07.09.2022 Views

Hotel Restaurant Eylül 2022

  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Zamana meydan okuyanlardan<br />

ilham alıp, ilham veriyoruz.<br />

SERAY ÖZTÜRK<br />

ŞEF VE MENÜ TASARIMCISI


hotelrestaurantmagazine<br />

@Hitechdergisi<br />

hotelrestaurantmagazine<br />

İstanbul temmuzda son<br />

10 yılı solladı<br />

İstanbul, temmuz ayında ağırladığı 1 milyon 759 bin 506 kişi ile son 10 yılın aylık bazda en<br />

yüksek yabancı turist sayısına ulaştı. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre,<br />

kenti ziyaret eden yabancı turist sayısı yılın 7 ayında 8 milyon 514 bin 806 oldu. Bu yılın<br />

temmuz ayında ise İstanbul'u 1 milyon 759 bin 506 turist ziyaret etti.<br />

Pandemi nedeniyle 2020-2021 yıllarında tarihinin en kötü dönemini yaşayan konaklama<br />

sektöründe, bu yılın başından itibaren başlayan canlanmayla birlikte yatırımlar yeniden<br />

yükselişe geçti. Türkiye Otelciler Birliği’nin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik<br />

Belgeleri’ verilerinden hareketle hazırladığı Ocak-Haziran <strong>2022</strong> dönemini kapsayan yatırım<br />

raporuna göre, ilk 6 ayda toplam teşvik değeri 7 milyar 553 milyon TL olan toplam 14 bin<br />

413 yataklı 75 otel projesi için teşvik başvurusu yapıldı. Detaylarına gündem başlığımızdan<br />

ulaşabilirsiniz.<br />

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı. Yeditepe Üniversitesi<br />

bünyesinde Türkiye’nin ilk gastronomi ve mutfak sanatları bölümünün de oluşumunda rol<br />

alan uzman akademisyenlerden biri. İyi eğitimli, donanımlı, yenilikçi ve vizyoner! Kendini<br />

bildi bileli yemek, mutfak ve gastronomi aşkına okuyor, araştırıyor, keşfediyor ve yazıyor.<br />

Yemek, mutfak ve gastronomi konuşmaktan asla bıkmıyor, öğrenmek için merak etmekten<br />

vazgeçmiyor. Aslen Konya kökenli bir aileden gelen ve tüm hayatını gastronomi ve yemek<br />

tarihine adayan Özge Samancı ile gastronomi tutkusunu, akademik yolculuğunu ve gelecek<br />

ideallerini konuştuk.<br />

İstanbul doğumlu, Bolulu. Aşçılar diyarının içinden değil belki ama İstanbul’daki şeflerin<br />

tastamam göbeğinden gelme bir profesyonel o. Uzun seneler İstanbul mutfaklarında tava<br />

sallayan aşçı babası gibi çocukluğundan beri nereye baksa bir mutfak erbabı, bir şef! Alt<br />

komşu, üst komşu, yan daire ve hatta kuzenler... 80’li yılların Bahçelievleri’nde ‘Şefler Sitesi’<br />

olarak nam salan 8 blokluk Özatebek Sitesi ile filizlenen, gün geçtikçe köklerini salan bir<br />

mutfak hikayesi, şimdilerde Fairmont Quasar İstanbul’un Executive Şefliğine uzanan bir<br />

başarı yolculuğu onunkisi. Nitekim o yıllarda aşçı olmayı hayal etmediğini söylüyor, Ercan<br />

Yamantürk. Dört bir yanı şefler ordusuyla kaynasa da, ne aşçı olmayı istemiş ne de farklı bir<br />

mesleğin cazibesine kapılmış. Sabah akşam şef büyüklerine selam vere vere başlamış onun<br />

asıl öyküsü. Ercan Yamantürk’ün mutfak yolculuğu bu sayımızda sizlerle.<br />

Yoğurt Festivali’nin bu yıl 60.sını düzenleyen Silivri, rakiplerine meydan okudu. Yoğurt<br />

mayalama geleneğini bir sonraki nesillere aktarmak üzere mücadele ettiklerini belirten<br />

Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, ileriki dönem için daha büyük çapta yoğurt üretimi<br />

hedeflediklerini söyledi. “Silivri yoğurdu 4-5 kaşıkla yenebilen bir markaya dönüşmesi<br />

lazım.” dedi. Festival kapsamında Silivri’nin tek kadın yoğurt ustası olan Aysun Subaşı’yı<br />

da 15 yıldır ailesiyle birlikte işlettiği Aysun Ablanın Çiftliği’nde ziyaret ettim, bir kadın<br />

girişimci olarak sektöre kattığı değer ile gurur duydum. Festivalin ayrıntıları gastro etkinlik<br />

sayfalarımızda.<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

İstanbul overtook the last<br />

10 years in July<br />

İstanbul reached the highest number of foreign tourists on a monthly basis in the last 10 years,<br />

with 1 million 759 thousand 506 people hosted in July. According to the data of the İstanbul<br />

Provincial Directorate of Culture and Tourism, the number of foreign tourists who visited the city<br />

in 7 months of the year reached 8 million 514 thousand 806. In July of this year, 1 million 759<br />

thousand 506 tourists visited İstanbul.<br />

The investments started to rise again with the revival that started from the beginning of this year<br />

in the accommodation sector, which experienced the worst period in its history in 2020-2021<br />

due to the pandemic. According to the investment report that covers the period of January-<br />

June <strong>2022</strong>, which was prepared by the Turkish <strong>Hotel</strong>iers Association, based on the ‘Investment<br />

Incentive Certificates’ of the Ministry of Industry and Technology, the incentive application for 75<br />

hotel projects with a total of 14 thousand 413 beds, of which total incentive value was 7 billion 553<br />

million TL, has been made. You can find the details in our agenda title.<br />

She is head of the Department of Gastronomy and Culinary Arts at Özyeğin University. She is<br />

one of the expert academicians who took part in the formation of Turkey's first gastronomy<br />

and culinary arts department at Yeditepe University. Well educated, equipped, innovative and<br />

visionary! She has been reading, researching, discovering and writing for the love of food, cuisine<br />

and gastronomy all her life. She never gets tired of talking about food, cuisine and gastronomy;<br />

she never stops wondering to learn. We talked to Özge Samancı, who originally came from a<br />

family of Konya origin and devoted her whole life to the history of gastronomy and food, about<br />

her passion for gastronomy, her academic journey and her future ideals. She is from Bolu, born<br />

in İstanbul. She may not be from the land of cooks, but she is a professional who comes from the<br />

heart of the chefs in İstanbul. Just like her father, the cook who has been working at in İstanbul<br />

kitchens for many years, she has been seeing an expert for cuisine, a chef since childhood! The<br />

downstairs neighbor, the upstairs neighbor, the next door, and even cousins...<br />

A culinary story that sprouted and rooted with the 8-block Özatebek Site, which was known as the<br />

‘Chiefs’ Site’ in Bahçelievleri in the 80s, and is now reaching Fairmont Quasar Istanbul's Executive<br />

Chef. Thus, Ercan Yamantürk says that he did not dream of being a cook in those years. Although<br />

he was surrounded by an army of chefs, he neither wanted to be a cook nor was he attracted to<br />

a different profession. His real story started by greeting the chiefs in the morning and evening.<br />

Ercan Yamantürk's culinary journey is with you in this issue.<br />

Silivri that is organizing the 60th Yoghurt Festival this year, challenged its rivals. Silivri Mayor<br />

Volkan Yılmaz, expressing that they are working to transfer the tradition of yoghurt fermentation<br />

to the next generations, said that they aim to produce yoghurt on a larger scale for the future.<br />

H said “Silivri yogurt should be transformed into a brand that can be eaten with 4-5 spoons.”<br />

Within the scope of the festival, I visited Aysun Subaşı, the only female yogurt maker in Silivri,<br />

at Aysun Sister's Farm, which she has been running with her family for 15 years. I was proud of<br />

the value she added to the sector as a female entrepreneur. Details of the festival are on our<br />

gastro event pages.<br />

I wish you pleasant reading.<br />

K<br />

GENEL MÜDÜR<br />

(Sorumlu)<br />

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Emir Ömer ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

0212 454 22 22<br />

TEKNIK MÜDÜR<br />

BILGI İŞLEM<br />

TOLGA ÇAKMAKLI<br />

tolga.cakmakli@img.com.tr<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

İMG WEB TEAM MAIL<br />

web@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />

ORHAN GENCELİ<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

HÜSEYİN KURT<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />

Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

İSTMAG<br />

Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22<br />

Faks: 0212 454 22 93<br />

KAPAK Fairmont Quasar Istanbul<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


Bu sayımızda<br />

antre<br />

14 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

38 İstanbul temmuzda son 10 yılı<br />

solladı<br />

40 Öner: Spor olsun diye<br />

organizasyon yapılmaz<br />

42 Otel yatırımları ilk yarıda<br />

nerede arttı, nerede azaldı?<br />

46 Kurt: Bu yasakçı zihniyet<br />

neden?<br />

48 ACE of M.I.C.E. 10’ncusuna<br />

hazırlanıyor<br />

yeni yatırımlar<br />

58<br />

50 Radisson, Vadistanbul otelinde<br />

marka değişikliği yaptı<br />

54 Türkiye’nin ilk antiviral oteli:<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong><br />

56 Wyndham Grand Doha West<br />

Bay Beach açılıyor<br />

iş’te kadın<br />

58 Özge Samancı: Yemek, mutfak<br />

ve gastronomi konuşmaktan<br />

bıkmayacağım<br />

50<br />

56


gustonun yorumu<br />

100 Gusto Reha Tartıcı ile keşif<br />

noktaları<br />

horeca teknolojileri<br />

104 Durukal: Her şey dahil<br />

sistem yerini yapay zeka ile<br />

kişiye özel turizm dönemine<br />

bırakıyor<br />

gastro güncel<br />

72<br />

82 Foodtech Raporu yayınlandı<br />

108 HoReCa teknoloji ve<br />

sistemleri<br />

ürünler<br />

110 Yeni ürünler<br />

marka<br />

64 Güren Metal ithal edilen<br />

Chafing Dish'leri kendi<br />

üretmeye başladı<br />

68<br />

86 Sorumlu Restoran Hareketi<br />

ile kaynakları yarınlara<br />

taşıyacak<br />

gastro aktüel<br />

88 Gastronomi sektöründen<br />

haberler<br />

şefin gözünden<br />

68 Eli, ayağı uğurlu şef: Ercan<br />

Yamantürk<br />

gastro etkinlik<br />

74 Yılmaz: Silivri yoğurdunu 4-5<br />

kaşıkta markalaştıracağız<br />

yeni mekanlar<br />

94 Yeni açılan mekanlar<br />

100<br />

76 Silivri’de yoğurdun tek kadın<br />

ustası: Aysun Subaşı<br />

78 GastroAntep’in 4’ncü yıl<br />

teması: Sürdürülebilirlik<br />

76<br />

110<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Global, portföyünü<br />

Kanarya Adaları ile<br />

güçlendiriyor<br />

Global Yatırım Holding<br />

bağlı kuruluşu ve dünyanın<br />

en büyük kruvaziyer liman<br />

işletmecisi Global Ports<br />

Holding (GPH) İspanya’nın<br />

Kanarya Adaları'nda yer alan<br />

Las Palmas de Gran Canaria,<br />

Arrecife (Lanzarote) ve Puerto<br />

del Rosario (Fuerteventura)<br />

kruvaziyer limanlarını<br />

portföyüne ekledi. Böylece<br />

GPH’nin portföyündeki liman<br />

sayısı 24’e yükseldi. Global<br />

Ports Holding Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve CEO’su<br />

Mehmet Kutman, “Yeni limanlar ile dünyanın en büyük<br />

kruvaziyer limanı işletmecisi konumumuzu pekiştirdik. Öte<br />

yandan kruvaziyer turizminden aldığı payı daha da artırmasını<br />

beklediğimiz Akdeniz Çanağı’nda da varlığımızı daha da<br />

güçlendirmiş olduk” dedi.<br />

Hilton Türkiye’nin<br />

marka elçileri oldular<br />

Bilinçli seyahat anlayışını dünya çapında yaygınlaştırmayı hedefleyen<br />

Hilton, doğal ve sürdürülebilir yaşam konusundaki duyarlılıkları<br />

ile tanınan Sedef Avcı ve Kıvanç Kasabalı çifti ile yaptığı iş birliğini<br />

duyurdu. Ünlü çift, bu yeni iş birliği kapsamında oğulları Can ile<br />

birlikte Hilton otellerine ailecek seyahatler gerçekleştirecek.<br />

Markanın sunduğu güvenilir hizmet ve konukseverlik mirasını farklı<br />

şehirlerdeki Hilton otellerinde deneyimleyen çift, tecrübelerini sosyal<br />

medya hesaplarından paylaşacak. Hilton Türkiye Ülke Genel Müdürü<br />

Armin Zerunyan iş birliğine dair, "Hilton misafirperverliğinin ışığını<br />

ve sıcaklığını konuklarımıza ulaştırma hedefinde ortak değerleri<br />

paylaştığımız Sedef ve Kıvanç çifti ile iş birliği yapmaktan heyecan<br />

duyuyoruz. Yaklaşık 70 yıldır hizmet veren yedi farklı otel markamız ile<br />

misafirlerimize benzersiz deneyim yaşatmak için çaba gösteriyoruz.<br />

Türkiye’de Hilton miras ve değerlerinin devamlılığını sağlamak bizim<br />

en büyük önceliğimiz” dedi.<br />

Güney Kore, MICE<br />

turizminde iddialı<br />

Covid-19 pandemisinden en çok<br />

etkilenen sektörlerden biri olan<br />

turizm, <strong>2022</strong> yılının ilk 5 ayında<br />

beklenenin de ötesinde toparlanma<br />

yaşadı. Birleşmiş Milletler Dünya<br />

Turizm Örgütü’nün (UNWTO)<br />

verilerine göre <strong>2022</strong> Mayıs sonuna<br />

kadarki dönemde, 2021’in ilk 5 ayına<br />

göre yüzde 324 büyüyen sektör;<br />

şimdiden pandemi öncesi 2019<br />

rakamlarının yarısını yakaladı. Turizm<br />

sektörü gelirlerine en büyük katkıyı<br />

sağlayan kongre, iş toplantıları ve<br />

fuarları içine alan MICE turizmi de<br />

yaşanan bu büyümeden olumlu etkilenirken; MICE turizminin<br />

dünyada en iddialı ülkelerinden biri olan Güney Kore, önümüzdeki<br />

dönemde yaşanacak canlanmaya hazırlanıyor. Konuyla ilgili<br />

açıklamada bulunan Kore Turizm Organizasyonu (KTO) İstanbul<br />

Ofisi Direktörü Hyuncho Cho, “2019 yılında Güney Kore, bir rekora<br />

imza atarak 17 milyon turisti ağırlamıştı. Tüm salgın boyunca<br />

yaşanan kısıtlamalara rağmen pandemi sonrası dönemi düşünerek,<br />

çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmiştik. Hafifleyen salgınla<br />

beraber son 2 aydır turist sayımızda geçen yılın aynı dönemlerine<br />

göre %190’lara varan bir artış söz konusu. Bu artışı sürdürülebilir<br />

kılmak amacıyla kurumsal amaçlı etkinlik turizmini de daha etkin<br />

bir araç olarak kullanmayı hedefliyoruz.” dedi.<br />

5 yıl aradan sonra ilk<br />

Rusya Bandıralı turistik kruvaziyer Astoria Grande, tur programı<br />

kapsamında Trabzon’a demirledi. 5 yıl aranın ardından Trabzon iline<br />

kruvaziyer gelmesinin mutluluğunu yaşayan bölge halkı, Rus turistleri<br />

heyecanla karşıladı. Trabzon Limanı’ndaki karşılamada turistlere özel<br />

folklor gösterisi düzenlenirken, vatandaşlar turistlere çiçek ve yöresel<br />

ürünlerden hediye etti. 190 metre uzunluğundaki Astoria Grande<br />

ile kente gelen 327 Rus turist ve 403 mürettebat, 1 gün boyunca<br />

tarihi ve turistik yerleri gezme fırsatı buldu. Turistleri şehirlerinde<br />

ağırlamanın bölge halkı açısından önemine değinen Trabzon Limanı<br />

Müdürü Muzaffer Ermiş, geminin şehirlerinden ayrılmasının ardından<br />

Rusya’nın Soçi kentine hareket edeceğini ifade etti. Ermiş, Trabzon<br />

Limanı'na 2017 yılından beri ilk kruvaziyer gemisinin yanaştığını<br />

hatırlatarak, geminin yılsonuna kadar 6 kez daha Trabzon’a<br />

uğrayacağını sözlerine ekledi.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

D-Marin’e gümüş madalya<br />

D-Marin, dünyanın en güvenilir iş sürdürülebilirliği derecelendirme<br />

sağlayıcısı olan EcoVadis tarafından gümüş madalyayla<br />

ödüllendirildi. Derecelendirme sonucunda, D-Marin eğlence<br />

endüstrisindeki en iyi şirketler arasında yüzde 30’luk dilimde<br />

bulunuyor. 2021 yılına göre yüzde 22 artış görülen sürdürülebilirlik<br />

derecelendirmesi, kayda değer bir artışa tekabül ederken,<br />

D-Marin’in faaliyet alanlarında sürdürülebilir uygulamaları devreye<br />

sokma taahhüdünün yanı sıra geçtiğimiz yılda sürdürülebilirlik<br />

alanında kaydedilen ilerlemeleri açıkça ortaya koyuyor. D-Marin<br />

Operasyon Direktörü Konrad Tyrajski konuyla ilgili şunları söyledi:<br />

“EcoVadis tarafından gümüş madalyaya layık görülmekten<br />

büyük gurur duyuyoruz. Operasyonlarımızı daha sürdürülebilir<br />

kılmayı bir odak noktası hale getirmek yalnızca doğru olanı<br />

yapmamızı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bir işletme olarak<br />

DNA’mızın merkezinde bulunuyor. Her gün gelişmek, çevreyi<br />

ve toplumu önemsemek, D-Marin'deki her çalışanda görmek<br />

istediğimiz temel davranışlardan ikisini teşkil ediyor. Altın madalya<br />

düzeyinde derecelendirmeye ulaşmak için sürekli çalışıyoruz ve<br />

sürdürülebilirlik alanında sektörümüzün en iyisi olmaya gayret<br />

ediyoruz.”<br />

Dedeman’dan ‘hayvan dostu’<br />

iki yeni uygulama<br />

Sürdürülebilir turizm anlayışıyla hareket eden<br />

Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts International,<br />

“Kafessiz Yumurta” uygulamasının ardından bu<br />

kez de tüm otellerinde sabun, şampuan, duş<br />

jeli gibi buklet malzemelerini test aşamasında<br />

hayvanlar üzerinde deney yapılmayan Cruelty<br />

Free işaretli ürünlerden temin etme kararı aldı.<br />

“Sürdürülebilir bir dünya oluşturma misyonuyla<br />

hayata geçirdiğimiz yenilikçi uygulamalarla örnek<br />

olmaya ve önderlik etmeye devam ediyoruz”<br />

diyen Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts International<br />

Operasyon Direktörü Gürkan Kaban, uygulamasına yeni başladıkları<br />

projelerle ilgili şunları söyledi: “Biliyoruz ki, gelecek kuşakların da<br />

bizimle aynı gereksinimleri karşılayabilmesi için “sürdürülebilirlik”<br />

prensibi ile hareket etmeliyiz. Kafessiz Türkiye Platformu iş birliği<br />

ile geçen yıl Türkiye’de kafessiz yumurta uygulamasına geçişi<br />

tamamlayan, değişimi ilk duyuran turizm markası olmuştuk. Tedarik<br />

zincirinde sorumlu ve sürdürülebilir<br />

kaynak ilkemiz ile şimdi de buklet<br />

ürünlerinde yine hayvan haklarını ve<br />

refahını gözeten bir uygulamaya geçiyor<br />

olmanın memnuniyetini yaşıyoruz. Ayrıca<br />

Dedeman olarak hayvan dostlarımızı<br />

konuk edecek olmaktan da son derece<br />

mutluyuz. Yarım asrı aşkın süredir turizm<br />

sektöründe faaliyet gösteren bir marka<br />

olarak attığımız her adımda sunduğumuz<br />

hizmeti bir sorumluluk bilinciyle<br />

şekillendiriyoruz, bu yaklaşımı aralıksız<br />

sürdürmeye de devam edeceğiz.” dedi.<br />

Kruvaziyer turizmine yoğun ilgi<br />

Kruvaziyer turizmi geçen yıla göre olağanüstü ilgi görüyor. Geçen yıl<br />

bu döneme kadar 11 gemi limanlara yanaşırken bu yıl sayı 437 oldu.<br />

Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre; <strong>2022</strong><br />

yılının ilk 7 ayında Türkiye limanlarına 437 kruvaziyer gemisi yanaştı.<br />

Toplam 376 bin 924 olarak belirlendi. Bu rakamın 25 bin 739’u gelen<br />

yolcu, 34 bin 997’si giden yolcu, 316 bin 188’i ise transit yolcu oldu.<br />

Yolcu trafiği açısından en yoğun limanlar ise Kuşadası (212 bin 486<br />

yolcu), İstanbul Galataport (98 bin 033 yolcu) ve Bodrum Limanı (28<br />

bin 629) oldu. Geçen yılın ilk yedi ayında pandemi nedeniyle Türkiye<br />

limanlarına sadece 11 kruvaziyer gemisi yanaşmıştı. Bodrum’dan<br />

Yunan adalarına turlar düzenleyen Selectum Blu Cruises, Türk yerli<br />

sermayesinin ilk kruvaziyer gemisi Blu Saphire’e duyulan ilgiden<br />

memnun olduklarını belirtirken, misafirlerinin sundukları konfor ve<br />

büyüleyici manzaralar kadar mutfaklarına da hayran kaldıklarını ifade<br />

etti. Kruvaziyer turizmine artan ilgiden memnun olduklarını ifade<br />

eden Selectum Blu Cruises ekibi, <strong>Eylül</strong> sonuna kadar Bodrum’dan<br />

Yunan adalarına turlar düzenleyeceklerini belirtti.<br />

Yenilenme zamanı<br />

Fairmont Quasar Istanbul, şehir yaşamının stresinden kaçıp<br />

rahatlamak ve sonbahar günlerini zinde geçirmek isteyenleri Willow<br />

Stream Spa’nın sağlık dolu dünyasını ve sonbahara özel bakımlarını<br />

keşfetmeye davet ediyor. Willow Stream Spa’nın deneyimli terapistleri<br />

tarafından uygulanan portakal çiçeği masajı vücudunuzu, enerjinizi<br />

ve ruhunuzu yenilerken, imza masajlardan Türk kahvesi ve Hindistan<br />

cevizi ile duyusal vaha terapisi ise cilt bakımındaki en son yenilikleri,<br />

yerel ve özgün dokunuşlarla birleştirerek baştan sonra mükemmel<br />

bir duyusal yolculuk yaşatıyor. Gülsha’nın en doğal ürünlerinin<br />

kullanıldığı, Türk hamamı, vücut masajı ve yüz masajını içeren<br />

“Luxury Hammam by gülsha” ritüeli ise gül yağının yüksek enerjisi ve<br />

hoş kokusu ile kendinizi arınmış ve yeniden doğmuş gibi hissetmenizi<br />

sağlıyor.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Antalya Turizm Fuarı<br />

27-28 Ekim’de gerçekleşecek<br />

27 -28 Ekim <strong>2022</strong> tarihlerinde Antalya Expo Center ANFAŞ’ta<br />

gerçekleşecek olan ATF22, 20 ülkeden davetli 15 bin turizm<br />

profesyonelini ağırlayacak. Dördüncü kez kapılarını açmaya<br />

hazırlanan ATF22, yine birbirinden farklı seçkin markaları<br />

ve profesyonelleri buluşturacak. 2023 yılına dair ilk sözlerin<br />

söyleneceği ilk fuar olma özelliği ile dikkat çeken ATF22, yeni yıl için<br />

sektöre motivasyon ve güç katacak. Her şey dahil konseptiyle ön<br />

plana çıkan ATF, her yıl olduğu gibi bu yıl da ulusal-uluslararası tur<br />

operatörleri, offline-online seyahat acenteleri, konaklama sektörü<br />

markaları, havayolları, ulaşım firmaları, etkinlik firmaları, ulusaluluslararası<br />

turizm destinasyonları, bilişim teknolojileri, hizmet ve<br />

finans sektörü gibi turizm sektöründe yer alan aktörlere ev sahipliği<br />

yapacak. ATF ile bir araya gelen tüm paydaşlar “yerinde pazarlama”<br />

prensibiyle Türkiye turizmi için çok önemli bir pazarlama faaliyeti,<br />

network imkanı bulacak. İki gün boyunca B2B görüşmelere ev<br />

sahipliği yapacak olan fuar bugüne kadar 500 bin üzerinde B2B<br />

görüşme hacmi yaratmış olup bu yıl da 150 bin rekor görüşme<br />

sayısına ulaşmayı hedefliyor.<br />

Dünyaya açılan kapıları arttı<br />

Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası<br />

Havalimanı (İSG), iç ve dış hat seferlerindeki artıştan dolayı iç ve dış<br />

hat kapılarında yeni düzenlemeye gitti. Bus Gate Genişleme Projesi<br />

kapsamında renovasyon çalışması tamamlanan İSG terminalinde, iç<br />

hatlarda yer alan 308 ile 315 arasında bulunan tüm kapılar dış hatlar<br />

için hizmet vermeye başladı. Yapılan değişiklikle dış hatlara bağlanan<br />

kapıların yeni numaraları 501 ile 508 A-B olarak belirlendi. İç hat<br />

yolcularının kullandığı 401 ile 410 arasındaki kapılar da A-B olarak<br />

kullanılmaya devam edecek. Yeni uygulama, havaalanındaki yolcu<br />

akışına hız kazandıracak. Operasyonel süreçleri hızlandıracak Bus Gate<br />

Genişleme Projesi, kapılara yanaşan uçakların yaklaşık 30 dakika sonra<br />

yeniden yolcu alımına da fırsat verecek. ‘Şehrin havalimanı’ İSG’de<br />

bekleme sürelerini ortadan kaldıracak projeyle yeni hat planlamaları<br />

yapılabilecek. Bu planlamaların etkisi ve yeni uçuş destinasyonlarının<br />

eklenmesiyle havalimanının Türkiye ekonomisi için oluşturduğu katma<br />

değerin artacağı, ilave dış hat yolcusuyla yine ekonomik büyümede<br />

katalizör görevi gören turizme de katkı yapacağı öngörülüyor. Yeni<br />

düzenlemeyle operasyon süreçleri kolaylaşırken, yolcu trafiğindeki<br />

artıştan kaynaklı oluşabilecek beklemelerin önüne geçilecek.<br />

Kuzey Avrupa pazarına<br />

ivme katan iş birliği<br />

Avrupa’nın Türk bayraklı tur operatörü<br />

markası Detur Global, bu yaz Kuzey<br />

Avrupa pazarının yükselen yıldızı oldu.<br />

Detur Global’in TGA iş birliğiyle yürüttüğü<br />

aktif pazarlama çalışmaları meyvelerini<br />

toplamaya başladı. Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı’nın açıkladığı <strong>2022</strong> temmuz<br />

ayı ve yılın ilk 7 aylık yabancı ziyaretçi<br />

rakamlarında pazardaki yükseliş trendinin<br />

sürdüğü görüldü. Özellikle 2019 temmuz<br />

verileriyle karşılaştırıldığında İsveç,<br />

Finlandiya, Norveç ve Danimarka’dan<br />

ülkemize gelen ziyaretçi sayısında yüzde<br />

4’lük artış dikkat çekti. 2019 temmuz<br />

ayında bu pazardan 230 bin ziyaretçi gelirken <strong>2022</strong> temmuzda<br />

bu sayı 239 bine yükseldi. ilk 7 ayda Kuzey Avrupa’dan 665 bin<br />

ziyaretçi ağırlayan Türkiye, 2019’un sadece yüzde 2,8 gerisinde<br />

kaldı. Hem bu yıl temmuz ayında hem de ilk 7 ayda en çok artışın<br />

görüldüğü Danimarka, kuzeyin bu dönemde lokomotifi oldu. Yıl<br />

boyunca yürüttükleri tanıtım faaliyetlerinin geri dönüşünü almaya<br />

başladıklarını belirten Tezel, “Ülkemiz <strong>2022</strong> temmuz ayında rekor<br />

yıl kabul edilen 2019’un aynı dönemine göre Kuzey Avrupa’da artış<br />

yakaladı. Ocak-temmuz döneminde pandemi öncesinin rakamlarına<br />

yaklaştık ve yükseliş hızımız devam ediyor. Rusya-Ukrayna Savaşı<br />

ve ardından yaşanan NATO krizi olmasa rakamların daha yüksek<br />

geleceği anlaşılıyor. Ancak yine de değişkenlerin etkili olduğu bir<br />

sezonda çok iyi bir performans gösterildiğini söyleyebiliriz. Detur<br />

Global olarak 2019’a göre Türkiye satışlarımızı yüzde 60 artırmış<br />

durumdayız. Yapılan tanıtım faaliyetlerinin sahada pozitif etkisini<br />

görüyoruz, rakamlar artmaya devam edecek” dedi.<br />

Türkiye’ye 3,7 milyon<br />

Avrupalı Türk geliyor<br />

TAVAK Vakfı’nın<br />

18-26 Temmuz<br />

tarihleri arasında<br />

Avrupalı Türklere<br />

yönelik; pilot<br />

bölge olarak<br />

Avrupalı Türklerin<br />

en çok geldiği;<br />

Almanya, Hollanda,<br />

Avusturya<br />

ve İsviçre'de<br />

gerçekleştirdiği<br />

Avrupalı Türklerin Türk Turizmindeki Yeri Araştırması kapsamında<br />

geçtiğimiz yıla göre daha fazla sayıda Avrupalı Türk turistin<br />

Türkiye'ye gelmeyi planladığı belirtildi. Araştırma kapsamına<br />

göre, bu yıl Türkiye’ye gelecek Avrupalı Türk turistlerin sayısının<br />

artması beklenirken, yaklaşık 3,7 milyon Avrupalı Türk’ün tatilini<br />

Türkiye’de planladığı öngörüsü paylaşıldı. Avrupalı Türklerin bu yıl<br />

Türkiye'de geçirecekleri tatilleri sürecinde kişi başına ortalama<br />

1450 € harcayacakları öngörülüyor. İzmir, Çeşme, Alaçatı Avrupalı<br />

Türklerin en fazla harcama yaptıkları bölgeler arasında yer alırken,<br />

bu harcamaların Türkiye’nin döviz ekonomisine büyük ölçüde katkıda<br />

bulunacağı ifade edildi. Araştırmada, Avrupalı Türklerin Türkiye'de<br />

ortalama 28 gün kalırken, Avrupadan gelmesi beklenen yabancı<br />

turistlerin ise ortalama 16 gün kaldığı belirtildi.


Geri<br />

dönüştürülmüş<br />

materyalden<br />

ürettiğimiz Prints<br />

Koleksiyonu ile<br />

karbon ayak izimizi<br />

azaltıyoruz.<br />

Özümüze sadık<br />

kalarak,<br />

topraktan aldığımızı<br />

toprağa geri<br />

veriyoruz.


