Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
hotelrestaurantmagazine<br />
@Hitechdergisi<br />
hotelrestaurantmagazine<br />
Oteller kadın istihdamını<br />
artırırsa ne olur?<br />
Yönetimindeki kadın sayısıyla dikkat çeken ve aynı<br />
zamanda başkanı da bir kadın olan TÜROB, 8 Mart<br />
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ‘Kadınların Turizm<br />
Sektöründeki Rolü ve Turizmde Fırsat Eşitliği’ konulu<br />
bir panel gerçekleştirdi. Panelde konuşan Başkan<br />
Müberra Eresin, Türk turizminde kadın istihdam<br />
oranının yüzde 33 olduğunu belirterek, "Turizmdeki<br />
istihdamın en büyük bölümünü oluşturan konaklamada<br />
kadınların oranı yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde<br />
50’nin üzerine çıkarmak." dedi.<br />
Panele damga vuran bir açıklama da TÜROB Yönetim<br />
Kurulu Üyesi ve Dedeman <strong>Hotel</strong>s&Resorts Yönetim ve<br />
İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman’dan geldi. Kadın<br />
sayısı yüksek şirketlerin yolsuzluk oranının daha<br />
düşük olduğunu belirten Dedeman, gerçek anlamda<br />
kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmek için üst yönetim<br />
kademelerinde de eşitlik sağlanması gerektiğine vurgu<br />
yaparak, “Yönetim kurullarında kadın sayısı yüksek<br />
olan şirketlerin performanları ve etik itibarı daha<br />
yüksek, yolsuzluk oranları daha düşük. Kadın çalışan<br />
sayısının yüksek olması şirket kârlılıklarını olumlu<br />
yönde etkiliyor” şeklinde dikkat çekici açıklamalarda<br />
bulundu.<br />
Merakla okuyacağınızı umduğum haberin ayrıntılarına<br />
gündem bölümümüzden ulaşabilirsiniz.<br />
Mutluluk dağıtmayı ve en çok da ağırlamayı sevdiği<br />
için turizme aşık… Dokunduğu her alana değer<br />
katan, yenilikçi, vizyoner ve hümanist… Karaderili<br />
Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliğinin yanı sıra<br />
kadın istihdamına duyarlılığı ile de dikkat çeken Elvan<br />
Karaderili, üstlendiği sosyal sorumluluk projeleriyle<br />
pek çok insanın hayatına dokunmayı ilke edinmiş bir iş<br />
insanı. Pek çokları için ilham veren girişimci bir ruh, bir<br />
hayvan dostu ve çocuk hakları savunucusu. Deneyimli<br />
turizmci Elvan Karaderili ile turizme uzanan yolculuğu<br />
ile birlikte grubun pandemi sonrası büyüme stratejisini,<br />
turizmde yeni fırsatları ve sektördeki son gelişmeleri<br />
konuştuk.<br />
Lisedeyken en çok pilot olmak istedi. Uçmanın cazibesi<br />
kadar ülkenin o dönem ki askeri koşulları da pek bir<br />
heveslendirmişti onu. Kıbrıs Barış Harekatı yıllarıydı,<br />
dayı da askerdi zaten. Yaşı daha 6’yı bulmadan<br />
vatan savunmasına öykünmesi hep bu örneklerden<br />
sebepti Vakti geldiğinde beklemedi hiç, girdi hemen<br />
pilot sınavlarına. Ne var ki o bir renk körüydü…Tam<br />
da hayallerine uçacakken önce gözden kaybetti, çok<br />
geçmeden de gönülden…<br />
Okul deseniz, iktisat fakültesini kazandıysa da gitmedi.<br />
O dünya da pek bir uzak geliyordu çünkü. Aklında bir<br />
tek Ege Üniversitesi Su Altı Arkeolojisi bölümü vardı.<br />
Gelgelelim, 800 bin kişi içinde adını 6’ya yazdırmak<br />
ütopyadan başka bir şey değildi. Öyle de oldu zaten. Bir<br />
hayalinden daha uzaklaştı böylece…<br />
Peki bu hikaye nasıl oldu da profesyonel mutfaklara<br />
kadar uzandı? Bu sorunun yanıtını en renkli<br />
yemek kareleriyle şefin gözünden sayfalarımızdan<br />
bulabilirsiniz.<br />
Bu sayımızda yeme içme sektörüyle ilgili iki önemli<br />
araştırmayı da sizler için derledik.<br />
Metro Türkiye, pandemide değişen tüketici beklentilerini<br />
belirlemek amacıyla araştırma şirketi NielsenIQ ile<br />
birlikte 2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020<br />
Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini kapsayan beş fazda bir<br />
araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre,<br />
müşterilerin %66’sı restoranların dış mekânlarında<br />
yemek yemeyi tercih ediyor.<br />
Bir araştırma çalışması da sektörün istihdam<br />
beklentisine dair… Kısıtlamaların esnetilmesi ve yaz<br />
aylarının yaklaşmasıyla beraber yeme içme sektöründe<br />
hareketliliğin daha da artması bekleniyor. Adaylarla<br />
işvereni bir araya getiren uygulama www.24saatteis.<br />
com‘un gerçekleştirdiği ankete göre; katılımcıların yüzde<br />
69’u kafe ve restoranların açık kalması gerektiğini<br />
ve sektördeki istihdamı yeterli bulmadıklarını<br />
belirtiyor. Araştırmaların detaylarına gastro güncel<br />
sayfalarımızdan ulaşabilirsiniz.<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
K<br />
GENEL MÜDÜR<br />
(Sorumlu)<br />
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
Emir Ömer ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
0212 454 22 22<br />
TEKNIK MÜDÜR<br />
BILGI İŞLEM<br />
TOLGA ÇAKMAKLI<br />
tolga.cakmakli@img.com.tr<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
İMG WEB TEAM MAIL<br />
web@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />
ORHAN GENCELİ<br />
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TEZER ÖNER<br />
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />
İşletme Yatırım Danışmanı<br />
HÜSEYİN KURT<br />
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />
Başkanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />
www.ihlasmatbaacilik.com<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
İSTMAG<br />
Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22<br />
Faks: 0212 454 22 93<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler<br />
14<br />
26 28<br />
antre<br />
6 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
16 2020 istihdamının %56,2'si<br />
hizmet sektöründen<br />
17 Öner: Sezon gelir hoş gelir<br />
18 Konaklamada hedef, %50'nin<br />
üzerinde kadın istihdamı<br />
20 Çocuk dostu otel kriterlerini bu<br />
kongre belirleyecek<br />
21 Polatoğlu: Yeni Rehberlik<br />
Yasası son düzlükte<br />
22 Niziplioğlu’ndan Türkiye gelirini<br />
artıracak öneriler<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
24 Budak, pandeminin<br />
turizme bir yıllık faturasını<br />
açıkladı<br />
yeni yatırımlar<br />
26 Radisson Group,<br />
EMEA’da 30 yeni açılış<br />
gerçekleştirecek<br />
iş’te kadın<br />
28 Karaderili: Turizmin<br />
en çok ağırlamasını<br />
sevdim<br />
marka<br />
32 Aysan: Uğur Soğutma<br />
bu yıl üretim kapasitesini<br />
artırıyor<br />
34 Öztiryakiler Covid-19<br />
aşısına yerli üretim<br />
buzdolabı geliştirdi<br />
şefin gözünden<br />
36 Nev-i şahsına münhasır şef:<br />
Can Oba<br />
gastro etkinlik<br />
40 Gastro Show’da dondurmasıyla<br />
ünlü Maraş da var!<br />
gastro güncel<br />
42 İşte yeme-içme sektöründe<br />
istihdam beklentisi<br />
44 Üç lezzet kaşifi BMW’siyle<br />
Türkiye Gastronomi Yol<br />
Haritası’nı oluşturacak<br />
45 Demir: Konu karbon<br />
salınımı değil aslında<br />
46 Gastronomi sektörü temsilcileri<br />
KÇÖ'nün bitişini nasıl yorumladı?
54 36<br />
56<br />
47 Türk mutfağı Las Vegas<br />
Üniversitesi müfredatına<br />
girecek<br />
48 Müşterilerin %66’sı dış<br />
mekânda yemeyi tercih ediyor<br />
49 Meyve ve Sebze Yılı’nda<br />
uluslararası manifesto çağrısı<br />
50 Ünlü şef uyardı: Sözde<br />
gurmeler gastronomiyi<br />
yozlaştırıyor<br />
gastro aktüel<br />
52 Gastronomi sektöründen<br />
kısa haberler<br />
hijyen<br />
60 Nilco’dan restoran ve kafelere<br />
özel hijyen çözümleri<br />
dekorasyon<br />
58 Yenilenmenin tam zamanı<br />
hotel-tech<br />
62 Horeca teknoloji ve sistemleri<br />
ürünler<br />
64 Yeni ürünler<br />
yeni mekan<br />
56 İstanbul’un yeni Lübnanlısı:<br />
L’Beirut Lebanese<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
6<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
'Mavi kent' Mardin'e turist akışı<br />
Yeni kontrollü normalleşme ile birlikte koronavirüs risk haritasına göre mavi kategoride<br />
bulunan Mardin, turist almaya başladı. Turistlerin ilçeye gelmesi en çok esnaf ve<br />
otelcileri sevindirdi. Esnaf, tedbirlere uyulması için büyük bir hassasiyet göstermeye<br />
başladı. Son 2 haftalık normalleşme sürecinde turizmde canlanmanın yaşandığını<br />
kaydeden otel işletmecisi Ahmet Kaya, misafirleri hijyen koşullarına uyarak, maske ve<br />
mesafe kurallarıyla birlikte misafir ettiklerini söyledi. Kaya, "Özellikle maske, mesafe ve<br />
hijyen konusuna büyük önem gösteriyoruz. Hem çalışan hem de işletme olarak bunlara<br />
çok dikkat ediyoruz. Bu anlamda hastalığın seyrini de azaltmaya çalışıyoruz. Hastalığın<br />
başlangıcından son 2 hafta öncesine kadar turizmde gözle görülür bir azalma vardı. Vaka<br />
sayılarının azalmasıyla birlikte son 2 haftada turizmde bir hareketlilik başladı. Şehirde<br />
turist akını yaşanıyor. Bu durumun tüm Mardin'i olumlu şekilde etkiledi. Genel itibariyle<br />
yerli iç turist geliyor. Ama farklı ülkelerden gelen turistler de mevcut" dedi. (İHA)<br />
Swissôtel The Bosphorus<br />
30. yılını kutluyor<br />
FİBA Grubu’nun turizm yatırımı ve global Accor zincirinin en önemli otellerinden Swissôtel The<br />
Bosphorus, İstanbul, 30 yılını kutluyor. İstanbul'da mavi ile yeşilin buluştuğu noktada huzur dolu bir<br />
dinlenme fırsatı sağlayan otelin, aynı zamanda seçkin alışveriş ve gece hayatı duraklarına yakınlığı<br />
ile eşsiz bir şehir deneyimi sunduğuna da dikkat çeken Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Genel<br />
Müdürü Uğur Talayhan şunları ifade etti: “Misafirlerimize verdiğimiz değer, köklü yapımız, her<br />
dönemde gelişen yeniliklere uyum sağlama cabamız ve değişmeyen kalitemiz ile 1991 yılından<br />
beri sektöre yön vermeye devam ediyoruz. İstanbul’un kalbinde yer alan otelimizde dünyanın<br />
her bir köşesinden ağırladığımız konuklarımıza benzersiz anılar yaşatmaya çalışıyoruz. Covid-19<br />
ile mücadele kapsamında yeni normal koşullarında, tüm önemlerimizi alarak, Güvenli Turizm<br />
Sertifika’mızla misafirlerimize en yüksek kalitede servis vermeye devam ediyoruz. Tam 30 yıldır<br />
ülkemizde yerli, yabancı misafirleri ağırlamanın ve istihdam yaratmanın gururunu yaşıyoruz. ”<br />
Duayen turizmci Hüseyin<br />
Kurtoğulları USTA’yı neden yazdı?<br />
Turizm sektöründe ‘Usta’ lâkabıyla bilinen Plan Tours CEO'su Hüseyin Kurtoğulları, 55 yıllık<br />
iş hayatı deneyimlerini USTA “Turizme ve Türkiye Tanıtımına Adanmış Bir Ömür” kitabında<br />
topladı. Kitabın önsözünde yazma gerekçesi olarak, “Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkları<br />
sürece avcıların anlattıkları hikâyeleri dinlerler” açıklamasını yapan Kurtoğulları, iş yaşamı<br />
boyunca, karşılık beklemeksizin tanıdığı, tanımadığı insanlara yardımcı olmaktan hep keyif aldı.<br />
Hem iş hem de sivil toplum faaliyetleri boyunca çevresindekilere, doğru bildiklerini aktarmaya,<br />
öğretmeye gayret gösteren duayen turizmci kitabında, turizme kattıklarını, turizmin kendisine<br />
kattıklarını; ünlü ünsüz anılarını, kendine özgü bir mizahi kıvraklıkla, hikâye hikâye anlattı. Remzi<br />
Kitabevi, Kırmızı Kedi, Pandoranın yanı sıra tüm internet kitapçılarından satışa sunulan kitap,<br />
Ekin Grubu Yayınları’ndan çıktı.<br />
Sağlık turizmi örgütlendi:<br />
USTİS’in ilk başkanı kadın!<br />
Sağlık turizmi konusunda sektörün deneyimli ve önemli isimleri bir araya gelerek,<br />
Uluslararası Sağlık Turizmcileri İşverenler Sendikası (USTİS) adıyla örgütlendi.<br />
Sendika ilk genel kurulunu dün gerçekleştirdi. Beş kişiden oluşan yönetim kurulu<br />
kendi içinde görev dağılımı yaparak Aslı Tarcan’ı başkan olarak seçti. Başkan<br />
Vekilliği görevini ise Berkay Tulpar üstlendi. Genel Kurul’da konuşan Aslı Tarcan,<br />
“Sağlık turizmi konusunda Türkiye sayılı ülkeler arasına girmeyi başardı. Pandemi<br />
süreci bu duruma bir ara verdirmiş olsa da dünyanın neredeyse tüm ülkelerinden<br />
Türkiye’ye sağlık turizmi için akın akın insanlar gelmeye devam ediyor. Ülkemiz<br />
sağlık turizminde herkesin buluşma noktası oldu” dedi. Dünyadaki herkesin<br />
Türkiye’yi seçmesinin bir tesadüf olmadığını belirten Tarcan, “Yabancılar eskiden<br />
uygun fiyatlı olduğumuz için Türkiye’ye geliyorlardı, şimdi kaliteli hizmet verdiğimiz<br />
için geliyorlar. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bile, onlardan çok daha kaliteli<br />
işlere imza atıyoruz ve onlardan çok daha ucuza hizmet veriyoruz. Bu nedenledir<br />
ki; bir Alman diş yaptırmak için kendi ülkesini değil, Türkiye’yi tercih ediyor. Yine<br />
bir Amerikalı saç ektirmek için bizim ülkemize geliyor. Bir Hollandalı by-pass<br />
ameliyatı için yine Türkiye’ye geliyor” diye konuştu.
8<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Bentour, 'Şimdi İstanbul' için flaş<br />
transferini açıkladı<br />
Yönetici kadrosunda kadın istihdamına verdiği değerle öne çıkan İsviçre merkezli Türk tur operatörü<br />
Bentour Reisen'in flaş transferi, turizm sektörünün deneyimli ismi Sevda Yılgaz oldu. Istanbul<br />
Destinasyon Yönetmeni göreviyle Bentour Reisen’ın “Şimdi İstanbul” kampanyasının başına geçen<br />
Yılgaz, 1 Nisan'da başlayan kampanyayla ilgili şu bilgileri aktardı: “Yaklaşık iki aydır, titizlikle bu<br />
kampanyanın alt yapısını hazırlıyoruz. Türk Hava Yolları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Turizm<br />
Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ERKA Turizm, sektör birlikleri ile otel partnerlerimizin<br />
ve diğer turizm ürünlerinin temsilcilerinin samimi ve cazip yaklaşımları ile İstanbul kadar davetkâr,<br />
alışılmışın dışında güncellenmiş paketler hazırladık. Umuyoruz vakalar azalarak ortadan kalkar ve<br />
Türkiye’ye girişte 72 saat PCR Test mecburiyeti, 15 Nisan itibariyle son bulur ya da makul ücretle kısa<br />
zamanlı güvenli hızlı testler ile sonuç alınabilir. Birçok Avrupa şehrinde var olan uygulamayla test<br />
fiyatları uçak fiyatlarını aştığı gibi zaman konusu da ikna edici olmuyor. Bu engeller ortadan kalktığında<br />
kampanyayla Avrupa’dan 10 bin turisti getirmeyi planlıyoruz.”<br />
Bu yıl da ‘En İtibarlı<br />
Marka Ödülü’nün sahibi<br />
Divan Grubu, Marketing Türkiye dergisinin Akademetre işbirliğiyle bu yıl 7.sini<br />
gerçekleştirdiği “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde, beş<br />
yıldızlı otel sıralamasında ilk sırada yer aldı. İtibarını en çok artıran markaların ve<br />
paydaşlarının ödüllendirildiği programda Divan Grubu, 50’yi aşkın kategori arasından<br />
turizm sektöründe üst üste ikinci kez lider oldu. The ONE Awards Bütünleşik<br />
Pazarlama Ödülleri, toplam 12 ilde, 1.200 kişiyle gerçekleştirilen görüşmeler<br />
sonucunda, 50’yi aşkın sektörün yıl içinde itibarını en çok artıran marka¬ların ve bu<br />
başarıya ortak olan paydaşların ödüllendirildiği bir organizasyon. Divan Grubu Genel<br />
Müdürü Murat Tomruk, “2019’da olduğu gibi, hepimiz için büyük bir sınav niteliğinde<br />
geçen 2020 yılında da tüketici nezdinde en itibarlı marka olarak ödüllendirilmek<br />
hepimiz için büyük gurur kaynağı oldu. Bu vesile ile büyük bir özveri ile çalışan tüm<br />
Divan Ailesi fertlerini yürekten kutluyorum” şeklinde konuştu.<br />
Salgın sonrası için umut veren<br />
organizasyon<br />
İstanbul uzun zaman sonra ilk kez uluslararası bir spor organizasyonuyla moral buldu.<br />
12 Mart Salı günü WOW Convention Center’da başlayan ve 14 Mart Perşembe günü sona<br />
eren Karate 1 Premier League’in İstanbul etabına yaklaşık 80 ülkeden 650 katıldı. Pandemi<br />
koşullarına uygun olarak düzenlenen organizasyon seyircisiz olmasına karşın hem şehre<br />
hem turizmcilere pandemi sonrası için umut verdi. Turizmciler de hem tüm mekanlarıyla<br />
hem de titizlikle uyguladıkları pandemi tedbirleriyle spor ve kongre turizmi etkinliklerine<br />
hazır olduklarını ortaya koydu. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Türkiye Otelciler<br />
Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, “Sektörümüz üzerindeki moral etkisi çok fazla<br />
oldu. Pandemi nedeniyle tüm dünyada MICE sektörü olarak adlandırılan toplantı, teşvik<br />
gezileri, kongre, sergi organizsasyonları tamamen durdu. Spor turizmi de bu kapsamda.<br />
Bu tip organizasyonlar, MICE’da dünya genelinde yeniden çıkış başladığında yeni işlerin<br />
alınmasında Türkiye’ye avantaj sağlayacaktır” dedi.<br />
Titanic Mardan Palace’a<br />
yeni genel müdür<br />
Titanic Mardan Palace’ın genel müdürlüğü görevine otelcilik sektörünün<br />
deneyimli isimlerinden Yüksel Gürhan getirildi. Akdeniz Üniversitesi Turizm<br />
İşletme Bölümü mezunu Yüksel Gürhan kariyeri boyunca önde gelen resort<br />
otel markalarında genel müdürlük görevlerinde bulundu. Evli ve 1 çocuk<br />
babası Gürhan, Titanic Mardan Palace’ın <strong>2021</strong> yaz sezonu hazırlıkları ile<br />
göreve hızlı bir başlangıç yaptı. Titanic Mardan Palace, pandemi sürecinin<br />
etkilerini inovatif projeler ile en güçlü şekilde aşarak sevenleri ile buluşmaya<br />
hazırlanıyor.
10<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Oda fiyatlarında hızlı dalgalanmalar yaşanacak<br />
Pandemi nedeniyle 2020 yılı tatil mevsimi yasaklarla ve kısıtlamalarla geçti. Çoğu kişi müstakil<br />
villaları tercih ederken, çoğu aileler de tatil planlarını iptal etti. <strong>2021</strong> turizm sezonuyla ilgili<br />
önemli değerlendirmelerde bulunan <strong>Hotel</strong>Forex CEO’su Melih Baş, çoğu ülkenin sınırlarının<br />
kapalı olduğunu ve <strong>2021</strong> tatil dönemi için iç turizmde talep patlaması beklediklerini belirterek,<br />
“Kitle Turizmi, Bireysel Turizm ve şimdi de Dinamik turizm adı verilen yeni bir çağ başlandı.<br />
Bu yeni dönemde dinamik turizminde, oda fiyatlarında hızlı dalgalanmalar yaşayacağız.<br />
Belirsizlik olduğundan son dakika tatilciler de artacaktır. Yeni normalleşmede turizmin<br />
elementleri ve normları iyi analiz etmek gerekiyor. İlk başta otelcilerin nasıl düşündüklerini,<br />
nasıl hareket ettiklerini ve nelere ihtiyaç duyduklarını iyi anlamak gerekiyor. Burada daha<br />
dijitale yatkın bir kitle olacağından dolayısıyla çoğu alımlar online kanallardan yapılacak. Bu<br />
yüzden gelecek turizm yatırımları dijital platformlar öncelikli olacaktır.” dedi.<br />
Hilton Grubu otellerinde<br />
üst düzey atamalar<br />
Hilton Grubu’nun bünyesinde bulunan beş oteli kapsayan atamalar gerçekleşti.<br />
Yeni görev değişikliklerine göre; Conrad İstanbul Bosphorus ve Hilton İstanbul<br />
Bosphorus otellerinin İş Geliştirme Direktörü Ferah Yağan, Şubat <strong>2021</strong><br />
itibariyle Susona Bodrum, LXR <strong>Hotel</strong>s & Resort, DoubleTree by Hilton Bodrum<br />
Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista otellerinin<br />
de İş Geliştirme Direktörü olarak atandı. 2020’den bu yana Conrad İstanbul<br />
Bosphorus ve Hilton İstanbul Bosphorus otellerinde Pazarlama ve İletişim<br />
Müdürü görevini üstelenen Merve Seçkin, <strong>2021</strong> yılının Mart ayı itibariyle Susona<br />
Bodrum, LXR <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Conrad İstanbul Bosphorus, Hilton İstanbul<br />
Bosphorus, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by<br />
Hilton Bodrum Marina Vista otellerinin Pazarlama ve İletişim Direktörlüğü’ne<br />
terfi etti. 2019’dan bu yana Hilton İstanbul Bosphorus’un Gelirler Direktörü<br />
görevini üstlenen Çiğdem Yıldırım ise, <strong>2021</strong> Mart ayı itibariyle Susona Bodrum,<br />
LXR <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Conrad İstanbul Bosphorus, Hilton İstanbul Bosphorus,<br />
DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum<br />
Marina Vista otellerinin Gelirler Direktörlüğüne getirildi.<br />
Mavi bayraklı plajlar arttı<br />
Ajans Press’in, Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden elde<br />
ettiği bilgilere göre, ülkemizde yıllara göre mavi bayrak sayıları<br />
belli oldu. Böylelikle 2020 itibarıyla Türkiye’nin 486 adet mavi<br />
bayraklı plajı olduğu kaydedilirken, 2019 yılında bu sayının 463<br />
olduğu saptandı. Geçmiş yıllara bakıldığında ise 2015 yılında<br />
436, 2010 yılında 314, 2005 yılında ise 174 adet olarak gözlendi.<br />
Uluslararası mavi bayrakları plajlar incelendiğinde ise en<br />
yüksek mavi bayraklı plaj sayısı 590 ile İspanya’da yer alırken,<br />
ikinci sıraya 497 ile Yunanistan yerleşti. Türkiye ise 486 ile<br />
üçüncü sıradaki yerini korudu.<br />
İnciraltı dünyaya açılıyor<br />
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sağlık turizmi odaklı planlamada son aşamaya gelmesi<br />
ile harekete geçen İnciraltı Gelişim Derneği (İNGEDER), dünyadaki sağlık turizmi<br />
yatırımcılarına davet mektubu göndererek; mücevher İnciraltı'na yatırım çağrısı yaptı.<br />
Yurt dışında bulunan sağlık turizminde öncü 11 ülkenin büyükelçiliklerine mektup<br />
göndererek, İzmir'in ve İnciraltı’nın yatırım değerini anlattıklarını, ülkelerinde bulunan<br />
sağlık turizmi yatırımcıların iletişim bilgilerini istediklerini belirten İnciraltı Gelişim<br />
Derneği (İNGEDER) Başkanı Tayfun Karabulut, “Elçiliklerimizden bilgisi gelen 289<br />
yabancı sağlık turizmi yatırımcısına İngilizce, Almanca ve Fransızca 'yatırıma davet<br />
mektubu' gönderdik. Mektubumuzda, ülkemizin ve şehrimizin tarihten bugüne olan<br />
güzelliklerini, yabancı yatırımcılara gösterilen değeri, İzmirlilerin sıcakkanlılığını<br />
anlatarak, onları iki kez EXPO’ya aday olan mücevher İnciraltı'na yatırım yapmaya<br />
çağırdık.” dedi. İzmir’in tarihi, doğası ve kültürel mirası ile dünyada eşi benzeri olmayan<br />
güzelliklere sahip olduğunu dile getiren Karabulut, hedeflerinini, el ele vererek<br />
İnciraltı’nın planlanması ile İzmir'e 10 milyar dolar yabancı yatırım çekmek olduğunun<br />
altını çizdi.
12<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
250 otelle İngilizlere Türkiye<br />
tatili sunacak<br />
İngiliz havayolu şirketi Easyjet’in 2019 yılının sonunda hayata geçirdiği tatil markası<br />
Easyjet Holidays, bu yaz Dalaman, Antalya, İzmir ve Bodrum'daki 250'den fazla otelle<br />
İngilizlere Türkiye tatili sunacak. Easyjet Holidays CEO'su Garry Wilson, talebin artması<br />
ile Türkiye'deki varlıklarını ve tatil portföylerini genişletmeye odaklanacaklarını söyledi.<br />
İngiliz turistlerin Türkiye’ye olan ilgisini değerlendiren Easyjet Holidays CEO'su Garry<br />
Wilson, müşterilerinin yaklaşık dörtte üçünün bu yıl bir seyahat planladığını belirterek,<br />
“Birleşik Krallık'taki tüketicilerin %65'inin <strong>2021</strong>'de aktif olarak seyahat etmek istediğini<br />
biliyoruz. Bu nedenle, salgının zorluklarını ve geçen yıl sürekli değişen seyahat<br />
kısıtlamalarına rağmen, bu yazın Easyjet ve Easyjet Holidays’in başarılı olacağına dair<br />
iyimseriz. Tatil için bastırılmış talep olduğunu biliyoruz. Sadece iki hafta önce, İngiltere<br />
Başbakanı'nın uluslararası seyahatlere yeniden başlama niyetini açıklaması sonrasında<br />
Birleşik Krallık'ta rezervasyonlarda% 630'luk bir artış gördük. Aşılamanın ve testlerin<br />
seyahatin kilidini yeniden açmanın anahtarı olduğunu biliyoruz. Tünelin sonunda bir ışık<br />
var” dedi.<br />
Erciyes A.Ş Türkiye’de hizmet<br />
ihracatı yapan ilk şirket<br />
Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Erciyes Dağı’na yapılan yatırımları işletmek<br />
üzere ilk defa bir dağ yönetim modeli olarak kurulan Kayseri Erciyes A.Ş, yurt içi ve<br />
yurt dışındaki bazı kayak merkezlerine de danışmanlık vererek kış turizmi sektöründe<br />
Türkiye’de hizmet ihracatı yapan ilk ve tek kuruluş olarak kayıtlara geçti. Kurumsal<br />
yönetim anlayışıyla ülkemiz kış turizminde marka haline gelen Erciyes A.Ş. Azerbaycan’ın<br />
Nahçivan bölgesinde kurulan Ağbulak Kayak Merkezi’nde 360 derece kayak merkezi<br />
idaresi mantığıyla mekanik tesislerin işletilmesi, pistlerin hazırlanması, suni kar<br />
üretilmesinin yanında güvenlik ve eğitim ile ilgili süreçleri de yürütüyor. Geçtiğimiz 2020<br />
kışından bu yana kısmı olarak hizmet veren Ağbulak Kayak Merkezi Meclis Başkanı Vasif<br />
Talibov’un katılımları ile düzenlenen törenle faaliyetlerine resmen başladı.<br />
Masalsı düğünler<br />
Yüzyılı aşkın süredir tüm dünyada özel davetler ve masalsı düğünlere ev sahipliği<br />
yapan Fairmont, İstanbul’da da geleneği sürdürüyor. Güvenli Turizm Sertifikası<br />
ve Accor ALLSAFE programı çerçevesinde en yoğun hijyen, standartlarını ve<br />
sosyal mesafe protokollerini titizlikle hayata geçiren Fairmont Quasar Istanbul’da<br />
güvenli ve unutulmaz bir düğün yeni evlenecek çiftleri bekliyor. Beş yıldızlı otelin<br />
sunduğu farklı mekân seçenekleri, eşsiz menü alternatifleri ve kişisel hizmetler<br />
ile unutulmaz bir deneyime dönüşüyor. Palissandro mermerleri ve kandillerle<br />
bezeli duvarları, ihtişamlı sedef kapılarıyla Luna Balo Salonu nikah ve düğün<br />
yemekleri için cazip bir seçenek sunarken, yerden tavana kadar camlarla doğrudan<br />
bahçeye açılan fuayesi de düğün öncesi kokteylleri için ideal bir alan. Yaz aylarında<br />
düzenlenecek nikah davetlerinde ise, otelin beşinci katındaki Ukiyo, sonsuzluk<br />
havuzu ile davetlilerinizi büyülemeye hazır.<br />
TAV’ın iki havalimanı<br />
Avrupa’nın zirvesinde<br />
TAV Havalimanları’nın işlettiği Zagreb ve Üsküp havalimanları ACI World tarafından<br />
yolcu değerlendirmelerine göre kendi kategorilerinde Avrupa’nın en iyi havalimanları<br />
seçildi. Üsküp Havalimanı aynı zamanda en iyi hijyen uygulamaları alanında da<br />
ödüllendirildi. TAV Havalimanları Havalimanları Grup Başkanı (COO) Kürşad Koçak<br />
“TAV olarak bugün sekiz ülkede 15 havalimanı işletiyoruz. Servis şirketlerimiz bizim<br />
portföyümüz dışında 18 ülkede yer alan 75 havalimanında daha hizmet veriyor.<br />
Pandemi döneminde yolcularımıza güvenli bir seyahat deneyimi sunmak üzere tüm<br />
süreçlerimizi hızlı bir şekilde uluslararası alanda belirlenen bilimsel kriterlere göre<br />
adapte ediyoruz. Bu amaçla, yolcu ihtiyaçları ve beklentilerini yakından takip ederek<br />
inovatif çözümler üretiyoruz. Tüm havalimanlarımızda artırılmış hijyen ve fiziksel<br />
teması en aza indiren uygulamalarla birlikte yolcu konforunu en üst düzeyde tutmak<br />
üzere çalışıyoruz. Sahip olduğumuz insan kaynağı, bilgi birikimi ve teknolojiyle,<br />
havalimanı işletmeciliğinde dünyanın her yerinde tercih edilen bir marka haline<br />
geldik” dedi.
