14.05.2018 Views

Pharma Mayıs Haziran 2018

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

May - June <strong>2018</strong>


2 <strong>Pharma</strong><br />

Publisher<br />

H. Ferruh IŞIK<br />

on behalf of<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

General Manager<br />

Mehmet SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

Editor<br />

Yüksel EKİNCİ<br />

yuksel.ekinci@img.com.tr<br />

Graphic & Design<br />

Fırat Bayram<br />

firat.bayram@img.com.tr<br />

Foreign Relations Manager<br />

İsmail ÇAKIR<br />

ismail.cakir@img.com.tr<br />

Graphic / Printing Officer<br />

Tayfun AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

Social Media<br />

Yüksel EKİNCİ<br />

yuksel.ekinci@img.com.tr<br />

Corporate Communication Manager<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

Finance Manager<br />

Mustafa AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

Subscription<br />

İsmail ÖZÇELİK<br />

ismail.özcelik@img.com.tr<br />

Advertising Coordinator<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Bursa Branch<br />

Ömer FARUK GÖRÜN<br />

fgorun@ihlas.net.tr<br />

Buttim Plaza D Blok Kat: 4<br />

No: 12/67 BURSA<br />

Tel: 224 211 44 50<br />

Head Office<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş<br />

Merkezi B Blok No:1 Kat:4 / Güneşli-<br />

Bağcılar / İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212<br />

604 50 51<br />

Printing<br />

İhlas Gazetecilik A.Ş<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.İhlas<br />

Plaza NO: 11/A 41<br />

Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />

Tel: 0 212 454 30 00<br />

İMG - <strong>Pharma</strong> dergisinde<br />

yer alan makalelerdeki fikirler<br />

yazarlarına aittir.<br />

Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam<br />

verene aittir. İMG - <strong>Pharma</strong> dergisinin bütün<br />

yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik İç<br />

Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak<br />

gösterilmeden yayınlanamaz.<br />

İçindekiler<br />

6<br />

BeautyIstanbul 2019 fuarı tanıtımları tüm dünyada hızla<br />

devam ediyor<br />

Promotions of BeautyIstanbul 2019 Exhibition continuing<br />

in different platforms worldwide<br />

12<br />

Geleceğin Eczacılığı Eskişehir’de<br />

tartışıldı<br />

<strong>Pharma</strong>ceutıcs of the Future Was<br />

Dıscussed in Eskişehir<br />

17<br />

Parkinson hastalığı kapsamında 13 ilde<br />

bilgilendirme etkinlikleri düzenlendi<br />

İnfo meetıngs organızed ın 13 cıtıes to<br />

raıse awareness of parkınson’s dısease<br />

28<br />

Yılın ürünleri açıklandı<br />

Yılın Seçilmiş Ürünü Awards were announced<br />

40<br />

Endometriozis, kadınlarda kronik ağrı ve<br />

kısırlığın en önemli nedenlerinden biri<br />

46<br />

ISTUSAD, İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde<br />

Toplandı<br />

ISTUSAD, Meeting in Istanbul Cerrahi<br />

Hospital


İLAÇ<br />

SİZSİNİZ…<br />

Bu ay çok özel bir sayıyla karşınızdayız<br />

Öncelikle hastalarımızın şifa bulması yolunda; ilacın<br />

üretiminden hastaya ulaştırılmasına kadar her<br />

aşamasında emeği olan, sorumluluk alan ve büyük<br />

katkıları olan tüm eczacılarımızın Eczacılar Gününü<br />

kutluyoruz<br />

Geçtiğimiz günlerde hayatımızı çok yönlü etkileyen hastalıklardan Dünya Parkinson Günü kapsamında<br />

düzenlenen bir etkinliğe katılarak parkinson hastalarıyla tanışma ve konuşma fırsatı buldum. Bunlardan biri<br />

bizim dergimiz adına önemli bir isim olan Beyhan Akgül. Hastalığı vücut bulmadan önce dergimizin İngilizce<br />

çevirilerini yaparak sizlere ulaşmamızda bizlere yardımcı oluyormuş. Sevgiler… Kendisiyle konuşmamızda<br />

ilaçsız tedaviyle hastaların desteklenmesine vurgu yaparak bu tür aktivitelerin desteklenmesi gerektiğini<br />

önemine dikkat çekti. Akgül, sadece ilaç kullanarak, hastalığın üstesinden gelemediklerini, titremeler,<br />

konuşma ve yürüme bozukluklarının üstesinden ise şarkı söyleyerek geldiklerini ifade etti. Parkinson<br />

hastaları, etkinlikte sergiledikleri performansla da ilaçsız tedavi yöntemlerinin daha fazla desteklenmeye<br />

ihtiyacı olduğunu göstermiş oldular.Aynı zamanda bu etkinlikte, insan hayatını etkileyen her hastalığın ilk ve<br />

en etkili tedavi yönteminin inanç, destek ve umut olduğuna bir kez daha şahit oldum.<br />

İlaç, evet iyileşmek için gerekli, belki de hammadde... Ama birbirimize olan desteğin ilaçtan daha büyük<br />

etkiye sahip olduğu tartışılamaz.<br />

Kısaca “İlaç sizsiniz” hayatınızı güzelleştirmek, sorunların üzerinden gelmek sizin ve sizden her daim<br />

desteğini esirgemeyen yakınlarınızın elinde. Düzenli bir hayat, düzenli bir tedavi ve ilaç dışı uygulamalarla<br />

hayatınıza üzülerek değil yeni heyecanlarla mutlu bir şekilde devam edebilirsiniz. Diğer hastalıklarda da<br />

uygun olan, moral verici ve destekleyici tüm faaliyetlerin çoğalması ve desteklenerek herkese ulaşması<br />

dileğimizle…<br />

Keyifli okumalar…<br />

FROM<br />

THE<br />

EDITOR<br />

Cennet Yüksel Ekinci<br />

<strong>Pharma</strong> 3


ULUSLARARASI 1. LİDER ECZACI VE DENEYİM YARIŞMASI’NI<br />

KAÇIRMAYIN!<br />

Uluslararası platformda daha önce farklı ülkelerden gelen eczacılarımızın katılımı ile gerçekleşen “L’Oreal Aktif<br />

Kozmetik Yarışması” bu sene ilk kez ulusal ve uluslararası platformda İstanbul’da Pharmetic & L’Oreal önderliğinde<br />

gerçekleşecek.<br />

Lider eczacılarımızın paylaşım platformu olan bu yarışmada en iyiler seçilecek. Yarışma seremonisi Uluslararası<br />

Geleceğin E Hali’nde, Avrupa’dan katılımcılarla 29 Eylül <strong>2018</strong>’de gerçekleşecektir.<br />

Son başvuru tarihi 31 <strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong>’dir.<br />

DO NOT MISS<br />

INTERNATIONAL 1st<br />

LEADER PHARMACY<br />

SERVICE AND EXPERIENCE<br />

COMPETITION!<br />

“L’Oreal Active Cosmetic Competition” will take place on the<br />

national and international platform under the leadership of<br />

Pharmetic & L’Oreal in Istanbul for the first time this year with the<br />

participation of pharmacists from different countries on the international<br />

platform.<br />

The best ones will be chosen in this contest, the platform of our leading<br />

pharmacists. The competition ceremony will take place on 29th of September,<br />

<strong>2018</strong> with attendees from Europe, at the International Geleceğin E Hali, The Largest<br />

<strong>Pharma</strong>ceutics Meeting.<br />

The final application date is 31th of May <strong>2018</strong>.<br />

4 <strong>Pharma</strong>


BeautyIstanbul 2019 fuarı tanıtımları tüm dünyada<br />

hızla devam ediyor<br />

Beauty Istanbul fuarını organize<br />

eden IPEKYOLU Fuarcılık ekibi,<br />

<strong>2018</strong> Ocak ayından itibaren, tüm<br />

dünyadan alıcı ve ziyaretçilerin<br />

dikkatini Beauty Istanbul fuarına<br />

çekmek için büyük bir özveri ve<br />

çabayla çalışıyor.<br />

6 <strong>Pharma</strong>


Promotions of BeautyIstanbul 2019 Exhibition<br />

continuing in different platforms worldwide<br />

Since beginning of January<br />

<strong>2018</strong>, team of IPEKOLU<br />

Exhibitions, organisers of<br />

BeautyIstanbul exhibition,<br />

is putting in most effort to<br />

attract buyers-visitors all<br />

around the world.<br />

<strong>Pharma</strong> 7


Beauty Istanbul fuarı tanıtımlarına Ocak ayında<br />

düzenlenen Katar roadshow’u ile başlandı. İpekyolu<br />

fuarcılık ekibi Doha’da organize edilen Türk-Katar İş<br />

Forum’unda kozmetik, ilaç, perakende sektörlerinden<br />

Katarlı iş insanlarıyla bir araya gelerek, sektör<br />

profesyonellerini Beauty Istanbul fuarına davet etti.<br />

Ocak ayı sonunda Dubai’de düzenlenen sağlık fuarında,<br />

Ortadoğu ve çevresinden özellikle profesyonel güzellik<br />

sektöründen binlerce iş insanı ve potansiyel alıcıyla<br />

görüşülüp, Beauty Istanbul fuarı tanıtıldı.<br />

1 Şubat tarihinde, Beauty Istanbul fuarı Paris, Fransa’da<br />

aerosol ve ambalaj sektörlerinden alıcılar ile buluştu.<br />

Şubat <strong>2018</strong>’in ilk haftalarında Ipekyolu ekibi Beauty<br />

Istanbul fuarını Kuveyt’te düzenlenen fuarda Kuveyt ve<br />

körfez bölgesinden yüzlerce ithalatçı ve distribitör ile<br />

buluşarak, OIC ülkelerine tanıttı.<br />

Yine aynı haftalarda, Beauty Istanbul Moskova’da<br />

düzenlenen önemli bir gıda fuarında potansiyel<br />

perakende sektöründen alıcılara tanıtıldı.<br />

Kozmetik sektöründeki trendleri takip ederek,<br />

stratejisini belirleyen İpekyolu ekibi, Nürnberg,<br />

Almanya’da düzenlenen fuarda yer alarak Beauty<br />

Istanbul fuarını doğal kozmetik ürünleri alıcılarına<br />

tanıttı.<br />

Şubat ayı ortasında Dubai’de düzenlenen ve yüzlerce<br />

perakendeci, distribütörün yer aldığı gıda fuarında<br />

Started with a roadshow in Qatar by mid January,<br />

Ipekyolu Exhibitions team met and invited a lots of<br />

Qatari businessmen working in the field of in cosmetics,<br />

pharma, retail catagories to BeautyIstanbul in Turkish-<br />

Qatar business forum in Doha.<br />

End of January, during the Healtcare exhibition,<br />

thousands of business people, potential buyers,<br />

specially in the field of professional beauty from Middle<br />

East and around invited to BeautyIstanbul.<br />

1st day of February, BeautyIstanbul was presented to<br />

aeresol and packaging category buyers in Paris, France<br />

By the beginning of February <strong>2018</strong>, BeautyIstanbul team<br />

presented Beauty Istanbul to OIC countries and meet<br />

hundreds of importers and distributers from Kuwait and<br />

Gulf region exhibition in Kuwait.<br />

First week of February BeautyIstanbul also was<br />

promoted to potential retail buyers in Moscow during an<br />

important food show.<br />

BeautyIstanbul was presented to natural cosmetics<br />

buyers from all over the world in Nurnberg, Germany<br />

by mid February. The same time Belarussian business<br />

people invited to BeautyIstanbul during Turkish-<br />

Belarussian business forum in Minsk.<br />

Again mid February, BeautyIstanbul presented to tens<br />

of thousands of retail – mass market buyers, disributers<br />

coming from all over the world, during food event in<br />

Dubai.<br />

Ecowas countries summit in Istanbul, February<br />

22nd-23rd was an important platform to invite<br />

potential buyers from more than West African buyers,<br />

georaphically an important focus of BeautyIstanbul in<br />

terms of visitors.<br />

BeautyIstanbul team participated congress of cosmetics<br />

scientist in Antalya, Turkey in February and resented<br />

information about the exhibition to researcher<br />

devolopment people, formulators, and purchasing<br />

managers.<br />

End of February , BeautyIstanbul team met with<br />

potential professional beauty people in London.<br />

Panama City, was one of the interesting and<br />

important place where BeautyIstanbul team met and<br />

attracted a lots of buyers-visitors from more than 30<br />

countries Central American and Caribbean region,<br />

including Ecuador, Peru, Colombia, Costa Rica,<br />

Guatemala, Dominic Republic, Barbados, Surinam<br />

etc. These regions are one of the main focus areas<br />

of BeautyIstanbul in terms of visitors, and planning<br />

a hosted buyer program as well to host buyers from<br />

Central – South American countries and Caribbean.<br />

Days after Panama also Ecuador and Costa Cira<br />

capitals, Qito and San Jose visited and met with several<br />

associations and chambers of commerces and they<br />

have been briefed about Beauty Istanbul. Final stop of<br />

Central American tour was Guadalajara city Mexico,<br />

8 <strong>Pharma</strong>


Beauty Istanbul tanıtıldı. Tüm potansiyel<br />

ziyaretçi ve katılımcılarına ulaşmayı<br />

hedefleyen İpekyolu ekibi, hedef<br />

kitlesine ulaşabileceği tüm fuarlarda<br />

aktif bir şekilde yer almayı etkili bir<br />

taktik olarak kullanıyor.<br />

Şubat ayı sonunda ise Beauty Istanbul<br />

fuarı Londra’ güzellik sektöründeki<br />

profesyonellere tanıtıldı.<br />

Panama, Ipekyolu ekibi için önemli<br />

ülkelerden biri. Panama’da Beauty<br />

Istanbul, Orta Amerika ve Karayip<br />

bölgesinde yer alan Ekvador, Peru,<br />

Kolombia, Kosta Rika, Guetemala, Dominik Cumhuriyeti,<br />

Barbados, Surinam gibi 30 dan fazla ülkeden alıcı<br />

ve ziyaretçiye tanıtıldı ve oldukça ilgi çekti. Bu bölge<br />

ve ülkeler Beauty Istanbul fuarının ziyaretçi, hosted<br />

buyer programı için odaklandığı Güney Amerika gibi<br />

ana lokasyonlar içinde yer alıyor. Panama’dan sonra<br />

Ekvador ve Kosta Rika’nın başkentleri, Qino ve San<br />

Jose ziyaret edilerek birçok önemli ve başarılı işlere<br />

imza atan dernek, ticaret odasıyla görüşüldü, Beauty<br />

Istanbul ile ilgili brif verildi. Orta Amerika turunun son<br />

durağı Guadalajara, Meksika’ydı ve burada düzenlene<br />

perakende etkinliklerinde Beauty Istanbul ile ilgili<br />

bilgiler yüzlerce sektör alıcıyla paylaşıldı.<br />

Mart ayı Beauty Istanbul tanıtımları Romanya ve Ukrayna<br />

arasında yer alan olan Moldova Cumhuriyeti’nde başladı.<br />

Daha sonra Düsseldorf, Almanya’da düzenlenen<br />

etkinliklerde kuaför ve güzellik profesyonelleriyle<br />

buluşan Beauty Istanbul, aynı zamanda Türkiye’ye<br />

gelen profesyonel ziyaretçileri de hedef kitlesine alarak,<br />

İstanbul’da düzenlenen çeşitli karşılıklı iş forumlarında<br />

Ürdünlü ve Yemenli iş insanlarına tanıtıldı.<br />

Mart ortasında Bolonya, İtalya’da düzenlenen<br />

fuar, Ipekyolu ekibinin en önem verdiği etkinlikler<br />

arasında yer alıyordu ve büyük bir ekiple fuar boyunca<br />

dünyanın birçok ülkesinden binlerce potansiyel alıcı<br />

ile görüşülerek, Beauty Istanbul fuarı tanıtıldı. Fuar<br />

boyunca, fuar alanı ve önemli bağlantı noktalarında<br />

billboardlar satın alınarak, Beauty Istanbul fuarı büyük<br />

bir bütçeyle kozmetik sektörü profesyonellerine tanıtıldı.<br />

Aynı tarihlerde, Dubai’de Beauty Istanbul<br />

dermokozmetik sektörü profesyonelleriyle buluştu.<br />

Mart ayı sonunda Moskova’da özel etiketli ürünler<br />

sektöründen alıcılar Beauty Istanbul fuarına davet edildi.<br />

Tanıtım çalışmaları Plovdiv- Bulgaristan, Kuala Lumpur-<br />

Malezya, Şangay- Çin, Kiev- Ukrayna ve Mumbai-<br />

Hindistan olarak devam etti.<br />

Nisan ayı tanıtımlarına Malezya’da düzenlenen Helal<br />

Kozmetik fuarında başlanarak, İtalya’da parfüm<br />

sektörü profesyonelleriyle görüşülmesiyle devam<br />

edilirken, Almaty-Kazakistan, Villnius- Litvanya ve<br />

Porto- Portekiz’de güzellik sektörü profesyonelleriyle<br />

where information presented to hundreds of buyers<br />

during a retail event.<br />

Moldova, the small country between Romania and<br />

Ukraine, was another country where BeautyIstanbul<br />

promoted beginning of March <strong>2018</strong><br />

After meeting with hair and beauty professionals in<br />

Duesseldorf – Germany mid March, Jordanian and<br />

Yemenian business people during seperate bileteral<br />

business forums in Istanbul.<br />

Bologna – Italy was an important platform during mid<br />

March, where big BeautyIstanbul team met thousands<br />

of potential buyers from all over the world and they<br />

were invited to Istanbul. Also BeautyIstanbul advertised<br />

in different outdoor and indoor places in Bologna city.<br />

The same dates, in Dubai, BeautyIstanbul promoted to<br />

people who is in dermacosmetics sector.<br />

After meeting with private label potential buyers and<br />

inviting them to BeautyIstanbul in Moscow last week<br />

of March, promotion activities continued in Plovdiv-<br />

Bulgaria, Riga-Latvia, Kuala Lumpur-Malaysia,<br />

Shanghai -China, Kiev-Ukraine and Mumbai-India.<br />

<strong>Pharma</strong> 9


görüşülerek, Beauty Istanbul tanıtıldı.<br />

Nisan ayı ortasında Şangay’da kozmetik ambalajı<br />

sektöründen profesyonelleriyle görüşülürken,<br />

Beauty Istanbul aynı zamanda Türkiye’de<br />

düzenlenen perakende zirvesinde Türk perakende<br />

profesyonellerine, alıcılara tanıtıldı.<br />

Nisan ayı Beauty Istanbul tanıtımlarının yoğun<br />

olarak yapıldığı bir ay oldu. Kozmetik maddeleri<br />

ve hammaddeleri profesyonelleri Amsterdam’da,<br />

kozmetik-güzellik ürünleri ithalatçıları, distribütörleri<br />

Ho Chi Minh- Vietnam’da Beauty Istanbul fuarıyla<br />

tanışırken, tanıtım faaliyetleri Moskova-Rusya’da<br />

güzellik sektörü profesyonelleri, Nairobi-Kenya’da<br />

kozmetik ürünleri distribütörleri için yapıldı.<br />

Özellikle makyaj malzemeleri, saç bakım ürünleri,<br />

parfüm gibi ürünlere ilginin yüksek olmasıyla güzellik<br />

sektörü için önemli bir pazar olan Iran, Beauty Istanbul<br />

fuarı için de ana potansiyel alıcı, ziyaretçi profilini<br />

oluşturuyor. Bu nedenle Iran, Beauty Istanbul fuarı<br />

tanıtımları için son destinasyon oldu ve burada binlerce<br />

distribütörle birlikte, tedarikçi arayan üreticilerle bir<br />

araya gelinerek, Beauty Istanbul tanıtıldı.<br />

<strong>Mayıs</strong> Sonuna Kadar Erken Rezervasyon Yaptıran<br />

Katılımcıları Özel Avantajlar Bekliyor<br />

Beauty Istanbul fuarında ziyaretçi-alıcı<br />

promosyonlarıyla birlikte, stand kiralama ve erken<br />

rezervasyon yaptıran katılımcılar için özel avantajlar<br />

da başladı. Özel fiyat avantajları, planda öncelik, b2b<br />

toplantıları ve matchmaking’te öncelik, yıl boyunca<br />

katılımcı firmaların ve ürünlerinin Beauty Istanbul<br />

tanıtım faaliyetleri içinde yer alması da bu avantajların<br />

içinde yer alıyor.<br />

Activities in April started with meeting with Halal<br />

Cosmetics insutry in Kualalumpur-Malaysia, and<br />

continued with perfume industry players in Milano-Italy,<br />

as well as cosmetics-beauty professionals in Almaty-<br />

Kazakhstan, Villnius-Lithuania and Porto-Portugal first<br />

week of April.<br />

While meeting with cosmetics packaging professionals<br />

in Shanghai mid April, BeautyIstanbul presented to local<br />

Turkish retail professionals-buyers in a retail summit.<br />

April was a busy period for BeautyIstanbul team,<br />

meeting with cosmetics ingredients and raw materials<br />

professionals in Amsterdam and cosmetics-beauty<br />

importers distributers in Ho Chi Minh City, Vietnam and<br />

continued with promotion activities in Moscow-Russia to<br />

professional beauty people and cosmetics distributers<br />

and importers in Nairobi-Kenya.<br />

Tehran-Iran, which is an emerging and important<br />

market for beauty industry, spacially in make-up and<br />

haircare products as well as perfumery and also a<br />

major potential buyer-visitor region for BeautyIstanbul<br />

was the final destination of BeautyIstanbul team, where<br />

met thousands of distributers, as well as manufacturers<br />

looking for suppliers<br />

Special advantages for exhibitors who book till end of<br />

May <strong>2018</strong>.<br />

Beauty Istanbul, in addition to visitor-buyer promotion<br />

activities, also started its stand allocations/bookings<br />

and offering early bird advantages to those who<br />

registers till end of May <strong>2018</strong>. Those advantages covers<br />

special price, priority at floor plan, priority at b2b<br />

meetings and matchmaking, continues promotion of<br />

products of exhibitors all around the year by different<br />

tools of Beauty Istanbul.<br />

10 <strong>Pharma</strong>


Beauty Istanbul Online to Online bir iş platformu<br />

sunuyor<br />

Beauty Istanbul katılımcı ve ziyaretçilerine ayrıcalık<br />

sağlamak için Online to Online iş platformunu<br />

hizmete sunmayı planlıyor. Bu platformda katılımcı<br />

ve ziyaretçiler fuar başlamadan önce diğer firmalarla<br />

iletişime geçmeye başlayarak, iş anlamında bir adım<br />

önde olup, daha fuar başlamadan iş anlaşmalarını<br />

tamamlama fırsatı bulacaklar. Bu online platformun<br />

Temmuz ayı başında hazır olması planlanarak, fuardan<br />

15 ay öncesinde katılımcı ve ziyaretçilerin hizmetine<br />

sunulacak.<br />

Beauty Istanbul fuarının tanıtımı yerelde ve tüm<br />

dünyada yüksek insan gücü ve yatırımlarla gelecek<br />

aylarda da devam edecek. 2.500’ü 120 farklı ülkeden<br />

olmak üzere 10.000’den fazla profesyonel ziyaretçi,<br />

alıcıyı dünyanın benzersiz şehirlerinden biri olan<br />

İstanbul’da buluşturmayı hedefleyen Beauty Istanbul,<br />

pazarlama ve tanıtım aktivitelerini yeni ülkeler<br />

ekleyerek yoğunlaştıracak.<br />

Beauty Istanbul, Online to Online business platform.<br />

Beauty Istanbul is planning to introduce a Online to<br />

Online platform for its exhibitors and visitors which<br />

will enable them to start communicate and proceed<br />

doing business when they register. This will bring<br />

additional value for exhibitors and visitors-buyers,<br />

even finalising deals before the start of the event.<br />

This online tool expected to be ready by beginning of<br />

July almost 15 months before the event date.<br />

BeautyIstanbul team will continue its worldwide<br />

promotion activities speeding up in upcoming<br />

months, which will dedicate a huge investment<br />

and human resources, both in local market and<br />

all over the world to reach its targets of hosting<br />

around 10.000 highly qualified visitors-buyers, being<br />

more then 2.500 international from more then 120<br />

countries in Istanbul, an unique worldknown city with<br />

its.<br />

<strong>Pharma</strong> 11


Geleceğin Eczacılığı<br />

Eskişehir’de<br />

tartışıldı<br />

<strong>Pharma</strong>ceutıcs of the<br />

Future Was Dıscussed in<br />

Eskişehir<br />

Pharmetic Girişimci<br />

Eczacılar Derneği; Anadolu<br />

Üniversitesi’nde gerçekleştirilen<br />

“6. HYES-Her Yönüyle Eczacılık<br />

Sempozyumu’nda, “Geleceğin<br />

Eczacılığını” anlattı<br />

Pharmetic Association of<br />

Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists explained<br />

the “<strong>Pharma</strong>ceutics of the Future”<br />

at the “6th HYES-Every Aspect of<br />

<strong>Pharma</strong>ceutics Symposium” held at<br />

the Anadolu University<br />

Anadolu Üniversitesi’nin ilk öğrenci kulübü<br />

olan A.Ü. Eczacılık ve Sağlık Kulübü’nün<br />

düzenlediği HYES, bu sene 27-29 Nisan<br />

<strong>2018</strong> tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi<br />