Yaşamı tehlike altında<br />

olan yaban hayvanlarının<br />

yeryüzünde bir adım<br />

daha atabilmesi için bu<br />

iyiliğe Prints ürünleriyle<br />

sofranızla eşlik edin.<br />

Prints<br />

Koleksiyonu’nun<br />

her bir parçası,<br />

yaşamı tehlike<br />

altında olan türlerin<br />

ayak veya kuyruk<br />

izlerini taşıyor.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

İSTANBUL TEMMUZDA<br />

SON 10 YILI SOLLADI<br />

İstanbul, temmuz ayında ağırladığı 1 milyon 759 bin 506 kişi ile son 10 yılın aylık bazda en yüksek yabancı turist<br />

sayısına ulaştı. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, kenti ziyaret eden yabancı turist sayısı yılın 7<br />

ayında 8 milyon 514 bin 806 oldu. Bu yılın temmuz ayında ise İstanbul'u 1 milyon 759 bin 506 turist ziyaret etti.<br />

Geçen yılın temmuz ayında kente 1<br />

milyon 130 bin 999 turist gelirken<br />

bu yıl, 2021'in aynı dönemine göre<br />

yüzde 56 artış kaydedildi. İstanbul'a<br />

temmuzda 1 milyon 730 bin 679 kişi hava<br />

yoluyla, 28 bin 827 kişi ise deniz yoluyla<br />

geldi. Geçen senenin aynı dönemine göre<br />

kente hava yoluyla gelenlerin yüzde 53,<br />

deniz yoluyla gelenlerin ise yüzde 894<br />

arttığı kaydedildi.<br />

İlk tercih hava yolu<br />

Bu yılın temmuz ayında Atatürk<br />

Havalimanı'ndan 1759, Sabiha Gökçen<br />

Havalimanı'ndan 458 bin 87, İstanbul<br />

Havalimanı'ndan 1 milyon 270 bin 833<br />

yolcu giriş yaptı. Kente deniz yoluyla<br />

Tuzla Limanı'ndan 1848, Karaköy<br />

Limanı'ndan 23 bin 463, Sarayburnu<br />

Limanı'ndan 1322, Zeytinburnu<br />

Limanı'ndan 895, Ambarlı Limanı'ndan<br />

197, Haydarpaşa Limanı'ndan 1006,<br />

Marmara Limanı'ndan 23, Pendik<br />

Limanı'ndan 73 yabancı ziyaretçi geldi.<br />

En çok turist Almanya’dan geldi<br />

Hava yoluyla gelen turistlerin yüzde<br />

72,23'ü İstanbul Havalimanı'nı, yüzde<br />

26,03'ü Sabiha Gökçen Havalimanı'nı<br />

kullandı. Almanlar, temmuzda İstanbul'a<br />

gelen 142 bin 77 turistle geçen ay<br />

olduğu gibi ilk sırada yer aldı. Almanya'yı<br />

sırasıyla 133 bin 218 turistle Rusya, 97<br />

bin 355 turistle ABD, 94 bin 708 turistle<br />

İran, 77 bin 613 turistle Suudi Arabistan,<br />

70 bin 179 turistle İngiltere takip etti.<br />

İngiltere'yi 69 bin 314 turistle Fransa, 64<br />

bin 878 turistle Irak, 63 bin 131 turistle<br />

Kuveyt, 54 bin 247 turistle Ürdün, 45 bin<br />

677 turistle Hollanda, 43 bin 519 turistle<br />

İsrail, 36 bin 874 turistle Özbekistan, 32<br />

bin 59 turistle Kazakistan, 27 bin 863<br />

turistle İtalya izledi.<br />

Temmuzda kenti ziyaret edenlerin<br />

yüzde 8,07'sini Almanlar, yüzde 7,57'sini<br />

Ruslar, yüzde 5,53'ünü Amerikalılar,<br />

yüzde 5,38'ini İranlılar, yüzde 4,41'ini<br />

Suudi Arabistanlılar, yüzde 3,99'unu<br />

İngilizler, yüzde 3,94'ünü Fransızlar,<br />

yüzde 3,69'unu Iraklılar oluşturdu.<br />

Temmuzda İstanbul'a 193 ülkeden<br />

turist geldi. Tuvalu ve Bhutan'dan birer,<br />

Vatikan ve Makao'dan üçer kişi kenti<br />

ziyaret etti.<br />

Her 3 turistten 1’i İstanbul’a geldi<br />

Yılın 7 ayında Türkiye'yi ziyaret eden<br />

toplam 26 milyon 195 bin 747 turistin<br />

yaklaşık 3'te 1'ini İstanbul ağırladı.<br />

Öte yandan İstanbul'u 2018'in temmuz<br />

ayında 1 milyon 502 bin 397 turist,<br />

2019'un temmuz ayında 1 milyon 666<br />

bin 319, 2020'nin temmuz ayında ise<br />

301 bin 930 turist ziyaret etti. İstanbul İl<br />

Kültür ve Turizm Müdürlüğü kayıtlarında<br />

bu yılın temmuzundan sonra İstanbul'a<br />

en çok turistin 2019 yılının aynı ayında<br />

geldiği tespit edildi. (İHA)


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem makale / agenda article<br />

AGON<br />

Tezer<br />

Danışmanlık ve Mümessillik<br />

Öner<br />

Hizmetleri CEO’su<br />

“Spor olsun diye organizasyon yapılmaz”<br />

“Organizations are not made just for the sake of sports”<br />

Maalesef bizim ülkede spor denince akla hemen futbol azıcık zorlayınca<br />

basketbol, voleybol, güreş ve halter gelir. Neden peki? Futbol global<br />

hastalık zaten onu konu dışı tutalım. Diğerleri de başarılı olduğumuz ve<br />

dünya devleriyle denk mücadele edebildiğimiz branşlar. Bu sebeple de<br />

herkesin aklında yer ediyorlar. Sonuçta kimse sıralamada olmadığımız<br />

branşları duymak bile istemiyor. Ya da hiç takip etmiyor.<br />

Eurosport ve TRT Spor Yıldız kanalları başta olmak üzere biraz<br />

dolaştığınızda birçok güzel spor dalını görmemiz mümkün. Üstelik<br />

benim çok sevdiğim bazı dallar ise günlerce süren, takip etmesi<br />

sadece sportif değil, aynı zamanda coğrafi ve turistik bilgiler edindiren<br />

aktiviteler. Bunlar içinde en sevdiğim elbette, bisiklet. Fransa turu 24<br />

gün, İspanya ve İtalya turları ise gene 15 - 20 gün süren ve her gün<br />

en az 4 - 5 saat ekranda kalan bir spor bu. Sadece bisiklet de değil…<br />

Mesela yelken yarışları, otomobil ve motosiklet sporları, uzun günlere<br />

yayılmış atletizm ve kış sporları da göz ardı edilmemesi gereken ana<br />

dallar.<br />

Ülkemizde sportif turizm adına çok bölgesel organizasyonlar oluyor<br />

ama ulusal çapta ciddi bir organizasyonu İslam Ülkeleri Dayanışma<br />

Oyunları’nda gördük. 1-2 de voleybol ve basketbol organizasyonu oldu.<br />

Ben salon sporları organizasyonu yapılmasından yanayım elbette ama<br />

bu tip organizasyonlar salon kapasitesi ve televizyon sınırlı kalıyor. Maç<br />

süresince tamamen maç veya o dala odaklı bir yayın yapılıyor ve ev<br />

sahibi ülkenin Türkiye olması dışında da pek bir adımız geçmiyor.<br />

Turizmi canlandıracak veya katkı sağlayacak olan ise, uzun süreli<br />

yayınlara sebep olan açık hava organizasyonları. Enfes nehirlerimiz<br />

var. Rafting için dünyanın en iyi parkurlarından sayılan bir coğrafyamız<br />

var. Kış sporları için hem tesislerimiz hem de beğen beğen al şeklinde<br />

dağlarımız var. Bisiklet turu için ise inanılmaz bir ülkeyiz. Üç tarafı<br />

denizlerle çevrili bir ülkeyiz ki yelken ve yat yarışları için tadından<br />

yenmez. Hatta hep bir yelken trophy hayalim hep olmuştu. Şöyle<br />

Trabzon’dan başlasa ve Mersin’de bitse mesela…<br />

Bunların dışında dünyanın en iyi golf sahalarını inşa ettik. Antalya ve<br />

Alanya golfçülerin merkezi olmalı ama o da olmadı…<br />

Peki yatırım yapıyoruz ama neden devamı gelmiyor? Neden hevesimiz<br />

kesiliyor? Ya da neden işin organizasyon kısmında patlıyoruz? Ben<br />

bunun öncelikli olarak futbol esaretinden kurtularak vatandaşlarımıza<br />

tüm sporları sevdirmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü F1 ilk geldiği<br />

zamanlarda beklenen ilgiyi görmemiş ve boş tribünlerde arabalar<br />

52 tur dönmek zorunda kalmıştı. Hatta organizasyonun Türkiye’den<br />

ilk çekilme sebebi bu olarak lanse edilmişti. Detayını bilmiyorum.<br />

Ama Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nda İstanbul final<br />

etaplarında bile seyircimiz evin önüne kadar bile çıkmıyor. Bir de bunu<br />

canlı seyretmek bedavayken üstelik. Fransa ve diğer ülke turlarında<br />

şehirlerarası izbe yollar bile sanki dünyanın en önemli olayı olacakmış<br />

gibi hınca hınç kalabalık oluyor. Ülke insanımız ekonomik, sosyal<br />

veya kültürel olarak spora genel anlamda meraklı değil maalesef.<br />

Ancak bu ilgi ve cazibe oluşturulursa ülke olarak inanılmaz spor<br />

turizmi organizasyonlarına imza atabiliriz. Hayatı farklı alanlarıyla<br />

yaşayabileceğimiz ve sporun her dalını anlayabileceğimiz yayınlara<br />

ihtiyacımız var. Spor olsun diye organizasyon yapılmaz.<br />

Daha sağlıklı, daha sportif ve daha aktif günler dilerim.<br />

Unfortunately, as for sports, football comes to mind and by forcing a<br />

bit, basketball, volleyball, wrestling and weightlifting come to mind.<br />

Why then? Football is a global disease anyway, let's keep it off topic.<br />

Others are branches in which we are successful and can compete<br />

with the world giants. For this reason, they are on everyone's mind.<br />

After all, no one even wants to hear about the branches that we are<br />

not in the ranking. Or no one follows.<br />

It is possible to see many beautiful sports branches when you surf<br />

a bit, especially Eurosport and TRT Spor Yıldız channels. Moreover,<br />

some of my favorite branches are activities, lasting for days and<br />

providing not only sports but also geographical and touristic<br />

information to follow. My favorite of these, of course, is the bike. This<br />

is a sport, lasting for 24 days in the tour of France, 15-20 days in the<br />

tours of Spain and Italy, and stays on the screen for at least 4-5 hours<br />

every day. Not just cycling… For example, sailing races, automobile<br />

and motorcycle sports, athletics spread over long days, and winter<br />

sports are also the main branches that should not be ignored.<br />

There are many regional organizations for sports tourism in our<br />

country, but we saw a serious national organization at the Islamic<br />

Countries Solidarity Games. There was also a couple of volleyball<br />

and basketball organization. Of course, I am in favor of organizing<br />

indoor sports organizations, but such organizations are limited to<br />

the capacity of the hall and television. During the match, a broadcast<br />

is completely focused on the match or that branch, and we are not<br />

mentioned much except that the host country is Turkey.<br />

What will revive or contribute to tourism are outdoor organizations,<br />

causing long-term broadcasts. We have exquisite rivers. We have<br />

a geography that is considered one of the best tracks in the world<br />

for rafting. We have both facilities and mountains for winter sports,<br />

you take your pick. We are an incredible country for cycling. We are<br />

a country surrounded by seas on three sides, which is too good to<br />

be true for sailing and yacht races. In fact, my dream always was a<br />

sailing trophy. For example, I wish it starts from Trabzon and ends in<br />

Mersin... Apart from these, we have built the best golf courses in the<br />

world. Antalya and Alanya should be the center of golfers, but that<br />

didn't happen either...<br />

Well, we are investing, but why not continue? Why are we getting<br />

discouraged? Or why does it fail on the organizational part of the<br />

business? I think that this is primarily to get rid of the bondage of<br />

football and to make our citizens love all sports. Because when F1<br />

first came, it did not receive the expected attention and the cars<br />

had to turn 52 laps in the empty stands. In fact, it was presented<br />

as the reason for the organization's first withdrawal from Turkey. I<br />

don't know the details. But even in the İstanbul final stages of the<br />

Presidential Cycling Tour of Turkey, our audience does not even go<br />

up to the front of the house. Also, it's free to watch live. In France and<br />

other country tours, even intercity secluded roads are crowded as if it<br />

will be the most important event in the world.<br />

Unfortunately, our people are not generally interested in sports<br />

economically, socially or culturally. But, if this interest and attraction<br />

is made, we can make incredible sports tourism organizations as<br />

country. We need publications where we can experience in different<br />

areas and understand every branch of sports. Organizations are not<br />

made just for the sake of sports.<br />

I wish you healthier, more sportive and more active days.


hotel restaurant<br />

42 & hi-tech<br />

gündem agenda<br />

OTEL YATIRIMLARI ILK YARIDA NEREDE<br />

ARTTI, NEREDE AZALDI?<br />

Otel yatırımları, yatırımcıların en fazla ilgi gösterdiği alanlardan biri oldu. Türkiye Otelciler<br />

Birliği’nin (TÜROB) raporuna göre, 6 ayda toplam teşvik değeri 7 milyar 553 milyon TL olan<br />

75 otel projesi için başvuru yapıldı.<br />

Pandemi nedeniyle 2020-2021 yıllarında<br />

tarihinin en kötü dönemini yaşayan<br />

konaklama sektöründe, bu yılın<br />

başından itibaren başlayan canlanmayla<br />

birlikte yatırımlar yeniden yükselişe geçti.<br />

Yılın ilk 6 ayında otel yatırımları, yatırımcıların<br />

en fazla ilgi gösterdiği alanlardan biri oldu.<br />

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB), Sanayi<br />

ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik<br />

Belgeleri’ verilerinden hareketle hazırladığı<br />

Ocak-Haziran <strong>2022</strong> dönemini kapsayan<br />

yatırım raporuna göre, ilk 6 ayda toplam<br />

teşvik değeri 7 milyar 553 milyon TL olan<br />

toplam 14 bin 413 yataklı 75 otel projesi için<br />

teşvik başvurusu yapıldı.<br />

İlk yarıda teşvik belgesi başvurularının<br />

parasal tutarı bir önceki yılın aynı dönemine<br />

göre göre yüzde 640 artarken, proje sayısı<br />

yüzde 39, yatak kapasitesi yüzde 76 artış<br />

gösterdi. 2021 yılı ilk 6 ayında toplam 8 bin<br />

200 yatak kapasiteli 54 otel projesi için 1<br />

milyar 21 milyon TL, pandemi öncesi yıl olan<br />

2019 yılının ilk 6 ayında ise 12 bin 500 yataklı<br />

55 proje için 1 milyar 683 milyon TL’lik teşvik<br />

başvurusu yapılmıştı.<br />

İstanbul, Muğla, Antalya…<br />

TÜROB’un raporuna göre, ilk 6 ayda 30 ilde<br />

yeni projeler planlandı. Yeni yatırımlarda<br />

İstanbul ve Muğla 9’ar projeyle ilk 2 sırayı<br />

alırken, Antalya 8 proje ile üçüncü oldu.<br />

Çanakkale 6, İzmir 4 yatırım ile dördüncü<br />

ve beşinci sırayı aldı. Kars, Edirne, Nevşehir<br />

ve Ankara 3’er, Aydın 2 projeyle ilk 10’da<br />

yer aldı. Pandemi öncesinde Karadeniz’de<br />

yaşanan yatırım furyasının yavaşlaması dikkat<br />

çekerken, Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu<br />

illerinde de yatırımlar yavaşladı.<br />

<strong>2022</strong> yılının ilk 6 ayında teşvik belgesi alan<br />

oteller içerisinde kapasite bakımından 11<br />

otelde 5 bin 702 yatak ile 5 yıldızlı oteller ilk<br />

sırada yer aldı. Otel sayısında ise en fazla<br />

başvuru 26 proje ile 3 yıldızlı oteller için oldu.<br />

Eresin’den Anadolu’ya ekstra teşvik<br />

önerisi<br />

Yatırımlarla ilgili bir değerlendirme<br />

yapan TÜROB Başkanı Müberra Eresin,<br />

şu görüşleri dile getirdi: “Pandeminin<br />

sektörde olumsuz etkileri ve birçok alanda<br />

yatırımların ertelendiği bir dönemde dahi<br />

yatırımcılar, 2020 ve öncesinde başlattıkları<br />

otel yatırımlarını tamamlamak üzere<br />

çalışmalarını sürdürmüştü. Bu durum<br />

yatırımcıların sektöre yönelik umudunun<br />

ve güveninin bir göstergesi olarak<br />

değerlendirilebilir. Bu yılın ilk yarısına<br />

baktığımızda da otel yatırımlarında ciddi<br />

bir geri dönüşün başladığını görüyoruz.<br />

Sektörde yapılan yatırımları olumlu<br />

değerlendirmekle birlikte Antalya ve İstanbul<br />

gibi turizm merkezlerinin hâlâ en fazla<br />

yatırım talebi alan yerler olması aslında çok<br />

tercih ettiğimiz bir durum değil. Turizmin<br />

sürdürülebilirliği açısından yatırımların tüm<br />

Anadolu’ya yayılması gerektiği görüşümüzü<br />

sürdürüyoruz ve bu konuda gerekirse<br />

Anadolu’da yapılan yatırımlar için daha da<br />

fazla, ekstra teşvikler verilmesi gerektiği<br />

inancındayız. Teşviklere, yeni yatırımlar<br />

için Anadolu’da; yenileme ve renovasyon<br />

için ise İstanbul ve Antalya gibi illerimizde<br />

ihtiyaç duyulduğunu düşünüyoruz. Ayrıca,<br />

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından<br />

Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Bursa,<br />

Denizli, Erzincan, Hatay, İzmir, Kars, Mersin,<br />

Muğla, Niğde, Ordu, Trabzon, Yalova ve<br />

Nevşehir illerinde bulunan toplam 50<br />

kamu taşınmazının bu yıl içerisinde ‘Kamu<br />

Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi<br />

Hakkında Yönetmelik’ hükümlerine uygun<br />

olarak girişimcilere tahsis edilmesi ile turizm<br />

yatırımlarının önemli oranda artmasını<br />

bekliyoruz.”


Beko 400 TR ve TokenX<br />

platform hizmeti ile,<br />

işinizi daha az maliyetle<br />

daha verimli yönetin!<br />

Mali mühür<br />

gerekmeden,<br />

HEMEN<br />

e-faturaya<br />

geçiş imkanı!<br />

Ürünlerinizi ve<br />

alanlarınızı<br />

Beko 400 TR<br />

cihazınıza<br />

tanımlayın<br />

Oda, masa bazlı<br />

sipariş yönetiminizi<br />

yapın<br />

Ödemelerinizi<br />

QR veya<br />

kredi kartı ile<br />

temassız alın<br />

Tek tuşla müşterinin<br />

e-posta adresine<br />

e-fatura gönderin<br />

Tüm işlemlerinizi<br />

ve e-faturalarınızı<br />

TokenX web paneli<br />

üzerinden<br />

görüntüleyin


hotel restaurant<br />

44 & hi-tech<br />

gündem agenda<br />

WHERE DID HOTEL INVESTMENTS<br />

INCREASE OR DECREASE IN<br />

THE FIRST HALF?<br />

<strong>Hotel</strong> investments became one of the areas in which investors showed the most interest.<br />

According to the report of the Turkish <strong>Hotel</strong>iers Association (TÜROB), in 6 months, the<br />

applications for 75 hotel projects of which total incentive value was 7 billion 553 million TL<br />

has been made.<br />

In the accommodation sector,<br />

experienced the worst period in<br />

its history in 2020-2021 due to the<br />

pandemic, the investments started to<br />

rise again with the revival that started<br />

from the beginning of this year. In the<br />

first 6 months of the year, the hotel<br />

investments became one of the areas<br />

in which investors showed the most<br />

interest. According to the investment<br />

report covering the January-June<br />

<strong>2022</strong> period that the Turkish <strong>Hotel</strong>iers<br />

Association (TÜROB) prepared on<br />

the basis of the data of ‘Investment<br />

Incentive Certificates’ of the Ministry<br />

of Industry and Technology, incentive<br />

applications for 75 hotel projects with<br />

total 14 thousand 413 beds of which total<br />

incentive value was 7 billion 553 million<br />

TL in the first 6 months, were made.<br />

While the monetary amount of incentive<br />

certificate applications in the first half<br />

increased by 640 percent compared to<br />

the same period of the previous year,<br />

the number of projects increased by 39<br />

percent and bed capacity by 76 percent.<br />

In the first 6 months of 2021, 1 billion 21<br />

million TL incentive applications were<br />

made for 54 hotel projects with a total<br />

capacity of 8 thousand 200 beds, and<br />

in the first 6 months of 2019, the year<br />

before the pandemic 1 billion 683 million<br />

TL incentive applications were made for<br />

55 projects with 12 thousand 500 beds.<br />

İstanbul, Muğla, Antalya…<br />

According to the report of TÜROB, new<br />

projects were planned in 30 provinces<br />

in the first 6 months. While İstanbul<br />

and Muğla ranked first with 9 projects,<br />

Antalya ranked third with 8 projects<br />

in new investments. Çanakkale took<br />

the fourth and İzmir fifth places with 6<br />

investments and 4 investments. With<br />

3 projects, Kars, Edirne, Nevşehir<br />

and Ankara took place in the top 10<br />

and Aydın with 2 projects. While that<br />

the investment exploder in the Black<br />

Sea region slowed down before the<br />

pandemic attracted attention, the<br />

investments in Eastern, Southeastern<br />

and Central Anatolian provinces also<br />

slowed down.<br />

5-star hotels ranked first with 5,702<br />

beds in 11 hotels in terms of capacity<br />

among the hotels that received incentive<br />

certificates in the first 6 months of <strong>2022</strong>.<br />

In the number of hotels, the highest<br />

number of applications was for 3-star<br />

hotels with 26 projects.<br />

Extra incentive offer from Eresin to<br />

Anatolia<br />

TÜROB President Müberra Eresin,<br />

making an evaluation about the<br />

investments, expressed the following<br />

views: “Even in a period when the<br />

negative effects of the pandemic on<br />

the sector and investments in many<br />

areas were postponed, the investors<br />

continued to work to complete the<br />

hotel investments that they started in<br />

2020 and before. This situation can be<br />

considered as an indicator of the hope<br />

and confidence of the investors in the<br />

sector. When we look at the first half of<br />

this year, we see that a serious return<br />

has started in hotel investments. It is not<br />

a situation we prefer that the tourism<br />

centers such as Antalya and Istanbul are<br />

still the places that receive the highest<br />

investment demand even if we evaluate<br />

the investments made in the sector<br />

positively. We are keeping our view that<br />

investments should be spread all over<br />

Anatolia in terms of the sustainability<br />

of tourism, and we believe that more<br />

and more incentives should be given<br />

for investments made in Anatolia, if<br />

necessary. We think that the incentives<br />

are needed for new investments in<br />

Anatolia and for renewal and renovation<br />

in our cities such as Istanbul and<br />

Antalya. Besides, we expect tourism<br />

investments to increase significantly<br />

in terms of that total of 50 public real<br />

estate properties in Afyonkarahisar,<br />

Antalya, Aydın, Bursa, Denizli, Erzincan,<br />

Hatay, İzmir, Kars, Mersin, Muğla, Niğde,<br />

Ordu, Trabzon, Yalova and Nevşehir<br />

provinces are allocated by T.R. Ministry<br />

of Culture and Tourism to entrepreneurs<br />

in accordance with the provisions of<br />

the ‘Regulation on the Allocation of<br />

Public real estate properties to Tourism<br />

Investments within this year.”<br />

C<br />

M<br />

Y<br />

CM<br />

MY<br />

CY<br />

CMY<br />

K


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem / makale<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği (I-MICE) Başkanı<br />

Hüseyin Kurt<br />

Bu yasakçı zihniyet neden?<br />

Sonda söyleyeceğimi başta<br />

söyleyeyim, tedbir ve önlem almak<br />

varken, yasaklamak veya izin<br />

vermemek neden?<br />

Bu yıl 11’incisinin yapılması<br />

planlanan, 5 gün sürecek, 70<br />

müzik grubunun sahne alacağı<br />

“Zeytinli Rock Festivali “ etkinliğine<br />

Burhaniye Kaymakamlığından izin<br />

çıkmadı. (Yasaklandı!)<br />

Açıklamaya baktığımızda geçmiş<br />

senelerde yaşandığı ve şikayete konu<br />

olduğu iddia edilen güvenlik, asayiş,<br />

trafik, çevre sorunları ve ortaya<br />

çıkan istenmeyen durumlar gerekçe<br />

gösterilerek kamu güvenliği ve<br />

sağlığı, toplumun huzuru ve çevrenin<br />

korunması amacı gösterilerek ilgili<br />

festivale izin verilmedi. (Yasaklandı!)<br />

Evet tedbir ve önlem almak, kural<br />

getirmek, düzenleyici firma ile<br />

daha fazla iletişim ve iş birliği<br />

içerisinde kalarak yukarıda bahsi<br />

geçen ve iddia edilen şikayetlerin<br />

önüne geçmek mümkünken yasakçı<br />

zihniyete başvurmak neden?<br />

Bu ardı arkası kesilmeyen yasaklar<br />

ve artık neredeyse hayat tarzına<br />

müdahale edecek kadar sivrilmek<br />

neden?<br />

Bu çember içerisinde hep birlikte<br />

yaşamıyor muyuz? Bu yasaklar,<br />

ötekileştirmeye varan kısıtlamalar<br />

ve gruplaştırma neden?<br />

Kaldı ki dünyayı etkisi altına alan<br />

pandemi belasının en fazla etkilediği<br />

sektörlerin başında kongre, toplantı,<br />

fuar, etkinlik ve organizasyonlar<br />

gelirken 70 civarında müzik<br />

grubunun ve 50 civarında sektör<br />

paydaşının içerisinde olacağı bir<br />

festivale izin vermemek neden?<br />

Bu insanların zorlu geçen bu<br />

süreçte, ayağa kalkmaya ve<br />

yaralarını sarmaya çalışırken<br />

evlerine götürecekleri ekmeğe de<br />

mani olmuyor musunuz?<br />

Elbette ki kamunun toplum yararı<br />

ve huzuru düşünülerek alacağı<br />

her türlü karara saygı duyar ve<br />

destekleriz. Lakin, müziğin pozitif<br />

enerjisi, coşkusu, birleştirici<br />

ve bütünleştirici tarafına her<br />

zamankinden daha fazla ihtiyacımız<br />

varken gelin bu yasaklara<br />

başvurmayın… Hayat tarzlarına ve<br />

beklentilere daha fazla göz açın,<br />

kulak verin… Yasaklamak, izin<br />

vermemek yerine ilgili düzenleyici<br />

firmalarla daha fazla iletişim<br />

içerisinde olun.<br />

Bu vesileyle; ilgili regülasyonlar<br />

dahilinde müzik yayın saati<br />

kısıtlamasının da ivedilikle gözden<br />

geçirilmesi başta eğlence sektörü<br />

olmak üzere ülkemize ve güzide<br />

şehrimize bunun için gelen münferit<br />

misafirler, destinasyon düğünleri,<br />

ilgili organizatörler ve toplumun<br />

geniş bir kesimi tarafından<br />

beklenmektedir.<br />

Müzikle bir arada kalmak dileğiyle..<br />

Dostlukla kalın.


iCombi Pro. iVario Pro.<br />

Sadece iki<br />

pişirme sistemi<br />

ile teknolojik<br />

mutfağınızı<br />

kurun!<br />

Siz sadece sonucu söyleyin,<br />

dünyanın ilk ve tek yapay<br />

zekaya sahip pişirme<br />

sistemleri sizin için<br />

çalışsın!<br />

Teknolojik mutfağın kalbi!<br />

rational-online.com.tr<br />

Online pişirme seminerlerimize<br />

katılmak için QR<br />

kod üzerinden size uygun<br />

tarihi seçin ve kayıt olun!


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

ACE OF M.I.C.E. 10’NCUSUNA<br />

HAZIRLANIYOR<br />

Turizm ve etkinlik sektörünün devleri 10. ACE of M.I.C.E. ile Antalya’da görkemli bir<br />

organizasyonla bir araya gelecek. Ulusal ve uluslararası 120’den fazla kurumsal firma; katılımcı<br />

otel, acenta, turizm ve etkinlik sektörü profesyoneli ile 3 gün boyunca 5 binin üzerinde B2B<br />

toplantı gerçekleştirecek.<br />

Antalya, etkinlik ve turizm<br />

sektörünün en büyük<br />

organizasyonuna 10’uncu kez ev<br />

sahipliği yapacak. Türk Hava Yolları’nın<br />

ulaşım sponsorluğunda, TÜRSAB’ın<br />

stratejik partnerliğinde, Nirvana<br />

Cosmopolitan <strong>Hotel</strong>, Cosmos Theatre,<br />

Antalya Tanıtım Vakfı, Antalya Ticaret<br />

Odası, Antalya Büyükşehir Belediyesi<br />

ve Profesyonel Otelciler Derneği’nin<br />

destekleriyle gerçekleyecek olan<br />

etkinlik sektörün ulusal ve uluslararası<br />

markalarını bir araya getirecek.<br />

Bu yıl 30-31 Ekim <strong>2022</strong> tarihlerinde<br />

Nirvana Cosmopolitan <strong>Hotel</strong>’de<br />

gerçekleşecek olan Masters of<br />

Events by ACE of M.I.C.E. Awards<br />

kapsamında; incentive ve etkinlikler<br />

düzenleyen ulusal ve uluslararası<br />

kurumsal şirketlerin satın alma<br />

heyetleri ile B2B network toplantılar<br />

ve interaktif kaynaşma programları ile<br />

yeniden bir araya gelecek. Katılımcı<br />

otel, acenta, turizm ve etkinlik<br />

sektörü profesyonellerinin ulusal ve<br />

uluslararası kurumsal şirketlerle<br />

2 gün boyunca B2B toplantılar<br />

yapacağı etkinlikte yeni iş bağlantıları<br />

oluşurken, akşam düzenlenecek<br />

eğlence organizasyonlarında network<br />

bağlantıları kurulmaya devam edilecek.


Sektör profesyonelleri<br />

ödüllendirilecek<br />

Davetliler, 30 Ekim akşamı Nirvana<br />

Cosmopolitan <strong>Hotel</strong>’de gerçekleşecek<br />

MOE Party’de keyifli bir gece yaşayacak.<br />

31 Ekim akşamı ise Cosmos Theatre’da<br />

kırmızı halı seremonisi ile başlayacak<br />

ve 270 derecelik video mapping şovlar<br />

ve gala yemeği ile devam edecek olan<br />

ACE of M.I.C.E. Awards Ödül Töreni<br />

gerçekleşecek. Sektörün merakla<br />

beklediği törende MICE (Meetings,<br />

Incentives, Conferences and Events)<br />

sektörünün en iyileri 23 ayrı kategoride<br />

sahiplerini bulacak.<br />

Ataman: “Bu yıl yine çok önemli<br />

marka isimleri buluşturacağız”<br />

ACE of M.I.C.E. Fuarı ile 9 yıldır sektöre<br />

önemli katkılar sağladıklarını aktaran<br />

Ataman, Antalya’daki bu etkinlik ile<br />

bunu bir üst noktaya taşıyacaklarını<br />

vurguladı. Masters of Events by ACE<br />

of M.I.C.E. Awards 3 günlük programı<br />

ile katılımcılarına farklı bir deneyim<br />

sunacağını dile getiren Ataman;<br />

bunları şöyle özetledi: “Geçen sene<br />

7-9 Kasım 2021 tarihlerinde Nest<br />

Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen<br />

etkinlik uzun süre konuşulmuştu.<br />

Dünyanın önde gelen markalarıyla<br />

toplantı, kongre ve etkinlik sektörünün<br />

temsilcileri Masters of Events by ACE<br />

of M.I.C.E. Awards organizasyonu<br />

kapsamında Antalya’da bir araya<br />

gelmiş, Antalya’nın ticari hacmine çok<br />

büyük katkı sağlayan organizasyonun<br />

sonunda da MICE alanında en başarılı<br />

marka ve projeler görkemli ödül<br />

töreniyle sahiplerini bulmuştu. Bu<br />

seneki Masters of Events by ACE of<br />

M.I.C.E. Awards ile yine ulusal ve<br />

uluslararası çok önemli markaları ve<br />

çok değerli isimleri buluşturacağız.<br />

Bu büyük organizasyonla etkinlik<br />

sektörünün faaliyetlerinin sürdürülebilir<br />

büyümesine yön vermeyi, sektörde<br />

hizmet veren kurum ve kuruluşlarda<br />

daha mükemmele ulaşma arzusu<br />

oluşturmayı, M.I.C.E. sektörünü ve<br />

sektörden hizmet alan kurumsal<br />

şirketleri ödül gecesi vasıtasıyla<br />

bir araya getirmeyi ve Türk kongre,<br />

toplantı ve etkinlik sektörünün<br />

bilinirliğini küresel ölçekte arttırmayı<br />

hedefliyoruz.”<br />

Program Takvimi<br />

*30-31 Ekim <strong>2022</strong> tarihlerinde Nirvana<br />

Cosmopolitan <strong>Hotel</strong>’de gerçekleşecek<br />

etkinlik, sektörün yerli ve yabancı<br />

temsilcileri, 5 binden fazla B2B<br />

(Business to Business) toplantısı ve<br />

interaktif kaynaşma programları ile yeni<br />

iş birliği olanaklarına imkân tanıyacak.<br />

*Masters of Events ACE of M.I.C.E.<br />

Awards, alanının önde gelen<br />

markalarını ve profesyonellerini 30<br />

Ekim akşamı Nirvana Cosmopolitan<br />

<strong>Hotel</strong>’de gerçekleşecek MOE Party’de<br />

ağırlayacak.<br />

*Ardından 31 Ekim akşamı da Cosmos<br />

Theatre’da kırmızı halı seremonisi, 270<br />

derecelik video mapping şovlar ve gala<br />

yemeği ile devam edecek olan ACE of<br />

M.I.C.E. Awards, iş ile eğlenceyi bir<br />

arada sunacak.<br />

*Etkinliğin finalinde ise Masters of<br />

Events by ACE of M.I.C.E. Awards<br />

sahiplerini bulacak. Bu yıl 10’uncu<br />

kez verilecek olan ödüller, 23 ayrı<br />

kategoride alanının en iyilerine<br />

verilecek. 1 <strong>Eylül</strong> itibariyle başlayan<br />

ödül başvuruları 30 Ekim tarihine kadar<br />

devam edecek.


