07.04.2021 Views

Hotel Restaurant April 2021

Hotel Restaurant April 2021

Hotel Restaurant April 2021

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hotelrestaurantmagazine<br />

@Hitechdergisi<br />

hotelrestaurantmagazine<br />

Oteller kadın istihdamını<br />

artırırsa ne olur?<br />

Yönetimindeki kadın sayısıyla dikkat çeken ve aynı<br />

zamanda başkanı da bir kadın olan TÜROB, 8 Mart<br />

Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ‘Kadınların Turizm<br />

Sektöründeki Rolü ve Turizmde Fırsat Eşitliği’ konulu<br />

bir panel gerçekleştirdi. Panelde konuşan Başkan<br />

Müberra Eresin, Türk turizminde kadın istihdam<br />

oranının yüzde 33 olduğunu belirterek, "Turizmdeki<br />

istihdamın en büyük bölümünü oluşturan konaklamada<br />

kadınların oranı yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde<br />

50’nin üzerine çıkarmak." dedi.<br />

Panele damga vuran bir açıklama da TÜROB Yönetim<br />

Kurulu Üyesi ve Dedeman <strong>Hotel</strong>s&Resorts Yönetim ve<br />

İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman’dan geldi. Kadın<br />

sayısı yüksek şirketlerin yolsuzluk oranının daha<br />

düşük olduğunu belirten Dedeman, gerçek anlamda<br />

kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmek için üst yönetim<br />

kademelerinde de eşitlik sağlanması gerektiğine vurgu<br />

yaparak, “Yönetim kurullarında kadın sayısı yüksek<br />

olan şirketlerin performanları ve etik itibarı daha<br />

yüksek, yolsuzluk oranları daha düşük. Kadın çalışan<br />

sayısının yüksek olması şirket kârlılıklarını olumlu<br />

yönde etkiliyor” şeklinde dikkat çekici açıklamalarda<br />

bulundu.<br />

Merakla okuyacağınızı umduğum haberin ayrıntılarına<br />

gündem bölümümüzden ulaşabilirsiniz.<br />

Mutluluk dağıtmayı ve en çok da ağırlamayı sevdiği<br />

için turizme aşık… Dokunduğu her alana değer<br />

katan, yenilikçi, vizyoner ve hümanist… Karaderili<br />

Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliğinin yanı sıra<br />

kadın istihdamına duyarlılığı ile de dikkat çeken Elvan<br />

Karaderili, üstlendiği sosyal sorumluluk projeleriyle<br />

pek çok insanın hayatına dokunmayı ilke edinmiş bir iş<br />

insanı. Pek çokları için ilham veren girişimci bir ruh, bir<br />

hayvan dostu ve çocuk hakları savunucusu. Deneyimli<br />

turizmci Elvan Karaderili ile turizme uzanan yolculuğu<br />

ile birlikte grubun pandemi sonrası büyüme stratejisini,<br />

turizmde yeni fırsatları ve sektördeki son gelişmeleri<br />

konuştuk.<br />

Lisedeyken en çok pilot olmak istedi. Uçmanın cazibesi<br />

kadar ülkenin o dönem ki askeri koşulları da pek bir<br />

heveslendirmişti onu. Kıbrıs Barış Harekatı yıllarıydı,<br />

dayı da askerdi zaten. Yaşı daha 6’yı bulmadan<br />

vatan savunmasına öykünmesi hep bu örneklerden<br />

sebepti Vakti geldiğinde beklemedi hiç, girdi hemen<br />

pilot sınavlarına. Ne var ki o bir renk körüydü…Tam<br />

da hayallerine uçacakken önce gözden kaybetti, çok<br />

geçmeden de gönülden…<br />

Okul deseniz, iktisat fakültesini kazandıysa da gitmedi.<br />

O dünya da pek bir uzak geliyordu çünkü. Aklında bir<br />

tek Ege Üniversitesi Su Altı Arkeolojisi bölümü vardı.<br />

Gelgelelim, 800 bin kişi içinde adını 6’ya yazdırmak<br />

ütopyadan başka bir şey değildi. Öyle de oldu zaten. Bir<br />

hayalinden daha uzaklaştı böylece…<br />

Peki bu hikaye nasıl oldu da profesyonel mutfaklara<br />

kadar uzandı? Bu sorunun yanıtını en renkli<br />

yemek kareleriyle şefin gözünden sayfalarımızdan<br />

bulabilirsiniz.<br />

Bu sayımızda yeme içme sektörüyle ilgili iki önemli<br />

araştırmayı da sizler için derledik.<br />

Metro Türkiye, pandemide değişen tüketici beklentilerini<br />

belirlemek amacıyla araştırma şirketi NielsenIQ ile<br />

birlikte 2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020<br />

Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini kapsayan beş fazda bir<br />

araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre,<br />

müşterilerin %66’sı restoranların dış mekânlarında<br />

yemek yemeyi tercih ediyor.<br />

Bir araştırma çalışması da sektörün istihdam<br />

beklentisine dair… Kısıtlamaların esnetilmesi ve yaz<br />

aylarının yaklaşmasıyla beraber yeme içme sektöründe<br />

hareketliliğin daha da artması bekleniyor. Adaylarla<br />

işvereni bir araya getiren uygulama www.24saatteis.<br />

com‘un gerçekleştirdiği ankete göre; katılımcıların yüzde<br />

69’u kafe ve restoranların açık kalması gerektiğini<br />

ve sektördeki istihdamı yeterli bulmadıklarını<br />

belirtiyor. Araştırmaların detaylarına gastro güncel<br />

sayfalarımızdan ulaşabilirsiniz.<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

K<br />

GENEL MÜDÜR<br />

(Sorumlu)<br />

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Emir Ömer ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

0212 454 22 22<br />

TEKNIK MÜDÜR<br />

BILGI İŞLEM<br />

TOLGA ÇAKMAKLI<br />

tolga.cakmakli@img.com.tr<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

İMG WEB TEAM MAIL<br />

web@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />

ORHAN GENCELİ<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

HÜSEYİN KURT<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />

Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

İSTMAG<br />

Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22<br />

Faks: 0212 454 22 93<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


içindekiler<br />

14<br />

26 28<br />

antre<br />

6 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

16 2020 istihdamının %56,2'si<br />

hizmet sektöründen<br />

17 Öner: Sezon gelir hoş gelir<br />

18 Konaklamada hedef, %50'nin<br />

üzerinde kadın istihdamı<br />

20 Çocuk dostu otel kriterlerini bu<br />

kongre belirleyecek<br />

21 Polatoğlu: Yeni Rehberlik<br />

Yasası son düzlükte<br />

22 Niziplioğlu’ndan Türkiye gelirini<br />

artıracak öneriler<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

24 Budak, pandeminin<br />

turizme bir yıllık faturasını<br />

açıkladı<br />

yeni yatırımlar<br />

26 Radisson Group,<br />

EMEA’da 30 yeni açılış<br />

gerçekleştirecek<br />

iş’te kadın<br />

28 Karaderili: Turizmin<br />

en çok ağırlamasını<br />

sevdim<br />

marka<br />

32 Aysan: Uğur Soğutma<br />

bu yıl üretim kapasitesini<br />

artırıyor<br />

34 Öztiryakiler Covid-19<br />

aşısına yerli üretim<br />

buzdolabı geliştirdi<br />

şefin gözünden<br />

36 Nev-i şahsına münhasır şef:<br />

Can Oba<br />

gastro etkinlik<br />

40 Gastro Show’da dondurmasıyla<br />

ünlü Maraş da var!<br />

gastro güncel<br />

42 İşte yeme-içme sektöründe<br />

istihdam beklentisi<br />

44 Üç lezzet kaşifi BMW’siyle<br />

Türkiye Gastronomi Yol<br />

Haritası’nı oluşturacak<br />

45 Demir: Konu karbon<br />

salınımı değil aslında<br />

46 Gastronomi sektörü temsilcileri<br />

KÇÖ'nün bitişini nasıl yorumladı?


54 36<br />

56<br />

47 Türk mutfağı Las Vegas<br />

Üniversitesi müfredatına<br />

girecek<br />

48 Müşterilerin %66’sı dış<br />

mekânda yemeyi tercih ediyor<br />

49 Meyve ve Sebze Yılı’nda<br />

uluslararası manifesto çağrısı<br />

50 Ünlü şef uyardı: Sözde<br />

gurmeler gastronomiyi<br />

yozlaştırıyor<br />

gastro aktüel<br />

52 Gastronomi sektöründen<br />

kısa haberler<br />

hijyen<br />

60 Nilco’dan restoran ve kafelere<br />

özel hijyen çözümleri<br />

dekorasyon<br />

58 Yenilenmenin tam zamanı<br />

hotel-tech<br />

62 Horeca teknoloji ve sistemleri<br />

ürünler<br />

64 Yeni ürünler<br />

yeni mekan<br />

56 İstanbul’un yeni Lübnanlısı:<br />

L’Beirut Lebanese<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


6<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

'Mavi kent' Mardin'e turist akışı<br />

Yeni kontrollü normalleşme ile birlikte koronavirüs risk haritasına göre mavi kategoride<br />

bulunan Mardin, turist almaya başladı. Turistlerin ilçeye gelmesi en çok esnaf ve<br />

otelcileri sevindirdi. Esnaf, tedbirlere uyulması için büyük bir hassasiyet göstermeye<br />

başladı. Son 2 haftalık normalleşme sürecinde turizmde canlanmanın yaşandığını<br />

kaydeden otel işletmecisi Ahmet Kaya, misafirleri hijyen koşullarına uyarak, maske ve<br />

mesafe kurallarıyla birlikte misafir ettiklerini söyledi. Kaya, "Özellikle maske, mesafe ve<br />

hijyen konusuna büyük önem gösteriyoruz. Hem çalışan hem de işletme olarak bunlara<br />

çok dikkat ediyoruz. Bu anlamda hastalığın seyrini de azaltmaya çalışıyoruz. Hastalığın<br />

başlangıcından son 2 hafta öncesine kadar turizmde gözle görülür bir azalma vardı. Vaka<br />

sayılarının azalmasıyla birlikte son 2 haftada turizmde bir hareketlilik başladı. Şehirde<br />

turist akını yaşanıyor. Bu durumun tüm Mardin'i olumlu şekilde etkiledi. Genel itibariyle<br />

yerli iç turist geliyor. Ama farklı ülkelerden gelen turistler de mevcut" dedi. (İHA)<br />

Swissôtel The Bosphorus<br />

30. yılını kutluyor<br />

FİBA Grubu’nun turizm yatırımı ve global Accor zincirinin en önemli otellerinden Swissôtel The<br />

Bosphorus, İstanbul, 30 yılını kutluyor. İstanbul'da mavi ile yeşilin buluştuğu noktada huzur dolu bir<br />

dinlenme fırsatı sağlayan otelin, aynı zamanda seçkin alışveriş ve gece hayatı duraklarına yakınlığı<br />

ile eşsiz bir şehir deneyimi sunduğuna da dikkat çeken Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Genel<br />

Müdürü Uğur Talayhan şunları ifade etti: “Misafirlerimize verdiğimiz değer, köklü yapımız, her<br />

dönemde gelişen yeniliklere uyum sağlama cabamız ve değişmeyen kalitemiz ile 1991 yılından<br />

beri sektöre yön vermeye devam ediyoruz. İstanbul’un kalbinde yer alan otelimizde dünyanın<br />

her bir köşesinden ağırladığımız konuklarımıza benzersiz anılar yaşatmaya çalışıyoruz. Covid-19<br />

ile mücadele kapsamında yeni normal koşullarında, tüm önemlerimizi alarak, Güvenli Turizm<br />

Sertifika’mızla misafirlerimize en yüksek kalitede servis vermeye devam ediyoruz. Tam 30 yıldır<br />

ülkemizde yerli, yabancı misafirleri ağırlamanın ve istihdam yaratmanın gururunu yaşıyoruz. ”<br />

Duayen turizmci Hüseyin<br />

Kurtoğulları USTA’yı neden yazdı?<br />

Turizm sektöründe ‘Usta’ lâkabıyla bilinen Plan Tours CEO'su Hüseyin Kurtoğulları, 55 yıllık<br />

iş hayatı deneyimlerini USTA “Turizme ve Türkiye Tanıtımına Adanmış Bir Ömür” kitabında<br />

topladı. Kitabın önsözünde yazma gerekçesi olarak, “Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkları<br />

sürece avcıların anlattıkları hikâyeleri dinlerler” açıklamasını yapan Kurtoğulları, iş yaşamı<br />

boyunca, karşılık beklemeksizin tanıdığı, tanımadığı insanlara yardımcı olmaktan hep keyif aldı.<br />

Hem iş hem de sivil toplum faaliyetleri boyunca çevresindekilere, doğru bildiklerini aktarmaya,<br />

öğretmeye gayret gösteren duayen turizmci kitabında, turizme kattıklarını, turizmin kendisine<br />

kattıklarını; ünlü ünsüz anılarını, kendine özgü bir mizahi kıvraklıkla, hikâye hikâye anlattı. Remzi<br />

Kitabevi, Kırmızı Kedi, Pandoranın yanı sıra tüm internet kitapçılarından satışa sunulan kitap,<br />

Ekin Grubu Yayınları’ndan çıktı.<br />

Sağlık turizmi örgütlendi:<br />

USTİS’in ilk başkanı kadın!<br />

Sağlık turizmi konusunda sektörün deneyimli ve önemli isimleri bir araya gelerek,<br />

Uluslararası Sağlık Turizmcileri İşverenler Sendikası (USTİS) adıyla örgütlendi.<br />

Sendika ilk genel kurulunu dün gerçekleştirdi. Beş kişiden oluşan yönetim kurulu<br />

kendi içinde görev dağılımı yaparak Aslı Tarcan’ı başkan olarak seçti. Başkan<br />

Vekilliği görevini ise Berkay Tulpar üstlendi. Genel Kurul’da konuşan Aslı Tarcan,<br />

“Sağlık turizmi konusunda Türkiye sayılı ülkeler arasına girmeyi başardı. Pandemi<br />

süreci bu duruma bir ara verdirmiş olsa da dünyanın neredeyse tüm ülkelerinden<br />

Türkiye’ye sağlık turizmi için akın akın insanlar gelmeye devam ediyor. Ülkemiz<br />

sağlık turizminde herkesin buluşma noktası oldu” dedi. Dünyadaki herkesin<br />

Türkiye’yi seçmesinin bir tesadüf olmadığını belirten Tarcan, “Yabancılar eskiden<br />

uygun fiyatlı olduğumuz için Türkiye’ye geliyorlardı, şimdi kaliteli hizmet verdiğimiz<br />

için geliyorlar. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bile, onlardan çok daha kaliteli<br />

işlere imza atıyoruz ve onlardan çok daha ucuza hizmet veriyoruz. Bu nedenledir<br />

ki; bir Alman diş yaptırmak için kendi ülkesini değil, Türkiye’yi tercih ediyor. Yine<br />

bir Amerikalı saç ektirmek için bizim ülkemize geliyor. Bir Hollandalı by-pass<br />

ameliyatı için yine Türkiye’ye geliyor” diye konuştu.


8<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Bentour, 'Şimdi İstanbul' için flaş<br />

transferini açıkladı<br />

Yönetici kadrosunda kadın istihdamına verdiği değerle öne çıkan İsviçre merkezli Türk tur operatörü<br />

Bentour Reisen'in flaş transferi, turizm sektörünün deneyimli ismi Sevda Yılgaz oldu. Istanbul<br />

Destinasyon Yönetmeni göreviyle Bentour Reisen’ın “Şimdi İstanbul” kampanyasının başına geçen<br />

Yılgaz, 1 Nisan'da başlayan kampanyayla ilgili şu bilgileri aktardı: “Yaklaşık iki aydır, titizlikle bu<br />

kampanyanın alt yapısını hazırlıyoruz. Türk Hava Yolları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Turizm<br />

Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ERKA Turizm, sektör birlikleri ile otel partnerlerimizin<br />

ve diğer turizm ürünlerinin temsilcilerinin samimi ve cazip yaklaşımları ile İstanbul kadar davetkâr,<br />

alışılmışın dışında güncellenmiş paketler hazırladık. Umuyoruz vakalar azalarak ortadan kalkar ve<br />

Türkiye’ye girişte 72 saat PCR Test mecburiyeti, 15 Nisan itibariyle son bulur ya da makul ücretle kısa<br />

zamanlı güvenli hızlı testler ile sonuç alınabilir. Birçok Avrupa şehrinde var olan uygulamayla test<br />

fiyatları uçak fiyatlarını aştığı gibi zaman konusu da ikna edici olmuyor. Bu engeller ortadan kalktığında<br />

kampanyayla Avrupa’dan 10 bin turisti getirmeyi planlıyoruz.”<br />

Bu yıl da ‘En İtibarlı<br />

Marka Ödülü’nün sahibi<br />

Divan Grubu, Marketing Türkiye dergisinin Akademetre işbirliğiyle bu yıl 7.sini<br />

gerçekleştirdiği “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde, beş<br />

yıldızlı otel sıralamasında ilk sırada yer aldı. İtibarını en çok artıran markaların ve<br />

paydaşlarının ödüllendirildiği programda Divan Grubu, 50’yi aşkın kategori arasından<br />

turizm sektöründe üst üste ikinci kez lider oldu. The ONE Awards Bütünleşik<br />

Pazarlama Ödülleri, toplam 12 ilde, 1.200 kişiyle gerçekleştirilen görüşmeler<br />

sonucunda, 50’yi aşkın sektörün yıl içinde itibarını en çok artıran marka¬ların ve bu<br />

başarıya ortak olan paydaşların ödüllendirildiği bir organizasyon. Divan Grubu Genel<br />

Müdürü Murat Tomruk, “2019’da olduğu gibi, hepimiz için büyük bir sınav niteliğinde<br />

geçen 2020 yılında da tüketici nezdinde en itibarlı marka olarak ödüllendirilmek<br />

hepimiz için büyük gurur kaynağı oldu. Bu vesile ile büyük bir özveri ile çalışan tüm<br />

Divan Ailesi fertlerini yürekten kutluyorum” şeklinde konuştu.<br />

Salgın sonrası için umut veren<br />

organizasyon<br />

İstanbul uzun zaman sonra ilk kez uluslararası bir spor organizasyonuyla moral buldu.<br />

12 Mart Salı günü WOW Convention Center’da başlayan ve 14 Mart Perşembe günü sona<br />

eren Karate 1 Premier League’in İstanbul etabına yaklaşık 80 ülkeden 650 katıldı. Pandemi<br />

koşullarına uygun olarak düzenlenen organizasyon seyircisiz olmasına karşın hem şehre<br />

hem turizmcilere pandemi sonrası için umut verdi. Turizmciler de hem tüm mekanlarıyla<br />

hem de titizlikle uyguladıkları pandemi tedbirleriyle spor ve kongre turizmi etkinliklerine<br />

hazır olduklarını ortaya koydu. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Türkiye Otelciler<br />

Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, “Sektörümüz üzerindeki moral etkisi çok fazla<br />

oldu. Pandemi nedeniyle tüm dünyada MICE sektörü olarak adlandırılan toplantı, teşvik<br />

gezileri, kongre, sergi organizsasyonları tamamen durdu. Spor turizmi de bu kapsamda.<br />

Bu tip organizasyonlar, MICE’da dünya genelinde yeniden çıkış başladığında yeni işlerin<br />

alınmasında Türkiye’ye avantaj sağlayacaktır” dedi.<br />

Titanic Mardan Palace’a<br />

yeni genel müdür<br />

Titanic Mardan Palace’ın genel müdürlüğü görevine otelcilik sektörünün<br />

deneyimli isimlerinden Yüksel Gürhan getirildi. Akdeniz Üniversitesi Turizm<br />

İşletme Bölümü mezunu Yüksel Gürhan kariyeri boyunca önde gelen resort<br />

otel markalarında genel müdürlük görevlerinde bulundu. Evli ve 1 çocuk<br />

babası Gürhan, Titanic Mardan Palace’ın <strong>2021</strong> yaz sezonu hazırlıkları ile<br />

göreve hızlı bir başlangıç yaptı. Titanic Mardan Palace, pandemi sürecinin<br />

etkilerini inovatif projeler ile en güçlü şekilde aşarak sevenleri ile buluşmaya<br />

hazırlanıyor.


10<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Oda fiyatlarında hızlı dalgalanmalar yaşanacak<br />

Pandemi nedeniyle 2020 yılı tatil mevsimi yasaklarla ve kısıtlamalarla geçti. Çoğu kişi müstakil<br />

villaları tercih ederken, çoğu aileler de tatil planlarını iptal etti. <strong>2021</strong> turizm sezonuyla ilgili<br />

önemli değerlendirmelerde bulunan <strong>Hotel</strong>Forex CEO’su Melih Baş, çoğu ülkenin sınırlarının<br />

kapalı olduğunu ve <strong>2021</strong> tatil dönemi için iç turizmde talep patlaması beklediklerini belirterek,<br />

“Kitle Turizmi, Bireysel Turizm ve şimdi de Dinamik turizm adı verilen yeni bir çağ başlandı.<br />

Bu yeni dönemde dinamik turizminde, oda fiyatlarında hızlı dalgalanmalar yaşayacağız.<br />

Belirsizlik olduğundan son dakika tatilciler de artacaktır. Yeni normalleşmede turizmin<br />

elementleri ve normları iyi analiz etmek gerekiyor. İlk başta otelcilerin nasıl düşündüklerini,<br />

nasıl hareket ettiklerini ve nelere ihtiyaç duyduklarını iyi anlamak gerekiyor. Burada daha<br />

dijitale yatkın bir kitle olacağından dolayısıyla çoğu alımlar online kanallardan yapılacak. Bu<br />

yüzden gelecek turizm yatırımları dijital platformlar öncelikli olacaktır.” dedi.<br />

Hilton Grubu otellerinde<br />

üst düzey atamalar<br />

Hilton Grubu’nun bünyesinde bulunan beş oteli kapsayan atamalar gerçekleşti.<br />

Yeni görev değişikliklerine göre; Conrad İstanbul Bosphorus ve Hilton İstanbul<br />

Bosphorus otellerinin İş Geliştirme Direktörü Ferah Yağan, Şubat <strong>2021</strong><br />

itibariyle Susona Bodrum, LXR <strong>Hotel</strong>s & Resort, DoubleTree by Hilton Bodrum<br />

Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista otellerinin<br />

de İş Geliştirme Direktörü olarak atandı. 2020’den bu yana Conrad İstanbul<br />

Bosphorus ve Hilton İstanbul Bosphorus otellerinde Pazarlama ve İletişim<br />

Müdürü görevini üstelenen Merve Seçkin, <strong>2021</strong> yılının Mart ayı itibariyle Susona<br />

Bodrum, LXR <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Conrad İstanbul Bosphorus, Hilton İstanbul<br />

Bosphorus, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by<br />

Hilton Bodrum Marina Vista otellerinin Pazarlama ve İletişim Direktörlüğü’ne<br />

terfi etti. 2019’dan bu yana Hilton İstanbul Bosphorus’un Gelirler Direktörü<br />

görevini üstlenen Çiğdem Yıldırım ise, <strong>2021</strong> Mart ayı itibariyle Susona Bodrum,<br />

LXR <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Conrad İstanbul Bosphorus, Hilton İstanbul Bosphorus,<br />

DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum<br />

Marina Vista otellerinin Gelirler Direktörlüğüne getirildi.<br />

Mavi bayraklı plajlar arttı<br />

Ajans Press’in, Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden elde<br />

ettiği bilgilere göre, ülkemizde yıllara göre mavi bayrak sayıları<br />

belli oldu. Böylelikle 2020 itibarıyla Türkiye’nin 486 adet mavi<br />

bayraklı plajı olduğu kaydedilirken, 2019 yılında bu sayının 463<br />

olduğu saptandı. Geçmiş yıllara bakıldığında ise 2015 yılında<br />

436, 2010 yılında 314, 2005 yılında ise 174 adet olarak gözlendi.<br />

Uluslararası mavi bayrakları plajlar incelendiğinde ise en<br />

yüksek mavi bayraklı plaj sayısı 590 ile İspanya’da yer alırken,<br />

ikinci sıraya 497 ile Yunanistan yerleşti. Türkiye ise 486 ile<br />

üçüncü sıradaki yerini korudu.<br />

İnciraltı dünyaya açılıyor<br />

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sağlık turizmi odaklı planlamada son aşamaya gelmesi<br />

ile harekete geçen İnciraltı Gelişim Derneği (İNGEDER), dünyadaki sağlık turizmi<br />

yatırımcılarına davet mektubu göndererek; mücevher İnciraltı'na yatırım çağrısı yaptı.<br />

Yurt dışında bulunan sağlık turizminde öncü 11 ülkenin büyükelçiliklerine mektup<br />

göndererek, İzmir'in ve İnciraltı’nın yatırım değerini anlattıklarını, ülkelerinde bulunan<br />

sağlık turizmi yatırımcıların iletişim bilgilerini istediklerini belirten İnciraltı Gelişim<br />

Derneği (İNGEDER) Başkanı Tayfun Karabulut, “Elçiliklerimizden bilgisi gelen 289<br />

yabancı sağlık turizmi yatırımcısına İngilizce, Almanca ve Fransızca 'yatırıma davet<br />

mektubu' gönderdik. Mektubumuzda, ülkemizin ve şehrimizin tarihten bugüne olan<br />

güzelliklerini, yabancı yatırımcılara gösterilen değeri, İzmirlilerin sıcakkanlılığını<br />

anlatarak, onları iki kez EXPO’ya aday olan mücevher İnciraltı'na yatırım yapmaya<br />

çağırdık.” dedi. İzmir’in tarihi, doğası ve kültürel mirası ile dünyada eşi benzeri olmayan<br />

güzelliklere sahip olduğunu dile getiren Karabulut, hedeflerinini, el ele vererek<br />

İnciraltı’nın planlanması ile İzmir'e 10 milyar dolar yabancı yatırım çekmek olduğunun<br />

altını çizdi.


12<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

250 otelle İngilizlere Türkiye<br />

tatili sunacak<br />

İngiliz havayolu şirketi Easyjet’in 2019 yılının sonunda hayata geçirdiği tatil markası<br />

Easyjet Holidays, bu yaz Dalaman, Antalya, İzmir ve Bodrum'daki 250'den fazla otelle<br />

İngilizlere Türkiye tatili sunacak. Easyjet Holidays CEO'su Garry Wilson, talebin artması<br />

ile Türkiye'deki varlıklarını ve tatil portföylerini genişletmeye odaklanacaklarını söyledi.<br />

İngiliz turistlerin Türkiye’ye olan ilgisini değerlendiren Easyjet Holidays CEO'su Garry<br />

Wilson, müşterilerinin yaklaşık dörtte üçünün bu yıl bir seyahat planladığını belirterek,<br />

“Birleşik Krallık'taki tüketicilerin %65'inin <strong>2021</strong>'de aktif olarak seyahat etmek istediğini<br />

biliyoruz. Bu nedenle, salgının zorluklarını ve geçen yıl sürekli değişen seyahat<br />

kısıtlamalarına rağmen, bu yazın Easyjet ve Easyjet Holidays’in başarılı olacağına dair<br />

iyimseriz. Tatil için bastırılmış talep olduğunu biliyoruz. Sadece iki hafta önce, İngiltere<br />

Başbakanı'nın uluslararası seyahatlere yeniden başlama niyetini açıklaması sonrasında<br />

Birleşik Krallık'ta rezervasyonlarda% 630'luk bir artış gördük. Aşılamanın ve testlerin<br />

seyahatin kilidini yeniden açmanın anahtarı olduğunu biliyoruz. Tünelin sonunda bir ışık<br />

var” dedi.<br />

Erciyes A.Ş Türkiye’de hizmet<br />

ihracatı yapan ilk şirket<br />

Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından Erciyes Dağı’na yapılan yatırımları işletmek<br />

üzere ilk defa bir dağ yönetim modeli olarak kurulan Kayseri Erciyes A.Ş, yurt içi ve<br />

yurt dışındaki bazı kayak merkezlerine de danışmanlık vererek kış turizmi sektöründe<br />

Türkiye’de hizmet ihracatı yapan ilk ve tek kuruluş olarak kayıtlara geçti. Kurumsal<br />

yönetim anlayışıyla ülkemiz kış turizminde marka haline gelen Erciyes A.Ş. Azerbaycan’ın<br />

Nahçivan bölgesinde kurulan Ağbulak Kayak Merkezi’nde 360 derece kayak merkezi<br />

idaresi mantığıyla mekanik tesislerin işletilmesi, pistlerin hazırlanması, suni kar<br />

üretilmesinin yanında güvenlik ve eğitim ile ilgili süreçleri de yürütüyor. Geçtiğimiz 2020<br />

kışından bu yana kısmı olarak hizmet veren Ağbulak Kayak Merkezi Meclis Başkanı Vasif<br />

Talibov’un katılımları ile düzenlenen törenle faaliyetlerine resmen başladı.<br />

Masalsı düğünler<br />

Yüzyılı aşkın süredir tüm dünyada özel davetler ve masalsı düğünlere ev sahipliği<br />

yapan Fairmont, İstanbul’da da geleneği sürdürüyor. Güvenli Turizm Sertifikası<br />

ve Accor ALLSAFE programı çerçevesinde en yoğun hijyen, standartlarını ve<br />

sosyal mesafe protokollerini titizlikle hayata geçiren Fairmont Quasar Istanbul’da<br />

güvenli ve unutulmaz bir düğün yeni evlenecek çiftleri bekliyor. Beş yıldızlı otelin<br />

sunduğu farklı mekân seçenekleri, eşsiz menü alternatifleri ve kişisel hizmetler<br />

ile unutulmaz bir deneyime dönüşüyor. Palissandro mermerleri ve kandillerle<br />

bezeli duvarları, ihtişamlı sedef kapılarıyla Luna Balo Salonu nikah ve düğün<br />

yemekleri için cazip bir seçenek sunarken, yerden tavana kadar camlarla doğrudan<br />

bahçeye açılan fuayesi de düğün öncesi kokteylleri için ideal bir alan. Yaz aylarında<br />

düzenlenecek nikah davetlerinde ise, otelin beşinci katındaki Ukiyo, sonsuzluk<br />

havuzu ile davetlilerinizi büyülemeye hazır.<br />

TAV’ın iki havalimanı<br />

Avrupa’nın zirvesinde<br />

TAV Havalimanları’nın işlettiği Zagreb ve Üsküp havalimanları ACI World tarafından<br />

yolcu değerlendirmelerine göre kendi kategorilerinde Avrupa’nın en iyi havalimanları<br />

seçildi. Üsküp Havalimanı aynı zamanda en iyi hijyen uygulamaları alanında da<br />

ödüllendirildi. TAV Havalimanları Havalimanları Grup Başkanı (COO) Kürşad Koçak<br />

“TAV olarak bugün sekiz ülkede 15 havalimanı işletiyoruz. Servis şirketlerimiz bizim<br />

portföyümüz dışında 18 ülkede yer alan 75 havalimanında daha hizmet veriyor.<br />

Pandemi döneminde yolcularımıza güvenli bir seyahat deneyimi sunmak üzere tüm<br />

süreçlerimizi hızlı bir şekilde uluslararası alanda belirlenen bilimsel kriterlere göre<br />

adapte ediyoruz. Bu amaçla, yolcu ihtiyaçları ve beklentilerini yakından takip ederek<br />

inovatif çözümler üretiyoruz. Tüm havalimanlarımızda artırılmış hijyen ve fiziksel<br />

teması en aza indiren uygulamalarla birlikte yolcu konforunu en üst düzeyde tutmak<br />

üzere çalışıyoruz. Sahip olduğumuz insan kaynağı, bilgi birikimi ve teknolojiyle,<br />

havalimanı işletmeciliğinde dünyanın her yerinde tercih edilen bir marka haline<br />

geldik” dedi.