14<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Bodrum Cruise Port,<br />
Viking Sea gemisini ağırladı<br />
Muğla'nın Bodrum ilçesine yanaşan sezonun ilk yolcu gemisi, Viking Sea, mürettebat değişikliği ve<br />
erzak alımı için Bodrum Cruise Port’a uğrak yaptı. Pandemi ile birlikte seferlerine ara veren gemi,<br />
yeniden operasyona hazırlanmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinden gelen 120 kişilik mürettebatını<br />
Bodrum Cruise Port’dan gemiye kabul etti. Bodrum Cruise Port Genel Müdürü Haluk Hızlan; “Viking<br />
Sea seferi 2020 yılında COVID-19 nedeniyle etkilenen kruvaziyer sektörü yeniden canlanmaya<br />
başlayacağının bir göstergesi. Bugün Hudut ve Sahil Genel Müdürlüğü yetkilileri, Bodrum liman<br />
başkanlığı, Bodrum deniz polisi ve Bodrum Gümrük Müdürlüğü ile işbirliği içinde gerekli bütün<br />
önemleri aldık. Başarılı geçen operasyon aynı zamanda ilerdeki seferler için de önemli bir referans<br />
olacak. Türkiye’nin stratejik konumu, gelişmiş hava ulaşım ağı ve vize uygulamalarında sağladığı<br />
kolaylıkları ile önümüzdeki dönemde başta Bodrum olmak üzere diğer Türk limanlarında da teknik<br />
seferlerin gerçekleşeceğini öngörüyoruz” dedi.<br />
Ayrıcalıklı tatilin yeni adresi<br />
NG <strong>Hotel</strong>s zinciri, kurulduğu günden bugüne misafirlerine sunduğu benzersiz hizmet ve<br />
ayrıcalıkları NG Phaselis Bay ile Akdeniz'e taşıyor. Antalya, Göynük'te “See, Feel, Love”<br />
(Tanı, Hisset, Sev) sloganıyla kapılarını açmaya hazırlanan NG Phaselis Bay, kişiye özel<br />
hizmetleri, özel konaklama alternatifleri, yeni nesil oda tasarımları, doğası, pencereleri<br />
Akdeniz'in muhteşem denizine açılan özel süitleri ve villalarıyla misafirlerine eşsiz<br />
bir tatil deneyimi sunacak. Benzersiz bir “lifestyle resort” oteli olarak tasarlanan NG<br />
Phaselis Bay, Aliva Spa ile enerjisini dengelemek, ruhunu tazelemek ve tatiline huzur<br />
katmak isteyenlere de çok özel hizmetler sunuyor. 3250 metrekarelik alanda dünyaca<br />
ünlü masaj ve terapi tekniklerini deneyimli kadrosuyla misafirleriyle buluşturacak olan<br />
NG Phaselis Bay Aliva Spa, Spa süitleri, VIP alanı, kapalı havuzu, Türk hamamı, kese<br />
odası, saunası, buhar odası, kar çeşmesi, şok ve macera duşları, masaj ve cilt bakımı<br />
bakım odaları, dinlenme alanları ile günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak isteyen<br />
misafirlerine tatil sürecinde yenilenmek için birçok seçenek sunuyor.<br />
Tatile gelen turist,<br />
Türkiye’de “ev”leniyor<br />
Turizm sektörü yeni normal dönem için hazırlıklarını tamamlarken, döviz fiyatlarındaki<br />
rekabetçi kur politikası, tatile gelen turistlerin ilgisini çekti. Antalya, Bodrum, Çeşme gibi<br />
turizm destinasyonlarının yanı sıra İstanbul ve İzmir’i gören turistler, hem yatırım hem de<br />
yaşamak için bu kentlerde ev almaya başladı. Gayrimenkul Pazarlama Uzmanı Dr. Ali Gökçiler,<br />
turizm sezonunun başlamasıyla birlikte talebin artacağını belirterek, “Biz pandemide bile<br />
Türkiye’nin ne kadar güçlü bir ülke olduğunu, dünyanın dört bir yanından ülkemizi yaşamak için<br />
tercih eden ülke insanlarıyla gördük. Şimdi turizm sezonu açılıyor. Ülkemize gelen turistlerin<br />
çok büyük bir kısmının ülkemizde yaşamak istediğini görüyoruz. Ruslar yüzde 76,5, Almanların<br />
ise yüzde 64’ü tatil amaçlı gelmek için ülkemizden yatırım yapıyor. Ortalama gayrimenkul<br />
yatırımına ayırdıkları bütçe ise ortalama 1 milyon TL’den başlıyor. Burada yaşadıkları süre<br />
içerisinde de ekonomiye sağladıkları katkıyla da ciddi bir döviz getirisi sağlıyorlar” dedi.<br />
Turizme ve ihracata aşı talebi<br />
Turizm sezonuna başlamasına sayılı günler kala başta turizmciler ile ihracat yapan<br />
iş insanları olmak üzere turizm, sanayi ve hizmet sektörü çalışanlarına aşılamada<br />
öncelik tanınması gerektiğini belirten Başkan Ali Bahar, “İhracat yapan iş insanları,<br />
sanayicilerimiz, ülkemizi ve şehrimizi tanıtan turizmcilerimiz aşı olamadıkları<br />
için gidip şirketlerini, tesislerini, ürünlerini, kentlerini ve ülkelerini yurt dışında<br />
tanıtamıyor, temsil edemiyorlar. Bu durum <strong>2021</strong> yılı için hayal ettiğimiz iyi ve güzel<br />
şeylerin önünde bir engeldir. Sanayicilerimiz, yurt dışına çıkıp oradaki fırsatları<br />
ülkemize kazandırmak için çantaları hazır bir şekilde beklemektedir. Bu potansiyelin<br />
önünde durmamız ülkemiz adına ihracat kaybına neden olacaktır. İhracat yapan<br />
firmalarımızın temsili için aşılama kartını lehimize olacak şekilde kullanmalıyız. Bu<br />
sebeple turizmcilerimize, başta sanayiciler olmak üzere ihracat yapan iş insanlarımıza<br />
aşılamada öncelik tanınmasını, hemen ardından da turizm, sanayi ve hizmet sektörü<br />
çalışanlarının aşılanmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
natural<br />
Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />
için üstün koruma sağlayan<br />
Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />
misafirleriniz daima güvende.<br />
hygieneconcept<br />
protection
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
TÜİK AÇIKLADI<br />
2020 istihdamının %56,2'sini hizmet<br />
sektörü oluşturdu<br />
TÜİK rakamlarına göre, 2020’de işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,5 puanlık azalış ile<br />
yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşti.<br />
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılı<br />
İş Gücü İstatistikleri'ni açıkladı. Buna<br />
göre, 2020 yılında, istihdam edilenlerin<br />
yüzde 17,6'sı tarım, yüzde 20,5'i sanayi,<br />
yüzde 5,7'si inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet<br />
sektöründe yer aldı.<br />
İstihdam oranı yüzde 42,8 oldu<br />
İstihdam edilenlerin sayısı 2020 yılında<br />
bir önceki yıla göre 1 milyon 268 bin kişi<br />
azalarak 26 milyon 812 bin kişi, istihdam<br />
oranı ise 2,9 puanlık azalış ile yüzde 42,8<br />
oldu.<br />
İstihdam edilenlerin yüzde 56,2'si<br />
hizmet sektöründen<br />
2020 yılında, istihdam edilenlerin yüzde<br />
17,6'sı tarım, yüzde 20,5'i sanayi, yüzde 5,7'si<br />
inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet sektöründe<br />
yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında<br />
sanayi sektörünün istihdam edilenler<br />
içindeki payı 0,7 puan, inşaat sektörünün<br />
payı 0,2 puan artarken, tarım sektörünün<br />
payı 0,6 puan, hizmet sektörünün payı 0,3<br />
puan azaldı. 2020 yılında 4 milyon 716 bin<br />
kişi tarım sektöründe, 5 milyon 497 bin<br />
kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 538 bin<br />
kişi inşaat sektöründe, 15 milyon 60 bin<br />
kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir<br />
önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam<br />
edilenlerin sayısı tarım sektöründe 381 bin,<br />
sanayi sektöründe 64 bin, inşaat sektöründe<br />
12 bin, hizmet sektöründe 812 bin kişi azaldı.<br />
İşgücüne katılma oranı yüzde 49,3<br />
İşgücü 2020 yılında bir önceki yıla göre<br />
1 milyon 676 bin kişi azalarak 30 milyon<br />
873 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise<br />
3,7 puanlık azalış ile yüzde 49,3 olarak<br />
gerçekleşti.<br />
15-64 yaş grubunda işsizlik oranı<br />
yüzde 13,4<br />
15-64 yaş grubunda işsizlik oranı bir<br />
önceki yıla göre 0,6 puan azalışla yüzde<br />
13,4, tarım dışı işsizlik oranı ise 0,7 puanlık<br />
azalışla yüzde 15,4 oldu. Bu yaş grubunda<br />
istihdam oranı 2,8 puanlık azalışla yüzde<br />
47,5, işgücüne katılma oranı ise 3,6 puanlık<br />
azalışla yüzde 54,9 oldu.<br />
Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde<br />
25,3<br />
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta<br />
işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,1 puan<br />
azalarak yüzde 25,3, istihdam oranı ise<br />
3,9 puan azalarak yüzde 29,2 oldu. Aynı<br />
dönemde işgücüne katılma oranı 5,3 puanlık<br />
azalışla yüzde 39,1 seviyesinde gerçekleşti.<br />
Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı<br />
ise bir önceki yıla göre 2,3 puanlık artışla<br />
yüzde 28,3 seviyesinde gerçekleşti.<br />
İşsizlik oranı en yüksek iller;<br />
Mardin, Batman, Şırnak, Siirt<br />
İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 33,5 ile<br />
TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken,<br />
işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 6,6 ile<br />
TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.<br />
En yüksek istihdam oranları<br />
Tekirdağ, Edirne, Kırklareli’de<br />
En yüksek istihdam oranı yüzde 50,9 ile TR21<br />
(Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde<br />
gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise<br />
yüzde 26,0 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak,<br />
Siirt) Bölgesi'nde oldu.<br />
İşgücüne katılma oranı en yüksek<br />
iller; Tekirdağ, Edirne, Kırklareli<br />
En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde<br />
55,9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli)<br />
Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük işgücüne<br />
katılma oranı ise yüzde 38,4 ile TRC2<br />
(Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi'nde oldu.
gündem / makale<br />
17<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />
Tezer Öner<br />
Sezon gelir hoş gelir…<br />
Evet hanımlar beyler sezon kapıya<br />
dayandı… Durumlar nedir? Ben huniyi<br />
takacağım az kaldı. Şöyle bir olana bitene<br />
bakalım zira ortalık karışık…<br />
İngilizleri kaybettik gibi, bu sene ABD,<br />
Maldivler, İsrail ve Malta tercih ediliyor.<br />
Avrupa Birliği keza bizim aşıyı tanımıyor.<br />
Dolayısıyla gitmeyin demezler ama<br />
gidene 14 gün karantina uygulayıp<br />
pösteki saydırırlar. Ruslar geldi.<br />
Antalya’da bir bayram havası… Ruslar<br />
bizim gibi tehlikenin üzerine giden<br />
cinsten. Yatçıları ufukta gören sahilde<br />
SOS ateşleri yakıyor sanki… Kapadokya,<br />
Ukrayna’dan direkt uçuşlar için zaten 15<br />
gün önce halay çekiyordu. Ama öyle deli<br />
dehşet kafileler falan duymadım henüz.<br />
Esas bizim başka sorunlarımız var.<br />
Turizm sektöründe yabancı çalışan sayısı<br />
önce sınırsız olacak diye bir söylenti çıktı.<br />
Şimdi ise yapılan açıklamalara bakınca<br />
yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkmış deniyor.<br />
Yani sayı iki katına çıkacak. Ülkede<br />
bol miktarda ucuz iş gücü Suriyeli,<br />
Afrikalı, Afgan ve Türki göçmenlerden<br />
sağlanacak. Bizim yetişmiş, pırıl pırıl<br />
gençlerimiz işsiz kalacak. Bu pek şık<br />
olmadı bence.<br />
Zaten restoranlar günah keçisi yapılıp<br />
Corona’nın tüm cefası üzerlerine<br />
yüklendi. TÜRSAB üyeleri transfer<br />
hakkını tam kaybediyorlardı ki, direkten<br />
dönerek son dakikada işi kurtardılar.<br />
İyi de bu kadar işsiz kalmış, intihar<br />
seviyesine gelmiş sektör çalışanlarından<br />
daha ne istenir ki? Zaten son zamanlarda<br />
tüm inşaat şirketleri bilumum Arap<br />
veya benzeri satış temsilcileri ile<br />
kadrolarını doldurdular ve gene bizim<br />
pırıl pırıl yetişmiş satıcı ve pazarlamacı<br />
gençlerimiz işsiz kaldı. Bu yanlış oluyor<br />
derken bir de baktık ki turizm sektörüne<br />
de benzer serbesti geliyor. Bu hiç iyi<br />
olmadı…<br />
Yabancı ve ucuz personel işlerinizi<br />
artırmaz beyler! Oteli sattıran; hizmeti,<br />
yeri, olanakları ve Türkiye’de olmasıdır.<br />
Sadece otelde müşteri ilişkileri<br />
konusunda belki bir iki personel olması<br />
mantıklı olabilir ama ucuz iş gücü<br />
maksatlı alımlar aksine bizim servis ve<br />
hizmet kalitemizi düşürerek bambaşka<br />
sorunlara sebep olacaktır.<br />
Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması bitti!<br />
Bu 500 bin kişinin yararlandığı ve az<br />
buçuk cebine harçlık koyduğu durumun<br />
sona ermesi demek. Bir de yabancı<br />
çalışan sayısının artırılmasıyla birleşince<br />
sektörde çok ciddi çalışan kıyımı<br />
yaşanması kaçınılmaz olacak. Bunun<br />
bu ülkenin oy veren öz vatandaşlarının<br />
hoşuna gideceğini hiç sanmıyorum.<br />
Ayrıca Turizm Bakanlığı’nın yetkilerinin<br />
artırılması ilk anda kulağa hoş gelmekle<br />
birlikte özellikle yapılaşma, işletme<br />
izinleri, sıhhi izinler veya zabıta kontrolü<br />
olması gereken işletmelerin ve izinlerin<br />
de bakanlığa verilmesi akla birçok<br />
soru işaretini de beraberinde getiriyor.<br />
Bakanlık ufak tefek, büyük küçük<br />
birçok yer ve işletmeye nasıl yetişecek<br />
bilmiyorum. Alt yapı kısmı bir yana bu<br />
konuda yetişmiş memur eksikliği de<br />
hissedilecek. Bu gayri nizami işletme<br />
ve çiğnenecek kuralların da artması<br />
anlamına gelecek. En azından ilk<br />
zamanlarda bu sıkıntının yaşanması<br />
kaçınılmaz. Yerel idareler bu anlamda<br />
bakanlığın işini çok hafifletiyordu.<br />
Bu arada çok ciddi iflaslar ve el<br />
değiştirmeler de başladı. Sektörden<br />
çıkanlar ve ucuza mal kapatıp sektörde<br />
büyüyenler bir yana, yabancı istilasına<br />
uğramış durumdayız. Elimizde ne var<br />
ne yok üç beş kuruşa satılıyor. Çünkü<br />
bıkan, ümidini kaybeden veya cesaretini<br />
yitiren herkes kaçmaya çalışıyor. Peki<br />
bu dönemi böyle atlattık diyelim. 5-10<br />
sene sonra ne yapacağız? Bizim için kısa<br />
vadeli çözümler gerekli, evet… Ancak<br />
orta ve uzun vadeli projeksiyonlarımızın<br />
da olması gerekli. Stratejimizin<br />
olmadığını hissetmekle beraber bu<br />
konuda kimseden ses çıkmadığını<br />
görmek de ayrıca içimi karartıyor.<br />
Tek bulduğumuz çözümün ruhsat ve<br />
yatırım izinlerinin bakanlığa verilmesi,<br />
cezaların artması ve uygulanması<br />
yönünde kararlılık ile yabancı çalışan<br />
sayısı olmamalıydı. Ben meclis ve<br />
bakanlık iradesinde çok daha yapıcı<br />
ve kökten çözümler çıkacağına Sayın<br />
Bakanımızın da bir turizmci olması<br />
sebebiyle hala inanıyorum.<br />
Yoksa ben bir huni aldım kafama uygun…<br />
Herkese kolaylıklar dilerim…
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
KONAKLAMA SEKTÖRÜNDE HEDEF<br />
%50'nin üzerinde kadın istihdamı<br />
TÜROB’un düzenlediği panelde konuşan Başkan Müberra Eresin, Türk turizminde kadın istihdam<br />
oranının yüzde 33 olduğunu belirterek, "Turizmdeki istihdamın en büyük bölümünü oluşturan<br />
konaklamada kadınların oranı yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarmak." dedi.<br />
Yönetimindeki kadın sayısıyla dikkat<br />
çeken ve aynı zamanda başkanı<br />
da bir kadın olan Türkiye Otelciler<br />
Birliği (TÜROB), 8 Mart Dünya Kadınlar<br />
Günü dolayısıyla ‘Kadınların Turizm<br />
Sektöründeki Rolü ve Turizmde Fırsat<br />
Eşitliği’ konulu bir panel gerçekleştirdi.<br />
Özkan Yavuz: "2023’e<br />
kadar hedefimiz yüzde 41’i<br />
yakalayabilmek"<br />
Panelin açılışında konuşan T.C.<br />
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı<br />
Özgül Özkan Yavuz, ülkemizin iddialı<br />
kalkınma hedeflerine ulaşabilmesinin<br />
kadınlarımızın ekonomik ve toplumsal<br />
hayat içinde daha fazla yer alması ile<br />
doğrudan ilişkili olduğunu belirterek,<br />
“Türkiye’de kadınların işgücüne katılım<br />
oranı son yıllarda artarak yüzde 34’e<br />
ulaştı. 2023’e kadar hedefimiz yüzde 41’i<br />
yakalayabilmek. Bu amaçla devletimizin<br />
tüm kademelerinde çok sayıda çalışma<br />
devam ediyor” dedi. Yavuz, turizmin<br />
kadınlara hem işveren hem de çalışan<br />
olarak diğer sektörlere göre çok daha<br />
fazla fırsat sunduğunu kaydetti.<br />
Eresin: "Esnek çalışma ile yüzde 20<br />
artar"<br />
Handan Boyce Danışmanlık Kurucusu<br />
ve MPI Türkiye Kurucu Başkanı<br />
Handan Boyce’un moderatörlüğünde<br />
gerçekleşen panelde konuşan TÜROB<br />
Başkanı Müberra Eresin ise, kadınların<br />
dünyada turizmdeki işgücünün yüzde<br />
54'ünü oluşturduğuna işaret etti.<br />
Eresin, şunları söyledi: “Türkiye’de<br />
turizmde bu oran yüzde 33. Turizmdeki<br />
istihdamın en büyük bölümünü<br />
oluşturan konaklamada kadınların oranı<br />
yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde<br />
50’nin üzerine çıkarmak. Konaklama<br />
sektöründe kadınlar yönetim<br />
pozisyonlarının yüzde 40'ından azını,<br />
genel yönetim rollerinin yüzde 20'sinden<br />
azını ve yönetim kurulu pozisyonlarının<br />
yüzde 8'inden daha azını elinde<br />
tutuyorlar. Kadın istihdamı yüksek<br />
olmasına rağmen, istihdam alanları<br />
çoğunlukla alt kademelerde. Dahası,<br />
kadınların ortalama ücreti erkeklerden<br />
daha düşük. Ulusal düzeyde, cinsiyete<br />
duyarlı ve eşitlikçi politikalar etkin<br />
bir şekilde uygulandıklarında, turizm<br />
sektöründe kadınların ekonomik<br />
güçlenmesi dolayısıyla sektörel<br />
güçlenme sağlanacaktır.”<br />
Eresin, esnek çalışma sistemiyle ilgili<br />
gereken yasal düzenlemelerin yapılması<br />
halinde sektördeki kadın istihdamının<br />
yüzde 20 artacağını vurguladı. Eresin,<br />
31 Mart itibariyle sona erecek olan<br />
kısa çalışma ödeneğine de değinerek,<br />
bu uygulamanın turizmde uzatılması<br />
gerektiğini, uzatılmaması durumunda<br />
en fazla zararı kadın çalışanların görme<br />
riskinin yüksek olduğuna işaret etti.<br />
Güral: "Kadınların yapamayacağı<br />
bir iş yok"<br />
TÜROB Başkan Yardımcısı ve NG<br />
<strong>Hotel</strong>s Yönetim Kurulu Başkanı Hediye<br />
Güral Gür de paneldeki konuşmasında,<br />
“Kadınların yapamayacağı bir iş<br />
yok. Yeter ki istesinler ve kadınlara<br />
fırsat tanınsın” dedi. Gür, grup<br />
bünyesindeki NG Dekor ve NG Lojistik<br />
fabrikalarında örnek bir çalışmaya<br />
imza attıklarına, bu fabrikaların teknik<br />
personelden yönetime, muhasebeden<br />
forklift operatörüne 287 kişilik tüm<br />
personelinin kadınlardan oluştuğuna<br />
dikkat çekti. Turizmde erkek egemen<br />
alanların bulunduğunu belirten Gür,<br />
“Bu alanlarda kadınlar neden daha az,<br />
bunu irdelememiz lazım” dedi.<br />
Dedeman: "Kadın sayısı yüksek<br />
şirketlerin yolsuzluk oranı daha<br />
düşük"<br />
TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve<br />
Dedeman <strong>Hotel</strong>s&Resorts Yönetim ve<br />
İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman da<br />
gerçek anlamda kadın-erkek eşitliğini<br />
sağlayabilmek için üst yönetim<br />
kademelerinde de eşitlik sağlanması<br />
gerektiğini vurgulayarak, “Yönetim<br />
kurullarında kadın sayısı yüksek olan<br />
şirketlerin performansları ve etik itibarı<br />
daha yüksek, yolsuzluk oranları daha<br />
düşük. Kadın çalışan sayısının yüksek<br />
olması şirket kârlılıklarını olumlu<br />
yönde etkiliyor” dedi.
20<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Çocuk dostu otel kriterlerini<br />
bu kongre belirleyecek<br />
3. Uluslararası Aile, Gençlik ve Çocuk Dostu Turizm İşletmeciliği Kongresi’nde “Çocuk Dostu<br />
Turizm İşletmesi” kriterleri belirlenecek, uygun donanıma sahip işletmelerin özel bir işaret ile<br />
ödüllendirilme çalışmaları ele alınacak.<br />
Pandemide dünya turizmi büyük<br />
bir darbe alsa da çocuklar başta<br />
olmak üzere her yaş grubundan<br />
insan rahatça tatil yapabileceği<br />
günleri iple çekiyor. Son yıllarda<br />
tur operatörlerine ve konaklama<br />
işletmelerine “aile oteli” ve “çocuk dostu<br />
otel” talepleri artıyor. Bu taleplerin<br />
gelecekteki trendi belirleyeceğini<br />
öngören Beykoz Üniversitesi, 3.<br />
Uluslararası Aile, Gençlik ve Çocuk<br />
Dostu Turizm İşletmeciliği Kongresi’ni<br />
23-25 Haziran <strong>2021</strong> tarihlerinde<br />
düzenlemek için hazırlık yapıyor. 2018<br />
ve 2019 yıllarında Sivas Cumhuriyet<br />
Üniversitesi Turizm Fakültesi<br />
tarafından düzenlenen kongre, 2020<br />
yılında pandemi koşulları sebebiyle<br />
gerçekleştirilememişti. “Çocuk Dostu<br />
Turizm Kongresi” olarak da anılan<br />
kongrenin bu yılki ana teması, “Aile,<br />
Gençlik ve Çocuk Dostu Turizm ve<br />
İşletmecilik” olarak belirlendi.<br />
Kriterler belirlenecek<br />
Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim<br />
Bilimleri Fakültesi bünyesinde<br />
online olarak gerçekleştirilecek<br />
kongrede, “Çocuk Dostu Turizm<br />
İşletmesi” kriterlerinin belirlenmesi<br />
ve bu kriterlere uygun donanıma<br />
sahip işletmelerin özel bir işaret ile<br />
ödüllendirilme çalışmaları da ele<br />
alınacak. Uluslararası akademisyenlerin<br />
de katılımıyla İngilizce olarak<br />
gerçekleştirilecek Çocuk Dostu<br />
Turizm Kongresi’nde dünya barışının<br />
temellerini oluşturacak, güvenilir bir<br />
turizm anlayışının güçlendirilmesine<br />
katkı sağlamak hedefleniyor. Turizmde<br />
aile güvenliğinin sağlanması, gençlerin<br />
korunması ve çocuğa yönelik şiddet<br />
ve sömürünün önlenmesi konusunda<br />
farkındalık oluşturulması; aile ve<br />
çocuk kavramlarının ticari istismarının<br />
engellenmesi ve bilimsel çalışmaların<br />
önünün açılması da amaçlanıyor.<br />
Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.<br />
Mehmet Durman’ın Onursal Başkanı<br />
olduğu Kongrenin Başkanlığını ise<br />
Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.<br />
Dr. Halit Suavi Ahıpaşaoğlu yapacak.<br />
Uluslararası isimler yer alacak<br />
3. Uluslararası Aile, Gençlik ve<br />
Çocuk Dostu Turizm İşletmeciliği<br />
Kongresi’ne başta akademisyenler<br />
olmak üzere, turizm, işletme ve<br />
ekonomi alanlarındaki teorisyen<br />
önderleri ve uygulamacıları katılacak.<br />
Kongrenin açılış konuşmaları; Prof. Dr.<br />
Tamara Rátz, Prof. Dr. Bodil Stilling<br />
Blichfeldt, Prof. Dr. Heike Schänzel,<br />
Prof. Dr. Babak Taheri ve Doç. Dr.<br />
Muhammet Kesgin tarafından yapılacak.<br />
Konuşmaların konuları; “Çocukların<br />
Tatil Yerleri ile İlgili Algıları”, “Aile<br />
Tatilleri: Etkin Tüketici Tatil Tasarımı”,<br />
“Çocuk Dostu Tatiller; Aile ile<br />
Geçirilen Zamanın Miktarı ve Niteliği”,<br />
“Sürdürülebilirlik, Üretkenlik ve Yeni<br />
Mutlu/Mutsuz Turizm” ve “Covid-19<br />
zamanında Aile-Turizmi ile Sosyal<br />
İletişimi ve Etkileşim ve Birliktelik”<br />
olarak belirlendi. Ayrıca; ‘yönetim<br />
ve organizasyon, stratejik yönetim,<br />
pazarlama, çocuk dostu otellerde<br />
beslenme, turizm sektöründe gençler<br />
ile iletişim, aile turizmi, insan hakları<br />
ve turizm’ gibi birbiri ile ilişki pek çok<br />
başlık kongrede ele alınacak. Bu sayede<br />
kongrenin alanı biraz daha genişleyerek,<br />
aile ve gençlik turizmi konularına farklı<br />
disiplinlerden de katkı sağlanacak.<br />
Kongrede sunulan tebliğlerden bazıları,<br />
tebliğ sahibi akademisyenlerin istekleri<br />
ve hakemlerin uygun bulması halinde,<br />
ULAKBİM TR dizin alan endeksi veri<br />
tabanında taranan hakemli Beykoz<br />
Akademi Dergisi’nin özel sayısında da<br />
yayınlanabilecek.
