ve konuklar tarafından
mangal ateşinin yakılmasıyla başlayan
festival, Türkiye’nin et profesörü
Cüneyt Asan’ın gastro şovu ile renkli
görüntülere sahne oldu. Pandemi
önlemleri nedeniyle festivali dijitale
aktararak Adana’nın gastronomik
değerini fiziksel sınırların ötesine
taşıyacaklarını söyleyen Adana Valisi
Süleyman Elban, “Geçtiğimiz üç yıl
içerisinde festivalimiz hem Adana’da
hem de dünyada büyük ilgi gördü. 10
aydır hem dünyayı hem Adana’yı kasıp
kavuran pandemi dolayısıyla pek çok
etkinlik ertelendi veya şekil değiştirerek
düzenlendi. Biz de geleneksel hale
gelen ve markalaşan Uluslararası
Adana Lezzet Festivali’ni pandemi
koşullarına uygun olarak dijital dünyaya
taşıdık ve Türkiye’de bir ilke imza attık.
Bu yıl festival takipçilerimize Adana
lezzetlerini yakından tattıramasak da
Adana mutfağını yakından tanıtacağız.”
dedi.
Adana Kebabı’na kadın eli değdi
Bu yıl Adana’nın da sınırlarını aşarak
kentin tüm renklerini ve gastronomik
değerlerini dünyaya tanıtan 4.
Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin
ikinci gününde “Kadın Şefler Mangal
Başında”ydı. Türkiye’nin ünlü şefleri
Sahrap Soysal ve Ebru Baybara Demir
ile Adanalı Kadın Kebap Ustası Melek
Kıyan’ın Adana Kebap yaptığı şovuyla
başlayan festivalin ikinci gününde
dijital dünyayı buram buram mangal
kokusu sardı. Festivalin sosyal medya
kanallarından canlı yayınlanan “Kadın
Şefler Mangal Başında” gastro
şovunda Coğrafi İşaret Tescil Belgesi
ile taçlandırılan Adana Kebabı’nın
tüm detayları konuşuldu. Adana
şehriyle bütünleşmiş Adana Kebabı
hazırlanırken kullanılan malzemelerden
pişirme tekniğindeki püf noktalarına,
pişirilmesinden sunumuna kadar tüm
incelikleri anlatıldı.
Gazeteci Cüneyt Özdemir’den çok
lezzetli gastro sohbet…
Festivalin ikinci gününde gazeteci
Cüneyt Özdemir’in Adana Valisi
Süleyman Elban ve Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile
gerçekleştireceği söyleşiler izleyiciler
ile buluştu.
Dünyanın diğer ucundan Adana’yı
selamladı
Bu yıl Adana’nın da sınırlarını aşarak
kentin tüm renklerini ve gastronomik
değerlerini dünyaya tanıtan festivalin
ikinci günü yine birbirinden özel
konukları ağırladı. Et ve barbekü
denildiğinde ilk akla gelen isim olan
dünyanın en ünlü et uzmanlarından
Amerikalı şef, yazar ve televizyon
yıldızı Steven Raichlen, dünyanın
öbür ucundan, ABD Miami’den “Etin
Diyarı Adana”yı selamladı. Izgara
üzerine otuzdan fazla kitabın yazarı
olan, Japonya’dan Amerika’ya birçok
ülkede televizyon şovları yayınlanan
Raichlen, pek çok kez Türkiye’yi ziyaret
ettiğinden bahsetti ve Türkiye’yi çok
sevdiğini söyledi. Raichlen, bu yıl ki
festivale şahsen katılamadığı için
üzgün olduğunu ancak dijital platform
sayesinde yine lezzet severlerle birlikte
olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Master Chef Türkiye de oradaydı…
Festival izleyicileri ünlü şef Türev Uludağ sunuculuğunda Perulu şef Bruno
Santa Cruz ve İtalyan şef Matteo Bertuletti eşliğinde Lezzet Durakları’nı
gezdi. Gastronomi Dergisi yazarı Aliye Gümüş sunuculuğunda gerçekleşen
“Adana Yerel Yemekleri Atölyesi”nde ise Adanalı kadınların geleneksel mutfak
zenginliğini yansıtan yemek yapımları yer aldı. İzleyiciler ayrıca; yöreye özgü
ürünlerin hasat ve üretim süreçleri ile sokak lezzetlerini yakından tanıma fırsatı
buldu. Çukurova Turistik Otelciler Birliği ve Mutfak Dostaları Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi Tayyar Zaimoğlu'nun da büyük ölçüde destek ve emek verdiği
festival kapsamında, “Master Chef Türkiye” adlı televizyon program şefleri de
kenti ziyaret etti.
52
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Özgül Özkan Yavuz: “Gastronomide fark
oluşturan hikayeleri birlikte yazmalıyız”
Gastronomi Turizmi Derneği’nin ‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı GastroTalks konferans
etkinliğinin konuğu olan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, “Gastronomide
fark oluşturan hikayeleri birlikte yazmalıyız” dedi, Türk mutfağı seferberliği çağrısı yaptı…
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD),
ayda bir geleneksel olarak düzenlediği
‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı
GastroTalks konferans dizisinde bu defa
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül
Özkan Yavuz’u ağırladı. 2 Ekim Cuma
akşamı pandemi tedbirleri kapsamında
Swissotel The Bosphorus Istanbul - Chalet
Restaurant’ın bahçesinde gerçekleşen
yemekli toplantıda Gastronomi Turizmi
Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ve
dernek heyetinin yanı sıra Eski Turizm
Bakanı Bülent Akarcalı, İnoksan Yönetim
Kurulu Başkanı Vehbi Varlık gibi önemli
isimler de yer aldı. 2023 gastronomi
stratejilerinin detaylı olarak masaya
yatırıldığı etkinlikte, bakanlık çalışmaları
kapsamında TGA (Turizm Geliştirme Ajansı)
ile yapılabilecekler konuşuldu.
Yavuz: “Türk mutfağı seferberliği
başlatın”
‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ temalı
GastroTalks konferans dizisinin pandemi
sonrası ilk konuğu olan Kültür ve Turizm
Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, yaptığı
konuşmada, “Gastronomide fark oluşturan
hikayeleri birlikte yazmalıyız” dedi, Türk
mutfağı seferberliği çağrısı yaptı. Özellikle
ülkemizdeki restoran menülerinde yemek
adlarının Türkçe yazılması ve yurt dışında
da bunun bir akım haline gelmesi için
derneğin misyon üstlenmesi gerektiğine
işaret eden Özkan Yavuz, bakanlık olarak
GTD’nin yanında olduklarını belirtti.
“Yerel ürünlerimiz yurt içi ve yurt
dışı menülere Türkçe girilmeli"
Şeflerin yanı sıra restoranlarda kullanılması
gereken ev yemekleri ve Türk ürünlerinin
dünyaya yayılması gerekliliğini belirten
Özkan Yavuz, GTD’nin bu alandaki çabalarını
desteklediklerini ve gastronomi turizmi
konusunun bakanlık tanıtımlarında en
önemli argüman olduğunu aktardı. Yoğurt,
pide, mantı vb. yerel ürünlerin yurt içi
ve yurt dışı restoran menülerine Türkçe
olarak girmesinin önemine dikkat çeken
Özkan Yavuz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
himayesinde İngilizce baskısının yapıldığı
Türk Mutfağı Yemek Tarifleri kitabının yurt
dışına giden resmi heyetler ile first lady’lere
takdim edilmesinin ciddiyetinden bahsetti.
Tüm bunların yanı sıra Türk mutfağının
sağlıklı beslenme konusunda büyük bir
önem arz ettiğini özellikle Akdeniz mutfağı
beslenmesinin yeniden ilgi çekmesinin
ülkemiz için bir fırsat olduğunu ifade etti.
“Üretici firmaların uzun vadeli iş
birlikleri önemli”
Gastronomik ürün üretici firmaların ve
sanayicilerin bu alanda uzun vadeli iş
birliklerinin önemine değinen Özkan Yavuz,
ayrıca çevre, doğa ve sürdürülebilir gıda
politikaları konusunda derneğe büyük iş
düştüğünü aktardı.
Akarcalı: “GTD iş birliği ve
standartları önemli”
Türk mutfağını dünyada markalaştıracak
önerileriyle bir yol haritası çizen Eski
Turizm Bakanı Bülent Akarcalı, GTD iş
birliği ve standartların önemine vurgu yaptı.
Özellikle pandemi sonrasında önemi daha
da artan GT Hijyen Belgesi konusuna dikkat
çeken Akarcalı, Gastronomi Belgesi ve
Gastroköy projesine ilişkin bilgiler aktardı.
