03.03.2021 Views

Panorama Gazetesi Sayı 9

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

04 gündem

Olgularla Algılar

Olgu: Birtakım olayların dayandığı

neden ya da bu nedenlerin yol

açtığı sonuçlar.

Algı: Bir şeyin ya da olayın bilincine

varmak, idrak etmek.

Yani biri gerçekte olan biten, diğeri

de kişinin gerçekte neyin olup bittiğini

anlaması.

Ama olgu sabit kalıp, idrak algıdan

çırak çıkınca iş karışıyor.

Olan biten ne varsa ve hangi bahtsız

sonuçlara neden olmuşsa olsun, kişi

neden sonuç ilişkisini kurmadığında

gerçeklerin biz buradayız diye feryat

figan bağırmalarının da bir anlamı kalmıyor.

O zamanda ortaya ‘‘Algı ne ise

gerçek odur’’ gibisinden ironik tanımlar

çıkıyor.

Tıpkı insanın kafasına pisleyen

kuşun icraatının özünde dışkı salmak

olması, bunu görenin ya da başına

gelenin de hadiseyi hayra yorup dışkıyı

şans olarak algılaması gibi.

Olgu ile algının bir türlü örtüşememesinin

başlıca nedeni olgunun

operasyona kapalı, algının ise sonuna

dek açık olması dersem çokta yanılmış

olmam sanırım.

Öyle ya algıyı yedirdiği yemekten

sayarak, dileyen dilediği kadar sulandırıp,

kaynatıp, kızartıp, haşlayıp, pişirip

servis edebiliyor. Sanal tencereye şu kadar

şundan katacaksın, bu kadar ateşte

tutup kavuracaksın, o kadar dakika

karıştıracaksın gibisinden geçer akçe bir

tarifi filanda yok.

Bu yemeğe öyle çok talep var ki;

istersen hiç pişirmek için zahmet etme;

çiğ çiğ bile yedirebilirsin tencerene

koyduğunu.

Nasılsa ellerinde tabaklarıyla sıraya

girmiş yüz binler var. Belki de milyonlar.

Malum olgu yalındır. Yani son

tahlilde ne olmuş ise odur. Dolayısı ile

tencereye gelmez. Hadi geldi diyelim

o zamanda içine ne katılırsa katılsın

Olcay Erözden

tadı değişmez. Ekşiyse ekşi, acıysa acı

nadirende tatlıysa tatlıdır.

Ne yapılırsa tadı değiştirilemediği

içinde sadece üzeri örtülür ki bu da

beyhude bir çabadır; o örtü mutlaka bir

gün ya kendiliğinden kayar düşer ya

da ‘Bakalım burada neler varmış?’ diye

merak edenler tarafından kaldırılır. Örtünün

altından çıkanda mutlak surette

birilerinin gırtlağına takılır kalır.

Ama algı?

Tanımı bile sabit değil. Çünkü bileşenleri

çok fazla.

Eğitime, kültüre, gereksinimlere,

çıkarlara, güdülemelere, korkulara,

endişelere, psikolojiye, dayatmalara,

nitelikli niteliksiz cehalete, mecburiyetlere,

cinslere, yaşlara, inançlara ve hatta

içinde bulunulan dönemlere kadar

değişkenliğe sahip bir oynaklığı var..

Bilimselliği tartışılır olsa da mühendisliği

bile var ki; adına algı yönetimi

diyorlar.

Olgu yönetilemezken, algıya direksiyon

bile takmak mümkün olduğu için

bu konudaki kaos her daim gündemde

kalır. Olgu ile algının çelişmesi bir

ülkenin de sağlamasıdır aslında. Çelişki

ne kadar az ise insanların refah payları

ve hayatlarından aldıkları keyif o kadar

fazla olur. Tabi ne kadar yükse de

paylaşılanın yoksulluk olması kaçınılmazdır.

Çünkü algı en çok zenginliği ellerinde

tutmak ve paylaşmamak için çaba

gösterenlerce yönetilmeye çalışılır.

Aynı yere bakıp farklı şeyler gören

insanların sayısı ne kadar artarsa algıda

o kadar iyi yönetiliyor demektir.

Bazen de yönetilmeye bile gerek

kalmaz kişi kendi algısını kendi yedeğine

alır.

Bir parkta akşam vakti şiddete

uğrayan kadına bakıp, şiddeti değil de

kadının o saatte neden parkta olduğunu

sorgulayan kim varsa buna örnektir.

Örneklemeye girersem işin içinden

çıkamam.

Ancak durumun daha da acı yanı;

algısının yönetilmesine izin veren insanların

bunu bile algılayamadıklarıdır.

İşte bu yüzdendir ki algıda sorun

yaşayanlar tüm milletti istenilmeyen

olguların kucağına atarlar.

