Pharma Mayıs Haziran 2018
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
May - June <strong>2018</strong>
2 <strong>Pharma</strong><br />
Publisher<br />
H. Ferruh IŞIK<br />
on behalf of<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
General Manager<br />
Mehmet SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
Editor<br />
Yüksel EKİNCİ<br />
yuksel.ekinci@img.com.tr<br />
Graphic & Design<br />
Fırat Bayram<br />
firat.bayram@img.com.tr<br />
Foreign Relations Manager<br />
İsmail ÇAKIR<br />
ismail.cakir@img.com.tr<br />
Graphic / Printing Officer<br />
Tayfun AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
Social Media<br />
Yüksel EKİNCİ<br />
yuksel.ekinci@img.com.tr<br />
Corporate Communication Manager<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
Finance Manager<br />
Mustafa AKTAŞ<br />
mustafa.aktas@img.com.tr<br />
Subscription<br />
İsmail ÖZÇELİK<br />
ismail.özcelik@img.com.tr<br />
Advertising Coordinator<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Bursa Branch<br />
Ömer FARUK GÖRÜN<br />
fgorun@ihlas.net.tr<br />
Buttim Plaza D Blok Kat: 4<br />
No: 12/67 BURSA<br />
Tel: 224 211 44 50<br />
Head Office<br />
Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş<br />
Merkezi B Blok No:1 Kat:4 / Güneşli-<br />
Bağcılar / İstanbul<br />
Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212<br />
604 50 51<br />
Printing<br />
İhlas Gazetecilik A.Ş<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.İhlas<br />
Plaza NO: 11/A 41<br />
Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />
Tel: 0 212 454 30 00<br />
İMG - <strong>Pharma</strong> dergisinde<br />
yer alan makalelerdeki fikirler<br />
yazarlarına aittir.<br />
Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />
verene aittir. İMG - <strong>Pharma</strong> dergisinin bütün<br />
yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik İç<br />
Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak<br />
gösterilmeden yayınlanamaz.<br />
İçindekiler<br />
6<br />
BeautyIstanbul 2019 fuarı tanıtımları tüm dünyada hızla<br />
devam ediyor<br />
Promotions of BeautyIstanbul 2019 Exhibition continuing<br />
in different platforms worldwide<br />
12<br />
Geleceğin Eczacılığı Eskişehir’de<br />
tartışıldı<br />
<strong>Pharma</strong>ceutıcs of the Future Was<br />
Dıscussed in Eskişehir<br />
17<br />
Parkinson hastalığı kapsamında 13 ilde<br />
bilgilendirme etkinlikleri düzenlendi<br />
İnfo meetıngs organızed ın 13 cıtıes to<br />
raıse awareness of parkınson’s dısease<br />
28<br />
Yılın ürünleri açıklandı<br />
Yılın Seçilmiş Ürünü Awards were announced<br />
40<br />
Endometriozis, kadınlarda kronik ağrı ve<br />
kısırlığın en önemli nedenlerinden biri<br />
46<br />
ISTUSAD, İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde<br />
Toplandı<br />
ISTUSAD, Meeting in Istanbul Cerrahi<br />
Hospital
İLAÇ<br />
SİZSİNİZ…<br />
Bu ay çok özel bir sayıyla karşınızdayız<br />
Öncelikle hastalarımızın şifa bulması yolunda; ilacın<br />
üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar her<br />
aşamasında emeği olan, sorumluluk alan ve büyük<br />
katkıları olan tüm eczacılarımızın Eczacılar Gününü<br />
kutluyoruz<br />
Geçtiğimiz günlerde hayatımızı çok yönlü etkileyen hastalıklardan Dünya Parkinson Günü kapsamında<br />
düzenlenen bir etkinliğe katılarak parkinson hastalarıyla tanışma ve konuşma fırsatı buldum. Bunlardan biri<br />
bizim dergimiz adına önemli bir isim olan Beyhan Akgül. Hastalığı vücut bulmadan önce dergimizin İngilizce<br />
çevirilerini yaparak sizlere ulaşmamızda bizlere yardımcı oluyormuş. Sevgiler… Kendisiyle konuşmamızda<br />
ilaçsız tedaviyle hastaların desteklenmesine vurgu yaparak bu tür aktivitelerin desteklenmesi gerektiğini<br />
önemine dikkat çekti. Akgül, sadece ilaç kullanarak, hastalığın üstesinden gelemediklerini, titremeler,<br />
konuşma ve yürüme bozukluklarının üstesinden ise şarkı söyleyerek geldiklerini ifade etti. Parkinson<br />
hastaları, etkinlikte sergiledikleri performansla da ilaçsız tedavi yöntemlerinin daha fazla desteklenmeye<br />
ihtiyacı olduğunu göstermiş oldular.Aynı zamanda bu etkinlikte, insan hayatını etkileyen her hastalığın ilk ve<br />
en etkili tedavi yönteminin inanç, destek ve umut olduğuna bir kez daha şahit oldum.<br />
İlaç, evet iyileşmek için gerekli, belki de hammadde... Ama birbirimize olan desteğin ilaçtan daha büyük<br />
etkiye sahip olduğu tartışılamaz.<br />
Kısaca “İlaç sizsiniz” hayatınızı güzelleştirmek, sorunların üzerinden gelmek sizin ve sizden her daim<br />
desteğini esirgemeyen yakınlarınızın elinde. Düzenli bir hayat, düzenli bir tedavi ve ilaç dışı uygulamalarla<br />
hayatınıza üzülerek değil yeni heyecanlarla mutlu bir şekilde devam edebilirsiniz. Diğer hastalıklarda da<br />
uygun olan, moral verici ve destekleyici tüm faaliyetlerin çoğalması ve desteklenerek herkese ulaşması<br />
dileğimizle…<br />
Keyifli okumalar…<br />
FROM<br />
THE<br />
EDITOR<br />
Cennet Yüksel Ekinci<br />
<strong>Pharma</strong> 3
ULUSLARARASI 1. LİDER ECZACI VE DENEYİM YARIŞMASI’NI<br />
KAÇIRMAYIN!<br />
Uluslararası platformda daha önce farklı ülkelerden gelen eczacılarımızın katılımı ile gerçekleşen “L’Oreal Aktif<br />
Kozmetik Yarışması” bu sene ilk kez ulusal ve uluslararası platformda İstanbul’da Pharmetic & L’Oreal önderliğinde<br />
gerçekleşecek.<br />
Lider eczacılarımızın paylaşım platformu olan bu yarışmada en iyiler seçilecek. Yarışma seremonisi Uluslararası<br />
Geleceğin E Hali’nde, Avrupa’dan katılımcılarla 29 Eylül <strong>2018</strong>’de gerçekleşecektir.<br />
Son başvuru tarihi 31 <strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong>’dir.<br />
DO NOT MISS<br />
INTERNATIONAL 1st<br />
LEADER PHARMACY<br />
SERVICE AND EXPERIENCE<br />
COMPETITION!<br />
“L’Oreal Active Cosmetic Competition” will take place on the<br />
national and international platform under the leadership of<br />
Pharmetic & L’Oreal in Istanbul for the first time this year with the<br />
participation of pharmacists from different countries on the international<br />
platform.<br />
The best ones will be chosen in this contest, the platform of our leading<br />
pharmacists. The competition ceremony will take place on 29th of September,<br />
<strong>2018</strong> with attendees from Europe, at the International Geleceğin E Hali, The Largest<br />
<strong>Pharma</strong>ceutics Meeting.<br />
The final application date is 31th of May <strong>2018</strong>.<br />
4 <strong>Pharma</strong>
BeautyIstanbul 2019 fuarı tanıtımları tüm dünyada<br />
hızla devam ediyor<br />
Beauty Istanbul fuarını organize<br />
eden IPEKYOLU Fuarcılık ekibi,<br />
<strong>2018</strong> Ocak ayından itibaren, tüm<br />
dünyadan alıcı ve ziyaretçilerin<br />
dikkatini Beauty Istanbul fuarına<br />
çekmek için büyük bir özveri ve<br />
çabayla çalışıyor.<br />
6 <strong>Pharma</strong>
Promotions of BeautyIstanbul 2019 Exhibition<br />
continuing in different platforms worldwide<br />
Since beginning of January<br />
<strong>2018</strong>, team of IPEKOLU<br />
Exhibitions, organisers of<br />
BeautyIstanbul exhibition,<br />
is putting in most effort to<br />
attract buyers-visitors all<br />
around the world.<br />
<strong>Pharma</strong> 7
Beauty Istanbul fuarı tanıtımlarına Ocak ayında<br />
düzenlenen Katar roadshow’u ile başlandı. İpekyolu<br />
fuarcılık ekibi Doha’da organize edilen Türk-Katar İş<br />
Forum’unda kozmetik, ilaç, perakende sektörlerinden<br />
Katarlı iş insanlarıyla bir araya gelerek, sektör<br />
profesyonellerini Beauty Istanbul fuarına davet etti.<br />
Ocak ayı sonunda Dubai’de düzenlenen sağlık fuarında,<br />
Ortadoğu ve çevresinden özellikle profesyonel güzellik<br />
sektöründen binlerce iş insanı ve potansiyel alıcıyla<br />
görüşülüp, Beauty Istanbul fuarı tanıtıldı.<br />
1 Şubat tarihinde, Beauty Istanbul fuarı Paris, Fransa’da<br />
aerosol ve ambalaj sektörlerinden alıcılar ile buluştu.<br />
Şubat <strong>2018</strong>’in ilk haftalarında Ipekyolu ekibi Beauty<br />
Istanbul fuarını Kuveyt’te düzenlenen fuarda Kuveyt ve<br />
körfez bölgesinden yüzlerce ithalatçı ve distribitör ile<br />
buluşarak, OIC ülkelerine tanıttı.<br />
Yine aynı haftalarda, Beauty Istanbul Moskova’da<br />
düzenlenen önemli bir gıda fuarında potansiyel<br />
perakende sektöründen alıcılara tanıtıldı.<br />
Kozmetik sektöründeki trendleri takip ederek,<br />
stratejisini belirleyen İpekyolu ekibi, Nürnberg,<br />
Almanya’da düzenlenen fuarda yer alarak Beauty<br />
Istanbul fuarını doğal kozmetik ürünleri alıcılarına<br />
tanıttı.<br />
Şubat ayı ortasında Dubai’de düzenlenen ve yüzlerce<br />
perakendeci, distribütörün yer aldığı gıda fuarında<br />
Started with a roadshow in Qatar by mid January,<br />
Ipekyolu Exhibitions team met and invited a lots of<br />
Qatari businessmen working in the field of in cosmetics,<br />
pharma, retail catagories to BeautyIstanbul in Turkish-<br />
Qatar business forum in Doha.<br />
End of January, during the Healtcare exhibition,<br />
thousands of business people, potential buyers,<br />
specially in the field of professional beauty from Middle<br />
East and around invited to BeautyIstanbul.<br />
1st day of February, BeautyIstanbul was presented to<br />
aeresol and packaging category buyers in Paris, France<br />
By the beginning of February <strong>2018</strong>, BeautyIstanbul team<br />
presented Beauty Istanbul to OIC countries and meet<br />
hundreds of importers and distributers from Kuwait and<br />
Gulf region exhibition in Kuwait.<br />
First week of February BeautyIstanbul also was<br />
promoted to potential retail buyers in Moscow during an<br />
important food show.<br />
BeautyIstanbul was presented to natural cosmetics<br />
buyers from all over the world in Nurnberg, Germany<br />
by mid February. The same time Belarussian business<br />
people invited to BeautyIstanbul during Turkish-<br />
Belarussian business forum in Minsk.<br />
Again mid February, BeautyIstanbul presented to tens<br />
of thousands of retail – mass market buyers, disributers<br />
coming from all over the world, during food event in<br />
Dubai.<br />
Ecowas countries summit in Istanbul, February<br />
22nd-23rd was an important platform to invite<br />
potential buyers from more than West African buyers,<br />
georaphically an important focus of BeautyIstanbul in<br />
terms of visitors.<br />
BeautyIstanbul team participated congress of cosmetics<br />
scientist in Antalya, Turkey in February and resented<br />
information about the exhibition to researcher<br />
devolopment people, formulators, and purchasing<br />
managers.<br />
End of February , BeautyIstanbul team met with<br />
potential professional beauty people in London.<br />
Panama City, was one of the interesting and<br />
important place where BeautyIstanbul team met and<br />
attracted a lots of buyers-visitors from more than 30<br />
countries Central American and Caribbean region,<br />
including Ecuador, Peru, Colombia, Costa Rica,<br />
Guatemala, Dominic Republic, Barbados, Surinam<br />
etc. These regions are one of the main focus areas<br />
of BeautyIstanbul in terms of visitors, and planning<br />
a hosted buyer program as well to host buyers from<br />
Central – South American countries and Caribbean.<br />
Days after Panama also Ecuador and Costa Cira<br />
capitals, Qito and San Jose visited and met with several<br />
associations and chambers of commerces and they<br />
have been briefed about Beauty Istanbul. Final stop of<br />
Central American tour was Guadalajara city Mexico,<br />
8 <strong>Pharma</strong>
Beauty Istanbul tanıtıldı. Tüm potansiyel<br />
ziyaretçi ve katılımcılarına ulaşmayı<br />
hedefleyen İpekyolu ekibi, hedef<br />
kitlesine ulaşabileceği tüm fuarlarda<br />
aktif bir şekilde yer almayı etkili bir<br />
taktik olarak kullanıyor.<br />
Şubat ayı sonunda ise Beauty Istanbul<br />
fuarı Londra’ güzellik sektöründeki<br />
profesyonellere tanıtıldı.<br />
Panama, Ipekyolu ekibi için önemli<br />
ülkelerden biri. Panama’da Beauty<br />
Istanbul, Orta Amerika ve Karayip<br />
bölgesinde yer alan Ekvador, Peru,<br />
Kolombia, Kosta Rika, Guetemala, Dominik Cumhuriyeti,<br />
Barbados, Surinam gibi 30 dan fazla ülkeden alıcı<br />
ve ziyaretçiye tanıtıldı ve oldukça ilgi çekti. Bu bölge<br />
ve ülkeler Beauty Istanbul fuarının ziyaretçi, hosted<br />
buyer programı için odaklandığı Güney Amerika gibi<br />
ana lokasyonlar içinde yer alıyor. Panama’dan sonra<br />
Ekvador ve Kosta Rika’nın başkentleri, Qino ve San<br />
Jose ziyaret edilerek birçok önemli ve başarılı işlere<br />
imza atan dernek, ticaret odasıyla görüşüldü, Beauty<br />
Istanbul ile ilgili brif verildi. Orta Amerika turunun son<br />
durağı Guadalajara, Meksika’ydı ve burada düzenlene<br />
perakende etkinliklerinde Beauty Istanbul ile ilgili<br />
bilgiler yüzlerce sektör alıcıyla paylaşıldı.<br />
Mart ayı Beauty Istanbul tanıtımları Romanya ve Ukrayna<br />
arasında yer alan olan Moldova Cumhuriyeti’nde başladı.<br />
Daha sonra Düsseldorf, Almanya’da düzenlenen<br />
etkinliklerde kuaför ve güzellik profesyonelleriyle<br />
buluşan Beauty Istanbul, aynı zamanda Türkiye’ye<br />
gelen profesyonel ziyaretçileri de hedef kitlesine alarak,<br />
İstanbul’da düzenlenen çeşitli karşılıklı iş forumlarında<br />
Ürdünlü ve Yemenli iş insanlarına tanıtıldı.<br />
Mart ortasında Bolonya, İtalya’da düzenlenen<br />
fuar, Ipekyolu ekibinin en önem verdiği etkinlikler<br />
arasında yer alıyordu ve büyük bir ekiple fuar boyunca<br />
dünyanın birçok ülkesinden binlerce potansiyel alıcı<br />
ile görüşülerek, Beauty Istanbul fuarı tanıtıldı. Fuar<br />
boyunca, fuar alanı ve önemli bağlantı noktalarında<br />
billboardlar satın alınarak, Beauty Istanbul fuarı büyük<br />
bir bütçeyle kozmetik sektörü profesyonellerine tanıtıldı.<br />
Aynı tarihlerde, Dubai’de Beauty Istanbul<br />
dermokozmetik sektörü profesyonelleriyle buluştu.<br />
Mart ayı sonunda Moskova’da özel etiketli ürünler<br />
sektöründen alıcılar Beauty Istanbul fuarına davet edildi.<br />
Tanıtım çalışmaları Plovdiv- Bulgaristan, Kuala Lumpur-<br />
Malezya, Şangay- Çin, Kiev- Ukrayna ve Mumbai-<br />
Hindistan olarak devam etti.<br />
Nisan ayı tanıtımlarına Malezya’da düzenlenen Helal<br />
Kozmetik fuarında başlanarak, İtalya’da parfüm<br />
sektörü profesyonelleriyle görüşülmesiyle devam<br />
edilirken, Almaty-Kazakistan, Villnius- Litvanya ve<br />
Porto- Portekiz’de güzellik sektörü profesyonelleriyle<br />
where information presented to hundreds of buyers<br />
during a retail event.<br />
Moldova, the small country between Romania and<br />
Ukraine, was another country where BeautyIstanbul<br />
promoted beginning of March <strong>2018</strong><br />
After meeting with hair and beauty professionals in<br />
Duesseldorf – Germany mid March, Jordanian and<br />
Yemenian business people during seperate bileteral<br />
business forums in Istanbul.<br />
Bologna – Italy was an important platform during mid<br />
March, where big BeautyIstanbul team met thousands<br />
of potential buyers from all over the world and they<br />
were invited to Istanbul. Also BeautyIstanbul advertised<br />
in different outdoor and indoor places in Bologna city.<br />
The same dates, in Dubai, BeautyIstanbul promoted to<br />
people who is in dermacosmetics sector.<br />
After meeting with private label potential buyers and<br />
inviting them to BeautyIstanbul in Moscow last week<br />
of March, promotion activities continued in Plovdiv-<br />
Bulgaria, Riga-Latvia, Kuala Lumpur-Malaysia,<br />
Shanghai -China, Kiev-Ukraine and Mumbai-India.<br />
<strong>Pharma</strong> 9
görüşülerek, Beauty Istanbul tanıtıldı.<br />
Nisan ayı ortasında Şangay’da kozmetik ambalajı<br />
sektöründen profesyonelleriyle görüşülürken,<br />
Beauty Istanbul aynı zamanda Türkiye’de<br />
düzenlenen perakende zirvesinde Türk perakende<br />
profesyonellerine, alıcılara tanıtıldı.<br />
Nisan ayı Beauty Istanbul tanıtımlarının yoğun<br />
olarak yapıldığı bir ay oldu. Kozmetik maddeleri<br />
ve hammaddeleri profesyonelleri Amsterdam’da,<br />
kozmetik-güzellik ürünleri ithalatçıları, distribütörleri<br />
Ho Chi Minh- Vietnam’da Beauty Istanbul fuarıyla<br />
tanışırken, tanıtım faaliyetleri Moskova-Rusya’da<br />
güzellik sektörü profesyonelleri, Nairobi-Kenya’da<br />
kozmetik ürünleri distribütörleri için yapıldı.<br />
Özellikle makyaj malzemeleri, saç bakım ürünleri,<br />
parfüm gibi ürünlere ilginin yüksek olmasıyla güzellik<br />
sektörü için önemli bir pazar olan Iran, Beauty Istanbul<br />
fuarı için de ana potansiyel alıcı, ziyaretçi profilini<br />
oluşturuyor. Bu nedenle Iran, Beauty Istanbul fuarı<br />
tanıtımları için son destinasyon oldu ve burada binlerce<br />
distribütörle birlikte, tedarikçi arayan üreticilerle bir<br />
araya gelinerek, Beauty Istanbul tanıtıldı.<br />
<strong>Mayıs</strong> Sonuna Kadar Erken Rezervasyon Yaptıran<br />
Katılımcıları Özel Avantajlar Bekliyor<br />
Beauty Istanbul fuarında ziyaretçi-alıcı<br />
promosyonlarıyla birlikte, stand kiralama ve erken<br />
rezervasyon yaptıran katılımcılar için özel avantajlar<br />
da başladı. Özel fiyat avantajları, planda öncelik, b2b<br />
toplantıları ve matchmaking’te öncelik, yıl boyunca<br />
katılımcı firmaların ve ürünlerinin Beauty Istanbul<br />
tanıtım faaliyetleri içinde yer alması da bu avantajların<br />
içinde yer alıyor.<br />
Activities in April started with meeting with Halal<br />
Cosmetics insutry in Kualalumpur-Malaysia, and<br />
continued with perfume industry players in Milano-Italy,<br />
as well as cosmetics-beauty professionals in Almaty-<br />
Kazakhstan, Villnius-Lithuania and Porto-Portugal first<br />
week of April.<br />
While meeting with cosmetics packaging professionals<br />
in Shanghai mid April, BeautyIstanbul presented to local<br />
Turkish retail professionals-buyers in a retail summit.<br />
April was a busy period for BeautyIstanbul team,<br />
meeting with cosmetics ingredients and raw materials<br />
professionals in Amsterdam and cosmetics-beauty<br />
importers distributers in Ho Chi Minh City, Vietnam and<br />
continued with promotion activities in Moscow-Russia to<br />
professional beauty people and cosmetics distributers<br />
and importers in Nairobi-Kenya.<br />
Tehran-Iran, which is an emerging and important<br />
market for beauty industry, spacially in make-up and<br />
haircare products as well as perfumery and also a<br />
major potential buyer-visitor region for BeautyIstanbul<br />
was the final destination of BeautyIstanbul team, where<br />
met thousands of distributers, as well as manufacturers<br />
looking for suppliers<br />
Special advantages for exhibitors who book till end of<br />
May <strong>2018</strong>.<br />
Beauty Istanbul, in addition to visitor-buyer promotion<br />
activities, also started its stand allocations/bookings<br />
and offering early bird advantages to those who<br />
registers till end of May <strong>2018</strong>. Those advantages covers<br />
special price, priority at floor plan, priority at b2b<br />
