Tanrıların Arabaları
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
mumyalamayı öğretebilecek türden değildir.<br />
Helvvan'ın 9 kilometre kadar ötesinde, hepsi birinci ve ikinci sülâleye ait olan 5000 kadar irili<br />
ufaklı mezar vardır. Bu mezarlar mumyalama sanatının 6000 yıl önce bilindiğini ve uygulandığını<br />
gösterirler.<br />
Profesör Emery, 1953 yılında Kuzey Sakkara'daki eski mezarlıkta birinci sülâle firavunlarından<br />
birine (Vadyis olduğu kuvvetle sanılmaktadır] ait olan geniş bir mezar bulmuştu. Ana mezardan ayrı<br />
olarak üç sıra halinde dizilmiş 72 mezar daha vardı. Bunlarda, krallarına yeni hayatında hizmet etmek<br />
isteyen hizmetçiler gömülüydü. 64 genç adam ve 8 genç kadının gövdeleri üzerinde en ufak bir şiddet<br />
izi yoktu. Yani bu insanlar çevrelerine duvar örülmesine hiç bir şekilde karşı çıkmamışlardı. Neden?<br />
Bu durumun en tanınmış ve basit açıklaması, mezarın ötesindeki ikinci bir hayata inandıklarıdır.<br />
Firavun'un yanına altın ve mücevherler den başka, ikinci bir hayata hazırlık olarak yemek, yağ ve<br />
baharat konulması bu inancın gücünü göstermektedir. Eski Mısır'da mezarlar, soyguncuların dışında<br />
daha sonraki firavunlar tarafından da açılırdı. Böyle durumlarda, ikinci hayat için konulan<br />
yiyeceklerin dokunulmamış olduğu görülürdü. Başka bir deyişle, ölü, onları ne yemiş, ne de başka<br />
bir dünyaya götürmüş olurdu. Bunun üzerine firavunlar mezarı yine kapattırır ve eskileri alarak yeni<br />
yiyecekler koyarlardı. Daha sonra da hırsızlara karşı türlü tuzaklar kurulurdu. Bütün bunlar eski<br />
Mısırlıların ölülerin hemen değil, uzak bir gelecekte dirile çeklerine inandıklarını göstermektedir.<br />
1954 haziranında, yine Sakkara'da hiç dokunulmamış bir mezar bulunmuştu. Mezar odasında, bir<br />
kutu içinde altın ve mücevherler kondukları gibi duruyorlardı. 9 haziran günü Dr. Goneim lahiti<br />
törenle açtı. Lahit'te hiç bir şey yoktu! Kesinlikle hiç bir şey... Mumya bütün mücevherleri dururken<br />
çürüyüp gitmiş miydi?..<br />
Moğolistan sınırının doksan kilometre kadar ötesinde Sovyet bilim adamı Rodenko, Kurgan V<br />
adıyla bilinen mezarı bulmuştu.<br />
Mezar, içi tahta kaplı, kayalık bir tepe biçimindeydi. İçerisi tamamen buzla doluydu; böylece<br />
mezar odalarındaki her şey donmuş bir halde korunmuştu. Odalardan birinde mumyalanmış bir kadın<br />
ve erkek cesedi vardı. İkisinin de yanına gelecekteki hayatlarında ihtiyaç duyabilecekleri şeyler<br />
konulmuştu: Kaplar içinde yiyecekler, elbiseler, mücevherler ve müzik aletleri. Buzlar çıplak<br />
mumyalar dahil her şeyi kusursuz biçimde korumuşlardı. Bilginler b\f başka odada geniş bir<br />
dikdörtgene rastladılar. Dikdörtgenin içinde her birinin ortası resimlerle süslü altışar karelik dört<br />
sıra vardı. Dikdörtgen bir bütün olarak, Ninova'daki Asur sarayında bulunan taş oymanın kopyası<br />
gibiydi!<br />
Karelerin ortasına çizilmiş resimler, kafaları, karmakarışık boynuzlu, sırtları kanatlı yaratıkların<br />
göğe doğru yükselişlerini gösteriyordu...<br />
Moğolistan'daki kalıntıları ruhsal dönüşle bağdaştırmak imkânsızdır. Mezarlardaki dondurma<br />
odaları -duvarların tahtayla kaplanmış olması ve içerdeki buz yığınları bu nitelemeyi gerektiriyorruhun<br />
ve dünyanın ötesindedir; başka amaçlar için hazırlanmıştır. Eski insanların, bu biçimde<br />
hazırlanmış cesetlerin, ileride dirilmelerini mümkün kılacak duruma geleceklerini nereden<br />
öğrendikleri sorusu akla takılmıyor mu?<br />
Çin'de Wu Çuan köyünde içinde 17 erkek ve 24 kadın iskeleti bulunan, 15 metreye 13 metre<br />
boyutlarında dikdörtgen bir mezar vardır. Buradaki iskeletler üzerinde de herhangi bir şiddet izi<br />
görülmemektedir. And Dağlarında buzul mezarları, Sibirya'da buz mezarları, Çin'de,