Etkinlik, Şef Ali Ronay’ın
sunumlarıyla lezzetlendi
Gastronomi Belgesi –GT Hijyen Belgesi
ve Güvenli Turizm sertifikasyonlarının
öneminin aktarıldığı etkinlikte ayrıca
İstanbul Beyoğlu Kültür Yolu Projesi ile
birlikte Türk dizi ve sinemalarının yurt
dışında gösteriminin Türkiye turizminin
tanıtım çalışmalarına sağlayacağı katkılar
detaylandırıldı. Swissotel Bosphorus
Istanbul’un Executive Şefi Ali Ronay ve
ekibinin hazırladığı Ege Mercanı & Türk
Mutfağı sunumlarıyla lezzetlenen etkinlik,
Gastronomi Turizmi Derneği’ne yeni
üyelerin beratlarının takdiminin ardından,
GTD Başkanı Gürkan Boztepe’nin Kültür
ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan
Yavuz’a teşekkür plaketi ve kendi kitabını
hediye etmesi ile son buldu.
54
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Metro Türkiye 4. Sürdürülebilirlik
Raporu’nu yayımladı
30 yıldır Türk mutfağını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma amacıyla
çalışmalarına güçlü bir şekilde devam eden Metro Türkiye sürdürülebilirlik performansını
değerlendirdiği raporun 4’üncüsünü yayımladı.
Küresel Raporlama Girişimi (Global
Reporting Initiative) tarafından
yayımlanan GRI Standartları’nın
“temel” seçeneğine uygun şekilde
hazırlanan 4. Sürdürülebilirlik Raporu’nda
Metro Türkiye’nin sürdürülebilirlik vizyonu
doğrultusunda 2018 – 2019 dönemindeki
performans, aksiyon, hedef ve gelecek
planları paylaşılıyor. Metro Türkiye’nin
4’üncü raporuyla ilgili değerlendirmede
bulunan Metro Türkiye Kalite Güvence Grup
Müdürü Tülay Özel, “Metro Türkiye olarak,
sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak
ele alıyoruz. Sorumlu kurumsal vatandaş
olarak üreticilerimizle, yerli ürünlerle ve
eğitim verdiğimiz şeflerimizle birlikte insan
odaklı, çevreye saygılı, yerel değerleri
koruyan, anlamlı ve etkin işlere imza atmak
üzere yaklaşık iki milyon müşteriye bu
anlayışla hizmet veriyoruz.” dedi.
Mağaza et üretiminde %100
izlenebilirlik sunuyor
Metro Türkiye, izlenebilirliği tedarik zinciri
süreçlerine dâhil ederek ürünlerinin gıda
güvenliğini ve kalitesini güvence altına
alıyor, türlerin korunmasına destek oluyor.
Bu yaklaşımla tedarik zincirinde şeffaflığı
sağlıyor, müşterileri de sorumlu tüketim
konusunda teşvik ediyor. 2014’te başlayan
Kırmızı Taze Ette İzlenebilirlik projesi
kapsamında mağaza et üretimi için %100
izlenebilirlik hedefine 2018 yılında ulaştı.
2019 sonuna kadar mağazalarında et
izlenebilirlik bilgisini e-faturaya aktardı. Et
tedarikçilerinin %100’ünün barkotlu etiket
sistemine geçmesini sağladı.
Gıda güvenliği için bir yılda 5.461
analiz gerçekleştirdi
2019 yılı itibarıyla %99’u yerel tedarikçi
olmak üzere toplam sayısı 5.044 olan
tedarikçileri ile geniş bir değer zincirine
sahip olan Metro Türkiye bu zincir boyunca
yüksek kalite ve güvenlik standartlarını
korumak ve geliştirmek amacıyla
düzenli olarak denetimler ve analizler
gerçekleştiriyor. Tedarik ettiği ürünleri
mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel, pestisitler,
ağır metaller vb. 1.600 parametre açısından
analiz ederken tüm tedarikçilerini
Uluslararası Gıda Güvenliği Girişimi
(GFSI) standartları temelinde hazırlanan
IFS Global Market Food ve MAS (Metro
Assessment Solution) sistemine göre ürün
güvenliği ve hijyen gereklilikleri açısından
denetliyor. 2019 yılında kendi markasını
taşıyan ürünlerdeki tedarikçilerinin %72’si
GFSI gıda güvenliği sertifikasına sahip olan
Metro Türkiye ürün güvenliği denetimlerinin
yanı sıra tedarikçilerini sosyal uygunluk
denetimlerine de tabi tutuyor.
Yüzde 100 alım garantisi veriyor
Türk mutfağının değerlerini gelecek
nesillere aktarmak için yerel üreticilerden
tedarik edilen ürünlerin raflarda tüketici
ile buluşmasına kadarki süreçte “İşin
Mutfağında” olan Metro Türkiye, yerel
tohumların kullanımını ve sürdürülebilir
tarım uygulamalarını teşvik ediyor, yerel
tohum kullanılarak yetiştirilen ürünler
için %100 alım garantisi veriyor. Belirli bir
bölgeye ait ürünleri kooperatiflerden alıyor,
kooperatifleşmeyi teşvik ediyor. Çalıştığı
kooperatifleri ürün seçimi, ürün miktarının
belirlenmesi, etiketleme ve ambalajlama
konularında destekliyor ve belli bir
standardı yakalamalarını sağlıyor. Metro
Türkiye’de tedarikçilerin %99’unu yerel
tedarikçiler, tedarikçi ödemelerinin %98’ini
ise yerel tedarikçilere yapılan ödemeler
oluşturuyor.
Coğrafi İşaretli ürünlerin satışı 330
milyon TL’ye ulaştı
Metro Türkiye “İşin Mutfağında”
olarak, Coğrafi İşaretli ürünlerin tescil
edilmesinden ihracatına ve restoran
menülerine dâhil edilmesine kadar
tüm süreçlere verdiği destekle ürüne,
üreticisine ve ülke ekonomisine fayda
sağlayan bir model oluşturuyor. Coğrafi
İşaret potansiyeli olan ürünlerin Türkiye’de;
Türkiye’de Coğrafi İşaret tescili olan
ürünlerin AB’de tescil edilmesinden
ihracatına kadar bütün süreçleri hayata
geçiriyor. Metro Türkiye raflarındaki Coğrafi
İşaret tescilli ve aday ürün sayısı 2017
yılından bu yana %76 artarak 150’ye ulaştı.
Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünlerin
satışları her yıl artış gösteriyor. 2017
yılına kıyasla 2019 yılında Coğrafi İşaretli
ürünlerin satışı %53 artarak 330 milyon
TL’ye ulaştı.
Pandemide 1.500 işletmenin
ihtiyacını karşıladı
Metro Türkiye pandemi sürecinde de iş
ortaklarının operasyonlarını güvence altına
almalarına destek veriyor. Bu kapsamda
Nisan 2020’de yeme-içme sektörüne destek
olmak amacıyla Küçük İşletmem İçin
projesini başlattı. Hayata geçirilen proje
kapsamında, yeme-içme sektöründeki
küçük işletmelere can suyu olmak amacıyla
5.000 TL’lik ürün ve hizmet yardımı
sağladı. Metro Türkiye bu destekle birlikte
işletmelerin kira, fatura giderleri, personel
ödemesi gibi harcamalarına kaynak
ayırmasını sağlamayı amaçladı ve bugüne
kadar yaklaşık 1.500 işletmenin ihtiyacını
karşıladı. Böylece 8 milyon TL’lik ürün ve
servis hizmeti sağlayarak, 10 bin kişilik
istihdamın korunmasına ve 3 milyar TL’lik
yerel ekonominin canlandırılmasına katkıda
bulundu.
Çevre için 1,5 milyon TL yatırım
yaptı
Metro Türkiye 2019 yılında toplam 1,5
milyon TL’lik çevre yatırım ve harcaması
gerçekleştirdi. Çevresel sürdürülebilirliği
iş yapış şeklinin bir parçası olarak ele alan
Metro Türkiye, gıda atıklarını %50 oranında
azaltma hedefine ulaşabilmek amacıyla da
öncelikli olarak atıkların oluşma sebeplerini
belirlemek üzere bir çalışma yürütüyor.
Fazla Gıda ile gerçekleştirdiği iş birliği
kapsamında da hâlâ satılabilir olan gıdaları
atık olmaktan kurtarıyor. Metro Türkiye
2019’da 385 bin öğün yemeğe denk gelen
163,5 ton gıdayı, 30 gıda bankası aracılığıyla
ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.
56
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel / makale
Ottoman Hotels Group Genel Müdürü
Serdar Balta
Az mı çile çektik!
Tüm dünyanın içinde bulunduğu bu zor
süreçten Türk turizmi ve gastronomisi de
ne yazık ki nasibini aldı…
Ne var ki ben bu olumsuz sürece başka bir
pencereden bakıyorum, bu süreci adeta
‘az mı çile çektik’ şeklinde yorumluyorum
ve ironi yapıyorum. Hemen aklımıza
birçoğumuzun algı dünyasında üzüntülü,
sıkıntılı zamanları anlatır usulca değil mi?