Öğrenci Merkezi’nde gerçekleştirildi.<br />

HYES, organized by Anadolu<br />

University’s first student club, the A.Ü.<br />

<strong>Pharma</strong>ceutics and Health Club, was<br />

held at the Anadolu University Student<br />

Center on April 27-29 this year.<br />

Dünyanın, Endüstri 4,0’la yepyeni bir paradigmaya,<br />

düşünme, algılama biçimlerine hazırlandığını, iş<br />

yapma anlayışları, kullanılan teknolojik donanımların<br />

değişeceğini belirten Pharmetic Girişimci Eczacılar<br />

Derneği Başkanı Ecz. Armağan Ener, “Eğitimden<br />

sanayiye, iletişimden sağlığa her alanda büyük ve<br />

hiçbir zaman deneyimlemediğimiz büyük bir devrimi<br />

yaşayacağız.” dedi. Ecz. Pelin Ersoy ve Ecz. Ferzan<br />

Özgörür’ün konuşmacı olarak katıldığı panelde<br />

Pharmetic Association of Entrepreneur <strong>Pharma</strong>cists<br />

Chairman, <strong>Pharma</strong>cists Armağan Ener, who pointed out<br />

that the world was preparing for a whole new paradigm and<br />

styles of thinking and perceiving with Industry 4.0, and the<br />

approach to doing work and the technological equipment used<br />

was changing, said “We will experience a major revolution in<br />

every field from education to industry, from communication<br />

to health that we have never experienced before”. The<br />

attendance was quite high in the panel featuring <strong>Pharma</strong>cists<br />

12 <strong>Pharma</strong>


oldukça yüksek katılım oldu. Aynı gün gerçekleştirilen<br />

Geleceğin Eczacılık Projeleri “Farmafikir Yarışması”<br />

finali öğrenciler arasında büyük heyecan oluşturdu.<br />

ENDÜSTRİ 4,0’DAN PHARMA 4,0’A<br />

Uzmanlar 2020’den itibaren çok hızlı ve<br />

öngörülemeyen gelişmelerin yaşanacağı bir döneme<br />

girileceğinde birleşiyorlar. Nesnelerin interneti,<br />

yapay zekâ, 3D yazıcılar, Sanal Gerçeklik, Giyilebilir<br />

Teknolojiler, vücut sensörleri sağlıkta hastaların<br />

farkındalığını artırırken günler, aylar süren analizler<br />

saniyeler içerisinde yapılabilecek.<br />

DEĞİŞMEYEN EN ÖNEMLİ KONU; GÜVEN<br />

Dünyadaki değişimleri izlediklerini belirten Ecz.<br />

Ener, bütün teknolojik gelişmelerin insani değerler<br />

içerisinde ele alınması gerektiğini vurgulayarak,<br />

“Gelecek; teknoloji ile insan bileşiminden<br />

oluşacaktır. Tüm teknolojik gelişmelerin yanında<br />

olması gereken ve biz eczacıların uzun yıllardır<br />

insanlarla iletişim içerisinde oluşturduğumuz, hiçbir<br />

teknolojik gelişimin sağlayamayacağı büyük bir<br />

değer olan ‘güven’ konusu oldukça önemlidir.” dedi.<br />

Pelin Ersoy and Ferzan Özgörür as speakers. The final of<br />

the <strong>Pharma</strong>ceutical Project of the Future “<strong>Pharma</strong>idea<br />

Competition” held on the same day generated great<br />

excitement among the students.<br />

FROM INDUSTRY 4,0 TO PHARMA 4,0<br />

Experts are in agreement that we will enter a period in<br />

which very rapid and unpredictable developments will start<br />

to be experienced as of 2020. While the internet of things,<br />

artificial intelligence, 3D printers, Virtual Reality, Wearable<br />

Technologies and body sensors raise awareness of patients in<br />

health, the analyses that used to last days and even months<br />

will be able to be completed in seconds.<br />

THE MOST IMPORTANT UNCHANGING SUBJECT; TRUST<br />

<strong>Pharma</strong>cist Ener, who said they were following the changes<br />

in the world, emphasized that all technological developments<br />

need to be handled within humanitarian values and added<br />

“The future will be the union of technology and humans. The<br />

major value of ‘trust’, which is required with all technological<br />

progress and which we have established as pharmacists with<br />

people over many years of communication, is quite important”.<br />

FARMAFİKİR’İN FİNALİ YAPILDI<br />

2016 yılında başlayan Farmafikir, Geleceğin<br />

Eczacılığına İnovatif Projeler yarışmasının <strong>2018</strong> finali,<br />

Eskişehir Anadolu Üniversitesi 6. HYES-Her Yönüyle<br />

Eczacılık Sempozyumunda yapıldı. 12 üniversite, 31<br />

projenin katıldığı yarışma finali büyük bir heyecana<br />

neden oldu.<br />

Geleceğe dönük projelere önem verdiklerini<br />

belirten Ecz. Ener, Eskişehir’de bir yanda Geleceğin<br />

Eczacılığını anlatan bir panel, bir yandan da 29<br />

üniversite ile hayata geçen ve gün geçtikçe Eczacılık<br />

Öğrencileri arasında yaygınlaşan Farmafikir<br />

Yarışmasının <strong>2018</strong> Finalini gerçekleştirmekten dolayı<br />

gurur duyduklarını belirtti.<br />

Ödül alan üniversite, proje ve öğrenciler;<br />

1. Zeynep Güneş Tepe – Elif Çisem Çöldür; <strong>Pharma</strong>rea -<br />

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />

2. Fatma Aylin Özel; Application of Stock Management<br />

in <strong>Pharma</strong>cy-Smp - Eskişehir Anadolu Üniversitesi<br />

Eczacılık Fakültesi<br />

3. Nahide Zeren Arda; Bitkiler Dostunuz mu? - Ege<br />

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />

4. Ariyen Farşi; Farmakovijilans Data Sistemi - Yeditepe<br />

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi<br />

THE FINALS OF PHARMAIDEA TOOK PLACE<br />

The <strong>2018</strong> finals of the <strong>Pharma</strong>idea Innovative Projects for<br />

the Future of <strong>Pharma</strong>ceutics took place at the Eskişehir<br />

Anadolu University 6th HYES-Every Aspect of <strong>Pharma</strong>ceutics<br />

Symposium. The final of the competition participated by 12<br />

universities and 31 projects generated great excitement.<br />

<strong>Pharma</strong>cist Ener, who pointed out that they place great<br />

importance to projects for the future, said they were<br />

extremely proud to be holding a panel on the Future of<br />

<strong>Pharma</strong>ceutics as well as the <strong>2018</strong> final of the <strong>Pharma</strong>idea<br />

Competition, which had started out with 29 universities<br />

but was now growing in popularity among <strong>Pharma</strong>ceutics<br />

students.<br />

Award winning universities, projects and students;<br />

1.Zeynep Güneş Tepe – Elif Çisem Çöldür; <strong>Pharma</strong>rea -<br />

Yeditepe University <strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />

2.Fatma Aylin Özel; Application of Stock Management in<br />

<strong>Pharma</strong>cy-Smp - Eskişehir Anadolu University <strong>Pharma</strong>ceutics<br />

Faculty<br />

3.Nahide Zeren Arda; Are Plants Your Friend? - Ege University<br />

<strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />

4.Ariyen Farşi; <strong>Pharma</strong>covigilance Data System - Yeditepe<br />

University <strong>Pharma</strong>ceutics Faculty<br />

<strong>Pharma</strong> 13


2017 yılında “İnme Tedavisi” için yapılan çalışmalar<br />

Boehringer Ingelheım Türkiye’ye ödül getirdi<br />

The Studies That Made for Stroke Treatment in 2017<br />

Brought Boehrınger Ingelheim Turkey an Award<br />

Boehringer Ingelheim Küresel<br />

Angels Proje Yönetimi tarafından<br />

düzenlenen “Angels Ambassador<br />

Training” Almanya Wiesbaden<br />

kentinde gerçekleştirildi.<br />

Boehringer Ingelheim Türkiye,<br />

“İNME TEDAVİSİ” alanında<br />

hayata geçirdiği projeler ile<br />

‘Mükemmellik Ödülü’ aldı.<br />

Angels Ambassador Training<br />

which is organized by Boehringer<br />

Ingelheim Global Angels Project<br />

Management, was held in<br />

Wiesbaden, Germany. Boehringer<br />

Ingelheim Turkey received<br />

the “Excellence Award” for its<br />

projects in the field of stroke<br />

treatment.<br />

Türkiye’de her yıl yaklaşık 200 bin kişinin yaşadığı inme<br />

(felç), dünyada 6 milyon kişinin hayatını kaybetmesine<br />

neden oluyor. Bugün Türkiye’de 1,5 milyona yakın inme<br />

geçirmiş hasta bulunuyor ve sayı her geçen dakika<br />

artıyor. Zira her gün 6 kişiden 1’inin inme geçirdiği,<br />

bunun da her 3 dakikada bir yaşandığı kanıtlandı.<br />

İnme geçiren hastaların yüzde 20’si erken dönemde,<br />

yüzde 30’u bir yıl içinde hayatını kaybetmekte,<br />

yaşayanların üçte biri de günlük işlerinde başkalarına<br />

muhtaç olarak yaşamlarını sürdürüyor. Uzun bir tedavi<br />

süreci gerektiren bu hastalığın tedavi masrafları,<br />

devletin sağlık harcamaları içinde önemli bir yere<br />

sahip.<br />

The stroke which nearly 200,000 people have every year<br />

in Turkey causes 6 million people to die in the world.<br />

Today, there are about 1.5 million stroke patients in<br />

Turkey and the number is increasing every passing<br />

minute. It has been proven that 1 out of 6 people have a<br />

stroke every day and it happens in every 3 minutes.<br />

20 percent of stroke patients die in the early period, 30<br />

percent of them die in a year, one third of those living<br />

people needs other people for their daily work in life.<br />

The cost of treatment of this disease, which requires a<br />

long treatment process, has an important place in the<br />

health expenditures of the state.<br />

14 <strong>Pharma</strong>


Bilimin öncü gücüyle<br />

Yaşam kalitesini iyileştirmek<br />

Hastalığın altında yatan veya etkili immün yanıttan<br />

kaçmasını sağlayan mekanizmayı özel olarak hedef<br />

alan yeni, hedefli monoterapiler ve kombinasyonlar<br />

geliştirerek kanseri yenme konusundaki zorluğun<br />

üstesinden gelinebileceğine inanıyoruz.<br />

www.astrazeneca.com.tr<br />

Onkolojide kombinasyon tedavileri<br />

AstraZeneca, kanser tedavisine yönelik<br />

biyolojik ve küçük moleküllü tedavilerin<br />

kombinasyonlarını araştırmaktadır.<br />

Bu kombinasyonlar tümörü doğrudan<br />

hedef alan ve vücudun kendi immün<br />

sistemini tümör hücresi ölümünü<br />

uyaracak şekilde destekleyen tedavilerdir.<br />

TR-2078-2017-KASIM-ONKO


“DAHA FAZLASINI YAPMA ZAMANI”<br />

PARKİNSON HASTALIĞI KAPSAMINDA<br />

13 İLDE BİLGİLENDİRME ETKİNLİKLERİ<br />

DÜZENLENDİ<br />

Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği, Abdi İbrahim firmasının koşulsuz<br />

desteği ile 11 Nisan Dünya Parkinson Günü kapsamında<br />

İstanbul’da iki merkezde, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne,<br />

İzmir, Kayseri, Malatya, Mersin ve Sivas olmak üzere<br />

toplam 13 ilde “Daha Fazlasını Yapma Zamanı” sloganı ile<br />

hasta ve hasta yakınlarının katıldığı bilgilendirme toplantısı ve egzersiz<br />

etkinliği düzenledi.<br />

“TIME TO DO MORE”<br />

INFO MEETINGS ORGANIZED IN 13 CITIES TO RAISE<br />

AWARENESS OF PARKINSON’S DISEASE<br />

On the occasion of World Parkinson’s Disease Day on April 11,<br />

Parkinson’s Disease Association of Turkey, with the unconditional<br />

support of Abdi İbrahim, organized info meetings in 13 cities including two<br />

districts in Istanbul and Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne,<br />

Izmir, Kayseri, Malatya, Mersin and Sivas. The events, promoted with the<br />

slogan “Time to do more” comprised an info meeting and exercise activity<br />

attended by patients and their relatives. A chorus of Parkinson’s patients<br />

sang the songs “Memleketim” (My Homeland) and “Yenilmeyeceğiz” (We<br />

Will Not be Beaten) during the event. Speaking at the event in Istanbul,<br />

Prof. Raif Çakmur, Chairman of Parkinson’s Disease Association of<br />

Turkey, explained that there are an estimated 150,000 patients with<br />

Parkinson’s disease in Turkey and that they anticipate significant increase<br />

in Parkinson’s disease in the coming years with the growing elderly<br />

population.<br />

16 <strong>Pharma</strong>


Etkinlikte Parkinson hastalarından oluşan koro<br />

“Memleketim” ve “Yenilmeyeceğiz” şarkılarını<br />

seslendirdi. İstanbul’da düzenlenen etkinlikte<br />

konuşan Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur<br />

Türkiye’de 150 bin civarında Parkinson hastası<br />

olduğunu ve artan yaşlı nüfusa bağlı olarak<br />

önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında bir<br />

patlama yaşanacağını tahmin ettiklerini söyledi.<br />

“Daha Fazlasını Yapma Zamanı” sloganından<br />

hareketle 11 Nisan’da İstanbul’da gerçekleşen<br />

toplantıya Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur,<br />

Prof. Dr. Murat Emre, Prof. Dr. Sibel Ertan, Prof. Dr.<br />

Haşmet Hanağası, Doç. Dr. Gülsen Babacan, Doç. Dr.<br />

Başar Bilgiç, Fizyoterapist Dr. Burcu Ersöz, Psikiyatr<br />

Dr. Burç Çağrı Poyraz, Dr. Öykü Tezel Bayraktaroğlu<br />

ve Dyt. Sevgi Neylan Bakım katıldı. Toplantıda<br />

Parkinson hastalığı ile ilgili bilgiler aktarıldı ve<br />

hasta/hasta yakınlarının soruları cevaplandı.<br />

Etkinlikte hasta ve hasta yakınları hareket, denge,<br />

konuşma, doğru beslenme ve dayanışma konularında<br />

bilgiler edindi.<br />

“Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın<br />

hastalığıdır”<br />

Toplantıda konuşma yapan Türkiye Parkinson<br />

Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr.<br />

Raif Çakmur, Parkinson hastalığının yavaş ilerleyici,<br />

beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin<br />

hastalığı olduğunu belirterek Parkinson hastalığının<br />

Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen<br />

nörodejeneratif hastalık olduğunu vurguladı.<br />

Parkinson hastalığının en erken belirtilerinin enterik<br />

“Parkinson’s is typically a middle and advanced age<br />

disease”<br />

Speaking at the meeting, Prof. Raif Çakmur, Chairman<br />

of Parkinson’s Disease Association of Turkey,<br />

explained that Parkinson’s is a progressive disorder<br />

that develops gradually with loss of brain cells and<br />

the most common neurodegenerative disease after<br />

Alzheimer’s. Cakmur said that the earliest symptoms<br />

of Parkinson’s disease occur in the enteric nervous<br />

system, lower brain stem and neural pathways of<br />

smell, usually followed by decrease in or loss of sense<br />

of smell, sleep disorders and constipation and later<br />

by motor symptoms such as tremors and slowed<br />

movement. Çakmur stated that the disease is usually<br />

diagnosed based on motor symptoms, emphasizing<br />

that Parkinson’s is typically a middle and advanced<br />

age disease and starts around 60 years on average.<br />

Professor Çakmur underlined that the disease can also<br />

be seen in younger people, informing that frequency<br />

increases with age and is more common among men.<br />

“There are an estimated 150,000 patients with<br />

Parkinson’s disease in Turkey”<br />

Professor Çakmur informed that the number of<br />

Parkinson’s patients is estimated to reach 30 million<br />

by 2030 in the most populated countries worldwide,<br />

“If we all will live to see 100, we will probably face<br />

this disease. We are estimating that there are nearly<br />

150,000 Parkinson’s patients in our country. Turkey<br />

is considered among the rapidly aging communities.<br />

We anticipate that there will be significant increase in<br />

Parkinson’s disease in our country in the coming years<br />

due to the growing elderly population. In other words,<br />

we will be required to deal more with Parkinson’s<br />

<strong>Pharma</strong> 17


sinir sistemi, alt beyin sapı ve koku yollarında ortaya<br />

çıktığını söyleyen Çakmur, koku duyusu kaybı veya<br />

azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki<br />

aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama<br />

gibi motor belirtiler görüldüğünü belirtti. Hastalığın<br />

genellikle motor semptomlarla tanı aldığını ifade<br />

eden Çakmur, Parkinson hastalığının tipik olarak<br />

orta ve ileri yaşın hastalığı olduğunu ve ortalama 60<br />

yaş civarında başladığını vurguladı. Hastalığın genç<br />

yaşlarda da görüldüğünün altını çizerken yaşlanma<br />

ile görülme sıklığının arttığını ve erkeklerde görülme<br />

sıklığının daha fazla olduğunu söyledi.<br />

“Ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası<br />

olduğunu tahmin ediyoruz”<br />

Dünyanın en kalabalık ülkelerinde, 2030 yılına<br />

kadar Parkinson hastalarının neredeyse 30 milyona<br />

ulaşacağının tahmin edildiğini belirten Raif Çakmur<br />

sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer hepimiz 100 yaşının<br />