gündem / makale<br />
21<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
Yeni Rehberlik Yasası son düzlükte: Taraflar<br />
hangi iki konuda anlaşamıyor?<br />
,<br />
Cem<br />
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Polatoglu<br />
Yeni Turist Rehberliği Yasası’nda son düzlüğe<br />
girildi. Sayın Bakan “revize edilmesi gereken<br />
maddeleri” yaklaşık 4-5 ay önce tarafların<br />
önüne koydu. Dedi ki; “Bu konularda birlikte<br />
çalışın. Uzlaştıklarınızı kelimesi kelimesine<br />
kanunlaştırırım. Ancak uzlaşamadıklarınız<br />
olursa, onlara biz karar vermek zorunda<br />
kalırız.”<br />
Malum, bu konudaki ilk TUREB – TURSAPNET<br />
ZOOM toplantısında Başkan Suat Tural bizlerle<br />
alay ederek aylarca görüşmeleri kilitlemişti. Bu<br />
gidişle yasa tamamen Bakanlığın inisiyatifinde<br />
çıkacaktı. Ancak, uzlaşmacı tavrıyla IRO<br />
Başkanı Sedat Bornovalı iki kez Sayın Bakanla,<br />
iki kez de bizlerle yapılan görüşmelere<br />
dahil oldu. Bu şekilde 20’nin üzeri maddede<br />
mutabakata varabildik. 4-5 madde ise, başta<br />
uzlaşıldı görünse de Suat Başkanın keskin U<br />
dönüşleri ile askıda kaldı.<br />
“Hakaretlerden anladık”<br />
Sayın Bakan; ilk başta toplantıları kamuoyuna<br />
kapalı olarak gerçekleştirdi. Taslak kanun<br />
maddeleri TÜRSAB, TURSAPNET, TUREB ve<br />
son dönemde İRO’ya danışılarak düzenlendi.<br />
Ve Sayın Bakan, 8 Şubat’tan itibaren üyelerin<br />
görüşlerini almak üzere paylaşıma izni erdi.<br />
TURSAPNET olarak bizler 20 Şubat’a kadar<br />
bekleyip uzlaşma gerektiren metinleri,<br />
üyelerimizi bilgilendirmek ve görüşlerini<br />
almak üzere herkese açık olan platformlarda<br />
paylaştık.<br />
Yazımda açıkça ve koskoca puntolarla bu<br />
maddelerin, bakanlığın hazırladığı bir taslak<br />
olduğunu belirttim. Buna rağmen taslağı “Cem<br />
Polatoğlu yazdı” zanneden, okumayan! veya<br />
okuduğu halde anlamayan (cahil denilince<br />
kızıyorlar) rehberler tarafından galiz küfür<br />
yağmuru başladı. İşte o zaman TUREB’in<br />
üyeleriyle hiçbir şey paylaşmadığını anladık.<br />
Neyse, olan oldu. Bu vesileyle birbirimizi<br />
tanımış olduk. Konumuza dönersek; Nedir<br />
anlaşmazlığın devam ettiği iki önemli konu;<br />
Türkçe Rehberlik:<br />
Türkiye’de, Türklere yapılan Türkçe turlarda<br />
özellikle dört senelik Rehberlik Okulu mezunu<br />
rehberlerin çalışabilmesini talep ediyoruz.<br />
Onların, yabancı dil bilmemesi, bizler ve<br />
müşterilerimiz açısından bir engel teşkil<br />
etmemektedir. Elbette, Türkçe Rehberliği bizim<br />
istememiz ve faal rehberlerin istememesi<br />
son derece doğaldır. Bizler uzlaşamadık. Bu<br />
durumda nihai kararı verecek olan merci<br />
Bakanlıktır. Ancak, Türklere, Türkiye’de<br />
Türkçe Rehberlik yapanların mutlaka yabancı<br />
dil bilmesinin istenmesinin argümanları<br />
bize göre enteresan. Örneğin, 1890’da<br />
Abdülhamit döneminde "Ecnebi Seyyahlara<br />
Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında<br />
Kararname-1890” örnek gösteriliyor. Başında<br />
koskoca “ECNEBİ SEYYAHLAR” yazmasına<br />
rağmen, başkan “bak işte kanun” diyor. Acaba<br />
o dönemde şimdiki gibi yoğun yerli turist olsa,<br />
yerli seyyahlara da yabancı dil şartı istenir<br />
miydi?<br />
Aynı başkanın “Türkçe Rehberlik yasalaşırsa<br />
yabancı dil bilen rehber kalmayacak” söylemine<br />
(cahiller dışında) kendisi de inanıyor mu acaba?<br />
Ne yani, bizim İtalyanlarla el-kol tarzanca mı<br />
anlaşacağız?<br />
Rehberlerin Pazarlama ve Kaçak<br />
Acentacılık Girişimleri:<br />
Rehberler istiyor ki; tur satabilsinler. Tabii,<br />
neden olmasın. Bir ofis tutarlar, alırlar TÜRSAB<br />
belgesini, teminatlarını verir, yurt içi-yurt<br />
dışı pazarlamalarını yaparlar. Müşterilerini<br />
getirirler. Aidatlarını, vergilerini de ödeyip tur<br />
yaparlar. Ben dahil 800 civarı rehber-acenteci<br />
var bu şekilde yapan.<br />
Ama, rehberlerin yakını, arkadaşı her kim<br />
olursa olsun acente dışı tur yapmaları doğru<br />
değil. Bakın, çok sık rastlanan bir örnek<br />
veriyorum; Acente 1001 emek ve masrafla yurt<br />
dışından tur getiriyor. Şehir turunu rehbere<br />
veriyor. O rehber gruba “ben size daha ucuza<br />
bir Boğaz turu, gece turu yapayım” diyerek<br />
müşteriyi alıyor! Yakalanırsa “akrabamdı,<br />
arkadaşımdı” diyor. Oturup turisti karakolda<br />
sorguya çekecek halimiz yok! Çok gerekliyse,<br />
her rehberin tanıdık onlarca acentesi var.<br />
Rica etsin. Biz, tanıdık acenteler 1 kuruş<br />
kar almadan memnuniyetle paydaşlarımıza<br />
yardımcı oluruz. Aksi takdirde bu işin sonu<br />
gelmez. Müşteriye korsan taksici gibi “Size<br />
ucuza tur yapıyorum, ama sorarlarsa aman<br />
beni daha önceden tanıyorsunuz” dedirtir,<br />
felaket olur. Bunu özellikle “Long Weekend-<br />
Istanbul” turlarımızda yaşıyoruz. (Yemin<br />
edebilirim ama ispat edemem). Neden bu<br />
konuda ısrarlılar anlaşılmaz. İçimizdeki 3-5<br />
kötü için neden tüm rehberlik müessesesi<br />
töhmet altında kalsın?<br />
Bu nedenle rehberler tarafından açılan satış<br />
amaçlı web siteleri, forumlar, aplikasyonlara<br />
da izin verilmemelidir. Bu arada, rehberlerin<br />
lehine olabilecek birçok madde TUREB<br />
tarafından değil, bizler tarafından taslağa<br />
eklenmiştir.<br />
“Alan Rehberliğine şiddetle<br />
karşıyız”<br />
Örneğin; Tüm rehberlerimize tur süresince<br />
müşterilerimiz gibi kaza ve sağlık sigortası<br />
yaptırılması.<br />
SGK’sı olmayan rehberlerin, çalıştıkları günler<br />
için seyahat acentesince SGK primlerinin<br />
ödenmesi.<br />
Kanun taslağında yer alan “Sadece Ören<br />
Yeri, Şehir Turu ve Müzelerde Rehber Alma<br />
Zorunluluğunun” yabancı gruplar için değil,<br />
sadece yerli turistler için geçerli olmasını.<br />
Sanat Tarihi, Arkeoloji mezunlarına rehberlik<br />
kurslarında kolaylık sağlanması şartının<br />
“ancak eksik olan derslerin ve gezilerin<br />
tamamlamasıyla mümkün olmalıdır”<br />
maddesinin eklenmesi.<br />
“Eylemsiz Rehberlerin 5 senede bir dil ve bilgi<br />
denetimi yapılacaktır” maddesinin rehberlerin<br />
iç sorunu olduğunu biz ekledik.<br />
“Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununun<br />
66/5 kanun maddesine göre Rehberlerin tabi<br />
oldukları iş kolu; ebe, sünnetçi, arzuhalciler,<br />
sağlık memurları ile aynı katagoridedir. Bu<br />
konum, sigortalılık ve vergi durumu yeniden<br />
revize edilerek düzeltilmelidir” dedik.<br />
Not: Bu arada acenteler olarak, Alan<br />
Rehberliğine şiddetle karşıyız ve bunun<br />
mücadelesini biz veya arzu edilirse birlikte<br />
vereceğiz.
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Ömer Niziplioğlu’ndan<br />
Türkiye gelirini artıracak öneriler…<br />
Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için<br />
Türkiye’nin her bölgesinin, her ilinin,<br />
ilçesinin potansiyellerini tespit etmeli,<br />
planlamalı ve bir program oluşturarak<br />
bunları hayata geçirmeliyiz” diyen Ulusal<br />
İktisadi Düşünce Kuruluşu (ULİKAD) Başkanı<br />
Ömer Niziplioğlu, Türkiye’nin gelirini<br />
artıracak 10 öneride bulundu:<br />
“Akdeniz turizm havzasıyken biz<br />
sadece Antalya’dan yararlanıyoruz”<br />
Ülkemiz dini geçişlerin aynı zamanda<br />
da tarih, kültürler beşiğidir. Bunun<br />
yanında deniz, dağ, doğa için mükemmel<br />
durumdadır. Turizmde dünya birincisi<br />
olabilme imkânı vardır. Akdeniz turizm<br />
havzasıyken biz sadece Antalya ilimizden<br />
yararlanıyoruz. Oysa Hatay, Mersin ve<br />
Adana’da da aynı potansiyel vardır. Buralar<br />
da turizm bölgesi ilan edilirse Antalya gibi<br />
işsizlik biter, ekonomik olarak kalkınma<br />
sağlanır. Aynı şekilde Avrupa’da birçok<br />
ülke kayak turizmiyle geçimini sağlarken,<br />
özellikle Avusturya ülke ekonomisinin yüzde<br />
60’ını turizm ve kayaktan karşılıyorken,<br />
bizim dağlarımız da kayak turizmi istenilen<br />
düzeyde değildir. Bunun nedeni, dağlarımızı<br />
planlayıp kayak turizmine açmamamızdır.<br />
Yine aynı şekilde doğa harikası yaylalarımızı<br />
da turizm planlaması yapılmadığından<br />
bu şekilde atılı olarak kalıyor. İsviçre’nin<br />
Alpleri örnek alınmalıdır. Kültür şehirleri<br />
olan Mardin ve Şanlıurfa’yı da turizme<br />
kazandırmalıyız.<br />
“Tarımda en büyük sorunumuz<br />
parçalanmış toprak meselesidir”<br />
Ülkemiz tarım ülkesi olarak bilinse de çiftçi<br />
başına düşen toprak alanı 4 dekardır. Bu<br />
kadar parçalanmış tarım arazisiyle kârlı<br />
tarım yapmak mümkün değildir. En büyük<br />
sorunumuz parçalanmış toprak meselesidir.<br />
Bunları birleştirerek daha verimli ve daha<br />
az maliyetli üretimin yollarını bulmalıyız,<br />
bireysel üretimle uluslararası ihracat<br />
düşünülemez. Ayrıca tarım borsaları<br />
kurularak üreticinin eline hak ettiği para<br />
geçmesi sağlanmalıdır çiftçilerin gelir<br />
düzeyi yükseldikçe tarıma olan ilgi ve<br />
yatırım da artacaktır. Hollanda’da çiftçiler<br />
bağlı bulunduğu kurumdan toprağın türüne<br />
,ülke ve ihracat ihtiyacına göre ekim izni<br />
verilir. Ülkemizde ne yazık ki herkes kendi<br />
bilgisi ve öngörüsüyle hareket etmektedir.<br />
Tüm çiftçilerimiz bir platformda üreteceği<br />
ürünü deklare etmeli, böylelikle çoğu<br />
zaman yetersiz bazen de ihtiyaç fazlası<br />
üretim yapılmasının, mağduriyetlerin önüne<br />
geçilmesi sağlanmalıdır.<br />
Tarımı ülkemizin ihtiyaçlarının karşılanması<br />
yeterli olarak görülüyor, oysa ülkemizi<br />
ayağa kaldıracak olan ihracattır. Bunun için<br />
stratejiler geliştirilmeliyiz. Örnek olarak<br />
Fransa’daki üzüm bağlarının alanı 850 bin<br />
hektarken ülkemizde 650 bin hektardır. Ekili<br />
asma alanlarımız bu kadar yakınken, Fransa<br />
üzümden şarap yaparak sadece şarap<br />
ihracatından 12 milyar Euro kazanırken,<br />
biz üzüm ihracatından 150 milyon dolar<br />
kazanç elde edebiliyoruz. Eğer biz de üzümü<br />
şarap veya kuru üzüm yapabilseydik şu an<br />
Fransa’ya yakın gelirimiz olurdu. Aynı şekilde<br />
zeytini, zeytinyağı olarak satabilseydik veya<br />
kayısıyı kuru kayısı olarak Çin gibi kalabalık<br />
ülkelere pazarlayabilseydik durum daha<br />
farklı olabilirdi.<br />
Aynı şeyler sebzelerde de geçerli.<br />
Gelişmiş ülkeler çalışanın maliyeti<br />
düşürmek için soyulmuş donuk ürünler<br />
alıyor. Neredeyse her sofrada patates<br />
bulunuyor. Avrupa, Ortadoğu, Rusya<br />
veya dünyanın donmuş patates ihtiyacı<br />
göz önünde bulundurulduğunda nasıl<br />
bir pazardan bahsettiğimiz daha net<br />
anlaşılır. Aynı şekilde ürettiğimiz ürünü<br />
paketleyip dondurulmuş veya kurutulmuş<br />
hale getiremezsek yaş sebze ve meyveci<br />
olarak bu kadar gelirde kalırız. Bu yolla<br />
senelik 20-30 milyar dolar kazancı organize<br />
olamadığımız için kaçırıyoruz. Konya<br />
kadar alanı olan Hollanda’nın senelik 150<br />
milyar dolar tarımdan geliri olduğunu<br />
unutmamak gerekir. Başta Avrupa’nın süt<br />
ve süt ürünlerini büyük bölümünü kendi<br />
karşılayabiliyorken, süt ve süt ürünleri<br />
olarak Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin baş<br />
tedarikçisi olmalıyız. Tüm tarımı planlamalı,<br />
üretimden önce ve sonrasını bilgilendirmeli,<br />
borsalardan ürünler alınmalı, sağlıklı<br />
depolanmalı, paketlenmeli ve uluslararası<br />
pazarda profesyonel pazarlanmanın yolu<br />
bulunmalıdır. Ham haliyle satışın ülkemize<br />
kazancı yok kadar azdır.<br />
“Türkiye deniz taşımacılığında<br />
liderliğe oynamalıdır”<br />
Dünyanın en ucuz taşımacılığı deniz<br />
taşımacılığı olduğu düşünüldüğünde<br />
ülkemiz bu alanda liderliğe oynamalıdır. 3<br />
tarafı denizlerle çevrili, 3 kıtanın ortasında<br />
Ortadoğu, Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar’ın<br />
deniz taşımacılığını biz üstlenmeliyiz.<br />
Bu konumumuzda daha başka bir ülke<br />
olmadığı bilmeliyiz. Karadeniz kıyıları<br />
denizi soğuk ve dalgalı olduğu için turizme<br />
çok uygun değildir. Buradaki denizi<br />
tersaneler bölgesi ilan edip, her ile irili<br />
ufaklı tersane izinleri çıkarıp, yatırımcılara<br />
sunmalıyız. Böylelikle şu an atıl durumdaki<br />
Karadeniz sahili uluslararası gemi üretimi<br />
yapan bölge durumuna ulaşacaktır. Ülke<br />
ekonomisine katkı sağlayacak binlerce<br />
insana iş sağlayacaktır. Dünyanın en<br />
büyük gemilerinin yapıldığı 3 tersane<br />
yapılsa yaklaşık 3 milyar dolarlık ekonomi<br />
oluşturulmuş olur.<br />
“Denizlerimizden yeterince<br />
yararlanabiliyor muyuz?”<br />
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin<br />
denizlerinden yeterince yararlanabiliyor<br />
muyuz? Norveç’in sadece somon<br />
balığından senelik 6 milyar dolar geliri<br />
var. Marmara ve Karadeniz’de balık ve<br />
deniz ürünleri yetiştirmek için ruhsatlar<br />
düzenlenmeli. Midye, kalamar, karides<br />
ve balık türlerinin birçoğunu üretmeli,<br />
ihtiyacımızı karşılamalı ve ihracat yapmayız.<br />
Denizlerin ekonomik getirisi olduğunu<br />
hatırlamalıyız, çok yetersiz ruhsat<br />
verilmesine rağmen levrek ve çupra da<br />
dünya rekorunu kırıyorken, daha çok çeşit<br />
ve yasal izinle denizlerimizden daha çok<br />
fayda sağlamalıyız. Denizleri, deniz ürünleri<br />
yetiştirme tarlası gibi düşündüğümüzde ne<br />
kadar avantajlı olduğumuzu daha net anlarız.<br />
Gerekli deniz ürünleri yetiştirme ruhsatları<br />
düzenlendiğinde şu an 1 milyar dolar olan<br />
ihracatımızı 4-5 milyar dolara çıkarabiliriz.<br />
“İstanbul’a Hollywood tarzında<br />
çekim platformu yapılmalı”<br />
Türk dizilerinin dünyada satış rekorları<br />
kırdığını biliyoruz. Bunun en büyük nedeni,<br />
oyuncu maliyetinin düşük olması. Bunu<br />
göz önünde bulundurarak İstanbul’a<br />
Hollywood tarzında film, dizi ve program<br />
çekim platformu yapılmalı, bu sayede hem<br />
çekimlerin maliyeti düşürülmeli hem de<br />
istihdam sağlanmalıdır. Ayrıca özellikle<br />
Avrupa’da maliyetli çekimlerin burada<br />
çekilmesi sağlanmalı. Birçok Ortadoğu ve<br />
Afrika ülkelerinin yetersizliklerinden dolayı<br />
çekemediği çekimleri de ülkemize çekme<br />
imkânı sağlanmalıdır. Hollywood’un senelik<br />
100 milyar dolar geliri olduğunu göz önünde<br />
bulundurulduğunda şu an 500 milyon olan<br />
dizi satışımız 3 milyar dolara rahatlıkla<br />
çıkarabiliriz. Çünkü çekimler için dekor,<br />
teknik eleman ve oyuncuya sahibiz.
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Budak, pandeminin turizme bir yıllık<br />
faturasını açıkladı<br />
Pandeminin turizme bir yıllık faturasını açıklayan Çetin Osman Budak, salgında yabancı turist<br />
kaybının yüzde 78 olduğunu belirtti. Turizm çalışanlarının yüzde 20’sinin işsiz kaldığını açıklayan<br />
Budak, iktidara seslenerek ‘Bir an önce turizm için bir kriz masası kurulmalıdır”<br />
çağrısında bulundu.<br />
Pandemiyle geçen bir yılın turizme<br />
etkilerini değerlendiren CHP<br />
Antalya Milletvekili Çetin Osman<br />
Budak, “Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />
tarafından açıklanan Şubat ayı verileriyle<br />
birlikte salgının ortaya koyduğu bir<br />
yıllık tahribat gün yüzüne çıktı. 2019<br />
Mart -2020 Şubat arasında Türkiye’ye<br />
gelen yabancı turist sayısı 45 milyon<br />
369 bin iken, pandemiyle geçirilen bir<br />
yıllık dönemde yabancı turist sayısı 10<br />
milyon 261 bine geriledi. Türkiye’nin<br />
turist kaybı yüzde 78 ile ortalama turist<br />
kaybı yüzde 70 olan Avrupa’nın üzerinde<br />
seyretti. Sıkıntıları tespit edip çözmekle<br />
yükümlü Bakanlık, sorunları halının<br />
altına süpürüyor. Önlem alınmazsa<br />
turizm sektörünü <strong>2021</strong>’de de zor günler<br />
bekliyor” dedi.<br />
Pandemi başladığından beri iktidarı<br />
sektöre yönelik özel önlemler almaya<br />
davet ettiklerini hatırlatan Budak şöyle<br />
konuştu:<br />
“Her 5 turizm çalışanından 1’i bu<br />
süreçte işinden oldu”<br />
“İşten çıkarma sözde yasaklandı, ancak<br />
turizm sektörünün istihdamındaki<br />
dramatik düşüş önlenemedi. TÜİK<br />
rakamlarına göre, geçen sene 1 milyon<br />
701 bin kişi olan turizm sektöründeki<br />
çalışan sayısı, 2020 yılında 1 milyon<br />
377 bine geriledi. Sektörün sadece bir<br />
senede yaşadığı istihdam kaybı 324 bin.<br />
Her 5 turizm çalışanından 1’i bu süreçte<br />
işinden oldu, kuru ekmeğe muhtaç<br />
kaldı. Bu insanları ne gördüler ne de<br />
seslerini duydular. Turizm çalışanlarını<br />
<strong>2021</strong>’de mağdur etmemek için aldıkları<br />
tek bir önlem yok.<br />
Antalya’nın turist kaybı yüzde 80<br />
Pandeminin bir yılında Antalya’nın<br />
yaşadığı kayıp ise yüzde 80 ile Türkiye<br />
ortalamasının üzerinde. Pandemisiz<br />
geçen bir yılda 15 milyon yabancı turist<br />
gelen kentimize, pandemiyle geçen bir<br />
yılda 3 milyon yabancı turist gelebilmiş.<br />
Türkiye turizminin Antalya’dan bağımsız<br />
düşünülemeyeceğini söylemekten<br />
dilimizde tüy bitti. Son açıklanan vaka<br />
verileri ile Antalya’da çok yüksek riskli<br />
iller arasına katıldı. Bu şartlarda Nisan<br />
ayında sezonu nasıl açacaksınız?<br />
Böyle giderse açılan oteller de sinek<br />
avlayacak. Turiste hizmet veren esnaf<br />
zaten bitmiş durumda. Turizmdeki kriz<br />
devam ederse, Antalya ekonomisi bunu<br />
taşıyamaz.”<br />
“İktidar bir an önce kriz masası<br />
oluşturmalıdır”<br />
İktidarın bir an önce harekete geçerek<br />
turizm için bir kriz masası kurması<br />
gerektiğini belirten Budak, <strong>2021</strong> yılında<br />
turizm sektörünü rahatlatmak adına<br />
alınacak önlemleri şöyle sıraladı:<br />
* Turizm sektörünün bankalara<br />
134 milyar lira borcu bulunuyor. Bu<br />
borçlar ödemeleri pandemi sonunda<br />
başlayacak şekilde düşük faizle yeniden<br />
yapılandırılmalıdır.<br />
* Kısa Çalışma Ödeneği’nin<br />
sonlandırılması nedeniyle turizm<br />
çalışanları işsizlik ile karşı karşıyadır.<br />
Kısa Çalışma Ödeneği turizm<br />
sektörü için pandemi sonuna kadar<br />
uzatılmalıdır.<br />
* Turizm çalışanları hızlı bir biçimde<br />
aşılanmalıdır.<br />
* Sektörün pandemi döneminde<br />
tahakkuk eden devlete olan borçları<br />
silinmelidir.<br />
* Turizm sektöründe ve bölgelerinde<br />
faaliyet gösteren esnaftan stopaj vergisi<br />
alınmamalıdır.
26<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Radisson<br />
Group,<br />
EMEA’da 30<br />
yeni açılış<br />
gerçekleştirecek<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group, <strong>2021</strong>’de EMEA<br />
genelinde 30 yeni açılış yapmayı<br />
planladığını duyurdu.<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group, 2020'de<br />
duyurulan 40'tan fazla projesini<br />
gerçekleştirmeye devam ederken<br />
<strong>2021</strong> yılına EMEA (Avrupa, Orta Doğu,<br />
Afrika) bölgesi genelinde toplamda 5.000<br />
odalı 30 otel açılış planıyla girdi. Grubun<br />
2020 yılı genişleme planı, Radisson<br />
Individuals markasının tanıtımını ve 2025<br />
yılına kadar Servisli Daire portföyünü ikiye<br />
katlama gibi iddialı planlarının duyurularını<br />
içeriyordu. <strong>2021</strong> yılında beklenen açılışları<br />
arasında ayrıca Grubun Premium yaşam<br />
tarzı Radisson Collection markasının<br />
Fransa, İtalya, İspanya, Türkiye ve Suudi<br />
Arabistan'daki heyecan verici yedi yeni açılışı<br />
bulunuyor.<br />
2020’de 20'den fazla yeni tesis açtı<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group 2020'de EMEA'da<br />
7.700 odasıyla 40'tan fazla yeni otel, resort<br />
ve servisli daire projesine imza attı ve<br />
yeni marka mimarisini optimize ederken<br />
20'den fazla yeni tesis açtı. Atılan bu<br />
önemli imzalar arasında Birleşik Krallık'ta<br />
Radisson Blu Sheffield, Avusturya'da<br />
Radisson RED Innsbruck, Radisson RED<br />
Köln, Yunanistan'da Radisson Blu Resort<br />
Santorini, Güney Afrika'da Radisson <strong>Hotel</strong><br />
& Convention Center Johannesburg,<br />
Almanya'da Radisson Residences<br />
Heidelberg, Radisson Beach Resort The<br />
Palm, Dubai, BAE, Cour des Loges Lyon,<br />
Fransa'daki Radisson Collection Oteli<br />
ve Bath, Birleşik Krallık'taki Radisson<br />
Individuals üyesi Henrietta House<br />
bulunmaktadır.<br />
Yeni markası Radisson Individuals'ı<br />
tanıttı<br />
2020 yılında Radisson <strong>Hotel</strong> Group ayrıca,<br />
grubun uluslararası farkındalığından<br />
ve özgürlüğünden yararlanarak kendi<br />
benzersizliğini ve kimliğini koruyacak<br />
bağımsız otellere, yerel ve bölgesel zincirlere<br />
küresel Radisson <strong>Hotel</strong> Group platformunun<br />
bir parçası olma fırsatı sunan yeni markası<br />
Radisson Individuals'ı tanıttı.<br />
Servisli Daire portföyünü genişletti<br />
Buna ek olarak, 2020’de, grubun orta<br />
ölçekten lükse kadar farklı segmentlere<br />
hitap etmek için bir marka uzantısı olarak<br />
geliştirilecek olan Servisli Daire portföyü<br />
genişletildi. Radisson <strong>Hotel</strong> Group, Paris,<br />
Amsterdam, İstanbul, Larnaka, Lefkoşa,<br />
Cortina, Kahire, Riyad ve Almanya'da<br />
planlanan yeni açılışlarla önümüzdeki 5<br />
yıl içinde Servisli Daire portföyünü ikiye<br />
katlamayı planladığını duyurdu.<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group EMEA Başkan ve<br />
Geliştirme Direktörü Elie Younes şunları<br />
söyledi: “2020 yılı boyunca birçok otel<br />
grubu geliştirme planlarını askıya alırken,<br />
misafirlerimiz için daha fazla imkan<br />
ve mülk sahipleri için daha fazla fırsat<br />
yaratmak amacıyla iyimser kaldık. Radisson<br />
Individuals'ın lansmanıyla ve Servisli<br />
Daireler için stratejimizin güçlendirilmesiyle,<br />
yatırımcılarımız ve misafirlerimizle ilgili<br />
olmaya ve şu üç temel faktöre bağlı<br />
kalarak gelişmeye devam ediyoruz: yenilik,<br />
sadeleşme ve çalışanlarımızı güçlendirmek.<br />
<strong>2021</strong>, büyük olasılıkla zorlu bir ilk yarı ve<br />
sonrasında beklenen bir normalleşmenin<br />
olduğu bir geçiş yılı olacak ve ben bunu daha<br />
iyi bir gelecek için daha fazla fırsat yılı olarak<br />
görüyorum. Misafirlerimize, yatırımcılarımıza<br />
ve ekip üyelerimize sürekli destekleri,<br />
güvenleri ve cömertlikleri için teşekkür<br />
ederiz. ”<br />
EMEA'da 5.000'den fazla odanın<br />
açılması planlanıyor<br />
<strong>2021</strong>, marka portföyü genelinde EMEA'da<br />
30 otel ve 5.000'den fazla odanın açılması<br />
planlanan Grubun genişlemesi için önemli<br />
bir yıl olacak. Planlanan açılışlar, Sevilla ve<br />
Lyon gibi önemli şehirlerdeki yedi premium<br />
yaşam tarzı Radisson Collection oteli ve<br />
resort’u içermektedir ve ayrıca İtalya’da<br />
Milano, Venedik, Cortina d'Ampezzo'da<br />
etkileyici bir genişleme ile markanın<br />
toplam portföyünü Paris, Milano, Londra,<br />
Şangay, Moskova, Kahire ve Lagos gibi<br />
önemli şehirlerde ve ayrıca Blue Mountains,<br />
Bodrum ve Nanjing gibi tatil yerlerindeki<br />
35’ten fazla oteller ile yer almaktadır.<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group’un en büyük<br />
önceliği, misafirlerinin, ekip üyelerinin<br />
ve iş ortaklarının sağlık ve güvenliğinin<br />
devam ettirilmesidir. Mayıs 2020'de otel<br />
grubu, dünyanın önde gelen denetim,<br />
doğrulama, test ve sertifikasyon şirketi SGS<br />
ile işbirliği içinde Radisson Otelleri Güvenlik<br />
Protokolünü duyurdu. Ayrıca Radisson <strong>Hotel</strong><br />
Group, Seyahat ve Turizm endüstrisinde<br />
tutarlılık yaratmak için Dünya Seyahat<br />
ve Turizm Konseyi'nin (WTTC) "Güvenli<br />
Seyahatler" sağlık ve güvenlik protokollerini<br />
ve damgasını desteklemektedir.