50<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

RADISSON BLU HOTEL, VADISTANBUL’DU…<br />

RADISSON COLLECTION HOTEL,<br />

VADISTANBUL OLDU<br />

Radisson Otel Grubu, önceden Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul olarak bilinen otelini yeni bir marka<br />

altında, İstanbul’daki ilk Radisson Collection oteli olarak hizmete açtığını duyurdu.<br />

Radisson Otel Grubu, kapsamlı bir<br />

yenilenme projesinin ardından<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul’u<br />

Radisson Collection <strong>Hotel</strong> markası<br />

altında tekrar hizmete açtığını duyurdu.<br />

Şehrin en gözde yaşam ve ticaret<br />

bölgelerinden birinde yer alan Radisson<br />

Collection <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul, Grubun<br />

Türkiye’deki ikinci, İstanbul’daki ise<br />

ilk Radisson Collection oteli olacak.<br />

Radisson Collection <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul,<br />

geçtiğimiz yaz Bodrum’daki Radisson<br />

Collection <strong>Hotel</strong>’in başarılı açılışının<br />

ardından hizmete girdi.<br />

Vadistanbul, Atatürk Arboretumu,<br />

Belgrad Ormanı ve Göktürk Göleti Tabiat<br />

Parkını içeren Vadistanbul parkının<br />

eteklerinde, İstanbul’un yayıldığı bir<br />

alanda bulunan modern ve dinamik<br />

bir yaşam alanı. Radisson Collection<br />

<strong>Hotel</strong>, Vadistanbul, 20.000 kişiye hizmet<br />

veren ve 270 mağazaya ve ofis alanına<br />

ev sahipliği yapan Vadistanbul’un ana<br />

caddesinde yer alıyor. Otel, İstanbul’un<br />

en büyük spor komplekslerinden Türk<br />

Telekom Arena’nın tam karşısında,<br />

önemli iş merkezlerinden Maslak’a<br />

yakın bir konumda olup İstanbul’un<br />

yeni havalimanına 30 km mesafede yer<br />

almaktadır.<br />

193 odalı<br />

Radisson Collection <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul,<br />

şehir veya orman manzarası seçeneği<br />

sunan 193 adet odası ve süiti, huzur<br />

veren atmosferi ve şehrin temposunu<br />

yansıtan havasıyla ön plana çıkıyor.<br />

Huzurlu bir atmosfere ve şık bir<br />

tasarıma sahip odalarda misafirlere<br />

Nespresso makinesi, TV’ye bağlanmak<br />

için kişisel cihaz ve banyoda özel<br />

Collection markalı ürünler gibi seçkiler<br />

sunuluyor. Otel, tesisi geliştirmek<br />

ve sıradışı bir hizmet sunmak üzere<br />

konukların memnuniyetini en üst<br />

düzeye çıkarmak amacıyla yenilenme<br />

sürecinden geçti. Konukları modern<br />

tasarıma sahip bir lobi karşılarken lüks<br />

odalar, yerel sanatçıların çektiği, şehrin<br />

karakterini yansıtan şık fotoğraflarla<br />

çevrili. Tüm gün hizmet veren restoran,<br />

yerel ürünlerin kullanılarak hazırlandığı<br />

uluslararası lezzetler sunarken Vadi<br />

Bistro, Türkiye’deki şehir yaşamının<br />

canlı ritmini deneyimleme imkanı<br />

sunuyor.<br />

Yıldırımlar: “İstanbul’daki<br />

varlığımızı güçlendirdiğimiz için<br />

gururluyuz”<br />

Radisson Otel Grubu Orta, Doğu<br />

Avrupa, Rusya ve Türkiye’den Sorumlu<br />

Kıdemli Başkanı Yılmaz Yıldırımlar<br />

şunları belirtiyor: “Grubun Türkiye’deki<br />

ikinci İstanbul’daki ilk Radisson<br />

Collection markalı oteli olan Radisson<br />

Collection <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul’un<br />

açıldığını duyurmaktan ve Radisson<br />

Collection markamızı İstanbullulara<br />

sunmaktan çok mutluyuz. Otelin<br />

güçlü hizmet standartları ve global<br />

uzmanlığımız, İstanbul’a ve şehrin en<br />

seçkin kesimlerine seyahat etmek<br />

isteyen konuklara katma değer sunuyor.<br />

Şehrin en büyük otel işletmesi olma<br />

hedefimiz doğrultusunda İstanbul’daki


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

en büyük marka olarak varlığımızı<br />

güçlendirdiğimiz için gururluyuz.”<br />

Oteldeki toplantı imkanları, 1.000m²’lik<br />

bir balo salonunu, 300m²'den büyük<br />

bir alana sahip toplantı odalarını<br />

içeriyor. Otel, esnek ve son teknoloji<br />

ürünlere sahip yedi toplantı odası ve son<br />

teknolojiyle tam donanımlı, doğal gün<br />

ışığı alan balo salonuyla hem iş dünyası<br />

hem de eğlence sektörü için unutulmaz<br />

etkinliklere ev sahipliği yapabilecek.<br />

Salonlar ayrıca, 900 kişiye kadar misafir<br />

ağırlayabilecek kapasitede.<br />

Radisson Collection,<br />

benzersiz lokasyonlarda<br />

bulunan simgesel otellerden<br />

oluşan lüks bir yaşam tarzı<br />

koleksiyonu olarak öne<br />

çıkıyor. Tüm Radisson<br />

Collection otelleri bulunduğu<br />

lokasyonu yansıtan ve çağdaş<br />

yaşamın bir örneğini sunan<br />

özgün bir karaktere ve özel<br />

bir tasarıma sahip ve ayrıca<br />

yemek, fitness, sağlıklı<br />

yaşam ve sürdürülebilirlik<br />

alanlarında sıra dışı<br />

deneyimler sunmakta. Otelde,<br />

çarpıcı orman manzarası<br />

eşliğinde tam donanımlı bir<br />

fitness merkezi de yer alıyor.<br />

Otelin spası, 2.330m²’den<br />

büyük bir alana sahip.<br />

Valley Club & Spa, ısıtmalı<br />

havuz, Türk hamamı, buhar<br />

banyosu, masaj ve bakım<br />

seçeneklerinin sunulduğu<br />

bakım odaları ve bir sauna ile<br />

hizmet veriyor.<br />

Sıcakkanlı: “Sıradışı deneyimler<br />

sunmak için sabırsızlanıyoruz”<br />

Radisson Collection <strong>Hotel</strong>, Vadistanbul<br />

Genel Müdürü Nihan Sıcakkanlı,<br />

şunları ifade ediyor: “İhtiyaçlarımıza<br />

en uygun, doğru marka seçimlerine<br />

sahip Radisson Otel Grubu’nun bir<br />

parçası olmaktan gurur duyuyoruz.<br />

Konuklarımızı yenilenen bu ikonik otelde<br />

Radisson Collection markası altında<br />

ağırlamak ve onlara yerel dokunuşlarla<br />

bezenmiş, aynı zamanda global ölçekte<br />

kendini kanıtlamış sıradışı deneyimler<br />

sunmak için sabırsızlanıyoruz.”


Oda İçi<br />

Ekipmanlarımızla<br />

Tanışın<br />

Lifetech Türkiye Distribütörü<br />

Yeni Mahalle Kuzey Yanyol Caddesi No.65 34530<br />

Kumburgaz/Büyükçekmece - İstanbul | Türkiye<br />

Tel/Phn : +90 212 580 1 590 - Fax: +90 212 580 1 581<br />

www.otelurunleri.com.tr


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar new investments<br />

TÜRKIYE’NIN ILK ANTIVIRAL OTELI<br />

STAYSO THE HOUSE HOTEL<br />

The first antiviral hotel of Turkey<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong><br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong>, turizm<br />

sektörüne Türkiye’nin ilk<br />

antiviral otelini kazandırdı. Türk<br />

mühendisler tarafından tasarlanan<br />

ve virüsleri yok etmede kullanılan<br />

Vironance sistemi, %99,8 başarı<br />

oranına sahip.<br />

Havalandırma sistemlerine entegre<br />

ettiği Vironence sistemiyle turizm<br />

sektörüne Türkiye’nin ilk ve tek antiviral<br />

virüssüz otelini kazandıran Stayso The House<br />

<strong>Hotel</strong>, bir diğer virüs öldürücü teknoloji<br />

olan Laminer Flow antivirüs teknolojisiyle<br />

de güvenli konaklama deneyimini yeniden<br />

tanımlıyor.<br />

Virüsleri yok etmede %99,8 başarılı<br />

Türk mühendisler tarafından tasarlanan<br />

ve virüsleri yok etmede %99,8 başarı<br />

oranına sahip Vironance sistemi ise<br />

Yeditepe Üniversitesi Biyosidal ve Ar-Ge<br />

Laboratuvarı’nda yapılan testlerden başarıyla<br />

geçerek akredite raporu aldı. Amerika<br />

merkezli Weill Cornell Medical College<br />

da sisteme onay raporu verdi. Vironence<br />

sistemine ek olarak, Stayso The House<br />

<strong>Hotel</strong> hastanelerde kullanılan ve tavandan<br />

üfleme, zeminden emiş yöntemiyle çalışan<br />

Laminer Flow teknolojisine tüm oda ve ortak<br />

alanlarında yer veriyor. Havadaki partikül ve<br />

damlacıklara yapışarak, yere inme eğiliminde<br />

olan virüsler, tekrar havaya kaldırılmadan<br />

zemin kotundan yakalanıp dışarı atılıyor.<br />

Türk misafirperverliğine yenilikçi<br />

yaklaşım<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong>, İstanbul’un<br />

tarihiyle iç içe konumu ve farklı konseptleri<br />

bir araya getiren hizmet modeliyle Türk<br />

misafirperverliğine yenilikçi bir yaklaşım<br />

getiriyor. 45 odalı lüks butik otelde<br />

misafirlere co-working alanında konforlu<br />

bir çalışma ortamı sunuluyor. Şehrin tarihi<br />

bölgelerine, iş ve alışveriş merkezlerine yakın<br />

konumuyla İstanbul’u her yönüyle yaşamak<br />

isteyenlere ev sahipliği yapıyor.<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong>, which brought<br />

Turkey's first and only antiviral virusfree<br />

hotel to the tourism sector with<br />

the Vironence system integrated into its<br />

ventilation systems, redefines the safe<br />

accommodation experience with Laminar<br />

Flow antivirus technology, another viruskilling<br />

technology.<br />

99.8% successful in destroying<br />

viruses<br />

The Vironance system, which was<br />

designed by Turkish engineers and has a<br />

99.8% success rate in destroying viruses,<br />

successfully passed the tests conducted<br />

in Yeditepe University Biocidal and R&D<br />

Laboratory and received an accredited<br />

report. The US-based Weill Cornell Medical<br />

College also gave an approval report to<br />

the system. In addition to the Vironence<br />

system, Stayso The House <strong>Hotel</strong> includes<br />

Laminar Flow technology used in hospitals<br />

and working with ceiling blowing and floor<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong> brought<br />

Turkey's first antiviral hotel to the<br />

tourism sector. The Vironance<br />

system, designed by Turkish<br />

engineers and used to destroy<br />

viruses, has a success rate of<br />

99.8%.<br />

suction methods in all rooms and common<br />

areas. The viruses, which tend to descend<br />

to the ground by clinging to particles and<br />

droplets in the air, are caught at the ground<br />

level and thrown out without being lifted into<br />

the air again.<br />

Innovative approach to Turkish<br />

hospitality<br />

Stayso The House <strong>Hotel</strong> brings an innovative<br />

approach to Turkish hospitality with its<br />

location intertwined with the history of<br />

Istanbul and its service model that brings<br />

together different concepts. In the luxury<br />

boutique hotel with 45 rooms, guests are<br />

offered a comfortable working environment<br />

in the co-working area. With its location<br />

close to the historical districts of the city,<br />

business and shopping centers, it hosts<br />

those who want to experience Istanbul in<br />

every aspect.


56<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

WYNDHAM GRAND DOHA WEST BAY<br />

BEACH AÇILIYOR<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Katar’ın Doha kentinde açılacak 278 odalı Wyndham Grand Doha West<br />

Bay oteliyle Ortadoğu’daki varlığını güçlendirmeye devam ediyor. En üst segmentte yer alan otel,<br />

<strong>2022</strong> FIFA Dünya Kupası öncesinde açılacak.<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts,<br />

Katar’ın Doha kentinde açılacak<br />

278 odalı Wyndham Grand Doha<br />

West Bay oteliyle Ortadoğu’daki varlığını<br />

güçlendirmeye devam ediyor. Doğrudan<br />

yönetim modeliyle faaliyet gösterecek olan<br />

otel, proje geliştirme alanında bölgenin<br />

öncü kuruluşlarından Hala Real Estate<br />

Development Company iş birliğinde açılıyor<br />

ve Wyndham’ın bölgede sunduğu hizmetleri<br />

daha da zenginleştiriyor. Wyndham’ın, bölge<br />

genelindeki proje stokunda 27 otel projesi<br />

yer alıyor.<br />

Geniş toplantı olanakları<br />

Wyndham Grand Doha West Bay Beach,<br />

modern ve birinci sınıf odalarının yanı sıra<br />

tesis içindeki çeşitli restoranlar, jakuzisi<br />

de bulunan bir spa, buhar odası, sauna,<br />

açık havuz ve fitness merkezi gibi zengin<br />

olanakları da misafirlerinin kullanımına<br />

sunuyor. İş için seyahat edenler, otelin<br />

toplamda 350’ye yakın kişinin ağırlanabildiği<br />

altı adet geniş toplantı odasından<br />

yararlanabiliyor. Wyndham Grand markası<br />

altında, ulaşılabilir bir tasarım, incelikle<br />

düşünülmüş konaklama deneyimleri,<br />

özenli hizmet ve rahat bir ortamı bir arada<br />

sunan seçkin oteller yer alıyor. Wyndham<br />

Grand Doha West Bay Beach, marka altında<br />

İstanbul, Manama, Atina, Chicago, Şanghay<br />

ve daha pek çok önemli noktada bulunan<br />

otellerin arasına katılıyor. Wyndham’ın<br />

Katar’daki portföyünde, halihazırda<br />

faal durumda olan üç otel ve geliştirme<br />

aşamasında bulunan iki otel yer alıyor.<br />

Dünya Kupası ziyaretçilerini<br />

ağırlayacak<br />

<strong>2022</strong> yılı Katar açısından, Ortadoğu’da ilk kez<br />

olmak üzere Kasım ayında düzenlenecek<br />

olan <strong>2022</strong> FIFA Dünya Kupası sebebiyle ayrı<br />

bir önem daha taşıyor. Turnuva süresince,<br />

ülkenin nüfusunun yaklaşık yarısına denk<br />

gelen bir milyondan fazla kişinin Katar’ı<br />

ziyaret etmesi bekleniyor. Wyndham Grand<br />

Doha West Bay Beach, Dünya Kupası<br />

ziyaretçilerini ağırlamak için tam zamanında<br />

kapılarını açıyor.<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts Ortadoğu<br />

ve Afrika Bölge Direktörü Michel Augier,<br />

“Wyndham Grand Doha West Bay Beach,<br />

muazzam şehir Doha’yı tecrübe etmek<br />

isteyen, hem bölgede yerleşik, hem de<br />

uluslararası ziyaretçiler açısından harika<br />

bir konaklama seçeneği ve kolaylık sağlıyor.<br />

İster iş ister tatil için seyahat etsinler, ister<br />

kısa ister uzun süre konaklasınlar, tüm<br />

ziyaretçiler bu otelin benzersiz konumu<br />

ve tesis içi olanaklarından çok memnun<br />

kalacaklar. Bu seçkin otelin açılışıyla<br />

birlikte şehrin global bir destinasyon<br />

olarak gelişimine katkıda bulunmayı ve<br />

Katar’ın Dünya Kupası ve sonrası için<br />

iddialı planlarına destek olmayı sürdürmeyi<br />

heyecanla bekliyoruz. Bu eşsiz şehirdeki<br />

dördüncü otelimizi açmaktan heyecan<br />

duyuyoruz ve bunun, seyahat eden herkesin<br />

tercihlerine yanıt verecek deneyimler<br />

sağlama noktasında önemli bir dönüm<br />

noktası olduğuna inanıyoruz” dedi.<br />

Edgtton: “FIFA Dünya Kupası’na<br />

hazırız”<br />

Wyndham Grand Doha West Bay Beach<br />

Genel Müdürü Hayden Edgtton, “Bu bizim<br />

için çok özel bir an. Kapılarımızı dünyanın<br />

her yerinden misafirlerimize açıyoruz.<br />

Misafirlerimizi ağırlamaya ve onları<br />

Wyndham Grand markasıyla özdeşleşmiş<br />

değerler ve yüksek standartlarla<br />

buluşturmaya hazır olan harika bir ekibimiz<br />

var. Bu yıl <strong>2022</strong> FIFA Dünya Kupası sebebiyle<br />

tüm gözler Katar’ın üzerinde olacak ve biz<br />

buna tam anlamıyla hazırız. Katar, ekonomi<br />

alanında hızla gelişen ve sürdürülebilir<br />

planlara sahip olmasıyla tanınıyor ve<br />

önümüzdeki yıllarda anlatacak daha da fazla<br />

başarı hikayesine sahip olacağından eminiz.<br />

Yeni bir otelin açılışı her zaman heyecan<br />

verici bir süreçtir ve bu sürece yakından<br />

tanıklık etmek, beton ve taştan oluşan bir<br />

binayı herkesin kendini ait hissedebileceği ve<br />

tadını çıkarabileceği bir alana dönüştürmek<br />

gerçekten harika. Wyndham Grand Doha<br />

West Bay Beach’in, konumu ve sunduğu<br />

olanaklar sayesinde, misafirlerimizden yoğun<br />

talep almasını bekliyoruz” dedi.


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Özge<br />

Samancı<br />

“Yemek,<br />

mutfak ve<br />

gastronomi<br />

konuşmaktan<br />

bıkmayacağım”<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve<br />

Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı.<br />

Yeditepe Üniversitesi bünyesinde<br />

Türkiye’nin ilk gastronomi ve mutfak sanatları<br />

bölümünün de oluşumunda rol alan uzman<br />

akademisyenlerden biri. İyi eğitimli, donanımlı,<br />

yenilikçi ve vizyoner! Kendini bildi bileli<br />

yemek, mutfak ve gastronomi aşkına okuyor,<br />

araştırıyor, keşfediyor ve yazıyor. Yemek,<br />

mutfak ve gastronomi konuşmaktan asla<br />

bıkmıyor, öğrenmek için merak etmekten<br />

vazgeçmiyor.<br />

Aslen Konya kökenli bir aileden gelen ve tüm<br />

hayatını gastronomi ve yemek tarihine adayan<br />

Özge Samancı ile gastronomi tutkusunu,<br />

akademik yolculuğunu ve gelecek ideallerini<br />

konuştuk.<br />

Özge Hanım, ilk olarak sizi tanıyabilir<br />

miyiz? Nasıl bir ailede, hangi<br />

ideallerle büyüdünüz?<br />

Aslen Konya kökenli bir ailenin ortanca<br />

kızıyım. Ankara’da doğdum. Annem ilkokul<br />

öğretmeni, babam kendi işini kurmuş bir<br />

girişimciydi. Yemeğin ve yemekle ilgili<br />

ritüel ve sofraların önemli olduğu bir aileydi<br />

benimkisi. Evimizde Konya ile ilgili en çok<br />

yaşayan gelenekler yemekle ilgiliydi, halen<br />

de öyledir. Gün boyu süren hazırlıklarla<br />

mantı, su böreği pişirilen, ailenin tüm<br />

çocuklarının yemeklerin yapım aşamasına<br />

yardım ettiği, teyze, amca ve kuzenlerin bir<br />

arada olduğu geniş bir aileden geliyorum.<br />

Kurban Bayramı’nda kesilen koyunun etiyle<br />

ekmek salması hazırlanan, Muharrem ayında<br />

aşure kaynatılan, geleneksel, aynı zamanda<br />

Cumhuriyet ilkeleriyle donanmış, sanata,<br />

edebiyata ve eğitime önem veren bir anne<br />

babanın çocuğuyum.<br />

Mutfakta vakit geçirmek, yemek yapmak<br />

ilkokul yaşlarımdan itibaren beni tam<br />

manasıyla tanımlayan bir özelliğim oldu.<br />

Kız kardeşlerime nazaran mutfağa hep<br />

daha bir ilgili oldum. Annem ve teyzemin<br />

yemek yapışlarını izlemekle kalmaz, her<br />

fırsatta mutfağa girip çeşitli denemeler<br />

yapardım. Ortaokuldayken annem çalıştığı için<br />

yemeklerimi kendim yapmaya başladım. Lise<br />

yıllarımda evin yemeklerini bile ben hazırlar<br />

olmuştum.<br />

Peki eğitiminiz mutfağa olan ilginize<br />

ne şekilde yön verdi?<br />

İlkokulu bitirdiğim 1980 yılında İstanbul’a<br />

taşındık. Sainte- Pulchérie Fransız<br />

Ortaokulu’nu kazandım. Liseyi Saint-Benoit<br />

Lisesi’nde bitirdim. Fransızca öğrenmek ve<br />

Fransız eğitim sistemine entegre olmak benim<br />

için önemli bir dönüşüm noktasıydı. Zira yıllar<br />

sonra doktora yapmak için arkadaşlarımın<br />

seçtiği gibi Amerika’ya değil, Fransa’ya gitmeyi<br />

seçecektim.<br />

Çocukluk ve gençlik ideallerimde hayal ettiğim<br />

hep keşfetmek ve gezmek oldu. Arkeolog<br />

ya da astronot olmak gibi düşüncelerim<br />

vardı. Ayrıca eğitimci olmak ve üniversitede<br />

çalışmak da istediğim bir hedefti. Ancak<br />

o yıllarda gastronomi eğitimi ya da aşçılık<br />

eğitimi üniversitelerde olmadığı için, bu<br />

yolu hiç düşünmedim sanırım. Başarılı bir<br />

öğrenciydim. Boğaziçi Üniversitesi’ne gitme<br />

hedefim vardı. 1990 yılında tarih bölümünü<br />

kazanarak bu hedefimi başardım. Aldığım<br />

eğitim kişisel yolculuğumu bulmamda çok<br />

etkili oldu. Edhem Eldem, Selçuk Esenbel,<br />

Selim Deringil, Nevra Necipoğlu, Günay Kut,<br />

Zafer Toprak, Hakan Erdem, Suraiya Faroqhi,<br />

Halil Berktay gibi çok değerli duayenlerden<br />

dersler aldım. Osmanlı, Bizans, Avrupa ve<br />

dünya tarihi alanlarında gördüğüm her ders<br />

keşfetme ve gezme arzumu hem tatmin etti<br />

hem de kamçıladı.<br />

“Gastronomi ve yemek tarihiyle ilk<br />

buluşmam ise…”<br />

Gastronomi ve yemek tarihiyle buluşmam ise,<br />

Avrupa Sosyal Tarihi dersini aldığım dönemde<br />

Gündelik Hayatın Tarihi dersiyle oldu. Hocamız<br />

Edhem Bey, 18. yüzyılda Avrupa’daki sosyal<br />

değişimlerden bahsederken, ders kitabındaki<br />

yemek kültürünün tarihi dikkatimi çekti. İki<br />

öğünden üç öğüne geçiş, 17. yüzyılda Fransız<br />

mutfağındaki tat ve lezzet değişimi, büyük<br />

şefler, sofra düzenleriyle büyülendim. Bu<br />

satırların yazarı tarihçi Jean-Louis Flandrin’in<br />

adı da zihnime kazındı.<br />

Zafer Toprak hocamıza bitirme tezimi Osmanlı<br />

yemek tarihi üzerine yapmak istediğimi<br />

söyledim. Hocamız 1900 yılında Mahmut<br />

Nedim Bin Tosun’un yazdığı ‘Aşçıbaşı’ adlı<br />

yemek kitabının Osmanlı Türkçesi nüshasını<br />

bana çevirmem için verdi. Böylelikle yemek


tarihi alanındaki ilk çalışmamı yapmış<br />

oldum. Onun üzerine bir karar verdim.<br />

Yüksek lisans yaparak Osmanlı yemek tarihi<br />

alanında çalışacaktım. Bu alanda yapılmış<br />

çok az çalışmanın olduğunu fark ettim.<br />

Sahip olduğumuz Türk mutfak kültürünün<br />

kökenlerini keşfetmek ve Osmanlı ile olan<br />

bağlarını kurmak uzun soluklu ama heyecan<br />

verici bir yoldu.<br />

Bu arzuyla yine Boğaziçi Üniversitesi’nde,<br />

1995-1998 yılları arasında tarih yüksek lisansı<br />

yaptım. Tezimi Sultan II. Mahmut döneminde<br />

Osmanlı Saray mutfak kültürünün geçirdiği<br />

değişimler ve geçmişten gelen devamlılıklar<br />

üzerine hazırladım. Tez çalışmamda ilk olarak<br />

Osmanlı Sarayı ve İstanbul’da çatal, bıçak<br />

kullanımı, yer sofrasından masaya geçiş,<br />

domatesin mutfağa girişine dair bilgileri<br />

ortaya çıkardım. Osmanlı tarihçisi olarak<br />

Osmanlı arşivine ulaşmak ve özgün belgeleri<br />

değerlendirme imkanım oldu. Bu alandaki<br />

çalışmamı girişimci ve yeniliklere açık olan bir<br />

eğitim kurumu olan Boğaziçi Üniversitesi’nde<br />

tüm hocalarım destekledi.<br />

Yüksek lisans yıllarımda okulda kalmak<br />

istediğime ve öğretim üyesi olma yolunda<br />

gerekli adımları atmaya karar vermiştim.<br />

Osmanlı yemek tarihi hem akademik dünyada<br />

hem de kamuoyu nezdinde merak edilen<br />

ve ilgi duyulan bir alandı. Ben de bu alanda<br />

uzmanlaşacaktım. Yemek tarihçiliği alanını<br />

tanımak bu alandaki çalışmaları öğrenmek<br />

için bu konunun en uzman kişisine ve<br />

akademik ortamına gitmem gerektiğine<br />

karar verdim. Üniversite yıllarında kitaplarını<br />

okuduğum Jean-Louis Flandrin’in ders verdiği<br />

Paris’te bulunan EHESS (Ecole des Hautes<br />

Etudes en Sciences Sociales) Enstitüsü’ne<br />

başvurdum. EHESS’de Osmanlı ve Türk Tarihi<br />

bölümünde Osmanlı tarihi alanının tanınmış<br />

hocası Fransız Tarihçi François Georgeon,<br />

yüksek lisans tezimin ciddiyeti ve içeriğini<br />

görerek beni doktora programına kabul etti.<br />

1999- 2002 yılları arasında Paris’te<br />

uluslararası bir öğrenme ve keşif ortamı olan<br />

Cité Universitaire’de kalarak ve EHESS’de<br />

ders ve seminerler alarak devam ettim. Prof.<br />

Flandrin’in Arzu ve Lezzet: Yemek Tarihi<br />

derslerinde yemek tarihinin çok farklı alan ve<br />

konularında tutkuyla çalışan kişilerle tanıştım<br />

ve arkadaş oldum. Ve halen o seminerlerde<br />

tanıştığım arkadaşlarımla görüşmeye devam<br />

ediyorum.<br />

“Gastronomiyi Paris’te keşfettim”<br />

Bu seminerler esnasında mutfak tarihimizi<br />

aslında hiç tanımadığımızı ve bu alanda<br />

atılacak daha çok adımımız olduğunu fark<br />

ettim. O yıllarda henüz sadece bir yemek<br />

kitabımız Osmanlı Türkçesi’nden Latin<br />

alfabesine aktarılmıştı. Turgut Kut ve Günay<br />

Kut dışında Osmanlı mutfağıyla ilgilenen ve<br />

çalışma yapan kimse yoktu. Halbuki Osmanlı<br />

yemek tarihi çok zengindi. Fransa’da ve<br />

dünyada çok merak ediliyordu. Önümde<br />

keşfedilmeye açık Osmanlı arşivleri sayesinde<br />

dipsiz bir kuyu vardı. İşte bu dipsiz ama lezzetli<br />

kuyunun içine daldım. Doktora tezimi yine<br />

geç dönem Osmanlı yani 19. yüzyılda İstanbul<br />

mutfak kültürünün portresini çizmeye adadım.<br />

Paris’te yaşarken gastronominin ne olduğunu<br />

keşfettim. Fransız mutfağını ve Fransız<br />

kültüründe yemeğe verilen değeri çok anlamlı<br />

buldum.<br />

Fransa’da yemek gündelik hayatın tam<br />

merkezinde yer alıyordu. Peynir dükkanları,<br />

pastane ve fırınlar, kasaplar, pazarlar,<br />

şarküteri dükkanlarında satıcılar ürünleri<br />

en değerli nimetler olarak anlatıyor ve çok<br />

şık sunuyorlardı. Türkiye’nin gastronomi<br />

zenginliği en az Fransa kadar derindi fakat biz<br />

bunu bilmiyor ve anlatamıyorduk. Bu konuda<br />

güvenilir yayınlar çok azdı. Daha öğrencilik<br />

yıllarımda davetli olarak Paris, Fas, Taşkent ve<br />

İstanbul’da verdiğim seminerlerle bulgularımı<br />

anlatıyordum. 2003 yılında ilk kitap bölümüm<br />

yayınlandı, hem de ünlü tarihçi Suraiya<br />

Faroqhi’nin kitabında.<br />

“Ortak gastronomi tutkumuz bizi bir<br />

araya getirdi”<br />

2002 yılının güz döneminde doktora tez<br />

çalışmam için İstanbul’a döndüm. Düzenli<br />

olarak Osmanlı arşivine gidiyor ve evde<br />

çalışarak tez yolculuğumda ilerlerken<br />

gazetede bir gün bir iş ilanı gördüm. Yeditepe<br />

Üniversitesi’nde Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları bölümü açılıyordu ve araştırma<br />

