ibtida son hali

More documents

Recommendations

Info

ÜSTAT RASİM ÖZDENÖRENLE’LE HASBİHAL diyelim ki yola çıkmışım, şurada herhangi bir şey dikkatini çekince oraya yönelir sizi unutur bir süre sonra arkamızdan yetişir bu defada o hızını kesmez o hızla devam eder giderdi. Dalgınlık değil bu başka bir şey. Dalgın olan Alâeddin’di, benim ikizim. O fiilen dalgındı doğuştan dalgın birisiydi. Yani oralara dalarsak onun dalgınlıklarıyla ilgili… Efsane çapında dalgınlıkları var onunki dalgınlıktı, Cahit’in ki vurdumduymazlık bir bakıma… Biz: O, kendi dünyasında gibiydi yani öyle diyebilir miyiz? Hani,sizlerle beraber bulunuyor aslında ama … Üstat: E bulunuyor da… Mesela ‘’ Cahit niye dergilere yazı göndermiyorsun yahut şiirini?’’ Onun yerine şiirlerini ben aldım, ben Türk sanatı dergisine gönderdim. O dergide tükenmiş. Bende bu ikisinin tam tersine, kaç kişi yola çıktıksa sayarım. Kaç kişiyiz diyelim şuanda hepimiz dışarıya çıktık hep beraber yürüyerek bir yere gidiyoruz, 5 kişiyiz bir de ben 6. Önde olanlara arkada kalanlar kızar biraz yavaş olun arkada kalanlar var! Arkadakileri uyarırım, biraz adımlarınızı hızlı atın… Menzile ulaşıncaya kadar onları güderim ben. Ama onlar farkına varmaz bunun. Çünkü hiç birinin umurunda değil. Benim bu dikkat ettiğim şey hiçbirinin umuruna gelmez, umurunda değil! Bir tek ben umursarım bunu. 3 kişi 5 kişi onların hepsinin sorumluluğunu, yani bana verilmiş bir sorumluluk değil bu; kimsenin bana resmen, hukuken yada ahlaken verdiği bir sorumluluk değil! Ben, kendim rahat edemem sağıma soluma dikkat etmeksizin yürüyemem veya etrafımdaki adamlar, mesela Alaaddinle ikiz olduğumuz için çocukluğumuzun bütün o dönemleri de beraber geçmiştir, Alâeddin yoldan giderken diyelim ki birileri top oynuyor ve top ayağına geldi, o topu süre süre gider beni unutur o top nereye giderse onun arkasından koşar gider, birisine rastlar Alâeddin nereye gidiyorsun? Alâeddin şaşırır bir yere mi gidiyorum bir yere gitmiyorum, bir yere gitmiyorsan hadi şuraya gidelim der onun arkasına takılır oraya gider. Onunla beraberken bir başkası Alâeddin hadi gel seninle sinemaya gidelim der onun arkasına takılır. Onunla sinemaya gider. Yolda bir başkasına rastlasa ya sinemada ne yapacaksın hadi top oynamaya gidelim dese onunla topa gider. Topa giderken bir başkası hadi tiyatroya gidelim der oraya; birisi okula gidelim der… Yani o saat okul saatimi o saatte okulda ne işimiz var demez olur gidelim bize gidelim der onun arkasına takılır gider… Öyle enteresan bir adamdı o da. Bense şey yapmam yani o topa bile ayağımı vurmam! Ben sadece eğer top tehlikeye girecekse ayağımla tutmadığım takdirde oradan duvardan aşağıya düşecekse yahut düşmeyecekse onu kollarım top tehlikeye girmesin diye ayağımla tutar bir tekme falanda atmam. Topu sahiplerine bırakır etrafa da hep dikkat ederim. Cahit’le bir gün şu masada çalışıyoruz, Mavera dergisini çıkarttığımız dönemlerde . Belli bir saatte de büroda