You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
C A T E R I N G
g u i d e
“Güncel ile, Bilimi Birleştiren Dergi”
Yıl / Year :18 Sayı / Issue: 97 Ocak - January 2022 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:40 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”
Şubat 2017
“Ne yediğimi biliyorum”
En güzel sebze ve meyveleri, tahılları, gıdaları seçip alıyoruz,
temizliyoruz, pişiriyoruz, servis ediyoruz.
700’den fazla çalışanımız ile 17 ilde yılda 50 milyon
kap yemek üretiyoruz.
Kurumlara yerinde ve taşıma sistemi ile
catering hizmeti sunuyoruz.
www.resport.com.tr . info@resport.com.tr . facebook.com/resportcatering
Defterdar Mahallesi Otakçılar Caddesi No: 80 Kar İş Merkezi Eyüp/İstanbul Tel: 0212 613 91 13
29
İSTANBUL FUAR MERKEZİ CNR EXPO
13. ULUSLARARASI EKMEK, PASTA MAKİNELERİ,
DONDURMA, ÇİKOLATA VE TEKNOLOJİLERİ FUARI
10-13
MART
2022
Destekleyen Kuruluşlar
Fuar Alanı
“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”
14 - Toplu Yemek Sektörü 2021 yılı dosyası
içindekiler
16 - Yemekçinin adı yok
20 - BUYSAD Başkanı Dönmez "Fiyat baskısı elimizi
kolumuzu bağlıyor"
22 - Yemek Sanayinin gelişimi, eğitime dayalı bir iş
modelinin benimsenmesine bağlıdır
25 -2022, dikkatle yürünmesi gerekecek bir yıl olarak
karşımıza çıkmaktadır"
28 - Kemerleri ve muslukları sıkmak
30 - Endüstriyel tesislerin iç hava kalitesi, çalışanların
sağlığını ve performansını etkiliyor
36 - Önlemeyen Covid-19 vakaları ve ülkelerdeki
kontrol uygulamaları
39 - 2021 yılında en çok tercih edilen lezzetleri ve
yemek tarifleri açıklandı
40 - Reklamın kötüsü olur
42 - En kötü10 siber güvenlik alışkanlıği
43 - Kışın garsonluk yazın kuryelik yapıyorlar
44 - Araç sahiplerinin hayatlarını kolaylaştıracak 7 bilgi
50 - Unutkanlık hakkında bilinmesi gereken
altı önemli nokta
62 - Yayıncılık dünyasında neler oluyor?
www.cateringguidedergisi.com
Sektörel haber portalı yayında
8
Endüstriyel Ürünler
9
C A T E R I N G
g u i d e
"Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi"
Merhaba
İmtiyaz Sahibi - Sorumlu Müdür
Dursun ARIK
dursun.arik@ardayayin.net
Reklam Yönetmeni
Zerrin ÖZCAN
zerrin.ozcan@ardayayin.net
Yayın Danışmanı ve Başyazar
Engin GÜNER
eguner@tamamutfak.com.tr
Endüstriyel Mutfak Danışmanı
Rıza AKKAYA
riza@kulsan.com.tr
Dijital Medya
Web Master: Soykan ÖZÇELİK
soykanozcelık@cozbim.com.tr
Translator: Yağmur Özge ARIK
Toplu Yemek ve Catering
Sektörü Danışma Kurulu
Engin Güner - TAMA Mutfak
Rouzben Gergeri - Ziba Catering
Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep
Cihangir Bayer - Resport Catering
Sadık Çelik - Keyveni Yemek
Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering
Kemal Saldır - Seçsan Yemek
Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek
Danışma Kurulu
Yüce CANOLER
Feray ALPAY
Timuçin ARAL
Mehmet Baki ASUTAY
Catering Guide
Hakemli bir dergidir
Yıl: 18 Sayı: 97
Ocak - 2022
Fiyatı: 40 TL
ISSN 1308 - 4584
Baskı:
İhlas Gazetecilik A.Ş
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza No:11
Yenibosna - İstanbul
Tel: 0212 454 30 00
Temsilcilikler
Antalya:
Erdal ARIK - 0533 648 75 22
Temsilciler ve köşe yazarları
gönüllülük esasına göre faaliyette
bulunurlar
Dağıtım: Yurtiçi Kargo
Etkin Dağıtım
Yayın Türü: Yerel Süreli
Ayda bir yayınlanır.
Catering Guide Dergisi basın meslek
ilkelerine uyar. İmzalı yazıların
sorumluluğu yazarlarına, ilanların
sorumluluğu ilan verene aittir.
Catering Guide de yayınlanan yazılar
kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Editör'den
Editör
Prof.Dr. Ahmet AYAR
Sakarya Üniversitesi
www.ardayayin.net
2022 yılnnın ilk sayısı ile karşınızdayız.
Birçok sektör pandeminin yıkıcı etkisi ile 2021 yılını zararla
kapattı. Toplu yemek ve catering sektörü bunların başında
gelmektedir. Sektörde, 2021 yılında ne oldu, 2022'de neler
bekleniyor. Dosya konumuz da işledik.Belli ki sektörde yapısal
değişiklikler olacak.
Dünya, tatlı ve kullanılabilir su krizi ile karşı karşıya Yazarımız
Yüksek Ziraat Mühendisi Yüce Canoler bu konuya dikkat çekiyor.
Bir porsiyon yemeğin aslında kaç litre suya mal olduğunu
okuduğunuzda gözleriniz faltaşı gibi açılacak.
Covid-19 vakaları karşısında bazı ülkelerin neler yaptığını
arkadaşımız Soykan Özçelik yerinde gördü ve yazdı.
2021 yılının yemek trebdlerini www.yemek.com araştırdı.
Sonuçlar ilginç.
Reklamın iyisi kotüsü olmaz diye absürt bir söz yıllardır dolaşır
durur. Her zaman aksini iddia ettim. Arkadaşımız Memnune
Demirel adeta beni haklı çıkarmak için bu konuyu kaleme almış.
Her zaman olduğu gibi yine dopdolu bir içerikle karşınızda
olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Gelecek sayımızda birlikte olabilmek dileği ile hoşça kalın
Bilimsel Kurul / Scientific Board:
Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üniversitesi
Prof. Dr. Şebnem TAVMAN – Ege Üniversitesi
Prof. Dr. Kezban CANDOĞAN – Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA – Çukurova Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON – Ondokuz Mayıs
Üniversitesi
Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK – İstanbul Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Hasan VARDİN – Harran Üniversitesi
Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN – Selçuk Üniversitesi
Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ – Aksaray Üniversitesi
Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR – Abant İzzet Baysal
Üniversitesi
Prof. Dr. Osman KOLA – Adana Bilim ve Teknoloji
Üniversitesi
Prof. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ – Sakarya Üniversitesi
Prof. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR – İstanbul Üniversitesi-
Su Bilimleri Fakültesi
Bilimsel Kurul
Doç. Dr. Hilal ŞAHİN NADEEM– Adnan Menderes
Üniversitesi
Doç. Dr. Mine ERGÜVEN – İstanbul Aydın Üniversitesi
Doç. Dr. Çiğdem Uysal PALA – Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi
Doç. Dr. Mustafa KIRALAN– Balıkesir Üniversitesi
Doç. Dr. Saadettin TURHAN – Ondokuz Mayıs
Üniversitesi
Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP – Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER – Karamanoğlu
Mehmet Bey Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER – Bayburt Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT – Necmettin Erbakan
Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR – Bülent Ecevit
Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ – Ardahan
Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S. Tiske İNAN – Karamanoğlu
Mehmet Bey Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet YAMAN – Abant İzzet Baysal
Üniversitesi
Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara
Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com
www.cateringguidedergisi.com
Estetik, dekoratif,
ve dayanıklı
servis ürünleri...
Geniş üretim kapasitesi ve yaygın
dağıtım ağı ile KÜLSAN; İzmir’den
Diyarbakır’a Trabzon’dan Antalya’ya
81 İlimize ürünlerini ulaştırmaktadır
KÜLSAN ürünleri
yurtdışında 40 ülkeye
ihraç edilmektedir
KÜLSAN, hayatı kolaylaştıran ve
şıklığı ön planda tutan bu ürünlerini,
Thermoset hammadesi kullanarak
markası altında üretmektedir
"Ürünlerimiz MELAMİN değildir. Thermoset hammadesi ile üretilmektedir"
kulsanprofesyonel
kulsanprofesyonel
Karaağaç OSB Mahallesi 01.Cadde No:6/2 59510 Kapaklı / Tekirdağ Tel:0282 758 26 44 - info@kulsan.com.tr
www.kulsan.com.tr
bakınca görülececektir Ocak -2022
Gazete, dergi okumam
ama basın yanımızda
olsun..
Gücün
farkında
olmak
2021 pandeminin yıkıcı etkisinin iyiden iyiye hissedildiği bir yıl oldu. Normalleşmenin
başlaması ile birlikte zamlar sağanak halinde yağmaya başladı. Kurda ortaya çıkan aşırı ve
anlamsız oynaklık da tuzu biberi oldu.
Sonuç; enflasyon patladı. Vatandaşında ağzı burnu dağıldı.
Gücünün farkında olamayan bir sektör “Toplu yemek ve Catering”
Pandeminin etkisini en fazla hisseden sektörlerin başında Toplu yemek ve catering sektörü
gelmektedir. 2021 yılının hasar tespiti firma bazında tabiî ki yapılıyordur. Ancak sektör bazında
yapıldığını söylemek ise zor. Toplu yemek ve catering sektörü maalesef gücünün farkında
değil.
Veya farkında değilmiş gibi davranıyor.
18 yıldır bu sektöre yönelik yayın yapıyoruz. Organize bir şekilde birlik, beraberlik ve liderlik
çalışması göremedik. Bire birde her türlü şikâyet ve öneri yapılırken, kamuoyu önünde sesler
cılızlaşıyor. Hatta kesiliyor. Sektörün yapısı gereği rekabet ölümcül olabilmektedir. Bu nedenle
birlik beraberlik zor, kabul ediyorum.
Yine de firmaların tamamı bir biri ile rakip değiller. Bölgesel olarak, büyüklük olarak farklılık
göstermektedirler. Büyük firmaların sektörün gerçek anlamda liderliğine soyunmaları gerekmektedir.
Bilgilerini, imkânlarını diğer firmalarla paylaşmaları gerekmektedir. Böyle bir
çalışma küçük ve orta ölçekli firmaların gelişimine katkı sağlayacaktır.
Gücünün farkında olunmayan bir sektör ”Sektörel Yayınlar”
Pandeminin yıkıcı etkisini iliklerine kadar hisseden diğer sektör ise yayıncılık oldu. Kâğıt ve
baskı malzemelerinde tamamen dışarı bağımlı durumdayız. Bu durum sektörün maliyetlerini
yüzde yüzün üzerinde arttırdı. Birçok yayınevi faaliyetine ara vermek zorunda kaldı. Bazıları
ise kepenk indirdi.
Bir sektörü merkeze alarak o sektörle ilgi yayın yapan basılı, görsel veya dijital yayınlara
Sektörel yayınlar diyoruz. Sektör içinde iletişim sağlayan bu yayınlar, sektörlerin kılcal damarlarına
kadar nüfuz etmeye çalışır. Sürekli niş pazarlar(mikro pazarlar)arayıp bulurlar.
Dursun ARIK
Yayın Yönetmeni
dursun.arik@ardayayin.net
GSM:0507 179 56 02
Ülkemizde 1000 civarında bu tür yayın bulunmaktadır. Yaklaşık 10 bin kişiyi doğrudan
istihdam eden sektörel yayınlar paydaşları ile birlikte büyükçe bir ekonomik faaliyet ortaya
çıkarmaktadır.
Gazete veya dergi okumam ama basın bizi desteklesin
Sıkıntılı zamanlarda firmaların ilk tasarruf kaynağı ilanları kesmek oluyor. Halbuki kriz aynı
zamanda fırsat demektir.
Yayınların yaşaması için gayret göstermeyenler başları sıkıştığında feryat etmeğe başlıyorlar.
“Nerede bu basın? Niye bunları yazmıyorlar”
Nasıl yazsın/ niye yazsın…
Bu eleştirileri yapanlara hep aynı soruyu sorarım.
Bugün hangi gazeteyi aldın. Abone olduğun bir dergi var mı? Aldığım cevapların %99’u
“Ben gazete, dergi okumam” şeklinde olmuştur.
Dünya görüşünüz ne olursa olsun, size seslenen yayınlar var. Her gün bir gazete alın.
Dergilere destek olun ki basın güçlensin, ihtiyacınız olduğunda yanınızda dik durabilsin.
www.sinanson.com
Kocatepe Mh. Megacenter C – 35 Blok
No : 354 Bayrampaşa / İstanbul
Telf: +90 212 640 20 08- Faks: +90 212 640 56 55
info@sinanson.com
13
14
Toplu Yemek
Sektörü
2021 yılı
dosyası
Toplu yemek sektörü
2021 yılını nasıl kapattı?
2022 yılını nasıl görüyorsunuz?
Ortaya çıkan hasar nasıl telafi
edilebilir?
Yemek fiyatlandırması nasıl olmalı?
Fiyatlandırmayı nasıl yapıyorsunuz?
Sorularına cevap aradık.
Aldığımız cevapları sizlerle
paylaşıyoruz.
15
B A Ş Y A Z I
Ocak -2022
YEMEKÇİNİN
ADI YOK
Engin GÜNER
eguner@tamamutfak.com.tr
Yemeklerin hazırlanıp, aynı
yerde tüketildiği restoran,
lokanta, kebapçı, kafe vb.
işletmelerle, yemeklerin
yine aynı yerde üretilip servis
edildiği kamu ve özel
yemekhaneleri de TOPLU
TÜKETİM İŞLETMESİ olarak
adlandırmıştır.
Gıda mevzuatı, yemek üretip-taşıyan firmaları;
HAZIR YEMEK, TABLDOT YEMEK ÜRETEN
İŞYERLERİ olarak tanımlamış (5996 Sayılı Kanun
Ek-1), ancak kayıt aşamasında bu kavramı
sahipsiz bırakmıştır.
Yemeklerin hazırlanıp, aynı yerde tüketildiği
restoran, lokanta, kebapçı, kafe vb. işletmelerle,
yemeklerin yine aynı yerde üretilip servis
edildiği kamu ve özel yemekhaneleri de TOPLU
TÜKETİM İŞLETMESİ olarak adlandırmıştır.
Bu iki tip işletme arasındaki temel fark ise;
yemeklerin üretilip aynı yerde servis edilmesi
az riskli olarak değerlendirilirken, başka bir
yere taşınmasının gıda güvenliği açısından risk
faktörünü arttığı öngörüsüyle, ilave normlar
getirilmiştir.
Gıda Kayıt Yönetmeliği’nin getirdiği bir diğer
şart da; işletme kayıt belgesinin, üzerinde yazılı
ticaret unvanı, gerçek ve tüzel kişi, işletme
adresi ve faaliyet konusu için geçerli olacağıdır.
Yıllardan beri anlattığımız ve yukarıda üç paragrafta
özetlediğimiz hususlardan da anlaşılacağı
üzere, toplu yemek üretimi ve dağıtımı yapan
YEMEK FABRİKASI olarak adlandırabileceğimiz
gıda kayıt belgesi yeterlilik ve normlarına
sahip olan işletmeler dışında, taze yemek
üreten hiçbir işletme ya da dağıtıcı yemek
taşıyamaz.
Yıllardan beri yazıp, çizdiğimiz gibi önüne
gelen yemek büfe, restoran, lokanta, kebapçı,
dürümcü, dönerci, pizzacı, hamburgerci, marketçi,
lojistik firmaları yemek taşıyor. Bunlar
yasalara uygun olmadığı gibi, bu konuda hiçbir
denetim ve yaptırım olmadığı gibi, üstüne
üstlük pandemi kapsamında sokağa çıkma
kısıtlamalarının bulunduğu dönemlerde, İçişleri
Bakanlığı genelgeleriyle kısıtlama muafiyeti
getirilerek, bu kanunsuz faaliyetler devlet eliyle
teşvik de edilmiştir.
İşyerine, kurum veya kuruluşa yemek alacak
yönetici yasal olarak hangi nitelikteki firmadan
yemek alabileceğini/alamayacağını biliyor mu?
Hiç zannetmiyorum. Neden mi, çünkü sistem
bunun üzerini o kadar örtmüş ki, İşletme Gıda
Kayıt Belgesi’ne bakarak bunu anlayabilmek
mümkün değil. Neden mi?
Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine
Dair Yönetmelik, kayıt kapsamındaki işletmelerin
faaliyet konularını toplamda 6 başlık
halinde belirlemiştir. Bunlar;
1. Gıda üretimi yapan işletmeler,
2. Depo, gıda satış ve diğer perakende faaliyet
gösteren işletmeler,
3. Toplu tüketim işletmeleri,
4. Yerel marjinal ve sınırlı faaliyetler
kapsamındaki işletmeler,
5 İstisnai hükümlere göre faaliyet gösteren
işletmeler
6. Ekmek, ekmek çeşitleri, sade pide üreten
işletmelerdir.
Gıdayı ithal eden, üreten, işleyen, depolayan,
nakliyesini yapan, nihai tüketiciye satış ve arz
aşamalarından herhangi bir faaliyeti yürüten
gerçek ve tüzel kişiler (onaya tabi ürünler için
onay belgesi) gıda kayıt belgesi almak zorundadır.
Bu belge verilen gıda işletmesi, internet
üzerinden herkese açık Tarım ve Orman Bakanlığı
Gıda Güvenliği BilgiSistemi’ne (https://
ggbs.tarim.gov.tr/) kaydedilmekte, işletmenin
bilgileri ve faaliyet konusu buradan sorgulanabilmektedir.
Yukarıda yönetmelikte yer alan faaliyet konularını
yazdık. Restoran, lokanta, büfe gibi aynı
yerde yemek hazırlayan ve servis eden işletmelerin
kayıt belgelerine faaliyet konusu
olarak;TOPLU TÜKETİM İŞLETMELERİ yazılmaktadır.
Peki, Yemek Fabrikası olarak tanımlayabileceğimiz
meslektaşlarımıza ait yemek üretim
ve dağıtımını gerçekleştiren işletmelerin belgelerindeki
faaliyet konusu ne olarak yazılmaktadır?
DEPO, GIDA SATIŞ VE DİĞER PERAKENDE
FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELER…
Garabet, tam da bu noktada başlıyor. Gıda
toptancıları, bakkallar, marketler, vb. gıdayı
depolayıp, alıp, satanların da faaliyet konusu
bölümünde de aynı şey yazıyor. Biz bunu nasıl
anlayacağız? Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve
Kontrol Müdürlüğü’nün yayımladığı yönergeye
bakarak cevabımızı bulabiliriz. İlgili yönergede
“Hazır yemek, tabldot yemek üretimi faaliyet
konusuna sahip işletmeler için GGBS' ye giriş
aşamasında ÜRETİM başlığı altından "Hazır
yemek, tabldot yemek üretimi" faaliyeti seçilmeli,
ekleme aşamasında -Perakende Faaliyet
Mi- kutucuğu işaretlenmelidir” şeklinde bir
ifade bulunmaktadır.
Müşteri GGBS’ye baktığında yemek aldığı/
alacağı firmanın Yemek Fabrikası mı, yoksa
market-bakkal gibi perakende satış noktası mı
olduğunu anlayamayacak. Bunu ancak Tarım
Bakanlığı bilebilecek. Gördünüz mü garabeti?
16
Estetik, dekoratif,
ve dayanıklı
servis ürünleri...
Geniş üretim kapasitesi ve yaygın
dağıtım ağı ile KÜLSAN; İzmir’den
Diyarbakır’a Trabzon’dan Antalya’ya
81 İlimize ürünlerini ulaştırmaktadır
KÜLSAN ürünleri
yurtdışında 40 ülkeye
ihraç edilmektedir
KÜLSAN, hayatı kolaylaştıran ve şıklığı
ön planda tutan bu ürünlerini,
Thermoset hammadesi kullanarak
markası altında üretmektedir
Sofralarınızda Ortadoğu Esintileri
"Ürünlerimiz MELAMİN değildir. Thermoset hammadesi ile üretilmektedir"
kulsanprofesyonel
kulsanprofesyonel
Karaağaç OSB Mahallesi 101.Cadde No:6/2 59510 Kapaklı / Tekirdağ Tel:0282 758 26 44 - info@kulsan.com.tr
www.kulsan.com.tr
17
dosya Ocak -2022
ZİBA Catering Genel Müdürü Rouzben GERGERİ
"2022 yılındaki gelişmelere bakarak fiyat
artışları üç aylık periyotlara çekilebilir"
ZİBA Catering Genel Müdürü Rouzben GERGERİ
toplu yemek sektörünün 2021 değerlendirmesini
yaptı. 2022 yılında sektörün beklentilerini dile
getirdi.
Toplu yemek sektörü 2021 yılını zararla
kapattı
Aynı zamanda YEMEKDER Saymanlığını da üstlenen
Rouzben Gergeri 2021 yılını değerlendirdi.
"2021 yılı pandeminin baskısı altında geçti. 2021
yılının Temmuz ayında tam kapanma kaldırılmış
ve göreceli eskiye dönüş başlamıştı. Ancak 2021
yılının Eylül ayı ile birlikte çok yüksek oranlı
zamlar gelmeye başladı. Arkasından dövizin
anormal hareketlenmesi bu fiyat artışlarının
hızını daha da arttırdı. İnanılmaz artış oranlarını
takip etmek bile imkânsızlaştı. Toplu yemek firmalarının bu
artışları hemen fiyatlarına yansıtmaları mümkün olamadığı için
zararına yemek satışı yapmak zorunda kaldılar.
2022 üçüncü çeyreği itibari ile ekonomik göstergelerin
bir miktar düzelebileceğini düşünüyorum.
Aralık ayının ikinci haftasında başlayıp yılbaşında elektriğe
% 128, doğalgaza % 40, İşciliğe % 51 gibi devam eden
zamların yansıması öncelikle girdi maliyetlerinin artışı akabinde
enflasyon olarak yansıyacaktır. Bu artışları fiyatlarına yansıtabilen
firmalar biraz olsun nefes alabilecektir. Genel ekonominin
gidişatını daha da kötü etkileyecek bu olumsuzluklar 2022
yılının ilk iki çeyreğinin çok zor geçeceğinin göstergesidir.
Biz, Ocak 2022 tarih itibari ile yemek fiyatlarımızda bir miktar
düzeltme yapabildik. Bu yapılan düzeltmenin bizleri ne kadar
taşıyacağını öngörememekteyiz. Umarım en kısa sürede ekonomik
çalkantı azalır ve sular biraz durulur ki bizlerde önümüzü
görebilelim.
2022 üçüncü çeyreği itibari ile ekonomik
göstergelerin bir miktar düzelebileceğini
düşünüyorum.
Bu hasarın telafisini şirketler tek başlarına
yapamaz. Top yekün mücadele ile çözülebilir.
Devletin tüm kurumları ile ekonominin tüm
enstrümanları kullanılarak,toplumun tüm
katmanlarına şeffaf bir şekilde bilgi aktarılıp,
beraber hareket ederek sürdürülebilir bir
düzeltme sağlanabilir.
Yemek fiyatlarında Kasım yâda Aralık ayında
düzeltme yapabilenler daha avantajlı
olarak 2022 Ocak ayında bir düzeltme daha
yapabilirler. Aksi durumda Ocak 2022’de
yapılacak düzeltme oranı çok yüksek olmak
zorundadır. Piyasadaki 13 TL-15 TL bandında olan fiyatlar
20 TL civarına, 15 TL - 17 TL civarındaki fiyatlar 25 TL ve üzeri
fiyatlara çıkmalıdır. Aksi takdirde bu rakamları çok kısa sonra
tekrar değişmek zorunda kalabiliriz.
2022 yılındaki gelişmelere bakarak fiyat artışları üç
aylık periyotlara çekilebilir.
Yemek firmaları yıllık yâda 6 aylık fiyatlar belirlerken artık bundan
vazgeçmeli 3 aylık periyotlarla fiyatları revize etmelidir.
Biz firmalarla yaptığımız sözleşmelere, yemek fiyatlarına yılda iki
defa aşağıdaki formüle göre artış sağlanır maddesini ekliyorduk.
"Geçmiş dönem 6 aylık enflasyon rakamları TÜİK Genel
(TEFE + TÜFE) + Gıda / İTO Genel ( TEFE+TÜFE) + Gıda rakamlarının
aritmetik ortalaması alınarak yapılır."
2022 yılındaki gelişmelere bakarak bu artış tarihleri üç aylık
periyotlara çekilebilir.
18
Ocak - 2022
dosya
Sözleşmeler
3 veya 6 ayda
revize
olacak şekilde
dönüştürülmeli
Elif ÜNGÖR - Akkol Grup
Kalite Ve Kurumsal İletişim Koordinatörü
2020 yılında pandemi ile birlikte sektörümüz en sert ve ağır olumsuz etkileri
yaşamaya başladı. Evlere kapanma; işlerimizin de bir anda durmasına sebep
oldu. Sonrasında ise yeni çalışma modelleri, ya tamamen evden çalışmaya ya
da hibrid modele döndüğü için iş hacmimizde 2021 yılında da devam eden
30% bir azalma oldu. Tabii bu etkiler, mevcut sözleşmelerimizdeki bütçelerimizin
yetersiz olmasına ve yeni bütçe çalışması yapmamızı gerektirdi.
Hizmet verdiğimiz firmaların, yarı yarıya kapasiteler ile devam etmeleri ancak
pandemi koşullarından ötürü hizmet personellerimizde sayıları azaltamamak
birim maliyetlerimizin artmasına sebep oldu. Üzerine yılın son çeyreğinde
yaşanılan gıda maddelerinde ve döviz kurundaki fahiş artışlar, girdi maliyetlerimizi
sert bir şekilde etkileyerek; sektörel olarak 50%’ ler de olması gereken
menü maliyetleri biranda 85%’ lere çıktı. Ülke genelinde yaşanılan bu ekonomik
konjonktür’ den en çok etkilenen sektör gıda sektörü oldu. Dolayısı ile
2020 ve devamında 2021 yılında yaşanılan pandemi koşulları ve ekonomik kriz
bizim hedeflerimizi tutturamamıza ve yılı beklenmedik bir bilanço ile kapatmamıza
sebep oldu.
Ortaya çıkan bu hasarı telafi etmek hiç kolay olmayacak gibi görülüyor.
Sözleşmelerimizde yaptığımız eskalasyonlar ya 6 aylık ya da 12 aylık ve
hesaplama yöntemi ise genel enflasyon ortalamasına göre. Gıda fiyatlarında
yaşanılan gerçek enflasyon 120% civarındayken, açıklanan genel enflasyonun
ortalamasının 59%’ larda olması, ne kadar fiyat artışı alsak da makası kapatmaya
yetmeyecek gibi duruyor. Bunun dışında asgari ücrette gelen 50,09% artış
ön görümüzün 20 puan üzerinde ve çoğu sözleşmelerde yazmayan bir eskalasyon
hesaplama kalemi. Buradan gelecek fark ise işçilik maliyetlerinin birim
fiyatlarda 8% oranında artması ve bu da diğer tüm artışlar ile genel bütçede
ciddi zarar demek.
Ortaya çıkan bu hasarı telafi etmek için sektördeki her firmanın aynı yaklaşımda
olması ve iş alabilmek için düşük fiyatlar vermemesi gerekli. Sektörde
konuşulan menü fiyatlarının 30 TL ve üzerine çıkması için her firmanın
aynı yaklaşımda olması gerekli. Müşteri sözleşmeleri 3 ay veya 6 ay da fiyat
revizyonu olacak şekilde dönüştürülmeli ve ayrıca eskalasyon hesaplamaları
ise bizler üretici olduğumuz için ÜFE verilerine dönmeli.
Toplu yemek sektörü altı aylık veya bir yıllık sözleşmeli sabit fiyatlı çalıştığı
için 2021 yılındaki dalgalanmadan olumsuz etkilendi özellikle son üç ay satın
almasını stoklu yapmayan firmalar zararla kapattı.
2022 yılı ise belirsizlikle başladı muhtemelen Ekim ayına kadar da devam
edecek gibi öngörülüyor sabit fiyat veren firmalar muhtemelen yine zarar
edecektir. Ancak maliyetini aylık belirleyip aylık fiyat belirleyerek hizmet eden
firmalar kazançlı çıkacaktır.
Ortaya çıkan hasarın telafisi ancak hizmet verilen firmalarla ek protokol yaparak
özellikle son üç ayın hak edişine % 50 fiyat farkı hak edişi ilave yapılarak zararın
bir kısmı telafi edilebilir.
Fiyatlandırma müşterinin talepleri doğrultusunda yapılacak hizmeti iyi anlatıp
ve aylık maliyet hesabı yaparak belirlenmelidir.
As Yemekçilik olarak müşteri talepleri doğrultusunda hazırlanan yemek listesi
üzerinden maliyet hesabı yapıp ancak bir aylık geçerli fiyat ayarlaması yaptık.
Altı ay veya daha uzun sabit fiyat isteyen firmalar için ise altı aylık hak edişin
% 50 sini peşin ödenmesi koşulu ile altı ay fiyat garantisi verebildik.
Müşteriye özel fiyatlandırma yapmadan ezbere verilen teklifler maalesef hep
zarar edecektir veya memnuniyetsizlik olacaktır.