üzerine kadar yaşayacak olursak muhtemelen<br />

bu hastalıkla karşı karşıya kalacağız. Bugün için<br />

ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası<br />

olduğunu tahmin etmekteyiz. Türkiye, hızla yaşlanan<br />

toplumlar arasında sayılmakta. Artan yaşlı nüfusa<br />

bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde<br />

Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını<br />

öngörüyoruz. Başka bir deyişle önümüzdeki yıllarda<br />

Parkinson hastalığı ile daha çok uğraşmak zorunda<br />

kalacağız. Bu hastalıkla ilgili olarak toplumun<br />

bilinçlendirilmesi gerekiyor.”<br />

Parkinson hastalığının tedavisinin günümüzde<br />

çoğunlukla ağızdan alınan ilaçlarla yapıldığını, uygun<br />

özellikleri taşıyan bir grup hastada farklı yöntemlerle<br />

uygulanan ilaçlar ve cerrahi tedavilerin de söz<br />

konusu olduğunu söyleyen Raif Çakmur, “Hastalığı<br />

tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz<br />

bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar belirtileri<br />

büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın<br />

yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini<br />

sağlamaktadır. Böylece Parkinson hastalarının çoğu<br />

düzenli tedaviyle uzun yıllar yaşayabilmektedir” dedi.<br />

disease in the coming years. The community’s<br />

awareness of this disease should be increased.”<br />

Raif Çakmur explained that Parkinson’s disease is<br />

mostly treated with a variety of oral medications and<br />

that there are also different methods of medications and<br />

in some cases, surgical procedures that may be suitable<br />

for a group of patients, “Despite the fact that there is<br />

no definitive cure for the disease yet, many patients<br />

can maintain their lifestyle actively and productively.<br />

Therefore, many Parkinson’s patients can live long with<br />

proper and regular treatment.”<br />

“It’s always possible to do more”<br />

Professor Raif Çakmur informed that improving the<br />

patients’ quality of life cannot be possible with methods<br />

such as medication and surgical procedures alone and<br />

that the involvement of patients and their relatives in the<br />

process is essential. Çakmur said, “It’s always possible<br />

to do more,” adding that the patients and their relatives<br />

wanted to be a part of the solution when it comes to<br />

movement, balance, speech, nutrition and support, and<br />

the challenges of Parkinson’s could only be overcome<br />

together.<br />

“Her zaman daha fazlasını yapmak mümkündür”<br />

Prof. Dr. Raif Çakmur, hastaların yaşam kalitesini<br />

yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi<br />

yöntemlerle mümkün olamayacağını, hasta ve hasta<br />

yakınlarının sürece katkısının çok önemli olduğunu<br />

belirtti. Hareket, denge, konuşma, beslenme<br />

ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta<br />

yakınlarının çözümün parçası olmasını istediklerini<br />

ve Parkinson’un zorluklarının ancak birlikte<br />

aşılabileceğini söyleyerek “Her zaman daha fazlasını<br />

yapmak mümkündür” dedi.<br />

18 <strong>Pharma</strong>


<strong>Pharma</strong> 19


“Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının<br />

azaltılmasında beyne yardım etmektedir”<br />

Temelde bir hareket bozukluğu olan Parkinson<br />

hastalığında hareket etmenin ve egzersiz yapmanın<br />

tedavinin vazgeçilmez bir parçasını oluşturduğunu<br />

vurgulayan Çakmur “Hareket ve egzersiz gerekliliği<br />

hastanın tanı aldığı zamandan itibaren geçerlidir.<br />

Düzenli egzersizler, tempolu yürüme, yüzme, aerobik<br />

gibi sporlar genel anlamda en çok tercih edilenlerden.<br />

Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu,<br />

yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, düşme<br />

gibi ilaca kısmen veya yetersiz cevap veren daha karmaşık<br />

hareketler için daha programlı ve daha profesyonel destek<br />

gerektiren egzersizler önem kazanıyor. Denge, yürüyüş ve<br />

duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir.<br />

Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans<br />

kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge<br />

ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedilmiştir. Müzik ve<br />

dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne<br />

yardım etmektedir” diye konuştu.<br />

Parkinson Hastalığının Başlıca Belirtileri:<br />

• Titreme<br />

• Hareketlerde yavaşlama<br />

• Bir veya daha fazla uzuvda (kol veya bacak)<br />

kasılma<br />

• Yürürken kolları sallamama<br />

• Konuşurken mimikler ve jestler gibi hareketlerin<br />

kaybı<br />

• Yavaş, ufak adımlı veya ayak sürüyerek yürüme<br />

• Vücut duruşunun öne eğik şekil alması<br />

• Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma<br />

• El yazısında küçülme, okunaksız olması<br />

• Ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü<br />

• Halsizlik, yorgunluk<br />

• Ruh hali değişiklikleri, ruhsal çöküntü hali<br />

(depresyon), nedensiz sıkıntılar<br />

• Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi<br />

• Ağrı, kas spazmları<br />

“Music and dance help the brain to reduce balance<br />

and movement problems”<br />

Emphasizing that moving and exercising is an essential<br />

part of treating Parkinson’s, which is in essence a<br />

movement disorder, Çakmur said, “Movement and<br />

exercise becomes a necessity from the moment<br />

the patient is diagnosed. Sports such as regular<br />

exercise, paced walking, swimming and aerobics<br />

are typically among the most preferred activities.<br />

However, structured exercises with professional<br />

support are required as the disease progresses and<br />

especially when more complex issues such as balance<br />

problems, stiffness while walking, stooping and<br />

falling are not resolved with medication alone. The<br />

best way to maintain balance, walking and posture is<br />

to exercise and move. In studies on how dance has a<br />

positive impact on the disease, improvements have<br />

been observed in the balance and mobility of patients<br />

participating in dance courses compared to those<br />

that do not. Music and dance help the brain to reduce<br />

balance and movement problems.”<br />

Symptoms of Parkinson’s Disease:<br />

• Tremor<br />

• Slowed movement<br />

• Twitching in one or more limbs (arm or leg)<br />

• Changes in walking (not moving arms)<br />

• Loss of facial mimics and gestures while talking<br />

• Walking slower, with small steps or dragging feet<br />

• Stooped posture<br />

• Speech changes, speaking in a soft or low<br />

voice, monotonously<br />

• Smaller handwriting, illegible handwriting<br />

• Excessive saliva production (drooling), difficulty<br />

swallowing<br />

• Fatigue, tiredness<br />

• Mood swings, depression, unexplained distress<br />

• Constipation, excessive sweating, hypotension<br />

• Pain, muscle spasms<br />

20 <strong>Pharma</strong>


İKMİB, DÜNYANIN DÖRT BİR<br />

YANINDA KOZMETİK<br />

SEKTÖRÜNÜN YANINDA<br />

Cosmoprof Bologna<br />

İtalya/Bologna<br />

15-18 Mart <strong>2018</strong><br />

Beautyworld ME<br />

Dubai/BAE<br />

08-10 <strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong><br />

Cosmoprof Asia<br />

Hong Kong/Çin<br />

14-16 Kasım <strong>2018</strong><br />

Detaylı Bilgi İçin Bize Ulaşabilirsiniz;<br />

ikmib@immib.org.tr<br />

DIŞ TİCARET KOMPLEKSİ, A Blok Çobançeşme Mevkii, Sanayi Cad. 34197 Yenibosna - Bahçelievler, İstanbul<br />

www.ikmib.org.tr +90 212 454 00 00 +90 212 454 00 46<br />

<strong>Pharma</strong><br />

ikmibnews ikmib +90 549 749 87 88<br />

21


Nobel İlaç, “2017 İKMİB<br />

İhracatın Yıldızları<br />

Ödülleri”nde<br />

“Eczacılık Ürünleri<br />

İhracatı” kategorisinde<br />

2.’lik ödülü aldı<br />

Nobel Ilac Received<br />

the Second Prize in the<br />

Category of “Exports<br />

of <strong>Pharma</strong>ceutical<br />

Products” at “2017 IKMIB<br />

Stars of Export Award”<br />

İstanbul Kimyevi Maddeler ve<br />

Mamulleri İhracatçıları Birliği<br />

tarafından düzenlenen İKMİB<br />

2017 İhracatın Yıldızları Ödül<br />

Töreni’nde Nobel İlaç, 2017<br />

yılında gerçekleştirdiği 56<br />

milyon USD ihracat ile “Eczacılık<br />

Ürünleri İhracatı” kategorisinde<br />

2.’lik ödülünün sahibi oldu.<br />

At IKMIB 2017 Stars of Export<br />

Award Ceremony organized by<br />

Istanbul Chemicals and Chemical<br />

Products Exporters Association,<br />

Nobel Ilac won the second prize<br />

in the category of “Exports of<br />

<strong>Pharma</strong>ceutical Products” with<br />

its exports amounting to USD 56<br />

million in 2017.<br />

One of the first three top performing industries of<br />

Turkey in terms of exports, the chemical industry<br />

achieved exports amounting to USD 16.1 billion in 2017.<br />

Having close to seven thousand members from several<br />

sub sectors of the chemical industry from plastics to<br />

cosmetics, from medicines to rubber, from medicals to<br />

dyes, IKMIB granted awards to the representatives of the<br />

industry that achieved exports amounting to USD 16.1<br />

billion in 2017. 120 exporters were granted awards in 24<br />

categories in the ceremony hosted by IKMIB and held<br />

with the participation of Mr. Fatih Metin, Deputy Minister<br />

of Economy of the Republic of Turkey and Mr. Mehmet<br />

Buyukeksi, President of the Turkish Exporters Assembly.<br />

Nobel Ilac was granted the second prize in the category<br />

of “Exports of <strong>Pharma</strong>ceutical Products” with its<br />

performance in 2017. Nobel was the company to rank the<br />

first among local pharmaceutical companies. Foreign<br />

Trade Director Dr. Kemal Erkal received the prize<br />

in behalf of Nobel in the 2017 Stars of Export Award<br />

Ceremony. Foreign Trade Director Dr. Kemal Erkal<br />

expressed that they target healthy growth every year and<br />

22 <strong>Pharma</strong>


leadership in this field by utilizing new product launches<br />

and market opportunities.<br />

Nobel Ilac is the only local pharmaceutical company<br />

with foreign trade surplus owing to its activities abroad.<br />

Nobel exports finished products and drug substances<br />

to approximately 50 countries in its efforts to support<br />

closing of the foreign trade deficit for years.<br />

Nobel Ilac Member of the Board, Dr. Numan Balki<br />

stated the following in this regard: “As an international<br />

pharmaceutical company with a hundred percent<br />

domestic capital, we are achieving significant export<br />

figures every year. Our exports are exceeding our<br />

imports. We are proud to create a source to the export<br />

revenue of our country. We owe this success to our<br />

approximately 2500 employees working with us, close<br />

to half of them being recruited abroad. We should also<br />

emphasize the value of performing most of our exports<br />

under our own brand name. One of our drugs is being<br />

manufactured in our country as the first and still the only<br />

international drug brand of Turkey, and marketed under<br />

the same brand name in 25 countries.”<br />

Explaining that two more high-profile investments will<br />

be implemented in <strong>2018</strong>, Dr. Numan Balki provided<br />

information about the projects: “We will first commission<br />

our state-of-the-art ‘High Bay’ warehouse in our Duzce<br />

facility, and then our injectable manufacturing facility<br />

in the most efficient way. On the other hand, we are<br />

continuing our investments in biotechnology, to which<br />

we attach great importance. We will have taken a very<br />

significant step towards the goal of reducing external<br />

dependence in pharmaceuticals through this project, in<br />

which all stages will be completed locally starting from<br />

cell production. With exports to 20 countries where we<br />

operate, we will provide a significant contribution to the<br />

incomes column of foreign trade in Turkey. We hope that<br />

launching high value-added pharmaceuticals that we are<br />

going to manufacture under the name of Nobel Ilac to<br />

local and international markets will support closing the<br />

foreign trade deficit in the pharmaceutical industry of<br />

Turkey.”<br />

A global player with an experience of more than half a<br />

century, Nobel was founded in 1964 as a fully domestic<br />

capital company. Over the years, the company has gained<br />

a valuable position on the international platform with the<br />

vision of “Delivering reliable and accessible products in<br />

every corner of the world for human health.” Today Nobel<br />

operates with a total of four manufacturing facilities,<br />

two of which are located in Turkey, and one in each of<br />

Kazakhstan and Uzbekistan. Having an expert staff of<br />

approximately 2500 persons, Nobel exports its top-notch<br />

products that it manufactures in line with international<br />

standards to approximately 50 countries and conducts its<br />

promotion and sales activities in more than 20 countries<br />

via its own organizations.<br />

Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ilk üç<br />

sektöründen biri olan kimya sektörü, 2017 yılında 16,1<br />

milyar dolar ihracat sağladı. Plastikten kozmetiğe,<br />

ilaçtan kauçuğa, medikalden boyaya kadar kimyanın<br />

farklı alt sektörlerinde yedi bine yakın üyesi bulunan<br />

İKMİB, 2017 yılında 16,1 milyar dolarlık ihracata<br />

imza atan sektör temsilcilerini ödüllendirdi. İKMİB<br />

ev sahipliğinde düzenlenen ve T.C. Ekonomi Bakan<br />

Yardımcısı Sn. Fatih Metin ile TİM Başkanı Sn. Mehmet<br />

Büyükekşi’nin katılımıyla gerçekleştirilen törende 24<br />

kategoride 120 ihracatçıya ödülleri verildi.<br />

Nobel İlaç, 2017 yılında gösterdiği performans ile<br />

“Eczacılık Ürünleri İhracatı” kategorisinde 2.’lik ödülüne<br />

layık görüldü. Nobel, yerli ilaç firmaları arasında ise ilk<br />

sırada yer alan firma oldu. 2017 İhracatın Yıldızları Ödül<br />

Töreni’nde, Nobel adına ödülü Dış Ticaret Direktörü Dr.<br />

Kemal Erkal aldı. Nobel İlaç Dış Ticaret Direktörü Dr.<br />

Kemal Erkal, yeni ürün lansmanları ve pazar fırsatlarını<br />

değerlendirerek, her yıl sağlıklı büyüme ve bu alanda<br />

liderliği hedeflediklerini ifade etti.<br />

Nobel İlaç, yurt dışı faaliyetleri sayesinde dış ticaret<br />

fazlası bulunan tek yerli ilaç firmasıdır. Yıllardır<br />

dış ticaret açığının kapanması yönünde destek<br />

çalışmalarıyla, 50’ye yakın ülkeye hazır ilaç ve<br />

hammadde ihracatı yapıyor.<br />

Nobel İlaç Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Numan Balki<br />

konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Yüzde yüz<br />

yerli sermayeli uluslararası bir ilaç firması olarak her yıl<br />

önemli ihracat rakamlarına imza atıyoruz. İhracatımız,<br />

ithalatımızdan fazla. Ülkemizin ihracat gelirine kaynak<br />

oluşturmaktan ötürü gurur duyuyoruz. Bu başarımızı<br />

yarıya yakını yurt dışında olmak üzere bizimle<br />

birlikte çalışan yaklaşık 2500 çalışanımıza borçluyuz.<br />

İhracatımızın büyük kısmının kendi markalarımızla<br />

yapılıyor olmasının değerini ayrıca vurgulamak gerekir.<br />

Bir ilacımız Türkiye’nin ilk ve halen tek uluslararası ilaç<br />

markası olarak ülkemizde üretilip 25 ülkede aynı marka<br />

ismi ile pazarda yer alıyor.”<br />

<strong>2018</strong> yılında iki büyük yatırımın daha hayata geçirileceğini<br />