olmamız gerekiyor.Vakit yaklaşınca buradan ayrıldık ama sohbetimiz bitmedi bu sokağın adı Dede Efendi Sokak o zaman gene buradayız bunun aşağıya doğru uzantısı Yüksel Caddesine çıkar üst geçidi geçtikten sonra Yüksel Caddesine çıkıyoruz ben kaldığımız yerden devam ettim anlatmaya, Yüksel Caddesini de Ziya Gökalp Caddesi kesiyor o caddede arabaların trafiğinin kesilmesini bekledik. Beklerken Cahit’in elini tuttum dedim ‘’Cahit hiç sesini çıkarmıyorsun deminden beri ‘’ Maverayla ilgili işte şu sayıda şunu yapalım bu sayıda bunu yapalım diye projeleri anlatıyorum daha önce şey yapıyordu olur mu olur ha hı gibi sesler çıkarıyordu bir süre sonra sesi de çıkmıyor. Dedim’’ Sesini çıkartmıyorsun’’ elinden tuttum baktım yabancı birisi dedim ya arkadaş kusura bakma yanımda bir arkadaş vardı dedi ki senin o arkadaşın iki sokak önce seni bıraktı gitti o arada dedi ben yanından geçiyordum bana takıldın, daha doğrusu kendisi bana takılmış. Sen dedi bir şey anlatıyordun 13
AİŞE CAN - MERVE MAHİTAPOĞLU MERYEM SENA ÖZTÜRK anlatmaya devam ettin bende dikkat etmemişim demek yanımda sadece siluetini görüyorum onla beraber uzun uzadıya anlatmışız dedim; ya niye söylemedin dedi ki öyle iştahla anlatıyordun ki kıyamadım. Neyse adamla helalleştik gittik. Adam yanımdan ayrılıyor, Cahit… Ama haber vermeye üşeniyor ve yahut ihtiyaç hissetmiyor. Böyle bir enteresan arkadaş topluluğu… Ali de enteresan bir arkadaştı . O da hiçbir şeyi beğenmezdi mesela yazdığım hikayelerin hiçbirini beğenmezdi mutlaka bir kusur bulurdu. hiç kusurumu bulmadığı bir şeyi hatırlamam. Bense onun en ufak bir kusurunu dahi bulamazdım, hikayeleri mükemmel gelirdi beğenmesem bile Ali çok güzel olmuş ,iyi olmuş falan derdim. O, beğense bile mutlaka bir kusur bulurdu. Şurası böyle olsa daha iyi olur falan kabilinden bazılarını dikkate alırdım bazılarını almaya değmezdi. Mesela ilk yazdığım öyküde 8 - 10 yaşlarında soğuktan üşümüş bir çocuğun hikayesini anlatıyordum .Ali dedi ki ‘’Bu hikayenin sonunda çocuk ölse daha etkili olur bu hikaye’’ bende dedim ki bu hikayenin kurgusu bu çocuğu öldürmeye götürmüyor bizi ,onu yapabilmemiz için bu kurguyu değiştirmem lazım eğer bu çocuğun illa hikayenin sonunda ölmesi gerekiyorsa olayları ona göre tanzim etmemiz lazım dedim ve ikinci hikaye olarak da öyle bir hikaye yazdım. Bu neyi gösteriyor ; bizim bir başka özelliğimizi ortaya koyuyor! Ya, teorisini bilmeden bile ki teori falan bildiğimiz yok… lise 1 öğrencisi ne teorisi bilecek okullarda öğrettikleri öğrendiğimiz ortaokulda işte lise birinci sınıfta zaten henüz ortaokul bilgisiyle oraya gelmişiz okuma birikimimiz fena değildi, Ömer Seyfettin’i hatmetmişim onun dışında bir sürü başka hikayeler, romanlar, düzyazılar okumuşuz onların hepsi bize belli bir fikir veriyor. Nitekim benden başka da bu işin teorisine merak salan kimse olmadı aramızda. Ne Cahit sardı, ne Alâeddin’in merakı vardı ama Alâeddin’de kökende felsefeci olduğu için bu