You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
06 turizm
Dünya Miras
Listesinde
Türkiye 2
Kariye Müzesi
Doğu Roma İmparatorluğu
döneminde
önemli dini merasimlerde
saray kilisesi ve
şapeli olarak kullanılan Kariye,
Fetih’ten sonra da bir süre
kilise işlevi görmeye devam
etmiş olması sebebiyle önemli
bir yapıdır.
Kariye, 14. Yüzyılda Logothetes
(Hazine Sorumlusu)
Theodoros Metokhites tarafından
yapılan iyi korunmuş
mozaik ve freskleriyle, Doğu
Roma resim sanatının son
döneminin önemli ve güzel
örneklerini bir arada barındırmaktadır.
Dış nartekste (Doğu
Roma bazilika ve kiliselerinde
genellikle batı giriş bölümü)
Hz. İsa’nın hayatı, iç nartekste
ise Hz. Meryem’in hayatını anlatan
mozaikler ve parekklesion
bölümündeki canlı anlatıma
sahip freskleri ile Hıristiyan
teolojisinin önemli sahnelerini
bir arada vermektedir.
Değerli okuyucularımız,
Dünya
Miras Listesinde
Türkiye‘de bulunan
ve UNESCO
tarafından listeye
alınan kültür(el)
değerlerimizi tanıtmaya
devam
ediyoruz.
Mozaik ve fresklerde tekdüze
desenlerden çok, mimari motifler
ve Helenistik özellikler gösteren
manzaraların bulunması, mozaiklerdeki
derinlik ve figürlerdeki
hareketli üslup nedeniyle Doğu
Roma resim sanatının en güzel
örneklerini teşkil etmekte ve Orta
Çağ’da Rönesans Dönemi’ni haber
veren üstün bir sanatsal değer taşımaktadır.
Bu nedenle de sanatsal
açıdan tek olma vasfına haizdir.
Şehzadeler Türbesi
Kaynaklarda, Şehzadeler
Türbesi’nin,
Sultan III. Murad’ın
annesi Nurbanu Valide
Sultan için, Mimar
Sinan tarafından
1580’lerin başında yapıldığı,
ancak veba salgını
nedeniyle ölen genç
şehzadelerin buraya
gömülmesi nedeniyle
Valide Sultan’ın, Sultan
II. Selim’in Türbesi’ne
gömüldüğünden bahsedilmektedir.
Sultan III.
Murad Türbesi’ne bitişik
olan Şehzadeler Türbesi,
kubbeli, dıştan sekizgen,
içten dört köşeli, zemini
altı köşeli tuğlalarla
kaplı, duvarları kesme
küfeki taşından, oldukça
sade bir görünüme
sahiptir. Türbenin ahşap
ana giriş kapısı, geçmeli,
geometrik şekilli, ahşaptan
çıtalarla süslenmiştir.
Türbe içerisinde
çini ve hat örnekleri
bulunmamakla birlikte
duvarlarında, 19 yüzyıla
ait siyah ve beyaz
renklerle yapılmış, bitki
motifleri, sepette çiçekler,
kurdeleler ile kumaş
kıvrımlı kalem işleri ile
bezenmiştir.
2006 yılında yapılan
onarım çalışmaları
kapsamında pencere
üstlerindeki kemer
alınlıklarında orijinal
rumi desenli malakari
süslemeler ile birlikte,
sandukaların üzerinde
16. yüzyıla ait puşideler,
şehzade kaftanları ve
Kabe örtüsü parçaları
ortaya çıkartılmıştır.
Türbe içerisinde Sultan
III. Murad’ın 4 şehzadesi
ve 1 kızı gömülü
olup, toplam 5 sanduka
bulunmaktadır.