belirten Dr. Numan Balki, projelerle ilgili bilgi verdi:<br />

“Düzce tesisimizde önce ileri teknolojideki ‘High Bay’<br />

depomuzu, sonra da enjektabl üretim tesisimizi en<br />

verimli şekilde devreye alacağız. Öte yandan çok önem<br />

verdiğimiz biyoteknoloji yatırımlarımız devam ediyor.<br />

Hücre üretiminden itibaren bütün aşamaların yerli<br />

olarak tamamlanacağı bu proje ile ilaçta dışa bağımlılığın<br />

azaltılması hedefine yönelik çok anlamlı bir adım daha<br />

atmış olacağız. Faaliyette bulunduğumuz 20 ülkeye<br />

yapacağımız ihracatla da Türkiye’de dış ticaretin gelir<br />

hanesine ciddi bir katkı sunacağız. Nobel İlaç olarak<br />

üreteceğimiz yüksek katma değerli ilaçların yerel ve<br />

uluslararası pazarlarda sunulmasının, Türkiye’de ilaç<br />

sektöründeki dış ticaret açığının kapanmasına da destek<br />

olacağını umut ediyoruz.”<br />

<strong>Pharma</strong> 23


Prof. Dr. Zeki Karagülle<br />

Cihat Dündar<br />

Prof. Dr. Murat Türkoğlu<br />

Biota’dan ‘yüzde 100 termal su içerikli’ inovasyon<br />

Biota Laboratuvarları, Türkiye’nin zengin mineral içeriğine<br />

sahip termal su kaynaklarını ilk kez şampuan kategorisinde<br />

dermokozmetik alana taşıdı.<br />

Deriyi güzelleştirirken tedavi etmeyi amaçlayan<br />

dermokozmetik ürünleri, tüm dünyada kozmetik pazarının<br />

yükselen yıldızı konumunda bulunuyor. Biota Laboratuvarları,<br />

Türkiye’nin zengin mineral içeriğine sahip termal su<br />

kaynaklarını ilk kez şampuan kategorisinde dermokozmetik<br />

alana taşıdı. Bolu Göynük ve Bursa Osmangazi olmak<br />

üzere dünyanın mineral zengini iki farklı içerikteki termal<br />

sularından saç ve cilt sorunlarına çözüm getiren Biota, üç ayrı<br />

dermokozmetik şampuanı Türkiye ile eşzamanlı olarak dünya<br />

pazarına sundu.<br />

Ülkemizin termal imkânı ve kaynaklarını yaklaşık üç yıl<br />

boyunca, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeki Karagülle<br />

ve Biota Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Türkoğlu<br />

liderliğinde araştıran Biota, yerli termal su içeriğiyle<br />

geliştirilmiş dermokozmetik ürünlerini tüketicileriyle<br />

buluşturuyor. İlk etapta Bioxcin Aqua Thermal serisiyle;<br />

kepek, yoğun kepek ve hassas saç derisi problemlerine çözüm<br />

sunan Biota, ilerleyen dönemde termal su içeriğini tüm<br />

formülasyonlarının etkisini güçlendirmek için kullanacak.<br />

Biota’s ‘100 percent<br />

thermal water<br />

content’ innovation<br />

Biota Laboratories for the first<br />

time in Turkey carried thermal<br />

water sources to<br />

dermo-cosmetic field in<br />

shampoo category.<br />

24 <strong>Pharma</strong>


Cihat Dündar: “Ülkemizde termal su ilk kez<br />

dermokozmetik içerik olarak kullanıldı”<br />

Termal suyun ülkemizde ilk kez dermokozmetik bir<br />

içerik olarak kullanılmasının Türkiye ekonomisine<br />

sağlayacağı katma değerin anlatıldığı ve geliştirilen<br />

yenilikçi ürünlerin tanıtıldığı termal su cenneti<br />

Bursa’daki toplantıda konuşma yapan Biota<br />

Laboratuvarları Yönetim Kurulu Başkanı Cihat<br />

Dündar, “Ülkemizin termal su kaynakları, Biota’nın<br />

ürettiği inovatif ürünlerle ilk kez dermokozmetik<br />

ürünler içerisinde kullanılmaya başlandı” dedi.<br />

Biota’nın, günümüz dünyasında giderek artış gösteren<br />

akne, leke ve atopik dermatit gibi dermotolojik<br />

problemlere de termal su içeriğiyle zenginleştirilmiş<br />

çözümler sunmayı amaçladığını belirten Cihat<br />

Dündar, bu ürünlerin sadece ülkemizdeki eczanelerle<br />

sınırlı olmadığını, ihracat yaptıkları 60 ülkede de<br />

tüketicilerle buluştuğunu söyledi.<br />

Dündar, “Saç dökülmesi karşıtı ürünlerindeki<br />

pazar liderliğini, geliştireceği tüm dermotolojik<br />

ürünler için de hedefleyen Biota, bunun için<br />

uzmanı olduğu bitkisel içerikli çözümleri, termal su<br />

içeriğiyle birleştirerek daha etkin çözümler sunma<br />

amacındadır” diye konuştu.<br />

Türkiye Avrupa’nın birinci sırada termal su zengini<br />

ülkesi<br />

Türkiye’nin jeotermal kaynaklarının zenginliği ve<br />

potansiyeli bakımından Avrupa’nın birinci, dünyanın<br />

ise ilk yedi ülkesinden biri olduğunu belirten Cihat<br />

Dündar, MTA verilerine göre de ülkemizde 1.500<br />

civarında doğal termal su kaynağı bulunduğunu<br />

söyledi. Türkiye’nin bu yerel ve zengin termal su<br />

Dermo-cosmetic products aiming to treat skin<br />

problems, additionally trying to take a place in beauty<br />

industry, make them the rising stars of the cosmetics<br />

market all over the world. Biota Laboratories for the<br />

first time in Turkey carried thermal water sources to<br />

dermo-cosmetic field in shampoo category. Goynuk Bolu<br />

and Bursa Osmangazi — two of the world’s mineralrich<br />

thermal waters with different contents were used<br />

by Biota in creation of three seperate shampoos,<br />

effective for hair and skin problems solutions, and<br />

later introduced to the world market concurrently with<br />

Turkey.<br />

Biota which has been conducting studies on Turkey’s<br />

thermal sources and its potential under supervision<br />

of Istanbul University Prof.Dr.Zeki Karagulle and<br />

Biota’sScientific Counsel Director Prof.Dr. Murat<br />

Turkuoglu, is introducing to consumers its thermal<br />

water consisting dermo-cosmetic products.<br />

In the first stage, with Bioxcin Aqua Thermal serie<br />

Biotauses thermal content of its products for dry skin,<br />

intensive dandruff and sensitive hair problems, and in<br />

upcoming periods will concentrate on strengthening the<br />

influence of all formulations of thermal sources.<br />

Cihat Dundar: “Thermal water was used for the<br />

first time in our country as a dermo-cosmetic<br />

ingredient”.<br />

Speaking about the thermal sources used for the<br />

first time in Turkey as a dermo-cosmetic ingredient<br />

and the value to be added to Turkey’s economy in<br />

thermal water paradise Bursa, where the innovative<br />

products were introduced, Biota Laboratories<br />

<strong>Pharma</strong> 25


kaynaklarını kullanarak dünya çapında başarı<br />

kazanacak dermokozmetik ürünler üretme<br />

hedeflerini anlatan Cihat Dündar, sözlerine şöyle<br />

devam etti:<br />

“Kaynağında duran termal suyu, sağlıklı cilt<br />

ve saçlara sahip olmak isteyen tüketicilerimiz<br />

için günlük hayatımıza kattık, ekonomik değere<br />

dönüştürdük ve dünyaya ihraç edeceğimiz yenilikçi<br />

bir ürün haline getirdik. Türkiye olarak bu alana<br />

ilk defa adım atıyor, yatırım yapıyoruz. Bugün iç<br />

pazarla birlikte global bir marka olarak 60’dan fazla<br />

ülkeye yaptığımız ihracat, distribütörlük anlaşması<br />

ve yatırımlarla ülkemizi dermokozmetik alanında<br />

bölgemizin merkez üssü konumuna taşımayı<br />

hedefliyoruz.”<br />

Türkiye’nin kozmetik pazar hacmi 8 milyar TL<br />

Dünyada kozmetik pazarı yaklaşık 500 milyar<br />

dolarlık bir büyüklükteyken, ülkemizde sadece 8<br />

milyar TL’lik bir hacme sahip olduğuna dikkati çeken<br />

Cihat Dündar, “Bu açıdan baktığımızda ülkemizdeki<br />

kozmetik pazarının çok yüksek bir potansiyele<br />

sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu pazarın yaklaşık<br />

yüzde 10’luk kısmı dermokozmetik ürünlerden<br />

oluşmaktadır. Pazarın yaklaşık yüzde 70’i de dünyada<br />

hiç örneği olmayacak şekilde yabancı markaların<br />

elinde bulunmaktadır” diye konuştu<br />

Chairman Cihat Dundar said: “Our country’s thermal<br />

water resources are being used for the first time<br />

in dermo-cosmetics with innovative products from<br />

Biota”. Cihat Dundar said that Biota aims to offer<br />

solutions enriched with thermal water content to<br />

dermatological problems such as acne, dark spots,<br />

and atopic dermatitis which are increasing in today’s<br />

world, and added that these products are not only<br />

limited in pharmacies in Turkey but also meet with<br />

consumers in 60 countries they are exported.<br />

”Biota targets to obtain the market leadership it<br />

has in anti-hair loss products for all dermatological<br />

products it develops,” said Dundar. “To achieve this<br />

goal Biota will develop more effective solutions by<br />

combining herbal ingredients with thermal water<br />

content.”<br />

Turkey is the first European country rich in thermal<br />

water<br />

Cihat Dundar indicated that Turkey in terms of richness<br />

and potential of geothermal resources in Europe takes<br />

the first place, and in the world is one of the first seven<br />

countries. He said: “According to Ministry of Energy and<br />

Natural Resources’ data there are around 1500 natural<br />

water sources in our country”. Mentioning the desire to<br />

produce dermo-cosmetic products using Turkey’s rich<br />

thermal water resources to gain worldwide success,<br />

Cihat Dundar continued his speech as follows: “We<br />

achieved to use thermal sources in an applicative<br />

way and bring healthy skin and hair products to our<br />

consumers. Moreover, we transformed this starting into<br />

economic values and made into an innovative product<br />

ready to be exported worldwide. Turkey is taking the<br />

first steps in this field, all the necessary investments<br />

are continuing to be made. Today, with our domestic<br />

market, we aim to carry our country to the position<br />

of headquarters of our region in the field of dermocosmetics<br />

with our export, distributorship agreements<br />

and investments we have made to more than 60<br />

countries as a global brand. “<br />

Turkey’s cosmetics market volume is estimated in 8<br />

billion<br />

Cihat Dundar remarked that cosmetics market in the<br />

world has a size of approximately 500 billion dollars<br />

and a volume of only 8 billion TL in Turkey. “We can say<br />

that cosmetics market in our country has a very high<br />

potential. Approximately 10 percent of this market is<br />

made up of dermo-cosmetic products. Approximately 70<br />

percent of the market is in the hands of foreign brands,<br />

which is no longer the case in the world,” Cihat Dundar<br />

said.<br />

26 <strong>Pharma</strong>


middle east & africa<br />

<br />

Book<br />

Your<br />

Stand<br />

3 - 5 September <strong>2018</strong><br />

Abu Dhabi, United Arab Emirates<br />

<strong>Pharma</strong> 27


Yılın ürünleri açıklandı<br />

40 ülkede 3,5 milyar tüketiciye ulaşan ve Türkiye’de bu yıl 3. kez<br />

gerçekleştirilen “Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamında Türk<br />

tüketicilerin oylarıyla seçilen ürünler, İstanbul’da düzenlenen ödül<br />

töreniyle açıklandı.<br />

Yılın Seçilmiş Ürünü Awards were<br />

announced<br />

“Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of the Year” program, that<br />

is reaching out to 4.5 billion consumers across 44 countries and<br />

celebrating 3rd year in Turkey, announced the voted products of <strong>2018</strong><br />