görevlisi ilanı vardı. Bilmiyorum neden, çok<br />

heyecanlandım. Zaten bir yanım hep mutfakta<br />

olmak istiyordu; Paris’te okurken Le Cordon<br />

Bleu’nün programlarını takip eder kimi zaman<br />

günlük etkinliklere katılırdım. Yeditepe’deki<br />

programı Türkiye’nin<br />

ilk ve tek gastronomi<br />

yazarı Tuğrul Şavkay<br />

hayata geçiriyordu.<br />

Hiç unutmuyorum,<br />

küçükken onun yazılarını<br />

gazetelerden keser,<br />

yemek tarifleriyle özel<br />

defterime yapıştırırdım.<br />

İlham aldığım ender<br />

isimlerden biridir.<br />

Ona bir gün bir mektup<br />

yazdım ve kendimi<br />

anlattım. Beni aradı<br />

ve “gel burada çalış”<br />

dedi. Ortak gastronomi<br />

tutkumuz bizi bir araya<br />

getirdi. Tuğrul Bey,<br />

gastronomi kavramını<br />

yüksek öğretime<br />

tanıtan ve getiren kişi<br />

oldu. Gastronomiyi<br />

sadece yemek yapmak<br />

değil; bir kültür, sanat<br />

ve bilim alanı olarak<br />

tanımlıyordu. Bu<br />

felsefesiyle 2003 yılında<br />

Yeditepe Üniversitesi’nde<br />

Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları bölümü<br />

kuruldu. Maalesef 2003<br />

yılının eylül ayında ani<br />

bir şekilde kendisini<br />

kaybettik. Henüz tez<br />

aşamasında olan ben<br />

kendimi yeni kurulan bir<br />

bölümün içinde öğretim<br />

görevlisi olarak buldum. Ama gastronomiye<br />

çok inanıyor ve heyecan duyuyordum.<br />

Bölümün kuruluş aşaması için Şef David<br />

Shipman ve bölüm başkanı Bike Kocaoğlu ile<br />

birlikte çok emek verdim ve ilk olarak yemek<br />

tarihi alanında dersler vermeye başladım.<br />

“Türkiye’nin ilk gastronomi ve<br />

mutfak sanatları bölümünü başarıyla<br />

oluşturduk”<br />

Daha sonra bölüme katılan Dilistan Shipman,<br />

Sibel Özilgen ve Nicolas Cartier ile birlikte<br />

Türkiye’nin ilk gastronomi ve mutfak sanatları<br />

bölümünü başarıyla oluşturduk. 2005- 2009<br />

yılları arasında aynı üniversitede yarı zamanlı<br />

çalışarak ders vermeye devam ettim. O<br />

yıllarda İstanbul’da yaşayan Avustralyalı Şef<br />

ve Beslenme Uzmanı Sharon Croxford’la<br />

yollarım kesişti. Sharon, Osmanlı mutfağını<br />

merak ediyordu. Ben de yemek yapmayı daha<br />

teknik olarak öğrenmek istiyordum. Birlikte<br />

Balat’ta ‘İstanbul Food Workshop’ adıyla minik<br />

bir okul açtık. Ama gerçekten minik… Yabancı<br />

turistlere günlük Osmanlı ve Türk mutfağı<br />

dersleri veriyor ve günlük İstanbul gastronomi<br />

gezileri düzenliyorduk. Hatta o dönem birlikte<br />

bir kitap da yazdık: 19. Yüzyıl İstanbul Mutfağı.<br />

55 tane özgün Osmanlı tarifini günümüze<br />

uyarladık, denedik ve reçetelendirdik. Aynı<br />

kitabı İngilizce olarak da yayımladık. Dört yıl<br />

boyunca İstanbul Food Workshop’ta birlikte<br />

çalıştık.<br />

Yeditepe Üniversitesi’nde ders vermeye devam


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

ederken, Paris’te uzun bir savunmayla doktora<br />

tezimi verdim ve tam zamanlı öğretim üyesi<br />

oldum. ‘Yemek Tarihi’, ‘Dünya Mutfakları’,<br />

‘Türk Mutfağı’, ‘Türk Yöre Mutfakları’,<br />

‘Anadolu’da Yemekle İlgili Ritüeller’<br />

başlıklarında birçok ders verdim. Üniversitede<br />

2009 yılından 2017 yılına kadar çalıştım. 2015<br />

yılında ise, Osmanlı Kurumlar ve Medeniyeti<br />

alanında doçentliğimi aldım.<br />

Üniversitede çalışırken önünüze ne<br />

tür hedefler koydunuz?<br />

Hedefim, daima öğrencilere gastronomi ve<br />

yemek tarihine duyduğum tutkuyu geçirmek<br />

oldu. İnandığım iyi bir mutfak veya pasta<br />

şefi olmak veya yiyecek-içecek alanında<br />

yönetici olmak için gastronomi alanındaki<br />

bilginin önemli olduğuydu. Salt pişirmenin<br />

ötesinde hazırladığı tabağın öyküsünü, ürünün<br />

menşeini bilen, yemek kültürlerini tanıyan ve<br />

bu konuda konuşabilen genç şef adaylarına<br />

yol göstermekti gayem. Sanırım bunu da<br />

başardım. Mezun ettiğim birçok öğrenci<br />

beni sevgiyle hatırlıyor ve karşılaştığımda<br />

öğrettiğim bilgilerin kıymetini dile getiriyorlar.<br />

Hem Yeditepeli öğrencilerim hem de şu an<br />

çalıştığım Özyeğin öğrencilerim… Bu anlamda<br />

mutluyum.<br />

Yeditepe Üniversitesi’nde çalışırken özellikle<br />

uluslararası birçok konferansa ve seminere<br />

katıldım. Osmanlı yemek tarihi alanında<br />

sunumlar yaptım. 2008 yılında o yıl Türk Yılı<br />

olarak kutlanan Frankfurt Kitap Fuarı için Arif<br />

Bilgin ile birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

yayını olarak çok yazarlı bir çalışma olan ‘Türk<br />

Mutfağı’ kitabını hazırladık. Kitap Türkçe,<br />

İngilizce ve İspanyolca olarak yayınlandı. Halen<br />

de alanında en kapsamlı ve içeriği en zengin<br />

kitap olarak yayınlamaya devam ediyor.<br />

“Yemek ve Kültür dergisi hayatımda<br />

bir dönüm noktasıdır”<br />

Musa Dağdeviren ve Yemek ve Kültür<br />

dergisiyle buluşmam benim için önemli bir<br />

dönem noktasıdır. Çiya Sofrası’nın kurucusu<br />

ve ustası Musa Bey’in Türkiye’nin yemek<br />

kültürüne duyduğu sevgi ve saygı yine aynı<br />

tutkuyu taşıyan bizleri bir araya getirdi.<br />

Hocalarım rahmetli Turgut Kut ve halen<br />

birlikte çalışmaya devam ettiğimiz Günay<br />

Kut’un yer aldığı Yemek ve Kültür dergisinin<br />

yayın kuruluna zaman içinde dahil oldum.<br />

Dergi benim için ikinci bir okul oldu. Uzun<br />

yemek sohbetleri, yemek tarihine olan sevgimi<br />

ve bilgimi derinleştirdi. 15 yıldır derginin<br />

içeriğinin oluşturulması için Musa Dağdeviren,<br />

Zeynep Dağdeviren, Marie-Helene Sauner<br />

ve Günay Kut ile birlikte çalışıyoruz. Dergi,<br />

Türkiye’de yemek kültürü çalışmaları için<br />

bir referans noktası oluşturdu. 69. sayıyı<br />

hazırladığımız bu günlerde hep aynı tutku<br />

ve idealle çalışıyor; özgün ve alana katkı<br />

sağlayacak yazıları meraklıları için Türkiye ve<br />

dünyadan bir araya getiriyoruz.<br />

Özyeğin Üniversitesi ile nasıl<br />

tanıştınız?<br />

Yeditepe Üniversitesi’nde çalışırken<br />

üniversitenin Le Cordon Bleu ile olan<br />

iş birliğini biliyor ve gastronomi eğitimi<br />

alanında yeni ve öncü adımlar atmasını<br />

ilgiyle takip ediyordum. 2017 yılında Özyeğin<br />

Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu<br />

Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünde<br />

çalışmak için aldığım daveti kariyerimde<br />

yeni ve gelecek vaat eden bir dönüm noktası<br />

olarak değerlendirdim ve kabul ettim. 2017<br />

<strong>Eylül</strong> ayında bölümde doçent olarak göreve<br />

başladım. Akabinde bölüm başkanlığına<br />

atandım. Meslektaş ve arkadaşım Le<br />

Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne<br />

Ertan Tüysüzoğlu ile birlikte Gastronomi ve<br />

Mutfak Sanatları programında birlikte adım<br />

atmaya başladık. Bölüm hocalarımız ve<br />

aynı yüksekokulda yer alan Otel Yöneticiliği<br />

programındaki öğretim üyelerimizle şu an<br />

yaklaşık 260 Gastronomi ve Mutfak Sanatları<br />

Bölümü öğrencisine eğitim veriyoruz.<br />

Sektörle akademinin organik bir<br />

ilişki içinde olması gerekirken,<br />

Türkiye bu sermayesini çok verimli<br />

kullanamıyor. Siz üniversitenizde<br />

bu konuya ne tür açılımlar<br />

getiriyorsunuz? Özyeğinli olmanın<br />

ayrıcalığı sizce ne?<br />

Özyeğin Üniversitesi’nin eğitim alanında<br />

sahip olduğu girişimcilik, sürdürülebilirlik ve<br />

öğrencinin dönüşümü üzerine oluşturduğu<br />

ilkeler ışığında, öğretim üyelerimizin bilim<br />

alanında yaptıkları özgün çalışmalar, eğitime<br />

verdikleri katkılar ve Le Cordon Bleu ile<br />

oluşturduğumuz ortak eğitim programının<br />

benzersiz yapısıyla Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları bölümümüz bugün Türkiye’nin en<br />

başarılı ve iddialı programı olmuştur.<br />

Hedefimiz, öğrencilere yemeğin topraktan<br />

tabağa kadarki sürecini hem teorik hem<br />

de pratik uygulamalarla öğretmek, onları<br />

staj deneyimleriyle sektörle tanıştırmak ve<br />

öğrenciye yiyecek-içecek sektörü alanında 360<br />

derece bir eğitim ve vizyon sağlamaktır.<br />

Bununla beraber işletmecilik bilgi ve<br />

prensipleriyle donanmış, mutfak sanatları<br />

alanında pratik becerilerini geliştirmiş,<br />

gastronomiyi hem bilim hem de kültür ve<br />

sanat boyutlarıyla kavramış yiyecek ve içecek<br />

profesyonelleri, yönetici şefleri yetiştirmek<br />

hedefindeyiz.<br />

Bölüm başkanlığı görevim süresince<br />

programın bu 360 derece bakış açısıyla tam<br />

olarak buluşmasını sağladım. İşletme ve<br />

uygulama temelli lisans programımız için<br />

‘Türk Mutfağı’, ‘Yemek Kültürü ve Tarihi’,<br />

‘Gıda ve Sürdürülebilirlik’, ‘Yemek Stilistliği’,<br />

‘Gastronomide Girişimcilik ve Uygulamalı<br />

Gıda Bilimi’ gibi yeni dersler ekleyerek<br />

zenginleşmesini ve öğrencilerin kendi kariyer<br />

yollarını seçebilmeleri için gastronominin<br />

farklı pencereleri olduğunu göstermeyi<br />

hedefledim. Öğrencilerimizin Le Cordon Bleu<br />

eğitmen şeflerinden aldıkları çok kapsamlı<br />

mutfak ve pastacılık derslerinin beslenme,<br />

gıda bilimi, yemek kültürü, yiyecek-içecek<br />

işletmeciliği alanlarında aldıkları dersler ile<br />

buluşması ve böylelikle sektöre tam donanımlı<br />

girişimci ve profesyoneller olarak atılmaları<br />

yolunda aynı emelle çalışmaya devam<br />

ediyorum.<br />

Özellikle Türk Mutfak Tarihi ve Türk Mutfağı<br />

Uygulama dersimizin program bazında<br />

çok önemli olduğunu düşünüyorum.<br />

Birçok mezunumuz stajlarını yurt dışında<br />

yapıyor ve mezun olduktan sonra da yurt<br />

dışında çalışmaya başlıyor. Bu süreçte her<br />

mezunumuz Türk mutfağını uluslararası<br />

düzlemde tanıtma ve teslim etme misyonunu<br />

da almış oluyor. Hem bu bağlamda hem<br />

de öğrendikleri uluslararası tekniklerle<br />

Türk mutfağını buluşturma yolunda onlara<br />

ilham vermenin çok kıymetli olduğunu


Yeni nesil HIZLI PİŞİRME FIRINI<br />

QUICK 1T ödüle doymuyor!<br />

MYCHEF Türkiye Distribötürü<br />

SORCAN Teknik Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti.<br />

Showroom: Sultan Selim Cad. Turan Sok. No: 21/A<br />

Kağıthane-İstanbul Tel: +90 (212) 269 18 01<br />

www.tecnocoffeeshop.com / info@tecnocoffee.com.tr


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

düşünüyorum. Öğrencilerin kendi<br />

üretkenliklerini geliştirmeleri için onlara<br />

gastronomi alanında sağlam bir temel vermek<br />

ve ilham için özellikle yemek kültürü alanında<br />

pencereler açmak önceliklerim arasında.<br />

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve<br />

Mutfak Sanatları Lisans programı için<br />

gelecek hedefleriniz neler?<br />

Var olan programın güçlü yapısını ve<br />

başarısını korumak, ihtiyaç olduğu taktirde<br />

yeni derslerle zenginleştirmek hedeflerim<br />

arasında. Ayrıca yakın zamanda Gastronomi<br />

ve Mutfak Sanatları alanında araştırma<br />

temelli bir yüksek lisans ve doktora programı<br />

oluşturmayı ve Türkiye’nin bu alanda ihtiyaç<br />

duyduğu özgün araştırmaları yapabilecek<br />

kişilere imkan sağlamayı da amaçlıyorum.<br />

Bu hedefle başlangıç olarak üç yıldır<br />

üniversitemiz çatısı altında bulunan Tasarım,<br />

Teknoloji ve Toplum yüksek lisans programı<br />

içinde gastronomi alanında bir modül<br />

oluşturduk. 12 öğrencimizle gastronomi ve<br />

mutfak sanatları alanında hem kültür hem de<br />

bilim temelli araştırmalar yapıyor ve literatüre<br />

katkı sağlamayı hedefliyoruz. Programdan ilk<br />

mezunlarımızı ise geçen sene verdik.<br />

Yemek kültürü, yemek tarihi,<br />

dünya mutfakları ve Türk mutfak<br />

kültürü alanlarında çok ciddi<br />

araştırma ve çalışmalarınız mevcut.<br />

Gelinen noktada Türk mutfağı ve<br />

gastronomisinin gelişimiyle ilgili<br />

neler söylemek istersiniz?<br />

Mesleğe başladığım 1996 yılında Osmanlı<br />

ve Türk yemek tarihi alanındaki dağınık<br />

bilgileri bir araya getirmek ve yeni bilgiler<br />

üretmek için çok çaba gösterdim, halen de<br />

gösteriyorum. O yıllarda yemek tarihi alanı<br />

oldukça dağınık ve sahipsiz bir konumdaydı.<br />

Ne kadar sevindirici ki, o yıllardan bugüne<br />

Türkiye’de Osmanlı Yemek Tarihi alanında<br />

birçok bilimsel araştırma ve yayın yapıldı.<br />

Arif Bilgin, Marianna Yerasimos, Turgut Kut,<br />

Artun Ünsal, Sula Bozis, Suraiya Faroqhi,<br />

Tülay Artan, Musa Dağdeviren bu alana çok<br />

önemli katkılar sağlamış olan tarihçi ve<br />

araştırmacılar. Çalışmalarımda Osmanlı ve<br />

Türk mutfak kültürünü tarihsel bir yöntemle<br />

araştırdım ve Türkçe, İngilizce ve Fransızca<br />

özellikle birçok kitap bölümü ve makale<br />

kaleme aldım. Fransa’da hazırladığım doktora<br />

tezim ise 2015 yılında Fransa’da 19. Yüzyıl<br />

İstanbul Mutfağı (La Cuisine d’Istanbul au<br />

19e siecle) olarak yayımlandı. Kitabın tanıtımı<br />

Paris’te Türk Büyükelçiliği himayesinde<br />

gerçekleşmişti. Bugün özellikle Avrupa’da<br />

Osmanlı ve Türk yemek tarihi alanında tanınan<br />

ve bu alanı uluslararası literatüre yayınlarla<br />

kazandıran bir tarihçiyim ve sık sık yurt<br />

dışına ders, seminer vermek için gidiyorum.<br />

Mesleki hayatımın gastronomi alanında eğitim<br />

odaklı ilerlemesinden çok memnunum. Zira<br />

gastronominin disiplinler arası yolculuğu<br />

beni çok besliyor ve geliştiriyor. Fakat aynı<br />

zamanda esas olarak bir tarihçi olduğumu<br />

ve yemek tarihinin bir tarihçi gözüyle gerekli<br />

çalışma tekniği ve hassasiyetiyle ele alınması<br />

gerektiğine inanıyorum.<br />

“Türkiye gastronomisinin gelişimi<br />

kendi literatürünü oluşturmasına<br />

bağlı”<br />

Bu bağlamda bugün gastronominin Türkiye’de<br />

çok popüler anlamda değer gören bir alan<br />

haline gelmesiyle ortaya çıkan bazı yemek<br />

tarihi yayınlarının içeriğini eksik buluyor ve<br />

onları hikayecilik olarak eleştiriyorum. Tarih<br />

alanında gerçek bilgiyi ortaya çıkarmak bir<br />

anlamda iğne ile kuyu kazmaya benzer ve<br />

çok emek gerektirir. Türk Mutfak Tarihi<br />

araştırmaları için özgün belgeleri okumak ve<br />

bunun için de en başta Osmanlı Türkçesine<br />

vakıf olmak ve hatta mümkünse bu coğrafyada<br />

bilgi üretilen Ermenice, Rumca gibi diğer<br />

dilleri bilmek ve mutlaka İngilizce yayınları<br />

takip etmek gerekmektedir.<br />

Türkiye gastronomisinin gelişimi öncelikle<br />

kendi literatürünü oluşturmasına bağlıdır.<br />

Bu sebeple hem Türk yemek tarihi hem<br />

de kardeş bilimler olan folklor, antropoloji<br />

ve sosyoloji alanlarında yemek çalışmaları<br />

yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.<br />

Çünkü Türk mutfağının ancak kendi<br />

literatürünü doğru bir şekilde oluşturduktan<br />

sonra kendini dönüştürebileceğine ve<br />

tanıtabileceğine inanıyorum. Fakat bu yolda<br />

konunun popülerliğinden cesaret alarak<br />

yanlış ve eksik bilgilerin üretilmesinden dolayı<br />

üzülüyor ve bilgi kalabalığı içinde yitip gitme<br />

tehlikesi olduğunu hatırlatmak istiyorum.<br />

Türk mutfağının profesyonel dünyada<br />

daha bilimsel temelli yer alması bu alanda<br />

yapılacak araştırma ve yayınlar kadar<br />

aynı zamanda Türk mutfak tekniklerinin<br />

hem meslek liselerinde hem mesleki<br />

sertifika programlarında hem de üniversite<br />

müfredatlarında yer almasıyla gerçekleşebilir.<br />

Bu bağlamda geçen sene Özyeğin Üniversitesi<br />

çatısı altında Le Cordon Bleu Türk Mutfağı<br />

sertifika programının başlatılmasını çok<br />

kıymetli buluyorum. Meslek liseleri ve<br />

üniversite müfredatları için Türk mutfağı<br />

alanında teorik ve pratik bilgileri içeren ders<br />

kitaplarının geliştirilmesinin faydalı olacağını<br />

düşünüyorum.<br />

Biraz da sizi tanımak isteriz. Bize<br />

işteki ve evdeki Özge Samancı’yı nasıl<br />

tanıtırsınız?<br />

Akademisyen olmak, zamansız çalışma<br />

düzenini getiriyor. Çok yoğun çalışıyorum.<br />

İş yerinde daha çok idari görevler ve<br />

derslerle ilgilendiğim için esas olarak ben<br />

evde çalışıyorum. Evde yazılarımı yazdığım,<br />

kitaplarımın elimin altında olduğu bir çalışma<br />

odam var. Benim mesaim çoğunlukla akşam<br />

başlar. Akşam ve geceleri yazı yazma, ders<br />

hazırlama, belge okuma gibi işlerle meşgul<br />

oluyorum. Yine hafta sonları da muhakkak<br />

çalışıyorum. İşlerim ancak bu şekilde yetişiyor.<br />

Ama sanırım buna alıştım. Boş kaldığımda<br />

bile kendimi bir şey araştırırken buluyorum.<br />

Aynı anda birkaç proje veya yazı ile meşgul<br />

olurken kendimi buluyorum.<br />

Boş bulduğum vakitlerde ise yemek<br />

yapıyorum. Zihnimi dağıtmak için liseden,<br />

üniversiteden arkadaşlarımla buluşuyorum,<br />

ailemle vakit geçiriyorum, tek başıma da<br />

olsam yeni lezzetler deneyimliyor ve mutfak<br />

için alışverişi yapıyorum. Fırsat bulduğumda<br />

muhakkak mahalle pazarına gidiyorum.<br />

İstanbul’da sevdiğim lezzet noktaları var<br />

çok sık olmasa da buralara gidip benim için<br />

özel olan lezzetleri alıyorum. Örneğin Hacı<br />

Bekir’den sakızlı ve güllü lokum, acıbadem<br />

kurabiyesi, Asri Turşucu’dan turşu almak gibi.<br />

İş ve özel yaşamınızda bundan sonra<br />

neler olsun istiyorsunuz?<br />

Benim ideal ve hedeflerim hep araştırmak<br />

ve yazmak üzerine. Daha çok gençlerin<br />

ulaşabileceği tarihsel süreç içinde Türk<br />

mutfağının gelişimini özellikle Osmanlı<br />

dönemini anlatan yemek örnekleriyle<br />

zenginleştirilmiş bir kitap yazma isteğim var.<br />

Osmanlı dönemindeki tıp ve yemek ilişkisi<br />

üzerinde biraz çalıştığım ve derinleştirmek<br />

istediğim bir alan. Bir proje konusu olabilir.<br />

Gerçekleştirmek istediğim başka çalışma<br />

alanlarım da var. Osmanlı döneminde<br />

Balkan mutfakları üzerine çalışmıştım. Şimdi<br />

Osmanlı döneminde İstanbul dışında Anadolu<br />

coğrafyası üzerinde araştırma yapmak<br />

istiyorum ancak kaynak eksikliğinden biraz<br />

zor bir çalışma sahası.<br />

İdeallerim arasında ağırlıklı olarak Türk<br />

mutfağının öğretildiği, eğitim modelinin Türk<br />

mutfak teknikleri ve geleneklerine göre<br />

şekillendirildiği bir okul veya enstitünün<br />

kuruluşunda yer almak ve burada çalışmak.<br />

Dört dörtlük bir eğitimin verildiği, ustalardan<br />

bilgi ve zanaatın gençlere aktarıldığı bir<br />

sistem oluşturmanın Türk mutfağının<br />

sürdürülebilirliği için çok önemli olduğunu<br />

düşünüyorum.


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj brand interview<br />

GÜREN METAL ITHAL EDILEN<br />

CHAFING DISH'LERI KENDI<br />

ÜRETMEYE BAŞLADI<br />

Yurt içi ve yurt dışında birçok otel projesini yeni ürün gruplarıyla gerçekleştiren Güren Metal, bu yıl bir ilke<br />

imza atarak, yurt dışından ithal edilen Chafing Dish'leri üretim bandına ekledi.<br />

<strong>2022</strong>'nin Güren Metal için<br />

beklentilerin üzerinde bir yıl<br />

olduğunu belirten <strong>Eylül</strong> Güren,<br />

"Mart 2020'den bu yana olumsuz<br />

etkilerini devam ettiren pandemiye<br />

rağmen krizi fırsata çevirmeyi<br />

başararak verimli bir <strong>2022</strong> yakaladık.<br />

Bunun için sektördeki bütün değerli,<br />

kıymetli sektör temsilcilerine teşekkür<br />

ederiz." dedi. Güren Metal'i yurt içi ve<br />

yurt dışı pazarında bir marka olarak<br />

konumlandırdıklarına vurgu yapan<br />

Güren, "Rakibimiz olan yurt dışı ve yurt<br />

içi markalarla yarışabilmiş olmanın<br />

mutluluğunu yaşıyoruz. Güren Metal<br />

markasının dünyadaki bilinirliğini daha<br />

da artırmak hedefiyle yatırım yapmaya<br />

devam edeceğiz.” diye konuştu.<br />

"İthal edilen Chafing Dish'leri artık<br />

kendimiz üretiyoruz"<br />

Yurt içi ve yurt dışında birçok otel<br />

projesini yeni ürün gruplarıyla<br />

gerçekleştirdiklerini belirten Güren,<br />

bu yıl portföylerine kattıkları ürünler<br />

ile ilgili şu bilgileri verdi: "Firmamızın<br />

bu yıl müşterileriyle tanıştırdığı en<br />

yeni ürünleri 'Asansörlü /Camlı<br />

Chafing Dish modelleri ve demonte<br />

açık büfe' ürün grubudur. Yurt içi<br />

ve yurt dışı birçok otel projesini yeni<br />

ürün gruplarımızla gerçekleştirdik.<br />

Chafing Dish ürünümüzün en önemli<br />

kısmı, menteşe aksamını bünyemizde<br />

üretmemizdir. Ürünümüz<br />

indüksiyona uygun olup,<br />

camlı olma özelliği ile ön<br />

plana çıkmaktadır. Kapağın kapanması<br />

özel bir asansör mekanizması ile<br />

sağlanmaktadır. En önemlisi de, yurt<br />

dışından ithal edilen bu kalemin artık<br />

tarafımızca üretiliyor oluşudur."<br />

Güren, ürünlerin HoReCa<br />

profesyonellerine sunduğu avantajları<br />

şöyle aktardı: "Ürünlerimizin kalitesi,<br />

uzun süreli kullanıma uygunluğu,<br />

demonte olma özellikleriyle navlun<br />

ve metreküp avantajlarının yanı sıra<br />

istifleme ve saklamayla ilgili tasarruflu<br />

alan kullanımı sağlanması da dikkat<br />

çeken özellikleri arasında geliyor."<br />

Sektörde pandemi sonrası öne çıkan<br />

trendler doğrultusunda<br />

tasarımlarına yön<br />

verdiklerini ifade eden<br />

<strong>Eylül</strong> Güren, “Pandemi<br />

koşulları tasarımlarımıza birçok yenilik<br />

getirdi. Yurt dışı müşterilerimizden<br />

aldığımız talepler ArGe kanadımızın<br />

gelişmesine ve daha fazla yol<br />

katetmemize yardımcı oldu.” diye<br />

konuştu.<br />

"Zevkli üretimler bizi de mutlu<br />

ediyor"<br />

Türkiye ve dünyada endüstriyel mutfak<br />

ekipmanları sektörünün gelişimini<br />

de değerlendiren <strong>Eylül</strong> Güren, "Son<br />

yıllarda gerek dijital ve sosyal medya<br />

platformlarında gerekse televizyon<br />

kanallarında yeme içme sektörüne artan<br />

bir ilgi söz konusu. Bu da bizim gibi<br />

yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren<br />

birçok firmanın yeni ürün konsepti<br />

geliştirmesi kadar sektörde yeni ürün<br />

gruplarının oluşmasına da olumlu bir<br />

etki yapıyor. Hem Güren Metal olarak<br />

gerçekleştirdiğimiz<br />

üretimlerimiz hem de<br />

rakiplerimizce üretilen<br />

zevkli ürünleri görmek bizi<br />

de mutlu ediyor." şeklinde<br />

konuştu.


GÜREN METAL STARTED TO PRODUCE<br />

CHAFING DISH WHICH WOULD<br />

BE IMPORTED BEFORE<br />

Realizing many hotel projects in Turkey and abroad with new product groups, Güren Metal broke new<br />

ground this year and added Chafing Dish -which would be imported from abroad- to its production line.<br />

Stating that <strong>2022</strong> was a year above<br />

expectations for Güren Metal, <strong>Eylül</strong><br />

Güren said, "Despite the pandemic,<br />

which has continued its negative effects<br />

since March 2020, we managed to turn<br />

the crisis into an opportunity and have a<br />

productive <strong>2022</strong>. We would like to thank<br />

all the valuable sector representatives in<br />

the industry for this." Emphasizing that<br />

they have positioned Güren Metal as a<br />

brand in the domestic and international<br />

markets, Güren said, "We are happy to<br />

be able to compete with our competitors<br />

abroad and domestic brands. We will<br />

continue to invest with the aim of<br />

increasing the awareness of the Güren<br />

Metal brand in the world."<br />

"We are now producing Chafing<br />

Dish which would be imported"<br />

Stating that they have realized many<br />

hotel projects in Turkey and abroad with<br />

new product groups, Güren gave the<br />

following information about the products<br />

they added to their portfolio this year:<br />

"The newest products our company<br />

introduced to its customers this year<br />

are the Glass Chafing Dish models<br />

with elevator and demounted open<br />

buffet' product group. We have realized<br />

many domestic and international hotel<br />

projects with our new product groups.<br />

The most important part of our Chafing<br />

Dish product is that we manufacture the<br />

hinge assembly in-house. Our product<br />

is suitable for induction and stands out<br />

with its glass feature. Closing of the<br />

cover is provided by a special elevator<br />

mechanism. The most important thing is<br />

that this item, which would be imported<br />

from abroad, is now produced by us."<br />

Güren conveyed the advantages offered<br />

by the products to HoReCa professionals<br />

as follows: "The quality of our products,<br />

their suitability for long-term use,<br />

their disassembling ability, and their<br />

advantages in freight and cubic meters,<br />

as well as saving space for stacking<br />

and storage are among the remarkable<br />

features."<br />

Stating that they directed their designs<br />

in line with the trends that came to<br />

the fore after the pandemic in the<br />

industry, <strong>Eylül</strong> Güren said, "Pandemic<br />

conditions brought many innovations to<br />

our designs. The demands we received<br />

from our foreign customers helped<br />

us to develop our R&D wing and to go<br />

further."<br />

"Tasty productions make us happy<br />

too"<br />

Evaluating the development of the<br />

industrial kitchen equipment industry<br />

in Turkey and in the world, <strong>Eylül</strong> Güren<br />

said, "There has been an increasing<br />

interest in the food and beverage<br />

industry in recent years, both on digital<br />

and social media platforms and on<br />

television channels. This is the new<br />

product concept of many companies like<br />

ours operating in Turkey and abroad. "It<br />

has a positive impact on the creation of<br />

new product groups in the sector as well<br />

as its development. It makes us happy to<br />

see both our productions as Güren Metal<br />

and the tasteful products produced by<br />

our competitors."


66<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka güncel<br />

DNA Paris Design Awards’tan<br />

Bonna’ya üç ödül<br />

1983’te küçük bir seramik atölyesi olarak faaliyetlerine<br />

başlayan Kar Porselen’in hayata geçirdiği Türkiye’nin ilk<br />

%100 HoReCa markası Bonna, 2014 yılından bu yana otel,<br />

restoran ve catering sektörüne yenilikçi çözümler sunuyor.<br />

Zengin ürün gamı ve premium ürün kalitesi ile HoReCa dünyasında köklü bir yer<br />

edinen marka, sunum sanatına dair tecrübesini her geçen gün bir üst noktaya<br />

taşıyor. Son olarak mükemmel yeme içme deneyimini masa üstü ürünleri ile<br />

genişleterek, Çatal Kaşık Bıçak koleksiyonuna imza atan Bonna, başarılarını ise<br />

aldığı ödüllerle tescilliyor. Bugüne kadar Ida Design Awards, German Design Award,<br />

DNA Paris Awards ve Design Turkey gibi pek çok ulusal ve uluslararası fuara<br />

katılarak, koleksiyonlarıyla toplam 11 ayrı ödülün sahibi olan alan marka, en son<br />

DNA Paris Design Awards <strong>2022</strong>’den üç ödülle döndü. Kaliteyi ve estetiği birleştiren<br />

üretim tarzı ile kullanıcılarına mükemmel yeme içme vaat eden Bonna, kolay<br />

istiflenebilirlik, kenar çıtlama garantisi, çizilmeye ve yüksek ısıya karşı dayanıklılık<br />

gibi fonksiyonel faydaları da gözeterek sektörde öncü bir rol üstleniyor.<br />

Geberit, Türkiye’deki<br />

20. yılını kutluyor<br />

Kullanıcı ihtiyaçlarına global<br />

trendlerle cevap veren bir marka<br />

olarak yer aldıkları her pazara<br />

özel önem verdiklerini belirten<br />

Geberit Türkiye Genel Müdürü<br />

Ufuk Algıer, “Geberit bugün, 4<br />

tanesi denizaşırı olmak üzere<br />

toplam 26 üretim tesisiyle 50<br />

ülkede 12 bini bulan çalışanıyla<br />

hizmet veriyor. Türkiye’deki<br />

faaliyetlerimize ise 2002 yılında<br />

kurulan şirketle devam ettik.<br />

Bu 20 yıllık süreçte yerelin<br />

dinamiklerine de en uygun<br />

stratejilerle hareket ederek<br />

yatırımlarımızı sürdürdük ve<br />

satış noktalarımızı her geçen<br />

gün artırarak geniş bir müşteri<br />

kitlesine ulaştık. Avrupa’da<br />

pazar lideri olmakla kalmayıp faaliyette bulunduğumuz ülkelerde<br />

de ilkleri ve enleri başaran bir marka olarak yatırımlarımızı buna<br />

göre şekillendiriyoruz. Bu doğrultuda özellikle gömme rezervuar<br />

alanında Türkiye pazarına giren ilk marka olmamız da bunu<br />

kanıtlar nitelikte. Bunun yanı sıra 2015 yılında duvar arkasındaki<br />

uzmanlığımızı duvar önüne taşıdık. 2019 yılından itibaren de<br />

banyo serilerimizi Design Meets Function mottosuyla Türkiye’deki<br />

kullanıcılarımızla buluşturmaya başladık. 20 yıllık bu süreçte her<br />

zaman başardıklarımızın üstüne ekleyerek hem duvar önü hem duvar<br />

arkasında sunduğumuz inovatif çözümler ile büyüme hedefimize<br />

ulaşmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Yapacağımız her yeni<br />

yatırımla sıhhi tesisat ve vitrifiye sektörüne yön vermeye devam<br />

edeceğiz” dedi.<br />

İlk yarıyılda<br />

2,8 milyar<br />

TL yatırım<br />

gerçekleştirdi<br />

Şişecam’ın konsolide net<br />

satışları <strong>2022</strong> yılının ilk<br />

yarısında 40,2 Milyar TL<br />

seviyesine ulaştı. Şişecam’ın bu dönemde toplam<br />

satışları içerisindeki uluslararası satışlarının payı<br />

yüzde %62 seviyesinde gerçekleşirken, toplam<br />

yatırımları 2,8 Milyar TL, ihracatı ise 478 Milyon dolar<br />

oldu.<br />

Şişecam Genel Müdürü Görkem Elverici, “<strong>2022</strong> yılının ilk<br />

yarısı dünyanın makro ekonomik ve jeopolitik riskler ile karşı<br />

karşıya kaldığı, yüksek enflasyon, artan maliyetler ve tedarik<br />

zincirine bağlı sorunların iş yapış şekillerini değiştirmeye<br />

devam ettiği, küresel ölçekte zorlu bir dönemdi. Cam ve<br />

kimyasallar sektörlerinin güçlü küresel oyuncusu Şişecam ise<br />

tüm faaliyetlerini ve fonksiyonlarını kapsayan büyük dönüşüm<br />

hamlesiyle geliştirdiği uyumlanma kabiliyeti, köklü deneyimi,<br />

güçlü risk yönetim kasları ve isabetli yatırım kararları ile büyüme<br />

yolculuğunu kesintisiz sürdürdü. Yılın ilk 6 ayında yıl sonu için<br />

belirlediğimiz hedeflere bir adım daha yaklaşarak hissedarlarımız<br />

için değer yaratırken döviz bazlı gelirlerimizin de olumlu etkisiyle<br />

girdi verdiğimiz sektörlerin ve ülkemizin büyümesine katkı<br />

sağladık.” diye konuştu.