meetings and matchmaking, continues promotion of<br />
products of exhibitors all around the year by different<br />
tools of Beauty Istanbul.<br />
10 <strong>Pharma</strong>
Beauty Istanbul Online to Online bir iş platformu<br />
sunuyor<br />
Beauty Istanbul katılımcı ve ziyaretçilerine ayrıcalık<br />
sağlamak için Online to Online iş platformunu<br />
hizmete sunmayı planlıyor. Bu platformda katılımcı<br />
ve ziyaretçiler fuar başlamadan önce diğer firmalarla<br />
iletişime geçmeye başlayarak, iş anlamında bir adım<br />
önde olup, daha fuar başlamadan iş anlaşmalarını<br />
tamamlama fırsatı bulacaklar. Bu online platformun<br />
Temmuz ayı başında hazır olması planlanarak, fuardan<br />
15 ay öncesinde katılımcı ve ziyaretçilerin hizmetine<br />
sunulacak.<br />
Beauty Istanbul fuarının tanıtımı yerelde ve tüm<br />
dünyada yüksek insan gücü ve yatırımlarla gelecek<br />
aylarda da devam edecek. 2.500’ü 120 farklı ülkeden<br />
olmak üzere 10.000’den fazla profesyonel ziyaretçi,<br />
alıcıyı dünyanın benzersiz şehirlerinden biri olan<br />
İstanbul’da buluşturmayı hedefleyen Beauty Istanbul,<br />
pazarlama ve tanıtım aktivitelerini yeni ülkeler<br />
ekleyerek yoğunlaştıracak.<br />
Beauty Istanbul, Online to Online business platform.<br />
Beauty Istanbul is planning to introduce a Online to<br />
Online platform for its exhibitors and visitors which<br />
will enable them to start communicate and proceed<br />
doing business when they register. This will bring<br />
additional value for exhibitors and visitors-buyers,<br />
even finalising deals before the start of the event.<br />
This online tool expected to be ready by beginning of<br />
July almost 15 months before the event date.<br />
BeautyIstanbul team will continue its worldwide<br />
promotion activities speeding up in upcoming<br />
months, which will dedicate a huge investment<br />
and human resources, both in local market and<br />
all over the world to reach its targets of hosting<br />
around 10.000 highly qualified visitors-buyers, being<br />
more then 2.500 international from more then 120<br />
countries in Istanbul, an unique worldknown city with<br />
its.<br />
<strong>Pharma</strong> 11
Geleceğin Eczacılığı<br />
Eskişehir’de<br />
tartışıldı<br />
<strong>Pharma</strong>ceutıcs of the<br />
Future Was Dıscussed in<br />
Eskişehir<br />
Pharmetic Girişimci<br />
Eczacılar Derneği; Anadolu<br />
Üniversitesi’nde gerçekleştirilen<br />
“6. HYES-Her Yönüyle Eczacılık<br />
Sempozyumu’nda, “Geleceğin<br />
Eczacılığını” anlattı<br />
Pharmetic Association of<br />
Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists explained<br />
the “<strong>Pharma</strong>ceutics of the Future”<br />
at the “6th HYES-Every Aspect of<br />
<strong>Pharma</strong>ceutics Symposium” held at<br />
the Anadolu University<br />
Anadolu Üniversitesi’nin ilk öğrenci kulübü<br />
olan A.Ü. Eczacılık ve Sağlık Kulübü’nün<br />
düzenlediği HYES, bu sene 27-29 Nisan<br />
<strong>2018</strong> tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi<br />
Öğrenci Merkezi’nde gerçekleştirildi.<br />
HYES, organized by Anadolu<br />
University’s first student club, the A.Ü.<br />
<strong>Pharma</strong>ceutics and Health Club, was<br />
held at the Anadolu University Student<br />
Center on April 27-29 this year.<br />
Dünyanın, Endüstri 4,0’la yepyeni bir paradigmaya,<br />
düşünme, algılama biçimlerine hazırlandığını, iş<br />
yapma anlayışları, kullanılan teknolojik donanımların<br />
değişeceğini belirten Pharmetic Girişimci Eczacılar<br />
Derneği Başkanı Ecz. Armağan Ener, “Eğitimden<br />
sanayiye, iletişimden sağlığa her alanda büyük ve<br />
hiçbir zaman deneyimlemediğimiz büyük bir devrimi<br />
yaşayacağız.” dedi. Ecz. Pelin Ersoy ve Ecz. Ferzan<br />
Özgörür’ün konuşmacı olarak katıldığı panelde<br />
Pharmetic Association of Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />
Chairman, <strong>Pharma</strong>cists Armağan Ener, who pointed out<br />
that the world was preparing for a whole new paradigm and<br />
styles of thinking and perceiving with Industry 4.0, and the<br />
approach to doing work and the technological equipment used<br />
was changing, said “We will experience a major revolution in<br />
every field from education to industry, from communication<br />
to health that we have never experienced before”. The<br />
attendance was quite high in the panel featuring <strong>Pharma</strong>cists<br />
12 <strong>Pharma</strong>
oldukça yüksek katılım oldu. Aynı gün gerçekleştirilen<br />
Geleceğin Eczacılık Projeleri “Farmafikir Yarışması”<br />
finali öğrenciler arasında büyük heyecan oluşturdu.<br />
ENDÜSTRİ 4,0’DAN PHARMA 4,0’A<br />
Uzmanlar 2020’den itibaren çok hızlı ve<br />
öngörülemeyen gelişmelerin yaşanacağı bir döneme<br />
girileceğinde birleşiyorlar. Nesnelerin interneti,<br />
yapay zekâ, 3D yazıcılar, Sanal Gerçeklik, Giyilebilir<br />
Teknolojiler, vücut sensörleri sağlıkta hastaların<br />
farkındalığını artırırken günler, aylar süren analizler<br />
saniyeler içerisinde yapılabilecek.<br />
DEĞİŞMEYEN EN ÖNEMLİ KONU; GÜVEN<br />
Dünyadaki değişimleri izlediklerini belirten Ecz.<br />
Ener, bütün teknolojik gelişmelerin insani değerler<br />
içerisinde ele alınması gerektiğini vurgulayarak,<br />
“Gelecek; teknoloji ile insan bileşiminden<br />
oluşacaktır. Tüm teknolojik gelişmelerin yanında<br />
olması gereken ve biz eczacıların uzun yıllardır<br />
insanlarla iletişim içerisinde oluşturduğumuz, hiçbir<br />
teknolojik gelişimin sağlayamayacağı büyük bir<br />
değer olan ‘güven’ konusu oldukça önemlidir.” dedi.<br />
Pelin Ersoy and Ferzan Özgörür as speakers. The final of<br />
the <strong>Pharma</strong>ceutical Project of the Future “<strong>Pharma</strong>idea<br />
Competition” held on the same day generated great<br />
excitement among the students.<br />
FROM INDUSTRY 4,0 TO PHARMA 4,0<br />
Experts are in agreement that we will enter a period in<br />
which very rapid and unpredictable developments will start<br />
to be experienced as of 2020. While the internet of things,<br />
artificial intelligence, 3D printers, Virtual Reality, Wearable<br />
Technologies and body sensors raise awareness of patients in<br />
health, the analyses that used to last days and even months<br />
will be able to be completed in seconds.<br />
THE MOST IMPORTANT UNCHANGING SUBJECT; TRUST<br />
<strong>Pharma</strong>cist Ener, who said they were following the changes<br />
in the world, emphasized that all technological developments<br />
need to be handled within humanitarian values and added<br />
“The future will be the union of technology and humans. The<br />
major value of ‘trust’, which is required with all technological<br />
progress and which we have established as pharmacists with<br />
people over many years of communication, is quite important”.<br />
FARMAFİKİR’İN FİNALİ YAPILDI<br />
2016 yılında başlayan Farmafikir, Geleceğin<br />
Eczacılığına İnovatif Projeler yarışmasının <strong>2018</strong> finali,<br />
Eskişehir Anadolu Üniversitesi 6. HYES-Her Yönüyle<br />
Eczacılık Sempozyumunda yapıldı. 12 üniversite, 31<br />
projenin katıldığı yarışma finali büyük bir heyecana<br />
neden oldu.<br />
Geleceğe dönük projelere önem verdiklerini<br />
belirten Ecz. Ener, Eskişehir’de bir yanda Geleceğin<br />
Eczacılığını anlatan bir panel, bir yandan da 29<br />
üniversite ile hayata geçen ve gün geçtikçe Eczacılık<br />
Öğrencileri arasında yaygınlaşan Farmafikir<br />
Yarışmasının <strong>2018</strong> Finalini gerçekleştirmekten dolayı<br />
gurur duyduklarını belirtti.<br />
Ödül alan üniversite, proje ve öğrenciler;<br />
1. Zeynep Güneş Tepe – Elif Çisem Çöldür; <strong>Pharma</strong>rea -<br />
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />
2. Fatma Aylin Özel; Application of Stock Management<br />
in <strong>Pharma</strong>cy-Smp - Eskişehir Anadolu Üniversitesi<br />
Eczacılık Fakültesi<br />
3. Nahide Zeren Arda; Bitkiler Dostunuz mu? - Ege<br />
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />
4. Ariyen Farşi; Farmakovijilans Data Sistemi - Yeditepe<br />
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />
THE FINALS OF PHARMAIDEA TOOK PLACE<br />
The <strong>2018</strong> finals of the <strong>Pharma</strong>idea Innovative Projects for<br />
the Future of <strong>Pharma</strong>ceutics took place at the Eskişehir<br />
Anadolu University 6th HYES-Every Aspect of <strong>Pharma</strong>ceutics<br />
Symposium. The final of the competition participated by 12<br />
universities and 31 projects generated great excitement.<br />
<strong>Pharma</strong>cist Ener, who pointed out that they place great<br />
importance to projects for the future, said they were<br />
extremely proud to be holding a panel on the Future of<br />
<strong>Pharma</strong>ceutics as well as the <strong>2018</strong> final of the <strong>Pharma</strong>idea<br />
Competition, which had started out with 29 universities<br />
but was now growing in popularity among <strong>Pharma</strong>ceutics<br />
students.<br />
Award winning universities, projects and students;<br />
1.Zeynep Güneş Tepe – Elif Çisem Çöldür; <strong>Pharma</strong>rea -<br />
Yeditepe University <strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />
2.Fatma Aylin Özel; Application of Stock Management in<br />
<strong>Pharma</strong>cy-Smp - Eskişehir Anadolu University <strong>Pharma</strong>ceutics<br />
Faculty<br />
3.Nahide Zeren Arda; Are Plants Your Friend? - Ege University<br />
<strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />
4.Ariyen Farşi; <strong>Pharma</strong>covigilance Data System - Yeditepe<br />
University <strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />
<strong>Pharma</strong> 13
2017 yılında “İnme Tedavisi” için yapılan çalışmalar<br />
Boehringer Ingelheım Türkiye’ye ödül getirdi<br />
The Studies That Made for Stroke Treatment in 2017<br />
Brought Boehrınger Ingelheim Turkey an Award<br />
Boehringer Ingelheim Küresel<br />
Angels Proje Yönetimi tarafından<br />
düzenlenen “Angels Ambassador<br />
Training” Almanya Wiesbaden<br />
kentinde gerçekleştirildi.<br />
Boehringer Ingelheim Türkiye,<br />
“İNME TEDAVİSİ” alanında<br />
hayata geçirdiği projeler ile<br />
‘Mükemmellik Ödülü’ aldı.<br />
Angels Ambassador Training<br />
which is organized by Boehringer<br />
Ingelheim Global Angels Project<br />
Management, was held in<br />
Wiesbaden, Germany. Boehringer<br />
Ingelheim Turkey received<br />
the “Excellence Award” for its<br />
projects in the field of stroke<br />
treatment.<br />
Türkiye’de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin yaşadığı inme<br />
(felç), dünyada 6 milyon kişinin hayatını kaybetmesine<br />
neden oluyor. Bugün Türkiye’de 1,5 milyona yakın inme<br />
geçirmiş hasta bulunuyor ve sayı her geçen dakika<br />
artıyor. Zira her gün 6 kişiden 1’inin inme geçirdiği,<br />
bunun da her 3 dakikada bir yaşandığı kanıtlandı.<br />
İnme geçiren hastaların yüzde 20’si erken dönemde,<br />
yüzde 30’u bir yıl içinde hayatını kaybetmekte,<br />
yaşayanların üçte biri de günlük işlerinde başkalarına<br />
muhtaç olarak yaşamlarını sürdürüyor. Uzun bir tedavi<br />
süreci gerektiren bu hastalığın tedavi masrafları,<br />
devletin sağlık harcamaları içinde önemli bir yere<br />
sahip.<br />
The stroke which nearly 200,000 people have every year<br />
in Turkey causes 6 million people to die in the world.<br />
Today, there are about 1.5 million stroke patients in<br />
Turkey and the number is increasing every passing<br />
minute. It has been proven that 1 out of 6 people have a<br />
stroke every day and it happens in every 3 minutes.<br />
20 percent of stroke patients die in the early period, 30<br />
percent of them die in a year, one third of those living<br />
people needs other people for their daily work in life.<br />
The cost of treatment of this disease, which requires a<br />
long treatment process, has an important place in the<br />
health expenditures of the state.<br />
14 <strong>Pharma</strong>
Bilimin öncü gücüyle<br />
Yaşam kalitesini iyileştirmek<br />
Hastalığın altında yatan veya etkili immün yanıttan<br />
kaçmasını sağlayan mekanizmayı özel olarak hedef<br />
alan yeni, hedefli monoterapiler ve kombinasyonlar<br />
geliştirerek kanseri yenme konusundaki zorluğun<br />
üstesinden gelinebileceğine inanıyoruz.<br />
www.astrazeneca.com.tr<br />
Onkolojide kombinasyon tedavileri<br />
AstraZeneca, kanser tedavisine yönelik<br />
biyolojik ve küçük moleküllü tedavilerin<br />
kombinasyonlarını araştırmaktadır.<br />
Bu kombinasyonlar tümörü doğrudan<br />
hedef alan ve vücudun kendi immün<br />
sistemini tümör hücresi ölümünü<br />
uyaracak şekilde destekleyen tedavilerdir.<br />
TR-2078-2017-KASIM-ONKO
“DAHA FAZLASINI YAPMA ZAMANI”<br />
PARKİNSON HASTALIĞI KAPSAMINDA<br />
13 İLDE BİLGİLENDİRME ETKİNLİKLERİ<br />
DÜZENLENDİ<br />
Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği, Abdi İbrahim firmasının koşulsuz<br />
desteği ile 11 Nisan Dünya Parkinson Günü kapsamında<br />
İstanbul’da iki merkezde, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne,<br />
İzmir, Kayseri, Malatya, Mersin ve Sivas olmak üzere<br />
toplam 13 ilde “Daha Fazlasını Yapma Zamanı” sloganı ile<br />
hasta ve hasta yakınlarının katıldığı bilgilendirme toplantısı ve egzersiz<br />
etkinliği düzenledi.<br />
“TIME TO DO MORE”<br />
INFO MEETINGS ORGANIZED IN 13 CITIES TO RAISE<br />
AWARENESS OF PARKINSON’S DISEASE<br />
On the occasion of World Parkinson’s Disease Day on April 11,<br />
Parkinson’s Disease Association of Turkey, with the unconditional<br />
support of Abdi İbrahim, organized info meetings in 13 cities including two<br />
districts in Istanbul and Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne,<br />
Izmir, Kayseri, Malatya, Mersin and Sivas. The events, promoted with the<br />
slogan “Time to do more” comprised an info meeting and exercise activity<br />
attended by patients and their relatives. A chorus of Parkinson’s patients<br />
sang the songs “Memleketim” (My Homeland) and “Yenilmeyeceğiz” (We<br />
Will Not be Beaten) during the event. Speaking at the event in Istanbul,<br />
Prof. Raif Çakmur, Chairman of Parkinson’s Disease Association of<br />
Turkey, explained that there are an estimated 150,000 patients with<br />
Parkinson’s disease in Turkey and that they anticipate significant increase<br />
in Parkinson’s disease in the coming years with the growing elderly<br />
population.<br />
16 <strong>Pharma</strong>
Etkinlikte Parkinson hastalarından oluşan koro<br />
“Memleketim” ve “Yenilmeyeceğiz” şarkılarını<br />
seslendirdi. İstanbul’da düzenlenen etkinlikte<br />
konuşan Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur<br />
Türkiye’de 150 bin civarında Parkinson hastası<br />
olduğunu ve artan yaşlı nüfusa bağlı olarak<br />
önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında bir<br />
patlama yaşanacağını tahmin ettiklerini söyledi.<br />
“Daha Fazlasını Yapma Zamanı” sloganından<br />
hareketle 11 Nisan’da İstanbul’da gerçekleşen<br />
toplantıya Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur,<br />
Prof. Dr. Murat Emre, Prof. Dr. Sibel Ertan, Prof. Dr.<br />
Haşmet Hanağası, Doç. Dr. Gülsen Babacan, Doç. Dr.<br />
Başar Bilgiç, Fizyoterapist Dr. Burcu Ersöz, Psikiyatr<br />
Dr. Burç Çağrı Poyraz, Dr. Öykü Tezel Bayraktaroğlu<br />
ve Dyt. Sevgi Neylan Bakım katıldı. Toplantıda<br />
Parkinson hastalığı ile ilgili bilgiler aktarıldı ve<br />
hasta/hasta yakınlarının soruları cevaplandı.<br />
Etkinlikte hasta ve hasta yakınları hareket, denge,<br />
konuşma, doğru beslenme ve dayanışma konularında<br />
bilgiler edindi.<br />
“Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın<br />
hastalığıdır”<br />
Toplantıda konuşma yapan Türkiye Parkinson<br />
Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr.<br />
Raif Çakmur, Parkinson hastalığının yavaş ilerleyici,<br />
beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin<br />
hastalığı olduğunu belirterek Parkinson hastalığının<br />
Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen<br />
nörodejeneratif hastalık olduğunu vurguladı.<br />
Parkinson hastalığının en erken belirtilerinin enterik<br />
“Parkinson’s is typically a middle and advanced age<br />
disease”<br />
Speaking at the meeting, Prof. Raif Çakmur, Chairman<br />
of Parkinson’s Disease Association of Turkey,<br />
explained that Parkinson’s is a progressive disorder<br />
that develops gradually with loss of brain cells and<br />
the most common neurodegenerative disease after<br />
Alzheimer’s. Cakmur said that the earliest symptoms<br />
of Parkinson’s disease occur in the enteric nervous<br />
system, lower brain stem and neural pathways of<br />
smell, usually followed by decrease in or loss of sense<br />
of smell, sleep disorders and constipation and later<br />
by motor symptoms such as tremors and slowed<br />
movement. Çakmur stated that the disease is usually<br />
diagnosed based on motor symptoms, emphasizing<br />
that Parkinson’s is typically a middle and advanced<br />
age disease and starts around 60 years on average.<br />
Professor Çakmur underlined that the disease can also<br />
be seen in younger people, informing that frequency<br />
increases with age and is more common among men.<br />
“There are an estimated 150,000 patients with<br />
Parkinson’s disease in Turkey”<br />
Professor Çakmur informed that the number of<br />
Parkinson’s patients is estimated to reach 30 million<br />
by 2030 in the most populated countries worldwide,<br />
“If we all will live to see 100, we will probably face<br />
this disease. We are estimating that there are nearly<br />
150,000 Parkinson’s patients in our country. Turkey<br />
is considered among the rapidly aging communities.<br />
We anticipate that there will be significant increase in<br />
Parkinson’s disease in our country in the coming years<br />
due to the growing elderly population. In other words,<br />
we will be required to deal more with Parkinson’s<br />
<strong>Pharma</strong> 17
sinir sistemi, alt beyin sapı ve koku yollarında ortaya<br />
çıktığını söyleyen Çakmur, koku duyusu kaybı veya<br />
azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki<br />
aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama<br />
gibi motor belirtiler görüldüğünü belirtti. Hastalığın<br />
genellikle motor semptomlarla tanı aldığını ifade<br />
eden Çakmur, Parkinson hastalığının tipik olarak<br />
orta ve ileri yaşın hastalığı olduğunu ve ortalama 60<br />
yaş civarında başladığını vurguladı. Hastalığın genç<br />
yaşlarda da görüldüğünün altını çizerken yaşlanma<br />
ile görülme sıklığının arttığını ve erkeklerde görülme<br />
sıklığının daha fazla olduğunu söyledi.<br />
“Ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası<br />
olduğunu tahmin ediyoruz”<br />
Dünyanın en kalabalık ülkelerinde, 2030 yılına<br />
kadar Parkinson hastalarının neredeyse 30 milyona<br />
ulaşacağının tahmin edildiğini belirten Raif Çakmur<br />
sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer hepimiz 100 yaşının<br />
üzerine kadar yaşayacak olursak muhtemelen<br />
bu hastalıkla karşı karşıya kalacağız. Bugün için<br />
ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası<br />
olduğunu tahmin etmekteyiz. Türkiye, hızla yaşlanan<br />
toplumlar arasında sayılmakta. Artan yaşlı nüfusa<br />
bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde<br />
Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını<br />
öngörüyoruz. Başka bir deyişle önümüzdeki yıllarda<br />
Parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda<br />
kalacağız. Bu hastalıkla ilgili olarak toplumun<br />
bilinçlendirilmesi gerekiyor.”<br />
Parkinson hastalığının tedavisinin günümüzde<br />
çoğunlukla ağızdan alınan ilaçlarla yapıldığını, uygun<br />
özellikleri taşıyan bir grup hastada farklı yöntemlerle<br />
uygulanan ilaçlar ve cerrahi tedavilerin de söz<br />
konusu olduğunu söyleyen Raif Çakmur, “Hastalığı<br />
tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz<br />
bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar belirtileri<br />
büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın<br />
yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini<br />
sağlamaktadır. Böylece Parkinson hastalarının çoğu<br />
düzenli tedaviyle uzun yıllar yaşayabilmektedir” dedi.<br />
disease in the coming years. The community’s<br />
awareness of this disease should be increased.”<br />
Raif Çakmur explained that Parkinson’s disease is<br />
mostly treated with a variety of oral medications and<br />
that there are also different methods of medications and<br />
in some cases, surgical procedures that may be suitable<br />
for a group of patients, “Despite the fact that there is<br />
no definitive cure for the disease yet, many patients<br />
can maintain their lifestyle actively and productively.<br />
Therefore, many Parkinson’s patients can live long with<br />
proper and regular treatment.”<br />
“It’s always possible to do more”<br />
Professor Raif Çakmur informed that improving the<br />
patients’ quality of life cannot be possible with methods<br />
such as medication and surgical procedures alone and<br />
that the involvement of patients and their relatives in the<br />
process is essential. Çakmur said, “It’s always possible<br />
to do more,” adding that the patients and their relatives<br />
wanted to be a part of the solution when it comes to<br />
movement, balance, speech, nutrition and support, and<br />
the challenges of Parkinson’s could only be overcome<br />
together.<br />
“Her zaman daha fazlasını yapmak mümkündür”<br />
Prof. Dr. Raif Çakmur, hastaların yaşam kalitesini<br />
yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi<br />
yöntemlerle mümkün olamayacağını, hasta ve hasta<br />
yakınlarının sürece katkısının çok önemli olduğunu<br />
belirtti. Hareket, denge, konuşma, beslenme<br />
ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta<br />
yakınlarının çözümün parçası olmasını istediklerini<br />
ve Parkinson’un zorluklarının ancak birlikte<br />
aşılabileceğini söyleyerek “Her zaman daha fazlasını<br />
yapmak mümkündür” dedi.<br />
18 <strong>Pharma</strong>
<strong>Pharma</strong> 19
“Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının<br />
azaltılmasında beyne yardım etmektedir”<br />
Temelde bir hareket bozukluğu olan Parkinson<br />
hastalığında hareket etmenin ve egzersiz yapmanın<br />
tedavinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturduğunu<br />
vurgulayan Çakmur “Hareket ve egzersiz gerekliliği<br />
hastanın tanı aldığı zamandan itibaren geçerlidir.<br />
Düzenli egzersizler, tempolu yürüme, yüzme, aerobik<br />
gibi sporlar genel anlamda en çok tercih edilenlerden.<br />
Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu,<br />
yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, düşme<br />
gibi ilaca kısmen veya yetersiz cevap veren daha karmaşık<br />
hareketler için daha programlı ve daha profesyonel destek<br />
gerektiren egzersizler önem kazanıyor. Denge, yürüyüş ve<br />
duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir.<br />
Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans<br />
kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge<br />
ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Müzik ve<br />
dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne<br />
yardım etmektedir” diye konuştu.<br />
Parkinson Hastalığının Başlıca Belirtileri:<br />
• Titreme<br />
• Hareketlerde yavaşlama<br />
• Bir veya daha fazla uzuvda (kol veya bacak)<br />
kasılma<br />
• Yürürken kolları sallamama<br />
• Konuşurken mimikler ve jestler gibi hareketlerin<br />
kaybı<br />
• Yavaş, ufak adımlı veya ayak sürüyerek yürüme<br />
• Vücut duruşunun öne eğik şekil alması<br />
• Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma<br />
• El yazısında küçülme, okunaksız olması<br />
• Ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü<br />
• Halsizlik, yorgunluk<br />
• Ruh hali değişiklikleri, ruhsal çöküntü hali<br />
(depresyon), nedensiz sıkıntılar<br />
• Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi<br />
• Ağrı, kas spazmları<br />
“Music and dance help the brain to reduce balance<br />
and movement problems”<br />
Emphasizing that moving and exercising is an essential<br />
part of treating Parkinson’s, which is in essence a<br />
movement disorder, Çakmur said, “Movement and<br />
exercise becomes a necessity from the moment<br />
the patient is diagnosed. Sports such as regular<br />
exercise, paced walking, swimming and aerobics<br />
are typically among the most preferred activities.<br />
However, structured exercises with professional<br />
support are required as the disease progresses and<br />
especially when more complex issues such as balance<br />
problems, stiffness while walking, stooping and<br />
falling are not resolved with medication alone. The<br />
best way to maintain balance, walking and posture is<br />
to exercise and move. In studies on how dance has a<br />
positive impact on the disease, improvements have<br />
been observed in the balance and mobility of patients<br />
participating in dance courses compared to those<br />
that do not. Music and dance help the brain to reduce<br />
balance and movement problems.”<br />
Symptoms of Parkinson’s Disease:<br />
• Tremor<br />
• Slowed movement<br />
• Twitching in one or more limbs (arm or leg)<br />
• Changes in walking (not moving arms)<br />
• Loss of facial mimics and gestures while talking<br />
• Walking slower, with small steps or dragging feet<br />
• Stooped posture<br />
• Speech changes, speaking in a soft or low<br />
voice, monotonously<br />
• Smaller handwriting, illegible handwriting<br />
• Excessive saliva production (drooling), difficulty<br />
swallowing<br />
• Fatigue, tiredness<br />
• Mood swings, depression, unexplained distress<br />
• Constipation, excessive sweating, hypotension<br />
• Pain, muscle spasms<br />
20 <strong>Pharma</strong>
İKMİB, DÜNYANIN DÖRT BİR<br />
YANINDA KOZMETİK<br />
SEKTÖRÜNÜN YANINDA<br />
Cosmoprof Bologna<br />
İtalya/Bologna<br />
15-18 Mart <strong>2018</strong><br />
Beautyworld ME<br />
Dubai/BAE<br />
08-10 <strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong><br />
Cosmoprof Asia<br />
Hong Kong/Çin<br />
14-16 Kasım <strong>2018</strong><br />
Detaylı Bilgi İçin Bize Ulaşabilirsiniz;<br />
ikmib@immib.org.tr<br />
DIŞ TİCARET KOMPLEKSİ, A Blok Çobançeşme Mevkii, Sanayi Cad. 34197 Yenibosna - Bahçelievler, İstanbul<br />
www.ikmib.org.tr +90 212 454 00 00 +90 212 454 00 46<br />
<strong>Pharma</strong><br />
ikmibnews ikmib +90 549 749 87 88<br />
21
Nobel İlaç, “2017 İKMİB<br />
İhracatın Yıldızları<br />
Ödülleri”nde<br />
“Eczacılık Ürünleri<br />
İhracatı” kategorisinde<br />
2.’lik ödülü aldı<br />
Nobel Ilac Received<br />
the Second Prize in the<br />
Category of “Exports<br />
of <strong>Pharma</strong>ceutical<br />
Products” at “2017 IKMIB<br />
Stars of Export Award”<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve<br />
Mamulleri İhracatçıları Birliği<br />
tarafından düzenlenen İKMİB<br />
2017 İhracatın Yıldızları Ödül<br />
Töreni’nde Nobel İlaç, 2017<br />
yılında gerçekleştirdiği 56<br />
milyon USD ihracat ile “Eczacılık<br />
Ürünleri İhracatı” kategorisinde<br />
2.’lik ödülünün sahibi oldu.<br />
At IKMIB 2017 Stars of Export<br />
Award Ceremony organized by<br />
Istanbul Chemicals and Chemical<br />
Products Exporters Association,<br />
Nobel Ilac won the second prize<br />
in the category of “Exports of<br />
<strong>Pharma</strong>ceutical Products” with<br />
its exports amounting to USD 56<br />
million in 2017.<br />
One of the first three top performing industries of<br />
Turkey in terms of exports, the chemical industry<br />
achieved exports amounting to USD 16.1 billion in 2017.<br />
Having close to seven thousand members from several<br />
sub sectors of the chemical industry from plastics to<br />
cosmetics, from medicines to rubber, from medicals to<br />
dyes, IKMIB granted awards to the representatives of the<br />
industry that achieved exports amounting to USD 16.1<br />
billion in 2017. 120 exporters were granted awards in 24<br />
categories in the ceremony hosted by IKMIB and held<br />
with the participation of Mr. Fatih Metin, Deputy Minister<br />
of Economy of the Republic of Turkey and Mr. Mehmet<br />
Buyukeksi, President of the Turkish Exporters Assembly.<br />
Nobel Ilac was granted the second prize in the category<br />
of “Exports of <strong>Pharma</strong>ceutical Products” with its<br />
performance in 2017. Nobel was the company to rank the<br />
first among local pharmaceutical companies. Foreign<br />
Trade Director Dr. Kemal Erkal received the prize<br />
in behalf of Nobel in the 2017 Stars of Export Award<br />
Ceremony. Foreign Trade Director Dr. Kemal Erkal<br />
expressed that they target healthy growth every year and<br />
22 <strong>Pharma</strong>
leadership in this field by utilizing new product launches<br />
and market opportunities.<br />
Nobel Ilac is the only local pharmaceutical company<br />
with foreign trade surplus owing to its activities abroad.<br />
Nobel exports finished products and drug substances<br />
to approximately 50 countries in its efforts to support<br />
closing of the foreign trade deficit for years.<br />
Nobel Ilac Member of the Board, Dr. Numan Balki<br />
stated the following in this regard: “As an international<br />
pharmaceutical company with a hundred percent<br />
domestic capital, we are achieving significant export<br />
figures every year. Our exports are exceeding our<br />
imports. We are proud to create a source to the export<br />
revenue of our country. We owe this success to our<br />
approximately 2500 employees working with us, close<br />
to half of them being recruited abroad. We should also<br />
emphasize the value of performing most of our exports<br />
under our own brand name. One of our drugs is being<br />
manufactured in our country as the first and still the only<br />
international drug brand of Turkey, and marketed under<br />
the same brand name in 25 countries.”<br />
Explaining that two more high-profile investments will<br />
be implemented in <strong>2018</strong>, Dr. Numan Balki provided<br />
information about the projects: “We will first commission<br />
our state-of-the-art ‘High Bay’ warehouse in our Duzce<br />
facility, and then our injectable manufacturing facility<br />
in the most efficient way. On the other hand, we are<br />
continuing our investments in biotechnology, to which<br />
we attach great importance. We will have taken a very<br />
significant step towards the goal of reducing external<br />
dependence in pharmaceuticals through this project, in<br />
which all stages will be completed locally starting from<br />
cell production. With exports to 20 countries where we<br />
operate, we will provide a significant contribution to the<br />
incomes column of foreign trade in Turkey. We hope that<br />
launching high value-added pharmaceuticals that we are<br />
going to manufacture under the name of Nobel Ilac to<br />
local and international markets will support closing the<br />
foreign trade deficit in the pharmaceutical industry of<br />
Turkey.”<br />
A global player with an experience of more than half a<br />
century, Nobel was founded in 1964 as a fully domestic<br />
capital company. Over the years, the company has gained<br />
a valuable position on the international platform with the<br />
vision of “Delivering reliable and accessible products in<br />
every corner of the world for human health.” Today Nobel<br />
operates with a total of four manufacturing facilities,<br />
two of which are located in Turkey, and one in each of<br />
Kazakhstan and Uzbekistan. Having an expert staff of<br />
approximately 2500 persons, Nobel exports its top-notch<br />
products that it manufactures in line with international<br />
standards to approximately 50 countries and conducts its<br />
promotion and sales activities in more than 20 countries<br />
via its own organizations.<br />
Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ilk üç<br />
sektöründen biri olan kimya sektörü, 2017 yılında 16,1<br />
milyar dolar ihracat sağladı. Plastikten kozmetiğe,<br />
ilaçtan kauçuğa, medikalden boyaya kadar kimyanın<br />
farklı alt sektörlerinde yedi bine yakın üyesi bulunan<br />
İKMİB, 2017 yılında 16,1 milyar dolarlık ihracata<br />
imza atan sektör temsilcilerini ödüllendirdi. İKMİB<br />
ev sahipliğinde düzenlenen ve T.C. Ekonomi Bakan<br />
Yardımcısı Sn. Fatih Metin ile TİM Başkanı Sn. Mehmet<br />
Büyükekşi’nin katılımıyla gerçekleştirilen törende 24<br />
kategoride 120 ihracatçıya ödülleri verildi.<br />
Nobel İlaç, 2017 yılında gösterdiği performans ile<br />
“Eczacılık Ürünleri İhracatı” kategorisinde 2.’lik ödülüne<br />
layık görüldü. Nobel, yerli ilaç firmaları arasında ise ilk<br />
sırada yer alan firma oldu. 2017 İhracatın Yıldızları Ödül<br />
Töreni’nde, Nobel adına ödülü Dış Ticaret Direktörü Dr.<br />
Kemal Erkal aldı. Nobel İlaç Dış Ticaret Direktörü Dr.<br />
Kemal Erkal, yeni ürün lansmanları ve pazar fırsatlarını<br />
değerlendirerek, her yıl sağlıklı büyüme ve bu alanda<br />
liderliği hedeflediklerini ifade etti.<br />
Nobel İlaç, yurt dışı faaliyetleri sayesinde dış ticaret<br />
fazlası bulunan tek yerli ilaç firmasıdır. Yıllardır<br />
dış ticaret açığının kapanması yönünde destek<br />
çalışmalarıyla, 50’ye yakın ülkeye hazır ilaç ve<br />
hammadde ihracatı yapıyor.<br />
Nobel İlaç Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Numan Balki<br />
konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Yüzde yüz<br />
yerli sermayeli uluslararası bir ilaç firması olarak her yıl<br />
önemli ihracat rakamlarına imza atıyoruz. İhracatımız,<br />
ithalatımızdan fazla. Ülkemizin ihracat gelirine kaynak<br />
oluşturmaktan ötürü gurur duyuyoruz. Bu başarımızı<br />
yarıya yakını yurt dışında olmak üzere bizimle<br />
birlikte çalışan yaklaşık 2500 çalışanımıza borçluyuz.<br />
İhracatımızın büyük kısmının kendi markalarımızla<br />
yapılıyor olmasının değerini ayrıca vurgulamak gerekir.<br />
Bir ilacımız Türkiye’nin ilk ve halen tek uluslararası ilaç<br />
markası olarak ülkemizde üretilip 25 ülkede aynı marka<br />
ismi ile pazarda yer alıyor.”<br />
<strong>2018</strong> yılında iki büyük yatırımın daha hayata geçirileceğini<br />
belirten Dr. Numan Balki, projelerle ilgili bilgi verdi:<br />
“Düzce tesisimizde önce ileri teknolojideki ‘High Bay’<br />
depomuzu, sonra da enjektabl üretim tesisimizi en<br />
verimli şekilde devreye alacağız. Öte yandan çok önem<br />
verdiğimiz biyoteknoloji yatırımlarımız devam ediyor.<br />
Hücre üretiminden itibaren bütün aşamaların yerli<br />
olarak tamamlanacağı bu proje ile ilaçta dışa bağımlılığın<br />
azaltılması hedefine yönelik çok anlamlı bir adım daha<br />
atmış olacağız. Faaliyette bulunduğumuz 20 ülkeye<br />
yapacağımız ihracatla da Türkiye’de dış ticaretin gelir<br />
hanesine ciddi bir katkı sunacağız. Nobel İlaç olarak<br />
üreteceğimiz yüksek katma değerli ilaçların yerel ve<br />
uluslararası pazarlarda sunulmasının, Türkiye’de ilaç<br />
sektöründeki dış ticaret açığının kapanmasına da destek<br />
olacağını umut ediyoruz.”<br />
<strong>Pharma</strong> 23
Prof. Dr. Zeki Karagülle<br />
Cihat Dündar<br />
Prof. Dr. Murat Türkoğlu<br />
Biota’dan ‘yüzde 100 termal su içerikli’ inovasyon<br />
Biota Laboratuvarları, Türkiye’nin zengin mineral içeriğine<br />
sahip termal su kaynaklarını ilk kez şampuan kategorisinde<br />
dermokozmetik alana taşıdı.<br />
Deriyi güzelleştirirken tedavi etmeyi amaçlayan<br />
dermokozmetik ürünleri, tüm dünyada kozmetik pazarının<br />
yükselen yıldızı konumunda bulunuyor. Biota Laboratuvarları,<br />
Türkiye’nin zengin mineral içeriğine sahip termal su<br />
kaynaklarını ilk kez şampuan kategorisinde dermokozmetik<br />
alana taşıdı. Bolu Göynük ve Bursa Osmangazi olmak<br />
üzere dünyanın mineral zengini iki farklı içerikteki termal<br />
sularından saç ve cilt sorunlarına çözüm getiren Biota, üç ayrı<br />
dermokozmetik şampuanı Türkiye ile eşzamanlı olarak dünya<br />
pazarına sundu.<br />
Ülkemizin termal imkânı ve kaynaklarını yaklaşık üç yıl<br />
boyunca, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeki Karagülle<br />
ve Biota Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Türkoğlu<br />
liderliğinde araştıran Biota, yerli termal su içeriğiyle<br />
geliştirilmiş dermokozmetik ürünlerini tüketicileriyle<br />
buluşturuyor. İlk etapta Bioxcin Aqua Thermal serisiyle;<br />
kepek, yoğun kepek ve hassas saç derisi problemlerine çözüm<br />
sunan Biota, ilerleyen dönemde termal su içeriğini tüm<br />
formülasyonlarının etkisini güçlendirmek için kullanacak.<br />
Biota’s ‘100 percent<br />
thermal water<br />
content’ innovation<br />
Biota Laboratories for the first<br />
time in Turkey carried thermal<br />
water sources to<br />
dermo-cosmetic field in<br />
shampoo category.<br />
24 <strong>Pharma</strong>
Cihat Dündar: “Ülkemizde termal su ilk kez<br />
dermokozmetik içerik olarak kullanıldı”<br />
Termal suyun ülkemizde ilk kez dermokozmetik bir<br />
içerik olarak kullanılmasının Türkiye ekonomisine<br />
sağlayacağı katma değerin anlatıldığı ve geliştirilen<br />
yenilikçi ürünlerin tanıtıldığı termal su cenneti<br />
Bursa’daki toplantıda konuşma yapan Biota<br />
Laboratuvarları Yönetim Kurulu Başkanı Cihat<br />
Dündar, “Ülkemizin termal su kaynakları, Biota’nın<br />
ürettiği inovatif ürünlerle ilk kez dermokozmetik<br />
ürünler içerisinde kullanılmaya başlandı” dedi.<br />
Biota’nın, günümüz dünyasında giderek artış gösteren<br />
akne, leke ve atopik dermatit gibi dermotolojik<br />
problemlere de termal su içeriğiyle zenginleştirilmiş<br />
çözümler sunmayı amaçladığını belirten Cihat<br />
Dündar, bu ürünlerin sadece ülkemizdeki eczanelerle<br />
sınırlı olmadığını, ihracat yaptıkları 60 ülkede de<br />
tüketicilerle buluştuğunu söyledi.<br />
Dündar, “Saç dökülmesi karşıtı ürünlerindeki<br />