28<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
Elvan<br />
Karaderili<br />
"Turizmin en<br />
çok ağırlamasını<br />
sevdim"<br />
Mutluluk dağıtmayı ve en çok da<br />
ağırlamayı sevdiği için turizme aşık…<br />
Dokunduğu her alana değer katan,<br />
yenilikçi, vizyoner ve hümanist… Karaderili<br />
Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliğinin<br />
yanı sıra kadın istihdamına duyarlılığı<br />
ile de dikkat çeken Elvan Karaderili,<br />
üstlendiği sosyal sorumluluk projeleriyle<br />
pek çok insanın hayatına dokunmayı ilke<br />
edinmiş bir iş insanı. Pek çokları için<br />
ilham veren girişimci bir ruh, bir hayvan<br />
dostu ve çocuk hakları savunucusu…<br />
Karaderili Şirketler Grubu Yönetim<br />
Kurulu Üyesi. Turizme aşkı, çok küçük<br />
yaşlarda ailece yaptığı seyahatlerle<br />
başlıyor ilk. Ne zaman ki Bilkent Üniversitesi<br />
Edebiyat Fakültesi’ni bitiriyor, sektöre ilk<br />
profesyonel adımı da İstanbul’da bir turizm<br />
firmasında atıyor. “Hem eşim hem ortağım”<br />
dediği Orhan Karaderili ile tanışması ile<br />
beraber otel grubunun ilk temellerini<br />
attıklarını anlatan Elvan Karaderili, bu yolda<br />
eşinin çocukluk hayallerini takip ettiklerini<br />
söylüyor ve ekliyor: “Eşimle önce arkadaş,<br />
dost, ortak olduk. Sonra hayat arkadaşı<br />
olup yatırımlarımıza başladık. Biz yolumuzu<br />
önceden belirlemedik, yol önümüze açıldı.<br />
Bir şekilde fırsatları değerlendirerek, doğru<br />
yolda ilerleyerek büyüdük. Yolun sonunda<br />
eşimin çocukluk hayallerine kavuştuk.”<br />
Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Elvan Karaderili ile turizme uzanan<br />
yolculuğu ile birlikte grubun pandemi<br />
sonrası büyüme stratejisini, turizmde yeni<br />
fırsatları ve sektördeki son gelişmeleri<br />
konuştuk.<br />
Elvan Hanım, turizmci olmaya nasıl<br />
karar verdiniz?<br />
Aslında turizm hep aklımda vardı. Oldum<br />
olası seyahat etmeyi çok seven, farklı yerleri<br />
merak eden bir çocuktum. Turizmin ‘turizm’<br />
olduğu bilincine varmadan aklımda turizm<br />
vardı. Yani seyahat etmenin, gezmenin,<br />
turizm sektörü olduğunun farkında olmadan<br />
turizme bir aşkım varmış. Bu arada<br />
çocukluğumdan beri hayvansever de bir<br />
insan olduğum için, evimizde her zaman<br />
kediler, köpekler, civcivler, tavşanlar oldu.<br />
Bir apartman dairesinde yaşamamıza<br />
rağmen bakmadığımız, beslemediğimiz<br />
hayvan kalmamıştı. Bundan dolayı hep<br />
veteriner olmak istedim. Tabii veterinerliğin<br />
getirdiği zorluklarla başa çıkabilir miyim diye<br />
endişe etmedim de değil…<br />
Bir taraftan da babam hukukçu olduğu<br />
için benim de hep avukat olmamı istedi.<br />
Anneme göre ise ‘bir dil bir insan’dı… Bu<br />
doğrultuda ilk, orta ve lise eğitimimi İngilizce<br />
olarak Özel Dost Koleji'nde, geleceğe<br />
dair bir karar vermeden tamamladım.<br />
Ardından Ankara’da Bilkent Üniversitesi<br />
Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve<br />
Edebiyatı bölümünü kazandım ve dört<br />
yılda tamamlayarak diplomamı aldım. Bu<br />
arada hem turizmden hem de iç mimarlık<br />
bölümünden seçmeli dersler de aldım.<br />
Bilkent’te sosyal sorumluluk ve yardımlaşma<br />
organizasyonlarında görev aldım.Tüm<br />
bunların dışında hayvanlarla ilgili elimden<br />
gelen her türlü yardım ve organizasyonlarda<br />
bulundum.<br />
Unutmadan, üniversiteye girmeden evvel,<br />
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />
Fakültesi’ne ve ayrıca turist rehberliğine<br />
de başvurmuştum. Şimdi anlıyorum ki,<br />
o zamanki bilincimle bugünün kapılarını<br />
aralamışım…<br />
Öğrencilik yıllarınızdan hatırınızda<br />
neler kaldı, anlatır mısınız?<br />
Üniversitede okuduğum yıllarda (1989-1993)<br />
yazları Bodrum’un 4 ve 5 yıldızlı otellerinde<br />
çalıştım. Üstelik de babamdan sadece yol<br />
parası alarak; her departmanda hem çalışıp<br />
hem tatil yaparak öğrencilik hayatımı<br />
geçirdim. O yıllarda İngilizce bilmem büyük<br />
bir büyük avantaj oldu benim için. Bodrum’a<br />
çoğunlukla yurt dışından turist gelirdi. O<br />
aralar turizm, çok karşılaması kolay olmayan<br />
bir sektördü. Türk vatandaşlarının 90’lı<br />
yıllarda yurt dışına çıkması zordu, maddi<br />
imkanı iyi olanlar yurt dışına çıkabiliyordu.<br />
Ancak ilerleyen dönemlerde turizm<br />
Türkiye’de büyük ataklar yaptı. Kurulan<br />
acenteler ve çoğalan havayolları firmalarıyla<br />
birlikte daha uygun fiyatlarla hem yurt
içini hem de yurt dışını tanıyabilme imkanı<br />
sağlandı.<br />
Okul sonrası süreç hangi<br />
profesyonel adımlar ve tercihlerle<br />
devam etti? Karaderili Şirketler<br />
Grubu nasıl doğdu?<br />
Okuldan mezun olduğum sene İstanbul’da<br />
uluslararası bir turizm firmasında tatil satış<br />
ve pazarlama departmanında çalışmaya<br />
başladım. Bu dönemde bu yolda beraber<br />
yürüdüğüm hayat arkadaşım ve ortağım<br />
olan Orhan Karaderili ile tanıştım. Aslında<br />
önce arkadaş olduk, dost olduk, ortak<br />
olduk. Sonrada hayat arkadaşı olduk<br />
ve yatırımlarımıza başladık. Biz aslında<br />
yolumuzu önceden belirlemedik, yol<br />
önümüze açıldı. Bir şekilde fırsatları<br />
değerlendirerek, doğru yolda ilerleyerek<br />
büyüdük. Yolun sonunda eşimin çocukluk<br />
hayallerine kavuştuk. Eşimin küçüklüğünden<br />
beri bir otel hayali olmuş… Babası<br />
(kayınpederim) bir yiyecek içecek sektörü<br />
çalışanı olmasına rağmen eşim hep “Benim<br />
otelim olacak” dermiş… Biz de onun<br />
hayallerini takip ettik.<br />
“İlk yatırımımızı Kuşadası’nda<br />
gerçekleştirdik”<br />
İlk adımları da şöyle oldu, eşimle bir<br />
İngiliz firmasında çalışarak sektöre giriş<br />
yaptık. Daha sonra kendi arsamızı alarak<br />
ilk yatırımımızı 1999 yılında Kuşadası<br />
HLC Resort Otel olarak gerçekleştirdik.<br />
İlerleyen dönemde 32 apart plus otel olarak<br />
başlattığımız yatırımımızı 1.000 yataklı tatil<br />
köyüne dönüştürdük. Bunun dışında tabii ki<br />
büyüdükçe hayaller de büyüdü. Bodrum’da<br />
hep yatırım yapma isteğimiz vardı ve tatlı bir<br />
tesadüfle Bodrum’daki arsa karşımıza çıktı.<br />
Onu da anlatmak isterim. Akyarlar-Akçabük<br />
koyuna bakarken ne kadar güzel diye hayalini<br />
kurardık. Koy’da Mio Bianco’nun arsasının<br />
satılık tabelasını gördüm. Bir süredir eşim de<br />
Bodrum’a gidip gelip orada yatırım yapmak<br />
için arsa aramaktaydı. Ben de kendisini<br />
aradım. O sırada Kuşadası’ndaydı, hemen<br />
geldi, bir gün içerisinde arsayı gezdik. Sanki<br />
bizim için hazırlanmış gibi sahipleriyle,<br />
ebatları ve bütçesiyle uygun olduğuna karar<br />
vererek çok kısa bir zaman zarfında turizmin<br />
kalbi olan yatırımımızı yaptık. Mio Bianco ile<br />
Bodrum hikayemiz böyle başladı. Daha sonra<br />
da denize sıfır üçüncü otelimiz Bodrum Mio<br />
Mare’yi de grubumuza kattık.<br />
Resort otelcilikle beraber yatırım<br />
rotanızı termale çevirdiniz. Bu alana<br />
yönelik çok ciddi yatırımlarınız<br />
da var. Termal turizmde nasıl bir<br />
ışık gördünüz? Bir demecinizde<br />
termal turizmde iddialı olduğunuzu<br />
belirtmiştiniz.<br />
Bizim hayalimiz neden termal? Bizim<br />
hayalimiz termal ile turizmi birleştirmekti.<br />
2000’li yılların başına kadar termal turizm<br />
sektörü Türkiye’de hak ettiği değeri<br />
göremedi, yeterli yatırım yapılmıyordu.<br />
Turizmin en çok ağırlama<br />
tarafını sevdiğini belirten<br />
Elvan Karaderili, “Çünkü<br />
ağırlamayı kendim de<br />
çok seviyorum. Üniversite<br />
zamanlarımda yalnız<br />
yaşıyordum. Benimki bir<br />
öğrenci eviydi. Arkadaşlarımın<br />
kendi evleri olmasına rağmen<br />
hep bende toplanırdık,<br />
hep ben misafir ederdim.”<br />
diyor. Turizmin de aslında<br />
bir misafirlik olduğunu<br />
anlatan Karederili: “Bir<br />
memnun misafir bin<br />
mutlu turist demektir.<br />
Otele gelen misafirlerimizi<br />
mutlu etmek benim için<br />
çok önemli. Ağırlamayı da<br />
sevdiğim için onları sanki<br />
kendim ağırlıyormuş gibi<br />
hissediyorum. İşte bu yüzden<br />
mutlu olabilecekleri hizmet<br />
ve servisler oluşturmaya<br />
çalışıyorum.” diyor. Her<br />
dokunuşunda ve her<br />
hizmetinde insanlara<br />
mutluluk dağıtmayı severek<br />
turizmi sevdiğini dile getiren<br />
deneyimli turizmci, “Çünkü<br />
ben mutluluk dağıtmayı seven<br />
bir insanım. Tatil mutluluk<br />
demektir!” diye de ekliyor.<br />
Araştırmalarımızda; termal turizmin<br />
uluslararası ve yerli turizm açısından<br />
potansiyelin yüksek olduğunu, yurt içi<br />
ve yurt dışı doğru fuar tanıtımları ile<br />
güçlenebileceğini öngörerek termal<br />
sektöründe otel yatırımı yapma fikrine sıcak<br />
bakmaya başladık. İlk termal yatırımımız<br />
Kütahya Emet Termal Resort oldu.<br />
İşletmesini devraldığımız otelimiz sayesinde<br />
termal yatırım ile ilgili büyük tecrübe
30<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
kazandık. Bu tecrübeler doğrultusunda;<br />
vizyon projemiz olarak anlandırdığımız Yalova<br />
Terma City ustalık eserimiz oldu. Yeni nesil<br />
termal projemizi ve tüm hayallerimizi burada<br />
gerçekleştirdik. Hem lüks konsepte hem<br />
tüm sosyal donatılarının olduğu 7’den 70’e<br />
her kesimin termal otelde tatil yapmasını<br />
hayal ettik. Sadece 50 yaş üstü ve hastalıklar<br />
olduğunda akla gelen kaplıca kültürünü<br />
biz yeni nesil termal olarak gençleri de<br />
termalde ağırlayabilecek bir otel tasarladık.<br />
Termal otelimiz sadece iyileşmek için değil,<br />
yenilenmek için dizayn edildi. Biz buna ‘yeni<br />
nesil termal’ diyoruz. Termal otellerin de<br />
"lüks tatil" sunabileceğini gösteren bir tesis<br />
geliştirdik.<br />
Yalova İstanbul’un ön bahçesi. Lokasyonu<br />
çok güzel bir noktada. Bursa, İzmir, Körfez<br />
bölgelerine yakınlığı, ayrıca her yerden<br />
ulaşımı çok rahat bir bölge. Önemli bir husus<br />
da tabii İstanbul’a en yakın termal su olma<br />
özelliğini taşıyor. Termal sahil turizmi gibi<br />
değil, 12 ay hizmet verebiliyorsunuz. 60 bin<br />
metrekare alanda, 2.200 yatak kapasiteli,<br />
6 bin metrekare spa ve kür merkezi, vip<br />
lounge, kral dairlerimiz, konsept odalarımız,<br />
vip terapi odalarımız ve tüm sosyal<br />
donatılarımız ile beşinci otelimizi açarak<br />
hayallerimizi gerçekleştirdik.<br />
Dünya, ikinci yılında küresel<br />
salgınla mücadeleye devam<br />
ediyor. Karaderili Şirketler Grubu<br />
yatırımları için 2020 nasıl bir yıl<br />
oldu? Pandemiyi nasıl karşıladınız,<br />
krizi ne şekilde yönettiniz?<br />
Bizim yıla nasıl başladığımızdan<br />
ziyade dünyada olup bitene nasıl ayak<br />
uydurduğumuz daha önemli bence. Bizim<br />
açımızdan herşey doğru başlamıştı aslında<br />
yıllık rutin planlamalarımızı yaptık ama<br />
sonrası malum. Bu krizde hemen yeni<br />
düzene geçiş yapmamız gerektiğini fark<br />
ettik. Deneyimlerimiz ve tecrübeli ekibimiz<br />
ile kriz yönetiminde iyi firmalar arasında<br />
olduğumuzu düşünmekteyim. 2020 mart<br />
ayından itibaren evden çalışmaya geçtik.<br />
Öncesinde dijitalleşme için başlattığımız<br />
alt yapı çalışmalarımız burada çok işimize<br />
yaradı. Tüm iş akışımız değişti ama<br />
performansımızda herhangi bir düşüş<br />
yaşanmadı. İnsan sağlığına şirket olarak<br />
çok büyük önem veriyoruz. Çalışanlarımızın<br />
büyük çoğunluğu evden çalışmaya geçti.<br />
Sadece ofiste bulunması gereken kişiler yani<br />
yönetim kadrosu belirli dönemlerde ofise<br />
geliyor. Bunun dışında tüm toplantılarımızı<br />
zoom üzerinden gerçekleştiriyoruz.Tabii bu<br />
bilmediğimiz, alışık olmadığımız bir süreçti.<br />
İlk başta tedirgin yaklaştık ama sonradan<br />
performansımızda kayıp olmadığını fark<br />
ettik. İlerleyen dönemlerde de evden çalışma<br />
modelini uygulamaya devam edeceğiz.<br />
Bundan 22 yıl önce aldığınız yatırım<br />
kararları pandemiyle birlikte nasıl<br />
evrildi, gelişti?<br />
Günümüz şartlarında beklenmedik<br />
olaylar silsilesi içinde bulduk kendimizi.<br />
İzlediğimiz filmler gerçek oldu ve hayatın<br />
tüm akışı değişti bir anda. İlk günden bu<br />
yana önceliğimiz; tüm çalışanlarımızın ve<br />
bizi tercih eden misafirlerimizin sağlığını<br />
korumak. Pandemi şartları nedeniyle biz de<br />
misafir kapasitesi anlamında küçülmelere<br />
gittik. Ama bu süreçte fark ettik ki, şimdiye<br />
kadar yaptığımız tesislerimizde hep doğru<br />
adımlar atmışız. Misafirlerimizin konforu<br />
için tasarladığımız geniş arazilerin, büyük<br />
tesislerin günümüz sağlık gereklilikleri<br />
açısından da ne kadar önemli ve isabetli<br />
yatırımlar olduğunu gördük. Biz boş durmayı<br />
seven bir şirket değiliz. Tüm çalışanlarımız<br />
‘Yatırımlarımızın üzerine daha fazla neler<br />
koyabiliriz?’ düşüncesiyle adımlar atar.<br />
Bu durgun süreçte daha iyi anladık ki, en<br />
önemli yaşam kaynağımız sağlık! <strong>2021</strong> yılı<br />
adımlarımızın en büyüğü, Yalova Terma City<br />
Otel’imizin sağlık oteline evrilmesi yönünde<br />
oldu. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen<br />
fizik tedavi merkezleri ile görüşmelerimiz<br />
çok önemli noktalara geldi. Çok kısa bir süre<br />
içinde büyük adımların haberini de sizlerle<br />
paylaşacağız.<br />
Dijital kanallara yönelik<br />
yatırımlarınızı biraz daha<br />
detaylandırır mısınız?<br />
Grup olarak son birkaç yıldır dijitalleşme<br />
konusuna fazlasıyla eğilmiştik. Ciddi<br />
yatırımlar yaptık. Alt yapı çalışmalarımızı<br />
dijital çağın gereklilikleri doğrultusunda<br />
güçlendirdik ve en önemlisi şirket<br />
bünyesinde ekibimizi kurduk. Eskiden daha<br />
geleneksel bir yapı içindeydik. AVM’lerde,<br />
açık alanlarda tüketiciye dokunmak<br />
istiyorduk. Şimdi ise dijital pazarlama alanını<br />
kullanarak görünürlüğümüzü, bilinirliğimizi<br />
ve marka değerimizi daha üst sıralara
taşıyoruz. Yeni potansiyeller oluşturmaya<br />
çalışıyoruz. En önemlisi de daha önce bizi<br />
tercih eden misafirlerimizin tatil tercihleri<br />
ve deneyimlerini geliştirmek için büyük çaba<br />
sarf ediyoruz. Mevcut tesislerimizden yazlık<br />
tesisleri kullanan müşterilerimize termal,<br />
termal müşterilerilerimize de yazlık tesisleri<br />
kullandırmaya çalışıyoruz. Aslında biz çeyrek<br />
asrı aşan yatırımlar sayesinde mevsim tatili<br />
bünyesinde barındırabilen bir firmayız.<br />
Türkiye ve dünya turizmi için<br />
genel bir sektör değerlendirmesi<br />
de yapabilir misiniz? Turizmi<br />
önümüzdeki dönemde neler<br />
bekliyor? Tatil planları, müşteri<br />
eğilimleri ne şekilde yön buluyor?<br />
Tüm dünyada yaşanan pandemi ve buna<br />
bağlı olarak gelişen ekonomik yapılanma<br />
süreci tüm sektörleri farklı bir oluşumun<br />
içine sürüklendi. Turizm sektörü de küresel<br />
anlamda bu sıkıntılardan en çok etkilenen<br />
sektörlerin başında geliyor. Bu çerçevede<br />
rutinde ekonomik durumun ve rekabet<br />
gücünün belirleyici olduğu dönemlere<br />
ek olarak bu dönemde sağlıklı ve güvenli<br />
turizm imkanlarını oluşturmanın yut<br />
içine ve yurt dışına tatil planı yapanların<br />
tercihlerini belirlemekte çok büyük önem<br />
taşıyacak. Turizm sektörü eski gücüne<br />
kavuşma anlamında kısa, orta ve uzun vadeli<br />
planlar yapmalı, stratejiler geliştirmelidir.<br />
Hiç şüphesiz burada her bir ülkenin kendi<br />
idari birimlerinin verecekleri destekler çok<br />
büyük önem arz edecektir. Tatil planı yapan<br />
müşteriler bilinçlendi. Yerli ve yabancı<br />
turistler, güvenli turizm belgeli tesisleri<br />
tercih ediyor.<br />
Grup bünyesinde kadın istihdamınız<br />
ne düzeyde? Bir kadın yönetici<br />
olarak bakış açınız nedir?<br />
Kadınların çalışma hayatında var olmalarının<br />
toplumsal gelişmenin olmazsa olmazı<br />
olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş gücüne<br />
katılımı kendi sosyo-ekonomik durumlarını,<br />
ailelerini ve çevrelerini geliştirecek ve tüm<br />
toplumda etki oluşturacak önemli bir değişim<br />
ve gelişimin de öncüsü. Kadın çalışmalı<br />
ve üretmeli diye düşünüyorum. Kadına<br />
karşı her türlü ayrımcılığa karşıyım. Kadın<br />
her sektörde var olabilir. Şirketlerimizde<br />
kadın istihdamını %50- 55 seviyelerinde<br />
koruyoruz. Kadın yatırımcı ve yönetici olarak<br />
iş alımlarında tesislerimizde kadına verilen<br />
istihdamı özellikle takip ediyorum.<br />
Biraz da sizi konuşalım mı?<br />
Turizm-otelcilikte olduğu gibi<br />
çok farklı alanlarda da aktif ve<br />
başarılı bir isimsiniz. Bize işteki<br />
ve evdeki Elvan Karaderili’yi nasıl<br />
anlatırsınız?<br />
Esasında çok ayrım yapabileceğimi<br />
düşünmüyorum. Çünkü benim mottom<br />
önce huzur, sağlık ve sonra da mutluluk.<br />
Karaderili Şirketler Grubu<br />
Yönetim Kurulu Üyeliği ile<br />
beraber iki ayrı derneğin de<br />
üyesi olan Elvan Karaderili,<br />
Hayat Sensin Derneği ile<br />
otizmli ve okul çağındaki<br />
çocuklara yardım eli<br />
uzatıyor. Şubat 2020’de<br />
hayata geçen yedi kişilik<br />
oluşumun dışında Karaderili<br />
aynı zamanda Nuhgender<br />
Derneği’nin de asil kurucu<br />
üyesi. Bilkent Üniversitesi’nde<br />
okurken pek çok sosyal<br />
sorumluluk ve yardımlaşma<br />
organizasyonunda görev<br />
alan duyarlı iş kadını,<br />
insana verdiği değer kadar<br />
hayvanlara aynı hassasiyetle<br />
yaklaşıyor. Elinden geldiğince<br />
Ankara’daki barınaklara<br />
destek olan ve çocuklarını da<br />
aynı duyarlılıkla yetiştiren<br />
Karaderili için azalan değerleri<br />
korumak ve kollamak asli<br />
görevleri arasında geliyor.<br />
Hedeflerin ötesinde önce<br />
hayallerin geldiğini anlatan<br />
Karaderili, o doğrultuda<br />
hadeflerine yön verdiğini ifade<br />
ederek, “Çünkü hayal etmek<br />
başarmanın yarısıdır, hep buna<br />
inanmışımdır. Ben hayallerimi<br />
paylaşırım,eşim de onları<br />
gerçekleştirebilmek için elinden<br />
gelen her şeyi yapar. Biz hem<br />
iş hem de eş olarak inanılmaz<br />
birbirini tamamlayan bir<br />
çiftiz.” diyor.<br />
Zaten çocuklarım, evcil hayvanlarım ve<br />
çalışanlarımla kurduğum hayatımda bir<br />
anne, bir eş, bir işveren kimliğimle varım.<br />
Ben ve kızlarım ortak olarak evin menüsünü<br />
yaparız, fırsat buldukça çocuklarımla vakit<br />
geçirmeye çalışırım, eşim de katılarak<br />
sohbet saatleri yaparız. Tabii ki elimden<br />
geldiği kadar eve vakit ayırmaya çalışıyorum.<br />
Anne ve eş olarak da sorumluluklarım var.<br />
Örneğin okullar açıkken çocuklarıma okul<br />
dönüşlerinde kapıyı açıp karşılayan ben<br />
olmak isterdim.Tabii pandemi döneminde<br />
böyle bir şey kalmadı, 24 saat beraberiz<br />
zaten.<br />
“Doğaçlama ve soyut resimler<br />
yapmaya başladım”<br />
Bunların dışında işten ve ailemle geçirdiğim<br />
zamanlardan hariç geçen sene pandemiyle<br />
birlikte doğaçlama ve soyut resimler<br />
yapmaya başladım. Çok fazla şekil çizemem.<br />
Ama renk karmaşaları, renk cümbüşleri<br />
gibi çok keyif alarak yaptığım tablolarım<br />
var. Bu süreçte bazı eski sevdiğim şeyleri<br />
hatırladım. Çünkü kendime vakit ayırabilme<br />
fırsatım oldu. Başında da söylediğim<br />
gibi, Amerikan dili ve edebiyatı okudum<br />
ama üniversitedeyken iç mimarlıktan<br />
ders alırdım. Fakat çizime çok yeteneğim<br />
olmadığı için de tam ne olmak istediğime<br />
karar verememiştim. Ancak şu anki aklım<br />
olsaydı ya da şu dönemde okusaydım belki<br />
olurdu. Bizim zamanımızda cetvellerle<br />
çizim yapmaya çalışıyorduk. Artık herkes<br />
o kadar rahat ki, önüne bilgisayarını alıp<br />
istediğini çizebiliyor. Ben tasarlamayı ve<br />
yaratmayı da çok seviyorum. Hobilerim var,<br />
bununla ilgili minik minik oteldeki bütün<br />
atık demirlerden dresuarlar yapıyoruz.<br />
Kendi dekorasyonumuzu yapıyoruz. Birkaç<br />
arkadaşımla birlikte otelin belirli kısımlarına<br />
can katıyoruz, ruhumuzu katıyoruz... Gelen<br />
herkes de çok memnun kalıyor. Beni en<br />
çok mutlu eden şey de, insanların oturduğu<br />
yerdeki hissettiği huzur.<br />
Bundan sonra neler yapmak<br />
istiyorsunuz? Şimdi ve önümüzdeki<br />
dönemde geliştirmeye yönelik<br />
projeleriniz, hayalleriniz var mı?<br />
Size yeni otel müjdesi vereyim. Terma<br />
City’nin çevre arazisine yapılacak yeni tesisin<br />
de müjdesini ilk sizinle paylaşmak isterim.<br />
Yeni tesis ile birlikte istihdam sayısı da<br />
artacak tabii. Önümüzdeki dönem için Terma<br />
City’den sonra Terma Forest ve Terma<br />
Garden adlı iki projemizi hayata geçirmekle<br />
ilgili çalışmalarımızı başlattık. Detayları<br />
ilerleyen günlerde vereceğiz. Onun dışında<br />
kişisel olarak en büyük büyük hayalim,<br />
İstanbul’da bir barınak kurmak. Büyük kızım<br />
önümüzdeki yıl Amerika’da üniversitede<br />
müzikal tiyatro okumaya gideceği için belirli<br />
sürelerde onun yanında olmayı planlıyorum.<br />
Artık belirli bir yaşa geldik, arkamızda<br />
güvenebileceğimiz genç, çalışkan, azimli<br />
müdürlerimiz var. Bazı işleri, sorumlulukları<br />
da onlara teslim edip uzaktan yönetip kızımla<br />
beraber olmayı düşünüyorum.
32<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Uğur Soğutma bu yıl üretim<br />
kapasitesini artırıyor!<br />
Türkiye’nin derin dondurucu<br />
üretimi ve satışında önemli<br />
markalarından biri olan Uğur, ev<br />
tipi ve ticari kategorilerde geniş ürün<br />
yelpazesiyle dikkat çekiyor. Dünyada<br />
146 ülkeye yaptığı ihracatla yurt dışı<br />
pazarlarda da söz sahibi olan marka,<br />
her yıl bir önceki yıla göre kendini<br />
geliştirerek ilerleyen ve kendini sürekli<br />
güncelleyen bir firma olarak büyümeye<br />
devam ediyor.<br />
Dünya lideri markaların çözüm<br />
ortağı<br />
Uğur Soğutma, ürünlerini ihraç ettiği<br />
ülkelerdeki, özellikle de dondurulmuş<br />
gıda, gazlı içecek sektörlerinde market<br />
soğutucuları ile bu sektörde faaliyet<br />
gösteren dünya lideri markaların<br />
soğutma alanında çözüm ortağı ve<br />
tedarikçiliğini yapıyor. Yurt içinde ise<br />
yaklaşık 750 yetkili bayisi (bunun 200’ü<br />
munhasır showroom mağazası) ve 250<br />
yetkili servis teşkilatı ile hem ev tipi<br />
ürün hem de ticari ürün kategorisinde<br />
Türk tüketicilerine ve kurumsal<br />
müşterilerine hizmet veriyor. Özellikle<br />
Türkiye’nin ilk derin dondurucu<br />
üreticisi markası olarak, öncesinde<br />
olduğu üzere bundan sonraki<br />
çalışmalarında da tüketici odaklı olarak<br />
devam etmeye büyük önem veriyor.<br />
Sadece üretmiyor, ürün de<br />
geliştiriyor<br />
Uğur Soğutma'nın dünyaca ünlü<br />
markalara sadece soğutucu ürün<br />
üretmediğini, öneride bulundukları<br />
projelere çözümler de sağladıklarını<br />
belirten Uğur Soğutma A.Ş.<br />
Pazarlama Müdürü Ahmet Aysan,<br />
"Proje bazında ürünler geliştirip<br />
üreterek pazarlama faaliyetlerine<br />
katkı sağlıyor ve müşteriye değer<br />
üretiyoruz. Uzun vadede ise, faaliyet<br />
alanımızdaki pazarda; pazar ve<br />
Uğur Soğutma çatısı altında<br />
ticari ve ev tipi kategorilerinde<br />
çok sayıda ürün grubunu<br />
bünyesinde barındıran Uğur<br />
Soğutma; endüstriyel pazarda<br />
otel, restoran, kasap, market,<br />
pastaneler gibi bir çok sektörde;<br />
ev tipinde ise son tüketicilere<br />
yönelik çözümleriyle öne<br />
çıkıyor. Ticari kullanımlara<br />
yönelik ürün gruplarında 400’e<br />
yakın ürün çeşitliliğiyle dikkat<br />
çeken soğutucu markasının<br />
portföyünde; Şişe Soğutucular,<br />
Süper Dondurucular, Blok<br />
Kapaklı Derin Dondurucular,<br />
Muhafaza Dolapları, Market<br />
Tipi Dondurucular ve<br />
Soğutucular, Dondurma Teşhir<br />
Reyonları, Şerbet Makinaları,<br />
Pasta Teşhir Reyonları, Buz<br />
ve Dondurma Makinaları,<br />
Dondurma Fıçıları ve Su<br />
Sebilleri yer alıyor.<br />
rekabet koşulları içerisindeki müşteri<br />
beklentilerini sürekli ve kaliteli<br />
ürünlerle karşılayarak marka gücünü<br />
devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bu<br />
alanda verimli olmak adına, ARGE<br />
çalışmalarına büyük önem verdiklerini<br />
ve tüm üretim departmanlarımız,<br />
yenilikçi, bilgi donanımlı insan<br />
kaynakları ile güçlendirmeye devam<br />
ediyoruz." dedi.<br />
Yeni ürünler geliyor!<br />
Firmanın bu yıla özel üretimleri<br />
hakkında bilgiler veren Aysan şöyle<br />
devam etti: "Tüketici odaklı ürün
geliştirme çalışmalarımızda özellikle<br />
<strong>2021</strong> derin dondurucu olarak yeni 5<br />
çekmeceli dikey derin dondurucu UED<br />
5175 modelimizi ve hem dondurucu<br />
hem soğutucu yatay derin dondurucu<br />
modelimizi <strong>2021</strong>’in Nisan ayının ikinci<br />
yarısından itibaren tüketicilerimizin<br />
beğenisine sunacağız."<br />
"Kapasitelerimizi artırıyoruz"<br />
Ahmet Aysan, özellikle pandemi<br />
döneminde derin dondurucu talebinin<br />
artış ivmesinde olduğunu gördüklerini<br />
söyledi. Bu yıl yerli üretici olarak<br />
tüketicilerin taleplerini en iyi şekilde<br />
karşılayacaklarına inandıklarını<br />
ifade eden Aysan, "<strong>2021</strong> sezonu için<br />
gerek yurt içi gerekse dünyadaki<br />
gelişmeleri dikkatle takip ediyor ve<br />
pazarlama faaliyetlerimizi buna göre<br />
şekillendiriyoruz. Pandemi ile birlikte<br />
yaşanan toplumsal gelişmeleri ve<br />
pandemi sonrası için pazarlama<br />
faaliyetleri açısından öngörülerimizi<br />
doğru yapma çabası içindeyiz.<br />
Özellikle pandemi döneminde derin<br />
dondurucu talebinin artış ivmesinde<br />
olduğunu gördük. Ayrıca hammadde<br />
temini, lojistik ve ithalat gibi dünya<br />
konjonktöründe yaşanan sıkıntılar,<br />
bizleri daha disiplinli olmaya ve<br />
bu gelişmeleri göz önüne alarak<br />
çalışmaya sevk etti. Bilindiği üzere<br />
pandemi dönemi, tüm dünyada<br />
olduğu gibi ülkemizde de otel ve<br />
restoran zincirlerini olumsuz etkiledi.<br />
Ancak son aylarda, bazı bölgelerdeki<br />
normal hayata geçiş döneminde<br />
mekanlarda yenileme çalışmaların<br />
olduğunu, soğutucu ürünlerinin<br />
eskilerinin yenileri ile değişimi ticari<br />
soğutucu sektörüne hareketlilik<br />
getirdiğini, bu sektörlerdeki büyük/<br />
küçük işletmelerin zorlu koşullar<br />
sebebiyle erteledikleri ihtiyaç ve talep<br />
listelerinin yeniden oluşturduklarını<br />
gözlemliyoruz. Tüm bu koşullar<br />
dahilinde, <strong>2021</strong> yılında yerli bir üretici<br />
olarak tüketicilerimizin taleplerini en iyi<br />
şekilde karşılayacağımıza inanıyoruz."<br />
şeklinde konuştu.<br />
Yeni reklam yüzü, Levent Sülün!<br />
Yakın bir zamanda yeni bir reklam<br />
çalışmasıyla tüketicisiyle yeniden<br />
bir araya gelmeye hazırlanan Uğur<br />
Soğutma’nın yeni reklam yüzü,<br />
Ahmet Aysan<br />
Uğur Soğutma A.Ş. Pazarlama Müdürü<br />
"Uğur olarak ürün yelpazemiz oldukça geniş. 400’den fazla<br />
ürün çeşidimiz ile hem ev tipi hem de endüstriyel soğutma için<br />
gıda, dondurulmuş ürün ve dondurma teşhir ürünlerimizle<br />
tüketicilerimizin ihtiyaçlarına cevap vermeye her dönemde olduğu<br />
gibi hazırız."<br />
ünlü oyuncu Levent Sülün. “Derin<br />
dondurucu denilince akla ilk Uğur<br />
Derin Dondurucu gelir” algısını<br />
hem pekiştirmek hem de yeni<br />
jenerasyonlara taşımak üzere yaklaşık<br />
bir buçuk yıldır pazar araştırması<br />
yaptıklarını belirten Aysan, “Türkiye<br />
genelinde yaptığımız araştırmalar<br />
sonucu da gördük ki, bu hakikaten<br />
böyle. Derin dondurucu denince akla<br />
ilk bizim markamız geliyor. Sonuç<br />
itibariyle nesiller değişiyor, yeni<br />
jenerasyonlar geliyor. Evet, derin<br />
dondurucunun bir ustası var, o da<br />
Uğur Derin Dondurucu. Ama biz yine<br />
de bu algıyı pekiştirmek ve yeniden<br />
hatırlatmak istiyoruz. Şu anki reklam<br />
yüzümüz Levent Sülün’ün enerjisi,<br />
sempatik tavrı sayesinde kendisinin<br />
markamızın adını taşıyabileceğine ikna<br />
olduk. Aynı şekilde o da markamızı<br />
benimsedi. Dolayısıyla iyi bir proje<br />
olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Öztiryakiler Covid-19 aşısına yerli<br />
üretim buzdolabı geliştirdi<br />
Endüstriyel mutfak ekipmanları sektöründe 120 ülkeye ihracat gerçekleştiren Öztiryakiler,<br />
Covid-19 aşısını -86 derecede saklayabilen yerli üretim buzdolabı geliştirdi.<br />
1.300 kişiye istihdam sağlayan,<br />
endüstriyel mutfak ekipmanları<br />
sektöründe 5 bin çeşit ürün<br />
yelpazesine sahip olan ve ‘Yerli Üretim’<br />
etiketi ile başta Türk Silahlı Kuvvetleri<br />
olmak üzere 23 ülkenin ordusuna<br />
lojistik ürünler temin eden Öztiryakiler,<br />
sağlık sektörünün hizmetine sunduğu<br />
çözümlerin arasına Covid-19 aşısının<br />
muhafazası için kritik önem taşıyan<br />
yerli üretim buzdolabını ekledi. Ar-Ge<br />
merkezindeki mühendis ekip içerisinden<br />
15 kişilik kadro ile geliştirilen yüksek<br />
teknoloji ürünü buzdolabı, aşıyı -86<br />
derecede muhafaza edebilecek. Yüksek<br />
teknolojiye sahip olan buzdolabı aşı<br />
dışında muhafaza ısısını -40 ila -86<br />
arasında farklı ısılarda seçerek farklı<br />
tıbbı ekipmanların saklaması ihtiyaçları<br />
için de kullanılabilecek.<br />
"BioNTech aşısının olduğu her ülke<br />
hedef pazarımız"<br />
Şirketten yapılan açıklamada şu<br />
ifadelere yer verildi: “Türk bilim<br />
insanlarının geliştirdiği aşının gündeme<br />
geldiği ilk günlerden itibaren biz de<br />
şirket olarak kollarımızı sıvadık. 15<br />
kişilik mühendis ekibimizle, ciddi<br />
bir Ar-Ge çalışması sonucunda<br />
aşıyı -86 derece muhafaza edebilen<br />
ileri teknoloji ürünü yerli üretim<br />
buzdolaplarını üretim bandına soktuk.<br />
Hedef pazarlarımız başta kendi ülkemiz<br />
olmak üzere BioNTech aşısının var<br />
olduğu her ülke. Hükümetimizin bu<br />
konuda hassasiyet göstererek özellikle<br />
kamu kurumlarımızda alımlardaki<br />
şartnameleri Türk standartlarını ve<br />
yerli üreticileri destekleyecek onları<br />
engellemeyecek şekilde hazırlatması<br />
büyük önem taşıyor. Geçtiğimiz yıl<br />
Türkiye’nin ilk Milli ve Yerli Hızlı<br />
tren projesinde karşılaştığımız<br />
zorlukları aşarak bu projenin tüm<br />
mutfak alanlarını pandemiye rağmen<br />
Ar-Ge merkezlerindeki mühendis ekibinin içinden 15 kişilik bir<br />
kadronun yoğun çalışmasının ardından üretim hattına giren<br />
buzdolabı ‘Ultra Low Temperature Freezer’ teknolojisi ve sunduğu<br />
çözüm ile ülke ekonomisi için yerli aşı kadar önem arz ediyor.<br />
Hedef, Türk bilim insanlarının geliştirdiği yerli aşının, yerli üretim<br />
buzdolabında muhafaza edilmesi.<br />
zamanında ve eksiksiz olarak tüm<br />
şartlara uygun teslim etmenin gururunu<br />
yaşadık. Dileriz bu yeni ürünümüzde<br />
bizlere aynı gururu yaşatır.<br />
“Aylık 200 adet üretim planladık”<br />
Aşı dolabı için aylık 200 adet üretim<br />
planladık fakat bu sayıyı talebe uygun<br />
artırabilecek imkanlara sahibiz.<br />
Öztiryakiler olarak başta Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri olmak üzere 23 farklı ülkenin<br />
askeri lojistik ürünlerini temin ediyoruz.<br />
Ülkemizde üretilen her katma değeri<br />
yüksek ürün geleceğimiz ve ekonomimiz<br />
için büyük önem taşıyor.”