Osmanlı’da ‘ok atmak’ manasını taşıyan
bu deyim, Türk turizmi ve gastronomisinin
akla hayale gelmeyecek hedefi ve istikameti
işaret ettiğine inanıyorum. Hepimiz, tüm
camiamız, tüm çalışanlar çok çile çektik!
Yay her geçen gün daha da geriliyor ancak
bu musibetin çözümü bulunduğunda ki ümit
ediyorum çok yakın, artık insanoğlunun
yemek içmek gibi ihtiyaç normali olan
tüm dünya seyahat etmek için sabırsızca
bekliyor. İşte bu ‘Ok’, Türk turizmi hayal bile
edemeyeceğimiz hedeflere giden, bu çileyi
de çeken biz Türk turizmcisi!
Haydi gelin bunu biraz da Türk
gastronomisine hatta daha da derinine
inerek otel içerisinde Türk gastronomisini
yaşatmaya çalışan otel restoranlarına
yorumlayalım, en çok çileyi çekenlerden biri
de onlar çünkü...
Dünyada her geçen gün gelişen Gastro
Otel konseptinin eşsiz şehrimiz İstanbul’da
yaşatabilmenin ve sürdürülebilirliği
gerçekten de zor ama zoru da başarabilmek
güzel değil mi zaten?
Toplumumuzda kalıplaşmış bir algı olan
otel içindeki restoranlar pahalı neden mi
turistik!
Hele hele bir de bunu eşsiz Tarihi
Yarımada’da Yedi Tepe İstanbul’da
deneyimletiyorsanız daha da zor, neden
mi? Ramazan aylarında akla gelen ve
gezilen müzeler, tarihi değerlerimiz, Tarihi
Yarımada.
Her bir vatandaşımızın adeta görevi olan
Türk mutfağını tanıtmak ve yaşatmak!
Yalnız bırakılması ve yabancı mutfak
hayranlığı. Yanlış anlaşılıp hemen
eleştirmeyin lütfen tüm yabancı mutfaklara
saygım sonsuz! Ancak öncelikle milli, Türk
mutfağımız değil mi?
Tüm bu zamanla aşabileceğimiz
olumsuzluklara rağmen otel içerisinde
restorancılığın olumlu yanları olumsuz
yanlarından çok daha fazla, neden mi?
Otel yatırımcıları, yöneticileri otel içerisinde
bir restoran yatırımına gerek var mı diye
düşünüler masrafa değer mi? Evet var
çünkü size uçsuz bir ufuk açar, odalar ile
sınırlı bir otelde size ayrı bir karakter, kişilik
kazandır.
Haber değeri taşıyan bir mutfak her zaman
otelinizin ve bölgenizin dolayısı ile ülkenin
en önemli pazarlama enstrümanı olacaktır.
Kültürel etkinlikler ve güne özel reçeteler
ile (Mevlevi Somadı, Fetih Dönemi
Yemekleri, Balık Haftası, Sefarad Yemekleri
vb. ) bir otelin ve restoranın rutin akışını ve
işlevselliğini sürekli dinamik halde getirir.
Geleceğimizin teminatı gençlerimize özel
reçetelerin yaşaması ve yaşatılması için
şans tanıyacaktır.
İletişim! Misafirleri ile iletişim kurmanın en
önemli yoludur, bir misafir resepsiyonda 5
- 7 dakika vakit geçirir iken, restoranınızda
saatler harcayabilir.
Deneyim ve misafir memnuniyeti!
Misafirlere bir deneyim yaşatıyoruz,
‘sosyal mesafe’ terimine karşı olduğum
‘fiziki mesafe ‘ terimini uygun gördüğüm
şu günlerdeki aynı zamanda yemek yeme
deneyimi aynı zamanda ‘sosyalleşmektir’
sosyalleşmeye mesafe konulamaz! Olumlu
deneyim yaşattığımız misafirlerinize
farkındalık oluşturarak tekrar size
dönmelerini ve sürekli misafirleriniz
olmalarını sağlayabilirsiniz.
Extra misafir potansiyeli; Otel
misafirlerinizin dışında kurduğunuz bir
otel restoranınızda otel misafiri dışında
konaklamayan ama gelecekte konaklamayı
da tercih edebilecek bir misafir profili
oluşturabilirsiniz.
En başta istihdama ve Türk turizmi genç
turizmcileri bir ufuk açmak ile beraber,
Türk ekonomisini de ilişkide olduğumuz 54
paydaşa paydaş katar.
Toplantılara, özel etkinliklere,
resepsiyonlara, protokol yemeklerine
hizmet verebilmek her zaman bir ayrıcalık
sağlayacaktır.
Yüzde 85 otel misafiri dışarıyı keşfetmek
ve deneyimlemek ister, eğer konaklayan
misafiri (İstanbul ortalaması 3-4 gece )
restoranınızda öğle veya akşam yemeğinde
1 defa dahi ağırlamış iseniz bu bir başarı
sinyalidir, doğru yoldasınız.
Şunu unutmayın ki; Daha fazla misafir
memnuniyeti daha fazla misafir ile
mümkündür. Tüm odalarınız dolu
olmayabilir ancak tüm sandalyeliniz
dolabilir. Bu işletmeyi, en başta personeli ve
dolayısı ile yatırımcıyı da mutlu eder.
Tüm bu deneyimler bu çileyi çekmeye değer
gerçekten.
Haydi Türk turizmcisi ve Türk gastronomu
birlikte ‘Çile Çekmeye’ devam! Tahmin
bile edemeyeceğimiz hedefleri bulmak ve
vurmak için yarınlar yakında…
58
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Öğle ve akşam yemeklerinin en şık adresi
Yeniköy’ün kalitesi ve hizmetiyle iddialı balık ve et restoranı Fonduralı,
birbirinden lezzetli ürünlerin yer aldığı mönüsü ve keyifli müziğiyle
misafirlerini ağırlıyor. Muhteşem terası, özenle yapılmış dekorasyonuyla
öğle ve akşam yemeklerinde misafirlerini ağırlayan mekan, özel
günlere de ev sahipliği yapıyor. Ağırlıklı deniz ürünleri yanı sıra et,
vegan ve vejetaryen yemeklerini de sunan Fonduralı, kendine özgü
yorumuyla mönüsünü oluşturuyor. Şef Serdal Akdağ imzalı mekanın
mönüsünde soğuk başlangıçlardan; balık tabağı, sırlanmış somon, sıcak
başlangıçlardan; kalamarlı mücver, ızgara kuzu fındık şiş, salatalardan;
kral yengeç salatası, ana yemekten de tiger karides gibi imza yemekleri
bulunuyor. Fonduralı’ya özgü bıldırcın yumurtalı siyah havyarlı jumbo
karidesi, rokfor soslu buharda mantıyı ve deniz mahsulü ılık tartar
yemekleri hem öğle hem de akşam yemeklerine eşlik ediyor.
Izaka’da balık sezonu
başladı
Tarihi Haliç yarımadasından Boğaz’a uzanan nefes kesici manzarasıyla
CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’un terasında bulunan IZAKA
Restaurant balık sevenler için çok özel bir menü sunuyor. Ekim ayından
itibaren her gün geçerli olacak menüde geniş lezzet yelpazesiyle palamut
lakerda, takoz tava, ızgara ve kiremitte palamutla başlayan balık keyfi,
Kasım ayında barbun tava, ızgara, buğlama ve güveçle, Aralık ayında ise
karidesli dülger şiş, dülger minüer, sebzeli dülger kavurma ve mısır unlu
dülger tava ile bu yolculuk devam ediyor.
Maromi by Divan şimdi de Kalamış’ta
Uzak Doğu mutfağının egzotik örneklerini aynı çatı altında toplayan
Maromi By Divan, yeni tarzıyla Divan İstanbul’un içinde ve Kalamış’taki
yeni mekanında misafirleriyle buluşacak. Mekan tasarımından
menüsüne kadar baştan sona yenilenen Maromi By Divan’da uzun
yıllardır Uzak Doğu mutfağını kendine özgü stiliyle yansıtan Şef Kenji,
menüye yeni dokunuşlar ekledi. Geleneksel Japon öğeleriyle farklılaşan
mekanın en çok tercih edilen lezzetleri arasında yer alan tempura, sake
teriyaki, syabu misafirlerini Uzak Doğu mutfağında lezzetli bir gezintiye
çıkartıyor.
Unilever Ev Dışı Tüketim’den
görme engellilere destek
Hellmann’s, Knorr ve Lipton gibi markaları ile Unilever Food Solutions ve Algida,
birlikte görme engelli bireylerin sosyal hayatın içinde daha konforlu bir şekilde
yer almalarına olanak sağlayan BlindLook’un “SesOl” hareketine destek veriyor.