pazar liderliğini, geliştireceği tüm dermotolojik<br />
ürünler için de hedefleyen Biota, bunun için<br />
uzmanı olduğu bitkisel içerikli çözümleri, termal su<br />
içeriğiyle birleştirerek daha etkin çözümler sunma<br />
amacındadır” diye konuştu.<br />
Türkiye Avrupa’nın birinci sırada termal su zengini<br />
ülkesi<br />
Türkiye’nin jeotermal kaynaklarının zenginliği ve<br />
potansiyeli bakımından Avrupa’nın birinci, dünyanın<br />
ise ilk yedi ülkesinden biri olduğunu belirten Cihat<br />
Dündar, MTA verilerine göre de ülkemizde 1.500<br />
civarında doğal termal su kaynağı bulunduğunu<br />
söyledi. Türkiye’nin bu yerel ve zengin termal su<br />
Dermo-cosmetic products aiming to treat skin<br />
problems, additionally trying to take a place in beauty<br />
industry, make them the rising stars of the cosmetics<br />
market all over the world. Biota Laboratories for the<br />
first time in Turkey carried thermal water sources to<br />
dermo-cosmetic field in shampoo category. Goynuk Bolu<br />
and Bursa Osmangazi — two of the world’s mineralrich<br />
thermal waters with different contents were used<br />
by Biota in creation of three seperate shampoos,<br />
effective for hair and skin problems solutions, and<br />
later introduced to the world market concurrently with<br />
Turkey.<br />
Biota which has been conducting studies on Turkey’s<br />
thermal sources and its potential under supervision<br />
of Istanbul University Prof.Dr.Zeki Karagulle and<br />
Biota’sScientific Counsel Director Prof.Dr. Murat<br />
Turkuoglu, is introducing to consumers its thermal<br />
water consisting dermo-cosmetic products.<br />
In the first stage, with Bioxcin Aqua Thermal serie<br />
Biotauses thermal content of its products for dry skin,<br />
intensive dandruff and sensitive hair problems, and in<br />
upcoming periods will concentrate on strengthening the<br />
influence of all formulations of thermal sources.<br />
Cihat Dundar: “Thermal water was used for the<br />
first time in our country as a dermo-cosmetic<br />
ingredient”.<br />
Speaking about the thermal sources used for the<br />
first time in Turkey as a dermo-cosmetic ingredient<br />
and the value to be added to Turkey’s economy in<br />
thermal water paradise Bursa, where the innovative<br />
products were introduced, Biota Laboratories<br />
<strong>Pharma</strong> 25
kaynaklarını kullanarak dünya çapında başarı<br />
kazanacak dermokozmetik ürünler üretme<br />
hedeflerini anlatan Cihat Dündar, sözlerine şöyle<br />
devam etti:<br />
“Kaynağında duran termal suyu, sağlıklı cilt<br />
ve saçlara sahip olmak isteyen tüketicilerimiz<br />
için günlük hayatımıza kattık, ekonomik değere<br />
dönüştürdük ve dünyaya ihraç edeceğimiz yenilikçi<br />
bir ürün haline getirdik. Türkiye olarak bu alana<br />
ilk defa adım atıyor, yatırım yapıyoruz. Bugün iç<br />
pazarla birlikte global bir marka olarak 60’dan fazla<br />
ülkeye yaptığımız ihracat, distribütörlük anlaşması<br />
ve yatırımlarla ülkemizi dermokozmetik alanında<br />
bölgemizin merkez üssü konumuna taşımayı<br />
hedefliyoruz.”<br />
Türkiye’nin kozmetik pazar hacmi 8 milyar TL<br />
Dünyada kozmetik pazarı yaklaşık 500 milyar<br />
dolarlık bir büyüklükteyken, ülkemizde sadece 8<br />
milyar TL’lik bir hacme sahip olduğuna dikkati çeken<br />
Cihat Dündar, “Bu açıdan baktığımızda ülkemizdeki<br />
kozmetik pazarının çok yüksek bir potansiyele<br />
sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu pazarın yaklaşık<br />
yüzde 10’luk kısmı dermokozmetik ürünlerden<br />
oluşmaktadır. Pazarın yaklaşık yüzde 70’i de dünyada<br />
hiç örneği olmayacak şekilde yabancı markaların<br />
elinde bulunmaktadır” diye konuştu<br />
Chairman Cihat Dundar said: “Our country’s thermal<br />
water resources are being used for the first time<br />
in dermo-cosmetics with innovative products from<br />
Biota”. Cihat Dundar said that Biota aims to offer<br />
solutions enriched with thermal water content to<br />
dermatological problems such as acne, dark spots,<br />
and atopic dermatitis which are increasing in today’s<br />
world, and added that these products are not only<br />
limited in pharmacies in Turkey but also meet with<br />
consumers in 60 countries they are exported.<br />
”Biota targets to obtain the market leadership it<br />
has in anti-hair loss products for all dermatological<br />
products it develops,” said Dundar. “To achieve this<br />
goal Biota will develop more effective solutions by<br />
combining herbal ingredients with thermal water<br />
content.”<br />
Turkey is the first European country rich in thermal<br />
water<br />
Cihat Dundar indicated that Turkey in terms of richness<br />
and potential of geothermal resources in Europe takes<br />
the first place, and in the world is one of the first seven<br />
countries. He said: “According to Ministry of Energy and<br />
Natural Resources’ data there are around 1500 natural<br />
water sources in our country”. Mentioning the desire to<br />
produce dermo-cosmetic products using Turkey’s rich<br />
thermal water resources to gain worldwide success,<br />
Cihat Dundar continued his speech as follows: “We<br />
achieved to use thermal sources in an applicative<br />
way and bring healthy skin and hair products to our<br />
consumers. Moreover, we transformed this starting into<br />
economic values and made into an innovative product<br />
ready to be exported worldwide. Turkey is taking the<br />
first steps in this field, all the necessary investments<br />
are continuing to be made. Today, with our domestic<br />
market, we aim to carry our country to the position<br />
of headquarters of our region in the field of dermocosmetics<br />
with our export, distributorship agreements<br />
and investments we have made to more than 60<br />
countries as a global brand. “<br />
Turkey’s cosmetics market volume is estimated in 8<br />
billion<br />
Cihat Dundar remarked that cosmetics market in the<br />
world has a size of approximately 500 billion dollars<br />
and a volume of only 8 billion TL in Turkey. “We can say<br />
that cosmetics market in our country has a very high<br />
potential. Approximately 10 percent of this market is<br />
made up of dermo-cosmetic products. Approximately 70<br />
percent of the market is in the hands of foreign brands,<br />
which is no longer the case in the world,” Cihat Dundar<br />
said.<br />
26 <strong>Pharma</strong>
middle east & africa<br />
<br />
Book<br />
Your<br />
Stand<br />
3 - 5 September <strong>2018</strong><br />
Abu Dhabi, United Arab Emirates<br />
<strong>Pharma</strong> 27
Yılın ürünleri açıklandı<br />
40 ülkede 3,5 milyar tüketiciye ulaşan ve Türkiye’de bu yıl 3. kez<br />
gerçekleştirilen “Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamında Türk<br />
tüketicilerin oylarıyla seçilen ürünler, İstanbul’da düzenlenen ödül<br />
töreniyle açıklandı.<br />
Yılın Seçilmiş Ürünü Awards were<br />
announced<br />
“Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of the Year” program, that<br />
is reaching out to 4.5 billion consumers across 44 countries and<br />
celebrating 3rd year in Turkey, announced the voted products of <strong>2018</strong><br />
that were elected by consumers during the Awards Show held in St<br />
Regis Istanbul on May 3rd, <strong>2018</strong>.<br />
1987’den günümüze kadar kazanan ürünlerin<br />
tüketicilerin oylarıyla belirlendiği ve Türkiye’de 3. kez<br />
gerçekleştirilen “Yılın Seçilmiş Ürünü” programı<br />
kapsamındaki Tüketici İnovasyon Ödülü <strong>2018</strong>’in<br />
kazananları İstanbul’da düzenlenen ödül töreniyle<br />
açıklandı. Araştırma şirketi Nielsen’in 4.053 tüketiciyle<br />
yüz yüze görüşerek yaptığı anketler sonucunda<br />
kazanan ürünlerin belirlendiği program kapsamında,<br />
Dydo İçecek Türkiye iki ürünüyle, Ferrero Türkiye<br />
Çikolata, Pınar Süt Mamulleri, Montero Gıda, Bayer<br />
“Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of the Year”<br />
program rewards product innovation basing on the votes<br />
of a large panel of consumers, through an independent<br />
market survey since 1987 globally and for 3 years in<br />
Turkey. The winners in <strong>2018</strong> program were announced<br />
in the Awards Show Gala Night in St Regis Istanbul.<br />
The winner products that were determined through<br />
Nielsen’s face-to-face surveys with 4053 consumers<br />
throughout Turkey were: Fiftea and Saka Mineral Water<br />
of Dydo Icecek, Kinder Joy of Ferrero Turkey, Pınar<br />
28 <strong>Pharma</strong>
Türk, Şenpiliç Gıda, Unilever Türkiye ve Himalaya İlaç<br />
ise birer ürünüyle Türk tüketicileri tarafından ödüle<br />
layık görüldü. Son 24 ayda pazara çıkan ürünlerin<br />
katıldığı ve tüketicilerin ürünleri albenisi, inovatif<br />
özelliği ve performansına göre değerlendirdiği program<br />
kapsamında ödül alan ürünler, Türk tüketicilerinin<br />
referansı olan ‘Yılın seçilmiş Ürünü’ (YSÜ) logosunu 1<br />
yıl boyunca tüm reklamlarında, ürün paketlerinde ve<br />
iletişim çalışmalarında kullanabilecek.<br />
Açılış konuşmasını gerçekleştiren CarrefourSA<br />
CRM ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı ve İcra<br />
Kurulu Üyesi Öner Çelebi; “CarrefourSA olarak<br />
Yılın Seçilmiş Ürünü Programı’na katılan ürünlerin<br />
tüketicilere ulaştırılmasında bir köprü vazifesi<br />
görerek hem sektörümüzün gelişimine katkı hem<br />
de tüketicilerimizin bu ürünlere erişimini sağlıyoruz.<br />
İnovasyon konusunda çalışmalara imza atarak bu<br />
programa başvuruda bulunan markalara, yenilikçi<br />
bakış açılarından ötürü teşekkür ediyoruz” dedi.<br />
Türk tüketicileri hangi yenilikçi ürünleri seçti?<br />
“Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamındaki<br />
Tüketici İnovasyon Ödülü <strong>2018</strong>’de Çocuk Çikolata<br />
kategorisinde Kinder Joy, Katma Değerli Süt Ürünleri<br />
kategorisinde Pınar Protein Yoğurt & Pınar Protein<br />
Süt, Gıda Takviyeleri kategorisinde Brodil Herbal<br />
Bitkisel Ekstreler İçeren Propolisli Sıvı Takviye Edici<br />
Gıda, Cilt Sağlığı kategorisinde Bepanthol Sensiderm<br />
Kaşıntı Giderici Krem, Maden Suyu kategorisinde Saka<br />
Maden Suyu, İçecek kategorisinde Fiftea, İşlenmiş<br />
Tavuk Ürünleri kategorisinde Şenpiliç Annemin Köftesi,<br />
Diş Macunu kategorisinde Signal White Now CC,<br />
Bebek Yağı kategorisinde Himalaya Nourishing Baby<br />
Oil Besleyici Bebek Yağı, Türk tüketicileri tarafından<br />
seçilerek ödüle layık görülen ürünler oldu.<br />
Protein Milk & Pınar Protein Yoghurt of Pınar Süt, Brodil<br />
Herbal of Montero Gıda, Bepanthol Sensiderm of Bayer<br />
Türk, Annemin Köftesi of Şenpiliç, Signal White Now CC<br />
of Unilever Turkey and Himalaya Nourishing Baby Oil of<br />
Himalaya Ilaç.<br />
Innovative consumer products launched within last 24<br />
months can enter the program; and the consumers<br />
evaluate the products for their “Appeal”, “Perceived<br />
Innovation” and “Satisfaction”. Winner products can use<br />
the Red Logo of “Yılın Seçilmiş Ürünü” for 1 year in all<br />
their advertising, packaging and communications.<br />
CarrefourSA CRM and Marketing VP, Mr Öner Çelebi<br />
delivered the keynote speech in the Awards Ceremony<br />
“CarrefourSA contributes to the development of<br />
retailing industry as well as providing consumer access<br />
to the awarded products by serving as a bridge between<br />
the winners of “Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of<br />
the Year” program and the consumers. We thank to the<br />
participant brands for their innovative perspectives and<br />
their contribution to innovation”<br />
Which products were voted by Turkish Consumers?<br />
“Yılın Seçilmiş Ürünü <strong>2018</strong> Consumer Innovation Award<br />
Winners are:<br />
Kinder Joy in Kids Confectionery category<br />
Pınar Protein Milk & Pınar Protein Yoghurt in Value<br />
Added Dairy Products category<br />
Brodil Herbal Bitkisel Ekstreler İçeren Propolisli Sıvı<br />
Takviye Edici Gıda in Food Supplements category<br />
Bepanthol Sensiderm Kaşıntı Giderici Krem in<br />
Dermatology category<br />
Saka Maden Suyu in Mineral Water category<br />
Fiftea in Beverages category<br />
Şenpiliç Annemin Köftesi in Processed Chicken category<br />
Signal White Now CC in Toothpaste category<br />
Himalaya Nourishing Baby Oil in Baby Oil category<br />
<strong>Pharma</strong> 29
30 Mart Dünya Bİpolar Günü<br />
30 Mart Dünya Bipolar Günü, kendisinin de bipolar bozukluğu olduğu<br />
kabul edilen ünlü ressam Vincent Van Gogh’un doğum gününde<br />
kutlanıyor.<br />
Uluslararası işbirliği ile Dünya Bipolar Günü’nün amacı hastalık<br />
konusunda toplumsal duyarlılığı, bilgiyi ve eğitimi artıracak faaliyetler<br />
aracılığı ile tüm dünyada farkındalık oluşturmak ve toplumsal<br />
damgalamayı ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktır.<br />
Özlem Sarı<br />
Prof. Dr. Timuçin Oral<br />
Prof. Dr. Sibel Çakır<br />
Prof. Dr. Kaan Kora<br />
30 <strong>Pharma</strong>
Bir duygu durum bozukluğu olan<br />
bipolar bozukluk (eski ismiyle<br />
manik depresif hastalık) ya da iki<br />
uçlu bozukluk; taşkınlık (mani)<br />
ya da çökkünlük (depresyon)<br />
dönemlerinin yaşandığı, duygusal<br />
ve davranışsal iniş çıkışlarla giden,<br />
ara dönemlerde hastaların olağan<br />
iyilik hallerine döndükleri fakat<br />
bu hastalık dönemlerinin yaşam<br />
boyu görülebildiği bir bozukluktur.<br />
Günümüz şartlarında bipolar bozukluk<br />
başarılı bir şekilde tanınmakta ve<br />
etkili biçimde tedavi edilebilmektedir.<br />
Ancak hastalığın ilk yıllarındaki<br />
müphem belirtiler, bozukluğun<br />
yineleyici doğası ve değişik<br />
zamanlarda farklı hastalık dönemleri<br />
ile ortaya çıkması tanı koyma sürecini<br />
zorlaştırmakta, uygun tedavinin<br />
başlanmasını geciktirebilmektedir.<br />
Uzun süren ağır depresyon dönemleri,<br />
bu bozukluğu olan bireylerin %15’inin<br />
intihar ile yaşamını kaybetmesine<br />
neden olabilmektedir. Bu oran genel<br />
topluma göre 30 kat yüksektir. Bu<br />
tür zor dönemler hasta, hasta yakını<br />
ve ruh sağlığı çalışanları arasında<br />
sürekli bir işbirliği sayesinde<br />
aşılabilmektedir.<br />
Bipolar bozukluğun biyolojik kökenli<br />
bir tıbbi sorun olduğu açıkça<br />
bilinmesine rağmen tıptaki diğer<br />
sağlık sorunlarından farklı olarak<br />
hastalığa yönelik damgalama,<br />
bu bozukluğu yaşayan kişilerin<br />
toplumsal haklarını kullanmasını<br />
engellemekte, yaşam alanlarını ve<br />
sosyal çevrelerini kısıtlamaktadır.<br />
Dahası sorunu kabullenmelerini<br />
ve sağlık hizmetlerine, erken tanı<br />
ve etkili tedavilere erişimlerini<br />
geciktirmekte, bipolar bozukluğu olan<br />
kişi ve ailelerinde tükenmişliğe neden<br />
olmaktadır.<br />
Bipolar bozukluğa yönelik toplumsal<br />
tutum ve değerlendirmelerin<br />
kültürlerarası farklılıklarına<br />
değinmek amacı ile Asya Bipolar<br />
Bozukluk Ağı, Uluslararası Bipolar<br />
Vakfı ve Uluslararası Bipolar<br />
Bozukluklar Derneği bir araya<br />
gelerek Dünya Bipolar Günü için<br />
çalışmaktadırlar. Bipolar bozukluğu<br />
olan hastaların ve yakınlarının yaşam<br />
kalitelerine olumlu katkı sağlama<br />
ve damgalamayı engellemek bu<br />
girişimin temel hedefidir. Dünya<br />
Bipolar Gününün kutlanmasına<br />
ön ayak olan Uluslararası Bipolar<br />
Vakfının (International Bipolar<br />
Foundation) Kurucusu ve Başkanı<br />
Muffy Walker Dünya Bipolar Günü ile<br />
ilgili duygularını şöyle dile getirmiştir:<br />
“Yaşamının büyük bölümünü bipolar<br />
bozuklukla geçiren oğlumun bir gün<br />
hastalığı nedeniyle yargılanmayacağı,<br />
kişilik özellikleri ve nitelikleriyle<br />
değerlendirileceğini hayal ediyorum.<br />
Dünya Bipolar Gününün bu hayalimin<br />
gerçekleşmesine yardım edeceğine<br />
inanıyorum”.<br />
Türkiye’de Durum<br />
Ülkemizde yaklaşık iki milyon<br />
bipolar bozukluğu olan kişi ve bu<br />
durumdan doğrudan ya da dolaylı<br />
olarak etkilenen altı milyon aile<br />
bireyi olduğu tahmin edilmektedir.<br />
Başlıca sorunlar, pek çok bipolar<br />
bozukluk hastasının yeterli ve düzenli<br />
ruh sağlığı hizmeti alamaması,<br />
ilaç tedavilerini destekleyen<br />
psikoterapilerin kamuya bağlı sağlık<br />
kurumlarında ve sosyal güvence<br />
kapsamındaki hizmetlerde yok<br />
denecek kadar az olması, özel<br />
sağlık sigortalarının tüm psikiyatrik<br />
tedavileri kapsam dışı bırakması,<br />
bozukluğu yaşamış kişilerin<br />
mesleki ve sosyal kayıplarına<br />
yönelik rehabilitasyon hizmetlerinin<br />
yetersizliği, hastalık sürecinin<br />
başından itibaren hastaların hukuki<br />
ve medeni haklarının kullanımında<br />
ve sürece aktif katılımında zorluklar<br />
ve toplumda eksik veya yanlış<br />
bilgilenmeye bağlı olarak ortaya çıkan<br />
damgalama şeklinde özetlenebilir.<br />
Zaman zaman medyada yer alan<br />
gerçek dışı ya da eksik adli vaka<br />
öyküleri, intihar, uyuşturucu madde,<br />
alkol kullanımı ve bipolar bozukluk<br />
arasında bağlantı kurulması,<br />
bozuklukla mücadele eden geniş<br />
kitleyi derinden sarsmaktadır.<br />
Medya mensuplarının mesleki etik<br />
kuralarına uygun biçimde, dikkatle,<br />
spekülasyondan uzak haber yapması<br />
oldukça hayatidir.<br />
Ülkemizde bu yıl üçüncü kez<br />
düzenlenen Dünya Bipolar Günü<br />
etkinlikleri ile ruh sağlığı alanında<br />
faaliyet gösteren mesleki ve sivil<br />
örgütler olarak ilk kez geniş bir<br />
katılımla bir araya gelerek, bipolar<br />
bozukluğu olan kişi ve ailelerine<br />
destek olmak, toplumsal farkındalığı<br />
artırmak ve damgalamanın<br />
azaltılmasına katkıda bulunmak<br />
istedik. Etkinliklerimiz; GSK<br />
Türkiye’nin desteğiyle 30 Mart<br />
Perşembe günü saat 9.30’da Taksim<br />
Point Otel’de düzenlenen basın<br />
sohbet toplantısı ile başladı. Basın<br />
toplantısının ardından aynı mekânda<br />
gerçekleşecek forum etkinliğinde ise<br />
söz bipolar bozukluğa sahip kişiler ve<br />
yakınlarında olacak. Geniş katılımlı<br />
hasta, hasta yakınları ve ruh sağlığı<br />
çalışanlarının bir arada olduğu<br />
ve ağırlıklı olarak deneyimlerin<br />
paylaşıldığı tartışmada en önemli<br />
amaç, bipolar bozukluğu olanlar<br />
için daha iyi bir yaşam. Yine bu özel<br />
gün kapsamında ikinci organizasyon<br />
olarak sanatçı Fatmagül Mutlu’nun<br />
Bipolar konulu resim sergisinin<br />
Taksim Acıbadem Hastanesi’nde<br />
saat 13.00’teki açılışı yapılacak.<br />
Herkese açık olan bu sergiyle birlikte<br />
programımızda 30 ve 31 Mart’ta gün<br />
boyu sürecek ve konuya ilgi duyan<br />
profesyonellere yönelik sanat terapisi<br />
ile ilgili panel ve çalıştaylar yer alıyor.<br />
Bipolar bozuklukla ama sağlıkla<br />
yaşamanın mümkün olduğu daha iyi<br />
bir gelecek dileğiyle,<br />
Ruh sağlığı alanında çalışan dernek<br />
ve örgütler platformu adına;<br />
•Prof. Dr. Sibel Çakır<br />
•Türkiye Psikiyatri Derneği<br />
•Bipolar Bozukluklar Derneği<br />
•Bipolar Yaşam Derneği<br />
•Lityum Derneği<br />
•Türk Nöro-psikiyatri Derneği<br />
•RUSİHAK (Ruh Sağlığında İnsan<br />