işlere ilgisi vardı. Fakat her şeye rağmen diğer arkadaşlara göre Alâeddin’in eleştirileri vardı Cemal Süreyya’nın Üvercinka * ilk yayınlanan şiir kitabı, onun hakkındaki ilk yazıyı da Alâeddin yazdı Üvercinka değişik güzel veya değişik yeni başlıklı bir yazıydı. Diğer arkadaşların öyle teorik merakları yoktu. Cahit hudayinabitti… Mesela edebiyat öğretmeni Mustafa Ata tanır Cahit’i 3 sene lise sonda edebiyat dersinden sınıfta bıraktı .O da bize ziyarete geldiğinde hocam dedim ‘’Ya Cahit gibi bir adam 3 sene yani Allahtan korkmadın 3 sene bu adamı edebiyat dersinde süründürdün’’ dedi ki’’E öyle diyorsun ama boş kağıt verirdi!’’ bende dedim ki hocam boş kağıt verse bile ya sen dolduraydın yahut kendisini çağırıp ne doldurulması lazım geliyorsa Cahit şuraya şunları yaz dersin olur biterdi bu iş, yok dedi o kadarını da yapamazdık yapmamış yani Cahit’in de böyle bir teorik merakı yoktu. kafasızlığından mı haşa ilgi duymuyor fakülte bitirme tezi… Rilke üzerine bir arkadaş onun şiirlerini Rilke’ye benzetmiş ondan sonra Rilke’ye ilgi duyuyor kendisi ile yapılan bir mülakatta da en çok hangi şairi okudunuz en çok hangisinden etkilendiniz diye sorduklarında en çok diyor Rilke’yi okudum sonra onun arkasından en çok derken diyor dördü beşi geçmez okuduğum şiir ama bitirme tezi de Rilke üzerine o tez şimdi yayımlandı yanılmıyorsam beyan yayınlarından çıktı . Bir gün, Cahit’i üzgün bir şekilde gördüm… Ne oldu Cahit hayırdır dedim tezim dedi , reddedilmiş peki gerekçesi ne? bilimsel bulmadılar bilimsel görmediler tezimi bunda benim bilimsel yapacak bir şeyim yok ki ben Rilke hakkında kendim ne düşündümse onu yazdım sağdan soldan kitap fln kurcalamadım… Cahit dedim işin kolayı var -Alman filolojisinde okuyor Cahit- sizin nasıl olsa fakülte yahut bölüm kütüphanesinde Rilke ile ilgili tonlarca kitap var onları al eline iki satırda üç satırda bir o kitaplardan birine atıfta bulun sayfasını kitabın künyesini yaz sayfası da şudur de hoca gitsin kendisi bulsun araştırsın o kadar tahammülü 14
Page 1: 09 Serdar Demirel 11 Rasim Özdenö
Page 7 and 8: ZEYNEB RABİA GENÇ olduğumuz ilme
Page 9 and 10: AIŞENUR YILMAZ - MERVE MAHİTAPOĞ
Page 11 and 12: SERDAR DEMİREL İstikbal köklere
Page 13: Biz: Binaen aleyh haddimize değil
Page 17 and 18: AİŞE CAN - MERVE MAHİTAPOĞLU ME
Page 19 and 20: 19
Page 21 and 22: AIŞE CAN - MERYEM SENA ÖZTÜRK ke
Page 23 and 24: DR. MUHAMMED ŞERAFETTIN KALAY Dr.
Page 25 and 26: DR. MUHAMMED ŞERAFETTIN KALAY katt
Page 27 and 28: TERCÜME: MERVE MAHİTAPOĞLU - AI
Page 29 and 30: ّ TERCÜME: AIŞE CAN - MERYEM SEN
Page 31 and 32: YASEMIN MISIRLI ni şiar edinmiş s
Page 33 and 34: YASEMIN MISIRLI DUĞU GIBI “ (KIY
Page 35 and 36: MERVE MAHİTAPOĞLU 34
Page 37 and 38: BEYZA NUR GÜLER - AİŞENUR YILMAZ
Page 41 and 42: ٌ BEYZA NUR GÜLER - AİŞENUR YIL
Page 49 and 50: ً ً ً ENES YALMAN القواعد
Page 52: ١٤٣٨ ٣٥ ٠٩ سردار دم

ibtida son hali

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?