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

ELI, AYAĞI<br />

UĞURLU<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />

ŞEF<br />

ERCAN<br />

YAMANTÜRK<br />

İstanbul doğumlu, Bolulu. Aşçılar diyarının<br />

içinden değil belki ama İstanbul’daki şeflerin<br />

tastamam göbeğinden gelme bir profesyonel o.<br />

Uzun seneler İstanbul mutfaklarında tava sallayan<br />

aşçı babası gibi çocukluğundan beri nereye<br />

baksa bir mutfak erbabı, bir şef! Alt komşu, üst<br />

komşu, yan daire ve hatta kuzenler... 80’li yılların<br />

Bahçelievleri’nde ‘Şefler Sitesi’ olarak nam salan 8<br />

blokluk Özatebek Sitesi ile filizlenen, gün geçtikçe<br />

köklerini salan bir mutfak hikayesi, şimdilerde<br />

Fairmont Quasar İstanbul’un Executive Şefliğine<br />

uzanan bir başarı yolculuğu onunkisi. Nitekim<br />

o yıllarda aşçı olmayı hayal etmediğini söylüyor,<br />

Ercan Yamantürk. Dört bir yanı şefler ordusuyla<br />

kaynasa da, ne aşçı olmayı istemiş ne de farklı bir<br />

mesleğin cazibesine kapılmış. Sabah akşam şef<br />

büyüklerine selam vere vere başlamış onun asıl<br />

öyküsü.<br />

Nasıl mı? Şöyle başlıyor…<br />

“Liseyi daha yeni bitirmişim. O yaz tatilimde de<br />

Bolu’da ailemle beraberim. İstanbul’dan çat bir<br />

telefon, babam arıyor. Şimdiki Intercontinental<br />

Istanbul’un Sheraton olduğu dönemde babam<br />

otelin içindeki Revan <strong>Restaurant</strong>’ın şefi. Aynı<br />

zamanda benim de ilk öğretmenim. Senelerce<br />

hayallerine, hayal gücüne ortak olduğum rol<br />

modelim. Babamın ‘Ne yapıyorsun oğlum, sen yarın<br />

5.30 otobüsüne atla gel’ demesiyle başladı benim<br />

mutfak yolculuğum. Hemen arkasından Esenler<br />

Otogarı’ndan alınışım, babamın eliyle Merter Güneş<br />

Oteli’ne ‘eti senin kemiği benim’ dercesine teslim<br />

edilişim…<br />

“Şimdiki gençler çok çabuk önlük atıyor”<br />

Ercan Yamantürk’ün bu ilk işindeki büyük<br />

şansı, 20 kişilik mutfak ekibinin 15’ini zaten sivil<br />

hayattan tanıması oluyor. Yamantürk, orada ilk<br />

patates yemeği pişirdiğini anımsıyor. Üstelik<br />

de “Al bakalım” nidalarıyla yarım çuval boyu<br />

soydurularak. İşin sabrını kuşandığı o görevinden<br />

tıpkı diğerleri gibi çok şeyler öğrenerek çıkıyor. O<br />

günlerde motivasyon ve desteğin mesleki gelişimde<br />

ne kadar önemli olduğunu da incelikle<br />

kavrıyor. En çok da İngilizce kursuna<br />

gittiği dönemde mutfak ekibinden aldığı<br />

destek onu işine karşı motive ediyor.<br />

“Sanki mahallenin gelecekte iyi olacak<br />

çocuğuydum ve beni öyle koruyup<br />

kolluyorlardı ki...” diye anlatıyor büyük<br />

bir minnetle. Çoğu geceler kitaplarla<br />

uyuyor, öğrendikçe motivasyonu daha<br />

da artıyor. Desteklendikçe desteklemeyi<br />

öğreniyor.<br />

Ya o mutfak ekibini nasıl destekliyor?<br />

Fairmont Quasar İstanbul’un<br />

Executive Şefi Ercan Yamantürk,<br />

mutfaktaki herkesin birbirinden<br />

farklı olduğuna vurgu yapıyor ilk<br />

önce. Yeni nesilde askeri düzenin<br />

bir şekilde çalışmadığından dem<br />

vuruyor sonra. Gençlerin çok çabuk<br />

önlük atabildiklerinden şikayet eden<br />

Yamantürk, sözlerinin devamında<br />

mutfakta askeri nizam oluşturmanın<br />

formüllerini şu sözleriyle sıralıyor:<br />

“Ekibiniz, mesleki bilgi ve becerilerinize<br />

saygı duyar, size güvenirlerse bir şekilde<br />

askeri düzen de çalışır. Siz ne kadar<br />

bağırıp çağırsanız da önlük atmazlar. Ön<br />

kapıdan atarsınız, onlar arka kapıdan<br />

geri gelir.”<br />

Parlayan yıldızları parlatan şef<br />

Söyleşimize hazır da konusu açılmışken,<br />

yeni nesil gençliği mutfakta tavlamanın<br />

yolları ile devam ediyoruz. “Bu yolda<br />

en önemli adım, gençlere yeni şeyler<br />

öğretmek, yeni projelerin içine dahil<br />

etmek ve daha da önemlisi, gelecekte<br />

çok daha iyi yerlerde olabileceklerine<br />

inandırmak, güven vermek, mutfağın<br />

parlayan yıldızlarını daha da parlatmak”<br />

sözleriyle önemli noktalara değinen<br />

Yamantürk’ün ‘mutfağın parlayan<br />

yıldızları’ söylemi ilgimi çekmiyor değil!<br />

“İşine bağlılık da muhakkak önemli ama


Ayağı uğurlu bir şef o.<br />

Samimi paylaşımı bu. Peki<br />

nereden mi biliyor? Ercan<br />

Şef bu kabiliyetinin altını<br />

şu sözleriyle dolduruyor:<br />

“Ayağımın uğurlu olması otele<br />

iyi ekip kazandırıyor. İyi ekip<br />

iyi bir performans demek.<br />

İyi performans ise, kaliteli ve<br />

çok misafir demek. Bunu da<br />

sadece ben söylemiyorum.<br />

Çevremdekilerden de dönem<br />

dönem işitiyorum. O hazzı ben<br />

yaşıyorum.”<br />

benim yanımda çalışan bir arkadaşım iyi bir<br />

otel mutfağından çağrılıyorsa, o benim için<br />

parlayan bir yıldızdır. Bir hatta iki yabancı<br />

dili varsa parlayan yıldızdır. Sorumluğunu<br />

bilip yerine getiriyorsa o parlayan yıldızdır.”<br />

sözleriyle bakışını yansıtan Ercan Şef,<br />

“Parlayan yıldızın bende tek bir başlığı<br />

yok aslında. Çok başlıklı bir açı bu. Misal<br />

içinde bulunduğunuz otelin, restoranın<br />

beklentisine göre bile değişiyor.” diye de<br />

ekliyor.<br />

Peki Fairmont Quasar Istanbul’da parlamak<br />

için ne yapmak lazım? Yamantürk, “Her an<br />

her şeyin yaşanabileceği bir otel burası.<br />

Dikine bir mimari. 39 katında insanlar<br />

yemek yiyor, 24 saatlik bir organizasyon.<br />

Arkadaşlar, üstüne düşen görevleri yerine<br />

getirip bir adım daha yukarı çıkabiliyorlarsa,<br />

benim için parlayan yıldızlar. İşini bilen,<br />

aralarında da parlayan yıldızların olduğu bir<br />

ekiple çalışıyorsan, bırakalım 39’u 139 katlı<br />

bir otelin operasyonunu bile çeviririz biz.”<br />

sözleriyle tüyo vermeye devam ediyor.<br />

kocaman kocaman etler pişiyor, harlı<br />

ocaklarda soslar kaynıyor, yabancı şefler<br />

upuzun şapkalarıyla mutfağa girip çıkıyor.<br />

Nasıl bir yere geldiğini sorgularken bir<br />

taraftan da hızla adapte olmanın yollarını<br />

arıyor. İlk günkü performansının sonrasında<br />

ikinci gün Gazebo <strong>Restaurant</strong>’ta buluyor<br />

kendini. Yapacağı bir iş de her gün taze<br />

portakal sıkmak! O sayede sabrı, istekli<br />

olmayı, iş disiplinini, sorumluluk bilincini<br />

ve arkadaşlık edinmeyi öğrendiğini anlatan<br />

Yamantürk, aşçılığın sadece yemek yapmak<br />

olmadığına da o deneyimiyle birebir şahit<br />

oluyor.<br />

Öğrendikçe öğreniyor<br />

Ercan Yamantürk, 2 yılın sonunda<br />

Çırağan’a ilk vedasını askerlik vazifesi<br />

sebebiyle yapıyor. Gazebo <strong>Restaurant</strong>’ın<br />

da şefi o zamanlar. İzmit-Gölcük’te<br />

donanma komutanının evinde aşçılık yapan<br />

Yamantürk, dönüşte soluğu Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Sultanahmet’te alıyor. Burada<br />

geçirdiği bir yıllık süre içinde Şef Crian<br />

Hickey’den risotto, taze makarna, ıstakoz,<br />

trüf mantarı, salata yapmayı öğrendiğini<br />

söyleyen Ercan Şef, mesleğinin ilk yıllarında<br />

Çırağan’da ortamlara adapte olmayı, Four<br />

Seasons Sultanahmet’te ise ürünlerle<br />

çalışmayı öğrendiğini söylüyor. Devamında<br />

Bıçak tutmayı bilmeyen ellerle<br />

Çırağan’a giriyor<br />

Ercan Şef ile mutfak hikayesine kaldığımız<br />

yerden devam ediyoruz. Yaklaşık dokuz aylık<br />

Güneşli Merter Otel deneyiminden sonra<br />

bu defa yolu Çırağan Palace Kempinski ile<br />

kesişiyor. Sene 1997. Daha doğru düzgün<br />

bıçak tutamadığı zamanlar. Merter Güneşli<br />

Otel ile Çırağan arasındaysa neresinden<br />

baksanız, uçurumun da uçurumu var.<br />

O böyle yorumluyor. İngilizce kursuna<br />

gitmenin ilk faydasını o mülakatta<br />

gördüğünü anlatan Yamantürk’e müjdeli<br />

haber o daha eve gitmeden ulaşıyor. Tek<br />

şart olarak koştuğu 15.00-23.00, 23.00 ve<br />

sonrası bir shifte yazılmak kaydıyla başlıyor<br />

bu işine de. En büyük banket operasyonunu<br />

ilk orada deneyimliyor. Gözünün önünde


70<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

2001-2014 dönemini bilfiil Çırağan<br />

mutfaklarında geçiriyor.<br />

Bir antiparantezle Yamantürk, birlikte<br />

çalıştığı 10 yabancı şefin her birinden<br />

çok şey öğrendiğini dile getirerek, Chef<br />

Fabrice Canelle'den yaratıcılığı, Chef Robert<br />

Stern’den verilen sözleri tutmayı, Mike<br />

Norman’dan el sanatının zarifliğini, Chef<br />

Sebastiano Sipriveri'den işi sahiplenmeyi ve<br />

Şef Oliver Chaeil’den komple yönetim şeklini<br />

öğrendiğini söylemeden geçmek istemiyor.<br />

Ercan Yamantürk, Mart 2017 itibariyle<br />

Shangri-La Istanbul Bosphorus’a Executive<br />

Chef olarak atanıyor. Alman ve Kanada<br />

mutfak anlayışından sonra bu kez de<br />

Uzakdoğu mantığıyla tanışıyor. Türk ve<br />

uluslararası mutfaklarda uzman olan ve bu<br />

konuda pek çok sertifikaya da sahip olan<br />

Yamantürk, beş seneyi dolu dolu işlerle<br />

geçiriyor. <strong>2022</strong>’ye gelinceye kadar pek çok<br />

ülkeyi görme şansı elde ettiğini söyleyen<br />

Ercan Şef, uluslararası mutfaklarda<br />

çalışmanın kendisine mesleki anlamda çok<br />

şeyler kattığını söylemeyi de bir borç biliyor.<br />

“Kafamı çevirip çevirip Fairmont<br />

markasına bakardım”<br />

Ya Fairmont Quasar Istanbul ile nasıl<br />

tanışıyor? Beş yıldızlı otelin executive şefi<br />

olarak Ukiyo, Aila ve Stations restoranın yanı<br />

sıra otelin ziyafet menülerini de devralan<br />

Ercan Yamantürk, otelle ilgili ilk duygularını<br />

şu içten sözleriyle aktarıyor: “Her gün<br />

Beşiktaş’tan Bahçelievler’e giderken<br />

Fairmont’un yanından geçiyordum. Oteli<br />

de açılışından beri takip ederdim. Kafamı<br />

çevirip çevirip markaya bakardım. Çırağan<br />

Sarayı, Four Seasons, Shangri-La’nın ortak<br />

özelliği en fazla 5-6 katlı olmalarıdır. Bu<br />

dikey yükselen binaya ise hep yakın bir ilgim<br />

olmuştur.”<br />

Mart <strong>2022</strong> itibariyle yeni görevine başlayan<br />

Yamantürk ile Fairmont mutfaklarını öne<br />

çıkaran detayları konuşuyoruz biraz da.<br />

Ercan Şef, beş yıldızlı otele bir bavul dolusu<br />

birikimle gelmiş, o çok belli! Öyle ki Ukiyo<br />

<strong>Restaurant</strong> için Shangri-La Bosphorus, Aila<br />

<strong>Restaurant</strong> için Çırağan Palace Kempinski<br />

deneyimleri ciddi referanslar oluşturmuş.<br />

Şef, Aila’nın bu yeni dönemde sürdürülebilir<br />

restoran konseptiyle iddiasını ortaya<br />

koyacağını, Ukiyo ve Station restoranların da<br />

yenilenen sonbahar menüleriyle misafirlere<br />

farklı deneyimler yaşatacağının bilgisini<br />

önden müjdeliyor.<br />

Ercan Şef, ‘Herkesi mutlu etmek,<br />

beklentileri karşılamak, lezzetli yemekler<br />

servis etmek’ temelli bir anlayış ile<br />

kurguladığı mutfaklarında istiyor ki,<br />

misafirler ödedikleri paranın hakkını<br />

layıkıyla alsınlar. Sıklıkla güncellenen<br />

maliyet çalışmaları ve yeni ürünlerin<br />

izini sürmek hep bu anlayıştan sebep!<br />

Yamantürk’ün tabaklarında lezzet ve<br />

renklendirme öne çıkan detaylar. Şefin<br />

renklendirmeyle sözünü ettiği, uçuk<br />

renklere boyanmış sunumlar değil<br />

asla! Daha bütünsel bir yaklaşım. Ürün<br />

tercihinden tabak tasarımına kadar herbir<br />

parçasında birbirini bütünleyen kaliteli<br />

dokunuşlar… Mevsiminde, taptaze mantar<br />

ve otlarla kombine edilmiş bir risotto tabağı<br />

misal. Mutfağa porçini mantar alacaksa<br />

en tazesinden, risotto pirinci girecekse en<br />

kaliteli markasından seçiyor o yüzden. Şefin<br />

pişirirken yaşadığı hazzı misafire birebir<br />

yaşatacak haz dolu tabaklar.<br />

Gerçek reçeteleri pişirmeyi seviyor<br />

Ercan Yamantürk, mutfağında gerçek<br />

reçeteleri pişirmeyi seviyor. Sözünü<br />

ettiği, ederinden fazla füzyonlaşmayan,


72<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

oynanmayan mutfaklar. Etin et gibi<br />

pişirildiği, denizden taze çıkan balığın<br />

taptaze tabaklandığı… Lezzetlerin<br />

kurcalanmadığı, zorunlu haller dışında<br />

birbirine karıştırılmadığı… Orijinaline sadık<br />

ve de doğal! Samimi bir eklemeyle, yıllar<br />

içinde çeşitli mutfak akımlarının etkisinde<br />

sanatına yön verdiğini anlatan Ercan<br />

Şef, kimi zaman aşırı füzyon çalıştığını<br />

kimi zaman da yemekleri en doğal<br />

formuyla tabakladığını söylüyor. Çünkü<br />

onun nazarında mutfak, sonu olmayan<br />

bir keşif deneyimi. Ne ürünlerin sonu<br />

var ne de reçetelerin! Tıpkı öğrenmenin<br />

sonsuzluğu gibi. Bu anlamda kendini<br />

şanslı şeflerden biri varsayan Yamantürk,<br />

dünyayı da gezmenin verdiği özgüven<br />

ve donanımla kapılarını daima yeniye ve<br />

öğrenmeye açık tuttuğunu dile getiriyor.<br />

Mutfağını, herkesten ve her şeyden bir<br />

şeyler öğrenmenin gücüyle zenginleştiriyor,<br />

yüceltiyor.<br />

Ya otel şefliği ile devam edecek ya<br />

da…<br />

Şef Ercan Yamantürk’ün bir vakitler üç<br />

ortak restoran açıp kapatmışlığı da var.<br />

Bu talihsiz deneyimin ardından bir daha<br />

restoran açmak istemediğini dile getiren<br />

tecrübeli şefe son olarak gelecek planlarını<br />

soruyorum. Mutfak kariyerine her zaman<br />

olduğu gibi otel şefliği ile devam etmek<br />

istediğini anlatan Yamantürk, güçlü bir<br />

ekiple fantazi projeler gerçekleştirme<br />

hayalini samimiyetle paylaşıyor. Genç şefin<br />

aklında bir de Chef&B pozisyonu var ki,<br />

geçmişte bu görevi yaklaşık iki yıl boyunca<br />

da icra ettiğini söyleyerek sözlerine şöyle<br />

nokta koyuyor: “Chef&B’lik günümüzde<br />

gözde bir pozisyon, neden olmasın? Ben<br />

inanıyorum ki, 1-2 sene sonra birileri bana<br />

bu teklifle gelecek. Ama asıl önemlisi,<br />

yaptığınız işten haz almak. O performans<br />

size zaten ister istemez farklı kapılar<br />

aralıyor. Ama dediğim gibi, yoluma içinde<br />

bulunduğum koşullarda otel şefi olarak<br />

devam etmek istiyorum. Çok para kazanmak<br />

gibi bir niyetim asla yok. Yeter ki işimden<br />

haz alayım, misafirlerime de o hazzı layıkıyla<br />

yaşatayım. Tek derdim bu.”<br />

Bolu kökenli şef yemek<br />

yemeyi sevdiği kadar her şeyin<br />

tadına bakmaya da bayılıyor.<br />

Önüne gelen her şeye güzel<br />

bakmayı yeğliyor çoğu zaman.<br />

Makarnanın, mantının, ravyolinin<br />

elle açılmasına bitiyor. Mutfak<br />

sanatıyla bağdaştırdığı işte tam<br />

da bu! Tıpkı komple bir balığı<br />

saşimi formunda servis etmek gibi<br />

bir şey... Yoksa mutfak sanatının<br />

domates, karpuz kabuğu soyup<br />

türlü şekiller vermekle uzaktan<br />

yakından bir ilgisi yok, demesi o<br />

ki!


74<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

SILIVRI BELEDIYE BAŞKANI YILMAZ:<br />

“SILIVRI YOĞURDUNU 4-5 KAŞIKTA<br />

MARKALAŞTIRACAĞIZ”<br />

Yoğurt Festivali’nin bu yıl 60.sını düzenleyen Silivri, rakiplerine meydan okudu. Yoğurt mayalama<br />

geleneğini bir sonraki nesillere aktarmak üzere mücadele ettiklerini belirten Silivri Belediye<br />

Başkanı Volkan Yılmaz, ileriki dönem için daha büyük çapta yoğurt üretimi hedeflediklerini<br />

söyledi. “Silivri yoğurdu 4-5 kaşıkla yenebilen bir markaya dönüşmesi lazım.” dedi.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

Silivri Belediyesi tarafından<br />

düzenlenen 60. Yoğurt Festivali, 13-<br />

14 Ağustos tarihlerinde gerçekleşti.<br />

Silivri yoğurdunu markalaştırmak ve<br />

yoğurt mayalama geleneğini gelecek<br />

nesillere akatrmak amacıyla düzenlenen<br />

etkinliğe Köy Pazarı Amfitiyatro’da<br />

gerçekleştirilen Geleneksel Yoğurt<br />

Mayalama Yarışması damga vurdu. Jüri<br />

üyeliğini Rumeli Üniversitesi Gastronomi<br />

ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim<br />

Görevlisi Dr. Zeynep Bakkaloğlu, Rumeli<br />

Üniversitesi Aşçılık Bölümü Başkanı<br />

Öğretim Görevlisi Oğuzhan Ercan, Yazar<br />

Süleyman Dilsiz, Gastronomi Danışmanı<br />

Şef Savaş Ergen, Yoğurt Ustası Aysun<br />

Subaşı’nın yaptığı ve 22 yarışmacının<br />

katıldığı Yoğurt Mayalama Yarışması’nda<br />

Ufuk Tunç birinci olurken, Şaziment<br />

Çelik ikinci, Neriman Akkul Aydın ise<br />

üçüncülüğe layık görüldü.<br />

Sergiler, turnuvalar, Baloncuk Gösterisi,<br />

Çocuk Şenliği, Balık Tutma Yarışması ve<br />

Yoğurt Mayalama Yarışması’na sahne<br />

olan festivale Haluk Levent, Zara ve Yıldız<br />

Tilbe en güzel şarkılarıyla renk kattı.<br />

Yılmaz: “Yoğurt üretimini<br />

artıracağız”<br />

Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz,<br />

Yoğurt mayalama geleneğini bir sonraki<br />

nesillere aktarmak üzere mücadele<br />

ettiklerinin altını çizerek, ileriki<br />

dönem için daha büyük çapta yoğurt<br />

üretimi hedeflediklerini söyledi. Silivri<br />

yoğurdunun 4-5 kaşıkla yenebilen bir<br />

markaya dönüşmesi gerektiğine vurgu<br />

yapan Yılmaz, festivalin son gününde ise<br />

şu ifadelere yer verdi: “60. Geleneksel<br />

Silivri Yoğurt Festivali’nde beraberiz. Final<br />

gecemiz, üçüncü gecemiz. Eğleniyoruz,<br />

coşkuyla kutluyoruz. Kültürden sanata,<br />

spordan birçok etkinliğe kadar 7’den<br />

77’ye herkes bu festivalde bir şeyler<br />

buldu. Tabii ki güleceğiz, tabii ki<br />

eğleneceğiz ama üretmeyi, çalışmayı,<br />

üreterek yaşamayı asla unutmayacağız.<br />

Çok çalışacağız, alın terimizi, emeğimizi<br />

bu topraklardan, İstanbul’un en verimli<br />

topraklarından eksik etmeyeceğiz.<br />

Üreterek yaşayacağız, çalışarak<br />

yaşayacağız ve hep beraber marka kent<br />

Silivri’yi inşa edeceğiz”.


76<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

SILIVRI’DE<br />

YOĞURDUN<br />

TEK KADIN USTASI<br />

AYSUN SUBAŞI<br />

Silivri’nin Büyük Kılıçlı Köyü’nde 15 yıldır<br />

mandıracılık ve çiftçilik yapan Aysun Subaşı,<br />

bölgenin tek kadın yoğurt ustası namıyla<br />

erkeklere taş çıkartıyor. “Silivri’de bu işi yapan<br />

tek benim.” diyen Aysun Ablanın Çiftliği’nin<br />

kurucusu Subaşı’nın en büyük hayali, coğrafi<br />

işaretli Silivri yoğurdunu bir dünya markası<br />

olarak görebilmek!<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

Yoğurduyla meşhur Silivri’nin tek kadın yoğurt ustası.<br />

Aynı zamanda bölgesinde peynir üreten tek kadın<br />

girişimci. Çocukluğundan beridir mutfakta. 15 yıldır<br />

ailesiyle birlikte hem kendi adıyla kurduğu Aysun Ablanın<br />

Çiftliği’ni işletiyor hem de mandıracılık yapıyor. Subaşı'nın,<br />

Silivri’nin Büyük Kılıçlı Köyü’ndeki çiftliğinde 108’i manda<br />

olmak üzere toplam 120 büyük ve küçükbaş hayvanı<br />

bulunuyor.<br />

“Yoğurt ustalığının kadını, erkeği yok”<br />

Anadolu Üniversitesi İşletme bölümüyle beraber Laborant<br />

Veteriner ve Sağlık bölümünü de bitiren Veteriner Tekniker<br />

Aysun Subaşı, endüstriyel işletmelerde yoğurt ustalarının<br />

ağırlıklı erkeklerden oluştuğunu belirterek, şu samimi<br />

açıklamalarda bulunuyor: “Her iş gibi yoğurt ustalığının da<br />

kadını, erkeği yok. Ama tabii mandırada çalışmak ağır bir<br />

iş. Çünkü belli bir ısıda efor sarfediyorsunuz. Sıcak sütle<br />

oynamak da tehlikeli. Bu yüzden endüstriyel işletmelerde<br />

genelde erkekler yoğurt ustasıdır. Çoğu da bunu<br />

homojenize makinelerle yapıyor. Ama mandıracılık olarak<br />

düşündüğümüzde kadın sayısı çok az. Ama kadınlar da tabii<br />

ki yapabilir.”<br />

"İtalyanlara bile peynir yapıyor"<br />

18 yaşına gelinceye kadar bir kez<br />

olsun market peyniri yemediğini<br />

anlatan Subaşı, babaannesinin<br />

peynirleriyle büyüdüğünü söylüyor.<br />

Ailesiyle birlikte buratta, mozzarella<br />

ve manda beyaz peyniri olmak üzere<br />

40’a yakın peynir çeşidi üreten Subaşı,<br />

üstelik de bu peynirleri sadece Türk<br />

restoranları, mutfakları için değil,<br />

kaliteli peynirleriyle nam salan<br />

İtalyanlar için bile ürettiğini anlatıyor.<br />

“Silivri’de peynir işi yapan da tek<br />

benim. Hatta İtalyanlara bile peynir<br />

üretiyorum. Onların da ustaları hep<br />

erkek.” diyen Subaşı’ya göre yoğurt<br />

ustalığının kadını, erkeği yok. Önemli<br />

olan yapabilmek, becerebilmek ve el<br />

tadı. Aynı şekilde elinin bakterisinin<br />

de uyması. "Bütün herkes senin<br />

gibi yoğurdumuz olmuyor diyorlar."<br />

şeklinde konuşan Subaşı, yoğurdu<br />

tamamen anne tipi kara mayayla<br />

yapıyor. Aysun Subaşı’nın en büyük<br />

hayali ise, coğrafi işaretli Silivri<br />

yoğurdunun dünyaca tanındığını ve<br />

markalaştığını görmek.<br />

Aysun Subaşı'nın Akdeniz<br />

Üniversitesi Gastronomi ve<br />

Mutfak Sanatları Bölümü<br />

öğrencisi olan oğlu Cihan<br />

Subaşı da annesi gibi<br />

uzun saatlerini tarım<br />

ve hayvancılık işleriyle<br />

geçiriyor.


78<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

GASTROANTEP’IN 4’NCÜ YIL TEMASI<br />

SÜRDÜRÜLEBILIRLIK<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin, Gaziantep Valiliği koordinasyonunda ve Gaziantep’i Geliştirme<br />

Vakfı (GAGEV) iş birliğinde 15-18 <strong>Eylül</strong> tarihleri arasında, bu yıl 4’üncüsünü “Sürdürülebilirlik”<br />

temasıyla düzenleyeceği Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali (GastroAntep) için İstanbul’da<br />

ulusal basın temsilcilerinin katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.<br />

Dünya Bankası’nın en rekabetçi<br />

7 şehirden biri olarak seçtiği ve<br />

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve<br />

Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 116 şehir<br />

arasında gastronomi alanında Yaratıcı<br />

Şehirler Ağı’nda (UCCN) Türkiye’yi<br />

temsil eden ilk şehir olarak listeye aldığı<br />

Gaziantep, kadim mutfağıyla tekrar<br />

dünya sahnesine çıkmaya hazırlanıyor.<br />

Gaziantep gastronomisinin dünyaya<br />

açılmasında önemli mihenk taşlarından<br />

olan Uluslararası GastroAntep<br />

Festivali’nin dördüncüsü bu yıl,<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin<br />

Gaziantep Valiliği koordinasyonunda<br />

Gaziantep’i Geliştirme Vakfı (GAGEV) ile<br />

işbirliği içinde, 15-18 <strong>Eylül</strong> tarihlerinde<br />

gerçekleşecek.<br />

16 Ağustos Salı günü Atatürk Kültür<br />

Merkezi’nde gerçekleşen İstanbul<br />

lansmanında Gaziantep Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yanı<br />

sıra; AK Parti Gaziantep Milletvekili<br />

Derya Bakbak, Gaziantep Büyükşehir<br />

Belediye Başkan Vekili Erdem Güzelbey,<br />

Gaziantep Ticaret Odası Başkanı<br />

Mehmet Tuncay Yıldırım, Gaziantep<br />

Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Mehmet Akıncı, Esnaf Sanatkarlar<br />

Odaları Birliği Başkanı İsmet Özcan,<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel<br />

Sekreter Yardımcısı ve Kültür, Turizm<br />

Daire Başkanı Oya Alpay, Şehitkamil<br />

Belediyesi Başkan Yardımcısı Murat<br />

Özgüler, GBB Gazibel Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Fikret Tural, Gaziantep<br />

Büyükşehir Belediyesi Mutfaklar<br />

Koordinatörü ve Mutfak Sanatları<br />

Merkezi (MSM) Başkanı Şef Doğa Çitçi<br />

hazır bulundu.<br />

Dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler,<br />

gurmeler, yaşam koçları, diyetisyenler,<br />

gıda üreticileri, gastronomi öğrencileri,<br />

GastroAntep Festivali’nde;<br />

Michelin yıldızlı şefleri,<br />

UNESCO Gastronomi<br />

Şehirleri temsilcilerinin<br />

Gaziantep’in yöresel<br />

ürünleri ile düzenleyeceği<br />

workshop etkinliklerinin<br />

yanı sıra sürdürülebilirlik ve<br />

biyoçeşitlilik üzerine sergiler,<br />

Coğrafi İşaret Çalıştayı gibi<br />

çok sayıda panel ve seminer<br />

düzenlenecek. Festivalde<br />

ayrıca geziler, müze ziyaretleri,<br />

şovlar, kadın ve çocuklar için<br />

atölye çalışmaları, konserler ve<br />

pek çok eğlenceli etkinlik yer<br />

alacak. GastroAntep Festivali<br />

ile Türkiye’deki gastronomi<br />

öğrencilerine global<br />

platformlarda staj imkânı da<br />

sağlanacak.