Hakları Girişimi Derneği)<br />
•Psikiyatri Hemşireleri Derneği<br />
•Sanat Psikoterapileri Derneği<br />
•Türk Psikologlar Derneği<br />
<strong>Pharma</strong> 31
Drugs Turn to<br />
Biotechnological from<br />
Chemical<br />
Kimyasal İlaçlar Yerini<br />
Biyoteknolojik İlaçlara<br />
Bırakıyor<br />
“Biyoteknolojik İlaçlarda<br />
Gelecek ve Türkiye” konulu<br />
Bioexpo sempozyumu ana<br />
sponsorlarından biri olan<br />
CinnaGen İlaç’ın Kurucu Ortağı<br />
ve CEO’su Ferhat Farşi, dünyada<br />
artık biyoteknoloji devriminin<br />
yaşandığını ve buna bağlı<br />
olarak kimyasal ilaçlardan<br />
biyoteknolojik ilaçlara geçiş<br />
söz konusu olduğunu belirtti.<br />
Yaklaşık 380 milyar dolar<br />
global biyoteknolojik ürünler<br />
pazarında Türkiye’nin konumu<br />
ve potansiyeli düşünüldüğünde<br />
ülkemizin Ar-Ge ve üretim<br />
merkezi olması gerektiğini<br />
söyledi.<br />
Today, the world is going<br />
through a biotechnology<br />
revolution, which in return<br />
leads to a transition to<br />
biotechnological drugs<br />
from chemical drugs, said<br />
Ferhat Farşi, founding<br />
partner and CEO of CinnaGen<br />
<strong>Pharma</strong>ceuticals, one of the<br />
main sponsors of Bioexpo,<br />
with the theme “Future in<br />
Biotechnological drugs and<br />
Turkey.” He asserted that<br />
Turkey should grow into a<br />
R&D and manufacturing<br />
hub, considering its position<br />
and potential in the nearly<br />
$380 billion biotechnological<br />
products market.<br />
Ferhat Farşi, Founding Partner and CEO<br />
of CinnaGen <strong>Pharma</strong>ceuticals, made a<br />
presentation on “Biotechnology in the MENA<br />
Region” at the symposium held at the Istanbul<br />
Lütfi Kırdar International Convention and<br />
Exhibition Center between April 19-20, <strong>2018</strong>,<br />
under the auspices of the Health Institutes<br />
of Turkey (TUSEB). During the presentation,<br />
he talked about his experiences in the MENA<br />
Region, case studies and the fine points<br />
on how they have grown into the largest<br />
biotechnological drug manufacturer of the<br />
MENA Region.<br />
32 <strong>Pharma</strong>
Ferhat Farşi, Founding Partner and CEO of<br />
CinnaGen <strong>Pharma</strong>ceuticals, pointed out that<br />
biotechnological investments would have a<br />
positive impact on Turkey’s economic growth.<br />
”There is a transition to biotechnological<br />
drugs from chemical drugs. The<br />
biotechnological drug industry is projected to<br />
more than double in size by 2019. The world<br />
biotechnological drug market is expected<br />
to reach around 26 percent in 2019, up from<br />
18 percent in 2010. According to 2017 data,<br />
the state pays for 8,925 medicines in Turkey.<br />
Biotechnological products made up 262 of<br />
this figure. Three percent of biotechnological<br />
drugs equal 19 percent of the total drug<br />
budget,” he said.<br />
Biotechnological Drug Manufacturing<br />
in Turkey would Cut Import Costs<br />
Turkey’s 2016 and 2017 biotechnology bills<br />
were nearly $1 billion and $1.5 billion,<br />
respectively, due to the reimbursement<br />
system, Farşi stated. “If the trend continues,<br />
this figure will rise to about $2-3 billion.<br />
This is not a healthy trend. These products<br />
have to be manufactured in Turkey. The<br />
pharmaceutical industry, biotechnological in<br />
particular, and defense industry, advanced<br />
defense industry in particular, are two<br />
essential assets for a country. Turkey<br />
must become a player in these fields,” he<br />
remarked.<br />
Almost all of the biotechnological drug<br />
sales consist of imports, Farşi said.<br />
“Biotechnological drugs have less side<br />
effects than those of chemical drugs.<br />
Biotechnological drugs are particularly used<br />
for target-oriented treatments against cancer,<br />
central nervous system diseases, and MS.<br />
Nevertheless, we are not going to give up<br />
chemical drugs all of a sudden. Currently,<br />
biotechnological drugs account for 20 percent<br />
of all the drugs taken in the world. We project<br />
this rate to go up to 30-40 percent in the<br />
coming years,” he said.<br />
Farşi mentioned their efforts to build a<br />
manufacturing facility and R&D center in<br />
Turkey. He commented on their preparations<br />
to build a biotechnology hub in Turkey with<br />
$100 million investment and heralded the<br />
launch of the manufacturing facility by<br />
September <strong>2018</strong>.<br />
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB)<br />
himayesinde, 19-20 Nisan <strong>2018</strong> tarihlerinde İstanbul<br />
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda<br />
düzenlenen sempozyumda CinnaGen İlaç Kurucu<br />
Ortağı ve CEO’su Ferhat Farşi “MENA Bölgesinde<br />
Biyoteknoloji” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Ferhat<br />
Farşi, sunumunda MENA Bölgesi’ndeki deneyimlerini,<br />
örnek çalışmaları ve MENA Bölgesi’nin en büyük<br />
biyoteknolojik ilaç üretim şirketi olma süreçleri ile ilgili<br />
detayları katılımcılarla paylaştı.<br />
CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Ferhat Farşi,<br />
bioteknolojik yatırımların, Türkiye’nin ekonomik<br />
gelişimini olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. Farşi,<br />
“Kimyasal ilaçlardan biyoteknolojik ilaçlara geçiş var.<br />
2019 yılına kadar dünya biyoteknolojik ilaç sektörünün<br />
iki kattan fazla artması bekleniyor. Dünya’da 2010<br />
biyoteknolojik ilaç pazarı yüzde 18 iken, 2019 yılında<br />
ise bu oranın yüzde 26’lara ulaşması bekleniyor. 2017<br />
verilerine göre Türkiye’de devlet tarafından ödenen<br />
8 bin 925 ilaç var. Bunların 262’si biyoteknolojik<br />
ürünlerden oluşuyor. Biyoteknolojik ilaçların yüzde<br />
3’ü toplam ilaç bütçesinin yüzde 19’una eşit” diye<br />
konuştu.<br />
Biyoteknolojik İlaçlar Türkiye’de Üretilirse<br />
İthalat Giderleri Düşer<br />
Türkiye’nin biyoteknoloji ilaçlarıyla ilgili faturası, geri<br />
ödeme sistemi olduğu için Türkiye’de 2016’da yaklaşık 1<br />
milyar dolarken, 2017’de ise 1,5 milyar dolar olduğunu<br />
söyleyen Farşi, sözlerine şöyle devam etti: “Bu trend<br />
devam ederse bu rakam 2 ila 3 milyar dolara kadar<br />
yükselecek. Bu trend, sağlıklı bir trend değil. Bu<br />
ürünlerin mutlaka Türkiye’de üretilmesi gerekiyor.<br />
İlaç sanayi özellikle biyoteknoloji ve savunma sanayi<br />
özellikle ileri savunma sanayi bir ülkenin sahip olması<br />
gereken iki alandır. Türkiye’nin mutlaka burada söz<br />
sahibi olması gerekiyor.”<br />
Türkiye’de biyoteknolojik ilaç satışının tamamına<br />
yakının ithal olduğuna değinen Farşi “Biyoteknolojik<br />
ilaçların kimyasal ilaçlara göre yan etkileri daha az.<br />
Özellikle biyoteknolojik ilaçlar, kanser ve santral sinir<br />
sistemi, MS gibi hastalıklarda daha hedefe yönelik<br />
tedavi sağlıyorlar. Kimyasalları ise birden bire terk<br />
edecek değiliz. Şu anda Dünya’da bütün kullanılan<br />
ilaçlar içerisinde yüzde 20’lik kısmında biyoteknoloji<br />
söz konusudur. İlerleyen yıllarda bu durum bizim<br />
öngörümüze göre yüzde 30-40’lara yaklaşacak” dedi.<br />
Türkiye’de üretim tesisi ve Ar-Ge merkezi kurma<br />
çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Farşi,<br />
Türkiye’de 100 milyon dolarlık bir yatırımla biyoteknoloji<br />
üssü kurmaya hazırlandıklarını ve üretim tesislerinin<br />
<strong>2018</strong> yılının Eylül ayında hayata geçireceklerini bildirdi.<br />
<strong>Pharma</strong> 33
Santa Farma’da Fabrika<br />
Direktörlüğü’ne Uğur<br />
Çağlayan getirildi<br />
Türkiye’nin en köklü ve güçlü<br />
yerli ilaç firmaları arasında yer<br />
alan Santa Farma, Ar-Ge ve<br />
üretim alanındaki atılımlarını<br />
yeni atamalarla güçlendirmeye<br />
devam ediyor. Santa Farma’da<br />
son olarak sektörün tecrübeli<br />
isimlerinden Uğur Çağlayan,<br />
Fabrika Direktörü oldu.<br />
Uğur Çağlayan kimdir?<br />
1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği<br />
Bölümü’nden mezun olan Uğur Çağlayan, yüksek lisans<br />
eğitimini Yeditepe Üniversitesi’nde tamamladı. Kariyerine<br />
1996’da Pulver Kimya’da Süreç Mühendisi olarak başlayan<br />
Çağlayan, 2000 yılında katıldığı Pfizer Türkiye’de sırasıyla<br />
Üretim Müdürü, Kıdemli Üretim Müdürü ve Teknolojik<br />
Projeler Kıdemli Müdürü olarak çalıştı. Uğur Çağlayan,<br />
Santa Farma Fabrika Direktörü görevine atanmadan önce<br />
Pfizer Türkiye’de Teknik Projeler Kıdemli Müdürü olarak<br />
görev yapıyordu.<br />
Uğur Çağlayan assigned as Santa Farma’s new Plant<br />
Director<br />
Santa Farma, one of the long-established and strong national<br />
pharmaceutical firms in Turkey, goes on to leverage its R&D and<br />
production efforts with new assignments. As a further step of these<br />
efforts, Uğur Çağlayan, one of the experienced names in the sector, was<br />
assigned as the Plant Director<br />
About Uğur Çağlayan<br />
Uğur Çağlayan graduated from Boğaziçi University Chemical Engineering department in 1996 and had his master’s<br />
degree from Yeditepe University. Çağlayan started his career in Pulver Kimya as Process Engineer in 1996 and joined<br />
Pfizer Turkey in 2000 where he worked as Production Manager, Senior Production Manager and Technical Projects<br />
Senior Manager. Before being assigned as Plant Director at Santa Farma, he worked as Technical Projects Senior<br />
Manager at Pfizer Turkey.<br />
34 <strong>Pharma</strong>
BRUNO AILESINDEN<br />
YUMUŞACIK BIR<br />
YENILIK: BRUNO<br />
BABY NAZAL<br />
ASPIRATÖR<br />
AN ULTRA SOFT<br />
INNOVATION JOINS<br />
THE BRUNO FAMILY:<br />
BRUNO BABY NASAL<br />
ASPIRATOR<br />
Abdi İbrahim sağlık ürünleri<br />
kategorisinde Bruno ailesi ile<br />
büyümeye devam ediyor. Bruno<br />
Baby Nazal Aspiratör, bebeklerin<br />
hassas burnuna özel geliştirilmiş<br />
ultra yumuşak ucuyla bebeklerin<br />
burun tıkanıklığının giderilmesine<br />
ve daha kaliteli bir yaşam<br />
sürmesine yardımcı oluyor.<br />
Abdi İbrahim continues to<br />
expand the Bruno family of<br />
healthcare products. Bruno<br />
Baby Nasal Aspirator, featuring<br />
an ultra soft tip specially<br />
developed for the sensitive<br />
noses of babies, helps to relieve<br />
nasal blockage in babies and<br />
provides better quality of life.<br />
Ultra yumuşak olarak geliştirilen ürün, bebeklerin<br />
burnunu tahriş etmeden tıkanıklığı hızlıca gideriyor. BPA<br />
(Bisfenol A) içermeyen ve özel tasarlanan sünger filtreleri<br />
ile Bruno Baby Nazal Aspiratör, yüksek aspirasyon<br />
gücüyle anne ve babalar için kullanım kolaylığı sağlıyor.<br />
Bebeklerde Burun Tıkanıklığı Beslenme ve Uyku<br />
Düzenini Etkiliyor<br />
Burun tıkanıklığı bebeklerde yetişkinlere oranla daha<br />
sık görülmektedir. Yeni doğanlar ve bebekler içgüdüsel<br />
olarak burundan solunum yapmaktadır. Özellikle yeni<br />
doğan bebeklerin burunları daha düz, burun delikleri<br />
ise daha küçüktür. Bebeklerde, yetişkinlerdeki gibi<br />
sümkürme refleksi olmadığından burun salgılarını<br />
dışarıya atma gibi bir yetenekleri yoktur. Burun tıkanıklığı<br />
beslenmeyi ve uyku kalitesini de olumsuz yönde etkiler.<br />
Bebeklerde beslenme ve uyku düzeninin olmaması<br />
huzursuzluğa yol açar ve uykusuz geceleri de beraberinde<br />
getirir.<br />
Bebekler, solunum ve bağışıklık sistemleri tam<br />
olgunlaşmadığı için, solunum yoluyla oluşabilecek<br />
enfeksiyonlara karşı da savunmasız haldedirler. Tıkalı bir<br />
The ultra soft product removes blockage swiftly<br />
without irritating the baby’s nose. Featuring specially<br />
designed sponge filters, the non-BPA (Bisphenol A)<br />
Bruno Baby Nasal Aspirator, with high aspiration<br />
power offers ease of use for parents.<br />
Nasal Congestion in Babies Affects Feeding and<br />
Sleep<br />
Nasal congestion is seen more commonly in babies<br />
than adults. Newborns and babies instinctively<br />
breathe through the nose. The noses of newborn<br />
babies in particular are usually flatter and nasal<br />
passages smaller. Babies are unable to blow out<br />
or sniff the nasal secretions since they have not yet<br />
developed the reflexes to clear their own noses.<br />
Nasal congestion may affect feeding and sleep<br />
quality negatively. Babies, which are not well fed<br />
and do not get proper sleep, may become restless,<br />
causing sleepless nights for all.<br />
Since their respiratory and immune systems have<br />
not fully developed, babies are also more vulnerable<br />
to infections that may develop through breathing. A<br />
36 <strong>Pharma</strong>
urun kulak enfeksiyonları, bronşit gibi hastalıklara yol<br />
açabilmektedir. Ayrıca burun, nefes alma fonksiyonunun<br />
yanı sıra bebeğin burnundan vücuduna giren havayı<br />
filtreleme, nemlendirme, ısıtma ve orta kulağın<br />
havalandırılmasında da etkilidir. Bu sebeple bebeklerin<br />
tıkanan burnunu düzenli ve etkili bir şekilde temizlemek<br />
oldukça önemlidir.<br />
Bruno Baby Nazal Aspiratör ile Huzurlu Geceler<br />
Bruno Baby Nazal Aspiratör, burnun tıkanmasına yol<br />
açan burun salgısının, kontrollü aspirasyon yardımı<br />
ile temizlenmesi için geliştirildi. Ultra yumuşak ucuyla<br />
bebeklerin burunlarının etkili ve güvenli bir şekilde<br />
temizlenmesini sağlayan, BPA (Bisfenol A) içermeyen<br />
Bruno Baby Nazal Aspiratör ile burun tıkanıklığı bebek<br />
ve ebeveyn için sorun olmaktan çıkıyor, daha rahat ve<br />
huzurlu geceleri beraberinde getiriyor.<br />
Bebeğinizin Burun Tıkanıklığını Gidermede En Büyük<br />
Yardımcınız; Bruno<br />
• Burun akıntısı ve burnu tıkayan salgıların<br />
temizlenmesini sağlar.<br />
• Bebekler daha rahat uyur.<br />
• Burnu açılan bebeklerin yeterli beslenmesine yardımcı<br />
olur.<br />
• Burun salgılarını burundan uzaklaştırarak kulak,<br />
sinüs enfeksiyonları ya da öksürük gibi komplikasyonların<br />
önlenmesine yardımcı olur.<br />
• Bebeğin sağlıklı gelişimi devam eder.<br />
Minik bebeklerinizin hassas burunlarına özel geliştirilen<br />
yumuşacık uçlu nazal Brunobaby Nazal Aspiratör ile<br />
minik burunlar artık tıkanmayacak.<br />
stuffy nose can lead to ear infections and diseases<br />
such as bronchitis. In addition to enabling breathing,<br />
the nose is also effective in filtering, humidifying<br />
and warming the air that enters the body through<br />
the baby’s nose and ventilating the middle ear.<br />
Therefore, clearing the babies’ blocked noses<br />
regularly and effectively is very important.<br />
Peaceful Sleep with Bruno Baby Nasal Aspirator<br />
Bruno Baby Nasal Aspirator is developed to clear out<br />
nasal secretions that cause nasal congestion with<br />
the help of controlled aspiration. With the non-BPA<br />
(Bisphenol A) Bruno Baby Nasal Aspirator, which<br />
allows the baby’s nose to be cleaned effectively and<br />
safely with its ultra soft tip, nasal congestions are<br />
no longer a problem for the baby and the parent,<br />
bringing along more comfortable and peaceful<br />
nights.<br />
Bruno: Best Assistant to Relieve Your Baby’s Nasal<br />
Congestion<br />
• Helps to clear nasal secretions that cause<br />
congestion and blockage.<br />
• Helps babies to sleep more comfortably.<br />
• Babies with unblocked nasal passages feed better.<br />
• Helps to prevent complications such as ear and<br />
sinus infections or coughs by removing nasal<br />
secretions from the nose.<br />
• Healthy development of the baby continues.<br />
With Bruno Baby Nasal Aspirator, featuring an<br />
ultra soft tip specially developed for babies, the tiny<br />
sensitive noses will no longer remain blocked.<br />
<strong>Pharma</strong> 37
Novo Nordisk çalışanları, Yönetim<br />
Kurulu’na kendi temsilcilerini seçiyor<br />
Novo Nordisk çalışanları, önümüzdeki 4 yıl boyunca şirketin Yönetim<br />
Kurulu’nda kendilerini temsil edecek yeni üyeleri seçti. Çalışanlar<br />
arasında yapılan seçim sonucu, Mette Bøjer Jensen, Anne Marie<br />
Kverneland, Thomas Rantzau ve Stig Strøbæk, Novo Nordisk Yönetim<br />
Kurulu’na girdi<br />
Merkezi Danimarka’da bulunan<br />
global ilaç şirketi Novo Nordisk<br />
Yönetim Kurulu’nda çalışanların<br />
seçtiği üyeler de yer alıyor.<br />
Novo Nordisk çalışanları,<br />
önümüzdeki 4 yıl boyunca Novo<br />
Nordisk Yönetim Kurulu’nda<br />
kendilerini temsil edecek yeni<br />
üyeleri seçimle belirledi. Seçim<br />
sonucu, Novo Nordisk’in yeni<br />
Yönetim Kurulu’na Mette Bøjer<br />
Jensen, Anne Marie Kverneland,<br />
Thomas Rantzau ve Stig<br />
Strøbæk, çalışanların oylarıyla<br />
girdi. Anders Kaae, Karina<br />
Bonde Lenau, Jesper Thorning<br />
and Tanja Villumsen de yedek<br />
temsilci olarak seçildi. Novo<br />
Nordisk bir vakıf şirketidir ve<br />
şirket, kâr amacı gütmeyen bir<br />
kuruluş olan, Novo Nordisk Vakfı<br />
tarafından yönetilmektedir.<br />
Nisan ayı itibarı ile Novo Nordisk<br />
Yönetim Kurulu’nda yerini<br />
alacak Mette Bøjer Jensen’in<br />
Biyoteknoloji alanında yüksek<br />
lisans eğitimi var, şu anda<br />
yıkama ve sterilizasyon uzmanı<br />
olarak çalışıyor. Laboratuvar<br />
teknisyeni olarak eğitilen Anne<br />
Marie Kverneland, şu an dükkân<br />
sorumlusu olarak çalışıyor.<br />
Thomas Rantzau süt teknisyeni<br />
ve mühendisliği eğitimine sahip<br />
ve çapraz-alan yeterlilik projesi<br />
üzerinde çalışıyor. Son olarak,<br />
elektrikçi olan Stig Strøbæk, şu<br />
anda dükkân sorumlusu olarak<br />
çalışıyor.<br />
Danimarka Şirketler Yasası’na<br />
göre, son üç yıl içinde ortalama<br />
olarak en az 35 çalışanı olan<br />
şirketlerde, çalışanlar, yönetim<br />
kuruluna kendilerini temsil<br />
etmek üzere asil ve yedek üye<br />
seçme hakkına sahip. Çalışan<br />
tarafından seçilen temsilciler,<br />
yıllık genel kurul tarafından<br />
seçilen yönetim kurulu üyelerinin<br />
en az yarısına tekabül eden bir<br />
sayıyı temsil ediyor. Çalışan<br />
tarafından seçilen yönetim<br />
kurulu üyeleri, yıllık genel kurul<br />
tarafından seçilen yönetim kurulu<br />
üyeleri ile aynı şartlarda hareket<br />
ediyor, ancak dört yıllık bir süre<br />
için görevde kalıyor.<br />
38 <strong>Pharma</strong>
Endometriozis, kadınlarda kronik ağrı ve kısırlığın en<br />
önemli nedenlerinden biri<br />
Kısırlık ve kronik ağrıların %25’inden sorumlu olan endometriozis<br />
hakkındaki farkındalığın yetersiz olması nedeniyle hastalar<br />
ortalama yedi doktor tarafından muayene ediliyor ve kendilerine<br />
tanı konulana kadar aradan sekiz yıl geçiyor. Zamanında, eksiksiz<br />
ve doğru olarak uygulanan ilaç, cerrahi veya tüp bebek tedavileri ile<br />
hastalığa çare bulmak aslında zor değil.<br />
Hatalı tedavi ile zamansız, endikasyonsuz ve eksik cerrahinin<br />
telafisi olmayan sonuçlara sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.<br />
Bülent Urman, Bayer’in desteğiyle Koç Üniversitesi Hastanesi ve<br />
VKV Amerikan Hastanesi’nde açılan Endometriozis Kliniği’nin bu<br />
bağlamda çok önemli bir ihtiyacı karşılayacağını belirtti. Prof. Dr.<br />
Urman, bu hastalık hakkında en güncel bilgilerin paylaşılacağı<br />