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Bodrum Cruise Port,<br />

Viking Sea gemisini ağırladı<br />

Muğla'nın Bodrum ilçesine yanaşan sezonun ilk yolcu gemisi, Viking Sea, mürettebat değişikliği ve<br />

erzak alımı için Bodrum Cruise Port’a uğrak yaptı. Pandemi ile birlikte seferlerine ara veren gemi,<br />

yeniden operasyona hazırlanmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinden gelen 120 kişilik mürettebatını<br />

Bodrum Cruise Port’dan gemiye kabul etti. Bodrum Cruise Port Genel Müdürü Haluk Hızlan; “Viking<br />

Sea seferi 2020 yılında COVID-19 nedeniyle etkilenen kruvaziyer sektörü yeniden canlanmaya<br />

başlayacağının bir göstergesi. Bugün Hudut ve Sahil Genel Müdürlüğü yetkilileri, Bodrum liman<br />

başkanlığı, Bodrum deniz polisi ve Bodrum Gümrük Müdürlüğü ile işbirliği içinde gerekli bütün<br />

önemleri aldık. Başarılı geçen operasyon aynı zamanda ilerdeki seferler için de önemli bir referans<br />

olacak. Türkiye’nin stratejik konumu, gelişmiş hava ulaşım ağı ve vize uygulamalarında sağladığı<br />

kolaylıkları ile önümüzdeki dönemde başta Bodrum olmak üzere diğer Türk limanlarında da teknik<br />

seferlerin gerçekleşeceğini öngörüyoruz” dedi.<br />

Ayrıcalıklı tatilin yeni adresi<br />

NG <strong>Hotel</strong>s zinciri, kurulduğu günden bugüne misafirlerine sunduğu benzersiz hizmet ve<br />

ayrıcalıkları NG Phaselis Bay ile Akdeniz'e taşıyor. Antalya, Göynük'te “See, Feel, Love”<br />

(Tanı, Hisset, Sev) sloganıyla kapılarını açmaya hazırlanan NG Phaselis Bay, kişiye özel<br />

hizmetleri, özel konaklama alternatifleri, yeni nesil oda tasarımları, doğası, pencereleri<br />

Akdeniz'in muhteşem denizine açılan özel süitleri ve villalarıyla misafirlerine eşsiz<br />

bir tatil deneyimi sunacak. Benzersiz bir “lifestyle resort” oteli olarak tasarlanan NG<br />

Phaselis Bay, Aliva Spa ile enerjisini dengelemek, ruhunu tazelemek ve tatiline huzur<br />

katmak isteyenlere de çok özel hizmetler sunuyor. 3250 metrekarelik alanda dünyaca<br />

ünlü masaj ve terapi tekniklerini deneyimli kadrosuyla misafirleriyle buluşturacak olan<br />

NG Phaselis Bay Aliva Spa, Spa süitleri, VIP alanı, kapalı havuzu, Türk hamamı, kese<br />

odası, saunası, buhar odası, kar çeşmesi, şok ve macera duşları, masaj ve cilt bakımı<br />

bakım odaları, dinlenme alanları ile günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak isteyen<br />

misafirlerine tatil sürecinde yenilenmek için birçok seçenek sunuyor.<br />

Tatile gelen turist,<br />

Türkiye’de “ev”leniyor<br />

Turizm sektörü yeni normal dönem için hazırlıklarını tamamlarken, döviz fiyatlarındaki<br />

rekabetçi kur politikası, tatile gelen turistlerin ilgisini çekti. Antalya, Bodrum, Çeşme gibi<br />

turizm destinasyonlarının yanı sıra İstanbul ve İzmir’i gören turistler, hem yatırım hem de<br />

yaşamak için bu kentlerde ev almaya başladı. Gayrimenkul Pazarlama Uzmanı Dr. Ali Gökçiler,<br />

turizm sezonunun başlamasıyla birlikte talebin artacağını belirterek, “Biz pandemide bile<br />

Türkiye’nin ne kadar güçlü bir ülke olduğunu, dünyanın dört bir yanından ülkemizi yaşamak için<br />

tercih eden ülke insanlarıyla gördük. Şimdi turizm sezonu açılıyor. Ülkemize gelen turistlerin<br />

çok büyük bir kısmının ülkemizde yaşamak istediğini görüyoruz. Ruslar yüzde 76,5, Almanların<br />

ise yüzde 64’ü tatil amaçlı gelmek için ülkemizden yatırım yapıyor. Ortalama gayrimenkul<br />

yatırımına ayırdıkları bütçe ise ortalama 1 milyon TL’den başlıyor. Burada yaşadıkları süre<br />

içerisinde de ekonomiye sağladıkları katkıyla da ciddi bir döviz getirisi sağlıyorlar” dedi.<br />

Turizme ve ihracata aşı talebi<br />

Turizm sezonuna başlamasına sayılı günler kala başta turizmciler ile ihracat yapan<br />

iş insanları olmak üzere turizm, sanayi ve hizmet sektörü çalışanlarına aşılamada<br />

öncelik tanınması gerektiğini belirten Başkan Ali Bahar, “İhracat yapan iş insanları,<br />

sanayicilerimiz, ülkemizi ve şehrimizi tanıtan turizmcilerimiz aşı olamadıkları<br />

için gidip şirketlerini, tesislerini, ürünlerini, kentlerini ve ülkelerini yurt dışında<br />

tanıtamıyor, temsil edemiyorlar. Bu durum <strong>2021</strong> yılı için hayal ettiğimiz iyi ve güzel<br />

şeylerin önünde bir engeldir. Sanayicilerimiz, yurt dışına çıkıp oradaki fırsatları<br />

ülkemize kazandırmak için çantaları hazır bir şekilde beklemektedir. Bu potansiyelin<br />

önünde durmamız ülkemiz adına ihracat kaybına neden olacaktır. İhracat yapan<br />

firmalarımızın temsili için aşılama kartını lehimize olacak şekilde kullanmalıyız. Bu<br />

sebeple turizmcilerimize, başta sanayiciler olmak üzere ihracat yapan iş insanlarımıza<br />

aşılamada öncelik tanınmasını, hemen ardından da turizm, sanayi ve hizmet sektörü<br />

çalışanlarının aşılanmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.


natural<br />

Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />

için üstün koruma sağlayan<br />

Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />

misafirleriniz daima güvende.<br />

hygieneconcept<br />

protection


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

TÜİK AÇIKLADI<br />

2020 istihdamının %56,2'sini hizmet<br />

sektörü oluşturdu<br />

TÜİK rakamlarına göre, 2020’de işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,5 puanlık azalış ile<br />

yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşti.<br />

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılı<br />

İş Gücü İstatistikleri'ni açıkladı. Buna<br />

göre, 2020 yılında, istihdam edilenlerin<br />

yüzde 17,6'sı tarım, yüzde 20,5'i sanayi,<br />

yüzde 5,7'si inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet<br />

sektöründe yer aldı.<br />

İstihdam oranı yüzde 42,8 oldu<br />

İstihdam edilenlerin sayısı 2020 yılında<br />

bir önceki yıla göre 1 milyon 268 bin kişi<br />

azalarak 26 milyon 812 bin kişi, istihdam<br />

oranı ise 2,9 puanlık azalış ile yüzde 42,8<br />

oldu.<br />

İstihdam edilenlerin yüzde 56,2'si<br />

hizmet sektöründen<br />

2020 yılında, istihdam edilenlerin yüzde<br />

17,6'sı tarım, yüzde 20,5'i sanayi, yüzde 5,7'si<br />

inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet sektöründe<br />

yer aldı. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında<br />

sanayi sektörünün istihdam edilenler<br />

içindeki payı 0,7 puan, inşaat sektörünün<br />

payı 0,2 puan artarken, tarım sektörünün<br />

payı 0,6 puan, hizmet sektörünün payı 0,3<br />

puan azaldı. 2020 yılında 4 milyon 716 bin<br />

kişi tarım sektöründe, 5 milyon 497 bin<br />

kişi sanayi sektöründe, 1 milyon 538 bin<br />

kişi inşaat sektöründe, 15 milyon 60 bin<br />

kişi hizmet sektöründe istihdam edildi. Bir<br />

önceki yıl ile karşılaştırıldığında istihdam<br />

edilenlerin sayısı tarım sektöründe 381 bin,<br />

sanayi sektöründe 64 bin, inşaat sektöründe<br />

12 bin, hizmet sektöründe 812 bin kişi azaldı.<br />

İşgücüne katılma oranı yüzde 49,3<br />

İşgücü 2020 yılında bir önceki yıla göre<br />

1 milyon 676 bin kişi azalarak 30 milyon<br />

873 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise<br />

3,7 puanlık azalış ile yüzde 49,3 olarak<br />

gerçekleşti.<br />

15-64 yaş grubunda işsizlik oranı<br />

yüzde 13,4<br />

15-64 yaş grubunda işsizlik oranı bir<br />

önceki yıla göre 0,6 puan azalışla yüzde<br />

13,4, tarım dışı işsizlik oranı ise 0,7 puanlık<br />

azalışla yüzde 15,4 oldu. Bu yaş grubunda<br />

istihdam oranı 2,8 puanlık azalışla yüzde<br />

47,5, işgücüne katılma oranı ise 3,6 puanlık<br />

azalışla yüzde 54,9 oldu.<br />

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde<br />

25,3<br />

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta<br />

işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,1 puan<br />

azalarak yüzde 25,3, istihdam oranı ise<br />

3,9 puan azalarak yüzde 29,2 oldu. Aynı<br />

dönemde işgücüne katılma oranı 5,3 puanlık<br />

azalışla yüzde 39,1 seviyesinde gerçekleşti.<br />

Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı<br />

ise bir önceki yıla göre 2,3 puanlık artışla<br />

yüzde 28,3 seviyesinde gerçekleşti.<br />

İşsizlik oranı en yüksek iller;<br />

Mardin, Batman, Şırnak, Siirt<br />

İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 33,5 ile<br />

TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken,<br />

işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 6,6 ile<br />

TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) oldu.<br />

En yüksek istihdam oranları<br />

Tekirdağ, Edirne, Kırklareli’de<br />

En yüksek istihdam oranı yüzde 50,9 ile TR21<br />

(Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde<br />

gerçekleşti. En düşük istihdam oranı ise<br />

yüzde 26,0 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak,<br />

Siirt) Bölgesi'nde oldu.<br />

İşgücüne katılma oranı en yüksek<br />

iller; Tekirdağ, Edirne, Kırklareli<br />

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde<br />

55,9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli)<br />

Bölgesi'nde gerçekleşti. En düşük işgücüne<br />

katılma oranı ise yüzde 38,4 ile TRC2<br />

(Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi'nde oldu.


gündem / makale<br />

17<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />

Tezer Öner<br />

Sezon gelir hoş gelir…<br />

Evet hanımlar beyler sezon kapıya<br />

dayandı… Durumlar nedir? Ben huniyi<br />

takacağım az kaldı. Şöyle bir olana bitene<br />

bakalım zira ortalık karışık…<br />

İngilizleri kaybettik gibi, bu sene ABD,<br />

Maldivler, İsrail ve Malta tercih ediliyor.<br />

Avrupa Birliği keza bizim aşıyı tanımıyor.<br />

Dolayısıyla gitmeyin demezler ama<br />

gidene 14 gün karantina uygulayıp<br />

pösteki saydırırlar. Ruslar geldi.<br />

Antalya’da bir bayram havası… Ruslar<br />

bizim gibi tehlikenin üzerine giden<br />

cinsten. Yatçıları ufukta gören sahilde<br />

SOS ateşleri yakıyor sanki… Kapadokya,<br />

Ukrayna’dan direkt uçuşlar için zaten 15<br />

gün önce halay çekiyordu. Ama öyle deli<br />

dehşet kafileler falan duymadım henüz.<br />

Esas bizim başka sorunlarımız var.<br />

Turizm sektöründe yabancı çalışan sayısı<br />

önce sınırsız olacak diye bir söylenti çıktı.<br />

Şimdi ise yapılan açıklamalara bakınca<br />

yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkmış deniyor.<br />

Yani sayı iki katına çıkacak. Ülkede<br />

bol miktarda ucuz iş gücü Suriyeli,<br />

Afrikalı, Afgan ve Türki göçmenlerden<br />

sağlanacak. Bizim yetişmiş, pırıl pırıl<br />

gençlerimiz işsiz kalacak. Bu pek şık<br />

olmadı bence.<br />

Zaten restoranlar günah keçisi yapılıp<br />

Corona’nın tüm cefası üzerlerine<br />

yüklendi. TÜRSAB üyeleri transfer<br />

hakkını tam kaybediyorlardı ki, direkten<br />

dönerek son dakikada işi kurtardılar.<br />

İyi de bu kadar işsiz kalmış, intihar<br />

seviyesine gelmiş sektör çalışanlarından<br />

daha ne istenir ki? Zaten son zamanlarda<br />

tüm inşaat şirketleri bilumum Arap<br />

veya benzeri satış temsilcileri ile<br />

kadrolarını doldurdular ve gene bizim<br />

pırıl pırıl yetişmiş satıcı ve pazarlamacı<br />

gençlerimiz işsiz kaldı. Bu yanlış oluyor<br />

derken bir de baktık ki turizm sektörüne<br />

de benzer serbesti geliyor. Bu hiç iyi<br />

olmadı…<br />

Yabancı ve ucuz personel işlerinizi<br />

artırmaz beyler! Oteli sattıran; hizmeti,<br />

yeri, olanakları ve Türkiye’de olmasıdır.<br />

Sadece otelde müşteri ilişkileri<br />

konusunda belki bir iki personel olması<br />

mantıklı olabilir ama ucuz iş gücü<br />

maksatlı alımlar aksine bizim servis ve<br />

hizmet kalitemizi düşürerek bambaşka<br />

sorunlara sebep olacaktır.<br />

Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması bitti!<br />

Bu 500 bin kişinin yararlandığı ve az<br />

buçuk cebine harçlık koyduğu durumun<br />

sona ermesi demek. Bir de yabancı<br />

çalışan sayısının artırılmasıyla birleşince<br />

sektörde çok ciddi çalışan kıyımı<br />

yaşanması kaçınılmaz olacak. Bunun<br />

bu ülkenin oy veren öz vatandaşlarının<br />

hoşuna gideceğini hiç sanmıyorum.<br />

Ayrıca Turizm Bakanlığı’nın yetkilerinin<br />

artırılması ilk anda kulağa hoş gelmekle<br />

birlikte özellikle yapılaşma, işletme<br />

izinleri, sıhhi izinler veya zabıta kontrolü<br />

olması gereken işletmelerin ve izinlerin<br />

de bakanlığa verilmesi akla birçok<br />

soru işaretini de beraberinde getiriyor.<br />

Bakanlık ufak tefek, büyük küçük<br />

birçok yer ve işletmeye nasıl yetişecek<br />

bilmiyorum. Alt yapı kısmı bir yana bu<br />

konuda yetişmiş memur eksikliği de<br />

hissedilecek. Bu gayri nizami işletme<br />

ve çiğnenecek kuralların da artması<br />

anlamına gelecek. En azından ilk<br />

zamanlarda bu sıkıntının yaşanması<br />

kaçınılmaz. Yerel idareler bu anlamda<br />

bakanlığın işini çok hafifletiyordu.<br />

Bu arada çok ciddi iflaslar ve el<br />

değiştirmeler de başladı. Sektörden<br />

çıkanlar ve ucuza mal kapatıp sektörde<br />

büyüyenler bir yana, yabancı istilasına<br />

uğramış durumdayız. Elimizde ne var<br />

ne yok üç beş kuruşa satılıyor. Çünkü<br />

bıkan, ümidini kaybeden veya cesaretini<br />

yitiren herkes kaçmaya çalışıyor. Peki<br />

bu dönemi böyle atlattık diyelim. 5-10<br />

sene sonra ne yapacağız? Bizim için kısa<br />

vadeli çözümler gerekli, evet… Ancak<br />

orta ve uzun vadeli projeksiyonlarımızın<br />

da olması gerekli. Stratejimizin<br />

olmadığını hissetmekle beraber bu<br />

konuda kimseden ses çıkmadığını<br />

görmek de ayrıca içimi karartıyor.<br />

Tek bulduğumuz çözümün ruhsat ve<br />

yatırım izinlerinin bakanlığa verilmesi,<br />

cezaların artması ve uygulanması<br />

yönünde kararlılık ile yabancı çalışan<br />

sayısı olmamalıydı. Ben meclis ve<br />

bakanlık iradesinde çok daha yapıcı<br />

ve kökten çözümler çıkacağına Sayın<br />

Bakanımızın da bir turizmci olması<br />

sebebiyle hala inanıyorum.<br />

Yoksa ben bir huni aldım kafama uygun…<br />

Herkese kolaylıklar dilerim…


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

KONAKLAMA SEKTÖRÜNDE HEDEF<br />

%50'nin üzerinde kadın istihdamı<br />

TÜROB’un düzenlediği panelde konuşan Başkan Müberra Eresin, Türk turizminde kadın istihdam<br />

oranının yüzde 33 olduğunu belirterek, "Turizmdeki istihdamın en büyük bölümünü oluşturan<br />

konaklamada kadınların oranı yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarmak." dedi.<br />

Yönetimindeki kadın sayısıyla dikkat<br />

çeken ve aynı zamanda başkanı<br />

da bir kadın olan Türkiye Otelciler<br />

Birliği (TÜROB), 8 Mart Dünya Kadınlar<br />

Günü dolayısıyla ‘Kadınların Turizm<br />

Sektöründeki Rolü ve Turizmde Fırsat<br />

Eşitliği’ konulu bir panel gerçekleştirdi.<br />

Özkan Yavuz: "2023’e<br />

kadar hedefimiz yüzde 41’i<br />

yakalayabilmek"<br />

Panelin açılışında konuşan T.C.<br />

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı<br />

Özgül Özkan Yavuz, ülkemizin iddialı<br />

kalkınma hedeflerine ulaşabilmesinin<br />

kadınlarımızın ekonomik ve toplumsal<br />

hayat içinde daha fazla yer alması ile<br />

doğrudan ilişkili olduğunu belirterek,<br />

“Türkiye’de kadınların işgücüne katılım<br />

oranı son yıllarda artarak yüzde 34’e<br />

ulaştı. 2023’e kadar hedefimiz yüzde 41’i<br />

yakalayabilmek. Bu amaçla devletimizin<br />

tüm kademelerinde çok sayıda çalışma<br />

devam ediyor” dedi. Yavuz, turizmin<br />

kadınlara hem işveren hem de çalışan<br />

olarak diğer sektörlere göre çok daha<br />

fazla fırsat sunduğunu kaydetti.<br />

Eresin: "Esnek çalışma ile yüzde 20<br />

artar"<br />

Handan Boyce Danışmanlık Kurucusu<br />

ve MPI Türkiye Kurucu Başkanı<br />

Handan Boyce’un moderatörlüğünde<br />

gerçekleşen panelde konuşan TÜROB<br />

Başkanı Müberra Eresin ise, kadınların<br />

dünyada turizmdeki işgücünün yüzde<br />

54'ünü oluşturduğuna işaret etti.<br />

Eresin, şunları söyledi: “Türkiye’de<br />

turizmde bu oran yüzde 33. Turizmdeki<br />

istihdamın en büyük bölümünü<br />

oluşturan konaklamada kadınların oranı<br />

yüzde 35.6. Hedefimiz bu oranı yüzde<br />

50’nin üzerine çıkarmak. Konaklama<br />

sektöründe kadınlar yönetim<br />

pozisyonlarının yüzde 40'ından azını,<br />

genel yönetim rollerinin yüzde 20'sinden<br />

azını ve yönetim kurulu pozisyonlarının<br />

yüzde 8'inden daha azını elinde<br />

tutuyorlar. Kadın istihdamı yüksek<br />

olmasına rağmen, istihdam alanları<br />

çoğunlukla alt kademelerde. Dahası,<br />

kadınların ortalama ücreti erkeklerden<br />

daha düşük. Ulusal düzeyde, cinsiyete<br />

duyarlı ve eşitlikçi politikalar etkin<br />

bir şekilde uygulandıklarında, turizm<br />

sektöründe kadınların ekonomik<br />

güçlenmesi dolayısıyla sektörel<br />

güçlenme sağlanacaktır.”<br />

Eresin, esnek çalışma sistemiyle ilgili<br />

gereken yasal düzenlemelerin yapılması<br />

halinde sektördeki kadın istihdamının<br />

yüzde 20 artacağını vurguladı. Eresin,<br />

31 Mart itibariyle sona erecek olan<br />

kısa çalışma ödeneğine de değinerek,<br />

bu uygulamanın turizmde uzatılması<br />

gerektiğini, uzatılmaması durumunda<br />

en fazla zararı kadın çalışanların görme<br />

riskinin yüksek olduğuna işaret etti.<br />

Güral: "Kadınların yapamayacağı<br />

bir iş yok"<br />

TÜROB Başkan Yardımcısı ve NG<br />

<strong>Hotel</strong>s Yönetim Kurulu Başkanı Hediye<br />

Güral Gür de paneldeki konuşmasında,<br />

“Kadınların yapamayacağı bir iş<br />

yok. Yeter ki istesinler ve kadınlara<br />

fırsat tanınsın” dedi. Gür, grup<br />

bünyesindeki NG Dekor ve NG Lojistik<br />

fabrikalarında örnek bir çalışmaya<br />

imza attıklarına, bu fabrikaların teknik<br />

personelden yönetime, muhasebeden<br />

forklift operatörüne 287 kişilik tüm<br />

personelinin kadınlardan oluştuğuna<br />

dikkat çekti. Turizmde erkek egemen<br />

alanların bulunduğunu belirten Gür,<br />

“Bu alanlarda kadınlar neden daha az,<br />

bunu irdelememiz lazım” dedi.<br />

Dedeman: "Kadın sayısı yüksek<br />

şirketlerin yolsuzluk oranı daha<br />

düşük"<br />

TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve<br />

Dedeman <strong>Hotel</strong>s&Resorts Yönetim ve<br />

İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman da<br />

gerçek anlamda kadın-erkek eşitliğini<br />

sağlayabilmek için üst yönetim<br />

kademelerinde de eşitlik sağlanması<br />

gerektiğini vurgulayarak, “Yönetim<br />

kurullarında kadın sayısı yüksek olan<br />

şirketlerin performansları ve etik itibarı<br />

daha yüksek, yolsuzluk oranları daha<br />

düşük. Kadın çalışan sayısının yüksek<br />

olması şirket kârlılıklarını olumlu<br />

yönde etkiliyor” dedi.


20<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Çocuk dostu otel kriterlerini<br />

bu kongre belirleyecek<br />

3. Uluslararası Aile, Gençlik ve Çocuk Dostu Turizm İşletmeciliği Kongresi’nde “Çocuk Dostu<br />

Turizm İşletmesi” kriterleri belirlenecek, uygun donanıma sahip işletmelerin özel bir işaret ile<br />

ödüllendirilme çalışmaları ele alınacak.<br />

Pandemide dünya turizmi büyük<br />

bir darbe alsa da çocuklar başta<br />

olmak üzere her yaş grubundan<br />

insan rahatça tatil yapabileceği<br />

günleri iple çekiyor. Son yıllarda<br />

tur operatörlerine ve konaklama<br />

işletmelerine “aile oteli” ve “çocuk dostu<br />

otel” talepleri artıyor. Bu taleplerin<br />

gelecekteki trendi belirleyeceğini<br />

öngören Beykoz Üniversitesi, 3.<br />

Uluslararası Aile, Gençlik ve Çocuk<br />

Dostu Turizm İşletmeciliği Kongresi’ni<br />

23-25 Haziran <strong>2021</strong> tarihlerinde<br />

düzenlemek için hazırlık yapıyor. 2018<br />

ve 2019 yıllarında Sivas Cumhuriyet<br />

Üniversitesi Turizm Fakültesi<br />

tarafından düzenlenen kongre, 2020<br />

yılında pandemi koşulları sebebiyle<br />

gerçekleştirilememişti. “Çocuk Dostu<br />

Turizm Kongresi” olarak da anılan<br />

kongrenin bu yılki ana teması, “Aile,<br />

Gençlik ve Çocuk Dostu Turizm ve<br />

İşletmecilik” olarak belirlendi.<br />

Kriterler belirlenecek<br />

Beykoz Üniversitesi İşletme ve Yönetim<br />

Bilimleri Fakültesi bünyesinde<br />

online olarak gerçekleştirilecek<br />

kongrede, “Çocuk Dostu Turizm<br />

İşletmesi” kriterlerinin belirlenmesi<br />

ve bu kriterlere uygun donanıma<br />

sahip işletmelerin özel bir işaret ile<br />

ödüllendirilme çalışmaları da ele<br />

alınacak. Uluslararası akademisyenlerin<br />

de katılımıyla İngilizce olarak<br />

gerçekleştirilecek Çocuk Dostu<br />

Turizm Kongresi’nde dünya barışının<br />

temellerini oluşturacak, güvenilir bir<br />

turizm anlayışının güçlendirilmesine<br />

katkı sağlamak hedefleniyor. Turizmde<br />

aile güvenliğinin sağlanması, gençlerin<br />

korunması ve çocuğa yönelik şiddet<br />

ve sömürünün önlenmesi konusunda<br />

farkındalık oluşturulması; aile ve<br />

çocuk kavramlarının ticari istismarının<br />

engellenmesi ve bilimsel çalışmaların<br />

önünün açılması da amaçlanıyor.<br />

Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.<br />

Mehmet Durman’ın Onursal Başkanı<br />

olduğu Kongrenin Başkanlığını ise<br />

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.<br />

Dr. Halit Suavi Ahıpaşaoğlu yapacak.<br />

Uluslararası isimler yer alacak<br />

3. Uluslararası Aile, Gençlik ve<br />

Çocuk Dostu Turizm İşletmeciliği<br />

Kongresi’ne başta akademisyenler<br />

olmak üzere, turizm, işletme ve<br />

ekonomi alanlarındaki teorisyen<br />

önderleri ve uygulamacıları katılacak.<br />

Kongrenin açılış konuşmaları; Prof. Dr.<br />

Tamara Rátz, Prof. Dr. Bodil Stilling<br />

Blichfeldt, Prof. Dr. Heike Schänzel,<br />

Prof. Dr. Babak Taheri ve Doç. Dr.<br />

Muhammet Kesgin tarafından yapılacak.<br />

Konuşmaların konuları; “Çocukların<br />

Tatil Yerleri ile İlgili Algıları”, “Aile<br />

Tatilleri: Etkin Tüketici Tatil Tasarımı”,<br />

“Çocuk Dostu Tatiller; Aile ile<br />

Geçirilen Zamanın Miktarı ve Niteliği”,<br />

“Sürdürülebilirlik, Üretkenlik ve Yeni<br />

Mutlu/Mutsuz Turizm” ve “Covid-19<br />

zamanında Aile-Turizmi ile Sosyal<br />

İletişimi ve Etkileşim ve Birliktelik”<br />

olarak belirlendi. Ayrıca; ‘yönetim<br />

ve organizasyon, stratejik yönetim,<br />

pazarlama, çocuk dostu otellerde<br />

beslenme, turizm sektöründe gençler<br />

ile iletişim, aile turizmi, insan hakları<br />

ve turizm’ gibi birbiri ile ilişki pek çok<br />

başlık kongrede ele alınacak. Bu sayede<br />

kongrenin alanı biraz daha genişleyerek,<br />

aile ve gençlik turizmi konularına farklı<br />

disiplinlerden de katkı sağlanacak.<br />

Kongrede sunulan tebliğlerden bazıları,<br />

tebliğ sahibi akademisyenlerin istekleri<br />

ve hakemlerin uygun bulması halinde,<br />

ULAKBİM TR dizin alan endeksi veri<br />

tabanında taranan hakemli Beykoz<br />

Akademi Dergisi’nin özel sayısında da<br />

yayınlanabilecek.