Özel fiyatlandırma
yapmadan verilen
teklifler maalesef hep
zarar edecektir
Ahmet Ulusoy
As Yemekçilik
19
dosya
Ocak -2022
BUYSAD Başkanı Dönmez
"Fiyat baskısı elimizi
kolumuzu bağlıyor"
Girdilerinin artması nedeniyle menü fiyatlarını kısa aralıklarla
güncellemek zorunda kaldıklarını söyleyen BUYSAD Başkanı
Coşkun Dönmez, bu nedenle müşterileri ile karşı karşıya geldiklerini
söyledi.
Artan maliyetlerini müşterilerine açıklamakta zorlandıklarını
vurgulayan BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, “Bizim ana hammaddemiz
gıda. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gıdaya
sürekli zam geliyor. Ayrıca ambalajlama maliyetlerimiz, deterjan
ve dezenfektan maliyetlerimizde çok arttı. Buna ilave olarak
pandemi ile birlikte yemek sanayiinde tek kullanımlık ambalaj
dönemi başladı ve dezenfeksiyon için ilave tedbirleri uygulamaya
aldık. Üretimde kullandığımızı doğalgaz ve elektrik, yemek
dağıtımı yaparken kullandığımız akaryakıt da dövize bağlı
nedenlerle çok aşırı yükseldi. Bütün bunlar maliyetlerimizi
arttırdığı için fiyatlarımızı sık aralıklarla güncellemek zorunda
kaldık.Bu yılın başlarında 12-13 TL olan 4 kap yemeğin önümüzdeki
süreçte ekstralar hariç en az 20 TL olması kaçınılmaz hale
geldi. Bir süredir en fazla 2 veya 3 aylık fiyatlar verebiliyoruz.
Ancak bu durumu müşterilerimize açıklamakta çok zorlanıyoruz.
Şunu unutmayalım ki, her işletmenin ayakta kalması için yatırım
yapması gerekir. Yatırım içim kâr etmek gerekiyor. Ne yazık ki
yemek sanayicileri açısından 2020 ve 2021 yılı çok verimsizdi. Kâr
etmeyi bırakın çoğu zaman zararına satış yapmak zorunda kaldık”
dedi.
“Yemek sanayi ciddi bir pazar büyüklüğüne sahip
Bursa yemek sanayinin günlük kapasitesinin 450 bin kap yemek
olduğunu ifade eden Başkan Dönmez, BUYSAD üyelerinin günlük
yemek kapasitesinin de 350 bin kap yemek olduğunu söyledi.
Yemek sanayinin ciddi bir pazar büyüklüğüne sahip olduğunun
altını çizen Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı
Coşkun Dönmez, yaklaşık yıllık 2 milyar TL’lik cirosal bir büyüklükten
bahsetti. Bu doğrultuda Türkiye ekonomisinde yemek
sanayinin tekstil sektöründen sonra en büyük istihdama sahip
sektör olduğunu söyledi.
"Enflasyon artışı gıda fiyatlarını yükseltti"
Coşkun Dönmez, 2021 yılında tüm dünyada gıda fiyatlarının çok
aşırı yükseldiğini, Türkiye’de ise buna birde döviz fiyatlarındaki
artışın eklendiğini söyledi. Başkan Dönmez, "Çiftçilerin kullandığı
gübre, mazot fiyatları da yükseldi. Gıda fiyatlarındaki artış yüzde
60'lara dayandı" dedi. Bu nedenle yemek fiyatlarını yılda 3 kere
güncellemek zorunda kaldıklarını hatırlatan Başkan Dönmez, gıda
fiyatlarındaki artışın önlenmesi için çözüm önerilerileri de sundu.
Tarım ve hayvancılıkta yüksek oranda dışa bağımlılığın söz konusu
olduğunu belirten Coşkun Dönmez, şunları söyledi: “Gıda
enflasyonun en temel nedeni tarım ve hayvancılıkta uygulanan
ithalat politikaları. Gübre, yem büyük oranda dışarıdan geliyor.
Gıda hammaddemizde dışa bağımlıyız. Yerli üretimi artıracak,
tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığı azaltacak hamlelere çok acil
ihtiyaç var. Bunu da orta ve uzun vadeli politikaları yaşama geçirerek
gerçekleştirebiliriz."
"Türkiye'nin gıda üretiminde kabuk değiştirmesi şart"
“Sıkıntılarımızdan biri de devletin uygulamış olduğu teşvik politikaları.
Sektör olarak hak ettiğimizi aldığımızı düşünmüyoruz.
Tabi ki; devletin önceliği ihracat, ama ihracatı destekleyen
sektörlerden biriside bizleriz. Devletin de bu anlamda alt
sektörleri destekleyici teşvikleri ivedilikle sunmasını bekliyoruz.
Tüm sektörlere sağlanmış olan istihdam desteği var. KOSGEB’in
ufak tefek destekleri var. Yemek sanayine yeni yatırım ve düzenleme
getirecek bir teşvik yok denilecek kadar az. Türkiye’nin gıda
üretiminde kabuk değiştirmesi şart. Hala geleneksel yöntemlerle
yemek yapıp sunan işletmeler var. Bu ise çeşitli riskleri de
beraberinde getiriyor. Tüm işletmelerin yeni pişirme ve dağıtım
metotlarına geçmesi gerekiyor. Ama şu da bir gerçek ki, yatırım
maliyetlerimiz ciddi boyutlarda yükseldi. Günümüzde yeni
pişirme tekniklerinin ısıtma ve soğutma tekniklerinin işletmelerde
hayata geçmesi için çok ciddi yatırımlar gerekiyor. Bunun
için uygun kredi teşviklerine ihtiyaç var.”
“Yemek sanayini sadece kamu, hastane, okul ve sanayilere hizmet
eden sektör olarak düşünmeyin” diyen Başkan Dönmez, “Tekstil
sektöründen sonra en büyük istihdama sahibiz. Emek yoğun bir
20
Ocak - 2022
dosya
sektörüz. Verilere göre sektörün kayıt dışı oranı yüzde 1 civarında.
BUYSAD’a kayıtlı 16 kurumsal üyemiz var. Kişi bazında ise, 26
kişiyiz. Önümüzdeki haftalarda yeni meslektaşlarımızın katılımıyla
sayımız 30’un üzerine çıkacak” dedi.
2021 yılı toplu yemek sektöründe nasıl geçti?
2019 yılında işlerimiz iyiydi. 2020 yılındapandemi patladı. Biz
2021 yılını yemek sektörünü 2020 yılına göre değerlendiriyoruz.
2019’u baz alırsak çok gerilerdeyiz.Mevcut şartlarda 2019 verilerini
yakalamamız mümkün değil. Pandemi döneminde %10
kapasiteye düştük bu ise bizim için zarar etmek demektir.Çünkü
enerji, işçilik, akaryakıt giderlerimiz olduğu gibi durdu. Bunun
üzerine ilave hijyen ve sanitasyon tedbirleri aldık, ambalaj maliyetlerimiz
arttı.Bazı meslektaşlarımız üretimini tamamen durdurmak
zorunda kaldılar. Önümüzdeki birkaç yıl ise, 2019 verilerini
yakalayacağımızı düşünmüyorum.
"Türkiye'nin ziraai üretimi arttırması lazım"
Gelecek dönemde gıda üretiminin sıkıntıya gireceğini söyleyen
Coşkun Dönmez, “Dünyanın en iyi mercimeği Mardin Bölgesi’nde
üretiliyor, fakat yüzde 25’ini de dışarıdan ithal ediyoruz. Ağustos –
Eylül aylarında mercimek hasat edilir ve depoya konulur. Artık bu
ürünün maliyeti bitmiştir. Ağustos ayında mercimek fiyatı 11,80
TL idi. Şu anda 24 TL. Çünkü yerli mercimeğin fiyatı da ithal edilen
bir miktar mercimeğin dolar kuruna göre yeniden güncellendi.
Biz işte bu ve benzeri gelşişmelere ayak uydurmak zorundayız.
Sürekli değişen fiyatlar büyük sıktı yaratıyor. Bir teneke yağın
sabahki fiyatı 380 TL ise, akşam 500 TL’lere geldi. Aynı yağı bu yılın
başında ise 185 TL’ye alıyorduk” dedi.
Gıda tüketiminin%30'u israf
Coşkun Dönmez,dünyada bir kısım insanların açlık çektiğini diğer
yandan da çok ciddi miktarda gıda israfı olduğunu da söyledi.
Dönmez üretilen gıdanın yüzde 30’unun israfedildiğine de dikkat
çekti.
"Panlı üretimi yaygınlaştırmalıyız"
Tarım teşviklerinin araziye verildiğini söyleyen Dönmez, “Arazisi
olan teşvik desteklerinden yararlanıyor, maalesef ekim yok. Asıl
ekilen ürüne teşvik verilmeli. Çiftçi ürün çıkarmak için uğraşmalı.
Teşvikler yerini bulmuyor, ürün destekli teşviklerin verilmesi lazım”
dedi. Coşkun Dönmez, “Büyük firmalar bu sektöre yatırım yapmaya
başladı. Gelecek ya ileri teknoloji ya da gıda sektöründe… Planlı
gıda üretimi yaygınlaştırmalıyız. Ülkemizin ihtiyaçlarına uygun
tarım arazilerimizi planlayıp, ekim yapmalıyız.Türkiye’de 6 buçuk
milyar dolarlık bir işlem hacmimiz var. Dünya çapında bir gıda krizi
var. Temel gıda fiyatlarında yüzde 20 – yüzde 30’luk artışlar var.
Dolayısıyla Türkiye’nin yıllık gıda ihtiyacı 35 milyar ton, üretilen 32
milyar ton. Buradaki açık programlı yönetilebilir. Talep fazla olunca
arz dengeleyemiyor”dedi.
Nixus Gıda Genel Müdürü Görkem KESKİN
"Sektörün en büyük sorunlarından biri yemek
kültürünün “ikram” ile iç içe geçmiş olması"
Toplu yemek sektörü, Covid-19 salgınından sonra gelen zamlar,
döviz dalgalanmaları vb. sebeplerden ötürü son iki yılda oldukça
fazla hasar aldı. Sektörün belki de en büyük sorunlarından biri
ülkemizde yemek kültürünün “ikram” ile iç içe geçmiş olması ki
bu yüzden çoğu firma battı, batmayan da batmaktan beter oldu
diyebiliriz. Yılların firmaları, yemek sektörüne yön vermiş isimler
2 yılda sektörden yok oldular.
2022 yılında da durumun pek de değişeceğini düşünmüyorum.
Ulusal firmaların taşıma yemekten çıkması ve köklü firmaların
ekonomik sıkıntı yaşaması sebebiyle sektörde açılan boşluğun
fiyat rekabetini daha da arttırıyor olması canımızı oldukça sıkıyor.
4 çeşit yemeğin 4. çeşidi olan, çoğu zaman ambalajlı gıda veya
tatlı, meyve gibi öğünler neredeyse 3-4 sene öncenin tabldot
fiyatına gelmiş durumda. Linkedin’de de bununla ilgili görüşlerimi
detaylı olarak paylaştım. 2021 senesinin gıda enflasyon
geneli %80 lerde olmasına rağmen kasım ve aralık aylarında
ortalama %150 civarında bir fiyat artışı yaşadık. Öte yandan bizler,
sizler ne kadar yansıtabildik bunu?
Yüz yüze baktığımız, yıllardır ticaret yaptığımız firmalarla nakit
alışverişe dönmüş durumdayız. Yemekçinin kestiği fatura karşılığı
çek, senet veya vadeli nakit olarak gelirken aldığı ürünleri neredeyse
nakit alıyor.
Biz 2022 senesi için fiyat politikamızı şu şekilde güncelledik;
müşteri ziyaretlerinde firma yetkililerine sorduğumuz soru : “ Siz
evde çocuğunuza 10 liraya yemek yedirir misiniz ?”. Nasıl müşterilerimizin
katma değerli üretimleri var ise, yemekçilik de katma
değeri yüksek bir iştir. Ortalama 40.000 kalem ürün yönetimi,
lojistik ve üretim hiçbir zaman dışarıdan göründüğü gibi basit
olmamıştır.
En büyük harcama kalemlerimiz öncelikle personel ardından
üretim maliyetleri ve sabit giderler. 100 kişiye yemek verilerin bir
yerde kendi servis personeliniz istihdam ediliyor olsa ayda 22 gün
üzerinden sadece 3.18 TL personel maliyetiniz mevcut tabldot
başı. Şartlar gerçekten inanılmayacak yerlere doğru gidiyor.
Sonuç olarak, toplu yemek sektörünün bize göre çözümü; şeffaflık.
Toptan fiyatların market fiyatlarından yüksek olduğu bu dönemde
firmaların müşteri çalmak değil destek olmak amacında olmaları
gerektiğini düşünüyorum. Etin kilosu 80 liralarda, yağın tenekesi
450 liralardayken sırf para akışını sağlayabilmek için 10 liralara
15 liralara hizmet vermeyi kabul eden firmaları anlayamıyorum.
Maliyetlerin kontrol edildiği ve sektörümüzün hakkını koruyan
bir düzen olduğu takdirde şartların eskisine dönmese de şu bu
günden iyi olacağını düşünmekteyim.
Söyleşi Ocak -2022
Avrupa’nın en büyüğü olma özelliğini
taşıyan Nilüfer Organize Sanayi
Bölgesi’nde 7 bin 500 metrekare alan
üzerine kurulan Begüm Referans
Catering, kullandığı robotik teknoloji
sayesinde el değmeden yapılan
yemekleri müşterileriyle buluşturmaya
devam ediyor.
Begüm Referans Catering Yönetim
Kurulu Başkanlarından Salim USTA ile
toplu yemek sektörünün sıkıntılarını
ve çözüm yollarını konuştuk.
Eğitim harcamaları, bir gider kalemi olarak görülmeyip, işi geliştirmenin bir aracı olarak benimsenmelidir.
Yemek Sanayinin gelişimi, eğitime dayalı bir iş
modelinin benimsenmesine bağlıdır
Ülkemizdeki toplu yemek sktörünün durumu
hakkında neler söyleylersiniz?
Ülkemizde toplu yemek sektörü, cumhuriyetin ilanındansonra,
başlatılan sanayileşme süreciyle birlikte kamu ve özel
sektörde çalışan personelin yemek ihtiyacının karşılanması
amacıyla ortaya çıkmış bir hizmet şeklidir. O günlerden bu günlere
bir yandan müşterilerin gittikçe değişen, gelişen ve artan
talepleri karşılamak, diğer taraftan da hizmet alan firma
sahiplerinin ekonomik açıdan getirdiği kısıtlar arasında memnuniyeti
sağlamak için mücadele eden bir yapıda ticari faaliyetlerini
sürdürmektedirler.
Bu süreçleri yönetirken; her iki tarafta da memnuniyet yaratmak;
modern ekipmanlar kullanarak, gıda, ekipman, ortam
ve personel hijyeninden ödün vermeden ve bilimsel ilkelerle
hareket ederek sürdürülebilir bir ticari faaliyet sağlamak gerekmektedir.
Amaç, bu anlayışın bilincinde işlerini yöneten firma
sayısının gün geçtikçe artmasıdır. Çünkü güvenilir gıda üretimi,
fiziksel,kimya-sal ve biyolojik tehlikelerin bertaraf edilmesi veya
kabul sınırlarına çekilmesiyle mümkün olmaktadır. Bu da hem
fiziksel olanaklar hem de modern yönetim anlayışının, nitelikli
iş gücü ile yönetilmesiyle mümkündür. Özellikle pandemi ve
izolasyon döneminde, işletmeler ve çalışan personel, bu
süreçten olumsuz bir şekilde etkilendi. Ancak, sektörümüz,
can siperhane bir faaliyet göstererek, hem ayakta kalma hem de
kesintisiz hizmet verme konusunda büyük bir sınavdan başarıyla
geçti. Bundan sonra devletimize ve müşterilerimize düşen,
yaraları saracak, gerekli teşvikleri verecek yasal düzenlemeleri
uygulamaya sokmak ve ticari olarak ayakta kalmayı sağlayıcı
anlayışlı yaklaşımlar sergilemektir.
Sektörün gelişimi sizce nelere bağlıdır.
Sektörü büyütmek için neler yapılmalıdır.
Bu konuda hem üretici firmalara, hem de müşterilere görev
düşmektedir. Yemek Sanayinin gelişimi, öncelikle eğitime
dayalı bir iş modelinin benimsenmesine bağlıdır. Eğitim harcamaları,
bir gider kalemi olarak görülmeyip, işi geliştirmenin
bir aracı olarak benimsenmelidir. Bunun dışında modern üretim
ekipmanları kullanarak üretim, standardize edilmeli ve
bağlı bir müşteri memnuniyeti yaratılmalıdır. Diğer taraftan da
22
Ocak - 2022
Söyleşi
müşteriler; menü planına göre kendilerine sunulan yemekleri
sadece hijyen ve gıda güvenliği açısından değerlendirip, yorumlamarını
yapmalıdır. Çünkü menü planlaması tüketici grubun
yaş, cinsiyet, iş kolu (hafif, orta, ağır), geleneksel kültürümden
gelen alışkanlıklar ve işin üretim açısından yapılabilirliği göz önüne
alınarak planlanmaktadır. Bu sürece müdahale işin aksamasına
kalori dengesinin bozulmasına ve maliyetlerin sapmasına
neden olacaktır. Diğer bir ifade ile iş, bünyesinde gıda mühendisleri
çalıştıran ve mesleğinde ustalaşmış aşçılar tarfından yönetilmelidir.
Aksi takdirde müşteri tarafında mutsuzluk, ticari tarafta da ekonomik
memnuniyetsizlik kendini gösterecektir, Sektörün büyümesi,
her iki tarafta da memnuniyet sağlama, işini severek, modernize
ederek, nitelikli iş gücüyle işi yönetmeyle mümkün olacaktır.
Sektörü büyütmek için neler yapmalıyız sorusuna makro açıdan
bir görüş getirmek istenirse, değinilmesi gereken temel başlıklar;
• Modern tesislerin kurulmalı,
• Kayıt dışı üretimlerin kontrol edilmeli,,
• Haksız rekabetin önlenmeli,
• Nitelikli personel sayısı artırmalı,
• Devlet denetimleri artırılmalı,
• Gıda ve iş güvenliğinin etkin şekilde uygulanmalı,
• Üretim atıklar azaltılmalı ve geri dönüşüm sistemleri kurulmalı,
• Tam kapasite çalışma sağlanmalı,
• Konusunda uzman, deneyimli, kalifiye eleman çalıştırılmalı.
• Üretime otomasyon ve standardizasyon getirilmeli,
• Müşterinin bilgi edinimi sağlanmalı ve bilinçlendirilmeli.
• Sektöre ait devlet destekleri artırılmalı,
• Sektörümüzdeki uluslararası sektörel yenilik ve gelişmelere
teşvikler konmalı,
• Sektördeki vergi uygulamaları yeniden düzenlenmeli şeklinde
sıralanabilir.
Referans Caterıng olarak sektörün gelişimi için neler
yapıyorsunuz / yapacaksınız?
Sektörün güçlü oyuncularından olmak, sadece fazla miktarda
müşteriye veya ciroya sahip olmak anlamı taşımamalıdır.
Etik değerleri gözeten verimli bir ticari faaliyet göstermek, bağlı
bir müşteri portföyüne sahip olmak, modern üretim araçlarını ve
yöntemlerini kendisine iş modeli uygulamak, iç müşteri olarak
kabul ettiği personelinde memnuniyet yaratmak, sosyal sorumluluk
projelerine sahip çıkmak ve olanaklar ölçüsünde destek
vermek, bayan ağırlıklı personel istihdam etmek, tüm çalışanlarını
sosyal ve mesleki olarak eğitmek sektörün gelişimi ve bakış açısını
değiştirmesi açısından önemlidir. Referans catering, bu ilkeleri
kendisine yol haritası olarak kabul eden ve stratejilerini buna göre
planlayan bir kurumuz. Edindiğimiz tüm bu kazanımları, meslektaşlarımız
ile yaptığımız rutin toplantılar da paylaşmayı, sektörün
canlanması veya yükselmesi için gerekli gören ve işin gereğini
yapan bir firmayız.
Sektörde sürekli olarak firmalar açılıp kapanıyor
veya isim değiştiriyor. Büyük bir sermaye gerektiren
sektörde bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Üzülerek söyleyebilirim ki bu konu, sektörümüz açısından büyük
bir olumsuzluktur. Bu durum; özellikle kaliteye bedel ödemeyen
ve kayıt dışı faaliyet gösteren firmalarda kendisini göstermektedir.
Bu firmalar, sizin belirttiğiniz gibi büyük sermayelerle değil
de küçük ve güçsüz bir öz kaynakla kurulduklarından, borçlarını
ödemede sadece alacak planı yapıp, zamanında tahsil edemediği
takdirde sıkıntıya giren firmaların içinde bulunduğu gruptur.
Bu durum; sadece bir firmanın ticari faaliyetini sonlandırması
anlamına gelmeyip, tedarikçilerini ve çalışanlarını da yakından
ilgilendiren ve onları da içine alan sarmala girmelerine, çeşitli
mağduriyet yaşamalarına ve umutların yok olmasına neden olan
üzücü bir gelişmedir. O nedenle dükkânı açmak değil, açık tutmak
ve sürdürebilirliği sağlamak daha önemlidir sözünü unutmamak
gerekir. Bu sorun, kaliteye bedel ödeyen modern üretim yöntemlerini
kendisine iş modeli olarak benimseyen, eğitimi, üretim faaliyetinin
değişmez bir parçası olarak gören, ticaretini etik kurallarına
göre yöneten, menü planlamasın da bilimsel ilkeleri uygulayan
firmalar için geçerli değildir. Bu anlayıştaki firmaların ülkemizde
çoğalmasını sağlamak, sektörün yükselmesine destek vermek,
bizim gibi firmaların misyonu içinde yer alan değerlerdir.
Sektöre girmek isteyenlere neler önerirsiniz?
Öncelikle işi sevmek ve işin gerektirdiği niteliklere sahip olmak
gerekir. Caterig, müşteri memnuniyeti ile beslenen, büyüyen bir
hizmet sektörü olduğu için, işi severek ve memnuniyeti hem ticari
hem de müşterileri açısından sağlamak, işin sürdürülebilir olması
açısından oldukça önemlidir. İşini sevme ve bu konuda gerekli
eğitim veya deneyime sahip olmanın yanı sıra yeterli bir öz sermayeye
sahip olmak, ticaretin olmazsa olmazıdır. Büyümenin hem
nitelik ve hem de nicelik açısından olması anlamlıdır. Aksi takdirde
uçarken motorlarından birisi durmuş uçak gibi olunur. Bu durumda
sonuç en iyimser bir ifade ile büyük bir hasarla çalışamaz iş
yapamaz kısaca da uçamaz bir yapıya dönüşmeye ve işin sonlanmasına
neden olmaktadır. O nedenle her iki kavramı da yaşatacak
ve yüceltecek ticari bir faaliyeti yapmak, basiretli işini bilen bir
işletmecinin yapması gereken bir görevdir.
23
dosya
Ocak -2022
Maliyet artışları
konusunda
müşterilerimizi
gerçeklere adapte
etmekte
oldukça zorlandık
Muammer UZUNKAYA
Vip Yemek Genel Müdürü
Vip Yemek Genel Müdürü Muammer UZUNKAYA sorularımızı yanıtladı.
Toplu yemek sektörü 2021 yılını nasıl kapattı? 2022 yılını nasıl
görüyorsunuz?
Catering sektöründe yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren bir firmanın genel müdürü
olarak, 2021 yılını 2008 yılı kadar kötü olmasa bile o yıllardan bu yana ekonomik
istikrarsızlık anlamında en kötü yıl olarak değerlendiriyorum. Yıllardır zaten yemek
hizmeti konusunda tam bilinçli diyemeyeceğimiz bir müşteri grubuyla çalışıyoruz.
2021 maliyet artışları konusunda müşterilerimizi gerçeklere adapte etmekte
oldukça zorlandık. İstikrarsız bir döviz kuru ve dalgalı fiyat artışları epeyce can sıktı .
2021 yılında.ortaya çıkan hasar nasıl telafi edilebilir?
Yemek fiyatlandırması nasıl olmalı?
Elbette ki, 2022 yılında 2021'de alınan yaraların sarılmasıyla gerekli önemli bir
süreç yaşanacağını düşünüyorum. Hammaddelerimizde ortalama %110 gibi artış
yaşadık fakat bunun ana nedeni bazı ana kalemlerdeki aşırı yükselmedir. Örneğin
ayçiçek yağı % 200 artış yaptı. Her zaman bizim sektörümüzde desteklenmesi
gereken ana ürünler vardır. Ayçiçek yağı, kırmızı ve beyaz et ve süt ürünleri devlet
bu ana ürünleri destekler ise ham enflasyonu baskılamış hem de fiyat artışlarını
dengelemiş olacaktır.
Fiyatlandırmayı nasıl yapıyorsunuz?
Her firma gibi bizler de hammadde ve işçilik maliyetimiz üzerine genel giderlerimizi
ve kar beklentimizi ekleyerek fiyatlandırma yapyotuz. 2021 yılında kar
beklemek pek mümkün olmadı. Gayemiz daha çok şirketimizi ayakta tutma
odaklı oluştu. 2022 yılında, 2021'in yaralarını sararken en az %5 oranında kar
etmeyi de planlamaktayız. ELbette bu süreç kur politikları ve ekonomik hayatın
istikararına bağlıdır. 2021 yılında 4 çeşit ortalama bir fabrika tabldot yemeğini
ortalama 14 TL gibi satarken şuanda 22 TL.altında satılamamaz.
24
Ocak - 2022
dosya
Resport Catering Grup Mali işler ve Finansman Koordinatörü Cihangir BAYER sorularımızı yanıtladı.
"2022, dikkatle yürünmesi gerekecek
bir yıl olarak karşımıza çıkmaktadır"
Toplu yemek sektörü 2021 yılını nasıl kapattı? 2022
yılını nasıl görüyorsunuz?
2021 yılı sektör olarak bakıldıgında %50 oranında malzeme
ve temel maliyet girdileri artmış olduğu ortamda şirketler
açısından kar etmenin bir mucize olduğu, öz sermaye yapısının
erozyona uğradığı, piyasanın daraldığı, hijen malzemelerinin
fiyatlarının ve kullanımlarının çok fazla artığı bir yıl olarak
hatırlanacaktır.
2022 yılından açıkçası pek ümitli değilim. Sadece inşallah
diyebiliyoruz; artan enflasyon nedeniyle alınmaya çalışılan
tedbirlerin hemen neticeye ulaşamayacağı, yaklaşan seçim
nedeniyle de artış hızını belli oranda devam ettireceğini tahmin
ediyorum. Ocak ayının ilk 15 günü içersinde ki bu kendini belirgin
şekilde belli etmeye başladı, asıl olan şu ki, Aralık sonu itibariyle
ve Ocak ayı içersinde de gerçekleşen yüksek enflasyonun
fiyat artışarındaki olumsuz yönünü Mart gibi
daha belirgin hissedeceğiz. Sonuç olarak 2022,
2021 yılına oranla daha fazla dikkatle yürünmesi
gerekecek bir yıl olarak karşımıza çıkmaktadır.
2021 yılında.ortaya çıkan hasar nasıl
telafi edilebilir? Yemek fiyatlandırması
nasıl olmalı?
Ortaya çıkan hasarın tedavisi olarak bakılduğında
gerçekçi olarak söylemek gerekirse tedavisi
çok zor, ancak ileriye bakmak gerektiğini de bu
durumun ülkenin tüm ekonomik ve konjektürel
yapısından ayırmak mümkün gözükmemektedir.
Hepimizin aynı geminin içinde olduğu düşüncesinden
yola çıkarak geminin su alan yerindeki deliği daha büyük bir
parça koparmaması için tıkamamız yada kaynak yaparak acil
tedavi etmemiz gerekmektedir.
Çözüm önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz.
A) Öncelikle döviz kurları dengelenmeli
B) İş gücü istihdamında ücret skalalarının dengelenmesi ki bu
işçi kadar işverenleri de çok yakından ilgilendiren bir faktör
olarak karşımıza çıkmakta olup sektörde aşçı, aşçı yardımcısı,
bulaşıkçı, garson, diğer hizmet personeli arz talebe göre bir fiyat
inişi ve çıkışı var. Bu durum üretim maliyetlerini, hem de çalışma
barışını olumsuz yönde etkiliyebilmekte,
C) Temel gıda mataryelleri özellikle tarımsal üretimde çiftçi
teşvik edilmeli ucuz mazot, gübre, ilacı, tarım aracını ve subvansiyonlu
krediye ulaşmalı burda bunları alabilme prosedürleri
sadeleştirmeli ve süreye yayılamadan acil kodla halledilmelidir.
Ancak bunu yaparken de istismarlarda olabileceği düşüncesinden
yola çıkarak kontrol elden bırakılmamalı.
D) Yakıt ve enerji fiyatları piyasada dolaylı vergi kaynağı olarak
görülmektedir. Enflasyonu tetikleyici ve maliyetleri de artıran
etkisi göz önünde bulunarak burada sektörel bazlı teşvik
sağlanmalıdır.
E) Malzeme tedariki yapılan firmalarda ana satıcı ve regülatör
seviyesinde bulunan firmaların kar oranları lafta kalmayacak
şekilde Ticaret Bakanlığınca bu dönemler geçilinceye kadar
satış/kazanç/kar oranlarının ya da başta belirlenecek (Bakanlıkça)
rasyo oranları içersinde kalmaları sağlanmalıdır.