Hareket kapsamında Unilever Food Solutions ve Algida’nın iş ortakları olan
BigChefs, Cookshop, Kırıntı, Midpoint, The Hunger ve Welldone’a ait toplam 100
işletmenin “engelsiz” bir hale getirilmesi ve görme engelli bireylerin restoranları
tek başlarına ziyaret edebilmeleri hedefleniyor. Restoranların “engelsiz” bir hale
getirilmesi için gereken tüm altyapı çalışmalarının maliyeti ise Unilever tarafından
karşılanıyor. “Sosyalleşmek için kimsenin kimseye muhtaç olmadığı bir dünya”
hayaliyle ortaya çıkan BlindLook adlı mobil uygulama, görme engelli bireylere
akıllı telefonları aracılığıyla sesli yönlendirmeler veriyor; körcül yol tarifleri
sayesinde tek başlarına restoranlara gelmelerini, her bir restorana ait “engelli
haritası” ile restoran içerisinde rahatça hareket etmelerini ve sesli menüler
aracılığıyla kolaylıkla sipariş vermelerine imkân tanıyor. Projeye dahil olan
restoranlarda ayrıca “Engelsiz Restoran” simgelerine yer veriliyor.
Gelirini 3,9 milyar TL’ye yükseltti
Türkiye’nin en yaygın organize toptancı marketi Bizim Toptan Satış Mağazaları (BIZIM), 2020
yılının ilk dokuz ayına ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na
(KAP) yapılan açıklamaya göre, organize ve çok kanallı satış yönetimi stratejisi doğrultusunda
Bizim Toptan’ın toplam satış gelirleri 2020’nin ilk dokuz ayında pandemiye rağmen, geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artarak 3,9 milyar TL’ye ulaştı. Çok kanallı satış stratejisiyle
pandemi döneminde tüm müşteri gruplarının ihtiyaçlarını kesintisiz karşılayan, aynı zamanda
pandeminin ev dışı tüketim sektörüne etkilerini de başarılı bir şekilde yöneterek, güvenli,
hızlı ve avantajlı alışveriş imkanı sunan Bizim Toptan’ın müşteri sayısı da yüzde 19 oranında
artarak 1,9 milyon kişiye yükseldi. Bizim Toptan CEO’su Hüseyin Balcı, “Reyon gezmeden,
daha az temasla, daha hızlı ve avantajlı şekilde alışveriş yapmak isteyen müşterilerimizin
ihtiyacını Tıkla Gel Al hizmetimizle karşılıyoruz. İnternetten ve mağazadan alışveriş yapmanın
en iyi yönlerini bir arada sunduğumuz bu sistem büyük ilgi görüyor. Ürün çeşitliliğimizi de bu
dönemde markalı ürünlerin yanı sıra 300’ü aşkın özel markalı ürünümüzle artırıyoruz. Hızlı
büyümemizde 1.064 iş ortağıyla anonim şirkete dönüşen SEÇ Market iş kolumuzun da önemli
bir etkisi var.” diye konuştu.
Mutfakta Umut Var’ mezunlarını verdi
Fairmont Quasar ile “Kolajen İçeren
Besinler” workshop’u
Mutfakta Umut Var (MUV) projesi kapsamında bu sene meslek edindirme
kursunu tamamlayan 348 geçici koruma altındaki Suriyeli ve Türk vatandaşı
bugün mezun oldu. Türkiye genelinde dokuz ilde gerçekleştirilen proje, özellikle
konuk ağırlama sektöründe iş bulma konusunda hali hazırda zorluk çeken
kişilerin, düzenli gelir elde edebilmeleri için iş olanaklarının iyileştirilmesini
amaçlıyor. Katılımcıların yarısından fazlasını kadınların oluşturduğu meslek
edindirme kursundan mezun olanlar, Aşçı Çıraklığı Sertifikalarını alarak
uygulamalı eğitim programına başlamaya hak kazandı. Sertifika töreni Ankara
Atatürk Meslekî ve Teknik Eğitim Anadolu Lisesi’nde düzenlendi. Adana,
Ankara, İstanbul, İzmir, Kilis, Mardin ve Şanlıurfa olmak üzere yedi ilde başlayan
Mutfakta Umut Var projesi, Hatay ve Mersin’in de eklenmesiyle dokuz ilde
devam ediyor. Uygulamalı eğitim için restoran, kafe ve otellerden oluşan toplam
55 iş yeri projede gönüllü yer alarak mutfaklarını öğrencilere açtı. Birinci grup
mezunlarından 47 kişi, şimdiden iş teklifi alarak mutfaklarda profesyonel olarak
çalışmaya hazırlanıyor.
Fairmont Quasar Istanbul’un Executive Chef’i Soner Kesgin ve Estetik International’ın Uzman
Diyetisyeni Merve Altay, kolajen üretimini arttıran besin öğelerini keşfedip, daha sağlıklı bir yaşam
tarzına adım atmak isteyenler için 28 Kasım 2020, Cumartesi günü 12.00 - 14.00 saatleri arasında
“kolajen içeren besinler” konulu bir workshop düzenleyecek. Katılımcılar, Uzman Diyetisyen Merve
Altay’dan sadece cilt güzelliği için değil tüm vücudun sağlıklı olmasında önemli rol üstlenen bir
protein olan kolajen içeren süper besinler hakkında bilgi alırken, Şef Kesgin’den doğal yollarla
kolajen elde etmenin sağlıklı yollarını öğrenecek. Mantar tapenade, ıspanak ve kuzu cips ile
sunulan kuzu “consommé”, avokado köpüğü, pancar püresi, kuşkonmaz ve kemik suyu soslu ağır
ateşte pişirilmiş dana kürek ve tarçınlı orman meyvelerinin eşlik ettiği geleneksel tavuk göğsü
yapımının gösterileceği workshop sonunda katılımcılar hazırlanan yemekleri tadacak.
Scarlet Etiler’de yeni dönem
Lezzet anlayışı ve alanındaki uzmanlıkla gastronomi dünyasının favori
adreslerinden Scarlet Etiler, yenilediği menüsü ve dekorasyonuyla sezon
keyfini zirvede yaşatıyor. Executive Chef Can Akçay’ın özenle hazırladığı yeni
menüde, kendine hayran bırakan birçok seçenek bulunuyor. Mutlaka denenmesi
gerekenler arasında Taze Burrata, Fırınlanmış Dana İlik, Karides Tempura, Steak
Tempura, Risotto Assado, Brodetto Soslu Dana Yanak, Lavantalı Brûlée gibi
lezzetler yer alıyor. Girer girmez kendini belli eden kristal sarkıt aydınlatmalar,
daha ferah renkler, heybetli sütunlar, konforlu oturma grupları gibi birçok öğeyle
yenilenen dekorasyon da ilgi çekiyor. Mevcut salon ve bahçenin yanı sıra özel
rezervasyonla servis veren 3 ayrı VIP odasında da kişiye özel servis veren mekan,
geniş barıyla da göz dolduruyor. İstanbul’un en büyük barı olma özelliğine sahip
13 metre uzunluktaki göz alıcı mekanın barı, artizan kokteylleriyle tam not alırken,
arzu edilen sosyal mesafeli sosyalliği de keyifle yaşatıyor.
60
hotel restaurant
& hi-tech
fuar röportaj
800 yıllık deneyime sahip olan Messe
Frankfurt, fuar düzenleme endüstrisinin
küresel lideri. Yaklaşık 30 ülkede 100'den
fazla fuardan oluşan portföyü, katılımcılara
uluslararası ticaret hacimlerini artırma ve
dünyanın en dinamik pazarlarını keşfetme
fırsatı sunuyor. Koronavirüs pandemisi,
şirketin programlarında birçok iptal veya
ertelemeye neden olur iken, Türkiye'deki
Messe Frankfurt fuarlarını temsil eden
Messe Frankfurt İstanbul, 20. yılını başarıyla
dolduruyor.
Messe Frankfurt İstanbul Genel Müdürü
Tayfun Yardım ile pandeminin etkilerini,
hastalığın ticaret rahatsızlıklarına reçete,
sektörün mevcut durumu, katılımcı ve
ziyaretçilere öneri ve önerileri sormak için
özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Fuarcılıkta bir efsane olan ve
neredeyse 800. yılını kutlayan Messe
Frankfurt’un yurt dışı yapılanmasından
ve onlar içinde Messe İstanbul’un
öneminden ve pozisyonundan bahseder
misiniz?
Messe Frankfurt, kendi fuar alanına sahip
olan, dünyanın en büyük fuar, kongre ve
etkinlik organizatörüdür. Messe Frankfurt,
190 ülkeye hizmet veren 30 iştiraki ile dünya
çapında 2600 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Her yıl, yarısından çoğu Almanya dışında
olmak üzere 150’dan fazla fuar organize
eden şirketimiz, %60 oranındaki hissesi
Frankfurt Belediyesi’ne, %40 oranındaki
hissesi ise Hessen Eyaleti’ne ait olan bir kamu
kuruluşudur.