gündem / makale<br />

21<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Yeni Rehberlik Yasası son düzlükte: Taraflar<br />

hangi iki konuda anlaşamıyor?<br />

,<br />

Cem<br />

Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Polatoglu<br />

Yeni Turist Rehberliği Yasası’nda son düzlüğe<br />

girildi. Sayın Bakan “revize edilmesi gereken<br />

maddeleri” yaklaşık 4-5 ay önce tarafların<br />

önüne koydu. Dedi ki; “Bu konularda birlikte<br />

çalışın. Uzlaştıklarınızı kelimesi kelimesine<br />

kanunlaştırırım. Ancak uzlaşamadıklarınız<br />

olursa, onlara biz karar vermek zorunda<br />

kalırız.”<br />

Malum, bu konudaki ilk TUREB – TURSAPNET<br />

ZOOM toplantısında Başkan Suat Tural bizlerle<br />

alay ederek aylarca görüşmeleri kilitlemişti. Bu<br />

gidişle yasa tamamen Bakanlığın inisiyatifinde<br />

çıkacaktı. Ancak, uzlaşmacı tavrıyla IRO<br />

Başkanı Sedat Bornovalı iki kez Sayın Bakanla,<br />

iki kez de bizlerle yapılan görüşmelere<br />

dahil oldu. Bu şekilde 20’nin üzeri maddede<br />

mutabakata varabildik. 4-5 madde ise, başta<br />

uzlaşıldı görünse de Suat Başkanın keskin U<br />

dönüşleri ile askıda kaldı.<br />

“Hakaretlerden anladık”<br />

Sayın Bakan; ilk başta toplantıları kamuoyuna<br />

kapalı olarak gerçekleştirdi. Taslak kanun<br />

maddeleri TÜRSAB, TURSAPNET, TUREB ve<br />

son dönemde İRO’ya danışılarak düzenlendi.<br />

Ve Sayın Bakan, 8 Şubat’tan itibaren üyelerin<br />

görüşlerini almak üzere paylaşıma izni erdi.<br />

TURSAPNET olarak bizler 20 Şubat’a kadar<br />

bekleyip uzlaşma gerektiren metinleri,<br />

üyelerimizi bilgilendirmek ve görüşlerini<br />

almak üzere herkese açık olan platformlarda<br />

paylaştık.<br />

Yazımda açıkça ve koskoca puntolarla bu<br />

maddelerin, bakanlığın hazırladığı bir taslak<br />

olduğunu belirttim. Buna rağmen taslağı “Cem<br />

Polatoğlu yazdı” zanneden, okumayan! veya<br />

okuduğu halde anlamayan (cahil denilince<br />

kızıyorlar) rehberler tarafından galiz küfür<br />

yağmuru başladı. İşte o zaman TUREB’in<br />

üyeleriyle hiçbir şey paylaşmadığını anladık.<br />

Neyse, olan oldu. Bu vesileyle birbirimizi<br />

tanımış olduk. Konumuza dönersek; Nedir<br />

anlaşmazlığın devam ettiği iki önemli konu;<br />

Türkçe Rehberlik:<br />

Türkiye’de, Türklere yapılan Türkçe turlarda<br />

özellikle dört senelik Rehberlik Okulu mezunu<br />

rehberlerin çalışabilmesini talep ediyoruz.<br />

Onların, yabancı dil bilmemesi, bizler ve<br />

müşterilerimiz açısından bir engel teşkil<br />

etmemektedir. Elbette, Türkçe Rehberliği bizim<br />

istememiz ve faal rehberlerin istememesi<br />

son derece doğaldır. Bizler uzlaşamadık. Bu<br />

durumda nihai kararı verecek olan merci<br />

Bakanlıktır. Ancak, Türklere, Türkiye’de<br />

Türkçe Rehberlik yapanların mutlaka yabancı<br />

dil bilmesinin istenmesinin argümanları<br />

bize göre enteresan. Örneğin, 1890’da<br />

Abdülhamit döneminde "Ecnebi Seyyahlara<br />

Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında<br />

Kararname-1890” örnek gösteriliyor. Başında<br />

koskoca “ECNEBİ SEYYAHLAR” yazmasına<br />

rağmen, başkan “bak işte kanun” diyor. Acaba<br />

o dönemde şimdiki gibi yoğun yerli turist olsa,<br />

yerli seyyahlara da yabancı dil şartı istenir<br />

miydi?<br />

Aynı başkanın “Türkçe Rehberlik yasalaşırsa<br />

yabancı dil bilen rehber kalmayacak” söylemine<br />

(cahiller dışında) kendisi de inanıyor mu acaba?<br />

Ne yani, bizim İtalyanlarla el-kol tarzanca mı<br />

anlaşacağız?<br />

Rehberlerin Pazarlama ve Kaçak<br />

Acentacılık Girişimleri:<br />

Rehberler istiyor ki; tur satabilsinler. Tabii,<br />

neden olmasın. Bir ofis tutarlar, alırlar TÜRSAB<br />

belgesini, teminatlarını verir, yurt içi-yurt<br />

dışı pazarlamalarını yaparlar. Müşterilerini<br />

getirirler. Aidatlarını, vergilerini de ödeyip tur<br />

yaparlar. Ben dahil 800 civarı rehber-acenteci<br />

var bu şekilde yapan.<br />

Ama, rehberlerin yakını, arkadaşı her kim<br />

olursa olsun acente dışı tur yapmaları doğru<br />

değil. Bakın, çok sık rastlanan bir örnek<br />

veriyorum; Acente 1001 emek ve masrafla yurt<br />

dışından tur getiriyor. Şehir turunu rehbere<br />

veriyor. O rehber gruba “ben size daha ucuza<br />

bir Boğaz turu, gece turu yapayım” diyerek<br />

müşteriyi alıyor! Yakalanırsa “akrabamdı,<br />

arkadaşımdı” diyor. Oturup turisti karakolda<br />

sorguya çekecek halimiz yok! Çok gerekliyse,<br />

her rehberin tanıdık onlarca acentesi var.<br />

Rica etsin. Biz, tanıdık acenteler 1 kuruş<br />

kar almadan memnuniyetle paydaşlarımıza<br />

yardımcı oluruz. Aksi takdirde bu işin sonu<br />

gelmez. Müşteriye korsan taksici gibi “Size<br />

ucuza tur yapıyorum, ama sorarlarsa aman<br />

beni daha önceden tanıyorsunuz” dedirtir,<br />

felaket olur. Bunu özellikle “Long Weekend-<br />

Istanbul” turlarımızda yaşıyoruz. (Yemin<br />

edebilirim ama ispat edemem). Neden bu<br />

konuda ısrarlılar anlaşılmaz. İçimizdeki 3-5<br />

kötü için neden tüm rehberlik müessesesi<br />

töhmet altında kalsın?<br />

Bu nedenle rehberler tarafından açılan satış<br />

amaçlı web siteleri, forumlar, aplikasyonlara<br />

da izin verilmemelidir. Bu arada, rehberlerin<br />

lehine olabilecek birçok madde TUREB<br />

tarafından değil, bizler tarafından taslağa<br />

eklenmiştir.<br />

“Alan Rehberliğine şiddetle<br />

karşıyız”<br />

Örneğin; Tüm rehberlerimize tur süresince<br />

müşterilerimiz gibi kaza ve sağlık sigortası<br />

yaptırılması.<br />

SGK’sı olmayan rehberlerin, çalıştıkları günler<br />

için seyahat acentesince SGK primlerinin<br />

ödenmesi.<br />

Kanun taslağında yer alan “Sadece Ören<br />

Yeri, Şehir Turu ve Müzelerde Rehber Alma<br />

Zorunluluğunun” yabancı gruplar için değil,<br />

sadece yerli turistler için geçerli olmasını.<br />

Sanat Tarihi, Arkeoloji mezunlarına rehberlik<br />

kurslarında kolaylık sağlanması şartının<br />

“ancak eksik olan derslerin ve gezilerin<br />

tamamlamasıyla mümkün olmalıdır”<br />

maddesinin eklenmesi.<br />

“Eylemsiz Rehberlerin 5 senede bir dil ve bilgi<br />

denetimi yapılacaktır” maddesinin rehberlerin<br />

iç sorunu olduğunu biz ekledik.<br />

“Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununun<br />

66/5 kanun maddesine göre Rehberlerin tabi<br />

oldukları iş kolu; ebe, sünnetçi, arzuhalciler,<br />

sağlık memurları ile aynı katagoridedir. Bu<br />

konum, sigortalılık ve vergi durumu yeniden<br />

revize edilerek düzeltilmelidir” dedik.<br />

Not: Bu arada acenteler olarak, Alan<br />

Rehberliğine şiddetle karşıyız ve bunun<br />

mücadelesini biz veya arzu edilirse birlikte<br />

vereceğiz.


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Ömer Niziplioğlu’ndan<br />

Türkiye gelirini artıracak öneriler…<br />

Sürdürülebilir ekonomik kalkınma için<br />

Türkiye’nin her bölgesinin, her ilinin,<br />

ilçesinin potansiyellerini tespit etmeli,<br />

planlamalı ve bir program oluşturarak<br />

bunları hayata geçirmeliyiz” diyen Ulusal<br />

İktisadi Düşünce Kuruluşu (ULİKAD) Başkanı<br />

Ömer Niziplioğlu, Türkiye’nin gelirini<br />

artıracak 10 öneride bulundu:<br />

“Akdeniz turizm havzasıyken biz<br />

sadece Antalya’dan yararlanıyoruz”<br />

Ülkemiz dini geçişlerin aynı zamanda<br />

da tarih, kültürler beşiğidir. Bunun<br />

yanında deniz, dağ, doğa için mükemmel<br />

durumdadır. Turizmde dünya birincisi<br />

olabilme imkânı vardır. Akdeniz turizm<br />

havzasıyken biz sadece Antalya ilimizden<br />

yararlanıyoruz. Oysa Hatay, Mersin ve<br />

Adana’da da aynı potansiyel vardır. Buralar<br />

da turizm bölgesi ilan edilirse Antalya gibi<br />

işsizlik biter, ekonomik olarak kalkınma<br />

sağlanır. Aynı şekilde Avrupa’da birçok<br />

ülke kayak turizmiyle geçimini sağlarken,<br />

özellikle Avusturya ülke ekonomisinin yüzde<br />

60’ını turizm ve kayaktan karşılıyorken,<br />

bizim dağlarımız da kayak turizmi istenilen<br />

düzeyde değildir. Bunun nedeni, dağlarımızı<br />

planlayıp kayak turizmine açmamamızdır.<br />

Yine aynı şekilde doğa harikası yaylalarımızı<br />

da turizm planlaması yapılmadığından<br />

bu şekilde atılı olarak kalıyor. İsviçre’nin<br />

Alpleri örnek alınmalıdır. Kültür şehirleri<br />

olan Mardin ve Şanlıurfa’yı da turizme<br />

kazandırmalıyız.<br />

“Tarımda en büyük sorunumuz<br />

parçalanmış toprak meselesidir”<br />

Ülkemiz tarım ülkesi olarak bilinse de çiftçi<br />

başına düşen toprak alanı 4 dekardır. Bu<br />

kadar parçalanmış tarım arazisiyle kârlı<br />

tarım yapmak mümkün değildir. En büyük<br />

sorunumuz parçalanmış toprak meselesidir.<br />

Bunları birleştirerek daha verimli ve daha<br />

az maliyetli üretimin yollarını bulmalıyız,<br />

bireysel üretimle uluslararası ihracat<br />

düşünülemez. Ayrıca tarım borsaları<br />

kurularak üreticinin eline hak ettiği para<br />

geçmesi sağlanmalıdır çiftçilerin gelir<br />

düzeyi yükseldikçe tarıma olan ilgi ve<br />

yatırım da artacaktır. Hollanda’da çiftçiler<br />

bağlı bulunduğu kurumdan toprağın türüne<br />

,ülke ve ihracat ihtiyacına göre ekim izni<br />

verilir. Ülkemizde ne yazık ki herkes kendi<br />

bilgisi ve öngörüsüyle hareket etmektedir.<br />

Tüm çiftçilerimiz bir platformda üreteceği<br />

ürünü deklare etmeli, böylelikle çoğu<br />

zaman yetersiz bazen de ihtiyaç fazlası<br />

üretim yapılmasının, mağduriyetlerin önüne<br />

geçilmesi sağlanmalıdır.<br />

Tarımı ülkemizin ihtiyaçlarının karşılanması<br />

yeterli olarak görülüyor, oysa ülkemizi<br />

ayağa kaldıracak olan ihracattır. Bunun için<br />

stratejiler geliştirilmeliyiz. Örnek olarak<br />

Fransa’daki üzüm bağlarının alanı 850 bin<br />

hektarken ülkemizde 650 bin hektardır. Ekili<br />

asma alanlarımız bu kadar yakınken, Fransa<br />

üzümden şarap yaparak sadece şarap<br />

ihracatından 12 milyar Euro kazanırken,<br />

biz üzüm ihracatından 150 milyon dolar<br />

kazanç elde edebiliyoruz. Eğer biz de üzümü<br />

şarap veya kuru üzüm yapabilseydik şu an<br />

Fransa’ya yakın gelirimiz olurdu. Aynı şekilde<br />

zeytini, zeytinyağı olarak satabilseydik veya<br />

kayısıyı kuru kayısı olarak Çin gibi kalabalık<br />

ülkelere pazarlayabilseydik durum daha<br />

farklı olabilirdi.<br />

Aynı şeyler sebzelerde de geçerli.<br />

Gelişmiş ülkeler çalışanın maliyeti<br />

düşürmek için soyulmuş donuk ürünler<br />

alıyor. Neredeyse her sofrada patates<br />

bulunuyor. Avrupa, Ortadoğu, Rusya<br />

veya dünyanın donmuş patates ihtiyacı<br />

göz önünde bulundurulduğunda nasıl<br />

bir pazardan bahsettiğimiz daha net<br />

anlaşılır. Aynı şekilde ürettiğimiz ürünü<br />

paketleyip dondurulmuş veya kurutulmuş<br />

hale getiremezsek yaş sebze ve meyveci<br />

olarak bu kadar gelirde kalırız. Bu yolla<br />

senelik 20-30 milyar dolar kazancı organize<br />

olamadığımız için kaçırıyoruz. Konya<br />

kadar alanı olan Hollanda’nın senelik 150<br />

milyar dolar tarımdan geliri olduğunu<br />

unutmamak gerekir. Başta Avrupa’nın süt<br />

ve süt ürünlerini büyük bölümünü kendi<br />

karşılayabiliyorken, süt ve süt ürünleri<br />

olarak Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin baş<br />

tedarikçisi olmalıyız. Tüm tarımı planlamalı,<br />

üretimden önce ve sonrasını bilgilendirmeli,<br />

borsalardan ürünler alınmalı, sağlıklı<br />

depolanmalı, paketlenmeli ve uluslararası<br />

pazarda profesyonel pazarlanmanın yolu<br />

bulunmalıdır. Ham haliyle satışın ülkemize<br />

kazancı yok kadar azdır.<br />

“Türkiye deniz taşımacılığında<br />

liderliğe oynamalıdır”<br />

Dünyanın en ucuz taşımacılığı deniz<br />

taşımacılığı olduğu düşünüldüğünde<br />

ülkemiz bu alanda liderliğe oynamalıdır. 3<br />

tarafı denizlerle çevrili, 3 kıtanın ortasında<br />

Ortadoğu, Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar’ın<br />

deniz taşımacılığını biz üstlenmeliyiz.<br />

Bu konumumuzda daha başka bir ülke<br />

olmadığı bilmeliyiz. Karadeniz kıyıları<br />

denizi soğuk ve dalgalı olduğu için turizme<br />

çok uygun değildir. Buradaki denizi<br />

tersaneler bölgesi ilan edip, her ile irili<br />

ufaklı tersane izinleri çıkarıp, yatırımcılara<br />

sunmalıyız. Böylelikle şu an atıl durumdaki<br />

Karadeniz sahili uluslararası gemi üretimi<br />

yapan bölge durumuna ulaşacaktır. Ülke<br />

ekonomisine katkı sağlayacak binlerce<br />

insana iş sağlayacaktır. Dünyanın en<br />

büyük gemilerinin yapıldığı 3 tersane<br />

yapılsa yaklaşık 3 milyar dolarlık ekonomi<br />

oluşturulmuş olur.<br />

“Denizlerimizden yeterince<br />

yararlanabiliyor muyuz?”<br />

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin<br />

denizlerinden yeterince yararlanabiliyor<br />

muyuz? Norveç’in sadece somon<br />

balığından senelik 6 milyar dolar geliri<br />

var. Marmara ve Karadeniz’de balık ve<br />

deniz ürünleri yetiştirmek için ruhsatlar<br />

düzenlenmeli. Midye, kalamar, karides<br />

ve balık türlerinin birçoğunu üretmeli,<br />

ihtiyacımızı karşılamalı ve ihracat yapmayız.<br />

Denizlerin ekonomik getirisi olduğunu<br />

hatırlamalıyız, çok yetersiz ruhsat<br />

verilmesine rağmen levrek ve çupra da<br />

dünya rekorunu kırıyorken, daha çok çeşit<br />

ve yasal izinle denizlerimizden daha çok<br />

fayda sağlamalıyız. Denizleri, deniz ürünleri<br />

yetiştirme tarlası gibi düşündüğümüzde ne<br />

kadar avantajlı olduğumuzu daha net anlarız.<br />

Gerekli deniz ürünleri yetiştirme ruhsatları<br />

düzenlendiğinde şu an 1 milyar dolar olan<br />

ihracatımızı 4-5 milyar dolara çıkarabiliriz.<br />

“İstanbul’a Hollywood tarzında<br />

çekim platformu yapılmalı”<br />

Türk dizilerinin dünyada satış rekorları<br />

kırdığını biliyoruz. Bunun en büyük nedeni,<br />

oyuncu maliyetinin düşük olması. Bunu<br />

göz önünde bulundurarak İstanbul’a<br />

Hollywood tarzında film, dizi ve program<br />

çekim platformu yapılmalı, bu sayede hem<br />

çekimlerin maliyeti düşürülmeli hem de<br />

istihdam sağlanmalıdır. Ayrıca özellikle<br />

Avrupa’da maliyetli çekimlerin burada<br />

çekilmesi sağlanmalı. Birçok Ortadoğu ve<br />

Afrika ülkelerinin yetersizliklerinden dolayı<br />

çekemediği çekimleri de ülkemize çekme<br />

imkânı sağlanmalıdır. Hollywood’un senelik<br />

100 milyar dolar geliri olduğunu göz önünde<br />

bulundurulduğunda şu an 500 milyon olan<br />

dizi satışımız 3 milyar dolara rahatlıkla<br />

çıkarabiliriz. Çünkü çekimler için dekor,<br />

teknik eleman ve oyuncuya sahibiz.


24<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Budak, pandeminin turizme bir yıllık<br />

faturasını açıkladı<br />

Pandeminin turizme bir yıllık faturasını açıklayan Çetin Osman Budak, salgında yabancı turist<br />

kaybının yüzde 78 olduğunu belirtti. Turizm çalışanlarının yüzde 20’sinin işsiz kaldığını açıklayan<br />

Budak, iktidara seslenerek ‘Bir an önce turizm için bir kriz masası kurulmalıdır”<br />

çağrısında bulundu.<br />

Pandemiyle geçen bir yılın turizme<br />

etkilerini değerlendiren CHP<br />

Antalya Milletvekili Çetin Osman<br />

Budak, “Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

tarafından açıklanan Şubat ayı verileriyle<br />

birlikte salgının ortaya koyduğu bir<br />

yıllık tahribat gün yüzüne çıktı. 2019<br />

Mart -2020 Şubat arasında Türkiye’ye<br />

gelen yabancı turist sayısı 45 milyon<br />

369 bin iken, pandemiyle geçirilen bir<br />

yıllık dönemde yabancı turist sayısı 10<br />

milyon 261 bine geriledi. Türkiye’nin<br />

turist kaybı yüzde 78 ile ortalama turist<br />

kaybı yüzde 70 olan Avrupa’nın üzerinde<br />

seyretti. Sıkıntıları tespit edip çözmekle<br />

yükümlü Bakanlık, sorunları halının<br />

altına süpürüyor. Önlem alınmazsa<br />

turizm sektörünü <strong>2021</strong>’de de zor günler<br />

bekliyor” dedi.<br />

Pandemi başladığından beri iktidarı<br />

sektöre yönelik özel önlemler almaya<br />

davet ettiklerini hatırlatan Budak şöyle<br />

konuştu:<br />

“Her 5 turizm çalışanından 1’i bu<br />

süreçte işinden oldu”<br />

“İşten çıkarma sözde yasaklandı, ancak<br />

turizm sektörünün istihdamındaki<br />

dramatik düşüş önlenemedi. TÜİK<br />

rakamlarına göre, geçen sene 1 milyon<br />

701 bin kişi olan turizm sektöründeki<br />

çalışan sayısı, 2020 yılında 1 milyon<br />

377 bine geriledi. Sektörün sadece bir<br />

senede yaşadığı istihdam kaybı 324 bin.<br />

Her 5 turizm çalışanından 1’i bu süreçte<br />

işinden oldu, kuru ekmeğe muhtaç<br />

kaldı. Bu insanları ne gördüler ne de<br />

seslerini duydular. Turizm çalışanlarını<br />

<strong>2021</strong>’de mağdur etmemek için aldıkları<br />

tek bir önlem yok.<br />

Antalya’nın turist kaybı yüzde 80<br />

Pandeminin bir yılında Antalya’nın<br />

yaşadığı kayıp ise yüzde 80 ile Türkiye<br />

ortalamasının üzerinde. Pandemisiz<br />

geçen bir yılda 15 milyon yabancı turist<br />

gelen kentimize, pandemiyle geçen bir<br />

yılda 3 milyon yabancı turist gelebilmiş.<br />

Türkiye turizminin Antalya’dan bağımsız<br />

düşünülemeyeceğini söylemekten<br />

dilimizde tüy bitti. Son açıklanan vaka<br />

verileri ile Antalya’da çok yüksek riskli<br />

iller arasına katıldı. Bu şartlarda Nisan<br />

ayında sezonu nasıl açacaksınız?<br />

Böyle giderse açılan oteller de sinek<br />

avlayacak. Turiste hizmet veren esnaf<br />

zaten bitmiş durumda. Turizmdeki kriz<br />

devam ederse, Antalya ekonomisi bunu<br />

taşıyamaz.”<br />

“İktidar bir an önce kriz masası<br />

oluşturmalıdır”<br />

İktidarın bir an önce harekete geçerek<br />

turizm için bir kriz masası kurması<br />

gerektiğini belirten Budak, <strong>2021</strong> yılında<br />

turizm sektörünü rahatlatmak adına<br />

alınacak önlemleri şöyle sıraladı:<br />

* Turizm sektörünün bankalara<br />

134 milyar lira borcu bulunuyor. Bu<br />

borçlar ödemeleri pandemi sonunda<br />

başlayacak şekilde düşük faizle yeniden<br />

yapılandırılmalıdır.<br />

* Kısa Çalışma Ödeneği’nin<br />

sonlandırılması nedeniyle turizm<br />

çalışanları işsizlik ile karşı karşıyadır.<br />

Kısa Çalışma Ödeneği turizm<br />

sektörü için pandemi sonuna kadar<br />

uzatılmalıdır.<br />

* Turizm çalışanları hızlı bir biçimde<br />

aşılanmalıdır.<br />

* Sektörün pandemi döneminde<br />

tahakkuk eden devlete olan borçları<br />

silinmelidir.<br />

* Turizm sektöründe ve bölgelerinde<br />

faaliyet gösteren esnaftan stopaj vergisi<br />

alınmamalıdır.


26<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Radisson<br />

Group,<br />

EMEA’da 30<br />

yeni açılış<br />

gerçekleştirecek<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group, <strong>2021</strong>’de EMEA<br />

genelinde 30 yeni açılış yapmayı<br />

planladığını duyurdu.<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group, 2020'de<br />

duyurulan 40'tan fazla projesini<br />

gerçekleştirmeye devam ederken<br />

<strong>2021</strong> yılına EMEA (Avrupa, Orta Doğu,<br />

Afrika) bölgesi genelinde toplamda 5.000<br />

odalı 30 otel açılış planıyla girdi. Grubun<br />

2020 yılı genişleme planı, Radisson<br />

Individuals markasının tanıtımını ve 2025<br />

yılına kadar Servisli Daire portföyünü ikiye<br />

katlama gibi iddialı planlarının duyurularını<br />

içeriyordu. <strong>2021</strong> yılında beklenen açılışları<br />

arasında ayrıca Grubun Premium yaşam<br />

tarzı Radisson Collection markasının<br />

Fransa, İtalya, İspanya, Türkiye ve Suudi<br />

Arabistan'daki heyecan verici yedi yeni açılışı<br />

bulunuyor.<br />

2020’de 20'den fazla yeni tesis açtı<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group 2020'de EMEA'da<br />

7.700 odasıyla 40'tan fazla yeni otel, resort<br />

ve servisli daire projesine imza attı ve<br />

yeni marka mimarisini optimize ederken<br />

20'den fazla yeni tesis açtı. Atılan bu<br />

önemli imzalar arasında Birleşik Krallık'ta<br />

Radisson Blu Sheffield, Avusturya'da<br />

Radisson RED Innsbruck, Radisson RED<br />

Köln, Yunanistan'da Radisson Blu Resort<br />

Santorini, Güney Afrika'da Radisson <strong>Hotel</strong><br />

& Convention Center Johannesburg,<br />

Almanya'da Radisson Residences<br />

Heidelberg, Radisson Beach Resort The<br />

Palm, Dubai, BAE, Cour des Loges Lyon,<br />

Fransa'daki Radisson Collection Oteli<br />

ve Bath, Birleşik Krallık'taki Radisson<br />

Individuals üyesi Henrietta House<br />

bulunmaktadır.<br />

Yeni markası Radisson Individuals'ı<br />

tanıttı<br />

2020 yılında Radisson <strong>Hotel</strong> Group ayrıca,<br />

grubun uluslararası farkındalığından<br />

ve özgürlüğünden yararlanarak kendi<br />

benzersizliğini ve kimliğini koruyacak<br />

bağımsız otellere, yerel ve bölgesel zincirlere<br />

küresel Radisson <strong>Hotel</strong> Group platformunun<br />

bir parçası olma fırsatı sunan yeni markası<br />

Radisson Individuals'ı tanıttı.<br />

Servisli Daire portföyünü genişletti<br />

Buna ek olarak, 2020’de, grubun orta<br />

ölçekten lükse kadar farklı segmentlere<br />

hitap etmek için bir marka uzantısı olarak<br />

geliştirilecek olan Servisli Daire portföyü<br />

genişletildi. Radisson <strong>Hotel</strong> Group, Paris,<br />

Amsterdam, İstanbul, Larnaka, Lefkoşa,<br />

Cortina, Kahire, Riyad ve Almanya'da<br />

planlanan yeni açılışlarla önümüzdeki 5<br />

yıl içinde Servisli Daire portföyünü ikiye<br />

katlamayı planladığını duyurdu.<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group EMEA Başkan ve<br />

Geliştirme Direktörü Elie Younes şunları<br />

söyledi: “2020 yılı boyunca birçok otel<br />

grubu geliştirme planlarını askıya alırken,<br />

misafirlerimiz için daha fazla imkan<br />

ve mülk sahipleri için daha fazla fırsat<br />

yaratmak amacıyla iyimser kaldık. Radisson<br />

Individuals'ın lansmanıyla ve Servisli<br />

Daireler için stratejimizin güçlendirilmesiyle,<br />

yatırımcılarımız ve misafirlerimizle ilgili<br />

olmaya ve şu üç temel faktöre bağlı<br />

kalarak gelişmeye devam ediyoruz: yenilik,<br />

sadeleşme ve çalışanlarımızı güçlendirmek.<br />

<strong>2021</strong>, büyük olasılıkla zorlu bir ilk yarı ve<br />

sonrasında beklenen bir normalleşmenin<br />

olduğu bir geçiş yılı olacak ve ben bunu daha<br />

iyi bir gelecek için daha fazla fırsat yılı olarak<br />

görüyorum. Misafirlerimize, yatırımcılarımıza<br />

ve ekip üyelerimize sürekli destekleri,<br />

güvenleri ve cömertlikleri için teşekkür<br />

ederiz. ”<br />

EMEA'da 5.000'den fazla odanın<br />

açılması planlanıyor<br />

<strong>2021</strong>, marka portföyü genelinde EMEA'da<br />

30 otel ve 5.000'den fazla odanın açılması<br />

planlanan Grubun genişlemesi için önemli<br />

bir yıl olacak. Planlanan açılışlar, Sevilla ve<br />

Lyon gibi önemli şehirlerdeki yedi premium<br />

yaşam tarzı Radisson Collection oteli ve<br />

resort’u içermektedir ve ayrıca İtalya’da<br />

Milano, Venedik, Cortina d'Ampezzo'da<br />

etkileyici bir genişleme ile markanın<br />

toplam portföyünü Paris, Milano, Londra,<br />

Şangay, Moskova, Kahire ve Lagos gibi<br />

önemli şehirlerde ve ayrıca Blue Mountains,<br />

Bodrum ve Nanjing gibi tatil yerlerindeki<br />

35’ten fazla oteller ile yer almaktadır.<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group’un en büyük<br />

önceliği, misafirlerinin, ekip üyelerinin<br />

ve iş ortaklarının sağlık ve güvenliğinin<br />

devam ettirilmesidir. Mayıs 2020'de otel<br />

grubu, dünyanın önde gelen denetim,<br />

doğrulama, test ve sertifikasyon şirketi SGS<br />

ile işbirliği içinde Radisson Otelleri Güvenlik<br />

Protokolünü duyurdu. Ayrıca Radisson <strong>Hotel</strong><br />

Group, Seyahat ve Turizm endüstrisinde<br />

tutarlılık yaratmak için Dünya Seyahat<br />

ve Turizm Konseyi'nin (WTTC) "Güvenli<br />

Seyahatler" sağlık ve güvenlik protokollerini<br />

ve damgasını desteklemektedir.