www.endometriozisklinigi.org platformunun da müjdesini verdi.<br />
Üreme çağındaki kadınları etkileyen<br />
endometriozisin, rahim iç duvarı<br />
(endometrium) dokusunun alt karın<br />
bölgesindeki (pelvis) organlara<br />
yerleşmesiyle oluşan kronik bir<br />
hastalık olduğunu belirten Vehbi<br />
Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları<br />
Kadın Hastalıkları ve Doğum<br />
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent<br />
Urman, hastalık hakkında şu<br />
bilgileri verdi: “Endometriozis<br />
ayrıca tüplerin ve yumurtalıkların<br />
fonksiyonunu bozarak kısırlığa<br />
da yol açabiliyor. Endometriozis<br />
yerleştiği organa bağlı olarak<br />
adet ve cinsel ilişki sırasında ağrı,<br />
bağırsak alışkanlıklarında değişme,<br />
idrar yakınmaları yapabiliyor. Daha<br />
nadir de olsa, başka organ ve<br />
dokuların tutulumuna bağlı olarak<br />
burun kanaması ve kanlı balgam<br />
gibi belirtiler de oluşturabiliyor.<br />
Endometriozis bir üreme çağı<br />
hastalığı olup en sık 30-40 yaşları<br />
arasında görülüyor. Ancak<br />
ergenlik döneminde veya menopoz<br />
sonrasında da görülebilirliği çok<br />
nadir değil. Doğurganlığın yüksek<br />
olduğu yaş dönemindeki kadınlarda<br />
görülme oranı yaklaşık %5-10 olan<br />
endometriozis, şiddetli adet ağrısı<br />
olan kadınlarda yaklaşık 4-6 kat,<br />
annesinde veya kız kardeşinde<br />
endometriozis olan kadınlarda 6-7<br />
kat daha fazla görülüyor.”<br />
Yanlış, eksik veya zamansız cerrahi<br />
girişimler faydadan çok zarar<br />
veriyor<br />
Endometriozisin, kadınların<br />
azımsanamayacak bir kısmını<br />
etkileyen kronik bir hastalık<br />
olduğunu belirten Prof. Dr.<br />
Bülent Urman şunları söyledi:<br />
“Bu hastalık bazen ‘iyi huylu<br />
kanser’ olarak da anılır. Adet<br />
döneminde ve adet dışı ağrıya,<br />
gebe kalamamaya, yumurtalıklarda<br />
kist oluşumuna neden olabilir.<br />
Daha nadir de olsa rahmi, diğer<br />
organ ve dokuları tutabilir.<br />
Endometriozis tüm kadınların %5<br />
ila 10’unda görülür. Ağrı yakınması<br />
olan kadınların %40’ında, gebe<br />
kalamayan kadınların ise %25’inde<br />
endometriozis vardır. Hastalar<br />
tanı konulana kadar ortalama<br />
yedi doktor tarafından muayene<br />
edilir ve tanı sekiz yıla kadar<br />
gecikebilir. Endometriozisi olan<br />
kadınlar hastalıkları nedeniyle<br />
yaşamları süresince çok sayıda<br />
cerrahi girişime maruz kalırlar.<br />
Doğru yapılmayan, zamansız ya<br />
da eksik yapılan cerrahi girişimler<br />
sonrasında hastalık ve hastanın<br />
yakınmaları düzelmediği gibi<br />
yapılacak sonraki girişimlerden<br />
hastaların zarar görme olasılığı<br />
çoğalır.<br />
40 <strong>Pharma</strong>
Doğru tedavi için deneyimli ve<br />
uzman bir ekip gerekiyor<br />
Prof. Dr. Bülent Urman şöyle<br />
devam etti: “Endometriozis hastayı<br />
mutsuz eder, sosyal uyumunu<br />
bozar. Çalışmasına konsantre<br />
olamayan ve ağrı çeken hastalar<br />
iş yeri veya evlerinde verimli<br />
olamaz. Doğru zamanda, doğru<br />
tanı ve doğru tedavi ile bu hastalar<br />
yaşama yeniden gözlerini açarlar.<br />
En uygun tedavi hastanın yaşı,<br />
yakınmaları, çocuk isteyip istemediği<br />
ve yumurtalık kapasitesine göre<br />
şekillendirilmelidir. Bu da ancak<br />
endometriozisli hastalara sistematik<br />
olarak yaklaşabilecek ve tedavinin<br />
tamamını eksiksiz ve profesyonelce<br />
sunabilecek merkezlerde<br />
mümkündür. Cerrahi tedavi, ilaç<br />
tedavisi, radyolojik tedavi, diyet ve<br />
beden-zihin uyumunu artıracak<br />
egzersiz tedavileri deneyimli ekipler<br />
tarafından uygulanmalıdır.”<br />
Bu klinik endometriozis hastalarına<br />
umut olacak<br />
Bayer’in desteğiyle Koç Üniversitesi<br />
Hastanesi ve VKV Amerikan<br />
Hastanesi’nde açılan Endometriozis<br />
Kliniği’nin teşhis ve tedavi alanında<br />
önemli bir boşluğu dolduracağını<br />
vurgulayan Prof. Dr. Bülent Urman<br />
şunları söyledi: “Bayer’in desteğiyle<br />
Koç Üniversitesi Hastanesi ve VKV<br />
Amerikan Hastanesi tarafından<br />
kurulan Endometriozis Kliniği<br />
bu hastaları, en mükemmel ve<br />
güvenli ortamlarda, hastanın<br />
gereksinimlerini en üst düzeyde<br />
gözeterek tedavi etmek için<br />
kurulmuştur. Bu hastalık ilaç<br />
tedavisi ve cerrahi müdahalenin<br />
yanında hastalık psikolojisinin,<br />
beslenme alışkanlıklarının ve<br />
genel sağlığının da takibini<br />
gerektirir. Bu nedenle doğru<br />
bir tedavi için, disiplinler arası<br />
bir yaklaşım gereklidir. VKV<br />
Endometriozis Kliniği’nde, tam da<br />
bu ihtiyaçtan hareketle, alanında<br />
uzman kadın doğum doktorlarının<br />
yanı sıra kolorektal cerrahi,<br />
üroloji, radyoloji uzmanları, klinik<br />
psikologlar, beslenme uzmanları<br />
ve yaşam koçları işbirliği içinde<br />
çalışarak, en gelişmiş görüntüleme<br />
teknolojilerinin de katkısıyla en<br />
doğru tedaviyi en kısa zamanda<br />
sunmayı hedeflemektedir. Tıbbi<br />
kadromuzun yıllara dayanan<br />
deneyimi ile doğru tedaviyi arayan<br />
hastalar için en iyisini yapmak<br />
amacıyla sürekli kendimizi<br />
geliştirerek çaba gösteriyoruz.<br />
VKV Amerikan Hastanesi ve Koç<br />
Üniversitesi Hastanesi’nde geçmiş<br />
10 yıl içinde yüzlerce hastaya<br />
cerrahi tedavi yapılırken 1000<br />
den fazla hastaya tıbbi tedavi ve<br />
tüp bebek tedavisi uygulanmıştır.<br />
Ekibimiz ulusal ve uluslararası<br />
yayınlanmış çalışmalar, konu<br />
hakkındaki kongre ve toplantılarda<br />
yaptıkları sunumlar ve verdikleri<br />
derslerle bu alanda her zaman<br />
öncülük etmeyi hedefleyen<br />
uzmanlardan oluşuyor. Bu sayede<br />
zorlu endometriozis olgularında<br />
disiplinler arası yaklaşımla son<br />
Prof. Dr. Bülent Urman<br />
derece kompleks cerrahi işlemleri<br />
başarıyla yapabiliyoruz. Böylece<br />
yaşamı ıstırap içinde geçmiş ve<br />
hayata küsmüş endometriozis<br />
hastaları, yaşama yeniden merhaba<br />
demenin mutluluğunu yaşarken<br />
bize de bu mutluluğa vesile olmanın<br />
sevincini yaşatıyor.”<br />
Normal sanılan şiddetli adet<br />
sancılarının sebebi endometriozis<br />
olabilir<br />
Ülkemizdeki birçok kadının<br />
endometriozisi için doğru bir<br />
tanı alana kadar, yıpratıcı ve<br />
üzücü tecrübeler yaşayabildiğini<br />
belirten Prof. Dr. Bülent Urman<br />
şunları söyledi: “Toplumda yaygın<br />
olan kanı adet dönemlerinde<br />
kadınların ağrı yakınmasının<br />
normal olduğudur. Bu da kadının<br />
ağrısını ötelemesine ve kendini<br />
bu durumun normal olduğuna<br />
inandırmasına ve dolayısıyla doktora<br />
geç başvurmasına neden olur.<br />
Endometriozis hastalarında ağrı<br />
şikâyetinin çevredekiler tarafından<br />
<strong>Pharma</strong> 41
Endometriozis ağrılarını hafifletmek<br />
için yoga ve farkındalwık egzersizleri<br />
Pelin Icil<br />
ciddiye alınmaması ayrıca bir stres<br />
oluşturmaktadır. Buradaki sorun<br />
hastalığın görünmez olmasıdır.<br />
Adet ağrısı (dismenore), ilişki<br />
sırasında ağrı (disparoni) ve<br />
kısırlık (infertilite) şikâyeti olan<br />
kadınlarda endometriozis ihtimali<br />
düşünülmelidir. Birçok defa<br />
doktor muayenesine başvurmuş ve<br />
tedaviyle sonuç alamamış kronik<br />
alt karın ağrısı olan kadınların da,<br />
endometriozis olup olmadığının<br />
araştırılması gerekir.”<br />
Bayer Kadın Sağlığı ve Erkek Sağlığı<br />
Pazarlama Müdürü Pelin İçil ise,<br />
konu ile ilgili şunları söyledi: Bayer,<br />
daha iyi bir yaşam için çalışmalarını<br />
artırarak devam ettirmektedir ve bu<br />
amaçla 2017 yılında dünya çapında<br />
4,5 milyar dolarlık araştırma ve<br />
geliştirme yatırımı yapmıştır.<br />
Bayer Kadın Sağlığı Bölümü olarak<br />
da son yıllarda aile planlaması<br />
çözümlerimizin yanında, kronik ve<br />
tedavisi zor hastalıklara yönelik<br />
araştırmalara da odaklanıyoruz.<br />
Endometriozis alanında firmamız,<br />
uzun yıllardır yeni tedavilerin<br />
gelişimine öncülük etmektedir<br />
ve bu alanda yürütmüş olduğu<br />
klinik araştırma sayısıyla da lider<br />
konumdadır.”<br />
“Âdetim sancılı geçiyor” deyip<br />
geçilmemeli<br />
Endometriozis, tüm dünyada 200<br />
milyon kadını etkiliyor, ancak<br />
Türkiye’de bu konudaki farkındalığın<br />
halen yeterince yüksek olmaması<br />
ve semptomların adet sancısı ile<br />
karıştırılması nedeniyle, ne yazık ki<br />
tanı oranı da çok düşük seviyelerde<br />
kalıyor. Kadınlar için toplum tarafından<br />
bazen normal kabul edilen adet<br />
sancısı ve ağrılı ilişki gibi belirtiler,<br />
hastalığın ilk habercisi olabileceği için<br />
bu konularda dikkatli olmak ve sorun<br />
yaşandığında ertelemeden konunun<br />
uzmanı bir hekime muayene olmak<br />
son derece önemli. Dünya genelinde<br />
bu alandaki güncel yaklaşımın,<br />
“hastalığı değil hastayı tedavi etmek,<br />
kişiye özel yaklaşım geliştirmek”<br />
yönünde değiştiğini belirten Pelin İçil,<br />
şöyle devam etti: “Farklı disiplinlerden<br />
gelen, endometriozis tanısı ve tedavisi<br />
konusunda uzmanlaşmış bir ekibi bir<br />
araya getirecek olan Endometriozis<br />
Kliniği’ni ve bu hastalık hakkında en<br />
güncel bilgilerin toplumla paylaşılacağı<br />
www.endometriozisklinigi.<br />
org platformunu Bayer olarak<br />
desteklemekten ve toplum sağlığına<br />
katkıda bulunmaktan dolayı son<br />
derece mutluyuz.”<br />
Koç Üniversitesi Hastanesi ve VKV<br />
Amerikan Hastanesi Endometriozis<br />
Kliniği’nin açılışında, ağrı yönetimi<br />
ve beden bilinci üzerindeki olumlu<br />
etkileri bilinen yoga ve farkındalık<br />
egzersizlerinin anlatıldığı ve<br />
katılımcılarla ufak bir uygulamanın<br />
yapıldığı bir bölüm de yer aldı.<br />
Endometriozisin ağrı mekanizması<br />
nedeniyle, merkezi sinir sisteminde<br />
ağrının işlendiği bölgeler olumsuz<br />
etkileniyor ve beden ile zihnin ilişkisi<br />
bozuluyor. Hasta giderek ağrıya daha<br />
hassas hale gelmeye başlıyor. Bu da<br />
kişide panik, otokontrol kaybı hissi<br />
ve depresyon ile bir tükenmişlik hali<br />
ortaya çıkarıyor ve bu bir kısır döngü<br />
haline geliyor. Bilimsel araştırmaların<br />
farkındalık konusunda günümüzde<br />
geldiği nokta bu egzersizlerin, beyni<br />
yeniden yapılandırarak dikkati,<br />
empatiyi, problem çözme becerilerini<br />
güçlendirdiğini, mutluluk seviyesinde<br />
artış sağladığını gösteriyor. Ayrıca<br />
benzer bir süreçte olan diğer kadınlarla<br />
beraber olmak ve deneyimlerini<br />
paylaşmanın da etkisi büyük<br />
oluyor. VKV Amerikan Hastanesi,<br />
endometriozis hastalarının yoga ve<br />
farkındalık egzersizlerinin bu olumlu<br />
etkilerinden faydalanmalarını sağlamak<br />
için hastane bünyesindeki Code<br />
Lotus Merkezi’nde, endometriozis<br />
tedavisinin bir parçası olarak özel yoga<br />
ve farkındalık seansları düzenliyor<br />
ve böylece medikal, fiziksel ve<br />
zihinsel açıdan bütünsel ve disiplinler<br />
arası bir tedavi sunuyor. “İyileştir<br />
Kendini” mottosuyla hizmet veren<br />
Code Lotus’ta nefes ve duyular<br />
üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde<br />
endometriozis hastalarının hedeflenen<br />
şifalanma süreçlerini hayatlarının<br />
içine taşımalarına yardımcı olmaya<br />
çalışılıyor. Böylece endometriozis<br />
hastalarının sinir sistemlerinin<br />
esnekliği ve dayanıklılığı artıyor ve ağrılı<br />
zamanlarla baş etmeleri kolaylaşıyor.<br />
Hastaların sadece tıbbi destekle değil,<br />
bütünleyici tıpla içsel bütünlüklerini<br />
sağlamaları hayat kalitelerini artırıyor.<br />
42 <strong>Pharma</strong>
Makyaj temizleme<br />
mendillerinin yeni<br />
gözdesi<br />
The popular new<br />
makeup removal<br />
wipes<br />
Yumuşak dokusu ile gönülleri<br />
fethetmeye hazırlanan<br />
Türkiye’nin en samimi ve<br />
yenilikçi markası Maylo,<br />
kadınların hassas ciltlerine<br />
zarar vermeden makyajlarını<br />
temizleyebilmesi için temizlik<br />
kâğıtları sektörünün en yeni<br />
ürününü piyasaya sundu.<br />
Turkey’s most sincere and<br />
innovative brand<br />
Maylo prepares<br />
to refresh with its<br />
soft touch with the<br />
newest product on<br />
the market in the<br />
make-up removal<br />
wipes sector.<br />
Türkiye’de İlk olan Puf Mendil, yumuşak<br />
dokusu ile makyaj temizlerken<br />
kullanıcılarının hassas ciltlerinin<br />
korunmasına yardımcı olurken, 3 katlı<br />
yapısı, yüzde 100 saf selüloz dokusu ve<br />
herhangi bir kimyasal barındırmayan<br />
yapısıyla güvenli kullanım sunuyor.<br />
Yumuşacık paketleri sayesinde her<br />
yere kolaylıkla sığan Maylo Puf Mendil,<br />
tozları geçirmeyen paketiyle hijyenik<br />
kullanım sağlıyor.<br />
Puf Mendil, the first of its kind<br />
in Turkey, removes make-up<br />
with a soft touch and protects<br />
skin while the 3 layer structure<br />
and 100 percent pure cellulose<br />
texture provides safe use without<br />
chemicals.<br />
Maylo Puf Mendil, with the<br />
soft easy-to-carry convenient<br />
packaging, provides fully hygienic<br />
use with a dust resistant package.<br />
<strong>Pharma</strong> 43
Wee Baby’de her şey anneler için<br />
Yenilenen ürünleri ve portföyüne eklediği ürünlerle<br />
anneler ve bebeklerinin yanında olmaya devam eden Wee Baby, “Annelere<br />
Özel” kategorisine eklediği yeni ürünüyle anneler gününü kutluyor.<br />
Anneler ve bebeklerinin her türlü ihtiyacını düşünerek, onların her zaman yanında olan Wee Baby, “Annelere Özel” ürün<br />
kategorisiyle onlara kolaylık sağlıyor. Avrupa kalite standartlarındaki ürünleriyle güven veren Wee Baby, elektronik<br />
kategorisini gelişen trendlerle birlikte yenilemeye devam ediyor. Portföyüne eklediği ürünlerle de annelerin bebekleriyle<br />
olan hayatlarını kolaylaştırıp anne ve bebeklerin mutlu olmalarına katkıda bulunuyor.<br />
Çalışan annelere kolaylık<br />
Wee Baby, “Annelere Özel” kategorisine eklediği yeni ürünü Ultra Portatif Şarjlı<br />
Göğüs Pompasıyla annelerin sütlerini kısa sürede, onları yormadan sağmalarını<br />
sağlıyor. Wee Baby, şarj edilebilir, mini tasarımlı ve ultra hafif özellikleriyle<br />
rahatlıkla elde tutulabilen veya boyuna asılabilen yeni ürünüyle annelere kolaylık<br />
sağlarken bebeklerin uzun süre anne sütü ile beslenmelerine destek oluyor.<br />
Tavsiye edilen perakende satış fiyatı; 230 TL<br />
Göğüs pedi cildin kuru kalmasını sağlıyor<br />
Emzirmeye başlayan annelerin en fazla ihtiyaç duyduğu ürünlerden biri<br />
kuşkusuz göğüs pedi. Her göğse uygun anatomik yapısıyla rahatlıkla<br />
kullanılabilen Wee Baby göğüs pedleri, emzirme sonrasında göğüs uçlarında<br />
kalan fazla sütü emerek cildin kuru kalmasını sağlıyor. İpeksi yumuşaklığı,<br />
hava geçiren yapısı ve saf selülozdan oluşan emici dokusu sayesinde cildin<br />
tahriş olmasını önlüyor.<br />
Jel emici tabakalı göğüs pedi<br />
Emziren annelerin yardımına koşan diğer bir ürün ise, kavramalı göğüs pedi.<br />
Jelli emici tabakası fazla sütü hızla emerek, taşmayı ve giysilerdeki lekelenmeyi<br />
önlüyor. Estetik tasarımıyla göğsü daha iyi kavrayan ped, yapışkan bantları<br />
sayesinde de giysilere daha sıkı sabitleniyor ve elbise altından görünmüyor.<br />
Silikon göğüs koruyucu emzirmede kalkan görevi görüyor<br />
Emzirme esnasında çatlamış olan göğüsleri korumak için kullanılan Wee<br />
Baby silikon göğüs koruyucu, göğüs ucunda kalkan görevi görüyor. Kokusuz<br />
ve tatsız silikondan üretildiği için bebeğin rahatlıkla uyum sağlamasına<br />
ve anne göğsünden beslenme hissi vererek konforlu beslenme sağlıyor.<br />
Hassas ve çatlamış göğüs uçlarını koruyarak bebeğin anne cildine temas<br />
etmeden rahat emmesini sağlıyor.<br />
44 <strong>Pharma</strong>
ISTUSAD, İstanbul Cerrahİ Hastanesİ’nde<br />
Toplandı<br />
İstanbul Uluslararası Sağlık Turizm Derneği (ISTUSAD),<br />
5. olağan toplantısını İstanbul Cerrahi Hastanesi ev sahipliğinde<br />
gerçekleştirdi.<br />
Ulusal ve uluslararası arenada ülkemizdeki sağlık ve sağlık turizmi altyapısını en etkin ve ekonomik şekilde tanıtımını<br />
sağlamak amacıyla çalışan ISTUSAD’ın toplantısı, Dernek Başkanı Sn. Ali Kodan ve İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel<br />
Müdür Yardımcısı Sn. Banu Başaran’ın açılış konuşmasıyla başladı.<br />
Toplantı akış içeriğinde, dernek üyelerine yönetim kurulu takdimi ve alt çalışma gruplarının işleyiş bilgilendirmesi,<br />
İstanbul üyelerine özel hazırlanan web portalın sunumu, portalın uluslararası önemi ve alt çalışma gruplarının<br />
sorumluluklarının belirlenmesine yer verildi.<br />
Sağlık turizmi konusunda Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirecek her türlü fuar, kongre, çalıştay, sempozyum gibi<br />
organizasyonları yapmak, ülkemize sağlık turizmi konusunda uluslararası arenada en iyi şekilde tanıtımını sağlamak,<br />
ilgili denetimleri tamamlamak ve operasyonel olarak görev almak adına kurulan ISTUSAD gerçekleştirilen toplantı ile<br />
çalışmalarına hız kazandırdı.<br />
46 <strong>Pharma</strong>
ISTUSAD, Meetİng in Istanbul Cerrahİ<br />
Hospİtal<br />
Istanbul International Health Tourism Association (ISTUSAD), the 5th<br />
ordinary meeting and the first meeting of the Board of Directors were<br />
held in Istanbul Cerrahi Hospital hosted.<br />
Ulusal ve uluslararası arenada ülkemizdeki sağlık ve sağlık turizmi altyapısını en etkin ve ekonomik şekilde tanıtımını<br />
sağlamak amacıyla çalışan ISTUSAD’ın toplantısı, Dernek Başkanı Sn. Ali Kodan ve İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel<br />
Müdür Yardımcısı Sn. Banu Başaran’ın açılış konuşmasıyla başladı.<br />
Toplantı akış içeriğinde, dernek üyelerine yönetim kurulu takdimi ve alt çalışma gruplarının işleyiş bilgilendirmesi,<br />
İstanbul üyelerine özel hazırlanan web portalın sunumu, portalın uluslararası önemi ve alt çalışma gruplarının<br />
sorumluluklarının belirlenmesine yer verildi.<br />
Sağlık turizmi konusunda Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirecek her türlü fuar, kongre, çalıştay, sempozyum gibi<br />
organizasyonları yapmak, ülkemize sağlık turizmi konusunda uluslararası arenada en iyi şekilde tanıtımını sağlamak,<br />
ilgili denetimleri tamamlamak ve operasyonel olarak görev almak adına kurulan ISTUSAD gerçekleştirilen toplantı ile<br />
çalışmalarına hız kazandırdı.<br />
<strong>Pharma</strong> 47
Güneşsiz bronzlaşmanın sağlıklı yolu:<br />
‘’Eau Thermale Avène Autobronzant Hydratant’’<br />
Avène Autobronzant Hydratant; içeriğindeki zengin<br />
bronzlaştırıcı özellik ile güneşe ya da solaryuma gerek<br />
kalmadan ciltte eşit ve doğal görünümlü, lekesiz bir<br />
bronzluk sağlar. Yumuşatıcı ve yatıştırıcı Avène Termal<br />
Su bakımından zengin olduğundan çok hassas ciltler<br />
de kullanabilir. Hafif, nazik yapısı sayesinde cildi<br />
nemlendirme özelliği olan Avène Autobronzant Hydratant<br />
altınsı bir dokuya sahiptir ve ciltte bir koku bırakır. Renk<br />
düzensizliği oluşturmadan tüm yüz ve vücutta kolay ve<br />
hızlıca uygulanır, iz bırakmaz.<br />
Solaryum ya da güneşlenmek zararlı diye bronzluktan<br />
vazgeçmeyin<br />
Güneşle cildiniz hiç temas etmeden de o çok sevdiğiniz<br />
çikolata rengine ulaşabilirsiniz. Avène Güneşsiz<br />
