Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
Wir sagen JA<br />
zur<br />
GLEICHBERECHTIGUNG<br />
Avusturya İş<br />
Piyasası’nda Ayrımcılık<br />
Hala Büyük Bir Sorun<br />
SAYFA 8<br />
Diskriminierung noch<br />
immer FEST in<br />
Arbeitswelt verankert!<br />
© Petra Bork / pixelio.de<br />
Çocuklar<br />
Okumayı Sever<br />
Küçük çocuklara kitap<br />
okumak, onların bireysel<br />
ve zihinsel gelişimine<br />
büyük katkı sağlar<br />
SEITE 8 SAYFA 13<br />
Kinder lieben Lesen<br />
© Serra<br />
Vorlesen stärkt die Entwicklung<br />
von Kleinkindern<br />
SEITE 13<br />
PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
TÜRKLERİN<br />
TÜRLÜ<br />
HALLERİ<br />
SAYFA 2<br />
UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />
<strong>HABER</strong><br />
VRUP<br />
A A<br />
<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />
SAYI: 46 NİSAN <strong>2015</strong> - AUSGABE: 46 <strong>APRIL</strong> <strong>2015</strong><br />
Der Leiter des Amtes für<br />
Religionsangelegenheiten (Diyanet),<br />
Prof. Dr. Mehmet Görmez:<br />
P.b.b. Verlagsort: 6020 Innbruck 11Z038817M<br />
Retour- und Postsendungen: Mehmet Inak- Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
R<br />
E<br />
C H<br />
I<br />
Hotline gegen Diskriminierung<br />
und Intoleranz<br />
Ayrımcılığa<br />
Karşı<br />
Danışma<br />
Hattı<br />
“Der Weg zur Bekämpfung der Islamophobie führt über<br />
Wissen, Weisheit, Geschicklichkeit und Barmherzigkeit…”<br />
© ponsulak - Fotolia<br />
050 11 50 - 4242<br />
SEITE 14<br />
“İslamofobiyle<br />
nasıl mücadele<br />
edebiliriz?”<br />
Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez:<br />
“İslamofobiyle mücadelenin yolu bilgi, hikmet, marifet ve merhametle hareket etmektir”<br />
SAYFA 14<br />
iNDiRiM<br />
i<br />
N<br />
iR<br />
iM<br />
M<br />
FIRSATINI<br />
S<br />
INI<br />
YAKALA<br />
A<br />
ALA<br />
A<br />
AYRINTILI BİLGİ İÇİN<br />
GAZETENİN İÇİNDEKİ EKE BAKINIZ...<br />
€ 1645<br />
€ 1150<br />
Österreichische Politikerinnen finden klare Worte<br />
GEMEINSAM STARK GEGEN GEWALT AN FRAUEN!<br />
SEITE 9
NİSAN <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 2<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
Her türlü iletişim ortamının hızla geliştiği, toplumsal<br />
ve sosyal hayatın etkilerinin bireylerin<br />
yaşam alanlarına etkili bir şekilde nüfuz ettiği,<br />
dünyanın giderek küçüldüğü, buna karşın<br />
bilgi ağlarının büyüdüğü bir zamanda yaşıyoruz.<br />
İletişim ağını etkin olarak kullanan bir<br />
grubun her türlü güdümleme tekniklerini<br />
kullanarak istemediği, rakip olarak gördüğü bir<br />
grup hakkında dilediği gibi operasyonel bir<br />
faaliyette bulunması, o grup hakkında algı<br />
oluşturması, mevcut algıyı da dilediği yönde,<br />
içerik ve boyutlarda yönetmesi ve yönlendirmesi<br />
mümkün oluyor.<br />
Basın, yayın organlarının yanı sıra sosyal<br />
medya üzerinden de takip ettiğim kadarı ile<br />
Avrupa Türk toplumu her şeyi dolu dolu<br />
yaşıyor. Duyguları da heyecanları da zirve<br />
yapıyor. Bu heyecan, bazen Türk toplumunu<br />
kendi içinde ayrışmasına neden olurken bazen<br />
de kendiliğinden bir olmaya, birlik olmaya<br />
sevk ediyor.<br />
Pasaportu veya yurttaşlık bağı hangi ülkeyle<br />
ilişkili olursa olsun, yüreklerin bir yerindeki<br />
Türk milletine olan aidiyet duygusu ve Türkiye<br />
sevgisi, Türk insanının belirgin farkını ve diğer<br />
duygulardan ayrıştığı özellikleri ortaya<br />
koyuyor. Hal böyle olunca Türk olmak, duyguları<br />
alabildiğine yaşamak, hizmet yolunda<br />
karşılık beklemeden mücadele etmek, beklenmedik<br />
anlarda umulmadık ölçüde bedel<br />
ödemeyi de beraberinde getiriyor. Ödenen<br />
bedeller ise elde edilen kazanımların değerini<br />
daha da anlamlı hale getiriyor.<br />
Geçen yazımda “Gelin canlar bir olalım” diye<br />
çağrıda bulunmuştum. Yayımlandıktan sonra<br />
da bir hayli olumlu görüş ve öneri aldım. Geçtiğimiz<br />
günlerde yapılan seçimlerde Türkiye<br />
kökenli Avusturyalı soydaşlarımız yine bir<br />
olmanın, birlik olmanın destanını yazdı ve içlerinden<br />
çıkardığı birbirinden değerli politikacıları<br />
övünç kaynağımız oldu. Seçilenlerin<br />
temsil ettiği siyasi görüşlere katılırsınız,<br />
katılmazsınız; ama demokratik kazanımlar<br />
çerçevesinde yurttaş olmanın bilinci ile birlik<br />
olunca, beraber hareket edince nelerin<br />
başarılabileceği gerçeği bir kere daha ortaya<br />
çıktı. Her bir seçmen yurttaş olmanın sorumluluk<br />
ve bilinci ile hareket ederek yerel yönetime<br />
katkıda bulundu ve bundan sonra da<br />
temsilcileri vasıtası ile haklarının takipçisi<br />
olacak.<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Türklerin türlü halleri<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />
Katrin VORHAUSER<br />
İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />
Mehmet İNAK<br />
Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />
Hasan KESKİN<br />
Türkiye Temsilcisi<br />
Mag. Ahmet ZUBİ<br />
R<br />
E<br />
C H<br />
I<br />
Sizler yaşadığınız illerde ayrı bizler yaşadığımız<br />
illerde ayrı hayaller peşindeyiz; lakin hepimizin<br />
terennüm ettiği sevda türküleri aynı. Önce<br />
birey olarak, sonra da millet olarak alnımız ak,<br />
yüzümüz pak yaşayabilmek. Bunun örneklerini<br />
iyi günde, zor günde dayanışarak ortaya koydunuz.<br />
Tarihte değişik örneklerini gördüğümüz<br />
birlik ve beraberlik duygularının diyar-ı<br />
gurbette de devam ettiğini gösterdiniz.<br />
-/-<br />
Sarıkamış’ta Allahüekber dağlarında canlarını<br />
feda eden binlerce vatan evladının yüreklerde<br />
bıraktığı yara henüz kabuk bağlamadan<br />
yapılan bir büyük savaşta daha milletimiz bir<br />
olmanın, birlik olmanın destanını yazdı. Bu<br />
destan, milletimizin kanı ve canı ile büyük bir<br />
bedel karşılığı yazıldı. Milletimiz Sarıkamış<br />
bozgunundan sonra yaşanan yokluk ve yoksunluk<br />
günlerinde tarihte henüz son sözünü<br />
söylemediğini yedi düvele bir kere daha<br />
gösterdi. Kurtuluş Savaşının adeta önsözünün<br />
yazıldığı, ulus olma bilincinin oluştuğu,<br />
Türk’ün ölüm ile imtihan edildiği Çanakkale<br />
kara ve deniz savaşlarının acısı ve kazanılan<br />
zaferin kıvancı dün gibi taze.<br />
Türkiye bugünlerde 2023’ün stratejik planlarını<br />
yaparken, geçmişini yâd etmeyi de<br />
unutmadı. O günlerin yüzüncü yılı dolayısı ile<br />
yurdun değişik yerlerinde ve dış temsilciliklerimizde,<br />
kamu kurum ve kuruluşları ile sivil<br />
toplum birlikte bir dizi etkinlikler düzenledi. 18<br />
Mart Şehitler Günü'nde, Anafartalar Kahramanı<br />
Türk Milletinin bağrından çıkan seçkin<br />
evlatlarından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve<br />
silah arkadaşları ile bütün şehitlerimizi rahmet,<br />
minnet ve saygı ile yâd ettik. Genç<br />
kuşaklara yurt sevgisini, yurt olmadan millet<br />
olunamayacağının bilinciyle ecdada duyulan<br />
saygıyı aktarmaya, anlatmaya çalıştık. Kimimiz<br />
sabah namazlarının ardından mevlit ve Kur’an<br />
kıraati yaptı; kimimiz klasikten moderne uzanan<br />
geniş bir yelpazede kültür ve sanat etkinlikleri<br />
yaparak geçmişi yâd etti.<br />
Geçmişten gelen bu zengin birikim, bizim geleceğe<br />
daha bir güvenle bakmamız için gerekli<br />
moral desteği sağladı. Türkiye’de katıldığım bir<br />
törende, kendi cenaze namazını “Er kişi niyetine!”<br />
diye tekbir alıp, komutanlarının imametinde<br />
arkadaşları ile topluca eda eden bir<br />
ecdada sahip olduğumuzu öğrenmekten son<br />
derece onur duydum. “Ne mutlu Türküm<br />
16.04.<strong>2015</strong> - 04.05.<strong>2015</strong><br />
SAYI: 46 NİSAN <strong>2015</strong> - AUSGABE: 46 <strong>APRIL</strong> <strong>2015</strong><br />
ANSCHRIFT - ADRES<br />
<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />
Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Retour- und Postsendungen:<br />
Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />
Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />
gazetemiz sorumlu değildir.<br />
Für Werbeanfragen<br />
Tel. (+43) 512 31 71 67<br />
www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />
Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />
mcakir@anadolu.edu.tr<br />
diyene!” diyebilmenin mutluluk ve heyecanı<br />
ile ayrıcalığını bir kere daha yaşadım.<br />
-/-<br />
Yurt içinde veya yurt dışında yaşanılan bu<br />
duygu yoğunluğu arasında “Türk” olduğunu<br />
söylemekten neredeyse imtina eden, birleştirmek<br />
yerine ayrıştırmaya çalışan bir kesimin<br />
ölçüsüz söylemleri de yüreğimizi acıttı.<br />
Bununla birlikte, bütün bunlara nispet yapar<br />
gibi Türkiye’den binlerce kilometre uzakta<br />
yaşayan ve bir dünya yıldızı olan Avustralyalı<br />
Hugh Jackman’ın da İstanbul’da kökünün Türk<br />
olduğunu iftiharla anlatması yüreğimize su<br />
serpti. Gençlerimiz için geçmişten utanmak<br />
yerine, ecdadımızla iftihar etmemiz ve bu<br />
özgüvenle geleceğe umutla bakabileceğimize<br />
olan inancımızı pekiştirdi.<br />
-/-<br />
Bizi “öteki” olarak görenlere, “etiketleyerek”<br />
hakkımızda olumsuz algılar oluşturmaya<br />
çalışanlara tarihimizden verebileceğimiz pek<br />
çok iyi ve seçkin örnekler var. Bunlardan ikisini<br />
vererek bitireyim.<br />
Dünyaca tanınan edebiyat adamımız Yaşar<br />
Kemal’in vefatı dolayısıyla katıldığım bir etkinlikte<br />
söz döndü dolaştı Nobel Edebiyat<br />
Ödülü’ne geldi. Kendisine ne kadar haksızlık<br />
edildiğinden filan bahsedildi. Ben de Yaşar<br />
Kemal’e verilmeyen; ama Orhan Pamuk’a verilen<br />
bu ödülün o kadar da önemsenmemesi<br />
gerektiğini anlattım ve “Madem bu kadar<br />
önemsiyorsunuz, Seferis’i kaçınız hatırlıyor?”<br />
diye sormadan edemedim.<br />
İzmirlilerin içlerinden çıkarıp dünya müzik<br />
piyasasına armağan ettiği sanatçı Dario Moreno’ya<br />
olan kadirşinaslığını neredeyse cümle<br />
âlem biliyor. Peki, aynı duyarlık Giorgos Seferis<br />
için de gösteriyor mu? “Seferis de kim ola<br />
ki?” diye yüzüme baktılar. Onlara Seferis’in<br />
Urla'da (İzmir) doğduğunu, 1914'te ailesiyle<br />
Atina'ya taşındığını, çalışmalarını 1918 - 1925<br />
arası Paris Sorbonne'da sürdürdüğünü ve<br />
1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldığını<br />
anlatınca, şaşkın bir ifade ve hayretle yüzüme<br />
baktılar. Seferis yabancı almanaklarda<br />
Osmanlı Türk vatandaşı olarak tanıtılıyor.<br />
Orhan Pamuk’a gelince, 2006 yılında Nobel<br />
edebiyat ödülü aldıktan sonra bir iki üniversitede<br />
düzenlenen etkinliklerin dışında sesinin<br />
pek fazla çıkmadığını görüyorum. Türkiye’de<br />
ya Orhan Pamuk yandaşı veya karşıtı<br />
olacaksınız. Bitaraf olmak mümkün değil sanki.<br />
Halbuki Masumiyet Müzesi gibi başka sahalarda<br />
da etkin bir tanıtım yapılabilirdi. Biz<br />
susmayı tercih ediyoruz.<br />
Türkiye’de bunlar yaşanırken, aklım yeniden<br />
dışarıya kayıyor. Yurt dışındaki birlik ve beraberlik<br />
öykülerinin yanı sıra kültür ve sanat<br />
etkinliklerine takılıyorum.<br />
Sekiz adet Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan<br />
Almanya "Şiirin yoğunluğu ve nesirin samimiyeti<br />
ile yoksulların dünyasını tasviriyle"<br />
2009 yılında Edebiyat ödülü alan Herta Müller’i<br />
Romanya muhaciri olduğuna bakmadan<br />
bağrına basmış. Biz, Osmanlı geçmişi nedeniyle<br />
Seferis’in adını bilmiyoruz. Orhan Pamuk<br />
hakkında kesin bir yargıya varamamışız.<br />
Avusturya ise "Romanlarındaki seslerin müzikal<br />
ahengi ve oyunlarındaki sıra dışı dilsel<br />
coşkunlukla toplumun klişelerinin saçmalığını<br />
gözler önüne sermesindeki ustalık için" 2004<br />
yılında Nobel Edebiyat Ödülü verilen Elfriede<br />
Jelinek için “Çek asıllı bir Yahudi’nin çocuğu”<br />
gibi saçma düşüncelere saplanmamış; geçmişine,<br />
geleceğine laf söylememiş. Üstüne<br />
üstlük bir zamanlar öğrencisi olduğu Viyana<br />
Üniversitesi adına bir araştırma merkezi<br />
kurmuş.<br />
Bizler ne yapıyoruz?<br />
Yunan (!) Seferis’in esamisi okunmuyor. Yaşar<br />
Kemal’e ödül verilmedi diye dövünüyor;<br />
Orhan Pamuk için de üstü örtülü, kıskançlıkla<br />
karışık bir kin duyuyoruz. Lafımızı eveleyip<br />
geveliyoruz. İçimizden çıkan değerleri sıradanlaştırmayı<br />
marifet sayıyor; sonra da itibarsızlaştırmaya<br />
çalışıyor, yarım yamalak<br />
cümlelerle ecdada laf etmeye yelteniyor;<br />
yapılan densizliğin alkış aldığını gören<br />
densiz-i ekberlere bu davranışları ile “ezber<br />
bozduklarını” söyleyip, yarı cahil kerameti<br />
kendinden menkul aydınların peşine takılmayı<br />
marifet sayıyoruz. İnsan, bugünün aydını<br />
nerede, geçmişin münevveri nerede diye iç<br />
geçiriyor.<br />
Kendimiz gurbette gönlümüz sılada “Ne mutlu<br />
Türküm diyene!” diyecek cesareti toplayıp<br />
yine bir olur, iri olur, diri oluruz.<br />
Meslek hayatından Matura'ya geçiş - Gençlerimizden altın tavsiyeler...<br />
Feyyaz Baykal; “21 yaşındayım,<br />
doğma büyüme Kufstein'da yaşıyorum,<br />
2010 yılında döküm mesleğine<br />
başlayıp 2013 eylül ayında<br />
da bitirmiş bulunmaktayım, diplomamı<br />
elime aldığım andan itibaren<br />
tek düşüncem yüksek bir<br />
pozisyona gelebilmekti, tabi<br />
bunun için bir çok seçeneğim bulunmakta<br />
idi ve benim için ilerde<br />
üniversiteye de gidebilmemde<br />
faydalı olacağı için matura seçeneğini<br />
tercih etmiş bulunmaktayım.<br />
Bir sene süren bu zorlu<br />
sınavda yolun sonuna geldim, sınavları<br />
da Allah'ın izniyle geçip<br />
hedeflerime doğru emin adımlarla<br />
ilerlemek isteğindeyim ve<br />
bunu başaracağıma da inancım<br />
tam. Bu süreçte ailemle birlikte<br />
en çok desteği de çocukluk arkadaşım<br />
ve dostum olan Muhammet<br />
Yılmaz'dan almışımdır.<br />
Beraber çıktığımız bu yolda başarılı<br />
olacağımıza inanıyorum.”<br />
Muhammet Yılmaz; “20 yaşındayım,<br />
Tirol eyaletinin<br />
Kufstein şehrinde ikâmet etmekteyim.<br />
2014'de mesleki<br />
açıdan makine teknisyenliği<br />
bölümünü bitirerek arkasından<br />
Maturaya başlamış bulunmaktayım.<br />
Bu sene WIFI<br />
üzerinden başlamakta bulunduğum<br />
Maturayı da bitirerek<br />
Diplomamı 'Höhere Technische<br />
Bundeslehr- und Versuchsanstalt’<br />
"HTL" ´den inşallah alacağım.<br />
Bu yolda ailem ve çevremdeki<br />
dostlarımın da büyük katkısı<br />
ve desteğini görmekteyim.<br />
Ayrı bir motivasyon kaynağım<br />
da tabi yakın ve çocukluk arkadaşımla<br />
bu yolda bir olmamızdır.<br />
Bu yola girmemin<br />
sebebi, istediğim her vakit<br />
üniversite okuma imkânına<br />
sahip olmam ve daha iyi yerlere<br />
gelip topluma faydalı<br />
olup hizmet verebilmemdir. “<br />
‘‘Üniversite okumak isteyenlerin, Maturayı yapabilmek<br />
için günümüzde sadece direk lise<br />
okuma mecburiyeti yoktur. Seçenekler arasında<br />
dıştan Gymnasium, Hak, Maturaschule veya<br />
WIFI ve BFI gibi eğitim kuruluşlarına gidilerek<br />
yapma imkânı bulunmaktadır.<br />
Hayali, üniversitede istediği bölümü okumak<br />
olup, bunun için matura yapmaya vakit, imkân<br />
bulamayanlar "Studienberechtigungsprüfung" yaparak<br />
sadece bir bölüm okuma imkânına da sahipler.<br />
Farklı seçenekler arasından biz, Meslek yapmaya<br />
başladıktan sonra WIFI üzerinden Berufsreifeprüfung´a<br />
yazılarak dıştan bir senede<br />
bitirme imkânına sahip olduğumuz maturayı<br />
mesleki imtihanı başardıktan itibaren başlamış<br />
bulunmaktayız.<br />
Bu seçenekte gerekli olan sadece meslek diplomasıdır.<br />
Belirli ücret karşılığında WIFI üzerinden<br />
haftada belirli günler ders görerek maturaya hazırlık<br />
verilmekte. Bu dersler Almanca, İngilizce<br />
ve Matematik temel olmak üzere 4. seçenek de<br />
mesleki bölüm (Fachbereich) olmaktadır. Temel<br />
eğitim sınavları WIFI’de verilirken mesleki eğitim<br />
sınavı da kendi dalındaki "HTL, HAK, ..vb."<br />
liselerde verilmektedir. Sonuçta diploma da<br />
mesleki eğitim sınavının verildiği liseden alınır<br />