that were elected by consumers during the Awards Show held in St<br />

Regis Istanbul on May 3rd, <strong>2018</strong>.<br />

1987’den günümüze kadar kazanan ürünlerin<br />

tüketicilerin oylarıyla belirlendiği ve Türkiye’de 3. kez<br />

gerçekleştirilen “Yılın Seçilmiş Ürünü” programı<br />

kapsamındaki Tüketici İnovasyon Ödülü <strong>2018</strong>’in<br />

kazananları İstanbul’da düzenlenen ödül töreniyle<br />

açıklandı. Araştırma şirketi Nielsen’in 4.053 tüketiciyle<br />

yüz yüze görüşerek yaptığı anketler sonucunda<br />

kazanan ürünlerin belirlendiği program kapsamında,<br />

Dydo İçecek Türkiye iki ürünüyle, Ferrero Türkiye<br />

Çikolata, Pınar Süt Mamulleri, Montero Gıda, Bayer<br />

“Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of the Year”<br />

program rewards product innovation basing on the votes<br />

of a large panel of consumers, through an independent<br />

market survey since 1987 globally and for 3 years in<br />

Turkey. The winners in <strong>2018</strong> program were announced<br />

in the Awards Show Gala Night in St Regis Istanbul.<br />

The winner products that were determined through<br />

Nielsen’s face-to-face surveys with 4053 consumers<br />

throughout Turkey were: Fiftea and Saka Mineral Water<br />

of Dydo Icecek, Kinder Joy of Ferrero Turkey, Pınar<br />

28 <strong>Pharma</strong>


Türk, Şenpiliç Gıda, Unilever Türkiye ve Himalaya İlaç<br />

ise birer ürünüyle Türk tüketicileri tarafından ödüle<br />

layık görüldü. Son 24 ayda pazara çıkan ürünlerin<br />

katıldığı ve tüketicilerin ürünleri albenisi, inovatif<br />

özelliği ve performansına göre değerlendirdiği program<br />

kapsamında ödül alan ürünler, Türk tüketicilerinin<br />

referansı olan ‘Yılın seçilmiş Ürünü’ (YSÜ) logosunu 1<br />

yıl boyunca tüm reklamlarında, ürün paketlerinde ve<br />

iletişim çalışmalarında kullanabilecek.<br />

Açılış konuşmasını gerçekleştiren CarrefourSA<br />

CRM ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı ve İcra<br />

Kurulu Üyesi Öner Çelebi; “CarrefourSA olarak<br />

Yılın Seçilmiş Ürünü Programı’na katılan ürünlerin<br />

tüketicilere ulaştırılmasında bir köprü vazifesi<br />

görerek hem sektörümüzün gelişimine katkı hem<br />

de tüketicilerimizin bu ürünlere erişimini sağlıyoruz.<br />

İnovasyon konusunda çalışmalara imza atarak bu<br />

programa başvuruda bulunan markalara, yenilikçi<br />

bakış açılarından ötürü teşekkür ediyoruz” dedi.<br />

Türk tüketicileri hangi yenilikçi ürünleri seçti?<br />

“Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamındaki<br />

Tüketici İnovasyon Ödülü <strong>2018</strong>’de Çocuk Çikolata<br />

kategorisinde Kinder Joy, Katma Değerli Süt Ürünleri<br />

kategorisinde Pınar Protein Yoğurt & Pınar Protein<br />

Süt, Gıda Takviyeleri kategorisinde Brodil Herbal<br />

Bitkisel Ekstreler İçeren Propolisli Sıvı Takviye Edici<br />

Gıda, Cilt Sağlığı kategorisinde Bepanthol Sensiderm<br />

Kaşıntı Giderici Krem, Maden Suyu kategorisinde Saka<br />

Maden Suyu, İçecek kategorisinde Fiftea, İşlenmiş<br />

Tavuk Ürünleri kategorisinde Şenpiliç Annemin Köftesi,<br />

Diş Macunu kategorisinde Signal White Now CC,<br />

Bebek Yağı kategorisinde Himalaya Nourishing Baby<br />

Oil Besleyici Bebek Yağı, Türk tüketicileri tarafından<br />

seçilerek ödüle layık görülen ürünler oldu.<br />

Protein Milk & Pınar Protein Yoghurt of Pınar Süt, Brodil<br />

Herbal of Montero Gıda, Bepanthol Sensiderm of Bayer<br />

Türk, Annemin Köftesi of Şenpiliç, Signal White Now CC<br />

of Unilever Turkey and Himalaya Nourishing Baby Oil of<br />

Himalaya Ilaç.<br />

Innovative consumer products launched within last 24<br />

months can enter the program; and the consumers<br />

evaluate the products for their “Appeal”, “Perceived<br />

Innovation” and “Satisfaction”. Winner products can use<br />

the Red Logo of “Yılın Seçilmiş Ürünü” for 1 year in all<br />

their advertising, packaging and communications.<br />

CarrefourSA CRM and Marketing VP, Mr Öner Çelebi<br />

delivered the keynote speech in the Awards Ceremony<br />

“CarrefourSA contributes to the development of<br />

retailing industry as well as providing consumer access<br />

to the awarded products by serving as a bridge between<br />

the winners of “Yılın Seçilmiş Ürünü/Voted Product of<br />

the Year” program and the consumers. We thank to the<br />

participant brands for their innovative perspectives and<br />

their contribution to innovation”<br />

Which products were voted by Turkish Consumers?<br />

“Yılın Seçilmiş Ürünü <strong>2018</strong> Consumer Innovation Award<br />

Winners are:<br />

Kinder Joy in Kids Confectionery category<br />

Pınar Protein Milk & Pınar Protein Yoghurt in Value<br />

Added Dairy Products category<br />

Brodil Herbal Bitkisel Ekstreler İçeren Propolisli Sıvı<br />

Takviye Edici Gıda in Food Supplements category<br />

Bepanthol Sensiderm Kaşıntı Giderici Krem in<br />

Dermatology category<br />

Saka Maden Suyu in Mineral Water category<br />

Fiftea in Beverages category<br />

Şenpiliç Annemin Köftesi in Processed Chicken category<br />

Signal White Now CC in Toothpaste category<br />

Himalaya Nourishing Baby Oil in Baby Oil category<br />

<strong>Pharma</strong> 29


30 Mart Dünya Bİpolar Günü<br />

30 Mart Dünya Bipolar Günü, kendisinin de bipolar bozukluğu olduğu<br />

kabul edilen ünlü ressam Vincent Van Gogh’un doğum gününde<br />

kutlanıyor.<br />

Uluslararası işbirliği ile Dünya Bipolar Günü’nün amacı hastalık<br />

konusunda toplumsal duyarlılığı, bilgiyi ve eğitimi artıracak faaliyetler<br />

aracılığı ile tüm dünyada farkındalık oluşturmak ve toplumsal<br />

damgalamayı ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktır.<br />

Özlem Sarı<br />

Prof. Dr. Timuçin Oral<br />

Prof. Dr. Sibel Çakır<br />

Prof. Dr. Kaan Kora<br />

30 <strong>Pharma</strong>


Bir duygu durum bozukluğu olan<br />

bipolar bozukluk (eski ismiyle<br />

manik depresif hastalık) ya da iki<br />

uçlu bozukluk; taşkınlık (mani)<br />

ya da çökkünlük (depresyon)<br />

dönemlerinin yaşandığı, duygusal<br />

ve davranışsal iniş çıkışlarla giden,<br />

ara dönemlerde hastaların olağan<br />

iyilik hallerine döndükleri fakat<br />

bu hastalık dönemlerinin yaşam<br />

boyu görülebildiği bir bozukluktur.<br />

Günümüz şartlarında bipolar bozukluk<br />

başarılı bir şekilde tanınmakta ve<br />

etkili biçimde tedavi edilebilmektedir.<br />

Ancak hastalığın ilk yıllarındaki<br />

müphem belirtiler, bozukluğun<br />

yineleyici doğası ve değişik<br />

zamanlarda farklı hastalık dönemleri<br />

ile ortaya çıkması tanı koyma sürecini<br />

zorlaştırmakta, uygun tedavinin<br />

başlanmasını geciktirebilmektedir.<br />

Uzun süren ağır depresyon dönemleri,<br />

bu bozukluğu olan bireylerin %15’inin<br />

intihar ile yaşamını kaybetmesine<br />

neden olabilmektedir. Bu oran genel<br />

topluma göre 30 kat yüksektir. Bu<br />

tür zor dönemler hasta, hasta yakını<br />

ve ruh sağlığı çalışanları arasında<br />

sürekli bir işbirliği sayesinde<br />

aşılabilmektedir.<br />

Bipolar bozukluğun biyolojik kökenli<br />

bir tıbbi sorun olduğu açıkça<br />

bilinmesine rağmen tıptaki diğer<br />

sağlık sorunlarından farklı olarak<br />

hastalığa yönelik damgalama,<br />

bu bozukluğu yaşayan kişilerin<br />

toplumsal haklarını kullanmasını<br />

engellemekte, yaşam alanlarını ve<br />

sosyal çevrelerini kısıtlamaktadır.<br />

Dahası sorunu kabullenmelerini<br />

ve sağlık hizmetlerine, erken tanı<br />

ve etkili tedavilere erişimlerini<br />

geciktirmekte, bipolar bozukluğu olan<br />

kişi ve ailelerinde tükenmişliğe neden<br />

olmaktadır.<br />

Bipolar bozukluğa yönelik toplumsal<br />

tutum ve değerlendirmelerin<br />

kültürlerarası farklılıklarına<br />

değinmek amacı ile Asya Bipolar<br />

Bozukluk Ağı, Uluslararası Bipolar<br />

Vakfı ve Uluslararası Bipolar<br />

Bozukluklar Derneği bir araya<br />

gelerek Dünya Bipolar Günü için<br />

çalışmaktadırlar. Bipolar bozukluğu<br />

olan hastaların ve yakınlarının yaşam<br />

kalitelerine olumlu katkı sağlama<br />

ve damgalamayı engellemek bu<br />

girişimin temel hedefidir. Dünya<br />

Bipolar Gününün kutlanmasına<br />

ön ayak olan Uluslararası Bipolar<br />

Vakfının (International Bipolar<br />

Foundation) Kurucusu ve Başkanı<br />

Muffy Walker Dünya Bipolar Günü ile<br />

ilgili duygularını şöyle dile getirmiştir:<br />

“Yaşamının büyük bölümünü bipolar<br />

bozuklukla geçiren oğlumun bir gün<br />

hastalığı nedeniyle yargılanmayacağı,<br />

kişilik özellikleri ve nitelikleriyle<br />

değerlendirileceğini hayal ediyorum.<br />

Dünya Bipolar Gününün bu hayalimin<br />

gerçekleşmesine yardım edeceğine<br />

inanıyorum”.<br />

Türkiye’de Durum<br />

Ülkemizde yaklaşık iki milyon<br />

bipolar bozukluğu olan kişi ve bu<br />

durumdan doğrudan ya da dolaylı<br />

olarak etkilenen altı milyon aile<br />

bireyi olduğu tahmin edilmektedir.<br />

Başlıca sorunlar, pek çok bipolar<br />

bozukluk hastasının yeterli ve düzenli<br />

ruh sağlığı hizmeti alamaması,<br />

ilaç tedavilerini destekleyen<br />

psikoterapilerin kamuya bağlı sağlık<br />

kurumlarında ve sosyal güvence<br />

kapsamındaki hizmetlerde yok<br />

denecek kadar az olması, özel<br />

sağlık sigortalarının tüm psikiyatrik<br />

tedavileri kapsam dışı bırakması,<br />

bozukluğu yaşamış kişilerin<br />

mesleki ve sosyal kayıplarına<br />

yönelik rehabilitasyon hizmetlerinin<br />

yetersizliği, hastalık sürecinin<br />

başından itibaren hastaların hukuki<br />

ve medeni haklarının kullanımında<br />

ve sürece aktif katılımında zorluklar<br />

ve toplumda eksik veya yanlış<br />

bilgilenmeye bağlı olarak ortaya çıkan<br />

damgalama şeklinde özetlenebilir.<br />

Zaman zaman medyada yer alan<br />

gerçek dışı ya da eksik adli vaka<br />

öyküleri, intihar, uyuşturucu madde,<br />

alkol kullanımı ve bipolar bozukluk<br />

arasında bağlantı kurulması,<br />

bozuklukla mücadele eden geniş<br />

kitleyi derinden sarsmaktadır.<br />

Medya mensuplarının mesleki etik<br />

kuralarına uygun biçimde, dikkatle,<br />

spekülasyondan uzak haber yapması<br />

oldukça hayatidir.<br />

Ülkemizde bu yıl üçüncü kez<br />

düzenlenen Dünya Bipolar Günü<br />

etkinlikleri ile ruh sağlığı alanında<br />

faaliyet gösteren mesleki ve sivil<br />

örgütler olarak ilk kez geniş bir<br />

katılımla bir araya gelerek, bipolar<br />

bozukluğu olan kişi ve ailelerine<br />

destek olmak, toplumsal farkındalığı<br />

artırmak ve damgalamanın<br />

azaltılmasına katkıda bulunmak<br />

istedik. Etkinliklerimiz; GSK<br />

Türkiye’nin desteğiyle 30 Mart<br />

Perşembe günü saat 9.30’da Taksim<br />

Point Otel’de düzenlenen basın<br />

sohbet toplantısı ile başladı. Basın<br />

toplantısının ardından aynı mekânda<br />

gerçekleşecek forum etkinliğinde ise<br />

söz bipolar bozukluğa sahip kişiler ve<br />

yakınlarında olacak. Geniş katılımlı<br />

hasta, hasta yakınları ve ruh sağlığı<br />

çalışanlarının bir arada olduğu<br />

ve ağırlıklı olarak deneyimlerin<br />

paylaşıldığı tartışmada en önemli<br />

amaç, bipolar bozukluğu olanlar<br />

için daha iyi bir yaşam. Yine bu özel<br />

gün kapsamında ikinci organizasyon<br />

olarak sanatçı Fatmagül Mutlu’nun<br />

Bipolar konulu resim sergisinin<br />

Taksim Acıbadem Hastanesi’nde<br />

saat 13.00’teki açılışı yapılacak.<br />

Herkese açık olan bu sergiyle birlikte<br />

programımızda 30 ve 31 Mart’ta gün<br />

boyu sürecek ve konuya ilgi duyan<br />

profesyonellere yönelik sanat terapisi<br />

ile ilgili panel ve çalıştaylar yer alıyor.<br />

Bipolar bozuklukla ama sağlıkla<br />

yaşamanın mümkün olduğu daha iyi<br />

bir gelecek dileğiyle,<br />

Ruh sağlığı alanında çalışan dernek<br />

ve örgütler platformu adına;<br />

•Prof. Dr. Sibel Çakır<br />

•Türkiye Psikiyatri Derneği<br />

•Bipolar Bozukluklar Derneği<br />

•Bipolar Yaşam Derneği<br />

•Lityum Derneği<br />

•Türk Nöro-psikiyatri Derneği<br />

•RUSİHAK (Ruh Sağlığında İnsan<br />

Hakları Girişimi Derneği)<br />

•Psikiyatri Hemşireleri Derneği<br />

•Sanat Psikoterapileri Derneği<br />

•Türk Psikologlar Derneği<br />

<strong>Pharma</strong> 31


Drugs Turn to<br />

Biotechnological from<br />

Chemical<br />

Kimyasal İlaçlar Yerini<br />

Biyoteknolojik İlaçlara<br />

Bırakıyor<br />

“Biyoteknolojik İlaçlarda<br />

Gelecek ve Türkiye” konulu<br />

Bioexpo sempozyumu ana<br />

sponsorlarından biri olan<br />

CinnaGen İlaç’ın Kurucu Ortağı<br />

ve CEO’su Ferhat Farşi, dünyada<br />

artık biyoteknoloji devriminin<br />

yaşandığını ve buna bağlı<br />

olarak kimyasal ilaçlardan<br />

biyoteknolojik ilaçlara geçiş<br />

söz konusu olduğunu belirtti.<br />

Yaklaşık 380 milyar dolar<br />

global biyoteknolojik ürünler<br />

pazarında Türkiye’nin konumu<br />

ve potansiyeli düşünüldüğünde<br />

ülkemizin Ar-Ge ve üretim<br />

merkezi olması gerektiğini<br />

söyledi.<br />

Today, the world is going<br />

through a biotechnology<br />

revolution, which in return<br />

leads to a transition to<br />

biotechnological drugs<br />

from chemical drugs, said<br />

Ferhat Farşi, founding<br />

partner and CEO of CinnaGen<br />

<strong>Pharma</strong>ceuticals, one of the<br />

main sponsors of Bioexpo,<br />

with the theme “Future in<br />

Biotechnological drugs and<br />

Turkey.” He asserted that<br />

Turkey should grow into a<br />

R&D and manufacturing<br />

hub, considering its position<br />

and potential in the nearly<br />

$380 billion biotechnological<br />

products market.<br />

Ferhat Farşi, Founding Partner and CEO<br />

of CinnaGen <strong>Pharma</strong>ceuticals, made a<br />

presentation on “Biotechnology in the MENA<br />

Region” at the symposium held at the Istanbul<br />

Lütfi Kırdar International Convention and<br />

Exhibition Center between April 19-20, <strong>2018</strong>,<br />

under the auspices of the Health Institutes<br />

of Turkey (TUSEB). During the presentation,<br />

he talked about his experiences in the MENA<br />

Region, case studies and the fine points<br />

on how they have grown into the largest<br />

biotechnological drug manufacturer of the<br />

MENA Region.<br />

32 <strong>Pharma</strong>


Ferhat Farşi, Founding Partner and CEO of<br />

CinnaGen <strong>Pharma</strong>ceuticals, pointed out that<br />

biotechnological investments would have a<br />

positive impact on Turkey’s economic growth.<br />

”There is a transition to biotechnological<br />

drugs from chemical drugs. The<br />

biotechnological drug industry is projected to<br />

more than double in size by 2019. The world<br />

biotechnological drug market is expected<br />

to reach around 26 percent in 2019, up from<br />

18 percent in 2010. According to 2017 data,<br />

the state pays for 8,925 medicines in Turkey.<br />

Biotechnological products made up 262 of<br />

this figure. Three percent of biotechnological<br />

drugs equal 19 percent of the total drug<br />

budget,” he said.<br />

Biotechnological Drug Manufacturing<br />

in Turkey would Cut Import Costs<br />

Turkey’s 2016 and 2017 biotechnology bills<br />

were nearly $1 billion and $1.5 billion,<br />

respectively, due to the reimbursement<br />

system, Farşi stated. “If the trend continues,<br />

this figure will rise to about $2-3 billion.<br />

This is not a healthy trend. These products<br />

have to be manufactured in Turkey. The<br />

pharmaceutical industry, biotechnological in<br />

particular, and defense industry, advanced<br />

defense industry in particular, are two<br />

essential assets for a country. Turkey<br />

must become a player in these fields,” he<br />

remarked.<br />

Almost all of the biotechnological drug<br />

sales consist of imports, Farşi said.<br />

“Biotechnological drugs have less side<br />

effects than those of chemical drugs.<br />

Biotechnological drugs are particularly used<br />

for target-oriented treatments against cancer,<br />

central nervous system diseases, and MS.<br />

Nevertheless, we are not going to give up<br />

chemical drugs all of a sudden. Currently,<br />

biotechnological drugs account for 20 percent<br />

of all the drugs taken in the world. We project<br />

this rate to go up to 30-40 percent in the<br />

coming years,” he said.<br />

Farşi mentioned their efforts to build a<br />

manufacturing facility and R&D center in<br />

Turkey. He commented on their preparations<br />

to build a biotechnology hub in Turkey with<br />

$100 million investment and heralded the<br />

launch of the manufacturing facility by<br />

September <strong>2018</strong>.<br />

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB)<br />

himayesinde, 19-20 Nisan <strong>2018</strong> tarihlerinde İstanbul<br />

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda<br />

düzenlenen sempozyumda CinnaGen İlaç Kurucu<br />

Ortağı ve CEO’su Ferhat Farşi “MENA Bölgesinde<br />

Biyoteknoloji” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Ferhat<br />

Farşi, sunumunda MENA Bölgesi’ndeki deneyimlerini,<br />

örnek çalışmaları ve MENA Bölgesi’nin en büyük<br />

biyoteknolojik ilaç üretim şirketi olma süreçleri ile ilgili<br />

detayları katılımcılarla paylaştı.<br />

CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Ferhat Farşi,<br />

bioteknolojik yatırımların, Türkiye’nin ekonomik<br />

gelişimini olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. Farşi,<br />

“Kimyasal ilaçlardan biyoteknolojik ilaçlara geçiş var.<br />

2019 yılına kadar dünya biyoteknolojik ilaç sektörünün<br />

iki kattan fazla artması bekleniyor. Dünya’da 2010<br />

biyoteknolojik ilaç pazarı yüzde 18 iken, 2019 yılında<br />

ise bu oranın yüzde 26’lara ulaşması bekleniyor. 2017<br />

verilerine göre Türkiye’de devlet tarafından ödenen<br />

8 bin 925 ilaç var. Bunların 262’si biyoteknolojik<br />

ürünlerden oluşuyor. Biyoteknolojik ilaçların yüzde<br />

3’ü toplam ilaç bütçesinin yüzde 19’una eşit” diye<br />

konuştu.<br />

Biyoteknolojik İlaçlar Türkiye’de Üretilirse<br />

İthalat Giderleri Düşer<br />

Türkiye’nin biyoteknoloji ilaçlarıyla ilgili faturası, geri<br />

ödeme sistemi olduğu için Türkiye’de 2016’da yaklaşık 1<br />

milyar dolarken, 2017’de ise 1,5 milyar dolar olduğunu<br />

söyleyen Farşi, sözlerine şöyle devam etti: “Bu trend<br />

devam ederse bu rakam 2 ila 3 milyar dolara kadar<br />

yükselecek. Bu trend, sağlıklı bir trend değil. Bu<br />

ürünlerin mutlaka Türkiye’de üretilmesi gerekiyor.<br />

İlaç sanayi özellikle biyoteknoloji ve savunma sanayi<br />

özellikle ileri savunma sanayi bir ülkenin sahip olması<br />

gereken iki alandır. Türkiye’nin mutlaka burada söz<br />

sahibi olması gerekiyor.”<br />

Türkiye’de biyoteknolojik ilaç satışının tamamına<br />

yakının ithal olduğuna değinen Farşi “Biyoteknolojik<br />

ilaçların kimyasal ilaçlara göre yan etkileri daha az.<br />

Özellikle biyoteknolojik ilaçlar, kanser ve santral sinir<br />

sistemi, MS gibi hastalıklarda daha hedefe yönelik<br />

tedavi sağlıyorlar. Kimyasalları ise birden bire terk<br />

edecek değiliz. Şu anda Dünya’da bütün kullanılan<br />

ilaçlar içerisinde yüzde 20’lik kısmında biyoteknoloji<br />

söz konusudur. İlerleyen yıllarda bu durum bizim<br />

öngörümüze göre yüzde 30-40’lara yaklaşacak” dedi.<br />

Türkiye’de üretim tesisi ve Ar-Ge merkezi kurma<br />

çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Farşi,<br />

Türkiye’de 100 milyon dolarlık bir yatırımla biyoteknoloji<br />

üssü kurmaya hazırlandıklarını ve üretim tesislerinin<br />

<strong>2018</strong> yılının Eylül ayında hayata geçireceklerini bildirdi.<br />

<strong>Pharma</strong> 33


Santa Farma’da Fabrika<br />

Direktörlüğü’ne Uğur<br />

Çağlayan getirildi<br />

Türkiye’nin en köklü ve güçlü<br />

yerli ilaç firmaları arasında yer<br />

alan Santa Farma, Ar-Ge ve<br />

üretim alanındaki atılımlarını<br />

yeni atamalarla güçlendirmeye<br />

devam ediyor. Santa Farma’da<br />

son olarak sektörün tecrübeli<br />

isimlerinden Uğur Çağlayan,<br />

Fabrika Direktörü oldu.<br />

Uğur Çağlayan kimdir?<br />

1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği<br />

Bölümü’nden mezun olan Uğur Çağlayan, yüksek lisans<br />

eğitimini Yeditepe Üniversitesi’nde tamamladı. Kariyerine<br />

1996’da Pulver Kimya’da Süreç Mühendisi olarak başlayan<br />

Çağlayan, 2000 yılında katıldığı Pfizer Türkiye’de sırasıyla<br />

Üretim Müdürü, Kıdemli Üretim Müdürü ve Teknolojik<br />

Projeler Kıdemli Müdürü olarak çalıştı. Uğur Çağlayan,<br />

Santa Farma Fabrika Direktörü görevine atanmadan önce<br />

Pfizer Türkiye’de Teknik Projeler Kıdemli Müdürü olarak<br />

görev yapıyordu.<br />

Uğur Çağlayan assigned as Santa Farma’s new Plant<br />

Director<br />

Santa Farma, one of the long-established and strong national<br />

pharmaceutical firms in Turkey, goes on to leverage its R&D and<br />

production efforts with new assignments. As a further step of these<br />

efforts, Uğur Çağlayan, one of the experienced names in the sector, was<br />

assigned as the Plant Director<br />

About Uğur Çağlayan<br />

Uğur Çağlayan graduated from Boğaziçi University Chemical Engineering department in 1996 and had his master’s<br />

degree from Yeditepe University. Çağlayan started his career in Pulver Kimya as Process Engineer in 1996 and joined<br />

Pfizer Turkey in 2000 where he worked as Production Manager, Senior Production Manager and Technical Projects<br />

Senior Manager. Before being assigned as Plant Director at Santa Farma, he worked as Technical Projects Senior<br />

Manager at Pfizer Turkey.<br />

34 <strong>Pharma</strong>


BRUNO AILESINDEN<br />

YUMUŞACIK BIR<br />

YENILIK: BRUNO<br />

BABY NAZAL<br />

ASPIRATÖR<br />

AN ULTRA SOFT<br />

INNOVATION JOINS<br />

THE BRUNO FAMILY:<br />

BRUNO BABY NASAL<br />

ASPIRATOR<br />

Abdi İbrahim sağlık ürünleri<br />

kategorisinde Bruno ailesi ile<br />

büyümeye devam ediyor. Bruno<br />

Baby Nazal Aspiratör, bebeklerin<br />

hassas burnuna özel geliştirilmiş<br />

ultra yumuşak ucuyla bebeklerin<br />

burun tıkanıklığının giderilmesine<br />

ve daha kaliteli bir yaşam<br />

sürmesine yardımcı oluyor.<br />

Abdi İbrahim continues to<br />

expand the Bruno family of<br />

healthcare products. Bruno<br />

Baby Nasal Aspirator, featuring<br />

an ultra soft tip specially<br />

developed for the sensitive<br />

noses of babies, helps to relieve<br />

nasal blockage in babies and<br />

provides better quality of life.<br />

Ultra yumuşak olarak geliştirilen ürün, bebeklerin<br />

burnunu tahriş etmeden tıkanıklığı hızlıca gideriyor. BPA<br />

(Bisfenol A) içermeyen ve özel tasarlanan sünger filtreleri<br />

ile Bruno Baby Nazal Aspiratör, yüksek aspirasyon<br />

gücüyle anne ve babalar için kullanım kolaylığı sağlıyor.<br />

Bebeklerde Burun Tıkanıklığı Beslenme ve Uyku<br />

Düzenini Etkiliyor<br />

Burun tıkanıklığı bebeklerde yetişkinlere oranla daha<br />

sık görülmektedir. Yeni doğanlar ve bebekler içgüdüsel<br />

olarak burundan solunum yapmaktadır. Özellikle yeni<br />

doğan bebeklerin burunları daha düz, burun delikleri<br />

ise daha küçüktür. Bebeklerde, yetişkinlerdeki gibi<br />

sümkürme refleksi olmadığından burun salgılarını<br />

dışarıya atma gibi bir yetenekleri yoktur. Burun tıkanıklığı<br />

beslenmeyi ve uyku kalitesini de olumsuz yönde etkiler.<br />

Bebeklerde beslenme ve uyku düzeninin olmaması<br />

huzursuzluğa yol açar ve uykusuz geceleri de beraberinde<br />

getirir.<br />

Bebekler, solunum ve bağışıklık sistemleri tam<br />

olgunlaşmadığı için, solunum yoluyla oluşabilecek<br />

enfeksiyonlara karşı da savunmasız haldedirler. Tıkalı bir<br />

The ultra soft product removes blockage swiftly<br />

without irritating the baby’s nose. Featuring specially<br />

designed sponge filters, the non-BPA (Bisphenol A)<br />

Bruno Baby Nasal Aspirator, with high aspiration<br />

power offers ease of use for parents.<br />

Nasal Congestion in Babies Affects Feeding and<br />

Sleep<br />

Nasal congestion is seen more commonly in babies<br />

than adults. Newborns and babies instinctively<br />

breathe through the nose. The noses of newborn<br />

babies in particular are usually flatter and nasal<br />

passages smaller. Babies are unable to blow out<br />

or sniff the nasal secretions since they have not yet<br />

developed the reflexes to clear their own noses.<br />

Nasal congestion may affect feeding and sleep<br />

quality negatively. Babies, which are not well fed<br />

and do not get proper sleep, may become restless,<br />

causing sleepless nights for all.<br />

Since their respiratory and immune systems have<br />

not fully developed, babies are also more vulnerable<br />

to infections that may develop through breathing. A<br />

36 <strong>Pharma</strong>


urun kulak enfeksiyonları, bronşit gibi hastalıklara yol<br />

açabilmektedir. Ayrıca burun, nefes alma fonksiyonunun<br />

yanı sıra bebeğin burnundan vücuduna giren havayı<br />

filtreleme, nemlendirme, ısıtma ve orta kulağın<br />

havalandırılmasında da etkilidir. Bu sebeple bebeklerin<br />

tıkanan burnunu düzenli ve etkili bir şekilde temizlemek<br />

oldukça önemlidir.<br />

Bruno Baby Nazal Aspiratör ile Huzurlu Geceler<br />

Bruno Baby Nazal Aspiratör, burnun tıkanmasına yol<br />

açan burun salgısının, kontrollü aspirasyon yardımı<br />

ile temizlenmesi için geliştirildi. Ultra yumuşak ucuyla<br />

bebeklerin burunlarının etkili ve güvenli bir şekilde<br />

temizlenmesini sağlayan, BPA (Bisfenol A) içermeyen<br />

Bruno Baby Nazal Aspiratör ile burun tıkanıklığı bebek<br />

ve ebeveyn için sorun olmaktan çıkıyor, daha rahat ve<br />

huzurlu geceleri beraberinde getiriyor.<br />

Bebeğinizin Burun Tıkanıklığını Gidermede En Büyük<br />

Yardımcınız; Bruno<br />

• Burun akıntısı ve burnu tıkayan salgıların<br />

temizlenmesini sağlar.<br />

• Bebekler daha rahat uyur.<br />

• Burnu açılan bebeklerin yeterli beslenmesine yardımcı<br />

olur.<br />

• Burun salgılarını burundan uzaklaştırarak kulak,<br />

sinüs enfeksiyonları ya da öksürük gibi komplikasyonların<br />

önlenmesine yardımcı olur.<br />

• Bebeğin sağlıklı gelişimi devam eder.<br />

Minik bebeklerinizin hassas burunlarına özel geliştirilen<br />

yumuşacık uçlu nazal Brunobaby Nazal Aspiratör ile<br />

minik burunlar artık tıkanmayacak.<br />

stuffy nose can lead to ear infections and diseases<br />

such as bronchitis. In addition to enabling breathing,<br />

the nose is also effective in filtering, humidifying<br />

and warming the air that enters the body through<br />

the baby’s nose and ventilating the middle ear.<br />

Therefore, clearing the babies’ blocked noses<br />

regularly and effectively is very important.<br />

Peaceful Sleep with Bruno Baby Nasal Aspirator<br />

Bruno Baby Nasal Aspirator is developed to clear out<br />

nasal secretions that cause nasal congestion with<br />

the help of controlled aspiration. With the non-BPA<br />

(Bisphenol A) Bruno Baby Nasal Aspirator, which<br />

allows the baby’s nose to be cleaned effectively and<br />

safely with its ultra soft tip, nasal congestions are<br />

no longer a problem for the baby and the parent,<br />

bringing along more comfortable and peaceful<br />

nights.<br />

Bruno: Best Assistant to Relieve Your Baby’s Nasal<br />

Congestion<br />

• Helps to clear nasal secretions that cause<br />

congestion and blockage.<br />

• Helps babies to sleep more comfortably.<br />

• Babies with unblocked nasal passages feed better.<br />

• Helps to prevent complications such as ear and<br />

sinus infections or coughs by removing nasal<br />

secretions from the nose.<br />

• Healthy development of the baby continues.<br />

With Bruno Baby Nasal Aspirator, featuring an<br />

ultra soft tip specially developed for babies, the tiny<br />

sensitive noses will no longer remain blocked.<br />

<strong>Pharma</strong> 37


Novo Nordisk çalışanları, Yönetim<br />

Kurulu’na kendi temsilcilerini seçiyor<br />

Novo Nordisk çalışanları, önümüzdeki 4 yıl boyunca şirketin Yönetim<br />

Kurulu’nda kendilerini temsil edecek yeni üyeleri seçti. Çalışanlar<br />

arasında yapılan seçim sonucu, Mette Bøjer Jensen, Anne Marie<br />

Kverneland, Thomas Rantzau ve Stig Strøbæk, Novo Nordisk Yönetim<br />

Kurulu’na girdi<br />

Merkezi Danimarka’da bulunan<br />

global ilaç şirketi Novo Nordisk<br />

Yönetim Kurulu’nda çalışanların<br />

seçtiği üyeler de yer alıyor.<br />

Novo Nordisk çalışanları,<br />

önümüzdeki 4 yıl boyunca Novo<br />

Nordisk Yönetim Kurulu’nda<br />

kendilerini temsil edecek yeni<br />

üyeleri seçimle belirledi. Seçim<br />

sonucu, Novo Nordisk’in yeni<br />

Yönetim Kurulu’na Mette Bøjer<br />

Jensen, Anne Marie Kverneland,<br />

Thomas Rantzau ve Stig<br />

Strøbæk, çalışanların oylarıyla<br />

girdi. Anders Kaae, Karina<br />

Bonde Lenau, Jesper Thorning<br />

and Tanja Villumsen de yedek<br />

temsilci olarak seçildi. Novo<br />

Nordisk bir vakıf şirketidir ve<br />

şirket, kâr amacı gütmeyen bir<br />

kuruluş olan, Novo Nordisk Vakfı<br />

tarafından yönetilmektedir.<br />

Nisan ayı itibarı ile Novo Nordisk<br />

Yönetim Kurulu’nda yerini<br />

alacak Mette Bøjer Jensen’in<br />

Biyoteknoloji alanında yüksek<br />

lisans eğitimi var, şu anda<br />

yıkama ve sterilizasyon uzmanı<br />

olarak çalışıyor. Laboratuvar<br />

teknisyeni olarak eğitilen Anne<br />

Marie Kverneland, şu an dükkân<br />

sorumlusu olarak çalışıyor.<br />

Thomas Rantzau süt teknisyeni<br />

ve mühendisliği eğitimine sahip<br />

ve çapraz-alan yeterlilik projesi<br />

üzerinde çalışıyor. Son olarak,<br />

elektrikçi olan Stig Strøbæk, şu<br />

anda dükkân sorumlusu olarak<br />

çalışıyor.<br />

Danimarka Şirketler Yasası’na<br />

göre, son üç yıl içinde ortalama<br />

olarak en az 35 çalışanı olan<br />

şirketlerde, çalışanlar, yönetim<br />

kuruluna kendilerini temsil<br />

etmek üzere asil ve yedek üye<br />

seçme hakkına sahip. Çalışan<br />

tarafından seçilen temsilciler,<br />

yıllık genel kurul tarafından<br />

seçilen yönetim kurulu üyelerinin<br />

en az yarısına tekabül eden bir<br />

sayıyı temsil ediyor. Çalışan<br />

tarafından seçilen yönetim<br />

kurulu üyeleri, yıllık genel kurul<br />

tarafından seçilen yönetim kurulu<br />

üyeleri ile aynı şartlarda hareket<br />

ediyor, ancak dört yıllık bir süre<br />

için görevde kalıyor.<br />

38 <strong>Pharma</strong>


Endometriozis, kadınlarda kronik ağrı ve kısırlığın en<br />

önemli nedenlerinden biri<br />

Kısırlık ve kronik ağrıların %25’inden sorumlu olan endometriozis<br />

hakkındaki farkındalığın yetersiz olması nedeniyle hastalar<br />

ortalama yedi doktor tarafından muayene ediliyor ve kendilerine<br />

tanı konulana kadar aradan sekiz yıl geçiyor. Zamanında, eksiksiz<br />

ve doğru olarak uygulanan ilaç, cerrahi veya tüp bebek tedavileri ile<br />

hastalığa çare bulmak aslında zor değil.<br />

Hatalı tedavi ile zamansız, endikasyonsuz ve eksik cerrahinin<br />

telafisi olmayan sonuçlara sebep olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.<br />

