03.04.2017 Views

Tanrıların Arabaları

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ben, nükleer patlamanın, bilinmeyen bir uzay gemisinin enerji pilinin patlaması sonucu ortaya<br />

çıktığını ileri sürenlerin görüşüne katılıyorum. Garip bir görüş mü? Belki, ama hiç olmazsa imkânsız<br />

değil.<br />

Tunguska göktaşı hakkında raflar dolusu kitap vardır. Ancak en önemli bilgilerden biri, patlama<br />

merkezindeki radyoaktivitenin, bugün bile, başka yerlerde olduğundan iki kere fazla olduğudur.<br />

Ağaçların ve yaş çemberlerinin dikkatlice incelenmesi, radyoaktivitenin 1908'den sonra gözle<br />

görülür biçimde arttığını doğrulamaktadır.<br />

Bu olay -ve başkaları- hakkında tek ve kesin bir bilimsel delil ortaya konuncaya kadar hiç<br />

kimsenin, hem de neden göstermeksizin birtakım açıklamaları reddetmeye hakkı yoktur. Güneş<br />

sistemimizdeki gezegenler hakkında bildiklerimiz çok kolay anlaşılır türdendir: Bizim anladığımız<br />

biçimde hayat, o da kısıtlı miktarlarda; yalnızca Merih'te gelişebilir. İnsan, hayatı kendi aklının<br />

yarattığı teorik bir sınıra hapsetmiştir. Bu sınırın adı ekosferdir. Güneş sistemimizde yalnız Dünya,<br />

Venüs ve Merih ekosferin sınırına girerler. Bununla birlikte hayatın, yalnız bizim anladığımız<br />

biçimde olmayacağını, bilinmeyen hayat türlerinin gelişmek için bambaşka koşullar arayabileceğini<br />

unutmayalım.<br />

1962 yılına kadar Venüs'te hayat olduğuna inanılıyordu. Mariner M'nin Venüs'e 33.789 kilometre<br />

yaklaşarak yolladığı bilgiler bu gezegeni de kural dışı bıraktı. Mariner ll'den gelen raporlar,<br />

Venüs'ün aydınlık ve karanlık yanlarındaki yüzey ısısının 420 derece santigrad olduğunu bildiriyordu.<br />

Böyle bir ısıda su bulunması imkânsızdı; ancak erimiş metallerden oluşan gölcükler bulunabilirdi.<br />

Böylece Venüs'ü Dünya'nın ikiz kardeşi olarak niteleyen düşünce de, kökten yıkılmış oldu. Bununla<br />

birlikte, yüzeyde bulunan karbonla karışık hidrojenin her türlü bakteri için yetişme ortamı<br />

olabileceği inancı yerleşti.<br />

Yakın zamanlara kadar bilginler Merih'te hayat olmasının düşünülemeyeceğini ileri sürüyorlardı.<br />

Ne var ki bir süredir bu iddia 'zorlukla düşünülebilir' biçimini almıştır, çünkü Mariner IV'ün başarılı<br />

Merih seferi, istesek de istemesek de Merih'te hayat olabileceğini ortaya koymuştu. Hatta komşumuz<br />

Merih'in sayısız bin yıl önce bir uygarlık barındırmış olması bile mümkündür. Her durumda da<br />

Merih'in ayı olan Phobos özel bir dikkat ve inceleme gerektirir. Merih'in iki ayı vardır: Phobos ve<br />

Deimos (Yunanca anlamları Korku ve Dehşet)tir. Bunlar, Amerikan astronomi uzmanı Asaph Hail<br />

tarafından 1877'de keşfedilmeden önce de biliniyorlardı. 1610 yıllarında Johannes Kepler, Merih'in<br />

yanında iki uydu bulunduğundan kuşku duyuyordu. Capucine rahibi Schyrl, Merih aylarını bir iki yıl<br />

daha önce gördüğünü ileri sürmüştü, ancak yanılmış olmalıydı, çünkü çağının optik araçlarıyla<br />

Merih'in çok ufak uydularını görmesine imkân yoktu. Jonathan Swift, «Gülliver'in Seyahatleri »nin<br />

üçüncü bölümünü oluşturan «Laputa ve Japonya'ya bir Seyahat» adlı kitabında, Merih aylarını akıl<br />

almaz biçimde anlatır, üstelik büyüklüklerini ve yörüngelerini de verir. Bu parça üçüncü bölümden<br />

alınmadır: (Laputa astronomları) zamanlarının büyük kısmını bizimkinden kat kat üstün teleskoplar<br />

yadımıyle gök cisimlerini incelemekle geçiriyorlar. En büyük teleskoplarının boyu bir metreyi<br />

aşmıyorsa da, bizim metrelerce uzunluktaki teleskoplarımızdan daha çok büyütüyor ve yıldızları daha<br />

temiz gösteriyor. Bu avantaj onlara Avrupalı astronomlardan daha çok şey keşfetmelerini sağlıyor.<br />

10.000 yıldızlık bir katalog yapmışlar ,oysa bizim en büyük katalogumuzda en çok bu sayının üçte<br />

biri kadar yıldız kayıtlı. Aynı şekilde Merih'in çevresinde dönen iki uydu keşfetmişler. Bunlardan<br />

içeride olanı, asıl gezegenin merkezinden üç çap, dışarıda olanı ise beş çap uzaklıkta. Birincisi Merih<br />

çevresindeki turunu on, ikincisi yirmi bir buçuk saatte tamamlıyor; öyle ki dönme sürelerinin karesi,<br />

Merih'in merkezinden olan uzaklıklarının küpüyle orantılı oluyor, Bu da onların, öteki gök

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!