ve normalinden bir farkı yoktur. Sizlere verebileceğimiz<br />
tavsiye, Matura ve yüksek eğitim<br />
almak isteyenlere dirayetli olmaları ve hiç<br />
birşeyden geri durmayıp istedikleri yola doğru<br />
öncelikle adım atmalarıdır. Gerisinin, sadece<br />
kendi çabalarına bağlı olduğunu bilmeleri ve<br />
herşeyin bilinen ve düşünülen kadar zor olmadığına<br />
inanmaları, gençler için büyük bir başlangıç<br />
olacaktır.<br />
Türk milleti olarak Avusturya'da üniversite okuyanların<br />
yüzde %5'ini kapsıyoruz. Bu genel olarak<br />
düşük bir oran, ama içimizde bulunan zeki,<br />
yetenekli gençlerin çok olduğu bir gerçek. Büyüklerin<br />
örnek olup doğru yönlendirmesi ve eğitimi<br />
desteklemeleri ile bu sayı kat kat artacaktır.<br />
Şuurlu ve sağlam gelecek vaad eden bir gençlik<br />
Allah'ın izni ve takdiri ile kaçınılmaz olacaktır.’’<br />
© Gerd Altmann / pixelio.de
3-AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
NİSAN <strong>2015</strong><br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Ich wiederhole mich, aber jedes Mal,<br />
wenn die Statistik Austria die neuesten<br />
Zahlen über Einbürgerungen in Österreich<br />
vorlegt, kommt mir das Geimpfte<br />
auf – wie man im Volksmund sagt. 2014<br />
wurden 7.693 Personen eingebürgert<br />
(37% davon hier geboren). Das ist zwar<br />
eine geringfügige Steigerung gegenüber<br />
2013, aber damit ist Österreich fast europäisches<br />
Schlusslicht: Nur 7 von 1000<br />
ausländischen MitbürgerInnen ließen<br />
sich einbürgern (Einbürgerungsrate von<br />
0,7%), während es in den Jahren 2000-<br />
2005 im Schnitt noch 50 Personen<br />
waren. Das ist deshalb ein Problem, weil<br />
nur die Staatsbürgerschaft die volle politische<br />
Teilhabe, rechtliche Gleichstellung,<br />
sowie symbolische Zugehörigkeit<br />
sichert. Und wenn man, so wie ich,<br />
sozialdemokratische Integrationspolitik<br />
als Gleichstellungsprogramm auf sozialer,<br />
ökonomischer und politischer Ebene<br />
auffasst, dann ist es eben ein Problem,<br />
wenn Leute, die hier leben, arbeiten,<br />
Steuern zahlen und auch geboren<br />
werden, nicht wählen und damit<br />
nicht mitreden dürfen. Es ist weder<br />
gut fürs politische System, noch für die<br />
Menschen, wenn ihnen durch dieses<br />
Nurten YILMAZ<br />
Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />
nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />
Für ein modernes<br />
Staatsbürgerschaftsgesetz!<br />
restriktive Gesetz Anerkennung verwehrt<br />
wird.<br />
Wir brauchen daher in Österreich endlich<br />
ein modernes Staatsbürgerschaftsrecht:<br />
Ein Gesetz, das den Zugang zur<br />
Staatsbürgerschaft erleichtert und einen<br />
auch nicht dazu zwingt, den bisherigen<br />
Pass zurückzugeben (Ermöglichung von<br />
Doppelstaatsbürgerschaft). Ein Gesetz,<br />
das unserer vielfältigen und mobilen<br />
Wirklichkeit gerecht wird und nicht die<br />
Leute in Identitätskonflikte zwingt. Ein<br />
Gesetz, das an der politischen Teilhabe<br />
aller orientiert ist und nicht, wie jetzt,<br />
systematisch ArbeiterInnen und ärmere<br />
Schichten aus finanziellen Gründen von<br />
der Erlangung der Staatsbürgerschaft<br />
ausschließt (Einkommenshürde senken).<br />
Ein Gesetz, das nicht jährlich tausende<br />
Babys in Wien, in Tirol oder in anderen<br />
Bundesländern "zu Ausländern" macht,<br />
weil diese mit ihrer Geburt nicht<br />
automatisch die österreichische Staatsbürgerschaft<br />
bekommen (Weg vom<br />
Abstammungsprinzip, hin zum Geburtsortsprinzip).<br />
Darüber müssen wir<br />
diskutieren, darüber wird auch intensiv<br />
in meiner sozialdemokratischen Partei<br />
diskutiert. Ich halt euch am laufenden.<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Fortbildung zum Thema Radikalisierung<br />
Mag. Murat Düzel, Leitung Integraonsservice,<br />
NÖ Landesakademie<br />
Europa wird durch die weltweite Migration<br />
und die Globalisierung auch auf lokaler Ebene<br />
immer vielfältiger. Jede Begegnung mit Neuem<br />
führt Menschen in die Spannung zwischen<br />
Eigenem und Fremdem.<br />
Als Ort der Zuwanderung und als Begegnungsraum<br />
von Menschen unterschiedlicher Herkunft<br />
und sozialer Milieus hat die Integration<br />
von Menschen mit Migrationshintergrund insbesondere<br />
für Städte große Bedeutung. Konkrete<br />
Sorgen und Ängste der Menschen vor<br />
Ort müssen erkannt, aufgezeigt und benannt<br />
werden. Die Auswirkungen gelungener und<br />
misslungener Integrationsmaßnahmen sind<br />
unmittelbar in den Gemeinden zu spüren. Integrationsprobleme<br />
entstehen, wenn Arbeitslosigkeit,<br />
Bildungsarmut, Sprachprobleme oder<br />
Identifikationsdefizite hinzukommen. All diese<br />
Faktoren führen zu einem Verharren in Parallelgesellschaften<br />
und verstärken sich gegenseitig.<br />
Wenn der Dialog gleichberechtigt<br />
geführt werden soll, müssen wir uns von dem<br />
Gedanken – Menschen mit Migrationshintergrund<br />
sind die Opfer der Mehrheitsgesellschaft<br />
– verabschieden. Dies erfordert von<br />
den Handelnden zum einen die Bereitschaft<br />
zum Dialog und zum anderen die soziale und<br />
sprachliche Befähigung, um diesen Dialog zu<br />
führen. Förderung ist wichtig, doch zugleich<br />
kann man von MigrantInnen auch verlangen,<br />
sich stärker einzubringen. Integrationsmaßnahmen<br />
müssen von einer breiten Basis unter<br />
dem Aspekt des Forderns und Förderns getragen<br />
werden, damit sie wirken können.<br />
Die Vermittlung von Wissen über Herausforderungen<br />
auf kommunaler Ebene ist von<br />
enormer Bedeutung für die zukünftige<br />
Integrationsarbeit: Aktuell bietet die Fachstelle<br />
für Gewaltprävention in Kooperation<br />
mit dem Integrationsservice der NÖ Landesakademie<br />
eine Fortbildung zum Thema Radikalisierung<br />
von Jugendlichen an. Diese richtet<br />
sich an Lehrkräfte, MitarbeiterInnen in der<br />
außerschulischen Jugendarbeit, Behörden und<br />
Institutionen, die im sozialen Bereich und im<br />
psychosozialen Kontext arbeiten, Fachkräfte<br />
der Sozialarbeit sowie JugendgemeinderätInnen.<br />
Dieses Angebot kann kostenlos in<br />
Anspruch genommen werden.<br />
Thema: „Jugendliche und die Faszinaon von Salafismus und<br />
Dschihadismus. Radikalisierung, Beweggründe und Prävenonsansätze“<br />
Wann: Donnerstag, 30. April <strong>2015</strong> , 14:00 – 18:00 Uhr<br />
Wo: Im Ostarrichisaal, Haus 1A/Regierungsviertel, Landhausplatz 1, 3109 St. Pölten<br />
Mehr Infos unter: www.noe-lak.at<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Devrim: Otizm'li kişilerde ödül cezadan daha efektifdir.<br />
Otizmli kişilerde ceza ve ödül<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Devrim:<br />
Ceza genelde kişinin bir daha aynı<br />
davranışı sergilememesi ve önlemesi<br />
için verilir. Otizmli kişiler için<br />
ise ceza vermek ters tepki gösterilmesine<br />
neden olur, çünkü<br />
otizmli kişiler neden ceza verildiğini<br />
anlamazlar ve bu nedenle<br />
kişide korku oluşmasına neden<br />
olur. Sonuç olarak yeni bir problemli<br />
davranış oluşabilmesine<br />
neden olabilir. Ceza vermemek<br />
tabi ki otizmli kişinin istediğini<br />
yapabilmesi demek değildir, istenmeyen<br />
davranışları her zaman<br />
görmezden gelemezsiniz. Otizmli<br />
Uzm. Psikolog Sebiha Devrim, Otizm ve İlişki uzmanıdır. Daha önce kendi hikâyesi hakkında ''Anne, ben uzaylı mıyım?'' adlı kitabı ve sonrasında ''Otizm'e pozitif<br />
bakış açısı'' adlı kitabı yazdı. Şu an Uzm. Psikolog olarak Türkiye ve Avrupa’da yaptığı çalışmaları, verdiği eğitim ve sunumları pozitif psikoloji yönünden sürdürüyor.<br />
Kendi yaptığı çalışmalar ve edindiği tecrübeler sonucunda pozitif bakış açısının otizmli kişilerde ne kadar güzel sonuçlar getirdiğini gördü ve bu yüzden uzmanlık<br />
alanını pozitif psikoloji ile geliştirdi. Yetenekleri vurgulamak ve bunlara yönelmenin otizmin zayıf yönlerinden daha da önemli olduğunu düşünüyor.<br />
kişi sınırlarının ne olduğunu bilmesi<br />
gerekir, ceza vermenin bir<br />
şekli time-out (dinlenme) zamanıdır.<br />
Time-out zamanı verildiği<br />
zaman kişi bulunduğu ortamdan<br />
çıkarılıp kısa bir süre başka bir<br />
yere alınır. Time-out yeri otizmli<br />
kişinin ilgi alanı olmaması gerekiyor,<br />
çünkü böyle olduğu zaman<br />
problemli davranışın tetiklenmesine<br />
neden olabilir. Örnek: Ömer<br />
sınıftan alınıp time-out zamanı<br />
için bilgisayar odasına sakinleşmesi<br />
için gönderiliyor. Ömer' in<br />
ilgi alanı bilgisayar ve bu durum<br />
hoşuna gidiyor. Bilgisayar odasına<br />
gidebilmek için sınıfta daha fazla<br />
problemli davranışlar sergilemeye<br />
başlıyor.<br />
Ödüllendirmek cezadan daha<br />
efektiftir. Yeni bir davranışı sadece<br />
ödüllendirmekle otizmli<br />
kişiye problemli davranışa alternatif<br />
olarak öğretebilirsiniz. Yeni<br />
davranışı öğretmek için devamlı<br />
ödüllendirmekle doğru davranışı<br />
vurgulamak gerekiyor. Bir süre<br />
sonra davranış uygulanmaya<br />
başlandıkça yavaş yavaş ödüllendirilme<br />
azaltılabilir.<br />
ÖDÜLLENDİRMEK İÇİN<br />
TAVSİYELER<br />
- Kişiye istenilen ve doğru olan<br />
davranışın ne olduğunu anlatın,<br />
otizmli kişilerde görsellik önemli<br />
olduğu için konuyu görsel olarak<br />
anlatmanız daha doğru olur.<br />
- Büyük beklentilerde bulunmayın,<br />
adım adım hedefe<br />
ulaşmanız daha doğru olur. Kısa<br />
© NÖ Landesakademie<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
bir süre de otizmli kişiden büyük<br />
bir değişim beklemeyin, sabırlı ve<br />
yavaş yavaş ilerleyin.<br />
- Açık ve net bir şekilde doğru bir<br />
davranış sonucunda ödülün ne<br />
olduğunu belirtin.<br />
- Görsel olarak bir kaç tane ödül<br />
belirtin ve kişinin kendisine ödülün<br />
seçimini yaptırın.<br />
En etkili ödül materyalli olanıdır,<br />
fakat iltifat etmek de önemli bir<br />
ödüldür. İltifat etmek kişinin kendine<br />
güvenini arttırır ve daha<br />
pozitif düşünmesine neden olur.<br />
Otizmli kişiler önceden anlatılmadığı<br />
zaman göz kırpmanın<br />
veya başını okşamanın ne anlama<br />
geldiğini anlamaz bu yüzden<br />
yaptığınız her davranışın anlatımını<br />
yapın.<br />
Ödül örnekleri:<br />
- Materyalli ödüller: şeker, kurabiye,<br />
küçük hediyeler<br />
- Etkinlik ödülleri: bilgisayarda<br />
oyun oynamak, çiçeklere su vermek<br />
- Sosyal ödül: iltifat etmek<br />
Daha fazla bilgi ve iletişim için:<br />
www.sebihadevrim.com<br />
info@sebihadevrim.com
NİSAN <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 4<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir<br />
dişiden yarattık." Hucurat: 13<br />
"Sizi tek bircandan (Adem`den) yaratan,<br />
yanında huzurbulsun diye eşini (Havva`yı)<br />
yaratan da O`dur....) Araf 189<br />
Allah kâinatta herşeyi, erkek ve dişi olarak<br />
yaratmıştır. Bu O`nun sistemidir. Yüce Allah,<br />
insanları daha huzurlu ve mutlu bir hayat<br />
sürmeleri için çift yaratmıştır. Biri diğeri için<br />
hayat arkadaşıdır.<br />
Bugün sizlere kadının erkek üzerindeki hakları<br />
veya erkeğin kadını üzerindeki haklarını<br />
sıralamayacağım. Bu çoğumuzun bildiği ama<br />
maalesef hayata geçirmediği konulardan<br />
biri...<br />
Kadın, iyi bir anne, iyi bir eş, arkadaş, merhamet<br />
abidesi, zerafet timsali, vefakâr,<br />
cefakâr ve herşeyden de önemlisi Allah`ın<br />
yarattığı güzel bir kul ve insandır. Bazı cahil<br />
ve bilgisizlerin düne kadar; ‘Acaba ruhu var<br />
mı?’ ‘Şeytanın ürünü ve kötülüklerin tohumu<br />
mu?’ diye sorguladığı bir varlık olmadığı gibi,<br />
bazı inançlara göre, ‘İnsanın cennetten kovulma<br />
sebebi’ de değildir.<br />
Kuran, insan olması bakımından kadını erkekle<br />
eşit bir varlık olarak görür. Her ikisine<br />
de güçve kaabiliyetine aynı zamanda biyolijik<br />
fıtratına uygun oranda sorumluluklar<br />
yükler.<br />
Birine her ikisinin yükü verilse kaldıramaz,<br />
haksızlık olur.<br />
Günümüzde, kadın hakları konusu ne zaman<br />
© JMG / pixelio.de<br />
Viyana (OTS)- Viyana BFI’nin İşletmecisi<br />
Valerie Höllinger, Bakıcılık Mesleği ve Viyana<br />
BFI’de başlayacak Hemşire Yardımcısı<br />
Yetiştirme Kursu hakkında konuştu.<br />
İstatistik Avusturya’nın verilerine göre<br />
2012 yılında 1.5 milyon olan 65 yaş üstü<br />
nüfus 2020 yılında 1.7 ve 2040 yılında ise<br />
2.5 milyon olacak. Avusturya Sağlık Araştırma<br />
Enstitüsü’nün araştırma sonuçlarına<br />
göre bakım sektöründe 2012 yılında yaklaşık<br />
45 bin tam zamanlı iş mevcuttu. 2025<br />
yılında yaklaşık 68 bin tam zamanlı işe ihtiyaç<br />
olacak. Bu veriler ışığında Höllinger,<br />
yaşlı nüfusun artmasının sağlık ve bakım<br />
sektöründe pratik bazı problemler doğuracağını,<br />
bakım alanında da ihtiyaç olan<br />
tam zamanlı işlerin oluşturulması için de<br />
on yılın uzun bir süre olmadığını söyledi.<br />
Höllinger konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu<br />
gelişmeleri dikkate alarak, ilkine 13 Nisan’da<br />
başladığımız Viyana BFI’de 3 hemşire<br />
yardımcılığı kursu düzenliyoruz. Şu<br />
anda eğitimli hemşire yardımcılarına, hastanelerde,<br />
bakım evlerinde ve mobil bakımlar<br />
için aşırı bir talep var. Kursumuz<br />
devlet tarafından da tanındığı için hemşire<br />
yardımcılığı geleceği olan bir meslek eğitimi<br />
ve meslek değiştirmek ve sağlık alanını<br />
seven iş hayatına yeniden başlamak<br />
isteyenler için çok uygun.”<br />
gündeme gelse, bir -eşitlik- tartışması başlar.<br />
Birbirinden farklı yapı ve özellikte yaratılan<br />
iki varlık aynı anda birbiriyle eşit olamaz ki.<br />
Kadın ile erkek birbirinin eşiti değil, tamamlayıcısıdır.<br />
Bir bütünü meydana getiren iki<br />
farklı parça gibidir. Karşılıklı, üstün olan ve olmayan<br />
taraflarıyla, zayıf ve kuvvetli olan yönleriyle,<br />
birinin diğerine herzaman muhtaç<br />
olduğu iki ayrı tamamlayıcı parça. Yüce Allah,<br />
kadını erkeğe, erkeği de kadına muhtaçyaratmıştır<br />
ki, birbirinin değerini anlayıp, huzurlu<br />
ve mutlu yaşasınlar diye. Biri diğerini<br />
hor görse veya aşağılasa, denge bozulur.<br />
Toplumun temel taşı karı-koca, aile müessesinin<br />
kurucularıdır. Bu müessesede, huzur ve<br />
güven ortamında gelecek nesiller yetişir.<br />
Aksini düşünecek olursak, huzursuz ortamlarda<br />
yetişen çocuklar, toplumun da dengesini<br />
bozar...<br />
Bu bakımdan, konumuz eşitlik değil, her iki<br />
cinse de fizyolojik ve psikolojik yapısının gerektirdiği<br />
sorumluluk ve hakkı hatırlatmak olmalıdır<br />
dersek, daha doğru olur. Gerek kadın,<br />
gerekse erkek olsun, herkes kendi hak ve<br />
sınırlarının bilincinde olmalıdır. Bu hak ve<br />
sorumluluklar Kuran`da bindörtyüz yıl önce<br />
verilmiş olmasına rağmen, günümüzde hala<br />
en çok tartışılan konular arasındadır.<br />
İslam’da kadının, eşsiz ve diğer sistemlerde<br />
hiçbenzeri olmayan bir yeri vardır. Kuran, erkeği<br />
kadının egemen bir efendisi ve kadını<br />
da, erkeğin egemenliğine teslim bir zavallı<br />
YASEMİN KARAGÖZ<br />
yasemin-ka@hotmail.com<br />
GÜNDEMDEN DÜŞMEYENLER!<br />
Teori pratikle buluşuyor<br />
Kurs toplam 12 ay sürüyor ve katılımcılara<br />
Hemşire yardımcılığı alanında hem kapsamlı<br />
teorik bilgi hem de pratik bilgi veriyor<br />
ve konu açısından oldukça zengin.<br />
Meslek ahlakı, hijyen ve enfeksiyon eğitimi,<br />
beslenme, yaşlı hastanın hastalık ve<br />
diyet gıdaları, geriatri ve geriatrik psikiyatri,<br />
ev hemşireliği ve palyatif bakım,<br />
konu yelpazesini oluşturuyor. 800 saat<br />
teoride edinilen bilgiler 320 saatlik uzun<br />
dönem bakım, 320 saatlik akut bakım, 160<br />
saatlik dışarda bakım, toplam 800 saat<br />
pratikle pekiştiriliyor. Höllinger: “Büyük<br />
partner ağımız sayesinde kurs katılımcılarımız<br />
beklemeden pratiğe başlayabiliyor.”<br />
Bir sömestrde tanıma<br />
Höllinger, Viyana BFI’nin hemşire yardımcılığına<br />