Bülent Urman, Bayer’in desteğiyle Koç Üniversitesi Hastanesi ve<br />

VKV Amerikan Hastanesi’nde açılan Endometriozis Kliniği’nin bu<br />

bağlamda çok önemli bir ihtiyacı karşılayacağını belirtti. Prof. Dr.<br />

Urman, bu hastalık hakkında en güncel bilgilerin paylaşılacağı<br />

www.endometriozisklinigi.org platformunun da müjdesini verdi.<br />

Üreme çağındaki kadınları etkileyen<br />

endometriozisin, rahim iç duvarı<br />

(endometrium) dokusunun alt karın<br />

bölgesindeki (pelvis) organlara<br />

yerleşmesiyle oluşan kronik bir<br />

hastalık olduğunu belirten Vehbi<br />

Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları<br />

Kadın Hastalıkları ve Doğum<br />

Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent<br />

Urman, hastalık hakkında şu<br />

bilgileri verdi: “Endometriozis<br />

ayrıca tüplerin ve yumurtalıkların<br />

fonksiyonunu bozarak kısırlığa<br />

da yol açabiliyor. Endometriozis<br />

yerleştiği organa bağlı olarak<br />

adet ve cinsel ilişki sırasında ağrı,<br />

bağırsak alışkanlıklarında değişme,<br />

idrar yakınmaları yapabiliyor. Daha<br />

nadir de olsa, başka organ ve<br />

dokuların tutulumuna bağlı olarak<br />

burun kanaması ve kanlı balgam<br />

gibi belirtiler de oluşturabiliyor.<br />

Endometriozis bir üreme çağı<br />

hastalığı olup en sık 30-40 yaşları<br />

arasında görülüyor. Ancak<br />

ergenlik döneminde veya menopoz<br />

sonrasında da görülebilirliği çok<br />

nadir değil. Doğurganlığın yüksek<br />

olduğu yaş dönemindeki kadınlarda<br />

görülme oranı yaklaşık %5-10 olan<br />

endometriozis, şiddetli adet ağrısı<br />

olan kadınlarda yaklaşık 4-6 kat,<br />

annesinde veya kız kardeşinde<br />

endometriozis olan kadınlarda 6-7<br />

kat daha fazla görülüyor.”<br />

Yanlış, eksik veya zamansız cerrahi<br />

girişimler faydadan çok zarar<br />

veriyor<br />

Endometriozisin, kadınların<br />

azımsanamayacak bir kısmını<br />

etkileyen kronik bir hastalık<br />

olduğunu belirten Prof. Dr.<br />

Bülent Urman şunları söyledi:<br />

“Bu hastalık bazen ‘iyi huylu<br />

kanser’ olarak da anılır. Adet<br />

döneminde ve adet dışı ağrıya,<br />

gebe kalamamaya, yumurtalıklarda<br />

kist oluşumuna neden olabilir.<br />

Daha nadir de olsa rahmi, diğer<br />

organ ve dokuları tutabilir.<br />

Endometriozis tüm kadınların %5<br />

ila 10’unda görülür. Ağrı yakınması<br />

olan kadınların %40’ında, gebe<br />

kalamayan kadınların ise %25’inde<br />

endometriozis vardır. Hastalar<br />

tanı konulana kadar ortalama<br />

yedi doktor tarafından muayene<br />

edilir ve tanı sekiz yıla kadar<br />

gecikebilir. Endometriozisi olan<br />

kadınlar hastalıkları nedeniyle<br />

yaşamları süresince çok sayıda<br />

cerrahi girişime maruz kalırlar.<br />

Doğru yapılmayan, zamansız ya<br />

da eksik yapılan cerrahi girişimler<br />

sonrasında hastalık ve hastanın<br />

yakınmaları düzelmediği gibi<br />

yapılacak sonraki girişimlerden<br />

hastaların zarar görme olasılığı<br />

çoğalır.<br />

40 <strong>Pharma</strong>


Doğru tedavi için deneyimli ve<br />

uzman bir ekip gerekiyor<br />

Prof. Dr. Bülent Urman şöyle<br />

devam etti: “Endometriozis hastayı<br />

mutsuz eder, sosyal uyumunu<br />

bozar. Çalışmasına konsantre<br />

olamayan ve ağrı çeken hastalar<br />

iş yeri veya evlerinde verimli<br />

olamaz. Doğru zamanda, doğru<br />

tanı ve doğru tedavi ile bu hastalar<br />

yaşama yeniden gözlerini açarlar.<br />

En uygun tedavi hastanın yaşı,<br />

yakınmaları, çocuk isteyip istemediği<br />

ve yumurtalık kapasitesine göre<br />

şekillendirilmelidir. Bu da ancak<br />

endometriozisli hastalara sistematik<br />

olarak yaklaşabilecek ve tedavinin<br />

tamamını eksiksiz ve profesyonelce<br />

sunabilecek merkezlerde<br />

mümkündür. Cerrahi tedavi, ilaç<br />

tedavisi, radyolojik tedavi, diyet ve<br />

beden-zihin uyumunu artıracak<br />

egzersiz tedavileri deneyimli ekipler<br />

tarafından uygulanmalıdır.”<br />

Bu klinik endometriozis hastalarına<br />

umut olacak<br />

Bayer’in desteğiyle Koç Üniversitesi<br />

Hastanesi ve VKV Amerikan<br />

Hastanesi’nde açılan Endometriozis<br />

Kliniği’nin teşhis ve tedavi alanında<br />

önemli bir boşluğu dolduracağını<br />

vurgulayan Prof. Dr. Bülent Urman<br />

şunları söyledi: “Bayer’in desteğiyle<br />

Koç Üniversitesi Hastanesi ve VKV<br />

Amerikan Hastanesi tarafından<br />

kurulan Endometriozis Kliniği<br />

bu hastaları, en mükemmel ve<br />

güvenli ortamlarda, hastanın<br />

gereksinimlerini en üst düzeyde<br />

gözeterek tedavi etmek için<br />

kurulmuştur. Bu hastalık ilaç<br />

tedavisi ve cerrahi müdahalenin<br />

yanında hastalık psikolojisinin,<br />

beslenme alışkanlıklarının ve<br />

genel sağlığının da takibini<br />

gerektirir. Bu nedenle doğru<br />

bir tedavi için, disiplinler arası<br />

bir yaklaşım gereklidir. VKV<br />

Endometriozis Kliniği’nde, tam da<br />

bu ihtiyaçtan hareketle, alanında<br />

uzman kadın doğum doktorlarının<br />

yanı sıra kolorektal cerrahi,<br />

üroloji, radyoloji uzmanları, klinik<br />

psikologlar, beslenme uzmanları<br />

ve yaşam koçları işbirliği içinde<br />

çalışarak, en gelişmiş görüntüleme<br />

teknolojilerinin de katkısıyla en<br />

doğru tedaviyi en kısa zamanda<br />

sunmayı hedeflemektedir. Tıbbi<br />

kadromuzun yıllara dayanan<br />

deneyimi ile doğru tedaviyi arayan<br />

hastalar için en iyisini yapmak<br />

amacıyla sürekli kendimizi<br />

geliştirerek çaba gösteriyoruz.<br />

VKV Amerikan Hastanesi ve Koç<br />

Üniversitesi Hastanesi’nde geçmiş<br />

10 yıl içinde yüzlerce hastaya<br />

cerrahi tedavi yapılırken 1000<br />

den fazla hastaya tıbbi tedavi ve<br />

tüp bebek tedavisi uygulanmıştır.<br />

Ekibimiz ulusal ve uluslararası<br />

yayınlanmış çalışmalar, konu<br />

hakkındaki kongre ve toplantılarda<br />

yaptıkları sunumlar ve verdikleri<br />

derslerle bu alanda her zaman<br />

öncülük etmeyi hedefleyen<br />

uzmanlardan oluşuyor. Bu sayede<br />

zorlu endometriozis olgularında<br />

disiplinler arası yaklaşımla son<br />

Prof. Dr. Bülent Urman<br />

derece kompleks cerrahi işlemleri<br />

başarıyla yapabiliyoruz. Böylece<br />

yaşamı ıstırap içinde geçmiş ve<br />

hayata küsmüş endometriozis<br />

hastaları, yaşama yeniden merhaba<br />

demenin mutluluğunu yaşarken<br />

bize de bu mutluluğa vesile olmanın<br />

sevincini yaşatıyor.”<br />

Normal sanılan şiddetli adet<br />

sancılarının sebebi endometriozis<br />

olabilir<br />

Ülkemizdeki birçok kadının<br />

endometriozisi için doğru bir<br />

tanı alana kadar, yıpratıcı ve<br />

üzücü tecrübeler yaşayabildiğini<br />

belirten Prof. Dr. Bülent Urman<br />

şunları söyledi: “Toplumda yaygın<br />

olan kanı adet dönemlerinde<br />

kadınların ağrı yakınmasının<br />

normal olduğudur. Bu da kadının<br />

ağrısını ötelemesine ve kendini<br />

bu durumun normal olduğuna<br />

inandırmasına ve dolayısıyla doktora<br />

geç başvurmasına neden olur.<br />

Endometriozis hastalarında ağrı<br />

şikâyetinin çevredekiler tarafından<br />

<strong>Pharma</strong> 41


Endometriozis ağrılarını hafifletmek<br />

için yoga ve farkındalwık egzersizleri<br />

Pelin Icil<br />

ciddiye alınmaması ayrıca bir stres<br />

oluşturmaktadır. Buradaki sorun<br />

hastalığın görünmez olmasıdır.<br />

Adet ağrısı (dismenore), ilişki<br />

sırasında ağrı (disparoni) ve<br />

kısırlık (infertilite) şikâyeti olan<br />

kadınlarda endometriozis ihtimali<br />

düşünülmelidir. Birçok defa<br />

doktor muayenesine başvurmuş ve<br />

tedaviyle sonuç alamamış kronik<br />

alt karın ağrısı olan kadınların da,<br />

endometriozis olup olmadığının<br />

araştırılması gerekir.”<br />

Bayer Kadın Sağlığı ve Erkek Sağlığı<br />

Pazarlama Müdürü Pelin İçil ise,<br />

konu ile ilgili şunları söyledi: Bayer,<br />

daha iyi bir yaşam için çalışmalarını<br />

artırarak devam ettirmektedir ve bu<br />

amaçla 2017 yılında dünya çapında<br />

4,5 milyar dolarlık araştırma ve<br />

geliştirme yatırımı yapmıştır.<br />

Bayer Kadın Sağlığı Bölümü olarak<br />

da son yıllarda aile planlaması<br />

çözümlerimizin yanında, kronik ve<br />

tedavisi zor hastalıklara yönelik<br />

araştırmalara da odaklanıyoruz.<br />

Endometriozis alanında firmamız,<br />

uzun yıllardır yeni tedavilerin<br />

gelişimine öncülük etmektedir<br />

ve bu alanda yürütmüş olduğu<br />

klinik araştırma sayısıyla da lider<br />

konumdadır.”<br />

“Âdetim sancılı geçiyor” deyip<br />

geçilmemeli<br />

Endometriozis, tüm dünyada 200<br />

milyon kadını etkiliyor, ancak<br />

Türkiye’de bu konudaki farkındalığın<br />

halen yeterince yüksek olmaması<br />

ve semptomların adet sancısı ile<br />

karıştırılması nedeniyle, ne yazık ki<br />

tanı oranı da çok düşük seviyelerde<br />

kalıyor. Kadınlar için toplum tarafından<br />

bazen normal kabul edilen adet<br />

sancısı ve ağrılı ilişki gibi belirtiler,<br />

hastalığın ilk habercisi olabileceği için<br />

bu konularda dikkatli olmak ve sorun<br />

yaşandığında ertelemeden konunun<br />

uzmanı bir hekime muayene olmak<br />

son derece önemli. Dünya genelinde<br />

bu alandaki güncel yaklaşımın,<br />

“hastalığı değil hastayı tedavi etmek,<br />

kişiye özel yaklaşım geliştirmek”<br />

yönünde değiştiğini belirten Pelin İçil,<br />

şöyle devam etti: “Farklı disiplinlerden<br />

gelen, endometriozis tanısı ve tedavisi<br />

konusunda uzmanlaşmış bir ekibi bir<br />

araya getirecek olan Endometriozis<br />

Kliniği’ni ve bu hastalık hakkında en<br />

güncel bilgilerin toplumla paylaşılacağı<br />

www.endometriozisklinigi.<br />

org platformunu Bayer olarak<br />

desteklemekten ve toplum sağlığına<br />

katkıda bulunmaktan dolayı son<br />

derece mutluyuz.”<br />

Koç Üniversitesi Hastanesi ve VKV<br />

Amerikan Hastanesi Endometriozis<br />

Kliniği’nin açılışında, ağrı yönetimi<br />

ve beden bilinci üzerindeki olumlu<br />

etkileri bilinen yoga ve farkındalık<br />

egzersizlerinin anlatıldığı ve<br />

katılımcılarla ufak bir uygulamanın<br />

yapıldığı bir bölüm de yer aldı.<br />

Endometriozisin ağrı mekanizması<br />

nedeniyle, merkezi sinir sisteminde<br />

ağrının işlendiği bölgeler olumsuz<br />

etkileniyor ve beden ile zihnin ilişkisi<br />

bozuluyor. Hasta giderek ağrıya daha<br />

hassas hale gelmeye başlıyor. Bu da<br />

kişide panik, otokontrol kaybı hissi<br />

ve depresyon ile bir tükenmişlik hali<br />

ortaya çıkarıyor ve bu bir kısır döngü<br />

haline geliyor. Bilimsel araştırmaların<br />

farkındalık konusunda günümüzde<br />

geldiği nokta bu egzersizlerin, beyni<br />

yeniden yapılandırarak dikkati,<br />

empatiyi, problem çözme becerilerini<br />

güçlendirdiğini, mutluluk seviyesinde<br />

artış sağladığını gösteriyor. Ayrıca<br />

benzer bir süreçte olan diğer kadınlarla<br />

beraber olmak ve deneyimlerini<br />

paylaşmanın da etkisi büyük<br />

oluyor. VKV Amerikan Hastanesi,<br />

endometriozis hastalarının yoga ve<br />

farkındalık egzersizlerinin bu olumlu<br />

etkilerinden faydalanmalarını sağlamak<br />

için hastane bünyesindeki Code<br />

Lotus Merkezi’nde, endometriozis<br />

tedavisinin bir parçası olarak özel yoga<br />

ve farkındalık seansları düzenliyor<br />

ve böylece medikal, fiziksel ve<br />

zihinsel açıdan bütünsel ve disiplinler<br />

arası bir tedavi sunuyor. “İyileştir<br />

Kendini” mottosuyla hizmet veren<br />

Code Lotus’ta nefes ve duyular<br />

üzerinde yapılan çalışmalar sayesinde<br />

endometriozis hastalarının hedeflenen<br />

şifalanma süreçlerini hayatlarının<br />

içine taşımalarına yardımcı olmaya<br />

çalışılıyor. Böylece endometriozis<br />

hastalarının sinir sistemlerinin<br />

esnekliği ve dayanıklılığı artıyor ve ağrılı<br />

zamanlarla baş etmeleri kolaylaşıyor.<br />

Hastaların sadece tıbbi destekle değil,<br />

bütünleyici tıpla içsel bütünlüklerini<br />

sağlamaları hayat kalitelerini artırıyor.<br />

42 <strong>Pharma</strong>


Makyaj temizleme<br />

mendillerinin yeni<br />

gözdesi<br />

The popular new<br />

makeup removal<br />

wipes<br />

Yumuşak dokusu ile gönülleri<br />

fethetmeye hazırlanan<br />

Türkiye’nin en samimi ve<br />

yenilikçi markası Maylo,<br />

kadınların hassas ciltlerine<br />

zarar vermeden makyajlarını<br />

temizleyebilmesi için temizlik<br />

kâğıtları sektörünün en yeni<br />

ürününü piyasaya sundu.<br />

Turkey’s most sincere and<br />

innovative brand<br />

Maylo prepares<br />

to refresh with its<br />

soft touch with the<br />

newest product on<br />

the market in the<br />

make-up removal<br />

wipes sector.<br />

Türkiye’de İlk olan Puf Mendil, yumuşak<br />

dokusu ile makyaj temizlerken<br />

kullanıcılarının hassas ciltlerinin<br />

korunmasına yardımcı olurken, 3 katlı<br />

yapısı, yüzde 100 saf selüloz dokusu ve<br />

herhangi bir kimyasal barındırmayan<br />

yapısıyla güvenli kullanım sunuyor.<br />

Yumuşacık paketleri sayesinde her<br />

yere kolaylıkla sığan Maylo Puf Mendil,<br />

tozları geçirmeyen paketiyle hijyenik<br />

kullanım sağlıyor.<br />

Puf Mendil, the first of its kind<br />

in Turkey, removes make-up<br />

with a soft touch and protects<br />

skin while the 3 layer structure<br />

and 100 percent pure cellulose<br />

texture provides safe use without<br />

chemicals.<br />

Maylo Puf Mendil, with the<br />

soft easy-to-carry convenient<br />

packaging, provides fully hygienic<br />

use with a dust resistant package.<br />

<strong>Pharma</strong> 43


Wee Baby’de her şey anneler için<br />

Yenilenen ürünleri ve portföyüne eklediği ürünlerle<br />

anneler ve bebeklerinin yanında olmaya devam eden Wee Baby, “Annelere<br />

Özel” kategorisine eklediği yeni ürünüyle anneler gününü kutluyor.<br />

Anneler ve bebeklerinin her türlü ihtiyacını düşünerek, onların her zaman yanında olan Wee Baby, “Annelere Özel” ürün<br />

kategorisiyle onlara kolaylık sağlıyor. Avrupa kalite standartlarındaki ürünleriyle güven veren Wee Baby, elektronik<br />

kategorisini gelişen trendlerle birlikte yenilemeye devam ediyor. Portföyüne eklediği ürünlerle de annelerin bebekleriyle<br />

olan hayatlarını kolaylaştırıp anne ve bebeklerin mutlu olmalarına katkıda bulunuyor.<br />

Çalışan annelere kolaylık<br />

Wee Baby, “Annelere Özel” kategorisine eklediği yeni ürünü Ultra Portatif Şarjlı<br />

Göğüs Pompasıyla annelerin sütlerini kısa sürede, onları yormadan sağmalarını<br />

sağlıyor. Wee Baby, şarj edilebilir, mini tasarımlı ve ultra hafif özellikleriyle<br />

rahatlıkla elde tutulabilen veya boyuna asılabilen yeni ürünüyle annelere kolaylık<br />

sağlarken bebeklerin uzun süre anne sütü ile beslenmelerine destek oluyor.<br />

Tavsiye edilen perakende satış fiyatı; 230 TL<br />

Göğüs pedi cildin kuru kalmasını sağlıyor<br />

Emzirmeye başlayan annelerin en fazla ihtiyaç duyduğu ürünlerden biri<br />

kuşkusuz göğüs pedi. Her göğse uygun anatomik yapısıyla rahatlıkla<br />

kullanılabilen Wee Baby göğüs pedleri, emzirme sonrasında göğüs uçlarında<br />

kalan fazla sütü emerek cildin kuru kalmasını sağlıyor. İpeksi yumuşaklığı,<br />

hava geçiren yapısı ve saf selülozdan oluşan emici dokusu sayesinde cildin<br />

tahriş olmasını önlüyor.<br />

Jel emici tabakalı göğüs pedi<br />

Emziren annelerin yardımına koşan diğer bir ürün ise, kavramalı göğüs pedi.<br />

Jelli emici tabakası fazla sütü hızla emerek, taşmayı ve giysilerdeki lekelenmeyi<br />

önlüyor. Estetik tasarımıyla göğsü daha iyi kavrayan ped, yapışkan bantları<br />

sayesinde de giysilere daha sıkı sabitleniyor ve elbise altından görünmüyor.<br />

Silikon göğüs koruyucu emzirmede kalkan görevi görüyor<br />

Emzirme esnasında çatlamış olan göğüsleri korumak için kullanılan Wee<br />

Baby silikon göğüs koruyucu, göğüs ucunda kalkan görevi görüyor. Kokusuz<br />

ve tatsız silikondan üretildiği için bebeğin rahatlıkla uyum sağlamasına<br />

ve anne göğsünden beslenme hissi vererek konforlu beslenme sağlıyor.<br />

Hassas ve çatlamış göğüs uçlarını koruyarak bebeğin anne cildine temas<br />

etmeden rahat emmesini sağlıyor.<br />

44 <strong>Pharma</strong>


ISTUSAD, İstanbul Cerrahİ Hastanesİ’nde<br />

Toplandı<br />

İstanbul Uluslararası Sağlık Turizm Derneği (ISTUSAD),<br />

5. olağan toplantısını İstanbul Cerrahi Hastanesi ev sahipliğinde<br />

gerçekleştirdi.<br />

Ulusal ve uluslararası arenada ülkemizdeki sağlık ve sağlık turizmi altyapısını en etkin ve ekonomik şekilde tanıtımını<br />

sağlamak amacıyla çalışan ISTUSAD’ın toplantısı, Dernek Başkanı Sn. Ali Kodan ve İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel<br />

Müdür Yardımcısı Sn. Banu Başaran’ın açılış konuşmasıyla başladı.<br />

Toplantı akış içeriğinde, dernek üyelerine yönetim kurulu takdimi ve alt çalışma gruplarının işleyiş bilgilendirmesi,<br />

İstanbul üyelerine özel hazırlanan web portalın sunumu, portalın uluslararası önemi ve alt çalışma gruplarının<br />

sorumluluklarının belirlenmesine yer verildi.<br />

Sağlık turizmi konusunda Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirecek her türlü fuar, kongre, çalıştay, sempozyum gibi<br />

organizasyonları yapmak, ülkemize sağlık turizmi konusunda uluslararası arenada en iyi şekilde tanıtımını sağlamak,<br />

ilgili denetimleri tamamlamak ve operasyonel olarak görev almak adına kurulan ISTUSAD gerçekleştirilen toplantı ile<br />

çalışmalarına hız kazandırdı.<br />

46 <strong>Pharma</strong>


ISTUSAD, Meetİng in Istanbul Cerrahİ<br />

Hospİtal<br />

Istanbul International Health Tourism Association (ISTUSAD), the 5th<br />

ordinary meeting and the first meeting of the Board of Directors were<br />

held in Istanbul Cerrahi Hospital hosted.<br />

Ulusal ve uluslararası arenada ülkemizdeki sağlık ve sağlık turizmi altyapısını en etkin ve ekonomik şekilde tanıtımını<br />

sağlamak amacıyla çalışan ISTUSAD’ın toplantısı, Dernek Başkanı Sn. Ali Kodan ve İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel<br />

Müdür Yardımcısı Sn. Banu Başaran’ın açılış konuşmasıyla başladı.<br />

Toplantı akış içeriğinde, dernek üyelerine yönetim kurulu takdimi ve alt çalışma gruplarının işleyiş bilgilendirmesi,<br />

İstanbul üyelerine özel hazırlanan web portalın sunumu, portalın uluslararası önemi ve alt çalışma gruplarının<br />

sorumluluklarının belirlenmesine yer verildi.<br />

Sağlık turizmi konusunda Türkiye’yi cazibe merkezi haline getirecek her türlü fuar, kongre, çalıştay, sempozyum gibi<br />

organizasyonları yapmak, ülkemize sağlık turizmi konusunda uluslararası arenada en iyi şekilde tanıtımını sağlamak,<br />

ilgili denetimleri tamamlamak ve operasyonel olarak görev almak adına kurulan ISTUSAD gerçekleştirilen toplantı ile<br />