F) Gıda güvenliğinde gereğinden fazla uygulanan güvenlik
kavramlarından yada aşırı maliyet çıkarıcı analiz kavramları ve
benzeri proseslerden şimdilik dahi olsa vazgeçilmelidir.
G) Makine ve teçhizat satın almalarında sanayici belgesi ibrazına
bağlanarak sanayiciye (0) yada düşük oran KDV'li cihaz
faturandırılmasının önü açılmalıdır.
H) Sermaye yapısı daralan finasman sıkıntısı
çeken firmaların ki bu firmalar hizmet sektöründe
istihdamı sağladıkları için geçmişte
devlet KİT'lere bunu fazlasıyla yaptı.. Subvansiyonlu
düşük faizli (%5-7) gibi orta ve uzun
vadeli krediler açmalı bunu da bankaların evraka
boğma işi uzatma, şart çıkartma süreclerini
de hafifleterek teşvik ve mali piyasaları kontrol
etmelidir.
Yemek fiyatlandırması nasıl olmalı?
Fiyatlandırmayı nasıl yapıyorsunuz?
Şu anda piyasada görülen ve uygulanan 6 aylık
periyodlarda fiyat revizesi şeklinde gerçekleşiyor.
Ancak bazı gıda ve hazır yemek firmaları bunu 3 aya çekmeye
başladılar. Mevcut enflasyon oranları piyasayı daha fazla
baskıladığı takdirde piyasada otomatikman bu ortalamaları
3 aya çekecektir. Bu da 3 aylık maliyet çalışmaları, revize çalışmaları,
3 aylık genel bütçe revizeleri ve tabi sonucu olarakta
3 aylık yeni tip sözleşmeler olacaktır. Bu düzenlemenin olumsuz
sonuçları da olacaktır. Sadece fiyata bakan müşteriler ve
yemek firmaları da olumsuz faaliyetlerin içinde olabilecektir.
Fiyatlandırma nasıl yapılacak dendiği zaman ise,
A) Mevcut piyasa şartlarını
B) Rakiplerin piyasadaki duruşları
C) Kalite
D) İşin süresi,mevcut getirisi,firmanın referans değeri
E) Mevcut maliyetler (ana malzemeler+işçilik+yardımcı malzemeler+üretim
gideri+ işletme gideri) +enflasyon oranı+(3ay yada
6 ay zarfında tahmin olacak enflasyon oranı) şeklinde formüle
edilip değerlendirilecektir.
25
Köşe Yazısı Ocak -2022
Endüstriyel
yemek
sektörüne
enflasyon ve
belirsizlik
etkileri
Her sektörde olduğu gibi, endüstriyel yemek sektöründe de gerçekleşen enflasyon ile
açıklanan enflasyon arasındaki farklılıklar maliyetlendirme ve fiyatlandırma sürecini
direkt olarak etkilemektedir.
Örneğin 2021 yılı tüketici enflasyonu (TÜFE) % 36,08, üretici enflasyonu ( ÜFE ) ise
% 79,89 olarak açıklanmıştır. Ancak gerçek enflasyonunda % 80 - % 85 seviyelerinde
olduğunu kabul edersek, fiyatlandırmalarda TÜFE değil ÜFE dikkate alınmalıdır.
Sektörümüzde hizmet eden firmalarımızın fiyatlandırma yaparken; sadece asgari
ücret (işçilik) artışları % 50 seviyelerinde ve gerçek enflasyonun da % 80 civarı
olduğunu göz önünde bulundurarak fiyat vermeleri yâda fiyatlarını güncellemeleri
daha doğru olacaktır. TÜFE dikkate alınarak yapılacak fiyatlandırmalar gerçek rakamları
yansıtmayacaktır.
Sektör içerisinde rekabet koşulları dikkate alındığında en az hasarlı fiyatlandırma ise;
(TÜFE + ÜFE ) / 2 şeklinde yapılması daha doğru olacaktır.
2021 yılının ilk 6 aylık döneminde 4 kap yemek en düşük işçilik dahil 12,00 TL civarında
maliyetlendirilirken, bu rakam ikinci periyod da ise en az 19,00 TL civarında seyretmiş
ve 2022 yılı asgari ücret (işçilik) ve hammadde fiyat artışları dikkate alınarak, Ocak
2022 ise 23,00 TL seviyelerine ulaşmıştır.
Bu süreçte göz ardı edilmemesi gereken en önemli unsurlardan biri ise, hammadde
fiyatlarının sık değişmesi ve belirsizlik. Ay içerisinde gerçekleşen fiyat değişimleri
ve belirsizliklerde ay sonlarında karşımıza enflasyon belirsizliği olarak çıkmaktadır.
Bu da firmalar için uygun fiyatlı ürün bulunduğunda peşin alım yapılmasını ve stok
maliyetine dikkat edilmesi gerekliliğini öne çıkarmaktadır.
Tuncay BAYCAN
Güvenilir Ürün Platformu Hazır
Yemek Komisyonu Başkanı
tuncay@fagrup.com
Sektörümüzün her geçen gün büyüme potansiyeli içerisinde olması ve istihdamın
artırılmasına yönelik ilerlemeler göstermesi en büyük temennimizdir. Bu süreç
içerisinde hizmet eden biz sektör firmalarını, hizmet verdiğimiz değerli müşterilerimizin
ve misafirlerimizin de anlamaları en büyük beklentimizdir.
Tabi bu süreçten olumsuz etkilenmemek için firmaların da birbirlerine karşı daha fazla
sorumlu olmaları, ahlaklı rekabet koşullarını dikkate almaları ve birbirlerinin işlerini
bozmak amaçlı fiyatlandırma yapmak yerine kendi gerçek firma maliyetleri dikkate
alınarak fiyat vermeleri daha doğru olacaktır.
Sonuç olarak; zorlu bir süreçten geçildiğinin bilincinde hareket edilerek sadece iş
almış olmak için iş alınmaması ve realitenin göz önünde bulundurulması, gerçek
maliyet hesabı yapılması firmalarımızın sektördeki varlıklarını ve devamlılıklarını
direkt olarak etkileyecektir.
Düzenli takip etmek için
ABONE olun
26
YIL
ÇEYREK ASIRDIR DÜNYA TURİZMİNİN BULUŞMA NOKTASI
9 - 12 Şubat 2022
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi
Büyükçekmece / İSTANBUL / TÜRKİYE
Yerinizi Ayırttınız mı?
www.emittistanbul.com
İş Ortakları
Organizatör
27
Köşe Yazısı Ocak -2022
Kemerleri
ve muslukları
sıkmak
Yüce CANOLER
Ziraat Yüksek Mühendisi
Bilimsel Tavukçuluk Derneği
(WPSA Türkiye Şubesi)
Yönetim Kurulu Üyesi
yucecanoler@gmail.com
Bir gün biri karşınıza çıkıp
1 kg. kırmızı etin üretilmesi
için 15.500 litre, 1 kg. tavuk
etinin üretimi içinse 3.900 litre
su harcandığını söylese ne
düşünürdünüz? Ben bunu ilk
duyduğumda ‘imkânsız bu nasıl
olabilir’ diye karşı çıkmıştım.
Hata ettiğimi “Su ayak izi”
kavramını öğrendiğimde
anladım.
Bir gün biri karşınıza çıkıp 1 kg. kırmızı etin üretilmesi için 15.500 litre, 1 kg. tavuk
etinin üretimi içinse 3.900 litre su harcandığını söylese ne düşünürdünüz? Ben bunu ilk
duyduğumda ‘imkânsız bu nasıl olabilir’ diye karşı çıkmıştım. Hata ettiğimi “Su ayak izi”
kavramını öğrendiğimde anladım.
Bu yazımda yaşamın olmazsa olmazlarından biri olan su konusuna dikkatlerinizi çekmek
istedim. Önümüzdeki yıllarda olur da ekonomik krizi atlatabilirsek belki sıktığımız kemerleri
gevşetip rahatlayabiliriz. Ama bu durumda dahi su konusunda muslukları sıkmaya
devam etmek zorunda olacağız. “Ne zamana kadar?” derseniz doğrucevap “sonsuza kadar”
olacaktır.
Son iki yüzyılda sanayinin hızlı gelişimi önce dünya nüfusunda sonra da üretim ve tüketimde
büyük artışlara sebep oldu. Bu hızlı büyüme neticesinde toplam su tüketimi ve çevre
kirliliği, dolayısıyla su kirlenmesi de arttı. Doğal kaynakların aşırı kullanılması ve tüketilmesi,
buna bağlı olarak oluşan kirlilik sonucu bugün yeryüzü ekosistemleri “gezegen kapasitesi”
nin sonuna gelinmiş hatta yer yer ötesine geçilmiştir.
Su kaynakları Dünya üzerinde adil dağılmamıştır. Günümüzde bu yüzden 2,6 milyar insan
yeterli hijyen olanaklarına sahip değildir. 884 milyon insan ise temiz tatlı suya erişimden
mahrumdur. Dünya nüfusunun altıda biri, günlük gereksinimi olan 50 litre temiz tatlı
suya erişme imkânı bulamamaktadır. Bununla birlikte, dünyada yaklaşık 700 milyon insan
43 farklı ülkede su kıtlığı çekmekte, 2,7 milyar insan ise yıl içerisinde en az 1 ay su kıtlığı
yaşayan havzalarda yaşamını sürdürmektedir.
Dünya milletleri arasındaki su mücadelesini tırmandıran asıl konu, yoksul ülkelerdeki
yüksek oranlı nüfus artışı değil, zengin ülkelerdeki israf düzeyine varan tüketim artışıdır.
Güncel bir McKinsey raporuna göre; Bugün 4.500 milyar metreküp olan Dünya su ihtiyacının
2030 yılına kadar 6.900 milyar metreküpe çıkacağı belirtilmektedir. Bu miktar erişilebilir
tatlı su rezervinin %40 üzerindedir. Bu kaynak ihtiyacı nüfus, üretim, tüketim ve kirlilik artışı
nedeniyle her yıl büyüyerek devam edecektir. İşte bundan dolayı yazımın başında muslukları
sonsuza kadar sıkmak sudan tasarruf etmek zorunda olduğumuzu ifade ettim.
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Unilever-
Türkiye kuruluşlarının desteğinde hazırlanıp 2014 yılında yayımlanan “TÜRKİYE’NİN SU
AYAK İZİ RAPORU” ndan yararlanarak konuyla ilgili durum hakkında sizlere özet bilgiler
sunmaya çalışacağım.
Su ayak izi; suyun ekonomi içerisinde oynadığı rolü ve su yönetiminin ekonomik kalkınma
süreçlerinde bir araç olarak kullanımının anlaşılmasını sağlayan yeni bir kavramdır.
Su kullanımımız içtiğimizden, kullandığımızdan, gördüğümüzden ve dokunabildiğimizden
çok daha fazladır. Şöyle ki; tükettiğimiz ve kullandığımız tarımsal ve endüstriyel her türlü
ürün bir toplama havzasındaki su kaynakları kullanılarak üretilmiştir. Genelde yapılan şey,
maddenin son kullanım anında tüketilen su miktarını dikkate almaktır. Ama o ana gelene
kadar geçmişte harcanmış su miktarı göz ardı edilir. Daha net ifade etmek için bir örnek
vereyim. İnce belli bir bardakla çay içtiğimizde 130 mililitre su tükettiğimizi düşünürüz.
Oysa bu tüketilen suyun görülen kısmıdır. Çayın demliğe girmesinden öncesinde üretimden
başlayarak geçirdiği her aşamada bahçede, fabrikada, ambalajlamada, nakliye ve pazarlamada
harcanmış olan suların toplam miktarı görünmeyen kısmıdır. İşte gözardı edilen
bu tüketime “sanal su” deniyor. “saklı su”, “gölge su” gibi değişik isimler kullanıldığına da
rastlayabilirsiniz. Bu açıdan bakıldığında bir bardak çaya isabet eden toplam su tüketim
miktarı 30 litre bulunmaktadır. İşte bu geniş çerçeve içerisinde yapılan hesaplama sonucu
elde edilen su tüketim miktarına“su ayak izi”denilmektedir.
Kullandığımız veya tükettiğimiz her ürünün bir su ayak iziolduğu gerçeğini hiç unutmamamız
gerekiyor. Bitkisel, hayvansal kökenli gıdalarımızdan tutun da kullanmakta
olduğumuz her madde ve aracın menşeinde üretilmesi, fabrikada işlenmesi, ambalajlanması,
nakliyesi, pazarlanması, üretim sırasında kullanılan gübre, tohum, yem, ilaç, enerji,
her çeşit hammadde ve malzemelerin üretilmesi sırasında harcanan su miktarlarıda ilave
edilmek suretiyle“su ayak izi” bulunmaktadır. Bir ürünün içerisinde bulunan fiziksel su
28
Ocak - 2022
Köşe Yazısı
miktarının, o ürünün üretimi sürecinde kullanılan toplam su
miktarıyla karşılaştırılması halinde ne kadar önemsiz kaldığı
anlaşılacaktır.
Maddelerin üretilmesi için harcanmış toplam su miktarını ifade
etmede su tüketim birimi olarak “su ayak izi” kullanılmaktadır.
Buna göre, bir porsiyon 200 gr kırmızı et yemeğinin su ayak izi
3.100 litre, bir porsiyon 200 gr piliç eti yemeğinin su ayak izi 780
litre olarak bulunmuştur. 1 kg kırmızı etin 15.500 litre, 1 kg tavuk
etinin 3.900 litre su ayak izine sahip olduğunu öğrenmek oldukça
düşündürücüdür. İlgi çekici bulduğum seçilmiş bazı ürünlerin su
ayak izi miktarları aşağıdadır;
Bazı ürünlerin su ayak izleri
1 Porsiyon kırmızı et (200 gr) . . . . . . . . . . . . . 3.100 litre
1 Porsiyon beyaz et (200 gr). . . . . . . . . . . . . . 780 litre
1 Dilim ekmek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 litre
1 Bardak kahve (karton bardakta) . . . . . . . . . . 208 litre
1 Bardak çay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 litre
1 Bardak süt (süt tozunda beş kat fazladır) . . . 200 litre
1 Porsiyon peynir (75 gr) . . . . . . . . . . . . . . . . 375 litre
1 kg Zeytin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4.400 litre
1 Porsiyon pilav . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 150 litre
1 kg Lahana . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 200 litre
1 kg Salatalık veya bal kabağı . . . . . . . . . . . . 240 litre
1 kg Domates . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 180 litre
1 Adet portakal . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 litre
1 Bardak portakal suyu (200 ml) . . . . . . . . . 170 litre
1 kg Elma veya armut . . . . . . . . . . . . . . . . . . 700 litre
1 kg Kabuklu yer fıstığı . . . . . . . . . . . . . . . . . 310 litre
1 Adet küp şeker . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7,5 litre
1 Bardak bira . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75 litre
1 Kadeh şarap . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120 litre
1 Hamburger . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2.400 litre
1 Paket patates cipsi (200 gr) . . . . . . . . . . . . . 185 litre
1 Adet A4 kağıt . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 litre
1 Çift deri ayakkabı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8.000 litre
1 Adet Pamuklu tişört . . . . . . . . . . . . . . . . . 4.100 litre
Su ayak izi prensibinden hareketle su ihtiyacımızı doğru hesaplamak,
seçilecek yatırımların su ihtiyacını düşünerek doğru planlamalar
yapmak mümkün olacaktır. Bu şekilde hesaplanacak su
gereksinimini karşılayacak kaynağa sahip değilsek o yatırımdan
vazgeçmek veya yerini değiştirmek gerektiği böylece belirlenebilecektir.
Su ayak izi aynı zamanda, kullanılan suyun türünü
(yeşil, mavi, gri) ne zaman ve nerede kullanıldığını, buharlaşma ve
kirletilen su miktarı konularında bilgi içeren çok boyutlu bir
göstergedir.
Yaptığımız tüm ihracat ve ithalattada su ayak izi hesaplanmaktadır.
Böylece mevcut su kaynaklarımızın ne kadarının ihracata tahsis
edildiği, ithalat yoluyla ne kadar ilave su kaynağının sağlandığı
hesaplanabilmektedir.
“Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu”nda yer alan bilgilere göre
ülkemizin mevcut durumunu söyle özetleyebiliriz;
Türkiye’de içme ve kullanma amacıyla kişi başına düşen su
miktarının 216 litre/gün olduğu TÜİK kaynaklarında yer almaktadır.
Su ayak izi kapsamında sanal su dikkate alınarak yapılan
belirlemelere göre Türkiye’de bir kişinin günlük doğrudan ve
dolaylı tüketiminin 5.416 litre olduğu hesaplanmıştır. Türkiye,
ağırlıklı olarak ülke içerisindeki su kaynaklarına bağlıdır; ülke
içinde üretilemeyen ürünleri ithal etmeyi ve su yoğun, katma
değeri yüksek ürünleri ihraç etmeyi amaçlayan bir politika
izlemelidir.
Su kaynak ihtiyacımız nüfus, üretim, tüketim ve kirlilik artışı
nedeniyle her yıl büyüyerek devam edecektir. Su ayak izinin olumsuz
etkilerini azaltmak ve su kaynaklarının sürdürülebilirliğini
sağlamak ve korumak idealimiz olmalıdır. Bu ideale ulaşılabilmesi
için, su kaynaklarını kullanan kişi veya kuruluşların aynı titizlikle
birlikte hareket etmeleri gereklidir.
Bol yağışlı, bereketli ve kazançlı bir yıl geçirmenizi dilerim.
29
Hava kalitesi Ocak -2022
Endüstriyel tesislerin iç hava
kalitesi, çalışanların sağlığını
ve performansını etkiliyor
HIFYBER, endüstriyel tesislerdeki toz toplama sistemleri ve iklimlendirme
sistemlerinde kullanılan filtrelerin; çalışan sağlığı ve
performansı üzerindeki etkilerini açıkladı.
Endüstriyel tesislerdeki klima santrallerinde ve toz toplama sistemlerinde
kullanılan filtreler, çalışan sağlığını ve performansını
doğrudan etkiliyor.
Antibakteriyel-antiviral özellikte nanofiber kaplı
filtre medyası
Gıda, ilaç, plastik, ahşap, ambalaj, metal işleme, seramik tesisleri,
lastik üretimi, kağıt imalatları, çimento ve demir-çelik üretimi
yapan endüstriyel tesislerde prosesten çıkan ve 2,5 mikrondan
küçük olan tozlar, akciğerin en ince noktalarına kadar ulaşarak,
kanseri riskini artırıyor. Ayrıca havada asılı kalan virüsler; toz
toplama sistemleri ve klima santralleri ile taşınarak, bulaş riskini
artırıyor.
Endüstriyel tesislerde ki klima santrallerinde kullanılan hava filtrelerinin
antibakteriyel-antiviral özellikte nanofiber kaplı olması;
havada asılı kalan ve teneffüs edilebilen bakteri ve virüslerin,
solunum yoluyla enfeksiyon riski ve alerjik reaksiyon oluşturmasını
önlüyor.
İç hava kalitesi, çalışan sağlığını ve performansını etkiliyor
“Endüstriyel tesislerde mahaldeki havanın filtre edilmesi ve
kirli havanın zararsız bir şekilde atmosfere atılması, çalışanların
sağlığının yanı sıra verimliliği açısından da önem arz ediyor” diyen
Hifyber Genel Müdürü Ahmet Özbecetek, endüstriyel tesislerdeki
toz toplama sistemlerinde ve klima santrallerinde kullanılan
filtrelerin özellikleri ve önemi hakkında açıklamalarda bulundu:
“HIFYBER olarak toz toplama sistemlerinde 1 mikron altındaki
küçük partikülleri filtrelemek üzere geliştirdiğimiz filtre kumaşı ile
endüstriyel tesislerde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları sunuyoruz.
Aynı şekilde endüstriyel tesislerdeki klima santrallerinde
kullanılan filtrelerin de yüksek performanslı, antibakteriyel-antiviral
özellikte nanofiber kaplı olması hayati önem taşıyor. Çünkü
klima santralleri; temiz havayı, iç ortam havası ile karıştırıp, filtreden
geçirdikten sonra mahale veriyor. Yüksek filtrasyon verimliliği
sağlayan antibakteriyel-antiviral özellikte nanofiber kaplı filtreler
ile etkili bir hava filtrasyonu yapmak ve böylece havayı, bakteri
ve virüslerden arındırılmış olarak ortama şartlandırarak çalışan
sağlığını korumak mümkün. Endüstriyel tesislerdeki iç hava kalitesi
çalışanların performansını da doğrudan etkiliyor. Yapılan araştırmalara
göre ortam havasındaki karbondioksit oranının yükselmesi
çalışanların kendilerini yorgun hissetmelerine neden oluyor
ve bu durum da performanslarını yüzde 10 düşürüyor. İç mekân
hava kalitesi yüksek olan işletmelerde çalışanlar, kendilerini daha
sağlıklı ve enerjik hissediyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Hifyber, toplu yaşamın olduğu kapalı alanlarda virüs ve bakterilerin
yayılmasını önleyici özellikte ki Nanofiber Filtre Medyası
ile iklimlendirme sistemlerinde güvenli şartlandırma sağlayarak,
yüksek bir “iç mekân hava kalitesi” sunmaya devam ediyor.
30
Ocak - 2022
Ürün haberi
Tahsildaroğlu, Türkiye’nin İlk 24 ay
olgunlaştırılmış Beyaz Peynirini üretti
Türkiye’nin önde gelen süt ürünleri markasıTahsildaroğlu, yeni
vizyon ve hedefleri doğrultusunda en yenilikçi ve inovatif ürünü
olan 24 ay olgunlaştırılmış Altın Gurme Ezine Peyniri’ni tanıttı.
Türkiye’nin ilk 24 Ay Olgunlaştırılmış ‘Altın Gurme Ezine’ Peyniri,
lezzetinden, aromasına, kullanıcı dostu ambalajından, sunumuna
kadar; TAFED Üyesi seçkin aşçılardan tam not aldı.
Ezine peynirini markalaştırarak dünyaya tanıtanTahsildaroğlu,
Türkiye’nin 24 ay olgunlaştırılabilen ilk beyaz peynirini üretti.
Türk peynirciliği için milat niteliğindeki ‘Altın Gurme Ezine Peyniri’,
Antalya’da gerçekleşen ANFAŞ Food Product fuarında tanıtıldı.
Türkiye Aşçılar Federasyonu TAFED’in standında gerçekleşen
lansman ve tadım etkinliğine, Tahsildaroğlu Genel Müdürü D.
Sevdil Yıldırım, TAFED Başkanı Zeki Açıköz, TAFED Üyesi aşçılar,
gastronomi sektörünün ünlü ve önemli isimleri ile ANFAŞ HORE-
CA fuarları katılımcı ve ziyaretçileri katıldı.
“Bu Gurur Hem Bizim Hem Ülkemizin”
Tahsildaroğlu, ‘Altın Gurme Ezine Peyniri’ ile Türkiye’de bir
yıldan daha uzun sürede olgunlaştırılmış beyaz peynir üreten ilk
firma oldu. En az 24 aylık olgunlaşma süresi, yoğun kıvamı ve
aromasıyla damaklarda iz bırakacak özel bir rürün Altın Gurme
Ezine’yi sektöre, sofralara ve ülkelerine kazandırmaktan dolayı
mutluluk ve gurur duyduklarını belirten Tahsildaroğlu Genel
Müdürü D. Sevdil Yıldırım, öyküsü 8 bin yıla uzanan peynirin
Türkiye’de zirveye çıkma yolculuğuna katkı yapmaktan büyük
keyif aldıklarını belirtti.
“Tahsildaroğlu, Ezine peynirini 24 ayda olgunlaştırarak
bir ilki başardı”
Yıldırım, Türkiye’nin ilk 24 ay olgunlaştırılmış peynirinin üretim
yolculuğunu şu sözlerle anlattı: “Dünya peynir ihracatına
ait pastada Türkiye’nin payını büyüterek; ülke ekonomisine
sağlanan katma değeri arttırmayı, Tahsildaroğlu markasını ve
ürünlerini tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz. Bu hedef ve
stratejilerimiz doğrultusunda şimdiye kadar 15-16 ay olarak
olgunlaştırdığımız Ezine peynirinin olgunlaşma süresini daha
da uzatarak iddiamızı ortaya koymak istedik. Türkiye’de bir
Hollanda’da, Fransa’da olduğu gibi yıllanmış beyaz peynir
üretimi yok idi, Tahsildaroğlu Gurme Ezine’ye kadar…
Tahsildaroğlu’nda kaliteden hiç taviz vermeden olgunlaşma
süresi 24 ay olan Gurme Ezine’yi ürettik. Lansman ismiyle
Gurme Ezine Gold dünya mutfaklarında yer alan Türk peynirciliği
için bir milat,ülkemiz ve bizim için de gururdur.” dedi.
“Türk peynirciliğinin yurt dışında daha anlatacak
çok hikayesi var”
Tahsildaroğlu Genel Müdürü D. Sevdil Yıldırım, “Türk peynirciliğinin
yurt dışında daha anlatacak çok hikayesi var; biz daha
hikayenin çok başındayız. Uzmanlar, olgunlaşmış peynirin ikinci
beynimiz olan bağırsağımız için faydalı bir gıda olduğunu belirtiyor.
Kamuoyunda farklı ekollerden tıp uzmanları bile, keçi ve
koyun sütünden doğru şartlarda üretilen olgunlaşmış peynirin
sağlık açısından özel olduğuna işaret ediyor. Kaz Dağları’nda
yetişen keçi, koyun sütünden hassas üretim ve saklama
tekniklerimizle geliştirdiğimiz12 ay üzeri Gurme Ezine’yi, 2021
biterken Türkiye’nin kıymetli şefleriyle buluşturmuş,beğenilerini
almıştık. 2022 başında ANFAŞ Fuarı’nda Türkiye lansmanını
yaptığımız ‘Gurme Ezine 24 ay’ peynirimiz de, kalitesiyle Türkiye
Aşçılar Federasyonu TAFED’in ve seçkin aşçıların24 ayar altın gibi
beğenisini topladı” dedi.
31
Köşe Yazısı Ocak -2022
Doğal
antibiyotikler,
antibakteriyeller,
sağlıklı
besinler
Mehmet Baki ASUTAY
Hijyen Grup Gıda
Hijyeni Koordinatörü
hijyengrup@hotmail.com
İlaç olarak kullanılan antibiyotikler için Ülkemizin
dünya sıralamasında ilk sıralarda olduğu haberlerini
sıkça duyduğumda hep üzülmüşümdür. Her
ne kadar ilgili Bakanlığımız bu kullanımın önüne
geçmek için bu ilaçları reçeteye tabi tutsada bir
an önce iyileşmek için yüksek dozlarda halen antibiyotikleri
kullanıyoruz. Oysaki bir yandan hasta
olan bölgemizi tedavi ederken diğer yandan
vücudumuzun diğer organlarına zarar verdiğimizi
de biliyoruz. Bulunduğumuz coğrafyada kadim
bilgiler ışığında doğada bize o kadar çok antibiyotik
özellik taşıyan sebze ve meyveler sunmuş
ki. Üstelik yan etkileri yok denecek kadar az. Bunlardan
26 tanesini sizler için derledim. Hipotrat’ın
dediği gibi “besinler ilacınız, ilacınız besinler
olsun”. Şifa olsun.
Önümüz kış, soğuk havanın yanı sıra bir de hava
kirliliği ve kalitesi düştüğünden kapalı ortamlarda
çok daha çabuk hastalanmamız söz konusu.
Zaten Salgın günlerinde Kovitti,Omicrondu, grip,
nezle ve daha birçok türetilen yeni hastalıklarla
baş etmemiz için vücut direncimizi güçlü tutmalıyız
(artık antibiyotiklerin virüslere karşı etkili
olmadığını herkes öğrendi).
Sağlıklı ve bizi koruyacak DOĞAL ANTİBİYOTİK
Etkisi olan sebze ve meyveleri daha çok tüketmeliyiz.
Doğa ana şifalı birçok sebze ve meyveyi bizlere
sunmuş birçok hastalık için şifa olmaya devam etmektedir.
Biz bunlar arasından en çok tanınanları
bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Ancak ağır hastalık durumunda tedavi amaçlı kullanmak
için mutlaka uzman bir hekime danışın,
kullanım şekli ve dozları ile ilgili kendinize veya
eşin dostun tavsiyesine göre hareket etmeyin.
Bütün bunlara rağmen ben hem antibiyotik kullanırım
hemde doğal ürünleri de alırım demeyin
zira antibiyotiklerle etkileşime giren greyfurt, nar,
muz, böğürtlen, üzüm, karadut gibi en çok sevilen
meyveler size daha çok zarar verir. Vücut direncimizi
artırmak için aşırıya kaçmamak şartı ile zaten
günlük hayatımızda, bu besinleri mutfaklarımızda
kullanıyoruz.
1.BAL ve PROPOLİS: Bal, antioksidan ve antibakteriyel
özelliği ile muhteşem bir besin kaynağıdır.
Bilinen en eski doğanın arılar tarafından insan
oğluna sunduğu bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiren
ve enerji veren bir besindir. Sadece bakterilere
karşı değil virüs, mantar ve parazitlere karşıda
etkilidir. Propolis, bal arılarının bitkilerin bazı
kısımlarından, tomurcuklarından ve salgılarından
topladıkları maddelerden ürettiği doğal reçineli
bir karışımdır. Propolis, çok eski çağlardan beri
kullanılan az sayıdaki "doğal ilaç" dan biridir. Propolisin
Kimyasal İçeriği ile Antibakteriyel, Antiviral
ve Antioksidan Aktivitesi olduğu bilinmektedir.