28<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Elvan<br />

Karaderili<br />

"Turizmin en<br />

çok ağırlamasını<br />

sevdim"<br />

Mutluluk dağıtmayı ve en çok da<br />

ağırlamayı sevdiği için turizme aşık…<br />

Dokunduğu her alana değer katan,<br />

yenilikçi, vizyoner ve hümanist… Karaderili<br />

Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliğinin<br />

yanı sıra kadın istihdamına duyarlılığı<br />

ile de dikkat çeken Elvan Karaderili,<br />

üstlendiği sosyal sorumluluk projeleriyle<br />

pek çok insanın hayatına dokunmayı ilke<br />

edinmiş bir iş insanı. Pek çokları için<br />

ilham veren girişimci bir ruh, bir hayvan<br />

dostu ve çocuk hakları savunucusu…<br />

Karaderili Şirketler Grubu Yönetim<br />

Kurulu Üyesi. Turizme aşkı, çok küçük<br />

yaşlarda ailece yaptığı seyahatlerle<br />

başlıyor ilk. Ne zaman ki Bilkent Üniversitesi<br />

Edebiyat Fakültesi’ni bitiriyor, sektöre ilk<br />

profesyonel adımı da İstanbul’da bir turizm<br />

firmasında atıyor. “Hem eşim hem ortağım”<br />

dediği Orhan Karaderili ile tanışması ile<br />

beraber otel grubunun ilk temellerini<br />

attıklarını anlatan Elvan Karaderili, bu yolda<br />

eşinin çocukluk hayallerini takip ettiklerini<br />

söylüyor ve ekliyor: “Eşimle önce arkadaş,<br />

dost, ortak olduk. Sonra hayat arkadaşı<br />

olup yatırımlarımıza başladık. Biz yolumuzu<br />

önceden belirlemedik, yol önümüze açıldı.<br />

Bir şekilde fırsatları değerlendirerek, doğru<br />

yolda ilerleyerek büyüdük. Yolun sonunda<br />

eşimin çocukluk hayallerine kavuştuk.”<br />

Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Elvan Karaderili ile turizme uzanan<br />

yolculuğu ile birlikte grubun pandemi<br />

sonrası büyüme stratejisini, turizmde yeni<br />

fırsatları ve sektördeki son gelişmeleri<br />

konuştuk.<br />

Elvan Hanım, turizmci olmaya nasıl<br />

karar verdiniz?<br />

Aslında turizm hep aklımda vardı. Oldum<br />

olası seyahat etmeyi çok seven, farklı yerleri<br />

merak eden bir çocuktum. Turizmin ‘turizm’<br />

olduğu bilincine varmadan aklımda turizm<br />

vardı. Yani seyahat etmenin, gezmenin,<br />

turizm sektörü olduğunun farkında olmadan<br />

turizme bir aşkım varmış. Bu arada<br />

çocukluğumdan beri hayvansever de bir<br />

insan olduğum için, evimizde her zaman<br />

kediler, köpekler, civcivler, tavşanlar oldu.<br />

Bir apartman dairesinde yaşamamıza<br />

rağmen bakmadığımız, beslemediğimiz<br />

hayvan kalmamıştı. Bundan dolayı hep<br />

veteriner olmak istedim. Tabii veterinerliğin<br />

getirdiği zorluklarla başa çıkabilir miyim diye<br />

endişe etmedim de değil…<br />

Bir taraftan da babam hukukçu olduğu<br />

için benim de hep avukat olmamı istedi.<br />

Anneme göre ise ‘bir dil bir insan’dı… Bu<br />

doğrultuda ilk, orta ve lise eğitimimi İngilizce<br />

olarak Özel Dost Koleji'nde, geleceğe<br />

dair bir karar vermeden tamamladım.<br />

Ardından Ankara’da Bilkent Üniversitesi<br />

Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve<br />

Edebiyatı bölümünü kazandım ve dört<br />

yılda tamamlayarak diplomamı aldım. Bu<br />

arada hem turizmden hem de iç mimarlık<br />

bölümünden seçmeli dersler de aldım.<br />

Bilkent’te sosyal sorumluluk ve yardımlaşma<br />

organizasyonlarında görev aldım.Tüm<br />

bunların dışında hayvanlarla ilgili elimden<br />

gelen her türlü yardım ve organizasyonlarda<br />

bulundum.<br />

Unutmadan, üniversiteye girmeden evvel,<br />

Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />

Fakültesi’ne ve ayrıca turist rehberliğine<br />

de başvurmuştum. Şimdi anlıyorum ki,<br />

o zamanki bilincimle bugünün kapılarını<br />

aralamışım…<br />

Öğrencilik yıllarınızdan hatırınızda<br />

neler kaldı, anlatır mısınız?<br />

Üniversitede okuduğum yıllarda (1989-1993)<br />

yazları Bodrum’un 4 ve 5 yıldızlı otellerinde<br />

çalıştım. Üstelik de babamdan sadece yol<br />

parası alarak; her departmanda hem çalışıp<br />

hem tatil yaparak öğrencilik hayatımı<br />

geçirdim. O yıllarda İngilizce bilmem büyük<br />

bir büyük avantaj oldu benim için. Bodrum’a<br />

çoğunlukla yurt dışından turist gelirdi. O<br />

aralar turizm, çok karşılaması kolay olmayan<br />

bir sektördü. Türk vatandaşlarının 90’lı<br />

yıllarda yurt dışına çıkması zordu, maddi<br />

imkanı iyi olanlar yurt dışına çıkabiliyordu.<br />

Ancak ilerleyen dönemlerde turizm<br />

Türkiye’de büyük ataklar yaptı. Kurulan<br />

acenteler ve çoğalan havayolları firmalarıyla<br />

birlikte daha uygun fiyatlarla hem yurt


içini hem de yurt dışını tanıyabilme imkanı<br />

sağlandı.<br />

Okul sonrası süreç hangi<br />

profesyonel adımlar ve tercihlerle<br />

devam etti? Karaderili Şirketler<br />

Grubu nasıl doğdu?<br />

Okuldan mezun olduğum sene İstanbul’da<br />

uluslararası bir turizm firmasında tatil satış<br />

ve pazarlama departmanında çalışmaya<br />

başladım. Bu dönemde bu yolda beraber<br />

yürüdüğüm hayat arkadaşım ve ortağım<br />

olan Orhan Karaderili ile tanıştım. Aslında<br />

önce arkadaş olduk, dost olduk, ortak<br />

olduk. Sonrada hayat arkadaşı olduk<br />

ve yatırımlarımıza başladık. Biz aslında<br />

yolumuzu önceden belirlemedik, yol<br />

önümüze açıldı. Bir şekilde fırsatları<br />

değerlendirerek, doğru yolda ilerleyerek<br />

büyüdük. Yolun sonunda eşimin çocukluk<br />

hayallerine kavuştuk. Eşimin küçüklüğünden<br />

beri bir otel hayali olmuş… Babası<br />

(kayınpederim) bir yiyecek içecek sektörü<br />

çalışanı olmasına rağmen eşim hep “Benim<br />

otelim olacak” dermiş… Biz de onun<br />

hayallerini takip ettik.<br />

“İlk yatırımımızı Kuşadası’nda<br />

gerçekleştirdik”<br />

İlk adımları da şöyle oldu, eşimle bir<br />

İngiliz firmasında çalışarak sektöre giriş<br />

yaptık. Daha sonra kendi arsamızı alarak<br />

ilk yatırımımızı 1999 yılında Kuşadası<br />

HLC Resort Otel olarak gerçekleştirdik.<br />

İlerleyen dönemde 32 apart plus otel olarak<br />

başlattığımız yatırımımızı 1.000 yataklı tatil<br />

köyüne dönüştürdük. Bunun dışında tabii ki<br />

büyüdükçe hayaller de büyüdü. Bodrum’da<br />

hep yatırım yapma isteğimiz vardı ve tatlı bir<br />

tesadüfle Bodrum’daki arsa karşımıza çıktı.<br />

Onu da anlatmak isterim. Akyarlar-Akçabük<br />

koyuna bakarken ne kadar güzel diye hayalini<br />

kurardık. Koy’da Mio Bianco’nun arsasının<br />

satılık tabelasını gördüm. Bir süredir eşim de<br />

Bodrum’a gidip gelip orada yatırım yapmak<br />

için arsa aramaktaydı. Ben de kendisini<br />

aradım. O sırada Kuşadası’ndaydı, hemen<br />

geldi, bir gün içerisinde arsayı gezdik. Sanki<br />

bizim için hazırlanmış gibi sahipleriyle,<br />

ebatları ve bütçesiyle uygun olduğuna karar<br />

vererek çok kısa bir zaman zarfında turizmin<br />

kalbi olan yatırımımızı yaptık. Mio Bianco ile<br />

Bodrum hikayemiz böyle başladı. Daha sonra<br />

da denize sıfır üçüncü otelimiz Bodrum Mio<br />

Mare’yi de grubumuza kattık.<br />

Resort otelcilikle beraber yatırım<br />

rotanızı termale çevirdiniz. Bu alana<br />

yönelik çok ciddi yatırımlarınız<br />

da var. Termal turizmde nasıl bir<br />

ışık gördünüz? Bir demecinizde<br />

termal turizmde iddialı olduğunuzu<br />

belirtmiştiniz.<br />

Bizim hayalimiz neden termal? Bizim<br />

hayalimiz termal ile turizmi birleştirmekti.<br />

2000’li yılların başına kadar termal turizm<br />

sektörü Türkiye’de hak ettiği değeri<br />

göremedi, yeterli yatırım yapılmıyordu.<br />

Turizmin en çok ağırlama<br />

tarafını sevdiğini belirten<br />

Elvan Karaderili, “Çünkü<br />

ağırlamayı kendim de<br />

çok seviyorum. Üniversite<br />

zamanlarımda yalnız<br />

yaşıyordum. Benimki bir<br />

öğrenci eviydi. Arkadaşlarımın<br />

kendi evleri olmasına rağmen<br />

hep bende toplanırdık,<br />

hep ben misafir ederdim.”<br />

diyor. Turizmin de aslında<br />

bir misafirlik olduğunu<br />

anlatan Karederili: “Bir<br />

memnun misafir bin<br />

mutlu turist demektir.<br />

Otele gelen misafirlerimizi<br />

mutlu etmek benim için<br />

çok önemli. Ağırlamayı da<br />

sevdiğim için onları sanki<br />

kendim ağırlıyormuş gibi<br />

hissediyorum. İşte bu yüzden<br />

mutlu olabilecekleri hizmet<br />

ve servisler oluşturmaya<br />

çalışıyorum.” diyor. Her<br />

dokunuşunda ve her<br />

hizmetinde insanlara<br />

mutluluk dağıtmayı severek<br />

turizmi sevdiğini dile getiren<br />

deneyimli turizmci, “Çünkü<br />

ben mutluluk dağıtmayı seven<br />

bir insanım. Tatil mutluluk<br />

demektir!” diye de ekliyor.<br />

Araştırmalarımızda; termal turizmin<br />

uluslararası ve yerli turizm açısından<br />

potansiyelin yüksek olduğunu, yurt içi<br />

ve yurt dışı doğru fuar tanıtımları ile<br />

güçlenebileceğini öngörerek termal<br />

sektöründe otel yatırımı yapma fikrine sıcak<br />

bakmaya başladık. İlk termal yatırımımız<br />

Kütahya Emet Termal Resort oldu.<br />

İşletmesini devraldığımız otelimiz sayesinde<br />

termal yatırım ile ilgili büyük tecrübe


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

kazandık. Bu tecrübeler doğrultusunda;<br />

vizyon projemiz olarak anlandırdığımız Yalova<br />

Terma City ustalık eserimiz oldu. Yeni nesil<br />

termal projemizi ve tüm hayallerimizi burada<br />

gerçekleştirdik. Hem lüks konsepte hem<br />

tüm sosyal donatılarının olduğu 7’den 70’e<br />

her kesimin termal otelde tatil yapmasını<br />

hayal ettik. Sadece 50 yaş üstü ve hastalıklar<br />

olduğunda akla gelen kaplıca kültürünü<br />

biz yeni nesil termal olarak gençleri de<br />

termalde ağırlayabilecek bir otel tasarladık.<br />

Termal otelimiz sadece iyileşmek için değil,<br />

yenilenmek için dizayn edildi. Biz buna ‘yeni<br />

nesil termal’ diyoruz. Termal otellerin de<br />

"lüks tatil" sunabileceğini gösteren bir tesis<br />

geliştirdik.<br />

Yalova İstanbul’un ön bahçesi. Lokasyonu<br />

çok güzel bir noktada. Bursa, İzmir, Körfez<br />

bölgelerine yakınlığı, ayrıca her yerden<br />

ulaşımı çok rahat bir bölge. Önemli bir husus<br />

da tabii İstanbul’a en yakın termal su olma<br />

özelliğini taşıyor. Termal sahil turizmi gibi<br />

değil, 12 ay hizmet verebiliyorsunuz. 60 bin<br />

metrekare alanda, 2.200 yatak kapasiteli,<br />

6 bin metrekare spa ve kür merkezi, vip<br />

lounge, kral dairlerimiz, konsept odalarımız,<br />

vip terapi odalarımız ve tüm sosyal<br />

donatılarımız ile beşinci otelimizi açarak<br />

hayallerimizi gerçekleştirdik.<br />

Dünya, ikinci yılında küresel<br />

salgınla mücadeleye devam<br />

ediyor. Karaderili Şirketler Grubu<br />

yatırımları için 2020 nasıl bir yıl<br />

oldu? Pandemiyi nasıl karşıladınız,<br />

krizi ne şekilde yönettiniz?<br />

Bizim yıla nasıl başladığımızdan<br />

ziyade dünyada olup bitene nasıl ayak<br />

uydurduğumuz daha önemli bence. Bizim<br />

açımızdan herşey doğru başlamıştı aslında<br />

yıllık rutin planlamalarımızı yaptık ama<br />

sonrası malum. Bu krizde hemen yeni<br />

düzene geçiş yapmamız gerektiğini fark<br />

ettik. Deneyimlerimiz ve tecrübeli ekibimiz<br />

ile kriz yönetiminde iyi firmalar arasında<br />

olduğumuzu düşünmekteyim. 2020 mart<br />

ayından itibaren evden çalışmaya geçtik.<br />

Öncesinde dijitalleşme için başlattığımız<br />

alt yapı çalışmalarımız burada çok işimize<br />

yaradı. Tüm iş akışımız değişti ama<br />

performansımızda herhangi bir düşüş<br />

yaşanmadı. İnsan sağlığına şirket olarak<br />

çok büyük önem veriyoruz. Çalışanlarımızın<br />

büyük çoğunluğu evden çalışmaya geçti.<br />

Sadece ofiste bulunması gereken kişiler yani<br />

yönetim kadrosu belirli dönemlerde ofise<br />

geliyor. Bunun dışında tüm toplantılarımızı<br />

zoom üzerinden gerçekleştiriyoruz.Tabii bu<br />

bilmediğimiz, alışık olmadığımız bir süreçti.<br />

İlk başta tedirgin yaklaştık ama sonradan<br />

performansımızda kayıp olmadığını fark<br />

ettik. İlerleyen dönemlerde de evden çalışma<br />

modelini uygulamaya devam edeceğiz.<br />

Bundan 22 yıl önce aldığınız yatırım<br />

kararları pandemiyle birlikte nasıl<br />

evrildi, gelişti?<br />

Günümüz şartlarında beklenmedik<br />

olaylar silsilesi içinde bulduk kendimizi.<br />

İzlediğimiz filmler gerçek oldu ve hayatın<br />

tüm akışı değişti bir anda. İlk günden bu<br />

yana önceliğimiz; tüm çalışanlarımızın ve<br />

bizi tercih eden misafirlerimizin sağlığını<br />

korumak. Pandemi şartları nedeniyle biz de<br />

misafir kapasitesi anlamında küçülmelere<br />

gittik. Ama bu süreçte fark ettik ki, şimdiye<br />

kadar yaptığımız tesislerimizde hep doğru<br />

adımlar atmışız. Misafirlerimizin konforu<br />

için tasarladığımız geniş arazilerin, büyük<br />

tesislerin günümüz sağlık gereklilikleri<br />

açısından da ne kadar önemli ve isabetli<br />

yatırımlar olduğunu gördük. Biz boş durmayı<br />

seven bir şirket değiliz. Tüm çalışanlarımız<br />

‘Yatırımlarımızın üzerine daha fazla neler<br />

koyabiliriz?’ düşüncesiyle adımlar atar.<br />

Bu durgun süreçte daha iyi anladık ki, en<br />

önemli yaşam kaynağımız sağlık! <strong>2021</strong> yılı<br />

adımlarımızın en büyüğü, Yalova Terma City<br />

Otel’imizin sağlık oteline evrilmesi yönünde<br />

oldu. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen<br />

fizik tedavi merkezleri ile görüşmelerimiz<br />

çok önemli noktalara geldi. Çok kısa bir süre<br />

içinde büyük adımların haberini de sizlerle<br />

paylaşacağız.<br />

Dijital kanallara yönelik<br />

yatırımlarınızı biraz daha<br />

detaylandırır mısınız?<br />

Grup olarak son birkaç yıldır dijitalleşme<br />

konusuna fazlasıyla eğilmiştik. Ciddi<br />

yatırımlar yaptık. Alt yapı çalışmalarımızı<br />

dijital çağın gereklilikleri doğrultusunda<br />

güçlendirdik ve en önemlisi şirket<br />

bünyesinde ekibimizi kurduk. Eskiden daha<br />

geleneksel bir yapı içindeydik. AVM’lerde,<br />

açık alanlarda tüketiciye dokunmak<br />

istiyorduk. Şimdi ise dijital pazarlama alanını<br />

kullanarak görünürlüğümüzü, bilinirliğimizi<br />

ve marka değerimizi daha üst sıralara


taşıyoruz. Yeni potansiyeller oluşturmaya<br />

çalışıyoruz. En önemlisi de daha önce bizi<br />

tercih eden misafirlerimizin tatil tercihleri<br />

ve deneyimlerini geliştirmek için büyük çaba<br />

sarf ediyoruz. Mevcut tesislerimizden yazlık<br />

tesisleri kullanan müşterilerimize termal,<br />

termal müşterilerilerimize de yazlık tesisleri<br />

kullandırmaya çalışıyoruz. Aslında biz çeyrek<br />

asrı aşan yatırımlar sayesinde mevsim tatili<br />

bünyesinde barındırabilen bir firmayız.<br />

Türkiye ve dünya turizmi için<br />

genel bir sektör değerlendirmesi<br />

de yapabilir misiniz? Turizmi<br />

önümüzdeki dönemde neler<br />

bekliyor? Tatil planları, müşteri<br />

eğilimleri ne şekilde yön buluyor?<br />

Tüm dünyada yaşanan pandemi ve buna<br />

bağlı olarak gelişen ekonomik yapılanma<br />

süreci tüm sektörleri farklı bir oluşumun<br />

içine sürüklendi. Turizm sektörü de küresel<br />

anlamda bu sıkıntılardan en çok etkilenen<br />

sektörlerin başında geliyor. Bu çerçevede<br />

rutinde ekonomik durumun ve rekabet<br />

gücünün belirleyici olduğu dönemlere<br />

ek olarak bu dönemde sağlıklı ve güvenli<br />

turizm imkanlarını oluşturmanın yut<br />

içine ve yurt dışına tatil planı yapanların<br />

tercihlerini belirlemekte çok büyük önem<br />

taşıyacak. Turizm sektörü eski gücüne<br />

kavuşma anlamında kısa, orta ve uzun vadeli<br />

planlar yapmalı, stratejiler geliştirmelidir.<br />

Hiç şüphesiz burada her bir ülkenin kendi<br />

idari birimlerinin verecekleri destekler çok<br />

büyük önem arz edecektir. Tatil planı yapan<br />

müşteriler bilinçlendi. Yerli ve yabancı<br />

turistler, güvenli turizm belgeli tesisleri<br />

tercih ediyor.<br />

Grup bünyesinde kadın istihdamınız<br />

ne düzeyde? Bir kadın yönetici<br />

olarak bakış açınız nedir?<br />

Kadınların çalışma hayatında var olmalarının<br />

toplumsal gelişmenin olmazsa olmazı<br />

olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş gücüne<br />

katılımı kendi sosyo-ekonomik durumlarını,<br />

ailelerini ve çevrelerini geliştirecek ve tüm<br />

toplumda etki oluşturacak önemli bir değişim<br />

ve gelişimin de öncüsü. Kadın çalışmalı<br />

ve üretmeli diye düşünüyorum. Kadına<br />

karşı her türlü ayrımcılığa karşıyım. Kadın<br />

her sektörde var olabilir. Şirketlerimizde<br />

kadın istihdamını %50- 55 seviyelerinde<br />

koruyoruz. Kadın yatırımcı ve yönetici olarak<br />

iş alımlarında tesislerimizde kadına verilen<br />

istihdamı özellikle takip ediyorum.<br />

Biraz da sizi konuşalım mı?<br />

Turizm-otelcilikte olduğu gibi<br />

çok farklı alanlarda da aktif ve<br />

başarılı bir isimsiniz. Bize işteki<br />

ve evdeki Elvan Karaderili’yi nasıl<br />

anlatırsınız?<br />

Esasında çok ayrım yapabileceğimi<br />

düşünmüyorum. Çünkü benim mottom<br />

önce huzur, sağlık ve sonra da mutluluk.<br />

Karaderili Şirketler Grubu<br />

Yönetim Kurulu Üyeliği ile<br />

beraber iki ayrı derneğin de<br />

üyesi olan Elvan Karaderili,<br />

Hayat Sensin Derneği ile<br />

otizmli ve okul çağındaki<br />

çocuklara yardım eli<br />

uzatıyor. Şubat 2020’de<br />

hayata geçen yedi kişilik<br />

oluşumun dışında Karaderili<br />

aynı zamanda Nuhgender<br />

Derneği’nin de asil kurucu<br />

üyesi. Bilkent Üniversitesi’nde<br />

okurken pek çok sosyal<br />

sorumluluk ve yardımlaşma<br />

organizasyonunda görev<br />

alan duyarlı iş kadını,<br />

insana verdiği değer kadar<br />

hayvanlara aynı hassasiyetle<br />

yaklaşıyor. Elinden geldiğince<br />

Ankara’daki barınaklara<br />

destek olan ve çocuklarını da<br />

aynı duyarlılıkla yetiştiren<br />

Karaderili için azalan değerleri<br />

korumak ve kollamak asli<br />

görevleri arasında geliyor.<br />

Hedeflerin ötesinde önce<br />

hayallerin geldiğini anlatan<br />

Karaderili, o doğrultuda<br />

hadeflerine yön verdiğini ifade<br />

ederek, “Çünkü hayal etmek<br />

başarmanın yarısıdır, hep buna<br />

inanmışımdır. Ben hayallerimi<br />

paylaşırım,eşim de onları<br />

gerçekleştirebilmek için elinden<br />

gelen her şeyi yapar. Biz hem<br />

iş hem de eş olarak inanılmaz<br />

birbirini tamamlayan bir<br />

çiftiz.” diyor.<br />

Zaten çocuklarım, evcil hayvanlarım ve<br />

çalışanlarımla kurduğum hayatımda bir<br />

anne, bir eş, bir işveren kimliğimle varım.<br />

Ben ve kızlarım ortak olarak evin menüsünü<br />

yaparız, fırsat buldukça çocuklarımla vakit<br />

geçirmeye çalışırım, eşim de katılarak<br />

sohbet saatleri yaparız. Tabii ki elimden<br />

geldiği kadar eve vakit ayırmaya çalışıyorum.<br />

Anne ve eş olarak da sorumluluklarım var.<br />

Örneğin okullar açıkken çocuklarıma okul<br />

dönüşlerinde kapıyı açıp karşılayan ben<br />

olmak isterdim.Tabii pandemi döneminde<br />

böyle bir şey kalmadı, 24 saat beraberiz<br />

zaten.<br />

“Doğaçlama ve soyut resimler<br />

yapmaya başladım”<br />

Bunların dışında işten ve ailemle geçirdiğim<br />

zamanlardan hariç geçen sene pandemiyle<br />

birlikte doğaçlama ve soyut resimler<br />

yapmaya başladım. Çok fazla şekil çizemem.<br />

Ama renk karmaşaları, renk cümbüşleri<br />

gibi çok keyif alarak yaptığım tablolarım<br />

var. Bu süreçte bazı eski sevdiğim şeyleri<br />

hatırladım. Çünkü kendime vakit ayırabilme<br />

fırsatım oldu. Başında da söylediğim<br />

gibi, Amerikan dili ve edebiyatı okudum<br />

ama üniversitedeyken iç mimarlıktan<br />

ders alırdım. Fakat çizime çok yeteneğim<br />

olmadığı için de tam ne olmak istediğime<br />

karar verememiştim. Ancak şu anki aklım<br />

olsaydı ya da şu dönemde okusaydım belki<br />

olurdu. Bizim zamanımızda cetvellerle<br />

çizim yapmaya çalışıyorduk. Artık herkes<br />

o kadar rahat ki, önüne bilgisayarını alıp<br />

istediğini çizebiliyor. Ben tasarlamayı ve<br />

yaratmayı da çok seviyorum. Hobilerim var,<br />

bununla ilgili minik minik oteldeki bütün<br />

atık demirlerden dresuarlar yapıyoruz.<br />

Kendi dekorasyonumuzu yapıyoruz. Birkaç<br />

arkadaşımla birlikte otelin belirli kısımlarına<br />

can katıyoruz, ruhumuzu katıyoruz... Gelen<br />

herkes de çok memnun kalıyor. Beni en<br />

çok mutlu eden şey de, insanların oturduğu<br />

yerdeki hissettiği huzur.<br />

Bundan sonra neler yapmak<br />

istiyorsunuz? Şimdi ve önümüzdeki<br />

dönemde geliştirmeye yönelik<br />

projeleriniz, hayalleriniz var mı?<br />

Size yeni otel müjdesi vereyim. Terma<br />

City’nin çevre arazisine yapılacak yeni tesisin<br />

de müjdesini ilk sizinle paylaşmak isterim.<br />

Yeni tesis ile birlikte istihdam sayısı da<br />

artacak tabii. Önümüzdeki dönem için Terma<br />

City’den sonra Terma Forest ve Terma<br />

Garden adlı iki projemizi hayata geçirmekle<br />

ilgili çalışmalarımızı başlattık. Detayları<br />

ilerleyen günlerde vereceğiz. Onun dışında<br />

kişisel olarak en büyük büyük hayalim,<br />

İstanbul’da bir barınak kurmak. Büyük kızım<br />

önümüzdeki yıl Amerika’da üniversitede<br />

müzikal tiyatro okumaya gideceği için belirli<br />

sürelerde onun yanında olmayı planlıyorum.<br />

Artık belirli bir yaşa geldik, arkamızda<br />

güvenebileceğimiz genç, çalışkan, azimli<br />

müdürlerimiz var. Bazı işleri, sorumlulukları<br />

da onlara teslim edip uzaktan yönetip kızımla<br />

beraber olmayı düşünüyorum.


32<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Uğur Soğutma bu yıl üretim<br />

kapasitesini artırıyor!<br />

Türkiye’nin derin dondurucu<br />

üretimi ve satışında önemli<br />

markalarından biri olan Uğur, ev<br />

tipi ve ticari kategorilerde geniş ürün<br />

yelpazesiyle dikkat çekiyor. Dünyada<br />

146 ülkeye yaptığı ihracatla yurt dışı<br />

pazarlarda da söz sahibi olan marka,<br />

her yıl bir önceki yıla göre kendini<br />

geliştirerek ilerleyen ve kendini sürekli<br />

güncelleyen bir firma olarak büyümeye<br />

devam ediyor.<br />

Dünya lideri markaların çözüm<br />

ortağı<br />

Uğur Soğutma, ürünlerini ihraç ettiği<br />

ülkelerdeki, özellikle de dondurulmuş<br />

gıda, gazlı içecek sektörlerinde market<br />

soğutucuları ile bu sektörde faaliyet<br />

gösteren dünya lideri markaların<br />

soğutma alanında çözüm ortağı ve<br />

tedarikçiliğini yapıyor. Yurt içinde ise<br />

yaklaşık 750 yetkili bayisi (bunun 200’ü<br />

munhasır showroom mağazası) ve 250<br />

yetkili servis teşkilatı ile hem ev tipi<br />

ürün hem de ticari ürün kategorisinde<br />

Türk tüketicilerine ve kurumsal<br />

müşterilerine hizmet veriyor. Özellikle<br />

Türkiye’nin ilk derin dondurucu<br />

üreticisi markası olarak, öncesinde<br />

olduğu üzere bundan sonraki<br />

çalışmalarında da tüketici odaklı olarak<br />

devam etmeye büyük önem veriyor.<br />

Sadece üretmiyor, ürün de<br />

geliştiriyor<br />

Uğur Soğutma'nın dünyaca ünlü<br />

markalara sadece soğutucu ürün<br />

üretmediğini, öneride bulundukları<br />

projelere çözümler de sağladıklarını<br />

belirten Uğur Soğutma A.Ş.<br />

Pazarlama Müdürü Ahmet Aysan,<br />

"Proje bazında ürünler geliştirip<br />

üreterek pazarlama faaliyetlerine<br />

katkı sağlıyor ve müşteriye değer<br />

üretiyoruz. Uzun vadede ise, faaliyet<br />

alanımızdaki pazarda; pazar ve<br />

Uğur Soğutma çatısı altında<br />

ticari ve ev tipi kategorilerinde<br />

çok sayıda ürün grubunu<br />

bünyesinde barındıran Uğur<br />

Soğutma; endüstriyel pazarda<br />

otel, restoran, kasap, market,<br />

pastaneler gibi bir çok sektörde;<br />

ev tipinde ise son tüketicilere<br />

yönelik çözümleriyle öne<br />

çıkıyor. Ticari kullanımlara<br />

yönelik ürün gruplarında 400’e<br />

yakın ürün çeşitliliğiyle dikkat<br />

çeken soğutucu markasının<br />

portföyünde; Şişe Soğutucular,<br />

Süper Dondurucular, Blok<br />

Kapaklı Derin Dondurucular,<br />

Muhafaza Dolapları, Market<br />

Tipi Dondurucular ve<br />

Soğutucular, Dondurma Teşhir<br />

Reyonları, Şerbet Makinaları,<br />

Pasta Teşhir Reyonları, Buz<br />

ve Dondurma Makinaları,<br />

Dondurma Fıçıları ve Su<br />

Sebilleri yer alıyor.<br />

rekabet koşulları içerisindeki müşteri<br />

beklentilerini sürekli ve kaliteli<br />

ürünlerle karşılayarak marka gücünü<br />

devam ettirmeyi hedefliyoruz. Bu<br />

alanda verimli olmak adına, ARGE<br />

çalışmalarına büyük önem verdiklerini<br />

ve tüm üretim departmanlarımız,<br />

yenilikçi, bilgi donanımlı insan<br />

kaynakları ile güçlendirmeye devam<br />

ediyoruz." dedi.<br />

Yeni ürünler geliyor!<br />

Firmanın bu yıla özel üretimleri<br />

hakkında bilgiler veren Aysan şöyle<br />

devam etti: "Tüketici odaklı ürün


geliştirme çalışmalarımızda özellikle<br />

<strong>2021</strong> derin dondurucu olarak yeni 5<br />

çekmeceli dikey derin dondurucu UED<br />

5175 modelimizi ve hem dondurucu<br />

hem soğutucu yatay derin dondurucu<br />

modelimizi <strong>2021</strong>’in Nisan ayının ikinci<br />

yarısından itibaren tüketicilerimizin<br />

beğenisine sunacağız."<br />

"Kapasitelerimizi artırıyoruz"<br />

Ahmet Aysan, özellikle pandemi<br />

döneminde derin dondurucu talebinin<br />

artış ivmesinde olduğunu gördüklerini<br />

söyledi. Bu yıl yerli üretici olarak<br />

tüketicilerin taleplerini en iyi şekilde<br />

karşılayacaklarına inandıklarını<br />

ifade eden Aysan, "<strong>2021</strong> sezonu için<br />

gerek yurt içi gerekse dünyadaki<br />

gelişmeleri dikkatle takip ediyor ve<br />

pazarlama faaliyetlerimizi buna göre<br />

şekillendiriyoruz. Pandemi ile birlikte<br />

yaşanan toplumsal gelişmeleri ve<br />

pandemi sonrası için pazarlama<br />

faaliyetleri açısından öngörülerimizi<br />

doğru yapma çabası içindeyiz.<br />

Özellikle pandemi döneminde derin<br />

dondurucu talebinin artış ivmesinde<br />

olduğunu gördük. Ayrıca hammadde<br />

temini, lojistik ve ithalat gibi dünya<br />

konjonktöründe yaşanan sıkıntılar,<br />

bizleri daha disiplinli olmaya ve<br />

bu gelişmeleri göz önüne alarak<br />

çalışmaya sevk etti. Bilindiği üzere<br />

pandemi dönemi, tüm dünyada<br />

olduğu gibi ülkemizde de otel ve<br />

restoran zincirlerini olumsuz etkiledi.<br />

Ancak son aylarda, bazı bölgelerdeki<br />

normal hayata geçiş döneminde<br />

mekanlarda yenileme çalışmaların<br />

olduğunu, soğutucu ürünlerinin<br />

eskilerinin yenileri ile değişimi ticari<br />

soğutucu sektörüne hareketlilik<br />

getirdiğini, bu sektörlerdeki büyük/<br />

küçük işletmelerin zorlu koşullar<br />

sebebiyle erteledikleri ihtiyaç ve talep<br />

listelerinin yeniden oluşturduklarını<br />

gözlemliyoruz. Tüm bu koşullar<br />

dahilinde, <strong>2021</strong> yılında yerli bir üretici<br />

olarak tüketicilerimizin taleplerini en iyi<br />

şekilde karşılayacağımıza inanıyoruz."<br />

şeklinde konuştu.<br />

Yeni reklam yüzü, Levent Sülün!<br />

Yakın bir zamanda yeni bir reklam<br />

çalışmasıyla tüketicisiyle yeniden<br />

bir araya gelmeye hazırlanan Uğur<br />

Soğutma’nın yeni reklam yüzü,<br />

Ahmet Aysan<br />

Uğur Soğutma A.Ş. Pazarlama Müdürü<br />

"Uğur olarak ürün yelpazemiz oldukça geniş. 400’den fazla<br />

ürün çeşidimiz ile hem ev tipi hem de endüstriyel soğutma için<br />

gıda, dondurulmuş ürün ve dondurma teşhir ürünlerimizle<br />

tüketicilerimizin ihtiyaçlarına cevap vermeye her dönemde olduğu<br />

gibi hazırız."<br />

ünlü oyuncu Levent Sülün. “Derin<br />

dondurucu denilince akla ilk Uğur<br />

Derin Dondurucu gelir” algısını<br />

hem pekiştirmek hem de yeni<br />

jenerasyonlara taşımak üzere yaklaşık<br />

bir buçuk yıldır pazar araştırması<br />

yaptıklarını belirten Aysan, “Türkiye<br />

genelinde yaptığımız araştırmalar<br />

sonucu da gördük ki, bu hakikaten<br />

böyle. Derin dondurucu denince akla<br />

ilk bizim markamız geliyor. Sonuç<br />

itibariyle nesiller değişiyor, yeni<br />

jenerasyonlar geliyor. Evet, derin<br />

dondurucunun bir ustası var, o da<br />

Uğur Derin Dondurucu. Ama biz yine<br />

de bu algıyı pekiştirmek ve yeniden<br />

hatırlatmak istiyoruz. Şu anki reklam<br />

yüzümüz Levent Sülün’ün enerjisi,<br />

sempatik tavrı sayesinde kendisinin<br />

markamızın adını taşıyabileceğine ikna<br />

olduk. Aynı şekilde o da markamızı<br />

benimsedi. Dolayısıyla iyi bir proje<br />

olduğunu düşünüyoruz.” dedi.