denklik için bir dönemde tamamlama<br />
eğitimi veren tek kuruluş olduğu<br />
belirterek: “AB üyesi olmayan bir ülkede<br />
hasta bakımı alanında eğitim almış herkes<br />
Viyana BFI’de hemşire yardımcısı olarak<br />
mesleki yeterlilik belgesini yarı zamanlı ve<br />
ön bilgilerine göre alabilir.”<br />
Kurs Başlangıç Tarihleri:<br />
13 Nisan <strong>2015</strong><br />
12 Ekim <strong>2015</strong><br />
14 Aralık <strong>2015</strong><br />
"Eine Berufsausbildung<br />
mit Zukunft"<br />
"Gelecek<br />
Vaad<br />
Eden Bir<br />
Meslek"<br />
Die Kursstarts <strong>2015</strong>:<br />
13. April <strong>2015</strong><br />
12. Oktober <strong>2015</strong><br />
14. Dezember <strong>2015</strong><br />
olarak görmez. Bildiğimiz bir hadisi hatırlatmak<br />
isterim: "Sizin en hayırlınız , kadınlarına<br />
karşı en iyi davranandır" diyen bir Peygamberimiz<br />
ve onun hayatındaki uygulamaları ve<br />
davranışları her konuda olduğu gibi burada<br />
da örnek teşkil eder. Her kadın bir erkeğin,<br />
ya kızıdır, ya annesi, ya eşi ya da kızkardeşi...<br />
Bu yüzden kadına iyi davranmak, hürmet<br />
göstermek ve hakkına saygı göstermek dinin<br />
de bir emridir.<br />
Bugünün modern dünyasında kadına tanınan<br />
haklar, İslam’da verilenin çok gerilerinde<br />
kalır. Kadın, hayatını kazanmak için çok çalışmak<br />
zorunda kalan, hatta bazen erkekle aynı<br />
işleri yaptığı halde hakkını alamayandır. Fiziki<br />
cazibesi ön planda tutulan ve birtakım sermaye<br />
çevrelerince istismar edilelerek, kadınlık<br />
onuru zedelenen bir varlık haline<br />
getirilmiştir. Demokratik toplumlarda kadın,<br />
bugünkü; çalışma, kazanma, seçme ve seçilme,<br />
öğrenme, hak ve özgürlüklerini alabilmek<br />
için uzun bir yol katetmiş ve zorlu<br />
mücadeleler vermiştir. Tüm bu mücadelelere<br />
rağmen, elde edilen hakların, İslam’ın kadına<br />
verdiği haklarla kıyas bile edilemeyeceğini<br />
hatırlatmak isterim. Burada bir özeleştiri yapmadan<br />
da geçemeyeceğim. İslam’ın kadına<br />
verdiği konum, onun fıtratına uygun, ona güvenlik<br />
veren ve onu küçük düşürücü şartlardan<br />
koruyan mahiyettedir. Buna rağmen<br />
üzülerek görüyor ve herzaman şahit oluyoruz<br />
ki, günümüzde kadın hala, hakettiği<br />
Gençliğin büyük bir kısmının normal bir günü<br />
okulda ders dinlemek, ev ödevi yapmak,<br />
televizyon seyretmek ve bilgisayar oynamakla<br />
geçiyor. Bu yüzden çok oturup, az hareket<br />
ediyorlar. Sağlık Sigortası Şirketi UNIQA<br />
Avusturya, hayatlarını daha sağlıklı bir şekilde<br />
geçirmeleri için gençlere ve ebeveynlerine<br />
destek olma kararı aldı.<br />
Sigorta şirketi geçen yıl “Sağlıklı Büyüme<br />
Kampı” ile bir günlük çalıştay düzenledi. Çalıştayın<br />
katılımcıları 10-14 yaşları arasındaki<br />
gençler ve onların ebeveynleriydi ve bunlara<br />
beslenme, hareket ve zihin sağlığı konularında<br />
koçluk yapıldı.<br />
Bu yıl da Avusturya UNIQA, 210 çocuğu ve<br />
ebeveynlerini Sağlıklı Büyüme Kampı’na<br />
davet ediyor.<br />
-Çocuklar ve ebeveynleri için bedava bir günlük<br />
-Etkinlikler: Vücut geliştirme, beslenme piramidi<br />
ve hazine arama oyunu<br />
-Başlama tarihi 18 Nisan Graz’da daha sonraki<br />
iki program Innsbruck ve Eisenstadt’ta<br />
yerde değil. Bugün İslam’ı, hayatına düstur<br />
ettiğini söyleyen toplumlara bir bakın. Sanki<br />
kadının hayatı ve öz hakları erkeğin eline bırakılmış.<br />
Nasıl oluyor da, hala ‘Kadına şiddet<br />
erkeğin hakkıdır’ diyen insanlar çıkıyor?<br />
Daha da üzücü olanı ise, kadınlarımıza bu<br />
hakkın sanki erkeklerin hakkıymış gibi gösterilmesi<br />
ve inandırılmasıdır. Hal böyle olunca,<br />
ezilen, hor görülen, istenilmediği an terkedilen,<br />
tecavüze uğrayan, katledilen kadınlar<br />
hep gündemde kalmaya devam edecektir...<br />
Vicdanlar ıslah edilmedikten, sevgi ve merhamet<br />
tohumları kalplere ekilmedikten<br />
sonra...<br />
Bugünün hayat şartları adı altında, hayatın<br />
yükü omuzlarına yüklenen, hem anne, hem<br />
eş, hem evde hem de sosyal hayatta, zorlu<br />
bir mücadeleye sürüklenen ve sayısızca misyonu<br />
üstlenen kadınlar var oldukça...<br />
Afrikanın ücra köşelerinde çocukluğunu bile<br />
yaşamadan, sırtlarında çocukları, başlarında<br />
kovalarla su taşıyan, tarlalarda bedava işgücü<br />
olarak çalıştırılan, bazen aileleri ve kocaları<br />
tarafından terkedilen, açlık ve sefalet içinde<br />
hayat mücadelesi veren kadınlar var oldukça...<br />
Yine gündemden düşmeyecek onlara ait haberler,<br />
Senede bir gün ‘Kadınlar Günü’ kutlanacak...<br />
Kadın ve toplum, konulu konferanslar verilecek..<br />
Bilindik ağızlardan bilindik sözler dökülecek,<br />
Yine çoğunluğu kadınlardan oluşan<br />
konuşmacılar ve dinleyicileri,<br />
Konuşacak, anlatacak, şiirler okuyacak ve<br />
şarkılar söyleyecek...<br />
Yine ümitler serpilecek yüreklere, geleceğe dair,<br />
Yarın unutulacak verilen sözler, alınan kararlar.<br />
Kapalı kapılar ardından ahlar yükselecek...<br />
Kadının gözyaşı yağmur sularına karışacak...<br />
Başka baharlara kalacak özlenen hayatlar,<br />
Ve yine ertelenecek davalar,<br />
Hesabı mahşerde görülmek üzere...<br />
Avusturya’da gençler<br />
çok sağlıksız yaşıyor<br />
Çocukları tatlı yerine meyve yemeye, televizyon önünde<br />
oturmak yerine spor yapmaya nasıl ikna edebiliriz?<br />
© Jörg Brinckheger / pixelio.de<br />
“Sağlıklı Büyüme Kampı” Etkinlikleri<br />
Çocukları, soruların cevaplanacağı dört gıda<br />
durakları bekliyor. – Beslenme piramidi nasıl<br />
işliyor? Sağlıklı bir ara öğün nasıl olmalı?<br />
Bunun yanında gençler gıda paketlerini anlamayı<br />
öğreniyor ve kendi beslenme alışkanlıkları<br />
hakkında sorular sorabiliyor. Ayrıca vücut<br />
geliştirme ve bir hazine arama oyunu var. Çocuklar<br />
uzmanlarla oynayarak tecrübeler kazanırken,<br />
ebeveynler kendi gruplarında tek<br />
tek konularla ilgili bilgilendiriliyorlar. Çocuklarını<br />
tatlı yerine meyve yemeye, televizyon<br />
önünde oturmak yerine spor yapmaya nasıl<br />
ikna edebileceklerini öğreniyorlar. Ücretsiz<br />
katılım imkânı www.uniqa-fitaufwachsencamp.at<br />
adresine başvuruyla mümkün.<br />
Kamp Nerede ve Ne Zaman:<br />
18 Nisan - Graz, Hotel Novapark<br />
25 Nisan - Innsbruck, Villa Blanka<br />
9 Mayıs - Eisenstadt, Kultur Kongress<br />
Zentrum<br />
Kamp Programı<br />
- Başlama: 09:00, Bitiş: 16:30<br />
- Kampı, aralarında spor bilimcisi Werner<br />
Schwarz, diyetisyen Melanie Neumann ve<br />
çocuk mental eğitmeni Claudia Kroske’nin de<br />
bulunduğu UNIQA uzmanları idare ediyor.<br />
- Çocuklar iki gruba ayrılacak ve değişmeli<br />
hareket, beslenme ve mental bölümleri ziyaret<br />
edecekler.<br />
- Çocuk atölyeleriyle eş zamanlı da ebeveynlere<br />
sunumlar şeklinde koçluk yapılacak.
Göçmen kadınlar çok<br />
düşük ücretle çalışıyor<br />
Yabancı Kökenli Kadınlarda İşsizlik Oranı Daha Yüksek.<br />
Daha AzKazanıyor ve Düşük Ücretli Branşlarda Çalışıyorlar...<br />
Avusturya’da her beş kadından biri göçmen<br />
kökenli. Kadın nüfusun %12’si başka bir<br />
pasaporta sahip, %17’si Avusturya’da doğmamış<br />
ve %20’sinin ebeveynlerinin her ikisi<br />
de yurt dışında doğmuş. Avusturya Entegrasyon<br />
Fonu’nun (ÖIF), yabancı kökenli kadınların<br />
yaşam durumu hakkında yaptığı bir<br />
analizin sonuçlarına göre bu kadınlar daha<br />
az kazanıyor, daha sık işsizlikten nasibini<br />
alıyorlar. Avusturya vatandaşı olmayan<br />
kadınlarda doğurganlık oranı da yerli<br />
nüfusa göre çok yüksek.<br />
Avusturya İstatistik Kurumu’nun ve ÖIF’nin<br />
verdiği sayılara göre entegrasyon çabaları<br />
durumu çok değiştirmemiş, göçmen kökenli<br />
kadınların oranı sabit kalmış, buna<br />
karşılık Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomi<br />
Bölgesi ülkelerinden gelen kadınların sayıları<br />
artmış, şu anda göçmen kökenli kadınların<br />
yarısını ve yeni göçmenlerin üçte<br />
ikisini onlar oluşturmakta.<br />
Farklılıklar özellikle eğitimde<br />
göze çarpıyor<br />
2013 yılında göçmenler en yüksek ve en<br />
düşük eğitim düzeylerinde yüksek oranda<br />
temsil edilmiş. Anadili Almanca olmayan<br />
çocukların şansları daha az da olsa ikinci<br />
kuşak göçmenlerde oranlar birbirine yaklaşmıştı.<br />
2012/13 eğitim yılında kız öğrencilerin<br />
%20’sinin günlük konuşma dili<br />
Almanca değildi, 2008/09 da bu oran %18<br />
idi. Bu tür kız öğrencilerin özel okullarda,<br />
politeknik okullarda ve yeni sistem ortaokullarda<br />
oranları oldukça yüksek. Dili bilmedeki<br />
yetersizlik gelecek için bir handikap<br />
Wien (OTS) - Avusturya Entegrasyon Fonu'nun<br />
(ÖIF) yeni kitapçığı ''Göç & Entegrasyon<br />
- Ağırlık Noktası Kadınlar''<br />
yayımlandı.<br />
ÖIF tarafından hazırlanan yeni enformasyon<br />
broşürü, en güncel rakamlarla göçmen<br />
kadınların genel durumuna istatistiksel olarak<br />
ışık tutuyor. Göç, Dil ve Eğitim, İş ve<br />
Meslek bunun yanında Aile ve Sağlık gibi<br />
anabaşlıkların yer aldığı kitapçık, Avusturya<br />
İstatistik Kurumu'nun yanında Dışişleri ve<br />
Uyum Bakanlığı ile yapılan ortak çalışma ile<br />
hazırlandı.<br />
Uyum Bakanı Sebastian Kurz: ''Göçmen kökenli<br />
ailelerde kadınlar, entegrasyon konusunda<br />
anahtar bir role sahiptirler. Biz bu<br />
bilgilendirme broşürü ile göçmen kökenli<br />
kadınların durumunu gerçek istatistiklere<br />
ortaya koyarak, objektif bakış açısı ile bir<br />
değerlendirme imkânı sunup, uygun<br />
teşvikleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.''<br />
Avusturya'da yaşayan 845.800<br />
kadın göçmen kökenli<br />
Açıklanan rakamlara göre en çok<br />
göçmen kadın Almanya, Bosna Hersek<br />
ve Türkiye'den. Avusturya'da<br />
toplam 845.800 kadının yani her 5<br />
kadından 1'nin göçmen kökenli<br />
olduğu belirlenen istatistiklere<br />
göre, Almanya'dan 113.200, Bosna<br />
Hersek'ten 77.500 ve Türkiye'den<br />
oluşturmakta; 2013’te göçmen kökenli kadınların<br />
%58’i çalışma hayatına atılırken bu<br />
oran Avusturyalı ve AB ve Avrupa Ekonomi<br />
Bölgesi ülkesinden gelen kadınlarda %70 ve<br />
Türk kadınlarda ise sadece %40 idi. Daha<br />
önceki araştırma sonucu %43’tü. Türk kadınların<br />
iş gücü piyasasında kötü durumda<br />
olduğunu gösteren diğer bir veri ise işsizlik<br />
oranı. 2013 verilerine göre Avusturyalı kadınların<br />
işsizlik oranı %6,4 diğer ülke vatandaşı<br />
kadınların %10,5 iken bu oran Türk<br />
kadınlar da %16,5’ti. 2010’dan bu yana<br />
işsizlik oranı yabancı kadınlarda hızlı bir<br />
şekilde yükselmiştir.<br />
Türk kadınlar 5500 Avro<br />
Daha Az kazanıyor<br />
Az kazanma göçmen kadınların yoğun olarak<br />
çalıştıkları branşlarla ilgili olabilir. Üçte<br />
bir otel ve gastronomide, %42 bina temizliği<br />
ve acentelerin de dahil olduğu işletme<br />
hizmetlerinde çalışmaktadır. Bu ücret gelirlerine<br />
de yansımaktadır. Yabancı kadınlar<br />
Avusturyalı hemcinslerinden 2011‘de yılda<br />
3100 avro daha az yıllık net gelir elde etmiştir.<br />
Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomi<br />
Bölgesinden gelen kadınların yıllık gelirleri<br />
Avusturyalı hemcinslerinin düzeyinde iken,<br />
Türk kadınlarınki ise yaklaşık 5500 avro<br />
daha düşük. İstatistiklere göre fark makası<br />
kapanmakta. Hayatın diğer alanlarındaki<br />
şartlarda da benzeşmeler artmakta; yabancı<br />
kadınlar ortalama 2 çocuk dünyaya<br />
getirirken (Avusturyalılar 1.4), bu oran<br />
Avusturya vatandaşlığını alan kadınlarda<br />
1.5‘a düşüyor.<br />
Avusturya'da her 5<br />
kadından 1'i göçmen<br />
Jede fünfte Frau in Österreich ist Migrantin<br />
de 75.500 kadın Avusturya'da ikâmet<br />
etmekte.<br />
Eğitim: 2. Kuşak göçmen kadınlar eğitimde<br />
ilerliyor<br />
Avusturya'da maturasını tamamlayan göçmen<br />
kadınlar % 18'lik oranda. Akademik<br />
diploması olanlar ise % 19 olurken, bu<br />
oran yerli kadınlarda sadece % 17.<br />
2. Kuşak göçmen kadınlarda ise özellikle<br />
mesleki alanda diploma alanların sayısı gittikçe<br />
artıyor.<br />
İş Piyasası: Kamu yönetimi, eğitim ve<br />
öğretim alanlarında az sayıda kadın<br />
göçmen mevcut<br />
Avusturya iş piyasasında göçmen kökenli<br />
kadınların % 35'i gastronomi alanında ve<br />
otellerde, % 42'si temizlik veya kısa süreli<br />
geçici işlerde çalışmakta. % 15'lik bir oran<br />
ile eğitim ve öğretim alanlarında, % 9 ile de<br />
kamu yönetiminde görev almaktalar.<br />
© ÖIF<br />
Bezahlte Anzeige<br />
13. <strong>APRIL</strong>–22. MAI <strong>2015</strong><br />
Sie wollen im Beruf weiterkommen?<br />
Den Lehrabschluss nachholen?<br />
Neue Jobchancen nutzen?<br />
Wir bieten Beratung und Information zu Ausund<br />
Weiterbildung, Berufsorientierung, Lehre,<br />
Schulabschluss & Co. Finanzielle Förderung<br />
inklusive. Und das bei über 180 Veranstaltungen<br />
in ganz Wien!<br />
Hingehen, Chancen nutzen!<br />
Das gesamte Programm auf<br />
www.meinechance.at<br />
Gefördert aus Mitteln des waff und<br />
des Europäischen Sozialfonds
NİSAN <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 6<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Üniversitedeki dersinden evine dönerken<br />
bindiği minibüsün şöförünün saldırısına<br />
uğrayan ve tecavüze karşı koyarken<br />
öldürülen 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın<br />
katli binlerce kadının protestosuna neden<br />
oldu. Kadın cinayetleri Türkiye'de son<br />
yıllarda patlama yaratarak, 2002-2009<br />
yılları arasında tam 14 kat (!) arttı!<br />
Bu artışta cezasızlığın büyük payının<br />
olduğu, ceza kanununa göre 24 yıl hapisle<br />
cezalandırılan cinayetlerin, kadın cinayeti<br />
söz konusu olduğunda çeşitli ceza indirimleriyle<br />
10-11 yıl cezaya indirildiği<br />
bir çok davadan bilinen bir gerçek. Öldürülen<br />
kadının, yani cinayetin KURBANININ<br />
katili "tahrik ettiği" iddiasıyla bir çok durumda<br />
ceza indiriliyor. Belli bir saatten<br />
sonra sokakta olmak, kısa etek giymek<br />
bir kadının öldürülmesini "tahrik etmek"<br />
oluyormuş medyaya, bir çok siyasetçilere<br />
ve hakime göre. Bunun tersini bir<br />
düşünelim: bir erkek öldürüldüğünde<br />
"canım, neden akşam o saatte kısa şortla<br />
sokaktaydı, cinayeti kendisi tahrik etti"<br />
dense, herkes bunu söyleyenin aklını<br />
kaçırmış olduğunu düşünür. Aynı şey<br />
bir kadın hakkında söylendiğinde<br />
bir çok kişiye<br />
makul geliyor.<br />
Türkiye'de Özgecan<br />
Aslan cinayetinden<br />
sonra bir çok genç<br />
kadın "Bana ne giymem<br />
gerektiğini öğretme, oğluna<br />
tecavüz etmemeyi<br />
öğret" yazılarıyla kadına<br />
şiddeti protesto etti.<br />
Kadınlara yapılan sözlü<br />
Alev Korun<br />
Abgeordnete zum<br />
Naonalrat (Die Grünen)<br />
alev.korun@gruene.at<br />
Özgecanlar<br />
katledilmesin!<br />
Kadına şiddete son!<br />
ve fiziksel saldırıların, tecavüzün, dayağın<br />
ve hatta cinayetin sorumlusunu kadınlar<br />
olarak göstermeye çalışmak, şiddeti ve<br />
saldırganları korumak demektir. Değişmesi<br />
gereken kadınların etek boyu değil,<br />
toplumun büyük bölümünün mazur gördüğü,<br />
mübah bulduğu şiddettir. Çünkü<br />
şiddet, kadın olsun, erkek olsun insanları<br />
ezer ve toplumu içten çürütür. Toplum<br />
yarası olan şiddetle hiç bir problem<br />
çözülmediği gibi, şiddet, dayak ve<br />
tecavüzler yaralı insanlar, yaralı aileler,<br />
yaralı çocuklar bırakır geride. Erkeğin<br />
kadına hükmettiği, istediğini yaptıramadığında<br />
da dövdüğü, yaraladığı, öldürdüğü<br />
bir toplum yerine, kadın erkeğin<br />
eşdeğerde olduğu, birbirlerine sevgi<br />
ve saygıyla eş ve destek olduğu bir<br />
toplum için çalışalım. Kadına şiddete<br />
hayır diyelim ve hiç bir şekline göz<br />
yummayalım. Oğullarımıza da, sözlü<br />
şiddetten fiziki şiddete ve tecavüze kadar<br />
her tür zorbalığı reddetmeyi ve sadece<br />
annelerine değil bütün kadınlara saygıyı<br />
öğretelim.<br />
Hep beraber ŞİDDETE HAYIR!<br />