Bronzlaştırıcı, beyaz bacaklarla şort veya etek giymek<br />
istemeyenlere adeta bir kurtarıcı gibi. Rahat kullanımı<br />
ile, solaryuma gitmeye gerek kalmadan, teninize hoş bir<br />
görüntü ve lekesiz bronzluk kazandırır.<br />
Tüm cilt tipleri arasında en korumasız olan hassas<br />
ciltlere uygun güneşsiz bronzlaştırıcı Avène Autobronzant<br />
Hydratant, güneş altında kalmadan kısa sürede doğal ve<br />
çekici bir cilt rengine ulaşılmasını sağlar.<br />
Avène Güneşsiz Bronzlaşma ile yıl boyunca bronz bir<br />
tene sahip olun:<br />
Avène Autobronzant<br />
Hydratant; içeriğindeki<br />
yumuşatıcı ve yatıştırıcı<br />
Avène Termal Su ile<br />
çok hassas ciltler<br />
için uygundur.<br />
Güneşlenmeden ciltte<br />
eşit ve doğal görünümlü,<br />
lekesiz bir bronzluk ve<br />
yanık bir ten sağlar.<br />
Tüm cilt tiplerinde yüz<br />
ve vücutta kullanılabilen<br />
ve güneşten korunma<br />
filtresi içermeyen Avène<br />
Autobronzant Hydratant,<br />
paraben içermez. Hafif<br />
yağlı olmayan bir yapıya<br />
sahip olup hoş bir<br />
parfümü vardır.<br />
The healthy way to self tanning:<br />
‘’Eau Thermale Avène Autobronzant<br />
Hydratant’’<br />
Avène Autobronzant Hydratant provides an equal and natural<br />
appearing tan without the need for a tanning spa or sunscreen<br />
with the rich tanning feature in its ingredients. Rich with<br />
softening and soothing Avène Thermal Water, this ingredient can<br />
be used on the most sensitive skin. Able to moisturize skin with<br />
a light, delicate structure Avène Autobronzant Hydratant has a<br />
golden texture and adds scent to skin. The product is easily and<br />
quickly applied on the face and body without traces and no color<br />
irregularities.<br />
Don’t give up tanning because tanning beds are harmful<br />
You can achieve that chocolaty tan you love without ever coming<br />
into contact with the sun. The Avène Self Tanning Lotion is a live<br />
saver for those of you who want to wear shorts or skirts but have<br />
white legs. Easy to use without the need to go to a tanning spa,<br />
this product will give your skin an attractive look without any<br />
marks.<br />
The Avène Autobronzant Hydratant self tanning lotion, which is<br />
suitable for even the most sensitive skin that is vulnerable among<br />
all the other types of skin, enables you to achieve a natural and<br />
attractive skin color in a short time without having to stay under<br />
the sun.<br />
Achieve tanned skin throughout the year with Avène Self<br />
Tanning Lotion:<br />
Avène Autobronzant Hydratant is suitable for very sensitive skin<br />
with the softening and soothing Avène Thermal Water in its<br />
ingredients. This lotion provides a naturally tanned look without<br />
having to lay out under the sun.<br />
Available to use on all types of skin on the face and body, Avène<br />
Autobronzant Hydratant, contains no sunscreen or paraben. With<br />
a light nongreasy structure the lotion also has a pleasant scent.<br />
48 <strong>Pharma</strong>
Kronik hastaların yaklaşık yüzde 30’u ilaçlarını<br />
almayı unutuyor<br />
İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından, AbbVie’nin<br />
koşulsuz katkılarıyla yapılan “Türkiye’de Kronik Hastalıklarda Tedavi<br />
Uyumu” araştırmasına göre hastaların yüzde 30’u unuttukları için, yüzde<br />
5’i de bilinçli olarak ilaçlarını düzenli olarak almıyor.<br />
Kişinin bir sağlık uzmanı<br />
tarafından onaylanmış önerileri<br />
doğrultusunda ilaç kullanımı,<br />
beslenmesi ve gerçekleştirdiği<br />
hayat tarzındaki değişiklikleri<br />
kapsayan davranışlarının tümüne<br />
tedavi uyumu denilmektedir.1-2<br />
Dünya genelinde tedavi sürecinde<br />
yaşanan problemlerin başında ise<br />
kronik hastalardaki düşük tedavi<br />
uyumu gelmektedir.3 Düşük tedavi<br />
uyumunun etkisi, w hastalıkların<br />
yükü ile daha da artmaktadır.3<br />
Uzun dönem tedavilerde yaşanan<br />
düşük tedavi uyumu, kötü<br />
sağlık sonuçları ve daha yüksek<br />
sağlık hizmetleri maliyeti ile<br />
sonuçlanmaktadır. 3<br />
İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı<br />
İlaç Derneği önderliğinde IPSOS<br />
Healthcare araştırma şirketi<br />
tarafından global biyofarma şirketi<br />
AbbVie’nin koşulsuz katkıları ile<br />
14 ilde*, 14 farklı kronik hastalık<br />
çerçevesinde** toplam 540 hasta<br />
ve 350 doktorla gerçekleştirilen<br />
“Türkiye’de Kronik Hastalıklarda<br />
Tedavi Uyumu” araştırmasının<br />
sonuçları Antalya’da gerçekleşen<br />
“Kronik Hastalarda Tedaviye Uyum<br />
Sorunları ve Çözüm Önerileri”<br />
konulu toplantıda açıklandı.<br />
Araştırma kapsamında en az 6<br />
aydır ilaç tedavisi alan 540 hasta<br />
ve 9 farklı uzmanlıktan*** 350<br />
doktor ile yüz yüze görüşmeler<br />
yapıldı. Üniversite hastanesi,<br />
eğitim ve araştırma hastanesi,<br />
50 <strong>Pharma</strong>
devlet hastanesi ve özel<br />
hastanelerde görevli doktorlarla<br />
yapılan araştırmadan dikkat çekici<br />
sonuçlar çıktı.<br />
Araştırmaya göre, hastaların<br />
yüzde 30’a yakını ilaçlarını<br />
almayı unutuyor. Hastaların<br />
yüzde 5’i ilaçlarını bilinçli olarak<br />
almadığını söylerken; bunu daha<br />
çok kendilerini iyi hissettikleri<br />
zamanlarda yaptıklarını ifade<br />
ediyor. 10 hastadan 4’ü ilaçlarını<br />
reçetelenen dozda ve sıklıkta<br />
almakta zorlanıyor.<br />
İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı<br />
İlaç Derneği Başkanı Prof.<br />
Dr. İsmail Balık 540 hasta ile<br />
yapılan araştırmaya hastalık<br />
bazında bakıldığında; Parkinson<br />
hastalarının yüzde 47’sinin,<br />
ülseratif kolit hastalarının yüzde<br />
43’ünün, astım/KOAH ve Crohn<br />
hastalarının yüzde 37’sinin,<br />
yüksek tansiyon hastalarının<br />
yüzde 36’sının, yüksek kolesterol<br />
hastalarının yüzde 33’ünün,<br />
diyabet hastalarının yüzde<br />
28’inin, kanser hastalarının yüzde<br />
23’ünün, ankilozan spondilit ve<br />
sedef hastalarının yüzde 21’inin,<br />
romatoid artrit hastalarının yüzde<br />
20’sinin, HIV pozitif bireylerin<br />
yüzde 13’ünün, hepatit B ve<br />
tüberküloz hastalarının yüzde<br />
7’sinin ilaçlarını almayı unuttuğunu<br />
belirtti.<br />
Araştırmaya göre hastaların<br />
ilaçlarını reçete edildiği gibi almak<br />
için çeşitli yöntemler geliştirdiğini<br />
belirten Prof. Dr. İsmail Balık,<br />
en çok kullanılan yöntemlerin<br />
başında tüm ilaçların aynı zamana<br />
planlanması ve ilaç kutusu<br />
kullanılmasının geldiğini dile<br />
getirdi.<br />
10 hastadan 1’i tedavi<br />
uyumsuzluğu nedeniyle<br />
yeniden hastaneye yatıyor<br />
Araştırmaya katılan doktorların<br />
verdiği cevaplar da çok dikkat<br />
çekici. Doktorlar 10 kronik<br />
hastadan 9’unun ilaçlarını reçete<br />
edilen dozda, sıklıkta ve zamanda<br />
kullandığı yanıtını veriyor.<br />
Ayrıca doktorlar hastalarının<br />
yüzde 15’inin tedaviye uyum<br />
göstermediği için daha kötü klinik<br />
sonuçlarla karşılaştığına dikkat<br />
çekiyor. 5 kronik hastadan 1’i<br />
tedavi uyumsuzluğu nedeniyle<br />
yeniden hastaneye başvururken;<br />
son bir yılda bu hastaların<br />
ortalama 4 defa yeniden doktora<br />
gittiğinin de altı çiziliyor. 10<br />
hastadan 1’i tedavi uyumsuzluğu<br />
nedeniyle yeniden hastaneye<br />
yatıyor ve ortalama 6 gün<br />
hastanede kalıyor.<br />
Bunun yanı sıra doktorların yüzde<br />
83’ü tedaviye uyumun, medikal<br />
maliyetlerin düşürülmesinde de<br />
etkili olduğunu düşünüyor.<br />
Araştırmaya katılan doktorlar<br />
hastalarına ilaçlarını nasıl<br />
kullanmaları gerektiğini anlatmak<br />
için ortalama 3-4 dakika zaman<br />
ayırdığını ifade ediyor ve yüzde<br />
60’ı bu zamanın yeterli olduğunu<br />
düşünüyor.<br />
Araştırmaya katılan hastaların<br />
yüzde 98’i doktorlarıyla olan<br />
iletişimlerinin ilaçlarını önerilen<br />
şekilde kullanmalarında<br />
etkili olduğunu ifade ederken,<br />
doktorların yüzde 77’si doktor<br />
ve hasta arasındaki iletişimin<br />
hastanın tedaviye uyumunu<br />
artırmada çok etkili olduğunu<br />
söylüyor. Araştırmaya katılan<br />
hastaların ve doktorların yüzde<br />
99’u tedaviye uyumun hastanın<br />
psikolojik durumu üzerinde çok<br />
etkili veya etkili olduğunu ifade<br />
ediyor.<br />
Araştırma hakkında değerlendirme<br />
yapan Prof. Dr. İsmail Balık<br />
sonuçlar hakkında şunları<br />
söyledi. “ Çok önemli bilgiler<br />
ortaya çıkaran bu araştırmanın<br />
sonuçlarının kamuoyu, sağlık<br />
otoritesi, ilaç sanayi, eczacılar,<br />
hekimler ve hastalar gibi tüm<br />
paydaşlarla paylaşılıp, her<br />
paydaşın bu konuda üzerine düşeni<br />
yapmasını umuyor ve bunun hasta<br />
sağlığı ve ülke sağlık ekonomisi<br />
açısından çok önemli olduğunu<br />
düşünüyoruz.”<br />
<strong>Pharma</strong> 51
Blendax Yasemin Özlü şampuan’ın<br />
yeni kampanyasında,<br />
Hande Doğandemir saçlarıyla baş<br />
döndürüyor<br />
Marka elçisi olduğu Blendax için kamera karşısına<br />
geçen başarılı oyuncu Hande Doğandemir, markanın<br />
yeni reklam filminde de rol alıyor. Baş döndüren<br />
dolgun saçları sayesinde marka ile özdeşleşmeyi<br />
başaran oyuncu, yeni reklam filminde de izleyenleri<br />
hayran bırakıyor.<br />
Hande Doğandemir, Blendax’ın yasemin özlü<br />
şampuanının son reklam filmiyle bir kez daha<br />
ekranlara konuk olurken, baş döndüren dolgun<br />
saçlarıyla da dikkat çekiyor. Markanın yeni reklam<br />
filmi ise ilginç senaryosu ile yine izleyenleri şaşırtmayı<br />
başarıyor. Markanın yüzü Hande Doğandemir,<br />
“Çocukluğuma dair ilk anılarda bile yer alan; yıllardır<br />
kullandığım, şampuan denildiğinde aklıma gelen ilk<br />
marka olan Blendax’ın 2. yıl kampanyasında da yer<br />
almak benim için çok anlamlı. Tüm bunların yanında<br />
beni daha da mutlu eden şey, bana gün boyu enerji<br />
veren saçlarımın sırrını, Blendax’ı tüm Türk kadınları<br />
ile paylaşma fırsatı bulmak. Onların da saçlarına ne<br />
kadar önem verdiklerini; dolgun canlı ve güçlü saçların<br />
onları ne kadar mutlu ettiğini biliyorum. Bu sebeple<br />
onlara ihtiyaçları olan çözümü sunan bir elçi olmak çok<br />
heyecan verici. Saçlarının güzelliği her kadın için çok<br />
önemli… Öyle ki saçlarınızdaki ufacık bir değişiklik bile<br />
o gün hayata bakışınızı değiştirebilir. Blendax işte böyle<br />
bir fark oluşturuyor” şeklinde konuştu.<br />
Blendax’ın Hande Doğandemir ile baş döndüren<br />
dolgun saçlar kampanya reklam filmi, çok yakında TV<br />
ekranları ve dijital platformlar üzerinden izleyicisi ile<br />
buluşacak.<br />
Jasmine Essence Blendax’s new<br />
campaign,<br />
Hande Doğandemir dazzles with<br />
her hair<br />
Successful actress Hande Doğandemir, who went in front<br />
of cameras for Blendax as the ambassador of the brand,<br />
has a role in the brand’s new advertisement. Succeeding<br />
in being identified with the brand thanks to her dazzling<br />
hair, the actress also leaves everyone in awe in this new<br />
advertisement.<br />
Hande Doğandemir was on the screen once again in the<br />
latest Blendax advertisement for Jasmine essence shampoo<br />
and attracted attention with her dazzlingly full hair. The<br />
new advertisement succeeds in surprising viewers with an<br />
interesting scenario. Hande Doğandemir, the face of the brand<br />
said “It is very meaningful for me to be involved for the second<br />
year in the campaign of Blendax, a product that has been in<br />
my first childhood memories, that I have used for years and is<br />
the first brand that comes to my mind when you say shampoo.<br />
Another element that pleases me in addition to all these is<br />
to have the opportunity to share Blendax, the secret to my<br />
energy boosting hair throughout the day, with all the women<br />
of Turkey. I know how important their hair is to them and how<br />
happy full, lively and strong hair makes them. This is why it is<br />
very exciting to be an ambassador providing a solution to their<br />
needs. Beautiful hair is important to all women… In fact any<br />
little change in your hair can affect the way you approach a<br />
day. Blendax makes this kind of difference”.<br />
Blendax’s special advertisement film for dazzling hair with<br />
Hande Doğandemir will soon be presented to viewers on TV<br />
screens and on digital platforms.<br />
52 <strong>Pharma</strong>
SİSTEM 9<br />
DİJİTAL YAYIN VE BİLGİLENDİRME EKRANLARI İLE<br />
KURUMUNUZU GELECEĞE TAŞIYIN!<br />
Sistem 9’un profosyonel ekran çözümleriyle<br />
kurumunuza özel tv kanalına sahip olun, satışlarınızı artırın,<br />
kurumsal iletişiminizi güçlendirin.<br />
40.000+ ekran yönetimi<br />
18 ülkede hizmet<br />
PERAKENDE MAĞAZACILIK SEKTÖRÜNE ÖZEL ÇÖZÜMLERİMİZ<br />
KURUMSAL TV<br />
VIDEO WALL<br />
İNTERAKTİF UYGULAMALAR<br />
VİTRİN ÖNÜ DİJİTAL POSTER<br />
LED EKRAN<br />
Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları ile görsellerinizi tek merkezden güncelleyebilir,<br />
afiş veya postere dayalı matbaa ile operasyonel maliyetlerinizi ortadan kaldırabilir, satışlarınızı artırabilir<br />
ve kurumsal iletişiminizi en üst düzeye taşıyabilirsiniz.<br />
Sistem 9; donanım, yazılım, sistem kurulumu, içerik üretim ve yönetimi, satış sonrası<br />
7/24 teknik servis desteği ile anahtar teslim çözümlerinin arkasında, müşterilerinin yanında.<br />
info@sistem9.com www.sistem9.com 0212 691 64 00
Diadermine<br />
bildiğiniz<br />
nemlendiricileri<br />
unutturuyor<br />
Diadermine HydraList cilt bakım serisi ile cilt bakım ürünlerine yeni bir soluk<br />
getirdi.<br />
Şehir yaşamı birçok keyifli nokta ve çeşitlilik sunarken cildiniz için aynı<br />
şeyleri söylemek pek mümkün olmuyor. Çünkü şehir yaşamında cildiniz,<br />
hava kirliliği, egzoz gazları, kir, toz ve sıcaklık değişimi gibi birçok çevresel<br />
etkiye maruz kaldığından nemini kaybederek yapısı bozuluyor. 110 yılı aşkın<br />
dermatoloji uzmanlığına sahip, güvenilir cilt bakım markası Diadermine’de<br />
şimdi yeni serisi Hydralist ile bu durumu değiştiriyor. Yeni Hydralist Serisi,<br />
cildinize gün boyu ihtiyacı olan nemi sağlayarak, cildinizi şehrin yıpratıcı<br />
etkilerine ve nem kaybına karşı etkili bir şekilde koruyor.<br />
Diadermine HydraList brings a new breath<br />
to skin care products with its new skin<br />
care series<br />
While city life offers many delightful spots and diversity, it is the exact opposite for your<br />
skin. City life causes your skin deteriorating by losing its moisture due to its exposure<br />
to many negative environmental influences such as air pollution, exhaust gases, dirt,<br />
dust, and temperature change. Diadermine, a reliable skin care brand with more than<br />
110 years of dermatology expertise, now changes this with the new Hydralist Series.<br />
The new Hydralist Seriesprotect your skin effectively against the destructive effects of<br />
the city and moisture loss by providing the skin with the day-to-day need for your skin.<br />
Strong moisture effect with acid and desert moss ...<br />
54 <strong>Pharma</strong>
Asit ve çöl yosunu ile güçlü nem etkisi…<br />
Diadermine tarafından geliştirilen Hydralist Serisi,<br />
bir nem harikası… Bu nem harikasının temelinde,<br />
derinlemesine nemlendirme sağlayan içeriklerin<br />
güçlü birleşimi yatıyor. Ağırlığının 1.000 katı kadar<br />
suyu hapseden nem mıknatısı hyaluronik asit, cilt<br />
yüzeyine uygulandığında yoğun nemlendirme sağlıyor<br />
ve cildin nemini gün boyu koruyor. Kökeni okyanus<br />
olan ve sular çekildikten sonra metabolizmasını<br />
adapte ederek Sahel Çölü’nün zorlu koşullarında bile<br />
hayatta kalmayı başaran çöl yosunundan elde edilen<br />
özler ise ağırlığının 30.000 katı kadar suyu hapsederek<br />
cilde yoğun nem sağlıyor.<br />
Güçlü seri, 4 inovatif ürün…<br />
Hydralist Serisi, şehrin yıpratıcı etkilerine karşı<br />
ciltlerini korumak isteyenlere, yoğun nemlendirici<br />
etki ile birlikte farklı cilt tiplerinin ihtiyaçlarına göre<br />
geliştirilmiş özel dokuya sahip ürünler sunuyor.<br />
Serinin; Jel Dokuya Sahip Günlük Bakım Kremi,<br />
İpeksi Dokuya Sahip Günlük Bakım Kremi, Gece<br />
Boyu Nem Bakımı ve Etkileyici Nemlendirici Sprey<br />
olmak üzere 4 ana ürünü bulunuyor. Günlük bakım<br />
kremleri, seslendikleri cilt tipine ve dokularına<br />
göre birbirinden ayrışıyor; Jel Dokuya Sahip Günlük<br />
Bakım Kremi, normal ve karma cilt tipleri için özel<br />
olarak geliştirilmiş bulunuyor. Nemlendirirken aynı<br />
zamanda su kadar ferah özel jel dokusu sayesinde<br />
cildi ferahlatıyor, cildin daha canlı ve ışıl ışıl bir<br />
görünüme kavuşmasını sağlıyor. İpeksi Dokuya<br />
Sahip Günlük Bakım Kremi, normal ve kuru cilt<br />
tipleri için… Nemlendirirken yağlı his bırakmayan<br />
özel ipeksi dokusu sayesinde<br />
cilde bakım yapıyor, daha<br />
yumuşak bir cilt ve daha canlı bir<br />
görünüm oluşturuyor. İstenilen<br />
ışıltılı, aydınlık ve yumuşak cilde<br />
kavuşmak için bakım yapan özel<br />
bir yapıya sahip olan Gece Boyu<br />
Nem Bakımı da içeriğindeki<br />
badem yağı ile cildi derinlemesine<br />
nemlendiriyor ve besliyor. Harika<br />
Nemlendirici Sprey ise ultra hafif,<br />
yapışkan olmayan yapısı sayesinde<br />
makyajınıza zarar vermeden<br />
ve yağlı bir his bırakmadan cilt<br />
tarafından kolayca emiliyor.<br />
Ofiste, şehirde, her an rahatlıkla<br />
kullanılabiliyor. Cildi anında<br />
rahatlatıyor, nemlendiriyor ve ona<br />
ışıltısını geri kazandırıyor.<br />
Strong moisture effect with acid and desert moss ...<br />
The Hydralist Series, developed by Diadermine, is a moisture<br />
wonder ... At the base of this moisture wonder lies a strong<br />
combination of deep moisturizing ingredients. The moisture<br />
magnet hyaluronic acid, having the capacity of capturing water<br />
1,000 times its weight, provides intense moisturization when<br />
applied to the skin surface and keeps the skin moist throughout<br />
the day. Extracted from the desert and succeeded in surviving<br />
even in the harsh conditions of the Sahel Desert, by adapting<br />
its metabolism after the water is drawn, — the desert moss<br />
extracts accumulate water up to 30,000 times its weight and<br />
provide intense moisture to the skin.<br />
Powerful series, 4 innovative products ...<br />
The Hydralist Series offer products with special textures that<br />
are developed to meet the needs of different skin types with<br />
intensive moisturizing effect, for those who want to protect<br />
their skin against the abrasive effects of the city. There are 4<br />
main products in the Series: Daily Care Cream with Gel Texture,<br />
Daily Care Cream with Silky Tissue, Night Moisture Care and<br />
Impressive Moisturizing Spray. Daily care creams differ from<br />
each other according to the skin type and texture. Daily Care<br />
Cream with Gel Texture is specially developed for normal and<br />
mixed skin types. At the same time, while moisturizing, it has<br />
a refreshing effect thanks to its special “fresh as water” gel<br />
texture, which helps the skin get a more vivid and brilliant look.<br />
Daily Care Cream with Silky Tissue is enhanced for normal and<br />
dry skin types ...<br />
