18.02.2013 Views

AvAnos-KızılırmAK AvAnos YaZarlar BUlUŞMaSI

AvAnos-KızılırmAK AvAnos YaZarlar BUlUŞMaSI

AvAnos-KızılırmAK AvAnos YaZarlar BUlUŞMaSI

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Her üşüyeni gördüğünde sırtındaki paltoyu çıkartıp ona vermiştir; çünkü<br />

Mevlânâ ahlaklıydı. Her zaman iyi bir öğretici oldu. en çok öğrettiği kitap<br />

Mevlânâ’nın ‘Mesnevi’siydi. Bu palto meselesi de Mevlânâ’nın ahlakıydı.<br />

Çünkü Mevlânâ da çok cübbe diktirmiştir. Hem terzisi hem talebesi<br />

olan kişi Mevlânâ’ya “Efendim, çok cübbe diktiriyorsunuz ama hep aynı<br />

model; önü açık. Yaşlandınız, önünü kapalı yapalım da Konya ayazları sizi<br />

üşütmesin” der. Mevlânâ kabul etmez ama talebesi ısrarcı olunca mecburen<br />

nedenini açıklar: “Evladım, niye çok cübbe diktirdiğimi anlamıyor<br />

musun? Bir üşüyen gördüm mü bunu çıkartıp vermem lazım. Sen önünü<br />

kapalı yaparsan belki sıcak tutar ama bunu çıkartıp verene kadar etraftan<br />

görenler olur; yaptığımın sevabı azalır. Önünü açık yap ki kimse görmeden<br />

çıkarabileyim.” akif dedem de aynı metodun adamıydı. Palto alırdı<br />

ama sırtında kalmazdı. Sadece palto değil, evinde eşya da bulunmazdı.<br />

Sabrınızı taşırmadan iki anekdotla sohbetimi bitirmek istiyorum.<br />

Balkan Savaşları sonrasında ‘kılıç artığı’ dediğimiz dedelerimiz edirne’ye<br />

istanbul’a geldiler. Gidecek yerleri olmadığı için de camilere sığındılar.<br />

akif dedem Fatih Camisi’ne gitti. Sütunun dibinde oturan yaşlı karı-kocaya<br />

nereden geldiklerini sordu. arnavutluk’tan, yani kendi memleketinden<br />

geldiklerini öğrenince de dayanamayıp kendi evine getirdi. Hanımına da<br />

şöyle dedi: “Evin sahipleri geldi, biz gidiyoruz. Kileri, mutfağı, yatak odasını<br />

göster, biz hemen gideceğiz.” Yaşlılara 15 gün yetecek kadar yiyecek<br />

bıraktılar ve “bittikçe gelip tamamlarız” diyerek evi terk edip gittiler. Bu<br />

olayı da akif Bey ile röportaj yapmaya giden bir gazeteciden öğrendik.<br />

elbette akif Bey bunları anlatmaz. röportaja giden gazeteci bunu nasıl<br />

öğrendiğini şöyle anlatıyor: “Kapıyı çaldım, bir ihtiyar çıktı. Babası<br />

olamaz; çünkü çoktan öldü diye düşündüm. Kim olduğunu sordum. Bir<br />

Rumeli göçmeni olduğunu söyledi.” Gazeteci, akif Bey yerine bu yaşlı<br />

adamla röportaj yapıyor ve yayınlıyor. Ben de o röportajın yayınlandığı<br />

gazete sayfasına kitabımda yer verdim.<br />

akif dede ulaşılmaz bir ahlak ve karakter sahibi. Bazı gençler “hocam<br />

çıtayı öyle yükselttin ki biz nasıl onun gibi olacağız?” diyorlar. Olamayacağınızı<br />

ben de biliyorum, ben de olamadım ama hiç olmazsa doğrunun<br />

ne olduğunu bilelim ve benzeyebildiğimiz kadar benzeyelim. televizyon<br />

ekranlarında gördüğümüz aykırı insanların örnek olmadığını bilelim. avrupalılar<br />

bizimle “Su akar, Türk bakar” diye dalga geçiyorlar ya, bakmayalım.<br />

Manevi barajlar kuralım. akif nehri de akıp gitmesin; bir baraj yapalım<br />

ve biraz da olsa nasiplenelim. Gönüllerimize güzellikler alalım.<br />

53

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!