Türkiye Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu - ENVER
Türkiye Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu - ENVER
Türkiye Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışmaları Raporu - ENVER
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
14 TEVEM - <strong>Enerji</strong> <strong>ve</strong> <strong>Enerji</strong> <strong>Verimliliği</strong> <strong>Çalışmaları</strong> <strong>Raporu</strong> / 2010<br />
Yöneticiye Özet:<br />
Yeşil Ekonomiye Geçiş<br />
<strong>Türkiye</strong> için büyümek <strong>ve</strong> güçlü bir ekonomiye<br />
sahip olmak yaşamsal bir öneme sahip.<br />
Büyümek için sanayileşmeye, sanayileşme<br />
için ucuz, temiz <strong>ve</strong> kesintisiz enerjiye, enerji<br />
için ise finans, teknoloji <strong>ve</strong> insan kaynağına<br />
ihtiyacımız var. Endüstri çağını, bilgi çağını<br />
anlamaya, yakalamaya çalışırken yepyeni bir<br />
çağın eşiğine geldik. Bir çok uzmana göre<br />
bu çağa enerji <strong>ve</strong> iklim çağı deniyor. Endüstri<br />
çağı kömür enerjisinin buhara dönüştürülerek<br />
dişlilerin hareket etmesiyle başlamıştı.<br />
Petrolün tekerlekleri çevirmesinin, elektriğin<br />
bitlere dönüşmesinin arkasındaki gerçekleri<br />
anlamakta geciktik. Bu öyle bir gecikme oldu<br />
ki; kategorik olarak ülkemizi 3. dünya ülkesi<br />
<strong>ve</strong>ya iyimser yaklaşımla gelişmekte olan ülkeler<br />
sınıfında ikmale bıraktı. Bakiyesi üzerinde<br />
yaşadığımız imparatorluğumuz kömürün<br />
gücünü rakiplerine göre neredeyse 100 yıl sonra<br />
farketmeye başladı. Petrolün 20. yüzyılın en<br />
büyük gücü olacağını ise anlayamadığı için<br />
yanlış cephelerde tüm enerjisini tüketti. 19<br />
<strong>ve</strong> 20. yüzyıla şeklini <strong>ve</strong>ren modernitenin<br />
ihtiyaç duyduğu enerji 21. yüzyıla; çok daha<br />
sofistike bir biçimde yön <strong>ve</strong>rmeye devam<br />
edecek... Düşük karbon ekonomisi <strong>ve</strong>ya yeşil<br />
ekonomi diyebileceğimiz bu yeni olguyu<br />
anlamak, kavramak, içselleştirmek <strong>ve</strong> sonsuz<br />
bir ihtirasla bu yeni yarışa katılmak <strong>ve</strong> var<br />
gücümüzle çalışmak zorundayız...<br />
Son 10 yıllık performansımıza baktığımızda<br />
dış ticaret açığımızın yarısının, yani 154<br />
milyar USD’lik tutarın enerji ithalatından<br />
kaynaklandığı görülecektir. <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
ihracatını arttırdığı ölçüde ithalatı da<br />
artmaktadır. Ülkemizin bu kompozisyonu<br />
değiştirmekten başka çaresi yoktur. Bu<br />
kompozisyonun değişmesi için enerji eksenli<br />
sanayileşme <strong>ve</strong> kentleşme politikalarımızın<br />
gözden geçirilmesi şarttır. <strong>Türkiye</strong> OECD<br />
ülkeleri içinde 1000 USD GSYH için 0,38<br />
TEP enerji kullanımı ile rakiplerine göre enerji<br />
yoğunluğu yüksek ülkeler içindedir.<br />
<strong>Türkiye</strong> CO2 salınımı en hızlı artan<br />
ülkelerdendir. Kyoto sonrası sera gazı<br />
azaltma taahhütleri düşünüldüğünde<br />
sektörlerimizi önemli zorluklar<br />
beklemektedir. <strong>Türkiye</strong>’nin muhtelif<br />
büyüme senaryolarına göre yapılan hesaplarda<br />
her yıl en az 12 milyar kWh ek enerjiye<br />
<strong>ve</strong> yılık 4-5 milyar USD yatırıma ihtiyacı<br />
olduğu öngörülmektedir. Bu yatırımların<br />
finansmanı tarifeler <strong>ve</strong> kamu alım garantileri<br />
üzerine kurulmuştur. Öte yandan dağıtım<br />
özelleştirmelerinde ödenen bedeller düşünülürse<br />
<strong>Türkiye</strong> sanayisi orta vadede ucuz enerji<br />
beklentisi içine girmeden rekabetçi olmanın<br />
yollarını bulmalıdır. Başta demir çelik, çimento,<br />
taş toprak işleme gibi enerji yoğun ihracatçı<br />
sektörlerimizde enerji girdi maliyetleri rekabet<br />
denkleminin en çapraşık değişkeni olmaya<br />
devam edecektir.