Son tahlilde hadiseler birbirlerinin

içine o kadar dolanırlar ki; yukarı da değindiğim

ironik tanım hiç hak etmediği

halde haklılık kazanır, birileri de ‘Algı

ne ise gerçek odur’ der çıkar işinden.

Kimselerde pirincin taşını ayıklayamazlar.

Yediğimiz pilavlardan çıkan taşlar

nerden geliyor sanıyorsunuz?

CÜNEYT

ŞAKAR

Daha uzun yaşamanın

en IyI 4 yolu

Johns Hopkins Medicine öncülüğünde, sekiz yıl boyunca 6.200 erkek ve kadın üzerinde

yapılan çalışma, dört akıllı davranışı benimseyenlerin, bu zaman çerçevesi içinde tüm nedenlerden

ölüm şansını şaşırtıcı bir şekilde %80 oranında azalttığını ortaya koydu.

Nasıl daha uzun yaşanır?

İşte bu dört faktör, hepsi

sizin kontrolünüzde.

Sigara İçmeyin

Araştırmacılar, daha uzun yaşamak

için en iyi planınız dört yaşam tarzı

faktörünü de benimsemek olsa

da, birini seçmek zorunda kalırsanız,

işte budur. Sigara içiyorsanız,

bırakmanın ne kadar zor olabileceğini

bilirsiniz. Ama işte size biraz

ilham kaynağı: National Institutes

of Health (NIH), tütün kullanımının

en önlenebilir ölüm nedeni

olmaya devam ettiğini söylüyor.

Bazı tahminler, sigara içmenin

sizi on yıllık bir hayattan mahrum

bırakabileceğini öne sürüyor.

Sigara içmek koroner arterleri

ve akciğerleri etkiler ve sigara

içenler artmış kanser oranlarına

ve inme riskine sahiptir. Aile üyelerinizin

de içmemenizden fayda

sağlayacağını unutmayın çünkü

artık tehlikeli ikinci el sigaraya

maruz kalmayacaklar. Siz de

daha genç görüneceksiniz.

Uzun süreli bacak ağrısı vitrin hastalığının habercisi olabilir

Yolda yürürken bacağınızda

ağrı hissediyor,

spor yaparken ayaklarınızda

ya da baldırlarınızda ağrı

mı yaşıyorsunuz? Yürüyüş

esnasında, bu ağrı nedeniyle

durma ihtiyacı hissediyor

musunuz? Bu hastalığı

yaşayan insanların sık sık

durma ihtiyacı hissetmesi ve

genellikle vitrin önlerinde

mola vererek ağrının geçmesini

beklemesi nedeniyle

halk arasında vitrin hastalığı

olarak bilinen periferik damar

hastalığı bu belirtiler

ile seyredebiliyor. Abdi

Sağlıklı Kilonuzu Koruyun

Fazla kilolu olmak kardiyovasküler

sisteminize baskı uygulayarak

kalp hastalığı riskinizi artırır.

Ayrıca kanser riskini artırabilir.

Sağlıklı kiloda kalmak, kalp

sağlığı, uzun ve sağlıklı bir yaşam

sürmek için önemlidir.

Kalk ve Hareket Et

Fiziksel aktivitenin sizin için iyi olduğu

bir sır değil. Egzersiz, sağlıklı

bir vücut ağırlığınızı korumanıza

İbrahim Otsuka Medikal

Direktörlüğü, bacaklardaki

atardamarları etkileyen

periferik damar hastalığının

tedavi edilmediğinde hayatı

tehdit edecek kadar ciddi

sorunlar yaratabileceğine

dikkat çekiyor.

Türkiye’de 29 merkezde

yürütülen CAREFUL

çalışmasının sonuçlarına

göre; 70 yaş üzerinde hastalığın

görülme sıklığı yüzde

30’lara ulaşıyor. Periferik

damar hastalığının yaşın

ilerlemesiyle birlikte artış

gösterdiğine vurgu yapan

yardımcı olur ve kan basıncınızı

düşürür, her ikisi de kalp sağlığına

ve kalp hastalığı riskinin azalmasına

katkıda bulunur. Haftanın çoğu

günü günde yaklaşık 30 dakika

aktivite yapmayı hedefleyin. Sabahları

10 dakikalık yürüyüş, öğle

yemeğinde ve akşam yemeğinden

sonra yürüyüş olmak üzere günde

10 dakikalık üç aktiviteye bölmeyi

deneyin.

Sağlıklı Yiyecek Seçimleri Yapın

Çalışma, en sağlıklı insanların Akdeniz

tarzı bir diyet uyguladığını

buldu. Bu, taze meyve ve sebzeler

açısından zengin bir diyet, sağlıklı

yağlar içeren ağaç yemişleri,

balık (ve daha az kırmızı et), tam

tahıllı karbonhidratlar ve yemek

pişirmek için zeytinyağı anlamına

gelir. Omega-3 yağ asitleri kalp

hastalığı ve hatta belki Alzheimer

hastalığı riskini azaltır. Somon ve

ceviz en iyi Omega-3 kaynaklarından

ikisidir.