With its special silky texture that does not leave a mild, greasy<br />
feel, it caresses the skin, creating a softer skin and a more<br />
vibrant look. Night Moisture Care has a special structure<br />
that maintains the desired shine, lightness and softness, and<br />
moisturizes and nourishes the skin deeply with its almond<br />
oil. Impressive Moisturizing Spray is an ultra light, non-sticky<br />
structure that is easily absorbed by the skin without damaging<br />
your makeup and leaving a greasy feel. At the office, in the<br />
city,— it can be used easily at any moment. Instantly relaxes,<br />
moisturizes and rejuvenates the skin.<br />
<strong>Pharma</strong> 55
AVON’dan vücudunuza bahar<br />
tazelİğİ<br />
Soğuk kış aylarının etkisiyle nemsiz kalan ve<br />
kuruyan vücudumuzun şimdi doğayla birlikte<br />
tazelenmeye ihtiyacı olduğunu bilen AVON, Care,<br />
Senses, Naturals olmak üzere üç ürün serisiyle<br />
hem cilde hem de saçlara bahar tazeliği getiriyor<br />
AVON üç ürün<br />
serisiyle bahar<br />
esintisini vücudunuza<br />
taşıyor. En çok da soğuk<br />
havanın kuruttuğu,<br />
nemsiz bıraktığı,<br />
matlaştırdığı<br />
cildimizin ve<br />
saçlarımızın<br />
yeni<br />
mevsimle<br />
birlikte<br />
tazelenmeye ihtiyacı<br />
varken AVON’un bu<br />
gereksinime yönelik<br />
hazırladığı Care, Senses ve<br />
Naturals ürünleri kışın zorlu<br />
koşullarından çıkan saçlara ve cilde<br />
ferahlık sunuyor.<br />
AVON Care serisinde, cilt bakım<br />
kremlerinden oluşan el, vücut, yüz için geniş<br />
bir yelpazede birbirinden farklı içeriklere sahip krem ve<br />
losyon çeşitleri sunuyor. Tazelenmiş bir ciltle bahara<br />
merhaba demek için AVON, yulaf<br />
ve papatya özleri içeren Care’in,<br />
Gentle Moisture Family Lotion’ı<br />
sunuyor.<br />
AVON Naturals şampuan, doğal<br />
özlerle zenginleştirilen içeriği<br />
ve çok çeşitli kokulara sahip<br />
saç bakım kremi, maskesi ve<br />
spreyi ile farklı saç tiplerine<br />
ve durumuna uygun ürünler<br />
sunuyor. AVON Senses ise<br />
duş jelleriyle doğanın farklı<br />
yansımalarını ferahlığı ve<br />
dokusuyla banyoya taşıyor.<br />
Spring freshness<br />
from Avon<br />
AVON knows perfectly that your<br />
body that was left dry by the<br />
effects of cold winter months<br />
now needs to be refreshed with<br />
nature. Thus, AVON developed<br />
Care, Senses, and Naturals —<br />
three series of products to bring<br />
back both your skin and hair<br />
freshness!<br />
AVON is carrying spring essence into your body with<br />
three product series. However, your skin is exhausted<br />
with the cold weather, dryness, challenging winter<br />
conditions, it will be renewed with AVON: Care, Senses<br />
and Naturals, products prepared for this urgent postwinter<br />
necessity, will bring freshness to your skin and<br />
hair and prepare you for the new season!<br />
AVON Care offers a wide range of hand, body, and face<br />
skin care creams and lotions with different contents.<br />
To greet the spring with a refreshed skin, AVON<br />
presents Gentle Moisture Family Lotion from Care<br />
serie, which includes oat and chamomile extracts.<br />
AVON Naturals offers shampoos, conditioners and<br />
products for different hair types with a natural essence<br />
enriched content and a wide range of hair care creams,<br />
masks and sprays. AVON Senses bringing a great<br />
variety of shower gels carries the different reflections<br />
of nature to the bathroom with bloom and freshness.<br />
56 <strong>Pharma</strong>
<strong>Pharma</strong> 57
Teoxane Rha Hydrogel Mask ile yoğun nem bakımı<br />
Intensive Moisturizing<br />
Care<br />
By Teoxane Rha<br />
Hydrogel Mask<br />
Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />
Işık Dolgusu’nun özel inovatif<br />
formülü ve patentli “Resilient”<br />
hyaluronik asit içeriği ile mat<br />
ve nemsiz ciltlere yoğun bakım<br />
yaparken cildin canlanmasına,<br />
sıkılaşmasına, parlamasına,<br />
kırışıklıkların ve ince çizgilerin<br />
azalmasına yardımcı oluyor.<br />
Teoxane RHA Hydrogel Mask<br />
provides intensive care for dull<br />
and dry skin with the custommade<br />
and innovative formula<br />
of the Light Filling and its<br />
hyaluronic acid content called<br />
Resilient, and helps your skin<br />
get refreshed, tight, glowing and<br />
reduces wrinkles and thin lines.<br />
İçeriğin mucizedeki cilde yoğun nem sağlayarak<br />
pürüzsüzleşmesini sağlayan çapraz bağlı hyaluronik<br />
asit RHA®, canlandırıcı etki sağlarken yoğun bir<br />
şekilde nemlendirerek cildi yatıştıran Aloe Vera, cildi<br />
gerginleştirerek uzun süreli toparlanmasına yardımcı<br />
olan Osilift ve cildin doğal nemini dengeleyerek<br />
yatıştıran Fucogel ile Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />
kolay kullanımı ve etkili sonuçlarıyla dikkat çekiyor.<br />
Patentli ‘Resilient Hyaluronik Asit’ içeren antiaging<br />
nem maskesi Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />
yeni temizlenen cilde dikkatli bir şekilde yatıştırıp<br />
15 dakika bekledikten sonra çıkarılıyor. Durulama<br />
gerektirmeyen maske, uygulama sonrası ciltte yoğun<br />
nem hissedilmesini sağlıyor.<br />
Türkiye’de Seltek Estetik A.Ş. tarafından temsil edilen<br />
Teoxane Hydrogel Mask, seçkin eczane ve kliniklerde<br />
satılıyor.<br />
Composed of the cross-linked hyaluronic acid RHA®<br />
to moisturize skin and make it smooth, AloeVera to<br />
moisturize and soothe skin to a great extent, Osilift<br />
to tighten skin and help it recover in the long run,<br />
and Fucogel to strike a balance for skin’s moisture,<br />
Teoxane RHA Hydrogel Mask is easy to use and<br />
standing out in effective results.<br />
Containing a patented Resilient Hyaluronic Acid and<br />
serving as an anti-aging mask, Teoxane RHA Hydrogel<br />
Mask carefully soothes any newly-cleansed skin and is<br />
removed after 15 minutes. With no need to be rinsed,<br />
the mask makes your skin intensively moisturized after<br />
any application.<br />
Represented in Turkey by Seltek Estetik A.Ş., Teoxane<br />
Hydrogel Mask is available in select pharmacies and<br />
clinics.<br />
58 <strong>Pharma</strong>
Pierre Fabre’den yepyeni bir seri “Elgydium”<br />
“Sağlıktan Güzelliğe” misyonu ile 65 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Fransa’nın öncü markası Pierre Fabre, ilaç ve<br />
dermokozmetik ürünlerinin yanı sıra, ağız ve diş sağlığı alanında da uzmanlaşmış ürünler sunuyor. Pierre Fabre’nin<br />
Fransa ve Portekiz’de pazar lideri olan ”Elgydium” diş macunu serisi farklı özellikleri ile göze çarpıyor.<br />
Florür içermeyen özgün formülüyle diş plağına karşı koruyucu bir kalkan oluşturan Elgydium Anti-Plak Diş Macunu,<br />
yetişkin bireylerde diş kaybının en önemli sebebi olan diş eti hastalıklarının ve diş çürüğünün oluşmasını engellemeye<br />
yardımcı oluyor. Özellikle diş eti problemi ile mücadele eden hastalarda hekim tarafından önerilen klorheksidin içerikli<br />
ürünlerin günlük ağız bakım rutinlerine dâhil edilmesi<br />
tedavide başarıyı destekliyor.<br />
Elgydium Whitening (Beyazlatıcı) Diş Macunu ise,<br />
5 kat inceltilmiş sodyum bikarbonat ile diş minesini<br />
çizmeden, dişin doğal parlaklığını korunmasına<br />
yardımcı oluyor. Bu sebeple güvenle kullanılan diş<br />
macunu özellikle kahve, çay ve sigara tüketimine<br />
bağlı olarak oluşan diş üzerindeki lekeleri yok ederek,<br />
bembeyaz ve sağlıklı dişlere kavuşmaya yardımcı<br />
oluyor.<br />
Pierre Fabre Elgydium diş macunu serisinin en<br />
yeni ürünü ise “Elgydium Whitening Cool Lemon<br />
(Beyazlatıcı Ferah Limon Aromalı)” diş macunu.<br />
Doğal içerikli limon aromalı tadıyla alışılagelmiş nane<br />
aromalı diş macunundan farklılaşan diş macunu<br />
özellikle nane aromasını sevmeyen kişilere alternatif<br />
seçenek sağlıyor.<br />
Elgydium Whitening diş fırçaları<br />
Ağız ve diş sağlığı alanında ARGE çalışmalarına<br />
önem veren Pierre Fabre, Elgydium markası altında<br />
tüketicinin hizmetine sunduğu diş fırçalarıyla da dikkat<br />
çekiyor. Pierre Fabre patentli Tynex Dupont fırça<br />
kıllarına sahip beyazlatıcı özellikli Elgydium Whitening<br />
Diş fırçaları, fırça kılları üzerinde bulunan mikro mavi<br />
toplar sayesinde klasik diş fırçasına oranla 48% daha<br />
fazla parlatma ve beyazlatma sağlıyor. Klinik olarak<br />
kanıtlanmış olan ürün soft ve medium olarak iki farklı<br />
kıl yumuşaklığına sahip.<br />
Brand new series by<br />
Pierre Fabre “Elgydium”<br />
Pierre Fabre, the leading brand in France, which has been<br />
active for more than 65 years with its mission of “From Health<br />
to Beauty”, offers products specializing in oral and dental<br />
health as well as pharmaceutical and dermocosmetic products.<br />
Pierre Fabre’s market leader in France and Portugal, the<br />
“Elgydium” toothpaste series, is bracing with its distinctive<br />
features.<br />
Elgydium Anti-Plaque Toothpaste, which forms a protective<br />
shield against tooth plaque with its unique fluoride-free<br />
formula, helps prevent gum disease and tooth decay, the most<br />
important cause of tooth loss in adult individuals. The inclusion<br />
of chlorhexidine-containing products in daily oral care routines,<br />
which are recommended by dentists for patients who are<br />
particularly struggling with gum problems, helps to achieve<br />
results in treatment.<br />
The Elgydium Whitening Toothpaste helps to maintain the<br />
natural gloss of the tooth without scratching the tooth enamel<br />
with 5 times thinned sodium bicarbonate. Therefore, the<br />
toothpaste which is used safely helps to get white and healthy<br />
teeth by eliminating the stains on the teeth which are caused by<br />
the consumption of coffee, tea and cigarettes.<br />
Pierre Fabre Elgydium is the latest in a series of toothpaste<br />
products, “Elgydium Whitening Cool Lemon”. The toothpaste,<br />
which is different from the usual mint flavored toothpaste with<br />
its natural content lemon flavor, offers alternative options<br />
especially to those who do not like mint flavor.<br />
Elgydium Whitening toothbrushes<br />
Pierre Fabre, who attaches great importance to the work of<br />
research and development in the area of oral and dental health,<br />
also draws attention with his toothbrush which is offered to the<br />
consumer under the Elgydium brand. Pierre Fabre’s patented<br />
Tynex Dupont brush bristles feature a whitening Elgydium<br />
Whitening toothbrush that provides 48% more polishing and<br />
whitening than conventional toothbrushes thanks to the microblue<br />
balls on the brush bristles. The clinically proven product<br />
has two kinds of soft and medium hair.<br />
<strong>Pharma</strong> 59
Tuba Ünsal,<br />
yıllardır<br />
kullandığı ve<br />
cilt güzelliğinin<br />
destekçisi<br />
olduğunu<br />
söylediği<br />
Bepanthol’ün<br />
reklam yüzü oldu<br />
Tuba Ünsal<br />
played a role<br />
in the first<br />
Bepanthol<br />
advertisement<br />
filmed in Turkey<br />
Tuba Ünsal, yıllardır kullandığı<br />
ve cilt güzelliğinin destekçisi<br />
olduğunu söylediği<br />
Bepanthol’ün reklam yüzü<br />
oldu<br />
Tuba Ünsal has become the face<br />
of advertisements for Bepanthol,<br />
a product she has used for years<br />
and claims is the supporter of<br />
her beautiful skin<br />
Oyuncu ve model Tuba Ünsal, cilt bakımı ve<br />
doğallık denilince ilk akla gelen markalardan<br />
Bepanthol’ün reklam yüzü oldu. Her zaman<br />
genç, bakımlı ve doğal görünen cildinin en büyük<br />
destekçisi olduğunu söylediği Bepanthol’ün yeni<br />
reklam kampanyasında kendi hayatından örnekler<br />
paylaşıp iyi cilt bakımının sırlarını anlatacak. Tuba<br />
Ünsal’ın rol alacağı reklam filmi, Bepanthol için<br />
Türkiye’de çekilen ilk reklam filmi olma özelliğini<br />
taşıyor.<br />
Tuba Ünsal’ın; “Siz beni hep kamera karşısında<br />
görüyorsunuz ama…” diyerek anneliği ve<br />
profesyonel hayatı paralelinde yaşadığı anları<br />
anlattığı film 2 Mart <strong>2018</strong>’de yayına girdi.<br />
Reklam filminin çekimlerinin ardından<br />
düzenlenecek bir dizi etkinliğe katılacak olan<br />
Tuba Ünsal, Bepanthol ile birlikte iyi cilt bakımının<br />
sırlarını anlatacak.<br />
Actress and model Tuba Ünsal has become the face of<br />
advertisements for Bepanthol, one of the first brands<br />
that comes to mind when skin care and naturalness<br />
are mentioned. In the new advertisement campaign<br />
for Bepanthol, a product she credits with supporting<br />
her youthful and natural looking skin, she will shre<br />
examples from her own life to explain the secrets of<br />
good skin care. The advertisement film tha Tuba Ünsal<br />
will play a role in has the feature of being the first one<br />
that is filmed in Turkey.<br />
The film, in which Tuba Ünsal starts by saying “You<br />
have always seen me in front of cameras but…” and<br />
continues to talk about experiences in parallel to<br />
motherhood and professional life, began broadcasting<br />
on March 2, <strong>2018</strong>.<br />
Tuba Ünsal, who will be participating in a number of<br />
different events after the advertisement filming, will<br />
explain the secrets to good skin care with Bepanthol.<br />
60 <strong>Pharma</strong>
<strong>Pharma</strong> 61
NUXE Louvre Müzesi’ne<br />
ve “Protect the Bees”<br />
oluşumuna sponsor<br />
oluyor<br />
Natürel içerikli hassas yapısıyla bilinen ünlü<br />
Fransız dermokozmetik markası NUXE, arıları<br />
korumayı amaçlayan dünyanın en büyük<br />
sürdürülebilir projelerinden birine sponsor oluyor.<br />
Uzun süredir soyu tükenen hayvanları korumak<br />
için adımlar atan NUXE, Louvre Müzesi’nin<br />
arı koruma projesine sponsor olarak Louvre<br />
Müzesi’nin Paris’in kalbinde bulunan 23 hektarlık<br />
bahçesinde bir arı sığınağı inşa edecek. Pont des<br />
Arts köprüsüne kısa bir mesafede bulunan Jardin<br />
Raffet’nin kapıları bu proje kapsamında ilk kez<br />
açılacak.<br />
“Protect the Bees” oluşumuna sponsor oluyor.<br />
<strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong>’ den itibaren NUXE’ün de katkıları<br />
sayesinde 1,250 metrekarelik bir floral bir çayır<br />
ve 6 arı kovanı arıların polen toplaması için hazır<br />
bulundurulacak proje kapsamında bir de arı<br />
yetiştiricisi bulunuyor. Projenin ilk bal hasadının<br />
<strong>2018</strong> yazında gerçekleşmesi planlanıyor.<br />
The famous French pharmacy beauty brand, renowned for<br />
its ultra-sensorial natural-origin cosmetics, will be joining<br />
forces with the largest museum in the world to support a<br />
project reflecting their shared sustainable development<br />
concerns: protecting bees*.<br />
For several years, NUXE has been taking steps to protect<br />
this increasingly threatened species. Bees represent an<br />
essential link in maintaining biodiversity, thanks to their<br />
pollinating work, and their disappearance would have<br />
dramatic consequences for the environment. This concern<br />
is shared by the Louvre, whose 23 hectares of gardens<br />
provide a green haven in the heart of the French capital and<br />
a refuge for bees.<br />
Consequently, for the first time, the Louvre has opened the<br />
gates of the Jardin Raffet, just a short walk from the Pont<br />
des Arts bridge, to create, from May <strong>2018</strong> and with NUXE’s<br />
support, a floral meadow (1,250 square metres) and six<br />
beehives for pollen-gathering bees. A beekeeper will be<br />
assigned entirely to this project. The first honey harvest is<br />
due to take place in the summer of <strong>2018</strong>.<br />
NUXE Sponsors the<br />
Louvre and its Protect<br />
the Bees<br />
62 <strong>Pharma</strong>
Daha dolgun görünüm için<br />
Uzun ve dolgun görünüm için geliştirilen Sinoz Kaş ve Kirpik<br />
Serumu, yenilenen fırçası ile kadınların beğenisine sunuldu.<br />
Her gün kolayca uygulanan serum sayesinde uzunluğunu<br />
ve dolgunluğunu kaybeden kaş ve kirpikleri etkileyici bir<br />
görünüme kavuşturmak artık çok kolay. Miktarı 2<br />
katına çıkan Sinoz Kaş ve Kirpik Serumu, yeni 10<br />
ml şişesiyle daha uzun süre kullanımı da mümkün<br />
kılıyor.<br />
Zamanla meydana gelen kaş ve kirpik<br />
dökülmeleri veya seyrekleşmesi estetik<br />
açıdan kadınların güzelliğinde bütünlüğü<br />
etkileyebiliyor. Daha uzun kirpiklere ve<br />
dolgun kaşlara sahip olmak isteyen kadınlar<br />
için geliştirilen serumlar, maskara ya da<br />
takma kirpik kullanma zorunluluğunu da<br />
ortadan kaldırıyor.<br />
Dolgun kirpik ve kaş için…<br />
Yıllardır en çok kullanılan ve tüketici<br />
kalite ödülleri ile başarısını ispatlayan<br />
Sinoz Kaş ve Kirpik Serumu, artık<br />
yeni fırçası ve iki katına çıkan miktarı<br />
kadınların vazgeçilmezi olma<br />
yolunda ilerliyor. Dolgun kirpik ve<br />
kaşlara doğal yollarla sahip olmak<br />
için günde bir kez sıvı eyeliner<br />
gibi sürülen dermokozmetik<br />
harikası ürün, kıl köklerine<br />
etki ederek 3’lü etkisini<br />
gösteriyor. Sinoz Kaş ve<br />
Kirpik Serumu; içeriğindeki<br />
atkestanesi ekstresi, F ve<br />
B7 vitaminleri sayesinde<br />
kısa kirpikleri uzatırken<br />
cılız olanları güçlendirip<br />
kalınlaştırarak<br />
gürleşmesine yardımcı<br />
oluyor. Ürün aynı<br />
zamanda kaş<br />
küsmesi diye bilinen,<br />
kaşların istenenden<br />
ince ve şekilsiz alındığı<br />
durumları gidermek için de<br />
kullanılabiliyor.<br />
For a fuller look<br />
Sinoz Eyebrow and Eyelash Serum, developed<br />
for a fuller look has been presented with a<br />
renewed brush for the admiration<br />
of women. The serum<br />
that is easily<br />
applied each day<br />
makes it simple to<br />
achieve an impressive<br />
appearance with<br />
eyebrows and eyelashes<br />
that have lost their<br />
length and fullness. Now<br />
double the amount the<br />
new 10 ml bottle of Sinoz<br />
Eyebrow and Eyelash<br />
Serum is available for long<br />
use.<br />
The loss or thinning of<br />
eyebrows and eyelashes<br />
over time can affect aesthetic<br />
integrity for women. Serums<br />
developed for women who want<br />
longer eyelashes and fuller<br />
eyebrows eliminate the need to use<br />
mascara or artificial lashes.<br />
For Fuller eyebrows and eyelashes…<br />
Sinoz Eyebrow and Eyelash Serum a<br />
product that has been used for many<br />
years and proven itself with consumer<br />
awards, is quickly becoming a must have<br />
item for women with its new brush and<br />
double the amount. The amazing dermo<br />
cosmetic product that is applied once a day<br />
like a liquid eyeliner for fuller eyelashes<br />
and eyebrows has a triple effect on hair<br />
roots. The horse chestnut extract, F and B7<br />
vitamins in the ingredients of Sinoz Eyebrow<br />
and Eyelash Serum extend short eyelashes<br />
and strengthen weak lashes to make them<br />
thicker and fuller. The product is also useful for<br />
treating the condition known as vexed eyebrows<br />
where the brows become thin and shapeless.<br />
<strong>Pharma</strong> 63