‘Genel Sigara<br />
Yasağı’<br />
kanunlaşıyor<br />
Avusturya hükümeti, restaurant, cafe ve<br />
lokaller, kısacası halka açık olan her kapalı<br />
mekânda sigara içilmesinin tamamen<br />
yasaklanması konusunda anlaşmaya vardı.<br />
SPÖ’lü Sağlık Bakanı Sabine Oberhauser ve<br />
ÖVP’li Bilim Bakanı Reinhold Mitterlehner,<br />
yaptıkları açıklamayla uzun süredir tartışmalara<br />
neden olan ‘Sigara yasağının boyutları’<br />
konusunda anlaşmaya varıldığını ve<br />
2018 yılından itibaren, kanunun uygulamaya<br />
konulacağını belirttiler.<br />
Sağlık Bakanı Oberhauser, çıkacak yasa ile<br />
Avusturya’nın, Avrupa Birliği genelinde istenen<br />
standartlara yaklaşacağını vurguladı.<br />
Avusturya’da politikacılar, 1992 yılından<br />
beri sigaranın lokallerde yasaklanması için<br />
adımlar atarken, bu süreç 2018 yılı itibariyle<br />
tamamlanmış olacak.<br />
Lokallere 3 Yıl Süre<br />
Sigara içilmesine yönelik yasal düzenlemenin<br />
hayata geçeceği 2018 yılına kadar işyerlerine<br />
süre tanındı.<br />
Sigara kullananların yaş ve cinsiyete göre dağılımı:<br />
Yapılan bir ankete göre Avusturya genelinde,<br />
15-29 yaş arasındakilerin % 40’ı, 30-<br />
49 yaş arası % 38’i ve 50 yaş üstündeki<br />
bireylerin % 23’ü sigara içiyor.<br />
Genel nüfusun % 33’ü sigara kullanırken,<br />
erkeklerde bu oran % 38, kadınlarda ise<br />
% 27 olarak tespit edildi.<br />
Yabancı Öğrenciler Avusturya’da<br />
Kalmak İstemiyor<br />
Başbakan Yardımcısı ve Bilim Bakanı Reinhold<br />
Mitterlehner (ÖVP) yaptığı açıklamada,<br />
üniversitelilerle ilgili yapılan son sosyal araştırmanın<br />
detaylarına yer verdi. Araştırmanın<br />
sonuçları şöyle:<br />
Yabancı öğrencilerin %28’i mezuniyetlerinden<br />
sonra da Avusturya’da kalmak istiyor.<br />
Kalma niyeti en yüksek olan öğrenciler, Eski<br />
Yugoslavya bölgesi (%43) ve Doğu Avrupa’dan<br />
(%39) gelenler, en düşük oran ise<br />
Südtirol (%17) ve Alman (%22) öğrenciler.<br />
Toplam yabancı öğrencilerin %24’ü ülkelerine<br />
dönmek ya da diğer bir ülkeye gitmek<br />
istiyor. %49 ne istediklerini henüz bilmiyor.<br />
Anketin ilk dönemdeki ve mezun olmak<br />
üzere olan öğrenciyi aynı anda kapsaması<br />
kararsızların oranının bu denli yüksek olmasının<br />
nedenlerinden biri.<br />
Bir yandan iş gücü piyasası için potansiyel de<br />
giderek artıyor. Geçen yıllarda üniversitelerde<br />
yabancı mezun sayısı Avusturyalı mezunlardan<br />
daha çabuk arttı. Mezun sayısı,<br />
yabancı öğrencilerde 2008/09- 2012/13<br />
arası %90 bir artış gösterirken aynı<br />
dönemde Avusturyalı mezunlardaki artış<br />
sadece %25 olmuştur. Yine aynı dönemde<br />
meslek yüksek okullarındaki ve özel üniversitelerdeki<br />
yabancı mezun sayısı iki kat<br />
artmıştır.<br />
Yabancı öğrencilerin eğitim süreleri biraz<br />
daha kısa sürmekte; Lisans eğitimleri için<br />
ortalama 7.7, diploma programı için 13.3,<br />
yüksek lisans için 5.3 ve doktora için 8.2<br />
sömestre ihtiyaçları oluyor.<br />
Uzmanlar bu konuda, kalifiye insan gücünün<br />
Avusturya’da kalma ve ülkeye katkı sağlaması<br />
için teşvik edilmesi gerektiğini, gerekli<br />
tedbirler alınmaz ve teşvikler hayata geçirilmezse<br />
bunun Avusturya’nın geleceğine<br />
zarar vereceğini açıkladılar.<br />
© photonews.at/Georges Schneider<br />
Alkoliklerin sayısı çok yüksek boyutlarda ve bağımlı ebeveynlerin çocuklarına yapılan destek yetersiz<br />
Avusturya’da alkol bağımlılarının sayısı ürkütüyor<br />
Avusturya’da alkollü içki tüketimi<br />
çok fazla ve bu konu büyük bir<br />
problem olmaya devam ediyor.<br />
GfK Enstitüsü tarafından 4 bin kişi<br />
ile yapılan yeni bir araştırma sonuçlarına<br />
göre, nüfusu 8.5 milyon<br />
civarında olan Avusturya'da yaklaşık<br />
650 bin kişinin alkol problemi<br />
olduğu ve bunlardan 200<br />
bininin ileri derecede alkolik olduğu<br />
açıklanırken, gerekli tedbirler<br />
alınmazsa bu rakamın giderek<br />
artabileceği öngörülüyor.<br />
Ülkedeki alkol tüketimini ‘dramatik’<br />
olarak niteleyen uzmanlar;<br />
‘‘Alkol tüketimi kesinlikle çok yüksek,<br />
çok riskli ve çok vahim. Durumun<br />
ciddiyeti farkedilmeli ve<br />
güçlü tedbirlerle üzerine gidilmeli’’<br />
diyerek, özellikle hükümetin<br />
bu konuda yaptığı çalışmaları<br />
arttırması gerektiğini vurguladılar.<br />
GENÇLER TEHDİT ALTINDA<br />
Uzmanları kaygılandıran bir diğer<br />
gelişme ise gençler arasındaki<br />
alkol tüketiminin boyutu.<br />
Alkol kullanma yaşının düşmeye<br />
devam ettiğini de belirten uzmanlar,<br />
yapılan araştırmada 11-13 yaş<br />
arasındaki gençlerin düzenli<br />
olmasa da zaman zaman alkol<br />
kullandıklarının ortaya çıktığını<br />
vurguladılar.<br />
15-18 yaşındaki gençlerin ise son<br />
12 ay içince haftada birkaç defa<br />
alkol aldıklarını belirtmeleri de<br />
durumun ciddiyetini tekrar ortaya<br />
koymakta.<br />
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma<br />
Teşkilatı'nın (OECD) rakamlarına<br />
göre Avusturya halkı, Avrupa Birliği<br />
ortalamasının üstünde alkol<br />
tüketiyor. Ülkede kişi başına ortalama<br />
yıllık alkol kullanımı 12,2<br />
litre olarak tespit edilirken, AB ortalaması<br />
ise 11,1 litre.<br />
Bağımlı Ebeveynlerin Çocuklarına<br />
Yapılan Destek Yetersiz<br />
Avusturya’da yaklaşık 100 bin<br />
çocuk, anne-babasından birinin<br />
alkol bağımlısı olduğu ‘aile’ ortamında<br />
yetişiyor. Avusturya’da bu<br />
© M.E. / pixelio.de<br />
tür çocuklar için yardım hizmetleri<br />
diğer ülkelere kıyasla daha az.<br />
Bunun ilk nedeni hedef gruba<br />
ulaşmadaki zorluk. Çocuk ya da<br />
genç, korku ve utanç duygularıyla<br />
beraber yaşıyor ve herkese güvenemiyorlar<br />
ya da aile sırlarını ifşa<br />
etmek istemiyorlar. Avusturya<br />
Psikologlar Derneği (BÖP) Başkanı<br />
Sandra Lettner bu konu ve yapılması<br />
gerekenler hakkında şunları<br />
söylüyor:<br />
‘‘Okullarda psikologların sayısını<br />
arttırmak, anaokulu pedagogları<br />
ve öğretmen gibi diğer meslek<br />
gruplarıyla işbirliğini geliştirmek,<br />
bağımlı ebeveyni olan aileden<br />
gelen çocukların bu zorluğa rağmen,<br />
iyi bir şekilde gelişmelerine<br />
katkı sağlayacaktır.’’<br />
Psikologlar Derneği Bağımlılık psikolojisi<br />
bölüm yöneticisi Alfred<br />
Uhl, çocuk ve gençlerin alkol<br />
bağımlısı ebeveynlerinden farklı<br />
şekillerde etkilendiklerinden söz<br />
ediyor. Çocuklar, ebeveynlerinin<br />
tahmin edilemeyen öngörülemeyen<br />
davranışlarıyla, sadakatlik<br />
tartışmaları ve ebeveynlerinin<br />
kendi aralarındaki şiddet ve hakaret<br />
içeren kavgalarından dolayı<br />
duydukları endişelerle karşı karşıya<br />
kalıyorlar.<br />
Alkol bağımlısı ailelerden gelen<br />
çocukların gelişmeleri çeşitli farklıklarda<br />
seyrediyor. Bir grup sayısız<br />
zorluk ve risk faktörlerine<br />
rağmen normal bir gelişme evresi<br />
geçirirken, diğer bir grup için<br />
ise ileriye dönük ağır sonuçlar<br />
ortaya çıkabiliyor.
7 - <strong>AVRUPA</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
NİSAN <strong>2015</strong><br />
‘Kabul, Dahil Etme ve Ruh Sağlığı - Akzeptanz, Inklusion und seelische Gesundheit’<br />
‘Göçmenler ve<br />
Ruh Sağlığı’<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Bezahlte Anzeige<br />
Avrupa’nın birçok ülkesinde meydana<br />
gelen ırkçı saldırılar, göçmen<br />
kökenli insanların günlük hayatta<br />
karşılaştıkları ayrımcılık ve son dönemlerde<br />
artış gösteren Pegida<br />
eylemleri, toplumsal barışı olumsuz<br />
yönde etkilediği gibi, aynı zamanda<br />
bireylerin ruh sağlığını da<br />
tehdit ediyor.<br />
Berlin Charité Üniversite Hastanesi<br />
tarafından yapılan ‘Kabul,<br />
Dahil Etme ve Ruh Sağlığı - Akzeptanz,<br />
Inklusion und seelische<br />
Gesundheit’ adlı güncel bir çalışmaya<br />
göre, sosyal bir varlık olarak<br />
insan, toplumda kabul görme<br />
ve topluma dahil olmak için bir<br />
çaba sarfediyor ve buna karşılık<br />
bulamaması veya engellenmesi<br />
halinde psikolojisi derin bir darbe<br />
alıyor. Bireyin günlük hayatta<br />
yaşadığı ayrımcılık ve yabancı<br />
düşmanlığı, depresyondan başlayarak<br />
şizofreniye kadar uzanabilecek<br />
sonuçlar doğurabiliyor.<br />
Berlin Charite Hastanesi Psikiyatri<br />
ve Psikoterapi Başkanı Profesör<br />
Andreas Heinz, ruhsal<br />
hastalık riskinin özellikle ikinci<br />
kuşak göçmenleri tehdit ettiğini<br />
açıklarken, birinci kuşak neslin<br />
değil de onların Avrupa ülkelerinde<br />
doğmuş, büyümüş çocuklarının<br />
daha fazla risk altında<br />
olduklarının araştırmanın en<br />
önemli noktası olduğuna dikkati<br />
çekiyor. Profesör Andreas Heinz,<br />
bunun nedenini ilk etapta kendini<br />
doğduğu büyüdüğü ülkeye<br />
ait hissetmeye çalışan ikinci kuşağın<br />
yaşadığı dışlanmaya bağlı<br />
kimlik bunalımı ve kendini değersiz<br />
hissetme durumu olduğunu<br />
belirterek, birinci kuşağın ise<br />
kimliğini tamamlayarak geldiği<br />
için ruhsal olarak daha güçlü olduğunu<br />
ifade ediyor. Andreas<br />
Heinz, bireyin kendini ait hissettiği<br />
bir grubun ya da ailenin dayanışması<br />
ile, ortaya çıkabilecek<br />
ruhsal sıkıntıları daha rahat aşabileceğini<br />
de vurgulayarak, “Bireyin<br />
bağ kurabileceği sosyal<br />
ortamı ve sağlam bir aile yapısı<br />
yoksa ruhsal sağlığı kolaylıkla bozulabiliyor.<br />
Bunun aksine güçlü<br />
bir kimlik bağı ve aidiyet duygusu<br />
bireyi ruhsal olarak güçlendiriyor.”<br />
dedi.<br />
Çalışmada görev alan psikiyatri<br />
ve psikoterapi uzman hekimi Doçent<br />
Dr. Meryem Schouler-Ocak:<br />
“Göçmenlerde, ayrımcılık ve<br />
kabul görmeme düşüncesi ile bir<br />
tereddüt oluşuyor ve kendine<br />
olan güven yitirilebiliyor. Sonrasında<br />
ise verimliğiniz, gücünüz düşüyor<br />
ve sağlık durumunuz yavaş<br />
yavaş kötüye gidebiliyor. Ayrıca<br />
yabancılar eğer çok fazla strese<br />
maruz kalırsa ve bünyesinde hastalığa<br />
eğilimli bazı faktörler taşıyorsa,<br />
bu kişilerin şizofreniye yakalanma<br />
riski de artıyor.<br />
Bunu aşmanın en temel yolu ise,<br />
bireyi güçlendirecek her türlü iletişime<br />
açık olmaktan ve her iki<br />
toplumla da irtibat içinde olmaktan<br />
geçiyor. Yani hem geldiğimiz<br />
kültürden insanlarla bir arada<br />
olmak ve özellikle aileden destek<br />
Helga.<br />
AMS-Beraterin.<br />
Hobby:<br />
Wasserski. Liebt:<br />
Geschwindigkeit.<br />
Auch bei der<br />
Personalvermittlung.<br />
AMS ON TOUR <strong>2015</strong><br />
WIR KOMMEN ZU IHNEN UND INFORMIEREN SIE<br />
ÜBER DIE VIELSEITIGEN LEISTUNGEN DES AMS.<br />
Nutzen Sie die vielseitigen Angebote des AMS für Ihr Unternehmen<br />
und profitieren Sie von der Kompetenz und der Erfahrung von<br />
Österreichs größtem Personalvermittler. Ob Recruiting, eServices<br />
oder Förderungen: Wir beraten Sie gerne über die vielseitigen<br />
Möglichkeiten, bei der Personalsuche Ressourcen zu sparen.<br />
www.ams.at/ontour<br />
AMS. Vielseitig wie das Leben.<br />
© S. Hofschlaeger / pixelio.de<br />
almak, hem de ‘çoğulcu’ toplumla<br />
da bağımızı koparmamak ve onlarla<br />
iletişim içinde olmak bireyi<br />
pozitif yönden güçlendirecek faktörler<br />
olacaktır.” dedi.<br />
UNIQUE/Grayling
NİSAN <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 8<br />
Diskriminierung noch immer FEST in Arbeitswelt verankert!<br />
Avusturya İş Piyasası’nda<br />
Ayrımcılık Hala Büyük Bir<br />
Sorun Teşkil Etmekte...<br />
(AK-Salzburg) - İş yerinde eşitliğin<br />
çoğunlukla geçerliliği yok. Birçok<br />
göçmen kökenli çalışan, İşçi Odası’ndan<br />
(AK) destek bekliyor. Eşitlik<br />
yasasına rağmen bireyler, kökeni,<br />
rengi ya da dininden dolayı sözlü<br />
saldırıların yanında başvuru ve<br />
terfilerde de ayrımcılığa uğruyor.<br />
AK Uzmanı Eva Stöckl’e göre iş<br />
dünyasında ve olayın muhataplarında<br />
konu hakkında bilgi ve hassasiyetlik<br />
eksikliği var.<br />
2014’te Salzburg şehri Ayrımcılık<br />
Karşıtı Merkezi’nde 160 olay üzerinde<br />
çalışıldı ve bunların büyük<br />
bir kısmı iş dünyasıyla ilgiliydi. İş<br />
yerinde ayrımcılığa uğrayan göçmen<br />
sayısı gittikçe artıyor, bu<br />
ayrımcılık sözlü sataşmadan iş<br />
başvurusuna ve terfilere kadar<br />
ulaşıyor. Eva Stöckl: ‘‘Ayrımcılık,<br />
çalışanı etnik kökeninden dolayı<br />
dışlamayı, onu hor görmeyi ve<br />
aşağılamayı içeren tüm ifadeler,<br />
davranış ve ihmalleri kapsıyor.<br />
İş dünyasında eşitlik ise, etnik<br />
kökenine, cinsiyetine ya da dininden<br />
dolayı çalışana kötü davranmamaktır.’’<br />
SMS yoluyla ayrımcılık-<br />
AK, İş Mahkemesi’nde 20 bin<br />
avroluk tazminat davası açtı:<br />
AK danışmanlık bölümü sözlü ayrımcılığın<br />
küfür, cinsel içerikli fıkralar<br />
ve/veya ırkçı, Yahudi karşıtı<br />
ve diğer aşağılayıcı ima ve ifadeler<br />
şeklinde olduğunu söylüyor. En<br />
son Salzburglu bir işçi ve iki çırak,<br />
amir ve çalışma arkadaşları tarafından<br />
dinleri ve milliyetleri nedeniyle<br />
taciz edildiklerinden ve<br />
sövüldüklerinden ötürü AK’ya başvurdular.<br />
Bir olayda hakaretler,<br />
kayıt edilen SMS sayesinde ispatlandı.<br />
AK şikâyeti, İş Mahkemesi’ne<br />
taşıdı ve 20 bin avro<br />
tazminat talep etti. Bu dava henüz<br />
sonuçlanmadı.<br />
İşi kaybetme korkusundan<br />
ayrımcılık kabul ediliyor<br />
İş başvurusu görüşmeleri ve terfilerde<br />
ayrımcılığa sıkça rastlanıyor.<br />
Eva Stöckl: ‘‘Yabancı bir isim, başörtülü<br />
olmak, görüşmeden sonra<br />
reddedilme veya hiç görüşmeye<br />
çağrılmama nedeni olabiliyor.<br />
Diğer bir olayda, Türk kökenli işçi<br />
Bay B. on yıldır aynı firmada çalışıyor,<br />
bir yıldır da vardiya şefi temsilciliği<br />
yapıyordu. Gerekli nitelik<br />
ve mesleki tecrübeye sahip olduğu<br />
halde vardiya şefliği, şartları taşımamasına<br />
rağmen daha genç<br />
göçmen kökenli olmayan bir iş<br />
arkadaşına verildi. Türk kökenli bu<br />
işçi, etnik kökeninden dolayı firmada<br />
mesleki yükselişte engellendiğini<br />
ve ayrımcılığa uğradığını<br />
düşündü, fakat işini kaybetme korkusundan<br />
AK’ya başvurmadı.<br />
İşçi Odası (AK) ve Avusturya Sendikalar<br />
Birliği (ÖGB) ayrımcılığa<br />
karşı seminerler düzenliyor<br />
Artan ayrımcılık problemini çözmek<br />
için Salzburg İşçi Odası (Salzburg<br />
AK) ve Avusturya Sendikalar<br />
Birliği (ÖGB) ile ‘‘İşyerinde ayrımcılığı<br />
tespit ve mücadele’’ konulu bir<br />
seminer düzenledi. Seminerde,<br />
etnik kökenden dolayı ayrımcılıktaki<br />
hukuki sorular ve firma içinde<br />
eşitlik ve ayrımcılık karşıtı tedbir<br />
imkânları tartışıldı. AK Salzburg<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Der<br />
Başkanı Siegfried Pichler, bu seminerle<br />
özellikle işçi temsilci ve multiplikatorlara<br />
ulaşıldığını belirterek:<br />
‘‘Çalışanların ayrımcılık sorunu ve<br />
bu soruna karşı durmak için hakları<br />
ve imkânları hakkında daha çok bilgiye<br />
ihtiyaçları var. İşçi temsilcilikleri<br />
bu mücadelede daha fazla adalet<br />
için kilit bir role sahipler. Ayrımcılık<br />
karşıtı işletme sözleşmeleriyle<br />
entegrasyon ve uyuşmazlık çözümlerinde<br />
iyileştirmelerin olmasına<br />
katkıda bulunabilirler.’’ İşçi Odası<br />
(AK) Uzmanı Eva Stöckl, AK Başkanı<br />
Bauch sagt:<br />
Respekt<br />
ist<br />
Kopfsache!<br />
Wien steht für Vielfalt, Gleichberechtigung und Respekt. Gemeinsam arbeiten<br />
wir an einer Stadt ohne Rassismus und Diskriminierung. Es liegt an uns, dass<br />
Antidiskriminierung und Zivilcourage im Alltag gelebt werden. Setzen wir unsere<br />
Vernunft ein, hinterfragen wir unsere vorgefertigten Meinungen und stellen wir<br />
uns den Ängsten, die wir mit uns herumtragen. Denn Respekt ist Kopfsache!<br />
Nur zusammen sind wir stark, gemeinsam sind wir Wien.<br />
Alles über Integration und Diversität auf www.integration.wien.at<br />
Wien.<br />
Die Stadt<br />
fürs Leben.<br />
Siegfried Pichler’i şöyle tamamlıyor:<br />