80<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

tarım üreticileri, tedarikçiler,<br />

akademisyenler ve sektör temsilcileri<br />

bir araya getirecek festivale sayılı günler<br />

kala, Gaziantep Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Fatma Şahin, İstanbul’da<br />

Atatürk Kültür Merkezi’nde, festivalin<br />

4 gün sürecek olan programı hakkında<br />

bilgiler verdi.<br />

Şahin: “GastroAntep yolculuğumuz<br />

aslında bir insanlık yolculuğu”<br />

Fatma Şahin, toplantıda yaptığı<br />

konuşmada, dünyanın pandemi<br />

sonrası durumuna ve Gaziantep<br />

olarak neler yapmayı hedeflediklerini<br />

anlattı. Şahin, dünyanın zenginlik<br />

ölçeğinin artık kültürel zenginliğin<br />

korunması, kültürel mirasına sahip<br />

çıkılması ve sağlık konuları olduğunu<br />

dile getirerek, şunları kaydetti: “Bizim<br />

GastroAntep yolculuğumuz aslında<br />

bir insanlık yolculuğu. Kişi başına<br />

düşen gelire bakmıyor milletler artık.<br />

Geçtiğimiz zor dönemde Gazi Mustafa<br />

Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı en<br />

büyük miras bilim ve akıl. Elimizdeki<br />

toprağın bizi nereye götüreceğini iyi<br />

analiz edeceğiz. Birleşmiş Milletler’in<br />

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde<br />

ekonomik kalkınmayla birlikte insani<br />

ve çevresel kalkınmanın mutlaka<br />

yapılması gerektiğini, yapılmadığında<br />

büyük sorunlar yaşanacağı ifade ediliyor.<br />

Söylemlerin eyleme dönüşmediğinde<br />

küresel ısınmanın nasıl arttığını,<br />

Antartika’ya gittiğimde buzulların nasıl<br />

eridiğini gördük. Bu zor zamanda ne<br />

yapıp ne yapmamamız gerektiği ile ilgili<br />

bir bakışımız var.”<br />

Bu yılki tema: “Sürdürülebilirlik”<br />

Gaziantep’in UNESCO’nun yaratıcı<br />

şehirler ağına girilmesinin uzun bir<br />

süreç olduğunu belirten Şahin, “Ama<br />

sonunda başardık ve hamdolsun<br />

çok farklı bir noktaya getirdik. Bu<br />

yılki temamız: Sürdürülebilirlik.<br />

Dünya sürdürülebilirliği konuşuyor.<br />

Sürdürülebilir kalkınma için gastronomi.<br />

O yüzden biz kebap, lahmacun, baklava<br />

şehri de değiliz. Vegan, vejetaryan,<br />

çölyak hastaları için oluşan özel<br />

menüler artık bunlarla da uzmanlaşıyor,<br />

uzmanlaştırıyoruz” dedi.<br />

“Ana ve ata tohumu kütüphanesi<br />

kuruyoruz”<br />

Şahin, ata tohumlarına, yöresel ürünlere<br />

sahip çıktıklarına dikkati çekerek, şöyle<br />

konuştu: “Nizip’te eğer Ege’nin zeytin<br />

tohumunu ekmeye devam edersek,<br />

gastronomi memleketi olamayız. Bizim<br />

bölgenin yağışına ve nemine uygun<br />

atalık tohumlarımız var. Bölgede toprak<br />

analizi yapıyoruz ve analize göre tohumu<br />

belirliyoruz. Ana tohumu ve ata tohumu<br />

kütüphanesi kuruyoruz. Bu o kadar<br />

önemli ki. Kendi ata tohumumuzu,<br />

ana tohumumuzu dağıtmak için<br />

Tarım Daire Başkanlığı’nı kurduk. Bu<br />

biyoçeşitliliği kullanmamız, toplumla<br />

birleştirmemiz, bunu eğitmemiz, çiftçiye<br />

bunu iyi anlatmamız ve bunun gereğini<br />

yapmamız gerekiyor.”<br />

“Festival coşkusunu beraber<br />

hissedelim”<br />

Gastronominin artık bir destinasyon ve<br />

bölgesel kalkınma anlamına geldiğini<br />

söyleyen Şahin, “Gastronomi artık<br />

bir destinasyon, bölgesel kalkınma.<br />

Ortak söylem, ortak eylem ve ortak dil,<br />

ortak hedef. Artık biz San Sebastian ile<br />

yarışıyoruz. Festival içeriğinde her şey<br />

var. Hep beraber bu festival coşkusunu<br />

beraber hissedelim. Gaziantep artık tam<br />

bir doğal eczane, şifa. Michelin yıldızlı<br />

şefler geliyor Gaziantep’e. Öğrenciler<br />

büyük bir ilgi gösteriyor. Bu ekibimizin<br />

sürdürülebilirliğiyle oldu. Kimi görmek,<br />

kimi duymak istiyorsanız bizde” diye<br />

anlattı.


82<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel gastro current<br />

FOODTECH RAPORU<br />

YAYINLANDI<br />

D<br />

Foodtech alanındaki inovasyon ve girişimlere rehberlik edecek GOOINN<br />

araştırma raporu yayınlandı.<br />

ünyanın trend sektörlerini inceleyerek geniş<br />

ve kapsamlı raporlar hazırlayan GOOINN<br />

(Good Innovation)’in Araştırma Merkezi,<br />

foodtech alanındaki inovasyon ve girişimcilik<br />

yetkinliğini artıracak tüm detayları ortaya koyan<br />

Foodtech Raporu’nu yayınladı. Yükselen ekosistem<br />

olan Foodtech raporunda, sektörün önde gelen<br />

teknolojileri ve kullanım alanları, dünyadan ve<br />

Türkiye'den Foodtech örnekleri, sürdürülebilir<br />

gıda, geleceğin gıdaları ve trendleri açıkladı.<br />

Gıda teknolojileri olarak bilinen Foodtech; özellikle<br />

dünyadaki iklim krizi, son yıllarda yaşanılan<br />

salgın, lojistik sıkıntılar ve daha birçok sebepten<br />

dolayı bugün önemli bir noktada. Bu nedenle<br />

güvenilir gıdaya, sürdürülebilir üretime, akıllı<br />

lojistik sistemlerine ve etkin tarım uygulamalarına<br />

duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmakta. Dolayısıyla<br />

bu ihtiyacı karşılayacak olan foodtech sektörü<br />

oldukça ilgi çekiyor. Sektörde gıda ürünlerini<br />

geliştirmek, üretmek ve dağıtmak için son<br />

teknolojiler kullanılıyor. Güvenilir gıdaların<br />

seçimine, muhafaza edinimine, işlenmesine,<br />

ambalajlanmasına ve kullanımına yönelik<br />

uygulamalar da bulunuyor. Ayrıca tüketicilerin<br />

yiyecekler ile ilgili etkileşimlerine yönelik<br />

çalışmalar hız kazanıyor.<br />

GOOINN’in sektörel araştırma raporuna göre<br />

Foodtech alanında yapılan çalışmalar ve<br />

uygulamalar; Agtech, Yeni Nesil Yiyecek ve<br />

İçecekler (Next Gen Food & Drinks), Gıda İşleme<br />

(Food Processing), Gıda Teslimatı (Food Delivery),<br />

Mutfak & <strong>Restaurant</strong> Teknolojisi (Kitchen<br />

& <strong>Restaurant</strong> Tech), Tüketici Uygulamaları<br />

& Hizmetleri (Consumer Apps & Services),<br />

Gıda Güvenliği ve İzlenebilirlik (Food Safety &<br />

Traceability) ve Artık & Atık Yönetimi (Surplus &<br />

Waste Management) olmak üzere 8 ana kategoride<br />

toplanıyor.<br />

2027’de 342 milyar dolara çıkması<br />

bekleniyor<br />

2019 yılında 220 milyar dolarlık bir pazara sahip<br />

olan ve dünya genelinde ilgi çekici bir hal alan<br />

FoodTech’in 2027 yılında 342 milyar dolara çıkması<br />

bekleniyor. Diğer yandan, Foodtech alanına yapılan<br />

yatırımlar hızla artıyor. 2021 yılında özellikle<br />

Avrupa’da bu alana yapılan yatırımların daha<br />

fazla olduğu görülüyor ve ekosistemin payı %20’i<br />

seviyesinin üstüne çıkıyor.<br />

13 farklı alanda kullanılıyor<br />

GOOINN’in bu alanda inovasyon yapmak isteyen<br />

şirketler için derlediği araştırma raporu, Foodtech<br />

sektöründe önde gelen teknolojilerin 13 farklı<br />

alanda kullanıldığını ortaya koydu. Bugün, gıda<br />

teslimat uygulamaları ile şirketler odak alanlarını<br />

temel gıda dağıtımından daha düşük fiyatlar ile<br />

gıda dağıtımına kaydırırken, robotlar gıdaların<br />

dağıtılmasında, kesilmesinde, yerleştirilmesinde,<br />

paketlenmesinde ve muhafaza edilmesinde<br />

kullanılıyor. 3 boyutlu baskı teknolojisi, blockchain,<br />

yüksek basınçlı işleme teknolojisi, darbeli elektrik<br />

alanı teknolojisi, soğuk plazma teknolojisi,<br />

büyük veri analitiği, nanoteknoloji uygulamaları,<br />

sensörler ve GPS, biyoinformatik, hücre bazlı<br />

gıda üretim teknolojisi, yapay zeka ve makine<br />

öğrenimi gibi teknolojiler aşağıda yer alan 13 farklı<br />

alanda kullanılarak girişimciler tarafından hayata<br />

geçiriliyor.<br />

Gıda Üretimi ve İşleme: Gıda üretimi ve işlemede<br />

teknolojinin kullanılması; daha verimli ve etkili<br />

çiftçilik, hasat, üretim ve paketleme yöntemlerine<br />

olanak tanımaktadır. Diğer yandan gıda<br />

zehirlenmesini önlemeye yardımcı olmaktadır.<br />

Gıda Perakendesi: Gıda perakendesinde mobil<br />

uygulamalar ve online sipariş uygulamaları ön<br />

plandadır. Bunlar sayesinde tüketiciler gıdalara<br />

her zamankinden daha fazla erişebilmektedir.<br />

Gıda Teslimatı: Gıdaların teslimatları için<br />

gıda dağıtım platformları kullanılmaktadır.<br />

Tüketiciler yerel veya online gıda satıcılarına<br />

sipariş verebilmek için bu platformlardan<br />

yararlanmaktadır.<br />

Gıda Lojistiği: Gıda tedarikçileri ve distribütörleri<br />

blockchain ve diğer gelişen teknolojileri kullanarak<br />

ürünleri çiftlikten tüketicilerin sofrasına kadar<br />

lojistik anlamda takip edebilmektedir.<br />

İçerik Bilişimi: Şirketler yeni içerikler oluşturmak,<br />

tüketicilerin gıda tüketimi ile ilgili davranışlarını<br />

kavramak için büyük verileri kullanmaktadır.<br />

Gıda Güvenliği: Kullanılan teknoloji sayesinde<br />

şirketler tüketilmesi güvenli olmayan gıdaları<br />

belirleyebilmektedir.<br />

Ürün Paketleme: Teknoloji sayesinde yenilikçi<br />

paketleme çözümleri geliştirilmektedir ve bu<br />

çözümler ürünlerin tazeliğini korumaya, raf<br />

ömrünü uzatmaya ve nakliye sırasında hasarı<br />

önlemeye yardımcı olmaktadır. Ayrıca kirliliğe yol<br />

açmayan ambalajların üretimini sağlamaktadır.<br />

Kişiselleştirilmiş Gıda: Özellikle kullanılan<br />

yapay zeka sayesinde tüketicilere yemek seti<br />

teslimat hizmetlerinden içerik önerilerine kadar<br />

kişiselleştirilmiş gıda hizmeti verilmektedir.<br />

Diyet İzleyicileri: Tüketicilerin hangi yiyecekleri<br />

ne zaman yediği uygulanan teknoloji sayesinde<br />

izlenebilmektedir. Diyet izleyicisi olarak tanımlanan<br />

bu teknolojik uygulama sayesinde birçok veri<br />

elde edilmektedir. Buradan elde edilen veriler<br />

doğrultusunda yemek planları yapılabilmektedir<br />

ve tüketiciler ihtiyaç duydukları tüm besinleri<br />

aldıklarından emin olabilmektedir.<br />

Yiyecek Sıralama: Özellikle yapay zeka<br />

uygulamaları sayesinde yiyecek fotoğrafları<br />

kullanılarak içerisindeki malzemeler<br />

sıralanabilmektedir. Tüketiciler böylelikle<br />

kendilerine zarar verebilecek maddeler konusunda<br />

bilgi sahibi olabilmektedir.<br />

Gıda İsrafı: Sensörler ve blockchain<br />

teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde satılmadan<br />

önce bozulan gıdalar otomatik olarak belirlenerek<br />

israf önlenmektedir. Böylece satılmayan<br />

ürünlerden tasarruf edilmektedir.<br />

Yemek Eşleştirme: Yapay zeka yardımıyla<br />

tüketicilere yemek tercihlerine göre yemek tarifleri<br />

önerilebilmektedir.<br />

Kişiselleştirilmiş Beslenme Tavsiyesi: Yapay zeka<br />

sayesinde tüketicilere kişiselleştirilmiş beslenme<br />

tavsiyesi verilebilmektedir.<br />

Geleceğin gıdalarını da ortaya<br />

koydu<br />

Yapılan çalışmalara göre geleceğin önde gelen<br />

gıdaları Algler, Fasulye ve Diğer Bakliyatlar,<br />

Kaktüsler, Tahıllar, Sebze Benzeri Meyveler,<br />

Yaprak Yeşillikleri, Mantarlar, Kuruyemiş ve<br />

Çerezler, Kök Sebzeler, Yumru Bitkileri, Filizlenen<br />

Bitkiler, Denizanası Cipsleri ve Salatası gibi<br />

besinlerden oluşacak.


84<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel gastro current<br />

FOODTECH REPORT<br />

WAS PUBLISHED<br />

The GOOINN research report, which will guide innovations and initiatives<br />

in the foodtech field, has been published.<br />

The Research Center of GOOINN<br />

(Good Innovation), preparing wide and<br />

comprehensive reports by examining<br />

the trend sectors of the world, has published<br />

the Foodtech Report, revealing all the<br />

details that will increase the innovation and<br />

entrepreneurship competence in the field of<br />

foodtech. In the Foodtech report, which is a<br />

rising ecosystem, the leading technologies<br />

of the sector and usage areas, Foodtech<br />

examples from the world and Turkey,<br />

sustainable food, foods of the future and<br />

trends have been explained.<br />

Foodtech, known as food technologies<br />

is at an important point today, especially<br />

due to the climate crisis in the world, the<br />

epidemic experienced in recent years,<br />

logistics problems and many other reasons.<br />

For this reason, the need for reliable food,<br />

sustainable production, smart logistics<br />

systems and effective agricultural practices<br />

is increasing day by day. Therefore, the<br />

foodtech sector, which will meet this need,<br />

attracts a lot of attention. The cutting-edge<br />

technologies are being used in the sector<br />

to develop, produce and distribute food<br />

products. There are also practices for the<br />

selection, storage, processing, packaging<br />

and use of safe foods. In addition, studies on<br />

the interactions of consumers with food are<br />

gaining momentum.<br />

According to the sectoral research report<br />

of GOOINN, the studies and applications<br />

in the field of Foodtech are gathered in 8<br />

main categories as Agtech, Next Gen Food<br />

& Drinks, Food Processing, Food Delivery,<br />

Kitchen & <strong>Restaurant</strong> Tech, Consumer Apps<br />

& Services, Food Safety & Traceability and<br />

Surplus & Waste Management<br />

It is expected to reach $342 billion<br />

by 2027<br />

FoodTech, which has a market of 220<br />

billion dollars in 2019 and has become<br />

an interesting place around the world,<br />

is expected to increase to 342 billion<br />

dollars in 2027. On the other hand, the<br />

investments made in the Foodtech field are<br />

increasing rapidly. In 2021, it is seen that<br />

the investments made in this field are more<br />

especially in Europe and the share of the<br />

ecosystem exceeds 20%.<br />

It is used in 13 different fields<br />

The research report that GOOINN compiled<br />

for companies that want to innovate in this<br />

field revealed that leading technologies in<br />

the Foodtech sector are used in 13 different<br />

areas. Today, while the companies are<br />

shifting their focus from basic food delivery<br />

to food delivery at lower prices with food<br />

delivery applications, the robots are being<br />

used to deliver, cut, place, pack and preserve<br />

food. The technologies such as 3D printing<br />

technology, blockchain, high-pressure<br />

processing technology, pulsed electric field<br />

technology, cold plasma technology, big<br />

data analytics, nanotechnology applications,<br />

sensors and GPS, bioinformatics, cell-based<br />

food manufacturing technology, artificial<br />

intelligence and machine learning are<br />

implemented by entrepreneurs by using the<br />

following 13 different areas.<br />

Food Production and Processing:<br />

Use of technology in food production and<br />

processing enables more efficient and<br />

effective farming, harvesting, production and<br />

packaging methods. On the other hand, it<br />

helps prevent food poisoning.<br />

Food Retail: In food retail, mobile<br />

applications and online ordering applications<br />

are at the forefront. Thanks to these,<br />

consumers have more access to food than<br />

ever before.<br />

Food Delivery: Food delivery platforms are<br />

used for the deliveries of food. Consumers<br />

use these platforms to order from local or<br />

online food vendors.<br />

Food Logistics: By using blockchain and<br />

other emerging technologies, food suppliers<br />

and distributors can logistically track<br />

products from farm to consumer's table.<br />

Content Informatics: Companies use big<br />

data to make new content and understand<br />

consumer behavior regarding food<br />

consumption.<br />

Food safety: Thanks to the technology used,<br />

companies can identify foods that are unsafe<br />

to consume.<br />

Product Packaging: Thanks to technology,<br />

innovative packaging solutions are developed<br />

and these solutions help to preserve the<br />

freshness of products, extend shelf life<br />

and prevent damage during transportation.<br />

In addition, it provides the production of<br />

packaging that does not cause pollution.<br />

Personalized Food: In particular, thanks to<br />

the artificial intelligence used, consumers<br />

are provided with personalized food service<br />

from meal set delivery services to content<br />

recommendations.<br />

Diet Trackers: Thanks to the technology<br />

applied, it is possible to monitor what foods<br />

consumers eat and when. Thanks to this<br />

technological application, which is defined<br />

as a diet monitor, many data are obtained.<br />

According to the data obtained from here<br />

meal plans can be made, and consumers can<br />

be sure that they get all the nutrients they<br />

need.<br />

Food Sorting: Especially thanks to artificial<br />

intelligence applications, the materials in<br />

it can be sorted by using food photos. Thus<br />

the consumers can be informed about<br />

substances that may harm them.<br />

Food Waste: Thanks to the developments<br />

in sensors and blockchain technologies, the<br />

spoiled foods are automatically determined<br />

before they are sold, preventing waste. This<br />

saves on unsold products.<br />

Meal Pairing: With the help of artificial<br />

intelligence, recipes can be suggested<br />

to consumers according to their food<br />

preferences.<br />

Personalized Nutrition Advice: Thanks to<br />

artificial intelligence, consumers can be<br />

given personalized nutritional advice.<br />

It revealed the food of the future<br />

According to studies done, the leading<br />

foods of the future will consist of foods<br />

such as Algae, Beans and Other Legumes,<br />

Cacti, Cereals, Vegetable-like Fruits, Leaf<br />

Greens, Mushrooms, Nuts and Snacks,<br />

Root Vegetables, Tubers, Sprouting Plants,<br />

Jellyfish Chips and Salad.


86<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

SORUMLU RESTORAN HAREKETI ILE<br />

KAYNAKLARI YARINLARA TAŞIYACAK<br />

Gelecek nesillerin iyi yaşam hakkını dikkate alarak sürdürülebilirlik odağında hayata<br />

geçirdiği projesi Sorumlu Restoran Hareketi'yle günümüz kaynaklarının yarına da<br />

ulaşabilmesini amaçlayan Akkomarka, çalışan ve misafir alışkanlıklarında küçük<br />

değişikliklerle büyük farklar oluşturmayı hedefliyor.<br />

Türk gastronomisine ilham kaynağı<br />

olacak markaları ve projeleri ile sektörde<br />

farkındalık oluşturan Akkomarka,<br />

Sorumlu Restoran Hareketi projesine;<br />

Köşebaşı, Ali Ocakbaşı, Perihan Meyhane,<br />

Yamo Sushi, Snob Street Food, Ringa<br />

Sea Food, Ken Sushi, Donkey ve Mr Meat<br />

olmak üzere tüm markalarını dahil ediyor.<br />

Akkomarka hem bugün hem de yarın iyi bir<br />

yaşam için hayata geçirdiği Sorumlu Restoran<br />

Hareketi ile sürdürülebilir dünya hedefinde<br />

üzerine düşen görevi üstleniyor. Akkomarka;<br />

çevre felaketleri, iklim krizi, susuzluk, gıdada<br />

kıtlık gibi yaşanan ve yaşanacak olan birçok<br />

problem nedeniyle hayata geçirdiği Sorumlu<br />

Restoran Hareketi ile hem çalışanlarının<br />

hem de misafirlerinin alışkanlıklarında<br />

küçük değişiklikler yapabilmeyi ve bu küçük<br />

değişikliklerle büyük farklar oluşturmayı<br />

hedefliyor.<br />

Enerji ve suda tasarruf<br />

Binin üzerinde çalışanı ile her yıl 2 milyon<br />

dolayında misafir ağırlayan Akkomarka,<br />

Sorumlu Restoran Hareketi ile işletmelerin<br />

enerjisini yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

tedarik ediyor ve her işletmesinde IREC<br />

sertifikası bulunduruyor. Başta gıda olmak<br />

üzere; cam, kağıt, plastik, yağ gibi tüm atık<br />

süreçlerini kontrol ediyor ve geri dönüşüme<br />

katkıda bulunuyor. Su konusunda revize<br />

ettiği ekipmanlarla ayda 200 tondan fazla su<br />

tasarrufu sağlıyor. Bu da yaklaşık 2 MW enerji<br />

tasarrufuna denk düşüyor. Her ay bin ton<br />

dolayında yağ atığını dönüşüme kazandırıyor.<br />

Bu da 1 milyar metreküp suyun kirlenmekten<br />

koruyor ve 250 hanenin temiz su ihtiyacına<br />

eşdeğer oluyor. Atık gıdaları komposta<br />

dönüştürüyor, İBB ile iş birliğine giderek<br />

Metanizasyon Tesisi’ne iletiyor ve HAYTAP<br />

gönüllüleri ile barınaklara ulaştırarak her ay 2<br />

bin minik dosta gıda sağlıyor.<br />

Geri dönüşüm farkındalığı<br />

Tüm restoranlarında plastik kullanımını %95<br />

oranında azaltan Akkomarka’da ambalaj<br />

malzemelerinin %95’i geri dönüştürülebilir<br />

nitelikte. Geri dönüşüme kazandırılan her 70<br />

kilo kağıt ile 1 ağaç kesilmekten kurtarılıyor,<br />

bu da şube başına her ay bin ağaç anlamına<br />

geliyor. Akkomarka, proje kapsamında<br />

restoranlarında kullandığı menü ve tanıtım<br />

amaçlı çalışmalarda ise %100 şeker<br />

kamışı posasından üretilen kağıtları ya da<br />

kullanımdan sonra toprağa ekildiğinde çiçek,<br />

ağaç olarak doğaya dönen tohum kartları<br />

tercih ediyor. Şubelerden çıkan ortalama<br />

3500-5000 cam şişe atığını geri dönüşüme<br />

kazandırıyor.<br />

Sorumlu tedarik, sorumlu menü<br />

Akkomarka, Sorumlu Restoran hareketi ile<br />

başta kadın üreticiler ve kooperatifler olmak<br />

üzere onarıcı üretim yapan tedarikçilerle<br />

çalışıyor ve menülerinde coğrafi işaretli<br />

ürünlere yer veriyor. Üretimde kullandığı<br />

yumurtaların tamamını kafessiz sistemden<br />

tedarik ediyor. Akkomarka aynı zamanda<br />

kebap markaları olan Köşebaşı ve Ali<br />

Ocakbaşı’nda bir ilki gerçekleştirerek;<br />

Sorumlu Restoran Hareketi kapsamında<br />

çalışanlarına da farkındalık kazandıran<br />

ve Yuvam Dünya Derneği öncülüğünde<br />

Boğaziçi Üniversitesi’nden Aylin Alagöz ve<br />

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden Murad<br />

Tiryakioğlu ile birlikte çalışanlarına iklim<br />

krizi ve sürdürülebilirlik eğitimi imkânı<br />

sağlayan Akkomarka, sektördeki istihdam<br />

kaynağını sürdürülebilirlik konusunda<br />

eğiterek sektör için bir okul niteliği taşıyor.<br />

Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümünü<br />

bitirdikten sonra Maltepe Üniversitesi’nde<br />

Pazarlama İletişimi Yüksek Lisans<br />

programını tamamlayan Akkomarka’nın<br />

ortaklarından olan Aziz Ebay Holding’in<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Akkaş<br />

sürdürülebilirlik konusunda en önemli<br />

ayağın eğitim olduğuna değinerek bu<br />

eğitimlerin tüm kurum çalışanlarına yaygın<br />

bir şekilde devam ettirileceğini belirtiyor.<br />

mezelerden fırın ürünlerine, kebap<br />

çeşitlerinden tatlıya kadar misafirlerine tam<br />

bir vegan menü sunuyor. Garnitür tercihini<br />

misafire bırakan ve kısa süre önce garnitürsüz<br />

olarak sunmaya başladığı ürünleriyle servisten<br />

dönen gıda atığını %25 oranında azaltmayı<br />

başaran Akkomarka, buradaki hedefini %100’e<br />

çıkarmayı amaçlıyor.


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Barilla Türkiye’de<br />

iki yeni üst düzey atama<br />

Dünya çapında<br />

toplam 30 tesisinde<br />

ürettiği ürünleriyle,<br />

her gün 100'ü aşkın<br />

ülkede milyonlarca<br />

sofraya ulaşan gıda<br />

lideri Barilla, Türkiye<br />

operasyonunda<br />

yeni atamalar<br />

gerçekleştirdi.<br />

İnsan Kaynaklarının<br />

liderliğine İrem<br />

Feyzioğlu, Ulusal<br />

Satış Teşkilatının liderliğine ise Mustafa Ulubahşi atandı. Kariyerine<br />

2005 yılında başlayan Feyzioğlu; kültür, değişim yönetimi, uyum ve<br />

liderlik alanlarında Stratejik İK Danışmanı olarak önemli başarılara<br />

imza attı, öncülük ettiği projelerle yenilikçi yetenek ve liderlik geliştirme<br />

programlarının hayata geçirilmesinde rol oynadı. Ulubahşi ise, 2006<br />

yılından bu yana çeşitli ulusal ve uluslararası perakende markalarında<br />

pazarlama ve satış alanlarında görev yaptı. Coca Cola İçecek, Reckitt<br />

Benckiser gibi şirketlerde üstelendiği rolleri başarıyla yürüten Ulubahşi,<br />

Temmuz ayından itibaren Barilla Türkiye Satıştan Sorumlu İcra Kurulu<br />

Üyesi olarak kariyerine devam edecek.<br />

Lesaffre’dan yepyeni<br />

ürün miksleri<br />

Ekmek çeşitliliğindeki geniş ürün gamı<br />

ile tüm dünya lezzetlerine yer veren<br />

Lesaffre, Inventis Premium Siyez Ekmeği<br />

Miksi ve Inventis Premium Karabuğday<br />

Ekmeği Miksi ile fırıncılar için müşterilerini<br />

cezbedecek yenilikçi ürünlerini piyasaya<br />

sürdü. Anadolu’nun bilinen en eski buğday<br />

türü olan siyez buğdayının tam tane olarak<br />

öğütülmesi ile elde edilen Inventis Premium<br />

Siyez Ekmeği Miksi, zenginleştirilmiş içeriği<br />

ve daha yoğun aromasıyla lezzetli ekmekler<br />

yapılmasını sağlar. Kullanıma hazır bir<br />

karışım olup 25 kg’lık kraft torbalarda<br />

muhafaza edilir. Özenle seçilmiş tam tane<br />

karabuğday unundan elde edilmiş, çeşitli<br />

un karışımları, tahıl taneleri, ruşeym ekşi<br />

hamur ile çeşitlendirilmiş Inventis Premium<br />

Karabuğday Ekmeği Miksi ise, yoğun<br />

aromaya sahiptir. Profesyonellerin ürün<br />

listesinde yer alması gereken bu çok özel karışım, fırıncıların vazgeçilmez<br />

lezzetlerden biri olacak.<br />

Rafinera, RCK ile Credia<br />

Ventures’ten yatırım aldı<br />

Kapıya teslim paket yemek<br />

sektörünün öncü şirketi<br />

Rafinera, yeni oluşumu<br />

Rafinera Cloud Kitchen<br />

(RCK) ile Credia Ventures’ten<br />

yatırım aldı. Dünyada giderek<br />

yaygınlaşan bulut mutfak<br />

sisteminin Türkiye’deki<br />

ilk uygulamalarından olan<br />

RCK, tescilli 13 markası ile<br />

büyümeye devam ediyor.<br />

Şirket, aldığı yatırımla ülke<br />

çapında yaygınlaşmayı<br />

ve teknolojik altyapısını<br />

güçlendirmeyi hedefliyor.<br />

Rafinera’nın 15 yıllık<br />

tecrübesi ile geliştirilen<br />

Rafinera Cloud Kitchen,<br />

merkezi bir mutfak ve bu<br />

mutfağa bağlı çok sayıda<br />

uydu mutfaktan oluşuyor.<br />

RCK, bu uydu mutfaklarda<br />

oluşturduğu sanal<br />

restoranlar üzerinden tüketiciye ulaşıyor. Sanal restoranlarda<br />

oturma alanı, masa ve garson bulunmuyor. Sadece yemeklerin<br />

hazırlandığı paylaşımlı bir mutfak, şefler ve paketleme alanları<br />

yer alıyor. Müşterilerin yemek platformları üzerinden verdiği<br />

siparişler bu mutfaklarda hazırlanıp kuryeler aracılığı ile ev ve<br />

işyerlerine teslim ediliyor.<br />

“Turkish Coffee Lady” Amerika’da<br />

<strong>2022</strong> Başarı Hikayesi seçildi<br />

ABD’de kadın girişimciliğini<br />

destekleyen ilk otantik Türk kahvesi<br />

zincirini başlatan “Turkish Coffee<br />

Lady” markası, kuruluşunun 5.<br />

yılında Virginia eyaletinin “<strong>2022</strong><br />

Başarı Hikayesi” olarak seçildi.<br />

Küçük İşletmeleri Destekleme<br />

Kurumu (SBDC) tarafından bu<br />

başarıya layık görülen markanın<br />

kurucusu Gizem Şalcıgil White,<br />

2009 yılından beri Türk ve yabancı<br />

toplumlar arasında kültürel köprüler<br />

kurmak için dünyayı şehir şehir dolaşıyor. Virginia eyaletinden<br />

aldıkları bu ödülden dolayı tüm ekibi ve misyonu destekleyen<br />

herkes adına büyük gurur duyduğunu belirten Şalcıgil White,<br />

Türk kahvesine ilişkin çok önemli açıklamalar yaptı. White,<br />

“Turkish Coffee Lady girişimimizin öncelikli hedefi; 500 yıllık<br />

mirasımız olan Türk kahvesi kültürünün gastronomik değerinin<br />

arttırılması, etkili tanıtımının yapılarak kahve denilince akıllarda<br />

Türkiye çağrışımı yapması, ve ülkemizin marka değerine<br />

katkıda bulunmak” diye konuştu. “Tanıtımlarımızda yabancı<br />

toplumlarla kültürel köprüler kurarak kahvemizin dünyanın en<br />

ilk kahve pişirme metodu olduğunu ve tarihi değiştirmiş çok<br />

önemli bir kültürel miras olduğunu vurguluyoruz. Ayrıca, önemli<br />

mercilere şu anda günümüzde 100 milyar dolar değerindeki<br />

kahve sektörünün başlangıcına Türk kahvesi kültürünün vesile<br />

olduğunu da aktarıyoruz.” dedi.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Fırın-Ci’dan yepyeni lezzetler<br />

Diyarbakır’ın geleneksel lezzetlerini yeni tariflerle<br />

harmanlayarak Fişekhane’nin özgün mimarisindeki<br />

açık ve kapalı alanları ile misafirleriyle buluşturan<br />

Fırın-Ci, özel reçetelerden oluşan menüsüne yepyeni<br />

Antik dönem<br />

mozaikleriyle<br />

sofralarda<br />

Dünya trendlerine uygun<br />

yenilikçi çözümleri ve benzersiz<br />

ürün kalitesi ile HoReCa<br />

dünyasında köklü bir yer<br />

edinen premium porselen<br />

markası Bonna, en eski sanat<br />

dallarından biri olan mozaik<br />

sanatını sofralara taşıyor.<br />

Zeugma’dan Efes’e birbirinden<br />

özgün mozaiklere ev sahipliği<br />

yapan Türkiye coğrafyasından<br />

ilham alan Bonna’nın otantik<br />

Mesopotamia Koleksiyonu,<br />

Antik dönem mozaiklerinin yorumlamasıyla hayat buluyor. Her bir<br />

parçası kuş, güneş, geyik, at, tavuk gibi özgün figürlerden oluşan<br />

Mesopotamia, birbiriyle uyumlu olduğu kadar tek başına da göz alıcı<br />

ve zenginlik dolu. Bonna’nın sıra dışı ve deneyimli tasarım ekibinin<br />

elinden çıkan Mesopotamia, şefler, restoran, otel ve kafeler için<br />

benzersiz bir koleksiyon.<br />

lezzetler ekledi. Diyarbakır<br />

mutfağının en seçkin ve geleneksel<br />

lezzetlerini farklı yorumlarla<br />

misafirlerine sunan restoranın<br />

eşsiz mezeler ve soslar eşliğinde<br />

servis ettiği Altı Ezmeli, Diyarbakır<br />

Kebabı, Domatesli Kebap, Közleme<br />

Kebap, Sıralı Kebap, Patlıcan<br />

Yatağında Dana Bonfile gibi enfes<br />

seçeneklerine sofraya lezzet<br />

katacak Çökertme ve damaklarda<br />

unutulmaz tatlar bırakacak Kuzu<br />

Biftek de eklendi. Herkesin gerçek<br />

kebap yiyebilmesi adına yola çıktıklarını söyleyen<br />

mekanın kurucusu Resul Fidan, haftanın 7 günü<br />

misafirlerini bu eşsiz lezzetleri deneyimlemeye davet<br />

ediyor.<br />

81 ile ÖzDöner<br />

çıkarması<br />

Toptan et, döner ve köfte ürünlerinin<br />

önemli oyuncularından ÖzDöner,<br />

Türkiye genelinde bayilikler<br />

vermeye başlıyor. Firma her<br />

ilde et, döner, köfte ürünleri için<br />

donuk ürün pazarına hakim ve<br />

istenilen kriterlere uyan isimlere<br />

toptan satış bayilikleri verecek.<br />

Konuyla ilgili değerlendirmelerde<br />

bulunan et ve döner sektörünün<br />

tek kadın girişimcisi ve Kurucu Genel Müdürü Bahar Özürün, firma<br />

olarak pişmiş ve baton döner çeşitlerinin yanı sıra köfte çeşitlerinde de<br />

yakaladıkları kaliteye tüm Türkiye’nin ulaşmasını istediklerini söyledi.<br />

Özürün, “Elbette bayilik vermek için bazı kriterlerimiz söz konusu olacak.<br />

Donuk ürün depolanması ve sevkiyatına uygun altyapı bunların başında<br />

geliyor. Fabrikamızdan bayimizin deposuna istenen periyodlarda ürünü<br />

biz gönderiyoruz. Bayimiz de bölgesindeki restoran, büfe, yemekhane<br />

gibi döner ve köftenin toplu tüketildiği tüm noktalara bunları satıyor.<br />

Bayilerimizin et sektöründe deneyimli ve bölgesinde iyi bilinen isimler<br />

olmasını istiyoruz. Zira et sektöründe güven çok önemlidir, işi bilen,<br />

ürünleri iyi tanıyan bayiler aynı zamanda bizim en önemli iş ortaklarımızdır.<br />

Her il için şimdilik bir bayilik düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.<br />

Kahvaltı keyfi ikiye katlanıyor<br />

Mahalle fırıncılığının güven ve samimiyetini modern<br />

bir dokunuşla günümüze taşıyan Fırınya, güne<br />

lezzet dolu kahvaltıyla başlamak isteyenlerin favorisi<br />

oluyor. Birbirinden lezzetli ve geniş ürün çeşitliliğine<br />

sahip olan “Fırınya Kahvaltısı” doyurucu içeriğiyle iki<br />

kişilik olarak servis ediliyor. Siyah zeytin, yeşil zeytin,<br />

ezine peyniri, eski kaşar, burgu peynir, domates,<br />

salatalık, acuka, bal, kaymak, nutella, vişne reçeli,<br />

tereyağ, haşlanmış veya sahanda yumurta, kayısı<br />

ve cevizden oluşan kahvaltının yanında iki adet çay<br />

da yer alıyor. Bunun yanı sıra “Fırınya Kahvaltısı”na<br />

fırından tazecik çıkan 1 adet simit, 1 adet sade<br />

açma, 1 adet kıymalı patatesli börek, 2 adet peynirli<br />

börekitas, 1 adet mozzarella ve sebzeli mini pizza, 2<br />

dilim ekşi mayalı zeytinli baget ve 2 dilim ekşi mayali<br />

tahıllı bagetten oluşan fırıncı sepeti de eşlik ediyor.<br />

Kaliteli, güvenilir, samimi, yenilikçi ve ulaşılabilir<br />

marka kimliğiyle müşteri portföyünü her geçen gün<br />

genişleten Fırınya, yeni nesil fırın-kafe trendinin<br />

en büyük oyuncularından biri olarak ön plana<br />

çıkıyor. Gayrettepe, Küçükyalı/Altıntepe, Nişantaşı,<br />

Kozyatağı, Acıbadem, Kızıltoprak ve Göztepe<br />

şubelerinde hizmet veren Fırınya, yıl sonuna<br />

kadar İstanbul’da mağaza sayısını 20’ye çıkarmayı<br />

hedefliyor.