marka güncel<br />
35<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
Daikin Çevre Raporu 2020<br />
yayınlandı<br />
İklimlendirme sektörünün öncü ve yenilikçi şirketi Daikin, her yıl düzenli<br />
olarak hazırladığı “Çevre Raporu”nu yayınladı. Daikin'in sürdürülebilir<br />
büyümesinin sağlanmasının arkasında yatan temel felsefeyi ve<br />
gelecek planlarını içeren raporda 2050 yılında sıfır emisyon hedefine<br />
de vurgu yapıldı. Rapor; Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2050<br />
Çevre Vizyonu, İşletmelerin Tüm Değer Zincirinde Toplum Üzerindeki<br />
Etkilerinin Değerlendirilmesi, Araştırma Ve Geliştirme, Daikin Soğutucu<br />
Akışkan Politikası, Üretim, Satın Alma, Tedarik ve Lojistik, Daikin’in<br />
Sürdürülebilir Şehirlere Katkısı, Satış Sonrası Hizmet, Geri Kazanım<br />
ve Yeniden Kullanım, Daikin’in Diğer Eylemleri ve Başarıları başlıkları<br />
altında Daikin’in çevre politikalarına ve eylemlerine de açıklık getiriyor.<br />
TK Elevator yeni global<br />
markası TKE’yi duyurdu<br />
Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe lider global oyuncu TK Elevator, yeni<br />
global markası TKE’nin doğuşunu duyurdu. Marka isminin değişimi, geçen<br />
yılın ortalarında gerçekleşen satın almaya dayanıyor. Tüm dijital ve geleneksel<br />
kanallarda kolay uygulanabilir bir şekilde yer almak üzere tasarlanan yeni<br />
marka kimliği, gün doğumunun enerji ve iyimserlik atmosferini yansıtıyor. Sıcak<br />
renk paleti, tipografi ve logo; hareketlilik, pozitiflik ve hızı sembolize ediyor.<br />
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TK Elevator CEO’su Peter Walker, “TKE<br />
markası ile bağımsız şirketimiz güçlü bir şekilde büyüyebilecek. Bu değişim,<br />
sektördeki konumumuzu ve yeni nesil mobilite hizmetlerindeki teknoloji<br />
liderliğimizi güçlendirmek için harika bir fırsat olacak. Kısa süre önce bulut<br />
tabanlı dijital platformumuz MAX’ın tüm yeni asansör ve yürüyen merdivenlere<br />
dahil edilmesiyle ürün ve hizmetlerimizin dijitalleşmesinde önemli bir adım<br />
attık. Bu adımımız kentsel mobilite çözümlerine yeni bir kalite standardı getirdi.<br />
Diğer taraftan TKE markası yıllardır edindiğimiz tecrübe, mühendislik bilgisini<br />
ve başarılarımızı pekiştirmemizi de sağlayacak” diye konuştu.<br />
<strong>Hotel</strong>ya’dan Amerika çıkarması<br />
50’den fazla ülkede 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında<br />
imzası bulunan <strong>Hotel</strong>ya, Amerika’nın Boston, Kaliforniya, New York ve Kolorado<br />
eyaletinde inşa edilen 4 farklı projeye Türk mobilyasının adını taşıdı. “Ana faaliyet<br />
alanımız olan otellerin dışında AVM, hastane, restoran, ofis, cafe, mağaza gibi<br />
her türlü proje için üretim yapıyoruz” diyen <strong>Hotel</strong>ya Kurucu Ortağı ve Genel<br />
Müdürü Yüksek Mimar Zümrüt Doyran; “Her proje için özgün ve ilgi çekici<br />
çalışmalara imza atıyoruz. Amerika’da olduğu gibi bu proje bazen dış tasarımı ve<br />
zarif iç mekânlarıyla dikkat çeken Sunrise East 56th gibi bir yaşlı bakımevi, bazen<br />
sakinlerine yüksek teknoloji sistemiyle lüks bir yaşam deneyimi sunan NEMA<br />
Boston gibi çok katlı bir konut projesi, bazen de Glenwood Tatil Köyü’nde olduğu<br />
gibi eski ve ikonik turistik bir kompleks ya da yüzlerce odası olan Hyatt Place gibi<br />
dünyaca ünlü bir oteller zinciri olabiliyor. Biz müşterilerimize; "Siz hayal edin,<br />
biz yapalım, hayata geçirelim" diyoruz. Bu hayal bazen çok basit bir poliüretan<br />
sandalye olabileceği gibi bazen de altın varaklı, el oymalı, çokça emek ve zaman<br />
isteyen klasik bir koltuk olabiliyor. Özetle biz sadece mobilya üretmiyoruz.<br />
Her kültürden ve coğrafyadan insanın zevkine hitap edebilmeyi, beğenilmeyi<br />
başarıyor, ülkemizi yurt dışında gururla temsil ediyoruz.” dedi.
36<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
Nev-i<br />
şahsına<br />
münhasır şef<br />
Can Oba<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç - Seher Doğan<br />
Lisedeyken en çok pilot olmak istedi.<br />
Uçmanın cazibesi kadar ülkenin o<br />
dönem ki askeri koşulları da pek<br />
bir heveslendirmişti onu. Kıbrıs Barış<br />
Harekatı yıllarıydı, dayı da askerdi<br />
zaten. Yaşı daha 6’yı bulmadan vatan<br />
savunmasına öykünmesi hep bu<br />
örneklerden sebepti Vakti geldiğinde<br />
beklemedi hiç, girdi hemen pilot<br />
sınavlarına. Ne var ki o bir renk körüydü…<br />
Tam da hayallerine uçacakken önce<br />
gözden kaybetti, çok geçmeden de<br />
gönülden…<br />
Okul deseniz, iktisat fakültesini<br />
kazandıysa da gitmedi. O dünya da pek bir<br />
uzak geliyordu çünkü. Aklında bir tek Ege<br />
Üniversitesi Su Altı Arkeolojisi bölümü<br />
vardı. Gelgelelim, 800 bin kişi içinde adını<br />
6’ya yazdırmak ütopyadan başka bir şey<br />
değildi. Öyle de oldu zaten. Bir hayalinden<br />
daha uzaklaştı böylece…<br />
Karşımda 1.5 metrekarelik mutfakta,<br />
deyim yerindeyse harikalar yaratmış<br />
bir şef var. Sirkeci, Hocapaşa’da esnaf<br />
lokantalarına üç ocak, beş masa;<br />
uluslararası tatlarıyla meydan okuyan bir<br />
deneyim... Adını verdiği restoranın nev-i<br />
şahsına münhasır kurucu şefi, Can Oba…<br />
Bir de Almanya’da deniyor şansını<br />
Onun Michelin yıldızlı restoranlara uzanan<br />
hikayesi aslında Almanya’da başlıyor ilk.<br />
Amcası “Gel bir de burada dene şansını”<br />
deyince bakıyor, Türkiye’de yapacak iyi<br />
bir işi yok.Bavulunu topladığı gibi tutuyor<br />
Almanya’nın yolunu. Daha 19’unda var<br />
ya da yok! Hemen üzerine bir barda<br />
çalışmaya başladığını söylüyor. Haftada<br />
2-3 gün harika kokteyller hazırlıyor.<br />
Halinden pek bir memnun o sıralar. Ama<br />
birgün yanına patronu Sabrina geliyor.<br />
“Mutfak yardımcısı Francesco hastalandı.<br />
1-2 günlüğüne Şef Hans’a yardım eder<br />
misin?’ diye soruyor. “Ben bardan çok<br />
memnunum” dediyse de Sabrina’yı ikna<br />
edemiyor. Ama patronu onu daha fazla<br />
parayla kandırmayı başarıyor, söylediğine<br />
göre. Can Oba’nın o vaatlere kanmasıyla<br />
mutfakta kalması bir oluyor. Laf arasında,<br />
o aralar Can Oba, güzel kokteyller<br />
hazırlıyor ama yumurta kırmaktan pek<br />
bir aciz! Bunu yapmak istese bile anne<br />
duvarını aşabilmek ne mümkün. Devamlı<br />
mutfak kapısından çevrilmeler! Yemek<br />
yapmaya da pek hevesli değil zaten. “Ne<br />
güzel işte, annem kırıyor, ben de oturayım<br />
oturduğum yerde” kafasını yaşıyor samimi<br />
cümlelerinde.<br />
Şef Hans’ın mutfağında o 1-2 gün önce<br />
4-5 gün oluyor. Sonra gönülsüz mutfak<br />
mesailerini 365 güne tamamlıyor Can<br />
Oba. Bu başına gelenlere mi şaşırsın<br />
yoksa şefinin bir yılın sonunda karşısına<br />
dikilip de “Hadi buraya kadar, seni işten<br />
çıkarıyorum’ demesine mi? “Sen çıldırdın<br />
mı? Niye beni işten çıkarıyorsun, ne<br />
güzel arkadaşız” diyorsa da şefini ikna<br />
edemiyor. Ama öğreniyor ki, bütün bunlar<br />
Hans’ın kendisini “ustam” dediği Michelin<br />
yıldızlı şefinin seçmelerine göndermek<br />
adına yaptığı tatlı planlar…
“Yemek bir yorum sanatıdır”<br />
Can Oba, şefinin “Sen yeteneklisin, ben<br />
sana bir şey öğretemem. Alfons’nun<br />
yanında öğrenirsin.” tavsiyesi üzerine 6<br />
bin kişinin başabaş yarıştığı seçmelerde<br />
alıyor soluğu. Aranan iki yetenekten biri de<br />
o oluyor finalde. Bunu nasıl mu başarıyor?<br />
Sıra sıra dizili tabaklarda hayallerini<br />
resmetmeleri isteniyor, genç adaylardan.<br />
Oba, yemek maddelerinden susuz yarım<br />
akvaryum yapıyor önce. Ardından hızını<br />
alamayıp spagettilerden yosunlar,<br />
renklendirilmiş badem ezmelerinden<br />
altlıklar, ufacık adacıklar inşa ediyor. O<br />
kadarıyla da yetinmeyip suyun altında<br />
görünsün diye balıklar yapıyor. Oba’nın<br />
tabağı pek bir beğeniliyor. Çünkü ona<br />
göre yemek, bir yorum sanatı. İçine<br />
kendinden bir şeyler kattıkça sıradanı<br />
yıkan, zenginleşen... “O yüzden şef<br />
lokantaları, Michelin yıldızlı şefler vardır.<br />
Hep farklının izini sürerler. Yemek bir<br />
ritüeldir, nasıl yorumlarsınız, tadan insan<br />
da o kadar memnun kalır, keyif alır. Yapan<br />
da aynı şekilde” diyen Can Oba’nın yaşam<br />
felsefesinde insanları mutlu etmek geliyor<br />
öncelikle. Mutlu ettikçe mutlu oluyor<br />
çünkü. Tatlı bir söz, bir gülümseme, bir<br />
teşekkür para kazanmaktan çok daha<br />
anlamlı geliyor, şimdi de olduğu gibi.<br />
Mesleki gıdasını misafir memnuniyetinden<br />
aldığını söyleyen Oba, ancak iyi bir şeyler<br />
yaptığını hissettiğinde motive olduğunu<br />
sözlerine ekliyor.<br />
Yemek profesörünün mutfağında!<br />
Dünyada yılın şefi seçilen Alfons ile<br />
çalışmak öğretici olduğu kadar pek bir<br />
meşakkatli de oluyor. Neredeyse 7 ayı 18-<br />
19 saatlere varan yoğun mesailerle geçiyor<br />
genç şef adayının. Öyle zamanlar geliyor ki,<br />
sırf şefinden laf işitmemek için restoranda<br />
bile yatıyor. Para deseniz cepte tek<br />
kuruş yok! Oba, o dönem hem mutfakta<br />
çalışıyor hem de iki yıllık gastronomi<br />
yüksekokulunu bitiriyor. Alfons’un<br />
mutfağında sekiz yıl şeflik yaptıktan sonra<br />
dünyaya açılmaya karar verdiğini anlatıyor.<br />
Amerika’dan Brezilya’ya, Arjantin’den<br />
İsrail’e ve Avrupa'nın pek çok ülkesine<br />
giderek deneyimlerine deneyim katıyor.<br />
Tek isteği, tekrara düşmemek. Çünkü<br />
biliyor ki, tekrara düşerse öğrenme<br />
yetisini de kaybedecek! Can Oba, bugün<br />
olduğu gibi o zaman da kopyala-yapıştır<br />
zihniyetlere karşı duruyor. Yeteneği ölsün<br />
istemiyor; hep kendi yoluna gidiyor, daima<br />
kendi özellerini üretmeye çalışıyor. “İnsan<br />
kendi yolunu kendi çizer. Siz bu yolda<br />
doğru, etik, düzgün ilerlerseniz, Allah da<br />
gönlünüze göre yollar açar” diyor.<br />
Özgünlük, malzeme, reçete ve pişirme teknikleri Can Oba’nın en<br />
temel lezzet anahtarları. Lezzet patlaması konusunda tabakta<br />
en küçük şüphe uyandırmayacak dokunuşlara sahip bir deneyim<br />
olan tecrübeli şef için sunum da kritik bir detay. Ona göre<br />
sunum, lezzetle bir bütün olmalı ki, başarı da beraberinde gelsin.<br />
Menüsünde kendi beklentilerini karşılayan nüanslarla yemeklerini<br />
sunduğunu anlatan Oba, “Ben 10 numara servis beklerim, o<br />
zaman misafirlerime de 10 numara vermek zorundayım. Tek<br />
başına görsellik de yetmiyor. Sonuçta lezzetli de olması gerekiyor.<br />
Benim için tabakta yüzde 50 lezzetse yüzde 50 de görselliktir. Bu<br />
ikisini birbiriyle harmanladığın iyi ve lezzetli bir tabak ortaya<br />
çıkar.” diye anlatıyor.
38<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
Can Oba doğuyor!<br />
Türkiye’ye dönüşte ilk görüşmesini<br />
İstanbul’un ünlü bir franchise restoranıyla<br />
yapıyor, Can Oba. Bahsettiği bundan<br />
yaklaşık 8 yıl öncesi. Bir şeyler denk<br />
düşmüyor daha başlamadan. Bir<br />
arkadaşının tavsiyesiyle Hocapaşa’ya<br />
kırıyor bu defa dümeni. Hemen<br />
yanıbaşında 75 kuruşa çorba satan<br />
lokantaya komşu gitmeye ikna geliyor,<br />
çaresiz! Baktı batıyor, hiç vakit<br />
kaybetmeden kestane çorbalı, ördekli,<br />
deniz taraklı menüsünün yarısını kebaba<br />
çeviriyor. “Çünkü kimse bilmiyor, sizi<br />
tanımıyor. Adamlar 10 TL’lik Sodexo’yu<br />
koymuş cebine, dolaşıyor. Çok zor bir<br />
lokasyon. Mecburum, kirayı da çıkarmam<br />
gerekiyor.” diyen Oba işte tam da bunun<br />
üzerine dönüyor yarı yüzünü Türk usulü<br />
lezzetlere. Ne zaman ki 5 masalık mekanı<br />
Vedat Milör, Saffet Emre Tonguç ve Ayşe<br />
Arman gibi ünlü isimler ziyaret ediyor…<br />
Mekan sayfa sayfa yazılıp, çiziliyor… İşte<br />
o zaman “Patlıyor gidiyor” onun tabiriyle.<br />
O kadar ki 1.5 metrekarelik mutfağın<br />
bu başarısına Dünya Kalite Zirve Ödülü<br />
kayıtsız kalmıyor. Ünlü gurme Milör bile<br />
en yüksek puanlarından birini cömertçe<br />
vermekten çekinmiyor. Bu başarıyla<br />
daha da kamçılanıyor. Can Oba ismini<br />
New York’a da taşımak istiyor ama o, bu<br />
hayaline ortak olacak vizyonda bir Türk<br />
yatırımcı bulmak konusunu bir türlü<br />
aşamıyor.<br />
Artık Regie Ottoman Istanbul’da!<br />
Can Oba <strong>Restaurant</strong>, bir yılı aşkın bir<br />
süredir Regie Ottoman Istanbul’un içinde<br />
konumlanıyor. Ambiyans, Hocapaşa’daki<br />
esnaf lokantası mantığından çok farklı.<br />
Nev-i şahsına münhasır şefin zevkli<br />
dokunuşlarıyla şimdi çok daha şık,<br />
elegant ve sıcak… Değişen sadece<br />
mekanın dekorasyonu da değil! Bir<br />
zamanlar Hocapaşa’da menüsüne katmak<br />
zorunda olduğu kebaplar da yok artık.<br />
Neler mi var? Vişneli ördek var. Yengeç<br />
ravyoli, ıstakoz, lavantalı risotto, fırında<br />
elmalı bonfile, karamelli peynir tatlısı var.<br />
Şef bir de ciğer yapıyor ki, şu ana kadar<br />
tattıklarınızı unutturacak iddiada! Kısa bir<br />
tarifle, süte yatırdığı ciğerin altını kerevizli<br />
patates püresi ile dolduran deneyimli şef,<br />
üzerini ise kızartılmış elma, armut ve<br />
karamel soğanı ile kabartıyor.<br />
Her şey yorum sanatı için!<br />
Can Oba için duruş çok önemli bir itibar<br />
noktası. Hele de bir şef iseniz… Şef<br />
olmak, iyi yemek pişirmek demek onun<br />
bakış açısıyla. Şef olmak, iyi insan olmak<br />
demek… Ekip arkadaşlarına yardımcı<br />
olmak, yönlendirmek, iyi geçinmek<br />
demek… İnsan ilişkilerine değer vermek,<br />
topluma iyi örnek olmak, etik değerlere<br />
sahip olmak demek ona göre.<br />
İşinde son derece titiz ve prensipli olan<br />
Oba’nın lugatında “Yoruldum, bir evde<br />
oturayım da, dinleneyim” demek yok asla!<br />
Pazar pazar dolaşmayı, etinden sütüne,<br />
baharatından hayvanına bilgi havuzunu<br />
doldurmaya harcıyor ekseriyetle<br />
günlerini. “Her şey yorum sanatı için!”<br />
diyen Oba, bunları iyi bir şef olmanın<br />
gereklilikleri olarak da görüyor.<br />
Türkiye’de mutfak eğitimi veren<br />
akademilere bir göndermeyle sözlerine<br />
devam eden Can Oba, “Bizim insanımız<br />
kısadan başarı yoluna gider. Yanlış olan<br />
da bu zaten. 3-6 ayda şef yapan bir sürü<br />
kurum var. Bunların hepsi umut tacirliği!<br />
6 ayda şef olmak dünyanın neresinde<br />
görülmüş?” diyor ve şöyle devam ediyor:<br />
“Zaman zaman üniversitelere konuşmaya<br />
da gidiyorum. Öğrencilere diyorum ki,<br />
‘Bu işi yapmak istiyorsanız, 2-3 aylık<br />
periyotlarda baharatçıda, kasapta,<br />
balıkçıda, manavda, pastanede, fırında<br />
çalışacaksınız. Malzemeyi yerinde<br />
öğrenmek bizim işimizde çok önemli. Bu<br />
bilgileri defterlerden öğrenemezsiniz.<br />
Kendin dokunacak, koklayacaksın. Ancak<br />
bu şekilde gelişebilirsiniz. Bunu yapan<br />
akıllı adamdır, hedefli adamdır. 1-2 ay<br />
züccaciyede çalışacaksın; tabağı, kepçeyi,<br />
bıçağı kullanmayı öğreneceksin. Alt yapını<br />
oluşturduktan sonra bu tıpkı bir inşaat<br />
gibidir. Temeli attıktan sonra tak tak tak<br />
çıkacaksın.”
“Yemek cahilliğinin de bir sınırı<br />
olmalı”<br />
Can Oba markasının kurucu şefi için Türk<br />
mutfağını dünyada bir yerlere getirme<br />
işi, biraz da toplumların yeme içme<br />
mutfak kültürü ve adabıyla ilintili. Yemek<br />
karın doyurmanın ötesinde bir disiplin,<br />
bir ritüel, bir deneyim noktası onun<br />
için. İşte tam da bu yüzden eleştiriyor,<br />
sossuzluktan suyla, ayranla doldurulan<br />
mideleri… “Yemekte bunlar içilmez,<br />
dil sensörlerini mahveder. İki kere<br />
içersiniz, hepsi o kadar” diyen Can Oba,<br />
“Adam kadehi çeviriyor, ‘Kırmızı şarabı<br />
soğutun’ diyor. Ya arkadaş tamam da<br />
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok!<br />
Kendine yeni bir şarap kültürü oluşturma<br />
cahilliğinin de bir sınırı olması lazım. Türk<br />
toplumu kadar konservatif hiçbir toplum<br />
yoktur. Bakın kelli felli zenginler yurt<br />
dışına gidiyor. Emin olun, aradıkları ilk<br />
yer Türk lokantası oluyor. Onu bulamazsa<br />
McDonald's’a, onu da bulamazsa<br />
pizzacıya, markete gidiyor. Peynir, ekmek<br />
yiyor.” diyor.<br />
Türk toplumunun lezzet kütüphanesinin<br />
geniş olmadığını, bununla da gurur<br />
duyduğunu söyleyen Oba, yemek<br />
disiplinsizliğini de bir tehdit olarak<br />
nitelendiriyor. “Bizde gecenin 12'sinde<br />
dürüm götürelim, dürüm bitti, bir<br />
işkembe içelim sevdası var ya hani.<br />
Ne oluyor ya? Biraz az önce dedim ya,<br />
yemek kültürün yoksa bunlar oluyor.<br />
Yani sen akşam 7’de, 8’de bitireceğin<br />
şeyleri gece 11-12’lere taşıyorsun. Ama<br />
eskiden bu kültüre sahiptik. Akşamları bir<br />
sofra etrafında toplandığınız günleri bir<br />
hatırlayın. Kimse konuşmazdı.” diyen Can<br />
Oba, bunun sosyal açıdan da irdelenmesi<br />
gereken bir konu olduğuna dikkat çekiyor.<br />
“Türk mutfağı aktüalize edilmeli”<br />
Peki ya çözüm önerileri? Yerel ürün<br />
çeşitliliği ve mutfak zenginliği ile<br />
ayrıcalıklı bir konuma sahip olan<br />
Türk mutfağı, Can Oba’ya göre Ar-Ge<br />
konusunda çok geride kalmış. Türk<br />
mutfağının dünya gastronomisinde<br />
yer bulabilmesi için hızlı bir şekilde<br />
aktüalize edilmesi gerektiğine<br />
vurgu yapan tecrübeli şef, “Neyi<br />
başaramıyoruz biliyor musunuz?<br />
Türkiye, kendi mutfağını yaratım<br />
konusunda geride kaldı. 16 milyon<br />
nüfuslu İstanbul, beş restoranına<br />
sahip çıkamıyor, yaşatamıyor. O halde<br />
hangi Ar-Ge'yi konuşacağız, hangi<br />
yenilikten bahsedeceğiz? Sıfır! İnanın<br />
o çocuklar dönerci açsalar daha<br />
çok para kazanır. Ama ne yapsınlar;<br />
idealistler, fikirlerinin peşinden<br />
koşuyorlar. Çocuklara ne kadar destek<br />
verirsen, o kadar iyi sonuçlar alırsın.”<br />
eleştirisini yapıyor. Şef adaylarının da<br />
milli sporcular gibi devlet tarafından<br />
desteklenmesi gerektiğini dile<br />
getiren Oba, Bakanlığın oluşturacağı<br />
kurulla yetenekli çocukların sektöre<br />
kazandırılabileceğine işaret ediyor.<br />
Meze, tır, okul projeleri var<br />
Can Oba’nın bundan sonrası için harika<br />
planları var. Onlarda biri, üzerinde<br />
yıllardır çalıştığı mezeler projesi.<br />
Bodrum Yalıkavak'ta başladığı projeyle<br />
Türk damak tadını temsil eden mezeleri<br />
mutfak kültürümüze kazandırmayı<br />
amaçladığını söyleyen Oba, “Bizdeki<br />
mezelerin hepsi devşirme, bizim bir<br />
meze kültürümüz yok ki. Osmanlı'da<br />
rakı masası mı atılıyordu da biz<br />
görmedik? Yemek de yasaktı içmek de<br />
yasaktı. Peki biz ne yaptık? Maria'nın<br />
Meyhanesi; Hristo’nun Tavernası diye<br />
gitmişiz. Adamlar gidince mezeler<br />
de gitti. Ben istiyorum ki, kendi<br />
ürünlerimizle, kendi damak tadımıza<br />
uygun mezelerimiz olsun. Onun için<br />
sürekli denemem lazım. Çünkü onlar<br />
beğenmezse yaşama şansı yok. Her<br />
sene deniyorum.” diyor. Şu ana kadar<br />
yaklaşık 7 tanesini tamamladığını<br />
anlatan şefin hedefinde bu sayıyı 25’lere<br />
kadar çıkarmak var.<br />
Sıra dışı olduğu kadar sempatik ve<br />
hoş muhabbetli bir şef de olan Can<br />
Oba’nın iki güzel hayali de okul ve tır<br />
projesi üzerine. Birinde, memleketi<br />
il il arşınlayıp, mutfağa gönül vermiş<br />
yetenekli gençleri keşfedecek,<br />
yarıştıracak, profesyonel mutfaklara<br />
kazandıracak… Diğerinde de minimum<br />
üç buçuk yıllık bir programla sınırlı<br />
sayıdaki öğrenciye nitelikli eğitim fırsatı<br />
sunacak…
40<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro etkinlik<br />
Gastro Show’da<br />
dondurmasıyla<br />
ünlü Maraş da<br />
var!<br />
Kahramanmaraş, gastronomik marka kent olmak için<br />
İstanbul’a geliyor. Dondurmasıyla ünlü şehir; 7 Şehir 7<br />
Bölge 7 Ülke teması ile Türkiye ve dünyadaki gastronomik<br />
lokasyonların belirleneceği Gastro Show’da Türkiye’nin<br />
7 gastronomik şehrinden biri olmak için kıyasıya rekabet<br />
edecek…<br />
Türkiye’nin ve dünyanın değişik<br />
yerlerinden gastronomi<br />
sektörüne damga vurmuş üst<br />
düzey şeflerin ve uzmanların katılacağı<br />
Gastroshow için tüm hazırlıklar<br />
sürerken, etkinliğin katılımcı<br />
şehirleri de belli olmaya başladı.<br />
Bu kapsamda Gastronomi Turizmi<br />
Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ve<br />
Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan<br />
Ataman Kahramanmaraş Valiliği’ne<br />
resmi bir ziyarette bulundu. GTD<br />
Kahramanmaraş teşkilatı ile birlikte<br />
Başkan Sami Kervancıoğlu, Gökhan<br />
Büyükdereli, Fehmi Büyükdereli,<br />
Serhan Erdoğanyılmaz ve Cüneyt Beyit<br />
eşliğinde Kahramanmaraş Büyükşehir<br />
Belediye Başkanı Hayrettin Güngör<br />
ile detaylı bir toplantı gerçekleştirildi.<br />
Program, ertesi gün Kahramanmaraş<br />
Valisi Ömer Faruk Coşkun’u<br />
makamında ziyaret ile devam etti.<br />
2-4 Haziran<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />
İstanbul Kongre Merkezi’nde<br />
gerçekleşecek olan Gastroshow’da,<br />
Kahramanmaraş’ın tanıtılması ve<br />
gastronomik marka kent olmasına<br />
yönelik iş birliğinin detaylandırıldığı<br />
görüşmelerde; Başkan Boztepe ve<br />
GTD Kahramanmaraş yönetimi; Kültür<br />
Turizm Bakanlığı Turizm İl Müdürü<br />
Seydihan Küçükdağlı’yı ziyaret ederek<br />
Türkiye Lezzet Haritası için<br />
güç birliği<br />
Gastronomi Turizmi Derneği<br />
(GTD), Türkiye Lezzet Haritası<br />
için eski İstanbul Rehberler<br />
Odası Başkanı Şerif Yenen ile<br />
güç birliği yaptı. Türkiye’nin<br />
gastronomi değerlerini ön<br />
plana çıkarmayı hedefleyen<br />
Lezzet Haritası, 2-4 Haziran<br />
<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />
İstanbul Kongre Merkezi’nde<br />
düzenlenecek olan Gastro<br />
Show’da tüm illere tanıtılacak.<br />
kentin Gastroshow’da yapacakları<br />
masaya yatırıldı.<br />
Gastronomik marka kent olmak için<br />
İstanbul’a geliyor<br />
Ziyaret sonrası bir açıklama yapan<br />
GTD Başkanı Gürkan Boztepe,<br />
Türkiye ve dünyadan farklı şehir ve<br />
ülkelerin ağırlanacağı organizasyonda,<br />
gastronomik anlamda sayısız<br />
yemek kültürüne sahip olan<br />
Kahramanmaraş’ın da kendine<br />
yakışır şekilde gerek stand gerekse<br />
konferanslarda yerini alacağını<br />
duyurdu.