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde
Ayasofya ve Hipodrom’dan sahile
kadar uzanan alanda “İmparatorluk Sarayları”
yer almaktaydı. İmparator I. Konstantinos
(306–337) zamanında görkemli
deniz surları tarafından sınırlanan Saraylar
Bölgesi, yan yana inşa edilmiş, ayrı ancak
birbiriyle bütünleşen avlular, taht salonları,
arzhaneler, kiliseler, dua odaları,
bahçeler, su kuyuları, kaplıcalardan oluşan
bir kompleks şeklindeydi. Yüzyıllar içinde oluşan tesseralarıyla, beyaz mermer fon
yıkılan, yanan Saraylar kompleksi uzun kısımlarında "balıkpulu" tekniği uygulanmasıyla
yıllar toprak altında kalmıştır.
ve mermer parçaları arasına "Opus
Edinburg St. Andrews Üniversitesi Vermikülatum" tarzındaki tasvirler yerleştirilmesiyle
tarafından, Sultan Ahmed Camii Külliyesi
önem taşımaktadır. Özellikle
içinde yer alan Arasta Çarşısı’nda yapılan mozaiklerde işlenen konuların günlük hayat,
kapsamlı kazılarda, güneybatıda “Büyük
doğa ve mitolojiden alınan tasvirlerden
Saray” olarak tanımlanan yapının bir oluşması, dinsel içerik taşımaması sebebi ile
bölümü saptanmıştır. H. Baxter (1935–1938) döneminin mevcut mozaik işlemelerinden
ve D.T. Rice (1951–1954) başkanlığında farklılık göstermesi açısından önemlidir.
yürütülen kazılarda büyük peristilli bir avlu, Çağının önde gelen ustalarının başkanlığında,
avluyla aynı eksende oturmuş apsisli bir
birçok usta sanatçının birlikte çalışması
salon ve bunların etrafında toplanmış çeşitli ile oluşturulmuş Büyük Saray Mozaiklerinden
yapılarla birlikte muhteşem mozaikler ortaya
günümüze ulaşan parçalarda; doksan
çıkarılmıştır.
konu, yüzelli kadar insan ve hayvan figürü
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi'nde yer almaktadır. Büyük Saray Mozaikleri,
sergilenen eserler 450-550 yılları arasına hem sanatsal, hem de sahne betimlenmesi
tarihlenen, ortalama 5 mm. boyutlarında açısından çok zengin olmasıyla, dünyada
kireçtaşı, pişmiş toprak ve renkli taşlardan tek olma vasfına sahiptir.
Sultan
III. Mehmed Türbesi
Sultan III. Mehmed
Türbesi, padişahın
1603 yılında vefat etmesi
üzerine, oğlu Sultan I.
Ahmed tarafından 1608
yılında Mimar Dalgıç
Ahmed Ağa’ya yaptırılmıştır.
Türbe dıştan
mermer kaplı, 8 köşeli ve
çift kubbeli olup, ortada
büyük bir mekân ve
giriş tarafına bitişik iki
kısımdan oluşmaktadır.
Türbeye girişi sağlayan
revaklı kısmın yan
taraflarında yıldız, çiçek
ve manzara resimleri
yapılmış olup, bu özelliği
ile dönemin klasik süsleme
unsurları dışında bir
üslup sergilemektedir.
Türbe içinde pencereler
üç sıra hâlinde, alt sırada
pencere ve dolapların
arası 17. yüzyıl başına ait
İznik çinileri ile süslüdür.
Alt sıra pencereler üzerinde,
lacivert üzerine,
beyazla yazılmış çini
kuşağı bulunmaktadır.
Çini süslemeler dışındaki
kısımlar kalemişi
süslemeleri ile bezelidir.
Yapının iki yanına daha
sonraları sultan kızları
için bölümler ilave
edilmiştir. Türbenin
dışında Bab-ı Hümayun
Caddesine bakan tarafta
tarih kitabesi yazılmıştır.
Türbe içerisinde Sultan
III. Mehmed, Sultan
I. Ahmed’in annesi
Handan Sultan, Sultan
I. Ahmed’in şehzadeleri
ve kızları, Sultan
III. Murad’ın kızı Ayşe
Sultan ile diğer şehzadelerle
birlikte toplam 26
sanduka bulunmaktadır.
Fethiye
Müzesi
Doğu Roma İmparatorluğu
Döneminde yapılan Pammakaristos
(Pek Çok Mutlu) Manastırı’nın
kilisesidir. İki binadan oluşan
Pammakaristos Kilisesi, 1261’de
Latin egemenliğinin son bulmasından
sonra eski kilisenin kalıntıları
üzerine yeniden yaptırılmış ve
kuzey bölümünde yer alan bölümü
Hz. Meryem’e adanmıştır. Doğu
Roma İmparatoru VIII. Michael Palailogos’un
yeğeni Michael Glabas
Ducas Tarchainotes tarafından 1292
– 1294 yılları arasında yeniden onarılan
yapıya, 1315 yılında karısı Maria’nın
talimatları ile kilisenin sağ
tarafına Hz. İsa’ya adanan küçük bir
ek kilise (parekklesion) yaptırılmıştır.