Messe Frankfurt İstanbul Uluslararası
Fuarcılık Limited Şirketi, 2000 yılında
kurulmuştur. Türkiye’de bir şirket
kurmanın altında yatan temel fikir,
Türkiye pazarının tanımlanması ve üretim
alanlarının benimsenmesidir. Firmamız,
Türk ihracatçılarına yeni pazarlara açılması
konusunda özel bir çaba göstermektedir.
Hizmet verdiğimiz firmaların uluslararası
pazarlara etkin birer oyuncu olduklarını
görmek ve ülkemizin ihracatına katkı
sağlamak bizlere büyük gurur veriyor.
Messe Frankfurt İstanbul’un 20 yılının
kilometre taşlarının ana başlıklarını
söyler misiniz?
20 yıl boyunca dünya çapında 40 şehirde farklı
sektörlere yönelik düzenlenen fuarlarımızda
3000’in üzerinde Türk firması ürün ve
hizmetlerini sergileme, yeni iş bağlantıları
kurma fırsatı buldular. Türkiye’de de başta
Automechanika Istanbul ve Motobike Istanbul
olmak üzere, geçen 20 yılda onlarca başarılı
MESSE FRANKFURT İSTANBUL
TÜRK IHRACATINI ARTIRIYOR!
780 yıllık başarılı geçmişi ile dünya etkinlik sektörünün lider ve efsane kuruluşu Messe Frankfurt’un
önemli bir parçası olan Messe Frankfurt İstanbul 20. yılını kutluyor.
organizasyona imza atmış olmanın haklı
gururunu yaşıyoruz. Ancak bizleri asıl mutlu
eden, firmalarımızın 20 yılda kaydettiği
büyüme ve Messe Frankfurt İstanbul ailesi
olarak ülkece ulaştığımız ihracat hacmine
sağladığımız katkıdır.
Messe Frankfurt İstanbul’un Türkiye
operasyonları dışında Messe Frankfurt
etkinliklerinde rolü var mıdır yoksa
sadece Türk firmalarının Frankfurt
fuarlarına katılımı ile Automechanika
İstanbul’un organizasyonu ile mi
ilgileniyor?
Sadece Frankfurt değil, yurtdışı fuarlarımızın
birçoğunda firmalarımız, her yıl yükselen
katılım grafiği ile ülkemizin üretim
potansiyelini net bir biçimde yansıtıyor.
Dünyanın lider ev tekstili fuarı Heimtextil’de
bu yıl Türkiye’den 300’ün üzerinde firma
standı yer aldı ve katılım gösteren ülkeler
arasında en büyük sergi alanı ülkemize aitti.
Giyimlik kumaş fuarlarımızdan Texworld
Paris’te uzun yıllardır katılımcılarımızın fuara
gösterdikleri ilgi ile Çin’in ardından en çok
katılımcısı olan 2. ülke konumundayız. Lider
otomotiv endüstrisi fuarı Automechanika, yapı
ve enerji sektörlerine yönelik fuarlarımızdan
ISH, Light+Building ve daha birçok fuarımızda
Türkiye, en fazla katılım gösteren ülkeler
arasında yer alıyor. Messe Frankfurt İstanbul
olarak bizler de bu gelişimin sürekliliğini
sağlamak niyetindeyiz. Sadece Türkiye’de
düzenlediğimiz Motobike Istanbul ve
Automechanika Istanbul değil, dünyanın
neresinde olursa olsun her fuarımızda en az
1 Türk firmanın katılımcı olarak yer almasını
hedefliyoruz.
Pandemi sürecinde fuarcılık sektörü
fazla etkilenen sektörlerden birisi
oldu. Normalleşme sürecinde ve
sonrasında neler bekliyorsunuz?
Son dönemde “normalleşme” ve “yeni normal”
ifadelerini sıklıkla duyuyoruz. İnsanoğlunun
yaklaşık 200 bin yıllık tarihi boyunca günlük
yaşamlarını ve yaşam koşullarını değiştirmeye
zorlayan sayısız nedenlerde olduğu gibi,
2020'nin başından itibaren küresel korona
virüs pandemisi etkinlik endüstrisine meydan
okuyor. Fakat takdir edersiniz ki 780 yıllık
süreçte birçok pandemi, savaş, ekonomik ve
politik kriz döneminden geçildi. Bu dönem
hem dünyada hem de Türkiye’de yeni bir
dönemin başlangıcı olacak ve fuar alanı
algısı da değişime uğrayacak gibi bir beklenti
olsa da; pandemi gibi sıkıntılı dönemler
aslında süregelen süreçleri hızlandırıyor ya
da yavaşlatıyor. Dijitalleşme ve güvenlik gibi
konular zaten gündemimizdeydi, pandemi
sadece bu noktada süreci hızlandırıyor. Günün
sonunda ister aydınlatma, ister otomotiv, ister
tekstil işi yapın üretici de, tüketici de insan.
İnsan sosyal bir varlık olarak her zaman
yüz yüze görüşmeyi tercih eder. Fiziksel
görüşmenin kısıtlandığı ya da fizibilitesinin
olmadığı durumlarda dijital platformlar
elbette ki teknolojinin bizlere sunduğu
çok güzel bir fırsat. Ancak, insanlık tarih
sahnesinde olmaya devam ettiği sürece ve
Messe Frankfurt’un platformlarının 780 yıldır
mümkün kıldığı gibi, ticari fuar endüstrisinin
en önemli başarı faktörü, yüz yüze görüşmeler
olmaya devam edecektir.
Messe Frankfurt olarak pandemiden sonra
düzenlediğimiz ve önümüzdeki dönemde
düzenleyeceğimiz tüm organizasyonlarda
koridor genişliklerinin ve minimum stant
alanlarının artırılması, koridorlarda tek/
çift yön trafik uygulamaları, yeme-içme
alanlarındaki düzenlemeler ve düzenli sağlık
kontrolleri ile temelinde sosyal mesafeyi
korumaya yönelik önlemler alıyoruz.
Messe Frankfurt İstanbul’un Türkiye’de
organize edeceği yeni etkinlikler var
mı?
Yurtdışı fuarlarımızda iş birliği içinde
olduğumuz ihracatçı birlikleri ve derneklerden
Türkiye’de yeni bir etkinlik düzenlemememiz
yönünde sık sık öneriler alıyoruz. Elbette
bizler de doğru zamanda, doğru sektörlere
yönelik bir fuar organizasyonu için
değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz. 18-
20 Kasım 2020 tarihleri arasında Denizli
İhracatçılar Birliği ve Denizli Sanayi Odası’nın
organize edeceği, ev tekstili sektöründen
uluslararası ziyaretçileri firmalarımızla
buluşturacak ‘Virtual Hometex Turkey 2020’
dijital etkinliği için platform altyapısı ve tüm
dünyada 100.000’in üzerinde firma yetkilisine
yönelik uluslararası pazarlama hizmeti
sunacağız. Yakın gelecekte diğer ihracatçı
birliklerimizle de farklı sektörlerde benzer
dijital projeler üzerinde çalışmalarımız
olacaktır.
62
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
Sirha fuarlarının tarihleri belli oldu
Etkinlik endüstrisinde büyük pazarlarda
40 yıldan fazla deneyime sahip GL events
Exhibitions, pandemi döneminin etkilerini
değerlendirerek grubun önde gelen gıda
etkinliklerinden biri olan Sirha’nın, hem
Lyon hem de İstanbul organizasyonlarını
2021 için yeni tarihlere göre revize etti.
Fransa’nın Lyon şehrinde her iki yılda
bir düzenlenen Sirha Lyon, 29 Mayıs-2
Haziran 2021’de 20. kez, Sirha İstanbul ise
18-19-20 Kasım 2021’de 8. kez kapılarını
açacak. Sirha Lyon 2019’da, toplam 225
bin profesyonel katılımcıyı, 30 bin 500
uluslararası ziyaretçiyi ve 3 bin 770 marka
ve katılımcıyı bir araya getirirken bin 83
yeni ürün lansmanına da ev sahipliği
yapmıştı. Sirha İstanbul ise, 2019’da 116
katılımcı firma ve 264’ü yabancı olmak
üzere 15 bin 314 ziyaretçiyi ağırlamıştı.
Kasım 2021’de ise 18 bin 400 m2 kapalı
alandaki yeni yerinde, Yenikapı Avrasya
Gösteri ve Sanat Merkezi’nde katılımcılarına
ev sahipliği yapacak. 29 Mayıs- 2 Haziran
2021’de gerçekleştirilecek Sirha Lyon’da
Türkiye’den milli katılım için Demir ve
Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği
(İDDMİB) ile çalışmalar sürdürülüyor. Sirha
İstanbul içinse 2021 hazırlıkları yoğun
şekilde devam ediyor.
Erkanlı: “Yeniliklerle geliyoruz”
GL events Exhibitions Türkiye Genel
Müdürü Gülperi Erkanlı, pandemi sürecinde
HORECA sektörünün kuşkusuz en çok
etkilenen sektörlerin başında olduğunu
belirterek, “Türkiye’de yeme-içme sektörü,
2019 yılında iyimser bir portre çizerek
yılsonunda 19 milyar doların hemen altında
bir büyüklüğe ve toplamda 110 milyar dolar
değere ulaşmıştı. HORECA sektörü, 2020’ye
umutlu ve büyük hedeflerle başlamıştı
ancak yaşanan pandemi sürecinde sektör
büyük ölçüde etkilendi, büyüme durdu.
