03.04.2017 Views

SAHİCİ KALMAK

aylik_mart_2017

aylik_mart_2017

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE<br />

ifadesinin kendi başına bir hakaret<br />

yolu olduğunu görüyoruz. Ama<br />

bunun için kendimizi fazla yormayalım,<br />

çünkü önümüzde çok daha<br />

açık seçik bir örnek var. Edebiyat<br />

tarihinin belki de en sinsi karakteri<br />

olarak bilinen, Othello’daki Iago, bir<br />

keresinde kendini savunurken;<br />

“Gerçekten doğru söylüyorum,<br />

yoksa Türk olayım!”<br />

gibi çevrilebilecek bir laf eder. Hani<br />

bizde sokak ağzında, “Allah belamı<br />

versin ki...” gibi bir argo vardır.<br />

“Yalan söylüyorsam kör olayım!” da<br />

başka bir örnek. İşte aynen onun<br />

gibi, Iago, yemininde “Allah beni<br />

çarpsın!” yerine “Allah beni Türk etsin!”<br />

diyor. Dilimizdeki Shakespeare<br />

çevirilerinde bunun “Yalan söylüyorsam<br />

sünnet etsinler beni!” şeklinde<br />

bulunduğunu da ekleyelim.<br />

Yine aynı oyunda birbiriyle öldüresiye<br />

kavga eden iki adamına Othello;<br />

“Neden kavga ediyorsunuz,<br />

Türk oldunuz da mı bu kadar barbarsınız?!”<br />

diyerek çıkışır. Zira Shakespeare’in<br />

dünyasında barbarlığın<br />

yolu Türk olmaktan geçer! Vahşiliğin<br />

ve kabalığın adıdır Türklük bu<br />

oyunlarda.<br />

Şimdi şu “Türk olmak” meselesine<br />

eğileceğiz. Bu yazının mihenk noktalarından<br />

biri de burası. Ama önce<br />

bir iki örnek daha...<br />

Hamlet, sırdaşı Horatio’ya içini dökerken;<br />

“Talihim Türk olursa...<br />

...Bir tiyatro kumpanyası alır mı<br />

beni?” mealinde bir şeyler geveler.<br />

Burada kilit nokta “talihin Türk<br />

olması.”<br />

Kuru Gürültü adlı komedide ise<br />

Margaret, Beatrice’e;<br />

“Eğer Türk olmadıysan,<br />

hiç kimseye güvenme...” gibisinden<br />

saçma bir laf daha eder.<br />

Bu örneklerin hepsinde de “Türk<br />

olmak” veya “Türk’e dönmek,” talihsizliğe,<br />

kötü şansa, barbarlığa ya<br />

da vahşete işarettir.<br />

Aslında buradaki ifadenin aslı “turned<br />

Turk”tür, ama “Türk döndüsü”<br />

Batı dünyasının çoğu<br />

Müslümanlığı Türkler<br />

üzerinden tanıdıkları<br />

için Türklük İslam’la<br />

eşanlamlı hâle gelmiştir.<br />

İslam medeniyetini<br />

Osmanlı İmparatorluğu<br />

üzerinden gören ve yaşayan<br />

onlarca Batılı millet<br />

için Türk eşittir Müslüman’dır.<br />

Yani onlar<br />

Araplara da, İranlılara<br />

da “Müslüman” derken<br />

“Türk” diyorlardı!<br />

demek biraz garip duruyor. İfade,<br />

geçtiği yere göre, eski Türkçedeki<br />

“mühtedi” anlamına da gelir; yani,<br />

başka bir dinden geçerek, İslam’ı<br />

kabul eden kişilere verilen sıfat.<br />

Ama Shakespeare, hiçbir oyununda<br />

Müslüman ya da İslam kelimesini<br />

kullanmıyor. Bunun yerine “Türk”ü<br />

kullanıyor. İşte zurnanın zırt dediği<br />

yer de burası. Bunu iyi dinleyin:<br />

Sadece Shakespeare için değil, o<br />

dönemki pek çok Batılı için “Türk”<br />

demek “Müslüman” demektir. İngilizler<br />

dâhil, Batı dünyasının çoğu<br />

Müslümanlığı Türkler üzerinden<br />

tanıdıkları için Türklük İslam’la<br />

eşanlamlı hâle gelmiştir. İslam medeniyetini<br />

Osmanlı İmparatorluğu<br />

üzerinden gören ve yaşayan onlarca<br />

Batılı millet için Türk eşittir Müslüman’dır.<br />

Yani onlar Araplara da,<br />

İranlılara da “Müslüman” derken<br />

“Türk” diyorlardı!<br />

Aslında yukarıda sıraladığımız örneklere<br />

bir de bu açıdan bakmak<br />

lazım, yani aslında Shakespeare’in<br />

karakterleri hakaret anlamında<br />

“Türk” derken, “Müslüman;” “Türk<br />

olan” derken de “Müslüman olan”<br />

insanları kastediyorlar. İnsan ırkını<br />

değiştiremez, ama inançlarını değiştirebilir,<br />

bu yüzen de “Türk olmak”<br />

veya “Türk’e dönüşmek,” her<br />

ne kadar mantıksız görünse de yukarıdaki<br />

bilgi ışığında elimizdeki en<br />

mantıklı ifade olarak kalıyor.<br />

Shakespeare’in bunu oyunlarında<br />

başka hiçbir açıklama yapmaksızın<br />

kullanması da şunu gösteriyor ki,<br />

oyunu izleyenler “Türk olmanın”<br />

yani “Türkleşme”nin Müslüman<br />

demek olduğunu şıp diye anlıyor.<br />

Yani İngilizcede o dönemde “Türk<br />

olmak” veya “Türk’e dönmek” şeklinde<br />

çevrilebilecek ifade dile yerleşmiş.<br />

Dileyenler açsınlar büyük<br />

İngilizce sözlükleri baksınlar, o dönemde<br />

ve sonrasında dil dağarcığında<br />

olan bir ifade. Bu kelimenin anlattığı<br />

vakıa eğer defalarca kez vuku<br />

bulmasaydı, bu ifade bu şekilde dile<br />

yerleşir miydi?<br />

Hiçbir şey değilse bile, bu “Türk<br />

olmak” ifadeleri Shakespeare’deki<br />

Türk saplantısını, daha doğrusu<br />

Türkler karşısındaki aşağılık kompleksini<br />

ortaya koymaya yeter.<br />

Peki, Shakespeare neden işi gücü<br />

bırakıp Türkleri böylesine kötü göstermeyi<br />

tercih etmiş?<br />

www.diyanetdergi.com<br />

MART 2017 DİYANET AYLIK DERGİ 67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!