2.SOĞAN/SARIMSAK: Mutfakların vazgeçilmez
ikilisidir. Soğan için en ucuz doğal antibiyotiktir
diyebiliriz. C vitamini oranı en yüksek bitkilerden
biri olan soğan tüketimi en çok antibiyotik özelliği
nedeniyle kullanılır, yemeklerimize muhteşem
tatlar verir. Astım ve alerjik rinit gibi solunum
sorunları olan hastalar, soğan ekstrelerinden
yararlanabilirler. Soğanda bulunan prebiyotikler
burun tıkanıklığının giderilmesine ve böylece
huzurlu bir uykuya yardımcı olabilir. Kanserli
hücrelerle savaşır. Soğanda bulunan krom,
kan şekerini düzenlemeye yardımcı olabilir. Göz
sağlığını geliştirir. Ağız sağlığı diş çürümesi ve diş
eti hastalıklarına iyi gelir.
Sarımsak ise geniş spektrumlu bir antibiyotik
olarak nitelendirile bilinir. Mikroorganizmaların
zararlı etkilerini engelleyici özelliği nedeniyle
sarımsak için uzun yıllardan beri birçok araştırma
yapılmıştır, zararlı bakterileri engellerken sindirim
sisteminde yararlı bakterilere etki etmemektedir.
Sarımsak yıllardır kardiyovasküler hastalıkların
tedavisi için de kullanılmaktadır, serum kolesterol
ve LDL kolesterol düzeylerini ve kan basıncını
düşürdüğü gözlenmiştir. Yapılan çalışmalarda
prostat, meme, kolon ve deri kanserlerinde önleyici,
sinir sitemini düzenleyici etkileri belirlenmiştir.
Sarımsağın en önemli biyokimyasal özelliklerinden
biri antioksidan potansiyelidir, vücudun
toksinlerden arınmasını sağlayan B1, B2, B3,
C vitaminleri ile kalsiyum, folat, demir, manganez,
fosfor, potasyum, selenyum, çinko gibi önemli
mineraller içerir.
3.TARÇIN: Tarçın güçlü bir baharattır. Sadece
aroması için değil, aynı zamanda güçlü tıbbi özellikleri
için de binlerce yıldır kullanılmaktadır Tarçın
uçucu yağının antibakteriyel etkisi ciltte enfeksiyona
yol açacak bakteriler üzerinde de etkili
olacaktır.Tarçın uçucu yağının bileşenlerinin ayak
mantarı ve diğer mantar enfeksiyonlarına neden
olan Candidaalbicans gibi mantar türlerine karşı
güçlü antifungal etkisi vardır. Tarçının en önemli
özellikleri antioksidanlarıdır. Kanser, diyabet,
inflamatuarartrit, demans ve hatta yaşa bağlı
maküler dejenerasyon gibi hastalıklara neden
olabilecek serbest radikallerle savaşırlar. Tarçın,
vücutta serbest radikallerin büyümesini engelleyen
büyük miktarlarda antioksidan içerir.
4.KEKİK: Kekik yağının oldukça etkili antibakteriyel
özellikleri bulunur. Bu, vücudun içindeki
ve dışındaki bakteri gelişimini engeller ve aynı
zamanda vücut organlarından da uzak tutar.
Kekik dünyaca ünlü, en önemli ve yaygın olarak
kullanılan baharatlardan biridir. Uçucu yağında
thymol, carvacrol, p-simen, terpineol, borneol,
cymol, linalol gibi bileşenler mevcuttur. Bitkiye
kokusunu veren thymol ve carvacrol maddeleridir.
Bu maddeler kekik uçucu yağının ana bileşeni
oluşturmaktadır. Thymol güçlü bir antimikrobiyaldir.
Bazı ülkelerde tek başına gıda aroma katkısı
olabilmektedir. Yüksek oranda antibakteriyel ve
antifungal özellikte olduğu belirlenmiştir.
5. ZERDEÇAL: Zerdeçal içerdiği vitamin ve mineraller
sayesinde vücutta antibiyotik etkisi
oluşturuyor. Zerdeçal karışımının faydasına dikkat
çeken uzmanlar, zerdeçalın sindirim sistemini hızlandırıp,
kötü bakterileri ve virüsleri yok ettiğini
belirtiyor.Zerdeçal'ın bu kadar güçlü olmasını
sağlayan içeriğindeki curcumin maddesidir. Curcumin,
antioksidanlarla doludur, mikroplarla
savaşır ve enflamasyonu azaltır. Curcumin'in hücre
zarına pozitif etkisi vardır. 700 geni ve 160 fizyolojik
sorunu iyileştirme yetisine sahiptir. Hücrelerin
32
Ocak - 2022
Köşe Yazısı
hayatta kalması ve DNA için faydalıdır.Sağlık uzmanları, zerdeçalın
kalp, karaciğer, akciğer, sinir sistemi ve metabolizma bozukluklarını
tedavi etmede yardımcı olduğunu, Parkinson ve Alzheimer hastaları
için de faydalarını kabul etmişlerdir.
6.ZENCEFİL: Antioksidan etkisi sayesinde birçok derde devadır. Kötü
kolestrol seviyesini düşürür. Yapılan araştırmalarda kolorektal kanser
hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı tespit edilmiştir.Pıhtı oluşumunu
engelleyici etkisi bulunmaktadır. Migren ağrılarını azaltır, antilipidemik
etkisi sayesinde kan yağlarını dengeler.
7.ADAÇAYI: Antiviral özellikteki adaçayı, ağız ve boğaz iltihabı tedavisini
olumlu yönde destekler. 3-4 gram yaprak 1 bardak sıcak suda
5-10 dakika demlenilip gargara yapılabilir. Kısaca, adaçayı hem doğal
bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük engelleyicidir. Tüm bunlara ek
olarak, adaçayında bulunan antibiyotik özellikli etkin maddeler suda
çözünen maddelerdir.
8.YEŞİL ÇAY: Pek çok hastalığın ilacı olan yeşil çay; antibiyotik etkisi
olan bir bitkidir. Çay halinde tüketilmesiyle bilinir. Günde 2 fincan
içeceğiniz yeşil çay sayesinde kalp sağlığınızı koruma altına almış
olursunuz. Yeşil çay içenlerin enfeksiyon hastalıklarından daha hızlı
kurtulduğu da bilinmektedir.
Dr. Erdem Yeşilada, mikropların antibiyotiğe karşı vücutta oluşturacağı
direnci yeşil çayın kırdığını söyledi. Prof. ... Yeşilada, soğuk algınlığı
tedavisinde antibiyotik kullanmak zorunda kalanlara, antibiyotiğin
dirençli bakterilere karşı etkisini göstermesi için şekersiz yeşil çay
içmelerini önerdi.
9.ÇÖREK OTU: Çörek otunun yağı antibiyotiklere dirençli bakterileri
öldürebilme özelliğine sahiptir. Metisiline Dayanıklı StaphylococcusAureus
(MRSA-) bunlardan en önemlisidir. Antibiyotiklere karşı dirençli
olan 144 farklı bakterinin 97 tanesinde çörek otu yağının öldürücü
etkisi gözlenmiştir. Gezegende doğal olarak bulunan ve pek çok derde
deva olan çörek otu yağının, mikrobik kaynaklı zararlı oluşumları yok
etmede etkili olduğu tespit edildi.Çörek otu yağının vücuda neden bu
kadar çok yarar sağladığının anlaşılmasının anahtarı ise 3 ana doğal
kimyasal bakımından zengin olmasına bağlandı. Bunlar; timokinon
(TQ), timohidrokuinon (THY) ve timoldür.
10.LİMON ve PORTAKAL: Antibiyotik içeren besinleri almanız gereken
hastalık günlerinde limonu unutmamalısınız. Limon C vitamini
içerir ve antioksidan bir besindir. Özellikle de limon dilimleri eklenmiş
içme suyu içerek her zaman vücudunuzu koruma altına alabilirsiniz.
Limon, gribal enfeksiyon durumunda vücudu arındırır ve virüslerin
yayılmasını önler. Kış aylarının vazgeçilmez C vitamini kaynağı olan
portakalın içi kadar kabuğuda çok faydalıdır. Portakal kabuğu yüksek
miktarda fenol ve antioksidan içerir ve antibakteriyel özelliklere
sahiptir. E-coli de dahil olmak üzere bir dizi zararlı patojenle savaşabilir.Portakal
yağı ise, anti-enflamatuar, antiseptik, anti-depresan,
tonik, gaz giderici, antispazmodik, idrar söktürücü ve yatıştırıcı gibi
birçok terapötik fonksiyona da sahiptir.
11. NANE: Kokusu ve aromasıyla dünya mutfaklarında geniş bir kullanım
alanına sahip olan nane, ferahlatıcı etkisi ile dikkatleri üzerine
çeker. Antioksidan özelliği ile de bilinen naneli suyun faydaları oldukça
fazladır. Naneli su, vücudun kendini yenilemesine yardımcı olan çeşitli
bileşenlere sahiptir. Hem nane hem de limon iyi bir C vitamini kaynağıdır.
İkisi birlikte kış aylarında tüketilirse vücudun direncini artırır.
Nane limon, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek birçok vitamin ve
mineral barındırır. Nezle ve grip gibi hastalıklarla mücadele edebilmenize
de yardımcı olur. Vitamin ve mineral açısından da oldukça
zengin olan nanenin insan vücuduna birçok faydası bulunur. Baharat
olarak sıklıkla kullanılan nane, limonataların da vazgeçilmez tamamlayıcısıdır.
Tam bir şifa deposu olan nanenin çayı kış aylarında vücudu
güçlendirmek için tüketilebilir.
12. YILDIZ ANASON: Binlerce yıldır Çin’de şifa için kullanılan yıldız
anasonun faydaları saymakla bitmiyor. Terletici etkisi vardır ve taşıdığı
antibakteriyel özellik ile bilhassa bağırsaktaki bakterilere karşı etkilidir.
Bağışıklığınızın güçlenmesine yardımcı olur. C vitamini ve antioksidan
yönünden son derece zengindir. Ağrı kesici, antibakteriyel, antimikrobiyal,
artrit, iştah açıcı, gastrointestinal hastalıkları, hazımsızlık, libido
yükseltmeye, öksürük, sindirim sistemi ve bağırsak kramplarına karşı
iyileştirme özelliği yanında solunum yolu enfeksiyonlarına iyi gelmektedir.
13.ÇAM KOZALAĞI: Zengin bir kimyasal bileşime ve birçok değerli
tıbbi özelliğe sahiptir. Genç çam kozalaklarının yüzeyi, antibakteriyel,
antiviral özelliklere sahip reçine ile kaplanmıştır. Bu sayede bitki
tohumları korur, çoğalır. Reçinelerin bu özellikleri insanlara önemli
faydalar sağlar. Çam kozalakları, anti-inflamatuar ve antiseptik olan
fenol bazlı bileşikler olan tanenler gibi maddeler içerir. Birçok mikroorganizmaya
ve hatta mikobakteri tüberkülozuna karşı aktiftirler. Ek
olarak, tanenler kanın oksijenlenmesine yardımcı olur. Bir felçten sonra
beyin hücrelerinin ölümünü engellerler. Tanenlere ek olarak, çam
kozalakları başka birçok faydalı madde içerir.
14.ELMA SİRKESİ: Elma sirkesi mantar enfeksiyonlarında oldukça etkilidir.
Ancak küçük miktarlarda kullanılması önerilmektedir. Hastalık
günlerinde vücudunuzu arındırmanız gerekiyor. Bu arınma işlemini
elma sirkesiyle yapabilirsiniz. 1 bardak suyun içine 1 yemek kaşığı
elma sirkesi ekleyin ve kendinizi kötü hissettiğiniz günlerde bu suyu
için. Elma sirkesi antioksidan bir sıvıdır ve kendiniz daha iyi hissetmenize
yardım eder. Enfeksiyonlara karşı korur ve bakterileri yok eder,
Sivilceleri yok eder, akne oluşumunu engeller, cilt için doğal bir kozmetiktir.
Kan şekerini düzenler, şeker hastalığı ile savaşır. Elma sirkesi
tokluk hissi verir, kilo verdirmede yardımcı olur:
15.MAYDANOZ: Çiğ ve pişmiş halde tüketilen antibiyotik etkili bir
bitkidir. Sıcak suyla buluştuğunda virüs ve bakterileri temizleyen bir
çay halini alır. İdrar yolu enfeksiyonu durumunda bol bol maydanoz
tüketmeniz önerilir. Bu şekilde vücudunuzu daha hızlı temizlemiş olursunuz.
16.KIRMIZI BİBER: Bazı toplumların binlerce yıldır ağrıyı dindirmek
için kullandığı acı biber, güncel tıpta da hak ettiği yeri ve saygınlığı
almaya başladı. Acı biberin özü olan 'kapsaisin' beynin endorfin
salgılamasına yol açar. Bunlar doğal ağrı kesicilerdir ve vücutta bir
mutluluk-iyilik halinin oluşmasını sağlarlar. Sinirlerin yumuşaması ile
33
Köşe Yazısı Ocak -2022
salgılanan endorfin vücutta ağrı kesici etki yapar.Kapsaisin maddesini
içeren kırmızı biber, vücudu bakterilere karşı korur ve yayılımı önler.
Kırmızı biberi çiğ ve baharat halinde tüketmeniz önerilir. Hastalığınızı
ve vücudu yoran diğer hastalıkları önlemiş olursunuz. Bağışıklık
sistemini güçlendiren kırmızı biber, kan akışını hızlandırarak daha
sağlıklı olmanıza yardım eder.
Acı biberin içerisinde bulunan beta karoten, antioksidan ve C vitamini
sayesinde vücudu kanser ve kalp krizine karşı da koruma altına aldığı
yapılan araştırmalar ile ortaya konuldu.
17.NAR: Karaciğeri ve diğer organları temizleme görevi olan nar, antibiyotik
etkili bir meyvedir. Mevsiminde nar tükettiğinizde vücudunuzu
bakterilerden arındırmış olursunuz. Mantar, enfeksiyon, bağırsak kurdu
gibi durumlar için önerilen nar ve nar suyu vücudunuzu yenileyecek
antibiyotik bir meyve olarak hatırlanır.
18.KEFİR: Süt ürünlerinden biri olan kefir, antibiyotik ilaçlar kadar
güçlü etki gösterir.Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve bağırsak
florasını korumak için düzenli olarak kefir içmeniz önerilir.Kefirde
bulunan vitamin ve mineraller, hastalıklardan uzak kalmanıza yardım
edecektir.
19.YOĞURT: Süt ürünlerinin ana gıda gruplarından olan yoğurt en
besleyici ve sağlıklı besinler arasındadır ve yüksek miktarda protein,
kalsiyum, fosfor, iyot, flor ve çeşitli vitaminleri de içermektedir.
Yoğurt tüketimi yüksek probiyotik içeriğinden dolayı, bağırsak florasını
güçlendirerek mide-bağırsak (gastrointestinal) sistemini enfeksiyonlara
karşı korur. Antimikrobiyal aktiviteyi üst düzeyde tutar ve
bağışıklık sistemi fonksiyonlarına destek verir. Yoğurdun içerisindeki
probiyotik bakteriler, laktazı aktive ederek laktoz emilimini arttırırlar.
Aynı zamanda, lipid emilimini engelleyerek ve lipid sentezini
azaltarak kan lipidlerinde azalmayı sağlarlar.İmmunoglobulin A'dan
zengin, B grubu vitaminler ve folik asit sentezinde yardımcı bir besin
olduğu yapılan araştırmalar sonucunda saptanmıştır. Yoğurdun sindirimi
kolaylaştıran ve bağırsak florası üzerine olumlu etkisi, kolorektal
kanserlere karşı koruma amaçlı olarak önerilen gıdalar arasında yer
almasını sağlamaktadır. Düzenli olarak yoğurt yemek kabızlığı önlerken
bu bölgede kanserin önünü açan zararlı patojenlerin birikmesini
engellediği saptanmıştır. Yapılan araştırmalarda günlük düzenli yoğurt
tüketiminin kalın bağırsak kanseri riskini azalttığı tespit edilmiştir.
20.TURP: Solunum yolu hastalıklarında bal ile beraber tüketilmesi
önerilen turp adeta bir antibiyotik şurup etkisi oluşturacaktır. Turp
C vitamini açısından oldukça zengindir ve enfeksiyonu kısa sürede
temizler. Özellikle de idrar yolu enfeksiyonundan şikayetçi olanlar için
sık sık tüketilmesi önerilir.
21. SUMAK: Sumak bağırsakları temizleyen ve solunumu rahatlatan
bir bitkidir. Taneleri ayrıldığında ve biraz öğütüldüğünde baharat
halinde kullanılır.Antibiyotik kullanmanız gerektiğinde sumaktan
faydalanabilirsiniz. Özellikle de sumak suyu içerek vücudunuzu virüs
ve bakteriden arındırabilirsiniz.Sumağın içerisinde yer alan C vitamini
antibiyotik görevi görerek soğuk algınlığı be gribal enfeksiyonlarda
tedavi edicidir. Anti inflamatuar özelliklere sahip olan sumağın bilinen
en önemli faydası iltihap ve ödem giderici özelliğidir.
22. KARADUT: Karadut yaygın şekilde ağız içi enfeksiyonu durumunda
önerilir. Aft ya da diş eti iltihabı gibi hastalıkları iyileştirmek için antibiyotik
destek olarak kullanılır. Karadut özü ya da çayı tüketerek vücudunuzu
yenileyebilirsiniz. Bu meyve ve yan ürünleri sizde antibiyotik
etki oluşturacaktır. Kendinizi daha iyi hissetmek ve rahatsızlığı bir an
önce iyileştirmek için karadut meyvesinden faydalanmalısınız. Karadut
şurubu içerdiğini zengin vitamin ve minerallerle birçok hastalığa da
fayda sağlıyor. Özellikle içerisinde bulunan C,K ve E vitaminlerini vücudun
doğal yollarla almasını sağlayan şurup C vitamini sayesinde etkili
bir antioksidan özelliği taşıyor.
23.DEREOTU: Bağırsakları çalıştıran dereotu, sık sık idrara çıkararak
vücutta yayılmaya çalışan bakterileri temizler. Antibiyotik etki göstererek
daha sağlıklı kalmanıza yardım eden dereotu, çiğ halde ve çay
halinde tüketilebilir.Kendinizi iyi hissetmediğiniz anlarda
dereotunu tüketmeye özen gösteriniz. Bağışıklık sistemini güçlendirecektir.Manganez,
demir ve magnezyum mineralleri ile A, C vitaminleri
bakımından oldukça zengin olan dereotu bu özelliğiyle öncelikle
bağışıklık sistemini güçlendirir ve içeriğindeki kalsiyum ile kemik
kaybına karşı fayda sağlar. Dereotunun faydalarını sıralayacak olursak:
Doğal bir antiseptik olması nedeniyle, mikropları öldürerek ishal
tedavisinde yardımcıdır. Antioksidan etkisi ile bakterilerin zararlarına
karşı, diş ve diş etlerini korur.Dereotunun içerdiği yağlar ve antioksidan
özelliği kansere karşı koruma sağlar.
24.TARÇIN: Antioksidan İçeriği Yüksektir.Enfeksiyonlara Karşı Koruma
Sağlar.Diyabet ve Kardiyovasküler Hastalıklarla Savaşır. Nörodejeneratif
hastalıklardan korur. Emziren annelerde süt üretimini destekler.
Kilo vermeye yardımcı olur. Tarçın, kendine özgü tadı ve yapısıyla günlük
hayatta sık sık kullanılır. Tarçın, son derece faydalı çok çeşitli antimikrobiyal
özelliklere sahiptir. Tarçının, antimikrobiyal ve antiinflamatuarözelliklere
sahip olduğu düşünülmektedir. Tarçın, bakteri ve virüs
nedeniyle oluşan durumların tedavisinde oldukça etkili olan öjenol
gibi bileşikler bakımından zengindir. Tarçın, ülser gibi mide rahatsızlıklarının
tedavisinde yardımcı bir besin olarak kullanılabilir. Tarçın
kullanımı, kandidiyazis gibi mantar aktivitelerinden kaynaklanan cilt
rahatsızlıklarının tedavisinde faydalı olabilir.
25.KARANFİL: Karanfil, şüphesiz dünya çapında büyük miktarlarda
kullanılan en ünlü baharatlardan biridir. Çoğunlukla Asya'da bulunan
karanfil, onu süper bir baharat haline getiren mükemmel antimikrobiyal
özelliklere sahiptir. Yemeklere kattığı eşsiz lezzet nedeniyle çoğu
Asya yemeğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Karanfil, Eugenol
açısından zengindir ve bu da, istenmeyen bakteriyel enfeksiyonlardan
korunmanıza yardımcı olabilecek mükemmel antibakteriyel özellikler
sağlar. Karanfil ayrıca bakteri hücrelerinin örtücü katmanlarına zarar
verme kabiliyetine sahiptir, böylece bakterilerin hayatta kalması için
ölümcül olabilecek protein ve DNA üretimini bloke eder.
26.BİBERİYE: Biberiye, dünya çapında pek çok gıda ürününün hazırlanmasında
kullanılan çok yaygın bir bitkidir. Biberiye mükemmel
antiviral, antibakteriyel ve mantar önleyici özelliklere sahiptir ve bu
da onu insan tüketimi için oldukça faydalı kılar. Biberiye alfa-pinen,
kamfen, alfa-terpinol, sineol ve borneol gibi bileşikler bakımından
zengindir. Bu bileşikler, viral enfeksiyonlar ve kanser gibi durumların
tedavisinde oldukça etkilidir. Bu bitkinin antioksidan özelliği,
vücudunuz için zararlı olabilecek serbest radikallerle mücadeleye
yardımcı olacaktır. Biberiye, salmonella enfeksiyonları gibi durumların
tedavisinde yan etkisi olmayan çok etkili bir besindir. Biberiye ayrıca
virüslere karşı mücadelede de etkili olabilir. Biberiye tüketmek
hem yemeğinizi hem de hayatınızı sağlıklı ve keyifli hale getirebilir.
Şifa olsun...
KAYNAKLAR :
https://www.internethaber.com/en-ucuz-ve-dogal-antibiyotik-aci-biberin-faydalari-saymakla-bitmiyor-foto-galerisi-1808503.htm?page=2
https://www.drozdogan.com/probiyotik-nedir-yogurt-kolon-kanserinden-korunma-ve-bagirsak-mikrobiyatasi-icin-faydali-midir/
www.mikrobiyoloji.org/pdf/702050702.pdf
https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/69393/T08462.pdf?sequence=1&isAllowed=y
https://www.sabah.com.tr/?utm_source=haberdetay_web_anasayfa&utm_medium=haberdetay_web_anasayfa&utm_campaign=haberdetay_web_anasayfa
https://www.hurriyet.com.tr/aile/mutfagimizdaki-6-dogal-antibiyotik-420239
https://www.nefisyemektarifleri.com/blog/antibiyotik-besinler/
https://www.e-cerez.com/sayfa/dogal-antibiyotikler
https://www.ensonhaber.com/saglik/enfeksiyonlara-karsi-10-dogal-antibiyotik
https://onedio.com/haber/sifayi-dogada-arayanlarin-bilmesi-gereken-birbirinden-yararli-8-dogal-antibiyotik-902283
34
FOTEG ISTANBUL
9-11 JUNE 2022
ISTANBUL EXPO CENTER HALL 1-2
15 th INTERNATIONAL TRADE FAIR FOR FOOD
PROCESSING AND PACKAGING TECHNOLOGIES
FOOD INGREDIENTS
& ADDITIVES
FOOD PROCESSING
TECHNOLOGIES
PRINTING
& LABELING
FOOD
PACKAGING
SUPPLY
CHAIN
FOOD AUTOMATION
& CONTROLS
WAREHOUSING
FOOD SAFETY
& HYGIENE
ORGANIZER
Supporters
Platinum Sponsor
Diamond Sponsor
www.fotegistanbul.com
THIS FAIR ORGANIZED BY THE APPROVAL OF UNION CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY ACCORDING THE LAW NUMBER 5174.
35
Köşe Yazısı Ocak -2022
Seyahat günlüğü
Önlemeyen
Covid-19
vakaları
ve ülkelerdeki
kontrol
uygulamaları
Soykan ÖZÇELİK
Yazılım Geliştirici
@ Çözbim Yazılım
soykanozcelik@cozbim.com.tr
Ülkemizde ve Avrupa'da havaların soğumasıyla birlikte Covid-19 vakalarında yeniden artış
görülmeye başladı. Yaşlı kıta üzerindeki ülkeler, kısmi kapanmadan aşı pasaportlarına farklı
tedbirleri hayata geçirmeye başladı.
Ülke, ülke Avrupa kıtasında Covid-19 salgınının yeni dalgasında son durumu ve alınan
önlemler hakkında gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Baştan söylemeliyim ki biz de
AVM girişlerindeki HES kodu kontrolünün dışında ciddi anlamda kontrol ve denetimlerin
yapılmadığını zaten gözlemliyoruz. Bu durum Avrupa ülkelerinde aynı değil, önlemler ve
kontroller ciddiyetle yapılıyor ve salgını yine de kontrol altına almakta zorlanılıyor.
Şimdi yakın zamanda bulunduğum ülkelerden başlamak üzere bazı ülkelerdeki önlem ve
kontrollerden bahsetmek istiyorum.
Yunanistan
Yunanistan'da çoğu lokanta ve kafeterya, Covid-19'la mücadele kapsamında uygulanan
kısmi kısıtlamalar ve artan maliyetler nedeniyle kepenklerini kapattı.
Covid-19 vakalarının hızla arttığı Yunanistan'da kafe ve restoranların kapalı kısımlarından
sadece aşı sertifikasına sahip müşteriler yararlanabilirken, açık alanlardan hizmet almak
isteyen müşterilerin de aşı sertifikası veya son 48 saatte yapılmış Covid-19 testi sonuç
belgesini kimlikleri ile birlikte ibraz etmesi gerekiyor aksi halde sadece paket olarak alıp
çıkmak durumundasınız.
Ben de iken aşı sertifikamı göstererek kapalı yada açık mekanlardan faydalanabildim
Artan vaka sayıları nedeniyle yoğun bakım servislerinde doluluk oranları yükselirken,
hükümet, kendi özel muayenehanelerinde çalışan doktorlara da devlet hastanelerinde
salgınla mücadeleye katılmaları için çağrıda bulundu.
Bulgaristan
Dünya genelinde Covid-19 bağlantılı can kaybı sayısında ülkeler listesinin en üst sıralarında
yer alan Bulgaristan'da her bir milyon kişide 283.68 ölüm kayda girdi ve bu dalganın
henüz hız kesmediği bildirildi. Covid-19 hastalarının yoğunluğu nedeniyle hastanelerde acil
olmayan bütün ameliyatlar geçici olarak askıya alındı.
Bulgaristan, yüzde 23 ile Avrupa Birliği üyeleri arasında en düşük aşılama oranına sahip
ülke ve aşı protestolarının yanısıra aşısız nüfus da çok fazla.
Ukrayna
Ülkede Covid-19 bağlantılı can kaybı 832 gibi rekor bir düzeye ulaşınca Cumhurbaşkanı
Vladimir Zelenskiy iki doz Covid-19 aşısı olanlara 1000 Grivna (yaklaşık 33 Euro) para
verileceğini açıkladı.
Ülkede ortalama asgari aylık 6 bin Grivna, nominal aylık ise 12 bin Grivna civarında.
Bu para teşviki ile aşı gönülsüzlüğünün kırılması amaçlanıyor.
İstatistiklere göre 41 milyonluk ülkede aşı yaptıranların oranı %20 ila %28 düzeyinde.
Avusturya
Ülkede 15 Kasım’da 2021 gece yarısı aşı olmayan vatandaşlar için ulusal kapanma
uygulaması yürürlüğe girdi. 12 yaşından büyük Covid-19 aşısı olmayan kişilerin yalnızca
işe, eğitime, temel ihtiyaç alışverişine ya da yürüyüşe gitmesine izin veriliyor.
Sokaklarda rastgele kontrollerle uygulama denetleniyor. Kuralı delenler için 1450 Euroya
kadar para cezası kesilebiliyor. Ülke nüfusunun yüzde 64'ü tam doz aşılandı.
36
Ocak - 2022
Başbakan bu oranı "utanç verici şekilde düşük" olarak tanımlıyor.
Avusturya'da son olarak aşı zorunlu hale getirildi, diğer ülkelerde
de bu tür kararların çıkabileceği belirtiliyor.
Almanya
Almanya'da vaka sayısı yükselişte. Başkent Berlin'in de içinde
bulunduğu Brandenburg Eyaleti negatif Covid-19 testi olsa dahi
aşılanmamış kişilerin restoran, müze ve diğer kamu alanlarına
girişini tamamen yasakladı.
Nüfusun üçte ikisi tam doz aşı olduğu ülke aşılama kampanyasına
hız vermekte zorlanıyor. Diğer yandan da takviye aşı oranını
yükseltmeye uğraşıyor. Avusturya benzeri bir karar burada da
çıkabilir.
Hollanda
Yaz aylarında Covid-19 kısıtlamalarını tamamen kaldıran
ülkelerin başında gelen Hollanda son dönemde artan yeni vakalarla
başa çıkmakta zorlanıyor yeni yıl öncesi kapanma kararı
alarak uyguladı.