92<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Diyabet hastalarına<br />

Seğmen diyabetik reçeller<br />

Türkiye’nin markası Seğmen,<br />

diyabet hastalarına özel olarak<br />

ürettiği diyabetik reçeller ile reçel<br />

aşkından vazgeçmeyenlere özel<br />

lezzetler sunuyor. Kayısı, karadut,<br />

kuşburnu, ahududu, gül, çilek ve<br />

vişne meyveleri, ek bir tatlandırıcı<br />

olmadan tüketiciler ile buluşuyor.<br />

Şekersiz reçel yemek isteyenler<br />

için meyve oranı %65 olan şeker<br />

ilavesiz reçel gamına da sahip olan<br />

Seğmen’de bu ürün grubunda ise<br />

ahududu, böğürtlen, kayısı,<br />

çilek ve vişne reçelleri<br />

bulunuyor. Tıp<br />

merkezleri,<br />

diyetisyen klinikleri,<br />

diyabet hastalarına<br />

özel oteller, hastaneler<br />

ve özel menülere sahip<br />

olan restoranlar tarafından tercih edilen Seğmen diyabetik ve şeker<br />

ilavesiz reçeller çok seviliyor. Siz de işletmenizi Seğmen diyabetik ve<br />

şeker ilavesiz reçelleri ile zenginleştirmek isterseniz Seğmen’in bölge<br />

temsilcikleri ile iletişime geçebilirsiniz.<br />

Şehrin Meksikalısı,<br />

Başkent’te büyüyor<br />

Türkçe karşılığı<br />

“gelenekleri<br />

kutla” anlamına<br />

gelen “Celebra<br />

La Tradicion”<br />

sloganıyla<br />

misafirlerini<br />

karşılayan<br />

Ranchero,<br />

Başkent’e ilk kez<br />

Maidan Ankara<br />

şubesiyle merhaba<br />

dedi. Kısa sürede<br />

Ankaralıların müdavimi haline gelen mekan,<br />

gelen yoğun talep üzerine iki yeni şube yatırımı<br />

daha gerçekleştirdi. <strong>Eylül</strong> ayında hizmete<br />

girecek 180 kişi kapasiteli Atakule şubesi<br />

Okyanus ötesi lezzetleri Ankara manzarasına<br />

karşı keyifle deneyimlemeyi sağlayan terasıyla<br />

öne çıkıyor. 250 kişi kapasiteli One Tower’daki<br />

Ranchero ise bahçedeki büyük barı ve grafiti<br />

sanatçılarının özel tasarımlarıyla Başkentlilerin<br />

gönlünde taht kurmaya hazırlanıyor.<br />

Eşsiz mutfak<br />

deneyimleri<br />

JW Marriott <strong>Hotel</strong><br />

Istanbul Marmara<br />

Sea konuklarına<br />

ve İstanbullulara<br />

unutulmaz ziyafet<br />

deneyimleri ve<br />

sevdikleriyle<br />

bir araya gelme<br />

fırsatları sunarken<br />

birbirinden<br />

farklı lezzetlere<br />

de ev sahipliği<br />

yapıyor. Executive şef Mehmet Faruk<br />

Yardımcı ve ekibi tarafından otelin<br />

adeta denizle iç içe konumundan ve<br />

Akdeniz sahillerinden ilham alınarak<br />

tasarlanmış Ceres <strong>Restaurant</strong>’ın<br />

özenle hazırlanmış menüsü İspanya,<br />

Fas, İtalyan ve Türk mutfaklarının<br />

muhteşem bileşenlerini barındırıyor<br />

ve birbirinden lezzetli deniz ürünlerini<br />

tatma imkânı sunuyor. Gün boyu<br />

hizmet veren Ceres, misafirlere<br />

eşşiz bir sabah kahvaltısı deneyimi<br />

ile zengin içerikli pazar brunchları<br />

ve küçük misafirler için eğlenceli<br />

aktivitelere ev sahipliği yapıyor. Sofistike tasarımı ile ön plana<br />

çıkan denizin hemen kıyısındaki The Pearl Lounge, birbirinden<br />

farklı holistik çayın servis edildiği ve şık sunumları ile birbirinden<br />

keyifli çay saatlerine ev sahipliği yapıyor. The Vitola Lounge özel<br />

hazırlanmış imza kokteylleri, hafif yemekleri, puroları ve rafine<br />

bir ambiyansı bir araya getirirken, yıllanmış viskilere eşlik eden<br />

el yapımı çikolatalar The Vitola Lounge’un vazgeçilmezleri olarak<br />

göze çarpıyor, özellikle şampanyanın yanında özel hazırlanmış<br />

havyar sunumları dikkat çekiyor. Marmara Denizi manzaralı Sail<br />

Bar’da; Meksika Latin Mutfağından lezzetlerin eşliğinde; sadece<br />

martı ve dalga seslerini dinleyebilir, sonsuzluk havuzunun tadını<br />

çıkarabilirsiniz.<br />

Le Méridien Istanbul Etiler’e yeni Baş Aşçı<br />

Le Méridien Istanbul Etiler’in yeni<br />

Baş Aşçısı Arif Özkan oldu. Sektörde<br />

5-yıldızlı otel mutfaklarında 15 yılı<br />

aşkın deneyime sahip usta şef,<br />

en sevilen Akdeniz yemeklerinin<br />

sunulduğu La Torre Restoran, nefes<br />

kesen panoramik İstanbul manzarası<br />

ve birbirinden lezzetli kokteylleriyle<br />

L’Eclipse Bar da dahil olmak üzere<br />

otelin bütün mutfak operasyonundan<br />

sorumlu Baş Aşçı olarak atandı.<br />

Marriott International bünyesine<br />

2009 yılında katılan yetenekli şef, yurt içinde ve yurt dışında<br />

çeşitli lüks otellerde görev aldı. Uzun yıllar Marriott International<br />

kültürünü özümseyerek önce insan prensibini benimseyen<br />

Özkan, ekip çalışmasına çok önem veriyor. Geleneksel lezzetlere<br />

hakim olduğu kadar uluslararası mutfakların spesiyallerinde<br />

de başarısını ortaya koyan usta şef yemeğin lezzeti kadar<br />

sunumunda da her zaman daha iyisini hedefliyor. Mutfakta<br />

yeniliklere öncülük eden Özkan sürekli değişime ve gelişime açık<br />

yaklaşımıyla dikkat çekiyor.


comfytextiles<br />

info@comfytex.com.tr


94<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekanlar<br />

bp Türkiye<br />

100. Wild Bean<br />

Cafe’si ile<br />

Ataşehir’de<br />

bp Türkiye, Akaryakıt Dışı Gelirler<br />

iş kolunda bp Express ve Wild<br />

Bean Cafe (WBC) konseptli<br />

istasyonlarının 100.sünü Ataşehir’de<br />

gerçekleştirildi.<br />

bp Güney Avrupa Bayi Operasyonları Başkan<br />

Yardımcısı Olvido Moraleda’nın onur konuğu olduğu<br />

100. WBC’nin açılışında bp Türkiye Perakende<br />

Akaryakıt Operasyon Direktörü Ersin Akmanoğlu, bp<br />

Türkiye Franchise Kanalı ve Akaryakıt Dışı Gelirler<br />

Müdürü Arda Uncu, operasyon yöneticileri ve<br />

çalışanların katılımı ile Ataşehir’de gerçekleştirildi.<br />

bp Express marketleri içerisindeki WBC’ler<br />

ziyaretçilerine taze demlenmiş çaydan sıcak simit,<br />

börek, kek ve soğuk sandviçlere uzanan çeşitlilikte<br />

geleneksel Türk lezzetlerinden döner, kavurma<br />

kaşar, bazlama kaşar, Ayvalık tostu gibi ürünlere<br />

gün boyu kesintisiz hizmet veriyor. WBC’lerde ayrıca<br />

dünyaca ünlü Wild Bean Coffee güvencesi ile yüzde<br />

100 Arabica kahve çekirdeklerden üretilen pek çok<br />

farklı çeşitte doyumsuz kahve lezzetleri bulunuyor.<br />

WBC’ler misafirlerine doyurucu bir kahvaltıdan öğle<br />

ve akşam yemeklerine, tatlı ve atıştırmalıklardan<br />

taze kahve çeşitlerini 7/24 hizmet sunuyor. bp<br />

Türkiye Franchise Kanalı ve Akaryakıt Dışı Gelirler<br />

Müdürü Arda Uncu açılışla ilgili olarak, “bp Express<br />

ve WBC konseptli istasyonlarımızla, bayilerimizin de<br />

desteği ile bugün 27 ile ulaşmış durumdayız. Odaklı<br />

ve planlı bir stratejiyle süren WBC açılışlarında<br />

<strong>2022</strong>’de yıl sonuna kadar 30 ilde 125’ün üzerinde<br />

istasyona ulaşmayı hedefliyoruz.” dedi.<br />

Yeni lezzet ve eğlence adresi<br />

Graffittication bar<br />

Şehrin ihtiyaç duyduğu yepyeni eğlence<br />

ve lezzet adresi Graffittication Bar,<br />

Uluslararası otel zinciri Marriott<br />

International grubunun otellerinden<br />

Sheraton Istanbul City Center’da açılan<br />

Graffittication Bar’ın dünyasının odağı,<br />

konfor, eğlence, dinamizm, ulaşılabilirlik,<br />

güven, misafirperverlik, merkezi, şehirli,<br />

sürprizli, heyecan, enerji, seçkinlik, ayrıcalık<br />

ve lezzet üzerine kurulu. DJ ve canlı<br />

müzik performanslarının yanı sıra birçok<br />

etkinliği içeren eğlence anlayışı, imza<br />

yiyecekleri ve içecekleri, Piyalepaşa’daki<br />

konum avantajı ile şehrin yeni ve gözde<br />

sosyalleşme mekanı tam da instagramlık<br />

denilen tasarımıyla da akıllarda yer ediyor.<br />

Merkezinde bar olan mekan, oldukça<br />

enerjik bir konsepte ve mimariye sahip.<br />

Mobilyalar ve dekoratif unsuların hepsinde<br />

pop art ve modern çizgiler hakim… Saat<br />

15.00’da kapılarını açan mekan 01.00’a kadar<br />

misafirlerini ağırlıyor. Kapalı ve açık alanı bulunan<br />

mekanın iç kısmı 107 kişilik, dış tarafı ise 30 kişilik<br />

kapasitede. Mekan, saat 15.00’dan 01.00’a kadar her<br />

öğüne uygun yiyeceklerin yer aldığı iştah kabartan<br />

bir yemek menüsüne sahip. Mutfak anlayışı<br />

uluslararası sokak lezzetleri üzerine kurulu olan<br />

Graffittication Bar’da tacolar, burgerlar, kızarmış<br />

tavuklar, köfteler ve sosisler gibi dünyanın birçok<br />

yerinden ikonik sokak lezzetleri servis ediliyor.


96<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekanlar<br />

Kokteyl, tapas ve müziğin<br />

Cunda’da yeni adresi<br />

La Fuga<br />

Doğal güzellikleri, masmavi denizi ve gastronomi<br />

birikimiyle gelenleri cezbeden Cunda’da temmuz<br />

ayı içerisinde açılan La Fuga, adaya yepyeni bir<br />

soluk getiriyor. La Fuga, kokteyl bar konseptiyle<br />

misafirlerine; iyi kokteyl, iyi yemek ve iyi müzik<br />

üçlüsünü bir arada sunuyor.<br />

Cunda merkezde açılan La Fuga; tapas & kokteyl<br />

menüsü, hizmet kalitesi ve eğlence anlayışıyla adaya<br />

yeni bir soluk katıyor. Cunda’da gastronomi deneyimi<br />

için akla ilk gelen mekânlardan L’Arancia’nın kurucu<br />

ortakları tarafından açılan La Fuga, yerel malzemeler<br />

ile hazırlanmış tapas ve kokteyl menüleri ve haftanın<br />

her günü DJ ve belirli günlerdeki canlı müzik<br />

performansları ile bölgenin gastronomi çıtasını ve<br />

eğlence kalitesini yukarıya taşıyor.<br />

Şef Gökhan Çatmaz’ın mutfak danışmanlığını<br />

üstlendiği mekan; profesyonel mutfağı, deneyimli<br />

mutfak ekibi ile menüde yerel malzeme kullanımına<br />

önem veriyor. La Fuga, İspanyol mutfağının ayrılmaz<br />

parçası tapas kültürünü yerel malzemeler ile<br />

harmanlayarak menüsüne taşıyor. Saat 18:00 itibariyle<br />

günün dinginliğini iyi müziğin ritmiyle eğlenceye<br />

çeviren La Fuga, tapas menüsü ile misafirlerine<br />

lezzet ve eğlence odaklı bir deneyim yaşatıyor. Klasik<br />

tapas lezzetlerinin yerel ürünlerle buluştuğu menü<br />

farklı damak zevklerine göre tasarlanmış. Kokteyl<br />

bar konseptiyle misafirlerini karşılayan mekanın çıkış<br />

noktası lezzetli kokteyllere eşlik edecek iyi bir mutfak<br />

ve eğlence konsepti. Sıcak yaz akşamlarına alanında<br />

uzman barmenlerinin hazırladığı kokteylleri ile eşlik<br />

eden mekan, kokteyllerinde de yerel ürün kullanımına<br />

önem veriyor.<br />

Kocatepe Coffee 1919<br />

Kastamonu şubesi kapılarını açtı<br />

Tapas lezzetleriyle<br />

tarihe yolculuk<br />

Ruins Bodrum<br />

Kocatepe Coffee 1919 markasının Kastamonu şubesi, 6 Ağustos <strong>2022</strong> tarihinde<br />

kapılarını açtı. Barutçuoğlu AVM’nin karşı caddesinde hizmete giren Kocatepe<br />

Coffee 1919, Caner Çaycı, Dilaver Barut, Feyyaz Pattabanoğlu ve Cenk Cevheroğlu<br />

ortaklığında Kastamonu’ya kazandırıldı. Şehrin merkezinde “take away” konseptiyle<br />

bir ilke imza atan işletme, 400 metrekare giriş ve 350 metrekare üst katı ile<br />

misafirlerine hizmet veriyor. Günlük ve taze ürünlerin bulunduğu işletme; eşsiz<br />

tatlı grubu, sandviçleri, Türk kahvesi ve dünya kahve çeşitleri ile çikolatalardan<br />

oluşan zengin bir menüye sahip. Mekanda, özellikle San Sebastian Cheesecake’nin<br />

müdavimleri oluşmaya başladı bile. Örneği ve rakibi olmayan Türk markası olan<br />

işletme, bir kahve mekanından çok daha fazlasını ve tüm yelpazeyi bünyesinde<br />

barındırıyor. Zengin içecek çeşitleri, unlu mamulleri, taze pastaları, çikolataları,<br />

sandviç çeşitleri ve uygun fiyat politikasıyla, Kastamonuluların ve şehri ziyaret eden<br />

turistlerin uğrak yeri olmaya devam ediyor.<br />

Eğlencesi, sanat etkinlikleri, konuklarını tarih yolculuğunda<br />

hissettiren otantik atmosferi ile Ruins Bodrum, Akdeniz ve<br />

İspanyol tapas lezzetleriyle adından söz ettiriyor.<br />

İspanya'nın eski ve yeni gelenekleri birleştirerek oluşturduğu<br />

karma lezzetlerinden ilham alan mekan, meze ve kanepe<br />

olarak adlandırılan, günün her saatinde atıştırmalık olarak<br />

tüketilebilen ve sınırsız çeşitte, sıcak veya soğuk olarak servis<br />

edilen tapas menüsü ile dikkat çekiyor. Şef Kubilay Yıldırım<br />

imzalı soğuk badem kreması eşliğinde Asparagus, limon ve<br />

zeytinyağı asidiyle pişirilen çiğ balık Ceviche, baharatlı patates<br />

anlamına gelen Patatas Bravas, domates soslu ispanyol köfte<br />

topları gibi soğuk ve sıcak tapaslar başta olmak üzere, Ruins<br />

Bodrum'un kendine özgü kuru incirli dana bacon marmelattan<br />

yapılan ve üzerine toz antep fıstığı serpilerek servis edilen<br />

Humus Profiterol, adeta damaklarda lezzet şöleni yaşatıyor.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

Gusto-Akademisyen<br />

Reha Tartıcı<br />

NICE DINING<br />

ANLAYIŞINA FARKLI<br />

BIR BAKIŞ AÇISI<br />

ZAXI<br />

Hilton Istanbul Maslak bünyesinde yer alan ve<br />

‘Şehrin En İyi Otel Restoranı’ ödülüne sahip Zaxi<br />

İstanbul tadı damaklarda kalacak birbirinden<br />

özel lezzete ev sahipliği yapıyor. Nice dining<br />

anlayışına farklı bir bakış açısı getiren Zaxi’nin<br />

dekorasyonunda modern çizgiler hakim. Yüksek<br />

tavan oldukça ferah bir ortam oluşturmuş.<br />

Açıldığı günden beri ödüllü şef Arif Kemal<br />

Doğan ve ekibinin lezzetlerine ev sahipliği<br />

yapan mekanın “Yaz Menüsü” soğuk ve sıcak<br />

başlangıçlardan mevsime uygun yeşilliklerle<br />

hazırlanan çeşit çeşit salatalara, pizzalardan<br />

hamburgerlere, makarnalardan et, tavuk ve balık<br />

yemeklerine kadar birbirinden enfes lezzetlerle<br />

dopdolu. Menüye bu yaza özel olarak eklenen<br />

lezzetler arasında yer alan manda sütünden<br />

“Burrata”, hindistan cevizi sütü ile marine edilmiş<br />

levrek parçalarıyla servis edilen “Levrek Crudo”,<br />

“Bresaola”, “Lazanya” ve “Deniz Mahsullü<br />

Risotto”nun tatlarıyla olduğu kadar sunumlarıyla<br />

da dikkatimi çektiğini söylemeliyim. Ama zencefil<br />

ile sotelenmiş ıspanak, parizyen patates, kapari<br />

ve limon sosu ile hazırlanan “Poşe Levrek Fileto”<br />

ve Osmanlı'dan günümüze kadar ulaşan su<br />

muhallebisi “Helatiye”nin mutlaka denemesi<br />

gerekenler listemin ilk iki sırasında yer aldığını<br />

da özellikle belirtmek istiyorum.<br />

Keyifli ve lezzetli<br />

buluşmaların adresi<br />

OLIGARK İSTANBUL<br />

İstanbul’da güzel bir mekanda nefes almak, günbatımına karşı bir<br />

şeyler yiyip içmek birkaç saatliğine de olsa şehrin karmaşasından<br />

uzaklaştırıyor. İstanbul’un en büyük eğlence ve etkinlik mekanı Oligark<br />

İstanbul, denize sıfır konumu ile özlenen yaz akşamlarını yaşamanız için<br />

ideal. Kuruçeşme’de Halide Hanım Korusu’nun hemen yanı başında yer<br />

alan Oligark’ın Boğaz’ı kucaklayan manzarası eşliğinde önce Lounge<br />

Bar’da özel reçetelerle hazırlanmış kokteyllerden biri ile geceye<br />

başlamanızı öneririm. Oligark İstanbul’un uluslararası mutfakların<br />

önde gelen lezzetlerinden oluşan menüsü oldukça geniş. Executive<br />

Chef Şaban Gülmez imzası taşıyan menü, her yaşa ve zevke hitap<br />

edecek şekilde dizayn edilmiş. Oligark’ın menüsündeki favorilerime<br />

gelince... Yaban turp kreması ve kırmızı havyar ile servis edilen “Ev<br />

Yapımı Tütsülü Somon”, mercimek fava ile servis edilen “Izgara Ahtapot<br />

Bacağı” ve porçini mantarlı risotto ile servis edilen “Izgara Süt Danası<br />

Madalyonları”nın öne çıktığını belirtmeden geçemeyeceğim. Muhteşem<br />

Boğaz manzarası ile özel lezzetleri birleştirerek keyifli bir akşam<br />

yaşamak isteyenlere Oligark İstanbul’u öneriyorum.<br />

GALATAPORT’UN YENI GÖZDESI<br />

Kitten Delicatessen & Bistro<br />

İstanbul’un yeni gastronomi merkezi Galataport bünyesine kattığı<br />

markalarla çekim merkezi olmaya devam ediyor. Kitten Delicatessen<br />

& Bistro da bunların en yenilerinden. Şık dekorasyonu ve samimi<br />

ortamı ile dikkat çeken Kitten sıra dışı sunumlarıyla Galataport’a<br />

farklı bir soluk getirmiş. Sempatik mekan iki başarılı girişimci Damla<br />

Güreralp ve Burak Bağtaş’ın imzasını taşıyor. Kitten’da kahvaltı<br />

seçenekleriyle başladığınız güne noktayı başarılı mixologistlerin<br />

özel reçetelerle hazırladıkları kokteyllerle koyabilirsiniz. Kitten’ın<br />

menüsüne gelince... Menü, selektif ve rafine lezzetlerden oluşuyor.<br />

Mutfak Şefi Bülent Tufan ve ekibi yönetiminde hazırlanan menüde<br />

leziz şarküteri ürünleri, ekşi mayalı lezzetler, pizza ve salata<br />

seçenekleri öne çıkıyor. Pizzalara ayrı bir parantez açmam lazım.<br />

İki farklı un kullanılan pizza hamuru oldukça dengeli. Mideyi hiç<br />

rahatsız etmiyor. “5 Peynirli” ve “3 Mantarlı” pizzaların benim<br />

favorilerim olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Menüde yer<br />

alan tatlılar da baş döndürücü. Seçenekler arasında yer alan<br />

Brownie, San Sebastian, Tiramisu oldukça başarılı olsa da New York<br />

Lotus Cheesecake bence efsane. Kitten’a uğradığınızda mutlaka<br />

denemelisiniz.


100<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gustonun yorumu<br />

SAĞLIKLI<br />

VE DOĞAL<br />

LEZZETLERIN<br />

ADRESI<br />

HAPPY NEST<br />

TARIHIN GÖLGESINDE BIR<br />

GASTRONOMI YOLCULUĞU<br />

GÜNEY RESTAURANT<br />

İstanbul Beyoğlu’nun en özel yerlerinden<br />

birinde Tarihi Galata Kulesi’nin yanı<br />

başındaki meydanda yer alan Güney<br />

<strong>Restaurant</strong>, 1964 yılından beri değişmeyen<br />

kalitesiyle fark ortaya koyuyor. Mekanda<br />

gün, kahvaltı ile başlayıp bistro olarak<br />

devam ediyor. Menü oldukça geniş ve<br />

zengin. Burası hem nefes almak hem tarihi<br />

hissetmek hem de damağınızı şenlendirmek<br />

için biçilmiş kaftan. Dediğim gibi günün<br />

her saati sizi mutlu edebilecek seçenekler<br />

menüde mevcut.<br />

İsterseniz güne mükemmel bir<br />

kahvaltıyla başlayabilirsiniz. İsterseniz<br />

öğle saatlerinde bir esnaf lokantasını<br />

aratamayan menüsüyle Türk ve Anadolu<br />

mutfağının eşsiz lezzetleriyle kendinize bir<br />

ziyafet çekebilirsiniz. İsterseniz de günün<br />

yorgunluğunu ferahlatıcı kokteyller ile<br />

attıktan sonra, Galata’nın ışıklarına karşı<br />

SIRA DIŞI SOKAK<br />

LEZZETLERI<br />

ARAYANLARA<br />

RUB İSTANBUL<br />

Sıra dışı sokak lezzetleriyle dikkatimi çeken<br />

RUB İstanbul, Bağdat Caddesi’nin çok<br />

da göz önünde olmayan mekanlarından.<br />

Marmaray Suadiye İstasyonunun hemen yanı<br />

başında Cadde’ye birkaç adım mesafede. Şef<br />

Hakan Özfırıncı’nın yorumladığı burger ve<br />

sandviç çeşitleriyle fark oluşturuyor. Çeşit<br />

deyince aklınıza onlarca çeşit gelmesin.<br />

Yan ürünlerle birlikte tüm menü toplam<br />

20 üründen oluşuyor. Sadece Rub’a özel<br />

lezzetlerden oluşan menü çok doğru bir<br />

yaklaşım. Pastrami ve Corned Beef çeşitleri<br />

keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Türk<br />

Mutfağı başta olmak üzere uluslararası<br />

mutfakların öne çıkan lezzetlerine de<br />

menüsünde yer veren mekanda Ege’den<br />

gelen özel zeytinyağlarla hazırlanan<br />

mezeleri özellikle denemenizi öneririm. 7<br />

yıldır Güney <strong>Restaurant</strong>’ın mutfağını yöneten<br />

Şef İsmail Erol Tavukçuoğlu oldukça<br />

deneyimli bir isim. Her daim menüyü<br />

mevsimsel ürünlerle yeniliyor. Mutfağına<br />

doğal olmayan hiçbir ürünü sokmuyor.<br />

Güney’in zengin menüsünde otlu peynirli<br />

köz patlıcan, sıcak humus, tavuk külbastı,<br />

beyti sarma kebap, taş fırında kuzu saç<br />

kebap, Belçika usulü midye ve tereyağında<br />

bonfile gözüme ilk çarpan seçenekler oldu.<br />

Şehrin en mistik noktalarından birinde<br />

tarih ile iç içe keyifli zaman geçirerek,<br />

kendini ödüllendirmek isteyenler için Güney<br />

<strong>Restaurant</strong> ideal tercih.<br />

gerçekten çok lezzetli. 7 gün marine<br />

edilip, 12 saat tütsülendikten sonra servise<br />

hazırlanan “Pastrami” ile yine 7 gün marine<br />

edilip 8 saat fırında pişirilen “Corned Beef”in<br />

kendi ürettikleri ekmeklerle birleşimi<br />

gerçekten büyüleyici. Burger çeşitleri ile<br />

kokoreçte iddialı olduklarını da belirtmekte<br />

yarar var. Sıra dışı sokak lezzetleri<br />

arayanlara şiddetle öneriyorum. Sıra dışı<br />

sokak lezzetlerinin izini sürmeye devam<br />

ediyorum.<br />

Yemyeşil ağaçlar içinde bir bahçe düşünün<br />

ama o bahçenin en iyi şeyi, o ağaçlar değil<br />

de bünyesindeki kafesi olsun. Etiler’in<br />

kalbindeki Happy Nest’i tarif etmenin en<br />

kısa yolu bu cümle sanırım.<br />

Doğal ve organik beslenmenin en leziz<br />

tatlarını mutfağında bir araya getirmek için<br />

yola çıkan Happy Nest’in mutfağına asla<br />

beyaz un ve şeker girmiyor. Türkiye’nin<br />

dört bir yanından özel olarak seçilerek<br />

getirilen doğal ve organik ürünlerle yiyecek<br />

ve içecekler hazırlanıyor. Etlerini Karadeniz<br />

yaylalarından Karayaka’dan, sütlerini<br />

Kelkit’ten, tereyağını Ardahan Göle’den,<br />

kuru meyvelerini Mut’un yaylalarından,<br />

peynirlerini Kars’ta geleneksel yöntemlerle<br />

üretilen, gezen hayvanların sütlerinin<br />

kullanıldığı, doğal şirden mayası ile<br />

üretilmiş kendine özel tat ve aromalara<br />

sahip olan peynirlerden özenle seçerek<br />

getirtiyorlar. Happy Nest’in mutfağı başarılı<br />

ve eli lezzetli iki genç hanım şefimize<br />

emanet edilmiş. Doğal ve organik olmayan,<br />

katkı maddesi içeren ürünleri kullanmadan<br />

inanılmaz lezzetleri misafirlerine<br />

sunuyorlar. Menüleri oldukça geniş. Bu<br />

arada Happy Nest’in kapısından kimyasal<br />

ürünler ve asitli içeceklerin de giremediğini<br />

belirtmek istiyorum.<br />

Her gün taptaze hazırlanan limonata ile<br />

mutlaka damak tadınıza uygun bir lezzet<br />

bulabileceğiniz Happy Nest, doğal ve sağlıklı<br />

yaşama gönül verenler için ideal bir tercih<br />

olduğunu düşünüyorum.