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Öztiryakiler Covid-19 aşısına yerli<br />

üretim buzdolabı geliştirdi<br />

Endüstriyel mutfak ekipmanları sektöründe 120 ülkeye ihracat gerçekleştiren Öztiryakiler,<br />

Covid-19 aşısını -86 derecede saklayabilen yerli üretim buzdolabı geliştirdi.<br />

1.300 kişiye istihdam sağlayan,<br />

endüstriyel mutfak ekipmanları<br />

sektöründe 5 bin çeşit ürün<br />

yelpazesine sahip olan ve ‘Yerli Üretim’<br />

etiketi ile başta Türk Silahlı Kuvvetleri<br />

olmak üzere 23 ülkenin ordusuna<br />

lojistik ürünler temin eden Öztiryakiler,<br />

sağlık sektörünün hizmetine sunduğu<br />

çözümlerin arasına Covid-19 aşısının<br />

muhafazası için kritik önem taşıyan<br />

yerli üretim buzdolabını ekledi. Ar-Ge<br />

merkezindeki mühendis ekip içerisinden<br />

15 kişilik kadro ile geliştirilen yüksek<br />

teknoloji ürünü buzdolabı, aşıyı -86<br />

derecede muhafaza edebilecek. Yüksek<br />

teknolojiye sahip olan buzdolabı aşı<br />

dışında muhafaza ısısını -40 ila -86<br />

arasında farklı ısılarda seçerek farklı<br />

tıbbı ekipmanların saklaması ihtiyaçları<br />

için de kullanılabilecek.<br />

"BioNTech aşısının olduğu her ülke<br />

hedef pazarımız"<br />

Şirketten yapılan açıklamada şu<br />

ifadelere yer verildi: “Türk bilim<br />

insanlarının geliştirdiği aşının gündeme<br />

geldiği ilk günlerden itibaren biz de<br />

şirket olarak kollarımızı sıvadık. 15<br />

kişilik mühendis ekibimizle, ciddi<br />

bir Ar-Ge çalışması sonucunda<br />

aşıyı -86 derece muhafaza edebilen<br />

ileri teknoloji ürünü yerli üretim<br />

buzdolaplarını üretim bandına soktuk.<br />

Hedef pazarlarımız başta kendi ülkemiz<br />

olmak üzere BioNTech aşısının var<br />

olduğu her ülke. Hükümetimizin bu<br />

konuda hassasiyet göstererek özellikle<br />

kamu kurumlarımızda alımlardaki<br />

şartnameleri Türk standartlarını ve<br />

yerli üreticileri destekleyecek onları<br />

engellemeyecek şekilde hazırlatması<br />

büyük önem taşıyor. Geçtiğimiz yıl<br />

Türkiye’nin ilk Milli ve Yerli Hızlı<br />

tren projesinde karşılaştığımız<br />

zorlukları aşarak bu projenin tüm<br />

mutfak alanlarını pandemiye rağmen<br />

Ar-Ge merkezlerindeki mühendis ekibinin içinden 15 kişilik bir<br />

kadronun yoğun çalışmasının ardından üretim hattına giren<br />

buzdolabı ‘Ultra Low Temperature Freezer’ teknolojisi ve sunduğu<br />

çözüm ile ülke ekonomisi için yerli aşı kadar önem arz ediyor.<br />

Hedef, Türk bilim insanlarının geliştirdiği yerli aşının, yerli üretim<br />

buzdolabında muhafaza edilmesi.<br />

zamanında ve eksiksiz olarak tüm<br />

şartlara uygun teslim etmenin gururunu<br />

yaşadık. Dileriz bu yeni ürünümüzde<br />

bizlere aynı gururu yaşatır.<br />

“Aylık 200 adet üretim planladık”<br />

Aşı dolabı için aylık 200 adet üretim<br />

planladık fakat bu sayıyı talebe uygun<br />

artırabilecek imkanlara sahibiz.<br />

Öztiryakiler olarak başta Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri olmak üzere 23 farklı ülkenin<br />

askeri lojistik ürünlerini temin ediyoruz.<br />

Ülkemizde üretilen her katma değeri<br />

yüksek ürün geleceğimiz ve ekonomimiz<br />

için büyük önem taşıyor.”


marka güncel<br />

35<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

Daikin Çevre Raporu 2020<br />

yayınlandı<br />

İklimlendirme sektörünün öncü ve yenilikçi şirketi Daikin, her yıl düzenli<br />

olarak hazırladığı “Çevre Raporu”nu yayınladı. Daikin'in sürdürülebilir<br />

büyümesinin sağlanmasının arkasında yatan temel felsefeyi ve<br />

gelecek planlarını içeren raporda 2050 yılında sıfır emisyon hedefine<br />

de vurgu yapıldı. Rapor; Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, 2050<br />

Çevre Vizyonu, İşletmelerin Tüm Değer Zincirinde Toplum Üzerindeki<br />

Etkilerinin Değerlendirilmesi, Araştırma Ve Geliştirme, Daikin Soğutucu<br />

Akışkan Politikası, Üretim, Satın Alma, Tedarik ve Lojistik, Daikin’in<br />

Sürdürülebilir Şehirlere Katkısı, Satış Sonrası Hizmet, Geri Kazanım<br />

ve Yeniden Kullanım, Daikin’in Diğer Eylemleri ve Başarıları başlıkları<br />

altında Daikin’in çevre politikalarına ve eylemlerine de açıklık getiriyor.<br />

TK Elevator yeni global<br />

markası TKE’yi duyurdu<br />

Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe lider global oyuncu TK Elevator, yeni<br />

global markası TKE’nin doğuşunu duyurdu. Marka isminin değişimi, geçen<br />

yılın ortalarında gerçekleşen satın almaya dayanıyor. Tüm dijital ve geleneksel<br />

kanallarda kolay uygulanabilir bir şekilde yer almak üzere tasarlanan yeni<br />

marka kimliği, gün doğumunun enerji ve iyimserlik atmosferini yansıtıyor. Sıcak<br />

renk paleti, tipografi ve logo; hareketlilik, pozitiflik ve hızı sembolize ediyor.<br />

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TK Elevator CEO’su Peter Walker, “TKE<br />

markası ile bağımsız şirketimiz güçlü bir şekilde büyüyebilecek. Bu değişim,<br />

sektördeki konumumuzu ve yeni nesil mobilite hizmetlerindeki teknoloji<br />

liderliğimizi güçlendirmek için harika bir fırsat olacak. Kısa süre önce bulut<br />

tabanlı dijital platformumuz MAX’ın tüm yeni asansör ve yürüyen merdivenlere<br />

dahil edilmesiyle ürün ve hizmetlerimizin dijitalleşmesinde önemli bir adım<br />

attık. Bu adımımız kentsel mobilite çözümlerine yeni bir kalite standardı getirdi.<br />

Diğer taraftan TKE markası yıllardır edindiğimiz tecrübe, mühendislik bilgisini<br />

ve başarılarımızı pekiştirmemizi de sağlayacak” diye konuştu.<br />

<strong>Hotel</strong>ya’dan Amerika çıkarması<br />

50’den fazla ülkede 700’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında<br />

imzası bulunan <strong>Hotel</strong>ya, Amerika’nın Boston, Kaliforniya, New York ve Kolorado<br />

eyaletinde inşa edilen 4 farklı projeye Türk mobilyasının adını taşıdı. “Ana faaliyet<br />

alanımız olan otellerin dışında AVM, hastane, restoran, ofis, cafe, mağaza gibi<br />

her türlü proje için üretim yapıyoruz” diyen <strong>Hotel</strong>ya Kurucu Ortağı ve Genel<br />

Müdürü Yüksek Mimar Zümrüt Doyran; “Her proje için özgün ve ilgi çekici<br />

çalışmalara imza atıyoruz. Amerika’da olduğu gibi bu proje bazen dış tasarımı ve<br />

zarif iç mekânlarıyla dikkat çeken Sunrise East 56th gibi bir yaşlı bakımevi, bazen<br />

sakinlerine yüksek teknoloji sistemiyle lüks bir yaşam deneyimi sunan NEMA<br />

Boston gibi çok katlı bir konut projesi, bazen de Glenwood Tatil Köyü’nde olduğu<br />

gibi eski ve ikonik turistik bir kompleks ya da yüzlerce odası olan Hyatt Place gibi<br />

dünyaca ünlü bir oteller zinciri olabiliyor. Biz müşterilerimize; "Siz hayal edin,<br />

biz yapalım, hayata geçirelim" diyoruz. Bu hayal bazen çok basit bir poliüretan<br />

sandalye olabileceği gibi bazen de altın varaklı, el oymalı, çokça emek ve zaman<br />

isteyen klasik bir koltuk olabiliyor. Özetle biz sadece mobilya üretmiyoruz.<br />

Her kültürden ve coğrafyadan insanın zevkine hitap edebilmeyi, beğenilmeyi<br />

başarıyor, ülkemizi yurt dışında gururla temsil ediyoruz.” dedi.


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Nev-i<br />

şahsına<br />

münhasır şef<br />

Can Oba<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç - Seher Doğan<br />

Lisedeyken en çok pilot olmak istedi.<br />

Uçmanın cazibesi kadar ülkenin o<br />

dönem ki askeri koşulları da pek<br />

bir heveslendirmişti onu. Kıbrıs Barış<br />

Harekatı yıllarıydı, dayı da askerdi<br />

zaten. Yaşı daha 6’yı bulmadan vatan<br />

savunmasına öykünmesi hep bu<br />

örneklerden sebepti Vakti geldiğinde<br />

beklemedi hiç, girdi hemen pilot<br />

sınavlarına. Ne var ki o bir renk körüydü…<br />

Tam da hayallerine uçacakken önce<br />

gözden kaybetti, çok geçmeden de<br />

gönülden…<br />

Okul deseniz, iktisat fakültesini<br />

kazandıysa da gitmedi. O dünya da pek bir<br />

uzak geliyordu çünkü. Aklında bir tek Ege<br />

Üniversitesi Su Altı Arkeolojisi bölümü<br />

vardı. Gelgelelim, 800 bin kişi içinde adını<br />

6’ya yazdırmak ütopyadan başka bir şey<br />

değildi. Öyle de oldu zaten. Bir hayalinden<br />

daha uzaklaştı böylece…<br />

Karşımda 1.5 metrekarelik mutfakta,<br />

deyim yerindeyse harikalar yaratmış<br />

bir şef var. Sirkeci, Hocapaşa’da esnaf<br />

lokantalarına üç ocak, beş masa;<br />

uluslararası tatlarıyla meydan okuyan bir<br />

deneyim... Adını verdiği restoranın nev-i<br />

şahsına münhasır kurucu şefi, Can Oba…<br />

Bir de Almanya’da deniyor şansını<br />

Onun Michelin yıldızlı restoranlara uzanan<br />

hikayesi aslında Almanya’da başlıyor ilk.<br />

Amcası “Gel bir de burada dene şansını”<br />

deyince bakıyor, Türkiye’de yapacak iyi<br />

bir işi yok.Bavulunu topladığı gibi tutuyor<br />

Almanya’nın yolunu. Daha 19’unda var<br />

ya da yok! Hemen üzerine bir barda<br />

çalışmaya başladığını söylüyor. Haftada<br />

2-3 gün harika kokteyller hazırlıyor.<br />

Halinden pek bir memnun o sıralar. Ama<br />

birgün yanına patronu Sabrina geliyor.<br />

“Mutfak yardımcısı Francesco hastalandı.<br />

1-2 günlüğüne Şef Hans’a yardım eder<br />

misin?’ diye soruyor. “Ben bardan çok<br />

memnunum” dediyse de Sabrina’yı ikna<br />

edemiyor. Ama patronu onu daha fazla<br />

parayla kandırmayı başarıyor, söylediğine<br />

göre. Can Oba’nın o vaatlere kanmasıyla<br />

mutfakta kalması bir oluyor. Laf arasında,<br />

o aralar Can Oba, güzel kokteyller<br />

hazırlıyor ama yumurta kırmaktan pek<br />

bir aciz! Bunu yapmak istese bile anne<br />

duvarını aşabilmek ne mümkün. Devamlı<br />

mutfak kapısından çevrilmeler! Yemek<br />

yapmaya da pek hevesli değil zaten. “Ne<br />

güzel işte, annem kırıyor, ben de oturayım<br />

oturduğum yerde” kafasını yaşıyor samimi<br />

cümlelerinde.<br />

Şef Hans’ın mutfağında o 1-2 gün önce<br />

4-5 gün oluyor. Sonra gönülsüz mutfak<br />

mesailerini 365 güne tamamlıyor Can<br />

Oba. Bu başına gelenlere mi şaşırsın<br />

yoksa şefinin bir yılın sonunda karşısına<br />

dikilip de “Hadi buraya kadar, seni işten<br />

çıkarıyorum’ demesine mi? “Sen çıldırdın<br />

mı? Niye beni işten çıkarıyorsun, ne<br />

güzel arkadaşız” diyorsa da şefini ikna<br />

edemiyor. Ama öğreniyor ki, bütün bunlar<br />

Hans’ın kendisini “ustam” dediği Michelin<br />

yıldızlı şefinin seçmelerine göndermek<br />

adına yaptığı tatlı planlar…


“Yemek bir yorum sanatıdır”<br />

Can Oba, şefinin “Sen yeteneklisin, ben<br />

sana bir şey öğretemem. Alfons’nun<br />

yanında öğrenirsin.” tavsiyesi üzerine 6<br />

bin kişinin başabaş yarıştığı seçmelerde<br />

alıyor soluğu. Aranan iki yetenekten biri de<br />

o oluyor finalde. Bunu nasıl mu başarıyor?<br />

Sıra sıra dizili tabaklarda hayallerini<br />

resmetmeleri isteniyor, genç adaylardan.<br />

Oba, yemek maddelerinden susuz yarım<br />

akvaryum yapıyor önce. Ardından hızını<br />

alamayıp spagettilerden yosunlar,<br />

renklendirilmiş badem ezmelerinden<br />

altlıklar, ufacık adacıklar inşa ediyor. O<br />

kadarıyla da yetinmeyip suyun altında<br />

görünsün diye balıklar yapıyor. Oba’nın<br />

tabağı pek bir beğeniliyor. Çünkü ona<br />

göre yemek, bir yorum sanatı. İçine<br />

kendinden bir şeyler kattıkça sıradanı<br />

yıkan, zenginleşen... “O yüzden şef<br />

lokantaları, Michelin yıldızlı şefler vardır.<br />

Hep farklının izini sürerler. Yemek bir<br />

ritüeldir, nasıl yorumlarsınız, tadan insan<br />

da o kadar memnun kalır, keyif alır. Yapan<br />

da aynı şekilde” diyen Can Oba’nın yaşam<br />

felsefesinde insanları mutlu etmek geliyor<br />

öncelikle. Mutlu ettikçe mutlu oluyor<br />

çünkü. Tatlı bir söz, bir gülümseme, bir<br />

teşekkür para kazanmaktan çok daha<br />

anlamlı geliyor, şimdi de olduğu gibi.<br />

Mesleki gıdasını misafir memnuniyetinden<br />

aldığını söyleyen Oba, ancak iyi bir şeyler<br />

yaptığını hissettiğinde motive olduğunu<br />

sözlerine ekliyor.<br />

Yemek profesörünün mutfağında!<br />

Dünyada yılın şefi seçilen Alfons ile<br />

çalışmak öğretici olduğu kadar pek bir<br />

meşakkatli de oluyor. Neredeyse 7 ayı 18-<br />

19 saatlere varan yoğun mesailerle geçiyor<br />

genç şef adayının. Öyle zamanlar geliyor ki,<br />

sırf şefinden laf işitmemek için restoranda<br />

bile yatıyor. Para deseniz cepte tek<br />

kuruş yok! Oba, o dönem hem mutfakta<br />

çalışıyor hem de iki yıllık gastronomi<br />

yüksekokulunu bitiriyor. Alfons’un<br />

mutfağında sekiz yıl şeflik yaptıktan sonra<br />

dünyaya açılmaya karar verdiğini anlatıyor.<br />

Amerika’dan Brezilya’ya, Arjantin’den<br />

İsrail’e ve Avrupa'nın pek çok ülkesine<br />

giderek deneyimlerine deneyim katıyor.<br />

Tek isteği, tekrara düşmemek. Çünkü<br />

biliyor ki, tekrara düşerse öğrenme<br />

yetisini de kaybedecek! Can Oba, bugün<br />

olduğu gibi o zaman da kopyala-yapıştır<br />

zihniyetlere karşı duruyor. Yeteneği ölsün<br />

istemiyor; hep kendi yoluna gidiyor, daima<br />

kendi özellerini üretmeye çalışıyor. “İnsan<br />

kendi yolunu kendi çizer. Siz bu yolda<br />

doğru, etik, düzgün ilerlerseniz, Allah da<br />

gönlünüze göre yollar açar” diyor.<br />

Özgünlük, malzeme, reçete ve pişirme teknikleri Can Oba’nın en<br />

temel lezzet anahtarları. Lezzet patlaması konusunda tabakta<br />

en küçük şüphe uyandırmayacak dokunuşlara sahip bir deneyim<br />

olan tecrübeli şef için sunum da kritik bir detay. Ona göre<br />

sunum, lezzetle bir bütün olmalı ki, başarı da beraberinde gelsin.<br />

Menüsünde kendi beklentilerini karşılayan nüanslarla yemeklerini<br />

sunduğunu anlatan Oba, “Ben 10 numara servis beklerim, o<br />

zaman misafirlerime de 10 numara vermek zorundayım. Tek<br />

başına görsellik de yetmiyor. Sonuçta lezzetli de olması gerekiyor.<br />

Benim için tabakta yüzde 50 lezzetse yüzde 50 de görselliktir. Bu<br />

ikisini birbiriyle harmanladığın iyi ve lezzetli bir tabak ortaya<br />

çıkar.” diye anlatıyor.


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Can Oba doğuyor!<br />

Türkiye’ye dönüşte ilk görüşmesini<br />

İstanbul’un ünlü bir franchise restoranıyla<br />

yapıyor, Can Oba. Bahsettiği bundan<br />

yaklaşık 8 yıl öncesi. Bir şeyler denk<br />

düşmüyor daha başlamadan. Bir<br />

arkadaşının tavsiyesiyle Hocapaşa’ya<br />

kırıyor bu defa dümeni. Hemen<br />

yanıbaşında 75 kuruşa çorba satan<br />

lokantaya komşu gitmeye ikna geliyor,<br />

çaresiz! Baktı batıyor, hiç vakit<br />

kaybetmeden kestane çorbalı, ördekli,<br />

deniz taraklı menüsünün yarısını kebaba<br />

çeviriyor. “Çünkü kimse bilmiyor, sizi<br />

tanımıyor. Adamlar 10 TL’lik Sodexo’yu<br />

koymuş cebine, dolaşıyor. Çok zor bir<br />

lokasyon. Mecburum, kirayı da çıkarmam<br />

gerekiyor.” diyen Oba işte tam da bunun<br />

üzerine dönüyor yarı yüzünü Türk usulü<br />

lezzetlere. Ne zaman ki 5 masalık mekanı<br />

Vedat Milör, Saffet Emre Tonguç ve Ayşe<br />

Arman gibi ünlü isimler ziyaret ediyor…<br />

Mekan sayfa sayfa yazılıp, çiziliyor… İşte<br />

o zaman “Patlıyor gidiyor” onun tabiriyle.<br />

O kadar ki 1.5 metrekarelik mutfağın<br />

bu başarısına Dünya Kalite Zirve Ödülü<br />

kayıtsız kalmıyor. Ünlü gurme Milör bile<br />

en yüksek puanlarından birini cömertçe<br />

vermekten çekinmiyor. Bu başarıyla<br />

daha da kamçılanıyor. Can Oba ismini<br />

New York’a da taşımak istiyor ama o, bu<br />

hayaline ortak olacak vizyonda bir Türk<br />

yatırımcı bulmak konusunu bir türlü<br />

aşamıyor.<br />

Artık Regie Ottoman Istanbul’da!<br />

Can Oba <strong>Restaurant</strong>, bir yılı aşkın bir<br />

süredir Regie Ottoman Istanbul’un içinde<br />

konumlanıyor. Ambiyans, Hocapaşa’daki<br />

esnaf lokantası mantığından çok farklı.<br />

Nev-i şahsına münhasır şefin zevkli<br />

dokunuşlarıyla şimdi çok daha şık,<br />

elegant ve sıcak… Değişen sadece<br />

mekanın dekorasyonu da değil! Bir<br />

zamanlar Hocapaşa’da menüsüne katmak<br />

zorunda olduğu kebaplar da yok artık.<br />

Neler mi var? Vişneli ördek var. Yengeç<br />

ravyoli, ıstakoz, lavantalı risotto, fırında<br />

elmalı bonfile, karamelli peynir tatlısı var.<br />

Şef bir de ciğer yapıyor ki, şu ana kadar<br />

tattıklarınızı unutturacak iddiada! Kısa bir<br />

tarifle, süte yatırdığı ciğerin altını kerevizli<br />

patates püresi ile dolduran deneyimli şef,<br />

üzerini ise kızartılmış elma, armut ve<br />

karamel soğanı ile kabartıyor.<br />

Her şey yorum sanatı için!<br />

Can Oba için duruş çok önemli bir itibar<br />

noktası. Hele de bir şef iseniz… Şef<br />

olmak, iyi yemek pişirmek demek onun<br />

bakış açısıyla. Şef olmak, iyi insan olmak<br />

demek… Ekip arkadaşlarına yardımcı<br />

olmak, yönlendirmek, iyi geçinmek<br />

demek… İnsan ilişkilerine değer vermek,<br />

topluma iyi örnek olmak, etik değerlere<br />

sahip olmak demek ona göre.<br />

İşinde son derece titiz ve prensipli olan<br />

Oba’nın lugatında “Yoruldum, bir evde<br />

oturayım da, dinleneyim” demek yok asla!<br />

Pazar pazar dolaşmayı, etinden sütüne,<br />

baharatından hayvanına bilgi havuzunu<br />

doldurmaya harcıyor ekseriyetle<br />

günlerini. “Her şey yorum sanatı için!”<br />

diyen Oba, bunları iyi bir şef olmanın<br />

gereklilikleri olarak da görüyor.<br />

Türkiye’de mutfak eğitimi veren<br />

akademilere bir göndermeyle sözlerine<br />

devam eden Can Oba, “Bizim insanımız<br />

kısadan başarı yoluna gider. Yanlış olan<br />

da bu zaten. 3-6 ayda şef yapan bir sürü<br />

kurum var. Bunların hepsi umut tacirliği!<br />

6 ayda şef olmak dünyanın neresinde<br />

görülmüş?” diyor ve şöyle devam ediyor:<br />

“Zaman zaman üniversitelere konuşmaya<br />

da gidiyorum. Öğrencilere diyorum ki,<br />

‘Bu işi yapmak istiyorsanız, 2-3 aylık<br />

periyotlarda baharatçıda, kasapta,<br />

balıkçıda, manavda, pastanede, fırında<br />

çalışacaksınız. Malzemeyi yerinde<br />

öğrenmek bizim işimizde çok önemli. Bu<br />

bilgileri defterlerden öğrenemezsiniz.<br />

Kendin dokunacak, koklayacaksın. Ancak<br />

bu şekilde gelişebilirsiniz. Bunu yapan<br />

akıllı adamdır, hedefli adamdır. 1-2 ay<br />

züccaciyede çalışacaksın; tabağı, kepçeyi,<br />

bıçağı kullanmayı öğreneceksin. Alt yapını<br />

oluşturduktan sonra bu tıpkı bir inşaat<br />

gibidir. Temeli attıktan sonra tak tak tak<br />

çıkacaksın.”


“Yemek cahilliğinin de bir sınırı<br />

olmalı”<br />

Can Oba markasının kurucu şefi için Türk<br />

mutfağını dünyada bir yerlere getirme<br />

işi, biraz da toplumların yeme içme<br />

mutfak kültürü ve adabıyla ilintili. Yemek<br />

karın doyurmanın ötesinde bir disiplin,<br />

bir ritüel, bir deneyim noktası onun<br />

için. İşte tam da bu yüzden eleştiriyor,<br />

sossuzluktan suyla, ayranla doldurulan<br />

mideleri… “Yemekte bunlar içilmez,<br />

dil sensörlerini mahveder. İki kere<br />

içersiniz, hepsi o kadar” diyen Can Oba,<br />

“Adam kadehi çeviriyor, ‘Kırmızı şarabı<br />

soğutun’ diyor. Ya arkadaş tamam da<br />

Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok!<br />

Kendine yeni bir şarap kültürü oluşturma<br />

cahilliğinin de bir sınırı olması lazım. Türk<br />

toplumu kadar konservatif hiçbir toplum<br />

yoktur. Bakın kelli felli zenginler yurt<br />

dışına gidiyor. Emin olun, aradıkları ilk<br />

yer Türk lokantası oluyor. Onu bulamazsa<br />

McDonald's’a, onu da bulamazsa<br />

pizzacıya, markete gidiyor. Peynir, ekmek<br />

yiyor.” diyor.<br />

Türk toplumunun lezzet kütüphanesinin<br />

geniş olmadığını, bununla da gurur<br />

duyduğunu söyleyen Oba, yemek<br />

disiplinsizliğini de bir tehdit olarak<br />

nitelendiriyor. “Bizde gecenin 12'sinde<br />

dürüm götürelim, dürüm bitti, bir<br />

işkembe içelim sevdası var ya hani.<br />

Ne oluyor ya? Biraz az önce dedim ya,<br />

yemek kültürün yoksa bunlar oluyor.<br />

Yani sen akşam 7’de, 8’de bitireceğin<br />

şeyleri gece 11-12’lere taşıyorsun. Ama<br />

eskiden bu kültüre sahiptik. Akşamları bir<br />

sofra etrafında toplandığınız günleri bir<br />

hatırlayın. Kimse konuşmazdı.” diyen Can<br />

Oba, bunun sosyal açıdan da irdelenmesi<br />

gereken bir konu olduğuna dikkat çekiyor.<br />

“Türk mutfağı aktüalize edilmeli”<br />

Peki ya çözüm önerileri? Yerel ürün<br />

çeşitliliği ve mutfak zenginliği ile<br />

ayrıcalıklı bir konuma sahip olan<br />

Türk mutfağı, Can Oba’ya göre Ar-Ge<br />

konusunda çok geride kalmış. Türk<br />

mutfağının dünya gastronomisinde<br />

yer bulabilmesi için hızlı bir şekilde<br />

aktüalize edilmesi gerektiğine<br />

vurgu yapan tecrübeli şef, “Neyi<br />

başaramıyoruz biliyor musunuz?<br />

Türkiye, kendi mutfağını yaratım<br />

konusunda geride kaldı. 16 milyon<br />

nüfuslu İstanbul, beş restoranına<br />

sahip çıkamıyor, yaşatamıyor. O halde<br />

hangi Ar-Ge'yi konuşacağız, hangi<br />

yenilikten bahsedeceğiz? Sıfır! İnanın<br />

o çocuklar dönerci açsalar daha<br />

çok para kazanır. Ama ne yapsınlar;<br />

idealistler, fikirlerinin peşinden<br />

koşuyorlar. Çocuklara ne kadar destek<br />

verirsen, o kadar iyi sonuçlar alırsın.”<br />

eleştirisini yapıyor. Şef adaylarının da<br />

milli sporcular gibi devlet tarafından<br />

desteklenmesi gerektiğini dile<br />

getiren Oba, Bakanlığın oluşturacağı<br />

kurulla yetenekli çocukların sektöre<br />

kazandırılabileceğine işaret ediyor.<br />

Meze, tır, okul projeleri var<br />

Can Oba’nın bundan sonrası için harika<br />

planları var. Onlarda biri, üzerinde<br />

yıllardır çalıştığı mezeler projesi.<br />

Bodrum Yalıkavak'ta başladığı projeyle<br />

Türk damak tadını temsil eden mezeleri<br />

mutfak kültürümüze kazandırmayı<br />

amaçladığını söyleyen Oba, “Bizdeki<br />

mezelerin hepsi devşirme, bizim bir<br />

meze kültürümüz yok ki. Osmanlı'da<br />

rakı masası mı atılıyordu da biz<br />

görmedik? Yemek de yasaktı içmek de<br />

yasaktı. Peki biz ne yaptık? Maria'nın<br />

Meyhanesi; Hristo’nun Tavernası diye<br />

gitmişiz. Adamlar gidince mezeler<br />

de gitti. Ben istiyorum ki, kendi<br />

ürünlerimizle, kendi damak tadımıza<br />

uygun mezelerimiz olsun. Onun için<br />

sürekli denemem lazım. Çünkü onlar<br />

beğenmezse yaşama şansı yok. Her<br />

sene deniyorum.” diyor. Şu ana kadar<br />

yaklaşık 7 tanesini tamamladığını<br />

anlatan şefin hedefinde bu sayıyı 25’lere<br />

kadar çıkarmak var.<br />

Sıra dışı olduğu kadar sempatik ve<br />

hoş muhabbetli bir şef de olan Can<br />

Oba’nın iki güzel hayali de okul ve tır<br />

projesi üzerine. Birinde, memleketi<br />

il il arşınlayıp, mutfağa gönül vermiş<br />

yetenekli gençleri keşfedecek,<br />

yarıştıracak, profesyonel mutfaklara<br />

kazandıracak… Diğerinde de minimum<br />

üç buçuk yıllık bir programla sınırlı<br />

sayıdaki öğrenciye nitelikli eğitim fırsatı<br />

sunacak…


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Gastro Show’da<br />

dondurmasıyla<br />

ünlü Maraş da<br />

var!<br />

Kahramanmaraş, gastronomik marka kent olmak için<br />

İstanbul’a geliyor. Dondurmasıyla ünlü şehir; 7 Şehir 7<br />

Bölge 7 Ülke teması ile Türkiye ve dünyadaki gastronomik<br />

lokasyonların belirleneceği Gastro Show’da Türkiye’nin<br />

7 gastronomik şehrinden biri olmak için kıyasıya rekabet<br />

edecek…<br />

Türkiye’nin ve dünyanın değişik<br />

yerlerinden gastronomi<br />

sektörüne damga vurmuş üst<br />

düzey şeflerin ve uzmanların katılacağı<br />

Gastroshow için tüm hazırlıklar<br />

sürerken, etkinliğin katılımcı<br />

şehirleri de belli olmaya başladı.<br />

Bu kapsamda Gastronomi Turizmi<br />

Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ve<br />

Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan<br />

Ataman Kahramanmaraş Valiliği’ne<br />

resmi bir ziyarette bulundu. GTD<br />

Kahramanmaraş teşkilatı ile birlikte<br />

Başkan Sami Kervancıoğlu, Gökhan<br />

Büyükdereli, Fehmi Büyükdereli,<br />

Serhan Erdoğanyılmaz ve Cüneyt Beyit<br />

eşliğinde Kahramanmaraş Büyükşehir<br />

Belediye Başkanı Hayrettin Güngör<br />

ile detaylı bir toplantı gerçekleştirildi.<br />

Program, ertesi gün Kahramanmaraş<br />

Valisi Ömer Faruk Coşkun’u<br />

makamında ziyaret ile devam etti.<br />

2-4 Haziran<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />

İstanbul Kongre Merkezi’nde<br />

gerçekleşecek olan Gastroshow’da,<br />

Kahramanmaraş’ın tanıtılması ve<br />

gastronomik marka kent olmasına<br />

yönelik iş birliğinin detaylandırıldığı<br />

görüşmelerde; Başkan Boztepe ve<br />

GTD Kahramanmaraş yönetimi; Kültür<br />

Turizm Bakanlığı Turizm İl Müdürü<br />

Seydihan Küçükdağlı’yı ziyaret ederek<br />

Türkiye Lezzet Haritası için<br />

güç birliği<br />

Gastronomi Turizmi Derneği<br />

(GTD), Türkiye Lezzet Haritası<br />

için eski İstanbul Rehberler<br />

Odası Başkanı Şerif Yenen ile<br />

güç birliği yaptı. Türkiye’nin<br />

gastronomi değerlerini ön<br />

plana çıkarmayı hedefleyen<br />

Lezzet Haritası, 2-4 Haziran<br />

<strong>2021</strong> tarihleri arasında<br />

İstanbul Kongre Merkezi’nde<br />

düzenlenecek olan Gastro<br />

Show’da tüm illere tanıtılacak.<br />

kentin Gastroshow’da yapacakları<br />

masaya yatırıldı.<br />

Gastronomik marka kent olmak için<br />

İstanbul’a geliyor<br />

Ziyaret sonrası bir açıklama yapan<br />

GTD Başkanı Gürkan Boztepe,<br />

Türkiye ve dünyadan farklı şehir ve<br />

ülkelerin ağırlanacağı organizasyonda,<br />

gastronomik anlamda sayısız<br />

yemek kültürüne sahip olan<br />

Kahramanmaraş’ın da kendine<br />

yakışır şekilde gerek stand gerekse<br />

konferanslarda yerini alacağını<br />

duyurdu.