Belçika
Covid-19 sebebiyle hastaneye artış oranının haftada yüzde 30
arttığı, yoğun bakım ünitesindeki hasta sayısının 500'ü geçtiği
ülkede hükümet tedbirleri sıkılaştırma takvimini öne çekti.
Yakından takip ettiğim, bazılarında bulunduğum ülkelerdeki
son durumları aktarmaya çalıştım. Bütün bu ülkelerde bizdeki
HES kodu uygulaması benzeri kod denetimi yapan uygulamalar
kullanılıyor. Örneğin Yunanistan'da ister Yunan vatandaşı olsun
ister yabancı, uluslararası aşı kartı doğrulaması yapılamazsa
café-restaurant gibi yerlerde değil içeride dışarıda dahi oturup
bir şey yiyip içemiyorsunuz. Yabancı iseni zaten aşılarınız tam
olmalı hatta son 72 saatte alınmış negatif PCR testi de isteniyor.
Yoksa ülkeye giriş yapamıyorsunuz. Aynı durum aşısız kendi
vatandaşları içinde geçerli.
İsviçre, Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Letonya, Danimarka
gibi diğer ülkelerde de benzeri uygulamalar yapılıyor.
Buradan hareketle yazımı şöyle sonlandırayım; Pandemi,
ülkelerdeki günlük yaşayışı, ticareti ve hemen herşeyi, alışkanlıklarımızı
değiştirdi. Teknolojik ürünlerin, çözümlerin kullanımı
üst düzeye çıktı.
Biz de Çözbim Yazılım olarak kullanıcılarımıza değişen koşullar,
gereksinimler yönünde 1987’den beri olduğu gibi günümüzde de
çözümler üretmeye devam ediyoruz.
Sağlıklı günler dilerim.
Toplu Yemek
ve
Catering
sektöründe
"YENİ BİR SES,
YENİ BİR NEFES"
Y E M E K D E R
Y E M E K , G I D A İ Ş L E T M E C İ L E R İ ,
S E R V İ S S A Ğ L A Y I C I L A R I V E
M E S L E K İ E Ğ İ T İ M D E R N E Ğ İ
Üyelik başvurusu
Engin GÜNER
Yönetim Kurulu Başkanı
0532 711 28 28
Dursun ARIK
Genel Sekreter
0507 179 56 02
bilgi@yemekder.org
37
Konuk Yazar Ocak -2022
Çevresel
Borç
Dilek AŞAN
Taksim Danışmanlık - Genel Müdürü
dilek@taksimdanismanlik.com
Çevresel veya ekolojik borç, doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmamasının
maliyetlerinin, kaynaklara sınırlı erişimi olan ve bu kaynaklardan adil şekilde yararlanamayan
taraflarca ödenmesini ifade ediyor. Şu bir gerçek ki özellikle Sanayi Devrimi’yle
beraber dünyada esasen iki grup ortaya çıktı. Bir tarafta doğal kaynakları kullanarak sanayileşen
ve haliyle zenginleşen ülkeler yer alıyor. Bu ülkeler yakın zaman kadar çevre
üzerinde oluşturdukları olumsuz etkilere (karbon ayak izi, su ayak izi, biyoçeşitliliğin bozulması
vs) neredeyse hiç aldırış etmedi. Diğer tarafta ise bu ülkeleri zengin etmek için
çalışan, yani sömürge haline gelen, doğanın zenginliklerinden çok az faydalanan ve tabii
ki düşük gelir seviyelerini kabul etmek zorunda kalan ülkeler yer alıyor. Bu sürdürülemez
düzenin faturasını az veya çok, doğrudan veya dolaylı olarak geri kalmış (belki de
bırakılmış demek daha doğru) ülkeler ödüyor. Çevresel borç kavramı da bu konuya odaklanıyor.
Gelişmiş, sanayileşmiş, her alanda ilerlemiş ülkelerin dünya kaynaklarına erişimde
fırsat eşitliği olmayan ülkelere borçlu durumda yani.
Ekolojik borç kavramı, 1990'larda ortaya atıldı. Latin Amerika’da bulunan bazı sivil toplum
kuruluşları tarafından, özellikle Şilili bir olan kuruluş Acción Ecológica tarafından geliştirildi.
Bu kuruluşlar, doğal kaynakların sürdürülemez şekilde sömürülmesi ve bundan kaynaklı
çevresel bozulmalardan, özellikle de Güney Amerika kıtasının doğal kaynaklarının
yaygın bir şekilde yağmalanmasından en çok zarar gören toplumlara yüklenen ve ne yazık
ki adil olmayan bir yük olduğunu iddia etti. Bunun ekolojik borç olarak kabul edilmesi
gerektiği savunuldu.
1980'lerde bu ülkelerin mali borçlarındaki patlamanın üzerine ekolojik borç kavramı
derinleşmeye başlamıştı.Yapısal uyum politikalarına tabi olarak borçlarını ödemelerini
emreden uluslararası finans kuruluşlarının kendilerine uyguladığı baskı, Güney'den
Kuzey'e önemli finansal transferlerin gerçekleşmesine neden oldu. Ekolojik borç Kuzey'in
“gelişmiş” ülkeleri tarafından kreditör rolünü üstlenen Güney'in “gelişmekte olan” ülkelerine
olan borcu ifade ediyor. Bu bakış açısı ve kavramsal değişimin politik önemi, sanayileşmiş
ülkelerin kalkınmasının yenilenemeyen doğal kaynakların sömürülmesi yoluyla
mümkün kılındığını ve Güney'den çok az maliyetle çıkarıldığını vurgulamasında yatıyor.
Bu durumda, ekolojik borcun kabulü, insanlar arasında sosyal adaleti tesis etmenin bir
yolu olarak düşünülüyor.
Ekolojik borç kavramının gelişiminin kökleri, özellikle 1992'deki Rio Dünya Zirvesi'nde belirgin
hale gelen küresel düzeyde artan ekolojik farkındalıkta yatıyor. Bu zirvede ortaya
çıkan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, dolaylı olarak 1997 Kyoto
Protokolü'nde de yer bulan bir fikir olan ekolojik borç yaklaşımını ortaya çıkardı. Üye devletlerin,
iklim değişikliğinin sonuçlarından eşit olmasa da müşterek olarak sorumlu olduğunu
kabul etti. Her üye devlet, iklim değişikliğini kontrol altına almak ve hatta yönünü
tersine çevirmek için formüle edilen politikaların uygulanmasında bir rol oynamak zorunda
kalacaktı. Fakat sanayileşmiş ülkelerin taşıdığı belirli tarihsel sorumluluklar mevcuttu.
Bu ülkeler sadece kişi başına en fazla sera gazı salan ülkeler olmayıp aynı zamanda on
sekizinci yüzyılın sonundaki Sanayi Devrimi'nden bu yana atmosferde biriken sera gazlarının
%75'inden sorumluydular. Bu nedenle Kyoto Protokolü'nde sadece sanayileşmiş
ülkeler emisyonlarını azaltmakla yükümlüydü.
2009'daki Kopenhag Zirvesi'nden günümüze kadar iklim değişikliği konusundaki uluslararası
müzakerelerin genel amacı, bu yükümlülüğün ortadan kaldırılması ve yerine
bağlayıcı bir çerçevenin yokluğunda tek tek devletler tarafından üstlenilen gönüllü ve
sözleşmeye dayalı taahhütlerin getirilmesi ve uygulanmasından ibaret olmuştur. İklim
istikrarını sağlamak için piyasa temelli mekanizmalar da ekolojik borç kavramanın daha
sistematik ve uygulanabilir hale getirilmesini sağlayabilir.
Ekolojik borcu insanlar veya toplumlar arası bir borç olarak algılamak çok doğru bir yaklaşım
değildir. Ekolojik borç kavramı, insan ilişkileri alanını aşmakta; insanların ve insan
toplumlarının yeryüzüne ve ekosistemlerine olan borcunu da içermektedr. Bu nedenle,
insanlar ve topluluklar arasındaki “kredi” alışverişinden ve sosyal adaletin teşvikinden
bahsetmek tek başına yeterli değildir, çünkü burada alacaklı olan taraf doğrudan
biyosferin kendisidir. Bu nedenle, ekolojik borcun daha derin bir anlama sahip olduğunu
düşünmemiz ve sürdürülebilirlik farkındalığıyla bireysel olarak doğaya borcumuz olduğunu
anlayıp gerçekleştirdiğimiz her eylemde bunu gözetmemiz gerektiğini unutmayalım.
38
Ocak - 2022
Trend
2021 yılında en çok tercih
edilen lezzetleri ve yemek
tarifleri açıklandı
Yemek.com, 2021 yılının en çok tercih edilen lezzetleri ve yemek tariflerini
paylaştı ve yemekseverler için ilginç ayrıntıları ortaya koydu.
Kısır, Krep, İrmik Helvası, Mercimek Çorbasıve Kakaolu Islak Kek en çok
ziyaret edilen yemek tarifleri arasında yer alırken genel olarak bilinen
malzemelerin yaratıcı kullanımıyla hazırlanan alternatif tarifler de 2021 yılına
damgasını vurdu.
En çok ziyaret edilen tarifler değişmedi
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu yılın da en çok ziyaret edilen tarifleri ve
lezzetleri değişmedi. Kısır, Krep,İrmik Helvası Mercimek Çorbasıve Kakaolu
Islak Kek, kullanıcıların en çok aradıkları ve ziyaret ettikleri tarifler arasında
yer aldı.
Yılın yeni gözde tatlısı: Soğuk Baklava
İçerik, tarif, restoran satışları ve marketlerde ticari ürün satışları göz önüne
alındığında 2021 yılının en aranılan tatlı tarifi Soğuk Baklava oldu.
2021 yılında Çullama Köfte videosu milyonlarca kez izlendi
Yöresel (Afyon) kozunu kullanan Çullama Köfte, tüm mecralarda 4 milyona
yakın izlendi. Bu tarifteki en çok dikkat çekici nokta ise izlemelerin hatırı
sayılır kısmının Türkiye dışından olması oldu.
2021’de gençlerin favorileri Donut ve Ekler oldu
Donut ve Ekleruygun maliyetli ve pratik yapımlarıyla18-24 yaş arası gençlerin
2021 yılında en çok ilgi gösterdikleri tarifler oldu.
Yılın en sağlıklı gözdesi: Yulaf
Pandemiyle birlikte yaratıcılık ve farklılık arayışı kadar sağlıklı beslenme
arayışı da ön plana çıktı ve bu alanda en çok aranan ve izlenen malzeme
yulaf oldu. Özellikle son dönemde yemek.com’da yulafla ilgili tüm içeriklere
kullanıcılar büyük ilgi gösterdi.
Yılın en hızlı çıkış yapanları
Şıhil Mahşi (Hatay), Sömelek Köfte (Maraş) ve Kayseri Yağlaması yöresine
sığmayıp kendini tüm Türkiye'ye tanıtmayı başaran yerel tarifler arasında yer
aldı.
2021’te dönüşü muhteşem olanlar: Patates ve mantarın
Patatesin ana malzeme olarak kullanıldığıve farklı dokunuşlarla hazırlanan
Patates Rulo ve Fırınlanmış Haşlama Patates farklı patates tarifleri arayanların
gözdesioldu.
Mantar tariflerinde de farklı lezzet arayışlarına yönelen kullanıcılar, 2021
yılının son çeyreğinde Mantar Diblesi’ne oldukça ilgi gösterdi. Tarifin videosu
yalnızca Instagram’da 2 milyon kişi tarafından izlendi.
39
Köşe Yazısı Ocak -2022
Reklamın
kötüsü olur
Memnune DEMİREL
Gıda Mühendisi
demirelmemnune@gmail.com
www.memnunedemirel.com.tr
Biz markamızı tanıtmak sesimizi daha fazla duyurmak daha çok insana ulaşmak isterken,
tüketicilerde ihtiyaçlarının karşılanması beklentisi içerisindeler.
Firmamız bünyesindeki pazarlama departmanlarımız ya da işbirliği yaptığımız firmalar da
bu noktada devreye giriyorlar.
Tüm departmanlar firmamızı bir adım ileriye taşımak için varlar pazarlama ise bu fonksiyonu
dışında size para getiren departmanınız eğer verimli bir şekilde çalışabilirse.
Tabi ki iyi stratejilerle kazancınıza artı sağlayabilecekleri gibi kötü alınan pazarlama kararları
da olduğunuz yerin gerisine gitmenize sebep olacaktır. Hatta zararla kapatabileceğiniz
süreçlerle baş etmek zorunda kalmanız mümkün.
Teknolojideki gelişmeler, özellikle akıllı telefonların hayatımıza girişi, internete kolay ulaşabiliyor
olmamız işimizi kolaylaştırmaya başladı.
Akıllı telefonla ilk olarak 1996 yılında tanıştık. Fakat telefonlardaki asıl akıllanma süreci ise
uygulamaların telefona yerleşimiyle gerçekleşmiş oldu.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizde 50 milyon civarında akıllı telefon kullanıcısı var bu da
nüfusumuzun %60 larına denk geliyor ve sayı giderek artıyor.
Yine araştırma verilerine göre nüfusumuzun %75-80 kadarı da internet kullanıcısı.
Böyle geniş bir kitleye ulaşabilme imkânı elimizin altında dururken bundan faydalanmamak
büyük hata olur.
Artık geleneksel pazarlamanın basılı yayınları, tv ve radyo yayınlarına gerek kalmadan daha
fazla tüketiciye daha hızlı ulaşabilmemiz mümkün.
Reklamlar veya basılı yayınlarla belirli kitlelere belirli zaman aralıklarında ulaşabiliyorduk.
Dijitalle 7/24 ulaşabilme olanağına sahibiz.
Billboardlardaki reklamlarımız sadece o bölgeden geçenlere ulaşabiliyordu.
Bastırdığımız afişleri tüketiciye ulaştırabilmek için zaman ve iş gücü gereksinimi ortaya
çıkıyordu.
Anketler için kapı kapı dolaşmak zorunda kalıyorduk.
Tüm bunlara çok daha büyük bütçeler ayırmak zorundaydık, dijital pazarlama ise daha
düşük bütçelerle daha verimli sonuçlara ulaşmamızı sağlıyor.
Ufak değişiklikleri veya hataları dijitalde düzeltmek saniyelerimizi alıyor.
Tüketici yorumlarını anlık alamıyorduk. Sosyal medya pazarlamalarında anlık etkileşim
sağlayabiliyoruz.
Dijital pazarlama geleneksel pazarlamanın olumsuz tüm özelliklerini devreden çıkararak
bize ciddi anlamda bir tanıtım şansı veriyor.
Peki, kötü yapılan pazarlamalar bize ciddi kayıplarda verebilir demiştik?
Hatalarımız neler biraz bunu konuşalım:
Siz kimsiniz? Markanızın kimliği ne?
Marka üzerine konuşurken ona bir kimlik belirlemelisiniz demiştik.
Sizi tanımlayan kişiselleştiren bir kimliğiniz olmalı. Kurumsal yapınızın çizgileri net olmalı.
Duruma göre kimlik değiştirmeniz güven hissine zarar verecektir.
Öncelikle sizi tanımlayan özelliklerinizi netleştirin.
Her paylaşımda başka kişiliğe giren bir markanız olmasın.
Konumlandırmanızı iyi yapın, piyasa gündemini elinizde tutun!
Rakiplerinizin arasındaki yeriniz nerede bunu bilmelisiniz.
Onları iyi tanımalısınız her hareketlerini değerlendirmeli ve pazarlamada attıkları adımlar
eğer başarılı bir girişimse bunu hafife almamalı hızlıca harekete geçmelisiniz.
Asla rakiplerinizi küçümsemeyin. Her fikir değerlidir unutmayın küçümsediğiniz yerlerden
başa çıkamayacağınız güçlü fikirler çıkıp sizi aşağıya çekebilir.
40
Ocak - 2022
Köşe Yazısı
Stratejinizi Belirleyin
Planlama yapmadan; rüzgâr nereye götürürse diyerek asla yola
çıkmayın.
Beklentilerinizi sıralayın, hedefinizi belirleyin.
Hedefinize ulaşmak için karşılaşabileceğiniz zorluklar neler
bunları sıralayın ve karşılaşırsanız eğer başa çıkma yollarınız ve
B planınız hazır olsun.
Gerçek verilere dayanarak planlamanızı yapın.
Kısaca kendinize bir yol haritası çizin.
Hedef kitlenizi belirleyin
Siz kime ulaşmaya çalışıyorsunuz?
25-35 yaş aralığı veya sağlıkla ilgili meslek grubu diyelim; istatistiklere
göre bu kişiler hangi saat dilimlerinde akıllı telefonu
kullanıyor.
Hangi sitelerde reklamlarla kendilerine daha çabuk ulaşabilirsiniz.
Tüm detayları takip etmeli ve paylaşımları bunları dikkate alarak
hedefi 12 den vuracak atışlar yapmalısınız.
Hedef kitlenizi çok geniş seçmeyin. Bir içerik hazırladığınızda
hedef kitlenizi çok geniş tutarsanız, belki de hiç ulaşamayabilirsiniz.
Pazarlayacağınız ürününüz ne?
Piyasa araştırmalarında tercihler nasıl ilerlemiş.
Sizin mevcut müşteri potansiyelinizdeki dağılımda daha çok
kimler tercih etmiş bu ürünü.
Tüm bu verileri takip ederek gerçek kitleye ulaşmalısınız.
Gündemden faydalanırken hassasiyetlere dikkat
edin?
Pazarlama da gündemdeki olayları kullanıyorsanız itici ve yanlış
anlaşılmaya fırsat verecek içerikler ve kelimeler kullanmamaya
dikkat etmelisiniz.
Konu sizin anlatmaya çalıştığınızdan çok daha farklı yerlere
gidebilir alkış yerine çürük domateslerle karşılaşabilirsiniz.
Etkileşime Önem Verin
Paylaşımlarınıza olumlu veya olumsuz dönüş yapan insanların
fikirlerini önemseyerek kendileriyle iletişimde bulunun. İletişim
sağlamazsanız zamanla sizi görmezden gelmeye başlayacaklardır.
İletişimlerin gerçek olması önemli. Otomatik mesajı asla tercih
etmeyin.
Potansiyel müşterilere odaklanırken mevcut müşterilerinizi
unutmayın
Amacımız ürünümüzün satışını arttırmak. Daha çok tüketiciye
ulaşarak amaca ulaşmaya çalışıyoruz fakat bu arada mevcut
müşterilerimizi gözardı edebiliyoruz.
Onlara da ufak hediyeler veya promosyonlarla değerli olduklarını
hatırlatarak sadık müşterileriniz olarak kalmaya devam etmelerini
sağlamalısınız.
5 yıl önce bir bildirim aldım çiçek satışı yapan bir firmadan. Bir
yıl önce gönderdiğim doğum günü çiçeği üzerinden arkadaşımın
doğum gününü bana hatırlatıyordu.
Bu hatırlatma olmasa galiba gerçekten unutmuştum. Bu geri
dönüş ve hatırlatma çok hoşuma gitmişti.
Sosyal Medya sayfalarınızın güncelliğini korumaması
İnternet sitenizin ya da sosyal paylaşım sitelerinizin olmaması
kendi başına bir hata fakat site içerisinde güncel paylaşımlar
yapmıyor olmak da yapabileceğiniz en saçma hataların başında
geliyor.
Müşteri adına karar vermek
Firmayı siz kurdunuz veya yönetiyorsunuz, her şeyi siz biliyorsunuz
tamam.
Fakat müşteri yerine düşünecek kadar ileri gitmeyin lütfen.
Pazarlama alanında iyi olan firmalar veya yöneticilerin pik
yaptıkları noktada özgüvenle belki de sebebini gerçekten
anlayamıyorum yaptıkları en büyük hatadır bu. Kendi düşüncelerini
müşteri düşüncesi varsaymak. Yapmayın müşterilerin kendi
fikirleri hala var.
Mevcut analizlerinizi yapın
Müşterilerinizin önerileri, şikâyetleri üzerinden taleplere
odaklanın.
İçeriklerinizin etkileşimlerini değerlendirin.
Sadece reklam yapmaya odaklanmayın.
Yaptığınız reklam getirisini rakamlarla analiz edin.
Dürüst Olun
Paylaşımlarınızda yapamayacağınız vaatlerde bulunmayın.
Gerçeklerle ilerleyin, ne olursa olsun gerçek her zaman kazanır.
Firmanızı tanımayan kişilerin veya firmaların sizi
temsil etmesine izin vermeyin.
Eğer yola girişiniz böyle başlarsa sonuç zaten hüsran olacaktır.
Sizi tanımadan pazarlamanızı yapmaya çalışanlar genel olarak
kopya cümle ve içerikler seçeceklerdir.
Daha önce çok başarılı olan bir içerikti x firmada bunu deneyimlemiştik,
sizde de deneyelim?
Asla…
Sizi tanımlamayan kopya nitelikli içerikler sizi tanıyan mevcut
müşterilerinizi iteceği gibi potansiyel müşteriye de sizinle ilgili
olumsuz düşünceler oluşturacaktır.
Pazarlama sürecinde geleneksel yaklaşımla devam etmekte ısrarcı
da olsanız, teknoloji candır deyip avantajlarından faydalanarak dijitali
de seçseniz fark etmez sadece özgün olun.
Rakiplerimiz kıymetli dedik onları takip etmeliyiz piyasanın nabzını
elimizde tutmak için fakat taklit etmemeliyiz.
Başarılı bir reklam girişiminden, pazarlama stratejisinden esinlenerek
daha iyisini yapmaya çalışmak başka şey, başarılı olan bir
içeriği direk alarak uygulamak başka…
Zaman her şeyin üzerine çizgi çeker özellikle kopyaların.
Özgün fikirler sadece yıllar sonra bile akılda kalanlardır.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler.
Olur, en çok da reklamın kötüsü…
Sağlıkla Kalın
41
Teknoloji Ocak -2022
Bu alışkanlıklarınızdan
vazgeçin
En kötü10 siber
güvenlik alışkanlığı
2021 siber suçluların şu ana kadar en çok gelir elde ettikleri
yıllardan biri oldu. Geride bıraktığımız yılın sadece ilk yarısında
yaklaşık 19 milyar kayıt ifşa edildi. Yeni yıla başlarken, dijital
hayatımızı da gözden geçirmemiz, yeni kararlar almamız gerekiyor.
Siber güvenlikte dünya lideri olan ESET, yeni bir yıla başlarken
siber güvenlikle ilgili değiştirilmesi gereken on alışkanlığı belirledi.
İyi bir güvenlik anlayışı, kimlik dolandırıcılığı ve maddi kayıp
riskinin azalması anlamına geliyor. Bu dolandırıcılıkların maliyeti,
2020 yılında 56 milyar ABD dolarına ulaştı ve dolandırıcılıkların
çoğu çevrimiçi ortamda gerçekleşti. ESET uzmanları, 2022’de
siber hijyenin artırılarak dikkatli davranılmasınıve aşağıda
paylaşılan on kötü alışkanlığın bırakılmasını öneriyor:
1. Güncel olmayan yazılım kullanmak
Bilgisayarınızdaki ve cihazlarınızdaki işletim sistemlerinin,
tarayıcıların ve diğer yazılımların güvenlik açıkları, siber suçluların
saldırabileceği en iyi yerlerdir. Otomatik güncelleme işlevini etkinleştirdiğinizde
ve istendiğinde güncellemeyi onayladığınızda, bu
konu günlük hayatınızı çok fazla engellemez.
2. Zayıf parola güvenliği
Birden çok hesap için aynı parolayı kullanmak ve tahmin etmesi
kolay giriş bilgileri belirlemek, bilgisayar korsanlarına oldukça
fazla avantaj sağlıyor. . Mümkün olan tüm hesaplarda iki faktörlü
kimlik doğrulamaya (2FA) geçiş yapın.
3. Herkese açık Wi-Fi ağı kullanmak
Bugünlerde herkese açık Wi-Fi ağları daha fazla kullanılıyor. Ancak
bu riskli bir konu. Güvende olmak için ortak alanlardaki bu erişim
noktalarını kullanmaktan kaçınmalısınız. Kullanmak zorunda
olduğunuz durumlarda, genel ağa bağlıyken önemli hesaplarınıza
giriş yapmayın.
4. Tıklamadan önce düşünmemek
Kimlik avı, en çok gelir sağlayan dolandırıcılık türlerindendir.
Sosyal mühendislik olarak bilinen bir teknik kullanılır. Sosyal
mühendislikte saldırganlar, kurbanlarını kandırarak kötü amaçlı
bir bağlantıya tıklamasını veya kötü amaçlı yazılım yüklü bir eki
açmasını sağlamaya çalışır. Gelen e-postanın gerçek olduğundan
emin olmak için gönderen kişiyi veya şirketi iki kere kontrol edin.
5. Tüm cihazlarda güvenlik kullanmamak
Gelir sağlayan siber tehditlerin bulunduğu bir çağda bilgisayarlarınızda
ve mobil cihazlarınızda saygın bir sağlayıcının
kötü amaçlı yazılımlara karşı korumasını kullanmalısınız.
6. Güvenli olmayan web sitelerini kullanmak
HTTPS sitelerinde, web tarayıcınızdan girdiğiniz siteye giden
trafiği korumak için şifreleme kullanılır. Bunun iki amacı vardır.
Web sitesinin gerçek olduğunu, kimlik avı veya dolandırıcılıkla
ilgili bir web sitesi olmadığını doğrulamak; siber suçluların
parolalarınızı ve finansal bilgilerinizi çalmak üzere iletişimlerinize
gözetlemediğinden emin olmak. Günümüzde birçok kimlik avı
sitesi HTTPS kullandığından bu yüzde 100 garanti yöntem değildir.
Ancak iyi bir başlangıçtır. Her zaman kilit sembolünün olmasına
dikkat edin.
7. İş ve özel hayatınızı paylaşmak
Birçoğumuz son iki yılın büyük bir kısmını, iş ve özel hayatlarımızı
birbirinden ayıran keskin çizginin kaybolduğu, iki tarafın birbirine
karıştığı bir şekilde yaşadık. Bu çizgi belirsizleştikçe siber riskler
de artıyor. Tüketici alışverişine yönelik sitelere ve diğer sitelere
giriş yapmak için iş e-postalarının ve parolaların kullanımını
düşünün. Bu sitelerdeki verilerin güvenliği ihlal edilirse ne olur?
Bilgisayar korsanları, kurumsal hesaplarınızı ele geçirebilir. Ayrıca
iş için güvenli olmayan kişisel cihazların kullanılması da riski artırır.
8. Telefonda bilgilerinizi paylaşmak
Sesli kimlik avı olarak da bilinen sesli kimlik hırsızlığı, e-posta
ve SMS tabanlı kimlik avı hırsızlığında olduğu gibi kullanıcıları
kandırıp bir şeye tıklamalarını sağlamak üzere sosyal mühendisliği
kullanır. Dolandırıcılar, saldırıyı gerçek bir iletişim gibi göstermek
için genellikle gerçek numarayı gizler. Başlıca kural, telefonda
hiçbir hassas bilgiyi paylaşmamaktır. Kim olduklarına ve nereden
aradıklarına bağlı olarak, arayan kişinin verdiği numarayı kullanmadan
şirketi doğrudan arayarak bilgileri kontrol edin.
9. Yedekleme yapmamak
Fidye yazılımı, her yıl şirketlere yüz milyonlarca dolara mal oluyor.
Dolayısıyla, bazen tüketicileri bekleyen birçok varyant olduğunu
unutuyoruz. Düzenli yedekleme, kötü durumlarla karşılaşmanız
ihtimaline karşı içinizin rahat olmasını sağlar.
10. Akıllı telefonunuzu korumamak
Avrupa’daki evlerin neredeyse üçte biri sesli asistan, akıllı
televizyon ve güvenlik kameraları gibi elektronik cihazlarla
donatılmıştır. Ancak sağladıkları bağlanabilirlik ve makine zekası
özellikleri, bu cihazların suçlular için ilgi çekici bir hedef
haline gelmelerini de sağlar. Bu cihazları güvende tutmak için,
başlangıçtaki varsayılan parolaları değiştirin.
42
Ocak - 2022
Mevsime göre iş seçimi dönemi başladı
Kışın garsonluk yazın kuryelik yapıyorlar
Pandeminin etkileri sektörlerin dinamiklerini değiştirmeye
devam ediyor. Pandeminin yarattığı zorunlu
değişimlerden olumlu ya da olumsuz olarak en çok
etkilenen sektörler için adayların ve şirketlerin tercihleri
de günden güne değişiyor. Adaylarla işvereni bir araya
getiren uygulama 24 Saatte İş, bu değişimi inceledi.
Buna göre, yeme-içme ile kurye ve lojistik sektörleri
arasında sezonluk iş değişimi başladı. Çalışanlar kışın
garsonluk yazın kuryelik yapmayı tercih ediyorlar.
Pandemi, sektörel dinamikleri alt üst etmeye devam
ederken adayların ve şirketlerin tercihleri de günden
güne değişiyor. Bu dönemde e-ticaret ve paket servisin
artmasıyla beraber kurye ve lojistik sektörü altın çağını
yaşamaya başladı. Yeme-içme sektörü ise bu durumun
tam tersini yaşadı. Pandemi nedeniyle alınan önlemler
kapsamında kapanmalar ve kısıtlamalar yeme-içme
sektörünü olumsuz etkiledi. Biri düşüşte diğeri yükselişte
olan bu iki sektör pandeminin getirdiği değişimlerle birlikte
günümüzün en çok tartışılan konusu. Bir taraf artık
kalifiye eleman bulmakta zorlanırken diğeri gelen başvurulara
yetişemedi. Ancak aşılamanın hızlanması, görece
sektörlerin pandeminin ilk zamanlarına göre daha rahat
bir nefes alması buradaki dengeleri de tekrar değiştirdi.
