03.04.2017 Views

SAHİCİ KALMAK

aylik_mart_2017

aylik_mart_2017

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DİN VE HAYAT<br />

sözü ibadetlerin insanı hayatın tüm<br />

alanlarında ihsana ulaştıran boyutunu<br />

gözler önüne sermektedir. Allah<br />

Rasulü’nün “İhsanı” “Allah’tan, O’nu<br />

görüyor gibi korkmandır.” (Müslim,<br />

İman, 7.) şeklinde tarif etmesi ibadetlerin<br />

insana kazandırdığı değerin nişanesidir.<br />

Diğer taraftan gerek Kur’an gerekse<br />

hadislerde ibadetlerle ahlaki değerler<br />

bir arada zikredilmiş böylece<br />

ibadetlerin ahlaki olgunluğa vesile<br />

olması ve değer üretmesine özellikle<br />

vurgu yapılmıştır. Bu çerçevede<br />

Cenab-ı Hak, iman esaslarına tam<br />

manasıyla inanmayı; namaz, zekât<br />

gibi temel ibadetleri eksiksiz yerine<br />

getirmeyi; toplumun muhtaç<br />

kesimlerine sevdiği maldan ikram<br />

etme, sözünde durma, sabretme gibi<br />

erdemlerle mücehhez olmayı gerçek<br />

iyilik (Bakara, 2/177.) olarak ifade<br />

ederek iman ve ibadetin ahlak olarak<br />

hayata yansımasını emretmiş, ancak<br />

bunu başarabilenlerin muttaki<br />

olabileceğini belirtmiştir. Bir başka<br />

ayet-i kerimede de insanın çok<br />

hırslı ve sabırsız olduğu, başına bir<br />

bela musibet geldiğinde figan ettiği,<br />

iyiliklere mazhar olup, nimet ve<br />

lütuflarla karşılaştığında cimrileştiği<br />

zikredilmekte ancak namazlarını güzelce<br />

eda edenlerin böyle davranmayacağı<br />

anlatılmaktadır. (Mearic, 70/19-<br />

22.) Böylece namazın insana kattığı<br />

değere işaret edilmektedir. Sevgili<br />

Peygamberimiz de, “Cehennemden<br />

kurtaracak ve cenneti kazandıracak<br />

bir şey öğrenmek istiyorum, diyen<br />

bir sahabiye, “Allah’a şirk koşmadan<br />

ibadet etmeye devam et, farz namazı<br />

kıl, farz olan zekâtı ver, ramazan orucunu<br />

tut, insanların sana davranmasını<br />

istediğin şekilde onlara davran,<br />

insanların sana davranmasını istemediğin<br />

şekilde onlara davranmayı<br />

terk et!” (İbn Hanbel, VI, 384.) diyerek<br />

ibadetlerle insanın davranışları arasındaki<br />

ilişkiyi önemle belirtmiştir.<br />

Allah Rasulü (s.a.s.) namaz, oruç gibi<br />

en temel ibadetlerden bahsederken<br />

ibadet-ahlak ilişkisine özellikle vurgu<br />

yapmış, ibadetlerin ahlaklı bireyler<br />

yetiştirmedeki rolüne değinmiştir.<br />

Namazın her türlü hayâsızlıktan<br />

ve kötülükten alıkoyacağını (Ankebut,<br />

29/45.) düşünen Allah Rasulü nehir<br />

metaforunu kullanarak, kapısının<br />

önünden geçen nehirden beş vakit<br />

yıkanan kişide nasıl hiçbir kir, pas<br />

kalmaz ise günde beş vakit namaz<br />

kılan insanda da kötü huy ve kötü<br />

ahlaki özelliklerin kalamayacağını<br />

(Buhari, Mevakitü’s-salât, 6; Mesacid ve<br />

mevziu’s-salât, 283.) anlattığı hikâye bu<br />

ilişkiyi çok veciz bir şekilde özetlemektedir.<br />

Sevgili Peygamberimiz,<br />

orucun takvaya ulaştırabilmesi (Bakara,<br />

2/183.) oruçluyu her türlü nefsani<br />

ve şehevi isteğe karşı kalkan<br />

olarak koruyabilmesi için oruçlunun<br />

kötü söz söylememesi, bağırıp çağırmaması,<br />

kimseyle kavga etmemesini<br />