102<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

horeca teknolojileri<br />

NILÜFER DURUKAL<br />

“HER ŞEY DAHIL SISTEM YERINI YAPAY ZEKA ILE<br />

KIŞIYE ÖZEL TURIZM DÖNEMINE BIRAKIYOR”<br />

Turizmin önemli bir değişimden geçtiğini,<br />

on yıllardır alışageldiğimiz her şey<br />

dahil sistemin yerini butik otelciliğe<br />

bıraktığını vurgulayan Talya Bilişim Yönetici<br />

Ortağı Nilüfer Durukal, "Daha küçük ölçekli,<br />

kişiye özel, farklılaşmış bir hizmet anlayışı<br />

geliyor. Bu sektörün tüm dinamiklerini<br />

etkileyecek bir durum. Her işletmede olduğu<br />

gibi otellerde de üç kavram hala en önemli<br />

konumda: Maliyet Kontrolü, Satış Karlılığı,<br />

Müşteri Memnuniyeti (Tekrar eden Misafir)"<br />

dedi.<br />

Bu noktada teknoloji ve dijital dönüşüm<br />

imdadımıza yetişiyor. Dijital dönüşüm,<br />

ürün ve hizmetin dijital araçlar kullanılarak<br />

üretilmesi anlamını taşıyor. Turizm sektörü<br />

de dijitalleşmeyi doğru okudu ve hızlı şekilde<br />

hayata geçiriyor.<br />

Artık doluluk değil, karlılık ön<br />

planda<br />

"Dijital Değişim ve Dönüşüm" son yıllarda,<br />

turizm sektörünün en yoğunlaştığı konuların<br />

başında geliyor. Burada turizm için hangi<br />

dijital teknolojilerin kullanabileceği önemli<br />

bir nokta. "Web teknolojileri ve bulut<br />

bilişimin sağladığı avantajlarla bilgi işlem<br />

departmanındaki maliyetlerimizi düşürmek<br />

en öncelikli konumuz olmalı" diyen Durukal,<br />

şu bilgileri verdi: "Tüm sistemlerimiz<br />

birbiriyle konuşur durumda olmalı ki veri tek<br />

noktadan girilsin, buna karşılık çok detaylı<br />

ve farklı bakış açıları barındıran raporlar<br />

alabilelim. Yapay zekadan faydalanarak<br />

satışta karlılık sağlayabilelim. Artık doluluk<br />

değil, karlılık ön planda biliyorsunuz. Oteller<br />

yüzde 100 dolu olmak yerine yüzde 90<br />

dolulukla daha yüksek fiyattan satış yapmayı<br />

tercih ediyor. Misafir profili de bu doğrultuda<br />

değişiyor. Artık daha çok para harcayan<br />

bilinçli turist geliyor."<br />

Dijitalleşme turizm sektöründe rezervasyon<br />

öncesi pazarlama faaliyetleri, fiyatlama,<br />

online rezervasyon süreçleri, konaklama<br />

deneyimi, konaklama sonrası CRM ve<br />

müşteri ilişkileri gibi uzun bir iş sürecinin her<br />

anını planlamak, uygulamak ve analiz etmek<br />

için tüm imkanı sunuyor.<br />

“Dijitalleşme en iyi destekçimizdir”<br />

Turistik bir aktivitenin her anının uçtan uca<br />

dijital olarak planlanıp, denetlenebilir olması<br />

"insan hatası" unsurundan arındırılması<br />

anlamına da geliyor. Ancak buradaki<br />

kilit cümle şu: "insan"dan değil, "insan<br />

hatasından" arındırma. Distopik bakış açıları,<br />

makinenin insanın yerini alacağı konusunda<br />

büyük korkular oluşturuyor. Durukal,<br />

bu görüşe katılmadığını şu sözleriyle<br />

vurguladı: "Türkiye turizmi, pandemi, yasal<br />

zorunluluklar, dünya pazarıyla rekabet vb.<br />

gibi nedenlerle her yıl dijitalleşme düzeyini<br />

artırıyor. 10 yıl öncesine göre otellerden<br />

acentelere, restoranlardan eğlence<br />

mekanlarına kadar tüm turizm işletmelerinin<br />

iş yapış şekilleri "çağ değiştirdi". Oysa ufak<br />

bir araştırma ile turizm sektörünün müthiş<br />

bir insan kaynağı arayışı içinde olduğunu fark<br />

edebilirsiniz. Bu durumun pek çok nedeni<br />

var. İster pandemi deyin, ister vizyonsuzluk,<br />

ister ekonomik çıkmazlar. Ama benim<br />

çıkardığım sonuç şu; dijitalleşmenin hız<br />

kazanması, insan kaynağına daha az ihtiyaç<br />

duyulması anlamına gelmiyor, ihtiyacın<br />

"niteliğinin" değişmesi anlamına geliyor. "<br />

Dijital okuryazarlık<br />

Bunu bir örnekle somutlaştıran Durukal,<br />

"Bugün bir kat hizmetleri görevlisi için<br />

işe alım yaparken temel düzeyde "dijital<br />

okuryazarlık" bekleniyor. Bazı kişilere bu<br />

tuhaf gelebilir. Ancak bünyelerinde web<br />

tabanlı dijital iş yönetimi sistemleri kullanan<br />

oteller için bu bir zorunluluk. Çünkü<br />

personelin, kendi cep telefonundan ya da<br />

interneti olan bir cihazdan, odanın temizlik/<br />

kirlilik durumunu, minibar bilgisini, arıza<br />

bildirimlerini gerçekleştirebilmesi, kendine<br />

atanan görevleri takip edebilmesi hatta<br />

yeni iş emirleri oluşturabilmesi bekleniyor.<br />

Aynı durum servis elemanları, teknik servis<br />

çalışanları ve mutfak ekibi için de geçerli.<br />

Dijitalleşmenin çok etkin olduğu rezervasyon<br />

süreçlerinde neden hala "Çağrı Merkezleri"<br />

işletmelerin göz bebeği sizce? Çünkü<br />

turizmin merkezinde insan vardır" dedi.<br />

“Tüm turizm eğitimini güncel<br />

yaklaşım ve teknoloji tabanlı hale<br />

getirmeliyiz”<br />

Durukal'ın aktarımlarına göre, turizmin<br />

geleceğini konuşuyorsak değişen misafir<br />

profilinden bahsetmemiz gerekiyor: yaşlı<br />

turizmi, sağlık turizmi, inanç turizmi, tekil<br />

seyahatler, online’da geçen zaman artıyor;<br />

her geçen gün daha fazla misafir tatilinin tüm<br />

süreçlerini online olarak planlıyor ve satın<br />

alıyor.<br />

Peki sistemlerimiz bu değişime ne kadar<br />

ayak uydurabiliyor? Misafirimizi ne kadar iyi<br />

tanıyoruz, bunu ne kadar hızlı yapabiliyoruz?<br />

Durukal şöyle konuştu: "CRM'in doğum<br />

günü kutlama mesajı göndermek olduğunu<br />

düşünen vizyonsuzluğu hayatımızdan<br />

çıkarmamız gerekiyor. Dijitalleşme,<br />

profesyonel bakış açısını beraberinde<br />

getirmek zorunda. Tüm turizm eğitimini<br />

güncel yaklaşım ve teknoloji tabanlı hale<br />

getirmeliyiz. Bu düşünce tarzının etkilerini<br />

sadece turizm alanında değil, hayatımızın<br />

her anında göreceğimize eminim. Çünkü<br />

doğru eğitilmiş turizmci, sürdürülebilirlik,<br />

yeşil turizm ve hizmet kalitesi kavramlarını<br />

içselleştirerek sektöre giriş yapacak.<br />

Bulunduğu destinasyona ekonomik ve<br />

çevresel katkıları yadsınamaz olacak."<br />

Yapay zeka sayesinde kişiye özel<br />

turizm dönemi<br />

Önümüzdeki süreçte mobil kullanım<br />

oranlarının yüzde 100’e yaklaşacağı<br />

öngörüsünü paylaşan Durukal sözlerini şöyle<br />

tamamladı: “Kişiyi odağına alan çözümlerle,<br />

artırılmış gerçeklik ve giyilebilir teknolojiler<br />

daha ulaşılabilir ve yaygın kullanımda<br />

olacaktır. Bilim-kurgu filmlerindeki<br />

birçok şey gerçekleşirken dijital seyahat<br />

arkadaşınız sayesinde kendinizi şehirdeki<br />

en çok seveceğiniz lokantada bulmanız,<br />

arkadaşınızın sizin yerinize menüdeki<br />

en favori seçenekleri seçmesi, giyilebilir<br />

teknolojilerle dil farkı sorununun ortadan<br />

kalkması muhtemeldir. Yapay zeka sayesinde<br />

kişiye özel turizm döneminden bahsedebiliriz.<br />

Gezimiz bize özel dikilmiş bir elbise gibi<br />

olacak, görmek istediğimiz destinasyonlar,<br />

rezervasyon yapma ve tatilimizi geçirme,<br />

konaklama yöntemimiz tam da bizim<br />

istediğimiz hale gelecektir.”


104<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

horeca technologies<br />

NİLÜFER DURUKAL<br />

“THE ALL-INCLUSIVE SYSTEM LEAVES ITS PLACE TO THE<br />

PRIVATE TOURISM PERIOD WITH ARTIFICIAL INTELLIGENCE”<br />

Nilüfer Durukal, Managing Partner<br />

of Talya Bilişim, expressing<br />

that tourism has undergone a<br />

significant change and that the allinclusive<br />

system that we have been<br />

accustomed to for decades has left its<br />

place to boutique hotel management,<br />

said “A smaller scale, personalized,<br />

differentiated service approach is<br />

coming. This is a situation that will<br />

affect all the dynamics of the sector.<br />

As in every business, three concepts<br />

are still the most important in hotels<br />

like: Cost Control, Sales Profitability,<br />

Customer Satisfaction (Repeating<br />

Guest).” At this point, technology and<br />

digital transformation come to the help<br />

of us. Digital transformation means the<br />

production of products and services using<br />

digital tools. The tourism sector has<br />

also read digitalization correctly and is<br />

implementing it quickly.<br />

Profitability is at the forefront, not<br />

occupancy anymore<br />

“Digital Change and Transformation”<br />

has been one of the most concentrated<br />

topics in the tourism sector in recent<br />

years. Here, an important point is<br />

which digital technologies can be used<br />

for tourism. Reducing our costs in the<br />

information processing department with<br />

the advantages of web technologies<br />

and cloud computing should be our<br />

top priority,” saying Durukal gave the<br />

following information: “All of our systems<br />

should be able to talk to each other so<br />

that data can be entered from a single<br />

point, but we can get very detailed<br />

reports with different perspectives.<br />

We can ensure profitability in sales by<br />

making use of artificial intelligence.<br />

Now you know that profitability is at the<br />

forefront, not occupancy. <strong>Hotel</strong>s prefer<br />

to sell at a higher price with 90 percent<br />

occupancy instead of being 100 percent<br />

full. The profile of their guests is changing<br />

accordingly. Now more conscious tourists<br />

who spend more money are coming.”<br />

Digitalization offers all possibilities<br />

to plan, implement and analyze every<br />

moment of a long business process such<br />

as pre-reservation marketing activities,<br />

pricing, online reservation processes,<br />

accommodation experience, post-stay<br />

CRM and customer relations in the<br />

tourism sector.<br />

“Digitalization is our best<br />

supporter”<br />

That every moment of a touristic activity<br />

is digitally planned and controlled<br />

from end to end also means that it is<br />

refined from ‘human error’ factor. But<br />

the key sentence here is: refining from<br />

‘human error’, not ‘human’. Dystopian<br />

perspectives make great fears that the<br />

machine will replace the human. Durukal<br />

stressed that he did not agree with this<br />

view: “Turkish tourism increases the level<br />

of digitalization every year due to reasons<br />

such as pandemic, legal obligations,<br />

competition with the world market, etc.<br />

Compared to 10 years ago, the way of<br />

doing business of all tourism businesses<br />

from hotels to agencies, restaurants to<br />

entertainment venues ‘stepped into new<br />

age’. However, with a little research,<br />

you can realize that the tourism sector<br />

is in search of a great human resource.<br />

There are many reasons for this situation.<br />

Whether you call it a pandemic, lack of<br />

vision, or economic deadlocks, it is so.<br />

But my conclusion is: The acceleration of<br />

digitalization does not mean that there is<br />

less need for human resources, it means<br />

that the ‘quality’ of the need changes.”<br />

Digital literacy<br />

Durukal, concreting this with an example,<br />

said “Today, while hiring a housekeeper, a<br />

basic level of ‘digital literacy’ is expected.<br />

This may seem strange to some people.<br />

However, this is a must for hotels using<br />

web-based digital business management<br />

systems. Because it is expected that the<br />

personnel will be able to perform the<br />

cleaning/pollution status of the room,<br />

mini-bar information, fault notifications,<br />

follow the tasks assigned to them and<br />

even make new work orders from their<br />

own mobile phone or a device with<br />

internet. The same is valid for service<br />

personnel, technical service workers and<br />

the kitchen team. Why do you think ‘Call<br />

Centers’ are still the apple of the eye<br />

of businesses in reservation processes<br />

where digitalization is very effective? It is<br />

because there is human at the center of<br />

tourism.”<br />

“We must make all tourism<br />

education based on an up-to-date<br />

approach and technology”<br />

According to Durukal's statements, if we<br />

are talking about the future of tourism,<br />

we need to talk about the changing guest<br />

profile: elderly tourism, health tourism,<br />

faith tourism, individual travels, the<br />

time that is spent online is increasing;<br />

more and more guests are planning and<br />

purchasing all processes of their holidays<br />

online.<br />

So how can our systems keep up with<br />

this change? How well do we know our<br />

guest, how fast can we do this? Durukal<br />

said “We need to remove the lack of vision<br />

that thinks CRM is to send a birthday<br />

celebration message from our lives.<br />

Digitization has to bring a professional<br />

perspective. We should make all tourism<br />

education based on up-to-date approach<br />

and technology. I am sure that we will see<br />

the effects of this way of thinking not only<br />

in the field of tourism, but also in every<br />

moment of our lives. Because properly<br />

trained tourism professionals will enter<br />

the sector by internalizing the concepts of<br />

sustainability, green tourism and service<br />

quality. Its economic and environmental<br />

contributions to its destination will be<br />

undeniable.”<br />

Personal tourism period thanks to<br />

artificial intelligence<br />

Durukal, sharing her prediction that<br />

mobile usage rates will approach 100<br />

percent in the coming period, concluded<br />

her words as follows: “With solutions,<br />

focusing on the person, augmented<br />

reality and wearable technologies will<br />

be more accessible and widely used.<br />

While many things in sci-fi movies are<br />

being realized, it is possible that you will<br />

find yourself in your favorite restaurant<br />

in the city thanks to your digital travel<br />

companion, your friend will choose the<br />

most favorite options on the menu for you,<br />

and the language difference problem will<br />

disappear with wearable technologies.<br />

By means of artificial intelligence, we<br />

can talk about the personalized tourism<br />

period. Our trip will be like a dress tailor<br />

made for us, the destinations we want<br />

to see, the way we book and spend our<br />

vacation, the way we stay will be exactly<br />

what we want.”


106<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Otel<br />

asansörleri<br />

vitrine<br />

çıkıyor<br />

horeca teknolojileri<br />

Alanında dünyanın en canlı ticaret fuarı olan Asansör İstanbul’un Türkiye<br />

Konaklama Sektörü için avantajlı satın alma fırsatları sunacağını vurgulayan<br />

Tarsus Türkiye Genel Müdürü Zekeriya Aytemur; “9-12 Mart tarihlerinde<br />

18. kez kapılarını açacak fuarımıza katılan firmalar, özellikle yaz sezonunda<br />

milyonlarca yerli ve yabancı turistin sıklıkla kullandığı asansörlere dair tüm<br />

yeniliklerini standlarında sergileyecek. Turizm sektöründe faaliyet gösteren<br />

konaklama tesislerinin temsilcileri, ihtiyaç duydukları yeni nesil asansör<br />

teknolojilerini, Asansör İstanbul 2023’de uygun maliyetlerle doğrudan tedarik<br />

edebilecek” dedi. “Yeni Dünya Yeni Fırsatlar” sloganıyla Mart ayında kapılarını<br />

açacak olan Asansör İstanbul 2023’te aralarında Türkiye’nin lider firmaları<br />

ile dünya markalarının da olduğu en az 400 katılımcı, standlarında yeni nesil<br />

asansör teknolojilerini ziyaretçilerle buluşturacak. Tüyap Beylikdüzü’nde<br />

gerçekleşecek fuarda; otel asansörlerinin yanı sıra, konut ve ticari bina<br />

asansörlerinden hastane asansörlerine, ev içi asansör ve kişisel taşıyıcılardan<br />

engelli asansörlerine, oto asansörlerinden yük ve servis asansörlerine kadar<br />

tüm yeni makine, ekipman ve teknolojiler bir arada sergilenecek.<br />

Mitsubishi Heavy’e<br />

üçüncü kez gümüş not<br />

Ecovadis’te üç yıl üst üste gümüş derece<br />

almaya hak kazanan Mitsubishi Heavy,<br />

sürdürülebilir sosyal gelişime katkıda<br />

bulunma arayışında ÇSY (çevresel, sosyal<br />

ve yönetim) yatırımının her alanında<br />

proaktif olarak çeşitli girişimler üstleniyor.<br />

Bu girişimler arasında hem grup<br />

içerisinde hem de müşterinin işyerinde<br />

çevresel yüklerin azaltılması, kadınların<br />

güçlendirilmesinin teşvik edilmesi, sosyal destek faaliyetlerinin<br />

yürütülmesi, kurumsal yönetimin ve bilgilerin ifşa edilmesinin<br />

güçlendirilmesi gibi aksiyonlar yer alıyor. Birleşmiş Milletler<br />

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve diğer küresel sosyal konuları<br />

ele almak için gerçekleştirilen bu derecelendirme, MHI Group'un<br />

Çevre, Çalışma ve İnsan Hakları, Etik ve Sürdürülebilir Satın Alma<br />

olmak üzere dört kriterli kategorisindeki girişimlerine olan yüksek<br />

saygıyı da yansıtıyor. Fransa merkezli uluslararası değerlendirme<br />

kuruluşu EcoVadis, şirketlerin politika ve eylemleriyle birlikte çevre,<br />

çalışma, insan hakları, etik ve sürdürülebilir tedarik konularında<br />

yayımlanmış raporlarını değerlendiriyor. EcoVadis’in benzersiz<br />

KSS değerlendirme yöntemi 198’den fazla tedarik kategorisini, 155<br />

ülkeyi ve 21 KSS göstergesini kapsıyor.<br />

11 yılda<br />

27 kat büyüdü<br />

İklimlendirme sektörünün dünya lideri<br />

Daikin, Türkiye’deki hızlı büyümesini devam<br />

ettiriyor. Temmuz 2011 yılında doğrudan<br />

yatırımcı olarak Türkiye’de faaliyet<br />

göstermeye başlayan ve her yıl çift haneli<br />

büyüme kaydeden Daikin, 2021 mali yılını 5<br />

milyar 500 milyon lira ciro ile kapattı. Daikin<br />

Türkiye CEO’su Hasan Önder, “2021 yılında<br />

pandemiye rağmen ciromuzu 2020 yılına oranla 2 kat artırarak<br />

hedeflerimizin üzerine çıktık ve ihracattan istihdama her<br />

alanda büyüdük. Böylece 2025 yılı hedeflerimize bir adım daha<br />

yaklaştık.” dedi. Önder, bu büyümede kullanıcıların enerji ve<br />

çevre dostu ürünleri tercih etmesi, tasarruf bilincinin gelişmesi<br />

gibi faktörlerin de etkili olduğunu vurguladı. Önder şöyle devam<br />

etti: “2011 yılından bu yana yaklaşık 94 milyon Euro yatırım<br />

yaptığımız üretim tesislerimizde, 2025 stratejik hedeflerimiz<br />

doğrultusunda 80 milyon Euro’luk yatırım yapmayı planlıyoruz.<br />

Yüzde 100 Japon sermayesi ile Türkiye’de olan Daikin, güçlü<br />

Türkiye ekonomisine olan güvenini sürdürmekte ve Türkiye’yi<br />

lojistik üssü olarak konumlandırmaktadır.”<br />

SolarEX İstanbul<br />

15’ncisini düzenleyecek<br />

Elektrik fiyatlarındaki artış, elektrik üretiminde kullanılan güneş<br />

panellerine ilgiyi geçen yıla göre yaklaşık 10 kat artırdı. Türkiye’de<br />

elektrik üretiminde geçtiğimiz yıldaki kapasite artışının yüzde 97’si<br />

yenilenebilir kaynaklardan oluştu. Enerji kriziyle mücadele özellikle<br />

güneş enerjisi gibi çok hızlı uygulanabilen çözümler kullanılmaya<br />

başlandı. Dünyadaki gelişmelerin, yeni teknolojilerin ve güneş enerjisi<br />

çözümlerinin en iyi şekilde sunulduğu Türkiye’deki tek uluslararası<br />

fuar olma özelliği taşıyan SolarEX İstanbul daha temiz ve daha<br />

enerjik bir dünya için 6 - 8 Nisan 2023 tarihlerinde İFM-İstanbul Fuar<br />

Merkezi’nde 15. kez kapılarını açacak. Bu yıl 5 kıtada 97 ülkeden 35<br />

bine yakın ziyaretçiyi ağırlayan fuara Suudi Arabistan, Birleşik Arap<br />

Emirlikleri, Katar, Irak, Yemen, Mısır, Makedonya, Tunus, Sırbistan,<br />

Fas ve Kuzey Afrika ülkeleri başta olmak üzere 20’ye yakın ülkenin üst<br />

düzey heyetinin katılması bekleniyor. Temiz, yenilenebilir ve sürekli bir<br />

enerji kaynağı olan güneş enerjisinin önemini vurgulayan fuar, çevre<br />

dostu çözümleriyle tüm güneş enerjisi sanayisini bilinçlendirmeyi<br />

hedefliyor.


108<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

horeca teknolojileri<br />

Su ve gaz sızıntılardan<br />

koruyan çözüm<br />

Master Flash<br />

Çukurova Isı, binalarda su ve<br />

gaz sızdırmazlığı sağlayan<br />

Master Flash Çatı Çıkış<br />

Sızdırmazlık Elemanı’yla<br />

yapıları dış etkenlere karşı<br />

koruyarak, güvenli yaşam<br />

alanları sunuyor. Amerikan<br />

Aztec Washer Company<br />

firmasının Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olan Çukurova Isı, Master Flash<br />

çatı çıkış sızdırmazlık elemanıyla bina çatılarında ki boru, tel, kablo, profil gibi<br />

malzemelerin montajında yüksek sızdırmazlık sağlıyor. Binaların ve endüstriyel<br />

tesislerin; ısıtma-soğutma ventleri ve çıkış ekipmanlarında elektrik kablosu<br />

giriş noktalarında, güneş enerjisi kolektörü borularında, TV antenlerinde, kat<br />

içinden geçen boru ve direklerde ve paratonerlerde kullanılan Master Flash çatı<br />

çıkış sızdırmazlık elemanı, yapıları, su ve gaz sızıntılarına karşı koruyor. Böylece<br />

hem yapının hem de yapı içi yaşam koşullarının güvenliğini sağlayan çözümler<br />

sunuyor. Binalar ve endüstriyel tesisler için uygun fiziksel ortamı<br />

sağlayan Master Flash çatı çıkış sızdırmazlık elemanı özel<br />

tasarlanan körük ve bükülebilir taban yapısı sayesinde her türlü<br />

yüzey biçimine ve çatı eğimine kolayca uyum sağlıyor. Master<br />

Flash, içinden 3 mm’lik bir kablo geçecek kadar küçük bir kesitten<br />

başlayarak, 724 mm’lik bir baca veya boru geçecek keside kadar<br />

11 farklı boyutta üretiliyor.<br />

Havacılık sektöründe yapay<br />

zeka alanında iş birliği<br />

Dünyanın öncü<br />

havayolu ve seyahat<br />

BT sağlayıcısı<br />

Hitit ile makine<br />

öğrenimi çözümleri<br />

sağlayan TAZI<br />

güçlerini birleştirdi.<br />

İki şirket, havacılık<br />

teknolojilerinin<br />

yapay zeka ile daha<br />

dijital bir yapıya<br />

kavuşması amacıyla<br />

anlaşma imzaladı.<br />

Seyahat sektörünün<br />

son yıllarda özellikle pandeminin de etkisiyle karşı karşıya kaldığı<br />

belirsizliğe bir yanıt niteliği taşıyan bu iş birliği ile yapay zekanın<br />

sektörün dönüşümüne katkı sağlaması amaçlanıyor. Hitit Yönetim<br />

Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Nur Gökman TAZI anlaşması<br />

için şunları söyledi: "Hitit geçtiğimiz yıllarda yapay zekayı yazılım<br />

çözümlerine entegre etmeye başlamıştı. Ekip atama ve tarife planlama<br />

gibi havayollarının operasyonel işleyişinde kullanmaya başladığımız<br />

yapay zeka tabanlı uygulamaları, TAZI iş birliği ile çeşitlendiriyoruz.<br />

Ücretlendirme ve ek hizmetlerin dinamik fiyatlandırılması alanlarında<br />

da yapay zekayı kullanacağız. Önümüzdeki dönemde bu alandaki<br />

yatırımlarımızı daha da arttırarak, hem yazılım çözümlerimizin<br />

teknolojik kapasitesini güçlendirmeyi hem de sektörün ve havayolu<br />

partnerlerimizin gelişimine katkı sağlamayı amaçlıyoruz.” TAZI AI<br />

Kurucu Ortak ve Genel Müdürü Zehra Çataltepe ise şunları ekledi:<br />

"Beni en çok heyecanlandıran konu, Hitit ile birlikte artık seyahat<br />

sektörüne değer katma gücüne sahip olmamız. Bu iş birliğinin<br />

gelecekte hem Hitit'in hem de bizim uzmanlığımızı besleyeceğine<br />

inanıyorum."<br />

Yüksek teknolojili<br />

merkezi iklimlendirme<br />

çözümleri<br />

Form’un İzmir’de bulunan tesisinde üretilen fancoil ve klima<br />

santralleri, sahip oldukları yüksek verimlilik ve dayanıklılık ile dikkat<br />

çekiyor. Otel, alışveriş merkezi, hastane veya rezidans gibi çok odalı<br />

binalarda tercih edilen Form FCU üniteler, üstün performansları ile<br />

merkezi klima sistemlerinin uygulandığı tüm mekanların ısıtma ve<br />

soğutma ihtiyaçlarına ekonomik çözümler sunuyor. Form fancoiller,<br />

2 -12 kW kapasite ve 220 - 2600 m3/h hava debisi aralığına ek olarak,<br />

2 /4 borulu gizli tavan tipi seçenekleri ile kullanım ve çözüm esnekliği<br />

sağlıyor. Kompakt tasarımıyla her türlü mimariye uyumlu Form<br />

fancoiller, düşük ses seviyesi ve yüksek verimleriyle de yurt içinde ve<br />

yurt dışında çok sayıda otel ve iş merkezinde tercih ediliyor. Antalya<br />

Titanic Otel, Büyük Anadolu Oteli, Basqual Otel, Bağcılar Eğitim<br />

Araştırma Hastanesi, ETİ Gıda Fabrikası, Capitol AVM, Senegal Data<br />

Center gibi pek çok önemli projenin iklimlendirme çözümünde Form<br />

fancoil yer alıyor.


110<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

ürünler<br />

R32 soğutucu akışkanla birleştirilmiş<br />

VRF ile ilgili 30 patentine<br />

ücretsiz erişim imkânı<br />

Daikin Avrupa, R32<br />

soğutucu akışkanla<br />

birleştirilmiş VRF<br />

sistemleriyle ilgili<br />

30 adet patente tüm<br />

pazarın ücretsiz erişim<br />

sağlayabileceğini ‘R32<br />

Patent Haklarından<br />

Feragat Etme<br />

Taahhüdü’ ile duyurdu.<br />

Patentlere sağlanan<br />

ücretsiz erişimin, VRF sistemlerde yaygın olarak kullanılan<br />

soğutucu R410A’nın yerine daha düşük küresel ısınma etkisine<br />

sahip, tek bileşenli R32 soğutucu akışkanın kullanımını daha da<br />

teşvik etmesi amaçlanıyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Çevre<br />

Araştırma Merkezi Genel Müdürü Martin Dieryckx, "Daikin, çok<br />

çeşitli soğutucu akışkanları kapsamlı bir şekilde değerlendiriyor<br />

ve her uygulama için uygun soğutucu akışkanın seçimini<br />

destekliyor. Bu bağlamda R32 soğutucu akışkanını VRF sistemleri<br />

için en uygun soğutucu akışkan olarak kabul ediyor. R32,<br />

iklimlendirmenin çevresel etkisini azaltmaya yardımcı olabilecek<br />

birçok avantaja sahip olma özelliği taşıyor. Ozon tabakasına zarar<br />

vermeyen bir soğutucu olan R32, geleneksel R410A soğutucu<br />

akışkanın üçte biri olan küresel ısınma potansiyeliyle öne çıkıyor.<br />

Mükemmel bir sistem performansı sağlayan R32, tek bileşenli<br />

bir soğutucu akışkan olması sebebiyle geri kazanılması ve geri<br />

dönüştürülmesi kolaydır. Bu da ek işlenmemiş soğutucu akışkan<br />

üretimi ihtiyacını azaltır.” dedi.<br />

Kurumsal Güvenlik<br />

Kamera ailesini<br />

genişletiyor<br />

TP-Link, geçen yıl satışa sunduğu<br />

VIGI markalı kurumsal güvenlik<br />

çözümleri ailesini genişletiyor.<br />

<strong>Eylül</strong> ayında VIGI’nin yeni tam renkli dış mekan kamerası<br />

da Türkiye’de satışa sunulacak. VIGI C340HPWSM model<br />

adlı kamera bir 4 MP, tam renkli bir ‘bullet’ tipi dış mekan<br />

kamerası. VIGI uygulamasıyla kolayca yönetilen kamera, çok<br />

karanlık ortamlarda dahi 24 saat renkli çekim yapabiliyor.<br />

Dış mekan koşullarına uygun olarak geliştirilen VIGI’nin<br />

yeni kamerası, ayrıca her yere rahat kurulabilmesi için PoE<br />

(Power over Ethernet) desteğine sahip. Bu sayede bir RJ45<br />

kablosu ile kameranın ağa bağlanması yeterli oluyor, ayrıca<br />

bir güç kablosu gerektirmiyor. Yüksek duyarlıklı sensörler<br />

ve dahili spot LED’ler sayesinde her koşulda, zifiri karanlıkta<br />

dahi 24 saat tam renkli çekim yapabilen VIGI C340HPWSM,<br />

işyerlerinin güvenliği için pek çok farklı özellikle de donatılmış<br />

durumda. VIGI’nin yeni dış mekan kamerası, Akıllı Algılama<br />

özelliğine sahip ve biri belirlenen alanlar içine girdiğinde ya<br />

da bir hareket algılandığında kullanıcılara bildirim gönderiyor.<br />

Kurumlar işyerlerinde ihlal edilmesini istemedikleri alanları<br />

kendileri belirleyebiliyorlar.<br />

-15 °C’de yüzde 100<br />

ısıtma kapasitesi<br />

Amerika Birleşik Devletleri<br />

Enerji Bakanlığı'nın<br />

(Department of Energy-<br />

DOE) Yerleşik Soğuk<br />

İklim Isı Pompası<br />

Teknolojisi Yarışması,<br />

daha soğuk iklimler için<br />

yeni nesil ısı pompalarının<br />

geliştirilmesinde<br />

üreticilerin, kamu<br />

hizmetlerinin ve diğer paydaşların iş birliğini teşvik etmek amacıyla<br />

geçtiğimiz yıl başlatıldı. Lennox International, bu çağrıya yanıt vererek<br />

yarışma standartlarını uygun ilk prototipi geliştiren marka unvanına<br />

sahip oldu. ABD Enerji Bakanlığı’nın Yerleşik Soğuk İklim Isı Pompası<br />

Teknolojisi Yarışması, işletmeleri enerji kullanımlarında daha verimli ve<br />

tüketiciler için daha cazip seçenekler sunmaya çağırıyor. Lennox tarafından<br />

geliştirilen prototip, verimliliği ikiye katlayarak -15 °C'de yüzde 100 ısıtma;<br />

-20 °C ve -23 °C’de ise yüzde 70 ila yüzde 80 ısıtma sağlıyor. Lennox'un<br />

prototipinin performansı ve verimliliği, Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı<br />

tarafından doğrulanarak destekleniyor. Ünitenin kış boyunca sahada<br />

uygulandığındaki performans, verimlilik ve konfor özelliklerini test etmek<br />

amacıyla önümüzdeki iki yıl boyunca soğuk iklim bölgelerinde denemelere<br />

tabi tutulacak. Daha sonrasında ise 2024 için dağıtım ve ticarileştirme<br />

planlanıyor.<br />

Mekansal akustiğin estetik çözümü<br />

Cleaneo Akustik Alçıpan<br />

Pozitif, konsantrasyonu<br />

ve verimliliği artıran<br />

mekanlar oluşturmak<br />

için duymanın yanı<br />

sıra hissetmek de<br />

önem taşıyor. Yenilikçi,<br />

fonksiyonel ve estetik<br />

bakış açısı ile üstün<br />

performanslı çözümleri<br />

bir araya getiren Knauf,<br />

konforlu bir mekanın<br />

tasarlanabilmesi<br />

için akustik değerini<br />

Cleaneo Akustik Alçıpan ile sağlıyor. Knauf’un üstün teknolojisi ile<br />

ürettiği Cleaneo, kolay ve pratik uygulanabilme özelliği sayesinde hem<br />

yeni hem de renovasyon projelerinde tavan ve duvar sistemlerinde<br />

yaşam alanlarının akustik konforunu üst düzeye taşıyor. Uygulamanın<br />

yapılacağı yerin mimari akustik taleplerini yerine getirmek amacı ile<br />

yüksek teknolojiyle tasarlanan Cleaneo sayesinde tüm plaka tipleri ile<br />

uygun tavan derinliği ve mineral yün kullanılarak 0,80 aw kadar ses<br />

yutum değeri elde edilebiliyor. Akustik ortamlar oluştururken farklı<br />

perforasyon çeşitleri ile estetik yüzeyler elde etmeyi de mümkün kılan<br />

Cleaneo, özgün tasarımlara imza atmaya katkıda bulunuyor. Ürünün<br />

ortamdaki gürültüyü ve yankıyı kontrol altına alması, dinleyicinin<br />

konsantrasyonunu da olumlu yönde etkiliyor. İçeriğindeki zeolit katkısı<br />

sayesinde çevreye zarar veren bileşenleri ortadan kaldıran Cleaneo,<br />

böylelikle rahatsız eden kötü kokuları da önleyerek ferah ortamlar<br />

sunuyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!