2021’de pazarın tekrar toparlanmaya
başlayarak, büyümenin devam edeceğini
öngörüyoruz.” dedi. Tüketici alışkanlıkları ve
ihtiyaçlarının yeniden şekillendiğini belirten
Erkanlı; “Tüm sektör ile birlikte tedarikçiler
de bu değişime en esnek şekilde uyum
sağlamak için çabalamakta. Covid-19’la
beraber özellikle uluslararası seyahat
kısıtlamaları, fuarların gerek ticari gerekse
sosyal bağlantı boyutlarının etkin bir şekilde
gerçekleşmesine izin vermediği gibi,
farklı ülkelerin farklı zaman dilimlerinde
alabilecekleri yeni kararlar da belirsizliğe
yol açıyor” şeklinde konuştu. Erkanlı
sözlerine şöyle devam etti: “GL Events
Exhibitions’ın global olarak aldığı karar
doğrultusunda Sirha Lyon 2021’de daha
ileri bir ayda gerçekleştirilmek için yeniden
planlandı. Sirha İstanbul’u da bütün bu
değişimlere doğru cevap verebilmek adına
ve sektörün yeniden yükselişe geçeceğine
inandığımız için 18-19-20 Kasım 2021’de
gerçekleştirme kararı aldık. 2021’de yine
sektörün her alanından katılımcı firmayı
bir araya getirerek, yeni konseptler,
inovasyonlar ve yeni iş bağlantıları ile
beraber süregelen iş bağlantılarını da
pekiştirebilecekleri bir ticari platform
sunacağız”.
Dünya gıda sektörü
İstanbul’da ticarete doyacak
Dünya gıda sektörünün en önemli
buluşmalarından biri olan CNR Food
İstanbul - Gıda ve İçecek Ürünleri,
Gıda İşleme Teknolojileri Fuarı,
devletin ve Uluslararası Fuarlar
Birliği’nin (UFI) belirlediği yeni
normale dönüş kriterleri kapsamında
bir dizi önlem ile kapılarını açıyor.
CNR Holding kuruluşlarından
İstanbul Fuarcılık tarafından,
Türkiye Gıda ve İçecek Federasyonu
(TGDF), Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği (TÜGİDER) ve Tarım Ürünleri Hububat
Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER), Gıda ve İhtiyaç
Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES)
işbirliği, Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB desteğiyle organize edilen fuar, 25
- 28 Kasım 2020 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul Fuar Merkezi’nde
katılımcı ve ziyaretçilerini ağırlayacak. 2.500’ü aşkın yabancı satın almacının
katılımının beklendiği fuar, bu yıl yaklaşık 20 ülkeden 2.000’in üzerinde
markaya ev sahipliği yapacak. Binlerce sektör profesyonelinin ziyaret etmesi
beklenen fuarda global ticarete de yeni bir boyut kazandırılacak. B2B iş
görüşmeleri ile üretici ve alıcının bir araya getirileceği fuarda milyarlarca
dolarlık ticaret sağlanması hedefleniyor. Yarattıkları katma değer ve
gerçekleştirdikleri ihracat ile Türkiye ekonomisinin en önemli sektörleri
arasında yer alan Türk gıda ve içecek sektörü de, öne çıkan firmaları ile
fuarda temsil edilecek. 50 bine yakın işletmenin 600 bine yakın kişiye
istihdam sağladığı Türk gıda ve içecek sektörü, fuarın da katkısı ile 10 milyar
doların üzerindeki ihracatına yeni pazarlar ekleyecek.
28. WorldFood Istanbul da rotasını
hibrite çevirdi
Geleneksel ve sanal ticaret uygulamalarının
birleşeceği, katılımcılar ile yerli ve yabancı
alıcıların yüz yüze ya da sanal ticaret
platformu Hyve Connect aracılığı ile
buluşacağı Uluslararası Gıda Ürünleri
ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood
Istanbul, kapılarını 28’inci kez
açmaya hazırlanıyor. İstanbul
Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar
ve Mamulleri İhracatçıları
Birliği (İHBİR) ve Ev Dışı
Tüketim Tedarikçileri Derneği
(ETÜDER) iş birliğinde, dünyanın
ve Türkiye’nin en büyük fuarcılık
şirketi Hyve Group’un 25 - 28 Kasım tarihleri aralığında
TÜYAP’ta gerçekleştireceği WorldFood Istanbul, özel
etkinlikleriyle Türkiye’nin saygın mutfak şeflerini
ağırlamak, birbirinden özel tekniklerle hazırlanacak yeni
tariflerden oluşan lezzetlere ev sahipliği yapmak için
gün sayıyor. Bu yıl hibrit fuarcılık yaklaşımıyla 25 - 28
Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilmesi planlanan
28. WorldFood Istanbul’a sektörünün saygın şefleri yeni
lezzet ve tekniklerini show mutfağı tarif atölyeleri’nde
sergileyecek. Fuar alanına gelemeyenler ise fuar
turundan katılımcı ziyaretlerine, ürün seçiminden yemek
yapımına kadar tüm süreci instagram üzerinden takip
edebilecek.
64
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
THE STEEVE, YENI YERI KURUÇEŞME’DE…
Türkiye’de gastronomi denince ilk akla gelen isimler arasında yer alan Şef İsmet Saz sektöre,
özgün, ses getiren, başarılı işleri ile katkı sağlamaya devam ediyor. İsmet Saz Group çatısı altındaki
The Steeve, son derece şık dekorasyonu ve büyüleyici lezzetlerin yer aldığı yeni menüsü ile yeni yeri
Kuruçeşme’de açıldı.
İsmet Saz Group bünyesinde dikkatleri
üzerine çekmeyi başaran, eşsiz
lezzetleri ile gastronomi dünyasının
en iyilerinden olmayı başaran The
Steeve, Şef İsmet Saz’ın yeni yorumladığı
Latin Lokal lezzetler ile bundan böyle
Kuruçeşme’de… Şef İsmet Saz’ın kendine
has bir dille yorumladığı çok özel Latin
menüsü ise The Steeve’de unutulmaz bir
lezzet yolculuğu sunacak.
The Steeve’in yenilenen menüsünde
yer alan ve Latin mutfağının baş
tacı olan Tapas’lar Şef İsmet Saz’ın
geleneksel Türk mutfağı yorumlarıyla
yeni lezzetlere büründü. Her biri kendi
yöresinden taze taze kullanılan ürünlerle
hazırlanan Tapaslar’dan Nachos’un dip
sosu Meksika’dan getirilen Avakado ile
hazırlanıyor. “Taco favorimdir” diyenleri
ise The Steeve tam anlamıyla şaşırtıyor.
“Taco”yu kokoreç, ciğer ve midye ile
yorumlayan The Steeve mutfağı, Tapas
menüsü, et ve deniz ürünleri, taze ve
sağlık deposu sebzelerle hazırlanan
ahtapot salatası yerini başka bir lezzetin
tutamayacağı Tapas seçenekleri arasında
yer alıyor. Et ve deniz ürünü tercih
etmeyenler için The Steeve’nin çok özel
şef sosları ile hazırlanan karnabahar,
patates pravas, tahinli, kırmızı soğanlı
nohut salatası da Tapas’taki iddiasına son
noktayı koyuyor. The Steeve’i aranan her
lezzetin bulunabileceği özel bir mekâna
dönüştürüyor.
Çarşamba akşamları “Beef
Wellington” The Steeve’de
Türkiye’yi Beef Wellington ile tanıştıran
İsmet Saz, bu lezzetteki ustalığını The
Steeve’de de konuşturuyor ve Çarşamba
akşamlarını Beef Wellington’a ayırıyor.
Beef Wellington’ın muhteşem lezzetini
çok sevenler veya merak edenler için The
Steeve, bu nefis tadı bir harika bir sunumla
masanıza getiriyor.
Tüm malzemeler yerinden taze
taze
The Steeve’de kullanılan tüm malzemeler
en iyi yetiştiği yerden özel olarak getirtiliyor.
Şefin tercih ettiği malzemeler arasında
kişniş, anason, juniper, kakule, safran,
zencefil, kereviz sapı, mango, ananas,
avokado gibi ürünler yer alıyor. Ekmek ise
10 yıllık ekşi maya ile özel olarak yapılıyor.
Menüdeki tüm lezzetler, yenilikçi pişirme
teknikleri ve kaliteli yerel malzemeler
ile yorumlanarak Şef İsmet Saz farkıyla
iddiasını ortaya koyuyor. Yengeç Marmaris,
Dalyan’dan, Karides İskendurun,
Mersin’den, İstiridye Fransa’dan özel olarak
getiriliyor.