Abdi İbrahim Otsuka Medikal

Direktörlüğü, hastalığın

sigara-alkol tüketimi, şeker

hastalığı ve yağlı beslenme

gibi durumlarda ortaya

çıkabileceğini belirtiyor.

Abdi İbrahim Otsuka

Medikal Direktörlüğü,

kısa mesafeli yürüyüşlerde

bacaklarında ağrı hisseden,

dinlenme sırasında dahi ağrı

yaşayan, bacak ve ayaklarında

soğukluk, solukluk

gibi belirtileri olan kişilerin

mutlaka bir kalp ve damar

hastalıkları uzmanına görünmesini

tavsiye ediyor.

Pandemi nedeniyle

fıtık hastalarında felç

görülme oranı arttı

Pandemi nedeniyle tedavisini

aksatan omurga hastalarını

bekleyen tehlikelere dikkat çeken

Medical Park Karadeniz Hastanesi

Beyin ve Sinir Cerrahisi

Uzmanı Op. Dr. Güngör Usta,

“Sadece şubat ayı içinde 3 tane

bel fıtığı hastası, ayak bileklerinde

ciddi felçle bize başvurdu.

Ameliyatlarını yaptık. Fizik tedavi

süreci gerektiren geç kalınmış

vakalardı bunlar. Mutlaka ameliyat

olması gereken hastalarda

tedavi geç kalındığında ciddi

felçlerle ve kalıcı nörolojik kusurlarla

kendini gösterebiliyor” dedi.

KALICI HASARA NEDEN OLUYOR

Omurga hastalıkları ve buna

bağlı şikâyetlerin hastaneye başvuru

sebeplerinde en üst sıralarda

yer aldığını hatırlatan Op. Dr.

Güngör Usta, “Özellikle bel ve

boyun fıtıkları en sık karşılaştığımız

omurga sorunlarıdır. İçinde

bulunduğumuz pandemi süreci,

birçok hastalıkta olduğu gibi

omurga hastalıklarının da tanı

tedavi ve takibini aksatmıştır.

Hastalar virüs korkusu nedeniyle

sağlık kuruluşlarına başvurmayı

ertelemektedir” şeklinde

konuştu.

Malzemeler

3 adet yufka

2 yemek kaşığı tereyağı

250 gram kıyma

1 adet orta boy soğan

2 adet yeşil biber

2 adet orta boy domates

1 yemek kaşığı zeytin yağı

1 çay kaşığı tuz

1 çay kaşığı karabiber

1/2 çay kaşığı pul biber

Üzeri İçin

500 gram ypğurt

2 diş sarımsak

Yapılışı

Yufkaları 8 eşit parçaya

bölün. Daha sonra elde

attiğiniz her üçgeni ortadan

OMURGA SORUNUNUZ

VARSA VAKİT KAYBETMEYİN!

Özellikle cerrahi tedavide geç

kalınmış bir bel ya da boyun fıtığı

rahatsızlığının kalıcı nörolojik

kusurlara yol açabileceğinin altını

çizen Op. Dr. Güngör Usta, “Nitekim

son zamanlarda tedavisini

geciktirdiği için ciddi felçlerle

başvuran hastalar görmekteyiz.

Durumun ciddiyet ve aciliyetine

hastanın kendisinin karar vermesi

mümkün değildir. Omurga

sorunları yaşayan hastalara en

kısa zamanda beyin cerrahisi

bölümüne başvurmalarını öneririm”

ifadelerini kullandı.

Leyla’nIn MutfaĞI

Leyla Eyüboğlu

Kozalak

Mantı

ikiye bölerek, toplamda 48

parça uzun üçgen parçalar

elde edin. Her bir parçayı ince

bir pipet yardımıyla sarın, uçlarını

suyla ıslatarak yapıştırın.

Pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye

sarılmış yufkaları dizin.

Terayağını eriterek yufkaların

üzerine fırça ile sürün ve 180

derece fırında 15 dakika (kızarıncaya

kadar) pişirin.

Kıymalı sos için;soğanları

ve biberleri yemeklik

doğrayın. Zeytinyağı ile

kavurun, üzerine kıymayı

ekleyerek kavurmaya devam

edin. Kıymalar pişince salçayı

ve küçük küçük doğradığınız

domatesleri ekleyin. Son

olarak tuzunu vebaharatlarını

ekleyerek ocaktan alın.

Üzeri için; sarımsakları

ezerek yoğurtla karıştırın.

Kızaran yufkaları geniş düz

tabağa dizin. Üzerine sırasıyla

sarımsaklı yoğurt ve kıymalı

sos ekleyin. Aynı işlemi

ikinci kat içinde tekrarlayın

ve afiyetle tüketin.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!