42<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
İşte yeme-içme sektöründe<br />
istihdam beklentisi...<br />
Kısıtlamaların esnetilmesi ve yaz<br />
aylarının yaklaşmasıyla beraber<br />
yeme içme sektöründe hareketliliğin<br />
daha da artması bekleniyor. Adaylarla<br />
işvereni bir araya getiren uygulama<br />
www.24saatteis.com‘un gerçekleştirdiği<br />
ankete göre; katılımcıların yüzde 69’u kafe<br />
ve restoranların açık kalması gerektiğini ve<br />
sektördeki istihdamı yeterli bulmadıklarını<br />
belirtiyor…<br />
“Restoranların açık kalma süresi<br />
uzatılmalı”<br />
Yeni alınan kararlara göre, restoran, lokanta,<br />
kafeterya gibi yerler çok yüksek riskli iller<br />
dışında faaliyetini 07.00-19.00 arasında<br />
yüzde 50 kapasiteyle sürdürebiliyorlar.<br />
Ancak ankete katılan kullanıcılar bu süreyi<br />
yetersiz buldu. Katılımcıların yüzde 64’ü<br />
kafe ve restoranların saat 19.00’a kadar açık<br />
kalması yeterli değil derken, yüzde 36’sı<br />
bu süre yeterli dedi. Getirilen kısıtlamalar<br />
nedeniyle pandemiden en çok etkilenen<br />
sektörlerin başında gelen yeme-içme<br />
sektörü yeniden hareketlenirken istihdam<br />
oranının artması beklentisi de doğdu.<br />
Ankete katıların yüzde 67’si yemek içme<br />
sektöründeki istihdamı yetersiz bulduğunu<br />
belirtti. “Yeme-içme sektöründe çalışmak<br />
ister misiniz?” sorusuna ise yüzde 53’ü<br />
“Evet” yanıtını verdi. Perakende sektörü<br />
için de benzer taleplerin yer aldığı görüldü.<br />
Ankete katılanların yüzde 66’sı bu sektördeki<br />
istihdamı yeterli bulmadı. Katılımcıların<br />
yüzde 63’ü perakende sektöründe çalışmak<br />
istediğini belirtti. “Yeme-içme ve perakende<br />
sektöründeki istihdam artmalı mı?”<br />
sorusuna katılımcıların yüzde 77’si evet<br />
yanıtını verdi.<br />
Paket servise talep var<br />
Anket sonuçlarına göre restoran ve kafelere<br />
talep kısıtlamalarda da devam etti. Alınan<br />
önlemler kapsamında uzun süre kapalı<br />
kalan kafe ve restoranlar paket servis<br />
uygulamasına geçmişti. Kullanıcıların<br />
yüzde 66’sı paket servis uygulamasını<br />
kullandığını belirtti. Paket servis uygulaması<br />
kullanılmaya bir süre daha devam edilecek<br />
gibi gözüküyor. “Ev yemeği istemediğinde<br />
ne yaparsın?” sorusuna katılımcıların yüzde<br />
79’u eve sipariş verebileceğini belirtirken<br />
yüzde 21’i restorana gideceğini belirtti.<br />
Alışverişi kendim yaparım ya da internetten<br />
sipariş ederim diyenlerin oranının ise eşit<br />
olduğu görüldü. Ankete göre katılımcıların<br />
yüzde 60’ı en çok giyim-elektronik<br />
alışverişlerini internetten yaptığını söylerken<br />
yüzde 40’ı gıda ve yemek siparişlerini<br />
internetten verdiğini belirtti.<br />
“Bu sektörlerde iş artışının<br />
yaşanacağını düşünüyoruz”<br />
24 Saatte İş’in kurucu ortağı Gizem<br />
Yasa, bu sektörlerde talebin artacağını<br />
düşündüklerini belirterek şunlar söyledi:<br />
“Pandemi döneminde özellikle yeme-içme<br />
sektörü en çok etkilenenler arasındaydı.<br />
AVM, kafe ve restoranlar uzun süre<br />
kapalı kaldı. Tabii doğal olarak bu durum<br />
çalışanları da etkiledi. İşsizlik maaşına<br />
başvuranların sayısında 2020'de yüzde<br />
20 gibi bir artış kaydedildi. Bu dönemde<br />
geçmiş dönemlere göre, AVM içindeki<br />
işlere talep yüzde 20 düştü. Normalleşme<br />
ve yaz aylarıyla birlikte turizm, yeme-içme,<br />
gayrimenkul ve perakende sektörünün<br />
yeniden hareketleneceği düşünüyoruz.<br />
Normalleşmeyle birlikte alınan kararlara<br />
göre kafe ve restoranlar saat 19.00’a<br />
kadar hizmet verebiliyor. Özellikle garson,<br />
barista, aşçı gibi meslek alanlarında iş artışı<br />
yaşanacağını öngörüyoruz.”
44<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Üç lezzet kaşifi BMW’siyle<br />
Türkiye Gastronomi Yol Haritası’nı<br />
oluşturacak<br />
Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW, Türkiye’nin en saygın şeflerinden Ali<br />
Ronay, Maksut Aşkar ve Şemsa Denizsel ile lezzet dolu bir yolculuğa çıkıyor. Yerel ürün ve tatların<br />
modern yorumları ve kendilerine has mutfak vizyonlarıyla fark oluşturan üç ünlü şef, önümüzdeki<br />
2 yıl boyunca belirlenen anayollar üzerinden saparak keşfettikleri “Türkiye’nin Lezzet Durakları”nı<br />
işaretleyerek “BMW ile Türkiye Gastronomi Yol Haritası”nı oluşturacak.<br />
BMW faaliyet gösterdiği tüm<br />
pazarlarda yerel değerlerin ortaya<br />
çıkarılması amacıyla farklı projeler<br />
gerçekleştirmeye devam ediyor. Yalnızca<br />
mutfak kültürleriyle değil, gıdanın doğal<br />
ve yerel üretimi konusunda da sahip<br />
oldukları vizyon ve aldıkları inisiyatifle<br />
gastronomi dünyasında fark oluşturan<br />
üç şef, lezzet üzerinden bir yol rehberi<br />
çalışması gerçekleştirecek.<br />
“BMWlicious’’ çatısı altında önümüzdeki<br />
yıllarda da sürdürülmesi hedeflenen<br />
projenin, tüm dünyada son yıllarda<br />
güçlenmeye devam eden yerel üretimi,<br />
üreticiyi ve malzemeyi destekleme<br />
kavramlarını bütüncül bir yaklaşımla<br />
sahiplenmesi amaçlanıyor.<br />
BMW Türkiye olarak Anadolu’nun<br />
eşsiz mutfak kültürüne yeni keşif<br />
ve yorumlarla katkı sağlayacak<br />
özel bir çalışmayı hayata geçirmek<br />
istediklerini belirten Borusan Otomotiv<br />
İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik,<br />
‘’Gastronomi, artık yalnızca mutfak<br />
kültürünü temsil etmenin ötesinde,<br />
sürdürülebilir ve ekolojik tarımdan<br />
sosyolojik ve ekonomik kalkınmaya<br />
kadar çok kapsamlı ve katmanlı bir<br />
ekosistem olarak değerlendiriliyor.<br />
BMW Türkiye olarak bu perspektiften<br />
bakarak, bölgesel lezzetlerin ve lokanta<br />
kültürünün tanıtımına destek olacak bir<br />
çalışmada yer almaktan çok mutluyuz.”<br />
dedi.<br />
“BMWlicious” rotaları<br />
BMW’nin üstün sürüş keyfi sunan<br />
modelleriyle Türkiye’nin yedi bölgesini<br />
kapsayan üç farklı rotada seyahate<br />
çıkmaya hazırlanan şefler, yol<br />
üzerindeki keşiflerini sosyal medya<br />
üzerinden kısa filmlerle paylaşacak ve<br />
BMW Joy Blog üzerinden deneyimlerini<br />
yazıya dökecek.<br />
3 ana rota, 7 bölge<br />
Şemsa Denizsel Kırklareli’nden<br />
başlayarak, İzmir üzerinden Antalya’ya<br />
devam eden rota üzerinde yerel<br />
tatları keşfederken Maksut Aşkar<br />
Karadeniz’in muhteşem coğrafyasında<br />
Samsun’dan başlayıp Artvin’e kadar<br />
olan lezzet duraklarını işaretleyecek.<br />
Türkiye’nin en batı noktası Kapıkule’den<br />
başlayıp güneydoğuda Şanlıurfa ile<br />
sona eren rota ise Ali Ronay tarafından<br />
gerçekleştirilecek. Her şefin seyahat<br />
rotasını tamamlamasının sonrasında,<br />
lezzet duraklarından ilham alarak<br />
hazırladığı yemeklerden oluşan farklı<br />
menüler, kendi mekanlarında BMW<br />
misafirleri tarafından da tadılabilecek.<br />
BMW mobil aplikasyonu üzerinden<br />
lezzet durakları haritası<br />
“BMW ile Türkiye Gastronomi Yol<br />
Haritası” projenin sonunda BMW mobil<br />
aplikasyonuna aktarılacak ve BMW<br />
sahipleri üç ünlü şefin önerdiği lezzet<br />
duraklarını keyifle takip ederek yeni<br />
tatları keşfetme imkanına sahip olacak.
Ebru<br />
Sosyal Girişimci / Şef<br />
Baybara Demir<br />
Konu karbon salınımı değil aslında...<br />
Hayvansal proteinin, ucuz ve erişilebilir<br />
olması, toplumların dengeli ve yeterli<br />
beslenmeleri açısından önemlidir.<br />
Türkiye’nin coğrafi yapısı, geniş<br />
meraları gözönüne alındığında, ucuz<br />
maliyetli e kaliteli hayvancılık için<br />
önemli potansiyele sahip olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Koyun ve keçi yetiştiriciliği, ülkede<br />
yapılabilecek en ucuz maliyetli<br />
hayvancılıktır. Koyun, meradan en<br />
iyi şekilde yararlanabilen, merayı en<br />
iyi şekilde değerlendiren, yılın her<br />
döneminde merayı kullanabilen bir<br />
hayvandır. Bunun yanında, ülkedeki<br />
meraların büyük çoğunluğu düşük<br />
verimli olup, küçükbaş hayvancılık<br />
açısından daha uygundur. Türkiye,<br />
küçükbaş hayvan sayısı bakımından<br />
önemli bir potansiyele sahipken<br />
bu potansiyelini her geçen gün<br />
kaybetmektedir.<br />
Son yıllarda önem kazanan büyükbaş<br />
hayvancılık, ülkemiz için elverişli<br />
olmayan pahalı bir hayvancılık<br />
modelidir. Çünkü bizim ülkemizde<br />
yüksek boylu ot azdır. Büyükbaş<br />
hayvanın bir otu yiyebilmesi için<br />
diliyle kavrayabileceği kadar yüksek<br />
olması lazım. Bu nedenle büyük çiftlik<br />
sahipleri, büyükbaş hayvanlarını<br />
dışarıda besleyemeyince içeri<br />
kapatmaya başladı. Yurt dışından<br />
alınan kültür ırkı büyükbaş hayvanlar<br />
bizdeki yerel ırklara göre yirmi kat<br />
daha fazla yem tüketiyor. Bu da bizi<br />
yem ve saman ithalatçısı bir ülke<br />
haline getirdi. Türkiye’de şu an<br />
hayvanların yemi, ilacı ve hayvanın<br />
kendisi dışarıdan geliyor! Hayvancılıkta<br />
maliyetin yüzde 70’i yem, yüzde 10’u<br />
veterinerliktir. Bu hayvanlar sürekli<br />
ahırda tutuldukları için dayanıksız<br />
hale geliyorlar. Haliyle daha çabuk<br />
hastalanıyorlar ve daha çok ilaca,<br />
veterinere ihtiyaç duyuyorlar. Yem,<br />
veterinerlik, ilaç giderlerini, bunların<br />
fiyatlarının da dövize göre değiştiğini<br />
düşünürsek büyükbaş hayvan<br />
çiftçilerinin neden zor durumda olduğu<br />
daha iyi anlaşılır.<br />
Çiftçinin ürün fiyatını herhangi bir<br />
kamu kuruluşu değil de tüccarlar<br />
belirlediği için, tüccarların<br />
baskılamasıyla fiyatlar düşük<br />
belirleniyor ve maliyetler yüksekken<br />
çiftçi para kazanamadığı için zarar<br />
ediyor. Geleneksele dönmemiz lazım!<br />
Yüzümüzü toprağa çevirmemiz<br />
lazım! Eskiden olduğu gibi meralarda<br />
küçükbaş hayvancılığı yaygın hale<br />
getirmemiz lazım.
46<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Gastronomi sektörü temsilcileri<br />
KÇÖ'nün bitişini nasıl yorumladı?<br />
Kısa Çalışma Ödeneği, 31 Mart<br />
tarihi itibari ile sona erdi.<br />
Turizm sektörünün işvereninden<br />
çalışanına çokça tartıştığı, yıl sonuna<br />
kadar uzatılması yönünde taleplerin<br />
birbiri ardına dile getirildiği KÇÖ sonrası<br />
turizm, yeme içme sektörünü neler<br />
bekliyor? Bir yıldır devam eden KÇÖ’den<br />
çıkılmasının sektöre yansımaları neler<br />
ne olacak?<br />
Demirer: “Turizm, yeme içme<br />
sektörlerine özel destek verin”<br />
“Kısmi olarak tekrar açılışı sağlanan<br />
sektörün son kararlarla cumartesi<br />
günleri tekrar kapandı. Neredeyse<br />
Türkiye'nin tamamı için geçerli bu.<br />
Halbuki hafta içi beş günde yapılan<br />
toplam iş hacminin neredeyse bir o<br />
kadarı cumartesi günü yapılıyordu.<br />
İşin yarısı cumartesi gündüz oluyordu.<br />
Nisan 12 Ramazan'la birlikte komple<br />
kapatma söz konusu. Geliri tamamen<br />
sıfır olmuş. Şehir otellerinin hiç<br />
değilse geliri bir miktar devam ediyor.<br />
Güneydekiler daha açamıyor belki ama<br />
şehirdekiler hiç değilse bir miktar iş<br />
yapıyor. Bodrum'da bir miktar hareket<br />
var ama burada komple kapatılmış<br />
bir sektörün KÇÖ’den çıkması demek<br />
bütün çalışanlarının maalesef nakit<br />
ücret desteği ile idare etmesi gerekecek<br />
demek. Bu noktada da vasıflı, orta ve<br />
yüksek maaşlı olanların iki ay daha<br />
gecikme şansı yok. O yüzden biz<br />
çok rica ettik, çok ısrar ettik. Aman<br />
mayıs sonuna kadar turizmi, yeme<br />
içme sektörünü çalışma saatleriyle<br />
mademki normalleştiremiyoruz. Kaldı ki<br />
genelgeyle şimdi komple kapatacağız.<br />
İki ay bu sektörleri ayrıştırıp, bütün<br />
Türkiye'deki sanayilere, bütün diğer<br />
sektörlere vermek zorunda değilsiniz.<br />
Mücbir sebep diyerek bir ayrım yapın.<br />
Bu sektörlere özel bir destek verin.<br />
Aslında turizmciler KÇÖ’nün yılsonuna<br />
kadar devam etmesi gerektiğini, çünkü<br />
toparlanmanın bu sene de komple<br />
olmayacağını düşünerek istiyorlar.<br />
Zaten rakamlar devletin elinde var.<br />
Normalleşme olduğunda kim ne kadar<br />
personelini KÇÖ’de bırakıyor, ne kadar<br />
personel ihtiyacı var ve KÇÖ’den çıkartıp<br />
çalıştırıyor, geçen yazı yaşadığımız<br />
için bu doneler var. Dolayısıyla ne<br />
kadar desteğe ihtiyacımız olduğunu<br />
da görüyorlar orada. Buna rağmen<br />
bu desteğin kaldırılması çok büyük<br />
sıkıntı. Çünkü çok arkadaş sektör<br />
değiştiriyor. İstikrar, ihracat ve istihdam<br />
tarafında büyük sorun yaşayacağımızı<br />
maalesef üzülerek söylüyorum. İkinci<br />
yarısını aşılanmayla birlikte çok<br />
kuvvetli gördüğüm turizm ve yeme<br />
içmede kaybedilen bu personellerin<br />
kıymeti çok daha fazla anlaşılacak diye<br />
düşünüyorum.<br />
Yeme içme sektöründe 2 milyon<br />
çalışan olduğunu söyleyen Demirer,<br />
komple kapatma halinde 2 milyon<br />
insanın KÇÖ’de, şirketlerin de nakit<br />
ücret desteğinde kalacağını belirterek<br />
şöyle devam etti: “Şirketlerin de bu<br />
çalışanlara maaşları ile nakit ücret<br />
desteği arasındaki farkı ödeyecek<br />
bir gücü yok, öyle bir güç yok. Çünkü<br />
şirketlere hiçbir destek gelmedi. KÇÖ<br />
dışında hiçbir destek alamayan yemeiçme<br />
sektöründe bütün çalışanlar iki<br />
ay boyunca, normalleşme sürecinin<br />
mayıs sonunun geleceğini varsayarak<br />
söylüyorum bunu, nakit ücret<br />
desteğinde kalmış olacak. Ne kadarı<br />
sektörden çıkış yapar, bunu yaşayıp<br />
göreceğiz. Ama az bir sayı değil! Bizde<br />
çünkü ücretsiz izne gönderiyorum<br />
formlarını imzala dediğimizde, 17<br />
Mayıs'a kadar mecburlar. Biz onların<br />
onayını almak zorunda değiliz. 17<br />
Mayıs'tan sonra karşılıklı mutabakatla<br />
oluyor ve imzalamam diyen sayısı<br />
%30’larda. Ben bu şekilde devam<br />
edemem, ayrılıyorum diyenlerin sayısı<br />
yüzde 30'larda. Bu büyük kayıp olacak.”<br />
Boztepe: “Bizim beklentimiz,<br />
işlerin açılması”<br />
“Şu ana kadar kısa çalışma<br />
ödeneğinden çok faydalanan üyemiz<br />
yok. Bizim genelde üyelerimiz, butik<br />
üreticiler ya da butik restoranlar.<br />
Bunun haricinde çok montanlı çalışan<br />
kurumlardan faydalanan arkadaşlarımız<br />
var. Fakat seyahat acenteleri, özellikle<br />
de otellerde ve kongre sektöründe daha<br />
fazla var diye düşünmekteyim.<br />
Genel anlamda bakacak olursak,<br />
bizim buradaki beklentimiz aslında<br />
işlerin açılması. Devletten bir yardım<br />
beklenmesi kurgusu üzerine kurulu<br />
bir bakış açımız yok. Genel anlamda<br />
sektörün açılması da turist akışıyla söz<br />
konusu olacak. O da Mayısta 15'ten<br />
sonra özellikle Ramazan döneminden<br />
sonra ben turizm sektörünün çok daha<br />
fazla açılacağını, aynı zamanda yemeiçme<br />
sektöründe daha yoğun açılacağını<br />
düşünüyorum. Zaten Cumhurbaşkanı<br />
bu konuyla ilgili bir açıklama yaptı.<br />
Öncesine bazı noktalarda kapanma var<br />
ama sonrasında çok daha rahat hareket<br />
edilecek.”
Türk mutfağının yeni hedefi<br />
Önce Las Vegas…<br />
4 yılda tüm ABD HoReCa’sı!<br />
Ege İhracatçı Birlikleri, Las Vegas Üniversitesi’yle yaptığı anlaşmayla Türk mutfağının William F.<br />
Harrah Turizm Otelcilik Okulu müfredatına girmesini sağladı.<br />
Ege İhracatçı Birlikleri, Las Vegas<br />
Üniversitesi William F. Harrah Turizm<br />
Otelcilik Okulu Türk mutfağının<br />
müfredata girmesinde İzmir Ekonomi<br />
Üniversitesi ile iş birliği yapacak. Ege<br />
İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak<br />
Eskinazi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü<br />
Prof. Dr. Murat Aşkar, Ege İhracatçı Birlikleri<br />
Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol<br />
Celep, İEÜ Uygulamalı Yönetim Bilimleri<br />
Yüksekokulu Müdürü Dr. Betül Öztürk<br />
ve Gıda Birlikleri Başkanları, hibrit basın<br />
toplantısıyla projenin detaylarını paylaştı.<br />
4 yılda tüm Amerika’ya yayılacak<br />
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı<br />
Jak Eskinazi, “Stratejimizin ana unsurları<br />
olarak; yerli profesyonellerin ve tüketicilerin<br />
gönüllerini kazanıp Türk gıda ürünlerinin<br />
marka elçisi konumuna getirmek, etkili<br />
ve yönetilebilir bir pazar üssü olan Las<br />
Vegas'tan başlayıp, sonrasında güneybatı<br />
ve Kaliforniya bölgesine, en sonunda tüm<br />
ülke geneline yayılmak olarak belirledik.<br />
Dört yılın sonunda ulaşmak istediğimiz<br />
hedefleri ise; ABD HoReCa (otel, restoran,<br />
kafe) sektöründe talep oluşturmak, üretici,<br />
dağıtıcı, toptancı, perakendeci ve zincir<br />
marketler ile iş geliştirmek ve sürdürülebilir<br />
ilişkiler kurmak, restoran birlikleri, gıda<br />
yatırımcıları, gıda girişimleri, turizm-otelcilik<br />
fakülteleri, aşçılık okulları aracılığıyla<br />
farkındalık ve marka bilinirliği oluşturmak<br />
olarak tespit ettik.” dedi.<br />
Dünyanın en başarılı ikinci okulu ile<br />
iş birliği<br />
Projenin ilk yılında 9 faaliyet planladıklarını<br />
anlatan Eskinazi, ilk olarak Las Vegas<br />
bölgesinde bulunan ünlü otellerin executive<br />
şefleri ile tanıtım filmleri hazırladıklarından<br />
bahsetti. “Bu tanıtım filmlerinde 6 farklı şef<br />
6 farklı ürün grubumuzu kendi menülerinde<br />
kullandılar. Ardından, Las Vegas Üniversitesi<br />
Turizm Otelcilik Okulu mutfağında belirli<br />
aralıklarla belki de türünün ilk örneği olan<br />
tadım ve tanıtım etkinlikleri gerçekleştirdik.<br />
Ünlü şefler, satın alma direktörleri,<br />
distribütör ve akademisyenlerden oluşan 15<br />
kişilik guruplara, şimdiden marka yüzümüz<br />
olan yabancı şefler tarafından Türk ürünleri<br />
ile hazırlanan menüler tattırılırken, online<br />
olarak etkinliğe bağlanan Yönetim Kurulu<br />
üyelerimiz tarafından online ortamda sektör<br />
sunumları gerçekleştirildi. Son olarak<br />
dünyanın en başarılı ikinci, ABD’nin ise<br />
birinci Turizm Otelcilik okulu seçilen Las<br />
Vegas Üniversitesi ile 5 yıl sürecek olan bir iş<br />
birliği başlattık.”<br />
Eskinazi, iş birliği sayesinde ihraç ürünleri<br />
ve Türk mutfağının üniversite müfredatında<br />
yer alacağını, EİB olarak İzmir Ekonomi<br />
Üniversitesi ile iş birliği yaparak ederek<br />
ders içeriklerini birlikte oluşturacaklarını da<br />
sözlerine ekledi.
48<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Müşterilerin %66’sı dış mekânda<br />
yemeyi tercih ediyor<br />
Metro Türkiye, pandemide değişen tüketici beklentilerini belirlemek amacıyla araştırma şirketi<br />
NielsenIQ ile birlikte 2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020 Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini<br />
kapsayan beş fazda bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre, müşterilerin %66’sı<br />
restoranların dış mekânlarında yemek yemeyi tercih ediyor.<br />
Türk mutfağını ve değerlerini koruma<br />
ve gelecek nesillere aktarma amacıyla<br />
çalışmalarına 30 yıldır devam eden<br />
Metro Türkiye restoran ve otellere açılış<br />
döneminde rehberlik edecek önemli bir<br />
çalışma daha yaptı. Araştırma şirketi<br />
NielsenIQ’ya yaptırılan “Horeca Müşterileri<br />
Davranışlar ve Beklentiler” çalışmasında,<br />
restoran ve otel müşterilerinin Kovid-19<br />
sürecindeki davranış ve beklentilerindeki<br />
değişimler mercek altına alındı. Metro<br />
Türkiye bu araştırma ile pandemi ve mutfağa<br />
dönüş sürecinde işletmelere müşterilerinin<br />
beklentilerini doğru bir şekilde anlamalarını<br />
sağlamayı ve bu konularda aksiyon<br />
alabilmeleri için yol göstermeyi amaçladı.<br />
Restoran ve otel müşterilerinin beklentilerini<br />
ve ihtiyaçlarını da tespit eden araştırma,<br />
2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020<br />
Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini kapsayan<br />
beş fazda gerçekleştirildi. Araştırmaya<br />
Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere<br />
3 şehirde restoran ve otellerin sunduğu<br />
hizmetlerden faydalanan 3.073 kişi katıldı.<br />
Rapordan öne çıkan sonuçlar ise şu şekilde<br />
oldu:<br />
Müşterilerin restoranlarda dışarıda<br />
oturmaya verdiği önem artmaya<br />
devam ediyor<br />
Restoranlarda müşterilerin önem verdiği<br />
kriterler: Hijyen ve temiz atmosfere verilen<br />
önem yüzde 71'den yüzde 67'e az bir oranda<br />
gerilemesine rağmen hala ilk sıradaki yerini<br />
koruyor. Müşteriler kendilerine dışarıda<br />
oturma konusunda sunulacak çözümlere<br />
de önem veriyor. Örneğin kışın dışarıda<br />
otururken ısınma imkânı veren çözümlere<br />
önem veren müşterilerin oranı yüzde<br />
54’ü buluyor. Müşterilerin yüzde 66’sı ise<br />
restoranlarda dış mekânda yemek yemeyi<br />
istiyor.<br />
Paket ve Gel-Al Servis: Geçen yılın kasım<br />
ayından itibaren restoranlarda paket ve<br />
gel-al servisinin zorunlu hale gelmesi<br />
ile bu hizmetlere talep artış gösterdi.<br />
Katılımcıların yüzde 42’si Kovid-19 önceki<br />
dönemle kıyaslandığında paket servisi<br />
daha sık kullandığını belirtti. Kasım ve<br />
aralık aylarında paket servis hizmetinden<br />
yararlananların oranı yüzde 85’e kadar<br />
yükselirken, uygulama üzerinden sipariş<br />
verenlerin oranı yüzde 78, doğrudan<br />
restoranlardan sipariş verenlerin oranı ise<br />
yüzde 60 oldu. Eve yemek söyleme sıklığı<br />
arttı ve haftada 2-3 gün eve yemek siparişi<br />
verildiği iletildi. Benzer şekilde gel-al servis<br />
kullananların oranı yüzde 62’ye çıkarken gelal<br />
servis kullanma sıklığı da haftada 2-3 gün<br />
aralığında gerçekleşti.<br />
Paket ve Gel-Al Servisinde En Önemli<br />
Kriterler: Paket servisinde müşterilerin en<br />
önem verdiği iki kriter sırasıyla sağlıklı ve<br />
hijyenik bir ortamın olması ile servis, lezzet,<br />
fiyat dengesi oldu. Diğer yandan gel-al<br />
servisinde Kovid-19 önlemleri ve sağlıklı/<br />
hijyenik bir ortamın olması ilk iki kriter<br />
olarak öne çıktı. Müşteriler, gel-al servis için<br />
restoranlara gittiğinde hijyenik bir alanda<br />
bekleme yapmayı ve bu süre zarfında da<br />
restoranın aldığı hijyen önlemlerini görmek<br />
istiyor.<br />
Restoranlarda Fiyat Beklentileri:<br />
Katılımcıların yüzde 87’si gibi büyük<br />
çoğunluğu menüdeki fiyatlarda yükseliş<br />
beklentisine sahip. Müşteriler menülerde<br />
fiyat artışı olması durumunda daha uygun<br />
fiyatlı alternatifleri seçmeye eğilimli.<br />
Fiyat artış durumunda bu şekilde seçim<br />
yapacaklarını söyleyenlerin oranı yüzde<br />
26’dan yüzde 37’ye kadar yükseldi.<br />
Türüng: “Yaşanan değişimi dikkate<br />
alarak restoranlar için özel ürün ve<br />
hizmetler sunuyoruz”<br />
Yaptıkları araştırmayla ilgili değerlendirmede<br />
bulunan Metro Türkiye CEO’su Sinem<br />
Türüng, şunları söyledi: “30 yıldır otel,<br />
restoran ve kafe işletmelerinin önemli iş<br />
ortaklarından biri olarak Kovid-19 salgınında<br />
da sektöre destek olacak çalışmalarımıza<br />
devam ediyoruz. Pandemi ile birlikte<br />
bugüne kadar işletmelere 10 milyon TL<br />
değerinde destek olmanın yanı sıra, mutfağa<br />
dönüşte işletmeleri yönlendirici bilgi ve<br />
kılavuzlarımızı sunmaya devam ediyoruz.<br />
Geçtiğimiz yıl yine NielsenIQ iş birliği ile<br />
gerçekleştirdiğimiz ve Kovid-19 öncesi<br />
ile Kovid-19 dönemini karşılaştırarak<br />
sektöre sunduğumuz araştırmanın<br />
ardından bu kez Kovid-19 süreci içerisinde<br />
müşterilerin beklentilerinde yaşanan<br />
değişimi dikkate alarak bir araştırma<br />
gerçekleştirdik. Bu araştırmamızda tüketici<br />
taleplerini ve beklentilerine dair sektörü<br />
çok yakından ilgilendiren yeme-içme<br />
sektöründeki işletmelere katkı sağlayacağını<br />
düşündüğümüz önemli sonuçlar elde<br />
ettik.” dedi. Bu sonuçlara dayanarak açılış<br />
döneminde işletmelere ihtiyaçları olan ürün<br />
ve hizmetleri uygun fiyatlarla ve finansal<br />
çözümlerle sunmaya odaklandıklarını<br />
söyleyen Türüng, “Restoranların kapılarını<br />
açmalarıyla birlikte yine araştırmanın<br />
gösterdiği gibi dış mekân ve sosyal mesafe<br />
uygulamalarına da talebin artacağını<br />
düşünüyoruz. Biz de bu kapsamda paket<br />
servis ürünlerinden, dezenfeksiyon<br />
çözümlerine; iç/dış mimari çözümlerinden<br />
hijyen setlerine kadar birçok çözümü bir<br />
arada sunuyoruz. Hijyen setlerini yüzde 50’ye<br />
varan indirimlerle sunuyor, profesyonel<br />
dezenfeksiyon hizmetini de iş ortağımız<br />
ile birlikte işletmelere uygun fiyatlarla<br />
sağlıyoruz. Gastronometro websitesi<br />
üzerinden de Gıda Güvenliği Derneği<br />
sertifikalı hijyen eğitimlerini vermeyi de<br />
sürdürüyoruz. Buna ek olarak restoran<br />
müşterilerimizin akıllı telefon ya da tablet<br />
ortamında sipariş verebilmelerini mümkün<br />
hale getiren Dijital Menü çözümümüzü <strong>2021</strong><br />
yılı Haziran ayına kadar ücretsiz kullanıma<br />
sunuyoruz.” dedi.