Marka ve mekân tasarımını
“kitchen-ist”in yaptığı The
Steeve’nin dekorasyonu da menüsü
gibi yenilendi. Şef İsmet Saz’ın
Aztek desenlerinden oluşan
dövme desenleri The Steeve’nin
dekorasyonuna yansıdı. Aztek
piramitlerini temsil eden desenlerin
duvarlara işlendiği The Steeve’in
sade, huzurlu ama son derece
şık dekorasyonunda, sofralarda
kullanılan ürünler de özenle
seçilmiş. Bardaklarda Paşabahçe
Nude, çatal-kaşık-bıçakta Jumbo
tercih edilirken, seramikler
Çanakkale Seramik tarafından özel
olarak üretilmiş. Çizimini Şef İsmet
Saz’ın yaptığı tabaklar ise seramik
sanatçıları Defne Samman ve
Keramikos’a ait.
66
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Pos Sistemine entegrasyonda
bunlara dikkat!
Profesyonel bir POS Sisteminin işletmelere kazandırdığı avantajlar saymakla bitmez.
İşletmenin servis kalitesini artırması, olası kayıp ve kaçakları önlemesi, ihtiyaç duyulan
raporları dakikalar içerisinde sunması elbette çok önemli ama POS Sistemlerinin işleri
kolaylaştıran çok hayati bir fonksiyonu daha var: POS Entegrasyonu’nun ne olduğu,
kurulum esnasında neler dikkat edilmesi gerektiği bu yazımızda…
Kafe, bar veya restoranlarda kullanılan
Satış Noktası (POS) Sistemlerinin
Muhasebe ve Stok Programları,
Online & QR Sipariş ve Ödeme Sistemleri,
Sadakat Sistemleri ve Ödeme Kaydedici
Cihazları ile uyumlu bir şekilde çalışması
anlamına gelen POS Entegrasyon işleminin
işletmelere sağladığı faydalar şunlar:
Restoran sektöründe operasyonlar hızlı
ve sayıca çok olduğundan işlerin takibi
zordur. Entegrasyon sayesinde işletmelerin
muhasebe, stok, paket servis gibi
operasyonların tamamını tek bir program
üzerinden yönetilebilmesi sayesinde işleri
takip etmek kolaylaşır. Kullanıcılarına
hataları engellemek, süreçleri iyileştirmek
için her zaman fırsat verir.
Muhasebe ve Stok Programıyla entegre
olan Pos Sisteminde toplanan satış, stok,
ciro, karlılık gibi rapolarların tüm verileri
tek bir tıkla muhasebe sistemine aktarılır,
işlemlerin manuel veya hatalı yapılması
önlenir.
Online Sipariş platformlarındaki satışların
günlük ciro takibini kolaylaştırır. Örneğin
işletmedeki günlük satışlar ile online
sipariş veya paket servis ile gelen
siparişleri ayrı ayrı toplanmasına gerek
kalmaz. Entegrasyon sayesinde siparişleri
ve raporları kümülatif olarak görmek
mümkün. Elbette tüm alt kırımları ile!
Sadakat Sistemleri ile entegre olan Pos
Sisteminde müşteriler için düzenlenecek
ikram ürün veya özel indirim gibi satış
pazarlama kampanyaları Pos Sistemine
tanımlatılarak kampanya süreçlerinin kolay
ve hızla gerçekleştirilmesi sağlanır.
QR Menü, QR Sipariş ve Ödeme
Sistemlerinde Pos Sisteminde yapılacak
menü kalem fiyat değişikliklerinin Pos
Sistemiyle entegre çalışan QR E-Menü’de
de aynı anda güncellenmesi, Masada Sipariş
ve Masada Ödeme modüllerinde siparişlerin
Pos Sistemine otomatik olarak düşmesi ve
tüm raporlamalara dahil olması gibi yoğun
işlem yükünden kurtarır.
Ödeme Kaydedici Cihazlar ile hatalı fiş
oluşturma durumları önlenerek Pos
Sisteminde oluşan siparişle birebir örtüşen
ürünler ve tutarlar otomatik olarak ÖKC
Sisteminde de oluşur. Pos Sistemine girişi
yapılan siparişlerin ayrıca ÖKC Sistemine
manuel giriş yapmaya gerek kalmadan
işlemlerin hızlı tamamlanmasını sağlar.
Pos Sistemi Entegrasyonu
Yaptırırken Bu Konulara Dikkat!
Pos Sistemi Entegrasyonu işlemi
için seçilecek eksistem/ürün
sağlayıcılarının entegre alt yapısı
güçlü, uyumlu ve profesyonel
olmasının yanı sıra çözüm ortağının
güvenilir bir kurum olduğundan emin
olunmalı, Pos Entegrasyonu uzmanlık
ve deneyim gerektiren bir işlemdir.
Pos Entegrasyonu binlerce kez yapan
deneyimli bir ekip, kötü sürprizler
yaşanmasına asla izin vermez.
Pos Sistemi sağlayıcısından, entegre
çalışan programlarla ilgili demo talep
ederek kullanıma başlamadan önce
işlevselliği test edilmelidir.
Pos Entegrasyonunu gerçekleştirirken
kurulan sistemin esnek olması, birçok
farklı program ile uyumlu bir şekilde
çalışması, entegrasyonu yapan çözüm
ortağının parametrik bir çözüm
sunması işlemlerin hızlı ve sorunsuz
gerçekleşmesini sağlar.
68
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Enerji verimliliği yüksek iklimlendirme
çözümleri sunuyor
Gücünü sektördeki 55 yıllık tecrübesi ve başarılı iş ortaklıklarından alan Form Endüstri
Ürünleri, endüstriyel alanların iklimlendirme ihtiyaçlarını verimliliği ve teknolojisi yüksek
ürünlerle karşılıyor. Form Endüstri Ürünleri, Karan Tekstil üretim tesisine, 48 yıldır
temsilciliğini başarılı bir şekilde yürüttüğü Amerikan kökenli Dunham Bush soğutma
gruplarının yanı sıra Form markalı Klima Santralleri’nin kurulumunu gerçekleştirdi. Gaziantep
Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Karan Tekstil tesislerinin iklimlendirmesi, 1.000
kW soğutma kapasiteli Dunham Bush marka Hava Soğutmalı Vidalı Kompresörlü Soğutma
Grubu ve 6 adet Form marka Klima Santrali ile sağlandı. Tedariği sağlanan döner tamburlu,
bypass damperli, ısı geri kazanımlı, full otomasyonlu ve atomizer buhar nemlendiricili Form
Klima Santralleri, tesise 53.000 m3/h (3 adet), 42.500 m3/h (2 adet) ve 40.000 m3/h olmak
üzere üç farklı boyutta entegre edildi. Hava Soğutma gruplarının sezonsal verimlilik değeri ise
4,1. Tekstil üretiminde doğru iklimlendirme, havalandırma ve nemlendirmenin üretim kalitesi
ve verimlilik açısından son derece önemli olduğu bilinciyle hareket eden Form, bu alanda
doğru sistemler kurgulayarak verimliliğin artmasına katkıda bulunuyor.
Online eğitimlerle sektöre destek oluyor
Sektörün gelişimine katkı sağlayan ve bu konuda her zaman öncü olan Legrand Türkiye, Mayıs 2020
tarihinden itibaren toplamda 1.250’nin üzerinde sektör çalışanına ürün, sistem ve projelerini anlatmak
için online eğitim verdi. Bugüne kadar (IoT) nesnelerin interneti, ev otomasyonu, şalt ürün portföyü, ses ve
görüntü aktarım teknolojileri, ofis çözümleri, anahtar priz serileri, statik ve dinamik UPS, yapısal kablolama
ve data center çözümleri gibi birçok eğitim veren Ülke Pazarlama Direktörlüğü Eğitim Birimi, sektörün
hızla gelişmesine katkı sağlamak amacıyla ilerliyor. Teknik anlamda yeni ürün ve sistemleri anlatan Eğitim
Birimi, aynı zamanda Legrand’ın bugüne kadar piyasaya sunduğu ürünlerin tasarlanmasından üretim
aşamasına kadar birçok heyecan verici bilgiyi de katılımcılarıyla paylaşıyor. Legrand’ın tüm ürün ve sistem
çözümleri online ortamda aktif bir şekilde sergilenirken eğitime katılanlarda sürpriz hediyeler kazanma
şansı yakalıyor. Elektrik, enerji ve teknoloji sektörü hızla değişirken online eğitimlerle birlikte inovasyon ve
teknolojik çözümler hakkında bilgi edinmek herkes için büyük bir gelişim fırsatı oluyor.