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

İşte yeme-içme sektöründe<br />

istihdam beklentisi...<br />

Kısıtlamaların esnetilmesi ve yaz<br />

aylarının yaklaşmasıyla beraber<br />

yeme içme sektöründe hareketliliğin<br />

daha da artması bekleniyor. Adaylarla<br />

işvereni bir araya getiren uygulama<br />

www.24saatteis.com‘un gerçekleştirdiği<br />

ankete göre; katılımcıların yüzde 69’u kafe<br />

ve restoranların açık kalması gerektiğini ve<br />

sektördeki istihdamı yeterli bulmadıklarını<br />

belirtiyor…<br />

“Restoranların açık kalma süresi<br />

uzatılmalı”<br />

Yeni alınan kararlara göre, restoran, lokanta,<br />

kafeterya gibi yerler çok yüksek riskli iller<br />

dışında faaliyetini 07.00-19.00 arasında<br />

yüzde 50 kapasiteyle sürdürebiliyorlar.<br />

Ancak ankete katılan kullanıcılar bu süreyi<br />

yetersiz buldu. Katılımcıların yüzde 64’ü<br />

kafe ve restoranların saat 19.00’a kadar açık<br />

kalması yeterli değil derken, yüzde 36’sı<br />

bu süre yeterli dedi. Getirilen kısıtlamalar<br />

nedeniyle pandemiden en çok etkilenen<br />

sektörlerin başında gelen yeme-içme<br />

sektörü yeniden hareketlenirken istihdam<br />

oranının artması beklentisi de doğdu.<br />

Ankete katıların yüzde 67’si yemek içme<br />

sektöründeki istihdamı yetersiz bulduğunu<br />

belirtti. “Yeme-içme sektöründe çalışmak<br />

ister misiniz?” sorusuna ise yüzde 53’ü<br />

“Evet” yanıtını verdi. Perakende sektörü<br />

için de benzer taleplerin yer aldığı görüldü.<br />

Ankete katılanların yüzde 66’sı bu sektördeki<br />

istihdamı yeterli bulmadı. Katılımcıların<br />

yüzde 63’ü perakende sektöründe çalışmak<br />

istediğini belirtti. “Yeme-içme ve perakende<br />

sektöründeki istihdam artmalı mı?”<br />

sorusuna katılımcıların yüzde 77’si evet<br />

yanıtını verdi.<br />

Paket servise talep var<br />

Anket sonuçlarına göre restoran ve kafelere<br />

talep kısıtlamalarda da devam etti. Alınan<br />

önlemler kapsamında uzun süre kapalı<br />

kalan kafe ve restoranlar paket servis<br />

uygulamasına geçmişti. Kullanıcıların<br />

yüzde 66’sı paket servis uygulamasını<br />

kullandığını belirtti. Paket servis uygulaması<br />

kullanılmaya bir süre daha devam edilecek<br />

gibi gözüküyor. “Ev yemeği istemediğinde<br />

ne yaparsın?” sorusuna katılımcıların yüzde<br />

79’u eve sipariş verebileceğini belirtirken<br />

yüzde 21’i restorana gideceğini belirtti.<br />

Alışverişi kendim yaparım ya da internetten<br />

sipariş ederim diyenlerin oranının ise eşit<br />

olduğu görüldü. Ankete göre katılımcıların<br />

yüzde 60’ı en çok giyim-elektronik<br />

alışverişlerini internetten yaptığını söylerken<br />

yüzde 40’ı gıda ve yemek siparişlerini<br />

internetten verdiğini belirtti.<br />

“Bu sektörlerde iş artışının<br />

yaşanacağını düşünüyoruz”<br />

24 Saatte İş’in kurucu ortağı Gizem<br />

Yasa, bu sektörlerde talebin artacağını<br />

düşündüklerini belirterek şunlar söyledi:<br />

“Pandemi döneminde özellikle yeme-içme<br />

sektörü en çok etkilenenler arasındaydı.<br />

AVM, kafe ve restoranlar uzun süre<br />

kapalı kaldı. Tabii doğal olarak bu durum<br />

çalışanları da etkiledi. İşsizlik maaşına<br />

başvuranların sayısında 2020'de yüzde<br />

20 gibi bir artış kaydedildi. Bu dönemde<br />

geçmiş dönemlere göre, AVM içindeki<br />

işlere talep yüzde 20 düştü. Normalleşme<br />

ve yaz aylarıyla birlikte turizm, yeme-içme,<br />

gayrimenkul ve perakende sektörünün<br />

yeniden hareketleneceği düşünüyoruz.<br />

Normalleşmeyle birlikte alınan kararlara<br />

göre kafe ve restoranlar saat 19.00’a<br />

kadar hizmet verebiliyor. Özellikle garson,<br />

barista, aşçı gibi meslek alanlarında iş artışı<br />

yaşanacağını öngörüyoruz.”


44<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Üç lezzet kaşifi BMW’siyle<br />

Türkiye Gastronomi Yol Haritası’nı<br />

oluşturacak<br />

Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW, Türkiye’nin en saygın şeflerinden Ali<br />

Ronay, Maksut Aşkar ve Şemsa Denizsel ile lezzet dolu bir yolculuğa çıkıyor. Yerel ürün ve tatların<br />

modern yorumları ve kendilerine has mutfak vizyonlarıyla fark oluşturan üç ünlü şef, önümüzdeki<br />

2 yıl boyunca belirlenen anayollar üzerinden saparak keşfettikleri “Türkiye’nin Lezzet Durakları”nı<br />

işaretleyerek “BMW ile Türkiye Gastronomi Yol Haritası”nı oluşturacak.<br />

BMW faaliyet gösterdiği tüm<br />

pazarlarda yerel değerlerin ortaya<br />

çıkarılması amacıyla farklı projeler<br />

gerçekleştirmeye devam ediyor. Yalnızca<br />

mutfak kültürleriyle değil, gıdanın doğal<br />

ve yerel üretimi konusunda da sahip<br />

oldukları vizyon ve aldıkları inisiyatifle<br />

gastronomi dünyasında fark oluşturan<br />

üç şef, lezzet üzerinden bir yol rehberi<br />

çalışması gerçekleştirecek.<br />

“BMWlicious’’ çatısı altında önümüzdeki<br />

yıllarda da sürdürülmesi hedeflenen<br />

projenin, tüm dünyada son yıllarda<br />

güçlenmeye devam eden yerel üretimi,<br />

üreticiyi ve malzemeyi destekleme<br />

kavramlarını bütüncül bir yaklaşımla<br />

sahiplenmesi amaçlanıyor.<br />

BMW Türkiye olarak Anadolu’nun<br />

eşsiz mutfak kültürüne yeni keşif<br />

ve yorumlarla katkı sağlayacak<br />

özel bir çalışmayı hayata geçirmek<br />

istediklerini belirten Borusan Otomotiv<br />

İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik,<br />

‘’Gastronomi, artık yalnızca mutfak<br />

kültürünü temsil etmenin ötesinde,<br />

sürdürülebilir ve ekolojik tarımdan<br />

sosyolojik ve ekonomik kalkınmaya<br />

kadar çok kapsamlı ve katmanlı bir<br />

ekosistem olarak değerlendiriliyor.<br />

BMW Türkiye olarak bu perspektiften<br />

bakarak, bölgesel lezzetlerin ve lokanta<br />

kültürünün tanıtımına destek olacak bir<br />

çalışmada yer almaktan çok mutluyuz.”<br />

dedi.<br />

“BMWlicious” rotaları<br />

BMW’nin üstün sürüş keyfi sunan<br />

modelleriyle Türkiye’nin yedi bölgesini<br />

kapsayan üç farklı rotada seyahate<br />

çıkmaya hazırlanan şefler, yol<br />

üzerindeki keşiflerini sosyal medya<br />

üzerinden kısa filmlerle paylaşacak ve<br />

BMW Joy Blog üzerinden deneyimlerini<br />

yazıya dökecek.<br />

3 ana rota, 7 bölge<br />

Şemsa Denizsel Kırklareli’nden<br />

başlayarak, İzmir üzerinden Antalya’ya<br />

devam eden rota üzerinde yerel<br />

tatları keşfederken Maksut Aşkar<br />

Karadeniz’in muhteşem coğrafyasında<br />

Samsun’dan başlayıp Artvin’e kadar<br />

olan lezzet duraklarını işaretleyecek.<br />

Türkiye’nin en batı noktası Kapıkule’den<br />

başlayıp güneydoğuda Şanlıurfa ile<br />

sona eren rota ise Ali Ronay tarafından<br />

gerçekleştirilecek. Her şefin seyahat<br />

rotasını tamamlamasının sonrasında,<br />

lezzet duraklarından ilham alarak<br />

hazırladığı yemeklerden oluşan farklı<br />

menüler, kendi mekanlarında BMW<br />

misafirleri tarafından da tadılabilecek.<br />

BMW mobil aplikasyonu üzerinden<br />

lezzet durakları haritası<br />

“BMW ile Türkiye Gastronomi Yol<br />

Haritası” projenin sonunda BMW mobil<br />

aplikasyonuna aktarılacak ve BMW<br />

sahipleri üç ünlü şefin önerdiği lezzet<br />

duraklarını keyifle takip ederek yeni<br />

tatları keşfetme imkanına sahip olacak.


Ebru<br />

Sosyal Girişimci / Şef<br />

Baybara Demir<br />

Konu karbon salınımı değil aslında...<br />

Hayvansal proteinin, ucuz ve erişilebilir<br />

olması, toplumların dengeli ve yeterli<br />

beslenmeleri açısından önemlidir.<br />

Türkiye’nin coğrafi yapısı, geniş<br />

meraları gözönüne alındığında, ucuz<br />

maliyetli e kaliteli hayvancılık için<br />

önemli potansiyele sahip olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Koyun ve keçi yetiştiriciliği, ülkede<br />

yapılabilecek en ucuz maliyetli<br />

hayvancılıktır. Koyun, meradan en<br />

iyi şekilde yararlanabilen, merayı en<br />

iyi şekilde değerlendiren, yılın her<br />

döneminde merayı kullanabilen bir<br />

hayvandır. Bunun yanında, ülkedeki<br />

meraların büyük çoğunluğu düşük<br />

verimli olup, küçükbaş hayvancılık<br />

açısından daha uygundur. Türkiye,<br />

küçükbaş hayvan sayısı bakımından<br />

önemli bir potansiyele sahipken<br />

bu potansiyelini her geçen gün<br />

kaybetmektedir.<br />

Son yıllarda önem kazanan büyükbaş<br />

hayvancılık, ülkemiz için elverişli<br />

olmayan pahalı bir hayvancılık<br />

modelidir. Çünkü bizim ülkemizde<br />

yüksek boylu ot azdır. Büyükbaş<br />

hayvanın bir otu yiyebilmesi için<br />

diliyle kavrayabileceği kadar yüksek<br />

olması lazım. Bu nedenle büyük çiftlik<br />

sahipleri, büyükbaş hayvanlarını<br />

dışarıda besleyemeyince içeri<br />

kapatmaya başladı. Yurt dışından<br />

alınan kültür ırkı büyükbaş hayvanlar<br />

bizdeki yerel ırklara göre yirmi kat<br />

daha fazla yem tüketiyor. Bu da bizi<br />

yem ve saman ithalatçısı bir ülke<br />

haline getirdi. Türkiye’de şu an<br />

hayvanların yemi, ilacı ve hayvanın<br />

kendisi dışarıdan geliyor! Hayvancılıkta<br />

maliyetin yüzde 70’i yem, yüzde 10’u<br />

veterinerliktir. Bu hayvanlar sürekli<br />

ahırda tutuldukları için dayanıksız<br />

hale geliyorlar. Haliyle daha çabuk<br />

hastalanıyorlar ve daha çok ilaca,<br />

veterinere ihtiyaç duyuyorlar. Yem,<br />

veterinerlik, ilaç giderlerini, bunların<br />

fiyatlarının da dövize göre değiştiğini<br />

düşünürsek büyükbaş hayvan<br />

çiftçilerinin neden zor durumda olduğu<br />

daha iyi anlaşılır.<br />

Çiftçinin ürün fiyatını herhangi bir<br />

kamu kuruluşu değil de tüccarlar<br />

belirlediği için, tüccarların<br />

baskılamasıyla fiyatlar düşük<br />

belirleniyor ve maliyetler yüksekken<br />

çiftçi para kazanamadığı için zarar<br />

ediyor. Geleneksele dönmemiz lazım!<br />

Yüzümüzü toprağa çevirmemiz<br />

lazım! Eskiden olduğu gibi meralarda<br />

küçükbaş hayvancılığı yaygın hale<br />

getirmemiz lazım.


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronomi sektörü temsilcileri<br />

KÇÖ'nün bitişini nasıl yorumladı?<br />

Kısa Çalışma Ödeneği, 31 Mart<br />

tarihi itibari ile sona erdi.<br />

Turizm sektörünün işvereninden<br />

çalışanına çokça tartıştığı, yıl sonuna<br />

kadar uzatılması yönünde taleplerin<br />

birbiri ardına dile getirildiği KÇÖ sonrası<br />

turizm, yeme içme sektörünü neler<br />

bekliyor? Bir yıldır devam eden KÇÖ’den<br />

çıkılmasının sektöre yansımaları neler<br />

ne olacak?<br />

Demirer: “Turizm, yeme içme<br />

sektörlerine özel destek verin”<br />

“Kısmi olarak tekrar açılışı sağlanan<br />

sektörün son kararlarla cumartesi<br />

günleri tekrar kapandı. Neredeyse<br />

Türkiye'nin tamamı için geçerli bu.<br />

Halbuki hafta içi beş günde yapılan<br />

toplam iş hacminin neredeyse bir o<br />

kadarı cumartesi günü yapılıyordu.<br />

İşin yarısı cumartesi gündüz oluyordu.<br />

Nisan 12 Ramazan'la birlikte komple<br />

kapatma söz konusu. Geliri tamamen<br />

sıfır olmuş. Şehir otellerinin hiç<br />

değilse geliri bir miktar devam ediyor.<br />

Güneydekiler daha açamıyor belki ama<br />

şehirdekiler hiç değilse bir miktar iş<br />

yapıyor. Bodrum'da bir miktar hareket<br />

var ama burada komple kapatılmış<br />

bir sektörün KÇÖ’den çıkması demek<br />

bütün çalışanlarının maalesef nakit<br />

ücret desteği ile idare etmesi gerekecek<br />

demek. Bu noktada da vasıflı, orta ve<br />

yüksek maaşlı olanların iki ay daha<br />

gecikme şansı yok. O yüzden biz<br />

çok rica ettik, çok ısrar ettik. Aman<br />

mayıs sonuna kadar turizmi, yeme<br />

içme sektörünü çalışma saatleriyle<br />

mademki normalleştiremiyoruz. Kaldı ki<br />

genelgeyle şimdi komple kapatacağız.<br />

İki ay bu sektörleri ayrıştırıp, bütün<br />

Türkiye'deki sanayilere, bütün diğer<br />

sektörlere vermek zorunda değilsiniz.<br />

Mücbir sebep diyerek bir ayrım yapın.<br />

Bu sektörlere özel bir destek verin.<br />

Aslında turizmciler KÇÖ’nün yılsonuna<br />

kadar devam etmesi gerektiğini, çünkü<br />

toparlanmanın bu sene de komple<br />

olmayacağını düşünerek istiyorlar.<br />

Zaten rakamlar devletin elinde var.<br />

Normalleşme olduğunda kim ne kadar<br />

personelini KÇÖ’de bırakıyor, ne kadar<br />

personel ihtiyacı var ve KÇÖ’den çıkartıp<br />

çalıştırıyor, geçen yazı yaşadığımız<br />

için bu doneler var. Dolayısıyla ne<br />

kadar desteğe ihtiyacımız olduğunu<br />

da görüyorlar orada. Buna rağmen<br />

bu desteğin kaldırılması çok büyük<br />

sıkıntı. Çünkü çok arkadaş sektör<br />

değiştiriyor. İstikrar, ihracat ve istihdam<br />

tarafında büyük sorun yaşayacağımızı<br />

maalesef üzülerek söylüyorum. İkinci<br />

yarısını aşılanmayla birlikte çok<br />

kuvvetli gördüğüm turizm ve yeme<br />

içmede kaybedilen bu personellerin<br />

kıymeti çok daha fazla anlaşılacak diye<br />

düşünüyorum.<br />

Yeme içme sektöründe 2 milyon<br />

çalışan olduğunu söyleyen Demirer,<br />

komple kapatma halinde 2 milyon<br />

insanın KÇÖ’de, şirketlerin de nakit<br />

ücret desteğinde kalacağını belirterek<br />

şöyle devam etti: “Şirketlerin de bu<br />

çalışanlara maaşları ile nakit ücret<br />

desteği arasındaki farkı ödeyecek<br />

bir gücü yok, öyle bir güç yok. Çünkü<br />

şirketlere hiçbir destek gelmedi. KÇÖ<br />

dışında hiçbir destek alamayan yemeiçme<br />

sektöründe bütün çalışanlar iki<br />

ay boyunca, normalleşme sürecinin<br />

mayıs sonunun geleceğini varsayarak<br />

söylüyorum bunu, nakit ücret<br />

desteğinde kalmış olacak. Ne kadarı<br />

sektörden çıkış yapar, bunu yaşayıp<br />

göreceğiz. Ama az bir sayı değil! Bizde<br />

çünkü ücretsiz izne gönderiyorum<br />

formlarını imzala dediğimizde, 17<br />

Mayıs'a kadar mecburlar. Biz onların<br />

onayını almak zorunda değiliz. 17<br />

Mayıs'tan sonra karşılıklı mutabakatla<br />

oluyor ve imzalamam diyen sayısı<br />

%30’larda. Ben bu şekilde devam<br />

edemem, ayrılıyorum diyenlerin sayısı<br />

yüzde 30'larda. Bu büyük kayıp olacak.”<br />

Boztepe: “Bizim beklentimiz,<br />

işlerin açılması”<br />

“Şu ana kadar kısa çalışma<br />

ödeneğinden çok faydalanan üyemiz<br />

yok. Bizim genelde üyelerimiz, butik<br />

üreticiler ya da butik restoranlar.<br />

Bunun haricinde çok montanlı çalışan<br />

kurumlardan faydalanan arkadaşlarımız<br />

var. Fakat seyahat acenteleri, özellikle<br />

de otellerde ve kongre sektöründe daha<br />

fazla var diye düşünmekteyim.<br />

Genel anlamda bakacak olursak,<br />

bizim buradaki beklentimiz aslında<br />

işlerin açılması. Devletten bir yardım<br />

beklenmesi kurgusu üzerine kurulu<br />

bir bakış açımız yok. Genel anlamda<br />

sektörün açılması da turist akışıyla söz<br />

konusu olacak. O da Mayısta 15'ten<br />

sonra özellikle Ramazan döneminden<br />

sonra ben turizm sektörünün çok daha<br />

fazla açılacağını, aynı zamanda yemeiçme<br />

sektöründe daha yoğun açılacağını<br />

düşünüyorum. Zaten Cumhurbaşkanı<br />

bu konuyla ilgili bir açıklama yaptı.<br />

Öncesine bazı noktalarda kapanma var<br />

ama sonrasında çok daha rahat hareket<br />

edilecek.”


Türk mutfağının yeni hedefi<br />

Önce Las Vegas…<br />

4 yılda tüm ABD HoReCa’sı!<br />

Ege İhracatçı Birlikleri, Las Vegas Üniversitesi’yle yaptığı anlaşmayla Türk mutfağının William F.<br />

Harrah Turizm Otelcilik Okulu müfredatına girmesini sağladı.<br />

Ege İhracatçı Birlikleri, Las Vegas<br />

Üniversitesi William F. Harrah Turizm<br />

Otelcilik Okulu Türk mutfağının<br />

müfredata girmesinde İzmir Ekonomi<br />

Üniversitesi ile iş birliği yapacak. Ege<br />

İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak<br />

Eskinazi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü<br />

Prof. Dr. Murat Aşkar, Ege İhracatçı Birlikleri<br />

Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol<br />

Celep, İEÜ Uygulamalı Yönetim Bilimleri<br />

Yüksekokulu Müdürü Dr. Betül Öztürk<br />

ve Gıda Birlikleri Başkanları, hibrit basın<br />

toplantısıyla projenin detaylarını paylaştı.<br />

4 yılda tüm Amerika’ya yayılacak<br />

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı<br />

Jak Eskinazi, “Stratejimizin ana unsurları<br />

olarak; yerli profesyonellerin ve tüketicilerin<br />

gönüllerini kazanıp Türk gıda ürünlerinin<br />

marka elçisi konumuna getirmek, etkili<br />

ve yönetilebilir bir pazar üssü olan Las<br />

Vegas'tan başlayıp, sonrasında güneybatı<br />

ve Kaliforniya bölgesine, en sonunda tüm<br />

ülke geneline yayılmak olarak belirledik.<br />

Dört yılın sonunda ulaşmak istediğimiz<br />

hedefleri ise; ABD HoReCa (otel, restoran,<br />

kafe) sektöründe talep oluşturmak, üretici,<br />

dağıtıcı, toptancı, perakendeci ve zincir<br />

marketler ile iş geliştirmek ve sürdürülebilir<br />

ilişkiler kurmak, restoran birlikleri, gıda<br />

yatırımcıları, gıda girişimleri, turizm-otelcilik<br />

fakülteleri, aşçılık okulları aracılığıyla<br />

farkındalık ve marka bilinirliği oluşturmak<br />

olarak tespit ettik.” dedi.<br />

Dünyanın en başarılı ikinci okulu ile<br />

iş birliği<br />

Projenin ilk yılında 9 faaliyet planladıklarını<br />

anlatan Eskinazi, ilk olarak Las Vegas<br />

bölgesinde bulunan ünlü otellerin executive<br />

şefleri ile tanıtım filmleri hazırladıklarından<br />

bahsetti. “Bu tanıtım filmlerinde 6 farklı şef<br />

6 farklı ürün grubumuzu kendi menülerinde<br />

kullandılar. Ardından, Las Vegas Üniversitesi<br />

Turizm Otelcilik Okulu mutfağında belirli<br />

aralıklarla belki de türünün ilk örneği olan<br />

tadım ve tanıtım etkinlikleri gerçekleştirdik.<br />

Ünlü şefler, satın alma direktörleri,<br />

distribütör ve akademisyenlerden oluşan 15<br />

kişilik guruplara, şimdiden marka yüzümüz<br />

olan yabancı şefler tarafından Türk ürünleri<br />

ile hazırlanan menüler tattırılırken, online<br />

olarak etkinliğe bağlanan Yönetim Kurulu<br />

üyelerimiz tarafından online ortamda sektör<br />

sunumları gerçekleştirildi. Son olarak<br />

dünyanın en başarılı ikinci, ABD’nin ise<br />

birinci Turizm Otelcilik okulu seçilen Las<br />

Vegas Üniversitesi ile 5 yıl sürecek olan bir iş<br />

birliği başlattık.”<br />

Eskinazi, iş birliği sayesinde ihraç ürünleri<br />

ve Türk mutfağının üniversite müfredatında<br />

yer alacağını, EİB olarak İzmir Ekonomi<br />

Üniversitesi ile iş birliği yaparak ederek<br />

ders içeriklerini birlikte oluşturacaklarını da<br />

sözlerine ekledi.


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Müşterilerin %66’sı dış mekânda<br />

yemeyi tercih ediyor<br />

Metro Türkiye, pandemide değişen tüketici beklentilerini belirlemek amacıyla araştırma şirketi<br />

NielsenIQ ile birlikte 2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020 Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini<br />

kapsayan beş fazda bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonuçlarına göre, müşterilerin %66’sı<br />

restoranların dış mekânlarında yemek yemeyi tercih ediyor.<br />

Türk mutfağını ve değerlerini koruma<br />

ve gelecek nesillere aktarma amacıyla<br />

çalışmalarına 30 yıldır devam eden<br />

Metro Türkiye restoran ve otellere açılış<br />

döneminde rehberlik edecek önemli bir<br />

çalışma daha yaptı. Araştırma şirketi<br />

NielsenIQ’ya yaptırılan “Horeca Müşterileri<br />

Davranışlar ve Beklentiler” çalışmasında,<br />

restoran ve otel müşterilerinin Kovid-19<br />

sürecindeki davranış ve beklentilerindeki<br />

değişimler mercek altına alındı. Metro<br />

Türkiye bu araştırma ile pandemi ve mutfağa<br />

dönüş sürecinde işletmelere müşterilerinin<br />

beklentilerini doğru bir şekilde anlamalarını<br />

sağlamayı ve bu konularda aksiyon<br />

alabilmeleri için yol göstermeyi amaçladı.<br />

Restoran ve otel müşterilerinin beklentilerini<br />

ve ihtiyaçlarını da tespit eden araştırma,<br />

2020 Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve 2020<br />

Aralık – <strong>2021</strong> Ocak dönemlerini kapsayan<br />

beş fazda gerçekleştirildi. Araştırmaya<br />

Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere<br />

3 şehirde restoran ve otellerin sunduğu<br />

hizmetlerden faydalanan 3.073 kişi katıldı.<br />

Rapordan öne çıkan sonuçlar ise şu şekilde<br />

oldu:<br />

Müşterilerin restoranlarda dışarıda<br />

oturmaya verdiği önem artmaya<br />

devam ediyor<br />

Restoranlarda müşterilerin önem verdiği<br />

kriterler: Hijyen ve temiz atmosfere verilen<br />

önem yüzde 71'den yüzde 67'e az bir oranda<br />

gerilemesine rağmen hala ilk sıradaki yerini<br />

koruyor. Müşteriler kendilerine dışarıda<br />

oturma konusunda sunulacak çözümlere<br />

de önem veriyor. Örneğin kışın dışarıda<br />

otururken ısınma imkânı veren çözümlere<br />

önem veren müşterilerin oranı yüzde<br />

54’ü buluyor. Müşterilerin yüzde 66’sı ise<br />

restoranlarda dış mekânda yemek yemeyi<br />

istiyor.<br />

Paket ve Gel-Al Servis: Geçen yılın kasım<br />

ayından itibaren restoranlarda paket ve<br />

gel-al servisinin zorunlu hale gelmesi<br />

ile bu hizmetlere talep artış gösterdi.<br />

Katılımcıların yüzde 42’si Kovid-19 önceki<br />

dönemle kıyaslandığında paket servisi<br />

daha sık kullandığını belirtti. Kasım ve<br />

aralık aylarında paket servis hizmetinden<br />

yararlananların oranı yüzde 85’e kadar<br />

yükselirken, uygulama üzerinden sipariş<br />

verenlerin oranı yüzde 78, doğrudan<br />

restoranlardan sipariş verenlerin oranı ise<br />

yüzde 60 oldu. Eve yemek söyleme sıklığı<br />

arttı ve haftada 2-3 gün eve yemek siparişi<br />

verildiği iletildi. Benzer şekilde gel-al servis<br />

kullananların oranı yüzde 62’ye çıkarken gelal<br />

servis kullanma sıklığı da haftada 2-3 gün<br />

aralığında gerçekleşti.<br />

Paket ve Gel-Al Servisinde En Önemli<br />

Kriterler: Paket servisinde müşterilerin en<br />

önem verdiği iki kriter sırasıyla sağlıklı ve<br />

hijyenik bir ortamın olması ile servis, lezzet,<br />

fiyat dengesi oldu. Diğer yandan gel-al<br />

servisinde Kovid-19 önlemleri ve sağlıklı/<br />

hijyenik bir ortamın olması ilk iki kriter<br />

olarak öne çıktı. Müşteriler, gel-al servis için<br />

restoranlara gittiğinde hijyenik bir alanda<br />

bekleme yapmayı ve bu süre zarfında da<br />

restoranın aldığı hijyen önlemlerini görmek<br />

istiyor.<br />

Restoranlarda Fiyat Beklentileri:<br />

Katılımcıların yüzde 87’si gibi büyük<br />

çoğunluğu menüdeki fiyatlarda yükseliş<br />

beklentisine sahip. Müşteriler menülerde<br />

fiyat artışı olması durumunda daha uygun<br />

fiyatlı alternatifleri seçmeye eğilimli.<br />

Fiyat artış durumunda bu şekilde seçim<br />

yapacaklarını söyleyenlerin oranı yüzde<br />

26’dan yüzde 37’ye kadar yükseldi.<br />

Türüng: “Yaşanan değişimi dikkate<br />

alarak restoranlar için özel ürün ve<br />

hizmetler sunuyoruz”<br />

Yaptıkları araştırmayla ilgili değerlendirmede<br />

bulunan Metro Türkiye CEO’su Sinem<br />

Türüng, şunları söyledi: “30 yıldır otel,<br />

restoran ve kafe işletmelerinin önemli iş<br />

ortaklarından biri olarak Kovid-19 salgınında<br />

da sektöre destek olacak çalışmalarımıza<br />

devam ediyoruz. Pandemi ile birlikte<br />

bugüne kadar işletmelere 10 milyon TL<br />

değerinde destek olmanın yanı sıra, mutfağa<br />

dönüşte işletmeleri yönlendirici bilgi ve<br />

kılavuzlarımızı sunmaya devam ediyoruz.<br />

Geçtiğimiz yıl yine NielsenIQ iş birliği ile<br />

gerçekleştirdiğimiz ve Kovid-19 öncesi<br />

ile Kovid-19 dönemini karşılaştırarak<br />

sektöre sunduğumuz araştırmanın<br />

ardından bu kez Kovid-19 süreci içerisinde<br />

müşterilerin beklentilerinde yaşanan<br />

değişimi dikkate alarak bir araştırma<br />

gerçekleştirdik. Bu araştırmamızda tüketici<br />

taleplerini ve beklentilerine dair sektörü<br />

çok yakından ilgilendiren yeme-içme<br />

sektöründeki işletmelere katkı sağlayacağını<br />

düşündüğümüz önemli sonuçlar elde<br />

ettik.” dedi. Bu sonuçlara dayanarak açılış<br />

döneminde işletmelere ihtiyaçları olan ürün<br />

ve hizmetleri uygun fiyatlarla ve finansal<br />

çözümlerle sunmaya odaklandıklarını<br />

söyleyen Türüng, “Restoranların kapılarını<br />

açmalarıyla birlikte yine araştırmanın<br />

gösterdiği gibi dış mekân ve sosyal mesafe<br />

uygulamalarına da talebin artacağını<br />

düşünüyoruz. Biz de bu kapsamda paket<br />

servis ürünlerinden, dezenfeksiyon<br />

çözümlerine; iç/dış mimari çözümlerinden<br />

hijyen setlerine kadar birçok çözümü bir<br />

arada sunuyoruz. Hijyen setlerini yüzde 50’ye<br />

varan indirimlerle sunuyor, profesyonel<br />

dezenfeksiyon hizmetini de iş ortağımız<br />

ile birlikte işletmelere uygun fiyatlarla<br />

sağlıyoruz. Gastronometro websitesi<br />

üzerinden de Gıda Güvenliği Derneği<br />

sertifikalı hijyen eğitimlerini vermeyi de<br />

sürdürüyoruz. Buna ek olarak restoran<br />

müşterilerimizin akıllı telefon ya da tablet<br />

ortamında sipariş verebilmelerini mümkün<br />

hale getiren Dijital Menü çözümümüzü <strong>2021</strong><br />

yılı Haziran ayına kadar ücretsiz kullanıma<br />

sunuyoruz.” dedi.