Meyve ve Sebze Yılı’nda uluslararası<br />
manifesto çağrısı<br />
Birleşmiş Milletler, Gıda ve Tarım Örgütü-FAO tarafından <strong>2021</strong> yılı “Uluslararası Meyve ve<br />
Sebze Yılı” olarak ilan edildi. Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin<br />
Uçak, Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı’nda uluslararası manifesto çağrısında bulundu.<br />
Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği<br />
(TAGYAD), yaş meyve sebze sektörünün<br />
temsilcilerini, meyve ve sebze insan<br />
sağlığı açısından taşıdığı önemin yanı sıra,<br />
sektörün tüm dünyada ve Türkiye'de sahip<br />
olduğu ekonomik değere dikkat çekmek<br />
için bir araya getirdi. Ege Yaş Meyve ve<br />
Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin<br />
Uçak, Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı’nda<br />
uluslararası bir manifesto hazırlanması<br />
gerektiğini vurgulayarak, “Meyve ve<br />
sebzelerin insan sağlığı ve vücut direncine<br />
etkileri uluslararası bir platformda net bir<br />
şekilde ortaya konulmalı ve ana hatları ile<br />
meyve ve sebzelerin etkileri ve insan sağlığı<br />
için gerekliliği, günlük tüketim önerileri<br />
uluslararası bir manifesto hazırlanarak<br />
yayınlamalı. Doğru bilinen yanlışlar, yanlış<br />
bilinen doğrular düzeltilmeli. İnsanların<br />
bir daha unutmaması, unutmaya başladığı<br />
zaman açıp okuması için uluslararası<br />
imza altına alınmış bir manifesto olmalı.<br />
Hazırlanan manifesto da mümkün<br />
olunabilecek her platformda dile getirilerek<br />
tüm insanlık arasında yaygınlaştırılmalı.”<br />
dedi.<br />
2020’de taze meyve sebze<br />
ihracatında yüzde 21, mamulde<br />
yüzde 8’lik artış<br />
Uçak, tarım sektörünün pandemi sürecini,<br />
geçtiğimiz yılın Mart-Mayıs aylarında devletin<br />
aldığı tedbirlerin de katkısıyla avantaja<br />
çevirerek, bazı tarım-gıda sektörlerinin<br />
ihracatında %25-35 oranlarında artışlar<br />
yaşandığını açıkladı. “2020 yılında Türkiye<br />
geneli taze meyve sebze ihracatımızda<br />
2019’a kıyasla %21 artış yakaladık ve 2<br />
milyar 700 milyon ihracat yapma başarısı<br />
gösterdik. Meyve sebze mamullerinde ise<br />
yine aynı dönemimiz bir önceki yıla göre<br />
%8’lik bir artışla 1 milyar 540 milyon dolarlık<br />
bir ihracat getirisi sağlandı. Ege Yaş Meyve<br />
Sebze İhracatçıları Birliği olarak 2020 yılında<br />
taze meyve sebzede 346 milyon dolar, meyve<br />
sebze mamullerinde ise 693 milyon dolar<br />
olmak üzere toplam 1 milyar 40 milyon<br />
dolarlık ihracat yaptık. 2020 yılı hedefimiz<br />
olan 1 milyar dolar ihracatı hedefini de aşmış<br />
olduk.”<br />
Dikili Tarım İhtisas OSB ihracata 1<br />
milyar dolar katkı sağlayacak<br />
Hayrettin Uçak, “Dikili Tarım İhtisas<br />
OSB’si bölgemiz, üreticilerimiz, ihracatçı<br />
firmalarımız için önemli bir avantaj<br />
yaratacak. Tarım İhtisas OSB’lerin devreye<br />
girmesi ile birlikte, Ege Bölgesi'nden yapılan<br />
tarım ürünleri ihracatının Türkiye tarım<br />
ürünleri toplam ihracatına 1 milyar dolarlık<br />
ilave bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.<br />
Dikili'de jeotermal seracılık, 2900 dönüm<br />
üzerine faaliyet gösterecek. Burada sadece<br />
domates değil, çilek, şeftali, kayısı, nektarin,<br />
erik başta olmak üzere tropikal meyveler<br />
gibi katma değerli ürünler üretilip ihraç<br />
edilecek.” diye konuştu.<br />
Gıda güvenliği için “Kullandığımız<br />
Pestisitleri Biliyoruz” projesi<br />
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin<br />
<strong>2021</strong> yılında "Gıda Güvenliği"ne dikkati<br />
çekmek amacıyla başlattığı ‘Kullandığımız<br />
Pestisitleri Biliyoruz’ projesine de değinen<br />
Uçak sözlerini şöyle devam etti: “Proje,<br />
ihracat miktarının yoğun olduğu ‘çekirdeksiz<br />
sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina,<br />
çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı’<br />
ürünlerine yönelik pestisitlerin üretici<br />
aşamasında analiz edilmesiyle ilgili.<br />
Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak<br />
gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda<br />
numune toplayarak, akredite olmuş<br />
laboratuvarlarda analizi gerçekleştirileceğiz.<br />
Analiz sonrası çıkan sonuçlarda, hangi<br />
üründe hangi pestisitlerin ne kadar<br />
kullanıldığını belirlenecek. Bu sonuçlara<br />
göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği<br />
ve Rusya ile 83 milyon vatandaşımızın sağlığı<br />
için istenilen MRL (Maksimum Rezidü Limiti)<br />
değerlerinin sağlanmasında ne ölçüde<br />
başarı sağlandığı, yasaklı olan pestisitlerin<br />
kullanılıp kullanılmadığını öğrenebilecek<br />
ve bu konuda hem üreticilerimize hem de<br />
ihracatçılarımıza gerekli bilgilendirmelerde<br />
bulunacağız.”<br />
Üretici bilinçlendirilmeli<br />
Uçak, birçok üründe hasat sırasında yüzde<br />
30’lara varan oranlarda kayıplar yaşandığını<br />
üreticilere her ürünün hasadı öncesinde<br />
bilgilendirme yapılması gerektiğinin de<br />
altını çizerek, “Bu konudaki farkındalık son<br />
dönemde biraz daha arttı, bu da sevindirici<br />
bir gelişme. İsrafın ve kayıpların önlenmesi<br />
amaçlı proje çağrıları artmaya başladı,<br />
kurum ve kuruluşların konuya ilgisi ve<br />
farkındalığı gözle görülür bir şekilde arttı.<br />
Bizim de Ege İhracatçı Birlikleri olarak<br />
bu alanda desteklediğimiz projeler var.<br />
Bu konuda teknolojiyi yanımıza almak<br />
önemli, ama asıl önemli olan eğitim ve<br />
bilinçlendirme.” şeklinde konuştu.
50<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Ünlü şef uyardı: Sözde gurmeler<br />
gastronomiyi yozlaştırıyor<br />
Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı Şef Tahir Tekin Öztan, hayatı<br />
boyunca bir restoranda şef ya da işletmeci olarak görev yapmayan kişilerin sosyal medyada kendi<br />
tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi yozlaştırdıklarını söyledi.<br />
Sosyal medyada beğeni almak için<br />
gurme gibi davranan, ancak bu alanda<br />
hiçbir yetkinliği olmayan kişilere tepki<br />
gösteren Anadolu Mutfağını Araştırma<br />
Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı<br />
Şef Tahir Tekin Öztan, sözde gurmelerin<br />
gastronomiye büyük zarar verdiğini ifade<br />
etti. “Maalesef sosyal medyada bilgi kirliliği<br />
çok fazla. İnsanların doğru ile yanlışı ayırt<br />
etmesi, dikkatli olması gerek” diyen Öztan,<br />
şunları söyledi:<br />
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi<br />
olan kişiler<br />
“Bizim sektörümüzle ilgili sosyal medyada<br />
kendini gurme olarak tanıtan yüzlerce kişi<br />
var. Bunların büyük çoğunluğu hayatları<br />
boyunca hiçbir restoranda şef veya işletmeci<br />
olarak çalışmamış. Ancak, ‘Benim damak<br />
tadım iyidir’ diyerek ahkam kesiyorlar. Bilgi<br />
sahibi olmadan fikir sahibi olan bu kişiler,<br />
kendi tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi<br />
alet ediyor. Bu hayatını bu mesleğe vermiş<br />
ustalara büyük bir haksızlık olduğu gibi<br />
gastronomi için de büyük tehlikedir, zarardır.<br />
“Damak lezzeti 4-5 yaşında oluşur”<br />
Sen o yemeğin nasıl hazırlandığını, yörenin<br />
kültürünü, bir ustanın nasıl yetiştiğini<br />
bilmeden kalkıyorsun kırk yıllık bir ustayı<br />
eleştiriyorsun. Bilgin yok, fikrin var. Damak<br />
lezzetine göre yorum yapıyorsun, eleştirme<br />
hadsizliğinde bulunuyorsun. Herkesin<br />
damak lezzeti 4-5 yaşlarında oluşur. Damak<br />
lezzetimiz küçükken annelerimizin yaptığı<br />
yemeklerle oluşur. Bu nedenle de herkesin<br />
damak lezzeti kendine göre güzeldir, iyidir,<br />
doğrudur. Bu nedenle gastronomi ile<br />
ilgili eleştiride bulunacak kişilerin hangi<br />
bölgede yetiştiği önemli. Mesela hayatında<br />
ilk kez mıhlama yiyen birisinin mıhlamayı<br />
eleştirmesi kabul edilebilir bir durum<br />
değildir. Yine hayatında hiç beyran yememiş<br />
birinin bu lezzetimizi eleştirmeye kalkması<br />
büyük bir hadsizliktir.<br />
“Bir ustayı ancak başka bir usta<br />
eleştirebilir”<br />
Bu kişiler hangi yemekler nerede yenilebilir<br />
tavsiye edebilirler ama asla eleştirme<br />
hadsizliğini yapamazlar. Ben bir doktoru<br />
ya da mühendisi eleştirebilir miyim?<br />
Elbette böyle bir hadsizlik yapamam.<br />
Ben restorancıyım, bir şefim. Bilgi<br />
sahibi olacaksın ki, başka bilgi sahibini<br />
eleştireceksin, fikir sunacaksın. Ama adam<br />
çıkıyor, bölge bölge gezip o şehirlerin<br />
yemeklerini eleştiriyor. ‘Ben şöyle yerim,<br />
böyle yerim, damak lezzetim şöyledir’ diye<br />
ilgili yorumlar, eleştiriler yapmalı. Bilmediği<br />
bir kültürü eleştirmek en basitinden<br />
saygısızlıktır. Onun için kimse ahkam<br />
kesmesin.<br />
Sosyal medyadaki hileleri kullanarak<br />
kendi kültürümüzü ve yaşanmışlığımızı<br />
harcamasın. Arkadaş sen ancak bu<br />
yemekleri yiyebilirsin ama eleştiremezsin.<br />
Eleştirebilmen için en az o yemeği yapan<br />
usta kadar bilgili olmalısın. Yani bir usta<br />
başka ustayı eleştirebilir. Mesela benim<br />
uzmanlık alanım Gaziantep mutfağıdır.<br />
Ben kalkıp da Karadeniz mutfağını<br />
eleştiremem. Çünkü orada bir ustanın<br />
nasıl yetiştiğini, o yemeklerin nasıl<br />
hazırlandığını, hangi aşamalardan geçildiğini<br />
bilemem. Bu nedenle de herkes kendi<br />
bölgesindeki lezzetle. Bu güzel mutfağımızı<br />
yozlaştırmasın.<br />
“Reyting uğruna yemekle<br />
uğraşmayın”<br />
Maalesef sosyal medyada sapla saman<br />
birbirine karışabiliyor. Lezzet tutkunları<br />
sosyal medyada kendini gurme olarak<br />
tanıtanları iyi araştırsın. Bu kişiler şef mi,<br />
işletmeci mi, daha önce nerede çalışmışlar,<br />
neler yapmışlar, bunları bilerek takip<br />
etsinler. Sosyal medyada tıklanma uğruna<br />
kimse gastronomiyi yozlaştıramaz. Sosyal<br />
medyada kendini gurme olarak tanıtanların<br />
en az yarısının ne şef ne de işletmeci olduğu<br />
biliniyor. Mutfak büyük bir değerimizdir.<br />
Değerlerimize sahip çıkalım.<br />
“Bir de yemek yazarları meselesi<br />
var”<br />
Bir de yemek yazarları var. Bunların da<br />
önemli bölümü ne şef ne de işletmeci.<br />
Ancak beşeri ilişkilerle kendilerine sosyal<br />
ya da yazılı medyada yer buluyorlar. Herkes<br />
hak ettiği yerde olmalı. Bu benim milli<br />
meselemdir. Bu işlerde hatır gönül olmaz.<br />
Bir yerde yemek yazarlığı yapıyor ama<br />
tamamen hatır gönülle yapıyor. Reyting<br />
uğruna yemek işiyle uğraşılmaz. Elinizi<br />
yakar.” (Sözcü)
Tarım-ÜFE aylık %3,03<br />
artış sağladı<br />
Tarım-ÜFE, Ocak ayında yıllık yüzde 21,26, aylık yüzde 3,03 artış sağladı.<br />
Tarım ürünleri üretici fiyat<br />
endeksinde (Tarım-ÜFE), <strong>2021</strong><br />
yılı Ocak ayında bir önceki aya<br />
göre yüzde 3,03, bir önceki yılın<br />
Aralık ayına göre yüzde 3,03, bir<br />
önceki yılın aynı ayına göre yüzde<br />
21,26 ve on iki aylık ortalamalara<br />
göre yüzde 15,72 artış gerçekleşti.<br />
Sektörlerde bir önceki aya göre<br />
değişim; tarım ve avcılık ürünleri<br />
ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,88,<br />
balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde<br />
yüzde 4,63, ormancılık ürünleri ve<br />
ilgili hizmetlerde yüzde 8,95 artış<br />
gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki<br />
aya göre değişim; çok yıllık bitkisel<br />
ürünlerde yüzde 1,39, tek yıllık<br />
bitkisel ürünlerde yüzde 2,54, canlı<br />
hayvanlar ve hayvansal ürünlerde<br />
yüzde 4,46 artış gerçekleşti.<br />
Yıllık en fazla artış turunçgiller alt<br />
grubunda oldu<br />
Bir önceki yılın aynı ayına göre en<br />
fazla artış gösteren diğer alt gruplar<br />
ise yüzde 31,83 ile canlı kümes<br />
hayvanları ve yumurtalar ve yüzde<br />
30,99 ile çeltik oldu. Buna karşılık, bir<br />
önceki yılın aynı ayına göre azalışın<br />
olduğu tek alt grup yüzde 0,01 ile<br />
diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert<br />
kabuklu meyveler oldu. En az artış<br />
gösteren alt gruplar ise yüzde 10,68<br />
ile sebze ve kavun-karpuz, kök<br />
ve yumrular, yüzde 12,96 ile canlı<br />
sığırlar (manda dahil), bunlardan elde<br />
edilen işlenmemiş süt ve yüzde 14,17<br />
ile yağlı meyveler oldu.<br />
Aylık en fazla artış canlı kümes<br />
hayvanları ve yumurtalar alt<br />
grubunda<br />
Alt gruplar itibarıyla bir önceki aya<br />
göre en fazla artış gösteren alt<br />
gruplar ise yüzde 6,23 ile lifli bitkiler<br />
ve yüzde 4,44 ile diğer çiftlik hayvanları<br />
ve hayvansal ürünler oldu. Buna<br />
karşılık, bir önceki aya göre azalışın<br />
olduğu tek alt grup ise yüzde 0,21 ile<br />
yağlı meyveler oldu. Aylık en az artış<br />
gösteren alt gruplar ise yüzde 0,56<br />
ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller<br />
ve yağlı tohumlar ve yüzde 1,58 ile<br />
çeltik oldu. Ocak <strong>2021</strong>'de, endekste<br />
kapsanan 86 maddeden, 20 maddenin<br />
ortalama fiyatında azalış olurken 6<br />
maddenin ortalama fiyatında değişim<br />
olmadı. 60 maddenin ortalama<br />
fiyatında ise artış gerçekleşti.
52<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Hem topluma hem ekonomiye büyük katkı<br />
Türkiye’nin en yaygın organize toptancı marketi ve güvenli alışverişin adresi Bizim Toptan<br />
Satış Mağazaları, 2020 yılı sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı.<br />
Bizim Toptan, müşterilerine sunduğu kişiselleştirilmiş hizmetlerle başarılı bir performans<br />
sergiledi. Organize ve çok-kanallı satış yönetimi stratejisini teknoloji yatırımlarıyla<br />
destekleyen Bizim Toptan, sunduğu kaliteli hizmetlerle müşteri sayısını 2,2 milyona<br />
ulaştırırken, satış gelirlerini 5,4 milyar TL’ye, net kârını da 38,2 milyon TL’ye yükseltti.<br />
2020’de özel markalı ürünler kategorisinde 64 yeni ürünü ilk kez piyasaya sunan Bizim<br />
Toptan, 318 özel markalı olmak üzere yaklaşık 8 bin üründen oluşan portföyü ve 2 bin<br />
500 kişiyi aşan kadrosuyla Türkiye genelinde hizmetlerini sürdürdü. Şirket ayrıca, çevre<br />
konusunu uluslararası standartlara uygun olarak yönetmek için gerekli tüm süreçleri<br />
tamamlayarak, 2019 Sürdürülebilirlik Raporu’yla Borsa İstanbul’un (BIST) Sürdürülebilirlik<br />
Endeksi’ne girmeye hak kazandı ve Endeks’teki 58 şirketten biri oldu.<br />
La Lorraine Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya<br />
yeni genel müdür<br />
Manisa’da yer alan fabrikasında üretilen çeşitli ekmekleri, kruvasanları ve börekleri ile fark<br />
oluşturan Belçika’nın ünlü unlu mamüller markası La Lorraine’in dümeni sektörün deneyimli<br />
ismi Lisani Atasayan’a emanet edildi. Çalışma hayatına 1997 yılında Coca-Cola İçecek’te<br />
Finansal Planlama Analisti olarak başlayan Atasayan, 23 yılı aşkın süre Coca Cola İçecek’in farklı<br />
bölümlerinde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu. 2011 -2014 yılları arasında Coca-Cola<br />
İçecek Azerbaycan Genel Müdürlüğü’nün ardından 2014-2017 yılları arasında Coca-Cola İçecek<br />
Türkiye Genel Müdürlüğü’nü yürüten Atasayan son olarak Coca-Cola İçecek Asya Bölge Başkanı<br />
olarak 5 ülkeye liderlik etti. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nün ardından Kanada Guelph<br />
Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi ve Bilgisayar Bilimleri’nde çift ana dal yaparak eğitimini<br />
tamamlayan Atasayan, Kanada Windsor Üniversitesi’nden işletme yüksek lisansını almıştır.<br />
MSA’dan dünya çapında iş birliği!<br />
Sınırların ötesine geçmeyi prensip edinen ve dünyanın en iyi aşçılık okulları arasında yer<br />
alan Mutfak Sanatları Akademisi (MSA), öğrencilerini aldıkları mesleki eğitim ile daha ileriye<br />
taşıyabilmek amacıyla <strong>2021</strong> Şubat ayı itibarıyla mesleki yeterlilik derecelendirme kurumu<br />
Confederation of Tourism & Hospitality (CTH) ile iş birliğini genişletiyor. Bu çerçevede<br />
eğitim müfredatlarında yapılacak değişiklikler ve yenilenen programlarla MSAi, uzun<br />
süredir devam eden Profesyonel Aşçılık, Profesyonel Pastacılık, Profesyonel Yiyecek-İçecek<br />
İşletmeciliği, Profesyonel Barista programlarını daha da geliştirirken, servis standartları,<br />
on-board yeme-içme hizmetleri gibi turizm ve ağırlama sektörünün ihtiyacı olan yeni mesleki<br />
eğitimleri de portföyüne katacak. İş birliği, MSA’nın <strong>2021</strong> yılından itibaren Rusya ve Portekiz<br />
gibi Türkiye sınırları dışına da taşacak olan yeni yurt dışı kampüsleri için de stratejik önem<br />
taşıyor. İlk adım olarak bu yıl haziran ayında başlayacak yeni eğitim dönemiyle birlikte<br />
MSA’nın profesyonel aşçılık ve pastacılık programlarına başlayacak olan öğrenciler, CTH<br />
akreditasyonu çerçevesinde güncellenmiş ve geliştirilmiş müfredatlar ile eğitim görmeye<br />
başlayacaklar. Programları başarıyla tamamlayan öğrenciler MSA’da daha önce de olduğu<br />
gibi uluslararası geçerliği olan ve Avrupa Birliği mesleki eğitim standartları çerçevesinde<br />
bulunan mesleki eğitim diplomasını alacaklar.<br />
Starbucks 50 yaşında<br />
Dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerinden hazırladığı içecekleriyle misafirlerine<br />
kişiye özel bir deneyim yaşatan Starbucks 50. yılını kutluyor. İlk mağazasını<br />
açtığı günden bu yana Starbucks Tutkusunu; misafirlerine hayatlarının pek<br />
çok alanında farklı ürün ve hizmetlerle taşıyan lider marka yeni yaşını, 50 yıllık<br />
tarihine ve kahve kültürü mirasına vurgu yapan özel tasarım sınırlı sayıdaki<br />
yeni ürünleri ile kutluyor. Starbucks’ın yeni yaşına özel tasarlanan Siren<br />
kızı desenlerinin ve 50. yıl logosunun da yer aldığı kupa, termos ve fincanlar<br />
Starbucks mağazalarında ve Hepsiburada ’da markanın tutkunu koleksiyonerleri<br />
bekliyor. Markanın yıldönümü için özenle seçilen Endonezya çekirdeklerinden<br />
harmanlanan ve dolgun tadıyla kahveseverleri aromatik bir yolculuğa çıkaracak<br />
olan Anniversary Blend çekirdek kahvesi ise yine özel paket tasarımı ile göz<br />
dolduruyor.
Bu sektörde kadın istihdam oranı<br />
Türkiye ortalamasının üzerinde<br />
Beyaz et sektörü birçok konuda olduğu gibi kadın istihdamı konusunda da öne çıkmaktadır.<br />
Kadın istihdamının ülke ortalamasının yüzde 10 üzerinde olmasını olumlu bir gelişme<br />
olarak değerlendiren BESD-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci Kaplan sürdürülebilir bir<br />
gelecek için kadınların başta üretim olmak üzere tüm alanlarda etkin olmasının ülke refahı<br />
için önemli olduğunu vurguladı. Kaplan konu ile ilgili “20 yıldır Türkiye’de beyaz et sektörü<br />
üretim ve ihracat alanlarında çok ciddi gelişmeler gösterdi. Sadece Türkiye’de değil dünyada<br />
da önemli bir konuma geldik. Bizim işimiz yoğun emek gerektiren bir iş gücü istiyor ve biz<br />
kadın emeğinin değerini biliyoruz. Kadınların çalışma dünyasında eşit fırsatlara sahip olması<br />
konusunda hepimizin payı olmalı. Hedefimiz, sektördeki yüzde 40 kadın emekçi katılımını<br />
destekleyerek eşitlik sağlamak.” açıklamasını yaptı.<br />
Metro Türkiye’den<br />
Coğrafi İşaretli Ürünler dersi!<br />
Tarladan çatala kadar kontrollü gıda üretimi<br />
Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği webinarda Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı Cengiz Balık, Migros Ticaret A.Ş. Ürün Güvenliği ve Çevre Yönetimi Grup Müdürü Serpil Ürek<br />
ve Migros Ticaret A.Ş. İyi Tarım Uygulamaları Kalite Yöneticisi Mesut Öztürk perakende sektöründe<br />
gıda güvenliği ve sürdürülebilirlikle ilgili kriterleri, iyi tarım uygulamalarını, tarımda sürdürülebilirlik<br />
için yapılması gerekenleri konuştu. Celep, “İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak için<br />
İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Ege Bölgesi’nin sürdürülebilir<br />
üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz.” dedi.<br />
Yapılan çalışmaların temel amacının ürünlerin kalitesini ve insan sağlığına uygunluk seviyesini daha da<br />
artırmak olduğunu belirten Celep, “Geleneksel ürünlerimizi günümüz gıda trendleriyle uyumlu küçük<br />
ambalajlarda, sağlıklı, doğal ve organik konseptleriyle pazarlayarak daha fazla katma değer yaratmak,<br />
ihracatımızı miktar ve değer olarak arttırmak, pazar çeşitliliği sağlamak. Bu döngünün bir diğer çıktısı<br />
ise Sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması.” diye konuştu.<br />
Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin her tarafından gelen 60 eğitmene Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu<br />
Gastronometro’da iki günlük teorik ve uygulamalı Coğrafi İşaretli ürünler eğitimi veren Metro Türkiye, <strong>2021</strong><br />
eğitim döneminde ise bu kez Türkiye genelinden Yiyecek İçecek Hizmetleri Bölümünden 2.300 eğitmene ders<br />
vermeye başlıyor. Bu eğitimler sayesinde yerel ekonomiye milyarlarca dolar gelebileceğini belirten Metro<br />
Türkiye Satın Alma Direktörü Deniz Alkaç, “Türkiye’de Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescilli<br />
coğrafi işaretli ürün sayısı bugün itibarıyla 661. Buna ek olarak 691 tane de aday ürün var. Potansiyel ise<br />
2.500’den fazla. Bu rakam neredeyse tüm Avrupa’nın toplam ürün potansiyeliyle aynı. Avrupa Birliği, Coğrafi<br />
İşaretlerden yıllık 77,1 milyar euroluk bir katma değer sağlıyor. Coğrafi İşaretli ürünler dünya çapında yıllık<br />
200 milyar doların üzerinde bir katma değer oluşturuyor. Türkiye’nin de bu potansiyelini hak ettiği noktaya<br />
getirmemiz, ekonomimize milyarlarca dolar katma değer anlamına gelecektir. Bunun için toplumumuzda<br />
özellikle geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimiz ve onları yetiştiren öğretmenlerimiz nezdinde farkındalık<br />
oluşturmak büyük önem taşıyor.” dedi.<br />
Gastronomi eğitiminde online dönem<br />
Türkiye’nin gastronomi alanında en köklü sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği ile ilk online Türk Üniversitesi<br />
Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi, gastronomi eğitimi alanında önemli bir iş birliğine imza attı. Söz konusu iş<br />
birliği kapsamında Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları online olarak hayata geçirilecek. Netkent Akdeniz<br />
Araştırma ve Bilim Üniversitesi bünyesinde başlatılacak ve tamamen online olarak yürütülecek olan Gastronomi ve Mutfak<br />
Kültürü Sertifika Programları’nın içeriği, alanının en köklü sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği tarafından<br />
oluşturulacak. Üniversite iş birliklerini çok önemsediklerini söyleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç,<br />
“Derneğimizin 30. kuruluş yıldönümünde böyle anlamlı bir projeye imza atmak bizim için mutluluk verici. Gastronomi ve<br />
Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın sektörde önemli bir referans olarak kabul göreceğine ve ilgiyle karşılanacağına<br />
inancım tam. İlk sertifika programımız Temel <strong>Restaurant</strong> İşletmeciliği Sertifika Programı kapsamında, yiyecek içecek<br />
sektörünün önde gelen uzmanları öğrencilere teorik bilgilerin yanı sıra hayatın tam içinden pratik uygulamaları da<br />
aktaracaklar, bunu çok kıymetli buluyorum.” dedi. Türkiye’nin gastronomi alanında en köklü sivil toplum kuruluşu olan<br />
Mutfak Dostları Derneği ile ilk online Türk Üniversitesi Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi, gastronomi<br />
eğitimi alanında önemli bir iş birliğine imza attı. Söz konusu iş birliği kapsamında Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika<br />
Programları online olarak hayata geçirilecek. Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi bünyesinde başlatılacak ve<br />
tamamen online olarak yürütülecek olan Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın içeriği, alanının en köklü<br />
sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği tarafından oluşturulacak. Üniversite iş birliklerini çok önemsediklerini<br />
söyleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç, “Derneğimizin 30. kuruluş yıldönümünde böyle anlamlı bir<br />
projeye imza atmak bizim için mutluluk verici. Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın sektörde önemli<br />
bir referans olarak kabul göreceğine ve ilgiyle karşılanacağına inancım tam. İlk sertifika programımız Temel <strong>Restaurant</strong><br />
İşletmeciliği Sertifika Programı kapsamında, yiyecek içecek sektörünün önde gelen uzmanları öğrencilere teorik bilgilerin<br />
yanı sıra hayatın tam içinden pratik uygulamaları da aktaracaklar, bunu çok kıymetli buluyorum.” dedi.