‘‘Bilinçlendirme çalışması kendi<br />
başına tabi ki yeterli değil, AK Salzburg<br />
ayrımcılıkta yüksek cezalar<br />
talep ediyor, çünkü şimdiye kadar<br />
verilen ceza miktarlarının caydırıcılık<br />
etkisi eksik.’’<br />
© Petra Bork / pixelio.de<br />
Bezahlte Anzeige
Gegen Gewalt an Frauen<br />
© Astrid Knie<br />
Frauenministerin<br />
Gabriele Heinisch-Hosek<br />
„Geschlechterspezifische Gewalt ist ein<br />
Kernproblem unserer Gesellschaft. Trotz<br />
Aufklärungsarbeit wird Gewalt gegen<br />
Frauen und Mädchen nach wie vor aus<br />
der öffentlichen Diskussion verdrängt<br />
und verharmlost. Österreich hat eine<br />
Vorbildfunktion in der Opferschutzgesetzgebung,<br />
wir dürfen uns aber nicht<br />
auf diesen Lorbeeren ausruhen. Der<br />
Nationale Aktionsplan gegen Gewalt<br />
an Frauen setzt hier an und umfasst<br />
konkrete Maßnahmen auf allen Ebenen,<br />
um die Situation von Frauen zu verbessern.<br />
Gewaltschutzeinrichtungen werden<br />
bekannter gemacht, Präventionsmaßnahmen<br />
werden ausgebaut und der<br />
Opferschutz gestärkt. Dazu gehört<br />
beispielsweise auch die anstehende<br />
Reform des Strafrechts <strong>2015</strong> und die<br />
laufende Sensibilisierungs- und Informationskampagne<br />
„GewaltFREI leben“.<br />
Denn es gilt Opfer von Gewalt bestmöglich<br />
zu schützen und die Täter zur Verantwortung zu ziehen.“<br />
© ÖVP Jakob Glaser<br />
In meiner Funktion als Innenministerin, aber auch als<br />
Frau und Mutter, bin ich auf das Thema „Gewalt<br />
gegen Frauen“ sehr sensibilisiert. Frauenhandel,<br />
Gewalt in der Familie und Zwangsheirat haben in<br />
unserer Gesellschaft nichts verloren. Das dürfen wir<br />
nicht zulassen und wir müssen es entschieden<br />
bekämpfen. Wir, seitens des Innenressorts, haben<br />
bereits in der Vergangenheit eine ganze Reihe von<br />
Maßnahmen gesetzt, um Frauen vor Gewalt zu<br />
schützen. Ein wichtiger Meilenstein war das Betretungsverbot<br />
von Wohnungen, das gegenüber Männern<br />
sofort verhängt werden kann, wenn sie ihren<br />
Frauen Gewalt antun, und das wir zuletzt auf Schulen<br />
und Kindergärten ausgeweitet haben. Zudem wurden<br />
erst vor kurzem Änderungen im Pass- und Meldewesen<br />
beschlossen, die einen besseren Schutz für<br />
Frauen bringen, die von häuslicher Gewalt bedroht<br />
sind. Sie sind nur mehr beim Betreiber der Frauenhäuser<br />
oder Notwohnungen gemeldet und müssen<br />
Innenministerin<br />
nicht mehr dieexakteAdresseihrer Notwohnung<br />
Johanna Mikl-Leitner angeben. Wir setzen aber auch sehr stark auf den<br />
Bereich Prävention. Neben zahlreichen Präventionsprojekten<br />
legen wir großen Wert auf die Sensibilisierung unserer Polizistinnen und Polizisten.<br />
© Bryan Reinhart photography © NLK Burchhart<br />
Niederösterreich<br />
Landesrätin Mag. Barbara Schwarz<br />
Gleichberechtigung erreichen<br />
"Gewalt an Frauen und Mädchen ist ein<br />
extremer Ausdruck von gesellschaftlichen<br />
Machtverhältnissen: Sie ist für viele eine<br />
„normale Zutat“ der Geschlechterordnung -<br />
auch noch im Jahr <strong>2015</strong>. Bewusstseinsbildung<br />
und Information für Betroffene stehen an<br />
oberster Stelle. Die Sensibilisierung muss<br />
schon bei Kindern und Jugendlichen beginnen,<br />
um eine nachhaltige Änderung der<br />
gesellschaftlichen Ordnung - und somit<br />
Gleichberechtigung - zu erreichen!"<br />
Salzburg<br />
Landesrätin Mag. a Martina Berthold MBA<br />
Rasche und unbürokratische Hilfe<br />
Das Thema Gewalt gegen Frauen ist heutzutage<br />
leider auch in unserer Gesellschaft<br />
immer noch ein Problem, das nicht unter den<br />
Teppich gekehrt werden darf. Frauen, die<br />
körperlicher oder psychischer Gewalt ausgesetzt<br />
sind, dürfen sich in Niederösterreich<br />
nicht im Stich gelassen fühlen und bekommen<br />
rasch und unbürokratisch in verschiedensten<br />
Anlaufstellen Hilfe.<br />
Burgenland<br />
Frauenlandesrätin Verena Dunst<br />
Deutlich NEIN sagen<br />
"ALLE - Kinder, Frauen und Männer haben ein<br />
Recht auf ein gewaltfreies Leben! Wir alle sind<br />
gefordert, laut und deutlich NEIN zu jeder Form<br />
von Gewalt zu sagen - ob es nun Schläge,<br />
Misshandlungen, sexuelle Übergriffe oder auch<br />
Beschimpfungen und Demütigungen sind. Vor<br />
allem Frauen müssen ermutigt werden, NEIN zu<br />
sagen und sich Hilfe in Frauenhäusern sowie<br />
Gewaltschutzzentren zu holen. Gleichzeitig<br />
braucht es auch ein entschlossenes Auftreten<br />
gegen gewaltbereite Männer. Denn es gibt keine<br />
Rechtfertigung für Gewalt gegen Frauen."<br />
© Roland Schuller<br />
„Die steigende Gewaltbereitschaft unserer<br />
Gesellschaft und dabei vor allem die hohe<br />
Dunkelziffer muss für uns alle Anlass sein,<br />
gegen diesen Trend aufzutreten und klar zu<br />
machen, dass gewaltvolle Übergriffe keine<br />
Lösung sein können und dürfen! Gewalt an<br />
Frauen ist kein Kavaliersdelikt, sondern ein<br />
Verbrechen – dessen müssen wir uns alle<br />
bewusst sein.“<br />
© Land OÖ<br />
© PID/Kromus<br />
Wien<br />
Stadträtin Sandra Frauenberger<br />
Gewalt ist kein Kavaliersdelikt<br />
Oberösterreich<br />
Landesrätin Mag. Doris Hummer<br />
Recht auf gewaltfreies Leben<br />
„Gewalt gegen Frauen ist eine Menschenrechtsverletzung.<br />
Auch in Österreich ist jede<br />
5. Frau von Gewalt im sozialen Nahbereich<br />
betroffen. Jede Frau hat das Recht auf ein<br />
sicheres Leben, frei von Gewalt. Als Frauenstadträtin<br />
stelle ich deswegen den Wienerinnen<br />
ein dichtes Netz an Gewaltschutzeinrichtungen,<br />
Beratung und Hilfe zu Verfügung, wie den<br />
24-Stunden-Frauennotruf und die Wiener<br />
Frauenhäuser.“<br />
Kärnten<br />
LHStv.in Dr.in Beate Prettner<br />
Gewalt nicht hinnehmen<br />
Jede Frau kann Opfer von Gewalt sein – alle<br />
Altersstufen, Schichten und Kulturen sind<br />
betroffen. Europaweit wird jede fünfte Frau in<br />
einer Paarbeziehung misshandelt, die Dunkelziffer<br />
dürfte um ein vielfaches höher sein –<br />
Angst und Scham hindern viele Frauen darüber<br />
zu sprechen. Ich möchte Frauen Mut machen,<br />
diese Gewalt nicht hinzunehmen, sondern sich<br />
an jemanden zu wenden. In Oberösterreich<br />
steht allen betroffenen Frauen das Gewaltschutzzentrum<br />
in Linz (Tel. 0732/60 77 60) als<br />
erste Anlaufstelle zur Verfügung.<br />
© Gernot Gleiss<br />
Gewalt ist Menschenrechtsverletzung<br />
Gewalt gegen Frauen ist eine Menschenrechtsverletzung.<br />
Häusliche Gewalt ist unabhängig<br />
von Einkommen, Bildung und Kultur. Mit der<br />
Ratifizierung der Instanbul-Kovention im Jahre<br />
2013 trägt Österreich dazu bei, dass die Opferrechte<br />
gestärkt werden.<br />
„Als zuständige Soziallandesrätin ist es mir ein<br />
Anliegen, dass Frauen und deren Kinder, die<br />
von häuslicher Gewalt betroffenen sind, Schutz<br />
und Sicherheit, Beratung und Unterstützung erhalten.“<br />
In Vorarlberg ist dies mit den qualifizierten<br />
Opferschutzeinrichtungen sichergestellt...<br />
Vorarlberg<br />
Landesrätin Katharina Wiesflecker<br />
© Serra<br />
Gewalt nicht mit Tabu belegen<br />
„Gewalt gegen Frauen ist ein Verbrechen<br />
gegen die Menschheit. Zwar haben wir in<br />
Österreich Gesetze, die Frauen vor Gewalt<br />
schützen. Doch reichen Gesetze allein nicht<br />
aus: Ein gewaltfreies Leben setzt eine sensibilisierte<br />
und solidarische Gesellschaft<br />
voraus, die das Phänomen Gewalt nicht mit<br />
einem Tabu belegt.“<br />
Tirol<br />
Landesrätin Dr. Christine Baur<br />
© Gerhard Berger
<strong>APRIL</strong> <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
INTEGRATION/BILDUNG - 10<br />
Integration von Flüchtlingskindern<br />
Unterstützung von Kindergartenteams<br />
LR Mag. Barbara Schwarz und Bgm. Mag. Matthias Stadler stellten Pilotprojekt in<br />
St. Pölten zur Unterstützung von Kindergartenteams vor © NÖ Landespressedienst/Filzwieser<br />
Die Zunahme an Flüchtlingsfamilien stellt auch<br />
die Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter in den<br />
Kindergärten vor große Herausforderungen.<br />
Das Land Niederösterreich hat gemeinsam<br />
mit der Stadt St. Pölten ein Konzept zur<br />
Unterstützung der Kindergartenteams ausgearbeitet,<br />
welches nun in einem Pilotprojekt in<br />
der Landeshauptstadt umgesetzt wird.<br />
„Viele Kinder von Flüchtlingsfamilien besuchen<br />
in der Stadt St. Pölten unsere Kindergärten<br />
und Schulen. Die rechtliche Situation ist<br />
ganz klar, die Flüchtlingskinder sind den<br />
österreichischen Kindern gleichgestellt. Sie<br />
haben die gleichen Ansprüche auf einen Kindergartenplatz<br />
und haben auch Anspruch auf<br />
das kostenfreie letzte verpflichtende Kindergartenjahr",<br />
so Mag. Barbara Schwarz. „Kinderflüchtlinge<br />
haben oftmals traumatische<br />
Erlebnisse hinter sich gebracht, sie kommen<br />
aus Kriegsgebieten und mussten ihre Heimat<br />
verlassen. Hinzu kommen noch Sprach- und<br />
Kulturbarrieren", führte die Landesrätin<br />
weiter aus.<br />
Die gezielten Unterstützungsmaßnahmen<br />
betreffen u. a. eine<br />
Bestandsaufnahme der<br />
Flüchtlingskinder", informierte<br />
die Landesrätin.<br />
„Weiters gibt es zur<br />
Weiterbildung der Kindergärtnerinnen<br />
Fachtage<br />
und Arbeitskreise,<br />
wo sich die Kindergartenteams<br />
zu bestimmten<br />
Themen austauschen<br />
können. Es gibt die Möglichkeit<br />
der interdisziplinären<br />
Vernetzung und<br />
es gibt Supervision für die Kindergartenpädagoginnen.”<br />
Interkulturelle Mitarbeiterinnen eingesetzt<br />
Neben diesen Maßnahmen würden verstärkt<br />
interkulturelle Mitarbeiterinnen eingesetzt,<br />
erklärte Schwarz. Die interkulturellen<br />
Mitarbeiter in den Kindergärten seien<br />
immer Menschen mit Migrationshintergrund<br />
und haben Deutsch als Zweitsprache erlernt.<br />
„Insgesamt haben wir 20 interkulturelle<br />
Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter in St. Pölten,<br />
die 16 Sprachen beherrschen", so<br />
Schwarz.<br />
Bürgermeister Mag. Matthias Stadler sagte:<br />
„Es ist eine großer Herausforderung für die<br />
Kindergartenteams, neue Flüchtlingskinder in<br />
die Gruppe aufzunehmen. In diesem Zusammenhang<br />
sind gerade die interkulturellen<br />
Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter die Vertrauenspersonen<br />
für die Flüchtlingskinder und<br />
ihre Familien."<br />
Tanztheater von Jugendlichen aus verschiedenen Nationen<br />
„My Body in Me“<br />
Für ein begeistertes Publikum sorgten 40 Jugendliche aus verschiedenen Nationen, die in einer Kooperation zwischen<br />
START-Wien und dem DSCHUNGEL WIEN ein multimediales Tanztheater erarbeitet haben<br />
© DSCHUNGEL WIEN/Ani Antonova<br />
Wien - Vierzig Jugendliche aus verschiedenen<br />
Nationen haben unter der künstlerischen Leitung<br />
von Mirjam Sögner und Julia Perschon<br />
des Theater DSCHUNGEL WIEN ein multimediales<br />
Tanztheater erarbeitet. Die ausverkaufte<br />
Uraufführung von „My Body in Me“<br />
fand gestern mit über 180 begeisterten<br />
Zuschauern statt.<br />
Die Modewelt, neue Fitnesstrends und<br />
Gesundheitsansätze sind nur einige Einflüsse,<br />
die den Körper zum Spielball<br />
von Eigen- und Fremdbildern machen und<br />
verschiedene Empfindungen auslösen können.<br />
Oft geht dabei das Wahrnehmungsgefühl<br />
für den eigenen Körper verloren und<br />
wir werden von Rollenbildern geprägt.<br />
Doch wollen wir diesen Rollenbildern denn<br />
entsprechen? Tun sie uns gut? Verhält sich<br />
mein Körper in der Öffentlichkeit anders?<br />
Auf die Suche nach dem „Authentischen“<br />
haben sich die StipendiatInnen des START-<br />
Wien Programms im Rahmen des diesjährigen<br />
Kunstprojekts gemacht. Während der<br />
Proben zu „My Body in Me“ haben sich die<br />
jungen KünstlerInnen diesen Fragen tänzerisch,<br />
schauspielerisch, in Worten und mit<br />
Videokameras ausgestattet genähert. Das<br />
Ergebnis ist ein multimediales Theaterstück<br />
in vier Akten, das im DSCHUNGEL WIEN aufgeführt<br />
wurde.<br />
Statement von<br />
Sebastian Kurz,<br />
Außen- und Integrationsminister<br />
Frühkindliche<br />
Sprachförderung<br />
Verlängert bis 2017 und Budget verdreifacht<br />
Der Ministerrat hat im Rahmen der Regierungsklausur<br />
in Krems Maßnahmen im Integrationsbereich<br />
besprochen und konkret<br />
eine Verdreifachung der Mittel im Bereich<br />
der sprachlichen Frühförderung beschlossen.<br />
Bund und Länder verlängern die 15A-Vereinbarung<br />
zur frühkindlichen Sprachförderung in<br />
Kindergärten bis 2017. Das Ziel der Initiative<br />
ist es, 3-6 jährige Kinder, deren Muttersprache<br />
nicht Deutsch ist, so zu fördern,<br />
dass sie mit Volkschuleintritt die Unterrichtssprache<br />
Deutsch möglichst gut beherrschen.<br />
Eine gemeinsame Sprache ist das Werkzeug,<br />
das die Integration für jeden Menschen mit<br />
Migrationshintergrund erleichtert. Deshalb ist<br />
es besonders wichtig, schon früh in die<br />
Sprachförderung zu investieren, um so den<br />
Schuleintritt und damit den Verlauf des<br />
weiteren Lebens für jedes Kind zu erleichtern.<br />
Die neue 15a-Vereinbarung zur sprachlichen<br />
Frühförderung gilt ab dem nächsten Schuljahr<br />
für insgesamt drei weitere Jahre, was auch<br />
eine Umstellung zur alten Regelung, die<br />
jeweils nach Kalenderjahren lief, darstellt.<br />
Dadurch ist eine bessere und durchgängige<br />
Erfassung der Kinder möglich. Die Umstellung<br />
ermöglicht auch eine genauere Erhebung<br />
aussagekräftiger Daten zu den geförderten<br />
Kindern und macht so den Fortschritt der<br />
Sprachförderung besser evaluierbar.<br />
Die Verdreifachung der Mittel stellt<br />
sicher, dass alle Kinder die einen Förderbedarf<br />
aufweisen, im Kindergarten bestmöglich<br />
betreut und unterrichtet werden können.<br />
Dazu wurde spezielles altersgerechtes<br />
Lehrmaterial entwickelt und eigenes Förderpersonal<br />
eingestellt. Weitere mobile SprachberaterInnen<br />
unterstützen das Förderpersonal<br />
dort wo dies nötig ist und ermöglichen<br />
so die Bildung kleinerer Gruppen, damit<br />
der Unterricht für alle effizienter gestaltet<br />
werden kann.<br />
Die sprachliche Frühförderung ermöglicht<br />
allen Kindern, bei Volkschuleintritt die Unterrichtssprache<br />
Deutsch möglichst gut zu<br />
beherrschen. Uns ist es wichtig, dies zu<br />
ermöglichen und früher zu investieren, statt<br />
später zu reparieren. Wir geben viel Geld aus<br />
für Arbeitslosenverwaltung und Coachings.<br />
Aber viel zu wenig für die Frühförderung.<br />
Jeder Euro, den wir in die frühe Förderung<br />
investieren, rechnet sich später vielfach, für<br />
die Kinder und ihre Chancen auf einen erfolgreichen<br />
Bildungsweg.<br />
oder<br />
<br />
Geld zurück! 1<br />
Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und alle Fächer<br />
von der Volksschule bis zur Matura!<br />
Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün sınıflar ve dersler<br />
için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />
Jetzt aktiv werden:<br />
Gezieltes & intensives Training<br />
für die Zentralmatura!<br />
Şimdi aktif bir şekilde, hedefe<br />
odaklı ve yoğun bir eğitim ile<br />
Yeni Sınav Sistemi‘ne (Zentralmatura)<br />
hazırlanın.<br />
Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />
Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />
1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />
INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />
HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />
SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />
WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />
TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />
WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />
© Felicitas Matern / feelimage.at
11 - JUGEND/BILDUNG<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
<strong>APRIL</strong> <strong>2015</strong><br />
TECHNOLUTION – Frauen setzen starke Zeichen<br />
Kreativwettbewerb <strong>2015</strong><br />
Ab sofort bis zum 3. Juli <strong>2015</strong> läuft für alle<br />
österreichischen Oberstufenschüler/innen<br />
und Studentinnen der Kreativwettbewerb<br />
„TECHNOLUTION – Frauen setzen starke<br />
Zeichen“. Viele technische Errungenschaften<br />
gehen auf die Kreativität, das praktische<br />
Denken oder das technische Know-how von<br />
Frauen zurück!<br />
Alle Schüler/innen der Oberstufe und Studentinnen<br />
aus Österreich sind eingeladen,<br />
sich über heute aktive Frauen in der Technik<br />
zu informieren und dazu Beiträge in Wort,<br />
Bild oder Film einzureichen.<br />
Preise<br />
Die Siegerin gewinnt ein viermonatiges Praktikum<br />
im ORF, in der Direktion für Technik,<br />
Online und neue Medien.<br />
Herbstkongress <strong>2015</strong><br />
Die Teilnehmerinnen erwartet ein spannendes<br />
Programm. Neben interessanten Vorträgen<br />
von jungen Studierenden aus<br />
technischen Fächern, wird den BesucherInnen<br />
eine Art „Marktplatz“ von Firmen und<br />
Institutionen geboten, die sich mit dem<br />
Thema beschäftigen und eigene Projekte<br />
dazu anbieten. Anschließend werden die<br />
besten Einreichungen des Kreativwettbewerbs<br />
ausgezeichnet.<br />
Wettbewerb <strong>2015</strong><br />
Beiträge in Wort, Bild oder Film<br />
office@cox-orange.at<br />
Einreichschluss: 3. Juli <strong>2015</strong><br />
infos: www.technolution.info<br />
© cox-orange<br />
Girls’ Day <strong>2015</strong>: Am 23. April<br />
"Die neue Plattform ‚Meine Technik‘<br />
soll ein Wegweiser für Mädchen und<br />
Frauen und eine Möglichkeit sein,<br />
sie zeitgerecht zu informieren und<br />
für technische Berufe zu begeistern",<br />
sagte Bildungs- und Frauenministerin<br />
GABRIELE HEINISCH-<br />
HOSEK bei der Präsentation der<br />
Plattform im Technischen Museum<br />
Wien. "Mit der Plattform wollen wir<br />
zeigen, was für ein breites Angebot<br />
an Möglichkeiten es auch für Frauen<br />
und Mädchen in technischen Berufen<br />
gibt", sagte Heinisch-Hosek.<br />
Die Plattform "Meine Technik" soll<br />
die Zugänglichkeit zu Informationen<br />
und Angeboten in den Bereichen<br />
Mathematik, Informatik, Naturwissenschaft<br />
und Technik für Frauen und Mädchen<br />
erhöhen.<br />
Die Plattform "Meine Technik" ist unter<br />
www.meine-technik.at<br />
erreichbar.<br />
Heinisch-Hosek verwies auch auf andere<br />
Maßnahmen zur Förderung von Mädchen und<br />
Frauen in technischen Berufen, z.B. auf den<br />
Girls´ Day und den GIRLS DAY MINI.<br />
Der Girls´ Day (Töchtertag) ist ein internationaler<br />
Aktionstag. Er bietet Schülerinnen die<br />
Möglichkeit, in handwerklichen, technischen<br />
und naturwissenschaftlichen Betrieben<br />
Berufe kennen zu lernen. Außerdem können<br />
sie ihre eigenen Fähigkeiten erforschen und<br />
wichtige Kontakte knüpfen.<br />
Bühnen bauen, Computer programmieren,<br />
Videos erstellen, Autos reparieren, Chemikalien<br />
mischen – es gibt unzählige Berufe, die an<br />
diesem Tag ausprobiert werden können!<br />
Erstmals findet auch ein Girls´ Day für Kindergartenkinder<br />
statt: GIRLS DAY MINI.<br />
Der Girls´ Day findet in den verschiedenen<br />
Bundesländern statt und auch im Bundesdienst.<br />
Nähere Informationen hierzu gibt<br />
es auf:<br />
www.bmbf.gv.at/frauen/girlsday<br />
© Bundesministerium für Bildung und Frauen - Abteilung IV/1, Minoritenplatz 5, 1014 Wien<br />
FH Infoabend / FH Bilgilendirme Akşamı<br />
Berufsbegleitende Studiengänge Betriebswirtschaft<br />
© FH Vorarlberg<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
27 Nisan günü, Ekonomi (İktisat) Bölümü ile ilgili alacağınız çok önemli<br />
bilgilerle hayatınızda bir dönüm noktası olabilir. Bu tarihi kaçırmayın.<br />
Sie interessieren sich für ein berufsbegleitendes<br />
Studium Betriebswirtschaft an der FH<br />
Vorarlberg? Dann sollten Sie den 27. April<br />
<strong>2015</strong>, 18:00 bis 21:00 Uhr unbedingt vormerken.<br />
Beim Infoabend der berufsbegleitenden<br />
Studiengänge Betriebswirtschaft erfahren Sie<br />
alles über die Inhalte und den Aufbau der einzelnen<br />
Studiengänge. Alle Fragen zu den Zugangsvoraussetzungen,<br />
den Anforderungen<br />
bis hin zu den Karrierechancen werden beantwortet.<br />
Darüber hinaus bekommen Sie Einblicke in<br />
den Studienalltag an der FH Vorarlberg und<br />
was es heißt, berufsbegleitend zu studieren.<br />
Anschließend an die Präsentationen der Studiengänge<br />
haben Sie Gelegenheit, mit dem<br />
Studiengangsleiter Prof. (FH) Dr. Markus Ilg<br />
sowie Studierenden und AbsolventInnen ins<br />
Gespräch zu kommen. Nützen Sie diese<br />
Chance für eine ausführliche Beratung. Der<br />
Infoabend soll Ihnen eine Entscheidungshilfe<br />
auf Ihrem Weg zum Studium sein. Anmeldeschluss<br />
für den Studienbeginn in Herbst ist<br />
der 15. Mai.<br />
Von 18.00 bis 19.00 Uhr steht der Bachelor<br />
Internationale Betriebswirtschaft, berufsbegleitend<br />
im Zentrum. Von 19.00 bis 20.00<br />
Uhr die berufsbegleitenden Master „Accounting,<br />
Controlling & Finance“,„Business Process<br />
Management“, „International Marketing<br />
& Sales“. Anschließend gibt es einen Umtrunk<br />
und Austausch.<br />
Lassen Sie sich diese Chance nicht entgehen.<br />
Erfahren Sie vor Ort, wie Sie Ihre Zukunft<br />
mit einem berufsbegleitenden Wirtschaftsstudium<br />
entscheidend verändern können!<br />
Kommen Sie am Montag, 27. April, um 18 Uhr<br />
an die FH Vorarlberg nach Dornbirn.<br />
Raum W206 - CAMPUS V<br />
Hochschulstraße 1, Dornbirn<br />
www.v.at
<strong>APRIL</strong> <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
LESEN - 12<br />
Lesen hat immer Saison<br />
“Lesekompetenz ist die<br />
Grundlage für lebenslanges<br />
Lernen und gesellschaftliche<br />
Teilhabe”<br />
Bildungsministerin<br />
Gabriele Heinisch-Hosek<br />
Wien (OTS) - "Lesen hat immer Saison,<br />
im April aber ganz besonders",<br />
so Bildungsministerin Gabriele Heinisch-Hosek<br />
anlässlich des aktuellen<br />
Lesemonats. "Lesekompetenz ist die<br />
Grundlage für lebenslanges Lernen<br />
und gesellschaftliche Teilhabe", so<br />
Heinisch-Hosek, die <strong>2015</strong> zum Jahr<br />
des Lesens erklärt hat und die<br />
Sprach- und Leseförderung verstärkt<br />
in den Blick nehmen will. Nicht nur<br />
in den Schulen, auch zu Hause und<br />
im Kindergarten soll Lesen Platz finden:<br />
"Wir müssen bei<br />
den Kleinsten beginnen.<br />
Regelmäßiges Vorlesen<br />
unterstützt die sprachliche<br />
Entwicklung und<br />
hilft beim Lesen lernen.<br />
Auf der Website<br />
www.schule-mehrsprachig.at<br />
des BMBF steht SchülerInnen,<br />
Eltern und<br />
LehrerInnen eine umfangreiche<br />
Datenbank<br />
zur Verfügung, die die<br />
Suche nach geeignetem<br />
Lesestoff in vielen<br />
unterschiedlichen Sprachen<br />
erleichtert."<br />
Bereits vergangenen © Joujou / pixelio.de<br />
Herbst hat die Ministerin einen<br />
"Österreichischen Rahmen-Leseplan"<br />
(ÖRLP) beauftragt, der mit Expertinnen<br />
und Experten auf breiter<br />
Basis erarbeitet wird. Ziel<br />
ist eine nationale Strategie,<br />
die Mittel und Wege<br />
aufzeigen soll, wie Lesen<br />
in allen Altersstufen und<br />
Lebensabschnitten gefördert<br />
werden kann. "Gerade<br />
in der Informationsund<br />
Wissensgesellschaft<br />
müssen wir die Sprachund<br />
Leseförderung von<br />
Anfang an forcieren. Hier<br />
geht es nicht nur um<br />
PISA-Ergebnisse, sondern<br />
um die Zukunftschancen<br />
unserer Kinder und Jugendlichen",<br />
so die Ministerin.<br />
An Schulen in ganz Österreich wird<br />
der Lesemonat April für vielfältige<br />
Aktionen und Veranstaltungen<br />
genutzt. Durch Lesenächte, Workshops<br />
oder Lesungen in der Schulbibliothek,<br />
soll die Lust am Lesen bei<br />
Kindern und Jugendlichen geweckt<br />
werden. Auch Buchhandlungen,<br />
Verlage, Bibliotheken, Lesefördereinrichtungen<br />
und sonstige Vertreter<br />
der Buch- und Medienbranche,<br />
nutzen den Lesemonat:<br />
In den nächsten Wochen finden<br />
hunderte Veranstaltungen statt -<br />
darunter Schreibwerkstätten, Bücherflohmärkte,<br />
Lesetheater und<br />
vieles mehr.<br />
Der 23. April ist der<br />
Welttag des Buches<br />
Illustration: Alexandra Mesensky<br />
Wir fliegen auf Geschichten!<br />
Der Geschichtendrache<br />
Der „Geschichtendrache“ beflügelt die<br />
Lesefreude von Österreichs Volksschulkindern<br />
und begleitet sie auch im aktuellen<br />
Schuljahr.<br />
Über 750 Volksschulen und damit ein Viertel<br />
aller Volksschulen in Österreich nahmen<br />
im vergangenen Schuljahr an der Leseaktion<br />
„Geschichtendrache“ teil und posteten<br />
auf www.geschichtendrache.at insgesamt<br />
1.842 Lieblingsgeschichten.<br />
Und was sind nun Österreichs Lieblingsgeschichten?<br />
Die Gewinner sind „Gregs<br />
jugend<br />
<strong>2015</strong><br />
seit mehr als 15 jahren werden in wien die<br />
exil-JUGEND-literaturpreise vergeben.<br />
sie sollen insbesondere jugendliche zur<br />
literarischen auseinandersetzung mit<br />
den themen „leben zwischen kulturen“,<br />
Tagebuch“, „Der kleine Drache<br />
Kokosnuss“ und „Die Olchis“,<br />
gefolgt von „Der Räuber Hotzenplotz“,<br />
„Das kleine Ich bin Ich“ und<br />
„Das kleine Gespenst“. „Der Grüffelo“,<br />
„Die kleine Raupe Nimmersatt“<br />
und „Das Vamperl“<br />
eroberten die Herzen der jungen<br />
LeserInnen ebenso wie die<br />
Geschichte „Vom kleinen Maulwurf,<br />
der wissen wollte, wer ihm<br />
auf den Kopf gemacht hat“.<br />
Mithilfe des Geschichtendrachen-<br />
Buches „Ü lernt fliegen“ suchten<br />
die Kinder gemeinsam mit<br />
ihren LesepartnerInnen – Eltern,<br />
Großeltern, Geschwister, LesepatInnen<br />
– zu Hause ihre Lieblingsgeschichte,<br />
die sie anschließend<br />
ihren MitschülerInnen vorstellten.<br />
Klassenweise wurden dann die<br />
beliebtesten Geschichten gewählt und bei<br />
Geschichtendrachen-Festen gefeiert.<br />
Die lautstarke Forderung des kleinen<br />
Geschichtendrachen Ü – „Bütte bütte<br />
bütte eine Geschichte!“ – ist auch in<br />
diesem Schuljahr bundesweit zu hören.<br />
Denn mit dem neuen Geschichtendrachen-<br />
Sammelbuch wurden die Kinder diesmal<br />
eingeladen, selbst eine Geschichte zu<br />
erfinden und im Rahmen eines Wettbewerbs<br />
auf www.geschichtendrache.at<br />
einzureichen.<br />
leben zwischen kulturen, fremdsein, anderssein<br />
miteinander leben, fremdsein, anderssein<br />
anregen.<br />
exil-jugend-literaturpreis: 1.000 €<br />
exil-literaturpreis für schulklassen: 1.000 €<br />
die preise werden im herbst <strong>2015</strong> bei der<br />
BUCHwien verliehen, die prämierten texte<br />
erscheinen in einem buch der edition exil.<br />
einsendeschluss:<br />
prosa, lyrik, drama: 30. april <strong>2015</strong><br />
schulprojekte, jugendtexte: 30. juni <strong>2015</strong><br />
einsendungen an:<br />
verein exil, kennwort „exil-literaturpreise“,<br />
stiftgasse 8, 1070 wien<br />
verein.exil@inode.at<br />
Die besten Bücher des Jahres<br />
Österreichischer Kinder- und Jugendbuchpreis <strong>2015</strong><br />
Die Preisträgerinnen und Preisträger des Österreichischen Kinder- und Jugendbuchpreises<br />
<strong>2015</strong> stehen fest. Die Preise werden am 18. Mai überreicht.<br />
Eine fünfköpfige Jury wählte aus 62 Einreichungen von 23 Verlagen jene Bücher aus, die aufgrund<br />
ihrer herausragenden künstlerischen Qualität nominiert wurden.<br />
Folgende vier Bücher werden im Jahr <strong>2015</strong><br />
mit dem Preis ausgezeichnet:<br />
Sarah Michaela Orlovsky, Michael Roher: "Valentin, der Urlaubsheld", Picus<br />
Verlag<br />
Urlaub ist das, was du daraus machst!<br />
Endlich geht es los in die Ferien! Doch die sind erst mal ganz anders als gedacht.<br />
Doch dann findet Valentin einen Freund und erkennt, wie wichtig Freundschaft ist<br />
und dass sie manchmal ganz schön auf die Probe gestellt wird.<br />
Marjaleena Lembcke, Elsa Klever: "Eva im Haus der Geschichten", Residenz<br />
Verlag<br />
Eva verbringt die Ferien bei Onkel Oliver. Das Haus, in dem er wohnt, steckt voller<br />
Rätsel, Überraschungen und Sehnsucht. Da gibt es nächtliche Geräusche auf dem<br />
versperrten Dachboden, geheimnisvolle Kartons usw. - und Onkel Oliver hat zwar<br />
keine Erfahrung mit Nichten, aber jede Menge fantastische Geschichten auf Lager.<br />
Lizzy Hollatko: "Der Sandengel", Jungbrunnen Verlag<br />
Wer sich in Südafrika zur Zeit der Apartheid mit Schwarzen solidarisiert, stößt<br />
schnell an die Grenzen der Toleranz. Das erfahren die vier Schwestern Rut, Liv,<br />
Fee und Emma und Ihre Mutter, die alleinerziehende Malerin, die es seit dem Tod<br />
Ihres Mannes nur knapp schafft, die Familie mit ihren Einkünften über Wasser zu<br />
halten.<br />
Renate Habinger, Verena Ballhaus: "Kritzl & Klecks. Eine Entdeckungsreise ins<br />
Land des Zeichnens & Malens", Residenz Verlag<br />
Ein Sach-Bilderbuch vom Malen und Zeichnen und Bildermachen<br />
Herr Kritzl und Frau Klecks wohnen im Land der Linien und Flächen, gebaut mit<br />
Stiften und Pinseln, Formen und Farben. Viele verrückte Ideen und überraschende<br />
Einfälle gibt es hier:<br />
Zehn weitere bemerkenswerte Titel werden als besonderer<br />
Lesetipp in die Kollektion zum Österreichischen<br />
Kinder- und Jugendbuchpreis <strong>2015</strong> aufgenommen.<br />
• Ursula Poznanski: "Die Vernichteten", Loewe Verlag<br />
• David Levithan: "Letztendlich sind wir dem Universum egal", S. Fischer Verlag (Übersetzung aus<br />
dem Amerikanischen von Martina Tichy)<br />
• Melanie Laibl, Alexander Strohmaier: "Nasenraub in Anderland", Luftschacht Verlag<br />
• Armin Kaster, Susanne Göhlich: "Ferdi, Lutz und ich", Jungbrunnen Verlag<br />
• Renate Welsh, Suse Schweizer: "Sarah spinnt Geschichten", Obelisk Verlag<br />
• Griffin Ondaatje, Linda Wolfsgruber: "Die Tränen des Kamels", Ars Edition (Übersetzung aus dem<br />
Kanadischen Englisch von Uwe-Michael Gutzschhahn)<br />
• Jens Rassmus: "Ein Pflaster für den Zackenbarsch", Residenz Verlag<br />
• Elisabeth Steinkellner, Michael Roher: "Pepe und Lolo", Picus Verlag<br />
• Elsa Klever: "Fische im Wohnzimmer", Bibliothek der Provinz<br />
• Isol: "Der Ballon", Jungbrunnen Verlag (Übersetzung aus dem Spanischen von Karl Rühmann)
13 - BILDUNG/LESEN<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
NİSAN <strong>2015</strong><br />
© Serra<br />
Kinder lieben Lesen<br />
Çocuklar Okumayı Sever<br />
Kinder- und Spielgruppen Rumpelstilzchen in Bregenz, Land Vorarlberg<br />
Kitaplar Çocuk Gelişiminde Büyük Öneme Sahiptir<br />
Das Vorlesen und gemeinsame Bilderbuchanschauen<br />
bereits in den ersten Lebensmonaten macht nicht<br />
nur Spaß, es fördert auch die Fantasie, die Kreativität<br />
und die sprachliche Entwicklung eines Kindes.<br />
Kinder lieben es, immer wieder dieselben Geschichten<br />
zu hören. Vorleserituale, wie zum Beispiel eine<br />
Gute-Nacht-Geschichte, stärken die Beziehung<br />
zwischen Eltern und Kind. Zudem bieten sie eine gute<br />
Möglichkeit, dem gemeinsamen Lesen und Vorlesen<br />
in der Familie einen besonderen Platz zu geben.<br />
Vorarlberger Eltern von Kindern bis zu einem Alter<br />
von drei Jahren erhalten daher auf Initiative des<br />
Landes insgesamt drei kostenlose Buchpakete mit<br />
altersgerechten Kinderbüchern, Tipps und Infos<br />
zur frühen Sprachförderung (auch mehrsprachig),<br />
Informationen zu Familienleistungen und Buchempfehlungen.<br />
Ein E-Mail Newsletter informiert<br />
Eltern und Interessierte regelmäßig über tolle<br />