Sezonluk iş değiştirme gündemde
İncelemelerine göre kuryelerin, kışın sert geçen hava
şartları ve mesleğin bu mevsimde arz ettiği riskler
dolayısıyla garsonluğu tercih ettiğini belirten 24 Saatte İş
kurucu ortağı Gizem Yasa, şunları söyledi:
“Uygulamamızdaki kurye deneyimli adayların başvurularını
inceledik. Bahar aylarıyla beraber kurye ilanlarına
olan talebin kış aylarına göre yüzde 60 daha fazla
olduğunu gördük. Yeme içme sektörünün ilanlarında
ise durum tam tersi. Kış aylarında garson ilanlarına olan
talep artıyor. Yani garson ilanlarını kış aylarında yüzde
45 daha fazla başvuru alıyor. Son dönemde yeme içme
sektöründe ilan veren şirketler şimdilik durumdan
memnun.”
Kuryeler ‘sektörde her daim açık var’ düşüncesinde
Bu değişimi bir de adayların gözünden görmek için bir
anket yaptıklarını belirten 24 Saatte İş kurucu ortağı
Mert Yıldız, anket sonuçlarını şöyle değerlendirdi:
“Anket sonuçlarında, kuryelerin kış aylarında hava
şartları ile mücadelesinin azımsanmayacak kadar zor
olduğunu bu yüzden bu dönemde geçimlerini sağlamak
için dönemsel olarak farklı sektörleri tercih ettiklerini
gördük. Yeme içme sektöründe eleman açığının fazla
olması ve bu sebeple şartların adayların lehine değişmesi
de adayları buraya yönlendirdi. Yağmurlu ve soğuk
havalarda zamanla yarışan kuryeler, paketleri yetiştirme
çabasının hayati tehlikesinin olduğunu da vurguladı.
Tercih yapma şansı olan kuryelerin ise ‘kışın kuryeliğe
biraz ara veririm, havalar ısınmaya başlayınca da tekrar
kuryeliğe dönerim, nasıl olsa sektörde her daim açık var’
algısının oldukça yaygın olduğunu gördük.”
Şirketler için en önemli olan şey adaptasyon
Şirketler için adaptasyonun önemine dikkat çeken Yıldız,
“Şirketler için en önemli olan şey adaptasyon. Özellikle
yeme içme sektöründeki iş verenler uzun dönem
eleman değil de dönemsel ve part time (yarı zamanlı)
iş arayanlara da şans vermeli. Adaylar artık tek bir işte
yıllarını geçirmek istemiyor. Şartları değerlendiriyor ve
ona göre bir tercih yapıyor. Hal böyle olunca da iş verenlerin
bu değişime hızlıca uyum sağlaması şart” dedi.
kaynakları
43
insan
İş dünyası Ocak -2022
İşini büyütmek
isteyenlere
7 öneri
Bir işletmeyi büyütmek gerçekten zor ve çaba gerektiren
bir süreçtir. İşletmenin hem ayakta durması hem
de büyümesi için aynı anda müşteri yönetimi, tedarik,
pazarlama, satış, personel ilişkileri gibi birçok farklı
alanı yönetmesi gerekmektedir. Bu süreçlerin birlikte ve
doğru yürütülmemesi, işini büyütmek isteyenler için en
önemli engel durumundadır. Fakat atılacak ve maliyeti
düşük adımlar, hem finansal olarak hem de yeni müşterilere
ulaşmak özelinde işletmelere değer yaratmaktadır.
150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet
veren Generali Sigorta, işini büyütmek ve daha fazla gelir
elde etmek isteyenlere öneriler sundu.
Müşteri yönetim sistemleri kullanın
Değişen müşteri beklentilerini anlamak ve bu beklentilere
yönelik adımlar atmak her işletmenin kafa yorduğu
önemli başlıklar arasında yer alıyor. Günümüzde işletmeler
değişen müşteri beklentilerini merkeze koyarak
işlerini bir adım öteye taşıyabilmektedir. Müşteri beklenti,
deneyim ve şikayetlerini zamanında dikkate almayan
işletmeler ise rekabette bir adım geriye düşmektedir.
Müşterilerinin kolayca analizlerini yapabilmek ve yapılan
analizler dahilinde kişiselleştirişmiş ürünler sunabilmek
açısından, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) yazılımları
kullanmak da işletmelere artı değer sunmaktadır.
ERP yazılımları kullanın
Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) yazılımları, işletmelerin
muhasebeden tedarik zincirine, proje yönetiminden
risk yönetimine kadar günlük iş faaliyetlerini yönetmek
için kullanılan yazılımlardır. Bu yazılımları kullanmak
departmanlar arası veri akışını hızlandırmanın yanı sıra
iş süreçlerinin yüksek yüzdelerle ilerlemesine de olanak
sağlamaktadır.
Pazarlamaya ve dijital pazarlamaya bütçe
ayırın
Günümüzde üretilen ürünlerin veya hizmetin kalitesi
ne kadar iyi olursa olsun pazarlamayı iş süreçlerinin
merkezine koymamak, bu ürün ve hizmetlerin müşteriler
tarafından bilinirliğini doğrudan etkilemektedir. İşletmelerin
makul bütçeler ayırarak sosyal medya reklamları
ile hedef kitlelerine ürün ve hizmetlerini tanıtmaları
mümkündür. Ayrıca web sitesine trafik çekecek arama
motoru optimizasyonu, Google Ads reklamları gibi alternatif
yöntemler de işletmelerin gelirlerine katkı sunmaktadır.
Gelişime odaklanın
İşinizle ilgili olan her türlü bilgiyi öğrenmek için mümkün
olan tüm zamanınızı ayırın. Online kaynaklar, haberler,
piyasa göstergeleri, dergiler gibi tüm kaynakları
mümkün olduğunca takip edin. Hem sektör hem de
işinizi etkileyebilecek dinamiklere dair bilgi sahibi olmak,
işletmeyi rekabetten uzak tutabilecek kararlar vermenin
önüne geçecektir.
Çalışmalarınızı analiz edin
Günümüzde işletmelerin yaptığı en büyük hataların
başında raporlamaya yeterli derecede önem vermemek
ve mevcut raporların analizine yeterli zamanını
ayırmamak gelmektedir. Çünkü raporlama yapmak;
neyin hangi bütçe ile yapıldığını, nelerin başarıya
uğradığını, başarısız gözüken alanların, hizmetlerin
neler olduğunu görmeyi sağlar. Raporların sunduğu
veriler ekseninde iş süreçlerinin planlanması ve
yürütülmesi ise hem kısa hem de uzun vadede işletmeye
pozitif katkı sunar.
Satış ortaklıkları kurun
Satış (affiliate) ortaklığı pazarlaması, bir işletmenin ürün
veya hizmetlerini nihai kardan küçük bir pay alacak
üçüncü taraflar aracılığıyla satmasını ifade eder. Diğer
bir deyişle işi büyütme sürecinde diğer işletmelerden
destek alınmasını sağlar. Bu yöntemin en çok uygulandığı
alanlardan biri ise günümüzde e-ticaret. Bu alanda
gerçekleştirilecek iş birlikleri ve satış ortaklıklarıyla
işletmelerin ek gelir elde etmeleri mümkündür.
Modüler sigortaları inceleyin
Günümüzde her KOBİ’nin ve esnafın ihtiyaç duyduğu
esneklik esasına göre tasarlanan modüler sigortalar da
işletmelerin büyümesini doğrudan etkiliyor. Bu modüler
sigortalardan biri olan ve Generali Sigorta’nın Türk
sigortacılık sektöründe ilk olma özelliği taşıyan ürünü
“Ekmek Teknem Sigortası”, pandemi döneminin getirdiği
olumsuz koşullarda KOBİ ve esnafların müşterilerine,
çalışanlarına, makinelerine, elektronik
cihazlarına ve hatta işletme kârlarına dair endişelerini
ortadan kaldırıyor.
44
25-27 MAYIS 2022
İSTANBUL KONGRE MERKEZİ - ICC
ACE OF M.I.C.E. EXHIBITION BY TURKISH AIRLINES
‘’SÜRDÜRÜLEBİLİR
GELECEK İÇİN’’
TEMASI İLE 9. KEZ KAPILARINI AÇIYOR!
15.000 profesyonel
ziyaretçisi, katılımcılarımıza
özel oluşturulan Hosted
Buyer Lounge alanında 160
ulusal-uluslararası satın alıcı
ile B2B toplantılar, yepyeni
perspektifler açan oturum
programları, network
aktiviteleri ve birbirinden
renkli içerikleri ile benzersiz
bir MICE deneyimi yaşamaya
hazır mısın?
#aceofmice
45
Faydalı bilgiler Ocak -2022
Araç sahiplerinin hayatlarını
kolaylaştıracak 7 bilgi
Günümüzde kullanılan ve hayatı kolaylaştıran arabalar pek çok özelliğe ve faydaya sahiptir.
Günlük hayatın önemli parçası haline gelen arabalar hakkında sahip olunacak bazı bilgiler araç
sahiplerinin hayatını kolaylaştırmanın yanı sıra maddi kayıplarından da önüne kolayca geçmektedir.
150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, araç sahiplerinin
hayatlarını bir nebze de olsa kolaylaştıracak ve olası masrafların önüne geçecek öneriler
paylaştı.
Hangi motor yağı aracım için uygun?
Çoğu otomobil kullanıcısı motor yağının araç için önemi ve işlevi konusunda bilgi sahibi değildir.
Motor yağının aracın motorundaki en önemli özelliği aşınmayı önlemesidir. Motor yağı seçimi
yaparken araç için uygun olan yağ belirlenmelidir. Uygun yağa dair bilgileri aracın kullanma
kılavuzunda kolayca bulmak mümkündür.
Lastikleri nasıl şişirmeliyim?
Araç kullanıcıları lastiklerin gereğinden az ya da fazla şişirilmesinin yakıt tüketiminde tasarruf
sağlayacağını düşünür. Ancak lastiklerin hava basıncının az ya da fazla olması yakıt tüketiminde
tasarruf sağlamadığı gibi lastiğin kendisinin yanı sıra aracın sürüş şeklini de önemli oranda
etkiler. Bu nedenle doğru lastik hava basıncı için mutlaka otomobilin kitapçığı kontrol edilmeli
veya servis yetkilisinden bilgi ve yardım alınmalıdır.
Su kaçaklarının önüne nasıl geçebilirim?
Araçların silindir, devir daim pompası gibi farklı aksamlarında su kaçakları meydana gelebilir.
Ani arızalanmalara neden olan bu su kaçaklarının önüne geçmek için hortumların eskimiş veya
yıpranmış olup olmadığı belirli aralıklarla kontrol edilmelidir.
Olası bir yangının önüne nasıl geçebilirim?
Araçlarda oluşan yangınlar oldukça tehlikelidir ve bunun için mutlaka önlemlerin alınması
gerekir. Araçta yangın çıkmasının nedenleri arasında benzin hortumlarının yıllar geçtikçe aşınmaya
uğraması ve fren baltalarında oluşan ısınmalar yer almaktadır. Herhangi bir yangına maruz
kalmamak için bu iki noktanın kontrolü de önem taşımaktadır.
Araçta direksiyon titremesi olursa ne yapmalıyım?
Araca hareket için komut veren direksiyon hem sürüş güvenliği hem de sürüş konforu için büyük
önem taşır. Motorlu araçlarda direksiyon titremesi gibi direksiyon sorunları görülebilir.
Bu durum, genelde eskimiş ya da hasarlı motor takozlarından kaynaklıdır. Araçta direksiyon
titremesi varsa hızlıca oto servis desteği alınmalıdır. Aksi halde kısa süre içinde aracın farklı
parçalarında da sorun ortaya çıkma ihtimali söz konusudur.
Fren lambası yanmıyorsa ne yapmalıyım?
Fren lambasının yanmıyor olması ampulün çalışmamasından, sigortalardaki olası problemlerden
ya da fren müşürünün arızalanmasından kaynaklanabilir. Fren lambası yoldaki diğer taşıtlar ile
iletişim için kritik bir ikaz cihazı olduğundan yokluğunda mümkünse trafiğe çıkılmamalı ve en
kısa süre içerisinde tamir edilmelidir.
Kasko neden önemli?
Ani araç arızalarından kaynaklanan yolda kalma durumlarında kasko sigortası yardımıyla sigorta
şirketlerinden kolayca yardım desteği alınacağı, can ve mal güvenliğinin sağlanacağı unutulmamalıdır.
46
Ocak - 2022
Mekan
Sait Restoran’da
unutulmaz
bir gastronomi deneyimi
Balık ve deniz ürünlerini özgün reçetelerle ustaca yorumlayan
Bodrum klasiği Sait Restoran,güçlü menüsünde yer alan en özel
lezzetleri şehrin yeni mahallesi Galataport İstanbul’da misafirleriyle
paylaşmaya devam ediyor. Sezonun en taze balıkları, organik
Ege otlarıyla hazırlanan salatalar, farklı aromalarıyla iştah kabartan
mezeler ve enfes tatlılar şık sunumlarla birleşerek tüm misafirlere
unutamayacakları bir gastro şölen yaşatıyor.
Bodrum Yalıkavak’tan sonra ilk kez İstanbul’a gelerek, Galataport
İstanbul’da kapılarını açan Sait Restoran imza lezzetlerini misafirleriyle
paylaşmaya devam ediyor. Sezonun en taze ürünlerinin kullanıldığı
ve mevsimle uyumlu reçetelerin yer aldığı güçlü menüsüyle
misafirlerinden her zaman tam not alan Sait Restoran, mevsimsel
uyumun öne çıktığı imza lezzetlerine yeni tatlar eklemeye devam
ediyor. Deniz ürünleri konusundaki uzmanlığıyla ayrıcalığını her
zaman koruyan Sait Restoran, rafine lezzetler arayanların değişmez
adresi oluyor.Ana yemekler arasında; özel bir sunumla servis edilen
ızgara levrek,deniz mahsullü karakılçık pilavı öne çıkarken, ızgaralarda;
ızgara ahtapot, ızgara levrek, pastırmalı ve mozerellalı jumbo karides
yoğun ilgi görüyor. Sait Restoran’a özgü tereyağı ve sarmısaklı
kara midye çorbasıana yemeğe sıcak bir çorbayla başlangıç yapmak
isteyenlerin favorisi olurken, somon çello, torik lakerda, şevket-i
bostan, enginar kalbi ve balık kokoreç de Sait menüsünün en sevilen
lezzetleri olarak öne çıkıyor.Yemeğin tatlı sonları için birbirinden
lezzetli seçeneklerin yer aldığı menüdeSait yorumuyla sunulan
şekerpare, mutlaka denenmesi gereken tatlılar arasında yer alıyor.
Boğazın maviliği sizi çağırıyor
Bodrum Yalıkavak’tan sonra kısa süre önce Galataport İstanbul’da
kapılarını açan Sait Restoran, denizden sofraya taşıdığı taze deniz
ürünleri ve sezon balıklarının yanı sıra, ev yapımı taze makarnaları,
kırmızı et severlere özel seçenekleri, ızgara ve zengin meze çeşitleriyle
her misafirin damak tadını yakalamayı başarıyor.
47
Kısa...kısa...kısa Ocak -2022
Ibaktech Fuarı
uzak ülkeleri
Türkiye’ye çekecek
Kendi alanında Dünya’nın ikinci büyük fuarı olma özelliğine sahip
13.Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata
ve Teknolojileri Fuarı (IBAKTECH), 10-13 Mart tarihleri arasında
İstanbul Fuar Merkezi İFM’de gerçekleşecek. Ticaret Bakanlığı’nın
uzak ülkelere yönelik ihracatı artırma stratejileri kapsamında
harekete geçen Messe Stuttgart Ares Fuarcılık, düzenlediği fuar
kapsamında bu ülkeleri Türkiye’ye çekmeyi hedefliyor.
Türkiye’nin açıklanan 18 uzak ülkeye olan dış satımı geçen yıl
bir önceki yıla göre yüzde 42,2 artış göstererek 27 milyar doları
geçti. Bu kapsamda, düzenlenen fuar,yarattığı iş hacmi ile büyüyen
Türkiye pazarında ve tüm Avrasya bölgesinde sektörünün en
önemli etkinliği konumunda bulunuyor.
Belirlenen stratejilerle hedefimiz oldukça yüksek
Ticaret Bakanlığı, uzak ülkelere hizmet ihracatının geliştirilmesine
yönelik çalışmaları hızkesmeden devam ediyor. Çalışma,
Türkiye’nin fazla olan dış ticaret açığının kapatılmasına yönelik
olarak geleneksel pazarın dışında kalan uzak ülkelere fuarcılık
ihracatımızın artırılması için bir strateji belgesi oluşturulmasını
kapsıyor.
Dış ticaret açığının kapatılması için harekete geçtiklerini dile
getiren Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Genel Müdürü Ufuk
Altıntop, “Bu strateji doğrultusunda yapmış olduğumuz çalışmalar
ile fuara; Güney Amerika, Nijerya, Kongo, Togo, Etiyopya,
Nepal, Hindistan, Çin. Bengladeş, Peru, Bolivya, Uruguay, Fransız
Guyanası, Arjantin, gibi pek çok uzak ülkeden katılım gerçekleşecek.
Geçtiğimiz yıllarda, fuara 115 ülkeden ziyaretçi katılım gösteriyordu.
Eklenen ülkeler ile birlikte, bu yıl daha fazlasını hedefliyor
olacağız. Ülkelerden gelen katılımcılar ile güzel iş birliklerine imza
atılacağına inanıyoruz” diye konuştu.
35 bin metre karelik alanda 1000’in üzerinde katılımcı ve markayı
ağırlayacak fuarda, sektördeki son teknolojiye sahip ürünler
de sergilenecek. Fuara, bu yıl ise 80 binin üzerinde ziyaretçi
bekleniyor.
Minik süt beslenme çantasına girdi talep patladı
Türkiye’de koronavirüs tedbirleri altında devam eden 2021 –
2022 eğitim döneminde öğrencilerin gelişimine destek olan en
önemli gıda ürünü süt ve süt ürünleri olmaya devam ediyor. Anne
babalar çocuklarının beslenme çantalarına
küçük kutu sütleri koymayı ihmal etmiyor.
Bu sebeple Teksüt 200 ml.’lik hem sade
süte hem de meyveli süte büyük talep artışı
yaşandığını açıkladı.
Evde çalışma imkanlarının artması ve pandemi
döneminde bağışıklık sisteminin güçlü
tutulması yönündeki bilinçlenme sebebiyle
süt ve süt ürünlerine yoğun talep devam
ediyor. Okulların açılmasıyla birlikte anne
babalar çocuklarının zihinsel ve fiziksel
gelişimi için sütü tercih ediyor.
Türkiye’de 65 yıldır kaliteli ve lezzetli süt
ve süt ürünleri sunan Teksüt, pandemi döneminde bağışıklık
sisteminin hepimizin sağlığı için peynir, süt, yoğurt ve kaymak gibi
ürünlere talebin sürdüğünü açıkladı. Yetişkinlerin yanında çocuklarımızın
hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerine yardımcı olan
süt ve süt ürünlerinin tüketimi büyük önem kazanıyor. Teksüt,
özellikle çocukların beslenme çantalarına konulan 200 ml.’lik
minik kutu sütlere büyük talep olduğunu
ve anne babaların tercihini Teksüt’ün sade
ve meyveli sütlerinden yana kullandığını
açıkladı.
Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat
Keleş, sütün sadece çocukluk ve gelişme
dönemlerinde değil, her yaşta içilmesi
gereken bir besin olduğuna dikkat çekerek,
“Sütün, çocukların hem fiziksel büyümesini,
kemik gelişimini hem de zihinsel gelişimini
sağlıklı bir şekilde tamamlanmasında
önemli rolü var. Bu nedenle anne babaların
çocukları için güvenli ve sağlıklı ambalajlarda
sunduğumuz sütleri tercih etmesi bizi
sevindiriyor. Yeni eğitim-öğretim döneminin açılmasıyla birlikte
200 ml.’lik sütlere aşırı bir talep yaşıyoruz.” dedi.
48
Ocak - 2022
Kısa...kısa...kısa
Metro Türkiye, gıda güvenliğini sağlama
amacıyla başlattığı “Tabağında Ne
Var?” projesi ile 3. Altın Kaşık Gastronomi
Ödülleri'nde "Pandemi Dönemi En İyi
Sürdürülebilirlik Projesi" ödülünü almaya
hak kazandı.
Pandemi ile birlikte artan gıda güvenliği
talebine yönelik olarak başlattığı “Tabağında
Ne Var?” projesi ile Metro Türkiye, toplam
8.500 adet ürünü kapsayan, 430 taze
sebze ve meyve çeşidinin tarladan sofraya
uzanan hayat hikayesini, 15 farklı kriterdeki
bilgilerini kendi geliştirdiği dijital izlenebilirlik
sistemiyle sunarak müşterilerinin
tükettikleri gıdalarla ilgili olası tüm sorularını
yanıtlıyor.
“Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen”
Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng
‘’Tabağında Ne Var?’’ hareketi ile aldıkları
‘’Pandemi Dönemi En İyi Sürdürülebilirlik
Projesi’’ ödülüne ilişkin yaptığı konuşmada
şunları kaydetti: “Metro Türkiye olarak 30
yılı aşkın süredir gerçekleştirdiğimiz tüm
faaliyetlerin merkezine sürdürülebilirliği
yerleştirmeyi kendimize ilke edinmenin
verdiği sorumlulukla Türkiye’de ilk kez
2014 yılında kırmızı ette başlattığımız izlenebilirlik
çalışmalarımızın kapsamını bu yıl
“Tabağında ne var?” hareketi ile daha da
genişlettik. Tüketicilere “Gıdaların izini sür,
bilgiyle beslen” diyerek et, balık ve baldan
sonra tüm meyve ve sebze ürünlerimizi
de izlenebilirlik çalışmalarımıza ekledik.
Yaklaşık 200 tedarikçimizle birlikte 1.550
tarla ve binlerce dönümlük üretim alanını
sistemimize dâhil ederek 430 meyve
sebze çeşidinde kendi geliştirdiğimiz dijital
izlenebilirlik sistemi sayesinde %100 izlenebilirlik
sağladık ve tüketicileri bilgiyle de
beslemek üzere gıda ürünlerinin tarladan
sofraya olan hikayesini şeffaflıkla paylaştık.
“Tabağında Ne Var?" hareketimizin
kıymetli Mutfak Dostları Derneği Jürisi
tarafından yapılan değerlendirmede bu
yıl "Pandemi Dönemi En İyi Sürdürülebilirlik
Projesi" ödülüne layık görülmesinden
mutluluk ve gurur duyuyoruz. Bu değerli
ödül, "Tabağında Ne Var?" hareketimizle
ne kadar doğru yolda ilerlediğimizi bizlere
bir kez daha göstermiş oldu.”
Metro Türkiye’nin
‘Tabağında Ne Var?’
hareketine ödül
Paslanmaz çelikte ek gümrük vergisi düşürüldü
2021 yılını yaklaşık 6,5 milyar dolar ihracatla kapatan züccaciye
sektörünün temsil ettiği 8 ürün grubundan biri olan paslanmaz
çelikte, yüzde 12’lik ek gümrük vergisi Ticaret Bakanlığı
tarafından yüzde 8’e düşürüldü. Sektörün çatı derneği ZÜCDER
(Züccaciyeciler Derneği), yurt içinde sadece 1/3’ünün üretildiği
ve 2/3’ünün ithal edildiği paslanmaz çelikte yüzde 4’lük indirimin
sektör için can suyu olduğunu belirtti.
Türkiye’nin 4,5 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla, dış ticaret
fazlası veren 5. sektörü olan züccaciye sektörü, 2021 yılını yaklaşık
6,5 milyar dolar ihracatla kapattı. Sektörün temsil ettiği 8 ürün
grubundan biri olan ve yaklaşık 1 milyar dolar ihracatla en çok
ihraç edilen 3. ürün grubu olan metal sofra ve mutfak eşyalarındaki
ham maddedeki ek vergiler için önemli bir adım atıldı. Ticaret
Bakanlığı tarafından ek gümrük vergisi, yüzde 12’den yüzde 8’e
düşürüldü. Konuyla ilgili açıklama yapan ZÜCDER Başkanı Mesut
Öksüz, “Ham maddeler üzerindeki ek gümrük vergileri üreticilerimiz
üzerinde büyük bir yük. Özellikle yurt içinde üretimi yeterli
olmayan, sadece 1/3’ünün üretildiği ve 2/3’ünün ithal edildiğipaslanmaz
çelikte yüzde 12 ek gümrük vergisi ödemek zorundaydık.
ZÜCDER ve İMMİB olarak bu sorunumuzu her platformda
dile getiriyorduk. Ticaret Bakanlığı, sektörümüzü duyup yüzde 12
ek gümrük vergisini yüzde 8’e düşürdü. Yüzde 4’lük bu indirim,
sektörümüz için can suyu olacaktır” dedi. Ek gümrük vergisinin
fiyatlara nasıl yansıyacağı konusunda ise Öksüz, “Ham maddedeki
ek gümrük vergileri, kurdaki, enerji ve işçilik maliyetlerindeki artış
dolayısıyla 2022’de fiyatlarda bir artış bekleniyordu. Ancak ek
gümrük vergisinde getirilen bu yüzde 4’lük indirim, yeni fiyatlara
geçişte fiyat artışının minimum seviyede olmasını sağlayacaktır”
açıklamalarında bulundu.
Sektörün gözü önünde olmak
için size yeter
49
Ocak -2022
Unutkanlık hakkında
bilinmesi gereken
6 önemli nokta
sağlık
Gözündeki gözlüğü arayanlar mı? Elinde çay bardağı
ile garsona ‘çayım gelmedi’ diye seslenenler mi?
Telefonun ucunda beklerken kimi aradığını unutanlar
mı? Pek çoğumuzun gülerek paylaştığı unutkanlık
anıları çoğunlukla masum olsa da, ciddi bir sağlık sorununa
da işaret edebiliyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp
Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat
Aksu modern çağın yaygın sorunu unutkanlık hakkında
bilinmesi gereken 6 önemli noktayı anlattı.
Bu faktörler unutkanlığa yol açabiliyor
Yapılan bilimsel çalışmalar, yoğun ve stresli ortamda
çalışmanın bilgi işleme sürecini olumsuz olarak etkilediğini
ve unutkanlığa neden olabildiğini gösteriyor.
Yaşam koşullarındaki olumsuzluklar, hareketsizlik,
sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı kilo, sigara ve
alkol tüketimi ile yetersiz ve kalitesiz uyku da unutkanlığı
artıran önemli nedenler arasında yer alır.
Unutkanlıkta tehlike sinyalleri
Bazı unutkanlıklar masum değildir. Örneğin; evin yolunu
bulamamak, çok yakın arkadaşının adını sık sık
unutmak, kaybolma sorunu yaşamak, günlük bakım
işlerini unutmak gibi sorunlar tehlikeye işarettir. Her
unutkanlık tedavi edilemeyen bir hastalığın göstergesi
değildir. Yeter ki bu durumun tanısı doğru bir
şekilde konulsun ve kalıcı hasar oluşmadan tedaviye
başlanılsın.
Her unutkanlık Alzheimer’e işaret etmez
Bütün unutkanlıklar Alzheimer’e işaret etmez. Unutkanlık
bir yakınma ve belirtidir. Dolayısıyla ilk belirlenecek
olan ‘unutkanlık’ belirtisinin bir hastalık
olup olmadığının belirlenmesidir. Eğer unutkanlık bir
hastalık belirtisi olarak belirlenir ise, ikinci yapılacak
şey, bunun ne tür bir hastalığa bağlı olarak ortaya
çıktığını belirlemektir. SUnutkanlık çok sayıda başka
hastalığa da bağlı olabilir.
Bu hastalıklar unutkanlığa yol açabiliyor
Unutkanlık; Alzheimer hastalığı dışında, damar tıkanmalarında,
tiroit bozukluklarında, B12 vitamini, folik
asit gibi bazı vitaminlerin veya maddelerin eksikliklerinde,
kalp hastalığı, karaciğer hastalığı, böbrek
hastalığı gibi başka organların hastalıklarının beyni
etkilemesi durumunda ve Parkinson hastalığı gibi
santral sinir sisteminin diğer hastalıklarında da görülür.
Bunların dışında genetik veya santral sinir sisteminin
yıkımına yol açan bazı nadir hastalıklarda da unutkanlık
hastalığın erken belirtilerinden biri olarak görülebilir.
Beslenme tarzı beyni doğrudan etkiliyor
Aslında bir tek unutkanlık için değil, beynin genel
olarak sağlıklı olması için bazı beslenme önerileri
önemlidir. Örneğin; diyette tuzun kısıtlanması,
damar sertliğine yol açacak gıdalardan kaçınılması,
alkol ve tütün kullanılmaması, özellikle B vitaminleri,
demir, magnezyum olmak üzere beynimiz için gerekli
elementlerin yeterli miktarda alınması vb. sinir sistemimizin
sağlıklı olması için uygun beslenme önerileridir.
