Türk Yolu Dergisi - 1
Türk Yolu Strateji ve Araştırma Dergisi 1. Sayı Nisan 2021
Türk Yolu Strateji ve Araştırma Dergisi 1. Sayı Nisan 2021
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Türk Yolu
sine köklü bir değişim aracılığı ile yok
olma riski ile karşı karşıya kalacağı dile
getirilmektedir. İnsanlık bugünkü dünya
üzerinde yaşarken hem elektronik devrimi
hem de bir biyolojik savaş aracı olarak
virüs saldırılarına muhatap olarak
yaşayamaz bir duruma gelebilecektir .
Dünyada var olan her yapılanmanın
ya birbirinin devamı ya da birbirine karşıt
çizgide ortaya çıkan olaylar ve gelişmeler
sonucunda , bugünkü var olma
düzen ve biçimlerine sahip olabildikleri
anlaşılmaktadır. Yeryüzünün milyarlarca
yıl önce oluşmaya başladığını ortaya
koyan jeoloji ya da diğer bilim dalları
aracılığı ile, insanlık nasıl bir gezegen
içinde yaşadığını ve hangi aşamalardan
geçerek bugünkü tarihsel konumuna geldiğini
iyi bilmektedir.
Günümüzdeki aşamada insanlık her
alanda büyük bilgi birikimlerine sahip
bulunmaktadır.
Ne var ki, bugüne kadar yaşanan
olaylar karşısında her şeyin değiştiği
,hiçbir şeyin ya da varlığın sonsuza
kadar yaşayamayacağı ,bu nedenle de
değişim yasasının her yerde geçerli olduğu,
bu doğrultuda her şeyin değişeceği
ve hiçbir şeyin değişmeden ayakta
kalamayacağını ve değişmeyen tek şeyin
değişim yasası olduğunu, insanlık bugün
daha iyi değerlendirerek ona göre
hareket etmek zorundadır. Uzaydan ya
da doğal yaşamdan gelen tüm yenilikler
ve değişiklikler hem dünya hem de insanlığın
üzerinde kalıcı etkiler yarattığı
için, yeryüzündeki insan topluluklarının
varlık düzenleri ile yaşam boyutları değişkenlik
süreci içindedir.
Elektronik devriminin insanları bilgisayar
makinelerine mahkum ettiği gibi
,virüs salgınları ya da ortaçağ dönemi
benzeri mikrop geliştirme girişimleri ya
da organizasyonları da, insanlığın hareket
serbestliğini ortadan kaldırarak katı
kurallara bağlanmış bir yaşam biçimini
halk kitlelerine zorla benimsetmeye çalışmaktadırlar.
Elektronik güç ile biyolojik savaşta
virüsleri kontrol eden güçler kendi istedikleri
çizgide bir yeni dünya düzeni
oluşturmaya öncelik vermişlerdir . Yeryüzünde
meydana gelen yeniliklerin yaşam
düzenlerini değiştirmesi gibi yeni
kurulmakta olan elektronik düzenler ya
da önlenemeyen virüs salgınlarının yarattığı
toplumsal alt üst oluşlar ,sosyal
yaşamın siyasal örgütlenmesi olarak
devletleri de tehdit ederek baskı altına
almaktadır.
Korona virüs olayının ortaya koyduğu
üzere insanoğlu ya hastalanarak ölmek
durumunda, ya da dış müdahaleler aracılığı
ile zorlanan inovasyon girişimlerine
ayak uydurarak daha dolaylı yollardan
hareket ederek, geleceğe dönük
yaşayabilmenin çabası içinde olacaktır.
Tümüyle kökten bir yenilenmeyi beraberinde
getiren inovasyon yapılanmaları,
toplumsal yaşamı tepeden tırnağa yeniden
düzenlemektedir .
Yeni elektronik düzen toplumsal yapıları
kökten sarstığı için, bu yeni durum
devletlerin sahip olduğu siyasal
ve yönetsel tüm eski yapılanmaları da
yakından sarsarak, ülkeleri ve üzerinde
yaşayan milyarlarca insanın tepesinde
kurulu bulunan koruyucu şemsiyeler
olan devlet düzenlerini de gelinen noktada
ortadan kaldırabilecektir.