çalışmalarına hız kazandırdı.<br />

<strong>Pharma</strong> 47


Güneşsiz bronzlaşmanın sağlıklı yolu:<br />

‘’Eau Thermale Avène Autobronzant Hydratant’’<br />

Avène Autobronzant Hydratant; içeriğindeki zengin<br />

bronzlaştırıcı özellik ile güneşe ya da solaryuma gerek<br />

kalmadan ciltte eşit ve doğal görünümlü, lekesiz bir<br />

bronzluk sağlar. Yumuşatıcı ve yatıştırıcı Avène Termal<br />

Su bakımından zengin olduğundan çok hassas ciltler<br />

de kullanabilir. Hafif, nazik yapısı sayesinde cildi<br />

nemlendirme özelliği olan Avène Autobronzant Hydratant<br />

altınsı bir dokuya sahiptir ve ciltte bir koku bırakır. Renk<br />

düzensizliği oluşturmadan tüm yüz ve vücutta kolay ve<br />

hızlıca uygulanır, iz bırakmaz.<br />

Solaryum ya da güneşlenmek zararlı diye bronzluktan<br />

vazgeçmeyin<br />

Güneşle cildiniz hiç temas etmeden de o çok sevdiğiniz<br />

çikolata rengine ulaşabilirsiniz. Avène Güneşsiz<br />

Bronzlaştırıcı, beyaz bacaklarla şort veya etek giymek<br />

istemeyenlere adeta bir kurtarıcı gibi. Rahat kullanımı<br />

ile, solaryuma gitmeye gerek kalmadan, teninize hoş bir<br />

görüntü ve lekesiz bronzluk kazandırır.<br />

Tüm cilt tipleri arasında en korumasız olan hassas<br />

ciltlere uygun güneşsiz bronzlaştırıcı Avène Autobronzant<br />

Hydratant, güneş altında kalmadan kısa sürede doğal ve<br />

çekici bir cilt rengine ulaşılmasını sağlar.<br />

Avène Güneşsiz Bronzlaşma ile yıl boyunca bronz bir<br />

tene sahip olun:<br />

Avène Autobronzant<br />

Hydratant; içeriğindeki<br />

yumuşatıcı ve yatıştırıcı<br />

Avène Termal Su ile<br />

çok hassas ciltler<br />

için uygundur.<br />

Güneşlenmeden ciltte<br />

eşit ve doğal görünümlü,<br />

lekesiz bir bronzluk ve<br />

yanık bir ten sağlar.<br />

Tüm cilt tiplerinde yüz<br />

ve vücutta kullanılabilen<br />

ve güneşten korunma<br />

filtresi içermeyen Avène<br />

Autobronzant Hydratant,<br />

paraben içermez. Hafif<br />

yağlı olmayan bir yapıya<br />

sahip olup hoş bir<br />

parfümü vardır.<br />

The healthy way to self tanning:<br />

‘’Eau Thermale Avène Autobronzant<br />

Hydratant’’<br />

Avène Autobronzant Hydratant provides an equal and natural<br />

appearing tan without the need for a tanning spa or sunscreen<br />

with the rich tanning feature in its ingredients. Rich with<br />

softening and soothing Avène Thermal Water, this ingredient can<br />

be used on the most sensitive skin. Able to moisturize skin with<br />

a light, delicate structure Avène Autobronzant Hydratant has a<br />

golden texture and adds scent to skin. The product is easily and<br />

quickly applied on the face and body without traces and no color<br />

irregularities.<br />

Don’t give up tanning because tanning beds are harmful<br />

You can achieve that chocolaty tan you love without ever coming<br />

into contact with the sun. The Avène Self Tanning Lotion is a live<br />

saver for those of you who want to wear shorts or skirts but have<br />

white legs. Easy to use without the need to go to a tanning spa,<br />

this product will give your skin an attractive look without any<br />

marks.<br />

The Avène Autobronzant Hydratant self tanning lotion, which is<br />

suitable for even the most sensitive skin that is vulnerable among<br />

all the other types of skin, enables you to achieve a natural and<br />

attractive skin color in a short time without having to stay under<br />

the sun.<br />

Achieve tanned skin throughout the year with Avène Self<br />

Tanning Lotion:<br />

Avène Autobronzant Hydratant is suitable for very sensitive skin<br />

with the softening and soothing Avène Thermal Water in its<br />

ingredients. This lotion provides a naturally tanned look without<br />

having to lay out under the sun.<br />

Available to use on all types of skin on the face and body, Avène<br />

Autobronzant Hydratant, contains no sunscreen or paraben. With<br />

a light nongreasy structure the lotion also has a pleasant scent.<br />

48 <strong>Pharma</strong>


Kronik hastaların yaklaşık yüzde 30’u ilaçlarını<br />

almayı unutuyor<br />

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından, AbbVie’nin<br />

koşulsuz katkılarıyla yapılan “Türkiye’de Kronik Hastalıklarda Tedavi<br />

Uyumu” araştırmasına göre hastaların yüzde 30’u unuttukları için, yüzde<br />

5’i de bilinçli olarak ilaçlarını düzenli olarak almıyor.<br />

Kişinin bir sağlık uzmanı<br />

tarafından onaylanmış önerileri<br />

doğrultusunda ilaç kullanımı,<br />

beslenmesi ve gerçekleştirdiği<br />

hayat tarzındaki değişiklikleri<br />

kapsayan davranışlarının tümüne<br />

tedavi uyumu denilmektedir.1-2<br />

Dünya genelinde tedavi sürecinde<br />

yaşanan problemlerin başında ise<br />

kronik hastalardaki düşük tedavi<br />

uyumu gelmektedir.3 Düşük tedavi<br />

uyumunun etkisi, w hastalıkların<br />

yükü ile daha da artmaktadır.3<br />

Uzun dönem tedavilerde yaşanan<br />

düşük tedavi uyumu, kötü<br />

sağlık sonuçları ve daha yüksek<br />

sağlık hizmetleri maliyeti ile<br />

sonuçlanmaktadır. 3<br />

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı<br />

İlaç Derneği önderliğinde IPSOS<br />

Healthcare araştırma şirketi<br />

tarafından global biyofarma şirketi<br />

AbbVie’nin koşulsuz katkıları ile<br />

14 ilde*, 14 farklı kronik hastalık<br />

çerçevesinde** toplam 540 hasta<br />

ve 350 doktorla gerçekleştirilen<br />

“Türkiye’de Kronik Hastalıklarda<br />

Tedavi Uyumu” araştırmasının<br />

sonuçları Antalya’da gerçekleşen<br />

“Kronik Hastalarda Tedaviye Uyum<br />

Sorunları ve Çözüm Önerileri”<br />

konulu toplantıda açıklandı.<br />

Araştırma kapsamında en az 6<br />

aydır ilaç tedavisi alan 540 hasta<br />

ve 9 farklı uzmanlıktan*** 350<br />

doktor ile yüz yüze görüşmeler<br />

yapıldı. Üniversite hastanesi,<br />

eğitim ve araştırma hastanesi,<br />

50 <strong>Pharma</strong>


devlet hastanesi ve özel<br />

hastanelerde görevli doktorlarla<br />

yapılan araştırmadan dikkat çekici<br />

sonuçlar çıktı.<br />

Araştırmaya göre, hastaların<br />

yüzde 30’a yakını ilaçlarını<br />

almayı unutuyor. Hastaların<br />

yüzde 5’i ilaçlarını bilinçli olarak<br />

almadığını söylerken; bunu daha<br />

çok kendilerini iyi hissettikleri<br />

zamanlarda yaptıklarını ifade<br />

ediyor. 10 hastadan 4’ü ilaçlarını<br />

reçetelenen dozda ve sıklıkta<br />

almakta zorlanıyor.<br />

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı<br />

İlaç Derneği Başkanı Prof.<br />

Dr. İsmail Balık 540 hasta ile<br />

yapılan araştırmaya hastalık<br />

bazında bakıldığında; Parkinson<br />

hastalarının yüzde 47’sinin,<br />

ülseratif kolit hastalarının yüzde<br />

43’ünün, astım/KOAH ve Crohn<br />

hastalarının yüzde 37’sinin,<br />

yüksek tansiyon hastalarının<br />

yüzde 36’sının, yüksek kolesterol<br />

hastalarının yüzde 33’ünün,<br />

diyabet hastalarının yüzde<br />

28’inin, kanser hastalarının yüzde<br />

23’ünün, ankilozan spondilit ve<br />

sedef hastalarının yüzde 21’inin,<br />

romatoid artrit hastalarının yüzde<br />

20’sinin, HIV pozitif bireylerin<br />

yüzde 13’ünün, hepatit B ve<br />

tüberküloz hastalarının yüzde<br />

7’sinin ilaçlarını almayı unuttuğunu<br />

belirtti.<br />

Araştırmaya göre hastaların<br />

ilaçlarını reçete edildiği gibi almak<br />

için çeşitli yöntemler geliştirdiğini<br />

belirten Prof. Dr. İsmail Balık,<br />

en çok kullanılan yöntemlerin<br />

başında tüm ilaçların aynı zamana<br />

planlanması ve ilaç kutusu<br />

kullanılmasının geldiğini dile<br />

getirdi.<br />

10 hastadan 1’i tedavi<br />

uyumsuzluğu nedeniyle<br />

yeniden hastaneye yatıyor<br />

Araştırmaya katılan doktorların<br />

verdiği cevaplar da çok dikkat<br />

çekici. Doktorlar 10 kronik<br />

hastadan 9’unun ilaçlarını reçete<br />

edilen dozda, sıklıkta ve zamanda<br />

kullandığı yanıtını veriyor.<br />

Ayrıca doktorlar hastalarının<br />

yüzde 15’inin tedaviye uyum<br />

göstermediği için daha kötü klinik<br />

sonuçlarla karşılaştığına dikkat<br />

çekiyor. 5 kronik hastadan 1’i<br />

tedavi uyumsuzluğu nedeniyle<br />

yeniden hastaneye başvururken;<br />

son bir yılda bu hastaların<br />

ortalama 4 defa yeniden doktora<br />

gittiğinin de altı çiziliyor. 10<br />

hastadan 1’i tedavi uyumsuzluğu<br />

nedeniyle yeniden hastaneye<br />

yatıyor ve ortalama 6 gün<br />

hastanede kalıyor.<br />

Bunun yanı sıra doktorların yüzde<br />

83’ü tedaviye uyumun, medikal<br />

maliyetlerin düşürülmesinde de<br />

etkili olduğunu düşünüyor.<br />

Araştırmaya katılan doktorlar<br />

hastalarına ilaçlarını nasıl<br />

kullanmaları gerektiğini anlatmak<br />

için ortalama 3-4 dakika zaman<br />

ayırdığını ifade ediyor ve yüzde<br />

60’ı bu zamanın yeterli olduğunu<br />

düşünüyor.<br />

Araştırmaya katılan hastaların<br />

yüzde 98’i doktorlarıyla olan<br />

iletişimlerinin ilaçlarını önerilen<br />

şekilde kullanmalarında<br />

etkili olduğunu ifade ederken,<br />

doktorların yüzde 77’si doktor<br />

ve hasta arasındaki iletişimin<br />

hastanın tedaviye uyumunu<br />

artırmada çok etkili olduğunu<br />

söylüyor. Araştırmaya katılan<br />

hastaların ve doktorların yüzde<br />

99’u tedaviye uyumun hastanın<br />

psikolojik durumu üzerinde çok<br />

etkili veya etkili olduğunu ifade<br />

ediyor.<br />

Araştırma hakkında değerlendirme<br />

yapan Prof. Dr. İsmail Balık<br />

sonuçlar hakkında şunları<br />

söyledi. “ Çok önemli bilgiler<br />

ortaya çıkaran bu araştırmanın<br />

sonuçlarının kamuoyu, sağlık<br />

otoritesi, ilaç sanayi, eczacılar,<br />

hekimler ve hastalar gibi tüm<br />

paydaşlarla paylaşılıp, her<br />

paydaşın bu konuda üzerine düşeni<br />

yapmasını umuyor ve bunun hasta<br />

sağlığı ve ülke sağlık ekonomisi<br />

açısından çok önemli olduğunu<br />

düşünüyoruz.”<br />

<strong>Pharma</strong> 51


Blendax Yasemin Özlü şampuan’ın<br />

yeni kampanyasında,<br />

Hande Doğandemir saçlarıyla baş<br />

döndürüyor<br />

Marka elçisi olduğu Blendax için kamera karşısına<br />

geçen başarılı oyuncu Hande Doğandemir, markanın<br />

yeni reklam filminde de rol alıyor. Baş döndüren<br />

dolgun saçları sayesinde marka ile özdeşleşmeyi<br />

başaran oyuncu, yeni reklam filminde de izleyenleri<br />

hayran bırakıyor.<br />

Hande Doğandemir, Blendax’ın yasemin özlü<br />

şampuanının son reklam filmiyle bir kez daha<br />

ekranlara konuk olurken, baş döndüren dolgun<br />

saçlarıyla da dikkat çekiyor. Markanın yeni reklam<br />

filmi ise ilginç senaryosu ile yine izleyenleri şaşırtmayı<br />

başarıyor. Markanın yüzü Hande Doğandemir,<br />

“Çocukluğuma dair ilk anılarda bile yer alan; yıllardır<br />

kullandığım, şampuan denildiğinde aklıma gelen ilk<br />

marka olan Blendax’ın 2. yıl kampanyasında da yer<br />

almak benim için çok anlamlı. Tüm bunların yanında<br />

beni daha da mutlu eden şey, bana gün boyu enerji<br />

veren saçlarımın sırrını, Blendax’ı tüm Türk kadınları<br />

ile paylaşma fırsatı bulmak. Onların da saçlarına ne<br />

kadar önem verdiklerini; dolgun canlı ve güçlü saçların<br />

onları ne kadar mutlu ettiğini biliyorum. Bu sebeple<br />

onlara ihtiyaçları olan çözümü sunan bir elçi olmak çok<br />

heyecan verici. Saçlarının güzelliği her kadın için çok<br />

önemli… Öyle ki saçlarınızdaki ufacık bir değişiklik bile<br />

o gün hayata bakışınızı değiştirebilir. Blendax işte böyle<br />

bir fark oluşturuyor” şeklinde konuştu.<br />

Blendax’ın Hande Doğandemir ile baş döndüren<br />

dolgun saçlar kampanya reklam filmi, çok yakında TV<br />

ekranları ve dijital platformlar üzerinden izleyicisi ile<br />

buluşacak.<br />

Jasmine Essence Blendax’s new<br />

campaign,<br />

Hande Doğandemir dazzles with<br />

her hair<br />

Successful actress Hande Doğandemir, who went in front<br />

of cameras for Blendax as the ambassador of the brand,<br />

has a role in the brand’s new advertisement. Succeeding<br />

in being identified with the brand thanks to her dazzling<br />

hair, the actress also leaves everyone in awe in this new<br />

advertisement.<br />

Hande Doğandemir was on the screen once again in the<br />

latest Blendax advertisement for Jasmine essence shampoo<br />

and attracted attention with her dazzlingly full hair. The<br />

new advertisement succeeds in surprising viewers with an<br />

interesting scenario. Hande Doğandemir, the face of the brand<br />

said “It is very meaningful for me to be involved for the second<br />

year in the campaign of Blendax, a product that has been in<br />

my first childhood memories, that I have used for years and is<br />

the first brand that comes to my mind when you say shampoo.<br />

Another element that pleases me in addition to all these is<br />

to have the opportunity to share Blendax, the secret to my<br />

energy boosting hair throughout the day, with all the women<br />

of Turkey. I know how important their hair is to them and how<br />

happy full, lively and strong hair makes them. This is why it is<br />

very exciting to be an ambassador providing a solution to their<br />

needs. Beautiful hair is important to all women… In fact any<br />

little change in your hair can affect the way you approach a<br />

day. Blendax makes this kind of difference”.<br />

Blendax’s special advertisement film for dazzling hair with<br />

Hande Doğandemir will soon be presented to viewers on TV<br />

screens and on digital platforms.<br />

52 <strong>Pharma</strong>


SİSTEM 9<br />

DİJİTAL YAYIN VE BİLGİLENDİRME EKRANLARI İLE<br />

KURUMUNUZU GELECEĞE TAŞIYIN!<br />

Sistem 9’un profosyonel ekran çözümleriyle<br />

kurumunuza özel tv kanalına sahip olun, satışlarınızı artırın,<br />

kurumsal iletişiminizi güçlendirin.<br />

40.000+ ekran yönetimi<br />

18 ülkede hizmet<br />

PERAKENDE MAĞAZACILIK SEKTÖRÜNE ÖZEL ÇÖZÜMLERİMİZ<br />

KURUMSAL TV<br />

VIDEO WALL<br />

İNTERAKTİF UYGULAMALAR<br />

VİTRİN ÖNÜ DİJİTAL POSTER<br />

LED EKRAN<br />

Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları ile görsellerinizi tek merkezden güncelleyebilir,<br />

afiş veya postere dayalı matbaa ile operasyonel maliyetlerinizi ortadan kaldırabilir, satışlarınızı artırabilir<br />

ve kurumsal iletişiminizi en üst düzeye taşıyabilirsiniz.<br />

Sistem 9; donanım, yazılım, sistem kurulumu, içerik üretim ve yönetimi, satış sonrası<br />

7/24 teknik servis desteği ile anahtar teslim çözümlerinin arkasında, müşterilerinin yanında.<br />

info@sistem9.com www.sistem9.com 0212 691 64 00


Diadermine<br />

bildiğiniz<br />

nemlendiricileri<br />

unutturuyor<br />

Diadermine HydraList cilt bakım serisi ile cilt bakım ürünlerine yeni bir soluk<br />

getirdi.<br />

Şehir yaşamı birçok keyifli nokta ve çeşitlilik sunarken cildiniz için aynı<br />

şeyleri söylemek pek mümkün olmuyor. Çünkü şehir yaşamında cildiniz,<br />

hava kirliliği, egzoz gazları, kir, toz ve sıcaklık değişimi gibi birçok çevresel<br />

etkiye maruz kaldığından nemini kaybederek yapısı bozuluyor. 110 yılı aşkın<br />

dermatoloji uzmanlığına sahip, güvenilir cilt bakım markası Diadermine’de<br />

şimdi yeni serisi Hydralist ile bu durumu değiştiriyor. Yeni Hydralist Serisi,<br />

cildinize gün boyu ihtiyacı olan nemi sağlayarak, cildinizi şehrin yıpratıcı<br />

etkilerine ve nem kaybına karşı etkili bir şekilde koruyor.<br />

Diadermine HydraList brings a new breath<br />

to skin care products with its new skin<br />

care series<br />

While city life offers many delightful spots and diversity, it is the exact opposite for your<br />

skin. City life causes your skin deteriorating by losing its moisture due to its exposure<br />

to many negative environmental influences such as air pollution, exhaust gases, dirt,<br />

dust, and temperature change. Diadermine, a reliable skin care brand with more than<br />

110 years of dermatology expertise, now changes this with the new Hydralist Series.<br />

The new Hydralist Seriesprotect your skin effectively against the destructive effects of<br />

the city and moisture loss by providing the skin with the day-to-day need for your skin.<br />