Sık sık unutmaktan yakınıyorsanız
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu “Bellek beynin
çok önemli bir işlevidir ve değişik beyin bölgelerinin
koordine çalışması ile oluşur. Unutkanlık ise; bellekte
bulunan bilgilerin bir şekilde yok olması sürecidir. Kişiye
rahatsızlık veren unutkanlıklar sık sık tekrarlanıyorsa
bu kişilere mutlaka bir nörolojik değerlendirme
yaptırmalarını öneririm. ” diyor.
50
Ocak - 2022
Kısa...kısa...kısa
Türkiye’de bir ilk olan proje,worldstar 2022’de
440 proje arasından ödül getirdi
Etapak geri dönüştürülmüş
Pet şişelerden etiket üretti
Özgörkey Holding bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Etapak
Ambalaj tarafından geliştirilen “Geri Dönüştürülmüş PET ile
Üretilmiş Sarmal Etiket” projesi, Dünya Ambalaj Örgütü tarafından
düzenlenen “WorldStar 2022” yarışmasında 440 proje arasından
ödüle layık görüldü. Proje kapsamında geri kazanılan atık pet şişelerden
sarmal etiket üretiliyor. Böylece hem etiket üretiminde
bir tür petrokimya ürünü olan OPP kullanımının önüne geçiliyor
hem de etiketler geri dönüşüme kazandırılıyor. Etiket ve pet şişe
birlikte dönüştürülebiliyor
Coca-Cola İçecek fikir önderliği ve Meltem Kimya işbirliği ile
Etapak Ambalaj Ar-Ge Merkezi’nde geliştirilen proje kapsamında,
geri dönüşümden toplanan pet şişeler, etiket formunda
dönüştürülerek şişe üzerinde kullanılabiliyor. Bu şişeler tüketicinin
kullanımından sonra yeniden geri dönüşüm döngüsüne giriyor.
Üstelik etiketler de pet malzemeden üretildiğinden, geri dönüşüm
esnasında pet şişe ile birlikte yeniden kazanılabilir forma dönüşüyor.
Armağan Özgörkey: “Sorumlu üretim ve tüketimi
odağımıza alıyoruz”
Geri dönüştürülmüş pet şişeden etiket üreten Türkiye’de ilk,
dünyada da sayılı şirketlerden biri olduklarını söyleyen Armağan
Özgörkey, “Günlük hayatımızın bir parçası olan pet şişelerin
geri dönüşüme kazandırılması, dünyamızı korumak adına çok
önemli bir süreç. Ancak
bu şişelerdeki etiketlerin
geri dönüştürülememesi
nedeniyle hem ayrıştırma
işlemi yapılması gerekiyor
hem de geri dönüşüm
oranı azalıyor. Biz de faaliyetlerini
Birleşmiş Milletler
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘Sorumlu
Üretim ve Tüketim’ hedefi odağında sürdüren bir şirket olarak bu
konu üzerinde çalışmaya başladık. Başarıyla tamamladığımız bu
projenin, sektörümüzün uluslararası arenadaki en prestijli etkinliğinde
takdir edilmesinin gururunu yaşıyoruz” dedi.
“Yaratıcılığın ve yeniliğin peşinde koşuyoruz”
Ar-Ge çalışmalarında çevreci ve geri dönüştürülebilir ürün
geliştirmeye odaklandıklarını ifade eden Özgörkey şöyle devam
etti; “Bu alanda bizi çok heyecanlandıran iki projemizi daha
2022 yılı içerisinde açıklamayı hedefliyoruz. Bununla birlikte
önümüzdeki dönemde de Ar-Ge, teknoloji ve insan kaynağımıza
yatırım yaparak, işimize, insanımıza ve çevremize özen olarak
tarif ettiğimiz kurum kültürümüzün gereği olarak gezegenimizin
sürdürülebilirliğine katkı sunmaya, yaratıcılığın ve yeniliğin
peşinde koşmaya devam edeceğiz.”
TÜGİK Genel
Başkanı Erkan Güral;
“Turquality
Desteğinin
Uzatılması Türkiye
Ekonomisine yeni
altın anahtarlar
kazandıracaktır”
Türkiye'nin ilk devlet destekli marka programı
Turquality Destek Programı'nın global pazarlarda
“Made in Türkiye” markasının güçlendirilmesi ve
ülke ihracat gelirinin artmasına katkı sağladığını
belirten Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu
(TÜGİK) Genel Başkanı Erkan Güral, “Desteğin yanı
sıra stratejik yol haritası sunan Turquality, sanayicilerimizin
markalaşma sürecini ve yerelden globale
uzanan adımlarını hızlandırıyor. Özellikle pandemi
sürecinde gerçekleşemeyen fuarlar ve seyahat
kısıtlamaları sebebiyle yeteri kadar iletişim ve
etkileşim sağlayamadığımız uluslararası pazarlardaki
kaybımız Turquality programının devamı ile
telafi edilecek ve bu yönde atılacak nice adımları
beraberinde getirecektir” dedi.
C A T E R I N G
g u i d e
Her sayıda binlerce HORECA yöneticisine
doğrudan “Ulaşmak” DEMEKTİR
51
@hayallerimedokunmak @hayallerimedokunmak Gülçin Soytutan Blog: www.hayallerimedokunmak.com
Bir Yaz Rüyası- Mavi Yolculuk
Kışın hayallerimizi süsleyen yaz ayları hızla geldi ve geçti. Pandemi
sebebiyle gezi planlarımızı ertelemek zorunda kalsak da 6
yıldır dostlarımızla yaptığımız Mavi yolculuğumuzu bu sene de
gerçekleştirebildik.
Marmaris Bozburun’dan kalkan teknemizle,2 hafta boyunca o koy
senin bu bük benim koy koy gezdik.
Teknemiz Seher Gülü, Kaptanımız Okan, Tayfamız Ali ve Aşçımız
Melek Hanımla birlikte çok keyifli bir tatil geçirdik Hava bize
muhalefet edip, ara sıra kötüleşse de bunu hiç dert etmedik.
Kaptanımız bize sert rüzgârlardan etkilenmeyeceğimiz güvenli
koylar buldu.
Karadayken bütün dünya bizim gibi hissediyoruz. O yüzden bazı
arkadaşlarım, küçücük bir teknede uzun zaman sıkılmadan nasıl
zaman geçirdiğimizi merak ediyor. Ben de sizlere teknede günlerimiz
nasıl geçiyor anlatayım istiyorum.
Kamaralarımızdaki yataklarımız çok rahat olduğu halde grubun
çoğunluğu güvertede yatmayı tercih ediyor. Yıldızların altında, ay
ışığı ve rüzgârın esintisi bize ninni gibi geldiğinden geceleri uyku
tulumlarında güvertede uyuyoruz. Sabahları gün doğmadan uyanıyoruz.
Her sabah güneşin farklı koylardan doğuşunu mutlulukla
seyrediyoruz. İsteyenlerle birlikte güne yogayla başlayıp ardındandenize
giriyoruz. Kayalık kıyılarda günün erken saatlerinde
beslenmeye çıkan balık, ahtapot, kalamar, müren gibi deniz canlılarını
şnorkelle tepeden seyretmenin doyumsuz keyfini çıkartırken
çoğunlukla kahvaltıya geç kalıyoruz.
Teknede yaptığımız kahvaltıyı anlatmaya kelimeler yetmez. Her
kahvaltı sonrası kaptanımız bizi farklı bir bakir koya götürüyor.
Kahvelerimizi içtikten sonra yeni geldiğimiz koydaki canlıları gözlemlemek
için kendimizi turkuaz sulara bırakıyoruz. Aslan, tekir,
gün, asker, kardinal, balon balığı gibi balıkları sıklıkla görüyoruz.
52
Ocak - 2022
Hayallerime Dokunmak
Hepsi farklı büyüklükte ve derinlikte olunca her seferinde ilk defa
görüyormuş gibi heyecanlanıyoruz.
Saatler sonra tekneye yorgun, üşümüş ve neler gördüğümüzü
paylaşmanın heyecanıyla döndüğümüzde Melek Hanım çoktan
nefis yemeklerini pişirmiş, Ali’ciğim soframızı hazırlamış oluyor. Of
Melek Hanım neler pişirmiyor ki kabak çiçeği dolmasından tutunda
zeytinyağlılar, salatalar, tatlılar....birbirinden lezzetli yemeklerle
hem gözümüzü hem midemizi doyuruyor.
Yemek sonrası herkeste bir rehavet olsa da tavla turnuvası beklemez!
Kaybedenler hepimize dondurma ısmarlar. Bu artık tekne
klasiği oldu. Kaçış yok. Tavlada yenilenler kitap okuyup, sohbet
ederken kaptanımız geceyi geçirmek için sakin bir başka koya
doğru yol alıyor. Aport da bekleyen balıkçılar durur mu? Onlarda
oltalarını suya atıyor. Artık kısmetimize ne çıkarsa! Kaptanımız
Kızıl Ada, Dirsekbükü, Çanak ve Cennet Koyu gibi birbirinden güzel
koylardan hangisine gideceğimizi hava durumuna göre tercih ediyor.
Öğlen yemeğini sindirmek, 5 çayı için midede yer açmak ve yeni
koydaki deniz canlılarıyla tanışmak için tekrar turkuaz sulara atlıyoruz.Derin
kanyonların deli mavisinde akya, palamut, barakuda,
trompet ve zargana sürüleri görüyoruz. Her ne kadar bu farklı
dünyada vakit geçirmeyi sevsek de5 çayındaki ıslak keki, pişiyi ve
un helvası gibi efsane lezzetleri bekletmeye gelmez. Bu arada bir
gün de Şakir’in hazırladığı çiğköfte partisi yine tekne gezimizin unutulmaz
lezzetleriarasında yer alıyor. Kendimizi kaybetmememiz
gerekiyor çünkü akşam yemeği bir başka efsane oluyor. 5 çayından
sonra kimi zaman denize atlıyor, kimi zaman kano yapıyor, kimi
zaman karaya çıkıp sahilde deniz kabukları topluyor,kimi zaman
da kıyıdaki antik kentlere yürüyüş yapıyoruz.
Güneş yavaş yavaş batarken Kaptanımız çoktan mangalın başına
geçiyor. Balık, köfte, tavuk, sebze kısmetimizde o gün ne varsa onu
pişiriyor. Bu kadar çok yemek yedikten sonra tekne sonrası kilo
alınacağını düşünebilirsiniz. Fakat günün yarısından çoğunu suda
geçirdiğimiz için harcadığımız efora göre tekneden başa baş ayrılıyoruz.
Akşam yemeklerimizin ardından bazen müzik eşliğinde
coşuyor, oyunlar oynuyor, bazen de denize atlayıp yakamozları
seyrediyoruz.“Gecede mi deniz?” diyeceksiniz ama rüzgar yoksa
gece denize girmenin tadı bir başka oluyor. O yüzden rüzgarsız
geceleri kollayıp atlıyoruz denize.Romantik takılmak isteyenler
içinse güverte sizleri bekliyor. Bu kadar aktiviteden sonra yorgun
ama mutlu bir şekilde güvertedeki yataklarımıza yatıyor bin bir
kandille aydınlanmış gökyüzünü seyrederken denizin söylediği
şarkıyla uykuya dalıyoruz.
Her günümüz böyle mutlu, huzurlu geçiyor ve tatil bittikten sonra
ayrılmak çok zor oluyor. Her sene yazın gelmesini, dostlarla Seher
Gülü’nde buluşup yeniden koylara demir atmayı, turkuaz sularda
yüzmeyi büyük bir heyecanla bekliyoruz.
Siz de bizim gibi denize hayransanız Okan Kaptan’a 05066052242
telefon nr.sından ulaşabilirsiniz.
Bizim için efsane tekne gezilerimizin özeti böyle.
Sizlerin de hayallerinize dokunmanız dileğiyle.... sağlık, mutluluk
dolu, bol kazançlı bir yıl dilerim.
53
Üniversite Ocak -2022
Afyon Kocatepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği
AKÜ Mühendislik Fakültesinde 2004 yılında kurulan Gıda
Mühendisliği bölümü, Gıda Bilimleri ve Gıda Teknolojisi anabilim
dallarından oluşmaktadır. Bölümde yürütülen lisans programında
ilk yıl temel bilim, ikinci yıl temel mühendislik derslerinin yanı
sıra teknoloji dersleri programı uygulanmaktadır. Türkçe eğitim
veren bölümümüzde, eğitim almaya hak kazanan öğrencilerimize
istedikleri takdirde İngilizce Hazırlık Programı uygulanmaktadır.
Program eğitim amaçları ve program
çıktılarını sağlamak hedefiyle düzenlenmiş olan
ders programımız 4 yıllık ve 240 AKTS kredisi
olacak şekilde planlanmıştır. İlerleyen yıllardaki
seçmeli dersler sayesinde öğrencinin
uzmanlaşmak istediği alanlarda istediği dersleri
alma imkânı sunmaktadır. AKÜ Gıda Mühendisliği
kuruluşundan bu yana yaklaşık 900 öğrenci
mezun etmiştir. Mezunlarımız ülkemiz genelinde
kamu ve özel sektörde çalışmaktadır. Lisans eğitimi
dışında bölümümüz yüksek lisans ve doktora programlarını da
içinde barındırmaktadır.Ayrıca öğrencilerimiz Erasmus, Farabi ve
Mevlana Değişim Programları sayesinde farklı ülkelerde farklı
eğitim ekollerini, farklı kültürleri tecrübe etme fırsatı yakalamaktadır.
Bölümümüzde, 2 profesör, 1 doçent, 4 doktor öğretim üyesi,
2 araştırma görevlisi doktor ve 1 araştırma görevlisinden oluşan
akademik kadromuz bölüm hedeflerine ulaşmak ve her daim
gelişim amacıyla sektörde iyileştirmeler sağlaması için sürekli
olarak makaleler, bildiriler yayınlamakta ve projeler hazırlamaktadır.
Bölümümüz farklı firmalarla yaptığı işbirlikleri ve
devlet destekleri sayesinde sürekli olarak laboratuvar altyapısını
da geliştirmekte ve yeni projeler hazırlamaktadır.
• Bölümümüzün lokasyonel avantajı düşünüldüğünde Afyonkarahisar
şehri önemli bir kavşak noktasıdır. Bununla birlikte,
Afyonkarahisar bölgesi önemli bir gıda şehri olup birçok gıda
üretimi yapan firma bulunmaktadır.
• Türkiye’deki her 10 et işletmesinden 1’i, birçok
şekerleme ve süt ve ürünleri üretimi yapan işletme
bulunmaktadır.
• Ayrıca ülkemizin yumurta üretimi konusunda da
önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde yumurta
borsasının bulunduğu ilimizdir.
• Türkiye’de maden suyu üretim tesisleri açısından
önemli noktalarından biridir.
Öğrencilerimiz eğitimleri boyunca bu gıda işletmeleriyle iç
içe eğitimini tamamlamaktadır. Bununla birlikte Üniversitemiz
bünyesinde Gıda Kontrol Uygulama Araştırma Merkezi bulunmakta
olup, bu merkezimiz de gerek sektörün ihtiyaç ve
taleplerine yönelik analiz çalışmaları, gerekse de proje ve
uygulama çalışmaları için kullanılmaktadır. Ayrıca merkezimizde
bölgemizin en önemli ticari kaynaklarından biri olan manda
sütünden üretilen dondurmalarında satışı yapılmaktadır.
54
30. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı
30 th International Food Products & Processing Technologies Exhibition
1 - 4 Eylül / September 2022
TÜYAP FUAR ve KONGRE MERKEZİ İSTANBUL
TUYAP Fair Convention and Congress Center ISTANBUL
Gıda Dünyasının Türkiye Buluşması
Where the World of Food Meets
Destekleyenler / Supporters
İşbirliğiyle / In Cooperation with
55
Bilimsel Makale Ocak -2022
PASTÖRİZASYON VE ULTRASONİKASYON İŞLEMİ UYGULANAN KABUKLU
YUMURTA KULLANILARAK ÜRETİLEN BEZE ÜRÜNLERİNİN FİZİKO-FONKSİ-
YONEL ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ
Doç.Dr. Muhammed YÜCEER
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gıda İşleme Bölümü
e-mail: myuceer@comu.edu.tr
ÖZET
Çalışma kapsamda; ultrases ve pastörizasyon uygulanan kabuklu
yumurta kullanılarak üretilen beze ürününün karakterizasyonu
gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla kabuklu yumurtaya ultrases ve
pastörizsyon işlemi uygulanmış ardından kırılarak beyazı ayrılmış
ve beze yapımında kullanılmıştır. Çalışma kapsamında geleneksel
pastörizasyon ve yenilikçi uygulama olan ultrases ile muamele
edilen kabuklu yumurta ile üretilen bezeler, işlem uygulanmamış
(çiğ yumurta ile) üretilenler arasındaki kalite (beze hamur
yoğunluğu, reolojik davranışı) farkı ve fonksiyonel özelliklerindeki
değişim ile reolojik davranışların karakterize edilmesi hedeflenmiştir.
Çalışma sonucunda, ultrases ve pastörizasyon muamelesinin
beze ürününün fiziko-fonksiyonel özelliklerini (düşük özgül
ABSTRACT
The goal of this project was to observe the effect of egg treated
with ultrasound and pasteurization on meringue preparation.
The study aimed to characterize the rheological behavior of meringues
produced with pasteurized and ultrasound-treated shell
eggs, the effect on the quality (meringue dough density, rheological
behavior) were investigated. The difference between traditional
techniques (pasteurization) and novel techniques (ultrasound)
and non-treated (raw egg) samples were analyzed. Egg
yoğunluk değeri) iyileştirdiği belirlenmiştir. Ancak ultrases uygulamasının
beze hamur kalitesi ve akışkanlığının pastörize yumurtadan
elde edilen örneğe göre creep eğrilerinde kayma gerilimi
ve deformasyon ile akıcılığın diğer gruplara göre istatistiki açıdan
daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Sürünme toparlanması
(Creep-recovery) testinde uygulanan çok küçük bir sabit kayma
gerilmesinin etkisi altında beze hamurunun yapısında toparlanma
etkisi görülmüştür. Çalışma kapsamında beze hamurunun yoğunluğunun
değerleri sırası ile ultraseste 0,36; pastörizasyonda 0,37
ve kontrol grubunda ise 0,41 olarak tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pastörizasyon, ultrases, yumurta, beze,
fonksiyonel karakterizasyon, reolojik davranış.
samples were untreated-unpasteurized, ultrasound treated, and
pasteurized. Under the constant shear stress applied in the creeptest,
the effect of recovery in the structure of the meringue batter
was observed. It was observed in the study, the batter density
values of meringue were 0.36 in ultrasound; 0.37 in pasteurization
and 0.41 in the control group, respectively. Values between
0.35-0.40 are accepted as success criteria.
Keywords:Pasteurization, ultrasound, egg, meringue, functional
characterization, rheological behaviour.
GİRİŞ
Mükemmel bir protein kaynağı olan taze yumurta, dünya
genelinde günlük olarak tüketilen en besleyici gıdalar arasında yer
almaktadır. Yumurta, insan beslenmesinin temelinde yer
alan, anne sütünden sonra, işlevsel özellikleri ile besin öğeleri
bakımından mükemmel nitelikleriyle ülke ekonomisinde önemli
bir yere sahip olan bir gıda maddesidir. Yumurta, yetişkin bir
bireyin günlük olarak gereksinim duyduğu esansiyel besin
öğelerini içeren fonksiyonel temel bir gıda maddesidir 1-4 .
Yumurta ve ürünlerinin raf ömrünün uzatılması ve kalitesinin
korunması amacıyla günümüzde en çok pastörizasyon tekniğinden
yararlanılmaktadır.Yumurta beyazı protein içeriği nedeniyle
yumurta sarısı ve bütün yumurtaya göre daha düşük sıcaklık
değerlerinde pastörize edilmektedir. Ayrıca yumurta ürünlerinin
pastörizasyon işlemi ile fonksiyonel özelliklerinde kayıp oluştuğu
bilinmektedir 5-7 . Birçok gıdanın imalatında kullanılan yumurtayı
önemli bir girdi yapan köpük ve jel oluşturma gibi fonksiyonel
özellikleri yüksek sıcaklıktan olumsuz etkilenmektedir 8-10 . Ancak
ısıl işlemin yumurtanın fonksiyonel özellikleri, aroma ve protein
yapısına zarar vermesi ve özellikle yumurta beyazının protein
içeriği nedeniyle yumurta sarısı ve bütün yumurtaya göre daha
düşük sıcaklık değerlerinde pastörize edilmesi gerekmesinin
gerekliliği nedeniyle, bu yönteme alternatif olabilecek metotların
geliştirilmesi gerekmektedir Bu açıdan tekniklerin optimizasyonu
ve yumurtanın yapısında ısıl işlem sonucu meydana gelen
zararların geri kazanımı için günümüzde ultrases üzerine olan ilgi
artmış ve bu konudaki çalışmalar hız kazanmıştır 11-14 . Bu durum;
bölgesel olarak üretici konumda olduğumuz yumurta konusunda
ve özellikle son yıllarda hızlı bir gelişme kaydeden ve endüstriyel
işletme sayısı hızla artan yumurta işleme sanayiinde ayrıntılı
çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir 15 . Bu nedenle,
yeni yöntemler kullanılarak yumurtanınkalitesinin ve fonksiyonel
özelliklerinin iyileştirilmesi ve ticari yumurta sektöründe
tüketici güvenininkorunması içinönemli olacaktır.
Yumurta, hayvansal ürünler arasında referans olarak kabul
gören, en iyi biyoyararlılığa, oldukça yüksek sindirilebilir protein
kalitesine ve esansiyel amino asit profiline sahip bir gıdadır 16-18 .
Mükemmel bir protein kaynağı olan taze yumurta, dünya genelinde
günlük olarak tüketilen en besleyici gıdalar arasında yer
almaktadır. Bununla birlikte, yumurta depolama sırasında iç kalite
bozulmasına karşı oldukça duyarlıdır. Yumurtlamanın sonrasında
yumurtanın kimyasal, fiziksel, mikrobiyolojik ve fonksiyonel
özelliklerinin değişimini ifade eden bayatlama sürecinin başladığı
bilinmektedir 19-21 . Yumurta kabuğu doğal bariyer olarak kabul
edilebilir olsa da kabuklu yumurtanın raf ömrü ortalama 21-22
gün olup, çevresel faktörlere karşı oldukça hassastır. Bu durum
yumurtayı imalathanelerinde kullanan özellikle ev dışı tüketim ve
56
Ocak - 2022
pastaneler gibi yerlerde fonksiyonellik ve performans açısından
büyük ekonomik kayıplarla sonuçlanmaktadır 22, 23 . Yumurtanın
genel kalitesindeki küçük bir gelişme/iyileşme veya katma
değerine etki edebilecek bir optimizasyon bile endüstride kayda
değere önemli tasarruflar sağlayacaktır.
Ultrases, mekaniksel nitelikte olup çok yüksek frekansta (18 kHz-
500 MHz) duyulabilecek tonda sese sahiptir. Ultrases uygulamaları
esnasında hücre içinde vakumlu boşlukların (kativasyonlar)
oluşması, hücre çeperinin incelmesi, noktasal sıcaklık yükselişi,
mikro buharlaşma ve şok dalgaları gibi etkiler, geleneksel ısıl işlem
uygulamalarında oluşan besin kaybı ve olumsuz duyusal değişimlere
neden olmazken mikroorganizmaların daha düşük sıcaklıklarda
ve kısa sürelerde inaktivasyonu sağlanmaktadır. Ultrases uygulamalarının
etkinliği üzerine, kullanılan ultrases dalganın genliği,
uygulama süresi, uygulamanın yapıldığı hacim, gıdanın bileşimi
ve sıcaklık etkili olmaktadır. Ultrases frekansı önemli bir parametredir
ve maksimum kabarcık boyutunu belirlemektedir. Düşük
frekanslarda (örneğin 20 kHz) üretilen kabarcıkların boyutu
büyüktür ve çöktüğünde yüksek enerjiler üretmektedir 24, 25 .
Bu çalışma kapsamında pastörizasyon ve ultrases uygulanan
kabuklu yumurtalar ile üretilen bezeler, mevcut geleneksel
tekniklerle (çiğ yumurta) üretilenler arasındaki kaliteye (beze
hamur yoğunluğu, reolojik davranışı) etkisi gözlemlenerek fonksiyonel
özelliklerindeki değişim ile reolojik davranışının karakterize
edilmesi hedeflenmiştir.
MATERYAL VE METOT
Materyal
Kabuklu yumurta numuneler Afyonkarahisar il merkezindeki
yumurta işleme tesisi olan Dibako Gıda Ltd. Şti. firmasından
temin edildikten sonra hızlı bir şekilde laboratuvara taşınmıştır.
Yumurtalar kırık, çatlak, kirlilik bakımından ayıklanmıştır. Kabuklu
yumurtalar laboratuvar ortamında ultrases uygulaması ve kabuklu
pastörizasyon için oda sıcaklığında muhafaza edilmiştir. Beze
üretiminde kullanılan toz şeker Çanakkale’de bulunan yerel bir
marketten temin edilmiştir.
Uygulamalar
Kabuklu Yumurta Ultrases Uygulaması
Akustik kavitasyon yaratmak için kullanılan Ultraschallprocessor
(HielscherUltrasonicsGmbH, Teltow, Almanya) UIP1000hd (1000
W) tip ultrases üreticinin BS4d40 kodlu metalik probu, 1000 ml
su içerisine batırılarak istenilen güçte ultrases elde edilmiştir 26 .
Kabuklu yumurta özel olarak dizayn edilmiş kabinde 250 W,
5 dakika süre ile ultrases işlemine tabii tutulmuş ve sonrasında
oda sıcaklığındaki muhafaza ortamına taşınmıştır 27 .
Kabuklu Yumurta Pastörizasyon Uygulaması
Kabuklu yumurtanın pastörizasyon işlemi için su banyosunda
sabit sıcaklıkta pastörizasyon işlemi 56,5 C’de 45 dakika süre ile
gerçekleştirilmiştir 28 .
Beze Üretimi
Pastörize edilen kabuklu yumurtalar elle kırılarak kabuklarından
ayrılmış veçalışmada sadece beyazı (ak) beze uygulamasında
değerlendirilmiştir. Daha sonra 200 ml pastörize yumurta
akı alınarak 350 g şeker tartılarak karıştırılmış ve Hobart N50
mikserde(N50CE, HobartFosterScandinaviaA/S, Aalborg,
Danimarka) 3 devirde 5 dakika süre ile çırpılmıştır.
Beze Hamur Yoğunluğu Ölçümü
Bilimsel Makale
Beze hamurundan yoğunluk ölçümleri daha önceden hacmi safsu
ile belirlenen bir kap ile gerçekleştirilmiştir. Bunun için hacmi
belirlenmiş sabit kap elde edilen hamur ile tamamen doldurulmuş
ve hassas terazide ağırlığı ölçülüp kaydedilerek, buradanday
oğunluk hesabıy apılmıştır (g/cm3)[29, 30].
Reolojik Ölçümler
Yumurta aklarının toz şeker ile birlikte çırpılması sonucu elde
edilen beze hamurunda viskoelastik akış karakterizasyonu için
sünme (creeping), gerilme-gevşeme davranışının (strainsweep)
ölçümlenerek belirlenmesi Guadarrama-Lezama, Carrillo-Navas 31
tarafından kullanılan yöntem modifiye edilerek gerçekleştirilmiştir
(Şekil 1). Reolojik ölçümler HR-2 (Discovery Series Hybrid
HR-2, TA Instruments, New Castle, DE, ABD) reometre60 mm
plate/plate geometrili ölçüm sensörü ile 1 mm aralıkta ve ölçüm
probu ile zemin arası numunenin kurumaması için parafin oil
ile kaplanarak gerçekleştirilmiştir. Bunun için step creep (transient)
testi 25 ºC’de iki aşamalı olarak yapılmıştır. Birinci aşamada
5 Pastress altında 180 saniye boyunca devam eden testin ikinci
aşamasında ise 0 Pa stres altında ve 360 saniye boyunca devam
ettirilmiş ve numunenin gerilme gevşemesi tespit edilmiştir. Çalışmada
‘stiffpeak’ (ikinci basamak çırpmadaki sertleşmiş beyaz
beze hamuru) aşamasındaki beze kullanılmıştır 30 . Çalışmada her
bir örnek yenilenerek 3 kere ölçülmüştür.
Şekil 1.Beze hamurunun reolojik ölçümü
İstatistiksel Analizler
Çalışmada kontrol grubu (çiğ yumura akı) pastörizasyon ve
ultrases işlemleri uygulanan yumurta ile üretilen beze ürünlerinin
kalitesi üzerine etkilerinin araştırılmasında varyans analizinden
(ANOVA) yararlanılmıştır. İstatistiksel farklılık p değerinin
0,05 veya daha küçük olmasına göre belirlenmiştir. İstatistiksel
analizlerde SAS istatistik programı kullanılmıştır 32 .Çalışma
2 paralel ve 2 tekerrür olacak şekilde gerçekleştirilmiştir.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Beze Hamur Yoğunluğu
Çalışma kapsamında beze hamurunun yoğunluğunun değerlerinin
sırası ile ultraseste 0,36; pastörizasyonda 0,37 ve kontrol
grubunda ise 0,41 olarak tespit edilmiştir.0,35-0,40 arasındaki
değerler başarı kriteri olarak kabul edilmektedir. Buna göre
sonikasyon (ultrases) uygulanan yumurta akları ile üretilen
bezelerde pastörizasyon uygulaması ve kontrol grubuna göre
istatistiki açıdan daha düşük beze yoğunluk değerleri elde edilmiştir.