E-Devlet yapılanması üzerinden siyasal
devlet düzeninden vazgeçilerek,
elektronik devlet yapılanmasına evet
denilmektedir. Böylece binlerce yıllık tarihin
beraberinde bugüne taşıdığı devlet
düzenleri ortadan kalkarken, bunların
yerine E-Devlet görünümünde bir elektronik
düzenleme ile bütün bu yeniliklerin
farklı bir devlet yapılanmasına dönüştürülmeye
çalışıldığı da, artık saklanamaz
bir gerçek olarak öne çıkmaktadır .
Ne var ki, devlet düzenleri sadece
elektronik alandaki düzenlemeler ile
ortadan kaldırılabilecek yapılanmalar
değildir. Her şeyin bilgisayar kutusuna
doldurulacağı ve bu kutu üzerinden
yönetilebileceği bir yeni yapılanmanın
binlerce yıllık devlet oluşumlarının yerini
alabilmesi mümkün değildir.
İnsanoğlu bir elektronik düzenlemenin
parçası olabilecek kadar basit bir yapılanma
ise hiç değildir. Hayat eve sığar
sloganı ile insanların evlerine hapsedildikleri
bir düzenlemenin ise hiç te gerçekçi
bir çözüm olmadığı bir yıllık deneme
süresinden sonra ortaya çıkmaktadır
. İnsanlığın yapısı ve modeli üzerine
kurulmuş olan bir dünya düzeni değiştirilmek
istenirken, getirilmek istenen
yeni düzenin eskisi ile ciddi bir çatışma
içinde olacağı ve zamanla değişim süreci
içinde bir kaos ortamının yaşanacağı
şimdiden ortaya çıkmaktadır.
Bugünkü devlet düzenleri devam
ederken, devletleri çöküşe ya da yok
oluşa doğru sürükleyecek köklü değişimlere,
var olan devlet düzenleri çerçevesinde
izin verilmeyeceğinin şimdiden
ortaya konulması gerekmektedir .
Ne var ki, var olan devlet düzenleri
yıkılmadan da küresel tek devletçi yeni
bir yapılanmanın inovasyon başlığı altında
gerçekleştirilebilmesi mümkün
olamayacaktır. Devletler tarihsel bir
süreç içinde doğarlar, büyürler ve güçlerinin
en üst düzeyine gelene kadar en
az birkaç yüzyıllık bir var olma dönemini
tamamladıktan sonra, dünyada meydana
gelen yeni koşulların etkisiyle ya
büyük bir değişime uğrarlar ya da yok
olurlar.
Günümüz dünyasında gündeme gelen
elektronik devrimi ile birlikte virüs üzerinden
sürdürülen biyolojik savaş son
yıllardaki gelişmeler ve onların yarattığı
yeni durumlar karşısında, kurulu düzeni
temsil eden devletlerin çok ciddi bir
değişim ya da yok olma alternatifleri ile
karşı karşıya oldukları anlaşılmaktadır.
Şimdiden belli olan gidişat üzerinde
bütün devletlerin ilgili kuruluşları izledikleri
olayları tespit eden ve bunlar
üzerine yeni açılımlar içeren değişiklik
projelerini devreye sokan yeni yaklaşımları
var olabilmek için uygulamak
zorundadırlar.
Bu dünya gerçeklerine göre oluşturulmuş
olan kurulu devlet düzenlerinin
devam etmesi, insanlığın geleceği için
ciddi bir güvence getirmektedir.
Bu durumda sahip oldukları maddi
potansiyel üzerinden dünyanın patronluğuna
soyunmuş olan küresel emperyalistleri
tatmin edecek planların yeryüzü
halkları tarafından kabül edilmesi,
var olan devlet düzeninden vazgeçmeyi
gündeme getireceği gibi, aynı zamanda
otorite boşluğu yaratarak, devletler biçiminde
örgütlenerek yaşamaya...
27