Strong moisture effect with acid and desert moss ...<br />

54 <strong>Pharma</strong>


Asit ve çöl yosunu ile güçlü nem etkisi…<br />

Diadermine tarafından geliştirilen Hydralist Serisi,<br />

bir nem harikası… Bu nem harikasının temelinde,<br />

derinlemesine nemlendirme sağlayan içeriklerin<br />

güçlü birleşimi yatıyor. Ağırlığının 1.000 katı kadar<br />

suyu hapseden nem mıknatısı hyaluronik asit, cilt<br />

yüzeyine uygulandığında yoğun nemlendirme sağlıyor<br />

ve cildin nemini gün boyu koruyor. Kökeni okyanus<br />

olan ve sular çekildikten sonra metabolizmasını<br />

adapte ederek Sahel Çölü’nün zorlu koşullarında bile<br />

hayatta kalmayı başaran çöl yosunundan elde edilen<br />

özler ise ağırlığının 30.000 katı kadar suyu hapsederek<br />

cilde yoğun nem sağlıyor.<br />

Güçlü seri, 4 inovatif ürün…<br />

Hydralist Serisi, şehrin yıpratıcı etkilerine karşı<br />

ciltlerini korumak isteyenlere, yoğun nemlendirici<br />

etki ile birlikte farklı cilt tiplerinin ihtiyaçlarına göre<br />

geliştirilmiş özel dokuya sahip ürünler sunuyor.<br />

Serinin; Jel Dokuya Sahip Günlük Bakım Kremi,<br />

İpeksi Dokuya Sahip Günlük Bakım Kremi, Gece<br />

Boyu Nem Bakımı ve Etkileyici Nemlendirici Sprey<br />

olmak üzere 4 ana ürünü bulunuyor. Günlük bakım<br />

kremleri, seslendikleri cilt tipine ve dokularına<br />

göre birbirinden ayrışıyor; Jel Dokuya Sahip Günlük<br />

Bakım Kremi, normal ve karma cilt tipleri için özel<br />

olarak geliştirilmiş bulunuyor. Nemlendirirken aynı<br />

zamanda su kadar ferah özel jel dokusu sayesinde<br />

cildi ferahlatıyor, cildin daha canlı ve ışıl ışıl bir<br />

görünüme kavuşmasını sağlıyor. İpeksi Dokuya<br />

Sahip Günlük Bakım Kremi, normal ve kuru cilt<br />

tipleri için… Nemlendirirken yağlı his bırakmayan<br />

özel ipeksi dokusu sayesinde<br />

cilde bakım yapıyor, daha<br />

yumuşak bir cilt ve daha canlı bir<br />

görünüm oluşturuyor. İstenilen<br />

ışıltılı, aydınlık ve yumuşak cilde<br />

kavuşmak için bakım yapan özel<br />

bir yapıya sahip olan Gece Boyu<br />

Nem Bakımı da içeriğindeki<br />

badem yağı ile cildi derinlemesine<br />

nemlendiriyor ve besliyor. Harika<br />

Nemlendirici Sprey ise ultra hafif,<br />

yapışkan olmayan yapısı sayesinde<br />

makyajınıza zarar vermeden<br />

ve yağlı bir his bırakmadan cilt<br />

tarafından kolayca emiliyor.<br />

Ofiste, şehirde, her an rahatlıkla<br />

kullanılabiliyor. Cildi anında<br />

rahatlatıyor, nemlendiriyor ve ona<br />

ışıltısını geri kazandırıyor.<br />

Strong moisture effect with acid and desert moss ...<br />

The Hydralist Series, developed by Diadermine, is a moisture<br />

wonder ... At the base of this moisture wonder lies a strong<br />

combination of deep moisturizing ingredients. The moisture<br />

magnet hyaluronic acid, having the capacity of capturing water<br />

1,000 times its weight, provides intense moisturization when<br />

applied to the skin surface and keeps the skin moist throughout<br />

the day. Extracted from the desert and succeeded in surviving<br />

even in the harsh conditions of the Sahel Desert, by adapting<br />

its metabolism after the water is drawn, — the desert moss<br />

extracts accumulate water up to 30,000 times its weight and<br />

provide intense moisture to the skin.<br />

Powerful series, 4 innovative products ...<br />

The Hydralist Series offer products with special textures that<br />

are developed to meet the needs of different skin types with<br />

intensive moisturizing effect, for those who want to protect<br />

their skin against the abrasive effects of the city. There are 4<br />

main products in the Series: Daily Care Cream with Gel Texture,<br />

Daily Care Cream with Silky Tissue, Night Moisture Care and<br />

Impressive Moisturizing Spray. Daily care creams differ from<br />

each other according to the skin type and texture. Daily Care<br />

Cream with Gel Texture is specially developed for normal and<br />

mixed skin types. At the same time, while moisturizing, it has<br />

a refreshing effect thanks to its special “fresh as water” gel<br />

texture, which helps the skin get a more vivid and brilliant look.<br />

Daily Care Cream with Silky Tissue is enhanced for normal and<br />

dry skin types ...<br />

With its special silky texture that does not leave a mild, greasy<br />

feel, it caresses the skin, creating a softer skin and a more<br />

vibrant look. Night Moisture Care has a special structure<br />

that maintains the desired shine, lightness and softness, and<br />

moisturizes and nourishes the skin deeply with its almond<br />

oil. Impressive Moisturizing Spray is an ultra light, non-sticky<br />

structure that is easily absorbed by the skin without damaging<br />

your makeup and leaving a greasy feel. At the office, in the<br />

city,— it can be used easily at any moment. Instantly relaxes,<br />

moisturizes and rejuvenates the skin.<br />

<strong>Pharma</strong> 55


AVON’dan vücudunuza bahar<br />

tazelİğİ<br />

Soğuk kış aylarının etkisiyle nemsiz kalan ve<br />

kuruyan vücudumuzun şimdi doğayla birlikte<br />

tazelenmeye ihtiyacı olduğunu bilen AVON, Care,<br />

Senses, Naturals olmak üzere üç ürün serisiyle<br />

hem cilde hem de saçlara bahar tazeliği getiriyor<br />

AVON üç ürün<br />

serisiyle bahar<br />

esintisini vücudunuza<br />

taşıyor. En çok da soğuk<br />

havanın kuruttuğu,<br />

nemsiz bıraktığı,<br />

matlaştırdığı<br />

cildimizin ve<br />

saçlarımızın<br />

yeni<br />

mevsimle<br />

birlikte<br />

tazelenmeye ihtiyacı<br />

varken AVON’un bu<br />

gereksinime yönelik<br />

hazırladığı Care, Senses ve<br />

Naturals ürünleri kışın zorlu<br />

koşullarından çıkan saçlara ve cilde<br />

ferahlık sunuyor.<br />

AVON Care serisinde, cilt bakım<br />

kremlerinden oluşan el, vücut, yüz için geniş<br />

bir yelpazede birbirinden farklı içeriklere sahip krem ve<br />

losyon çeşitleri sunuyor. Tazelenmiş bir ciltle bahara<br />

merhaba demek için AVON, yulaf<br />

ve papatya özleri içeren Care’in,<br />

Gentle Moisture Family Lotion’ı<br />

sunuyor.<br />

AVON Naturals şampuan, doğal<br />

özlerle zenginleştirilen içeriği<br />

ve çok çeşitli kokulara sahip<br />

saç bakım kremi, maskesi ve<br />

spreyi ile farklı saç tiplerine<br />

ve durumuna uygun ürünler<br />

sunuyor. AVON Senses ise<br />

duş jelleriyle doğanın farklı<br />

yansımalarını ferahlığı ve<br />

dokusuyla banyoya taşıyor.<br />

Spring freshness<br />

from Avon<br />

AVON knows perfectly that your<br />

body that was left dry by the<br />

effects of cold winter months<br />

now needs to be refreshed with<br />

nature. Thus, AVON developed<br />

Care, Senses, and Naturals —<br />

three series of products to bring<br />

back both your skin and hair<br />

freshness!<br />

AVON is carrying spring essence into your body with<br />

three product series. However, your skin is exhausted<br />

with the cold weather, dryness, challenging winter<br />

conditions, it will be renewed with AVON: Care, Senses<br />

and Naturals, products prepared for this urgent postwinter<br />

necessity, will bring freshness to your skin and<br />

hair and prepare you for the new season!<br />

AVON Care offers a wide range of hand, body, and face<br />

skin care creams and lotions with different contents.<br />

To greet the spring with a refreshed skin, AVON<br />

presents Gentle Moisture Family Lotion from Care<br />

serie, which includes oat and chamomile extracts.<br />

AVON Naturals offers shampoos, conditioners and<br />

products for different hair types with a natural essence<br />

enriched content and a wide range of hair care creams,<br />

masks and sprays. AVON Senses bringing a great<br />

variety of shower gels carries the different reflections<br />

of nature to the bathroom with bloom and freshness.<br />

56 <strong>Pharma</strong>


<strong>Pharma</strong> 57


Teoxane Rha Hydrogel Mask ile yoğun nem bakımı<br />

Intensive Moisturizing<br />

Care<br />

By Teoxane Rha<br />

Hydrogel Mask<br />

Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />

Işık Dolgusu’nun özel inovatif<br />

formülü ve patentli “Resilient”<br />

hyaluronik asit içeriği ile mat<br />

ve nemsiz ciltlere yoğun bakım<br />

yaparken cildin canlanmasına,<br />

sıkılaşmasına, parlamasına,<br />

kırışıklıkların ve ince çizgilerin<br />

azalmasına yardımcı oluyor.<br />

Teoxane RHA Hydrogel Mask<br />

provides intensive care for dull<br />

and dry skin with the custommade<br />

and innovative formula<br />

of the Light Filling and its<br />

hyaluronic acid content called<br />

Resilient, and helps your skin<br />

get refreshed, tight, glowing and<br />

reduces wrinkles and thin lines.<br />

İçeriğin mucizedeki cilde yoğun nem sağlayarak<br />

pürüzsüzleşmesini sağlayan çapraz bağlı hyaluronik<br />

asit RHA®, canlandırıcı etki sağlarken yoğun bir<br />

şekilde nemlendirerek cildi yatıştıran Aloe Vera, cildi<br />

gerginleştirerek uzun süreli toparlanmasına yardımcı<br />

olan Osilift ve cildin doğal nemini dengeleyerek<br />

yatıştıran Fucogel ile Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />

kolay kullanımı ve etkili sonuçlarıyla dikkat çekiyor.<br />

Patentli ‘Resilient Hyaluronik Asit’ içeren antiaging<br />

nem maskesi Teoxane RHA Hydrogel Mask,<br />

yeni temizlenen cilde dikkatli bir şekilde yatıştırıp<br />

15 dakika bekledikten sonra çıkarılıyor. Durulama<br />

gerektirmeyen maske, uygulama sonrası ciltte yoğun<br />

nem hissedilmesini sağlıyor.<br />

Türkiye’de Seltek Estetik A.Ş. tarafından temsil edilen<br />

Teoxane Hydrogel Mask, seçkin eczane ve kliniklerde<br />

satılıyor.<br />

Composed of the cross-linked hyaluronic acid RHA®<br />

to moisturize skin and make it smooth, AloeVera to<br />

moisturize and soothe skin to a great extent, Osilift<br />

to tighten skin and help it recover in the long run,<br />

and Fucogel to strike a balance for skin’s moisture,<br />

Teoxane RHA Hydrogel Mask is easy to use and<br />

standing out in effective results.<br />

Containing a patented Resilient Hyaluronic Acid and<br />

serving as an anti-aging mask, Teoxane RHA Hydrogel<br />

Mask carefully soothes any newly-cleansed skin and is<br />

removed after 15 minutes. With no need to be rinsed,<br />

the mask makes your skin intensively moisturized after<br />

any application.<br />

Represented in Turkey by Seltek Estetik A.Ş., Teoxane<br />

Hydrogel Mask is available in select pharmacies and<br />

clinics.<br />

58 <strong>Pharma</strong>


Pierre Fabre’den yepyeni bir seri “Elgydium”<br />

“Sağlıktan Güzelliğe” misyonu ile 65 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Fransa’nın öncü markası Pierre Fabre, ilaç ve<br />

dermokozmetik ürünlerinin yanı sıra, ağız ve diş sağlığı alanında da uzmanlaşmış ürünler sunuyor. Pierre Fabre’nin<br />

Fransa ve Portekiz’de pazar lideri olan ”Elgydium” diş macunu serisi farklı özellikleri ile göze çarpıyor.<br />

Florür içermeyen özgün formülüyle diş plağına karşı koruyucu bir kalkan oluşturan Elgydium Anti-Plak Diş Macunu,<br />

yetişkin bireylerde diş kaybının en önemli sebebi olan diş eti hastalıklarının ve diş çürüğünün oluşmasını engellemeye<br />

yardımcı oluyor. Özellikle diş eti problemi ile mücadele eden hastalarda hekim tarafından önerilen klorheksidin içerikli<br />

ürünlerin günlük ağız bakım rutinlerine dâhil edilmesi<br />

tedavide başarıyı destekliyor.<br />

Elgydium Whitening (Beyazlatıcı) Diş Macunu ise,<br />

5 kat inceltilmiş sodyum bikarbonat ile diş minesini<br />

çizmeden, dişin doğal parlaklığını korunmasına<br />

yardımcı oluyor. Bu sebeple güvenle kullanılan diş<br />

macunu özellikle kahve, çay ve sigara tüketimine<br />

bağlı olarak oluşan diş üzerindeki lekeleri yok ederek,<br />

bembeyaz ve sağlıklı dişlere kavuşmaya yardımcı<br />

oluyor.<br />

Pierre Fabre Elgydium diş macunu serisinin en<br />

yeni ürünü ise “Elgydium Whitening Cool Lemon<br />

(Beyazlatıcı Ferah Limon Aromalı)” diş macunu.<br />

Doğal içerikli limon aromalı tadıyla alışılagelmiş nane<br />

aromalı diş macunundan farklılaşan diş macunu<br />

özellikle nane aromasını sevmeyen kişilere alternatif<br />

seçenek sağlıyor.<br />

Elgydium Whitening diş fırçaları<br />

Ağız ve diş sağlığı alanında ARGE çalışmalarına<br />

önem veren Pierre Fabre, Elgydium markası altında<br />

tüketicinin hizmetine sunduğu diş fırçalarıyla da dikkat<br />

çekiyor. Pierre Fabre patentli Tynex Dupont fırça<br />

kıllarına sahip beyazlatıcı özellikli Elgydium Whitening<br />

Diş fırçaları, fırça kılları üzerinde bulunan mikro mavi<br />

toplar sayesinde klasik diş fırçasına oranla 48% daha<br />

fazla parlatma ve beyazlatma sağlıyor. Klinik olarak<br />

kanıtlanmış olan ürün soft ve medium olarak iki farklı<br />

kıl yumuşaklığına sahip.<br />

Brand new series by<br />

Pierre Fabre “Elgydium”<br />

Pierre Fabre, the leading brand in France, which has been<br />

active for more than 65 years with its mission of “From Health<br />

to Beauty”, offers products specializing in oral and dental<br />

health as well as pharmaceutical and dermocosmetic products.<br />

Pierre Fabre’s market leader in France and Portugal, the<br />

“Elgydium” toothpaste series, is bracing with its distinctive<br />

features.<br />

Elgydium Anti-Plaque Toothpaste, which forms a protective<br />

shield against tooth plaque with its unique fluoride-free<br />

formula, helps prevent gum disease and tooth decay, the most<br />

important cause of tooth loss in adult individuals. The inclusion<br />

of chlorhexidine-containing products in daily oral care routines,<br />

which are recommended by dentists for patients who are<br />

particularly struggling with gum problems, helps to achieve<br />

results in treatment.<br />

The Elgydium Whitening Toothpaste helps to maintain the<br />

natural gloss of the tooth without scratching the tooth enamel<br />

with 5 times thinned sodium bicarbonate. Therefore, the<br />

toothpaste which is used safely helps to get white and healthy<br />

teeth by eliminating the stains on the teeth which are caused by<br />

the consumption of coffee, tea and cigarettes.<br />

Pierre Fabre Elgydium is the latest in a series of toothpaste<br />

products, “Elgydium Whitening Cool Lemon”. The toothpaste,<br />

which is different from the usual mint flavored toothpaste with<br />

its natural content lemon flavor, offers alternative options<br />

especially to those who do not like mint flavor.<br />

Elgydium Whitening toothbrushes<br />

Pierre Fabre, who attaches great importance to the work of<br />

research and development in the area of oral and dental health,<br />

also draws attention with his toothbrush which is offered to the<br />

consumer under the Elgydium brand. Pierre Fabre’s patented<br />

Tynex Dupont brush bristles feature a whitening Elgydium<br />

Whitening toothbrush that provides 48% more polishing and<br />

whitening than conventional toothbrushes thanks to the microblue<br />

balls on the brush bristles. The clinically proven product<br />

has two kinds of soft and medium hair.<br />

<strong>Pharma</strong> 59


Tuba Ünsal,<br />

yıllardır<br />

kullandığı ve<br />

cilt güzelliğinin<br />

destekçisi<br />

olduğunu<br />

söylediği<br />

Bepanthol’ün<br />

reklam yüzü oldu<br />

Tuba Ünsal<br />

played a role<br />

in the first<br />

Bepanthol<br />

advertisement<br />

filmed in Turkey<br />

Tuba Ünsal, yıllardır kullandığı<br />

ve cilt güzelliğinin destekçisi<br />

olduğunu söylediği<br />

Bepanthol’ün reklam yüzü<br />

oldu<br />

Tuba Ünsal has become the face<br />

of advertisements for Bepanthol,<br />

a product she has used for years<br />

and claims is the supporter of<br />

her beautiful skin<br />

Oyuncu ve model Tuba Ünsal, cilt bakımı ve<br />

doğallık denilince ilk akla gelen markalardan<br />

Bepanthol’ün reklam yüzü oldu. Her zaman<br />

genç, bakımlı ve doğal görünen cildinin en büyük<br />

destekçisi olduğunu söylediği Bepanthol’ün yeni<br />

reklam kampanyasında kendi hayatından örnekler<br />

paylaşıp iyi cilt bakımının sırlarını anlatacak. Tuba<br />

Ünsal’ın rol alacağı reklam filmi, Bepanthol için<br />

Türkiye’de çekilen ilk reklam filmi olma özelliğini<br />

taşıyor.<br />

Tuba Ünsal’ın; “Siz beni hep kamera karşısında<br />

görüyorsunuz ama…” diyerek anneliği ve<br />

profesyonel hayatı paralelinde yaşadığı anları<br />

anlattığı film 2 Mart <strong>2018</strong>’de yayına girdi.<br />

Reklam filminin çekimlerinin ardından<br />

düzenlenecek bir dizi etkinliğe katılacak olan<br />

Tuba Ünsal, Bepanthol ile birlikte iyi cilt bakımının<br />

sırlarını anlatacak.<br />

Actress and model Tuba Ünsal has become the face of<br />

advertisements for Bepanthol, one of the first brands<br />

that comes to mind when skin care and naturalness<br />

are mentioned. In the new advertisement campaign<br />

for Bepanthol, a product she credits with supporting<br />

her youthful and natural looking skin, she will shre<br />

examples from her own life to explain the secrets of<br />

good skin care. The advertisement film tha Tuba Ünsal<br />

will play a role in has the feature of being the first one<br />

that is filmed in Turkey.<br />

The film, in which Tuba Ünsal starts by saying “You<br />

have always seen me in front of cameras but…” and<br />

continues to talk about experiences in parallel to<br />

motherhood and professional life, began broadcasting<br />

on March 2, <strong>2018</strong>.<br />

Tuba Ünsal, who will be participating in a number of<br />

different events after the advertisement filming, will<br />

explain the secrets to good skin care with Bepanthol.<br />

60 <strong>Pharma</strong>


<strong>Pharma</strong> 61


NUXE Louvre Müzesi’ne<br />

ve “Protect the Bees”<br />

oluşumuna sponsor<br />

oluyor<br />

Natürel içerikli hassas yapısıyla bilinen ünlü<br />

Fransız dermokozmetik markası NUXE, arıları<br />

korumayı amaçlayan dünyanın en büyük<br />

sürdürülebilir projelerinden birine sponsor oluyor.<br />

Uzun süredir soyu tükenen hayvanları korumak<br />

için adımlar atan NUXE, Louvre Müzesi’nin<br />

arı koruma projesine sponsor olarak Louvre<br />

Müzesi’nin Paris’in kalbinde bulunan 23 hektarlık<br />

bahçesinde bir arı sığınağı inşa edecek. Pont des<br />

Arts köprüsüne kısa bir mesafede bulunan Jardin<br />

Raffet’nin kapıları bu proje kapsamında ilk kez<br />

açılacak.<br />

“Protect the Bees” oluşumuna sponsor oluyor.<br />

<strong>Mayıs</strong> <strong>2018</strong>’ den itibaren NUXE’ün de katkıları<br />

sayesinde 1,250 metrekarelik bir floral bir çayır<br />

ve 6 arı kovanı arıların polen toplaması için hazır<br />

bulundurulacak proje kapsamında bir de arı<br />

yetiştiricisi bulunuyor. Projenin ilk bal hasadının<br />

<strong>2018</strong> yazında gerçekleşmesi planlanıyor.<br />

The famous French pharmacy beauty brand, renowned for<br />

its ultra-sensorial natural-origin cosmetics, will be joining<br />

forces with the largest museum in the world to support a<br />

project reflecting their shared sustainable development<br />

concerns: protecting bees*.<br />

For several years, NUXE has been taking steps to protect<br />

this increasingly threatened species. Bees represent an<br />

essential link in maintaining biodiversity, thanks to their<br />

pollinating work, and their disappearance would have<br />

dramatic consequences for the environment. This concern<br />

is shared by the Louvre, whose 23 hectares of gardens<br />

provide a green haven in the heart of the French capital and<br />

a refuge for bees.<br />

Consequently, for the first time, the Louvre has opened the<br />

gates of the Jardin Raffet, just a short walk from the Pont<br />

des Arts bridge, to create, from May <strong>2018</strong> and with NUXE’s<br />

support, a floral meadow (1,250 square metres) and six<br />

beehives for pollen-gathering bees. A beekeeper will be<br />

assigned entirely to this project. The first honey harvest is<br />

due to take place in the summer of <strong>2018</strong>.<br />

NUXE Sponsors the<br />

Louvre and its Protect<br />

the Bees<br />

62 <strong>Pharma</strong>


Daha dolgun görünüm için<br />

Uzun ve dolgun görünüm için geliştirilen Sinoz Kaş ve Kirpik<br />

Serumu, yenilenen fırçası ile kadınların beğenisine sunuldu.<br />

Her gün kolayca uygulanan serum sayesinde uzunluğunu<br />

ve dolgunluğunu kaybeden kaş ve kirpikleri etkileyici bir<br />

görünüme kavuşturmak artık çok kolay. Miktarı 2<br />

katına çıkan Sinoz Kaş ve Kirpik Serumu, yeni 10<br />

ml şişesiyle daha uzun süre kullanımı da mümkün<br />

kılıyor.<br />

Zamanla meydana gelen kaş ve kirpik<br />

dökülmeleri veya seyrekleşmesi estetik<br />

açıdan kadınların güzelliğinde bütünlüğü<br />

etkileyebiliyor. Daha uzun kirpiklere ve<br />

dolgun kaşlara sahip olmak isteyen kadınlar<br />

için geliştirilen serumlar, maskara ya da<br />

takma kirpik kullanma zorunluluğunu da<br />

ortadan kaldırıyor.<br />

Dolgun kirpik ve kaş için…<br />

Yıllardır en çok kullanılan ve tüketici<br />

kalite ödülleri ile başarısını ispatlayan<br />

Sinoz Kaş ve Kirpik Serumu, artık<br />

yeni fırçası ve iki katına çıkan miktarı<br />

kadınların vazgeçilmezi olma<br />

yolunda ilerliyor. Dolgun kirpik ve<br />

kaşlara doğal yollarla sahip olmak<br />

için günde bir kez sıvı eyeliner<br />

gibi sürülen dermokozmetik<br />

harikası ürün, kıl köklerine<br />

etki ederek 3’lü etkisini<br />

gösteriyor. Sinoz Kaş ve<br />

Kirpik Serumu; içeriğindeki<br />

atkestanesi ekstresi, F ve<br />

B7 vitaminleri sayesinde<br />

kısa kirpikleri uzatırken<br />

cılız olanları güçlendirip<br />

kalınlaştırarak<br />

gürleşmesine yardımcı<br />

oluyor. Ürün aynı<br />

zamanda kaş<br />

küsmesi diye bilinen,<br />

kaşların istenenden<br />

ince ve şekilsiz alındığı<br />

durumları gidermek için de<br />

kullanılabiliyor.<br />

For a fuller look<br />

Sinoz Eyebrow and Eyelash Serum, developed<br />

for a fuller look has been presented with a<br />

renewed brush for the admiration<br />

of women. The serum<br />

that is easily<br />

applied each day<br />

makes it simple to<br />

achieve an impressive<br />

appearance with<br />

eyebrows and eyelashes<br />

that have lost their<br />

length and fullness. Now<br />

double the amount the<br />

new 10 ml bottle of Sinoz<br />

Eyebrow and Eyelash<br />

Serum is available for long<br />

use.<br />

The loss or thinning of<br />

eyebrows and eyelashes<br />

over time can affect aesthetic<br />

integrity for women. Serums<br />

developed for women who want<br />

longer eyelashes and fuller<br />

eyebrows eliminate the need to use<br />

mascara or artificial lashes.<br />

For Fuller eyebrows and eyelashes…<br />

Sinoz Eyebrow and Eyelash Serum a<br />

product that has been used for many<br />

years and proven itself with consumer<br />

awards, is quickly becoming a must have<br />

item for women with its new brush and<br />

double the amount. The amazing dermo<br />

cosmetic product that is applied once a day<br />

like a liquid eyeliner for fuller eyelashes<br />

and eyebrows has a triple effect on hair<br />

roots. The horse chestnut extract, F and B7<br />

vitamins in the ingredients of Sinoz Eyebrow<br />

and Eyelash Serum extend short eyelashes<br />

and strengthen weak lashes to make them<br />

thicker and fuller. The product is also useful for<br />

treating the condition known as vexed eyebrows<br />

where the brows become thin and shapeless.<br />

<strong>Pharma</strong> 63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!