Kinderbücher und aktuelle Veranstaltungen zum<br />
Thema Lesen in Vorarlberg.<br />
Anmeldung und Informationen unter:<br />
Amt der Vorarlberger Landesregierung<br />
Initiative Kinder lieben Lesen<br />
Çocuklara daha birkaç aylıkken kitap okumak ve<br />
onlarla birlikte resimli kitaplara bakmak sadece<br />
eğlendirmiyor, aynı zamanda çocuğun fantezisini,<br />
üreticiliğini ve dil gelişimini de teşvik ediyor.<br />
Çocuklar aynı hikâyeleri tekrar tekrar dinlemeyi<br />
çok seviyorlar. İyi geceler hikâyesi okuma gibi,<br />
okuma adetleri ebeveyn ve çocuk arasındaki<br />
bağı oldukça kuvvetlendiriyor, birlikte okuma ve<br />
çocuklara kitap okuma, aile içinde özel bir yere<br />
sahip olma fırsatını veriyor.<br />
Çocukları 3 yaşa kadar olan Vorarlberg’li ebeveynler<br />
bu nedenle eyaletin girişimiyle erken dil<br />
gelişimiyle ilgili yaşa uygun çocuk kitapları (çok<br />
dilli bilgilendirme kitapçıkları da mevcut), öneri<br />
ve bilgiler, aile yardımı hakkında bilgiler ve kitap<br />
önerilerini içeren ücretsiz toplam üç adet kitap<br />
paketi alıyor. Bir e-posta servisiyle de güncel bülten,<br />
ebeveynleri ve ilgilenenleri düzenli olarak<br />
harika çocuk kitapları ve Vorarlberg’deki okuma<br />
konulu programlar hakkında bilgilendiriyor.<br />
Başvuru ve bilgi için:<br />
Vorarlberg Eyalet Valiliği<br />
Çocuklar Okumayı Sever İnisiyatifi<br />
Tel: +43 5574 511 24161 kinderliebenlesen@vorarlberg.at www.vorarlberg.at/kinderliebenlesen<br />
‘‘Vorarlberg’de yaşlı ve hasta bakımı alanlarında göçmenlere ihtiyaç var’’<br />
Frastanz (VLK)- Aquamühle, İşçi Bulma<br />
Kurumu (AMS) ve Connexia adlı kuruluşun<br />
destekleriyle dört Türk kökenli Vorarlbergliyi<br />
eyaletin yaşlı ve hasta bakımı<br />
ağında görevlendirmek üzere bakıcı olarak<br />
eğitecek. Eğitim programından, 21<br />
yaşından büyük ve yüksek sosyal yetenekleri<br />
olan, şimdiye kadar eğitim fırsatı<br />
bulamayan ve AMS’de iş başvurusu kaydı<br />
Vorlesen stärkt die<br />
Entwicklung von<br />
Kleinkindern<br />
Küçük çocuklara<br />
kitap okumak,<br />
onların bireysel ve<br />
zihinsel gelişimine<br />
büyük katkı sağlar<br />
bulunan göçmen kökenli kadınlar yararlanabilecek.<br />
60’lı ve 70’li yıllarda çalışmak ve yaşamak<br />
için Vorarlberg’e gelen birçok göçmenin<br />
ana amacı emekli olduktan sonra ülkelerine<br />
dönmekti ama bu böyle olmadı.<br />
Vorarlberg onlar için ikinci bir vatan,<br />
çocukları ve torunları için vatan olmuştu.<br />
Sosyal işlerden sorumlu eyalet meclis<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
üyesi Katharina Wiesflecker bu konuda<br />
şunları söyledi: ‘‘Bu insanlar buraya yerleşti<br />
ve yaşlandılar, gelecek senelerde<br />
bunların da evlerde ve hastanelerde bakıma<br />
ihtiyacı olacak. Bu bağlamda aquamühle’nin<br />
bu projesi çok yerinde oldu.’’<br />
Aquamühle’nin projesi, Vorarlberg eyaleti<br />
ve belediyeler tarafından 14 bin<br />
avroluk bir bütçeyle destekleniyor.<br />
C H<br />
JUGENDCOACHING<br />
BIFO - Beratung für Bildung und Beruf<br />
Bahnhofstraße 24, 6850 Dornbirnn<br />
T 05572 31 717<br />
· bifoinfo@bifo.at · www.bifo.at<br />
NEBA ist eine Initiative<br />
des Sozialministeriumservice<br />
neba.at/jugendoaching<br />
dafür gem. GmbH<br />
Markus-Sittikus-Straße us-Straße 20, 6845 Hohenems<br />
T<br />
05576 20 77070<br />
·<br />
info@dafuer.at<br />
·<br />
www.dafuer.at<br />
LRin Wiesflecker: Sozialfonds unterstützt<br />
aqua mühle für Ausbildung türkischstämmiger<br />
Vorarlbergerinnen zur Heimhilfe<br />
Migration wird<br />
auch im Pflegebereich<br />
zum Thema<br />
Dein Jugendcoach berät dich.<br />
Melde dich gleich an!<br />
„Meine Chance für die Zukunft”<br />
Was mach` ich nach derSchule?<br />
Okul bittikten<br />
sonra NE yapacağım?<br />
Wie bekomme ich den Job, der mirgefällt?<br />
Sevdiğim işi NASIL bulabilirim?<br />
Was kann ich, was macht mir<br />
Spaß?<br />
Neleri eri yapabilirim, neleri yapmak hoşuma gider?<br />
Gefördert von:<br />
Kostenlose Bücher<br />
für Kleinkinder!<br />
Die Initiative des Landes Vorarlberg unterstützt Familien mit Kindern<br />
zwischen 0 und 3 Jahren in der frühen Sprach- und Leseförderung<br />
mit Tipps und Infos und altersgerechten Kinderbüchern.<br />
Informationen und Anmeldung unter T +43 5574 511 24161<br />
www.vorarlberg.at/kinderliebenlesen<br />
Entgeltliche Einschaltung des Landes Vorarlberg
NİSAN <strong>2015</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong> - 14<br />
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’den Avrupalı Türklere çok önemli mesajlar<br />
İslamofobiyle nasıl mücadele edebiliriz?<br />
Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof.<br />
Dr. Mehmet Görmez, Avrupalı Müslümanlara<br />
önemli mesajlar verdi.<br />
Başkan Görmez, İslamofobi’nin arttığını,<br />
Müslümanların hem İslam<br />
dünyasında hem de Batı’da zor bir<br />
süreçten geçtiğini ve bu sürecin<br />
bütün Müslümanların günlük yaşantısını<br />
etkilediğini belirterek:<br />
“İslamofobiyle mücadelenin yolu<br />
bilgi, hikmet ve marifetle hizmetleri<br />
yürütmektir” dedi.<br />
“İslamofobi toplumları kuşatmış<br />
bir ideolojiye dönüşmek üzeredir.”<br />
Başkan Görmez, konuşmasını şöyle<br />
sürdürdü: “İslamofobi, endüstri olarak<br />
toplumları kuşatmış vaziyettedir.<br />
İslamofobi bir ideolojiye<br />
dönüşmek üzeredir. Bununla mücadeleyi<br />
biz hiçbir zaman sert sözlerle<br />
kazanamayız. Biz İslamofobiyle mücadeleyi<br />
ancak Hz. Peygamber’in<br />
(sas), Taif’te taşlandıktan sonra söylediği<br />
sözlerle çözebiliriz. Sebeplerini<br />
görerek, empati yaparak,<br />
konuşarak, yüksek bir bilgi, hikmet<br />
ve marifetle, yüksek bir şefkat ve<br />
merhametle ancak üstesinden<br />
gelebiliriz. Başka şekilde olmaz.<br />
Rasul-i Ekrem (sas)’in o cahiliyenin<br />
şiddetini, düşmanlığını, korkusunu<br />
hangi yöntemle ortadan kaldırdıysa,<br />
ancak o yöntemle başarılı<br />
olabiliriz. Ancak yüksek bir şefkat,<br />
merhametle üstesinden gelebiliriz.”<br />
“Avrupalı Müslümanlar olarak<br />
Müslüman kimliğinizi en iyi şekilde<br />
muhafaza etmek zorundasınız…”<br />
“Hem kardeşiniz hem de Diyanet İşleri<br />
Başkanınız olarak, siz Avrupalı<br />
Müslüman kardeşlerimden birkaç<br />
istirhamım olacak. Bunlardan birincisi,<br />
bu toprakları kendinize vatan<br />
kıldıktan sonra artık Avrupalı Müslümanlar<br />
olarak yapacağınız en<br />
önemli husus, Müslüman kimliğinizi<br />
gençlerinizin ve çocuklarınızın kimliğini<br />
en güzel şekilde muhafaza<br />
etmek ve korumak olmalıdır. Kimliği<br />
oluşturan unsurlar vardır. Dil,<br />
Tarih, Kültür ama bir unsur var ki<br />
bunların tamamının bekçisidir, din…<br />
Dinini kaybeden kültürünü, inancını,<br />
değerlerini de kaybediyor.<br />
Dilinizi, kültürünüzü, inanç değerlerinizi<br />
oluşturan kimliğinizi ve çocuklarınızın<br />
kimliğini muhafaza<br />
edeceksiniz.<br />
“İçinde yaşadığınız toplumla<br />
birlikte yaşama ahlakının bütün<br />
prensiplerini devreye sokarak<br />
en güzel şekilde barış içinde yaşayacaksınız”<br />
İkincisi, içinde yaşadığınız toplumla<br />
birlikte yaşama ahlakının bütün<br />
prensiplerini devreye sokarak en<br />
güzel şekilde barış içinde yaşayacaksınız.<br />
Her birinize düşen aynı<br />
zamanda komşularınızla bütün<br />
kainatla, varlıkla barış içinde olacaksınız.<br />
Birlikte yaşama ahlakının<br />
kurallarını çiğnemeyeceksiniz.<br />
“Değer üreten bir dindarlığa sahip<br />
olacaksınız…”<br />
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan, Vatikan Devlet Başkanı Papa<br />
Fransuva’nın sözde ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarına yönelik resmi açıklama...<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
Der Leiter des Amtes für Religionsangelegenheiten (Diyanet), Prof Dr. Mehmet Görmez:<br />
“Der Weg zur Bekämpfung der Islamophobie führt über<br />
Wissen, Weisheit, Geschicklichkeit und Barmherzigkeit…”<br />
Der Leiter des Präsidiums für<br />
Religionsangelegenheiten (Diyanet),<br />
Prof. Dr. Mehmet Görmez, ist mit<br />
den Geistlichen zusammengekommen,<br />
die ihren Dienst in Europa<br />
antreten werden.<br />
Dabei sagte Görmez, dass die<br />
Muslime und der Islam im Westen<br />
eine schwierige Zeit erleben. Dies<br />
beeinträchtige auch das tägliche<br />
Leben der Muslime.<br />
„Die Islamophobie steht kurz davor,<br />
sich in eine Ideologie umzuwandeln.<br />
Wir müssen die Gründe erkennen,<br />
mit Empathie handeln, reden,<br />
hohes Wissen, Weisheit, Geschicklichkeit<br />
und Barmherzigkeit besitzen.<br />
Anders ist die Lösung dieses<br />
Problems nicht möglich.“<br />
„Die islamische Religion und die<br />
islamische Geographie erleben<br />
ihre schwierigste Zeit. In allen islamischen<br />
Hauptstädten brennt ein<br />
Feuer. Bagdad, Damaskus, Kairo,<br />
Jemen, Libyen, Libanon und der<br />
Rest der islamischen Welt befinden<br />
sich in einer schwierigen Situation.<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Auf der anderen Seite leben muslimische<br />
Minderheiten auf allen<br />
Teilen der Welt.“ Leiter Görmez<br />
unterstrich, dass die traurigen<br />
Entwicklungen in der islamischen<br />
Welt auch die Muslime in Europa<br />
beeinträchtigen. „Unsere Jugend in<br />
“Vatikan’da Aziz Petrus Bazilikası’nda,<br />
12 Nisan <strong>2015</strong> tarihinde<br />
düzenlenen ayinde 1915 olayları<br />
konusunda gerek Papa Fransuva’nın<br />
gerek Ermeni temsilcilerinin<br />
ifadeleri tarihi ve hukuki gerçeklerle<br />
bağdaşmamaktadır.<br />
Papalık makamına geldiği günden<br />
bu yana, dünyada farklı gruplar arasında<br />
barış ve dostluğun tesis edilmesini<br />
savunduğunu belirten Papa<br />
Fransuva, çekilen acılar arasında<br />
ayrımcılık yapmış, seçici bir bakış<br />
açısıyla 1. Dünya Savaşı’nda hayatını<br />
kaybeden Türk ve Müslüman<br />
halkların uğradığı mezalimi görmezden<br />
gelmiş, başta Ermeniler<br />
olmak üzere sadece Hıristiyanların<br />
acılarını öne çıkarmıştır.<br />
Tarihin siyasete alet edildiği bu<br />
ayinde, geçmiş yüzyıllarda Anadolu'dan<br />
uzak coğrafyalarda yaşanan<br />
büyük acılar ve açılan karanlık sayfalar,<br />
bu meyanda sömürgeciliğin<br />
zulmü tamamen gözardı edilerek,<br />
1915 olaylarıyla ilgisi olmayan, yüzlerce<br />
yıl Anadolu'da birlikte yaşadığımız<br />
Hristiyan kardeşlerimizin<br />
zikredilmesi kabul edilemez.<br />
Soykırım hukuki bir kavramdır. Hukukun<br />
koşullarını yerine getirmeyen<br />
iddialar, ne kadar yaygın<br />
kanaat mefhumuyla açıklanmaya<br />
çalışılırsa çalışılsın, iftiradan ibarettir.<br />
Papa Fransuva’nın konuşmasında<br />
Bosna ve Ruanda’da<br />
uluslararası yetkili mahkemelerce<br />
soykırım oldukları saptanmış acı<br />
olaylar “toplu kıyım” olarak zikredilirken,<br />
hakkında hiç bir mahkeme<br />
kararı olmayan 1915 olaylarına soykırım<br />
denmesi manidardır. Bu çelişkinin<br />
adalet ve vicdan kavramlarıyla<br />
izah edilmesi mümkün değildir.<br />
Üzüntüyle görüyoruz ki, Papa Fransuva’nın<br />
bugün düzenlenen ayindeki<br />
sözleri, 28-30 Kasım 2014<br />
tarihleri arasında ülkemize gerçekleştirdiği<br />
ziyarette ve dönüş yolunda<br />
“iki tarafın da iyi niyetli<br />
olduğunu, uzlaşının gerçekleşmesi<br />
için taraflara yardım edilmesi ve<br />
halkların uzlaşması için dua edilmesi<br />
gerektiğini” belirten ifadelerinden<br />
ciddi bir sapmadır.<br />
Oysa, Türkiye ziyareti sırasında ve<br />
akabinde verilen mesajlardan<br />
sonra, bugün düzenlenen ayinde, 1.<br />
Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden<br />
her bir can için, Hristiyan,<br />
Müslüman, Musevi olduğuna bakılmaksızın<br />
dua edileceği ve Tanrı’dan<br />
rahmet dilenmesi üzerinde bir uzlaşıya<br />
varılabileceğini düşünmüştük.<br />
Papa’nın bugünkü ifadelerinden,<br />
gelecek nesillere dostluk ve barış<br />
miras bırakmak yerine tarihten husumet<br />
çıkarmakta inat eden Ermeni<br />
anlatısının etkisi altında kaldığını<br />
görüyor ve bu tutumu reddediyoruz.<br />
Papalık gibi ulvi bir makamdan, tarihi<br />
olaylar hakkında dini ayrımcılığa<br />
ve tek yanlı yorumlara prim verip,<br />
tarihten husumet çıkartanları desteklemek<br />
yerine, özellikle dünyanın<br />
halen içinde bulunduğu hoşgörüsüzlük,<br />
ayrışmalar ve çatışmalar ortamında<br />
etnik ve dini ayrımcılıkları<br />
reddeden evrensel bir dilin inşa<br />
edilmesini sağlayacak ortak yaklaşımlara<br />
ve barışa hizmet etmesi<br />
beklenirdi.<br />
Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın<br />
Üçüncüsü, İslam’ı hakkıyla teslim<br />
etmek. Örnek Müslüman olmak.<br />
Değer üretmek. İçinde yaşadığınız<br />
toplumda değer üretmek. Değer<br />
üreten bir dindarlığa sahip olmak.<br />
Bu toplumun sevinciyle sevinmek,<br />
üzüntüsüyle üzülmek.<br />
“Bizi öldürmeye gelen bizde hayat<br />
bulmalıdır…”<br />
Dördüncüsü, son yıllarda 11 Eylül<br />
olaylarından sonra en çok tekrarlanan<br />
bir ifade var. Asla bir araya gelemeyecek<br />
iki kelime bir araya<br />
getiriliyor. İslam ve fobi, İslam ve<br />
Savaş, İslam ve ötekileştirme…<br />
Bunu ancak biz yüksek bir ahlak ile<br />
faziletle bilgiyle hikmetle yüreklerden<br />
söküp atabiliriz. Nefret suçu,<br />
hukukçular tarafından değerlendireceklerdir,<br />
ama bize düşen rahmet<br />
peygamberinin temsilcileri olmak.<br />
Bizi öldürmeye gelen bizde hayat<br />
bulmalıdır. Bütün dinlerde iki haslet<br />
vardır ama kimse yapmaz. Bütün<br />
dinler üzerinde durdu, ancak<br />
dindarlar hep ihmal etti. Biri affetmek,<br />
diğeri ise özür dilemek… Biz<br />
affetmeyi öğreten bir peygamberin<br />
ümmetiyiz.<br />
Avrupa’da görev yapacak din görevlilerine<br />
tavsiyeler ve gençlerimizin,<br />
Müslüman kimliklerini<br />
koruyabilmek için mücadelesi...<br />
İslam dünyasında yaşanan üzücü<br />
hadiselerin Avrupa’da yaşayan<br />
Müslümanların gündelik hayatını da<br />
etkilediğini kaydeden Başkan Görmez:<br />
“Bizim bu dünyalarda yaşayan<br />
gençlerimiz, çocuklarımız, kimliklerini<br />
sürdürebilmek, kimlikleriyle birlikte<br />
var olabilmek, mücadelesini<br />
veriyorlar. Bir tarafta Müslüman<br />
kalma mücadelesi veren Müslüman<br />
kardeşlerimiz, bir tarafta da onların<br />
ev sahipliğini yapıp fakat, onlara<br />
karşı bir korku, bir endişe, vehim<br />
içerisine sürüklenen kitleler var.<br />
İşte böyle bir atmosferde din görevlilerimiz<br />
Avrupa’ya gidiyor. Görevlilerimiz,<br />
hem millet varlığımızı<br />
ve kimliğimizi korumayı, barış<br />
içinde birlikte yaşamanın yollarını<br />
öğretecek, milletimize yardımcı olacak,<br />
hem de kalbine yüreğine bir şekilde,<br />
bir takım komplolarla İslam<br />
korkusu yerleştirilen insanların o<br />
korkuları atacak, kaldıracak, ilimle,<br />
hikmetle, marifetle, merhametle<br />
hareket edecekler.” dedi.<br />
Europa, unsere Kinder kämpfen um<br />
die Wahrung der muslimischen<br />
Identität. Auf der einen Seite<br />
bemühen sie sich, diese aufrecht zu<br />
erhalten, auf der anderen Seite<br />
fürchten sich ihre Gastgeber vor<br />
ihrer Identität.“<br />
Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan<br />
2014 tarihinde yayınladığı tarihi<br />
mesajda vurgulandığı gibi “bugünün<br />
dünyasında tarihten husumet<br />
çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek<br />
kabul edilebilir olmadığı gibi, ortak<br />
geleceğimizin inşası bakımından<br />
hiçbir şekilde yararlı da değildir”.<br />
Her açıdan tartışmalı, önyargılara<br />
dayalı, tarihi tahrif eden ve Birinci<br />
Dünya savaşı koşullarında Anadolu’da<br />
yaşanan acıları tek bir dinin<br />
mensuplarına indirgeyerek takdim<br />
eden ifadeler Türkiye ve Türk milleti<br />
için yok hükmündedir.<br />
Bu konudaki görüşlerimiz bugün<br />
Bakanlığımıza davet edilen Vatikan’ın<br />
Ankara’daki Büyükelçisine<br />
aktarılmıştır. Keza, Vatikan Büyükelçimiz<br />
Sayın Mehmet Paçacı istişareler<br />
için Türkiye’ye çağrılmıştır.”<br />