Otellerde “temassız”
mobil iletişim dönemi
Konaklama sektörü için 20 yıldır dünya çapında bulut tabanlı iletişim çözümleri
sağlayan Nevotek, otellerin değişen konuk deneyimlerini karşılamalarına
yönelik 2 yeni çözüm duyurdu. Oteller için geliştirilen ve otel yönetim sistemleri
ile entegre çalışan bu çözümlerin fark oluşturan özelliği, hiçbir uygulama
olmaksızın misafirlerin “anında ve temassız” isteklerinin yerine getirilmesini
sağlamaları. GRACE, konukların herhangi bir uygulamayı indirmeden, WhatsApp,
SMS, Messenger, WeChat gibi kendi mesajlaşma araçları ile otellerle istedikleri
zaman karşılıklı iletişim kurmalarına olanak tanıyor. Otelin mevcut Otel Yönetim
Sistemine (PMS) kolayca entegre edilen GRACE ile örneğin, bir misafirin oda
numarasını ya da ismini belirtmeden sadece “İlave yastık” yazarak Whatsapp
veya Messenger üzerinden otele mesaj göndermesi yeterli.
İşletmeler virüse geçit vermeyecek
Sensormatic, Passlogic personel devam takip yazılımına HES (Hayat Eve Sığar) kodu sorgulama
modülü ekledi. Passlogic personel devam takip yazılımı, Sensormatic’in bina otomasyon
ve güvenlik sistemlerinin birbiriyle kolayca iletişim kurmasını sağlayan en önemli yazılım
çözümlerinden biri. Kurumlar bu çözümü kullandıklarında hem personel hem de ziyaretçiler için
uçtan uca kayıt ve yönetim olanağına sahip oluyor. Sensormatic, ihtiyaca göre geliştirilebilme
özelliği ile öne çıkan Passlogic yazılımına son olarak HES (Hayat Eve Sığar) kodu sorgulama
modülü ekledi. Bu özellik sayesinde çözümü kullanan kurumlar personel ve ziyaretçilerinin HES
kodunu Passlogic üzerinden sorgulayabilecek. Pandemi döneminde iş yerinde çalışan sağlığının
korunması bu teknolojik çözümle kolaylaşacak. Sağlık Bakanlığı kısa bir süre önce en az 500
çalışanı olan iş yerlerinin kullanabilmesi için HES kodu kurum entegrasyonu servisini hayata
geçirdi. 500 ve üzeri çalışana sahip iş yerleri Sağlık Bakanlığı’na başvurarak HES kodu sorgulama
iznini alabiliyor. Passlogic uygulamasını kullanan iş yerleri de sisteme kolaylıkla girebiliyor.
70
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Siber dolandırıcıların gözü
seyahat ve konaklama sektörlerinde
Yayınlanan son rapora göre son 2 yılda 100 milyarın üzerinde kimlik bilgisi doldurma
saldırısı gerçekleşti. 60 milyardan fazlasının konaklama, seyahat ve perakende sektörlerinde
gerçekleştiğine dikkat çeken WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, hem
şirketlerin hem de kullanıcıların bu saldırılardan daha fazla zarar görmemesi için çok faktörlü
kimlik doğrulama çözümlerine sahip olması gerektiğini aktarıyor.
Kimlik bilgisi doldurma saldırıları
durdurulamıyor. Temmuz 2018 ile
Haziran 2020 yılları arasında 100
milyardan fazla kimlik bilgisi doldurma
saldırısı gerçekleşirken, bunların
60 milyardan fazlası perakende,
seyahat ve konaklama sektörlerine
yönelik gerçekleşti. Bu saldırıların
şirketlere milyonlarca dolarlık
kayıplara ve kullanıcıların da verilerinin
ifşa edilmesine sebep olduğunu
belirten WatchGuard Türkiye ve
Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez,
çalınan kimlik bilgilerinin başarıyla
kullanılmasını engelleyecek çözümün
çok faktörlü kimlik doğrulama güvenliği
olduğunu vurguluyor.
Hackerlerin kıskacında bu 3 sektör
var
Kullanıcı adı ve şifrelerine erişen
hackerlerin birçok uygulama ve web
sitesinde çeşitli kombinasyonları özel
yazılımlarla denemesi, kimlik bilgisi
doldurma saldırılarını oluşturuyor.
Daha önceden ifşa edilen bilgiler
de olmak üzere birçok kaynaktan
beslenen hackerler adeta bir açık büfe
zenginliğinde kişisel ve finansal verilere
erişiyor. Hem kazanç sağlayabilecekleri
hem de fidye talep edecekleri en uygun
sektörlere hackerlerin yöneldiğini
ifade eden Yusuf Evmez, perakende,
konaklama ve seyahat sektörlerindeki
şirketlerin ve müşterilerinin hedef
tahtasından inmediğini aktarıyor. Son 2
yılda 60 milyarın üzerinde gerçekleşen
saldırılara da dikkat çeken Evmez,
kullanıcı bilgileri ve şifreleri güvende
olmayan kişilerin verileri ve elde
ettikleri maddi kazanç hediyelerinin
hackerlerin eline geçtiğini, şirketlerin
de bu süreçten ciddi anlamda zarar
gördüğünü belirtiyor.
Sadakat programlarının içini
boşaltıyorlar
Hackerlerin konaklama, seyahat ya da
perakende sektörlerine saldırmalarının
altında kazançlı bir neden yatıyor.
Özellikle bu sektördeki birçok
şirketin devamlılık sağlayan ve uzun
yıllardır hizmet alan müşterilerine
sağladıkları kampanya, indirim,
hediye vb. programları, hackerlerin
kazanç kapısı haline gelmiş durumda
bulunuyor. Hackerlerin elde ettikleri
bilgilerle ücretsiz konaklama, indirimli
uçak bileti gibi ödüllere el koyduğunu
belirten Evmez, Dark Web üzerinden
%50 indirimli uçak bileti ödülünün 100
dolara kolayca satılabildiğini aktarıyor.
Hesap bilgileri ele geçirilen
kullanıcıların saldırılardan
etkilenmemesi adına güçlü parolalar
kullanması gerekiyor. Güçlü parolaların
hackerler tarafından ele geçirilip birçok
alanda kullanılmaması ve verilerin ifşa
edilememesi adına çok faktörlü kimlik
doğrulamanın önemli bir savunma
anahtarı olduğunu aktaran WatchGuard
Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü
Yusuf Evmez, MFA’yı devreye alarak
yalnızca kimlik bilgilerini değil, aynı
zamanda VPN erişimini ve bulut
uygulamalarını da korumanın mümkün
olduğunu ifade ediyor.
72
hotel restaurant
& hi-tech
ürün
Özel tatlar deneyimlemek için:
RATIONAL’den yeni VarioSmoker
Tütsülemek; ABD’ de bir gelenek, Avrupa’da ise daha fazla meraklısı oluşuyor. Yiyecekleri
korumanın ve yeni tatlar ortaya çıkarmanın eski ama karmaşık bir yöntemi. Akıllı mutfak
ekipmanları sayesinde günümüzde tütsülemek çok daha kolay ve güvenilir. Örneğin, yeni
iCombiPro buharlı kombi için geliştirilmiş olan yeni VarioSmoker ile. VarioSmoker, pişirme
sistemine USB üzerinden bağlanır, bir açma kapama anahtarı ile başlatılır ve akıllı pişirme
fonksiyonları ile kontrol edilir. Sonuç: bir dokunuş ile tütsülenmiş yiyecekler.
RATIONAL Türkiye Kurumsal Şefi
Melih Kümbüloğlu, “ Balık, et ve
sebzeler VarioSmoker ile aynı
anda pişirilip tütsüleniyor ve çok özel
bir tada sahip oluyor.” diyor. Kullanıcı
için işi olabildiğince kolaylaştırmak
ve başarıyı garantilemek için
VarioSmoker’ı iCombiPro’ya
bağladıktan sonra pişirme fonkiyonları,
buharlı kombi fırının pişirme zekası
olan iCookingSuite’de görüntülenir.
Tütsüleme öncesi aşamalar seçilen
ürünlerin yoğunluğu ve aroması
ayarlanabilir.Talaş veya peletler gibi
tüm yaygın tütsüleme malzemeleri,
tütsüleme kutusu içine yerleştirilir.
Aroma ve yoğunluk, tütsüleme
malzemeleri seçimi, pişirme
kabinindeki sıcaklık ve hammaddelerin
hazırlanması bir kombinasyon sonucu
belirlenir. iCombi Pro istenilen sonucun
sorumluluğunu üstlenir. Ayrıca yoğun
tütsü kokusu da dahil olmak üzere tüm
izleri ortadan kaldıran iCareSystem
programı ile temizlik işininde
üstesinden gelir. Kullanımdan sonra,
VarioSmoker alandan tasarruf sağlayan
bir tutucuya asılabilir. Tutucuyu
doğru yükseklik için ayarlayabilirsiniz.
VarioSmoker, 1997’den beri tüm
RATIONAL buharlı kombi ünitelerinde
manuel modda kullanılabilir. Henüz
füme meraklısı değilseniz, bu çözümün
hem şefleri hem de misafirleri
etkileyeceğinden emin olabilirsiniz.