(Buhari, Savm, 2.) şart koşmuş, oruçlu<br />

iken yalan konuşan ve yalancı şahitlik<br />

yapan kişilerin aç kalmasına<br />

Allah’ın ihtiyacı olmadığını (Buhari,<br />

Savm, 8; Buhari, Savm, 20.) ifade etmiştir.<br />

O böylece oruç ibadetinin<br />

ahlaken yücelmeye olan katkısını<br />

göstermiştir.<br />

İbadetlerin ahlaka etkisi ve insanı<br />

tüm hayatında ihsana götürmeye<br />

matuf bu örneklem ve anlatımlardan<br />

sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) ibadetlerini<br />

ahlakına yansıtamayan, ibadetlerle<br />

hayatına değer katamayanları<br />

müflis tüccara benzetmiştir. O,<br />

bir gün arkadaşlarına “Müflis kimdir,<br />

biliyor musunuz?” diye sormuş, onlar<br />

da “müflis parası ve malı olmayan<br />

kimsedir.” diyerek cevap vermişlerdir.<br />

Bunun üzerine Hz. Peygamber<br />

şöyle buyurmuşlardır; “Gerçek müflis,<br />

kıyamet günü namaz, oruç ve<br />

zekât ibadetlerini ifa etmiş olarak<br />

gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş,<br />

buna iftira etmiş, şunun malını yemiş,<br />

bunun kanını dökmüş ve şunu<br />

dövmüştür. Bunun üzerine iyiliklerinin<br />

sevabı alınır şuna, buna verilir.<br />

Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları<br />

biterse, hak sahiplerinin günahları<br />

da kendisine yüklenir. Sonra<br />

da cehenneme atılır.” (Müslim, Birr ve<br />

Sıla, 59.) İşte gerçek iflas eden kişi budur.<br />

Bu konudaki başka bir örnekte<br />

de Allah Rasulü, namazı, orucu ve<br />

sadakasının çokluğuyla meşhur olan<br />

bir kadının konuşmalarıyla ve söylediği<br />

sözlerle komşularını incitmesinden<br />

dolayı cehennemlik olduğunu<br />

(İbn Hanbel, II, 440.) ifade etmektedir.<br />

Allah Resulünün hayatında bu kabil<br />

örnekler oldukça fazladır. Bu örnekler<br />

göstermektedir ki namaz, oruç,<br />

zekât, hac gibi en temel ibadetleri<br />

yerine getiren ancak bu ibadetlerin<br />

hikmetini idrak etmeyip ahlakına<br />

yansıtamayan böylece kul hakkı yiyen,<br />

insanların samimi dini duygularını<br />

sömüren, emanete ihanet eden,<br />

vatanına, milletine, dinine hainlik<br />

yapanları da Yüce Yaratıcı’nın katında<br />

elim bir azap beklemektedir.<br />

Sonuç olarak; bütün şartları yerine<br />

getirilerek ve içerdiği hikmet ve<br />

manaları bizzat duyularak ve hissedilerek<br />

yapılan ibadetler, insanı<br />

hem dünya hem de ahiret hayatında<br />

gerçek mutluluğa götürür. Bilinçli,<br />

olarak Yüce Allah’ın huzurunda<br />

olduğunu hisseden insan, daima<br />

onun kontrolünde bulunduğunu<br />

düşünerek, hayatını onun emir ve<br />

yasakları, helal ve haramları çerçevesinde<br />

düzenler. Böylece ibadetler<br />

insanın sadece Yüce Yaratıcı ile olan<br />

ilişkilerini değil, aynı zamanda diğer<br />

insanlarla olan ilişkilerini de olumlu<br />

yönde etkiler. Bu şuurla yapılan ibadetler<br />

insanı dini hayattaki en yüksek<br />

derece olan “ihsan” mertebesine<br />

ulaştırır. (Koca, Ferhat, “ibadet”, İslam’a<br />

Giriş, Ana Konulara Yeni Yaklaşımlar, 263,<br />

DİB, 2006.)<br />

72 DİYANET AYLIK DERGİ MART 2017<br />

DiyanetDergisi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!