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı<br />
© www.mehmetgormez.com
15 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
NİSAN <strong>2015</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
<strong>AVRUPA</strong> GÖNÜL<br />
BAHÇESİ<br />
ŞİİR<br />
VE<br />
ÇANAKKALE<br />
Doğudan Batı'dan geldi neferler<br />
Bayrağı namusu düşmesin diye<br />
Cesareti özden aldı neferler<br />
Ülkemde Ezanlar susmasın diye<br />
Ahmed'im Mehmed'im siperi kazar<br />
Dualar dillerden dökülür hakka<br />
Kınalı kuzular son mektup yazar<br />
Boyunlar sadece bükülür hakka<br />
Veriyor coşkuyla komutan emir<br />
Yeminlidir yiğidim verdirmez soluk<br />
Rahmetin yerine yağıyor demir<br />
Barut kokar akar kan oluk oluk<br />
Hamza'lar Halid`ler hep akın akın<br />
Melekler orduya kol kanat gerer<br />
Peygamberim dahi orada bakın<br />
Yüzlerden Gül açar hep birer birer<br />
Analar babalar çocuklar feda<br />
Ölüme Gülüyor öyle askerim<br />
Son nefeste dahi tekbirli nida<br />
İşte benim işte böyle askerim<br />
EDEBİYAT KÖŞESİ<br />
‘‘GÖNÜL DOSTLARININ BULUŞMA NOKTASI...’’<br />
AV RU PA G Ö N Ü L BA H Ç ESİ<br />
ŞİİRLERİYLE ALMANYA’DAN SEFA AVCI<br />
DENE<br />
Karşına çıksada türlü belalar<br />
Belada hikmete ermeyi dene<br />
Kolay değil elbet zorlu belalar<br />
Zorlukta kolayı görmeyi dene<br />
Olana bitene etmeden sitem<br />
O yana bu yana olsada yiten<br />
Yığılsa üstüne hep gücü yeten<br />
Yinede Sabırla durmayı dene<br />
Derdini büyütme sana lazımdır<br />
Tükenecek kalmaz çoğun azındır<br />
Kaderindir çünkü ALIN yazındır<br />
İnanıp aklında yormayı dene<br />
Farkına vararak imtihan desen<br />
Cahildir boşuna ahkâmı kesen<br />
Herşeyde vardır, bir hayır desen<br />
İterek, Nefsini dürmeyi dene<br />
Paraya puluna güvenme sakın<br />
İbreti aleme ibretle bakın<br />
Zenginlik Gönül'de vicdanı takın<br />
Sofranı fakire sermeyi dene<br />
Hor görme kimseyi işleme kusur<br />
Aldanma Dünya'ya kalarak esir<br />
Gösteriş ibadet almazsın tesir<br />
Nefsini yerlere vurmayı dene<br />
İncitme örümcek ağını dahi<br />
Bitkiler can taşır can verir sahi<br />
Allah'tır yaratan Mülkün sahibi<br />
Düşünüp zihninde kurmayı dene<br />
Kırmaktan kalbini sürekli korkut<br />
Sevgiyi şevkati yürekten sarkıt<br />
Bismillah diyerek yoluna var git<br />
Gönülden Gönül'e girmeyi dene<br />
Sineği incitme can veren Allah<br />
Gizliyi saklıyı hep görür billah<br />
Hesabı çetindir çok zor mazallah<br />
Bilenden cevabı sormayı dene<br />
Ömer Erkan<br />
omererkan92@hotmail.com<br />
Ben Her Ayrılığımı<br />
Ayakta Uğurladım<br />
Odamdayım. Pikapta en sevdiklerimden Nilüfer<br />
var. Son Arzum‘u söylüyor. Plaktan gelen cızırlar<br />
içimi ısıyor adeta. Sonra bir an geliyor hazam<br />
bana oyun edip geçmişe götüyor. Yaşanmış<br />
onca ayrılık, nice mutluluk, binlerce anı… Ne<br />
zaman eskiyor sevgiler diyor bir taraan İclal,<br />
ödenen bedellerin acısı geçince mi? Sorguya çekiyorum<br />
gönlümü; ne zaman tazeleniyor anılar,<br />
yalnız kalınca mı? Çok mu yalnızım? Hangi bedelleri<br />
karşılıyor ruhum? Dedim ya, binlerce soru<br />
ve bir o kadarı da cevapsız. Ne kadar süre öylece<br />
uzaklara dalıp tahayyül ediyorum geçmiştekileri,<br />
harlamıyorum. Belki bir dakika, belki de bir<br />
saat. İnsan bir kere dalıp gitmeyegörsün, geri<br />
dönmem ne mümkün. Kelimelerim mi tükendi<br />
acaba? Mürekkepsiz mi kalıyor kalemlerim?<br />
Tükenmez kalemin aciz tükenişine mi şahit<br />
olmalıydı gözlerim? Ne denli bir kısırdöngü<br />
bu böyle, içinde kaybolduğum? Ne kadar fazla<br />
sorular bunlar böyle…<br />
Mektuplarımın ve fotoğrafların bulunduğu, yıllarca<br />
açılmayan kutuya varıyor elim, ne kadar<br />
istemesem de. İnsan haralarından bu kadar<br />
korkmalı mı? Korku, o günlerin mutluluğunu tüm<br />
çıplaklığıyla tekrardan görmek mi, yoksa tam<br />
aksine mutsuzluğa yeniden tanıklık etmek mi,<br />
belirsiz.<br />
Minik notlar bırakmışım fotoğrafların arkalarına.<br />
Mutlu günlerden 1995… diyor birinde. Mutluluk,<br />
alışveriş mağazalarının vitrinlerinde gördüğümüz<br />
ve alamadığımız nesnedir aslında. Çoğu zaman iç<br />
geçirerek bakarız o çok heves eğimize ve heyecanla<br />
aybaşını bekleriz. Uzun bekleme süresinden<br />
sonra mağazaya gidip alabilme imkânımız<br />
olmasına rağmen ark gerek duymayız almaya.<br />
Çünkü hevesimiz gitmiş ve ark tavsamışr o<br />
istek. Mutluluk da böyledir aslında. Mağazaya<br />
aybaşında gidebilirken, mutluluğu elde etmek bir<br />
ömür tüketmeye bedeldir.<br />
Birkaç sene öncesinde aldığım mektubu cesare-<br />
mi toplayarak açıyorum. Kokusu sanki hala o<br />
yıllardaki gibi. Hiç eskimemiş, hiçbi eksilmeye uğramamış<br />
sanki. Yine, yeniden heyecanlandırabiliyor<br />
beni. Ne tuhaf! Sarları okudukça daha da<br />
derinlere gidiyor yüreğim ve aynı hüznü yeniden<br />
yaşayor bana mavi mürekli kelimeler. Nasıl da<br />
güzeller, nasıl da mütevaziler…<br />
Bundan sonra unutamam ki kokunu diyen cümlenin<br />
biri sırıyor kalleşçe yüzüme. Gülüp geçiyorum.<br />
İnsan yıllar önce haalarca ağlayıp<br />
sızladığı duruma o gün gelecekte gülüp geçeceğini<br />
bilse bu denli bi acıyı yaşar mıydı acaba<br />
kendine? Aslında ufacık sıkınları baştacı ediyoruz<br />
ya, buna tahammül edemiyor insan. Gelip<br />
geçkten sonra kahkahayla uğurlamak bir acıyı<br />
nasıl bir görgüsüzlüktür?<br />
Oysa ben her ayrılığımı ayakta uğurladım. Belki<br />
de öyle zannem. Kendi kendime belli etmemeye<br />
çalışarak elimin tersiyle siliyorum gözpınarlarımdan<br />
damlayan aciz yaşları. Günahsızlar<br />
çünkü ve geç kalmışlıkları beni utandırıyor.<br />
Boğazımı temizleyerek şarkıya eşlik etmek isyorum.<br />
Odamın penceresinde biraz nefes almak isterken<br />
kulaklarıma dıştan bir ses sesleniyor sanki; en<br />
çok ne zaman acıyor geçmiş, geçmeyince mi?<br />
Belli ki ruhumdan geliyor… Çünkü en çok orası<br />
acıyor.<br />
Schaffa im Ländle<br />
Die Arbeitsstiftung „Schaffa im Ländle“ bietet jungen Menschen von<br />
19 bis 30 Jahren mit und ohne Migrationshintergrund die Chance, eine<br />
Lehrabschlussprüfung in den Bereichen Verkauf, Tourismus, Handwerk<br />
und Technik abzuschließen. Über das AMS- Projekt, das Integra<br />
durchführt, haben Lukas Andergassen und Jeffrey Valdez eine<br />
Lehrstelle bei Adeg Daniel in Lauterach gefunden.<br />
Lukas war zuvor Hilfsarbeiter und<br />
arbeitet jetzt im dritten Monat bei Adeg<br />
Daniel, Jeffrey seit 23.Juni 2014. Jeffrey<br />
hat bereits zwei Lehrjahre bei der OMV<br />
absolviert und macht nun das dritte<br />
Lehrjahr hier. Die Arbeit bei der Tankstelle<br />
war für ihn nicht optimal, weil er<br />
dort Nachtschichten arbeiten musste.<br />
Nach einem Bewerbungstraining bei<br />
FAB hat Jeffrey die offene Lehrstelle im<br />
eJob-Room gefunden. Seine Familie ist<br />
2006 aus der Dominikanischen Republik<br />
zugewandert, und er hat als erste<br />
Priorität Deutsch gelernt und kann sich<br />
schon gut ausdrücken. Daniel Zirovnik<br />
ist seit neun Jahren selbstständiger<br />
Adeg-Kaufmann. „Es ist nicht so schwer,<br />
Lehrlinge für den Einzelhandel zu<br />
bekommen“, erzählt er, „aber sie zu<br />
halten, ist nicht einfach.“ Bei einem<br />
Mitarbeiterstand von zehn Angestellten<br />
bildet er momentan vier Lehrlinge aus.<br />
„Wir werden bald an einen neuen<br />
Standort übersiedeln, dann brauchen<br />
wir wieder neue Mitarbeiter. Wir haben<br />
einen guten Kontakt zum AMS, für uns<br />
die erste Wahl, wenn wir neue Leute<br />
suchen.“ Manuela Krebitz von Integra,<br />
die das Projekt „Schaffa im Ländle“<br />
koordiniert, attestiert Daniel Zirovnik<br />
viel Verständnis und Geduld. Sie würde<br />
sich noch mehr solcher Arbeitgeber<br />
wünschen. Was meint er dazu? „Das<br />
funktioniert schon, es gibt mal dies oder<br />
das, aber mit etwas gutem Willen lässt<br />
sich jedes Problem lösen.“ Lukas, der<br />
bereits volljährig ist, weiß jetzt endlich,<br />
was er machen will. „Immer nur Hilfsarbeiterjobs,<br />
das ist auf<br />
Dauer nichts“, meint er,<br />
„ich gebe jetzt Vollgas<br />
und nutze diese Chance<br />
auf eine Lehrausbildung.“<br />
Und was gefällt<br />
den beiden am besten<br />
bei Adeg Daniel? „Wir<br />
können selbstständig<br />
arbeiten und haben<br />
Kontakt mit den Kundinnen<br />
und Kunden, wir<br />
können viel lernen und<br />
vor allem, wir haben<br />
einen lässigen Chef“,<br />
sind sie sich einig.<br />
Çalışma Vakfı „Schaffa im Ländle“ göçmen kökenli olsun veya olmasın<br />
19 - 30 yaş arası gençlere; turizm, satış, el sanatları ve teknik alanlarda<br />
çıraklık eğitimi bitirme sınavında başarılı olma fırsatı sunuyor.<br />
Integra’nın yürüttüğü, İş ve İşçi Bulma Kurumu (AMS)- Projesi<br />
sayesinde, Lukas Andergassen ve Jeffrey Valdez, Lauterach’taki<br />
Adeg Daniel Firması’nda bir çıraklık eğitimi yeri buldular.<br />
V.l.n.r.: Manuela Krebitz, Jeffrey Valdez, Lukas Andergassen und Daniel Zirovnik.<br />
Lukas önceden yardımcı işçiydi. Şimdi 3<br />
aydır Adeg Daniel’de. Jeffrey ise 23 Haziran<br />
2014’den bu yana Adeg Daniel’de.<br />
Jeffrey OMV’de iki yıl çalıştı . Benzinlikteki<br />
bu iş gece vardiyaları nedeniyle ona<br />
uygun değildi. FAB’ta başvuru çalışmalarından<br />
sonra eJob-Room aracılığı ile<br />
bu işi buldu. Ailesi 2006 yılında Dominik<br />
Cumhuriyeti’nden göç etmişti ve o Almanca<br />
öğrenmeye öncelik verdi ve<br />
şimdi kendisini iyi ifade edebiliyor. Daniel<br />
Zirovnik dokuz yıldır Adeg satış elemanı.<br />
Daniel: ‘‘Perakende satışta çırak<br />
bulmak kolay, fakat onu işte tutmak<br />
kolay değil.’’ Şimdi on iş arkadaşıyla<br />
dört çırak eğitiyor. Yakında yeni bir yere<br />
taşınacaklar ve yeni çalışanlara ihtiyaçları<br />
olacak. Yeni elemanlar için ilk<br />
başvurdukları yerin AMS olduğunu söylüyor.<br />
İntegra’dan „Schaffa im Ländle“<br />
projesini koordine eden Manuela Krebitz,<br />
Daniel Zirovnik’in çok anlayışlı ve<br />
sabırlı olduğunu doğruluyor, o da<br />
bu tür işverenlerinin sayısının artmasını<br />
arzuluyor. Daniel bu konuda<br />
ne düşünüyor? Ona göre işler öyle<br />
ya da böyle yürüyor ve iyi niyetle<br />
her problemin çözüleceğini<br />
düşünüyor. Şimdi reşit olan Lukas<br />
da ne yapacağını biliyor, sürekli<br />
yardımcı işçilik yapmak istemiyor ve<br />
çıraklık eğitimi fırsatından yararlanıyor.<br />
Adeg Daniel’de her ikisinin<br />
en çok hoşuna giden özgürce<br />
çalışmaları ve müşterilerle ilişkileri.<br />
Çok şey öğrendiklerini söylüyorlar<br />
ama her şeyden önce çok iyi bir<br />
şefe sahip olduklarında hem fikirler.<br />
Entgeltliche Einschaltung
İŞGÜCÜ PİYASASI’NDA BAŞARILI OLMAK<br />
Gençlik Koçluğu (Jugendcoaching) ve<br />
Gençlik Çalışması Asistanlığı (Arbeitsassistenz),<br />
Mesleki Entegrasyon Ağı’nın<br />
(Netzwerk Berufliche Integration -<br />
NEBA) Avusturya genelinde ücretsiz<br />
Sosyal İşler Bakanlığı Hizmet Dairesi (Sozialministeriumservice) Engellileri ve Mağdur Gençleri Destekliyor<br />
Aykol kendi yolunu çizdi. Türk kökenli genç adamın, bir aydır artık bir çıraklık eğitim yeri (Lehrstelle) var.<br />
Bir temizlik firmasındaki kısa bir deneme süresinden sonra bu işin onun için doğru olduğu<br />
sonucuna vardı. Başlangıçta bir takım problemleri oldu ama Gençlik Koçluğu (Jugendcoaching) ve<br />
Gençlik Çalışması Asistanlığı’nın (Arbeitsassistenz) destekleriyle bunların üstesinden geldi.<br />
olarak sunduğu ve Sosyal İşler Bakanlığı<br />
Hizmet Dairesi tarafından finanse edilen<br />
iki hizmettir.<br />
Gençlik Koçluğu’nda, gençler kişisel<br />
becerilerini tanır, mesleki ilgilerini<br />
ERFOLGREE<br />
ICH AM ARBEI<br />
TSMARKT<br />
SozialministeriumserviceunterstütztMenschen mit<br />
Behinderung<br />
und benachteiligte Jugendliche<br />
Aykol hat seinen Weg gemacht. Der junge<br />
Mann mit<br />
türk<br />
kischen Wurzeln hat<br />
se<br />
eit<br />
ei-<br />
nem Monat eine Lehrstelle.<br />
Nach einer kur-<br />
zen Berufserprobung bei einer Gebäuderei-<br />
nigungsfirma stand für<br />
ihn fest, dasss<br />
das<br />
der richtige B<br />
eruf für ihn ist. Zwar hatte er<br />
zu Beginn seiner<br />
Lehrzeit<br />
noch ein paar<br />
Probleme,<br />
aber<br />
mit Unterstützung des Ju-<br />
gendcoachingsund der Jugendarbeitsassis-<br />
tenz sind diesee nun überwunden.<br />
Das Jugendcoaching und die Arbeitsassistenz<br />
sind<br />
zwei<br />
Angebote des<br />
Netzwerkes<br />
Beruflich<br />
e In-<br />
tegration<br />
(NEBA), die österreichweit, kostenfrei<br />
angeboten und durch das Sozialministeriu<br />
mser-<br />
vice finanziert we<br />
erden.<br />
Im Jugendcoaching lernen Jugendliche ihre per-<br />
sönlichen Fähigkeiten kennen, finden ihre berufli-<br />
chen Interessen heraus<br />
und erhalten Info<br />
rmatio-<br />
nen über weiteree Schulen oder Ausbildungsvarian-<br />
ten.<br />
Die Arbeitsassistenz<br />
unterstützt bei einer Arbeits-<br />
platz- oder Lehrstellensuche und hilft auch<br />
bei der<br />
Sicherung von Arbeitsplätzen und Bewältigung von<br />
Krisen.<br />
keşfeder ve devam edecekleri okullar ya<br />
da sunulan eğitim seçenekleri hakkında<br />
bilgi edinirler.<br />
Çalışma Asistanlığı, iş yeri aramada<br />
destek olur, işin muhafaza edilmesi ve<br />
Laufende Unt<br />
erstützung bei<br />
der Integr<br />
ativen Be-<br />
rufsausbildun<br />
g erhält<br />
Aykol jetzt von der Berufs-<br />
ausbildungsassistenz,<br />
die ihm bei der<br />
Bewältigung<br />
der Lerninhalte in der Berufsschule hilft<br />
und ihn<br />
auch auf seine Abschlussprüfung vorbereiten wird.<br />
Im Netzwerk wird aber auch Jobcoach<br />
ing angebo-<br />
ten,<br />
um die Stärken von Menschen mit<br />
Behinde-<br />
rung mehr herauszuarbeiten und am konkreten<br />
Arbeitsplatz<br />
zu trainieren.<br />
Trainingsmöglichkeiten<br />
gibt<br />
es seit<br />
Jänner<br />
<strong>2015</strong><br />
auch in der Produktionsschule,<br />
die darauf<br />
abzielt,<br />
Jugendliche für<br />
eine weitere Ausbildu<br />
ng fit zu ma-<br />
chen.<br />
NEBA bietet<br />
aber nicht nur Unterstützu<br />
ng für Ju-<br />
gendliche, sondern deckt das gesamte Alters-<br />
spektrum von<br />
15 bis<br />
65 Jahren ab.<br />
201<br />
4 habe<br />
n<br />
über<br />
200 An<br />
bieter/innen des Netzwerkes<br />
mehr als<br />
57.000 Personen betreut.<br />
Das Sozialministeriumservice hat dies<br />
e Unterstüt-<br />
z ung mit 78,5<br />
Millionen Euro finanziert.<br />
Weitere Informationen<br />
und Kontaktdaten aller<br />
Anbieter/innen<br />
unter<br />
w ww.neba.at.<br />
iş yerindeki sorunların giderilmesine<br />
yardım eder.<br />
Aykol şimdi meslek okulundaki derslerinde<br />
başarılı olabilmek ve bitirme sınavına<br />
en iyi şekilde hazırlanmak için<br />
bütünleştirici meslek eğitiminde, Meslek<br />
Eğitimi Asistanlığı’ndan devamlı destek<br />
alıyor.<br />
Bu ağ içinde, engelli insanların güçlü<br />
yanlarıüzerinde daha çok çalışmak ve<br />
onlarıbelli bir iş yerinde eğitmek için, İş<br />
Koçluğu (Jobcoaching) hizmeti de sunulmaktadır.<br />
Eğitim olanakları, Ocak <strong>2015</strong>’den bu<br />
yana gençleri daha ileri bir eğitime<br />
hazırlamayı hedefleyen Üretim-Prodüksiyon<br />
Okulları’nda da (Produktionsschule)<br />
mevcuttur.<br />
Mesleki Entegrasyon Ağı’nın (NEBA)<br />
desteği yalnız gençler için değildir.<br />
Bu hizmet 15-65 yaş arasıherkes için<br />
sunulmaktadır. 2014 yılında NEBA<br />
ağında görevli 200’ün üzerinde çalışan,<br />
57 binden fazla kişiye hizmet verdi.<br />
Sosyal İşler Bakanlığı Hizmet Dairesi, bu<br />
desteği ve hizmeti 78.5 milyon avroyla<br />
finanse etti.<br />
Daha geniş bilgi ve tüm hizmet<br />
sunanların iletişim bilgilerine<br />
ulaşabileceğiniz internet adresi:<br />
www.neba.at<br />
İnternet Adresi:<br />
www.sozialministeriumservice.at<br />
Avusturya Geneli Telefon Numarası:<br />
05 99 88<br />
Entgeltliche Einschaltung