Mezar şapeli olan bu ek kilisede
Maria ve Michael’in mezarları
bulunmaktadır. Yapı fetihten sonra
kadın manastırı olarak kullanılmış,
1455 yılında Havarium Kilisesi’nden
çıkan Patrikhane buraya taşınmış ve
1586 yılına kadar yapı Patrikhane
olarak kullanılmaya devam etmiştir.
Osmanlı döneminde Sultan III.
Murad (1574–1595) kiliseyi camiye
çevirmiş ve o sırada yapılan Azerbaycan
ve Gürcistan seferlerinin
anısına “Fethiye” adını vermiştir.
Camiye çevrilen yapıda sarayın mimarı
Dalgıç Ahmet Ağa tarafından
bazı değişiklikler yapılmış, doğu
yönünde mihrap için kubbeli yeni
yapı inşa edilmiş, ana kapı yanına
minare eklenmiştir. 1640 yılındaki
Balatkapı yangınında Fethiye Cami
büyük zarar görmüş, daha sonra
onarılmıştır. Yapı 1845 – 1846
yılları arasında Sultan Abdülmecid
(1839-1861) zamanında da onarım
görmüştür. 1938 yılında yeniden
yaptırılan restorasyonlar sonrasında
parekklesion bölümü müze
olarak, ana yapı ise cami olarak
işlev görmeye devam etmektedir.
1949’da Amerikan Bizans Enstitüsü
tarafından mozaik araştırması ve
restorasyon çalışmaları yapılmıştır.
Ek kilise (Parekklesion), kapalı
Yunan Haçı planlıdır. Bir narteksi
ve bir galerisi (Naos) vardır. Naos
bölümü 2.30 m. çapında bir kubbe
ile örtülmüştür. Yapının altında
bir krypta (gömü odası) vardır.
Narteksin üstünü de pencereli iki
kubbe örtmektedir.
Güney cepheyi süsleyen tuğla
mimari bant üzerinde yer alan yazı
şeridinde “Protostratos Michael
Glabas Ducas Tarchainotes tarafından
yaptırıldı” yazısı yer almaktadır.
Aynı cephede Şair Philes’in bir
şiiri mermer silme üzerine yazılıdır.
Parekklesionun kubbe ve
duvarları 14. yy mozaikleri ile
süslenmiştir. Apsiste Hz. İsa, Hz.
Meryem ve Vaftizci Yahya’dan
oluşan Deesis, kubbenin ortasında
Hz. İsa, iç dilimlerde 12 Tevrat peygamberleri,
tonozlarda ise Azizler
ve Vaftiz sahnesi tasvir edilmiştir.
Bu mozaiklerde “Son Dönem Doğu
Roma Resim Sanatı Üslubu” kendini
göstermektedir.
Sultan I. Mustafa
ve Sultan İbrahim
Türbesi (Vaftizhane)
Günümüzde Sultan
I. Mustafa ve
Sultan İbrahim Türbesi
olarak kullanılan yapı
Ayasofya’nın güney batı
yönünde en önemli ek
yapılarından biri olan,
vaftizhane kısmıdır.
Yapı dıştan 4 köşe, içten
ise köşelerde eksedralar
ile sekizgen planlı olup,
üstü kasnaksız kubbe ile
örtülüdür. Ayasofya ile
arasında küçük bir avlu
vardır. Doğuda apsis,
batıda narteksi olan
yapının köşelerine nişler
yerleştirilmiştir. Fetihten
sonra Ayasofya’nın
kandil yağları deposu
olarak kullanılmış, daha
sonra Sultan I. Mustafa’nın
1639’da aniden
ölmesiyle türbeye çevrilmiş,
1648 yılında vefat
eden Sultan İbrahim
de buraya defnedilmiştir.
Türbe içerisinde
Sultan I. Mustafa,
Sultan İbrahim, Sultan
I. Ahmed’in kızları,
Sultan IV. Murad’ın kızı
Kaya Sultan, Sultan II.
Ahmed’in şehzadeleri,
kızları ile bazı hanedan
mensupları gömülü
olup, toplam 19 sanduka
bulunmaktadır.