54<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Paskalyadan ilham alan<br />
lezzetler ve brunch<br />
Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un online alışveriş sitesi Çırağan<br />
Palace Shop farklı lezzetlerle ürün çeşitliliğini artırmaya devam ediyor.<br />
İlhamını baharın gelişinden ve paskalyadan alan lezzetler bu kez hem<br />
renkli hem de eğlenceli olmasıyla dikkat çekiyor ve tam bir görsel şölen<br />
sunuyor. Şık sepetlerde ve kutularda paskalya temasıyla sembolize<br />
olmuş el yapımı çikolatadan tavşanlar, rengarenk yumurtalar ve sevimli<br />
tavuklara ilave olarak Saray fırınında yapılan taptaze paskalya çörekleri<br />
gibi ürünler de Çırağan Palace Shop’ta hem kendini hem de sevdiklerini<br />
şımartmak isteyenler için sunuluyor.<br />
Boğaz’a nazır iftar sofraları<br />
GTD ve TUR-İD’den<br />
iş birliği kararı<br />
Gastronomik alanlarda pek çok çalışma yürütmeye devam eden<br />
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Turizm İş Birliği Derneği (TUR-İD)<br />
ile iş birliği kararı aldı. Bu kapsamda GTD Başkanı Gürkan Boztepe<br />
ve TUR-İD Başkanı Cengiz Terzi, ileriye dönük çalışmalar için bir<br />
araya gelerek karşılıklı nlaştı. Bütünsel temsile sahip olmak amacıyla<br />
her brans ve kademede; turizmin emekçileri, profesyonelleri ve<br />
akademisyenlerini organize bir yapı altında toplamayı hedefleyen<br />
TUR-İD’in diğer hedefleri arasında; genç turizmciler için de ayrı bir<br />
platform kurulması ve genç turizmcileri hem sektörün duayenleri<br />
hem de akademisyenleri ile buluşturarak daha nitelikli turizmcilerin<br />
yetişmesine katkıda bulunmak yer alıyor.<br />
İstanbul’un kalbi Beşiktaş’ta, Boğaz’a nazır konumu ve ayrıcalıklı hizmet anlayışı ile<br />
misafirlerine her zaman özel anlar yaşatan Shangri-La Bosphorus, Istanbul; bu Ramazan<br />
ayında da, keyifli iftar sofralarının adresi olacak. Vapur iskelesi ve Boğaz’ın eşsiz<br />
manzarasıyla şehrin en özel gastronomi adreslerinden olan IST TOO restoran, Ramazan<br />
ayında da Shangri-La misafirlerini özenle ağırlayacak. Konuklar, hem masaya servis edilen<br />
hem de açık büfe olarak sunulan Ramazan lezzetlerinin tadını çıkaracak. IST TOO’da<br />
Ramazan sofraları, masada sunulan Peynir Çeşitleri, Pastırma, Sucuk, Bal-Kaymak<br />
Tahin Helvası, Patlıcan Salatası, Yaprak Sarma, Zeytinyağlı Enginar ve Pide çeşitleri gibi<br />
iftariyeliklerle başlıyor. Tatlı Büfesi’nde Cevizli Sucuk, Cezerye Çeşitleri, Antep Fıstıklı<br />
Baklava, Fıstıklı Burma Kadayıf, Cevizli Balkabağı Tatlısı, Künefe, Çilekli Güllaç, Keşkül ve<br />
Zerde gibi geleneksel Türk ve Osmanlı tatlıları, şerbet köşesinde ise Demirhindi, Tarçın-<br />
Şeftali, Gül ve Nar şerbetleri misafirlerin beğenisine sunuluyor. Bu eşsiz tatlara, fonda<br />
geleneksel Türk Müziği eşlik ediyor.<br />
Six Senses Kocataş Mansions’a<br />
yeni Yeme & İçme Direktörü<br />
Otelcilik kariyerine 2008 yılında başlayan Nebi Ozan Özdemir, yeme&içme alanındaki<br />
tecrübesini Türkiye’de yer alan lüks segment otellere ek olarak Katar ve Umman’da<br />
edindiği deneyimlerle perçinledi. Uzun süredir yurtdışında görev yapmakta olan Nebi<br />
Ozan Özemir, Six Senses Kocatas Mansons, Istanbul’un F&B Direktörülüğü görevi<br />
için İstanbul’a dönüş yaptı. Sorumlu olduğu otellerde çalışmalarıyla uluslararası bir<br />
çok ödüle layık görülen Özdemir, F&B alanındaki tecrübesini Six Senses Kocataş<br />
Mansions, İstanbul bünyesinde yer alan restoranların Six Senses uluslararası<br />
sürdürülebilirlik felsefesi çerçevesinde sunacağı hizmetlerde değerlendirecek.
Balıkesir Gastronomik Fikirler<br />
Maratonu başvuruları devam ediyor<br />
Balıkesir’de Gastronomi Şehri Olma Yolunda Projesi kapsamında<br />
Gastronomik Fikirler Maratonu başvuruları 1 Mayıs tarihine kadar devam<br />
ediyor. Ödüllü yarışma, gastronomi alanında girişimcilik kültürünün<br />
geliştirilmesi, inovatif yaklaşımların benimsenmesi, kaynakların verimli<br />
kullanıması, ulusal ve uluslararası düzeyde gastronomi ağlarının<br />
kurulması, yöresel ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin önplana<br />
çıkmasına yönelik yenilikçi fikirlerin derlenmesi amacıyla düzenleniyor.<br />
Başvurulara açık olan Balıkesir Gastronomik Fikirler Maratonu’nda slow<br />
food akımı ve sürdürülebilir gastronomi turizminin şehre uyarlanmasına<br />
yönelik proje fikirlerinin yanı sıra Balıkesir gastronomisini ve gastronomi<br />
turizmini inovatif yöntemlerle projelere öncelik tanınacak.<br />
Avrupa'nın en iyilerini belirledi<br />
Kahve uzmanlarının zirve yarışması olarak bilinen Hollanda<br />
Barista Şampiyonası’nda bir Türk ilk defa jüri üyesi olarak yer aldı.<br />
Kendisi de bir kahve uzmanı olan Yunus Çakmak, Avrupa’dan gelen<br />
yarışmacıların yaptığı birbirinden ilginç kahveleri değerlendirdi.<br />
Çakmak, bir Türk olarak barista şampiyonasına davet edildiği için<br />
gurur duyduğunu söyledi. Uzman Barista Çakmak “Ülkemi temsil<br />
ettiğim için mutluyum. Bu turnuvalarda daha fazla yer almalıyız.<br />
Kahve bizim geleneğimizin önemli bir parçası. Kahve sektöründe<br />
söz sahibi olmak için benzer organizasyonların ülkemizde de<br />
düzenlenmesi gerekir” dedi.<br />
Gıda Güvenliği ve Soğuk Zincir bu<br />
sempozyumda tartışılacak<br />
Günümüzde tüketicilerin güvenilir gıdaya ulaşma isteğinde önemli bir artış<br />
yaşanırken, Beykoz Üniversitesi “gıda güvenliği” ve “soğuk zincir” konusunun masaya<br />
yatırılacağı bir sempozyum düzenlemeye hazırlanıyor. Beykoz Üniversitesi ve Lojistik<br />
Derneği’nin (LODER) iş birliği ile düzenlenecek 11. Tarım-Gıda ve Soğuk Zincir Lojistiği<br />
Sempozyumu, 28 Nisan Çarşamba Günü saat 09:30-17:00 arasında çevrim içi olarak<br />
gerçekleştirecek. Sempozyumun bu yılki ana teması, “Gıda Güvenliği ve Soğuk Zincir”<br />
olarak belirlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını Beykoz Üniversitesi Rektörü<br />
Prof. Dr. Mehmet Durman yapacak. Sempozyum Başkanlığını ise Beykoz Üniversitesi<br />
Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Y. Birol Saygı yürütecek. Beykoz<br />
Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bengisu Bayrak Shahmiri ve<br />
Lojistik Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın da açılış konuşmasını yapacağı<br />
sempozyum, üç oturum halinde gerçekleştirilecek. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen<br />
tarım ürünleri ile gıdaların, depolanması ve dağıtılması sırasında karşılaşılan<br />
zorlukların ve gereksinimlerin tüm taraflar tarafından bilinmesini amaçlayan<br />
sempozyum, etkin ve verimli soğuk zincir lojistiğinin önemini artırmayı hedefliyor.<br />
Yeni lezzet deneyimlerine davet!<br />
The Steeve, Kuruçeşme’deki yerinde, Şef İsmet Saz’ın yeni yorumladığı Latin Lokal<br />
lezzetleriyle yeniden benzersiz deneyimler yaşatmaya hazır! Saz’ın kendine has bir tarzla<br />
yorumladığı çok özel Latin menüsü, misafirlerini The Steeve’de unutulmaz bir lezzet<br />
yolculuğuna çıkarıyor. Menüsündeki her bir yemeğin yegâne olduğu The Steeve’in özgün<br />
bir sunumu var ki mekânın iddiasını perçinliyor. The Steeve Raw Bar ile yerel coğrafyamızın<br />
deniz ürünleri en lezzetli biçimde servis ediliyor. Istakoz, İskenderun karidesi, Çeşme<br />
ahtapotu, mavi yengeç, göl ve deniz kerevitleri ile istiridyeler, bu ürünlere göre özel pişirme<br />
teknikleri ile hazırlandıktan sonra çok şık bir sunumla masanıza geliyor ve gününüzde fark<br />
oluşturuyor. Restoran menüsünde yer alan ve Latin mutfağının baş tacı olan Tapas’lar şefin<br />
geleneksel Türk mutfağı yorumlarıyla çok farklı lezzetlere bürünüyor.
56<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
İstanbul’un yeni Lübnanlısı<br />
L’Beirut Lebanese<br />
Lübnan mutfağının İstanbul’daki en yeni adresi L’Beirut Lebanese <strong>Restaurant</strong><br />
Florya’da hizmete giriyor…<br />
Ortadoğu’nun en zengin mutfak<br />
kültürüne sahip medeniyetlerinden<br />
biri olan ve geçmişi binlerce yıla<br />
dayanan Lübnan mutfağı, profesyonel<br />
ekibi ve özel lezzet reçeteleriyle şimdi<br />
İstanbul’da. Kahvaltıdan öğle ve akşam<br />
yemeğine kadar günün her öğününde<br />
Lübnan mutfağının lezzetlerini kendine<br />
özgü tarzıyla sunmaya hazır olan<br />
L’Beirut Lebanese <strong>Restaurant</strong>, Lübnan<br />
ve İstanbul arasında bir lezzet köprüsü<br />
oluşturacak.<br />
Mucizevi baharatların özel<br />
tarifler ile buluştuğu; sadelik,<br />
kalite ve profesyonelliğin<br />
bir arada yer aldığı L’Beirut<br />
Lebanese <strong>Restaurant</strong>, yemek<br />
severlere alışılmışın dışında<br />
bir lezzet deneyimi yaşatmayı<br />
hedefliyor.<br />
Konsept, Rey Suwan’a ait<br />
Lübnan’a has geleneksel lezzetlere ve<br />
otantik motiflere sahip mekan, prestijli<br />
şeflerinin ellerinden çıkan kültürel<br />
lezzetleri, zarif dokunuşlar ile reçete<br />
edilen farklı tatları denemek isteyen<br />
yemek tutkunlarıyla buluşturuyor.<br />
<strong>Restaurant</strong> Konsept Oluşturucusu Rey<br />
Suwan, başarının ayrıntılara olan tutku,<br />
dikkat, cesaret ve üreticilik olduğunu dile<br />
getirerek doğadan ve şehirden aldıklarını<br />
her gün taze bir lezzet hikayesine<br />
dönüştürüyor.<br />
Mekanın logosunda yer alan zeytin<br />
ağacı, Akdeniz ile olan bağı ve lezzetlerin<br />
paylaşılmasını da simgeliyor. Zeytin ve<br />
zeytinyağı tüm yemeklerde kullanılırken;<br />
restorana girdiğiniz an gözünüze<br />
çarpan turkuaz rengi ise ferahlatıcı,<br />
sakinleştirici ve sofistike bir etkiye sahip.<br />
Tabii aynı zamanda neşe ve huzur ile de<br />
ilişkilendiriliyor.<br />
Yemekler büyük porsiyonlarda<br />
servise çıkıyor<br />
Mekanda servis edilen yemek<br />
porsiyonları büyüklüğüyle dikkat<br />
çekiyor. Rey Suwan’in yorumu ise şöyle:<br />
“Çünkü soframızda hayatımızdaki en<br />
büyük duyguları, lezzeti ve mutluluğu<br />
paylaşıyoruz. Lübnan'dan gelen bu<br />
özel lezzetleri bir araya getirerek<br />
yemeğimizin keyfini paylaşmaya geldik.”
58<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dekorasyon<br />
Seramiksan ile yenilenmenin<br />
tam zamanı<br />
“İyi Tasarım Herkesin Hakkı’’ mottosuyla benzersiz tasarımlara imza atan Seramiksan,<br />
son tüketicinin ve profesyonellerin değişen ihtiyaçlarına yönelik tasarladığı teknoloji ve<br />
tasarım odaklı Fishbone Koleksiyonuyla fark oluşturuyor.<br />
Koleksiyon, farklı dekorasyon tarzıyla<br />
özgün yaşam alanları oluşturuyor.<br />
“Balıksırtı” olarak adlandırılan<br />
etkileyici Fishbone Koleksiyonu, eski<br />
ahşap parke döşemelerini anımsatıyor.<br />
Türkiye’de ilk kez üretilen Fishbone<br />
Koleksiyonu; farklı beğenilere hitap<br />
eden mekanlar tasarlanmasına olanak<br />
sağlıyor.<br />
9 farklı seriden oluşuyor<br />
Ahşap, mermer, beton ve patchwork<br />
görünümlerinin bir araya geldiği, Classic<br />
Wood, Nordik, Loft, Cement-Art, Soho,<br />
Matrix, Ladin, Illusion ve Nova olarak 9<br />
farklı seriden oluşuyor. İçerisinde yer alan<br />
dokuz farklı serinin bütünsel uyum içinde<br />
kullanılabildiği koleksiyon, dekorasyon<br />
dünyasına damga vuran ve yaratıcılığı ön<br />
plana çıkaran “Mix&Match” döşeme şekli<br />
ile kalıpları kırarak, sofistike ve yaratıcı<br />
mekanlar vaat ediyor. 40x60cm ebatlı<br />
“chevron” formunda porselen karo olarak<br />
üretilen Fishbone Koleksiyonu, hem mat<br />
hem parlak alternatifleriyle farklı yüzey<br />
kullanımı imkanı sağlıyor.<br />
Yaşam alanlarının her köşesinde<br />
Koleksiyon küçük alanlar için ideal<br />
çözümler sağlıyor, mekanları genişletiyor;<br />
büyük alanları ise tekdüzelikten<br />
kurtarıyor ve aynı mekan içinde farklı<br />
alanlar yaratma imkanı sunuyor.
60<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hijyen<br />
Nilco’dan<br />
Restoran ve kafelere özel hijyen çözümleri<br />
Temizlik ihtiyacına her alanda etkili çözümler sunan öncü ve güvenilir marka Nilco,<br />
restoran ve kafeler için özel hijyen planı hazırlıyor.<br />
Normalleşme adımlarının<br />
atıldığı bugünlerde restoran ve<br />
kafeler belirlenen planlamalar<br />
çerçevesinde kapılarını açıyor.<br />
Kalabalık insan gruplarının girip<br />
çıktığı mekanlarda hijyen konusu<br />
büyük önem taşırken, işletmelerin bu<br />
konuda uymaları gereken zorunluluklar<br />
bulunuyor. Doğru ve düzenli şekilde<br />
dezenfekte edilen mekanlar tüketicilerin<br />
tercih kriterlerinin en başında yer<br />
alıyor. Bir yemeğin hijyenik koşullarda<br />
hazırlanması artık lezzetinden<br />
daha önemli hale geldi. Gıdaların<br />
saklandığı, hazırlandığı mutfaklarda ve<br />
servise sunulduğu alanlarda hijyenin<br />
sağlanması, konuklarına, çalışanlarına<br />
ve işine saygı duyan her işletme için<br />
bir zorunluluk. Bu yüzden işletmelerin<br />
hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmeden<br />
belirlenen standartlarda mekan<br />
temizliğine büyük özen göstermeleri<br />
gerekiyor.<br />
İşletmeye özel hijyen planı<br />
İnsan sağlığının olumsuz etkilenmemesi<br />
için özellikle restoran ve kafelerde doğru<br />
hijyen planı oluşturulması gerektiğini<br />
belirten Nilco Reinigungsmaschinen<br />
Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü<br />
Hakan Mete, “1961 yılında Almanya’da<br />
kurulan Nilco, endüstriyel temizlik<br />
makineleri ve firmalara verilen kimyasal<br />
temizlik hizmetleriyle sektörde önemli<br />
bir konuma sahip. Pandemi sürecinde<br />
hem ürünlerimizi hem de hizmet<br />
kapsamımızı farklılaştırarak halk<br />
sağlığına destek olma çalışmalarımızı<br />
aralıksız olarak devam ettiriyoruz.<br />
Yeni normalleşmenin başladığı son<br />
dönemde, Sağlık Bakanlığı tarafından<br />
verilen biyosidal ruhsata sahip el ve<br />
cilt dezenfektanı ürünümüz<br />
Sanisept H711 için Covid-19<br />
üzerinde %99.99 etkinliğini<br />
belgeleyen mikrobiyolojik<br />
analiz raporumuzu almış<br />
bulunmaktayız. Yine<br />
aynı kategoride bulunan<br />
Handforte 725 antibakteriyel<br />
sıvı el sabunumuz ile<br />
hijyeni ve güveni evinizde<br />
ve ihtiyaç duyduğunuz<br />
alanlarda yaşamanız için<br />
çalışmalarımıza devam<br />
ediyoruz. Ayrıca; sıkça<br />
denetlenen mekanların<br />
başında gelen kafe ve<br />
restoranların hijyen<br />
planlarını doğru yapmaları adına<br />
özel bir paket hazırladık. İşletmeyi<br />
yerinde inceleyerek bir hijyen planı<br />
oluşturuyoruz. Bu hijyen planı<br />
doğrultusunda, ihtiyaç duyulan ürünler<br />
ve önerileri de kapsayan danışmanlık<br />
hizmeti vermeye ve noktaların hijyen<br />
alanında çözüm ortağı olmaya devam<br />
ediyoruz. “ dedi.
62<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Amadeus teknolojisi ile yönetilecek<br />
TGS Yer Hizmetleri, görevlilerini herhangi bir havayolunun yolcu işlemlerini esnek bir<br />
şekilde yönetebileceği, tek ve sezgisel bir arayüzle güçlendirecek olan Amadeus Altéa<br />
Departure Control for Ground Handlers (Yer Hizmetleri için Amadeus Altéa Kalkış<br />
Kontrol Sistemi)’a geçiyor. Teknoloji, TGS'nin hizmet verdiği havalimanlarında yerel BT<br />
altyapısını ve ağ bağlantılarını dağıtma ihtiyacını ortadan kaldırarak TGS'nin havayolları<br />
için değerini daha da destekliyor. İlaveten TGS, yolcu hizmetlerini her bir havayolunun<br />
kendine özgü iş kurallarına göre daha iyi kişiselleştirecek ve daha iyi bir genel yolcu<br />
deneyimi sunacak. TGS, bu gelişme ile birçok havayolu sistemi ile uzun süredir aynı<br />
zamanda çalışmanın getirdiği sorunun üstesinden gelerek kendini uzun vadeli başarı için<br />
konumlandırıyor. TGS görevlileri, Amadeus'u kullanarak artık İstanbul, Ankara Esenboğa<br />
ve İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası dâhil olmak üzere, Türkiye'deki sekiz büyük<br />
havalimanında tek ve sezgisel bir arayüzden her havayolu sistemine erişebilecekler.<br />
Arma Kontrol Arma Mobil’i geliştirdi<br />
Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve çözümlerine uyarlayan Arma<br />
Kontrol, tüm bariyer sistemlerini tek kanaldan yönetmeye imkan tanıyan Arma<br />
Mobil uygulamasını geliştirdi. Geleneksel güvenlik sistemlerini dijitalleştiren<br />
Arma Mobil, tek bir tuşla ve tek noktadan kontrol etme imkanı tanıyor. Yeni mobil<br />
uygulama yatırımlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Arma Kontrol Kurucusu ve<br />
Genel Müdürü Koray Kartal, Geçmişte sadece arama yapmak için kullandığımız<br />
akıllı telefonlarımız bugün hayatımızı tümüyle kontrol edebildiğimiz mobil cihazlara<br />
dönüşüyor. Bu noktada bizler de yatırım alanlarımızın rotalarını bu teknolojiler<br />
doğrultusunda değiştirmeye başladık. Geçtiğimiz yıl yatırım yaptığımız WOC Yazılım<br />
ile birlikte geleneksel sistemleri dijitalleştirmek ve her yerden yönetilmesine<br />
olanak tanımak için mobil uygulama geliştirdik. Ürün aşamasına 12 ayda gelen ve<br />
geliştirmelerine devam ettiğimiz uygulamamız ile birlikte kullanıcılarımızın nerede<br />
olursa olsun güvenlik sistemlerine ulaşmalarına ve bunları yönetmelerine imkan<br />
tanıyoruz. Tüm geçiş kontrol ve bariyer sistemlerine entegre ettiğimiz mobil uygulamamızla<br />
hayatın rutin akışını sorunsuz bir şekilde sağlıyoruz” şeklinde konuştu.<br />
Virüs bulaşmasını engelleyebilecek<br />
Pandemi sürecinde, kontrollü normalleşme kararlarının açıklanmasıyla birlikte “çok yüksek riskli” iller<br />
dışında ülke genelinde restoran ve kafeler yüzde 50 kapasiteyle faaliyetlerine başlıyor. Söz konusu gelişme<br />
restoran ve kafe gibi mekanlardaki hava kalitesinin önemini bir kez daha gündemin ilk sıralarına taşıyor. “Kafe<br />
ve restoranların belirlenen kriterler çerçevesinde faaliyetlerine yeniden başlaması sevindirici bir gelişme”<br />
diyen Froumann Profesyonel Hava Temizleme Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Burak Yakupoğlu, yeme<br />
– içme mekanlarındaki havalandırmanın bu süreçte çok daha büyük önem taşıdığını belirterek, “Modern<br />
tasarımlarıyla dikkat çektiği kadar, tekerlekleri sayesinde pratik taşınabilme özelliğiyle de konforlu kullanış<br />
imkanı sunan Froumann Profesyonel Hava Temizleme cihazları ile ‘güvenli nefes alanı’ oluşturarak, kaliteli<br />
havayı güvenle içinize çekebilirsiniz. Froumann, Sağlık Bakanlığı tarafından Yetkilendirilmiş COVID-19 Tanı<br />
Laboratuvarı olan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Moleküler Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda<br />
yapılan testlerle SARS CoV-2 Virüsünü yüzde 99 oranında filtre ettiğini üniversite testiyle kanıtlayan ilk marka.<br />
Kapalı ortam havasında uzun süre asılı kalabilen ve virüsler dahil tüm kirleticileri filtreleyebiliyor. Avrupa<br />
Alerji Araştırma Merkezi (ECARF) tarafından da onaylanan ilk Türk markası olan Froumann tasarımlarında<br />
kullandığı H14 HEPA filtre sayesinde havadaki 0,3 mikron ve daha büyük tüm partikülleri ultra hassas<br />
filtreleme yaparak, %99,97 verimlilikte tutma özelliğine de sahip.” bilgilerini paylaştı.<br />
Otellerde temassız check-in<br />
teknolojilerinin kullanımı arttı<br />
Pandemi döneminde oteller, inovatif teknolojilere ve buna ilişkin dijital projelere yönelerek;<br />
dijital menüler, temassız sipariş, temassız check-in, mobil ödeme alanlarında birçok yatırım<br />
gerçekleştirdi. WeBee sayesinde otellerin iOS ve Android'de kendi markalarına ait bir mobil<br />
uygulamaya sahip olduklarını vurgulayan WeBee Müşteri Çözümleri ve Operasyon Direktörü<br />
Mehtap Topcu, "Mobil uygulamayla birlikte misafirlerin konaklama deneyiminin tüm aşamalarında<br />
uçtan uca etkileşime odaklanabilir. Otel misafirleri, uygulamalar aracılığıyla, farklı birçok konuda<br />
diledikleri zaman diledikleri yerde online olarak servis ve hizmet talebinde bulunabilirler.” dedi.<br />
Misafir kullanımı tarafında uygulama ücretsiz olup, erişimi ve kullanımı oldukça kolay. Misafirler<br />
internete bağlı oldukları süre boyunca; kendi dillerinde 7/24 dijital bir concierge hizmetli alabiliyorlar<br />
ve en önemlisi bu hizmeti kendi şahsi telefonlarından alabiliyorlar olması. Otel çalışanları için ise<br />
en başta ölçeklendirilebilen bir yapı ve misafirle yüz yüze gelmeden teması minimize ederek servis<br />
vermeye devam edebiliyorlar. Pandemi sürecinde operasyonel anlamda otellere büyük katkıları olan<br />
ve güvenli ortamda misafir memnuniyetinin sürdürülebilmesi için çok inovatif bir çözüm.
64<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
ürünler<br />
Şeflerin sırları sunumlara dönüşüyor<br />
Özgün stiliyle şeflerin ihtiyaç ve beklentilerine uygun yenilikçi çözümler üreten Bonna,<br />
yeni Notte koleksiyonu ile sofralarda... Notte, siyah renkli sır uygulaması ile şefin tabağa<br />
fısıldadığı tüm sırları saklıyor; sunumdaki renk ve biçimlerin özgürce konuşmasına<br />
olanak sağlıyor. Adını İtalyanca gece anlamına gelen Notte’den alan koleksiyon, siyahın<br />
asaletini ve göz alıcılığını sofralara taşıyor. Sunumlarını birer tabloya dönüştüren şefler<br />
için tasarlanan Notte koleksiyonu, siyahın zamansızlığından aldığı ilhamla benzersiz<br />
bir tasarım anlayışına sahip. Özel sır uygulaması ile farklı yemek sunumlarına da<br />
ilham veren Notte, düz tabak, çukur tabak, kase, oval tabak ve servislerden oluşan<br />
şık parçalarıyla, beş duyuya hitap eden bir yeme deneyimi vadediyor. Kendine özgü<br />
tasarımlarıyla öne çıkan Bonna, yeni üretim teknolojileriyle geliştirdiği serileriyle<br />
kategoriye öncülük etmeye devam edecek.<br />
Yalın şıklık<br />
Simple is Beautiful (Yalın Güzeldir) felsefesini uluslararası<br />
tasarımcıların koleksiyonlarıyla buluşturan Şişecam’ın global<br />
tasarım markası NUDE, baharın enerjisinden esinlendiği,<br />
kusursuz kadeh ve karaf tasarımlarıyla sofralara ve dekorasyona<br />
benzersiz bir dokunuş yapıyor. Doğanın güzelliğinden ilham alan<br />
minimalist şarap kadehlerinin; yalın şıklığın, zamansızlığın, kıvrımlı<br />
ve eğlenceli formların yer aldığı karafların, kreatif ve deneysel<br />
parçaların ön plana çıktığı sıra dışı koleksiyon sunumlarda fark<br />
oluşturuyor.<br />
Isı konforunu yükselt, tasarruf sağla!<br />
Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye’nin geliştirdiği<br />
VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat; otel, rezidans ve plazalarda yaşam konforunu<br />
yükseltirken, enerjiyi de verimli kullanarak masraflardan tasarruf etmenizi sağlıyor.<br />
Ürün, ortamda istenen ısı düzeyini kontrol altında tutmaya, kışın ısıtma ve yazın soğutma<br />
kontrollerini gerçekleştirebilmesine imkan sağlarken, beklentileri de en üst düzeyde<br />
karşılıyor. Ürün, ister otel ister rezidans ya da plazalarda rahatlıkla kullanılabiliyor.<br />
Kolay kurulum sayesinde hemen kullanıma hazır hale geliyor. Programlama sırasında<br />
7 dil seçeneği (Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça, Lehçe, Fransızca, İspanyolca) ile<br />
senkron programlama gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca termostatın ayarları yapıldıktan sonra<br />
oluşan kod yardımı ile gerçekleştirdiğiniz ayarlar, başka bir termostata da zahmetsizce<br />
taşınabiliyor. “Evde”, “Dışarıda”, “Gece” ve “Kapalı” olmak üzere 4 farklı çalışma modu<br />
bulunan VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat ile kullanıcı, isterse her günü 8<br />
bölümde programlayabiliyor. O günü programladıktan sonra “Farklı Kaydet” seçeneğiyle<br />
başka günlere de kopyalayabiliyor. Ürünün, VİKO marka Karre, Meridian, Novella ve<br />
Trenda serileriyle uyumlu tasarımı yaşam alanlarına estetik getiriyor.<br />
Kablosuz konfor keyfini<br />
bahçelere taşıyor<br />
İlkbaharın kendisini göstermesiyle birlikte, bahçelerde tatlı bir telaş da başladı.<br />
Tüm ihtiyaçlara pratik çözümler sunan Kärcher, birbirinden fonksiyonel ürünleriyle<br />
kablosuz kullanım konforu sunuyor. Kärcher akülü çim biçme makineleri, çit<br />
düzelticiler, çim ve çalı makası, yaprak üfleyici ve testereleri ile ayaklara takılan<br />
kablo derdinden kurtarıp, bahçedeki tüm işler zevkle yapılır hale geliyor. Kärcher<br />
akülü çim biçme makineleri üstün manevra kabiliyeti ve 4 farklı kesme seviyesiyle<br />
en zorlu çimenlerin bile kolaylıkla üstesinden kolaylıkla geliyor. 2'si 1 arada çim<br />
biçme özelliği sayesinde kesilmiş bütün çim ve otları toplarken, çim biçme tıpası<br />
yardımıyla kesilen tüm otları gübre olarak kullanabilmeye imkan sağlıyor. Kärcher çit<br />
düzelticileri sayesinde ise neredeyse kalemle çizilmiş kadar düzgün çitler görenleri<br />
kendine hayran bırakıyor.