Meyve ve Sebze Yılı’nda uluslararası<br />

manifesto çağrısı<br />

Birleşmiş Milletler, Gıda ve Tarım Örgütü-FAO tarafından <strong>2021</strong> yılı “Uluslararası Meyve ve<br />

Sebze Yılı” olarak ilan edildi. Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin<br />

Uçak, Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı’nda uluslararası manifesto çağrısında bulundu.<br />

Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği<br />

(TAGYAD), yaş meyve sebze sektörünün<br />

temsilcilerini, meyve ve sebze insan<br />

sağlığı açısından taşıdığı önemin yanı sıra,<br />

sektörün tüm dünyada ve Türkiye'de sahip<br />

olduğu ekonomik değere dikkat çekmek<br />

için bir araya getirdi. Ege Yaş Meyve ve<br />

Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin<br />

Uçak, Uluslararası Meyve ve Sebze Yılı’nda<br />

uluslararası bir manifesto hazırlanması<br />

gerektiğini vurgulayarak, “Meyve ve<br />

sebzelerin insan sağlığı ve vücut direncine<br />

etkileri uluslararası bir platformda net bir<br />

şekilde ortaya konulmalı ve ana hatları ile<br />

meyve ve sebzelerin etkileri ve insan sağlığı<br />

için gerekliliği, günlük tüketim önerileri<br />

uluslararası bir manifesto hazırlanarak<br />

yayınlamalı. Doğru bilinen yanlışlar, yanlış<br />

bilinen doğrular düzeltilmeli. İnsanların<br />

bir daha unutmaması, unutmaya başladığı<br />

zaman açıp okuması için uluslararası<br />

imza altına alınmış bir manifesto olmalı.<br />

Hazırlanan manifesto da mümkün<br />

olunabilecek her platformda dile getirilerek<br />

tüm insanlık arasında yaygınlaştırılmalı.”<br />

dedi.<br />

2020’de taze meyve sebze<br />

ihracatında yüzde 21, mamulde<br />

yüzde 8’lik artış<br />

Uçak, tarım sektörünün pandemi sürecini,<br />

geçtiğimiz yılın Mart-Mayıs aylarında devletin<br />

aldığı tedbirlerin de katkısıyla avantaja<br />

çevirerek, bazı tarım-gıda sektörlerinin<br />

ihracatında %25-35 oranlarında artışlar<br />

yaşandığını açıkladı. “2020 yılında Türkiye<br />

geneli taze meyve sebze ihracatımızda<br />

2019’a kıyasla %21 artış yakaladık ve 2<br />

milyar 700 milyon ihracat yapma başarısı<br />

gösterdik. Meyve sebze mamullerinde ise<br />

yine aynı dönemimiz bir önceki yıla göre<br />

%8’lik bir artışla 1 milyar 540 milyon dolarlık<br />

bir ihracat getirisi sağlandı. Ege Yaş Meyve<br />

Sebze İhracatçıları Birliği olarak 2020 yılında<br />

taze meyve sebzede 346 milyon dolar, meyve<br />

sebze mamullerinde ise 693 milyon dolar<br />

olmak üzere toplam 1 milyar 40 milyon<br />

dolarlık ihracat yaptık. 2020 yılı hedefimiz<br />

olan 1 milyar dolar ihracatı hedefini de aşmış<br />

olduk.”<br />

Dikili Tarım İhtisas OSB ihracata 1<br />

milyar dolar katkı sağlayacak<br />

Hayrettin Uçak, “Dikili Tarım İhtisas<br />

OSB’si bölgemiz, üreticilerimiz, ihracatçı<br />

firmalarımız için önemli bir avantaj<br />

yaratacak. Tarım İhtisas OSB’lerin devreye<br />

girmesi ile birlikte, Ege Bölgesi'nden yapılan<br />

tarım ürünleri ihracatının Türkiye tarım<br />

ürünleri toplam ihracatına 1 milyar dolarlık<br />

ilave bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.<br />

Dikili'de jeotermal seracılık, 2900 dönüm<br />

üzerine faaliyet gösterecek. Burada sadece<br />

domates değil, çilek, şeftali, kayısı, nektarin,<br />

erik başta olmak üzere tropikal meyveler<br />

gibi katma değerli ürünler üretilip ihraç<br />

edilecek.” diye konuştu.<br />

Gıda güvenliği için “Kullandığımız<br />

Pestisitleri Biliyoruz” projesi<br />

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin<br />

<strong>2021</strong> yılında "Gıda Güvenliği"ne dikkati<br />

çekmek amacıyla başlattığı ‘Kullandığımız<br />

Pestisitleri Biliyoruz’ projesine de değinen<br />

Uçak sözlerini şöyle devam etti: “Proje,<br />

ihracat miktarının yoğun olduğu ‘çekirdeksiz<br />

sofralık üzüm, kiraz, nar, şeftali, mandalina,<br />

çilek, domates, hıyar ve asma yaprağı’<br />

ürünlerine yönelik pestisitlerin üretici<br />

aşamasında analiz edilmesiyle ilgili.<br />

Bu ürünlerin, üretiminin yoğun olarak<br />

gerçekleştiği bölgelerden belirli sayılarda<br />

numune toplayarak, akredite olmuş<br />

laboratuvarlarda analizi gerçekleştirileceğiz.<br />

Analiz sonrası çıkan sonuçlarda, hangi<br />

üründe hangi pestisitlerin ne kadar<br />

kullanıldığını belirlenecek. Bu sonuçlara<br />

göre en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği<br />

ve Rusya ile 83 milyon vatandaşımızın sağlığı<br />

için istenilen MRL (Maksimum Rezidü Limiti)<br />

değerlerinin sağlanmasında ne ölçüde<br />

başarı sağlandığı, yasaklı olan pestisitlerin<br />

kullanılıp kullanılmadığını öğrenebilecek<br />

ve bu konuda hem üreticilerimize hem de<br />

ihracatçılarımıza gerekli bilgilendirmelerde<br />

bulunacağız.”<br />

Üretici bilinçlendirilmeli<br />

Uçak, birçok üründe hasat sırasında yüzde<br />

30’lara varan oranlarda kayıplar yaşandığını<br />

üreticilere her ürünün hasadı öncesinde<br />

bilgilendirme yapılması gerektiğinin de<br />

altını çizerek, “Bu konudaki farkındalık son<br />

dönemde biraz daha arttı, bu da sevindirici<br />

bir gelişme. İsrafın ve kayıpların önlenmesi<br />

amaçlı proje çağrıları artmaya başladı,<br />

kurum ve kuruluşların konuya ilgisi ve<br />

farkındalığı gözle görülür bir şekilde arttı.<br />

Bizim de Ege İhracatçı Birlikleri olarak<br />

bu alanda desteklediğimiz projeler var.<br />

Bu konuda teknolojiyi yanımıza almak<br />

önemli, ama asıl önemli olan eğitim ve<br />

bilinçlendirme.” şeklinde konuştu.


50<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Ünlü şef uyardı: Sözde gurmeler<br />

gastronomiyi yozlaştırıyor<br />

Anadolu Mutfağını Araştırma Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı Şef Tahir Tekin Öztan, hayatı<br />

boyunca bir restoranda şef ya da işletmeci olarak görev yapmayan kişilerin sosyal medyada kendi<br />

tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi yozlaştırdıklarını söyledi.<br />

Sosyal medyada beğeni almak için<br />

gurme gibi davranan, ancak bu alanda<br />

hiçbir yetkinliği olmayan kişilere tepki<br />

gösteren Anadolu Mutfağını Araştırma<br />

Geliştirme ve Koruma Derneği Başkanı<br />

Şef Tahir Tekin Öztan, sözde gurmelerin<br />

gastronomiye büyük zarar verdiğini ifade<br />

etti. “Maalesef sosyal medyada bilgi kirliliği<br />

çok fazla. İnsanların doğru ile yanlışı ayırt<br />

etmesi, dikkatli olması gerek” diyen Öztan,<br />

şunları söyledi:<br />

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi<br />

olan kişiler<br />

“Bizim sektörümüzle ilgili sosyal medyada<br />

kendini gurme olarak tanıtan yüzlerce kişi<br />

var. Bunların büyük çoğunluğu hayatları<br />

boyunca hiçbir restoranda şef veya işletmeci<br />

olarak çalışmamış. Ancak, ‘Benim damak<br />

tadım iyidir’ diyerek ahkam kesiyorlar. Bilgi<br />

sahibi olmadan fikir sahibi olan bu kişiler,<br />

kendi tanıtımlarını yapmak için gastronomiyi<br />

alet ediyor. Bu hayatını bu mesleğe vermiş<br />

ustalara büyük bir haksızlık olduğu gibi<br />

gastronomi için de büyük tehlikedir, zarardır.<br />

“Damak lezzeti 4-5 yaşında oluşur”<br />

Sen o yemeğin nasıl hazırlandığını, yörenin<br />

kültürünü, bir ustanın nasıl yetiştiğini<br />

bilmeden kalkıyorsun kırk yıllık bir ustayı<br />

eleştiriyorsun. Bilgin yok, fikrin var. Damak<br />

lezzetine göre yorum yapıyorsun, eleştirme<br />

hadsizliğinde bulunuyorsun. Herkesin<br />

damak lezzeti 4-5 yaşlarında oluşur. Damak<br />

lezzetimiz küçükken annelerimizin yaptığı<br />

yemeklerle oluşur. Bu nedenle de herkesin<br />

damak lezzeti kendine göre güzeldir, iyidir,<br />

doğrudur. Bu nedenle gastronomi ile<br />

ilgili eleştiride bulunacak kişilerin hangi<br />

bölgede yetiştiği önemli. Mesela hayatında<br />

ilk kez mıhlama yiyen birisinin mıhlamayı<br />

eleştirmesi kabul edilebilir bir durum<br />

değildir. Yine hayatında hiç beyran yememiş<br />

birinin bu lezzetimizi eleştirmeye kalkması<br />

büyük bir hadsizliktir.<br />

“Bir ustayı ancak başka bir usta<br />

eleştirebilir”<br />

Bu kişiler hangi yemekler nerede yenilebilir<br />

tavsiye edebilirler ama asla eleştirme<br />

hadsizliğini yapamazlar. Ben bir doktoru<br />

ya da mühendisi eleştirebilir miyim?<br />

Elbette böyle bir hadsizlik yapamam.<br />

Ben restorancıyım, bir şefim. Bilgi<br />

sahibi olacaksın ki, başka bilgi sahibini<br />

eleştireceksin, fikir sunacaksın. Ama adam<br />

çıkıyor, bölge bölge gezip o şehirlerin<br />

yemeklerini eleştiriyor. ‘Ben şöyle yerim,<br />

böyle yerim, damak lezzetim şöyledir’ diye<br />

ilgili yorumlar, eleştiriler yapmalı. Bilmediği<br />

bir kültürü eleştirmek en basitinden<br />

saygısızlıktır. Onun için kimse ahkam<br />

kesmesin.<br />

Sosyal medyadaki hileleri kullanarak<br />

kendi kültürümüzü ve yaşanmışlığımızı<br />

harcamasın. Arkadaş sen ancak bu<br />

yemekleri yiyebilirsin ama eleştiremezsin.<br />

Eleştirebilmen için en az o yemeği yapan<br />

usta kadar bilgili olmalısın. Yani bir usta<br />

başka ustayı eleştirebilir. Mesela benim<br />

uzmanlık alanım Gaziantep mutfağıdır.<br />

Ben kalkıp da Karadeniz mutfağını<br />

eleştiremem. Çünkü orada bir ustanın<br />

nasıl yetiştiğini, o yemeklerin nasıl<br />

hazırlandığını, hangi aşamalardan geçildiğini<br />

bilemem. Bu nedenle de herkes kendi<br />

bölgesindeki lezzetle. Bu güzel mutfağımızı<br />

yozlaştırmasın.<br />

“Reyting uğruna yemekle<br />

uğraşmayın”<br />

Maalesef sosyal medyada sapla saman<br />

birbirine karışabiliyor. Lezzet tutkunları<br />

sosyal medyada kendini gurme olarak<br />

tanıtanları iyi araştırsın. Bu kişiler şef mi,<br />

işletmeci mi, daha önce nerede çalışmışlar,<br />

neler yapmışlar, bunları bilerek takip<br />

etsinler. Sosyal medyada tıklanma uğruna<br />

kimse gastronomiyi yozlaştıramaz. Sosyal<br />

medyada kendini gurme olarak tanıtanların<br />

en az yarısının ne şef ne de işletmeci olduğu<br />

biliniyor. Mutfak büyük bir değerimizdir.<br />

Değerlerimize sahip çıkalım.<br />

“Bir de yemek yazarları meselesi<br />

var”<br />

Bir de yemek yazarları var. Bunların da<br />

önemli bölümü ne şef ne de işletmeci.<br />

Ancak beşeri ilişkilerle kendilerine sosyal<br />

ya da yazılı medyada yer buluyorlar. Herkes<br />

hak ettiği yerde olmalı. Bu benim milli<br />

meselemdir. Bu işlerde hatır gönül olmaz.<br />

Bir yerde yemek yazarlığı yapıyor ama<br />

tamamen hatır gönülle yapıyor. Reyting<br />

uğruna yemek işiyle uğraşılmaz. Elinizi<br />

yakar.” (Sözcü)


Tarım-ÜFE aylık %3,03<br />

artış sağladı<br />

Tarım-ÜFE, Ocak ayında yıllık yüzde 21,26, aylık yüzde 3,03 artış sağladı.<br />

Tarım ürünleri üretici fiyat<br />

endeksinde (Tarım-ÜFE), <strong>2021</strong><br />

yılı Ocak ayında bir önceki aya<br />

göre yüzde 3,03, bir önceki yılın<br />

Aralık ayına göre yüzde 3,03, bir<br />

önceki yılın aynı ayına göre yüzde<br />

21,26 ve on iki aylık ortalamalara<br />

göre yüzde 15,72 artış gerçekleşti.<br />

Sektörlerde bir önceki aya göre<br />

değişim; tarım ve avcılık ürünleri<br />

ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,88,<br />

balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde<br />

yüzde 4,63, ormancılık ürünleri ve<br />

ilgili hizmetlerde yüzde 8,95 artış<br />

gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki<br />

aya göre değişim; çok yıllık bitkisel<br />

ürünlerde yüzde 1,39, tek yıllık<br />

bitkisel ürünlerde yüzde 2,54, canlı<br />

hayvanlar ve hayvansal ürünlerde<br />

yüzde 4,46 artış gerçekleşti.<br />

Yıllık en fazla artış turunçgiller alt<br />

grubunda oldu<br />

Bir önceki yılın aynı ayına göre en<br />

fazla artış gösteren diğer alt gruplar<br />

ise yüzde 31,83 ile canlı kümes<br />

hayvanları ve yumurtalar ve yüzde<br />

30,99 ile çeltik oldu. Buna karşılık, bir<br />

önceki yılın aynı ayına göre azalışın<br />

olduğu tek alt grup yüzde 0,01 ile<br />

diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert<br />

kabuklu meyveler oldu. En az artış<br />

gösteren alt gruplar ise yüzde 10,68<br />

ile sebze ve kavun-karpuz, kök<br />

ve yumrular, yüzde 12,96 ile canlı<br />

sığırlar (manda dahil), bunlardan elde<br />

edilen işlenmemiş süt ve yüzde 14,17<br />

ile yağlı meyveler oldu.<br />

Aylık en fazla artış canlı kümes<br />

hayvanları ve yumurtalar alt<br />

grubunda<br />

Alt gruplar itibarıyla bir önceki aya<br />

göre en fazla artış gösteren alt<br />

gruplar ise yüzde 6,23 ile lifli bitkiler<br />

ve yüzde 4,44 ile diğer çiftlik hayvanları<br />

ve hayvansal ürünler oldu. Buna<br />

karşılık, bir önceki aya göre azalışın<br />

olduğu tek alt grup ise yüzde 0,21 ile<br />

yağlı meyveler oldu. Aylık en az artış<br />

gösteren alt gruplar ise yüzde 0,56<br />

ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller<br />

ve yağlı tohumlar ve yüzde 1,58 ile<br />

çeltik oldu. Ocak <strong>2021</strong>'de, endekste<br />

kapsanan 86 maddeden, 20 maddenin<br />

ortalama fiyatında azalış olurken 6<br />

maddenin ortalama fiyatında değişim<br />

olmadı. 60 maddenin ortalama<br />

fiyatında ise artış gerçekleşti.


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Hem topluma hem ekonomiye büyük katkı<br />

Türkiye’nin en yaygın organize toptancı marketi ve güvenli alışverişin adresi Bizim Toptan<br />

Satış Mağazaları, 2020 yılı sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı.<br />

Bizim Toptan, müşterilerine sunduğu kişiselleştirilmiş hizmetlerle başarılı bir performans<br />

sergiledi. Organize ve çok-kanallı satış yönetimi stratejisini teknoloji yatırımlarıyla<br />

destekleyen Bizim Toptan, sunduğu kaliteli hizmetlerle müşteri sayısını 2,2 milyona<br />

ulaştırırken, satış gelirlerini 5,4 milyar TL’ye, net kârını da 38,2 milyon TL’ye yükseltti.<br />

2020’de özel markalı ürünler kategorisinde 64 yeni ürünü ilk kez piyasaya sunan Bizim<br />

Toptan, 318 özel markalı olmak üzere yaklaşık 8 bin üründen oluşan portföyü ve 2 bin<br />

500 kişiyi aşan kadrosuyla Türkiye genelinde hizmetlerini sürdürdü. Şirket ayrıca, çevre<br />

konusunu uluslararası standartlara uygun olarak yönetmek için gerekli tüm süreçleri<br />

tamamlayarak, 2019 Sürdürülebilirlik Raporu’yla Borsa İstanbul’un (BIST) Sürdürülebilirlik<br />

Endeksi’ne girmeye hak kazandı ve Endeks’teki 58 şirketten biri oldu.<br />

La Lorraine Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya<br />

yeni genel müdür<br />

Manisa’da yer alan fabrikasında üretilen çeşitli ekmekleri, kruvasanları ve börekleri ile fark<br />

oluşturan Belçika’nın ünlü unlu mamüller markası La Lorraine’in dümeni sektörün deneyimli<br />

ismi Lisani Atasayan’a emanet edildi. Çalışma hayatına 1997 yılında Coca-Cola İçecek’te<br />

Finansal Planlama Analisti olarak başlayan Atasayan, 23 yılı aşkın süre Coca Cola İçecek’in farklı<br />

bölümlerinde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu. 2011 -2014 yılları arasında Coca-Cola<br />

İçecek Azerbaycan Genel Müdürlüğü’nün ardından 2014-2017 yılları arasında Coca-Cola İçecek<br />

Türkiye Genel Müdürlüğü’nü yürüten Atasayan son olarak Coca-Cola İçecek Asya Bölge Başkanı<br />

olarak 5 ülkeye liderlik etti. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nün ardından Kanada Guelph<br />

Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi ve Bilgisayar Bilimleri’nde çift ana dal yaparak eğitimini<br />

tamamlayan Atasayan, Kanada Windsor Üniversitesi’nden işletme yüksek lisansını almıştır.<br />

MSA’dan dünya çapında iş birliği!<br />

Sınırların ötesine geçmeyi prensip edinen ve dünyanın en iyi aşçılık okulları arasında yer<br />

alan Mutfak Sanatları Akademisi (MSA), öğrencilerini aldıkları mesleki eğitim ile daha ileriye<br />

taşıyabilmek amacıyla <strong>2021</strong> Şubat ayı itibarıyla mesleki yeterlilik derecelendirme kurumu<br />

Confederation of Tourism & Hospitality (CTH) ile iş birliğini genişletiyor. Bu çerçevede<br />

eğitim müfredatlarında yapılacak değişiklikler ve yenilenen programlarla MSAi, uzun<br />

süredir devam eden Profesyonel Aşçılık, Profesyonel Pastacılık, Profesyonel Yiyecek-İçecek<br />

İşletmeciliği, Profesyonel Barista programlarını daha da geliştirirken, servis standartları,<br />

on-board yeme-içme hizmetleri gibi turizm ve ağırlama sektörünün ihtiyacı olan yeni mesleki<br />

eğitimleri de portföyüne katacak. İş birliği, MSA’nın <strong>2021</strong> yılından itibaren Rusya ve Portekiz<br />

gibi Türkiye sınırları dışına da taşacak olan yeni yurt dışı kampüsleri için de stratejik önem<br />

taşıyor. İlk adım olarak bu yıl haziran ayında başlayacak yeni eğitim dönemiyle birlikte<br />

MSA’nın profesyonel aşçılık ve pastacılık programlarına başlayacak olan öğrenciler, CTH<br />

akreditasyonu çerçevesinde güncellenmiş ve geliştirilmiş müfredatlar ile eğitim görmeye<br />

başlayacaklar. Programları başarıyla tamamlayan öğrenciler MSA’da daha önce de olduğu<br />

gibi uluslararası geçerliği olan ve Avrupa Birliği mesleki eğitim standartları çerçevesinde<br />

bulunan mesleki eğitim diplomasını alacaklar.<br />

Starbucks 50 yaşında<br />

Dünyanın en kaliteli kahve çekirdeklerinden hazırladığı içecekleriyle misafirlerine<br />

kişiye özel bir deneyim yaşatan Starbucks 50. yılını kutluyor. İlk mağazasını<br />

açtığı günden bu yana Starbucks Tutkusunu; misafirlerine hayatlarının pek<br />

çok alanında farklı ürün ve hizmetlerle taşıyan lider marka yeni yaşını, 50 yıllık<br />

tarihine ve kahve kültürü mirasına vurgu yapan özel tasarım sınırlı sayıdaki<br />

yeni ürünleri ile kutluyor. Starbucks’ın yeni yaşına özel tasarlanan Siren<br />

kızı desenlerinin ve 50. yıl logosunun da yer aldığı kupa, termos ve fincanlar<br />

Starbucks mağazalarında ve Hepsiburada ’da markanın tutkunu koleksiyonerleri<br />

bekliyor. Markanın yıldönümü için özenle seçilen Endonezya çekirdeklerinden<br />

harmanlanan ve dolgun tadıyla kahveseverleri aromatik bir yolculuğa çıkaracak<br />

olan Anniversary Blend çekirdek kahvesi ise yine özel paket tasarımı ile göz<br />

dolduruyor.


Bu sektörde kadın istihdam oranı<br />

Türkiye ortalamasının üzerinde<br />

Beyaz et sektörü birçok konuda olduğu gibi kadın istihdamı konusunda da öne çıkmaktadır.<br />

Kadın istihdamının ülke ortalamasının yüzde 10 üzerinde olmasını olumlu bir gelişme<br />

olarak değerlendiren BESD-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci Kaplan sürdürülebilir bir<br />

gelecek için kadınların başta üretim olmak üzere tüm alanlarda etkin olmasının ülke refahı<br />

için önemli olduğunu vurguladı. Kaplan konu ile ilgili “20 yıldır Türkiye’de beyaz et sektörü<br />

üretim ve ihracat alanlarında çok ciddi gelişmeler gösterdi. Sadece Türkiye’de değil dünyada<br />

da önemli bir konuma geldik. Bizim işimiz yoğun emek gerektiren bir iş gücü istiyor ve biz<br />

kadın emeğinin değerini biliyoruz. Kadınların çalışma dünyasında eşit fırsatlara sahip olması<br />

konusunda hepimizin payı olmalı. Hedefimiz, sektördeki yüzde 40 kadın emekçi katılımını<br />

destekleyerek eşitlik sağlamak.” açıklamasını yaptı.<br />

Metro Türkiye’den<br />

Coğrafi İşaretli Ürünler dersi!<br />

Tarladan çatala kadar kontrollü gıda üretimi<br />

Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği webinarda Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan<br />

Yardımcısı Cengiz Balık, Migros Ticaret A.Ş. Ürün Güvenliği ve Çevre Yönetimi Grup Müdürü Serpil Ürek<br />

ve Migros Ticaret A.Ş. İyi Tarım Uygulamaları Kalite Yöneticisi Mesut Öztürk perakende sektöründe<br />

gıda güvenliği ve sürdürülebilirlikle ilgili kriterleri, iyi tarım uygulamalarını, tarımda sürdürülebilirlik<br />

için yapılması gerekenleri konuştu. Celep, “İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapmak için<br />

İzmir kentinde 81 yıldır faaliyet gösteren Ege İhracatçı Birlikleri olarak, Ege Bölgesi’nin sürdürülebilir<br />

üretim merkezi olduğunu tüm dünyaya göstermek için öncü olmamız gerektiğine inanıyoruz.” dedi.<br />

Yapılan çalışmaların temel amacının ürünlerin kalitesini ve insan sağlığına uygunluk seviyesini daha da<br />

artırmak olduğunu belirten Celep, “Geleneksel ürünlerimizi günümüz gıda trendleriyle uyumlu küçük<br />

ambalajlarda, sağlıklı, doğal ve organik konseptleriyle pazarlayarak daha fazla katma değer yaratmak,<br />

ihracatımızı miktar ve değer olarak arttırmak, pazar çeşitliliği sağlamak. Bu döngünün bir diğer çıktısı<br />

ise Sürdürülebilir ihracat artışının sağlanması.” diye konuştu.<br />

Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin her tarafından gelen 60 eğitmene Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu<br />

Gastronometro’da iki günlük teorik ve uygulamalı Coğrafi İşaretli ürünler eğitimi veren Metro Türkiye, <strong>2021</strong><br />

eğitim döneminde ise bu kez Türkiye genelinden Yiyecek İçecek Hizmetleri Bölümünden 2.300 eğitmene ders<br />

vermeye başlıyor. Bu eğitimler sayesinde yerel ekonomiye milyarlarca dolar gelebileceğini belirten Metro<br />

Türkiye Satın Alma Direktörü Deniz Alkaç, “Türkiye’de Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescilli<br />

coğrafi işaretli ürün sayısı bugün itibarıyla 661. Buna ek olarak 691 tane de aday ürün var. Potansiyel ise<br />

2.500’den fazla. Bu rakam neredeyse tüm Avrupa’nın toplam ürün potansiyeliyle aynı. Avrupa Birliği, Coğrafi<br />

İşaretlerden yıllık 77,1 milyar euroluk bir katma değer sağlıyor. Coğrafi İşaretli ürünler dünya çapında yıllık<br />

200 milyar doların üzerinde bir katma değer oluşturuyor. Türkiye’nin de bu potansiyelini hak ettiği noktaya<br />

getirmemiz, ekonomimize milyarlarca dolar katma değer anlamına gelecektir. Bunun için toplumumuzda<br />

özellikle geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimiz ve onları yetiştiren öğretmenlerimiz nezdinde farkındalık<br />

oluşturmak büyük önem taşıyor.” dedi.<br />

Gastronomi eğitiminde online dönem<br />

Türkiye’nin gastronomi alanında en köklü sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği ile ilk online Türk Üniversitesi<br />

Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi, gastronomi eğitimi alanında önemli bir iş birliğine imza attı. Söz konusu iş<br />

birliği kapsamında Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları online olarak hayata geçirilecek. Netkent Akdeniz<br />

Araştırma ve Bilim Üniversitesi bünyesinde başlatılacak ve tamamen online olarak yürütülecek olan Gastronomi ve Mutfak<br />

Kültürü Sertifika Programları’nın içeriği, alanının en köklü sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği tarafından<br />

oluşturulacak. Üniversite iş birliklerini çok önemsediklerini söyleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç,<br />

“Derneğimizin 30. kuruluş yıldönümünde böyle anlamlı bir projeye imza atmak bizim için mutluluk verici. Gastronomi ve<br />

Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın sektörde önemli bir referans olarak kabul göreceğine ve ilgiyle karşılanacağına<br />

inancım tam. İlk sertifika programımız Temel <strong>Restaurant</strong> İşletmeciliği Sertifika Programı kapsamında, yiyecek içecek<br />

sektörünün önde gelen uzmanları öğrencilere teorik bilgilerin yanı sıra hayatın tam içinden pratik uygulamaları da<br />

aktaracaklar, bunu çok kıymetli buluyorum.” dedi. Türkiye’nin gastronomi alanında en köklü sivil toplum kuruluşu olan<br />

Mutfak Dostları Derneği ile ilk online Türk Üniversitesi Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi, gastronomi<br />

eğitimi alanında önemli bir iş birliğine imza attı. Söz konusu iş birliği kapsamında Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika<br />

Programları online olarak hayata geçirilecek. Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi bünyesinde başlatılacak ve<br />

tamamen online olarak yürütülecek olan Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın içeriği, alanının en köklü<br />

sivil toplum kuruluşu olan Mutfak Dostları Derneği tarafından oluşturulacak. Üniversite iş birliklerini çok önemsediklerini<br />

söyleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç, “Derneğimizin 30. kuruluş yıldönümünde böyle anlamlı bir<br />

projeye imza atmak bizim için mutluluk verici. Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın sektörde önemli<br />

bir referans olarak kabul göreceğine ve ilgiyle karşılanacağına inancım tam. İlk sertifika programımız Temel <strong>Restaurant</strong><br />

İşletmeciliği Sertifika Programı kapsamında, yiyecek içecek sektörünün önde gelen uzmanları öğrencilere teorik bilgilerin<br />

yanı sıra hayatın tam içinden pratik uygulamaları da aktaracaklar, bunu çok kıymetli buluyorum.” dedi.