Benzer şekilde pastörize kabuklu yumurta kullanılarak
üretilen beze örneklerinin hamur özgül ağırlık değerleri de
kontrol grubundan istatistiksel olarak önemi düzeyde düşük
57
Bilimsel Makale Ocak -2022
tespit edilmiştir (Tablo 1). Bu durum pastörize ve sonikasyon
uygulamasına tabii tutularak üretilen bezelerde hamurun yapısında
daha fazla hava tutulması ve endüstriyel açıdan daha yüksek
randıman değerlerine erişilmesi açısından önem taşımaktadır.
Beze uygulamalarında özgül yoğunluğunun azaltılmasına yönelik
uygulamalar farklı araştırıcılar tarafından çalışılmıştır 30, 33-36 . Beze
hamur yoğunluğunda 0,36±0,02 değeri başarı kriteri olarak kabul
30, 33.
edilmektedir
Uygulamalar
KNT
PST
US
Özgül Yoğunluk
0,41±0,008a
0,37±0,002b
0,36±0,001c
Tablo 1.Ultrases-US ve pastörizasyon-PSTuygulanan ve uygulanmayan
(KNT) kabuklu yumurta örneklerinden elde edilen beze
hamuru numunelerinin özgül yoğunluk değerleri
a-c Aynı satırda farklı harflerle gösterilendeğerler istatistiksel
olarak farklıdır
Beze Hamuru Reolojik Davranışı
Yumurta akılarının toz şeker ile birlikte çırpılması sonucu elde
edilen beze hamurunda sünme ve gerilme-gevşeme davranışının
(strainsweep) belirlenmesi amacıyla beze hamur numunelerinin
testi gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda beze hamur numunelerinde
viskoelastik malzeme davranışı ile tutarlı bir yapı gözlenmiştir.
Testte uygulanan çok küçük bir sabit kayma gerilmesinin
etkisi altında beze hamurunun yapısı toparlanma ve bağların
yeniden düzenlemesiyle viskoelastik yapının etkisi görülmüştür
(Şekil 2). Beze ürününün creep test eğrileri literatür verileri ile
örtüşmektedir 37-39 .
Şekil 2. Ultrases-US ve pastörizasyon-PSTuygulanan ve uygulanmayan
(KNT) kabuklu yumurta örneklerinden eldeedilen beze hamuru
numunelerinin creep test eğrileri
SONUÇ
Ekonomik olmasının yanı sıra, sağlık açısından da birçok faydalar
sağlayan taze yumurta üzerine ilgi, son yıllarda büyük ölçüde
artış göstermiştir. Ancakyüksek üretim ve tüketim potansiyeline
sahip yumurta ürünleri, fonksiyonel özellikleri açısından kabuklu
yumurtanın yerine ikame olarak kullanıldığı alan sınırlı kalmıştır.
Bu nedenle endüstri; kaliteli, yüksek katma değerli ve fonksiyonel
özelliklere sahip ürün talebini karşılamak adına yeni uygulama
yöntemleri kullanımı yolunda girişimlerde bulunmaktadır.
Ultrases uygulanan ve pastörizasyon işlemi uygulanan kabuklu
yumurta kullanılarak üretilen beze ürünlerinin fonksiyonel
ve reoljik özellikleri üzerinde etkisinin incelendiği çalışmada;
ultrases uygulanması yumurtanın hamur özgül ağırlığını düşürmede
(köpürme kabiliyetini artırarak) böylelikle beze stabilitesinin
arttırılmasında etkili olduğu belirlenmiştir. Çalışma kapsamında
hedeflenen beze özgül yoğunluk değerinin azaltılmasında
başarı kriterine erişilmiştir. Bu durum beze üretiminde kullanılan
yumurtanın ultrasesin ile işlenmesinin özellikle ev dışı tüketimde
ve pastacılık sektöründe kullanım potansiyelini ortaya çıkarmıştır.
TEŞEKKÜR
Bu çalışma Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Bilimsel Araştırma
Projeleri Koodinatörlüğü tarafından Sanayi İşbirliği Projesi
kapsamında desteklenmiştir. Proje No: FSI-2018-2657.
KAYNAKLAR
1. Anton, M. and F. Nau, Bioactive Egg Components and
their Potential Uses. World's Poultry Sci. J., 2006. 62: p. 429-438.
2. Açıkgöz, Z. and S.S. Önenç, Fonksiyonel Yumurta Üretimi.
Hay. Üret., 2006. 47(1): p. 36-46.
3. Yüceer, M., R. Temizkan, and C. Caner, Fonksiyonel Gıda
Olarak Yumurta: Bileşenleri ve Fonksiyonel Özellikleri. Akademik
Gıda, 2012. 10(4): p. 70-76.
4. Yüceer, M., Yumurta ve Yumurta Ürünleri İşleme
Teknolojisi ve Uygulamaları 2019: Sidas Medya Ltd.Şti.
5. Tan, T.C., K. Kanyarat, and M.E. Azhar, Evaluation of
functional properties of egg white obtained from pasteurized
shell egg as ingredient in angel food cake. International Food Research
Journal, 2012. 19(1): p. 303-308.
6. McCluskey, V.K.K., Microbial Analysis of Shelled Eggs
and Chemical and Functional Analysis of Liquid Eggs. 2007, Auburn
University: Auburn, Alabama, USA.
7. Unluturk, S., et al., Modeling inactivation kinetics of
liquid egg white exposed to UV-C irradiation. Int J Food Microbiol,
2010. 142(3): p. 341-7.
8. Mine, Y., Egg Bioscience and Biotechnology. 2007,
Hoboken, New Jersey, USA: Wiley-Interscience & Sons, Inc., Publication.
9. Van der Plancken, I., A. Van Loey, and M.E. Hendrickx,
Foaming properties of egg white proteins affected by heat or high
pressure treatment. J. of Food Eng., 2007. 78(4): p. 1410-1426.
10. Kuropatwa, M., A. Tolkach, and U. Kulozik, Impact of
pH on the interactions between whey and egg white proteins as
assessed by the foamability of their mixtures. Food Hydrocol.,
2009. 23(8): p. 2174-2181.
11. Yüceer, M. and C. Caner, The impact of coatings and
58
Ocak - 2022
Bilimsel Makale
novel processing techniques on the functionality of table eggs
during extended storage period at ambient temperature. Journal
of Food Processing and Preservation, 2021. 45(3): p. e15261.
12. Caner, C. and M. Yüceer, Maintaining Functional Properties
of Shell Eggs by Ultrasound Treatment. Journal of the Science
of Food and Agriculture, 2015. 95(14): p. 2880-91.
13. Ai, M., et al., High-intensity ultrasound together with
heat treatment improves the oil-in-water emulsion stability of
egg white protein peptides. Food Hydrocolloids, 2021. 111.
14. Arzeni, C., O.E. Pérez, and M.R. Pilosof, Aggregation and
gelation properties of egg ehite proteins as affected by high intensity
ultrasound, in 11th International Congress on Engineering
and Food. 2011: Athens, Greece. p. 1-6.
15. Yüceer, M., et al., Enzim Modifiye Sıvı Yumurta Akının
Reolojik Karakterizasyonu - Enzyme Modified Liquid Egg White
Rehological Characterization, in 6. Ulusal Veteriner Gıda Hijyeni
kongresi, P.D.Y.C. Sancak, Editor. 2015, (Sözlü Sunum): Van.
16. Watkins, B.A., The Nutrition Value of The Egg, in Egg Sci.
and Technol., W.J. Stadelman and J. Cotterill, Editors. 1995, The
Haworth Press Inc.: New York.
17. Surai, P. and N. Sparks, Designer eggs: from improvement
of egg composition to functional food. Trends in Food Sci. &
Tech., 2001. 12: p. 7-16.
18. Stadelman, W.J. and O.J. Cotterill, Egg science and technology.
1995, New York.: The Haworth Press Inc. 29.
19. Freeland-Graves, J.H. and G.C. Peckman, Eggs, in Foundation
of Food Prep., J.H. Freeland-Graves and G.C. Peckman,
Editors. 1987, Macmillan Publishing: New York. p. 415-440.
20. Caner, C. and Ö. Cansız, Effectiveness of chitosan-based
coating in improving shelf-life of eggs. J. of the Sci. of Food and
Agric., 2007. 87(2): p. 227-232.
21. Belitz, H.-D., W. Grosch, and P. Schieberle, Eggs, in Food
Chemistry, H.-D. Belitz, W. Grosch, and P. Schieberle, Editors.
2009, Springer-Verlag Berlin Heidelberg: USA. p. 546-561.
22. Caner, C., The effect of edible eggshell coatings on egg
quality and consumer perception. J. of the Sci. of Food and Agric.,
2005. 85(11): p. 1897-1902.
23. Wong, Y.C., T.J. Herald, and K.A. Hachmeister, Evaluation
of mechanical and barrier properties of protein coatings on
shell eggs. Poultry Science, 1996. 75(417-422).
24. Dolatowski, Z.J., J. Stadink, and D. Stasiak, Applications
of ultrasound in food technology. Acta Sci. Pol., Technol. Aliment.,
2007. 6(3): p. 89-99.
25. Chemat, F., Z. Huma, and M.K. Khan, Applications of ultrasound
in food technology: Processing, preservation and extraction.
Ultrasonics Sonochem., 2011. 18(4): p. 813-35.
26. Yüceer, M., Sıvı Yumurtada Ultrases Tekniği Kullanımının
Ürünün Bazı Fiziksel ve Fonksiyonel Özellikleri Üzerindeki Etkisi.
Gıda, 2018. 43(6): p. 1019-1029.
27. Caner, C. and M. Yuceer, Maintaining functional properties
of shell eggs by ultrasound treatment. Journal of the Science
of Food and Agriculture, 2014: p. n/a-n/a.
28. Lith, L., F.F. Putirulan, and R. Mulder, Pasteurization of
table eggs to eliminate Salmonellae. Archiv Fur Geflugelkunde,
1995. 59: p. 157-160.
29. Koç, M., Pastörize Sıvı Yumurtanın Püskürtmeli Kurutma
Yöntemi ile Optimum Kurutma Koşullarının Belirlenmesi ve
Mikroenkapsülasyonu, in Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı. 2009,
Ege Üniversitesi: Bornova, İzmir.
30. Yüceer, M. and C. Caner, Effectiveness of enzymes on
structural, functional and creep-recovery behavior of freshly
prepared meringue’s batter using liquid egg albumen. Journal of
Food Science and Technology, 2021.
31. Guadarrama-Lezama, A.Y., et al., Thermal and Rheological
Properties of Sponge Cake Batters and Texture and Microstructural
Characteristics of Sponge Cake made with Native Corn
Starch in Partial or Total Replacement of Wheat Flour. LWT - Food
Science and Technology, 2016. 70: p. 46-54.
32. SAS, SAS User Guide Version 9.1.3. . 2003, NC, USA: Statistical
Analysis Systems Institute.
33. Yüceer, M. and C. Caner, Effects of protease-hydrolyzed
egg white on the meringue batter properties and meringue textural
and sensory properties during storage. International Journal
of Gastronomy and Food Science, 2021. 25.
34. Yüceer, M. and H. Asik, Texture, rheology, storage stability,
and sensory evaluation of meringue's prepared from lipase
enzyme‐modified liquid egg white. Journal of Food Processing
and Preservation, 2020. 44(9): p. e14667.
35. Li, X., et al., Investigations of foaming, interfacial and
structural properties of dispersions, batters and cakes formed by
industrial yolk-contaminated egg white protein. Lwt, 2021.
36. Licciardello, F., et al., Effect of Sugar, Citric Acid and Egg
White type on the Microstructural and Mechanical Properties of
Meringues. Journal of Food Engineering, 2012. 108(3): p. 453-
462.
37. O'Charoen, S., et al., Effect of D-Psicose Used as Sucrose
Replacer on the Characteristics of Meringue. Journal of Food Science,
2014. 79(12): p. E2463-E2469.
38. Stevenson, P., M.D. Mantle, and J.M. Hicks, NMRI Studies
of the Free Drainage of Egg White and Meringue Mixture
Froths. Food Hydrocolloids, 2007. 21(2): p. 221-229.
39. Mizu, T. and K. Nagao, Thermal Conduction in Egg Albumen
Foam (Meringue) during Heating. Journal of the Japanese
Society for Food Science and Technology-Nippon Shokuhin Kagaku
Kogaku Kaishi, 2010. 57(1): p. 20-25.
59
Ziba Yemek
Üretim Tesisi
KÜÇÜK İLANLAR
0212 503 46 59
info@zibacatering.com
www.zibacatering.com
Kütükçü Mah.Barış Manço Bulvarı
No:40/A Kepez - Antalya Tel:0507 614 32 74
salimustayemekcilik@gmail.com
www.salimustayemekcilik.com
C: 27
info@resport.com.tr
M: 41
Y :100
K: 4
0212 613 91 13
www.resport.com.tr
C: 100
M: 98
Y :31
K: 22
Defterdar Mah. Otakçılar Cad.
No:80 Eyüp Sultan - İstanbul
Özeller Yemek Fabrikası
Adresi: Palmiye Sitesi Altı C Blok No:59 /C
Nusaybin - Mardin
Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering
Tel: 0542 415 50 56
e-mail: info@ozelleryemekfabrikasi.com
www.ozelleryemekfabrikasi.com
Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda
Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti.
OSB 2. Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya
Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering
Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37
www.ogunyemek.com
0532 169 03 32
beyoglucatering@hotmail.com
www.beyoglucatering.com
Atatürk Bulvarı No:133 Konacık
Bodrum - Muğla
YEMEKÇİLİK SAN. TİC. A.Ş.
TEL : 0424 255 56 35
www.assayemek.com
0212 321 39 00
bilgi@sarayyemek.com.tr
www.sarayyemek.com.tr
Seyrantepe Mah.Altınay Cad.
No:65 Kağıthane -İstanbul
www.pinarkaya.com.tr
info@pinarkaya.com.tr
0222 236 82 62
Kaçmaz Yemek Hizmetleri
Sinan Kaçmaz
05333686998
Merkez Mah. Halit Paşa Cad.
No:3 Yusufeli - Artvin
kacmazsinan08800@gmail.com
KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR?
Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı
tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların
kırılma ihtimali çok düşüktür.
Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine
düşerse bazen kırık görülebilir.
www.kulsan.com.tr
60
C A T E R I N G
g u i d e
DERGİSİNE CAZİP
ŞARTLARLA ABONE
OLABİLİRSİNİZ
ABONE FORMU
Adı Soyadı:............................................................ Görevi:....................................................
Firma Adı:..............................................................................................................................
Adres:....................................................................................................................................
İlçe /Semt:............................................................ Şehir:.......................................................
Tel:..................................Faks:....................... ...... GSM:.......................................................
e-mail:.................................................................. Web:........................................................
Vergi Dairesi:......................................................... Vergi No:................................................
Tercih ettiğiniz ABONELİK şeklini işaretleyip, tutarını aşağıdaki hesaba yatırdıktan sonra dekontu
info@ardayayin.net adresine gönderiniz.
Denizbank AR-DA Yayın & Pazarlama - Dursun ARIK
2710 Şube kodu Hesap No:6400096 TR 96 0013 4000 0064 0009 6000 01
YILLIK ABONE ÜCRETİ 400 TL
DAĞITIM ÜCRETİ DAHİL
ABONELİĞİ SİZE NELER KAZANDIRACAK
1 - Toplu Yemek sektörü için 2200 adet REÇETEYE
ÜCRETSİZ sahip olacaksınız.( EXCEL TABLOSU olarak)
2 - ÇÖZBİM YEMEKÇİ MRP /ERP Programını
%15 EXTRA indirimli alacaksınız
3 - Dergi de 4 x 8 cm ebadında ilanınız / iletişim
bilgileriniz bir yıl süre ile ÜCRETSİZ Yayınlanacak.
ÜCRETSİZ ABONE OLABİLİRSİNİZ
Kargo ücretini karşılamak suretiyle dergiye ÜCRETSİZ ABONE olabilirsiniz.
Bu şekilde ABONE olunması halinde KARGONUZ ALICI ÖDEMELİ OLARAK GÖNDERİLECEKTİR.
61
Kitap Hayattır
Zerrin ÖZCAN
zerrin.ozcan@ardayayin.net
Alfred de Vigny
Asıl iktidarın kitapta olduğunu gördükten
sonra, hükümdarlar da kaleme sarılıp kitap
yazmaya başladılar.
Yayıncılık dünyasında neler oluyor?
Orhan Pamuk’un, “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” sözünü bilmeyen pek azdır. Yeni Hayat
adlı eseri, bu cümleyle açılır. Kitapların yaşamlarımızdaki değiştirici ve dönüştürücü etkisi sayesinde çoğu zaman
şu an olduğumuz kişiye ulaşırız. Hemen herkesin yaşamında bir ya da birden fazla kitabın böyle bir etkisi olmuştur.
Peki ya kitaplara ulaşmak, kitap yazmak, giderek zor ve hatta günümüzde lüks hâline geldiğinde bu gücü nereden
bulacağız?
Ekonomik anlamda oldukça sarsıcı değişimler yaşarken bundan ilk etkilenen sektörlerden biri yayıncılık oldu.
Pek çok yayınevi ya kapanmanın eşiğine geldi ya da ‘yeni kitap ve yazar’ alımını, süresiz durdurdu. Kâğıt fiyatlarına
doğrudan yansıyan döviz kurları nedeniyle kitap fiyatları bir anda okur tarafından erişilemez noktaya geldi.
YAYBİR tarafından paylaşılan veriler hiç de iç açıcı değil. Yayıncılık maliyetlerinde, %100’ün üzerindeki bir artış
gerçekleşti. Yayınevleri 2021 yılında tekrar basım ve telifsiz eserlere yönelerek yeni yazarların okura ulaşması
konusunda bir gerileme yaşadılar. Tüm bu tabloya bakıldığında
yazar, okur ve kitap arasındaki o benzersiz buluşmanın sekteye
uğraması, yeni yazarların eserlerini ‘belirsiz bir süre’ yayımlatamayacak
olmaları kaçınılmaz. Ancak her sanatçı, yazar, yapıtını alımlayıcıya
ulaştırma noktasında mücadelesine devam eder. Bu bir gereksinimdir
ve kaçınılmazdır. Tarih, en zor dönemlerde bile sanatın sürdüğünü, hatta
en hassas ve kalıcı yapıtların bu dönemlerin sonucu olduğunu kanıtlar
niteliktedir. Kişisel yayıncılık, yazarların okura ulaşabilmesi konusunda
her dönem olduğu gibi böylesi dönemlerde de oldukça önemli
bir görevi yerine getiriyor. Okurun, kitaplardan ve hayatını değiştirecek
değerli fikirlerden en doğru ve kaliteli şekilde faydalanabilmesi için
şartlar ne olursa olsun emin adımlarla ilerliyor.
Yazmak ve okumak, lüks ya da ilk gözden çıkarılacak bir durum değil
yaşamsal gereksinimdir. Fiziksel olduğu kadar manevi anlamda
gelişmek, dönüşmek için daima iyi yazarlara ve kitaplara ihtiyaç vardır.
Yazardan Direkt Yayınevi en başından beri iyi kitapları iyi okurlarla buluşturarak, bağımsız yazarlara yepyeni
kapılar açıyor. Özellikle de böylesi karmaşık süreçlerde yazarının yanında durarak değiştireceği yaşamlara ulaşma
fırsatı sunuyor. Kitap basım maliyetlerini minimuma indirgeyen seçenekler, yazarların hayallerini bir an önce
gerçekleştirebilmelerini sağlıyor. İstek üzerine basım sayesinde de çok fazla miktarda basılıp, raflarda ya da depolarda
bekleyen kitapların maliyet sorunu da en baştan engellenmiş oluyor. Yazarlar, kendi satış süreçlerini ve
okurun tepkisini de böylece rahatlıkla tespit edip ona göre sonrasında harekete geçebiliyorlar. Bunun dışında
özellikle e-kitap ve sesli kitap bu anlamdaki sorunların tamamını ortadan kaldıracak bir alternatif. Yazardan
Direkt Yayınevi Genel Koordinatörü Çağla Miniç, “ Son dönemde hem okurların hem de yazarların daha çok tercih ettikleri
sesli kitap ve e-kitap seçeneklerini içeren bir uygulamayı da hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Bu, okuma ve kitaplarla
bağ kurma alışkanlığının, zamansızlık bahanesinden sıyrılarak kültüre dönüşmesi açısından büyük bir adım.” diyor.
Gelecek nesillere kültürel anlamda bırakılacak en önemli miras, kitap okuyarak yetişecekleri bir ortamdır. Bu nedenle
yazarların düş kırıklığı yaşamak yerine sanatlarına tutunmaları için teşvik edilmeleri gerekiyor. Tüm bunlara
bakıldığında aslında gidişata göre kalıcı ve etkili bir yol haritası çizmek adına kişisel yayıncılığın önemi büyük.
Kitapların birleştiren ve dönüştüren gücünden mahrum kalmak, zorlu zamanların üstesinden gelmeyi güçleştirir.
Aksine okuyarak, daha çok yazarak ve yazılı olanın kalıcı büyüsüne inanarak bu zamanlar bir sanat yapıtı hâline
getirilebilir.
62
Ocak - 2022
Halk Müziği
Ozan-Der Halk müziği
korosu "Yeni Yıla Merhaba"
konserini gerçekleştirdi
1974 yılında kurulan OZAN-DER amatör
sesleri dinleyiciler ile buluşturmaya devam
ediyor..
Ozan-Der bünyesinde çalışmalar yapan
halk müz.iği korosu 29 Ocak 2022 tarihinde
"Yeni yıla Merhaba" konserini gerçekleştirdi.
Tanınmış sanatcılarımızdan Oğuz
Boran'ın konuk sanatçı olarak katıldığı konser
Ankara'lılar tarafından beğeni ile izlendi
63
yöresel Ocak -2022
Karadeniz’in kara pancarı
Nihat ÖZTÜRK
Genelde karalâhana denilse de bölgede sadece pancar denildiği
için biz de yerel adıyla pancar olarak yazacağız karalâhanayı.
Karadenizlinin yaşadığı her yerde, neredeyse dört mevsim üç
öğün çeşitli yemeklerini yaptığı ve sofrasından eksik etmediği
geniş yapraklı, bölgede bolca yetişen bir bitkidir pancar. Hemen
herkes sarmasını bildiği ve yediği halde yöre insanı bunun dışında
dört-beş çeşit yemeğini daha yapıyor. Bütün
bu yemeklerde pancarın piştiği kazanda mutlaka
mısır ve mısırdan elde edişmiş un veya yarma
vardır.
Neredeyse üç öğün dört mevsim denilmesi
boşuna değildir. Sıcak ve kurak geçen yaz mevsiminde
yaylada yetiştirilen pancarlardan yemek
yapılır, kış mevsiminde ise kar altından çıkartılan
pancarlar yemek olarak sofraya gelir. Bölgeye ne
kadar kar yaparsa yağsın kürekle kar saçılarak
pancara ulaşılır ve soğuk kış günlerinde insanın
içini ısıtan pancar yemekleri yapılır. Kar altından
pancar çıkarmak özel bir uğraştır bölgede.
Yöresel yemeklerin ortak özelliği bölgede yetişen ve yetiştirilen
ürünlerden yapılmasıdır. Yöre insanı ekip diktiği bitkilerden
ve yetiştirdiği hayvanların etinden yemek yaparlar. Anadolu
insanı daha çok tahıl ağırlıklı yemekler yaparken, Karadeniz insanı
ise tarlasında yetiştirdiği ürünlerinden yemekler yapmaktadır
Bunların başında ise mısır ve pancar kardeş bitkilerdir. Yemekler
farklı olsa da mısırla pancar hep birlikte kaynar tencerede.
Pancardan yapılan yemeklerin başında gelen ve herkesin bildiği
en meşhur yemek pancar sarmasıdır. Bugün iç dolgusu değişik
olarak yapılsa da yörede esas olan mısır yarmasıyla yapılanıdır.
Fırında kurtulmuş mısır yarması tereyağıyla kavrularak hazırlanan
sarma aşı daha önceden haşlanarak hazırlanan pancar yapraklarıyla
sarılır. Her ne kadar dolma denilse de hazırlanan sarma
aşı pancar yaprağıyla sarıldığı için doğrusu sarmadır. Hazırlanan
sarma içine kuşbaşı et konulması sarmaya özel bir tat verir.
Pancardan yapılan bir başka yemek ise unlamadır. Pancar yaprakları
oldukça ince doğranır. Sonra mısır unuyla iyice karıştırılır.
Bu karışım kaynayan suya dökülür. Kaynamaya devam ettikçe
mısır unu eklenerek karıştırılır. İstenilen kıvama gelince ocaktan
alınır. Unlama tabağına acı biber atılması, tereyağı katılması ve
mısır ekmeği doğranması lezzeti artıracaktır.
Büyük tencerelerde bolca pişirilen yemeğin adı ise pancar
çorbasıdır. Güneşte kurutulmuş beyaz mısırın el değirmeninde
çekilmiş mısır yarması ve bir avuç kuru fasulye iyice
pişirildikten sonra kalınca doğranmış pancar ilave edilerek bir
süre daha birlikte kaynatılır. Bakır sahanlarda
sofraya getirilen pancar çorbası sıcak ve mısır
ekmeği doğranıp acı biber katılarak yenilir. Mısır
yarması yerine taze mısır kullanılması farklı bir tat
verir.
Pancardan yapılan bir başka yemek de yörede
yığma denilen bir yemektir. Bunda da mısır
yarması mutlaka olacaktır. Fırında kurutulmuş
mısır yarmasa oldukça ince çekilir ve ayrı kaynatılır.
Pancar yaprakları biraz genişçe doğranır. Ayrı bir
kapta haçlanır ve süzgeçten süzülür. Haşlanmış
pancar daha önce kaynatılan mısır yarmasına
katılarak, soğan doğranır ve birlikte bir süre daha pişirilir. Koyu bir
yemektir. Ocaktan inme yakını acı biber doğranır.
Yörenin en sevilen pancar yemeği dibledir. Dible de geçmişte mısır
yarmasıyla yapılırken günümüzde daha çok bulgurla yapılıyor.
Pancar yaprakları çok ince doğranır. Sonra mısır yarması veya
bulgurla birlikte kaynatılarak pişirilir. Suyu süzgeçten süzülür.
Bir tencereye alınır. Küçük bir kapta tereyağı ve soğan kavrulur.
Buna acı biber doğranır. Daha sonra bu karışım önceden pişirilmiş
bulgur ve pancar karışımına dökülür ve iyice karıştırılarak
sıcak sıcak sofraya getirilir.
Bunlar yörede geçmişten günümüze ulaşan, anadan kızına
öğretilen hemen herkesin bilip yaptığı yemeklerdir. Zamanda bu
yemeklere salça, havuç, pirinç gibi malzemeler girse de bölgesel
ürünlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı malzemelerle yapılan pancar
yemeklerinin yerini alamamıştır. Daha çok mahalli yemek olarak
pişirilen pancar yemekleri artık bazı restoranlarda biraz da içeri
zenginleştirilerek yapılmaktadır.
Yağ ve seker içermediği için oldukça sağlıklı olduğu kabul edilmektedir.
64
Toplu yemek ve catering sektöründe
yeni bir ses yeni bir nefes
Y E M E K D E R
Y E M E K , G I D A İ Ş L E T M E C İ L E R İ ,
S E R V İ S S A Ğ L A Y I C I L A R I V E
M E S L E K İ E Ğ İ T İ M D E R N E Ğ İ
KURULUŞ AMAÇLARI
YEMEKDER; yemek üreticileri ve gıda işletmecileri ile sektöre servis sağlayanlar, mesleki
eğitim kurumları, meslek eğitimi yapan ve mesleğe gönülden bağlı kişi ve kurumları bir
çatı altında toplama amacıyla kurulmuştur.
YEMEKDER’in temel hedefleri şöyle sıralanmaktadır.
a) Toplumun güvenilir, dengeli, sağlıklı ve adil gıdaya ulaşılması,
b) Sektörün yasal görev, yetki ve sorumluluklar bakımından bilgilendirilmesi,
c) İşletmelerin meslek eğitimi almış ve teorik bilgileri tam, mesleki bilgi-becerileri
gelişmiş, kişisel ilişkiler-iş ahlakını öğrenmiş personel ile desteklenmesi,
d) İşletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda, talep tabanlı mesleki eğitimin sağlanması,
e) Kontrol ve denetim uygulamalarıyla ortaya çıkacak haksız rekabetin engellenmesi,
f) Kamu ihalelerinde yerellik ve yeterliliği ön plana çıkarmak, şartnameleri standart
hale getirmek, gerektiğinde güncellemek.
g) Mühendislerin, gıda işletmelerinde çalışması ve yetişmesini engelleyen şartları
iyileştirmek,
h) Piyasaya arz edilen ve güvenli olmayan gıdaların ve bu gıdaları piyasaya arz eden
gıda işletmecilerinin tespit edilmesi için gerekli çalışmaları yapmak.
İletişim:
www.yemekder.org
bilgi@yemekder.org
Engin GÜNER - Yönetim Kurulu Başkanı 0532 711 28 28 Dursun ARIK -Genel Sekreter 0507 179 56 02