54<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Paskalyadan ilham alan<br />

lezzetler ve brunch<br />

Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un online alışveriş sitesi Çırağan<br />

Palace Shop farklı lezzetlerle ürün çeşitliliğini artırmaya devam ediyor.<br />

İlhamını baharın gelişinden ve paskalyadan alan lezzetler bu kez hem<br />

renkli hem de eğlenceli olmasıyla dikkat çekiyor ve tam bir görsel şölen<br />

sunuyor. Şık sepetlerde ve kutularda paskalya temasıyla sembolize<br />

olmuş el yapımı çikolatadan tavşanlar, rengarenk yumurtalar ve sevimli<br />

tavuklara ilave olarak Saray fırınında yapılan taptaze paskalya çörekleri<br />

gibi ürünler de Çırağan Palace Shop’ta hem kendini hem de sevdiklerini<br />

şımartmak isteyenler için sunuluyor.<br />

Boğaz’a nazır iftar sofraları<br />

GTD ve TUR-İD’den<br />

iş birliği kararı<br />

Gastronomik alanlarda pek çok çalışma yürütmeye devam eden<br />

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), Turizm İş Birliği Derneği (TUR-İD)<br />

ile iş birliği kararı aldı. Bu kapsamda GTD Başkanı Gürkan Boztepe<br />

ve TUR-İD Başkanı Cengiz Terzi, ileriye dönük çalışmalar için bir<br />

araya gelerek karşılıklı nlaştı. Bütünsel temsile sahip olmak amacıyla<br />

her brans ve kademede; turizmin emekçileri, profesyonelleri ve<br />

akademisyenlerini organize bir yapı altında toplamayı hedefleyen<br />

TUR-İD’in diğer hedefleri arasında; genç turizmciler için de ayrı bir<br />

platform kurulması ve genç turizmcileri hem sektörün duayenleri<br />

hem de akademisyenleri ile buluşturarak daha nitelikli turizmcilerin<br />

yetişmesine katkıda bulunmak yer alıyor.<br />

İstanbul’un kalbi Beşiktaş’ta, Boğaz’a nazır konumu ve ayrıcalıklı hizmet anlayışı ile<br />

misafirlerine her zaman özel anlar yaşatan Shangri-La Bosphorus, Istanbul; bu Ramazan<br />

ayında da, keyifli iftar sofralarının adresi olacak. Vapur iskelesi ve Boğaz’ın eşsiz<br />

manzarasıyla şehrin en özel gastronomi adreslerinden olan IST TOO restoran, Ramazan<br />

ayında da Shangri-La misafirlerini özenle ağırlayacak. Konuklar, hem masaya servis edilen<br />

hem de açık büfe olarak sunulan Ramazan lezzetlerinin tadını çıkaracak. IST TOO’da<br />

Ramazan sofraları, masada sunulan Peynir Çeşitleri, Pastırma, Sucuk, Bal-Kaymak<br />

Tahin Helvası, Patlıcan Salatası, Yaprak Sarma, Zeytinyağlı Enginar ve Pide çeşitleri gibi<br />

iftariyeliklerle başlıyor. Tatlı Büfesi’nde Cevizli Sucuk, Cezerye Çeşitleri, Antep Fıstıklı<br />

Baklava, Fıstıklı Burma Kadayıf, Cevizli Balkabağı Tatlısı, Künefe, Çilekli Güllaç, Keşkül ve<br />

Zerde gibi geleneksel Türk ve Osmanlı tatlıları, şerbet köşesinde ise Demirhindi, Tarçın-<br />

Şeftali, Gül ve Nar şerbetleri misafirlerin beğenisine sunuluyor. Bu eşsiz tatlara, fonda<br />

geleneksel Türk Müziği eşlik ediyor.<br />

Six Senses Kocataş Mansions’a<br />

yeni Yeme & İçme Direktörü<br />

Otelcilik kariyerine 2008 yılında başlayan Nebi Ozan Özdemir, yeme&içme alanındaki<br />

tecrübesini Türkiye’de yer alan lüks segment otellere ek olarak Katar ve Umman’da<br />

edindiği deneyimlerle perçinledi. Uzun süredir yurtdışında görev yapmakta olan Nebi<br />

Ozan Özemir, Six Senses Kocatas Mansons, Istanbul’un F&B Direktörülüğü görevi<br />

için İstanbul’a dönüş yaptı. Sorumlu olduğu otellerde çalışmalarıyla uluslararası bir<br />

çok ödüle layık görülen Özdemir, F&B alanındaki tecrübesini Six Senses Kocataş<br />

Mansions, İstanbul bünyesinde yer alan restoranların Six Senses uluslararası<br />

sürdürülebilirlik felsefesi çerçevesinde sunacağı hizmetlerde değerlendirecek.


Balıkesir Gastronomik Fikirler<br />

Maratonu başvuruları devam ediyor<br />

Balıkesir’de Gastronomi Şehri Olma Yolunda Projesi kapsamında<br />

Gastronomik Fikirler Maratonu başvuruları 1 Mayıs tarihine kadar devam<br />

ediyor. Ödüllü yarışma, gastronomi alanında girişimcilik kültürünün<br />

geliştirilmesi, inovatif yaklaşımların benimsenmesi, kaynakların verimli<br />

kullanıması, ulusal ve uluslararası düzeyde gastronomi ağlarının<br />

kurulması, yöresel ve unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerin önplana<br />

çıkmasına yönelik yenilikçi fikirlerin derlenmesi amacıyla düzenleniyor.<br />

Başvurulara açık olan Balıkesir Gastronomik Fikirler Maratonu’nda slow<br />

food akımı ve sürdürülebilir gastronomi turizminin şehre uyarlanmasına<br />

yönelik proje fikirlerinin yanı sıra Balıkesir gastronomisini ve gastronomi<br />

turizmini inovatif yöntemlerle projelere öncelik tanınacak.<br />

Avrupa'nın en iyilerini belirledi<br />

Kahve uzmanlarının zirve yarışması olarak bilinen Hollanda<br />

Barista Şampiyonası’nda bir Türk ilk defa jüri üyesi olarak yer aldı.<br />

Kendisi de bir kahve uzmanı olan Yunus Çakmak, Avrupa’dan gelen<br />

yarışmacıların yaptığı birbirinden ilginç kahveleri değerlendirdi.<br />

Çakmak, bir Türk olarak barista şampiyonasına davet edildiği için<br />

gurur duyduğunu söyledi. Uzman Barista Çakmak “Ülkemi temsil<br />

ettiğim için mutluyum. Bu turnuvalarda daha fazla yer almalıyız.<br />

Kahve bizim geleneğimizin önemli bir parçası. Kahve sektöründe<br />

söz sahibi olmak için benzer organizasyonların ülkemizde de<br />

düzenlenmesi gerekir” dedi.<br />

Gıda Güvenliği ve Soğuk Zincir bu<br />

sempozyumda tartışılacak<br />

Günümüzde tüketicilerin güvenilir gıdaya ulaşma isteğinde önemli bir artış<br />

yaşanırken, Beykoz Üniversitesi “gıda güvenliği” ve “soğuk zincir” konusunun masaya<br />

yatırılacağı bir sempozyum düzenlemeye hazırlanıyor. Beykoz Üniversitesi ve Lojistik<br />

Derneği’nin (LODER) iş birliği ile düzenlenecek 11. Tarım-Gıda ve Soğuk Zincir Lojistiği<br />

Sempozyumu, 28 Nisan Çarşamba Günü saat 09:30-17:00 arasında çevrim içi olarak<br />

gerçekleştirecek. Sempozyumun bu yılki ana teması, “Gıda Güvenliği ve Soğuk Zincir”<br />

olarak belirlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını Beykoz Üniversitesi Rektörü<br />

Prof. Dr. Mehmet Durman yapacak. Sempozyum Başkanlığını ise Beykoz Üniversitesi<br />

Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Y. Birol Saygı yürütecek. Beykoz<br />

Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bengisu Bayrak Shahmiri ve<br />

Lojistik Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın da açılış konuşmasını yapacağı<br />

sempozyum, üç oturum halinde gerçekleştirilecek. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen<br />

tarım ürünleri ile gıdaların, depolanması ve dağıtılması sırasında karşılaşılan<br />

zorlukların ve gereksinimlerin tüm taraflar tarafından bilinmesini amaçlayan<br />

sempozyum, etkin ve verimli soğuk zincir lojistiğinin önemini artırmayı hedefliyor.<br />

Yeni lezzet deneyimlerine davet!<br />

The Steeve, Kuruçeşme’deki yerinde, Şef İsmet Saz’ın yeni yorumladığı Latin Lokal<br />

lezzetleriyle yeniden benzersiz deneyimler yaşatmaya hazır! Saz’ın kendine has bir tarzla<br />

yorumladığı çok özel Latin menüsü, misafirlerini The Steeve’de unutulmaz bir lezzet<br />

yolculuğuna çıkarıyor. Menüsündeki her bir yemeğin yegâne olduğu The Steeve’in özgün<br />

bir sunumu var ki mekânın iddiasını perçinliyor. The Steeve Raw Bar ile yerel coğrafyamızın<br />

deniz ürünleri en lezzetli biçimde servis ediliyor. Istakoz, İskenderun karidesi, Çeşme<br />

ahtapotu, mavi yengeç, göl ve deniz kerevitleri ile istiridyeler, bu ürünlere göre özel pişirme<br />

teknikleri ile hazırlandıktan sonra çok şık bir sunumla masanıza geliyor ve gününüzde fark<br />

oluşturuyor. Restoran menüsünde yer alan ve Latin mutfağının baş tacı olan Tapas’lar şefin<br />

geleneksel Türk mutfağı yorumlarıyla çok farklı lezzetlere bürünüyor.


56<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

İstanbul’un yeni Lübnanlısı<br />

L’Beirut Lebanese<br />

Lübnan mutfağının İstanbul’daki en yeni adresi L’Beirut Lebanese <strong>Restaurant</strong><br />

Florya’da hizmete giriyor…<br />

Ortadoğu’nun en zengin mutfak<br />

kültürüne sahip medeniyetlerinden<br />

biri olan ve geçmişi binlerce yıla<br />

dayanan Lübnan mutfağı, profesyonel<br />

ekibi ve özel lezzet reçeteleriyle şimdi<br />

İstanbul’da. Kahvaltıdan öğle ve akşam<br />

yemeğine kadar günün her öğününde<br />

Lübnan mutfağının lezzetlerini kendine<br />

özgü tarzıyla sunmaya hazır olan<br />

L’Beirut Lebanese <strong>Restaurant</strong>, Lübnan<br />

ve İstanbul arasında bir lezzet köprüsü<br />

oluşturacak.<br />

Mucizevi baharatların özel<br />

tarifler ile buluştuğu; sadelik,<br />

kalite ve profesyonelliğin<br />

bir arada yer aldığı L’Beirut<br />

Lebanese <strong>Restaurant</strong>, yemek<br />

severlere alışılmışın dışında<br />

bir lezzet deneyimi yaşatmayı<br />

hedefliyor.<br />

Konsept, Rey Suwan’a ait<br />

Lübnan’a has geleneksel lezzetlere ve<br />

otantik motiflere sahip mekan, prestijli<br />

şeflerinin ellerinden çıkan kültürel<br />

lezzetleri, zarif dokunuşlar ile reçete<br />

edilen farklı tatları denemek isteyen<br />

yemek tutkunlarıyla buluşturuyor.<br />

<strong>Restaurant</strong> Konsept Oluşturucusu Rey<br />

Suwan, başarının ayrıntılara olan tutku,<br />

dikkat, cesaret ve üreticilik olduğunu dile<br />

getirerek doğadan ve şehirden aldıklarını<br />

her gün taze bir lezzet hikayesine<br />

dönüştürüyor.<br />

Mekanın logosunda yer alan zeytin<br />

ağacı, Akdeniz ile olan bağı ve lezzetlerin<br />

paylaşılmasını da simgeliyor. Zeytin ve<br />

zeytinyağı tüm yemeklerde kullanılırken;<br />

restorana girdiğiniz an gözünüze<br />

çarpan turkuaz rengi ise ferahlatıcı,<br />

sakinleştirici ve sofistike bir etkiye sahip.<br />

Tabii aynı zamanda neşe ve huzur ile de<br />

ilişkilendiriliyor.<br />

Yemekler büyük porsiyonlarda<br />

servise çıkıyor<br />

Mekanda servis edilen yemek<br />

porsiyonları büyüklüğüyle dikkat<br />

çekiyor. Rey Suwan’in yorumu ise şöyle:<br />

“Çünkü soframızda hayatımızdaki en<br />

büyük duyguları, lezzeti ve mutluluğu<br />

paylaşıyoruz. Lübnan'dan gelen bu<br />

özel lezzetleri bir araya getirerek<br />

yemeğimizin keyfini paylaşmaya geldik.”


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

dekorasyon<br />

Seramiksan ile yenilenmenin<br />

tam zamanı<br />

“İyi Tasarım Herkesin Hakkı’’ mottosuyla benzersiz tasarımlara imza atan Seramiksan,<br />

son tüketicinin ve profesyonellerin değişen ihtiyaçlarına yönelik tasarladığı teknoloji ve<br />

tasarım odaklı Fishbone Koleksiyonuyla fark oluşturuyor.<br />

Koleksiyon, farklı dekorasyon tarzıyla<br />

özgün yaşam alanları oluşturuyor.<br />

“Balıksırtı” olarak adlandırılan<br />

etkileyici Fishbone Koleksiyonu, eski<br />

ahşap parke döşemelerini anımsatıyor.<br />

Türkiye’de ilk kez üretilen Fishbone<br />

Koleksiyonu; farklı beğenilere hitap<br />

eden mekanlar tasarlanmasına olanak<br />

sağlıyor.<br />

9 farklı seriden oluşuyor<br />

Ahşap, mermer, beton ve patchwork<br />

görünümlerinin bir araya geldiği, Classic<br />

Wood, Nordik, Loft, Cement-Art, Soho,<br />

Matrix, Ladin, Illusion ve Nova olarak 9<br />

farklı seriden oluşuyor. İçerisinde yer alan<br />

dokuz farklı serinin bütünsel uyum içinde<br />

kullanılabildiği koleksiyon, dekorasyon<br />

dünyasına damga vuran ve yaratıcılığı ön<br />

plana çıkaran “Mix&Match” döşeme şekli<br />

ile kalıpları kırarak, sofistike ve yaratıcı<br />

mekanlar vaat ediyor. 40x60cm ebatlı<br />

“chevron” formunda porselen karo olarak<br />

üretilen Fishbone Koleksiyonu, hem mat<br />

hem parlak alternatifleriyle farklı yüzey<br />

kullanımı imkanı sağlıyor.<br />

Yaşam alanlarının her köşesinde<br />

Koleksiyon küçük alanlar için ideal<br />

çözümler sağlıyor, mekanları genişletiyor;<br />

büyük alanları ise tekdüzelikten<br />

kurtarıyor ve aynı mekan içinde farklı<br />

alanlar yaratma imkanı sunuyor.


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hijyen<br />

Nilco’dan<br />

Restoran ve kafelere özel hijyen çözümleri<br />

Temizlik ihtiyacına her alanda etkili çözümler sunan öncü ve güvenilir marka Nilco,<br />

restoran ve kafeler için özel hijyen planı hazırlıyor.<br />

Normalleşme adımlarının<br />

atıldığı bugünlerde restoran ve<br />

kafeler belirlenen planlamalar<br />

çerçevesinde kapılarını açıyor.<br />

Kalabalık insan gruplarının girip<br />

çıktığı mekanlarda hijyen konusu<br />

büyük önem taşırken, işletmelerin bu<br />

konuda uymaları gereken zorunluluklar<br />

bulunuyor. Doğru ve düzenli şekilde<br />

dezenfekte edilen mekanlar tüketicilerin<br />

tercih kriterlerinin en başında yer<br />

alıyor. Bir yemeğin hijyenik koşullarda<br />

hazırlanması artık lezzetinden<br />

daha önemli hale geldi. Gıdaların<br />

saklandığı, hazırlandığı mutfaklarda ve<br />

servise sunulduğu alanlarda hijyenin<br />

sağlanması, konuklarına, çalışanlarına<br />

ve işine saygı duyan her işletme için<br />

bir zorunluluk. Bu yüzden işletmelerin<br />

hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmeden<br />

belirlenen standartlarda mekan<br />

temizliğine büyük özen göstermeleri<br />

gerekiyor.<br />

İşletmeye özel hijyen planı<br />

İnsan sağlığının olumsuz etkilenmemesi<br />

için özellikle restoran ve kafelerde doğru<br />

hijyen planı oluşturulması gerektiğini<br />

belirten Nilco Reinigungsmaschinen<br />

Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü<br />

Hakan Mete, “1961 yılında Almanya’da<br />

kurulan Nilco, endüstriyel temizlik<br />

makineleri ve firmalara verilen kimyasal<br />

temizlik hizmetleriyle sektörde önemli<br />

bir konuma sahip. Pandemi sürecinde<br />

hem ürünlerimizi hem de hizmet<br />

kapsamımızı farklılaştırarak halk<br />

sağlığına destek olma çalışmalarımızı<br />

aralıksız olarak devam ettiriyoruz.<br />

Yeni normalleşmenin başladığı son<br />

dönemde, Sağlık Bakanlığı tarafından<br />

verilen biyosidal ruhsata sahip el ve<br />

cilt dezenfektanı ürünümüz<br />

Sanisept H711 için Covid-19<br />

üzerinde %99.99 etkinliğini<br />

belgeleyen mikrobiyolojik<br />

analiz raporumuzu almış<br />

bulunmaktayız. Yine<br />

aynı kategoride bulunan<br />

Handforte 725 antibakteriyel<br />

sıvı el sabunumuz ile<br />

hijyeni ve güveni evinizde<br />

ve ihtiyaç duyduğunuz<br />

alanlarda yaşamanız için<br />

çalışmalarımıza devam<br />

ediyoruz. Ayrıca; sıkça<br />

denetlenen mekanların<br />

başında gelen kafe ve<br />

restoranların hijyen<br />

planlarını doğru yapmaları adına<br />

özel bir paket hazırladık. İşletmeyi<br />

yerinde inceleyerek bir hijyen planı<br />

oluşturuyoruz. Bu hijyen planı<br />

doğrultusunda, ihtiyaç duyulan ürünler<br />

ve önerileri de kapsayan danışmanlık<br />

hizmeti vermeye ve noktaların hijyen<br />

alanında çözüm ortağı olmaya devam<br />

ediyoruz. “ dedi.


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Amadeus teknolojisi ile yönetilecek<br />

TGS Yer Hizmetleri, görevlilerini herhangi bir havayolunun yolcu işlemlerini esnek bir<br />

şekilde yönetebileceği, tek ve sezgisel bir arayüzle güçlendirecek olan Amadeus Altéa<br />

Departure Control for Ground Handlers (Yer Hizmetleri için Amadeus Altéa Kalkış<br />

Kontrol Sistemi)’a geçiyor. Teknoloji, TGS'nin hizmet verdiği havalimanlarında yerel BT<br />

altyapısını ve ağ bağlantılarını dağıtma ihtiyacını ortadan kaldırarak TGS'nin havayolları<br />

için değerini daha da destekliyor. İlaveten TGS, yolcu hizmetlerini her bir havayolunun<br />

kendine özgü iş kurallarına göre daha iyi kişiselleştirecek ve daha iyi bir genel yolcu<br />

deneyimi sunacak. TGS, bu gelişme ile birçok havayolu sistemi ile uzun süredir aynı<br />

zamanda çalışmanın getirdiği sorunun üstesinden gelerek kendini uzun vadeli başarı için<br />

konumlandırıyor. TGS görevlileri, Amadeus'u kullanarak artık İstanbul, Ankara Esenboğa<br />

ve İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası dâhil olmak üzere, Türkiye'deki sekiz büyük<br />

havalimanında tek ve sezgisel bir arayüzden her havayolu sistemine erişebilecekler.<br />

Arma Kontrol Arma Mobil’i geliştirdi<br />

Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve çözümlerine uyarlayan Arma<br />

Kontrol, tüm bariyer sistemlerini tek kanaldan yönetmeye imkan tanıyan Arma<br />

Mobil uygulamasını geliştirdi. Geleneksel güvenlik sistemlerini dijitalleştiren<br />

Arma Mobil, tek bir tuşla ve tek noktadan kontrol etme imkanı tanıyor. Yeni mobil<br />

uygulama yatırımlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Arma Kontrol Kurucusu ve<br />

Genel Müdürü Koray Kartal, Geçmişte sadece arama yapmak için kullandığımız<br />

akıllı telefonlarımız bugün hayatımızı tümüyle kontrol edebildiğimiz mobil cihazlara<br />

dönüşüyor. Bu noktada bizler de yatırım alanlarımızın rotalarını bu teknolojiler<br />

doğrultusunda değiştirmeye başladık. Geçtiğimiz yıl yatırım yaptığımız WOC Yazılım<br />

ile birlikte geleneksel sistemleri dijitalleştirmek ve her yerden yönetilmesine<br />

olanak tanımak için mobil uygulama geliştirdik. Ürün aşamasına 12 ayda gelen ve<br />

geliştirmelerine devam ettiğimiz uygulamamız ile birlikte kullanıcılarımızın nerede<br />

olursa olsun güvenlik sistemlerine ulaşmalarına ve bunları yönetmelerine imkan<br />

tanıyoruz. Tüm geçiş kontrol ve bariyer sistemlerine entegre ettiğimiz mobil uygulamamızla<br />

hayatın rutin akışını sorunsuz bir şekilde sağlıyoruz” şeklinde konuştu.<br />

Virüs bulaşmasını engelleyebilecek<br />

Pandemi sürecinde, kontrollü normalleşme kararlarının açıklanmasıyla birlikte “çok yüksek riskli” iller<br />

dışında ülke genelinde restoran ve kafeler yüzde 50 kapasiteyle faaliyetlerine başlıyor. Söz konusu gelişme<br />

restoran ve kafe gibi mekanlardaki hava kalitesinin önemini bir kez daha gündemin ilk sıralarına taşıyor. “Kafe<br />

ve restoranların belirlenen kriterler çerçevesinde faaliyetlerine yeniden başlaması sevindirici bir gelişme”<br />

diyen Froumann Profesyonel Hava Temizleme Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Burak Yakupoğlu, yeme<br />

– içme mekanlarındaki havalandırmanın bu süreçte çok daha büyük önem taşıdığını belirterek, “Modern<br />

tasarımlarıyla dikkat çektiği kadar, tekerlekleri sayesinde pratik taşınabilme özelliğiyle de konforlu kullanış<br />

imkanı sunan Froumann Profesyonel Hava Temizleme cihazları ile ‘güvenli nefes alanı’ oluşturarak, kaliteli<br />

havayı güvenle içinize çekebilirsiniz. Froumann, Sağlık Bakanlığı tarafından Yetkilendirilmiş COVID-19 Tanı<br />

Laboratuvarı olan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Moleküler Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda<br />

yapılan testlerle SARS CoV-2 Virüsünü yüzde 99 oranında filtre ettiğini üniversite testiyle kanıtlayan ilk marka.<br />

Kapalı ortam havasında uzun süre asılı kalabilen ve virüsler dahil tüm kirleticileri filtreleyebiliyor. Avrupa<br />

Alerji Araştırma Merkezi (ECARF) tarafından da onaylanan ilk Türk markası olan Froumann tasarımlarında<br />

kullandığı H14 HEPA filtre sayesinde havadaki 0,3 mikron ve daha büyük tüm partikülleri ultra hassas<br />

filtreleme yaparak, %99,97 verimlilikte tutma özelliğine de sahip.” bilgilerini paylaştı.<br />

Otellerde temassız check-in<br />

teknolojilerinin kullanımı arttı<br />

Pandemi döneminde oteller, inovatif teknolojilere ve buna ilişkin dijital projelere yönelerek;<br />

dijital menüler, temassız sipariş, temassız check-in, mobil ödeme alanlarında birçok yatırım<br />

gerçekleştirdi. WeBee sayesinde otellerin iOS ve Android'de kendi markalarına ait bir mobil<br />

uygulamaya sahip olduklarını vurgulayan WeBee Müşteri Çözümleri ve Operasyon Direktörü<br />

Mehtap Topcu, "Mobil uygulamayla birlikte misafirlerin konaklama deneyiminin tüm aşamalarında<br />

uçtan uca etkileşime odaklanabilir. Otel misafirleri, uygulamalar aracılığıyla, farklı birçok konuda<br />

diledikleri zaman diledikleri yerde online olarak servis ve hizmet talebinde bulunabilirler.” dedi.<br />

Misafir kullanımı tarafında uygulama ücretsiz olup, erişimi ve kullanımı oldukça kolay. Misafirler<br />

internete bağlı oldukları süre boyunca; kendi dillerinde 7/24 dijital bir concierge hizmetli alabiliyorlar<br />

ve en önemlisi bu hizmeti kendi şahsi telefonlarından alabiliyorlar olması. Otel çalışanları için ise<br />

en başta ölçeklendirilebilen bir yapı ve misafirle yüz yüze gelmeden teması minimize ederek servis<br />

vermeye devam edebiliyorlar. Pandemi sürecinde operasyonel anlamda otellere büyük katkıları olan<br />

ve güvenli ortamda misafir memnuniyetinin sürdürülebilmesi için çok inovatif bir çözüm.


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

ürünler<br />

Şeflerin sırları sunumlara dönüşüyor<br />

Özgün stiliyle şeflerin ihtiyaç ve beklentilerine uygun yenilikçi çözümler üreten Bonna,<br />

yeni Notte koleksiyonu ile sofralarda... Notte, siyah renkli sır uygulaması ile şefin tabağa<br />

fısıldadığı tüm sırları saklıyor; sunumdaki renk ve biçimlerin özgürce konuşmasına<br />

olanak sağlıyor. Adını İtalyanca gece anlamına gelen Notte’den alan koleksiyon, siyahın<br />

asaletini ve göz alıcılığını sofralara taşıyor. Sunumlarını birer tabloya dönüştüren şefler<br />

için tasarlanan Notte koleksiyonu, siyahın zamansızlığından aldığı ilhamla benzersiz<br />

bir tasarım anlayışına sahip. Özel sır uygulaması ile farklı yemek sunumlarına da<br />

ilham veren Notte, düz tabak, çukur tabak, kase, oval tabak ve servislerden oluşan<br />

şık parçalarıyla, beş duyuya hitap eden bir yeme deneyimi vadediyor. Kendine özgü<br />

tasarımlarıyla öne çıkan Bonna, yeni üretim teknolojileriyle geliştirdiği serileriyle<br />

kategoriye öncülük etmeye devam edecek.<br />

Yalın şıklık<br />

Simple is Beautiful (Yalın Güzeldir) felsefesini uluslararası<br />

tasarımcıların koleksiyonlarıyla buluşturan Şişecam’ın global<br />

tasarım markası NUDE, baharın enerjisinden esinlendiği,<br />

kusursuz kadeh ve karaf tasarımlarıyla sofralara ve dekorasyona<br />

benzersiz bir dokunuş yapıyor. Doğanın güzelliğinden ilham alan<br />

minimalist şarap kadehlerinin; yalın şıklığın, zamansızlığın, kıvrımlı<br />

ve eğlenceli formların yer aldığı karafların, kreatif ve deneysel<br />

parçaların ön plana çıktığı sıra dışı koleksiyon sunumlarda fark<br />

oluşturuyor.<br />

Isı konforunu yükselt, tasarruf sağla!<br />

Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri Panasonic Life Solutions Türkiye’nin geliştirdiği<br />

VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat; otel, rezidans ve plazalarda yaşam konforunu<br />

yükseltirken, enerjiyi de verimli kullanarak masraflardan tasarruf etmenizi sağlıyor.<br />

Ürün, ortamda istenen ısı düzeyini kontrol altında tutmaya, kışın ısıtma ve yazın soğutma<br />

kontrollerini gerçekleştirebilmesine imkan sağlarken, beklentileri de en üst düzeyde<br />

karşılıyor. Ürün, ister otel ister rezidans ya da plazalarda rahatlıkla kullanılabiliyor.<br />

Kolay kurulum sayesinde hemen kullanıma hazır hale geliyor. Programlama sırasında<br />

7 dil seçeneği (Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça, Lehçe, Fransızca, İspanyolca) ile<br />

senkron programlama gerçekleştirilebiliyor. Ayrıca termostatın ayarları yapıldıktan sonra<br />

oluşan kod yardımı ile gerçekleştirdiğiniz ayarlar, başka bir termostata da zahmetsizce<br />

taşınabiliyor. “Evde”, “Dışarıda”, “Gece” ve “Kapalı” olmak üzere 4 farklı çalışma modu<br />

bulunan VİKO Zemin Altı Uyumlu Dijital Termostat ile kullanıcı, isterse her günü 8<br />

bölümde programlayabiliyor. O günü programladıktan sonra “Farklı Kaydet” seçeneğiyle<br />

başka günlere de kopyalayabiliyor. Ürünün, VİKO marka Karre, Meridian, Novella ve<br />

Trenda serileriyle uyumlu tasarımı yaşam alanlarına estetik getiriyor.<br />

Kablosuz konfor keyfini<br />

bahçelere taşıyor<br />

İlkbaharın kendisini göstermesiyle birlikte, bahçelerde tatlı bir telaş da başladı.<br />

Tüm ihtiyaçlara pratik çözümler sunan Kärcher, birbirinden fonksiyonel ürünleriyle<br />

kablosuz kullanım konforu sunuyor. Kärcher akülü çim biçme makineleri, çit<br />

düzelticiler, çim ve çalı makası, yaprak üfleyici ve testereleri ile ayaklara takılan<br />

kablo derdinden kurtarıp, bahçedeki tüm işler zevkle yapılır hale geliyor. Kärcher<br />

akülü çim biçme makineleri üstün manevra kabiliyeti ve 4 farklı kesme seviyesiyle<br />

en zorlu çimenlerin bile kolaylıkla üstesinden kolaylıkla geliyor. 2'si 1 arada çim<br />

biçme özelliği sayesinde kesilmiş bütün çim ve otları toplarken, çim biçme tıpası<br />

yardımıyla kesilen tüm otları gübre olarak kullanabilmeye imkan sağlıyor. Kärcher çit<br />

düzelticileri sayesinde ise neredeyse kalemle çizilmiş kadar düzgün çitler görenleri<br />

kendine hayran bırakıyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!